17.11.2014 Views

Diyanet Aile - Kasim 2014

Diyanet Aile - Kasim 2014

Diyanet Aile - Kasim 2014

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

aile-ce<br />

24<br />

Geçmişe takılan üzüntü<br />

yaşarken, geleceğe takılan<br />

ise kaygı yaşamaktadır.<br />

İşte böyle<br />

bir durumda geçmiş<br />

ile gelecek arasında<br />

sıkışmadan bugünümüzü yaşamak<br />

gerekiyor. Geleceğe yatırım yapmak,<br />

geçmişte yaşananlardandersler<br />

çıkarmak ve olumsuz yaşantılara<br />

güçlü bir şekilde “hoşça<br />

kal” demek lazım. Sağlıklı bir hoş<br />

geldin ve sağlıklı bir hoşça kal için<br />

affetme mekanizmamızı çalıştırmalıyız.<br />

Hem kendimizi hem diğer<br />

insanları affedip, olumsuz duygulardan<br />

ve geçmişten gelen duygu<br />

yüklerinden kurtulmamız gerekiyor.<br />

Psikolojik deneyimler aslında bireyin<br />

psikolojik açıdan güçlenmesini<br />

de sağlar. Dezavantaj gibi görünen<br />

durumları, birey kendi içinde<br />

geliştirdiği savunma mekanizmalarıyla<br />

avantaja çevirebilir. Böylece<br />

birey, kendi içsel dünyasına<br />

yaptığı bu özel yolculukta acılarına<br />

yüklediği anlamlarla derinleşir ve<br />

yaşam böylece deneyimlerimizle<br />

hayatın içindeki acı, tatlı, iyi, kötü<br />

gibi durumlara atfettiğimiz değerlerle<br />

mana kazanır.<br />

Geçmişi temizlemek konusuna<br />

geçmeden önce, şu hususu en<br />

başta belirtmek gerekir: Yaşantıyı<br />

silmek, unutmak sistemsel olarak<br />

mümkün değildir. Beyin, “Bu benim<br />

canımı çok sıkıyor, şu yaşantıyı<br />

delete yapayım” diyemez. Ancak<br />

bir organik sorun (hastalık<br />

veya ağır yaşlılık) durumunda bu<br />

kısmen olabilir. Kimse de yaşanmış<br />

bir olayı silmek için nörolojik bir<br />

hastalık geçirmek istemez. O hâlde<br />

yaşanılan bir şeyi unutmak değil,<br />

ancak doğru yorumlamak ve<br />

buna bağlı olarak da onun sebep<br />

olduğu duygulardan arınmak mümkün<br />

olabilir.<br />

• İlk yapılması gereken, unutmak<br />

için zihnimizi zorlamaktan vazgeçmektir.<br />

Geçmişi unutmaya<br />

çalışmak, hatırlama oranını arttırır.<br />

Çünkü unutmak için devamlı<br />

“unutmalıyım” telkinini<br />

hatırlamak zorundasınız. Bu<br />

durum ise, problemi çözülemez<br />

bir hâle getirir.<br />

“Yaşanılan olayları<br />

öncelikle kabul etmeliyiz.<br />

Sorunu kabul etmeyen<br />

çözüm bulamaz. Ayrıca<br />

kabul etmek, onaylamak<br />

değildir. Yaşanılanı doğru<br />

bulmasak bile<br />

kabullenmemiz, çözümü<br />

kolaylaştırır.”<br />

• Olumsuz içerikli geçmiş olaylarla<br />

yaşamak; çoğu zaman değersizlik,<br />

pişmanlık, suçluluk,<br />

kandırılmışlık, öfke, kin gibi<br />

duygu ve düşüncelere maruz<br />

kalmamıza neden olur. Aslında<br />

sadece olayı hatırlamak ile bitmez.<br />

İlave olarak az önce bahsettiğimiz<br />

duygu ve düşünceleri<br />

de beraberinde çağırırız. Peki,<br />

bu olaylar neden herkeste aynı<br />

etkiyi oluşturmaz? Bu olayı yaşayanlarda,<br />

neden hissedilen<br />

duygular farklıdır?<br />

• O hâlde bizi üzen ve mutsuz<br />

eden olayların bizzat kendisi değil;<br />

bizim onlarla ilgili bakış açımız,<br />

duygu, düşünce ve yorumlarımızdır.<br />

Olaylar ile yıllarca beraber yaşamak<br />

yerine onları çözmeye, analiz etmeye<br />

ne dersiniz? Peki, bunu nasıl<br />

yapacağız?<br />

Kişisel gelişim kitapları genelde<br />

“Unutun, takılmayın, anı yaşayın”<br />

gibi cümleler sarf eder. Ama bilmeliyiz<br />

ki, bu o kadar kolay değil,<br />

kolay olsa yapardık.<br />

Unutmak, yok saymak, küçümsemek<br />

veya abartmak da çözüm değil.<br />

Aşama aşama<br />

değerlendirelim:<br />

• Yaşanılan olayları öncelikle kabul<br />

etmeliyiz. Sorunu kabul etmeyen<br />

çözüm bulamaz. Ayrıca<br />

kabul etmek, onaylamak değildir.<br />

Yaşanılanı doğru bulmasak<br />

bile kabullenmemiz, çözümü<br />

kolaylaştırır. Keşkeler hayatımızda<br />

hayal kırıklıkları ve hataların<br />

suçluluk sonuçlarıdır.<br />

Olayın yaşandığı gerçeğini bizim<br />

bakış açımız değiştiremez.<br />

• Sosyolojide bir kural vardır:<br />

“Olayı, zamanı içerisinde yorumlamak”<br />

İşte esas noktamız<br />

bu. Biz başımızdan geçen olayları<br />

yorumlarken, o dönemden<br />

ve o günkü şartlardan bağımsız<br />

yorumluyoruz. Bu nedenle, hep<br />

bir eleştiri, bir haksızlık, pişmanlık,<br />

kandırılmışlık duygusu<br />

içine kapılıyoruz. İkinci bakış<br />

açımız bu olmalı. O gün yaşanılan<br />

olayı, bir bütün olarak<br />

ele alalım. Çevresel etmenler,<br />

ruh halimiz, olgunluk düzeyimiz,<br />

yaşımız, çaresizliğimiz, duygularımız<br />

vb. tüm etmenleri, başımızdan<br />

geçen olayları dikkate<br />

almadan doğru yorumlayamayız.<br />

Kendimize haksızlık etmiş<br />

oluruz. O zaman içinde<br />

tepkimiz, duruşumuz, bize verilen<br />

rol vs. tüm eylemler bir bütündür.<br />

Eğer bugün olsa “şöyle<br />

yapardım, keşke şunu deseydim,<br />

yapsaydım veya yapmasaydım”<br />

gibi düşüncelerimiz<br />

var ise bunu “o gün öyle gerekiyordu,<br />

şartlar onu yapmamı<br />

gerektirdi” diyerek gerçekçi bir<br />

yorum geliştirebiliriz.<br />

• Değiştiremediğimiz, dışımızda<br />

gelişen olaylar ve çaresizliğimiz

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!