22.11.2014 Views

PDF SAYI 82 - Hayat Online

PDF SAYI 82 - Hayat Online

PDF SAYI 82 - Hayat Online

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 19 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

❬<br />

Münih Yolculuğu-2<br />

Karda Yolda Olmayı<br />

Galiba Biz Seviyoruz<br />

mustafa-kasalak@hotmail.com<br />

Mustafa KASALAK<br />

dosya<br />

Gurur ve Kibirin<br />

Bedelini Peşin<br />

Ödedim!<br />

S<br />

evgili dostlarım. Hepinize kucak dolusu selam<br />

ve muhabbetlerimi sunarım. Yazının konusunu<br />

seçip tasarlamak bir iş. Konuyu kaleme<br />

dökmek yine bir iş. Hele benim gibi bilgisayar kulladın<br />

mı nerede ise sıfır düzeyinde olup. Herhangi bir<br />

harfi bulabilmek için parmağı tuşların üzerinde bilmem<br />

kaç daire çizen biri için, harcanan vakit ve emeği<br />

varin siz hesap edin. Buraya kadar tamam bir şekilde<br />

yazıp, çizip bir şekilde karşınıza çıkıyorum. Asıl mesele<br />

bundan sonra basliyor. Arayan, gören, soran her yazımın<br />

konusunda mevzu olan şahıs veya olayların detay<br />

ve izahını taleb ediyorlar. Hatta bazıları daha da ileri gidip,<br />

doğruluğu hakkında yemin dahi etmemi taleb ediyorlar.<br />

(Oldu olacak bir de noter tasdiki isteyin.)<br />

Elbette konu ve şahıslar üzerinde özünden ayrılmadan,<br />

estetik ve esneklik yapıyorum. Konu ve şahısları<br />

salt olduğu gibi işlemiş olsam, arzuhalcinin daktilosundan<br />

çıkıp mahkemeye sunulacak resmi dilekçe gibi bir<br />

yazı turu olur oda benim yazı formatıma ters. İşin diğer<br />

yönü ve beni esas mutlu eden tarafı yazılarım ilgi ve<br />

alaka ile takip ediliyor olması. Ya hiç soru ve sual ile<br />

muhatap olmasa idim. O zaman daha da zor. Bir sürü<br />

emekten sonra, kendin yaz kendin oku misali fazlası ile<br />

gücüme giderdi. Sizin bu merak ve ilginiz benim daha<br />

çok idman yapıp kendi yazı dünyamı geliştirmeye sevk<br />

ediyor, önemli olan da bu.<br />

Bu kadar ısınmadan sonra gelelim esas mevzumuza.<br />

Son yazımın devamı soğuk ve karlı gündeki Munih<br />

yolculuğumuza. Hatırlayacağınız gibi Hanau civarından<br />

A3 Autobahn`a geçtikten sonra, sıkıntılı telefon<br />

görüşmesinin ardından. Hocanın dediği gibi kuzu kuzu<br />

yarım saat kadar bekledikten sonra yol yavaş yavaş<br />

açılmaya başladı. Biz yine 60-70 km/h ile güç bela<br />

Würzburg`a saat 13:00 gibi varabildik. Hatta sol şerite<br />

geçip 80-90 km/h süratim yükselmeye başladı. Ve morelim<br />

de paralel olarak düzelmeye başladı. Bu meyanda<br />

arabanın CD çalarına bir de sanat müziği yükledim.<br />

Bir taraftan da börek çörek atıştırıyorum deyme gitsin.<br />

Ama gitmedi. İlk gözüme ilişen taa öndeki arabaların<br />

fren lambaları. Sonra dörtlu sinyallerin yanıp sönmesini<br />

fark edince, son lokmayı yutamadım. Hemen arabayı<br />

kontrollü bir şekilde durdurdum. İlk iş olarak CD<br />

çalardaki "Ben nerede hata yaptım" şarkısını yarıda keserek<br />

kapattım. Bu sefer sol şeritte mahsur kaldım. O<br />

an yine hanımla yüz yüze gelmemeye gayret ettim ama<br />

hoş ne kadar sürebilir ki. Burada bir özeleştiri yapmak<br />

istiyorum en azından kendim için. Fazla değil arasıra<br />

hanımın dediğini yapmış olsa idim, hem madden hem<br />

manen zengin olurdum. Biz erkekler genelde kafamıza<br />

göre yapar sonrada inim inim inleriz. Bir yerde müstahakız.<br />

En büyük hatam insanlara safça inanıp, kanmam.<br />

Başıma sade bu yönden gelmedik kalmadı. Her<br />

neyse olan oluyor.<br />

Bu sefer suçu yükleyeceğim kimse yok. İçim içim<br />

kendimi suçluyorum neden dün müsait iken yola çıkmadım<br />

diye bunaldım. Sol camı biraz araladım.<br />

Önümdeki arabadan bir pop müziği sesi geldi kulak<br />

verdim. Genç yasta trafik kazasından ölen Kerim Tekin`in<br />

"Kar Beyazdır Ölüm" şarkısı tam da karlı ve fırtınalı<br />

bugün için uyarlanmış. Anladım ki bir Türk ben<br />

değilim. Önümdeki arabada genc bir Türk çift. Bu arada<br />

içerde ki orta aynadan gözüme arabanın arkasında<br />

Kıymetli Mustafa Kasalak Bey`in<br />

geçen ayki yazısını hem Türkçe tashih<br />

ve hem de redaktesini sehven<br />

yapılmamış haliyle yayınladık. 10<br />

senelik yayın hayatımızda ilk defa<br />

başımıza gelen bu hata yüzünden siz<br />

kıymetli okuyucularımızdan ve<br />

kıymetli Mustafa Kasalak Beyden özür<br />

diliyoruz. Yazının düzeltilmiş halini ve<br />

bu ayki yazıyı beraberce sunuyoruz.<br />

bazı hareketler ilişti. O da ne bir bayan arka arabadan<br />

4-5 yaşlarında bir oğlan çocuğunu kendi arabalarının<br />

önüne benim arabanın egzosuna doğru "Hadi oğlum<br />

çiş çiş yap" diye sıkışan çocuğunu rahatlatıyor. Önce<br />

şaşırdım sonra iyi be arkamdaki ailede Türkmüş diye<br />

sevindim. Bu meyanda. Sağ şeriti tamamen kaplamış<br />

tırlardan bizim sağ yanımızdaki tırın brandasındaki yazıyı<br />

okuyorum "KARTAL TRANSPORT" başladım<br />

kahkaha ile gülmeye. Hanım şaşkın şaşkın neden güldüğüme<br />

mana veremedi. İzah ettim, hanım ya biz Türkiye<br />

Kapıkule sınır kapısında kuyruk bekliyoruz ya da<br />

bu havada sadece Türkler yola çıkmışlar. Baksana<br />

önüm arkam sağ tarafım hep Türk yalnız değiliz, bir<br />

daha bana suçlayıcı bakma...! diyerek yine suçtan son<br />

anda kurtulmanın mutluluğunu yaşadım. Galiba Münih`e<br />

varamayacağız.<br />

Selamlar............................<br />

- Sevgili dostlarım hepinize sevgi ve selamlarımı sunarım.<br />

Maalesef saygı ve sevginin erazyona uğradığı bir<br />

zamanda yaşıyoruz. Hemen hemen her gün etrafımızda<br />

cereyan eden olaylar bizi hem üzüyor hemde dehşete<br />

itiyor. İnsan beklemediği bir anda nerde ve kimden<br />

başına ne geleceğini bilemiyor. Veya en azından benim<br />

için böyle. Geçtiğimiz haftalarda iki tane beni gerçekten<br />

üzen ve bir o kadar da yaralayan olaylara şahit olmak<br />

zorunda kaldım. Gerçekten anlamakata güçlük çekiyorum.<br />

Bazen kendi kendime çivisi çıkan bir ortamda<br />

mizah yazmanın bir anlamı olmadığını düşünmüyor<br />

değilim. Lakin yine de okurlarımın kahir ekseriyetinin<br />

olumlu tepkileri benim devam etmem gerektiğine yönlendiriyor.<br />

Belki bazılarınız neden sitemkar giriş yaptığımı<br />

haklı olarak merak etmişsinizdir. Rahmetli olan<br />

memleketimde bir Şakir amca var idi. O kızdığı vakit<br />

ulu orta bağırır çağırır, kahvehanedekiler: "Ne oluyor<br />

Şakir amca yine kime kızıyorsun?", diye sorunca. "Siz<br />

susun o laflar hedefini bulur", diye cevap verirdi. Benimkisi<br />

o misal. Sizleri tenzih ederim, o cinsler kendini<br />

iyi bilir (Allah c.c. etrafımızdaki kafası bozuklardan<br />

korusun!).<br />

- Bu yılın Mart ayının ilk haftası, muhitimizde Ankara'lı<br />

Şerife teyzemiz başarılı bir diz protezi ameliyatının<br />

hemen akabinde Bad Orb'ta Rehazentrum'da kür<br />

misafir idi. Sağ olsunlar beni Ailenin büyük oğlu bildikleri<br />

için, hemen her iki günde ziyaretine gider akşamları<br />

moral sohbeti yaparız. Durum ve vaziyete göre<br />

kah hanımla, kah yanlız giderim. Fırsat bu fırsat diye<br />

Şerife teyzenin bol duasını alırım. Yine en son ziyaretine<br />

gittiğim gün kimsenin evinden çıkmaya cesaret dahi<br />

edemediği karlı bir gündü. O gün de bayağı hüzünlü<br />

idi. Bol sohbet ettik, morali düzeldi. İzin istedim ve<br />

saat 20:00 gibi duasını alarak yanından ayrıldım. Aşağı<br />

inmek için asansöre bindim. Benden başka ortalarda<br />

dolaşan kimse yok, "E" düğmesine bastıktan sonra, duvarları<br />

ayna ile kaplı olan asansörde kendimi şöyle bir<br />

güzel süzdükten sonra; "Bu aldığım hayırlı dualar ve sevaplar<br />

bana epey yeter", diye biraz şımardım ve gururlandım.<br />

Nekadar daldım bilemem asansörün kapasının<br />

açılması ile kendime geldim. Dışarıda her taraf kar altında.<br />

Manzara güzel bir okadar da sakin içimi büyük<br />

bir mutluluk kapladı. Huzur dolu bir şekilde hareket<br />

ettim. Bir yandan da son anda automatikten çektiğim<br />

kahveden yudumladım ve son oldu. Elimden kaydı full<br />

üzerime döküldü. Arabayı hemen durdurdum. Apar<br />

topar kendimi dışarı attım. Üstüm başım berbat battı,<br />

neyseki çok yanmadım. O anki imkanımla arabayı gelişi<br />

güzel temizledim. Canım rahat değil, orman içinden<br />

takriben 1 kilometrelik parkurdan sonra, şehir<br />

merkezine inip koşarak belediyenin ummumi tuvaletine<br />

girip üstümü başımı suyla ıslatarak, biraz olsun temizlemeyi<br />

başardım. Bu arada kapı kilitlenir gibi bir<br />

ses duyar gibi oldum. Önce her hangi biri ihtiyacını giderecek<br />

sandım, kullak kabarttım tıs yok. Kabinden çıkıp<br />

genel giriş kapısına vardım. "Allah Allah, kapı açılmıyor".<br />

Bir ileri bir geri imkan yok, kapıya vurdum<br />

"Hallo mallo" çıt yok. "Eyvah!" içerde mahsur kaldım.<br />

İlk şoku atlattıktan sonra. Hemen cep telefonum için<br />

elimi cebime attım, olacak iş ya telefonu da arabada<br />

unutmuşum. Bir anda o huzurlu ortamdan bende eser<br />

kalmadı. Demoralize oldum. Sağa, sola şaşkın şaşkın<br />

bakıp birşeyler yapmalıyım diye düşünür iken, gözüm<br />

"ACHTUNG!" diye çerçeve içindeki talimat yönetmeliğine<br />

ilişti. Meğer ise tuvaletler her gün sabahın<br />

07:00’den akşamın 20:00'e kadar ummuma açık imiş.<br />

Moral bozukluğu ve panik içinde bayağı bazı nahoş<br />

sözler sarf ettim. Ulan senin neyine asansörde kendi<br />

kendine havaya giriyorsun "yok epey sevap aldım",<br />

"yok bol dua aldım" diye gururlanıp kibirleniyorsun.<br />

Bak başına gelenlere önce kahveyi döküp üstünü başını<br />

berbat edip az daha kendini yakıyordun, yetmedi daha<br />

eve varamadan Allah seni tuvalete kapatıp mahkum<br />

ettim. Üstelik telefonunu da arabada unutturdu "haydi<br />

çıkta göreyim". Tövbe ettim, insanların ufak bir olay<br />

karşısında nasıl da aciz kaldıklarına bir daha şahit oldum.<br />

Allah beterinden saklasın! Amin.<br />

Sırtımı kapıya yasladım düşünürken karşıdaki kare<br />

şeklinde takriben 50x50cm yarı açık pencereye gözüm<br />

ilişti. Gözüme bir anda can geldi. Hani derler ya denize<br />

düşen yılana sarılır. Bir anda yerimden zıplayıp pencereyi<br />

açmaya gayret ettim olmadı. Boyum yetmedi.<br />

Aluminyum'dan olan çöp sepetini pencerenin altına<br />

çekip üzerine çıktım, camı tam açtım. 85 kiloluk adam<br />

zoru görünce sanki 40 kiloluk Afrikalı olup pencereden<br />

dışarı çıkmayı başardım. İlk iş olarak ellerimi açtım "Ey<br />

Allahım ben dersimi aldım. Gurur ve egomun cezasını<br />

eve varamadan peşin ödedim. Ecir ve sevabı, eza ve sıkıntıyı<br />

ancak ve ancak Sen verirsin", diyerek arabama<br />

bindim. Şükürler olsun yarım saatlik bir tuvalet hapsi<br />

ile bu olayı da atlatarak salimen eve gelebildim.<br />

Selamlar.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!