buradan - Mithat Alam Film Merkezi - BoÄaziçi Ãniversitesi
buradan - Mithat Alam Film Merkezi - BoÄaziçi Ãniversitesi
buradan - Mithat Alam Film Merkezi - BoÄaziçi Ãniversitesi
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Çek Yeni Dalgası<br />
Intimate Lightning<br />
Yönetmen: Ivan Passer<br />
Senaryo: Ivan Passer, Jaroslav Papousek<br />
Oyuncular: Zdenek Bezusek (Peter), Karel Blazek (Bambas)<br />
1965 / Çekoslovakya / Çekçe / 71’<br />
Milos Forman’ın erken dönem filmlerinin daimi senaris olarak tanıdığımız ve Forman filmlerindeki sinsi<br />
mizahın yaracısı addedilen Ivan Passer’nin çekği ilk film olan Inmate Lightning gömülü hazinelerle<br />
dolu Çek Yeni Dalga’sının başyapıtlardan biri kesinlikle. Kieslowski’nin de kendisini en çok etkileyen 10 film<br />
arasında gösterdiği film, ciddi bir olay örgüsü takip etmeden karakterlerinin gündelik hayatlarına davet ediyor<br />
izleyicisini. Passer, uzun yıllar sonra tekrar biraraya gelen eski arkadaşlar Petr ve Bambas’ın yaşadıklarına<br />
odaklandığı filminde konvansiyonel hikaye anlamına yüz vermiyor. Görüntü yöneminde de minimal<br />
bir üslup tuuran yönetmenin tüm tercihleri amacına hizmet ediyor ve bize, runin yok eği hayalleri,<br />
yaşanılmaktan ziyade katlanılan hayatları ironik bir anlayla sunuyor.<br />
<strong>Film</strong> hiçbir karakterin hikayesinin izleğinde ilerlemiyor. Ivan Passer kamerasını ilgisi çabuk dağılan<br />
bir çocuk gibi kullanıyor; karakterler arasında dolaşıp duruyor. Bambas evlenip çocuk sahibi olmuş bir<br />
müzik hocası, aynı zamanda bir orkestrada keman çalıyor, zaman zaman da babasıyla cenazelerde müzik<br />
yapıyorlar. Petr da hayallerinin peşinden şehre gitmiş ama hala hayana belli bir yol çizememiş bir çellist.<br />
İlk karşılaşmalarından ibaren ortak hazalarından kaybolan izleri aradıklarını anlıyoruz. Araya giren yıllar<br />
kadar şeçkleri hayatlar da aşılması güç mesafeler koymuş iki müzisyen dostun arasına. Neredeyse tuğla<br />
tuğla yapğı evden başka gayesi kalmamış gözüküyor Bambas’ın; Petr’sa çocuk kalmış ruhuyla hayan<br />
sırna yükleyeceği sorumluluklardan kaçabileceğini umuyor. Eski samimiyetlerini tek bulabildikleri anlar<br />
enstrümanlarını ellerine aldıkları anlar oluyor. Her şeyi unutup yeniden o haşarı gençler oluyorlar; önlerinde<br />
kocaman bir ihmaller denizi olan, gelecekten umutlu gençler. Bambas’ın babası bile çalgısı elindeyken<br />
başka bir insana dönüşüyor veya annesi eski akrobatlık günlerinden bahsederken. Ancak hiçbiri dilediği,<br />
özlemini duyduğu haya yaşayamıyor. Hepsi boğucu hayatlarında kısılı kalmışlar. Geçmişlerinin buğusunda<br />
gelecek kaygısıyla geçiriyorlar günlerini. Sabretmek, tahammül etmek zorundalar, ama ne için sabrediyorlar<br />
bilmiyorlar, ya da hiçbir şey olmayacağını bildikleri için sabretmek zorundalar. Bu bağlamda filmin absürd<br />
finali de anlam bütünlüğünü çok iyi sağlıyor. <strong>Film</strong> hikayeden ziyade küçük anekdotlar üzerinden ilerlediğinden<br />
bir climax’ten bahsetmek güç. Yine de; Petr ve Bambas’ın gece boyu içip içlerini döktükleri ve sonunda<br />
sadece enstrümanlarını alıp (pijamalarını bile değişrmeden) hayatlarından kaçmak isteyerek yolda otostop<br />
çekmeye çalışkları sahne climax olarak nitelendirilebilir. Passer’in oradan, kapısını kitleyen Bambas’a yapğı<br />
kesme de karakterlerin kapana kısılmışlığını perçinler cinsten.<br />
Forman gibi Çekoslovakya’dan kaçktan sonra Hollywood’da film çekmeye başlayan Ivan Passer daha<br />
sonra çekği hiçbir filmde Inmate Lightning’teki başarısını tekrar edemedi. Ancak sinema tarihindeki en<br />
etkileyici finallerden birine sahip bu cevheri bizlere kazandırmış olması bile onu en iyiler arasında saymamıza<br />
yeter de artar sanırım. Tekrar tekrar bahsedip tadını kaçırıyor olmak pahasına sadece finali için dahi izlenmesi<br />
gereken bir film olduğunu söylemeliyim Inmate Lightning’in.<br />
Hamit Özonur<br />
14 Ekim Cuma 18:00<br />
23