Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
SÖYLEfi‹<br />
“Gönderilmemifl Mektuplar”<br />
“Kat›rc›lar”<br />
ben ikincisini tercih ederim. Siz her iki filmin de aktörü olarak<br />
bunu neye bağlarsınız<br />
Herkes film çekebilir. Ama sinemayı sinema yapan evrensel<br />
“Her gittiğim yerde müthiş saygı, sevgi ve<br />
değerler, kurallar var. Onları yok sayıp, “Bağımsız sinema<br />
yapıyorum.” diyen kişiler var. Adam geliyor “Marjinal, kendime<br />
hürmet görüyorum. Hem sanatçı olarak, hem El bebek gül bebek büyüdü<br />
göre bağımsız, özgür bir film yapacağım.” diyor. Yapıyor, sonra<br />
Biraz da sizden söz edelim okuyucularımıza. Biyografinizde,<br />
kendisi seyrediyor. Biri, “Ben bu filmi para kazanmak için<br />
insan olarak. Onun tadı hiçbir şeyle<br />
çok kalabalık bir ailede doğduğunuz yazıyor…<br />
yapacağım.” diyor. Biri de “Ben insanları düşündüreceğim, sağlıklı<br />
Biz 14 kardeşiz. En küçüğü benim. Şu anda 128 yeğenim var.<br />
hale getireceğim, içine sorunları katacağım, o sorunları ortaya<br />
değiştirilemez. Ama şu bir gerçek ki bir birey Onların 2. jenerasyonları başladı. 3'ncü de başlamak üzere.<br />
koyacağım ve yok etmeye çalışacağım.” diyor. Bütün sinemasal<br />
Babam Sürmeneli. Beni Fatsa'da kazanmış. Kalabalık bir ailenin<br />
değerleri birleştirerek gerçek sinema filmi yapıyor. “Selvi Boylum<br />
olarak 'Ben de şu özgürlüğü yaşıyorum, son çocuğu olarak, el bebek gül bebek büyümek… Herkesin sahip<br />
Al Yazmalım” da işte böyle değerlere ağırlık veren bir filmdi.<br />
çıktığı bir çocuktum. Yani bizim ailemiz kendi kendine yeten,<br />
Evrensel sinema değerlerini içine koyan, gerçek sinema filmi.<br />
hayatı böyle yaşamak istiyorum.' diye bir soru fazla fukaralık çekmemiş ama öyle çok parlak ekonomik düzeyde<br />
Bizde de bağımsız sinemacılar çok arttığı için millet gerçek<br />
de yaşamayan bir aileydi. Değerlerimize saygılı, normal bir Anadolu<br />
sinemayı özlüyor olabilir.<br />
aklımın ucundan bile geçemez. Çünkü benim ailesiyiz, toprak insanlarıyız.<br />
Size bir film teklifi geldiğinde senaryoda olması gerekenler<br />
hayatımı hayranlarım belirliyor. Bu da bir Zaman zaman değerlerimizi yitirdiğimiz gibi bir kaygıya<br />
nedir diye sorsak…<br />
kapılıyor musunuz<br />
Sosyal konular olmazsa oynamam. Öyle bulutların üzerinde<br />
ömrün karşılığı.”<br />
Bir ülkeyi topla-tüfekle işgal edersiniz. Ettiler işte Kurtuluş Savaşı<br />
senaryolar benim ilgi alanım değil. Sinemaya ilk başladığım<br />
döneminde. Ne oldu Verirsin mücadeleni, kurtulursun. Canını,<br />
günlerde böyle bir yetkim yoktu. Ama sonraları her senaryoya<br />
tür yapımların çoğalması lazım. Bunu da özellikle de Kültür ve malını yok edersin, şehitler verirsin, kayıplar verirsin, o vatanı<br />
müdahalem vardır.<br />
Turizm Bakanlığı'nın yapması gerekiyor. Bir filmin etkileme gücü kurtarabilirsin. Ama kültürel değerlerini yok ettikleri zaman artık<br />
atom bombasından fazla. “Gece Yarısı Ekspresi” diye bir film savaş bitmiş demektir. En tehlikelisi budur. Halk eğitimsiz ve cahil<br />
Geçmişte bir dönem yaşanan durgunluğa karşın son yıllarda<br />
çektiler. Hâlâ üstümüzden atamadık. Bu ülkenin tanıtımıyla ilgili bırakılırsa, değerlerini kaybederse, herkes istediğini kolayca yaptırır.<br />
sinemamızda sanki biraz canlanma yaşanır gibi. Siz Türkiye'de<br />
fonları sinemaya aktarmak, güzel filmler çekip, bütün dünyaya Biz önce iyi eğitilmiş, çağdaş düşünen bir toplum yaratmak<br />
sinema sektörünün gidişatını nasıl görüyorsunuz<br />
göstermek gerek. Bu teknoloji de, sinema salonu da var. Bir tek durumundayız. İlk işimiz o olmalı. Bütün kavgamız bu olmalı.<br />
Asla canlanma yok. Demin bahsettiğimiz gibi filmler çekiyorlar.<br />
para yok.<br />
Çok ucuz filmler. Artık film çekmek çok büyük maliyetler<br />
Asıl mesleğiniz gazetecilik. Ama hiç yapmadınız. Bugün<br />
gerektiriyor. Daha filmin lafını ettiğin anda bir milyon dolardan<br />
Anladığımız kadar “İpsiz Recep” sizin kahramanlarınızdan televizyon kanallarında ya da gazete sayfalarında rastladığınız<br />
başlıyor. Filmi daha kaliteli hale dönüştürebilmek için durmadan<br />
biri. Başka kahramanlarınız var mı diye sorsak, kimlerin isimlerini haberleri değerlendirirken, “Ah keşke gazeteci olsaydım ben bu<br />
üstüne para koyacaksın. Gerçek değerde, kaliteli filmler yapabilmek<br />
sıralarsınız<br />
olayı şöyle değerlendirirdim” gibi düşünceleriniz oluyor mu<br />
için de çok para lazım. Şu anda film sayısı fazla ama çok düşük<br />
Topal Osman var. Atatürk'ün muhafız ordusunu kurmuş, o Haberi yorumlamak ile haberi vermek farklıdır. Haberi istediğin<br />
bütçeli filmler. O zayıflığı bu filmlerde görüyorsunuz.<br />
zor günlerinde sürekli onu korumaya çalışmış. Çakırcalı Mehmet gibi yorumlayabilirsin ama verirken dürüst olmalısın. Orada toplum<br />
Efe var. Elbette daha da çoğaltılabilir.<br />
sevgisi ortaya çıkıyor. Her şey açık olacak, herkes duyacak. Ben<br />
Dizileri tercih etmenizin nedeni sinemadaki bu olumsuzluklar<br />
sanatçıyım ama gazeteciler kadar da ülkenin sorunlarıyla ilgili bir<br />
mı<br />
Sizin gözünüzden dinleyelim bir de “İpsiz Recep”i... Bize insanım. Zaten kendi ülkesinin ve insanının sorunlarıyla<br />
Asla. Bu benim için söz konusu değil. Elimde 11 senaryo var,<br />
onu nasıl tanımlarsınız<br />
ilgilenmeyen, olumsuz ve kötü sonuçları ortadan kaldırmak için<br />
çekime hazır. Beni ilgilendirmiyor sinemanın durgunluğu. İstesem<br />
Çok gelgitleri olan, önceleri bilinçsiz ama sonra vatan duygusu mücadele vermeyen, iyiliği ve çağdaşlığı düşünmeyen, aydınlık<br />
senede yine 3-4 film çekerim. 40 yıldır sinemadayım. Bu mesleğin<br />
giderek çok yükselen; kararlı, korkusuz, acımasız bir adam... bir beyine sahip olmayan hiç kimse gerçek sanatçı olamaz. Sanatçı<br />
en zor filmlerini yaptım ben. Hiç ara vermedim. Tam yoruluyorum,<br />
Biz onun biraz da iyi yönünü işlemeye çalışıyoruz. Aynı zamanda sürekli muhalefette duracak. “Ben bunu beğendim, tamam.” Böyle<br />
bitiriyorum, biraz dinleneyim derken gene aralara birileri giriyor<br />
Ermeni, Rum arkadaşları da var. Tarihin geride kalmış kavgalarını bir şey yok! Sanatçı daha iyisini arayacak. Olumsuzlukları ortadan<br />
ve asla durma, dinlenme şansını yakalayamıyorum.<br />
tabii ki unutmuyoruz. Ancak günümüzde artık anlaşmalar, kaldırmak için verilen kavganın öncü insanlarıyız biz.<br />
yakınlaşmalar var. Hikâyemizde, işgal günlerinde, öz kardeşi<br />
Son yıllarda giderek artan dizi furyasını nasıl<br />
gibi yaşadığı halka, zalimce baskılarda bulunan, gayri Müslim Son teknolojiyle üretilmiş, günümüz bakış açısına, değer<br />
değerlendiriyorsunuz<br />
çetelerden bahsederken, onlara karşı duran aynı gruptan insanların yargılarına, yaşam tarzına daha yakın filmler çekiliyor. Ama eski<br />
Arz ve talep… En çok reklamı diziler alıyor. Televizyonlar da<br />
da varlığını gösteriyoruz. Yoksa tamamen hamasi duygularla, Türk filmleri nedense sanki daha çok ilgi çekiyor. Şimdi bana<br />
var olabilmek, ayakta durabilmek için büyük geliri dizilerden<br />
ırkçı bir yaklaşımla dizi yapmıyoruz.<br />
“Komser Şekspir” mi, “Selvi Boylum Al Yazmalım” mı diye sorsanız<br />
sağlıyor. Onun için de çok dizi yapılıyor.<br />
24<br />
KASIM 2008<br />
Bir bakıyorsunuz yeni bir dizi başlamış, ama üçüncü bölümden<br />
sonrası yok. Bu kadar emeğin boşa gitmesine nasıl bakıyorsunuz<br />
Ben de onları sürekli uyarıyorum zaten. Bizim bu kadar çok<br />
dizi yapacak kadromuz yok. Ne senaristimiz ne oyuncumuz ne<br />
yönetmenimiz var. Sonunda da her şey kötü oluyor. Kötü olanı<br />
da halk reddedince, 3 bölümden sonra ortadan kalkıyor.<br />
Ünlü olmak nasıl bir duygu Ünlü olmanın getirdikleri kadar<br />
götürdükleri de fazla olsa gerek. Size kazandırdıkları ortada. Ya<br />
sizden gidenler…<br />
Bana karşı müthiş bir güven ve sevgi vardır bu toplumda. Her<br />
gittiğim yerde müthiş saygı, sevgi ve hürmet görüyorum. Hem<br />
sanatçı olarak, hem insan olarak. Onun tadı hiçbir şeyle<br />
değiştirilemez. Ama şu bir gerçek ki bir birey olarak “Ben de şu<br />
özgürlüğü yaşıyorum, hayatı böyle yaşamak istiyorum.” diye bir<br />
soru aklımın ucundan bile geçemez. Çünkü benim hayatımı<br />
hayranlarım belirliyor. Onların sevmediği hiçbir şeyi yapamam,<br />
onların isteği gibi yaşamak zorundayım.<br />
Bunu bir dezavantaj olarak mı görüyorsunuz<br />
Görüyorum tabii ki. Bir ömrün karşılığı. 40 yıl böyle yaşamışsın.<br />
40 yıl sonra “Artık ben sizle uğraşmıyorum. Kendim özgürce<br />
yaşayacağım.” diye değerleri ortadan kaldırmayı da<br />
düşünmüyorum. İşte bu yüzdendir ki, asla gerilemem olmadı.<br />
Ben hiç duraklamadım. Her gün film setlerindeydim. Dünyada<br />
bunun başka örneği yok. İnsanların bir dönemleri vardır çıkarlar,<br />
3 sene otururlar, 5 sene gezerler, sonra bir daha başlarlar.<br />
Sallanırlar, kırılırlar, bir bakarsın geri dönerler. Ama benimkisi<br />
öyle değil, sürekliliğini koruyor. Başka işim de yok. Çok da güçlü<br />
ve saygın bir meslek yaptım.<br />
Peki, bir de şöyle sorayım, bakışlarınız, yakışıklılığınız ve<br />
oyunculuk yeteneğiniz mi sizi hâlâ ayakta tutuyor, yoksa yıllar<br />
sonra bile yine en yukarıda kalabilmek için farklı meziyetler de<br />
gerekiyor mu<br />
Başarının sırrı disiplin. Hangi işi yaparsanız yapın, yaptığınız<br />
işe çok saygılı olacaksınız. Çok disiplinli çalışacaksınız. Başarıyı<br />
yakalamak ve kalıcı olmasını sağlamak için disiplinli olmanız<br />
gerekiyor.<br />
Bize biraz da hayallerinizden bahsedin.<br />
Benim tek hayalim var. Biliyor musun hayalim nedir Şu<br />
ülkedeki herkes mutlu olsun, herkes gülsün. Bireysel mutluluk<br />
yok. Olmamalı. “Ben iyiyim, gerisi bana ne!” anlayışı hiç insani<br />
değil. O zaman mutsuz bir ülke, o ülkenin içerisinde mutsuz<br />
insanlar olur. Kendini kurtardığını sanan insanlar, evlerinde<br />
yaşarlar, sokağa çıkamazlar. Onun için hayalim bütün insanların<br />
mutlu olduğunu görmek. ■<br />
KASIM 2008<br />
25