18.04.2015 Views

Sayı 07- Ocak / Mart 2012 - Antalya Rehberler Odası

Sayı 07- Ocak / Mart 2012 - Antalya Rehberler Odası

Sayı 07- Ocak / Mart 2012 - Antalya Rehberler Odası

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Gül ve Halı Diyarı: ISPARTA<br />

ne ekip dikiyorlar, topraktan nasıl<br />

daha çok gelir sağlıyorlar baktı.<br />

Gülcülük büyük oranda yapılır ise<br />

iyi para getirir, Isparta topraklarında<br />

da gül yetişir, kanısına vardı.<br />

Hiç vakit geçirmeden otuz dekar<br />

toprak sağladı. Çukurları açtırdı.<br />

Çevrede bulunan süs güllerinin<br />

içinden yağ gülü olabileceklerden,<br />

fidanlar aldı. Otuz dönümün<br />

tamamına gül dikti.<br />

Yeni dikilen gülün üç ile beş yıl<br />

sonra en iyi ürün vereceğini biliyordu.<br />

Sabırla gül bahçesini aksatmadan<br />

suladı, yabani otları yoldu,<br />

çapaladı, o günlerin koşullarına<br />

göre zararlı böcekleri öldürücü<br />

ilaçlar attı.<br />

Daha üçüncü verim yılı gelmeden<br />

gülyağı çıkarma işinde kendine<br />

gerekli olacak araçların bazılarını<br />

yerli ustalara Isparta’da yaptırdı.<br />

Ustaların yapma güçlerinin dışında<br />

kalanları da Bulgaristan’a dek<br />

gitti; oradan aldı, getirdi.<br />

Güzelce, noksansız bahçesine<br />

kurdu. Gülyağı çıkarırken gerekecek<br />

suyu da “Bambullu Ceviz”<br />

denen yerden getirdi, bahçesine<br />

akıttıktan sonra, sabırla üçüncü<br />

ürün yılını beklemeye başladı.<br />

Parasal yönden de sıkıntı, bunaltı<br />

içindeydi. Müthiş paraya gereksinmesi<br />

vardı. Büyük bir girişimde<br />

bulunmuş, atılım yapmıştı. Otuz<br />

dönüm toprak sağlamış, çukur<br />

kazdırmış, gülfidanlarını diktirmiş,<br />

gülyağı çıkarılmasında gerekli olacak<br />

araçlara da pek çok para vermiş,<br />

yatırım yapmıştı. İyi ürün alır,<br />

gülyağı çıkarır, eline toptan para<br />

geçerse, harcını borcunu ödemeyi<br />

düşlüyordu. Dört gözle beklemekte<br />

olduğu üçüncü ürün yılı geldi.<br />

Don, kar, kış, rüzgar, yağmur,<br />

dolu... Anlayamadığı bir tabiat<br />

olayı nedeniyle o yıl gülfidanları<br />

hiç çiçek vermediler. Emekleri,<br />

harcadığı bunca para boşa gitti.<br />

Umudunu bir yıl sonrasına, dördüncü<br />

ürün yılına bağladı. O yıl<br />

da bahçesi iyi çiçek verdi; bu kez<br />

gülyağı çıkarma yöntemini bilmeyişi<br />

yüzünden yeterince başarılı<br />

olamadı.<br />

Isparta halkının bütün gözleri İsmail<br />

Efendi’nin üstündeydi. Halk,<br />

ilgiyle onu izliyor; yolda, sokakta,<br />

kahvede, handa, evde, her yerde<br />

hep onun bu girişimi konuşuluyor,<br />

çektiği emeğin, harcadığı paranın<br />

hesabı, kitabı yapılıyor, alaya alınıyor,<br />

eğleniliyor; “Delirdi, keçileri<br />

kaçırdı bu adam, Allah akıl fikir<br />

versin” deniyordu.<br />

Gülcü İsmail Efendi, direnme gücünü<br />

yitirmedi. Kulaklarını çevrede<br />

söylenenlere tıkadı. Başarısızlığının<br />

nedenleri üzerinde durdu. Sordu,<br />

soruşturdu, inceledi, araştırdı.<br />

Çalıştı, çabaladı gülyağı çıkarma<br />

yöntemini en küçük ayrıntısına<br />

varana dek öğrendi. Kendini, bir<br />

sonraki ürün yılına iyiden iyiye<br />

hazırladı.<br />

Kış mevsiminin soğuk ve karlı<br />

günleri geçip, gittiler. İlkbahar<br />

mevsimi gelir gelmez, Gülcü İsmail<br />

Efendi’nin bahçesinde bir<br />

diriliş, bir canlanma görüldü. Bakımlı,<br />

tertemiz bahçedeki insan<br />

boyunu aşan gül ağaçları, önce<br />

yeşil yeşil yaprak, sonra da pembe<br />

gül tomurcukları vermeye başladılar.<br />

Mayıs ayının ilk haftasında<br />

havalar ısınınca bahçe, top top<br />

koca koca yapraklı, pembe renkli<br />

güllerle, doldu kaldı. Öyle de bir<br />

güzelleşmiş, iç açıcı olmuştu ki…<br />

Güllerin içinden yanık yanık bülbüllerin<br />

sesleri geliyor, çevreye<br />

insanın iliklerine işleyen hoş bir<br />

gül kokusu yayılıyordu...<br />

Ne idi bu gül çiçeğinin bolluğu böyle?<br />

Görülmüş şey değildi. Kadınlı<br />

erkekli yüzlerce kişi sabahın alaca<br />

karanlığında bahçeye geliyor,<br />

akşama dek çuval çuval toplanan<br />

gülleri taşıya taşıya bitiremiyorlardı.<br />

Gül sezonu bir ay kadar sürdü.<br />

Gülcü İsmail Efendi de eline geçen<br />

bu fırsatı çok iyi değerlendirdi. Bin<br />

bir güçlük, zorluk, çile ve çaba<br />

ile üretmeyi başardığı katkısız<br />

arı “Gülyağı” ve “Gül Suları” nı<br />

değerince sattı; eline geçen para<br />

ile ilk iş olarak her doğru, dürüst,<br />

namuslu insanın yaptığı gibi borçlarını<br />

ödedi. Kendisine yeni bir ev<br />

yaptırdı. Evini de o günün gelenek,<br />

görenek, töresine göre dayadı,<br />

döşedi. Elinde kalan parayı da<br />

çarçur etmeden, otuz dönümlük<br />

gül bahçesini 50, 75, 100 dönüme<br />

çıkarmak, yaptığı gülcülüğü daha<br />

da büyütmek, genişletmek işinde<br />

kullandı.<br />

Isparta halkı, Müftüoğlu İsmail<br />

Efendi’nin deneyiminden, Isparta<br />

topraklarının gül yetiştirmeye çok<br />

elverişli olduğunu öğrenmiş oldu.<br />

Gülün iyi para getirdiğini de gözleri<br />

ile gördükten sonra “Tarlalarımıza<br />

biz de gül dikelim, gülcülükte<br />

iyi para var!” demeye başladılar.<br />

Gülcü İsmail Efendi, kıskançlık,<br />

çekememezlik etmedi. Gül dikecek<br />

olanlara yardımcı oldu. Karık<br />

nasıl açılır gösterdi. Fidan dikiminde<br />

başlarında bulundu. Bir kaç<br />

yıl içinde de her yere gül dikilmiş,<br />

Isparta kenti de gül bahçelerinin<br />

içinde kalmış oldu. Isparta bundan<br />

sonra gül üretmesiyle tanındı, güller<br />

diyarı olarak anıldı.<br />

Gül Yetiştiriciliği:<br />

Yağ gülü (rose damascena)<br />

Anadolu’ya 1870’li yılların başında<br />

Bulgaristan’dan gelen göçmenler<br />

tarafından getirilmiştir. Isparta’da<br />

ise yağ gülü üretimi 1888 yılında,<br />

gülyağı üretimi de 1892 yılında<br />

“Müftüzade İsmail Efendi” isimli<br />

şahıs tarafından gerçekleştirilmiştir.<br />

Müftüzade İsmail Efendi<br />

tarafından “imbik” adı verilen basit<br />

ve ilkel kazanlarda üretilmeye<br />

başlanan gülyağı uzun yıllar yaygınlaşarak,<br />

bu metotla üretilmeye<br />

devam edilmiştir. Köy tipi gülyağı<br />

üretimi; Atatürk’ün Isparta’ya gelişinde<br />

verdiği talimat uyarınca,<br />

“İktisat Vekaleti” tarafından modern<br />

gülyağı fabrikasının 1935<br />

yılında kurulması sonucu yerini<br />

büyük ölçüde sanayi tipi gülyağı<br />

üretimine bırakmıştır.<br />

Gülbirlik’in 1958 yılında kurduğu<br />

İslamköy Gülyağı Fabrikası,<br />

1976 yılında kurduğu diğer gülyağı<br />

tesisleri ile Türk gülcülüğü ve<br />

12>13 34>35 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!