10.07.2015 Views

Download (1571Kb) - Suleyman Demirel University Research ...

Download (1571Kb) - Suleyman Demirel University Research ...

Download (1571Kb) - Suleyman Demirel University Research ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ÖZETDEVLET YARDIMLARININ FİRMALARIN REKABET GÜCÜ ÜZERİNEETKİSİHamza KOCATEPESüleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Maliye Bölümü Yüksek Lisans Tezi, 179 sayfa,Ocak 2007Danışman: Yard. Doç Dr. Ali YAVUZBu tezin amacı, gelişen enformasyon ve bilgi teknolojileri sonucu çağımızekonomilerini çepeçevre saran globalleşme altında ülkeler, sektörler ve en önemlisifirmaların bu süreçte, dünyada ve ülkemizde devlet yardımları uygulamaları çerçevesindeyaşanan bu rekabetten nasıl etkilendiklerini ele almaktır.Çalışma esnasında doğruluğu kabul edilmiş dört temel varsayım elde edilmiştir.Çalışmanın bulguları aşağıdaki gibi oluşmuştur;İlk olarak; Devlet yardımları ülke ekonomilerinin gelişimi açısından önemli bir payasahiptirler. Devlet yardımlarının birçok nedeni olmasına karşın, bu yardımlar, ekonomipolitikasında karar sahiplerinin hangi sektörün gelişmesini istediklerine bağlı olarakverilirler.İkinci olarak; Teşviklerin hedeflenen sonucu verebilmesi öncelikle, bu kaynaklarınetkin bir şekilde kullanılmasına bağlıdır. Devlet yardımları etkin kullanıldığı takdirde teşvikedilen sektöre yapılan kaynak aktarımı ve/veya sektörün gelişimi için oluşturulan uygunortam, sayesinde o sektörün daha rekabetçi performans göstereceği beklenir.Üçüncü olarak; Ülkelerinin mevcut refahlarını korumak ve arttırmalarının temelfaktörü olan firmalar globalleşen dünyada büyük bir rekabet içindedirler. Yaşanan bu rekabetfirmaların sadece pazara sundukları malların fiyatlarında değil aynı zaman karlılığıbelirleyen fiyat dışı unsurlarda da yoğun bir şekilde görülmektedir.Dördüncü olarak, Piyasa ekonomisinde sürdürülebilir rekabetçi üstünlüğü sağlamakiçin firmalar stratejik olarak yenilikçiliğe odaklanmak zorundadırlar. Ülkeler, bilimsel buluş,yenilik ve yeniliğin yayılmasına destek vermekle sadece firmalarının değil, aynı zamanda,uluslararası piyasalardaki rekabetçi avantajlarını da koruyarak bir bütün kazançsağlamaktadırlar.Sonuç olarak; ülke ekonomilerinde karar merkezleri, yapacakları teşviklerinetkinliğini sağlamak ve bu teşvikler aracılığı ile hem ülkelerin hem de firmaların rekabetyapılarını korumak için günümüzün önemli bir değeri olan yenlikçilik odaklı olmakzorundadırlar.iAnahtar Kelimeler: Devlet yardımları, Rekabet, Rekabet stratejileri, Küreselleşme,İnovasyon


iiiİÇİNDEKİLERİÇİNDEKİLER ............................................................................................................................. VKISALTMALAR DİZİNİ ........................................................................................................... İXÇİZELGELER DİZİNİ ................................................................................................................. XŞEKİLLER DİZİNİ .................................................................................................................... XİGİRİŞ ............................................................................................................................................. 1BİRİNCİ BÖLÜMDEVLET YARDIMLARI1.1. Devlet Yardımları .................................................................................................. 31.1.1. Devlet Yardımlarının Tanımı ........................................................................... 31.1.2. Devlet Yardımı Türleri ..................................................................................... 61.1.2.1. Veriliş Amaçlarına Göre Devlet Yardımları ................................................ 71.1.2.2. Veriliş Usullerine Göre Devlet Yardımları .................................................. 71.1.2.2.1. Doğrudan Doğruya Verilen Mali Yardımlar .......................................... 71.1.2.2.2. Dolaylı Olarak Verilen Mali Yardımlar ................................................. 81.1.2.3.Geçerlilik Sahalarına Göre Mali Yardımlar .................................................. 91.1.3. Devlet Yardımlarının Önemi .......................................................................... 101.1.3.1. Üretim Açısından ..................................................................................... 101.1.3.2. İhracat Açısından ...................................................................................... 111.1.4. Devlet Yardımlarının Ekonomik Etkileri ......................................................... 131.1.4.1. Verimlilik ve Rekabet Koşullarına Etkisi ................................................... 131.1.4.2. Kaynak Dağıtımına Etkileri ....................................................................... 141.1.4.3. Kamu Maliyesi ve Gelir Dağılımı Üzerindeki Etkileri ............................... 161.1.4.4. Bölgeler Arası Gelişmeler Üzerine Etkileri ................................................ 171.1.4.5. Dış Ticaret Üzerindeki Etkileri .................................................................. 181.1.5. Devlet Yardımlarının Etkinliği ........................................................................ 191.2. Dünyada ve AB’de Devlet Yardımları .................................................................. 201.2.1. Dünyada Devlet Yardımları ............................................................................ 201.2.2. GATT Çerçevesinde Devlet Yardımları .......................................................... 211.2.2.1. GATT’ın Amaç, İlke ve Kuralları ............................................................. 231.2.2.2. GATT’ ta Teşvik Kuralları ....................................................................... 251.2.2.3. GATT’ Da Devlet Yardımlarına İlişkin Düzenlemeler .............................. 261.2.2.3.1. Genel Anlaşma Hükümleri………… .................................................. 26


iv1.2.2.3.2. Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Önlemler ............................................... 271.2.3. OECD ve Devlet Yardımları............................................................................ 281.2.4. EFTA ve Devlet Yardımları ............................................................................ 311.2.5. Avrupa Birliği ve Devlet Yardımları ............................................................... 331.2.5.1. AB Devlet Yardımları Politikasının Çerçevesi ........................................... 341.2.5.1.1. Roma Antlaşması ve Devlet Yardımları ile İlgili Düzenlemeler ....... 351.2.5.2. Avrupa Birliği’nde Devlet Yardımlarının Nitelikleri ................................... 361.2.5.2.1. Sektörel Yardımlar ............................................................................... 361.2.5.2.1.1. Gemi Yapımı ............................................................................... 371.2.5.2.1.2 Tekstil ve Sentetik Fiber ............................................................... 381.2.5.2.1.3. Motorlu Taşıtlar ........................................................................... 391.2.5.2.1.4. Kömür ve Çelik ............................................................................ 391.2.5.2.1.5. Taşımacılık .................................................................................. 411.2.5.2.1.6. Tarım ........................................................................................... 411.2.5.2.1.7. Balıkçılık ..................................................................................... 421.2.5.2.2. Yatay Yardımlar ................................................................................... 431.2.5.2.2.1. Ar-GE ........................................................................................... 431.2.5.2.2.2. Çevresel Yardımlar ....................................................................... 441.2.5.2.2.3. Kurtarma ve Yeniden Yapılandırma Yardımı ................................ 451.2.5.2.2.4. KOBİ Yardımı .............................................................................. 451.2.5.2.2.5. İstihdam Yardımı .......................................................................... 471.2.5.2.3. Bölgesel Yardımlar ................................................................................ 481.2.5.2.4. Yatırım Teşvikleri ................................................................................. 491.2.5.3. Avrupa Birliği’nde Devlet Yardımları ve Uygulanması ............................... 491.3. Türkiye’de Devlet Yardımları .............................................................................. 531.3.1. Türkiye’de Devlet Yardımları Kavramı ve Tarihsel Gelişimi .......................... 531.3.1.1. Türkiye’de Devlet Yardımları Kavramı Doğuşu ve Gelişimi ..................... 531.3.1.2. 1980 Öncesi Teşvikler .............................................................................. 551.3.1.3. 1980 Sonrası Teşvikler ............................................................................. 581.3.1.4. 5084 Sayılı Kanun ve Güncel Ekonomik Etkileri ...................................... 621.3.2. Türkiye’de Devlet Yardımlarının Çerçevesi .................................................... 651.3.2.1. Yatırımlara Yönelik ................................................................................... 661.3.2.1.1. Yatırımlara Yönelik Devlet Yardımları ................................................ 661.3.2.1.2. KOBİ’lere Yönelik Devlet Yardımları ................................................. 68


v1.3.2.1.3. Bölgesel Farklılıklara Yönelik Devlet Yardımları ................................. 701.3.2.1.4. Ar-GE Yardımları ................................................................................. 711.3.2.1.5. Çevre Yardımları .................................................................................. 731.3.2.1.6. Garantiler ............................................................................................. 741.3.2.2. İhracata Yönelik Devlet Yardımları ve politikası ........................................ 741.3.2.2.1. İhracata Yönelik Devlet Yardımları ...................................................... 751.3.2.2.1.1. Vergi Resim Harç İstisnaları .............................................................. 761.3.2.2.1.2. Finansman Destekleri......................................................................... 781.3.2.2.1.3. Serbest Bölgeler ................................................................................. 801.3.3. Ekonomik Göstergelerle Türk Teşvik Sistemine Genel Bakış ............................. 822.1. Rekabet Kavramı ve Çerçevesi ........................................................................ .... 842. BÖLÜMREKABET VE YENİLİKÇİLİK2.2. Rekabetin Global ve Ulusal Ekonomi Açısından Önemi .................................. .... 862.3. Rekabetin Yararları. ........................................................................................ .... 932.3.1. Kaynak Dağılımı Yararı ........................................................................... .... 942.3.2. Teknik Gelişmeleri Uyarma Yararı ......................................................... .... 942.3.3. Gelir Dağılımına Yararı ............................................................................ .... 952.3.4. Tüketici Tercihlerini Karşılama Yararı ...................................................... .... 952.3.5. Uyum Esnekliğine Yararı .......................................................................... .... 962.3.6. Ekonomik Gücün Kontrole Yararı ............................................................. .... 962.3.7. Siyasal Gücü Kontrole Yararı .................................................................... .... 962.3.8. Bireylerin Davranış Özgürlüklerini Sağlama İşlevi .................................. .... 972.4. Rekabetin Çeşitleri .......................................................................................... .... 972.4.1. Hukuki Yönden Rekabet…. ...................................................................... .... 972.4.2. Ekonomik Yönden Rekabet ....................................................................... .... 982.5. Çeşitli Görüşlerin Rekabete Bakışı .................................................................. .... 992.5.1. Klasiklerin rekabete yaklaşımı ................................................................... .... 992.5.2. Neo- klasiklerin rekabete yaklaşımı ........................................................... .. 1012.5.3.Post Keynezyen Rekabet Yaklaşımı ........................................................... .. 1022.5.4. Avusturya Okulu Rekabete Yaklaşımı ....................................................... .. 1022.5.5. Parasalcı Okulun Rekabet Yaklaşımı ......................................................... .. 1032.5.6. Endüstriyel İktisatçıların Rekabet Yaklaşımı ............................................. .. 1042.5.7. Yarışabilir Piyasaların Yaklaşımı .............................................................. .. 105


vi2.5.8. Fordist Sistemin Rekabet Yaklaşımı .......................................................... .. 1052.5.9. Post Fordist Sistemin Rekabet Yaklaşımı .................................................. .. 1062.6. Rekabet Gücü ve Teorisi ................................................................................. .. 1072.6.1. Rekabet Gücünü Etkileyen Başlıca Faktörler ............................................. .. 1072.6.2. Rekabet Stratejileri .................................................................................... .. 1102.6.3. Kümeler - Rekabet Avantajı İlişkisi .......................................................... .. 1122.7. Yenilikçilik Kavramı ve Önemi ....................................................................... .. 1132.7.1 Yenilikçilik ve Rekabet Gücü İlişkisi ......................................................... .. 1162.7.1.1. X Etkinsizliği .......................................................................... .. 1182.7.1.2. Teknolojik İlerleme ............................................................................. .. 1192.8. Dünya Rekabet Ligi ve Türkiye ...................................................................... .. 1192.8.1. Rekabet Gücü Göstergeleri ........................................................................ .. 1202.8.1.1. Yerli Kaynak Maliyeti (YKM) ............................................................. .. 1212.8.1.2. Açıklanmış Karşılıklı Üstünlükler ....................................................... .. 1212.8.1.3. Diğer Rekabet Gücü Göstergeleri ........................................................ .. 1222.8.2. Dünya Rekabet Ligi .................................................................................. .. 1232.8.3. Dünya Rekabet Liginde Türkiye”nin Durumu ve Rekabet Gücü ................ .. 1272.8.4. Rekabetçilik Endeksi ve Türkiye’nin Rekabetçi Yapısı .............................. .. 1292.8.5. Türkiye Güçlü ve Zayıf Yönleri ve Rakiplerinin Performansı İleKarşılaştırılması .................................................................................................... .. 1312.8.6. Türkiye’nin Olası Rekabet Stratejisi .......................................................... .. 1333. BÖLÜMDEVLET YARDIMLARININ REKABET VE VERİMLİLİĞE ETKİSİ3.1. Devlet Yardımlarının Ekonomik Maliyeti ve Geri Dönüşüm Hızı .................... .. 1383.1.1. Sektörel Teşviklerin Durumu ..................................................................... .. 1393.1.2. Bölgesel Teşviklerin Durumu .................................................................... .. 1393.1.3. İhracat Teşviklerin durumu ........................................................................ .. 1403.1.1. Türkiye’de Teşvik Yatırım İlişkisi Üzerine Ekonometirk Bir Analiz ......... .. 1403.2.Teşviklerin Verimliliğini Artırmaya Dayalı Önlemler ve Öneriler .................... .. 1443.2.1 Verimlilik-Rekabet Gücü İlişkisi ................................................................. .. 144


vii3.2.2. Verimliliğe Yönelik Teşvikler .................................................................. .. 1453.2.2.1.Verimliliğe Dayalı Bir Vizyon Oluşturulmalıdır ..................................... .. 1453.2.2.2. Verimlilik Geniş Bir Alana Yayılmalıdır ............................................... .. 1463.2.2.3.Verimlilik Artışı Hedeflenmelidir. .......................................................... .. 1463.2.2.4.Küçük ve Orta Büyüklükteki Firmalara Yönelik Verimlilik ArtışıDesteklenmelidir .................................................................................................... .. 1473.2.2.5. Faktör Verimlilikleri Sağlanmalıdır ....................................................... .. 1473.2.2.5.1. İşgücü Faktörü Verimliliği ............................................................... .. 1473.2.2.5.2. Sermaye Faktörü Verimliliği ............................................................ .. 1493.2.3. Verimlilik Esaslı Teşvik Kriterleri .............................................................. .. 1503.3. Rasyonel Bir Teşvik Sistemi .......................................................................... .. 1523.3.1. Teşvik Sistemi Finansman İlişkisi ............................................................ .. 1523.3.1.1. Teşvik Sisteminin Finansman Sorunu .................................................... .. 1533.3.1.2.Basel II Kriterleri ve İşletmelerin Yeni Finansman Yaklaşımı ................ .. 1543.3.2. Rasyonel Teşvik Sistemin Esasları: ............................................................ .. 1553.3.2.1. Sistemde seçicicilik ilkesi öne çıkmalıdır. .............................................. .. 1563.3.2.2. Merkeziyetçiliğin ağırlığı azaltılmalıdır. ................................................ .. 1563.3.2.3. Denetime Olanak Sağlayan Şeffaf Bir Sistem Olmalı ............................ .. 1573.3.2.4. Teşvik Kapsamını Yönlendirecek Haritalar Hazırlanmalı ...................... .. 1573.3.2.5. Kurumlar Arası Koordinasyon Arttırılmalı ............................................ .. 1583.3.2.6. Teşvik Sistemin Ağırlığı Bölgeden Sektöre ve KOBİ’lere Yönelmelidir .. 1583.3.2.7. Teşvikten Yararlandırma İşlemleri Hızlandırılmalıdır. ........................... .. 158


viii3.4. Teşvik Sisteminin Rekabet Gücüne Katkısı ..................................................... .. 1583.4.1. Teşvik Sisteminin İhracata Katkısı ........................................................... .. 1583.4.2. Teşvik Sisteminin Üretime Katkısı ........................................................... .. 1603.4.2.1. Teşvik Sisteminin Rekabetçi Sektörlere Katkısı ..................................... .. 1643.5. İnovasyon Odaklı Bir Teşvik Sistemi İle Rekabet Gücünün Artırılması .......... .. 1663.5.1. Firmalara Yönelik Ar-Ge Harcamaları Arttırtmalıdır. ................................. .. 1673.5.2. Yenilikçiliği Hedefleyen Girişimcilere Destek Verilmelidir. ....................... .. 1693.5.3. Bilgi Tabanlı Jenerik Teknolojilerine Yönelmelidir .................................... .. 1703.5.4. Temel Bilimlerin Gelişimine Destek Sağlanmalıdır. ................................... .. 1713.5.5. Sektörel Kümeleşme Altyapısı Hazırlanmalıdır. ......................................... .. 1713.5.6. Yatırım Teşvik Sistemi Yenilikçi Bir Yapıya Yönelik Revize Edilmelidir .. .. 1723.5.7 Yenilikçililik kurumsal ve toplumsal işbirliği boyutuna taşınmalıdır. ........... .. 1723.5.8 Kaynaklarını Verimli Hale Getirecek Tekno Yerleşkeler Oluşturulmalıdır .. .. 1733.5.9. Ulusal yenilik sistemi oluşumu ve yapısı desteklenmelidir. ......................... .. 174SONUÇ ve ÖNERİLER ......................................................................................... .. 175KAYNAKÇA ................................................................................................. …... .. 181


ixABABDAr-GeATBİOBkz.Çev.DDKDİEDPTEFTAGATTGSMHIBRDIMFKHKKOBKOBİMBNAFTAOECDR.A.SK.WBKISALTMALARAvrupa BirliğiAmerika Birleşik DevletleriAraştırma GeliştirmeAvrupa TopluluğuBağımsız İdari OtoriteBakınızÇevirenDevlet Denetleme KurumuDevlet İstatistik EnstitüsüDevlet Planlama TeşkilatıAvrupa Serbest Ticaret AlanıTicaret ve Gümrük Tarifeleri Genel AnlaşmasıGayri Safi Milli HâsılaUluslararası Kalkınma ve İmar BankasıUluslararası Para FonuKanun Hükmünde KararnameKatılım Ortaklığı BelgesiKüçük ve Orta Ölçekli İşletmeMerkez BankasıKuzey Amerika Ülkeleri Ticaret BirliğiEkonomik İşbirliği ve Kalkınma ÖrgütüRoma AntlaşmasıSayılı KanunDünya Bank


xŞEKİLLER DİZİNİGrafik 1: IMD’ye göre Türkiye Rekabet Grafiği ....................................................... 130Grafik 2: Yıllara Göre Yatırım Teşvik Değişimi ....................................................... 144Grafik 3: DTM-TÜBİTAK Teknoloji ve Yenlik Destekler ....................................... 168Grafik 4: DTM-TÜBİTAK-TTGV Tarafından Verilen ............................................. 169


xiÇİZELGELER DİZİNİÇizelge 1: Devlet Yardımlarının Başvurularının Gözden GeçirilmesindeUygulanacak Yöntemler ............................................................................................. 51Çizelge 2: Mevcut Yardımların Gözden Geçirilmesinde Uygulanacak Yöntemler ....... 52Çizelge 3:Dönemler İtibari İle Yatırım Teşvikleri ....................................................... 82Çizelge 4:Yıllar İtibari İle Bölgelere Verilen Yatırım Teşvikleri Miktarı ..................... 83Çizelge 5: 2007 Yılında Kişi Başına GSMH ile Sınıflandırılmış Ekonomiler .......... 126Çizelge 6: ÜFE bazli reel efektif kur endeksi ............................................................ 127Çizelge 7: Türkiye'nin Doğrudan Yabancı Yatırımlar İçin Lokasyon Avantajları ...... 133Çizelge 8: Sektörel Rekabetçi Yapı Analizi ............................................................... 134Çizelge 9: Yatım- Teşvik Etkisi Tablosu ................................................................... 141Çizelge 10: Regresyon Çıktısı ................................................................................... 143Çizelge 11: Yatırım Teşvik Belgelerinin Mahiyetine Göre Dağılımı(%) .................... 161Çizelge 12: Yüzdelik Dilimde Yıllar İtibari İle Yatırım- Teşvik Karşılaştırması ........ 163Çizelge 13: Sanayimize Rekabet Edebilirliğine Yönelik Değerlendirme ................... 165


GİRİŞDünyamızda yaşanan yeni süreçle birlikte ekonomiler yeni bir gerçekle karşıkarşıya kalmışlardır. Artık ulusal kavramından daha çok globallik konuşulur olmuş,ekonomileri çevreleyen sınırların zayıflaması ile birlikte piyasalar gelişenenformasyon teknolojileri yolu ile daha entegre hale gelmişlerdir. Yaşanan bu yeniolguya kimi ülke ve ekonomiler süratle ayak uydururken kimileri daha yavaşkalmakta kimileri ise eski alışkanlıkları ile direnmektedir.Fordist üretim sisteminin yerini post-fordist sistem ve yönetim anlayışınabırakması ile birlikte değişen dünya düzeninde karşılaşılan temel olgu yaşananrekabet olmuştur. Bu rekabet karşısında artık rakiplere karşı yükselen korumacılıkduvarlarının da kalkmasıyla birlikte savunmasız kalan ekonomiler ya yeni savunmamekanizmaları bulacaklar ya da değişime ayak uydurup verimlilik aracılığıylakılıçlarını keskinleştireceklerdir.Ekonomilerin yaşanan rekabet ortamında teknik gelişme ve bilgi eksenliilerlemeden kendilerini soyutlama lüksleri bulunmamaktadır. Bu uzun soluklurekabet maratonunda ne endüstriler için de ne de onları oluşturan firmalar için artıkrekabetçi üstünlükler sağlamak geleneksel yollarla değil tamamen değişimi birzorunluluk haline getiren yenilikçilik ve yenilikçiliğin temel destekçisi olan ar-gearacılığı ile olabilmektedir.Küreselleşmenin de etkisi ile kendisine sağlam bir itici güç bulan yenilikçilik,uluslar arası rekabette kendine şans arayan firmaların verimliliklerini arttırmayayönelik yeni ürün ve sistem geliştirme hedefi içinde güçlenmektedir. Bu değişiminfarkında olan hükümetler ise politika tercihlerini firmaların geleneksel üretimalışkanlıklarından kurtulmaları yönünde kullanmaktadırlar. Devletlerin sektörleriekonomik hedefler çerçevesinde yönlendirmek için kullandıkları yegâne araç olandevlet yardımları bu aşamada yeni boyut ve derinlik kazanmaktadır. Bu haliyleteşvik çabaları yenlikçiliği desteklediği, araştırma ve sanayi performansının akılcıstandartlarını ortaya koyduğu sürece geleceğe yönelik en kayda değer iş yapılmışolur.1


Dünya düzenini yeniden yazan devletlerin öneminin farkında olduklarıyenilikçilik ülkemizde sadece ürün ve süreçlerinde değil aynı zamanda her alandayeterince itibar ve çeşitli nedenlerle pek popüler olduğu söylenemez. Bilim veteknoloji alanında zayıflığımızın nedenini açıklayıcı temel veri olan ar-geharcamaları, hem miktar olarak hem de oransal olarak düşüktür. Araştırmafaaliyetlerince desteklenmeyen yapılar yenilik ve buluşlar da hayat bulmamaktadır.Çalışmamız bu aşamada çoğunlukla, çeşitli yazılı akademik kaynaklarındesteğini alarak üzerinde her herkesin bir söz söylediği rekabet kavramını ve neyararı oldu diye zan altından kurtulamayan devlet yardımları çerçevesindegerçekleşmiştir.Bu çalışmayla harcanan emeğin temel hedefi hangi alanlara teşvik veriyoruzrekabet gücüne katkısı ne ölçü de ve ne kadar etkin gerçekleşti şeklinde olmuştur.Bu sonuca ulaşmak için ilk bölümde teşvik argümanı işlenerek dünya ve ABçerçevesinde teşviklerin öneminden iki başlık altında bahsedilmiştir. İkinci bölümrekabete yoğunlaşarak teorik bakış altında yenilikçilik ile bağlantısına kadarişlenmiştir.Son bölümde ise teşviklerin ekonomik etkinliği göz önünde bulundurarakteşvik mekanizması gözden geçirilerek çeşitli önerilerde bulunulmuştur. Kaldı ki bubölümdeki asıl amaç yenilikçilik beklentilerine cevap verecek bir yapı nasıl olacaksorusuna cevap aramaktır.2


BİRİNCİ BÖLÜMDEVLET YARDIMLARI1.1. Devlet YardımlarıDevletin toplumsal ve ekonomik hayata rolünden bahsederken iki temelyaklaşımdan söz edilebilir. Bunlardan ilki devletin sadece güvenlik, savunma, kamusağlığı ve kamusal düzenin sağlanması ve makro ekonomik istikrar gibi minimalişlemler üstlenmesidir. Diğeri ise devletin basitçe işletmecilik yaparak girişimleridoğrudan koordine ederek müdahaleci işlevlerde bulunmasıdır. 1 Günümüzde ise buikisinin arasında bir orta yol sağlanarak iki yaklaşım da birlikte oluşmaktadır. Bukarma yaklaşımla iktisat politikalarına yön verilmektedir.İktisat politikası hedeflerin gerçekleştirilmesi için kullanılan teşviklerintanımlanması, ölçülmesi, reel refah maliyetleri cinsinden ekonomik etkilerininincelenmesi ve gelir dağılımı açısından uzantılarının açığa çıkartılması, birçoknedenden dolayı araştırma gündemine girmektedir. Kamu harcamaları politikasıiçinde teşviklerin payı ve rolü oldukça büyük olduğu için, bu politika aracının nedenve nasıl kullanıldığı önem taşımaktadır. 21.1.1. Devlet Yardımlarının TanımıTezimizin ana konusu olan “devlet yardımları” oldukça önemli bir iktisadipolitika aracı olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Devlet yardımlarının tanımınınyapılması öncelikle olarak karşımıza çıkan ilk sorundur. İkincisi ise teşviklerhakkında kaynakların çoğunluğu tek ve dar bir bakış açısından ele alınmış olmasıdır.Belirtmek gerekir ki; devlet yardımları ile ilgili olarak, zamanımıza kadar birtanım birliğine varılmamıştır. Bu sonucun en büyük nedeni ise; sübvansiyonla eşanlamlı olmak üzere sürekli olarak sübvansiyon verilmesinin vergi yükümlüleritarafından iyi karşılanamadığının görüldüğü batı ülkelerinde, bu kelime yerine başkakelimelerin kullanılması daha uygun bulunmuştur. “İngilizcede subsidies, bounties,premıums, subventions, ad-vencse, grants, al-Lovances, aids, compensations,1 Halime Sebahat KARAOSMANOĞLU, Düzenleyici Etki Analizi ve Türkiye Uygulaması, DPTİktisadi Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, Yayını No: 2691, Ankara, 2006, s. 52 Celal KÜÇÜKER, Teşvik Teorisi: Ekonomik Argümanlar ve Endüstri Politikaları, EkonomikGelişme ve Teşvikler, Editör: Telatar, İçinde, Türkiye Ekonomi Kurumu Yayını, Ankara, 2000, s,1333


almancada Unterstützungen, Beitraegen, Bedinilen, Ve r-gütungen, Subsidien,Praemien, tübventionen ve Türkçede ise sübvansiyonlar, mâli yardımlar, ucuzkrediler, primler, ayni yardımlar ve transfer harcamaları gibi değişik terimlerinkullanılması, bu konuda, üzerinde görüş birliğine varılabilecek bir tanım yapabilmeyizorlaştırmıştır. 3Devlet ekonomik hayata müdahale ederken bir tercih ortaya koymaktadır. Otercih hangi politikalar aracılığı ile istenilen amaçlara ulaşılacaktır. Bu tercihkorumacı politikalar uygulanması mı yoksa üretimin desteklemek olacağıdır.Kore’de yapılan bir çalışmada devletin ticarette korumaya, tarifeler ve ithalatkısıtlamalarıyla gitmesi katma değer, sermaye stoku ve toplam faktör verimliliğindeki büyümeyi olumsuz etkilerken bunun tam tersi olarak devletin vergi teşvikleri vebenzeri yollarla uyguladığı teşvikler ise sermaye stoku ve diğer değişkenler üzerindeolumlu etkiler sağladığı ortaya çıkarmıştır. 4Geleneksel yaklaşım içinde serbest pazarı, kapitalist ya da özel girişimsistemi olarak, devletçi ekonomiyi ise sosyalist ve merkezi planlı sistem olaraktanımlanır. Bunun sonucu olarak bu sistemler içerisinde teşvik mekanizmalarıdeğerlendirildiğinde dikkatler serbest piyasa ekonomisi içindeki teşvikler ile devletçiekonomi içindeki teşviklerin kıyaslanmasında odaklanır. Serbest piyasa teşviklerinintüm avantajları özel girişime sağlanan teşvikler olarak karşımıza çıkarken devletçiekonomi teşvikleri devletin korumacı avantajları olarak karşımıza çıkmaktadır. 5Devlet yardımları ile amaçlanan esasta tamamen bir toplumun refah artışınıyakalayabilmesidir. Devlet yardımlarının sosyal refahı nasıl arttırdığına bakılmakistendiğinde bunu değerlendiren kişilerin görüşleri ideolojileri ve farklı sonuçlarçıkabilir ancak Nelson’a göre üretim sistemi açısından düşünüldüğünde, üretimsisteminin üstünlüğü sosyal refahında üstünlüğünün sağlandığının birim göstergesiolacaktır. 63 Atilla KESİM, Sübvansiyon Teorisi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Trabzon İktisadi ve Ticariİlimler Akademisi Yayınları, Yayın No: 1, 1981, s. 34 Jonk –Wha LEE, Government Interventıons and Productivty Grovth, Journal of EconomicGrowth, No:1, USA, 1996, s. 4025 Stefan HEDLUND, Incentıves And Economic Systems, Croom Helm Pres, London, 1985, s. 276 Richard. R. NELSON, Assensing Pirivateenterpirise: An Exegesis of Tangled Doctrine, The Belljournal of Economics, USA, 1981, s. 93–1114


Devlet yardımları temel olarak bir mal veya hizmetin maliyetini düşürmeyeyönelik devlet tarafından yapılan bir kaynak transferi olarak tanımlanabilir. Devletyardımları, devletin kaynakları ile belli bir işletmeyi veya üretimi, üretim yöntemini,üretim ya da faaliyet konusunu etkilemek, üreticileri teşvik ve himaye etmek, rekabetgücünün artmasına katkıda bulunmak, kuruluş yerini etkilemek suretiyle belirli birbölgenin gelişmesini sağlamak gibi amaçlarla, bir karşılık beklemeden her ne şekildeolursa olsun yapılan yardımlardır. 7Gerek yatırmaları gerekse dış satımı geliştirmek için uygulanan teşviktedbirlerinin özel sektöre yönelik ortak noktası yatırımcı dış satımcıların karşıkarşıya oldukları bürokratik engellerin azaltılarak mali açıdan desteklenerekuyarılması yönündedir. 8 Devlet veya herhangi bir kamu kuruluşu tarafındanaşağıdaki şekillerde bir katkı söz konusu olduğunda bu durumda devlet yardımındansöz edilebilinir. 9• Devlet uygulamasının, hibe, kredi ve hisse katılımı gibi doğrudan fontransferi içermesi veya potansiyel olarak doğrudan fon ya da yükümlülük transferini(kredi garantisi gibi) içermesi;• Aksi takdirde tahakkuk etmiş olacak bir devlet gelirinin affedilmesiveya tahsil edilmemesi (vergi ertelemeleri gibi mali teşvikler);• Devletin genel altyapı dışında kalan hususlarda mal veya hizmet teminetmesi veya mal satın alması;• Devletin bir fon mekanizmasına ödemeler yapması veya garantisağlaması veya bir özel kuruluşa yukarıdaki şıklarda belirtilen tipteki fonksiyonlarıyürütme görevini vermesi (bu fonksiyonlar, normalde devlete düşen ve uygulamabakımından devletin uygulamalarından gerçek anlamda farklı olmayanniteliktedirler); veya7 Fatih LEBLEBİCİ, Devlet Yardımları Uygulamasının Maliyeti ve Ekonomik GöstergelerleMukayesesi, DPT İktisadi Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü Sanayi Dairesi Başkanlığı,Yayın No DPT: 2663, Ankara, 2002, s. 38 Ahmet Burçin YERELİ, Vergisel Teşvik Olarak Yatırım İndirimi ve Türkiye Uygulaması,Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:6,Sayı:2, Kayseri,1991, s.2269 Koray KURAL, Feridun KARAKEÇİLİ ve Aylin SAKIZOĞLU, GATT Normları ve UluslararasıBütünleşmeler Açısından Devlet Yardımları, DPT, Avrupa Birliği İle İlişkiler Genel MüdürlüğüPolitikalar ve Uyum Dairesi Başkanlığı, Mart, 1995, s. 95


• GATT'ın ihracat teşviklerinin kaldırılmasını öngören XVI. maddesianlamında herhangi bir şekilde gelir veya fiyat desteği verilmesiVe bütün bunların sonucunda bir "yarar" elde edilmiş olması gerekmektedir.Literatürde bir başka kaynağa göre düşük kiralı yer tahsisi, vergi muafiyeti, mal vehizmet üretimi için gereken temel kamusal hizmetlerin daha düşük fiyatla sağlanmasıteşvik çerçevesinde ele alınmaktadır. 10Devlet yardımları, devletlerin direkt olarak bütçelerinden gerçekleştirdikleri,işletmelere verilen hibeler veya ucuz krediler gibi yardımlar ile aynı zamanda, milli,bölgesel veya federal hükümetlerin, belediyelerin, yerel yönetimlerin, devletbankalarının, vakıfların veya özel veya kamu kuruluşları ve derneklerin kullanımı ileverilen yardımları da kapsar.1.1.2. Devlet Yardımı TürleriBir endüstriye teşvik vermenin birçok yolu vardır. Firmalara verilen nakityardımlar en belirgin ve önemli olanıdır. Vergilerde sağlanan indirimler de çokçakullanılan başka bir yöntemdir. Devlet ayrıca düşük faiz oranlı ve uzun vadeli krediolanakları sağlamaktadır. Bazen bu kredileri ödemeyi devlet garantisinekatılabilmektedir. Son olarak rekabeti gözetmeden devlet yatırımlara katılabilir. 11Mali yardımların tanımında olduğu gibi sınıflandırılmasında da bir görüşbirliğine varılamadığı görülmektedir. Yapılan tanımların çok sayıda olması, butanımlarda kabullenilen esaslardan hareket edilerek çeşitli şekillerde sınıflandırmalaryapılması, yeterli sayılabilecek ve üzerinde uzlaşma sağlanabilecek bir ayırımavarılabilmesini engellemiş, aynı çeşit sübvansiyonların ayrı ayrı şekillerde ifadeedilmeleri gibi sakıncalar yaratmıştırYukarıda tanımlar bağlamında ele alınan devlet yardımları, şekil açısındanveriliş amaçlarına, veriliş usullerine göre ve geçerlilik sahalarına göre olmak üzereüç ayrı gruba ayrılabilir.10 John MOES, Local For Industry, Unıversty of North Corolina, Pres, USA, 1981, s. 311 Robert FORD, The Cost of Subsidising Industry, OECD Observer, London, October-November,1990, s, 56


1.1.2.1. Veriliş Amaçlarına Göre Devlet YardımlarıÖzellikle AB söz konusu olduğunda, devlet yardımlarının veriliş amaçları,geniş ölçüde, devlet yardımlarının kontrolü çerçevesinde bir sınıflandırma aracıolmaktadır. Tezin konusuna uygun olarak, bu kısımda AB uygulamalarına ilişkinkaynaklardaki ayrımlar ele alınacaktır.AB’deki Devlet Yardımlarına İlişkin Araştırma’da AB ülkelerinin devletyardımları ile çeşitli ekonomik sektörlerdeki pazar yetersizliklerini çözümlemeyi,bölgesel veya AB’nin ekonomik politikasındaki hedeflere varmayı, AB’ninoluşumundaki yapısal değişikliklerden doğan olumsuz etkileri azaltmayıamaçladıkları belirtilmektedir. Bu amaçlar doğrultusunda verilmekte olan devletyardımları, AB kaynaklarında, genel (yatay) amaçlara ilişkin olanlar, spesifiksektörlere ilişkin olanlar ve bölgesel nitelikte olanlar şeklinde üç ana kategori altındadeğerlendirilmektedir. Esasen bölgesel nitelikteki yardımların da verildiği bölgedâhilinde sektör farkı gözetilmeden yatay bir niteliğe sahip olduğu söylenebilir;ancak diğer verilen yardımlarda öne çıkmayan bölgesellik öğesi, bu tip yardımlariçin ayırt edici bir özellik olmaktadır. 121.1.2.2. Veriliş Usullerine Göre Devlet YardımlarıVeriliş usullerine göre bir devlet yardımını iki alt başlık altındainceleyebiliriz.1.1.2.2.1. Doğrudan Doğruya Verilen Mali YardımlarDoğrudan doğruya verilen Mali Yardımlar para olarak ifade edilebilenödemeleri kapsarlar ve yardım alanların bütçelerine gelir artışı şeklinde akseder. Buyardımlar, bütçeden veya devlet tarafından yönetilen bir fondan sağlanan ve belirlibir teşebbüse, sektöre veya bölgeye verilen parasal yardımlardır. Bu tip yardımlarınbaşlıca çeşitleri hibeler, primler, işletme öz sermayelerine katkılar, piyasa fiyatınınüzerindeki destekleme alımlarıdır. Bu tip yardımların özelliği, yardım unsurunun,verilen yardımın kapital değerine eşit olmasıdır12 Mustafa Mehmet ÖZKARABÜBER, Avrupa Birliği ve Türkiye’de Devlet YardımlarınınKontrolü, Rekabet Kurumu, Uzmanlık Tezleri Serisi, No: 47, Ankara, 2003, s. 14–157


1.1.2.2.2. Dolaylı Olarak Verilen Mali YardımlarMali yardım verilirken, bunları alanlar ile verenler arasında direkt bir ilişkibulunuyorsa doğrudan doğruya, aksi halde ise dolaylı yoldan verilen yardımlar sözkonusu olacaktır. Doğrudan doğruya verilen mali yardımdan yararlanacak olanlar,ilgili makamların bu konudaki açıklamalarına dayanarak davranışlarınıayarlayabilecekler ve yapılan yardımları istemeye yetkili bulunacaklardır. Dolaylıolarak verilen mali yardımlarda ise, yararlanacak olanların ellerine yardımın nekadarının geçeceği ve hatta gerçek bir yardımda bulunup bulunulmayacağı, piyasakoşullarına ve yararlanması düşünülenlerin durumlarına bağlı olarakdeğişebilecekleri için belirsizlik arz edeceklerdir. 13Bu yardımlar, finansal yönden teşebbüslere avantajlar sağlayan ve genelliklemaliyet unsurlarını azaltan veya ortadan kaldıran birtakım ‘imtiyazlardır’. Buradadevlet bütçesinden bir transfer yapılmamakta, ancak devlet bütçesine gelecekbirtakım gelirlerden vazgeçilmektedir.Bu tür devlet yardımlarının başlıcaları bedelsiz veya normal piyasakoşullarına oranla daha ucuza sağlanan mal veya hizmetler, vergi ertelemesi, vergimuafiyeti, vergi indirimi, sosyal sigorta primlerinde indirim, düşük faizli krediler,kredi kefaletleridir.Vergi ile ilgili olarak uygulanan devlet yardımları, teşebbüsün faaliyetlerisırasında veya sonucunda ödemesi gereken vergilerden kısmen veya tamamen muaftutulması şeklinde olmaktadır. Bunun sonucunda bu çeşit bir devlet yardımı alanteşebbüsler, diğerlerine oranla avantajlı duruma geçmektedirler. Bir teşebbüsünnormal koşullarda piyasadan temin edemeyeceği bir krediyi devletin garantörlüğüaltında alabilmesi ise kredi kefaletine örnektir.Böyle alınan bir kredi geri ödenemez ise devlet kaynaklarından ödeneceğiiçin kredinin riskini devlet üstlenmektedir. Düşük faizli krediler ise piyasakoşullarından daha iyi oran ve vadeler ile teşebbüslerin finansal borçlanmalarınaolanak sağlar. Bu tip teşviklerdeki yardım unsuru, devlet kaynaklarından transferedilen sermayeden sağlanan faiz tasarrufudur. 1413 KESİM, s. 1614 ÖZKARABÜBER, s. 158


Bütün bu durumlarda, yardımın yapıldığı ilk anda devletin kasasından nakit paraçıkışı olmayıp, daha sonraki dönemlerde devletin gelirlerinde eksilmeler veyabütçeden harcamalar söz konusu olmaktadır. 151.1.2.3.Geçerlilik Sahalarına Göre Mali Yardımlara) Kısmi Mali Yardımlarb) Genel Mali YardımlarGenel, Yardımlar belirli bir bölge veya üretim dalındaki bütün ürün ya daüreticiler kısmi yardımlar ise söz konusu ürün veya üreticilerden belirli ölçülere göreseçilenler için yapılan yardımları kapsayacaktır. 161.1.3. Devlet Yardımlarının ÖnemiDevlet yardımları temel olarak, kamu kaynaklarının, ülkenin gelişmesibakımından daha yararlı olarak görülen sektörlere yönlendirilmesidir. Ülkelerinverdiği teşviklerle neleri amaçladığına bağlı olmakla birlikte, sonuçta ülkenin refahseviyesinin artırılması hedeflenmektedir.Devlet yardımları, müşteriler için satın aldıkları mal ve hizmeti tam rekabetfiyatından daha düşük fiyata alma imkânı sağlarken üreticiler tarafından bakıldığındaise onların gelirini arttıran her türlü devlet tarafından yapılan ekonomik katkıyı ifadeetmektedir. 17Devlet yardımlarının ekonomiye etkilerini, devletin bu programlara malikaynak sağlama şekline ve desteğin veriliş biçimine göre sınıflandırmakmümkündür. Finansman şekli yönünden incelendiğinde, genel olarak devletyardımlarının, herhangi bir maliye politikası aracı ile benzer ekonomik etkilere sebepolduğu görülmektedir. Uygulamadaki etkileri ise işletme kararları ve kaynak dağılımıüzerinde olmaktadır. 181.1.3.1. Üretim AçısındanTeşvik veya sübvansiyonlar, yatırım ve üretim aşamasında, ister ihracataşamasında yapılsın, kaynak dağılımını değiştiren, maliyetleri azaltan ve bir15 ÖZKARABÜBER, s. 1516 KESİM, s. 2717 Gerd SCHWARTZ, Benedict CLEMENTS, Goverment Subsıdies, Journal of EconomicsSurverveys, No:13, UK, 1999, s.141.18 LEBLEBİCİ, s. 39


ekonomik faaliyeti diğerlerine oranla daha karlı ya da avantajlı kılan dolaylı veyadolaysız kamu müdahaleleridir. Teşvik araçlarının rasyonel uygulanmalarıdurumunda, hedeflenen ekonomik sonuçlara ulaşmak mümkün olur. Buna göreuygulama sonuçlarının zaman süreci içinde hedef ve gerçekleşmeler bakımındanfayda-maliyet analizinin yapılması, iç ve dış ekonomik gelişmelerin ışığında yenidendeğerlendirilmeleri gerekmektedir.Bunun yanında, teşvik ve sübvansiyon araçlarının bir ekonomi politikası aracıolarak kullanılması durumunda, teorik anlamda ne tür makroekonomik etkilerdoğrulacağının da tahmin edilebilmesi mümkündür. 19 Örneğin vergisel teşvikleri birpolitika olarak; genelde yatırım riskinin daha çok olduğu, yerel küçük piyasalarda vedaha düşük dış yabancı yatım stokunun bunduğu ve ticaret engellerinin görece dahaaz olduğu durumlarda kullanılır ve yararlı olur. 20Üretime yönelik teşvik ve sübvansiyonlar, üretim üzerine konulan bir vergiolarak yorumlanabilir. Bu nedenle üretime bir mali yardım verilmesi, yurtiçi arzeğrisini sağa doğru dikey yönde kaydıracaktır. Buna göre, üreticinin eline gecen fiyattüketicinin eline geçen fiyatla birim üretim başına düşen yardım miktarı kadaraşacaktır. Daha yüksek fiyatı, yurtiçi üretimin artması sonucunu doğuracaktır.Yardım nedeniyle üreticilerin eline geçen fiyat yükseldiği ve dolayısıyla ulusalüretim miktarı yükseldiği için ithalat miktarı da azalacaktır. Üretim artarken, toplamtüketim azalmamakta, yani gelir dağılımını bozucu bir sonuç ortaya çıkmamaktadır.Buna karşılık, mali yardımlar maliyeye ve dolayısıyla devlet bütçesine yükü sözkonusudur. 211.1.3.2. İhracat Açısındanİhracatın teşviki yurtiçi üretimin dâhili piyasa yerine dış piyasalarasatılabilmesi için, kamunun ihracatçı firmalara yaptığı dolaylı veya dolaysızödemeler olarak tanımlanabilir. Burada teşvik edilen ihracata konu malın yurtiçiüretimi değil, ihraç edilen bölümü olmaktadır. Ancak, bir malın hem üretimi, her19 Ahmet İNCEKARA, Türkiye'de Teşvik Sistemi, İstanbul Ticaret Odası Yayın No: 1995/10,İstanbul, s. 1820Horst RAFF, Krihna SRİNİVASAN, Tax İncentives for import- Substituting Foreignİnvestment: Does Signaling Play A Role?, Journal of Public Economics, NO: 67, USA, 1998, s.18821 Nazım ENGİN, Uluslararası Ticarette Korumacı Eğilimler, İTO Yayını: 1992/4, İstanbul 1992,s.93–9510


ihracatı teşvik araçlarından yararlanabilir. Yani ihracat teşvikleri ihraç edilenürünlere verilen doğrudan üretim teşvikleri biçimde olabileceği gibi, ihracatçılaraveya yabancı ithalatçılara piyasa faiz oranlarından daha düşük faiz oranlarında kredisağlanması veya ihracatçı firmaların çeşitli vergi muafiyetlerinden yararlandırılmasışeklinde olabilir.İhracat teşvikleri, uluslararası rekabette yol açtığı haksızlıklardan dolayı, dahasonra açıklanacağı üzere, GATT kuralları gereği yasak ve sınırlamalara tabidir. Bunarağmen, gelişmiş ya da gelişen hemen her ülke, ihracat faaliyetlerinde, gizli veyaaçık, bu tür önlemlere başvurmaktadır.İhracat teşvikleri, ekonomik etkileri itibariyle, teşvik sağlanan ülke veithalatçı ülke açılarından farklı etkilere yol açabilir. İhracat teşviklerinin ihracatçıülkeler açısından ekonomik etkilerini şu şekilde açıklamak mümkündür: 22 Eğerihracatçı ülke, dünya ihracatına etki edemeyen ve ihracata teşvik veren tek ülke ise,mali teşvik uygulaması dünya fiyatını etkilemeyecektir. İhracatçı ülkede üretim veihracat artacak, malın yurtiçi tüketimi ise düşecektir. Fiyatın yükselmesi nedeniyletüketici artığı azalırken, üretici artığı (veya rant) yükselecektir. Dolayısıyla yardım,vergi mükellefleri tarafından finanse edilmektedir. Bu koşullar altında ihracatteşviklerinin, mutlaka ithalat sınırlamaları ile desteklenmesi gerekir. Aksi halde,yabancı üreticiler, mali yardım öncesi fiyat üzerinden ülkeye girerek, hem dahayüksek fiyat ödeme durumundaki tüketicileri kendi ürünlerine yöneltebilir hem dereeksport yaparak verilen ihracat yardımından yararlanabilirler.Kısaca, tek ülkenin ihracatı teşvik etmesi durumunda üreticiler kazançlı,tüketiciler ve vergi mükellefleri zararlı çıkmakta, toplam refah kayıpları, toplamrefah kazançlarını aşmaktadır. İhracatın mali yardım sağlanması, sadece üretici veihracatçıların refahını arttırmakta, kaynak ve dolayısıyla gelir dağılımını dabozmaktadır.Eğer tüm ülkeler ihracatlarını teşvik ediyorsa, bu durumda fiyatdeğişmeyecek, mali yardım artı ihracat fiyatına eşit olacaktır. İhracatçının elinegeçen birim fiyat değişmediği için de üretim miktarı aynı kalacaktır. Üretici vetüketici artıkları da yardımdan etkilenmeyecek, vergi mükellefleri, ülkenin net refah22 İNCEKARA, s. 18–1911


kaybı oranında bir miktarı finanse edeceklerdir. Buna göre, ihracat teşvikleri,ithalatçı ülkedeki tüketicilerin refahının arttırılmasına yaramakta, zira mala daha azfiyat ödeyerek tüketmektedirler.Sonuç böyle olduğuna göre, neden ihracata teşvikler sağlanır sorusu gündemegelmektedir. Bu sorunun cevabı, başlıca üç maddede toplanabilir: 23• Yardım ile ihracat sektörüne ilave kaynak aktarma, yani, gelirdağılımının dış ticaret kesimi lehine olmasını sağlar. Eğer ülke ihracatı teşvik edenülke ise, ihracatçılar, bu mali rantı için baskı grubu oluşturabilirler. Her ülkeihracatını teşvik ediyorsa, bu durumda teşvik etmeyen ülkenin ihracat şansıolmayacaktır. Özellikle tarımsal desteklerin azaltılamamasının en önemli nedeni debudur.• GATT, sınaî ürünlere yapılan mali yardımları yasaklarken, tarımsalürünlere ilişkin bir yasaklamaya gidilememektedir. Tarımsal üretim bütün gelişmişülkelerde teşvik edilirken, ortaya çıkan üretim fazlası da, yine ihracatın teşviki yoluİle eritilebilmektedir.• İhracatın geçici bir süre teşviki, dünya pazarlarında daha fazla yeredinme sonucunu getirecekse, ihracata teşvikler sağlanabilir. Böylece, ileride tekelşartları elde edilmesi de umulabilir.Dünya ülkelerinde ihracat teşvik uygulamaları, genellikle, yasaklanan veticari ortaklarca soruşturmalara konu olacak biçimde değil, dolaylı ve gizlibiçimlerde yapılmaktadır. 241.1.4. Devlet Yardımlarının Ekonomik EtkileriDevlet yardımları, üretim faktörlerini sağlayanlar, üreticiler ve tüketicilerinkarşı karşıya kaldıkları, göreceli fiyatları değiştirerek kamu yetkililerinin piyasalarıve davranışları etkilediği bir araçtır. Bu nedenle devlet yardımlarının bir politikaaracı olarak kullanılması durumunda ekonomi üzerinde pek çok etkisinin olabileceğimuhtemeldir. 1980 sonrasında ABD’de yaşanan işsizliğin artması üzerine yapılanistihdama yönelik teşvikler artırılması sonucu genel ekonomik gelişme arasındaki23 İNCEKARA, s. 1924 ENGİN, s. 93–10312


ilişki olumlu olmuştur. Düşük faizli borç imkânı, genel iş ortamının istikrarı vekamunun bazı hizmetleri üstlenmesi sonucu imalat sektöründe teşvik politikalarısonucu pozitif etki ortaya çıkmıştır. 251.1.4.1. Verimlilik ve Rekabet Koşullarına EtkisiÜlkeler, sanayilerini uluslararası piyasalarda rekabet gücü kazanıncaya kadardesteklemek isterler. Devlet yardımları şeklinde verilen desteğin sanayilerin tekbaşına rekabet edebileceğini göstermesi durumunda kesilmesi, ülkelere bir ekonomikyarar sağlayabileceği gibi uluslararası rekabetin bozulmasını da önleyecektir Bundandolayı devlet yardımlarının rekabet üzerindeki etkileri ekonomik verimliliği, toplamüretimi ve ekonomik etkinliği azaltarak önemli makro ekonomik sonuçlara yolaçabilmektedir. 26Bir ekonomide yüksek özel yatırım düzeyi, dinamik bir özel sektörün varlığıve bununla birlikte önemli teknolojik ilerlemelerin olduğunun bir göstergesi olarakgörülmektedir. Rekabetçi bir ortamda yüksek düzey özel sektör yatırımı hem fizikselsermaye birikimin artmasını, hem de eski teknolojilerin daha yeni ve etkinteknolojilerle değişmesini sağlar. 27 Bundan dolayıdır ki; yatırımları teşvike dayalıkaynak aktarımı sadece mevut yatırımı etkilememekte, genel ekonomik yapıyı daolumlu değiştirmektedir.Verimlilik, çok öğeli, çok boyutlu kompleks bir yapı içerdiği için verimlilikartışları, dolayısıyla da ulusal refah kendiliğinden ortaya çıkmaz. 28 Ülkeler içinVerimlilikte sağlanan artışın endüstriye sağladığı katkıların öneminden dolayıyüksek verimliğe sahip ekonominin, endüstriye girişte pozitif dışsallıklar sağladığıbir gerçektir. Bu bakımdan hem endüstrinin hem de hükümet politikalarınınverimliliği artıracak dinamik güçleri desteklemeleri anlamlıdır. 2925 Norman WALZER, Poh C. P’NG, İncentives and Economic Devolopment: An EmricalAnalysis, İllınois Economcs Association Annual Conference, Chicago, USA, 6 October 1995, s. 1326 İsmail AYDOĞUŞ, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile Bütünleşme Sürecinde Devlet Yardımları,Afyon, 2000, s. 11–1227 Ömer Faruk ÇOLAK, Naim ARDOR, Üretim ve işsizlik Çözümü İçin Kurumsalcı Yaklaşım,Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Güçlü ve Büyük Türkiye Ekonomisi İçin Üretimve İstihdam Politikaları Araştırma Yarışması içinde, TİSK Yayını, Ankara, 2003, s. 2228 MPV, Verimlilik Raporu 3, Milli Prodüktivite Merkezi Yayını, Ankara, Nisan 2004, s. 8729Recep KÖK, Ertuğrul DELİKTAŞ, Endüstri İktisadında Verimlilik Ölçme ve StratejiGeliştirme Teknikleri, Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yayını, YayınNo: 25–8/1, İzmir, 2003, s. 19513


1.1.4.2. Kaynak Dağıtımına EtkileriKüreselleşmenin en yaygın halinin yaşandığı günümüzde ülkeler vesektörlerini etkileyen önemli bir değişim mali piyasaların serbestleşmesidir. Maliserbestleşmenin en temel argümanı Mc Kinnon-Show Hipotezidir. Hipoteze göreSerbestleşme tasarrufları ve yatırımları artıracak ve kalkınma süreci etkilenecektir.Tez bu savını yatırımların tasarruflar tarafından belirlendiğini ve kaynakların vekaynakların tam istihdam düzeyinde kullanıldığının ileri süren Neokasikyaklaşımlara dayanmaktadır. Tezin ileri sürdüğü yüksek faiz hadleri ile borçlanmakzorunda kalan özel sektörden, yüksek faiz gelirinden yararlanan kesimlere transferineneden olmaktadır. Sonuçta ise yatırım eğilimi en düşük kesimlerin elindetonlamasına ve birikim kalkınma sürecini olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır. 30Devletin Çeşitli yollarla piyasaya müdahalesi ve mali kaynak transferi ve finansmankolaylıkları sağlamaya yönelik mali teşviklerle sağladığı kolaylıklar işletmelerin buolumsuz şartlardan da az etkilenmesine ve finansal piyasalardaki yaşanan gelişmelerekarşı bir koruma sağlamaktadır.Üreticiler piyasa mekanizmasının serbest işleyişi içinde üretim faktörleriniverimli olarak kullanılabilecekleri alanlarda istihdam edeceklerdir. Üreticilerin esasamacı kardır. Kar edebilecekleri alanlara yatırımlarını yapacaklar ve üretimfaktörlerinin de bu alanlarda istihdam edeceklerdir. Üretimde faktörlerin marjinalfiziki verimliliklerinin fiyatlarına oranı birbirine eşitlendiğinde faktörlerin en verimlişekilde kullanımı söz konusudur. Bir ekonomide optimal kaynak dağılımınınsağlanması halinde üretim faktörlerinin kullanım yerleri değiştirilerek daha fazlaüretim sağlamak mümkün değildir.Ekonomilerde kaynak dağılımında etkinliğin sağlanamaması durumunda fiyatmekanizmasının üretim, tüketim ve kaynak dağılımına yön vermesi söz konusuolmayacak, dolayısıyla fiyatlarla maliyetler arasında ortaya çıkan dengesizlik bazımalların piyasada çok fazla, bazı malların ise çok az üretilmesine neden olacaktır.Devletin piyasalarda, devlet yardımı uygulamalarıyla fiyatlarla maliyelerarasında ortaya çıkan bu dengesizlikleri gidermeye çalışması, kaynak dağılımında30 Ali EŞİYOK, Türkiye Ekonomisinde İhracata Dayalı Büyüme Modeli ve İmalat SanayiYapısı, Türkiye Kalkınma Bankası, Araştırma Müdürlüğü yayını, Yayın no: GA–02–6–15, Ankara,2002, s. 1014


ortaya çıkan bozulmayı önleyici bir rol oynayabilecektir. Piyasa ekonomisinin iyiişlemediği, dışsal ekonomilerin bulunmadığı ve ölçeğe göre artan getirilerin sözkonusu olduğu ekonomiler kaynak dağılımı etkin bir şekilde sağlanamayacaktır. Butür yardımların bir diğer etkisi de fiyatları göreceli olarak etkileyerek kaynaklarındağılımını mali yardım alan firmaların lehine değiştirmesidir. 311.1.4.3. Kamu Maliyesi ve Gelir Dağılımı Üzerindeki EtkileriDevlet yardımları bütün ülkelerde kamu harcamalarını artıran ve bütçeüzerinde önemli bir yükün oluşmasına neden olan bir faktördür. Bu yükün olumsuzetkisi devlet yardımlarının finansman şekline göre değişir. Yapılan yardımlarınfinansmanı emisyon hacmini artırıyorsa, ekonomik istikrarsızlığa nedenolabilmektedir.Mali kaynakların kamu kesimi açığı ve iç borçlanma ihtiyacınınkarşılanmasında kullanılması nedeniyle sanayide yatırım yapacak şirketlerin yeterlive uygun koşullarda kaynaklara erişim imkânı sınırlıdır. 32 Bütçe fazlasının olmadığıbir durumda gerek gelirlerden vazgeçerek gerekse yeni vergi uygulamaları ileharcamaların finanse edilmesi bütçe açığını daha da artırabilir. Meksika’da yapılanbir araştırmaya göre kurumlar verginde yapılan indirim yolu ile teşvik sağlanmasıyatırımlar üzerinde diğer teşvikler göre daha fazla uyarıcı olduğugörülmüştür. 33 Ancak görüldüğü gibi devletin etkin bir teşvik uygulayabilmesinmümkün olması mali imkânları ile sınırlıdır.Devlet yardımlarına ilişkin harcamaların finansmanındaki bir diğer yöntemborçlanmadır. Borçlanma ile merkez bankasının hazinenin bütçe dengesini sağlamasıiçin verdiği destek, ekonomide para miktarının genişlemesine ve emisyon31 Sturla HENRIKSEN, "Sübvansiyon Kavramı ve Devlet Yardımları: Tanım, Ekonomik Etkileri,Rekabet Hukuku İlişkileri ve Uluslararası Düzeyde Düzenleme ihtiyacı", Sanayide DevletYardımları ve Teknikleri, GATT Kodu, AT ve EFTA Kuralları ve Uygulama, İ.S.O; MarmaraÜniversitesi Avrupa Topluluğu Enstitüsü, 20–21 Mayıs 1992, s. 1332 DPT, Sanayinin Gelişmesi Stratejileri Ve Rekabet Gücünün Arttırtması Çalışma GurubuRaporu, 2004 Türkiye İktisat Kongresi Çalışma Gurubu Raporları II İçinde, DPT Yayını, Ankara,2004, s. 2733 Andrew FELTENSTEİN, Anwar SHAH, General Equilibrium, effects of İnvestment incentivesin Mexico, Journal of Devolopment Economics, No: 46, USA, 1993, s. 26815


mekanizmalarının harekete geçmesine neden olur. Emisyon hacmininyapılmaması ise ekonomik ve mali dengeleri bozucu sonuçlar doğurur. 34ölçülüDevlet yardımlarının finansmanı gerçek ve tüzel kişilerden faizle borçlanmaşeklinde gerçekleşmişse bu tür bir uygulamanın etkileri aşağıdaki gibi sıralanabilir: 35• Borçlanma süresi sonunda anapara ve faiz ödemeleri bütçe üzerinde olumsuzetkiler yaratabilecektir. Ayrıca anapara ve faiz ödemeleri yeni vergilerinkonmasına veya yeniden borçlanmaya gidilmesine neden olacaktır.• Özel kesim tasarruflarının yatırımlarda kullanılması yerine borçlanma yoluylakamu açıklarının finansmanında kullanılması, ekonomide faiz hadlerininartmasına, yatırım maliyetlerinin yükselmesine ve yatırım isteğininazalmasına yol açabilir.• Devlet yardımı uygulamalarının bir diğer etkisi de gelir dağılımı üzerindeolmaktadır. Gelir dağılımını vergi ödeyenlerden, devlet yardımlarındanyararlananlar lehine değiştirerek gelir transferine yol açabilir.1.1.4.4. Bölgeler Arası Gelişmeler Üzerine EtkileriBölgeler arası gelişmişlik farkları hem gelişmiş hem de gelişmekte olanülkelerde görülebilmektedir. Gelişmiş ülkelerde problemli bölgeler endüstrifaaliyetlerinin henüz filizlenmediği, ekonomisi daha çok tarıma dayalı bölgeler vegerileyen sanayiler dolayısı ile ekonomik etkinliği azalan bölgeler olurken, gelişenülkelerde ise geri bölgeler altyapısı eksik, tarımsal karakterli ve işsizlik nedeniyledinamik nüfusunu kaybetmekte olan bölgelerdir. Bu nedenle dengesizliği azaltıcıpolitika araçları ve uygulaması gelişmekte olan la gelişmiş arasında bir farkoluşturmaktadır. Her ne şekilde olursa olsun geri kalmış bölgelerin kalkınmasınıngerçekleşmesinde devlet desteğine gerek duyulmaktadır. 36Devlet bu gelişmişlik farkını göz önüne alarak bölgeler arasındakidengesizliği ortadan kaldırmak ve gelişmekte olan bölgede faaliyet gösteren34 Kamil TÜĞEN, Bütçe Açıkları, Finansmanı ve Sonuçları (Gelişmiş Ülkeler Yönünden BirDeğerlendirme), Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:6, Sayı:2İzmir,1991, s. 9235 AYDOĞUŞ, s. 14–1536Kerim ÖZDEMİR, Bölgesel Kalkınma Politikaları Ve Türkiye’de Bölgesel DengesizliğiAzaltmada Teşvik Uygulamalarının Önemi, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiDergisi, Sayı:15, Kayseri, 1999, s. 12416


işletmelerin diğer işletmelerle rekabet edebilmesine olanak sağlamak ve bölgeninekonomisini canlandırmak amacıyla çeşitli tedbirler alabilir. Bu tedbirlerden biridevlet yardımlarıdır.2. Dünya savaşından sonra 1955 yılında Fransız teorisyen Perroux un yazdığıbir makalede büyüme kutbundan bahsetmiştir. Perroux’a göre kalkınma ülkenin heralanında aynı görülmemekte yani belirli bölgelerde farklı yoğunlukta olmakta veçeşitli kanallardan yayılarak tüm ekonomi üzerinde etkisini göstermektedir. 37 Buaçıdan teori kalkınma sorununu bölgesel düzleme indirmekte, Kalkınma sorununabölgesel çözümler getirilmesini gerekli kılmaktadır. Devlet dezavantaja sahip olanbölgelere yatırım yapacak işletmelere ucuz enerji sağlamak, vergi oranlarını düşüktutmak, taşıma girdilerini sübvanse etmek vb. çeşitli yardımlarda bulunarak bölgeningelişmesine engel olan olumsuzlukların ortadan kaldırılmasına yardımcı olabilir.Dolayısıyla izlenen devlet yardımı politikaları ile bölge ekonomisindekidezavantajlar ortadan kaldırılarak bölgelerin ekonomik gelişmişlik farkınındoğurabileceği sosyal sorunlar da çözümlenmiş olacaktır. 381.1.4.5. Dış Ticaret Üzerindeki Etkileriİşletmeler genellikle doğrudan uluslar arası pazarlarda faaliyette bulunmakiçin kurulmazlar. Zamanla farklı aşamalardan geçerek uluslararası işletme halinegelirler. Uluslar arasılaşma sürecinin ilk aşaması ihracattır. 39 Gelişmekte olan ülkeleruluslar arası piyasalarda rekabet gücü düşük olan yerli endüstrileri korumak içinyardım uygulamasından yararlanmaktadırlar. Ayrıca dışa dönük bir ticaret stratejisinibenimserken döviz kuru düzenlemeleri yerine ihracatı artırmada sübvansiyonları biraraç olarak kullanma eğilimindedirler. 40İhracata yönelik mali yardımlar seçici bir niteliğe sahip olabileceği gibi genelnitelikli de olabilir. Eğer yapılan uygulama tüm ihracatı kapsıyorsa ve genel nitelikli,spesifik ürünlere veya belirli endüstrilere uygulanıyorsa seçici niteliğe sahiptirler.37 Neşe KUMRAL, Bölgesel Gelişme ve Yenilikler, Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdariBilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:10, Sayı:1, İzmir, 1993, s. 179–18038 AYDOĞUŞ, s. 15–1639 Doğan TUNCER, Mithat ÜNER, Ankara Sanayi odasına Kayıtlı İhracatçı İşletmelerin DışSatımında Karşılaştıkları Sorunlar, Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiDergisi, Cilt:11, Ankara, 1993, s. 440 Rıdvan KARLUK, Dünya Ekonomisinde Uluslar arası Ekonomik Kuruluş ve Birleşmeler,Bilim Teknik Yayınevi, İstanbul, 1990, s. 12417


İhracat sübvansiyonları istihdamın artırılması, ödemeler bilânçosunun sağlanması veendüstrilerin geliştirilmesini sağlamak amacıyla da uygulanmaktadır. 41İhracat yönelik yardımların yurtiçi ekonomide iki dolaysız etki doğurur.Bunlar ticaret hadleri etkisi ve ihracat gelir etkisidir. Sübvansiyon uygulamaları dışfiyatları yurtiçi fiyatlara göre düşürdüğünden ticaret hadleri ülkenin aleyhinedönecektir. Eğer yabancı ülkelerin ihracat mallarına olan talep esneklikleri yüksekise bu malların dış fiyatlarındaki belirli bir yüzdelik düşüş, ihracat miktarını oyüzdeden daha fazla bir yüzde ile artıracağından ülkenin ihracat gelirleri artacaktır. 42İhracata yönelik devlet yardımları, vergi iadesi, doğrudan ödeme, düşük fonlukredi, ucuz girdi temini, gelir ve kurumlar vergisi muafiyeti, taşıma giderlerisübvansiyonu gibi tedbirler ihracatçıya ihraç ettiği her mal karşılığında yapılandevlet katkısıdır. 43İhracat teşviklerinde temel gerekçe çeşitli ülkelerin ihracat sanayilerininmaliyetler açısından eşit koşullarda bulunmayışıdır. 44 İhracatı desteklemek amacıylayapılan bu tür devlet katkıları, ihracat malının birim üretim maliyetini düşürerekihracatı teşvik ederken diğer taraftan da ithalatın karlılığını artırmaktadır. İhracatayönelik yardımların bir diğer etkisi de edinilen mala yerli tüketicilerin, yabancılaragöre daha fazla fiyat ödemelerine ve sübvansiyonun yüksek vergilerle karşılanmasıdurumunda sübvansiyonun maliyetine katlanmalarını gerektirir. Bu uygulama yerlitüketicilerin refahını azaltıcı bir etki yaratacaktır. İhracata yönelik mali yardımlarınetkileri aşağıdaki şekiller yardımıyla incelemek mümkündür. 451.1.5. Devlet Yardımlarının Etkinliği:Yatırım teşviklerin yatırım aşamasında mı yoksa kurulum aşamasında mıverileceği, teşviklerin etkinliğini sağlanması için cevaplanması gereken bir sorudur.Vergisel teşviklerin veriliş zamanını dikkate alacak olursak; şuan ki verilen vergi41 M. Erol İYİBOZKURT, Uluslar arası İktisat Teorisi, Uludağ Üniversitesi Yayınları, No: 3–043–0117, 1985, s. 18042 AYDOĞUŞ, s. 1643 İYİBOZKURT, s. 18344 Aytaç EKER, Avrupa Birliği’nde ve Türkiye’de Teşvik Sistemleri ve Teşvik Politikaları, TürkAlman İş Adamları ve Dernekleri Almanya Federasyonu Yayını (TİDAF), Ankara, 1995, s. 10245 AYDOĞUŞ, s. 1718


teşviklerindeki küçük bir değişmenin yatırımlara etkisi ile gelecekte verilecek vergiteşviklerindeki bir değişikliğin yatırımlara etkisi arasında negatif bir fark vardır. 46Teşvik uygulaması sonucunda bazı kesimler kazanacak bazı kesimlermuhtemelen kaybedecektir. Etkin bir teşvik politikası için teşvik önlemi almadan herkesimin önerileri dikkate alınmalı kazananla kaybedenlerin oranı hedeflenenpolitikanın amacına uygun olmalıdır. Politika uygulayıcısı hükümetler ithalikamesini mi yoksa ihracatı mı teşvik ettiklerini açık bir şekilde ifade etmelidirler.Şayet belirli bir sektörün teşvik edileceği kararı alınmış olsa da önemli olanhangi sektörün seçildiği değil, teşvikin hangi kurumsal yapı çerçevesinde verileceğive teşvik şeklinin niteliği önemlidir. Başka bir deyişle teşvikin kime verildiği değilnasıl verildiği onun etkinliğinin belgileyicisi olacaktır. 47Gelişmekte olan ülkelerde devletin finansal sisteme müdahaleleri, Borçlanmayoluyla finansman lehine bir eğilim oluşturur. Düşük faizli kredilerle sanayininyönlendirilmesi faiz oranlarına tavan uygulanması ve zor durumda olan işletmelerinkurtarılması sonucunda borcun maliyeti piyasa düzeyinin altında seyreder, Enflasyonnedeniyle borçlanılan miktarın satın alma gücünün düşmesi de bunu destekler. 48Özellikle faizlerin düşük olduğu işletmelerin imalattan değil enflasyon altındaborçlanmadan para kazandıkları zaman, yapılan teşvik yönlü kararlar etkin olmaktanuzak kalacaktır.1.2. Dünya da ve AB’de Devlet YardımlarıDünya da devlet yardımını ele aldığımızda WTO sürecini oluşturan GATT,AB ve EFTA‘yı ele almakla birlikte OECD’yi incelemek de faydalı olacaktır.1.2.1. Dünya da Devlet YardımlarıDevlet yardımları Uluslararası kurallar koyma konusunda en zorlu alanlardanbirini oluşturmaktadır. Nitekim bu alanı tanımlarken mutlaka yurtiçi ekonomik46 Dagmar RAJAGOPOL, Anwar SHAH, A Rational Expectations Model for Tax Policy Analysis:An Eavaluation of Tax İncentives For The Textile Chemical and Parmaceutical İndustries ofPakistan, Journal of Public Economics, NO: 57, USA, 1995, s. 27547 Dani RODRİK, Dış Ticaretin Liberalizasyonu, Uluslararası rekabet gücü ve SanayiPolitikaları: Kuramsal Meseleler, İstanbul Sanayi Odası Yayını, Yayın No:9, İstanbul, 1993, s.748 Senan UYANIK, Sermaye Yapısının Seçiminde Kaldıraçların Rolü, Hacettepe Üniversitesiİktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, cilt:11, Ankara, 1993, s. 4719


dengeleri göz önünde tutma gerekliliği vardır. Onay verilecek devlet yardımıaraçlarını tespit ederken hem ekonomik etkinlik hem de hedeflenen amaca hizmetedip etmeyeceğini iyi belirlemek, diğer taraftan da ekonominin diğer sektörlerininaynı yardımı talep edebileceğini göz önünde tutmak gerekir.Yurtiçi ekonomilerde gözetilmesi gereken bu hassas dengelerin yanı sırakonunun bir de uluslar arası boyutu bulunmaktadır. Bağıştan kredi garantileri, vergiindirimlerine ihracat, ithalat ve yatırımlara kadar geniş bir alanı kapsayan devletyardımları diğer bir değişle sübvansiyonlar ülkelerin ticaret yaptıkları diğer ülkeleriolumsuz yönde etkileyebilmektedir. Çok taraflı bir anlaşma niteliğinde olmamaklabirlikte uluslararası ticarette devlet yardımlarının etkisini göz önüne alan ilkdüzenleme 1890'lara dayanmaktadır. 49Ocak 1948'de yürürlüğe giren GATT, Uluslar arası ticaretin serbestleşmesihedefi çerçevesinde faaliyet göstermiştir. Dış ticarette sonucu rekabetin malkalitesini artıracağı, fiyatları aşağıya çekeceği, bu şekilde Dünya ticaretiningelişeceği düşüncesi ile dış ticaretin serbestleşmesinin önündeki engel olan gümrüktarifelerinin azaltılması, tarife dışı engellerin kaldırılması, oluşabilecek diğerengellerin ve farklı uygulamaların ortadan kaldırılmasını amaçlamıştır.GATT’ın amaçları, Genel anlaşmada genel ve özel olarak ayrılmışbulunmaktadır. Genel amaçlar ana hatları ile üyelerin hayat seviyelerini yükseltmek,reel gelir ve efektif talepte istikrarlı bir büyüme ile dünya kaynaklarında tamkullanımı sağlamak, üretimin ve uluslararası ticaretin geliştirilmesine yardımcıolmaktır. Özel amaçlar ise genel amaçlara ulaşmak için tarifeler ile uluslararasıticarete konan diğer ayrımcı engelleri azaltmak olarak belirlenmiştir. 50Teşvikler üzerine GATT'ın 51 "Teşvikler Kodu" dışında uluslararası birdüzenleme bulunmamaktadır. Ancak Avrupa Topluluğu'nda Roma Antlaşması’ndayer alan bazı hükümlerden söz edilebilir.49 AYDOĞUŞ, s. 2150 Nil KARACA, Gatt’tan Dünya Ticaret Örgütü’ne, http://www.kktcsanayiodasi.org/den20.pdf>,(22.01.2007)51 DTM, , (22.01.2007)20


Dünya ticaretinde önemli bir konuma sahip olan GATT'ın teşviklere ilişkinyaklaşımı, Sosyo-ekonomik kalkınma stratejilerinde önemli bir yeri olan teşvikolgusunun incelenmesi gerekmektedir.Birçok ülke, Devletin sanayi dokusunu teşviklerle desteklemesi görüşünüpaylaşırken; diğerleri Devletin koordinasyon rolünün olduğunu ve genel refahdüzeyini yükseltici önlemler alarak sanayi sektörünü dolaylı yoldandestekleyebileceğini ileri sürmektedirler. Bu tartışmalar zaman zaman uluslararasıve/veya devletlerarası anlaşmazlık konusuna dönüşebilmektedirler üretim sürecindeteşvik gören bir malın ihracı durumunda ithalatçı ülke üreticisiyle haksız rekabetegirilmesi noktası tartışmaların başlangıç noktasını oluşturmaktadır. Teşvik gören birmalın girdi olarak diğer malların üretiminde yer aldığı hallerde direkt olarak teşvikgörmeyen bir sektörün dolaylı yoldan desteklendiği de iddia edilmektedir. Taraflarınteşvikler üzerine birleştikleri tek nokta; kamunun özel sektöre fon transferleriyapmasının açık teşvik olduğu ve bunun haksız rekabete yol açtığıdır. 521.2.2. GATT Çerçevesinde Devlet Yardımları2. Dünya Savaşı öncesi dünya dış ticareti genel itibarla aşırı korumacıpolitikalar uygulanan bir ortamdan ibaretti. Bu durum dünya ticaretinde haksızrekabetin oluşmasına imkân vermekteydi. Korumacı politikalar karşısında gelişmişülkeler dünya ticaretinde rekabetçi bir ortam oluşturarak bu ticaretinin geliştirilmesive hacminin artması amaçlanarak, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması "GATT " kuralları uygulanması desteklemişlerdir.Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması Örgütü GATT, Dünyaticaretinin serbestleştirilmesi, tarifeler ve tarife dışı engellerin azaltılmasınıamaçlamaktadır. Tarife dışı engeller, malın değer veya miktar üzerinden sabit biroran ya da tutarın tahakkuk ettirilmesiyle tahsil edilir ve bu şekilde tarifelere benzer,ithalattan elde edilen geliri arttırmak ve yerli üreticileri korumak adına alınan ekgümrük vergileri ve resim, harç v.b. adlar altında alınan dolaylı ve dolaysızvergilerdir. 5352Mete BİLGİÇ, GATT Kuralları ve Uruguay Round Kapsamında Uygulanan DevletYardımları ve Sübvansiyonlar, KOSGEB, Ocak, 1999, s. 1553 Metin KÜLÜNK, Uluslar arası Ticarette Tarife Dışı Engeller ve İhracatçılarımızın KarşılaştığıZorluklar, Çınar Gümrük Müşavirliği Yayını, 2004, s. 521


1994'de Marakeş' de imzalanan Uruguay Round toplantıları sonunda GATTsenedinin içerdiği anlaşmalar, Karar ve deklarasyonlara ilişkin ana başlıklar şöyleözetlenebilir; 54Anlaşmanın Kapsadığı Başlıca Konular,• Gümrük tarifelerinde indirimler,• Tekstil ticaretine ilişkin düzenlemeler,• Tanım ürünleri ticaretinin düzenlenmesi,• Fikri mülkiyet hakları ve sahte mallar anlaşması,• Hizmet ticaretinin düzenlenmesi,• Sübvansiyonlar ve telafi edici önlemler anlaşması,• Ticarette teknik engeller,• Koruma anlaşması,• Anti -Damping Kuralı "Haksız Rekabet Uygulamaları"• Menşe Kuralları• Gümrükte mal değerinin tespiti,• Sağlığa ilişkin önlemler,• Karar alma ve uyuşmazlıkların halliBu amaç ve ilkeleri benimseyen, Uruguay Round nihai senedi kapsamındayer alan hükümleri kabul etmeleri şartıyla ülkelerin dâhil olduğu Dünya TicaretÖrgütünü Kuran Antlaşma imzalanmıştır. Ve bu metin sonrasında GATT’ın yerinegeçeceği hükme bağlanmıştır. İlk defa da 1996 yılında Singapur’da toplanarak 128üyeyle WTO bakanlar konferansı süreciyle başlanmıştır. 55 WTO’nun kurulmasıyla ileoluşturulan geliştirilmiş ve güçlendirilmiş kurallara dayalı sistem, uluslar arasıticaretin teşviki geliştirilmesi hedefine odaklanmıştır. 5654 BİLGİÇ, s. 1655 Nevzat GÜRAN, Uluslar arası Ekonomik Bütünleşme ve Avrupa Birliği, Anadolu Matbaacılık,2000, s. 3356 Nil KARACA, GATT’ tan Dünya Ticaret Örgütüne, Maliye Dergisi, Sayı:144, Eylül Aralık2003, s. 8622


Müzakere sürecinin bakanlar düzeyinde devam etmesi sonucu 2001 yılında“Doha Kalkınma Gündemi” müzakerelerin de tarife indirimlerine gidilmesi ve tarifedışı engeller kaldırılmaması gündemi oluştururken “Seattle” da liberalleşme öncelikverilmiştir. 2004 Cenevre zirvesinde ise AB’nin ihracat destekleri ve hassas ürünlerkonusunda gösterdiği esnek tutum, ABD’nin ulusal destekler ve Pamukta gösterdiğitaviz kar tutum ve ticaretin kolaylaştırılması konusundaki belirsizlik sürecinilerlemesini etkilemiştir. 571.2.2.1. GATT’ın Amaç, İlke ve KurallarıMal ticaretine ilişkin çok taraflı kuralları belirleyen GATT kurallarının amacı,üye devletlerin adil ve tam rekabet koşullarında ticaret yapabilecekleri serbest veaçık bir ticaret sistemi oluşturmaktır.GATT anlaşmaları dört temel ilkeye dayanmaktadır. 58• Yerli Endüstrinin Tarifelerle KorunmasıGATT, üye ülkeler ulusal sanayilerinin dış rekabete karşı korunabileceğinikabul eder. Bu korumanın düşük düzeydeki gümrük tarifeleri ile yapılabileceği kabuledilerek, istisnalar dışında miktar kısıtlamaları kullanılmasını yasaklamıştır.• Tarife TaahhütleriÜlkeler, kendi sanayilerini korumak amacıyla uyguladıkları tarifeleriindirmek, mümkünse kaldırmak zorundadırlar. Ülkelerin beyan ettikleri UlusalTarife listeleri GATT hukuk sisteminin ayrılmaz bir parçası olarak bağlanmış olup,tekrar yükseltilememektedir.• En Çok Kayrılan Ülke KaydıBu kural, ithal ya da ihraç edilen malların tabi olduğu gümrük tarifelerininülkeler arasında farklılık göstermeyerek, eşit olarak uygulanması gerektiğini ifadeeder. Bu kuralın istisnaları,Bölgesel ticaret düzenlemeleri yapmış ülkeler arasındaki ticaret tercihlitarifelerle ya da tarifesiz olarak yürütülmektedir.57 Binhan OĞUZ, Uluslar arası Ticarette Korumacılığın Kaldırılmasının İç ve Dış PiyasalardaTürkiye Ekonomisine Muhtemel Etkileri, İTO Yayını, Yayın no: 2004- 46, İstanbul, 2004, s. 5458 BİLGİÇ, s. 1723


Gelişmiş Ülkeler Gelişmekte Olan Ülkelerle olan TicaretlerindeGenelleştirilmiş Preferanslar sistemi kapsamında, ithalatta tercihli gümrük tarifesi yada sıfır gümrük uygulayabilmektedirler.• Ulusal Ayrılma Muamele İlkesiEn çok Kayrılan Ülke Prensibi farklı ülke menşeli mallar arasında ayrımcılıkoluşmasını engellerken , " Ulusal Muamele İlkesi " İthal edilmiş ürünlerle bunlaraeşdeğer ürünler arasında ülke içi vergiler ve kurallar arasında ayırımcılık yapılmasınıyasaklamaktadır. Gümrük vergisi ödeyerek ulusal pazara giren ithal bir ürüne yerlibir üründen daha yüksek vergiler uygulanması engellenmektedir.GATT kurallarına ilişkin diğer düzenlemelerde şunlardır; 59Devlet Yardımları,Sanayiye yönelik Koruma Önlemleri,Yatırım Önlemleri,GATT kurallarının temel amaçlarından biri, siyasi amaçlarla verilen devletyardımlarının uluslararası rekabeti olumsuz etkileyen sübvansiyonları engellemekveya kısıtlamaktadır.1.2.2.2. GATT’ ta Teşvik KurallarıGATT’ın 60 XVI. Maddesi çerçevesinde ana maddeler haricindeki mallarınihracında verilen teşvikleri yasaklamaktadır. Ana maddeler itibariyle taraflar bumaddelere de ihracata mali teşvik uygulayamazlar. Bu madde mali teşvik uygulayantarafın o üründe dünya ihracat hacmi içinde sahip olmak istediği payın haksız birşekilde artmasına yol açacak bir biçimdeki uygulamaları yasaklamaktadır. Öteyandan (XVI. Maddenin 1. Paragrafında) bir tarafın çıkarlarını önemli derecedekayba uğratan yardım girişimleri durumunda tarafların teşvikleri kısıtlamakkonusunda görüşmelerde bulunmak zorunluluğu getirilmiştir. Böylelikle söz konusuteşvikin taraf ülkelerden birinin belli bir malda ihracatını arttırmak ya da ithalatıkısmak gibi haksız avantajlar elde etmesi önlenmiş bulunmaktadır.59 BİLGİÇ, s. 1860 Tam Metin İçin Bkz. http://www.teknikengel.gov.tr/ktmllite/files/uploads/Tbtturkce.doc>(18.01.2007)24


GATT’ın VI, XVI ve XXIII maddeleri içeren “Teşvikler Kodu”, iki bölümüiçermektedir.Birinci Bölüm’de temel olarak; ihracatçı ülke tarafından verilen teşviklerekarşı ithalatçı ülke kendi yerli sanayisini korumak üzere bir dizi girişimlerdebulunabilir. Böyle bir teşvikte zarar ve zararın nedenleri GATT teşvikler kodundabelirlenen esaslara göre tanımlanır ve bu mali teşvikin olumsuz olarak etkilenenithalatçı ülke GATT’ın önceden onayını almadan mali teşvik miktarına göre “farkgiderici gümrük vergileri” koyabilir.Bu fark giderici gümrük vergileri “anti-damping” vergileriyle birlikte GATTtaraf ülkelerinin tek yanlı olarak alabileceği korumacı tedbirlerin başındagelmektedir. Diğer yandan miktar kısıtlamaları da korumacı tedbirler arasındagörülmektedir. 61içerir.GATT’ın teşvik hükümlerinin ikinci Bölümü çok taraflı bir düzenlemeyiGATT taraf ülkelerin herhangi diğer bir ülkenin uyguladığı veya devamındaısrar ettiği mali teşvik uygulamasının niteliği ve derecesi üzerine taraflarınyapacakları mali teşviki birbirlerine önceden bildirmeleri bir önlem olarak kabuledilebilir. 621.2.2.3. GATT’ Da Devlet Yardımlarına İlişkin DüzenlemelerGATT’da devlet yardımlarını ele alırken öncelik boyutu, yapılandüzenlemeler ve sübvansiyon olacaktır.1.2.2.3.1. Genel Anlaşma HükümleriGATT temel işlevi olan dünya ticaretinin serbestleştirilmesini, düzenliaralıklarla yaptığı çok yönlü görüşmeler yoluyla gerçekleştirmeye çalışmıştır. 63Cenevre’de yapılan ilk toplantıdan beri bugüne kadar gerçekleştirilen GATTgörüşmelerinin sayısı sekizdir. 6461 BİLGİÇ, s. 2062 BİLGİÇ, s. 2163 Halil SEYİDOĞLU, Uluslar arası İktisat: Teori Politika ve Uygulama, İstanbul, 1999, s. 19464 ''İlk Konferans Cenevre 1947, İkinci Konferans Annecy, 1949, Üçüncü Konferans Torquay 1950–1951, Dördüncü Konferans Cenevre 1955–1956, Dillan Görüşmeleri Cenevre 1961–1962, Kennedy25


Tokyo Görüşmelerine kadar mali teşviklerin açık ve kabul edilebilir birtanımının yapılmamıştır. Bu nedenle, mali teşvik miktarını tespit ederken uygulananulusal hesaplama yöntemlerinin, mali teşvik miktarı ile telafi edici vergi miktarıarasındaki ilişkiyi kurmaya imkân vermemesi, gelişmiş ve gelişme yolundaki ülkeayrımı yapılmaması gibi nedenler konunun çok taraflı müzakerelerde ele alınmasınıve uygulamada karşılaşılan sorunlara ortak çözüm yollarının bulunmasını gündemegetirmiştir. 65Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) olarak bilinenuluslararası örgüt, dünya ticaretinin serbestleştirilmesi ve tarife dışı engellerintedricen azaltılmasını amaçlamakta olup, Uluslararası ticaretin serbestleştirilmesininönündeki en önemli engellerin başında geldiği düşünülen sübvansiyonlara ilişkingenel hükümler, Genel Anlaşmanın VI., XVI. ve XXIII. maddeleri ile ortayakonmuş, uygulamaya ilişkin esaslar ise, "Sübvansiyonlar ve Telafi Edici ÖnlemlerKodu" ile ayrıntılı biçimde düzenlenmiş bulunmaktadır.Korunma önlemlerine başvurulabilmesi, yerli üretime zarar veren ithalatınbelli şartlar altında ithalatçı ülke tarafından katlanabilmesi; buna karşılık ihracatçıülkelerin pazara girme haklarından sürekli olarak mahrum edilmemesi şeklinde ikiilkeye dayandırılmıştır.Genel Anlaşmada, anti-damping ve telafi edici vergilere ilişkin VI. madde ileihracatçı ülke tarafından bir ürünün imal, istihsal veya ihracatı sırasında mali teşvikuygulaması halinde, ithalatçı ülkenin telafi edici vergi tahsiline gidebileceği hükmüyer almaktadır. Madde ile, taraf ülkelerin hükümetlerine taraflardan birinin, diğer birtaraf ülkeye malın normal değerinin altında bir fiyatla mal ihraç etmesi halinde budurumun ihraç konusu ürünü ithal eden ülkede maddi zarar veya iç üretimingerilemesine yol açması veya maddi zarar tehdidinde bulunması durumunda, ithalata,damping marjının üzerinde olmamak kaydıyla fark giderici vergi koyma hakkısağlanmaktadır.XVI. madde ise, mali teşvikleri, ihracata ve yerli üretime verilenler olarak ikigruba ayırmaktadır. Buna göre taraflardan birinin, ihracatın artması veya ithalatınGörüşmeleri Cenevre 1964–1967, Tokyo Görüşmeleri, Cenevre, 1974–1979 ve UruguayGörüşmeleri Punta deli Este, 1986–1994.65 Melek US, Devlet Yardımları, Devlet Yardımları Alt Komisyonu Raporu, 1996, s.3.26


azalmasına doğrudan veya dolaylı neden olacak bir uygulamada bulunması halinde,bunu GATT Konseyine bildirim zorunluluğu getirmektedir. 661.2.2.3.2. Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Önlemler“Özellikli” sübvansiyonlar olarak nitelendirilen; belli firmalara, belli birsanayiye ya da firma veya sanayi gruplarına yarar sağlayan yardımlar, GATT’ınyetki alanına girmektedir.Anlaşma, sübvansiyonları üçlü bir ayırıma tabi tutmuştur. Buna göresübvansiyonlar; (a) Yasaklanan, (b) Karşı Önlem Alınabilen ve (c) Karşı ÖnlemAlınmasını Gerektirmeyen sübvansiyonlar olarak üçe ayrılmakladır. 67• Yasaklanan Sübvansiyonlar: Bunlar, verilmesi bir ihracatperformansının gösterilmesini veya yabancı mallar yerine yerli malların kullanılmasıkoşuluna bağlı olan sübvansiyonlardır. Anlaşmaya göre bu tür sübvansiyonlarahemen son verilmesi gerekmekte, aksi halele şikâyetçi tarafın karşı önlem alabilmesimümkün olmaktadır.• Karşı Önlem Alınabilen Sübvansiyonlar: Bu aşamada sözleşmetaraflardan birinin çıkarlarının, “ciddi zarar” görmesi halinde oluşur. Sübvansiyonunkonu malın değerinin %5’inden büyük olması durumunda "ciddi zarar" halininoluşabileceği öngörülmektedir. Bu durumda, sübvansiyona imkan tanıyan ülkenintalep üzerine, söz konusu sübvansiyonun şikâyetçi ülkeye ciddi zarar vermediğiniispat etmek durumundadır.• Karşı Önlem Alınmasını Gerektirmeyen Sübvansiyonlar: Bellikoşullar altında, dezavantajlı bölgelerin ya da sınaî araştırma ve geliştirmefaaliyetlerinin desteklenmesi ve çevrenin korunmasına yönelik mali teşvikler, bukategoriye girmektedir.Genel Anlaşmada sübvansiyonlar ihracat ve bunun dışında kalanlar olmaküzere iki başlık altında sınıflandırılmaktadır.66 BİLGİÇ, s. 2167 BİLGİÇ, s. 2227


Bazı ana maddeler dışındaki ürünlerin ihracatında gelişmekte olan ülkelerindışındaki ülkelerin sübvansiyonda bulunmamaları gerektiği ifade edilmiştir. Busübvansiyon sayılan haller liste halinde belirlenmiştir.Bu liste ile hükümetlerin ihracata bağlı olarak; bir firma ya da sanayi dalınayapmış olduğu doğrudan sübvansiyonları, prim imkanı, navlun desteği, vasıtalı vevasıtasız vergilerden istisnalar ve/veya muafiyetler, hükümete yük getirecek şekildedüşük faizli ihracat kredilerinin tahsisi gibi uygulamalar olarak yer almaktadır.İhracat sübvansiyonları dışındaki sübvansiyonların ise, toplumsal veekonomik politika amaçlarını teşvik edici önemli araçlar olduğu geniş çapta kabuledilmekte ve tarafların bu tür teşviklerin başvurma hakkının kısıtlanmaması gerektiğibelirtilmektedir.1.2.3. OECD ve Devlet Yardımlarıİktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), 1961 yılında, 2. DünyaSavaşı sonrası yıkıma uğrayan Batı Avrupa devletlerinin ekonomilerinin onarımı içinkurulan ve Avrupa ekonomik İşbirliği Örgütü OEEC olarak adlandırılan kuruluşunmisyonunu tamamlaması üzerine, bu örgütün yerine kurulmuş bir örgüttür. 68OECD çerçevesinde devlet yardımları ve endüstriyel sübvansiyonlar, merkezive eyalet hükümetlerinin imalat sanayine sağladıkları, hükümetlere net maliyetyükleyen her türlü tedbir olarak tanımlanmaktadır. OECD Devlet yardımlarınıamaçlarına göre aşağıdaki şekilde sınıflandırmıştır. 69Sektörel yardımlarKrizleri önlemeye yönelik yardımlarARGE ve teknolojiyi desteklemeye yönelik yardımlarBölgesel kalkınmayı destekleyen yardımlarGenel yatırım teşvikleriKOBİ'lere yönelik yardımlar68KOSGEB, OECD’nin Yapısı ve Üye Ülkerlin Bilgi Profilleri, Mart, 2004, s. 3,, (19.01.2007)69 AYDOĞUŞ, s. 4628


İstihdamı artırma, işgücü eğitimini amaçlayan yardımlarİhracat ve dış ticareti geliştirmeyi amaçlayan yardımlarEnerji verimliliğini artırmaya yönelik yardımlarÇevrenin Korunmasını sağlamak amacıyla verilen her türlü yardımları içerir.OECD faaliyetleri komite çalışmalarına dayanır. 1961 yılında kurulan"Ticaret Komitesi" OECD ülkeleri arasında serbest dış ticaretin gerçekleşmesi içingerekli çalışmaları yapmaktadır. 1974 yılında OECD üyeleri ödemeler dengesisorunlarını gidermek için mali teşviklere ve ithalat kısıtlamalarınabaşvurmayacaklarını kararlaştırmışlardır.İhracata uygulanan mali teşvikler, özellikle ihracat kredileri ve garantileriOECD içinde ayrı bir şekilde düzenlenmiştir. 1978 yılında "Devletçe Desteklenenihracat Kredileri Konusunda Rehber Sözleşme" yürürlüğe girmiştir. Sözleşme ileOECD üyeleri arasında ihracat kredilerine uygulanan mali teşvik farklılıklarıgiderilerek uygulamada bir örneklik sağlamak ve ihracata yapılan yardımlardakiartışa son verilmek istenmiştir.Yine, OECD Ticaret Komitesinin Kasım 1963 tarihli toplantısında alınan birkararla oluşturulan, "İhracat Kredileri ve Kredi Teminatları Grubu", üye ülkehükümetlerinin ihracat kredileri ve kredi teminatlarıyla ilgili politikalarınınincelenmesi, bu alanda ortaya çıkan sorunların tespiti, bu sorunlara çok taraflıgörüşmelerle çözümler bulunması, ortak yön gösterici ilkelerin belirlenmesi, öncedenistişare, önceden bildirim ve/ veya soru-cevap şeklindeki yöntemlerle üye ülkelerarasındaki işbirliğinin geliştirilmesi imkânları konularında faaliyetlerinisürdürmektedir.Türkiye ve İzlanda dışında kalan OECD üyeleri tarafından uygulanmakta olanOECD Uzlaşması ilk kez 1976 yılında bir “prensipler yelpazesi” olarak ortayakonmuş, 1978 yılında üzerinde anlaşmaya varılmış ve 1989 yılı sonunda bugünkühalini almıştır. Uzlaşmada ihracat sigortaları kapsam dışında kalmıştır.OECD Uzlaşması ( Guidelines on Officially Supported Export Credits) iki yılve daha fazla geri ödeme süresi olan mal ve/veya hizmet ya da buna eşdeğer leasingişlemleri ile ilgili olarak resmi destekli ihracat kredilerine kurumsal bir çerçeve29


getirmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, Uzlaşma ile resmi destekli ihracatkredilerine belirli limitler ve şartlar getirilmekte; ancak bazı istisnai durumlarda bulimitlerin aşılmasına ve üyelerin onayı alınarak normal koşulların dışında farklıuygulamalar yapılmasına da imkân sağlanmaktadır. 70İhracat kredi sistemi, mal ve hizmet satın almak isteyen bir yabancıya krediaçılmasına, mal ve hizmet alıcısının ithal ettiği mal ve hizmet bedelini ödemeyiertelemesine olanak tanıyan bir sistemedir. İhracat kredileri genel olarak kısa (2yıldan az), orta (2–5 yıl) ve uzun vadeli (5 yıldan fazla) olmak üzere üçeayrılmaktadır. İhracat kredilerinde krediyi ihracatçı sağlıyorsa buna “satıcı kredisi”,ihracatçının bankası veya mali kuruluşlar tarafından sağlanıyorsa “alıcı kredisi”denilmektedir.İhracata sağlanan destekler ihracat kredileri şeklinde olabileceği gibi bazen desadece kredinin garantisi veya sigortasını da kapsamaktadır.OECD sözleşmesinde ihracat kredilerine ilişkin bütün ülkelerce uygulanan üçtemel şart söz konusudur.• İhracat bağlantılarının en az yüzde 15'inin nakit olarak karşılanması,• Geri ödeme süreci en fazla 8,5 yıldır. Bu süre azgelişmiş ve gelişmekte olanülkeler için istisnai bir durum olarak 10 yıla kadar uzatılabilmektedir. Krediliişlemlere minimum sabit faiz oranları uygulanmaktadır. Fark oranları 2–5, 5–6 ve 8,5–10 yıl süreli krediler için farklı düzeylerde belirlenmiştir. Bu faizoranları Ekim 1983 tarihinden itibaren her yılın Ocak ve Temmuz aylarında“Matris Oranları” adı altında kalkınmış, gelişmekte olan ülkeler ve azgelişmiş ülkeler için yeniden belirlenmektedir.Uruguay Turun da sübvansiyonlarla ilgili yeni bir uluslar arası disiplininuygulamaya konması, endüstriyel faaliyetlerin hızla globalleşmesi, soğuk savaşınbitmesinden sonra askeri üretimin değişimi, hemen hemen tüm OECD ülkelerindebütçe ile ilgili zorlukların ortaya çıkması gibi nedenler, sübvansiyonlarda bir azalmabeklentisini ortaya koymuştur. 7170 KURAL; KARAKEÇİLİ ve SAKIZOĞLU, s. 2071 AYDOĞUŞ, s. 46–4730


1.2.4. EFTA ve Devlet YardımlarıAvrupa Serbest Mübadele Alanı (EFTA) 1960 yılında Stockholm’deimzalanan bir anlaşma ile kurulmuştur. Avrupa Topluluklarının kuruluş yıllarında,esas itibariyle Ortak Gümrük Tarifesini kabul etmek istemeyen veya milletlerarasısiyasal statüleri AET’ye katılmaya olanak vermeyen tarafsız bazı Avrupa ülkeleri(Avusturya, Danimarka, Norveç, Portekiz, İsveç, İsviçre ve İngiltere), İngiltere’ninönerisiyle EFTA’yı kurmuşlardır. EFTA ülkeleri kendi aralarında sanayi ürünlerindegümrük ve eş etkili vergilerle diğer kısıtlamaları kaldırmışlar, ancak üçüncü ülkelereulusal mevzuatlarını uygulamayı sürdürmüşlerdir. Zamanla iki kuruluş arasındakiilişkileri giderek artmış ve 1994 yılında Avrupa Ekonomik Alanı’nın kurulmasısonucunu doğurmuştur. Üyelerinin bir kısmının AET’ye katılmasıyla EFTA eskiönemini yitirmiştir. Halen EFTA üyeleri İzlanda, Liechtenstein, Norveç veİsviçre’den ibarettir. 72 Bugün EFTA ülkeleri ile Türkiye arasında özellikle ticarialanda sıkı işbirliği devam ede gelmektedir. 73 .EFTA Anlaşmasının 13. maddesi ile üye ülkelerde devlet yardımıuygulamalarına ilişkin esaslar belirlenmektedir. 74Anılan maddenin I. paragrafı üye devletlerin,• Anlaşmanın C ekinde tanımlandığı biçimde, kendi aralarındagerçekleştirecekleri ihracatta her ne biçimde olursa olsun mali teşvik uygulamalarınıve,• Taraflar arası ticarette miktar kısıtlamaları ve vergilerin kaldırılmasınabağlı olarak sağlanmış çıkarlara halel getirecek herhangi bir yardımın uygulanmayabaşlanması veya sürdürülmesini yasaklamaktadır.13. Maddenin uygulanmasında öncelikle dikkate alınacak husus, maliteşvikler yoluyla ticarete engellemeler getirilmemesi veya haksız rekabete yolaçılmaması olarak belirlenmiştir. Mali teşviklerin, 13. maddede belirtilen çerçeveyeuygun olarak sağlanması halinde, ekonomi politikasının araçları olarak üyedevletlerce kullanılabilecekleri hususu da, tarafların izleyecekleri ekonomik ve mali72 İKV, , (20.01.2007)73 Daha Fazla Bilgi İçin Bkz. http://www.dtm.gov.tr/ab/STA/efta/efta.htm>, (20.01.2007)74 KURAL; KARAKEÇİLİ ve SAKIZOĞLU, s. 18-1931


politikaların Anlaşmanın hedeflerine uygun olması gerektiğini belirten 30. maddesiile vurgulanmaktadır.EFTA Anlaşması, gümrük birliği yerine, yalnızca bir serbest ticaretbölgesinin kurulmasını hedeflemekte olup, bu nedenle, üye ülkelerin kurumsal veekonomik yapılarında farklılıklar olabileceği kabul edilmekte, bütünleşik bir maliteşvik politikası oluşturulması hedeflenmemektedir.Anlaşmanın 13. maddesinde yer alan genel ifadelere açıklık kazandırmakamacıyla, EFTA Konseyi zaman zaman söz konusu maddenin yorumlarınıyayınlayarak, kuralları günün ekonomik koşullarına uygun olarak düzenlemeyeçalışmaktadır. Ayrıca, 1987 yılından bu yana başlatılmış olan yeni notifikasyonprosedürü çerçevesinde, uygulanan teşvikler üye ülkeler tarafından Sekretarya’ya,yıllık raporlar şeklinde yayımlanmak üzere verilmektedir. Fakat, Sekretarya, üyeülkelerin mali teşvik uygulamalarına ilişkin olarak soruşturma açma yetkisi gibiyetkilerle donatılmamış olup, EFTA'da gözetim, kuruluşun ticaret uzmanları ve üyeülkelerin oluşturduğu kurallar çerçevesinde ele alınmaktadır.EFTA ülkelerinde sanayi sektörüne sağlanan devlet yardımı düzeylerindegenel olarak bir azalma görülmekle birlikte, EFTA ülkeleri sanayileşmiş ülkelerarasında sanayi sektörüne yaygın ve yüksek teşvikleri sağlayan ülkelerin başındagelmektedir. 751.2.5. Avrupa Birliği ve Devlet YardımlarıAvrupa Birliği rekabet politikası içinde devlet yardımları başlığı önemli biryer oluşturmaktadır. Bu rekabet politikası aday olan ülkeler için müzakerelerindedevlet yardımları konusu en fazla hareket alanına sahip olduğu ve aday ülkelere enuzun geçiş süresi tanınan alan olmuştur. 76Topluluğun rekabet politikası; üye ülkeler arasındaki ticareti etkileyen veamacı veya etkisi iç Pazar’daki rekabeti önlemek, kısıtlamak veya bozmak olananlaşmaları ve uyumlu eylemleri yasaklamaktadır. Ancak, bazı anlaşmalar biryönden rekabeti kısıtlarken, bir başka yönden rekabeti geliştirmekte ve piyasaya75 KURAL, KARAKEÇİLİ, SAKIZOĞLU, s. 1976 Deniz YILDIZOĞLU, Türkiye’nin Avrupa Topluluğu Rekabet Politikası Alanında MuhtemelMüzakere Süreci İçin Uyum Durumu, Bu Alanda İzlenen Politikalar, Avrupa Birliği GenelSekreterliği Tek pazar ve Rekabet Dairesi, Ankara, 2004, s. 5532


faydalı olmaktadır. Bu anlaşma ve eylemler için, malların üretim ya da dağıtımınaveya teknik ve ekonomik ilerlemeye katkıda bulunmaları ve ortaya çıkan yararın adilbir bölümünü tüketicilere sunmaları şartıyla, getirilen genel yasaktan muafiyetverilebilmektedir. Devlet yardımlarının denetlenmesinin de gerekçesi farklı değildir;getirilen kurallarla serbest rekabet ortamının korunması için devletin ayrımcılıkyapmasını önlemek amaçlanmaktadır.Devlet yardımları konusunda katı bir yaklaşım benimsemiş olan AvrupaBirliği, devlet yardımlarının firmalar arasında adil olmayan bir rekabet ortamıyarattığı, piyasa bozukluklarına yol açtığı ve kaynakların etkin olmayan bir şekildedağılımına neden olduğu görüşündedir. Bu sebeple, AB’de devlet yardımlarınındenetiminde temel ilke “yasaklama” olarak belirlenmiştir. Yardımlara ancakyapılacak fayda değerlendirmesi sonucunda izin verilebilmektedir. AvrupaBirliği’nde üye ülkeler arasındaki serbest rekabetin, her ülkenin, ulusal bazdavereceği devlet yardımları ile bozulmaması ve iç pazar’ın oluşturulabilmesi için, bualandaki denetim yetkisi Avrupa Komisyonu’na verilmiştir. 771.2.5.1. AB Devlet Yardımları Politikasının ÇerçevesiGünümüzde Avrupa Birliği’nin temel hedeflerinden birisi de üye ülkelerarasında tüm engellerden arındırılmış bir Ortak Pazar oluşturmaktır. Bu hedefeulaşmak için Birliğin kullandığı en etkili araç rekabet kuralları olmuştur. 78Öncelikle Serbest rekabetin korunması, AT Anlaşması'nın 2'nci maddesindeTopluluğun amaçlarından birisi olarak gösterilen Ortak Pazar'ın güvencesinioluşturmaktadır. Serbest rekabeti engelleyici uygulamalar yalnızca özel teşebbüslertarafından yapılmaz. Söz konusu uygulamalar kamu kesiminde yer alan aktörlerce degerçekleştirilebilir. Bir üye ülke tarafından verilen yardım, bu yardımdanfaydalanmayan diğer firmalar açısından rekabetin bozulmasına ve Ortak Pazar'ınzarar görmesine yol açabilecektir.Bu nedenle, Kurucu Antlaşmalarda devlet yardımlarının kontrol altınaalınması amacıyla yardımların rekabeti bozdukları ölçüde yasak olduğu ilkesi77 İKTİSADİ KALKINMA VAKFI, AB ve Türkiye’de Devlet Yardımları, İKV Yayınları, Yayınno:187, İstanbul, 2005, s. 678 Taylan UYSAL, AB ve Türkiye’de Devlet Yardımları, İKV Yayınları, İstanbul, 2005, s. 1133


getirilmiş ancak, belirli şartların yerine getirilmesi durumunda devlet yardımlarınınuygulanabileceği kabul edilmiştir. 79Avrupa Topluluğunun devlet yardımları konusundaki politikası Topluluğuntemel prensiplerinden birisi olan serbest ve çarpıtılmamış rekabetin sağlanmasıaçısından önem arz etmektedir. Topluluğun rekabet politikasının ise GATTprensipleri ile aynı paralelde olduğu gözlenmektedir.Topluluk, devlet yardımlarına ilişkin politikasını saptarken değişik unsurlarıgöz önünde tutmaktadır.Temel olarak devlet yardımlarının olumlu katkılarının temini ve daha daönemli olarak Ortak Pazar ilkelerine ters düşmelerinin önlenmesi amacıyla, denetimaltında bulundurulması uygun görülmektedir. Üye devletler devlet yardımlarınıuygularken, her ne kadar diğer ülkelerin ve Topluluğun çıkarlarını gözetirse de, ayrıayrı her ülkede uygulanacak bu politikaların birbiri ile ters düşmesi ve sonuçtaistenmeyen sonuçlara yol açması ihtimali her zaman mevcuttur. 80 Bu nedenletopluluk üyesi ülkelerin devlet yardımları ile ilgili mevzuatlarının uyumlaştırılmasıgerekmektedir. Bu nedenle tezimizin bu bölümünde Avrupa Topluluğu’nda devletyardımlarını içeren hukuki düzenlemeler incelenecektir.1.2.5.1.1. Roma Antlaşması ve Devlet Yardımları ile İlgili DüzenlemelerAvrupa Birliği’nde Roma Antlaşması belirli sosyal ve bölgeseldengesizliklerin düzeltilebilmesi için antlaşmada açıkça tanımlanmış vesınırlandırılmış olan sosyal, bölgesel, sosyal yardımların belirli şekillerdeyapılabileceğini kabul etmişlerdir. 81 Birlikte rekabetçi piyasa yapısının olumsuzetkilenmemesi ve devlet yardımlarının düzenlenmesi amacıyla RomaAntlaşması’nın 82 92, 93 ve 94. 83 maddelerinde genel olarak düzenleme getirilmiştir.79 Bülent FERİK, AB Devlet Yardımları Politikası ve Türkiye’de Devlet Yardımı Uygulamaları,Dış Ticaret Dergisi, Yıl:9, Sayı:31, Nisan 2004, s. 1–280 KURAL, KARAKEÇİLİ, SAKIZOĞLU, s. 2381 Nami ÇAĞAN, Avrupa Birliği Vergi Politikası ve Türkiye Üzerinde etkileri, Avrupa Birliği veTürkiye-Avrupa Birliği ilişkileri semineri, Ankara, 20–31 Mart 1995, s.15582 Tam metni için bkz., , (31.01.2007)83 2 Ekim 1997 tarihli Amsterdam Antlaşması’nın 12’nci maddesi Avrupa Birliği Antlaşması veAvrupa Topluluğunu Kuran Antlaşmaların maddelerini yeniden düzenlemiştir. Yeni düzenlemeyegöre devlet yardımları 87, 88 ve 89. maddelerde düzenlenmektedir. Tezin yazımı sırasında, bu maddeuyarınca değişmiş bulunan Roma Antlaşması maddelerinin eskilerinin kullanılması yoluna gidilmiştir.34


Roma Antlaşmasının devlet yardımları ile ilgili hükümler incelendiğindeToplulukta, Komisyonun incelemesine tabi olarak yaygın bir şekilde uygulananyardım türlerini AT Anlaşması”nın 92”inci maddesi uyarınca aşağıdaki şekildesınıflandırabiliriz: 84Bölgesel Yardımlar: 92. 3 (a) ve 92. 3 (e) maddeleri uyarınca, bölgelerinözellikleri ve farklı kriterleri dikkate alınarak uygulanmaktadır.Sektörel yardımlar: 92. 3 (c) maddesi uyarınca, Motorlu Araçlar, SentetikDokuma, gibi sektörlerde uygulanan devlet yardımlarından oluşmaktadır.Yatay yardımlar: 92. 3 (c) maddesi uyarınca, KOBİ yardımı, Ar-Ge, Çevre,İstihdam, Eğitim, gibi yardım türleri bu kapsamdadır.Anlaşma maddelerin tümü incelendiğinde 85• Devlet Kaynaklarından Bir Transferi İçermesi: Herhangi bir devletyardımı önlemi devlet bütçesinden, hazine veya yerel kaynaklardan, kamu bankalarıveya fonlarından yapılan veya yapılması muhtemel olan bir transferi veya bukaynaklara gelecekte gelmesi kesin olan birtakım transferlerden vazgeçilmesinigerektirir• Ekonomik Avantaj: Bir teşebbüsün normal ticari faaliyetleriçerçevesinde elde edemeyeceği bir ekonomik avantaja, devlet kaynaklarındantransfer sonucu sahip olması, bunun devlet yardımı olarak nitelendirilmesi için birkoşuldur.• Seçicilik: Devlet yardımlarını, genel önlemlerden ayıran özelliği,herhangi bir teşebbüsü, sektörü, bölgeyi, ürünü baz alarak, seçilen ve seçilmeyenlerarasındaki dengeyi etkilemesidir.• Rekabetin ve Ticaretin Etkilenmesi: Yardımın lehtarının, ABüyelerinin herhangi iki veya daha fazlasının aralarında ticaretin gerçekleştiği birpazarda faaliyette bulunması, üye ülkeler arasındaki rekabetin ve ticaretinetkilenmesi sonucunu doğurmaktadır. Bu sonuç da devlet yardımının bir unsurudur.84 FERİK, s. 785 Ünal TEKİNALP, “Avrupa Birliği Hukuku”, Beta Yayını, İstanbul, s. 413–41635


Diğer taraftan, Toplulukta genel olarak uygulanan yardım türlerini, başlıklarıitibariyle şu şekilde sınıflandırmak mümkündür.1.2.5.2. Avrupa Birliği’nde Devlet Yardımlarının NitelikleriAvrupa topluluğunda belirli alanlar bunlardan özelliklede tarım önemlioranda desteklenmektedir. Topluluk genelinde en çok uygulanan teşvikler nakdiyardımlardır, düşük faizli krediler, vergi indirimleri ve garantilerdir. AB de verilenyardımlar amaçlarına göre değerlendirildiğinde yatay(genel) amaçlı olanlar vespesifik( belirli bir sektöre yönelik) olanlar ve bölgesel olanlar olmak üzere bir ayrımyapılabilmektedir. Birlik genelinde ise özel önem verilen demir çelik, gemi yapımı,ulaştırma, kömür, tekstil, ve motorlu araçlardır. 861.2.5.2.1. Sektörel YardımlarAB’deki devlet yardımlarına yönelik olarak bazı sektörler özel kurallara tabikılınmıştır. Bu özel kurallara tabi olan sektörler gemi yapımı, çelik, kömür, motorlutaşıtlar, tekstil ve giyim, sentetik fiber, ulaştırma, tarım ve balıkçılıktır. 87 Genelolarak sanayiye, özelde de bu sektörlere yapılan yardımlar Komisyon’un denetimfaaliyetlerinin bir diğer alanını oluşturmaktadır.Bu sektörler; kriz geçiren yahut da genel olarak AB’nin güçlü rakipleri olanJaponya ve ABD karşısında inişe geçmiş, rekabet koşullarına ayak uyduramayan vebunun sonucunda yeniden yapılandırılmaya veya desteklenmeye ihtiyaç gösterensanayi kollarıdır. 88 Güncel gelişmeleri takip eden Komisyon, AB sanayilerinin dünyaçapında rekabet edebilirliğe sahip olmasını arzulamaktadır. Ancak bu nedenleverilecek yardımların da genel bir haklılığı bulunmamaktadır. Verilen yardımlarınsektörlerin yeniden yapılandırılmasını geciktirmemesi, AB’nin çıkarlarına aykırıbiçimde ortak pazardaki rekabeti bozacak karakterde olmaması, AB’nin hedeflerine86 Muhsin KAR, Harun ARIKAN, Avrupa Birliği Ortak Politikalar ve Türkiye, Beta Yayınları,İstanbul, 2003, s.16787 Aslı Deniz HELVACIOĞLU, “The Role Of State Aids In The European Community And TheImpacts Of The Customs Union On The Turkish State Aids System”, Yayımlanmamış YüksekLisans Tezi, Marmara Üniversitesi AT Enstitüsü, İstanbul, 1997, s. 2788 Barboros İNECİ, “Avrupa Topluluğu ve Türkiye’de Sübvansiyonlar”, Yüksek Lisans Tezi,İstanbul Sanayi Odası, İstanbul, 1993, s. 12336


uygun olması veya en azından bu hedeflerin gerçekleştirilmesine engel olacaknitelikte bulunmaması esası kabul edilmiştir. 891.2.5.2.1.1. Gemi YapımıÜlkeleri Japonya ve Kore’den sonra Avrupa Birliği, üçüncü büyük gemi inşasanayine sahip olmakla birlikte Gemi değeri olarak ta bakıldığında Bu ülkelerinönünde yer almaktadır. AB gemi inşa endüstrisini, istihdam yaratan ve sürükleyicibir endüstri olması nedeniyle desteklemiş ve desteklemeye devam etmektedir. 90Nitekim AB’nin güçlük içinde bulunan sanayileri içinde yer alan önemli birsektörü gemi inşa ve tamir sanayisidir. Geçmişinde sürekli bu sektöre yardım edendevletler, ortak pazarın rekabet politikası karşısında bu yardımlarını azaltmayayönelik planlar uygulamışlardır. Ancak sanayinin durumunun kötüye gitmesinedeniyle bir yandan teşvikler artırılmış, diğer yandan da AB Komisyonu bu sektöreyardım yapılmasının gerekli olduğu sonucuna varmıştır. 91 Daha sonraki dönemlerdebu sektöre verilecek yardımlar için ortak sübvansiyon tarifeleri açıklanmış, ancaktalepte görülen düzensizlikler ve sektörün geleneksel bir sanayi yapısına sahipolduğu göz önüne alındığında yeni birtakım yaklaşımlarda bulunulması gerektiğiortaya çıkmıştır. 92Sonuç olarak Rekabetçi bir gemi yapımı sanayisi, AB için hayati önemesahiptir ve AB’nin ekonomik ve sosyal gelişmesine alt sanayileri, bölgesel ve ileriteknolojik öğeler içeren yatırımları ile katkıda bulunmaktadır. 931.2.5.2.1.2 Tekstil ve Sentetik FiberTekstil ve giyim, günbatımı sanayilerine klasik örnekler olarakgösterilmektedir. İneci’nin 94 belirttiğine göre sektörün, son yirmi yılda AB istihdam,ticaret ve katma değerindeki payı hızlı bir şekilde düşmüş ancak bu arada da sektöreyönelik büyük bir yardım dalgası yaşanmıştır. Bugün tekstil sektörüne yapılabilecek89 ÖZKARABÜBER, s. 29–3090 DPT, DPT Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Gemi İnşa Sanayi ve Rekabet Edebilirlik Özelİhtisas Komisyonu Raporu, DPT Basımevi, Yayın No:2588, Ankara, 2001, s. 4891Yunus Emre HEPER, Avrupa Birliği ve Türkiye’de Yatırımlarda Devlet Yardımları,Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir,1996, s. 4592 İNECİ, s. 14493 ÖZKARABÜBER, s. 30–3194 İNECİ, s. 13137


yardımları düzenleyen bir tek “Bölgesel Nitelikli Büyük Projeler İçin Çoklu SektörelÇerçeve Çalışması” bulunmaktadır.1977’de Komisyon, “Sentetik Fiber Sanayisine Yardım Hakkında Kurallar”olarak da bilinen bir Kod yayımlamıştır. Helvacıoğlu’na göre 95 bu Kod ile getirilenkuralların amacı sentetik fiber sektörüne üye devletlerin yaptıkları yardımlarınkontrol altına alınarak düşük kapasite kullanımlarının önüne geçmektir ve rekabetinbozulmasını önlemek için getirilen bu kurallar sonucunda ciddi iş kayıplarıyaşanmıştır.Sonuç olarak, bu sektördeki yardımları Komisyon’un değerlendirmesindegöze çarpan dört unsur, yardımı alan firmanın büyüklüğü, yapısal nedenlerle arzsıkıntısı yaşaması, ürettiği ürünlerin yenilikçi karakterinin bulunup bulunmaması vekapasitede meydana gelecek değişimdir. 961.2.5.2.1.3. Motorlu TaşıtlarEn önemli sektörler içinde yer alan Otomotiv sektörü hem istihdam hemekonomini rekabet gücü açısından AB için büyük önem taşımaktadır. AB için büyükönem taşıyan bu sektörde rekabetin gerekliliği de göz önüne alınarak Romaantlaşmasının ilgili maddeleri çerçevesinde devlet yardımları 1989 yılından geçerliolmak üzere düzenlemeye gidilmiştir. 97 Son Çerçeve Çalışması, Komisyon ileİspanya, Almanya ve İsveç arasında tartışmalara konu olmuş; bu tartışmalarınsonucunda ATAD, Komisyon’un devlet yardımlarına ilişkin çerçeve çalışmaları veyakılavuzlar çıkarma yetkisini tanımlamıştır.AB’de, motorlu taşıtlar endüstrisi, uzun zamandan beri yoğun olarak devletmüdahalesinin konusu olan bu endüstrinin, AB’de sınaî gelişme ve istihdamaçısından stratejik öneme haiz olduğu varsayılmaktadır. 98 Yürürlükte olan sonÇerçeve Çalışması’nın amacı sektöre yönelik yapılan yardımların şeffaflığakavuşturulması; aynı zamanda daha sıkı bir disipline tabi tutularak söz konususektördeki rekabetin bozulmasının önlenmesidir95 HELVACIOĞLU, s. 3996 ÖZKARABÜBER, s. 3297 DIŞ TİCARET MÜSEŞARLIĞI, Avrupa Birliği ve Türkiye, DTM Avrupa Birliği GenelMüdürlüğü, Ankara, 1999, s.10398 HELVACIOĞLU, s. 3338


Devletlerin yapacağı yardım çeşidine göre, bildirim için çeşitli alt limitlergetirilmiştir. Bunlar;• Önceden onaylanmış yardım şemaları dahilinde tek bir yatırımayapılacak yardımların, yatırımın nominal tutarı 50 milyon ECU ve daha üzeri olmasıveya yapılacak yardımın 5 milyon ECU üzerinde olması halinde,• Geçici nitelikteki veya firma kurtarma ve yeniden yapılandırmakapsamında yapılacak yardımların ‘de minimis’ kuralındaki limitleri aşmasıdurumunda kapsamına göre değerlendirilerek bildirim yapılması gerekmektedir. 991.2.5.2.1.4. Kömür ve ÇelikAB’nin kuruluşuna yön veren AKÇT Antlaşması’nda Kömür ve çelik, özelbir rejime tabi tutulmuştur. Anlaşma’daki muafiyet hükümleri çerçevesinde izinverilebilecek yardımlar için gerekli olan koşul üye devletlerden birisinin kömür veyaçelik sanayisinde, verimlilik dışında çalışma koşulları veya diğer değişimlersonucunda ciddi bir dengesizlik yaşanmasıdır. Bu nedenle, AKÇT çerçevesindeyapılamayan yardımlar AET bünyesinde, örneğin bölgesel veya çevre korumayardımları çerçevesinde yapılabilmiştir.Kömür sektöründe Komisyon, çeşitli dönemlerde sektöre uygulanacak teşvikkuralarını hangi koşullarda, ne tür yardıma izin verileceği hükme bağlanmıştır. DiğerSektörel yardımlarda da görüldüğü üzere, işletmenin yeniden yapılandırılması veyakapasitesinin düşürülmesi koşulu ile işletme yardımları yapılabilmektedir.Bunun dışında Ar-Ge ve çevre ile ilgili yardımlar, AB’nin bu alandaki yardımdüzenlemeleri yapılmakla birlikte, kömürün bir enerji malzemesi olması nedeni ileenerji sektörüne yapılabilecek yardımlardan da bu sektöre ilişkin kurallarçerçevesinde yararlanması imkân tanınmaktadır.Sonuç olarak kömür sektörünün, AKÇT Antlaşması’nın 100 aynı Antlaşmanın97’nci maddesi uyarınca 23.07.2002 tarihinde sona ermesi ve bunun rekabete etkileriüzerine Komisyon, bir bildiri yayımlamıştır.99 ÖZKARABÜBER, s. 35–36100 AKÇT, Tam metni için bkz., , (31.01.2007)39


Ancak Komisyon’un, AKÇT Antlaşması’nın sona ermesinin rekabet davalarıüzerine olan etkilerini ilan ettiği Bildirisi’nde çelik sektörüne yapılabilecek yardımlarve bu yardımların usulleri şu şekilde sıralanmaktadır: 101• Bölgesel yatırım yardımı KOBİ’lere yapılanlar dâhil olmak üzereyasaktır.• Kurtarma ve yeniden yapılandırma yardımı yasak kalmaya devametmektedir.• AKÇT Kuralları altında, çevre yardımına sadece “Çevre KorumayaYönelik olanlar”dahildir.• Devlet Yardımları Üzerine Birlik Rehberi” ile Çelik YardımıKodu’nun ekine göre izin verilmektedir. Bu rehberler ile AKÇT’nin feshinden önceçelik sektörüne yönelik rehberlerin en önemli farkı standartlara uymak yoluyla alınanyardımların, sınırlı koşullarda KOBİ’lere verilebilen yardımlar istisna olarak, dahafazla uygulanmamasıdır.• AR-GE yardımlarına “Araştırma ve Geliştirme İçin Devlet Yardımlarıİçin Birlik Çerçeve Çalışması” paralelinde izin verilmeye devam edilecektir.• Kapatma ile ilişkili yardımlara izin verilmeye devam edilecektir.• KOBİ’ler için %15 ve %7,5 oranlarına değin yardımlara (EC) 70/2001sayılı Komisyon Tüzüğü çerçevesinde izin verilecektir.• ‘De-minimis’ yardımlarına (EC) 69/2001 sayılı Komisyon Tüzüğüçerçevesinde izin verilecektir.• Eğitim yardımlarına (EC) 68/2001 sayılı Komisyon Tüzüğüçerçevesinde izin verilecektir.• İstihdam yardımlarına “İstihdam Yatırımlarına Yardım ÜzerineRehber” çerçevesinde izin verilecektir.101 ÖZKARABÜBER, s. 34–3540


• Usul açısından Akçe’nin sona ermesini takiben çelik sektörüneyapılacak yardımlar için 659/1999 sayılı Konsey Tüzüğü ile getirilen genel kurallargeçerli olacaktır.1.2.5.2.1.5. TaşımacılıkAB’de taşımacılığa yönelik devlet yardımı düzenlemeleri üç farklı alandayapılmaktadır. Bu alanlar hava taşımacılığı, deniz taşımacılığı ve yol, ray ve iç karasu yolları taşımacılığıdır.1.2.5.2.1.6. TarımAB bütçesi incelendiğinde tarıma ayrılan desteklerin oldukça yüksekdeğerlere ulaştığı görülmektedir. Avrupa Birliği’nde 1992 yılında uygulamayabaşlanan Mac Sharry reformu ile Fiyat destekleme politikasının yükünün azaltılmasıve bu uygulamadan dolayı geliri azalan çiftçilerin kayıplarının da doğrudanödenmesi yoluyla telafi edilmesi benimsenmiştir. 1992 yılında başlayan reformlarlabirlikte Avrupa da ekim yapılmasına izin verilen alan 53,5 milyar hektar alan olarakhesaplanmış ve bu ekim alanın aşılmaması için belirli düzenlemeler getirilmiştir. Budüzenlemelerin çok karmaşık olduğu düşünülmekle birlikte sonuçta kamu stoklarınınazaltılması ve dünya fiyatlarının çok üzerinde olan birlik fiyatlarının dünyafiyatlarına yaklaşması sağlanmıştır. 102 Tarıma yönelik mali yardım konusunda köklüdeğişikler getiren reformla birlikte çoğu yardıma son verilerek yardımların üretimartışına destekleyicilik yönü kısıtlanmıştır. 103Bunun sonucunda Helvacıoğlu’na göre 104 AB Komisyonu tarım sektörüneyapılan yardımlara karşı çıkmamakta, tek bir ürüne veya işleme münhasır olmadığıve vadesi 1 yıldan kısa olduğu sürece düşük faizli borçlar marifetiyle verilen devletyardımlarını onaylamaktadır.Konsey’in Komisyon’u bu alanda sınırlandırmasının sonucu olarak,Komisyon’un devlet yardımlarına müdahalesi; tarımsal ürünlerin reklâm, özendirme102 Zeynel DİNLER, Tarım Ekonomisi, Ekin Kitapevi Yayınları, 5. Baskı, Bursa, 2000, s. 283–284103 Özden CESUR, Avrupa Birliğinde Tarıma Yönelik Mali Yardımlar Ve Türkiye İle BirKarşılaştırma, Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi AraştırmaDizisi, Yayın No: 21,Ankara, 2004, s.16104 HELVACIOĞLU, s. 4741


ve satışı ile tarımsal işletmelerin zor durumda olanlarının kurtarılmasına yönelikyapılan yardımların denetlenmesiyle sınırlı kalmakta olduğu görülmektedir.Bu düzenlemelere bir örnek olarak, belirli birtakım tarımsal ürünlerinreklâmına yapılan devlet yardımlarına ilişkin Rehber yayımlanmıştır. Bu rehberdoğrultusunda amaçlara doğrudan katkı sağlayan yardım türlerinin dışında kalanyardımlar da denetime tabi olabilecektir: 1051. Üretim ile pazar kapasitesi arasındaki dengeyi sağlamak;2. Bütünleyici aktiviteleri teşvik ederek ve yapısını geliştirip değiştirerekçiftliklerin verimliliğini artırmak;3. Yaşama kabiliyetine sahip bir tarım kesimini muhafaza etmek;4. Kırsal kesimin çevresel ve uzun vadeli doğal kaynaklar açısındankorunmasına katkı sağlamak.1.2.5.2.1.7. BalıkçılıkBalıkçılık sektöründeki uygulamalara baktığımızda; bu poltikaların tarımsektörüne paralellik arz ettiği görülmektedir. Balıkçılık ve su yetiştiriciliğine yapılanyardımların incelenmesini ele alan 2001 yılındaki Rehber’e göre, ortak balıkçılıkpolitikası, balıkçılık kaynaklarının rasyonel ve sürdürülebilir şekilde kullanılmasınısağlamaya yöneliktir ve bu amaçla uyumlu yardımlara izin verilebilir. Buna göre,yardım herhangi bir ülkedeki sektörü koruyucu nitelikte ve diğer üye devletlereyapılan ticareti destekler mahiyette olmamalıdır. İşletme ve bölgesel yardım bazındasektöre yardım yapılamamaktadır. Diğer alanlarda yapılabilecek yardımlar için ise bualanlarda yayımlanmış olan ikincil mevzuata atıf yapılmaktadır. 1061.2.5.2.2. Yatay YardımlarYatay yardımlar, herhangi bir sektör yahut coğrafi bölge bazında verilenyardımların dışında kalan ve genel olarak AB’nin birtakım politikaları ileilişkilendirilerek firmalara verilen yardımları kapsamaktadır. Ar-ge yardımları,105 ÖZKARABÜBER, s. 42–43106 ÖZKARABÜBER, s. 4342


çevresel yardımlar, kurtarma ve yeniden yapılandırma yardımları, KOBİ yardımı,istihdam yardımı, eğitim yardımları bunlar arasında sayılmaktadır. 10787. 3 (c) maddesi uyarınca, KOBİ yardımı, Ar-Ge, Çevre, İstihdam, Eğitim,gibi yardım türleri bu kapsamdadır.Konsey tarafından belirlenen diğer yardım türleri: 87. 3(e) maddesi uyarıncagemi inşa ve bazı tarım ürünlerine verilen devlet yardımları bu kapsamdadeğerlendirilmektedir. 108Komisyon, bazı hallerde bir çok sektörün dahil olduğu bir bölgeye, yataynitelikli yardımlar yapılmasına imkan tanımaktadır. Bu tarz yardımlara verilenmuafiyet ile çeşitli bölgeler arasındaki farklılığın kaldırılması ve daha az gelişmişbölgelerinin geri kalmışlığının telafisi amaçlanmıştır. AB’de devlet yardımlarıpastasından en büyük payı bölgesel yardımlar almaktadır. 1091.2.5.2.2.1. Ar-GEAvrupa ekonomisi için araştırma ve geliştirmenin Avrupa boyutunda elealınmasının hayati önemi vardır. Aralık 1993 Komisyon tarafından yayınlananBüyüme, Rekabet Gücü İstihdama ilişkin Beyaz kitapta teknoloji politikasına anahtarrol verildiği belirtilmektedir. Avrupa için araştırma ve teknoloji geliştirmealanlarında yapılan yatırımların Ekonomik büyüme, istihdam yaratma ve Avrupasanayinin gelecekteki Dünya pazarları içindeki yerini ortaya koymaktadır. 110Avrupa Birliği’nde, Yatay amaçlarla verilen yardımlara yapılan istisnalarınönde gelenlerinden bir tanesi, AR-GE faaliyetlerine yapılan yardımlara tanınanmuafiyetlerdir. Komisyon’un bu konudaki Çerçeve Çalışması’nda, AB’nin ve üyedevletlerin Roma Antlaşması’nın sanayide yenilik, araştırma ve teknolojik gelişimiçin antlaşmanın diğer maddelerine uygun bir biçimde katkıda bulunması gerektiğiniifade eden 130’uncu maddesine atıfta bulunulmaktadır.107 ) Mehmet PİKER, AB Uygulaması ve Türkiye Açısından Devlet Yardımlarına Genel Bakış, s.6, , (22.02.07108 FERİK, s. 7–8109 PİKER, s. 6–7110 AVRUPA KOMİSYONU, Topluluğun Araştırma Programları Rehberi, Avrupa KomisyonuTürkiye Temsilciliği, Ankara, 1995, s. 1543


Roma Antlaşması 87(3)(b)(c) kapsamında, Ar-ge yardımları, temel araştırmaprojelerine piyasa koşulları altında verilecek borç için % 100, sınaî projelere % 50oranına kadar verilebilmektedir. Bu oranlar yatırım projeleri baz alınarakhesaplanmaktadır. Ayrıca KOBİ veya 87(3) kapsamındaki bölgelerle ilişkilendirilenyardımlar için sınaî projelerdeki yardım oranının yükselmesine, kısacası yardımlarınbiriktirilmesine izin verilebilmektedir. 111AB, 7. Çerçeve programı dâhilinde 2007–2011 yılları arasında Avrupaaraştırma alanı oluşturulması hedefiyle daha önceki çerçeve programlarını takipederek Avrupa da bilgi ekonomisi ve toplumunun geliştirilmesini amaçlayan ar-geortak pazarını kurmayı teşvik etmekte ve planlamaktadır.1.2.5.2.2.2. Çevresel YardımlarAB’nin çevre politikası, Roma Antlaşması’nın 174’üncü maddesindebelirtilen;• Çevrenin kalitesinin bozulmasını engelleyen, koruyan ve geliştiren;• İnsan sağlığını koruyan;• Doğal kaynakların basiretli ve akılcı kullanımını sağlayan;• Uluslararası düzeyde bölgesel veya dünya çapında çevresel sorunlarlailgili önlemleri teşvik eden amaçları gerçekleştirmeye yöneliktir.Bu çerçevede 175’inci maddede üye devletlerin bu politikayı finanse edipuygulayacakları öngörülmektedir. Ayrıca 6’ncı maddeye göre çevre politikalarınınsürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmesi gerekir.Dolayısıyla Komisyon’un değerlendirmesinde, bu alanda yapılacakyardımların rekabete olan olumsuz etkisine verilen önemin, yardımın gerekliliği veekonomik kalkınma ile olan bağlantısından sonra gelmekte olduğu “ÇevreselKoruma İçin Devlet Yardımları Hakkında Birlik Rehberi” ile ifade edilmektedir.Rehber, çevresel faaliyet kapsamına, çevremizdeki fiziki ortama gelecek zararlarıönlemeye veya bu fiziki ortamdaki kaynakları verimli kullanmaya yarayacak her111 ÖZKARABÜBER, s. 4444


türlü çareyi almakta; enerji tasarrufu veya yeniden kullanılabilir kaynaklarkullanımını çevreyi koruyan önlemler olarak görmektedir. Dolayısı ile bu faaliyetleridestekleyen, tarım haricindeki tüm sektörlere yapılan yardımlar bu Rehberkapsamında değerlendirilecektir. Çevre ile ilgili AR-GE çalışmaları ise AR-GEkonusundaki düzenlemelere tabi olacaktır. 1121.2.5.2.2.3. Kurtarma ve Yeniden Yapılandırma YardımıPiyasaların rekabetçi yapısının korunması için devlet yardımlarınınengellenmesi ne kadar önemliyse, bazı durumlarda zor durumda olan firmalarınkurtarılması veya yeniden yapılandırılması için onlara yardım edilmesi, piyasalarınrekabetçi yapısının devam ettirilmesi, sosyal ve bölgesel açıdan olumsuz sonuçlarınönlenmesi açısından da o kadar önemli olabilir. 113 Devlet yardımı uygulanmasıhalinde piyasanın rekabetçi yapısında meydana gelecek olumsuzluklar, devletyardımı verilmemesi sonucu firmaların piyasadan çekilmesiyle oluşacakolumsuzluklara göre tercih edilebilir bulunuyorsa, Komisyon bu tür yardımlara izinverebilmektedir. 1141.2.5.2.2.4. KOBİ YardımıAvrupa birliği komisyonunun KOBİ”lerden sorumlu Genel Müdürlüğününhazırladığı bir raporda KOBİ”lere yönelik olarak “ asıl amaçlarının mevcutişletmelerin geliştirtmesi ile birlikte yeni işletmelerin kurulmasını desteklemek vekolaylaştırmak oluğunu” belirtmiş ve “Avrupa’da her yıl iki milyon işletmeninpiyasa girdiği düşünülecek olursa bu işletmelerin yeni istihdam oluşturmadakirollerin küçümsenemeyeceğini” vurgulamıştır. Bu yüzden “sadece yeni işletmelerinkurulmasını desteklemekle kalmayıp, bunları kurulduktan sonrada büyümeye veyaşatmaya çalıştıklarını” beyan etmişlerdir. 115KOBİ’lerin dengeli ekonomik ve sosyal kalkınmanın sağlanması vesürdürülmesine yaptıkları olumlu katkıları, işsizliğin azaltılması ve yeni istihdamalanlarının yaratılmasında oynadıkları rolleri ve piyasa koşullarında meydana gelen112 ÖZKARABÜBER, s. 45113 HELVACIOĞLU, s. 60114 ÖZKARABÜBER, s. 45115 Kenan ÖREN, Avrupa Birliği ve Türkiye’nin Küçük Ve Orta Büyüklükteki İşletmelere(KOBİ) Sağladığı Devlet Teşvikleri ve Kullanım Alanlarının Karşılaştırılması Nevşehir İli’ndeBir Uygulama, Cumhuriyet Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 4, Sayı 2, 2003, s.10745


değişmelere hızlı uyum sağlayabilen esnek bir üretim yapısına sahip olmaları, onlarıgünümüz dünyasında daha önemli bir konuma getirmektedir.Taşıdıkları önem dolayısıyla başta gelişmiş ülkeler olmak üzere bütün ülkelerKOBİ’lerin doğması, büyümesi, gelişmesi ve korunması için uygun ortamıhazırlayacak politikalar geliştirmekte ve uygulamaktadırlar. 116Bu bağlamda komisyon öncelikle teşebbüslerin KOBİ sayılabilmesi içinherhangi bir teşebbüsün; 117• % 25 veya daha fazla oranda hissesinin KOBİ olmayan şirket/lere aitolmaması;• 250’den daha az çalışanı bulunması ve• Yıllık cirosu 40 milyon ECU’nün altında veya yıllık bilânço değeri 27milyon ECU’nün altında olması durumunda KOBİ sayılacağını belirtmektedir.Aşağıda genel olarak AB’nin KOBİ’ler için öngördüğü politikalarbelirtilmiştir. 118• İşletmelerin tabi olduğu idari ve düzenleyici ortamın basitleştirilmesive iyileştirilmesi,• KOBİ’lerin içinde bulunduğu finansman ve vergi ortamınıniyileştirilmesi,• Özellikle daha iyi bilgi ve işbirliği hizmetleri yoluyla KOBİ’lerinstratejilerini Avrupalılaştırmalarına ve uluslar arasılaştırmalarına yardım,• KOBİ’lerin rekabet gücünün arttırılması ve araştırma, yenilikler, bilgiteknolojileri ve eğitimden daha fazla yararlanmalarının sağlanması,• Girişimciliğin teşviki ve özel hedef grupların desteklenmesidir.116 DPT, KOBİ Stratejisi ve Eylem Planı, Ocak, 2004, s. 6,, (25.02.2007)117 ÖZKARABÜBER, s. 48118 Murat SAYIN, AB’de KOBİ Destekleme Programları ve Diğer Teşvik Araçları, KOSGEBYayınları, Ankara. 1997, s. 846


1.2.5.2.2.5. İstihdam Yardımı1973–1980 yılları arasında toplulukta 3 milyon iş kaybedilmiştir.Bunedenden dolayı istihdama yönelik devlet yardımı sağlanması yapısal işsizlikle ilgiliizlenen politikalar arasındadır. Bu tür Uygulamalarla işsizliğe maruz kalan guruplartespit edilerek işverenlere bu guruplardan işçi istihdam etmeleri durumunda maliyardımda bulunarak yapısal işsizlik azaltılmaya çalışılır. 119İşsizlikle mücadelenin AB’nin öncelikli politikalarından birisi olduğu “DevletYardımının İzlenmesi ve İşgücü Maliyetinin Azaltılması Hakkında Duyuru” ilebelirtilmiş olup, sosyal politika ile rekabet politikasının tutarlı bir şekildeyürütülmesinin önemine değinilmiştir. Çalışanlara katkıda bulunacak pek çoktedbirin devlet yardımı olmadığının açıklandığı ve teşvik edildiği bu Duyuru’da,belirli işletmeleri kayıracak şekilde istihdam artırıcı politikaların rekabet politikası ileçeliştiği ve bu konudaki devlet yardımlarının Komisyon denetimine tabi olduğu ifadeedilmiştir.İstihdam artırıcı önlemlerin 87 ve 88’inci maddeler bağlamındayorumlanması, rekabet politikası ile bu önlemlerin tutarlı olmasını sağlamak veyardım değerlendirmesi konusunda üye devletlere önceden fikir verebilmek amacıylaKomisyon, 1995 yılında “İstihdam Yardımı Üzerine Rehber” yayımlamıştır.Rehber’de özetle; 120• Özellikle hassas olmayan sektörlerde yeni istihdam yaratan,• KOBİ’lere ve 87(3)(a)’nci madde kapsamındaki bölgelere yapılan,• Amaca uygun miktarda ve geçici olanYardımlara Komisyon’un olumlu yaklaştığı belirtilmektedir.1.2.5.2.3. Bölgesel YardımlarAB’de devlet yardımları pastasından en büyük payı bölgesel yardımlaralmaktadır. 121 AB Bölgesel Politikası temel olarak ekonomik ve sosyal alanda daha119 Kemal BİÇERLİ, Çalışma Ekonomisi, Beta yayınları, İstanbul, 2000, s. 458120 ÖZKARABÜBER, s. 50121Herr E. VANHALEWYN, “Trends and Patterns in State Aids”, European CommissionDirectorate-General For Economic And Financial Affairs , European Economy State Aid And The47


uyumlu bir bütünleşmeyi sağlamayı ve bölgeler arası farklılıkları gidermeyiamaçlamaktadır. AB üyelerinin bölgesel yardımları uygulaması, RomaAntlaşması’nın önsözünde, “çeşitli bölgeler arasındaki farklılığın kaldırılması dahaaz gelişmiş bölgelerinin geri kalmışlığının telafisi” ifadesi ile bir amaç olarak yeralmıştır. 122 Roma Antlaşmasının bölümünde giriş bölümünde ise üye ülkelerinekonomik bütünleşmelerinin başarıya ulaşması için bölgeler arasındaki ekonomikgelişme farklarının giderilmesi gerektiği ifade vurgulanmıştır. Topluluk 1975 yılındabölgesel kalkınma politikasının temelini oluşturan bölgesel kalkınma fonunu kurmuşve bu fondan yardım alacak bölgeleri topluluk GSMH’ sinin %75 inin altında olanbölgeler diye kapsama almıştır. 123Avrupa Birliği Komisyonu Bölgesel Politika kapsamında üç ana hedefbelirlemiştir: 124• Kalkınmada geri kalmış bölgelerdeki yapısal uyumu ve gelişmeyiteşvik etmek.• Ekonomik ve sosyal dönüşüm içerisinde olan bölgelerin desteklenerekkarşılaşılan yapısal güçlüklerin giderilmesi.• Öğretim, eğitim ve istihdam politikaları ile sistemlerininmodernizasyonu ve uyumlaştırılmasını desteklemektir.Avrupa birliği yapısal fonları çerçevesinde bölgesel kalkınmaya yönelik maliyardım ve teşviklerde bulunmaktadır. Bu fonlarla bölgeler ve değişik sosyal guruplararasındaki eşitsizliği azaltmak, yapısal, ekonomik ve sosyal sorunların çözümünekolaylık sağlamaya yöneliktir. 125 Bu fonlar;Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonuna ekolarak , Avrupa Sosyal Fonu, Avrupa Tarımsal Garanti ve Yön Verme Fonu,Balıkçılığı Yönlendirme Mali Aracı’dır.Single Market, Office For Official Publications Of The European Communities, Luxembourg. 1999, s.37122 İNECİ, s. 112123 DPT, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Türkiye-Avrupa birliği İlişkileri, DPT İhtisasKomisyonu Raporu, DPT Basımevi, Yayın No:2545, Ankara, 2000, s. 135124 İBB, Avrupa Birliği’nin Bölgesel Politikası, s. 5,, (25.02.07)125 Ergüder CAN, Avrupa Birliği Bölgesel Politikaları ve Yapısal Fonlar: Uyum SürecindeTürkiye İçin Bir Değerlendirme, Asil Yayın Dağıtım, Ankara, 2004, s. 6648


1.2.5.2.4. Yatırım TeşvikleriTopluluğa üye ülkelerin kendi imkânları ile yaptıkları yatırım teşvikuygulamaları nakit yardıma bağlı olanlar, vergi ve benzeri uygulama kolaylıklarsağlanmasına bağlı olanlar ve krediler olarak sınıflandırılabilir.Nakit yardıma verilebilecek örnekler ise; Sermaye yardımı, ar-ge yardımı,eğitim yardımı, faiz sübvansiyonu, makine parkı modernizasyonu olurken, vergikolaylıklarında ise; katma değer vergisi indirimi, Diğer yerel vergi kolaylıkları,yatırım indirimi sayılabilir. Kredi yardımları ise uygun koşullu ticari krediler,Bölgesel program kredileri, Eğitim kredisi, Çevre koruma programlarına yönelikkrediler olabilmektedir. 1261.2.5.3. Avrupa Birliği’nde Devlet Yardımları ve UygulanmasıDevlet yardımları, devletlerin direk olarak bütçelerinden gerçekleştirdikleri,işletmelere verilen hibeler veya ucuz krediler gibi yardımlar ile aynı zamanda, milli,bölgesel veya federal hükümetlerin, belediyelerin, yerel yönetimlerin, devletbankalarının, vakıflar, özel veya kamu kuruluşları, derneklerin kullanımı ile verilenyardımları da kapsar.Birliğin belirlediğe yardımların dışında herhangi bir ülke yeni bir yardım veyayardım mekanizması geliştirir veya planlar ise bunu komisyona önceden bildirmesigerekmektedir. Komisyon iki aylık gibi bir süre içinde araştırır. Bu araştırmanınsonuçlarına göre, üye ülkenin uygulamak istediği yardım programı, onaylanabilir veyaprogram uygulanması men edilebilir. Uygulanacak olan yardım programı Bölgeselveya yöresel kuruluşlar tarafından dahi yapılsa, yardım programını Konseye bildirmeişlemi başvuran ülke tarafından yapılmak zorundadır.Üye ülkeler tarafından gerçekleştirilecek yardım programları, programınkonusuna göre öncelikle Rekabet Genel Müdürlüğü ile ancak diğer konularda ilgiliGenel Müdürlükler ile işbirliği içinde gerçekleştirilir. KOBİ’lere yönelik devletyardımlarının değerlendirilmesinde, Direkt Rekabet Genel Müdürlüğü sorumludur.Komisyona bildirim başvurusu için Chek-list’ler ile yardım konularına göre ayrı ayrı,126 DIŞ TİCARET MÜSEŞARLIĞI, s. 10049


Standart formlar doldurulur. 127 Mevcut devlet yardımlarının gözden geçirilmesindeuygulanacak yöntemler aşağıdaki şekilde görülmektedir. Burada teşvik veren birlikrekabet politikalarına uyup uymadığı bakılarak devamına izin verilmektedir.127Mehmet Atilla SÖĞÜT, Avrupa Birliği’nde Devlet Yardımları ve İmalat SanayindeUygulamaları, KOSGEB Yayını, 2001, 250


Çizelge 1. Devlet Yardımlarının Başvurularının Gözden GeçirilmesindeUygulanacak YöntemlerKaynak: SÖĞÜT, s.3Komisyon herhangi bir başvuru sonrası ilgili hükümetten bilgi alındıktansonra devlet yardımlarının rekabeti ne yönde etkilediğine bakarak ya gözdengeçirmeyi reddeder ya da değişiklik ya da iptal kararının sürecini başlatır. Aşağıdakişekilde de Avrupa birliğinin bu süreci gösterilmiştir.51


Çizelge 2: Mevcut Yardımların Gözden Geçirilmesinde UygulanacakYöntemlerKaynak: SÖĞÜT, s.652


1.3. Türkiye’de Devlet YardımlarıTürkiye’de devlet yardımlarını ele alırken öncelikle Osmanlı”dan günümüzedevlet yardımlarının gelişimine bakmakta fayda vardır. Daha sonra 5084 sayılı sonteşvik yasası devlet yardımlarının Türkiye’de geldiği noktayı gösterecektir. ArdındanTürkiye’de uygulanmakta olan Devlet yardımlarının genel çerçevesi ele alınmasıfaydalı olacaktır.1.3.1. Türkiye’de Devlet Yardımları Kavramı ve Tarihsel GelişimiÜlkemizde uygulanan teşvik politikalarının başlangıcını 19.yüzyıldan itibarenele almak mümkündür. Osmanlı imparatorluğunda sanayinin desteklenmesi ile ilgiliilk çalışmalar 1863 yılında kurulan “Islahat-ı Sanayi Komisyonu”nun kurulması ilebaşlamıştır. Teşvikler ile ilgili çıkartılan ilk yasa ise 14.12.1913 tarihli “Teşvik-iSanayi muvakkati”dir. 128 1914 yılında “teşvik-i Sanayi Kanunun Talimatnamesi” ve1917 yılında bu kanunun uygulama yönetmeliği çıkarılarak sanayini gelişmesi ileamacıyla kapsamlı bir mevzuat hazırlanmıştır.Bundan sonraki teşvikler ile ilgili önemli gelişme teşviklerle ilgiliCumhuriyet sonrası 1927 de uygulamaya konan Teşviki Sanayi Kanunudur. İkinciDünya savaşı sonrası hazırlanan kalkınma planları çerçevesinde teşviklerşekillendirilmeye başlamış ve 1963 yılında ilk defa yatırım indirimi uygulamasınabaşlanılmıştır.1978–1979 döneminde yaşana ekonomik krizler ve siyasi ortam sonrası siyasigelişmelerle birlikte teşvik sistemi yapısı ve amaçları tamamıyla gözden geçirilerekyeniden düzenlenmiştir.Günümüze gelindiğinde ise uluslar arası kuruluşlar ve AB ile ilişkilerçevresinde devlet yardımları mevzuat ve uygulamaları düzenlenmekte veuygulanmaktadır.1.3.1.1. Türkiye’de Devlet Yardımları Kavramı Doğuşu ve GelişimiOsmanlı sanayisi ve devlet yardımlarına kısaca giriş yapmak gerekirseTanzimat Dönemindeki tek önemli sanayi kolumuz olan dokumacılıktan bahsetmekleolacaktır. Bu dönemde Osmanlı kumaşları hem içerde satılmakta hem de dışa128 FERİK, s.16.53


satılmaktadır. Ancak Tanzimat ile beraber hem ham madde ihracatındaki artış hemde ithal kumaşların türemesiyle bu sanayi bir yıkıma maruz kalmıştır. Bu süreçteBursa’daki 25000 çalışanlı 1000”e yakın tezgâhtan 1848 sonrasında 75 tanekaldığından bahsetmek gereklidir. Bunun temel nedeni o dönemde uygulananyabancı tüccarların ödediği düşük vergiler ve kendisine tanınan önceliklerle de yerlirakibinden imtiyazlı oluşudur. Yerli sermayenin ve işletmelerin çöküş sürecisonucunda 1915 yılında yapılan sanayi sayımına göre ise memlekette 282 işletmeayakta kalabilmiştir. 129 Yine Aynı yıl Osmanlı’da devletin elinde kalan 22 işletmenin18 ini tekstil tesisleri oluşturmaktaydı. 130 Kalanların çoğunluğu da yabacıların elindebulunmaktadır. Ancak Cumhuriyet dönemine kadar ara ara ve kısıtlı da olsa çeşitliçalışma ve kanunlarla bu sürece dur denilmeye çalışılsa da pek başarılı olunamamışve iyi bir sanayi mirası bırakılmamıştır.Teşvik-i Sanayi kanun-ı muvakkatinin çıkarılmasının temel amacıOsmanlı’da Avrupa sanayileri ile rekabet edebilen büyük ölçeli sanayi kuruluşlarınıkurulmasının sağlanmasıdır. 131 Osmanlı devleti teşvik kanunun çıkarıldığı yıllardaüretim ve ihracatı tarıma dayalıdır. Osmanlı 1914 yılındaki ithalat ve ihracatınabakacak olursak, mamul malın %60 ithal ederken yalnızca %13 mal ihraçetmektedir. 132 Ülke sermayesi sanayi yatırım için henüz yetersiz idi. Bu anlamdateşvik kanunu ülkenin tarımdan sanayiye yönelmesi için oldukça gereklidir.Teşvik- Sanayi kanunu kapsamına en az beş beygir gücü bir enerji ile ham veyarı mamul maddelerin şeklini değiştiren, en az bin liralık bina, araç ve gerece sahip,yılda 750 işgücü miktarında işçi çalıştıran işyerleri girmekteydi. Bu kanun yürürlüğegirdikten sonra Birinci Dünya Savaşı başlamıştır. Osmanlı bu süreçte yaşananserbestlikten yararlanarak kanunda yabancı kuruluşları teşvik kapsamından çıkartmayönünde değişiklik yapmaya fırsat bulmuştur. Yapılan değişiklikle birlikte Osmanlı129 İsmail CEM, Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi, Cem Yayınevi, 4. Baskı, İstanbul, 1970, s.264130 Halis ÖDEL, Denizli’de Tekstil Sanayi ve Geleneksel Tekstil Üretim Merkezleri BuldanBabadağ Tavas-Kızılcabölük, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal BilimlerEnstitüsü, İstanbul, 1999, s.14131 Gündüz ÖKÇÜN, İktisat Tarihi Yazıları, Sermaye Piyasası Yayınları, Yayın no:58, Ankara,1997, s. 98132 Stefanos YERASİMOS, Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye:1. Dünya Savaşından 1971’e, GözlemYayınları, İstanbul, 1976, s. 125854


sanayi kağıt üstünde de olsa batının haksız ve eşit şartlarda olmayan rekabetindenkendini kurtarma fırsatı bulmuştur. 133Bu kanunla getirilen teşvik ve muafiyetlerse kısaca şunlardı; 134• Fabrika kurmak için 5 dönüm arazi bedava verilecekti.• Fabrikaların kurulduğu arazi ve fabrika tesisatı emlak ve temettüvergilerinden ve belediye harç ve resimlerinden muaf tutulacaktı.• Fabrikaların tesisi ve genişletilmesi için gerekli malzeme ülke içindeyeterince üretilinceye kadar gümrük resminden muaf tutulacaktı.• Fabrika kurulurken gerekli malzeme eğer ülke içinden teminedilemiyorsa ithalat gümrük resminden muaftı.• Eğer fabrikalar ihracat yaparlarsa yine gümrük resminden muaftı.• Bununla birlikte devlet kendi ihtiyaçları için mümkün mertebe yerlimamul alımını tercih edecekti.• Bu teşvik ve muafiyetler 15 yıl süresince geçerli olacaktır.Teşviki sanayi kanunu ile sermaye ve girişimci yetersizliği ve birazda geçkalınmışlığın etkisi ile istenen amaca ulaşamasa da özlenen sanayileşmeninbaşlangıcı için kıpırdanmalar gerçekleşmiştir. Kanundan hemen sonra 117 kuruluşteşvikten yaralanmak için başvurmuş, bu kuruluşların 65 tanesi İstanbul civarındaiken Anadolu’ya gidildikçe sayının azaldığı gözlenmektedir. Bu çerçeve de atılanadımlar hükümetin Müslüman-Türk sanayicileri desteklemesi 1908- 1914 yıllarıarasında yerli sermayeli sanayi kuruluşu sayısını ve bu amaçla yatırılan sermeyemiktarını arttırmıştır. 1351.3.1.2. 1980 Öncesi TeşviklerTürkiye Osmanlıdan ihracat, ticari ve sınai altyapı eksiliği sorunu altında4.138 km demiryolu ve İzmir ile İstanbul haricinde dış ticarete elverişli limanı133 Hüseyin ŞAHİN, Türkiye Ekonomisi, Ezgi Kitapevi, Bursa, 2000, s.12134 ŞAHİN, s.13135 ŞAHİN, s. 1455


olmayan bir miras devralmıştır. 136 1923 yılının şubat ve mart aylarında yapılan ve1.İktisat kongresi olarak adlandırılan toplantılarda alınan kararlar çerçevesindeTeşvik-i sanayi kanunun günün koşullarına uygun hale getirilmesi ve 25 yıl süre ileuzatılması kararı alınmıştır. Ve 1927 yılında da o günün gereksinimlerine uygunolarak hazırlanmış yeni teşvik kanunu yürürlüğe girmiştir. 137Günün şartları veekonomik imkânlara göre hazırlanan yeni kanun düzenlemesi ile bedelsiz arazitahsisi, özel şahıstan kamulaştırma yolu ile alınan arazi ve binanın kredi ilegirişimciye verilmesi, devletin öncelikli hizmet vermesi, Sanayi işletmelerininkuruluş dönemlerinde alınması gereken vergi, resim ve harçlardan indirim yapılması,devletçe sağlanan girdi fiyatlarında indirim sağlanması gibi kolaylıklar sağlanmıştır.Fakat 1929 ekonomik bunalımı ve 2. Dünya Savaşı’nın yarattığı olumsuz etkiyürürlükten kaldırıldığı 1942 yılına kadar tam olarak uygulanmasına olanakvermemiştir. Teşviklerin yeterli başarıya ulaşamadığı bu yıllarda devletin ekonomiyedoğrudan müdahaleleri ve bu çerçevede çok sayıda Kamu İktisadi Kuruluşu (KİT)gerçekleşmiştir. 138Sosyalist sistemin 1920’ler de planlamayı kullanması ile birlikte 1929ekonomik bunalımının piyasalar belirli amaçlarla düzenleyici müdahalelerdebulunabileceği görüşünün yaygınlaşması piyasa ekonomilerine uygun planlamayöntemlerinin de gelişmesine teşvik etmiştir. Mustafa Kemal Atatürk 1 Mart 1922günü TBMM’de yaptığı 3. yıl kalkınma planlama toplantısında “Bundan sonrakiiktisat siyasetimizde, tespit etmiş olduğumuz temel esaslara uygun olarakhazırlanacak bir plana göre bakanlar kurulunun harekete geçmesini bekliyoruz“demiştir. Bu anlamda Türkiye’de planlamanın ekonomi politikalarına etkin oluşuCumhuriyet’in ilk yıllarında girdiği söylenebilir. 139Türkiye’de teşvik ve yönlendirmeye yönelik gerçek anlamda çalışmalar planlıdönemde uygulanmaya başlamış ve sanayi ürünü ihracatı teşvik çabalarından ilk kezplanlama döneminden yararlanmak olanağı bulunulmuştur.1960’dan planlı döneme136 Nuray KONDAK, İşletmelerde finansman Sorunları ve Çözüm Yolları, DER Yayınları,İstanbul, 2002, s. 292137 FERİK, s.16138 Tunay KÖKSAL, Avrupa Birliğine Tam Üyelik Sürecinde Türkiye’de Devlet YardımlarıPolitikası ve Türkiye’de Devlet Yardımlarının Hukuki Çerçevesi, Rekabet Dergisi, RekabetKurumu Yayını, sayı:7, Ankara, 2001, s. 6139 DPT, Türkiye’de Demokratik Planlı Kalkınma, Planlama dergisi, DPT”nin 42.Kuruluş YılıÖzel Sayısı, Ankara, 2002, s.156


geçişle birlikte kurumsal yapı kurulmuş, 1962 yılında ilk yıllı plan hazırlanmıştır. Buhazırlanan planlarla beşer yıllık sürelerle birbirini takip eden şekilde hazırlanmıştır.İlk planlama dönemi 1963–1967 dönemini içermektedir ve şu şekilde yatırımlarıharekete geçirici yönlendirici önlemler alınması planlanmıştır. 140• Sanayileşmenin bölgeler arası dengeli kalkınmayı sağlayacak biçimdeyaygınlaşmasını sağlayacak teşvik ve sevk tedbirleri getirilmesi• Üretimi özendirecek sanayi kollarına finansman kaynağı temininin dekolaylıklar sağlanması• Amortisman uygulamasında hızlı yıpranma payı yönteminin seçilereksanayinin gelişiminin hızlandırılması sağlanması• Montaj sanayisinden imalat sanayine geçebilmek için istihsal vergisiuygulamasına geçilmesiİhracata yönelikte şu önlemlerin alınmasından bahsedilebilir;• Sanayi ürünleri ihracatın da bu ürünlerin imalatında kullanılmak üzeredışardan alınan girdilerin gümrük vergilerinin iadesi• Sanayi ürünlerinde ihracatın dış satımda uluslar arası fiyatlarla rekabetedebilmesi için ham madde fiyatlarının uluslar arası fiyatlara uygunluğununsağlanması gibi özendirme ve yönlendirmelerden bahsedilebilir.Planlama dönemin başlangıcından 24 Ocak 1980 karalarının alındığı budönemde korumacılık ve ithal ikameciliği hâkimdir. Ucuz kredi ve girdi sağlanması,vergilemede kolaylıklar, ithalatı zorlaştırıcı gümrük tarife ve yüksek kotalarlasanayinin dış rekabete karşı korunması hedeflenmiştir.Bu dönemde ayrıca yatırımların teşvikine ilişkin yasal düzenlemeleregidilmiş, bu kapsamda 1963 yılında gelir vergisi kanununda yapılan değişiklikleyatırım indirimi konusu teşvik mevzuatına dâhil edilmiştir. Bir sonraki yılda iseihracatta vergi iadesi imkânı veren kanunu ihracatçıya ithalattan alınan vergi veresimlerin taksitlendirilmesine olanak sağlayan kanunun çıkarılması izlemiştir.140 KURAL; KARAKEÇİLİ ve SAKIZOĞLU, s. 9557


Bununla birlikte sanayi için gerekli orta ve uzun vadeli finansman ihtiyacınıkarşılamaya yönelik Sınaî Yatırım ve Kalkınma Bankası kurulmuştur.Bu süreçte yatırım indirimi oranı ve kapsamı bölgesel ve sektörel anlamdagenişletilmiş, gümrük vergisi muafiyeti, ihracatta vergi iadesi ile sanayi bölgelerikurulması için arazi istimlâk uygulaması başlatılmıştır.1969 yılında ise “TeşvikBelgesi” uygulamasına geçilmiştir. 141Planlı dönemde genel yatırım politikası yerli sanayi dış pazarın yıkıcırekabetinden koruma ve ithal ikamesi politikasına dayandırılmıştır. Bu dönemintemel özelliği ekonomi planlı ekonomi politikaları tarımsal üretimin ağırlığınınsanayi üretimine geçiş çabalarının yoğunlaşmasıdır. Bu anlamda yapılan uygulamalarsanayinin dış rekabete karşı korunması ya da kayrılması, ucuz mali kaynak veüretim faktörü imkânı ve vergi kolaylıkları yanında ithalata uygulanan kota veyüksek tarifeler şeklinde olmuştur. Kaydedilen gelişmeler için temel hedef küçük vedağınık halde bulunan sanayi kuruluşlarının ölçek ve dışsal ekonomilerdenyaralanması ve ithal ikamesi politikaları aracılığı ile büyük kuruluşlar halinegetirilmesi olmuştur. Bu aşamada teşvik politikaları ile özendirme ve yönlendirmeçalışmalarının tek elden ve bir plan çerçevesinde yürütülmesi konusunda bir görüşbirliğine varıldığı söylenebilir. 1421.3.1.3. 1980 Sonrası TeşviklerTürkiye’de yaşanan ekonomik dar boğaz ve istikrarsızlıktan çıkma için yeterliolmayan 1978–79 istikrar programlarını Türkiye’de daha önce uygulananlardaolmayan bazı özelliklere sahip, ekonomik ve kurumsal yapıda ve gelenekselsanayileşme stratejisinde değişikler getiren program takip etmiştir. Bu programıntemel felsefesi ekonomide devlet müdahalesini en aza indirerek piyasa ekonomisineişlerlik kazandırmaktır. Bu programla alınan tedbirlerle dış ticaretinserbestleştirilmesine yönelik adımlar atılmakta, yabancı sermaye yatırımlarını teşvikedilmesi amacına yönelmekte idi. Dış ekonomik ilişkilerin serbestleştirilmesineyönelik en önemli tedbir döviz alım satımının serbestleştirilmesi ve döviz piyasası141 KÖKSAL, s. 7142 Atilla M. YARDIMCI, Avrupa Birliği Yatırım Teşvikleri Sistemi ve Türkiye’deki DurumSemineri, İstanbul ticaret Odası, yayın no:2005–6,İstanbul,2005, s.2258


önündeki engellerle yasakların kaldırılmasıdır. 143 Bu kapsamda ihracatı dadestekleyen “Türk Parasının Değerini Koruma Mevzuatı” liberalleştirilmiş ve TLdevalüe edilerek ihracat politikasını destekler hale getirilmiştir.1980 yılından itibaren ihracata yönelik kalkınma stratejisinin belirginlikkazanması ile birlikte yeni teşvik unsurlarında sisteme dâhil edilmiştir. Türkiye’deuygulanan para, kredi ve kur politikaları ile birlikte ithalat mevzuatında köklüdeğişikliklere gidilerek ithal ikamesine dayalı sanayileşme stratejisinin uygulamadankaldırılmıştır. Ancak yaşanan köklü değişimle birlikte ihracata dayalı sanayileşmestratejisinin teşvik ve kabul edilmiştir. Türkiye’de oranı ve miktarı belirli dönemlerdeoynamalar olması ile birlikte kaynak kullanımı destekleme pirimi, Kaynak fonudestekleme fonu kaynaklı kredi, fon kaynaklı kredi, faiz farkı iadesi uygulaması,TCMB reeskont kredisi, bankaların taahhütleri karşılığın da bulundurmak zorundaoldukları disponibilite ve mevduat munzam karşılık oranlarının faklılaştırılması,katma değer vergisi desteği, finansman fonu uygulaması ve enerji desteği gibi çeşitliaraçlar teşvik uygulamalarına ilave olarak teşvik politikaları çerçevesindekullanılmıştır. 1441984 ve 1989 yılları için hazırlanan kalkınma planında ihracat odaklıbüyümenin ve refah artışının sürdürülmesi hedeflendiği görülmektedir. Bu plandaTeşvik Politikasının amacı, müteşebbislerin tercihlerini plan hedefleri doğrultusundayönlendirmektir diye belirtilmektedir. Bu çerçeve de 1980 sonrası teşvikpolitikasındaki değişim planda şu biçimde ön görülmektedir. 145• İhracatın teşvikinde ana gaye ihracat hacminin artırılması; artışınsüreklilik kazanması, ihraç ürünlerinin çeşitlenmesi ve toplam içinde özellikle sınaîürünlerin payının artırılmasıdır.• Haberleşme araçlarının ihracatçılara öncelikle sağlanması konusundayapılacak düzenlemelere paralel olarak bu konuda alt yapının finansmanı teşvikedilecektir.143 ŞAHİN, s. 184144 KÖKSAL, s. 8145 DPT, 5. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Yayın no:1974, < http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan5.pdf>(6.2.2007)59


• Teşvik mevzuatı tek yasada toplanarak, birbirini tamamlayan vedeğişen iç ve dış piyasa şartlarına uyum sağlayabilecek esneklikte bir yatırım veihracatı teşvik sistemi geliştirilecektir.• Teşvik ve yönlendirme araçları, yatırımın konusuna, kapasitesine,teknolojisine, istihdam ve ödemeler dengesine katkısı ile yer seçimine göre etkiliölçülerde farklılaştırılmış olarak ve selektif biçimde kullanılacaktır. Bu çerçevedeyatırımların yurt düzeyinde dengeli dağılımını yönlendirmek amacı ile, teşviktedbirlerinin yörelere göre uygulanmasında farklılaştırmaya devam edilecek; yurtdışında çalışan vatandaşlarımızın yapacakları yatırımlar ile kalkınmada öncelikliyörelerde ve organize sanayi bölgelerinde yapılacak yatırımlara ve ihracata dönükyatırımlara ilave teşvikler sağlanacaktır.• Yurt dışı müteahhitlik ve mühendislik hizmetleri ve taşımacılıkyoluyla sağlanan döviz gelirlerini artırmak için mevcut teşvik araçlarınınuygulanmasına devam edilecektir, özellikle deniz taşımacılığı ve gemi inşa sanayi,enerji ve tarıma dayalı bütünleşmiş yatırımlar ve toplu konut yatırımları için ilaveteşvik tedbirleri uygulanacaktır.Öncelikle dayanıklı tüketim ve yatırım mallarının dışarıda pazarlanmasında,satış sonrası bakım hizmetlerinin devamlılığını temin etmek üzere depolama, büro,acentelik, bayilik ve temsilcilik kurulması yolunda Devletçe gerekli her türlü desteksağlanacaktır.İlk teşvik uygulamaları sanayi ve ticaret bakanlığı tarafındanyürütülmekteydi. 1967 yılında Başbakanlığa bağlı olarak kurulan “yatırımları veihracatı geliştirme” ile “Teşvik Bürosu” ve 1970 yılından sonrada “Devlet PlanlamaTeşkilatı Teşvik ve Uygulama Dairesi” çalışmaları yürütmüştür. Bu daire 1971yılında sanayi ve ticaret bakanlığına devredilmiş 1980 yılından itibaren de tekrarDPT ye devredilmiştir. 1991 yılında ise tekrar hazine ve dış ticaret müsteşarlığınabağlanmıştır. 146 Ancak Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının iki ayrı müsteşarlıkhaline getirilmesi sonucu Teşvik Uygulamaları Genel Müdürlüğü ile YabancıSermaye Genel Müdürlüğü, Hazine Müsteşarlığına ihracat teşviklerini veren İhracatGenel Müdürlüğü ve Serbest Bölgeler Genel Müdürlülüğü ise Dış Ticaret146 YARDIMCI, s.2360


Müsteşarlığına bağlanmıştır. Bu tarihten günümüze de bu müsteşarlıklar teşvikuygulamalarını yürütmektedir.İhracatı finansmanda yaşanan sorunları gidermek ve etkinliğini artırmak için1988 yılının başlarında Devlet Yatırım Bankası, Türk Eximbank şeklinde tekraryeniden şekillendirilmiş ve 1989 yılında tekrar faaliyete geçirilmiştir. Banka yapılanbu düzenleme ile ihracat kredisi, ihracat kredi sigortası ve garanti sigortasınınTürkiye’de uygulanması ile görevlendirilmiştir. 147 Türk Eximbank’ın temel amacıihracatın geliştirilmesi, ihraç edilen mal ve hizmetlerin çeşitlendirilmesi, ihraçmallarına yeni pazarlar kazandırılmasıdır. Bu anlamda ihracatın kurumsallaşmış tekasli teşvik unsuru Türk Eximbank’tır denilebilir. 148Devletin bütçeden kısıtlı yatırımları teşvik maksadı ile ayırdığı payın yetersizkalmasındaki en önemli neden kamu da ortaya çıkan kaynak sıkıntısıdır. 1990”dansonra artan bu kaynak sıkıntısı teşvik uygulamalarında da değişime gidilmesinigerekli kılmıştır. 1991 yılında “kaynak kullanımı destekleme” uygulaması kaldırılmışve yerine hem yöresel hem de hem de sektörel tercihler sonucu ortaya çıkanyatırımın %60 kadar %10 faizli “fon kaynaklı kredi” kullandırılmayabaşlanmıştır.1995 yılında uygulanmaya başlanan 94/6411 sayılı karardan sonra 1995yılından itibaren yatırım dönemi kredi sistemleri uygulamadan kaldırılmıştır. Bununyerine 2000 yılının sonuna kadar devam edecek 1998 yılında yayımlanan 98/10755kararla yatırımlara yönelik “genel destek sisteminin” uygulanmasına geçilmiştir. Busistem yatırım dönemi kredi sistemi ile çeşitli eşleştirmeler sonucu birbirinebenzeyen fakat uygulamada daha basit olan bir yapıdır. 2004 yılına gelinceye kadar2000 ve 2001 yıllarında çıkan yatırımlarda devlet yardımları ve yatırımları teşvikfonu hakkında karar/kararın uygulanmasına yönelik tebliğ hükümleri çerçevesindedevam edilmiştir. 149Doğal afetlerde zarar gören işletmelere yönelik onların zararlarını tazmin vetekrar işletmeye geçebilmeleri içinde teşvik verilmiştir. Bu kapsamda 1999 yılındayaşanan ve özellikle gelişmiş sanayinin bulunduğu bölge olan deprem felaketinden147 FERİK, s.13148 İHRACAT, EXİMBANK İhracatçının Önünü Açıyor, Sayı:17, Ocak 2005, s. 8149 Turan SERDENGEÇTİ, Genel Yatırım ve KOBİ Teşvik Mevzuatı İle Uygulamaları, Hazine veDış Ticaret Müsteşarlığı: Teşvik ve Uygulamaları Genel Müdürlüğü, Ankara, 1993, s. 761


etkilenen işletmelere yönelik ayını yıl “Tabi afetten zarar gören yatırımlarınekonomiye kazandırılması hakkında karar” 150 çıkarılmıştır.Türkiye’de yarım kalmış yatırımların tamamlanması ve tekrar istihdamartışının sağlanabilmesi için teşvikler verilmiştir. 2000 yılında yarım kalmış işletmesermayesi yetersizliği nedeniyle işletmeye geçememiş veya kısmen işletmeye geçmişyatırımların ekonomiye kazandırılmasına dair karar çıkarılmıştır. 151 Bu teşviklerkapsamında Güneydoğu Anadolu’da 26 ile verilen teşviklerle acilen bitirilmesigereken yarım kalmış yatırımların tamamlanması amaçlanmıştır.2002 yılında çıkarılan Endüstri Bölgeleri Kanunu ile endüstri bölgelerininkuruluşu ile bu bölgelere yatırım yapacak firmalara yönelik yeni düzenlemelergetirilmiştir. Çıkarılan bu kanunla amaçlanan yatırımları teşvik etmenin yanında yurtdışında çalışan Türk işçilerinin tasarruflarını Türkiye’de yatırıma yönlendirmek vebu amaç doğrultusunda yabancı sermaye girişini arttırılmasını sağlamak üzereendüstri bölgelerinin kurulmasını ve bu bölgelerde gerçekleştirecek yatırımlarınişletme esaslarının belirlenmesidir. 1521.3.1.4. 5084 Sayılı Kanun ve Güncel Ekonomik EtkileriYatırım planları yapılırken sektörel çerçevenin çizilmemesi sonucu bölgelerarasındaki farklılıklar oluşturmaktadır. Bölgeler arasındaki en önemli göze çarpansorun ise aynı coğrafyada birbirine yakın iller arasındaki gelişmişlik düzeylerindegerçekleşen yakınsamanın olmamasıdır. Buna bir örnek vermek gerekirse ele alınangelişişmiş bir ilde dış ticaret hacmi yüksek ve kalkınma yolunda güçlü projelerüretirken komşu ilde ise işsizliğin Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu ve ulusalkapsamı oluşturacak yatırım gücünün ülke genelinde oluşturduğu çerçeve dışındakaldığı söylenebilir. 153 İşte bu bölgesel kalkınmışlık sorunlarını ortadan kaldırmakamacı ile 2004 yılının ortalarında mevcut teşvik yasası yeniden düzenlenerekTürkiye’nin yarısından fazlasını kapsayacak yeni bir teşvik yasası hazırlanmıştır.150 24.12.1999 tarih ve 23916 Sayılı Resmi Gazete’de Yayınlanmıştır.151 25.12.2000 tarih ve 24271 Sayılı Resmi Gazete’de Yayınlanmıştır.152 SERDENGEÇTİ, s. 9153 Anıl DEMİR, Teşvik Yasası ve Batı Anadolu, Ekonometri Dergisi, yıl:2, Sayı:10, Mart-Nisan2005, s. 5862


Bakanlar kurulunun yürütmekle yetkili olduğu 5084’nolu kanunun amacıkanun maddesinde; bazı illerde vergi ve sigorta primi teşvikleri uygulamak, enerjidesteği sağlamak ve yatırımlara bedelsiz arsa ve arazi temin etmek suretiyleyatırımları ve istihdam imkânlarını artırmaktır diye belirtilmiştir. 154 Kanundayaralanabilecekler ise şu şekilde kapsama alınmıştır.a) Vergi ve sigorta primi teşvikleri ile enerji desteği açısından Devletİstatistik Enstitüsü Başkanlığınca 2001 yılı için belirlenen fert başına gayri safi yurtiçi hâsıla tutarı, 1500 ABD Doları veya daha az olan iller ile bu iller dışında kalan veDevlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca 2003 yılı için belirlenen sosyo-ekonomikgelişmişlik sıralamasına göre endeks değeri eksi olan illeri,b) Bedelsiz arsa ve arazi temini açısından (a) bendindeki iller ile kalkınmadaöncelikli yöreler kapsamındaki diğer illeri, kapsar.Kanunla getirilen teşviklerden bahsedecek olursakGelir vergisi stopajı teşviki: Yaralanacak işletmelerde gelire ve kurumlarmükelleflerine en az 30 işçi çalıştırmaları koşuluyla işyerinde çalıştırdıkları işçilerin,ücretleri üzerinden hesaplanan gelir vergisinin; organize sanayi veya endüstribölgelerinde kurulu iş yerleri için tamamı, diğer yerlerdeki iş yerleri için yüzdesekseni, verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden terkinedilir.Sigorta primi işveren hissesi teşviki: Yine aynı en az 30 işçi çalıştıranişletmelerin yerlerinde çalıştırdıkları işçilerin, 1.4.2005 tarihinden önce işe başlamışolan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, 1.1.2005 tarihinden önce ilgili idareyevermiş oldukları en son aylık prim ve hizmet belgelerindeki işçi sayısını en az yüzdeyirmi oranında artırmaları ve çalıştırılan toplam işçi sayısının asgari otuz kişiyeulaşması halinde, bu iş yerlerinde çalıştırılan toplam işçi sayısını geçmemek üzere,artırdıkları işçi sayısı ile mevcut işçilerden artırdıkları işçi sayısının iki katı kadarişçinin,154 6.2.2004 tarih ve 25365 Sayılı Resmi Gazete’de Yayınlanmıştır63


Prime esas kazançları üzerinden hesaplanan sigorta primlerinin işverenhissesinin; organize sanayi veya endüstri bölgelerinde kurulu iş yerleri için tamamı,diğer yerlerdeki iş yerleri için yüzde sekseni Hazinece karşılanır.Bedelsiz yatırım yeri tahsisi: En az otuz kişilik istihdam öngören yatırımlaragirişen gerçek veya tüzel kişilere; Hazineye, katma bütçeli kuruluşlara, belediyelereveya il özel idarelerine ait arazi veya arsaların mülkiyeti bedelsiz olarakdevredilebilir. Üzerinde henüz faaliyete geçmemiş yatırım bulunan arazi veya arsalarda bu kapsamda değerlendirilir. Ancak organize sanayi veya endüstri bölgelerindeyer alabilecek yatırımlar için bu bölgelerde tahsis edilecek boş parsel bulunmamasışartı aranır.Enerji desteği: 1.4.2005 tarihinden itibaren faaliyete geçen, fiilen ve sürekliolarak; hayvancılık (su ürünleri yetiştiriciliği ve tavukçuluk dâhil), seracılık,sertifikalı tohumculuk ve soğuk hava deposu yatırımlarında asgari on; imalât sanayi,madencilik, turizm konaklama tesisi, eğitim veya sağlık alanlarında ise asgari otuzişçi çalıştıran işletmelerin, elektrik enerjisi giderlerinin yüzde yirmisi Hazinecekarşılanır. Bu orana asgari sayıdan sonraki her bir işçi için 0,5 puan eklenir.Hazinece karşılanacak oran, organize sanayi veya endüstri bölgelerinde faaliyettebulunan işletmeler için yüzde elliyi, diğer alanlarda faaliyette bulunan işletmeler içinyüzde kırkı geçemez.Kanun çıktıktan sonra çokça tartışılan içeriği, ilk önce 36 ili kapsamakta ikenyapılan değişiklikle 5350 sayılı kanun 155 ile 49 ile çıkarılmıştır. Aynı zaman da yenikanunla teşvik kapsamında enerji yardımından yararlanmak için 10 işçi yeterli iken30 işçiye çıkarılması gibi değişikliklerde yapılmıştır. 156Çıkarılan teşvik yasası bazı gelişmiş illere yakın teşvik kapsamındaki illeringelişmiş illerin yatırımlarını çekeceği görüşü hâkimdir. Bunun yanında teşvikkapsamın 1500 dolar gibi bir sınırla ayrılmasının gelişmişlik düzeyi birbirine çok155 18.5.2005 tarih ve 25819 Sayılı Resmi Gazete’de Yayınlanmıştır.156 Gap Bölgesi’nde yatırımlarda devlet yardımları(6.2.2007)64


yakın olan komşu illerden birinin teşvikten yaralanabilmesi, diğerinin yaralanmamasıtoplumsal bütünlüğü etkileyeceği iddia edilmektedir. 157Son teşvik yasasından sonra yaşanan gelişmelerden de çıkartılacağı gibi bazıteşvik kapsamındaki iller teşvikler sonucu oluşan yatırım rüzgârından diğerlerindendaha fazla yararlanmaktadır. Batı Anadolu da yer alan bazı iller işsizlik ve milligelirden aldıkları pay güney doğuda bir ili aratmazken, kendi içinde sahip olduğualtyapısı, hazır organize sanayi bölgeleri, kullanıma hazır enerji kaynakları, deniz vehava ulaşımı imkânlarına sahip olma yeteneği gibi avantajlarını teşviklerle ön planaçıkarabilmiştir. 158 Bu doğrultuda geçmişe oranla olağanüstü yatırım çekebilmişlerdir.5084 sayılı kanunun kapsamlı illerin en batısında yer alan Uşak sağlananteşviklerden en fazla yararlanan ve olumlu ekonomik etkilerini gören bir şehirdir.Uşakta mevcut baskın sektörler dericilik, tekstil ve halıcılıktır. Mevcut ekonomikpotansiyelini arttırmak için son yıllarda kurulu tesisler ilave makine parkı ilegeliştirilirken yeni ve modern tesislerde kurulmaktadır. Uşakta hem yeni kurulanhem de mevuta ek olarak yapılan tesislerin büyük çoğunluğu teşvik belgelidir.Mevcut sanayi geçmişi, kalifiye elemanları coğrafi konumu ve yatırımları cazip halegetiren teşvik kanunu ile uşak bir anda yatırımcılar için cazip bir kent olmuştur.Kanunun yürürlüğe girdiği ilk yılda Uşak’a yaklaşık 220 kişi veya kuruluş yatırımolanakları hakkında bilgi aldı. Bunlardan 52 firmaya arsa tahsisi yapılmış, 9 firmaüretime geçmiş, 18 firma da yatırıma başlamıştır. Bu çerçevede Uşak ta teşvikkanunu sigortasız çalışanların kayıt altına alınması ve yeni işe başlayanlarla birlikte 4550 kişiye istihdam olanağına fırsat vermiştir. 1591.3.2. Türkiye’de Devlet Yardımlarının ÇerçevesiTürkiye’de teşviklerin genel amacı kısaca bölgeler arası dengesizliklerigidermek, istihdam yaratmak ve uluslar arası rekabeti artırmak olarak basiteindirilebilinirse de teşvikler ülkemizde sanayileşme kalkınma ve refah artışınısağlayabilmek için temel enstrman olarak kullanılmıştır.157 EKONOMİK VİZYON, Teşvik Yasası İzmir’i Nasıl Etkileyecek, İzmir Ticaret Odası Yayını,Yıl:75, Sayı:70, 2005158 DEMİR, s. 58159 PLATFORM, Teşvik Rüzgârı Uşak’ı Uçuruyor, yıl:1, sayı:5, Şubat 2005, s. 5265


Türkiye’de teşvik uygulamalarını, teşvik politikaları uygulamalarında birbütünsellik sağlanmamasından dolayı çok farklı şekillerde sınıflandırmakmümkündür. Fakat 1980 sonrası Türkiye’de kalkınma stratejisi olarak tabenimsenmiş ihracatın arttırılması yoluyla kalkınma stratejisi çerçevesindegeliştirilen ihracat yardımları ile yatırımlara verilen yardımları esas almak yoluylaTürk Teşvik Sisteminin iki başlık altında incelemek doğru olacaktır. 1601.3.2.1. Yatırımlara YönelikTürkiye’de yatırımları arttırma yönelik başta hazine müsteşarlığı olmak üzereçeşitli kuruluşlarca ve ilgili kanun, yönetmelik ve tüzükler yoluyla kalkınmaplanlarında belirlenen çerçeve dâhilinde yatırımlar yönelik teşvikleruygulanmaktadır.Yatırımlara yönelik teşvikleri çok çeşitli ayrım ve kıstaslar belirlenmesinerağmen önce veriliş amaçlarına uygun olarak yatırımlara yönelik, KOBİ’lere yönelik,bölgesel farklılıklara yönelik devlet, ar-ge yardımları, çevre yardımları, garantilerolarak ayrılmaktadır.1.3.2.1.1. Yatırımlara Yönelik Devlet YardımlarıHazine müsteşarlığınca verilen yatırımlara yönelik devlet yardımlarının temelamacı Kanun Hükmünde Kararnamede (KKK) de belirtildiği gibi Kalkınma Planlarıve Yıllık Programlarda öngörülen hedefler ile Avrupa Birliği normları ve uluslararası anlaşmalara uygun çerçevesinde ele alınır. Devlet yardımları ile makro anlamda tasarrufları katma değeri yüksek, ileri ve uygun teknolojileri kullanan yatırımlarayönlendirmek, istihdam yaratmak, yatırım eğiliminin devamlılığını ve sürdürülebilirkalkınmayı sağlamak, bölgeler arası dengesizliklerin giderilmesini temin etmekistenmektedir. Aynı zaman da istenen küçük ve orta ölçekli işletmelerin uluslar arasıdüzeyde rekabet edebilmelerini; yatırım, üretim, kalite ve standartlarını artırmalarınıve istihdam yaratmalarını sağlamaktır. Buna paralel Çevre korumaya yönelikyatırımlar, ileri teknoloji gerektiren yatırımlar ile bu yatırımlara ilişkin araştırma vegeliştirme faaliyetlerini desteklenmektedir. 161160 FERİK, s.12.161 06.10.2006 tarih ve 26311 Sayılı Resmi Gazete66


TCMM nezlindeki yatırım teşvik fonu gider hesabından mali yıl bütçesindeayrılan ödenek doğrultusunda yatırımlar teşvik edilir. KOBİ’lerin teşvikini ise TeşvikFonu adına Halkbank’ta açılacak tali hesaplar ile gelir-gider hesabı ile sağlanır. 162Yatırımlara sağlanacak destek unsurları ve bunlardan yaralanacak yatırımlarise şöyledir. 163• Gümrük vergisi ve toplu konut fonu istisnası• Yatırım indirimi• İthalde katma değer vergisi ertelemesi• Yerli makine ve teçhizata katma değer vergisi desteği• Vergi resim ve harç istisnası• Enerji desteği• Arsa tahsisi• Fondan kredi tahsisi• Faiz desteğiBu teşviklerden yatırım teşvik belgesi ve KOBİ teşvik sahipleri yararlanabilir.Yatırım Teşvik tedbirleri sağladıkları avantajlar ve nitelikleri bakımından şusınıflandırmaya ayrılabilirler. 164Vergisel Avantajlar: Bu yatırım ve daha sonraki aşamalarda ödenecekvergilerin (gümrük vergisi muafiyeti, emlak vergisi muafiyeti, çeşitli vergi, resim,harç istisnası, yatırım indirim istisnası v.b.) alınmaması şeklinde olmaktadır.Ekonomik Avantajlar: Bunlar ile yatırım ve işletme faaliyetlerini dahaekonomik ve karlı kılan düşük faizli kredi sağlanması gibi desteklerdir.Parasal Katkılar: Yapılan yatırım ve alınan makineler için devletin nakitödemeleridir. Dâhilden tedarik edilen yatırım malları üzerinden ödenen teşvik162 Hasan YALÇIN, Yatırım İndirimi, Kılavuz Yayınevi, İstanbul, 1999, s. 18163 YALÇIN, s. 18–19164 Erdoğan KARAKOYUNLU, Türkiye’de Yatırım ve İhracat Teşvikleri, Yabancı SermayeKoordinasyon Derneği (YASED) Yayını, Yayın No:28, İstanbul, 1987, s. 767


primleri, kaynak kullanımını destekleme pirimi parasal desteklere örnekgösterilebilinir.Belirli İmkânların Sağlanması: Yatırımcıya işin özelliğine göre döviz tahsisi,kullanılmış tesis ithaline imkan tanınması gibi bazı imkan ve özelliklerinsağlanmasıdır.Diğer İmkânlar: Bahsedilen teşvik ve desteklerin dışında kalan çeşitliözelliklere sahip tanımlanabilecek teşvikler gösterilebilinir.1.3.2.1.2. KOBİ’lere Yönelik Devlet YardımlarıGelişmiş ülke ekonomilerinde olduğu gibi Türkiye’de de küçük ve ortabüyüklükteki işletmelerin ekonomideki yeri ve önemi artan bir önemi vardır. 165KOBİ’lerin ekonomiye olan katkılılarını arttırmaya yönelik devlet yardımlarınıKüçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı(KOSGEB) tarafından verilen destekler ve Türkiye Halk Bankası ve TürkiyeKalkınma Bankası tarafından kullandırılan KOBİ sanayi kredileri oluşturmaktadır.Küçük ve orta ölçekli işletmelerin can damarı olarak kabul edilen 166KOSGEB, temel hedefi katma değer üreten, teknolojik gelişmeleri takip eden,rekabet gücü yüksek ve uluslar arası pazarlara açılabilen KOBİ’ler oluşturmaktır. 167Bu amaçla 1990 yılında kurulan sanayi ve ticaret bakanlığı ile ilgili bir kamukuruluşu olup tüzel kişiliğe haiz ve bütün işlemlerinde özel hukuk hükümlerinetabidir. 168KOSGEB özellikle sanayinin yoğunlaştığı bütün illerde merkez müdürlükleriaracığı ile imalatçı olan sanayi işletmelerine destek sağlamaktadır. 169 Bu kapsamdaKOBİ’lere 22 ayrı konuda destek vermek amacı ile 2003’te bir tarama çalışması165 İGEME, Uluslar Arası Pazarlara Açılmada Küçük ve Orta Büyüklükteki İletmelerin Rolü,İhracatı Geliştirme Merkezi Yayını, Yıl:8, Sayı:26, Ocak Nisan 2004, s. 106166 ESNAF & SANATKÂR, KOSGEB Kaynaklarının Kesilmesi Esnaf Kuruluşlarının TepkisineNeden Oldu, sayı:138, Nisan 2005, s. 20167 SANAYİCİNİN SESİ, KOSGEB destekleri, KOSGEB İletişim Dergisi, Yıl:4, Sayı:16, Eylül-Ekim 2005, s. 6168 3624 Sayılı Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı KurulmasıHakkında Kanun169 EUROBİRLİK, KOSGEB’in Amacı KOBİ’leri Uluslar Arası Rekabete Hazırlamak, İstanbulEsnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Dergisi, Sayı:7 Haziran 2005, s.1268


yapan kuruluş bu çalışma sonucu oluşan envanterle stratejik yol haritasını hazırlayıpKOSGEB e sunan bütün işletmelere destek vermeyi planlamaktadır. 170Türkiye’deki şirketlerin %95i KOBİ kapsamına girmektedir. KOBİ’leristihdamın %67 sini karşılamakla birlikte buna rağmen KOBİ’lerin ihracattaki payısadece %8–10 kadardır. 171 KOBİ’lerin teşvik kapsamda KOSGEB’cedesteklenmesinin ayrı bir önem vardır. Bu anlamda KOSGEB’ce KOBİ’lere verilendestekler kısaca şu başlıklar altında toplanabilir. 172• Özelleştirme Sosyal Destek Projesi• Finansman Fon ya da ve/ veya Sermaye Yönetimi Desteği• Patent, Faydalı Model, Endüstriyel Tasarım Desteği• Ortak Kullanım Amaçlı Makine Teçhizat Desteği• Yerel Ekonomik Araştırma Desteği• Nitelikli Eleman İstihdamı Desteği• Altyapı ve Üst Yapı Proje Desteği• Yabancı Danışman Desteği Programı• Bilgi Ağları ve E- İş Desteği• Teknoloji Araştırma Ve Geliştirme Desteği• Bilgisayar Yazılımı Desteği• Yurtdışı Pazar Araştırma Desteği• İhracat Amaçlı Yurtdışı İş Gezisi Katılım Desteği• Milli Katılım Dışındaki Yurt Dışı Fuarlara Katılım Desteği• İhracata Yönlendirme Desteği• Marka Oluşturma ve Tanıtım Desteği170 EKONOMİK VİZYON, KOSGEB’den KOBİ’lere Sıfır Faizli Kredi, İzmir Ticaret OdasıYayını, Yıl:75, Sayı:71, 2005, s. 12171 PANORAMA, KOBİ’ler Mercek Altında, Türkiye Genç İşadamları Yayını, Ocak 2005, s. 50172 KOSGEB Desteklerimiz, < http://www.kosgeb.gov.tr/Destekler/>(08.02.2007)69


• İş Geliştirme Merkezi Desteği• Yeni Girişimci Desteği• CE İşaretlemesine İlişkin Test Ve Genel Test Desteği• Genel Eğitim Programları Ve Desteği1988 yılında Türkiye ekonomisinde yaşanan gelişmeler dâhilinde sanayibakanlığına bağlı olarak kurulan bankanın Avrupa’daki KOBİ tanımına göre ağırlıklıkredilendirdiği işletmelerin %95 i KOBİ’lerdir. Ayrıca bu banka KOBİ’lere bölgeselgelişmeye yönelik veya şirket bazın da, kurumsal temelde, fizibilite çalışmaları,şirket değerlemeleri, teknik yardım hizmetleri, uzman incelemesi çalışmaları gibihizmetleri sunmaktadır. 1731.3.2.1.3. Bölgesel Farklılıklara Yönelik Devlet YardımlarıYatırımlarda devlet yardımlarını oluşturan teşvik politikalarınıdüzenlenmesine yönelik teşvik politikalarının en önemli amaçlarından birisi gelişmişbölgelerle az gelişmiş bölgeler arasındaki farkı azaltmak ve ekonomik ve sosyalaçıdan geri kalmış bölgeleri bu kapsamda teşvik uygulamaları sayesindegeliştirmektir. 174Devlet yardım mevzuatımıza göre yatırım yerine göre normal yöre,kalkınmada öncelikli yöre, gelişmiş yöre, serbest bölge, organize sanayi bölgesi, gibiayrıma gidilmiş bunun yanında kalkınmada öncelikli yörelerde ikiye ayrılarak birinciderecede kalkınmada öncelikli yöreler ve ikinci derecede kalkınmada öncelikliyöreler ile ayrı bir sınıflandırmaya gidilmiştir. Bu çerçevede devlet yardımları herbir ayrım dâhilinde farklı uygulama söz konusu olmaktadır. 175Bölgesel gelişmeye yönelik yatırımlar yerli yatırımcılar için hazinemüsteşarlığı teşvik ve uygulama genel müdürlüğü ile yabacı sermayeli yatırımcılariçin aynı müsteşarlığın yabancı sermaye genel müdürlüğünce desteklersağlanmaktadır.173 Mustafa TOY, KOBİ Teşvik Belgeli Yatırımlar, KOBİlere Yönelik Destekler içinde, İTO Yayını.2005 / 24, İstanbul 2005, s. 39174 AYDOĞUŞ, s. 128175 EKER, s. 189–19070


Bu kapsamda bölgesel gelişmişlik farklarını giderebilmek ve kalkınmadaöncelikli yörelerde yatırımların yapılmasını uygun biçime getirilebilmesi noktasındaişletmelerin üretim maliyetlerini giderilmesi yönünde destek verilmiştir. Bu amaçdoğrultusunda ilgili mevzuatta belirlenen esas ve usuller dâhilinde geri kalmış ilereyatırım teşvik belgesi sahip yatırımların 3 işletme döneminde elektrik enerjisitüketimlerine indirim uygulaması yapılmaktadır. 176 Ayrıca olağanüstü hal vekalkınmada öncelikli yörelerde 4325 nolu kanuna istinaden 177 yayınlanan yönetmelikçerçevesinde bedelsiz yatırım yeri tahsisi yapılmaktadır. Son olarak ta bölgeler arasıdengesizlikleri gidermeyi sağlamak ve özellikle kalkınmada öncelikli yörelerdekiistihdamı artırmak amacı ile destekler sağlanmıştır.İstihdam ile ilgili olarak yapılan en son uygulama ile birlikte kişi başına geliri1500 doların altındaki illerde yatırımları ve istihdamı teşvik etmeye yönelik 5084sayılı kanun, reel sektörün ve bu kapsama giren yörelerin gelişimi açısındanönemlidir. 178 Bu kanun çerçevesinde istihdamı artırmak için çalışanların pirime esaskazançlardan hesaplanan primlerinin işveren hissesinin organize sanayi ve endüstribölgelerinde kurulu işletmeler için tamamı diğer yerler için %80’i Hazinecekarşılanarak teşvik yapılmaktadır. 1791.3.2.1.4. Ar-GE YardımlarıYatırımlarda devlet yardımları hakkındaki karar dâhilinde değerlendirilen argeyardımları TÜBİTAK’ın görüşü alınarak Hazine Müsteşarlığı’nca HazineMüsteşarlığı Yatırmalarda Devlet Yardımları Programları kapsamı esasları dâhilindeçeşitli kurumlarca destekler sağlanmaktadır.• KOSGEB Destekleri: Bilimsel teknolojik yenilik ve ekonomik değertaşıyan fikir veya buluşları üretime dönüştürecek işletmelerin kurulmasınıgeliştirilmesini ve desteklenmesini amaçlayarak KOSGEB; üniversite ve sanayi176DPT, Yatırımlarda Devlet Yardımlarını Mevzuatı, Teşvik Uygulamaları Genel Müdürlüğü,DPT Basımevi, Ankara, 2001. s.101177 YALÇIN, s. 25178 İSO, İstihdam Stratejileri ve Türkiye İçin Bir Model Önerisi, İstanbul Sanayi Odası Yayını,Yayın No:2006/8, İstanbul, 2006, s. 140179 KAMU-İŞ, Yatırımları ve İstihdamı Teşviki İle Bazı Kanunlarda Değişiklik YapılmasıHakkında Kanunla İlgili Sosyal Sigortalar Kurumunun 16–314 Sayılı Ek Genelgesi İle MaliyeBakanlığının Yatırımların ve İstihdamın Teşviki Genel Tebliği Hakkında Bilgi, İş Hukuku veİktisat Dergisi Bilgi Bülteni, Nisan 2004, s. 571


odaları işbirliği çevresinde teknoloji geliştirme merkezleri aracılığı iledesteklemektedir. Bu çerçevede 25 000 USD geri ödemeli malzeme ve 35 bin USDgeri ödemesiz farklı dekteler vermektedir. Ayrıca bağımsız iş alanı, büro donanımı,ortak kullanım amaçlı iletişim ve donanım teçhizat olanakları ile proje bazında isemakine teçhizat, danışmanlık, laboratuar, enformasyon, fuar, doküman hazırlama,yayın temin, tanıtım ve istihdam desteği sağlamaktadır. 180• TÜBİTAK Destekleri: TÜBİTAK-Teknoloji izleme vedeğerlendirme başkanlığı 1995 yılından günümüze ar-ge yardımını sürdürmektedir.Yeni bir ürün üretmeye veya üretim ile ilgili teknik gelişme amacıyla planlanprojeleri desteklemektedir. Destek sağladığı proje giderleri arasına personel, seyahat,donanım, yurt içi ar-ge kuruluşlarına yaptırılan işler, danışmanlık hizmet alımı,malzeme giderleri ile patent başvuru giderlerini de alınmaktadır. Ar-ge yardımındanyararlandırılan projelerin destek kapsamındaki giderlerinin tamamıkarşılanmamaktadır. Karşılanan kısım proje bedelinin en çok %60 ulaşmaktadır. 181• Avrupa Birliği Yedinci Çerçeve Programı: TÜBİTAK’ıngörevlendirilmesi ile birlikte 2003 yılı başı itibari ile AB çerçeve programı ulusalkoordinasyon ofisi kurulmuştur. Ofisin misyonu ise AB çerçeve programlarınaTürkiye’nin katılımını ve Türkiye Araştırma Alanı’nın (TARAL) Avrupa AraştırmaAlanı (ERA) ile bütünleşmesini kolaylaştırmak amacıyla araştırmacılarımıza hertürlü desteği vermektir. Bu programın öncelikli alanlarına aday ülkelerinkurumlarının katılımını desteklemek ve kolaylaştırmak amacıyla yaklaşık 2 milyonEuro bütçe ile 15 in üzerinde özel destek eylemi (SSA) projeleri bu ofis bünyesindeyürütülmektedir.2004 yılında başlayan TR- ACCESS isimli SSA projesi bunların enkapsamlı olanıdır.Türkiye’deki araştırmacıları programa katılımını destekleyecek vekolaylaştıracak gerekli koşulları sağlamak amacıyla hazırlana ve üç yıl sürecek TR-ACCESS projesi dâhilinde amaçlanan ülke çapında bir bilgi ağı oluşturulması,dağınık halde bulunan araştırma kaynakları bir araya toplayarak program kapsamındayayınlanan çağrılar ve çalışma programlarının tanıtımını yaparak çalışma180 Mustafa H. ÇOLAKOĞLU, KOBİ Rehberi, TOBB Genel Yayın No.359-PM:2, Ankara, 2002, s.189181 TAYSAD, Ar-Ge Destekleniyor, Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği Yayını, Yıl: 5, Sayı, 23,Temmuz-Eylül, 2004, s. 5072


programının tanıtımını yapıp sanayi ve özellikle KOBİ’lerin programa katılımınıdesteklemektir. 182• Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Destekleri: kısa adı TTGV olanbu vâkfın en baştan beri temel amacı sanayi kuruluşları ve yazılım şirketleritarafından gerçekleştirilen teknoloji geliştirme projelerine finansal desteksağlamaktır. Bu çerçevede TTGV; Teknoloji Geliştirme Merkezleri veTeknoparkların kurulmasına, yatırmacıları ve yeni fikirleri olanları karşılaştırmakrisk sermayesine ve geliştirilen ürünlere patent alınmasına yönelik desteksağlamaktadır. 1831.3.2.1.5. Çevre YardımlarıTürkiye’de yatırımları teşvik kapsamında çevre korumaya yönelik yatırımlar;Çevre Bakanlığınca hemen müdahale edilmesi gereken çevre kirliliklerininönlenmesi de içinde hammadde ithalatı gerektirmeyen katı, sıvı, gaz, tehlikeli atık vebenzeri yurtiçindeki her türlü atığın toplanması, geri kazanılması, arıtılması ve yokedilmesini ilişkin teknolojilere ilaveten çevre kirliliği yaratabilecek durumlarıönlemeye ve doğal kaynakların rasyonel kullanımına yönelik temiz ürün ve üretimteknolojileri, biyoteknoloji ve enerji teknolojileri ile sürdürülebilir tarım teknolojilerigibi çevre ile uyumlu teknolojiler konusundaki yatırımlar olarak ifade edilmiştir.Çevre korumaya yönelik yatırımlar Çevre Bakanlığının görüşü alınarak, vergiseldestek unsurları ile 400 milyar Türk Lirasını geçmemek üzere münhasıran çevreyatırımı için gerekli bina-inşaat ve makine ve teçhizat giderlerinin %50’si kadarı içinyatırım kredisi kullandırılmak suretiyle Hazine Müsteşarlığınca uygulanmakta olanyatırımlarda devlet yardımları programları kapsamında dâhilindedesteklenmektedir. 184Avrupa Yatırım Bankası bu amaç doğrultusunda sınaî kirliliği azaltmak içinHazine Müsteşarlığı ile Avrupa Yatırım Bankası (AYB) arasında 2003 yılındaimzalanan Çerçeve Kredi Anlaşmaları ve Türkiye Sınaî Kalkınma Bankası aracılığı182 TÜBİTAK, Avrupa Birliği Altıncı Çerçeve Programı, TÜBİTAK Avrupa Birliği AltıncıÇerçeve Programı Ulusal Koordinasyon Ofisi yayını, Ankara, 2005, s. 9183 TAYSAD, s. 48184 DPT, Devlet Yardımlarını değerlendirme Özel İhtisas Komisyonu Raporu, İktisadi Sektörlerve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, DPT Basımevi, Yayın No:2681, Ankara, 2004, s. 12173


ile Kirliliği Önleme Kredisi vermektedir. Bu program çerçevesinde ayrılan kaynak70 milyon Euro”dur. Kredi kullanabilmek için Organize Sanayi Bölgeleri ve özelsektör kuruluşları Kredi ile firmaların gerçekleştirdikleri yatırım tutarının azami%50’si finanse edilebilmekte olup, bir firmaya tahsis edilebilecek azami kredi tutarı12.5 milyon Euro’dur. Ancak Sınaî Kirliliği azaltmaya yönelik gerçekleştirilenyatırımların sabit yatırım tutarının 25 milyon Euro’nun altında olmasıgerekmektedir. 1851.3.2.1.6. GarantilerYatırımlara yönelik devletin sağlayabileceği olanaklar içinde hibe hazinegarantisi sağlanmasıdır. Bu kapsamda hibe ile herhangi bir dış finansmankaynağından geri ödeme koşulu olmaksızın Türkiye Cumhuriyetinin aldığı ayni venakdi yardımdan bahsedilirken garanti ile de hazine geri ödeme garantisi, hazineyatırım garantisi, hazine karşı garantisi, ile hazine ülke garantisinden bahsedilebilir.Hazine müsteşarlığı tarafından 4749 sayılı kanunda belirtilen çerçevedebelirtilen amaçlar doğrultusunda Devletin iç ve dış borçlanmasına, hibe almasına,borç ve hibe vermesine, nakit yönetiminin maliye ve para politikaları ile koordinelibir şekilde yürütülmesine, verilecek garantilerin, bu borçlanma ve garantilerdendoğan finansal alacaklar ile Devlet iç ve Devlet dış borcunun etkin bir şekildeyönetimine ve izlenmesine izin vermektedir. 1861.3.2.2. İhracata Yönelik Devlet Yardımları ve politikasıİhracata yönelik dış ticaret politikası ile ihracatı teşvik politikası ifadesibirbirine benzer anlam taşımaktadır. İhracata yönelik dış ticaret politikası ilekastedilen ihracat için üretime ağırlık vermek üretilmiş ürünlerin ihracatınıkolaylaştırmak için teşvik önlemlerini uygulamaya geçirmektir. İhracatı teşvikpolitikası için üretim artışının sağlanması kadar üretilen ürünlerin dış pazarlarda satışgücüne ulaşabilmesi için ihtiyaç olan destek ve teşviklerin verilmesi de son dereceönemlidir. 187185 DPT, Devlet Yardımlarını değerlendirme Özel İhtisas Komisyonu Raporu, s. 122186 9.4.2002 tarih ve 24721 Sayılı Resmi Gazete187 Rıdvan KARLUK, Türkiye Ekonomisi, Beta Yayınları, 6. Baskı, İstanbul, 1999, s. 44974


Türkiye’de 1980 sonrası temel ekonomi politika değişimi ile birlikte ihracatayönelik hedefleri yakalamak için ilk olarak gerçekleşen adımlar dış ticaretingeliştirilmesi ve serbestleştirilmesi, reel kur ayarlaması ve mali desteklerle ihracatınarttırılması, dış ticaret sermaye şirketleri adı altında getirilen bir ihracat örgütlenmesiile ihracatın arttırtması şeklinde olmuştur. 188Günümüzde ihracatı teşvik politikası araçları genel olarak şunlardır; İhracatısayılan satış ve teslimler için döviz kazandırıcı faaliyetler için vergi, resim ve harçistisnası, ihracata yönelik devlet yardımları, finansmana yönelik destekler ile serbestbölgelerde sağlana desteklerdir. Bununla birlikte ihracatı teşvik politikası çevresindedevlet yardımları ve ihracatı teşvik önlemleri de ele alınması gerekir.1.3.2.2.1. İhracata Yönelik Devlet YardımlarıTürkiye’de ihracata yönelik devlet yardımlardım ve destekleri BakanlarKurulun 27.12.1994 tarih ve 94/6401 sayılı ihracata yönelik devlet yardımları kararıesasları çerçevesinde gelişmiş ve AB ülkeleri uygulamalarıyla aynı doğrultuda ve“bir faaliyetin yapılması” koşulu gözetilerek sağlanmaktadır. 189İhracata yönelik devlet yardımlarının veriliş amacı, işletmelerin üretimyapısını ve ürün kalitesini güçlendirmek suretiyle uluslar arası pazarlardaki rekabetyeteneklerini arttırmak, firmaların ihracat faaliyetlerine yöneltmek ve uluslar arasıpazarları tanımalarını sağlamak ve doğrudan pazarlama, pazarda derinleşme ilemarkalaşma faaliyetlerini desteklenmesini hedeflemektir 190DTM tarafından verilen ya da yetkili olunarak ihracatı teşvik amaçlı yapılandesteklerler şunlarıdır. 191• Yurtdışı Ofis Mağaza Açma Desteği• Eğitim Yardımı188 Gülten KAZGAN, Tanzimat’tan 21.Yüzyıla Türkiye Ekonomisi, İstanbul Bilgi ÜniversitesiYayınları, İstanbul, 2002, s. 128189 Yüksel AKKUZUGİL, Musa DEMİR, İhracata Yönelik Devlet Yardımlarının Analizi veDeğerlendirilmesi, Dış Ticaret Dergisi, yıl: 8 sayı: 27, Ankara, Ocak 2005, s. 20190 Barış YENİÇERİ, İhracatta Pazar Araştırması Semineri, Denizli Ticaret Odası, Denizli, 22Haziran 2005, s. 2191 Meltem DURAN, İhracata Yönelik Destekler, İTO Yayını, Yayın no: 2004- 33, İstanbul, 2004, s.775


• Pazar Araştırma Desteği• Çevre Maliyetlerinin Desteklenmesi• Yurtdışı Fuar Desteği• Türk Ürünlerinin Markalaşması ve Türk Malı İmajının YerleştirilmesiDesteği• Milli Katılım Düzeyindeki Yurt Dışı Fuarlara Katılım Desteği• Yut İçi Fuar Desteği• Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi• İstihdam yardımı• Patent, faydalı model belgesi ve endüstriyel tasarım tescil yardımı• Ar-ge yardımıYukarıda bahsedilen yardımlardan çevre yardımı, Pazar araştırması yardımı,eğitim yardımı, istihdam yardımı KOBİ’ler ve KOBİ’lerin kurdukları sektörel dışticaret şirketlerine (SDŞ) yönelik yardımlardandır. Dış ticaret müsteşarlığı tarafındanyapılan KOBİ tanımına göre 1–200 arasında işçi çalıştıran bina ve arazi hariç sabitvarlıları 2 milyon ABD Dolarını aşmayan ve imalat sanayinde faaliyet gösteripgerçek usulde defter tutan işletmelerdir. KOBİ’lere yönelik sağlanan destekler genelolarak uluslararası ticaret kuralarına ters düşmemektedir. Yurtdışı fuar açma vekatılma destekleri, yurtdışı ofis açma desteği, marka destekleri, gibi destekler iseKOBİ olup olmadığına bakılmaksızın destek saplanmaktadır. 1921.3.2.2.1.1. Vergi Resim Harç İstisnalarıTürkiye’de ihracatçı firmalarımızın maliyetlerini düşülmesi suretiyle ihracatıarttırması, ihraç pazarlarını geliştirmesi ve ihracata konu ürünleri dış pazarlardarekabet gücü kazandırılması amaçlanmaktadır. 193 Bu amaç doğrultusunda ihracatıteşvik kapsamında; İhracat, ihracat sayılan satış ve teslimler ile döviz kazandırıcıhizmet ve faaliyetlerde vergi, resim ve harç istisnası uygulanmaktadır.192 AKKUZUGİL, DEMİR, s. 26193 AYDOĞUŞ, s.15176


1999 yılında alınan 13812 sayılı karar çerçevesinde İhracat, ihracat sayılansatış ve teslimler, döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetler ile transit ticaretinfinansmanında kullanılmak kaydıyla kredi kuruluşlarınca kullandırılan her türlükrediler ve firmaların sağladıkları prefinansmanlar ile bunların geri ödenmesi,ihracatla ilgili işlem yapan kuruluşların ihracat, ihracat sayılan satış ve teslimler iledöviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetlerle ilgili olarak yapmış oldukları bütün hizmetve muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veyahesaben aldıkları paralar ve kambiyo işlemleri, Dâhilde İşleme Rejimi kapsamındayapılan ithalat ve/veya yurt içi alımlar ile ilgili işlemler ve bunların finansmanıamacıyla kullanılan krediler, ihracat karşılığı yapılacak her türlü ödemeler, ihracat,ihracat sayılan satış ve teslimler, döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetler ile transitticaretle ilgili işlemler ve bu işlemler sebebiyle düzenlenen kâğıtlar; Banka veSigorta Muameleleri Vergisinden, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu ile ihdas edilenDamga Vergisinden, 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınan harçlar ve diğerkanunlarda yer alan vergi, resim ve harçlar ile 80 sayılı Kanuna göre alınan halrüsumundan alınan belge dâhilinde 18 ay boyunca müstesnadır. 194Dâhilde İşleme Rejimi ile de ihraç ürünleri üretmek için gerekli olan veyurtdışından ithal edilen, bu yüzden de ithali gümrük vergisine tabi ithal girdilerigümrük muafiyeti getiren bir ihracatı teşvik sistemidir. İhracat yapmayı düşünenişletmeler, ihraç edilmesi planlanan malların üretiminde kullanılacak olanhammadde, yardımcı madde, yarı mamul, mamul, ara malı ve ambalajmalzemelerinin başta değişik vergisel yüklerden muaf olmak üzere ve devlete ihracattaahhüdünde bulunmak ön koşuluyla, destek ve teşviklerden faydalanabilirler.Teşviklerden yararlanabilmek için Dâhilde İşleme İzin Belgesi alınmasıgerekmektedir. Söz konusu olan bu Dâhilde İşleme İzin Belgesi, Gümrük muafiyetliithalat ya da yurtiçi alımlara olanak sağlayan Dış Ticaret Müsteşarlığı´ncaverilmektedir. 195Belirli miktarlarda ihracat yapılmasının garanti edildiği yatırımlardakullanmayı amaçlayan krediler için devlet yatırımcılara vergi resim ve harç istisnası194 31.12.1999 tarih ve 23923 Sayılı Resmi Gazete.195 KOBİTEK, Dâhilde işleme rejimi nedir,,(16.2.2007)77


tanımaktadır. Bu istisna tam kapasite ile üretime geçildikten sonra 5 yıl müddetlegelişmiş bölgelerde %20, normal bölgelerde %15, kalkınmada öncelikli yörelerde%5 oranında ihracat yapmayı taahhüt eden yatırım projelerine açılacak orta ve uzunvadeli iç yatırım kredileri ile döviz kredilerine vergi, resim, harç istisnası kredilerinalınması ve ödenmesinde vadesinde tasfiye edilinceye kadar işlemlere aracılık edenher türlü banka noter tapu vs. işlemleri sebebiyle ödenmesi gereken vergi resim veharçlara uygulanır. 1961.3.2.2.1.2. Finansman Destekleriİhracatın geliştirilmesi açısından ülkeler için ihraç edilecek malların üretim vepazarlaması aşamasında finansman önemli bir noktadır. İhracatın finansmanı büyükölçüde bankalarca açılan ihracat kredileri ile karşılanmaktadır. 197 İhracat finansmanıkullanım yeri ve amacına göre üç gurupta incelenir. Bunlar kısaca hazırlık kredileri,yükleme sonrası finansmanı ve ihracata dönük, ihracat garantili yatırım kredileridir.Bu finansman araçları sağladığı tarafa göre ihracat finansmanı satıcı ve alıcıfinansmanı olarak ikiye ayrılmaktadır. İhracatın finansmanında çok değişik yöntemve teknikler söz konusudur. Ülkelerin ekonomik koşullarına, sistemlerine ve dışticaret politikalarına zaman zaman belirli teknikler ön plana çıkmaktadır. Buyöntemler ise• İhracat kredileri• İhracat kredi sigortası• İhracat kredi garantisi• Factorıng, fortfaiting, export leasing tir. 198Türkiye’de ana amacı Türk ihracatçılarına ve yurt dışında faaliyet gösterenTürk müteahhitlerine 1988 yılından beri finansal destek sağlamak olan Eximbank buamaç doğrultusunda ülkenin döviz gelirlerinin artmasına katkı sağlamaktadır.196 KARAKOYUNLU, s. 7197 Dilek Aykut SEYMEN, Türkiye’de 1980 Sonrası Dönemde İhracat Kredileri ve EXİMBANK’ın İhracatın Gelişimindeki Rolü, Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiDergisi, Cilt:10, Sayı:1 Kayseri, 1993, s. 195198 Mehmet TOMANBAY, Dış Ticaret Rejimi ve İhracatın Finansmanı, Hatipoğlu Yayınevi,Ankara, 1998, s. 14378


Bankanın sağladığı mali destekler çeşitli kredilerle, sigorta ve garantiprogramlarından oluşmaktadır. 199Bankanın kredi, garanti ve sigorta işlemlerinin aynı çatı altında toplanmasıihracat için bu imkânlardan yararlanmak isteyenlere büyük kolaylık sağlamaktadır.Eximbank bu bütünlük içinde ihracatçı firmalara;• Sevk öncesi ihracat kredileri• Performans kredileri kapsamında dış ticaret şirketlerine kısa vadeliDöviz ve TL ihracat kredisi ile performans döviz ve TL kredisi• Proje değerlendirme kredisi• Özellikli krediler kullandırmaktadır. 200İslam kalkınma bankası (İKB) ile Türk EXİMBANK arasında 1988 yılındaiki banka arasında karşılıklı yapılan antlaşma sonucu İKB nin imkânlarındakifinansman programlarından orta vadeli ticaretin finansman fonuna TürkEXİMBANK aracılık etmektedir. Bu imkân dâhilinde İslam konferansı teşkilatınaüye ülkeler Türkiye”den kredili olarak ithalat yapma imkânına sahipolmaktadırlar. 201Halk bankası tarafından küçük ve orta ölçekli işletmeler için ihracata destekiçin çeşitli kredi imkânları tanınmaktadır. Bu kredileri personel sayıları 1–150arasında olan işletmeler faydalanma hakkına sahipken, maksimum vadesi dokuz ayolan Türk Lirası ve ABD Doları şeklinde olan krediler faizleri Türk Lirası olanlariçin ayrı, dolar olarak verilenler için libor + olarak kullandırılmaktadır. 202Türkiye Kalkınma Bankası anonim şirket statüsündeki iletmelere karlık veverimlilik anlayışı içinde kredi vermek, iştirakçi nitelikle işletme ve finansmandesteği sağlamak, yurt içi, yurt dışı ve uluslar arası ortak yatırımları finanse ederekişletmeleri desteklemektedir. Bu kapsamda banka dış kaynaklı döviz kredileri, iç199 Ömer AKAT, Uluslar arası Pazarlama, Ekin Kitapevi, 4. Baskı, Bursa, 2003, s. 244200 ÇOLAKOĞLU, s. 152201 Hakan AKIN, Yeni İşim Dış Ticaret, Academyplus Yayınevi, Ankara, 2002, s. 368202 AKAT, s. 24479


kaynaklı krediler ve hazine kaynaklı kredileri başta sanayi ve turizm olmak üzereenerji, eğitim, sağlık sektörlerindeki işletmelere kullandırmaktadır. 203Avrupa Yatırım Bankası AB ülkeleri arasında ekonomik bütünleşme vesosyal işbirliğinin gerçekleşmesi amacıyla üye ve üyelik sürecindeki ülkelere uzunvadeli proje kredileri ve bölgesel çerçevesinde finansal destek sağlamaktadır. Maliyardımlar ve krediler olmadan AB de kalkınmışlık farklarını gidermek mümkünolmayacağından dolayı bu imkânlar birlik için son derece önemlidir. 204 AvrupaYatırım bankası KOBİ’’lere yönelik olarak normal verdiği orta ve uzun vadelikredilerin yanında 4 yıl ödemesiz 12 yıl vadeye kadar kredi verebilmektedir. BankaTürkiye’deki bazı kamu bankaları aracılığıyla küresel denilen kredilerdenkullandırmaktadır. 2051.3.2.2.1.3. Serbest BölgelerTürkiye’de ihracat için yatırım ve üretimi arttırmak, yabancı sermaye veteknoloji girişini hızlandırmak amacıyla serbest bölgeler uygulaması vedüzenlemelerine gidilmiştir. 206 Serbest bölgeler, kanun ve kararlarla sınırlarıönceden tespit edilmiş, ülke sınırları içinde olmakla birlikte gümrük sınırları dışındasayılan, giriş ve çıkış kapılarında Gümrükleme ve Gümrük muhafaza işlemleriyapılan her türlü ulaşım kolaylığı bulunan, alt yapıları hazırlanmış, kanun veyönetmelikler çerçevesinde işletilen özel endüstri veya ticaret bölgeleridir. 207 Buçerçevede serbest bölgelerde ülkenin diğer kesimlerine kıyasla üretim ve ticarifaaliyetler için daha geniş teşviklerin tanındığı, ülkede geçerli olan dış ticaret mali veiktisadi alanlara yönelik devlet düzenlemelerinin tamamen veya kısmen ortadankaldırıldığı bölgelerdir. 208203 ÇOLAKOĞLU, s. 154204Süleyman YAŞAR, Avrupa Yatırım Bankası Kredilerini Niçin Kullanmıyoruz, FinansDünyası, Sayı:184 Nisan 2005, s. 80205 Sedat ÇAL, AB Kredi olanakları, Türkiye AB mali ilişkileri semineri, Dış Ticaret MüsteşarlığıBasımı, Ankara, 25 Ekim 2005, s.265206 Nevzat SAYGILIOĞLU, Tekstil Sektörünün Dış Ticarette Karşılaştığı Sorunlar ve ÇözümÖnerileri, Türkiye Tekstil İşverenleri Yayını, İstanbul, 2006, s. 183207 Suha ALACAKLIOĞLU, Türkiye’de Serbest Bölgelerin Performansı ve Güncel Yaklaşımlar,İTO Yayını, Yayın no: 1998- 70, İstanbul, 1998, s. 1208 Mustafa KARAKUZEY, Serbest Bölgeler ve İlgili Mevzuat, Promete Gümrük Müşavirliğiyayını, İstanbul, 2003, s. 180


3218 sayılı Serbest bölgeler kanununa göre, serbest bölgelerin kuruluş amacıTürkiye’de ihracat için yatırım ve üretimi arttırmak, yabancı sermaye ve teknolojigirişini hızlandırmak, ekonominin girdi ihtiyacının ucuz ve düzenli şekilde teminetmek, dış finansman ve ticaret imkânlarından daha fazla yararlanmaktır. 209Serbest bölgeler kişi ve kuruluşlara belirli faydalar sağlar bunlardanbazıları; 210• Serbest bölgeler yerli ve yabancı yatırımcılar için uygun ve hazırkuruluş yeri sağlarsağlar• Serbest bölgeler burada çalışacak imalatçı firmalar ucuz ve rahat girdi• Serbest bölgelerde yapılacak imalatta maliyetler düşecek ve dışrekabet olanakları artacaktır.• Genç işgücü için serbest bölgeler yeni çalışma olanağı verir.• Yurt içindeki firmalar da serbest bölgeden rahat, kolay ve ucuz girdisağlar.• Bu bölgeler yararlanıcıları için tam bir vergi cennetidir.Dış ticaret müsteşarlığı serbest bölgeler genel müdürlüğünce uygulananteşviklerden serbest bölge faaliyet ruhsatı sahibi işletmeler yaralanabilmektedir.Serbest bölge kullanıcıları için faaliyet türlerine göre 10 ila 30 yıl arasında faaliyetruhsatı verilmesinden dolayı bu imkânları kullanmanın süresince ruhsat süresi ilesınırlıdır.Türkiye’ de Serbest Bölgeler gümrük hattı dışında sayılırlar ve bu bölgelerdevergi, resim, harç, gümrük ve kambiyo mükellefiyetlerine ilişkin kanun vemevzuatlardaki hükümler uygulanmaz. Bu bölgede yer alan işletmeler ve kullanıcılaryatırım ve üretim safhalarında bakanlar kurulunca belirlenecek teşviklerdenyararlanırlar. Türkiye’de tam ve dar mükellef gerçek veya tüzel kişilerin serbestbölgelerdeki ticari faaliyetleri sonucu elde ettikleri kazanç ve iratlar, Türkiye’nin209 15.06.1985 tarih ve 18785 Sayılı Resmi Gazete210 Selahattin TUNCER, Serbest Bölgelerin Ekonomiye Katkıları ve Avrupa Serbest Bölgeleri,Serbest Bölgelerin Ekonomiye Katkıları Semineri, İstanbul, 27 Ekim 2000, s. 42–4381


diğer yerlerine getirdiğinin kambiyo mevzuatına göre tevsiki halinde de gelir vekurumlar vergisinden muaftırlar. 2111.3.3. Ekonomik Göstergelerle Türk Teşvik Sistemine Genel BakışTürkiye’de teşvik kapsamında kullandırılan kaynakları analiz edebilmemizisağlayacak veriler bulunmaktadır. İncelenen zaman dilimi Türkiye ekonomisininönemli ölçüde değiştiği yılları kapsayacak şekilde bakmaya imkân tanımaktandır. Buzaman dilimini seçilmesinde etkili olan bir diğer faktörde Avrupa birliği ve gümrükbirliği sürecini içeren yıllarıda kapsamasıdır. Bu dönemin ilk kısmı diyebileceğimiz1982 ye kadar olan kısımda koruma duvarları ve ithal ikameci politikaları temsileden bir yaklaşım içerirken 1983 sonrası dönem ise serbestleşmenin başladığı veihracata yönelik politikaların temsil edildiği dönemi yansıtmaktadır.Çizelge 3: Dönemler İtibari İle Yatırım TeşvikleriYıllarBelge AdediYTB Tutarları(Cari Fiyatlarla)Milyon ABDDolarıGSMHPay%1968–1972 608 39.252 3.057 3,501973–1977 3.60 472.369 28.938 13,101978–1982 6.53 3.554.890 37.693 12,501983–1987 9.30 32.927.040 54.065 16,701988–1992 12.4 249.207.150 74.690 10,001993–1997 19.5 7.794.692.06 126.91 13,50TOPLAM 52.0 8.080.892.76 32535 11.5Kaynak: Mustafa Sungur DURAN, Türkiye'de Uygulanan Yatırım Teşvik Politikaları (l968–1998),http://www.ceterisparibus.net/turkiye/guncel.htm#8 (04.03.2007)Özellikle planlı dönemle birlikte Yukarıdaki tabloda da gözüktüğü şekildeyatırım teşviklerin hem miktarında hem de verilen teşvik belgesi adedinde bir artışgözlenmiştir. Yatırım teşviklerine sağlanan bu teşvikler artışını belki de göstereceken önemli değişken GSMH artışına paralel sağlanan reel artıştır. Burada gözlenenönemli bir veri 1983–1988 döneminde ihracat teşviklerinde yaşanan gelişmenin aynıdönemdeki GSMH oranında kendini göstermesidir.211 ALACAKLIOĞLU, s. 4282


Çizelge 4: Yıllar İtibari İle Bölgelere Verilen Yatırım Teşvikleri Miktarı (Milyon TL)Marmara Bölgesiİç Anadolu BölgesiEge BölgesiAkdeniz BölgesiKaradeniz BölgesiDoğu AnadoluBölgesiGüney DoğuAnadolu BölgesiToplam0003.642,5 794,3 879,7 2.024,5 738,8 189,9 333,7 9.297,90014.417,4 971,9 1.265,4 2.172,9 671,3 757,4 519,2 11.216,60025.684,5 2.243,9 1.822,6 2.021,9 1.021,3 376,6 1.382,6 15.582,400311.901,9 3.436,4 2.634,1 3.511,7 653,0 436,9 1.631,3 24.688,90048.502,3 3.705,3 2.654,1 2.502,8 1.541,6 513,1 1.809,6 21.539,20059.455,7 3.333,6 3.356,2 4.296,1 1.668,1 845,5 1.155,2 24.298,30068.432,5 3.370,9 2.264,4 3.658,0 2.271,4 683,7 1.361,0 22.771,7Kaynak: Hazine müsteşarlığı temel ekonomik Göstergelerinden 12.1.2007 dederlenmiştir.Türkiye’de yatırımlara yapılan teşviklerden Çizelge 4’de de görüldüğü gibinüfus ve sanayi potansiyeline paralel bir şekilde Marmara bölgesi almaktadır.Marmara bölgesinden sonra en yüksek teşviki Akdeniz Bölgesi aldığıgözükmektedir. Teşviklerden bölgeler itibari ile an az yararlanan bölge ise GüneyDoğu Anadolu Bölgesi olmaktadır.83


İKİNCİ BÖLÜMREKABET VE YENİLİKÇİLİK2.1. Rekabet Kavramı ve ÇerçevesiRekabet; bireyciliğe, özel mülkiyete, pazar ekonomisine dayanan serbestpiyasa ekonomisine özgü bir kavram olduğu söylenebilir. Ekonomik ve sosyalpolitikalarla, siyaset alanına ilişkin olarak, bilimsel çalışmalarda, iletişim araçlarındave hatta günlük hayatta hemen hemen herkesin üzerine bir şey söyleyebileceği genişkapsamlı bir kavramdır. 212İktisadi ve siyasi boyutlarıyla beraber sosyal etkileri ile de birçok yönden elealınabilecek bir kavram olan rekabeti tek bir unsurunu vurgulayarak açıklamak pekdoğru olmamaktadır. Rekabet, oldukça sık olarak kullanılan bunun yanındatanımında, ölçümünde hangi etmenlerce belirlendiği gibi konularda tam bir görüşbirliğinin olmadığı, farklı yer ve zamanlarda aynı anlamı pek koruyamayan birkavramdır. Üretim süreçlerinde, teknolojik gelişmelerde ve örgüt yönetimsüreçlerinde yaşanan gelişim ve değişim kavramın bu durumu olağan kılmıştır.Rekabet kavramını tanımlanmasında yaşanan bir başka zorlukta kavramın ülke,bölge, bloklar bazında olduğu gibi şirketler içinde geçerli olmasıdır. Bunun yanındaküreselleşme ile birlikte kavramda yeni boyutlar eklenmesine ve derinlikkazanmasını sağlamıştır. 213Ekonomik etkilerinin temel aldığımız yaklaşımımız da piyasa ekonomisinişekillendiren rekabet olgusu en temel anlamı ile girişimciler arasındaki yarışmayıifade ederken; bu yarışma içinde girişimciler kaynaklarını verimli ve etkin kullanıptüketicilere daha düşük fiyatla daha kaliteli mal ve hizmet sunacağı beklenir. 214Schumpeter’e göre “ekonomide rekabet, fiyatlar üzerine olabildiği gibi teknolojikdüzey üzerine de olabilmektedir. Firmalar aynı ürünü daha ucuza üreterek rekabet212 Zeki ERDUT, Rekabetin İşgücü Piyasasına Etkisi, İzmir, Türk Ağır Sanayi ve Hizmet SektörüKamu İşveren Sendikası, Yayın no:29, 1998, s.1213 Halil ARSLAN, GAP Bölgesinde Rekabetçi Sektörler, MPM yayınları, No:657, Ankara, 2001, s.9214 Tuncay SONGÖR, Piyasa Yapısı ve Rekabet Oturumu “Rekabet Düzenlemeler ve PolitikalarKongresi’’, 25–26 Eylül, Muğla Üniversitesi, Muğla, 2003, s. 3784


etmenin yanı sıra, yeni özellikler ve teknik kapasitesi yüksek yeni ürünler üreterek derekabet edebilmektedirler. 215Ekonomik gelişmişliği hedefleyen sistemleri ele almak kavramı anlamadayararlı olacaktır. Sistemler arasındaki rekabet genel anlamda iki sistem arasındagerçekleşmiş ve sonlanmıştır. Bu rekabet Pazar Ekonomisi odaklı sermayenin devasaekonomik gücü ile Merkezi Planlı Cominist Ekonomi arasında gerçekleşti. Daranlamda ise sistemler arasındaki rekabet şimdi başlıyor. Bu rekabet U.S.A.’nınsistemin gece-gündüz bekçiliği ile Japonya’daki liberal şirketlerle, Fransa’daki Pazarekonomisinin planlı elamanlar destekli sistemi ile Almanların ve İskandinavÜlkelerin sosyal Pazar ekonomisi, Çin’inin rekabetçi sosyalist sistemi gibi sistemlerarasında oluyor. Bize yalnızca zaman söyleyebilecek çok çeşitli bu farklı sistemlerinhangisinin daha uzun kalacağını ve nasıl bir evrim geçireceğini 216Rekabet, bir bilim olarak başladığından beri iktisadın özünü şekillendiren birveya birkaç kavramdan biridir. 217 Bunun yanında J.S. Mill’in bir belki de tesadüfî biröngörüsüne dikkat etmek gerekir; Politik Ekonominin bilimsel karakterine hereleştiri yalnızca rekabetin temel prensiplerine doğru olacaktır. 218 İktisadi teoriderekabet kavramına değinilirken piyasalar ele alınmakta, tam rekabet ya da bununkarşıtı eksik rekabet piyasası argümanı açıklanmaktadır. Tam Rekabet firmalar arasırekabete izin vermezken iktisadi teoride tam rekabet terimi günlük kullanımdan çokfarklı bir anlam karşılığı bulur. Uygulamada girişimciler bu kavramı rekabetleeşdeğer kullanırlar. Teoride ise varsayımlarla birlikte tam rekabet firmalar arasırekabetin olmadığını söyler, 219 aslında tam rekabet piyasasından sapmalar rekabetsonucu oluşur.Mikro iktisadın temellerini oluşturan Tam Rekabet Piyasası ve Eksik RekabetPiyasaları tanımı Tam Rekabet piyasasının temel koşulları ve bundan sapmalarla215 Geir. B. ASHEİM, “Towards a Regional Learning Based Strategy for Regional Devolopment:Structural Limits or New Possibilities ?’’ Regional Frontiers Konferansa sunulan bildiri, 20–23Eylül, Oder, Almanya, 1997, s. 6216 Verner SİNN, The New Systems Competiton, Blackwell Publishing, Cornwall, U.K., 2003, s.1217 Jack HİGH, Critical Ideas in Economics, Edvard Elgar Publishing, Cheltenham, U.K., 2001, s.13218 John Stuart MİLL, Principles of Political Economy,Agustus.M.Kelley, Cilifton, NJ, U.S.A.,1973, s. 242219 Anna KOUTSOYIANNIS, Modern Mikro İktisat, Gazi kitapevi,, 2. Baskı, Ankara, 1997, s.17985


açıklanır. 220 Tam Rekabet piyasası koşullarını göz önünde tutulursa bu koşullargerçek dünyadan ne kadar uzak olduğunu düşünebiliriz. Piyasa ekonomisininöngördüğü koşullardan birisi olan “Serbest Rekabet’’Tam Rekabet Piyasa’sındagerçeklerden uzak bir model haline gelmiştir. 221 Gerçek yaşamda bu piyasadansapmalar daha çok görülür. Aksak Rekabet Piyasası örneklerini incelemek için iseTam Rekabet piyasası koşullarının varsayımlarını oluşturan temel unsurlardakigevşemeler incelenir. Bu gevşemeler bizi az sayıda firma arasında rekabet ya daTekelci Rekabet Piyasaları gibi sapmalara götürür. 222 Tam rekabetten sapmalarsadece piyasa şeklinde olmayıp bazen de örgütlenmeler şeklinde de olabilmektedir.Daha çok ve daha fazla kazanmak isteyen firma yöneticileri tam rekabet piyasasındafaaliyete başlamış olsalar bile firmalarını rekabeti önleyici bir şekildeörgütleyebilirler. 223 Bu örgütlenme biçimlerinde amaç pazarda ekonomik güçsağlamaktır. Bu birliktelik aralarında ki rekabeti kaldırmak, tek fiyat oluşturma, satışkoşulları belirleme ya da belirli pazar bölgeleri ayırma şeklinde olabilir. 224Rekabet kavramını tanımlarken de son olarak şuna değinmekte yarar vardır.Rekabet ekonomik çabaların etkin ve verimli devam ettirilebilmesi için gerekli birunsurdur. Bu çerçevede rekabet herhangi bir kişi ve teşebbüsün yürüttüğü ekonomikfaaliyetlerin başka kişi ve teşebbüslerce kısıtlanmadığı ve ekonomik faaliyetlerinetkin bir şekilde gerçekleştiği ideal ortamı temsil eder. 225 Bu ideal ortam günümüzdedevletlerin rekabet kanunları ile piyasayı alıcılar ve satıcıların menfaatlerinikoruyacak düzenlemelere gitmesini zorunlu kılmıştır. Rekabet kanunları yolu ilepiyasa ekonomisinin tüm kuralları ile uygulanması sağlanır. 2262.2. Rekabetin Global ve Ulusal Ekonomi Açısından ÖnemiGünümüze kadar gelen süreç içerisinde son çeyrek yüzyıl da hızlı teknolojikgelişmelerde yaşanan baş döndürücü hız, ulusal ekonomilerin birleşmesine ve tekpazar haline gelmesini zorunlu kılmaktadır. Adına globalleşme dediğimiz bu değişim220 James M. HENDERSON, Richard E.QUANT, Mikro İktisat, Teori yayınları, Ankara, 1986, s.127221 Erol MANİSALI, İktisada Giriş, Der Yayınları, İstanbul, 2000, s. 66222 Üstünel BESİM, Ekonominin Temelleri, Dünya yayınları, 9.Baskı, İstanbul, , 2003, s. 249223 ÜSTÜNEL, s. 250224 Rıdvan KARALAR, İşletme, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 1994, s. 165225 Coşkun Can AKTAN, Yeni Ekonomi ve Yeni Rekabet, Türkiye İşveren SendikalarıKonfederasyonu, Yayın no:253, Ankara, 2004, s. 13226 Necati ARIKAN, Gümrük Birliği Çerçevesinde Rekabet Hukuku Paneli, TÜSİAT Yayını, No:TÜSİAT -T/98–12, İstanbul, 13 Mart 1998, s. 886


üretim faktörlerini oluşturan piyasalarda liberalleşmesini ve bütünleşmesinikaçınılmaz hale getirmiş ve bu anlamda artık dünya yüzeyindeki gelişmiş vegelişmekte olan ekonomilerin dış ticaret politikaları ile mali politikalarını aşırıderecede birbirine bağımlı hale getirmiştir. Ticari ve finansal ilişkilerin gelişmesindeyaşanan gelişme, globalleşmeye ivme kazandırdığı gibi ülkelerin bölgelerindekiülkelerle daha yakından ilişkilere girmelerine zemin hazırlamaktadır. 227Küreselleşme sürecini başlatan ve akabinde gelişen bu olgunun temeldinamiği olan eğilimler sonucunda yaşanan değişimle; sanayi toplumundan bilgitoplumuna, emek yoğun teknolojiden sermaye yoğun teknolojiye, ulusal ekonomidendünya ekonomisine, merkezi yönetim anlayışından yerel yönetim anlayışına, temsilidemokrasiden katılımcı demokrasiye, geçiş gibi dönüşümler gerçekleşmiştir. 228Küreselleşme sürecini hızlandıran esasında değinmeye devam edeceğimizgelişmelerde rol oynayan faktörleri Tümertekin ve Özgüç’ e göre kısaca şöyle ifadeetmişleridir 229• Yeni pazarların açılması: Sanayi malları ve giderek tarımsalmaddeler dışında bankacılık, sigortacılık, taşımacılıkta da küresel pazarlar sürekli birbüyüme içine girmiştir. Yeni kurallarla küresel olarak birbirine bağlanmış olanpazarlar küre etrafında güneşin hareketiyle birlikte yerel saate göre tepkilerinivermektedirler. Anti-tröst yasaları, şirket birleşme ve satın alımları yenidendüzenlenmiştir. Küresel tüketici pazarları artık küresel markalarla donanmıştır.• Yeni aktörler: Çok Uluslu Şirketler (ÇUŞ) üretim ve pazarlamafaaliyetlerini entegre ederken, dünya üretim faaliyetlerine de egemen durumdadırlar.Dünya ticaret örgütü (WTO) kendi kurallarını ulusal hükümetlere uygulatma gücünesahip ilk uluslar arası örgüt olarak ortaya çıkmıştır. Uluslararası yargılama sistemlerihızla geliştirilmeye başlanmıştır. NGO’lar ( sivil toplum örgütleri) patlama yaparakadeta uluslar arası bir ağ halinde çoğalmaktadır. Bölgesel blokların sayısı ve önemi227 Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu, Türkiye’nin Rekabet Gücü ( AB, Ülkeleri,Japonya, ABD karşılaştırmalı ),TİSK İnceleme Yayınları No:15, Ankara, 1996, s. 5228 Masum TÜRKER, Esin Okay ÖRENER, Türk Şirketlerinin Global Şirket Haline Gelmesi,İstanbul Ticaret Odası, Yayın no:2004–60, İstanbul, 2004, s.18229 Erol TÜMERTEKİN, Nazmiye ÖZGÜÇ, Ekonomik Coğrafya Küreselleşme ve Kalkınma,Çantay Kitapevi, İstanbul, 2005, s.3387


hızla artmaktadır (AB, NAFTA, ASEAN vb.),koordinasyon gurupları oluşmuştur.G–7, OECD gibi siyaset• Yeni normlar ve kurallar: Daha çok özelleştirme ve daha çokLiberalleşme öngören Pazar ekonomisi eskisinden daha çok dünyaya yayılmaktadır.Demokrasinin siyaset rejimi olarak benimsenmesi yaygınlaşmaktadır. İnsan haklarıile ilgili uluslararası antlaşmalar imzalanırken, artık halkları daha büyük bir kısmıbundan haberdar olmaktadır. Çok uluslu ticaret antlaşmalarına çevresel ve toplumsalhususlarda eklenmektedir. Entelektüel haklar, iletişim, hizmetler konusundaki uluslararası antlaşmalar daha fazla ulusal hükümetleri bağlamaktadır.• Yeni ucuz ve hızlı iletişim araçları: Kesin olan bir şey var kiküreselleşme ve bilgi toplumunun oluşmasında teknolojik gelişmeler önemli bir iticigüç oluşturmaktadır. 230 Selüler/mobil telefonlar. Fax Makineleri, Demir, hava vekara yollarıyla daha ucuz taşımacılık, bilgisayar destekli tasarımların sayıları hızlaartmaktadır.Yukarıda sayılanlarla birlikte gelişen “yeni dünya” tanıdığımız dünyadanhızla uzaklaşmaktadır. Küresel ekonominin anahtar kavramı haline gelen rekabet,değişen dünya düzeninde sadece girişimlere özgü bir nitelik taşımamakta, bununyanında uluslar, bölge grupları ve hatta kapitalist sistemlerle arasında bir bakış açısıbir vizyon olarak düşünülmektedir. Başka bir ifade ile üretimin temel koşulu ve iticigücü olan rekabetin tarafları; ülkeler, ülkelerin birleşerek oluşturmaya çalıştıklarıbölgesel entegrasyonlar ve gün geçtikçe ekonomik, sosyal ve kültürel sistemlerikendisine destek olarak gören girişimlerdir. Bununla birlikte rekabet ortamını varlığırakiplerin sayısını artırmaktadır. 231Günümüzde küresel ekonomilerde görülen en önemli değişim yoğunlaşanrekabettir. Geleneksel ekonomilerde ithal ikamesi yönelik ekonomik büyümebenimsenmesi ve korumacılığa dayalı destekler sonucunda ulusal ekonomilerdeAksak Rekabet Piyasaları etkin olmaktaydı. Ancak tarifelerin indirilmesi ve dışticaretin önündeki görünmez engellerin kaldırılması, yeni piyasaların ortaya çıkması230 Zafer BÜYÜKÇOBAN, “Rekabet ve Hakim Durumdaki Kamu Teşebbüsleri Türk TelekomÖrneği,” Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Sosyal BilimlerEnstitüsü, Isparta, 2006, s. 25231 ERDUT, s.388


ilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeleri beraberinde getirmiştir. Uluslararasıilişkilerin gelişmesi ve yoğunlaşması gibi nedenlerin desteği, global ekonomiderekabetin artarak yoğunlaşması ve giderek daha da önem kazanmasına nedenolmuştur. 232Son yüzyılda yaşanan dünya savaşları ve ardından gelen soğuk savaş sonrasıülkelerin yaşadığı deneyim birlikte hareket etmelerini bir zorunluluk halinegetirmiştir. Yaşanan birliktelikler sırası ile ekonomi, askeri ve siyasi alanlarayönelmiştir. Küreselleşme sonucu ekonomileri bir biri ile daha bağımlı ve dışa açıkolmasını gerekli kılan temelde üç faktör vardır. Bunlardan birincisi gelinenteknolojik düzey, ikincisi uluslararası piyasalarda yaşanan serbestleşme ve sonuncuolarak ta işletmelerin değişim sonucu oluşturdukları yeni stratejilerdir. 233 Birleşmişmilletlere göre; “günümüzde gelinen bu noktada uygulanması gereken içe dönüküretim ve rekabet yerine bölgesel üretim ve rekabet olanakları öne çıkmıştır. Bukapsamda AB, NAFTA gibi bölgesel piyasalar gelişmektedir. Uluslararası sermayeöncelikle bu piyasalara yönelmektedir.’’ 234 Bunun da temel sebebi bölgeselpiyasalarda ki pazar genişliği ve finansal serbestleşmenin geldiği noktadır.Bilgi çağı olarak da adlandırılın günümüz dünyasında iletişim ağının dayaşanan gelişmede değinmek gerekir. Yaşanan bu gelişme sonucunda dünya sankikapalı toplum kavramını ortadan kaldıran bir iletişim ağı ile çepeçevre sarılmıştır.Artan iletişim olanakları sonucunda işletmeler arasında yaşanan hareketliliğin birbaşlangıcı olarak görülebilir. İşletmelerin ürettikleri mal ve hizmetleri iç pazarharicide de pazarlama çalışmaları işletmeler arasında acımasız bir rekabetindoğmasına neden olmuştur. Daha önceden dışa kapalı ve ürün kalitesini kendiimkânlarına göre belirleyen işletmeler küreselleşme ile birlikte artık kalitenindoğrudan belirleyicisi olan müşterilere yönelmektedirler. Bu müşteri odaklı anlayışınsebebi ise globalleşmenin sonucu oluşan rekabet yoğunlaşmasıdır. Artık işletmeleryüksek kalitede mal ve hizmet üretilmesi ile gelir elde etme ve rekabette nasıl öne232 Coşkun Can AKTAN, Rekabet Gücü ve Rekabet Stratejileri, Türkiye İşveren SendikalarıKonfederasyonu, Yayın no:254, Ankara, 2004, s.9233 Nusret EKİN, Küreselleşme ve Gümrük Birliği, İstanbul Ticaret Odası, Yayın No:32, İstanbul,1996, s.16234 UN, The Competitiveness Challange: Trans National Corporations and IndustrialRestructuring in Devoloping Countries, Conferenge,Conferenge on Trade and Development,Newyork, USA and Cenova, ITALY, 200089


geçeriz sorusunu cevabını arar hale gelmişlerdir. 235 Robertson”a göre yaşanan busüreç “globalin yerleşmesi” ve “yerel olanın globalleşmesi” olduğunu ifadeetmektedir. 236Tüm dünyada etkileri görülen küreselleşme ulusal ekonomilerin iç pazarlarınadünyanın her yerinden değişik şirketlerin akın etmesine olanak sağlamaktadır. UlusalEkonomiler de bu akını desteklemektedirler, bunun temel nedeni de yabancı sermayegirişinin ülke ekonomisi açısından olan öneminidir. Ulusal ekonomilere yönelen çokuluslu firmalarla ulusal firmalar arasın da yaşanan rekabet boyutu değişmektedir. İçpazarda bu rekabet ortamında ürün rekabeti yapmak ulusal firmalar açısındanoldukça güçtür. Ürünler bir biri ile bezerlik göstermekte ve kalite açısından birfarklılık bulunmamaktadır, bununla birlikte üretilen yeni ürünler çok kısa bir süredetaklit edilebilmekte, Ürün maliyetlerinde yapılabilecek aşağı yönde hareketler isebilinen yöntemlerle rakip firmalar tarafından da yapılabilinmektedir. 237 Aslında burekabet ortamında globalleşme sonucu ortaya çıkan rekabet yeni rekabet alanlarıoluşturmayı gerektirmektedir.Son 20 yıl içinde teknolojik gelişmelerin yarattığı verimlilik artışı, dünyapazarlarının küreselleşmesi bilgi toplumuna geçiş aşamalarının yaşanması, ürünyaşamlarının giderek kısalması, pazara yeni ürünler sürme sürelerinin azalması vesürekli değişen müşteri gereksinimleri, büyük işletmelerin kitle üretimi ile eldeettikleri rekabet üstünlüklerini ortadan kaldırarak küçük işletmelerin esnek vedinamik yapısı sayesinde rekabet üstünlüğü kolayca elde edebileceği bir sürecibaşlatmıştır. 238 KOBİ’ denilen bu işletmelerin rekabet yeteneği globalleşme ile öneçıkmış esnek yapıları sayesin de yaşanan hızlı değişime ayak uydurmaları dahakolaylaşmıştır.Yaşanan globalleşme süreci ile birlikte bir çok alanda sınırlar ortadankalkarak piyasalar ve ekonomilerde yaşanan entegrasyon süreci ve bunun birlikte235 Sabahat BAYRAK, Hasan GÖNCÜOĞLU, Toplam Kalite Yönetimi ve UygulanabilirliğineYönelik Denizli İlinde Bir Araştırma, Beta yayınları, İstanbul, 2001, s. 29236 Roland ROBERTSON, Küreselleşme, Bilim ve Sanat yayınları, 1999, s. 21237 İbrahim KIRÇOVA, KOBİ’ler ve Rekabet Üstünlüğü Sağlamada Yeni Yaklaşımlar, İstanbulTicaret Odası, Yayın no:2005–5, İstanbul, 2005, s. 10238Gönül İPEK, Avrupa Birliğine Giriş Sürecinde Türkiye’deki Küçük ve Orta Ölçekliİşletmelerin Finansmanı ve Rekabet Gücü Etkisi, Yayınlanmamış Yüksek lisans Tezi, Dokuz EylülÜniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, 2001, s. 4290


yaşanan rekabetin artması sonucu ticarette yeni düzenin hayat bulmasında önemli biretken olmuştur. Ele aldığımız yeni dünya düzenine geçiş bazı sektörlerde kolay vebaşarılı olurken bazılarında ise bu dönüşüm gayet sancılı olmuştur. Özellikle dünyaticaretinde rekabetin yoğun olarak gerçekleştiği sektörler daha zorlu koşullarla karşıkarşıya kalmışlardır. Bu yeni dönüşüm sürecinde yaşanan rekabet artışı sonucufirmalarda gözle görülür değişim yaşanmıştır. Firmalar ayakta kalmak için ürüngeliştirme de fiyatlamada, pazarlamada ve yeni pazar bulma stratejilerini mümkünolduğunca çabuk değiştirme eğilimine girmişleridir. Bu değişimi gerçekleştiren firmave sektörlerin yaşam süreleri artarken başarısız olanlar, ya kaybolmuş ya da eskigücünü kaybetmek zorunda kalmışlardır. 239Uluslararası ticaretin dünya ekonomisindeki payı günümüze doğruyaklaşırken istikrarlı bir şekilde arttığı görülür. Dünya ticaretinde yaşanan bubüyüme eğilimi sonucu uluslararası ticaret düzenlemeleri ve kurallarında dagörmekteyiz. Dünya ticaretine de yaşanan bu gelişmenin en önemli nedeni olarakgloballeşme olgusu olduğu söylenebilinir. Bu ticaret artışını destekleyenküreselleşmenin ivme kazanmasında ki en önemli etken mal, hizmet ve sermayeninülkeler arsında serbestçe dolaşmasının önündeki engellerin mümkün olduğuncaazaltılmış olmasıdır. Küreselleşme sürecinin doğal bir sonucu olarak gelişmekte olanülkelerin dünya ticaretinden aldıkları paylarda gözlenen artıştır. Gelişmekte olanülkelerin son on yıldaki ihracat performansındaki artış bir önceki on yıla oranla üçkat artmıştır. 240 Bununla birlikte gelişmekte olan ülkelerde yaşanan bu artış ve dünyaticaret hacminin artmasına rağmen fırsatlar ülkeler arasında eşit dağılmamaktadır.Pazar ekonomisinde bir mübadele zinciri içerisinde mümkün olduğunca enyüksek kaliteyi sunan satıcılar ile bunun karşılığında en yüksek bedeli ödeyen alıcılardev bir açık arttırma ortamında karşılaşırlar. Üretici ve tüketicilerin kendi halinderekabet ettikleri bu ortamda en iyi fiyat ve kaliteyi teklif edenler kazanır. Bu devasaaçık arttırma ortamına kendi kişisel çıkarlarını yani karını arttırmak için girenfirmalar, tüketici bireyler ve onların oluşturduğu toplumun menfaatlerine hizmet239 Güler ARAS, Türk Tekstil ve hazır giyim Sektörünün Rekabet Yeteneği, İstanbul Tekstil veİhracatçı Birlikleri, Om yayınevi, İstanbul, 2006, s. 3240 Barış TEKİN, Döviz Kurundaki Gelişmelerin Türkiye İmalat Sanayi İhracat FiyatlarınaYansıması, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Yayını, İstanbul, 2004, s 1591


etmesinin sebebi aralarındaki rekabettir. Aralarında yaşanan mübadele ortamını nekadar özgürleşirse rekabetinde o kadar artacağı düşünülebilinir. 241Küreselleşme sonucu yaşanan bu sürecin en önemli sonucu, rekabetin giderekartmasıdır. Pazar Ekonomisi ithalatın artan rekabeti nedeniyle iç piyasalarda baskıyave huzursuzluğa sebep olmakta hükümetlerin bu durum karşısın da uluslar arasıkurallardan dolayı yapmak zorunda olduğu yükümlülüklerin aksine korumacıpolitikalar uygulamasına neden olmaktadır. Bu korumacı yaklaşımlar sonuçta küreselpazarda ihracatçı firmaları yabancı pazarlarda zorluklarla karşılaşmakta veserbestleşme sonucu oluşan eşit şarlarda rekabet şansı ortadan kalkmaktadır. 242 Ancakbilinmelidir ki rekabet ortamını korumanın en önemli yolu korumacılık ve kapalı birekonomi ile değil tam aksine olabildiğince serbest ama küresel kurallarla denetlenenpiyasaların desteklenmesi ile gerçekleşir. Küresel pazarlarda yer edinmenin yolunusağlayan makro ekonomik istikrara, tasarruf ve yatırımın arttırılmasını sağlayacakeğitimli bir işgücüne ve örgütlenmeye sahip olmak ve mevcut imkânlar ile en yüksekverimi elde etmek için ülke boyu ve eşgüdümlü kurumsal stratejik planlarla birlikteyapılması gerekmektedir. 243Ekonomik sistemin önemli bir saç ayağı olan finansal sistemde yaşanangloballeşme olgusundan etkilenmekten kaçamamıştır. Finansal küreselleşmeninbağımsız devletlerle ilişkisi; devleti düzenleyici ve politika belirleyiciliğindekiözerkliğinde yaşanan zayıflamadır. Bunun temel sebebi olarak daha öncedebahsettiğimiz yaşanan enformasyon teknolojilerindeki gelişme sonucu devletindüzenleme kapasitesinin yetersizleşmesidir. Bu açıdan devletin temelfonksiyonlarından vergi toplamada, elektronik ticaret, elektronik para, Off-shorefinans merkezleri ve türev finansal ürünler gibi alanlarda etkinsizleşmektedir. 244Küreselleşme sonucu gelişen uluslararası ekonomik sistemin en önemli yan etkisiülkelerin finansal piyasalar üzerindeki hâkimiyet kaybında olmuştur.241 Güneri AKALIN, Ekonomi Politik Kriz ve Piyasa ekonomisine Geçiş, Akçağ Yayınları, Ankara,2002242 TÜRKER, ÖRENER, s.21243 Mehmet ATALAY, Mustafa TURHAN, ”Küreselleşme, Gelişmekte Olan Ülkeler ve Türkİmalat sanayi, Planlama dergisi, DPT”nin 42.Kuruluş Yılı Özel Sayısı, Ankara, 2002, s.79244Nadir EROĞLU, Finansal küreselleşme: Devletin Düzenleyici Rolü üzerinde etkileri,küreselleşme İçinde, Alkan Soyak, Om yayınevi, İstanbul,2002, s. 32–3392


2.3. Rekabetin YararlarıBaşka hiçbir unsur rekabet kadar piyasa ekonomisinin varlığı ve etkinliği içinstratejik öneme sahip değildir. Piyasa ekonomisinin varlık sebebi piyasa değilrekabet dir.Çünkü piyasalar her devir ve her ülkede var olmuştur. 245 Bir ülkede adilve düzgün bir şekilde rekabetin işlemesi hem tüketiciler hem firmalara dolaylıolarak da ülkeye önemli yararlar sağlamakatadır. 246 Rekabetin etkin bir şekildeişleyip işlemediği yargısına ulaşabilmek için rekabetten beklenen yararların eldeedilip edilmediğine bakılması gerekmektedir. Rekabetten elde edilecek yaralarınsağlanabilmesi için başlıca şu işlevlerin yerine getirmesi beklenir. 247• Rekabet, tüketicilerin ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetlerin nitelik veniceliğine bakılarak üretilmesi sağlamalıdır.• Rekabet, üretim faktörlerini en verimli olacakları alanlarayönlendirmelidir.• Rekabet, aşırı fiyat artışlarını önleyerek fiyat seviyesine istikrarsağlamalıdır.• Rekabet, aşırı karları önleyerek gelirin adaletli dağılımınısağlamalıdır.• Rekabet, teknolojik ilerlemeyi hızlandırmalıdır.Bu işlevleri yerine getiren bir rekabet kendisinden beklenen faydalarıgösterecektir.Rekabetten beklenen yararlar, genelde ekonomik yararları ve sosyalyararları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Ancak ele aldıgımız rekabetinfoksiyonlarının bir biri ile olan yakın ilişkisi ve bir foksiyonun hem ekomik hem desosyal faydalar içerebileceği düşünüldüğün de Stockmann”nın sınıflandırmasındanyararlanılmıştır. 248245 DPT, DPT Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Rekabet Hukuku ve Politikaları Özel İhtisasKomisyonu Raporu, DPT Basımevi, Yayın No:2365, Ankara, 1994, s. 6246 Hasan DURSUN, Japon Rekabet Düzeni ve Çıkarılacak Dersler, Kamu-İş, İş Hukuk ve İktisatDergisi, cilt:8 sayı:2, 2001, s.99247 Hasan SABIR, Dünya siyasetinde Rekabet Sistemi ve Politikaları, Derin Yayınları, 2002248 K. STOCKMANN, "Sosyal Piyasa Ekonomisinde Rekabetin Fonksiyonları ve Korunması",Sosyal Piyasa Ekonomisinin Rekabet Boyutu, Sosyal Piyasa Ekonomisi Yayın Serisi, No: 4, Çev.Meneviş ÖĞÜT İzmir, 1992.s.20–2593


2.3.1. Kaynak Dağılımı YararıSerbest piyasa ekonomisinde rekabet kaynaklar üzerinde optimal dağılım veoptimal verimlilik etkisini sağlayan yegane araçtır. Ekonomik birimlerden kaynaklarıen yüksek getiriyi elde edecek alanlarda kullanmaları beklenir.Uygulamada çeşitliekonomik kararların rasyonel alınmadığı bunun sonucunda aşırı kapasiteli, kuruluşyeri yanlış seçilmiş, atıl durumda bulununan yatırımlar ortaya çıkmaktadır.Temeldebu tür sorunların nedeni rekabetin göz önünde bulundurulmamasıdır.Devletin herhangi bir alanda teşvik uygululaması ve özendirme sonucu o sektörde yoğunlaşmayaşanabilmektedir. Yoğunlaşma ile birlikte sektör de aşırı üretim ve arkasındangelen düşük getiriler verimsiz ve teşvikle ayakta kalan firmalara yaşama şansıtanımaktadır. Bunun sonucunda da kıt olan kaynaklar serbest piyasa koşullarındayüksek getiri getiren alanlardan verimsiz alanlara kayarak kaynak dağılımıbozulmaktadır. Rekabet kaynakların atıl alanlar yerine verimli alanlardakullanılmasının en önemli teminatıdır2.3.2. Teknik Gelişmeleri Uyarma YararıYeni bir buluş veya yenilik sonucu pazarlanabilecek bir ürün elde edilmesi ilebirlikte oluşabilecek yüksek getiriler, işletmelerce yenilik ve buluşlara verilendesteğin ana güdüsüdür. Yeni bir ürün, tüketicinin talep edeceği ürünün üreticisi olanbir firma bir sure sonra tekel konumuna gelir. Bu durum lisans sahibi olarak ya dataklitle başkaları tarafından sonlandırılarak piyasa tekrar işlerliğini kazanır. Yaşananbu süreç piyasada birbirini izleyerek devam eder. Bu nedenle rekabet buluşlaryenilikler-taklitlerbiçiminde oluşan teknolojik gelişme için güçlü bir uyarıcıkonumundadır.Serbest piyasa ekonomisinde rekabet eden firmalar sadece fiyat alanında değilaynı zamanda yatırım ve teknoloji alanında da rekabet halindedirler. Firmalarrekabette ayakta kalabilmek için diğerlerinden farklılaşmaları gerekmektedir. Buyüzden rekabetçi piyasalarda yarışan firmalar araştırma ve geliştirme(ar-ge)faaliyetlerinde bulunmaları gereklidir. Ar-ge yi aksak rekabet firmaları da94


gerçekleştirir ancak rekabetçi piyasalardaki kadar yoğun değildir. 249 İyi işleyenrekabetçi piyasaların belki de en büyük yararı ekonomik büyümenin temel unsuruAr-ge ve teknoloji kaynaklı büyümedir. Solow büyümede teknolojiyi Y= F(KL)=>Y=F(K,AL) 250 teknolojik gelişme A’nın zaman içinde artması ile olur. Bir birim işgücü teknoloji düzeyi daha iyi olunca daha üretkendir ve modelin önemli bir varvarsayımı da teknolojik gelişmenin dışsallığıdır. Kısaca söylemek gerekirseteknolojinin yer aldığı büyüme modeli kişi başına kalıcı büyümenin kaynağınınteknolojik gelişme olduğudur. 2512.3.3. Gelir Dağılımına YararıEtkin bir rekabet sonucu, ekonomik başarının sağlanmanına dayandığı için,rekabetçi bir piyasada daha verimli olanlar daha çok kar ve dolayısıyla daha yüksekgelir sahibi olacaktır. Bunun yanında tam bir gelir dağılımı sağlamak için gelişmişülkelerde olduğu gibi piyasa ekonomisinin rekabet koşulları yanın da sosyal güvenlikve sosyal politikalarla desteklenmelidir.2.3.4. Tüketici Tercihlerini Karşılama YararıMerkezi planlama ile yönetilen ekonomilerde bir malın üretim kararınıtüketici tercihlerine gore değil mevcut üretim kapasitesi ve ihtiyaçlara gorebelirlenmektedir. Bunun yanında piyasa ekonomisinde üretilen mal ve hizmetlerincinsi, miktarı ve kalitesine dair kararları veren tüketicidir. Özellikle uzun dönemdeneyin, ne kadar ve kimler için üretileceği, tüketicinin talebine bağlıdır. Piyasalardaoldukça çok çeşitli ürünlerin bulunuyor olmasının asıl nedeni etkin rekabettir. Bunabenzer bir durum tekeller ve kartellerin miktar ve fiyatta rekabeti engelledikleripiyasa ekonomilerinde gerçekleşir. Etkin rekabet ortamında hayat şansı bulunanküçük ve orta ölçekli firmalar, tüketici tercihlerine daha esnek yapıları dolayısı iledaha kolay cevap verebilmektedir.249 DPT, DPT Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Rekabet Hukuku ve Politikaları Özel İhtisasKomisyonu Raporu, DPT Basımevi, Ankara, 2000, s. 3250 Y=F(K,AL) Y=Çıktı, Milli Gelir, K=Sermaye L=işgücü A=bilgi veya etkin işgücü251 Robert M. SOLOW, A Contribution to the Theory of Economic Growth “Quarterly Journal ofEconomics, no:70, February, 1956, s. 65–9495


2.3.5. Uyum Esnekliğine YararıDevletlerin ekonomik gerçeklere dayanmayan müdahaleleri ve rekabetinetkin bir şekilde yaşanmadığı piyasalarda kaynakların yanlış dağılması olasıdır. Buşekildeki piyasalarda rastlanan temel olgu uyum esnekliğinin bulunmamasıdır. Etkinrekabet, kaynakların optimal dağılımı ve daha verimli alanlara sürekliyönlendirilmesiyle bilinen en iyi yol olduğu gibi; aynı zamanda en hızlı araçtır. Burada anlatılmak istenen kaynakların her an hareket halinde olduğu değildir. Söylenmekistenen, kaynakların çeşitli kullanım alanları arasındaki kâr farkları ortadankalkıncaya kadar akışkan olmasıdır.2.3.6. Ekonomik Gücün Kontrole YararıRekebet ortamını etkin bir şekilde uygulunması hiç bir zaman bitmeyen vecontrol edilmesi güç olan ekonomik gücün ortaya çıkmasını engeller. Daha öncedebahsettiğimiz gibi tenik gelişme sonrasında doğal olarak ortaya çıkan tekellerbulunmaktadır..Eğer bu tekeller rekabet soncu belli bir sure sonra ortadan kalkmazlarise rekabet ortamının kazançlarını geri almaları kaçınılmazdır.Bu da ancak yasaldüzenlemeler ve özel koşulların bulunmmaması durumunda gücün daha yaratıcı,girişken ve atak; başka bir deyişle daha etkin rakiplerce sona erdirilecektir.Rekabetin ekonomik gücü kontrole yararı bu anlamda oldukça önemlidir. Kaldıkiekonomik gücün kontrolü belli bir boyuttan sonra, siyasal gücün kontrolü anlamınada gelmektedir.2.3.7. Siyasal Gücü Kontrole YararıPazar ekonomisin de devlet müdahalesi hoş karşılaşılan bir durum değildir.Bunun yanında devlete biçilen rol denetim ve tamamlayıcılıktır. Devletin asli işlevi,olabildiğince her yerde ve her zaman önceliği özel sektöre bırakması, ancak özelgirişim ve piyasa mekanizmasının istenen sonuçları doğurmaması halinde müdahaleetmesidir. Etkin rekabetin işlediği ya da işleyeceği bir alanda devlet müdahalesinindayanağı bulunmamaktadır. Rekabet ortamında devlet gerekli olmadıkça piyasayasiyasal gücüne dayanarak, kortrolsüz bir şekilde kararını gözden geçirmedenalamayacaktırYukarıda da bahsettiğimiz gibi rekabet, ekonomik gücün tek bir eldetoplanmasını önleyip, topluma yaygınlaştırarak, iktisadi güce sahip olanların siyasi96


hayata da egemen olmasını engeller. Amerikan Rekabet Kanunları’nıngörüşmelerinde özellikle Senatör Sherman bunun bir özgürlük bildirgesi olduğunubelirtmiştir. Buna başka bir dayanak ta ABD’ Yüksek Mahkemesinin rekabetin“demokratik, siyasal ve sosyal müesseselerin korunmasında” önemli bir roloynadığını vurgulamıştır 2522.3.8. Bireylerin Davranış Özgürlüklerini Sağlama İşleviBireylere en geniş seçim şansı rekabetin etkin olarak sağlandığı piyasalardagerçekleşir. Bireylerın temel davranış ve seçim özgürlüğü rekabetin temel koşuluolmakla birlikte insani olarakta bir anlamı vardır. Merkezi planlama ekonomilerindeolmayan bu özgürluğü ancak rekabet koşuluna sadık bir ekonomi sağlayabilir.Kaldıki rekabet özgürlüğü ,rekabetin tek ve ana unsuru olarak görülmektedir. 2532.4. Rekabetin ÇeşitleriTanımı zor, önemi ise piyasa ekonomileri için olmazsa olmaz koşuldurumundaki rekabet kavramının çeşitlerine değinirken rekabetin hukuki veekonomik yönden ele almakta fayda vardır.2.4.1. Hukuki Yönden RekabetRekabet kavramı rekabet hukuku boyutunda hukuka uygun rekabet ve hukukaaykırı rekabet olarak sınıflandırılabilir. Hukuka uygun rekabet hak kavramı öneçıkarmaktadır. Hukuki anlamda rekabet hakkının tanınması ve korunmasına ekolarak bu hakkın etkin olarak kullanılması ve geliştirilmesi önemlidir. Bu hak etkinhale gelebilmesi için çalışma hürriyeti, özel mülkiyet, ticaret serbesti gibi diğerhaklarında kabulünü şart kılar. Hukuka aykırı rekabette ise yarışmanın doğası olarakortaya çıkan ve üstünlük için hakkın kötüye kullanılması sonucu oluşur. Rekabethakkı diğer haklardan bir farkı yoktur ve rekabet hukuku kuralları dışında yapılanrekabet, piyasada rekabet hakkının kötüye kullanıldığı sonucunu doğurur. 254252 DPT, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, s. 3253 Canan ERKAN, “Küreselleşme ve Avrupa Topluluğu Karşısında Türkiye’nin RekabetYeteneği” Tamav Yayınları, İzmir,1993 s. 42254 Berkant ŞENGİL, Türk Hukukunda Haksız Rekabet Halleri ve Rekabetin Korunması,Yayınlanmamış Yüksek lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 1998, s. 797


2.4.2. Ekonomik Yönden RekabetPiyasa koşuların da genel olarak rekabet literatürle paralel olarak fiyat ilefiyat dışı unsurlar olan ürün ve kalitesinde görülmektedir.Hemen hemen bütün işletmeler ciddi bir rekabet baskısı altındadır ve rekabetdaha çok fiyat alanın da gerçekleşmektedir. Uygulaması en kolay rekabet türü olanfiyat rekabeti işletme karlılığını önemli yönde olumsuz etkilemektedir. 255İşletmelerce fiyat yönünden yapılabilecek bir rekabet, piyasada aynı ürünü, ikame vetamamlayıcısın üretenler arasında, maliyeti kısma sonucu ya da kardanvazgeçilmesini gerektirecek bir fiyat üzerinden fiyat düşürme girişimleri sonucu olur.Fiyat rekabetine ücretler, verimlilik ve döviz kuru gibi değişkenler önemli ölçüdeetkide bulunur. 256Kalite rekabetinde ise kullanım amacı aynı olan ürünlerin fiyatlar üzerine deher hangi bir fark yokken ürünün kalitesine yönelik yapılan olumlu değişimlerlerekabet halinde olunmasıdır. Fiyat odaklı pazarlama ve rekabet döneminin geri dekalması ile artık müşteriler çok daha özelleştirilmiş, kendi ihtiyaçlarına uygun kaliteliürün talep etmektedirler. 257Ürün rekabetinde ise bu sefer aynı kullanılma amacına yönelik ürünlerdedeğişik isim, tasarım, reklâm ve satış sonrası hizmetler yolu ile satış miktarınıartırma çabasıdır. Burada ürünün dizayn ve yeniliği öne çıkmaktadır. Fiyat sabitkenbir ürün diğerlerin den bir adım öne ancak, iyi tanımlanmış, reklâmı güzel yapılmış,iyi bir pazarlama metodu sonucu, satış sonrasında da kaliteli bir hizmetle donatılmasıile çıkabilir. 258 Şirket yöneticileri vakitlerinin büyük bir kısmını dikkatli bir şekildeürün geliştirme süreçleri ile rakip ürün ve hizmetler arasındaki rekabet sorunlarınaayırırlar. 259255 İbrahim KIRÇOVA, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerde Elektronik Tedarik Sistemleri veAvantajları, İstanbul Ticaret Odası, Yayın no:2006–5, İstanbul, 2006, s.13256 Arzu AYGÜNEŞ, Türk Endüstrisinin Avrupa Topluluğu Karşısındaki Rekabet Gücü: tekstilKonfeksiyon Açısından Yaklaşım, Yayımlanmamış Yüksek lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, sosyalbilimler enstitüsü, Ankara,1998, s. 5257 İNFOMAG, Büyük Kapışma, Mayıs 2004, s. 61258 AYGÜNE259 Gary HAMEL, c.k.PRAHALAD, Geleceği Kazanmak, Çev. Zülfü Dicleli, İnkılâp yayınevi,İstanbul,1996, s. 6098


Bir ülkedeki rekabet koşullarını belirleyen, piyasa ortamındaki faaliyetgösteren işletmelerin davranışlarıdır. Gelecek için rekabet ürüne karşı ürün ya da işekarşı iş şeklinde değil firmaya karşı firma şeklinde gelişecektir. Buda firmalar arasırekabet olarak algılanmaktadır. 2602.5. Çeşitli Görüşlerin Rekabete Bakışıİktisat teorisinin en önemli kavramlarından biri olan rekabet Adam Simithden beri iktisatçılar için ekonomik yaşamın düzenleyicisi ve iktisadi analizlerin temelilkesi olarak görülmüştür. 261 Rekabet kavramı ekonomideki üretim süreç veilişkilerinde, teknolojik yeniliklerde ve yönetim biçimlerindeki gelişim sonucusürelikli yenilenen ve doğal olarak ta tanımlanma ve belirlenmesi üzerine literatür detam bir görüş birliği oluşmamıştır. Bununla birlikte çeşitli ekonomik yaklaşımlar darekabet kavramına değinmeden geçmemişler hatta görüşlerini bu kavramlatemellendirmişler.2.5.1. Klasiklerin rekabete yaklaşımıFizyokratların izinde ve onları destekleyecek iktisat teorisini kuran “klasikokul” başlangıcı Adam Simith’in milletlerin zenginliği’nin basıldığı yıl olan 1776 vesonu da J.S. Mill in öldüğü yıl olan 1873 olarak görülse de, bu iktisat öğretisi yüzyıldan uzun bir süre egemenliğini sürdürmüştür. Bu görüşün başlıca savunucuları birahlak felsefecisi olan A.Simith’in yanında D. Ricardo, T.R. Maltus, J.B.Say ve J.S.Mill dir. 262Klasik iktisat bilimin kurucusu olarak kabul edilen Smith, Skousen’e görebüyük eseri olan Milletlerin Zenginliğine serbest piyasa ekonomisi yoluyla zenginlikve refahın nasıl yaratılacağına dair tartışmaya başlar. Kendi kendini “görünmez el”yardımı ile düzenleyen sistemde üç özeliliğin üzerinde durur. Bunlar;• Özgürlük: ürünleri, emek ve sermayeyi üretme ve mübadele etme hakkı• Kişisel-çıkar: kişinin kendi işini takip edip başkalarının kişisel- çıkarınabaşvurma hakkı260 HAMEL, PRAHALAD, s. 47261 Hakan ÇETİNTAŞ, Küreselleşme Sürecinde Türkiye’nin Rekabet Politikası ve Rekabet Gücü,Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2000, s. 24262 Gülten KAZGAN, İktisadi Düşünce veya Politik İktisadın Evrimi, Remzi Kitapevi, 7. Basım,İstanbul, 1997, s. 6199


• Rekabet: mal ve hizmetlerin üretim ve mübadelesinde rekabet etme hakkı 263Adam Smith kendi kendini düzenleyen bir sistemin temel kaynağı olan kişiselçıkar, bir toplumda ancak hayati derecede önemli olan rekabet yardımıylayardımseverliğe dönüşeceğini düşünmekte idi. Daha düşük seviyede olan serbestrekabet fiyatını, monopolcü güç, kurumlar ve ticaret şirketlerine sağlanan dışlayıcıayrıcalıklara, tercih ediyordu. Rekabet ona göre daha düşük fiyatlar ve başka mallaralabilecek daha fazla para demekti, bu da diğer taraftan daha fazla iş daha yüksek biryaşam standardı anlamına gelmekteydi. 264Klasik iktisatçılar bir piyasa süreci düşündükleri rekabeti serbest piyasaekonomisinin düzenleyici bir gücü olarak ele almakta, bireysel çıkarların sonucutoplumsal çıkarlara ulaşabilineceğini, bunu sağlamak içinde devlet müdahalesininserbest rekabet ortamında gereksiz olduğunu ifade etmişlerdir. Bu düşünceyi savunaniktisatçılara göre rekabet üretim faktörleri arasındaki getirinin eşitlenme süreci, yanirekabet sayesinde üretim faktörleri, getirisi düşük sektörlerden getirisi yükseksektörlere kayacaktır. Burada bahsedilen rekabet fiyat rekabetidir ve gerçekte rekabetsadece fiyatla sınırlı değildir. 265Klasik serbest dış ticaret teorisine göre bireysel çıkarlar ile açıklanan teoriülkeler içinde geçerlidir. Belirli varsayımlar altında uluslar arası ticarette her iki ülketicaretten faydalanacaktır. Uluslar arası rekabet ortamında Simith her ülke mutlaküstün olduğu malı satarsa kazançlı çıkacağını söylerken Ricardo ise aralarında birülke karşılıklı mübadeleye konu olan mallarda maliyette mutlak üstün olsa da“karşılaştırmalı üstünlükler” teorisine göre uluslar arası ticaret gerçekleşeceğinisöyler. 266 Ricardo karşılaştırmalı üstünlükler kuramı olmak üzere tüm teorilerin detam rekabeti en başa almıştır. Dışsallıkların olmadığı ve tam rekabet varsayımıaltındaki bir serbest ticaret teorisin de dünya gelirinin maksimize olacağını ortayakoyar kuşkusuz ki eğer ülkeler ulusal piyasalarda rekabeti sağlayamazlarsa dünyaticaretinden de teoride ki faydalar uygulamada gerçekleşmeyecektir. Dünya263 Mark SKOUSEN, İktisadi düşünce Tarihi, Adres Yayınları,2. baskı, Ankara, 2005, s. 20264 SKOSEN, s. 22265 Harun SULAK, Avrupa Birliği Sürecinde Türkiye İmalat Sanayi İşletmelerinin VerimlilikDüzeyi ve Rekabet Gücü ile Denizli Alt Bölgesi Çalışması, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,Pamukkale Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Denizli, 2004, s. 49266 KAZGAN, s. 89–90100


ticaretinin serbestleşmesi ticaret eden ülkelerin iç piyasalarının gerçekten rekabetçiolması halinde etkin bir ticaret ve uzmanlaşması ile gerçekleşebilir. Ulusal rekabetdüzenlemelerinin uluslararası bir etkisi olarak tüm dünya kazançlı çıkabilecektir 267 .2.5.2. Neo- klasiklerin rekabete yaklaşımıİktisat literatürüne Neo-klasik okul olarak giren bu görüş iktisat bilimine yenibir yorum getirmiştir. W.S.Jevos, C.Menger, L.Walras ve A.Marshal’ın öncülükettiği bu görüşle birlikte iktisat biliminde matematiğin ağırlığını yükseltip bilimselliknitelliği artırılmaya çalışılmıştır. 268Neo-klasik teoride klasiklerce savunulan serbest piyasa rekabeti görüşü tamrekabet modeli haline gelmiştir. 269 Tam Rekabet piyasasında firmalar aşırı karlar eldeetmez, ancak maliyetin bir unsuru olarak normal kar elde ederler. Tam Rekabetinvarsayımlarında sapma durumlarında yani modelin varsayımlarının geçersiz olduğudurumlarda aksak ve eksik rekabet koşulları geçerlidir. Tam Rekabet piyasasın dafiyat veri olarak alındığından fiyat rekabeti olmadığı gibi kalite rekabeti de yoktur.Piyasada Tam Rekabetin geçerliliği için gerekli beş temel varsayım vardır; piyasayıfiyatını etkilemeyecek kadar alıcı ve satıcı olmalı, alıcı ve satıcılar piyasa hakkındatam bilgiye sahip olmalı, ürünler homojen olmalı, mallar bölünebilir nitelikte olmalıve giriş çıkış serbestliği olmalıdır. Bu beş koşulun sağlandığı piyasa tam rekabetpiyasası olmak la birlikte bu ideal piyasaya gerçek hayatta karşılaşmak mümkündeğildir. 270Neo-klasikler ücret ve istihdamı belirleme de pazar güçlerinin önceliğine veiş piyasasının rekabetçi doğasına önem vermişleridir. Sendikalar içinse ekonomiknitelikte monopol etkisi yaptığını savunmaktadırlar. 271267 Hasan SABIR, Dünya Siyasetinde Küresel Rekabet Sistemi ve Politikaları, Derin Yayınları,İstanbul,2002, s. 52268 Necip ÇAKIR, İktisadın Dama Taşları: Neoklasik İktisat, İ.ü. İktisat Fakültesi MezunlarıCemiyeti İktisat Dergisi, Eğitim Serisi.1, 2001, s. 99269 SULAK, 50270 SABIR, s.8271 Numan KURTULMUŞ, Sanayi Ötesi Dönüşüm, İz Yayınları, İstanbul, 2001, s.39101


2.5.3 Post Keynezyen Rekabet YaklaşımıM. Kalecki, S.W.Wentraub’un görüşlerinin temellendiği çerçeveyi yansıtanpost-keynezyen okul, Neo Klasiklerin statik rekabet kavramlarına yeni bir dinamikalternatif getirmektedir. Bu yeni yaklaşım ile rekabet, kar amacı ile kurulanfirmaların kar etme becerisi olanların ayakta kalabileceği diğerlerini ise piyasalardançekilmek zorunda olacakları bir yaşam savaşı olarak ele alınır. Post–Keynezyenrekabeti dinamik bir süreç olarak almakla birlikte klasikler gibi sadece fiyat değilaynı zaman fiyatın yanında üretim, yatırım ve kurumsal boyutları ile ele almışlardır.Post Keynezyen’de kurumsal yapı ile mali kesim ifade edilmektedir. Mali kesimkaynakların durumunu ve koşularını belirleyerek rekabetin önemli bir unsuru olanfirmaların kaynak ihtiyacını ve piyasaya girişteki önemi vurgulanmaktadır.2.5.4. Avusturya Okulu Rekabete YaklaşımıAvusturya Okulu yüzyıldan fazla bir süredir gelişen C.Menger, L.Von Mises,F.Hayek ve J.Schumpeter gibi farklı görüşten iktisatçıları içinde barındıran vegünümüzde de artan bir ilgi ile karşılanan bir ekonomik görüştür. Schumpeter veHayek Tam Rekabet ve Eksik Rekabet piyasalarının sadece gerçek dışı olduğuyönünden dolayı eleştirmemişlerdir 272 . Bu okul rekabeti ürün farklılaştırmasına göreele almaktadır. Yenilik ve icatlar yolu ile rekabetçi güçlerini arttıran firmalar tekelcibir konuma gelseler bile bu yapıyı yenilikçi ve buluşçu girişim, firmaların tekelcikonumun sürekli tehdit eder yani yenilikçilikte yaşanan süreklilik tekelci firmalarınuzun soluklu olmasına izin vermez. 273Schumpeter kapitalizmin bir değişim içinde olduğunu ve sistem içindedurağanlığın mümkün olmadığını belirtir ve rekabeti iktisadi teorideki yerini yaratıcıyıkım olarak tanımlamıştır. Tüketim mallarının yapılan yenilik, üretimde yeniyöntemlerin kullanılması ve endüstriyel organizasyonlarda yapılan yenilik iktisadiyapıda değişime neden olan en temel unsurlardır. Girişimci faaliyetleri yeni ürünlerinüretilmesi veya yeni yolla türetilmesi olarak ele alındığın da iktisadi gelişme bufaaliyetlerin sonucu olarak ortaya çıkar. Ona göre yaratıcı tepki girişimcilik272 HİGH, s. 29273 AKTAN, s. 25102


faaliyetlerinin ürünüdür. Schumpeter’e göre tam rekabet koşulları altın da yeniüretim yöntemleri ve yeni malların ortaya çıkması beklenemez. Yeni buluşlarınolduğu durumlarda pek işlemeyen rekabet iktisadi ekonomik gelişmeyi analiz edenbir araç olarak görmemekte ve eleştirmektedir. Tam Rekabete bir başka eleştiriyi dedenge piyasa fiyatı ve onun sonucu gelen normal kardır. Bu kar rekabetleörtüşmemektedir, çünkü bu durumda firmaları rekabet etmeye yöneltecek yüksekkarlar olmayacaktır. 2742.5.5. Parasalcı Okulun Rekabet YaklaşımıK.Murunner ve pragmatizim 275 olarak bilinen metodolojinin ünlüsavunucularından olan M. Frieman’ın 276 başını çektiği parasalcı okul “Chicagoekolü” olarak bilinir. Parasalcılar Keynes gibi etkin devlet anlayışını kabuletmemişleridir. bireysel özgürlüklerin ve piyasanın sıkı bir savunucusudur.Ekonominin içindeki sorunların piyasadan kaynaklanan içsel sorunlar değil dışmüdahaleden kaynaklanmaktadır. Friedman göre bu dış müdahalenin kaynağı kamugörülmekte idi. Serbest rekabet piyasasına müdahaleyi haklı kabul edilmemekte vebireysel iktisadi özgürlüğü savunmakta idi. 277 Ona göre özel girişim, aslında,istikrarın tek kaynağıydı. Yanlış devlet politikaları ve büyüme eğilimi gösteren biriktisadi devlet dengesizlikler yaratmakta idi. İktisadi açıdan etkin bir devlet ve onunartan bürokrasisi, devletin elindeki kaynaklar kendinin değil ve sonuçta başkasınınkaynağını başkası için kullanan bir girişimci olduğu için, kaynak dağılımında etkinliksorunu oluşmaktaydı. Özel girişim, kendi kaynağını kendisi için daha dikkatlikaynakları kullanarak bu verimsizlik sorununu giderebilirdi.Bu okula göre yoğunlaşma ile karlılık arasında pozitif ilişki vardı. Sektördekibüyük firmaların daha etkin oldukları bir şekil olarak düşünülmüştür. Devletpiyasaya girişleri engelleyici içinde olmadıkça şirketlerin etkin çalışarak karlılığını274 Derya Güler AYDIN, A.Simith ve J.A. Schumpeter’in Dinamik Rekabet Teorileri, HacettepeÜniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, cilt:23, sayı 12005, s. 15275 Pragmatist iktisatçılar göre gelişmeleri niceleyici bir çerçevede öngören teoriler başarılıdır.276 Merih PAYA, Para Teorisi ve Para Politikası, Filiz Kitap Evi, İstanbul, 1998, s. 95277 Gülsüm Gürkan YAY, İktisadın Temel Taşları: Monatarzim ve Milton Friedman, İstanbulÜniversitesi İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti İktisat Dergisi, Eğitim serisi.1, 2001, s. 130103


sürdürebilirler. Bu görüşe göre etkinlik hem yoğunlaşmaya hem de yüksek karlılığaneden olmaktadır. 2782.5.6. Endüstriyel İktisatçıların Rekabet YaklaşımıEndüstriyel iktisat ya da endüstri iktisadı yaklaşımı içinde ele alınan çerçevesanayi devrimi ile birlikte önem kazanmaya başlamış gözükse de literatürde ise1940’lı yılarda J.M. Clark, P.W.S.Andrevs ve E.Mason gibi ekonomistlerle farklıülkelerden destek bulmuştur. Bu alan kendi içinde gelişim iki ayrımla ele alınır.Geleneksel yaklaşımda rekabet politikası çerçevesinde ele alınan sorunlara SCP(YapıDavranış Performansı) ile çıkış aramış SCP paradigması ile piyasa davranışlarınınkar marjı, endüstrilerin verimliliği, teknolojik ilerleme oranı ve piyasaların tahsisetkinliği gibi nedenlerle piyasa performansının etkilendiğini belirtmişlerdir. Yeniendüstri yaklaşımında Cournot ve Bernert tarafından oligopol model ve fiyatoluşumu ile Robinson ve Chamberlin tarafından yapılan monopolistik rekabet eksenlitartışmalar daha ileri meteorik yenilikleri ortaya çıkarmıştır. Özellikle son yıllardadeneye dayalı yaklaşımlar bireylerin stratejik gelişimlerini etki eden oyun teorisiteşvik etmektedir. Yeni endüstri iktisadı, firmaların rekabet davranışlarını formeltanımlamasına ilişkin doğal bir araç olarak benimsemiştir. Tam Rekabet yaklaşımınıoluşmaması ve en iyi performansı ele alan Tam Rekabete yaklaşmanın üzerineyoğunlaşan tartışmaların aksine uygulanabilir rekabeti piyasa oluşumuna etkiedebilecek her türlü müdahaleye bağlamışlar, uygulanabilir rekabeti SCPparadigması açısından ortaya koymuşlardır. Sonuç olarak ta birbiriyle rekabetedebilen verimlilik ve etkinliği kendine amaç edinen çok sayıda firmaya bağlı olarakbir endüstrinin rekabet gücü elde edebileceğini belirtirler. literatürde oyun teorisi,rekabette firma stratejilerinin ortaya konması ve rekabet analizleri için önemli biraraçtır. 279Yukarı da ele aldığımız endüstri iktisadı kavramının temellendiren teori olanendüstriyel organizasyon teorisi üzerinde yoğunlaştığı üç değişkenle rekabetiaraştırma konusu yapmakta, uygulamalı analizler gerçekleştirmektedirler. Bunlar;piyasa yapılarının rekabete uygunluğunu test eden piyasa yapısı testi, davranışların278 Hakkı ÇİFTÇİ, İktisadi gelişmede Uluslar arası Rekabet ve Ulusal Kurumlar Dinamiği, SeçkinYayınevi, Ankara, 2004, s. 36279 Orhan ÇOBAN, Endüstri İktisadı ve Oyun Teorisi, Ekin Kitapevi, İstanbul, 2003 s. 19104


ekabete uygunluğunu test eden piyasa davranışları testi ve sonuçların rekabeteuygunluğunu test eden piyasa sonuçları testinden oluşmaktadır. Yani teoriye görefirmaların pazar alanlarındaki başarısı firmaların rekabet ettiği yapıyı, davranışı, veperformansı ihtiva eden endüstri çevresinin yapısına dayanır. 2802.5.7. Yarışabilir Piyasaların YaklaşımıKlasik iktisat teorisinin aksak rekabet teorileri karşısında tekrargüçlendirilmesi amacıyla özellikle 1980 den sonra ortaya çıkan özetle yaklaşımdatam rekabet piyasası koşulu olan ve mevcut pazarda birbirini etkilemeyecek kadarçok olan firma sayısı üzerinde durmuşlardır. Görünmez elin çok sayıda ve güçsüzfirma yanında günümüz az sayıda ve güçlü firmalarla da düzeni sağlayacağınısöylerler.Yarışabilir piyasalar teorisin de, Mükemmel Yarışabilir Piyasa’ya girişçıkışlar serbest ve maliyetsizdir. Ayrıca mükemmel piyasalarda firmalar, piyasakarlılığını ve piyasa girdiklerinden sonra fiyatların düşeceğini ve belirledikleri fiyattaistedikleri kadar mal satabileceklerine bilmektedirler. Bu piyasa da iki ve daha fazlafirma ticaret yapmasına rağmen fiyat hem ortalama hem de marjinal maliyete eşitolmaktadır. Bu şu anlama gelmektedir bu piyasa da az sayıda firma olmasına rağmenfiyat düopol piyasada olduğundan daha yüksek bir fiyat olan marjinal maliyetinüzerinde gerçekleşmesi sonucu piyasalarda firmalar pozitif kar elde edecek vepiyasaya girişler sürecektir. Mükemmel Yarışabilir Piyasalar, birincisi az sayıdafirma ile rekabetin sağlanması diğeri ise artık çok sayıda endüstrinin yapısı veperformansı bu modelle Rekabet piyasaları gibi ulaşılması güç olsa da temelde ikifark bulunmaktadır Bunlar ölçülebilecek olmasıdır. Kısaca Mükemmel YarışabilirPiyasalar Modeli uygulanabilirliği Tam Rekabet piyasasından daha geniş daha iyi birideal veya standart olduğu düşünebilinir. 2812.5.8. Fordist Sistemin Rekabet YaklaşımıKlasiklerde olduğu gibi rekabet gücünün kaynağını fiyattır. Fordist sistem dekitle üretim teknolojisi ile üretim yapılmakta maliyetlerin düşürülmesi verimlilik280 ÇETİNTAŞ, s. 29281 Burak GÜNALP, Yarışabilir Piyasalar Yaklaşımı ve Rekabet Politikaları, Gazi Üniversitesiİktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, cilt: 4, sayı 3, 20021, s. 54–55105


artışı ile sağlanmaktadır. 282 Teknolojik gelişmenin ve dünyada globalleşmenin henüzyaygınlaşmadığı dönemlerde rekabetin temel öğesi üretim üstünlüğüdür. Büyük vehiç girilmemiş pazarlara büyük bir üretim kapasitesi ile gelen firmalar kitle üretimive ölçek ekonomisinin rakiplerini de bırakabilir ve hatta tekel haline gelip sermayebirikimini artırabilirlerdi. 283 1980’lere doğru esnek olmayan bu üretim sistemi ilerekabet giderek zorlaşmıştır. Bunun temel nedeni bu üretim siteminde maliyetlekalite arasında önemli bir ilişki varken mikro elektronik teknolojinin gelişmesi ileyeni üretim sistemlerinde daha düşük maliyetle kalite arttırılabilmiştir. 2842.5.9. Post Fordist Sistemin Rekabet Yaklaşımı1970’ler deki petrol bunalımından sonra fordist sistemdeki yaşan aksaklılarınüzerine kurulmuş sistem rekabet ve verimlik açısından fordist üretim sistemine göredaha geniş olanaklara sahiptir. Rekabet yaklaşımına yeni bir açılım getiren bu sistemşu değişimler gözlemlenir. 285• Üretim faktörlerinin tam istihdama koşmak için yüksek kapasitelereihtiyaç yoktur.• Bu esnek kapasite oranı sayesinde işçiler üzerlerine yüklenen daha azyük sonucu üretim süreçlerini irdeleme fırsatı bulabilmekte bu ise verimlilik kaybınayol açmamaktadır.• Uluslar arası rekabette büyük işletmelerin avantajı kalktığından dolayıküçük işletmelerin rekabet avantajı artmıştır.• Girdilerde sağlanan esneklik sonucu tüketici tercihlerine yönelik dahafazla alternatif sunma imkânı doğmuştur.• Artan verimlik işçi ücretlerine yansıtılabilinmiştir.• Hammadde ara malı ve stoka olan ihtiyacın azalması maliyetlerdedüşüş kara yansımıştır.282 SULAK, s.53283 Rufan İrfan KORKMAZ, İSO 9000 ve Şirketlerde uygulamaları, TÜTEV Yayını, yıl:4 sayı:9Kasım 2004, s. 48284 ARSLAN, s. 36285 Aykut KİBRİTÇİOĞLU, Uluslararası Rekabet Gücüne Kavramsal bir yaklaşım, VerimlilikDergisi, MPM Yayını, Yayın no:1996/3, Ankara, 1996, s. 112106


Post fordist sistem ile rekabet belirli bir zaman kesitinde ki statik yapıdandinamik bir süreçte maliyet ve kalite üstünlüğünün öne çıktığı bir kavramolmuştur. 2862.6. Rekabet Gücü ve TeorisiRekabet kavramının bir uzantısı olan ve uygulamada daha çok önem kazanankavram rekabet gücüdür. Bu kavramı genelde karıştırılmakla birlikte iki ayrımyapılmakta; birinci olarak mikro anlamda işletme ve endüstriler, ikinci olarak makroanlamda ise ülkeler düşünülmelidir.Global anlamda pozitif bir yaklaşımla ifade edecek olursak rekabet gücüülkelerin yüksek ve artan bir hayat standardını sürdürürken uluslararası piyasalaramal üretme ve satma kabiliyeti olarak ifade edilebilinir. Zamanla değişime uğrayanbu kavramı firma düzeyine indirerek tekrar ifade edersek rekabet gücü belli birfirmanın rekabet edilebilirliği diğer firmaların üretim maliyeti ve dolayısı ile emekmaliyet ya da işgücü verimliliği tarafından nihai olarak belirlenen bir faktör olarakifade edilebilir. Günümüzde rekabet gücü kavramı, ulusal ekonominin bütünü içindekullanılmaktadır. 287Rekabet gücünden bahsederken dinamik bir kavram olduğunu belirtmekgerekir. Üretim teknolojilerindeki değişimin izlenmesi ve rakip firmalarla eş zamanlıuygulanması gerekir. Rekabet gücünün elde edilmesi ve sürdürülmesi için uygunekonomik ve siyasi ortamın yaratılması gerekir. Rekabet gücünün arttırılması iseüretim ve ticaretin arttırılmasına, eş zamanlı olarak karlılık artışıyla yatırımlarıngelişmesine bunun sonucunda da istihdamın artmasına neden olmaktadır. 2882.6.1. Rekabet Gücünü Etkileyen Başlıca FaktörlerÜlkelerin makro düzeyde de rekabet güne sahip olması sadece sektörelanlamda değil çoğu alanda rekabet gücünün gelişmesi ve sürekliliğini belirler.Bununla birlikte genel olarak makro düzey de rekabet gücünün düşük olması286 SULAK, s. 54287 Mehmet DUMAN, Sınaî Rekabet Gücü Türkiye ve Avrupa Toplulukları Arasında BirKarşılaştırma, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,İstanbul, 1992, s. 9–10288Murat ÇETİN, Avrupa Birliğine Entegrasyon Sürecinde KOBİ’ler ve Rekabet Gücü,Yayınlanmamış Doktora tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Trabzon,2000, s. 87107


sektörler bazında da düşük olacağını ifade etmez. 289 Firma düzeyinde de ele alırsakfirmaların rekabet düzeyini etkileyen başlıca faktörler özet olarak şunlardırdiyebiliriz 290• Üretim ve maliyeti: Maliyet rekabet gücünü belirleyen faktörlerdenbelkide en önemlisidir. Maliyetleri düşürecek yöntemler iyi uygulanmalıdır. Azalanmaliyetler firmaların pazardaki fiyat avantajı ile pazardaki konumlarınıgüçlendirmektedir.• Kalite ve standarda uygunluk: Uluslar arası kalite standartlarınauygun ürün ya da hizmet üretimini başaran firmalar iç pazarlarda olduğu gibi dışpazarlarda rekabet avantajı yakalayacaklardır. Burada müşterilerin kaliteli vebeklentilerine uygun yaklaşım sergileyen firmalar rakiplerine karşı üstünlüksağlayacaktır.• Nitelikli işgücü: Giderek artan rekabet ortamında artık düşük ücretleişçi çalıştırılması bir rekabet avantajı değildir. Özellikle işgücü anlamında 1980sonrası yeni yapılanmalar çerçevesinde rekabet ücretten verimliliğe katkısı olannitelik ve eğitime kaymıştır.• Üretim teknolojisi ve ar-ge faaliyetleri: Ulusal ve uluslar arasıpiyasalarda rekabet etmek isteyen firmalar rakiplerine göre aynı ürünü daha kalitelive daha hızlı üretecek teknolojileri elerinde bulundurmak zorundadırlar. Bununyanında işletmeler teknolojiye olduğu kadar ar-ge yede yoğunlaşmakdurumundadırlar. Bu gün rekabet gücü açısından üst sırada yer alan ülkeler de ar-gefaaliyetlerine yapılan yatırımlarla üst sıralara ulaşmışlardır.• Pazar payı: Firmalar ulusal ya da uluslar arası ayrımı yapmadangirecekleri pazarda hedef alacağı pazar payını belirlemek zorundadırlar. Pazar payıhedefledikleri pazarın önemli bir kısmını sahiplenen firmalar rakiplerine göre dahaavantajlıdırlar.Rekabet gücü belirleyicilerini makro olarak bakacak olursak 291289 Halis GÖKDERE, Küçük Ölçekli Sanayi İşletmelerinin Rekabet Gücünün ArttırılmasındaKooperatifleşmenin Rolü ve Önemi, Yayınlanmamış Master Tezi, Gazi Üniversitesi, SosyalBilimler Enstitüsü, Ankara, 1995, s. 47290 Turan ATIGAN, Gonca ÖZÇELİK, Tekstil Sektöründe Kabul Edilebilir Kalite Düzeyi veRekabet Düzeyine Etkisi, TSE Standart Dergisi, yıl:43 sayı:515, Ankara, Kasım 2004, s. 14108


• Ekonomik güç: Ulusal ekonomilerin genel değerlendirmesini yapmakiçin kullanılmakta olup ve sayısal bir değerlendirme yapmamıza yardımcıolmaktadır. Ekonomik gücü saptamak üzere elliden fazla değişken olmasının yanısıra başlıcaları; GSMH büyüklüğü ve yıllık artışı, yatırım miktarı ve yıllık artışı,tasarruflar, sermaye oluşum düzeyi, sınaî üretim, Tarımsal üretim, enflasyon,büyüme hızı, ekonomik risk, yerli paranın dış değeri gibi değişkenlerdir.• Küreselleşme: Ülke ekonomilerini uluslar arası ticarette ne kadaretkin ve aktif olduğunu belirleyen; uluslar arası ticaret ve kuralları, ithalat ve ihracatartış düzeyleri ile ülkelere göre dağılım yoğunluğu, çok uluslu firmalarlagerçekleştirilen iş birliği gibi altmışa yakın değişkenden oluşmaktadır.• Devlet: Genel olarak bu faktör ile devletin ulusal firmaların rekabetgücünü yerli ve dış pazarlarda ne ölçüde arttırdığını tespit etmeğe yarayan ellidenfazla değişkeni ifade eder. Şu değişkenlerle bu faktörün etkisi ölçülmek istenir; İç vedış borç stoku, Merkez bankasının yerel uluslar arası konvertibl para birimi rezervlerive elindeki altın miktarı, para politikası, askeri harcamalar, kamu personeli, bütçeaçığı, siyasi risk, sübvansiyonlar, fiyat kontrol vb.dir. Devlet sağladığı ekonomikortamla rekabet gücünü ele aldığımız değişkenlerle olumlu ya da olumsuzetkilemektedir.• Finans: Bu faktörle ülkedeki sermayeyi, sermaye piyasasınınoluşumunu işleyişini ve ekonomideki finans kuruluşlarının desteğini belirtmektedir.Bu aşamada sermayenin maliyeti, piyasalarda yer alan sermayenin büyüklüğü veişlem hacmi, banka sayı ve büyüklükleri, finansal araçlar ve kullanım düzeyi, borsave işlem düzeyi gibi etmenler önemlidir.• Altyapı: Bu faktör ile uluslararası rekabetin gerektirdiği ticari vesanayi ihtiyaçların karşılanmasının da ötesinde piyasa sistemin işlemesi için gereklifiziki unsurların yanı sıra hukuki ve diğer ihtiyaçları da içermektedir. Bunlar kısacadoğal kaynakların üretimi, enerjide bağımlılığın az olması, ulaşım ağı, haberleşmeşebekesi, teknolojik altyapı düzeyi gibi olanakların hazırlanmasını içerir.291 Ali EŞİYOK, Dünya Rekabet Gücü İçerisin de Türkiye’nin Yeri, Türkiye Kalkınma Bankası,Araştırma Müdürlüğü yayını, Yayın no: GA–01–4–7, Ankara, 2001, s. 4109


2.6.2. Rekabet StratejileriGenel anlamda rekabetçi stratejiler bir firmanın ürününün pazarda nasılrekabet etmeyi tercih ettiği olarak tanımlanabilir. Bu çerçevede rekabetçi stratejininiki temel başlığı bulunmaktadır. Bunlardan ilki işletmenin kendi alanında nasılrekabet etmeyi amaçladığı diğeri ise işletmelerin kaynakların göreceli avantajsağlayacak şekilde nasıl kullanacağıdır. 292 Burada bahsedilen firma stratejisi yerelekonomideki firmaların ulusal ve küresel düzeyde rekabet edebilirlik avantajınasahip olmak için takip ettikleri strateji ve yönetsel şekli ifade etmektedir. 293Rekabet gücüne kavramsal bir modeli Porter dört faktörlü bir akış diyagramıile getirmiştir. Bunlar , , ,. Bu dört faktör ulusal endüstrilerin rekabet gücünügöstermektedir. Bu faktörlere kısaca bakacak olursak firma stratejisi ülkeninuyguladığı ekonomik politikalarla önemli ölçüde bağlıdır. Endüstriler arası ilişkilerküresel verimliliği arttırarak destek endüstriler konusunda da uluslar arasıpiyasalarda rekabet üstünlüğü elde etmek için gereklidir. Talep yapısı ise ülkedekiendüstrileri ölçek ve bir anlamda teknoloji düzeyini bildirmekte, iç pazar genişliğinesahip endüstriler dış pazarlarda daha kolay rekabet edebilmektedirler. Üretim faktörüolarak ta beşeri sermaye ve teknolojinin bir unsuru olarak ar-ge rekabet üstünlüğüiçin üretimde önemlidir. 294Rekabetçi stratejini iki önemli avantajı kalite ve verimliliktir. Karlılık veverimlilik arasında iyi bir ilişki vardır. 295 Rekabetçi bir endüstrinin en temel amacıfirmaya rekabet analizi yaparak kendisini tanımasıdır. Rekabet analizi firmaya şutemel yararları sağlar. 296292 DEMİR, ATALAY, s. 14293 Murat KASIMOĞLU, Çanakkale Ekonomisinin Sürdürülebilir Rekabet gücünün Dinamik ElmasModeliyle Analizi, “Türkiye Ekonomi Kurumu, Yerel Ekonomilerin Sürdürebilir Kalkınması veÇanakkale Örneği” içinde, Ankara, 2002, s. 121294 İlker EREN, Uluslararası Rekabet ve Türk Tekstil Sektörü, Yayınlanmamış Doktora Tezi,İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2000, s. 30–31295 Y.K. SHETTY, Vernon M. BUEHLER, The Quest For Competıtıveness, Qourum Boks, NewYork, Usa, 1991, s. 6–7296 Murat ÇETİN, Soner TASLAK, Aykut KARAKAYA, Gümrük Birliği Sürecinde RekabetStratejilerinin Değerlendirilmesi, Verimlilik Dergisi, MPM Yayını, Yayın no:2000/1, Ankara, 2002,s. 54110


• Firmaya rekabet avantajı pozisyonunun belirlenmesini sağlar• Firmaların hem şimdiki durumunu kavrayıp hem de gelecekle ilgilikendi rekabetçilerinin stratejilerini belirlemesini sağlar.• Firmanın rekabet stratejisi belirlemesinde anahtar rol oynar• Var olan ve potansiyel rekabetçileri belirler.• Rekabetçilerin potansiyellerini ortaya koyarStrateji belirlemenin temel nedeni kesinlikle rekabet ortamında başarılıolmaktır. İşletmeler sürekli bir rekabet ortamındadırlar. Bu rekabet durağanlıktanuzak bir süreklik ihtiva eder. Bu rekabet ortamında firmaların rakipleri duraksamayıfırsat sayıp kendilerine yenilik ve buluşlar ekleyerek firmanın rekabetçi üstünlüğüneson verebilirler. Rekabetçi üstünlüğü devam ettirmenin tek yolu geliştirilen ürünleridaha ve daha fazla iyileştirmektir. 297 Firmalar için stratejinin temeli ilerlemek veileride kalmaktır. Buradaki amaç firmaların yaptıkları işin en iyisini yapmak değil,yaptıklarının rakiplerinden farklı olmasıdır. Bu yaklaşım ise firmaya rekabet avantajısağlayacaktır. Esasında strateji yapılarak mevcut yapılanın en iyisi değil de dahafarklı sonuçlar elde edilmek için yapılır. 298Firma rekabetçi piyasalarda kendisine varlık bulabilmesi için kendi yapısınıiyi tanımlamalıdır. Firmalar için yaşanan yarışı ve başarı için izlenecek yolu rekabetstratejileri üstadı Porter; Jenerik rekabet stratejileri çerçevesin de ele almakta vefirmalara bir perspektif vermekte, seçilecek stratejinin firmaya rekabetçi avantajsağlayacak şekilde olmasını önermektedir. O’na göre işletmeler kendilerinin güçlüyönleri ve kabiliyetlerine göre rakiplerinin ise zayıflıklarına göre üç temel stratejiolan maliyet liderliği, farklılaşma ya da odaklanmadan birini seçmelidir. 299• Maliyet liderliği: İşletmelerin maliyet yapılan değişiklik sonucudüşük maliyet ve fiyatlarlarla endüstride liderlik yapmasını sağlayacak maliyet-etkin297 Michel E. PORTER, Porter on Compatition and Strategy:The Compatitive Advantage ofNations, Harward Business Review, Usa, 1991, s.71298 Figen GÜLENÇ, Esnek Ve Verimliliğin Birleştiği Melez Bir Yaklaşım: Hücresel İmalat,Verimlilik Dergisi, MPM Yayını, Yayın no:2003/4, Ankara, 2003, s.13299 ÇETİN, TASLAK ve KARAKAYA, s. 56111


politika ve disiplinlerin izlenmesi işletmeye maliyet ve fiyatların getirdiği rekabetgücü dolayısı ile liderlik ve endüstri yönlendiriciliği getirecektir. 300• Farklılaşma: Farklılaşma ile amaç benzersiz olan şeyi yapmaktır. Buarada bahsedilen sadece bir ürününün benzerlerinden bir özelliği ile farklaşmasındantamamıyla yepyeni bir şey elde etmeye kadar uzanan bambaşka bir yaklaşımçerçevesidir. Bu stratejiyi uygulayacak işletmeler yenilikçilik kaynağı olan ar-ge,ürün tasarımı yanında kalite kontrol ve pazarlamada güçlü olması gerekmektedir.Çünkü farklaşma yalnızca üründe değil aynı zamanda Pazar farklılaşmasındaolmaktadır. Bu strateji Pazar payı güçlü firmaların seçmesi halinde başarı şansı dahayüksek olmaktadır. Yoğun araştırmalar ve kullanılan kaliteli malzemeler ve güçlümüşteri desteği sağlamak tamamen bir maliyet unsurudur. Stratejinin sağladığızayıflık ise taklitçiliğin yapacağı yıkıcı etkidir. 301• Odaklanma stratejisi: Firmaların bu stratejide yapmaları gerekentemel yaklaşım rekabet avantajına sahip oldukları yeteneklerini sınırlı ve belirli birpazar bölümüne konsantre olarak uygulanması yatmaktadır. Bu aşamada işletmedekikarar alıcılar pazarın ya da sektörün tamamına ya da bir müşteri kitlesinin hepsiüzerinde etkin olmak peşinde koşmazken, asıl amaçları stratejik bir şekildeodaklanarak pazarın ya da müşterilerin bir kısmına hizmet etmeyi yeğlerler. Tabiî kibu stratejiyi seçen firmalar için pazarlar ve ürünlerin ayrıştırılabiliyor olması verakiplerin piyasanın geneline hükmetmeye çalışmaları sonucu firmanınuzmanlaşmaya gitmek zorunda olduğudur. 3022.6.3. Kümeler - Rekabet Avantajı İlişkisiKümeler belirli bir alandaki birbiri ile ilişkili şirket ve kurumların coğrafikyoğunluklarıdır. Kümeler biri biri ile ilişkili firmaların bilgi üreten organizasyonlarınaracı kurumların ve müşterilerin oluşturduğu ağın birbirlerine maksimum derecededışsallık kattığı üretim birliktelikleri ve mekânsal iletişim paylaşımlarıdır.300 DEMİR, ATALAY, s. 15301 Gülfidan BARIŞ, İşletmelerin Çözmesi Gereken Bilmece: Rekabetçi Üstünlük, VerimlilikDergisi, MPM Yayını, Yayın no:2003/2, Ankara, 2003, s. 64302 Recep ÇİÇEK, Rekabet Stratejileri Ve Michael Porter’ın Jenerik Rekabet stratejilerininPazarlama Karması (4p) Elemanlarında Kullanılması, Verimlilik Dergisi, MPM Yayını, Yayınno:2003/1, Ankara, 2003, s. 125112


Kümeler rekabeti üç ana yoldan etkiler; ilki, bir bölge içinde kurulmuşşirketlerin verimliliklerini artırarak; kincisi, kümenin kendisini de genişleten vegüçlendiren yeni iş biçimini teşvik etmesi ile ve üçüncüsü de, gelecekteki verimlilikartışını sağlayacak yenilikçiliği yönlendirerek. Küme, üyesi olan şirketlerin kendiesnekliklerinden feragat etmeden sanki büyük ölçekli işletmeler ya da sanki diğerşirketler ile biçimsel ilişkilere sahip işletmeler gibiymişler gibi fayda elde etmelerinisağlar.Kümeleşmenin sağlayacağı avantajlardan kısaca bahsedecek olursak;öncelikle kümeler firmalara büyük bir verimlilik artışı, özelleştirilmiş bilgiye dahakolay ulaşım, birbirine bağımlık sonucu doğan tam bir tamamlayıcılık, kamununsağladığı alt yapıdan tam ve etkin yaralanmayı ve son olarak ta birlikte olmanınsağladığı rekabet ortamı tam bir motivasyon sağlar. 303Kümeler verimlik gelişmesine ek olarak şirketlerin yenilik becerileriningelişmesinde önemli bir faktördür. Küme içindeki bir şirket çoğunlukla yenilikçiçalışmalarında kullanacağı bir kaynağı hızlı bir biçimde elde edebilir. Yereltedarikçilerin ve ortakların yenilik sürecine dâhil olması ile müşteri gereksinimleridaha kolay anlaşılıp sağlanabilir.2.7. Yenilikçilik Kavramı ve ÖnemiTürkçede tam karşılığı olmamakla birlikte yenilikçilik olarak çevrileninnovasyon kelimesi, ihtiyaca cevap verebilecek yeni kombinasyonlar oluşturabilmeyeteneği diye kısaca tanımlanabilir. Yenilikçilik bir süreç gerektirir ve bu süreçteyeni buluşlar ekonomik anlamda hem yeniliğin kendisini hem de yeni kullanımalanlarının, uygulama olanaklarının ortaya konulmasını kapsar. Bu açıdan yenilik,ekonomik açıdan değerlendirilebilir buluşlar ya da sorunların yeni çözüm şekilleriolabilir. 304 İnovasyon yeniliğin kendisinden ziyade, farklılaşma ve değiştirmeye bağlıekonomik ve sosyal yapıyı temsil eder. 305303 Center for Milde East Competitive Strategy, Competitive Advence of Turkey, Araştırma Raporu,2003, s. 348304 Mustafa KILIÇ, İnovasyon ve İşletmeler, Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari BilimlerDergisi, cilt:7, Sayı 1–2, Ankara, 1989 s. 103–104305 Şirin ELÇİ, İnovayon Kalkınma ve Rekabetin Anahtarı, Meteksan ve Bt haber, 7. baskı,İstanbul 2006, s. 1113


Yenilikleri çoğunun bir zekâ parıltısı sonucu çıktığı söylenebilir ise debaşarılı yenilikler genelde bazı durumlarda var olan yenilik fırsatlarının bilinçli,amaçlı değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkar. Bir firma ya da sanayi içinde bunlar;beklenmedik oluşumlar, uyumsuzluklar, süreç gereksinimleri, sanayi ve pazardeğişimleri, firma dışında ise demografik değişmeler, algılamadaki değişmeler, yenibilgiler olarak eklenebilir. 306Yenilikçi yaratıcı potansiyelin oluşumu insanların fikirlerini belirleyenrasyonel değerler ve sahip oldukları bilgi düzeyleri ile alakalıdır. Bilgi toplumusürecinde ilerleyen toplumlar rakiplerine göre daha çabuk yenilik yaparakgelişmemiş ülkelerin rekabet olanaklarını elinden almaktadırlar. Bilgiye sahiptoplumlar yenilik, verimlilik, rekabet gücü dâhil her türlü gücü belirleme vehâkimiyet kurma fırsatına sahiptirler. 307Yenilikçilik iki türlü gerçekleşir; ilkinde bir şeyin daha önce oradabulunmaması sonucu ortaya çıkan şeyden dolayı yeni sayılması. Yani bir firmayı elealacak olursak başka yerde uygulanan ancak firmada yeni uygulan bir iletişim sistemigibi diğerinde ise mutlak bir yeniliği ifade eden daha önce hiçbir yerde çıkmamış birbuluş ya da anlayıştır. 308Yenilik en iyi yolu bulma becerisi olarak düşünülür. Yenilik ile her şirketteniçindeki desteklenip teşvik edilmesi gerekir, bu yolla şirketle ilgili herkes yaniçalışanlar, müşteriler, tedarikçiler, finansman kaynaklarını besleyen enerjiyiüretebilir. 309 Yani yenilikçilikle sadece ürün ve pazarlama anlamında değil ilişkiliçevrelerde kazanç sağlayan bütünsel bir yaklaşımıdır.Maliyet ve kalite kavramı ile olan ilişki firmaların ürün geliştirmesi ve ürünrekabetçiliği açısından önemlidir. Ürün geliştirme stratejisi belirleyen firma buaşamada karar sürecindedir. Maliyetle kalite arasındaki ilişkiyi Porter, üç farklıstrateji ile açıklama çalışır. Düşük maliyet stratejisi; yüksek iş hacmi, ölçek306 KILIÇ, s.106307 Orhan SAVAŞ, Yenilikçi Yaratıcı Potansiyelimizin Bilgi Toplumuna Uygunluğu Üzerine BirKarşılaştırma, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, 2001- 1, sayı:2, Bolu,2001, s, 140308 Edward De BONO, Altı Şapkalı Düşünme Tekniği, Çev. Ercan Tuzcular, Remzi Kitapevi,İstanbul, 1997, s. 128309 Michael GERBER, Girişimcilik Tutkusu, Sistem Yayıncılık, İkinci Baskı, Çev. Tayfur Keskin,İstanbul, 1997, s. 127114


ekonomileri, öğrenme eğrisinde hızlı hareket, geniş bir ürün hattı sonuçta da ortayakalitede ürün getirmektedir. Yani kalitenin artması için maliyetin artması ile ilgili birtrade-off ilişkisi ortaya konur. Farklılaşma stratejisinde ise ürün ve veya hizmetibenzersiz hale getirerek ve marka sadakati oluşturma girişimidir. Bu da üç yollagerçekleşir. Yenilik yapma, yüksek kalite, müşteri memnuniyeti. Odaklanmastratejisinde ise üreticinin pazarın küçük bir bölümünde ya en düşük maliyetli veyaen farklı üreticiyi odaklanmaktır.Edwards Deming, TEAMS modeli çerçevesinde zincirleme reaksiyonalternatifi yöntemi ile Portrerin maliyet yaklaşımına karşı çıkar. Onun alternatifindeise üretim prosesinde gelişime yüksek kaliteye, yüksek kalite daha iyi üretkenliğe vedaha düşük maliyete yol açmaktadır. Yüksek kalite ve düşük maliyet pazar payınıarttırır ve buda daha yüksek karlılığa yol açar. 310 Teknolojik gelişmenin rekabet veekonomik büyüme attırılmasındaki önemi kavrandıkça fiyat rekabetin kısa dönemlirekabet avantajı yanında uzun dönemde teknolojik gelişme ile sağlanacak düşüşnedeniyle ortadan kalkacağı ortadadır. 311 Herhangi bir endüstrideki firma yaşamınıdevam ettirebilmek için, ileri teknoloji kullanarak ve bunu üretim felsefesi ileistenilen mamulü zamanda düşük maliyetle ve istenilen kalitede üretmeyiamaçlayarak belirler. 312Bilgi teknolojilerine ve sistemlerine gereken ağırlığın verilmesi bunlarınişletmelere nasıl bir rekabet avantajı sağladığının bilinmesine bağlıdır. Bilgi veiletişim sektörlerinde büyük gelişme sağlanmasının nedeni üretim yönetimi veteknolojik verimlilik sağlanmasıdır diyebiliriz. 313 Yeniliklerin verimlilik üzerindekietkisi konusunda süreç yeniliklerinin mi yoksa organizasyonel yeniliklerin miverimliliği arttırdığı büyük önem taşıdığı önem taşımaktadır. Bu konuların detaylı birincelenmesi firma performansı üzerin de, hem yenilik verileri hem de diğerekonomik veriler kullanılarak ayrı araştırmalar yapılmasını gerektirmektedir. Bu310 Mustafa ÖZEL, Yöneticilik dersleri, İz yayıncılık, İstanbul, 1996, s. 94311 Kerem TOMUR, KOBİler Ve Rekabet Politikası De Minimis Karalının Rekabet HukukundakiYeri, İşlevi ve Uygulama Prensipleri, Rekabet Kurumu, Uzmanlık Tezleri No.85, Ankara, 2004, s.10312 İsa İPÇİOĞLU, Kapitalist Sistem ve Küresel Pazarda Rekabet Avantajı Sağlamayı AmaçlayanFirmalar İçin Olası Alternatif Rekabet Stratejilerinin Analizi, Verimlilik Dergisi, MPM Yayını,Yayın no:2000/1, Ankara, 2002, s. 79313 Yusuf CERİT, Bilgi Teknolojileri ve İstihdama Etkisi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Sosyalbilimler Dergisi, 2001–1, sayı:2, Bolu, 2001, s. 155115


sürecin uzun dönemli verilerle araştırılması sağlıklı olacaktır. Örneğinorganizasyonel yenilikler ve BİT (bilgi ve iletişim teknolojisi) yatırımlarının ampirikbir analizinde ortaya konan bir çalışmada BİT yatırımlarının üretkenlik üzerindekietkilerinin büyük ölçüde organizasyonel yeniliklere bağlı olduğu ifade edilmiştir. 314Schumpeter’e göre firmanın bir yaşam dönemi vardır. Bu dönem yeni, dahaiyi veya daha ucuz bir ürün üretilmesiyle başlar ve rakiplerin piyasaya girmesiyle sonbulur firmalar en karlı dönemini rakiplerinin daha ucuz ya da daha iyi ürünlepiyasaya girmedikleri, yani yeni oldukları dönemde yaşarlar. Kar olmadan gelişme,gelişme olmadan kar olmaz. 315 Genelde işletmelerde yenilikçiğin ortaya çıkmasındatemel bazı problemler vardır. Aslında yenilikle sağlanacak iyi kazanç ve yüksek gelirve tabi ki destek, pirim ve fazla çalışmaya gerek kalmadan kendiliğinden teminedilen temiz para yöneticileri mutlu edeceği düşünülür.316 Yöneticiler yenilikçifikirleri işletmelerinin dışında tutmak için gereken zorluklara destek verirler. Çünküyöneticiler için her yenilikçi fikir önerisi bir karışıklık göstergesidir. Bu anlayışbiçimi hem kamuda hem de özel sektör yönetim üstlerinde, bir taraftan yenilikçifikirler beklemelerine rağmen geçerlidir. Aslında yenilikçi fikirleri desteklemekyalnızca yönetici açısından değil aynı zamanda buluşçu açısından da zordur vetehlikeyi göze almayı gerektirir. Yenilikçilik sonucunda birçok şey yeni şeyleryüzünden feda edilir. Kar amacı güden firmaların yöneticileri, karlarınınyükseltilmesinin geleneksel üretim yolları ve uyum, güç ve dayanışma gibi yönetimbiçimlerini desteklerler. Fakat değişim ve yenilikçilik kısa vadede öngörülemez veyüksek maliyetli, problemli, kararsız ortam yönetimi rahatsız etmesine rağmen aksiyönde değişime karşı durmak ise karar vericiler için rekabet ortamında ölümsessizliği ve durgunluğunu kabullenmeyi gerektirir. 3172.7.1. Yenilikçilik ve Rekabet Gücü İlişkisiGünümüzde yeni pazarlara girmenin, var olan pazarda ki payınınyükseltmenin, bunun sonucunda rekabet gücünü arttırmanın yolu yenilikten314 OECD, EUROSTAD, s. 115–116315 Nuriye Zeynep ÖKTEN, Ali Acar AVCI, Türkiye İmalat Sanayinde Shumpeterci YaklaşımınTest Edilmesi, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, cilt:13, sayı:1, Adana, 2004, s. 93316 Mack HANAN, Yarının Rekabeti, İnkılâp Kitapevi, Çev. Ziya Kütevin, Eshar Kütevin, İstanbul,1996, s. 45317 Donalt COLE, Meslek intiharı, İlgi yayınları, Çev. Yakup Coşar, İstanbul, 1989, s. 196116


geçmektedir. Bir ülkede yaşam standardı ve refahı ancak rekabet gücünün artması ilegerçekleşir. Rekabet gücü arttırmanın en önemli yolu da verimliliği sağlayanyenilikçilikle gerçekleşir. İhracatı arttırmanın ve iç piyanın gelişmesinin sürekliliğinisağlamanın en temel yolu rekabetin kaynağı yenilikçilikle olur. 318Rekabet gücünü etkiyen bilimsel buluş, yenilik ve yeniliğin yayılmasıfirmalar ve ülkelerin uluslararası rekabetinde oldukça önemlidir. Bu önem temeldeüç etmenden kaynaklanmaktadır. 319• Üretim yöntemlerinde ortaya çıkan yenilikler mamullerin üretimmaliyetini düşürdüğünden dolayı maliyet- fiyat avantajından dolayı rekabet gücüartmaktadır.• Üretilen mallarda küçük yeniliklerin uygulanması sonucu mallarınkalitesinin artması sonucu ulusal ve uluslar arası pazarlarda çekicilikleri deartmaktadır.• Kapsamlı yenilikler sonucu alınan patentler kısa sürelide olsarekabetçi piyasalarda firmalara tekel kar kazandırmaktadır.1970’ler sonun da başlaya gelen yeni üretim sistemi ile yığın üretimsisteminden tam zamanlı üretim sistemine geçilmiştir. Bu üretim sisteminde firmanınrekabet stratejisi, ürün değişimine tepkinin hızlanması güvenilir teslimat ve iyi kalitekontrolüne dayalıdır. Tam zamanlı üretim sisteminde rekabet gücününsürdürülebilirliği çok önemlidir. Sürdürülebilir rekabet gücü açısından firmalar içinen önemli stratejik araç firmaların yenilik yaratma kapasitesidir. Bu kapasiteyibelirleyen en temel kaynak bilgi, en temel süreçte öğrenmedir. 320 Rekabetinişletmelere kazandırdığı önemli bir kavram olan bilgi ve bilginin yönetilmesi ilekalite ve rekabetçiliğin anahtar yolu elde edilir. İşletmeler bilgi ve bilgi yönetimine318 ELÇİ, s. 31319 Orhan ÇOBAN, Türkiye Tekstil Endüstrisinin Üretim Yapısı ve Karşılaştırmalı Rekabet gücü,Yayınlanmamış Doktora Tezi, Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sivas, 2001, s.82320 Sedef AKGÜNGÖR, Funda BARBAROS, Neşe KUMRAL, Türkiye’de Meyve ve Sebze İşletmeSanayinin Avrupa Birliği Piyasasında Sürdürülebilir Rekabet Gücü AçısındanDeğerlendirilmesi, Tarım ve Köy işleri Bakanlığı, Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü,Ankara,2001, s. 17117


verdikleri önem oranında pazardaki rekabet paylarını arttırabilmekte vegelişebilmektedirler. 321Rekabet gücünü belirleyen faktörler günümüzde büyük bir oranda değişimeuğramış, kalite ve düşük üretim maliyetleri 1990’lara kadar önemli bir rekabet gücübelirleyicisi iken günümüzde o kadar önemli değildir. Bunun yerine günümüzdünyasında yenilik yeteneğine sahip olunması ve bu yetenek ile elde edilen yeniürünleri rakiplerden önce piyasaya sürmekle elde edilebilir. Artık otoriteler yeniliğibir üretim faktörü olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Yenilikfaaliyetlerinin rekabet gücü üzerindeki etkisini değerlendirilirken bu konuda geneldear-ge üzerinde durulmuştur. Rekabet gücü yüksek ürün ihraç eden ülkelerin ar-gelerin yüksek olduğu görülür. Özellikle yapılan araştırmalarda rekabetçilik için ar-genin faktör yoğunluğundan daha güçlü bir ilişki kurduğu görülmüştür. 322Rekabet gücüne dayalı bir yenilik sistemi yeniliğin kaynağı olan Ar-Ge veverimlilik esaslı iki teori olan X Etkinsizliği ve teknolojik ilerleme literatürde şuşekilde yer almıştır:2.7.1.1 X EtkinsizliğiCobb-Douglas ampirik çalışmalarda çok kullanılan bir üretim fonksiyonudur.Q=ALαKβ A’ ne kadar büyükse teknoloji seviyesi de o kadar büyümüş demektir. Buüretim fonksiyonu belli bir zaman aralığında değişim bileşimi ile üretilebilecekazami çıktı miktarını gösteren teknik bir ilişki olarak algılanabilir. Ancak gerçekyaşamda üretim düzeyi yönetici ve çalışanların ellerinden gelen kadar yoğun ve etkinbir düzeyde çalışmamaları sonucu azami düzeye ulaşmamasından dolayı Xetkinsizliği denen olgu ortaya çıkmaktadır.Bu aşamada x etkinsizliğinin temel nedeni rekabetçi baskıların ya da yeterliteşvikin yokluğu sonucu güdü yoksunluğundan kaynaklanır. Buna leibenstein örnekolarak Mısır’da bir petrol rafinerisinin benzerlerinin yarısı kadar verimlilikleçalışmasına rağmen işgücü aynı kalırken yönetimin değişmesi sonucu verimlilikteki321 Murat GÜMÜŞ, Erol DURAN, Bahattin HAMARAT, İşletmelerde Bilgi Kalitesi: Çanakkale’deBulunan Turizm İşletmelerine Yönelik bir Araştırma, “Bilgi Teknolojileri Kongresi,’’1–4 Mayıs,Pamukkale Üniversitesi, Denizli, 2003, s. 151–153322 Hayriye ATİK, Yenilik ve Ulusal Rekabet Gücü, Detay Yayıncılık, Ankara, 2005, s. 11–12118


açığın kısa sürede kapandığını göstermesidir. 323 X etkinsizliğinin azaltılması buaşamada verimlilik ve rekabete olumlu yönde katkı sağlayacak ve pareto optimumdasağlanan bu kayda değer gelişme maliyetleri etkileyecektir.2.7.1.2 Teknolojik İlerlemeTeknolojik ilerleme, girdilerde verimlilikle ifade edinilen bir değişimdir. Budeğişimle aynı üretim seviyesinde daha az miktarda girdi kullanımı ile üretilebileceğiya da aynı miktardaki girdilerle üretilen ürün miktarının daha fazla olamasıdır.Burada yine üretim fonksiyonundan çıkarılabilecek sermayenin marjinal verimliliği,MPK ve işgücünün marjinal verimliliği MPL ile değerlendirme yapılır. 324 Hickssermayenin marjinal verimliliğinin işgücünün marjinal verimliğine hangi orandaveya ne kadar artıp ne kadar azaldığı ile bağlantılı olarak teknolojik gelişmeyitarafsız, sermaye-kullanıcı yada işgücü-kullanıcı olarak sınıflandırmıştır. Bu azalanyada artan oranda sermaye ve işgücü etkileşimi; oluşan teknolojik değişimin tipizaman içinde sermaye ve işgücünün net milli hasıladan aldıkları payı açıklayanönemli bir araçtır. 325Küreselleşen dünyada küresel ekonomilerde yaşanan yapısal değişiminarkasında ki temel etmen; yüksek teknolojinin hızla önlenemez yükselişi ve giderekartan rekabettir. Rekabet teknolojik gelişmeyi doğurur. Bununla birlikte yeniteknolojiler, yeni fırsatlar ve artan talebe bağlı olarak ta yeni ürünler üretilir. Sonuçtada teknolojik gelişme bir anlamda ekonomik değişim ve dönüşümü ekonomileredayatır. Bu yeni rekabet şartlarına ayak uydurabilmek için gerekli olan teknolojikdonanıma sahip olmak firmalar için tarifsiz bir rekabet avantajı sağlar. 326 Ar-ge veyenilik çalışmaları, yaşanan sert rekabet ortamında teknolojik yenilikleri elde etmekişletmelerin büyümesine olanak sağlamaktadır. Teknolojik yeniliklerin ve bu amaçlayapılacak çalışmalar kişiler, işletmeler, endüstriler ve ülkeler için tartışılmasızönemlidir. Bir işletmede gerçekleştirilen teknolojik yenilik başlangıç ta endüstriyi323 Dominick SALVATORE, Mikro Ekonomi, Çev. İsmail Bulmuş, Bilim Teknik Yayınları, 1974, s.242–243324 Carl SİMON, Lavrance BULUME, Mathematics for economısts, W.W.Norton & Company press,New York, USA, 1994, s. 302325 SALVATORE, s. 243–244326 KURTULMUŞ, s. 141119


daha sonra tüm ekonomide uyarıcı bir etkiye neden olur. Bu nedenle teknolojikyenilikler mal ve hizmet üretiminin kalitesini arttıran yeni endüstri alanlarının veyeni iş alanlarının oluşmasını sağlayan değişimlerdir. 3272.8. Dünya Rekabet Ligi ve TürkiyeDünyada rekabet ortamını şekillendiren unsurlar ve ülkelerle Türkiye’ninrekabet durumunu incelemek doğru olacaktır.2.8.1. Rekabet Gücü GöstergeleriRekabet gücünü ölçmeye dayalı geliştirilmiş ve genel kabul gören bir yapıolduğundan bahsetmek doğru değildir. Ancak rekabet gücü ölçümü için yapılananketlerde hangi faktörlere göre rekabet edildiğine bakıldığında belirli amaçlardoğrultusunda kabul edilebilir bilgilere ulaşılmaktadır. Bu çerçeve ile ele alındığındarekabet gücü, kendisini etkileyen faktörler fiyat ve fiyat dışı olarak iki başlıktasınıflandırılabilir. 328Rekabet gücünü ifade ederken işletmelerde fiyat ve fiyat dışı unsurları çoksayıda etmen belirlemektedir. Bu etkili unsurlar kısaca değinecek olursak,işletmelerin maliyelerini oluşturan işgücü, hammadde, enerji, gibi kalemler ya dafiyatlarını belirleyen maliyet, kar ikilisine ek olarak ürün dışı imaj, servis vs. leri birbütün olarak ele alarak şunlara ulaşılabilinir 329• Piyasadaki rekabetin yoğunluğu• Firmanın alışkanlık ve karını oluşturacak fiyatı belirleme gücü• Sektörde genel olarak firmaların ortalama ölçeği• Kapasite kullanım oranı• Faktör piyasalarından sağlanan girdi fiyatlarındaki değişmeler• Sermaye piyasalarından finansman imkânları• Ülke içindeki yerli ve yabancı yatırımcılar• Üretim faktörlerinin verimliliği327 KILIÇ, s. 105328 Nazmiye DEMİR, Nevda ATALAY, Şekerleme ve Çikolata Sanayinde Rekabet Gücü vePazarlama, MPM Yayınları, no:657, Ankara, 2000, s. 16329 KİBRİTÇİOĞLU, s. 115120


• Firmanın kuruluş yerinden sağlanan doğal avantajları• Ürünün kendisi, üretim süreci, pazarlama ya da servis ile ilgiliyenilikler• Yurt içi firmaların dış ticarette Pazar payını koruma veya arttırmagirişimleri• Yaparak öğrenme ekonomileri• Firmaya üretim aşamasında girdi sağlayan firmaların kendisektörlerindeki rekabet güçleriBuna benzer daha da eklenebilecek ve birbirinden bağımsız olmayan birçoketken firmaların rekabet gücünü olumlu ya da olumsuz etkilemektedir.Rekabet gücünü etkileyen iç ve dış faktörlerden yaralanılarak bunları etkileride ölçülmüştür.2.8.1.1. Yerli Kaynak Maliyeti (YKM)Bu yöntemle her ülkenin kendi iç piyasa girdileri kendi fiyatları, dış kaynaklıgirdileri dünya fiyatları ile ele alınarak ürettiği ürünlerin maliyetlerinin hesaplamayaçalışılmış, sonuçta da fiyatı bozan tüm unsurlar iç dış ayrımı yapılamadan elealınmaya çalışılmıştır. Bu yöntem sayesinde piyasada hiçbir müdahale olmadığıortam da temel varsayımlar koyarak ve sadeleştirerek şöyle bir denklemle eldeedilebilir;DRCj = ∑Vhj Sh / Pj(1-Mij) 330Ortaya çıkacak YKM/DRC ile yurt içi katma değer ile yurt dışı katma değerkarşılaştırılmaya çalışılır, burada elde edilmeye çalışılan rakam 1den büyük isekaynaklar kullanılan alanda alternatif alandan daha az verimli 1den küçük ise dahaverimli yani uluslar arası alanda karşılaştırmalı üstünlüğe konu denilebilir. 331330 Vhj=h yerli faktör girdi/miktarı, j katma değer oluşturma süreci. Sh=h faktörün/ girdisinin gölgefiyatı. Pj=gsmh deflâtörü. Mij=dış ticareti olan i. girdisinin miktarı j. malın bir birim üretimindekullanılan331 İbrahim DEMİR, Alt Sektörlerde Rekabet Gücü Ölçüm Yöntemleri, Planlama Dergisi, DPT”nin42.kuruluş yılı özel sayısı, Ankara, 2002, s. 230121


2.8.1.2. Açıklanmış Karşılıklı ÜstünlüklerNeo klasiklerin mukayeseli üstünlükler kuramının iki ülkeli halinden çokülkeli hale getirerek analiz yapma kolaylığı sağlayan bunu üretim maliyetlerine ekolarak fiyat dışı faktörleri de ekleyen Bela Balasa bir yöntem geliştirmiştir. Bukuramda mukayeseli üstünlük “bir ülkenin belli bir ürün veya endüstrideki ihracatpayı ile dünya ihracat payına oranı” ve “belirli bir sanayi kolundaki ihracat ithalatoranı” gibi iki biçimde hesaplanır. Denklemde;EPax = Ln( (Xax/Xat)/(Xwx/Xwt)) 332Eğer çıkacak oran bu formülden 0’dan büyük ise malın ihracatı ithalatındanbüyük yanı ticaret konu mal mukayeseli olarak daha üstün yada oran 1 eşit ise, ülkepayı ve dünya payı eşit ancak 1.1 gibi bir değer ise dünya ihracat payından ülkeninihracatı %10 daha yüksek denilmektedir. 3332.8.1.3. Diğer Rekabet Gücü GöstergeleriFirmalar sektör veya ülke boyutunda olsun birçok göstergeye bakarak rekabetpozisyonlarını takip etmek ve konumlandırmak zorundadırlar bunlara kısaca bakacakolursak; 334Kurların ve ücretlerin rekabet gücü ile ilişkisi: Rekabet gücü ile kurlararasında ki ilişki önemle dikkate alınmalıdır. Eğer kar marjı azalırsa, ücretler azalır,döviz kuru ve işgücü verimliliği artarsa; reel döviz kuru artar bu da rekabet gücünüarttırır.İhracat payları: seçili bir ülkede firma yada endüstrinin ihracatının o partnerülkenin ithalatındaki payı ve rakip ülkelerin partner ülkeye yapılan ihracatlarınınkarşılaştırılması ile elde edilir.İthalat nüfuz oranı: Ülke içinde oluşan toplam talebin yapılan ithalatlakarşılanma oranıdır. Bu değer her zaman artı olmalı ve değer 0 ile 100 arasındadeğişmelidir.332 EPx=a ülkesinin x malındaki ihracat performansı, Xax=a ülkesinin x malı ihracatını, Xw = ülkenintoplam x malı ihracatını, Xwt= ülkenin toplam ihracatını göstermektedir.333 ÇOBAN, s. 90334 DEMİR, s. 232122


Uluslar arası rekabete maruz kalma düzeyi: Ülke içindeki toplam talebin nekadarının ithalatla karşılandığı ve sektörün ihracat potansiyeli gösteren, hangioranda yurt dışında rakiplerle karşılaşma düzeyini belirleyen bir değişkendir.İhracat/ithalat oranı: Her hangi bir sektörün dış ticarette sağladığıuzmanlaşma düzeyini ölçmemize yardımcı olur.Sektör içi ticaret düzeyi: Belirlenmiş bir sektördeki karşılıklı yapılan ithalatve ihracat rakamlarına bakılarak çıkarılan bir endeks tir. Sonuçta endeksin 0 ila 100arasında değişmesi ile tahminler yapılır endeks yüze yakınsa ithalat ve ihracatınbirbirine yakın ve dünya ile kabaca bütünleştiğini göstermektedir.Patentler ve açıklanmış teknolojik üstünlük: Bu göstergedeki temel alınansektörün ABD sektördeki patent sayısı ile ülkedeki patent sayısı ilekarşılaştırılmasıdır. Oranın 1 den büyük olması ilgili ülkenin nispi üstün olduğunugösterir.Ar-ge: Rekabet gücü ve büyümenin ana unsurlarından bir olan Ar-ge şirketalt/üst sektör ülke gözetmeksizin ekonominin tüm aktörleri için önemlidir.Değerlendirme yapılırken iki yol uygulanabilmektedir. Bunlardan ilkine göre Ar-geiçin harcanan miktar, araştırmacı sayısı, gibi rakamlara bakılarak üstünlükdeğerlendirilirken diğer bir yolla ise bilimsel makale veya patent sayısı gibi ölçütlerebakılarak yapılabilinmektedir.Fiyat maliyet ilişkisi: Amortisman ve vergilerin dâhil olduğu kar marjınıhesaplayarak yani cirodaki girdi, ücret, faiz, kira ve reklâm gibi harcamalınçıkarılması sonucu elde edilen bir değerlendirmedir.Kar marjı: Katma değerden işgücüne yapılan ödemenin çıkarılıp kalanınciroya bölünmesi ile ortaya çıkmaktadır. Verimlilik sonucu ne kadar kar ne kadar zarolduğunu gösterir.2.8.2. Dünya Rekabet LigiAvrupa birliği ülkelerinde İlaç, temel kimya, deri ürünleri, büro ve bilgi işlemmakineleri ile uzay ekipmanları üretiminde maliyetten kaynaklanan rekabet gücündeABD ve Japonya ya oranla nispi olarak bu sektörlerdeki verimlilik hızındaki artıştankaynaklanan işgücü birim maliyetlerinde olumlu gelişmeler olmuştur.123


AB ekonomilerinde Ar-ge ve yenilik önemli bir fiyat dışı yenilik faktörüolup, Avrupa sektörleri rakiplerine nazaran daha fazla ağırlık vermesine rağmenteknolojiyi doğrudan etkileyen ticari yenilikler konusunda rakiplerine göre yetersizkalmıştır. Aynı şekilde AB’nin teknolojide öncülük yaptığı sektör olmadığı gibi uzayteknolojileri alanı hariç elektronik alanında patent sayısındaki azalışa paralel hızlı birdüşüş vardır. AB’nin pek çok ileri teknoloji alanında durumunu kötü oluşu ar-gesisteminin sorgulanmasına neden olmuştur.ABD 2000 yılında büyüme oranı %3,7 iken 2005 te %3 gerçekleşmiş, 2006dada %2,9 tahmin edilerek rakipleri AB ülkeleri ve Japonya’ya oranla daha iyi birbüyüme performansı ve iç pazar genişleme trendi avantajını korumaktadır. Piyasaistikrarının önemli bir göstergesi olan enflasyon rakamlarına bakıldığında aynı sonuççıkmaktadır. Genel olarak AB’nin makro ekonomik göstergeleri iyi olmasına rağmenrekabet gücünü kısa ve orta vade sağlayamamıştır. 335 Bu değerlendirmeden sonradenilebilir ki 336 ABD, elektronik ile ilgili alanlarda göreceli rekabet üstünlüğünesahipken sadece uzay ekipmanların da oldukça yüksek oranda karşılaştırmalıüstünlüğe sahiptir.Japonya ulaşım alanları ve elektronik alanlarında yüksek düzeydekarşılaştırılmalı üstünlüğe sahiptir. AB’ küçük sektörlerde karşılaştırmalı üstünlüğesahipken bu sektörler birbirleri ile bütünleştirilmesi olanaklı gözükmemektedir.Dünya rekabet ortamına şekil veren ve incelenmesi gereken bir ülkede Asyadevi Çin’dir. Çin Diğer dinamik Asya ülkeleri ve ABD, AB ve Japonya’yı yakalamayönünde hızla ilerlemektedir. Çin’in GSMH’ sin de sanayi sektörünün (madencilik,imalat sanayi, elektrik-gaz-su dağıtımı, inşaat) payı 1990 da % 10 iken 2002 yılında%52 seviyesine ulaşmıştır. Çin 2002 yılında 50 milyar dolar yabancı sermayeyatırımı çekerken bu sıralamada en üst sıradadır. Çin’deki yabancı yatırımların kişibaşına cirosuna bakıldığında bu ülkeye yabancı yatırımcıların düşük teknolojik ürünüretmek için yatırım yaptıkları söylemekte gerekmektedir. 337335 İbrahim DEMİR, Türkiye Beyaz Eşya Sanayinin Rekabet gücü ve Geleceği, DPT Uzmanlıktezleri, Yayın No: DPT:2571, Ankara, 2001, s. 63–64336 DEMİR, s. 66337 TOBB, Çin: Bilgi Tabanlı Yükselen Ekonomi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yayını,Ankara, 2005, s. 1124


Çin’in gelecek performansını şekillendirecek Çin’de yüksek okullardaokumakta olan veya mezun olan insan sayısı doktora düzeyi ise ABD ve AB yeoranla hala düşüktür. Çin de 1999 yılından itibaren araştırmacı sayısında büyük artışmeydana gelmiştir. Bu ülkenin ar-ge ye harcadığı bütçe ar-ge personeli sayısındakiartıştan hızlı bir şekilde artmıştır. Kuzey Afrika ve Ortadoğu kapsayan 18 ülke yakınekonomik ve sosyal özelliklerinden dolayı MENA 338 bölgesi denmektedir. MENAbölgesinin temel sorunları 339• Ekonomileri petrol gelirlerine aşırı bağımlıdır.• Ekonomilerinden enerji ve kamu sektörün ağırlığı yüksektir vefarklılaşmaya gidememişleridir.• Sınırlı bir imalat ve özel sektör varlığına sahiptirler.• Ekonomilerinin verimlilik ve rekabet güçleri oldukça düşüktür.• Ekonomilerine Siyasi yapı, istikrarsızlık ve güven sorunları hâkimdir• Bunun sonucu da global alanda sağlanan gelişme ve büyümeden hiçpay alamamışlardır.Bu bölgede tek gelişmiş ülke İsrail’dir. Mısır, Ürdün, Lübnan, Fas, Tunusnispeten diğerlerine göre daha iyi konumdadır. MENA bölgesi petrolde tartışmasızüstünlüğüne rağmen yapısal sorunlar ve düşük verimlilik düzeyinden dolayı 1960–1990 döneminde verimlilikte düşüş gösteren tek bölgedir. 2001 yılında DünyaBankası “Dünya kalkınma raporu”na göre, bu bölgede kişi başına gelir ortalama gelir2.595 dolar iken dünya nüfusunun yarısının barındırırken dünya cirosundan %2,5pay almıştır. Ekonomilerinde rekabetçi bir özel sektör yaratamamış olmaları,sanayileşmenin sınırlı olması, yenilikçi ve yaratıcı yüksek verimlilikle çalışan imalatve hizmet sektörünün yetersiz olması, rekabet ve girişimcilik ortamının olmaması veson olarak uluslar arası kurallara uyum zayıflığı gibi yapısal sorunlar nedeniylerekabet liginde konumunu geride bırakmıştır.338 MENA Ülkeleri: Libya, Fas, Cezayir, Mısır, Tunus, Suriye, Irak, İran, Lübnan, İsrail, Ürdün,S.Arabistan, Kuveyt, Umman, Katar, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Yemendir.339 Fuat GÜRLESEL, Kerem ALKİN, Ortadoğu’da Güvenlik; Nereye Kadar, İstanbul TicaretOdası, Yayın No:2004–54, İstanbul, 2004, s.13125


Çizelge 5: 2007 Yılında Kişi Başına GSMH ile Sınıflandırılmış EkonomilerGelir GrubuAB AdayıÜlkelerDiğer Orta veDoğu AvrupaAB ÜlkeleriDiğer GelişmişÜlkelerBazı SeçilmişekonomilerLüxemburg,20 000 $Yüksek GelirDanimarkaİrlandaUKFinlandiyaHollandaAlmanyaBelçikaJaponyaNorveçABDİsviçreKanadaAvustralyaHonkong ÇinSingapurFransa5000–19999$ Üst OrtaGelirİtalyaİspanyaYunanistanPortekizİsrail NewZellendaTayvan KoreUruguayMeksika2000–4999 $Orta GelirÇek Cum.TürkiyeMacaristanPolonyaEstonyaSlovakyaLitvanyaKostarikaBrezlyaBostwanaG.AfrikaDominikC. Peru500–1999$Düşük GelirRusyaArnavutlukBelerusSırbistanUkraynaRomanyaBulgaristanTaylandMısırTürkmenistanEndonezyaGürcistanErmenistanHindistan500 ÇokDüşük GelirMoldovaVietnamBangladeşÖzbekistanKaynak: World İnvestment report 2003-FDI policies for devolopment: national andinternational perspectives, 2003, s.63126


2.8.3. Dünya Rekabet Liginde Türkiye”nin Durumu ve Rekabet GücüUluslararası piyasalarda rekabet gücünü gösteren en önemli parametrelerdenbirisi döviz kuru endeksidir. Merkez bankası tarafından 1995 yılı baz alınan endeksteTL başlangıç değeri 100 olarak kabul edilmekte ve her geçen yıl 100 rakamına görereel değişim izlenmektedir. Bu baz yılı değerininden artma yada azalmaya göreihracat yapan sektörler rekabet gücü sahip olup olmadığı değerlendirilir. Merkezbankası verilerine göre 1996 yılında 100 olan endeks, sürekli artarak 2006 yılındaortalama 145 seviyesine ulaşmış kriz yılında dahi bu rakam gerçekleşendevalüasyona rağmen baz yılı rakamına geri dönmemiştir. Kurların bu artışı ihracatçısektörleri rekabetçi avantaj kaydettirmektedir. 340 Aşağıda da merkez bankasının buverileri bulunmaktadır.Çizelge 6: ÜFE bazli reel efektif kur endeksiMayıs 1995 100Mayıs 1996 103Mayıs 1997 107Mayıs 1998 110Mayıs 1999 108Mayıs 2000 114Mayıs 2001 88Mayıs 2002 133Mayıs 2003 123Mayıs 2004 144Mayıs 2005 138Mayıs 2006 150Mayıs 2006 139Kaynak TCMB, (08.01.07)340 HEDEF, Rekabet Ama Nasıl?, Şubat 2005, s. 41127


Birim işgücü başına yapılan maliyet endeksine yönelik bir çalışmadaTürkiye’nin üretilen mal ve hizmet başına işgücüne göre Türkiye’nin rekabetgücünün bulunup bulunmadığına araştırılmıştır. Bu çalışmanın sonuçlarına göreTürkiye’de sanayi işgücü verimliliği 1999–2003 yılları arasında %27,8 artarken,dolar bazında kişi başına düşen ücret %2,6 oranında gerilemiştir. Yani dolar bazındaürün başına düşen birim ücret maliyeti ticari partnerlerimiz de %22 azalırken,Türkiye’de % 24 artmıştır. Bunun temel nedeni ise ticari partnerlerimiz de ücretlerpozitif yönde artarken verimlilik artışının ülkemizden daha az gerçekleşmesidir.Endekse göre şu söylenebilir ki; Türkiye’de iş gücü verimliliği ve ücret yönündenticari partnerlerine kıyasla rekabet gücü artmıştır. 341Türkiye’deki imalat sanayisinin genel durumuna bakılarak imalat sanayimizhakkında şunları söyleyebiliriz; 342• Türkiye tekstil, gıda, demir çelik başta olmak üzere bu sanayisektörlerinde 1980 sonrasında ucuz işçilik ile üretim yaparak rekabet avantajısağlamakta idi. Ancak bu avantajlar işçi maliyetlerinde artışlarla birlikte AsyaPasifik, Doğu Avrupa, Balkan ve Afrika ülkelerinin aynı ürünlerde daha düşük işçimaliyetlerine sahip olması nedeni ortadan kalmaktadır.• Türkiye işgücü maliyetlerinde yükselmelere rağmen yüksek katmadeğerli ürünler üretimine geçememiştir. Ürün gamında yatay olarak aynı sektörlerdeyüksek katma değerli ürünlere dikey anlamda ileri teknoloji içeren sanayi kollarınabilgi işlem, iletişim, mikro elektronikler, gen mühendislikleri gibi sektörlere sıçramayapamamıştır.Türkiye’de devletin enerji kapasitesini artırmak için gerekli yatırımlarafinansman ayıramaması ve hali hazırda mevcut enerji tesis ve kaynaklarını rasyonelve ekonomik esaslara göre işletememesi sonucunda gelişmiş ülkelere göre enerjimaliyetleri oldukça yüksek düzeyde bulunmaktadır. Sonuç olarak girdi maliyetlerininönemli bir kısmını oluşturan enerji maliyetinin yüksekliğinden dolayı rakipleri negöre rekabet gücü kaybı gerçekleşmektedir.341 Nur KEYDER, Türkiye’nin Uluslararası Rekabet Gücü Ölçütü: Reel Kur İle Birim MaliyetEndeksi Tabanlı Rekabet Endeksi Karşılaştırması, ASOMEDYA, Ankara, Ağustos 2004, s. 41–46342 Sadi UZUNOĞLU, Kerem ALKİN, Can Fuat GÜRLESEL, Uğur CİVELEK, Dış RekabetBaskısındaki Sektörlerde Maliyet Profili, İstanbul ticaret Odası, yayın no:2001–43, İstanbul, 2001,s.178128


Türk bankacılık ve finans sektörünün kendi yapısal sorunlarının yanı sıra,geçmişten günümüze süre gelen makro ekonomik istikrarsızlık ortamı, sektörde kısavadeli bir bakış açısının nedeni olmuştur. Ülkemiz de bulunan sermaye birikimin deyaşanan aksamalar ve yaşanan krizler sektörün öz kaynak probleminde bir gelişmesağlanmasına pek olanak vermemiştir. Finans piyasalarının yeterince ve etkinçalışmamasında kamu fon ve kaynaklarının sistem üzerinde yarattığı olumsuz etki deönemlidir. 343 Sonuç olarak bu durum işletmelerin rekabet etmeleri ve yeni yatırımlarıgerçekleştirmeleri için gerekli kaynakları daha yüksek maliyet ve kısa vadeli bakışaçısı altında almalarını sağlamakta da buda daha yoğun finansman kaynağınaulaşabilen rakiplere göre dezavantaj oluşturmaktadır.Türkiye de kamunun ve özel sektörün ar-ge faliyelerine ayırabildiği kaynaklaryeterli değildir. Rekabet gücü için gerekli teknolojinin gelişmesi ve yeniliklerinyapılabilmesi için ar-ge faaliyetleri oldukça önemlidir. Ülkelerin rekabetçi yapılarıkarşılaştırılırken kullanılan milli gelir ar-ge oranı ülkemizde gelişmiş ve gelişmekteolan ekonomilerle karşılaştırıldığında kişi başına düşen arge oranında ülkemiz en sonsıralardadır. 3442.8.4. Rekabetçilik Endeksi ve Türkiye’nin Rekabetçi YapısıDünyada ülkelerin kendilerini karşılaştırabilecekleri belirli kriterlerbelirlenmiş, her yıl düzenli olarak bu alanda kriterleri baz alan üç önemli çalışmabulunmaktadır. Bunlardan ilk ikisi makro ekonomik göstergelerin değerlendirilmesiile yapılmakta ve ülkeleri rekabet güçlerine göre sıralanmaktadır. 345International Institute for Management Devolopment (IMD): Dünyadakiülkelerin rekabet gücü sıralamasını her yıl Compatitiveness Year Book yayını ileaçıklamaktadır. Bu sıralamayı belirlerken şu unsurları göz önünde bulundurmaktadır,ülkelerin GSMH büyüklükleri, nüfus, verimlilik, dış ticaret büyüklükleri, ar-geharcamaları, kısa vadeli faiz oranları, piyasa ekonomisi kuralları, vergidüzenlemeleri, uluslar arası hukuk kuralarına uyum, kamunun ekonomideki rolü vekamu düzenlemeleridir. Türkiye 2001yılında dünya sıralamasında 44.sıradadır.343 EKONOM, AB ile Rekabette Yeterli Değiliz, Ağustos, 2004, s. 34–35344 Tülin GÜVENTÜRK, Gümrük Birliğinde Sanayinin Rekabet Edebilirliği,Yayınlanmammış Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana,1996, s.78345 UZUNOĞLU, ALKİN, GÜRLESEL, CİVELEK, s. 26129


Grafik 1: IMD’ye göre Türkiye Rekabet GrafiğiKaynak: IMDRekabet gücü sıralamasını belirleyen yerlerden biriside Harvardüniversitesidir. Bu okul iki ayrı raporla rekabetçi ülkeleri sıralamaktadır. İlk rapordaEkonomik büyüme endeksine bağlı olarak 59 ülkeyi sıraladığı bir çalışma yapar. Buçalışmada kısa vadeli ekonomik gelişmeler, mevcut ekonomik göstergeler ileönümüzdeki dönemde ülkeleri değerlendirecekleri ekonomik avantajları dikkatealarak orta ve uzun vadeli ekonomik büyüme endekslerine bağlıdır. Türkiye 1999yılında 59 ülke arasında 44 sıradadır.Harvart üniversitesince hazırlana başka bir endekste Global CompetitivenessReport Indeks’ tir. Bu indekste ülkeler mikro ekonomik yapılarına göresıralanmaktadır. Piyasa ekonomisi, sektörlerde yoğunlaşma, sektöre giriş, özelsektörün etkinliği, alt yapı, yetişmiş insan gücü, ar-ge ve yenilikçilik, mikroekonomik rekabetçiliği belirtmektedir. Türkiye uluslar arası rekabet sıralamasındaiçinde en üst sırayı mikro ekonomik rekabet sıralamasında 1998 yılında 58 ülkearasından 31 sırada yer almaktadır.130


2.8.5. Türkiye Güçlü ve Zayıf Yönleri ve Rakiplerinin Performansı ileKarşılaştırılmasıDünya ekonomisinde rekabet halinde olan ülkelerin bazı sektörlerdegösterdikleri performans gerçekte şaşırtıcıdır. Tüzmen’e göre bazı ülkeler “Örneğinİsviçre’nin çukulata endüstrisinde neden bir numara olabildiğini, Japonların sanayirobotlarında nasıl olup da ilk sıraya yükselebildiğini, yine Almanya'nın yüksekperformanslı otomobil endüstrisinde, ABD’nin de bilgisayar endüstrisinde nasılkalıcı bir başarı sağlayabildiğini açıklamaktan oldukça uzaktır. Bir ülkenin belirli birendüstride nasıl uluslararası ve kalıcı bir başarı kazandığı sorusuna daha önceleriverilen cevap, o ülkelerin mukayeseli avantajlara sahip olması, beşeri ve doğalkaynaklarının bolluğunun ve nispeten ucuz elde edile birliliğinin sonuçta o ülkeninihraç fiyatlarına yansıtması olarak açıklanmaktaydı.Ancak bazı ülkelerin gerçekleri bunun tersini göstermektedir. İsviçre, pahalıişgücünün, katı çevre kanunlarının yer aldığı ve çok az doğal kaynağa sahip,özellikle kakao bulunmayan bir ülke olmanın verdiği dezavantajlarla nasıl çukulatasanayisinde dünya lideri olma başarısını gösterebilmektedir? Aynı şekilde nasıl ilaçsanayinde, özel amaçlı makinelerde ve bankacılıkta söz sahibi olabilmektedir?Japonların önü alınmaz ekonomik başarıları nereden kaynaklanmaktadır? Tropikalbir iklime sahip olmayan Hollanda nasıl dünya çiçek endüstrisini bir lider olarakyönetebilmektedir? Tam tersine önceleri oldukça başarılı bir ihracatçı ülke olanA.B.D.’nin 1978–1985 arası dönemde belli başlı 97 kritik endüstride yüzde 15’igeçen oranda ihracat kaybına uğramasının nedenleri nelerdir? Mukayeseliavantajlarının azalması mı, yoksa A.B.D.’nin çok büyük ve yeterli iç pazarınınüreticileri rehavete iterek rekabetten uzaklaştırması mı? 346Yukarıda bahsedilen karşılıklar ve ülkelerin bazı sektörlerde yakaladıklarıbaşarılar klasik teoriler açıklamaya yetmemektedir. Ancak ülkelerin güçlü ve zayıf,fırsat ve tehditler ile bizi daha mantılı yola sevk edecektir.Swot analizi ile kavramsal olarak stratejik yönetim biçiminin önemli biradımını oluşturulmaktadır. Bu yönetim yaklaşımın da her hangi bir yapının uzun346 Kürşat TÜZMEN, Rekabet Avantajı Teorisi Çerçevesinde Serbest Bölgelerin İncelenmesi,Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Uzmanlık Tezi, Ekim, Ankara, 1993, s. 1–2131


dönemde başarıya götürecek olan stratejinin belirlenmesi açısından son dereceönemlidir. 347Türkiye Avrupa orta doğu ve kuzey Afrika da ki büyük piyasalara yakınlık,70 milyonluk bir iç piyasa, göreceli düşük işgücü maliyetleri, iyi eğitimli yöneticisınıfı, sağlam bir telekomünikasyon alt yapısı gibi avantajları ile yatırımcılaraçısından cazip bir ülke görünümü sergilerken diğer açıdan kendini çok başarısız biryabancı yatırım performansına mahkûm eden baskın karakterli zayıflıkların bir aradaolduğu bir ülke görünümü sergilemektedir. Türkiye’nin mevcut durumunu ortayakoyan zayıf ve güçlü yönlerini aşağıdaki tablodan görebiliriz. 348347 ÇETİN, s.101348 Birol KOVANCILAR, ülkemizde yatırım ortamının iyileştirilmesi, yatırımların teşviki veAvrupa uygulamaları çerçevesinde alternatif modeller. tügiad ekonomi ödülleri kitapları: 4İstanbul, 2003, s. 15132


Çizelge 7: Türkiye'nin Doğrudan Yabancı Yatırımlar İçin LokasyonAvantajlarıAnahtar Lokasyon FaktörleriRekabetçi PAnahtar Lokasyon FaktörleriRekabetçi PPiyasa Kollayan DYYEkonomik BüyüklükEkonomik BüyümeNüfus BüyüklüğüKişi Başına GelirEtkinlik Kollayan DYYİşgücü MaliyetleriGüçlüGüçlüGüçlüOrtaGüçlüDYY 'lara İmkân Tanıyan ÇevreDYY Yasası (Bağımsız DYY) GüçlüDYY Yasası (Özelleştirme / Altyapı ZayıfDYY)Kolaylaştırma SüreciOrtaPolitik TaahhütZayıfTeşviklerGüçlüYatırım PromosyonuZayıfİşgücü VerimliliğiGüçlüBölgesel Entegrasyon AlanıGüçlüKurumsal - Politik Çevreİşgücü Becerisi ve ArzıGüçlüEkonomik istikrarsızlıkZayıf(enflasyon, döviz kuru, borç)ZayıfKaynak-Varhk Kollayan DYYMühendis ve Teknisyen ArzıAr&Ge ve Inovasyon TemeliTelekomünikasyon & internetGüçlüZayıfPolitik BelirlilikPolitik Müdahale, Bürokrasi veYolsuzlukAdalet Sistemi ve EntelektüelMülkiyet HaklarıZayıfZayıfAltyapısıOrtaiç Sosyal GerginlikZayıfKaynak: Birol KOVANCILAR, ülkemizde yatırım ortamının iyileştirilmesi, yatırımlarınteşviki ve Avrupa uygulamaları çerçevesinde alternatif modeller. TÜGİAD ekonomi ödüllerikitapları: 4 İstanbul, 2003, s. 162.8.6. Türkiye’nin Olası Rekabet StratejisiGüçlü ekonomilerin temel dayanağının rekabetçi üretim ve ihracat olduğudüşünüldüğünde Türkiye temel stratejisini belirlemek ve yeniden yapılanmak içinpolitika belirlemesi gerekmektedir. Bu anlamada üretim artırılmalı, rekabetçi üretimdallarına destek verilmeli, ihracatı sürdürebilir bir şekilde arttırılması için ulusalpolitikalar oluşturulmalıdır.133


Rekabetçi bir ekonomik yapının ana kaynağı olan küreselleşme ile birliktegenel ekonomik ve sosyal alanlarda yapılanların yanında işletmelere yönelik rekabetstratejilerinin oluşturulmasını önemli değişim ve gelişimleri zorunlu kılmıştır. Buyeni yapılanma ile birlikte esnek üretim yapabilen teknolojik ve ekonomikyeniliklere ayak uydurabilen ve bilgiye daha hızlı ve doğru ulaşabilenler tartışmasızrekabet üstünlüğünü kazanmışlardır. Bu aşamada ülkemizde de firmaların rekabetgüçlerini arttıracak yeni yöntem ve uygulamaları kullanmaları gerekmektedir. 349349 Abdullah SOYSAL, Ali Çağlar ÇAKMAK, Sedat ALICI, Küreselleşme Sürecinde KOBİ’ lereYönelik Yeni Bilgi ve İletişim Ağı: KOBİ net Projesi“ Bilgi Teknolojileri Kongresi’’, 1–4 Mayıs,Pamukkale üniversitesi, Denizli, 2003, s. 214–216134


Çizelge 8: Sektörel Rekabetçi Yapı AnaliziSEKTÖRLERREKABETÜSTÜNLÜĞÜSAĞLAYACAKFAKTÖRLEREKONOMİK ETKİALANLARIBAŞARI İÇİNTEMELETKENLERBİTKİSELÜRÜNLERBenzersizlik, Coğrafikonum, İşgücü maliyeti(L)İstihdam hacmi, Doğalkaynakların kullanımı, Gerikalmış bölgelerinKalkınmasıKalite,Alt yapıCAMÖzellik, Kalite, Teknoloji,İşgücü maliyeti (L)Döviz kazanma gücü, İstihdamyaratma gücü, Doğal kaynaklarıkullanımıAlt yapıTasarımDış bağlantılarDEMİR-ÇELİKCoğrafi konum, Teknoloji,Alt yapı (L)İstihdam hacmi, Diğer sanayilerüzerinde etkisi,Döviz kazanma gücüSermayemaliyetiÜlke imajı,KaliteDERİÜRÜNLERİHammadde bulunabilirliği,İşgücü maliyeti (L)İstihdam hacmi, Döviz kazanmagücü, Geri kalmış bölgelerinkalkınmasıÖzgün tasarım,Alt yapı,Dış bağlantılarDOKUMA-GİYİMHammadde bulunabilirliği,İş gücü maliyeti, Ülkeimajı (L)İstihdam hacmi, Döviz kazanmagücüÖzgün tasarım,Kalite, DışbağlantılarİŞLENMİŞGIDAHammadde bulunabilirliği,işgücü maliyeti, coğrafikonum (L)İstihdam hacmi, döviz kazanmagücü, Doğal kaynaklarınkullanımı, Geri kalmış bölgelerinkalkınmasıÜrünfarklılaşması,Alt yapı,Kalite,KARAYOLUTAŞITARAÇLARIİşgücü maliyeti, Özellikler(G)İstihdam yaratma gücü, Diğersanayiler üzerin de etkisiTeknoloji,Tasarım,KaliteKaynak: Canan ÇAKAN, Dünyada ve Türkiye’de Pamuk, Pamuk İpliği ve PamukluMensucat Alt Sektörlerinin, Rekabet Gücünün Karşılaştırılması, Yayımlanmamış YüksekLisans tezi, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 1997, s. 3Son 15 yılda Türk Dış ticaretinin kompozisyonunda önemli değişiklikleryaşanmıştır. Sermaye malı ihracatımızda yaşanan artış, ara malı ihracatımızda düşüşülkemizin nihai mal üretiminde artış olduğunu göstermektedir. Dünyada gelişmekteolan elektrik elektronik otomobil ve kimyasallar sektörlerinde Türkiye’de nihai malihracatındaki gelişmeye paralel bir yapı oluşmaktadır. Ancak sektör içi hareketliliğe135


akıldığı zaman elektrik, elektronik ve otomotiv sektöründe yabancı sermayeyatırımlarının arttığı bununla birlikte kimyasallarda ise gelecek dönemde yoğun biryabancı sermaye girişi beklenmektedir.Enerji fiyatları konusunda Türkiye’nin OECD ülkeleri içinde en pahalıülkelerin başında geldiği düşünüldüğünde Türkiye’nin rekabetçi olduğu gelenekselsektörler; dokuma giyim işlenmiş gıda cam gibi sektörlerin yanında yukarıdakitablondan da hareket edilerek Türkiye’nin başlıklar altında incelenen sektörlerinyanında yenilikçi ve teknolojik yapıyı destekleyen elektrik-elektronik, kimyasallar,ulaşım araçları, eczacılık tarımsal hibrit tohumları fiber optik ağlar ve nano teknolojigibi geleceğin stratejik sektörlerine yönelmesi gerekmektedir.1990–1997 döneminde ileri teknoloji sektörleri imalat sanayi sektörleri içinde%4,5 dolayında bir paya sahip olmalarına karın bu sektörün toplam imalat sanayiiçindeki katma değer payı %5–5,5 düzeyinde olduğu görülmektedir. Diğer bir ifadeile ortalama olarak ileri teknoloji daha yüksek katma değer sağlayan sektörlerdir.Orta yüksek ve orta düşük teknoloji sektörlerin geleneksel sektörlere göre üretim vekatma değer içerisindeki alacağı payı görece daha yüksek olacağı söylenebilir. Buaçıdan Türkiye’nin milli gelirinin yüksek oranda ve sağlıklı bir şekilde arttırabilmek,bunun yanında uluslararası piyasalarda rekabetçi bir piyasaya kavuşabilmek için ülkekaynaklarını geleneksel sektörlerden daha yüksek katma değer üreten teknolojiyoğun sektörlere yönlendirmesi daha doğru olacaktır. 350Türkiye’nin bugün sahip olduğu ekonomik ve sosyal faktörler nedeniyle diğerülkeler ile rekabet etme konusunda önemli sorunlarla karşı karşıyadır. Türkiye’nindünya ticaretinden aldığı payın azlığı ve dış ticaret açıklarının büyüklüğü nedeniylerekabet gücünü arttırmak için uluslar arası piyasalarda ve ülke içinde daha serbestistikrarlı bir makro ekonomik ortama ihtiyacı bulunmaktadır. 351 Ancak Türkiye’ninyapması gereken başka önlemler de bulunmaktadır.350 Şeref SAYGILI, Bilgi Ekonomisine Geçiş Sürecinde Türkiye Ekonomisinin DünyadakiKonumu, DPT, Ekonomik Modeller ve Stratejik Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Temmuz, 2003, s.14351 Funda Rana ÖZBEY, Bütünleştirilmiş Sanayi Stratejisi Çerçevesinde Türkiye’deSanayileşmenin Değerlendirilmesi, Yayımlanmış Doktora tez Özü, Anadolu Üniversitesi Yayınları,Yayın No: 1162, Eskişehir, 1999, s. 129136


Bu çerçevede sanayimize rekabet avantajı sağlamak için; 352Ülkemizdeki firmaların verimliliğini arttırıcı, üretim planlaması, modernişletmecilik ve çalışan işgücünün beceri düzeyinin yükseltilmesine yönelik eğitim vedanışmanlık desteği verilmelidir.İşletmelerin altyapısı bulunan yerlerde üretim yapabilmesi için organizesanayi kümelerinin yapılmasına destek verilmelidir.Yatırımların ürün bazında uzmanlaşmış, ihraç şansı güçlü ürün bileşenlerininolduğu teknolojisi güçlü işletmelere kaydırılması Kalkınmanın finansmanı içinyabancı sermayenin teşvik edilmesi yetki ve sorumluluk dağınıklığından kurtulması,yurtdışında ülke tanıtımına ve reklâma yönelik faaliyetlerin artırılması,Ekonomik vepolitik istikrarın sağlanarak ülke riskini dürülmesi ile güven ortamının sağlanması veKOBİ’lere yeterli desteğin sağlanarak ürün kalitesinin arttırılmasına yöneliksistemlerin teknik desteğin artırılması gerekmektedir.Türkiye de iş gücü maliyetleri Avrupa birliğine kıyasla düşüktür. Bununtemel nedeni işgücü arzının yüksek olmasıdır. Türkiye bu iş gücü arzını çağdaşseviyede nitelikli kılmak için gerekli çalışmaları yapmalı, işgücüne ihtiyacı olan bilgive beceri sağlanmalıdır. 353 Yeni teknolojiler ile üretim yapılması sonucu yeni işorganizasyonu ve uzmanlaşmayı gerektirmektedir. Bunun sonucu olarak ta yeniteknoloji yoğun mesleki alanlar doğmaktadır. Bu yeni alanlarda çalışanlar vasıflı veuzmanlaşmış nitelikli insanlardan olmaktadır. 354352 GÜVENTÜRK, s. 101–102353 Aziz Erhan ÇALIŞKAN, Gümrük Birliği Sürecinde Türkiye ve KOBİ’ lerin Rekabet Durumu,Yayımlanmamış Yüksek Lisans tezi, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 1999, s.136354 CERİT, s. 156137


ÜÇÜNCÜ BÖLÜMDEVLET YARDIMLARININ REKABET VE VERİMLİLİĞE ETKİSİ3.1. Devlet Yardımlarının Ekonomik Maliyeti ve Geri Dönüşüm HızıTürkiye cumhuriyetimizin son 50 yıllık döneminde önemli bir yapısaldeğişimi gerçekleştirmiştir. Türkiye piyasa ekonomisinin kurumsallaşması,ekonominin uluslararası piyasalara bütünleşmesi ve rekabet gücünün artmasındaolumlu gelişmeler göstermekle birlikte yapısal sorunlar ve ardından gelen ekonomikistikrarsızlık gibi sorunları birlikte yaşamaktadır. 355Her hükümet kalkınma planlarında amaçların gerçekleştirilmesi için belirlipolitikalar uygularlar bunlara kısaca para ve maliye politikaları diyebiliriz. Maliyepolitikaları ise belirli hedefleri yine teşvik politikalı gibi alt politikalarlagerçekleştirir. Hükümetlerin uyguladıkları her politikanın bir maliyeti vardır. Bualternatif maliyet yapılan teşvikin başka bir alanda kullanılsa idi daha mı yararlıolurdu sorusu yani alternatif maliyet hesabı yapmamızı gerektirmektedir.Ekonomilerde yaşanan temel sorunların başını çeken ve diğerlerine görebaskın olan önemli konular vardır. Bunlar arasında kalkınma, işsizlik, dövizdarboğazı, enerji yetersizliği, gibi bazı öncelikli konulara hükümetlerin öncelikvermesi gerekmektedir. Hükümetler bu gibi konuları çözerken özel kesim güçlerinikullanmak için teşvik politikaları uygulamaktadır. Ancak her sorunun çözümü aynıteşvik politikası ile gidermek mümkün gözükmemektedir. Yani işsizlik sorununuçözmek için ayrı döviz kıtlığından çıkmak için ayrı teşvik politikası uygulanmalıdır.Örneğin, işsizlik problemini çözmek için emek yoğun yatırımları teşvik yolunagidilirken, döviz kıtlığını yenmek içinse dış satımı gerçekleştirecek firmalar teşvikedilerek yapılmaktadır. 356Kıt kaynakların teşvik politikaları ile işletmelere transferi sonucun da devletinbu tercihinden nasıl bir sonuç doğacağı sorusuna her zaman aynı cevapalınmamaktadır. Ancak kaynakları etkin kullanarak ekonomik kalkınmanın355 Adil TEMEL, Ercan BOYAR, Şeref SAYGILI, ”Türkiye Ekonomisinde Yapısal Değişim (1946–199), Planlama dergisi, DPT”nin 42.Kuruluş Yılı Özel Sayısı, Ankara, 2002, s. 49356 Adil KORKMAZ, Orhan PAZARCIK, C.Korhan GERÇEK, Ülkemizde Uygulanan TeşvikSistemi Ekonomi Üzerindeki Etkileri Ve Verimlilik Temeline Dayandırma İmkânı, MilliProdüktivite Merkezi Yayınları:381,Ankara, 1981, s. 5138


sağlanmasının yolu teşvik tedbirlerini kullanarak gerçekleşmektedir. Teşvikleraracılığı ile kalkınmanın yanın da istihdam sorunlarının çözümü ihracatın artırılması,bölgesel dengesizliklerin giderilmesi de amaçlanmaktadır. 3573.1.1. Sektörel Teşviklerin DurumuTeşviklerin etkinliğinin yeterince ve ciddi bir şekilde değerlendirilmemesisonucu doğal olarak çoğu zaman aşırı teşviklerle yapılmaması gereken verimsizyatırımlar yapılarak bazı sektörlerde kapasite fazlası yaratılmış bazen de verilmesigereken teşvikler verilmediğin den yatırım düzeyinin düşük kalmasına teknolojikgelişmelere ve küresel sisteme rekabet düzeyine uyum sağlamasında yeterli gelişmesağlandığı söylenememektedir. 358 Herhangi bir endüstrideki firmalar yaşamını devamettirebilmek için, ileri teknoloji kullanırlar ve bunu üretim felsefesi ile ürünüistenilen zamanda düşük maliyetle ve istenilen kalitede üretmeyi amaçlayarakyaparlar. 359 Devlet teşviklerinin etkinliğinin belirlenmesin önemli bir aşamasısektörel teşvik uygulamalarının değerlendirilmesinden geçmektedir. Bu aşamadasektörlere yapılan teşvik, rekabet avantajı sağlayarak firmaya belirli bir katkısağlamaktadır. Yani maliyet ve kalite ilişkisinin kurulmasına yardımcı olmaktadır.Ancak bunun Türkiye’de teşvik sağlanan tüm sektörlerde gerçekleştiği söylenemez.3.1.2. Bölgesel Teşviklerin DurumuTürkiye de bölgeler arasındaki ekonomik ve sosyal farklılıkları gidermeyeyönelik olarak devlet teşvik uygulaması gitmektedir. Ülkemizde bölgeler arasındabüyük dengesizliklerin olduğu gözlemlenmektedir. Son 20 yılda kişi başı yatırım vekatma değere göre geri kalmış bölgelerde özel sabit sermaye payı ve özel katmadeğer paylarında artışlar olduğu söylenebilir. Bunun yanında teşvikler sonucundadevlet yardımlarının farklı bölgeler arasında gelir ve servet dengesizlikleri yatırımteşvikleri ile düzeltmeye çalıştığı da bir gerçektir. Türkiye’deki politik ve makroekonomik istikrarsızlığın varlığı sonucu yapılan teşvik uygulamalarında bölgeler için357 Nihat ALKAŞ, Yatırımları Teşvik Mevzuatı, Malatya İline Sağlanan Devlet Yardımlarınaİlişkin Uygulama Bilgileri ve Teşvik 2000 Çalışmaları ile Getirilen Yenilikler, Türkiye EkonomiKurumu, Ankara, 2001, s. 166358 Mustafa Sungur DURAN, Türk Teşvik Sistemin Yapısal Özellikleri Ve Rasyonel Bir TeşvikSisteminin Esasları, İşletme Ve Finans Dergisi, Haziran 1999, s. 40359İsa İPÇİOĞLU, Kapitalist Sistem Ve Küresel Pazarda Rekabet Avantajı SağlamayıAmaçlayan Firmalar İçin Olası Alternatif Rekabet Stratejilerinin Analizi, Verimlilik Dergisi,MPM Yayını, Yayın no:2000/1, Ankara, 2002, s.79139


verilen teşvik planlarının sayısında büyük oynamalar olması bu amaçtan sapmalaraneden olmuştur. Marmara bölgesi hem toplam yatırım olarak hem kişi başınaistihdam olarak hesaplandığın da Türkiye de uygulanan teşvik planlarından en fazlafaydalanan bölge olduğu gözükmektedir. 360 Sonuç olarak devletin hem özel imalatsanayi yatırımlarına hem de bölgesel teşviklerindeki destekleri ile teşvik edilenbölgelerde kişi başına katma değere bakılarak bir miktar katkıda bulunduğusöylenebilir. Kaldı ki bu desteğin özel teşebbüs tarafından da geçerli olduğunusöylemek mümkün değildir. 3613.1.3. İhracat Teşviklerin durumuGirişimcilere uluslar arası pazarlarda zorlanmadan rahatça rekabetedebilsinler diye maliyetlerini düşürmelerine yardımcı olmak maksadı ile verilenteşvikler bir anlamda hükümetlerin işletmelere planladıkları doğrultu da hareketetmelerinden dolayı aldıkları bir ödüldür denilebilir. Ancak ülkemizde uzun yıllar içpazar kaygısı ile yaşayan firmaların bu kaygıyı uluslararası piyasalar içindeyaşamaları pek kolay olmamıştır. Bunun yanında ülkemizin rekabetçi ülkelerdekigibi alt yapısını henüz tamamladığı söylenemez. Teşvikler beklide bu açıdan özelsektörün yaşadığı alt yapı eksikliğini bir ölçüde hafifletmektedir. 3623.1.1. Türkiye’de Teşvik Yatırım İlişkisi Üzerine Ekonometrik Bir AnalizTürkiye ekonomisinde yatırmalara yapılan teşviklerle özel sektör yatırımlarıarasındaki ilişkiyi göstermek amaçlı çeşitli ekonometrik çalışmalar yapılmaktadır.Korkmaz, Pazarcık, Gerçek’in yaptığı bir çalışmaya göre Türkiye ekonomisindeyatırım teşvikleri ile özel sektör yatırımlarının sıkı ilişkiler içinde olduğugözlenmekte ve ekonometrik bir analizle de ortaya konmaktadır. Çalışmaya göre1980 öncesi ve sonrası diye bir ayrım yapılarak regresyon denklemine bir boşdeğişken eklenmiştir. Kullanılan regresyon denklemi sonuçlarından elde edilen veriR kare=0,8752, F=24,5660, sd = 7’dir. Özel yatırımlar la teşvikler arasındakiilişkinin % 88 gibi bir oranda çıkmakta bu da aralarındaki ilişkinin güçlü olduğunungöstergesidir. Yaptıkları çalışmadan çıkarılacak çıkacak bir başka sonuç ise360 Uğur Namık KÜÇÜK, Sumru, G. AĞTUĞ, Türkiye’de Bölgesel Farklılıklar Ve YatırımlarınSeyri: Yoksul Ve Zengin Bölgeler Arasındaki Fark Azalmakta mı ?, “Türkiye Ekonomi Kurumu,Ekonomik Büyümenin Dinamikleri ve İstihdam” içinde, Ankara, 2006, s. 2361 KÜÇÜK, AĞTUĞ, s. 9362 KORKMAZ, PAZARCIK, GERÇEK, s. 3140


yatırımları teşvikte bir birimlik artış yatırımlarda 0,4 lük bir artışa neden olmaktadır.Öte yandan 1980 öncesine göre 1980 sonrası verilen teşvikler daha fazla yatırımlarıuyarmaktadır. 3632007’ye geldiğimizde 1989 yılında yapılan bu çalışmayı yeni verilerle tekrardeğerlendirmek gerekmektedir.1990–2006 arası yatırmalara yapılan teşvik ve özelsektör yatırımları verilerin tekrar derlediğimizde aşağıdaki tabloyu oluşturulmuştur.Bu tabloda değerlerin logaritmasını eklemekle regresyon yapmaktayız.Çizelge 9: Yatım- Teşvik Etkisi TablosuYILLAR Özel Yatırımlar Teşvikler Ln yatırım Ln teşvik1990 62 56 4,127134 4,0253521991 102 38 4,624973 3,6375861992 177 51 5,17615 3,9318261993 381 229 5,942799 5,4337221994 760 214 6,633318 5,3659761995 1553 2232 7,347944 7,7106531996 2994 1997 8,004366 7,5994011997 5945 3302 8,690306 8,1022841998 9779 4100 9,187993 8,3187421999 12428 4664 9,427707 8,4476292000 19889 8761 9,897922 9,0780652001 22170 10604 10,0065 9,2689872002 30175 15229 10,31477 9,6309572003 40136 25936 10,60003 10,163392004 60730 21495 11,01419 9,9755762005 74086 24088 11,21298 10,089472006 86408 21919 11,36684 9,995109Kaynak: DPT Ekonomik ve sosyal göstergeler (1950–1998) ve Yıllar İtibari ileTemel Ekonomik Göstergelerinden derlenmiştir.363 KORKMAZ, PAZARCIK, GERÇEK, s.28141


* 1994 yılı fiyatları ile hesaplanmıştır.Bu çalışmada kullanılan regresyon denklemi şu şekildedir.Y=AX 1 αY= özel yatırımA= sabit değişkenX1= yatırım teşvikleriModelin çözümü Excel programında yapılmış ve özet çıktı aşağıdaverilmiştir. Buna göre modelin çözümü şöyledirLog Y= 0.6414 + 1.0145* Log X10.398 0.497(1.609) (20.407)R2= 0,9629F= 416,48Özel yatırımlarla yatırım teşvikleri arasında kurmuş olduğumuz modelinaçıklama gücü %96 çıkmıştır. R kare değeri en çok 1 olabilmekte ve bizim verimizoldukça yüksek gözükmektedir. 364 Yani bu yatırımlardaki değişmenin %96 sı kurmuşolduğumuz modelle açıklanabilmektedir. Modelin geçerliliği F testinin anlamlıolmasıyla sağlanmıştır. Modelin katsayılarından kesişim katsayısı t istatistiğine göreanlamsız çıkmıştır bu durum yatırımları belirleyen diğer değişkenlerin modele dâhilolmamasının bir sonucudur. Teşvik değişkeni katsayısı 1.014 değeri ile anlamlıbulunmuştur. Bu sonuca göre teşviklerdeki yüzde birlik bir artış yatırımlarda%.1.014 lük bir artışa neden olmaktadır. Buradan çıkan şunu göstermektedir kiteşvikler yapılacak bir yatırım aynı oranda karşılık bulamaktadır.364 Damodar GUJARATİ, Temel Ekonometri, Literatür Yayıncılık, 2. Baskı, İstanbul, 2001, s. 141.142


Çizelge 10: Regresyon ÇıktısıÖZET ÇIKIŞIRegresyon İstatistikleriÇoklu R 0,982464R Kare 0,965236Ayarlı R Kare 0,962919Standart Hata 0,461579Gözlem 17ANOVAdf SS MS F Anlamlılık FRegresyon 1 88,73397 88,73397 416,4841 0.000Fark 15 3,195823 0,213055Toplam 16 91,9298Katsayılar Standart Hata t Stat P-değeriKesişim 0,641441 0,39846 1,609802 0,12828Ln tesvik 1,014504 0,049711 20,40794 0.000Daha önce yapılan ekonometrik analizde dikkate alındığında yukarıdakigrafikte de görüldüğü gibi teşviklerle yatırımlar bir paralellik göstermektedir.Buradan şu ifade edilebilir gelişme sürecinde özellikle ihracata yönelik yapılanteşvik sisteminde düzenlemeler 1980 sonrası özel yatırımlardaki gelişmelerde büyükrol oynamıştır.143


Grafik 2: Yıllara Göre Yatırım Teşvik Değişimi3.2. Teşviklerin Verimliliğini Artırmaya Dayalı Önlemler ve ÖnerilerEkonomik refahı arttırmak ve uluslar arası arenada rekabet gücünüyükseltmek eğer bir amaç ise; yatırımları verimlilik temeline dayalı olarak teşviketmek gerekmektedir. Uzun dönemde tek tek bireyler de yaşanacak refah artışıverimlilik artışından kaynaklanmaktadır. 3653.2.1.Verimlilik-Rekabet Gücü İlişkisiVerimlilik ele alınan her hangi bir ülke için ulusal kalkınma ve refah artışında rekabet gücüne etkileri nedeniyle anahtar öneme sahiptir. Hangi gelişmedüzeyinde olursa olsun tüm ülkeler için gelişmenin temel kaynağı verimliliktir.Dünya kaynaklarının kullanımında ve Pazar alanlarının paylaşımında yaşananrekabet savaşından başarıyla çıkacak olan işletmelerinde yeni üretim yöntem vetekniklerini ortaya koyan, üretim de maliyeti düşürüp kaliteyi yükseltebilen veyateknolojik gelişimini hızlandırarak daha yüksek katma değer sağlayan üretimalanlarında etkinlik gösteren yani verimlilik ve kaliteye dayalı üretim yapanişletmeler olacaktır. Bundan dolayı verimlilikte sağlanan bir gelişme sadeceişletmelerin daha karlı olmasını değil aynı zaman da çalışanların daha yüksek veadaletli gelir elde etmesini, tüketicilerin daha ucuz ve kaliteli mal bulmasını365 KORKMAZ, PAZARCIK, GERÇEK, s. 5144


sağlamakta ve en önemlisi uluslar arası rekabet gücünün artmasında büyük roloynamaktadır. 3663.2.2. Verimliliğe Yönelik TeşviklerVerimlilik girdiler ile çıktılar arasındaki ilişkidir diye ifade edersek builişkinin yani elde edilen çıktıların üretimi gerçekleştirmek açısından kullanılangelirlere oranı olmaktadır. Verimliliği ifade den bu oran rekabetin ön plana çıktığıgünümüzde işletmeler için ellerindeki sınırlı kaynakları en uygun şekildedeğerlendirerek ve kullanarak arttırtabilinir. 367 Devlet piyasa şartlarında rekabethalindeki firmaların karlıkları üzerinde de önemli etkisi bulunan verimliğidesteklemektedir. Ancak yapılan bu desteklerin bir çerçeveye oturtulup geniş birvizyon ve hedefler doğrultusunda günün şartlarına uygun hale getirilmesigerekmektedir.3.2.2.1.Verimliliğe Dayalı Bir Vizyon OluşturulmalıdırYapılan gözlemler sonucunda Türkiye’nin rekabet gücünü artırmaya yöneliken temel yapması gereken eksikliklerin giderilmesi ve verimliliğe dayalı bir vizyonoluşturmasıdır. Bir ulusun rekabet gücü o ekonomide faaliyette bulunan işletmelerinbasit bir toplamıdır dense de gerçekte ulusal verimlilik hükümetlerin kontrolün deolan politik ekonomik sosyal ve kültürel güçlerin de yapısal özelliklerinin biruzantısıdır. 368 Yapılan çalışmalardaki önerilerde ülke, sektör, firma bazındaalınamamasının temel nedeni bu ayrımı yamanın zorluğu ve aynı zamanda önerilerinboyutunun belki de belirli bir çerçeveye girmeyecek kadar genel ve geniş olmasıdır.Ülkemizde rekabetçi yapıyı destekleyecek olan önerilenler aynı zamanda verilecekolan teşviklerin etkinliği içinde geçerlidir. Çünkü günümüz ekonomilerinin aldığıkarmaşık yapıya kavramaktan uzak iktisadi kararlar genelde milli gelire katkıdan çokverimsiz alanlara kaynak transferi sonucunu doğurmaktadır.366 Nusret EKİN, Küresel Bilgi Çağında Eğitim- Verimlilik İstihdam, İTO Yayını. Yayınno:1997/443, İstanbul 1997, s. 140–142367 Oktay TAŞ, KOBİ’ lerde Rekabet ve Verimlilik Semineri: Verimlilikte Finansal Etkenler,İTO Yayını, Yayın no: 2005–23, İstanbul, 2005, s. 11368 EKİN, s. 141145


3.2.2.2. Verimlilik Geniş Bir Alana Yayılmalıdır.Rekabetçi odaklı bir teşvik sisteminden beklenen teşvikleri verimli alanlaraaktarmanın yanında verimliği tüm alanlarda destekleyen bir yapı içinde olmasıdır. Bunoktada sorulması gereken soru belki de hangi ülke rekabetçi ve bütün alanlarda mırekabetçidir? Bu soruya cevabı Porter; “Hiçbir ülke endüstrilerinin tamamında ya daçoğunda rekabetçi olamaz diye açıklamakta, bir ülke her alanda rekabetçi olamazideal olan ülkelerin sınırlı kaynaklarını verimli alanlarda değerlendirmesidir” 369 diyebelirtmektedir.3.2.2.3.Verimlilik Artışı Hedeflenmelidir.Verimlilik düzeyi ve kalkınma, rekabet düzeyi ve küreselleşme birbirinidestekleyen, ivme kazandıran olgulardır. Günümüz dünyasında artık ülkelerekonominin dinamizmini yansıtan verimlilik artışı olgusunu bilincine varmıştır.Bugün gelişmiş ülkelerdeki ekonomik büyümenin daha fazla kaynak ve girdikullanılmasından değil verimlilik artışında sağlanan ivmeden dolayıdır. 370 İmalatsanayisinde faktör verimliklerinde yaşanacak artışlar ekonomilerin ve firmalarınrekabet güçlerini arttıracak ve bu anlamda rekabette yaşamsal öneme sahip olanmaliyetlerin; verimliliği artan faktörlere paralel olarak düşüş sağlanacaktır. Gerçekteüretim ve üretimdeki artışın başlıca iki kaynağı emek ve sermaye gibi üretimedoğrudan katkısı bulunan faktörlerdeki yaşan artıştandır. Üretim artışı ya çalışanlarınya da sermaye stokunda meydana gelecek değişme ile meydana geleceğibilinmektedir. Faktörlerde sağlanan artış büyümeyi desteklediği gerçeğine paralel birdiğer olgu ise hiç de önemsenmeyecek olan verimlilik artışıdır. Son zamanlardaekonomileri hızla gelişen Asya ülkelerinin yakaladığı hızlı ve yüksek büyüme nerdenkaynaklandığı sorusu genellikle büyük önem taşımaktadır. Bu soruya verilen cevapise çoğunlukla verimlilik artışı olmuştur. 371369 PORTER, s. 80–81.370 Ferhat ERARI, Küreselleşme Sürecinde KOBİ ’lerin Verimlilik Düzeyi ve Rekabet Gücü,Verimlilik Dergisi, MPM Yayını, Yayın no:2002/1, Ankara, 2002, s.32.371 İSTANBUL SANAYİ ODASI, Özel İmalat Sanayinde Toplam Faktör Verimliliği, YayınNo:2004/19, İstanbul, 2004, s. 1146


3.2.2.4. Küçük ve Orta Büyüklükteki Firmalara Yönelik Verimlilik ArtışıDesteklenmelidirKüreselleşen dünyada verimlilik düzeyi ve rekabet gücü özellikle küçük veorta ölçekli firmalar açısından önemlidir. KOBİ ’lerin rekabet edebilirliğini arttırmakve küreselleşmelerini teşvik etmek için mücadele alanlarının ve fırsatlarının sadecetek bir açıdan değil genel bir yaklaşımla ele alınıp analiz edilerek en iyi uygulamanınsaptanması ve önemli olarak belirtilen alanlarda gerekli politikaların oluşturularakteşvik edilmesi gerekmektedir. 372 Aslında verimlilik ve kalite bir kültürdür.Verimlilik ve kalite kültürünü edinmek için ne kadar gecikirsek o kadar zararımızaolacağı ve bu kültürün yerleşik olan ülkelerle kalkınmışlık farkımız o kadar açılacağıaşikârdır. Hatta bu kültürü yaygınlaşması için yapılması gereken çalışma ilkokulseviyesinde teşvik ve desteklenmelidir. 3733.2.2.5. Faktör Verimlilikleri Sağlanmalıdır.Firmalar açısından verimlilik işletmelerin girdilerini çıktılarınadönüştürebilme yeteneği olarak belirtirsek verimliliği girdi/ çıktı oranı ile ölçebiliriz.Çıktı tüm girdiler toplamına bölünürse toplam verimlilik, girdilerin her birinebölünürse kısmi verimlilik elde edilir. 374 İmalat sanayinin tümünde ya da altsektörlerinde geçmiş dönemlerde sağlanan büyümenin hangi oranda faktörgirdilerindeki artıştan hangi oran da ise toplam faktör verimliliği artışındankaynaklandığı bilmek uygulanan politikaların ve üretimde kullanılan yöntemlerin nekadar başarılı olduğunu göstermektedir. 3753.2.2.5.1. İşgücü Faktörü VerimliliğiPiyasa ve rekabet şartlarının baskısı sonucu işletmeler teknolojik yenilenmeve özellikle ekonomik krizler nedeni ile iş gücü azaltma yönünde kararvermektedirler. Maliyetleri düşürme gerekliliği ortaya çıktığın da genellikle ilk aklagelen işletmeler için insan kaynakları ya da onlara sağlanan olanaklarda kısma372 ERARI. s. 38373 Mesut ATSEVER, Verimlilik Ve Kalite Kültürünün Yaygınlaştırılmasında İlköğretimin RolüVe Bir İlköğretim Model Önerisi, Verimlilik Dergisi, MPM Yayını, Yayın no:2000/1, Ankara,2000,s.34374 Gülnur SÖNMEZ, Verimlilik Ölçümüne Bir Bakış: APC Modeli, Verimlilik Dergisi, MPMYayını, Yayın no:2002/1, Ankara,2002, s. 59375 İSTANBUL SANAYİ ODASI, s. 3147


olmaktadır. Bu süreçte çalışanlara yüksek performansla çalışmaya yönlendirilmekteve işgücüne bağlı verimliğin kaynağını oluşturmaktadır. 376Verimlilik konusunda yapılan araştırmalardan çıkan genel sonuçlara göreülkemizde işgücü verimliliği çok düşük seviyelerde olduğunu göstermektedir. Budüşük verimlilik seviyesi ülkemizin rekabet gücünü olumsuz yönde etkilemektedir.Verimlilik açısından büyük öneme sahip işgücü verimliliği açısından ülkemizgelişmiş Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında imalat sanayinde işgücüverimliliğinde bu ülkeleri yedi de biri kadardır. Verimlilik oranın bu kadar düşükolması rasyonel bir değerlendirmeyi gerektirmektedir. Türkiye’de iş değerlendirmesistemlerinin tam uygulanmaması ve teşvikli ücret yapılanması eksikliği verimliliğinistenilen seviyede olmasının önündeki başta gelen engellerdendir. Bu engellerinortadan kaldırılması ise hem çalışanların adil ücret almalarına yardımcı olacak hemde işverenlerin artan verimlilikten yararlanmaları sonucu yatırım artışı ve ardındangelecek istihdam artışını olanak verecektir. 377Ülkemizde işgücü verimliliğinin düşük olmasının nedenlerinden birideyaşanan beyin göçüdür. Ülkelerdeki yüksek nitelikli elemanların sahip oldukları bilgive beceri düzeyi ile o ülkenin sanayisi ve teknolojik gelişmişlik düzeyinde meydanagelen uyumsuzluk göçün temel nedenlerinden biridir. 378 İşgücü verimliliğininateşleyicisi olan hem bilim adamalarında hem de iyi yetişmiş mühendis ve teknikelamanlarda yaşanan bu kayıp tüm gelişmekte olan ülkeler gibi bizimde büyüksorunumuzdur. Bu aşamada ülkemizde sınırlı sayıda yetiştirilen bu insanlarekonomik ve sosyal açıdan yeterli olanaklar sağlanmalıdır. Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) ihracatı geliştirmeye yönelik firmalara verdiği “istihdam teşviki” 379 gibinitelikli insanları belirli bir amaç doğrultusunda yönlendirecek, istihdam artışındanmaksimum fayda sağlayacak teşviklerin verildiği sektörlerin hem sayısı hem demiktarı artırılmalıdır.376 Halil SAYLI, Örgütsel Küçülme Ve Geride Kalanlar Sendromu, Verimlilik Dergisi, MPMYayını, Yayın no:2003/4, Ankara, 2003, s. 26377 Hakan YALÇINKAYA, Gümrük Birliği Sürecinde Türk İmalat Sanayinin Rekabet gücü,Yayınlanmammış Yüksek Lisans Tezi, Celal Bayar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Manisa,1997, s.131378 Bilal SEVİNÇ, Ülke Verimliliğine Etkisi Bakımından Beyin Göçü Sorununa Eğitimsel BirBakış, Verimlilik Dergisi, MPM Yayını, Yayın no:1999/4, Ankara, 1999, s. 119.379 DETKİB, İhracata Yönelik Devlet Yardımları Eğitim Semineri, Böl:8 Denizli, 07 Aralık 2006,s. 3148


3.2.2.5.2. Sermaye Faktörü VerimliliğiSermaye verimliliği konusunda ise ülkemiz beklenin aksine üstün bir yapıyasahip olmakta; 1990 yılında yapılan bir çalışmaya göre OECD içinde ilk sıralarda yeralırken gelişmiş ülkelerin zirvesindeki Japonya ise bu alanda sonlarda yer almaktadır.Sermaye verimliğini artıracak faktörler ise işgücü piyasalarının esnekliği, teknoloji,yenilikler, girişimcilik, sanayinin yeniden yapılanması ve alt yapıya yapılaneklemelerdir. 380 Ülkemizde sermaye açısından temel sorun dorudan yabancı sermayeçekme açısından yaşanmaktadır. Yaşanan sermaye kıtlığı verimliği beraberindegetirmekte ama sürekliliği açısından umut vermemektedir. Yaşanan sermaye kıtlığısorunu ancak içsel tasarrufları artırmakta ya da yabancı sermaye çekmekle mümkünolmaktadır. Yabancı sermaye ekonomik büyümede geç kalan ülkelere büyük avantajve teknolojik açıklarını kapatmak içinse fırsat vermektedir. 381Uluslararası piyasalarda faiz hadlerinin yüksek olması ve sonucunda dışborçlanma maliyetinin yüksekliği gelişmekte olan ülkeleri dış finansman sorunlarınıçözmek için yabancı sermayeyi çekmek istemesi nedeniyle yabancı girişimciyeçeşitli kolaylıklar ve yatırımı cazip hale getirecek teşvik tedbirleri uygulatmaktadır.Yabancı sermaye çekmek için birbiri ile yarışan ülkeler kırkın üzerinde değişikteşvik uygulamaktadırlar. Yapılan araştırmalarda teşviklerin yabancı sermayeyiyönlendirmekte oldukça etkili olduğunu göstermektedir. Eğer diğer ekonomik şartlareşitse iki ülke arasında karar verirken teşvikler alınan yatırım kararlarının üçte ikisinietkilemektedir. 382Bu bağlamda ülkemiz tam bir yabacı sermaye fakiri konumundadır. Ülkemizegelen yabancı sermaye miktarını artırmak için gerekli önlemler ve teşvikler verilmelibu noktada doğrudan yabacı sermaye ile barışık olunmalıdır. Ülkelerin ekonomikkalkınmasında sabit yatırım harcamalarının önemli bir payı vardır. Ülkeye gelendoğrudan yabancı sermaye genellikle sabit yatırım harcamaları yapmaktadır. Sabityatırım harcamaları üretim sektöründe yapılmakta ise de geri dönüşü uzun, riskli veülkemiz gibi ekonomilerde alternatif maliyeti diğerlerine göre daha yüksek380 YALÇINKAYA, s.132381 Kyttack HONG, Foreingn Capital and Growth in Korea: 1970–1990, Journal of EconomicDevolopment, Volume:22, number: 1, June, 1997382 Halime OYGUR, Kalkınma Sürecinde Yabancı Sermaye yatırımları, Hacettepe Üniversitesiİktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, cilt:7, Sayı 1–2,1989, s. 46149


harcamalardır. Sabit yatırım harcamaları bunun yanında üretim ve istihdam artışıgetirerek ekonomi politikalarının varmak istedikleri amaçlara bir adım dahayaklaştırır. Bu şu anlama gelmektedir. Yapılan her sabit yatırım yeni iş ve mal vehizmet arzında artış demektir. Ancak sabit yatırımlar büyük sermaye ileyapılabilmektedir. Ve çoğunlukla gelişmekte olan ülkeler bu yatırımları özsermayeleri ile yapmakta zorlanmaktadırlar. 3833.2.3. Verimlilik Esaslı Teşvik KriterleriVerimliliği arttırmaya yönelik bir teşvik verilirken, teşviklerin değerlendirmeaşamasında bazı ölçütlere dikkat edilmelidir. 384• İki yıldan daha uzun süreli kullanılmış makine ithalatına izinverilmemelidir. Teknolojinin hızla geliştiği günümüzde geri kalmış teknolojilimakine parkına yapılacak yatırımlar sermaye verimliliğine katkısı düşük olacaktır.• Teşvik verilecek yatırımlarda verimlilik ilkesinin gözetilipgözetilmediğine dikkat edilmelidir. Eğer bu ilke gözetilmezse yapılan yatırımlardaüretim seviyesi, kalite ve rekabet gücünde önemli eksiklikler ortaya çıkmaktadır.Geri dönüşümü masraflı ve uzun vadeli olan üretime yönelik yatırımlar verimsizlikiçinde bulunurlarsa ileriki aşamalarda ihtiyaç duydukları diğer kaynaklara daulaşmakta zorluk çekeceklerdir. 385• İşgücü istihdamına yönelik verilecek teşvikler kesinlikle kalifiyeişgücüne ve sürekli eğitim ve gelişim içinde olan iş görenlere yönelik olmalıdır.Verimlilik kavramı insana özgü bir kavramdır. Verimliliğin bir yaşam biçimi birkültür olduğunu söylemekle onun daha iyiye ulaşma, insani gelişimi desteklemeyefaydasını ele alınmaktadır. Verimlilik ile amaç toplumun yararı doğrultusundaekonominin elindeki kaynakları kullanarak en fazla çıktıyı elde etmektir. 386• Belirli sektörlerin ve alt birimlerinin bir arada yoğunlaşabilmesi içinbelirli bölgeler saptanıp, hedef gösterilmelidir. Her hangi bir mal veya hizmet383 Sinan BORLUK, Kaynak Aktarımında Yaşanan Sorunların Yatırımlar üzerindeki Etkisi,Verimlilik Dergisi, MPM Yayını, Yayın no:2003/1, Ankara,2003, s.1384 EREN, s. 131385 BORLUK, s. 34386 Meral Arık TOPRAK, Verimliliğe Yeni bir Yaklaşım, Verimlilik Dergisi, MPM Yayını, Yayınno:2003/2, Ankara,2003, s. 26150


piyasasında endüstri yoğunlaşması sonucunda, endüstriye giren firma öncekifirmaların ortalama üretim maliyetlerinin de azalmasına neden olacağıdüşünüldüğünde bu dışsallık durumunda verimlilik ve dolayısı ile rekabet gücüolumlu etkilenecektir. Bu dikkate alınması gereken önemli bir noktadır.• Desteklenmesi amaçlanan sektörlerle iletişim içinde olunmalıdır.Özellikle üniversite ve sanayi arasındaki diyalog ve işbirliği sonucu verimlilik,teknolojik ilerlemeyi destekleyecektir. Ülkelerin ekonomik ve sosyal alanlardasağladığı gelişim üretilen bilimsel bilginin ve bunların uygulama geçirilmesi ileyakından ilişkilidir. Bu şekilde sınırlı kaynaklar daha etkin ve verimli bir şekildekullanılarak kalkınma ve beraberinde refah artışı gelmektedir. Ancak yanlış bilineninaksine araştırma geliştirmeyi ve bilimsel bilgini üretimi üniversite, bunlarınuygulanması endüstrilerindir demek temelde bir hatayı beraberinde getirmektedir. Buşekilde üniversite sanayi arasındaki ilişki zayıflamakta ve ortaklık bazlı sinerjik birbakış açısını oluşturulamaktadır.. Bu aşamada üniversite sanayi işbirliği, üniversiteve sanayiler açısından bir tercihten öte yaşamsal bir zorunluluktur.• Belirli tiplerde atıl olan kapasiteyi arttırıcı değil yeni ve hiçüretilmemiş rekabetçi ürünleri üreten kaliteyi iyileştirecek yatırımlardesteklenmelidir. Bu günün rekabetin yoğun ekonomik sistemlerinde mal ve hizmetüretiminde olsun satımında olsun sürekli her alanda kaliteyi arttırma gerekliliğibulunmaktadır. Kalitede yaşanan olumlu gelişmeler mal ve hizmet üstünde rekabetgücünü arttırır. Yüksek kalite ile verimliliğin arttırması ve üretimde hatasızlık ise,rekabet gücünü sağlaması açısından önemlidir.• Ar-ge harcamalarına yönelik teşvikler arttırılmalı, var olan sistemetkinleştirilmelidir. Uzun dönemde verimlilik araştırma ve geliştirme çabaları, dahamodern teknoloji ve donanım yatırımı, yeni piyasalara girme ve ya mevcut Pazarpayını genişletme amacıyla yapılacak ürün geliştirme şeklinde olmaktadır. 3873.3. Rasyonel Bir Teşvik SistemiTürk teşvik sisteminin geçmişinin Osmanlıya kadar uzanmasına rağmensistemin tek bir kurumsal yapıya oturtulamamıştır. Sistemin ekonomik ve siyasi387Mustafa ÖNCER, KOBİ’lerde Verimliliği Etkileyen Yönetimle İlgili Temel Sorunlar,Verimlilik Dergisi, MPM Yayını, Yayın no:2000/1, Ankara, 2000, s. 67151


istikrarsızlıklardan etkilenmesi, uygulama aşamasında birçok kurumun görevliolması, düzgün bir veri tutulmaması, denetim ve önlemlerin yetersizliği, ekonomikgerçeklerden uzak olması ve en önemlisi gereken kaynakların hem iç tasarruf hem deekonomik dalgalanmalar sonucu yetersiz kalması sistemin etkinliğinizayıflatmaktadır. 388Kamu ve özel sektör dahi olmak üzere her kesimin ortak görüşü her şeyiteşvik etmenin hiçbir şeyi teşvik etmemek gerçeği olduğudur. Bölgesel teşviklerdeaşırıya kaçmak ekonomik faaliyetlerden sapmaya neden olmanın yanında haksızrekabet oluşturmaktadır. Mali teşviklerin uygulanmasında ki boşluklar sektörlerarasındaki kaynak kaymasına olanak vermekte sektörlere giriş-çıkışlar endüstrininekonomik kararları dışında gerçekleşmektedir. 389Devlet yardımı olmadan rekabetçi piyasaların oluşmadığı bir gerçektir.Türkiye’de devlet yardımları uygulama geçildiğinden beri arzu edilen büyümeyigerçekleştirememiştir. Rekabetçi yapıyı güçlendirecek bir teşvik sistemininoluşturulabilmesi için öncelikle sistemin finansman yapısı güçlendirilmeli ardındanteşviklerin etkinliğini artıracak biçimde kurumsal ve hukuki yapısı yenidendüzenlenmelidir.3.3.1. Teşvik Sistemi Finansman İlişkisiGelişmekte olan ülkelerde yatırım ve üretim olanaklarının kıt olmasındandolayı teşvik politikalarının gündeme gelmesine ve bu politikaların gelişmesininsebeplerinin temelin de iç ve dış finansman olanakları, nitelikli iş gücü, enerji, ara veyatırım malları gibi araçların eksikliği milli gelirin ve ihracatın düşüklüğügelmektedir. Teşvik politikaları ile yetersiz kaynaklar en verimli alanlarayönlendirilmek istenmektedir. Sermaye piyasasının yetersizliği ve tamamıylagelişmemiş olması finansman kaynaklarının en iyi şekilde kullanılmasınıgerektirmektedir. 390 Kaynakları harcama aşamasın da ekonomiye ve topluma geridönüşümü önemsenmeli, tek projelerden ziyade konsorsiyum projeleri desteklenerekkatılım zenginleştirilmelidir. 391388 DPT, Devlet Yardımlarını değerlendirme Özel İhtisas Komisyonu Raporu, s. 127389 EREN, s.131390 ALKAŞ,167391 İNFOMAG, İnovasyon Bu Günün Vazgeçilemezi, Nisan 2005, s. 83–85152


3.3.1.1. Teşvik Sisteminin Finansman SorunuSon 20 yılda dünya ekonomisinde gelişen en önemli olgu küresel krizler veen geniş etkili kriz ise Asya krizi olmuştur. Asya’da yaşanan finanssal krizsonrasında uluslararası piyasalarda bankacılık piyasalarında düzenleme ve krizinetkilerin azaltılmasına- yönelik politikalar popüler hale gelmiştir. Türkiye’de de buçerçevede bankacılık sektörüne düzenlemeler ve mevduata garanti getirilmiştir392 Ancak yapılan düzenleme ve uygulamalar 2001 krizinin ülkemizde yaşanmasınave sermaye piyasalarının istikrarına bir yararı olmamıştır. Bu anlamda istikrarınyeterince sağlanmamasının etkisi finansal piyasalar da olumlu gelişmeleri geneldeperdeler ve etkilerini azaltmaktadır. Aynı zamanda sermaye piyasası gelişmemişülkelerde reel sektördeki tüm firmaların sermaye piyasasından yeterinceyararlanamamasına neden olmaktadır.Türkiye’de yaşanan sorunların aslında ana kaynağı tasarruf açığı ve bununsonucu gelen kaynakların zayıflığıdır. Tasarruflar uzun vadeli fon arzının temelkaynağıdır. Ancak ülkemizde kişi başına düşen milli gelir tasarruf miktarınıarttıracak kadar yüksek değildir. Ülkemizde 1980 yılı öncesinde yapılan sınaîyatırımların ortalama %40 öz kaynak %60 dış kaynak kullanarak yapılmış veteşviklerden yararlanmışlardır. Ancak %60 dış kaynakla yatırım yapabilmek içinfinansman maliyetinin oldukça düşük olması gerekmektedir. Finansman giderlerinindüşük tutulması ise o önem uygulanan negatif faiz ve kur politikası ile sağlanmıştır.Dış kaynak için ödenen reel faiz yatırımın reel getirisinin altında ise yatırımın özkaynak haricinde bir kaynak kullanılarak yapılması öz sermeyenin verimliliğiniarttırır. Denilebilir ki 1980 öncesi çoğu sanayi firması düşük sermaye oranı ileyatırımlarına kaynak bulmuştur. Bu aşamada gerek yatırım gerekse işletme sırasındaaldıkları teşvikler ile sanayi işletmeler tümüyle borçlanmaya yönelmişlerdir. 393 .Borçyapısı risk oluşturan firmalar yaşan krizler sonrasında piyasa yaşamları son bulmaktave aslında yapılan tüm teşvikler bu aşamada rantıbıl olmaktan uzak kalmaktadır.1980’lere kadar nakit teşvikler ağırlıkta iken 1980 sonrasında ise belirli biramaç doğrultusunda ihracata yönelik olarak şok teşvikler verilmeye başlanmıştır.392 Undersecretariat of Treasury General Directorate of Economic <strong>Research</strong>, Flow of FundsModelling for Turkey, Ankara, 2003, s. 110393İsmet ERGÜN, Türkiye Ekonomisinde Tasarruf Açığı Üzerine Düşünceler, HacettepeÜniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, cilt:7, Sayı 1–2, 1989, s. 4–5153


1990’lara geldiğimizde ise yukarıda da değindiğimiz gibi yaşanan kaynak sıkıntısı vekrizlerin getirdiği darboğazlar ile birlikte cazip parasal teşvikler kaldırılarak vergiselağırlıklı normal ve genel teşvik araçlarından oluşan bir sisteme geçiş şeklindefinanssal bir değişim izlenmiştir. 3943.3.1.2.Basel II Kriterleri ve İşletmelerin Yeni Finansman YaklaşımıBasel süreci 1970 sonrasında kredilerin geri dönme riskine karşıoluşturulmaya başlayan, yaşanan küreselleşme ve serbestleşme sonucu ortaya çıkanbanka riskini azaltmaya yönelik uzlaşı platformudur. Bu uzlaşı platformu sürecinde2006 sonucunda Basel II öz kaynak uzlaşısı ortaya çıkmıştır. Bu yeni durumlabirlikte her firmanın bir kredi riski ve bu kredi riskine göre finansman imkânı vemaliyeti oluşmakta, belirli ölçütlere göre kredilendirme yapılabilmektedir. Basel II,gelişmekte olan ülkelerin, onların bankalarının ve onların işletmelerin yabacıkaynaklara ulaşımını zorlaştıracak hatta imkânsızlaştıracağı ön görülmektedir. Buyeni yaklaşımla birlikte girişimlerin finansman maliyetlerinde farklılaşmalaroluşacak, finansal kaynaklara daha ucuz ve kolay ulaşabilen firmalar daha hızlıbüyüme imkânına sahip olacaktır. 395 Yaşanan mali piyasalardaki gelişmeler ve BaselII sonrası küçük ve orta boy işletmeler için teşvikler yoluyla gelen finansman olanakve kolaylaştırmaları daha da önem kazanmaktadır.Finansal yapısının önemi sadece teşvik veren açısından değil teşvik alanişletme içinde önemlidir. İşletmeler için maliyet değerlendirmesi ile önceden alınantedbirlerle giderlerin ve maliyetlerin kontrol altına alınması mümkün olur. 396İşletmeler için maliyet değerlendirmesi sadece üretim maliyetleri değil aynı zamandafinansman maliyetleri içinde geçerlidir. İşletmeler de sermaye yapıları genel olarakyabancı kaynak/ öz sermaye oranları zaman içinde bir değişim içine girmektedir. Budeğişimin temel nedeni işletmelerin sürekli olarak kendilerini borçlanma yolu ilefinanse edememesinden kaynaklanmaktadır. Kuruluş aşamasında yatırımda dışkaynak kullanımı fazla olsa dahi firma zaman içinde bir denge düzeyini yakalayacakşekilde öz sermayesini arttırma yoluna gitmelidir. İşletme yaşayacağı sermaye394 DURAN, s. 39395 Servet TAŞDELEN, Piyasa Ekonomisinin Yarış Atları, ÜPV Yayıncılık, Ankara, 2005, s. 405–406396 Recep ŞENER, Maliyet Unsurları Muhasebesi, Gazi Yayınları, Ankara, 1992, s. 16.154


değişimi sermaye kaynak maliyetini etkiler. 397 Bu durumda işletmelerin işletimgiderlerinin finansmanı için teşviklerin sürekli olmayacağını ve belirli bir zamansonra öz sermaye ya da diğer finansman olanakları ile çeşitlendirilmesi gerektiğiortaya çıkmaktadır3.3.2. Rasyonel Teşvik Sistemin EsaslarıKaynakların sınırlı ve bütçedeki kamunun teşviklere ayırdığı pay ve etkilerisorgulanır olduğu günümüzde, kamu teşvik sisteminde yapılaması gereken çeşitlidüzenlemeler olmakla birlikte aslında teşvik sistemimizin rasyonel hale getirilmesiyönünde yapılacak çalışmalar çokta zor gözükmemektedir. 398Yatırımların desteklenmesinde AB uygulamalarını da göz önündebulundurularak değişen ve gelişen dış piyasa şartlarına uyum sağlayacak bir teşviksistemi ile daha etkin teşvik araçlarının kullanılması ve da ha az bürokrasi daha şeffafbir yapı ve yansızlığı ilke edinmesi gerekmektedir. Kamunun üretim maliyetlerinioluşturan faktörler için genel yaklaşımı müdahale etmek yerine, ekonomik çevreyidüzenlemeye gidecek yönde olmalı ve piyasa koşullarını uygunlaştırmayaçalışmalıdır. Yani bir anlamda kamu herhangi bir girdinin fiyatı üzerinde müdahaleederek düşük fiyattan o girdiyi kullandırmak yerine piyasayı etkin çalışmasınısağlamaya yönelik çalışmada bulunmalıdır. Üretim fiyatının oluştuğu piyasalarserbestleşmeli, rekabet önündeki engeller kaldırılmalı fiyatlar içindeki vergilerazaltılarak vergi yükü hafifletilmelidir. 399 Bu çerçeve ile ele alındığında aşağıdakiöneriler teşvik sistemini daha rasyonel hale getirmeye yardımcı olacaktır.3.3.2.1. Sistemde seçicicilik ilkesi öne çıkmalıdır.Türkiye’de kuruluşlarca uygulanan teşvik sistemlerinde bölgesel farklılıklarsadece desteklerin yoğunluğunu etkilemektedir. Genel teşvik mevzuatı ise bölgeselve sektörsel farklılık içermeyen yatay ve genel bir mevzuattır. 400Teşvikuygulamaları sırasında karşımıza çıkan ve artık karmaşık hale gelen bölge, yöretanımları, desteklerin etkinliğin artırabilmek için yeniden tanımlanmalıdır. Türk397 Öztin AKGÜÇ, Finansal Yönetim, Avcıol Basım Yayın, 7. baskı, İstanbul, 1998, s. 438.398 LEBLEBİCİ, s.25.399 UZUNOĞLU, ALKİN, GÜRLESEL, CİVELEK, s.180400 KÖKSAL, s. 10155


teşvik sistemin de bölgesel ve sektörsel bazda seçicilik esasına bağlı ise de zamanzaman bu unsursun pek etkin ve belirgin olduğu söylenemez. Son yıllarda hemenhemen tüm sektör ve bölgelere teşvik uygulanmakta ve seçicilik ilkesi pek elealınmamaktadır. Teşvikler bölgesel değil sektörel olmalı ve sektörün sorunlarınacevap verebilmelidir. Örneğin tekstil sektörüne verilecek teşvikler istihdammaliyetlerini azaltıcı, istihdamı artırıcı ve kayıt dışılığı önleyici olması gibi. 4013.3.2.2. Merkeziyetçiliğin ağırlığı azaltılmalıdır.Aşırı merkezi yönetim sistemininden doğan bürokratik işlemlerinkolaylaştırılması için teşviklerin verilmesi aşamasında işlemleri kolaylaştırmasıaçısından teşvikler, yatırım uygulanan illere kaydırılabilinir. Türkiye’de aşağı yukarıtüm teşvikler merkezi hükümet tarafından verilmektedir. Yatırım teşvikleri HazineMüsteşarlığı tarafından verilmekte ve bu kurumun taşrada bir teşkilatı ya da sanayikümelerinin bulunduğu yerlerde şubesi bulunmamaktadır.Ayrıca bu kurum ise sınırlıpersonelle yıllık yaklaşık 5000 teşviki incelemekte, takip ve kontrolünüyapmaktadır. 4023.3.2.3. Denetime Olanak Sağlayan Şeffaf Bir Sistem OlmalıTürkiye’de yatırımları teşvik amaçlı birçok teşvik verilmektedir. Verilen buteşvikler 13 ayrı kurum tarafından verildiği için bu kurumların yardımları izleyen vedenetleyen bir birimi bulunmamaktadır. Devlet yardımların ne kadar olduğunuzamanında çıkaramadığı ve doğru olarak bilemediği için yatırımların sonucunudeğerlendirememektedir. Oysa piyasaların verimli çalışabilmesi için devletyardımlarının şeffaf ve kontrol edilebilir olması gerekmektedir. 403 Verilen teşviklergünümüz teknolojisine uygun bir şekilde kayıt altına alınarak Türkiye’deki yatırımteşvik sistemi şeffaflık içermesi sağlanabilir.3.3.2.4. Teşvik Kapsamını Yönlendirecek Haritalar HazırlanmalıTürkiye sanayi haritası çıkarılarak birbirini besleyen ve birine alt yapı ilişkisikuran yatırımlar desteklenmelidir. Türkiye’nin tüm illerinde kişi başına düşen gerçelözel ve kamusal sabit sermaye stokunun genel yapısını görebilmek için sanayi401 HEDEF, Teşvik Neden Sektörel olmalı?, Nisan 2005, s. 34402 DURAN, s. 40403 Süleyman YAŞAR, Devletin 13 Kuruşu Yatırım Teşviki Veriyor, Finans Dünyası, Sayı:185Mayıs 2005, s. 65156


haritaları hazırlanmalı, bölgesel teşvik kararları almadan önce haritalara bakarak kişibaşına düşen gerçel yatırımın nerede yüksek nerede düşük olduğu saptanmalıdır.3.3.2.5. Kurumlar Arası Koordinasyon ArttırılmalıTeşvik uygulayan kurumlar arasında koordinasyon kurularak, koordinasyoneksikliğinden kaynaklanan sorunlar çözülebilmeli ve teşviklerin mümkün olduğuncaaz kuruluşça uygulanarak teşvik planlama yetkilerinin tek elde toplandığı desteklemedüzenine geçilmelidir. Teşvik veren 13 devlet organı arasındaki koordinasyonungerekli olduğu artık kaçınılmazdır. 4043.3.2.6. Teşvik Sistemin Ağırlığı Bölgeden Sektöre ve KOBİ’lere YönelmelidirKalkınmada öncelikli yöreler sisteminden yeterince verimlilik eldeedilememesi sonucu teşviklerin genel eğilimi bölgesel odaklı KOBİ’lere ve ar-geçalışmalarına yönelik yardımlar arttırılamamaktadır. Özellikle son dönemde verilenteşvikler bakıldığında büyük bir oranda belirli bir ölçeğin üstündeki firmalaryararlanmaktadır. Oysaki büyük firmaların özel sermaye birikiminde yaşanangelişmeye paralel hem ulusal hem de uluslar arası piyasalardan kaynak sağlamalarıküçük ölçeklilere göre nispeten daha kolaydır. Oysa KOBİ’lerin hem finansal hem dedanışmanlık desteğine büyümek ve en uygun ölçeğe ulaşmak için daha fazlaihtiyaçları bulunmaktadır.AB deki örneklerine paralel KOBİ’lerin gelişmesini desteklemeye yönelikulusal ve bölgesel yaklaşımlar yoluyla işe yeni başlayan KOBİ’lere başlangıç(çekirdek) sermayesi kredi desteği verilebilir. Türkiye’deki finansman imkânlarıdüşünüldüğünde tamamı olmasa da çekirdek sermayenin bir kısmı teşvik kapsamınaalınabilinmelidir. 4053.3.2.7. Teşvikten Yararlandırma İşlemleri Hızlandırılmalıdır.Projelere kaynak transferi aktarılması aşamasında verilmesi beklenenteşvikler belirli bir büyüklüğün altında ise mali mevzuatta gerekli değişikleryapılarak belgesiz teşvik sistemine geçilmelidir.404 KÜÇÜK, AĞTUĞ, s.7405 Ahmet KANDEMİR, Gelişmekte Olan Ülkelerde KOBİlerin Rekabet Edebilme Gücününİyileştirilmesi, Türkiye Kalkınma Bankası, Araştırma Müdürlüğü yayını, Yayın no: GA–03–9–17,Ankara, 2003, s. 21157


3.4. Teşvik Sisteminin Rekabet Gücüne KatkısıSanayinin rekabet gücünün artarak sürdürülmesinde kur politikası, ithalatagümrük vergi ve fonlarının düşürülmesi sonucu ihraç malların ithal girdimaliyetlerinin düşmesi, toplam faktör verimliliği artışı, kalite iyileştirilmesi, ihraçpazarlarında hâkimiyet oluşturmak için pazarlama avantajları sağlanmasındaönemlidir. 406 Bunun yanında rekabet gücünü artırmak için dış pazarlarda ihracatıdesteklemenin yanında rekabet gücüne etki eden üretim aşamasının da desteklenmesigerekmektedir. Üretimi destelemek için gerekli olan sabit sermaye yatırımlarıekonomide üretim faktörlerinin; mal ve hizmet üretimini çoğaltmak, özelliklegelecek dönemlerde tüketim ve ihracat imkânlarını artırmak amacıyla, reelsermayenin artırılması, korunması ve düzenlenmesi sağladığından dolayı teşvikedilmektedir. 4073.4.1. Teşvik Sisteminin İhracata KatkısıGünümüz dünyasında gerek gelişmiş ülkeler gerekse gelişmekte olan ülkelerihracatlarını artırma yolunda büyük emek harcamaktadır.1960’lardan sonra dünyaekonomilerinde yaşanan işsizlik, dış rekabet ve teknolojik yarış en ileri ihracatıteşvik tedbirlerinin uygulanmasına yol açmıştır. 408 Türkiye’de 1980’sonrası yaşanandışa dönük sanayileşme çabaları uluslararası rekabeti arttırıcı açıdan bir anlamkazanmaktadır. Az gelişmişlikten kaynaklanan aşırı maliyetlerin rekabettenkaynaklanan yatırım teşvikiyle bir miktar giderilmesi mümkün olduğundan ihracatayönelik sanayileşme aşamasında yatırım teşvikleri özel yatırımlar için büyük birönem taşımaktadır. Bu açıdan rekabetçi bir yapı için ihracata yönelik teşvik sistemiuygun bir yapı içermektedir.Toplam dünya hacmi içinde Türkiye’nin payının yeterince büyük olmasısebebiyle dış piyasaları yönlendirme ve piyasa fiyatını etkileme şansı pekbulunmamaktadır. Türkiye’nin ihracat performansındaki artış başta OECD olmaküzere dış devletlerin ülkemize yönelik ithalat talebindeki gelişmelerle birlikte,406 Adil TEMEL, Kenan TANRIKULU, Nihal YENER, Cihan YALÇIN, Türk ekonomisinin rekabetgücündeki gelişmeler, DPT Ekonomik Modeller ve Stratejik Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Yayını,Ankara, 1995, s. 7407 Cevdet YILMAZ, Hakan YILMAZ, Dünyada ve Türkiye'de sabit sermaye yatırımıkavramı ve Türkiye uygulaması,


sağlanan ihracatı teşvik politikaları ile ihracata konu mal ve hizmetlerde fiyatavantajı sağlanarak ülkemizin rekabet gücünün arttırılmasına bağlıdır. İhracatagelişmelere bakıldığında izlenen döviz kuru politikalarının ihracat üzerinde belirlioranda etkide bulunduğu ifade edilebilir. Fakat sadece döviz kuru politikalarınınyaşana ihracat artışının sebebi olduğunu söylemek pek doğru olmaz. Yapılan analizve göstergeler sonucu ihracata yönelik uygulanan doğrudan ya da dolaylı teşviklerinve döviz kuru avantajları ile ihracat performansına bağlı rekabet gücünde olumlusonuçlar verdiği yorumuna varılabilinir. 409DPT’nin yaptığı bir çalışmada esinlenerek bakış açısı oluşturduğumuzdaözellikle günümüze gelirlerken teşviklerin ihracat kabiliyeti yüksek sektörlere doğrukaydığı gözlenmektedir. İhracatımız 1998 yılında 12 milyar TL civarında iken 2006yılı rakamları ile şubat ayında sadece bir ayda 1998 yılı rakamları ile ihracatgerçekleştirilmiştir. 410 Türkiye’de ihracatın GSMH’ ye oranı 1985 de %14 iken 2005yılına gelindiğinde bu oran % 25’ler de bulunmakta ve % 40’lara çıkarılabilmepotansiyeline sahip olmaktadır. 411 Bu aşamada şunu rahatlıkla söyleyebilmekteyiz kiortaya çıkan rakamlar ihracat performansımızda yaşanan gelişmelerin olumlu yöndeolduğudur. Ekonomik faaliyetlere göre devlet yardımları incelendiğin de toplamdevlet yardımları içerisin de ihracat yönelik desteklerin en fazla paya sahipolduğudur. İkinci sırada ise yatırımlara yönelik devlet yardımları görülmektedir. 412Türkiye’nin ihracatında yatırım mallarının toplam ihracat içindeki payınınarttığı görülmektedir.1990 yılında bu ora %2,2 iken 2004 yılında %10,4 eyükselmiştir. Bunun yanında diğer taraftan ara malı ihracatının oranında yaklaşık%6,5 oranında bir azalma göstermektedir. Bu durum rekabet için önemli olan birdeğişimi göstermektedir. İhracat kompozisyonumuz daha önce ara malı olarak ihraçettiğimiz ürünleri artık nihai mal olarak ihracat ederek daha fazla katma değerkazanmaktayız. 413409 TEMEL, TANRIKULU, YENER, YALÇIN, s. 9–10.410 DPT, Temel Ekonomik Göstergeler, Ankara, Haziran 2006, s. 62411 EBSO HABER, İhracatta Yol Uzun, Şubat 2005, s. 43412 LEBLEBİCİ, s. 13413 Murat ERTEKİN, Sektörler İtibari İle Üretim- Dış Ticaret İlişkisi Ve Rekabet Koşulları, DTMEkonomik Aştırmalar ve Değerlendirmeler Genel Md., Ankara, 2005, s. 2-3159


3.4.2. Teşvik Sisteminin Üretime KatkısıSanayileşmiş ülkelerde genelde yatımların payı milli gelirin ortalama %15–20civarındadır. 414 Aynı zamanda ülkenin üretim kapasitesini belirleyen yatırımlarTürkiye’de yatırım teşvik politikaları ile özel sektör eliyle arttırılmayaçalışılmaktadır. Aşağıdaki tablodan anlaşılacağı üzere imalat 2002 yılında yapılanyatırım teşviklerinin oranı %56’lar da iken bu oran neredeyse %50’lik bir artış ile%74,6 ya çıkmıştır. Bu da verilen yatırım teşviklerini büyük bir oranının mevcutüretim kapasitesini arttırmaya yönelik olduğunu göstermektedir. Üretimkapasitesindeki yükselme uluslararası pazarlarda ülkemizin rekabet gücüne olumluetkisi olmaktadır.Ancak şunu da belirtmekte gerekir ki toplam sabit yatırımların seyrinebaktığımızda özellikle kamu sektöründe 2002 yılına varan son10 yılda durağanlaştığıözel sektörde ise düşüş eğilimine girdiği görülmektedir. 2002 yılına varıldığında isegeriye doğru son 20 yılda ise sabit sermeye yatırımlarının GSMH’ ye oranı % 20–25’ler arasında olduğu hızla gelişen ülkelerde bu oranın % 30’larda gezdiğidüşünüldüğünde Türkiye’nin bu alanda geri kaldığı görülebilir. 415 Bunun temelnedeni aslında GSMH artarken aynı oranda sabit yatırımların artmamasıdır.414 Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası, Dünyada ve Türkiye’de Rekabet, MESS Yayın no.250,İstanbul, Mayıs 1997, s. 47415 TÜSİAD, Yeni Rekabet Stratejileri Ve Türk Sanayisi, Yayın No: TÜSİAD-T/2002–07/322,İstanbul, 2002, s. 88160


Çizelge 11: Yatırım Teşvik Belgelerinin Mahiyetine Göre Dağılımı(%)Konusu 2002 2003 2004 2005 2005–1* 416 2006–1*Komple yeni yatırım 56,1 62,5 54,9 70,3 68 74,6Tevsii 24,8 21,8 30,4 19,6 20 17,8Tamamlama 3,8 4,6 4,4 3,2 5,2 1,1Kalite düzeltme 4,5 3,8 4,9 2,5 2,4 1,8Darboğaz giderme 0,2 0,0 0,2 0,2 0,2 0,3Modernizasyon 0,3 0,1 0,4 0,2 0,4 0,5Entegrasyon 6,5 3,7 2,3 1,4 1,3 1,6Nakil 1,9 1,2 0,6 0,4 0,2 0,5Finansal kiralama 0,2 0,0 0,1 0,0 0,0 0,0restorasyon 1,6 1,6 1,6 1,5 1,5 1,7Çevre koruma 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0Araştırma geliştirme 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0Yap-işlet-devret, büyük proje 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0Diğer 0,2 0,7 0,3 0,5 0,9 0,1Toplam 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0Yatırım tutarı(100bin YTL)1522925936 21495 24088 9826 15342Kaynak: DPT, Temel Ekonomik Göstergeler, Haziran, 2006Dikkati çeken bir başka veri ise hazinenin yatırım teşviklerinden ar-ge’ninyararlanamamış olmasıdır. Bu da diğer kurumların verdikleri teşviklerle ar-geharcamalarına transfer yapıldığını göstermektedir. Yenileme, kalite düzeltme vemodernizasyon yatırımlarına verilen teşviklerdeki azalma ise gözden kaçmayacakoranlardadır.416 Karşılaştırma için ocak-haziran dönemleri alınmıştır161


Son 4 yılık dönemde baz alındığında entegrasyon yatırımlarında azalma iseönemine bir başka açıdan bakılması gerekmektedir. Çünkü verimlilik açısındanönemli olan yoğunlaşmanın bir göstergesi olan entegrasyon aynı zamandauluslararası piyasalara açılacak büyüklükte ölçeği kazanmanın önemli bir aşamasıdır.Üretim tarafından sanayinin rekabet gücüne bakıldığında fiyat politikasınıoluşturan unsurlardan biriside işgücü maliyetlerindeki gelişmelerdir. İşgücümaliyetlerinin rekabet edilen ülkelere göre yüksekliği veya düşüklüğü kısa dönemdedoğrudan rekabet gücünü arttırmaktadır. 417 Yatırım teşviklerinin verilmesi sırasındada istidam ve rekabet sağlanmasının temel hedef gösterildiği düşünüldüğünderekabetçi piyasa fiyatının nasıl etkilendiği önemlidir. Ücretler ve işgücüverimliliğinden bahsetmek için gelişmiş ABD ve aynı gelir gurubuna yakın olanYunanistan gibi iki ülkeyi ele alarak Türkiye’yi değerlendirmek faydalı olacaktır.Türkiye ile ABD arasında imalat sektörü düzeyin de verimlilik farkı 5 kat düzeyindebulunmaktadır. Buna karşılık ücret karşılığı 6,5 kat düzeyindedir. Yunanistan imalatsanayinde kişi başına katma değer 40.000 dolar Türkiye’de 32.000 dolar civarındaolması ile birlikte ortalama ücret düzeyi Yunanistan’da Türkiye’nin iki katı kadardır.Bu farkın temel nedeni kişi başına düşen sermaye stokundan kaynaklanmaktadır.Sabit sermaye stokunu artırmanın tek yolu ise sabit sermaye yatırımlarını teşviketmekten geçmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta verimlik düzeyi ileyüksek ücretlerin bir arada olmasıdır. 418Aşağıdaki tabloda (a) harfi ile gösterilen yıllar sektörler itibari ile sabitsermaye yatırımlarının yüzdelik oranlarını,(b) ile gösterilen yıllar ise yatırım teşvikbelgelerinin sektörel dağılımını göstermektedir. Tablo DPT’nin Haziran 2006 temelekonomik göstergeler raporundaki iki tablonun çakıştırılması ile elde edilmiştir.417 TEMEL, TANRIKULU, YENER, YALÇIN, s. 11418 EŞİYOK, s. 42162


Çizelge 12: Yüzdelik Dilimde Yıllar İtibari İle Yatırım- Teşvik KarşılaştırmasıSektörler 03a 03b 04a 04b 05a 05b 06a 06bTarım 2,7 1,2 4,1 1,7 2,8 2,2 2,8 1,7Madencilik 2,2 1,3 2 2,8 1,9 2,9 1,8 2,3İmalat 39 50,4 42,2 62,1 41,4 53,9 41,3 54Enerji 3,1 1,9 1,7 4,8 2,1 8 1,6 9,2Ulaştırma 16,8 26,8 18,8 6,8 19,2 5,9 19,2 10,4Turizm 8,5 10,5 7,6 8,4 7,6 12,2 7,7 8,4Diğer hizmetler 6,8 7,8 5,2 13,4 5,0 3,1 4,8 13,Toplam 100 100 100 100 100 100 100 1002002–2006 dönemin toplam yatırımlara baktığımızda yatırım teşviklerineparalel bir şekilde enerji yatırımları hariç toplam özel yatırımlarda bir artışyaşanmaktadır. İmalat sanayin de gerçekleşen özel yatırımlar ile teşvik arasındaki birbağıntı olduğu gözükmekte ise de imalat sanayine verilen teşviklerin aynı orandayatırıma dönüştüğünü söylemek güç olacaktır. Bu arada temelde imalat sanayi içindikkat edilmesi gereken nokta teşvik edilmek istenen sektörle yatırımın gerçekleştiğisektörün ekonomideki ağırlığının ve teşviklerdeki aldığı payın birbirine yakınolmasıdır.Yatırımları hızla yükseltmek için yatırım teşviklerinin yanında ülkeekonomisinin istikrar kavuşması da önemlidir. Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarısağlamaması durumunda sanayi yatırımları ve rekabet gücü bundan olumsuzetkilenecektir. 419 Türkiye ekonomi sininde büyüme hızları incelendiğinde büyümehızlarının oldukça istikrarsız geliştiği peşi sıra gelen büyüme oranlarının pekyakalandığı görülmemektedir. Diğer taraftan üretim kapasitesinin gelişme hızının419İSTANBUL SANAYİ ODASI, İmalat Sanayinin Uluslar Arası Rekabet Gücü, YayınNo:2002/16, İstanbul, 2002, s. 11163


üzerinde yaşanan iç talep artışları önemli bir sorun kaynağıdır. Büyüme hızı, sermayestoku ve tasarrufların büyüme hızına eşit olması durumunda istikrarlı bir gelişmesağlanabilir. 4203.4.2.1. Teşvik Sisteminin Rekabetçi Sektörlere KatkısıTürkiye’de ihracatın da önemli bir hacim sahibi ve Türk İmalat Sanayininrekabetçi bir sektörü olan dokuma ve giyim sanayi, Türkiye’de hem sanayihamlesinin başlangıcını oluşturmuş hem de tekstil kimyası ve tekstil kimyası altsektörlerine de geliştiren bir itici güç etki yapmıştır. Bu sektör iki önemli amacıgerçekleştirir ilk önce ulusal ekonomi de sanayileşme hamlesi bu sektörle başlarken,ikici olarak ta gelişme ile birlikte bağlı alt sektörlerde teknoloji üretip geliştirir.İmalat sanayine verilen teşvik belgeleri incelendiğinde düşük katma değeryaratan geleneksel sektörlerin ağırlığı dikkati çekmektedir. Örneğin imalat sanayininaldığı teşviklerin %40 ı dokuma sanayine verilmekte bu sektör üretim ve katmadeğerde ki payının iki katı teşvik almakta ancak son yıllarda bu sektörün aldığı teşvikmiktarı da azalmaktadır. Ancak belirtmek gerekir ki sanayileşme de daha ileri geçmişolan Türkiye rekabet gücünü arttırmak için artık hükümetler bu sektörlerdekihamiliklerinden yavaş yavaş çekilerek sektörü rekabet ortamında daha verimliolacakları tekstil alt başlıklarındaki malları üretmeye ve markalaşamaya teşviketmelidirler. 421Faktör kullanım yoğunluklarına göre sektörel rekabet gücüdeğerlendirildiğinde hammadde ve emek yoğun sektörlerde rekabet gücünün yüksekolduğu ve ölçek yoğun sektörlerde marjinal sınırda kaldığı farklılaşmış bilim bazlımallarda ise düşük olduğu gözlenmektedir. Rekabet gücü yüksek sektörlerin son onyılda toplam ihracat içindeki payı görece artmıştır. Farklılaşmış ve bilim bazlımalların toplam ihracat içindeki payı zamanla bir artış görülmekle birlikte toplamihracat içindeki payı önemsiz düzeydedir. 422420 EŞİYOK, s. 82421 ÇAKAN, s. 4422 Ali EŞİYOK, Türkiye Ekonomisinde yeniden yapılanma sürecinde İhracat ve rekabetgücündeki gelişmeler, Türkiye Kalkınma Bankası, Araştırma Müdürlüğü yayını, Yayın no: GA–01–2–5, Ankara, 2001, s.169.164


Çizelge 13: Sanayimize Rekabet Edebilirliğine Yönelik DeğerlendirmeDÜŞÜK REKABET ORTA REKABET YÜKSEK REKABETDemiryolu taşıtları Elektriksiz aletler Dokuma giyimPetrol ürünleri İçki SeramikElektrikli makineler Lastik Pişmiş kilEnerji Petro-kimya Bitkisel ürünMesleki aletler Demir-çelik CamKimya Tütün DeriElektronik Tarım alet ve makineleri İnşaatYakıt madenleri Hayvancılık ÇimentoGübreBasımGemi inşaKarayolu taşıtlarıPlastikYakıt dışı madenleriİşlenmiş gıdaSu ürünleriMetal eşyaKaynak: Canan ÇAKAN, Dünyada ve Türkiye’de Pamuk, Pamuk İpliği, vePamuklu Mensucat Alt Sektörlerinin, Rekabet Gücünün Karşılaştırılması,Yayımlanmamış Yüksek Lisans tezi, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,Ankara, 1997,s.4165


Tablodan çıkarılabilecek bir başka sonuç ise sermaye ve teknoloji yoğunancak katma değeri yüksek olan elektrikli makineler, mesleki aletler, kimya,elektronik, enerji, demiryolu taşıtları gibi sektörlerde rekabet gücümüzün zayıflığıdır.Teşvikleri değerlendirmeye fırsat bulduğumuz tabloya geri dönersekElektronik, kimya, mesleki, bilim ve ölçüm aletleri gibi yüksek katma değer yaratanbilgi yoğun faaliyetlere verilen teşvik belgesi oldukça düşük kalmakta aynı dönemdeelektroniğin toplam teşviklerden aldığı pay 0,2 kadardır. 423 Buradan da anlaşılacağıgibi ülkemizde uzun dönemde kalkınmayı ve rekabetçiliğimiz artıracak sektörlereyeterince teşvik sağlanamamaktadır.3.5. İnovasyon Odaklı Bir Teşvik Sistemi İle Rekabet Gücünün ArtırılmasıYeni bir yüzyıla henüz başlamışken bilinmelidir ki bir ülke bilim ve teknolojialanında yetenek sahibi ise ve böyle büyük bir değeri inovasyon dadagösterebiliyorsa uluslararası piyasalarda rekabet üstünlüğü kazanabilmekte,küreselleşmeden yeterince faydalanabilmektedir. Türkiye bu çerçevede bilimteknoloji-üretim-inovasyon yeteneğini yükseltmekle bilim ve teknoloji ile ilgiliyaşadığımız sorunlara kalıcı çözümler bulabileceği gerçeğini kavramalı ve bu konudavakit kaybetmeden gerekli yatırımları yapmalı bu dönüşümün gerçekleşmesininönündeki yapısal problemlerini çözmelidir. 424Amerika’da 2004 yılında yeni bir sivil öncelik ile aralarında MIT, Stanfordgibi saygın sekiz üniversite ve IBM, GM, Pepsi ve Amerikan Airlines gibi 13firmanın önderliğinde ulusal inovasyon girişimi başlatılmıştır. Bu girişiminhazırladığı “Innovative Amerika” adlı hazırladıkları raporda yirmi birinci yüzyılınrekabetinin tek unsuru inovasyon olduğu, tüm topluma kazandırılması gerektiği veyetişmekte olan insanların bu çerçevede eğitilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Rapordaayrıca tüm amerikan alt yapısının buna göre düzeltilmesi gerektiği belirtilmiştir.Yakın zamana kadar Çin için teknolojisinin ve ekonomik reformlarınsınırlılığı Hindistan içinse bütçe açıkları ile mücadelesi gelişmekte olan Afrikaülkeleri içinse nüfusu azaltan AİDS terör konuşulurdu. Şimdi ise Çin ve Hindistan423 Şeref SAYGILI, Bilgi Ekonomisine Geçiş Sürecinde Türkiye Ekonomisinin DünyadakiKonumu, DPT Ekonomik Modeller ve Stratejik Araştırmalar Genel Müdürlüğü, yayın no: DPT:2675,Ankara,2003, s. 19424 KOVANCILAR, s. 127166


için ‘teknolojik yenilik’ kavramları özleştirilirken; Gana ve Senegal için mükemmelyönetim modellerine sahip ülkeler olarak örnek gösterilmektedir. Acaba böyle biryaklaşım değişimine neden nedir? Kuşkusuz ki bu değişimin nedeni son yıllarda işdünyasının gelişimine hizmet eden düşünce biçimi bir bütün halinde devletlerindeetkisi altına almasındandır. Bu devletler artık yenilikçi yazılımların geliştirilmesine,girdi teknolojisine, açık standart girişimlerine ve özel sektör ile kamu sektörüarasındaki ortak girişimlere yatırım yaparak vatandaşlarının refahını arttırmalarıyönünde teşviklerde bulunmaktadır. 4253.5.1. Firmalara Yönelik Ar-Ge Harcamaları Arttırtmalıdır.Türkiye’de firmaların hem kar paylarını artırabilmeleri hem de küreselpazarda rekabet üstünlüğü elde edebilmeleri, yaratıcık ve yeni ürün geliştirebilmeyeteneklerine sahip olup olmadığına bağlıdır. Gelişen teknoloji ve rekabetkoşullarında yeni ürün üretememek işletmeler için son derece riskli bir tutumdur.İşletmeler sürdürebilir bir rekabet üstünlüğü sağlayabilmeleri, firmaların ar-geharcamalarına ayırdıkları pay sayesinde yaptıkları çalışmaların başarısına bağlıdır.Ancak Türkiye’de özel sektörün firmaların ar-ge harcamalarının beklenenden çokdaha azdır. Türk firmalarının küresel pazarda rekabet etmelerinin önündeki en büyükengel ar-ge harcamalarının yetersizliğidir. Bu da bize ülke sanayimizin yenilikçiliğeaçık olmadığını göstermektedir.1 Haziran 1995’te çıkan ar-ge yardımlarına yönelik karar doğrultusundadeğişik sektörlerde ar-ge harcamalarını arttığı, fakat bunun yeterli olmadığınısöylemek yanlış olmaz. 426 Aşağıdaki grafikte de görüldüğü gibi 1995 sonrası yeniperspektif doğrultusunda ar-ge yönelik proje sayısında gözle görülür bir artışsağlanmıştır.425 IBM GOW.TR BÜLTENİ, Yenikçilik Bakışla Devlet yönetimi,Sayı.10, İstanbul, 2005, s. 2–3426Kemal Can KILIÇ, Hüseyin ÖZGEN, Bahattin KANDEMİR, Sürdürebilir RekabetÜstünlüğünün Sağlanmasında Bilgiye Bakış Açısının Rolü: Kapalı Bilginin Yeni ÜrünlereDönüşümü, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, cilt:13, sayı:1, Adana, 2004, s, 16167


GRAFİK 3: DTM-TÜBİTAK Teknoloji ve Yenlik DestekleriKaynak: TÜBİTAK Resmi Web Sitesi İstatistikler BölümüTürkiye’nin inovasyona yönelik Ar-ge konusunda çok az şey yapmaklaberaber GSMH’ sinin düşük olması ve bundan araştırmalara ayrılan oranın da azlığıgöz önüne alındığında araştırma kaynağı miktarı oldukça düşük kalmaktadır.TÜBİTAK’a 2006 yılında bütçeden 300 milyon dolar ayırtılmıştır. Bu rakamınbüyüklüğünden çok kullanılma niteliği önemlidir.168


GRAFİK:4 DTM-TÜBİTAK-TTGV Tarafından VerilenSanayi Teknoloji ve Yenilik DestekleriKaynak: TÜBİTAK Resmi Web Sitesi İstatistikler BölümüAB araştırma ve geliştirmeye milli gelirinden %2–3 arasında bir miktarayırtmasına ve insanlarının çoğunluğunun sorunlarının bilim ve eğitimleçözüleceğine inanmalarına rağmen yenilikte başarılı olamadıklarını fark etmişlerdir.Bu anlamda AB yenilikçiliği bir bütün olarak görmeye başlamış ve yenilikçilikçalışmaları için 2007–2013 arasında 4,5 milyar Euro ayırmayı planlamıştır. Türkiyebu açıdan bir an evvel AB’nin yürüttüğü çalışmalara entegre olması ve oradankendisine bir çıkış noktası bulması gerekmektedir. Diğer yandan da amerikandeneyimi dikkatle analiz edilip üzerinde düşünülmelidir.3.5.2. Yenilikçiliği Hedefleyen Girişimcilere Destek Verilmelidir.Gelişmekte olan ülkelerde sermayenin kıt bir kaynak olduğu düşünüldüğündegirişimciler için uygun zemin hazırlanmalıdır. Girişimci yapacağı her yatırımlasermayesini riske atmakta olduğu düşünüldüğünde ulusal politikalarla desteklendiğizaman girişimcilik ruhu gelişecektir. Girişimci insanlar başkalarının cesaretedemediği riskleri alan değişimin dinamizmi ve yönünü yakalayan kendi169


işletmelerini rakiplerinden daha iyi performans göstermesini sağlayan bireylerdir.Türkiye de şirket yöneticilerinin girişimciliğe duyarlılığı açısından dünyada ortasıralarda yer almakta AB ülkelerinden sadece İsveç ve İtalya bu konuda ülkemizinönünde bulunmaktadır. Şirket yöneticilerinin yenilik ve girişimciliğe ilgisiz kalması,rekabetin amansız yaşandığı piyasalarda işletmelerin kendilerini geliştirmelerineengel olmaktadır. 427 Yenilikçilik odaklı temel yaklaşım sergilendiğinde yapılmasıgereken en önemli iş beklide, devlet eli ve kaynakları ile yeni girişimcileriyenilikçilik hedefli eğitmeli mevcutlara ise yenilikçilik perspektifini kazandırmayaçalışılmalıdır. Bu anlamda özel danışmanlık firmalarının, özel eğitim kurumlarınınve üniversitelerin sürekli eğitim merkezlerinin girişimcilere yönelik bu çerçevedekieğitimleri teşvik edilmelidir.3.5.3. Bilgi Tabanlı Jenerik Teknolojilerine Yönelmelidirİletişim ve ulaşım sektörlerinde bir sonucu, bilgi çağının ekonomidekiyansıması olarak küreselleşme algılanmaktadır. Nitekim teknolojinin küreselleşmesiile birlikte rekabet gücünü de belirleyen en önemli unsurlardan biri bilgi olmuştur.Sanayi toplumunu kaçırmanın bedeli ödemekten kurtulamayan Türkiye bundan sonrabilgi toplumunu kaçırarak benzer bir fatura daha ödememesi için eğitim-beşerisermaye yatırımlarını, bilgi çağının unsuru olan bilişim teknolojilerine iç talephazırlayarak bilgi teknolojisi üretim ve ihracatını teşvik etmeye yönelik politikalargeliştirmek zorundadır. 428Jenerik teknoloji araştırmaları teknoloji araştırmalarının ilk safhasınıoluşturmaktadır. Jenerik teknoloji araştırmaları yatırım maliyetleri düşük ancak bufaaliyetlere ayrılacak kaynaklar çok önemlidir. Bu faaliyetler özellikle daha ileri argefaaliyetleri ve ürün pazarlama kararlarının zamanlamasında en kritik etkiyiyapmaktadır. 429427 Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası, s. 85428Ferhat ERARI, Küreselleşme Sürecinde Bilgi Toplumunda Eğitimin / Bilginin KalkınmadakiYeri ve Önemi,“ Bilgi Teknolojileri Kongresi’’,1–4 Mayıs, Pamukkale Üniversitesi, Denizli, 2003, s.82–84429 Nuket YETİŞ, İnsan Gücü Rekabet Perspektifinde Stratejik Sanayi Politikalarının Çizimi veUygulanması, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı II Sanayi Şurası, 15–16 Ekim Ankara, s. 55170


3.5.4. Temel Bilimlerin Gelişimine Destek Sağlanmalıdır.Araştırma faaliyetlerinin desteklenmesi gelişmiş ülkelerde olduğu kadarülkemiz gibi gelişmekte olan ülkeler içinde önemlidir. Yenilikçiliğin kaynağı olanbilimsel araştırmalara kamu kaynaklarının aktarmanın faydalarını gelişmiş ülkelersanayi devriminden önce kavramışlardır. Birinci dünya savaşından sonra birçokülkede bilimsel araştırmalara ve geliştirme faaliyetlerine devlet desteği verilmesineneden olmuş ama esas destek ikinci dünya savaşı ve arkasından gelen soğuk savaşesnasında gerçekleşmiştir. Araştırmalara kamu desteğinin ekonomik nedenleriniRichart Nelson( 1959) ve Kenneth Arrow (1962) makalelerin de açıklamışlardır.Yazarların bakış açısını oluşturan ana neden bu harcamaları kamu yerine özel sektörebırakılması durumunda iktisadi ve sosyal açıdan istenilen düzeye ulaşamayacağıdır.Temel araştırmayı yapan bilim adamları yaptıkları araştırmalardan kiminyararlanacağını bilmezler. Gerçekte de firmalar kimin sonuçta yararlanacağınıbilmedikleri ve uygun getirisi olmayan temel araştırmaları desteklemeyiarzulamazlar. Temel araştırmalara sağlanan kamu desteği gerekçelerin temelisanayinin kendisinden gelmektedir. Temel bilimlere destek sağlamanın uzundönemde fayda sağladığına yönelik bir örnek vermek gerekseydi bu kesinliklebiyoloji olurdu. Watson’un biyoloji araştırmaları sonucunda çok geniş bir uygulamaalanı potansiyeli bulan biyo teknolojinin çok hızlı bir şekilde büyümüştür. Kimyafirmaları buna büyük bir ilgi göstererek bu kez ar-ge faaliyetlerini ve üniversite vebilim adamlarını destekleme yoluna gitmişlerdir. Sonuçta da halk sağlığı ve çevresorunları ile ilgili yapılan araştırmalar kamunun desteklediği temel ve uygulamalıaraştırmaların sosyal faydasının ekonomik büyüme ve rekabetçilik kadar önemliolduğunu göstermiştir. 4303.5.5. Sektörel Kümeleşme Altyapısı Hazırlanmalıdır.Yenilikçi sektörlerde gerçek bir rekabetin sağlanması için kümeleşme olgusugözden kaçırılmamalıdır. Rekabetin küreselleşmesi yoğunlaşırken bazı endüstrilerinfirmaların yerleşimleri ve birliktelikleri rekabet avantajı sağlamaktadır. Literatürdeküme analizi olarak geçen ve yeni bir endüstriyel sınıflandırma yaklaşımının yanındayeni bir rekabet etme yaklaşımı sağlayan bu kavaram artık gelişimin odağına430Chris FREEMAN, Luc SOETE, Yenilik İktisadı, Tübitak Yayınları, Çev. Ergun Türkcan,Ankara, 2003, s. 423–429171


oturmuştur. Kümeler birbiri ile ilişkili firmaların, bilgi üreten organizasyonların,aracı kurumların ve müşterilerin oluşturduğu ağın birbirine değer katan birliktelikyapılanması şeklinde tanımlan üretim zinciridir.Özellikle Türk sanayisinin uluslar arası rekabette ve enerji, kur, finansmangibi silahlarının yeterince güçlü olmaması her gün daha fazla yıpranmasına ve dahabüyük bir çıkmaza girmesine neden olmaktadır. Geleneksel sistemlerle Türkiye’ninsürdürülebilir rekabet etmesini beklemek pek de gerçekçi gözükmemektedir. 431 Buçerçevede Türkiye yenilikçi sektörlerin kümeleşme olgusuna paralel bir şekildebirliktelik kurmaları için gerekli mekân sağlaması özel üretim üstleri kurması ve bukümeler içinde yer alan birimlerin en üst seviyede mevcut teşviklerden yararlanmasısağlanmalıdır. Yapılacak olan bu şok ve etkin teşvikler yenilikçi bir strateji kuranülkelerin yapmış oldukları kaynak transferini maksimum seviyede üstün kılacaktır.3.5.6. Yatırım Teşvik Sistemi Yenilikçi Bir Yapıya Yönelik Revize Edilmelidir.Türkiye’deki yatırım teşvik sisteminin en önemli sorunlarından birisi yeniteknolojilere yatırımın ve yeniliklerin hayat geçirilmesinde başarısız kalınmasıdır.Yenilik politikalarının önemli ilgi alanlarından biri de yeniliğin hem ulusal hemsektörel hem de firmalar için çıktı istihdam ve verimlilik üzerindeki olumlu etkisidir.Yenilikçilik konusunda nasıl başarılı olunabilmemiz için gelişmiş ülkelerin bilgi vebirikimlerden yararlanarak yeniliğin ekonomik ve sosyal faydalarını elde etmeyiamaçlayan politika araçlarının etkinleştirilmesi sağlanabilir. Bu kapsamda mevcutteşvikleri kurumsal iyileştirme ve mevzuat değişiklikleri ile yenilikçiğe odaklanmasıdüşünülebilir. Yeniliğin desteklenmesine yönelik çoğu politikalar, firmaların yenilikfaaliyetlerini harekete geçiren ana güçlerin ortaya çıkmasından faydasağlayacaklardır. Buradaki güç kavramından bahsedilen ilk pazarla olan ilişkili,kalite ve verimliliği arttırmaya yönelik yaklaşım, ya da firmaların organizasyonyapılarının ihtiyaçlarına uygun biçimde uyumlaştırılabilmesi gelmektedir.3.5.7 Yenilikçililik kurumsal ve toplumsal işbirliği boyutuna taşınmalıdır.Türkiye AB ve Amerikan gelen yenilikçilik rüzgârını kendine deyansıtmalıdır. Yenilikçilik konusunda hiç bir şey yapılmadığını söylemek doğru431 Center for Milde East Competitive Strategy, Competitive Advence of Turkey, Araştırma Raporu,2003, s. 348172


değildir. Ulusal yenilikçi potansiyelimiz tanımak ve geliştirmemiz için bazı şeyleribaşarmamız gerekmektedir. Bunlardan biri daha çok yönetici profesyoneleyenilikçiliğin nasıl daha etkin kullanılacağını göstermemiz gerekmektedir. Bir diğeriise yenilikçiliği sosyal olarak daha kabul edilebilir duruma getirmek ve böyleceteşvik unsurlarını artırmaktır. Bu konuda vatandaş, üniversite şirket veya kurumlarolarak daha etkin, üretken ve daha fazla yardım eden bir yapıda olunmalıdır.Bu kapsam da Türkiye’de kendisini konumlandırması ve inovasyonungereklerini yerine getirmesi gerekmektedir. Yeniliğin önündeki engeller devlettedbirlerinin önemli bir kısmının herhangi bir şekilde bu engelleri aşmaya yönelikolmasından dolayı politikalar açısından önem kazanmaktadır. Çoğu engel becerieksikliği, uzmanlık, finans, tahsis problemleri tarama yöntemleri sonucundadeğerlendirilebilir niteliktedir. 4323.5.8 Kaynaklarını Verimli Hale Getirecek Tekno Yerleşkeler Oluşturulmalıdır.Devlet tarafından ayrılan kaynaklardan sadece makaleler çıkar ve inovasyonaçevrilemezse bunun pek bir faydası olmamaktadır. Bu aşamada Ar-ge’ye ayrılankaynakların gideceği yerler de toplumun ve ekonominin yararına mekanizmalaroluşturulmalıdır. Kaynakların bir kısmı yakın gelecek için ayrılırken bir kısmı içinuzak gelecek hedeflenmeli ve bu kaynakların bir kısmı ile belli bir gayeye yönelikaraştırmalar sonucu ortaya çıkan bilgi “profesyonel teknoloji transfer ofisleri” gibimekanizmalarla değere dönüştürülmelidir.Tekno parklar ve yenilik merkezlerin kurulumun desteklenmesi yolu ileüniversite sanayi işbirliği, üniversite özel sektör temsilcilerinin bir araya gelmesi ilesanayinin problemlerine daha kolay çözüm üretilebilinir. Bu merkezlerle üniversiteçatısı altında iyi yetişmiş insan gücü birikimin ekonomiye katkı sağlaması yüksekkatma değerli ürün üretilmesinin önü açılacaktır. 433432 OECD, EURSTAT, Oslo Kılavuzu: Yenilik Verilerinin Toplanması ve yorumlanması için ilkeler,TÜBİTAK yayın ve çevirisi, 3. baskı, Ankara, 2006, s. 46433 İsmail Hakkı YÜCEL, Türkiye’de Bilim Teknoloji Politikaları Ve İktisadi Gelişmelerin Yönü,DPT Soysal Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, Yayın no: 2690, Ankara, 2006, s. 145173


3.5.9. Ulusal yenilik sistemi oluşumu ve yapısı desteklenmelidir.Kamu ve özel sektör kuruluşlarının oluşturduğu ağ çerçevesinde bukurumların faaliyetlerinin ve aralarındaki etkileşimin yeni teknolojilerin ilk ayağınınoluşturulmasına, ithal edilmesine, değiştirilmesine ve yayılmasına imkân sağlayanbir sistemin sağlanmasına destek olunmalıdır. 434 Bu sistem içine yenilik ve ticarifaaliyetlerin geliştirilmesinde büyük rol oynayan; teknolojik yenilikte bulunan özelve kamu kurumları, araştırma kuruluşları, bilim sistemi, destek ve köprü kurumları,finansman kuruluşları ve politika geliştiren, uygulayan ve değerlendiren kuruluşlarkatılmalıdır. 435434Ahmet Alper EĞE, OECD Ülkelerinde Yenili Sistemleri ve Türkiye İçin Durumdeğerlendirmesi, DPT Soysal Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, Yayın no: 2662, Ankara,2002, s. 33435 Erol TAYMAZ, Ulusal Yenilik Sistemi, TÜBİTAK, TTGV, DİE Yayını, Ankara, 2001, s. 227174


SONUÇ ve ÖNERİLERKamu maliyesi içinde önemli bir yeri bulunan bütçenin ana giderkalemlerinde birisi de devlet yardımlarıdır. Hükümetler siyasi karar alma sürecindeseçmenlerini etkileme yolunda da kullandıkları bu yardımları etkinliğinin veverimliliğinin ölçülmesi çözümlenmesi güç bir sorundur.Gelişmekte olan ülkelerde en temel sorunlardan birisi yatırımlara ayrılacakkaynakların yetersizliğidir. Temel ekonomik hedefleri büyüme ve refah artışı olandevletler, alacakları kararlarla, çoğunlukla ülke riski dolayısıyla gelişmiş ülkelerdendaha yüksek oranda faiz ödeyerek yapılan borçlanma ile aldıkları finansmanı,popülist ve aceleci karalarla heba etmemelidirler. Ekonomik karar vericiler mutlaksuretle yapmaya karar verdikleri kamu harcamalarının finansmanın da duyulansıkıntıyı unutmadan yatırımları yönlendirmeleridir. Bu aşamada karşımıza iki önemliyol ayrımı çıkmaktadır. Hangi sektörü teşvik edilecek ve teşvik edilen sektördesağlanan fayda nasıl etkin kullanacaktır.Türkiye’de 1980’li yıllara kadar yerli sanayinin kurulması ve kollanmasıamacıyla verilen teşvikler 1980 sonrasında ihracata dayalı kalkınma stratejisiçerçevesin de amaç değişikliğine uğramıştır. Türkiye’de kalkınma planlarındabelirlenen ekonomik hedeflere ulaşmak ve çeşitli yapısal problemleri çözmekamacıyla birçok kurum tarafından çok çeşitli alanlara teşvikler uygulanmıştır. Bu günülkemizde hazine müsteşarlığı başta olmak üzere KOSGEB, dış ticaret merkezi,EXİMBANK, TÜBİTAK, teknoloji geliştirme merkezi gibi birçok kurum ve kuruluşyatırımları, ihracatı, KOBİ’leri, bölgeleri, destek vererek birçok alanda teşvikuygulamaktadır.Türk teşvik sistemi genel olarak bakıldığında belki de etkinliği ciddi birşekilde değerlendirilmemiştir. Belki de bunun sonucu bu gün ulaştığı yapıda; teşvikaraçlarının uygulama süreliğinin kısa ve sıklıkla değiştirilmesi, yeterince şeffaf biryapı içermemesi, dolayısı ile teşvik araç ve kurumlarının çokluğu ve bir elden basitbir sistemin olmaması, teşvik veren kurumların merkeziyetçi yapısı ve geridönüşümü ve etkinliğinin yeterince sorgulanmaması gibi pek çok açıdaneleştirilebilecek konuma gelmiştir.175


Türk teşvik sisteminin yapılan analiz ve ekonomik göstergelerlekarşılaştırmalı bakıldığında aslında özellikle 1980 sonrasında ihracatın dinamiksektörleri düşünüldüğünde daha fazla yatırımı uyardığı ve daha geniş yelpazeyeyayıldığı söylenebilir. Temel ekonomik hedefler ulaşmak için irade kullanılarakyapılan bu kaynakların alternatif maliyeti düşünüldüğün de teşvik sistemindenyaralanmak isteyen işletmelerin sadece ülkenin ihracat hedefini gerçekleştirmeyiumulmasından öte verimlilik gözlüğünü takmaları beklenmelidir.Günümüzde yöneticilerin kendi ülkeleri / sektör/ şirketleri kadar rakiplerihakkında da bilgi ve analiz sahibi olması gerekir. Çünkü farklı olabilmenin yolurakiplerinin üretim ve pazarlama stratejisini iyice etüt etmekten geçmektedir.Rakibinin geleceğe bakış acısını yakalamadan belirlenecek strateji hantal vegeleneksel yapılar türetmekten öteye gitmemektedir. Türkiye'de çok sayıda yatırımteşviki genelde geleneksel sektöre ve büyük bir hacimle komple yatırımlaraverilmektedir. Bu geleneksel sektörlerin düşük sermaye düzeyi ve ar-ge ihtiyacı ileucuz işgücü ihtiyacı kaynaklı olması girişimcileri görece olarak kolay iş alanınaitmektedir.Ancak bazı Türk şirketleri daha zor olan elektronik alanında da büyük ihracatimkânları olduğunu kanıtlamıştır. Türkiye aynı kulvar da koşan Malezya, Singapurve hatta Güney Kore'nin teknoloji kaynaklı sektörlerde yakaladığı başarısınıincelemek ve izlemek yerine geleneksel sektörler de ısrar etmemelidir.Şu kesinlikle unutulmamalıdır ki artık günümüz dünyasında gelenekselsektörlerden gelişmiş ülkeler yavaş yavaş çekilerek yeni ve stratejik sektörlerderekabetçi güçlerini odaklandırmaktadırlar. Gelişmiş ülkeler katma değeri yüksekbilişim, teknoloji, finans, gibi yüksek bilgi birikimi ve kümleştirme gerektirensektörlere kaymaktadır. Bu ülkeler ağır sanayi ve emek yoğun sektörlerden yaçekilmekteler ya da yaşanan globalleşme sonucu çok uluslu şirketler mal vehizmetlerin üretimlerini ucuz emek ve çeşitli teşviklerle uygun ortam sağlayanülkelere kaydırmaktadırlar. Bu dev işletmeler firmaların yönetim, pazarlama veyenilikçi birimlerini ise ana ülkede tutmaktadırlar.Gelişmekte olan ülkeler artık en değerli varlıkları olan firmalarını küreselşirketlerin ya taklitçisi ya da fasoncusu olmaktan kurtarmak için inovasyon176


yaklaşımlı gelişime açık olan sektörlere kaydırmaları gerekmektedir. Çünkü busektörler yaşanan acımasız rekabet ortamında hem kendilerini sürekli ürün veyönetim değişimine açık tutarak uzun soluklu yaşayabilmekte hem de uluslarınınrekabet gücünü arttırabilmektedirler.Artık her alanda karşımıza çıkan rekabet kavramı uluslar arası ekonomiden,ulusal ekonomilere sektörlerden firmalara insan topluluklarından bireylerin içdünyalarına kadar her alanda karşımıza çıkmaktadır. Rekabet olgusu ekonomide iseiki alanda kendini canlı tutmaktadır. Bunlardan biri daha çok ülkeleri ilgilendirenrekabet gücü diğeri ise firmalar da destek bulan rekabet stratejileridir.Rekabet gücü ise çeşitli göstergelerle ölçülmekte ve ülkelerin uluslararasıarenada karar alma sürçlerini etkilemektedir. Rekabet gücü yüksek ülkeler hem yenidünyayı şekillendirmekte hem de ülkelerini refah artışını sürekli kılma yollarınıdesteklemektedir. Rekabet liginde üst sırada bulunan ülkeler bu yarışta gerikalmamak için AB, NAFTA, ASEAN gibi bölgesel entegrasyonlar kurmakta ya dabunun yanında da ulusal güçlerini göstererek USA, Japonya gibi tek başına darekabet edebilirim demektedirler. Ülkelerin rekabet gücünü etkileyen en önemlifaktörler ülkelerin iç pazar büyüklükleri, döviz kurları, uluslar arası ticareteaçıklıkları, doğal kaynakları, mali piyasa yapısı ve yabancı sermaye çekmekapasiteleri gibi birçok etmenden oluşmaktadır. Türkiye bu rekabet liginde pek de iyibir performans sergilemektedir. Dünyanın 17. en büyük ekonomisi rekabetçigöstergeler de en iyi sonuçlarda bile ilk otuza girememektedir.Rekabet stratejilerin üstadı Porter jenerik rekabet stratejileri metodu ileyaptığı analizlerde rekabetçi olmanın yolunu göstermektedir. Firmalar bu yarıştanasıl öne geçerim sorusuna yanıt ararken Porter’ inde belirttiği gibi farklılaşma vemaliyet liderliği sağlayarak öne çıkmaları beklenmelidir. Bu aşamada iki kavram bizietkilemektedir. Verimlilik ve yenilikçilik bu iki kavaram hem maliyet avantajı hemde farklılaşmak için gerekli yapıyı sağlamaktadır. Herhangi bir alanda yapılanyatırımdan yüksek getiri sağlamayı uman firmalar artık rekabetçi pazarlarda hemyenilikçi odaklı çalışmalı hem de verimlilik esaslarından kopmamalıdır. Türkiye neverimliğin unsurları işgücü ve sermayede nede yenilikçilikte istenilen seviyelerin177


yakınlarına bile ulaşamamıştır. Ar-ge performansı hem nitelik hem de miktar olarakgelişmiş ve üst gelişmekte olan ülkelere göre oldukça düşüktür.Global rekabet ortamında rekabetin sürekliliğini sağlamak ancak yaşanandeğişime ayak uydurarak gerçekleşmektedir. Bu acımasız rekabet ortamındayapılacak pek bir şey kalmamışken ulusların ekonomik birimleri el ele vererekhareket etmek sureti ile ancak etkinliğini sürekli hale getirebilmektedir. Bu noktadabelirtilmesi gereken, rekabeti geleneksel yollarda yapmanın teşvik edilmesi verimsizalanlara kaynak transferini doğuracağıdır. Artık teknoloji ve bilginin en yüksekkatma değer oluşturduğu ve yenilikçi değerler çıkartmanın zorunluluğu herkesçebilinmektedir.Serbest piyasa koşullarında hükümetten beklenen genelde ekonomiyemüdahale etmeden serbest rekabet ortamının sağlanmasıdır. Hükümetler mevcutkoşullarda değişime gitmeden ve hali hazırdaki yapıyı aksatmadan bazı sektörleriteşvik etmeye haklı sebepler bulabilirler. Ancak bu süreçte yapılması gereken piyasakoşullarında kullanılan bu tercihi gerçekten katma değeri yüksek sektörlere vestratejik gelecek hedeflere uygun bir şekilde yapmasıdır.Ülkelerin karşılaştığı en büyük sorun kalkınmanın nasıl gerçekleştireceği,istihdamın nasıl arttırılacağı, fiyatlar genel seviyesi değişiminin nasıl düşüktutulacağı gibi çok çeşitli olmakta ancak izlenecek yol ise pek bulunmamaktadır.Devletler bu temel sorunlarının gücünü zayıflatmak için ekonomik birimlerinindinamizmini harekete geçirmek için sadece bireylerin ekonomik alışkanlıklarınıdeğiştirme yoluna gitmemekte arzın kaynağı olan firmaları da değişime itmektedir.Devlet teşvikleri bu yaklaşımda gelişmekte olan ülkelerde tek başına hedefeulaştıracağı gözükmemektedir. Kaldı ki bunun bir süreç olduğu düşünüldüğündeyapılan tek seferlik bir yaklaşımda pek çözüm değildir. Ancak bir bütün altında elealındığında teşviklerle beraber uygun ortamın sağlanması ve bir ufuk çizilmesi ilebirlikte kapsamlı bir gelişim beklenmelidir. Bu bağlamda sadece teşvikler değil aynızamanda da aşağıda ele alınan tavsiyelerde göz önünde bulundurularak yenilikçi veverimli bir yapının destekleneceği umulabilir.178


Ülkemiz gerçeklerine uygun kamu desteğine dayalı bir ulusal bilim veteknoloji politikası etkin bir şekilde uygulamaya konulmalıdır. Teşvikler buçerçevede yoğunlaştırarak yüksek getiri sağlayabilecektir.1. Türkiye yenilik- sürüşlü ekonomik bir geleceğe ulaşılmasınıhedefleyen ulusal bir kalkınma stratejisi geliştirilmelidir. Bu strateji çerçevesindealınan önlem ve öneriler ivedilikle harekete geçirilmeli ve bu konuda engelleri bir anevvel ortadan kaldıracak yapı oluşturulmalıdır.2. Bilgi ve bilişim bazlı yenilikçi sektörlerin sürüklediği sektörelyapılanma ve kümeleşmenin sağlandığı alanlara teşvikler kanalize edilmelidir3. Bilimsel bilginin gelişiminde önemli rol oynayan temel bilimlereyönelik eğitim sistemimiz tekrar düzenlenmeli ve ağırlığı arttırılmalıdır. Temelbilimlerde kazanılan yetileri geliştirmek için ulusal çalışmalar yapılmalı ve bubilimler hem kamunun hem de toplumun her alanında teşvik ve destek gösterilmesisağlanmalıdır.4. Avrupa’daki örneklerine benzer olarak ”yenilik aktarma merkezleri”yolu ile şirketlerle üniversiteleri bir araya getirecek ara yüzler inşa edilmelidir.5. Çalışan işgücünün yetenek ve performansı artırılarak etkin bir ücretsistemi oturtulmalıdır. İş gücü verimliliğinin arttırılması hedeflenmeli bu çerçevedenitelikli işgücünün ülkede tutulası için gerekli alt yapı eksikleri giderilmeli.6. Kitle odaklı bir yapıdan insan odaklı yapıya geçilerek vatandaşmemnuniyeti geliştirilmelidir. Çünkü müşteri bir anlamda müşteri memnuniyeti dedenilebilecek bu yapısal değişim hem yönetim hem de mal ve hizmet üretimindeyenilikçiliği desteklemektedir.7. Ekonomik ve politik tüm süreçlerde şeffaflık artırılarak bürokratikbezdiricilikten kurtulmalıdır. Teşvikler bu aşamada basit, kolay ulaşılabilir ve geridönüşümü kontrol edilebilir bir yapıya kavuşturulmalıdır.8. Teşvik sisteminde1980 sonrası yaşanan değişim yeni yüzyılla birlikteyenilikçi odaklı bir gelişimi destekler biçimde odaklanmalı, kıt kaynakları dahaverimli hale getirecek katma değeri yüksek sektörlerde yönlendirilerek bir anlamdageleceğe ayak uyduracak yapı kazandırılmalıdır.179


Esasında bu ve buna benzer birçok öneri getirilebilinir. Ülkemizin bulunduğucoğrafya ve gelişme potansiyeli düşünüldüğünde artık Karumsal teşvik sistemininaksaklıklarını konuşmaktan kurtulup yeni bir sinerji ile çağa ayak uyduracakatılımlar yapılması gerekmektedir.Türkiye herhangi bir gelişmekte olan ülkenin vizyonun dan da öte tarihigeçmişi ve bulunduğu bölgenin şartlarını kabul etmeyen, kabuğunu kırma gücünüiçinde hep muhafaza eden bir ülkedir. Amerikan ticaret eski müsteşarı Garten 1994söylediği gelişmekte olan on ülkeden önemli potansiyelli ilk iki sırada Çin veTürkiye olduğu ve asgari her yıl 20–40 milyar dolar asgari yatırım çekmesiniöngörüyordu.Günümüze gelindiğinde ülkemiz ne bu kadar yatırım çekebilmiş nede tasarrufkapasitesini yeterince geliştirmiştir. Doğaldır ki bu gelişmeleri sağlamak için gerekliekonomik istikrar ve krizlerden ve dolayısı ile derinleşen yapısal sorunlardankurtulmamanın etkisi büyüktür. Ancak etkin ve yenilikçi odalıklı bir teşvik sistemiile elimizin altında sürekli olacağının teminatı olmayan potansiyelimiz hareketegeçirilmeli ve artık üzerimizdeki gelişmekte olan yaftasını atmamız sağlanmalıdır.180


KAYNAKÇAKİTAPLAR :AKALIN, G., Ekonomi Politik Kriz ve Piyasa ekonomisine Geçiş, Akçağ Yayınları,Ankara, 2002AKGÜÇ, Ö., Finansal Yönetim, Avcıol Basım Yayın, 7. baskı, İstanbul, 1998AKGÜNGÖR S., BARBAROS, F., KUMRAL, N., Türkiye’de Meyve ve Sebze İşletmeSanayinin Avrupa Birliği Piyasasında Sürdürülebilir Rekabet Gücü AçısındanDeğerlendirilmesi, Tarım ve Köy işleri Bakanlığı, Tarımsal Ekonomi AraştırmaEnstitüsü, Ankara,2001.AKIN, H., Yeni İşim Dış Ticaret, Academyplus Yayınevi, Ankara, 2002.AKTAN C. C., Rekabet Gücü ve Rekabet Stratejileri, Türkiye İşveren SendikalarıKonfederasyonu, Yayın no:254, Ankara, 2004.AKTAN, C., C, Yeni Ekonomi ve Yeni Rekabet, Türkiye İşveren SendikalarıKonfederasyonu, Yayın no:253, Ankara, 2004.ALACAKLIOĞLU, S., Türkiye’de Serbest Bölgelerin Performansı ve Güncel Yaklaşımlar,İTO Yayını, Yayın no: 1998- 70, İstanbul, 1998.ALKAŞ, N., Yatırımları Teşvik Mevzuatı, Malatya İline Sağlanan Devlet Yardımlarınaİlişkin Uygulama Bilgileri ve Teşvik 2000 Çalışmaları ile Getirilen Yenilikler,Türkiye Ekonomi Kurumu, Ankara, 2001.ARAS, G., Türk Tekstil ve konfeksiyon Sektörünün Rekabet Yeteneği, İstanbul Tekstil veİhracatçı Birlikleri, om yayınevi,İstanbul, 2006.ARIKAN, N., Gümrük Birliği Çerçevesinde Rekabet Hukuku Paneli, TÜSİAD Yayını,Yayın no:TÜSİAD-T/98-12, İstanbul, 13 mart 1998.ARSLAN, H., Gap Bölgesinde Rekabetçi Sektörler, MPM yayınları, no:657, Ankara, 2001.ASHEİM Geir .B., “Towards a Regional Learning Based Strategy for RegionalDevolopment :Structural Limits or New Possibilities ?’’ Regional FrontiersKonferansa sunulan bildiri,20–23 Eylül, Oder, Almanya, 1997.ATİK H., Yenilik ve Ulusal Rekabet Gücü, Detay Yayıncılık, Ankara, 2005.AYDIN D., G., Simith A. ve Schumpeter J.A., Dinamik Rekabet Teorileri, HacettepeÜniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, cilt:23, sayı 1, 2005.BAYRAK, S., GÖNCÜOĞLU, H., Toplam Kalite Yönetimi ve Uygulanabilirliğine YönelikDenizli İlinde Bir Araştırma, Beta yayınları, İstanbul, 2001.BESİM, Ü., Ekonominin Temelleri, Dünya yayınları, İstanbul, 9.baskı, 2003.BİÇERLİ, K., Çalışma Ekonomisi, Beta Yayınları, İstanbul, 2000.BONO, D., E., Altı Şapkalı Düşünme Tekniği, Remzi Kitapevi, Çev., Ercan Tuzcular,İstanbul, 1997.CAN, E., Avrupa Birliği Bölgesel Politikaları ve Yapısal Fonlar: Uyum Sürecinde Türkiyeİçin Bir Değerlendirme, Asil Yayın Dağıtım, Ankara, 2004.181


CEM, İ., Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi, Cem Yayınevi, 4. Baskı, İstanbul, 1970.CESUR, Ö., Avrupa Birliğinde Tarıma Yönelik Mali Yardımlar Ve Türkiye İle BirKarşılaştırma, Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve UygulamaMerkezi Araştırma Dizisi, Yayın No: 21,Ankara, 2004.COLE, D., Meslek intiharı, İlgi Yayınları, Çev.,Yakup Coşar, İstanbul, 1989.ÇAL, S., AB Kredi olanakları, Türkiye AB mali ilişkileri semineri, Dış Ticaret MüsteşarlığıBasımı, Ankara, 25 Ekim 2005.ÇİFTÇİ, H., İktisadi gelişmede Uluslar arası Rekabet ve Ulusal Kurumlar Dinamiği, SeçkinYayınevi, Ankara, 2004.ÇOBAN, O., Endüstri İktisadı ve Oyun Teorisi, Ekin Kitapevi, İstanbul, 2003.ÇOLAK, Ö., F., ARDOR, N., Üretim ve işsizlik Çözümü İçin Kurumsalcı Yaklaşım,Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Güçlü ve Büyük Türkiye Ekonomisiİçin Üretim ve İstihdam Politikaları Araştırma Yarışması,TİSK Yayını, Ankara,2003.DEMİR, İ., Alt Sektörlerde Rekabet Gücü Ölçüm Yöntemleri, Planlama Dergisi, DPT”nin42.kuruluş yılı özel sayısı, Ankara, 2002.DEMİR, İ., Türkiye Beyaz Eşya Sanayinin Rekabet gücü ve Geleceği, DPT Uzmanlıktezleri, Yayın No: DPT:2571, Ankara, 2001.DİNLER, Z., Tarım Ekonomisi, Ekin Kitapevi Yayınları, 5. Baskı, Bursa, 2000.DUMAN, M., Sınai Rekabet Gücü Türkiye ve Avrupa Toplulukları Arasında BirKarşılaştırma, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal BilimlerEnstitüsü, İstanbul, 1992.DURAN, M., İhracata Yönelik Destekler, İTO Yayını, Yayın no: 2004- 33, İstanbul, 2004.EKER, A., Avrupa Birliği’nde ve Türkiye’de Teşvik Sistemleri ve Teşvik Politikaları, TürkAlman İş Adamları ve Dernekleri Almanya Federasyonu Yayını (TİDAF), Ankara,1995.EKİN, N., Küresel Bilgi Çağında Eğitim- Verimlilik İstihdam, İTO Yayını. Yayınno:1997/443, İstanbul 1997.EKİN, N., Küreselleşme ve Gümrük Birliği, İstanbul Ticaret Odası, Yayın No:32, İstanbul,1996.ELÇİ, Ş., İnovayon Kalkınma ve Rekabetin Anahtarı, Meteksan ve Bt haber, 7. baskı,İstanbul 2006.ENGİN, N, Uluslararası Ticarette Korumacı Eğilimler, İTO Yayını. 1992/4, İstanbul 1992.ERDUT, Z., Rekabetin İşgücü Piyasasına Etkisi, İzmir, Türk Ağır Sanayi ve Hizmet SektörüKamu İşveren Sendikası, Yayın no: 29, 1998.ERKAN, C., “Küreselleşme ve Avrupa Topluluğu Karşısında Türkiye’nin RekabetYeteneği” Tamav Yayınları, İzmir, 1993.EROĞLU, N., Finansal Küreselleşme: Devletin Düzenleyici Rolü Üzerinde Etkileri,(Derleme, Küreselleşme, Alkan Soyak ), Om Yayınevi, İstanbul,2002.182


EŞİYOK, A., Dünya Rekabet Gücü İçerisin de Türkiye’nin Yeri, Türkiye KalkınmaBankası, Araştırma Müdürlüğü yayını, Yayın no: GA-01-4-7, Ankara, 2001.EŞİYOK, A., Türkiye Ekonomisinde İhracata Dayalı Büyüme Modeli ve İmalat SanayiYapısı, Türkiye Kalkınma Bankası, Araştırma Müdürlüğü yayını, Yayın no: GA–02–6–15, Ankara, 2002.FREEMAN, C., SOETE, L., Yenilik İktisadı, Tübitak Yayınları, Çev. Ergun Türkcan,Ankara, 2003.GERBER, M., Girişimcilik Tutkusu, Sistem Yayıncılık, İkinci Baskı, Çev. Tayfur Keskin,İstanbul, 1997.GUJARATİ, D., Temel Ekonometri, Literatür Yayıncılık, 2. Baskı, İstanbul, 2001, s. 141.GÜRAN, N., Uluslar arası Ekonomik Bütünleşme ve Avrupa Birliği, Anadolu Matbaacılık,2000.GÜRLESEL, F., ALKİN, K., Ortadoğu’da Güvenlik; Nereye Kadar, İstanbul Ticaret Odası,Yayın no:2004-54, İstanbul, 2004.GÜVENTÜRK, T., Gümrük Birliğinde Sanayının Rekabet Edebilirliği, Türkiye İşverenSendikaları Konfederasyonu, Türkiye’nin Rekabet Gücü ( AB.Ülkeleri, Japonya,ABD karşılaştırmalı ),TİSK İnceleme Yayınları No:15, Ankara, 1996.HAMEL, G., PRAHALAD, C., K. Geleceği Kazanmak, çeviren zülfü Dicleli ,inkılapyayınevi,İstanbul,1996.HANAN, M., Yarının Rekabeti, İnkılap Kitapevi, çev. Ziya ve Eshar KÜTEVİN, İstanbul,1996.HEDLUND, S., Incentıves And Economic Systems, Croom Helm Pres, London, 1985.HENDERSON J., M., QUANT R., E., Mikro İktisat, Teori yayınları, Ankara, 1986.HİGH, J., Critical Ideas in Economics, Edvard Elgar Publishing, Cheltenham, U.K.,2001İNCEKARA, A., Türkiye'de Teşvik Sistemi, İstanbul Ticaret Odası Yayın No: 1995/10,İstanbul.KANDEMİR, A., Gelişmekte Olan Ülkelerde KOBİ’lerin Rekabet Edebilme Gücününİyileştirilmesi, Türkiye Kalkınma Bankası, Araştırma Müdürlüğü yayını, Yayın no:GA–03–9–17, Ankara, 2003.KARAKUZEY, M., Serbest Bölgeler ve İlgili Mevzuat, Promete Gümrük Müşavirliğiyayını, İstanbul, 2003.KARALAR, R., İşletme, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 1994.KARAOSMANOĞLU, H., S., Düzenleyici Etki Analizi ve Türkiye Uygulaması, DPTİktisadi Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, Yayını No: 2691, Ankara,2006.KARLUK, R., Türkiye Ekonomisi, Beta Yayınları, 6. Baskı, İstanbul, 1999.KARLUK, R.,Uluslar arası Ekonomi, Beta Yayınları, İstanbul, 1996.KAZGAN, G., İktisadi Düşünce veya Politik İktisadın Evrimi, Remzi Kitapevi, 7. Basım,İstanbul, 1997.183


KAZGAN, G., Tazimattan 21.Yüzyıla Türkiye Ekonomisi, İstanbul Bilgi ÜniversitesiYayınları, İstanbul, 2002.KESİM, A., Sübvansiyon Teorisi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Trabzon İktisadi ve Ticariİlimler Akademisi Yayınları, Yayın No: 1, 1981.KIRÇOVA, İ., KOBİ’ler ve Rekabet Üstünlüğü Sağlamada Yeni Yaklaşımlar, İstanbulTicaret Odası, Yayın no:2005-5, İstanbul, 2005.KIRÇOVA, İ., Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerde Elektronik Tedarik Sistemleri veAvantajları, İstanbul Ticaret Odası, Yayın no:2006-5, İstanbul, 2006.KONDAK, N., İşletmelerde finansman Sorunları ve Çözüm Yolları, DER Yayınları,İstanbul, 2002.KOUTSOYIANNIS, A., Modern Mikro İktisat, Gazi kitapevi, Ankara, 2. Baskı, 1997.KOVANCILAR, B., ülkemizde yatırım ortamının iyileştirilmesi, yatırımların teşviki veAvrupa uygulamaları çerçevesinde alternatif modeller, TÜGİAD ekonomi ödüllerikitapları: 4 İstanbul, 2003.KURAL, K., KARAKEÇİLİ, F., SAKIZOĞLU A., GATT Normları ve UluslararasıBütünleşmeler Açısından Devlet Yardımları, DPT, Avrupa Birliği İle İlişkiler GenelMüdürlüğü Politikalar ve Uyum Dairesi Başkanlığı, Mart, 1995.KURTULMUŞ, N., Sanayi Ötesi Dönüşüm, İz Yayınları, İstanbul, 2001.KÜLÜNK, M., Uluslar arası Ticarette Tarife Dışı Engeller ve İhracatçılarımızın KarşılaştığıZorluklar, Çınar Gümrük Müşavirliği Yayını, 2004.LEBLEBİCİ, F., DPT, Devlet Yardımları Uygulamasının Maliyeti ve EkonomikGöstergelerle Mukayesesi, İktisadi Sektörler ve Koordinasyon Genel MüdürlüğüSanayi Dairesi Başkanlığı, Yayın No DPT: 2663, Ankara, 2002MANİSALI, E., İktisada Giriş, Der Yayınları, İstanbul, 2000.MİLL, J., Stuart Principles of Political Economy,Agustus.M.Kelley, Cilifton, NJ,U.S.A.,1973.OĞUZ, B., Uluslar arası Ticarette Korumacılığın Kaldırılmasının İç ve Dış PiyasalardaTürkiye Ekonomisine Muhtemel Etkileri, İTO Yayını, Yayın no: 2004- 46, İstanbul,2004.ÖKÇÜN, G., İktisat Tarihi Yazıları, Sermaye Piyasası Yayınları, Yayın no:58, Ankara,1997.ÖZEL M., Yöneticilik dersleri, İz yayıncılık, İstanbul, 1996ÖZKARABÜBER, M, M. Avrupa Birliği Ve Türkiye’de Devlet Yardımlarının Kontrolü,Rekabet Kurumu, Uzmanlık Tezleri Serisi, No: 47, Ankara, 2003.PAYA, M., Para Teorisi ve Para Politikası, Filiz Kitap Evi, İstanbul, 1998.PORTER, M.E., Porter on Compatition and Strategy:The Compatitive Advantage ofNations, Harward Business review, USA, 1991.ROBERTSON, R., Küreselleşme, Bilim ve Sanat yayınları, 1999.184


SABIR, H., Dünya Siyasetinde Küresel Rekabet Sistemi ve Politikaları, Derin Yayınları,İstanbul, 2002.SABIR, H., Dünya siyasetinde Rekabet Sistemi ve Politikaları, Derin Yayınları, 2002.SALVATORE, D., Mikro Ekonomi, Çev. Bilim Teknik Yayınevi, İstanbul, 1974.SAYGILI, Ş., Bilgi Ekonomisine Geçiş Sürecinde Türkiye Ekonomisinin DünyadakiKonumu, DPT Ekonomik Modeller ve Stratejik Araştırmalar Genel Müdürlüğü,yayın no: DPT:2675, Ankara, 2003.SAYGILI, Ş., Bilgi Ekonomisine Geçiş Sürecinde Türkiye Ekonomisinin DünyadakiKonumu, DPT, Ekonomik Modeller ve Stratejik Araştırmalar Genel Müdürlüğü,Temmuz, 2003.SAYIN, M., AB’de KOBİ Destekleme Programları ve Diğer Teşvik Araçları, KOSGEBYayınları, Ankara. 1997.SERDENGEÇTİ, T.Genel Yatırım ve KOBİ’ Teşvik Mevzuatı İle Uygulamaları, Hazine veDış Ticaret Müsteşarlığı: Teşvik ve Uygulamaları Genel Müdürlüğü, Ankara, 1993.SİMON, C., ve BULUME L., Mathematics for economısts, W.W.Norton & Company pres,New York, USA, 1994.SİNN, V., The New Systems Competiton, Blackwell Publishing, Cornwall, U.K., 2003.SKOUSEN, M., İktisadi düşünce Tarihi, Adres Yayınları, 2. baskı, Ankara, 2005.SOLOW, R., M., A Contribution to the Theory of Economic Growth “Quarterly Journal ofEconomics, no:70, February, 1956.SÖĞÜT, A. M, Avrupa Birliği’nde Devlet Yardımları ve İmalat Sanayinde Uygulamaları,KOSGEB Yayını, 2001.STOCKMANN, K. "Sosyal Piyasa Ekonomisinde Rekabetin Fonksiyonları ve Korunması",Sosyal Piyasa Ekonomisinin Rekabet Boyutu, Sosyal Piyasa Ekonomisi Yayın Serisi,No: 4, Çev. Meneviş ÖĞÜT, İzmir, 1992.ŞAHİN, H., Türkiye Ekonomisi, Ezgi Kitapevi, Bursa, 2000.ŞENER, R.,Maliyet Unsurları Muhasebesi, Gazi Yayınları, Ankara, 1992.TAŞDELEN, S., Piyasa Ekonomisinin Yarış Atları, ÜPV Yayıncılık, Ankara, 2005.TAYMAZ, E., Ulusal Yenilik Sistemi, TÜBİTAK, TTGV, DİE Yayını, Ankara, 2001.TEKİNALP, Ü., “Avrupa Birliği Hukuku”, Beta Yayını, İstanbul, s. 413–416.TEMEL, A., TANRIKULU, K., Nihal YENER, YALÇIN, C., Türk ekonomisinin rekabetgücündeki gelişmeler, DPT Ekonomik Modeller ve Stratejik Araştırmalar GenelMüdürlüğü, Yayını, Ankara, 1995.TOMANBAY, M., Dış Ticaret Rejimi ve İhracatın Finansmanı, Hatipoğlu Yayınevi,Ankara, 1998.TOY, M., KOBİ’ Teşvik Belgeli Yatırımlar, KOBİ’lere Yönelik Destekler içinde, İTOYayını. 2005 / 24, İstanbul 2005.TÜMERTEKİN, E., ÖZGÜÇ N., Ekonomik Coğrafya Küreselleşme ve Kalkınma, ÇantayKitapevi, İstanbul, 2005.185


TÜRKER, M, ÖRENER, E, O., Türk Şirketlerinin Global Şirket Haline Gelmesi, İstanbulTicaret Odası, Yayın no:2004-60, İstanbul, 2004.UYSAL, T., AB ve Türkiye’de Devlet Yardımları, İKV Yayınları, İstanbul, 2005UZUNOĞLU, S., ALKİN, K., GÜRLESEL C. F, CİVELEK, U., Dış Rekabet BaskısındakiSektörlerde Maliyet Profili, İstanbul ticaret Odası, yayın no:2001-43, İstanbul,2001.Y.K. SHETTY, V. M. BUEHLER, The Quest For Competıtıveness, Qourum Boks, NewYork, Usa, 1991.YALÇIN, H., Yatırım İndirimi, Kılavuz Yayınevi, İstanbul, 1999.YERASİMOS, S., Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye:1. Dünya Savaşından 1971’e, GözlemYayınları, İstanbul, 1976.YILDIZOĞLU, D., Türkiye’nin Avrupa Topluluğu Rekabet Politikası Alanında MuhtemelMüzakere Süreci İçin Uyum Durumu, Bu Alanda İzlenen Politikalar, Avrupa BirliğiGenel Sekreterliği Tek pazar ve Rekabet Dairesi, Ankara, 2004.YÜCEL, İ., H., Türkiye’de Bilim Teknoloji Politikaları Ve İktisadi Gelişmelerin Yönü,DPT Soysal Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, Yayın no: 2690, Ankara,2006.YÜCEL, İ., H., Türkiye’de Bilim Teknoloji Politikaları Ve İktisadi Gelişmelerin Yönü,DPT Soysal Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, Yayın no: 2690, Ankara,2006.MAKALE :AKKUZUGİL, Y., DEMİR, M., İhracata Yönelik Devlet Yardımlarının Analizi veDeğerlendirilmesi, Dış Ticaret Dergisi, yıl: 8 sayı: 27,Ankara, Ocak 2005.ATALAY, M., TURHAN, M., ”Küreselleşme, Gelişmekte Olan Ülkeler ve Türk İmalatsanayi, Planlama dergisi, DPT”nin 42.Kuruluş Yılı Özel Sayısı, Ankara, 2002.ATIGAN, T., ÖZÇELİK G., Tekstil Sektöründe Kabul Edilebilir Kalite Düzeyi ve RekabetDüzeyine Etkisi, TSE Standart Dergisi, yıl:43 sayı:515 Ankara,14 kasım 2004.ATSEVER, M., Verimlilik Ve Kalite Kültürünün Yaygınlaştırılmasında İlköğretimin Rolüve Bir İlköğretim Model Önerisi, Verimlilik Dergisi, MPM Yayını, Yayın no:2000/1, Ankara,2000.BORLUK, S., Kaynak Aktarımında Yaşanan Sorunların Yatırımlar üzerindeki Etkisi,Verimlilik Dergisi, MPM Yayını, Yayın no:2003/1, Ankara, 2003.CERİT, Y., Bilgi Teknolojileri ve İstihdama Etkisi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Sosyalbilimler Dergisi, 2001-1, sayı:2, Bolu, 2001.ÇAKIR, N., İktisadın Dama Taşları: Neoklasik İktisat, İ.ü. İktisat Fakültesi MezunlarıCemiyeti İktisat Dergisi ,Eğitim Serisi.1, 2001.ÇETİN, M., Avrupa Birliğine Entegrasyon Secinde KOBİ’ler ve Rekabet Gücü,Yayınlanmamış Doktora tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sosyal BilimlerEnstitüsü, Trabzon, 2000.186


ÇİÇEK, R., Rekabet Stratejileri Ve Michel Porter’in Jenerik Rekabet stratejilerininPazarlama Karması (4p) Elemanlarında Kullanılması, Verimlilik Dergisi, MPMYayını, Yayın no:2003/1, Ankara, 2003.DEMİR, A., Teşvik Yasası ve Batı Anadolu, Ekonometri Dergisi, yıl:2, Sayı:10, mart-nisan2005.DURAN, M. S., Türk Teşvik Sistemin Yapısal Özellikleri Ve Rasyonel Bir TeşvikSisteminin Esasları, İşletme Ve Finans Dergisi, Haziran, 1999.DURSUN, H., Japon Rekabet Düzeni ve Çıkarılacak Dersler, Kamu-İş, İş Hukuk ve İktisatDergisi, cilt:8 sayı:2, 2001.ERARI, F., Küreselleşme Sürecinde KOBİ’’lerin Verimlilik Düzeyi ve Rekabet Gücü,Verimlilik Dergisi, MPM Yayını, Yayın no:2002/1, Ankara, 2002.ERGÜN, İ., Türkiye Ekonomisinde Tasarruf Açığı Üzerine Düşünceler, HacettepeÜniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, cilt:7, Sayı 1-2, 1989.FELTENSTEİN, A., SHAH, A., General Equilibrium, Effects Of İnvestment İncentives İnMexico, Journal Of Devolopment Economics, No: 46, USA, 1993.FERİK, B., AB Devlet Yardımları Politikası ve Türkiye’de Devlet Yardımı uygulamaları,Dış Ticaret Dergisi, Dış Ticaret Müsteşarlığı Yayını, yıl: 9, sayı:31, Ankara,2004.FORD, R., The Cost of Subsidising Industry, OECD Observer, London, october-November,1990.GÜLENÇ, İ F., Esnek Ve Verimliliğin Birleştiği Melez Bir Yaklaşım: Hücresel İmalat ,Verimlilik Dergisi, MPM Yayını, Yayın no:2003/4, Ankara, 2003.Gülfidan BARIŞ, İşletmelerin Çözmesi Gereken Bilmece: Rekabetçi Üstünlük, VerimlilikDergisi, MPM Yayını, Yayın no:2003/2, Ankara, 2003.GÜNALP, B., Yarışabilir Piyasalar Yaklaşımı ve Rekabet Politikaları, Gazi Üniversitesiİktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, cilt:4, sayı 3, 2002.HONG, K., Foreingn Capital and Growth in Korea: 1970-1990, Journal of EconomicDevolopment, Volume:22, number: 1, June, 1997İPÇİOĞLU, İ., Kapitalist Sistem Ve Küresel Pazarda Rekabet Avantajı SağlamayıAmaçlayan Firmalar İçin Olası Alternatif Rekabet Stratejilerinin Analizi, VerimlilikDergisi, MPM Yayını, Yayın no:2000/1, Ankara, 2002.İPÇİOĞLU, İ.,Kapitalist Sistem ve Küresel Pazarda Rekabet Avantajı SağlamayıAmaçlayan Firmalar İçin Olası Alternatif Rekabet Stratejilerinin Analizi, VerimlilikDergisi, MPM Yayını, Yayın no:2000/1, Ankara, 2002KASIMOĞLU, M., Çanakkale Ekonomisinin Sürdürülebilir Rekabet gücünün DinamikElmas Modeliyle Analizi, “Türkiye Ekonomi Kurumu, Yerel EkonomilerinSürdürebilir Kalkınması ve Çanakkale Örneği” içinde, Ankara, 2002, s.121KARACA, N., GATT’tan Dünya Ticaret Örgütüne, Maliye Dergisi, Sayı:144, Eylül Aralık2003.KARAKOYUNLU, E., Türkiye’de Yatırım ve İhracat Teşvikleri, Yabancı SermayeKoordinasyon Derneği (YASED) Yayını, Yayın No:28, İstanbul, 1987.187


KAZU, İ., Y., TURHAN, M., Üniversite-Sanayi İşbirliğine İlişkin İşletme YöneticilerininGörüşleri: Elazığ İli Örneği, Verimlilik Dergisi, MPM Yayını, Yayın no:2003/4,Ankara, 2003.KEYDER, N., Türkiye’nin Uluslararası Rekabet Gücü Ölçütü: Reel Kur İle Birim MaliyetEndeksi Tabanlı Rekabet Endeksi Karşılaştırması, ASOMEDYA, Ankara, Ağustos2004.KILIÇ K., C., ÖZGEN, H., KANDEMİR, B., Sürdürebilir Rekabet ÜstünlüğününSağlanmasında Bilgiye Bakış Açısının Rolü: Kapalı Bilginin Yeni ÜrünlereDönüşümü, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, cilt:13, sayı:1, Adana,2004.KILIÇ, M., İnovasyon ve İşletmeler, Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari BilimlerDergisi, cilt:7, Sayı 1-2, 1989.KİBRİTÇİOĞLU, A., Uluslararası Rekabet Gücüne Kavramsal bir yaklaşım, VerimlilikDergisi, MPM Yayını, Yayın no:1996/3, Ankara,1996.KORKMAZ, A., PAZARCIK, O., GERÇEK, K., Ülkemizde Uygulanan Teşvik SistemiEkonomi Üzerindeki Etkileri ve Verimlilik Temeline Dayandırma İmkanı, MilliProdüktivite Merkezi Yayınları: 381,Ankara, 1981.KÖKSAL, T., Avrupa Birliğine Tam Üyelik Sürecinde Türkiye’de Devlet YardımlarıPolitikası ve Türkiye’de Devlet Yardımlarının Hukuki Çerçevesi, Rekabet Dergisi,Rekabet Kurumu Yayını, sayı:7, Ankara, 2001.KUMRAL, N., Bölgesel Gelişme ve Yenilikler, Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdariBilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:10,Sayı:1 Kayseri,1993.KÜÇÜK, U.N., AĞTUĞ, S.G., Türkiye’de Bölgesel Farklılıklar Ve Yatırımların Seyri:Yoksul Ve Zengin Bölgeler Arasındaki Fark Azalmakta mı ?, “Türkiye EkonomiKurumu, Ekonomik Büyümenin Dinamikleri ve İstihdam” içinde, Ankara, 2006.KÜÇÜKER, C., Teşvik Teorisi: Ekonomik Argümanlar ve Endüstri Politikaları EkonomikGelişme ve Teşvikler, Editör: E. Telatar, İçinde, Türkiye Ekonomi Kurumu Yayını,Ankara. 2000.LEE, J., W., Government Interventıons And Productivty Grovth, Journal Of EconomicGrowth, No:1, USA, 1996.MOES, J., Local For Industry, Unıversty of North Corolina, Pres, USA, 1981.NELSON, R., R., Assensing Pirivateenterpirise: An Exegesis of Tangled Doctrine, TheBelljournal of Economics, USA, 1981.OYGUR, H.,Kalkınma Sürecinde Yabancı Sermaye yatırımları, Hacettepe Üniversitesiİktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, cilt:7, Sayı 1-2,1989.ÖKTEN N Z ve AVCI A., A., Türkiye İmalat Sanayinde Shumpeterci Yaklaşımın TestEdilmesi, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, cilt:13 ,sayı:1, Adana,2004.ÖNCER, M., KOBİ’’ler de Verimliliği Etkileyen yönetimle İlgili Temel Sorunlar,Verimlilik Dergisi, MPM Yayını, Yayın no:2000/1, Ankara, 2000.188


ÖREN, K., Avrupa Birliği ve Türkiye’nin Küçük Ve Orta Büyüklükteki İşletmelereSağladığı Devlet Teşvikleri ve Kullanım Alanlarının Karşılaştırılması Nevşehirİli’nde Bir Uygulama, Cumhuriyet Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi,Cilt 4, Sayı 2, 2003.ÖZDEMİR, K., Bölgesel Kalkınma Politikaları Ve Türkiye’de Bölgesel DengesizliğiAzaltmada Teşvik Uygulamalarının Önemi, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdariBilimler Fakültesi Dergisi, Sayı:15, Kayseri,1999.RAFF, H., SRİNİVASAN, K., Tax İncentives For İmport- Substituting Foreign İnvestment:Does Signaling Play A Role?, Journal Of Public Economics, NO: 67, USA, 1998.RAJAGOPOL, D., SHAH, A., A Rational Expectations Model For Tax Policy Analysis: AnEavaluation Of Tax İncentives For The Textile Chemical And Parmaceuticalİndustries Of Pakistan, Journal Of Public Economics, NO: 57, USA, 1995.SAVAŞ, O., Yenilikçi Yaratıcı Potansiyelimizin Bilgi Toplumuna Uygunluğu Üzerine BirKarşılaştırma, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, 2001- 1,sayı:2, Bolu, 2001.SAYGILIOĞLU, N., Tekstil Sektörünün Dış Ticarette Karşılaştığı Sorunlar ve ÇözümÖnerileri, Türkiye Tekstil İşverenleri Yayını, İstanbul, 2006.SAYLI, H., Örgütsel Küçülme Ve Geride Kalanlar Sendromu, Verimlilik Dergisi, MPMYayını, Yayın no:2003/4, Ankara, 2003.SCHWARTZ, G., CLEMENTS, B., Goverment Subsıdies, Journal Of EconomicsSurverveys, No:13, UK, 1999.SEVİNÇ, B.,Ülke Verimliliğine Etkisi Bakımından Beyin Göçü Sorununa Eğitimsel BirBakış, Verimlilik Dergisi, MPM Yayını, Yayın no:1999/4, Ankara, 1999.SEYMEN, D.,A., Türkiye’de 1980 Sonrası Dönemde İhracat Kredileri ve EXİMBANK‘inİhracatın Gelişimindeki Rolü, , Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari BilimlerFakültesi Dergisi, Cilt:10,Sayı:1 Kayseri, 1993.SÖNMEZ, G.,Verimlilik Ölçümüne Bir Bakış: APC Modeli, Verimlilik Dergisi, MPMYayını, Yayın no:2002/1, Ankara, 2002.TEMEL A., BOYAR, E., SAYGILI, Ş., ”Türkiye Ekonomisinde Yapısal Değişim (1946-199), Planlama dergisi, Dpt”nin 42.Kuruluş Yılı Özel Sayısı, Ankara, 2002. ÇETİN,M., TASLAK, S., ve KARAKAYA, A., Gümrük Birliği Sürecinde RekabetStratejilerinin Değerlendirilmesi, Verimlilik Dergisi, MPM Yayını, Yayın no:2000/1,Ankara, 2002.TOPRAK, M. A., Verimliliğe Yeni bir Yaklaşım, Verimlilik Dergisi, MPM Yayını, Yayınno:2003/2, Ankara,2003.TUNCER D., ÜNER, M., Ankara Sanayi odasına Kayıtlı İhracatçı İşletmelerin DışSatımında Karşılaştıkları Sorunlar, Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari BilimlerFakültesi Dergisi, Cilt:11, Ankara,1993.TÜĞEN, K., Bütçe Açıkları, Finansmanı ve Sonuçları (Gelişmiş Ülkeler Yönünden BirDeğerlendirme), Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiDergisi, Cilt:6, Sayı:2 İzmir, 1991.189


UYANIK, S., Sermaye Yapısının Seçiminde Kaldıraçların Rolü, Hacettepe Üniversitesiİktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, cilt:11, Ankara, 1993.VANHALEWYN, H., E.,, “Trends and Patterns in State Aids”, European CommissionDirectorate-General For Economic And Financial Affairs, European Economy StateAid And The Single Market, Office For Official Publications Of The EuropeanCommunities, Luxembourg. 1999.YAŞAR, S., Avrupa Yatırım Bankası Kredilerini Niçin Kullanmıyoruz, Finans Dünyası,Sayı:184 Nisan 2005.YAŞAR, S., Devletin 13 Kuruşu Yatırım Teşviki Veriyor, Finans Dünyası, Sayı:185 Mayıs2005YAY, G., G., İktisadın Temel Taşları: Monatarzim ve Milton Friedman, İstanbulÜniversitesi İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti İktisat Dergisi, Eğitimserisi.1,2001.YERELİ, A., B., Vergisel Teşvik Olarak Yatırım İndirimi ve Türkiye Uygulaması, DokuzEylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:6,Sayı:2, Kayseri.DİĞER :İNTERNET :Özel İhtisas Komisyonu Raporları Cilt 1: Devlet Yardımları Alt Komisyonu, ,Ankara, Kasım 1995, http://ekutup.dpt.gov.tr/ab/uyum/c1d.pdf>, (01.01.2007)TCMB, (08.01.07)Gap Bölgesi’nde yatırımlarda devlet yardımları(6.2.2007)DPT, 5. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Yayın no:1974, (6.2.2007)KOSGEB,Desteklerimiz, < http://www.kosgeb.gov.tr/Destekler/> (08.02.2007)YILMAZ, C., YILMAZ, H., Dünyada Ve Türkiye'de Sabit Sermaye YatırımıKavramı Ve Türkiye Uygulaması,(1.3.2007)TUNÇELİ, O., E-Ticaret/B2b’ler, Dünyada ve Ülkemizdeki Durumları,http://www.tuncelli.net/default.aspx?pid=14553&nid=1451, (09.10.2007)KOBİTEK, Dâhilde işleme rejimi nedir,,(16.2.2007)KOSGEB, OECD’nin Yapısı ve Üye Ülkerlin Bilgi Profilleri, Mart, 2004, (19.01.2007)İKV, , (20.01.2007)190


PİKER, M., AB Uygulaması ve Türkiye Açısından Devlet Yardımlarına GenelBakış, s. 6, , (22.02.07DPT, KOBİ Stratejisi ve Eylem Planı, Ocak, 2004,, (25.02.2007)İBB,Avrupa Birliği’nin Bölgesel Politikası,, (25.02.07)DERGİLER VE YAYINLAR :06.10.2006 tarih ve 26311 Sayılı Resmi Gazete.18.5.2005 tarih ve 25819 Sayılı Resmi Gazete.24.12.1999 tarih ve 23916 Sayılı Resmi Gazete25.12.2000 tarih ve 24271 Sayılı Resmi Gazete.31.12.1999 tarih ve 23923 Sayılı Resmi Gazete.6.2.2004 tarih ve 25365 Sayılı Resmi Gazete.9.4.2002 tarih ve 24721 Sayılı Resmi Gazete.AVRUPA KOMİSYONU, Topluluğun Araştırma Programları Rehberi, AvrupaKomisyonu Türkiye Temsilciliği, Ankara, 1995.DIŞ TİCARET MÜSEŞARLIĞI, Avrupa Birliği ve Türkiye, DTM Avrupa BirliğiGenel Müdürlüğü, Ankara, 1999.EBSO HABER, İhracatta Yol Uzun, Şubat 2005.EKONOM, AB ile Rekabette Yeterli Değiliz, Ağustos, 2004.EKONOMİK VİZYON, KOSGEB’den KOBİ’lere Sıfır Faizli Kredi, İzmir TicaretOdası Yayını, Yıl:75, Sayı:71, 2005.EKONOMİK VİZYON, Teşvik Yasası İzmir’i Nasıl Etkileyecek, İzmir TicaretOdası Yayını, Yıl:75, Sayı:70, 2005.ESNAF & SANATKÂR, KOSGEB Kaynaklarının Kesilmesi Esnaf KuruluşlarınınTepkisine Neden Oldu, sayı:138, Nisan 2005.EUROBİRLİK, KOSGEB’in Amacı KOBİleri Uluslar Arası Rekabete Hazırlamak,İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Dergisi, Sayı:7 Haziran 2005.HEDEF, Rekabet Ama Nasıl? Şubat 2005.HEDEF, Teşvik Neden Sektörel olmalı ?, nisan 2005.İGEME, Uluslar Arası Pazarlara Açılmada Küçük ve Orta Büyüklükteki İletmelerinRolü, İhracatı Geliştirme Merkezi Yayını, Yıl:8, Sayı:26, Ocak Nisan 2004.İHRACAT, Eximbank İhracatçının Önünü Açıyor, Sayı:17, Ocak 2005.İKTİSADİ KALKINMAVAKFI, AB ve Türkiye’de Devlet Yardımları, İKVYayınları, Yayın no:187, İstanbul, 2005.İNFOMAG, Büyük Kapışma, Mayıs 2004.191


İNFOMAG, Büyük Kapışma, Mayıs 2004.İSO, İstihdam Stratejileri ve Türkiye İçin Bir Model Önerisi, İstanbul Sanayi OdasıYayını, Yayın No:2006/8, İstanbul, 2006.İSTANBUL SANAYİ ODASI, imalat sanayinin uluslar arası rekabet gücü, YayınNo:2002/16, İstanbul, 2002.İSTANBUL SANAYİ ODASI, Özel İmalat Sanayinde Toplam Faktör Verimliliği,Yayın No:2004/19, İstanbul, 2004.KAMU-İŞ, Yatırımları Ve İstihdamı Teşviki İle Bazı Kanunlarda DeğişiklikYapılması Hakkında Kanunla İlgili Sosyal Sigortalar Kurumunun 16-314Sayılı Ek Genelgesi İle Maliye Bakanlığının Yatırımların ve İstihdamınTeşviki Genel Tebliği Hakkında Bilgi, İş Hukuku ve İktisat Dergisi BilgiBülteni, Nisan 2004.PANORAMA, KOBİ ler Mercek Altında, Türkiye Genç İşadamları Yayını, Ocak2005.PLATFORM, Teşvik Rüzgârı Uşak’ı Uçuruyor, yıl:1, sayı:5, Şubat 2005.SANAYİCİNİN SESİ, KOSGEB destekleri, KOSGEB İletişim Dergisi, Yıl:4,Sayı:16, Eylül-Ekim 2005.TAYSAD, Ar-ge Destekleniyor, Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği Yayını, Yıl:5, Sayı, 23, Temmuz-Eylül, 2004.TOBB, Çin: Bilgi Tabanlı Yükselen Ekonomi, Türkiye Odalar ve Borsalar BirliğiYayını, Ankara, 2005.TÜBİTAK, Avrupa Birliği Altıncı Çerçeve Programı, TÜBİTAK Avrupa BirliğiAltıncı Çerçeve Programı Ulusal Koordinasyon Ofisi yayını, Ankara, 2005.TÜSİAD, Yeni Rekabet Stratejileri Ve Türk Sanayisi, Yayın No: TÜSİAD-T/ 2002–07/322, İstanbul, 2002.Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Döviz Kurundaki Gelişmelerin Türkiye İmalatSanayi İhracat Fiyatlarına Yansıması, barış tekin, İstanbul,2004.Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası, Dünyada ve Türkiye’de Rekabet, MESSYayın no.250, İstanbul, Mayıs 1997.TÜTEV, İSO 9000 ve Şirketlerde uygulamaları,(Rufan İrfan Korkmaz makakesi),yıl:4 sayı:9 Kasım 2004.UNDERSECRETARİAT OF TREASURY GENERAL DİRECTORATE OFECONOMİC RESEARCH, Flow of Funds Modelling for Turkey, Ankara,2003.KONGRE:ÇAĞAN, N., Avrupa Birliği Vergi Politikası ve Türkiye Üzerinde etkileri, AvrupaBirliği ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri semineri, Ankara, 20–31 Mart1995.192


DETKİB, İhracata Yönelik Devlet Yardımları Eğitim Semineri, böl:8 Denizli,07Aralık 2006.ERARI, F., Küreselleşme Sürecinde Bilgi Toplumunda Eğitimin / BilgininKalkınmadaki Yeri ve Önemi“ Bilgi Teknolojileri Kongresi’’,1-4 mayıs,Pamukkale Üniversitesi, Denizli, 2003.GÜMÜŞ, M., DURAN, E., HAMARAT B., İşletmelerde Bilgi Kalitesi:Çanakkale’de Bulunan Turizm İşletmelerine Yönelik bir Araştırma“ BilgiTeknolojileri Kongresi’’,1-4 mayıs, Pamukkale Üniversitesi, Denizli, 2003.RODRİK, D, Dış Ticaretin Liberilizasyon, Uluslar Arası Rekabet Gücü Ve SanayiPolitikaları: Kuramsal Meseleler, İstanbul Sanayi Odası Yayını, YayınNo:9,1993, İstanbul.SONGÖR, T., Piyasa Yapısı ve Rekabet Oturumu “Rekabet Düzenlemeler vePolitikalar Kongresi’’, 25-26 Eylül, Muğla Üniversitesi, Muğla, 2003.SOYSAL, A., ÇAKMAK, A, ALICI, Ç. S., Küreselleşme Sürecinde KOBİ’lereYönelik Yeni Bilgi ve İletişim Ağı: KOBİ net Projesi“ Bilgi TeknolojileriKongresi’’,1-4 mayıs, Pamukkale üniversitesi, Denizli, 2003.TAŞ, O., KOBİ’ lerde Rekabet ve Verimlilik Semineri: Verimlilikte FinansalEtkenler, İTO Yayını, Yayın no: 2005-23, İstanbul, 2005TUNCER, S., Serbest Bölgelerin Ekonomiye Katkıları Ve Avrupa Serbest Bölgeleri,Serbest Bölgelerin Ekonomiye Katkıları Semineri, İstanbul, 27 Ekim 2000.UN, The Competitiveness Challange: Trans National Corporations and IndustrialRestructuring in Devoloping Countries, Conferenge,Conferenge on Trade andDevelopment, Newyork, USA and Cenova, ITALY, 2000.WALZER, N., P’NG, P., C., İncentives And Economic Devolopment: An EmricalAnalysis, İllınois Economcs Association Annual Conference, Chicago, USA,6 October, 1995.YARDIMCI, A. M,. Avrupa Birliği Yatırım Teşvikleri Sistemi ve Türkiye’dekidurum Semineri: İstanbul ticaret Odası, yayın no:2005–6, İstanbul,2005.YENİÇERİ, B., İhracatta Pazar Araştırması Semineri, Denizli Ticaret Odası, Denizli,22 Haziran 2005.YETİŞ, N., İnsan Gücü Rekabet Perspektifinde Stratejik Sanayi PolitikalarınınÇizimi ve Uygulanması, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı II Sanayi Şurası, 15–16Ekim, Ankara.TEZLER:AYGÜNEŞ, A., Türk Endüstrisinin Avrupa Topluluğu Karşısındaki Rekabet Gücü:tekstil Konfeksiyon Açısından Yaklaşım, Yayımlanmamış Yüksek lisansTezi, Ankara üniversitesi, sosyal bilimler enstitüsü, Ankara,1998.BÜYÜKÇOBAN, Z., “Rekabet ve Hakim Durumdaki Kamu Teşebbüsleri TürkTelekom Örneği,” Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Süleyman <strong>Demirel</strong>Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta, 2006.193


ÇALIŞKAN, A.E., Gümrük Birliği Sürecinde Türkiye ve KOBİ’ lerin RekabetDurumu, Yayımlanmamış Yüksek Lisans tezi, Gazi Üniversitesi, SosyalBilimler Enstitüsü, Ankara, 1999.ÇETİNTAŞ H., Küreselleşme Sürecinde Türkiye’nin Rekabet Politikası ve RekabetGücü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal BilimlerEnstitüsü, İstanbul, 2000.ÇOBAN, Türkiye Tekstil Endüstrisinin Üretim Yapısı ve Karşılaştırmalı Rekabetgücü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Cumhuriyet Üniversitesi, SosyalBilimler Enstitüsü, Sivas, 2001.DEMİR, N., ATALAY N., Şekerleme ve Çikolata Sanayinde Rekabet Gücü vePazarlama, Yayınlanmammış Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi,Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana, 1996.EREN, İ., Uluslararası Rekabet ve Türk Tekstil Sektörü, Yayınlanmamış DoktoraTezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2000.EREN, İ., Uluslararası Rekabet ve Türk Tekstil Sektörü, Yayınlanmamış DoktoraTezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2000.GÖKDERE, H., Küçük Ölçekli Sanayi İşletmelerinin Rekabet GücününArttırılmasında Kooperatifleşmenin Rolü ve Önemi, Yayınlanmamış YüksekLisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 1995.HEPER, Y., E., Avrupa Birliği ve Türkiye’de Yatırımlarda Devlet Yardımları,Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal BilimlerEnstitüsü, Eskişehir, 1996.İNECİ, B., “Avrupa Topluluğu ve Türkiye’de Sübvansiyonlar”, YayınlanmışYüksek Lisans Tezi, İstanbul Sanayi Odası, İstanbul., 1993.İPEK, G., Avrupa Birliğine Giriş Sürecinde Türkiye’deki Küçük ve Orta Ölçekliİşletmelerin Finansmanı ve Rekabet Gücü Etkisi, Yayınlanmamış Yükseklisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, 2001.ÖDEL, H., Denizli’de Tekstil Sanayi ve Geleneksel Tekstil Üretim MerkezleriBuldan Babadağ Tavas-Kızılcabölük, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbulÜniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 1999.ÖZBEY, F. R. Bütünleştirilmiş Sanayi Stratejisi Çerçevesinde Türkiye’deSanayileşmenin Değerlendirilmesi, Yayımlanmış Doktora tez Özü, AnadoluÜniversitesi Yayınları, Yayın No: 1162, Eskişehir.SULAK H., Avrupa Birliği Sürecinde Türkiye İmalat Sanayi İşletmelerininVerimlilik Düzeyi ve Rekabet Gücü ile Denizli Alt Bölgesi Çalışması,Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Pamukkale Üniversitesi, SosyalBilimler Enstitüsü, Denizli, 2004.ŞENGİL, B., Türk Hukukunda Haksız Rekabet Halleri ve Rekabetin Korunması,Yayınlanmamış Yüksek lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Sosyal BilimlerEnstitüsü, Ankara, 1998.194


TOMUR, K., KOBİ’ ler Ve Rekabet Politikası De Minimis Karalının RekabetHukukundaki Yeri, İşlevi Ve Uygulama Prensipleri, Rekabet Kurumu,Uzmanlık Tezleri No.85, Ankara, 2004.TÜZMEN, K., Rekabet Avantajı Teorisi Çerçevesinde Serbest Bölgelerinİncelenmesi, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Uzmanlık Tezi, Ekim,Ankara, 1993.YALÇINKAYA H., Gümrük Birliği Sürecinde Türk İmalat Sanayinin Rekabet gücü,Yayınlanmammış Yüksek Lisans Tezi, Celal Bayar Üniversitesi, SosyalBilimler Enstitüsü, Manisa, 1997.RAPORLAR:DPT, DPT Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Rekabet Hukuku ve PolitikalarıÖzel İhtisas Komisyonu Raporu, DPT Basımevi, Ankara, 2000.DPT, DPT Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Rekabet Hukuku ve Politikaları Özelİhtisas Komisyonu Raporu, DPT Basımevi, Yayın No:2365, Ankara, 1994.DPT, Temel Ekonomik Göstergeler, Ankara, Haziran 2006.DPT, Türkiye’de Demokratik Planlı Kalkınma, Planlama dergisi, DPT”nin42.Kuruluş Yılı Özel Sayısı, Ankara, 2002.DPT, Devlet Yardımlarını değerlendirme Özel İhtisas Komisyonu Raporu, İktisadiSektörler Ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, DPT Basımevi, YayınNo:2681, Ankara, 2004.DPT, Yatırımlarda Devlet Yardımlarını Mevzuatı, Teşvik Uygulamaları GenelMüdürlüğü, DPT Basımevi, Ankara, 2001.DPT, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Türkiye-Avrupa birliği İlişkileri, DPTİhtisas Komisyonu Raporu, DPT Basımevi, Yayın No:2545, Ankara, 2000.DPT, Sanayinin gelişmesi Stratejileri ve rekabet Gücünün arttırtması ÇalışmaGurubu Raporu, 2004 Türkiye İktisat Kongresi Çalışma Gurubu Raporları IIİçinde, DPT Yayını, Ankara, 2004.MPV, Verimlilik Raporu 3, Milli Prodüktivite Merkezi Yayını, Ankara, Nisan 2004.195


ÖZGEÇMİŞKişisel Bilgiler:Adı ve Soyadı: Hamza KOCATEPEDoğum Yeri: FethiyeDoğum Yılı: 29/06/1979Medeni Hali: BekârEğitim Durumu:Lise:Lisans:1993–1996 Denizli Lisesi1998–2002 Pamukkale Üniv. İİBF. İktisat BölümüYüksek Lisans: 2003–2007 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniv. Sosyal BilimlerEnstitüsü Maliye Anabilim DalıYabancı Dil(ler) ve Düzeyi:1. İngilizce-ortaİş Deneyimi2006-2007: Denizli 2. Tapu Sicil Müdürlüğü2005-2006: Denizli TÜİK Bölge Müdürlüğü2004-2005: Türkiye İş Bankası Bodrum Şubesi196

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!