Çağdaş değerlere sevdalı Bir Beşiktaş kentlisi: Türkan Saylan
Çağdaş değerlere sevdalı Bir Beşiktaş kentlisi: Türkan Saylan
Çağdaş değerlere sevdalı Bir Beşiktaş kentlisi: Türkan Saylan
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
1938 yazında, Atatürk’ü iyileşir umuduyla Boğaz sularında 55 gün gezdiren Savarona yatı.<br />
Peki, çalışma masasının karşısına çerçevelettirip<br />
koyduğu makbuz?<br />
N.S: Evet, Halife Abdülmecid Efendi’nin otomobilini durdurmuşlar işgal polisleri<br />
ve trafik cezası kesmişler. İşte bu makbuzu, sırf Osmanlı hanedanının<br />
düştüğü durumu belgelediği için sürekli görebileceği bir yere koydurtmuş.<br />
İbret olsun diye yani. Arada bir yakından bakarmış. Yıkılan, kaldırılan<br />
hanedanın ne kadar yetkisiz hale düştüğünü gösteren bir belge olarak koymuş.<br />
Şimdi orada değil, depoya kaldırmışlar. Biz belediye başkanı sayesinde<br />
gördük yeniden, gün ışığına çıkarttırdık. Özel izinle kitaba koydurttuk.<br />
Öyle ilginç anekdotlar var ki kitabınızda;<br />
<strong>Bir</strong> kaçış hikâyesi mesela. Tanıklık eden de <strong>Beşiktaş</strong>!<br />
N.S: Saraydayken bir gün Atatürk erkenden odasına çekiliyor. Herkesin<br />
uyuduğundan emin olunca da gelişigüzel bir kıyafet giyiyor, başına da bir<br />
kasket takıyor. Otomobiline atladığı gibi kaçıyor. Gittiği yer yine <strong>Beşiktaş</strong>’ta<br />
bir sabahçı kahvesi. Çoğunluğu Rum balıkçılarla sohbet ediyor, Kasabis<br />
İşgal günlerinde bir törenden dönen Halife Abdülmecid’e Fransız ve İtalyan<br />
polislerinin köprüde kestikleri “trafik cezası”, (Dolmabahçe Sarayı).<br />
14 B+ YAZ<br />
oynuyor. Sonra onları da alıyor. <strong>Bir</strong>likte Kireçburnu’na gidiyorlar. Gazino<br />
sahibi uyandırılıyor, masalar kuruluyor, sohbetler ediliyor. Sonra kendisini<br />
İstanbul kazan, onlar kepçe arayan vali ve beraberindekiler de geliyorlar ve<br />
saraya yeniden dönüş. Halkın arasında bir Atatürk. <strong>Beşiktaş</strong> da en yakın<br />
tanık. İlginç olan ne biliyor musunuz? Bu kaçışın, Selim Cavid Yazman’a<br />
göre 1930’ların başındaki Türkiye-Yunanistan ve Yugoslavya yakınlaşma<br />
girişimleri sırasında yaşanmasının siyasal bir amacı da var.<br />
<strong>Beşiktaş</strong>-Atatürk bağını kuran başka hangi nedenler var?<br />
N.S: Evet, Balkan Savaşı yıllarında, yani 1912-1913 arası dönemde Selanik’teki<br />
yüzlerce Türk ailesi gibi, annesi Zübeyde, kız kardeşi Makbule Hanım ve himayelerindeki<br />
Fikriye ve Abdürrahim’den oluşan Mustafa Kemal Bey ailesi<br />
de İstanbul’a göçerek Akaretler’deki 76 no’lu saray lojmanına yerleşmişler.<br />
Aile, 1918-1919’da birkaç ay Şişli’deki evde kalmışlar. Ama <strong>Beşiktaş</strong>’taki<br />
ikametleri 1922’ye dek, on yıldan az değil. Demek oluyor ki, Selanikli aile,<br />
1912’den sonra <strong>Beşiktaş</strong>lı olmuş.<br />
Sarayda, 36. Osmanlı padişahı Vahideddin’in kızı Sabiha<br />
Sultan’la evlenmiş bir Mustafa Kemal nasıl olurdu sizce?<br />
N.S: İki ihtimal vardı. <strong>Bir</strong>incisi, kayınpederi olan padişaha bağlılık ve uyum gösterecekti.<br />
Bu, Atatürk’ün mizacına tamamen ters zaten. İkincisi de, evlenecekti<br />
ama kısa süre sonra boşanacaktı. Nitekim Vahideddin’in diğer kızı, Tevfik<br />
Paşa’nın oğlu ile evli olan kızı boşanmıştır. Padişah kızlarıyla anlaşmak zordur.<br />
Türkiye’nin hali ne olurdu peki?<br />
N.S: Kim bilir yazgı ne tür sürprizler sergileyecekti? Olmamış şeyleri “olsaydı”<br />
diye düşünmek felsefecilerin işidir. Tarihçilerin değil. 1919’da İstanbul’a<br />
veda eden Atatürk’ün, 1927’ye dek dönmeyişinde Osmanlı Hanedanının<br />
yurt dışına oradan çıkarılmasının rolü var mı? Yoksa esas neden Milli<br />
Mücadele’ye yeterince destek verilmediği için küskünlük mü?<br />
Her ikisi de. Yani İstanbullu vatanseverlerin ve işgüderlerin umutsuz, kararsız<br />
ve isteksiz oldukları kanısına vardığı, bu nedenle de ayrılırken geride,<br />
destek verecek niyette kadroların bulunmadığı yönünde yorumlar da var.<br />
Diğer yandan 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilip Atatürk de “Reisicumhur”<br />
seçildikten sonra ortaya iki başlı bir durum çıkmış: Ankara’da dev-