13.07.2015 Views

209ca3c88b2c650acdb844ae7dcc05694d22112a

209ca3c88b2c650acdb844ae7dcc05694d22112a

209ca3c88b2c650acdb844ae7dcc05694d22112a

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Melâmî kaynaklan onun İstanbul’a gelişinden altı ay sonra babası PîrAliyy-i Aksarâyî’nin vefat ettiğini, bunun üzerine Çelebi Şeyh’in Edirne’yegiderek “birkaç zaman” orada kaldığını, bu sıralarda “henüz on dokuzyaşında mültelıî olmuş (sakalı yeni çıkmış) bir şâbb” olduğunu yazıyorlarsada, niçin İstanbul’u bırakıp Edirne’ye gittiğini, sonra neden tekrarİstanbul’a döndüğünü belirtmiyorlar.64 Ancak İsmail-i Maşûkî’nin İstanbul’adönüşünün epeyce yankı uyandırdığı, Ayasofya ve Bayezid camilerindekibir yıldan fazla süren vaazlarının halk arasında büyük heyecanyarattığı anlaşılıyor. Yine aynı kaynaklar, genç kutbun aleyhinde dolaşanbirtakım sözler yüzünden ortalığın karışmak üzere olduğu bir sırada, KanuniSultan Süleyman’ın ona haber göndererek kendine erişebilecek herhangibir felaketten kurtulması için memleketine, yani Aksaray’a dönmesinitavsiye ettiğini, hatta bu tavsiyeye kendi yaşlı müridlerinin de katıldığını,ancak onun bunlara kulak asmayıp eski faaliyetlerine ve sözlerine devamettiğini kaydediyorlar.65Nihayet olan olmuş ve yapılan ihbarlar sonucu İsmail-i Maşûkî yakalanarakmüridleriyle birlikte zendeka ve ilhad suçundan mahkeme önüneçıkarılmıştır. Zeyl-i Şakayık, bazı kimselerin, genç şeyhin halk arasında yolaçtığı karmaşanın yaratacağı tehlikeyi görerek Sahn müderrislerinden Çi-276 vizade’ye şikâyette bulunup onun öldürülmesini istediklerini, bu şikâyetüzerine Çivizade’nin teşebbüsüyle olayın mahkemeye intikal ettiğini,mahkeme heyetinin de, dönemin şeyhülislamı İbn Kemal başta olmaküzere, zamanın Sahn müderrislerinden Ebussuud Efendi ile İstanbul kadısıŞeyhî Çelebi’den ve diğer ileri gelen ulemadan oluştuğunu bildiriyor.66Gerek Atâyî’nin, gerek bizzat klasik Melâmî kaynaklarının haberverdiğine göre, mahkeme 935/ 1528-29 yılında vuku bulmuştur. Hattabu mahkemenin bugün elimizde bulunan resmi sicil kaydı çok açık bir biçimde20 Zülhicce 945/9 Mayıs 1539 Cuma gibi kesin bir tarihi ihtivaediyor.67 Bu belgeden anlaşıldığına göre mahkeme, Oğlan Şeyh’in sorgu-64 Sarı Abdullah, s. 249; Lâlîzâde, aynı yerde; Müstakîmzâde, aynı yerde.65 Bkz. a.g. eserler, aynı yerlerde. Kanuni Sultan Süleyman'ın gerçekten ismail-i Maşûkî'yeböyle bir ihtarda bulunup bulunm adığını bilem iyoruz. Ancak böyle bir şeymümkün olabileceği gibi, M elâm î geleneğinin, bu.büyük sultanın hatırasına saygıdandolayı da böyle bir rivayete yer vermiş olacağı da düşünülebilir.66 Bkz. A tâyî, s. 89.67 Bu belirtilen tarih, doğrudan ismail-i M aşûkî'nin sicil kaydını ihtiva eden tek sayfadabulunmuyor. Bir önceki sayfada, ismail-i M aşûkî'nin sicil kaydının hemen bir öncesindekikaydın üstünde yer alıyor. Bununla beraber, ismail-i M aşûkî'nin sicil kaydınınhiçbir tarih ihtiva etmemesi, bu kaydın da aynı tarihte yapılmış olması gerektiğinidüşündürmektedir. Ancak ismail-i M aşûkî'nin sicil kaydının, bir önceki sayfadayer alan yazıyı yazan kâtibe ait olmadığı da dikkati çekiyor. Yazının başka bir kâtip

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!