Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
n Can’ı Antalya Film Festivali’nde izledim, aslında<br />
Antalya’nın ya da diğer festival filmi mantığını<br />
kırmaya müsait bir anlatım içeriyordu, Selen Uçer’in<br />
performansı bana göre çok başarılıydı ama bazı<br />
şeyler düşündüğünüz gibi olmaz. (Jüri Özel Ödülleri<br />
geldi tabii Antalya ve Sundance’ten… )<br />
Can bir kadın ve çocuk arasında kurulabilecek sıra<br />
dışı ilişkilerden birine el atıyor, aslında konu bildik…<br />
İnsan kendi canından kanından olmayan bir çocuğu<br />
ne kadar sever, sahiplenir? Ayşe ve Cemal’in bu<br />
konuda başarısız olmalarının arasına büyükşehrin<br />
küçük insanları yutan çarkları da ekleniyor. Yani<br />
mesele çocuk sahibi olmanın dertlerinden, başka<br />
dertlere öyle bir uzanıyor ki arada bazı kopukluklar<br />
yaşıyoruz o yüzden.<br />
Cemal’in evi neden terk ettiği ve o yaşam kavgası<br />
arasında nasıl bir aşama kaydettiğini inandırıcı<br />
bulamadım kendi adıma… Yani senaryonun o kısmı<br />
Cemal’siz de devam edebilirdi. Yani kadının ezikliği<br />
ve yalnızlığı yanında erkeğin kendi çapında yükselen<br />
grafiği gözümüzde kadının çilesini arttırmak<br />
yerine sanki biraz daha gereksiz hale getiriyor.<br />
Can’da tekrarlayan ve bizi mutlu sona ulaştırmak için<br />
yapılan birbiri benzeri planlar bir süre sonra sıkıcı<br />
hale gelebiliyor. Kadının siniri ve çocuğun naifliğinin<br />
çatışması çok iyi verilmiş ve kadın çıkış yolu aramak<br />
için en yakınındakinden medet umma hali…<br />
Filmde çocuk oyuncu olduğu ve mağdurluk seviyesi<br />
yüksek tutulduğu için kalpler yumuşacık bir halde<br />
izleniyor film. Film bir yandan yan hikayelere ihtiyaç<br />
duyuyor ama bir yandan da kurduğu yan hikayeleri<br />
ana hikayenin dışında tutmaya hevesli görünüyor. Ya<br />
da biz iki baskın duygu karşısında öyle hissediyor da<br />
olabiliriz. Başta da dediğim gibi Selen Uçer’in bıkkın,<br />
yılgın ve yaşadığı hayatın dışına kaçmak isten Ayşe<br />
karakterine çok yakıştığını söylüyorum. Tabii Can’ı<br />
oynayan Yusuf Berkan Demirbağ’ı da yabana atmamak<br />
lazım. Serdar Orçin uzun zamandır sinemada<br />
yoktu, görmek her şekilde iyi geldi ve Erkan Avcı’nın<br />
varlığı da filmin artılarından. Sonuçta Can yürekleri<br />
burkacak ama sonrasında birazcık ana öyküsünü<br />
sorgulatacak bir film… Bence izlemek de ve ‘annelik’<br />
duygusunun nerelere uzandığını sorgulamak da<br />
fayda var…