Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
November-December <strong>2017</strong><br />
İLAÇ İÇMENİN<br />
İP UÇLARI<br />
DÜNYA<br />
MARKASI<br />
OLMA<br />
YOLUNDA<br />
ANNELERİMİZ<br />
‘’SAĞLIK ELÇİSİ’’<br />
OLACAK<br />
DOES DIABETES<br />
CAUSE BLINDNESS?<br />
ONE WHO HAS KNOWLEDGE RULES
İMTİYAZ SAHİBİ<br />
İstmag Magazin Gazetecilik İç ve Diş Tic.<br />
Ltd. Şti. adına<br />
H. FERRUH IŞIK<br />
GENEL MÜDÜR<br />
MEHMET SÖZTUTAN<br />
mehmet.soztutan@img.com.tr<br />
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ<br />
Gulçin COŞKAN<br />
gulcin.coskan@img.com.tr<br />
GRAFİK TASARIM<br />
TAYFUN AYDIN<br />
tayfun.aydin@img.com.tr<br />
EDİTÖRLER<br />
Prof. Dr. İsmail KAYA<br />
ismail.kaya@gmail.com<br />
Doç. Dr. Mehmet Ali ÖZBUDUN<br />
ozbudun@gmail.com<br />
REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />
Recep ARSLANTAŞ<br />
recep.arslantas@img.com.tr<br />
Reklam Danışmanı<br />
Zekai ŞİMŞEK<br />
zekai.simsek@img.com.tr<br />
SORUMLU MÜDÜR<br />
CÜNEYT AKTÜRK<br />
cuneyt.akturk@img.com.tr<br />
KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ<br />
EBRU PEKEL<br />
ebru.pekel@img.com.tr<br />
FOREIGN RELATIONS<br />
İSMAİL ÇAKIR<br />
ismail.cakir@img.com.tr<br />
MUHASEBE FİNANS<br />
MUSTAFA AKTAŞ<br />
muhasebe@img.com.tr<br />
ABONE<br />
İSMAİL ÖZÇELİK<br />
ismail.özcelik@img.com.tr<br />
BURSA BÖLGE<br />
ÖMER FARUK GÖRÜN<br />
fgorun@ihlas.net.tr<br />
Buttim Plaza D Blok Kat: 4 No:1267<br />
BURSA<br />
Tel:+90 224 211 44 50 /<br />
Fax: 224 211 4481<br />
Printing<br />
İhlas Gazetecilik A.Ş<br />
Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad.<br />
İhlas Plaza NO: 11/A 41<br />
Yenibosna / İstanbul / TURKEY<br />
Tel: 0 212 454 30 00<br />
ADRES<br />
Evren Mah. Bahar Cad.<br />
Polat İş Merkezi<br />
B-Blok - No:1 Kat:4<br />
Güneşli - Bağcılar - İstanbul<br />
Tel.:+90.212 604 50 50<br />
Faks:+90.212 604 50 51<br />
www.medikalteknik.com.tr<br />
e-mail: info@medikalteknik.com.tr<br />
İMG - Medikal Teknik dergisinde<br />
yer alan makalelerdeki fikirler<br />
yazarlarına aittir.<br />
Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam<br />
verene aittir. İMG - Medikal Teknik<br />
dergisinin bütün yayın hakları İstmag<br />
Magazin Gazetecilik İç Ve Dış Tic. Ltd.<br />
Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden<br />
yayınlanamaz.
ILAÇ GIBI BIR YIL OLSUN<br />
Şimdiden herkese sağlıklı, huzurlu, bol kahkahalı ve ilaç gibi bir yıl diliyorum. Bu yıl da<br />
sizlerle olmanın mutluluğunu yaşadığımız yeni sayımızda 2018 ilaç dünyasının nabzını tutmaya<br />
başladık bile.<br />
Eczacıbaşı, Abdi İbrahim, Sanofi, Santa Farma, TRPharm gibi ilaç dünyasının dev isimlerini<br />
ağırladığımız yeni sayımızda, ilaç dünyasında yaşanan en son gelişmeleri kaynağından<br />
öğrendik ve aktardık. Sektörde yaşanılan en son gelişmeleri, iddialı ürünleri, gurur verici<br />
çalışmaları kendilerinden öğrendiğimiz firmalarımızla, sizler arasında köprü görevi olmanın<br />
sorumluluğunun bilinciyle, güzel haberler hazırladık. Ve kimi zaman sektörün de dahil olduğu<br />
fakat bilinçlendirme konusunda yetersiz kaldığı gündemi sizlere taşıdık.<br />
İlaç sektörünün dışında farklı haberler görmek isteyenler için, sıradışı başarı hikayeleri ile<br />
Mehmet Görgülü dergimize konuk oldu.<br />
Herkese ilaç gibi bir yıl dileğiyle!<br />
HAPPY NEW YEAR LIKE A DRUG<br />
I wish everyone a peaceful, healthy, prosperous and happy new year like a drug. We have<br />
already begun to keep the pulse of the 2018 drug world in our new issue, where we are<br />
delighted to be with you this year.<br />
We search the latest developments in the pharmaceutical world from the source and shared<br />
them in our forthcoming issue we gave place for pharmaceutical giants of the world such as<br />
Eczacıbaşı, Abdi İbrahim, Sanofi, Santa Farma and TRPharm. We reported good news with<br />
the awareness of the responsibility of being a bridge between you and the companies, which<br />
we learned from their last developments, their ambitious products and their proud works.<br />
And sometimes we share the agenda that the industry was involved but it was not enough<br />
to raise awareness.<br />
We talked with Mehmet Görgülü for those who want to see different news apart from the<br />
pharmaceutical sector with extraordinary success stories.<br />
Wish everyone a new happy year like a drug!<br />
Gülçin Coşkan
İLAÇ İÇMENİN İP UÇLARI<br />
Her geçen gün yeni çalışmaları ve buluşlarıyla bizi aydınlatmaya<br />
devam eden bilim adamları şimdi de akılcı ilaç kullanımına yönelik<br />
çalışmalar yaptı. Bakalım bu çalışmalar neler<br />
Uzmanlar, yanlış ilaç<br />
kullanımının pek çok<br />
hastalığı beraberinde<br />
getirdiğini söylüyor.<br />
Türkiye’nin en köklü ve<br />
önde gelen ilaç firmalarından Abdi<br />
İbrahim, İlaç Bilincini Geliştirme<br />
ve Akılcı ilaç Derneği ile beraber<br />
bir araştırma yaptı. Araştırmanın<br />
sonuçlarını sizlerle paylaşıyoruz:<br />
• Araştırmaya katılan her iki kişiden<br />
biri başkasına ilaç öneriyor. Önerilen<br />
ilaçların başında yüzde yetmiş iki ile<br />
ağrı kesiciler gelirken bunu yüzde kırk<br />
üç ile soğuk algınlığı / grip ilaçları,<br />
yüzde yirmi dokuz ile vitaminler<br />
izliyor.<br />
• Doktorun verdiği ilaç dozu<br />
önemsenmekle birlikte, ilaç doktorun<br />
belirttiği zaman dilimi dışında alınıyor<br />
ve hasta iyileştiğini düşündüğünde<br />
ilaç almayı kesiyor.<br />
• “Doktora danışmadan<br />
4 <strong>Pharma</strong><br />
ilaç kullandınız mı?” sorusu<br />
yöneltildiğinde ankete katılanların<br />
yüzde altmışı evet yanıtı verdi.<br />
• Popülasyonun yüzde sekseni<br />
önceki tedavisinden kalan ilaçları<br />
kullandığını belirtiyor.<br />
• Ecza dolaplarındaki ilaçların<br />
son kullanma tarihlerine ilişkin<br />
soruya katılımcıların yüzde altmışı<br />
“kullanmadan önce hemen bakarım”<br />
yanıtını verdi..<br />
• İlaç saklama koşullarına ilişkin<br />
bölümde ankete katılanlar, “evinizde<br />
ilaçları nerelerde saklıyorsunuz”<br />
sorusuna karşılık, en yüksek oran<br />
olan yüzde kırk altı ile buzdolabında<br />
yanıtını verdi.<br />
• Ankete katılanlara, “Tedaviniz<br />
sonrasında arta kalan ilaçları<br />
ne yapıyorsunuz” sorusu da<br />
yöneltildi. Bu soruya, katılımcıların<br />
yüzde 48’i “Ecza dolabında / ilaç<br />
çekmecesinde saklıyorum” yanıtını<br />
verdi. Yüzde 34 ile “Bozulmasın<br />
diye buzdolabında saklıyorum”<br />
yanıtını verenleri, yüzde 19 ile “Çöpe<br />
atıyorum” diyenler izledi. “Aile<br />
sağlık merkezine / Sağlık kurumuna<br />
veriyorum” diyenler yüzde 13 ile<br />
pastada yer alırken, bunu “Aldığım<br />
ilaçların hepsini kullanıyorum /<br />
Artan olmuyor”, “Mutfak / elbise<br />
dolabında saklıyorum, “ilaç toplayan<br />
organizasyonlara veriyorum”, “Bir<br />
tanıdığıma / yakınıma veriyorum”<br />
yanıtları izledi. Genel olarak<br />
tekrar lazım olur düşüncesi hakim<br />
olduğundan saklama davranışı ilk<br />
sırada geliyor.<br />
• Araştırmada, her iki kişiden biri<br />
muayene olurken doktora kullandığı<br />
ilaçlar hakkında kendiliğinden<br />
bilgi verdiğini söyledi. Yüzde 38’lik<br />
oran “doktor sorarsa hepsini<br />
söylüyorum” derken, “Kullandığım<br />
ilaçları genellikle söylemiyorum /<br />
unutuyorum” diyenlerin sayısı yüzde<br />
5’te kaldı.Doktorların, reçetedeki<br />
ilaçların kullanma talimatına ilişkin<br />
bilgi vermesi konusunda katılımcıların<br />
yüzde 66’sı “Hepsini anlamasam<br />
da anlamam gerektiği kadarını<br />
anlıyorum” yanıtın verirken, “Çok az<br />
kısmını anlıyorum, çoğu anlaşılmıyor”<br />
diyenler yüzde 18, “Kullanma<br />
talimatlarını hiç anlamıyorum<br />
diyenler yüzde 5, “İlaçların kullanma<br />
talimatlarını hiçbir zaman okumam”<br />
diyenler yüzde 11 oranında kaldı.
DO NOT drink, if you don’t know how to use!<br />
Continuing to enlighten us with new studies and discoveries every day,<br />
scientists been working for the right drug use.<br />
Let’s see what these studies<br />
are?<br />
Experts say that the use of the<br />
wrong drug brings many diseases.<br />
“Abdi İbrahim”, one of <strong>Turkey</strong>’s<br />
oldest and leading pharmaceutical<br />
companies, conducted a survey on<br />
proper use of drugs; we compile the<br />
results for you:<br />
One of the two people involved in<br />
the study is offering to use drug to<br />
someone else. Seventy-two percent<br />
of the recommended medicines are<br />
painkillers, followed by those with<br />
forty-three percent are colds / flu<br />
medicines, twenty-nine percent are<br />
vitamins.<br />
Patient takes care potion the doctor<br />
gives, but the medication is taken<br />
outside the time zone indicated by the<br />
doctor and stops taking the medicine<br />
when patient thinks he is well.<br />
• When asked “Did you use<br />
medication without consulting a<br />
doctor?” 60% of the respondents<br />
answered yes.<br />
• The population of 80% indicates<br />
that they are using drugs from their<br />
previous treatment.<br />
• The question regarding the<br />
expiration dates of the medicines<br />
in the pharmacy cabinets gave the<br />
sixty percent of the respondents the<br />
“immediately look before using it”<br />
response.<br />
• In the section on drug storage<br />
conditions, the respondents replied<br />
in the refrigerator with the highest<br />
rate of forty-six, in response to the<br />
question “where are you keeping the<br />
medicines at home”?<br />
• The questionnaire participants<br />
were also asked, “What are doing the<br />
remaining remedies after treatment?”<br />
This question was answered by 48<br />
percent of the respondents “I am<br />
hiding in the drugstore / pillbox”.<br />
Those who responded with 34 percent<br />
“I keep it in the fridge so that it will not<br />
break down” followed with 19 percent<br />
saying “I’m throwing a straw”. “I use<br />
all of the medicines I take / do not<br />
get any better”, “I keep them in the<br />
kitchen / clothes cabinet,” I give them<br />
to the drug collection organizations<br />
“,” I give a familiarity / complaint<br />
“answers when they say “I give to<br />
the family health center / health<br />
institution” followed. In general, it is<br />
necessary to go back to the custody<br />
behavior because it is dominated by<br />
thought.<br />
• In the study, he said that both<br />
people gave information about<br />
the medication they used to the<br />
doctor spontaneously during the<br />
examination. About 38 percent said “I<br />
tell everyone if the doctor asks,” while<br />
the number of people saying “I do not<br />
usually tell / forget the medications<br />
I use” remained at 5 percent. About<br />
66 percent of the participants said<br />
that doctors were informed about<br />
prescription medication usage<br />
instructions; “I understand very little,<br />
although I understand a lot”, 18<br />
percent said, “I do not understand the<br />
instructions for use”, 5 percent say, “I<br />
never read the instructions for using<br />
medicines”<br />
<strong>Pharma</strong> 5
Daha fazla destek<br />
kadınların işe dönüş süreçlerini kolaylaştırıyor<br />
Avrupa’da Yürütülen Yeni Çalışmada İşe Dönmeyi Hedefleyen<br />
Meme Kanseri Hastaları ve Bu Hastalığı Yenenlerin Karşılaştığı Önemli Zorluklar Ortaya Kondu<br />
6 <strong>Pharma</strong><br />
Pfizer’in desteğiyle hazırlanmış<br />
ve 10 Avrupa ülkesini (Belçika,<br />
Danimarka, İngiltere, Finlandiya,<br />
Fransa, Almanya, Yunanistan,<br />
İrlanda, İtalya ve Hollanda) kapsayan<br />
bu raporda, her ne kadar meme<br />
kanserini yenenlerin oranı artmış<br />
olsa da, işe dönüş oranlarının ülkeler<br />
arasında ciddi farklılıklar sergilediği<br />
belirlendi.<br />
Doktorlar, işveren ve hükümetlerden<br />
daha fazla destek alınması, bu<br />
kadınların işe dönüş süreçlerini<br />
kolaylaştırabilir.<br />
Hızla Daha Normal Bir Hayata:<br />
Meme Kanseri Hastaları ve Hastalığı<br />
Yenenler İle İlgili AB İşgücü Raporu<br />
(The Road to a Better Normal:<br />
Breast Cancer Patients and Survivors<br />
in the EU Workforce Report),<br />
Avrupa’da çalışma yaşında olup<br />
sayıları giderek artan meme kanserli<br />
kadın hastaların ve bu hastalığı yenen<br />
kadınların işe dönerken karşılaştıkları<br />
zorlukları inceleyen Pfizer destekli<br />
rapor, The Economist dergisi<br />
Haber Alma Birimi (The Economist<br />
Intelligence Unit) tarafından bugün<br />
yayımlandı. Söz konusu rapor, sağlık<br />
mesleği mensupları, işverenler<br />
ve hükümetlerin, meme kanserli<br />
kadın hastaların ve bu hastalığı<br />
yenen kadınların iş hayatına geri<br />
dönmek için ihtiyaç duydukları<br />
desteği almalarını sağlamak için ele<br />
almaları gereken temel sorunları ana<br />
hatlarıyla ortaya koyuyor.<br />
Yeni tedavi seçeneklerinin<br />
geliştirilmesinde kaydedilen ilerleme<br />
sayesinde, erken evre meme kanserli<br />
daha fazla sayıda kadın tedavi<br />
edilirken, metastatik meme kanserli<br />
olanlar, yani hastalığın en ileri<br />
evresindeki kadınlar da daha uzun<br />
yaşıyor. Bu kadınların çoğu çalışabilir<br />
yaşlarda ve tedavi sonrasında<br />
işgücüne katılmak istiyor.<br />
Ancak, The Economist dergisi Haber<br />
Alma Birimi raporunda, birçok meme<br />
kanserli kadın hasta ve bu hastalığı<br />
yenen kadının her ne kadar kendileri<br />
istiyor olsalar da işe sağlıklı bir<br />
şekilde geri dönemedikleri tespit<br />
edildi. İşe geri dönmeme nedenleri<br />
farklılık göstermekle birlikte bunlar<br />
genelde kanser tedavisinin fiziksel<br />
sonuçlarıyla baş etme zorunluluğu ve<br />
işveren veya çalışma arkadaşlarının<br />
yeterince destek vermemesi gibi<br />
medikal olmayan durumları kapsıyor.<br />
Dünya genelinde en yüksek kaba<br />
meme kanseri insidansına sahip 10<br />
ülkeden dokuzunun Avrupa Birliği<br />
ülkeleri olduğu görülmektedir.<br />
Türkiye’de cinsiyete göre yaşa<br />
standardize edilmiş meme kanseri<br />
hızı, erkeklerde 100 bin kişide 0,8,<br />
kadınlarda 100 bin kişide 43’dür.<br />
Ülkemizde, meme kanseri kadınlarda<br />
en sık görülen kanser türü olup her<br />
4 kadın kanserinden biridir. Bir yıl<br />
içinde toplam 16.646 kadına meme<br />
kanseri teşhisi konmuştur.<br />
Meme kanserinin sadece %11,1’u<br />
uzak ileri evre kanser vakalarından<br />
oluşmaktadır.<br />
Pfizer Onkoloji İş Birimi Medikal<br />
Lideri Egemen Özbilgili: “Avrupa<br />
genelinde giderek daha fazla sayıda<br />
kadın meme kanserini yenerken, bu<br />
kadınların çoğu, onlar için normal<br />
hayata dönüşü temsil ettiği için işe<br />
geri dönmek istiyor,” dedi ve şunları<br />
ekledi: “Bu kadınlar işleri sayesinde<br />
büyük bir özgüven ve kimlik duygusu<br />
elde ettikleri için bunu yapamamaları<br />
yalıtılmışlık duygusuna neden<br />
olabiliyor.<br />
Her yıl dünya genelinde yaklaşık<br />
1,7 milyon kadına meme kanseri<br />
tanısı konuyor. Bu raporun gösterdiği<br />
gibi, çalışabilmek bu kadınların<br />
çoğunun hayatının merkezinde yer<br />
alıyor,” açıklamasında bulunarak<br />
şunları ekledi: “Pfizer, meme<br />
kanseri alanında yalnızca bilimsel<br />
araştırmanın ön cephesinde yer<br />
almaktan dolayı gurur duymakla<br />
kalmıyor, aynı zamanda işgücüne<br />
yeniden katılırken kadınları<br />
desteklemek için birçok paydaşın<br />
nasıl bir araya gelebileceğini<br />
araştıran bu çabayı da destekliyor.”<br />
Normalleşmeye Doğru: AB’de<br />
İşgücündeki Meme Kanseri<br />
Hastaları ve Bu Hastalığı Yenenler<br />
Raporu Hakkında<br />
Bu özet metnin bulguları kapsamlı<br />
bir masa başı araştırmaya ve bir<br />
dizi sağlık mesleği mensubuyla<br />
gerçekleştirilen görüşmelere<br />
dayanıyor. Araştırmanın bir parçası<br />
olarak, EIU Healthcare <strong>–</strong> The<br />
Economist <strong>Dergisi</strong> Haber Alma Birimi<br />
ilgili konuya odaklı ve sistematik<br />
incelemeler yürüttü. Rapor, bu<br />
alandaki uzmanlardan oluşan<br />
uluslararası bir danışma kurulunun<br />
rehberliğinden de yararlandı. Çalışma<br />
yaşında olup işlerine geri dönmek<br />
isteyen, giderek artan sayıdaki meme<br />
kanserli kadınlar ve bu hastalığı<br />
yenen kadınların önündeki engeller<br />
ve temel paydaşların onlara nasıl<br />
yardımcı olabileceği incelendi.<br />
Rapora dahil olan 10 ülke: Belçika,<br />
Danimarka, İngiltere, Finlandiya,<br />
Fransa, Almanya, Yunanistan, İrlanda,<br />
İtalya ve Hollanda.
More support makes it easier for women to return to work<br />
New study finds more support is needed in Europe for breast cancer patient and<br />
survivors who wish to return to work<br />
This report, which was prepared<br />
with the support of Pfizer and<br />
covered 10 European countries<br />
(Belgium, Denmark, England,<br />
Finland, France, Germany, Greece,<br />
Ireland, Italy and the Netherlands),<br />
shows that although rates of breast<br />
cancer survivors have increased,<br />
it was determined that there are<br />
serious differences for returning to<br />
work<br />
More support from doctors,<br />
employers and governments can<br />
facilitate the return of these women<br />
to work.<br />
Although the incidence of breast<br />
cancer is rising in Europe, more<br />
women are surviving the disease,<br />
according to a new study by The<br />
Economist Intelligence Unit (EIU)<br />
released today. The report, entitled<br />
“The road to a better normal: Breast<br />
cancer patients and survivors in<br />
the EU workforce” and sponsored<br />
by Pfizer, considers policies and<br />
practices that could help patients and<br />
survivors who wish to return to work.<br />
While many women who have<br />
been struck by the disease wish to<br />
continue working, there is substantial<br />
variation in national return-towork<br />
rates across European Union<br />
countries. National return to work<br />
rates for breast cancer patients and<br />
survivors who were in a job at the<br />
time of diagnosis range from 43% in<br />
the Netherlands to 82% in France.<br />
Return to work rates depend on a<br />
wide range of interacting factors,<br />
including the impact of the disease<br />
itself, the impact of treatment and its<br />
side effects, the nature of work, the<br />
nature of the workplace, and sociodemographic<br />
situation.<br />
Egemen Özbilgili, Oncology Country<br />
Medical Lead at Pfizer TURKEY said,<br />
“As more and more women across<br />
Europe are surviving breast cancer,<br />
most of these women want to go<br />
back to work because they represent<br />
a normal return to life for them.<br />
They can have a feeling of isolation<br />
because they have a sense of selfconfidence<br />
and identity.<br />
Each year, around 1.7 million women<br />
worldwide are diagnosed with breast<br />
cancer. Pfizer is not only proud to<br />
be at the forefront of the scientific<br />
research in the field of breast cancer,<br />
but at the same time, It also supports<br />
this effort that investigates what can<br />
happen how many of the stakeholders<br />
are in a position to support women as<br />
they rejoin their workforce.”<br />
The main non-medical barriers<br />
are lack of employer or colleague<br />
support, the extent to which work is<br />
physically demanding, and the level<br />
of education of the women involved.<br />
The large variation in return to work<br />
rates suggests substantial room for<br />
improvement in policies and practices<br />
to support those who wish to return<br />
to work. The study, which is based<br />
on an extensive literature search<br />
and interviews with 10 experts in the<br />
subject, concludes that changes are<br />
needed in the practices of clinicians<br />
and employers, and in the policy<br />
approaches of governments. “While<br />
data on the likely impact of specific<br />
interventions are sparse, this study<br />
finds that simply engaging with the<br />
return-to-work issue is an important<br />
first step to ensure that breast<br />
cancer survivors receive the support<br />
they need,” said Aviva Freudmann,<br />
Research Director <strong>–</strong> EMEA Thought<br />
Leadership for the Economist<br />
Intelligence Unit, who directed the<br />
study.<br />
European societies are facing a<br />
problem resulting from healthcare<br />
progress. Medical, diagnostic,<br />
treatment and health-system<br />
advances have made breast cancer to<br />
a large extent a chronic disease. As a<br />
result, increasing numbers of women<br />
of working age are not only surviving<br />
it, they are also willing and able to<br />
be part of the workforce. A majority<br />
succeed, but the return to work is<br />
typically so difficult that too many give<br />
up.<br />
To date, this new challenge is often<br />
overlooked by stakeholders who<br />
will play crucial roles if it is to be<br />
addressed effectively. While hard<br />
data on the impact of specific<br />
interventions are lacking, this study<br />
finds repeatedly that simply engaging<br />
with the issue is an important, and<br />
necessary, first step.<br />
<strong>Pharma</strong> 7
ASLA PES ETMEYENLER<br />
Sanofi ve Türk Eğitim Vakfı’nın<br />
asla pes etmeyen nesillerin<br />
yetişmesi amacıyla hayata<br />
geçirdiği Asla Pes Etmeyenler<br />
Kulübü’nün ve Kulübün ilk on<br />
beş ünlü üyesinin hikâyelerinin<br />
anlatıldığı kitabın tanıtım toplantısı<br />
5 <strong>Aralık</strong>’ta İstanbul’da yapıldı. Hayat<br />
yolculuğunda insanların karşılaştığı<br />
zorluklara karşı ‘Asla Pes Etmeyin’<br />
mesajı veren kulüp ve kulübün<br />
koleksiyon kitabı tanıtım toplantısına<br />
çok sayıda ünlü isim katıldı. Kitabın<br />
satışından elde edilen gelir Türk<br />
Eğitim Vakfı aracılığıyla çocukların<br />
eğitimine aktarılıyor.<br />
7 <strong>Aralık</strong> <strong>2017</strong>, İstanbul - Yıllardır<br />
sürdürdüğü ‘Asla Pes Etme’ mottosu<br />
ile zihinsel ve fiziksel performansı<br />
artıran <strong>Pharma</strong>ton, bu mottoyu şimdi<br />
de topluma fayda sağlayacak bir<br />
noktaya taşıdı ve çeşitli zorluklarla<br />
karşılaşmalarına rağmen azim ve<br />
kararlılıkla yılmadan amaçlarının<br />
peşinden koşarak başarıya ulaşmış<br />
isimlerle ‘Asla Pes Etmeyenler<br />
Kulübü’nü kurdu. Kulübün ilk faaliyeti<br />
olarak ise 15 ünlü ismin başarı ve<br />
yılmadan çalışma hikâyeleri deneyimli<br />
gazeteci Ali Deniz Uslu tarafından<br />
kitaplaştırıldı. Kitabın satışından elde<br />
edilecek gelir de Türk Eğitim Vakfı<br />
(TEV) aracılığıyla çocukların eğitimine<br />
harcanacak.<br />
Kulübün ve kitabın tanıtım<br />
toplantısında ünlü gazeteci Ayşe<br />
Arman moderatör olarak görev<br />
aldı. ‘Asla Pes Etmeyenler Kulübü<br />
Koleksiyon Kitabı’nın ünlülerinden biri<br />
de olan Ayşe Arman, sorularıyla kulüp<br />
üyesi diğer ünlülerle sohbet etti.<br />
8 <strong>Pharma</strong><br />
Asla Pes Etmeyenler Kulübü’nün<br />
koleksiyon kitabında; lezzet kaşifi<br />
Arda Türkmen, yeni nesil hikâye<br />
anlatıcısı Azra Kohen, röportajlarıyla<br />
fenomen olan ünlü gazeteci Ayşe<br />
Arman, Türkiye’de halka ilişkilerin<br />
temellerini atan duayen Betül<br />
Mardin, dünya starlarının tercihi<br />
olan tasarımcı Bünyamin Aydın, milli<br />
tenisçi Çağla Büyükakçay, düşünen<br />
spor dergisi Socrates’in Yayın<br />
Yönetmeni Caner Eler, Basketbol<br />
A Milli Takımı Baş Antrenörü<br />
Çetin Yılmaz, gönüllere taht kuran<br />
müzisyen Fuat Güner, dokunduğunu<br />
güzelleştiren ve büyüten girişimci<br />
iş kadını Gamze Cizreli, Türkiye’nin<br />
FIFA kokartlı ilk kadın hakemi ve ilk<br />
kadın antrenörü Lale Orta, kurgusal<br />
fotoğrafın Türkiye’deki önemli<br />
isimlerinden Mehmet Turgut, yaptığı<br />
filmlerle dikkat çeken yönetmen<br />
Ömer Faruk Sorak ile yazar, gazeteci<br />
ve seslendirme sanatçısı Yekta Kopan<br />
yer aldı.<br />
“İşimizin odağında insan var”<br />
Sanofi Tüketici Sağlığı Genel Müdürü<br />
Kağan Keklik, hayatta karşılaşılan<br />
zorluklara rağmen ‘Asla Pes<br />
Etmemek’ gerektiğini ifade etti.<br />
“Hayatın hangi noktasında olursanız<br />
olun, hangi işi yaparsanız yapın,<br />
pes etmemek herkesi güçlü ve<br />
başarılı kılar. Biz, ‘Asla Pes Etme’<br />
ilkesinden yola çıkarak asla pes<br />
etmeyenlerin, hepimize ilham kaynağı<br />
olacak hikâyelerini bu kulüpte ve<br />
kitapta bir araya getirdik. Asla Pes<br />
Etmeyenler Kulübü’nü, toplumun her<br />
kesimini kucaklayarak geliştirmeye<br />
ve bu sayede asla pes etmeyen yeni<br />
nesillerin yetişmesine destek olmaya<br />
çalışacağız” diye konuştu.<br />
Sanofi olarak sorumluluğu çok<br />
yüksek bir sektörde çalıştıklarını<br />
vurgulayan Keklik, “Tüm<br />
çalışmalarımızın merkezinde hep<br />
insan var ve insanların sağlıklı,<br />
mutlu ve tabii ki başarılı olabilmesi<br />
temel amacımız. Biz Sanofi ailesi<br />
olarak tüm iş yapış biçimlerimizi<br />
bu çerçeveye oturtuyor ve kaliteli<br />
yaşamlar için çalışıyoruz. Sanofi’de<br />
bizler, sağlık yolculuğunda iyi bir<br />
yol arkadaşı olarak sağladığımız<br />
çözümlerle daha sağlıklı bir yaşam<br />
için bilimsel yenilikleri tedavi<br />
çözümlerine dönüştürerek hayata güç<br />
katıyoruz” dedi.<br />
Arda Türkmen: “Hayatımızdaki<br />
kırılma noktaları aslında bizim için<br />
büyük fırsatlardır. Çünkü düşmeden<br />
kalkmayı öğrenemeyiz. Ben zorlukları<br />
gördüm, acıları yaşadım. Büyük<br />
travmalardan hep iyileşerek çıktım.<br />
Kendime inandım, vazgeçmemeyi<br />
kafama koydum ve pes etmedim.<br />
Formül bu kadar basit ve net.” dedi.<br />
“Amacımız, ‘Asla Pes Etmeyen’<br />
nesiller yetiştirmektir”<br />
Türkiye Eğitim Vakfı Genel Müdürü<br />
M. Yıldız Günay, bu kadar önemli<br />
bir projenin bir parçası olmaktan<br />
büyük mutluluk duyduklarını<br />
söyledi. “Bir gencin gülümsemesi,<br />
tüm mutluluklara bedeldir” diyen<br />
Günay, “Asla Pes Etmeyenler Kulübü<br />
Koleksiyon Kitabı ile zorlu hayat<br />
karşısında asla vazgeçmemenin,<br />
hep mücadele etmenin önemine bir<br />
kez daha vurgu yapılıyor. Bu kitap,<br />
biraz da bu hikâyelerin, bu seslerin<br />
ete kemiğe bürünmesi, kalıcı hale<br />
gelmesi anlamını taşıyor. Cesaretin<br />
ve azmin hikâyelerini paylaşmak<br />
için bir yol. Başkası için bir şeyler<br />
yapabilmenin verdiği huzurun,<br />
sizi içine çekeceği bir araç. Sözü<br />
hayal kuran, inanan ve asla pes<br />
etmeyenlere bırakan bu projenin bir<br />
parçası olmak, gençlerin hayatına<br />
dokunup onların yaşamlarında gözle<br />
görülür değişimlere neden olmak çok<br />
önemli” diye konuştu.
“Kendin İçin 1 Ara’lık” kampanyası 17 milyon kişiye ulaştı<br />
Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosluğu ve GSK<br />
Türkiye Dünya HIV/AIDS günü için bir araya geldi<br />
GSK Türkiye, HIV (Human Immunodeficiency Virus <strong>–</strong> İnsan Bağışıklığı<br />
Yetmezlik Virüsü) hakkında farkındalık yaratmak amacıyla geçtiğimiz yıl<br />
“dokun” temasıyla hayata geçirdiği “Kendin İçin 1 Ara’lık” kampanyası ile<br />
elde ettiği bir yıllık sonuçları, 1 <strong>Aralık</strong> Dünya AIDS Günü’nde kamuoyuyla<br />
paylaştı. Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosluğunda, Başkonsolos<br />
Judith Slater’ın ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda, GSK Türkiye HIV<br />
alanındaki uzmanlık derneklerini bir araya getirdi.<br />
10 <strong>Pharma</strong><br />
GSK Türkiye, HIV hakkında<br />
farkındalık yaratmak amacıyla<br />
geçtiğimiz yıl 1 <strong>Aralık</strong><br />
Dünya AIDS Günü’nde başlattığı<br />
kampanyanın bir yıllık sonuçlarını<br />
açıkladı. ‘HIV+ bireylerin yanındayım’<br />
diyerek kampanyayı dijital ortamda<br />
destekleyen kişi sayısı bir yılda<br />
103 bin 32’ye ulaştı. Kendin için 1<br />
Ara’lık kampanyası kapsamında<br />
sosyal medyadan 17 milyon kişiye<br />
ulaşılırken, web sayfasını bir yılda 430<br />
bin kişi ziyaret etti.<br />
GSK Türkiye Medikal Direktörü<br />
Dr. Fulya Erman, kampanyanın<br />
eriştiği rakamlardan daha<br />
fazlasını ifade ettiğini belirterek<br />
şunları söyledi: “GSK olarak<br />
sorumluluğumuzun sadece yenilikçi<br />
tedavi çözümlerimizle sınırlı<br />
olmadığının farkındayız. Sağlığını<br />
iyileştirdiğimiz bireylerin her alanda<br />
yaşamlarını kolaylaştırmanın da<br />
sorumluluğumuzun bir parçası<br />
olduğunun bilincindeyiz. Bu bilinçle,<br />
HIV pozitif hayatlara dokunma,<br />
onların hikayelerini dinleme çağrısını<br />
yaptığımızda amacımız bu alandaki<br />
farkındalığı artırmaktı. Bir yıl için<br />
100 binden fazla kişiye HIV pozitif<br />
bireylerin yanındayım dedirtmek<br />
bizim için elbette gurur verici.<br />
Fakat geride kalan bir yıl içinde bize<br />
mesajlarını ileten, teşekkürlerini<br />
paylaşan mesajlar ileten HIV pozitif<br />
bireyler gerçekten onların hayatına<br />
dokunabildiğimizi göstererek bize<br />
esas gururu yaşattı.”<br />
HIV/AIDS panelinde uzmanlar<br />
konuştu<br />
HIV/AIDS paneline, Türk Klinik<br />
Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları<br />
Derneği’nden Doç. Dr. Asuman<br />
İnan, AIDS ve Cinsel Yolla Bulaşan<br />
Hastalıklar Derneği’nden Prof. Dr.<br />
Deniz Gökengin, HIV Enfeksiyonu<br />
Derneği’nden Prof. Dr. Fehmi Tabak,<br />
Enfeksiyon Hastalıklarından Korunma<br />
ve Savaşım Derneği’nden Prof Dr.<br />
İftihar Köksal, Türkiye Enfeksiyon<br />
Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji<br />
Uzmanlık Derneği’nden Doç. Dr.<br />
Serap Gençer ile HIV/AIDS Korunma<br />
ve Eğitim Derneği’nden Prof. Dr.<br />
Serhat Ünal katıldı.<br />
1 yılda neler oldu?<br />
HIV’nin; tokalaşma, sarılma, öpüşme<br />
gibi eylemlerle bulaşmadığına vurgu<br />
yapmak amacıyla “Dokun” başlığı<br />
altında oluşturulan kampanya<br />
kapsamında hazırlanan ve gerçek<br />
hasta hikayelerinin kurgusal olarak<br />
canlandırıldığı 15 videonun bulunduğu<br />
online platformu ziyaret edenler, HIV<br />
pozitif bireylerin hayatına dokunmak<br />
ve onlara destek olmak imkanı buldu.<br />
Gerçek hasta hikayelerinin sonunda<br />
çıkan simgesel imza kampanyasına<br />
“dokunan” ziyaretçiler, bu farkındalık<br />
projesine katılmış oldu.<br />
• Sosyal medya üzerinde kampanya<br />
17 milyon kişiye ulaştı.<br />
• Site 430 bin kullanıcı tarafından<br />
ziyaret edildi.<br />
• Kampanyanın görselleri sosyal<br />
medyada 58 milyon kez görüntülendi.<br />
• 103.032 kişi www.kendinicin1aralik.<br />
org sitesinde yer alan ‘HIV+ bireylerin<br />
yanındayım’ butonuna tıklayarak<br />
bildiriye katıldı.<br />
• Sitede yer alan HIV+ bireylerin<br />
hikayelerini içeren videolar<br />
700.000’den fazla izlendi.
“Kendin İçin 1 Ara’lık” campaign reached 17 million people<br />
Consulate General of the United Kingdom in<br />
Istanbul and GSK <strong>Turkey</strong> met for World HIV/AIDS day<br />
GSK <strong>Turkey</strong> shared results gained with “Kendin İçin 1 Ara’lık”<br />
(1 December for you) campaign to raise awareness HIV<br />
(Human Immunodeficiency Virus) last year with “dokun” (touch) theme<br />
on December 1, World AIDS Day. In the meeting hosted by Consul<br />
General of United Kingdom Judith Slater, GSK <strong>Turkey</strong> brought together<br />
expertise in the field of HIV associations.<br />
GSK <strong>Turkey</strong> announced annual<br />
result of the campaign raise<br />
awareness about HIV started<br />
December 1, World AIDS Day last<br />
year. Number of people supporting<br />
the campaign reached 103032 in<br />
digital media. “Kendin İçin 1 Ara’lık”<br />
campaign reached 17 million people<br />
at social media and 430 thousand<br />
people a year visited the web page.<br />
Noting that it represents more<br />
than the figure achieved by the<br />
campaign, Fulya Erman, Country<br />
Medical Director GlaxoSmithKline<br />
said, “As GSK, we are aware of<br />
that our responsibility is not only<br />
limited by our innovative treatment<br />
solutions. Facilitating the lives of<br />
individuals in every field, we are<br />
aware that improve the health of our<br />
part of the responsibility. With this<br />
consciousness, when we made calls<br />
to listen to HIV-positive lives, listen to<br />
their stories, our goal was to increase<br />
awareness in this area. We are proud<br />
of that more than 100 thousand<br />
people say “I’m with the HIV-positive”<br />
for a year. But within the last year,<br />
HIV positive individuals who conveyed<br />
their messages and shared their<br />
thanks to us showed us the pride that<br />
we really could touch their lives.”<br />
Experts informed on HIV / AIDS<br />
panel<br />
Assoc. Dr. Asuman Inan<br />
of Turkish Society of Clinical<br />
Microbiology and Infectious Diseases’,<br />
Prof. Dr. Deniz Gökengin of AIDS<br />
and Sexually Transmitted Diseases<br />
Association ‘s, Prof. Dr. Fehmi<br />
Tabak of HIV infection Association,<br />
Prof. Dr. İftihar Koksal of Association<br />
of Protection and Control of<br />
Infectious Diseases’, Assoc. Dr. Serap<br />
Genç of <strong>Turkey</strong> Infectious Diseases<br />
and Clinical Microbiology Specialist<br />
Association and Prof. Dr. Serhat<br />
Unal of HIV / AIDS Prevention and<br />
Education Society attended HIV / AIDS<br />
panel.<br />
What happened in 1 year?<br />
Visitors of online platform of 15<br />
real patient stories videos had the<br />
opportunity to touch and support the<br />
lives of HIV-positive individuals with<br />
“touch” title, in order to emphasize<br />
that HIV does not infect with actions<br />
such as kissing, handshaking and<br />
hugging with the campaign prepared<br />
for supporting HIV-positive individuals.<br />
The one touching on “dokun” button<br />
of symbolic signing campaign https://<br />
www.kendinicin1aralik.org at the end<br />
of real patient stories has participated<br />
in this awareness project.<br />
• The campaign on social media has<br />
reached 17 million people.<br />
• The site was visited by 430<br />
thousand users.<br />
• Visual of the campaign has<br />
been viewed 58 million times<br />
on social media.<br />
• 103,032 people www.<br />
kendinicin1aralik.org click on ‘I’m<br />
with the HIV + individuals’ button on<br />
the site.<br />
• Videos including stories of HIV +<br />
individuals on the site were seen<br />
more than 700,000 times.<br />
<strong>Pharma</strong> 11
DİYABET HASTALARINA UMUT IŞIĞI<br />
Röportaj: Gizem Yıldız<br />
Novo Nordisk Medikal Direktörü ‘Rabia Demet Özkaya’ diyabet<br />
tedavisi ile ilgili yapılan çalışmalar için neler söyledi (?)<br />
Genel olarak kaç tane ülkede<br />
hizmet veriyorsunuz ve global<br />
olarak kaç kişiye istihdam<br />
sağlıyorsunuz?<br />
Genel merkezi Danimarka’da<br />
bulunan şirketimiz; yetmiş yedi<br />
(77) ülkede, yaklaşık kırk iki (42)bin<br />
çalışanla, yüz altmış beş (165)’in<br />
üzerinde ülkede, diyabet hastalarına<br />
hizmet sunuyor.<br />
12 <strong>Pharma</strong><br />
Öncelikle bilmeyen<br />
okuyucularımız için, Novo<br />
Nordisk’ten kısaca bahseder<br />
misiniz ?<br />
Novo Nordisk, diyabet tedavisinde<br />
dünya lideri; obezite, büyüme<br />
hormonu eksikliği, hemofili ve<br />
hormon replasman tedavilerinde<br />
de öncü global bir sağlık şirketi.<br />
Ürettiği yeni tedavilerle milyonlarca<br />
hastaya umut ışığı olmanın yanında<br />
çalışanlarına sunduğu imkanlarla da<br />
öne çıkıyor.<br />
Novo Nordisk için olmazsa olmazlar<br />
nelerdir ?<br />
Novo Nordisk, İskandinav kültürüyle<br />
yönetilen bir şirket. Açık, dürüst<br />
iletişim yanında insan odaklı, kişilere<br />
saygılı, hiyerarşinin minimumda<br />
olduğu bir ortamda çalışmaya önem<br />
veriyor. Elbette ki hasta sağlığına<br />
verdiği önem gibi, çalışanlarının<br />
sağlığı da Novo Nordisk’in temel<br />
önceliklerinden birini oluşturuyor.<br />
Sağlıklı ve düzenli beslenmelerini<br />
sağlamak adına; çalışanlara<br />
gün içinde kahvaltı, sağlıklı<br />
atıştırmalıklar, meyve, sebze ve<br />
sağlıklı içecek ikramları sunuyor.<br />
Bize biraz kendi hikayenizden<br />
bahseder misiniz? Siz nasıl<br />
tanıştınız Novo Nordisk ile ?<br />
Onbeş(15) yıldır ilaç sektöründe,<br />
pazarlama ve medikal<br />
departmanlarda farklı görevlerde<br />
rol aldım. Aynı sektörde olmamız<br />
itibarıyla, Novo Nordisk’i yakından<br />
tanıyorum. Bilimi ön planda tutan,<br />
profesyonel ve yenilikçi anlayışı<br />
sebebiyle; her profesyonelin<br />
çalışmak isteyeceği bir şirket.<br />
Buradaki yeni görevimde klinik,<br />
medikal, ruhsatlandırma,<br />
farmakovijilans ve kalite alanlarından<br />
sorumluyum.<br />
Türkiye’de neler yapıyorsunuz?<br />
1995 yılından bu yana, Türkiye’de<br />
hastaların ve bilimin hizmetindeyiz.<br />
Ayrıca Yakın Doğu ülkeleri, Rusya ve<br />
Bağımsız Devletler Topluluğu’ndan<br />
oluşan toplam altı yüz yetmiş (670)<br />
milyonluk bir nüfusu kapsayan yirmi<br />
iki (22) ülke, global ölçekteki en<br />
önemli yönetim şehirlerinden biri<br />
olarak konumlanan İstanbul’daki<br />
BANEC bölge ofisimizden yönetiliyor.<br />
Öncü olduğunuz hemofili<br />
tedavisi, büyüme hormonu<br />
tedavisi ve hormon replasman<br />
tedavisi alanlarında yaptığınız<br />
çalışmalardan bahseder misiniz?<br />
Novo Nordisk Türkiye, inhibitörlü<br />
hemofilide hastalara en güncel<br />
teknoloji olan rekombinant faktör<br />
ile, tedavi olma imkanını sağlıyor.<br />
Büyüme hormonu eksikliği alanında;<br />
on beş (15)yıllık tecrübesi ve çocuk<br />
endokrin hedef kitlesine adanmışlığı<br />
ile, ürünün kolay kullanım özellikleri<br />
ve hasta destek servisi oldukça<br />
önemli. Son olarak aktif tanıtımda<br />
olmayan HRT portföyü ile hastalara<br />
ve hekimlere geniş tedavi seçeneği<br />
sunuyor.
NEW HOPE FOR DIABETICS<br />
Medical Director of Novo Nordisk, ‘Rabia Demet Ozkaya’<br />
informs about study on the treatment of diabetes<br />
Firstly, could you briefly tell<br />
about Novo Nordisk?<br />
The global leader in diabetes<br />
medications, Novo Nordisk has five<br />
product areas such as Diabetes care,<br />
Obesity and weight management,<br />
Haemophilia management, Growth<br />
hormone therapy and Hormone<br />
replacement therapy. Standing out with<br />
opportunities offered to employees,<br />
with its new treatment Novo Nordisk<br />
is a new hope for millions of patients.<br />
What are the sine qua non for Novo<br />
Nordisk?<br />
Novo Nordisk, a company governed<br />
by Scandinavian culture. It pays<br />
attention to work in an environment<br />
where open, honest communication,<br />
people-oriented, respectful to people<br />
the hierarchy is at its minimum. The<br />
health of employees is one of the main<br />
priorities for Novo Nordisk as well as<br />
the importance to patient health. In<br />
order to make a healthy and regular<br />
diet; the staffs are offered breakfast,<br />
healthy snacks, fruits, vegetables and<br />
healthy drinks during the day.<br />
Could you tell us a little about your<br />
own story? How do you meet Novo<br />
Nordisk?<br />
I have been working in marketing<br />
and different tasks in the medical<br />
department for fifteen years in the<br />
pharmaceutical industry. Besides<br />
we’re in the same sector, I know Novo<br />
Nordisk closely. Novo Nordisk is a<br />
company, which every professional<br />
wants to work with its innovative<br />
approach that gives particular<br />
importance to science, professionals<br />
and innovative approach. I am in charge<br />
of clinical, medical and regulatory<br />
affairs, pharmacovigilance and quality<br />
in my new assignment.<br />
Overall, how many countries do you<br />
serve and how many people do you<br />
provide employment globally?<br />
Our company headquarters are<br />
located in Denmark, we offer services<br />
to diabetes patients in seventy-seven<br />
country with about forty-two thousand<br />
employee, in hundred and sixty five<br />
countries.<br />
What is your business in <strong>Turkey</strong>?<br />
We have been serving patients and<br />
sciences in <strong>Turkey</strong> since 1995. Also<br />
twenty-two countries in Near East,<br />
Russia and the Commonwealth of<br />
Independent States with a population<br />
of six hundred and seventy million is<br />
managed from our BANEC Region<br />
Office in Istanbul which is positioned<br />
as one of the most important<br />
administrative city on a global scale.<br />
Could you tell us about your studies<br />
on growth hormone therapy and<br />
hormone replacement therapy you<br />
are leading the way?<br />
Novo Nordisk <strong>Turkey</strong> provides the<br />
opportunity for patients to be treated<br />
with recombinant factors, the most<br />
current technology, in hemophilia<br />
inhibitor. Fifteen years of experience<br />
and dedication to children endocrine<br />
target audience, easy to use product<br />
features and support service to<br />
patients are very important in the field<br />
of Growth hormone therapy. Finally, we<br />
offer a wide range of treatment options<br />
to patients and physicians with the<br />
non-active promotion of HRT portfolio.<br />
<strong>Pharma</strong> 13
BİLGİ KİMİN ELİNDEYSE, HÜKÜMDAR ODUR<br />
Türkiye’nin en fazla okumuş adamını sizin için bulduk: Mehmet Görgülü yedi<br />
diplomaya sahip. Uzmanlık alanı en zor bölümlerin başında gelen tıp. Bunun<br />
dışında ise sosyoloji, psikoloji, adalet gibi diplomaları var ve hala okumaya,<br />
araştırmaya, yazmaya devam ediyor<br />
Röportaj: Gülçin ÇOŞKAN<br />
14 <strong>Pharma</strong><br />
‘Biz doktorlar, dünyanın en zor<br />
mesleğini yapıyoruz fakat hiçbir<br />
korumamız yok en ağır eğitimi biz<br />
alırız ama hiçbir savunmamız yok’<br />
Ne silahımız vardır, ne de hukuken<br />
bir korumamız..Avukatın hakimin<br />
savcının var, olmasın demiyorum,<br />
ama biz onlardan daha ağır eğitim<br />
alıyoruz; çok ağırdır bizim eğitimimiz<br />
dünyanın en ağır eğitimidir, ama bu<br />
derece büyük eğitimden geçmiş olan<br />
biz doktorlar savunmasızız. O yüzden<br />
herkes bize rahatça saldırabiliyor.<br />
Dayak yeriz, küfürler, tehditler. Zaten<br />
küfre alışığız, tehditlere alışığız.<br />
Öldürülen meslektaşlarımın yanı sıra,<br />
bu mesleğin ağırlığına dayanamayıp<br />
intihar eden meslektaşlarım da var<br />
ne yazık ki!<br />
Merhaba demeden önce, Mehmet<br />
beyden duyduklarım Şimdi<br />
röportajımıza başlayalım<br />
Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz<br />
Ben Cerrahpaşa Tıp Fakültesi<br />
mezunuyum. Sonra, Trabzon Numune<br />
Hastanesi’nde mecburi hizmet<br />
yaptım. Biliyorsunuz Tıp Fakültesini<br />
bitirmek diploma almak bu iş için<br />
yeterli değil. Hiç bir meslekte<br />
olmayan bir şey var, mecburi hizmet<br />
yapıyoruz, ondan sonra diplomamızı<br />
alıyoruz. Daha sonra Cerrahpaşa Tıp<br />
Fakültesi’nde Genel Cerrahi alanında<br />
uzmanlık eğitimimi tamamladıktan<br />
sonra Almanya’ya gittim. Döndükten<br />
sonra özel hastanelerde çalışmaya<br />
başladım. Ben okumayı ve araştırmayı<br />
çok seviyorum. Bu amaçla ne<br />
yapabilirim diye düşünürken insanın<br />
biyolojik tarihini öğrenmek arzusu<br />
oluştu. Bu amaçla önce İstanbul<br />
Arkeoloji Müzesi’ne gittim ve orada<br />
eski insan kemiklerini incelemeye<br />
başladım. Bu arada Açıktan Kamu<br />
Yönetimi bölümünü okudum. Daha<br />
sonra İstanbul Üniversitesi, Adli<br />
Tıp Enstitüsü’nde Adli Bilimler<br />
doktorasına başladım. Yenikapı<br />
Marmaray’da yürütülen kazı<br />
çalışmasına dahil oldum. Buradan<br />
çıkan Bizanslılara ait iskeletlerin<br />
kimliklendirilmesi çalışması tezimi<br />
hazırlayıp sundum ve doktoramı<br />
tamamladım. Daha sonra açıktan<br />
Sosyoloji okudum ve bu arada<br />
İstanbul Aydın Üniversitesi’nde<br />
öğretim üyeliği görevim başladı.<br />
Öğretim üyeliği görevini sürdürürken<br />
açıktan Adalet okudum ve Psikoloji<br />
alanında Master yaptım. Bu<br />
çalışmaları yaparken ülkemizin beş<br />
bölgesinde kazılarda Adli Antropolog<br />
olarak çalışmaya başladım. Bu<br />
kazılarda insan iskeletlerini<br />
incelemekteyim. Şu anda İstanbul<br />
Altınbaş Üniversitesi’nde öğretim<br />
üyesi olarak çalışmaktayım.<br />
Tıp mesleğinin zorlu yanları<br />
nelerdir?<br />
Tıp mesleğinin kendi içerisinde<br />
oldukça sıkıntılı yanları vardır.<br />
Gittiğiniz yere güzel hayallerle<br />
gidersiniz, insanlara faydalı olmak<br />
istersiniz ama her zaman öyle<br />
olmaz bu durum. Zorlu yanlarını<br />
kaldıramayan pek çok meslektaşımın<br />
intihar ettiğini üzülerek söylemek<br />
istiyorum.<br />
Tıp eğitimi dünyanın en ağır eğitimdir.<br />
Bu yüzden mi bilmiyorum, bazı<br />
insanlar bizi Yarı Tanrı vasfına<br />
koyuyor, mucize bekliyorlar bizde<br />
sonuçta insanız. Sahip olduğumuz<br />
bilgi ve donanımla, tıbbın bize verdiği<br />
imkanlarla bir şeyler yapmaya<br />
çalışıyoruz. Hastaları tedavi ediyoruz<br />
ancak bazen tedavi istediğimiz gibi<br />
gitmiyor, bu durumda da suçlu biz<br />
oluyoruz. Sonuçta dayak yiyoruz,<br />
saldırıya uğruyoruz, öldürülüyoruz ve<br />
sık sık hakaretlere maruz kalıyoruz.<br />
Dünyada bir ilki düşünmek ve<br />
alışık olanın dışına çıkmak diyince;<br />
Türkiye’de akla gelen ilk isimsiniz.<br />
Antik DNA Araştırma Merkezi<br />
kuruyorsunuz. Bunu kurmaktaki<br />
amacınız nedir?<br />
Yakın zamanda İstanbul Altınbaş<br />
Üniversitesi’nde Antik DNA Araştırma<br />
ve Uygulama Merkezini kuracağız.<br />
Çalışmalarımı bu merkez üzerinden<br />
devam edeceğim. Çalışmalarımızdaki<br />
amacımız, kazılarda çıkan insan<br />
iskeletlerinin DNA’larını elde etmek<br />
ve edineceğimiz bazı sonuçları<br />
günümüz insanlarının DNA’ları<br />
ile karşılaştırmak. Bu da bizi<br />
insanın ve hastalıkların değişim ve<br />
dönüşümleri konusunda aydınlatacak,<br />
belki de farklı tedavi yöntemleri<br />
geliştirebileceğiz.
İçinde bulunduğumuz geniş bir<br />
coğrafyada buna benzer bir merkez<br />
yok ve ilk defa Antik DNA merkezi<br />
açıyoruz.<br />
Amacımız;<br />
• İnsan nasıl insan oldu?<br />
• Anne soylarının nerden geldiğini<br />
ortaya çıkartmak<br />
• Geçmişte ne gibi hastalıklar vardı,<br />
onların genleri nasıldı?<br />
• DNA’dan elde ettiğimiz bazı<br />
özellikleri kullanmak.<br />
• Hastalıkların altında ne gibi genetik<br />
değişiklikler yatıyor.<br />
• Bu ve benzeri amaçlarla elde<br />
edeceğimiz sonuçları, günümüz<br />
insanlarından elde edeceğimiz<br />
sonuçlarla karşılaştırıp, insanın<br />
ve hastalıkların değişim ve<br />
dönüşümlerini ortaya koymaya<br />
çalışacağız. Bunun sonucu belki<br />
değişik tedavi yöntemleri de<br />
geliştirebileceğiz.<br />
Türkiye’de kimsenin bilmediği bir<br />
başarıya imza attınız? Bunu bizimle<br />
paylaşır mısınız?<br />
National Geographic tarafından<br />
yürütülen Genographic projesinin<br />
Anadolu sorumluluğu aldım. Bu<br />
proje haplogrup üzerinden insanın<br />
iki yüz(200) bin yıllık genetik<br />
yolculuğunu araştırmakta. Bu<br />
projede sayesinde bilgi birikimimiz<br />
arttı. Örneğin bir gün bana Doğu<br />
Anadolu’dan bir yerden bir parmak<br />
kemikleri geldi. Bu kemiklerin<br />
kökeninin araştırılması istendi.<br />
Biz o dönemde henüz bu testleri<br />
yapamıyorduk. Genographic projesi<br />
sayesinde tanıdığımız ve birlikte<br />
çalıştığımız Avustralya’da bir merkeze<br />
gönderdik. Sonucu aldığımızda bu<br />
kişinin Avrupa kökenli olduğu ortaya<br />
çıktı. Bu proje sayesinde biz bilgi<br />
birikimimizi arttırmaya başladık.<br />
Sonra dedik ki biz burada yapamaz<br />
mıyız? Tabi arkamızda destek yok,<br />
amatör bir ruhla çalışıyoruz. Sonra<br />
bir ofis ayarladım ve orayı laboratuar<br />
haline getirmeye çalıştık, uygun hale<br />
getirmek için bayağı uğraştık. DNA<br />
bulaşma riskini minimuma indirmeye<br />
çalıştık. Küçük bir ultraviyole<br />
cihazımda aletleri bulaşmış DNA<br />
açısından sterilize ettik. Bu aletler<br />
yardımı ile kemik tozları elde ettik.<br />
Sonra bu tozları bir özel laboratuar<br />
Mitokondrial DNA açısından çalıştı<br />
ve elde ettiği sonuçları bize verdi.<br />
Böylece Yenikapı kazısından elde<br />
ettiğimiz Bizanslılara ait iskeletleri<br />
yirmi (20) tanesinin Mitokondrial<br />
DNA haplogruplarını dolayısıyla da<br />
anne soylarının nereye dayandığını<br />
ortaya çıkardık. Bu ülkemizde<br />
yaptığımız ilk çalışma olması<br />
açısından iyi bir başarıydı. Fakat<br />
bizim bu sonucu teyit etmemiz<br />
gerekiyordu. Daha sonra bu sonuçları<br />
İstanbul Üniversitesi Tıbbi Genetik<br />
Ana Bilim dalının yardımı ile teyit<br />
etmeyi başardık. Bu sonuçları yayına<br />
hazırlıyoruz. Şimdi İstanbul Altınbaş<br />
Üniversitesi’nde kurmak üzere<br />
olduğumuz Antik DNA Araştırma ve<br />
Uygulama Merkezinin çatısı altında<br />
bu çalışmaları sürdürme kararı<br />
aldık.<br />
Bu kadar donanımlı olmanız<br />
dolayısıyla, sıradan insanlarla<br />
ve sıradan dünya ile aranız nasıl<br />
şeklinde bir soru soracak olursam<br />
neler söylemek istersiniz?<br />
Hiçbir zaman kendini beğenmişlik<br />
duygusunu tanımadım. Ben<br />
aristokrat bir aile çocuğu, kolej<br />
çocuğu değilim, üniversiteye<br />
hazırlanırken dershaneye falan<br />
gitmedim, ailem ekonomik olarak iyi<br />
bir düzeyde değildi. Ben ortaokula<br />
başladıktan sonra üniversite sınavına<br />
girdiğim yaz tatili dahil, her yaz<br />
tatilinde çeşitli işlerde çalıştım.<br />
Bu işlerden biri, iplikten yumak<br />
yapan bir makinede çalışmak<br />
idi. Bu makinede çalışırken az<br />
daha sağ kolumu kaybediyordum.<br />
Yaşamış olduğum hayatın şartları,<br />
öyle kendini beğenmişlik gibi bir<br />
duyguyu tanımaya uygun değildi.<br />
Yani böyle bir duyguyu hissedecek<br />
çocukluğum ve gençliğim olmadı.<br />
Şimdi sorunuzun asıl cevabına<br />
gelecek olursak; Türkiye’de benim<br />
kadar okumuş başka bir örnek yok,<br />
ama bu diğer insanlara farklı bakıyor<br />
olmama sebep değil. Çocukken<br />
neysem, şimdide oyum. Bunu çevrem<br />
söylüyor. Ben, herhangi bir okul<br />
mezunu olmayan birisi ile de sohbet<br />
ettiğimde keyif alan birisiyim. Asla<br />
insan ayrımı yapmadım ve yapmam<br />
da. Onu yapan insan da eksik bir<br />
şeyler var demektir. İnsanın mütevazi<br />
olması bir şey kaybettirmez, aksine<br />
kazandırır. Sonuçta benim sıradan<br />
bir hayatım oldu ve kendimi sıradan<br />
bir insan gibi hissediyorum.<br />
Bu çalışmaları yaparken destek<br />
aldığınız yerler oldu mu?<br />
Yaptığım çalışmalar da arkamda<br />
hiçbir güç yoktu, hepsini kendi<br />
çabamla yaptım bu yüzden kimseye<br />
göbek bağım yok. Devlette doktor<br />
olarak çalışırken, bizi aşağılamak<br />
için şu sözleri çok duyardım‘benim<br />
vergimden maaş alıyorsun, bana<br />
bakmak zorundasın’. İyi de benim<br />
işim doktorluk ve ben hastaya zaten<br />
bakmak zorundayım. Bunun bana<br />
hatırlatılmasına gerek yok.<br />
<strong>Pharma</strong> 15
Yaptığım çalışmalarda bu ve benzeri sözleri,<br />
kimse bana söyleyemez, çünkü ben her şeyi kendi<br />
çabamla yaptım. Kendi aracımla kazılara gittim.<br />
Çalışmalarımda masraflarımı kendi cebimden<br />
karşıladım. Bu arada hiçbir devlet kurumunda,<br />
üniversitede çalışmıyorum. Özel hastanelerde ve<br />
kliniklerde çalışırken bu işleri ve eğitimi yaptım.<br />
Hiçbir kurum ve kuruluş bana destek olmadı. Ama<br />
ülkemi seviyorum ülkeme faydalı olmak beni mutlu<br />
ediyor. Ülkemin kültür mirasına faydalı olmak beni<br />
mutlu ediyor. Ama yaptığım şey gerçekten kolay bir<br />
şey değil; çok ciddi emek, özveri ve çaba gerektiriyor.<br />
Fakat ben; işimi sevdiğim için zevkle yapıyorum. Ama<br />
ülkemizde ne yazık ki, aktif olarak hem okuyan hem<br />
de bilim üzerine çalışan çok az kişi var.<br />
Bazı bilim insanlarının sıradışı çalışmaları, bazı<br />
çevrelerce anlaşılmıyor. Sizce bunun nedeni nedir?<br />
Bilimle yoğrulmamış akıl bilimden anlamaz<br />
kendi dogma ve inançlarıyla yıkanmış olan akıl,<br />
farklı bir bilimsel bulgu ortaya konduğunda onu<br />
reddetmeye yatkındır.Çünkü dogma ve inançlarla<br />
yıkanmış beyin o inandıklarının dışında karşıt bir<br />
şey ortaya geldiğinde, ya onu kabul edecek ya da<br />
reddedecektir. Peki kabul ederse ne olur? O ana<br />
kadar inandığı o inanç üzerine şekillendirdiği<br />
paradigma çöker. Bir beynin, yıllarca oluşturduğu bir<br />
paradigmanın çökmesine dayanması ve tahammül<br />
göstermesi çok zordur. Psikolojinin ilkel savunma<br />
mekanizmalarından biri olan reddetme yoluna gider.<br />
Hatta doğru olduğunu anlasa bile reddeder. Bu<br />
doğru değil, bunu söyleyen kafir, dinsiz, vatan haini<br />
gibi etiketlemeler yapar. Bu etiketlemedir, sosyolojik<br />
etiketlemedir, yaftalamadır, başka şansı yok çünkü.<br />
Daha iyi bir dünya sizce nasıl olmalı?<br />
Her ülkenin kendine göre bir eğitim sistemi vardır.<br />
Yani herkes bir şekilde eğitim alıyor. Ama önemli<br />
olan şudur: Alınan eğitimin niteliği nasıl? Eğitimde<br />
ileri seviyede olan ülkelerdir, dünyayı yönetenler.<br />
Tarihte de böyle olmuştur. Bilgi kimin elindeyse,<br />
güç onda olmuştur. Günümüzde de baskın ülkelere<br />
baktığımızda, yüksek nitelikli eğitim uygulamaktadır.<br />
Böylece elde ettikleri bilgi ile dünyaya<br />
hükmetmektedirler. Soran, sorgulayan, araştıran<br />
bir eğitim sistemi olmazsa, o ülkenin kalkınması<br />
çok zordur, eğitim seviyesi yüksek ülkelerce<br />
sömürülmeye ve kullanılmaya mahkumdur. Nasıl<br />
sanat, sanat içinse, bilim de bilim için olmalıdır. Her<br />
türlü siyasi yapının dışında, bağımsız bir karaktere<br />
sahip olmalıdır. Aksi halde o ülkenin çocuk ve<br />
gençleri nitelikli olamazlar.<br />
Bilgi kimin elindeyse, hükümdar odur.<br />
16 <strong>Pharma</strong>
ONE WHO HAS KNOWLEDGE RULES<br />
We found the most educated person in <strong>Turkey</strong>. This is no joke.<br />
Mr. Mehmet Görgülü has seven diplomas. His profession is one of<br />
the hardest fields: Medicine. Aside from that, he has diplomas<br />
such as sociology, psychology, justice and he still keeps studying,<br />
researching and writing.<br />
Medikal Teknik Magazine<br />
keeps finding<br />
successful people from<br />
<strong>Turkey</strong> and abroad.<br />
Enjoy…<br />
“We doctors have the most difficult<br />
job in the world but we don’t have<br />
any protection. We get the hardest<br />
education but we don’t have any<br />
defense.<br />
We have neither gun nor legal<br />
protection. Lawyers, judges, and<br />
prosecutors have this, and I don’t<br />
say that they shouldn’t have but<br />
out education is much harder<br />
than theirs, it is the most difficult<br />
department in the world and despite<br />
this we are defenseless. That’s why<br />
anyone can attack us. We get beaten<br />
up, insulted and threatened. We are<br />
used to insults and threats. Besides<br />
our murdered colleagues, we also<br />
have colleagues who can’t stand<br />
the burden of this job and commit<br />
suicide!”<br />
That’s what I heard from Mr. Mehmet<br />
before I even said hello! He has<br />
rightful complaints. Let’s begin our<br />
interview:<br />
First of all, would you introduce<br />
yourself please?<br />
I graduated from Cerrahpaşa<br />
Medical Faculty. I made my<br />
compulsory service in Trabzon,<br />
Numune Hospital. As you know, it<br />
is not enough to graduate for this<br />
job. We have compulsory service,<br />
which is only pertain to our job,<br />
then we can get our diplomas. After<br />
finishing my career education at<br />
Cerrahpaşa Medical Faculty, I went<br />
to Germany. When I returned I<br />
started working at private hospitals.<br />
I like reading and researching. I<br />
was wondering the things I could<br />
do with this purpose and had a<br />
desire to learn about humans’<br />
biological history. First I went to<br />
İstanbul Archeological Museum and<br />
started studying ancient people’s<br />
bones. Meanwhile I got distance<br />
education in the field of public<br />
administration. After that I started<br />
my doctorate in İstanbul University<br />
Institute of Forensic Sciences. I<br />
was included in excavation work<br />
in Yenikapı Marmaray. I wrote my<br />
thesis about the Byzantine skeletons’<br />
identifications and finished my<br />
doctorate. After that I got open<br />
education in the field of Sociology<br />
and started working as lecturer<br />
in İstanbul Aydın University. While<br />
continuing lecturing I studied<br />
Justice and had master’s degree<br />
in Psychology. Meanwhile I started<br />
working as forensic anthropologist in<br />
different excavations in five regions<br />
of our country. I studied human<br />
skeletons in those excavations. Now I<br />
work as lecturer in İstanbul Altınbaş<br />
University.<br />
What are the difficulties of medical<br />
profession?<br />
It has challenges in itself. You go to<br />
your workplace with dreams, you<br />
want to be helpful to the people but<br />
that’s not always the case. I hate<br />
to say that lots of colleagues can’t<br />
stand these difficulties and commit<br />
suicide.<br />
It is the world’s hardest education.<br />
I don’t know if this is the reason but<br />
some people think of us as half God,<br />
and expect miracles. But we are only<br />
human. We try to do something with<br />
the knowledge and possibilities that<br />
this field gives us. We treat patients<br />
but sometimes things don’t go as<br />
we expect, and they put the blame<br />
on us. We get beaten up, assaulted,<br />
murdered and mostly insulted.<br />
<strong>Pharma</strong> 17
When people think of breaking new<br />
grounds, thinking outside the box<br />
your name comes up in <strong>Turkey</strong>. You<br />
are now founding Ancient DNA<br />
Research Center. What is your<br />
purpose?<br />
We will soon open Ancient DNA<br />
Research and Application Center in<br />
İstanbul Altınbaş University. I will<br />
continue my studies at this center.<br />
Our purpose is to get DNAs of human<br />
skeletons found in excavations and to<br />
compare the results with the DNA’s<br />
of today’s people. This will enlighten<br />
us about the transformation of<br />
humans’ and diseases. We might<br />
be able to develop new treatment<br />
methods.<br />
18 <strong>Pharma</strong><br />
There is not a similar center in our<br />
geography. This is the one and only<br />
Ancient DNA Center.<br />
Our purpose is;<br />
1) How did man become man?<br />
2) To find out where matrilineal<br />
descent came from<br />
3) What kinds of diseases were<br />
seen in the past and how were their<br />
genes?<br />
4) To use some of the characteristics<br />
we get from DNAs.<br />
5) What kinds of genetic changes lay<br />
under diseases?<br />
6) To compare these results<br />
to the information we get from<br />
today’s people and to show some<br />
transformations of humans and<br />
diseases. As a result of that we<br />
might be able to develop alternate<br />
treatment methods.<br />
You achieved an unprecedented<br />
success. Would you like to share<br />
this with us?<br />
I took Anatolian responsibility of<br />
Genographic project by National<br />
Geographic. This project studies<br />
human’s 200 thousand years of<br />
genetic journey through haplogrup.<br />
Our knowledge is deepened thanks<br />
to this project. For instance one<br />
day they sent me finger bones from<br />
East Anatolia and wanted me to<br />
research their origin. At the time<br />
we weren’t able to do those tests.<br />
Thanks to Genographic project<br />
we sent them to a center that we<br />
cooperate in Australia. The results<br />
show that the bones belonged to a<br />
European person. Then we asked to<br />
ourselves “Why can’t we do this?”<br />
Of course at the time, we didn’t have<br />
any support and we were working<br />
with an amateur spirit. I arranged<br />
an office and we turned it into a lab.<br />
We tried to minimize the risk of DNA<br />
infection. We sterilized the tools from<br />
DNA infection in one of my small<br />
ultraviolet device. With the help of<br />
those tools we got bone meal. Then<br />
a private lab studied the bone meal<br />
in perspective of Mitochondrial DNA<br />
and shared the results with us. Thus<br />
we found out the Mitochondrial DNA<br />
haplogroups hence matrilineal of 20<br />
of the Byzantine skeletons that we<br />
got from Yenikapı excavation. This<br />
was a success considering it was the<br />
first study in this field. But we had<br />
to verify the results. We managed<br />
to verify with the help of Istanbul<br />
University Department of Medical<br />
Genetics. Now we are preparing to<br />
share the results. We decided to<br />
continue our studies in the Ancient<br />
DNA Research and Application<br />
Center.<br />
How do you get along with ordinary<br />
people and ordinary world,<br />
considering your experience?<br />
I never experienced pride. I am not<br />
a noble blood nor went to private<br />
schools. I didn’t go to private<br />
courses for university exam. My<br />
family was not rich. I worked every<br />
summer, including the summer I<br />
was preparing for university exam,<br />
after I started middle school. One of<br />
the jobs was working on a machine<br />
that makes balls from thread. I<br />
almost lost an arm because of it.<br />
My living conditions were not fit<br />
for pride. My childhood and teen<br />
years were not suitable for such<br />
feeling. Now the answer of your<br />
question: It is true that there is<br />
not another person as educated<br />
as me but this is not a reason for<br />
me to see other people differently.<br />
I am what I used to be. That’s what<br />
my acquaintances say. I enjoy<br />
conversation with an uneducated<br />
person. I never discriminate. If<br />
someone discriminates, it means he<br />
or she has some deficiencies. Being<br />
humble never makes you any less.<br />
I had an ordinary life and I think of<br />
myself as an ordinary person.
Did you get any support throughout<br />
your studies?<br />
There wasn’t any support; I did<br />
everything by myself so I am not tied<br />
to anyone. When I was working as<br />
a doctor in public hospital I used to<br />
hear this a lot: “You earn your money<br />
from my taxes, you have to take care<br />
of me.” That’s my job and I already<br />
have to do that. I don’t need to be<br />
reminded of that. No one can say this<br />
to me in my studies because I did<br />
everything by myself. I went to the<br />
excavations by my own car. I covered<br />
my own expenses. I don’t work for<br />
any governmental institution or<br />
university. I did all of these studies<br />
and got education while working at<br />
private hospitals and universities.<br />
Not one institute supported me. Still,<br />
I love my country and helping my<br />
country makes me happy. Helping my<br />
country’s cultural heritage makes<br />
me happy. But what I do is not easy;<br />
it demands real effort and devotion.<br />
I enjoy this because I love my job.<br />
Unfortunately in our country there<br />
are only a few people who actively<br />
both get education and work on<br />
science.<br />
Some scientists’ works do not make<br />
sense to certain people? What do<br />
you think is the reason of this?<br />
A mind that is not inclined to science,<br />
does not understand science. If a<br />
person is brainwashed by dogma<br />
and beliefs, he or she is inclined to<br />
deny a different scientific finding.<br />
Because brainwashed person either<br />
accepts or denies something that<br />
is contrary to his belief. What if he<br />
accepts? The paradigm built on his<br />
belief collapses. It is very hard for<br />
a brain to tolerate collapsing of its<br />
paradigm. He chooses denying which<br />
is ancient psychological defense<br />
method. Even if he understands that<br />
it’s true, he still denies it. He labels<br />
people as being infidel, nonbeliever,<br />
and traitor. This is social labeling,<br />
stigmatizing. Because he doesn’t<br />
have any other opinion.<br />
How do you think a better world<br />
should be?<br />
Every country has its own education<br />
system. Everyone gets education<br />
one way or another. The important<br />
thing is this: quality of the education.<br />
Countries that have high level of<br />
education rule the world. It has been<br />
the same since ancient times. One<br />
who has knowledge, rules. They rule<br />
the world through their knowledge. If<br />
the education system does not make<br />
children ask, question or research<br />
then it is very hard for that country<br />
to develop. They are doomed to be<br />
exploited by the countries with high<br />
level of education. Just as art is<br />
for art’s sake, science must be for<br />
science’s sake. It must be free from<br />
any political structure. Otherwise it<br />
is impossible for children and teens<br />
to be qualified.<br />
One who has knowledge, rules.<br />
<strong>Pharma</strong> 19
Roche’un Sanal Gerçeklik Deneyimi Projesi<br />
Felis Ödülüne layık görüldü<br />
Roche İlaç Türkiye’nin, romatoid artrit hastalarının tedavi sürecini<br />
anlatan ve bu süreci sağlık profesyonellerine hastanın gözünden<br />
deneyimleten projesi, Felis ödülüne layık görüldü.<br />
Roche İlaç Türkiye, romatoid<br />
artrit hastalarının 5 yılık tedavi<br />
sürecini anlatan sanal gerçeklik<br />
deneyimi projesi ile MediaCat<br />
dergisi tarafından düzenlenen Felis<br />
Ödülleri’nde Felis’e layık görüldü.<br />
Roche’un ajansı Scope ile hayata<br />
geçirdiği “Romatoid Artrit Hasta<br />
Yolculuğu” projesi “Artırılmış Mobil<br />
Deneyim” dalında ödülün sahibi<br />
olarak önemli bir başarıya imza attı.<br />
Uzun süreli tedavilerde hasta ve<br />
doktor arasındaki duygusal paylaşımı<br />
konu alan sanal gerçeklik deneyimi<br />
projesinde, hastanın doktoruyla<br />
tanıştığı ilk günden itibaren yaşadığı<br />
fiziksel iyileşme ve doktorun<br />
hayatındaki değişimler işleniyor.<br />
Hastanın yaşadığı sorunlar<br />
kullanıcılara deneyimletiliyor<br />
Kadın ve erkek kullanıcılar için<br />
özelleştirilmiş tecrübeler sunan<br />
proje, 5 yıllık bir zaman diliminde<br />
kullanıcıya romatoid artrit hastasının<br />
yolculuğuna tanık olma imkanı<br />
sunuyor. Uygulamadaki hassas<br />
etkileşimli el kontrolleri ile hastanın<br />
yaşadığı sorunlar kullanıcıya<br />
deneyimletiliyor. Bu his deformitelerin<br />
ayrıntılı üç boyutlu modellemeleri ile<br />
görsel olarak da destekleniyor.<br />
Uzman romatologların fikirlerinden<br />
ve tecrübelerinden faydalanılarak<br />
bir senaryo üzerinden yürütülen<br />
projede, hastaların el deformasyonları<br />
incelendi, hastane koridorları ve<br />
muayene odası için gerçek ortamlar<br />
referans alındı ve sanal gerçekliğe<br />
aktarıldı.<br />
Roche’s Virtual Reality Experience Project won the Felis Prize<br />
Roche <strong>Pharma</strong>ceuticals <strong>Turkey</strong> was deemed worthy of the Felis Prize, a<br />
project that described the process of treatment of rheumatoid arthritis<br />
patients and experienced this process in the eyes of the health professionals.<br />
Roche İlaç <strong>Turkey</strong> was deemed<br />
worthy of Felis at Felis Awards<br />
organized by MediaCat<br />
magazine with a project of virtual<br />
reality experience that describes<br />
the 5-year treatment process of<br />
rheumatoid arthritis patients. The<br />
project “Ratatoid Arthritis Patient<br />
Journey”, which Roche’s agency<br />
Scope, has made an important<br />
success as owner of the award<br />
in the field of “Enhanced Mobile<br />
Experience”.<br />
In the virtual reality experience<br />
project, which deals with the<br />
20 <strong>Pharma</strong><br />
emotional sharing between the<br />
patient and the doctor in long-term<br />
treatments, the physical healing that<br />
the patient has experienced since<br />
the first day he met the doctor and<br />
the changes in the doctor’s life are<br />
covered.<br />
Problems of the patient are<br />
experienced by the users<br />
The project, which offers customized<br />
experiences for men and women,<br />
allows the user to witness the journey<br />
of a patient with rheumatoid arthritis<br />
over a period of 5 years. The precise<br />
interactive hand controls in the<br />
application make the user experience<br />
problems with the patient. This feeling<br />
is also visually supported by detailed<br />
three-dimensional models of the<br />
deformities.<br />
In a scenario based on the<br />
ideas and experiences of expert<br />
rheumatologists, the hand<br />
deformations of the patients were<br />
examined, the real environments<br />
for the hospital corridors and the<br />
examination room were taken as<br />
reference and transferred to the<br />
virtual reality.
middle east & africa<br />
<br />
Book<br />
Your<br />
Stand<br />
3 - 5 September 2018<br />
Abu Dhabi, United Arab Emirates
Dr. Brown’s ödüllü biberonlar<br />
Annelerin oylarıyla belirlenen “Yılın En İyisi Ödülü”ne Dr. Brown’s<br />
Biberonları layık görüldü<br />
Fit Pregnancy and Baby <strong>Dergisi</strong><br />
tarafından düzenlenen<br />
annelerin tercih ettikleri<br />
markaya verdikleri oylarla<br />
belirlenen “Yılın En İyisi Ödülü”ne<br />
Dr. Brown’s Biberonları layık<br />
görüldü.<br />
Yıllardır birçok ödülün sahibi olan<br />
Dr. Brown’s biberonları; anne ve<br />
babaların seçimlerinde büyük etkisi<br />
olan gaz sancılarını önlemesi,<br />
besindeki C, A ve E vitaminlerini<br />
koruyor olması BPA içermemesi,<br />
Options serisi biberonlarında gaz<br />
sancıları bittiğinde hava akış kanalı<br />
çıkarılarak sızdırma ve akma<br />
yaşanmadan kullanılmaya devam<br />
edilmesi ve tasarımları ile daha<br />
önceki senelerde olduğu gibi üst<br />
üste 14. kez “Yılın En İyisi Ödüllü”nü<br />
kimseye kaptırmadı.<br />
Dr. Brown’s biberonlarında bulunan<br />
patentli özel hava dolaşım sistemi;<br />
vakum ve hava kabarcıklarını<br />
önleyerek, biberona giren havanın<br />
sütün ve mamanın üst kısmına<br />
çıkmasını sağlar ve bebeklerin<br />
süt ve mamayla beraber hava<br />
yutmasına engel olur. Havalandırma<br />
sistemi ile tasarlanan biberonlar,<br />
emzirmeye eş değer vakumsuz<br />
bir beslenme sağlar. Böylece<br />
vakumun olumsuz etkileri veya<br />
hava kabarcığı yutmanın neden<br />
olduğu kolik sancıları, mide ve<br />
bağırsak gazları şikayetlerini azaltır.<br />
Patentli özel hava dolaşım sistemi<br />
süt ve mama azaldıkça Dr.Brown’s<br />
biberonlarında hava kabarcığı<br />
oluşmasına engel olur ve mamanın<br />
oksitlenmesini önleyerek besindeki<br />
A, C ve E vitaminlerinin değerini<br />
korur. Hava, anne sütü veya mama<br />
ile temas etmediğinden besin<br />
değerlerinin korunmasına yardımcı<br />
olur. içindeki patentli özel hava<br />
dolaşım sisteminin yarattığı doğal<br />
akış sayesinde hava, biberonun<br />
üst kısmına aktarıldığından süt ve<br />
bebek maması emzikten serbestçe<br />
akar ve bebeklerin aşırı emme<br />
gücü harcamasını engeller. Böylece<br />
bebekler çabuk yorularak emmeyi<br />
bırakmazlar. Biberondaki pozitif<br />
basınç da emziğin katlanmasını ve<br />
bebeğin kulağında sıvı birikmesini<br />
önlemeye yardımcı olur.<br />
22 <strong>Pharma</strong>
<strong>2017</strong> Moms’ Picks: Best Baby Bottles<br />
Dr. Brown’s ® Baby Bottles have won numerous awards over the years<br />
Three years in a row! Dr.<br />
Brown’s has won the<br />
BabyCenter Moms’ Picks<br />
award for Best Baby Bottle for 2015,<br />
2016 and <strong>2017</strong>.<br />
14 years in a row!<br />
Dr. Brown’s has won the Fit<br />
Pregnancy and Baby Best Award for<br />
Baby Bottles for fourteen straight<br />
years.<br />
By selecting Dr. Brown’s bottles,<br />
you’ve just made an important<br />
choice in the health and happiness<br />
of your baby. Here is some useful<br />
information and practical tips that<br />
will help ensure a comfortable and<br />
satisfying experience for your baby<br />
<strong>–</strong> and worry-free feeding times for<br />
you.<br />
How We’re Different<br />
Dr. Brown’s redefined bottle feeding<br />
by creating an internal venting<br />
system that prevents air from<br />
coming in contact with the liquid.<br />
This helps prevent colic, spit-up,<br />
burping and gas <strong>–</strong>reducing or<br />
eliminating feeding problems for<br />
your baby, and stress and anxiety for<br />
you.<br />
While other bottle designs have<br />
emerged to address venting, Dr.<br />
Brown’s are the only bottles that are<br />
fully vented. This maximizes your<br />
baby’s ability to feed comfortably at<br />
their own pace.<br />
In addition to the Original bottles,<br />
Dr. Brown’s recently introduced the<br />
Options bottle, which can be used<br />
with or without the internal venting<br />
system. You may find that removing<br />
the venting system simplifies things<br />
for you as your baby’s feeding<br />
becomes more developed. She’ll let<br />
you know if she’s ready!<br />
Proper Bottle Assembly<br />
As with any bottle, it is important<br />
to ensure proper assembly so the<br />
bottle works correctly. The basic<br />
bottle assembly instructions are the<br />
same for Dr. Brown’s Original and<br />
Dr. Brown’s Options bottles (when<br />
using the vent system).<br />
Here are the basics:<br />
• Fill your bottle to the desired<br />
amount, being careful not to overfill.<br />
• Snap the nipple into the nipple<br />
collar and place loosely on the<br />
bottle.<br />
• Warm the bottle per warming<br />
instructions.<br />
• Snap the reservoir onto the insert.<br />
• Remove the nipple and collar and<br />
place the reservoir in the bottle.<br />
• Place the nipple and collar over<br />
the vent system and tighten snugly.<br />
<strong>Pharma</strong> 23
Uyku Laboratuvarı<br />
Gün Işığı Lambaları<br />
|<br />
Kızılötesi Lamba<br />
TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ<br />
www.nabiztip.com
Süt Pompaları<br />
Bebek Telsizi<br />
Beslenme<br />
Ağırlık<br />
|<br />
Ateş Ölçerler<br />
TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ<br />
www.nabiztip.com
ŞEKER HASTALIĞI KÖRLÜĞE NEDEN OLUR MU?<br />
Tip 2 diyabetin %90’ı vücutta aşırı yağ birikiminden kaynaklanıyor.<br />
Bu artış sürerse, önümüzdeki on yıl içinde insanların yarısı diyabet etkilecek<br />
Her on saniyede<br />
bir kişi Tip 2<br />
diyabete bağlı<br />
komplikasyonlar yüzünden<br />
ölmekte. Tip 2 diyabet,<br />
ABD başta olmak üzere<br />
dünyada en önemli on<br />
ölüm nedeni arasında yer<br />
alıyor. Sağlığa harcanan<br />
Op. Dr. Murat Üstün<br />
her on liranın bir lirası ise,<br />
diyabet tedavisine gidiyor.<br />
Şeker hastalığı olmayanlara göre, diyabetli hastaların<br />
sağlık harcamalarının 2.5 kat daha yüksek olduğu<br />
görülüyor.<br />
Tip 2 diyabetin %90’ı vücutta aşırı yağ birikiminden<br />
kaynaklanıyor. Bu artış sürerse, önümüzdeki on yıl<br />
içinde insanların yarısı diyabetten etkilenecek. Normal<br />
popülasyonda %9 olan diyabet oranı, morbid obezler<br />
arasında % >25’e çıkıyor. Obez bireylerde Tip 2 diyabeti<br />
tedavi etmenin en etkili yöntemlerinden biri bariatrik ve<br />
metabolik cerrahi.<br />
Diyabetin Tip 1 ve Tip 2 olmak üzere iki grubu olsa da,<br />
vakaların %95’i Tip 2 diyabetlidir. Hastalığın bu formunun<br />
temel nedeni obezitedir. Tip 2 diyabet ayrıca inme,<br />
kardiyovasküler hastalıklar, böbrek yetmezliği, körlük,<br />
depresyon, organ kayıpları, nöropati, impotans ve çeşitli<br />
kanser tiplerinde ve ölüm riskinde artışa da yol açar. Tip 2<br />
diyabet erken ölüm riskinde %80 artışa, beklenen yaşam<br />
süresinde ise %80 azalmaya yol açar.<br />
Temel Tip 2 diyabet tedavi yöntemleri diyet, egzersiz ve bu<br />
yolla kilo kaybıdır. Bunun yanısıra eklenen ilaçlarla hastalar<br />
kan şekerlerini belli bir seviyede tutabilirler. Zaman içinde<br />
hastalığın ağırlığı ilerleyebilir. Bu durumda normal kan<br />
şekerini sağlayabilmek için giderek artan dozlarda ilaç<br />
kullanımı gerekebilir.<br />
Bir zamanlar şeker hastalığının geri dönüşsüz ve tedavi<br />
edilemez bir hastalık olduğu düşünülürdü. Ancak yıllar<br />
içinde, obezite cerrahisi geçiren diyabet hastalarının uzun<br />
vadede tüm ilaçlarını bıraktıkları ve bu etkinin uzun yıllar<br />
boyunca da devam ettiği gösterilmiştir. Diğer yandan,<br />
şeker hastalığının süresi metabolik cerrahinin sonuçlarını<br />
negatif etkiliyor. O nedenle, Tip 2 diyabet hastalarının<br />
cerrahi çözümler için vakit geçirmeden harekete geçmeleri<br />
hem başarıyı arttıracak, hem de olası organ hasarlarını<br />
önleyecektir. Yapılan araştırmalar, obezite cerrahisinin<br />
hastaların metabolik profilinde anlamlı ve sürdürülebilir<br />
uzun vadeli düzelme sağladığını gösteriyor.<br />
Diyabetin nedenleri<br />
Diyabetin aslında klinik ve laboratuar olarak ayırdedilen<br />
dört farklı tipi vardır. Ancak en çok görülen ve bilinen iki<br />
tipinden söz edebiliriz. Birincisi Tip 1 diyabet denilen ve<br />
daha çok gençlerde görülen diyabettir. Genellikle on ile<br />
yirmi beş yaş arasında rastlanır. Tip 1 diyabetin şeker<br />
hastalarının toplamına oranla görülme sıklığı %5-7’dir. Bu<br />
tip diyabette temel sebep insülin yokluğudur. Bağışıklık<br />
sisteminin kendi dokularını yabancı sayıp saldırması<br />
yüzünden gelişen pankreas beta hücre harabiyeti<br />
nedeniyle, genellikle baştan beri insüline ihtiyaç hisseden<br />
bir diyabet şeklidir. Bu tip diyabette mutlaka insülin<br />
gereklidir. Başka bir tedavi şekli yoktur. Pankreas adacık<br />
nakli henüz deneysel bir tedavi yöntemi olup başarı<br />
oranları istenilen düzeylerde değildir.<br />
İkincisi Tip 2 dediğimiz ve daha çok yirmi beş yaş ve<br />
üstünde görülen bir diyabet tipidir. Tip II diyabette ise<br />
aşırı kilo ve genetik etkenler öncelikli faktörlerdir.<br />
Diyabet hastalarının önemli bir çoğunluğunun aile<br />
üyelerinde de şeker hastalığı mevcuttur. Genetik<br />
yatkınlığın yanı sıra obezite, yanlış beslenme rejimi,<br />
aşırı hareketsizlik, sık gebelikler, gebelikte diyabet<br />
saptanması önemli nedenler arasındadır. Ailesinde Tip II<br />
diyabet olanlar daha fazla risk taşıdıklarından yılda birkaç<br />
kez açlık ve tokluk şekeri kontrolünü yaparak gelişimi takip<br />
etmelidir.<br />
26 <strong>Pharma</strong>
DOES DIABETES CAUSE BLINDNESS?<br />
90% of type 2 diabetes is caused by lipoidosis. If this rise continues,<br />
in ten years 50% of people will be affected by diabetes.<br />
In every ten seconds a person dies because of<br />
complications caused by type 2 diabetes. Type 2<br />
diabetes is one of the ten most important causes<br />
of death, especially in USA. One out of every ten<br />
liras spent on health goes to treatment of diabetes.<br />
Expenses of the patients with diabetes are 2.5 times<br />
higher than people who don’t have diabetes.<br />
90% of Type 2 diabetes is caused by lipoidosis. If this rise<br />
continues, in ten years 50% of people will be affected by<br />
diabetes. In average population rate of diabetes is 9% and<br />
it increases to >25% in morbid obese. One of the most<br />
efficient treatment methods in obese people is bariatric<br />
and metabolic surgery.<br />
While there are two types of diabetes <strong>–</strong>Type 1 and Type<br />
2<strong>–</strong> 95% of the patients have Type 2. The main reason<br />
of this disease is obesity. Type 2 diabetes also causes<br />
stroke, cardiovascular diseases, renal failure, blindness,<br />
depression, loss of an organ, neuropathy, impotence,<br />
various types of cancer and risk of death. Type 2 diabetes<br />
increases premature death by 80%, and decreases life<br />
expectancy by 80%.<br />
Main Type 2 treatment method is losing weight by<br />
dieting and exercising. Aside from that, drugs can keep<br />
the patient’s blood sugar in certain levels. Severity of<br />
the disease can increase in time. At this stage doses of<br />
medications may be increased.<br />
Once upon a time diabetes was thought to be irremediable<br />
and incurable. But over the years it is proven that patients<br />
with diabetes who had obesity surgery stopped taking<br />
medicine in the long term and the effect continued for<br />
many years. On the other hand, duration of diabetes has<br />
negative effect on metabolic surgery. Patients with Type 2<br />
diabetes must take action for surgery as soon as possible<br />
in order for a successful result and to prevent loss of<br />
an organ. Studies show that obesity surgery provides<br />
significant and sustainable long term recovery on<br />
patient’s metabolic profile.<br />
<strong>Pharma</strong> 27
ANNELERİMİZ ‘’SAĞLIK ELÇİSİ’’ OLACAK<br />
Bütün hastalıklar önlenebilir, en kötüleri bile..<br />
Yeter ki farkında ol, bilinçli ol ve ne yapacağını iyi bil.<br />
Her geçen gün büyüyen,<br />
değişen ve kendini yenileyen<br />
ilaç sektörü yaygınlaşan<br />
önlenebilir hastalıklar için, önemli<br />
olan bazı konulara değindi, farkında<br />
olmaya dikkat çekmek istedi. Sanofi<br />
Pasteur ve ÇABA derneği işbirliği<br />
ile gerçekleşen projede özellikle<br />
bilinçlendirme üzerinde duruldu.<br />
Çünkü bilinçlendirmenin eksik<br />
olması, tedavinin tam olabilmesi<br />
için çok ciddi bir sorundur. Özellikle<br />
annelerin bilinçli olmasının önemli<br />
olduğuna değinildi.<br />
Konuşulan konu başlıkları aşağıdaki<br />
gibidir:<br />
• Her yıl bir milyar dozdan fazla<br />
aşı temini ile dünya genelinde<br />
500 milyondan fazla kişinin<br />
bağışıklamasını sağlamak<br />
• Önlenebilir hastalıklara dikkat<br />
çekmek; farkındalığı artırmak<br />
• Aşı endüstrisindeki liderliğinin yanı<br />
sıra bir tarih ve kültür mirasını da<br />
temsil etmek<br />
• Hastalıklardan korunma konusunda<br />
anneleri bilgilendirmek ve her evde<br />
bir ‘Sağlık Elçisi’ olması<br />
• Türkiye genelinde birçok şehirde<br />
uzmanlar eşliğinde önlenebilir<br />
hastalıklar üzerine, aile sağlığında<br />
etkin rol oynayan annelere yönelik<br />
eğitimler verilmesi<br />
OUR MOTHERS WILL BE HEALTH ENVOYS<br />
All diseases can be prevented, even the worst ones…<br />
As long as you are conscious and know what to do.<br />
The changing and self-improving<br />
pharmaceutical industry<br />
touches some important<br />
subjects and wants to raise<br />
awareness. The joint project of Sanoti<br />
Pasteur and ÇABA foundation is<br />
focused mainly on consciousness<br />
raising. The lack of consciousness<br />
is a great obstacle in complete<br />
treatment. The importance of mother<br />
awareness is also mentioned.<br />
Discussed subjects are as follows:<br />
* Ensuring that more than 500 million<br />
people are immunized by providing<br />
more than 1 billion vaccine supply<br />
every year.<br />
* Drawing attention to preventable<br />
diseases; raising awareness.<br />
* Representing not only the<br />
leadership in vaccine industry but<br />
also a historical and cultural heritage.<br />
* Informing mothers about preventing<br />
diseases and creating a “Health<br />
Envoy” in every house.<br />
* Providing trainings on preventable<br />
diseases with professionals<br />
throughout <strong>Turkey</strong> for mothers who<br />
play an active role in family health.<br />
28 <strong>Pharma</strong>
ONLAR İÇİN KOŞTULAR<br />
İlaç firmalarının birçok sosyal<br />
projeleye destek olduğunu hepimiz<br />
biliyoruz. Güzel başarılarının<br />
yanısıra; duyarlı davranışlarıyla da<br />
gönlümüzde taht kuran firmalardan<br />
bir tanesi olan ‘’Santa Farma’’ son<br />
zamanlarda çok güzel bir davranış<br />
sergiledi: Kanserli çocuklar için<br />
koştu, onları tebrik ediyor konunun<br />
ayrıntıları için haberimizi sizinle<br />
paylaşıyoruz:<br />
Santa Farma kurumsal koşu<br />
takımı, 39. Vodafone İstanbul<br />
Maratonu’nda Kanserli Çocuklara<br />
Umut Vakfı (KAÇUV) için koştu.<br />
Koşucuların topladığı bağışlar<br />
KAÇUV’un Pendik’te kuracağı Aile<br />
Evi Projesi’ne aktarılacak. Kanserli<br />
Çocuklara Umut Vakfı (KAÇUV) 2000<br />
yılından bu yana; çocukların kanser<br />
ile mücadelelerinde önemli bir<br />
gereksinim olan psikolojik destek<br />
ve çocuk psikolojisine uygun tedavi<br />
ortamının yaratılması konusunda<br />
çalışmalar yapıyor. “<br />
Santa Farma’nın kurumsal koşu<br />
takımı, 39. Vodafone İstanbul<br />
Maratonu’nda, KAÇUV’un yeni<br />
kuracağı Aile Evi için koştu. Toplamda<br />
seksen dokuz çalışanının katıldığı<br />
koşuda, Adım Adım Platformu<br />
aracılığıyla adına toplanan bağışlar,<br />
Pendik’te yeni kurulacak Aile Evi<br />
Projesi’ne aktarılacak. Yönetim<br />
Kurulu Başkanı ve CEO’su Erol<br />
Kiresepi 39. Vodafone İstanbul<br />
Maratonu ve gönüllülük çalışmaları<br />
hakkında: “Sağlığa sağlıklı hizmet<br />
misyonuyla yetmiş yılı aşkın süredir<br />
faaliyet gösteren Santa Farma’da sivil<br />
toplum çalışmalarına destek olma<br />
kültürü tüm çalışanlarımız tarafından<br />
benimsenen, ortak değerimiz., geniş<br />
bir katılımla bu destek kampanyasına<br />
katılarak, İstanbul’a açılacak bir diğer<br />
Aile Evi’nin yapımına ciddi anlamda<br />
destek vermiş, en önemlisi de bu<br />
alanda ciddi bir farkındalık yaratmış<br />
oldular. Çalışanlarımızın topladığı<br />
miktarla, aynı miktarda bağışı<br />
KAÇUV için yaptık. Bundan sonraki<br />
dönemlerde de aynı sorumlulukla<br />
desteklerimizi sürdüreceğiz.”<br />
söyledi.<br />
THEY RAN FOR THEM<br />
30 <strong>Pharma</strong><br />
It is widely known that<br />
pharmaceutical companies support<br />
a lot of social project. Alongside<br />
with its success, Santa Farma is<br />
also one of the companies that<br />
stole our hearts with sensitivity and<br />
the company showed an exemplary<br />
behavior: They ran for children with<br />
cancer. We congratulate them and give<br />
you the details:<br />
Santa Farma corporate running<br />
team ran for Hope Foundation for<br />
Children With Cancer (KAÇUV) at the<br />
39. Vodafone İstanbul Marathon. The<br />
donations that the runners raised will<br />
be used for Family Home project of<br />
KAÇUV in Pendik.<br />
Since 2000 Hope Foundation for<br />
Children With Cancer (KAÇUV)<br />
has been working on the essential<br />
need, that is psychological support<br />
for children who fight cancer and<br />
on creating an environment that is<br />
suitable for children’s psychology.<br />
Santa Farma corporate running<br />
team ran for Hope Foundation for<br />
Children With Cancer (KAÇUV) at<br />
the 39. Vodafone İstanbul Marathon.<br />
Eighty-nine employees participated<br />
and donations that were collected<br />
via Adım Adım Platform will be<br />
transferred to Family Home Project<br />
in Pendik. CEO of the company, Erol<br />
Kiresepi talked about 39. Vodafone<br />
İstanbul Marathon and volunteer<br />
projects: “Santa Farma has been in<br />
business for more than seventy years<br />
with ‘Healthy Service for Health’<br />
mission. Our employees adopted our<br />
shared value of supporting nongovernmental<br />
projects, therefore we<br />
participated in this support campaign<br />
with broad participation and while<br />
supporting another Family Home in<br />
Istanbul they also raised awareness.<br />
We donated the same amount of<br />
money that our employees collected,<br />
to KAÇUV. We will continue our<br />
supports with the same sense of<br />
responsibility.”
TÜRKİYE DÜNYAYA UMUT IŞIĞI<br />
İlaç sektörü yaptığı sıradışı başarılarla, dünyada sesini duyurmaya<br />
devam ederken, Türkiye bu sese çığlık olmaya devam ediyor:<br />
Yerli ilaç firması TRPharm<br />
tarafından geliştirilen ve ailesel<br />
akdeniz ateşi hastalarının<br />
tedavisinde, yeni bir umut olma<br />
potansiyeli taşıyan, RPH104 isimli ilaç<br />
adayına ait bilimsel veriler; Amerikan<br />
Romatoloji Derneği’nin düzenlediği<br />
kongrede bilim insanları ile paylaşıldı.<br />
Amerika Birleşik Devletleri’nin San<br />
Diego şehrinde 3-8 <strong>Kasım</strong> <strong>2017</strong><br />
tarihlerinde gerçekleşen Amerikan<br />
Romatoloji Kongresi’ne yüze yakın<br />
ülkeden on yedi bin üzerinde bilim<br />
insanı katıldı.<br />
AAA’nın, Akdeniz ve Ortadoğu kökenli<br />
toplumlarda sık görüldüğü ifade eden<br />
TRPharm Genel Müdürü Mehmet<br />
Göker, “AAA hastalığı, Türkiye’de<br />
binde bir oranında görülmektedir.<br />
Ülkemizde beş kişiden birinin taşıyıcı<br />
olduğu öngörülmektedir.” bilgisini<br />
verdi. Bu hastaların yüzde onunun<br />
tedavi olamadığını vurgulayan<br />
Göker, “RPH-104 biyoteknolojik<br />
ilaç, bu hastaların yaşam sürelerini<br />
uzatabilecek.” dedi ve ekledi: “Bu<br />
hastaların mutlaka yeni tedavilere<br />
ihtiyacı var. Yapılan erken çalışmalar,<br />
iltihap maddesinin engellenmesinin<br />
mevcut tedaviye yetersiz yanıt veren<br />
hastalarda son derece başarılı<br />
sonuçlar verdiğini gösterdi. O nedenle,<br />
Türkiye’de yeterli yanıt alamadığımız<br />
hastalar için kullanabilecek, kolay<br />
ulaşılabilecek ve maliyeti yüksek<br />
olmayan bir ilaç geliştirilmiş olacak.”<br />
TURKEY IS A NEW HOPE FOR WORLD<br />
While the pharmaceutical industry continuing to achieve the<br />
extraordinary successes in the world, <strong>Turkey</strong> continues to announce<br />
Scientific data of candidate<br />
drug named RPH104,<br />
developed by TRPharm, a local<br />
pharmaceutical company, bearing the<br />
potential of being a new hope in the<br />
treatment of familial mediterranean<br />
fever patients; it was shared with<br />
scientists at the congress held by the<br />
American Society of Rheumatology.<br />
Seventeen thousand scientists<br />
from around the world attended the<br />
American Rheumatology Congress<br />
in San Diego, USA, on 3-8 November<br />
<strong>2017</strong>.<br />
Declaring that familial mediterranean<br />
fever is common in Mediterranean<br />
and Middle Eastern societies,<br />
Mehmet Göker, General Manager<br />
of TRPharm, said, “Familial<br />
mediterranean fever disease is<br />
seen in <strong>Turkey</strong> at a ratio of one per<br />
thousand. It is predicted that one of<br />
the five people in our country is the<br />
carrier.” Pointing out that 10 per cent<br />
of these patients can not be treated,<br />
he said, “RPH-104 biotechnological<br />
medicine will extend the life span of<br />
these patients.” And he added, “These<br />
patients need new treatments. Early<br />
interventions have shown that the<br />
inhibition of inflammatory medication<br />
gives very successful results in<br />
patients with poor response. For that<br />
reason, a new drug, which we can<br />
be used for patients we can not get<br />
enough response in <strong>Turkey</strong>, which<br />
is also easily accessible and not<br />
expensive, will be developed.”<br />
<strong>Pharma</strong> 31
HERKES YÜRÜSÜN DİYE; KOŞTULAR<br />
Ülkemiz her geçen gün güzelleşiyor; çünkü duyarlı, bilinçli insanlarımızın sayısı<br />
gitgide artıyor. Bir önceki sayımızda, sizlere yürüyememekle, MS hastalığı ile alakalı<br />
asla umutsuz olmamanız gerektiğini hatırlatmıştık. Bu konuda yapılan aktivitelerin<br />
güzelliğini okurken, attığınız her adım için şükretmeyi unutmayın.<br />
Yürüyememenin insana ne hissettirdiğini, ancak<br />
bacaklarını kullanamayan bir kişi bize doğru<br />
anlatabilir. Bu hissi bizler için yaşayan ve yaşatan<br />
bir yerden bahsedeceğiz: MS Derneği. Binlerce hastanın<br />
ayak izi olan ve bu anlamda yönlendiren, yol gösteren<br />
MS Derneği’nin, bu hastalığın sadece Türkiye’de değil,<br />
dünyada tanıtılması ile ilgili pek çok akvitesi var. Bu<br />
aktivitelerden bir tanesi geçtiğimiz günlerde gerçekleşti.<br />
Türkiye MS Derneği yetkilileri, hastalar, hasta yakınları<br />
ve doktorlar Gen İlaç işbirliğiyle MS hastalığında yürüme<br />
güçlüğüne dikkat çekmek amacıyla bu yıl ilk kez 39.<br />
Vodafone İstanbul Maratonu’na katıldı. Dernek Başkanı Dr.<br />
Melih Tütüncü birlikte yüzlerce hasta ve yakını iki kıtayı<br />
birlikte aştı. Dr. Tütüncü “Yürüme problemine karşı hiç<br />
tedavi, hastaların kendi yaptıkları spor, egzersiz ve yürüyüş<br />
kadar etkili değil. Bu nedenle maratonda MS’te yürüme<br />
güçlüğüne karşı birlikte yürüyoruz” dedi. MS hastaları,<br />
yakınları ve doktorlar 15 Temmuz Boğaz Köprüsü üzerinde<br />
balonlarını uçurduğunda Boğaz’ın üzerini balonlar kapladı.<br />
Haydarpaşa Sultan Abdulhamid Eğitim ve Araştırma<br />
Hastanesi nöroloji uzmanı Dr. Serkan Demir de MS İçin Bir<br />
Adım Kampanyası adına hastaları için maratonda 10 km.<br />
koştu.<br />
They run for let everyone walk<br />
Our country is getting better every day; because the number of our sensitive, conscious<br />
people is increasing. In our previous issue, we reminded you that you should never be<br />
desperate to walk with, to be involved with MS. Remember to be thankful for every step you<br />
take while reading the beauty of the activities done in this regard.<br />
32 <strong>Pharma</strong><br />
A<br />
person who can not use his<br />
legs can tell us what it feels like<br />
not being able to walk. We will<br />
talk about a place where we live and<br />
live for us: the MS Society. Multiple<br />
Sclerosis Association of <strong>Turkey</strong>,<br />
which is the footprint of thousands<br />
of patients and guides them in<br />
this sense, has many aids about<br />
introducing this disease not only in<br />
<strong>Turkey</strong> but also in the world. One of<br />
these activities took place during the<br />
days we passed.<br />
The MS Society of <strong>Turkey</strong> authorities,<br />
patients, patients’ relatives and<br />
doctors participated in the 39th<br />
Vodafone Istanbul Marathon for<br />
the first time this year in order to<br />
draw attention to the difficulty of<br />
walking in MS disease with Gene<br />
Drug Cooperation. President of<br />
the Association Melih Tütüncü<br />
together with hundreds of patients<br />
and relatives came together in two<br />
continents. Dr. Tütüncü “No treatment<br />
against the problem of walking is as<br />
effective as the exercise, exercise and<br />
walking of the patients themselves.<br />
For this reason, marathon, we walk<br />
together against MS in walking<br />
difficulty, “he said. MS patients,<br />
relatives and doctors bloomed on<br />
the Bosphorus when they bubbled<br />
their balloons over the 15th of July<br />
Bosporus Bridge.<br />
Dr. Haydarpaşa Sultan Abdulhamid<br />
Education and Research Hospital<br />
neurology specialist Dr. Serkan Demir<br />
is marathon for his patients on behalf<br />
of a Campaign for MS 10 km. he ran.
BAZILARI ÖDÜLE DOYMUYOR!<br />
MediaCat dergisi tarafından düzenlenen “MediaCat Felis Ödülleri”nde<br />
“Daylong Güneşin Mutlu Yüzü” ve Imutor Go kampanyaları ile Sağlık<br />
İletişimi kategorilerinde dört ödülün sahibi bakalım hangi ilaç firması oldu?<br />
Güneşin zararlarından korunarak<br />
onun pozitif etkisinden<br />
faydalanmayı sağlayan “Daylong<br />
Güneşin Mutlu Yüzü” kampanyası<br />
ile MediaCat Felis Ödülleri’nde<br />
“En İyi Lansman Kampanyası” kategorisinde<br />
büyük ödülün; eczane teknisyenlerine yönelik bilgi<br />
yarışması “Imutor Go” ile de “En İyi Eğitim Projesi”,<br />
“En İyi Doğrudan Pazarlama Projesi” ve “En İyi<br />
Medikal Pazarlama Kampanyası” kategorilerinde<br />
başarı elde eden ‘’Eczacıbaşı’’ toplamda dört<br />
ödülün sahibi oldu. Onikincisi gerçekleştirilen<br />
yarışmada Eczacıbaşı İlaç Pazarlama’ya büyük<br />
ödülü getiren “Daylong Güneşin Mutlu Yüzü”<br />
projesi kapsamındaki çalışmalarda, güneşin<br />
insanları mutlu ettiği mesajını veren ve Daylong’u<br />
güneşten faydalanmayı sağlayan bir marka<br />
olarak konumlandıran Eczacıbaşı, bir sosyal<br />
deneyle de bu projesini destekledi<br />
<strong>2017</strong> Felis Ödülleri’nde Eczacıbaşı İlaç<br />
Pazarlama’ya üç ödül getiren “Imutor Go” projesi<br />
ise <strong>Kasım</strong> 2016 tarihinde hayata geçirildi.<br />
ECZACIBASI IS STILL HUNGRY FOR SUCCESS!<br />
Let’s see which pharmaceutical company, the winner of four awards in<br />
Health Communication categories of “MediaCat Felis Awards” organized<br />
by MediaCat magazine, with its “Daylong Güneşin Mutlu Yüzü” and<br />
Imutor Go campaigns?<br />
34 <strong>Pharma</strong><br />
Eczacıbaşı” won four<br />
awards in total with<br />
its “Daylong Güneşin<br />
Mutlu Yüzü” campaign,<br />
which protects against<br />
the damages of the sun and<br />
provides its positive effect<br />
in “MediaCat Felis Awards”.<br />
Eczacıbaşı received big award<br />
in “Best Launch Campaign”<br />
category, received awards in<br />
“Best Training Project”, “Best<br />
Direct Marketing Project”<br />
and “Best Medical Marketing<br />
Campaign” categories with<br />
“Imutor Go”, the information<br />
contest for pharmacy<br />
technicians. Giving the<br />
message that the sun makes<br />
people happy with its works<br />
under the project “Daylong<br />
Güneşin Mutlu Yüzü”, which<br />
brought the great prize to<br />
Eczacıbaşı <strong>Pharma</strong>ceuticals<br />
Marketing in the twelfth race,<br />
and places Daylong as a<br />
brand that makes use of the<br />
sun, Eczacıbaşı supported<br />
this project with a social<br />
experiment.<br />
Brought three awards to<br />
Eczacıbaşı <strong>Pharma</strong>ceuticals<br />
Marketing at the <strong>2017</strong> Felis<br />
Awards, the “Imutor Go”<br />
project was implemented on<br />
November 2016.
DÜNYA MARKASI OLMA YOLUNDA<br />
Pek çok ilaç firmasına örnek olacak bir başarıya imza atan<br />
Berko İlaç, T.C. Ekonomi Bakanlığı Turquality “Marka Destek”<br />
programına katılma hakkı kazandı.<br />
T.C. Ekonomi Bakanlığı tarafından “Global Türk<br />
Markaları” yaratmak amacıyla hayata geçirilen<br />
“Turquality Programı”na müracaat eden Berko İlaç,<br />
dört yıl süreyle marka desteği almaya hak kazandı.<br />
Marka destek programı kapsamında Berko İlaç’ın,<br />
kurumsal alt yapısını geliştirmeye yönelik yatırımları ve yurt dışı<br />
hedef pazarlarına yönelik marka yatırımları desteklenecek.<br />
Berko İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Berat Beran konuyla<br />
ilgili, “Türkiye ilaç pazarında güçlü bir marka olan Berko İlaç,<br />
son yıllarda ihracat alanında da önemli çalışmalar yürütmekte<br />
ve bir dünya markası olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.<br />
Bu çerçevede, yürüttüğümüz çalışmalar ve incelemeler<br />
sonucunda Ekonomi Bakanlığının ‘Turquality Marka Destek<br />
Programı’na kabul edildik. İhracat alanındaki hızlı ilerlememize<br />
hız katacağına inanıyorum.” şeklinde açıklamada bulundu.<br />
ON THE WAY TO BECOME AN INTERNATIONAL BRAND<br />
Achieved a success that will be an example for many<br />
pharmaceutical companies, Berko İlaç has been admitted to the<br />
Turquality Branding Program by the Turkish Ministry of Economy.<br />
T. C. Berko İlaç, who applied for the Turquality<br />
Branding Program by the Turkish Ministry<br />
of Economy in order to create “Global<br />
Turkish Brands”, Berko İlaç has been entitled to<br />
receive brand support for four years. Within the<br />
scope of the brand support program, Berko<br />
İlaç’s investments in developing its corporate<br />
infrastructure and brand investments for<br />
international target markets will be supported by<br />
the Ministry of Economy.<br />
<strong>Pharma</strong>cist Berat Beran, Chairman of Berko<br />
İlaç said, “Berko İlaç, which is a strong brand in<br />
the Turkish pharmaceutical market, has been<br />
carrying out important studies in the field of<br />
exportation in recent years and is proceeding<br />
with certain steps towards becoming a world<br />
brand. In this framework, we have been admitted<br />
to the Turquality Branding Program by the Turkish<br />
Ministry of Economy as a result of our studies and<br />
researches. I believe it will speed up our rapid<br />
progress in the export field.”<br />
<strong>Pharma</strong> 35
KİM DAHA İYİ?<br />
Farklı ve sıradışı olan şeylerin, her zaman talep görmesi ve başarılı<br />
olması kaçınılmazdır. Bu kaçınılmazlıkların çoğuna sahip olan<br />
olduğunuzda; başarmış olduğunuz işleri diğerlerine örnek olması<br />
açısından paylaşmaksa bize düşer:<br />
Muğla’nın Fethiye ilçesinde bu<br />
yıl on beşincisi düzenlenen ve<br />
üç gün süren Sonbahar Göcek<br />
Yarış Haftası’nın son gününde birinci<br />
olan AstraZeneca, 10 <strong>Kasım</strong> Atatürk<br />
Kupası’nda üçüncülük ödülü almaya<br />
hak kazandı ve Göcek Yarış Haftası’nı<br />
toplam üç ödülle tamamladı.<br />
Sonbahar Göcek Yarış Haftası’nın<br />
son gününü birincilikle bitiren<br />
AstraZeneca Türkiye Yelken Takımı,<br />
10 <strong>Kasım</strong> Atatürk Kupası’nda<br />
üçüncülük ödülü almaya hak kazandı.<br />
Yavuz Kuban, Esra Erkomay, Gizem<br />
Şenyurt, Hande Dede, Murat Güzel,<br />
Seda Bağlan, Ömer Şerif Kuş, Cüneyt<br />
Eligür, Alkım Alkan’dan oluşan ekip,<br />
Göcek Yat Kulübü ve D-Marin Göcek<br />
Marina tarafından organize edilen<br />
yarışta hak kazandıkları ödüllerini,<br />
9 <strong>Kasım</strong>’da Göcek‘te düzenlenen<br />
törende teslim aldı.<br />
Sonbahar Göcek Yarış Haftası’na<br />
on iki ülkeden yetmiş bir tekne<br />
ve beş yüzü aşkın yelkenci katıldı.<br />
Takımı’nın üyelerinden, aynı zamanda<br />
AstraZeneca A’dan Z’ye Kareler<br />
Fotoğrafçılık Kulübü’nün jüri üyesi<br />
olan Bölge Müdürü Ömer Şerif<br />
Kuş’un çektiği fotoğraf da yarış<br />
kapsamında düzenlenen En İyi Yarış<br />
Fotoğrafı yarışmasında üçüncü oldu.<br />
Different and extraordinary<br />
works are inevitably demanded<br />
and successful. Having most of<br />
these inevitabilities, it is our duty to<br />
share our successes as an example<br />
to the others:<br />
AstraZeneca who came in first on the<br />
last day of Autumn Göcek Race Week<br />
WHO IS BETTER?<br />
in Muğla, Fethiye and was granted<br />
third prize for 10th of November<br />
Atatürk Cup, completed the Göcek<br />
Race Week with three prize.<br />
AstraZeneca completed the last day<br />
of Autumn Göcek Race Week on the<br />
first rank and was granted the third<br />
prize for 10th of November Atatürk<br />
Cup. Team members Yavuz Kuban,<br />
Esra Erkomay, Gizem Şenyurt, Hande<br />
Dede, Murat Güzel, Seda Bağlan,<br />
Ömer Şerif Kuş, Cüneyt Eligür, Alkım<br />
Alkan received their prize for the<br />
race that was organized by Göcek<br />
Yacht Club and D-Marin Göcek, at the<br />
ceremony on 9th of November.<br />
Seventy-one boats and more than<br />
five hundred sailmakers from twelve<br />
different counties have attended<br />
Autumn Göcek Race Week. Ömer<br />
Şerif Kuş, team member, jury of<br />
AstraZeneca Photography Club and<br />
Regional Director gained third prize<br />
for Best Race Photo with his photo.<br />
36 <strong>Pharma</strong>
12 - 14 APRIL / NİSAN 2018<br />
Book your stand!<br />
Yerinizi Ayırttınız mı?
Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi liderliğinde<br />
Medtronic & AstraZeneca işbirliğinde TAVI Zirvesi<br />
TAVI Zirvesi, AstraZeneca ve Medtronic sponsorluğunda<br />
Bezmialem Vakıf Üniversitesi liderliğinde gerçekleştirildi<br />
Özellikle ameliyat için yüksek<br />
risk taşıyan, genel sağlık<br />
durumu nedeniyle ameliyat<br />
edilemeyen veya eşlik eden farklı<br />
hastalıkları bulunan aort kapak<br />
hastalarına yönelik girişimsel bir<br />
yöntem olan TAVI’nin (Transkateter<br />
Aort Kapak İmplantasyonu) ele<br />
alındığı TAVI Zirvesi, AstraZeneca<br />
ve Medtronic sponsorluğunda<br />
Bezmialem Vakıf Üniversitesi<br />
liderliğinde gerçekleştirildi. 200’e<br />
yakın kardiyoloğun katıldığı zirveye ilgi<br />
oldukça yüksekti. Türkiye’nin önde<br />
gelen fikir liderlerinin konuşmacı<br />
olarak yer aldığı zirvede güncel<br />
kılavuzlar ve ilgi çekici canlı vakalar<br />
paylaşıldı.<br />
Dünyanın en büyük medikal<br />
cihaz üretici firmalarından biri<br />
olan Medtronic ve AstraZeneca<br />
Kardiyovasküler-Metabolizma iş<br />
birimi, sağlık sektörüne yön verecek<br />
önemli etkinlikler gerçekleştirmek<br />
üzere işbirliği yaptı. Bu işbirliği<br />
kapsamında düzenlenen ilk proje<br />
toplantısı olan TAVI Zirvesi 21 Ekim<br />
Cumartesi günü Bezmialem Vakıf<br />
Üniversitesi’nde gerçekleşti. Prof.<br />
Dr. Ramazan Özdemir liderliğinde<br />
gerçekleşen toplantıya çok sayıda<br />
önemli fikir lideri konuşmacı olarak<br />
katıldı.<br />
Özellikle ameliyat için yüksek<br />
risk taşıyan, genel sağlık durumu<br />
nedeniyle ameliyat edilemeyen<br />
veya eşlik eden farklı hastalıkları<br />
bulunan aort kapak hastalarına<br />
yönelik girişimsel bir yöntem<br />
olan TAVI (Transkateter Aort<br />
Kapak İmplantasyonu), kalp aort<br />
kapakçığının ameliyata gerek<br />
kalmadan değişimine imkan tanıyor.<br />
Kardiyoloji alanında çığır açan bu<br />
yöntemle ilgili son gelişmelerin<br />
aktarıldığı ve uzmanların görüş<br />
alışverişinde bulunduğu TAVI Zirvesi,<br />
canlı yayında gerçekleştirilen bir<br />
girişim ve vaka sunumları aracılığıyla<br />
önemli medikal tartışmalara da<br />
sahne oldu.<br />
Bezmiâlem Vakıf University leadsTAVI Summit in<br />
collaboration with Medtronic & AstraZeneca<br />
Sponsored by AstraZeneca and Medtronic, TAVI Summit was conducted<br />
under the leadership of Bezmialem Vakıf University<br />
38 <strong>Pharma</strong><br />
The TAVI Summit was held under<br />
the leadership of Bezmialem Vakıf<br />
University under the sponsorship<br />
of AstraZeneca and Medtronic, in<br />
which TAVI (Transcatheter Aortic Valve<br />
Implantation), is a new and innovative<br />
approach to the treatment of severe<br />
aortic stenosis (narrowing of the aortic<br />
valve opening). Instead of standard<br />
open heart surgery, a balloon catheter<br />
is placed in the femoral artery (in<br />
the groin) and guided into the heart.<br />
About 200 cardiople participated in the<br />
summit. Topical guides and interesting<br />
real facts were shared at the summit<br />
which <strong>Turkey</strong>’s key opinion leaders<br />
attended as speakers.<br />
One of the world’s largest<br />
manufacturers of medical devices,<br />
Medtronic and AstraZeneca<br />
Cardiovascular & Metabolic Disease<br />
Unit have collaborated to make<br />
important events that will guide the<br />
healthcare industry. TAVI Summit, the<br />
first project meeting held under this<br />
cooperation, took place at Bezmialem<br />
Vakıf University on Saturday, October<br />
21. Many important key opinion<br />
leaders was attended the meeting,<br />
which was led by Professor Dr.<br />
Ramazan Özdemir as speakers.<br />
Transcatheter aortic valve replacement<br />
(TAVR) is a new and innovative approach<br />
to the treatment of severe aortic<br />
stenosis (narrowing of the aortic valve<br />
opening). Instead of standard open<br />
heart surgery, a balloon catheter is<br />
placed in the femoral artery (in the<br />
groin) and guided into the heart. A<br />
compressed heart valve is then placed<br />
in the catheter and positioned directed<br />
inside the diseased aortic valve. Once<br />
in position, the balloon is inflated<br />
to secure the valve in place. Also<br />
known as transcatheter aortic valve<br />
implantation (TAVI), this procedure<br />
is for patients suffering from aortic<br />
stenosis who are considered at high<br />
risk for surgery due to advanced age or<br />
other serious illness. TAVI Summit was<br />
an important medical debate with an<br />
initiative and case presentations in live<br />
broadcasting.
Farmafikir <strong>2017</strong> ödülleri sahiplerini buldu<br />
Farmafikir <strong>2017</strong> Ödül Töreni, İstanbul Yeditepe Üniversitesi’nde yapıldı<br />
29 Üniversitenin Eczacılık<br />
Fakülteleri öğrencilerinin<br />
hazırladığı 20 Proje içerisinde<br />
finale kalan 4 projenin finali, Yeditepe<br />
Üniversitesi İnan Kıraç Salonu’nda<br />
yapıldı.<br />
Eczacılık Fakülteleri Dekanlarının,<br />
Akademisyenlerin, Eczacılık<br />
Bölümü öğrencilerinin, Pharmetic<br />
Girişimci Eczacılar Derneği yönetim<br />
kurulu ve üyelerinin katıldığı final<br />
programı açılış konuşmaları ile<br />
başladı. Farmafikir tanıtım videosu,<br />
davul ritim şovun ardından öğrenci<br />
sunumları yapıldı.<br />
Birinci; Karadeniz Teknik<br />
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi<br />
Değerlendirme Kurulu puanlamasına<br />
göre, Farmafikir yarışmasında;<br />
Karadeniz Teknik Üniversitesi<br />
Eczacılık Fakültesi’nden Mona<br />
Khorshidtalab birinciliği alırken,<br />
Medipol Üniversitesi Eczacılık<br />
Fakültesi’nden Gizem Gül ikinciliği,<br />
Trakya Üniversitesi Eczacılık<br />
Fakültesi’nden Beşir Sefa Mumay<br />
ve Utku Ertaş üçüncülüğü, Yeditepe<br />
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden<br />
Hüsniye Binnur Güzeldağ ise<br />
dördüncülüğü aldılar.<br />
Pharmetic Girişimci Eczacılar<br />
Derneği Başkanı Ecz. Armağan<br />
Ener kapanış konuşmasında,<br />
“Farmafikir ailesi gün geçtikçe<br />
büyüyor. Farmafikir yarışmasına katkı<br />
sağlayanlara teşekkür ediyorum<br />
ve bütün Eczacılık Fakülteleri<br />
öğrencilerimizi Farmafikir 2018’de<br />
ailemize katılmaya davet ediyorum.”<br />
dedi.<br />
Farmafikir <strong>2017</strong> awards found their owners<br />
Farmafikir <strong>2017</strong> Award Ceremony was held at Istanbul Yeditepe University<br />
40 <strong>Pharma</strong><br />
The final of 4 projects among 20<br />
project which students of faculty<br />
of <strong>Pharma</strong>cy of 29 Universities<br />
was held in Yeditepe University Inan<br />
Kirac Conference Hall’s.<br />
The final program of the Deans of<br />
<strong>Pharma</strong>cy Faculty, Academician,<br />
<strong>Pharma</strong>cy Department students, the<br />
board of directors and members of<br />
Pharmetic Entrepreneur <strong>Pharma</strong>cists<br />
Association started with opening<br />
speeches. Farmafikir presentation<br />
videos, drum rhythm show, student<br />
presentations were made.<br />
First; Karadeniz Technical<br />
University Faculty of <strong>Pharma</strong>cy<br />
According to the Evaluation Board’s<br />
rating, in Farmafikir competition;<br />
Mona Khorshidtalab of Karadeniz<br />
Technical University Faculty of<br />
<strong>Pharma</strong>cy took the first place, the<br />
second prize was received by Gizem<br />
Gül from Medipol University Faculty<br />
of <strong>Pharma</strong>cy, Beşir Sefa Mumay and<br />
Utku Ertaş from Trakya University<br />
Faculty of <strong>Pharma</strong>cy received the<br />
third prize and Hüsniye Binnur<br />
Güzeldağ from Yeditepe University<br />
Faculty of <strong>Pharma</strong>cy received the<br />
fourth prize.<br />
Pharmetic Entrepreneur <strong>Pharma</strong>cists<br />
Association President Armagan Ener<br />
said in his closing speech, “Farmafikir<br />
family is growing day by day. I would<br />
like to thank those who contributed to<br />
the Farmafikir competition and invite<br />
all of our <strong>Pharma</strong>cy Faculty students<br />
to join our family in Farmafikir 2018.”
SANAYİCİNİN GÜÇLÜ SESİ<br />
BİRLEŞTİRİCİ GÜCÜ<br />
pagev<br />
pagev1989<br />
pagevtv<br />
pagev<br />
www.pagev.org
Kış geliyor, midenize dikkat!<br />
Havaların soğumasıyla ağrı kesici, ateş düşürücü ilaçların kullanımı mide<br />
ve bağırsağa hasar verebilir<br />
Türk Gastroenteroloji Derneği<br />
Yönetim Kurulu Üyesi Prof.<br />
Dr. Orhan Sezgin, havaların<br />
soğumasıyla ağrı kesici, ateş<br />
düşürücü ilaçların kullanımının<br />
mide ve bağırsağa hasar verebilme<br />
potansiyeline sahip olduğunu bildirdi.<br />
Türk Gastroenteroloji Derneği<br />
Yönetim Kurulu Üyesi ve Mersin<br />
Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim<br />
Üyesi Prof. Dr. Orhan Sezgin,<br />
havaların soğumasıyla ağrı kesici,<br />
ateş düşürücü ilaçların kullanımının<br />
mide ve bağırsağa hasar verebilme<br />
potansiyeline sahip olduğunu bildirdi.<br />
Sezgin, hava koşullarının<br />
değişmesiyle bazı hastalıklarda<br />
alevlenme ve sıklık yaşanabileceğine<br />
değinerek, çok sıcak dönemlerde<br />
kalp damar sağlığı sorunları ve<br />
tansiyon yüksekliği gibi sorunların,<br />
soğuk mevsimlerde genellikle alt ve<br />
üst solunum sistemi hastalıklarının<br />
arttığını anlattı.<br />
Soğuk havanın, mide ve bağırsak<br />
sistemi rahatsızlıklarını da<br />
tetikleyebildiğine işaret eden Sezgin,<br />
şu bilgileri paylaştı: “Prof. Dr. Sezgin,<br />
yapılan bilimsel çalışmaların özellikle<br />
kış ve bahara geçiş döneminde<br />
mide ve bağırsak hastalıklarına ait<br />
şikayetlerin, hatta ülser kanamasının<br />
yükseldiğini gösterdiğini aktarırken,<br />
“Özellikle ileri yaştaki insanlarda<br />
ve hele de birlikte başka ciddi<br />
hastalıklar da varsa mide, bağırsak<br />
hastalıklarının oluşması ihtimali<br />
artmaktadır. Bu nedenle, havalar<br />
soğurken gereksiz ağrı kesici<br />
romatizmal ilaçların kullanımından<br />
uzak durulması, bunların hekimin<br />
önerileri eşliğinde kullanılması, en iyi<br />
korunma uygulamalarıdır.” ifadelerini<br />
kullandı.<br />
Winter is coming, watch out your stomach!<br />
The use of nonsteroidal anti-inflammatory drugs in cold weather can<br />
damage the stomach and intestines<br />
42 <strong>Pharma</strong><br />
Member of the Board of Turkish<br />
Society of Gastroenterology,<br />
Dr. Orhan Sezgin declares<br />
that the use of nonsteroidal antiinflammatory<br />
drugs has the potential<br />
to damage the stomach and intestines<br />
when is the weather going to cool<br />
down.<br />
Dr. Orhan Sezgin, Member of the<br />
Board of the Turkish Society of<br />
Gastroenterology and Faculty of<br />
Medicine, Mersin University reported<br />
that the use of anti-inflammatory,<br />
anti-inflammatory drugs has the<br />
potential to damage the stomach and<br />
intestines when is the weather going<br />
to cool down.<br />
Stating that exacerbations and<br />
frequency may occur in some<br />
diseases when changing the<br />
weather conditions, Sezgin said that<br />
cardiovascular disease and high<br />
blood pressure in very hot periods<br />
and upper and lower respiratory<br />
system diseases in cold seasons<br />
increased.<br />
Pointing out that cold weather may<br />
also trigger stomach and intestinal<br />
system disorders, Sezgin shared the<br />
following information: “Reporting<br />
that scientific studies show that<br />
complaints about stomach and<br />
intestinal diseases, especially<br />
ulcer bleeding, have increased in<br />
the winter and spring transition<br />
period, Professor Dr. Sezgin said,<br />
“The possibility of stomach and<br />
intestinal diseases is increasing<br />
especially if there are other serious<br />
diseases together with elderly people.<br />
Avoiding the use of unnecessary pain<br />
reliever rheumatic medicines when<br />
is the weather going to cool down,<br />
using them in conjunction with the<br />
physician’s recommendation, are the<br />
best protection practices.”
BEBEĞİNİZİN ATEŞİNİ ÖLÇEN CİHAZ<br />
Kış aylarının gelişiyle ve mevsim geçişleriyle birlikte çocuklarda ve bebeklerde ateşli<br />
hastalıklar artış gösteriyor. Her anne ve babanın sıklıkla karşılaştığı bu zamanlarda onların<br />
en büyük yardımcısı ateş ölçerler oluyor<br />
Bebeklerin ateşleri son teknolojiyle geliştirilen ateş ölçerler sayesinde rahatlıkla kontrol altına<br />
alınabiliyor.<br />
Hızlı ölçüm yapmasının yanı sıra alarm ve hafıza özellikleri<br />
bulunan dijital<br />
termometreler, kullanım kolaylığı sağlıyor. Türkiye’de 31 yıllık<br />
köklü geçmişiyle<br />
anneler ve bebeklerine faydalı ürünler geliştiren Wee<br />
Baby, elektronik ürün<br />
kategorisine eklediği temassız ateş ölçer’i;<br />
yeni nesil hızlı, güvenilir ateş ölçer<br />
teknolojisiyle tasarladı.<br />
Alından üç beş santim uzaklıktan vücut<br />
sıcaklığını ölçen cihaz, japon<br />
algılama sistemiyle bebeğin ateşi daha<br />
vücuda temas etmeden<br />
ölçümleme yapıyor. Japon sensörü sayesinde<br />
de , arka arkaya<br />
yapılan ölçümlerde, farklı sonuçları almanın önüne<br />
geçiyor. Vücut<br />
modunda üç renkli arkadan aydınlatma göstergesi ve<br />
yüksek<br />
ateş sesli uyarı özellikleri bulunuyor.<br />
Renkli ve geniş ekran LCD dijital ekranıyla ışığa gerek duymadan<br />
kullanma imkânı sağlayan temassız ateş ölçer, ateş birimini hem<br />
Celcius hem de Fahrenheit cinsinden görüntüleyebiliyor. Ateş ölçer aynı<br />
zamanda bebek biberonunun, banyosunun, oda sıcaklığını ölçümleyebiliyor.<br />
Uyuyan bebekler için sessiz mod seçeneği de bulunan cihazın, son otuz iki sıcaklık<br />
ölçümünü hafızada tutma özelliği de bulunuyor.<br />
44 <strong>Pharma</strong>
43. Uluslararası<br />
Sağlık Fuarı<br />
Uluslararası<br />
Sağlık Fuarı<br />
20 Ocak-1 Şubat 2018<br />
5-8 Şubat 2018<br />
Dubai World Trade Center<br />
Dubai International Convention &<br />
Exhibition Centre<br />
Dubai-B.A.E.<br />
Dubai-B.A.E.<br />
2. Uluslararası<br />
Sağlık Fuarı<br />
2-4 Nisan 2018<br />
11. Uluslararası<br />
Sağlık Fuarı<br />
14-16 Nisan 2018<br />
Uluslararası<br />
Sağlık Fuarı<br />
30 Nisan-2 Mayıs 2018<br />
8. Uluslararası Sağlık<br />
Ekipmanları ve Medikal<br />
Malzemeler Fuarı<br />
29-31 Mayıs 2018<br />
Suntec Convention & Exhibition<br />
Centre<br />
Cairo International<br />
Convention Center (CICC)<br />
Manchester Central Center<br />
Gallagher Convention Centre<br />
Singapur, SİNGAPUR<br />
Kahire-Mısır<br />
Manchester, İNGİLTERE<br />
Johennesburg, GÜNEY AFRİKA<br />
28. Uluslararası Sağlık<br />
Ekipmanları ve Medikal<br />
Malzemeler Fuarı<br />
6. Uluslararası<br />
Sağlık Fuarı<br />
16. Uluslararası<br />
Sağlık Fuarı<br />
7. Uluslararası<br />
Sağlık Fuarı<br />
17-19 Temmuz 2018<br />
25-27 Eylül 2018<br />
26-28 Eylül 2018<br />
10-12 Ekim 2018<br />
Orange County Convention<br />
Center - West Concourse<br />
Oshwal Center<br />
Costa Salguero<br />
Exhibition Center<br />
Eko Hotel<br />
Orlando - ABD<br />
Nairobi-KENYA<br />
Buenos Aires - ARJANTİN<br />
Lagos-NİJERYA<br />
/ Tgexpofuarcilik / Tgexpo_official / company/tgexpo / +TgexpoUluslararasiFuarcilik<br />
TG Expo Uluslararası Fuarcılık A.Ş.<br />
Eğitim Mahallesi Poyraz Sokak Ertogay İş Merkezi Kat: 9 Daire: 27 Kadıköy, İstanbul / Türkiye<br />
T: +90 216 338 45 25 I F: +90 216 338 45 24 I info@tgexpo.com I www.tgexpo.com
Her ilacı buzdolabında saklamayın<br />
Halk arasında ilacın<br />
buzdolabında saklanması<br />
gerektiği konusunda yanlış bir<br />
inanış olduğunu söyleyen Doç. Dr.<br />
Buket Aksu, “Her ilacı buzdolabında<br />
saklamayın. İlacın içindeki etkin<br />
maddenin kullanım süresini olumsuz<br />
etkilerseniz” dedi.<br />
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de<br />
yanlış ve gereksiz ilaç kullanımının<br />
ciddi bir sorun olduğuna dikkat çeken<br />
Aksu, Gereksiz ilaç kullanımı ilaç<br />
etkileşimlerine, bazı ilaçlara karşı<br />
direnç gelişmesine, hastalıkların<br />
tekrarlanmasına, tedavi maliyetlerinin<br />
artmasına neden olur dedi ve ekledi;<br />
en etkin reklamın kulaktan kulağa<br />
olduğu söylenir ve ilaç kullanımında<br />
da bu uygulanmaya çalışılıyor. Bu da<br />
hiç istenmeyen ve tavsiye edilmeyen<br />
bir durum. Her ne olursa olsun ilaç<br />
bir zehir” diye konuştu.<br />
Yanlış ilaç kullanımının kişiyi ölüme<br />
dahi götürebileceğini ifade eden ilacın<br />
kullanımı kadar saklama koşullarının<br />
da önemli olduğunu belirten Aksu<br />
şöyle devam etti:<br />
“Çoğu insan ‘buzdolabında ilaç<br />
saklamak iyidir’ diye ilacını<br />
buzdolabına koyuyor.Öyle bir şey yok.<br />
Oda sıcaklığında dediğimiz, ülkemiz<br />
için yirmi beş derecede saklanacak<br />
46 <strong>Pharma</strong><br />
ilacı dolapta saklamamak lazım.<br />
Bunun yanı sıra yedi sekiz derecede<br />
buzdolabında saklanacaksa ona da<br />
dikkat etmek gerekiyor. Her ilacı<br />
buzdolabında saklamayın. Çoğu<br />
insanın buzdolabının sağ tarafı<br />
blok halinde ilaçlar bulunuyor.<br />
Böyle yaparak etkin maddenin<br />
kullanım süresini, ilacın etkinliğini<br />
engelleyebilirsiniz.İlacın kullanım<br />
şekli ve süreleri kadar, saklama<br />
koşulları hakkında da eczacılara<br />
büyük görev düşüyor”
Onko İlaç 30 yaşında<br />
1987 yılında Türkiye’ye ilk kan ürünlerini getiren, <strong>2017</strong> yılında<br />
onkoloji ilaçları alanında üretim tesisinin tüm hatlarıyla Avrupa<br />
GMP’si alan ilk Türk ilaç firması olarak global pazarlara açılmak<br />
yolunda büyük bir adım atan Onko İlaç, 30. kuruluş yılını firma<br />
çalışanlarının katılımıyla düzenlediği gala gecesinde kutladı.<br />
Yüz yirmi milyon euroyu aşan yatırımla<br />
onkoloji ilaçları alanında hem üretim<br />
tesisi hem de Ar<strong>–</strong>Ge merkezi ile Avrupa<br />
GMP‘si onayı alarak bir ilke imza atan Onko<br />
İlaç, 30. kuruluş yılını “Sağlıklı Yarınlar İçin<br />
Daha Yukarıya“ temasıyla kutladı.<br />
2018 yılında hedef dünya pazarları<br />
Onko İlaç Yönetim Kurulu Üyesi Tuğba Koç, 30.<br />
yıl gala buluşmasında, tüm Onko İlaç ailesini<br />
bir arada görmekten mutluluk duyduğunu<br />
belirterek, otuz yıla çok sayıda ilki ve başarıyı<br />
sığdırdıklarını ifade etti. Tuğba Koç, birkaç<br />
ürün ve çekirdek bir kadro ile başladıkları<br />
uzun soluklu yolculuğa bugün globalleşme<br />
yolunda büyük bir adım atarak devam<br />
ettiklerini kaydetti. 2018 yılında en büyük<br />
hedeflerinin yerli satış ve üretimle büyümeye<br />
devam ederken küresel pazarlara açılmak<br />
olacağını söyleyen Tuğba Koç, varolanla<br />
yetinmeyeceklerini, daima daha yüksek<br />
hedeflere odaklanacaklarını vurguladı.<br />
Gecede Onko İlaç‘ın başarının sırrının işbirliği<br />
olduğunu belirten Onko İlaç Yönetim Kurulu<br />
Üyesi Tuğçe Koç ise şunları söyledi: “Göçmen<br />
kuşların hikayesini bilirsi niz. Bu kuşlar<br />
kilometrelerce mesafeyi katederek mevsim<br />
dönümlerinde bir kıtadan bir başka kıtaya<br />
uçarlar. Cüsselerine kıyasla inanılmaz bir iş<br />
başarırlar. Binlerce kuş “v” şeklinde kanat<br />
çırpar. Başarılarının sırrı işbirliğidir. Her biri<br />
bir diğerinin kanadının yarattığı akımdan<br />
yararlanır. Böylece çok uzun bir yolu çok daha<br />
kolay alırlar. Sürüdeki her bir kuş hem kendisi<br />
hem de diğerleri için kanat çırpar. İşte biz de<br />
tıpkı o kuşlar gibi hep beraber kanat çırptık ve<br />
daha da çırpmaya devam edeceğiz.“<br />
48 <strong>Pharma</strong>
30. kuruluş yıldönümü film<br />
gösteriminin ardından Tuğba Koç,<br />
ilaç sektöründe ilklere imza atan,<br />
firmanın kurucusu ve Yönetim<br />
Kurulu Başkanı İrfan Koç‘a,<br />
firmanın bugünlere ulaşmasında<br />
gösterdiği büyük emek ve özverili<br />
çalışmalarından dolayı tüm şirket<br />
çalışanları adına teşekkürlerini<br />
sundu.<br />
Onko İlaç - Onko İlaç, 1987 yılında<br />
kan ürünlerini Türkiye’ye ilk kez<br />
getirerek Türkiye ilaç sektöründeki<br />
yerini aldı. 1995 yılında ise Koçsel<br />
İlaç, kardeş şirket olarak gruba<br />
katıldı. Kuruluşundan bugüne yüzde<br />
yüz Türk sermayeli bir kuruluş<br />
olarak faaliyet gösteren Onko İlaç,<br />
şirketin kurucusu ve yönetim kurulu<br />
başkanı İrfan Koç’un 35 yılı aşkın<br />
sektör deneyimiyle Türk tıbbına<br />
önemli hizmetlerde bulunmakta,<br />
sektörün ihtiyaçları doğrultusunda<br />
yenilikçi çözümleriyle birçok ilki<br />
hayata geçirmektedir. Hizmette<br />
ilklere ve kalıcı eserlere imza atan<br />
Onko İlaç, 2015 yılında büyük bir<br />
atılım gerçekleştirerek Türkiye’de<br />
bir ilk ve tek olan yüksek aktiviteli<br />
ürünler için ileri teknolojiye<br />
sahip farmasötik üretim tesisinin<br />
açılışını gerçekleştirmiştir. Tesis,<br />
Türkiye’de kısıtlı olarak üretilen ya<br />
da hiç üretilmeyen, hayati önemi olan<br />
hastalıkların tedavisinde kullanılan<br />
ilaçların Türkiye’de üretilmesine<br />
olanak sağlamaktadır. En ileri<br />
teknolojiyle üstün kalite koşullarında<br />
üretim gerçekleştiren tesis,<br />
Türkiye’nin dışa olan bağımlılığını<br />
azaltmanın yanı sıra, onkolojik<br />
olarak sahip olduğu yüksek kapasite<br />
sayesinde Türkiye’nin bu alanda tüm<br />
ihtiyacını karşılayabilecek gücü elinde<br />
bulunmaktadır. Tesislerin yapıtaşı olan<br />
AR-GE faaliyetleri, Türkiye’de sınırlı<br />
sayıda üretilen ya da hiç üretimi<br />
yapılmayan, yüksek etkinlikteki<br />
farmasötik dozaj formları ve ilaç etkin<br />
maddelerini geliştirme ve üretim<br />
faaliyetlerini yürütmektedir.<br />
<strong>Pharma</strong> 49
(yağ, su, kas, kemik, kalori, BMI)<br />
TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ<br />
www.nabiztip.com
|<br />
TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ<br />
www.nabiztip.com
PROF. DR. CANAN KARATAY’IN ÜÇ KİTABI<br />
HARVARD KÜTÜPHANESİ’NE GİRDİ<br />
52 <strong>Pharma</strong><br />
Mayıs 2012’de<br />
Hayykitap’tan<br />
yayınlanan ve<br />
yayınlandığı günden<br />
itibaren alanında<br />
birinci sırada kalarak Türkiye’nin en<br />
çok satan yemek kitabı olanı Karatay<br />
Mutfağı ile Karatay Diyeti’yle Yaşam<br />
Boyu Sağlık ve Karatay Diyeti’yle<br />
Obezite ve Diyabete Çözüm Var<br />
kitapları artık Harvard Üniversitesi<br />
Kütüphanesi’nde ve kataloğunda…<br />
Sağlık alanında birçok ezberi bozan<br />
ve Türk halkına sağlık konusunda<br />
farkındalık sağlayan Prof. Dr.<br />
Canan Karatay’ın toplamda altı<br />
kitabı bulunuyor. Karatay Diyeti,<br />
Karatay Diyeti’yle Yaşam Boyu<br />
Sağlık, Karatay Mutfağı, Karatay<br />
Diyeti’yle Obezite ve Diyabete Çözüm<br />
Var, Karatay Diyeti’yle Beslenme<br />
Tuzaklarından Kurtuluş Rehberi<br />
ve Anne Adayları ve Hamileler İçin<br />
Karatay Diyeti kitaplarının toplam<br />
satışı 1 milyonu aştı. Okuyucularının<br />
ilgiyle takip ettiği ve kitaplarından<br />
çok olumlu sonuçlar aldığı Karatay<br />
serisi kitapları başarısına her gün<br />
bir yenisini ekliyor ve bu başarılar<br />
ülkemizin sınırlarını aşmış bulunuyor.<br />
KARATAY DİYETİ’YLE<br />
YAŞAM BOYU SAĞLIK<br />
Prof. Canan Efendigil Karatay, ilk<br />
kitabı Karatay Diyeti’ni tamamlayan<br />
ve onun devamı niteliğinde olan<br />
Karatay Diyeti’yle Yaşam Boyu<br />
Sağlık’ta, okuyucularından<br />
gelen soruları yanıtlıyor, birçok<br />
konuyu detaylandırıyor. ‘Sağlıklı<br />
kilo verme’nin kapsamını<br />
genişletiyor, ‘tüm hayat’ı içine<br />
alan yeni bir yaşam biçiminin<br />
ipuçlarını veriyor. ‘Sağlıklı<br />
yeni nesillerin gelişmesi, her<br />
yaşta bağışıklık sisteminin<br />
güçlü olması ve ömür boyu<br />
hastalıktan uzak kaliteli<br />
bir yaşam sürmek için ne<br />
yapmalıyız?’ sorusunu yanıtlıyor. Her<br />
yaşta kendimizi dinç hissetmek,<br />
kilo problemi yaşamamak ve<br />
hastalıklarla aramıza kalın bir<br />
duvar örmek için, mevsimlere ve yaş<br />
dönemlerine göre, 365 gün 24 saat<br />
nelere dikkat etmemiz gerektiğinin<br />
altını çiziyor. ‘Şişmanlığa elveda,<br />
mutluluğa merhaba’ diyen Karatay<br />
Diyeti’yle Yaşam Boyu Sağlık adeta<br />
bir ‘doğal sağlık sigortası’. ‘İlaçlara<br />
veda kitabı’ olarak da ‘her yaşa<br />
uygun sağlıklı yaşam kılavuzu’<br />
olarak da okunabilir, ‘hastalıklardan<br />
uzak sağlıklı yaşamın anahtarı’<br />
olarak da kullanılabilir.<br />
KARATAY MUTFAĞI<br />
Karatay Mutfağı, Karatay Diyeti<br />
prensiplerine göre revize edilmiş<br />
geleneksel Türk mutfağından en<br />
güzel örnekleri sunuyor. ‘Kalıcı kilo<br />
verdiren’, doğal ve lezzetli yemek<br />
tariflerinin yer aldığı kitap adeta<br />
bir sağlıklı yaşam prospektüsü<br />
niteliğinde: Sağlıklı malzeme<br />
seçimi, akıllı alışveriş tüyoları,<br />
yoğurt, ekşimik, tereyağı gibi evde<br />
yapılabilecek doğal ürünlerin<br />
tarifleri… Ve çorbalardan salatalara,<br />
mezelerden yumurtalı yemeklere,<br />
zeytinyağlılardan et ve balık<br />
yemeklerine tamamı denenmiş<br />
onlarca leziz tarif. Küçük ‘tatlı’<br />
kaçamaklar ve dinlendiren çay<br />
formülleri de hediyesi! Prof. Dr.<br />
Canan Karatay ve diğer kitaplarının<br />
editörü olan Nihal Doğan önce<br />
Karatay Mutfağı’na uygun tarifleri<br />
belirledi. Nihal Doğan tarifleri<br />
uyguladı. Karatay, Karatay Diyeti<br />
prensiplerine uygunluğunu ve<br />
glisemik indeks değerlerini<br />
denetledi. Yani inceledi ve onayladı!<br />
Kitabın bilimsel bilgilendirme<br />
bölümlerinde ise okuyucuya<br />
kolaylık sağlaması açısından ‘kısa<br />
kısa, madde madde’ yolu seçildi.<br />
Sonuçta ortaya her eve, her mutfağa<br />
lazım, her kesimden, her eğitim<br />
seviyesinden insanın rahatlıkla<br />
anlayabileceği ve uygulayabileceği<br />
‘Türkiye’nin en sağlıklı yemek kitabı’<br />
çıktı.<br />
KARATAY DİYETİ’YLE OBEZİTE VE<br />
DİYABETE ÇÖZÜM VAR<br />
Karatay Diyeti’yle Obezite ve<br />
Diyabete Çözüm Var kitabı, diyabet<br />
hastalarından gelen yoğun talebe<br />
yanıt vermek için yazıldı. Prof.<br />
Canan Karatay her zamanki<br />
anlaşılır üslubuyla obezite ve<br />
diyabet hastalığının nasıl geliştiğini<br />
ve nasıl düzeltilip önlenebileceğini<br />
anlatıyor. Her tür şekerin vücuda<br />
nasıl zarar verdiğini gözler önüne<br />
seriyor. İnsülin direncinden,<br />
hipoglisemi ataklarından ve insülin<br />
takviyesinden kurtulmanın şifrelerini<br />
veriyor! Karatay Diyeti’yle Obezite<br />
ve Diyabete Çözüm Var kitabındaki<br />
yirmi basit adımı atan kişi sadece<br />
fazla kilolardan değil, diyabetten,<br />
kalp-damar hastalıklarından<br />
ve insülin yüksekliğine bağlı<br />
birçok metabolik hastalıktan<br />
kurtulabilecek. Türkiye’deki<br />
yirmi milyon fazla kilolu,<br />
yirmi milyon obez ve on<br />
milyon diyabetliye şimdiden<br />
hayırlı olsun! Çünkü kitaptaki<br />
tavsiyelere uyarak ‘sağlıklı<br />
ve mutlu bir hayata tekrar<br />
merhaba’ demek artık çok<br />
kolay!
Hazırlayanlar: Ebru PEKEL - Recep ARSLANTAŞ<br />
ebru.pekel@img.com.tr - recep.arslantas@img.com.tr
ŠKODA SUPERB:<br />
OTOMOBİLİNİZ<br />
KARTVİZİTİNİZ!<br />
ŠKODA’nın tercihi<br />
Şık tasarımı ve konforuyla çok konuşulan ŠKODA Superb, işinde adından çok söz ettirenleri<br />
güvenli ve prestijli bir yolculuğa çıkarıyor. Uygun filo yönetimi çözümleri, sınıfının en geniş iç ve<br />
bagaj hacmiyle ŠKODA Superb, sizi işinizin yıldızı yapacak.<br />
/SkodaTurkiye<br />
www.skoda.com.tr<br />
skodafilo@skoda.com.tr<br />
ŠKODA Superb için ortalama yakıt tüketimi 4.1-7.1 litre/100 km<br />
arasında olup CO 2 salımı 107-160 g/km arasındadır.
YENİ YILDA SEVDİKLERİNİZİ MUTLU ETMENİN YOLU<br />
www.kosiflerotobutik.com’dan GEÇİYOR<br />
Yeni yılda sevdiklerinizi mutlu etmenin yolu Kosifler Oto Butik’ten<br />
geçiyor. Spor çantalarından, valizlere, şık saatlerden miniklere sürüş<br />
keyfi sağlayan çocuk arabalarına birbirinden keyifli BMW ve MINI markalı<br />
pek çok hediye alternatifi www.kosiflerotobutik.com’da sizleri bekliyor.<br />
BMW ve MINI life-style ürünlerin<br />
satışa sunulduğu e-ticaret<br />
sitesi www.kosiflerotobutik.<br />
com, marka tutkunlarının internetteki<br />
yeni alışveriş adresi oldu.<br />
Kıyafetlerin hem nefes almasını<br />
hem de farklı bölmelere rahatlıkla<br />
yerleştirilmesini sağlayan BMW<br />
çantalar, zevkli kadınlara ve erkeklere<br />
hitap ediyor. BMW Motorsport<br />
Heritage çanta, 70’leri anımsatan<br />
çizgileriyle dikkat çekiyor, ayarlanabilir<br />
ve çıkarılabilir askısıyla rahat<br />
bir kullanım sunuyor. Özel vurgu<br />
fonksiyonlu BMW giysi çantası,<br />
havalandırmalı yan cepleriyle elbise<br />
ve ayakkabılarınızı kolayca taşımanızı,<br />
içindeki düz file cepler ise giysilerinizi<br />
düzgün yerleştirmenizi sağlıyor.<br />
Arka tarafta yer alan gerilebilir<br />
açıklık ile çanta tekerlekli valize de<br />
takılabiliyor. Balık sırtı desenli BMW<br />
Duffle Çanta ise hakiki deri sapları ve<br />
şık tasarımıyla seyahatlerinizde sizi<br />
yalnız bırakmıyor.<br />
“MINI” arabalar ile minikleri mutlu<br />
edin<br />
Çelik ve zararlı madde içermeyen<br />
plastikten parçalarla minikler için<br />
tasarlanan “MINI Baby Racer”,<br />
çocukların ister evde ister dışarda<br />
56 <strong>Pharma</strong><br />
keyifle gezmesini sağlıyor. TÜV<br />
sertifikasına sahip araba, sessiz<br />
kauçuk lastikleriyle çevreye<br />
rahatsızlık da vermiyor. 18 ay ila 3 yaş<br />
arasındaki çocuklara hitap eden Mini<br />
Baby Racer ile yeni yılda çocuklarınızı<br />
mutlu etmek çok kolay olacak.<br />
Zevkli erkeklere BMW saat şıklığı<br />
Deri kayışının dış yüzeyi lacivert,<br />
iç yüzeyi ise kırmızı renk detaylı<br />
BMW Motorsport Ice Watch,<br />
paslanmaz çelik gövdesi ve kırmızı<br />
göstergeleriyle spor görünümde<br />
dahi dikkat çekmek isteyen iddialı<br />
erkeklere hitap ediyor. Şık tasarımıyla<br />
kaliteli görünümünden ödün<br />
vermeyen modelde, üç krono göz ve<br />
tarih göstergesi yer alıyor.<br />
Bilgisayarda biriken işlerinizi keyifle<br />
tamamlayın<br />
Otomobil şeklinde tasarlanmış BMW<br />
i8 model kablosuz mouse ile yeni<br />
yılda babanızı, eşinizi, sevgilinizi ya da<br />
arkadaşınızı mutlu etmek kolaylaşıyor.<br />
Kullanılırken yanan arka ve ön farlara<br />
sahip mouse ile bilgisayarda biriken<br />
işler artık keyifle tamamlanıyor.
Visit www.kosiflerotobutik.com for<br />
Happy New Year to your loved ones<br />
The way to make your loved ones happy in the new year with Kosifler Oto<br />
Butik. From sports bags, to suitcases, from stylish watches to children’s<br />
cars, which provide driving pleasure to kids, you can find many enjoyable<br />
BMW and MINI branded gift alternatives at www.kosiflerotobutik.com.<br />
The e-commerce site www.<br />
kosiflerotobutik.com,<br />
where BMW and MINI lifestyle<br />
products are sold, is the<br />
new shopping address for brand<br />
enthusiasts on the internet.<br />
BMW Motorsport<br />
Heritage Sports Bag<br />
Inspired by BMW Motorsport of the<br />
1970s, this sports bag features a<br />
large pocket at the front with padded<br />
Giugiaro stripes and the BMW<br />
Motorsport heritage logo front and<br />
centre. Includes a removable and<br />
adjustable shoulder strap. Interior is<br />
lined with a soft canvas material and<br />
has a small, zippered bag. Sports bag<br />
in 1970s-style BMW Motorsport look.<br />
The padded BMW Motorsport stripes<br />
on the front part of the bag, the BMW<br />
Motorsport logo and the blue lining<br />
provide individual design highlights.<br />
There is a small zipped pocket on the<br />
canvas interior. Adjustable, removable<br />
strap.<br />
Mini Baby Racer<br />
This high-quality MINI baby racer<br />
is every kid’s favorite for indoor<br />
and outdoor fun. The little racer<br />
is designed for children between<br />
18 months and 3 years, has steel<br />
and non-toxic plastic components,<br />
low noise rubber tyres and is TÜVapproved.<br />
White bonnet stripes and<br />
the chequered flag give the car its<br />
special racing look.<br />
Premium chronograph in motor-sport<br />
design with premium matt stainlesssteel<br />
case. The base of the coated<br />
white leather strap is in M Red.<br />
The hands on the dial in Team Blue<br />
provide visual accents. The watch<br />
features three chronograph eyes.<br />
BMW i8 computer mouse<br />
Wireless mouse in a stylized BMW i8<br />
vehicle design. Ergonomic form, three<br />
buttons and a power-saving blue LED<br />
light. Front and back lights visible<br />
when in use. Integrated mechanism<br />
for storing the receiver.<br />
BMW Motorsport ICE Watch Steel,<br />
Chrono<br />
<strong>Pharma</strong> 57
Michelin, <strong>2017</strong> yılının ilk 9 ayında %6’lık büyüme ile<br />
net satışlarını 16,4 milyara ulaştırdı<br />
Michelin, <strong>2017</strong>’nin ilk 9 ayında 16,4 milyar Euro net satış elde etti<br />
Dünyanın en büyük lastik<br />
üreticilerinden Michelin, <strong>2017</strong><br />
yılı ilk dokuz ayına ilişkin<br />
finansal sonuçlarını açıkladı. Bütün<br />
lastik segmentlerinde orijinal<br />
ekipman kategorisinde yukarı yönlü<br />
ivme gösteren Michelin, ilk dokuz<br />
ayda yüzde 6’lık artışla net satışlarını<br />
16.4 milyara ulaştırdı. Michelin,<br />
üçüncü çeyrekte ise 5 milyar 335<br />
milyon net satış elde etti.<br />
18”+ üzeri pazarda %21’lik büyüme<br />
Özellikle 18 inç ve üzeri premium<br />
lastik pazarında yaşanan yüzde 21<br />
oranındaki büyüme ve iş makinesi,<br />
tarım, uçak lastiklerini kapsayan<br />
özel lastik pazarındaki yüzde<br />
18’in üzerindeki artışın etkisiyle<br />
Michelin, <strong>2017</strong> yılı 3. çeyreğinde<br />
de performansını katladı. 18 inç ve<br />
üzeri lastik pazarında yaşanan yüzde<br />
21’lik güçlü büyümede MICHELIN<br />
CrossClimate+ ve MICHELIN Pilot<br />
Sport 4S lastikleri büyük bir rol<br />
oynayarak başarılarını bir kez daha<br />
kanıtladı.<br />
Kamyon lastiklerinde Türkiye’nin<br />
de içinde yer aldığı, Avrupa Bölgesi<br />
global rakamların üzerine çıktı<br />
Michelin <strong>2017</strong> yılının ilk dokuz ayında,<br />
binek araç ve hafif ticari lastikleri<br />
orijinal ekipman ve değişim pazarında<br />
satılan lastik bakımından geçtiğimiz<br />
yıla göre yüzde 3 büyüdü. Kamyon<br />
lastikleri pazarında ise orijinal<br />
ekipmanda yüzde 12, değişimde ise<br />
yüzde 2 büyüme kaydetti. Michelin’in<br />
Türkiye’yi de içine alan Avrupa<br />
bölgesinde ise ağır vasıta lastikleri<br />
orijinal ekipman pazarında yüzde 7,<br />
yenileme-değişim pazarında 6’lık bir<br />
büyüme ile global rakamların üzerine<br />
çıkmayı başardı.<br />
Altyapı projeleri iş makinası<br />
lastiklerini pazarını hareketlendirdi<br />
Michelin, özel ürün grubu<br />
lastiklerinde iş makinası, tarım,<br />
iki teker ve uçak lastikleri<br />
segmentlerinin her birinde başarı<br />
kaydetti. Özellikle olumlu ekonomik<br />
ortam etkisiyle altyapı projeleri<br />
ve maden lastiklerindeki iyileşme<br />
ve yolcu trafiğindeki artışla ticari<br />
uçak segmentindeki talep büyümeyi<br />
tetikledi.<br />
Michelin grew 6% in the first nine months of <strong>2017</strong>,<br />
bringing net sales to $ 16.4 billion<br />
Michelin achieved net sales of 16.4 billion euros in the first 9 months of <strong>2017</strong><br />
58 <strong>Pharma</strong><br />
Nine Months <strong>2017</strong> €16.4 billion<br />
in net sales, up 6.0%, led by<br />
volume gains and efficient<br />
pricing management <strong>2017</strong> guidance<br />
confirmed, in line with the Ambitions<br />
2020 plan. Continues to expand in the<br />
Truck, Earthmover and Agricultural<br />
segments In the final months of<br />
<strong>2017</strong>, regardless of prevailing winter<br />
weather conditions, replacement<br />
markets are expected to gradually<br />
move back in line with their longterm<br />
trend. Demand for original<br />
equipment tires should continue to<br />
expand in the Truck, Earthmover and<br />
Agricultural segments, with slower<br />
growth in the Passenger car and Light<br />
truck business. Sales of mining tires,<br />
which have been rebounding since<br />
late 2016, should also continue to<br />
enjoy strong growth.<br />
In the second half, changes in the<br />
price mix and raw materials costs<br />
are expected to have a net positive<br />
impact, as announced. For the<br />
full year, the impact of higher raw<br />
materials costs is currently estimated<br />
at approximately €(800) million.<br />
For the full year, Michelin confirms<br />
its targets of volume growth in line<br />
with global market trends, operating<br />
income from recurring activities<br />
exceeding the 2016 figure, excluding<br />
the currency effect currently<br />
estimated at between €(110) million<br />
and €(120) million, and structural free<br />
cash flow of more than €900 million.<br />
Acquisitions added 0.6% to growth<br />
Nine-month volumes up 2.8%,<br />
lifted by early dealer buying in the<br />
first quarter, the recovery in mining<br />
tire sales throughout the nine<br />
months and a return to normal<br />
dealer inventory levels. Faster<br />
improvement in the price-mix effect<br />
in the third quarter, to a positive<br />
5%, for a total 2.6% impact over<br />
the first nine months, reflecting:<br />
The implementation of all of the<br />
announced price increases,<br />
The favorable mix effect, primarily<br />
reflecting 21% growth in volumes<br />
in the premium 18-inch and larger<br />
segment The currency effect reduced<br />
net sales by 3.7% in the third quarter<br />
and was neutral over the full nine<br />
months.
Mitsubishi L200’ün yeni reklam filmi yayında<br />
Temsa Motorlu Araçlar’ın distribütörlüğünü yürüttüğü Mitsubishi Motors’un<br />
L200 modeli için hazırlanan ve 6 <strong>Kasım</strong>’da yayına giren yeni reklam filminde,<br />
Mitsubishi L200’ün zorlu koşullardaki performansı vurgulanıyor.<br />
Temsa Motorlu Araçlar Mitsubishi L200 için yeni bir reklam<br />
kampanyası başlattı. Reklam filmi, değişen iklim koşulları<br />
dünyanın her yerinde insanları hazırlıksız yakalaması,<br />
ülkemizin de geçtiğimiz yaz aylarında yaşanan sellerde<br />
gördüğümüz üzere bu iklim değişikliklerinde etkilenen ülkeler<br />
arasında yer almasından hareketle hazırlandı. Filmde, olağanüstü<br />
hava koşullarının sadece doğada değil şehirde de olağanüstü bir<br />
araç gerektirdiği vurgulanıyor.<br />
Havas Engage imzası taşıyan kampanya filminin prodüksiyonu<br />
Spark Film tarafından gerçekleştirildi. İki gün boyunca şehir<br />
ve doğada yağmur, sel, dolu gibi zorlu koşulların canlandırıldığı<br />
filmin yönetmenliği Mehdi Norowzian’a, müzikleri ise 3K1A’ya ait.<br />
Mitsubishi Motors’un yetmiş yıllık pick-up ve 4x4 teknolojisi ile<br />
tasarlanan ve yüksek donanım seviyesine sahip olan Mitsubishi<br />
L200, ekonomik yakıt tüketimi ve kolay manevra kabiliyetiyle<br />
kullanıcılarının hayatını kolaylaştırıyor. Pick-up’ın sağlamlığının<br />
ve dayanıklılığının yanı sıra sınıfında öncü konfor ve güvenlik<br />
özelliklerine sahip olan Mitsubishi L200, RISE gövde yapısı, darbe<br />
emici şasisi ve yeni süspansiyon sistemi sayesinde her türlü yol<br />
koşulunda rahatlıkla yol alıyor.<br />
New commercial video for Mitsubishi L200<br />
Mitsubishi L200’s performance in the toughest conditions is emphasized in<br />
the new commercial film, which was prepared for Mitsubishi Motors’ L200<br />
model, which is the distributor of Temsa Motorlu Araçlar and which was<br />
released on 6th of November.<br />
Temsa Motorlu Araclar launched<br />
a new advertising campaign for<br />
the Mitsubishi L200. Advertising<br />
film, changing climate conditions<br />
around the world to catch people<br />
around the world unprepared, our<br />
country as we live in the summer, we<br />
live in the countries affected by these<br />
climate changes were prepared with<br />
the move. The film emphasizes that<br />
extraordinary weather conditions<br />
require an extraordinary vehicle not<br />
only in nature but also in the city.<br />
By Spark Film, campaign film was<br />
produced by Havas Engage. For two<br />
days in town and in the country, the<br />
film directed by Mehdi Norowzian,<br />
music belongs to 3K1A. Film is<br />
depicted in the tough conditions of<br />
rain, flood and hail.<br />
Simply the best pick-up on the<br />
market, Incredible features across<br />
the board. Super Select 4WD gives<br />
the L200 complete control in any<br />
environment. Use 2WD on tarmac<br />
to save fuel, and switch to 4WD to<br />
tackle harsh conditions and tough<br />
terrain. Capable of over 650 miles<br />
on a single tank of fuel, the L200<br />
Series 5 take you farther than ever<br />
before with a brand new MIVEC diesel<br />
engine that doesn’t sacrifice power or<br />
efficieny. With a turning radius of just<br />
5.9 metres, improved steering ratio<br />
and a brand new MIVEC engine, the<br />
L200 Series 5 is the most dynamic<br />
driving pick-up truck on the market.<br />
The L200 Series 5 has a total load<br />
capacity of 4,090kg and is equipped<br />
with Trailer Stability Assist making<br />
towing safer than ever.<br />
<strong>Pharma</strong> 59
NISSAN’DAN YENİ KOMPAKT CROSSOVER: KICKS<br />
NISSAN, kompakt crossover segmentindeki yeni temsilcisi KICKS’in Kuzey<br />
Amerika lansmanını Los Angeles Otomobil Fuarında gerçekleştirdi. NISSAN<br />
Intelligent Mobility ve Akıllı Çevre Görüş Sistemi ile donatılan NISSAN KICKS,<br />
Haziran 2018’de Kuzey Amerika pazarındaki yerini alacak.<br />
Japon otomotiv devi NISSAN, her<br />
geçen gün büyümeyi sürdüren<br />
ve yoğun rekabetin yaşandığı<br />
kompakt crossover segmentine<br />
yönelik yeni modeli KICKS’i, Los<br />
Angeles Otomobil Fuarı’ında tanıttı.<br />
NISSAN’ın kompakt crossover ve<br />
SUV pazarına yönelik altıncı modeli<br />
olan KICKS, Haziran 2018’de yollarda<br />
olacak.<br />
Kalın kuşaklı şişkin çamurlukları,<br />
yüksek tavanlı mimarisi ve yüksek<br />
omuz çizgisiyle karakteristik kompakt<br />
crossover duruşu sergileyen yeni<br />
NISSAN KICKS; V formlu ön ızgara,<br />
bumerang formuna sahip ön far ve<br />
arka stop lambaları ve “Wrap-around<br />
visor” adındaki tavan çizgisi gibi<br />
tasarım detaylarıyla NISSAN tasarım<br />
diline sadık bir görünüm sergiliyor.<br />
Standart olarak Akıllı Otomatik Far<br />
(I-AH) ve isteğe bağlı olarak LED<br />
farlarla donatılan NISSAN KICKS’te,<br />
farklı gövde renkleri dışında beş adet<br />
çift renk uygulaması bulunuyor.<br />
NISSAN KICKS coupe formundaki<br />
tavan çizgisine karşın son derece<br />
geniş bir arka koltuk oturma<br />
alanı dışında, sınıfının en geniş<br />
bagajlarından birine sahip. KICKS’in<br />
karmaşadan uzak yalın kokpit<br />
tasarımını 7 inç büyüklüğündeki<br />
renkli ekran tamamlıyor. Söz konusu<br />
ekran akıllı telefon entegrasyonu<br />
için yaygın olarak kullanılan Apple<br />
CarPlay ve Android Auto ara<br />
yüzlerine sahip güncel bir bilgi<br />
ve eğlence sistemini bünyesinde<br />
barındırıyor. Benzersiz bir ses<br />
deneyimi için sunulan KICKS SR<br />
Premium Package ile birlikte Bose ®<br />
Personal ® Plus ses sistemi devreye<br />
giriyor.<br />
Yeni NISSAN KICKS 1,6 litre hacimli<br />
60 <strong>Pharma</strong><br />
dört silindirli benzinli motorla satışa<br />
sunulacak. Silindir başına dört supap<br />
veya değişken supap zamanlaması<br />
(CVTCS) gibi teknolojilere sahip olan<br />
modern motor 125 HP güç ve 155<br />
Nm tork üretiyor. Yakıt verimliliğini<br />
destekleyen Xtronic otomatik<br />
şanzımanla kombine edilen ve<br />
gücünü ön aksa aktaran motor 7,1<br />
lt/100 km (33 mpg) yakıt tüketiyor.<br />
Zengin donanımıyla dikkat çeken yeni<br />
NISSAN KICKS’te çevre görüş sistemi<br />
gibi konfor odaklı donanımlar dışında<br />
tüm donanım paketlerinde Otomatik<br />
Acil Durum Freni de standart olarak<br />
sunuluyor. Üst donanım paketlerinde<br />
ise ayrıca Kör Nokta Uyarı Sistemi<br />
ve Arka Çapraz Trafik Uyarısı devreye<br />
giriyor.
NISSAN’S NEW COMPACT CROSSOVER: KICKS<br />
NISSAN has launched its new North American launch of KICKS in the<br />
compact crossover segment at the Los Angeles Auto Show. NISSAN KICKS,<br />
equipped with Intelligent Mobility and Intelligent Vision System, will take its<br />
place in the North American market in June 2018.<br />
Nissan has pulled the covers off<br />
the 2018 Kicks, the company’s<br />
new subcompact SUV which<br />
first made its appearance in Latin<br />
America last year. The new Nissan<br />
Kicks replaces the Juke in one of<br />
the fastest-growing segments in the<br />
market, becoming along the way<br />
the sixth member of the company’s<br />
growing SUV family. Gone is the<br />
divisive styling then, with Nissan<br />
opting for a more acceptable design,<br />
mixing elements from models like the<br />
Rogue and the Micra supermini that’s<br />
available in other markets.<br />
“As the gateway to Nissan’s<br />
adventure-ready sport-utility portfolio<br />
<strong>–</strong> joining Rogue Sport, Rogue, Murano,<br />
Pathfinder and Armada <strong>–</strong> Kicks is<br />
designed to fit the needs of singles<br />
or couples looking for expressive<br />
styling, personal technology, smart<br />
functionality and advanced safety<br />
features at an affordable price.<br />
All models will be powered by a<br />
1.6-liter four-cylinder petrol unit, rated<br />
at 125hp and 115lb-ft of torque. Paired<br />
to it will be the company’s proven<br />
Xtronic CVT transmission, with Nissan<br />
expecting a combined fuel economy<br />
rating of 33mpg. No all-wheel drive<br />
though, as all versions will drive their<br />
front wheels exclusively. Customers<br />
will be given the option of seven<br />
exterior colors, along with five twotone<br />
combinations. Two-tone combos<br />
include a black roof and contrasting<br />
body colors (white, orange or red),<br />
an orange roof with a gray body or a<br />
white roof with a blue body. The cabin<br />
promises to offer “ample passenger<br />
space in the rear” as well as one of the<br />
largest load areas in its class. A 7.0-<br />
inch infotainment system with Apple<br />
CarPlay and Android Auto, Nissan’s<br />
Intelligent Around View Monitor as<br />
well as an optional Bose premium<br />
sound system are also present. All<br />
Kicks models will also come with<br />
Automatic Emergency Braking as<br />
standard, while the SV and SR trim<br />
levels will add Blind Spot Monitoring<br />
and Rear Cross Traffic Alert. Pricing<br />
for the 2018 Nissan Kicks will be<br />
announced closer to its on-sale date<br />
in spring 2018, but we are expecting to<br />
be among the most competitive in the<br />
segment, Kicks’ unique combination<br />
of expressive design, excellent fuel<br />
economy, intelligent technology and<br />
advanced safety features adds up to<br />
one thing <strong>–</strong> exceptional value.<br />
<strong>Pharma</strong> 61
OTOKOÇ BURSA<br />
BAŞARIYA DOYMUYOR!<br />
Türkiye’nin lider otomotiv perakendecisi<br />
Otokoç’un Bursa Şubesi, müşteri memnuniyeti<br />
ve satışta gösterdiği üstün başarısını ödüllerle<br />
taçlandırmaya devam ediyor.<br />
Otokoç Bursa, Ford Otosan<br />
tarafından gerçekleştirilen<br />
<strong>2017</strong> yılı 3. çeyreğindeki<br />
satış performans değerlendirmesi<br />
sonrasında elde ettiği üstün başarısı<br />
ile tekrar “Satışta Mükemmellik<br />
Ödülü”nün sahibi oldu.<br />
Otokoç Bursa Şube Müdürü Koray<br />
Yalçınkaya ödül sonrası yaptığı<br />
değerlendirmede şunları söyledi;<br />
“ Bugüne kadar elde ettiğimiz tüm<br />
başarılar Koç Grubu’nun müşteri<br />
memnuniyetine verdiği büyük<br />
önemin bir yansıması. Elde ettiğimiz<br />
başarı ve övgüye layık olabilmek<br />
için çalışmalarımıza kazandığımız<br />
motivasyon ile hız kesmeden devam<br />
edeceğiz.”<br />
Ford Otosan tarafından düzenlenen<br />
“Satışta Mükemmellik Ödülü”<br />
satış konusunda başta müşteri<br />
memnuniyeti olmak üzere 3 aylık<br />
performans değerlendirmesi<br />
sonrasında veriliyor.<br />
Otokoç Bursa, kendi bölgesindeki tüm<br />
bayiler arasında gerçekleştirdiği satış<br />
yüzdesel gerçekleşmesi ile ödülün<br />
tekrar sahibi olmaya hak kazandı.<br />
Otokoç Bursa Şubesi, 2016 yılının<br />
4 çeyrek döneminde de gösterdiği<br />
başarı ile 3 kez üst üste ödül sahibi<br />
olmuş ve bu başarısı ile “Ödülün<br />
daimi sahibi” olma hakkını da<br />
kazanmıştı.<br />
OTOKOÇ Bursa Branch hungry for success!<br />
<strong>Turkey</strong>’s leading automotive retailer, Otokoç Bursa Branch continues to crown<br />
its superior performance in sales with awards for customer satisfaction<br />
62 <strong>Pharma</strong><br />
Otokoç Bursa was once again<br />
the owner of “Outstanding<br />
Excellence in Sales” with its<br />
superior performance achieved by<br />
Ford Otosan in the third quarter of<br />
<strong>2017</strong> with after sales performance.<br />
Evaluating the award, Otokoç Bursa<br />
Branch Manager Koray Yalçınkaya<br />
said, “All our achievements so far are<br />
a reflection of the great importance<br />
that the Koç Group has given to<br />
customer satisfaction. In order to<br />
be worthy of the achievement and<br />
praise we have achieved, we will<br />
continue without slowing down with<br />
the motivation we have gained from<br />
our work.”<br />
“Sales Excellence Award” organized<br />
by Ford Otosan is given after 3 month<br />
performance evaluation, mainly<br />
customer satisfaction, in terms of<br />
sales.<br />
Otokoç Bursa has earned the reward<br />
of being the owner of the sales<br />
percentage achievement realized<br />
among all the masters in its region.<br />
Otokoç Bursa Branch has been<br />
awarded 3 times over success with<br />
the success that it showed in the 4th<br />
quarter of 2016 and it has won the<br />
right to be the “permanent owner of<br />
the award” with this success.