12.12.2017 Views

Pharma Turkey Dergisi Kasım – Aralık 2017 Sayısı

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

November-December <strong>2017</strong><br />

İLAÇ İÇMENİN<br />

İP UÇLARI<br />

DÜNYA<br />

MARKASI<br />

OLMA<br />

YOLUNDA<br />

ANNELERİMİZ<br />

‘’SAĞLIK ELÇİSİ’’<br />

OLACAK<br />

DOES DIABETES<br />

CAUSE BLINDNESS?<br />

ONE WHO HAS KNOWLEDGE RULES


İMTİYAZ SAHİBİ<br />

İstmag Magazin Gazetecilik İç ve Diş Tic.<br />

Ltd. Şti. adına<br />

H. FERRUH IŞIK<br />

GENEL MÜDÜR<br />

MEHMET SÖZTUTAN<br />

mehmet.soztutan@img.com.tr<br />

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ<br />

Gulçin COŞKAN<br />

gulcin.coskan@img.com.tr<br />

GRAFİK TASARIM<br />

TAYFUN AYDIN<br />

tayfun.aydin@img.com.tr<br />

EDİTÖRLER<br />

Prof. Dr. İsmail KAYA<br />

ismail.kaya@gmail.com<br />

Doç. Dr. Mehmet Ali ÖZBUDUN<br />

ozbudun@gmail.com<br />

REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />

Recep ARSLANTAŞ<br />

recep.arslantas@img.com.tr<br />

Reklam Danışmanı<br />

Zekai ŞİMŞEK<br />

zekai.simsek@img.com.tr<br />

SORUMLU MÜDÜR<br />

CÜNEYT AKTÜRK<br />

cuneyt.akturk@img.com.tr<br />

KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ<br />

EBRU PEKEL<br />

ebru.pekel@img.com.tr<br />

FOREIGN RELATIONS<br />

İSMAİL ÇAKIR<br />

ismail.cakir@img.com.tr<br />

MUHASEBE FİNANS<br />

MUSTAFA AKTAŞ<br />

muhasebe@img.com.tr<br />

ABONE<br />

İSMAİL ÖZÇELİK<br />

ismail.özcelik@img.com.tr<br />

BURSA BÖLGE<br />

ÖMER FARUK GÖRÜN<br />

fgorun@ihlas.net.tr<br />

Buttim Plaza D Blok Kat: 4 No:1267<br />

BURSA<br />

Tel:+90 224 211 44 50 /<br />

Fax: 224 211 4481<br />

Printing<br />

İhlas Gazetecilik A.Ş<br />

Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad.<br />

İhlas Plaza NO: 11/A 41<br />

Yenibosna / İstanbul / TURKEY<br />

Tel: 0 212 454 30 00<br />

ADRES<br />

Evren Mah. Bahar Cad.<br />

Polat İş Merkezi<br />

B-Blok - No:1 Kat:4<br />

Güneşli - Bağcılar - İstanbul<br />

Tel.:+90.212 604 50 50<br />

Faks:+90.212 604 50 51<br />

www.medikalteknik.com.tr<br />

e-mail: info@medikalteknik.com.tr<br />

İMG - Medikal Teknik dergisinde<br />

yer alan makalelerdeki fikirler<br />

yazarlarına aittir.<br />

Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam<br />

verene aittir. İMG - Medikal Teknik<br />

dergisinin bütün yayın hakları İstmag<br />

Magazin Gazetecilik İç Ve Dış Tic. Ltd.<br />

Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden<br />

yayınlanamaz.


ILAÇ GIBI BIR YIL OLSUN<br />

Şimdiden herkese sağlıklı, huzurlu, bol kahkahalı ve ilaç gibi bir yıl diliyorum. Bu yıl da<br />

sizlerle olmanın mutluluğunu yaşadığımız yeni sayımızda 2018 ilaç dünyasının nabzını tutmaya<br />

başladık bile.<br />

Eczacıbaşı, Abdi İbrahim, Sanofi, Santa Farma, TRPharm gibi ilaç dünyasının dev isimlerini<br />

ağırladığımız yeni sayımızda, ilaç dünyasında yaşanan en son gelişmeleri kaynağından<br />

öğrendik ve aktardık. Sektörde yaşanılan en son gelişmeleri, iddialı ürünleri, gurur verici<br />

çalışmaları kendilerinden öğrendiğimiz firmalarımızla, sizler arasında köprü görevi olmanın<br />

sorumluluğunun bilinciyle, güzel haberler hazırladık. Ve kimi zaman sektörün de dahil olduğu<br />

fakat bilinçlendirme konusunda yetersiz kaldığı gündemi sizlere taşıdık.<br />

İlaç sektörünün dışında farklı haberler görmek isteyenler için, sıradışı başarı hikayeleri ile<br />

Mehmet Görgülü dergimize konuk oldu.<br />

Herkese ilaç gibi bir yıl dileğiyle!<br />

HAPPY NEW YEAR LIKE A DRUG<br />

I wish everyone a peaceful, healthy, prosperous and happy new year like a drug. We have<br />

already begun to keep the pulse of the 2018 drug world in our new issue, where we are<br />

delighted to be with you this year.<br />

We search the latest developments in the pharmaceutical world from the source and shared<br />

them in our forthcoming issue we gave place for pharmaceutical giants of the world such as<br />

Eczacıbaşı, Abdi İbrahim, Sanofi, Santa Farma and TRPharm. We reported good news with<br />

the awareness of the responsibility of being a bridge between you and the companies, which<br />

we learned from their last developments, their ambitious products and their proud works.<br />

And sometimes we share the agenda that the industry was involved but it was not enough<br />

to raise awareness.<br />

We talked with Mehmet Görgülü for those who want to see different news apart from the<br />

pharmaceutical sector with extraordinary success stories.<br />

Wish everyone a new happy year like a drug!<br />

Gülçin Coşkan


İLAÇ İÇMENİN İP UÇLARI<br />

Her geçen gün yeni çalışmaları ve buluşlarıyla bizi aydınlatmaya<br />

devam eden bilim adamları şimdi de akılcı ilaç kullanımına yönelik<br />

çalışmalar yaptı. Bakalım bu çalışmalar neler<br />

Uzmanlar, yanlış ilaç<br />

kullanımının pek çok<br />

hastalığı beraberinde<br />

getirdiğini söylüyor.<br />

Türkiye’nin en köklü ve<br />

önde gelen ilaç firmalarından Abdi<br />

İbrahim, İlaç Bilincini Geliştirme<br />

ve Akılcı ilaç Derneği ile beraber<br />

bir araştırma yaptı. Araştırmanın<br />

sonuçlarını sizlerle paylaşıyoruz:<br />

• Araştırmaya katılan her iki kişiden<br />

biri başkasına ilaç öneriyor. Önerilen<br />

ilaçların başında yüzde yetmiş iki ile<br />

ağrı kesiciler gelirken bunu yüzde kırk<br />

üç ile soğuk algınlığı / grip ilaçları,<br />

yüzde yirmi dokuz ile vitaminler<br />

izliyor.<br />

• Doktorun verdiği ilaç dozu<br />

önemsenmekle birlikte, ilaç doktorun<br />

belirttiği zaman dilimi dışında alınıyor<br />

ve hasta iyileştiğini düşündüğünde<br />

ilaç almayı kesiyor.<br />

• “Doktora danışmadan<br />

4 <strong>Pharma</strong><br />

ilaç kullandınız mı?” sorusu<br />

yöneltildiğinde ankete katılanların<br />

yüzde altmışı evet yanıtı verdi.<br />

• Popülasyonun yüzde sekseni<br />

önceki tedavisinden kalan ilaçları<br />

kullandığını belirtiyor.<br />

• Ecza dolaplarındaki ilaçların<br />

son kullanma tarihlerine ilişkin<br />

soruya katılımcıların yüzde altmışı<br />

“kullanmadan önce hemen bakarım”<br />

yanıtını verdi..<br />

• İlaç saklama koşullarına ilişkin<br />

bölümde ankete katılanlar, “evinizde<br />

ilaçları nerelerde saklıyorsunuz”<br />

sorusuna karşılık, en yüksek oran<br />

olan yüzde kırk altı ile buzdolabında<br />

yanıtını verdi.<br />

• Ankete katılanlara, “Tedaviniz<br />

sonrasında arta kalan ilaçları<br />

ne yapıyorsunuz” sorusu da<br />

yöneltildi. Bu soruya, katılımcıların<br />

yüzde 48’i “Ecza dolabında / ilaç<br />

çekmecesinde saklıyorum” yanıtını<br />

verdi. Yüzde 34 ile “Bozulmasın<br />

diye buzdolabında saklıyorum”<br />

yanıtını verenleri, yüzde 19 ile “Çöpe<br />

atıyorum” diyenler izledi. “Aile<br />

sağlık merkezine / Sağlık kurumuna<br />

veriyorum” diyenler yüzde 13 ile<br />

pastada yer alırken, bunu “Aldığım<br />

ilaçların hepsini kullanıyorum /<br />

Artan olmuyor”, “Mutfak / elbise<br />

dolabında saklıyorum, “ilaç toplayan<br />

organizasyonlara veriyorum”, “Bir<br />

tanıdığıma / yakınıma veriyorum”<br />

yanıtları izledi. Genel olarak<br />

tekrar lazım olur düşüncesi hakim<br />

olduğundan saklama davranışı ilk<br />

sırada geliyor.<br />

• Araştırmada, her iki kişiden biri<br />

muayene olurken doktora kullandığı<br />

ilaçlar hakkında kendiliğinden<br />

bilgi verdiğini söyledi. Yüzde 38’lik<br />

oran “doktor sorarsa hepsini<br />

söylüyorum” derken, “Kullandığım<br />

ilaçları genellikle söylemiyorum /<br />

unutuyorum” diyenlerin sayısı yüzde<br />

5’te kaldı.Doktorların, reçetedeki<br />

ilaçların kullanma talimatına ilişkin<br />

bilgi vermesi konusunda katılımcıların<br />

yüzde 66’sı “Hepsini anlamasam<br />

da anlamam gerektiği kadarını<br />

anlıyorum” yanıtın verirken, “Çok az<br />

kısmını anlıyorum, çoğu anlaşılmıyor”<br />

diyenler yüzde 18, “Kullanma<br />

talimatlarını hiç anlamıyorum<br />

diyenler yüzde 5, “İlaçların kullanma<br />

talimatlarını hiçbir zaman okumam”<br />

diyenler yüzde 11 oranında kaldı.


DO NOT drink, if you don’t know how to use!<br />

Continuing to enlighten us with new studies and discoveries every day,<br />

scientists been working for the right drug use.<br />

Let’s see what these studies<br />

are?<br />

Experts say that the use of the<br />

wrong drug brings many diseases.<br />

“Abdi İbrahim”, one of <strong>Turkey</strong>’s<br />

oldest and leading pharmaceutical<br />

companies, conducted a survey on<br />

proper use of drugs; we compile the<br />

results for you:<br />

One of the two people involved in<br />

the study is offering to use drug to<br />

someone else. Seventy-two percent<br />

of the recommended medicines are<br />

painkillers, followed by those with<br />

forty-three percent are colds / flu<br />

medicines, twenty-nine percent are<br />

vitamins.<br />

Patient takes care potion the doctor<br />

gives, but the medication is taken<br />

outside the time zone indicated by the<br />

doctor and stops taking the medicine<br />

when patient thinks he is well.<br />

• When asked “Did you use<br />

medication without consulting a<br />

doctor?” 60% of the respondents<br />

answered yes.<br />

• The population of 80% indicates<br />

that they are using drugs from their<br />

previous treatment.<br />

• The question regarding the<br />

expiration dates of the medicines<br />

in the pharmacy cabinets gave the<br />

sixty percent of the respondents the<br />

“immediately look before using it”<br />

response.<br />

• In the section on drug storage<br />

conditions, the respondents replied<br />

in the refrigerator with the highest<br />

rate of forty-six, in response to the<br />

question “where are you keeping the<br />

medicines at home”?<br />

• The questionnaire participants<br />

were also asked, “What are doing the<br />

remaining remedies after treatment?”<br />

This question was answered by 48<br />

percent of the respondents “I am<br />

hiding in the drugstore / pillbox”.<br />

Those who responded with 34 percent<br />

“I keep it in the fridge so that it will not<br />

break down” followed with 19 percent<br />

saying “I’m throwing a straw”. “I use<br />

all of the medicines I take / do not<br />

get any better”, “I keep them in the<br />

kitchen / clothes cabinet,” I give them<br />

to the drug collection organizations<br />

“,” I give a familiarity / complaint<br />

“answers when they say “I give to<br />

the family health center / health<br />

institution” followed. In general, it is<br />

necessary to go back to the custody<br />

behavior because it is dominated by<br />

thought.<br />

• In the study, he said that both<br />

people gave information about<br />

the medication they used to the<br />

doctor spontaneously during the<br />

examination. About 38 percent said “I<br />

tell everyone if the doctor asks,” while<br />

the number of people saying “I do not<br />

usually tell / forget the medications<br />

I use” remained at 5 percent. About<br />

66 percent of the participants said<br />

that doctors were informed about<br />

prescription medication usage<br />

instructions; “I understand very little,<br />

although I understand a lot”, 18<br />

percent said, “I do not understand the<br />

instructions for use”, 5 percent say, “I<br />

never read the instructions for using<br />

medicines”<br />

<strong>Pharma</strong> 5


Daha fazla destek<br />

kadınların işe dönüş süreçlerini kolaylaştırıyor<br />

Avrupa’da Yürütülen Yeni Çalışmada İşe Dönmeyi Hedefleyen<br />

Meme Kanseri Hastaları ve Bu Hastalığı Yenenlerin Karşılaştığı Önemli Zorluklar Ortaya Kondu<br />

6 <strong>Pharma</strong><br />

Pfizer’in desteğiyle hazırlanmış<br />

ve 10 Avrupa ülkesini (Belçika,<br />

Danimarka, İngiltere, Finlandiya,<br />

Fransa, Almanya, Yunanistan,<br />

İrlanda, İtalya ve Hollanda) kapsayan<br />

bu raporda, her ne kadar meme<br />

kanserini yenenlerin oranı artmış<br />

olsa da, işe dönüş oranlarının ülkeler<br />

arasında ciddi farklılıklar sergilediği<br />

belirlendi.<br />

Doktorlar, işveren ve hükümetlerden<br />

daha fazla destek alınması, bu<br />

kadınların işe dönüş süreçlerini<br />

kolaylaştırabilir.<br />

Hızla Daha Normal Bir Hayata:<br />

Meme Kanseri Hastaları ve Hastalığı<br />

Yenenler İle İlgili AB İşgücü Raporu<br />

(The Road to a Better Normal:<br />

Breast Cancer Patients and Survivors<br />

in the EU Workforce Report),<br />

Avrupa’da çalışma yaşında olup<br />

sayıları giderek artan meme kanserli<br />

kadın hastaların ve bu hastalığı yenen<br />

kadınların işe dönerken karşılaştıkları<br />

zorlukları inceleyen Pfizer destekli<br />

rapor, The Economist dergisi<br />

Haber Alma Birimi (The Economist<br />

Intelligence Unit) tarafından bugün<br />

yayımlandı. Söz konusu rapor, sağlık<br />

mesleği mensupları, işverenler<br />

ve hükümetlerin, meme kanserli<br />

kadın hastaların ve bu hastalığı<br />

yenen kadınların iş hayatına geri<br />

dönmek için ihtiyaç duydukları<br />

desteği almalarını sağlamak için ele<br />

almaları gereken temel sorunları ana<br />

hatlarıyla ortaya koyuyor.<br />

Yeni tedavi seçeneklerinin<br />

geliştirilmesinde kaydedilen ilerleme<br />

sayesinde, erken evre meme kanserli<br />

daha fazla sayıda kadın tedavi<br />

edilirken, metastatik meme kanserli<br />

olanlar, yani hastalığın en ileri<br />

evresindeki kadınlar da daha uzun<br />

yaşıyor. Bu kadınların çoğu çalışabilir<br />

yaşlarda ve tedavi sonrasında<br />

işgücüne katılmak istiyor.<br />

Ancak, The Economist dergisi Haber<br />

Alma Birimi raporunda, birçok meme<br />

kanserli kadın hasta ve bu hastalığı<br />

yenen kadının her ne kadar kendileri<br />

istiyor olsalar da işe sağlıklı bir<br />

şekilde geri dönemedikleri tespit<br />

edildi. İşe geri dönmeme nedenleri<br />

farklılık göstermekle birlikte bunlar<br />

genelde kanser tedavisinin fiziksel<br />

sonuçlarıyla baş etme zorunluluğu ve<br />

işveren veya çalışma arkadaşlarının<br />

yeterince destek vermemesi gibi<br />

medikal olmayan durumları kapsıyor.<br />

Dünya genelinde en yüksek kaba<br />

meme kanseri insidansına sahip 10<br />

ülkeden dokuzunun Avrupa Birliği<br />

ülkeleri olduğu görülmektedir.<br />

Türkiye’de cinsiyete göre yaşa<br />

standardize edilmiş meme kanseri<br />

hızı, erkeklerde 100 bin kişide 0,8,<br />

kadınlarda 100 bin kişide 43’dür.<br />

Ülkemizde, meme kanseri kadınlarda<br />

en sık görülen kanser türü olup her<br />

4 kadın kanserinden biridir. Bir yıl<br />

içinde toplam 16.646 kadına meme<br />

kanseri teşhisi konmuştur.<br />

Meme kanserinin sadece %11,1’u<br />

uzak ileri evre kanser vakalarından<br />

oluşmaktadır.<br />

Pfizer Onkoloji İş Birimi Medikal<br />

Lideri Egemen Özbilgili: “Avrupa<br />

genelinde giderek daha fazla sayıda<br />

kadın meme kanserini yenerken, bu<br />

kadınların çoğu, onlar için normal<br />

hayata dönüşü temsil ettiği için işe<br />

geri dönmek istiyor,” dedi ve şunları<br />

ekledi: “Bu kadınlar işleri sayesinde<br />

büyük bir özgüven ve kimlik duygusu<br />

elde ettikleri için bunu yapamamaları<br />

yalıtılmışlık duygusuna neden<br />

olabiliyor.<br />

Her yıl dünya genelinde yaklaşık<br />

1,7 milyon kadına meme kanseri<br />

tanısı konuyor. Bu raporun gösterdiği<br />

gibi, çalışabilmek bu kadınların<br />

çoğunun hayatının merkezinde yer<br />

alıyor,” açıklamasında bulunarak<br />

şunları ekledi: “Pfizer, meme<br />

kanseri alanında yalnızca bilimsel<br />

araştırmanın ön cephesinde yer<br />

almaktan dolayı gurur duymakla<br />

kalmıyor, aynı zamanda işgücüne<br />

yeniden katılırken kadınları<br />

desteklemek için birçok paydaşın<br />

nasıl bir araya gelebileceğini<br />

araştıran bu çabayı da destekliyor.”<br />

Normalleşmeye Doğru: AB’de<br />

İşgücündeki Meme Kanseri<br />

Hastaları ve Bu Hastalığı Yenenler<br />

Raporu Hakkında<br />

Bu özet metnin bulguları kapsamlı<br />

bir masa başı araştırmaya ve bir<br />

dizi sağlık mesleği mensubuyla<br />

gerçekleştirilen görüşmelere<br />

dayanıyor. Araştırmanın bir parçası<br />

olarak, EIU Healthcare <strong>–</strong> The<br />

Economist <strong>Dergisi</strong> Haber Alma Birimi<br />

ilgili konuya odaklı ve sistematik<br />

incelemeler yürüttü. Rapor, bu<br />

alandaki uzmanlardan oluşan<br />

uluslararası bir danışma kurulunun<br />

rehberliğinden de yararlandı. Çalışma<br />

yaşında olup işlerine geri dönmek<br />

isteyen, giderek artan sayıdaki meme<br />

kanserli kadınlar ve bu hastalığı<br />

yenen kadınların önündeki engeller<br />

ve temel paydaşların onlara nasıl<br />

yardımcı olabileceği incelendi.<br />

Rapora dahil olan 10 ülke: Belçika,<br />

Danimarka, İngiltere, Finlandiya,<br />

Fransa, Almanya, Yunanistan, İrlanda,<br />

İtalya ve Hollanda.


More support makes it easier for women to return to work<br />

New study finds more support is needed in Europe for breast cancer patient and<br />

survivors who wish to return to work<br />

This report, which was prepared<br />

with the support of Pfizer and<br />

covered 10 European countries<br />

(Belgium, Denmark, England,<br />

Finland, France, Germany, Greece,<br />

Ireland, Italy and the Netherlands),<br />

shows that although rates of breast<br />

cancer survivors have increased,<br />

it was determined that there are<br />

serious differences for returning to<br />

work<br />

More support from doctors,<br />

employers and governments can<br />

facilitate the return of these women<br />

to work.<br />

Although the incidence of breast<br />

cancer is rising in Europe, more<br />

women are surviving the disease,<br />

according to a new study by The<br />

Economist Intelligence Unit (EIU)<br />

released today. The report, entitled<br />

“The road to a better normal: Breast<br />

cancer patients and survivors in<br />

the EU workforce” and sponsored<br />

by Pfizer, considers policies and<br />

practices that could help patients and<br />

survivors who wish to return to work.<br />

While many women who have<br />

been struck by the disease wish to<br />

continue working, there is substantial<br />

variation in national return-towork<br />

rates across European Union<br />

countries. National return to work<br />

rates for breast cancer patients and<br />

survivors who were in a job at the<br />

time of diagnosis range from 43% in<br />

the Netherlands to 82% in France.<br />

Return to work rates depend on a<br />

wide range of interacting factors,<br />

including the impact of the disease<br />

itself, the impact of treatment and its<br />

side effects, the nature of work, the<br />

nature of the workplace, and sociodemographic<br />

situation.<br />

Egemen Özbilgili, Oncology Country<br />

Medical Lead at Pfizer TURKEY said,<br />

“As more and more women across<br />

Europe are surviving breast cancer,<br />

most of these women want to go<br />

back to work because they represent<br />

a normal return to life for them.<br />

They can have a feeling of isolation<br />

because they have a sense of selfconfidence<br />

and identity.<br />

Each year, around 1.7 million women<br />

worldwide are diagnosed with breast<br />

cancer. Pfizer is not only proud to<br />

be at the forefront of the scientific<br />

research in the field of breast cancer,<br />

but at the same time, It also supports<br />

this effort that investigates what can<br />

happen how many of the stakeholders<br />

are in a position to support women as<br />

they rejoin their workforce.”<br />

The main non-medical barriers<br />

are lack of employer or colleague<br />

support, the extent to which work is<br />

physically demanding, and the level<br />

of education of the women involved.<br />

The large variation in return to work<br />

rates suggests substantial room for<br />

improvement in policies and practices<br />

to support those who wish to return<br />

to work. The study, which is based<br />

on an extensive literature search<br />

and interviews with 10 experts in the<br />

subject, concludes that changes are<br />

needed in the practices of clinicians<br />

and employers, and in the policy<br />

approaches of governments. “While<br />

data on the likely impact of specific<br />

interventions are sparse, this study<br />

finds that simply engaging with the<br />

return-to-work issue is an important<br />

first step to ensure that breast<br />

cancer survivors receive the support<br />

they need,” said Aviva Freudmann,<br />

Research Director <strong>–</strong> EMEA Thought<br />

Leadership for the Economist<br />

Intelligence Unit, who directed the<br />

study.<br />

European societies are facing a<br />

problem resulting from healthcare<br />

progress. Medical, diagnostic,<br />

treatment and health-system<br />

advances have made breast cancer to<br />

a large extent a chronic disease. As a<br />

result, increasing numbers of women<br />

of working age are not only surviving<br />

it, they are also willing and able to<br />

be part of the workforce. A majority<br />

succeed, but the return to work is<br />

typically so difficult that too many give<br />

up.<br />

To date, this new challenge is often<br />

overlooked by stakeholders who<br />

will play crucial roles if it is to be<br />

addressed effectively. While hard<br />

data on the impact of specific<br />

interventions are lacking, this study<br />

finds repeatedly that simply engaging<br />

with the issue is an important, and<br />

necessary, first step.<br />

<strong>Pharma</strong> 7


ASLA PES ETMEYENLER<br />

Sanofi ve Türk Eğitim Vakfı’nın<br />

asla pes etmeyen nesillerin<br />

yetişmesi amacıyla hayata<br />

geçirdiği Asla Pes Etmeyenler<br />

Kulübü’nün ve Kulübün ilk on<br />

beş ünlü üyesinin hikâyelerinin<br />

anlatıldığı kitabın tanıtım toplantısı<br />

5 <strong>Aralık</strong>’ta İstanbul’da yapıldı. Hayat<br />

yolculuğunda insanların karşılaştığı<br />

zorluklara karşı ‘Asla Pes Etmeyin’<br />

mesajı veren kulüp ve kulübün<br />

koleksiyon kitabı tanıtım toplantısına<br />

çok sayıda ünlü isim katıldı. Kitabın<br />

satışından elde edilen gelir Türk<br />

Eğitim Vakfı aracılığıyla çocukların<br />

eğitimine aktarılıyor.<br />

7 <strong>Aralık</strong> <strong>2017</strong>, İstanbul - Yıllardır<br />

sürdürdüğü ‘Asla Pes Etme’ mottosu<br />

ile zihinsel ve fiziksel performansı<br />

artıran <strong>Pharma</strong>ton, bu mottoyu şimdi<br />

de topluma fayda sağlayacak bir<br />

noktaya taşıdı ve çeşitli zorluklarla<br />

karşılaşmalarına rağmen azim ve<br />

kararlılıkla yılmadan amaçlarının<br />

peşinden koşarak başarıya ulaşmış<br />

isimlerle ‘Asla Pes Etmeyenler<br />

Kulübü’nü kurdu. Kulübün ilk faaliyeti<br />

olarak ise 15 ünlü ismin başarı ve<br />

yılmadan çalışma hikâyeleri deneyimli<br />

gazeteci Ali Deniz Uslu tarafından<br />

kitaplaştırıldı. Kitabın satışından elde<br />

edilecek gelir de Türk Eğitim Vakfı<br />

(TEV) aracılığıyla çocukların eğitimine<br />

harcanacak.<br />

Kulübün ve kitabın tanıtım<br />

toplantısında ünlü gazeteci Ayşe<br />

Arman moderatör olarak görev<br />

aldı. ‘Asla Pes Etmeyenler Kulübü<br />

Koleksiyon Kitabı’nın ünlülerinden biri<br />

de olan Ayşe Arman, sorularıyla kulüp<br />

üyesi diğer ünlülerle sohbet etti.<br />

8 <strong>Pharma</strong><br />

Asla Pes Etmeyenler Kulübü’nün<br />

koleksiyon kitabında; lezzet kaşifi<br />

Arda Türkmen, yeni nesil hikâye<br />

anlatıcısı Azra Kohen, röportajlarıyla<br />

fenomen olan ünlü gazeteci Ayşe<br />

Arman, Türkiye’de halka ilişkilerin<br />

temellerini atan duayen Betül<br />

Mardin, dünya starlarının tercihi<br />

olan tasarımcı Bünyamin Aydın, milli<br />

tenisçi Çağla Büyükakçay, düşünen<br />

spor dergisi Socrates’in Yayın<br />

Yönetmeni Caner Eler, Basketbol<br />

A Milli Takımı Baş Antrenörü<br />

Çetin Yılmaz, gönüllere taht kuran<br />

müzisyen Fuat Güner, dokunduğunu<br />

güzelleştiren ve büyüten girişimci<br />

iş kadını Gamze Cizreli, Türkiye’nin<br />

FIFA kokartlı ilk kadın hakemi ve ilk<br />

kadın antrenörü Lale Orta, kurgusal<br />

fotoğrafın Türkiye’deki önemli<br />

isimlerinden Mehmet Turgut, yaptığı<br />

filmlerle dikkat çeken yönetmen<br />

Ömer Faruk Sorak ile yazar, gazeteci<br />

ve seslendirme sanatçısı Yekta Kopan<br />

yer aldı.<br />

“İşimizin odağında insan var”<br />

Sanofi Tüketici Sağlığı Genel Müdürü<br />

Kağan Keklik, hayatta karşılaşılan<br />

zorluklara rağmen ‘Asla Pes<br />

Etmemek’ gerektiğini ifade etti.<br />

“Hayatın hangi noktasında olursanız<br />

olun, hangi işi yaparsanız yapın,<br />

pes etmemek herkesi güçlü ve<br />

başarılı kılar. Biz, ‘Asla Pes Etme’<br />

ilkesinden yola çıkarak asla pes<br />

etmeyenlerin, hepimize ilham kaynağı<br />

olacak hikâyelerini bu kulüpte ve<br />

kitapta bir araya getirdik. Asla Pes<br />

Etmeyenler Kulübü’nü, toplumun her<br />

kesimini kucaklayarak geliştirmeye<br />

ve bu sayede asla pes etmeyen yeni<br />

nesillerin yetişmesine destek olmaya<br />

çalışacağız” diye konuştu.<br />

Sanofi olarak sorumluluğu çok<br />

yüksek bir sektörde çalıştıklarını<br />

vurgulayan Keklik, “Tüm<br />

çalışmalarımızın merkezinde hep<br />

insan var ve insanların sağlıklı,<br />

mutlu ve tabii ki başarılı olabilmesi<br />

temel amacımız. Biz Sanofi ailesi<br />

olarak tüm iş yapış biçimlerimizi<br />

bu çerçeveye oturtuyor ve kaliteli<br />

yaşamlar için çalışıyoruz. Sanofi’de<br />

bizler, sağlık yolculuğunda iyi bir<br />

yol arkadaşı olarak sağladığımız<br />

çözümlerle daha sağlıklı bir yaşam<br />

için bilimsel yenilikleri tedavi<br />

çözümlerine dönüştürerek hayata güç<br />

katıyoruz” dedi.<br />

Arda Türkmen: “Hayatımızdaki<br />

kırılma noktaları aslında bizim için<br />

büyük fırsatlardır. Çünkü düşmeden<br />

kalkmayı öğrenemeyiz. Ben zorlukları<br />

gördüm, acıları yaşadım. Büyük<br />

travmalardan hep iyileşerek çıktım.<br />

Kendime inandım, vazgeçmemeyi<br />

kafama koydum ve pes etmedim.<br />

Formül bu kadar basit ve net.” dedi.<br />

“Amacımız, ‘Asla Pes Etmeyen’<br />

nesiller yetiştirmektir”<br />

Türkiye Eğitim Vakfı Genel Müdürü<br />

M. Yıldız Günay, bu kadar önemli<br />

bir projenin bir parçası olmaktan<br />

büyük mutluluk duyduklarını<br />

söyledi. “Bir gencin gülümsemesi,<br />

tüm mutluluklara bedeldir” diyen<br />

Günay, “Asla Pes Etmeyenler Kulübü<br />

Koleksiyon Kitabı ile zorlu hayat<br />

karşısında asla vazgeçmemenin,<br />

hep mücadele etmenin önemine bir<br />

kez daha vurgu yapılıyor. Bu kitap,<br />

biraz da bu hikâyelerin, bu seslerin<br />

ete kemiğe bürünmesi, kalıcı hale<br />

gelmesi anlamını taşıyor. Cesaretin<br />

ve azmin hikâyelerini paylaşmak<br />

için bir yol. Başkası için bir şeyler<br />

yapabilmenin verdiği huzurun,<br />

sizi içine çekeceği bir araç. Sözü<br />

hayal kuran, inanan ve asla pes<br />

etmeyenlere bırakan bu projenin bir<br />

parçası olmak, gençlerin hayatına<br />

dokunup onların yaşamlarında gözle<br />

görülür değişimlere neden olmak çok<br />

önemli” diye konuştu.


“Kendin İçin 1 Ara’lık” kampanyası 17 milyon kişiye ulaştı<br />

Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosluğu ve GSK<br />

Türkiye Dünya HIV/AIDS günü için bir araya geldi<br />

GSK Türkiye, HIV (Human Immunodeficiency Virus <strong>–</strong> İnsan Bağışıklığı<br />

Yetmezlik Virüsü) hakkında farkındalık yaratmak amacıyla geçtiğimiz yıl<br />

“dokun” temasıyla hayata geçirdiği “Kendin İçin 1 Ara’lık” kampanyası ile<br />

elde ettiği bir yıllık sonuçları, 1 <strong>Aralık</strong> Dünya AIDS Günü’nde kamuoyuyla<br />

paylaştı. Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosluğunda, Başkonsolos<br />

Judith Slater’ın ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda, GSK Türkiye HIV<br />

alanındaki uzmanlık derneklerini bir araya getirdi.<br />

10 <strong>Pharma</strong><br />

GSK Türkiye, HIV hakkında<br />

farkındalık yaratmak amacıyla<br />

geçtiğimiz yıl 1 <strong>Aralık</strong><br />

Dünya AIDS Günü’nde başlattığı<br />

kampanyanın bir yıllık sonuçlarını<br />

açıkladı. ‘HIV+ bireylerin yanındayım’<br />

diyerek kampanyayı dijital ortamda<br />

destekleyen kişi sayısı bir yılda<br />

103 bin 32’ye ulaştı. Kendin için 1<br />

Ara’lık kampanyası kapsamında<br />

sosyal medyadan 17 milyon kişiye<br />

ulaşılırken, web sayfasını bir yılda 430<br />

bin kişi ziyaret etti.<br />

GSK Türkiye Medikal Direktörü<br />

Dr. Fulya Erman, kampanyanın<br />

eriştiği rakamlardan daha<br />

fazlasını ifade ettiğini belirterek<br />

şunları söyledi: “GSK olarak<br />

sorumluluğumuzun sadece yenilikçi<br />

tedavi çözümlerimizle sınırlı<br />

olmadığının farkındayız. Sağlığını<br />

iyileştirdiğimiz bireylerin her alanda<br />

yaşamlarını kolaylaştırmanın da<br />

sorumluluğumuzun bir parçası<br />

olduğunun bilincindeyiz. Bu bilinçle,<br />

HIV pozitif hayatlara dokunma,<br />

onların hikayelerini dinleme çağrısını<br />

yaptığımızda amacımız bu alandaki<br />

farkındalığı artırmaktı. Bir yıl için<br />

100 binden fazla kişiye HIV pozitif<br />

bireylerin yanındayım dedirtmek<br />

bizim için elbette gurur verici.<br />

Fakat geride kalan bir yıl içinde bize<br />

mesajlarını ileten, teşekkürlerini<br />

paylaşan mesajlar ileten HIV pozitif<br />

bireyler gerçekten onların hayatına<br />

dokunabildiğimizi göstererek bize<br />

esas gururu yaşattı.”<br />

HIV/AIDS panelinde uzmanlar<br />

konuştu<br />

HIV/AIDS paneline, Türk Klinik<br />

Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları<br />

Derneği’nden Doç. Dr. Asuman<br />

İnan, AIDS ve Cinsel Yolla Bulaşan<br />

Hastalıklar Derneği’nden Prof. Dr.<br />

Deniz Gökengin, HIV Enfeksiyonu<br />

Derneği’nden Prof. Dr. Fehmi Tabak,<br />

Enfeksiyon Hastalıklarından Korunma<br />

ve Savaşım Derneği’nden Prof Dr.<br />

İftihar Köksal, Türkiye Enfeksiyon<br />

Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji<br />

Uzmanlık Derneği’nden Doç. Dr.<br />

Serap Gençer ile HIV/AIDS Korunma<br />

ve Eğitim Derneği’nden Prof. Dr.<br />

Serhat Ünal katıldı.<br />

1 yılda neler oldu?<br />

HIV’nin; tokalaşma, sarılma, öpüşme<br />

gibi eylemlerle bulaşmadığına vurgu<br />

yapmak amacıyla “Dokun” başlığı<br />

altında oluşturulan kampanya<br />

kapsamında hazırlanan ve gerçek<br />

hasta hikayelerinin kurgusal olarak<br />

canlandırıldığı 15 videonun bulunduğu<br />

online platformu ziyaret edenler, HIV<br />

pozitif bireylerin hayatına dokunmak<br />

ve onlara destek olmak imkanı buldu.<br />

Gerçek hasta hikayelerinin sonunda<br />

çıkan simgesel imza kampanyasına<br />

“dokunan” ziyaretçiler, bu farkındalık<br />

projesine katılmış oldu.<br />

• Sosyal medya üzerinde kampanya<br />

17 milyon kişiye ulaştı.<br />

• Site 430 bin kullanıcı tarafından<br />

ziyaret edildi.<br />

• Kampanyanın görselleri sosyal<br />

medyada 58 milyon kez görüntülendi.<br />

• 103.032 kişi www.kendinicin1aralik.<br />

org sitesinde yer alan ‘HIV+ bireylerin<br />

yanındayım’ butonuna tıklayarak<br />

bildiriye katıldı.<br />

• Sitede yer alan HIV+ bireylerin<br />

hikayelerini içeren videolar<br />

700.000’den fazla izlendi.


“Kendin İçin 1 Ara’lık” campaign reached 17 million people<br />

Consulate General of the United Kingdom in<br />

Istanbul and GSK <strong>Turkey</strong> met for World HIV/AIDS day<br />

GSK <strong>Turkey</strong> shared results gained with “Kendin İçin 1 Ara’lık”<br />

(1 December for you) campaign to raise awareness HIV<br />

(Human Immunodeficiency Virus) last year with “dokun” (touch) theme<br />

on December 1, World AIDS Day. In the meeting hosted by Consul<br />

General of United Kingdom Judith Slater, GSK <strong>Turkey</strong> brought together<br />

expertise in the field of HIV associations.<br />

GSK <strong>Turkey</strong> announced annual<br />

result of the campaign raise<br />

awareness about HIV started<br />

December 1, World AIDS Day last<br />

year. Number of people supporting<br />

the campaign reached 103032 in<br />

digital media. “Kendin İçin 1 Ara’lık”<br />

campaign reached 17 million people<br />

at social media and 430 thousand<br />

people a year visited the web page.<br />

Noting that it represents more<br />

than the figure achieved by the<br />

campaign, Fulya Erman, Country<br />

Medical Director GlaxoSmithKline<br />

said, “As GSK, we are aware of<br />

that our responsibility is not only<br />

limited by our innovative treatment<br />

solutions. Facilitating the lives of<br />

individuals in every field, we are<br />

aware that improve the health of our<br />

part of the responsibility. With this<br />

consciousness, when we made calls<br />

to listen to HIV-positive lives, listen to<br />

their stories, our goal was to increase<br />

awareness in this area. We are proud<br />

of that more than 100 thousand<br />

people say “I’m with the HIV-positive”<br />

for a year. But within the last year,<br />

HIV positive individuals who conveyed<br />

their messages and shared their<br />

thanks to us showed us the pride that<br />

we really could touch their lives.”<br />

Experts informed on HIV / AIDS<br />

panel<br />

Assoc. Dr. Asuman Inan<br />

of Turkish Society of Clinical<br />

Microbiology and Infectious Diseases’,<br />

Prof. Dr. Deniz Gökengin of AIDS<br />

and Sexually Transmitted Diseases<br />

Association ‘s, Prof. Dr. Fehmi<br />

Tabak of HIV infection Association,<br />

Prof. Dr. İftihar Koksal of Association<br />

of Protection and Control of<br />

Infectious Diseases’, Assoc. Dr. Serap<br />

Genç of <strong>Turkey</strong> Infectious Diseases<br />

and Clinical Microbiology Specialist<br />

Association and Prof. Dr. Serhat<br />

Unal of HIV / AIDS Prevention and<br />

Education Society attended HIV / AIDS<br />

panel.<br />

What happened in 1 year?<br />

Visitors of online platform of 15<br />

real patient stories videos had the<br />

opportunity to touch and support the<br />

lives of HIV-positive individuals with<br />

“touch” title, in order to emphasize<br />

that HIV does not infect with actions<br />

such as kissing, handshaking and<br />

hugging with the campaign prepared<br />

for supporting HIV-positive individuals.<br />

The one touching on “dokun” button<br />

of symbolic signing campaign https://<br />

www.kendinicin1aralik.org at the end<br />

of real patient stories has participated<br />

in this awareness project.<br />

• The campaign on social media has<br />

reached 17 million people.<br />

• The site was visited by 430<br />

thousand users.<br />

• Visual of the campaign has<br />

been viewed 58 million times<br />

on social media.<br />

• 103,032 people www.<br />

kendinicin1aralik.org click on ‘I’m<br />

with the HIV + individuals’ button on<br />

the site.<br />

• Videos including stories of HIV +<br />

individuals on the site were seen<br />

more than 700,000 times.<br />

<strong>Pharma</strong> 11


DİYABET HASTALARINA UMUT IŞIĞI<br />

Röportaj: Gizem Yıldız<br />

Novo Nordisk Medikal Direktörü ‘Rabia Demet Özkaya’ diyabet<br />

tedavisi ile ilgili yapılan çalışmalar için neler söyledi (?)<br />

Genel olarak kaç tane ülkede<br />

hizmet veriyorsunuz ve global<br />

olarak kaç kişiye istihdam<br />

sağlıyorsunuz?<br />

Genel merkezi Danimarka’da<br />

bulunan şirketimiz; yetmiş yedi<br />

(77) ülkede, yaklaşık kırk iki (42)bin<br />

çalışanla, yüz altmış beş (165)’in<br />

üzerinde ülkede, diyabet hastalarına<br />

hizmet sunuyor.<br />

12 <strong>Pharma</strong><br />

Öncelikle bilmeyen<br />

okuyucularımız için, Novo<br />

Nordisk’ten kısaca bahseder<br />

misiniz ?<br />

Novo Nordisk, diyabet tedavisinde<br />

dünya lideri; obezite, büyüme<br />

hormonu eksikliği, hemofili ve<br />

hormon replasman tedavilerinde<br />

de öncü global bir sağlık şirketi.<br />

Ürettiği yeni tedavilerle milyonlarca<br />

hastaya umut ışığı olmanın yanında<br />

çalışanlarına sunduğu imkanlarla da<br />

öne çıkıyor.<br />

Novo Nordisk için olmazsa olmazlar<br />

nelerdir ?<br />

Novo Nordisk, İskandinav kültürüyle<br />

yönetilen bir şirket. Açık, dürüst<br />

iletişim yanında insan odaklı, kişilere<br />

saygılı, hiyerarşinin minimumda<br />

olduğu bir ortamda çalışmaya önem<br />

veriyor. Elbette ki hasta sağlığına<br />

verdiği önem gibi, çalışanlarının<br />

sağlığı da Novo Nordisk’in temel<br />

önceliklerinden birini oluşturuyor.<br />

Sağlıklı ve düzenli beslenmelerini<br />

sağlamak adına; çalışanlara<br />

gün içinde kahvaltı, sağlıklı<br />

atıştırmalıklar, meyve, sebze ve<br />

sağlıklı içecek ikramları sunuyor.<br />

Bize biraz kendi hikayenizden<br />

bahseder misiniz? Siz nasıl<br />

tanıştınız Novo Nordisk ile ?<br />

Onbeş(15) yıldır ilaç sektöründe,<br />

pazarlama ve medikal<br />

departmanlarda farklı görevlerde<br />

rol aldım. Aynı sektörde olmamız<br />

itibarıyla, Novo Nordisk’i yakından<br />

tanıyorum. Bilimi ön planda tutan,<br />

profesyonel ve yenilikçi anlayışı<br />

sebebiyle; her profesyonelin<br />

çalışmak isteyeceği bir şirket.<br />

Buradaki yeni görevimde klinik,<br />

medikal, ruhsatlandırma,<br />

farmakovijilans ve kalite alanlarından<br />

sorumluyum.<br />

Türkiye’de neler yapıyorsunuz?<br />

1995 yılından bu yana, Türkiye’de<br />

hastaların ve bilimin hizmetindeyiz.<br />

Ayrıca Yakın Doğu ülkeleri, Rusya ve<br />

Bağımsız Devletler Topluluğu’ndan<br />

oluşan toplam altı yüz yetmiş (670)<br />

milyonluk bir nüfusu kapsayan yirmi<br />

iki (22) ülke, global ölçekteki en<br />

önemli yönetim şehirlerinden biri<br />

olarak konumlanan İstanbul’daki<br />

BANEC bölge ofisimizden yönetiliyor.<br />

Öncü olduğunuz hemofili<br />

tedavisi, büyüme hormonu<br />

tedavisi ve hormon replasman<br />

tedavisi alanlarında yaptığınız<br />

çalışmalardan bahseder misiniz?<br />

Novo Nordisk Türkiye, inhibitörlü<br />

hemofilide hastalara en güncel<br />

teknoloji olan rekombinant faktör<br />

ile, tedavi olma imkanını sağlıyor.<br />

Büyüme hormonu eksikliği alanında;<br />

on beş (15)yıllık tecrübesi ve çocuk<br />

endokrin hedef kitlesine adanmışlığı<br />

ile, ürünün kolay kullanım özellikleri<br />

ve hasta destek servisi oldukça<br />

önemli. Son olarak aktif tanıtımda<br />

olmayan HRT portföyü ile hastalara<br />

ve hekimlere geniş tedavi seçeneği<br />

sunuyor.


NEW HOPE FOR DIABETICS<br />

Medical Director of Novo Nordisk, ‘Rabia Demet Ozkaya’<br />

informs about study on the treatment of diabetes<br />

Firstly, could you briefly tell<br />

about Novo Nordisk?<br />

The global leader in diabetes<br />

medications, Novo Nordisk has five<br />

product areas such as Diabetes care,<br />

Obesity and weight management,<br />

Haemophilia management, Growth<br />

hormone therapy and Hormone<br />

replacement therapy. Standing out with<br />

opportunities offered to employees,<br />

with its new treatment Novo Nordisk<br />

is a new hope for millions of patients.<br />

What are the sine qua non for Novo<br />

Nordisk?<br />

Novo Nordisk, a company governed<br />

by Scandinavian culture. It pays<br />

attention to work in an environment<br />

where open, honest communication,<br />

people-oriented, respectful to people<br />

the hierarchy is at its minimum. The<br />

health of employees is one of the main<br />

priorities for Novo Nordisk as well as<br />

the importance to patient health. In<br />

order to make a healthy and regular<br />

diet; the staffs are offered breakfast,<br />

healthy snacks, fruits, vegetables and<br />

healthy drinks during the day.<br />

Could you tell us a little about your<br />

own story? How do you meet Novo<br />

Nordisk?<br />

I have been working in marketing<br />

and different tasks in the medical<br />

department for fifteen years in the<br />

pharmaceutical industry. Besides<br />

we’re in the same sector, I know Novo<br />

Nordisk closely. Novo Nordisk is a<br />

company, which every professional<br />

wants to work with its innovative<br />

approach that gives particular<br />

importance to science, professionals<br />

and innovative approach. I am in charge<br />

of clinical, medical and regulatory<br />

affairs, pharmacovigilance and quality<br />

in my new assignment.<br />

Overall, how many countries do you<br />

serve and how many people do you<br />

provide employment globally?<br />

Our company headquarters are<br />

located in Denmark, we offer services<br />

to diabetes patients in seventy-seven<br />

country with about forty-two thousand<br />

employee, in hundred and sixty five<br />

countries.<br />

What is your business in <strong>Turkey</strong>?<br />

We have been serving patients and<br />

sciences in <strong>Turkey</strong> since 1995. Also<br />

twenty-two countries in Near East,<br />

Russia and the Commonwealth of<br />

Independent States with a population<br />

of six hundred and seventy million is<br />

managed from our BANEC Region<br />

Office in Istanbul which is positioned<br />

as one of the most important<br />

administrative city on a global scale.<br />

Could you tell us about your studies<br />

on growth hormone therapy and<br />

hormone replacement therapy you<br />

are leading the way?<br />

Novo Nordisk <strong>Turkey</strong> provides the<br />

opportunity for patients to be treated<br />

with recombinant factors, the most<br />

current technology, in hemophilia<br />

inhibitor. Fifteen years of experience<br />

and dedication to children endocrine<br />

target audience, easy to use product<br />

features and support service to<br />

patients are very important in the field<br />

of Growth hormone therapy. Finally, we<br />

offer a wide range of treatment options<br />

to patients and physicians with the<br />

non-active promotion of HRT portfolio.<br />

<strong>Pharma</strong> 13


BİLGİ KİMİN ELİNDEYSE, HÜKÜMDAR ODUR<br />

Türkiye’nin en fazla okumuş adamını sizin için bulduk: Mehmet Görgülü yedi<br />

diplomaya sahip. Uzmanlık alanı en zor bölümlerin başında gelen tıp. Bunun<br />

dışında ise sosyoloji, psikoloji, adalet gibi diplomaları var ve hala okumaya,<br />

araştırmaya, yazmaya devam ediyor<br />

Röportaj: Gülçin ÇOŞKAN<br />

14 <strong>Pharma</strong><br />

‘Biz doktorlar, dünyanın en zor<br />

mesleğini yapıyoruz fakat hiçbir<br />

korumamız yok en ağır eğitimi biz<br />

alırız ama hiçbir savunmamız yok’<br />

Ne silahımız vardır, ne de hukuken<br />

bir korumamız..Avukatın hakimin<br />

savcının var, olmasın demiyorum,<br />

ama biz onlardan daha ağır eğitim<br />

alıyoruz; çok ağırdır bizim eğitimimiz<br />

dünyanın en ağır eğitimidir, ama bu<br />

derece büyük eğitimden geçmiş olan<br />

biz doktorlar savunmasızız. O yüzden<br />

herkes bize rahatça saldırabiliyor.<br />

Dayak yeriz, küfürler, tehditler. Zaten<br />

küfre alışığız, tehditlere alışığız.<br />

Öldürülen meslektaşlarımın yanı sıra,<br />

bu mesleğin ağırlığına dayanamayıp<br />

intihar eden meslektaşlarım da var<br />

ne yazık ki!<br />

Merhaba demeden önce, Mehmet<br />

beyden duyduklarım Şimdi<br />

röportajımıza başlayalım<br />

Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz<br />

Ben Cerrahpaşa Tıp Fakültesi<br />

mezunuyum. Sonra, Trabzon Numune<br />

Hastanesi’nde mecburi hizmet<br />

yaptım. Biliyorsunuz Tıp Fakültesini<br />

bitirmek diploma almak bu iş için<br />

yeterli değil. Hiç bir meslekte<br />

olmayan bir şey var, mecburi hizmet<br />

yapıyoruz, ondan sonra diplomamızı<br />

alıyoruz. Daha sonra Cerrahpaşa Tıp<br />

Fakültesi’nde Genel Cerrahi alanında<br />

uzmanlık eğitimimi tamamladıktan<br />

sonra Almanya’ya gittim. Döndükten<br />

sonra özel hastanelerde çalışmaya<br />

başladım. Ben okumayı ve araştırmayı<br />

çok seviyorum. Bu amaçla ne<br />

yapabilirim diye düşünürken insanın<br />

biyolojik tarihini öğrenmek arzusu<br />

oluştu. Bu amaçla önce İstanbul<br />

Arkeoloji Müzesi’ne gittim ve orada<br />

eski insan kemiklerini incelemeye<br />

başladım. Bu arada Açıktan Kamu<br />

Yönetimi bölümünü okudum. Daha<br />

sonra İstanbul Üniversitesi, Adli<br />

Tıp Enstitüsü’nde Adli Bilimler<br />

doktorasına başladım. Yenikapı<br />

Marmaray’da yürütülen kazı<br />

çalışmasına dahil oldum. Buradan<br />

çıkan Bizanslılara ait iskeletlerin<br />

kimliklendirilmesi çalışması tezimi<br />

hazırlayıp sundum ve doktoramı<br />

tamamladım. Daha sonra açıktan<br />

Sosyoloji okudum ve bu arada<br />

İstanbul Aydın Üniversitesi’nde<br />

öğretim üyeliği görevim başladı.<br />

Öğretim üyeliği görevini sürdürürken<br />

açıktan Adalet okudum ve Psikoloji<br />

alanında Master yaptım. Bu<br />

çalışmaları yaparken ülkemizin beş<br />

bölgesinde kazılarda Adli Antropolog<br />

olarak çalışmaya başladım. Bu<br />

kazılarda insan iskeletlerini<br />

incelemekteyim. Şu anda İstanbul<br />

Altınbaş Üniversitesi’nde öğretim<br />

üyesi olarak çalışmaktayım.<br />

Tıp mesleğinin zorlu yanları<br />

nelerdir?<br />

Tıp mesleğinin kendi içerisinde<br />

oldukça sıkıntılı yanları vardır.<br />

Gittiğiniz yere güzel hayallerle<br />

gidersiniz, insanlara faydalı olmak<br />

istersiniz ama her zaman öyle<br />

olmaz bu durum. Zorlu yanlarını<br />

kaldıramayan pek çok meslektaşımın<br />

intihar ettiğini üzülerek söylemek<br />

istiyorum.<br />

Tıp eğitimi dünyanın en ağır eğitimdir.<br />

Bu yüzden mi bilmiyorum, bazı<br />

insanlar bizi Yarı Tanrı vasfına<br />

koyuyor, mucize bekliyorlar bizde<br />

sonuçta insanız. Sahip olduğumuz<br />

bilgi ve donanımla, tıbbın bize verdiği<br />

imkanlarla bir şeyler yapmaya<br />

çalışıyoruz. Hastaları tedavi ediyoruz<br />

ancak bazen tedavi istediğimiz gibi<br />

gitmiyor, bu durumda da suçlu biz<br />

oluyoruz. Sonuçta dayak yiyoruz,<br />

saldırıya uğruyoruz, öldürülüyoruz ve<br />

sık sık hakaretlere maruz kalıyoruz.<br />

Dünyada bir ilki düşünmek ve<br />

alışık olanın dışına çıkmak diyince;<br />

Türkiye’de akla gelen ilk isimsiniz.<br />

Antik DNA Araştırma Merkezi<br />

kuruyorsunuz. Bunu kurmaktaki<br />

amacınız nedir?<br />

Yakın zamanda İstanbul Altınbaş<br />

Üniversitesi’nde Antik DNA Araştırma<br />

ve Uygulama Merkezini kuracağız.<br />

Çalışmalarımı bu merkez üzerinden<br />

devam edeceğim. Çalışmalarımızdaki<br />

amacımız, kazılarda çıkan insan<br />

iskeletlerinin DNA’larını elde etmek<br />

ve edineceğimiz bazı sonuçları<br />

günümüz insanlarının DNA’ları<br />

ile karşılaştırmak. Bu da bizi<br />

insanın ve hastalıkların değişim ve<br />

dönüşümleri konusunda aydınlatacak,<br />

belki de farklı tedavi yöntemleri<br />

geliştirebileceğiz.


İçinde bulunduğumuz geniş bir<br />

coğrafyada buna benzer bir merkez<br />

yok ve ilk defa Antik DNA merkezi<br />

açıyoruz.<br />

Amacımız;<br />

• İnsan nasıl insan oldu?<br />

• Anne soylarının nerden geldiğini<br />

ortaya çıkartmak<br />

• Geçmişte ne gibi hastalıklar vardı,<br />

onların genleri nasıldı?<br />

• DNA’dan elde ettiğimiz bazı<br />

özellikleri kullanmak.<br />

• Hastalıkların altında ne gibi genetik<br />

değişiklikler yatıyor.<br />

• Bu ve benzeri amaçlarla elde<br />

edeceğimiz sonuçları, günümüz<br />

insanlarından elde edeceğimiz<br />

sonuçlarla karşılaştırıp, insanın<br />

ve hastalıkların değişim ve<br />

dönüşümlerini ortaya koymaya<br />

çalışacağız. Bunun sonucu belki<br />

değişik tedavi yöntemleri de<br />

geliştirebileceğiz.<br />

Türkiye’de kimsenin bilmediği bir<br />

başarıya imza attınız? Bunu bizimle<br />

paylaşır mısınız?<br />

National Geographic tarafından<br />

yürütülen Genographic projesinin<br />

Anadolu sorumluluğu aldım. Bu<br />

proje haplogrup üzerinden insanın<br />

iki yüz(200) bin yıllık genetik<br />

yolculuğunu araştırmakta. Bu<br />

projede sayesinde bilgi birikimimiz<br />

arttı. Örneğin bir gün bana Doğu<br />

Anadolu’dan bir yerden bir parmak<br />

kemikleri geldi. Bu kemiklerin<br />

kökeninin araştırılması istendi.<br />

Biz o dönemde henüz bu testleri<br />

yapamıyorduk. Genographic projesi<br />

sayesinde tanıdığımız ve birlikte<br />

çalıştığımız Avustralya’da bir merkeze<br />

gönderdik. Sonucu aldığımızda bu<br />

kişinin Avrupa kökenli olduğu ortaya<br />

çıktı. Bu proje sayesinde biz bilgi<br />

birikimimizi arttırmaya başladık.<br />

Sonra dedik ki biz burada yapamaz<br />

mıyız? Tabi arkamızda destek yok,<br />

amatör bir ruhla çalışıyoruz. Sonra<br />

bir ofis ayarladım ve orayı laboratuar<br />

haline getirmeye çalıştık, uygun hale<br />

getirmek için bayağı uğraştık. DNA<br />

bulaşma riskini minimuma indirmeye<br />

çalıştık. Küçük bir ultraviyole<br />

cihazımda aletleri bulaşmış DNA<br />

açısından sterilize ettik. Bu aletler<br />

yardımı ile kemik tozları elde ettik.<br />

Sonra bu tozları bir özel laboratuar<br />

Mitokondrial DNA açısından çalıştı<br />

ve elde ettiği sonuçları bize verdi.<br />

Böylece Yenikapı kazısından elde<br />

ettiğimiz Bizanslılara ait iskeletleri<br />

yirmi (20) tanesinin Mitokondrial<br />

DNA haplogruplarını dolayısıyla da<br />

anne soylarının nereye dayandığını<br />

ortaya çıkardık. Bu ülkemizde<br />

yaptığımız ilk çalışma olması<br />

açısından iyi bir başarıydı. Fakat<br />

bizim bu sonucu teyit etmemiz<br />

gerekiyordu. Daha sonra bu sonuçları<br />

İstanbul Üniversitesi Tıbbi Genetik<br />

Ana Bilim dalının yardımı ile teyit<br />

etmeyi başardık. Bu sonuçları yayına<br />

hazırlıyoruz. Şimdi İstanbul Altınbaş<br />

Üniversitesi’nde kurmak üzere<br />

olduğumuz Antik DNA Araştırma ve<br />

Uygulama Merkezinin çatısı altında<br />

bu çalışmaları sürdürme kararı<br />

aldık.<br />

Bu kadar donanımlı olmanız<br />

dolayısıyla, sıradan insanlarla<br />

ve sıradan dünya ile aranız nasıl<br />

şeklinde bir soru soracak olursam<br />

neler söylemek istersiniz?<br />

Hiçbir zaman kendini beğenmişlik<br />

duygusunu tanımadım. Ben<br />

aristokrat bir aile çocuğu, kolej<br />

çocuğu değilim, üniversiteye<br />

hazırlanırken dershaneye falan<br />

gitmedim, ailem ekonomik olarak iyi<br />

bir düzeyde değildi. Ben ortaokula<br />

başladıktan sonra üniversite sınavına<br />

girdiğim yaz tatili dahil, her yaz<br />

tatilinde çeşitli işlerde çalıştım.<br />

Bu işlerden biri, iplikten yumak<br />

yapan bir makinede çalışmak<br />

idi. Bu makinede çalışırken az<br />

daha sağ kolumu kaybediyordum.<br />

Yaşamış olduğum hayatın şartları,<br />

öyle kendini beğenmişlik gibi bir<br />

duyguyu tanımaya uygun değildi.<br />

Yani böyle bir duyguyu hissedecek<br />

çocukluğum ve gençliğim olmadı.<br />

Şimdi sorunuzun asıl cevabına<br />

gelecek olursak; Türkiye’de benim<br />

kadar okumuş başka bir örnek yok,<br />

ama bu diğer insanlara farklı bakıyor<br />

olmama sebep değil. Çocukken<br />

neysem, şimdide oyum. Bunu çevrem<br />

söylüyor. Ben, herhangi bir okul<br />

mezunu olmayan birisi ile de sohbet<br />

ettiğimde keyif alan birisiyim. Asla<br />

insan ayrımı yapmadım ve yapmam<br />

da. Onu yapan insan da eksik bir<br />

şeyler var demektir. İnsanın mütevazi<br />

olması bir şey kaybettirmez, aksine<br />

kazandırır. Sonuçta benim sıradan<br />

bir hayatım oldu ve kendimi sıradan<br />

bir insan gibi hissediyorum.<br />

Bu çalışmaları yaparken destek<br />

aldığınız yerler oldu mu?<br />

Yaptığım çalışmalar da arkamda<br />

hiçbir güç yoktu, hepsini kendi<br />

çabamla yaptım bu yüzden kimseye<br />

göbek bağım yok. Devlette doktor<br />

olarak çalışırken, bizi aşağılamak<br />

için şu sözleri çok duyardım‘benim<br />

vergimden maaş alıyorsun, bana<br />

bakmak zorundasın’. İyi de benim<br />

işim doktorluk ve ben hastaya zaten<br />

bakmak zorundayım. Bunun bana<br />

hatırlatılmasına gerek yok.<br />

<strong>Pharma</strong> 15


Yaptığım çalışmalarda bu ve benzeri sözleri,<br />

kimse bana söyleyemez, çünkü ben her şeyi kendi<br />

çabamla yaptım. Kendi aracımla kazılara gittim.<br />

Çalışmalarımda masraflarımı kendi cebimden<br />

karşıladım. Bu arada hiçbir devlet kurumunda,<br />

üniversitede çalışmıyorum. Özel hastanelerde ve<br />

kliniklerde çalışırken bu işleri ve eğitimi yaptım.<br />

Hiçbir kurum ve kuruluş bana destek olmadı. Ama<br />

ülkemi seviyorum ülkeme faydalı olmak beni mutlu<br />

ediyor. Ülkemin kültür mirasına faydalı olmak beni<br />

mutlu ediyor. Ama yaptığım şey gerçekten kolay bir<br />

şey değil; çok ciddi emek, özveri ve çaba gerektiriyor.<br />

Fakat ben; işimi sevdiğim için zevkle yapıyorum. Ama<br />

ülkemizde ne yazık ki, aktif olarak hem okuyan hem<br />

de bilim üzerine çalışan çok az kişi var.<br />

Bazı bilim insanlarının sıradışı çalışmaları, bazı<br />

çevrelerce anlaşılmıyor. Sizce bunun nedeni nedir?<br />

Bilimle yoğrulmamış akıl bilimden anlamaz<br />

kendi dogma ve inançlarıyla yıkanmış olan akıl,<br />

farklı bir bilimsel bulgu ortaya konduğunda onu<br />

reddetmeye yatkındır.Çünkü dogma ve inançlarla<br />

yıkanmış beyin o inandıklarının dışında karşıt bir<br />

şey ortaya geldiğinde, ya onu kabul edecek ya da<br />

reddedecektir. Peki kabul ederse ne olur? O ana<br />

kadar inandığı o inanç üzerine şekillendirdiği<br />

paradigma çöker. Bir beynin, yıllarca oluşturduğu bir<br />

paradigmanın çökmesine dayanması ve tahammül<br />

göstermesi çok zordur. Psikolojinin ilkel savunma<br />

mekanizmalarından biri olan reddetme yoluna gider.<br />

Hatta doğru olduğunu anlasa bile reddeder. Bu<br />

doğru değil, bunu söyleyen kafir, dinsiz, vatan haini<br />

gibi etiketlemeler yapar. Bu etiketlemedir, sosyolojik<br />

etiketlemedir, yaftalamadır, başka şansı yok çünkü.<br />

Daha iyi bir dünya sizce nasıl olmalı?<br />

Her ülkenin kendine göre bir eğitim sistemi vardır.<br />

Yani herkes bir şekilde eğitim alıyor. Ama önemli<br />

olan şudur: Alınan eğitimin niteliği nasıl? Eğitimde<br />

ileri seviyede olan ülkelerdir, dünyayı yönetenler.<br />

Tarihte de böyle olmuştur. Bilgi kimin elindeyse,<br />

güç onda olmuştur. Günümüzde de baskın ülkelere<br />

baktığımızda, yüksek nitelikli eğitim uygulamaktadır.<br />

Böylece elde ettikleri bilgi ile dünyaya<br />

hükmetmektedirler. Soran, sorgulayan, araştıran<br />

bir eğitim sistemi olmazsa, o ülkenin kalkınması<br />

çok zordur, eğitim seviyesi yüksek ülkelerce<br />

sömürülmeye ve kullanılmaya mahkumdur. Nasıl<br />

sanat, sanat içinse, bilim de bilim için olmalıdır. Her<br />

türlü siyasi yapının dışında, bağımsız bir karaktere<br />

sahip olmalıdır. Aksi halde o ülkenin çocuk ve<br />

gençleri nitelikli olamazlar.<br />

Bilgi kimin elindeyse, hükümdar odur.<br />

16 <strong>Pharma</strong>


ONE WHO HAS KNOWLEDGE RULES<br />

We found the most educated person in <strong>Turkey</strong>. This is no joke.<br />

Mr. Mehmet Görgülü has seven diplomas. His profession is one of<br />

the hardest fields: Medicine. Aside from that, he has diplomas<br />

such as sociology, psychology, justice and he still keeps studying,<br />

researching and writing.<br />

Medikal Teknik Magazine<br />

keeps finding<br />

successful people from<br />

<strong>Turkey</strong> and abroad.<br />

Enjoy…<br />

“We doctors have the most difficult<br />

job in the world but we don’t have<br />

any protection. We get the hardest<br />

education but we don’t have any<br />

defense.<br />

We have neither gun nor legal<br />

protection. Lawyers, judges, and<br />

prosecutors have this, and I don’t<br />

say that they shouldn’t have but<br />

out education is much harder<br />

than theirs, it is the most difficult<br />

department in the world and despite<br />

this we are defenseless. That’s why<br />

anyone can attack us. We get beaten<br />

up, insulted and threatened. We are<br />

used to insults and threats. Besides<br />

our murdered colleagues, we also<br />

have colleagues who can’t stand<br />

the burden of this job and commit<br />

suicide!”<br />

That’s what I heard from Mr. Mehmet<br />

before I even said hello! He has<br />

rightful complaints. Let’s begin our<br />

interview:<br />

First of all, would you introduce<br />

yourself please?<br />

I graduated from Cerrahpaşa<br />

Medical Faculty. I made my<br />

compulsory service in Trabzon,<br />

Numune Hospital. As you know, it<br />

is not enough to graduate for this<br />

job. We have compulsory service,<br />

which is only pertain to our job,<br />

then we can get our diplomas. After<br />

finishing my career education at<br />

Cerrahpaşa Medical Faculty, I went<br />

to Germany. When I returned I<br />

started working at private hospitals.<br />

I like reading and researching. I<br />

was wondering the things I could<br />

do with this purpose and had a<br />

desire to learn about humans’<br />

biological history. First I went to<br />

İstanbul Archeological Museum and<br />

started studying ancient people’s<br />

bones. Meanwhile I got distance<br />

education in the field of public<br />

administration. After that I started<br />

my doctorate in İstanbul University<br />

Institute of Forensic Sciences. I<br />

was included in excavation work<br />

in Yenikapı Marmaray. I wrote my<br />

thesis about the Byzantine skeletons’<br />

identifications and finished my<br />

doctorate. After that I got open<br />

education in the field of Sociology<br />

and started working as lecturer<br />

in İstanbul Aydın University. While<br />

continuing lecturing I studied<br />

Justice and had master’s degree<br />

in Psychology. Meanwhile I started<br />

working as forensic anthropologist in<br />

different excavations in five regions<br />

of our country. I studied human<br />

skeletons in those excavations. Now I<br />

work as lecturer in İstanbul Altınbaş<br />

University.<br />

What are the difficulties of medical<br />

profession?<br />

It has challenges in itself. You go to<br />

your workplace with dreams, you<br />

want to be helpful to the people but<br />

that’s not always the case. I hate<br />

to say that lots of colleagues can’t<br />

stand these difficulties and commit<br />

suicide.<br />

It is the world’s hardest education.<br />

I don’t know if this is the reason but<br />

some people think of us as half God,<br />

and expect miracles. But we are only<br />

human. We try to do something with<br />

the knowledge and possibilities that<br />

this field gives us. We treat patients<br />

but sometimes things don’t go as<br />

we expect, and they put the blame<br />

on us. We get beaten up, assaulted,<br />

murdered and mostly insulted.<br />

<strong>Pharma</strong> 17


When people think of breaking new<br />

grounds, thinking outside the box<br />

your name comes up in <strong>Turkey</strong>. You<br />

are now founding Ancient DNA<br />

Research Center. What is your<br />

purpose?<br />

We will soon open Ancient DNA<br />

Research and Application Center in<br />

İstanbul Altınbaş University. I will<br />

continue my studies at this center.<br />

Our purpose is to get DNAs of human<br />

skeletons found in excavations and to<br />

compare the results with the DNA’s<br />

of today’s people. This will enlighten<br />

us about the transformation of<br />

humans’ and diseases. We might<br />

be able to develop new treatment<br />

methods.<br />

18 <strong>Pharma</strong><br />

There is not a similar center in our<br />

geography. This is the one and only<br />

Ancient DNA Center.<br />

Our purpose is;<br />

1) How did man become man?<br />

2) To find out where matrilineal<br />

descent came from<br />

3) What kinds of diseases were<br />

seen in the past and how were their<br />

genes?<br />

4) To use some of the characteristics<br />

we get from DNAs.<br />

5) What kinds of genetic changes lay<br />

under diseases?<br />

6) To compare these results<br />

to the information we get from<br />

today’s people and to show some<br />

transformations of humans and<br />

diseases. As a result of that we<br />

might be able to develop alternate<br />

treatment methods.<br />

You achieved an unprecedented<br />

success. Would you like to share<br />

this with us?<br />

I took Anatolian responsibility of<br />

Genographic project by National<br />

Geographic. This project studies<br />

human’s 200 thousand years of<br />

genetic journey through haplogrup.<br />

Our knowledge is deepened thanks<br />

to this project. For instance one<br />

day they sent me finger bones from<br />

East Anatolia and wanted me to<br />

research their origin. At the time<br />

we weren’t able to do those tests.<br />

Thanks to Genographic project<br />

we sent them to a center that we<br />

cooperate in Australia. The results<br />

show that the bones belonged to a<br />

European person. Then we asked to<br />

ourselves “Why can’t we do this?”<br />

Of course at the time, we didn’t have<br />

any support and we were working<br />

with an amateur spirit. I arranged<br />

an office and we turned it into a lab.<br />

We tried to minimize the risk of DNA<br />

infection. We sterilized the tools from<br />

DNA infection in one of my small<br />

ultraviolet device. With the help of<br />

those tools we got bone meal. Then<br />

a private lab studied the bone meal<br />

in perspective of Mitochondrial DNA<br />

and shared the results with us. Thus<br />

we found out the Mitochondrial DNA<br />

haplogroups hence matrilineal of 20<br />

of the Byzantine skeletons that we<br />

got from Yenikapı excavation. This<br />

was a success considering it was the<br />

first study in this field. But we had<br />

to verify the results. We managed<br />

to verify with the help of Istanbul<br />

University Department of Medical<br />

Genetics. Now we are preparing to<br />

share the results. We decided to<br />

continue our studies in the Ancient<br />

DNA Research and Application<br />

Center.<br />

How do you get along with ordinary<br />

people and ordinary world,<br />

considering your experience?<br />

I never experienced pride. I am not<br />

a noble blood nor went to private<br />

schools. I didn’t go to private<br />

courses for university exam. My<br />

family was not rich. I worked every<br />

summer, including the summer I<br />

was preparing for university exam,<br />

after I started middle school. One of<br />

the jobs was working on a machine<br />

that makes balls from thread. I<br />

almost lost an arm because of it.<br />

My living conditions were not fit<br />

for pride. My childhood and teen<br />

years were not suitable for such<br />

feeling. Now the answer of your<br />

question: It is true that there is<br />

not another person as educated<br />

as me but this is not a reason for<br />

me to see other people differently.<br />

I am what I used to be. That’s what<br />

my acquaintances say. I enjoy<br />

conversation with an uneducated<br />

person. I never discriminate. If<br />

someone discriminates, it means he<br />

or she has some deficiencies. Being<br />

humble never makes you any less.<br />

I had an ordinary life and I think of<br />

myself as an ordinary person.


Did you get any support throughout<br />

your studies?<br />

There wasn’t any support; I did<br />

everything by myself so I am not tied<br />

to anyone. When I was working as<br />

a doctor in public hospital I used to<br />

hear this a lot: “You earn your money<br />

from my taxes, you have to take care<br />

of me.” That’s my job and I already<br />

have to do that. I don’t need to be<br />

reminded of that. No one can say this<br />

to me in my studies because I did<br />

everything by myself. I went to the<br />

excavations by my own car. I covered<br />

my own expenses. I don’t work for<br />

any governmental institution or<br />

university. I did all of these studies<br />

and got education while working at<br />

private hospitals and universities.<br />

Not one institute supported me. Still,<br />

I love my country and helping my<br />

country makes me happy. Helping my<br />

country’s cultural heritage makes<br />

me happy. But what I do is not easy;<br />

it demands real effort and devotion.<br />

I enjoy this because I love my job.<br />

Unfortunately in our country there<br />

are only a few people who actively<br />

both get education and work on<br />

science.<br />

Some scientists’ works do not make<br />

sense to certain people? What do<br />

you think is the reason of this?<br />

A mind that is not inclined to science,<br />

does not understand science. If a<br />

person is brainwashed by dogma<br />

and beliefs, he or she is inclined to<br />

deny a different scientific finding.<br />

Because brainwashed person either<br />

accepts or denies something that<br />

is contrary to his belief. What if he<br />

accepts? The paradigm built on his<br />

belief collapses. It is very hard for<br />

a brain to tolerate collapsing of its<br />

paradigm. He chooses denying which<br />

is ancient psychological defense<br />

method. Even if he understands that<br />

it’s true, he still denies it. He labels<br />

people as being infidel, nonbeliever,<br />

and traitor. This is social labeling,<br />

stigmatizing. Because he doesn’t<br />

have any other opinion.<br />

How do you think a better world<br />

should be?<br />

Every country has its own education<br />

system. Everyone gets education<br />

one way or another. The important<br />

thing is this: quality of the education.<br />

Countries that have high level of<br />

education rule the world. It has been<br />

the same since ancient times. One<br />

who has knowledge, rules. They rule<br />

the world through their knowledge. If<br />

the education system does not make<br />

children ask, question or research<br />

then it is very hard for that country<br />

to develop. They are doomed to be<br />

exploited by the countries with high<br />

level of education. Just as art is<br />

for art’s sake, science must be for<br />

science’s sake. It must be free from<br />

any political structure. Otherwise it<br />

is impossible for children and teens<br />

to be qualified.<br />

One who has knowledge, rules.<br />

<strong>Pharma</strong> 19


Roche’un Sanal Gerçeklik Deneyimi Projesi<br />

Felis Ödülüne layık görüldü<br />

Roche İlaç Türkiye’nin, romatoid artrit hastalarının tedavi sürecini<br />

anlatan ve bu süreci sağlık profesyonellerine hastanın gözünden<br />

deneyimleten projesi, Felis ödülüne layık görüldü.<br />

Roche İlaç Türkiye, romatoid<br />

artrit hastalarının 5 yılık tedavi<br />

sürecini anlatan sanal gerçeklik<br />

deneyimi projesi ile MediaCat<br />

dergisi tarafından düzenlenen Felis<br />

Ödülleri’nde Felis’e layık görüldü.<br />

Roche’un ajansı Scope ile hayata<br />

geçirdiği “Romatoid Artrit Hasta<br />

Yolculuğu” projesi “Artırılmış Mobil<br />

Deneyim” dalında ödülün sahibi<br />

olarak önemli bir başarıya imza attı.<br />

Uzun süreli tedavilerde hasta ve<br />

doktor arasındaki duygusal paylaşımı<br />

konu alan sanal gerçeklik deneyimi<br />

projesinde, hastanın doktoruyla<br />

tanıştığı ilk günden itibaren yaşadığı<br />

fiziksel iyileşme ve doktorun<br />

hayatındaki değişimler işleniyor.<br />

Hastanın yaşadığı sorunlar<br />

kullanıcılara deneyimletiliyor<br />

Kadın ve erkek kullanıcılar için<br />

özelleştirilmiş tecrübeler sunan<br />

proje, 5 yıllık bir zaman diliminde<br />

kullanıcıya romatoid artrit hastasının<br />

yolculuğuna tanık olma imkanı<br />

sunuyor. Uygulamadaki hassas<br />

etkileşimli el kontrolleri ile hastanın<br />

yaşadığı sorunlar kullanıcıya<br />

deneyimletiliyor. Bu his deformitelerin<br />

ayrıntılı üç boyutlu modellemeleri ile<br />

görsel olarak da destekleniyor.<br />

Uzman romatologların fikirlerinden<br />

ve tecrübelerinden faydalanılarak<br />

bir senaryo üzerinden yürütülen<br />

projede, hastaların el deformasyonları<br />

incelendi, hastane koridorları ve<br />

muayene odası için gerçek ortamlar<br />

referans alındı ve sanal gerçekliğe<br />

aktarıldı.<br />

Roche’s Virtual Reality Experience Project won the Felis Prize<br />

Roche <strong>Pharma</strong>ceuticals <strong>Turkey</strong> was deemed worthy of the Felis Prize, a<br />

project that described the process of treatment of rheumatoid arthritis<br />

patients and experienced this process in the eyes of the health professionals.<br />

Roche İlaç <strong>Turkey</strong> was deemed<br />

worthy of Felis at Felis Awards<br />

organized by MediaCat<br />

magazine with a project of virtual<br />

reality experience that describes<br />

the 5-year treatment process of<br />

rheumatoid arthritis patients. The<br />

project “Ratatoid Arthritis Patient<br />

Journey”, which Roche’s agency<br />

Scope, has made an important<br />

success as owner of the award<br />

in the field of “Enhanced Mobile<br />

Experience”.<br />

In the virtual reality experience<br />

project, which deals with the<br />

20 <strong>Pharma</strong><br />

emotional sharing between the<br />

patient and the doctor in long-term<br />

treatments, the physical healing that<br />

the patient has experienced since<br />

the first day he met the doctor and<br />

the changes in the doctor’s life are<br />

covered.<br />

Problems of the patient are<br />

experienced by the users<br />

The project, which offers customized<br />

experiences for men and women,<br />

allows the user to witness the journey<br />

of a patient with rheumatoid arthritis<br />

over a period of 5 years. The precise<br />

interactive hand controls in the<br />

application make the user experience<br />

problems with the patient. This feeling<br />

is also visually supported by detailed<br />

three-dimensional models of the<br />

deformities.<br />

In a scenario based on the<br />

ideas and experiences of expert<br />

rheumatologists, the hand<br />

deformations of the patients were<br />

examined, the real environments<br />

for the hospital corridors and the<br />

examination room were taken as<br />

reference and transferred to the<br />

virtual reality.


middle east & africa<br />

<br />

Book<br />

Your<br />

Stand<br />

3 - 5 September 2018<br />

Abu Dhabi, United Arab Emirates


Dr. Brown’s ödüllü biberonlar<br />

Annelerin oylarıyla belirlenen “Yılın En İyisi Ödülü”ne Dr. Brown’s<br />

Biberonları layık görüldü<br />

Fit Pregnancy and Baby <strong>Dergisi</strong><br />

tarafından düzenlenen<br />

annelerin tercih ettikleri<br />

markaya verdikleri oylarla<br />

belirlenen “Yılın En İyisi Ödülü”ne<br />

Dr. Brown’s Biberonları layık<br />

görüldü.<br />

Yıllardır birçok ödülün sahibi olan<br />

Dr. Brown’s biberonları; anne ve<br />

babaların seçimlerinde büyük etkisi<br />

olan gaz sancılarını önlemesi,<br />

besindeki C, A ve E vitaminlerini<br />

koruyor olması BPA içermemesi,<br />

Options serisi biberonlarında gaz<br />

sancıları bittiğinde hava akış kanalı<br />

çıkarılarak sızdırma ve akma<br />

yaşanmadan kullanılmaya devam<br />

edilmesi ve tasarımları ile daha<br />

önceki senelerde olduğu gibi üst<br />

üste 14. kez “Yılın En İyisi Ödüllü”nü<br />

kimseye kaptırmadı.<br />

Dr. Brown’s biberonlarında bulunan<br />

patentli özel hava dolaşım sistemi;<br />

vakum ve hava kabarcıklarını<br />

önleyerek, biberona giren havanın<br />

sütün ve mamanın üst kısmına<br />

çıkmasını sağlar ve bebeklerin<br />

süt ve mamayla beraber hava<br />

yutmasına engel olur. Havalandırma<br />

sistemi ile tasarlanan biberonlar,<br />

emzirmeye eş değer vakumsuz<br />

bir beslenme sağlar. Böylece<br />

vakumun olumsuz etkileri veya<br />

hava kabarcığı yutmanın neden<br />

olduğu kolik sancıları, mide ve<br />

bağırsak gazları şikayetlerini azaltır.<br />

Patentli özel hava dolaşım sistemi<br />

süt ve mama azaldıkça Dr.Brown’s<br />

biberonlarında hava kabarcığı<br />

oluşmasına engel olur ve mamanın<br />

oksitlenmesini önleyerek besindeki<br />

A, C ve E vitaminlerinin değerini<br />

korur. Hava, anne sütü veya mama<br />

ile temas etmediğinden besin<br />

değerlerinin korunmasına yardımcı<br />

olur. içindeki patentli özel hava<br />

dolaşım sisteminin yarattığı doğal<br />

akış sayesinde hava, biberonun<br />

üst kısmına aktarıldığından süt ve<br />

bebek maması emzikten serbestçe<br />

akar ve bebeklerin aşırı emme<br />

gücü harcamasını engeller. Böylece<br />

bebekler çabuk yorularak emmeyi<br />

bırakmazlar. Biberondaki pozitif<br />

basınç da emziğin katlanmasını ve<br />

bebeğin kulağında sıvı birikmesini<br />

önlemeye yardımcı olur.<br />

22 <strong>Pharma</strong>


<strong>2017</strong> Moms’ Picks: Best Baby Bottles<br />

Dr. Brown’s ® Baby Bottles have won numerous awards over the years<br />

Three years in a row! Dr.<br />

Brown’s has won the<br />

BabyCenter Moms’ Picks<br />

award for Best Baby Bottle for 2015,<br />

2016 and <strong>2017</strong>.<br />

14 years in a row!<br />

Dr. Brown’s has won the Fit<br />

Pregnancy and Baby Best Award for<br />

Baby Bottles for fourteen straight<br />

years.<br />

By selecting Dr. Brown’s bottles,<br />

you’ve just made an important<br />

choice in the health and happiness<br />

of your baby. Here is some useful<br />

information and practical tips that<br />

will help ensure a comfortable and<br />

satisfying experience for your baby<br />

<strong>–</strong> and worry-free feeding times for<br />

you.<br />

How We’re Different<br />

Dr. Brown’s redefined bottle feeding<br />

by creating an internal venting<br />

system that prevents air from<br />

coming in contact with the liquid.<br />

This helps prevent colic, spit-up,<br />

burping and gas <strong>–</strong>reducing or<br />

eliminating feeding problems for<br />

your baby, and stress and anxiety for<br />

you.<br />

While other bottle designs have<br />

emerged to address venting, Dr.<br />

Brown’s are the only bottles that are<br />

fully vented. This maximizes your<br />

baby’s ability to feed comfortably at<br />

their own pace.<br />

In addition to the Original bottles,<br />

Dr. Brown’s recently introduced the<br />

Options bottle, which can be used<br />

with or without the internal venting<br />

system. You may find that removing<br />

the venting system simplifies things<br />

for you as your baby’s feeding<br />

becomes more developed. She’ll let<br />

you know if she’s ready!<br />

Proper Bottle Assembly<br />

As with any bottle, it is important<br />

to ensure proper assembly so the<br />

bottle works correctly. The basic<br />

bottle assembly instructions are the<br />

same for Dr. Brown’s Original and<br />

Dr. Brown’s Options bottles (when<br />

using the vent system).<br />

Here are the basics:<br />

• Fill your bottle to the desired<br />

amount, being careful not to overfill.<br />

• Snap the nipple into the nipple<br />

collar and place loosely on the<br />

bottle.<br />

• Warm the bottle per warming<br />

instructions.<br />

• Snap the reservoir onto the insert.<br />

• Remove the nipple and collar and<br />

place the reservoir in the bottle.<br />

• Place the nipple and collar over<br />

the vent system and tighten snugly.<br />

<strong>Pharma</strong> 23


Uyku Laboratuvarı<br />

Gün Işığı Lambaları<br />

|<br />

Kızılötesi Lamba<br />

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ<br />

www.nabiztip.com


Süt Pompaları<br />

Bebek Telsizi<br />

Beslenme<br />

Ağırlık<br />

|<br />

Ateş Ölçerler<br />

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ<br />

www.nabiztip.com


ŞEKER HASTALIĞI KÖRLÜĞE NEDEN OLUR MU?<br />

Tip 2 diyabetin %90’ı vücutta aşırı yağ birikiminden kaynaklanıyor.<br />

Bu artış sürerse, önümüzdeki on yıl içinde insanların yarısı diyabet etkilecek<br />

Her on saniyede<br />

bir kişi Tip 2<br />

diyabete bağlı<br />

komplikasyonlar yüzünden<br />

ölmekte. Tip 2 diyabet,<br />

ABD başta olmak üzere<br />

dünyada en önemli on<br />

ölüm nedeni arasında yer<br />

alıyor. Sağlığa harcanan<br />

Op. Dr. Murat Üstün<br />

her on liranın bir lirası ise,<br />

diyabet tedavisine gidiyor.<br />

Şeker hastalığı olmayanlara göre, diyabetli hastaların<br />

sağlık harcamalarının 2.5 kat daha yüksek olduğu<br />

görülüyor.<br />

Tip 2 diyabetin %90’ı vücutta aşırı yağ birikiminden<br />

kaynaklanıyor. Bu artış sürerse, önümüzdeki on yıl<br />

içinde insanların yarısı diyabetten etkilenecek. Normal<br />

popülasyonda %9 olan diyabet oranı, morbid obezler<br />

arasında % >25’e çıkıyor. Obez bireylerde Tip 2 diyabeti<br />

tedavi etmenin en etkili yöntemlerinden biri bariatrik ve<br />

metabolik cerrahi.<br />

Diyabetin Tip 1 ve Tip 2 olmak üzere iki grubu olsa da,<br />

vakaların %95’i Tip 2 diyabetlidir. Hastalığın bu formunun<br />

temel nedeni obezitedir. Tip 2 diyabet ayrıca inme,<br />

kardiyovasküler hastalıklar, böbrek yetmezliği, körlük,<br />

depresyon, organ kayıpları, nöropati, impotans ve çeşitli<br />

kanser tiplerinde ve ölüm riskinde artışa da yol açar. Tip 2<br />

diyabet erken ölüm riskinde %80 artışa, beklenen yaşam<br />

süresinde ise %80 azalmaya yol açar.<br />

Temel Tip 2 diyabet tedavi yöntemleri diyet, egzersiz ve bu<br />

yolla kilo kaybıdır. Bunun yanısıra eklenen ilaçlarla hastalar<br />

kan şekerlerini belli bir seviyede tutabilirler. Zaman içinde<br />

hastalığın ağırlığı ilerleyebilir. Bu durumda normal kan<br />

şekerini sağlayabilmek için giderek artan dozlarda ilaç<br />

kullanımı gerekebilir.<br />

Bir zamanlar şeker hastalığının geri dönüşsüz ve tedavi<br />

edilemez bir hastalık olduğu düşünülürdü. Ancak yıllar<br />

içinde, obezite cerrahisi geçiren diyabet hastalarının uzun<br />

vadede tüm ilaçlarını bıraktıkları ve bu etkinin uzun yıllar<br />

boyunca da devam ettiği gösterilmiştir. Diğer yandan,<br />

şeker hastalığının süresi metabolik cerrahinin sonuçlarını<br />

negatif etkiliyor. O nedenle, Tip 2 diyabet hastalarının<br />

cerrahi çözümler için vakit geçirmeden harekete geçmeleri<br />

hem başarıyı arttıracak, hem de olası organ hasarlarını<br />

önleyecektir. Yapılan araştırmalar, obezite cerrahisinin<br />

hastaların metabolik profilinde anlamlı ve sürdürülebilir<br />

uzun vadeli düzelme sağladığını gösteriyor.<br />

Diyabetin nedenleri<br />

Diyabetin aslında klinik ve laboratuar olarak ayırdedilen<br />

dört farklı tipi vardır. Ancak en çok görülen ve bilinen iki<br />

tipinden söz edebiliriz. Birincisi Tip 1 diyabet denilen ve<br />

daha çok gençlerde görülen diyabettir. Genellikle on ile<br />

yirmi beş yaş arasında rastlanır. Tip 1 diyabetin şeker<br />

hastalarının toplamına oranla görülme sıklığı %5-7’dir. Bu<br />

tip diyabette temel sebep insülin yokluğudur. Bağışıklık<br />

sisteminin kendi dokularını yabancı sayıp saldırması<br />

yüzünden gelişen pankreas beta hücre harabiyeti<br />

nedeniyle, genellikle baştan beri insüline ihtiyaç hisseden<br />

bir diyabet şeklidir. Bu tip diyabette mutlaka insülin<br />

gereklidir. Başka bir tedavi şekli yoktur. Pankreas adacık<br />

nakli henüz deneysel bir tedavi yöntemi olup başarı<br />

oranları istenilen düzeylerde değildir.<br />

İkincisi Tip 2 dediğimiz ve daha çok yirmi beş yaş ve<br />

üstünde görülen bir diyabet tipidir. Tip II diyabette ise<br />

aşırı kilo ve genetik etkenler öncelikli faktörlerdir.<br />

Diyabet hastalarının önemli bir çoğunluğunun aile<br />

üyelerinde de şeker hastalığı mevcuttur. Genetik<br />

yatkınlığın yanı sıra obezite, yanlış beslenme rejimi,<br />

aşırı hareketsizlik, sık gebelikler, gebelikte diyabet<br />

saptanması önemli nedenler arasındadır. Ailesinde Tip II<br />

diyabet olanlar daha fazla risk taşıdıklarından yılda birkaç<br />

kez açlık ve tokluk şekeri kontrolünü yaparak gelişimi takip<br />

etmelidir.<br />

26 <strong>Pharma</strong>


DOES DIABETES CAUSE BLINDNESS?<br />

90% of type 2 diabetes is caused by lipoidosis. If this rise continues,<br />

in ten years 50% of people will be affected by diabetes.<br />

In every ten seconds a person dies because of<br />

complications caused by type 2 diabetes. Type 2<br />

diabetes is one of the ten most important causes<br />

of death, especially in USA. One out of every ten<br />

liras spent on health goes to treatment of diabetes.<br />

Expenses of the patients with diabetes are 2.5 times<br />

higher than people who don’t have diabetes.<br />

90% of Type 2 diabetes is caused by lipoidosis. If this rise<br />

continues, in ten years 50% of people will be affected by<br />

diabetes. In average population rate of diabetes is 9% and<br />

it increases to >25% in morbid obese. One of the most<br />

efficient treatment methods in obese people is bariatric<br />

and metabolic surgery.<br />

While there are two types of diabetes <strong>–</strong>Type 1 and Type<br />

2<strong>–</strong> 95% of the patients have Type 2. The main reason<br />

of this disease is obesity. Type 2 diabetes also causes<br />

stroke, cardiovascular diseases, renal failure, blindness,<br />

depression, loss of an organ, neuropathy, impotence,<br />

various types of cancer and risk of death. Type 2 diabetes<br />

increases premature death by 80%, and decreases life<br />

expectancy by 80%.<br />

Main Type 2 treatment method is losing weight by<br />

dieting and exercising. Aside from that, drugs can keep<br />

the patient’s blood sugar in certain levels. Severity of<br />

the disease can increase in time. At this stage doses of<br />

medications may be increased.<br />

Once upon a time diabetes was thought to be irremediable<br />

and incurable. But over the years it is proven that patients<br />

with diabetes who had obesity surgery stopped taking<br />

medicine in the long term and the effect continued for<br />

many years. On the other hand, duration of diabetes has<br />

negative effect on metabolic surgery. Patients with Type 2<br />

diabetes must take action for surgery as soon as possible<br />

in order for a successful result and to prevent loss of<br />

an organ. Studies show that obesity surgery provides<br />

significant and sustainable long term recovery on<br />

patient’s metabolic profile.<br />

<strong>Pharma</strong> 27


ANNELERİMİZ ‘’SAĞLIK ELÇİSİ’’ OLACAK<br />

Bütün hastalıklar önlenebilir, en kötüleri bile..<br />

Yeter ki farkında ol, bilinçli ol ve ne yapacağını iyi bil.<br />

Her geçen gün büyüyen,<br />

değişen ve kendini yenileyen<br />

ilaç sektörü yaygınlaşan<br />

önlenebilir hastalıklar için, önemli<br />

olan bazı konulara değindi, farkında<br />

olmaya dikkat çekmek istedi. Sanofi<br />

Pasteur ve ÇABA derneği işbirliği<br />

ile gerçekleşen projede özellikle<br />

bilinçlendirme üzerinde duruldu.<br />

Çünkü bilinçlendirmenin eksik<br />

olması, tedavinin tam olabilmesi<br />

için çok ciddi bir sorundur. Özellikle<br />

annelerin bilinçli olmasının önemli<br />

olduğuna değinildi.<br />

Konuşulan konu başlıkları aşağıdaki<br />

gibidir:<br />

• Her yıl bir milyar dozdan fazla<br />

aşı temini ile dünya genelinde<br />

500 milyondan fazla kişinin<br />

bağışıklamasını sağlamak<br />

• Önlenebilir hastalıklara dikkat<br />

çekmek; farkındalığı artırmak<br />

• Aşı endüstrisindeki liderliğinin yanı<br />

sıra bir tarih ve kültür mirasını da<br />

temsil etmek<br />

• Hastalıklardan korunma konusunda<br />

anneleri bilgilendirmek ve her evde<br />

bir ‘Sağlık Elçisi’ olması<br />

• Türkiye genelinde birçok şehirde<br />

uzmanlar eşliğinde önlenebilir<br />

hastalıklar üzerine, aile sağlığında<br />

etkin rol oynayan annelere yönelik<br />

eğitimler verilmesi<br />

OUR MOTHERS WILL BE HEALTH ENVOYS<br />

All diseases can be prevented, even the worst ones…<br />

As long as you are conscious and know what to do.<br />

The changing and self-improving<br />

pharmaceutical industry<br />

touches some important<br />

subjects and wants to raise<br />

awareness. The joint project of Sanoti<br />

Pasteur and ÇABA foundation is<br />

focused mainly on consciousness<br />

raising. The lack of consciousness<br />

is a great obstacle in complete<br />

treatment. The importance of mother<br />

awareness is also mentioned.<br />

Discussed subjects are as follows:<br />

* Ensuring that more than 500 million<br />

people are immunized by providing<br />

more than 1 billion vaccine supply<br />

every year.<br />

* Drawing attention to preventable<br />

diseases; raising awareness.<br />

* Representing not only the<br />

leadership in vaccine industry but<br />

also a historical and cultural heritage.<br />

* Informing mothers about preventing<br />

diseases and creating a “Health<br />

Envoy” in every house.<br />

* Providing trainings on preventable<br />

diseases with professionals<br />

throughout <strong>Turkey</strong> for mothers who<br />

play an active role in family health.<br />

28 <strong>Pharma</strong>


ONLAR İÇİN KOŞTULAR<br />

İlaç firmalarının birçok sosyal<br />

projeleye destek olduğunu hepimiz<br />

biliyoruz. Güzel başarılarının<br />

yanısıra; duyarlı davranışlarıyla da<br />

gönlümüzde taht kuran firmalardan<br />

bir tanesi olan ‘’Santa Farma’’ son<br />

zamanlarda çok güzel bir davranış<br />

sergiledi: Kanserli çocuklar için<br />

koştu, onları tebrik ediyor konunun<br />

ayrıntıları için haberimizi sizinle<br />

paylaşıyoruz:<br />

Santa Farma kurumsal koşu<br />

takımı, 39. Vodafone İstanbul<br />

Maratonu’nda Kanserli Çocuklara<br />

Umut Vakfı (KAÇUV) için koştu.<br />

Koşucuların topladığı bağışlar<br />

KAÇUV’un Pendik’te kuracağı Aile<br />

Evi Projesi’ne aktarılacak. Kanserli<br />

Çocuklara Umut Vakfı (KAÇUV) 2000<br />

yılından bu yana; çocukların kanser<br />

ile mücadelelerinde önemli bir<br />

gereksinim olan psikolojik destek<br />

ve çocuk psikolojisine uygun tedavi<br />

ortamının yaratılması konusunda<br />

çalışmalar yapıyor. “<br />

Santa Farma’nın kurumsal koşu<br />

takımı, 39. Vodafone İstanbul<br />

Maratonu’nda, KAÇUV’un yeni<br />

kuracağı Aile Evi için koştu. Toplamda<br />

seksen dokuz çalışanının katıldığı<br />

koşuda, Adım Adım Platformu<br />

aracılığıyla adına toplanan bağışlar,<br />

Pendik’te yeni kurulacak Aile Evi<br />

Projesi’ne aktarılacak. Yönetim<br />

Kurulu Başkanı ve CEO’su Erol<br />

Kiresepi 39. Vodafone İstanbul<br />

Maratonu ve gönüllülük çalışmaları<br />

hakkında: “Sağlığa sağlıklı hizmet<br />

misyonuyla yetmiş yılı aşkın süredir<br />

faaliyet gösteren Santa Farma’da sivil<br />

toplum çalışmalarına destek olma<br />

kültürü tüm çalışanlarımız tarafından<br />

benimsenen, ortak değerimiz., geniş<br />

bir katılımla bu destek kampanyasına<br />

katılarak, İstanbul’a açılacak bir diğer<br />

Aile Evi’nin yapımına ciddi anlamda<br />

destek vermiş, en önemlisi de bu<br />

alanda ciddi bir farkındalık yaratmış<br />

oldular. Çalışanlarımızın topladığı<br />

miktarla, aynı miktarda bağışı<br />

KAÇUV için yaptık. Bundan sonraki<br />

dönemlerde de aynı sorumlulukla<br />

desteklerimizi sürdüreceğiz.”<br />

söyledi.<br />

THEY RAN FOR THEM<br />

30 <strong>Pharma</strong><br />

It is widely known that<br />

pharmaceutical companies support<br />

a lot of social project. Alongside<br />

with its success, Santa Farma is<br />

also one of the companies that<br />

stole our hearts with sensitivity and<br />

the company showed an exemplary<br />

behavior: They ran for children with<br />

cancer. We congratulate them and give<br />

you the details:<br />

Santa Farma corporate running<br />

team ran for Hope Foundation for<br />

Children With Cancer (KAÇUV) at the<br />

39. Vodafone İstanbul Marathon. The<br />

donations that the runners raised will<br />

be used for Family Home project of<br />

KAÇUV in Pendik.<br />

Since 2000 Hope Foundation for<br />

Children With Cancer (KAÇUV)<br />

has been working on the essential<br />

need, that is psychological support<br />

for children who fight cancer and<br />

on creating an environment that is<br />

suitable for children’s psychology.<br />

Santa Farma corporate running<br />

team ran for Hope Foundation for<br />

Children With Cancer (KAÇUV) at<br />

the 39. Vodafone İstanbul Marathon.<br />

Eighty-nine employees participated<br />

and donations that were collected<br />

via Adım Adım Platform will be<br />

transferred to Family Home Project<br />

in Pendik. CEO of the company, Erol<br />

Kiresepi talked about 39. Vodafone<br />

İstanbul Marathon and volunteer<br />

projects: “Santa Farma has been in<br />

business for more than seventy years<br />

with ‘Healthy Service for Health’<br />

mission. Our employees adopted our<br />

shared value of supporting nongovernmental<br />

projects, therefore we<br />

participated in this support campaign<br />

with broad participation and while<br />

supporting another Family Home in<br />

Istanbul they also raised awareness.<br />

We donated the same amount of<br />

money that our employees collected,<br />

to KAÇUV. We will continue our<br />

supports with the same sense of<br />

responsibility.”


TÜRKİYE DÜNYAYA UMUT IŞIĞI<br />

İlaç sektörü yaptığı sıradışı başarılarla, dünyada sesini duyurmaya<br />

devam ederken, Türkiye bu sese çığlık olmaya devam ediyor:<br />

Yerli ilaç firması TRPharm<br />

tarafından geliştirilen ve ailesel<br />

akdeniz ateşi hastalarının<br />

tedavisinde, yeni bir umut olma<br />

potansiyeli taşıyan, RPH104 isimli ilaç<br />

adayına ait bilimsel veriler; Amerikan<br />

Romatoloji Derneği’nin düzenlediği<br />

kongrede bilim insanları ile paylaşıldı.<br />

Amerika Birleşik Devletleri’nin San<br />

Diego şehrinde 3-8 <strong>Kasım</strong> <strong>2017</strong><br />

tarihlerinde gerçekleşen Amerikan<br />

Romatoloji Kongresi’ne yüze yakın<br />

ülkeden on yedi bin üzerinde bilim<br />

insanı katıldı.<br />

AAA’nın, Akdeniz ve Ortadoğu kökenli<br />

toplumlarda sık görüldüğü ifade eden<br />

TRPharm Genel Müdürü Mehmet<br />

Göker, “AAA hastalığı, Türkiye’de<br />

binde bir oranında görülmektedir.<br />

Ülkemizde beş kişiden birinin taşıyıcı<br />

olduğu öngörülmektedir.” bilgisini<br />

verdi. Bu hastaların yüzde onunun<br />

tedavi olamadığını vurgulayan<br />

Göker, “RPH-104 biyoteknolojik<br />

ilaç, bu hastaların yaşam sürelerini<br />

uzatabilecek.” dedi ve ekledi: “Bu<br />

hastaların mutlaka yeni tedavilere<br />

ihtiyacı var. Yapılan erken çalışmalar,<br />

iltihap maddesinin engellenmesinin<br />

mevcut tedaviye yetersiz yanıt veren<br />

hastalarda son derece başarılı<br />

sonuçlar verdiğini gösterdi. O nedenle,<br />

Türkiye’de yeterli yanıt alamadığımız<br />

hastalar için kullanabilecek, kolay<br />

ulaşılabilecek ve maliyeti yüksek<br />

olmayan bir ilaç geliştirilmiş olacak.”<br />

TURKEY IS A NEW HOPE FOR WORLD<br />

While the pharmaceutical industry continuing to achieve the<br />

extraordinary successes in the world, <strong>Turkey</strong> continues to announce<br />

Scientific data of candidate<br />

drug named RPH104,<br />

developed by TRPharm, a local<br />

pharmaceutical company, bearing the<br />

potential of being a new hope in the<br />

treatment of familial mediterranean<br />

fever patients; it was shared with<br />

scientists at the congress held by the<br />

American Society of Rheumatology.<br />

Seventeen thousand scientists<br />

from around the world attended the<br />

American Rheumatology Congress<br />

in San Diego, USA, on 3-8 November<br />

<strong>2017</strong>.<br />

Declaring that familial mediterranean<br />

fever is common in Mediterranean<br />

and Middle Eastern societies,<br />

Mehmet Göker, General Manager<br />

of TRPharm, said, “Familial<br />

mediterranean fever disease is<br />

seen in <strong>Turkey</strong> at a ratio of one per<br />

thousand. It is predicted that one of<br />

the five people in our country is the<br />

carrier.” Pointing out that 10 per cent<br />

of these patients can not be treated,<br />

he said, “RPH-104 biotechnological<br />

medicine will extend the life span of<br />

these patients.” And he added, “These<br />

patients need new treatments. Early<br />

interventions have shown that the<br />

inhibition of inflammatory medication<br />

gives very successful results in<br />

patients with poor response. For that<br />

reason, a new drug, which we can<br />

be used for patients we can not get<br />

enough response in <strong>Turkey</strong>, which<br />

is also easily accessible and not<br />

expensive, will be developed.”<br />

<strong>Pharma</strong> 31


HERKES YÜRÜSÜN DİYE; KOŞTULAR<br />

Ülkemiz her geçen gün güzelleşiyor; çünkü duyarlı, bilinçli insanlarımızın sayısı<br />

gitgide artıyor. Bir önceki sayımızda, sizlere yürüyememekle, MS hastalığı ile alakalı<br />

asla umutsuz olmamanız gerektiğini hatırlatmıştık. Bu konuda yapılan aktivitelerin<br />

güzelliğini okurken, attığınız her adım için şükretmeyi unutmayın.<br />

Yürüyememenin insana ne hissettirdiğini, ancak<br />

bacaklarını kullanamayan bir kişi bize doğru<br />

anlatabilir. Bu hissi bizler için yaşayan ve yaşatan<br />

bir yerden bahsedeceğiz: MS Derneği. Binlerce hastanın<br />

ayak izi olan ve bu anlamda yönlendiren, yol gösteren<br />

MS Derneği’nin, bu hastalığın sadece Türkiye’de değil,<br />

dünyada tanıtılması ile ilgili pek çok akvitesi var. Bu<br />

aktivitelerden bir tanesi geçtiğimiz günlerde gerçekleşti.<br />

Türkiye MS Derneği yetkilileri, hastalar, hasta yakınları<br />

ve doktorlar Gen İlaç işbirliğiyle MS hastalığında yürüme<br />

güçlüğüne dikkat çekmek amacıyla bu yıl ilk kez 39.<br />

Vodafone İstanbul Maratonu’na katıldı. Dernek Başkanı Dr.<br />

Melih Tütüncü birlikte yüzlerce hasta ve yakını iki kıtayı<br />

birlikte aştı. Dr. Tütüncü “Yürüme problemine karşı hiç<br />

tedavi, hastaların kendi yaptıkları spor, egzersiz ve yürüyüş<br />

kadar etkili değil. Bu nedenle maratonda MS’te yürüme<br />

güçlüğüne karşı birlikte yürüyoruz” dedi. MS hastaları,<br />

yakınları ve doktorlar 15 Temmuz Boğaz Köprüsü üzerinde<br />

balonlarını uçurduğunda Boğaz’ın üzerini balonlar kapladı.<br />

Haydarpaşa Sultan Abdulhamid Eğitim ve Araştırma<br />

Hastanesi nöroloji uzmanı Dr. Serkan Demir de MS İçin Bir<br />

Adım Kampanyası adına hastaları için maratonda 10 km.<br />

koştu.<br />

They run for let everyone walk<br />

Our country is getting better every day; because the number of our sensitive, conscious<br />

people is increasing. In our previous issue, we reminded you that you should never be<br />

desperate to walk with, to be involved with MS. Remember to be thankful for every step you<br />

take while reading the beauty of the activities done in this regard.<br />

32 <strong>Pharma</strong><br />

A<br />

person who can not use his<br />

legs can tell us what it feels like<br />

not being able to walk. We will<br />

talk about a place where we live and<br />

live for us: the MS Society. Multiple<br />

Sclerosis Association of <strong>Turkey</strong>,<br />

which is the footprint of thousands<br />

of patients and guides them in<br />

this sense, has many aids about<br />

introducing this disease not only in<br />

<strong>Turkey</strong> but also in the world. One of<br />

these activities took place during the<br />

days we passed.<br />

The MS Society of <strong>Turkey</strong> authorities,<br />

patients, patients’ relatives and<br />

doctors participated in the 39th<br />

Vodafone Istanbul Marathon for<br />

the first time this year in order to<br />

draw attention to the difficulty of<br />

walking in MS disease with Gene<br />

Drug Cooperation. President of<br />

the Association Melih Tütüncü<br />

together with hundreds of patients<br />

and relatives came together in two<br />

continents. Dr. Tütüncü “No treatment<br />

against the problem of walking is as<br />

effective as the exercise, exercise and<br />

walking of the patients themselves.<br />

For this reason, marathon, we walk<br />

together against MS in walking<br />

difficulty, “he said. MS patients,<br />

relatives and doctors bloomed on<br />

the Bosphorus when they bubbled<br />

their balloons over the 15th of July<br />

Bosporus Bridge.<br />

Dr. Haydarpaşa Sultan Abdulhamid<br />

Education and Research Hospital<br />

neurology specialist Dr. Serkan Demir<br />

is marathon for his patients on behalf<br />

of a Campaign for MS 10 km. he ran.


BAZILARI ÖDÜLE DOYMUYOR!<br />

MediaCat dergisi tarafından düzenlenen “MediaCat Felis Ödülleri”nde<br />

“Daylong Güneşin Mutlu Yüzü” ve Imutor Go kampanyaları ile Sağlık<br />

İletişimi kategorilerinde dört ödülün sahibi bakalım hangi ilaç firması oldu?<br />

Güneşin zararlarından korunarak<br />

onun pozitif etkisinden<br />

faydalanmayı sağlayan “Daylong<br />

Güneşin Mutlu Yüzü” kampanyası<br />

ile MediaCat Felis Ödülleri’nde<br />

“En İyi Lansman Kampanyası” kategorisinde<br />

büyük ödülün; eczane teknisyenlerine yönelik bilgi<br />

yarışması “Imutor Go” ile de “En İyi Eğitim Projesi”,<br />

“En İyi Doğrudan Pazarlama Projesi” ve “En İyi<br />

Medikal Pazarlama Kampanyası” kategorilerinde<br />

başarı elde eden ‘’Eczacıbaşı’’ toplamda dört<br />

ödülün sahibi oldu. Onikincisi gerçekleştirilen<br />

yarışmada Eczacıbaşı İlaç Pazarlama’ya büyük<br />

ödülü getiren “Daylong Güneşin Mutlu Yüzü”<br />

projesi kapsamındaki çalışmalarda, güneşin<br />

insanları mutlu ettiği mesajını veren ve Daylong’u<br />

güneşten faydalanmayı sağlayan bir marka<br />

olarak konumlandıran Eczacıbaşı, bir sosyal<br />

deneyle de bu projesini destekledi<br />

<strong>2017</strong> Felis Ödülleri’nde Eczacıbaşı İlaç<br />

Pazarlama’ya üç ödül getiren “Imutor Go” projesi<br />

ise <strong>Kasım</strong> 2016 tarihinde hayata geçirildi.<br />

ECZACIBASI IS STILL HUNGRY FOR SUCCESS!<br />

Let’s see which pharmaceutical company, the winner of four awards in<br />

Health Communication categories of “MediaCat Felis Awards” organized<br />

by MediaCat magazine, with its “Daylong Güneşin Mutlu Yüzü” and<br />

Imutor Go campaigns?<br />

34 <strong>Pharma</strong><br />

Eczacıbaşı” won four<br />

awards in total with<br />

its “Daylong Güneşin<br />

Mutlu Yüzü” campaign,<br />

which protects against<br />

the damages of the sun and<br />

provides its positive effect<br />

in “MediaCat Felis Awards”.<br />

Eczacıbaşı received big award<br />

in “Best Launch Campaign”<br />

category, received awards in<br />

“Best Training Project”, “Best<br />

Direct Marketing Project”<br />

and “Best Medical Marketing<br />

Campaign” categories with<br />

“Imutor Go”, the information<br />

contest for pharmacy<br />

technicians. Giving the<br />

message that the sun makes<br />

people happy with its works<br />

under the project “Daylong<br />

Güneşin Mutlu Yüzü”, which<br />

brought the great prize to<br />

Eczacıbaşı <strong>Pharma</strong>ceuticals<br />

Marketing in the twelfth race,<br />

and places Daylong as a<br />

brand that makes use of the<br />

sun, Eczacıbaşı supported<br />

this project with a social<br />

experiment.<br />

Brought three awards to<br />

Eczacıbaşı <strong>Pharma</strong>ceuticals<br />

Marketing at the <strong>2017</strong> Felis<br />

Awards, the “Imutor Go”<br />

project was implemented on<br />

November 2016.


DÜNYA MARKASI OLMA YOLUNDA<br />

Pek çok ilaç firmasına örnek olacak bir başarıya imza atan<br />

Berko İlaç, T.C. Ekonomi Bakanlığı Turquality “Marka Destek”<br />

programına katılma hakkı kazandı.<br />

T.C. Ekonomi Bakanlığı tarafından “Global Türk<br />

Markaları” yaratmak amacıyla hayata geçirilen<br />

“Turquality Programı”na müracaat eden Berko İlaç,<br />

dört yıl süreyle marka desteği almaya hak kazandı.<br />

Marka destek programı kapsamında Berko İlaç’ın,<br />

kurumsal alt yapısını geliştirmeye yönelik yatırımları ve yurt dışı<br />

hedef pazarlarına yönelik marka yatırımları desteklenecek.<br />

Berko İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Berat Beran konuyla<br />

ilgili, “Türkiye ilaç pazarında güçlü bir marka olan Berko İlaç,<br />

son yıllarda ihracat alanında da önemli çalışmalar yürütmekte<br />

ve bir dünya markası olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.<br />

Bu çerçevede, yürüttüğümüz çalışmalar ve incelemeler<br />

sonucunda Ekonomi Bakanlığının ‘Turquality Marka Destek<br />

Programı’na kabul edildik. İhracat alanındaki hızlı ilerlememize<br />

hız katacağına inanıyorum.” şeklinde açıklamada bulundu.<br />

ON THE WAY TO BECOME AN INTERNATIONAL BRAND<br />

Achieved a success that will be an example for many<br />

pharmaceutical companies, Berko İlaç has been admitted to the<br />

Turquality Branding Program by the Turkish Ministry of Economy.<br />

T. C. Berko İlaç, who applied for the Turquality<br />

Branding Program by the Turkish Ministry<br />

of Economy in order to create “Global<br />

Turkish Brands”, Berko İlaç has been entitled to<br />

receive brand support for four years. Within the<br />

scope of the brand support program, Berko<br />

İlaç’s investments in developing its corporate<br />

infrastructure and brand investments for<br />

international target markets will be supported by<br />

the Ministry of Economy.<br />

<strong>Pharma</strong>cist Berat Beran, Chairman of Berko<br />

İlaç said, “Berko İlaç, which is a strong brand in<br />

the Turkish pharmaceutical market, has been<br />

carrying out important studies in the field of<br />

exportation in recent years and is proceeding<br />

with certain steps towards becoming a world<br />

brand. In this framework, we have been admitted<br />

to the Turquality Branding Program by the Turkish<br />

Ministry of Economy as a result of our studies and<br />

researches. I believe it will speed up our rapid<br />

progress in the export field.”<br />

<strong>Pharma</strong> 35


KİM DAHA İYİ?<br />

Farklı ve sıradışı olan şeylerin, her zaman talep görmesi ve başarılı<br />

olması kaçınılmazdır. Bu kaçınılmazlıkların çoğuna sahip olan<br />

olduğunuzda; başarmış olduğunuz işleri diğerlerine örnek olması<br />

açısından paylaşmaksa bize düşer:<br />

Muğla’nın Fethiye ilçesinde bu<br />

yıl on beşincisi düzenlenen ve<br />

üç gün süren Sonbahar Göcek<br />

Yarış Haftası’nın son gününde birinci<br />

olan AstraZeneca, 10 <strong>Kasım</strong> Atatürk<br />

Kupası’nda üçüncülük ödülü almaya<br />

hak kazandı ve Göcek Yarış Haftası’nı<br />

toplam üç ödülle tamamladı.<br />

Sonbahar Göcek Yarış Haftası’nın<br />

son gününü birincilikle bitiren<br />

AstraZeneca Türkiye Yelken Takımı,<br />

10 <strong>Kasım</strong> Atatürk Kupası’nda<br />

üçüncülük ödülü almaya hak kazandı.<br />

Yavuz Kuban, Esra Erkomay, Gizem<br />

Şenyurt, Hande Dede, Murat Güzel,<br />

Seda Bağlan, Ömer Şerif Kuş, Cüneyt<br />

Eligür, Alkım Alkan’dan oluşan ekip,<br />

Göcek Yat Kulübü ve D-Marin Göcek<br />

Marina tarafından organize edilen<br />

yarışta hak kazandıkları ödüllerini,<br />

9 <strong>Kasım</strong>’da Göcek‘te düzenlenen<br />

törende teslim aldı.<br />

Sonbahar Göcek Yarış Haftası’na<br />

on iki ülkeden yetmiş bir tekne<br />

ve beş yüzü aşkın yelkenci katıldı.<br />

Takımı’nın üyelerinden, aynı zamanda<br />

AstraZeneca A’dan Z’ye Kareler<br />

Fotoğrafçılık Kulübü’nün jüri üyesi<br />

olan Bölge Müdürü Ömer Şerif<br />

Kuş’un çektiği fotoğraf da yarış<br />

kapsamında düzenlenen En İyi Yarış<br />

Fotoğrafı yarışmasında üçüncü oldu.<br />

Different and extraordinary<br />

works are inevitably demanded<br />

and successful. Having most of<br />

these inevitabilities, it is our duty to<br />

share our successes as an example<br />

to the others:<br />

AstraZeneca who came in first on the<br />

last day of Autumn Göcek Race Week<br />

WHO IS BETTER?<br />

in Muğla, Fethiye and was granted<br />

third prize for 10th of November<br />

Atatürk Cup, completed the Göcek<br />

Race Week with three prize.<br />

AstraZeneca completed the last day<br />

of Autumn Göcek Race Week on the<br />

first rank and was granted the third<br />

prize for 10th of November Atatürk<br />

Cup. Team members Yavuz Kuban,<br />

Esra Erkomay, Gizem Şenyurt, Hande<br />

Dede, Murat Güzel, Seda Bağlan,<br />

Ömer Şerif Kuş, Cüneyt Eligür, Alkım<br />

Alkan received their prize for the<br />

race that was organized by Göcek<br />

Yacht Club and D-Marin Göcek, at the<br />

ceremony on 9th of November.<br />

Seventy-one boats and more than<br />

five hundred sailmakers from twelve<br />

different counties have attended<br />

Autumn Göcek Race Week. Ömer<br />

Şerif Kuş, team member, jury of<br />

AstraZeneca Photography Club and<br />

Regional Director gained third prize<br />

for Best Race Photo with his photo.<br />

36 <strong>Pharma</strong>


12 - 14 APRIL / NİSAN 2018<br />

Book your stand!<br />

Yerinizi Ayırttınız mı?


Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi liderliğinde<br />

Medtronic & AstraZeneca işbirliğinde TAVI Zirvesi<br />

TAVI Zirvesi, AstraZeneca ve Medtronic sponsorluğunda<br />

Bezmialem Vakıf Üniversitesi liderliğinde gerçekleştirildi<br />

Özellikle ameliyat için yüksek<br />

risk taşıyan, genel sağlık<br />

durumu nedeniyle ameliyat<br />

edilemeyen veya eşlik eden farklı<br />

hastalıkları bulunan aort kapak<br />

hastalarına yönelik girişimsel bir<br />

yöntem olan TAVI’nin (Transkateter<br />

Aort Kapak İmplantasyonu) ele<br />

alındığı TAVI Zirvesi, AstraZeneca<br />

ve Medtronic sponsorluğunda<br />

Bezmialem Vakıf Üniversitesi<br />

liderliğinde gerçekleştirildi. 200’e<br />

yakın kardiyoloğun katıldığı zirveye ilgi<br />

oldukça yüksekti. Türkiye’nin önde<br />

gelen fikir liderlerinin konuşmacı<br />

olarak yer aldığı zirvede güncel<br />

kılavuzlar ve ilgi çekici canlı vakalar<br />

paylaşıldı.<br />

Dünyanın en büyük medikal<br />

cihaz üretici firmalarından biri<br />

olan Medtronic ve AstraZeneca<br />

Kardiyovasküler-Metabolizma iş<br />

birimi, sağlık sektörüne yön verecek<br />

önemli etkinlikler gerçekleştirmek<br />

üzere işbirliği yaptı. Bu işbirliği<br />

kapsamında düzenlenen ilk proje<br />

toplantısı olan TAVI Zirvesi 21 Ekim<br />

Cumartesi günü Bezmialem Vakıf<br />

Üniversitesi’nde gerçekleşti. Prof.<br />

Dr. Ramazan Özdemir liderliğinde<br />

gerçekleşen toplantıya çok sayıda<br />

önemli fikir lideri konuşmacı olarak<br />

katıldı.<br />

Özellikle ameliyat için yüksek<br />

risk taşıyan, genel sağlık durumu<br />

nedeniyle ameliyat edilemeyen<br />

veya eşlik eden farklı hastalıkları<br />

bulunan aort kapak hastalarına<br />

yönelik girişimsel bir yöntem<br />

olan TAVI (Transkateter Aort<br />

Kapak İmplantasyonu), kalp aort<br />

kapakçığının ameliyata gerek<br />

kalmadan değişimine imkan tanıyor.<br />

Kardiyoloji alanında çığır açan bu<br />

yöntemle ilgili son gelişmelerin<br />

aktarıldığı ve uzmanların görüş<br />

alışverişinde bulunduğu TAVI Zirvesi,<br />

canlı yayında gerçekleştirilen bir<br />

girişim ve vaka sunumları aracılığıyla<br />

önemli medikal tartışmalara da<br />

sahne oldu.<br />

Bezmiâlem Vakıf University leadsTAVI Summit in<br />

collaboration with Medtronic & AstraZeneca<br />

Sponsored by AstraZeneca and Medtronic, TAVI Summit was conducted<br />

under the leadership of Bezmialem Vakıf University<br />

38 <strong>Pharma</strong><br />

The TAVI Summit was held under<br />

the leadership of Bezmialem Vakıf<br />

University under the sponsorship<br />

of AstraZeneca and Medtronic, in<br />

which TAVI (Transcatheter Aortic Valve<br />

Implantation), is a new and innovative<br />

approach to the treatment of severe<br />

aortic stenosis (narrowing of the aortic<br />

valve opening). Instead of standard<br />

open heart surgery, a balloon catheter<br />

is placed in the femoral artery (in<br />

the groin) and guided into the heart.<br />

About 200 cardiople participated in the<br />

summit. Topical guides and interesting<br />

real facts were shared at the summit<br />

which <strong>Turkey</strong>’s key opinion leaders<br />

attended as speakers.<br />

One of the world’s largest<br />

manufacturers of medical devices,<br />

Medtronic and AstraZeneca<br />

Cardiovascular & Metabolic Disease<br />

Unit have collaborated to make<br />

important events that will guide the<br />

healthcare industry. TAVI Summit, the<br />

first project meeting held under this<br />

cooperation, took place at Bezmialem<br />

Vakıf University on Saturday, October<br />

21. Many important key opinion<br />

leaders was attended the meeting,<br />

which was led by Professor Dr.<br />

Ramazan Özdemir as speakers.<br />

Transcatheter aortic valve replacement<br />

(TAVR) is a new and innovative approach<br />

to the treatment of severe aortic<br />

stenosis (narrowing of the aortic valve<br />

opening). Instead of standard open<br />

heart surgery, a balloon catheter is<br />

placed in the femoral artery (in the<br />

groin) and guided into the heart. A<br />

compressed heart valve is then placed<br />

in the catheter and positioned directed<br />

inside the diseased aortic valve. Once<br />

in position, the balloon is inflated<br />

to secure the valve in place. Also<br />

known as transcatheter aortic valve<br />

implantation (TAVI), this procedure<br />

is for patients suffering from aortic<br />

stenosis who are considered at high<br />

risk for surgery due to advanced age or<br />

other serious illness. TAVI Summit was<br />

an important medical debate with an<br />

initiative and case presentations in live<br />

broadcasting.


Farmafikir <strong>2017</strong> ödülleri sahiplerini buldu<br />

Farmafikir <strong>2017</strong> Ödül Töreni, İstanbul Yeditepe Üniversitesi’nde yapıldı<br />

29 Üniversitenin Eczacılık<br />

Fakülteleri öğrencilerinin<br />

hazırladığı 20 Proje içerisinde<br />

finale kalan 4 projenin finali, Yeditepe<br />

Üniversitesi İnan Kıraç Salonu’nda<br />

yapıldı.<br />

Eczacılık Fakülteleri Dekanlarının,<br />

Akademisyenlerin, Eczacılık<br />

Bölümü öğrencilerinin, Pharmetic<br />

Girişimci Eczacılar Derneği yönetim<br />

kurulu ve üyelerinin katıldığı final<br />

programı açılış konuşmaları ile<br />

başladı. Farmafikir tanıtım videosu,<br />

davul ritim şovun ardından öğrenci<br />

sunumları yapıldı.<br />

Birinci; Karadeniz Teknik<br />

Üniversitesi Eczacılık Fakültesi<br />

Değerlendirme Kurulu puanlamasına<br />

göre, Farmafikir yarışmasında;<br />

Karadeniz Teknik Üniversitesi<br />

Eczacılık Fakültesi’nden Mona<br />

Khorshidtalab birinciliği alırken,<br />

Medipol Üniversitesi Eczacılık<br />

Fakültesi’nden Gizem Gül ikinciliği,<br />

Trakya Üniversitesi Eczacılık<br />

Fakültesi’nden Beşir Sefa Mumay<br />

ve Utku Ertaş üçüncülüğü, Yeditepe<br />

Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden<br />

Hüsniye Binnur Güzeldağ ise<br />

dördüncülüğü aldılar.<br />

Pharmetic Girişimci Eczacılar<br />

Derneği Başkanı Ecz. Armağan<br />

Ener kapanış konuşmasında,<br />

“Farmafikir ailesi gün geçtikçe<br />

büyüyor. Farmafikir yarışmasına katkı<br />

sağlayanlara teşekkür ediyorum<br />

ve bütün Eczacılık Fakülteleri<br />

öğrencilerimizi Farmafikir 2018’de<br />

ailemize katılmaya davet ediyorum.”<br />

dedi.<br />

Farmafikir <strong>2017</strong> awards found their owners<br />

Farmafikir <strong>2017</strong> Award Ceremony was held at Istanbul Yeditepe University<br />

40 <strong>Pharma</strong><br />

The final of 4 projects among 20<br />

project which students of faculty<br />

of <strong>Pharma</strong>cy of 29 Universities<br />

was held in Yeditepe University Inan<br />

Kirac Conference Hall’s.<br />

The final program of the Deans of<br />

<strong>Pharma</strong>cy Faculty, Academician,<br />

<strong>Pharma</strong>cy Department students, the<br />

board of directors and members of<br />

Pharmetic Entrepreneur <strong>Pharma</strong>cists<br />

Association started with opening<br />

speeches. Farmafikir presentation<br />

videos, drum rhythm show, student<br />

presentations were made.<br />

First; Karadeniz Technical<br />

University Faculty of <strong>Pharma</strong>cy<br />

According to the Evaluation Board’s<br />

rating, in Farmafikir competition;<br />

Mona Khorshidtalab of Karadeniz<br />

Technical University Faculty of<br />

<strong>Pharma</strong>cy took the first place, the<br />

second prize was received by Gizem<br />

Gül from Medipol University Faculty<br />

of <strong>Pharma</strong>cy, Beşir Sefa Mumay and<br />

Utku Ertaş from Trakya University<br />

Faculty of <strong>Pharma</strong>cy received the<br />

third prize and Hüsniye Binnur<br />

Güzeldağ from Yeditepe University<br />

Faculty of <strong>Pharma</strong>cy received the<br />

fourth prize.<br />

Pharmetic Entrepreneur <strong>Pharma</strong>cists<br />

Association President Armagan Ener<br />

said in his closing speech, “Farmafikir<br />

family is growing day by day. I would<br />

like to thank those who contributed to<br />

the Farmafikir competition and invite<br />

all of our <strong>Pharma</strong>cy Faculty students<br />

to join our family in Farmafikir 2018.”


SANAYİCİNİN GÜÇLÜ SESİ<br />

BİRLEŞTİRİCİ GÜCÜ<br />

pagev<br />

pagev1989<br />

pagevtv<br />

pagev<br />

www.pagev.org


Kış geliyor, midenize dikkat!<br />

Havaların soğumasıyla ağrı kesici, ateş düşürücü ilaçların kullanımı mide<br />

ve bağırsağa hasar verebilir<br />

Türk Gastroenteroloji Derneği<br />

Yönetim Kurulu Üyesi Prof.<br />

Dr. Orhan Sezgin, havaların<br />

soğumasıyla ağrı kesici, ateş<br />

düşürücü ilaçların kullanımının<br />

mide ve bağırsağa hasar verebilme<br />

potansiyeline sahip olduğunu bildirdi.<br />

Türk Gastroenteroloji Derneği<br />

Yönetim Kurulu Üyesi ve Mersin<br />

Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />

Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim<br />

Üyesi Prof. Dr. Orhan Sezgin,<br />

havaların soğumasıyla ağrı kesici,<br />

ateş düşürücü ilaçların kullanımının<br />

mide ve bağırsağa hasar verebilme<br />

potansiyeline sahip olduğunu bildirdi.<br />

Sezgin, hava koşullarının<br />

değişmesiyle bazı hastalıklarda<br />

alevlenme ve sıklık yaşanabileceğine<br />

değinerek, çok sıcak dönemlerde<br />

kalp damar sağlığı sorunları ve<br />

tansiyon yüksekliği gibi sorunların,<br />

soğuk mevsimlerde genellikle alt ve<br />

üst solunum sistemi hastalıklarının<br />

arttığını anlattı.<br />

Soğuk havanın, mide ve bağırsak<br />

sistemi rahatsızlıklarını da<br />

tetikleyebildiğine işaret eden Sezgin,<br />

şu bilgileri paylaştı: “Prof. Dr. Sezgin,<br />

yapılan bilimsel çalışmaların özellikle<br />

kış ve bahara geçiş döneminde<br />

mide ve bağırsak hastalıklarına ait<br />

şikayetlerin, hatta ülser kanamasının<br />

yükseldiğini gösterdiğini aktarırken,<br />

“Özellikle ileri yaştaki insanlarda<br />

ve hele de birlikte başka ciddi<br />

hastalıklar da varsa mide, bağırsak<br />

hastalıklarının oluşması ihtimali<br />

artmaktadır. Bu nedenle, havalar<br />

soğurken gereksiz ağrı kesici<br />

romatizmal ilaçların kullanımından<br />

uzak durulması, bunların hekimin<br />

önerileri eşliğinde kullanılması, en iyi<br />

korunma uygulamalarıdır.” ifadelerini<br />

kullandı.<br />

Winter is coming, watch out your stomach!<br />

The use of nonsteroidal anti-inflammatory drugs in cold weather can<br />

damage the stomach and intestines<br />

42 <strong>Pharma</strong><br />

Member of the Board of Turkish<br />

Society of Gastroenterology,<br />

Dr. Orhan Sezgin declares<br />

that the use of nonsteroidal antiinflammatory<br />

drugs has the potential<br />

to damage the stomach and intestines<br />

when is the weather going to cool<br />

down.<br />

Dr. Orhan Sezgin, Member of the<br />

Board of the Turkish Society of<br />

Gastroenterology and Faculty of<br />

Medicine, Mersin University reported<br />

that the use of anti-inflammatory,<br />

anti-inflammatory drugs has the<br />

potential to damage the stomach and<br />

intestines when is the weather going<br />

to cool down.<br />

Stating that exacerbations and<br />

frequency may occur in some<br />

diseases when changing the<br />

weather conditions, Sezgin said that<br />

cardiovascular disease and high<br />

blood pressure in very hot periods<br />

and upper and lower respiratory<br />

system diseases in cold seasons<br />

increased.<br />

Pointing out that cold weather may<br />

also trigger stomach and intestinal<br />

system disorders, Sezgin shared the<br />

following information: “Reporting<br />

that scientific studies show that<br />

complaints about stomach and<br />

intestinal diseases, especially<br />

ulcer bleeding, have increased in<br />

the winter and spring transition<br />

period, Professor Dr. Sezgin said,<br />

“The possibility of stomach and<br />

intestinal diseases is increasing<br />

especially if there are other serious<br />

diseases together with elderly people.<br />

Avoiding the use of unnecessary pain<br />

reliever rheumatic medicines when<br />

is the weather going to cool down,<br />

using them in conjunction with the<br />

physician’s recommendation, are the<br />

best protection practices.”


BEBEĞİNİZİN ATEŞİNİ ÖLÇEN CİHAZ<br />

Kış aylarının gelişiyle ve mevsim geçişleriyle birlikte çocuklarda ve bebeklerde ateşli<br />

hastalıklar artış gösteriyor. Her anne ve babanın sıklıkla karşılaştığı bu zamanlarda onların<br />

en büyük yardımcısı ateş ölçerler oluyor<br />

Bebeklerin ateşleri son teknolojiyle geliştirilen ateş ölçerler sayesinde rahatlıkla kontrol altına<br />

alınabiliyor.<br />

Hızlı ölçüm yapmasının yanı sıra alarm ve hafıza özellikleri<br />

bulunan dijital<br />

termometreler, kullanım kolaylığı sağlıyor. Türkiye’de 31 yıllık<br />

köklü geçmişiyle<br />

anneler ve bebeklerine faydalı ürünler geliştiren Wee<br />

Baby, elektronik ürün<br />

kategorisine eklediği temassız ateş ölçer’i;<br />

yeni nesil hızlı, güvenilir ateş ölçer<br />

teknolojisiyle tasarladı.<br />

Alından üç beş santim uzaklıktan vücut<br />

sıcaklığını ölçen cihaz, japon<br />

algılama sistemiyle bebeğin ateşi daha<br />

vücuda temas etmeden<br />

ölçümleme yapıyor. Japon sensörü sayesinde<br />

de , arka arkaya<br />

yapılan ölçümlerde, farklı sonuçları almanın önüne<br />

geçiyor. Vücut<br />

modunda üç renkli arkadan aydınlatma göstergesi ve<br />

yüksek<br />

ateş sesli uyarı özellikleri bulunuyor.<br />

Renkli ve geniş ekran LCD dijital ekranıyla ışığa gerek duymadan<br />

kullanma imkânı sağlayan temassız ateş ölçer, ateş birimini hem<br />

Celcius hem de Fahrenheit cinsinden görüntüleyebiliyor. Ateş ölçer aynı<br />

zamanda bebek biberonunun, banyosunun, oda sıcaklığını ölçümleyebiliyor.<br />

Uyuyan bebekler için sessiz mod seçeneği de bulunan cihazın, son otuz iki sıcaklık<br />

ölçümünü hafızada tutma özelliği de bulunuyor.<br />

44 <strong>Pharma</strong>


43. Uluslararası<br />

Sağlık Fuarı<br />

Uluslararası<br />

Sağlık Fuarı<br />

20 Ocak-1 Şubat 2018<br />

5-8 Şubat 2018<br />

Dubai World Trade Center<br />

Dubai International Convention &<br />

Exhibition Centre<br />

Dubai-B.A.E.<br />

Dubai-B.A.E.<br />

2. Uluslararası<br />

Sağlık Fuarı<br />

2-4 Nisan 2018<br />

11. Uluslararası<br />

Sağlık Fuarı<br />

14-16 Nisan 2018<br />

Uluslararası<br />

Sağlık Fuarı<br />

30 Nisan-2 Mayıs 2018<br />

8. Uluslararası Sağlık<br />

Ekipmanları ve Medikal<br />

Malzemeler Fuarı<br />

29-31 Mayıs 2018<br />

Suntec Convention & Exhibition<br />

Centre<br />

Cairo International<br />

Convention Center (CICC)<br />

Manchester Central Center<br />

Gallagher Convention Centre<br />

Singapur, SİNGAPUR<br />

Kahire-Mısır<br />

Manchester, İNGİLTERE<br />

Johennesburg, GÜNEY AFRİKA<br />

28. Uluslararası Sağlık<br />

Ekipmanları ve Medikal<br />

Malzemeler Fuarı<br />

6. Uluslararası<br />

Sağlık Fuarı<br />

16. Uluslararası<br />

Sağlık Fuarı<br />

7. Uluslararası<br />

Sağlık Fuarı<br />

17-19 Temmuz 2018<br />

25-27 Eylül 2018<br />

26-28 Eylül 2018<br />

10-12 Ekim 2018<br />

Orange County Convention<br />

Center - West Concourse<br />

Oshwal Center<br />

Costa Salguero<br />

Exhibition Center<br />

Eko Hotel<br />

Orlando - ABD<br />

Nairobi-KENYA<br />

Buenos Aires - ARJANTİN<br />

Lagos-NİJERYA<br />

/ Tgexpofuarcilik / Tgexpo_official / company/tgexpo / +TgexpoUluslararasiFuarcilik<br />

TG Expo Uluslararası Fuarcılık A.Ş.<br />

Eğitim Mahallesi Poyraz Sokak Ertogay İş Merkezi Kat: 9 Daire: 27 Kadıköy, İstanbul / Türkiye<br />

T: +90 216 338 45 25 I F: +90 216 338 45 24 I info@tgexpo.com I www.tgexpo.com


Her ilacı buzdolabında saklamayın<br />

Halk arasında ilacın<br />

buzdolabında saklanması<br />

gerektiği konusunda yanlış bir<br />

inanış olduğunu söyleyen Doç. Dr.<br />

Buket Aksu, “Her ilacı buzdolabında<br />

saklamayın. İlacın içindeki etkin<br />

maddenin kullanım süresini olumsuz<br />

etkilerseniz” dedi.<br />

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de<br />

yanlış ve gereksiz ilaç kullanımının<br />

ciddi bir sorun olduğuna dikkat çeken<br />

Aksu, Gereksiz ilaç kullanımı ilaç<br />

etkileşimlerine, bazı ilaçlara karşı<br />

direnç gelişmesine, hastalıkların<br />

tekrarlanmasına, tedavi maliyetlerinin<br />

artmasına neden olur dedi ve ekledi;<br />

en etkin reklamın kulaktan kulağa<br />

olduğu söylenir ve ilaç kullanımında<br />

da bu uygulanmaya çalışılıyor. Bu da<br />

hiç istenmeyen ve tavsiye edilmeyen<br />

bir durum. Her ne olursa olsun ilaç<br />

bir zehir” diye konuştu.<br />

Yanlış ilaç kullanımının kişiyi ölüme<br />

dahi götürebileceğini ifade eden ilacın<br />

kullanımı kadar saklama koşullarının<br />

da önemli olduğunu belirten Aksu<br />

şöyle devam etti:<br />

“Çoğu insan ‘buzdolabında ilaç<br />

saklamak iyidir’ diye ilacını<br />

buzdolabına koyuyor.Öyle bir şey yok.<br />

Oda sıcaklığında dediğimiz, ülkemiz<br />

için yirmi beş derecede saklanacak<br />

46 <strong>Pharma</strong><br />

ilacı dolapta saklamamak lazım.<br />

Bunun yanı sıra yedi sekiz derecede<br />

buzdolabında saklanacaksa ona da<br />

dikkat etmek gerekiyor. Her ilacı<br />

buzdolabında saklamayın. Çoğu<br />

insanın buzdolabının sağ tarafı<br />

blok halinde ilaçlar bulunuyor.<br />

Böyle yaparak etkin maddenin<br />

kullanım süresini, ilacın etkinliğini<br />

engelleyebilirsiniz.İlacın kullanım<br />

şekli ve süreleri kadar, saklama<br />

koşulları hakkında da eczacılara<br />

büyük görev düşüyor”


Onko İlaç 30 yaşında<br />

1987 yılında Türkiye’ye ilk kan ürünlerini getiren, <strong>2017</strong> yılında<br />

onkoloji ilaçları alanında üretim tesisinin tüm hatlarıyla Avrupa<br />

GMP’si alan ilk Türk ilaç firması olarak global pazarlara açılmak<br />

yolunda büyük bir adım atan Onko İlaç, 30. kuruluş yılını firma<br />

çalışanlarının katılımıyla düzenlediği gala gecesinde kutladı.<br />

Yüz yirmi milyon euroyu aşan yatırımla<br />

onkoloji ilaçları alanında hem üretim<br />

tesisi hem de Ar<strong>–</strong>Ge merkezi ile Avrupa<br />

GMP‘si onayı alarak bir ilke imza atan Onko<br />

İlaç, 30. kuruluş yılını “Sağlıklı Yarınlar İçin<br />

Daha Yukarıya“ temasıyla kutladı.<br />

2018 yılında hedef dünya pazarları<br />

Onko İlaç Yönetim Kurulu Üyesi Tuğba Koç, 30.<br />

yıl gala buluşmasında, tüm Onko İlaç ailesini<br />

bir arada görmekten mutluluk duyduğunu<br />

belirterek, otuz yıla çok sayıda ilki ve başarıyı<br />

sığdırdıklarını ifade etti. Tuğba Koç, birkaç<br />

ürün ve çekirdek bir kadro ile başladıkları<br />

uzun soluklu yolculuğa bugün globalleşme<br />

yolunda büyük bir adım atarak devam<br />

ettiklerini kaydetti. 2018 yılında en büyük<br />

hedeflerinin yerli satış ve üretimle büyümeye<br />

devam ederken küresel pazarlara açılmak<br />

olacağını söyleyen Tuğba Koç, varolanla<br />

yetinmeyeceklerini, daima daha yüksek<br />

hedeflere odaklanacaklarını vurguladı.<br />

Gecede Onko İlaç‘ın başarının sırrının işbirliği<br />

olduğunu belirten Onko İlaç Yönetim Kurulu<br />

Üyesi Tuğçe Koç ise şunları söyledi: “Göçmen<br />

kuşların hikayesini bilirsi niz. Bu kuşlar<br />

kilometrelerce mesafeyi katederek mevsim<br />

dönümlerinde bir kıtadan bir başka kıtaya<br />

uçarlar. Cüsselerine kıyasla inanılmaz bir iş<br />

başarırlar. Binlerce kuş “v” şeklinde kanat<br />

çırpar. Başarılarının sırrı işbirliğidir. Her biri<br />

bir diğerinin kanadının yarattığı akımdan<br />

yararlanır. Böylece çok uzun bir yolu çok daha<br />

kolay alırlar. Sürüdeki her bir kuş hem kendisi<br />

hem de diğerleri için kanat çırpar. İşte biz de<br />

tıpkı o kuşlar gibi hep beraber kanat çırptık ve<br />

daha da çırpmaya devam edeceğiz.“<br />

48 <strong>Pharma</strong>


30. kuruluş yıldönümü film<br />

gösteriminin ardından Tuğba Koç,<br />

ilaç sektöründe ilklere imza atan,<br />

firmanın kurucusu ve Yönetim<br />

Kurulu Başkanı İrfan Koç‘a,<br />

firmanın bugünlere ulaşmasında<br />

gösterdiği büyük emek ve özverili<br />

çalışmalarından dolayı tüm şirket<br />

çalışanları adına teşekkürlerini<br />

sundu.<br />

Onko İlaç - Onko İlaç, 1987 yılında<br />

kan ürünlerini Türkiye’ye ilk kez<br />

getirerek Türkiye ilaç sektöründeki<br />

yerini aldı. 1995 yılında ise Koçsel<br />

İlaç, kardeş şirket olarak gruba<br />

katıldı. Kuruluşundan bugüne yüzde<br />

yüz Türk sermayeli bir kuruluş<br />

olarak faaliyet gösteren Onko İlaç,<br />

şirketin kurucusu ve yönetim kurulu<br />

başkanı İrfan Koç’un 35 yılı aşkın<br />

sektör deneyimiyle Türk tıbbına<br />

önemli hizmetlerde bulunmakta,<br />

sektörün ihtiyaçları doğrultusunda<br />

yenilikçi çözümleriyle birçok ilki<br />

hayata geçirmektedir. Hizmette<br />

ilklere ve kalıcı eserlere imza atan<br />

Onko İlaç, 2015 yılında büyük bir<br />

atılım gerçekleştirerek Türkiye’de<br />

bir ilk ve tek olan yüksek aktiviteli<br />

ürünler için ileri teknolojiye<br />

sahip farmasötik üretim tesisinin<br />

açılışını gerçekleştirmiştir. Tesis,<br />

Türkiye’de kısıtlı olarak üretilen ya<br />

da hiç üretilmeyen, hayati önemi olan<br />

hastalıkların tedavisinde kullanılan<br />

ilaçların Türkiye’de üretilmesine<br />

olanak sağlamaktadır. En ileri<br />

teknolojiyle üstün kalite koşullarında<br />

üretim gerçekleştiren tesis,<br />

Türkiye’nin dışa olan bağımlılığını<br />

azaltmanın yanı sıra, onkolojik<br />

olarak sahip olduğu yüksek kapasite<br />

sayesinde Türkiye’nin bu alanda tüm<br />

ihtiyacını karşılayabilecek gücü elinde<br />

bulunmaktadır. Tesislerin yapıtaşı olan<br />

AR-GE faaliyetleri, Türkiye’de sınırlı<br />

sayıda üretilen ya da hiç üretimi<br />

yapılmayan, yüksek etkinlikteki<br />

farmasötik dozaj formları ve ilaç etkin<br />

maddelerini geliştirme ve üretim<br />

faaliyetlerini yürütmektedir.<br />

<strong>Pharma</strong> 49


(yağ, su, kas, kemik, kalori, BMI)<br />

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ<br />

www.nabiztip.com


|<br />

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ<br />

www.nabiztip.com


PROF. DR. CANAN KARATAY’IN ÜÇ KİTABI<br />

HARVARD KÜTÜPHANESİ’NE GİRDİ<br />

52 <strong>Pharma</strong><br />

Mayıs 2012’de<br />

Hayykitap’tan<br />

yayınlanan ve<br />

yayınlandığı günden<br />

itibaren alanında<br />

birinci sırada kalarak Türkiye’nin en<br />

çok satan yemek kitabı olanı Karatay<br />

Mutfağı ile Karatay Diyeti’yle Yaşam<br />

Boyu Sağlık ve Karatay Diyeti’yle<br />

Obezite ve Diyabete Çözüm Var<br />

kitapları artık Harvard Üniversitesi<br />

Kütüphanesi’nde ve kataloğunda…<br />

Sağlık alanında birçok ezberi bozan<br />

ve Türk halkına sağlık konusunda<br />

farkındalık sağlayan Prof. Dr.<br />

Canan Karatay’ın toplamda altı<br />

kitabı bulunuyor. Karatay Diyeti,<br />

Karatay Diyeti’yle Yaşam Boyu<br />

Sağlık, Karatay Mutfağı, Karatay<br />

Diyeti’yle Obezite ve Diyabete Çözüm<br />

Var, Karatay Diyeti’yle Beslenme<br />

Tuzaklarından Kurtuluş Rehberi<br />

ve Anne Adayları ve Hamileler İçin<br />

Karatay Diyeti kitaplarının toplam<br />

satışı 1 milyonu aştı. Okuyucularının<br />

ilgiyle takip ettiği ve kitaplarından<br />

çok olumlu sonuçlar aldığı Karatay<br />

serisi kitapları başarısına her gün<br />

bir yenisini ekliyor ve bu başarılar<br />

ülkemizin sınırlarını aşmış bulunuyor.<br />

KARATAY DİYETİ’YLE<br />

YAŞAM BOYU SAĞLIK<br />

Prof. Canan Efendigil Karatay, ilk<br />

kitabı Karatay Diyeti’ni tamamlayan<br />

ve onun devamı niteliğinde olan<br />

Karatay Diyeti’yle Yaşam Boyu<br />

Sağlık’ta, okuyucularından<br />

gelen soruları yanıtlıyor, birçok<br />

konuyu detaylandırıyor. ‘Sağlıklı<br />

kilo verme’nin kapsamını<br />

genişletiyor, ‘tüm hayat’ı içine<br />

alan yeni bir yaşam biçiminin<br />

ipuçlarını veriyor. ‘Sağlıklı<br />

yeni nesillerin gelişmesi, her<br />

yaşta bağışıklık sisteminin<br />

güçlü olması ve ömür boyu<br />

hastalıktan uzak kaliteli<br />

bir yaşam sürmek için ne<br />

yapmalıyız?’ sorusunu yanıtlıyor. Her<br />

yaşta kendimizi dinç hissetmek,<br />

kilo problemi yaşamamak ve<br />

hastalıklarla aramıza kalın bir<br />

duvar örmek için, mevsimlere ve yaş<br />

dönemlerine göre, 365 gün 24 saat<br />

nelere dikkat etmemiz gerektiğinin<br />

altını çiziyor. ‘Şişmanlığa elveda,<br />

mutluluğa merhaba’ diyen Karatay<br />

Diyeti’yle Yaşam Boyu Sağlık adeta<br />

bir ‘doğal sağlık sigortası’. ‘İlaçlara<br />

veda kitabı’ olarak da ‘her yaşa<br />

uygun sağlıklı yaşam kılavuzu’<br />

olarak da okunabilir, ‘hastalıklardan<br />

uzak sağlıklı yaşamın anahtarı’<br />

olarak da kullanılabilir.<br />

KARATAY MUTFAĞI<br />

Karatay Mutfağı, Karatay Diyeti<br />

prensiplerine göre revize edilmiş<br />

geleneksel Türk mutfağından en<br />

güzel örnekleri sunuyor. ‘Kalıcı kilo<br />

verdiren’, doğal ve lezzetli yemek<br />

tariflerinin yer aldığı kitap adeta<br />

bir sağlıklı yaşam prospektüsü<br />

niteliğinde: Sağlıklı malzeme<br />

seçimi, akıllı alışveriş tüyoları,<br />

yoğurt, ekşimik, tereyağı gibi evde<br />

yapılabilecek doğal ürünlerin<br />

tarifleri… Ve çorbalardan salatalara,<br />

mezelerden yumurtalı yemeklere,<br />

zeytinyağlılardan et ve balık<br />

yemeklerine tamamı denenmiş<br />

onlarca leziz tarif. Küçük ‘tatlı’<br />

kaçamaklar ve dinlendiren çay<br />

formülleri de hediyesi! Prof. Dr.<br />

Canan Karatay ve diğer kitaplarının<br />

editörü olan Nihal Doğan önce<br />

Karatay Mutfağı’na uygun tarifleri<br />

belirledi. Nihal Doğan tarifleri<br />

uyguladı. Karatay, Karatay Diyeti<br />

prensiplerine uygunluğunu ve<br />

glisemik indeks değerlerini<br />

denetledi. Yani inceledi ve onayladı!<br />

Kitabın bilimsel bilgilendirme<br />

bölümlerinde ise okuyucuya<br />

kolaylık sağlaması açısından ‘kısa<br />

kısa, madde madde’ yolu seçildi.<br />

Sonuçta ortaya her eve, her mutfağa<br />

lazım, her kesimden, her eğitim<br />

seviyesinden insanın rahatlıkla<br />

anlayabileceği ve uygulayabileceği<br />

‘Türkiye’nin en sağlıklı yemek kitabı’<br />

çıktı.<br />

KARATAY DİYETİ’YLE OBEZİTE VE<br />

DİYABETE ÇÖZÜM VAR<br />

Karatay Diyeti’yle Obezite ve<br />

Diyabete Çözüm Var kitabı, diyabet<br />

hastalarından gelen yoğun talebe<br />

yanıt vermek için yazıldı. Prof.<br />

Canan Karatay her zamanki<br />

anlaşılır üslubuyla obezite ve<br />

diyabet hastalığının nasıl geliştiğini<br />

ve nasıl düzeltilip önlenebileceğini<br />

anlatıyor. Her tür şekerin vücuda<br />

nasıl zarar verdiğini gözler önüne<br />

seriyor. İnsülin direncinden,<br />

hipoglisemi ataklarından ve insülin<br />

takviyesinden kurtulmanın şifrelerini<br />

veriyor! Karatay Diyeti’yle Obezite<br />

ve Diyabete Çözüm Var kitabındaki<br />

yirmi basit adımı atan kişi sadece<br />

fazla kilolardan değil, diyabetten,<br />

kalp-damar hastalıklarından<br />

ve insülin yüksekliğine bağlı<br />

birçok metabolik hastalıktan<br />

kurtulabilecek. Türkiye’deki<br />

yirmi milyon fazla kilolu,<br />

yirmi milyon obez ve on<br />

milyon diyabetliye şimdiden<br />

hayırlı olsun! Çünkü kitaptaki<br />

tavsiyelere uyarak ‘sağlıklı<br />

ve mutlu bir hayata tekrar<br />

merhaba’ demek artık çok<br />

kolay!


Hazırlayanlar: Ebru PEKEL - Recep ARSLANTAŞ<br />

ebru.pekel@img.com.tr - recep.arslantas@img.com.tr


ŠKODA SUPERB:<br />

OTOMOBİLİNİZ<br />

KARTVİZİTİNİZ!<br />

ŠKODA’nın tercihi<br />

Şık tasarımı ve konforuyla çok konuşulan ŠKODA Superb, işinde adından çok söz ettirenleri<br />

güvenli ve prestijli bir yolculuğa çıkarıyor. Uygun filo yönetimi çözümleri, sınıfının en geniş iç ve<br />

bagaj hacmiyle ŠKODA Superb, sizi işinizin yıldızı yapacak.<br />

/SkodaTurkiye<br />

www.skoda.com.tr<br />

skodafilo@skoda.com.tr<br />

ŠKODA Superb için ortalama yakıt tüketimi 4.1-7.1 litre/100 km<br />

arasında olup CO 2 salımı 107-160 g/km arasındadır.


YENİ YILDA SEVDİKLERİNİZİ MUTLU ETMENİN YOLU<br />

www.kosiflerotobutik.com’dan GEÇİYOR<br />

Yeni yılda sevdiklerinizi mutlu etmenin yolu Kosifler Oto Butik’ten<br />

geçiyor. Spor çantalarından, valizlere, şık saatlerden miniklere sürüş<br />

keyfi sağlayan çocuk arabalarına birbirinden keyifli BMW ve MINI markalı<br />

pek çok hediye alternatifi www.kosiflerotobutik.com’da sizleri bekliyor.<br />

BMW ve MINI life-style ürünlerin<br />

satışa sunulduğu e-ticaret<br />

sitesi www.kosiflerotobutik.<br />

com, marka tutkunlarının internetteki<br />

yeni alışveriş adresi oldu.<br />

Kıyafetlerin hem nefes almasını<br />

hem de farklı bölmelere rahatlıkla<br />

yerleştirilmesini sağlayan BMW<br />

çantalar, zevkli kadınlara ve erkeklere<br />

hitap ediyor. BMW Motorsport<br />

Heritage çanta, 70’leri anımsatan<br />

çizgileriyle dikkat çekiyor, ayarlanabilir<br />

ve çıkarılabilir askısıyla rahat<br />

bir kullanım sunuyor. Özel vurgu<br />

fonksiyonlu BMW giysi çantası,<br />

havalandırmalı yan cepleriyle elbise<br />

ve ayakkabılarınızı kolayca taşımanızı,<br />

içindeki düz file cepler ise giysilerinizi<br />

düzgün yerleştirmenizi sağlıyor.<br />

Arka tarafta yer alan gerilebilir<br />

açıklık ile çanta tekerlekli valize de<br />

takılabiliyor. Balık sırtı desenli BMW<br />

Duffle Çanta ise hakiki deri sapları ve<br />

şık tasarımıyla seyahatlerinizde sizi<br />

yalnız bırakmıyor.<br />

“MINI” arabalar ile minikleri mutlu<br />

edin<br />

Çelik ve zararlı madde içermeyen<br />

plastikten parçalarla minikler için<br />

tasarlanan “MINI Baby Racer”,<br />

çocukların ister evde ister dışarda<br />

56 <strong>Pharma</strong><br />

keyifle gezmesini sağlıyor. TÜV<br />

sertifikasına sahip araba, sessiz<br />

kauçuk lastikleriyle çevreye<br />

rahatsızlık da vermiyor. 18 ay ila 3 yaş<br />

arasındaki çocuklara hitap eden Mini<br />

Baby Racer ile yeni yılda çocuklarınızı<br />

mutlu etmek çok kolay olacak.<br />

Zevkli erkeklere BMW saat şıklığı<br />

Deri kayışının dış yüzeyi lacivert,<br />

iç yüzeyi ise kırmızı renk detaylı<br />

BMW Motorsport Ice Watch,<br />

paslanmaz çelik gövdesi ve kırmızı<br />

göstergeleriyle spor görünümde<br />

dahi dikkat çekmek isteyen iddialı<br />

erkeklere hitap ediyor. Şık tasarımıyla<br />

kaliteli görünümünden ödün<br />

vermeyen modelde, üç krono göz ve<br />

tarih göstergesi yer alıyor.<br />

Bilgisayarda biriken işlerinizi keyifle<br />

tamamlayın<br />

Otomobil şeklinde tasarlanmış BMW<br />

i8 model kablosuz mouse ile yeni<br />

yılda babanızı, eşinizi, sevgilinizi ya da<br />

arkadaşınızı mutlu etmek kolaylaşıyor.<br />

Kullanılırken yanan arka ve ön farlara<br />

sahip mouse ile bilgisayarda biriken<br />

işler artık keyifle tamamlanıyor.


Visit www.kosiflerotobutik.com for<br />

Happy New Year to your loved ones<br />

The way to make your loved ones happy in the new year with Kosifler Oto<br />

Butik. From sports bags, to suitcases, from stylish watches to children’s<br />

cars, which provide driving pleasure to kids, you can find many enjoyable<br />

BMW and MINI branded gift alternatives at www.kosiflerotobutik.com.<br />

The e-commerce site www.<br />

kosiflerotobutik.com,<br />

where BMW and MINI lifestyle<br />

products are sold, is the<br />

new shopping address for brand<br />

enthusiasts on the internet.<br />

BMW Motorsport<br />

Heritage Sports Bag<br />

Inspired by BMW Motorsport of the<br />

1970s, this sports bag features a<br />

large pocket at the front with padded<br />

Giugiaro stripes and the BMW<br />

Motorsport heritage logo front and<br />

centre. Includes a removable and<br />

adjustable shoulder strap. Interior is<br />

lined with a soft canvas material and<br />

has a small, zippered bag. Sports bag<br />

in 1970s-style BMW Motorsport look.<br />

The padded BMW Motorsport stripes<br />

on the front part of the bag, the BMW<br />

Motorsport logo and the blue lining<br />

provide individual design highlights.<br />

There is a small zipped pocket on the<br />

canvas interior. Adjustable, removable<br />

strap.<br />

Mini Baby Racer<br />

This high-quality MINI baby racer<br />

is every kid’s favorite for indoor<br />

and outdoor fun. The little racer<br />

is designed for children between<br />

18 months and 3 years, has steel<br />

and non-toxic plastic components,<br />

low noise rubber tyres and is TÜVapproved.<br />

White bonnet stripes and<br />

the chequered flag give the car its<br />

special racing look.<br />

Premium chronograph in motor-sport<br />

design with premium matt stainlesssteel<br />

case. The base of the coated<br />

white leather strap is in M Red.<br />

The hands on the dial in Team Blue<br />

provide visual accents. The watch<br />

features three chronograph eyes.<br />

BMW i8 computer mouse<br />

Wireless mouse in a stylized BMW i8<br />

vehicle design. Ergonomic form, three<br />

buttons and a power-saving blue LED<br />

light. Front and back lights visible<br />

when in use. Integrated mechanism<br />

for storing the receiver.<br />

BMW Motorsport ICE Watch Steel,<br />

Chrono<br />

<strong>Pharma</strong> 57


Michelin, <strong>2017</strong> yılının ilk 9 ayında %6’lık büyüme ile<br />

net satışlarını 16,4 milyara ulaştırdı<br />

Michelin, <strong>2017</strong>’nin ilk 9 ayında 16,4 milyar Euro net satış elde etti<br />

Dünyanın en büyük lastik<br />

üreticilerinden Michelin, <strong>2017</strong><br />

yılı ilk dokuz ayına ilişkin<br />

finansal sonuçlarını açıkladı. Bütün<br />

lastik segmentlerinde orijinal<br />

ekipman kategorisinde yukarı yönlü<br />

ivme gösteren Michelin, ilk dokuz<br />

ayda yüzde 6’lık artışla net satışlarını<br />

16.4 milyara ulaştırdı. Michelin,<br />

üçüncü çeyrekte ise 5 milyar 335<br />

milyon net satış elde etti.<br />

18”+ üzeri pazarda %21’lik büyüme<br />

Özellikle 18 inç ve üzeri premium<br />

lastik pazarında yaşanan yüzde 21<br />

oranındaki büyüme ve iş makinesi,<br />

tarım, uçak lastiklerini kapsayan<br />

özel lastik pazarındaki yüzde<br />

18’in üzerindeki artışın etkisiyle<br />

Michelin, <strong>2017</strong> yılı 3. çeyreğinde<br />

de performansını katladı. 18 inç ve<br />

üzeri lastik pazarında yaşanan yüzde<br />

21’lik güçlü büyümede MICHELIN<br />

CrossClimate+ ve MICHELIN Pilot<br />

Sport 4S lastikleri büyük bir rol<br />

oynayarak başarılarını bir kez daha<br />

kanıtladı.<br />

Kamyon lastiklerinde Türkiye’nin<br />

de içinde yer aldığı, Avrupa Bölgesi<br />

global rakamların üzerine çıktı<br />

Michelin <strong>2017</strong> yılının ilk dokuz ayında,<br />

binek araç ve hafif ticari lastikleri<br />

orijinal ekipman ve değişim pazarında<br />

satılan lastik bakımından geçtiğimiz<br />

yıla göre yüzde 3 büyüdü. Kamyon<br />

lastikleri pazarında ise orijinal<br />

ekipmanda yüzde 12, değişimde ise<br />

yüzde 2 büyüme kaydetti. Michelin’in<br />

Türkiye’yi de içine alan Avrupa<br />

bölgesinde ise ağır vasıta lastikleri<br />

orijinal ekipman pazarında yüzde 7,<br />

yenileme-değişim pazarında 6’lık bir<br />

büyüme ile global rakamların üzerine<br />

çıkmayı başardı.<br />

Altyapı projeleri iş makinası<br />

lastiklerini pazarını hareketlendirdi<br />

Michelin, özel ürün grubu<br />

lastiklerinde iş makinası, tarım,<br />

iki teker ve uçak lastikleri<br />

segmentlerinin her birinde başarı<br />

kaydetti. Özellikle olumlu ekonomik<br />

ortam etkisiyle altyapı projeleri<br />

ve maden lastiklerindeki iyileşme<br />

ve yolcu trafiğindeki artışla ticari<br />

uçak segmentindeki talep büyümeyi<br />

tetikledi.<br />

Michelin grew 6% in the first nine months of <strong>2017</strong>,<br />

bringing net sales to $ 16.4 billion<br />

Michelin achieved net sales of 16.4 billion euros in the first 9 months of <strong>2017</strong><br />

58 <strong>Pharma</strong><br />

Nine Months <strong>2017</strong> €16.4 billion<br />

in net sales, up 6.0%, led by<br />

volume gains and efficient<br />

pricing management <strong>2017</strong> guidance<br />

confirmed, in line with the Ambitions<br />

2020 plan. Continues to expand in the<br />

Truck, Earthmover and Agricultural<br />

segments In the final months of<br />

<strong>2017</strong>, regardless of prevailing winter<br />

weather conditions, replacement<br />

markets are expected to gradually<br />

move back in line with their longterm<br />

trend. Demand for original<br />

equipment tires should continue to<br />

expand in the Truck, Earthmover and<br />

Agricultural segments, with slower<br />

growth in the Passenger car and Light<br />

truck business. Sales of mining tires,<br />

which have been rebounding since<br />

late 2016, should also continue to<br />

enjoy strong growth.<br />

In the second half, changes in the<br />

price mix and raw materials costs<br />

are expected to have a net positive<br />

impact, as announced. For the<br />

full year, the impact of higher raw<br />

materials costs is currently estimated<br />

at approximately €(800) million.<br />

For the full year, Michelin confirms<br />

its targets of volume growth in line<br />

with global market trends, operating<br />

income from recurring activities<br />

exceeding the 2016 figure, excluding<br />

the currency effect currently<br />

estimated at between €(110) million<br />

and €(120) million, and structural free<br />

cash flow of more than €900 million.<br />

Acquisitions added 0.6% to growth<br />

Nine-month volumes up 2.8%,<br />

lifted by early dealer buying in the<br />

first quarter, the recovery in mining<br />

tire sales throughout the nine<br />

months and a return to normal<br />

dealer inventory levels. Faster<br />

improvement in the price-mix effect<br />

in the third quarter, to a positive<br />

5%, for a total 2.6% impact over<br />

the first nine months, reflecting:<br />

The implementation of all of the<br />

announced price increases,<br />

The favorable mix effect, primarily<br />

reflecting 21% growth in volumes<br />

in the premium 18-inch and larger<br />

segment The currency effect reduced<br />

net sales by 3.7% in the third quarter<br />

and was neutral over the full nine<br />

months.


Mitsubishi L200’ün yeni reklam filmi yayında<br />

Temsa Motorlu Araçlar’ın distribütörlüğünü yürüttüğü Mitsubishi Motors’un<br />

L200 modeli için hazırlanan ve 6 <strong>Kasım</strong>’da yayına giren yeni reklam filminde,<br />

Mitsubishi L200’ün zorlu koşullardaki performansı vurgulanıyor.<br />

Temsa Motorlu Araçlar Mitsubishi L200 için yeni bir reklam<br />

kampanyası başlattı. Reklam filmi, değişen iklim koşulları<br />

dünyanın her yerinde insanları hazırlıksız yakalaması,<br />

ülkemizin de geçtiğimiz yaz aylarında yaşanan sellerde<br />

gördüğümüz üzere bu iklim değişikliklerinde etkilenen ülkeler<br />

arasında yer almasından hareketle hazırlandı. Filmde, olağanüstü<br />

hava koşullarının sadece doğada değil şehirde de olağanüstü bir<br />

araç gerektirdiği vurgulanıyor.<br />

Havas Engage imzası taşıyan kampanya filminin prodüksiyonu<br />

Spark Film tarafından gerçekleştirildi. İki gün boyunca şehir<br />

ve doğada yağmur, sel, dolu gibi zorlu koşulların canlandırıldığı<br />

filmin yönetmenliği Mehdi Norowzian’a, müzikleri ise 3K1A’ya ait.<br />

Mitsubishi Motors’un yetmiş yıllık pick-up ve 4x4 teknolojisi ile<br />

tasarlanan ve yüksek donanım seviyesine sahip olan Mitsubishi<br />

L200, ekonomik yakıt tüketimi ve kolay manevra kabiliyetiyle<br />

kullanıcılarının hayatını kolaylaştırıyor. Pick-up’ın sağlamlığının<br />

ve dayanıklılığının yanı sıra sınıfında öncü konfor ve güvenlik<br />

özelliklerine sahip olan Mitsubishi L200, RISE gövde yapısı, darbe<br />

emici şasisi ve yeni süspansiyon sistemi sayesinde her türlü yol<br />

koşulunda rahatlıkla yol alıyor.<br />

New commercial video for Mitsubishi L200<br />

Mitsubishi L200’s performance in the toughest conditions is emphasized in<br />

the new commercial film, which was prepared for Mitsubishi Motors’ L200<br />

model, which is the distributor of Temsa Motorlu Araçlar and which was<br />

released on 6th of November.<br />

Temsa Motorlu Araclar launched<br />

a new advertising campaign for<br />

the Mitsubishi L200. Advertising<br />

film, changing climate conditions<br />

around the world to catch people<br />

around the world unprepared, our<br />

country as we live in the summer, we<br />

live in the countries affected by these<br />

climate changes were prepared with<br />

the move. The film emphasizes that<br />

extraordinary weather conditions<br />

require an extraordinary vehicle not<br />

only in nature but also in the city.<br />

By Spark Film, campaign film was<br />

produced by Havas Engage. For two<br />

days in town and in the country, the<br />

film directed by Mehdi Norowzian,<br />

music belongs to 3K1A. Film is<br />

depicted in the tough conditions of<br />

rain, flood and hail.<br />

Simply the best pick-up on the<br />

market, Incredible features across<br />

the board. Super Select 4WD gives<br />

the L200 complete control in any<br />

environment. Use 2WD on tarmac<br />

to save fuel, and switch to 4WD to<br />

tackle harsh conditions and tough<br />

terrain. Capable of over 650 miles<br />

on a single tank of fuel, the L200<br />

Series 5 take you farther than ever<br />

before with a brand new MIVEC diesel<br />

engine that doesn’t sacrifice power or<br />

efficieny. With a turning radius of just<br />

5.9 metres, improved steering ratio<br />

and a brand new MIVEC engine, the<br />

L200 Series 5 is the most dynamic<br />

driving pick-up truck on the market.<br />

The L200 Series 5 has a total load<br />

capacity of 4,090kg and is equipped<br />

with Trailer Stability Assist making<br />

towing safer than ever.<br />

<strong>Pharma</strong> 59


NISSAN’DAN YENİ KOMPAKT CROSSOVER: KICKS<br />

NISSAN, kompakt crossover segmentindeki yeni temsilcisi KICKS’in Kuzey<br />

Amerika lansmanını Los Angeles Otomobil Fuarında gerçekleştirdi. NISSAN<br />

Intelligent Mobility ve Akıllı Çevre Görüş Sistemi ile donatılan NISSAN KICKS,<br />

Haziran 2018’de Kuzey Amerika pazarındaki yerini alacak.<br />

Japon otomotiv devi NISSAN, her<br />

geçen gün büyümeyi sürdüren<br />

ve yoğun rekabetin yaşandığı<br />

kompakt crossover segmentine<br />

yönelik yeni modeli KICKS’i, Los<br />

Angeles Otomobil Fuarı’ında tanıttı.<br />

NISSAN’ın kompakt crossover ve<br />

SUV pazarına yönelik altıncı modeli<br />

olan KICKS, Haziran 2018’de yollarda<br />

olacak.<br />

Kalın kuşaklı şişkin çamurlukları,<br />

yüksek tavanlı mimarisi ve yüksek<br />

omuz çizgisiyle karakteristik kompakt<br />

crossover duruşu sergileyen yeni<br />

NISSAN KICKS; V formlu ön ızgara,<br />

bumerang formuna sahip ön far ve<br />

arka stop lambaları ve “Wrap-around<br />

visor” adındaki tavan çizgisi gibi<br />

tasarım detaylarıyla NISSAN tasarım<br />

diline sadık bir görünüm sergiliyor.<br />

Standart olarak Akıllı Otomatik Far<br />

(I-AH) ve isteğe bağlı olarak LED<br />

farlarla donatılan NISSAN KICKS’te,<br />

farklı gövde renkleri dışında beş adet<br />

çift renk uygulaması bulunuyor.<br />

NISSAN KICKS coupe formundaki<br />

tavan çizgisine karşın son derece<br />

geniş bir arka koltuk oturma<br />

alanı dışında, sınıfının en geniş<br />

bagajlarından birine sahip. KICKS’in<br />

karmaşadan uzak yalın kokpit<br />

tasarımını 7 inç büyüklüğündeki<br />

renkli ekran tamamlıyor. Söz konusu<br />

ekran akıllı telefon entegrasyonu<br />

için yaygın olarak kullanılan Apple<br />

CarPlay ve Android Auto ara<br />

yüzlerine sahip güncel bir bilgi<br />

ve eğlence sistemini bünyesinde<br />

barındırıyor. Benzersiz bir ses<br />

deneyimi için sunulan KICKS SR<br />

Premium Package ile birlikte Bose ®<br />

Personal ® Plus ses sistemi devreye<br />

giriyor.<br />

Yeni NISSAN KICKS 1,6 litre hacimli<br />

60 <strong>Pharma</strong><br />

dört silindirli benzinli motorla satışa<br />

sunulacak. Silindir başına dört supap<br />

veya değişken supap zamanlaması<br />

(CVTCS) gibi teknolojilere sahip olan<br />

modern motor 125 HP güç ve 155<br />

Nm tork üretiyor. Yakıt verimliliğini<br />

destekleyen Xtronic otomatik<br />

şanzımanla kombine edilen ve<br />

gücünü ön aksa aktaran motor 7,1<br />

lt/100 km (33 mpg) yakıt tüketiyor.<br />

Zengin donanımıyla dikkat çeken yeni<br />

NISSAN KICKS’te çevre görüş sistemi<br />

gibi konfor odaklı donanımlar dışında<br />

tüm donanım paketlerinde Otomatik<br />

Acil Durum Freni de standart olarak<br />

sunuluyor. Üst donanım paketlerinde<br />

ise ayrıca Kör Nokta Uyarı Sistemi<br />

ve Arka Çapraz Trafik Uyarısı devreye<br />

giriyor.


NISSAN’S NEW COMPACT CROSSOVER: KICKS<br />

NISSAN has launched its new North American launch of KICKS in the<br />

compact crossover segment at the Los Angeles Auto Show. NISSAN KICKS,<br />

equipped with Intelligent Mobility and Intelligent Vision System, will take its<br />

place in the North American market in June 2018.<br />

Nissan has pulled the covers off<br />

the 2018 Kicks, the company’s<br />

new subcompact SUV which<br />

first made its appearance in Latin<br />

America last year. The new Nissan<br />

Kicks replaces the Juke in one of<br />

the fastest-growing segments in the<br />

market, becoming along the way<br />

the sixth member of the company’s<br />

growing SUV family. Gone is the<br />

divisive styling then, with Nissan<br />

opting for a more acceptable design,<br />

mixing elements from models like the<br />

Rogue and the Micra supermini that’s<br />

available in other markets.<br />

“As the gateway to Nissan’s<br />

adventure-ready sport-utility portfolio<br />

<strong>–</strong> joining Rogue Sport, Rogue, Murano,<br />

Pathfinder and Armada <strong>–</strong> Kicks is<br />

designed to fit the needs of singles<br />

or couples looking for expressive<br />

styling, personal technology, smart<br />

functionality and advanced safety<br />

features at an affordable price.<br />

All models will be powered by a<br />

1.6-liter four-cylinder petrol unit, rated<br />

at 125hp and 115lb-ft of torque. Paired<br />

to it will be the company’s proven<br />

Xtronic CVT transmission, with Nissan<br />

expecting a combined fuel economy<br />

rating of 33mpg. No all-wheel drive<br />

though, as all versions will drive their<br />

front wheels exclusively. Customers<br />

will be given the option of seven<br />

exterior colors, along with five twotone<br />

combinations. Two-tone combos<br />

include a black roof and contrasting<br />

body colors (white, orange or red),<br />

an orange roof with a gray body or a<br />

white roof with a blue body. The cabin<br />

promises to offer “ample passenger<br />

space in the rear” as well as one of the<br />

largest load areas in its class. A 7.0-<br />

inch infotainment system with Apple<br />

CarPlay and Android Auto, Nissan’s<br />

Intelligent Around View Monitor as<br />

well as an optional Bose premium<br />

sound system are also present. All<br />

Kicks models will also come with<br />

Automatic Emergency Braking as<br />

standard, while the SV and SR trim<br />

levels will add Blind Spot Monitoring<br />

and Rear Cross Traffic Alert. Pricing<br />

for the 2018 Nissan Kicks will be<br />

announced closer to its on-sale date<br />

in spring 2018, but we are expecting to<br />

be among the most competitive in the<br />

segment, Kicks’ unique combination<br />

of expressive design, excellent fuel<br />

economy, intelligent technology and<br />

advanced safety features adds up to<br />

one thing <strong>–</strong> exceptional value.<br />

<strong>Pharma</strong> 61


OTOKOÇ BURSA<br />

BAŞARIYA DOYMUYOR!<br />

Türkiye’nin lider otomotiv perakendecisi<br />

Otokoç’un Bursa Şubesi, müşteri memnuniyeti<br />

ve satışta gösterdiği üstün başarısını ödüllerle<br />

taçlandırmaya devam ediyor.<br />

Otokoç Bursa, Ford Otosan<br />

tarafından gerçekleştirilen<br />

<strong>2017</strong> yılı 3. çeyreğindeki<br />

satış performans değerlendirmesi<br />

sonrasında elde ettiği üstün başarısı<br />

ile tekrar “Satışta Mükemmellik<br />

Ödülü”nün sahibi oldu.<br />

Otokoç Bursa Şube Müdürü Koray<br />

Yalçınkaya ödül sonrası yaptığı<br />

değerlendirmede şunları söyledi;<br />

“ Bugüne kadar elde ettiğimiz tüm<br />

başarılar Koç Grubu’nun müşteri<br />

memnuniyetine verdiği büyük<br />

önemin bir yansıması. Elde ettiğimiz<br />

başarı ve övgüye layık olabilmek<br />

için çalışmalarımıza kazandığımız<br />

motivasyon ile hız kesmeden devam<br />

edeceğiz.”<br />

Ford Otosan tarafından düzenlenen<br />

“Satışta Mükemmellik Ödülü”<br />

satış konusunda başta müşteri<br />

memnuniyeti olmak üzere 3 aylık<br />

performans değerlendirmesi<br />

sonrasında veriliyor.<br />

Otokoç Bursa, kendi bölgesindeki tüm<br />

bayiler arasında gerçekleştirdiği satış<br />

yüzdesel gerçekleşmesi ile ödülün<br />

tekrar sahibi olmaya hak kazandı.<br />

Otokoç Bursa Şubesi, 2016 yılının<br />

4 çeyrek döneminde de gösterdiği<br />

başarı ile 3 kez üst üste ödül sahibi<br />

olmuş ve bu başarısı ile “Ödülün<br />

daimi sahibi” olma hakkını da<br />

kazanmıştı.<br />

OTOKOÇ Bursa Branch hungry for success!<br />

<strong>Turkey</strong>’s leading automotive retailer, Otokoç Bursa Branch continues to crown<br />

its superior performance in sales with awards for customer satisfaction<br />

62 <strong>Pharma</strong><br />

Otokoç Bursa was once again<br />

the owner of “Outstanding<br />

Excellence in Sales” with its<br />

superior performance achieved by<br />

Ford Otosan in the third quarter of<br />

<strong>2017</strong> with after sales performance.<br />

Evaluating the award, Otokoç Bursa<br />

Branch Manager Koray Yalçınkaya<br />

said, “All our achievements so far are<br />

a reflection of the great importance<br />

that the Koç Group has given to<br />

customer satisfaction. In order to<br />

be worthy of the achievement and<br />

praise we have achieved, we will<br />

continue without slowing down with<br />

the motivation we have gained from<br />

our work.”<br />

“Sales Excellence Award” organized<br />

by Ford Otosan is given after 3 month<br />

performance evaluation, mainly<br />

customer satisfaction, in terms of<br />

sales.<br />

Otokoç Bursa has earned the reward<br />

of being the owner of the sales<br />

percentage achievement realized<br />

among all the masters in its region.<br />

Otokoç Bursa Branch has been<br />

awarded 3 times over success with<br />

the success that it showed in the 4th<br />

quarter of 2016 and it has won the<br />

right to be the “permanent owner of<br />

the award” with this success.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!