12.06.2020 Views

DÜŞ VE MİTOS SAYI 3

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

DENEME

KAPATMAYIN KAPILARINIZI

FAZIL ALASYA

İnsanın iki kapısı vardır

bence. Biri kendine doğru açılan

“iç kapı”, diğeri ise Dünya’ya doğru

açılan “dış kapı”.

Bu iki kapıyı incelemeden

önce, çağımızda insanoğlunun yaşadığı

karmaşaya bir göz atmak

yerinde olacak sanırım. Günümüz

bireyi sürekli tüketme ihtiyacı taşıyor.

Teknolojinin getirdiği kolaylıklar,

onu “her şeyi ve hemen”

elde etmeye zorluyor. Ancak, giderek

ağırlaşan hayat şartları da,

insanı süratle mutsuzluğa doğru

itiyor.

İşte, teknolojinin tüm desteğine

karşın yine de insan özünde

bir bunalım yaşıyor. Fakirlik çekenler

derin bir ıstıraba gömülürken,

zenginliğin zirvesindekiler de

değişik tatmin arayışlarına gidiyor.

Her iki durum da

insanları kabuğuna

çekilmeye zorluyor.

Hâlbuki kişiye yön

verecek samimi bir

dostun olması durumunda

sorunlar daha

hafif atlatılabilir. Bu

dostunuz size rehber

olup, sıkıntılarınızla

yüzleşmenize yardımcı

olur. Ne yapın

edin, hayatta dertlerinizi

paylaşacağınız bir kimse

olsun.

Peki, sorunlarımızı paylaşacağımız

bir dost yanımızda olmadığı

zaman ne yapacağız? Kalabalıklar

içinde gözüken insan, çoğu

zaman kendinle yalnız kalamıyor.

Aslında, kendimizi de tanımak, hesaplaşmak

ve yaralarımızı sarmak

zorundayız. Genellikle içimizde şu

“üçlü karmaşayı” yaşarız.

“Geçmiş – Şimdi – Gelecek.”

Geçmişteki hatalar, acılar

ve kayıplar bizde pişmanlıklar yaratır.

Onların derin yaralarını bir

türlü silemez, iç bedenimize baskı

yaparız. Yine gelecekte olabilecek

hastalık ve işini kaybetme endişeleri

de bizi strese sokar. Ancak,

geçmişi düzeltemeyiz, geleceği

ise bilemeyiz. O halde doğru olan,

“şimdi” ye odaklanmaktır, çünkü o

elimizdedir.

“Şimdi” ye odaklanmak

konusunda, meşhur Alman spiritüel

danışman Eckhart Tolle şöyle

der : “Sizin geçmiş olarak düşündüğünüz

şey eski bir Şimdi’nin

“Yaşadığımız sıkıntılar ne olursa olsun, fırsat

bulup içimizdeki sessizliği dinlemeliyiz.

Hepimizin içinde, bir köşelerde zenginlik var.

Marifet onu bulup yüzeye çıkarmaktadır. Tıpkı

dikenlerin arasından gülü koklamak gibi.”

zihinde depolanmış anısıdır. Siz

geçmişi hatırladığınızda, bir anıyı

yeniden canlandırır ve bunu şimdi

yaparsınız. Gelecek ise hayal edilen

bir Şimdi’dir. Gelecek geldiğinde,

Şimdi olarak gelir.” *

Büyük düşünür Mevlana da

“Şimdi” konusuna özel önem verir

ve “Dün dündü dünde kaldı cancağazım,

bugün ise yeni şeyler söylemek

lazım” der. Evet, her şey şu

anki zaman üzerinde yoğunlaşıyor.

Zaten, çağımızın büyülü kelimesi

İnovasyon Mevlana’nın yukarıdaki

sözünde mevcuttur. İnsanoğlu

geleceğe hakim olmak için “bugün

yeni şeyler üretmelidir”.

Şimdi gelelim şu Kapılar

meselesine. Yukarıda bahsedilen

“şimdi” kavramında insan, öncelikle

kendi içine dönük kapıları

açmakla işe başlamalıdır. Yani,

kendiyle tanışmak ve “ruhuyla baş

başa kalmak” zorundadır. Modern

çağda insan günü kovalamaktan

ruhunu neredeyse unutmuştur. Bir

Meksika Efsanesi konuyu daha iyi

açıklayacaktır. Yabancı bir gezgin,

yaşlı bir yerli rehber eşliğinde ormanda

ilerliyormuş. Bir süre

sonra konvoy durmuş, yaşlı

rehber yarım saat kadar yerinden

kalkmadan ve konuşmadan

öylece oturmuş. Daha sonra

tekrar yürümeye başlayınca,

yabancı gezgin yaşlı rehbere

bu durma nedenini sormuş.

Aldığı cevap ise çok

anlamlıdır: “Ormanda o

kadar hızlı gidiyorduk ki

ruhumuz geride kalmıştı.

Ben de oturup ruhumuzun

bize yetişmesini bekledim.”

Evet, günümüzde “her şeyi

hızla yapmak ve her şeye sahip olmak”

adına Ruhumuzu ihmal ediyor,

strese giriyor ve sonunda ru-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!