Journo Almanak 2020
Unutulmaz yıl 2020'nin unutulmaz Journo içeriklerinden bir seçki...
Unutulmaz yıl 2020'nin unutulmaz Journo içeriklerinden bir seçki...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
24
KADINA ŞIDDET
Gazeteciler ‘sonraki
adımı’ düşünmeli
SEDA TAŞKIN
Kadın cinayetleri ve şiddet
davalarında gazetecilerin nelere
dikkat etmesi gerektiğini gazeteci
Sibel Yükler, akademisyen Nevin
Yıldız ve feminist avukat Diren
Cevahir Şen ile konuştuk. En önemli
tavsiyelerinden biri: “Sonraki
adımı düşünmek de gazetecinin
sorumluluğudur.”
G
Gazeteciler kadın cinayetleri
duruşmalarının takibini nasıl
yapıyor? Tutanakta yer verilen
her bilgi habere yansıtılmalı mı?
Görsel seçiminde nelere dikkat
edilmeli? 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddetin Ortadan Kaldırılması
İçin Uluslararası Mücadele
Günü vesilesiyle bu soruları bu
alanda çalışan üç isme sorduk.
Kadın cinayetleri duruşmaları
takibinin sıklıkla yapıldığı durumlarda
hukuki bilgilere vakıf
olunması gerektiğinin altını çizen
gazeteci Sibel Yükler, “Takip
ettiğiniz davanın politik bir dava
olduğunu unutmamalısınız” diyor.
Son dönemde Emine Bulut,
Şule Çet ve Ceren Damar’ın katillerinin
yargılandığı davalarda,
hızlı haber aktarımı nedeniyle
pek çok yanlış bilginin dolaşıma
girdiğine şahit olduğunu söyleyen
Yükler, dava takibinin, duruşmalarda
geçen her bilginin olduğu
gibi aktarılacağı anlamına gelmediğini
söylüyor.
‘KADINLARIN IFŞA
EDILMIŞ ÖZEL
HAYATLARINI
OKUYORUZ’
Yükler, “Öldürülen kadınların
gizlilik ve mahremiyet
haklarının gözetilmesi gerekir,
rahatlıkla ihlâl edilmemeli. Bazen
günlerce, bu kadınların ifşa
edilmiş özel hayatını okuyoruz.
Hiç unutmamak gerekir ki, sadece
öldürüldüğü için özel hayatı
konuşulan bu kadınların, artık
hayatta olmadığı için buna dur
diyemeyecek, itiraz edemeyecek
ve savunmada bulunamayacak
olması, pervasızca ya da rahatlıkla
bu bilgilerin dolaşıma sokulabileceği
anlamına gelmiyor”
diye konuşuyor.
Sanıkların “suçtan sıyrılmak”
ya da “indirim almak” için öne
sürdüğü iddiaların süzgeçten
geçirilerek verilmesi gerektiğini
aktaran Yükler, şu ifadeleri
kullanıyor: “Örneğin, sanık
ve müdafilerin indirip almak,
suçtan ‘yırtmak’ için ne derece
alçaldığını gösterirken süzgeçten
geçirmediğiniz bazı bilgiler, bir
kısım okurda tam tersi bir etki
yaratabilir; mesela olumlayabilirler.
Evet, sanığın tutumunu,
suçu ve zihniyetini ifşa etmek
gerekiyor, buna ihtiyacımız var
ama sadece gazeteci olarak bir
sonraki adımı düşünmek de
bizim sorumluluğumuz.”
‘DAVAYA TÜM
BOYUTLARI ILE VAKIF
OLUNMASI GEREKIYOR’
Davaya tüm boyutları ile
vakıf olunması gerektiğinin
de altını çizen Yükler devam
ediyor: “Örneğin, Emine Bulut
davasında daha ilk celsede savcı
mütalaasının açıklanması ‘yüreklere
su serpiyor’ diye geçiştirildi.
Hâlbuki en çok bu durumun
üzerinde durmak gerekiyordu.
‘Tasarlayarak öldürme’ ve ‘canavarca
hisle öldürmeden ceza
istenen iddianamenin aksine,
savcı yalnızca canavarca hisle öldürmeden
ceza istemiş ve başka
indirimin yapılmaması yönünde
mütalaa vermişti. Mahkeme
heyeti duruşma boyunca, Fedai
Varan’ın Bulut’u tasarlayarak
öldürüp öldürmediğinin üzerine
gitmedi, duruşmayı takip
eden gazeteciler de buna dikkat
çekmedi.”
‘DURUŞMA TAKIP
ETMEK, TWEET ATMAK
DEĞILDIR’
“Diğer husus da Emine Bulut’un
öldürülmeden dört saat
önce karakola gitmesine rağmen
korunmaması bilgisiydi. Bu
bilgiyi sanık müdafi vermişti ve
Bulut’un aile avukatı, ‘bu bilginin
bu davayla ilgisi olmadığını’
söylemişti. Halbuki, kimden
geldiğinin önemi olmaksızın bu
bilgi bizatihi hayatiydi. Çünkü
Emine Bulut, 6284 Sayılı Kanunu
uygulamayan polislerin