30.01.2021 Views

Enerji Panorama Ocak 2021

Pano ....................................................................6 Kariyer ...............................................................14 Yatırım...............................................................16 Türk mühendisler geliştirdi: Eti Maden, bordan lityum üretecek.....................................22 Enerjisa, 4 yılda 565 MW’lık rüzgar yatırımına hazırlanıyor ......................................24 YEKDEM’de “hibrit” model beklentisi ...............26 “Yıl sonunda doğal gaz şebekesine hidrojen vermeye başlayacağız”........................28 Türkiye Varlık Fonu, madencilik ve petrokimya sektörüne milyar dolarlık yatırım planlıyor.......32 Enerji dönüşümü 12 milyar dolarlık yatırım bekliyor ................................................ 34 2020 yılı Türkiye enerji sektöründeki dönüşümün kısa değerlendirmesi ....................35 Turkey Energy Outlook, daha güçlü bir enerji geleceği için somut öneriler sunuyor ...............38 Covid-19 sonrası dünyada iklim değişikliği ......42 Arktik bölgesinde hidrokarbon yatırımları....... 44 Haanja Ormanı: Estonya’nın ağaç kesimi sorunu46 AB’de nükleer enerjinin geleceği: İsveç örneği 48 Biden’ın göreve başlaması, enerji ve iklim gündemini hareketlendirdi ...............................50 Direnişini Sürdüren Kömür, Savaşı Kazanabilecek mi?................................. 54 İşte 2020’de 10 milyarlarca dolar zarara yol açan 10 hava olayı .............................56 2021’de çok konuşulacak, en önemli temiz enerji teknolojileri ...................................58 RES Group, 2020 yılında 2,2 GW’lık yeni yenilenebilir enerji kapasitesine ulaştı .............62 Türkiye’deki şirketlerin yüzde 68’i bu yıl gelir artışı bekliyor........................... 64 Salgın sebebiyle mali kriz yaşayan şirketler ne yapmalı?........................... 66 Salgında işten ayrılmak zorunda kalanların yüzde 80'i kadın ...............................69 İstatistik.............................................................70 Sosyal Medya ....................................................74

Pano ....................................................................6
Kariyer ...............................................................14
Yatırım...............................................................16
Türk mühendisler geliştirdi: Eti Maden,
bordan lityum üretecek.....................................22
Enerjisa, 4 yılda 565 MW’lık rüzgar
yatırımına hazırlanıyor ......................................24
YEKDEM’de “hibrit” model beklentisi ...............26
“Yıl sonunda doğal gaz şebekesine
hidrojen vermeye başlayacağız”........................28
Türkiye Varlık Fonu, madencilik ve petrokimya
sektörüne milyar dolarlık yatırım planlıyor.......32
Enerji dönüşümü 12 milyar dolarlık
yatırım bekliyor ................................................ 34
2020 yılı Türkiye enerji sektöründeki
dönüşümün kısa değerlendirmesi ....................35
Turkey Energy Outlook, daha güçlü bir enerji
geleceği için somut öneriler sunuyor ...............38
Covid-19 sonrası dünyada iklim değişikliği ......42
Arktik bölgesinde hidrokarbon yatırımları....... 44
Haanja Ormanı: Estonya’nın ağaç kesimi sorunu46
AB’de nükleer enerjinin geleceği: İsveç örneği 48
Biden’ın göreve başlaması, enerji ve iklim
gündemini hareketlendirdi ...............................50
Direnişini Sürdüren Kömür,
Savaşı Kazanabilecek mi?................................. 54
İşte 2020’de 10 milyarlarca dolar
zarara yol açan 10 hava olayı .............................56
2021’de çok konuşulacak, en önemli
temiz enerji teknolojileri ...................................58
RES Group, 2020 yılında 2,2 GW’lık yeni
yenilenebilir enerji kapasitesine ulaştı .............62
Türkiye’deki şirketlerin yüzde
68’i bu yıl gelir artışı bekliyor........................... 64
Salgın sebebiyle mali kriz
yaşayan şirketler ne yapmalı?........................... 66
Salgında işten ayrılmak zorunda
kalanların yüzde 80'i kadın ...............................69
İstatistik.............................................................70
Sosyal Medya ....................................................74

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yaşında<br />

E N E R Jİ PANORAMA<br />

Dergiyi PDF okumak için...<br />

Türkiye <strong>Enerji</strong> Vakfı • Yıl: 8 • Sayı: 90 • OCAK <strong>2021</strong><br />

YEKDEM belirsizliğini “hibrit<br />

model” çözebilir mi?<br />

GAZBİR Başkanı Yaşar Arslan<br />

“YIL SONUNDA DOĞAL<br />

GAZ ŞEBEKESINE<br />

HIDROJEN VERMEYE<br />

BAŞLAYACAĞIZ”<br />

Bora Şekip Güray, Turkey<br />

Energy Outlook’un sunduğu<br />

önerileri değerlendirdi<br />

Bilkent <strong>Enerji</strong> Politikaları<br />

Araştırma Merkezi’nin çalışmaları<br />

artık dergimizde


İçindekiler<br />

22 26<br />

Türk mühendisler geliştirdi:<br />

Eti Maden, bordan lityum üretecek<br />

<strong>Enerji</strong> ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Yüzde 100 yerli Ar-Ge ile<br />

rafine bor üretimi esnasında ortaya çıkan sıvı atıklardan lityum üreteceğiz. Bu<br />

yöntemle lityum üretimi Eti Maden’e özgü ve dünyada bir ilk” dedi…<br />

YEKDEM’de “hibrit” model beklentisi<br />

30 Haziran <strong>2021</strong> tarihine kadar uzatılan YEKDEM uygulamasında, sonraki<br />

sürecin ne olacağı belirsizliğini koruyor. Kamuoyunun baskısıyla döviz kuru<br />

üzerinden ödemeden vazgeçilmesi gündemde ancak bunun da çeşitli<br />

finansal sıkıntıları beraberinde getireceği düşünülüyor.<br />

GAZBİR BAŞKANI YAŞAR ARSLAN<br />

“YIL SONUNDA DOĞAL<br />

GAZ ŞEBEKESINE<br />

HIDROJEN VERMEYE<br />

BAŞLAYACAĞIZ”<br />

28


34<br />

<strong>Enerji</strong> dönüşümü 12 milyar<br />

dolarlık yatırım bekliyor<br />

Covid-19 salgınının yaralarını sarmak için tüm ülkeler ekonomik önlemleri<br />

gündemine almış durumda. <strong>Enerji</strong> sektörünün de yoğun olarak etkilendiği bu<br />

süreci, fırsata çevirmek mümkün. Fırsat ise ancak ekonomik iyileşmenin enerji<br />

dönüşümünü de kapsayacak bir yaklaşımla yenilenebilir enerjiyi öncelemek.<br />

64<br />

Türkiye’deki şirketlerin yüzde<br />

68’i bu yıl gelir artışı bekliyor<br />

HSBC Grubu’nun ‘Navigator Raporu’na göre; Türkiye’deki şirketlerin<br />

yüzde 68’i önümüzdeki yıl gelirlerinde artış öngörüyor. Yeni pazarlara<br />

açılma, maliyetlerin azaltılması ve nakit akışının iyileştirilmesi ise<br />

şirketlerin ana gündeminde yer alıyor…<br />

Pano.....................................................................6<br />

Kariyer................................................................14<br />

Yatırım................................................................16<br />

Türk mühendisler geliştirdi: Eti Maden,<br />

bordan lityum üretecek......................................22<br />

<strong>Enerji</strong>sa, 4 yılda 565 MW’lık rüzgar<br />

yatırımına hazırlanıyor.......................................24<br />

YEKDEM’de “hibrit” model beklentisi................26<br />

“Yıl sonunda doğal gaz şebekesine<br />

hidrojen vermeye başlayacağız”.........................28<br />

Türkiye Varlık Fonu, madencilik ve petrokimya<br />

sektörüne milyar dolarlık yatırım planlıyor........32<br />

<strong>Enerji</strong> dönüşümü 12 milyar dolarlık<br />

yatırım bekliyor................................................. 34<br />

2020 yılı Türkiye enerji sektöründeki<br />

dönüşümün kısa değerlendirmesi.....................35<br />

Turkey Energy Outlook, daha güçlü bir enerji<br />

geleceği için somut öneriler sunuyor ................38<br />

Covid-19 sonrası dünyada iklim değişikliği .......42<br />

Arktik bölgesinde hidrokarbon yatırımları........ 44<br />

Haanja Ormanı: Estonya’nın ağaç kesimi sorunu.46<br />

AB’de nükleer enerjinin geleceği: İsveç örneği. 48<br />

Biden’ın göreve başlaması, enerji ve iklim<br />

gündemini hareketlendirdi................................50<br />

Direnişini Sürdüren Kömür,<br />

Savaşı Kazanabilecek mi?.................................. 54<br />

İşte 2020’de 10 milyarlarca dolar<br />

zarara yol açan 10 hava olayı..............................56<br />

<strong>2021</strong>’de çok konuşulacak, en önemli<br />

temiz enerji teknolojileri....................................58<br />

RES Group, 2020 yılında 2,2 GW’lık yeni<br />

yenilenebilir enerji kapasitesine ulaştı..............62<br />

Türkiye’deki şirketlerin yüzde<br />

68’i bu yıl gelir artışı bekliyor............................ 64<br />

Salgın sebebiyle mali kriz<br />

yaşayan şirketler ne yapmalı?............................ 66<br />

Salgında işten ayrılmak zorunda<br />

kalanların yüzde 80'i kadın................................69<br />

İstatistik..............................................................70<br />

Sosyal Medya.....................................................74


editör<br />

Salgının getirdiği fırsatı geri<br />

tepmeyelim!<br />

“Tarih kitaplarında okuduğumuz milyonlarca<br />

insanın hayatını kaybettiği kolera, düşünüyoruz.<br />

Güray’ın analizlerinin ilginizi çekeceğini<br />

veba ya da grip salgınları artık yaşanmaz,<br />

çünkü tıp çok ilerledi” diye düşünüyor-<br />

<strong>2021</strong> yılına bir yenilikle başladık.<br />

Biliyorsunuz enerji sektörünün çatı örgütü<br />

duk ki, öyle olmadığı acı bir süreçle deneyimledik.<br />

Ne zaman biteceğini henüz bilemediği-<br />

TENVA olarak, çeşitli kurumlarla ve<br />

akademi dünyasıyla iş birliğine büyük önem<br />

miz salgınla <strong>2021</strong> yılına girdik. Umutlarımız,<br />

aşı ve henüz çok başında da olsa bulunan<br />

veriyoruz. Zaman zaman dergimize de<br />

çeşitli ilaçlar nedeniyle güçlendi ancak bu yılı<br />

makaleleriyle katkı sunan Barış Sanlı’nın<br />

da olağanüstü tedbirlerle geçirecek gibiyiz.<br />

da içinde olduğu Bilkent Üniversitesi <strong>Enerji</strong><br />

TENVA ve <strong>Enerji</strong> <strong>Panorama</strong> olarak temennimiz,<br />

bu yılı sağlıkla atlatıp hayatımıza yeni-<br />

Politikaları Araştırma Merkezi’ndeki çok<br />

değerli bilim insanlarının hazırladığı Synergy<br />

lenmiş olarak devam etmek.<br />

adlı yayından seçmelere her ay düzenli<br />

olarak yer vereceğiz. Bu vesileyle Bilkent<br />

Evet önemli olan hayata “yenilenmiş” Ülkenin ilk nükleer Üniversitesi tesisi için yönetimine ilk adım teşekkürlerimizi atıldı<br />

olarak devam etmeliyiz. Çünkü Dünyada eski ilk nükleer sunmak santral isteriz. 1955 yılında<br />

alışkanlıklarımızı devam ettirirsek önce ABD, yeni daha sonra da Sovyetler<br />

hastalıklarla karşılaşmamız, insanlığın Kapak konumuz ise çok önemli bir<br />

vurdumduymazlığı nedeniyle Birliği’nde giderek kuruldu. gelişmeyi Türkiye duyuruyor de 1960’lı sektöre... GAZBİR<br />

dayanıklılığını yitiren yerkürenin yılların yaratacağı başında nükleer tarafından enerjiyi yürütülen konuşmaya<br />

ve doğal gaz<br />

felaketler yaşamamız işten bile başladı. değil. Bugüne sektöründe kadar onlarca ciddi bir proje verimlilik sağlayacak<br />

Nitekim ilerleyen sayfalarda hazırlandı, 2020 yılında olan hidrojen çalışmasının ayrıntılarını<br />

görüşmeler yapıldı... Ancak 60<br />

yaşanan en büyük 10 doğa felaketi<br />

GAZBİR Başkanı Yaşar Arslan’ın ağzından<br />

haberimizde de göreceksiniz yıla ki iklim yakın bir süredir aktarıyoruz. devam Sektörün eden nükleer tüm bileşenlerine ve<br />

değişikliği son sürat ilerliyor. santral Dünyanın konusunda sivil ilk toplum gerçek kuruluşlarının adım 3 Nisan çalışmalarına sık<br />

farklı bölgelerindeki uzmanlar, 2018 araştırma tarihinde atıldı sık yer ve veriyoruz. Rus devlet Bu yıl, şirketi bu isimleri kapak<br />

kurumları, sivil toplum örgütleri Rosatom’un de uyarı ve haberlerimizde daha sık göreceğinizi de<br />

yapacağı Akkuyu Nükleer<br />

önerilerini sürdürüyor. Hatta kapımızda bir iletmek isteriz.<br />

Santrali’nde temel atılıp ilk harç döküldü.<br />

fırsat olduğunu da vurguluyorlar. Bu fırsat;<br />

Covid-19’un yarattığı ekonomik tahribatı<br />

gidermek için hükümetlerin açıkladığı<br />

ekonomik paket ve yardımların en azından<br />

bir kısmının enerji dönüşümüne harcanması.<br />

Böylece hem iklim değişikliğiyle<br />

mücadelede önemli bir adım atılmış olacak<br />

hem yeni iş alanları yaratılacak hem de<br />

verimlilik sağlanacak. Bu konuyla ilgili<br />

olarak yapılan araştırmaların çıktılarını<br />

dergimizde çeşitli haber ve köşe yazılarında<br />

bulacaksınız. Özellikle SHURA ve Sabancı<br />

Üniversitesi İstanbul Uluslararası <strong>Enerji</strong><br />

ve İklim Merkezi Direktörü Bora Şekip<br />

Sözü daha fazla uzatmadan yine dolu ve<br />

ilgi çekici bir derginin sizi beklediğini<br />

söyleyelim. Görüş ve önerilerinize her<br />

zaman olduğu gibi bu yıl da çok ihtiyaç<br />

duyacağız, çünkü geri bildirim almadan<br />

yapılan işlerin bir süre sonra etkisini<br />

yitirdiğini biliyoruz. Eleştiri, önerilerinizin<br />

yanı sıra sektörünüzdeki ve şirketlerinizdeki<br />

yenilikleri, gelişmeleri bizlerle paylaşmaya<br />

devam etmenizi, eksperi olduğunuz<br />

konulardaki makale ve araştırmalarınızı<br />

bekliyoruz.<br />

Sağlıklı ve mutlu bir ay olsun…<br />

C<br />

M<br />

Y<br />

CM<br />

MY<br />

CY<br />

CMY<br />

K<br />

İmtiyaz Sahibi<br />

TÜRKİYE ENERJİ VAKFI<br />

İKTİSADİ İŞLETMESİ<br />

TENVA İktisadi İşletmesi<br />

Yetkilisi Aycan Kızıldağ<br />

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />

Esengül Erkan<br />

esenerkan@tenva.org<br />

Haber Merkezi<br />

Deniz Suphi • Mahir Arslan<br />

Neşet Hikmet • Z. Işık Adler<br />

Katkıda Bulunanlar<br />

Dr. Fatih Cemil Özbuğday<br />

Dr. Fehmi Tanrısever<br />

Dr. Kürşad Derinkuyu<br />

Serhan Ünal<br />

Abone / Reklam<br />

info@tenva.org<br />

Kurumsal Ab. Bir. Fiyat: 15 TL<br />

Yayın İdare Merkezi<br />

Alternatif Plaza, Kızılırmak<br />

Mah. 1446. Cad. No:12/37<br />

Kat: 10 Çukurambar / Ankara<br />

T: +90 312 220 00 59<br />

Kuruluş Yılı: 2013<br />

Tasarım<br />

Kasım Halis<br />

Yayın Türü<br />

YAYGIN SÜRELİ YAYIN TÜM<br />

TÜRKİYE’DE<br />

Yayın Tarihi<br />

29 <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong><br />

ISSN<br />

2757-5799<br />

<strong>Enerji</strong> <strong>Panorama</strong> Dergisi, Türkiye <strong>Enerji</strong><br />

Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından<br />

yayımlanmaktadır. Dergide yer alan yazı,<br />

fotoğraf, illüstrasyon, grafik, harita gibi<br />

malzemeler kaynak göstermek koşulu ile<br />

kullanılabilir. Türkiye <strong>Enerji</strong> Vakfı İktisadi<br />

İşletmesi, Türkiye <strong>Enerji</strong> Vakfı'nın iktisadi<br />

işletmesidir


Biz <strong>Enerji</strong>sa’yız. İşimiz enerji gücümüz insandır bizim.<br />

Bizim için enerji gelecektir, deneyimdir, tutkudur.<br />

Daha güçlü yarınlar için var gücümüzle çalışırız.


PANO<br />

Aycan Kızıldağ<br />

<br />

AKSA DOĞALGAZ, ENGELSIZ<br />

YAŞAMA VE SPORA<br />

DESTEĞINI SÜRDÜRÜYOR<br />

Aksa Doğalgaz’ın desteklediği Paralimpik Milli<br />

Tenis Takımı sporcularından Emirhan Toper,<br />

Alanya Open Turnuvası’nda Gençler Kategorisi’nde<br />

ikinci, Haydarpaşa Open Turnuvası’nda<br />

ise şampiyon oldu. 2015 yılından bugüne Can<br />

Yoldaşı projesiyle engelli abonelerine acil durumlarda<br />

doğrudan hizmet götürerek engelleri<br />

kaldıran Aksa Doğalgaz, 2018 yılında başlattığı<br />

Tekerlekli Sandalye Milli Tenis Takımı sporcularına<br />

desteğini sürdürüyor. Aksa Doğalgaz’ın<br />

desteklediği Paralimpik Milli Tenis Takımı sporcularından<br />

Emirhan Toper, 17-26 Kasım tarihleri<br />

arasında Antalya’da düzenlenen Alanya Open<br />

Turnuvası’nda Gençler Kategorisi’nde ikinci,<br />

Haydarpaşa Open Turnuvası’nda ise İngiliz rakibini<br />

yenerek şampiyon oldu. Aksa Doğalgaz’ın<br />

destek verdiği junior takım sporcularından Emirhan<br />

Toper ve Yunus Emre Arslan daha önce ise<br />

dünya üçüncüsü olarak Türk tenis tarihinde bir<br />

ilki gerçekleştirmişti.<br />

“Can Yoldaşı” projesi kapsamında tehlike anında<br />

yalnız olan, arama yaptığında yaşadığı problemi<br />

aktaramayacak durumdaki engelli aboneler 187<br />

Doğal Gaz Acil Hattı’nı veya 444 4 187 No’lu çözüm<br />

merkezini aradığında, sistem tanıma özelliğiyle<br />

kendilerine öncelik tanınarak doğal gaz acil<br />

ekipleri, engelli abonenin talebini anlatmasını<br />

beklemeden olay yerine yönlendiriliyor.<br />

AKFEN YENILENEBILIR<br />

ENERJI, 2020’DE ÜRETIMINI<br />

YÜZDE 45 ARTIRDI<br />

Türkiye’de yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />

üretim 2020 yılında rekor kırarken, Akfen<br />

Yenilenebilir <strong>Enerji</strong>’ye ait güneş, rüzgar ve<br />

hidroelektrik santrallerindeki yıllık yeşil enerji<br />

üretimi geçen yıla göre yüzde 45 artışla 1.730<br />

GWh’e çktı. 570 bin hanenin enerjisi Akfen santrallerinden<br />

karşılandı. Akfen Yenilenebilir <strong>Enerji</strong><br />

Genel Müdürü Kayrıl Karabeyoğlu, 2020 yılında<br />

rüzgar ve güneşteki hava şartlarının enerji üretimine<br />

uygunluğunun yanı sıra devreye aldıkları<br />

yeni yatırımlar ile önemli bir büyümeye imza attıklarını<br />

ifade etti.<br />

<strong>Enerji</strong> ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine<br />

göre 2020 yılında yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />

elektrik üretiminde rekor kırılırken,<br />

toplam enerji üretiminin yaklaşık yüzde 60’ı<br />

temiz enerjiden karşılandı. Türkiye’nin ilk yenilenebilir<br />

enerji platformu olarak rüzgâr, güneş<br />

ve su kaynaklarından 706 MW’lık dengeli<br />

bir üretim portföyü oluşturan Akfen Yenilenebilir<br />

<strong>Enerji</strong>’nin geçen yıl 1.193 GWh olan enerji<br />

üretimi, 2020 yılında yüzde 45’lik artışla 1.730<br />

GWh’a çıktı. Meydana gelen artışta özellikle rüzgar<br />

ve güneşteki hava şartlarının uygunluğunun<br />

yanı sıra Malatya’daki 13 MW’lık IOTA güneşle<br />

Osmaniye’deki 80 MW kurulu güce sahip Sarıtepe-Demirciler<br />

rüzgar enerji santrali projelerinin<br />

de şirketin portföyüne katılması etkili oldu. Akfen<br />

Yenilenebilir <strong>Enerji</strong>’ye ait santrallerden 570<br />

bin hanenin yıllık enerji ihtiyacı kadar yeşil<br />

enerji sağlandı.<br />

6 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


PANO <br />

EPDK, ELEKTRIKTE<br />

“POZITIF AYRIMCILIK”<br />

UYGULAMA KARARI ALDI<br />

<strong>Enerji</strong> Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı<br />

Mustafa Yılmaz, 65 yaş üstü ve engelli tüketiciler,<br />

şehit aileleri ve gazilerin elektriğinin borcundan<br />

ötürü 3 ay boyunca kesilemeyeceğini<br />

açıkladı. Bütün elektrik dağıtım şirketlerinin uyması<br />

gereken kuralları içeren bir yönetmelikle<br />

4 usul ve esastan oluşan kalite mevzuatı paketi<br />

EPDK kurul kararıyla kabul edilirken, Tüketici<br />

Hizmetleri Yönetmeliği kamuoyu görüşüne<br />

açıldı. Elektrikte yeni dönem kararlarına ilişkin<br />

açıklama yapan Yılmaz, “Her iki yönetmelikte de<br />

kırmızı çizgimiz kaliteli hizmet ve tüketici memnuniyeti.<br />

Bu yeni dönemde kaliteden taviz veren,<br />

tüketici mağduriyetine sebep olan şirketler ağır<br />

cezalarla karşılaşacak” uyarısında bulundu.<br />

Yılmaz, görüşe açılan Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’ni<br />

kurul olarak karara bağlayacaklarını<br />

belirterek, şöyle devam etti: Burada çok önemli<br />

yenilikler getiriyoruz. Örneğin, 65 yaş üstü<br />

aboneler, engelli tüketiciler ve şehit aileleri ve<br />

muharip, malul gazilerimizin borcundan ötürü<br />

elektriği 3 ay boyunca kesilemeyecek. Tedarik<br />

şirketleri bu borcu 4 aya kadar taksitlendirebilecek.<br />

Vatandaşlarımız artık evinden, telefonla ya<br />

da internet üzerinden abonelik başvurusu yapabilecek.<br />

Mağduriyet oluşmaması için cuma günleri,<br />

resmi ve dini bayramlarda ve bu bayramların<br />

bir önceki gününde yani arifesinde elektrik<br />

kesme işlemi yapılamayacak.<br />

SOCAR TÜRKIYE, NEFERTITI<br />

PROJESI IÇIN AVRUPA’DAN<br />

FON ALACAK<br />

SOCAR Türkiye Ar-Ge Merkezi’nin yoğunlaştırılmış<br />

güneş enerjisi teknolojilerini kullanarak<br />

karbondioksitten etanol/izopropanol gibi değerli<br />

kimyasalları üreteceği NEFERTITI projesi,<br />

Avrupa Komisyonu UFUK 2020 Hibe Programı<br />

tarafından fonlanacak. Yoğun rekabetin yaşandığı<br />

‘<strong>Enerji</strong> Alanı 2020’ çağrılarından fon almaya<br />

hak kazanan konsorsiyumdaki 10 uluslararası<br />

şirketten biri olan SOCAR Türkiye Ar-Ge Merkezi’nin<br />

projesine ait 389 bin Euro’luk bütçenin tamamı<br />

bu program tarafından karşılanacak.<br />

SOCAR Türkiye Ar-Ge ve İnovasyon A.Ş. Genel<br />

Müdürü Bilal Guliyev, “Hali-hazırda merkezimizde<br />

akademik düzeyi doktora olan altı araştırmacımız<br />

var. Tezini tamamlamak üzere olan iki<br />

araştırmacımızla birlikte bu sayı sekize çıkacak.<br />

Ekibimize doktora dereceli yeni araştırmacılar<br />

eklenmesi konusunda da çalışmalarımız sürüyor.<br />

Bu kapsamda TÜBİTAK Bilim İnsanı Destekleme<br />

Programları Başkanlığı (BİDEB) tarafından<br />

açılacak olan, sanayinin ihtiyaçlarına yönelik<br />

hedeflenen teknolojik dönüşümün sağlanması<br />

ve değer zincirinde istenilen seviyelere ulaşılması<br />

için kritik önem arz eden insan kaynağının,<br />

nicelik ve nitelik olarak iyileştirilmesini amaçlayan<br />

‘2244-Sanayi Doktora Programı’ çağrısına<br />

başvuru yapmak üzere hazırlıklarımız devam<br />

ediyor” dedi.<br />

8 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


PANO <br />

GZD ELEKTRIK, ENERJI<br />

AVCILARI ILE ‘ALTIN’A<br />

KAVUŞTU<br />

GDZ Elektrik Dağıtım, 12. Kurumsal Sosyal Sorumluluk<br />

Zirvesi kapsamında verilen Sürdürülebilir<br />

Kalkınma Ödülleri’nde Sorumlu Tüketim ve<br />

Üretim dalında, <strong>Enerji</strong> Avcıları adlı sosyal sorumluluk<br />

projesiyle altın ödülü almaya hak kazandı.<br />

Türkiye’de topluma değer katan ve yenilikçi çözümler<br />

geliştiren sosyal sorumluluk uygulamalarını<br />

farklı sektörlerden paydaşlarla buluşturan<br />

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Zirvesi’nin 12’nci<br />

yılı “Değişimi Yönetmek Belirsizlik Dönemlerinde<br />

Liderlik” temasıyla çevrimiçi düzenlendi.<br />

Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin birbirinden<br />

değerli sosyal sorumluluk projelerinin değerlendirildiği<br />

zirvede, GDZ Elektrik Dağıtım beş yıldır<br />

sürdürdüğü <strong>Enerji</strong> Avcıları projesiyle “Sorumlu<br />

Tüketim ve Üretim” kategorisinde birincilik ödülünü<br />

almaya hak kazandı.<br />

İzmir, Manisa illerinde enerji dağıtım hizmeti<br />

veren GDZ Elektrik teknoloji, inovasyon, dijitalleşme<br />

ve sürdürülebilirlik alanlarında çalışmalarına<br />

devam ederken bir yandan bölgeye katkı<br />

sağlayacak, farkındalık yaratacak kurumsal sosyal<br />

sorumluluk projeleriyle bölgeye değer katıyor.<br />

KUVEYT TÜRK ILE ELIN<br />

ENERJI, ÇATI GES’LERE<br />

FINANSMAN SAĞLAYACAK<br />

Yenilebilir enerji alanındaki finansman desteğini<br />

artıran Kuveyt Türk ile enerji sektöründe 40<br />

yıldır faaliyet gösteren ve yaptığı başarılı güneş<br />

enerjisi santrali projeleriyle tanınan Elin <strong>Enerji</strong><br />

arasında, çatı güneş enerjisi santrali (Çatı GES)<br />

alanında iş birliği protokolü imzalandı. Çatı GES<br />

projelerine finansman desteği sağlanmasına<br />

yönelik imzalanan protokolle, hem yatırımcılar<br />

finansmana daha kolay ulaşabilecek hem de yenilenebilir<br />

enerji alanında ülkemizin enerji üretimine<br />

katkı sunulacak.<br />

Kuveyt Türk KOBİ’den Sorumlu Genel Müdür<br />

Yardımcısı Abdurrahman Delipoyraz, konuyla<br />

ilgili yaptığı açıklamada, “Yenilenebilir enerji<br />

kaynakları, enerjide ihtiyacı karşılama ve sürdürülebilirliği<br />

sağlama konusunda önemli bir<br />

rol oynarken, aynı zamanda enerji çeşitliliğini<br />

mümkün kılarak ülke ekonomisine önemli katkılarda<br />

bulunuyor. Kuveyt Türk olarak uygun<br />

finansman koşullarıyla, yenilebilir enerji kaynakları<br />

arasından öne çıkan güneş enerjisinden<br />

faydalanmak isteyen şirketlerin yanındayız. Elin<br />

<strong>Enerji</strong> ile yaptığımız iş birliği sayesinde yenilebilir<br />

enerji alanında verdiğimiz desteklerin yeni<br />

şirketlere ulaşacak olmasını sevindirici bir gelişme<br />

olarak görüyoruz” dedi.<br />

Elin <strong>Enerji</strong> Yönetim Kurulu Üyesi Murat Karakeçili<br />

ise “Çatı GES projelerini hazırladığımız yatırımcılar,<br />

Kuveyt Türk ile imzaladığımız iş birliği<br />

protokolü sayesinde hem uygun finansmana kolayca<br />

ulaşabilecek hem de güneş enerjisi yatırımlarıyla<br />

ülke ekonomimize ciddi katkıda bulunacak”<br />

diye konuştu.<br />

10 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


PANO<br />

CK ENERJI, SLN TEKSTIL’E<br />

“YENILENEBILIR SERTIFIKALI<br />

ENERJI” BELGESI VERDI<br />

Paris İklim Değişikliği Anlaşması ile uyumlu olarak sıfır<br />

emisyon hedefi ile faaliyet gösteren Moda Endüstri<br />

Şartı’na imza atan SLN Tekstil, CK <strong>Enerji</strong>’ye başvurarak<br />

“Yenilenebilir Sertifikalı <strong>Enerji</strong>” kullanımını başlattı.<br />

Üretilen her birim elektriğin, kaynağından başlayarak<br />

takip edilmesi ve nihai tüketiciye kadar izlenmesini<br />

sağlayan Uluslararası Yenilenebilir <strong>Enerji</strong> Sertifikası<br />

Standardı (I-REC, International Renewable Energy Certificate)<br />

sahibi olmak için belirli gereklilikleri yerine<br />

getiren üretim tesisleri, I-REC tarafından oluşturulan<br />

veri tabanına kaydolarak enerji sertifikalarını elde ediyorlar.<br />

Tesislerde üretilen 1 MWh elektrik için sertifika<br />

alınabilirken elektrik üretim veya satış şirketleri,<br />

bu sertifikaları elektrikten ayrı olarak satma hakkına<br />

sahip. Bu şirketlerden biri olan CK <strong>Enerji</strong>, müşterileri<br />

adına I-REC sertifikalama işini de üstlenerek sürdürülebilirlik<br />

politikalarına da destek oluyor.<br />

CK <strong>Enerji</strong> Ticaret Müdürü Kıvanç Akyıldız, “Çevresel<br />

sürdürülebilirliğin en önemli unsurlardan biri olan<br />

elektriğin hangi kaynaktan üretildiği, tüketiciler tarafından<br />

her geçen yıl daha fazla önemseniyor. Çoğu<br />

tüketici gerek yatırımcı ve müşteri teşviği gerekse de<br />

sosyal sorumluluk politikaları çerçevesinde tükettikleri<br />

elektriğin yenilenebilir kaynaklardan üretilmiş olmasını<br />

tercih ediyor. CK <strong>Enerji</strong> olarak uluslararası kabul<br />

gören I-REC sertifikalarını tüketicilere temin ederek<br />

kurumların çevresel sürdürülebilirlik politikalarına<br />

destek oluyoruz. Elektrik tedarik eden firmaların bu konuda<br />

köprü olması önem arz ediyor” dedi.<br />

CEYHAN SALDANLI’NIN<br />

ENERJI VE ILHAM DOLU<br />

HIKAYESI KITAPLAŞTI<br />

İş insanı Ceyhan Saldanlı’nın başarılarla dolu<br />

hayat hikayesini konu alan “Işığa Doğru Ceyhan<br />

Saldanlı” kitabı, Elma Yayınevi tarafından<br />

yayımlandı. Hayrettin Üçüncü ve Leyla Saral’ın<br />

kaleme aldığı eser, gelişime açık ve daha iyi bir<br />

gelecek için çalışmaya gönüllü profesyonellere<br />

ve gençlere ilham kaynağı olacak. Kitaptan elde<br />

edilecek gelir, eğitim bursları için bağışlanacak.<br />

40 yılı aşan deneyimiyle, enerji sektörünün<br />

öncü ve lider şirketleri arasında yer alan Aydem<br />

<strong>Enerji</strong>’nin Yönetim Kurulu Başkanı Ceyhan Saldanlı’nın<br />

hayatını aktaran “Işığa Doğru Ceyhan<br />

Saldanlı” isimli kitapta Saldanlı’nın hayatında iz<br />

bırakan acı tatlı hatıra duraklarına yer veriliyor.<br />

İş hayatında karşılaştığı tüm yaşanmışlıklarının<br />

gücüyle hedefinin, uzakta yanıp sönen bir ışığa<br />

ulaşmak değil; ışıkları daima yanık tutmak,<br />

memleketi elektrikle, enerjiyle buluşturmak<br />

olduğunu ifade eden Saldanlı, insana ve<br />

başarıya adanmış yaşam öyküsünü okuyucuyla<br />

buluşturuyor. Ceyhan Saldanlı’nın iş hayatında<br />

önemli yer tutan girişimlerini, gelecek hedeflerini,<br />

sıfırdan zirveye giden yoldaki çabalarını,<br />

kariyer yolculugŭnda karşılaştığı trajik olayları<br />

ve keskin virajları anlatan “Işığa Doğru Ceyhan<br />

Saldanlı”, pek çok genç profesyonel için rehber<br />

niteliği taşıyor.<br />

12 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


PANO<br />

YAPI KREDI VE TÜPRAŞ’TAN<br />

ÇOK ÖZEL BIR KITAP<br />

Yapı Kredi Yayınları ile Tüpraş iş birliğiyle İngilizce<br />

ve Türkçe hazırlanan “Karialılar – Denizcilerden<br />

Kent Kuruculara” kitabı, efsanevi deniz<br />

kavimlerinden biri olan Karialıların arkeolojik<br />

ve tarihi geçmişini anlatıyor. Tüpraş ve Yapı<br />

Kredi Yayınları iş birliğiyle 2011 yılında başlatılan<br />

ve Türkiye’deki arkeoloji yayıncılığına<br />

yeni bir boyut ve ivme kazandıran “Anadolu Uygarlıkları<br />

Serisi” toplam 12 kitaptan oluşuyor.<br />

Seri kapsamında yayımlanan 9. Kitap olan “Karialılar<br />

– Denizcilerden Kent Kuruculara”, Karia<br />

Bölgesi’nin prehistorik çağlarından başlayarak<br />

Geç Osmanlı Dönemi’ne uzanan arkeolojik ve tarihi<br />

geçmişi hakkında bugüne dek yapılmış araştırmaların<br />

bir özetini sunuyor.<br />

Kitapta alanında uzman yerli ve yabancı araştırmacıların<br />

güncel veriler ışığında kaleme aldığı<br />

33 bilimsel makale yer alıyor.<br />

Anadolu Yarımadası’nın Güneybatı kesiminde<br />

yer alan ve Antik Çağ’da Karia olarak bilinen coğrafi<br />

bölgenin kuzey sınırını Büyük Menderes Vadisi,<br />

doğu sınırını Dalaman Çayı belirler.<br />

MÖ 2000’li yıllara dayanan yazılı kaynaklarda<br />

birçok kez adı geçen Karialıların, Hitit istilaları<br />

karşısında Anadolu halklarını destekledikleri<br />

ancak daha sonra Mısırlılar karşısında Hititlerin<br />

yanında yer aldıkları görülür.<br />

ZORLU ENERJI, SIFIR<br />

KARBON IÇIN 1.2 MILYON<br />

FIDAN DIKECEK<br />

Tüm dünyada artan küresel iklim krizine karşı<br />

olan hassasiyetle birlikte yenilenebilir enerji<br />

kaynaklarına olan ilgi ve yatırım artıyor. Sürdürülebilirlik<br />

politikasının bir parçası olarak yüksek<br />

teknolojiyle faaliyetlerini sunarken enerji<br />

verimliliğini gözeten Zorlu <strong>Enerji</strong>; yerli, yenilenebilir<br />

ve temiz enerji yatırımlarına devam ediyor.<br />

Zorlu <strong>Enerji</strong>, iklim kriziyle mücadele adımı olarak<br />

dekarbonizasyon odaklı iş yapış biçimlerini<br />

benimsemesinin yanı sıra faaliyetlerinden<br />

kaynaklanan karbon ayak izini Tarım ve Orman<br />

Bakanlığı ile iş birliği içerisinde gerçekleştirdiği<br />

Sıfır Karbon Ayak İzi Ormanları Projesi ile sıfırlamayı<br />

hedefliyor. Proje kapsamında son olarak<br />

Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde oluşturduğu<br />

hatıra ormanına 30 bin kızılçam, 40 bin badem<br />

ve 20 bin akasya fidanı diken Zorlu <strong>Enerji</strong>, bugüne<br />

kadar toplamda 330 binden fazla fidan dikti.<br />

Zorlu Holding’in Akıllı Hayat 2030 stratejisi<br />

kapsamında hedeflerini belirleyen Zorlu <strong>Enerji</strong>,<br />

bu hedefler ve sürdürülebilirlik vizyonu çerçevesinde<br />

1.2 milyon fidana ulaşmayı planlıyor.<br />

Zorlu <strong>Enerji</strong>’nin 2020 yılı sonu itibariyle Türkiye’deki<br />

üretim portföyü içindeki yenilenebilir<br />

enerji kaynaklarından elde edilen enerji oranı<br />

yüzde 87’ye ulaşmış bulunuyor. Rüzgar, hidroelektrik<br />

ve jeotermal enerji alanlarında yaptığı<br />

yatırımlar kadar güneş enerjisi ekosisteminin<br />

oluşturulmasına da önemli katkı sağlıyor.<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 13


KARİYER<br />

PETKİM’de yönetim kurulu değişti<br />

Petkim’de Yönetim Kurulu Başkanlığına Rövnag Abdullayev atandı. Petkim Petrokimya<br />

Holding AŞ’de Yönetim Kurulu Başkanı SOCAR Turkey Petrokimya AŞ temsilcisi<br />

Vagif Aliyev yerine Rövnag Abdullayev; Yönetim Kurulu Üyesi SOCAR Turkey<br />

<strong>Enerji</strong> AŞ temsilcisi Farruh Gasimov yerine de Vagif Aliyev atandı.<br />

Petkim’den yapılan açıklamada, başkan dışında yönetim kurulunda Vagif Aliyev<br />

ve David Mammadov başkan vekili, Süleyman Gasımov ve Neslihan Tonbul ve<br />

İlhami Özşahin yönetim kurulu üyesi, Osman Dinçbaş, Mehmet Bostan ve Mehmet<br />

Ceylan da bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak görev yapacak.<br />

Işıltan, BP Türkiye’nin yeni ülke başkanı oldu<br />

BP Türkiye’nin yeni ülke başkanı Temmuz ayından bu yana BP Perakende Operasyonları Direktörü<br />

olarak görev yapan Tümkan Işıltan oldu. Işıltan; BP’nin Türkiye’deki üst düzey temsilcisi<br />

olarak şirket stratejilerinin hayata geçmesini sağlayacak ve şirketin Türkiye’deki tüm iş kolları<br />

adına dış ilişkilerinin yürütülmesini destekleyecek. Işıltan, yeni görevine 1 <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> itibarıyla<br />

başlayacak.<br />

BP bünyesine 2000 yılında finansal analist olarak katılan Işıltan, Türkiye ve Avrupa’da farklı<br />

pek çok görev üstlendi. Sırasıyla; performans müdürlüğü ve finans kontrolörlüğü, Akdeniz Bölgesi<br />

konsolidasyon ve raporlama müdürlüğü, Akdeniz Bölgesi sadakat programları müdürlüğü, strateji<br />

direktörlüğü, finans direktörlüğü ve perakende operasyon direktörlüğü görevlerini icra etti.<br />

Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü mezunu Işıltan’ın, ABD’nin Boston şehrinde<br />

bulunan Suffolk Üniversitesi’nden finans ve satış, pazarlama alanında yüksek lisans derecesi<br />

bulunuyor.<br />

Aytemiz’in iletişimini Kadıoğlu yürütecek<br />

Pazarlama, marka ve iletişim alanında farklı sektörlerde 20 yılı aşkın tecrübesi<br />

bulunan Duygu Deniz Kadıoğlu, 21 Aralık 2020 itibarıyla Aytemiz Akaryakıt<br />

Dağıtım A.Ş.’de Pazarlama ve Kurumsal İletişim Direktörü olarak göreve<br />

başladı. Lisans eğitimini Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’nde aldıktan sonra<br />

Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini tamamlayan<br />

Duygu Deniz Kadıoğlu, profesyonel kariyerine 1997 yılında Roche’da başlayarak<br />

Reckitt Benckiser, Brisa Bridgestone Sabancı Lastik gibi şirketlerde satış, pazarlama,<br />

iletişim, ürün yönetimi ve marka stratejileri oluşturulmasında önemli<br />

görevlerde bulundu. 2012-2019 yılları arasında Castrol’de sponsorluk, PR, pazarlama<br />

iletişimi, marka ve iletişim müdürlüğü sorumlulukları olan Kadıoğlu,<br />

son olarak Mutlu Akü’de İcra Kurulu üyesi olarak pazarlama müdürlüğü görevini<br />

üstlendi. Evli olan Kadıoğlu, İngilizce ve Almanca biliyor.<br />

14 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


Demirbaş, MEDREG başkanlığını<br />

Arnavutluk’a devretti<br />

2018 yılında Akdeniz <strong>Enerji</strong> Düzenleyicileri Birliği<br />

(MEDREG) Başkanı olarak seçilen EPDK Strateji Geliştirme<br />

Dairesi Başkanı Gülefşan Demirbaş, görev<br />

süresini tamamladı. Yapılan genel kurul ile Arnavutluk<br />

<strong>Enerji</strong> Düzenleyici Kurumunun (ERE) Başkanı Petrit<br />

Ahmeti yeni başkan seçilirken, EPDK’dan Bağdagül<br />

Kaya Caner ve Mustafa Yavuzdemir iki çalışma grubunda<br />

Türkiye’yi temsil edecek.<br />

2018 yılında gerçekleştirilen MEDREG Genel Kurulu’nda<br />

oybirliği ile başkan seçilen EPDK Strateji<br />

Geliştirme Dairesi Başkanı Gülefşan Demirbaş; 2 yıllık<br />

görev süresini tamamladı. Türkiye’nin uluslararası<br />

enerji alanında en üst düzey kadın bürokratı unvanını<br />

alan, 2018 yılında bu görevi sebebi ile “Türkiye’ye<br />

<strong>Enerji</strong> Veren Kadınlar Jüri Özel Ödülü”ne layık görülen<br />

Demirbaş, 30. Genel Kurul’da yapılan seçimle görevini<br />

Arnavutluk <strong>Enerji</strong> Düzenleyici Kurumu ERE’nin Başkanı<br />

Petrit Ahmeti‘ye devretti.<br />

Mobil Oil Türk A.Ş.’den Türkiye’nin girişimci<br />

kadınlarına tam destek<br />

Bu yıl ikincisi düzenlenen “Satın Almacıyla Sanal<br />

Tanışma Toplantısı – İstanbul ve Ötesi” etkinliği, Türkiye’nin<br />

girişimci kadınları ile sektörünün öncüsü yerel<br />

ve uluslararası kurumları buluşturdu. Ülkemizde 115<br />

yıldır madeni yağların üretimi ve pazarlanması konusunda<br />

faaliyetlerini yürüten Mobil Oil Türk A.Ş.’nin, yerel<br />

ve uluslararası büyük kurumların tedarik zincirine<br />

dahil olmaları için girişimci kadınlara fırsatlar sunan<br />

WEConnect International ve Türk Ekonomi Bankası<br />

(TEB) ile hayata geçirdiği organizasyon; kendi işini<br />

kuran çok sayıda kadına networklerini geliştirme imkanı<br />

sundu. Etkinliğe katılan kadınlar; kurumsal firmaların<br />

yöneticileriyle tanışarak, ürün ve servislerini<br />

anlatma imkanı elde etti. Etkinlik serisinin <strong>2021</strong>’de de<br />

devam etmesi hedefleniyor. Ayrıca organizasyon kapsamında<br />

girişimci kadınlara online eğitimler verilmesi<br />

planlanıyor.<br />

Etkinlik; WEConnect International Türkiye Direktörü<br />

Nilay Çelik, Mobil Oil Türk A.Ş. Avrupa, Afrika ve Orta<br />

Doğu Stratejik Otomotiv Müşteriler Müdürü Eda Demir,<br />

ile TEB İşletme Bankacılığı Kullanıcı Deneyimi ve<br />

Ürün Tasarım Yöneticisi Seçil Kurt’un açılış konuşmaları<br />

ile başladı. Ege ve Akdeniz Bölgesi’ndeki çok sayıda<br />

girişimci kadının katıldığı organizasyonda; “Kurumlar<br />

Anlatıyor! - Satın Alma ve Tedarikte Çeşitlilik”<br />

başlıklı panel ile devam etti. Panelde; yerel ya da uluslararası<br />

büyük kurumların satın alma ve tedarik süreçlerine<br />

ilişkin bakış açısı mercek altına alındı. Etkinlik,<br />

“Üyelerimiz WEConnect International’ı Anlatıyor”<br />

başlıklı oturumla devam etti. Oturumda, WEConnect<br />

International üyesi ve “WOMEN OWNED” sertifikalı iş<br />

yerlerinin sahipleri olan kadın konuşmacılar, WEConnect<br />

International’in sağladığı fırsatlar hakkında bilgiler<br />

verdi.<br />

KARİYER<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 15


YATIRIM<br />

Aycan Kızıldağ<br />

TÜRKIYE’NIN EN BÜYÜK ŞARJ<br />

ISTASYONU HIZMETE GIRDI<br />

<strong>Enerji</strong> ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Bakanlık<br />

binasına kurulan soket gücü anlamında<br />

Türkiye’de kurulan en büyük şarj istasyonu olma özelliğine<br />

sahip ‘GES ve E-Şarj İstasyonu’ açılış töreni programına<br />

katıldı. Törende konuşan Bakan Dönmez, yaklaşık 1<br />

yıldır yürütülen hummalı çalışmaların neticesinde projeyi<br />

hayata geçirdiklerini ifade etti.<br />

Projenin detayları hakkında teknik bilgiler veren Dönmez<br />

şunları söyledi: “Güneş enerjisi santralimiz 999 kW<br />

kurulu gücü sahip. Santralimiz, 7 binada 5029 m2 çatı,<br />

2 binada 165 m2 cephe ve 353 m2 otopark üstü olmak<br />

üzere toplam 5547 m2’lik bir alana kuruldu. Çatı, cephe<br />

ve otopark alanında toplamda 2 bin 872 adet güneş<br />

paneli kullandık. Yemekhane, otopark, K, L, M, N blokları,<br />

kreş, sağlık tesisi, misafirhane, ısı merkezi ve TEİAŞ<br />

binalarını artık güneş enerjisiyle aydınlatacağız. Yerli ve<br />

temiz enerji kaynağıyla elektriğimizi sağlayacağız. Yaklaşık<br />

2 hafta önce kabulü yapılarak santralimizi devreye<br />

aldık. Bugüne kadar 118.000 kWh enerji ürettik. İnşallah<br />

kampüsümüzün yıllık elektrik ihtiyacının yüzde 17’sini<br />

buradan karşılayacağız. Tabi mevsim şartlarını da göz<br />

önüne alırsak bu oran bahar ve yaz aylarında yüzde<br />

25’lere kadar çıkacak.”<br />

Şarj istasyonu ile ilgili bilgileri paylaşan Dönmez,<br />

“Açık otoparkımıza 2 adet 50kW DC hızlı şarj ve 22 kW AC<br />

şarj istasyonu kurduk. Her iki şarj istasyonumuzun kablo<br />

çıkışları hem Avrupa ve ABD menşeili hem de Uzakdoğu<br />

menşeili araçları şarj edebilecek şekilde yapıldı. Böylece<br />

şarj istasyonumuz dünyada üretilen bütün elektrikli<br />

araçların kullanımına uygun olacak.52 kWh bataryalı bir<br />

araç 50 kW DC şarj istasyonunda yaklaşık 1.5 saatte,<br />

22 kW AC şarj istasyonunda yaklaşık 2 saat 54 dakikada<br />

dolacak” ifadelerini kullandı.<br />

KARADENIZ GARANTI ENERJI<br />

BIYOKÜTLE TESISLERINI<br />

DEVREYE ALDI<br />

Karadeniz Garanti Biyokütle tarafından Sakarya’nin<br />

Söğüt ilçesindeki III. Organize Sanayi<br />

Bölgesi’nde 8 MW kurulu güce sahip biyokütle kaynaklı<br />

enerji üretimi tesisi 25 Aralık 2020 tarihinde üretime<br />

başladı. 2018 yılında yapımına başlanan santral,<br />

<strong>Enerji</strong> Bakanlığı tarafından tam kapasiteyle işletmeye<br />

alındı. Günde ortalama 150 ton biyokütlenin yakılmasından<br />

elde edilen enerji, buhar türbinine aktarılacak<br />

ve elde edilen mekanik enerji elektrik enerjisine çevrilerek<br />

ortalama 8MWe kapasite ile elektrik üretilecek.<br />

Tesisin kurulu elektrik gücü sekiz megavat, proses<br />

buharı nominal üretim kapasitesi saatte 15 ton (15<br />

t/h), en fazla buhar kapasitesi ise saatte 30 ton (30<br />

t/h). Talep doğrultusunda gerçekleşmesi beklenen,<br />

satışa esas buhar miktarı yıllık ortalama 112 bin 500<br />

ton. Garanti <strong>Enerji</strong>, BioStor elektrik santrali üreteceği<br />

elektrik enerjisini YEKDEM kapsamında teşvikli fiyatla<br />

satmak üzere kurulan, yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />

biyokütleye dayalı bir enerji santrali ve aynı<br />

zamanda atık bertaraf tesisidir.<br />

Ana yakıtı toz biyokütle, yardımcı yakıtı sıvı yakıt<br />

(kalyak veya motorin) ve doğalgaz. Elektrik ve proses<br />

buharı üretebilecek şekilde kurgulandı. Ana yakıt olarak<br />

atık tahta ve odun talaşı hedeflenmekle beraber<br />

ormansal ve tarımsal faaliyet sonucu çıkan her türlü<br />

biyokütle toza dönüştürülerek yakılabilmektedir.<br />

Santral temel olarak yakıt hazırlama, buhar kazanı ve<br />

buhar türbini ile bunların yardımcı tesislerinden oluşuyor.<br />

16 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


YATIRIM<br />

HT SOLAR, 166 MM’LIK<br />

HÜCRELERLE GÜNEŞ<br />

ENERJISINDE VERIMI ARTACAK<br />

Çin devletine ait tek güneş paneli üreticisi olan<br />

HT Solar, <strong>2021</strong> <strong>Ocak</strong> ayında üretime başlayacağı<br />

166 mm hücreli yeni nesil güneş panelleriyle<br />

yenilenebilir enerji sektörünü inovasyonla buluşturacak.<br />

Solar endüstrisinde fark yaratmaya hazırlanan<br />

hücreler, hem daha fazla performans hem de yüksek<br />

oranda verimlilik sağlayacak.<br />

İstanbul Tuzla’daki fabrikasında yıllık 800 MW güneş<br />

paneli üretim kapasitesiyle HT Solar, teknolojik<br />

gelişmeleri sektöre entegre etmeye devam ediyor.<br />

Kaliteli üretimi ve yüksek kapasitesi ile birçok projenin<br />

çözüm ortaklığını üstlenen HT Solar, <strong>2021</strong> <strong>Ocak</strong> ayında<br />

üretmeye başlayacağı 166 mm hücreli yeni nesil<br />

güneş panelleriyle pazarın ihtiyaç ve taleplerine yanıt<br />

verecek.<br />

HT Solar Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Ahmet<br />

Beler, “Yeni nesil mühendislik ve robotik sistemler<br />

bizim işimizin omurgasını oluşturuyor. Bu kapsamda<br />

<strong>2021</strong> yılında en çok öne çıkan ürünümüz 166 mm<br />

hücreli yeni nesil güneş panelleri olacak. Lansmanını<br />

yapacağımız 166 mm hücreli yeni nesil güneş<br />

panellerinde half-cut hücre teknolojisi kullanıyoruz.<br />

166 mm yeni tip hücreler büyük boyutta olduğundan<br />

mikro çatlakların olmasını önlemek amacıyla half-cut<br />

hücre teknolojisi tercih ediliyor. HT Solar’ın yepyeni<br />

üretimi olan 166 mm hücreli yeni nesil güneş panellerinde<br />

455W’a varan güç çıkış performansı elde<br />

ediyoruz. Yeni yatırımlarımızla birlikte 166 mm’lik ve<br />

Multi-Busrbar (MBB) olarak adlandırılan daha yüksek<br />

verimli panellerin üretimine başlıyoruz. İnovatif<br />

ürünlerle sektördeki dinamikleri yakalamayı, dünya<br />

çapında büyük iş birliklerine imza atmayı, endüstriye<br />

temiz, yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji üretmeyi<br />

hedefliyoruz” dedi.<br />

GÜRIŞ, ULU RES’I DEVREYE ALDI<br />

Yatırımı ve yapımı Türkiye’nin en büyük rüzgar enerji santrali<br />

yatırımcısı Güriş Holding tarafından gerçekleştirilen, Bursa’nın<br />

İnegöl ve Keles İlçelerinde yer alan 120,4 MW kurulu güce<br />

sahip ULU RES, ilk iki türbinin kabulü akabinde elektrik üretimine<br />

başladı. ULU RES’te 29 adet Enercon (2 adet 3,5 MW E-138 EP3<br />

ve 27 adet 4,2 MW E-138 EP3 E2) türbini yer alıyor. 111 mt kule<br />

yüksekliği ve 138 mt kanat çapındaki Enercon türbinler, düşük ve<br />

orta güçteki rüzgâr rejiminde de yüksek güç üretmek üzere tasarlanıyor.<br />

Güriş, yurt içinde 10 ve yurt dışında iki rüzgar enerji santralleriyle<br />

toplam 653 MW RES kurulu gücüne sahip. Yurt dışı RES’leri<br />

32,4 MW Ovid RES Ukrayna’da ve 32,4 MW Kitka RES Kosova’da<br />

bulunuyor. 6 adet toplamda 104,10 MW gücünde HES, 10 adet<br />

588,25 MW gücünde RES ve 7 adet 210 MW gücünde JES’e sahip.<br />

Yurt içinde bulunan 23 santraliyle toplamda 903 MW işletme kurulu<br />

gücü olan holdingin yurt dışı işletme kurulu gücü ise 64,8 MW.<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 17


YATIRIM<br />

EŞARJ, İSVEÇ'LE<br />

DÜNYAYA AÇILIYOR<br />

<strong>Enerji</strong>sa <strong>Enerji</strong>’nin 2018 yılından beri çoğunluk<br />

hisselerine sahip olduğu elektrikli şarj istasyonu<br />

ağı olan Eşarj, Türkiye’den sonra İsveç’te de şarj<br />

istasyonu kuruyor. Temsa’nın ürettiği elektrikli otobüslerin<br />

İsveç’e ihraç edilmesiyle birlikte trafiğe çıkan<br />

otobüslerin şarjlanmaları Eşarj istasyonları sayesinde<br />

olacak. Böylece Eşarj bölgesel bir oyuncu olma yolunda<br />

ilk adımını attı.<br />

Temsa mühendisleri tarafından geliştirilen ve şirketin<br />

Adana’daki tesislerinde üreterek İsveç’e ihraç<br />

ettiği 6 adet MD9 electriCITY elektrikli otobüsün şarjlanmaları<br />

Eşarj istasyonları sayesinde gerçekleşecek.<br />

İsveç’te de Eşarj istasyonlarının kurulumu ile birlikte<br />

Türkiye’nin lider elektrikli araç şarj istasyonu olmasının<br />

yanı sıra bölgesel bir oyuncu olmaya yönelik de<br />

büyük adımlar atılmış olacak. Kurulacak istasyonlar<br />

ile birlikte bir Türk elektrikli araç şarj istasyonu firmasının<br />

da ilk yurtdışı adımı gerçekleşmiş olacak.<br />

Dünyada toplu taşımanın geleceği elektrikli araçlar<br />

odağında şekillenmesinin yanı sıra ekosistem için<br />

büyük bir adım olduğunu belirten Eşarj Yönetim Kurulu<br />

Başkanı ve <strong>Enerji</strong>sa <strong>Enerji</strong> CEO’su Murat Pınar, “Sürdürülebilirlik<br />

ve teknolojiyi odağına alan tüm yatırımları<br />

önemsiyoruz ve bu noktada Eşarj ile sorumluluk<br />

alıyoruz. Eşarj olarak 2030 yılına geldiğimizde trafiğe<br />

çıkması öngörülen elektrikli araç sayısına da bağlı olarak<br />

karbon salınımına 2,5 milyon tonluk katkı verme<br />

hedefimiz var. Bu doğrultuda sadece Türk ekosistemi<br />

için değil dünya ekosistemine yarar sağlayacak adımların<br />

öncüsü olmak ve bu ekosistem içerisinde oyun<br />

kurucu şirketler arasında yer almak istiyoruz’’ dedi.<br />

İSKOÇYA, HIDROJEN<br />

TEKNOLOJISINE 100<br />

MILYON POUNDLUK BÜTÇE<br />

AYIRIYOR<br />

İskoçya, dünyanın önde gelen yeşil hidrojen<br />

üreticilerinden biri olma hedefi kapsamında<br />

bu alan için 100 milyon sterlin bütçe ayıracağını<br />

açıkladı. Finansman kapsamında, İskoçya’nın<br />

2030 yılına kadar 5 GW’lık yenilenebilir hidrojen<br />

üretmesi hedefleniyor. Bu da 1,8 milyon evin<br />

enerji ihtiyacının karşılanması anlamına geliyor.<br />

Hükümet, önümüzdeki yıl yayımlanacak Hidrojen<br />

Eylem Planı ile bu hedefi nasıl gerçekleştireceği<br />

ile ilgili ayrıntılı bilgi sunacak.<br />

İskoç hükümeti, yayımlanacak eylem planı öncesinde<br />

hidrojen kapasitesinin geliştirilmesinin<br />

hem emisyon azaltma hedeflerine ulaşmaya hem<br />

de İskoçya’da yeni ekonomik fırsatlar yaratmaya<br />

nasıl yardımcı olabileceğini açıklayan bir politika<br />

bildirisi yayımladı. <strong>Enerji</strong> Bakanı Paul Wheelhouse,<br />

İskoçya’nın Birleşik Krallık’ta hidrojen politikası<br />

bildirisi yayımlayan ilk ülke olduğunu ve bildirinin<br />

İskoçya’nın bu yeni sektördeki potansiyelden en<br />

iyi şekilde nasıl yararlanabileceğini ortaya koyduğunu<br />

söyledi. Wheelhouse, İskoçya’nın kendi İhtiyaçları<br />

için rekabetçi bir şekilde fiyatlandırılmış<br />

hidrojen geliştirmek ve diğer Avrupa ülkelerine<br />

ihracat yapmak için dünyanın en iyi konumdaki<br />

ülkelerinden biri olduğunu ifade etti. Daha önce<br />

Birleşik Krallık da <strong>2021</strong>’de kendi hidrojen stratejisini<br />

oluşturacağını ve 2030’a kadar 5 GW’lık yeşil<br />

hidrojen üretimi gerçekleştireceğini açıklamıştı.<br />

18 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


YATIRIM<br />

ÇIN’IN ILK YERLI REAKTÖRÜ<br />

FAALIYETE BAŞLADI<br />

Çin, kendi imkanlarıyla geliştirdiği ilk nükleer reaktörü<br />

faaliyete soktu. Doğu Fujian eyaletinde<br />

inşa edilen ve Çinli yetkililerin “Hualong Bir” adını verdiği<br />

teknolojiyle üretilen tesis, aslında üçüncü nesil<br />

basınçlı su reaktörü teknolojisini kullanıyor. Fuqing<br />

No. 5 adı verilen reaktörün çalışmalarına 2015 yılında<br />

başlayan ülke, aradan geçen beş yıllık süre zarfında<br />

bunu tamamlayarak elektrik enerjisi üretecek hale<br />

getirebilmiş. Yıllık 10 milyar kWh elektrik enerjisi üretme<br />

kapasiteli reaktörle ilgili açıklamada bulunan Çin<br />

Ulusal Nükleer Ajansı’na göre Fuqing No. 5 reaktörü,<br />

yabancı menşeili nükleer enerji teknolojilerinin hegemonyasına<br />

bir son vererek Çin’i ileri seviye teknolojiye<br />

sahip ülkeler arasına sokuyor.<br />

Elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 55’ini kömür<br />

santrallerinden sağlayan ülkenin enerji hedeflerine<br />

olumlu katkılar sağlayacak Fuqing No. 5 reaktörü ile<br />

yıllık kömür kullanımının 3.12 milyon ton kadar azalacağı<br />

belirtilirken bunun da CO2 emisyonlarına olumlu<br />

katkısının 8.16 milyon ton olacağı ifade ediliyor.<br />

Ülke içi ve dışında Hualong Bir teknolojisinin kullanıldığı<br />

altı santral inşasının daha devam ettiğini ifade<br />

eden Çinli yetkililer, tek bir nükleer santralin ihracatının<br />

300 bin otomobil ihracatına eş değer olduğunu ve<br />

bu sayede yaklaşık 150 bin kişiye de istihdam sağlanabileceğini<br />

belirtiyor. Çin, faal durumdaki 47 nükleer<br />

santral ile dünyada üçüncü sırada yer alıyor.<br />

ROSATOM, ILK KATKI<br />

TEKNOLOJILERI MERKEZI’NI<br />

MOSKOVA’DA AÇTI<br />

Rusya Devlet Atom <strong>Enerji</strong>si Kurumu Rosatom’un<br />

yakıt şirketi TVEL’in teşebbüsü ve Rosatom’un<br />

katkı maddesi üretim iş integratörü olan Rusatom<br />

Katkı Teknolojileri (RusAT) şirketi, ilk Katkı Teknolojileri<br />

Merkezi’ni (ATC) açtı. Moskova’da, Polymetal Fabrikası’nda<br />

açılan Moskova Katkı Teknolojileri Merkezi,<br />

Rusya’daki yerli teknolojilere ve ekipmana dayalı ilk<br />

endüstriyel 3D üretim merkezi oldu. Bu merkez ayrıca,<br />

geliştirme, mühendislik ve üretimi birleştiren bir<br />

tesisin ilk modeli olarak tasarlandı.<br />

Katkı Teknolojileri Merkezi, ekipman montajı (3D<br />

yazıcılar), baskı, son işleme, ürün araştırması ve numune<br />

testi için yapılan bir laboratuvar kombinasyonunu<br />

içeriyor. Bu kombinasyon, RusAT uzmanlarının<br />

ekipmanın piyasaya sürülmesinden hemen sonra<br />

kabul edilen tasarımı ve teknolojik çözümleri kontrol<br />

edebilmelerine ve tasarımda anında düzenleme ve<br />

iyileştirme yapabilmelerine olanak sağlıyor.<br />

Merkezin temel görevleri arasında, ekipman üretimi<br />

için teknolojiler geliştirmek ve endüstriyel işletmelerin<br />

sorunlarını çözmek için katkı teknolojileri kullanma<br />

olanaklarını göstermek yer alıyor. Bu merkez,<br />

Rusya’da yerli ekipmanı işleten tek katkı teknolojileri<br />

merkezi olma özelliğini taşıyor.<br />

20 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


Yeşil Gelecek<br />

Sanko <strong>Enerji</strong> ile<br />

Gelecek


YATIRIM<br />

Türk mühendisler geliştirdi:<br />

Eti Maden, bordan lityum üretecek<br />

<strong>Enerji</strong> ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Yüzde 100 yerli Ar-Ge ile rafine bor üretimi<br />

esnasında ortaya çıkan sıvı atıklardan lityum üreteceğiz. Bu yöntemle lityum üretimi Eti<br />

Maden’e özgü ve dünyada bir ilk” dedi…<br />

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın canlı<br />

bağlantı yöntemiyle katıldığı ETİ Maden Lityum Üretim<br />

Tesisi Açılış Töreni’nde konuşan <strong>Enerji</strong> ve Tabii<br />

Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye’yi ve dünyayı<br />

etkisi altına alan yeni tip koronavirüs salgınının<br />

gölgesinde bir yılın geride kaldığını hatırlattı.<br />

Zorlu bir süreçten geçildiğini ifade eden Dönmez,<br />

“Bugün geldiğimiz noktada, Türkiye sizin liderliğinizle<br />

bu süreçte başarılı bir sınav vererek diğer<br />

ülkelerden pozitif yönde ayrıştı. Pek çok zorluğa<br />

rağmen, 2020 yılı enerji sektörümüz için milletimize<br />

müjdeler verdiğimiz, rekorlarımızı tazelediğimiz,<br />

Mavi Vatan’daki egemenlik haklarımızı pekiştirdiğimiz<br />

ve enerji teknolojilerinin yerlileştirilmesi adına<br />

büyük adımlar attığımız bir yıl oldu” dedi.<br />

“Bugün yerlileştirme adımlarımıza bir yenisini<br />

daha eklemenin mutluluğunu yaşıyoruz. Yüzde 100<br />

yerli Ar-Ge ile rafine bor üretimi esnasında ortaya<br />

çıkan sıvı atıklardan lityum üreteceğiz” diyen Bakan<br />

Dönmez, bu yöntemle lityum üretiminin Eti Maden’e<br />

özgü ve dünyada bir ilk olduğunu belirterek üretim<br />

yönteminin patentini almak için başvuruda bulunulduğunu<br />

da söyledi.<br />

Yıllık kapasite 10 ton olacak<br />

Bakan Dönmez, Balıkesir Bigadiç, Kütahya Emet<br />

ve Eskişehir Kırka’daki bor yataklarının belli oran-<br />

22 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


larda lityum içerdiğini ancak geleneksel üretim metodu ekonomik<br />

olmadığı için bugüne kadar bor atıklarındaki lityumun<br />

değerlendirilemediğini ifade etti. Eti Maden’deki çalışanların<br />

bu durumu tersine çevirmek için tam üç yıldır yoğun bir Ar-Ge<br />

faaliyeti yürüttüğünü anlatan Dönmez, konuşmasına şöyle devam<br />

etti: Türkiye, bugün artık kendine has bir yöntemle atıklardaki<br />

bor ve lityumu ayrıştırarak, lityum karbonat ve satılabilir<br />

bor ürünlerini kendi teknolojisi ve kendi insan kaynağıyla<br />

üreten bir ülke oldu. Eskişehir Kırka’da hayata geçen pilot<br />

tesisimiz ilk etapta yıllık 10 tonluk üretim yapacak. Tesisimiz<br />

tam kapasite devreye girdiğinde, yıllık 600 tonluk bir üretimle<br />

Türkiye’nin lityum ihtiyacının yarısını buradan karşılayacağız.<br />

Böylece yıllık 20 milyon dolara denk gelen lityum ithalatının da<br />

önüne geçmiş olacağız. Başta yerli otomobilimiz TOGG olmak<br />

üzere, mobil cihazlar, tabletler, bilgisayarlar gibi akıllı teknolojilerde<br />

yerli lityumun kullanılmasıyla, ileri teknolojilerde yerlilik<br />

oranının artmasına önemli bir katkı sağlayacağız.<br />

BORON’un ürün portföyü genişletiliyor<br />

Bakan Dönmez, tesiste lityum karbonat üretiminin yanı<br />

sıra yan ürün olarak boraks dekahidrat üretiminin yapılacağına<br />

değinerek, böylece Eti Maden’in dünyada lider olduğu bor<br />

ürünleri üretiminde de kapasite artışına gitmiş olacağını vurguladı.<br />

Eskişehir Kırka’nın ayrıca bordan temizlik ürünü BO-<br />

RON’un tesislerine de ev sahipliği yaptığını hatırlatan Dönmez,<br />

“Geçtiğimiz hafta BORON temizlik ürünleri ailesine bulaşıklar<br />

için kullanılan 3 yeni ürünümüzü daha ekledik. Gelen taleplere<br />

göre arkadaşlarımız yeni ürünlerin Ar-Ge’si için de burada çalışmalarını<br />

sürdürüyorlar” diye konuştu.<br />

1 MİLYON 300 BİN DOLARLIK<br />

TASARRUF ELDE EDİLECEK<br />

“Lityum üretim tesisimizi doğaya saygılı, geri<br />

dönüşüm odaklı ve sürdürülebilir üretim anlayışıyla<br />

hayata geçirdik” diyen Bakan Dönmez,<br />

şöyle devam etti: Mevcut stok sahasında bulunan<br />

atıklar lityum üretmek için değerlendirilecek<br />

ve böylece yeni atık depolama alanlarına<br />

duyulan ihtiyaç da azalacak. Tesisimizde yılda<br />

yaklaşık 440 bin metreküp sıvı atık işleyeceğiz<br />

ve bu atığın yüzde 90’ını geri kazanacağız. Atık<br />

depolama maliyetinin azalmasıyla yılda 1 milyon<br />

300 bin dolarlık depolama maliyetinden de<br />

tasarruf etmiş olacağız.”<br />

<strong>Enerji</strong> ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, bugün<br />

gelinen noktada <strong>2021</strong>’e dair umutların tazelendiğini<br />

aktararak, sözlerini şöyle tamamladı:<br />

Bu umut, inanç, azim ve kararlılık 2023, 2053<br />

ve 2071 hedeflerimize ulaşmak için bizlere güç<br />

ve moral veriyor. Her türlü zorluğa, badireye,<br />

yıldırmaya, engele rağmen milletimizle birlikte<br />

çıktığımız bu yolda, sizin liderliğinizle hiç durmadan,<br />

yorulmadan hep birlikte hedefe varacağız<br />

inşallah. Sözlerime burada son verirken<br />

bu büyük projelerin hayata geçmesine öncülük<br />

eden Sayın Cumhurbaşkanımıza, Eti Maden<br />

Genel Müdürümüze, yöneticilerimize, projeyi<br />

geliştiren Ar-Ge ekibimize, mühendis ve işçi<br />

kardeşlerimize milletimiz adına şükranlarımı<br />

sunuyorum. Tesisimiz ülkemize ve milletimize<br />

hayırlı, uğurlu olsun.”<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 23


ŞİRKETLERDEN<br />

<strong>Enerji</strong>sa, 4 yılda 565 MW’lık<br />

rüzgar yatırımına hazırlanıyor<br />

Sabancı Holding’in enerji alanındaki büyük oyuncusu <strong>Enerji</strong>sa, yenilenebilir enerji porftöyünü<br />

genişletmeye hazırlanıyor. Sabancı Holding <strong>Enerji</strong> Grup Başkanı Kıvanç Zaimler, 4 yılda 565 MW’lık rüzgar<br />

enerjisi santrali için 450 milyon dolar yatırım yapacaklarını söyledi. Zaimler, “Rüzgar enerjisindeki bu<br />

yatırımla toplam elektrik üretim kapasitemiz 4 bin 150 MW olacak” dedi…<br />

Sabancı Holding <strong>Enerji</strong> Grup Başkanı Kıvanç Zaimler,<br />

4 yılda 565 MW’lık rüzgar enerjisi santrali için<br />

450 milyon dolar yatırım yapacaklarını belirterek,<br />

“Bu yatırımla toplam elektrik üretim kapasitemiz 4<br />

bin 150 MW olacak” dedi. Covid-19 salgınının enerji<br />

sektörünü de etkilediğine işaret eden Zaimler, bu dönemde<br />

elektrik talebinin çok dalgalı hareket ettiğini<br />

söyledi. Zaimler ev, ticarethane, küçük işletme ve<br />

sanayide elektrik talebinin yaşam ve çalışma şartlarına<br />

göre farklılık gösterdiğine dikkati çekerek, “Ülkemizde<br />

ikinci çeyrek itibarıyla elektrik tüketiminde<br />

belirgin bir azalma yaşansa da ağustos sonrasında<br />

normalleşme başladı. Yıl sonu itibarıyla geçtiğimiz<br />

yılın az da olsa üzerinde bir tüketim gerçekleşecek<br />

gibi görünüyor. Bu yönüyle Türkiye, özellikle gelişmiş<br />

batılı ülkelere kıyasla pozitif ayrıştı” diye konuştu.<br />

Kamu politikalarının da bu kapsamda etkili olduğunu<br />

aktaran Zaimler, krizlere önceden hazırlıklı<br />

ve dayanıklı olmanın büyük önem taşıdığını vurguladı.<br />

Zaimler, bu kapsamda salgın döneminde ilave<br />

önlemler aldıklarına değinerek, “Şirket olarak her<br />

zaman ihtiyatlı bir bilanço yönetimimiz var. Finansal<br />

risk yönetimi, güçlü bir iş yönetimi ve farklı yakıtlardan<br />

oluşan enerji üretim portföyü ile değer zincirinin<br />

her aşamasında her tarafta aktif bir oyuncu olarak<br />

risklerimizi dağıtmamız ve nitelikli iş kaynağımız en<br />

önemli konu” dedi.<br />

“Net karımızı yüzde 32 artırdık”<br />

Bütün belirsizliklere rağmen finansal performanslarının<br />

geçen yıl rakamlarının ve beklentile-<br />

24 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


inin üzerinde gerçekleştiğini aktaran Zaimler,<br />

“Sabancı Holding <strong>Enerji</strong> Grubu olarak konsolide<br />

gelirimiz bu yılın 9 aylık döneminde geçen yılın<br />

aynı dönemine göre yüzde 22 artışla 23,6 milyar<br />

lira oldu. Faaliyet karımızı yüzde 17, net karımızı<br />

yüzde 32 artırdık. Bu dönemde, Sabancı Topluluğu<br />

içinde konsolide bazda operasyonel karlılığın<br />

önemli bir kısmını enerji gelirlerimiz oluşturdu.<br />

Yıl sonu beklentimiz de bu trendin benzer<br />

şekilde devam etmesi” bilgisini verdi.<br />

Zaimler, salgın nedeniyle tedarik zincirinde<br />

bazı aksaklıklar yaşandığını fakat yatırımlara hız<br />

kesmeden devam ettiklerini anlattı. Elektrik dağıtım<br />

şebekesine bu yılın 9 aylık döneminde 1,3<br />

milyar lira yatırım gerçekleştirdiklerini anımsatan<br />

Zaimler, elektrik üretimi alanındaki büyüme<br />

planları kapsamında yenilenebilir enerji ve modern<br />

teknolojilere odaklanacaklarını aktardı.<br />

Zaimler, Yenilenebilir <strong>Enerji</strong> Kaynak Alanları<br />

(YEKA) rüzgar enerjisi ihaleleri projelerine<br />

ilişkin, “Rüzgar enerjisinde Aydın ve Çanakkale’de<br />

toplam 500 MW’lık kuracağız. Şu anda bu<br />

santrallerin kurulacağı sahaların belirlenmesi<br />

ve proje geliştirme faaliyetlerini yürütüyoruz.<br />

Hedefimiz 2023’te YEKA kapsamındaki rüzgar<br />

enerjisi santrallerimizde üretime başlamak. Ayrıca<br />

Kayseri’de de 65 MW’lık bir rüzgar santrali<br />

yatırımımız daha olacak. Rüzgar enerjisinde 4<br />

yılda 450 milyon dolarlık yatırımı hayata geçireceğiz.<br />

Rüzgar enerjisindeki bu yatırımla toplam<br />

elektrik üretim kapasitemiz 4 bin 150 MW olacak”<br />

şeklinde konuştu.<br />

“Yatırımlarda aslan payı yenilenebilirin<br />

olacak”<br />

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de yatırımların<br />

büyük kısmını yenilenebilir enerjinin oluşturacağına<br />

dikkati çeken Zaimler, bu kaynakların<br />

uzun vadede ucuz enerji üretimi sağlayacağını<br />

ve Türkiye’nin rekabet gücünü artıracağını<br />

vurguladı. Zaimler, yenilenebilir enerjide yeni<br />

kapasite arzının belirli bir plan çerçevesinde<br />

ilerlemesinin ekipman üreticilerinin Türkiye’de<br />

yatırım yapmasını sağlayacağını belirterek, “Bu<br />

da ekipman üretiminin millileşmesinde büyük<br />

bir katkı yapacak. Türkiye’deki yeni yatırımlarda<br />

aslan payını rüzgar ve güneş enerjisinin alacağını<br />

öngörüyoruz” dedi.<br />

“YENİ GAZ SANTRALİ<br />

YATIRIMI OLMAZ”<br />

Yenilenebilir enerji kapasitesini artırmanın yolunun<br />

doğal gaz santrallerinden geçtiğini ve bu santrallerin<br />

piyasadaki elektrik fiyatını belirlediğini<br />

vurgulayan Zaimler, “Esnek şekilde üretim yapabildikleri<br />

ve ülkemiz arz güvenliğine hizmet ettikleri<br />

için doğal gaz santrallerine ihtiyaç var. Yenilenebilir<br />

enerji üretiminin düşük olduğu zamanlar oluyor.<br />

Bugünkü teknolojiyle depolama da mümkün<br />

olmadığından önümüzdeki 10 sene daha doğal gaz<br />

santrallerine ihtiyaç olacağını düşünüyorum” ifadelerini<br />

kullandı.<br />

Türkiye’deki doğal gaz santrallerinin gerekli bakımlarının<br />

yapılması gerektiğini vurgulayan Zaimler,<br />

konuşmasını şöyle sürdürdü: Gereken bakım yatırımlarının<br />

yapılmaması durumunda arıza riskleri<br />

oluşabilir. Bu da arz güvenliğini etkileyebilecek bir<br />

durum. Uzun vadede ise doğal gaz santrallerinin<br />

önce kısmen sonra tamamen hidrojen kullanımına<br />

geçme olasılığı var. Ekonomik olarak bunun sağlanması<br />

durumunda bu santraller karbon salımı<br />

da yapmayacaklar. Bu yüzden, var olan gaz santrali<br />

kapasitesinin verimli ve sürdürülebilir şekilde kullanılması<br />

gerekiyor ama Türkiye’de artık yeni gaz<br />

santrali inşa edilmez.<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 25


ANKARA KULİSİ<br />

Deniz Suphi<br />

YEKDEM’de “hibrit”<br />

model beklentisi<br />

30 Haziran <strong>2021</strong> tarihine kadar uzatılan YEKDEM uygulamasında, sonraki sürecin ne olacağı belirsizliğini<br />

koruyor. Kamuoyunun baskısıyla döviz kuru üzerinden ödemeden vazgeçilmesi gündemde ancak bunun<br />

da çeşitli finansal sıkıntıları beraberinde getireceği düşünülüyor. Ankara kulislerinde “hibrit” yöntem<br />

konuşuluyor. Buna göre, güncelleme aşamasında “hibrit” ya da “karma” olarak adlandırılan bir yönteme<br />

geçilebileceği ifade ediliyor. Bu durumda güncellemede, belli bir oranda enflasyon, belli bir oranda da dolar<br />

ya da euronun dikkate alınabileceği belirtiliyor...<br />

Cumhurbaşkanı kararıyla Yenilenebilir <strong>Enerji</strong> Kaynakları<br />

Destekleme Mekanizması’ndan (YEKDEM)<br />

yararlanacak üretim tesisleri için 31 Aralık 2020’ye<br />

kadar devreye girme koşulu, 30 Haziran <strong>2021</strong>’e kadar<br />

uzatıldı. YEKDEM’de yeni dönem temmuz ayında<br />

başlayacak. Yeni dönemde dolar yerine Türk Lirası<br />

(TL) üzerinden alımların yapılması bekleniyor. Güncelleme<br />

aşamasında “hibrit” ya da “karma” olarak<br />

adlandırılan bir yönteme geçilebileceği ifade ediliyor.<br />

Bu durumda güncellemede, belli bir oranda enflasyon,<br />

belli bir oranda da dolar ya da euronun dikkate<br />

alınabileceği belirtiliyor. Kaynaklar, bankaların TL<br />

konusuna mesafeli yaklaştığını belirterek, “Ankara,<br />

bu konuda çalışmalarını sürdürüyor. Kısa süre içinde<br />

alınan kararın sektörle ve kamuoyu ile paylaşılmasını<br />

bekliyoruz” değerlendirmesini yapıyor.<br />

Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim<br />

faaliyeti gösteren tesisler için uygulanacak fiyat ve<br />

süreler ile yerli katkı ilavesine ilişkin Cumhurbaşkanı<br />

kararı 18 Eylül 2020 tarihinde Resmi Gazete’de<br />

26 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


yayımlandı. Buna göre, 1 <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong>’den 30 Haziran<br />

<strong>2021</strong> tarihine kadar işletmeye girecek YEKDEM’e<br />

tabi Yenilenebilir <strong>Enerji</strong> Kaynakları (YEK) belgeli üretim<br />

tesisleri için belirlenen fiyat desteği, 31 Aralık<br />

2030’a kadar uygulanacak.<br />

Bankalar Türk Lirası’na mesafeli yaklaşıyor<br />

Bu dönemde işletmeye girecek YEK belgeli üretim<br />

tesislerinde kullanılan mekanik ve elektro-mekanik<br />

aksamın yurt içinde üretilmiş olması halinde,<br />

bu tesislerde üretilerek iletim veya dağıtım sistemine<br />

verilen elektrik için belirlenen fiyat desteğine,<br />

üretim tesisinin işletmeye giriş tarihinden itibaren 5<br />

yıl süreyle ilave destekte bulunulacak.<br />

<strong>Enerji</strong> yönetimi, YEKDEM’de 1 Temmuz’dan geçerli<br />

olacak yeni modelle ilgili hazırlıklara başladı.<br />

Sektör kaynakları, <strong>Enerji</strong> <strong>Panorama</strong>’ya yaptıkları<br />

açıklamada, yeni dönemde dolar yerine Türk Lirası<br />

üzerinden alımların yapılabileceğine işaret ederek,<br />

elektrik alımına konu fiyatın güncelleme aşamasında<br />

“hibrit” bir hesaplama yöntemine geçilmesinin<br />

güçlü bir olasılık olarak öne çıktığını söyledi.<br />

Bu yöntemin hayata geçirilmesi durumunda güncellemede,<br />

belli bir oranda enflasyon, belli bir oranda<br />

da dolar ya da euro kuru dikkate alınacak. Böylece,<br />

yatırımcı ve finansörler enflasyona ve kurdaki ani<br />

hareketlere karşı korunacak. Kaynaklar, bankaların<br />

TL konusuna mesafeli yaklaştığını kaydederek, “Ankara,<br />

bu konuda çalışmalarını sürdürüyor. Kısa süre<br />

içinde alınan kararın sektörle ve kamuoyu ile paylaşılmasını<br />

bekliyoruz” dedi.<br />

Yenilenebilirde rekor üretim<br />

Türkiye, 2019’da yağışlı bir yıl yaşadı. 2020 yılında<br />

kurak bir döneme girildi. Buna bağlı olarak yağışlar<br />

beklenenin altında kaldı. Aralık 2019’dan itibaren su<br />

gelirleri belirgin biçimde azalmaya başladı. Elektrik<br />

üreten ve ana havza olarak nitelendirilen barajlara,<br />

2020 yılında, 2019 yılına göre uzun yıllar ortalamasının<br />

yüzde 80.3’ü oranında su geldi. Bu düşüş, <strong>2021</strong><br />

yılında suya dayalı elektrik üretiminin kısılması, toplam<br />

üretim içindeki payının da azalması anlamına<br />

geliyor.<br />

Buna karşın Türkiye, 2020 yılında yenilenebilir<br />

enerji üretiminde OECD verilerinin çok üzerinde<br />

önemli bir performans gösterdi. Geçen yıl elektrik<br />

tüketimi, bir önceki yıla göre yüzde 0.5 oranında<br />

arttı ve (lisanslı ve lisanssız toplam) 304 milyar kilovat<br />

saati aştı. 2020 yılında toplam elektriğin yüzde<br />

42.41’i su, güneş, rüzgar, jeotermal ve atıklar gibi yenilenebilir<br />

kaynaklardan üretildi.<br />

Hidrolik dışında 2019 yılına göre yenilenebilir<br />

enerji üretimi yüzde 46.7 arttı. Güneş, rüzgar, jeotermal<br />

gibi yenilenebilir kaynakların toplam elektrik<br />

üretimindeki payı yüzde 16.83’e yükseldi. Böylece<br />

Türkiye’nin, 2020 yılında yenilenebilir kaynaklardan<br />

elektrik üretimi, OECD’nin 2019 yılı değerlerinin<br />

çok üzerine çıktı. OECD’de, 2019 yenilenebilir değeri<br />

yüzde 29.5. Türkiye’nin, 2019 ve 2020 yılında yenilenebilir<br />

kaynaklardan ürettiği elektriğin payı toplam<br />

içinde yüzde 40’lar düzeyinde seyretti.<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 27


KAPAK<br />

Z. Işık Adler<br />

“Yıl sonunda doğal gaz<br />

şebekesine hidrojen vermeye<br />

başlayacağız”<br />

GAZBİR Başkanı Yaşar Arslan, salgının gölgesinde geçen 2020 yılında sektörün zorluklara karşın<br />

hedeflerine ulaştığını söylüyor. <strong>2021</strong>’de binaların doğal gaza geçişini kolaylaştırmak için iç tesisat<br />

projelerine destek olmayı istediklerini belirten Arslan, “Bir diğer projemiz ise ikinci faz çalışmaları biten<br />

hidrojenle ilgili. Yılsonunda doğal gaz şebekesine hidrojen vermeye başlayacağımızı düşünüyorum” dedi<br />

28 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği (GAZBİR)<br />

Başkanı Yaşar Arslan, mart ayında patlak veren Covid-19<br />

salgınının sektörü ciddi biçimde etkilemesine<br />

karşın aldıkları önlemlerle yılı hasarsız kapattıklarını<br />

söylüyor. Hem çalışanların hem de abonelerin<br />

sağlığını korumak için tüm tedbirleri eksiksiz hayata<br />

geçirdiklerini belirten Arslan, “1.1 milyar dolarlık<br />

yatırım hedefine de ulaştık” diyor. <strong>2021</strong> ajandalarının<br />

daha da yoğun olduğuna dikkat çeken Arslan,<br />

“Abone sayımızı artırmak, verimliliği sağlamak için<br />

çalışmalar yapacağız. Diğer bir önemli konumuz ise<br />

hidrojen” bilgisini veriyor. Ayrıntıları röportajımızda<br />

okuyabilirsiniz.<br />

2020 yılı başlarken bu yıl için hedefleriniz neydi,<br />

sektörünüzün nasıl bir ilerleme ve dönüşüm<br />

içinde olacağını hedefliyordunuz?<br />

Doğal gaz dağıtım sektörü olarak 2020 yılında 36<br />

yeni yerleşim yerine genişleme yatırımı planlanmıştık.<br />

Ayrıca yaklaşık 1,1 milyar TL’lik yatırım planımız<br />

mevcuttu. Covid-19 salgını nedeniyle ve alınan tedbirler<br />

doğrultusunda yatırım planlarında bazı gecikmeler<br />

olmakla beraber hedeflediğimiz rakamlara<br />

ulaşabileceğimizi düşünüyorum. Çalışmalarımız<br />

hızlı şekilde devam ediyor. Bunun yanı sıra, 2020 yıl<br />

sonu için öngördüğümüz 17,2 milyonluk abone sayısı<br />

hedefimize ekim ayı itibarıyla ulaştık.<br />

Sektörümüz dijital çağ gelişimleriyle uyumlu şekilde<br />

hareket ediyor. Yeni teknolojiler dağıtım sektörüne<br />

sürekli yeni ürünler sağlarken, dağıtım sektörü<br />

de sahadaki ihtiyaçlara göre teknoloji üreten firmaları<br />

yönlendiriyor.<br />

Covid-19 salgınından sektörünüz nasıl etkilendi?<br />

Bu etkiyi azaltmak için nasıl önlemler alındı?<br />

2020 yılı, Covid-19 salgınıyla küresel olarak tüm<br />

sektörler açısından zorlu bir yıl oldu. Tüm dünyada<br />

etkisini ağır bir şekilde gösteren ve halen devam etmekte<br />

olan salgın, doğal gaz dağıtım sektöründe de<br />

bazı zorluklarla karşılaşmamıza neden oldu. Ancak<br />

ülkemizde Covid-19 vakalarının ilk görüldüğü günden<br />

itibaren doğal gaz dağıtım sektörü olarak acil<br />

tedbirleri hayata geçirdik. Doğal gaz dağıtım sektörünün<br />

vatandaşla temas eden bir sektör olması ve<br />

enerji sektöründeki hizmet kalitesinin ölçülebilirliğini<br />

belirleyen süreçleri kapsaması bizlere ayrıca<br />

bir sorumluluk yükledi.<br />

Bu zorlu sürecin başlangıcından itibaren GAZBİR<br />

koordinasyonunda, koronavirüs tedbirleri tüm doğal<br />

gaz dağıtım şirketlerimiz tarafından özverili bir<br />

şekilde hayata geçirildi. Müşteri hizmetleri, acil müdahale<br />

ve bakım-onarım ekiplerinin kullanımı için<br />

eldiven, maske, gerekli durumda kullanılmak üzere<br />

tulum, el temizleme jeli gibi kişisel koruyucu donanımın<br />

temin edilmesi ve dağıtımı hızlı şekilde sağlandı.<br />

Müşteri merkezleri düzenli olarak dezenfekte<br />

edilerek temizlik ve hijyen koşullarına son derece<br />

dikkat ediliyor. Bu alanlara kısıtlı girişin sağlanması<br />

için gerekli tedbirler ilk andan itibaren alındı ve halen<br />

bu tedbirler sıkı bir şekilde uygulanmaya devam<br />

ediyor. Doğal gaz aboneliğini yeni gerçekleştiren<br />

vatandaşlar için bir diğer temas noktası olan proje<br />

ve tesisat kontrolleri sırasında ise dağıtım şirketi<br />

çalışanlarının aldıkları önlemler kadar abonelerin<br />

aldıkları önlemler de önem taşıyor. Bu doğrultuda<br />

aboneler, kontrol yapılacak ortamı ilgili personel<br />

gelmeden önce havalandırmaları, kontrol sırasında<br />

camları açık tutmaları ve temastan kaçınmaları gibi<br />

almaları gereken önlemler konusunda önceden bilgilendiriliyor.<br />

Vatandaşlarla fiziki teması en aza indirecek şekilde<br />

müşteri merkezlerinin kullanımının azaltılması<br />

için; abonelik başvurusu, abonelik sonlandırma, fatura<br />

ödeme vb. işlemler için aboneleri online başvuru<br />

kanallarına yönlendirecek şekilde SMS, web<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 29


sitesi gibi iletişim araçlarını kullanarak bilgilendirme<br />

yapıyoruz. Diğer taraftan birçok müşteri<br />

merkezinde HES Kodu sorgulaması yapılarak giriş<br />

yapılması yönünde uygulama başlattık.<br />

Saha ekiplerinin diğer ekiplerden izole olarak<br />

ve her ekibin diğer ekipler ile herhangi bir temastan<br />

kaçınacak şekilde çalıştırılması, çalışma<br />

ortamlarının bu duruma uygun düzenlenmesi,<br />

ekipten herhangi birinde vaka görülmesi durumlarında<br />

oluşturulmuş ekiplerden hangilerinin<br />

devreye gireceği gibi prosedürleri oluşturduk.<br />

Saha içi ve dışındaki tüm personellerimizin sağlık<br />

güvenliği için gerekli önlemleri alarak hem çalışanlarımızın<br />

hem de müşterilerimizin güvenliğini<br />

önceliğimiz olarak belirledik. Doğal gaz dağıtım<br />

sektörü olarak salgının başlamasıyla birlikte abonelerimize<br />

güvenli ve kesintisiz hizmet sunma<br />

hedefimiz doğrultusunda tüm sektör paydaşlarıyla<br />

ortak hareket etmeyi sürdürüyoruz.<br />

ABONE SAYISINDA<br />

HEDEF 18.3 MILYON<br />

Doğal gaz dağıtım sektörünün <strong>2021</strong> yılındaki<br />

hedefleri ve planlarını paylaşabilir misiniz?<br />

Doğal gaz dağıtım sektörü son yıllarda ivmelenen<br />

bir büyümeye sahip. <strong>2021</strong> yılında bu doğrultuda<br />

yatırımlarımız devam edecek;<strong>2021</strong> yılı<br />

içerisinde doğal gaz arzını 30 yeni yerleşim yerine<br />

daha sağlamayı hedefliyoruz.<br />

<strong>2021</strong> yıl sonu itibarıyla doğal gaz abone sayımızın<br />

18,3 milyon seviyesine ulaşmasını hedefliyoruz.<br />

Arz sağlanan bölgelerde henüz doğal<br />

gaz abonesi olmayan veya olamayan 3,5 milyonu<br />

aşkın potansiyel tüketicilerimizin doğal gaz konforuna<br />

geçebilmeleri için başlattığımız çalışmalarımıza<br />

da hız vermeyi hedefliyoruz. Yakıcı cihaz<br />

hariç olmak üzere, iç tesisat dönüşümlerinde<br />

avantajlı bazı seçenekleri vatandaşlara sunmak<br />

istiyoruz. Özellikle iç tesisat dönüşümünde uzun<br />

"Ayrıca 2020 yılı hedefleri doğrultusunda mevzuat ve altyapı anlamında da önemli<br />

adımlar atıldı. EPİAŞ bünyesinde devreye alınan Sürekli Ticaret Platformu devreye girdiği<br />

günden itibaren sorunsuz bir şekilde çalışıyor ve alternatif ürünler de sunuluyor. Kaynak<br />

çeşitliliği ve arz fazlası anlamında da yeterli bir seviyeye erişmiş olduk."<br />

30 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


vadeli taksit imkanıyla doğal gaz faturalarına eklenerek<br />

ödeme gibi yöntemlerin vatandaşları doğal<br />

gaz aboneliği konusunda teşvik edeceğini düşünüyoruz.<br />

Kombi ve kazanlarda böyle bir sürecin içine<br />

dahil olmamız söz konusu değil. O alanda sektör zaten<br />

vatandaşlara gerekli alternatifleri sunuyor. Dolayısıyla<br />

doğal gaz dağıtım sektörü olarak biz sadece<br />

iç tesisat dönüşümlerinde bu tür bir projenin içinde<br />

olabiliriz. Konu hakkında EPDK ve <strong>Enerji</strong> Bakanlığı<br />

ile görüşmelerimiz sürüyor.<br />

Ayrıca <strong>2021</strong> yılında mevcut kontratlarımızın son<br />

ermesi, LNG’nin küresel piyasalarda bollaşması,<br />

Türkiye ve Rusya arasında spot fiyatlarla doğal gaz<br />

ticaretinin piyasalara ve tüketicilere olan etkilerini<br />

de yakından takip edeceğiz.<br />

Doğal gaza dönüşü hızlandıracaksınız. Bu<br />

sağlanırsa elde edilecek tasarruf miktarı ne<br />

olacak?<br />

Türkiye’de verimsiz olarak nitelendiren konut<br />

sayısı 12 milyon civarında. Verimsiz konutlarda yalıtım<br />

dönüşümüyle hane başına doğal gaz tüketimi<br />

yüzde 20-30 civarında azaltılabilir. Termostatik vana<br />

ve pay ölçerlerin hanelerde kullanılması ile yalıtımla<br />

elde edilebilecek tasarruf miktarı yüzde 50’lere kadar<br />

çıkabiliyor. Önümüzdeki yıl içerisinde yalıtım<br />

ve pay ölçerli binaların takibini yaparak elde edilen<br />

verilerin genele yayılacak şekilde raporlanmasını<br />

planlıyoruz.<br />

HİDROJEN PROJESİNDE İKİNCİ FAZ ÇALIŞMALAR TAMAMLANDI<br />

Hidrojenin doğal gaz dağıtım şebekesine entegrasyonuna ilişkin çalışmalar GAZBİR’in teknik merkezi<br />

olan GAZMER’in Konya’daki Ar-Ge merkezinde devam ediyor. Yaşar Arslan, projeyle ilerleyen<br />

yıllarda hedeflerinin doğal gazın, hidrojenle karıştırılması sonucu doğal gazın karbon salım değerlerinin<br />

en düşük seviyeye çekilmesi ve yerli kaynaklarla elde edilen hidrojen sayesinde doğal gaz<br />

ithalatının azaltılması olduğunu söylüyor. “2020 yılı içinde rüzgâr ve güneş enerjisi ile elde edilen<br />

hidrojenin doğal gaza enjeksiyonu, Faz-1 aşamasında yüzde 10’a kadar, Faz-2 aşamasında ise yüzde<br />

15 oranında başarıyla tamamlandı” diyen Arslan, şu bilgileri verdi: Geleceğin anahtar yakıtlarından<br />

bir tanesi olan hidrojenin Ar-Ge çalışmalarını tamamlayıp <strong>2021</strong> yıl sonuna kadar dağıtım şebekesine<br />

hidrojen enjekte etmeyi planlıyoruz. Enjeksiyon deneysel miktarda olacak fakat teknik değerlendirmelerin<br />

yapılabilmesi için bu süreç büyük önem arz ediyor. Ar-Ge çalışmamızın sonuçlarına göre<br />

doğal gaz dağıtım şebekelerine hidrojen enjeksiyonu için gerekli teknik ve mevzuat değişikliklerini<br />

saptayabileceğiz.<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 31


MERCEK<br />

Deniz Suphi<br />

Türkiye Varlık Fonu, madencilik<br />

ve petrokimya sektörüne milyar<br />

dolarlık yatırım planlıyor<br />

Türkiye Varlık Fonu, TBMM’de yaptığı sunumda 2019 ve 2020 yılı çalışmalarını anlatarak gelecek<br />

planlarını paylaştı. Fonun genel müdürü Zafer Sönmez, madencilik ve petrokimya alanında ciddi yatırımlar<br />

planladıklarını açıklayarak “GSYH içindeki madencilik payının yüzde 0.8’lerden 2023 yılına kadar yüzde<br />

1.5-2 seviyesine çıkarılması amaçlıyoruz. Ayrıca yüzde 80’i ithalata dayanan petrokimya sektörüne de 8<br />

milyar dolarlık yatırım yapacağız” dedi…<br />

Türkiye Varlık Fonu (TVF) denetim raporları,<br />

TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşüldü. TVF<br />

Genel Müdürü Zafer Sönmez, komisyonda yaptığı<br />

konuşmada, Varlık Fonu’nun hiçbir şirketi satmadığını,<br />

krediye konu yapıp rehin vermediğini, satmak<br />

gibi bir niyetinin de olmadığını belirterek, “Ana amacımız<br />

devletin stratejik ve büyük ölçekli yatırımlarını<br />

yapmak. Devletin girişimci statüsünü tekrardan<br />

sahneye koymak. Fon, bütçe ya da hazineyi fonlamak<br />

için kurulmadı” diye konuştu.<br />

“Banka borcumuz 1 milyar eurodur. Bunun dışında<br />

bir finansal borcumuz yok” diyen Sönmez,<br />

“Varlık Fonu, krediyi sadece yatırımlar için kullanır.<br />

Fonun toplam mal varlığına göre borcu çok düşük”<br />

dedi. Zafer Sönmez, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda<br />

yaptığı sunumda Fon’un enerji ve madencilik<br />

alanına ilişkin hedefleri ve çalışmaları hakkında da<br />

bilgi verildi. İşte, sunumdan başlıklar:<br />

BOTAŞ, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı<br />

(TPAO) ve Eti Maden’in hislerinin tümü<br />

TVF’de bulunuyor. Fon, TVF <strong>Enerji</strong> AŞ, TVF<br />

Rafineri ve Petrokimya AŞ ve TVF Maden AŞ<br />

adıyla üç yeni şirket kurdu. Bu şirketlerin,<br />

hisselerinin tümünü Fon kontrol ediyor.<br />

TVF 2019 yılı konsolide bilanço büyüklüğünün<br />

yüzde 90’ının Sayıştay denetimine tabi<br />

olduğu (Ziraat Bankası, Halkbank, TPAO, PTT,<br />

BOTAŞ, Eti Maden Türksat, Çaykur, Türkiye<br />

Denizcilik İşletmeleri) vurgulandı.<br />

Sunumda, petrokimya sektörüne özel bir yer<br />

ayrıldı. Plastik, lastik ve elyaf gibi çeşitli ara<br />

ürünlerin üretimi için ihtiyaç duyulan stratejik<br />

hammaddeleri üreterek ambalaj, elektronik,<br />

otomotiv, tekstil ve tarım gibi birçok<br />

alana girdi sağlayan lokomotif bir sektör olduğu<br />

kaydedildi. Petrokimya ürünlerinde yıllık<br />

ortalama 17 milyar dolar (talebin yüzde<br />

80’i) ithal edildiği ifade edildi. Yaklaşık 8 milyar<br />

dolarlık yatırım hedeflendiği, inşaat süresince<br />

ortalama 10 bin, faaliyet döneminde<br />

3 bin 500 kişiye istihdam sağlanacağı anlatıldı.<br />

Cari açığın yıllık 2 milyar dolar azaltılması<br />

hedefleniyor.<br />

Türkiye’nin, 2019 yılı madene dayalı dış ticaret<br />

açığının 17.1 milyar dolar olduğunun<br />

32 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


vurgulandığı sunumda; bu sektörde hedefin,<br />

yeraltındaki maden potansiyelinin ivedilikle<br />

ekonomiye kazandırılması olduğu, böylece<br />

ülke geneline yayılmış istihdam artışına<br />

katkı sağlanacağı ifade edildi. Ülkenin, madene<br />

dayalı ithalatının azaltılmasının amaçlandığı<br />

kaydedilerek, “GSYH içindeki madencilik<br />

payının yüzde 0.8’lerden 2023 yılına<br />

kadar yüzde 1.5-2 seviyesine çıkarılması<br />

amaçlanıyor” denildi. Ülke geneline yayılmış<br />

olan maden ruhsatlarında altın, bakır, gümüş,<br />

kurşun, çinko, demir, krom gibi madenlere<br />

yönelik arama-geliştirme faaliyetlerinin<br />

sürdürüldüğü vurgulandı.<br />

Afşin Elbistan C santralına da değinilen sunumda<br />

söz konusu yerli kömür santralinin,<br />

bin 600 megavat kurulu güçte olacağı, işletme<br />

süresinin 30 yıl olarak öngörüldüğü<br />

ifade edildi. Santralin, son teknoloji ve ek<br />

çevre yatırımları ile emisyon limitlerinin altında<br />

ve çevre standartlarının üzerinde olacağı<br />

anlatıldı. İstihdama katkısı, bin 500 kişi<br />

olarak hesaplanıyor. Bu yatırımla doğalgaz<br />

ithalatı ve cari açığın yıllık 3 milyar TL azalacağı,<br />

proje için yapılacak Karakuz Barajı<br />

ile 100 bin dönümün üzerinde arazide tarım<br />

olanağı oluşacağı ifade edildi. 3 milyon vatandaşın<br />

elektriğinin santraldan karşılanacağı<br />

belirtildi.<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 33


ANALİZ<br />

Z. Işık Adler<br />

<strong>Enerji</strong> dönüşümü 12 milyar<br />

dolarlık yatırım bekliyor<br />

Covid-19 salgınının yaralarını sarmak için tüm ülkeler ekonomik önlemleri gündemine almış<br />

durumda. <strong>Enerji</strong> sektörünün de yoğun olarak etkilendiği bu süreci, fırsata çevirmek mümkün.<br />

Fırsat ise ancak ekonomik iyileşmenin enerji dönüşümünü de kapsayacak bir yaklaşımla<br />

yenilenebilir enerjiyi öncelemek. 12 milyar dolarlık bir kaynak enerji dönüşümüne aktarılsa uzun<br />

süreli ekonomik iyileşme de beraberinde gelecek…<br />

Ekonomik iyileşme ve enerji dönüşümü ikilisini<br />

odağına alan bir çalışma gerçekleştiren SHURA<br />

<strong>Enerji</strong> Dönüşüm Merkezi, Türkiye’nin enerji dönüşümünü<br />

yönetebilmesi için yeşil alt yapıyı ve esnekliği<br />

sağlayabilecek bir enerji sistemine sahip olması<br />

gerektiği sonucuna ulaştı. Söz konusu çalışmayla<br />

ilgili bir açıklama yapan SHURA <strong>Enerji</strong> Dönüşümü<br />

Merkezi Yönlendirme Komitesi Başkanı Selahattin<br />

Hakman, “Covid-19 kaynaklı daralma, Türkiye ekonomisinin<br />

makro ekonomik dengelerin görece zayıf<br />

olduğu, bütçe açığının milli gelire oranının yüzde<br />

2,9’a çıktığı, buna ek olarak sabit sermaye yatırımlarının<br />

durgun seyrettiği bir konjonktürde yaşanıyor.<br />

Türkiye’nin, hedefleri açıkça belirlenmiş ‘<strong>Enerji</strong> Dönüşümü<br />

Programı’na ihtiyacı var. Çerçevesi net çizilmiş<br />

böyle bir program, AB’nin uygulamaya koyduğu<br />

Avrupa Yeşil Düzeni’nin muhtemel olumsuz etkilerinden<br />

kaynaklanacak maliyetleri de azaltacak. Bununla<br />

birlikte enerji dönüşümünü hızlandırmak için<br />

2023 hedeflerimizin devamında kapsayıcı ve uzun<br />

vadeli bir planlama gerekiyor” diyor.<br />

Hakman, “Bu dönüşüm için gelecek 10 yıllık<br />

dönemde yılda ortalama 12 milyar dolarlık bir yatırıma<br />

ihtiyaç olduğu öngörülüyor. Bu tutarın yakla-<br />

34 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


şık yüzde 17’si yenilenebilir enerji, yüzde 40’ı enerji<br />

verimliliği ve elektrifikasyona alanlarında. Alt yapı<br />

ve dönüşümü kolaylaştırıcı depolama ve talep tarafı<br />

katılımı gibi teknolojiler için gereken yatırım miktarı<br />

ise toplamın yüzde 22’sine denk geliyor. SHURA senaryolarının<br />

Türkiye elektrik sistemi için gösterdiği<br />

yüzde 10 daha verimli, tüketiminin yarısından fazlasını<br />

yenilenebilir enerjiden sağlayan ve elektrikli<br />

araçlar gibi birçok elektriğe dayalı teknolojiyle çalışan<br />

bir enerji sistemi için gerekli olan farklı çözümleri<br />

hayata geçirebilecek potansiyele sahibiz” şeklinde<br />

konuşuyor.<br />

Dünya yeşil teşviki artırıyor<br />

2020’de dünya geneline bakıldığında ise G20 ülkelerinin<br />

verdikleri 420 milyar dolarlık enerji teşvikinin<br />

yüzde 35’ni, emisyonların azaltılması için ayrılan<br />

yeşil teşvik paketleri oluşturdu. Söz konusu rakam,<br />

Paris İklim Anlaşması’nın beşinci yılına girdiği 2020<br />

yılında ülkelerin daha iddialı iklim hedefleri koyduğuna<br />

işaret ediyor.<br />

Talep ve fiyatlardaki belirsizliklerin yatırımların<br />

Selahattin Hakman<br />

SHURA <strong>Enerji</strong> Dönüşümü Merkezi Yönlendirme<br />

Komitesi Başkanı<br />

nasıl finanse edilebileceği konusunda sorun yarattığını<br />

vurgulayan Hakman şunları kaydetti: <strong>Enerji</strong> sektöründeki<br />

bu gelişmeler yenilenebilir kaynaklardan<br />

enerji elde eden ülkeleri daha az etkiledi. Ülkelerin<br />

hazırladıkları kurtarma ve kalkınma paketleri içerisinde<br />

de çevreci yatırımlar ve kalkınma planları öne<br />

çıkıyor.”<br />

2020 yılı Türkiye enerji sektöründeki<br />

dönüşümün kısa değerlendirmesi<br />

SHURA, 2020 yılında başta Türkiye olmak üzere<br />

küresel enerji sektörünün dönüşümünde yaşanan<br />

gelişmeleri, Covid-19 salgını ve diğer eğilimler doğrultusunda<br />

inceledi. Söz konusu incelemenin ilk<br />

bölümünü dünyada ve Türkiye’de yaşanan gelişmeler;<br />

ikincisini ise enerji dönüşümünde yenilenebilir<br />

enerji, enerji verimliliği, elektrifkasyon ve yerli doğal<br />

gaz kaynaklarının 2020 yılında oynadığı roller tartışılıyor.<br />

Küresel seviyedeki gelişmeler<br />

Salgın öncesinde başlayan ve sonrasında da<br />

hızlanan ekonomik büyüme ve istihdamdaki<br />

kayıplardan enerji sektörü de büyük oranda<br />

etkilendi. Salgının ilk başladığı dönemde enerji<br />

talebinin ulaştırma ve elektrik sektöründe ciddi<br />

<br />

<br />

biçimde azalması, petrol fiyatlarında büyük ölçüde<br />

düşüşe neden oldu. Elektrik piyasasında<br />

ise daha pahalı kömür ve doğal gaz temelli<br />

elektrik üretimi, rekabetçi olamadı ve azalan talep<br />

daha çok sıfır marjinal maliyetli yenilenebilir<br />

enerji kaynaklarıyla karşılandı.<br />

Kısıtlamalar nedeniyle enerji kaynaklı karbondioksit<br />

salımlarında da önemli ölçüde düşüşler<br />

oldu ancak kısıt ve yasakların kalkmasıyla,<br />

enerji talebi ve fiyatlar toparlanmaya başladı ve<br />

durum 2019 yılı seviyelerine yaklaştı.<br />

<strong>Enerji</strong> fiyatları ve talebin toparlanmasına karşın<br />

Covid-19 salgını yılsonuna kadar olan enerji<br />

sektörü yatırım planları üzerinde kalıcı bir etki<br />

bıraktı, petrol ve doğal gaz ve bunlarla bağlantılı<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 35


sektörler başta olmak üzere beklenen yatırımları<br />

küresel olarak aşağı çekti.<br />

Yenilenebilir enerji yatırımlarının devam etmesi<br />

bekleniyor ancak talep ve fiyatlardaki belirsizlikler<br />

nedeniyle bu yatırımların nasıl finanse<br />

edileceği sorun olmaya devam ediyor.<br />

2020 Kasım ayı sonuna kadarki dönemi kapsayan<br />

hesaplamalar, G20 ülkelerinin toplam 420<br />

milyar dolarlık enerji teşvikleri içinde emisyonların<br />

azaltılmasına katkı sağlayacak yeşil teşvik<br />

paketlerinin payının yüzde 35 olduğunu gösteriyor.<br />

Bu pay ne kadar çok yüksek gözükmese de<br />

önemli bir başlangıcı temsil ediyor ve 2020 yılında<br />

ülkelerin giderek daha iddialı iklim hedefleri<br />

koyduğunu gösteriyor. Zira başta AB ülkeleri<br />

ve Çin olmak üzere birçok ülke, sıfır emisyon<br />

hedefleri açıkladı.<br />

<br />

<br />

Türkiye enerji sektöründeki genel eğilimler<br />

Salgının etkin seyrettiği ilkbahar aylarında<br />

elektrik talebindeki düşüş, bir önceki yıla göre<br />

yüzde 18’e ulaştı. Bu durumdan en çok etkilenen,<br />

pahalı ithal kaynaklara bağımlı doğal gaz<br />

ve ithal kömür santralleri oldu. Spot piyasa fiyatlarındaki<br />

düşüş; sadece doğal gaz değil, alım<br />

garantisinden faydalanan tesisler hariç tüm<br />

üreticileri olumsuz yönde etkiliyor. Bu dönemde<br />

dolar bazında megavat-saat başına spot elektrik<br />

fiyatı, yüzde 55 oranında azalma gösterdi<br />

nisan ayında 1 megavat-saat elektrik fiyatı ortalama<br />

20 dolar seviyelerine kadar indi.<br />

Talepteki düşüş ve rüzgar ve güneş kaynaklarının<br />

bolluğu nedeniyle mayıs ayında ülkemizin<br />

toplam elektrik talebinin yüzde 90’ı yenilenebilir<br />

ve yerli kaynaklardan sağlanabildi.<br />

Yaz aylarıyla birlikte talep ve fiyatlar eski haline<br />

gelmeye başlamış ve hatta bazı saatlerde arz<br />

sıkıntısı bile yaşanmıştır.<br />

Yenilenebilir enerji alanındaki gelişmeler<br />

Toplam yatırımlarda yenilenebilir enerji teknolojilerinin<br />

payının arttığını görüyoruz. 2019 yılında<br />

devreye alınan kurulu gücün yüzde 61,2’si,<br />

2020’de devreye alınan toplam kurulu gücün<br />

yüzde 98’i yenilenebilir kaynaklardan oluştu.<br />

2020 yılı sonuna yaklaşırken, yenilenebilir enerji<br />

kaynakları yaklaşık 49 gigavat (GW) ile Türkiye’nin<br />

toplam kurulu gücünün yarısından fazlasını<br />

oluşturdu.<br />

Güneş ve rüzgar enerjisinin toplam üretimdeki<br />

payı da hızla artıyor. 2019 yılında yenilenebilir<br />

enerjinin üretimdeki payı yüzde 44 olmuştur,<br />

bunun içinde güneş ve rüzgarın payı yüzde 10<br />

ile önemli bir seviyeye gelmişken, 2020 yılında<br />

bu kaynaklar yüzde 15 seviyelerini zorlamaya<br />

başlamıştır.<br />

36 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


Güneş ve rüzgar enerjisi kurulu güç artışı, son<br />

beş yılda en hızlı artan elektrik üretim kapasitesi<br />

olarak öne çıkıyor. Bu artışın lokomotifi<br />

YEKDEM oldu.<br />

Önlisans ihaleleri ertelendi.<br />

<strong>2021</strong> yılının ilk çeyreğinde başlaması planlanan<br />

güneş enerjisi sistemleri için mini-YEKA ihalelerine<br />

devam kararı alındı.<br />

2020 yılı içinde Yenilenebilir <strong>Enerji</strong> Kaynak Garanti<br />

(YEK-G) sistemi ve Yeşil Tarife açıklandı.<br />

Gönüllü bir yenilenebilir enerji piyasasının kurulmasında<br />

önemli rol oynayacak olan bu modeller<br />

aynı zamanda Avrupa Yeşil Mutabakatı’ndan<br />

olumsuz yönde etkilenebilecek sanayi<br />

sektörünün elektrik tüketiminin yenilenebilir<br />

kaynaklardan karşılanması için fırsat sunacak.<br />

Elektrifikasyon ve diğer düşük karbonlu teknolojilerdeki<br />

gelişmeler<br />

Ülkemiz 2020 yılı başında 2030 yılına kadar 1<br />

milyon elektrikli araç ve 1 milyon şarj noktası<br />

hedefini belirlendi.<br />

UEVEP gelişim raporunda da belirtildiği üzere,<br />

elektrikli araçların Türkiye dağıtım şebekesine<br />

olan etkilerinin anlaşılabilmesi için dört farklı<br />

dağıtım şebekesi incelendi ve 2030 yılı itibarıyla<br />

toplam binek araç stoku içerisinde yüzde<br />

10 oranında elektrikli aracı entegre etmek için<br />

yeterli kapasitenin olduğu belirlendi.<br />

<br />

Yine 2020 yılı başında yerli kaynaklardan hidrojen<br />

üretimini ve daha sonrasında bunu doğal<br />

gaz şebekesine entegre etmeyi planlayan bir<br />

vizyonu ortaya kondu.<br />

Yerli kaynakların bulunması yeni fırsatlar<br />

getirecek<br />

Ağustos ayı sonunda ve sonrasında ekim ayında,<br />

Karadeniz’de 405 milyar m3 civarında rezerv<br />

keşfi yapıldığı bilgisi paylaşıldı.<br />

Son beş yılda Türkiye’nin doğal gaz tedariki,<br />

yılda ortalama 45 ila 50 milyar m3 civarında<br />

oldu. Mevcut durumda toplam tedarikin neredeyse<br />

hepsi ithal edilirken ancak yüzde 1 gibi<br />

bir oranı yerli üretimle karşılanıyor.<br />

Yerli kaynak kullanımı Türkiye’nin enerji ithalatını<br />

azaltarak cari açığın kapanmasına destek<br />

olurken, aynı zamanda ticaret müzakerelerinde<br />

ülkenin elini güçlendirecek bir konu olarak ön<br />

plana çıkıyor.<br />

Isıtma başta olmak üzere enerjiyi son tüketen<br />

sektörlerde, yerli ve ucuz doğal gaz kaynaklarının<br />

uzun vadeli ve sürdürülebilir şekilde kullanılabilmesi<br />

için enerji verimliliği, yenilenebilir<br />

ısı ve yeşil hidrojenle doğal gazın yarattığı fırsatların<br />

anlaşılması; maliyet ve faydaları karşılaştıran<br />

bir planlamanın hazırlanması önem<br />

taşımaya devam ediyor.<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 37


KONUK YAZAR<br />

Bora Şekip Güray*<br />

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası <strong>Enerji</strong> ve İklim Merkezi (IICEC) Direktörü<br />

Turkey Energy Outlook, daha<br />

güçlü bir enerji geleceği için somut<br />

öneriler sunuyor<br />

IICEC tarafından hazırlanan Turkey Energy Outlook<br />

(Türkiye <strong>Enerji</strong> Görünümü) çalışması, enerji<br />

sektörünün arz ve talep zincirinin tüm aşamalarını<br />

ve birbirleriyle olan etkileşimlerini dikkate alan<br />

analitik bir modelleme çalışması ve uzun vadeli bir<br />

perspektifle enerji sektörünün geleceğine yönelik<br />

somut öneriler sunmaktadır.<br />

Turkey Energy Outlook (TEO); enerji politikası<br />

seçenekleri ve enerji teknolojilerindeki gelişmeleri<br />

baz alarak daha güvenli, verimli, rekabetçi, teknoloji<br />

odaklı ve sürdürülebilir enerji geleceği için fırsatları<br />

irdelemektedir. İki TEO senaryosuyla 2040<br />

yılına kadar olan dönem için enerji güvenliği, enerji<br />

verimliliği, enerji ithalatı, enerji sektöründen kaynaklı<br />

emisyonlar gibi parametreler sayısal olarak<br />

incelenmiştir.<br />

TEO, elektrik sektöründe yenilenebilir enerji ve<br />

nükleer enerjinin payının artmasını, tüm nihai enerji<br />

tüketicisi sektörlerde elektrik, doğal gaz ve yenilenebilir<br />

enerji kullanımının yaygınlaşmasını ve enerji<br />

üretimi, dönüşümü ve tüketiminin tüm aşamalarında<br />

verimliliğinin artmasını öngörmektedir.<br />

Referans Senaryo’da mevcut enerji politikaları<br />

sürdürülmekte ancak ulaşılması nispeten zorlu olan<br />

38 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


uzun vadeli hedefler tümüyle karşılanamaktadır. Alternatif<br />

Senaryo, maliyet-etkin olmakla birlikte bazı<br />

zorlu engellerin aşılmasını ve ek politika seçeneklerini<br />

gerektirmekte, böylelikle verimlilik, rekabetçilik<br />

ve sürdürülebilirlik başta olmak üzere pek çok enerji<br />

politikası hedefinin gerçekleşmesine ve Türkiye için<br />

daha sürdürülebilir bir enerji geleceğine katkı sağlamaktadır.<br />

Referans Senaryo’da nihai enerji talebi 2040 yılına<br />

kadar yüzde 50 oranında artmaktadır. Alternatif<br />

Senaryo’daki daha yüksek verimlilik kazanımları<br />

ve verimli büyüme perspektifi bu artışı üçte bir ile<br />

sınırlamaktadır. Referans Senaryo çok sayıda verimlilik<br />

ve yenilenebilir enerji politikası içermekle<br />

birlikte, Alternatif Senaryo’da ulaştırma sektörü gibi<br />

daha zorlu nihai tüketici sektörlerde daha yüksek<br />

verimlilik artışını ve elektrik üretimi, binalar, sanayi<br />

ve tarım sektörlerinde daha fazla yenilenebilir<br />

enerji kullanımını destekleyen daha iddialı hedefler<br />

sunulmaktadır. Alternatif Senaryo aynı zamanda<br />

ulaştırma sektöründeki araç parkının daha hızlı<br />

yenilenmesini yansıtmakta ve özellikle şehirlerde<br />

toplu taşıma kullanımının daha fazla yaygınlaşmasına<br />

yönelik bir şehiriçi ulaşım planlama önerisi de<br />

sunmaktadır. Alternatif Senaryo’da öngörülen daha<br />

yoğun hidrokarbon arama ve üretim faaliyetleri neticesinde<br />

Türkiye’nin doğal gaz ithalat oranı yarıya<br />

düşerken petrol ithalat düzeyi de azalmaktadır.<br />

<strong>Enerji</strong> arzında daha sürdürülebilir bir yapıya<br />

geçiş<br />

Türkiye birincil enerji arzı, Alternatif Senaryo’da<br />

daha çeşitlendirilmiş ve aynı zamanda daha düşük<br />

karbon yoğunluğuna sahip bir yapıya ulaşmaktadır.<br />

Yakıt bileşimi, daha yüksek oranda elektrik enerjisi,<br />

doğal gaz ve yenilenebilir enerji yönünde gelişmektedir.<br />

Yenilenebilir enerji ve nükleer Referans Senaryo’da<br />

2040 yılında toplam elektrik üretiminin yüzde<br />

58’ini sağlamakta, bu oran Alternatif Senaryo’da<br />

yüzde 75’e çıkmaktadır. Rüzgar ve güneşin elektrik<br />

üretiminde 2019 yılında yüzde 11 olan toplam payı<br />

2040 yılında yüzde 36’ya ulaşmaktadır. Alternatif<br />

Senaryo, petrol ürünleri talebini Türkiye rafinerilerinin<br />

çıktıları ile daha uyumlu duruma getirmek üzere<br />

benzin talebinde artış, dizelde sınırlı büyüme, elektrikli<br />

ve doğal gaz yakıtlı araçların kullanımında artış<br />

ile yakıt ithalat faturasını düşürmektedir.<br />

Birincil enerji arzı, 2040 yılına doğru daha sürdürülebilir<br />

ve daha az ithalata dayalı bir yapıya doğru<br />

gelişmektedir. Petrolün payı yüzde 29’dan yüzde<br />

24’e düşerken, yenilenebilir enerji en hızlı büyümeyi<br />

göstererek payını yüzde 14’den üçte bir oranına<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 39


yükseltmektedir. Elektrik enerjisinin nihai enerji<br />

talebindeki payı 2019 yılındaki yüzde 22 seviyesinden<br />

yüzde 28’e çıkmakta, doğal gaz keşfinden yerli<br />

üretimin de desteğiyle doğal gazın özellikle binalar<br />

ve sanayide kullanımı daha fazla yaygınlaşmaktadır.<br />

Bu gelişmeler, global ölçekteki elektrifikasyon,<br />

yenilenebilir enerji teknolojilerindeki gelişmeler ve<br />

Türkiye’nin önemli yenilenebilir enerji kaynakları<br />

potansiyeli ile de uyum göstermektedir.<br />

<strong>Enerji</strong> değer zincirinde verimli ve teknoloji<br />

odaklı yatırımlar<br />

<strong>Enerji</strong> sektöründe verimli büyümeyi desteklemek<br />

üzere, sürdürülebilir ve rekabetçi bir yatırım<br />

ortamının gelişmesi önem taşımaktadır. TEO, elektrik<br />

sektörü dahil tüm sektörlerde teknoloji odaklı bir<br />

dönüşümü gerçekleştirebilmek üzere yatırımlarda<br />

sürdürülebilirliğinin önemine işaret etmektedir. Alternatif<br />

Senaryo’da elektrik sektörünün yıllık ortalama<br />

yatırım gereksinimi ortalama 9 milyar dolar<br />

olarak öngörülmektedir. Daha fazla kesintili yenilenebilir<br />

enerji üretimine, daha değişken talep dinamiklerine,<br />

daha fazla dağıtık üretime ve hızla gelişen<br />

elektrikli ulaşım ekosistemine destek olabilmek<br />

üzere yatırım kırılımında elektrik şebekelerinin ve<br />

enerji depolama seçeneklerin payı artmaktadır.<br />

<strong>Enerji</strong> teknolojilerinde hangi alanlarda<br />

fırsatlar var?<br />

Türkiye’nin değişen enerji ekonomisinin tüm bileşenleri,<br />

enerji teknolojieri Ar-Ge faaliyetlerinin<br />

ileriye taşınması ve ileri enerji teknolojilerinde yerlileşme<br />

ve gelecekte ihracatçı konuma gelebilmek<br />

üzere fırsatlar sunmaktadır. TEO, dünyada öne çıkan<br />

enerji teknolojisi dinamiklerini analiz ederek Türkiye<br />

için enerji politikası hedefleri ile uyumlu teknoloji<br />

fırsatlarına ışık tutmaktadır. Kara ve denizde rüzgardan<br />

elektrik üretimi, güneş fotovoltaik, elektrikli<br />

ulaşım araçları, batarya depolama, hidrojen üretimi<br />

ve kullanımı, aynı zamanda da pek çok nihai tüketim<br />

uygulamasında artan oranda yerlileşme perspektifi<br />

sunuluyor. Alternatif Senaryo aynı zamanda Türkiye’nin<br />

yerli linyit kaynaklarının karbon yakalama ve<br />

depolama teknolojileri ile hidrojen üretiminde kullanılması<br />

gibi alanlarda yeni teknolojilerinin geliştirilmesi<br />

ve yaygınlaştırılması yönünde gelişim fırsatları<br />

da önermektedir.<br />

Karbon ayak izinde azalma<br />

Referans Senaryo’da enerji sektörü yıllık CO2<br />

emisyonları 2040 yılında 2019 yılına kıyasla yüzde<br />

30 artmaktadır. Daha zorlu Alternatif Senaryo politikaları<br />

ile 2040 yılında mevcut seviyeye göre yüzde<br />

40 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


10 CO2 emisyon azalışı öngörülmektedir. Her iki<br />

senaryoda da, özellikle artan enerji verimliliği ve<br />

yenilenebilir enerji ve nükleer enerjinin yüksek<br />

oranda kullanımı yoluyla enerji tüketiminin karbon<br />

yoğunluğu önemli oranda azalmaktadır. Bu azalış<br />

Referans Senaryo’da yüzde 14 ve Alternatif Senaryo’da<br />

yüzde 31 oranına ulaşmaktadır. Elektrik üretiminde<br />

emisyon yoğunluğunda azalma potansiyeli<br />

daha yüksek olup, 2040 yılında elektrik sektörünün<br />

karbon yoğunluğu Referans Senaryo’da yüzde 28 ve<br />

Alternatif Senaryo’da yüzde 54 oranında düşmektedir.<br />

Alternatif Senaryo’daki emisyon trendleri, 2040<br />

yılından sonraki dönemde daha yüksek düşüşlere<br />

işaret etmektedir. Emisyon yoğunluğundaki düşüşler,<br />

enerjide ithalat bağımlılığını azaltmaya ve enerji<br />

teknolojilerinde yerlileştirmeye yönelik politikalar<br />

ile de desteklenmektedir.<br />

10 TEO önerisi<br />

TEO çalışması, analitik modelleme ve analizler<br />

neticesinde daha güvenli, verimli, rekabetçi, teknoloji<br />

odaklı ve sürdürülebilir enerji geleceği için 10<br />

somut öneri sunmaktadır.<br />

TEO Senaryoları, Covid-19 pandemisinin tüm<br />

sektör ve yakıtlara mevcut ve olası gelecek etkilerini<br />

de dikkate almakta ve özellikle seyahat aktivitesi ve<br />

petrol talebinde kalıcı olma olasılığı yüksek olan etkilerin<br />

irdelenmesine yönelik uzun-vadeli bir hassasiyet<br />

analizi de sunmaktadır. TEO çalışmasında, Karadeniz’deki<br />

son doğal gaz keşfinin gelecekte enerji<br />

dengelerine katkıları da detaylı olarak irdelenmiştir.<br />

TEO kitabına https://iicec.sabanciuniv.edu/teo<br />

sitesinden erişilebilir.<br />

Bora Şekip Güray<br />

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası <strong>Enerji</strong> ve<br />

İklim Merkezi (IICEC) Direktörü*<br />

Türkiye enerji sektöründe kamu ve özel sektörde çeşitli<br />

görev ve pozisyonlarda 20 yılı aşkın deneyimden<br />

sonra 2018 yılında araştırma direktörü olarak<br />

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası <strong>Enerji</strong><br />

ve İklim Merkezi, IICEC’e katılan Bora Şekip Güray,<br />

kariyerindeki görev ve projelerde enerji politika ve<br />

stratejileri, enerji planlaması, enerji piyasaları tasarım<br />

ve işleyişi, enerji sektörü yatırımları, enerjide<br />

varlık yönetimi alanlarında çeşitli projelerde aktif<br />

rol oynadı, aynı zamanda enerjide ikili ve çok taraflı<br />

uluslararası ilişkiler ve işbirlikleri kapsamında çalışmalar<br />

yürüttü. IICEC Turkey Energy Outlook kitabının<br />

yazarları arasında olan Güray Aralık 2020’den<br />

bu yana IICEC Direktörü görevini yürütüyor.<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 41


Barış Sanlı<br />

Bilkent <strong>Enerji</strong> Politikaları Araştırma<br />

Merkezi tarafından hazırlanmıştır.<br />

Covid-19 sonrası<br />

dünyada iklim değişikliği<br />

Temiz enerji devrimi devam eder. Peki ya salgın sona ermezse ve büyüme dürtüsü nedeniyle emisyonlar<br />

artarsa ​ne olur? O zaman kendimizi gerçekten 1970’lerde bulabiliriz, bir kriz diğerini tetikler. İklim<br />

değişikliği insanlık için en büyük tehdit olmaya devam eder, ancak maalesef eylemlerde değil sadece<br />

politikacıların konuşmalarında...<br />

İçinde bulunduğumuz dönemi, 1970’lere benzetmek<br />

bazen biraz rahatlık verebiliyor. Bu krizden<br />

çıkmayı hayal ettiğimiz sürece, belirsizlikleri ve<br />

öngörülemez olaylar zincirini ortadan kaldırıyoruz.<br />

Hepimiz aşılarla birlikte normal hayatımıza dönmeyi<br />

bekliyoruz. Ya artık geri dönebileceğimiz normal hayatımız<br />

yoksa?<br />

Covid-19’un en son bildirilen mutasyonu, hiç<br />

kimse için iyi bir haber değil. Virüsün eskisinden de<br />

bulaşıcı olması daha büyük sorunlarla karşılaşmamıza<br />

neden olabilir. Mevcut virüsler için aşı bulunsa<br />

da üçüncü veya dördüncü versiyon süper Covid için<br />

hiçbir garanti yok. Ya kriz 2022’ye kadar devam<br />

ederse?<br />

Biden yönetiminin iklim diplomasisi için baskı<br />

yapacağına dair çok fazla umut var. Oysa genel olarak<br />

başkanlar, dönemlerini şekillendirmez ancak<br />

dönemler ve yaşanan olaylar başkanlığı şekillendiriyor.<br />

ABD’deki son teşvik yasası, yenilenebilir ivmeyi<br />

başlatmak için yeterli değil, aksine tüketimi destekliyor.<br />

Pek çok vaat olmasına rağmen gerçekte dişe<br />

dokunur eylemlerin sayısı kısıtlı. Bu açıdan bakıldığında,<br />

iklim değişikliğinin başına gelen en kötü şey,<br />

uzun vadeli hedefler olabilir. Daha önce 5-10 yıllık<br />

hedefler ve kontroller, hedefi söyleyeni icraya yani<br />

eylemini bir an önce uygulamaya zorluyordu. Şimdi<br />

42 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


Hükümetler iklim hedeflerine bağlılık söylemlerine devam edecek ancak fosil rejimi hüküm sürüyor.<br />

OPEC ülkelerindeki sosyal baskı baş göstermeye başlıyor. İkinci ve üçüncü çeyreklerdeki gıda dahil<br />

yüksek fiyatlar, tüketici faturalarına başka bir yük oluşturacak…<br />

ise uzun vadeli hedeflerle her şeyi 2030 sonrası<br />

erteleyebilirsiniz. Bu yaklaşımla, kısa vadede emisyonları<br />

daha hızlı artırabilir. 2030’dan sonra ne mi<br />

olur? Kimse bilmiyor.<br />

İyi senaryolar herkesçe bilinmiyor<br />

Daha önce Çin, enerji yoğun endüstriler aracılığıyla<br />

daha çok enerji tüketerek ekonomik yavaşlamanın<br />

üstesinden geldi. Şimdi emtiadaki hızlı talep<br />

artışı bize bunun bir intikamla geldiğine dair bir<br />

ipucu veriyor. Bu tür enerji yoğun büyümenin sürdürülebilirliği<br />

sorgulanıyor. Gelişmekte olan ülkelerin<br />

istihdam, büyüme ve zenginlik yaratma dürtüsü olsa<br />

da büyümeyi nasıl daha az tüketimle başarabileceklerini<br />

bilmiyorlar. Malthus’un 4.0 veya 5.0 versiyonunu<br />

görüyor olabiliriz. Ama küçülen, daha az tüketen<br />

ve daha az karbon kullanan hatta bir “küçülme<br />

döneminin” bu ülkelerdeki orta sınıf üzerindeki etkisi<br />

nasıl olacak bilemiyoruz?<br />

Durumumuz parlak olmasa da o kadar da kasvetli<br />

değil. Yeni temiz teknolojiler hızlanıyor ve yeni<br />

normal olmaya yetişebilirler. Yeni şirketler ve daha<br />

iyi teknolojiler var. Ancak yine de öğrenme eğrisi<br />

yani teknolojik ilerleme sadece yenilenebilir enerji<br />

kaynakları, lityum piller için değil, kaya gazı, karbon<br />

kaynaklar ve madencilik için de geçerli.<br />

İyi senaryolar herkesçe fazlaca bilinmiyor. Bunun<br />

yerine daha karanlık bir senaryodan bahsedelim.<br />

<strong>2021</strong> ilerledikçe aşılar devam ediyor. Ancak virüsün<br />

son varyantı çok daha büyük bir sorun haline geliyor.<br />

Sokağa çıkma yasakları önce OECD’yi, ardından Çin<br />

ve Hindistan’ı talebi kısmaya zorluyor. Düşük petrol<br />

ve gaz fiyatları devam ediyor.<br />

Artan gıda fiyatları bu sorunlara tuz biber oluyor.<br />

Bazı OPEC ülkeleri sübvansiyonlarını devam<br />

ettirmekte zorlanıyor. Gelişmekte olan ülkelerde<br />

daha milliyetçi bir söylem etkisini giderek arttırıyor.<br />

2020’nin Covid yılı olması, dünya çapında kendi dengesizliklerini<br />

yaratır, yeni kargaşaları tetikler. Aşılama<br />

uygulamaları bile yaratılan eşitsizlik nedeniyle<br />

eleştirilir ve bunu daha fazla tartışmalar izler.<br />

EN BÜYÜK DÜŞMAN<br />

BÜROKRASİ OLABİLİR<br />

Küresel enerji sektörü, iki nedenden ötürü <strong>2021</strong>’in<br />

sonuna zorluklarla gelebiliyor. Bankalar, enerji şirketlerinin<br />

performansından korktukları ve nakit<br />

akışları ciddi şekilde bozulduğu için kredi vermekte<br />

zorlanır, yatırımlar durur ve enerji verimliliği iyileşmez.<br />

Bu sebeple, tüketiciyi karbon için vergilendirmek<br />

çok daha zor hale geliyor.<br />

<strong>2021</strong> için emisyonlar artıyor, ancak 2022 için görünüm<br />

de iyi değil. Yine de hükümetler iklim hedeflerine<br />

bağlılık söylemlerine devam edecek ancak fosil<br />

rejimi hüküm sürüyor. OPEC ülkelerindeki sosyal<br />

baskı baş göstermeye başlıyor. 2. ve 3. çeyreklerdeki<br />

gıda dahil yüksek fiyatlar, tüketici faturalarına başka<br />

bir yük oluşturacak. Yenilenebilir enerji kaynaklarının<br />

payı arttıkça, daha çok düzenleme ve ayrıca<br />

arazi kullanımı nedeniyle bürokrasi de artacak. Yenilenebilirin<br />

en büyük düşmanı fosil yakıtlar değil,<br />

bürokrasi olur.<br />

Temiz enerji devrimi devam eder. Peki ya Covid sona<br />

ermezse ve büyüme dürtüsü nedeniyle emisyonlar<br />

artarsa ​ne olur? O zaman kendimizi gerçekten<br />

70’lerde bulabiliriz, bir kriz diğerini tetikler. İklim<br />

değişikliği insanlık için en büyük tehdit olmaya devam<br />

eder, ancak maalesef eylemlerde değil sadece<br />

politikacıların konuşmalarında...<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 43


Gökberk Bilgin<br />

Arktik bölgesinde<br />

hidrokarbon yatırımları<br />

Başta Rusya ve İskandinav ülkeleri, zengin doğal gaz ve petrol yataklarına sahip olduğu<br />

düşünülen Arktik bölgesindeki sondaj çalışmaları giderek artıyor. Her ne kadar bazı bankalar,<br />

çevre sorumluluğuyla finansmanı kesmiş olsalar da hidrokarbon ürünlerin karlılığı ve olası iş<br />

yaratma fırsatları devam ettiği sürece, hükümet ve şirketlerin de bu alandaki yatırımları, iklim<br />

politikalarındaki söylemlerine rağmen sürecek…<br />

Arktik bölgesi, iklim değişikliğinin etkilerine tanık<br />

olduğumuz en önemli yerlerden biri. Artan sıcaklıklar<br />

buzun erimesine neden olurken bölgenin coğrafyası<br />

da zamanla değişiyor. Eriyen buzların arasında<br />

nükleer enerjiyle çalışan buz kırıcıların yardımıyla,<br />

Rus hükümeti tarafından yeni ticaret yolları oluşturuluyor.<br />

Bu yeni geçitler de Avrupa’ya ulaşmakta<br />

daha kısa rota seçeneği sunan Çin tanker ve konteyner<br />

gemileri için popüler hale geliyor.<br />

Bölge, aynı zamanda zengin petrol ve doğal gaz<br />

kaynaklarına sahip. ABD tarafından yürütülen jeolojik<br />

araştırmaların ışığındaki tahminlerine göre Arktik<br />

bölgesi, dünyadaki keşfedilmemiş petrol ve doğal gaz<br />

kaynaklarının yüzde 13’üne ev sahipliği yapıyor. Ancak<br />

veriler 2012 yılına ait ve günümüzdeki gerçeği<br />

yansıtmayabilir. Uluslararası bankaların 2016-2020<br />

yılları arasında verdiği yoğun finansman desteğiyle<br />

birlikte bölgeye şimdiye kadar, birçok çokuluslu şirket<br />

arama çalışmaları yapıp LNG tesisleri kurdu.<br />

Banking on Climate Change 2020 raporuna göre;<br />

JPMorgan Chase, Citibank ve Deutsche Bank, son<br />

beş yılda 1 milyar dolardan fazla kredi veren ilk üç<br />

banka oldu. Kalan bankaların çoğu da Amerika Birleşik<br />

Devletleri, İngiltere ve Avrupa Birliği ülkelerinden...<br />

Düşen petrol fiyatları finansmanın da<br />

önünü kesti<br />

Nisan 2020’den itibaren bu bankaların büyük<br />

bir kısmının doğa üzerinde yıkıcı etkisi olacak operasyonları<br />

finanse etmeyeceklerini beyan ederek<br />

bu yatırımları durdurduğunu görüyoruz. İlk bakışta<br />

bu ülkelerin iklim politikası yaklaşımı açısından,<br />

bankaları uyguladığı politika samimi gözükse de o<br />

dönemde petrol fiyatlarının düşmesinden sonra bu<br />

şekilde ilerlemeleri soru işaretli uyandırıyor. Bu süreçte<br />

finansman desteği vermeye devam eden Amerikan<br />

bankaları da İklim politikası konusunda kes-<br />

44 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


kin vaatleri olan Joe Biden’ın seçilmesinden sonra,<br />

Arktik bölgesindeki sondaj projelerini desteklemeyi<br />

bıraktı.<br />

Yapılan araştırmalara göre, Arktik bölgesinde<br />

petrol üretmenin maliyeti farklılıklar gösteriyor. Bazı<br />

bölgelerde yapılan petrol üretiminin karlı bir operasyon<br />

olabilmesi için petrol fiyatının varil başına 80-85<br />

dolar gerekiyor. Bu nedenle, 2020’nin ilk yarısında<br />

ciddi şekilde düşen petrol fiyatlarının bankalarının<br />

bu iklim yanlısı duruşunda rolü olabilir.<br />

Rusya’nın yatırımları devam edecek<br />

Amerikan bankalarının geri çekilmesine rağmen,<br />

Kuzey Kutbu’ndaki sondaj projeleri diğer alternatiflerden<br />

destek bulmaya devam ediyor. Rosneft’in<br />

Arktik bölgesindeki projeleri sadece bir hafta önce<br />

7 milyar dolarlık bir krediyle bir Rus bankası tarafından<br />

finanse edildi. Bölgede kendisine aitliği diğer<br />

ülkelerce de tanınan en geniş alana sahip olan Rusya’nın<br />

yatırımları, önümüzdeki yıllarda da devam<br />

edecek gibi görünüyor. Yamal bölgesinde Çin, Japonya,<br />

Güney Kore’den ulusal petrol ve gaz şirketleri<br />

ve Total gibi çok uluslu petrol şirketleri Rus projelerinde<br />

pay sahibi.<br />

Rusya’nın batı komşularında da benzer petrol<br />

arama ve çıkarma faaliyetleri yürütüyor. Dört büyük<br />

İsveç bankası, Arktik bölgesindeki sondaj operasyonlarını<br />

desteklemeye devam ederken, geri kalanlar<br />

iklim endişeleri nedeniyle finansmanlarını<br />

sonlandırdı. Hükümete ve kamuoyunun iklim politikalarına<br />

yönelik tutumuna rağmen, bugün İsveç<br />

bankalarının yatırımlarının 1,2 milyar dolardan fazlası<br />

Kuzey Kutbu projeleri için finansman sağlıyor.<br />

ÇEVRE YANLISI ÜLKELER BİLE<br />

KUZEY KUTBU’NDA SONDAJA<br />

DEVAM EDİYOR<br />

Benzer şekilde Norveç’te de hükümet, Arktik’in<br />

farklı bölgelerinde keşif için ruhsat vermeye devam<br />

ediyor. Kasım 2020’de ek keşif için 136 yeni ruhsat<br />

çıkarıldı. Norveç’in yeni rezerv bulmadaki başarı<br />

oranları Rus şirketleri kadar iyi olmasa da bölgedeki<br />

operasyonlarını genişletme kararlılığını sürdürüyorlar.<br />

Bu faaliyetler esnasında Norveçli petrol şirketleri,<br />

Greenpeace ve diğer çevre örgütlerine karşı,<br />

onları zararlı çevre yoluyla insan haklarını ihlal etmekle<br />

suçlayan bir dava da kazandı. Norveç Petrol<br />

ve <strong>Enerji</strong> Bakanlığı’nın yaptığı basın açıklamasında,<br />

Kuzey Kutbu’ndaki sondajın ekonomi için 200 binden<br />

fazla istihdam yarattığını ve bu operasyonların<br />

ülkenin kaynak yönetimi için destekleneceğini belirtiliyor.<br />

Genel olarak, en çevre yanlısı ülkelerin bankaları<br />

bile, küresel ısınmanın zararlı sonuçlarıyla karşı<br />

karşıya olan Kuzey Kutbu bölgesindeki hidrokarbon<br />

faaliyetlerinin finansmanında önemli bir rol oynadığı<br />

görülüyor. Bu yatırımların önümüzdeki günlerde<br />

de devam edeceği aşikar. Hidrokarbon ürünlerin<br />

karlılığı ve olası iş yaratma fırsatları devam ettiği<br />

sürece, hükümet ve şirketlerin de bu alandaki yatırımları,<br />

iklim politikalarındaki söylemlerine rağmen<br />

sürecek.<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 45


Mihael Gubas<br />

Haanja Ormanı:<br />

Estonya’nın ağaç kesimi sorunu<br />

Balkanların en önemli ormanları tehdit altında. Son yıllarda özellikle Avrupa’da balkan ahşabına olan<br />

ilginin artması ağaçların yanı sıra orman canlılarının da hayatını tehdit ediyor. Estonya’nın en önemli<br />

bölgelerinden Haanja Ormanı’nda ağaç kesimi 2015’ten sonra hızlandı. “2001 ila 2019 arasında Estonya<br />

genelinde Natura 2000 sahası, Manhattan’ın iki katından daha büyük bir alan olan 15 bin hektardan<br />

fazla orman örtüsünü kaybetti. Son beş yıl, bu kaybın yüzde 80’ini oluşturuyor. Guardian haberi “daha da<br />

kötüsü, diğer Estonya milli parklarında daha fazla kural değişikliği planlanıyor” diye yazıyor…<br />

Estonya’da 29 hayvan türüne ev sahipliği yapan<br />

Haanja Ormanı, kontrolsüz bir şekilde kesilmeye<br />

devam ediyor. Faillerin cezai kovuşturmalarla karşı<br />

karşıya kalmaları yerine, bu ağaç kesimi, 2015 yılında<br />

ahşabın biyokütle yanmasına dahil edilmesine<br />

izin veren ve tümü yeşil ve ekolojik biyo-uygulama<br />

olarak kategorize edilen gevşek Avrupa düzenlemeleri<br />

sayesinde oldukça yasal olarak gerçekleşiyor.<br />

İnsan ve doğaya duyulan ilgiyi göstermeye yönelik<br />

bu beyhude Avrupa girişimi, kömür kullanımını sona<br />

erdirmenin bir yolu olacaktı. Ancak dünyanın en zengin<br />

sendikalarından birinde yeşil reformlar, yeşil bir<br />

geçiş için teknoloji ve altyapı sağlanmadan “ucuza”<br />

gerçekleştirildiğinde, sonuçlar genellikle arzulananın<br />

tam tersi oluyor.<br />

Kontrolsüz ormansızlaşma sorunu son yıllarda,<br />

özellikle Balkanlar’da giderek artan bir sorun haline<br />

geldi ve şimdi Estonya’da da benzer bir sorun<br />

olduğunu görüyoruz. Ancak bu sorun, kamuoyunda<br />

çok az konuşuluyor. Medyada neredeyse hiçbir bilgi<br />

yok, çünkü habere dahil olan herkes, gazetecilerin<br />

sorunlarından kaçıyor. Yapılan bazı kesimler yasal<br />

olsa da yasadışı ve çevreye zarar veren kesimler de<br />

hızla devam ediyor. Ağaçlar, özellikle Doğu Avrupa<br />

ülkeleri kesilirken ormanları koruması ve sürdürmesi<br />

beklenen kuruluşların da yasadışı ağaç kesimi<br />

yaptıkları iddia ediliyor.<br />

46 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


Estonya ahşabına ilgi ormanları tehdit ediyor<br />

Söz konusu orman, Estonya’nın en katı doğa rezervi<br />

olan ve NATURA 2000’in tüm Avrupa referans<br />

direktifleri ve yönetmelikleri tarafından korunan<br />

güneydeki Võru ilçesinde bulunan Hannja. Koruma<br />

politikası ile eş zamanlı olarak, biyokütle ve dolayısıyla<br />

en ucuz olanı için teşvikler geliştiriliyor. Estonya<br />

ve Litvanya ormanlarından elde edilip işlenen<br />

ahşabın yarısı İngiltere, Hollanda ve Danimarka’ya<br />

ihraç ediliyor. 2015 yılında Estonya hükümeti, park<br />

koruma kurallarını bazı doğa rezervlerinde bir seferde<br />

bir hektara kadar ağaç kesimine izin verecek<br />

şekilde ayarlayarak Haanja Doğa Koruma Alanı’nın<br />

belirli kısımlarında ağaç kesilmesine izin verdi.<br />

İngiliz gazetesi Guardian’da yayınlanan habere göre,<br />

ülkenin tarım politikası “olgun ormanın tüm alanlarının<br />

kaldırılmasını ve tüm ağaçların kaldırılmasını<br />

içeriyor.” Ağaç kesme izni ise Avrupa yenilenebilir<br />

enerji politikalarının benimsenmesinden önce Estonya<br />

ahşabına yönelik uluslararası talepte yaşanan<br />

bir sıçramadan sonra geldi.<br />

Korunan alanlar, 1979 AB Kuşlar Direktifi ve 1992<br />

Habitatlar Direktifi’nin yasal olarak bağlayıcı hükümlerine<br />

tabi olarak gözüküyor. Ancak ağaç kesimi<br />

iç hukuk tarafından düzenleniyor ve Estonya, kuşların<br />

çiftleşme mevsiminde bataklıklara ve diğer özel<br />

Ağaç kesme izni, Avrupa yenilenebilir<br />

enerji politikalarının benimsenmesinden<br />

önce Estonya ahşabına yönelik uluslararası<br />

talepte yaşanan bir sıçramadan sonra geldi.<br />

habitatlara zarar verene veya düşene kadar buna<br />

izin vermiyor. Bölgeyi korumaya çalışan çevreciler<br />

ve aktivistler, “Estonya, Natura 2000 alanlarının yoğun<br />

bir şekilde ormansızlaştırılmasına izin vererek,<br />

Habitatlar Direktifi’ni ihlal ediyor ve AB’nin iklim hedeflerini<br />

baltalıyor” iddiasını dillendiriyor. Kar amacı<br />

gütmeyen Estonya Doğa Fonu (ELF), “AB yenilenebilir<br />

enerji politikaları tarafından yönlendirilen biyokütle<br />

endüstrisinde sübvansiyonlu büyüme ile Baltık<br />

ormanlarının giderek daha hızlı ve sürdürülemez<br />

ormansızlaşması arasında doğrudan bir bağlantı<br />

olduğuna” inanıyor. Estonya çevre STK’ları Konseyi<br />

(EKO), Estonya’nın orman koruma yükümlülüklerini<br />

ihlal ettiğini iddia ederek Avrupa Komisyonu’na şikayette<br />

bulunarak mücadelelerini sürdürüyor.<br />

Diğer milli parklar da tehlike altında<br />

Araştırmalar, ağaç kesiminin 2015’ten sonra<br />

hızlandığını gösteriyor. “2001 ila 2019 arasında Estonya<br />

genelinde Natura 2000 sahası, Manhattan’ın<br />

iki katından daha büyük bir alan olan 15 bin hektardan<br />

fazla orman örtüsünü kaybetti. Son beş yıl,<br />

bu kaybın yüzde 80’ini oluşturuyor. Guardian haberi<br />

“daha da kötüsü, diğer Estonya milli parklarında<br />

daha fazla kural değişikliği planlanıyor” diye yazıyor.<br />

Bu uygulamaların sonuçları şimdiden kademeli<br />

bir etkiye neden oldu. Bu hızlanma, kara orman tavuğu,<br />

ağaçkakan ve diğerleri gibi kuş türlerine zarar<br />

veriyor gibi görünüyor. Ulusal kayıtlara göre, orman<br />

kuşları yılda 50 bin üreyen çift oranında azalıyor.<br />

Ancak ağaç kesimi Baltık ormanlarının karbon depolama<br />

kapasitesini azalttığı ve Estonya ve Letonya’nın<br />

net sıfır sera gazı emisyonu elde etme şansını<br />

azaltarak iklim hedeflerini zayıflatabileceği için bu<br />

tek zarar değil.<br />

Yenilenebilir enerji için AB sübvansiyonları ekonomiyi<br />

canlandırdı, bu nedenle artık kıtanın iklim değişikliğine<br />

karşı direncini artırmak yerine tam tersi<br />

bir etkiye sahip olan, AB tarafından finanse edilen<br />

tam bir ekonomik arz ve talep zinciri var. Avrupa<br />

Birliği’nin bu konudaki en büyük sorunu aslında Avrupa<br />

düzenlemelerinin iç hukukta sınırlandırılması<br />

için çalışma yapılabilmesine imkan sağlanmasıdır.<br />

Hangi AB kuralları kabul edilirse edilsin, yerel mevzuata<br />

aktarılmalarının hukuk ruhu içinde gerçekleştirilmesi<br />

gerekmez. Çünkü Avrupa kurallarına<br />

göre, ormanların hem korunduğu hem de kesildiği<br />

senaryo başka nasıl açıklanabilir?<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 47


Selin Kumbaracı<br />

AB’de nükleer enerjinin geleceği:<br />

İsveç örneği<br />

Şu anda İsveç’te, özellikle de İsveç Parlamentosu’nda, “temiz enerji”nin tam olarak ne olduğu ile ilgili<br />

tartışmalar devam ediyor. Bazıları bunun yalnızca güneş, rüzgar ve hidro enerji gibi yenilenebilir<br />

kaynaklara atıfta bulunduğunu öne sürerken, diğerleri fosil yakıt olmayan enerji kaynakları anlamına<br />

geldiğini düşünüyor. Bu ikinci grup, “temiz enerji” kategorisinin nükleer enerjiyi de içerebilecek ve de<br />

içermeli olduğunu savunuyor…<br />

Bazıları için nükleer enerji, fosil yakıtlara kıyasla<br />

(daha) temiz ve düşük karbonlu bir alternatif, diğerleri<br />

için ise güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji<br />

kaynaklarına geçişi zedeliyor. İddialı iklim hedeflerinin<br />

yanı sıra bu hedeflere ulaşmakta karşılaştığı<br />

pratik zorluklarla, nükleer enerji Avrupa Birliği’nde<br />

özellikle dikkat çekici bir tartışma olmayı sürdürüyor.<br />

Günümüzde nükleer enerji, AB elektrik üretiminin<br />

yaklaşık dörtte birini oluşturuyor ve Fransa gibi<br />

bazı üye devletler için bu rakam neredeyse dörtte<br />

üçe kadar çıkabiliyor. Ancak bazı diğer üye devletler,<br />

başta Almanya olmak üzere, güvenlik kaygıları<br />

nedeniyle nükleer enerjiyi tamamen aşamalı olarak<br />

sona erdirme taahhütlerinde bulundu. Avrupa Parlamentosu’na<br />

göre, nükleer enerjinin toplam 27 AB<br />

üyesi arasından 13’ünün enerji karışımında “kritik<br />

bir bileşen” oluşturduğu söylenebilir.<br />

Yakın tarihte kamuoyu genel olarak küresel nükleer<br />

kazalara göre değişimler gösterdi, bu da farklı<br />

AB ülkelerinde nükleer enerji iştahını farklı şekillerde<br />

etkiledi. Nükleer enerji özellikle 1986’daki<br />

48 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


Çernobil kazası ve 2011’deki Fukuşima kazasından<br />

sonra bir konu olarak çok daha tartışmalı hale<br />

geldi.<br />

1979’da Amerika Birleşik Devletleri’nde meydana<br />

gelen Three Mile Adası kazası, özellikle İsveç<br />

için oldukça önemliydi. Bu nükleer felaketten kısa<br />

bir süre sonra, 1980’de nükleer güç kapasitesine<br />

ilişkin bir referandum gerçekleştirildi ve bu kapasitenin<br />

genişletilmesinin durdurulmasına yönelik<br />

bir karar çıktı. Bu referandumla alınıa bir diğer karar<br />

ise 2010 yılına kadar tüm nükleer santrallerin<br />

kapatılmasıydı. Ancak elektrik talebinin artması<br />

ve bu talebin düşük karbonlu enerji kaynaklarıyla<br />

karşılanması yönündeki istek nedeniyle bu tarih<br />

ertelendi.<br />

Almanya'nın kaderini yaşamaktan<br />

korkuluyor<br />

Şu anda İsveç’te, özellikle de İsveç Parlamentosu’nda,<br />

“temiz enerji”nin tam olarak ne olduğu ile<br />

ilgili tartışmalar devam ediyor. Bazıları bunun yalnızca<br />

güneş, rüzgar ve hidro enerji gibi yenilenebilir<br />

kaynaklara atıfta bulunduğunu öne sürerken,<br />

diğerleri fosil yakıt olmayan enerji kaynakları anlamına<br />

geldiğini düşünüyor. Bu ikinci grup, “temiz<br />

enerji” kategorisinin nükleer enerjiyi de içerebilecek<br />

ve de içermeli olduğunu savunuyor.<br />

Nükleer enerji konusu, elektriğinin yüzde 40’ını<br />

nükleer santraller aracılığıyla ürettiğinden dolayı<br />

özellikle İsveç için kritik. Almanya, 2011’de elektriğinin<br />

yaklaşık yüzde 25’ini nükleer santrallerden<br />

elde ederken nükleer enerjiyi aşamalı olarak<br />

bırakmaya karar verdiğinde, İsveç kadar şiddetli<br />

olmasa da benzer bir durumla karşı karşıya kalmıştı.<br />

Bu rakam şu anda yüzde 10’un biraz üzerinde,<br />

ancak günümüzde de kömürün önemi bir<br />

sorun haline geldiğini ve Almanya’nın elektriğinin<br />

yüzde 40’ını oluşturduğunu görebiliyoruz.<br />

Moderat Parti gibi çeşitli İsveç muhalefet partileri,<br />

Almanya’ya benzer bir kaderden kaçınmak<br />

istiyor ve bu nedenle nükleer enerji kullanımını,<br />

karbonsuz bir elektrik kaynağı olarak, vurguluyor.<br />

Öte yandan, şu anda sosyal demokratların koalisyon<br />

partneri olan Çevre Partisi Yeşiller, nükleer<br />

gibi tehlikeli bir kaynak yerine, rüzgâr ve güneş<br />

enerjisi geliştirme üzerinde odaklanılması gerektiğini<br />

savunarak bu Moderat Parti’nin bu yaklaşıma<br />

karşı çıkıyor.<br />

“NÜKLEERE YATIRIM YAPILSIN”<br />

DIYENLERIN ORANI ARTIYOR<br />

Bu tartışma, tamamen işlevsel bir nükleer reaktör olan<br />

Ringhals 1’in düşük kârlılığının bir sonucu olarak kapatılması<br />

nedeniyle son zamanlarda arttı. Ringhals 1, geçtiğimiz<br />

yıl sahada kapatılan ikinci reaktör oldu ve kapatılmasıyla<br />

sahada geriye iki reaktör kaldı. Ülke çapında ise şu<br />

anda çalışmakta olan altı nükleer reaktör var.<br />

İsveç, tüm nükleer santrallerin kapatılma tarihini<br />

2010’dan daha ileri bir tarihe ertelemiş olsa da hala nükleer<br />

enerjiye aleyhine işleyen faktörler var. Bir örnek, nükleer<br />

kapasite vergisi. Bu vergi özellikle nükleer reaktörlerden<br />

elde edilen elektriğe uygulanan ve diğer kaynaklara<br />

kıyasla nükleer enerjiyi cezalandıran bir vergidir.<br />

Bu tür düzenlemelerin, Ringhals 1’in kapatılmasına yönelik<br />

gerekçe olarak sunulan düşük kârlılık sorunlarında bir<br />

rol oynadığı söylenebilir. Ringhals 1’i işleten devlet enerji<br />

şirketi Vattenfall’ın CEO’sunun 2016 yılında söylediği<br />

gibi, “Nükleer santrallerimizin faaliyetlerini sürdürmelerini<br />

sağlamak için nükleer verginin kaldırılması gerekiyor<br />

(...) Düşen elektrik fiyatları ile birleştiğinde, mevcut<br />

nükleer vergi reaktörlerimizden hiçbirinin kârlı olmadığı<br />

kritik bir duruma katkıda bulunuyor.”<br />

Bu tür bir verginin amacı halihazırda nükleer enerjiyi<br />

caydırmak için olarak görülse de, kamuoyu nükleer enerji<br />

konusunda biraz daha olumluya dönüyor gibi görünüyor.<br />

Nükleer enerjiye daha fazla yatırım yapılmasını isteyenlerin<br />

oranı yüzde 15’ten yüzde 21’e çıkarken, tüm nükleer<br />

santralleri tamamen kapatmak isteyenlerin oranı yüzde<br />

19’dan yüzde 15’e düştü.<br />

Kamuoyunda bu yönde bir değişiklik, bazı iklim bilimcilerinin<br />

nükleer enerji lehine tartışmaya başlamış olmalarını<br />

takip ediyor. Potsdam Üniversitesi’nde İsveçli bir profesör,<br />

Johan Rockström’ün söylediği gibi, “Benim ulaştığım<br />

sonuç, iklim tehdidinin nükleer enerjiden kaynaklanan<br />

tehditten daha büyük olduğu.”<br />

Bu yaklaşım ve kamuoyunda gerçekleşen değişim dikkate<br />

alındığında, İsveç’in çok daha büyük miktarlarda temiz<br />

elektriğe ihtiyaç duyduğu bir zamanda nükleer enerjinin<br />

en azından bir geçiş yakıtı olarak yeniden güçlenmesi<br />

mümkün gözüküyor.<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 49


DÜNYA GÜNDEMİ<br />

Esen Erkan<br />

Biden’ın göreve başlaması, enerji ve<br />

iklim gündemini hareketlendirdi<br />

Geçen yıl 3 Kasım’da gerçekleştirilen seçimleri kazanarak görevdeki Donald Trump’ı mağlup edip 46’ncı ABD<br />

Başkanı seçilen Joe Biden, enerji sektörüne de hareketlilik getirdi. Başkan Joe Biden, göreve geldiği ilk gün, iklim ve<br />

enerji planlarının ilk adımlarını hızla attı. Trump’ın Paris Anlaşması’ndan geri adım atma kararı ve yönetiminin fosil<br />

yakıt endüstrilerinin büyümesini destekleyen politikalara verdiği destek, Biden yönetimi ile tersine çevrilecek…<br />

ABD Başkanı Joe Biden, Trump yönetiminin çevre<br />

ve enerji düzenlemelerini tersine çevirme sürecini<br />

başlatmak ve federal hükümetin iklimle mücadele<br />

için bugüne kadarki en agresif çabasının temelini<br />

atmak için bir dizi karar imzaladı. 46. ​başkan olarak<br />

göreve başladığı gün, Biden, ülkenin sera gazı emisyonlarını<br />

azaltmayı ve fosil yakıtla çalışan elektrik<br />

santrallerinden yenilenebilir enerjiye geçişi hızlandırmayı<br />

amaçlayan bir dizi eylemde bulunma sözünü<br />

yerine getirdi.<br />

İklim değişikliğiyle mücadeleyi öncelikleri<br />

arasına alan Biden, küresel ısınmayı inkar eden<br />

Trump’ın çekildiği Paris İklim Anlaşması’na yeniden<br />

dahil olmaya yönelik başkanlık kararnamesini imzaladı.<br />

Birleşmiş Milletler, ABD ile karbon emisyonlarını<br />

azaltma hedeflerini kabul eden ülkeler arasındaki<br />

uçurumun onarılması sürecini başlatarak 30<br />

gün içinde ABD’nin uluslararası taahhüdünü kabul<br />

edebilir. Ayrıca uluslararası anlaşmalardan biri olan<br />

ve Trump’ın Covid-19 salgınından sonra ayrıldığı<br />

Dünya Sağlık Örgütü’ne geri dönülmesine yönelik<br />

kararname de Biden tarafından imzalandı.<br />

Yeni yönetim, aynı zamanda Obama yönetiminin<br />

karşı çıktığı ve Trump yönetimi tarafından desteklenen<br />

petrol ve gaz alt yapı projelerini geri almaya<br />

çalışacak. Bunlar arasında, ham petrolü Kanada’nın<br />

50 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


Alberta eyaletindeki katranlı kumlardan ABD rafinerilerine<br />

taşımak için tasarlanan Keystone XL boru<br />

hattı projesi için federal izinlerin iptal edilmesi ve<br />

Alaska’daki Kuzey Kutup Ulusal Yaban Hayatı Sığınağı’nda<br />

petrol ve gaz leasinginin durdurulması yer<br />

alıyor.<br />

ABD, kömür ve doğal gazdan uzaklaşacak mı?<br />

Rüzgar ve güneş enerjisi maliyetlerinin son dört<br />

yılda küresel çapta düşmeye devam etmesiyle birlikte,<br />

kömür santrallerinin kapanması da hız kazandı.<br />

ABD <strong>Enerji</strong> Enformasyon İdaresi (EIA) tarafından<br />

yapılan yeni bir analize göre, Biden’ın göreve<br />

başlamasıyla, bu yıl inşa edilen yenilenebilir enerji<br />

kaynaklarının üretim kapasitesinin yüzde 70’ini sağlaması<br />

bekleniyor. Son dört yılda önemli maliyet<br />

düşüşleri yaşayan ve hızla büyüyen depolama teknolojileri<br />

de önemli bir ulusal pazar payına ulaşarak<br />

kapasitenin yüzde 11’ini daha tedarik edecek.<br />

ABD’nin Paris Anlaşması’ndan çıkışından bu<br />

yana, ülkedeki elektrik sektörü yenilenebilir enerjiye<br />

ve karbon azaltımına yönelik kurumsal taleplerle<br />

desteklenen temiz enerjiye doğru dramatik bir<br />

dönüş yaptı. Geçtiğimiz dört yıl içinde, çoğu büyük<br />

ABD’li elektrik şirketleri 2050 yılına kadar net sıfır<br />

veya karbon emisyonlarını azaltma hedeflerini taahhüt<br />

etti.<br />

Ancak Biden yönetimiyle birlikte, ABD’deki elektrik<br />

sektörünün karbon emisyonlarını 2035 yılına<br />

kadar sıfırlama hedefine ulaşmak için daha agresif<br />

eylemlere ihtiyaç duyacağı tahmin ediliyor. EIA verilerine<br />

göre, <strong>2021</strong> yılında ABD’deki doğal gaz santralleri<br />

yeni kapasitenin yalnızca yüzde 16’sını oluşturacak.<br />

Ancak doğal gaz, ülkedeki en büyük elektrik<br />

kaynağı olmaya devam ederken sıfır karbon taahhüdüne<br />

uymak için 10 yıl içinde daha fazla yenilenebilir<br />

enerji santrali inşa etmeyi planlanıyor. Rüzgar<br />

türbinleri, elektrikli araçlar ve ekolojik sürdürülebilir<br />

evlerle de milyonlarca kişiye istihdam sağlama taahhütleri<br />

veren Biden, karbon emisyonunu ise 15<br />

yılda sıfıra indirerek, yüzde 100 temiz enerji kullanımını<br />

amaçlıyor.<br />

Bu amaca ulaşmak için Biden ve ABD tarihine<br />

geçen ilk kadın başkan yardımcısı Kamala Harris yönetiminin,<br />

yürütme eylemleri ve yasama tekliflerinin<br />

bir kombinasyonunu hedeflediği belirtiliyor. Yönetimin<br />

planları arasındaki başlıklar şöyle:<br />

Yenilenebilir enerji, depolama ve elektrikli araçların<br />

federal tedariki için 400 milyar dolar bütçe<br />

ayrılması,<br />

Federal hükümetin, temiz enerji kaynaklarına yönelik<br />

enerji alımlarının yeniden yönlendirilmesi,<br />

Fosil yakıtlı leasing işlemlerine son verilmesi,<br />

Federal mülkiyetteki alanlarda yenilenebilir enerji<br />

gelişimi ve enerji verimliliği çalışmalarının revize<br />

edilmesi yer alıyor.<br />

İklim değişikliğiyle mücadeleyi öncelikleri<br />

arasına alan Biden yönetimi ile ABD, yenilenebilir<br />

temiz enerjiye 4 yılda 2 trilyon dolar yatırım yaparak<br />

“yeşil ekonomi” yaratabilecek mi hep birlikte takip<br />

edeceğiz.<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 51


McKinsey & Company:<br />

Küresel enerji sektörüne<br />

“yenilenebilir” hakim olacak<br />

McKinsey & Company tarafından hazırlanan <strong>2021</strong> Küresel <strong>Enerji</strong><br />

Perspektifi raporu, yenilenebilir enerji kaynaklarının fosil yakıtların<br />

yerini alacağı görüşünü pekiştiriyor. Ancak, küresel sıcaklık artışlarını<br />

bu yüzyılda 1.5 ° C’ye kadar sınırlama planının oldukça gerisindeyiz<br />

<strong>2021</strong> Küresel <strong>Enerji</strong> Perspektifi çalışması, güneş<br />

ve rüzgar santrallerinin 2035 yılına kadar dünyanın<br />

elektrik üretim kapasitesinin neredeyse yarısını<br />

oluşturacağını ve 2030 yılına kadar ise yenilenebilir<br />

enerjiyle çalışan hidrojen teknolojilerine yönelik maliyet<br />

rekabetçiliğinin de enerji geçişinde bir başka<br />

oyun değiştirici olacağını açıklıyor.<br />

Rapora göre, küresel kömür yakıtlı enerji talebinin<br />

şimdiden zirveye ulaşmasıyla birlikte petrol<br />

için en yüksek noktaya 2029’da; doğal gaz için ise<br />

2037’de ulaşılacak. 2027 yılında tüm fosil yakıtların<br />

zirve noktasına ulaşmak için rekor seviyede buluşacağı<br />

yıl olarak tahmin ediliyor.<br />

McKinsey raporu, gelecekteki dört enerji senaryosunu<br />

dikkate alıyor ve dünyanın istenen maksimum<br />

küresel ısınma seviyesi olan 1.5 °C sıcaklık<br />

artışı sınırından önemli ölçüde uzaklaştığını tahmin<br />

ediyor. Dünyanın 2030’ların başlarında, 2100 karbon<br />

bütçesini tüketmesini bekleyen araştırmaya göre,<br />

küresel sıcaklık artışlarını bu yüzyılda 1.5C’yi geçmeyecek<br />

şekilde sınırlamak ve karbon emisyonlarının<br />

bu on yılda yarıya indirilmesini ve yüzyılın ortasına<br />

kadar yüzde 85 düşürülmesini gerektirecek.<br />

Yenilenebilir enerji kaynaklarının maliyeti düşmeye<br />

devam ederken depolama teknolojisiyle birleştiklerinde,<br />

dünyanın birçok yerinde fosil yakıt<br />

bazlı enerji üretimi ile maliyet açısından rekabet<br />

edebilir hale gelecek. Elektrikli araçların (EV) ise<br />

dünyanın birçok yerinde önümüzdeki 5 yıl içinde en<br />

ekonomik seçenek olacağı tahmin ediliyor.<br />

McKinsey raporuna göre, Covid-19’un 1 ila 4 yıl<br />

sürebilecek ölçüde küresel enerji talebini etkilediği<br />

ve elektrik ve doğal gaz talebinin ise bu süreçte petrolden<br />

daha hızlı düzeleceği tahmin ediliyor.<br />

Petrol talebi 2020’lerin<br />

sonunda; doğal gaz 2030’larda<br />

zirveye ulaşırken, kömür<br />

istikrarlı bir düşüş gösteriyor.<br />

52 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


RAPOR<br />

DİRENİŞİNİ SÜRDÜREN<br />

KÖMÜR, SAVAŞI<br />

KAZANABİLECEK Mİ?<br />

İklim değişikliğiyle mücadele, yenilenebilir enerji teknolojilerinin gelişmesiyle maliyetlerin düşmesi<br />

kömürün tahtını sallıyordu ancak en büyük darbe Covid-19’dan geldi. Dünyada kömür talebi, yüzde 5<br />

azalarak İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük düşüşünü yaşadı. Beklenti, <strong>2021</strong>’de toparlanma<br />

olacağı yönünde ama 2025’te kömür tahtını yenilenebilir enerjiye vermek zorunda kalabilir...<br />

Küresel kömür talebi bu yıl korona virüs salgınının<br />

etkisiyle yüzde 5 azalarak İkinci Dünya Savaşı’ndan<br />

bu yana en büyük düşüşünü yaşayacak. Uluslararası<br />

<strong>Enerji</strong> Ajansının (IEA) Kömür 2020 raporuna<br />

göre, dünyadaki kömür talebinde son iki yılda tarihi<br />

düşüş görüldü. Bu düşüşte, ABD ve Avrupa’da<br />

kömür kullanımının azalması etkili olurken, doğal<br />

gaz fiyatları ve elektrik talebinin düşük olması da<br />

önemli rol oynadı.<br />

Salgını önlemek için alınan tedbirler neticesinde<br />

yavaşlayan ekonomik aktiviteye bağlı olarak kömür<br />

talebinin bu yılsonu itibarıyla yüzde 5 azalması öngörülüyor.<br />

Öte yandan, gelecek yıl ekonomide beklenen<br />

toparlanmanın etkisiyle dünya kömür talebinde<br />

yüzde 2,6 artış görülecek. Kömür talebindeki artışın<br />

büyük bir kısmı Çin, Hindistan ve Güneydoğu Asya<br />

kaynaklı olacak. Gelecek yıl kömür talebi 2019 seviyesinin<br />

altında kalacak.<br />

54 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


Bir daha 8 milyar ton rakamına<br />

ulaşılmayacak<br />

IEA’ya göre, küresel kömür talebi <strong>2021</strong>’de<br />

artışa geçse de bu durum kısa sürecek ve<br />

2025’te 7,4 milyar tonla yatay bir seyir izleyecek.<br />

Böylece, 2013’teki 8 milyar tonluk kömür kullanımı,<br />

küresel kömür talebinin en yüksek seviyesi<br />

olarak kalacak. Kömürün elektrik üretimindeki<br />

payında sürekli olarak düşüş yaşansa da nihai<br />

kömür kullanımında yakın gelecekte hızlı ve büyük<br />

oranda bir düşüş beklenmiyor.<br />

Bugünkü kömür talebinin yüzde 65’inin kaynağı<br />

Çin ve Hindistan. Japonya, Kore, Tayvan ve<br />

Güneydoğu Asya ülkeleriyle birlikte bu oran yüzde<br />

75’e yükseliyor. ABD ve Avrupa’nın 2025’te dünya<br />

kömür talebinin yüzde 10’unun altında kalacağı<br />

öngörülürken, bunun piyasalara etkisinin kısıtlı<br />

olacağı tahmin ediliyor. Dünyadaki enerji kaynaklı<br />

karbon emisyonlarının en büyük kaynağı<br />

olan kömür talebinde bu eğilimin sürmesi, iklim<br />

değişikliğiyle mücadele bakımından ciddi risk<br />

oluşturuyor.<br />

2025’TE TAHTA<br />

YENİLENEBİLİR ENERJİ<br />

ÇIKACAK<br />

IEA <strong>Enerji</strong> Piyasaları Direktörü Keisuke Sadamori,<br />

rapora ilişkin değerlendirmesinde, salgının küresel<br />

kömür piyasalarını yeniden şekillendirdiğini<br />

kaydetti. Salgın öncesinde bu yıl kömür talebinde<br />

ufak çaplı bir toparlanma beklediklerini belirten Sadamori,<br />

“Fakat kömür talebinde İkinci Dünya Savaşı’ndan<br />

bu yana görülen en büyük düşüşe şahit olduk.<br />

Bu düşüş, dünyanın en büyük kömür tüketicisi<br />

Çin’de yılın ikinci yarısındaki ekonomik toparlanma<br />

olmasa çok daha fazla olurdu” ifadelerini kullandı.<br />

Sadamori, yenilenebilir enerjinin 2025’te en büyük<br />

elektrik kaynağı olarak kömürü tahtından edeceğine<br />

dikkati çekerek, “2025’te doğal gaz da en büyük<br />

ikinci elektrik kaynağı olarak kömürü geçecek fakat<br />

küresel kömür talebinin yatay seyretmesini ya<br />

da bazı Asya ekonomilerinde artmasını bekliyoruz.<br />

Tüm bu düşüşlere rağmen kömürün hızlı bir şekilde<br />

yok olacağına ilişkin hiçbir işaret yok” değerlendirmesinde<br />

bulundu.<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 55


İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ<br />

İşte 2020’de 10<br />

milyarlarca dolar zarara<br />

yol açan 10 hava olayı<br />

Uzak bir ihtimal gibi görünen iklim değişikliği, artık hepimizin kapısını çalıyor. Son yılların en kurak<br />

günlerini yaşadığımız 2020 yılı, salgının getirdiği yıkıma ek olarak çok önemli hava olaylarına da sahne<br />

oldu. Çekirge istilasından orman yangınlarına, tayfunlardan su baskınlarına kadar onlarca büyük felakete<br />

tanık olduk. Christian Aid, 10 büyük hava olayını derledi ve her birinin maliyeti en az 1.5 milyar dolar…<br />

Christian Aid tarafından hazırlanan rapor, iklim<br />

değişikliğinin etkisiyle, her biri en az 1,5 milyar dolar<br />

hasara neden olan 10 aşırı hava olayı tespit etti.<br />

“2020 için Maliyet Hesabı: İklim Yıkımıyla Yolu Bir Yıl”<br />

adlı rapora göre; bu olayların 10’u 1,5 milyar dolardan<br />

fazla maliyete neden olurken, dokuzunun sebep<br />

olduğu hasarın bedeli 5 milyar doların üzerinde. Söz<br />

konusu tahminlerin çoğu sigortalanmış zararlara<br />

dayandığı için asıl maliyetin çok daha yüksek olduğu<br />

düşünülüyor.<br />

Raporda gayrimenkulün daha değerli olduğu<br />

zengin ülkelerde karşılaşılan yüksek maliyetler ön<br />

plana çıksa da 2020’de yaşanan bazı aşırı hava olayları,<br />

gayrimenkulün aynı seviyede fiyatlandırılmadığı<br />

yoksul ülkelerde bile yıkıcı sonuçlar doğurdu. Güney<br />

Sudan, 138 kişinin ölümüne, bu yılın mahsulünün de<br />

yok olmasına neden olan tarihindeki en kötü su taşkınlarından<br />

birini yaşadı.<br />

Mayıs ayında Bengal Körfezi’ni vuran ve birkaç<br />

gün içinde 13 milyar dolarlık hasar doğuran Amphan<br />

Siklonu gibi bazı felaketler kısa süre içinde olup<br />

biterken, Çin ve Hindistan’da sırasıyla 32 ve 10 milyar<br />

dolarlık hasara neden olan su taşkınları gibi aylar<br />

boyunca art arda görülen felaketler de oldu.<br />

Seller, çekirge istilaları, kasırgalar…<br />

En yüksek maliyetle sonuçlanan 10 hava olayının<br />

altısı Asya’da görülürken, bunların beşi, normalden<br />

daha yağışlı geçen muson sezonuyla ilişkilendirildi.<br />

Afrika’da birçok ülkede yaşanan çekirge istilaları<br />

tarımsal mahsulü ve bitki örtüsünü talan ederken<br />

8,5 milyar dolara ulaştığı tahmin edilen hasara yol<br />

56 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


açtı. İstilaların iklim değişikliğinin tetiklediği olağan<br />

dışı yağışlarla ortaya çıkan nemli koşullarla ilişkili<br />

olduğu düşünülüyor.<br />

Bununla birlikte, aşırı hava olaylarının etkisi<br />

dünyanın her yerinde hissedildi. Avrupa’da yaşanan<br />

iki ekstra tropikal siklon, yaklaşık 6 milyar dolarlık<br />

hasara yol açtı. Hem benzeri görülmemiş bir kasırga<br />

sezonunu hem de yine benzeri görülmemiş bir yangın<br />

sezonunu geride bırakan ABD’de hasarın boyutu<br />

60 milyar doları geçti. Nüfus yoğunluğunun daha az<br />

olduğu bazı bölgeler de ısınan dünyanın sonuçlarından<br />

mustarip. Yılın ilk yarısı Sibirya’yı vuran sıcak<br />

dalgası, Verkhoyansk şehrinde hava sıcaklığının 38<br />

dereceye çıkarak rekor kırmasına neden<br />

oldu.<br />

Havalar ısındı, yangılar arttı<br />

Birkaç ay sonra, dünyanın<br />

diğer ucunda, Bolivya, Arjantin,<br />

Paraguay ve Brezilya, sıcak<br />

hava ve kuraklığın yol açtığı<br />

yangınlarla mücadele etmek<br />

zorunda kaldı. Bu olaylar can<br />

kaybına yol açmasa da tahrip olan alanlar nedeniyle<br />

biyolojik çeşitlilik ve gezegenin küresel ısınmaya cevap<br />

verme kapasitesi son derece olumsuz etkilendi.<br />

Bütün bu hava olaylarının tetikleyicisi iklim değişikliği<br />

olmakla birlikte, etkilenen ülkeler arasında<br />

küresel ısınmada neredeyse hiç payı olmayanlar da<br />

yer alıyor. Atlas Okyanusu’nda görülen kasırga sezonunun<br />

en şiddetli fırtınası olan Loka Kasırgası’nın<br />

vurduğu Nikaragua ve Goni ve Vamco tayfunlarının<br />

art arda toprak kaymalarına yol açtığı Filipinler, bu<br />

ülkelere örnek verilebilir.<br />

Yaşanan bu aşırı hava olayları, iklim için bir an<br />

önce harekete geçilmesi gerektiğini gösteriyor. Ortalama<br />

sıcaklık artışının Sanayi Devrimi öncesi<br />

döneme kıyasla 2 derecenin çok daha altında<br />

tutulmasını, mümkünse 1,5 derecede<br />

sınırlandırılmasını hedefleyen<br />

Paris Anlaşması beş yaşında. Kasım<br />

<strong>2021</strong>’de Glasgow’da düzenlenecek<br />

bir sonraki iklim konferansından<br />

önce ülkelerin daha etkili<br />

sonuçlar doğuracak hedefler belirlemesi<br />

büyük önem taşıyor.<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 57


İNOVASYON<br />

Esen Erkan<br />

<strong>2021</strong>’de çok konuşulacak,<br />

en önemli temiz enerji teknolojileri<br />

Araştırma şirketi IHS Markit, <strong>2021</strong>’de dikkat edilmesi gereken en önemli temiz enerji teknolojisi<br />

trendlerini ortaya koyan yeni bir rapor yayınladı. Yenilenebilir enerji kurulumları, Covid-19<br />

çıkmazından sonra çift haneli rakamlarla toparlanacak. Rapora göre, yenilenebilir tesislerde güçlü<br />

bir toparlanma, yeşil hidrojen büyümesinde devam eden artış ve geri dönüşüme odaklanma, bu yıl<br />

temiz enerji teknolojisi alanındaki ana başlıklar arasında yer alıyor.<br />

58 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


Edurne Zoco<br />

IHS Markit temiz enerji<br />

teknolojisi yönetici<br />

1.<br />

GÜNEŞ ENERJISI KURULUMLARI<br />

YÜZDE 30 ARTACAK<br />

Covid-19 salgınının tetiklediği 2020’deki dalgalı<br />

talebin ardından <strong>2021</strong>’de yıllık güneş enerjisi kurulumlarının<br />

yüzde 30’un üzerinde büyüyeceği tahmin<br />

ediliyor. Küresel kurulumlar artık Çin pazarına olan<br />

bağımlılıktan gittikçe uzaklaşmış olsa da <strong>2021</strong>’de küresel<br />

kurulumların yüzde 35’i Çin tarafından oluşturacak.<br />

Günümüzde, küresel olarak 1 GW üzeri kümülatif<br />

güneş enerjisi kurulumlarına sahip 18 ülke bulunurken<br />

on yıl öncesinde bu kuruluma sahip sadece 6 ülke<br />

vardı.<br />

Fotovoltaik (PV) sektöründeki güçlü pazar talebi,<br />

özellikle ilk çeyrekte modül fiyatlarında tarihi bir artışa<br />

neden olan üretim maliyetlerindeki (yüzde 10-15<br />

artış) yükselişe rağmen devam ediyor. Bununla birlikte,<br />

üretim maliyetlerinin yılın ikinci yarısında düşmesi,<br />

modül fiyatlarını düşürmesi ve <strong>2021</strong>’in sonunda<br />

rekor düzeyde güneş enerjisi kurulumuna zemin hazırlaması<br />

bekleniyor.<br />

IHS Markit temiz enerji teknolojisi yönetici direktörü<br />

Edurne Zoco konuyla ilgili açıklamasında, “Güneş<br />

enerjisinde benzeri görülmemiş bir şekilde yılın ilk<br />

yarısında yüksek olan modül fiyatlarına rağmen, fotovoltaik<br />

endüstrisine olan küresel talebin yüzde 30’un<br />

üzerinde arttığı bir durumu ilk kez bu yıl göreceğiz”<br />

yorumunu yapıyor.<br />

İspanya, Hindistan ve Orta Doğu bölgesi, güneş<br />

enerjisiyle seviyelendirilmiş elektrik maliyetinin<br />

(LCOE) en düşük olduğu pazarlar olmaya devam<br />

edecek. IHS Markit, fotovoltaik sistem sermayesinin<br />

<strong>2021</strong>’de yıllık yüzde 5 düşüş göstermeye devam edeceğini<br />

öngörüyor. Bunun nedeni, büyük ölçüde düşen<br />

bileşen fiyatları. Ayrıca ortalama modül verimliliği<br />

artmaya devam ediyor. PERC monokristal ticari hücre<br />

üretiminde yüzde 22,5’i aştı ve 2022’ye kadar yüzde<br />

24’e ulaşacağı tahmin ediliyor.<br />

Analiz, hücre verimliliğini artırma ve maliyetleri<br />

düşürme konusunda önemli potansiyele sahip gelecek<br />

vaat eden bir güneş hücresi teknolojisi olan perovskit<br />

teknolojilerinin verimlilik rekorlarını kırmaya<br />

devam edeceğini belirtiyor. Ancak perovskit teknolojisi<br />

önümüzdeki beş yıl içinde ticari üretim için olgunlaşabilecek.<br />

Perovskitin güneş enerjisi teknolojisindeki<br />

potansiyeli henüz yeni yeni fark ediliyor fakat bazı uzmanlar<br />

malzemenin güneş enerjisi sektörünü kökten<br />

değiştirebileceğini düşünüyor.<br />

2.<br />

AÇIK DENIZ RÜZGARI IÇIN 10 GW<br />

KILOMETRE TAŞI<br />

<strong>2021</strong>’deki yıllık kara rüzgar kurulumları, ABD<br />

ve Çin dahil olmak üzere, sübvansiyon kesintileri ile<br />

karşı karşıya olan pazarlardaki kurulumlardan elde<br />

edilmeye devam edecek. <strong>2021</strong>’de açık deniz rüzgar<br />

endüstrisi ise geçen yıla göre neredeyse iki kat daha<br />

fazla 10 GW’dan fazla kapasite kullanacak. Kapasite<br />

ihaleleri bu yıl İngiltere, Fransa, Danimarka, Hollanda,<br />

Almanya, ABD, Japonya ve Tayvan’da yapılacak 20 GW<br />

değerinde yarışmalarla artacak.<br />

Petrol ve gaz şirketleri, yenilenebilir enerji alanındaki<br />

ayak izlerini artırmak için teknik ve proje yönetimi<br />

becerilerinden yararlanmayı hedeflediklerinden, açık<br />

deniz rüzgar pazarındaki büyümeyi daha da hızlandıracak.<br />

IHS Markit’in temiz enerji teknolojisi kıdemli<br />

ortağı Andrei Utkin şunları ekliyor: Derin sularda açık<br />

deniz rüzgarının geleceği olan yüzen temeller, nihayet<br />

ticari aşamaya geçiyor. Sektör, bir düzine pilot projede<br />

teknolojinin güvenilirliğini kanıtladı ve <strong>2021</strong>’de ilk kez<br />

ticari yüzer kapasiteler İngiltere ve Fransa’daki açık<br />

artırmalarla tahsis edilecek.”<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 59


3.<br />

HIDROJEN IÇIN<br />

ÜSTEL BÜYÜME<br />

Analize göre, <strong>2021</strong> yılında karbondan arındırma<br />

aracı olarak hidrojene olan eşi görülmemiş ilgi, düşen<br />

maliyetler ve artan politika desteğinin bir kombinasyonundan<br />

kaynaklanıyor. Düşük karbonlu hidrojen<br />

teknolojilerine yönelik maliyetlerin, yenilenebilir<br />

enerji elektriğinin azalan maliyeti ve elektroliz (suyu<br />

hidrojene ve oksijene ayırma süreci) teknolojisinde<br />

beklenen fiyat düşüşü nedeniyle 2025 yılına kadar<br />

yüzde 40 daha düşmeye devam etmesi bekleniyor.<br />

Temiz enerji teknolojisi IHS Markit Direktörü<br />

Soufien Taamallah, “Yeşil hidrojen tesisatlarında<br />

geçen yıl rekor büyüme yaşandı. Yenilenebilir enerji<br />

kullanılarak suyun elektrolizi yoluyla üretilen hidrojen<br />

planları, giderek somut eyleme dönüşmeye başlıyor<br />

ve <strong>2021</strong> boyunca da büyüme devam edecek”<br />

açıklamasında bulundu.<br />

Jeotermal gibi ana akım olmayan yenilenebilir<br />

enerji kaynakları da geleneksel enerji şirketlerinden<br />

ve yatırımcılardan artan ilgi görmeye devam edecek.<br />

Endonezya ve Kenya’nın küresel pazara liderlik etmesi<br />

ile <strong>2021</strong> boyunca yaklaşık 0,5 GW yeni kapasitenin<br />

devreye alınması bekleniyor.<br />

4.<br />

GERI DÖNÜŞÜM, KÜRESEL<br />

OLARAK ŞIRKETLER VE<br />

HÜKÜMETLER IÇIN BIR ÖNCELIK<br />

HALINE GELIYOR<br />

<strong>2021</strong> yılında güneş panelleri ve rüzgar türbinlerine<br />

göre daha kısa pil ömrü olan akülerin geri<br />

dönüşümü için yeni politikalar belirlenmesi hedefleniyor.<br />

Elektrikli araç (EV) sektörünün artan ölçeği<br />

nedeniyle, akülerin geri dönüşümünün öncelikli olarak<br />

otomotiv endüstrisi tarafından yönlendirileceği<br />

tahmin ediliyor.<br />

GÜNEY KORE, CAM KADAR ŞEFFAF GÜNEŞ HÜCRELERI GELIŞTIRDI<br />

Gökdelenler için özel olarak geliştirilen şeffaf yapıdaki güneş hücreleri, görünmeden elektrik üretimi sağlayacak.<br />

Güney Kore’de bulunan Incheon Devlet Üniversitesi’nde şeffaf yapıda ve dikkat çekmeyen güneş hücreleri geliştirildi.<br />

Dünyanın ilk şeffaf yapıdaki güneş hücrelerini üreten üniversitedeki araştırmacılar, bu ürün için uzun yıllar çalışmalarını<br />

sürdürdü. Güneş ışınlarını yakalayarak enerjiye dönüştüren bu özel sistemde yarı saydam malzemeler tercih<br />

ediliyor. Yarı saydam olan iletken tabakaların tamamen şeffaf olmasıyla kullanım alanı da genişleyecek ve başta<br />

gökdelenler olmak üzere birçok yapıda kullanılabilecek.<br />

Şeffaf yapıdaki güneş hücreleri için bilim insanları, öncelikle yarı iletken olan titanyum dioksiti kullandı. Toksin<br />

üretmemesi nedeniyle tercih edilen titanyum dioksit, yüksek optik şeffaflığa sahip bir başka bir yarı iletken olan nikel<br />

oksit ile birleştirildi. Bu birleşmenin bir sonucu olarak, tamamen şeffaf yapıda olan güneş hücreleri ortaya çıktı.<br />

60 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


ŞİRKETLERDEN<br />

RES Group, 2020 yılında 2,2 GW’lık yeni<br />

yenilenebilir enerji kapasitesine ulaştı<br />

Dünyanın en büyük bağımsız yenilenebilir enerji şirketi RES, 2020 yılında Fransa’daki Haut du Saule,<br />

Amerika’daki Southern Oak güneş enerjisi santrali, Avustralya’da Murra Warra 1 rüzgâr enerjisi santrali ve<br />

İngiltere’de Solwaybank rüzgâr enerjisi santralinin de aralarında bulunduğu 2,2 GW’lık yeni yenilenebilir<br />

enerji projelerinin inşasını tamamladı.<br />

RES’in 2020 yılı boyunca devreye aldığı yeni yenilenebilir<br />

enerji kapasiteleri, RES projelerinin önlediği<br />

toplam salımı 19 milyon tona indirerek her yıl<br />

4,3 milyon tona denk karbondioksit salımını önlemiş<br />

olacak. Covid-19 salgınına rağmen, Avustralya ve<br />

İskandinavya’daki kayda değer büyüme akabinde<br />

desteklediği işletme projeleri 7 GW’lık kapasiteye<br />

ulaşan RES, enerji üretimine devam ediyor. Şirket<br />

2020 yılı boyunca 23 binden fazla temel hizmet çalışanının<br />

24/7/365 kontrol merkezi sayesinde karasal<br />

ve denizüstü projelere erişim sağladığını kaydetti. Yıl<br />

içinde ISO 55001 sertifikasını alırken, Yenilenebilir<br />

<strong>Enerji</strong> Tesisleri Operasyonel Yönetimi hizmetleriyle<br />

uluslararası tanınırlık kazandı.<br />

Yıl boyunca RES ile yapılan yenilenebilir enerji<br />

yatırımları emin adımlarla devam etti. Kanada,<br />

Amerika, İngiltere ve İrlanda’daki diğer rüzgar, güneş<br />

enerjisi ve enerji depolama projelerinin yanı sıra<br />

kapanışı gerçekleşen İskandinavya’daki projelerin<br />

800 MW’ından fazlası, Fransa’daki 496 MW’lık Saint-Brieuc<br />

denizüstü rüzgâr enerjisi santrali mülkiyet<br />

hissesi satışı, Avustralya’daki 209 MW’lık Murra<br />

Warra rüzgâr enerjisi santrali, Amerika’daki 200<br />

MW’lık Crossett ve Delta’s Edge güneş enerjisi projeleri<br />

oldu.<br />

RES Group İngiltere CEO’su Ivor Catto, “Bu zamanda<br />

enerji üretimini sürdürebilmek bir ayrıcalık.<br />

2020 yılında çalışanlarımızın üretimi sürdürebilmeyi<br />

başarmış olmalarıyla gurur duyuyorum. ‘Herkesin<br />

uygun fiyatlı sıfır karbon emisyonlu enerjiye erişebileceği<br />

bir gelecek yaratma’ vizyonumuz uyarınca yenilenebilir<br />

enerjiden elektrik üretiminde üzerimize<br />

düşeni yapmaya devam ettiğimiz için mutluyum. Yenilenebilir<br />

enerji küresel iklim değişikliği sorunuyla<br />

mücadelede bir mihenk taşı olmayı sürdürdü. Tüketicilere<br />

yenilenebilir enerji iletmeye ve dünyadaki<br />

müşterilerimize hizmet sağlamaya devam ederken,<br />

<strong>2021</strong> yılının da başarılarla dolu bir yıl olmasını diliyoruz”<br />

değerlendirmesini yaptı.<br />

RES Group’un 2020 yılında imza attığı yeni projeler<br />

ve gelişmeler şöyle:<br />

İngiltere’de Solwaybank, Fransa’daki Haut du Saule<br />

ve çift yüzeyli güneş panellerinin kullanıldığı,<br />

Amerika’daki en büyük güneş projelerinden biri<br />

olan Southern Oak projelerinin de dahil olduğu<br />

2,2 GW’lık yeni kapasite devreye alındı.<br />

Bu yıl Avrupa’da, inşaatına başlanmış en büyük<br />

projelerden biri olan Björnberget projesinin satışı<br />

gerçekleşti.<br />

RES, ISO 55001 Sertifikası ile onaylanan Yenilenebilir<br />

<strong>Enerji</strong> Tesisleri Operasyonel Yönetimi yönetimi<br />

hizmetleri alanında layık görüldüğü Outstanding<br />

Service Ödülü ile tüm dünyanın takdirini<br />

kazandı.<br />

Avustralya’daki Murra Warra 1 projesi tamamlandı<br />

ve Murra Warra 2 projesinin kurulumuna<br />

başlandı.<br />

Fransız Ulusal Demiryolları Şirketi ile 40 MW kapasiteli<br />

güneş enerjisinı kapsayan kurumsal seviyede<br />

bir enerji satın alma anlaşmas imzalandı.<br />

62 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


ICSG ISTANBUL <strong>2021</strong><br />

<br />

<br />

4-5 June <strong>2021</strong><br />

Istanbul Lui ırdar Congress Center<br />

www.icsgistanbul.com<br />

Internaonal Partners<br />

Strategic Partners


İŞ DÜNYASI<br />

Türkiye’deki şirketlerin yüzde<br />

68’i bu yıl gelir artışı bekliyor<br />

HSBC Grubu’nun ‘Navigator Raporu’na göre; Türkiye’deki şirketlerin yüzde 68’i önümüzdeki<br />

yıl gelirlerinde artış öngörüyor. Yeni pazarlara açılma, maliyetlerin azaltılması ve nakit akışının<br />

iyileştirilmesi ise şirketlerin ana gündeminde yer alıyor…<br />

HSBC Grubu’nun hazırladığı ‘Navigator Raporu’,<br />

iş dünyası liderlerinin Covid-19 salgınıyla birlikte<br />

kısa ve orta vadede iş görünümüne ve uluslararası<br />

ticarete ilişkin görüş ve beklentilerini ortaya koyuyor.<br />

Türkiye dahil olmak üzere 39 ülkede 10 binden<br />

fazla şirketin görüşleriyle oluşturulan rapora göre;<br />

Türkiye’deki şirketlerin yüzde 68’i <strong>2021</strong> yılında gelirlerinde<br />

artış kaydedeceklerini öngörürken, yarısı<br />

gelirlerindeki bu artışın yüzde 5’ten fazla olmasını<br />

bekliyor. Bununla birlikte; şirketlerin büyüme fırsatlarını<br />

yakalamak ve potansiyel güçlüklerin üstesinden<br />

gelmek için kullanacakları en önemli stratejiler<br />

arasında yeni pazarlara açılma, maliyetlerin azaltılması<br />

ve nakit akışının iyileştirilmesi yer alıyor.<br />

HSBC Türkiye Genel Müdürü Selim Kervancı,<br />

HSBC Grubu’nun küresel çapta hazırladığı rapor ile<br />

ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: Türkiye iş dünyası<br />

salgının getirdiği zorlukların aşılmasında güçlü bir<br />

direnç gösterdi. Şirketler, bu dönemde potansiyellerini<br />

en üst düzeye çıkaracak, yeni ortama uyum sağ-<br />

64 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


lamalarını, büyümelerini ve beklenmedik durumlara<br />

karşı hazırlıklı olmalarını destekleyecek sürdürülebilir<br />

çözümlere odaklanıyorlar.<br />

Uluslararası ticarette rota Avrupa ve Asya<br />

Pasifik<br />

Rapora göre; Türkiye’deki şirketlerin yüzde 73’ü<br />

uluslararası ticaretin son dönemde zorlaştığını ve<br />

<strong>2021</strong>’de de yeni güçlüklerle karşılaşılacağını düşünse<br />

de yüzde 66’sı gelecek 1-2 yıllık dönemde uluslararası<br />

ticaret görünümünün olumlu olmasını bekliyor. Gelecek<br />

dönemde Avrupa ve ardından Asya-Pasifik Bölgesi, yurt<br />

dışına açılmayı hedefleyen Türkiye şirketleri için en çekici<br />

pazarlar olmayı sürdürecek. Şirketlerin; yüzde 60’ı<br />

artan tüketici talebinin, yüzde 52’si yeni tedarikçi ve iş<br />

ortaklarına erişimin, yüzde 47’si ise ürün ve hizmetlerinin<br />

bu pazarlardaki mevcut ürün ve hizmetlere göre<br />

daha rekabetçi olmasının ve bu pazarların inovasyon<br />

merkezi özelliği taşımasının Avrupa ve Asya-Pasifik’le<br />

ticareti genişletmeyi hedeflemelerinde etkili olduğunu<br />

ifade ediyor.<br />

Şirketlerin ortak endişe kaynağı tedarik zinciri<br />

Rapor, tedarik zincirinin Türkiye şirketleri için ortak<br />

bir endişe kaynağı olduğuna işaret ediyor. Türkiye’deki<br />

şirketlerin yüzde 97’si 2020 yılında maliyetlerdeki artış,<br />

tedarik zinciri istikrarı ve tedarikçilerin hedef tüketici<br />

veya kendi işletmelerinden uzak olmasıyla ilgili sorunları<br />

gidermek için çeşitli aksiyonlar aldıklarını belirtiyorlar.<br />

Rapor, Türkiye şirketlerinin tedarik zincirini güçlendirmek<br />

için <strong>2021</strong> yılında şu alanlara öncelik vereceklerini<br />

gösteriyor:<br />

Teknolojinin etkin kullanımı,<br />

Tedarikçilerin olası yeni salgınlarla mücadele için etkili<br />

mekanizmalara sahip pazarlardan seçilmesi,<br />

Tedarikçilerin operasyonel direnç ve hızlı teslimat<br />

yetkinliklerine göre seçilmesi.<br />

Şirketler tedarik zincirlerindeki bu değişimlerle maliyetlerin<br />

azaltılması, pazar bağımlılığının azaltılarak<br />

risklerin dağıtılması, pazar erişiminin hızlandırılması<br />

ve güvenliğin artırılmasını hedefliyor.<br />

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK,<br />

SATIŞLARI DESTEKLİYOR<br />

Rapora göre; Türkiye şirketlerinin yüzde<br />

86’sı sürdürülebilirliğe daha fazla odaklanılmasının<br />

<strong>2021</strong> yılında satışlarda artışı<br />

destekleyeceğini düşünüyor. Türkiye’deki<br />

şirketlerin yüzde 70’den fazlası çevresel, sosyal<br />

ve yönetişim (ESG) alanlarında kapsamlı<br />

hedefler belirlediklerini belirtiyor. Bununla<br />

birlikte sürdürülebilirliğin kurumsal itibarın<br />

güçlendirilmesi, yeni çalışma şekillerinin<br />

benimsenmesi ve devlet desteklerinden yararlanmaya<br />

hak kazanma gibi çeşitli fırsatlar<br />

barındırdığını ifade ediyorlar.<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 65


YÖNETİM-İK<br />

Salgın sebebiyle mali kriz yaşayan<br />

şirketler ne yapmalı?<br />

Mevcut salgınla birlikte getirilen kısıtlamalar<br />

nedeniyle ciddi bir kriz yaşayan birçok<br />

sektörde faaliyet gösteren şirket sahipleri, çıkış<br />

yolu arıyor ancak bazılarının iflas tehlikesinden<br />

kurtulamayacağı da öngörülüyor. Peki iflas<br />

durumunun olmaması için şirketler ne yapmalı ya<br />

da ne gibi adımlar atmalı?<br />

Şirketlerin, ekonomik dar boğazda olmaları nedeniyle<br />

ortaya çıkan iflas tehlikesi dolayısıyla, faaliyetlerine<br />

son vermemeleri için bir kurtulma projesi<br />

düzenleyerek iflasının önüne geçilmesi ve ticari hayatına<br />

devam edilmesi için var olan bir yöntem olan<br />

‘konkordato’ ile ilgili bilinmesi gereken tüm ayrıntıları<br />

anlatan Prof. Hukuk Bürosu kurucularından Av.<br />

Emre Avşar, salgın döneminde de taleplerin olduğunu<br />

ve bu konudaki süreçlerin devam ettiğini söyledi.<br />

Mevcut borçlarından dolayı özvarlıklarını kaybeden<br />

ya da kaybetme tehlikesi olan şirketlerin bir<br />

kurtulma projesi çerçevesinde Asliye Ticaret Mahkemesi’nde<br />

konkordato talepli dava açabileceğini<br />

belirten Av. Avşar, “Konkordato İİK 285-309 maddeleri<br />

arasında düzenlenmiş bir kurumdur. Buna göre,<br />

davacı mahkemeye başvurarak kendilerine ilk aşamada<br />

üç aylık geçici konkordato mühleti verilmesini<br />

ve ilgili kanun uyarınca konkordato tedbirlerinin<br />

alınmasını ve geçici konkordato komiseri atanmasını<br />

isteyebilir” diyor.<br />

Konkordato mühlet kararını kapsayan tedbirler<br />

nelerdir?<br />

Konkordato mühletini kapsayan tedbirler arasında<br />

şirkete karşı ilamsız icra takibi yürütülmemesi,<br />

başlamış takiplerin durdurulması, rehinli veya<br />

imtiyazlı borçlar açısından takip yapılsa ya da yapılan<br />

takibin devamına karar verilse de rehinli borcun<br />

veya teminat bedellerinin nakde çevrilmesi işlemleri<br />

durdurulur. Bu süre sonunda konkordato komiseri<br />

raporu ve mahkeme kararıyla şirketin 1 yıl süreli<br />

66 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


konkordato kesin mühleti alıp alamayacağı konusunda<br />

karara varılır.<br />

Konkordato talebinde bulunmak için dava şartı<br />

sayılan belgeler nelerdir?<br />

İlgili davanın açılma şartlarına göre; konkordato<br />

ön projesi, SPK bağımsız denetçi tarafından hazırlanmış<br />

makul güvence raporu, borç ve alacaklar ve<br />

vadeleri, şirket demirbaş listeleri, vergi kayıtları,<br />

SGK kayıtları, şirket bilançoları, firma defter tasdikleri<br />

ve konkordatoya gidilmesi yönünde genel kurul<br />

veya yönetim kurulu kararı açıkça yer almalıdır.<br />

Konkordato ön projesi, mevcut dar boğazdan nasıl<br />

çıkılacağının anlatıldığı detaylı bir kurtulma projesidir.<br />

Bu projeye göre, alacaklılara alacaklarının<br />

nasıl ödeneceği, borçların vadelere yayılmış şekilde<br />

mi yoksa tenzilat yoluyla bir derece indirimle derhal<br />

mi ödeneceği konusunda detay açıklamalar içermekte<br />

ve konkordato bu projeye göre ilerlemektedir.<br />

Atanan konkordato komiseri / komiser heyeti<br />

ise şirketin mal varlığının eksilmemesi ve projenin<br />

hayata geçirilebilir olması yönünde çalışarak adeta<br />

şirketin yöneticisi gibi iş görmektedir. 3 ay geçici<br />

mühlet ve 1 yıllık kesin mühletin sonunda projenin<br />

hayata geçirilebilir olduğu yönünde kesin kanaat<br />

oluşursa konkordato tasdik edilerek artık, şirketin<br />

borçları tasdik edilen karara göre ya vadeler halinde<br />

ya da tek seferde ödenecektir.<br />

Konkordatonun tasdik edilmesi de şarta bağlanmış<br />

bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri konkordato<br />

komiseri ya da komiser heyetinin, şirketin<br />

mevcut geleceğe dönük projelerini gerçekleştirerek,<br />

ön gördüğü karlılık marjına ulaşabileceğini tespit<br />

etmeleri ve konkordato alacaklıları ile anlaşmaları<br />

şartıdır.<br />

Av. Emre Avşar<br />

Konkordatoya tüm alacaklılar uymak zorunda<br />

1 yıllık kesin mühlet içerisinde davacının bildirdiği<br />

alacaklar dışında ayrıca Basın İlan Kurumu’nda<br />

yapılan ilanen tebligattan sonra, 1 ay içerisinde alacaklılar<br />

alacaklarını bildirmeye davet edilirler. Konkordato<br />

komiseri veya alacaklıların talebiyle alacaklılar<br />

kurulu kurulabilir. Nihayetinde kaydedilmiş<br />

alacağın yarısından fazla oranda ve nihayetinde tüm<br />

alacaklıların üçte ikisinin mevcut konkordato teklifini<br />

kabul etmesi sonucunda başkaca engel bulunmadığı<br />

takdirde konkordato tasdik edilir.<br />

Konkordato tasdik edilirse, mevcut borçlar konkordato<br />

ön projesinde gösterilen şekliyle ödenir.<br />

Tasdik edilen konkordatoya kabul etsin etmesin<br />

bütün alacaklıların uyması gerekmektedir. Ancak<br />

ön projede belirtilen şartlar, borçlu tarafından aksatılırsa<br />

alacaklıların hukuki haklarını kullanmaları<br />

beklenecektir.<br />

Konkordatonun tasdik edilmediği durumlarda ne<br />

olacak?<br />

Yukarıda belirtildiği gibi konkordatonun kabul<br />

şartlarının oluşmaması dolayısıyla tasdik edilmemesi<br />

durumunda, dava reddedilerek, kesin mühletle<br />

konulan bütün tedbirler kaldırılr. Ret tarihi itibarıyla<br />

davacı sermaye olarak borca batık durumda ise iflasının<br />

açılmasına karar verilir. İflasa ilişkin durum,<br />

kamu hukukunu ilgilendirdiği için Ticaret Mahkemesi<br />

hakimi, bu durumu gördüğü takdirde iflasın<br />

açılmasına re‘sen karar vermek zorundadır. Yani,<br />

borçlunun mallarının yönetimi iflas müdürlüğünde<br />

ve kurulacak olan iflas idaresinde olacak.<br />

Konkordatoya başvuracak şirketlerin dikkat<br />

etmesi gerekenler?<br />

Konkordato borçlarını ödeme konusunda dar boğazda<br />

olan şirketler için bir fırsat olduğu gibi kimi<br />

zaman da şirketleri olumsuz etkileyebiliyor. Konkordatoya<br />

başvurmak ya da başvurmamak arasındaki<br />

fayda, menfaat dengesinin şirketler tarafından<br />

iyi analiz edilerek karar verilmesi gerekmektedir.<br />

Bunun başlıca sebepleri mevcuttur. Harçların çok<br />

yüksek oluşu en büyük etmenlerden bir tanesidir.<br />

Dava şartı olarak belirlenen gider avansının yüksek<br />

olması ve konkordato komiserlerinin aylık maaşlarının<br />

yüksek olması sebebiyle masraflar 200-300 bin<br />

TL’yi bulabiliyor.<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 67


Bu ücretlerden tasarruf etmenin bir yolu yok mu?<br />

Mahkemenin ödenmesini istediği bu giderler,<br />

dava şartı olduğu için ödenmesi zorunlu olup, verilen<br />

sürede ödenememesi davayı ret sebebidir. Ancak<br />

konkordato tomiserleri genelde 2 yada 3 kişilik<br />

bir heyet halinde atandıkları için her bir komiser<br />

için ön görülen ortalama 10 bin TL aylık ücret bazen<br />

şirketleri zorluyor. Şirketin mali yapısı, yönetimsel<br />

kolaylığının olması ve yüksek giderli bir şirket olmaması<br />

gibi durumlar olduğunda davacı şirketlerce<br />

tek komiser yönetimi istenebiliyor. Genelde Ticaret<br />

Mahkemesi, bu talebin gerekçelerini haklı gördüğünde<br />

tek komiser atanmasına da karar verebiliyor.<br />

Bu durumda da dava masrafları bir nebze de olsa<br />

azaltılabiliyor.<br />

Diğer dikkat edilmesi gereken konu imtiyazlı<br />

alacakların durumu... Konkordato talebindeki adi<br />

alacaklar, konkordato tasdik edildiği takdirde, konkordato<br />

geçici mühlet kararının verildiği tarihten itibaren<br />

faizden muaf şekilde ödenebilecek. Ancak imtiyazlı<br />

alacak statüsünde olan ipotekli vb. alacaklar<br />

bakımından ise durum farklıdır. Yukarıda bahsettiğimiz<br />

üzere mühlet kararı imtiyazlı alacaklarla ilgili<br />

takibi durdurmayacak olup, takip anından konkordatonun<br />

tasdik edildiği ana kadar faizler işlemeye<br />

devam edecektir. Bu durumda imtiyazlı alacaklılarla<br />

mühlet içerisinde faizler konusunda ayrıca anlaşmaya<br />

varılmasının yolu da her zaman açıktır.<br />

Sadece şirketler mi konkordato ilan edebilir?<br />

Konkordato dava yoluna gerçek ve tüzel kişiler<br />

de başvurabilir. Kanunda yapılan değişiklikler sonucu<br />

iflasa tabi olmasa bile gerçek kişiler de konkordato<br />

yoluna başvurabiliyor. Bu, genellikle şirketin<br />

borçlarına kefil olan şirket ortakları tarafından<br />

tercih edilen bir yoldur. Şirketin borcuna kendi mal<br />

varlığıyla kefil olan gerçek kişi, konkordatoya başvuran<br />

şirketten maddi imkânsızlık dolayısıyla tahsil<br />

edilemeyecek borç bakiyesinden kendi kefilliği kadar<br />

ve mal varlığı ile mesul olduğundan, ekonomik<br />

mahvına sebep olunmaması adına Konkordato tedbirlerinden<br />

yararlanmak adına şirketle birlikte bu<br />

yola başvurabilmektedirler.<br />

Ancak bu kişiler tacir sıfatına sahip olmayan gerçek<br />

kişilerdense herhangi bir şekilde SPK Makul güvence<br />

raporu tanzim etmelerine gerek kalmayacak<br />

ve herhangi bir şekilde iflas sonucunu doğurmayacaktır.<br />

Konkordato talebinden vazgeçmek mümkün mü?<br />

Her ne olursa olsun konkordato tasdik talebi Asliye<br />

Ticaret Mahkemesi’nde görülen ve talep edenin<br />

davacı sıfatıyla görülen bir dava türü olduğu için<br />

davadan da feragat etme hakkı her zaman var. Feragat,<br />

davacı tarafından tek taraflı irade beyanıyla<br />

yapılabilir olduğundan bir izne, kabule veya icazete<br />

bağlanmamıştır. Feragat nedeniyle davadan vazgeçilmesi<br />

ret sonuçlarına bağlanmıştır. Böylece bütün<br />

mühlet tedbirleri kaldırılır ve feragat tarihi itibarıyla<br />

davacının mevcut bilançosu borca batık halde değilse<br />

davanın reddine karar verilir, eğer borca batık<br />

durumdaysa iflasın açılmasına karar verilir.<br />

Konkordato süreci 2 yıla yakın süren ve bu süre<br />

içerisinde bir komiser heyeti tarafından yönetilen<br />

şirket için zorlu bir süreç olduğundan, mevcut ekonomik<br />

şartlarda borçlarını ödeyemeyen şirketler için<br />

bir kurtulma projesi olabileceği gibi iyi analiz edilip<br />

şirketler tarafından buna göre bir donanım sağlanmazsa,<br />

bir yıkım projesi de olabilmektedir.<br />

68 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


Salgında işten ayrılmak zorunda<br />

kalanların yüzde 80'i kadın<br />

Great Place to Work Enstitüsü, salgın döneminde 400 binden fazla çalışan ebeveynin iş deneyimini<br />

araştırdı. Yapılan araştırmada, çalışan annelerin tükenmişlik yaşama ihtimalinin, çalışan babalara<br />

oranla yüzde 28 fazla olduğu belirlendi.<br />

1992’den beri küresel çapta<br />

en iyi işverenleri belirleyen Great<br />

Place to Work Enstitüsü tarafından<br />

gerçekleştirilen ve 400<br />

binden fazla katılımcının yer aldığı<br />

araştırmada, çalışan ebeveynlerin<br />

yaklaşık yüzde 60’ının<br />

salgın döneminde çocuk bakımı<br />

konusunda işverenlerinden destek<br />

görmedikleri belirlendi. Araştırma,<br />

çalışan ebeveynler üzerine<br />

yapılmış en kapsamlı araştırma<br />

olma özelliği taşıyor.<br />

Çalışan annelerin tükenmişlik<br />

yaşama ihtimalinin çalışan babalara<br />

oranla yüzde 28 fazla olduğu<br />

belirtilen araştırmaya göre, salgın<br />

döneminde işten ayrılanların<br />

yüzde 80’i kadın çalışanlardan<br />

oluşuyor. Araştırmada dikkat çeken<br />

diğer bir veriye göre, kadınların<br />

dörtte biri Covid-19 nedeniyle<br />

daha az stresli bir işte çalışmayı<br />

ya da çalışma hayatından tamamen<br />

çekilmeyi düşünüyor.<br />

Stress yoksa çalışanın<br />

mevcut işte kalma oranı<br />

yüzde 20 artıyor<br />

Çalışanlarına yatırım yapan<br />

şirketlerin, yüksek inovasyon ve<br />

iş verimi sağladıkları için 5,5 kat<br />

daha fazla gelir artışı sağladıkları<br />

belirlenen araştırma hakkındaki<br />

detayları paylaşan Great Place to<br />

Work Türkiye Genel Müdürü Eyüp<br />

Toprak, “Çalışan ebeveynler tükenmişlik<br />

ve stress duygusundan<br />

uzak olduklarında işverenlerini<br />

başkalarına önerme ihtimalleri<br />

35 kat, işte kalma ihtimalleri 20<br />

kat artıyor. Şirketler, tükenmişlik<br />

duygusunu azalttığında çalışanlar<br />

değişikliklere 12 kat daha hızlı<br />

uyum sağlarken, daha verimli<br />

olma konusunda 10 kat daha istekli<br />

oluyorlar. Çalışan odaklı ve<br />

güçlü kurum kültürüne sahip şirketlerde<br />

çalışan anne-babaların<br />

yüzde 94‘ü şirketlerinden övgüyle<br />

bahsediyor. Great Place to Work<br />

sertifikasyon programına katılan<br />

şirketler çalışan potansiyelini<br />

maksimize ederken, çalışanların<br />

da şirketlerine karşı aidiyet duyguları<br />

güçleniyor” dedi.<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 69


İSTATİSTİK<br />

APLUS ENERJİ<br />

Katkılarıyla<br />

APLUS ENERJİ ARALIK 2020 ANALİZİ<br />

2020 yılı Aralık ayında gerçekleşen toplam 27.280 GWh elektrik üretiminin %76,62’si serbest<br />

üretim şirketleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Serbest üretim şirketlerinin üretimdeki payı,<br />

bir önceki aya göre 0,81 puan azalarak geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre ise 2,19 puan<br />

artmıştır.<br />

Serbest üretim şirketlerini %18,9 oranla EÜAŞ santralleri ve %2,6 oranla lisanssız santraller<br />

izlemektedir. Toplam üretimin %1,8’i İşletme Hakkı Devredilen Santraller, %0,1’i ise Yap-<br />

İşlet-Devret santralleri tarafından üretilmiştir 1 .<br />

APLUS ENERJİ ARALIK 2020 ANALİZİ<br />

TEİAŞ tarafından yayımlanan üretim verilerine göre, 2020 Aralık ayında termik santrallerin<br />

gerçekleşen toplam üretimdeki payı %70,75 olarak kaydedilmiştir. Yenilenebilir enerji<br />

kaynaklarından elde edilen elektrik üretiminin payı ise %29,25 olarak gerçekleşmiştir 4 .<br />

Gerçekleşen elektrik üretimi kaynak bakımından incelendiğinde ise 2020 Aralık ayında toplam<br />

üretimin %32,3’ünün doğal gaz ve LNG santralleri tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir.<br />

Barajlı hidroelektrik santraller ilgili ayda toplam üretimin %11,8’ini karşılarken, akarsu tipi<br />

hidroelektrik santraller ise %2,6 oranıyla üretime katkıda bulunmuştur. İthal kömür santralleri<br />

aralık ayında toplam üretimin %22’sin karşılarken, yerli kömür santralleri ise %14,7 oranında<br />

katkı sağlamıştır. Yenilenebilir enerji santrallerinden rüzgar enerjisi santralleri toplam üretime<br />

%8,9 jeotermal ve güneş enerjisi santralleri 2 ise %5,9 oranında katkıda bulunmuştur. Diğer<br />

termik santrallerin 3 üretimdeki payı ise %1,7 olarak gerçekleşmiştir.<br />

1<br />

Veriler Yük Tevzi Bilgi Sistemi’nin yayımladığı Kamusal Raporlardan alınmıştır.<br />

2<br />

Jeotermal ve Güneş enerjisi santralleri “Diğer Yenilenebilir” olarak sınıflandırılmıştır.<br />

3<br />

Fuel-oil, nafta, motorin, LPG, lisanssız termik ve biyokütle santralleri diğer termik santraller olarak<br />

sınıflandırılmaktadır.<br />

2020 yılı Aralık 2019 ayında yılı Aralık gerçekleşen<br />

toplam 27.280 2020 yılı Aralık GWh ayında, elekt-<br />

bir ler önceki izlemektedir. yıla göre 0,7% Toplam oranında üretimin artarak 295,51 lam TL/MWh üretimin olarak %32,3’ünün doğal<br />

ayında 291,32 ve %2,6 TL/MWh oranla olarak lisanssız gerçekleşen santral-<br />

ortalama piyasa ğinde takas ise 2020 fiyatı (PTF), Aralık ayında toprik<br />

üretiminin kaydedilmiştir. %76,62’si serbest Bu dönemde %1,8’i gerçekleşen İşletme ortalama Hakkı PTF, bir Devredilen<br />

Santraller, %0,1’i ise Yap-İş-<br />

gerçekleştirildiği görülmektedir.<br />

önceki aya gaz göre ve (295,51 LNG santralleri TL/MWh) tarafından<br />

%0,7 oranında azalma göstermiştir.<br />

üretim şirketleri tarafından gerçekleştirilmiştir.<br />

Aralık Serbest 2020’de en üretim yüksek günlük let-Devret ortalama santralleri piyasa takas tarafından fiyatı 23 Aralık Barajlı Çarşamba hidroelektrik günü santraller ilgili<br />

ise ayda 13 Aralık toplam Pazar üretimin %11,8’ini<br />

şirketlerinin üretimdeki 322,86 TL/MWh payı, olarak bir gerçekleşirken; üretilmiştir 1 en . düşük günlük ortalama PTF<br />

önceki aya göre günü 0,81 268,69 puan TL/MWh azala-olararak geçtiğimiz ise yılın en aynı yüksek dönemine PTF değerinin kaynak 23 Aralık bakımından Çarşamba günü incelendi-<br />

saat 17:00’da 565,00 lektrik TL/MWh, santraller en ise %2,6 ora-<br />

kaydedilmiştir. Gerçekleşen Piyasa elektrik takas fiyatları üretimi saatlik karşılarken, bazda incelendiğinde akarsu tipi hidroe-<br />

düşük PTF değerinin ise 13 Aralık Pazar günü saat 09:00'da 150,00 TL/MWh olarak<br />

göre ise 2,19 puan artmıştır.<br />

nıyla üretime katkıda bulunmuştur.<br />

İthal kömür santralleri aralık<br />

gerçekleştiği görülmektedir. 1 Veriler Yük Tevzi Bilgi Sistemi’nin<br />

Serbest üretim şirketlerini<br />

yayımladığı Kamusal Raporlardan alınmıştır.<br />

%18,9 oranla EÜAŞ santralleri<br />

ayında toplam üretimin %22’sin<br />

70 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


%0,7 oranında azalma göstermiştir.<br />

Aralık 2020’de en yüksek günlük ortalama piyasa takas fiyatı 23 Aralık Çarşamba günü<br />

322,86 TL/MWh olarak gerçekleşirken; en düşük günlük ortalama PTF ise 13 Aralık Pazar<br />

günü 268,69 TL/MWh olarak kaydedilmiştir. Piyasa takas fiyatları saatlik bazda incelendiğinde<br />

ise en yüksek PTF değerinin 23 Aralık Çarşamba günü saat 17:00’da 565,00 TL/MWh, en<br />

düşük PTF değerinin ise 13 Aralık Pazar günü saat 09:00'da 150,00 TL/MWh olarak<br />

gerçekleştiği görülmektedir.<br />

2020 yılı Aralık ayında pik saatlerde 5 312,00 TL/MWh olarak gerçekleşen ortalama PTF, bir<br />

önceki ayın pik saatler ortalaması olan 313,43 TL/MWh’lik değere göre %0,5 oranında<br />

azalmıştır 6 .<br />

2019 yılı Aralık ayında pik dışı (off-peak) saatlerin PTF değeri ortalama 268,15 TL/MWh iken,<br />

bu değer 2020 yılı Aralık ayında %2,4 oranında bir artış kaydetmiş ve 274,69 TL/MWh olarak<br />

gerçekleşmiştir.<br />

4<br />

2020 Aralık verileri Yük Tevzi Bilgi Sistemi’nin yayımladığı 31 Aralık 2020 tarihli Kamusal Rapor’dan<br />

alınmıştır.<br />

karşılarken, 2019 yılı Aralık yerli kömür ayı içerisinde santralleri<br />

toplam üretim 26.312 verilerine GWh göre, olan 2020 elektrik Ara-talebilık ayında<br />

ortalama 2020 yılı PTF, Aralık bir önceki ayında aya göre<br />

bir<br />

ise<br />

önceki<br />

%14,7<br />

yıla<br />

oranında<br />

göre %2.53<br />

katkı<br />

oranında artış<br />

termik<br />

göstererek,<br />

santrallerin<br />

26.977<br />

gerçekleşen<br />

toplam üretimdeki payı azalma göstermiştir.<br />

GWh<br />

(295,51<br />

değerine<br />

TL/MWh)<br />

artmıştır<br />

%0,7 . 2019<br />

oranında<br />

sağlamıştır. Yenilenebilir enerji<br />

yılı Aralık ayında 34.282 MWh olarak ölçülen saatlik ortalama talep, 2020 yılı Aralık ayında<br />

santrallerinden rüzgar enerjisi %70,75 olarak kaydedilmiştir. Yenilenebilir<br />

enerji kaynaklarından lük ortalama piyasa takas fiyatı<br />

Aralık 2020’de en yüksek gün-<br />

36.260 MWh olarak gerçekleşmiştir.<br />

santralleri toplam üretime %8,9<br />

jeotermal ve güneş enerjisi santralleri<br />

ise %5,9 oranında katkıda<br />

bulunmuştur. Diğer termik santrallerin<br />

üretimdeki payı ise %1,7<br />

elde edilen elektrik üretiminin<br />

payı ise %29,25 olarak gerçekleşmiştir<br />

2019 yılı Aralık ayında 291,32<br />

23 Aralık Çarşamba günü 322,86<br />

TL/MWh olarak gerçekleşirken;<br />

en düşük günlük ortalama PTF<br />

ise 13 Aralık Pazar günü 268,69<br />

olarak gerçekleşmiştir.<br />

TL/MWh olarak gerçekleşen ortalama<br />

TL/MWh olarak kaydedilmiştir.<br />

TEİAŞ tarafından yayımlanan<br />

piyasa takas fiyatı (PTF),<br />

2020 yılı Aralık ayında, bir önceki Piyasa takas fiyatları saatlik<br />

bazda incelendiğinde ise en yüksek<br />

PTF değerinin 23 Aralık Çar-<br />

2 Jeotermal ve Güneş enerjisi santralleri<br />

“Diğer Yenilenebilir” olarak sınıf-<br />

yıla göre 0,7% oranında artarak<br />

295,51 TL/MWh olarak kaydedilmiştir.<br />

Bu dönemde gerçekleşen TL/MWh, en düşük PTF değerinin<br />

şamba günü saat 17:00’da 565,00<br />

landırılmıştır.<br />

3 Fuel-oil, nafta, motorin, LPG, lisanssız<br />

termik ve biyokütle santralleri 4 2020 Aralık verileri Yük Tevzi Bilgi<br />

ise 13 Aralık Pazar günü saat<br />

09:00’da 150,00 TL/MWh olarak<br />

diğer termik santraller olarak sınıflandırılmaktadır.<br />

tarihli Kamusal Rapor’dan<br />

Sistemi’nin yayımladığı 31 Aralık 2020<br />

gerçekleştiği görülmektedir.<br />

alınmıştır.<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 71


2019 yılı Aralık ayı içerisinde toplam 26.312 GWh olan elektrik talebi, 2020 yılı Aralık ayında<br />

bir önceki yıla göre %2.53 oranında artış göstererek, 26.977 GWh değerine artmıştır 7 . 2019<br />

yılı Aralık ayında 34.282 MWh olarak ölçülen saatlik ortalama talep, 2020 yılı Aralık ayında<br />

36.260 MWh olarak gerçekleşmiştir.<br />

2020 yılı Kasım ayı sonunda 93.573 MW olan toplam kurulu güç değeri 278,4 MW’lık artışla<br />

2020 yılı Aralık ayı sonunda 93.851 MW olarak kaydedilmiştir.<br />

Toplam kurulu gücün %67,3’lük (63.849 MW) kısmını serbest üretim şirketleri oluştururken,<br />

EÜAŞ santrallerinin toplam kurulu güçteki payı %22,4 (21.220 MW) seviyesindedir 8 . Yap işlet<br />

devret santralleri %0,1’lik (140 MW), işletme hakkı devredilen santraller %3’lük (2.827 MW)<br />

bir orana sahiptir. Lisanssız santrallerin toplam kurulu güç içindeki payı da %7,2 (6.823 MW)<br />

olarak kaydedilmiştir.<br />

5<br />

Pik saatler 08:00-20:00 arasındaki saatleri, pik dışı saatler ise 20:00-08:00 arasındaki saatleri ifade<br />

eder.<br />

6<br />

Gün Öncesi Piyasası ortalama elektrik fiyatları hesaplamalarında kaynak olarak <strong>Enerji</strong> Piyasaları İşletme<br />

A.Ş. Piyasa Gelişim Raporları PTF ortalamaları kullanılmaktadır.<br />

7<br />

2019 ve 2020 yılları için saatlik veriler YTBS Genel Günlük İşletme Neticesi Raporları’ndan alınmıştır.<br />

2020 yılı Aralık ayında pik saatlerde<br />

5 2020 312,00 yılı TL/MWh Aralık ayı sonunda olarak oluşan ortalama toplam 268,15 kurulu TL/MWh gücün %27,1’lik iken, kısmı len saatlik (25.677 ortalama MW) doğal talep, 2020<br />

(off-peak) saatlerin PTF değeri ayında 34.282 MWh olarak ölçü-<br />

gerçekleşen<br />

gaz ve<br />

ortalama<br />

LNG yakıt<br />

PTF,<br />

tipi santralleri<br />

bir bu ile değer karşılanırken, 2020 yılı %23,7’lik Aralık ayında kısmı (22.498 MW) barajlı hidrolik<br />

yılı Aralık ayında 36.260 MWh<br />

santraller tarafından karşılanmaktadır. Bu yakıt tiplerini %11,9’luk (11.336 MW) oran ile yerli<br />

önceki ayın pik saatler ortalaması %2,4 oranında bir artış kaydetmiş olarak gerçekleşmiştir.<br />

kömür 9 santralleri ve %9,5’lik oranla (8.987 MW) ithal kömür santralleri izlemektedir. Akarsu<br />

olan 313,43 TL/MWh’lik değere ve 274,69 TL/MWh olarak gerçekleşmiştir.<br />

tipi hidrolik santraller %8,5’lik bir orana (8.064 MW) sahipken, rüzgâr santralleri 2020 yılı toplam Kasım ayı sonunda<br />

göre %0,5 kurulu oranında gücün azalmıştır6. %8,9’luk bir kısmını (8.434 MW) oluşturmaktadır 10 . Toplam 93.573 kurulu MW gücün olan toplam kurulu<br />

2019 yılı Aralık ayı içerisinde<br />

2019 %6,9’luk yılı Aralık kısmı ayında (6.578 pik dışı MW) güneş enerjisi santralleri, %1,6’lık kısmı güç (1.556 değeri MW) 278,4 jeotermal MW’lık artışla<br />

toplam 26.312 GWh olan elektrik<br />

5 Pik saatler enerji 08:00-20:00 santrallerinden arasındaki<br />

saatleri, tarafından pik dışı saatler oluşturulmaktadır.<br />

ise 20:00-<br />

93.851 MW olarak kaydedilmiştir.<br />

oluşurken, %1,8’lik kısmı (1.731 MW) ise diğer 2020 termik yılı santraller Aralık 11<br />

ayı sonunda<br />

talebi, 2020 yılı Aralık ayında bir<br />

08:00 arasındaki saatleri ifade eder.<br />

6 Gün Öncesi Piyasası ortalama<br />

elektrik fiyatları hesaplamalarında<br />

kaynak olarak <strong>Enerji</strong> Piyasaları İşletme<br />

A.Ş. Piyasa Gelişim Raporları PTF ortalamaları<br />

kullanılmaktadır.<br />

önceki yıla göre %2.53 oranında<br />

artış göstererek, 26.977 GWh değerine<br />

artmıştır 7. 2019 yılı Aralık<br />

7 2019 ve 2020 yılları için saatlik veriler<br />

YTBS Genel Günlük İşletme Neticesi<br />

Raporları’ndan alınmıştır.<br />

Toplam kurulu gücün<br />

%67,3’lük (63.849 MW) kısmını<br />

serbest üretim şirketleri oluştururken,<br />

EÜAŞ santrallerinin toplam<br />

kurulu güçteki payı %22,4<br />

72 • <strong>Ocak</strong> 8<strong>2021</strong> Kaynak • ENERJİ olarak PANORAMA<br />

TEİAŞ tarafından yayımlanan 31 Aralık 2020 tarihli Genel Günlük İşletme Neticesi raporu<br />

kullanılmaktadır.<br />

9<br />

Taş kömürü, linyit ve asfaltit santralleri yerli kömür santrali olarak sınıflandırılmaktadır.<br />

10


2019 yılı Aralık ayında 5,815 milyar m 3 olarak kaydedilen toplam doğal gaz tüketimi, 2020 yılı<br />

Aralık ayında %9,6 oranında bir artışla 6.374 milyar m 3 olarak gerçekleşmiştir. Elektrik<br />

santrallerinde tüketilen doğal gaz miktarı 2019 yılı Aralık ayında 1,011 milyar m 3 iken bu<br />

miktar, 2020 yılının aynı döneminde %42,7 oranında artarak 1,443 milyar m 3 olarak<br />

kaydedilmiştir 12 . Elektrik santrallerinde tüketilen doğal gaz miktarının toplam doğal gaz<br />

tüketimine oranı 2019 yılı Aralık ayında %17,4 iken, bu oran 2020 Aralık ayında %22,6 olarak<br />

gerçekleşmiştir.<br />

2019 yılı Aralık ayında 5,815 milyar m 3 olarak kaydedilen toplam doğal gaz tüketimi, 2020 yılı<br />

Aralık ayında %9,6 oranında bir artışla 6.374 milyar m 3 olarak gerçekleşmiştir. Elektrik<br />

santrallerinde tüketilen doğal gaz miktarı 2019 yılı Aralık ayında 1,011 milyar m 3 iken bu<br />

miktar, 2020 yılının aynı döneminde %42,7 oranında artarak 1,443 milyar m 3 olarak<br />

kaydedilmiştir 12 . Elektrik santrallerinde tüketilen doğal gaz miktarının toplam doğal gaz<br />

tüketimine oranı 2019 yılı Aralık ayında %17,4 iken, bu oran 2020 Aralık ayında %22,6 olarak<br />

gerçekleşmiştir.<br />

(21.220 MW) seviyesindedir 8. Yap<br />

işlet devret santralleri %0,1’lik<br />

(140 MW), işletme hakkı devredilen<br />

santraller %3’lük (2.827<br />

MW) bir orana sahiptir. Lisanssız<br />

santrallerin toplam kurulu güç<br />

içindeki payı da %7,2 (6.823 MW)<br />

olarak kaydedilmiştir.<br />

2020 yılı Aralık ayı sonunda<br />

oluşan toplam kurulu gücün<br />

%27,1’lik kısmı (25.677 MW) doğal<br />

gaz ve LNG yakıt tipi santralleri<br />

ile karşılanırken, %23,7’lik kısmı<br />

(22.498 MW) barajlı hidrolik santraller<br />

tarafından karşılanmaktadır.<br />

Bu yakıt tiplerini %11,9’luk<br />

(11.336 MW) oran ile yerli kömür 9<br />

santralleri ve %9,5’lik oranla<br />

(8.987 MW) ithal kömür santralleri<br />

izlemektedir. Akarsu tipi hidrolik<br />

santraller %8,5’lik bir orana<br />

12<br />

2020 yılı Aralık ayı elektrik üretimi için tüketilen toplam doğal gaz miktarı, T.C. <strong>Enerji</strong> ve Tabii<br />

Kaynaklar Bakanlığı <strong>Enerji</strong> İşleri Genel Müdürlüğü raporlarından alınmaktadır. Yuvarlamalardan dolayı<br />

hesaplanan oranlarda farklılık bulunabilir.<br />

12<br />

2020 yılı Aralık ayı elektrik üretimi için tüketilen toplam doğal gaz miktarı, T.C. <strong>Enerji</strong> ve Tabii<br />

8 Kaynak olarak TEİAŞ tarafından<br />

Kaynaklar Bakanlığı <strong>Enerji</strong> İşleri Genel Müdürlüğü raporlarından alınmaktadır. Yuvarlamalardan dolayı<br />

hesaplanan yayımlanan oranlarda farklılık 31 Aralık bulunabilir. 2020 tarihli Genel 9 Taş kömürü, linyit ve asfaltit santralleri<br />

yerli kömür santrali olarak sınıf-<br />

Günlük İşletme Neticesi raporu kullanılmaktadırlandırılmaktadır.<br />

(8.064 MW) sahipken, rüzgâr<br />

santralleri toplam kurulu gücün<br />

%8,9’luk bir kısmını (8.434 MW)<br />

oluşturmaktadır 10. Toplam kurulu<br />

gücün %6,9’luk kısmı (6.578<br />

MW) güneş enerjisi santralleri,<br />

%1,6’lık kısmı (1.556 MW) jeotermal<br />

enerji santrallerinden oluşurken,<br />

%1,8’lik kısmı (1.731 MW)<br />

ise diğer termik santraller 11 tarafından<br />

oluşturulmaktadır.<br />

2019 yılı Aralık ayında 5,815<br />

milyar m3 olarak kaydedilen toplam<br />

doğal gaz tüketimi, 2020 yılı<br />

Aralık ayında %9,6 oranında bir<br />

artışla 6.374 milyar m3 olarak<br />

gerçekleşmiştir. Elektrik santrallerinde<br />

tüketilen doğal gaz miktarı<br />

2019 yılı Aralık ayında 1,011<br />

milyar m3 iken bu miktar, 2020<br />

yılının aynı döneminde %42,7<br />

oranında artarak 1,443 milyar<br />

m3 olarak kaydedilmiştir 12. Elektrik<br />

santrallerinde tüketilen doğal<br />

gaz miktarının toplam doğal gaz<br />

tüketimine oranı 2019 yılı Aralık<br />

ayında %17,4 iken, bu oran 2020<br />

Aralık ayında %22,6 olarak gerçekleşmiştir.<br />

10 Akarsu tipi hidrolik santrallere lisanssız<br />

hidrolik santraller de dahildir.<br />

11 Fuel-oil, nafta, motorin, LPG, lisanssız<br />

termik, kojenerasyon ve biyokütle<br />

santralleri diğer termik santraller<br />

olarak sınıflandırılmaktadır.<br />

12 2020 yılı Aralık ayı elektrik üretimi<br />

için tüketilen toplam doğal gaz<br />

miktarı, T.C. <strong>Enerji</strong> ve Tabii Kaynaklar<br />

Bakanlığı <strong>Enerji</strong> İşleri Genel Müdürlüğü<br />

raporlarından alınmaktadır. Yuvarlamalardan<br />

dolayı hesaplanan oranlarda<br />

farklılık bulunabilir.<br />

ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 73


SOSYAL MEDYA<br />

Geçtiğimiz ayın sosyal medyada yer<br />

alan başlıklarından seçmeler sizlerle...<br />

74 • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


ENERJİ PANORAMA • <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong> • 75


Yerel, Ulusal ve Küresel<br />

Yeşil Plan için...<br />

IRENEC <strong>2021</strong><br />

11. ULUSLARARASI<br />

%100 YEN‹LENEB‹L‹R<br />

ENERJ‹ KONFERANSI<br />

20-22 MAYIS <strong>2021</strong><br />

Yenilenebilir <strong>Enerji</strong> topluluğu, yeşil ve<br />

sürdürülebilir bir gelecek vizyonuyla hızla<br />

büyüyor ve gelişiyor. EUROSOLAR Türkiye’nin<br />

rolü, bu hareketi desteklemek, en iyi<br />

uygulamaları paylaşmak için ve bölgesel,<br />

ulusal, küresel düzeylerde etkinleştirici<br />

politikaları teşvik etmek için bir platform<br />

sağlamaktır.<br />

11. Uluslararası %100 Yenilenebilir <strong>Enerji</strong><br />

Konferansı, yarın hayatımızı etkileyebilecek<br />

yeni teknolojileri ve yenilikleri teşvik etmek<br />

için küresel yenilenebilir enerji trendleri<br />

etrafında konferans konularını yeniden<br />

düzenledi. Yenilenebilir <strong>Enerji</strong> Entegrasyonu,<br />

Avrupa Yeşil Anlaşması, <strong>Enerji</strong> Dönüşümü<br />

2050 ve Yenilenebilir <strong>Enerji</strong> Teknolojileri ve<br />

Uygulamaları bu yılın ana konuları olacak.<br />

Bilgi birikiminizi derinleştirmek ve tecrübelerinizi<br />

paylaşmak için IRENEC <strong>2021</strong> Online’a katılın!<br />

www.irenec.org • www.eurosolar.org.tr • www.poweringcommunities.org

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!