16.08.2021 Views

Enerji Panorama Ağustos 2021

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yaşında<br />

E N E R Jİ PANORAMA<br />

Dergiyi PDF okumak için...<br />

Türkiye <strong>Enerji</strong> Vakfı • Yıl: 9 • Sayı: 97 • AĞUSTOS <strong>2021</strong><br />

KÜRESEL AKIMLAR VE<br />

TÜRKİYE’DE ENERJİ PİYASALARI<br />

SERBESTLEŞMESİ<br />

Son çeyrekte doğal<br />

gazın ithalat fiyatı yüzde<br />

10’un üzerinde artabilir<br />

<strong>Enerji</strong> santralleri doğal<br />

afetlere ne kadar hazır?<br />

Harran Üniversitesi,<br />

daha ucuz ısıl enerji<br />

teknolojisi geliştirdi


C<br />

HER TÜRLÜ ‹HT‹YACA UYGUN<br />

KARBON NÖTR ÜRÜNLER<br />

SHELL MADEN‹ YA∕LAR<br />

PORTFÖYÜNDE!<br />

M<br />

Y<br />

CM<br />

MY<br />

CY<br />

CMY<br />

K<br />

Karbon nötr ürünlerimiz, yüksek performans<br />

ve koruma sa¤lamaya devam ederken ayn› zamanda<br />

müterilerimizin karbon emisyonlar›n› önleyerek, azaltarak<br />

hatta s›f›rlayarak onlar›n sürdürebilirlik hedeflerine ulamalar›na<br />

yard›mc› olacakt›r.<br />

SHELL<br />

MADEN‹ YA∕<br />

ÇÖZÜMLER‹


İçindekiler<br />

24 36<br />

Son çeyrekte doğal gazın ithalat fiyatı yüzde<br />

10’un üzerinde artabilir<br />

Petrol fiyatlarının yükselmesi beraberinde doğal gazda da yukarı yönlü bir çıkışa<br />

yol açtı. Bu tüm dünyanın sorunu ancak Türkiye, domino etkisini yaşıyor. İçerde<br />

artan dolar kuru da maliyetleri artırıyor. Öte yandan kuraklık nedeniyle elektrik<br />

üretiminin önemli bir kısmı yeniden doğal gaz çevrim santrallerine kaydı. Yani<br />

ithalat miktarı da yükseliyor.<br />

İklim değişikliğiyle mücadelede<br />

yeni yöntem: PASİF EV<br />

Toplam enerji tüketiminin büyük bir bölümünü kullanan binalar, artık<br />

iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol üstlenmeye başladı. Avrupa<br />

Birliği’nde zorunlu hale getirilen ‘sıfır enerji binaların’ yanı sıra dünya artık<br />

‘pasif evleri’ konuşuyor. 22-26 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek<br />

ZeroBuild Türkiye’21’in ana konusu da bu yeni trend olacak. 35 ülkeden 110<br />

fikir önderi gelişmeleri katılımcılarla paylaşacak…<br />

KÜRESEL AKIMLAR VE<br />

TÜRKİYE’DE ENERJİ PİYASALARI<br />

SERBESTLEŞMESİ<br />

30


46<br />

Harran Üniversitesi, daha ucuz ısıl enerji<br />

teknolojisi geliştirdi<br />

Harran Üniversitesi bünyesinde GAYYENEV merkezinde devam eden<br />

çalışmalar sonunda yeni bir teknoloji geliştirildi. Proje kapsamında<br />

geliştirilen Lineer fresnel güneş kolektörü, 200°C üzerinde sıcaklık elde<br />

ediyor. Buradan elde edilen ısıl enerji, birçok sektörde ihtiyaç duyulan<br />

enerji ihtiyacının karşılanmasında kullanılabilecek…<br />

56<br />

Mesai saatleri içerisinde gülmek,<br />

işyerinde verimliliği artırıyor<br />

Gülmenin insan vücuduna yaptığı olumlu etkiler bir süredir biliniyor. Ancak<br />

mesai saatleri içerisinde atılan içten bir kahkaha çalışanların daha verimli<br />

olmasını da sağlıyor. Korona virüs sürecinde ardı ardına kötü haberlere maruz<br />

kalan ve evden dışarıya çıkmadan çalışan insanlar için gülebilmek eskisi kadar<br />

kolay olamadı.<br />

Pano....................................................................... 8<br />

Kariyer.................................................................. 16<br />

Yatırım.................................................................. 18<br />

Vadeli Elektrik Piyasası ile yatırımcının<br />

finansal riski azalacak........................................... 24<br />

Şirketler için ‘yeşil dünyanın’ kapılarını<br />

YEK-G açacak......................................................... 28<br />

Sanayiciyi “son kaynak tarifesi” çarpıyor.............. 30<br />

“Yeni yenilenebilir enerjiler, fosil yakıtlı<br />

enerji santrallerinden daha ucuz”........................ 34<br />

Sıfır karbon beklentilerinde makul bir duruş....... 38<br />

“Salgın sonrası daha yeşil bir<br />

dünyaya yelken açmak”........................................ 42<br />

Gaziantep ve Konya, sıfır karbon<br />

binalara hazırlanıyor............................................. 46<br />

KYB, 512 milyon dolar olan “Rüzgarda her yıl 1500<br />

MW hedefini geçmeliyiz”..................................... 22<br />

Son çeyrekte doğal gazın ithalat fiyatı yüzde 10’un<br />

üzerinde artabilir ................................................. 24<br />

Küresel akımlar ve Türkiye’de enerji piyasaları<br />

serbestleşmesi..................................................... 26<br />

<strong>Enerji</strong> santralleri doğal afetlere ne kadar hazır? .. 32<br />

İklim değişikliğiyle mücadelede<br />

yeni yöntem: Pasif Ev............................................ 36<br />

2020’de kurulan her üç santralden biri güneş<br />

enerjisi santrali..................................................... 40<br />

Ölümlerin yüzde 99’u sıcak havadan olacak!....... 42<br />

Aydem, Türkiye’nin en büyük yeşil<br />

tahvil ihracına imza attı........................................ 45<br />

Harran Üniversitesi, daha ucuz ısıl enerji<br />

teknolojisi geliştirdi............................................. 46<br />

Sonunda kanatsız rüzgar türbini de yapıldı!......... 48<br />

Temiz elektrik, hidrojen formunda depolanacak.. 49<br />

Şekerbank, EKOkredi ile enerji giderlerini<br />

düşürmeyi sürdürüyor.......................................... 50<br />

PETRONAS, online ağaç dikerek<br />

karbon emilimini azaltacak.................................. 52<br />

238 enerji projesi stoğu, 110 bin kişiye istihdam<br />

yaratabilir............................................................. 54<br />

Mesai saatleri içerisinde gülmek, işyerinde<br />

verimliliği artırıyor............................................... 56<br />

Tüketici için en önemli kriter<br />

“güvende hissetmek”........................................... 58<br />

İstatistik................................................................ 64<br />

Sosyal Medya....................................................... 68


<strong>Enerji</strong> sektörü,<br />

liberalleşmenin neresinde?<br />

editör<br />

Bu ayki kapak konumuz, akademik<br />

bir çalışmaya dayanıyor.<br />

TENVA direktörlerinden ve<br />

dergimizin yazarlarından Dr. Serhan<br />

Ünal tarafından kaleme alınan bu çalışma<br />

için kendisine teşekkür ediyoruz.<br />

Ünal, kendisinin de doktora tezi olan<br />

“Küresel Akımlar ve Türkiye’de <strong>Enerji</strong><br />

Piyasaları Serbestleşmesi” konusunu<br />

inceledi. Uzun zamandır bu konu hakkında<br />

çalışma yapan Ünal, tezinin kısa<br />

bir özetini okurlarımızla paylaştı.<br />

Dünyada enerji sektöründe özelleştirmenin<br />

ne zaman ve hangi saiklerle<br />

başladığını anlatan tez çalışması, Türkiye’nin<br />

bu alandaki adımlarını da kronolojik<br />

bir biçimde ve dönemin iç ve dış<br />

siyasi gelişmelerinin ışığında inceliyor.<br />

Ünal’ın çalışmasından öğreniyoruz ki<br />

aslında Türkiye, dünyada enerji sektörünün<br />

liberalleşmesi adımlarını atan ilk<br />

ülkeler arasında yer alıyor.<br />

Türkiye, daha 1982 yılı itibarıyla elektrik<br />

serbestleşmesine ilgisini ortaya koyacak<br />

şekilde, özel müteşebbislerin yatırımlarına<br />

izin verirken, 1984 yılında,<br />

TEK’in dikey ayrıştırılması ile serbestleşmeye<br />

giden yoldaki en önemli adımlardan<br />

birini daha atmış. Bu adımları,<br />

1993 ve 1994 yıllarındaki ayrıştırma<br />

hamleleri, 1997’deki Yap-İşlet kontratlarının<br />

sisteme dahil edilmesi takip etmiş<br />

ve 2001 Şubat ayında, ilk tam kapsamlı<br />

elektrik piyasası kanunu izlemiş.<br />

Ünal, tüm bu adımlara karşın liberalleşmenin<br />

bugün neden istenen seviyede<br />

olmadığını da çeşitli örneklerle paylaşıyor.<br />

Kendisine enerji sektörümüz için<br />

bu önemli çalışmaya imza attığı için bir<br />

kez daha teşekkür ediyoruz.<br />

Ve bu son günlerin en önemli konularından<br />

biri olan yangın… Kemerköy<br />

Termik Santrali’ne kadar ulaşan ve az<br />

da olsa hasara yol açan yangını, hepimiz<br />

büyük bir tedirginlikle takip ettik,<br />

elimizden geldiğince yardıma koştuk.<br />

Bu olay, ekibimize Türkiye’nin kritik<br />

öneme sahip enerji santrallerinin doğal<br />

afetlere ne kadar hazırlıklı olduğu<br />

sorusunu düşündürttü. Kamu ve özel<br />

sektörden çok sayıda isimle konuşarak<br />

neler yapıldığını, hangi önlemlerin alındığını<br />

öğrenip sizlerle paylaştık. Bir kez<br />

daha tüm ülkemize ve Kemerköy çalışanlarına<br />

geçmiş olsun diyoruz.<br />

Her sayımızda olduğu gibi yine Türkiye<br />

ve yurt dışından haberler, gelişmeler,<br />

raporlar ve analizlerle dolu bir dergi hazırladık.<br />

Keyifle okumanızı diliyoruz.<br />

İmtiyaz Sahibi<br />

TÜRKİYE ENERJİ VAKFI<br />

İKTİSADİ İŞLETMESİ<br />

TENVA İktisadi İşletmesi<br />

Yetkilisi Aycan Kızıldağ<br />

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />

Esengül Erkan<br />

esenerkan@tenva.org<br />

Haber Merkezi<br />

Deniz Suphi • Mahir Arslan<br />

Neşet Hikmet • Z. Işık Adler<br />

Katkıda Bulunanlar<br />

Dr. Fatih Cemil Özbuğday<br />

Dr. Fehmi Tanrısever<br />

Dr. Kürşad Derinkuyu<br />

Serhan Ünal<br />

Abone / Reklam<br />

info@tenva.org<br />

Kurumsal Ab. Bir. Fiyat: 15 TL<br />

Yayın İdare Merkezi<br />

Alternatif Plaza, Kızılırmak<br />

Mah. 1446. Cad. No:12/37<br />

Kat: 10 Çukurambar / Ankara<br />

T: +90 312 220 00 59<br />

Kuruluş Yılı: 2013<br />

Tasarım<br />

Kasım Halis<br />

Yayın Türü<br />

YAYGIN SÜRELİ YAYIN TÜM<br />

TÜRKİYE’DE<br />

Yayın Tarihi<br />

15 Ağustos <strong>2021</strong><br />

ISSN<br />

2757-5799<br />

<strong>Enerji</strong> <strong>Panorama</strong> Dergisi, Türkiye <strong>Enerji</strong><br />

Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından<br />

yayımlanmaktadır. Dergide yer alan yazı,<br />

fotoğraf, illüstrasyon, grafik, harita gibi<br />

malzemeler kaynak göstermek koşulu ile<br />

kullanılabilir. Türkiye <strong>Enerji</strong> Vakfı İktisadi<br />

İşletmesi, Türkiye <strong>Enerji</strong> Vakfı'nın iktisadi<br />

işletmesidir


PANO<br />

Aycan Kızıldağ<br />

<br />

ENERJISA ENERJI, YEK-G<br />

KAPSAMINDAKI SERTIFIKA<br />

SAYISINI ARTIRDI<br />

Dünyada enerji sektörünü şekillendiren ve 5D<br />

olarak adlandırılan beş makro trend ışığında<br />

enerji verimliliği, sürdürülebilirlik ve temiz<br />

enerji alt yapıları gibi politikalar ön plana çıkıyor.<br />

Bu kapsamda <strong>Enerji</strong>sa <strong>Enerji</strong>, enerji sektöründeki<br />

tüm yeni gelişmelerde olduğu gibi YEK-G<br />

için de ürün süreçlerini önceden tasarlayarak<br />

dijital alt yapısı ve esnek ürün portföyü sayesinde<br />

çalışmalarını tamamladı. Bunun ilk adımı<br />

olarak, <strong>Enerji</strong>sa <strong>Enerji</strong>, YEK-G sistemi üzerinden<br />

portföyündeki Yeşil Tarifeli müşterilerine itfa<br />

yoluyla ilk sertifikalarını oluşturuyor.<br />

YEK-G sistemine dahil olan lisans sahibi üretim<br />

tesislerinin şebekeye verdiği her 1MWh’lik belgelendirilebilir<br />

enerjiye ait özelliklerin kaydedilerek<br />

belgelendirilmesi aracılığı ile son tüketicilerin<br />

ve tedarik şirketlerinin tüketmiş oldukları<br />

enerji kaynağının takip, ispat ve ifşa edilerek<br />

garantilenmesi sağlanıyor.<br />

YEK-G sistemi ile ilgili konuşan <strong>Enerji</strong>sa <strong>Enerji</strong><br />

CEO’su Murat Pınar, “<strong>Enerji</strong>sa <strong>Enerji</strong> olarak ülkemizin<br />

sürdürülebilir enerji geleceğine katkı sağlıyoruz.<br />

Bu noktada taşın altına elimizi koyarak<br />

her geçen gün müşterilerimizin farklı ihtiyaçlarına<br />

göre ürün portföyümüzü geliştiriyoruz ve<br />

büyütüyoruz. YEK-G sistemini destekliyor, <strong>Enerji</strong>sa<br />

<strong>Enerji</strong>’nin müşterilerine sunacağı çözümlerinden<br />

biri olarak görüyor ve sürdürülebilir bir<br />

dünya için yeşil enerjinin çok önemli olduğunu<br />

savunuyoruz. Biz yeşil enerji ve bu alandaki çözümlerin<br />

uzun zamandır destekçisi olarak YEK-G<br />

sistemini müşterilerimiz ile buluşturmaya devam<br />

edeceğiz” dedi.<br />

AKFEN YENILENEBILIR ENERJI,<br />

SÜRDÜRÜLEBILIRLIKTE DÜNYANIN<br />

ILK 50 ŞIRKETI ARASINA GIRDI<br />

Uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody’s çatısı<br />

altında varlık yöneticilerini ve yatırımcıları bilgilendirmek<br />

üzere kurulan Vigeo Eiris’in hazırladığı<br />

sürdürülebilirlik raporunda, 67 genel skorla en üst<br />

not olan A1 derecesini elde eden Akfen Yenilenebilir<br />

<strong>Enerji</strong>, çevresel, sosyal ve yönetim performansı<br />

kapsamında elektrik ve doğal gaz hizmetleri sektöründe<br />

Türkiye’deki şirketler arasında birinci oldu.<br />

Uluslararası Gelişen Pazarlar segmentinde 54 şirket<br />

arasından birinci olan Akfen Yenilenebilir <strong>Enerji</strong>,<br />

tüm sektörler bazında dünya şirketleri arasında<br />

yapılan sıralamada ise 4914 şirket arasında 46’ncı<br />

sırada yer alarak büyük bir başarıya imza attı.<br />

Vigeo Eiris tarafından hazırlanan sürdürülebilirlik<br />

raporu her yıl farklı sektörlerdeki şirketlerin çevre,<br />

insan kaynakları, insan hakları, toplum katılımı, iş<br />

davranışı, kurumsal yönetim gibi kriterlerini masaya<br />

yatırıyor. Akfen Yenilenebilir <strong>Enerji</strong> ise Vigeo<br />

Eiris’in değerlendirmesi kapsamında çevresel faktörlerde<br />

89, sosyal faktörlerde 69, yönetişim faktörlerinde<br />

52, operasyonel verimlilikte 77, hukuki<br />

güvenlikte 60, beşeri sermayede 64 ve itibarda ise<br />

61 puan almayı başardı.<br />

Vigeo Eiris raporunda Akfen hakkında, “Şirketin<br />

tamamı yenilenebilir enerji alanındaki kaynaklardan<br />

oluşan üretim karışımı ve bu alandaki üretici<br />

olmaya devam etme taahhüdü puanını artırırken,<br />

Birleşmiş Milletler’in uygun ve temiz enerji, sürdürülebilir<br />

tüketim ve üretim ile iklim eylemi konusundaki<br />

sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkı<br />

sağladığına” yorumlarına yer verildi.<br />

8 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


PANO <br />

ENERJIDE HEM MALIYET<br />

HEM DE FIYATLAR ÇIFT<br />

HANELI ARTTI<br />

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) <strong>2021</strong> yılı Temmuz<br />

ayı Yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) verilerine<br />

göre, ana sanayi gruplarından enerji üretim<br />

fiyatları temmuz ayında bir önceki aya göre<br />

yüzde 4,12 artarken, bir önceki yılın aynı ayına<br />

göre yüzde 42,42 oranında arttı.<br />

TÜİK Yurt içi üretici fiyat (Yİ-ÜFE) endeksine<br />

göre, temmuz ayında sanayinin dört sektöründen<br />

biri olan elektrik, gaz üretimi ve dağıtımı<br />

sektöründe maliyetler bir önceki yılın temmuz<br />

ayına göre yüzde 15,10 arttı. Sanayinin diğer<br />

sektörlerinden madencilik ve taş ocakçılığında<br />

ise maliyetlerdeki artış yüzde 34,35 olurken,<br />

imalat sektöründe yüzde 47,86 ve su temini sektöründe<br />

yüzde 28,34 oranında arttı.<br />

Yıllık en düşük artış yüzde 15,10 ile elektrik, gaz,<br />

buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımında<br />

gerçekleşti. Buna karşılık ham petrol ve doğal<br />

gaz yüzde120.24, kok ve rafine petrol ürünleri<br />

yüzde 110,98, ana metaller yüzde 108.50 ile<br />

endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.<br />

Ayrıca kömür ve linyit üretim maliyetleri yüzde<br />

24,42 ve elektrik teçhizat üretimi maliyetleri de<br />

yüzde 40,37 oranında yükseldi.<br />

Öte yandan Türkiye’de enerji fiyatları da bir<br />

önceki yıla göre yüzde 21,5 artış gösterdi. TÜİK<br />

verilerine göre, temmuz ayında enerji tüketim fiyatı,<br />

bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 21,51<br />

oranında artarken, bir önceki aya göre de yüzde<br />

6,19 oranında arttı. <strong>Enerji</strong> fiyatları 12 aylık ortalamalara<br />

göre de yüzde 11,12 oranında artış kaydetti.<br />

<strong>Enerji</strong> fiyatları bir önceki yılın aralık ayına<br />

göre de yüzde 14,28 oranında arttı.<br />

SOCAR TÜRKIYE, ‘YILIN<br />

KURUMSAL RISK YÖNETIMI’<br />

ÖDÜLÜNÜ ALDI<br />

<strong>Enerji</strong> sektörünün global oyuncularının farklı<br />

kategorilerde incelendiği Energy Risk Awards’da<br />

SOCAR Türkiye, “Yılın Kurumsal Risk Yönetimi”<br />

ödülünü kazandı. SOCAR Türkiye’yi enerjide<br />

risk yönetiminde zirveye çıkaran değerlendirme<br />

süreci, Energy Risk Awards uzmanlarının ayrıntılı<br />

bilgi talepleri ve karşılıklı görüşmelerle 12 haftada<br />

tamamlandı. Bu süreçte SOCAR Türkiye’nin<br />

son bir yılda risk yönetimi alanındaki proje ve<br />

uygulamaları kapsamlı bir incelemeye tabi tutulurken,<br />

risk yönetimindeki uzmanlık, iç görü ve<br />

yaratılan faydanın yayılımı değerlendirildi.<br />

Alınan ödülü değerlendiren SOCAR Türkiye Risk<br />

Grup Koordinatörü Sadig Hajiyev,“SOCAR Türkiye’de<br />

risk yönetimini, kurumsal hedeflerimize<br />

ulaşmamızda destekleyici bir proses olarak uyguluyoruz.<br />

Karar süreçlerinde yenilikçi uygulamalarımızla<br />

çıtayı daha da yükselttik. Aldığımız<br />

ödül, bu alandaki yeni proje ve yatırımlarımızın<br />

tüm dünyaca izlendiğini gösteriyor. Energy Risk<br />

Awards, sektörümüzün global oyuncularının risk<br />

yönetimindeki performanslarının incelendiği<br />

çok önemli bir değerlendirme. Başvuru sayısı ve<br />

katılan şirketler açısından oldukça rekabetçi bir<br />

kategoride zirveye yerleşmiş olmamız, en iyi uygulamalara<br />

göre kurgulanmış ve etkin bir şekilde<br />

uygulanmakta olan risk yönetimi performansımızın<br />

net bir göstergesi oldu. Kovid-19 salgını<br />

nedeniyle risk unsurlarının arttığı ve daha da belirsizleştiği<br />

zor bir dönemde aldığımız bu ödülün<br />

ayrı bir anlam ve değer taşıdığını düşünüyoruz”<br />

ifadelerini kullandı.<br />

10 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


PANO<br />

KARTAL ENERJI, BORSA<br />

İSTANBUL’UN YENI OYUNCUSU<br />

OLDU<br />

Kartal Yenilenebilir <strong>Enerji</strong>’nin 120 milyon TL büyüklüğündeki<br />

halka arzı tamamlanarak Borsa İstanbul’da<br />

işlem görmeye başladı. Koray Holding<br />

bünyesinde yer alan Kartal Yenilenebilir <strong>Enerji</strong>’nin<br />

9-12 Temmuz <strong>2021</strong> tarihlerinde tamamlanan<br />

halka arzının gong töreni Borsa İstanbul’da<br />

yapıldı. 16 Temmuz itibarıyla Borsa İstanbul’da<br />

işlem görmeye başlayan şirketin belirlenen halka<br />

arz büyüklüğü, 120 milyon TL olarak gerçekleşti.<br />

Borsa İstanbul tarafından paylaşılan verilere<br />

göre, talep sonucunda halka arz büyüklüğünün<br />

toplamda 1,74 katına denk gelen 208.833.168 TL<br />

karşılığı filtre edilmemiş 26.104.146 TL nominal<br />

değerli talep geldi. Halka arza toplamda 16 bin<br />

209 yatırımcı katıldı. Gong töreninde konuşan<br />

Koray Holding ve Kartal Yenilenebilir <strong>Enerji</strong> Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Orhun Kartal, elde edilen<br />

gelirle güneş enerji santralleri yatırımlarını sürdüreceklerini,<br />

2022 yılında ise yeni bir enerji şirketini<br />

daha halka arz edeceklerini açıkladı.<br />

Kartal Yenilenebilir <strong>Enerji</strong>’nin Manisa, Aksaray,<br />

Denizli ve Sivas illerinde yüzde 100’ü kendine<br />

ait toplam 41,7 MW kurulu gücünde 9 adet güneş<br />

enerjisi santrali bulunuyor.<br />

ZORLU ENERJI, İTÜ’LÜ<br />

GENÇLERIN YANINDA<br />

Geleceğin enerji şirketi olma vizyonunun bir parçası<br />

olarak yenilenebilir enerji kaynak kullanım<br />

alanlarının genişletilmesine ve elektrikli araç<br />

şarj istasyon alt yapısının yaygınlaştırılmasına<br />

öncülük eden Zorlu <strong>Enerji</strong>, İstanbul Teknik Üniversitesi<br />

(İTÜ) bünyesinde, elektrikli araç teknolojilerini<br />

geliştirme amacıyla kurulan İTÜ Electric<br />

Vehicle (Elektrikli Araç) ve İTÜ Güneş Arabası<br />

(İTÜ ARIBA) ekiplerine destek oluyor.<br />

Zorlu <strong>Enerji</strong>, enerji verimliliği üzerine uluslararası<br />

prestijli yarışmalardan olan Shell-Eco Marathon<br />

<strong>2021</strong>’de Londra’da Avrupa Şampiyonu<br />

olmayı ve Teknofest <strong>2021</strong>’de kendi kategorisinde<br />

birincilik elde etmeyi hedefleyen İTÜ Elektrikli<br />

Araç Takımı’na altın sponsor olurken, Belçika’da<br />

düzenlenen European Solar Challenge ve Avustralya’da<br />

düzenlenen dünyanın en prestijli güneş<br />

enerjili araba yarışması World Solar Challenge’ta<br />

derece elde etmeyi hedefleyen İTÜ Güneş Arabası<br />

(ARIBA) Ekibi’ni de geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu<br />

yıl da altın sponsorluk kategorisinde desteklemeye<br />

devam ediyor.<br />

Zorlu <strong>Enerji</strong>’nin desteğinin kendileri için çok anlamlı<br />

olduğunu vurgulayan İTÜ Electric Vehicle<br />

Ekibi Akademik Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Derya<br />

Ahmet Kocabaş, “Sponsorlarımız konusunda seçici<br />

davranmaya çalışıyoruz. Prestijli ve sektöründe<br />

öncü firmalarla çalışmayı tercih ediyoruz.<br />

Bize yapılan desteğin miktarından çok, tüm taraflara<br />

sağladığı faydaya, getirdiği iş birliklerine<br />

ve bizim destekçimize neler sağlayabileceğimize<br />

odaklanıyoruz. Bu kapsamda sektöründe öncü<br />

olan Zorlu <strong>Enerji</strong>’nin desteği çok anlamlı buluyoruz.<br />

Teknofest kapsamında Altın Sponsorumuz<br />

olan Zorlu <strong>Enerji</strong>’nin desteğinin karşılığı olarak<br />

altın değerindeki başarılarımızla geri döndürmek<br />

istiyoruz” dedi.<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 11


PANO<br />

AKSA DOĞALGAZ, SIIRT<br />

OSB’YE DOĞAL GAZ ARZI<br />

SAĞLADI<br />

Aksa Doğalgaz, proje ve altyapı çalışmalarını yedi<br />

ay gibi kısa bir sürede tamamlayarak Siirt Organize<br />

Sanayi Bölgesi’ne doğal gaz arzı sağladı. Şirketten<br />

yapılan açıklamaya göre, Siirt’te 2012’de<br />

doğal gaz yatırımlarına başlayan Aksa Doğalgaz,<br />

ekonomik, güvenli, çevreci ve konforlu enerji kaynağı<br />

doğal gazın kullanımını yaygınlaştırmak için<br />

aralıksız çalışmaya devam ediyor.<br />

Bu kapsamda, son 8 yılda Siirt Merkez ile Kurtalan<br />

ve Tillo ilçelerine 313 kilometrelik şebeke hattı kazandıran<br />

şirket, ilde toplam 33 bin 351 abonenin<br />

doğal gaz konforundan yararlanmasını sağlıyor.<br />

Doğal gazın ulaştırılmasıyla birlikte fabrika ve<br />

sanayi tesisleri için önemli gider kalemlerinden<br />

olan enerji giderlerinin azalması, doğal gaz kullanımının<br />

yaygınlaşmasıyla şehrin havasının hem<br />

ölçülebilir hem hissedilebilir oranda temizlenmesine<br />

destek olunması hedefleniyor.<br />

YEKA GES-4 BAŞVURULARI, 30 MART 2022’DE ALINACAK<br />

<strong>Enerji</strong> ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı<br />

tarafından ‘Güneş <strong>Enerji</strong>sine<br />

Dayalı Yenilenebilir <strong>Enerji</strong><br />

Kaynak Alanları ve Bağlantı<br />

Kapasitelerinin Tahsisine İlişkin<br />

Yarışma İlanı (YEKA GES-4<br />

Yarışma İlanı)’ 14 Temmuz’da<br />

Resmi Gazete’de yayımlandı.<br />

YEKA GES-4 kapsamında düzenlenecek<br />

olan ve toplam 1.000<br />

MW kurulu gücündeki kapasitenin<br />

tahsis edileceği 15 adet<br />

yarışmanın başvuruları 30 Mart<br />

2022 günü 10.00-14.00 saatleri<br />

arasında yapılacak.<br />

Yarışmalara sadece Türk Ticaret<br />

Kanunu’na göre anonim veya limited<br />

şirket şeklinde kurulmuş<br />

tüzel kişi başvurabilecek. Yarışmalara<br />

başvurabilmek için mali<br />

yeterlilik ve iş deneyimi şartı<br />

aranmayacak.<br />

Her bir yarışma için yarışma<br />

başlangıç elektrik enerjisi alım<br />

tavan fiyatı 40 kuruş/kWh olacak.<br />

Elektrik enerjisi alım süresi<br />

ise bağlantı kapasitesinin her<br />

bir megavat değeri için GES’in<br />

ilk kabul tarihinden itibaren<br />

üretilen ilk 23 GWh miktarındaki<br />

elektrik enerjisinin iletim ve/<br />

veya dağıtım sistemine verildiği<br />

süre kadar olacak.<br />

YEKA GES-4 Yarışmaları kapsamında<br />

tahsis edilecek bağlantı<br />

kapasitelerinin 300 MW’ı Niğde’nin<br />

Bor ilçesinde, 200 MW’ı<br />

Hatay’ın Erzin ilçesinde, 500<br />

MW’ı ise Şanlıurfa’nın Viranşehir<br />

ilçesinde yer alıyor.<br />

12 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


KARİYER<br />

Z. Işık Adler<br />

GENSED’de Demirdağ ikinci<br />

kez başkan seçildi<br />

Güneş <strong>Enerji</strong>si Sanayicileri ve Endüstrisi Derneğinin (GENSED) 6.<br />

Olağan Genel Kurulu sonucunda Halil Demirdağ, oy birliğiyle ikinci kez<br />

yönetim kurulu başkanı olarak seçildi. Dernekten yapılan açıklamaya<br />

göre, genel kurulda <strong>2021</strong>-2023 dönemi için yönetim ve denetim kurulu<br />

oy birliğiyle seçilirken, ilk defa GENSED Danışma Kurulu oluşturuldu.<br />

Halil Demirdağ oy birliği ile ikinci kez GENSED Yönetim Kurulu Başkanı<br />

olarak seçilirken, Tolga Murat Özdemir GENSED’in as başkanı,<br />

Hakan Hızarcıoğlu da sayman olarak görev aldı.<br />

Açıklamada görüşlerine yer verilen GENSED Başkanı Halil Demirdağ,<br />

derneğin yeni yönetim anlayışının daha katılımcı, daha dinamik,<br />

daha üye ve sektör odaklı olacağını belirterek, “Bu dönemde Türkiye’nin<br />

farklı illerinde şube ve temsilcilik açarak daha geniş kitlelere<br />

ulaşmayı hedefliyoruz. Ayrıca eski dönemde gerçekleştirilen Solar İstanbul,<br />

UR-GE ve Green Solar Network gibi öncü projeler arasına, Güneş<br />

Köprüsü, Solarland gibi yeni projeleri dahil etmek istiyoruz” ifadelerini<br />

kullandı. Güneş enerjisinden elektrik üretimi konusunda faaliyet<br />

gösteren paydaşların sesi olarak 24 Aralık 2009 tarihinde 43 üye ile<br />

kurulan GENSED’in mevcut durumda 160’ı aşkın üyesi bulunuyor.<br />

Murat Kalay, PETFORM<br />

Genel Sekreteri oldu<br />

Petrol ve Doğal Gaz Platformu Derneği (PETFORM) Genel<br />

Sekreterlik görevine Murat Kalay getirildi. Genel sekreterlik görevini<br />

Gökhan Soruş’tan devralan Kalay, PETFORM’da dernek başkanlığı<br />

görevini sürdürmekteydi. Dernek, Kalay’ın yeni görevini<br />

sosyal medya hesaplarında şu şekilde duyurdu:<br />

“Derneğimiz bünyesinde 20 yıldır devam eden genel sekreterlik<br />

bayrağını Murat Kalay devralmıştır. PETFORM ailesi olarak<br />

kendisine hoş geldin diyor ve piyasalarımızın gelişimi adına yapacağı<br />

çalışmalarda başarılar diliyoruz.”<br />

14 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


KARİYER<br />

EYODER’de yeni yönetim göreve başladı<br />

<strong>Enerji</strong> Verimliliği ve Yönetimi Derneği’nin (EYODER) 12. Olağan Genel Kurulu’nda, yönetim<br />

kurulu başkanlığı görevine Onur Ünlü seçildi. Yeni dönemde, ‘sürdürülebilir büyüme<br />

için hep birlikte’ mottosuyla hareket edeceklerini söyleyen Ünlü, işletmelerin karbon<br />

nötr olma hedefine katkı sunmak üzere eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarını artırarak<br />

sürdüreceklerini dile getirdi. EYODER Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine getirilmesinin<br />

ardından bir konuşma yapan Onur Ünlü, yeni yönetimin “sürdürülebilir büyüme için<br />

hep birlikte” mottosuyla hareket edeceğini söyledi. İşletmelerin ve binaların karbon<br />

nötr olma hedefine katkı sunmak üzere eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarını<br />

artırarak sürdüreceklerini ifade eden Ünlü, “EYODER olarak enerji verimliliği<br />

sektöründe beraber hareket etme ve iş yapma kabiliyetinin geliştirilmesi ile<br />

güç birliğinin tesisini sağlamayı hedefliyoruz” dedi. Derneğin yeni yönetimi<br />

şu isimlerden oluştu: Onur Ünlü, Dr. Kubilay Kavak, Prof. Dr. Sermin Onaygil,<br />

Özgür Kaan Alioğlu, Arzu Gürkan, Onur Günduru, Ekrem Erkut, Hakan<br />

Olcay, Ayşegül Eroğlu, Yasemin Somuncu ve M. Serkan Emin.<br />

Opet Fuchs’ta genel müdürlük<br />

görevine Canşe atandı<br />

Opet Fuchs’un yeni genel müdürü, OPET Yatırımlar ve Mühendislikten<br />

Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Özgür Canşe oldu. Canşe, 1 Temmuz tarihi<br />

itibariyle yeni görevine başladı. 1995 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Makine<br />

Mühendisliği’nden mezun olan Özgür Canşe, kariyerine Bateks’te satış<br />

mühendisi olarak başladı. 1998-2000 yılları arasında saha mühendisi olarak<br />

Mobil Oil Türk A.Ş – BP’de görev yapan Canşe ardından, Exxon Mobil’de bölge<br />

müdürü, BP Türkiye – Castrol’de teknik servisler ve satış müdürü pozisyonlarında<br />

çalıştı.<br />

2005 yılında Opet Madeni Yağlar Satış Pazarlama Genel Müdür<br />

Yardımcısı olan Canşe, 2007 yılında OPET Petrolcülük ailesine katıldı.<br />

Canşe, OPET’te Madeni Yağ Satış Pazarlama Grup Müdürü, Satış Grup<br />

Müdürü, Satış Direktörü, Yatırımlar Direktörü, Yatırımlar ve Mühendislik<br />

Direktörü ve son olarak Yatırımlar ve Mühendislik Genel Müdür<br />

Yardımcısı olarak görev yaptı.<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 15


KARİYER<br />

“Yetenek Kapısı Akkuyu NGS Proje<br />

Yarışması”nın kazananları belli oldu<br />

Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları<br />

Ofisi Başkanlığı, <strong>Enerji</strong> ve<br />

Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Akkuyu<br />

Nükleer A.Ş. iş birliğiyle hayata<br />

geçirilen “Yetenek Kapısı Akkuyu<br />

NGS Proje Yarışması”nda dereceye<br />

giren takımlar belli oldu. Cumhurbaşkanlığı<br />

Millet Kütüphanesi’nde<br />

gerçekleştirilen yarışmanın final<br />

programına Cumhurbaşkanlığı İnsan<br />

Kaynakları Ofisi Yetenek Kazanımı<br />

ve Organizasyon Daire Başkanı<br />

Neşe Gülmez ve Akkuyu Nükleer<br />

A.Ş. Kurumsal İlişkiler Daire Başkanı<br />

Mert Güneş de katıldı.<br />

Yarışmada 56 proje arasından,<br />

Ankara Üniversitesi, Mersin Üniversitesi,<br />

Adana Alparslan Türkeş<br />

Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Selçuk<br />

Üniversitesi, Konya Teknik Üniversitesi,<br />

Ege Üniversitesi, Sinop<br />

Üniversitesi, Yalova Üniversitesi ve<br />

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden<br />

(Kıbrıs Kampüsü) gençlerin oluşturduğu<br />

6 takım finale kaldı. Türkiye’nin<br />

farklı üniversitelerinde okuyan<br />

yetenekli gençlerden oluşan<br />

takımlar, jüri karşısında nükleer<br />

enerji alanında geliştirdikleri yenilikçi<br />

projelerini aktararak dereceye<br />

girmek için yarıştı.<br />

Jüri üyeleri projeleri titizlikle<br />

değerlendirdi<br />

Yarışmada jürilik görevini<br />

Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları<br />

Ofisi Danışmanı Semih Süslü,<br />

<strong>Enerji</strong> ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı<br />

Nükleer <strong>Enerji</strong> Proje Geliştirme Dairesi<br />

Başkanı Tuğrul Çağrı Cinkara,<br />

İstanbul Teknik Üniversitesi <strong>Enerji</strong><br />

Enstitüsü Müdür Yardımcısı Dr.<br />

Senem Şentürk Lüle, Hacettepe<br />

Üniversitesi Nükleer <strong>Enerji</strong> Mühendisliği<br />

Bölümü Öğretim Üyesi Dr.<br />

Gürdal Gökeri ve Akkuyu Nükleer<br />

A.Ş Kurumsal İlişkiler Daire Başkanı<br />

Mert Güneş üstlendi.<br />

Jüri tarafından yapılan değerlendirmede<br />

birinciliğe, “Akkuyu<br />

NGS için Radyasyon Acil Durum<br />

Eylem Planına Yönelik Afete Duyarlılık<br />

ve Risk Haritalarının Çoklu<br />

Karar Destek Sistemleri ve Yapay<br />

Öğrenme ile Oluşturulması” projesiyle<br />

Atomsec Proje Grubu layık<br />

görüldü. Grup, Rusya’ya yapılacak<br />

bir nükleer santral gezisi ve seminer<br />

ödülü kazandı.<br />

Yarışmada ikinciliği ise “Nükleer<br />

Güvenliğin Sağlanması için<br />

Doğal Malzemeler ile Geçirgen<br />

Reaktif Bariyer Sisteminin (GRB)<br />

Tasarlanması” adlı projesiyle jüri<br />

üyelerinden 71 puan toplayan Milli<br />

Kimya Gücü Grubu elde etti. Ekip,<br />

<strong>Enerji</strong> ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda<br />

staj hakkı kazandı. Üçüncü<br />

olarak Akkuyu NGS’de teknik gezi<br />

ödülünü kazanan takım ise 66 puanla<br />

NEMARG grubu oldu. “Tulpar<br />

Uzay Aracı” projeleriyle dereceye<br />

giren takıma ödülünü veren Sinop<br />

Üniversitesi Rektör Yardımcısı<br />

Prof. Dr. Cem Cüneyt Ersanlı, yarışmacıları<br />

kutlayarak başarılarının<br />

devamını diledi.<br />

“Bu yarışma bir ilk oldu”<br />

Törenin kapanış konuşmasını<br />

ise Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları<br />

Ofisi Yetenek Kazanımı ve<br />

Organizasyon Daire Başkanı Neşe<br />

Gülmez yaptı. Gülmez, yarışmaya<br />

katılan tüm takımları tebrik ederek<br />

şunları söyledi: Öğrencilerimizin<br />

her birini cesaretlerinden ve hazırladıkları<br />

projelerden ötürü kutluyorum.<br />

Biz Yetenek Kazanımı ve<br />

Organizasyon Dairesi olarak pek<br />

çok proje geliştiriyoruz ama bu<br />

tarz bir proje yarışmasını ilk kez<br />

düzenledik ve bu işe Akkuyu NGS<br />

ile başladık. Bu bağlamda hem Akkuyu’ya<br />

hem de <strong>Enerji</strong> ve Tabii Kaynaklar<br />

Bakanlığı’na çok teşekkür<br />

ediyorum. Ekip olarak yarışmayı<br />

nefesimizi tutarak, büyük bir heyecan<br />

içinde izledik. Burada dereceye<br />

girenler var ama 6 tane başarılı<br />

ekip görüyorum ve hepsini ayrı ayrı<br />

tebrik ediyorum.”<br />

16 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


YATIRIM<br />

Z. Işık Adler<br />

GSM DEVI TURKCELL DE<br />

RÜZGARIN CAZIBESINE<br />

KAPILDI<br />

Turkcell <strong>Enerji</strong>, Boyut Grup <strong>Enerji</strong>’nin bütün hisselerini<br />

29,6 milyon dolara satın almak üzere<br />

sözleşme imzaladı. Turkcell İletişim Hizmetleri AŞ’nin<br />

yüzde 100 bağlı ortaklığı olan Turkcell <strong>Enerji</strong> Çözümleri<br />

ve Elektrik Satış Ticaret AŞ, Boyut Grup <strong>Enerji</strong><br />

Elektrik Üretim ve İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ hisselerinin<br />

tamamını satın almak üzere sözleşme imzaladı.<br />

Turkcell <strong>Enerji</strong>, toplam 29,6 milyon dolar değerindeki<br />

sözleşme için, Boyut Grup <strong>Enerji</strong>’nin borçları<br />

düşüldükten sonra 11,5 milyon dolar ödeme yapacak.<br />

Bu tutarın da 500 bin doları, sözleşme tarihinden iki<br />

yıl sonra ödenecek.<br />

Boyut Grup <strong>Enerji</strong>, İzmir Çeşme’de kurulu 18MWe<br />

gücündeki Karadağ Rüzgar <strong>Enerji</strong> Santrali’nin sahibi.<br />

Tesisin 2057’ye kadar geçerli üretim lisansı ve 2026<br />

sonuna kadar geçerli devlet alım garantisi bulunuyor.<br />

Tesisin 2026 sonuna kadar öngörülen yıllık geliri ise 5<br />

milyon dolar düzeyinde.<br />

Turkcell <strong>Enerji</strong>’den yapılan açıklamada, 2030’a kadar<br />

elektrik öz tüketimlerinin tamamını yenilenebilir<br />

kaynaklardan karşılamayı ve 2050 itibarıyla da karbon<br />

nötr bir şirket olmayı hedefledikleri belirtildi.<br />

RÜZGAR SANTRALLERINDE<br />

HIBRID AKIMI HIZLANDI<br />

Temmuz ayı içinde çok sayıda yenilenebilir enerji<br />

şirketi, rüzgar santrallerini hibride çevirme çalışmalarına<br />

başladıklarını açıkladı. Bu kapsamda Aydem<br />

Yenilenebilir <strong>Enerji</strong>, Uşak’ta bulunan Uşak Rüzgar<br />

<strong>Enerji</strong>si Santrali’ne (RES) yardımcı kaynak olarak 44<br />

MW’lık Güneş <strong>Enerji</strong> Santrali (GES) kuracak. Aydem<br />

Yenilenebilir <strong>Enerji</strong> A.Ş. tarafından Uşak’ın Banaz ilçesinde<br />

44,33 MW kurulu gücünde Uşak RES Yardımcı<br />

Kaynak Güneş <strong>Enerji</strong> Santrali (GES) Projesi planlanıyor.<br />

Proje bedeli, ekipman maliyetleri, arazi hazırlık<br />

maliyetleri, mühendislik hizmetleri maliyetleri ve alınacak<br />

yasal izinlere ait maliyetler dikkate alındığında<br />

yaklaşık 167 milyon TL olarak hesaplanıyor.<br />

Sanko <strong>Enerji</strong> de Karaman’daki Akyel 1 ve Mersin’deki<br />

Akyel 2 rüzgar enerji santrallerine güneş<br />

enerji santrali ekleyerek hibrit santrale dönüştürecek.<br />

Şirket, bu kapsamda Akyel 2 için 41 milyon, Akyel 2<br />

için ise 179 milyon liralık bir yatırım yapacağını açıkladı.<br />

Mutluer <strong>Enerji</strong> de Konya’nın Selçuklu ilçesinde<br />

işlettiği Mutlu 5 RES’e yardımcı kaynak olarak 25<br />

MW’lık güneş enerjisi santrali kuracak. Güneş santrali<br />

devreye alındığında yılda 40 milyon kWh elektrik üretecek.<br />

Projenin bedeli 75 milyon lira olarak hesaplanıyor.<br />

Güneş enerji santralinde Monokristal Half-Cut<br />

Fotovoltaik modüller marifetiyle üretilen doğru akım<br />

elektrik enerjisi eviriciler yardımıyla alternatif enerjiye<br />

çevrilecek.<br />

18 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


YATIRIM .<br />

MERIÇ’DE ARŞIMED<br />

BURGUSUYLA ELEKTRIK<br />

ÜRETILECEK<br />

Edirne Çevre Koruma Vakfı Ticari İşletmesi, Edirne’de<br />

Meriç Nehri üzerine kuracağı toplam 2 bin<br />

134 kW’lık 14 adet burgu türbinle elektrik üretecek. İki<br />

kısımdan oluşan projenin değeri 85 milyon lira olarak<br />

tahmin ediliyor. Arşimed Burgu Elektrik Üretim Tesisi<br />

kısmı, Meriç Nehri kıyısında 2 bin 400 m2 kapalı alanda<br />

kurulacak. Şişirilebilir Lastik Savak kısmı ise Meriç<br />

Nehri üzerinde 2 bin 375 m2 alana kurulacak. 3 adet<br />

lastik savak ile suyun hidrolik potansiyelinin artması<br />

sağlanacak, nehir kıyısında yer alacak olan her biri<br />

152,45 kWe gücündeki 14 adet Arşimet burgusuyla<br />

artan potansiyel kullanılarak elektrik üretilecek. 14<br />

adet Arşimed burgusu ile 2.134 kWe kurulu gücünde<br />

elektrik üretim tesisi kurularak yılda 14 milyon 285<br />

bin 464 kWh elektrik enerjisi üretilecek. Meriç Nehri<br />

üzerinde yer alan tesis ile su kullanıldığı şekilde aynı<br />

noktadan nehre geri verilecek.<br />

ROSATOM, BOLIVYA’DA<br />

NÜKLEER ARAŞTIRMA REAKTÖRÜ<br />

KOMPLEKSI YAPIYOR<br />

Çokuluslu Bolivya Devleti Başkanı Luis Alberto<br />

Arce Catacore ve Rosatomun Kurumsal<br />

Gelişim ve Uluslararası Ticaret Birinci Genel Müdür<br />

Yardımcısı Kirill Komarov, Nükleer Araştırma Reaktörü<br />

Kompleksi’nin temel atma törenine katıldı. Rosatom’un<br />

salgın kısıtlamalarına karşın inşasına son sürat devam<br />

ederek hayata geçirilmesini sağladığı CNTRD projesi,<br />

nükleer enerji sektöründe bir ilk olma özelliği taşıyor.<br />

Deniz seviyesinin 4 bin metre üzerinde yer alacak<br />

olan merkez, halihazırda dünyadaki en büyük nükleer<br />

tesis niteliğinde. Merkezin inşası Bolivya’da bilim, tıp,<br />

tarım ve eğitimin gelişimine büyük katkı sağlayacak<br />

olmasının yanı sıra El Alto ve La Paz kentleri sakinleri<br />

için 500’ün üzerinde kalifiye iş imkanı da yaratacak.<br />

CNTRD ayrıca, radyofarmasötiklerin üretimine de<br />

katkıda bulunarak onkoloji alanında yılda 5 binden<br />

fazla tanı ve tedavinin yürütülmesine imkan verecek.<br />

Merkezde, kalitelerini yükseltmek, raf sürelerini<br />

uzatmak ve ihracatı büyük ölçüde artırmak için<br />

tarım ürünlerine radyasyon uygulaması da yapılacak.<br />

Gıdaların tadını etkilemeyecek olan bu işlem, tüketici<br />

için de güvenli olduğundan dünya genelinde en<br />

çok talep edilen teknolojilerden biri olma özelliğini<br />

taşıyor. Merkez kapsamında kurulacak olan araştırma<br />

reaktörü ve laboratuvarlar da, nükleer sanayi alanında<br />

ileri araştırmalara ve kalifiye personelin eğitilmesine<br />

imkan verecek.<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 19


YATIRIM<br />

ENI, MISIRLI ENERJI<br />

ŞIRKETLERIYLE MAVI<br />

HIDROJEN ÜRETECEK<br />

İtalyan enerji şirketi Eni, Mısırlı EEHC ve EGAS<br />

ile Mısır’da yeşil ve mavi hidrojen üreteceğini<br />

açıkladı. Şirketten yapılan açıklamaya göre, Eni, Mısır<br />

Elektrik Holding Şirketi (EEHC) ve Mısır Doğal Gaz Holding<br />

Şirketi (EGAS) ile Mısır’da hidrojen üretme konusunda<br />

anlaşmaya vardı. Anlaşmaya kapsamında taraflar,<br />

yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektriği<br />

kullanarak yeşil hidrojen ve tükenen doğal gaz sahalarında<br />

karbondioksit depolama yoluyla mavi hidrojen<br />

üretmek için ortak projeler üzerinde çalışma yapacak.<br />

Projelerin teknik ve ticari fizibilitesini değerlendirecek<br />

UNITED AIRLINES, 100<br />

ELEKTRIKLI UÇAK ALACAK<br />

Amerikan havayolu şirketi United Airlines, 2050<br />

yılına kadar sera gazı emisyonlarını yüzde 100<br />

azaltma hedefinin bir parçası olarak elektrikli hava<br />

yolculuğu için yeni bir adım attı. Şirket, elektrikli uçak<br />

inşa etmeye çalışan İsveç merkezli Heart Aerospace<br />

isimli bir girişime yatırım yaptığını açıkladı. United<br />

Airlines, yatırım yaptığı İsveçli elektrikli uçak girişimi<br />

Heart Aerospace’den 100 küçük uçak satın almayı<br />

planlıyor. United Airlines yatırımın dışında ayrıca şirketten<br />

100 küçük uçak satın alabileceğini duyurdu.<br />

Şirket, ES-19 tasarımlı elektrikli uçağın gelecek 10 yıl<br />

içinde yolcuları kısa mesafelere taşıma potansiyeline<br />

sahip olduğunu belirtti.<br />

Elektrikli uçak startup şirketi Heart Aerospace,<br />

ES-19 elektrikli uçağının 2026 yılına kadar hizmete<br />

başlamasını hedefliyor. United Airlines’ın yatırımıyla<br />

şirketin yatırımcılardan topladığı toplam miktar 35<br />

milyon dolara ulaştı.<br />

olan çalışma, ayrıca potansiyel yerel pazardaki hidrojen<br />

tüketimini ve ihracat fırsatlarını da analiz edecek.<br />

İş birliği kapsamında seçilen projelerin uygulanması<br />

için olası geliştirme ve iş planları da değerlendirilecek.<br />

İSPANYA, ELEKTRIKLI<br />

ARAÇLARA 4.3 MILYAR EURO<br />

YATIRIM YAPACAK<br />

İspanya hükümeti, elektrikli araç üretimine 4,3<br />

milyar Euro yatırım yapacağını açıkladı. İspanya<br />

Başbakanı Pedro Sanchez, yaptığı açıklamada, elektrikli<br />

araç yatırımının İspanya ekonomisi için bir devrim<br />

olacağını belirterek, ayrıca özel sektörden de yaklaşık<br />

19 milyar avro seviyesinde ilave yatırım getireceğini<br />

ifade etti.<br />

Sanchez, yatırımın elektrikli araç üretiminin tüm<br />

segmentleri kapsayacağını kaydetti. Yeni yatırımla<br />

birlikte elektrikli araç piyasasının ülke ekonomisindeki<br />

payının yüzde 10’dan 2023’te yüzde 15’e çıkacağı öngörülüyor.<br />

Söz konusu yatırım, AB Kurtarma Fonu’nun<br />

finanse ettiği program çerçevesinde hayata geçirilecek.<br />

İspanya, 2026’ye kadar 750 milyar Euro büyüklüğündeki<br />

kurtarma fonundan 70 milyar dolar alacak.<br />

20 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


RIGHT<br />

NOW<br />

Yğrııııığğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğ<br />

HEŞEN ŞŞŞŞŞ<br />

HAREKETE GEÇ!<br />

Sııııııııııııııııııı<br />

ııııııııııııııııııı<br />

turkiye.zerobuild.org<br />

ğurkğğı@zırobuğğı.org<br />

22 - 26 Eylül


ETKİNLİK<br />

“Rüzgarda her yıl 1500 MW hedefini geçmeliyiz”<br />

TÜREK@home etkinlikleri kapsamında ‘Türkiye Tedarik Zincirine Genel Bakış Oturumu’ gerçekleştirildi.<br />

Etkinlikte Türkiye’nin rüzgarda bölgesel bir güç olabilmesi için canlı bir iç pazara ihtiyacı olduğu<br />

belirtilerek daha fazla devlet teşviğinin önemine vurgu yapıldı…<br />

Türkiye Rüzgar <strong>Enerji</strong>si Birliği’nin TÜREK@home<br />

etkinlikleri adı altında gerçekleştirdiği online toplantılar<br />

devam ediyor. Bu kapsamda düzenlenen<br />

‘Türkiye Tedarik Zincirine Genel Bakış Oturumu’<br />

gerçekleştirildi. Nükleer Düzenleme Kurumu Teknik<br />

Başkan Yardımcısı Dr. Oğuz Can’ın moderatörlüğünde<br />

düzenlenen panele, Ateş Çelik Yönetim<br />

Kurulu Başkan Yardımcısı Mahmut Güldoğan, TPI<br />

Composites EMEA ve Hindistan Başkan Yardımcısı<br />

Gökhan Serdar, Siemens Gamesa EMEA Satınalma<br />

Yöneticisi Necmettin Aslan, DowAksa CCO’su Tamer<br />

Bozacı ve Aselsan Ulaşım ve <strong>Enerji</strong> Sistemleri Program<br />

Direktörü Günay Şimşek panelist olarak katıldı.<br />

Rüzgar enerjisi alanında küresel ve bölgesel politikaların,<br />

tedarik zinciri Ar-Ge potansiyeli, AB Yeşil<br />

Mutabakatı’nın rüzgar enerjisi üzerinde etkilerinin<br />

ve sektörün İzmir Çandarlı’da beklenen liman gibi<br />

lojistik ihtiyaçlarının detaylı olarak masaya yatırıldığı<br />

TÜREK@home toplantısında, sektörün her yıl<br />

ortalama 1.500 MW’lık bir büyümeyi gerçekleştirebilmesi<br />

için bütüncül bir yaklaşıma ihtiyaç duyduğu<br />

vurgulandı. Toplantıda sektörün yetişen yeni insan<br />

kaynağını istihdam etmeye hazır ve istekli olduğu da<br />

tüm konuşmacılar tarafından dile getirildi.<br />

Etkinlikle söz alan Ateş Çelik Yönetim Kurulu<br />

Başkan Yardımcısı Mahmut Güldoğan, “Biz sadece<br />

yerel rüzgar sektörünü temsil etmiyoruz. Tüm dünyadaki<br />

rüzgar enerjisini temsil ediyoruz. Bu bize<br />

daha fazla sorumluluk yüklüyor. Özellikle karbon sorunlarıyla<br />

ilgili gerekli sorumlulukları alıp ona göre<br />

hareket etmemiz lazım” dedi.<br />

Sektörün her yıl 1500 MW’ı geçme hedefi olduğunu<br />

belirten Güldoğan, “10 yıl boyunca bu hedefle<br />

devam etsek bile İspanya’nın şimdiki rakamını geçemiyoruz.<br />

Bunu sektör olarak da kabul etmememiz<br />

lazım. Daha fazlasını hedeflemeliyiz. Ben özellikle<br />

22 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


eğitimlerini yeni tamamlamış arkadaşlarımızın da<br />

aramıza katılması için onları teşvik etmek istiyorum”<br />

değerlendirmesini yaptı.<br />

“Türkiye’de önemli bir tedarik zincirimiz var”<br />

TPI Composites şirketinin EMEA ve Hindistan<br />

Başkan Yardımcısı Gökhan Serdar ise karbon emisyonlarına<br />

dikkat çekti. Serdar, “Karbon emisyonlarını<br />

azaltmayı çok fazla önemsiyoruz. Dolayısıyla yeşil<br />

enerjiye yönelimleri arttırıyoruz. Bu bizi elektrikli<br />

araçlara yönlendiriyor. Türkiye’de önemli bir tedarik<br />

zincirimiz var. Bunu iyi değerlendirmeye çalışıyoruz.<br />

Dünya tedarik zincirinde de önemli bir yerimiz var.<br />

Bir başka pencere de offshore. 2030’da ciddi rakamlara<br />

ulaşacak. Tedarik zincirimizi bu alanda da<br />

kullanmalıyız. Tabi ki rekabetçi kalmazsak bu amaçladığımız<br />

hiçbir şeyi yapamayız. Her zaman daha<br />

iyisini yapmamız lazım. Bunun için de canlı bir iç pazarın<br />

olması şart” dedi.<br />

“Türbinler büyüyor”<br />

Rüzgar sektörünün güçlü oyuncusu Siemens Gamesa<br />

Renewable Energy EMEA Satınalma Yöneticisi<br />

Necmettin Aslan da etkinlikte yaptığı konuşmada<br />

yeni teknolojilere dikkat çekerek şunları söyledi:<br />

Yeni teknolojiler var, türbinler büyüyor. Devletimizin<br />

bu konudaki desteği arttıkça yatırımların daha da<br />

büyüyeceğini düşünüyorum. Ayrıca TÜREB gibi kurumların<br />

varlığına sektör olarak ihtiyacımız var. Rekabet<br />

oldukça sektörümüzün büyüyeceği de aşikar.<br />

Büyümeye çalışan bu pozitif pazarın devletimizin<br />

desteğine de her zaman ihtiyacı var. Tüm risk durumlarını<br />

göz önüne almayı da düşünmemiz lazım.<br />

Ayrıca sektörümüzde kadın istihdamının da artmasını<br />

temenni ediyoruz. Biz şirket olarak bu konuya<br />

önem veriyoruz. Umuyoruz ki bu anlayış tüm rüzgar<br />

sektöründe yayılır.”<br />

“Rekabetçi oluşumuz bizler için bir artı”<br />

DowAksa CCO’su Tamer Bozacı da rüzgar sektöründeki<br />

yeni trendlerin hızından söz ederek “ “Yeni<br />

trendler çok hızlı gelişiyor. Bu hıza yetişmemiz şart.<br />

Odak noktamızda rüzgar var. Rekabetçi oluşumuz<br />

bizler için bir artı. Teknoloji gelişiyor, platformlar<br />

gelişiyor, kendi içinde büyüyen, gelişen bir sektörün<br />

içindeyiz. Yeni teknolojilere yatırımlarımızı artırmamız,<br />

hedeflerimiz açısından önemli. Herkes kendi<br />

payına düşen kısımda hedeflerini arttırmalı. Geri<br />

kazanım ve geri kullanım işlerine de yönelmemiz<br />

lazım” şeklinde konuştu.<br />

“Yeni teknoloji için çalışıyoruz”<br />

Aselsan Ulaşım ve <strong>Enerji</strong> Sistemleri Program Direktörü<br />

Günay Şimşek, etkinlikte yaptığı konuşmada<br />

şirket olarak yeni teknolojilere odaklandıklarını belirterek<br />

Ar-Ge’nin önemine vurgu yaptı. Şimşek, “Ar-Ge<br />

olmazsa olmazımız. Bizim 8 tane Ar-Ge merkezimiz<br />

var. YEKA’nın yerlilik kıstasını fazlasıyla karşılıyoruz.<br />

Geleceğe yönelik YEKA yatırımlarımıza ağırlık vermeyi<br />

ve savaş sanayisinde olan gücümüzü enerji alanında<br />

da göstermeyi hedefliyoruz. Aselsan’ın ticaret<br />

yaklaşımı tamamen millileşme üzerine” dedi.<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 23


ANKARA KULİSİ<br />

Deniz Suphi<br />

Son çeyrekte doğal gazın ithalat fiyatı<br />

yüzde 10’un üzerinde artabilir<br />

Petrol fiyatlarının yükselmesi beraberinde doğal gazda da yukarı yönlü bir çıkışa yol açtı. Bu tüm dünyanın<br />

sorunu ancak Türkiye, domino etkisini yaşıyor. İçerde artan dolar kuru da maliyetleri artırıyor. Öte yandan<br />

kuraklık nedeniyle elektrik üretiminin önemli bir kısmı yeniden doğal gaz çevrim santrallerine kaydı.<br />

Yani ithalat miktarı da yükseliyor. Yılın geri kalan bölümündeki zamlar, maliyetleri karşılamaya yetmedi.<br />

Uzmanlar yılsonunda doğal gazın ithalat fiyatının 300 dolara kadar çıkacağını düşünüyor. Kısaca yeni<br />

zamlar hiç birimiz için sürpriz olmayacak!<br />

Yaz mevsiminin yavaş yavaş sonuna yaklaştığımız<br />

bu dönemde, özellikle ısınma amaçlı tüketimin<br />

yoğunlaşacağı günler için doğal gaz bir kez daha<br />

güçlü zam sinyalleriyle gündeme geldi. BOTAŞ’ın,<br />

üçüncü çeyrekte Rusya’dan ithal ettiği doğal gazın<br />

her bin metreküp fiyatı 240 dolarken, bu tutar son<br />

çeyrekte eş deyişle 1 Ekim’de yüzde 10-12 oranında<br />

artışla 265 doların üzerine çıkacak. Beklentiler, 270<br />

dolara, yılbaşında ise 300 dolara çıkacağı yönünde…<br />

Doğal gaza gelen her zam, otomatik olarak elektrikte<br />

de fiyat artışlarını tetikleyecek. Zira, özellikle<br />

bu yıl tüketilen elektriğin yüzde 30-40’ı, doğal gazdan<br />

üretiliyor. En son temmuz ayında doğal gaza konutlarda<br />

yüzde 12 (yıl başından bu yana yüzde 18,8<br />

zamlandı), sanayi ve elektrik santrallarına yüzde<br />

20, elektriğe de yüzde 15 zam yapılmıştı. Gazda ve<br />

elektrikte ağustos ayında bir fiyat hareketi yaşanması<br />

beklenmiyor ancak yılın kalan aylarında gazda<br />

ve elektrikte yeni fiyat hareketleri bekleniyor.<br />

Türkiye, son yıllarda yapılan tercihlerle “temiz<br />

çevre” hedefiyle birlikte başta büyükler olmak üzere<br />

hemen hemen tüm şehirlerde ısınmada doğal gaza<br />

24 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


geçti. Ülkede, çok sınırlı sayıda ilçede doğal gaz kullanılmıyor.<br />

Bu ilçelere de gaz alt yapısının götürülmesi<br />

için çalışmalar devam ediyor. Kısa süre içinde ülkenin<br />

tamamı gaz kullanacak alt yapıya kavuşacak.<br />

Konutlarda ısınma amaçlı olarak kullanılan doğal<br />

gaz, sanayi ve elektrik üretiminde de yoğun olarak<br />

tüketiliyor. Bu nedenle doğal gaz fiyat hareketleri,<br />

tek tek bireyler için olduğu kadar ticarethane, sanayi<br />

ve elektrik üretim sektörleri için de büyük önem taşıyor.<br />

İthalat bağımlılığının etkisi<br />

Türkiye, yıllık 50 milyar metreküp doğal gaz tüketiyor.<br />

Doğal gaz gereksiniminin, hemen hemen<br />

tamamına yakın bölümü ithalat yoluyla karşılanıyor.<br />

Türkiye, bu gazın önemli bir bölümünü Rusya, İran,<br />

Azerbaycan’dan boru hatları üzerinden uzun dönemli<br />

sözleşmelerle ithal ediyor. Bazı ülkelerden de<br />

(Katar, Cezayir, ABD) sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG)<br />

satın alıyor. BOTAŞ, önceki yıllarda fiyatların dip<br />

yapması üzerine ciddi miktarda LNG aldı. Boru gazı<br />

yerine LNG ithalatına fiyat avantajı nedeniyle ağırlık<br />

verdi. Yıllık toplam ithalat içinde LNG’nin payı yüzde<br />

30’lara dek ulaşmıştı.<br />

Gaz fiyatları, 2020 yılında salgının etkisiyle petrol<br />

fiyatlarının düşmesi sonrasında ciddi biçimde gerilemişti.<br />

Küresel ölçekte atılan normalleşme adımlarıyla<br />

birlikte petrol ve bağlı olarak doğal gaz fiyatları,<br />

hızla yükselmeye başladı. Bu gelişmenin bir sonucu<br />

olarak doğal gazda, yukarı yönlü fiyat hareketlerinin<br />

devam etmesi öngörülüyor.<br />

Peki, neden? Doğal gaz fiyatları, petrol ve türevlerindeki<br />

değişime göre artıyor ya da azalıyor.<br />

BOTAŞ’ın gaz alım veya ithalat fiyatları, petrol fiyatlarına<br />

bağlı olarak üçer aylık dönemlerde yeniden<br />

hesaplanıyor. Her yeni çeyrek dönemde gaz ithalat<br />

fiyatları bir önceki çeyreğe oranla (petrol yukarı<br />

yönlü olduğu için) yükseliyor. Öte yandan yükselen<br />

dolar kuru etkisi de var. Bir yandan ithalat fiyatının<br />

artması, diğer yandan kurun yükselmesi doğal<br />

gazda zamların devam edeceğine işaret ediyor.<br />

Uzmanlar, BOTAŞ’ın halen başta konutlar olmak<br />

üzere piyasaya satın aldığının altında fiyatla gaz<br />

verdiğini belirterek, doğal gazda “çift haneli” artışların<br />

görülebileceğine dikkat çekiyor. Bazı uzmanlar,<br />

yüzde 40’a varan oranlarda fiyat artışlarının söz konusu<br />

olabileceği yönünde değerlendirmelerde bulunuyor.<br />

ELEKTRİK BİRİM ÜRETİM<br />

FİYATLARI ARTIYOR<br />

Doğal gaza gelen her zam, otomatik olarak elektrikte<br />

de fiyat artışlarını tetikleyecek. Zira, elektriğin yüzde<br />

30-40’ı, doğal gazdan üretiliyor. Yaz döneminde<br />

yüksek sıcaklıklar nedeniyle özellikle klima kullanımı<br />

etkisiyle elektrik tüketimi rekor kırdı. Kuraklık<br />

nedeniyle hidroelektrik santrallarda su düzeyi<br />

çok düşük. Bu nedenle sudan üretim kısıldı. Artan<br />

talep, doğal gaz santrallerinden karşılanıyor. Buna<br />

bağlı olarak, doğal gaz ithalat miktarı da artıyor. Bu<br />

yılın ilk yedi ayında Türkiye’nin iletim şebekesine<br />

giren toplam doğal gaz miktarı 35.9 milyar metreküp<br />

ile geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31.7<br />

arttı.<br />

Birim elektrik üretim maliyetleri de yükseldi. Piyasa<br />

takas fiyatlarındaki artış da bu durumu teyit ediyor.<br />

Dolayısıyla yılın geri kalan bölümünde elektrik<br />

için de yeni zamlar kapıda!<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 25


KAPAK<br />

Serhan Ünal<br />

KÜRESEL AKIMLAR<br />

VE TÜRKİYE’DE<br />

ENERJİ PİYASALARI<br />

SERBESTLEŞMESİ<br />

îBugün Türkiye’deki elektrik piyasası serbestleşmesi, literatürde ‘hibrid serbestleşme’ olarak da<br />

anılan, yarı-serbest bir piyasa görünümü taşıyor. Kamunun elektrik üretim şirketi varlığını devam<br />

ettirmekte ve sınır aşan sulara dair meseleler sebebiyle, uzun bir süre daha var olmaya devam edecek<br />

gibi gözüküyor. Elektrik iletim alt yapısı bütünüyle devlete ait olmasına ve dağıtım segmentinin<br />

bütünüyle özelleştirilmesine rağmen, kamunun elindeki dağıtım şirketi de varlığını sürdürüyor…<br />

Türkiye, gelişmekte olan ülkelerin iyi bir örneği<br />

olarak, birçok sektördeki politika tercihlerinde küresel<br />

akımların az veya çok başarılı bir takipçisi<br />

konumunda ve enerji sektörü, özellikle elektrik<br />

alt sektörü, bu takibin en yüksek başarıyla yapıldığı<br />

sektörler arasında başta geliyor. <strong>Enerji</strong><br />

sektörü, ilk bakışta diğer bütün iktisadi<br />

sektörler gibi görünmesine karşın,<br />

aslında bütün iş kollarından ayrı<br />

ve özel yönlere sahip. Bu ayrıcalıklı<br />

konumun temel sebebi<br />

ise enerjinin bütün iktisadi<br />

faaliyetin temelinde yatan<br />

en temel girdi olması. Çünkü<br />

enerji girdisi olmaksızın ne<br />

üretken ne de yıkıcı bir eylem<br />

gerçekleştirilebilir. İnsanın da<br />

mesela bulgurla çalışan bir makine<br />

olduğu düşünüldüğünde geniş<br />

anlamda enerji sektörü, gıda sektörünü de<br />

bünyesine almakla birlikte, dar anlamda katı, sıvı<br />

ve gaz yakıtlar ile elektrik sektörünü kapsamakta.<br />

Türkiye’de devlet de bu yaklaşımla gıda sektörünü,<br />

<strong>Enerji</strong> ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın sorumluluğuna<br />

vermemeyi tercih etmiş.<br />

<strong>Enerji</strong> arzının evsaf ve maliyetinin, bütün iktisadi<br />

faaliyeti ve toplumsal yaşamı etkiliyor olması;<br />

bu sektörün yapısının, diğer bütün sektörleri de<br />

etkilediği anlamına geliyor. Haliyle, bir ülkedeki<br />

enerji sektörünün yapısı ve durumu, o<br />

ülkenin ekonomisi üzerinde genel<br />

ve güçlü bir etki yapıyor. Örneğin,<br />

bir ülkedeki enerji sektörünün<br />

devlet tekelinde olması; bütün<br />

iktisadi sektörlerin, devletin<br />

vereceği siyasi kararlardan<br />

daha da fazla etkilenmesi anlamını<br />

taşırken, sadece enerji<br />

sektörünün serbestleşmesiyle<br />

bile diğer sektörlerin en önemli<br />

girdi unsurlarından biri serbestleştirilmiş<br />

oluyor. Bu açıdan bakıldığında,<br />

Türkiye’de gıda hariç enerji sektörlerini,<br />

özellikle de en geniş kullanım alanına ve serbestleşme<br />

açısından en tartışmalı pozisyona sahip olan<br />

elektrik sektörünü incelemek önem taşıyor.<br />

26 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


Elektrik sektöründe serbestleşme<br />

Türk elektrik sektörünün tarihi aslında, her dönemdeki<br />

küresel akımlarla büyük ölçüde uyumlu<br />

ilerleyen bir görünüm taşımakta. Ülkede elektriğin<br />

kullanıldığı ilk dönemlerde dünyada da hakim<br />

olan imtiyaz sahibi özel müteşebbislere iş gördürülmesi<br />

usulüyle başlayan süreç, devlet tekeli ve<br />

özelleştirilme aşamalarından geçerek bugünkü<br />

noktaya geldi. Sektörün Türkiye’de geldiği noktada<br />

serbestleşmenin ne kadar başarılabildiği ise hala<br />

tartışmaya açık.<br />

1900’lü yılların başında Türkiye’de de üretilmeye<br />

ve kullanılmaya başlayan elektriğin, ilk dönemlerde,<br />

dünyadaki örneklere de koşut olarak,<br />

belirli bir bölgede imtiyaza sahip özel girişimciler<br />

eliyle üretilip dağıtılması yolu tercih edildi. Bu durum<br />

Tarsus, Balya ve İstanbul’da bu şekilde başlayıp<br />

diğer bölgelerde de aynı usul takip edildi.<br />

Ülkedeki sermaye birikiminin ve girişimcilik kültürünün<br />

zayıf, teknik kabiliyetlerin ise yetersiz olduğu<br />

dönemin kendi şartları içinde, iyi bir seçim<br />

yapıldığı savunulabilir. Cumhuriyet’in ilanından<br />

sonraki süreçte ise ekonominin her alanının millileştirilmesi<br />

politikası kapsamında, yabancı sahipliğindeki<br />

elektrik üretim ve dağıtım alt yapısının millileştirilmesi,<br />

devletin sektördeki rol ve ağırlığını<br />

artırmasının başlangıcını teşkil etti. Bu dönemde<br />

kamunun sektördeki elinin daha çok yerel idareler<br />

ve işletmeler sahipliğiyle temsil edilmesine karşın,<br />

ulusal iletim altyapısının inşa edilmeye başlaması<br />

ve 1980’lerin sonuna kadar devam eden köylerin<br />

elektriklendirilmesi politikası, sektördeki kamu sahipliğinin<br />

Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) eliyle artışını<br />

beraberinde getirdi.<br />

Kamu yatırımlarında en büyük kalem hep<br />

enerjinin oldu<br />

Bu yeni dönemdeki kamu sahipliğinin öncekinden<br />

iki önemli farkı vardı: İlki, ulusal elektrik iletim<br />

şebekesinin kurulmaya başlamasıyla, iletim<br />

alanında devletin büyük sabit sermaye yatırımları<br />

yaparak rolünü artırması oldu. İkincisi ise artan ve<br />

çeşitlenen elektrik tüketimi sebebiyle, daha büyük<br />

bir kurulu güç artışını gerçekleştirebilmek için devletin<br />

sürekli yükselen şekilde santral yatırımlarını<br />

üstlenmesi oldu. Elektrik sektöründeki yatırım ihtiyacı<br />

o denli yükseldi ki, zirve yaptığı 1984 yılında,<br />

toplam devlet bütçesinin yüzde 12,66’sının sadece<br />

enerji sektörü yatırımlarına ayrılmasını gerektirdi.<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 27


Bu oran, tarihte ilk kez 2011 yılı bütçesinde yüzde<br />

1’in altına düşürülebildi. <strong>Enerji</strong> sektöründeki kamu<br />

yatırımının büyüklüğü, ayrılan bütçenin Soğuk Savaş<br />

yılları boyunca bile, savunma bütçesinin neredeyse<br />

yarısı kadar olmasıyla zihinlerde canlandırılabilir.<br />

Ancak 1980’lere doğru genel bir politika çerçevesi<br />

olarak belirginleşen neoliberalizm etrafında,<br />

yeni gelişen iletişim ve bilgi teknolojilerinin de yardımıyla,<br />

elektrik serbestleşmesi fikri temayüz etti.<br />

Elektriğin de diğer bütün emtialar gibi piyasada serbestçe<br />

alınıp satılabileceği ilkesine dayanan bu yaklaşım,<br />

aslında üç kısıt ile mahduttu. İlki, elektriğin,<br />

sıradan bir emtia değil, stratejik önemi haiz bir ürün<br />

olduğu; ikincisi, elektriğin arz ve talebinin gerçek zamanlı<br />

olarak her bir an dengelenmesi ve kesintisiz<br />

temin edilmesi gerektiği; üçüncüsü ise elektriğin,<br />

stratejik önemine ve kesintisiz temin gerekliliğine<br />

rağmen büyük boyutlarda stoklanamayan, anlık bir<br />

ürün olduğuydu. İşleri daha da karmaşıklaştıran<br />

unsurlar ise elektrik sektöründeki yatırımların büyük<br />

batık maliyetlerine eşlik eden uzun yatırım ve<br />

işletme dönemleri ile elektrik talebinin fiyat esnekliğinin<br />

görece az olmasıydı.<br />

Serbestleşme hamleleri<br />

Bu engellere rağmen, 1982’de Şili’de hayata geçirilen<br />

ilk elektrik serbestleşmesi adımlarını Birleşik<br />

Krallık ve diğer birçok ülke, değişen hızlarda takip<br />

etti. Türkiye de, daha 1982 yılı itibarıyla elektrik serbestleşmesine<br />

ilgisini ortaya koyacak şekilde, özel<br />

müteşebbislerin yatırımlarına izin verirken, 1984 yılında,<br />

TEK’in dikey ayrıştırılması ile serbestleşmeye<br />

giden yoldaki en önemli adımlardan birini daha<br />

atmış oldu. Bu adımları, 1993 ve 1994 yıllarındaki<br />

ayrıştırma adımları ile 1997’deki Yap-İşlet kontratlarının<br />

sisteme dahil edilmesi takip etti ve nihayetinde,<br />

2001 Şubat ayında, ilk tam kapsamlı elektrik<br />

piyasası kanunu yasalaştı.<br />

Türkiye’deki elektrik piyasasının bugünkü sorunlarını<br />

anlamak için, devletin elektrik piyasasında serbestleşmeye<br />

neden başvurduğunu anlamak gerekir.<br />

Temel olarak, sürdürülemez hale gelen elektrik sektöründeki<br />

yatırım ihtiyacının özel sektör eliyle karşılanarak<br />

devletin yükünün hafifletilmesi hedefinin,<br />

ülkenin çok ihtiyaç duyduğu dış finansal akımların<br />

uluslararası finansal sistemden temin edilebilmesi<br />

maksadıyla, dış siyasi ortama, Avrupa Birliği’nde<br />

hakim söylemlere uyum sağlama ihtiyacının iyi bir<br />

zamanlamayla birbirine denk gelmesinin, Türkiye’de<br />

elektrik serbestleşmesinin başlamasını sağladığı<br />

söylenebilir. Diğer bir deyişle, Türkiye’deki elektrik<br />

piyasası serbestleşmesi, aslında Türkiye’deki yöneticilerin<br />

“ölümden önce son çare” olarak görerek ve<br />

ilkesel (normatif) değil faydacı (pragmatist) bakış<br />

açısıyla başvurdukları bir yol oldu. Dolayısıyla, uzun<br />

serbestleşme süreci boyunca, serbestleşmenin<br />

temposu da, elektrik serbestleşmesinin faydalarına<br />

olan ihtiyaca göre değişti.<br />

28 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


Serbestleşmede duraklama<br />

Özellikle, kabaca 2016’dan sonra, serbestleşmede<br />

beliren duraklama ve hatta bazı alanlarda gerilemenin<br />

arkasında da, Türkiye’de devletin, elektrik<br />

sektörü serbestleşmesini ilkesel değil, faydacı bir<br />

bakışla tercih etmesi etkili oldu. 2016’dan başlayarak,<br />

Türkiye’nin iç ekonomik dengelerinin bozulması,<br />

Türk Lirası’nın (TL) değer kaybetmesini ve elektrik<br />

talebinin artış hızında yavaşlamayı beraberinde getirdi.<br />

Küresel finans yapısındaki sıkılaşma da etkili<br />

olmakla birlikte esas etki, Türkiye’nin ekonomik görünümündeki<br />

bozulmaların elektrik sektörüne olan<br />

yansımalarından geldi.<br />

TL’nin değerindeki kayıp, elektriğin üreticilerinin<br />

yakıt ve finansman maliyetleriyle dağıtıcılarının finansman<br />

maliyetini etkiledi. Düzenlenmiş tarifeler<br />

ve piyasa takas fiyatı, üreticilerin yeterince kar edebileceklerinden<br />

yavaş, tüketicilerin ise uyum sağlayabileceğinden<br />

hızlı artış gösterince, aradaki farkın<br />

yönetimi sayesinde kar edebilen tedarik şirketleri de<br />

sorun yaşamaya başladı ve sektörün tamamı, finansal<br />

sürdürülebilirlik sıkıntısına girdi. Tam da bu noktada,<br />

özel yatırımcılar dahi devletin serbest piyasaya<br />

müdahale etmesi gerektiğini söylerken, aslında sadece<br />

yarı-serbestleşmiş ve kuralların sıklıkla değişebildiği<br />

bir piyasada devlet desteği istemekte<br />

bütünüyle hazsız değillerdi. Ancak elbette, serbestleşebilmiş<br />

piyasalarda yatırımcıların batma riskinin<br />

asla ortadan kaldırılmaması gerektiği aşikar.<br />

Aslında,1-2 yıl önceki koşullarda, düzenlenmiş<br />

tarifede de elektriğin fiyatı tamamen piyasa koşullarına<br />

uygun bir şekilde ve siyasi gerekliliklerden<br />

azade belirlense, muhtemelen elektrik faturaları<br />

çok daha yüksek gelir, bunun seçmenlerde yaratacağı<br />

tepki siyasette tartışmalar yaratır ve yüksek<br />

elektrik fiyatlarından ekonominin diğer sektörleri<br />

de yoğun şekilde etkilenerek, işletmelerin bir kısmı<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 29


atardı. Bu ise elektrik talebini aşağı yönlü etkiler,<br />

işsizliği artırır ve ekonomik açıdan sağlıklı kurumların<br />

ayakta kalabildiği bir ortam yaratırdı. Ancak hem<br />

15 Temmuz darbe girişiminin etkileri hem de 2016<br />

sonrası iki seçim arası sıklığının ortalama sekiz aya<br />

kadar düşmesi, hükümetlere, serbest piyasayı kendi<br />

kendini düzeltip dengeye gelmesi için serbest bırakma<br />

konusunda imkan tanımadı. Rasyonel siyasi<br />

aktörler olan iktidarların en nihai hedefleri olan hayatta<br />

kalma güdüsü, doğal yansıması olarak elektrik<br />

fiyatının da siyasileştirilmesini beraberinde getirdi.<br />

Elektrik zamlarının zamanlaması ve seçimler arasındaki<br />

ilişkiyi inceleyen matematiksel bir çalışma<br />

da bunu doğrulamakta.<br />

Her kamu desteği piyasa dengesini bozdu<br />

Bu açıdan, kriz dönemlerinde dünyada da tartışılan<br />

ikilem, elektrik sektörünün yaşadığı sorunlar<br />

için de geçerli olacak şekilde, kamu müdahalesi ile<br />

ekonomik buhran süresinin kısaltılıp bazı sağlıksız<br />

işletmelerin de hayatta kalmasına izin vermekle,<br />

ekonominin daha uzun sürede kendi dengesini bulması<br />

ve bazı yatırımcıların batması arasındaki ikilem.<br />

Elektrik sektörünün yaşadığı sorunlara karşı<br />

Türkiye’de hükümetler, sektöre destek olarak, iflasları<br />

ve santral göçünü önlemeyi hedeflemiş, ancak<br />

her kamu desteği, doğası gereği serbest piyasa koşullarını<br />

bozmuştur.<br />

Bugün gelinen noktada, Türkiye’deki elektrik piyasası<br />

serbestleşmesi, literatürde ‘hibrid serbestleşme’<br />

olarak da anılan, yarı-serbest bir piyasa<br />

görünümünde. Kamunun elektrik üretim şirketi varlığını<br />

devam ettirmekte ve sınır aşan sulara dair meseleler<br />

sebebiyle, uzun bir süre daha var olmaya devam<br />

edecek gibi gözüküyor. Elektrik iletim alt yapısı<br />

bütünüyle devlete ait olmasına ve dağıtım segmentinin<br />

bütünüyle özelleştirilmesine rağmen, kamunun<br />

elindeki dağıtım şirketi de varlığını sürdürüyor. Bunların<br />

yanında, hane halkının elektrik tüketimi hala<br />

düzenlenmiş tarifeye tabi ve serbest piyasada üretim<br />

yapıyormuş gibi görünen birçok santral, aslında<br />

çeşitli mekanizmalarla, değişen miktarlarda devlet<br />

desteği alıyor. Devam eden ve hatta yeni verilmekte<br />

olan alım garantileri, nükleer santral, Yenilenebilir<br />

<strong>Enerji</strong> Kaynak Alanları (YEKA) projeleri gibi, siyasi<br />

ya da teknik çeşitli amaçlara hizmet ediyor olsalar<br />

dahi, piyasa mantığı açısından, serbestleşme sürecine<br />

zarar vermekte ve öngörülebilir bir gelecek<br />

boyunca, iklim değişikliğiyle mücadele gibi saiklerle<br />

yenilenebilir enerji kaynaklarına verilen alım garantilerinin<br />

piyasa bozucu etkilerinin devam edeceği rahatlıkla<br />

söylenebilir.<br />

Müteakip kısımlardaki veri ve bilgiler, şu eserden<br />

derlenmiştir: Serhan Ünal, International Political<br />

Economy of Neoliberal Structuration of Turkish Electricity<br />

Market, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Sosyal<br />

Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi,<br />

<strong>2021</strong>.<br />

Serhan Ünal, “Elektrik Zamları ve Seçimler”,<br />

<strong>Enerji</strong> <strong>Panorama</strong>, Nu. 72 (Temmuz 2019), ss. 30-32.<br />

30 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


YAKIN PLAN<br />

Deniz Suphi<br />

<strong>Enerji</strong> santralleri doğal<br />

afetlere ne kadar hazır?<br />

Tüm halkımızı derin bir üzüntüye sürükleyen orman yangınlarının bazı termik santrallerinin kapısına<br />

dayanması kaygıları daha da artırdı. Özellikle Kemerköy Termik Santrali’ne zarar veren ancak büyük bir<br />

hasara neden olmayan yangın, akla bazı soruları getirdi. Türkiye’de kritik önem taşıyan enerji santralleri;<br />

deprem, yangın, sel gibi afetlere ne kadar hazırlıklı ve hangi önlemler alınıyor?<br />

Türkiye’yi hüzne boğan, geniş bir coğrafyada yüzlerce<br />

hektar ormanı küle döndüren yangınlar, binbir<br />

çeşit endemik bitki ve ağacı, böceğinden tavşanına,<br />

kuşundan ayısına onlarca havyanı ve insanlığın paha<br />

biçilmez hazinesini yok etmekle kalmadı, dalga dalga<br />

yayılma sonucu bazı kritik enerji santrallerini de tehdit<br />

etti. Özel sektörün işlettiği Kemerköy Termik Santrali,<br />

ateşin ortasında kaldı. Santral, hasar gördü ancak gereken<br />

önlemler alındığı için korkulan olmadı. Bu büyük<br />

ve beklenmedik, günlerce kontrol altına alınamayan<br />

yangın, daha genel bir deyişle afet, Türkiye’deki<br />

santrallerin (kömürden doğal gaza, hidroelektrikten<br />

ithal kömürü dek) inşa edildiği bölgelerin ve olası zararların<br />

karşılanmasına yönelik güvencelerin sorgulanmasına<br />

yol açtı.<br />

<strong>Enerji</strong> <strong>Panorama</strong> olarak bu soruların yanıtının arkasına<br />

düştük, gerek kamu gerekse de özel sektör<br />

kontrolünde bulunan santrallerin durumunu araştırdık.<br />

Ankara’da, enerji sektörüne yön veren yetkililerle<br />

ve santral işleten şirketleri üst düzey yöneticileriyle<br />

görüştük.<br />

Önce, kısa bir teknik bilgi verelim. Türkiye’nin,<br />

elektrikte kurulu gücü, <strong>2021</strong> yılı Temmuz sonu<br />

itibarıyla 98 bin megavatı aştı. Doğal gaz yüzde 30,02,<br />

hidrolik yüzde 20,15, yenilenebilir (jeotermal, rüzgar,<br />

güneş ve atık ve çöp) yüzde 18,54, linyit yüzde 12,79 ve<br />

ithal kömür yüzde 16,40 paya sahip.<br />

Peki bu santraller kurulmadan önce çeşitli afetlerden<br />

korunması için nasıl önlemler alınıyor, yer seçiminde<br />

bunlara dikkat ediliyor mu? Yaptığımız araştırmalardan<br />

şunu öğrendik: Evet herhangi bir santral<br />

inşa edilmeden önce deprem dahil bir dizi konuyla<br />

ilgili inceleme yapılıyor, zemin etütleri gerçekleştiriliyor.<br />

Araştırmamızdan çıkan çarpıcı sonuçları okuma<br />

kolaylığı oluşturacak biçimde soru-yanıt olarak maddeler<br />

halinde sıraladık. İşte, o sonuçlar:<br />

Bölge ve lokasyonlar nasıl belirleniyor?<br />

Türkiye’de, dört temel kaynaktan elektrik üretiliyor.<br />

Yerli kömür linyit, doğal gaz, su ve ithal kömür. Yerli kömür<br />

santralleri; Afşin Elbistan, Çayırhan, Soma’da olduğu<br />

gibi kömür rezervinin bulunduğu alanlarda inşa<br />

ediliyor. Yerli kömürde temel ölçüt, rezerve yakınlık.<br />

32 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


Türkiye’deki hemen hemen tüm yerli kömür santrallarının,<br />

bu ilke çerçevesinde inşa edildiğine işaret ediliyor.<br />

Hidroelektrik santraller kısaca HES’ler, gerek rezervuarlı<br />

gerekse de akarsu tipi olanlarda da inşa bölgesini, kaynak<br />

belirliyor. Türkiye’nin aralarında Atatürk, Keban, Kararaya’nın<br />

da bulunduğu en büyük HES’leri (devletin kontrolünde) Fırat<br />

Havzası’nda yer alıyor. Kaynakla santralin yeri arasında doğrudan<br />

ve mutlak bir ilişki söz konusu.<br />

Peki, doğal gazda ve ithal kömürlü santrallerde durum<br />

ne? Doğal gazda iki önemli etken öne çıkıyor: Birincisi, üretilen<br />

elektriğin santralin inşa edildiği bölgede tüketim potansiyeli,<br />

ikincisi de gaz boru hattının erişimi. Türkiye, 1990’lardan<br />

itibaren özel sektör eliyle inşa edilen gaz santrallerinde<br />

tüketim ölçütünü esas aldı. Bu konudaki ilk örnekler ENKA<br />

tarafından kurulan santraller. ENKA’nın, yap-işlet modeliyle<br />

inşa ettiği, kısa süre öncesine kadar elektrik alım garantisi<br />

olan santralleri İzmir ve Adapazarı çevresi için önemli bir<br />

üretim kaynağı oldu.<br />

İthal kömür santralleri için ilk tercih deniz<br />

bağlantısı<br />

İthal kömür santralleri için çok ayrı bir ölçütün öne<br />

çıktığını söyleyebiliriz Somutlayarak, bu durumu açıklamaya<br />

çalışalım. Alman STEAG’ın işlettiği İSKEN Sugözü Santrali,<br />

Adana’da inşa edildi ve santral yıllardır elektrik üretiyor.<br />

Santralin, bu bölgede ya da ilde inşa edilmesinin en önemli<br />

nedeni ithal kömür tedariki… Kömür gereksinimi, ithalat yoluyla<br />

karşılanıyor ve gemilerle getiriliyor. Gemilerin, yanaşacağı<br />

liman ve kömürün taşınacağı mesafe, hiç kuşku yok ki<br />

maliyetler de dikkate alınarak santralin inşa edileceği bölgenin<br />

seçimini doğrudan tayin ediyor. Bu nedenle söz konusu<br />

santraller, daha çok kıyıya yakın noktalara inşa ediliyor.<br />

Elbette, bunlara ek olarak önemli bir konuyu unutmamak<br />

lazım. Santrallerin, soğutma işlemi için suya gereksinimleri<br />

TÜPRAŞ, DEPREMDEN SONRA<br />

EMNİYET SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRDİ<br />

Kuşkusuz Türkiye’de bir enerji kuruluşunun doğal<br />

afetlerden gördüğü en büyük zararı Tüpraş yaşadı.<br />

19 Ağustos 1999 yılında yaşanan Gölcük depremi<br />

sırasında büyük bir yangın atlatan Tüpraş, tüm emniyet<br />

sistemini yeniledi. O dönemde Tüpraş Genel<br />

Müdürü olan Yavuz Erkut, olağanüstü süreçlerde<br />

3 dakikada görev yerlerinden rafineriye ulaşması<br />

gereken 127 kişilik görev gücünün, yıkıntılar ve yolların<br />

kapanması nedeniyle yarım saatte ulaşabildiğini<br />

kaydetti. 21 Ağustos’da söndürülebilen yangın<br />

sonrasında şirket, yangın, enerji-su kesintisi, iş<br />

kazası, deprem, sel, terör ve sabotaj gibi risklerin<br />

neden olabileceği etkileri en az seviyeye indirebilmek<br />

için yatırım yaptı. Teknik emniyet ve yangınla<br />

mücadelede de dönüşümünü gerçekleştiren şirket,<br />

yangında kullanılan köpük başta olmak üzere kimyasalların<br />

tedarik ve stoklanması konusu tek veri tabanından<br />

4 rafineriyi de yönetecek destekleyici düzenlemeler<br />

yaptı. Tüpraş, maliyeti 35 milyon dolar<br />

olan İzmit Rafinerisi Yangın ve İş Güvenliği Projesi<br />

kapsamında, yangın ve iş güvenliğinin artırılmasına<br />

yönelik tank sprinker sistemleri, çeşitli analizörler,<br />

gaz ve alev detektörleri, dıştan yüzer tavanlı tanklar<br />

için RGA sistemi, yangın hatları gibi ekipmanlarını<br />

yeniledi. Proje kapsamında sürekli olarak personele<br />

de eğitim veriliyor.<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 33


var. Bu nedenle kıyıda denize ya da akarsuya yakın yapılmaları<br />

büyük önem taşıyor.<br />

Tabii, bu noktada inşaatı devam eden, dört üniteden oluşan<br />

ve her bir ünitesi bin 200 megavat olan Akkuyu Nükleer<br />

Santrali’ne da bir göz atmak gerekiyor. Akkuyu, Mersin’de<br />

deniz kenarında inşa ediliyor. Santralin, ilk ünitesinin Türkiye<br />

Cumhuriyeti’nin 100. yılı olan 2023’te işletmeye girmesi<br />

ve elektrik üretimine başlaması hedefleniyor. Ankara, bu<br />

doğrultuda çalışmalarını yürütüyor; projeyi üstlenen Rus<br />

firmaya da öngörülen sürede ünitenin tamamlanması için<br />

sık sık uyarılarda bulunuyor. İkinci ünite, birinciden bir yıl<br />

sonra, diğerleri de birer yıl arayla hizmeti girecek<br />

Peki, bu santral neden Akkuyu’da inşa ediliyor? Bölge<br />

belirlenirken, başta deprem olmak üzere afet tehditleri göz<br />

önünde bulunduruldu mu? Yetkililer, bu soruyu şöyle yanıtlıyor.<br />

“Akkuyu sahası belirlenirken elbette depreme bakıldı.<br />

Bölgenin deprem riski düşük. Ciddi bir nüfus yoğunluğundan<br />

da söz edilemez. Arazi inşaata çok uygun; denize de yakın.<br />

Yangın riski de az. Santralin etrafındaki çitlerle çevrili toplam<br />

alan bin 22 hektar, inşaat sahası 225 hektar. Arazi, etraftaki<br />

bölgelerden 200 metreye ulaşan dağlarla ayrılıyor.<br />

Türkiye’nin santralleri sigorta güvencesi altında mı?<br />

Bu soru son derece önemli. Zira elektrik talebinin kesintisiz<br />

ve sürekli olarak karşılanması için santrallerin zarar<br />

görmemesi ve işletmede olması gerekiyor. Türkiye’nin,<br />

elektrik talebi ekonomideki gelişmelere ve özellikle da yazın<br />

klima yüküne bağlı olarak artış gösteriyor. Elektrikte her<br />

yıl belli oranlarda artan tüketim talebinin karşılanması için<br />

özellikle baz yük olarak nitelendirilen HES, kömür ve gaz<br />

santrallerinin sorunsuz çalışmasının sağlanması yaşamsal<br />

nitelik taşıyor.<br />

Santraller, yangın dahil doğal afetlere sigorta güvencesi<br />

altında mı? Sektör kaynakları, devletin işlettiği santrallerin<br />

“dahili fon” adı verilen bir yapı içinde yer aldığını kaydetti.<br />

Devlet, bu santrallerdi oluşan zararı bu fon aracılığıyla karşılıyor.<br />

Finansal bir sorun yaşanmıyor.<br />

Ancak özel sektörün kontrolünde de onlarca santral bulunuyor.<br />

Özel sektör de sahip olduğu ya da işlettiği santralleri<br />

sigortalatıyor. <strong>Enerji</strong> <strong>Panorama</strong>’ya bilgi veren bir santral<br />

yönetici, 1000 megavatlık bir santral için onlarca milyon dolarlık<br />

sigortanın yapıldığını belirterek, “Özel sektör, Kemerköy<br />

de dahil olmak üzere santrallerine sigorta yaptırıyor.<br />

Olası zarar, sigorta sistemi üzerinden karşılanıyor. Aksinin<br />

düşünülmesi söz konusu bile olamaz” dedi.<br />

Görüştüğümüz yetkililer, bu büyüklükte ve etkide önü alınamayacak<br />

bir yangının günlerce devam edip santraller için<br />

risk oluşturacağının “küçük bir ihtimal” olarak bile hesap<br />

edilmesinin akla gelmeyeceğine işaret etti.<br />

NÜKLEERDE ÇERNOBİL’DEN SONRA<br />

EN BÜYÜĞÜ FUKUŞİMA<br />

Fukuşima I Nükleer Santrali kazaları, 9 büyüklüğündeki<br />

11 Mart 2011 tarihinde yaşanan Töhoku<br />

depremi ve tsunamisi sonrasında meydana geldi.<br />

Deprem sonrası yaşanan tsunami, nükleer santraldeki<br />

üç etkin reaktörün kapatılmasına sebep oldu.<br />

Tsunami elektrik şebekesine zarar verdi ve santralin<br />

jeneratörlerini su bastı, bu da santralde bir elektrik<br />

kesintisine neden oldu. Bunu takip eden soğutma<br />

eksikliği santralde kısmi erime ve patlamalara<br />

neden oldu, altı reaktörün tamamında ve merkezi<br />

kullanılmış yakıt tankında sorunlar meydana geldi.<br />

Tsunami için yapılan duvar da etkisiz kalınca tüm<br />

santrali su bastı. Bunun sonucu olarak jeneratörler<br />

devre dışı kaldı ve santralde aşırı ısınma başladı.<br />

Ardından yaşanan hidrojen patlamaları tesislerin<br />

büyük zarar görmesine yol açtı ve yangınlar başladı.<br />

Radyasyon sızıntısından kaynaklanan korkular<br />

santralin etrafındaki 20 kilometre çapındaki alanın<br />

tahliye edilmesine sebep oldu, bu sırada 170 ila<br />

200 bin kişi tahliye edildi. Santraldeki işçiler<br />

aşırı radyasyona maruz kaldı. 11 Nisan 2011 günü<br />

Japonya Nükleer Güvenlik Kurumu, Fukuşima Daiçi<br />

nükleer santralindeki nükleer sızıntının tehlike<br />

derecesini, Radyolojik Durum Ölçeği’ne göre 7’ye<br />

yani Çernobil ile aynı seviyeye çıkardı. Santralde<br />

sızan radyasyon, deniz aracılığıyla dünyanın birçok<br />

bölgesine ulaştı. Hala santralin yaşadığı kazaya, bölgeyi<br />

kirletmeye devam ediyor.<br />

34 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


RÖPORTAJ<br />

İklim değişikliğiyle<br />

mücadelede yeni yöntem:<br />

36 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


Toplam enerji tüketiminin büyük bir bölümünü<br />

kullanan binalar, artık iklim değişikliğiyle mücadelede<br />

önemli bir rol üstlenmeye başladı. Avrupa Birliği’nde<br />

zorunlu hale getirilen ‘sıfır enerji binaların’ yanı sıra<br />

dünya artık ‘pasif evleri’ konuşuyor. 22-26 Eylül tarihleri<br />

arasında gerçekleştirilecek ZeroBuild Türkiye’21’in ana<br />

konusu da bu yeni trend olacak. 35 ülkeden 110 fikir<br />

önderi gelişmeleri katılımcılarla paylaşacak…<br />

Avrupa Birliği’nde zorunlu hale getirilen sıfır<br />

enerji binalara dönüşümü ele almak amacıyla<br />

düzenlenen ZeroBuild Türkiye’21, 22-26 Eylül<br />

tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Fosil yakıt<br />

tüketimini tamamen ortadan kaldıran Sıfır <strong>Enerji</strong><br />

Binalar özelinde üretilen çözümler çevre açısından<br />

büyük önem taşırken hem birey hem de ülke<br />

ekonomisine katkı sunuyor.<br />

Bu yıl ‘Hemen Şimdi Harekete Geç!’ sloganı ile<br />

yola çıkan forum, 35 ülkeden 110 fikir önderinin<br />

buluştuğu, her biri Birleşmiş Milletler tarafından<br />

2030 yılı için belirlenen “Sürdürülebilir Kalkınma<br />

Amaçları”na referans verilecek 30 oturumdan<br />

oluşacak. <strong>Enerji</strong> <strong>Panorama</strong> dergisinin de medya<br />

sponsoru olduğu etkinlik öncesinde ZeroBuild<br />

Türkiye’21 Genel Sekreteri Yasemin Somuncu ile<br />

özel bir röportaj gerçekleştirdik.<br />

“Sıfır enerji bina” ve “pasif ev” kavramları<br />

nelerdir? Türkiye’de uygulanabilirliğine<br />

yönelik görüşlerinizi paylaşır mısınız?<br />

Sıfır <strong>Enerji</strong> Bina, ısıtma, soğutma, aydınlatma<br />

ve diğer tüketimleri için çok düşük miktarda<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 37


enerji ihtiyacı olan ve bu ihtiyacını da tamamen yenilenebilir<br />

enerji kaynaklarından temin eden yapılar<br />

için kullanılan bir terim. Sıfır enerji binalar; çok<br />

düşük enerji ihtiyacına sahip olabilmek ve ihtiyaç<br />

duydukları enerji miktarını belirli bir süre boyunca<br />

yenilenebilir kaynaklar yoluyla yerinde (veya uzakta)<br />

üreterek elde edebilmek için, enerji verimliliği ve<br />

yenilenebilir enerji üretimi kavramlarını bir araya<br />

getiriyor.<br />

Son yıllarda özellikle ticari binalarda, gerek sağladıkları<br />

maliyet ve rekabet avantajı ve gerekse de<br />

kanuni zorlamalar sebebiyle sıfır enerji binalar geliştirmek<br />

konusunda artan bir ilgi var. Bununla birlikte<br />

bu kavram, birçok yerel yönetimin kısa ve orta<br />

vade hedeflerinde yer almaya başladı. İklim değişikliğinin<br />

sert etkileri, kanun yapıcıların ve yerel yöneticilerin<br />

çalışmalarını şüphesiz hızlandıracak.<br />

Sıfır enerji bina kavramının bir ötesi olan ‘net sıfır<br />

karbon bina’ da, Dünya Yeşil Bina Konseyi (WorldGBC)<br />

tarafından yıllık bazda salınan karbondioksit<br />

emisyonları miktarının sıfır veya negatif olduğu bina<br />

olarak tanımlar. Sıfır enerji binaya ulaşmanın en<br />

kısa yolu pasif ev standartları ile inşa edilen binadır.<br />

Pasif ev standartları evrensel prototiptir ve her iklim<br />

bölgesinde uygulanabilir. Pasif evde bina kabuğu<br />

ve hava sızdırmazlık önem taşıyor. Bunun yanı sıra<br />

pencere ve ısı köprülerine de dikkat ediliyor. Binalarda<br />

en çok ısıl kayıpların yaşandığı pencerelerin U<br />

değeri olabildiğince düşük olması ve 0,80 W/(m²K)<br />

değerini geçmemesi gerekiyor. Ayrıca ısı geri kazanımlı<br />

havalandırma sistemlerine de sahip olması<br />

şartı aranıyor. Genel enerji tüketimimizi azaltmak,<br />

enerji fiyat artışlarının etkisini sınırlayıp, sosyal,<br />

ekonomik ve çevresel refahı korurken, mevcut kaynakları<br />

sürdürülebilir ve uygun maliyetli bir şekilde<br />

kullanmamızı sağlayacak. İklim değişikliğinin zararlarını<br />

çok fazla hissettiğimiz <strong>2021</strong> yılında, pasif ev<br />

standardı olmazsa olmaz bir ön koşul artık.<br />

35 ÜLKEDEN 110 UZMAN<br />

ISIM KONUŞACAK<br />

Bu yıl ikincisi düzenlenecek olan Sıfır <strong>Enerji</strong><br />

Binalar Sanal Forumu ZeroBuild Türkiye’21’in<br />

programı netleşti mi? Genel hatlarıyla özetler<br />

misiniz?<br />

<strong>Enerji</strong>yi verimli, doğru ve bilinçli kullanmanın<br />

yanı sıra tasarruf sağlayacak uygulamaları tercih<br />

etmek, hem bugün için hem de gelecek nesillere<br />

bırakacağımız miras için çok önemli. Bu yıl ‘Hemen<br />

Şimdi Harekete Geç!’ sloganı ile gerçekleştireceğimiz<br />

ZeroBuild Türkiye’21’de sıfır enerji binalar, 35<br />

ülkeden 110 fikir önderi tarafından ve her biri Birleşmiş<br />

Milletler tarafından 2030 yılı için belirlenen<br />

“Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları”na referans verilecek<br />

30 oturumda hayata geçirilecek.<br />

Sıfır enerji binalar konusu tüm ana ve yan sektörleri<br />

de kapsayacak şekilde her açıdan ele alınacak,<br />

gerçekleştirilmiş iyi örnekleri masaya yatırılırken,<br />

uygulamaların her boyutta günlük hayatın olağan<br />

akışına dahil edilmesi için konuya dair fikir önderleri<br />

bilgilerini paylaşacak. Yapı malzemeleri, yenilenebilir<br />

enerji, yalıtım, havalandırma, ısıtma, soğutma, ev<br />

otomasyonu, aydınlatma, ev aletleri, finans, mimarlık<br />

ve müşavirlik hizmetleri gibi tüm ilgili disiplinler<br />

38 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


ve tedarikçiler ile karar alıcıları ortak bir platformda<br />

bir araya getirecek.<br />

Yüzde 100 sıfır enerji binalara dönüşümü desteklemek<br />

amacıyla kamu, özel sektör, akademisyenler,<br />

gazeteciler, inşaat malzemesi üreticileri, sivil<br />

toplum kuruluşları, üniversite öğrencileri, mimarlar,<br />

mühendisler, konut sakinleri, çevre gönüllüleri gibi<br />

birçok farklı kitleyi buluşturacak ZeroBuild Türkiye’21,<br />

5 gün boyunca dijital ortamda ve eş zamanlı<br />

simultane hizmetiyle gerçekleştirilecek.<br />

“DÖNÜŞÜMDE BELEDIYELERE CIDDI<br />

GÖREVLER DÜŞÜYOR”<br />

Dünya ve Türkiye üzerinden sıfır enerjili binalar<br />

özelinde neler yapılıyor ve neler yapılmalı, bu<br />

konudaki önerilerinizi paylaşabilir misiniz?<br />

Avrupa Birliği’nde 1 Ocak <strong>2021</strong> itibarıyla sıfır<br />

enerji binalara dönüşüm zorunlu hale geldi. Yeşil<br />

Mutabakat ile birlikte sıfır enerji binalar ve sıfır karbon<br />

binalar bütün dünyada ulaşılacak hedefler olarak<br />

ortaya konmaya başlandı ve devletler ve uluslararası<br />

kuruluşlar hızla bu doğrultuda çalışmalarını<br />

şekillendiriyor. Dolayısıyla önümüzde birçok örnek<br />

mevcut. Bir yandan ulusal, bir yandan da yerel yönetimlerin<br />

izleyecekleri yol haritaları var. Artık bunları<br />

uygulamak ve kontrol mekanizmalarını hayata geçirmek<br />

çok önemli.<br />

Türkiye’de her beş yılda bir belediyeler, beş yıllık<br />

stratejik planlamalarını hazırlarlar. Stratejik planlar<br />

hazırlanırken sıfır enerji binalar ve mahalleler ile ilgili<br />

kodların ve standartların stratejik planlamalara<br />

dahil edilmesi ve uygulanması rahatlıkla sağlanabilir.<br />

Her bir belediyenin meclisinde il bazlı veya ilçe<br />

bazlı onaylanacak kararlar ile hızla hayata geçirilebilir.<br />

Türkiye’nin iklim şartları göz önüne alındığında<br />

güney cephelerde dayanıklı panjurlar kullanılarak<br />

güneş ışınlarının camlardan içeri girmesi önlenebileceği<br />

gibi, yeni yapılan binalarda yeşil çatı uygulamaları<br />

ve çatılarda kullanılmak üzere yenilenebilir<br />

enerji teknolojileri zorunlu hale getirilebilir.<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 39


DÜNYA GÜNDEMİ<br />

Esen Erkan<br />

2020’de kurulan her üç santralden<br />

biri güneş enerjisi santrali<br />

SolarPower Europe tarafından hazırlanan Global Market Outlook For Solar Power <strong>2021</strong>-2025 raporuna göre,<br />

2020’de kurulan her üç santralden biri güneş enerjisi santrali oldu. Geçtiğimiz yıl küresel çapta 138.2 GW<br />

kapasitelik güneş enerjisi kurulumuyla güneş teknolojilerinde yüzde 39’luk bir küresel paya ulaşıldı. Buna<br />

karşın küresel üretimin ise yaklaşık yüzde 70’i hala fosil yakıt ve nükleer kaynaklı…<br />

SolarPower Europe projeksiyonlarına göre, güneş<br />

enerjisinde küresel kurulu güç 773.2 GW’a<br />

yükselirken 2020’deki ilk 5 güneş enerjisi pazarı,<br />

48,2 GW ile Çin, 19,2 GW ile ABD, 11,6 GW ile Vietnam,<br />

8,2 GW ile Japonya ve 5,1 GW ile Avustralya<br />

oldu. 2020’de elektrik üretiminde güneş enerjisinin<br />

payı 0.5 puan artarak yüzde 3.1’e yükselirken toplam<br />

kurulu güçte güneşin diğer teknolojilerin yine de<br />

oldukça gerisinde olduğu görülüyor. Global Market<br />

Outlook For Solar Power <strong>2021</strong>-2025 (Güneş <strong>Enerji</strong>si<br />

İçin Küresel Pazar Görünümü <strong>2021</strong>-2025) raporuna<br />

göre, küresel üretimin yaklaşık yüzde 70’i fosil yakıt<br />

ve nükleer kaynaklı.<br />

SolarPower Europe projeksiyonları, yüzde 39’luk<br />

küresel paya ulaşan güneş enerjisi teknolojileriyle<br />

2020’de eklenen 138.2 GW’lik küresel fotovoltaik kapasitenin<br />

<strong>2021</strong>’de 163 GW, 2022’de 203 GW, 2023’te<br />

225 GW, 2024’te 239 GW ve 2025’te 266 GW olacağını<br />

öngörüyor. Raporun orta hırslı senaryosuna<br />

göre, toplam küresel güneş enerjisi kapasitesinin<br />

TABLO: ÜLKELERE GÖRE FOTOVOLTAİK<br />

KURULUMLARINDAKİ EN İYİ BEKLENTİLER <strong>2021</strong>-2025<br />

40 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


önümüzdeki beş yıl içinde şu kilometre taşlarını<br />

geçmesi bekleniyor: <strong>2021</strong>’de 900 GW, 2022’de 1.1,<br />

2023’te 1.3, 2024’te 1.6 ve 2025’te 1,8 TW. Rapor, optimal<br />

koşullar altında, 2025’in sonuna kadar 2,1 TW<br />

büyüklüğünde küresel güneş enerjisi kapasitesine<br />

ulaşılacağını belirtiyor.<br />

2019’daki 17’ye ve 2018’deki 11’e kıyasla 2020’de<br />

18 ülke 1 GW’ın üzerinde güneş enerjisi kurulumu<br />

gerçekleştirdi ve bu da güneş enerjisinin büyüme<br />

yörüngesine devam ettiğini kanıtladı. Önümüzdeki<br />

dört yıl içinde önceden tahmin edilenden daha fazla<br />

güneş enerjisi kurulumu görmemiz mümkün. 2022<br />

yılına kadar 200 GW yıllık kurulum seviyesinin geçilerek<br />

2023 yılına kadar dünya çapında 29 ülkeye<br />

1 GW’dan fazla kapasite artışı olması hedefleniyor.<br />

Rapor, 2020 yılında güneş enerjisinde 6,767<br />

MW’ye ulaşan Türkiye’nin <strong>2021</strong>-2025 döneminde<br />

yüzde 18’lik bir büyümeyle 8,744 yeni kapasite ekleyerek<br />

15,511 MW’lık kurulu güce ulaşacağını tahmin<br />

ediyor.<br />

“GÜNEŞLE ÇALIŞAN<br />

BİR GELECEK YOLDA”<br />

SolarPower Europe Başkanı Aristotelis Chantavas<br />

raporla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Kovid-19’dan<br />

kaynaklanan zorluklara karşın 2020,<br />

küresel güneş enerjisi sektörü için rekor kıran bir<br />

yıldı. Güneş enerjisi güçlü ve istikrarlı bir yolda<br />

kalmaya devam ediyor. Sektörün büyümesi, yeni<br />

kurulan tüm elektrik üretim teknolojileri arasındaki<br />

hakimiyetini doğruladı ve yüzde 39’luk bir küresel<br />

paya ulaşıldı. Bu da 2020’de kurulan her üç enerji<br />

santralinden fazlasının güneşten geldiği anlamına<br />

geliyor. Bu yolda kalabilmek ve sorunsuz gelişim<br />

için doğru izin süreçlerini; elektrifikasyon ve yenilenebilir<br />

enerji entegrasyonu için doğru düzenleyici<br />

çerçeveleri sağlamamız gerekiyor” dedi.<br />

2025’TE KÜRESEL KAPASİTENİN<br />

266 GW ARTMASI HEDEFLENİYOR<br />

GRAFİK: ANA KAYNAĞA GÖRE 2020 YILINDA<br />

EKLENEN NET KÜRESEL ÜRETİM KAPASİTESİ<br />

SolarPower Europe CEO’su Walburga Hemetsberger<br />

ise raporla ilgili şu yorumu yaptı: Güneş enerjisi,<br />

Kovid-19’un ciddi sonuçlarına rağmen yeni bir kurulum<br />

rekoru kırarak tüm beklentileri aşarak bizi<br />

bir kez daha şaşırttı. 2020 yılında en iyimser piyasa<br />

analistleri bile bir pazar düşüşü tahmin ediyordu<br />

ancak güneş enerjisi yüzde 18 büyüyerek dayanıklılığını<br />

ve durdurulamaz büyüme grafiğini kanıtladı.<br />

Çoğu ülke, güneş enerjisinin maliyet, rekabet gücü<br />

ve çok yönlülüğü nedeniyle beklenenden çok daha<br />

iyi performans gösterdi. Artık orta hedefli senaryomuzda<br />

2025’te yeni yıllık kurulu kapasitelerin 266<br />

GW’a ulaşmasını bekliyoruz.”<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 41


YAKIN PLAN<br />

Ölümlerin yüzde 99’u sıcak<br />

havadan olacak!<br />

ÇİSİP çatısı altında buluşan sivil toplum kuruluşları ve çeşitli kurumlar tarafından<br />

hazırlanan “Türkiye’de Sıcak Hava Dalgaları” çalışmasıyla son yıllarda yaşanan<br />

aşırı sıcaklara dikkat çekti. Çalışmada, 21. yüzyılın sonunda iklim afetlerinden<br />

kaynaklanan ölümlerin yüzde 99’unun sıcak havadan kaynaklanacağı açıklandı…<br />

Çevre, İklim ve Sağlık için İşbirliği Projesi (ÇİSİP)<br />

projesinde bir araya gelen Sağlık ve Çevre Birliği<br />

HEAL, Halk Sağlığı ve Uzmanları Derneği (HASU-<br />

DER) ve Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim<br />

Dalı ‘Türkiye’de Sıcak Hava Dalgaları’ çalışmasını<br />

yayınladı. Çalışmada, küresel ısınmanın artmasıyla<br />

sıcak dalgası ve kuraklık gibi aşırı iklim olaylarının<br />

gerçekleşme sıklığı, süresi ve şiddetinin arttığı ortaya<br />

konuldu. Sıcak dalgalarıyla birlikte dünyayı ve<br />

Türkiye’yi bugün yaşananlardan çok daha ciddi boyutlarda<br />

su kıtlığı ve çevre kirliliği tehlikeleri bekliyor.<br />

1970’lerden beri sıcaklığın her 10 yıl içinde yaklaşık<br />

0.2 ºC arttığı belirtilen çalışmada, Avrupa’nın<br />

küresel ortalamadan daha hızlı ısındığına dikkat çekiliyor.<br />

Son 10 yılda Avrupa kara alanları üzerindeki<br />

ortalama yıllık sıcaklığın sanayi öncesi döneme göre<br />

1,7 ila 1,9 ºC arttığı belirtiliyor.<br />

Türkiye de Avrupa’ya benzer bir şekilde sanayileşmenin<br />

yoğunlaşmaya başladığı tarihlerden bu<br />

yana ısınıyor ve 2020, son 40 yılın üçüncü en sıcak<br />

yılı olarak kayıtlara geçti. 2020 yılı için ölçülen 14,5<br />

ºC olan yıllık ortalama sıcaklık, 1981-2010 normalinin<br />

1,4 ºC üzerinde. Önümüzdeki 10 yılda özellikle<br />

büyük şehirlerde 3-4ºC lik bir artış görmemiz söz<br />

konusu.<br />

Türkiye’de büyük şehirler daha hızla ısınıyor<br />

Çalışmada ‘kentsel ısı adası’ olarak tanımlanan<br />

ve şehirlerin sıcaklığının çevrelerindeki kırsal<br />

ve doğal alanlara kıyasla daha yüksek olması<br />

durumuna dikkat çekiliyor. New York ve Londra gibi<br />

büyük şehirlerin çevrelerinde doğal alanlara oranla<br />

sıcaklığın 3-4 ºC fazla olduğu kaydediliyor.<br />

Türkiye’de kentsel ısı adalarına vurgu yapılan raporda<br />

söz konusu sorunun büyük şehirlerde yaşandığı<br />

ifade ediliyor. Türkiye’de kentsel ısı adası sorunu<br />

özellikle İstanbul, Bursa, Trabzon gibi büyük şehirlerinde<br />

öne çıkıyor.<br />

Çalışmanın yazarlarından İklim Araştırmaları<br />

Derneği’den İklim Dayanıklılığı Uzmanı Naz Beykan,<br />

“Kentsel ısı adası etkisi, şehirlerdeki iklim değişikliği<br />

kaynaklı sıcaklık artışlarını pekiştiriyor. Örneğin,<br />

42 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


İstanbul İklim Değişikliği Eylem Planı’ndaki en kötümser<br />

senaryo projeksiyonlarına göre, 20. yüzyıl<br />

sonunda şehrin ortalama hava sıcaklığının 4,5 ºC<br />

artması bekleniyor. Kentsel ısı adası etkisinin ise bunun<br />

üstüne 1-2ºC’lik daha artış eklemesi öngörülüyor.<br />

Tüm şehirler mekansal planlamalarında kentsel<br />

ısı adası etkisini göz önünde bulundurulmalı” dedi.<br />

Çalışmada Paris Anlaşması’nın önemine dikkat çekilerek<br />

çok geç olmadan 1.2 ºC ’yi bulan ortalama<br />

sıcaklık artışının 1,5 ºC’de sınırlandırılması tavsiye<br />

edildi.<br />

Türkiye, en kırılgan bölgede yer alıyor<br />

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) tahminlerine<br />

göre, 1998-2017 yılları arasında 166 binden fazla insan<br />

sıcak hava dalgaları nedeniyle hayatını kaybetti.<br />

Çalışmada, 2000 ila 2016 yılları arasında sıcak hava<br />

dalgalarına maruz kalan insan sayısının ise 125 milyon<br />

arttığı belirtiliyor. Halk sağlığı uzmanı Çiğdem<br />

Çağlayan, “2020 yılı son 40 yılın üçüncü en sıcak<br />

yazı olarak kayıtlara geçti. Lancet Geri Sayımı’nın<br />

2020’deki raporuna göre, küresel olarak son 20 yılda,<br />

65 yaşın üzerindeki kişilerde sıcağa bağlı ölümlerde<br />

yüzde 53.7 artış yaşandı. Özellikle yaşlılar, bebekler,<br />

açık havada çalışanlar ve kronik hastalığı olanlar<br />

sıcak dalgalarından en çok etkilenen risk grubu<br />

arasında” diye konuştu.<br />

Çalışmada ayrıca Avrupa ve Türkiye’nin sıcak<br />

dalgalarına karşı en kırılgan bölgeler arasında yer<br />

aldığı, 2071-2100 yılları arasında, Avrupa’nın belli<br />

bölgelerinde sıcak havalara bağlı ölümlerin geçen<br />

40 yıla oranla 50 kat artacağının altı çiziliyor. Ölümlerin<br />

150 binin üzerine çıkabileceği ve sıcak hava<br />

KARAR VERİCİLERE ÇAĞRI!<br />

Çalışmanın katılımcıları yerel yönetimlere ve<br />

merkezi yönetime çağrıda bulunarak sıcak hava<br />

dalgalarının etkisinin aza indirilmesi için öneriler<br />

getirdi. Bunlar;<br />

î<br />

î<br />

î<br />

î<br />

î<br />

î<br />

î<br />

Kapsamlı ve erken uyarı sistemleri<br />

Kamuya açık tıbbi tavsiye ve uyarı,<br />

Sıcak dalgasını temel alan sağlık eylem planı,<br />

Konut, yeşil alan ve şehir planlamasında iyileştirmeler,<br />

İç mekan ısı maruziyetinin şehir planlama ve<br />

mimarlık ölçeğinde ele alınması,<br />

Hassas gruplar için sağlık planlaması,<br />

Sağlık ve sosyal sistemlerin altyapısının iyileştirilmesi.<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 43


dalgalarının 21.yy sonunda iklimle ilgili afet ölümlerinin<br />

yüzde 99’undan sorumlu olabileceği belirtiliyor.<br />

HEAL Türkiye Sağlık ve <strong>Enerji</strong> Politikaları Kıdemli<br />

Danışmanı Funda Gacal, “İklim değişikliğinin sonucu<br />

olan sıcak dalgalarının doğrudan ve dolaylı ölüm,<br />

kronik hastalık, iş kazaları ve sakatlık gibi sağlık sonuçları<br />

yarattığı ortada. Sağlık sektörünü doğrudan<br />

ilgilendiren bu konuda DSÖ’nün ‘Sıcak-Sağlık Eylem<br />

Planları’ gibi rehber uygulamaların Türkiye’de hayata<br />

geçmesini talep ediyoruz” dedi.<br />

Sıcak dalgaları hava kalitesini bozuyor<br />

Çalışmada, sıcak hava dalgalarının sağlık<br />

etkilerinin yanı sıra enerji, su ve ulaşım gibi sağlık için<br />

gerekli olan geniş altyapı üzerine de etkileri olduğu<br />

vurgulanıyor. Aşırı sıcaklardan hava kalitesinin de<br />

etkilendiği anlatılan raporda şu ifadelere yer verildi:<br />

Sıcak ve güneşli günler ozon seviyelerini artırabilir<br />

ve bu da özellikle trafikten kaynaklanan NOX (azot<br />

oksit) seviyelerini etkiler. Ayrıca iç mekanların daha<br />

fazla soğutulması elektrik tüketiminin artırırken<br />

buna bağlı olarak kirliliği artıyor. Ozon ve partikül<br />

madde kirliliği ciddi sağlık riskleri oluşturabilir.”<br />

Sıcak dalgaları, hava kadar su kaynaklarını da<br />

olumsuz etkiliyor. Aşırı buharlaşma nedeniyle su<br />

kaybı ve buna bağlı olarak su kıtlığı yaşanabileceği<br />

belirtiliyor. Su kaynağının buharlaşarak azalmasıyla<br />

sudaki kirletici oranının artması dünyayı bekleyen<br />

tehlikeler arasında sıralanıyor.<br />

î<br />

î<br />

î<br />

î<br />

î<br />

î<br />

î<br />

î<br />

î<br />

SICAK HAVA DALGALARININ<br />

SAĞLIĞA ETKİSİ<br />

Sıcak çarpması,<br />

Isı krampları,<br />

Isı yorgunluğu,<br />

Isıya bağlı bayılma,<br />

Rabdomiyoliz (iskelet kasının yıkımı ve kana<br />

karışması),<br />

Isıya bağlı döküntüler,<br />

Kalp, dolaşım sistemi, böbrek, sinir sistemi ve<br />

solunum sistemi hastalıkları,<br />

Uyku bozuklukları,<br />

Ruhsal hastalıklar.<br />

44 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


FİNANSMAN<br />

Aydem, Türkiye’nin en büyük<br />

yeşil tahvil ihracına imza attı<br />

Aydem Yenilenebilir <strong>Enerji</strong>, Eurobond tahvilini başarıyla gerçekleştirdi. Şirket, 5,5 yıl vadeli 750 milyon<br />

dolar tutarında Eurobond ihracı yaparken faiz oranı yüzde 7,75 oldu. Aydem <strong>Enerji</strong> CEO’su İdris Küpeli,<br />

elde edilecek gelirle şirketin bankalara olan kredi borcunun tamamını kapatacaklarını ve yeni yatırımları<br />

finanse edeceklerini söyledi…<br />

Türkiye’de enerji sektörünün<br />

önemli oyuncuları arasında yer<br />

alan Aydem <strong>Enerji</strong>’nin, yenilenebilir<br />

enerji alanında faaliyet gösteren<br />

iştiraki Aydem Yenilenebilir<br />

<strong>Enerji</strong>, yurt dışında nitelikli yatırımcılara<br />

satılmak üzere ihraç<br />

edilen yeşil tahvil (green bond)<br />

için talep toplama sürecini tamamladı.<br />

Uluslararası yatırımcıların yoğun<br />

ilgi gösterdiği talep toplama<br />

dönemi sonucunda, içlerinde<br />

uzun dönemli yatırımcıların da<br />

yer aldığı 131 yatırımcının katılımı<br />

ile 1,6 milyar dolar tutarında<br />

talep toplayan Aydem Yenilenebilir<br />

<strong>Enerji</strong>, Türkiye’de ilk seferde en<br />

yüksek tutarda gerçekleştirilen<br />

tahvil ihracına imza attı. Bu ihraç,<br />

aynı zamanda Türkiye’nin en büyük<br />

yeşil tahvil ihracı olma özelliğini<br />

taşıyor.<br />

Aydem Yenilenebilir <strong>Enerji</strong>’nin<br />

başarıyla tamamlanan ihraç işleminden<br />

duyduğu memnuniyeti<br />

aktaran Aydem <strong>Enerji</strong> CEO’su<br />

ve Aydem Yenilenebilir <strong>Enerji</strong><br />

Yönetim Kurulu Başkanı İdris<br />

Küpeli şöyle konuştu: İlk Eurobond<br />

ihracımız olan bu işlemle,<br />

Türkiye’de ilk seferde ve tek kalemde<br />

yapılmış en yüksek tutarlı<br />

tahvil ihracını gerçekleştirdik.<br />

Aynı zamanda CEEMEA (Orta &<br />

Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika)<br />

Bölgesi’nde bir yenilenebilir<br />

İdris Küpeli-Aydem Yenilenebilir <strong>Enerji</strong> CEO'su<br />

enerji şirketinin gerçekleştirdiği<br />

en büyük işleme imza attık. Bu<br />

başarıyı; uluslararası piyasaların<br />

ülkemize, grubumuza ve Aydem<br />

Yenilebilir <strong>Enerji</strong> şirketimize duyduğu<br />

güvenin bir göstergesi olarak<br />

değerlendiriyoruz. Ülkemize<br />

ve şirketimize hayırlı olmasını<br />

diliyoruz.<br />

Borçlar kapatılacak, yeni<br />

yatırımlar yapılacak<br />

Küpeli, ihraçtan elde edilecek<br />

gelirle şirketin bankalara olan<br />

kredi borcunun tamamını kapatacaklarını<br />

ve yeni yatırımlara<br />

finansman sağlayacaklarını söyledi.<br />

Salgın nedeniyle zorlu geçen<br />

bir yılın ardından böylesine büyük<br />

bir ihraç gerçekleştirmenin gelecek<br />

hedeflerine ulaşmada çok<br />

önemli bir adım olduğunu belirten<br />

Küpeli, “131 yatırımcıdan 1,6<br />

milyar dolar tutarında talep topladık.<br />

İhraç edilecek tahvillerin<br />

nominal değeri 750 milyon dolar<br />

ve vadesi 5,5 yıl olarak belirlendi.<br />

Tahviller, 3,5 yıl anapara geri ödemesiz,<br />

yüzde 7,75 faiz oranıyla<br />

ihraç edilecek. Elde edeceğimiz<br />

gelirle ülke ekonomisine büyük<br />

bir katkı sağlamış olacağız. Aynı<br />

zamanda Aydem Yenilenebilir<br />

<strong>Enerji</strong>’nin bankalara olan kredi<br />

borcunun tamamını kapatacağız;<br />

kalan gelirimizi de şirketimizin<br />

kurulu gücünü 2 kat artırma hedefi<br />

doğrultusunda, önümüzdeki<br />

3 yıl içerisinde gerçekleştirilecek<br />

hibrit yatırımların finansmanında<br />

kullanacağız” dedi. İhraç<br />

işleminin, Sermaye Piyasası<br />

Kurulu’nun tertip ihraç belgesini<br />

onaylamasının ardından tamamlanması<br />

bekleniyor.<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 45


İNOVASYON<br />

Esen Erkan<br />

Harran Üniversitesi, daha ucuz ısıl<br />

enerji teknolojisi geliştirdi<br />

Harran Üniversitesi bünyesinde GAYYENEV merkezinde devam eden çalışmalar sonunda yeni<br />

bir teknoloji geliştirildi. Proje kapsamında geliştirilen Lineer fresnel güneş kolektörü, 200°C<br />

üzerinde sıcaklık elde ediyor. Buradan elde edilen ısıl enerji, birçok sektörde ihtiyaç duyulan enerji<br />

ihtiyacının karşılanmasında kullanılabilecek…<br />

Harran Üniversitesi GAPYENEV merkezinde, TÜ-<br />

BİTAK 1003 öncelikli alanlarda desteklenen “Yenilikçi<br />

Yerli Endüstriyel Ölçekte Fresnel Kolektör Geliştirmesi<br />

Ve Prototip Üretimi” başlıklı projede prototip<br />

üretimi gerçekleştirildi.<br />

Proje yürütücülüğünü GAPYENEV Merkezi Müdürü<br />

Prof. Dr. M. Azmi Aktacir’in yaptığı projeye 1<br />

Şubat 2020 yılında başlanıldı. Geçen süreçte projede<br />

hedeflenen kriterlere uygun olarak lineer fresnel<br />

güneş kolektör tasarlanarak, yerel imkanlarla prototip<br />

imalatı yapıldı. Projenin son 6 aylık döneminde<br />

performans deneyleri ve çeşitli uygulamalar için<br />

kullanılabilirliği incelenecek.<br />

Fresnel kolektörler; yansıtıcı (ayna) yüzey, absorber<br />

ve içerisinden geçen ısı transfer akışkandan oluşan,<br />

çizgisel yoğunlaştırmalı güneş enerjisi teknolojilerinden<br />

biri. Güneşi takip eden bir mekanizmaya<br />

sahip olduğundan yüksek performans gösteriyor.<br />

Ülkemizde kullanıma yönelik sıcak su elde edilmesinde<br />

yaygın bir şekilde kullanılan düzlemsel kolektörlerle<br />

70-80°C sıcaklığında su elde edilebilirken,<br />

yoğunlaştırmalı güneş kolektörlerinde bu değerin<br />

çok üzerinde yüksek sıcaklıklara ulaşılıyor. Tamamen<br />

yerel imkanlarla gerçekleştirilen bu projede,<br />

güneş enerjisi kullanılarak 200°C üzerinde sıcaklık<br />

elde ediliyor. Buradan elde edilen ısıl enerji, birçok<br />

sektörde ihtiyaç duyulan enerji ihtiyacının karşılanmasında<br />

kullanılabilecek.<br />

Projede, Harran Üniversitesi Makine Mühendisliği,<br />

Elektrik-Elektronik Mühendisliği, Bilgisayar<br />

Mühendisliği ve Fizik Bölümü akademisyenlerinden<br />

oluşturulan bir ekiple multi disipliner bir çalışma<br />

gerçekleştiriliyor.<br />

Rektör Prof. Dr. Mehmet Sabri Çelik GAPYENEV<br />

46 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


merkezini ziyaret ederek yürütülen proje çalışmaları<br />

hakkında bilgiler aldı. Çelik yaptığı açıklamada,<br />

GAPYENEV merkezi tarafından yürütülen çalışmanın<br />

ülkemiz için oldukça önemli olduğunu, endüstriyel<br />

uygulamalarda ısıl güneş enerji teknolojilerinin<br />

kullanılması ile enerji maliyetlerinin düşürüleceğini<br />

bunun da sanayicinin rekabet gücünü arttıracağını<br />

vurgulayarak bu projenin Harran Üniversitesi’nde<br />

geliştirilmesinden dolayı memnuniyetini belirti. Ayrıca<br />

bu sistemin yaygınlaştırılması için bundan sonraki<br />

dönemde gerekli çalışmaların yürütüleceğini<br />

ifade etti.<br />

GAPYENEV Merkezi Müdürü<br />

Prof. Dr. M. Azmi Aktacir<br />

<strong>Enerji</strong>nin maliyetini düşürecek<br />

GAPYENEV Merkezi Müdürü Prof. Dr. M. Azmi Aktacir<br />

yaptığı açıklamada; “Son yıllarda güneş enerjisi<br />

çalışmaları ülkemizde ağırlıklı olarak fotovoltaik sistemler<br />

üzerine olmakta, ısıl güneş enerjisi uygulamalarında<br />

düşük sıcaklık değerine sahip düzlemsel<br />

kolektörler kullanılıyor. Bunun yerine yoğunlaştırılmış<br />

güneş enerjisi teknolojilerinin kullanılmasıyla<br />

yüksek sıcaklığa erişilecek ve özellikle endüstriyel<br />

uygulamalarda gerekli olan yüksek ısıl enerji ihtiyacı<br />

ucuz ve kolayca karşılanacak. Yapılan bu projeyle lineer<br />

fresnel güneş kolektör sistemlerinin tasarım<br />

ve üretim süreçleri, Harran Üniversitesi imkanlarıyla<br />

gerçekleştirildi. Bu konudaki çalışmalarımızı<br />

sürdürüyoruz. Özellikle güneş enerji potansiyelinin<br />

en fazla olduğu il olan Şanlıurfa’da güneş enerjisinden<br />

ısıl enerji elde edilmesiyle, bu bölge yatırımlar<br />

için daha cazip olacaktır. İklim değişikliğinin en fazla<br />

hissedildiği günümüzde, yenilenebilir enerji kaynaklarının<br />

ve enerji verimli sistemlerin geliştirilmesi ve<br />

bu sistemlerin ülkemizde yaygınlaştırılması çevre,<br />

ekonomi gibi birçok alanda önemli katkılar sağlayacaktır.<br />

Bu projeye desteklerinden dolayı TÜBİTAK’a<br />

teşekkür ederim” diye konuştu.<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 47


Sonunda kanatsız<br />

rüzgar türbini de yapıldı!<br />

İspanyol şirketi Vortex Bladeless tarafından geliştirilmekte<br />

olan yeni bir proje, rüzgar tarafından<br />

üretilen temiz enerjiyi kanat kullanmadan kullanmak<br />

üzere tasarlandı. Çevreyi rahatsız edebilecek<br />

dev türbin kanatlarına ihtiyaç duymadan rüzgar<br />

enerjisini elektriğe dönüştürmenin alternatif ve yenilikçi<br />

bir yolunu bulan girişim, kanatlarla dönmek<br />

yerine salınan bir türbin geliştirdi. 2014 yılında kurulan<br />

şirket, bu teknoloji için bir patent başvurusunda<br />

da bulundu.<br />

Şirketin kurucusu ve mucit David Yanez, geliştirdikleri<br />

teknolojinin detaylarını şu şekilde açıklıyor:<br />

Teknolojimizin teknik adı ‘girdap kaynaklı titreşimli<br />

rüzgar jeneratörleri’. Bir sıvı dairesel ve ince bir yapının<br />

etrafından geçtiğinde meydana gelen girdap<br />

frekansıyla senkronize olabiliyor ve bu özel geometri,<br />

girdapların konumu üzerinde bir miktar kontrole<br />

izin vererek, cihazı bir salınım hareketine sokan<br />

basınç farkları üretiyor. Bu hareket daha sonra bir<br />

alternatörle elektriğe dönüştürülebilir. Araştırma<br />

hattımız bu fenomeni geliştirmeyi ve ondan mümkün<br />

olduğunca fazla enerji elde etmeyi amaçlıyor.<br />

Sonunda, artıları ve eksileri olan çok farklı bir rüzgar<br />

türbinimiz var, ancak normal rüzgar enerjisi ile<br />

benzer süreçlere ve malzemelere dayanıyor.”<br />

Geleneksel rüzgâr türbinlerinin pratik olmadığı<br />

veya uygulanamadığı binaların üzerindeki alanlar<br />

için kullanışlı olan yeni tasarımda; yağlama, dişliler<br />

ve şaftların olmaması bakım maliyetlerini de önemli<br />

ölçüde azaltıyor. Vahşi yaşam ve insanlar için zararsız,<br />

gürültüsüz olan kanatsız türbin, ayrıca daha az<br />

zemine ihtiyaç duyduğu için çökme riskini azaltma<br />

özelliği var. Özellikle PV güneş enerjisi kurulumlarıyla<br />

daha iyi uyum sağladığı belirtilen yeni sistemin<br />

dezavantajları da yok değil. Örneğin yalnızca tasarım<br />

tarafından belirlenen bir dizi rüzgar hızında çalışabiliyor.<br />

Normal rüzgar enerjisine kıyasla çok daha<br />

yeni bir teknoloji olduğu için aynı yükseklikteki geleneksel<br />

bir türbinden daha düşük süpürme alanına<br />

sahip.<br />

Proje hala araştırma ve geliştirme aşamasında<br />

olduğundan, tam olarak ne zaman ticari olarak temin<br />

edilebileceği belirsizliğini koruyor. Bazı pilotlar<br />

uygulamalar İspanya’daki bazı üniversitelere ve<br />

araştırma merkezlerine kurulsa da elektrik tedariği<br />

henüz sağlanmıyor.<br />

SIRADA DAHA İLGİNÇ TEKNOLOJİLER VAR<br />

David Yanez, bu yeni teknolojiyi optimize etmek ve büyütmek için önlerinde uzun bir öğrenme<br />

ve geliştirme süreci olduğunu belirterek “Bununla birlikte, şu anda üretmekte olduğumuz<br />

araştırma ve patentlerden gelecekte başka ilginç teknolojiler de elde edilebilir. Sonuçta yeni<br />

teknolojiler ile süreç böyle ilerliyor. Bir yere kök salmaları gerekiyor ve projemizi içeren bilimsel<br />

bilgi sahip olduğumuz en değerli şeylerden biri” ifadelerini kullandı.<br />

48 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


Temiz elektrik,<br />

hidrojen formunda depolanacak<br />

Dünya genelinde faaliyet gösteren enerji şirketleri,<br />

2030’a kadar yenilenebilir kaynaklardan üretilen 25<br />

teravatsaat elektriği hidrojen formunda depolamayı<br />

amaçlıyor. Ülkelerin hidrojen stratejisine yönelik bilgileri<br />

içeren sektör raporlarında yer alan bilgilere göre,<br />

elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin payının artmasıyla<br />

ortaya çıkan baz yük dengesizliklerinin önüne<br />

geçmek amacıyla, hidrojenin elektriğin depolanmasında<br />

kullanımına yönelik çalışmalar yürütülüyor.<br />

<strong>Enerji</strong> şirketleri 2030’a kadar yenilenebilir kaynaklardan<br />

üretilen 25 teravatsaat elektriği hidrojen<br />

formunda depolamayı amaçlıyor. Hidrojenin enerji<br />

taşıyıcı olarak farklı formlarda kullanımını içeren senaryolara<br />

göre ise 2050’ye kadar yenilenebilir enerji<br />

kaynaklarından üretilen 58 teravatsaatlik elektrik<br />

enerjisi hidrojen formunda depolanabilecek ayrıca bu<br />

miktar teknolojik gelişmelere bağlı olarak artış gösterebilecek.<br />

Küresel hidrojen talebinin 2015-2050 döneminde<br />

7 kat artışla 325 teravatsaatten 2 bin 250 teravatsaate<br />

çıkması beklenirken, bu miktar AB’nin iki aylık<br />

elektrik talebine karşılık geliyor. Hidrojen talebinin<br />

düşük ya da yüksek olmasına yönelik senaryolara<br />

göre depolanan elektrik, hidrojen formunda enerji,<br />

ulaştırma, endüstriyel üretim ve binaların enerji ihtiyacı<br />

için kullanılabilecek.<br />

NTV’de yayınlanan haberde, Orta Doğu Teknik Üniversitesi<br />

(ODTÜ) Makina Mühendisliği Bölümü Öğretim<br />

Üyesi Prof. Dr. İskender Gökalp, ülkelerin enerji ve sanayide<br />

hidrojene yönelmesinin birçok sebebi olduğunu<br />

belirterek, “Yenilenebilir elektriğin depolanması başta<br />

olmak üzere hidrojen, enerji, sanayi ve ulaştırma sektörlerinde<br />

‘çığır açıcı’ olabilir” ifadesini kullandı.<br />

Ekonomisini karbondan arındırmak ve döngüsel<br />

ekonomide tüm ürünleri maksimum verimde kullanmak<br />

isteyen ülkelerin, hidrojenin farklı sektörlerde<br />

kullanımına yönelik teknolojiler üzerinde çalıştığını<br />

aktaran Gökalp, şöyle konuştu: Rüzgar ve güneş gibi<br />

emre amade enerji üretilemeyen kaynaklardan sağlanan<br />

elektriğin gerektiğinde kullanılmak üzere depolanması<br />

gerekiyor. Hidrojen çeşitli kaynaklardan<br />

üretilebiliyor ve kilogram başına ısıl gücü yüksek.<br />

Yenilenebilir kaynaklardan üretilen ve depolanan<br />

elektriğin ihtiyaç duyulduğunda yeniden enerjiye çevrilmesi<br />

halinde çevreye zarar vermemesi durumu,<br />

hidrojeni ideal bir yakıt yapıyor. Hidrojen hava ile<br />

yakıldığında ya da yakıt pillerinde kullanıldığında ısı,<br />

elektrik ve yanında sadece su üretiyor. Doğal gaz gibi<br />

karbon içerikli fosil yakıtlar yandığında enerji üretimi<br />

ile beraber karbondioksit salımı da yapıyor.<br />

Hidrojen enerji sisteminden daha mükemmel bir<br />

döngüsel sistem düşünmenin bugünkü teknolojiyle<br />

zor olduğunu dile getiren Gökalp, “Yenilenebilir kaynaklardan<br />

elektrik üretimi oldukça ucuzladı. Hidrojen<br />

üretiminde kullanılabiliyor. Ayrıca Hidrojeni üretmenin<br />

başka yolları da var. Bunlar organik atıkların gazlaştırılması,<br />

doğal gazın pirolizi, yani hidrojen ve katı<br />

karbona dönüştürülmesi, bazı metallerin, mesela alüminyum<br />

veya bor bileşenlerinin su ile kimyasal tepkimeye<br />

sokulması buna hidroliz diyoruz ve yine suyun<br />

hidrojeninin elde edilmesi gibi.” dedi.​<br />

Gökalp, hidrojen enerji sisteminin döngüsel ekonominin<br />

gerektirdiği tüm avantajları barındırdığına<br />

işaret ederek, şunları kaydetti:<br />

“Döngüsel ekonomide, çıkan yan ürün veya atık da<br />

değerlendiriliyor. Örneğin metal hidrolizi ile hidrojen<br />

üretince, suyun oksijeni metal ile birleşip oksit oluyor,<br />

mesela alüminyum oksit, o da tekrardan alüminyum<br />

üretiminde kullanılabiliyor, bu süreç yine mükemmel<br />

döngüsel bir sistem. Çimento ve demir çelik gibi sanayi<br />

dallarının saldığı karbondioksiti yakalayıp temiz<br />

hidrojenle katalizörler yardımıyla kimyasal tepkimeye<br />

sokarsak, sentetik gazdan metanole kadar çeşitli<br />

malzemeler üretebiliyoruz. Tüm bu ürünler kimya<br />

sanayinin ana girdileri. Temiz hidrojeni amonyak olarak<br />

da depolayabiliriz, amonyak aynı zamanda gübre<br />

üretiminin ana maddesi. Tüm ülkelerin hidrojen peşinde<br />

koşmasının ana sebepleri bunlar.”<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 49


FİNANSMAN<br />

Şekerbank, EKOkredi ile enerji<br />

giderlerini düşürmeyi sürdürüyor<br />

EKOkredi ürünüyle binlerce kişiyi enerji tasarrufu ile tanıştıran Şekerbank, yalıtımdan güneş ve rüzgar<br />

enerjisi sistemlerine, verimli aydınlatmadan modern sulama ekipmanlarına kadar her türlü enerji<br />

verimliliği yatırımını uygun koşullarda finanse etmeye devam ediyor. Banka, EKOkredi ürünü kapsamında<br />

son olarak, A sınıfı elektrikli cihazlarla elektrikli veya hibrit özellikli otomobillerin alımına yönelik 3 ay<br />

taksit ötelemeli yeni kampanyalarını hayata geçirdi<br />

<strong>Enerji</strong> verimliliği yatırımlarını ve harcamalarını<br />

Türkiye’de bir ilk olan ürünü EKOkredi ile uygun<br />

koşullarda finanse eden Şekerbank, hem bireyler<br />

hem de kurumları enerji tasarrufuyla tanıştırmaya<br />

devam ediyor. EKOkredi ile bugüne kadar 117 bini<br />

aşkın kişiyi enerji tasarrufuyla tanıştıran banka,<br />

EKOkredi ürünü kapsamında bireysel müşterilerine<br />

özel, iki yeni kampanya başlattı. Şekerbank, A sınıfı<br />

elektrikli cihazla elektrikli veya hibrit özellikli araç<br />

alacak müşterilerine ihtiyaç duydukları finansman<br />

desteğini EKOkredi ile 3 ay taksit öteleme imkânıyla<br />

sunarken hem enerji giderlerinin düşürülmesine<br />

destek olmayı hem de düşük karbon salımına katkıda<br />

bulunmayı hedefliyor.<br />

Marka kısıtlaması olmaksızın ‘A Sınıfı Elektrikli<br />

Cihazlar Kampanyası’na başvurmak isteyenler,<br />

50 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


proforma veya fatura göstererek uygun koşullarda<br />

taksit tutarları ile EKOkredi avantajlarından yararlanabilecek.<br />

Elektrikli veya hibrit özellikli araç satın<br />

almak isteyenlere ise satın alacakları sıfır kilometre<br />

ve ikinci el taşıtlar için 48 aya varan vadelerle EKOkredi<br />

sunulurken 300 TL değerinde şarj dolumu da<br />

hediye edilecek. Diğer yandan kampanyalardan yararlanan<br />

Şekerbank müşterileri, bir sonraki EKOkredi<br />

kullanımlarında yüzde 10 faiz indiriminden yararlanabilecek.<br />

Tuğbay Kumoğlu: Hem müşterilerimizin<br />

bütçesini hem de doğayı koruyoruz<br />

EKOkredi ile enerji verimliliği ve yenilenebilir<br />

enerji yatırımlarına finansman sağladıklarının altını<br />

çizen Şekerbank KOBİ, Perakende ve Tarım Bankacılığı<br />

Genel Müdür Yardımcısı Tuğbay Kumoğlu, “EKOkredi<br />

ürünümüzü, enerji tasarrufuna yönelik her türlü<br />

yatırımı uygun ödeme koşullarıyla desteklemek<br />

amacıyla geliştirdik. Bu sayede hem müşterilerimizin<br />

bütçesini hem de doğamızı korumayı hedefledik.<br />

EKOkredi ile binalarda enerji verimliliğinin artırılmasından<br />

rüzgâr, su ve güneş gibi yenilenebilir enerji<br />

kaynaklarının kullanımına yönelik dönüşüm projelerine,<br />

atık yönetiminden modern tarım teknikleri yatırımlarına<br />

kadar geniş bir yelpazede bireylerin yanı<br />

sıra çiftçi, esnaf ve işletmelerin enerji verimliliği yatırımlarını<br />

uygun koşullarda finanse ediyoruz” dedi.<br />

Yalıtım ile faturalara yansıyan yüzde 50<br />

tasarruf fırsatı<br />

EKOkredi ile farklı istek ve ihtiyaçlara göre segment<br />

bazında özel imkânlar sunduklarını hatırlatan<br />

Kumoğlu, şunları kaydetti: Apartman ve site yönetimlerine<br />

özel Türkiye’nin tek kredisi olan EKOkredi<br />

kapsamında yapılacak ısı yalıtımıyla elektrik ve yakıt<br />

giderlerinde yüzde 50’ye varan tasarruf sağlayarak<br />

hem doğayı hem de boşa harcanan emeği koruyoruz.<br />

EKOkredi Yalıtım’ı, sıfır faiz ve masrafsız kredi<br />

seçenekleriyle sunuyoruz. Diğer taraftan tarımsal<br />

EKOkredi ile de çiftçi ailelere modern sulama projelerinin<br />

yüzde 100’ünü finanse etme imkânı sunuyoruz.<br />

Böylelikle çiftçilerin seralarının yalıtımı,<br />

özellikle jeotermal kaynaklarla ısıtılan sera yapımı,<br />

sulama kuyuları için güneş panellerinin kurulması<br />

gibi yatırımlarına 5 yıl vade, hasatta ödeme imkânı<br />

ve sabit faiz oranı ile finansman desteği sağlıyoruz.<br />

Ayrıca sera ve güneş enerjisi için projenin toplam<br />

bedelinin yüzde 75’ini kredilendiriyoruz.”<br />

KALKINMA BANKALARI GEÇEN YIL<br />

66 MİLYAR DOLARLIK KREDİ VERDİ<br />

Çok Uluslu Kalkınma Bankaları (MDBs) 2020’de<br />

iklim finansmanına sağladığı 66 milyar dolar rekor<br />

seviyeye ulaştı. Çok uluslu 8 kalkınma bankasının<br />

raporuna göre, söz konusu bankaların iklime aktardığı<br />

finansman 2019’de 61,6 milyar dolar seviyesindeydi.<br />

Bu rakam geçen yıl ise 66 milyar dolarla<br />

rekor seviyeye ulaştı.<br />

Finansmanın çoğunluğu Afrika Kalkınma Bankası,<br />

Asya Kalkınma Bankası, Asya Altyapı Yatırım Bankası,<br />

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Avrupa<br />

Yatırım Bankası, Inter-Amerikan Kalkınma Bankası<br />

Grubu, İslami Kalkınma Bankası ve Dünya Bankası<br />

Grubu tarafından oluşturuldu.<br />

Söz konusu finansman miktarının önemli bir kısmı<br />

gelişmekte olan ve ekonomileri zayıf olan ülkelere<br />

aktarıldı. Toplam 66 milyar dolarlık finansmanın<br />

yüzde 57’si bu ülkelere sağlandı. Finansman aktarılan<br />

projelerin yüzde 70’i karbon emisyonlarını<br />

azaltmayı amaçlayan projelerde kullanıldı.<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 51


SOSYAL SORUMLULUK<br />

PETRONAS, online ağaç dikerek<br />

karbon emilimini azaltacak<br />

Brezilyalı madeni yağ şirketi Petronam, İtalyan Treedom ile hayata geçireceği projeyle dünya çapında<br />

karbon emilimini azaltmayı hedefliyor. Uzaktan ağaç dikimi ve izlenmesini mümkün hale getiren web<br />

tabanlı platform hayata geçirilecek ve dikilecek ağaçlar yoksullukla mücadeleye de katkı verecek…<br />

PETRONAS Madeni Yağlar (PLI)<br />

EMEA Bölgesi, Treedom ile yeni bir<br />

ortaklığa imza attı. Proje kapsamında,<br />

uzaktan ağaç dikmek ve projeyi çevrimiçi<br />

olarak takip etmek için dünyanın<br />

ilk web tabanlı platformuyla dünya<br />

genelinde CO2 emilimi ve emisyonun<br />

azaltılması destekleniyor. Ortaklık,<br />

PLI’nin 2050 yılına kadar net sıfır karbon<br />

emisyonu elde etme çabalarında<br />

yeni bir kilometre taşını işaret ediyor.<br />

PLI, bu yaz Unstoppable Heroes<br />

(Durdurulamaz Kahramanlar) - PETRO-<br />

NAS Urania Roadshow’da Treedom ile<br />

yolculuğuna başlayacak. Avrupa’daki<br />

Roadshow’un İspanya, Portekiz, İtalya,<br />

Türkiye, Romanya ve Polonya dahil olmak<br />

üzere AB genelinde birçok yere uğramadan<br />

önceki ilk durağı Birleşik Krallık<br />

olacak. Roadshow sırasında üretilen<br />

52 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


karbon emisyonlarının çevresel etkisinin nötralize<br />

edilmesini desteklemek ve şirketin kurumsal sosyal<br />

sorumluluğuna olan bağlılığını güçlendirmek amacıyla<br />

PLI, PETRONAS Urania Ormanı’na Treedom ile<br />

1.000 ağaç dikerek başlayacak.<br />

Domenico Ciaglia<br />

PLI EMEA Başkanı<br />

Treedom’un ağaçları yoksullukla da<br />

mücadele edecek<br />

PETRONAS Urania Roadshow, başta PETRONAS<br />

Urania ürününün kendisi olmak üzere mümkün olduğunca<br />

sürdürülebilir olacak şekilde tasarlandı.<br />

CO2 salınımının azaltılması göz önüne alınarak hazırlanan<br />

yeni PETRONAS Urania 5000 5W-30, geleneksel<br />

5W-30 yağlara kıyasla çok daha ince bir<br />

film tabakası oluşturarak yakıt tüketimini ve zararlı<br />

emisyonları önemli ölçüde azaltıyor. Ürün yelpazesi<br />

kalite ve çevresel etki açısından en katı uluslararası<br />

standartları karşılıyor.<br />

PLI’nin 2050 net sıfır karbon emisyonu hedefine<br />

ulaşma yolculuğu devam ediyor. Treedom ortaklığı<br />

bu yolda atılan adımlardan sadece biri. Treedom ile<br />

yapılan iş birliği sayesinde dikilen ağaçlar, sadece<br />

karbon emisyonlarının emilmesine katkıda bulunmakla<br />

kalmayacak, aynı zamanda dünyanın birçok<br />

ülkesinde yerel toplulukların toplumsal gelişimi ve<br />

ekonomik büyümesini doğrudan destekleyecek.<br />

Avokado, baobab, misket limonu, tephrosia ve kahve<br />

dahil olmak üzere Treedom’un ağaçları, Birleşmiş<br />

Milletler tarafından ortaya koyulan Sürdürülebilir<br />

Kalkınma hedefini destekliyor. Treedom’un ağaçları<br />

yoksulluğun ortadan kaldırılması, sıfır açlık, sorumlu<br />

üretim ve tüketim, insana yaraşır iş ve ekonomik<br />

büyüme dahil olmak üzere 17 hedeften 10’una<br />

katkıda bulunuyor.<br />

PLI EMEA Başkanı Domenico Ciaglia şu değerlendirmede<br />

bulundu: “PETRONAS Urania Roadshow’un<br />

bir parçası olarak Treedom ile ortaklık yapmaktan<br />

heyecan duyuyoruz. Bu, planladığımız birçok iş birliğinin<br />

sadece ilki. 2050 yılında net sıfır hedefimize<br />

ulaşmak PETRONAS gündeminin önemli bir parçası.<br />

Treedom ile çalışarak hem çevresel hem de topluluk<br />

perspektifinden gezegene bir şeyler geri verebiliriz.<br />

Roadshow’un, PLI’nin çevresel etkiyi azaltma<br />

konusundaki ilerlemesini ve kararlılığını göstermek<br />

adına olumlu bir araç olacağını umuyoruz.<br />

DİKİLECEK AĞAÇLARA SİZ DE KARAR VEREBİLİRSİNİZ<br />

Treedom’un Kurucusu ve CEO’su Federico Garcea da şunları söyledi: Treedom olarak karbon emisyonlarının<br />

çevresel etkisini azaltma ve işletmelerin BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni gerçekleştirmesine<br />

yardımcı olma çabalarımızda tam bir şeffaflıkla hareket ediyoruz. Olumlu değişim yapmaya kendini adamış<br />

şirketlerle çalışmayı seviyoruz ve bu yaz gerçekleştirecekleri Roadshow için PLI ile ortak olmaktan heyecan<br />

duyuyoruz.<br />

Roadshow’un başlangıcına yakın bir zamanda yayınlanacak özel PETRONAS Urania web sitesi aracılığıyla roadshow<br />

ve dikilen ağaçlar hakkında daha fazla bilgi edinmek mümkün olacak. Roadshow’un ve web sitesinin<br />

ziyaretçileri, PLI haber bültenine kaydolarak ormanın büyümesine katkıda bulunabilecek ve ormana ekilecek<br />

bir türü seçebilecek. Her bir ağacın hikayesi, Treedom’un web tabanlı platformu üzerinden takip edilebilecek.<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 53


İNSAN KAYNAKLARI<br />

238 enerji projesi stoğu, 110 bin<br />

kişiye istihdam yaratabilir<br />

Ernst&Young ve Avrupa İklim Vakfı tarafından hazırlanan yeni bir rapora göre, Türkiye’de<br />

9,2 GW’lık ek yenilenebilir enerji kapasitesi inşa edilmesini sağlayacak 238 proje stoku<br />

bulunuyor. Çoğu yenilenebilir enerji alanında olan bu kapasite hayata geçtiğinde 110 bin yeni<br />

istihdam ve 19.4 milyar dolarlık yatırımın önünü açacak<br />

Türkiye’de kuruluma hazır olarak nitelendirilen<br />

yenilenebilir enerji proje stokunun çoğunluğunu<br />

rüzgar ve güneş enerjisi yatırımları oluşturuyor.<br />

Söz konusu kapasite, 110 bin kişilik yeni istihdamı<br />

destekleyecek 19,4 milyar dolarlık yatırım fırsatının<br />

yanında Türkiye ekonomisinin toparlanmasını<br />

hızlandıracak ve kömür bölgelerinin dönüşümünü<br />

sağlayacak<br />

Türkiye’deki yenilenebilir enerji proje stokuyla 9,2<br />

GW ek kapasite ve 110 bin kişilik yeni istihdam sağlanabileceği<br />

öngörülüyor. Ernst&Young danışmanlık<br />

şirketi tarafından Avrupa İklim Vakfı’nın desteğiyle<br />

hazırlanan ve 47 ülkeyi kapsayan “Kovid-19 Salgınından<br />

Temiz Toparlanma: G20 Liderliği İçin Küresel<br />

Fırsat” başlıklı raporda, İngiltere, Türkiye ve Güney<br />

Afrika özelinde detaylı analizler yer aldı. Raporda,<br />

Türkiye için ilk kez yeni tip koronavirüs (Kovid-19)<br />

salgını sonrası yeşil bir toparlanma projeksiyonu<br />

yapıldı. Buna göre, ülkede 9,2 GW’lık ek yenilenebilir<br />

enerji kapasitesi inşa edilmesini sağlayacak 238<br />

proje stoku bulunuyor.<br />

Türkiye’de kuruluma hazır olarak nitelendirilen<br />

yenilenebilir enerji proje stokunun çoğunluğunu<br />

rüzgar ve güneş enerjisi yatırımları oluşturuyor.<br />

Söz konusu kapasite, 110 bin kişilik yeni istihdamı<br />

destekleyecek 19,4 milyar dolarlık yatırım fırsatı-<br />

54 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


nın yanında Türkiye ekonomisinin toparlanmasını<br />

hızlandıracak ve kömür bölgelerinin dönüşümünü<br />

sağlayacak.<br />

Kömür gibi fosil yakıt temelli sektörlerle kıyaslandığında,<br />

yenilenebilir enerji projelerinin çok daha<br />

yüksek istihdam oranıyla Türkiye’de yeşil bir ekonomik<br />

toparlanmaya katkı sunacağına işaret edilen<br />

rapora göre, kuruluma hazır yenilenebilir enerji<br />

projelerinin 110 bin kişilik yeni istihdam olanağıyla<br />

mevcut kömür madenciliğinin sağladığı istihdamın<br />

iki katı potansiyele sahip olduğu hesaplanıyor.<br />

Dünyanın potansiyeli ise 10 milyon kişi<br />

Belirlenen proje stokunun Türkiye’de yılda 35<br />

milyon ton karbon emisyonunun azaltılmasını sağlayacağı,<br />

toplam emisyonları ise yaklaşık yüzde 7<br />

azaltacağı tahmin ediliyor. Bu potansiyelin, Türkiye’nin<br />

yenilenebilir enerji ve iklim değişikliği hedeflerine<br />

ulaşması ve 2050 için net sıfır emisyon hedefi<br />

belirlemesi için fırsat oluşturacağı öngörülüyor.<br />

Öte yandan, dünya genelinde kuruluma hazır<br />

13 bin yenilenebilir enerji projesiyle 2 trilyon dolar<br />

tutarında yatırım fırsatı bulunuyor. Temeli atılmaya<br />

hazır bu projelerin, toplamda 1 TW’lık ek yenilenebilir<br />

enerji üretim kapasitesi ve 10 milyon kişiye yakın<br />

istihdam potansiyeli olduğu hesaplanıyor.<br />

Uluslararası <strong>Enerji</strong> Ajansının “Net Sıfır Emisyon”<br />

raporundaki yeni petrol, kömür ve doğal gaz<br />

yatırımlarına tamamen son verilmesi gerektiği çağrısını<br />

destekleyen rapora göre, petrol ve doğal gazdan<br />

elde edilen gelirler yaklaşık yüzde 70 azalırken,<br />

<strong>2021</strong> itibarıyla dünya çapında yeni kömürlü santral<br />

yatırımına ihtiyaç bulunmuyor.<br />

2050’YE KADAR HEDEF 122 MİLYON<br />

YENİ İSTİHDAM<br />

Dünyada temiz enerji dönüşümünün 2050’ye kadar<br />

122 milyon yeni istihdam yaratılabileceği ve küresel<br />

ekonomiyi gelecek 10 yılda yüzde 2,4 büyütebileceği<br />

hesaplanıyor. Uluslararası Yenilenebilir <strong>Enerji</strong><br />

Ajansı’nın Dünya <strong>Enerji</strong> Dönüşümü Raporu’na göre,<br />

küresel sıcaklık artışını Paris Anlaşması kriterleriyle<br />

uyumlu olacak şekilde 1,5 dereceyle sınırlanmak<br />

için temiz enerji dönüşümü kritik rol oynuyor. <strong>Enerji</strong><br />

dönüşümünü hızlandırmanın gelecek 10 yılda<br />

küresel ekonomik büyümeye yüzde 2,4 katkı sağlanabileceği<br />

öngörülürken, 2050’ye kadar 122 milyon<br />

yeni istihdam yaratılabileceği hesaplanıyor.<br />

Bu yüzyıl ortasına kadar sıfır emisyon hedefini başarmak<br />

ve temiz enerji dönüşümünü gerçekleştirmek<br />

için enerji verimliliği, temiz enerji kaynakları,<br />

hidrojen, elektrik şebekelerinin esnekliği ve elektrifikasyon<br />

gibi çeşitli alanlarda 33 trilyon dolarlık<br />

yatırıma ihtiyaç duyuluyor. Öte yandan; sağlık harcamaları,<br />

hava kirliliği ve iklim değişikliğinin diğer<br />

etkileri de değerlendirildiğinde enerji dönüşümünün<br />

değerinin katlanacağı öngörülüyor.<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 55


YÖNETİM & İK<br />

Mesai saatleri içerisinde gülmek,<br />

işyerinde verimliliği artırıyor<br />

Gülmenin insan vücuduna yaptığı olumlu etkiler bir süredir biliniyor. Ancak mesai saatleri içerisinde<br />

atılan içten bir kahkaha çalışanların daha verimli olmasını da sağlıyor. Korona virüs sürecinde ardı<br />

ardına kötü haberlere maruz kalan ve evden dışarıya çıkmadan çalışan insanlar için gülebilmek eskisi<br />

kadar kolay olamadı. Ancak CNBC’nin haberine göre uzmanlar konu verimliliğe geldiğinde gülmenin<br />

önemli bir fark yarattığını söylüyor...<br />

Birçok ülkede Kovid-19 kısıtlamaları kademeli<br />

olarak kaldırılmaya başlansa da evden çalışma uygulamaları<br />

bir süre daha bizimle kalacak gibi görünüyor.<br />

Hibrit modelde çalışmanın faydaları daha<br />

kalıcı olsa da personel için bu uzun vadede iş arkadaşlarıyla<br />

daha az zaman geçirmek ve ofiste şakalaşarak<br />

stres atmak için daha az fırsat bulmak anlamına<br />

da geliyor.<br />

Bir yıldan fazla bir süreyi arkadaşlarından, ailesinden<br />

ve aynı zamanda iş arkadaşlarından izole<br />

geçiren çalışanlar tükenmişlik hissiyle karşı karşıya<br />

kalıyor. Bu nedenle, gülmek için zaman ayırmak bir<br />

56 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


öncelik gibi görünmese de uzmanlar gülmenin beyin<br />

üzerindeki etkilerinin sadece ruh halimizi değil, aynı<br />

zamanda üretkenliğimizi de artırabileceğine dikkat<br />

çekiyor.<br />

Gülmek beynimize nasıl yardımcı oluyor?<br />

İngiltere merkezli Warwick Üniversitesi’nden<br />

İktisat Profesörü Daniel Sgroi konuyla ilgili açıklamasında,<br />

gülmenin vücutta dopamin ve seratonin<br />

gibi hormonları tetiklediğini ve bunların ruh halini<br />

iyileştiren hormonlar olduğunu söylüyor. Sgroi gülmeyi<br />

açıklarken, “nöron ağlarındaki hızlı hareketler<br />

konsantre olmanıza ve odaklanmanıza yardımcı<br />

olur” diyerek bunun aynı zamanda üretkenliği de<br />

destekleyeceğini belirtiyor. Ancak iktisat profesörü<br />

bu etkilerin ortaya çıkabilmesi için gerçek bir kahkahanın<br />

olması gerektiğini sözlerine ekliyor. Sgroi,<br />

“Nörolojide, kendinizi gülmeye zorlamanın bu etkilerden<br />

bazılarını yaratabileceğine dair bazı kanıtlar<br />

var. Ancak gerçek bir prosedür olmadığından çok<br />

daha az belirgindirler” diyor.<br />

Sgroi, 2015’te birlikte kaleme aldığı araştırmada,<br />

mutluluk ve üretkenlik arasında bir bağlantı olduğuna<br />

dair kanıtlar buldu. Çalışmasında kullanılan<br />

tekniklerden biri, katılımcıları güldürmek ve daha<br />

mutlu olmak için komediyi kullanmaktı. Araştırma<br />

bu uygulamanın verimliliği yüzde 12’ye kadar artırdığı<br />

belirtildi. Sgroi, CNBC’ye verdiği demeçte, mutluluk<br />

ve üretkenlik arasındaki bağlantının bir süredir<br />

var olduğunun bilindiğini, ancak “mutlu insanların<br />

daha çok çalıştığının” daha yeni keşfedildiğini söyledi.<br />

“Mutlu olmak çalışanlar için neredeyse daha<br />

fazla zaman yaratıyor” ifadelerini kullanan Sgroi,<br />

mutlu olan birinin bir saat içinde yaptığı bir işi mutlu<br />

olmayan birinin bir saat 20 dakika içinde yapabileceğini<br />

açıkladı.<br />

Londra Üniversitesi Akademisi Bilişsel Nörobilim<br />

Enstitüsü Müdürü Sophie Scott kahkahanın vücuttaki<br />

anksiyete ve stres hormonları olarak bilinen<br />

adrenalin ve kortizol seviyesini azaltmaya yardımcı<br />

olduğunu söyledi. Scott, “Gülerken endorfin alımını<br />

artırırsınız ve bunlar vücudun doğal ağrı kesicileridir”<br />

diyen Scott, daha da önemlisi, insanların endorfini<br />

bir bağlanma mekanizması olarak kullandıklarını<br />

belirtti. “İnsanların diğer insanlarla gülmek gibi,<br />

endorfin salınımıyla ilişkili şeyler yapma eğiliminde<br />

olduklarında, bu faaliyetlerin aslında “bu insanlara<br />

bağlı olma duygusunu pekiştirdiğini” açıkladı. Scott,<br />

insanların bir takım halinde çalıştığı işlerde kahkahanın<br />

“o takım arasındaki bağları güçlendirmenin<br />

ve aynı zamanda stresi azaltmanın çok iyi bir yolu”<br />

olduğunu söyledi.<br />

Gülmeye zaman ayırın<br />

Nörolog Sabina Brennan konuyla ilgili yaptığı<br />

açıklamada, çalışanlara gerektiğinde komik buldukları<br />

şeyleri depolayarak gülmenin sağlayabileceği<br />

destekten yararlanmayı öneriyor. Brennan, “Bence<br />

altının çizilmesi gereken önemli bir nokta, kronik<br />

stresin belirtilerinden birinin de mizah duygusunun<br />

kaybı olmasıdır. Bu insanların mizah duygusunun ve<br />

hayatın komik tarafını görme yeteneğini çalınmasına<br />

neden olabilir. Mizah düşünülemez olanla başa<br />

çıkmamıza yardımcı olur. Bu durum, insanların bazen<br />

uygunsuz zamanlarda kendilerini gülerken bulmalarının<br />

bir nedeni olabilir” sözlerini kullandı.<br />

Brennan uygunsuz durumlarda atılan kahkahalara<br />

ilişkin, “Benim kişisel teorim tıpkı düdüklü tencerenin<br />

serbest kalması gibi beyninizin, ‘Bir dakika,<br />

aslında şu anda korkunç bir şeyle uğraşıyorsun’ demesi”<br />

ifadelerine yer verdi.<br />

Sgroi, kahkaha gibi fiziksel tepkilere yol açan<br />

hareketlerin davranış biliminde “ruh hali tetikleme<br />

prosedürleri” olarak kullanıldığına işaret etti. Bilim<br />

insanı video izlemek, müzik dinlemek, mizahi bir<br />

yazı okumak, komik birisiyle konuşmak gibi eylemlerin<br />

“ihtiyacınız olan ruh halini yaratmaya” yardımcı<br />

olabileceğini söyledi. Ancak Sgroi, bu tür isteklere<br />

aşırı maruz kalınmaması konusunda uyardı. Bilim<br />

insanı, “İnsanoğlu inanılmaz bir alışkanlık yeteneğine<br />

sahiptir. Bu yüzden 10 dakika önce komik olan<br />

şey, üst üste iki veya üç kez duyduğunuzda komedi<br />

değerini kaybeder” uyarısında bulundu.<br />

İş yerinde gülmeye zaman ayırmanın önemini<br />

vurgulayan uzmanlardan bir kısmı, çalışanları ile<br />

birlikte gülmek için haftada bir internet üzerinden<br />

içerisinde komik oyunların olduğu etkinlikler yaptıklarını<br />

belirtiyor.<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 57


Tüketici için en önemli<br />

kriter “güvende hissetmek”<br />

KPMG’nin 16 ülkede 18 binden fazla kişiyle görüşerek yaptığı ‘Ben, Hayatım,<br />

Cüzdanım’ başlıklı büyük tüketici araştırması, Kovid-19 sonrası tüketicilerin değişen<br />

ihtiyaçlarına, değişen davranışlarına ve beklentilerine ışık tutuyor. Araştırmaya<br />

göre, hayatın dijitalde geçtiği şu dönemde ‘güvende hissetmek’ en önemli kriter.<br />

Araştırmaya katılan tüketicilerin yüzde 92’si kendisinin ve ailesinin güvende olmasına<br />

büyük önem veriyor. Tüketici, hizmet ve ürün aldığı şirketlerin de güven beklentilerine<br />

yanıt vermesini ve destekleyici olmasını bekliyor…<br />

58 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


KPMG’nin bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdiği<br />

‘Ben, Hayatım, Cüzdanım Araştırması’ tüketicinin<br />

dünyasındaki değişimin izini sürüyor. Covid-19 etkisinin<br />

tüketicinin davranışlarına ve beklentilerine nasıl<br />

yansıdığını inceleyen araştırmaya göre şu anda<br />

tüketici için en önemli şey kendisinin ve ailesinin<br />

güvende olması. Tüketiciler, işletmelerin de bu değişime<br />

ayak uydurmasını ve güvende hissetmekle<br />

ilgili beklentilerine yanıt vermesini istiyor.<br />

KPMG’nin bu yıl 16 ülkede, 18 binden fazla tüketiciyle<br />

görüşerek yaptığı araştırma yarının müşterisine<br />

ve değişen müşteri davranışlarına odaklanıyor.<br />

Araştırmayı değerlendiren KPMG Türkiye Perakende<br />

ve Tüketici Ürünleri Sektör Lideri Gökhan Kaçmaz,<br />

“2020’den itibaren Covid-19’un yıkıcı etkisi işletmeleri,<br />

pazarları, sektörleri, müşterileri, çalışanları<br />

paydaşlarıyla ilişkilerinde değişime zorladı. Çalışma<br />

ortamı değişti. İş yapma modelleri değişti. Yüz yüze<br />

etkileşim azaldı, hayat dijitalde akmaya başladı.<br />

Yaşlılar ilk kez dijital kanalları kullanırken gençlerin<br />

dijital alandaki varlıkları arttı. Bağlam ve içerik dijitalleşti.<br />

İşletmeler değişen tüketiciye hizmet vermek<br />

için bağlılık modellerini sürekli geliştirmek zorunda.<br />

Temel yol gösterici ise müşteri ihtiyaçları. Eskiden<br />

kalma içgörülerle hareket etmek çok tehlikeli. Müşteri<br />

ihtiyaçlarını anlamak için veri analizinden makine<br />

öğrenimine birçok yeni teknolojiyi kullanmak<br />

gerekiyor” dedi.<br />

Araştırmadan çıkan bazı başlıklar şöyle:<br />

Kovid-19’la birlikte beklentiler değişirken,<br />

şirketlerin dijital hizmetlere geçişiyle birlikte<br />

tüketicide önemli bir anksiyete duygusu ortaya<br />

çıktı.<br />

Araştırmaya katılanların büyük bölümü ‘endişeli’<br />

olduğunu ifade ediyor. Yüzde 73’ü salgınla,<br />

yüzde 81’i ekonomik durgunlukla ve<br />

yüzde 61’i sağlıkla ilgili endişe duyuyor. Tüketici<br />

kendisini ‘güvende hissetmek’ istiyor<br />

ve bu beklenti şu anda çok kritik.<br />

Dünyadaki belirsizlik devam ettikçe tüketiciler<br />

de o kadar fazla alternatif çözümlerle günlük<br />

yaşamlarını güvence altına almak istiyorlar.<br />

Beslenme, spor, iş, eğitim, alışveriş, eğlence<br />

ve ibadet gibi alanlarda alışkanlıklarını dijital<br />

ve güvenli olarak sürdürmeye çalışıyorlar. İşletmelerin<br />

de bu değişime ayak uydurmasını<br />

ve destekleyici olmasını bekliyorlar.<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

Online kanallara radikal ve hızlı geçiş, güvenlik<br />

ihtiyacının doğrudan bir sonucu olarak<br />

karşımıza çıkıyor. Artık şirketler ‘en yakın rakibine’<br />

göre değil ‘en iyi deneyim standardını<br />

sağlama’ kriterine göre seçiliyor. Tüketici güven<br />

endişesini en çok yaşadığı bu dönemde<br />

hizmet aldığı şirketin güvenlik ihtiyaçlarını<br />

da karşılamasını bekliyor.<br />

Tüketicilerin yüzde 55’inin bir şirketten en<br />

büyük beklentileri kişisel verilerinin korunması<br />

ve yüzde 47’si ise bu verilerin satılmamasını<br />

istiyor.<br />

Tüketicilerin yüzde 26’sı siber tehditlerden<br />

büyük ölçüde endişe duyuyor.<br />

Katılımcıların yüzde 76’sı e-ticaret ve online<br />

alışverişi çok önemli ve önemli olarak değerlendiriyor.<br />

Yüzde 62’si uygulamalar için<br />

aynı şeyi düşünüyor. Yüzde 92’si ailesinin ve<br />

kendisinin güvende olmasına büyük önem<br />

veriyor. Bu yeni beklentiler ve motivasyonlar<br />

kalıcı olacak. Tüketiciler sağlık, güvenlik, temizlik<br />

ve dijital deneyimlere önem vermeye<br />

devam edecek.<br />

Telefonumuz mu cüzdanımız mı<br />

Tüketicilerin yüzde 40’ı telefonlarını kaybetmektense<br />

cüzdanlarını kaybetmeyi tercih<br />

ediyor.<br />

Katılımcıların yüzde 44’ü Kovid-19 öncesine<br />

göre daha fazla ve daha farklı teknolojilerden<br />

yararlandığını söylüyor.<br />

Tüketicilerin yüzde 31’i şirketlerin onları çok<br />

iyi tanımalarını etkileyici bulsa da müşterinin<br />

kendisinin ne istediğini daha bilmeden<br />

şirketin bilebilmesini ürkütücü buluyor.<br />

Tüketicilerin yüzde 80’i kendi değerleri ve<br />

inançlarıyla örtüşen markalardan alışveriş<br />

yapmayı tercih ediyor.<br />

Tüketicilerin yüzde 37’sinin önceliği sürdürülebilir<br />

ürünler.<br />

Tüketicilerin yüzde 90’ı kazandığını topluma<br />

geri veren, etik kuruluşlara daha fazla<br />

ödeme yapmaya istekli.<br />

Belirsizlik, bir kısım tüketiciyi birikim yapmaya<br />

yöneltmiş. Araştırmaya katılanların<br />

yüzde 49’u daha fazla para biriktirmeye başladığını<br />

belirtiyor.<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 59


İSTATİSTİK<br />

APLUS ENERJİ<br />

Katkılarıyla<br />

APLUS ENERJİ TEMMUZ <strong>2021</strong> ANALİZİ<br />

<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayında gerçekleşen toplam 30.584 GWh elektrik üretiminin %76,4’ü serbest<br />

üretim şirketleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Serbest üretim şirketlerinin üretimdeki payı, bir<br />

önceki aya göre 0,34 puan artmış, geçtiğimiz senenin aynı dönemine göre ise 1,83 puan<br />

azalmıştır.<br />

Serbest üretim şirketlerini %17,3 oranla EÜAŞ santralleri ve %3,95 oran ile lisanssız santraller<br />

izlemektedir. Toplam üretimin %2,36’sı İşletme Hakkı Devredilen Santraller, %0,02’si ise Yap-<br />

İşlet-Devret santralleri tarafından üretilmiştir 1 .<br />

APLUS ENERJİ TEMMUZ <strong>2021</strong> ANALİZİ<br />

oranında katkıda bulunmuştur. Diğer termik santrallerin 3 üretimdeki payı ise %1,9 olarak<br />

gerçekleşmiştir.<br />

TEİAŞ tarafından yayımlanan üretim verilerine göre, <strong>2021</strong> Temmuz ayında termik santrallerin<br />

gerçekleşen toplam üretimdeki payı %66,68 olarak kaydedilmiştir. Yenilenebilir enerji<br />

kaynaklarından elde edilen elektrik üretiminin payı ise %33,32 olarak gerçekleşmiştir 4 .<br />

Gerçekleşen elektrik üretimi kaynak bakımından incelendiğinde ise <strong>2021</strong> Temmuz ayında<br />

toplam üretimin %35,6’sının doğal gaz ve LNG santralleri tarafından gerçekleştirildiği<br />

görülmektedir. Barajlı hidroelektrik santraller, ilgili ayda toplam üretimin %13,3’ünü<br />

karşılarken, akarsu tipi hidroelektrik santraller ise %3,1 oranıyla üretime katkıda bulunmuştur.<br />

İthal kömür santralleri temmuz ayında toplam üretimin %15,7’sini karşılarken, yerli kömür<br />

santralleri ise %13,3 oranında katkı sağlamıştır. Yenilenebilir enerji santrallerinden rüzgâr<br />

enerjisi santralleri toplam üretime %9,9 jeotermal ve güneş enerjisi santralleri 2 ise %7<br />

1<br />

Veriler Yük Tevzi Bilgi Sistemi’nin yayımladığı Kamusal Raporlardan alınmıştır.<br />

2<br />

Jeotermal ve Güneş enerjisi santralleri “Diğer Yenilenebilir” olarak sınıflandırılmıştır.<br />

<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayında gerçekleşen<br />

toplam 30.584 GWh<br />

elektrik üretiminin %76,4’ü serbest<br />

üretim şirketleri tarafından<br />

gerçekleştirilmiştir. Serbest üretim<br />

şirketlerinin üretimdeki payı,<br />

bir önceki aya göre 0,34 puan artmış,<br />

geçtiğimiz senenin aynı dönemine<br />

göre ise 1,83 puan azalmıştır.<br />

Serbest üretim şirketlerini<br />

%17,3 oranla EÜAŞ santralleri ve<br />

2020 yılı Temmuz ayında 296,36 TL/MWh olarak gerçekleşen ortalama piyasa takas fiyatı<br />

(PTF), <strong>2021</strong> yılı Temmuz %3,95 ayında, bir oran önceki ile yıla lisanssız göre %74,9 santraller<br />

izlemektedir. Toplam üretimin<br />

oranında artarak 518,37 TL/MWh<br />

olarak kaydedilmiştir. Bu dönemde gerçekleşen ortalama PTF, bir önceki aya göre (402,03<br />

TL/MWh) %28,9 oranında artış göstermiştir.<br />

%2,36’sı İşletme Hakkı Devredilen<br />

Santraller, %0,02’si ise Yap-İş-<br />

kaynak bakımından incelendiğinde<br />

ise <strong>2021</strong> Temmuz ayında<br />

toplam üretimin %35,6’sının doğal<br />

gaz ve LNG santralleri tarafından<br />

görülmektedir.<br />

Barajlı hidroelektrik santraller,<br />

ilgili ayda toplam üretimin<br />

%13,3’ünü karşılarken, akarsu<br />

tipi hidroelektrik santraller ise<br />

%3,1 oranıyla üretime katkıda<br />

bulunmuştur. İthal kömür sant-<br />

Temmuz <strong>2021</strong>’de en yüksek günlük ortalama piyasa takas fiyatı 31 Temmuz gerçekleştirildiği<br />

Cumartesi günü<br />

585,43 TL/MWh olarak<br />

let-Devret<br />

gerçekleşirken;<br />

santralleri<br />

en düşük günlük<br />

tarafından<br />

ortalama PTF ise 22 Temmuz<br />

Perşembe günü 411,23 TL/MWh olarak kaydedilmiştir. Piyasa takas fiyatları saatlik bazda<br />

üretilmiştir 1 .<br />

incelendiğinde ise en yüksek PTF değerinin 1 Temmuz Pazar günü saat 00:00’da 617,00<br />

TL/MWh, en düşük PTF değerinin Gerçekleşen ise 22 Temmuz elektrik Perşembe üretimi günü saat 16:00'da 268 TL/MWh<br />

olarak gerçekleştiği görülmektedir.<br />

1 Veriler Yük Tevzi Bilgi Sistemi’nin<br />

yayımladığı Kamusal Raporlardan alınmıştır.<br />

60 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA<br />

3<br />

Fuel-oil, nafta, motorin, LPG, lisanssız termik ve biyokütle santralleri diğer termik santraller olarak


<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayında pik saatlerde 5 540,25 TL/MWh olarak gerçekleşen ortalama PTF, bir<br />

önceki ayın pik saatler ortalaması olan 423,46 TL/MWh’lik değere göre %27,6 oranında<br />

artmıştır 6 .<br />

2020 yılı Temmuz ayında pik dışı (off-peak) saatlerin PTF değeri ortalama 287,97 TL/MWh<br />

iken, bu değer <strong>2021</strong> yılı Temmuz ayında %72,4 oranında bir artış kaydetmiş ve 496,48 TL/MWh<br />

olarak gerçekleşmiştir.<br />

<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayında pik saatlerde 5 540,25 TL/MWh olarak gerçekleşen ortalama PTF, bir<br />

önceki ayın pik saatler ortalaması olan 423,46 TL/MWh’lik değere göre %27,6 oranında<br />

artmıştır 6 .<br />

2020 yılı Temmuz ayında pik dışı (off-peak) saatlerin PTF değeri ortalama 287,97 TL/MWh<br />

iken, bu değer <strong>2021</strong> yılı Temmuz ayında %72,4 oranında bir artış kaydetmiş ve 496,48 TL/MWh<br />

olarak gerçekleşmiştir.<br />

ralleri 2020 temmuz yılı Temmuz ayında ayı toplam içerisinde miştir. toplam 28.809 GWh olan elektrik ayında, talebi, bir önceki <strong>2021</strong> yılı yıla Temmuz göre %74,9<br />

üretimin %15,7’sini karşılarken, TEİAŞ tarafından yayımlanan oranında artarak 518,37 TL/<br />

ayında bir önceki yıla göre %1,58 oranında artış göstererek, 29.265 GWh değerine artmıştır 7 .<br />

yerli kömür santralleri ise %13,3 üretim verilerine göre, <strong>2021</strong> Temmuz<br />

ayında termik santrallerin dönemde gerçekleşen ortalama<br />

MWh olarak kaydedilmiştir. Bu<br />

2020 yılı Temmuz ayında 36.614 MWh olarak ölçülen saatlik ortalama talep, <strong>2021</strong> yılı Temmuz<br />

oranında katkı sağlamıştır. Yenilenebilir<br />

enerji santrallerinden gerçekleşen toplam üretimdeki PTF, bir önceki aya göre (402,03<br />

ayında 40.645 MWh olarak gerçekleşmiştir.<br />

rüzgâr enerjisi santralleri toplam<br />

üretime %9,9 jeotermal ve güneş<br />

enerjisi santralleri 2 ise %7 oranında<br />

katkıda bulunmuştur. Diğer<br />

payı %66,68 olarak kaydedilmiştir.<br />

Yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />

elde edilen elektrik üretiminin<br />

payı ise %33,32 olarak<br />

TL/MWh) %28,9 oranında artış<br />

göstermiştir.<br />

Temmuz <strong>2021</strong>’de en yüksek<br />

günlük ortalama piyasa takas fiyatı<br />

termik<br />

2020<br />

santrallerin<br />

yılı Temmuz 3 üretimdeki<br />

ayı içerisinde<br />

gerçekleşmiştir<br />

toplam 28.809 4 .<br />

GWh olan elektrik talebi,<br />

31 Temmuz<br />

<strong>2021</strong><br />

Cumartesi<br />

yılı Temmuz<br />

günü<br />

payı ise %1,9 olarak gerçekleş- 2020 yılı Temmuz ayında 585,43 TL/MWh olarak gerçekleşirken;<br />

en arasındaki düşük günlük saatleri ortalama ifade<br />

ayında bir önceki yıla göre %1,58 oranında artış göstererek, 29.265 GWh değerine artmıştır 7 .<br />

5<br />

Pik saatler 08:00-20:00 arasındaki 296,36 saatleri, TL/MWh pik dışı olarak saatler gerçekleşen<br />

ortalama piyasa takas PTF ise 22 Temmuz Perşembe<br />

ise 20:00-08:00<br />

2 Jeotermal 2020 yılı ve Temmuz Güneş enerjisi ayında santralleri<br />

6 ayında Gün “Diğer Öncesi Yenilenebilir” 40.645 Piyasası MWh olarak ortalama olarak sınıf-<br />

gerçekleşmiştir.<br />

elektrik fiyatı fiyatları (PTF), hesaplamalarında <strong>2021</strong> yılı Temmuz kaynak günü olarak 411,23 <strong>Enerji</strong> TL/MWh Piyasaları olarak İşletme kay-<br />

36.614 MWh olarak ölçülen saatlik ortalama talep, <strong>2021</strong> yılı Temmuz<br />

eder.<br />

landırılmıştır. A.Ş. Piyasa Gelişim Raporları PTF ortalamaları kullanılmaktadır. dedilmiştir. Piyasa takas fiyatları<br />

7<br />

3 Fuel-oil, 2020 ve nafta, <strong>2021</strong> motorin, yılları için LPG, saatlik lisanssız<br />

termik ve biyokütle santralleri Bilgi Sistemi’nin yayımladığı 31 Tem-<br />

veriler 4 <strong>2021</strong> YTBS Temmuz Genel Günlük verileri Yük İşletme Tevzi Neticesi Raporları’ndan alınmıştır.<br />

saatlik bazda incelendiğinde ise<br />

en yüksek PTF değerinin 1 Temmuz<br />

Pazar günü saat 00:00’da<br />

diğer termik santraller olarak sınıflandırılmaktadırmuz<br />

<strong>2021</strong> tarihli Kamusal Rapordan<br />

alınmıştır.<br />

5<br />

Pik saatler 08:00-20:00 arasındaki saatleri, pik dışı saatler ise 20:00-08:00 arasındaki saatleri ifade<br />

eder.<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 61<br />

6<br />

Gün Öncesi Piyasası ortalama elektrik fiyatları hesaplamalarında kaynak olarak <strong>Enerji</strong> Piyasaları İşletme<br />

A.Ş. Piyasa Gelişim Raporları PTF ortalamaları kullanılmaktadır.


<strong>2021</strong> yılı Haziran ayı sonunda 97.620 MW olan toplam kurulu güç değeri 437,7 MW’lık artışla<br />

<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayı sonunda 98.058 MW olarak kaydedilmiştir.<br />

Toplam kurulu gücün %67,7’lık (66.428 MW) kısmını serbest üretim şirketleri oluştururken,<br />

EÜAŞ santrallerinin toplam kurulu güçteki payı %21,8 (21.425 MW) seviyesindedir 8 . Yap işlet<br />

devret santralleri %0,1’lik (129 MW), işletme hakkı devredilen santraller %2,9’luk (2.831 MW)<br />

bir orana sahiptir. Lisanssız santrallerin toplam kurulu güç içindeki payı da %7,4 (7.244 MW)<br />

olarak kaydedilmiştir.<br />

<strong>2021</strong> yılı Haziran ayı sonunda 97.620 MW olan toplam kurulu güç değeri 437,7 MW’lık artışla<br />

<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayı sonunda 98.058 MW olarak kaydedilmiştir.<br />

Toplam kurulu gücün %67,7’lık (66.428 MW) kısmını serbest üretim şirketleri oluştururken,<br />

EÜAŞ santrallerinin toplam kurulu güçteki payı %21,8 (21.425 MW) seviyesindedir 8 . Yap işlet<br />

devret santralleri %0,1’lik (129 MW), işletme hakkı devredilen santraller %2,9’luk (2.831 MW)<br />

bir orana sahiptir. Lisanssız santrallerin toplam kurulu güç içindeki payı da %7,4 (7.244 MW)<br />

olarak kaydedilmiştir.<br />

617,00 TL/MWh, en düşük PTF 2020 yılı Temmuz ayında pik GWh değerine artmıştır<br />

<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayı sonunda oluşan toplam kurulu gücün %26,2’lik kısmı (25.732 MW) doğal<br />

7 . 2020<br />

değerinin ise 22 Temmuz Perşembe<br />

günü santraller saat tarafından 16:00’da karşılanmaktadır. 268 ğeri ortalama Bu yakıt 287,97 tiplerini TL/MWh %11,6’lik (11.336 olarak ölçülen MW) oranla saatlik yerli ortalama<br />

gaz ve LNG yakıt tipi santralleri dışı ile (off-peak) karşılanırken, saatlerin %23,7’lik PTF kısmı de-<br />

yılı Temmuz ayında 36.614 MWh<br />

(23.219 MW) barajlı hidrolik<br />

TL/MWh kömür olarak 9 santralleri gerçekleştiği ve %9,2’lik görülmektedir.<br />

tipi hidrolik santraller %8,3’lük bir orana (8.172 MW) sahipken, rüzgâr 40.645 santralleri MWh toplam olarak kurulu gerçekleş-<br />

iken, oran bu (8.995 değer MW) <strong>2021</strong> ile ithal yılı Temmuz kömür santralleri talep, izlemektedir. <strong>2021</strong> yılı Temmuz Akarsu ayında<br />

ayında %72,4 oranında bir artış<br />

<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayında pik<br />

miştir.<br />

kaydetmiş ve 496,48 TL/MWh<br />

saatlerde 5 540,25 TL/MWh olarak<br />

gerçekleşen 8<br />

<strong>2021</strong> yılı Haziran ayı sonunda<br />

olarak gerçekleşmiştir.<br />

Kaynak ortalama olarak TEİAŞ PTF, tarafından bir yayımlanan 31 Temmuz <strong>2021</strong> tarihli Genel 97.620 Günlük MW İşletme olan Neticesi toplam kurulu<br />

raporu<br />

<strong>2021</strong> yılı<br />

kullanılmaktadır. 2020 yılı Temmuz ayı içerisinde<br />

önceki ayın pik saatler Temmuz ortalaması ayı sonunda oluşan toplam kurulu gücün %26,2’lik güç kısmı değeri (25.732 437,7 MW) MW’lık doğal artışla<br />

9<br />

Taş kömürü, linyit ve asfaltit santralleri yerli kömür santrali olarak sınıflandırılmaktadır.<br />

olan 423,46 gaz ve TL/MWh’lik LNG yakıt tipi değere santralleri ile karşılanırken,<br />

toplam 28.809<br />

%23,7’lik<br />

GWh olan<br />

kısmı (23.219 <strong>2021</strong> MW) yılı Temmuz barajlı hidrolik ayı sonunda<br />

göre %27,6 santraller oranında tarafından artmıştırkarşılanmaktadır. 6 . elektrik talebi, Bu yakıt <strong>2021</strong> tiplerini yılı Temmuz %11,6’lik 98.058 (11.336 MW) olarak oranla kaydedilmiştir.<br />

yerli<br />

kömür 9 santralleri ve %9,2’lik ayında oran (8.995 bir önceki MW) yıla ile ithal göre kömür %1,58 santralleri Toplam izlemektedir. kurulu gücün Akarsu %67,7’lık<br />

5 Pik saatler 08:00-20:00 arasındaki<br />

saatleri, pik dışı saatler ise 20:00- oranında artış göstererek, 29.265 (66.428 MW) kısmını serbest üre-<br />

tipi hidrolik santraller %8,3’lük bir orana (8.172 MW) sahipken, rüzgâr santralleri toplam kurulu<br />

08:00 arasındaki saatleri ifade eder. kaynak olarak <strong>Enerji</strong> Piyasaları İşletme 7 2020 ve <strong>2021</strong> yılları için saatlik veriler<br />

YTBS Genel Günlük İşletme Neti-<br />

6 Gün Öncesi Piyasası ortalama A.Ş. Piyasa Gelişim Raporları PTF ortalamaları<br />

yayımlanan kullanılmaktadır. 31 Temmuz <strong>2021</strong> tarihli Genel cesi Raporları’ndan Günlük İşletme alınmıştır. Neticesi<br />

8<br />

elektrik fiyatları Kaynak hesaplamalarında<br />

olarak TEİAŞ tarafından<br />

raporu kullanılmaktadır.<br />

9<br />

Taş kömürü, linyit ve asfaltit santralleri yerli kömür santrali olarak sınıflandırılmaktadır.<br />

62 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


gücün %9,9’lık bir kısmını (9.755 MW) oluşturmaktadır 10 . Toplam kurulu gücün %7,4’lük kısmı<br />

(7.266 MW) güneş enerjisi santralleri, %1,7’lik kısmı (1.627 MW) jeotermal enerji<br />

santrallerinden oluşurken, %2’lik kısmı (1.957 MW) ise diğer termik santraller 11 tarafından<br />

oluşturulmaktadır.<br />

2020 yılı Temmuz ayında 2,215 milyar m 3 olarak kaydedilen toplam doğal gaz tüketimi, <strong>2021</strong><br />

yılı Temmuz ayında %81,9 oranında bir artışla 4,031 milyar m 3 olarak gerçekleşmiştir. Elektrik<br />

santrallerinde tüketilen doğal gaz miktarı 2020 yılı Temmuz ayında 0,499 milyar m 3 iken bu<br />

miktar, <strong>2021</strong> yılının aynı döneminde %271,1 oranında artarak 1,850 milyar m 3 olarak<br />

kaydedilmiştir 12 . Elektrik santrallerinde tüketilen doğal gaz miktarının toplam doğal gaz<br />

tüketimine oranı 2020 yılı Temmuz ayında 22,5 iken, bu oran <strong>2021</strong> Temmuz ayında %45,9<br />

olarak gerçekleşmiştir.<br />

tim şirketleri oluştururken, EÜAŞ<br />

santrallerinin toplam kurulu<br />

güçteki payı %21,8 (21.425 MW)<br />

seviyesindedir 8 . Yap işlet devret<br />

santralleri %0,1’lik (129 MW), işletme<br />

hakkı devredilen santraller<br />

%2,9’luk (2.831 MW) bir orana<br />

sahiptir. Lisanssız santrallerin<br />

toplam kurulu güç içindeki payı<br />

da %7,4 (7.244 MW) olarak kaydedilmiştir.<br />

<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayı sonunda<br />

8 Kaynak olarak TEİAŞ tarafından<br />

yayımlanan 31 Temmuz <strong>2021</strong> tarihli<br />

Genel Günlük İşletme Neticesi raporu<br />

kullanılmaktadır.<br />

oluşan toplam kurulu gücün<br />

%26,2’lik kısmı (25.732 MW) doğal<br />

gaz ve LNG yakıt tipi santralleri<br />

ile karşılanırken, %23,7’lik kısmı<br />

(23.219 MW) barajlı hidrolik santraller<br />

tarafından karşılanmaktadır.<br />

Bu yakıt tiplerini %11,6’lik<br />

(11.336 MW) oranla yerli kömür 9<br />

santralleri ve %9,2’lik oran (8.995<br />

MW) ile ithal kömür santralleri<br />

izlemektedir. Akarsu tipi hidrolik<br />

santraller %8,3’lük bir orana<br />

10<br />

Akarsu tipi hidrolik santrallere lisanssız hidrolik santraller de dahildir.<br />

11<br />

Fuel-oil, nafta, motorin, LPG, lisanssız termik, kojenerasyon ve biyokütle santralleri diğer termik<br />

santraller olarak sınıflandırılmaktadır.<br />

12<br />

<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayı Elektrik üretimi için tüketilen toplam doğal gaz miktarı, T.C. <strong>Enerji</strong> ve Tabii<br />

Kaynaklar Bakanlığı <strong>Enerji</strong> İşleri Genel Müdürlüğü raporlarından alınmaktadır. Yuvarlamalardan dolayı<br />

hesaplanan oranlarda farklılık bulunabilir.<br />

9 Taş kömürü, linyit ve asfaltit santralleri<br />

yerli kömür santrali olarak sınıflandırılmaktadır.<br />

(8.172 MW) sahipken, rüzgâr<br />

santralleri toplam kurulu gücün<br />

%9,9’lık bir kısmını (9.755 MW)<br />

oluşturmaktadır 10 . Toplam kurulu<br />

gücün %7,4’lük kısmı (7.266 MW)<br />

güneş enerjisi santralleri, %1,7’lik<br />

kısmı (1.627 MW) jeotermal enerji<br />

santrallerinden oluşurken, %2’lik<br />

kısmı (1.957 MW) ise diğer termik<br />

santraller 11 tarafından oluşturulmaktadır.<br />

2020 yılı Temmuz ayında<br />

2,215 milyar m 3 olarak kaydedilen<br />

toplam doğal gaz tüketimi, <strong>2021</strong><br />

yılı Temmuz ayında %81,9 oranında<br />

bir artışla 4,031 milyar m 3<br />

olarak gerçekleşmiştir. Elektrik<br />

santrallerinde tüketilen doğal gaz<br />

miktarı 2020 yılı Temmuz ayında<br />

0,499 milyar m 3 iken bu miktar,<br />

<strong>2021</strong> yılının aynı döneminde<br />

%271,1 oranında artarak 1,850<br />

milyar m 3 olarak kaydedilmiştir 12 .<br />

Elektrik santrallerinde tüketilen<br />

doğal gaz miktarının toplam doğal<br />

gaz tüketimine oranı 2020<br />

yılı Temmuz ayında 22,5 iken, bu<br />

oran <strong>2021</strong> Temmuz ayında %45,9<br />

olarak gerçekleşmiştir.<br />

10 Akarsu tipi hidrolik santrallere lisanssız<br />

hidrolik santraller de dahildir.<br />

11 Fuel-oil, nafta, motorin, LPG, lisanssız<br />

termik, kojenerasyon ve biyokütle<br />

santralleri diğer termik santraller<br />

olarak sınıflandırılmaktadır.<br />

12 <strong>2021</strong> yılı Temmuz ayı Elektrik<br />

üretimi için tüketilen toplam doğal gaz<br />

miktarı, T.C. <strong>Enerji</strong> ve Tabii Kaynaklar<br />

Bakanlığı <strong>Enerji</strong> İşleri Genel Müdürlüğü<br />

raporlarından alınmaktadır. Yuvarlamalardan<br />

dolayı hesaplanan oranlarda<br />

farklılık bulunabilir.<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 63


SOSYAL MEDYA<br />

Geçtiğimiz ayın sosyal medyada yer<br />

alan başlıklarından seçmeler sizlerle...<br />

64 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA


ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 65

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!