15.04.2021 Views

abece Dergisi Mart Nisan 2021 370. sayı

ABECE DERGİSİ MART- NİSAN 2021 (370. SAYI)

ABECE DERGİSİ MART- NİSAN 2021 (370. SAYI)

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ancak o zaman zavallının sesi duyuluyordu.

İlginçti ki geçmişte kocasından tırmık

sapıyla dayak yiyen kayınvalide, şimdi

oğlunun karısını dövmesi için uğraş

veriyordu.

Nihat’ın aile bireylerini anlatmasının

ardından, babasının mahalledeki en büyük

ve de sinsi düşmanı kahveci Hulusi’yi ve

onu babasının başına saran Kara Osman’ı

okuyarak tanıyoruz. Kara Osman ve birkaç

çakal arkadaşı, hazineye ait geniş araziyi,

kendi malıymış gibi satıyor ve böyle

kuruluyor bu gecekondu mahallesi. O

esnada babayla Hulusi’nin düşmanlığı,

sinsiliği hep devam ediyor.

Dağın taşın “Karaoğlan” yazıldığı, Kıbrıs

çıkartması yılları… “Borç, veresiye derken,

herkesi ökseye düşüren” Cevat’ın

bakkalına karşılık birleşen ve de kooperatif

kurmaya çalışan mahalleli… Kişiler bakkala

tek tek gelip borçlarını hesaplatıp ödeyip

veresiye defterini kapattırıyordu.

Kooperatif kuruldu kurulmasına da

parasızlık yüzünden işler iyi yürümeyip

çaresizlik içinde kapatılma kararı alındı.

Nihat, mahallenin ilk okuyanıydı ve şimdi de

kooperatif fikrini ortaya atan ikinci okuyan

ve de çocukluğundan beri Nihat’a hayranlık

duyan Turgut vardı. Onun çabasıyla işler

biraz ilerlemişti ama kooperatifin dağılma

aşamasındaki yapılanlar, yağmalama

girişimi, dayanışma ahlâkının noksanlığı

onu umutsuzluğa düşürmüştü: “… okuduğu

kitapları düşünüyor, o kitaplara göre Cevat

amcanın defterini çoktan dürmeleri

gerekiyordu. Bir telefonun bile Cevat

gibilerin elinde ne büyük bir silah

olabileceğini düşünemediler. Okuduğu

hiçbir kitap yazmıyordu bunu. Hayat, bütün

kitapların eksiğini gösteren gerçek kitap!”

Turgut, biraz düşününce suçu kitaplara

yüklemekten vazgeçti, evleniyordu artık,

hiçbir şey veremeden bu mahalleden

ayrılıyor olmasına üzüldü: “Kilit vurdukları

kooperatifin yakında bir tarikat evine

dönüştürüleceği

konuşuluyordu.

Kendilerinin bu mahalleye verdikleri umut

gibi, Ecevit’in ülkeye verdiği umut da çok

kısa sürdü…” Okuyucu olarak bu cümleler

ve romanın tamamı beni derinden sarstı;

karanlık adım adım ülkemi sararken uyuyor

muyduk!

Nice değişik karakterlerin anlatıldığı

“Veresiye Defteri” nice özlü sözlerle de

ilgimi çekti: “Ortak eşeğin çulu olmaz.”,

“Deliye ver piyazı, beklet ayazı.”, “Ayağı

sürçmedik at olmaz.”, “Âşık deveye binmiş,

beni kimse görmüyor, demiş.”… Ve nice

bilmediğim yöresel sözcükler yer almıştı

romanda.

Ne mi oldu gecekondulara, bilinenler oldu

yine de kültürle eş değer olmayan hiçbir

gelişme, gelişme değildir. Mahalleler, evler

değişti yalnızca, insanlar değil.

O GÜN BU GÜN

İlk padişah Sultan Osman.

Sultan Osman’dan

Kalmış bize yadigar bu vatan.

İleri, ileri, arş ileri

İran seferi, Bağdat seferi, Girit seferi

Estergon Kalası bre dilber aman

Niş, Kosova, Çaldıran

Altım toprak, üstüm yaprak;

İleri, ileri, arş ileri;

Kırım seferi, Rus seferi, Irak seferi

İleri, ileri

Pasorofça, Karlofça, Kaynarca

Kaynarca, Pasorofça, Karlofça

Karlofça, Pasorofça

İleri be kardeşim ileri

İnebattı, Pireveze, Pilevne

Ilgıt ılgıt kanım damlar çimene

İleri, ileri

Mısır seferi, Yemen seferi, Kanal seferi

Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet

Dayan hey dizlerim dayan

Viyana, Serv, Lozan..

Ve dünya kadar nutuk

Ve dünya kadar ferman

Gene köylümüzün elinde kara saban

Yine halkımız yarı aç yarı tok

Perişan...

Oktay RIFAT

34

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!