You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
DÖNEMİ anlatan KITAPLAR<br />
Körburun – Hikmet Hükümenoğlu : 50’li yıllardan<br />
sonra, 90’lara kadar olan bir dönemde küçük bir İstanbul<br />
adasında yaşananlar üzerinden dönemi anlatıyor.<br />
İstanbul Gezi Rehberi – Murat Belge : Murat Belge<br />
bu rehber kitapta İstanbul’un eşsiz zenginliğini tarihi<br />
“dedikodularla”, Pera’dan Polonezköy’e kadar uzanan bir<br />
güzergahta gözler önüne seriyor.<br />
Sofranız Şen Olsun – Takuhi<br />
Tovmasyan: 1920’lerden 1950’lere İstanbul’un,<br />
Trakya’nın sesini duyuyoruz. Geleneksel yemek kitabı<br />
kalıplarının ötesine geçerek, bugün artık “geçmiş”<br />
mertebesine erişmiş günlere götürüyor bizleri usul usul.<br />
Galata, Pera, Beyoğlu: Bir Biyografi – Brendan<br />
Freely & John Freely: Suriçi’nden bakıldığında öteki<br />
taraf olarak adlandırılan bölgenin hikayesi.<br />
Bir Levantenin Beyoğlu Anıları – Giovanni<br />
Scognamillo: Bir Levanten’in 73 yıllık renkli yaşantısını<br />
okurken sadece Beyoğlu, Yeşilçam ve yakın çevresini<br />
görmekle kalmıyor, 70 yıllık İstanbul’un yakın kültür<br />
tarihinin labirentlerinde dolaşmaya çıkıyoruz.<br />
Tutku, Değişim ve Zarafet, 1950’li Yıllarda<br />
İstanbul – Güven Gürkan Öztan & Serdar<br />
Korucu: Kitap bu zamanın insanlarının ve gündelik<br />
hayatının izini sürüyor. İnsan hikâyelerini, gündeliğin<br />
ritmini, parıltılı yaşamlardan şehre tutunamayanlara<br />
uzanan geniş bir yelpazeyi konu alıyor.<br />
60’lı yılların başı.<br />
İstiklal Caddesi<br />
üzere yaptırılmış. Taş ve<br />
dökme demir kullanılarak<br />
karkas özelliklerde inşa<br />
edilen binanın bugün pasaj<br />
olarak kullanılan zemin katının<br />
eskiden at ahırı olarak<br />
kullanıldığı daha sonra ise<br />
at cambazhanesine dönüştürüldüğü<br />
biliniyor.<br />
Zamanla ihtiyaçlar doğrultusunda<br />
binanın mimari<br />
şekli değiştirilerek bugünkü<br />
pasaj kısmına ilave yapılmış<br />
ve konak kısmıyla birleştirilmiş. Konak daha sonra<br />
Köçeyan tarafından Taksim Vosgeperan Ermeni Kilisesi’ne<br />
hediye edilmiş. 1932’de geçirdiği onarımın ardından<br />
eğlence ve sanat merkezi haline getirilmiş.19 Şubat<br />
1948’de 1860 kişilik kapasite ve 35 loca ile Atlas Sineması<br />
ve Kulis Bar Restoran, 1951’de ise Küçük Sahne Tiyatrosu<br />
açılmış. (Bu arada 1985’te Hazine’ye devredilen tarihi<br />
sinema Türker İnanoğlu ve İrfan Atasoy tarafından<br />
işletiliyor.)<br />
1950’li yılların başları, Türk resim sanatının yeni bir<br />
mecraya aktığı bir döneme işaret eder; bu dönemde 1883<br />
yılından beri sanat konusunda mutlak otorite olan Akademi’nin<br />
tekeli kırılır. Bu döneme kadar sanatın İstanbul<br />
ve Akademi merkezli bir sanat ortamından söz edilirken<br />
1950’li yıllar itibariyle bu merkezin parçalandığı, kimi<br />
dalların gövdeden ayrıldığı görülür. Bu merkezin parçalanmasında<br />
etken olan oluşumlardan biri de, 1951-52<br />
yılında Akademi’ye karşı çıkışları başlatan Tavanarası<br />
Ressamları’dır. Nuri İyem’in Asmalımesçit’teki atölyesinde<br />
çalışan bir grup genç sanatçının oluşturduğu Tavanarası<br />
Ressamları, yeni sanatın ancak kitap ve röprodüksiyonlardan<br />
öğrenildiğine ilişkin Akademi görüşüne<br />
karşı çıkarlar.<br />
1950 yılında Adalet Cimcoz tarafından açılan Maya<br />
Sanat Galerisi Türkiye’de resim piyasanın oluşmasında<br />
öncü bir rolü olmuş. Maya Sanat Galerisi, ticari bir beklentiden<br />
ziyade; genç sanatçılara destek vermek ve toplumdaki<br />
resim sanatının bilincini geliştirmek amacıyla<br />
kurulmuş. Maya, dönemin entelektüelleri ve sanatçıları<br />
tarafından da desteklenmiş. Maya Sanat Galerisi, 1950’li<br />
yıllarda sanat piyasası oluşmadığı için varlığını sürdürememiş<br />
ama. 1954 yılında ressamların hediye ettiği tablolarla<br />
düzenlenen kurtarıcı sergi bile Maya’nın masraflarını<br />
karşılamaya yetmemiş, galeri 1955 yılında kapanmak<br />
zorunda kalmış. Galerideki sergilerin çoğunluğu soyut<br />
sanat türünde yapılmış eserlerden oluşuyormuş.<br />
Tepebaşı Dram Tiyatrosu, 1930’lu yıllardan başlayarak<br />
İstabul’un en önemli kültür sanat duraklarından<br />
biriymiş. Pucci’nin Tosca operası, La Traviata hep buralarda<br />
sahnelenmiş. 1955 yılında süs bahçesi yapılmak<br />
için yıkılmak istenir, ancak bu gerçekleşmez.<br />
ELLE 21