You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
ÇARÇUBA ‘‘SALDIRGANLIK’’
dışında çalışan babalar grubu arasındaki fark ise 0.046 düzeyinde anlamlılık göstermektedir. Ancak,
anlamlılık düzeyinin 0,05'ten büyük olduğu göz önüne alındığında, ebeveyn boşanma grubu ile
babanın ölüm grubu arasında çocuk suçluluğu eğilimi açısından fark bulunmamaktadır. Anne-babası
boşanmış ergen grubu 158,96 ile en yüksek suç eğilimine sahiptir. İkinci en yüksek eğilim ise 156,49 ile
baba ölümü grubunda elde edilmiştir. Ayrıca en düşük suç eğilimi 128,16 ile evden uzakta çalışan
baba grubunda görülmektedir. Ek olarak erkek ergenlerde suç işleme düzeyinin kız ergenlere göre
daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan analize dayalı olarak, babası vefat eden ergenler, ebeveyni boşanmış ergenler ve babası
evden uzakta çalışan ergenler arasında çocuk suçluluğu eğilimlerinde farklılıklar olduğu sonucuna
varılmıştır. Spesifik olarak, farklılıklar birinci ve üçüncü grupta tespit edilmiştir. Yani ebeveynleri
boşanmış çocuklar ve babası uzakta çalışan çocuklar suça daha fazla eğilim göstermektedir.
Spohn ve Kurtz (2011) aile yapısı ve çocukluk mağduriyetinin suçluluk davranışı üzerindeki
etkilerini incelemek amacıyla bir çalışma yürütmüşlerdir. Aynı zamanda aile biçiminin mağduriyet ve
suçluluk arasındaki ilişki üzerindeki etkileri de araştırılmıştır.
Katılımcılar 12-17 yaşları arasındaki Amerika Birleşik Devletleri’nde 4.023 erkek ve kızdan
oluşmaktadır. Katılımcılara telefon görüşmesi aracılığıyla Ulusal Ergenler Anketi uygulanmıştır.
Katılımcıların soruları açık, dürüst ve bir dereceye kadar mahremiyet içinde yanıtlamalarını sağlamak
için iki yöntem uygulanmıştır. İlk olarak, görüşmeci, katılımcının mahremiyet ve özgürce cevap verme
fırsatı sağlayan bir durumda olup olmadığını sormuştur. Değilse, görüşmeci başka bir zamanda geri
aramayı teklif etmiştir. İkincisi, görüşmenin kapalı uçlu sorulardan oluşması ve “evet” veya “hayır” ya
da başka bir tek kelimelik yanıtla yanıtlanabilmesi sağlanmıştır. Motorlu araç hırsızlığı, kırma ve girme,
çete dövüşü, güçlü silah taktikleri ve saldırı gibi suçlardan oluşan 6 suç grubu oluşturulmuştur. Aile
yapısı ise 3 gruba ayrılmıştır. Bunlar sırası ile; her iki ebeveynin de birlikte yaşadığı (boşanmadığı) ‘’aile
birliğine sahip’’ aileler, çocuğun yalnızca bir ebeveynle yaşadığı koşulları temsil den ‘’tek ebeveyni
aileler’’, kişinin ebeveynlerinden biri veya her ikisinin biyolojik ebeveyni olmadığı ‘’ebeveynsiz aileler’’
grubudur. Ancak ‘’iki ebeveynli aileler’’ grubundaki ebeveynlerden biri veya her ikisi biyolojik bir
ebeveyn değildir.
Aile yapısı türleri arasında bağımsız ve bağımlı değişkenlerin düzeylerindeki farklılıkları incelemek
için ki-kare testleri, ANOVA ve Scheffe post hoc5 testleri kullanılmıştır. Bununla birlikte Poisson
regresyon analizi de yapılmıştır. Ölçüm, katılımcıların son 12 ay içinde gerçekleştirdikleri suçlu
davranışlar üzerinden alınıp değerlendirilmiştir. Ancak katılımcılara yöneltilen ölçümün içerdiği
sorular makalede belirtilmemiştir.
Analizin ilk aşaması olarak, aile yapısı genelinde istismar oranları karşılaştırılmıştır. Buna göre aile
birliğine sahip grup %6,3, tek ebeveyni aileler grubu %11,1 ve ebeveynsiz aileler grup %13,5 oranında
istismarla ilgili mağduriyet bildirmiştir. Fiziksel olarak taciz edici cezaya ilişkin bulgular oldukça
benzer olduğu görülmüştür. Aile birliğine sahip ailelerden gelen bireylerin en düşük istismarcı ceza
oranlarını bildirdikleri (%7,1), bunu tek ebeveynli ailelerin (%12,4) ve ebeveynsiz ailelerin evlerdeki
ergenler (%16,5) takip ettiği görülmüştür.
İkinci aşamada aile tipine göre suçluluk oranları incelenmiştir. Aile birliğine sahip ailelerden gelen
katılımcıların, bir önceki yılda ortalama 0,290 suçluluk eylemi gerçekleştirmiştir. Tek ebeveynli
ailelerden gelen katılımcılar ortalama 1.201 suç eylemi gerçekleştirmiş ve ebeveynsiz ailelerden gelen
katılımcılar 1.484 eylem gerçekleştirmiştir. Ebeveynsiz ailelerden gelen katılımcıların diğer gruplardan
çok daha yüksek bir sonuca ulaştığı açıkça görülmektedir. Ek olarak, her iki aşamanın sonuçları
incelendiğinde taciz edici cezaya maruz kalan katılımcıların, maruz kalmayanlara kıyasla (x ¼ 0.474, t
¼ 3.274, p ¼ .001) daha fazla suça yönelik eylemde (x ¼ 2.113) bulunduğu ve cinsel istismara maruz
kalan katılımcıların, maruz kalmayanlara göre (x ¼ 0.533, t ¼ 2.420, p ¼ .016) daha fazla suç unsuru (x
¼ 1.666) işlediği sonucuna ulaşılmıştır.
31