You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
ÇARÇUBA ‘‘SALDIRGANLIK’’
En nihayetinde insanın en temel
haklarından biri olan yaşama hakkının ihlal
edilmesine kadar büyük ve acı sonuçlara yol
açmaktadır. Bu sonuçların ortaya çıkmasında
toplumun erkek-kadın bireye yüklediği
gereğinden büyük sorumluluğun etkisi
yadsınamayacak kadar fazladır.
Aile, en küçük ve temel toplumsal birimdir.
İlk öğrenme burada başlar, ilk ahlaki yapı
burada şekillenir. Çocuk, belli bir yaşa kadar
doğru- yanlış ayrımı yapmadan anne
babasının gösterdiği tüm davranışlara maruz
kalır. Belli bir yaştan sonra çocuğun,
öğrendiği veya maruz kaldığı davranışların
nedenini sorgulama mekanizması, çevresi
tarafından pekiştirilmezse ileride büyüdüğü
ortamda yeni bir baba veya anne olacak olan
o çocuk, doğru-yanlış muhakemesini kendi
içinde yapmak zorunda kalacaktır. Doğru
bildiği bu yanlışlar içerisinde erkeğin
kadından daha üstün olduğuna yönelik veya
kadının erkeğe muhtaç ve erkeğe göre daha
aciz olduğuna dair yargılar yer alabilir. Böyle
bir kalıp yargı – elbette bu kalıp yargıyı
pekiştirecek toplumsal destek- erkek bireye,
kadına şiddet uygulayabileceğine dair ya da
ailesinde sadece kendisinin sözü
dinleneceğine yönelik “ayrıcalığa” ve
“üstünlüğe” sahip olabileceğini zannetme
yönünde varsanıya neden olmaktadır.
Toplumsal cinsiyetin egemen olduğu
toplumlarda yetişen yen bireyler adeta
beyinleri yıkanırcasına bu yönde birçok
tehlikeli olumsuz uyaranlara maruz
kalmaktadır. İkili ilişkilerin evlilik şeklinde
ilerlemesinin ardından başta kadına ve
çocuğa yönelik şiddet olmak üzere aile içi
huzursuzluk olarak başlayan bu süreç,
bireysel ve toplumsal ruh sağlığının
bozulmasına kadar birçok olumsuz sonuçlar
doğurmaktadır.
Ancak böyle bir zorunluluk tehdit gibi
algılanmamalıdır. Toplumsal ruh sağlığı için
yapılan her iş aslında toplumsal bir
sorumluluktur. Toplumsal cinsiyet, toplumun
kendisinin yarattığı içi boş ve derhal
söndürülmesi gereken kocaman bir balon
gibidir. Kadının kadın; erkeğin erkek
olduğunun ve toplumun her kesiminde, tüm
statülerde eşit hak ve özgürlüklere sahip
olduklarının bilincinde olmak, bu bilinçle yeni
nesiller yetiştirmenin, toplumun kanayan
yarası olan bu problemi bir daha gündeme
getirmeyecek şekilde ortadan kaldıracağına
inanıyorum.
Fatih Atik
T.C. İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi
Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü
Referanslar:
Tunç, Ö. V. (2021). Çevrimiçi Oyun Bağımlılığı ile Saldırganlık ve Yalnızlık Arasındaki
İlişkinin İncelenmesi. (Yüksek Lisans Tezi). Ulusal Tez Merkezi. (669933)
Bu olumsuz sonuçları engellemek her bireyin
toplumsal sorumluluğudur. Hatta toplumsal
“zorunluluk” demek daha doğru olacaktır.
07