Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Yeni şubeniz<br />
Cebimdeki Danışman,<br />
gece gündüz ING Mobil’de!<br />
ING Mobil’i indirin<br />
Cebimdeki Danışman’da sunulan bilgiler genel niteliktedir, sermaye piyasası mevzuatına göre<br />
yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Cebimdeki Danışman, şubeden yapılabilecek işlemlerin<br />
dijital kanallar üzerinden gerçekleştirilmesine imkân veren bir hizmettir. Yasal düzenlemeler gereği<br />
sunulabilecek hizmetler değişkenlik gösterebilir. ING’nin koşulları değiştirme, hizmeti sona erdirme<br />
hakkı saklıdır. Detaylar ing.com.tr’de.
Elektrikli ve aynı zamanda<br />
B planına sahip!<br />
Günlük sürüşünüzü elektrik gücüyle bambaşka bir deneyime dönüştürmek için<br />
Volvo XC60 Recharge Plug-in Hybrid ile tanışın. Tek şarj ile 78 km’ye varan sürüş<br />
mesafesi, sade ve bir o kadar şık tasarım çizgisi, sürekli bağlantıda kalmanızı<br />
sağlayan yerleşik Google özelliği ile kusursuz bir kullanım keyfi sizi bekliyor.<br />
XC60 Recharge Plug-in Hybrid<br />
Service by Volvo | Volvo Car Garanti | Volvo Car Finance | Volvo Car Kasko | Volvo Car Prime | / VolvoCarTurkey | volvocars.com.tr | Volvo Car Türkiye İletişim Merkezi 444 48 58
C<br />
M<br />
Y<br />
CM<br />
MY<br />
CY<br />
CMY<br />
K
Daha sağlıklı bir yaşam için yeni bir antrenman deneyimine hazır mısınız?<br />
Üstün sonuçlar, hassas ölçümler ve anlık geri dönüşler. Technogym ekipmanları antrenman<br />
rutininizi en iyi versiyonuna ulaştırmanız için incelikle tasarlandı.<br />
0212 970 50 55 I technogym.com/tr<br />
Technogym App
P
GERÇEK İSTANBUL,<br />
ÇOCUKLUĞUMUZDAN BİR FOTOĞRAF,<br />
TANIDIK BİR KARTPOSTAL,<br />
ORADA OLDUĞUNU BİLDİĞİMİZ,<br />
C<br />
M<br />
Y<br />
CM<br />
MY<br />
CY<br />
CMY<br />
K<br />
SABAH SAATLERİNDE BEYOĞLU<br />
SOKAKLARINDA<br />
VARLIĞINI HİSSETTİĞİMİZ,<br />
ORTAK BİR HATIRADAN FAZLASI.<br />
BU KIŞ,<br />
ÖZLEDİĞİMİZ İSTANBUL'DA,<br />
MINOA PERA'DA BULUŞALIM.<br />
ASMALIMESCİT MAH. MEŞRUTİYET CAD. NO.99 BEYOĞLU / İSTANBUL, TÜRKİYE
20-24<br />
52-54<br />
Kışın Bağışıklık Si̇stemi̇ni̇<br />
Yükseltecek Öneri̇ler<br />
26-34<br />
Yaşam Dolu Mina Dilber<br />
Röportaj<br />
36-42<br />
Yeni Yıl Coşkusunu<br />
Avrupa'da Yaşamak<br />
44-50<br />
Skinimalizm<br />
58-66<br />
Hang Out<br />
shopi-go fotoğraf çekimi<br />
68-73<br />
Art Hopping<br />
74-82<br />
Camperla 8 Günlük<br />
İzlanda Turu<br />
86-91<br />
Denizlerin Kalbinde:<br />
Mustafa Günen<br />
Röportaj<br />
94-99<br />
2024’de Heyecanla<br />
Beklediğimiz Kitaplar<br />
& Filmler<br />
100-105<br />
Dağın Zirvesinde<br />
Sanat Deneyimi<br />
116-122<br />
Kaya Tırmanışı<br />
124-127<br />
Word of Mouth:<br />
Doğanın Gizemli<br />
Hediyesi Mantar<br />
128-136<br />
Future Now<br />
138-141<br />
Good for Men<br />
142<br />
En Beğenilen İlan<br />
106-114<br />
Fran Aniorte ile<br />
Derin Mevzular<br />
Röportaj
Farklı dünyaların anahtarı:<br />
Yazarlar ve Katkıda Bulunanlar<br />
Varlıklarınız ustalıkla değerlendirilirken, Privia dünyasının<br />
size özel güzelliklerini keşfedin.<br />
Bahar Akıncı – Yeni Yıl Coşkusunu Avrupa’da Yaşamak<br />
Berna Gençalp – Mina Dilber röportajı<br />
Coşkun Canlı – İzlanda<br />
Ebru Şinik – Kışın Bağışıklık Sistemini Yükseltecek Öneriler<br />
Funda Karayel – ArtBlog / Dağın Zirvesinde Sanat Deneyimi<br />
İpek Auf – Word of Mouth / Doğanın Gizemli Hediyesi: Mantar<br />
Melih Uslu – Kaya Tırmanışı<br />
Oben Budak - Good for Men<br />
Pınar Morpınar – Art Hopping<br />
Prof. Dr. Uğur Batı - ArtBlog / Mustafa Günen röportajı<br />
Rana Korgül - ArtBlog / Fran Aniorte röportajı<br />
Yıldız Merve Ateş – Skinimalizm<br />
Zeynep Ceren Burak – ArtBlog / 2024’de Heyecanla Beklediğimiz Kitaplar & Filmler<br />
Didem Engin - ArtBlog / Mustafa Günen portreleri<br />
Güneş Kazdal – Art Hopping portreleri<br />
Meral Erdoğan – Word of Mouth / Doğanın Gizemli Hediyesi: Mantar illüstrasyonu<br />
Neslihan Balamtekin – 2024’de Heyecanla Beklediğimiz Kitaplar & Filmler / Kapak illüstrasyonu<br />
Oya Geron – Midjourney Yapay Zekâ ile Moda Çekimi<br />
Serkan Eldeleklioğlu – Mina Dilber portreleri<br />
Moda çekimleri için shopi go’ya teşekkür ederiz.<br />
Eda Çağıl Çağlarırmak<br />
(Kapak illüstrasyonu)<br />
1995 yılında İzmir’de doğdu. Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi<br />
Resim bölümünü bitirdi. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi<br />
Grafik Tasarım bölümünden mezun oldu. Lise yıllarından beri<br />
birçok küçük ve büyük çaplı sergide yer aldı. Resimlediği çocuk<br />
kitapları Türkiye’de ve yurt dışında yayımlandı. Yüksek lisans<br />
eğitimi ile birlikte serbest illüstratör ve grafik tasarımcı olarak<br />
çalışmaya devam ediyor.<br />
Yayımcı<br />
Attaş Alarko Turistik Tesisler A.Ş.<br />
Nisbetiye Cad. Ahular Sok. No.6 Etiler 34337<br />
İstanbul/Türkiye T. 0212 362 30 00<br />
Attaş Alarko Turistik Tesisler Adına Sahibi<br />
İzzet Garih<br />
Genel Yayın Koordinatörü<br />
Edip İlkbahar<br />
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve<br />
Reklam Sorumlusu<br />
Özlem Gökbel (ozlemgokbel@gmail.com)<br />
Yazı İşleri<br />
Ceyda Abik, Zeynep Kökçü<br />
Tasarım<br />
Gutentag Studio<br />
Basımcı ve Basıldığı Yer<br />
Promat Matbaa<br />
Orhangazi Mah. 1673 Sok. No.34 Esenyurt<br />
İstanbul / Türkiye T. 212 622 6363<br />
Basıldığı Tarih<br />
Aralık 2023<br />
Yayın Türü<br />
Yerel Süreli Yayın (Dergi)<br />
<strong>102</strong>. Sayı<br />
Kış 2023/2024 (Altı ayda bir yayımlanır.)<br />
<strong>Hillsider</strong> Magazine'de yayımlanan yazı ve fotoğrafların tüm hakları, <strong>Hillsider</strong> logosu ve isim hakkı Attaş Alarko Turistik Tesisler A.Ş.’ye aittir. Kaynak gösterilerek de olsa<br />
Attaş Alarko Turistik Tesisler A.Ş.’nin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde yazı ve fotoğraflardan alıntı yapılamaz.<br />
www.hillside.com.tr<br />
hillsider@hillside.com.tr<br />
privia.com.tr | 0850 724 0777
& THEN<br />
İnsansı Robot:<br />
PalM SayCan<br />
Türkiye Michelin<br />
Dünyanın en prestijli restoran seçkisi<br />
Michelin Rehberi 2024 açıklandı!<br />
İşte İstanbul, İzmir ve Bodrum'dan<br />
Michelin Yıldızı alan restoranlar...<br />
İstanbul’dan listeye giren restoranlar<br />
• Şef Fatih Tutak’ın, Türk mutfağından<br />
seçili lezzetleri modern ve kendine özgü<br />
yorumuyla menüye taşıdığı Turk Fatih<br />
Tutak, 2. Michelin Yıldızı'nın sahibi oldu.<br />
• Modern Avrupa yemeklerini kendi<br />
yaratıcı imzası ile harmanlayan Şef Cenk<br />
Debensason’ın Arkestra’sı listede yer<br />
almayı başardı.<br />
• Michelin Yıldızlı Şef Yoshizumi Nagaya<br />
liderliğindeki Japon omakase restoranı<br />
Sankai by Nagaya listeye girdi.<br />
Bodrum’dan listeye giren restoranlar<br />
• Şef Aret Sahakyan’ın mükemmel tatlar<br />
hazırladığı Maçakızı listeye girmeye hak<br />
kazandı.<br />
• Şef Osman Sezener imzasını taşıyan Ege<br />
ve Anadolu’nun yemeklerinden ilham alan<br />
Kitchen Bodrum listenin yeni isimlerinden.<br />
İzmir’den listeye giren restoranlar<br />
• Modern gastronomiyi Ege lezzetleriyle<br />
bir araya getiren Vino Locale’in yetenekli<br />
Şefi Ozan Kumbasar, Michelin Yıldızı’nın<br />
sahibi olmayı başardı.<br />
• Urla’yı gastronomi destinasyonlarından<br />
bir yapan Osman Sezener şefliğindeki Od<br />
Urla listenin yenilerinden...<br />
• Sezon ürünleriyle hazırladığı yerel tatları<br />
mükemmel tabaklara çeviren Şef Osman<br />
Serdaroğlu listeye girdi.<br />
Michelin Yıldızı veya Bib Gourmand ödülü<br />
alan restoranların yanı sıra, kalitesiyle öne<br />
çıkan seçili restoranlar da tavsiye edilenler<br />
listesine eklendi. İstanbul’dan tavsiyeler<br />
arasına giren bazı adresler; birbirinden<br />
özel Japon lezzetleriyle Itsumi, Anadolu<br />
spesiyalleriyle Lokanta Göktürk, Egeli<br />
mutfağıyla Eleos Yeşilköy oldu.<br />
Günlük hayatı kolaylaştırmayı hedefleyen<br />
Google’ın yapay zekâ destekli robotu PaLM-<br />
SayCan, komutları anlayabiliyor, analiz<br />
edip en doğru çözümü sunabiliyor ve hatta<br />
karmaşık matematik problemlerini bile<br />
çözebiliyor. Diğer robotlardan farklı olarak<br />
PaLM-SayCan, test sürecini Google’ın<br />
ofislerinde geçiriyor.<br />
Humane AI Pin<br />
Eski Apple çalışanları Imran Chaudhri ve<br />
Bethany Bongiorno tarafından kurulan<br />
Humane, yapay zekâ ile giyilebilir<br />
teknolojiyi bir araya getiren AI Pin'i<br />
tanıttı. Akıllı telefonun yerini alması için<br />
geliştirilen giyilebilir bir<br />
cihaz olan Humane AI<br />
Pin, tıpkı bir pin veya<br />
broş gibi kıyafetinize<br />
takılıyor. Sesle ve<br />
dokunarak kontrol<br />
edilebilen cihaz, aynı<br />
zamanda aramalar<br />
yapmanıza veya mesaj<br />
göndermenize de olanak<br />
tanıyor.<br />
Yapay Zekâ ile Tasarlanan Elbise<br />
Adobe, sonbaharda gerçekleştirdiği 2023 Adobe Max etkinliğinde,<br />
desenleri ve animasyonları gerçek zamanlı olarak değiştirilebilen<br />
Project Primrose isimli elbiseyi kamuoyuna sundu. Adobe araştırma<br />
bilimcisi Christine Dierk'in etkinlik sahnesinde kendi üzerinde tanıttığı<br />
elbise, yüzlerce esnek ekrandan oluşuyor ve görünümü bir düğmeye<br />
basılarak uyarlanabiliyor.<br />
20<br />
Now & Then 21
& THEN<br />
2023 En iyi İcatlar<br />
TIME dergisi, 2023'ün "En İyi İcatlar<br />
Listesi"ni açıkladı. İşte 200'den fazla<br />
etkileyici buluş, tasarım ve yapay zekâ gibi<br />
alanlardaki dikkat çeken inovasyonlardan<br />
birkaçı…<br />
GoBoat 2.0<br />
• Adobe, Generative Expand ve Generative<br />
Fill gibi üretken AI özellikleriyle her<br />
düzeydeki kullanıcılara benzersiz fotoğraf<br />
becerisi kazandırdı.<br />
• Sony PS5 kumandası, oyuncuların<br />
bireysel ihtiyaçlarına göre kendi kontrol<br />
düzenini oluşturmasına imkan veriyor.<br />
Cruise Gemisinde<br />
Yaşamak<br />
Dünyayı dolaşmak için daha fazla zaman<br />
harcamak isteyen hevesli gezginlere<br />
Storyline Cruise gemisi konutlar satmaya<br />
başladı. Geminin 2024'ün sonlarından<br />
itibaren altı kıtayı kapsayan 1000 gecelik bir<br />
yolculuğa çıkması planlanıyor.<br />
Sony PS5 kumandası<br />
• Teenage Engineering firmasının dijital<br />
kayıt cihazı olan TP-7, akıllı bir telefonla<br />
eşleştiğinde sesi metne dönüştürüyor.<br />
• GoBoat 2.0, “sırt çantasındaki tekne’’<br />
tanımıyla öne çıkıyor. Şişirilebilir, hafif,<br />
dayanıklı tasarımıyla, taşıma çantasına,<br />
bagaja veya dolaba sığabiliyor.<br />
Moonwalkers<br />
• Shift Robotics’in dünyanın en hızlısı<br />
olarak gösterilen ‘Moonwalkers’<br />
ayakkabıları, akıllı yapay zekâ ile koşu<br />
hızında yürümeye olanak tanıyor.<br />
JR Opera Garnier<br />
• L'Oréal, el-kol hareketleri kısıtlı bireyler<br />
için 360° dönme, 180° esneme özelliği<br />
ve akıllı hareket kontrolleriyle kullanım<br />
kolaylığı sunan bir ruj aplikatörü üretti.<br />
LEGO® Braille Bricks<br />
• LEGO’dan görme engelli çocuklar için<br />
tasarlanan ‘Braille ile Oyna’, eğitim aracı<br />
olarak Braille alfabesiyle kodlanmış özel<br />
parçalardan oluşuyor.<br />
TP-7<br />
Paris'in ünlü binası Opera Garnier'nin<br />
restorasyon çalışmalarını gizlemek için<br />
ünlü sanatçı JR. izleyicilerin perspektifini<br />
değiştiren "Retour À La Caverne" adlı<br />
özel bir esere imza attı. Hemen ardından<br />
da Paris Operasından lirik ve koreografik<br />
alıntıların sunulduğu projeksiyonlarla eser,<br />
herkesin izleyebileceği büyük bir sahneye<br />
dönüştü.<br />
22<br />
Now & Then<br />
23
CHAT<br />
Elif Çetin<br />
Teknoloji ve gelecek danışmanı Elif Çetin, işini, ilgilendiği alanın da gerektirdiği bir merakla<br />
ve tutkuyla yürüten, girişimciliği ve çok yönlülüğüyle öne çıkan başarılı bir profesyonel.<br />
FMCG, perakende, alkol, sağlık teknoloji gibi farklı sektörlerden birçok organizasyona<br />
stratejik danışmanlık, inovasyon, marka, tasarım ve pazarlama alanlarında hizmet veren<br />
Çetin, tasarladığı fırsatlarla organizasyonları şekillendiren bir ekosistem olarak tanımladığı<br />
Loud and Proud Company'nin de kurucu ortağı. Youtube ve Instagram’dan Spotify’a, öne<br />
çıkan birçok dijital platformda da aktif olan ve içerik yayınlayan Çetin, aynı zamanda TOBB<br />
Kadın Girişimciler Kurulu Üyesi. Kısa sohbetimizde Çetin’e, yapay zekânın iş hayatının<br />
yarınını nasıl etkileyeceğiyle ilgili düşüncelerini sorduk…<br />
ChatGPT sizce nereye gidecek?<br />
Yapay zekâ hangi alanlarda hızlıca<br />
hayatımıza girecek?<br />
Dikkat çekmemiz gereken en önemli şey,<br />
insanların ilk defa bunun ne kadar yıkıcı<br />
olabileceğiyle yüzleşmiş olması. Yapay zekâ<br />
tabii ki iyi bir şey. Verimliliği artıran bir şey,<br />
doğru kullanıldığında şirketler ve hatta<br />
ülkeler için de, risk modellemeleri yapma,<br />
oradaki verileri daha iyi analiz etme, müşteri<br />
deneyimini artırma, elde tutma vs. bütün bu<br />
alanlarda çok iyi. Fakat<br />
Takip ettiğiniz podcast’ler?<br />
New York Times’dan Ezra Klein’ı takip<br />
ediyorum. Meghan Markle da takip<br />
ettiklerim arasında. Kanalında dünyada<br />
önemli başarılar edinmiş insanları<br />
konuk ediyor. Yani arkadaşın<br />
Serena Williams ise çağırırsın<br />
tabii ki :)<br />
burada yapay zekâ etiği bizim için çok<br />
önemli. Bunun daha çok konuşulması<br />
ve daha önemli olduğunun düşünülmesi<br />
gerektiği kanısındayım.<br />
Sizce geleceğin meslekleri ne olacak?<br />
Yeni oluşacak alanlar tabii ki yeni ihtiyaçlar<br />
doğuracak ve bu ihtiyaçların karşılanması<br />
için ürünler, hizmetler üretileceği gibi, yeni<br />
uzmanlık alanlarının da üretilmesi gerekiyor.<br />
Bu noktada bilmemiz gereken; dünyadaki 3<br />
milyar küsurluk iş gücünün %50’sinin, yani<br />
1,5 milyarın, 2025’e kadar kendini<br />
yenilemesi gerektiği.<br />
24 Now Chat
Yaşam Dolu...<br />
aşam markası Anim Living'in kurucusu olan Mina Dilber,<br />
kuşaklardır tekstil işi yapan bir aileden geliyor.<br />
Formasyonu siyaset ve sinema üzerine olan Dilber<br />
bir süre televizyonculuk yaptıktan sonra çok özel<br />
yerel dokuma kumaşların, heyecan verici renklerin ve<br />
desenlerin ön planda olduğu, giyim ve ev tekstilini bir arada sunan<br />
Anim Living markası için kolları sıvamış. Mina Dilber ile, inşa<br />
ettiği markayı, sanata duyduğu ilgiyi, teknolojik gelişmelerin işine<br />
etkisini, yaşadığı şehirlerin ona verdiği birbirine zıt enerjileri,<br />
ilham kaynaklarını ve gelecek planlarını konuştuk.<br />
Röportaj: Berna Gençalp<br />
bernagencalp@gmail.com<br />
Fotoğraflar: Serkan Eldeleklioğlu<br />
26 Yaşam Dolu Mina Dilber<br />
27
Berna Gençalp<br />
Mina Dilber<br />
Üniversitede siyaset ve sinema okumak, size<br />
nasıl bir bakış açısı kazandırdı ve<br />
bugününüzü nasıl etkiledi?<br />
Hayal etmeyi, hikâye yazmayı ve anlatmayı<br />
kendimi bildim bileli çok sevdim. Bu<br />
özellikleri daha da pekiştirmek adına bu<br />
alanlarda eğitim almak benim için çok<br />
değerli oldu. Bugün hâlâ Anim’in her<br />
koleksiyonu kafamda yarattığım bir hikâye<br />
ile başlıyor. Hikâyeler daha sonra<br />
koleksiyonları oluşturuyor, koleksiyonlar da<br />
Anim’i Anim yapan parçaları. Dolayısıyla<br />
eğitim hayatımdaki bu pratikler farklı<br />
şekillerde bugünümü etkiledi ve etkilemeye<br />
devam ediyor.<br />
B.G.<br />
Ailenizin tekstil alanında köklü bir geçmişi<br />
var. Ama siz bu alanda çalışmayı hiç<br />
istememişsiniz. Nasıl oldu da fikriniz<br />
değişti?<br />
M.D.<br />
Anim’i kurarken sadece bir tekstil markası<br />
olmasından öte yaşam odaklı bir marka,<br />
hatta bir yolculuk olmasını hayal etmiştim.<br />
Bir yaşam markası olmasını istediğim için<br />
ilk günden beri marka ismi arayışım bu<br />
yöndeydi. Neden ve nasıl sorularını<br />
cevaplayamayacağım hiçbir durumu Anim<br />
bünyesinde ilk günden barındırmak<br />
istemedim.<br />
Anim Latincede “yaşam” anlamına<br />
geliyor. Hareket halinde, hayatta<br />
olmak demek. O yüzden Anim’in<br />
“ yaşamı kutla ” gibi bir misyonu<br />
var her şeyden öte.<br />
Uzun yıllar aile işimizden dolayı tekstil<br />
içinde büyüdüm, çok aşina olduğum bir<br />
dünya olmasından dolayı çocukluk<br />
yıllarımda -sizin de belirttiğiniz gibihayallerimden<br />
biri değildi. Yıllar içinde<br />
hayatta yapmak istediklerimle beraber<br />
evrilen hedeflerim doğrultusunda, birçok<br />
etmeni Anim çatısı altında topladım<br />
diyebilirim. Global bir değer yaratmak,<br />
kültürler arası bir diyalog başlatmak,<br />
köklerime geri dönmek, bunu yaparken her<br />
geçen gün kendimi yenileyen ama asla<br />
yinelemeyen bir formatta devam etmek,<br />
renklerin ve dokuların cesurca<br />
çarpışabileceği sahneler hayal etmek, tekstil<br />
üzerinden yepyeni hikayeler yaratabilmek…<br />
B.G.<br />
M.D.<br />
B.G.<br />
M.D.<br />
Tüm bunları Anim vasıtası ile<br />
yapabileceğimi fark ettiğimde ve bunları<br />
hayata geçirmek için yol kat etmeye<br />
başladığımda fikrim değişti.<br />
Farklı alanlarda çalıştıktan sonra Anim<br />
Living markasını kuruyorsunuz. Stiliniz<br />
işinizi, işiniz stilinizi nasıl etkiliyor?<br />
Tabii ki işim gereği trendleri ve dünyayı<br />
etkisi altına alan ve kitleleri<br />
heyecanlandıran gerçeklikleri yakından<br />
takip ediyorum. Stilimin işimi ve işimin<br />
stilimi direk olarak etkilediğini<br />
düşünmüyorum. Ama zaman zaman<br />
birbirine ilham verdiği oluyor. Kendi adıma<br />
moda olan her şeyi veya Anim’de yaptığımız<br />
her parçayı giymeye çalışmaktansa stilimle<br />
harmanlayabileceğim parçaları giymeye<br />
özen gösteriyorum. Hikâyemiz ev tekstiliyle<br />
başladığı için her zaman rahatlığı odak<br />
noktasına alan parçalar tasarlamaya<br />
çalışıyoruz.<br />
Anim Living markası nasıl gidiyor?<br />
Keyif ve heyecan ile büyümeye devam<br />
ediyoruz. Tabii ki kolay bir yolculuk değil.<br />
Biz ilk günden beri marka kurmak ile<br />
beraber marka kalabilmekle ilgilendik, hâlâ<br />
da bu noktadayız. Maddi, manevi birçok<br />
B.G.<br />
M.D.<br />
konuda dimdik durabilmek, markanın<br />
DNA’sına her daim sadık kalmaya<br />
çalışırken, bir yandan sürekli yenilikçi<br />
olmanın peşinde olabilmek çok önemli. Kısa<br />
zaman içinde geldiğimiz bu noktadan çok<br />
mutlu ve gururluyuz. Tabii ki yaptıklarımız<br />
hayallerimizin yanında henüz hiçbir şey.<br />
Ekip olarak büyüdüğümüz, hem kreatif hem<br />
iş geliştirme açısından heyecan verici<br />
adımlar attığımız bir dönemdeyiz.<br />
Kendinizi tekstil dünyasının ya da moda<br />
dünyasının neresinde görüyorsunuz? Sizce<br />
“moda” nereye gidiyor?<br />
Henüz kendi yolculuğumuzun çok<br />
başındayız. İleride tüketicilerin de<br />
bilinçlenmesi ile etik değerlere sahip, bir<br />
amaç uğruna yaratan-üreten ve bu süreçleri<br />
tüm şeffaflığı ile müşterileri ile iletişim<br />
sürecine taşıyabilen markaların/<br />
oluşumların dünyada bir adım ötede<br />
olacağına inanıyorum. Haftalık olarak<br />
trendlerin değiştiği, insanların her daim<br />
tüketmeye teşvik edildiği bir dönemde,<br />
kaliteli ve uzun soluklu ürünlerin,<br />
hikayelerine sadık kalan markaların<br />
kazanacağını düşünüyorum. Biz de her<br />
anlamda her daim yenilikçi olmaya,<br />
sürdürülebilirlik konusunda kendimizi<br />
geliştirmek için adımlar atmaya çalışıyoruz.<br />
28 Yaşam Dolu Mina Dilber 29
B.G.<br />
M.D.<br />
Anim Living’te kullanılan malzemeler,<br />
kumaşlar hep yerli ve Türkiye’nin farklı<br />
bölgelerinden geliyor. Türkiye içinde de çok<br />
seyahat ediyor musunuz? Nasıl bir Türkiye<br />
var sizin perspektifinizden bakınca?<br />
Anim’i ilk kurduğumuz dönemde özellikle<br />
yurt içinde çok seyahat ettik, çok farklı<br />
bölgelerde çok değerli atölyeleri ziyaret ettik<br />
ve çok özel insanlarla tanıştık. Türkiye’yi<br />
keşfetmenin gerçekten sonu yok, dipsiz<br />
kuyu bir ilham kaynağı bu topraklar.<br />
Özellikle tekstil anlamında çok ama çok<br />
ilham verici. Şu anda iş yoğunluğundan<br />
dolayı yurt içinde çok seyahat edemiyoruz<br />
ama yakın dönem planlarımız arasında yeni<br />
bölgelere ziyaretler mevcut.<br />
üzerinden anlatmayı da… Bu vesileyle çok<br />
kıymetli kadın üreticiler ile tanıştık, etik<br />
değerlere sahip iş olanakları yaratabilmek<br />
bizi ayrıca çok mutlu etti. Her sezon, her<br />
koleksiyonda kadın üreticilerin el işinin<br />
odak noktası olduğu atölyelerden çıkan çok<br />
özel parçalar yurt dışında hep çok ilgi gördü<br />
ve beğenildi. Bu sene başında Gate27<br />
sponsorluğunda Craft Antakya ile beraber<br />
yaptığımız workshop gibi kadın<br />
üreticilerimizi desteklediğimiz,<br />
yeteneklerini sergileyebilecekleri<br />
platformların bir parçası olduğumuz<br />
oluşumları farklı formatlarda ileride de<br />
desteklemeye devam etmek istiyoruz.<br />
Üreticiler, artizanlar ile<br />
tanıştıkça, kullandığımız<br />
kumaşların hikâyesini dinledikçe ve<br />
ileriye yönelik yapabileceklerimizi<br />
duydukça her geçen gün daha da<br />
heyecanlanıyoruz ve ilham alıyoruz.<br />
B.G.<br />
M.D.<br />
Anim Living için yerel kadın üreticilerle<br />
çalışıyorsunuz ve onları destekleme<br />
tutumunuzu vurguluyorsunuz. Biraz bu<br />
perspektifinizden bahseder misiniz?<br />
Ben Türkiye'deki muhteşem kumaş, iplik,<br />
dokuma kalitesini, bu yerel ve özel<br />
kumaşları Anim’in DNA’sına işlemeyi ilk<br />
günden beri çok önemsedim. Ve tabii<br />
bunları globale taşımayı, farklı hikâyeler<br />
30 Yaşam Dolu Mina Dilber<br />
31
B.G.<br />
M.D.<br />
B.G.<br />
Yapay zekâ ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Siz<br />
işinizde yapay zekâ kullanıyor musunuz?<br />
Sizce yapay zekâ moda ve tekstil dünyasını<br />
nasıl etkileyecek?<br />
Dünyadaki teknolojik gelişmeleri elimizden<br />
geldikçe yakından takip ediyoruz. Modaya<br />
spesifik olmasa bile geleceğimizin bu<br />
unsurlarla evrileceğini bilmek çok heyecan<br />
verici. Son birkaç aydır Adobe’nin<br />
Generative AI toollarını kullanmaya<br />
başladık mesela ve bu bize çok heyecan<br />
verdi. Teknolojiyi günlük iş akışımızı ve<br />
ürün geliştirmemizi kuvvetlendirmek için<br />
en doğru şekilde kullanmak bizim için şu an<br />
en öncelikli konuların başında geliyor<br />
diyebilirim. Aynı zamanda kreatif açıdan da<br />
bir sürü fırsat çıkıyor karşımıza bu alanda,<br />
ilerideki projelerimiz için çok heyecan<br />
verici fikirlerimiz var.<br />
Doğma büyüme, tam bir İstanbullusunuz. İş<br />
hayatınızın yoğunluğu ve sıkça yaptığınız<br />
seyahatlere rağmen şehrin tadını<br />
çıkarabiliyor musunuz?<br />
B.G.<br />
M.D.<br />
nasıl ürünlere yansıtabiliriz diye<br />
araştırmalar yapıyoruz, tüm bu<br />
araştırmaların ortasında bambaşka<br />
hikâyelerin oluşması en büyük ilham<br />
kaynaklarından biri oluyor.<br />
İstanbul ve Los Angeles şehirlerini eviniz<br />
olarak niteliyorsunuz. Bunlar nasıl evler?<br />
Bu iki şehrin nasıl enerjileri var?<br />
Birbiri ile tamamen bir çatışma içinde olan<br />
evler bunlar. Biri tamamen kaos, diğeri<br />
tamamen dinginlik üzerine kurulmuş. Biri<br />
her daim kavga ediyor kendisi ile, diğeri her<br />
gün huzur adına başka bir arayışta. Farklı<br />
enerjilerin birbiri ile çatışmasını, birbirine<br />
zıt hislerin yarattığı duyguları hep çok<br />
sevdim.<br />
Evim olarak gördüğüm fakat<br />
birbirine görünüşte tamamen zıt<br />
bu iki şehrin ve enerjilerinin<br />
bana ve Anim’in yaratım sürecine<br />
katkılarından dolayı çok mutluyum.<br />
Hayatıma dokunan herkesten<br />
ilham alıyorum ben. Çok ünlü bir<br />
sanatçı da olabilir bu kişi,<br />
yoldan geçen tanımadığım biri de.<br />
Bazen çok uzun bir sohbet ilham<br />
verir bence bazen 2 saniye göz<br />
göze geldiğiniz yabancı biri.<br />
M.D.<br />
Elimden geldiği kadar çıkarıyorum<br />
kesinlikle. Bazen kendimi iki atölye ziyareti<br />
arası Kapalı Çarşı’nın gizli köşelerinde veya<br />
uzun bir gün sonrası Pandeli’de yemek<br />
yerken buluyorum mesela. İstanbul<br />
kocaman, ama bazen belirli bir rota içinde<br />
sıkışıp kalabiliyoruz. Habercilik yaptığım<br />
zamanlarda oradan oraya koşuştururken<br />
şehrin çok farklı köşelerini görme fırsatı<br />
elde etmiştim. Şimdi işim gereği ben de<br />
genellikle belirli bir rota içinde dönsem de o<br />
döngüyü kırmak için elimden geleni<br />
yapıyorum. O döngüyü her kırdığımda ise<br />
bambaşka bir İstanbul ile tanışıyorum. Bu<br />
da beni çok mutlu ediyor çünkü bambaşka<br />
hikâyelere evrilebiliyorum oradan. Her<br />
koleksiyonun başında kafamızdaki hikâyeyi<br />
B.G.<br />
M.D.<br />
Nelerden hatta kimlerden ilham<br />
alıyorsunuz? Mesela iyi bir sinema izleyicisi<br />
misiniz? Çok okur musunuz? Sizde özellikle<br />
iz bırakan filmler ya da kitaplar, kişiler var<br />
mıdır?<br />
Hayatıma dokunan herkesten ilham<br />
alıyorum ben. Çok ünlü bir sanatçı da<br />
olabilir bu kişi, yoldan geçen tanımadığım<br />
biri de. Bazen çok uzun bir sohbet ilham<br />
verir bence bazen 2 saniye göz göze<br />
geldiğiniz yabancı biri. İyi bir sinema<br />
izleyicisi olduğumu düşünüyorum. Vakit<br />
buldukça okumaya çalışıyorum. Atomic<br />
Habits, Life Lessons from a Brain Surgeon,<br />
Untamed son zamanlarda okuyup en çok<br />
etkilendiğim birkaç kitap arasında.<br />
32 Yaşam Dolu Mina Dilber 33
B.G.<br />
Genel olarak sanatla aranız nasıl? Düzenli<br />
olarak takip ettiğiniz sanat etkinlikleri var<br />
mı? Yaşam alanlarınızda hangi sanatçıların<br />
eserleri yer alıyor?<br />
M.D. Sanat hayatımda her daim farklı formatlarla<br />
var oluyor tabii ki. Takip ettiğim galerilerin,<br />
sanatçıların sergilerini fırsat buldukça<br />
ziyaret etmeye çalışıyorum, hem Türkiye’de<br />
hem de seyahatlerim sırasında. Sanatçıların<br />
ortaya çıkardıkları eserler kadar onların<br />
dünyaları da çok meraklandırıyor mesela. O<br />
yüzden sanat etkinliklerini takip etmek,<br />
sergi gezmek kadar, farklı pratiklerden<br />
farklı sanatçılar tanıyabilmek, onların<br />
dünyalarına misafir olabilmek çok ilham<br />
veriyor bana. Merve İşeri, Alev Ebüzziya ve<br />
Necla Rüzgar’a ait eseler her daim etrafımda<br />
izlemeyi sevdiğim parçalar arasında.<br />
B.G.<br />
M.D.<br />
Gelecek planlarınızda neler var?<br />
Ekibimizi büyüttüğümüz bir dönemdeyiz.<br />
Her yeni katılan kişi ile güçlenerek,<br />
gelişerek büyüyoruz, bu bana büyük<br />
heyecan veriyor. Bir yurt dışı ve bir yurt içi<br />
pop-up dükkân projemiz var yakın gelecekte.<br />
Anim’in ev tekstili CORE koleksiyonu, bizi<br />
çok heyecanlandıran yeniliklerle 2.0 olarak<br />
yakında geri geliyor, onun çalışmaları son<br />
hızla devam ediyor. Ve yine çok çok<br />
heyecanlandığımız iş birlikleri var yakın<br />
zamanda!<br />
B.G.<br />
M.D.<br />
Size kendinizi ne iyi hissettirir?<br />
Seyahat etmek hayatta en sevdiğim<br />
şeylerden biri. Bazen, bundan önceki<br />
hayatımda göçebeydim sanırım, diyorum.<br />
Her daim yeni yerler keşfetmek, yeni<br />
insanlar tanımak bana hep çok iyi geliyor.<br />
34 Yaşam Dolu Mina Dilber
2024 tüm görkemiyle geliyor.<br />
Yılbaşı döneminde yurt dışına<br />
çıkmaya niyetiniz varsa size,<br />
yeni yıl coşkusunu en büyüleyici<br />
anlarla yaşayacağınız ve özellikle<br />
kış mevsiminin şehrin ruhuna ayrı<br />
bir güzellik kattığı Avrupa’dan 3<br />
farklı destinasyon önermek isterim.<br />
Colmar’da bir kış masalı / Fransa<br />
Yazı ve fotoğraflar: Bahar Akıncı / Gazeteci-Yazar<br />
bhrakinci@gmail.com<br />
Yeryüzünde La Fontaine ya da Grimm kardeşler tarafından yazılmış<br />
bir masalın gerçekten var olduğu hissine kapılmak istiyorsanız;<br />
doğru yerdesiniz! Ahşap iskeletli asırlık binalar, rengarenk çiçekler<br />
ile süslü cephelerin şehrin yavaş akan sularına yansıdığı Küçük Venedik<br />
Bölgesi (Le Petite Venise); hem masalsı sahneleri dolaşmayı sevenlere bayram<br />
ettiriyor, hem de tarihe ve gastronomiye meraklı olanlara…<br />
36 Yeni Yıl Coşkusunu Avrupa'da Yaşamak 37
Strazburg’dan yaklaşık 1 saat süren<br />
tren yolculuğu ile ulaşılan Colmar’ın<br />
Alman ve Fransız hükümdarlar<br />
arasında kaç defa el değiştirdiğini artık<br />
tarihçiler bile hatırlamıyordur, eminim. Neyse<br />
ki, şehir Fransız ve Alman orduları arasındaki<br />
çatışmalarda ciddi bir hasar görmemiş de o<br />
muhteşem tarihi binaların büyük bir kısmı<br />
bugün de ayakta. Zaten tüm Alsace Bölgesi,<br />
konuşulan diliyle, lezzetleriyle, rengarenk<br />
sokaklarıyla ve sanata, estetiğe meraklı<br />
insanlarıyla Fransız ve Alman etkilerinin bir<br />
karışımı. Nehir kenarındaki korkuluklarda,<br />
pencere pervazlarında boy gösteren çiçekler<br />
ve ocak ayı sonuna kadar kalan Noel süsleri;<br />
Colmar’ın sokaklarına ihtişam ve masalsı bir<br />
hava vermeye yetiyor da artıyor. Yerli halkın<br />
özenle ilgilendiği çiçekler, Kuzey Fransa’daki<br />
güneşli ve kuru havaya sahip iklim sayesinde<br />
daha da güzelleşiyor. Çevredeki tepelerin<br />
yamaçlarında son derece güzel üzümler<br />
yetişmesinin ve bölgenin dünyanın en ünlü<br />
bağ rotasına sahip olmasının nedeni de bu.<br />
Colmar’ın kışın büründüğü güzellikten<br />
etkilenmemek mümkün değil. Kar tanelerinin<br />
pudra şekeri gibi örttüğü Arnavut kaldırımı<br />
sokaklarında yürürken Tanrının bu<br />
şehre sihirli bir değnekle dokunduğunu<br />
düşünmekten kendinizi alamayacaksınız.<br />
Belki de bu yüzden Colmar, doğru<br />
aydınlatılmış binaların geceleri nasıl ziyaretçi<br />
çekebileceğini anlayan ilk Fransız şehri.<br />
Kış boyunca cuma ve cumartesi geceleri<br />
düzenlenen ışık gösterileri mimari detayları<br />
vurgulayarak insanları sokaklarda gezinmeye<br />
davet ediyor. Yılbaşında ise özel hazırlanan<br />
ışık düzenekleri binaların tepelerinden ve<br />
aralarından sarkıyor.<br />
Nereleri gezelim?<br />
Küçük Venedik: Ren nehrinin kenarına<br />
kurulu rengarenk evleriyle Venedik’i andıran<br />
La Petite Venise bölgesi, şehrin en popüler<br />
noktası. Buradaki kahvelerde oturup çiçekleri<br />
nehre doğru sarkan ahşap evleri seyretmek<br />
büyük bir keyif.<br />
Alsace Bağ Rotası: Kuzeyde bölgenin<br />
başkenti Strazburg’dan başlayıp güneyde<br />
İsviçre sınırlarında kalan Mulhouse şehrine<br />
kadar giden 160 km’lik bir yol. Yolun uzun<br />
olmaması ve rota üzerinde gezilecek köylerin<br />
birbirine yakın olması, ziyaretçileri hiç<br />
yormuyor. Hatta bahar ve yaz aylarında<br />
sağlıklı yaşamı hayat felsefesi yapanlar, bu<br />
rotayı bisikletle geçiyor.<br />
Eguisheim, Riquewihr ve Ribeuville<br />
Köyleri: 2013 yılında Avrupa’nın en güzel<br />
köyü seçilen Eguisheim, köyün etrafını<br />
çepeçevre dolaşan çember şeklinde bir<br />
yürüyüş yoluna sahip. Meydanlar, çiçekli<br />
ahşap evler bir ömre bedel. Colmar’dan<br />
kuzeye yani Strazburg’a doğru yola çıkıp ana<br />
yolu değil de şarap yolunu tercih ederseniz,<br />
önce Benwirh sona Mittelwihr ve en son da<br />
Riquewihr köyleri çıkacak karşınıza. Köyün<br />
meydanından kalkan gezi treni hem köyü<br />
hem çevre bağları geziyor ve kişi başı fiyatı<br />
7 Euro. Aynı rota üzerinde bulunan<br />
Ribeuville köyü de yine bu bölgede ziyaret<br />
edebileceğiniz en güzel pasta evli köylerden.<br />
Nereleri görelim?<br />
Unterlinden Müzesi / Bartholdi Müzesi /<br />
Doğal Tarih Müzesi / Champ-de-Mars /<br />
St. Martin's Kilisesi / Oyuncak Müzesi / La<br />
Petite Venise yanındaki üzeri kapalı gastronomi<br />
pazarı / Girsberg Şatosu / La Mansion des<br />
Tetes (şu anda Colmar’ın en şık oteli)<br />
Nerede yiyelim?<br />
İyi restoranlar ya Unterlinden Mahallesi ya da<br />
Petite Venise civarındaki sokaklarda.<br />
Restaurant JY’S / Marché couvert de Colmar /<br />
La Table du Brocanteur / Bistrot Gourmand /<br />
Le Frichti's / Le Petit Bidon<br />
Nerede Kalalım?<br />
Hotel Mercure Centre Unterlinden:<br />
Çok merkezi bu otel, eski bir şatodan<br />
dönüştürülmüş, odaları rahat ve konforlu.<br />
15 Rue Golbéry, Colmar,<br />
Telefon: +33 3 89 41 71 71<br />
Petite Venise yakınındaki Hotel Saint Martin;<br />
www.hotel-saint-martin.com<br />
Neler alalım?<br />
Alsace’ın simgesi leylek. Leylek figürlü<br />
atkı, bere, eldiven, biblo vs. alın mutlaka.<br />
Ayrıca; gastronomi pazarlarından kahveli<br />
kanyaklı çikolata, Fransızların bolca yaptığı<br />
çikolata tartın ev yapımı sosu olan ‘tarte au<br />
chocolat’ ve etlerin yanına çok iyi giden soğan<br />
marmeladı.<br />
Yeni yıla komşuda girmek…<br />
Atina / Yunanistan<br />
Yeni yıl bu sene de dünyadaki birçok şehirde coşku ile kutlanacak.<br />
Bu ülkelerden biri de Yunanistan ve başkenti Atina. Gitmesi<br />
kolay, yemekleri lezzetli, birçok Avrupa kentine nispeten hesaplı ve<br />
hepsinin ötesinde sıcak, samimi, bizden… Atina renkli tavernaları, şıkır<br />
şıkır caddeleri, tematik müzeleri, cumbalı sokakları, tasarım dükkânları,<br />
kokteyl barları, eski mahalleleri, kahvehaneleri ve sıcak kanlı insanları ile<br />
yeni yılı karşılamaya hazırlanıyor. Bu yazıda, defalarca ziyaret ettiğim,<br />
farklı semtlerindeki evlerde konakladığım ve karış karış gezdiğim Atina’yı,<br />
daha yakından tanımanız için hazırladığım ipuçlarını bulacaksınız.<br />
Atina’nın kalbi;<br />
Monastiraki ve Syntagma<br />
Meydanı<br />
Monastiraki Atina’nın en kalabalık<br />
bölgelerinden biri. Monastiraki Meydanı<br />
ve meydanda bulunan Tzisdarakis<br />
Camisi Osmanlı döneminden kalmış, ancak<br />
günümüzde kullanımda değil. Caminin<br />
hemen arkasında yer alan Monastiraki<br />
Bit Pazarı, bin bir çeşit antika süs eşyası,<br />
saat tamircileri, eski para koleksiyoncuları<br />
ve plakçıları ile pazar hariç her gün açık.<br />
Bu hareketli meydana tepeden<br />
bakmak isterseniz A for Athens<br />
Hotel’in rooftop’ı oldukça<br />
turistik ve popüler. Monastiraki<br />
Meydanı’nda sola doğru, Atina’nın<br />
en işlek alışveriş merkezi olan<br />
araç trafiğine kapalı Ermou Caddesinden<br />
yürüdüğünüzde karşınıza çıkan Syntagma;<br />
geleneksel giysileri ile Evzoni’lerin nöbet<br />
değişim törenlerine ev sahipliği yapan, şehrin<br />
demokrasi meydanı. Helen parlamentosu,<br />
müzeleri, Atina Üniversitesi, güzel sanatlar<br />
akademisi ve Atina kütüphanesine ile çevrili<br />
Syntagma Meydanı’nı geçince karşılaşacağınız<br />
Pangrati semti ise 1896’da ilk olimpiyatların<br />
yapıldığı Panathenaic Stadyumu’nun da ev<br />
sahibi. Vasilissis Sofias Caddesi üzerinde<br />
bulunan konsolosluklar, konser salonu ve<br />
müzeler ile en şık caddelerden birisi.<br />
Akropolis ve Plaka sokakları<br />
Yunan uygarlığının kazandığı zaferlerin bir<br />
simgesi olan Akropolis, Atina’nın simgesi.<br />
Ünlü Partenon tapınağına, Erechtheion<br />
Propylaea ve Athena Nike tapınaklarına<br />
ve Dionysus tiyatrosuna ev sahipliği<br />
yapıyor. Profesyonel rehber ile gezmenizi<br />
kesinlikle öneririm. Akropolis’i ve müzeyi<br />
gezdikten sonra meydanın başına kadar<br />
yürüyüp sola doğru döndüğünüzde<br />
yaşasın, şahane Plaka sokaklarındasınız.<br />
Plaka, Atina'nın tarihi kalbi. Antik<br />
Yunan'dan kalan kalıntıların üzerine 18’inci<br />
yüzyıl ortalarında inşa edilmeye başlamış.<br />
Hem bu sebeple hem de Tanrı Zeus'un<br />
yaşadığına inanılan Anafiotika tepesinin<br />
eteklerinde yer alması nedeniyle bir diğer ismi<br />
Tanrılar Mahallesi.<br />
38 Yeni Yıl Coşkusunu Avrupa'da Yaşamak<br />
39
Plaka sokakları, en az yarım gününüzü<br />
buraya ayırmak ve içinde kaybolmak için<br />
yapılmış gibi. Yan yana sıralanan rengarenk,<br />
cumbalı, zarif evler, labirent gibi Arnavut<br />
taşlı sokaklar, çiçekçiler, çiçek takları ile<br />
bezeli lokantalar, açık hava kahveleri,<br />
tavernalar, tasarım butikleri, hepsi Plaka<br />
sokaklarında sizi bekliyor. En güzel bahçeli<br />
Plaka Tavernaları ise; Yrida, Mono, Esperides<br />
ve Daphne's Restaurant. Plaka'nın en eski<br />
tavernasında, canlı müzik eşliğinde bir akşam<br />
geçirmek isterseniz de mahallenin en eski,<br />
tarihi, hatta ilk tavernası: Stamatopoulos<br />
(rezervasyon şart). Yol üstündeki kahveci ve<br />
dondurmacıların hepsi iyi ama benim favorim<br />
Kokkion ve Aggeliki.<br />
Akşam saatleri<br />
hareketli Kolonaki<br />
Kolonaki semti şık restoranları ve butikleri ile<br />
Atina’nın yükselen gözde bölgesi. Syntagma<br />
Meydanı’nın hemen yukarısında lüks<br />
kafelerin ve özellikle marka mağazaların yer<br />
aldığı Kolonaki Meydanı ve semti Atina’nın<br />
en gözde, sofistike ve şık bölgesi. Akşamüzeri<br />
saatlerinden itibaren hareketleniyor. Sanat<br />
galerileri ve butik otelleri ile Haritos,<br />
stil sahibi restoran, kafe ve barları ile<br />
Skoufa ve Millione, tasarımcı butikleri ile<br />
Ploutarchou ve Loukianou, harika mücevher<br />
ve takı butikleri ile Tsakalof, müzeleri ile<br />
Vassilissis Sofias caddeleri ziyaret edilmesi<br />
gereken caddeler arasında. Mt. Lycabettus<br />
tepesinde yer alan St. George Cafe’nin<br />
terasında manzaraya karşı bir kahve molası<br />
verebilirsiniz. Jazz in Jazz, Rock’n Roll, T5,<br />
Bar 56, Skoufaki, geceyi uzatabileceğiniz ünlü<br />
kokteyl barlar.<br />
Bunları da<br />
yapmadan dönmeyin!<br />
Farklı interaktif enstelasyonu ile<br />
Plato Akademisi dijital müzesi,<br />
dünyanın ilk felsefe müzesi. Felsefeye<br />
meraklıysanız kesinlikle uğrayın.<br />
Sıra dışı galeriler, popüler barlar<br />
ve antik harikaların bulunduğu<br />
Keramikos bölgesine gidin. Burası<br />
sanatçıların ve bohem tayfanın<br />
radarında.<br />
Trafiğe kapalı Ermou Caddesi eski<br />
müzik laternalarından yükselen<br />
yunan müzikleri, pastırmacıları,<br />
mandıraları, baharat ve zeytinyağcıları<br />
ile gastronomik bir şölen sunuyor.<br />
Uğramamazlık etmeyin.<br />
Monastiraki Meydanı’ndan Psyri<br />
semtindeki Plateia Iron'a (Demir<br />
Meydan) yürüyün ve Bougatsadiko<br />
Thessaloniki'de 'kremalı bougatsa'<br />
(şekerli ve tarçınlı) sipariş edin.<br />
Şimdiden afiyet olsun<br />
Ulusal Bahçeler<br />
Şehrin merkezinde tam anlamıyla bir vaha<br />
olan Atina Ulusal Bahçelerini keşfetmeden<br />
Atina’dan ayrılmak olmaz. Bahçeler,<br />
Yunanistan Parlamento Binası'nın hemen<br />
arkasında yer alıyor. Yunanistan'ın ilk<br />
kraliçesi, Kraliçe Amalia tarafından yaptırılan<br />
Atina Ulusal Bahçeleri, aynı zamanda kraliyet<br />
bahçeleri olarak da anılıyor. Perilerin yolunu<br />
takip edin, uçsuz bucaksız Akdeniz florasını<br />
keşfedin, antik sütunları ve frizleri keşfedin<br />
ve eğer şanslıysanız Pan'ın bir çam ağacının<br />
altında flütünü çaldığını duyabilirsiniz!<br />
Bahçenin içinde, kuzeydoğu tarafında,<br />
Yunan kahvesi veya atıştırmalıkların<br />
Sadece pazar günleri açılan<br />
Başkanlık Konutu ve bahçesini<br />
ziyaret edin. Atina merkezindeki<br />
Cumhurbaşkanlığı Köşkü ve bahçesi<br />
toplamda yaklaşık 27.000 metrekare<br />
(yaklaşık 7 dönüm) bir alanı kaplıyor.<br />
Dev bahçe pazar günleri 10.00–14.00<br />
saatlerinde ziyarete açık.<br />
Varvakios pazarını kaçırmayın.<br />
Burası, taze balık ve etten Yunan<br />
baharatlarına ve otlarına kadar<br />
aklınıza gelebilecek her şeyi<br />
bulabileceğiniz Atina'nın merkez<br />
pazarı. Hem gündüz hem gece çok<br />
haraketli.<br />
Miksoloji kokteylleri ile tanışın.<br />
Taze meyve, sebze ve baharatlarla<br />
yapılan kokteylleri tadabileceğiniz<br />
ünlü kokteyl barlar arasında,<br />
Noel, Baba au Rum, Luxus, The<br />
Speakeasy’yi tavsiye ederim.<br />
Akropolis, Benaki, Ulusal<br />
Arkeoloji, Kiklad Sanatı ve EMST<br />
Çağdaş Sanat müzelerini mutlaka<br />
ziyaret edin.<br />
tadını çıkarabileceğiniz şirin bir de kafe<br />
var. Haftanın her günü 06.00 – 19.00 arası<br />
ziyarete açık ve ücretsiz.<br />
Müzelere ekonomik yoldan giriş:<br />
Şehrin iki kartı var. Vienna Pass ya da Vienna<br />
Card. Vienna Pass’ın 2, 3 ve 6 günlük<br />
versiyonu, Vienna Card’ın ise 2 ve 3 günlük<br />
versiyonları var. Vienna Pass çok daha<br />
yüksek fiyatlı, çünkü ulaşım ve müzelere<br />
sıra beklemeden girme olanağı sağlamasının<br />
yanı sıra, birçok müzeye ücretsiz girmenizi<br />
sağlıyor. Vienna Card ise yalnızca ulaşım ve<br />
müzelere girişte çeşitli indirimleri kapsıyor.<br />
Eğer bu kartlardan herhangi birini almak<br />
istiyorsanız internet üzerinden çok daha<br />
hesaplı. www.viennapass.de<br />
Viyana müze seçkisi:<br />
Albertina Museum: Eski Albertina Sarayı,<br />
şimdinin en popüler müzesi. Perşembe ve<br />
cuma günleri, akşam 21.00’e kadar, diğer<br />
günler 18.00’e dek açık. Viyana’nın sanatsal<br />
ruhuna başlangıç yapmak için akşam<br />
Viyana’da kültür ve sanat dolu<br />
bir yılbaşı / Avusturya<br />
iyana’nın her hali büyüleyici ve emin olun Noel dönemi ayrı bir romantik.<br />
Şehrin zamanda yolculuk yaptıran dokusu sayesinde yılbaşınız da<br />
unutulmaz olacaktır. Asırlardır büyüsünü kaybetmemiş bu şehrin<br />
vaatleri arasında romantizm ve görsel şölen kadar sanat da var. Olur da yolunuz<br />
aralık ayında Viyana’ya düşerse, Avrupa’nın en geç saatlere kadar açık Yeni Yıl<br />
Pazarlarının yanı sıra; bir de tarihe, sanata, müze gezmeye, klasik müziğe, geçmişle<br />
gelecek arasında bağ kurmaya, hayallere dalmaya, ufkunuzu açmaya yer açın.<br />
Çünkü Viyana benim gözümde Avrupa’nın kültür, sanat ve tarih mabedi. Örneğin<br />
şehirde irili ufaklı, tamı tamına 152 müze var. Hepsini gezebilmek için defalarca<br />
Viyana’yı ziyaret etmek ya da şehre taşınmak gerekiyor. Bu yılbaşında bir<br />
değişiklik yapıp, en dikkat çekicilerini ziyaret etmeye ne dersiniz?<br />
saatlerinde, biraz tenhalaşınca gezmek daha<br />
iyi bir alternatif olabilir. Monet’den Picasso’ya<br />
çok zengin bir seçkisi var.<br />
Kunsthistorisches Museum:<br />
Kunsthistorisches’in binası, Viyana’nın<br />
olağanüstü güzellikteki binalarından biri.<br />
Aynı güzellik müzenin içinde de devam<br />
ediyor. Caravaggio, Tiziano, Raphael,<br />
Velazquez, Jan van Eyck gibi onlarca önemli<br />
sanatçının birçok eserini görebilmeniz<br />
mümkün.<br />
Mumok: Modern Sanat Müzesi olarak<br />
geçen Mumok, resim ve heykelin yanı sıra<br />
fotoğraf, video ve film çalışmalarına da ev<br />
sahipliği yapıyor. Her katında, Andy Warhol,<br />
Yoko Ono, Gerhard Richter gibi dehaların<br />
eserleri ile karşılaşacaksınız, şaşırmayın.<br />
Kunsthalle Wien: Kunsthalle Wien,<br />
Viyana’nın modern sanat ihtiyacını fazlasıyla<br />
gideren bir başka mekân. Museumsquartier<br />
ve Karlsplatz olarak iki farklı lokasyonda<br />
yer alıyor ve ikisinde de farklı farklı sergiler<br />
oluyor. Sergiler dönemsel olarak değişiyor.<br />
Gitmeden web sitesini incelerseniz, ücretsiz<br />
nefis sergilere denk gelebilmeniz mümkün.<br />
40 Yeni Yıl Coşkusunu Avrupa'da Yaşamak<br />
41
Bunları da<br />
yapmadan<br />
dönmeyin!<br />
TV & Sound<br />
Wiener Riesenrad Parkı’na<br />
gidin. Hem muhteşem bir parkın<br />
hem de yeni yıl için kurulan dev<br />
dönme dolabın keyfini çıkarın.<br />
Leopold Müzesi: Avusturya sanatını çok<br />
daha yakından tanımanızı sağlayacak müzede<br />
Gustav Klimt, Oscar Kokoschka, Egon<br />
Schiele gibi modern Avusturyalı sanatçıların<br />
eserlerini görmek insana yeni bir bakış açısı<br />
sağlıyor.<br />
Freud Müzesi: Sigmund Freud’un evine<br />
5 çayına gitmeye var mısınız? O zaman<br />
eşyaları, kitapları, kanepesi, çalışma masası,<br />
mektupları, ilk baskı kitapları, hatta bahçesi<br />
sizi bekliyor.<br />
Sanat Tarihi Müzesi: Bugüne kadar<br />
gördüğünüz tüm sanat tarihi müzelerini<br />
unutun, çünkü burası büyüleyici. Avusturya,<br />
Mısır, Yakın Doğu, Yunan ve Roman Antik<br />
koleksiyonlarını bir arada görebileceğiniz bu<br />
müzenin atmosferi de inanılmaz etkileyici. 21<br />
Ocak tarihine dek, özel bir Rubens seçkisi var.<br />
Prenses Sissi Müzesi: Aslında burayı<br />
369 yıldır varlığını koruyan, zamanında<br />
Fransız kraliçelerinden Marie Antoinette’in<br />
de dünyaya geldiği, bünyesinde 4.659.852 adet<br />
tarihi eser bulunan Hofburg İmparatorluk<br />
Sarayı’nı da görmeniz için yazdım, çünkü<br />
müze buranın içinde.<br />
Müze değiller ama siz yine de<br />
mutlaka görün<br />
Milli Kütüphane: Dünyanın en güzel<br />
tarihi kütüphanelerinden biri. Yaklaşık 200<br />
bin kitap bulunuyor. Kütüphane halen aktif,<br />
State Hall kısmı ziyaretçilere açık. Giriş<br />
7 Euro, pazartesi günleri kapalı.<br />
Schönbrunn Sarayı: Avusturya’nın<br />
en fazla ziyaret edilen sarayı. 1683 yılında,<br />
Osmanlı’nın Viyana kuşatması sona erdikten<br />
sonra İmparator Leopold tarafından bir zafer<br />
kutlaması olarak yaptırılıyor. Tam 1441<br />
odası, olağanüstü bir Kraliyet koleksiyonu ve<br />
seyretmeye doyamayacağınız bir bahçesi var.<br />
Bahçeye giriş ücretsiz.<br />
Viyana kahve evleri ve<br />
tarihi pastaneleri: Tarihe ve sanata<br />
doymanın üzerine yanında bir tatlı ile güzel<br />
bir kahve içilir değil mi? Viyanalıların en<br />
önemli buluşma noktası ‘kaffeehaus’larda<br />
(kahvecilere verilen genel isim) kimsenin<br />
acelesi yok, servisin de. Çünkü işini beyaz<br />
eldivenler, smokin ve zarafetle yapmak<br />
buradaki temel prensip. Tüm tarihi Viyana<br />
kahveleri lezzetli kahvaltılar ve öğlen<br />
menüleri sunuyor. Café Kleines, Café Central,<br />
Cefe Drechsler bu kahvelerin en ünlüleri.<br />
Demel Pastanesi, Graben Caddesi’nde<br />
yer alan, kraliyet pastacısı olarak bilinen,<br />
Avusturya’ya Apfelstrudel tatlısını (elmalı,<br />
cevizli milföy pastası) armağan eden tarihi<br />
pastane. Kuruluşu 1876 yılına dek uzanıyor.<br />
Giriş katındaki açık mutfakta, hepsi<br />
uluslararası pasta şefleri olarak yetişen genç<br />
yeteneklerin yaptığı birbirinden güzel eklerler,<br />
tartoletler ve el yapımı çikolatalar hayli<br />
baştan çıkarıcı. Tarihi pastane, 2002’de Türk<br />
girişimci Do&Co tarafından satın alınmış.<br />
Büyük bir titizlikle, aslına uygun olarak yüz<br />
yıllık geleneklerle hizmet vermeye devam<br />
ediyor. Cafe Diglas, Cafe Hawelka ve Cafe<br />
Gerstner daha çok şehrin lokallerinin gittiği<br />
diğer tarihi Viyana pastaneleri.<br />
Stephen Katedrali’nin tam<br />
karşısında yer alan Do&Co<br />
Hotel’in en üstteki gizli terasında<br />
muhteşem Viyana manzarasının<br />
keyfine bir sıcak çikolata<br />
eşliğinde varın.<br />
Numarası 1 olan tarihi tramvaya<br />
atlayıp eski şehri gezin.<br />
Viyana’nın en eski ve en şık<br />
restoranı Rote’de en az 1 ay<br />
önceden yer ayırtıp mum<br />
ışığında, gümüş takımlar ve<br />
güllerle romantik bir akşam<br />
yemeği yiyin.<br />
Kentin en havalı barı Das Loft’un<br />
olağan üstü manzarasını, nefis<br />
kokteyller eşliğinde deneyin.<br />
Avusturyalı sanatçı Friedensreich<br />
Hundertwasser’in Gaudi’nin<br />
izlerini takip ederek, 1980’lerden<br />
kalma bir yapının üzerinde<br />
uyguladığı farklılaştırma<br />
çalışmalarıyla uzaylıların ya da<br />
Hobit’lerin yaşadığı bir apartman<br />
izlenimi veren kompleks<br />
Hundertwasser Haus ve çok<br />
yakınında yer alan Kunst Haus<br />
Wien Müzesi, şehrin en eğlenceli<br />
fotoğraf veren adresleri.<br />
1905 yılında açılmış olan<br />
Viyana usulü şnitzelin yaratıcısı<br />
Figmüller’de şnitzel yiyin.<br />
Viyana’nın tasarım butikleri,<br />
galerileri, yeni nesil kahvecileriyle<br />
ünlü hipster mahallesi<br />
Leopold’u ziyaret edin. Burada<br />
fotoğrafçıların ve müzik<br />
severlerin en sevdiği mağaza<br />
Supersense’e uğramayı ihmal<br />
etmeyin.<br />
Yağmurlu koşulardan ve sabah 6'da yapılan<br />
spor seanslarından ilham alan Philips spor kulaklıkları,<br />
sizinle birlikte hareket eder, egzersiz yapar ve<br />
her koşulda harika ses çıkarmaya devam eder.<br />
İster yürü, ister koş, ister bisiklete bin.<br />
Merak etme, her şey yolunda.<br />
OLED908<br />
Hem görüntüsü<br />
hem de sesiyle<br />
müthiş.<br />
Gerçeğe yakın görüntüsü, Bowers & Wilkins ses kalitesi<br />
ve sürükleyici Ambilight özelliğiyle en parlak<br />
OLED+ TV sizi en sevdiğiniz dünyalara götürür.<br />
İyi aydınlatılmış bir odada izleseniz bile<br />
her ayrıntıyı görürsünüz.<br />
Hollandalı profesyonel<br />
bisiklet yarışı takımı<br />
Jumbo Visma Team<br />
tarafında test edildi.<br />
42 Yeni Yıl Coşkusunu Avrupa'da Yaşamak<br />
philips.com.tr
Yeni Çağın Güzellik Akımı:<br />
Skinimalizm<br />
Mutluluğu nesnelerde<br />
değil; kendisinde<br />
arayan, azın<br />
yarattığı çokluktan<br />
güç alan, hayattaki<br />
fazlalıklardan<br />
vazgeçmenin<br />
özgürleştirici gücüne inanan minimalizm<br />
akımı günümüzde hala tartışılıyor.<br />
“Az çokluk yaratır mı?”, “Konfor çok şeye<br />
sahip olmakla mı gelir?”, “Yoksa mesele<br />
tüm fazlalıkları bırakabilmekle mi ilgilidir?”<br />
gibi soruların yanıtları hala tartışıladursun;<br />
ezberleri bozan yepyeni bir güzellik<br />
akımı tüm dikkatleri üzerine çekiyor:<br />
Skinimalizm.<br />
İngilizce “skin (cilt)” ve “minimalism<br />
(minimalizm)” kelimelerinin birleşiminden<br />
oluşan skinimalizm, cilt bakımıyla ilgili çok<br />
sayıda ürün tüketimine teşvik edildiğimiz<br />
bu dönemde cilt bakımına minimalist bir<br />
yaklaşım getiriyor.<br />
Yazı: Yıldız Merve Ateş<br />
@yildizmerveates<br />
44 Skinimalizm
“Yeni çağın güzellik akımı” olarak da<br />
tabir edilen skinimalizm, cildimiz için<br />
fazla olanlardan arınmayı ve sadeleşmeyi<br />
öne çıkarıyor. Skinimalizm, cildin sağlıklı<br />
görünmesini sağlayan “temel” bakım<br />
rutinlerini içeriyor. Fazla ürün kullanmak<br />
yerine; cilt için gerekli olan, başka bir<br />
deyişle cildin ihtiyacı olan temel ürünlerle<br />
cilt bakımının sağlanmasını esas alıyor.<br />
Hem dünyada hem de Türkiye’de gittikçe<br />
popülerleşen skinimalist yaklaşım; cilt<br />
bakım ürünlerinde de hayat buluyor.<br />
2018 yılında, doğal kaynaklı ve temiz<br />
içerikli bakım ürünleri sunmak amacıyla<br />
Işıl Toper tarafından kurulan Polente<br />
Natural/@polentenatural, insanların<br />
sağlık ve güzellik ihtiyaçlarını karşılarken;<br />
eski zamanların güzellik sırlarını modern<br />
teknolojiyle birleştiriyor. Minimalist ve<br />
yüksek etkiye sahip formüller oluşturmak,<br />
Polente Natural’ın ürün geliştirme sürecinin<br />
temel prensibini oluşturuyor. Markanın<br />
ürün portföyünde ise su bazlı nemlendirici<br />
kremler, aktif içeriklerle zenginleştirilmiş<br />
serumlar, nadir bölgelerden gelen<br />
detoks maskeleri, doğal katı saç bakım<br />
şampuanları, doğal deodorantlar,<br />
aromaterapik yağlar bulunuyor.<br />
“Polente Natural cilt sağlığını ve güzelliğini<br />
sadelik ve doğallıkla buluşturmayı<br />
hedefleyen bir marka. Bu nedenle<br />
skinimalizm bizim için temel bir yaklaşımı<br />
temsil ediyor. Çünkü skinimalizm tıpkı<br />
markamız gibi karmaşık cilt bakım<br />
rutinlerine son verir ve daha az ürün<br />
kullanarak daha iyi sonuçlar elde etmeyi<br />
savunur. Biz de müşterilerimize daha az<br />
ürünle daha fazlasını sunarak ciltlerinin<br />
doğal güzelliklerini ortaya çıkarmalarına<br />
yardımcı olmak istiyoruz. Sadece rutinlerde<br />
kullanılan ürün çerçevesinde değil;<br />
formülasyonlarımızda da minimalizmi<br />
benimsiyoruz. Ürünlerimizi sadeleştirmek<br />
ve daha kullanıcı dostu hale getirmek için<br />
karmaşık bileşenleri ve gereksiz katmanları<br />
azaltıyor, ürünlerimizin formüllerini<br />
doğal kaynaklı ve çevre dostu bileşenlerle<br />
zenginleştiriyoruz.”<br />
Yüksek Kimya Mühendisi ve Koku<br />
Uzmanı Merve Çetin de uzun yıllar özel<br />
sektörde çalıştıktan sonra aile mirası<br />
olan doğal ve sade yaşam tarzını mc<br />
atelier/@mcatelieristanbul markasıyla<br />
bütünleştiriyor. Ürün formülasyonundan<br />
kargo sürecine kadar tüm etapları özenle<br />
organize ettiğini belirten Merve Çetin;<br />
mc atelier ile doğadan ilham alan güzellik<br />
ürünleri geliştirdiğini aktarıyor. Web<br />
sitelerinde yer alan cilt analizi testiyle<br />
insanların ihtiyaç duyduğu cilt bakım<br />
ürünlerini keşfetmeleri sağlanıyor.<br />
Markanın sunduğu ürünler arasında yüz<br />
serumları, tırnak ve dudak bakım ürünleri,<br />
deodorant, yüz maskesi, vücut ovmaları gibi<br />
ürünler yer alıyor.<br />
“Mc atelier için yeni bir ürün üretmeden<br />
önce cilt tiplerinin ihtiyaçlarını detaylıca<br />
analiz ediyoruz. Cildin doğal dengesini<br />
ve görünümünü bozmayacak içeriklerle,<br />
ambalaj tasarımından ürün geliştirmeye<br />
kadar doğal içerikli ve sürdürülebilir<br />
kaynaklar kullanıyoruz. Web sitemizdeki<br />
cilt analiz testimiz tam da skinimalizme<br />
hizmet ediyor. Testi tamamlayıp bize<br />
gönderdiğinizde, girmiş olduğunuz bilgiler<br />
doğrultusunda cilt ihtiyaçlarınız analiz<br />
edilip size uygun ürünler seçiliyor. Bu<br />
sayede akıllarda herhangi bir soru işareti<br />
kalmadan markamızı tercih edenleri sadece<br />
ihtiyaçları olan ürünlere yönlendirmiş<br />
oluyoruz. Gereksiz tüketimin önüne<br />
geçerek; sade, çok yönlü performans<br />
gösteren bir anlayışla sadece kendimize<br />
değil, çevreye de gereken özeni göstermiş<br />
oluyoruz. Mc atelier’in mottosu da tam<br />
olarak bunu vurguluyor: Doğal ol, sade<br />
ol, sen ol… İhtiyacın olan her şey sende<br />
gizli…”<br />
46 Skinimalizm<br />
47
Eda Sürücü Kaya’nın altı yıl önce kurduğu<br />
PELCARE /@pelcare markası da bedene<br />
uyumlu, %100 bitki bazlı, vegan aktifli<br />
cilt bakım ürünleriyle öne çıkıyor. Pelcare<br />
bünyesinde saç, vücut, yüz bakımı ürünleri,<br />
aromaterapik yağlar gibi çeşitli ürünler yer<br />
alıyor.<br />
“PELCARE, ürünleri en iyi ve en<br />
temiz şekilde tüketici ile buluşturma<br />
motivasyonumla başladı. Anne olunca<br />
da annelerin gözünden ihtiyaçları görme<br />
fırsatım oldu. Annelerin ve bebeklerin<br />
yaşadığı en büyük sorunları %100 doğal<br />
şekilde çözmeye yardımcı olmak için<br />
ürünler çıkardık. Şu an adaptojenik ve<br />
süpergıdalı kremler, %100 soğuk sıkım lüks<br />
botanik yüz yağları, anne bebek sorunlarına<br />
%100 doğal çözüm esansiyel rollar, bitki<br />
suları, vegan aktifli serumlar, temiz<br />
parfümler mevcut. %100 temiz içerikler<br />
ve vegan aktiflerle ilk kullanımda bile fark<br />
ettirecek etkili ürünler üretiyoruz. Kullanıcı<br />
cilt problemine göre ürünü seçiyor, seçtiği<br />
ürünü seneler boyunca kullanabiliyor. Cildi<br />
için neyin doğru olduğunu bilerek, bilinçli<br />
hedefe yönelik bir tüketim sağlıyor.”<br />
Tıbbi Bitki Uzmanı Nurgül Dirlik’in<br />
Rosece Natural /@rosecenatural markasını<br />
kurma hikayesi ise kızının atopik<br />
dermatit rahatsızlığı ile başlıyor. %100<br />
doğal kaynaklı ürünlerle günlük saç ve<br />
cilt bakımında bütünsel çözüm bulmayı<br />
hedefleyen Nurgül Dirlik, 2015’de Rosece<br />
Natural’ı kuruyor ve her cilt tipinin<br />
ihtiyacına yönelik saç ve cilt bakım<br />
ürünlerini geliştiriyor.<br />
“Skinimalizm; özellikle kadınların onlara<br />
dayatılan ‘güzellik’ kalıplarına sıkışmadan,<br />
cildin ve bedenin doğal görünümünü<br />
kusur olarak görmeden doğal güzellik<br />
anlayışıyla özgürleşmesi adına önemli.<br />
Bütünsel bir yaklaşımla, cilt sorunlarını<br />
ele alıp ihtiyaca yönelik minimalist<br />
kombinasyonlar oluşturmak mümkün.<br />
Biz de Rosece markası olarak, içerik bazlı<br />
formülasyonlar ve çok sayıda ürünün yer<br />
aldığı rutinler yerine, uyumlu içerikler<br />
ve doğru formülasyonlarla maksimum<br />
fayda sağlayabilecek çok fonksiyonlu<br />
ürünler geliştiriyoruz. Tek tek sorunlara<br />
odaklanmak yerine, cildi bir bütün olarak<br />
ele alan bütünsel cilt bakımı rutinlerini<br />
hedefliyoruz. Böylelikle uygulamada<br />
sade, anlaşılır ve sürdürülebilir rutinler<br />
sağlayabiliyoruz.”<br />
48 Skinimalizm<br />
49
C<br />
M<br />
Y<br />
CM<br />
MY<br />
CY<br />
CMY<br />
Dermatoloji Uzmanı Dr. Aslı<br />
Eralp’in 2015’te kurduğu Dermabien<br />
Dermocosmetics /@dermabien markası da<br />
mümkün olan az ürünle cilt için en sağlıklı<br />
ve doğru çözümü geliştirmeyi hedefliyor.<br />
Dermabien Dermocosmetics bünyesinde<br />
farklı cilt tipleri ve cilt sorunlarına özel<br />
olarak geliştirilen dermokozmetik ürünler;<br />
Dr. Aslı Eralp’in cilt bakımı alandaki 25<br />
yıllık tecrübesini de yansıtıyor.<br />
“Bir dermatolog olarak önceliğim her zaman<br />
kullanıcıların cilt sağlığı oldu. ‘Doğru<br />
ürünlerle cildimiz gülümsesin’ mottosuyla<br />
çıktığım bu yolda Dermabien ürünlerimi her<br />
gün giderek daha fazla kullanıcıyla<br />
buluşturmak için çalışmalarıma devam<br />
ediyorum. Dermabien ürünlerinde özellikle<br />
farklı cilt tipleri ve akne, leke gibi farklı cilt<br />
hastalıklarına yönelik ürünler bulunuyor.<br />
Akne sorunlarına sahip ciltler için<br />
temizleyici, losyon ve yüz kremini içeren<br />
Acn-Non akne seti, cildi güneş, mavi ışık ve<br />
oksidatif stresten koruyan ve anti-aging etki<br />
gösteren Dermasolar Age Defense Cream,<br />
cilt lekeleri için Dermabien Melacure serisi,<br />
hassas ve rozaseaya yatkın ciltlerin<br />
hassasiyetini ve cilt altı damar yapımını<br />
azaltan, stres hormonu kortizolü baskılayan<br />
SensiNouveau serisi, iğnesiz dolgu ve botoks<br />
etkisi gösteren, kırışıklıkları azaltan ve cildi<br />
sıkılaştıran anti-aging ürün serisi<br />
Dermisvital öne çıkan ürünlerimizden.<br />
Amacımız ciltte var olan problemlerin<br />
tedavisine yardımcı olurken; aynı zamanda<br />
daha sağlıklı, parlak bir cilt elde etmek ve<br />
bunu yaparken de olabildiğince az sayıda<br />
ürün kullanmak.”<br />
K<br />
50 Skinimalizm
sindirim kaynaklı oksidatif stres seviyesini<br />
azaltarak, kontrol altında tutmayı destekler.<br />
5. 30 yaşın üzerindeyseniz günde 2 ana<br />
öğün ile sınırlı kalıp, ara öğün tüketmemek.<br />
6. Genel olarak beslenmenizden paketli<br />
gıdaları çıkartarak, ev yemeklerine, bol<br />
lif kaynaklı sebzelere ve temiz protein<br />
kaynaklarına ağırlık vermek.<br />
Yazı: Ebru Şinik<br />
Ayurveda Eğitmeni & Wellbeing Uzmanı<br />
www.yukselencag.com<br />
ağışıklık sistemi, aynen<br />
tüm bedenlerimiz gibi<br />
birbiri ile sürekli enerji<br />
ve bilgi alışverişinde<br />
bulunan bütüncül<br />
bir sistemdir. Genel<br />
sağlık ve iyilik halimizi<br />
yükseltmek üzere yaptığımız günlük her<br />
seçim tüm fizyolojik sistemlerimizde<br />
zincirleme reaksiyonlarla çalışır.<br />
Bağışıklık sisteminizi her gün çok ufak<br />
ve önemsiz gibi görünen bazı rutinlerle<br />
konforunuzu bozmadan yükseltebilir ve kış<br />
boyunca muhtelif virüslerden korunarak,<br />
daha zinde ve dengede olabilirsiniz.<br />
Önce şunu anlamamız gerekiyor ki,<br />
bağışıklık sistemini sadece temiz beslenme<br />
ilkelerine uyarak tam olarak sağlıklı<br />
tutabilmeniz bünye tipleri ve yaşam<br />
tarzına göre değişiklik göstermektedir.<br />
“Temiz beslenme” ilkelerine dikkat etmek<br />
son derece belirleyici olduğu halde, eğer<br />
stres yönetimi yapamıyorsanız ve stres<br />
hormonunuz genelde optimal seviyelerin<br />
üzerinde seyrediyorsa, immün sistemi<br />
bariyerleri otomatik olarak düşmeye<br />
başlar ve fizyolojideki oksidatif stres yükü<br />
fazlalaşır. Böyle bir durumda ne sindirim<br />
sistemi ne de solunum sistemi randımanlı<br />
olarak çalışamaz.<br />
Bağışıklık sisteminin merkezi terminolojide<br />
Enterik Sinir Sistemi olarak bilinen<br />
sindirim sistemi olduğu üzere, eğer onu<br />
dengede tutmak ve hatta güçlendirmek<br />
istiyorsak öncelikle sindirim sistemimizi<br />
dengede tutmamız gerekmektedir.<br />
Bunun için öncelikli nelere dikkat etmemiz<br />
gerekir?<br />
1. Sirkadiyen ritimlere uygun her gece<br />
kaliteli uyku uyumak<br />
2. Stres seviyesi yüksekse derhal<br />
günlük rutinlere burundan alıp verilen<br />
nefes tekniklerini ve/veya meditasyon<br />
uygulamasını dahil etmek. Özellikle<br />
Diyafram Nefesi farkındalığını öğrenerek,<br />
diyafram kasınızı aktif bir şekilde<br />
çalıştırmak genel sağlık halinde hem kısa<br />
hem de uzun vadede son derece büyük<br />
farklar yaratır.<br />
3. Yemekleri pişirirken veya yerken bünye<br />
tipine uygun baharat karışımlarını eklemek.<br />
4. Gün boyunca sindirim sistemini<br />
destekleyen ayurvedik çay karışımlarını<br />
tüketmek. Özellikle Ayurvedik DTX,<br />
Ayurvedik Vata ve Ayurvedik Pitta çayları<br />
sindirim sistemini anında rahatlatan<br />
ve düzenleyen nitelikleri barındırarak,<br />
Peki bunların hepsini yaptınız diyelim.<br />
Bağışıklık sistemini güçlü tutmak için<br />
günlük hayatınızda başka nelere dikkat<br />
edebilirsiniz?<br />
7. Gün aşırı veya her gün banyo sonrası<br />
kendinize yapacağınız doğal ayurvedik<br />
vücut nemlendiricisi ve masaj yağları ile<br />
Abhyanga Masajı uygulamasına sabah<br />
güne başlarken veya gece yatağa gitmeden<br />
önce yer vermek ve haftada bir profesyonel<br />
masaj alarak bağışıklık için çok önemli<br />
olan lenfatik drenaj sisteminin düzenli<br />
temizliğini sağlamak.<br />
8. Yaşamınıza düzenli olarak hareket<br />
katmak! Çünkü hareket ettikçe lenfatik<br />
drenaj sistemi otomatik çalışır ve kendini<br />
temizlemeye, arındırmaya başlar.<br />
9. Her sabah kalktığınız gibi, dil temizleme<br />
aparatı ile dilinizin üzerinde gece<br />
boyunca biriken toksin atıklarını nazikçe<br />
sıyırıp, dilinizin pembesini görene kadar<br />
temizlemek.<br />
10. Her sabah bu işlemden sonra mideye<br />
bir şey girmeden önce min. 5 dk. ağzınızda<br />
ayurvedik ağız bakım yağı ile çalkalama<br />
yapmak. Bu işlem kanınızda birikme<br />
eğiliminde olan atom altı toksin yüklerinin<br />
tükürük bezleri vasıtasıyla kandan tahliye<br />
edilmesinde son derece etkin olup, bunu<br />
günlük mini bir şelasyon uygulaması olarak<br />
görebilirsiniz.<br />
52 Kışın Bağışıklık Sı̇stemı̇nı̇ Yükseltecek Önerı̇ler<br />
53
Koruyucu Tıp ve Wellbeing Uzmanı olarak<br />
bağışıklık sisteminizi güçlendirecek olan<br />
daha bir sürü günlük rutin önerisinde<br />
bulunabilirim.<br />
Siz şimdilik bu 10 öneriden birkaçı ile<br />
başlayın ve 6 hafta içinde genel zindelik<br />
halinizdeki dönüşümü fark edin. Farkı<br />
sadece siz değil, emin olun etrafınızda<br />
olanlar da fark edecek ve size “Ne<br />
yapıyorsun?” diye sormaya başlayacaklar.<br />
Şimdi sizinle benim tüm kış sezonu<br />
boyunca bol bol tükettiğim Taze Zencefil<br />
Çayı tarifimi paylaşacağım. Bu çayı ailece<br />
afiyetle tüketiniz. Sadece kan sulandırıcı<br />
ilaç kullananlar günde 1 fincandan fazla<br />
içmemelidir.<br />
Zencefil Ayurveda mutfağının<br />
vazgeçilmezlerindendir. Zencefil Çayı ise<br />
özellikle kış aylarında bizim evin baş tacıdır.<br />
Bu çayın faydalarını kısaca sıralıyorum:<br />
• Vücut ısınızı yükseltir, içinizi ısıtır.<br />
• Sindirim ateşimizi alevlendirir ve<br />
sindirime destek olur.<br />
• Bağışıklık sistemini güçlendirerek,<br />
mikroplara karşı kalkan oluşturur.<br />
• Fizyolojideki inflamasyon oluşumlarını<br />
yatıştırarak, bağışıklık sisteminin<br />
güçlenmesini sağlar.<br />
• Özellikle kış aylarında solunum<br />
yollarını muhtelif enfeksiyonlardan korur.<br />
• Kanı temizler ve inceltir. (Bu sebeple<br />
kan inceltici ilaç kullananlar günde bir<br />
bardaktan fazla içmemelidir.)<br />
• Metabolizmayı hızlandırarak detoks<br />
mekanizmalarını uyarır.<br />
• Tüm fizyolojide detoks görevi yapar ve<br />
toksin tahliyesini destekler.<br />
Özellikle serin havalar boyunca rahatlıkla<br />
günde birkaç büyük fincan, sıcak olarak<br />
tüketmenizi öneriyorum.<br />
(Kan inceltici kullananlar maks. 1 bardak.)<br />
• Taze Zencefil<br />
• Tarçın Kabukları<br />
• Karanfil<br />
• Kakule Kapsülü<br />
• Karabiber topları<br />
Taze Zencefil Çayı Yapılışı:<br />
1. Tencereye 1-1,5 litre kadar içme suyu<br />
konur.<br />
2. 1-2 parmak boyunda taze bir zencefilin,<br />
dış kabuğu soyularak, salatalık dilimleri<br />
şeklinde incecik dilimlenir ve tencereye<br />
atılır.<br />
3. Tencere içine 4-5 adet kakule kapsülü,<br />
4-5 adet karabiber topu, 6-7 adet karanfil<br />
ve 3-4 adet tarçın çubuğu da eklendikten<br />
sonra, kaynamaya bırakılır.<br />
4. Tencerede su fokurdamaya başladıktan<br />
sonra yaklaşık 20 dakika düşük ısıda<br />
kaynatmaya devam edilir. (Çayın rengi bu<br />
arada kehribar bir renk alacaktır.)<br />
5. 20 dk. sonunda altı kapatılarak, sıcak<br />
olarak içilir.<br />
6. Geri kalan çay soğuduktan sonra<br />
üstü kapalı bir sürahi veya tencere ile<br />
buzdolabında 5-6 güne kadar saklanabilir.<br />
İçilmeden önce tekrar ısıtılır ve kesinlikle<br />
sıcak olarak tüketilmelidir.<br />
Şifa olsun...<br />
54 Kışın Bağışıklık Sı̇stemı̇nı̇ Yükseltecek Önerı̇ler
Daha fazla<br />
ürüne ulaşmak<br />
için QR kodu<br />
okutun.<br />
C<br />
M<br />
Y<br />
CM<br />
MY<br />
CY<br />
CMY<br />
K<br />
Profesyonel<br />
Ömür boyu<br />
keskin bıçak<br />
garantisiyle!<br />
Beard Trimmer 9<br />
Her gün berberden<br />
çıkmış gibi görünün
Fotoğraf - Zeynep Deryaasan<br />
Model - Catarina Lovchikova<br />
Styling - Ramazan Tunç Gülsen<br />
Art Direction - Melissa Ilona<br />
Saç - Rıdvan Deniz<br />
Makyaj - Birce Selcik<br />
Fotoğraf Asistanı - Çağdaş Sezgin<br />
shopi go'ya teşekkürler...<br />
Full look - Lacoste x Golf Le Fleur<br />
Çizme - stylist own<br />
58 Hang out / Shopi go<br />
59
Forma - Puma, Manchester City Home Jersey<br />
Etek - KNWLS, Scallop Skirt<br />
Çizme - Vintage<br />
Yelek - Dickies, thorsby Liner West<br />
Üst - KWNLS<br />
Etek - KWNLS<br />
Bot - Zara<br />
60 Hang out / Shopi go<br />
61
Forma - Puma, AC Milan Home Jersey<br />
Jean - Diesel<br />
Ayakkabı - Mango<br />
Küpe - Kaizenen<br />
62 Hang out / Shopi go<br />
63
Üst - Ottolinger, Mesh Polo T-shirt<br />
Şort - Adidas<br />
Gözlük - KNWLS<br />
Şapka - Raavet, 6-Panel Paccbet<br />
Ayakkabı - Diesel<br />
Küpe - Kaizenen<br />
Ayakkabı - Diesel D-Venus<br />
64 Hang out / Shopi go<br />
65
Üst - Ottolinger, Mesh Polo T-shirt<br />
Şort - Adidas<br />
Gözlük - KNWLS<br />
Şapka - Raavet, 6-Panel Paccbet<br />
Ayakkabı - Diesel<br />
Küpe - Kaizenen<br />
66 Hang out / Shopi go
Yeni yıla doğru şehir bir başka hareketleniyor, etkinlik<br />
takvimi dolup taşıyor, İstanbulluların sanatla buluşmaları<br />
sıklaşıyor.<br />
Tam bir ilkbahar-yaz insanı olduğumdan kış geldiğinde<br />
içim biraz burkulsa da şehirde etkinlik seçeneklerinin<br />
çoğalmasıyla yeniden canlanıyorum. Bu sayımızda<br />
yine farklı sektörlerden başarılı isimleri tanıdık;<br />
onlara bu yüksek sanat sezonunu ve kış aylarını nasıl<br />
geçirdiklerini; İstanbul’la ilişkilerini sorduk.<br />
İyi okumalar ve mutlu bir kış dilerim!<br />
Hazırlayan: Pınar Morpınar<br />
pinarmorpinar@gmail.com / @pinarmorpinar<br />
Fotoğraflar: Güneş Kazdal<br />
68 Art Hopping
Çiçek Çizmeci<br />
Çiçek Çizmeci, 35, Teknoloji Editörü<br />
@cicekcizmeci<br />
Çiçek, Cüneyt Özdemir Youtube kanalında<br />
kendi programını hazırlayıp sunuyor ve<br />
freelance dijital medya yönetimi yapıyor.<br />
Yürüyüşü, spor yapmayı, seyahat etmeyi<br />
ve arkadaşlarıyla zaman geçirmeyi çok<br />
seviyor. İstanbul’a duyduğu sevgide deniz<br />
önemli bir etken; özellikle bir gününü vapurda<br />
geçirebilirse o zaman ondan mutlusu<br />
yok. Geleceğe dair hayali, sevdikleriyle<br />
sağlıklı ve kaliteli yaşamak. Fenerbahçe’de<br />
yer alan Duende Sanat Galerisi’nde buluşup,<br />
sohbet ettik.<br />
Neden bu işi yapıyorsunuz?<br />
Sunuculuk daha önce de severek yaptığım<br />
bir iş; okuduğum bölüm olmasına rağmen<br />
siyaseti oldum olası sevmedim. Teknolojiye<br />
ise her zaman ilgi duydum, teknoloji<br />
haberlerini takip etmek hobim diyebilirim.<br />
Dolayısıyla sevdiğim iki işi birleştirmiş<br />
oldum.<br />
En son okuduğunuz kitapları, izlediğiniz<br />
filmleri ve gittiğiniz sanat etkinliklerini<br />
merak ediyorum.<br />
En son Stefano D'Anna'nın Tanrılar<br />
Okulu'nu okudum. “Dünya böyle, çünkü sen<br />
böylesin” sözü gerçek bir ayna, bana da yol<br />
gösterici oluyor. En son izlediğim film<br />
Everything Everywhere All At Once.<br />
İzlemesi pek kolay olmadı. Sevgi-nefret<br />
ilişkisi besledim filme karşı. En son gittiğim<br />
sanat etkinliği ise Barcelona'daki Picasso<br />
Müzesi. İçinde 4000’den fazla eser yer alan<br />
bu müze Picasso'ya adanan, hayattayken<br />
eserlerinin sergilendiği ilk ve tek müze.<br />
Peki İstanbul’da var mı sevdiğiniz sanat<br />
alanları?<br />
Ziyaret etmeyi en sevdiğim sanat alanlarının<br />
başında Contemporary İstanbul var. Ayrıca<br />
Tophane-i Amire, Özel Saint Benoit Lisesi<br />
gibi İstanbul'un farklı tarihi alanlarında<br />
gerçekleşen sergiler çok hoşuma gidiyor.<br />
İstanbul'un yaşayan tarihi, eski binaları ile<br />
günümüz sanatçıları buluştuğunda tadından<br />
yenmiyor. Beni besleyen bir başka sanat<br />
galerisi ise bugün bulunduğumuz<br />
mahallemde yer alan, sahibesi de arkadaşım<br />
olan Duende Sanat Galerisi. Burada da hem<br />
köklü hem yeni sanatçıların eserlerini<br />
görmek mümkün.<br />
Kış mevsiminde İstanbul’da en çok ne<br />
yapmaktan / nerelere gitmekten<br />
hoşlanıyorsunuz?<br />
Kışın evde olmayı çok seviyorum. Dışarıda<br />
olacaksam sergi ve sanat galerilerini gezip<br />
ilham almak bana çok iyi geliyor. İstanbul<br />
Modern, Arkeoloji Müzesi, Arter, Pilevneli,<br />
Duende sanat galerileri beni iyi hissettiriyor.<br />
Bir de tabii tiyatro ve konserleri takip<br />
ediyorum. Özellikle Moda’da veya<br />
Beyoğlu’nda tarihi yerlerde olan etkinlikler<br />
de yine beni çok besliyor.<br />
Size neler, nereler, kimler ilham veriyor?<br />
Bana yeni yerler ilham veriyor. Özellikle<br />
gitmediğim, görmediğim ülkeler, şehirler<br />
beni canlandırıyor. Bu yıl Kopenhag'da<br />
Coldplay konserine gittim. Coldplay'ın bir<br />
stadyum dolusu insanı birleştiren gücü çok<br />
ilham vericiydi.<br />
Sinan Tekinel<br />
Sinan Tekinel, 36, Çiftçi<br />
@sinantekinel<br />
Tam bir modern çiftçi Sinan. Ege’de badem<br />
bahçesi var. Kendisini doğaya, toprağa<br />
adamış bir spor sevdalısı. Estetik zevklerini<br />
göz ardı etmeden, sakin, sade bir yaşam<br />
sürüyor. Sorularımızı iletmek için onun<br />
da ruhuna iyi gelen Arter’in geniş, dingin<br />
alanında bir araya geldik.<br />
İşinizden bahseder misiniz biraz?<br />
Ege’de yerli badem üretiyoruz. Kurduğum<br />
Noi Ege Bademi markası altında badem ve<br />
badem türevi ürünler tasarlıyor ve sizlerle<br />
buluşturuyorum. Doğa ile iç içe sağlıklı bir<br />
besin üretmek fikri ilgimi çekti. Aynı<br />
zamanda bu işi, ticari olarak daha az risk<br />
taşıdığına inandığım için de tercih ettim tabii.<br />
Görsel zevkinize ve kişisel gelişiminize<br />
yönelik en son etkinlikleriz nelerdi?<br />
En son Oppenheimer’i izledim,<br />
Contemporary İstanbul’u ziyaret ettim. Bir<br />
de triatlon antrenmanı ve beslenmesi<br />
üzerine bir makale okudum.<br />
Arter’i beğendiğinizi biliyorum başka var mı<br />
ziyaret etmeyi sevdiğiniz sanat alanları?<br />
İstanbul Modern, Sakıp Sabancı Müzesi,<br />
MoMA, Guggenheim, Louvre Müzesi’ni<br />
sayabilirim.<br />
Kış mevsiminde İstanbul’da en çok ne<br />
yapmaktan / nerelere gitmekten<br />
hoşlanırsınız?<br />
Belgrad Ormanı’na gidip dağ bisikletime<br />
binmeyi ve koşmayı seviyorum.<br />
Toprakla uğraşmanın dışında nasıl vakit<br />
geçirirsiniz?<br />
Spor yaparak… Koşu, bisiklet antrenmanları<br />
yapıyorum. Köpeğim Badem ile patika<br />
yürüyüşleri çok keyifli oluyor.<br />
Bu şehrin en çok nesini seviyorsunuz?<br />
Burada bir gününüz nasıl geçer?<br />
Doğasını ve özelikle denizini, boğaz<br />
manzarasını seviyorum.<br />
Sabahları erken kalkıp kendime vakit<br />
ayırıyorum. Yüksek proteinli bir kahvaltı ile<br />
güne başlıyorum. Tercihen ormanda temiz<br />
havada spor yapıyorum, erken akşam yemeği,<br />
esneme ve soğuk su terapisi, dizi/film/maç<br />
ve erkenden uyku ile günü kapatıyorum.<br />
Geleceğe dair hayalleriniz neler?<br />
Bol spor içerikli, huzurlu, sağlıklı bir aile<br />
hayatı.<br />
70 Art Hopping<br />
71
Olgun Kasıkçı<br />
Olgun Kaşıkçı, 31, İllüstratör<br />
@olgunkasikci<br />
Lara Kamhi<br />
Lara Kamhi, 36, Sanatçı<br />
@larakami<br />
Lara beğenilen bir sanatçı olmasının yanı<br />
sıra yönetmenlik ve küratörlük de yapıyor.<br />
Başladığı ve zaman içinde gelişmesini<br />
dilediği pek çok projesi var. Tutarlı<br />
çalışmaya ve bu çalışmaları öne çıkaran<br />
şanslı anlara inanıyor. İstanbul Boğazı ise<br />
vazgeçilmezi. Evinin sanat dolu köşesinde<br />
bir araya geldik.<br />
Sanatla ilişkinizi birkaç kelimeyle anlatır<br />
mısınız?<br />
Yaratıcı sürecimi insan olarak dünyadaki<br />
yerimi kavrama, tanımlama ve de aşma aracı<br />
olarak kullanıyorum. Kitlesel bilincimizi<br />
geliştiren düşünsel, duyumsal, kavramsal bir<br />
dönüşümün parçası olmak adına üretiyor, bir<br />
yandan da bu süreçler sayesinde varlığımı<br />
anlamlandırmayı amaçlıyorum.<br />
Bir sanatçı olarak sevdiğiniz sanat alanları<br />
hangileri?<br />
İstanbul’da en beğendiklerim, şehrin<br />
dokusunu kullanıp mekâna özgü eserler<br />
paylaşan kamusal alan sergileri oluyor. Yurt<br />
dışında ise, sinematik sanatlara verdiği önem<br />
sebebiyle Amsterdam’daki Eye Museum<br />
aklıma ilk gelen yer.<br />
En son okuduğunuz kitap / izlediğiniz film /<br />
gittiğiniz sanat etkinliği?<br />
En son okuduğum kitap Madeline Miller’ın<br />
Akhilleus'un Şarkısı kitabı. İzlediğim film;<br />
Panos Cosmatos’un The Viewing filmi.<br />
Gittiğim en son sanat etkinliği de Salt’ta yer<br />
alan Başka Kayda Rastlanmadı: Reşad Ekrem<br />
Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi Arşivi<br />
sergisiydi.<br />
Kış mevsiminde İstanbul’da en çok ne<br />
yapmaktan hoşlanıyorsunuz?<br />
Kış mevsiminde evde kalmak dışında,<br />
sinemaya gitmek ve sergi gezmek diğer<br />
mevsimlere nazaran daha fazla keyif veriyor.<br />
Bunun dışında özellikle kafesi olan<br />
kitapçılara gidip uzun vakitler geçirmek beni<br />
iyi hissettiriyor.<br />
İlham kaynaklarınız nelerdir?<br />
Hayatın her anı ilham dolu. Kişileri,<br />
çeşitliliği, çoksesliliği gözlemlemek en büyük<br />
ilhamlarım. Algıma, duyguma, zihnime<br />
düşen her şeyden ilham alıyorum.<br />
İş dışında vaktinizi nelere ayırırsınız?<br />
Sanatçı olunca her an çalışıyorsunuz<br />
esasında. Gözlem ve yaratım süreci devamlı<br />
işliyor. Dolayısıyla her anım işimle iç içe<br />
diyebilirim. Bir de hobi olarak sürdürdüğüm<br />
sanatsal pratiklerim var. Bu zamanlarda<br />
müzik, seramik veya yazı yazmak gibi diğer<br />
ilgi alanlarıma yöneliyorum.<br />
İstanbul’da günlük hayatınız nasıl geçiyor?<br />
Bu şehirde çok sevdiğiniz bir yer var mı?<br />
Her günüm birbirinden farklı. Düzenimi o<br />
dönemde uğraşıyor olduğum projeler<br />
belirliyor ve bunların farklı farklı doğaları<br />
sebebiyle değişik düzenler sunuyorlar bana.<br />
Yine işle ilintili olarak, dönem dönem<br />
İstanbul’un çeşitli yerlerine daha sık<br />
gidiyorum. Örneğin normalde çok sık<br />
gitmediğim Sultanahmet’te bir sergi<br />
yapıyorsak, birkaç ay boyunca o mahallede<br />
sosyalleşiyor, geziyor, vakit geçiriyorum.<br />
Tarihi dokusuyla, katmanlaşmış yapısıyla<br />
şehri tümüyle ele alan işler ürettiğimden de<br />
bu farklı deneyimleri sık sık tecrübe etme<br />
fırsatı yakalıyorum. Ancak tipik bir güne<br />
evde çalışarak başlar, biraz sahile inip yürür,<br />
sonrasında eve geri döner ve çalışmaya<br />
devam ederim. Boğazı görmek bana yoğun<br />
bir aşkınlık hissi veriyor. Bu da<br />
çalışmalarımın temelinde olan duyguya<br />
hitap ediyor. Dolayısıyla şehrin en sevdiğim<br />
yeri için gönül rahatlığıyla boğazı diyebilirim.<br />
Çocukluğundan beri çizgi dünyasına<br />
merakı olan, oldukça hayalperest bir<br />
illüstratör Olgun. Anahtar kelimeleri:<br />
Eğlence, empati, yaratıcılık ve tutku.<br />
İnsanlara mutlu olacakları şeyler vermeyi<br />
seviyor. Ayrıca Lego yaparak çok<br />
zaman geçiriyor; yemek yemeğe vakit<br />
ayırmayı seviyor. Vücut geliştirme ve<br />
MMA dövüş sporlarına karşı da bir hayli<br />
ilgisi var. Teşvikiye’de yer alan 44A Sanat<br />
Galerisi’nde bir araya geldik.<br />
En son neler okudunuz / izlediniz? Son<br />
gördüğünüz sanat etkinliği neydi?<br />
Genellikle hep mesleki teknik kitaplarım var.<br />
Kısacası resimli kitapları seviyorum :) Çokça<br />
da çizgi roman okurum, bu ay üç tane<br />
okudum; Üç Joker, Watchmen Origins ve<br />
Spiderman Kraven’ın Son Avı. En son<br />
Oppenheimer’i izledim ve 212’nin fotoğraf<br />
sergisine gittim. Hepsinden çok keyif aldım.<br />
Ziyaret etmeyi sevdiğiniz sanat alanları da<br />
vardır mutlaka.<br />
En son Paris’te gezdiğim Matisse ve Picasso<br />
müzeleri dışında (hatta Picasso’da bir<br />
çizimimi bile bıraktım!) İstanbul’da Müze<br />
Gazhane, İstanbul Modern ve Pera Müzesi’ni<br />
sayabilirim. Salt’ı da takip ediyorum. Ayrıca<br />
çekimimizi yaptığımız 44A Sanat Galerisi de<br />
hem bir sanat alanı hem de bir kafe olarak<br />
çok keyifli.<br />
Kış mevsiminde İstanbul’da neler yapar,<br />
nerelere gidersiniz?<br />
Bir yerde oturup yağmurun sesini dinlediğim<br />
herhangi bir aktiviteyi çok seviyorum. Zaten<br />
genel olarak kış insanıyım diyebilirim.<br />
Sürekli gidemesem de Türk Alman Kitabevi,<br />
yeni iç dekorasyonlarıyla kendini gösteren<br />
Espresso Lab gitmekten zevk aldığım yerler<br />
arasında. Bağdat Caddesi’nin çizgisini de<br />
seviyorum.<br />
İlhamınızı nelerden alırsınız?<br />
Kahve, tatlı insanlar, güzel sergiler, güzel<br />
müzik, iyi film, Instagram… her şey olabilir.<br />
Son zamanlarda Paris ve Barcelona’da çok<br />
iyi hissettim ve bu hisler yaratıcılığımı<br />
besledi. Artistik anlamda Alexander Girard,<br />
Olimpia Zagnoli, Saul Bass gibi<br />
sanatçılardan; kendi hayatımda da kız<br />
arkadaşım Çağla ve beraber çalıştığım kreatif<br />
ekipten ilham alıyorum.<br />
Bu şehrin en çok nesini seviyorsunuz?<br />
Sonu yok. Çeşitliliğini, her şeye sahip<br />
olmasını seviyorum. Vapur, deniz, metro,<br />
karbondioksit, kendi içinde düzene sahip bir<br />
kaos. Türkiye’de İstanbul dışında bir yerde<br />
yaşasam sıkılırım. İstanbul’un<br />
koşturmacasında kaybolmayı seviyorum.<br />
Geleceğe dair hayalleriniz neler?<br />
Kariyerimin bir noktasından itibaren, ki<br />
hedeflerim doğrultusunda bu 2024 yılı<br />
olarak görünüyor, yurt dışına taşınmayı ve<br />
geri kalan nazik hayatımı orada geçirmeyi<br />
hayal ediyorum. Diğer hedeflerimi ise ya<br />
şimdilik gerçekleştirdim ya da onlardan<br />
vazgeçtim :)<br />
72 Art Hopping<br />
73
şte size kıpır<br />
kıpır, fokur fokur,<br />
gürül gürül bir<br />
ada-ülke. Düşünün<br />
ki bu ada, iki<br />
kıtanın birleştiği<br />
sürekli hareket<br />
halindeki plakalar üzerinde<br />
durmaya çalışıyor. İki kıta<br />
da kendine çekiştiriyor<br />
garibimi.<br />
Yazı ve fotoğraflar: Coşkun Canlı / Gezgin<br />
@for.1.world<br />
Seljalandsfoss Şelalesi<br />
Düşünün ki bu ada, her yere<br />
uzak ve üzerinde otuzdan<br />
fazla aktif volkan var. Sıcak<br />
su fışkırıyor her köşesinden.<br />
Düşünün ki aynı ada, etrafı<br />
yetmezmiş gibi altı-üstü, her<br />
tarafı su, şelalelerce su.<br />
Bir de tepe tepe buzullar.<br />
İşte bu ada aynı zamanda tam<br />
bir “en”ler ülkesi.<br />
74 8 Günlük İzlanda Turu<br />
75
Adaya ilk kesin yerleşimi MS 874’de<br />
Norveçliler yapıyor. 930’da dünyanın en<br />
eski parlamentolarından Althing kuruluyor<br />
ve 13.yüzyıla kadar İzlanda Birliği devam<br />
ediyor. Sonrasında Norveç ve Danimarka<br />
hakimiyetleri altında altı yüzyıl geçiriyor<br />
ve Danimarka II. Dünya Savaşı’nda işgal<br />
edilince 1944’de bağımsızlığını ilan ediyor.<br />
Adım adım İzlanda<br />
8 günlük ayrıntılı bir rota<br />
Giriş notu: Biz Rejkavik bölgesini<br />
gezinin sonuna bıraktık. İnsanların<br />
kalabalığından önce doğanın güzelliği<br />
yorsun bizi istedik. Ama siz dilerseniz ilk<br />
gün Rejkavik’te zaman geçirip ikinci gün<br />
rotaya başlayabilirsiniz.<br />
Dünyada tamamı kadınlardan oluşan ilk<br />
siyasi parti İzlanda’da kuruluyor. Dünyanın<br />
ilk kadın devlet başkanı da 1980’de<br />
İzlanda’da seçiliyor.<br />
İzlanda, ordusu olmayan dünyanın en geniş<br />
ülkesi ama Nato üyesi. Zaten ABD’nin<br />
koruma kalkanı altında. Avrupa Birliği<br />
üyesi değil ama Schengen vizesi ile giriş<br />
yapılıyor.<br />
1.Gün ( 156 k m)<br />
Keşfinize THINGVELIR NATIONAL<br />
PARK ile başlayın. Burası bir Unesco<br />
Dünya Mirası. Dünyada kıtaları ayıran<br />
tektonik plakaları yerin üzerinde<br />
görebildiğiniz tek yer. Anlayacağınız<br />
İzlanda hem Amerikalı hem Avrupalı ve her<br />
yıl 2 cm. birbirinden uzaklaşıyor.<br />
Vik i Myrdal<br />
Avrupa’da nüfus yoğunluğu en düşük ülke<br />
İzlanda. 380.000 kişi yaşıyor ve nüfusun<br />
%70’i Rejkavik civarında yoğunlaşıyor.<br />
Hem Avrupa hem de Dünya Futbol<br />
şampiyonasına katılmayı başaran en az<br />
nüfuslu ülke oldu. Yüz ölçümü ise 103.000<br />
km2 yani bizim Ege Bölgesi kadar.<br />
İzlanda dünyada en fazla uçuş iptaline sebep<br />
olan doğa olayının da kaynağı. Hatırlarsanız<br />
2010’da Eylafjallajokull volkanı patlamış ve<br />
Avrupa’da 100.000’den fazla uçuş yayılan<br />
duman tabakası yüzünden iptal olmuştu.<br />
Bu esnada bilinenin aksine İzlanda hava<br />
sahası hiç kapanmamıştı çünkü tüm duman<br />
Avrupa’nın üzerindeydi.<br />
Ülke tüm enerji ihtiyacının %85’ini<br />
yenilenebilir jeotermal ve hidroelektrik<br />
kaynaklarından sağlıyor. Bu alanda<br />
dünyada tekler.<br />
Dünyanın en garip arkadaşlık uygulaması<br />
sadece bu ülkede mevcut: “Ensest Alarmı”<br />
İzlanda’da soyadı olarak herkes anne veya<br />
babasının ön adını alıyor. Gunnarsdottir<br />
veya Johannasson gibi. Bir bara gittiğinde<br />
bu isim ve soyadından kimse akraba olup<br />
olmadığını anlayamıyor. Tanımadığınız<br />
bir kuzene denk gelme ihtimaliniz hiç de<br />
az değil çünkü çoğunluk 9. yüzyılda adaya<br />
yerleşen Viking soyundan geliyor ve bu<br />
yüzden ensest bir ilişkiye girmemek adına<br />
önce The Islendinga App (Incest Prevention<br />
Alarm) uygulamasından bir durum tespiti<br />
yapıyorlar<br />
Gelin, bu ilginç ada-ülkeyi<br />
birlikte gezelim<br />
Biz seyahat planımızı 9 ay önceden temmuz<br />
için yapmıştık. Uçuş günü yaklaşırken yine<br />
volkanı patladı İzlanda’nın. Böyle risklerden<br />
korksak gezgin olamazdık. Patlamadan<br />
birkaç gün sonra İzlanda’daydık. Seyahat<br />
boyunca da Rejkavik’in dibinde lav<br />
püskürtmeye devam etti volkanımız.<br />
Neyse volkanlar patlasın, gayzerler<br />
hoplasın, biz düşelim yollara.<br />
İzlanda’yı gezmek için birkaç seçeneğiniz<br />
var. En fazla tercih edilen yöntem<br />
Rejkavik’te konaklamak ve her gün<br />
bir bölgeyi içeren yakın ulaşılabilir<br />
noktalar için turlara katılmak. Bir diğer<br />
yöntem de cruise gemisiyle adanın bazı<br />
noktalarını görmeye çalışmak. Bu gemilerin<br />
bazıları Grönland ve Faroe adalarını da<br />
kapsayabiliyor. Biz daha az maliyetli ve<br />
adanın tamamını görebileceğimiz bir<br />
seçeneği tercih ettik. Camper kiraladık ve<br />
tüm adanın etrafını bu araçla dolaştık. İki<br />
kişi için camperlar ideal. Bizimkinde açılıp<br />
yatağa dönüşen iki ünite vardı. Araçlarda<br />
çok güçlü ısıtma tertibatı bulunuyor. Ayrı<br />
bir bataryadan beslenen 7 kademeli ısıtma<br />
var ve -2 C’yi bulan soğuk havada sadece<br />
seviye 1 bize yeterli oldu. İzlanda’da birçok<br />
kez yağmur ve şelaleler derken sırılsıklam<br />
olacaksınız. Bu araçlardaki ısıtma tertibatı<br />
sayesinde her şeyi hemen kurutabilirsiniz.<br />
Kamp için gereken ocak gibi, yeme-içme<br />
tertibatı da vardı ve benim gibi kamp<br />
hayatını hiç bilmeyen bir kişiye göre<br />
bile kullanımı çok basitti. Geceleri aracı<br />
ısıttığımız için bozulabilecek peynir tarzı<br />
ürünleri aracın üstüne koyuyorduk.<br />
İzlanda’da aracınızı herhangi bir yere<br />
çekerek geceleme yapmanız yasak. Kamp<br />
alanlarında durmanız gerekiyor, ne şans<br />
ki; bu küçük ülkede 400 kamp alanı var!<br />
Sadece bu kamplar kışın kapalı, aklınızda<br />
olsun. Kamplarda tuvalet, duş, bulaşık,<br />
elektrik olanağı, bazılarında çamaşırhane,<br />
mikrodalga, çok azında restoran bile<br />
mevcut. Camp card ile 40 tanesinden<br />
faydalanabiliyorsunuz. Kartın fiyatı 175<br />
Euro ve bir yıl süreyle istediğiniz kadar<br />
kullanabiliyorsunuz. Aracın içindeki herkes<br />
-elektrik ve duş haricinde- kamp alanından<br />
ücretsiz yararlanıyor.<br />
Sonraki durağınız MÖ 4000 yıllarında<br />
oluşmuş krater gölü KERID olsun.<br />
Ardından GEYSIR’e devam edin. Gayzer<br />
kelimesi adını buradan alıyor. Dünyanın<br />
bilinen en eski gayzeri burası ve 80<br />
metre ile kaydedilmiş ikinci en yüksek<br />
gayzer olarak da geçiyor. O şu an pek<br />
aktif olmasa da aynı yerdeki dünyanın<br />
en yüksek dördüncü gayzeri Strokkur<br />
her 8-10 dakikada bir 25-35 metreye<br />
kadar fışkırmaya devam ediyor. Etrafta<br />
fokurdayan jeotermal birikintilerde ısı 250<br />
dereceyi buluyor.<br />
Biz gecelemeyi Skjol Kjoastadir kamp<br />
alanında yaptık. İçinde restoran da var.<br />
Tavsiye ederim.<br />
Geysir<br />
2.Gün ( 264 k m)<br />
Bence ikinci gün erken kalkın çünkü<br />
bugüne muhteşem yerler sığdıracaksınız. İlk<br />
durak GULFOSS; İzlanda’nın en güçlü ve<br />
heybetli şelalesi.<br />
SELJALANDSFOSS şelalesi ise tam bir<br />
fotoğraf cenneti. Arkasından da yürürseniz<br />
keyifli bir ıslaklık deneyimi yaşarsınız.<br />
Benim en beğendiğim yerlerden biri oldu<br />
burası.<br />
SKOGAFOSS şelalesini hem aşağıdan hem<br />
de tırmanarak yukarıdan izleyin.<br />
DRHHOLAEY’de fenerin bulunduğu<br />
bölgede muhteşem manzarayı izleyin.<br />
Burası adanın en güney ucu. Black Beach<br />
(Reynisfjara viewpoint) tarafına bakan<br />
tepede ise İzlanda’nın milli kuşu Puffin’in<br />
yumurtlama alanı var. Bu siyah, beyaz<br />
tombul kırmızı gagalı kuşlar adanın simgesi<br />
aynı zamanda.<br />
BLACK BEACH’de sahildeki çubuk<br />
şeklinde üst üste binmiş bazalt kaya<br />
bloklarına fotoğraf için tırmananlardan<br />
olursunuz belki. Burada sahile asla<br />
yaklaşmayın. Sakin görünen su birden sizi<br />
okyanusun derinliklerine çeken bir dalgaya<br />
dönüşüp yutabilir.<br />
VİK kasabasından geçeceksiniz. Gecelemeyi<br />
bu bölgede de yapabilirsiniz.<br />
Dyrholaey Burnu<br />
Seljalandsfoss Şelalesi<br />
76 8 Günlük İzlanda Turu<br />
77
5.Gün ( 250 k m )<br />
3.Gün ( 347 k m)<br />
İlk durağınız birkaç dakikalığına<br />
SKEIDARA BRIDGE MONUMENT<br />
olabilir. Buzulların altındaki volkan<br />
patlayıp, fırlayan tonluk buz kütleleri demir<br />
yolunu parçaladığı için bu görüntü oluşmuş.<br />
SVINAFELLSJOKULL GLACIER<br />
yolunuzun üzerinde yer alacak. Güzel ama<br />
çok oyalanmayın, asıl muhteşem olanı<br />
birazdan karşınıza çıkacak.<br />
Yolda at çiftlikleri gördüğünüzde durup<br />
güzel İzlanda ponylerini sevebilirsiniz.<br />
Jokulsarlon Glacier.<br />
Günler sonra ilk büyük yerleşim<br />
AKUREYRİ ile başlayın güne. Onlar<br />
kuzeyin en büyük şehri diyorlar ama<br />
nüfusu sadece 18.000 kişi. Aynı zamanda<br />
bir cruise limanı. Rengarenk, keyifli bir<br />
kasaba. Mutlaka KETILKAFFI’de bir kahve<br />
veya brunch için oturun. Seveceksiniz<br />
bu şehri. Kaffi Ilmur, hot dog dükkânı<br />
Pylsuvagninn, Kristjans Bakery de diğer<br />
seçenekleriniz.<br />
Kuzeye doğru ilerlerken Olafsfjordur’dan<br />
önce Mulagöng adında çok ilginç bir<br />
tünelden geçeceksiniz. Trafiğin çift yönlü<br />
ama tek şerit üzerinde ilerlediği bu 3,5 km<br />
uzunluğundaki tünelde her yüz metrede<br />
bir cep var ve sağa çekip karşıdan gelen<br />
araçlar geçsin diye bu cepte bekliyorsunuz.<br />
Cep maksimum 3 araç alıyor. Yani karşılıklı<br />
üçer araç denk gelirse tüm tünel tam bir<br />
kaosa döner. Pek bize göre bir sistem değil<br />
anlayacağınız.<br />
Bu ilginç yollar bizi en kuzeydeki çok<br />
etkilendiğim bir kasabaya getiriyor.<br />
SIGLUFJORDHUR tüm dünyada Kuzey<br />
Kutbuna en yakın iki yerleşimden biri<br />
olarak geçiyor. Bu kasabada kendinizi bir<br />
İskandinav Bienalinde gibi hissedeceksiniz.<br />
Nereye baksanız çok yaratıcı sanat<br />
objeleri ile donatılmış, renkli, harika doğa<br />
manzaralı, müthiş enerjili bir kasaba. 5<br />
binadan oluşan denizcilik müzesi Herring<br />
Era Museum da bu kasabada. Merkezdeki<br />
kamp alanı da bana göre gördüklerim<br />
arasında en güzel manzaralı kamp alanıydı.<br />
Uzun yaz güneşini düşündüğünüzde burası<br />
geceleme için çok keyifli bir nokta ve<br />
etrafında restoranlar da var<br />
Eğer devam edelim derseniz bu sefer de<br />
Hofdavatn ve Hofsos bölgesinde güzel bir<br />
gün batımı sizi bekliyor olacak.<br />
İzlanda’da yazın hava kararmadığı için<br />
geç saatlere kadar yorulmadan araç<br />
kullanabiliyorsunuz. Biz gecelemeyi<br />
Skagaströnd kamp alanında yaptık. İyi bir<br />
kamptı.<br />
Hofdavatn<br />
Sı̇glufjordu<br />
Ve nihayet İzlanda’nın en güzel yerlerinden<br />
birine ulaşacaksınız. FJALLSARION<br />
GLACIER. Etkileyici bir buzul, onun<br />
buluştuğu bir göl ve bu gölde yüzen buzul<br />
parçaları. Gölde bot turu yapma olanağınız<br />
da var.<br />
Sonraki durağınız büyük buzul gölü ve<br />
deniz aslanları ile ünlü JOKULSARLON<br />
olacak.<br />
Buzuldan kopan parçalar gölden bir kanal<br />
boyunca okyanusa süzülüyor ve birçok<br />
parça normalde DIAMOND BEACH’de<br />
elmas tarlası görüntüsü verecek şekilde<br />
karaya vuruyormuş. Biz gittiğimizde<br />
süzülen buz parçaları vardı ama kum<br />
üzerinde hiçbir şey yoktu. Bu da gezinin<br />
nazar boncuğu olsun.<br />
Güzergahınızda DJUPİVOGUR bölgesinde<br />
harika manzaralar size eşlik edecek ve<br />
birçok yerde aracınızı sağa çekeceksiniz<br />
diye düşünüyorum.<br />
4.Gün ( 410 k m)<br />
Diamond Beach<br />
Eglistadir’den geçerek JOKULSA a DAL<br />
UTSYNİSPALLUR kanyonu üzerindeki<br />
FOOT BRIDGE’de fotoğraf çekmek için<br />
durun.<br />
75 km sonra BEITARHUSID’de mutlaka bir<br />
kahve veya atıştırma molası verin<br />
Artık adanın kuzeyindeyiz. DETTIFOSS<br />
şelalesi Avrupa’nın ikinci en güçlü şelalesi<br />
olarak geçiyor.<br />
Ardından direksiyonu Mars’a<br />
çevireceksiniz. HVERIR’e varınca<br />
anlarsınız ne demek istediğimi. Devasa bir<br />
jeotermal alan, duman tüten su birikintileri,<br />
kahverengi ile gri arasındaki tüm tonların<br />
birbirine geçtiği bir düzlük, buna yukarıdan<br />
bakan yaşamsız toprak tepeler ve zaman<br />
zaman yoğunlaşan sülfür kokusu. Burası<br />
kesinlikle başka bir gezegen.<br />
Ve bu yorgunluğun üzerine en iyi ne gider?<br />
MYVATN NATURE BATH’a bırakın<br />
kendinizi. Blue Lagoon’un yarı fiyatı, çok<br />
daha az ziyaretçisi var, turistik değil ve<br />
daha doğal. Kamp yaparak gezenler için<br />
bu termal banyolar harika bir dinlenme,<br />
rahatlama, duş alma alanı.<br />
Bence gecelemeyi Akureyri bölgesinde<br />
yapabilirsiniz.<br />
Hverir<br />
Kirkjufell<br />
6.Gün ( 253 k m)<br />
Skagaströnd’den geçiyorsanız kilisenin<br />
önündeki heykelcikleri bir görün. Bu kadar<br />
küçük bir yerleşimde bile sanatsal dokunuş<br />
nasıl da güzel bir hava vermiş.<br />
Uzun bir sürüş sonrası ilk durağımız<br />
KOLUGLJUFUR CANYON.<br />
Sonrasındaki Snefellsnessvegur -<br />
Helgafellsveit rotasında ise gözünüzü<br />
yoldan alamayacaksınız.<br />
Günün finalini İzlanda’nın en fotojenik<br />
yerlerinden biri olan KIRKJUFELL’de<br />
yapın. Bu ikonik dağ ve önündeki şelale<br />
sosyal medyada İzlanda’nın simge<br />
fotoğraflarından biri durumunda.<br />
Nyhavn Limanı<br />
Gece Grundarfjordur’da kalın.<br />
78 8 Günlük İzlanda Turu<br />
79
7.Gün<br />
( 218 k m) 8.Gün ( 277 k m)<br />
Rejkavik<br />
Rejkavik<br />
Güne mutlaka VALERIA KAFFI’de<br />
başlayın. Bir kahve sever olarak saatlerce<br />
oturabilirim burada. Kafenin alt katını da<br />
mutlaka görün.<br />
Yol üzerinde SELVALLAFOSS’a da uğrayın.<br />
Ve artık REJKAVIK’e merhaba. Ufak bir<br />
başkent ama bence keyifli, enerjili, renkli<br />
bir yer. İzlanda’nın doğası tabii ki öne<br />
çıkıyor ama başkentini de özellikle az<br />
insanlı 1 haftanın ardından çok beğendim.<br />
Hemen kafe seçimimi yazayım KAFFI<br />
O-LE. Şehrin en meşhur hot dog dükkânı<br />
Baejarins Beztu Pysur ama daha iyilerini<br />
de yedim açıkçası. Laugavegur Caddesi<br />
ve etrafı zaten tamamen bir yeme içme<br />
alışveriş cenneti. Hallgrimskirkja Kilisesi,<br />
Sun Voyager heykeli, Rainbow Caddesi,<br />
Milli Müze, Perlan, Harpan diğer görülecek<br />
yerleri.<br />
İzlanda’ya BLUE LAGOON ile hoşça kal<br />
diyebilirsiniz. Burası ülkenin en popüler<br />
ve turistik yeri. İnternetten sabah en<br />
erken saat (07.00) için rezervasyon yapın.<br />
En rahat saat. Çünkü giren çıkmıyor.<br />
Büyük ihtimal buharlaşıp yok olana kadar<br />
kalıyorlar içeride. Giriş ücreti yaklaşık 80<br />
dolar, içinde bir içecek, havlu ve çamur<br />
maskesi de dahil. Bavul bırakabileceğiniz<br />
bir alan da var. Havaalanına en yakın yer<br />
olduğu için buradan doğrudan uçağa giden<br />
de çok oluyor. Çok turistik yerleri sevmem<br />
ama burası görülmesi gereken yerlerin<br />
başında geliyor.<br />
Siglo Hotel<br />
Blue Lagoon<br />
Fiyortlardan dolayı adanın çevresi<br />
5000 kilometreyi buluyor, biz 8 günlük<br />
yolculuğumuzda toplam 2.175 km yaptık.<br />
Sonradan fark ettim ki, Türkiye’den giden<br />
hiçbir dostum, sosyal medyada takip<br />
ettiğim arkadaşlarımın hiçbiri İzlanda’yı<br />
bu şekilde gezmemişlerdi. Bu da bu güzel<br />
deneyimi daha da özel yaptı bizim için.<br />
1 hafta boyunca, başkente gidinceye kadar<br />
tek bir polis görmedim. Dünyanın en<br />
güvenilir ülkelerinden birisi. Gelen turist<br />
de varlıklı. Hiçbir güvenlik sıkıntınız<br />
olmayacak.<br />
Hiçbir ülkede karavan oranı bu kadar<br />
yüksek değil. Her yer camper, karavan,<br />
kamp araçları ile dolu. İzlandalılar<br />
için en önemli hafta sonu etkinliği de<br />
karavanlarıyla gidip bir kamp alanında<br />
ailece zaman geçirmek.<br />
Bir ülkede yerde bir tane bile pet şişe,<br />
çöp olmaz mı? En ücra köşelerine, kamp<br />
alanlarına kadar hiçbir yerde çöp görmedim.<br />
Gördüğüm en temiz ülke oldu İzlanda.<br />
Dünyanın en temiz ve lezzetli musluk<br />
suyu da burada bence. Asla marketten su<br />
almanıza gerek yok.<br />
Sokak hayvanı yok. Hatta hayvan yok.<br />
Yollarda sadece pony, koyun, keçi, inek<br />
görebiliyorsunuz. Şu ana kadar en az<br />
memeli gördüğüm ülke oldu İzlanda.<br />
İnsanlar adaya ayak bastığında adada<br />
memeli olarak sadece kutup tilkisi varmış.<br />
Adada hiç sürüngen de yok bu arada.<br />
Bir ada ülkesi olmasına rağmen rüzgârdan<br />
dolayı hiç yelkenli görmedim. Okyanusta<br />
yüzen de görmedim.<br />
Gezdiğimiz 1 hafta boyunca hava genelde<br />
güneşliydi. Gece -2 dereceyi gördüm.<br />
Gündüz ise +19’a kadar çıktı. Yağmurlu<br />
ve şiddetli rüzgârlı gün olmadı. İzlanda’da<br />
senede ortalama 1.300 saat güneşli gün<br />
oluyor. Bu da İrlanda ve İskoçya ortalaması<br />
ile benzerlik gösteriyor.<br />
İskandinavlardan net olarak ayrıldıkları<br />
bir özellikleri var: İskandinav programında<br />
yoksa son dakika planı yapmaz, İzlandalı<br />
ise hava o gün güneşli ise hemen keyfini<br />
çıkartır.<br />
İlk defa bir ülkede hiç nakit kullanmadım.<br />
Gittiğim her ülkenin en küçük banknotunu<br />
ve demir parasını biriktiririm ama kartla<br />
işlem yapmaktan İzlanda kronuna hiç<br />
dokunamadan döndüm.<br />
Bu kadar sulak bir ülkenin sadece %1 inin<br />
ekilebilir olduğunu öğrenmek de şaşırtıcı<br />
oldu.<br />
Dünyanın bana göre en pahalı ülkesi. Başka<br />
pahalı ülkelerde yine de seçenekleriniz<br />
var. İzlanda seçeneksiz olarak net pahalı.<br />
Otelde kalmadım, restoranda yemek<br />
yemedim, tura katılmadım, 6 ay önce<br />
rezervasyonları tamamladım. Buna rağmen<br />
günlük maliyetim son dakikada gittiğim<br />
Yunanistan’ın 4 katı oldu.<br />
O zaman işe yarayacak öneriler ve uyarılar<br />
da gelsin…<br />
80 8 Günlük İzlanda Turu
• İzlanda öyle son dakika gideceğiniz<br />
bir ülke asla değil. En az 1 yıl önce uçak,<br />
araba ve konaklama rezervasyonunuzu<br />
bitirmiş olmanız gerekiyor. Ülkede çok<br />
fazla konaklama olanağı yok ve nüfusunun<br />
6 katı turist aldığı için özellikle konaklama<br />
ve araç kiralama seçenekleri hem az hem<br />
çok pahalı. Resmi netleştirmek için şöyle<br />
bir bilgi vereyim. Ülkede 2023 yaz dönemi<br />
konaklamalarının %75’i 2022 bitmeden<br />
dolmuştu. Buna göre yapın planınızı.<br />
• En iyi hava koşullarını yakalayabilmek<br />
için en doğru zaman Temmuz – Ağustos<br />
ayları.<br />
• Camper kiralamanızı öneririm. Böylece<br />
hem konaklama hem de tur ücretlerinden<br />
tasarruf edersiniz ve esnek hareket edebilir,<br />
adanın tüm çevresini gezebilirsiniz. Eğer<br />
bizim gibi dolaşmak isterseniz en az 7<br />
gün ayırmanız gerekiyor. Azami 9 gün<br />
yeterli. Otelde kalmak ve adanın tamamını<br />
dolaşmak isterseniz çok net bir rotayı 1<br />
yıl önceden yapıp tüm otelleri ayarlamış<br />
olmanız şart çünkü yolun önemli kısmında<br />
küçük yerleşimler ve çok kısıtlı konaklama<br />
olanağınız olacak. Eğer Rejkavik’te kalıp<br />
günübirlik bir yerlere gitmek istiyorum<br />
derseniz de bence adanın ve önemli yerlerin<br />
anca yarısını görebilirsiniz.<br />
• Mutlaka safetravel.is ve weather.is<br />
uygulamalarını telefonunuza indirin. Her<br />
sabah yola çıkmadan hava koşullarına ve<br />
genel uyarılara göz atın.<br />
• Hava koşullarındaki ani değişikliklere ve<br />
rüzgâra hazırlıklı olun. İzlanda dünyanın en<br />
rüzgârlı ülkelerinden biri. Araba kapınızı<br />
dikkatli açın, “kapı koparan rüzgâr” burada<br />
hiç de şehir efsanesi değil ve araçlarda<br />
bu durumlar için sigorta yok. Birden<br />
bastıran çok yoğun sis, sağanak yağmur<br />
için de önlemlerinizi alın. Burada yağmur<br />
rüzgarla birlikte gelir ve sizi sırılsıklam<br />
eder. Yanınızda su geçirmez pantolon<br />
bulundurun, ama sakın şemsiye götürmeye<br />
kalkmayın.<br />
• Yazın ortasında bile hava soğuk olacak.<br />
Rüzgârın hissedilen sıcaklığı en az 5 derece<br />
aşağıya çektiğini gördük. Ben temmuzda -2<br />
gördüm. Sizi rüzgâr, yağmur ve soğuktan<br />
koruyacak kapüşonlu kıyafetler tercih edin.<br />
yapmadan giderler. Oysaki girişte aracınızın<br />
plakasının fotoğrafı kameralar tarafından<br />
çekilir. Çıkışta plakanız tekrar fotoğraflanır.<br />
Online ödeme yapmadıysanız anında en az<br />
10 katı ceza plakanıza yansır.<br />
• Havaalanı ile Rejkavik arasında toplu<br />
taşıma yok, tek seçenek taksi. Tek yön<br />
için 200 Euro ödersiniz. Fly bus diye bir<br />
shuttle var. O da kişi başı 30 Euro ve bir<br />
buçuk saatte bir hareket ediyor. Yani en iyi<br />
seçenek araç kiralamak. Adada ayrıca hiç<br />
demiryolu da yok.<br />
• Koyu rye ekmeğini deneyin. Bu ekmek<br />
jeotermal alanlarda toprakta pişiriliyor.<br />
Hot dog’ları çıtır çıtır ve çok lezzetli.<br />
Çikolataları çok iyi. Gelirken bana da<br />
getirin. Yoğurdumsu peynirleri skyr’i<br />
deneyin. Dondurmalarını da tadın. Ben<br />
tatmadım ama fermente köpek balığı<br />
eti, balık çorbası, tütsülenmiş kuzu,<br />
kuzu çorbası, kuru balıkları da meşhur.<br />
En önemli içecekleri Brennivin adında<br />
schnapps tarzı bir likör. Ve en meşhur<br />
şekerleri de siyah licorice.<br />
Ve son olarak; İzlanda bir gezginin<br />
hayatında bir defa giderse kendini şanslı<br />
hissedeceği özel bir destinasyon. Evet<br />
oldukça pahalı, ama eğer koşullarınız<br />
elveriyorsa mutlaka gidin ve adanın tüm<br />
çevresini dolaşarak bu deneyimi eşsiz hale<br />
getirin bence.<br />
• İzlanda’da çoğu gezilecek yere ücret<br />
ödemezsiniz. Fakat girişlerinde ödemeli<br />
park alanı olabilir. Küçük bir panoda<br />
üzerinde QR kod olan bir siteye girip<br />
online ödeme yapmanız gerekir. Etrafta asla<br />
park görevlisi yoktur ve turistler ödeme<br />
Not: Sorularınız olursa bana Instagramdan<br />
yazabilirsiniz. Adayla ilgili video ve farklı<br />
görsellere de sayfamdan ulaşabilirsiniz.<br />
82 <br />
8 Günlük İzlanda Turu
86 - 91<br />
94 - 99<br />
100 - 105<br />
106 - 114<br />
DENİZLERİN KALBİNDE: MUSTAFA GÜNEN İLE SÖYLEŞİ<br />
HEYECANLA BEKLEDİĞİMİZ KİTAPLAR & FİLMLER<br />
DAĞIN ZİRVESİNDE SANAT DENEYİMİ<br />
FRAN ANIORTE İLE DERİN MEVZULAR<br />
84<br />
85
Röportaj: Prof. Dr. Uğur Batı / Bilim İnsanı, Yazar<br />
Fotoğraflar: Didem Engin<br />
u bir röportaj-yazısı<br />
derlemesi gibi olacak ya da<br />
onun gibi bir şey. Bir sanat<br />
felsefesini irdeleyeceğim.<br />
Ressam Mustafa Günen<br />
üzerinden bir yazı olacak.<br />
Günen, öyle böyle bir isim değil. Dünyanın<br />
sanat merkezlerinde sergiler açan, en itibarlı<br />
dünya müzayedelerinde yer alan, New York<br />
çatı milyarderlerinden tut, Hint Mihracesine,<br />
Dubai Şeyhlerine kadar pek çok ismin özel<br />
koleksiyonunda bulunan bir “evrensel”<br />
ressam. Dünyanın en iyi sanat dergilerinde<br />
yorumlanan Günen, -mesela 150 ülkede<br />
dağıtımı yapılan International Artist<br />
Magazine'de, 2008 ve 2016 yıllarında iki<br />
defa sekiz sayfalık haber oldu- deniz ressamı<br />
olarak dünyanın en iyilerinden kabul<br />
ediliyor. Fırtınalı denizlerin romantik<br />
ressamı, resimlerinde genellikle fazla renk<br />
kullanmaz- 5 renk kullanır- denizleri de<br />
masmavi uçsuz bucaksız denizler değil, adeta<br />
fizik ilkelerinin doğurduğu formüllerdir.<br />
Lakin romantik ve eşsiz formuyla. Mustafa<br />
Günen’e sorular sorduk, cevaplar aldık,<br />
bazen de yorumladık. Bakalım.<br />
86 Denı̇zlerı̇n Kalbı̇nde: Mustafa Günen ile Söyleşi 87
Uğur Batı<br />
Sevgili Mustafa Günen, inanç ve kültür<br />
üzerine de çalışmalar yapıyorsunuz. Sanatsal<br />
bir yaratımı, felsefe, düşünce, matematik ve<br />
fizikle örüyorsunuz. Derdiniz ne?<br />
Yaklaşımınız nedir, ne yapıyorsunuz?<br />
Mustafa Günen<br />
Son zamanlarda deniz resimleri yanında<br />
fikirlerimi sanatsal bir dille soyut resim<br />
tarzında aktarmak için çalışmalar<br />
yapıyorum. Sanatta ekol oluşturmuş,<br />
Kandinsky, Klee, Picasso gibi sanatçıların<br />
yöntemiyle önce bir varlık yorumu<br />
oluşturup, deklere edip tartışmaya açacağım.<br />
Bunun için, kişisel varlık izahımı, bir sanat<br />
manifestosu başlıkları ve açıklamalarından<br />
oluşan kitapçık hazırlıyorum. Bu bağlamda<br />
varoluşla ilgili olgunlaştırdığım<br />
düşüncelerimi sosyal medyada paylaşıyorum.<br />
U.B.<br />
M.G.<br />
Resme nasıl başladığınıza ilişkin garip bir<br />
hikâye var. Peter Ellenshaw hikayesi. Sizden<br />
dinlemiştim, anlatır mısınız?<br />
Evet, güzel hikâye. Peter Ellenshaw’un<br />
“Silver Reflection” adlı eseri hayatımın<br />
dönüm noktası oldu. Yıl 1968... 12<br />
yaşındayım... Ankara, Necatibey Caddesi<br />
üzerinde bir mobilya mağazasının vitrininde<br />
bir resim gördüm. Resmi başta fotoğraf<br />
zannettim. Ama dikkatlice bakınca imza<br />
gördüm. Beni gören mağaza sahibi içeri girip<br />
resme bakabileceğimi söyledi. İçeri girdim.<br />
Resme baktım. İnanamadım! Sabahın<br />
U.B.<br />
M.G.<br />
ışıkları, kumun altın sarısı, suyun serinliğini<br />
hissediyordum. Bu nasıl yapılabilir? Yaklaşık<br />
on kilometrelik mesafeyi yürüyerek ve<br />
düşünerek eve geldim. Yol boyunca ağladım.<br />
Bunu yapmam lazım dedim. Daha önce hiç<br />
yağlı boya kullanmamıştım. Karakalem<br />
resimli romanlar yapıyordum. Bu olaydan<br />
sonra ahşap bir levha (duralit levha)<br />
üzerinde yapmaya başladım. Resim<br />
reprodüksiyondu ama pahalıydı, fotoğraf<br />
makinesi de yoktu, olsa bile renkli<br />
çekmiyordu. Bu yüzden ben de gidip<br />
seyreder sonra gelip evde yapardım. Aylar<br />
sonra bittiğinde mağaza sahibine göstermek<br />
için götürdüm. Bana şu cümleyi söyledi:<br />
“Böyle bir resmi yapabilmen için yeteneğin<br />
olsa bile kırk yıl uğraşman lazım evlat.”<br />
Bunu duyunca tabii ben eve gidene kadar<br />
ağladım. Yapamayacağım için değil, ben o<br />
kadar uzun süre bekleyemem ki!... Ancak<br />
dört yıl sonra o mağazacı benden resim<br />
almaya geldi. Kendisine bana söylediğini<br />
hatırlattım. O da “Oğlum ben iş için normal<br />
şartlarda kırk yıl sürer dedim ama bu<br />
anormal bir durum,” dedi.<br />
Bu resim sanki kariyerinizin başlangıcı<br />
olmamış, sizi resme adeta bağlamış. Bu<br />
hikâye ilham verici. Dünya çapında ressamı<br />
doğuran belki de “sıradan” bir resim.<br />
Beni resim sanatına bağlayan Peter<br />
Ellenshaw’un bu resmini tam 52 yıl sonra<br />
internet üzerinde bulunca bir hayli<br />
hüzünlendim doğrusu! Eserin ismini de ilk<br />
defa dün öğrenmiş oldum! Ankara’da<br />
yaşayan biri olarak deniz resimlerine olan<br />
U.B.<br />
M.G.<br />
tutkumu bu esere borçluyum diyebilirim.<br />
Hayatımın dönüm noktası olan bu anımı<br />
sizlerle paylaşmak istedim. Benim<br />
denizlerimdeki dalgalar, yaparken tıpkı<br />
denizin karşısında oturuyormuşum gibi<br />
hareket eder. Bir gün yaptığım resmin<br />
karşısında sıklıkla yaptığım gibi otururken<br />
gözlerimi kapatmıştım. Kızım Esra küçüktü<br />
ve merak edip “Baba gözünü neden<br />
kapatıyorsun?” diye sordu. Ben de “Bu<br />
dalgayı beğenmedim bir sonraki dalgayı<br />
bekliyorum,” diye cevap vermiştim.<br />
“Yaptığım bir resim güzel olduğunda gözüm<br />
yaşarır, güzel olmadığında da gözüm yaşarır”<br />
diyorsunuz. Duyusal bir tavır. Merak ettim<br />
hissiyatınız ne?<br />
Benim için resmin ne anlama geldiğini<br />
kısaca özetlersem uykuda geçen süre ile<br />
resim yaparken geçen süre aynıdır. İkisinde<br />
de geçen zamanı fark edemem. Yani yaptığım<br />
görüntünün içine hayali olarak girer gezerim.<br />
U.B.<br />
M.G.<br />
O kadar ki bu hayali gezintimden<br />
etkilendiğim ve unutmayayım diye beş altı<br />
kompozisyona aynı anda başladığım<br />
olmuştur.<br />
Yine ilgimi çekti, “İçinde yaşadığımı<br />
hissetmediğim kompozisyonlara devam<br />
etmem” diyorsunuz. Bu yaklaşım genç<br />
ressamlar için efsane bir öğüt. Açar mısınız?<br />
Hissedene kadar bırakırım. Böyle 1999<br />
yılında başladığım ve bitme noktasına gelmiş<br />
yirmi dört yıldır bekleyen resim var.<br />
Defalarca tezgahıma koydum ama kendimi<br />
içinde hissedemediğim için kaldırdım. Hala<br />
bekliyor. Tasarladığım ya da faydalanacağım<br />
hiçbir kompozisyonu taslak olarak önce<br />
tuvale çizmem. Buna insan, hayvan, tekne,<br />
ev gibi tüm nesneler dahildir. Doğruca<br />
boyayı hazırlar, kompozisyonda ışığın<br />
nereden geleceğine karar verip oradan<br />
boyamaya başlarım. Kompozisyonun kaba<br />
renkleri ile tuvali tamamen boyarım ve<br />
88 Denı̇zlerı̇n Kalbı̇nde: Mustafa Günen ile Söyleşi 89
U.B.<br />
M.G.<br />
U.B.<br />
M.G.<br />
kapatırım. Karacağım boya tuvalde geniş bir<br />
alanı kapsıyorsa ve de üşeniyorsam bazen<br />
kullanacağım renkleri tek tek gereken<br />
oranlarda tuvale sıkar daha sonra da fırçayla<br />
karıştırarak alanı da kapatmış olurum.<br />
Sürdüğüm renk kendi kardığım bir renk<br />
olduğu için doğrudur ve olmadı diye renk<br />
değiştirdiğim vaki değildir. Çünkü resmin<br />
son hali kafamdadır ve ben de oradayımdır.<br />
Resimlerinizde ilginç bir renk stratejiniz var;<br />
yalnızca beş renk yağlıboya kullanıyorsunuz.<br />
Bu bir manifesto gibi. Böylece renkler size<br />
değil, siz renklere hâkim oluyorsunuz sanki.<br />
Harika bir tanımlama yaptınız. Sadece şu 5<br />
rengi kullanıyorum.<br />
1-Beyaz (titanium white)<br />
2-Siyah (lamp black)<br />
3-Sarı (limon yellow (cadmium yellow pale<br />
hule)<br />
4-Kırmızı (cadmium red deep hue)<br />
5-Lacivert (phthalo blue)<br />
Sanat hayatım boyunca başka renk satın<br />
almadım. Tüm gereken renkleri bu renklerin<br />
karışımından elde ederim. Bu, çok önemlidir.<br />
Çünkü tuvale sürdüğüm her renk bana aittir.<br />
Gördüğüm veya hayal ettiğim her nesnedeki<br />
rengin açık veya koyu (ışık ve karanlık)<br />
tonlarını, hangi renklerden ve ne oranda bir<br />
karışımla elde edilebileceğini çok iyi bilirim.<br />
Bu da yalnız beş renk kullanmanın<br />
kazandırdığı bir avantajdır.<br />
Röportajın başlığını şöyle koyacağım:<br />
“Denizlerin kalbinde! Avrupa deniz resmini<br />
yeni bir düzeye taşıyacak kusursuz bir<br />
yetenek: Mustafa Günen”. Böyle de<br />
düşünüyorum. Deniz resminde başka bir<br />
düzeysiniz. Biraz “Mustafa Günen<br />
denizlerini” anlatır mısınız?<br />
Deniz resmi yapmaya çalışanların bana çok<br />
sık söyledikleri şikâyet şöyledir: “Ben de<br />
aynen sizin yaptığınız gibi dalgalar<br />
yapıyorum aynı renkleri kullanıyorum ama<br />
benim yaptığım dalgalı denizden ziyade<br />
engebeli bir araziye benziyor.” Sebebi şudur;<br />
eğer dalga eğriniz hatalı bir yerden<br />
başladıysa diğer tüm dalga eğrileriniz de bu<br />
hata zincirine katılır ve sonuç arazi gibi olur.<br />
Suyu ancak bardakta, çeşmede, nehirde,<br />
U.B.<br />
M.G.<br />
denizde ve her halindeki ahengi, balansı<br />
(dengeyi) iyi gözleyerek öğrenirsiniz.<br />
Mustafa Günen ışığı diye bir şey olduğunu<br />
düşünüyorum. ‘O’ ışık! ‘Kimsenin görmediği<br />
sadece ressamının gördüğü o ışık’ diyorum<br />
buna ben. Türkiye'nin dünya çapındaki<br />
ressamı, denizleri en güzel çizen adam<br />
Mustafa Günen'in resimlerinde gördüğü o<br />
ışıktan söz ediyorum. Bundan bahseder<br />
misiniz?<br />
Hep şöyle derim: Işık rengi yapmak gitar teli<br />
akort etmek gibidir. Gitar teli akort ederken<br />
tek tek telleri doğru akort etiğinizi<br />
zannedersiniz. Eğer bir hata varsa parçayı<br />
çalarken ortaya çıkar. Küçücük bir<br />
uyumsuzluk bile olsa doğru perdeye de<br />
bassanız doğru tele de vursanız parça<br />
çalınmaz, çalınsa da keyif vermez. Işık<br />
renginin tonu da o kadar önemlidir. Onun<br />
için birçok güzel resimde ışık rengi doğru<br />
olmadığı için nesne üzerine sürülmüş boya<br />
gibi durur.<br />
U.B.<br />
M.G.<br />
U.B.<br />
M.G.<br />
Peki mentalizm? ‘Mustafa Günen resimleri<br />
illüzyonisttir’ diyorum.<br />
Ne güzel bir tanımlama. Amacım buydu.<br />
Bakanda illüzyon yaratmak. Resmi<br />
tamamladıktan sonra renklerin eksik olup<br />
olmadığını özellikle ışık ve gölge renklerinde<br />
bir eksiklik olduğunu anlamak için ters<br />
çevirir ve bir müddet bakmam. Çünkü resme<br />
uzun süre bakıldığında renkler özellikle ışık<br />
tonları sizi hipnotize eder ve hiç hata<br />
yokmuş hissine kapılabilirsiniz. Dolayısıyla<br />
resmi ters çevirdikten uzun bir süre sonra<br />
gözlerimi kapayarak tekrar karşıma koyarım<br />
ve sonra gözlerimi açar bakarım. Çünkü<br />
ancak ilk birkaç saniye baktığınızda eksiği<br />
görebilirsiniz, sonrasında yeniden hipnoza<br />
girer eksik bir şey yokmuş deyip, beğenme<br />
hissine kapılırsınız. Bunu hemen her<br />
resmimde yaparım.<br />
Uğur Batı: Haydi bir nokta koyalım. Mustafa<br />
Günen resmini nasıl bitirelim?<br />
(Gülüyor) Benim resmim bitmeyecek. Ama<br />
resmimin en önemli özelliği sinestezi.<br />
Duyular birbirine giriyor resmimde.<br />
Bakanda. Benim resimlerimde kullandığım<br />
illüzyon renkleri dediğim renkler vardır.<br />
Hemen her resimde kullanırım. Denizin<br />
sesini, iyotun kokusunu, tadını hissederim<br />
ve bu duyuları izleyiciye de hissettirmeye<br />
çalışırım. Birçok izleyiciden bu duyguları<br />
ifade eden yorumlar aldım. Kimi tuz tadı,<br />
kimi iyot kokusu aldığını söyler. Açık<br />
denizde fırtına kompozisyonumu seyreden<br />
bir sanatsever midesinin bulandığını<br />
söyleyerek peynir istemiştir. Bir sergimde<br />
küçük bir çocuk boş su şişesini resme<br />
tutmuştu. Benzer çok anekdotlar vardır. Bu<br />
yüzden benim resimlerime sinestezik<br />
resimler adı da verilmiştir. Sonuç olarak eğer<br />
benim resmimi seyreden biri şu kumsalda<br />
yürüsem, şu kayada oturup balık tutsam, iyot<br />
kokusunu alıyorum ya da beni deniz tutar<br />
gibi hislerini dile getirmiyorlarsa o resmimde<br />
bir eksiklik vardır diye düşünürüm.<br />
90<br />
Denı̇zlerı̇n Kalbı̇nde: Mustafa Günen ile Söyleşi<br />
91
2024’de Heyecanla<br />
Beklediğimiz<br />
Kitaplar &<br />
Filmler<br />
Dünyada bizi tasalandıran onca şey olup<br />
biterken, kendimizi bizi iyi hissettiren<br />
eylemlerin kucağına atmamız kaçınılmaz.<br />
Bana göre bunlardan biri kitapların engin<br />
dünyasına dalmak diğeri de beyazperdenin<br />
büyülü evreninde kaybolmak… Kitaplar ve filmler<br />
hangimize iyi gelmez, hangimizi zenginleştirmez<br />
ki… Onları seviyorum ve bu sevgimden hareketle<br />
yeni yılda bizi heyecanlandıracak yepyeni,<br />
taptaze bazı haberleri sizlere sunuyorum.<br />
Yazı: Zeynep Ceren Burak<br />
@esceburak<br />
illüstrasyon: Neslihan Balamtekin<br />
en bu yıl kendi adıma<br />
çok şahane kitaplar<br />
okudum. Kimisi yeni<br />
çıkmış, kimisi neden<br />
daha önce okumamışım<br />
dediğim onlarca kitap…<br />
Kitap seçimi yaparken<br />
bana en heyecan veren yeni çıkmış olan<br />
belki de henüz kimsenin okumadığı kitaplar<br />
oluyor. Sanki ilk ben okuyormuşum gibi bir<br />
hisle başlıyorum kitaba. Kimsenin haberi<br />
olmadan ilk siz duyun diye 2024 yılında<br />
yurt dışında yayımlanacağı kesinleşmiş,<br />
şahsen merakla beklediğim kitapları<br />
derledim. Umudum tamamının aynı yıl<br />
ülkemizde de yayınlanması yönünde.<br />
Ülkemizde Sosyal Isınma adıyla 2024<br />
yılında Altın Kitaplar’dan yayımlanacak<br />
(kesin bilgi!) orijinal adıyla Social<br />
Warming: The Dangerous and Polarising<br />
Effects of Social Media, kitabının ilk basım<br />
yılı 2021. Kitabın konusu uzun süredir<br />
gündemimizi ve zihinlerimizi meşgul eden<br />
güncel bir konu. İyi niyetlerle kurulan<br />
sosyal medya ağlarının hala niyetlerinin<br />
iyiliğinden söz edebilir miyiz? Tanıtım<br />
yazısında, “Facebook'un amacı bir<br />
soykırımı kolaylaştırmak değildi. Twitter<br />
kadınları taciz etmek için kullanılmasını<br />
istemedi. YouTube hiçbir zaman genç<br />
erkekleri radikalleştirmeyi planlamadı.<br />
Ancak milyarlarca kullanıcısı olan bu<br />
platformlar, daha fazla 'etkileşim' sağlamak<br />
için algoritmalarını değiştirdiler. Bunu<br />
yaparak topluluklara huzursuzluk getirdiler<br />
ve ilişkilerimizi yıprattılar,” deniyor. Bugün<br />
hepimizin sokağa ya da trafiğe çıktığımız an<br />
hissettiğimiz öfkesini bastıramayan, “sosyal<br />
olarak ısınmış” insanlar topluluğu sosyal<br />
medyanın eseri dersek abartmış olmayız.<br />
Bizim gibi olanlarla kurduğumuz daha<br />
doğrusu algoritmaların bize kurdurduğu<br />
minik ve kapalı devre gruplarımızla,<br />
bizim gibi olmayanların kurduğu gruplara<br />
saldırıyor, ötekileştiriyor ve birbirimizi<br />
acımadan linç ediyoruz. Aynı zamanda<br />
gazeteci olan Charles Arthur kitabında<br />
kademeli olarak bozulan tutum ve<br />
davranışlarımızın onarılabileceğini<br />
düşündüğünü anlatıyor. Ben de kitabı ve<br />
sunduğu çözüm önerilerini okumak için<br />
sabırsızlıkla bekliyorum.<br />
Bir diğer heyecan verici kitap haberi,<br />
ülkemizde daha çok 1992 yılında<br />
The Booker ödülünü kazanan ve film<br />
uyarlaması da olan Oscar ödüllü İngiliz<br />
Hasta kitabıyla tanıdığımız Michael<br />
Ondaatie’nin 2024 yılında yayımlanacak<br />
A Year of Last Things: Poems adlı kitabı.<br />
Adından anlaşılacağı gibi bir şiir kitabı.<br />
Hem de yazarın ilk şiir kitabı değil.<br />
Şaşırtıcı gelebilir ama bugüne kadar on<br />
üç şiir kitabı yayımlamış ve bunlardan iki<br />
tanesiyle Governor General's Award ödülü<br />
kazanmıştı.<br />
Yazarın diğer kitapları ülkemizde Alfa<br />
Yayınları’ndan yayımlanıyor. Kitabın yurt<br />
dışında yayın tarihi 2024/mart olarak<br />
belirlenmiş. Ben de ülkemizde aynı yıl<br />
çıkmasını ümit ediyorum.<br />
94 2024'de Heyecanla Bekledı̇ğı̇mı̇z Kı̇taplar & Fı̇lmler<br />
95
Emily Henry’i ülkemizde Kitap Kurtları ve<br />
Tatilde Tanıştığımız İnsanlar kitapları ile<br />
tanıyoruz. Daha çok romantik ve eğlenceli<br />
kitaplar yazan Henry’nin kitapları tüm<br />
dünyada özellikle gençler tarafından çok<br />
okunuyor.<br />
Size de bazen oluyordur. Bizi hayatın<br />
bunaltıcı döngüsünden uzaklaştıracak,<br />
umutlarımızı ve aşka inancımızı tazeleyecek<br />
okumalar yapmak isteriz. Belki kısa bir yaz<br />
tatilinde ya da uzun bir araba yolculuğu<br />
sırasında bizi gerçeklik olarak algıladığımız<br />
her şeyden koparsın isteriz. İşte Emily<br />
Henry’nin kitaplarını tam da böyle<br />
tanımlayabiliriz. Yazarının da dediği gibi,<br />
endişeli hissettiğimizde sonunun mutlu<br />
biteceğinden emin olduğumuz bir kitabı<br />
okumaktan daha rahatlatıcı ne olabilir?<br />
Kitapları Good Reads’de yılın en iyi aşk<br />
romanı seçilen yazara 2024’te yayımlanacak<br />
yeni kitabı Funny Story ile kitaplığımızda<br />
yer açmaya değer.<br />
Cinsiyet Belası: Feminizm ve Kimliğin<br />
Altüst Edilmesi, Kırılgan Hayat: Yasın ve<br />
Şiddetin Gücü, Şiddetsizliğin Gücü: Etik-<br />
Politik Bir Düğüm kitaplarıyla tanıdığımız<br />
yazar Judith Butler’ın Who’s Afraid of<br />
Gender adlı kitabı 2024’de raflardaki yerini<br />
alacak. Kitabın konusu yine gündemlerimizi<br />
meşgul eden toplumsal cinsiyet ve cinsellik<br />
üzerine. Kitap daha çıkmadan cesur olarak<br />
nitelendirildi bile.<br />
Kitap özetle toplumsal cinsiyet korkusunun<br />
tüm dünyada gerici politikaları nasıl<br />
tetiklediğini anlatıyor.<br />
Tanıtım yazısında Cinsiyetten Kim<br />
Korkar’ın amacının yeni bir<br />
toplumsal cinsiyet teorisi<br />
sunmak değil, "toplumsal<br />
cinsiyet"in ortaya çıkan otoriter<br />
rejimler, faşist oluşumlar ve<br />
dışlayıcı feministler için nasıl<br />
bir hayalet haline geldiğini<br />
incelemek olduğu belirtilmiş.<br />
Çıkar çıkmaz anında bir klasiğe<br />
dönmesi beklenen duygusal<br />
ve yaratıcı bir roman olarak<br />
tanıtılan The Cemetery Of<br />
Untold Stories, , hikayelerini ve<br />
hikayelerinin kahramanlarını<br />
gerçek anlamıyla “gömmek”<br />
için ana vatanı Dominik<br />
Cumhuriyeti’ne dönen<br />
yazar Alma Cruz’un<br />
hikâyesi.<br />
Her birinin huzur içinde<br />
dinlenmesini istemesinden başka bir amacı<br />
yok. Oysa karakterler gömmeye çalıştıkça<br />
ete kemiğe bürünüyor, onunla konuşmaya<br />
başlıyor, arkasından birbirleriyle<br />
konuşuyorlar ve adeta yeniden yazılıyorlar.<br />
Dominik diktatörü Trujillo’nun<br />
baskılarından ailesi ile kaçtığında daha çok<br />
küçüktür Julia Alvarez. Ülkemizde Ayrıntı<br />
Yayınları’ndan çıkan Kelebekler Zamanı<br />
adlı en ünlü romanını neden yazdığı<br />
sorulduğunda Alvarez, "Hayatta kalan biri<br />
olmak, diktatörlükten kurtulamayan bu<br />
cesur genç kadınların hikayesini anlatmak<br />
için bana bir sorumluluk yükledi," der.<br />
Kelebekler Zamanında, yazar devrimci<br />
Mirabal kız kardeşlerin cinayetlerini<br />
kurgusal bir şekilde anlatmakta.<br />
2023’ün Heyecanları<br />
Yeni Yıla Devretti.<br />
2024’ten Umudumuz<br />
Çok Fazla…<br />
Pandemiyle beraber sinemada film seyretme keyfine<br />
hasret kaldık. Allahtan imdadımıza evimizin<br />
salonundan çıkmadan ayağımıza binlerce filmi/diziyi<br />
getiren platformlar yetişti. Onlar da olmasaydı ne<br />
yapardık.<br />
Elbette sinemada film seyretmenin yerini hiçbir şey dolduramaz. Yeni yılda beyazperdeye<br />
sıklıkla kavuşabileceğiz, şükür. Aslında 2024 yılında izleyeceğimiz filmlerin büyük<br />
bölümünü 2023’de izlemeyi bekliyorduk. Ancak Hollywood’da Amerikan Senaristler<br />
Birliği’ne bağlı 11 bin 500 senaristin greve gitmesiyle biraz sabretmek zorunda kaldık.<br />
2024 yılında izlemek için sabırsızlandığım bazı filmlere de bakalım.<br />
Irkçılığın yüzyılları<br />
aşan yolculuğu<br />
2024’e bomba gibi, çok etkileyici bir filmle<br />
daha doğrusu bir müzikalle başlayacağız.<br />
Alice Walker’ın Pulitzer ödüllü romanından<br />
1985 yılında Steven Spielberg tarafından<br />
sinemaya uyarlanan The Color Purple, bu<br />
kez müzikal uyarlaması ile beyaz perdeye<br />
taşınıyor. 1930’larda geçen filmde Güney<br />
Amerikalı Afro-Amerikan kadınların<br />
ırkçılığa karşı verdikleri mücadele konu<br />
ediliyor.<br />
Güneyli siyahi bir kız olan Celie, üvey<br />
babası tarafından hamile bırakılır, ardından<br />
aslında kardeşi Nettie ile evlenmek isteyen<br />
bir adamla evlendirilerek yıllarca fiziki<br />
ve psikolojik şiddete maruz kalır. Aradan<br />
geçen yıllar boyunca haksızlıklara karşı<br />
direnen kendisi gibi güçlü kadınlarla<br />
tanışacaktır.<br />
Yönetmen: Blitz Bazawule<br />
Oyuncular: Halle Bailey, Taraji P. Henson,<br />
Elizabeth Marvel<br />
Vizyon tarihi: 26 Ocak 2024<br />
96 2024'de Heyecanla Bekledı̇ğı̇mı̇z Kı̇taplar & Fı̇lmler<br />
97
Fantastik dünyalara<br />
bayılıyoruz…<br />
Orta Dünyacılar,<br />
toplanın!<br />
Romantik misiniz,<br />
gerçekçi mi?<br />
Listemizde bir de bestseller var: 2016<br />
yılında En İyi Romantizm dalında<br />
Goodreads Choice ödülü kazanan Colleen<br />
Hoover'ın kitabından uyarlanan It Ends<br />
With Us. Filmin başrollerinde Blake Lively<br />
ve Justin Baldoni yer alıyor. Oyuncular<br />
şimdiden kitabın fanları tarafından<br />
eleştirilerin odağı haline gelmiş durumda.<br />
Konu ise yaşları… Kitapta Lily Bloom<br />
karakteri 23 yaşında iken, filmde 35<br />
yaşındaki Lively tarafından canlandırılıyor.<br />
Daha ilginci; kitabın yazarı Hoover’ın kitabı<br />
“sözleşmesi gereği” genç yetişkinler için<br />
yazdığı, bu nedenle bu yaşlarda karakterler<br />
yarattığı, bunun bir hata olduğu yönündeki<br />
açıklamaları. Filmin konusu ise, kendi<br />
çiçekçisini açma umuduyla Boston'a taşınan<br />
üniversite mezunu Lily orada beyin cerrahı<br />
Ryle'a âşık olurken, gerçek aşkı bulduğunu<br />
düşünmektedir. Ancak hayatı ilk aşkı Atlas<br />
geri döndüğünde alt üst olacaktır.<br />
Yönetmen: Justin Baldoni<br />
Oyuncular: Blake Lively, Justin Baldoni,<br />
Jenny Slate<br />
Vizyon tarihi: 09 Şubat 2024<br />
Kendine özel bir okuyucu kitlesi olan Dune<br />
serisinin ilk film uyarlaması da heyecanla<br />
karşılanmış, büyük beğeni kazanmıştı.<br />
400 milyon doların üzerinde hasılat<br />
yapan film, 1965 yılında Frank Hebert<br />
tarafından yazılmış beş kitaplık Dune<br />
serisinden uyarlandı. İlk film olan Dune:<br />
Çöl Gezegeni 2021’de yayınlanmıştı. Üç<br />
bölümden oluşacak serinin ikincisi ise 2024<br />
martta vizyona girecek. Uzak bir gelecekte<br />
geçen film, ailesi çöl gezegeni Arrakis’in<br />
kontrolüne sahip Paul Atreides'in<br />
hikâyesini anlatıyor. Yönetmen koltuğunda<br />
Enemy, Arrival, Sicaria, Blade Runner gibi<br />
filmlerden tanıdığımız Denis Villeneuve<br />
oturuyor.<br />
Yönetmen: Denis Villeneuve<br />
Oyuncular: Timothée Chalamet, Zendaya,<br />
Rebecca Ferguson<br />
Vizyon tarihi: 15 Mart 2024<br />
Joker’in artık Batman’in<br />
ününe ihtiyacı yok…<br />
Joker sadece bir çizgi roman karakteri<br />
olmaktan çoktan çıktı. Ondan bahsetmemiz<br />
için artık Batman’ı anmamıza gerek yok. Bu<br />
çocuksu ama tekinsiz ve son zamanların en<br />
kötü adamını Joaquin Phoenix’den izlemek<br />
de ayrı bir zevk.<br />
Bence en iyi uyarlama olan ve başarısız bir<br />
komedyen olan Arthur Fleck’in hayatını<br />
konu alan Joker filmi birçok açıdan da<br />
felsefe öğeleri barındıran bir film. 2020<br />
yılında En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ını<br />
kazanan Phoenix, devam filmi Joker: Folie<br />
a Deux’da da başrolde. Filmin en sürpriz<br />
kısmı ise Harley Quinn rolünde Lady<br />
Gaga’yı izleyecek olmamız. Devam filmi bu<br />
kez Arthur Fleck/Joker ve Harley Quinn<br />
arasındaki çarpık aşkı konu alacak ve<br />
filmdeki olayların büyük bir bölümünün<br />
Arkham Asylum akıl hastanesinde geçeceği<br />
söyleniyor.<br />
Yönetmen: Todd Philips<br />
Oyuncular: Joaquin Phoenix, Lady Gaga,<br />
Zazie Beetz<br />
Vizyon tarihi: 04 Ekim 2024<br />
Bir Tolkien hayranı olarak benim en<br />
merakla beklediğim film ise 2024 sonunda<br />
vizyona girecek olan The Lord of the Rings:<br />
The War of the Rohirrim. Film, Yüzüklerin<br />
Efendisi: İki Kule’de işlenen olaylardan<br />
2002 yıl önce geçiyor ve Rohan'ın<br />
dokuzuncu kralı ve ilk Kral silsilesinin<br />
sonuncusu olan Helm Hammerhand'ın<br />
hikâyesini anlatıyor. Filmle ilgili en<br />
ilginç şey ise, anime formatıyla izleyecek<br />
olmamız. Animasyon severlerin merakla<br />
filmi beklemesinin yanında, Orta Dünya<br />
fanları da Miğfer Dibi’ne adını veren savaşı<br />
görmek için sabırsızlanıyorlar. Filmin<br />
2024 bahar aylarında çıkması planlanırken<br />
Hollywood’daki grevden dolayı vizyon<br />
tarihi yıl sonuna ertelendi.<br />
Yönetmen: Kenji Kamiyama<br />
Seslendirenler: Miranda Otto, Brian Cox,<br />
Shaun Dooley<br />
Vizyon tarihi: 13 Aralık 2024<br />
Umarım siz de bir nebze<br />
heyecanlanmışsınızdır… Herkese yeni yılda<br />
iyi okumalar, keyifli seyirler dilerim.<br />
98 2024'de Heyecanla Bekledı̇ğı̇mı̇z Kı̇taplar & Fı̇lmler<br />
99
Yazı: Funda Karayel / Gazeteci<br />
fundakarayel@gmail.com<br />
Kayak,<br />
özgürlüğün ve<br />
doğanın tadını<br />
çıkarmak için<br />
mükemmel<br />
bir yol. Aynı<br />
şekilde, sanat<br />
da insanların<br />
duygularını<br />
ifade etmek ve yaratıcılıklarını sergilemek<br />
için harika bir araç. İki farklı dünya gibi<br />
görünen kayak ve sanatı bir araya getirmek,<br />
muhteşem bir deneyim sunmaz mı sizce de?<br />
Bu kış sanat sergileri yükseklerde<br />
kuruluyor ve sizlere şahane bir açık hava<br />
müzesi sunuyor. Örneğin kayak yaparken<br />
birden Richard Orlinski'nin patlayıcı<br />
renklere sahip faset heykelini görebilir,<br />
Lorenzo Quin’in Venedik bienalinden<br />
hatırlayacağınız meşhur el heykellerinden<br />
birini keşfedebilirsiniz. Kışın doğa zaten<br />
başlı başına bir sanat eseri; karla kaplı<br />
ağaçlar ve kar tanelerinin geometrik<br />
güzellikleri, doğanın mükemmel estetiğini<br />
sunuyor bize. Bu güzelliğin içinde bir de<br />
dünyaca ünlü sanatçıların yarattığı gerçek<br />
sanat eserlerini izleme şansınız oluyor.<br />
Courchevel, her kış misafirlerine sadece<br />
beyaz zirveleri değil aynı zamanda sanatın<br />
büyüsünü sunma vaadiyle ünlü. Bu vaadin<br />
bir parçası olarak her yıl düzenlenen "Art<br />
au Sommet" sergisi, Courchevel'i gerçek<br />
bir açık hava sanat müzesine dönüştüren<br />
çağdaş sanatın zarif bir örneği.<br />
100 Dağın Zirvesinde Sanat Deneyimi
Richard<br />
Orlinski<br />
Suisses telesiyejinin veya Vizelle<br />
gondolunun tepesine tırmandıktan<br />
sonra bir sürpriz sizi bekliyor: Richard<br />
Orlinski'nin heybetli Goril heykeli. İşte<br />
olağanüstü bir panoramayla tam bu noktada<br />
bir fotoğraf molası zorunlu bence.<br />
Richard Orlinski, 2004'ten<br />
bu yana doğrudan<br />
"Born Wild" konseptinden<br />
ilham alan çalışmalarıyla<br />
tanınan Fransız bir<br />
heykeltıraş ve müzisyen.<br />
Hepsi özgürlüğün, gücün ve tutkunun<br />
sembolü olan, çoğu hayvandan oluşan<br />
popüler renklerde heykelleri dünyanın her<br />
yerinde sanatseverlere heyecan veriyor.<br />
2010 yılında Art Price tarafından Fransa'da<br />
en çok satan ikinci çağdaş Fransız sanatçı<br />
seçildi ve 2011 yılında<br />
iki eseri en iyi 10<br />
müzayede arasında yer<br />
aldı. 2015'ten bu yana<br />
en çok satan çağdaş<br />
Fransız sanatçısı<br />
olmasının yanı sıra<br />
dünyanın en ünlü<br />
sanatçılarından biri.<br />
Courchevel’deki<br />
bu büyüleyici fikir<br />
Galeries Bartoux'nun<br />
Fransız Alpleri'ne<br />
sanat ve kültür getirme<br />
ortaklığıyla hayata<br />
geçmiş. Bu büyük açık hava sergisinin<br />
temelinde, 20. yüzyılın sürrealizm ustası<br />
Salvador Dali'ye yüksek irtifalarda bir<br />
anma töreni düzenlenmesi düşüncesi de<br />
yer alıyor. Dali'nin<br />
ölümünden 20 yıl<br />
sonra, Courchevel<br />
kayak merkezi ve Les<br />
Galeries Bartoux,<br />
en özel eserlerini<br />
dağ zirvelerinde<br />
sergileyerek "Art au<br />
Sommet"i sürrealist<br />
bir sanat buluşması<br />
haline getirdi.<br />
Courchevel her yıl<br />
Richard Orlinski,<br />
Salvador Dali, Julien<br />
Marinetti, David<br />
Cintract ve daha<br />
birçok farklı sanatçının eserlerine ev<br />
sahipliği yapıyor.<br />
<strong>102</strong> Dağın Zirvesinde Sanat Deneyimi 103
Lorenzo<br />
Quinn<br />
Art au Sommet'in XIV. edisyonunda<br />
Galeries Bartoux, Courchevel Belediye<br />
Binası ile işbirliği yaparak uluslararası<br />
üne sahip heykeltıraş Lorenzo Quinn'in<br />
eserlerini de ön plana çıkarmak istedi.<br />
Lorenzo Quinn, 30 yılı aşkın süredir dünya<br />
çapında yaratıcı sanat eserleriyle insanları<br />
hayrete düşürüyor. Heykelleri yer çekimine<br />
meydan okuyor ve anıtsal kamusal sanat<br />
eserleri dünyanın dört bir yanına yayılmış<br />
durumda.<br />
Bu yıl, sanatseverler Courchevel'in beyaz<br />
zirveleri arasında Lorenzo Quinn'in daha<br />
önce görülmemiş eserlerini keşfedecekler.<br />
Bu eserler, doğanın<br />
muhteşem güzelliği ve<br />
sanatın büyüleyici dokusu<br />
arasında benzersiz bir<br />
kontrast oluşturuyor.<br />
Courchevel'deki Galeries Bartoux, sanatın<br />
sınırlarını zorlamaya ve yeni perspektifler<br />
sunmaya devam ediyor. Her yıl farklı<br />
sanatçıların eserlerini sergileyerek bu<br />
dağ cennetini daha da özel hale getiriyor.<br />
Sanatseverler için, Courchevel'in<br />
zirvelerindeki bu açık hava müzesi, sadece<br />
doğal güzelliği değil, aynı zamanda insan<br />
yaratıcılığının gücünü de kutlayan bir yer.<br />
Kayakla gezinti sırasında sanat eserlerini<br />
incelemek, gerçekten unutulmaz bir<br />
deneyim ve estetik bir şölen. Bir sonraki<br />
dağ tatilinizi planlarken, sanatın gücünü<br />
ve doğanın zarafetini bir araya getiren<br />
Courchevel’i es geçmeyin derim. Ve herkese<br />
sanat dolu bir kış dilerim.<br />
104 Dağın Zirvesinde Sanat Deneyimi 105
kdeniz'in Alicante şehrinde büyüyen, son 22 senedir Barselona, Berlin,<br />
Londra ve şimdi de İstanbul’da yaşayan İspanyol tasarımcı ve sanatçı Fran<br />
Aniorte, araştırmacı, çok meraklı bir kimlik.<br />
Küçük yaşlarda net bir şekilde sanatçı olacağını hissetmiş. Şimdi ise sadece<br />
fikirleri inceleyen sanat, tasarım, gelecekle ilgili düşünceler ve hümanizm gibi disiplinleri bir<br />
araya getiriyor. Aniorte ile uzun soluklu bir sohbete daldık…<br />
Röportaj: Rana Korgül<br />
ranakorgul@gmail.com<br />
Fotoğraflar: Fran Aniorte arşivi<br />
106 Fran Aniorte ile Derin Mevzular 107
Rana Korgül<br />
Fran Aniorte<br />
“Tarzımı duygusal, içgüdüsel,<br />
modern ama her zaman geçmişten<br />
gelen referansları kapsayan,<br />
sofistike ama aynı zamanda<br />
mütevazı ve insancıl olarak<br />
tanımlayabilirim. Zanaata,<br />
sanata ve kavramsal düşünceye<br />
odaklanarak lüksün yeni formunu<br />
keşfediyorum.”<br />
Merhaba Fran… Seninle İstanbul’da sıklıkla<br />
bir araya gelmeye başladık. Şu ana kadar<br />
izlediğin yolu bizimle paylaşır mısın?<br />
Tasarım eğitimimi Alicante'de sanat ve<br />
tasarım okulu olan Escola d'Art i Superior<br />
de Disseny d'Alacant’te tamamladım.<br />
Ardından Londra'da Chelsea Harbour<br />
Tasarım Merkezi'nde çalışırken Central<br />
Saint Martins’de tamamlayıcı dersler aldım.<br />
Daha sonra Barselona'daki Escola<br />
Massana’da sanat ve tasarım eğitimi almaya<br />
başladım. Son yılımda<br />
ise Universität der<br />
Künste Berlin’de<br />
ürün tasarımı<br />
okudum. Bugüne<br />
kadar tasarım ve<br />
grafiklerden trend<br />
tahminlerine kadar<br />
farklı markalar için<br />
bağımsız bir tasarımcı<br />
olarak çalıştım. Şimdi<br />
ise Türkiye’nin lider<br />
ev, mutfak ve sofra<br />
ürünleri markası<br />
Karaca’nın kreatif<br />
direktörü olarak görev<br />
yapıyorum. Aynı zamanda kendi<br />
evrenimizden ilham alan kolektif tasarım ve<br />
sanat eserleri yaratıyorum. Markalarla sanat<br />
yönetmenliğinden seramik sanatına ve<br />
koleksiyon tasarımına kadar çeşitli alanlarda<br />
çalıştım ve çalışıyorum da... Bu yolculuk,<br />
şimdiye kadar bana yaratıcılığın farklı<br />
yönlerini keşfetmemi, sanat ve tasarım<br />
R.K.<br />
F.A.<br />
R.K.<br />
dünyasında ufkumu genişletmemi sağladı.<br />
Çocukluğumdan beri hep yaratıcılık ve sanat<br />
ile iç içe oldum. Bugünlerde hayatım oldukça<br />
yoğun çünkü zamanımın çoğunu dünyadaki<br />
sanat ve tasarım trendlerini takip etmek için<br />
seyahat etmeye ayırıyorum. Kariyerimin<br />
başlarında yaratıcılığımı geliştirmek<br />
istediğime karar verdim ve bu görevi<br />
başardığımı gururla söyleyebilirim.<br />
Hayatının hangi noktasında sanatçı olmaya<br />
karar verdin?<br />
Hayatımın çok erken bir döneminde karar<br />
verdim diyebilirim. Daha önce belirttiğim<br />
gibi ben her zaman yaratıcılığa ve sanata ilgi<br />
duyan şanslı çocuklardan biriydim. Hem<br />
evde hem de okulda sanatsal yeteneklerimi<br />
geliştirmem konusunda teşvik edildim. Sanat<br />
her zaman kelimelerle ya da geleneksel<br />
oyuncaklarla ifade edemediğim içsel<br />
parçamla bağlantı kurma yolum oldu.<br />
Aklımda var olan ve başka hiçbir şekilde<br />
ifade edilemeyecek bir evreni renkler,<br />
malzemeler ve yaratma eylemi aracılığıyla<br />
inşa ettim ve çizdim. Sanat bana kendimi<br />
ifade etmenin eşsiz bir yolunu sağladı ve aksi<br />
takdirde gizli kalabilecek düşünce ve<br />
duyguları keşfetmeme, iletmeme olanak<br />
sağladı. Nihayetinde beni bu alanda kariyer<br />
yapmaya yönlendiren şey, sanatla olan bu<br />
derin kişisel bağdı.<br />
Sanatının ardındaki düşünceyi nasıl<br />
tanımlayabilirsin ve sanat anlayışını<br />
eserlerine nasıl yansıtıyorsun?<br />
Doğa çalışmalarımda her zaman temel ilham<br />
kaynağı oldu. Doğayla olan bu derin bağımın,<br />
Alicante'deki olağanüstü güzel bir doğal<br />
ortamda büyümekten kaynaklandığına<br />
inanıyorum. Sanatsal çabalarımda doğanın<br />
ve doğa olaylarının, özellikle ışıkla olan<br />
etkileşimin bir yorumunu sunmaya<br />
çalışıyorum. Dünyada her şeyi tüm unsurları<br />
ile bir arada harmanlayan, eşsiz bir güç ve<br />
enerji ile birbirine bağlayan karmaşık bir<br />
kozmos olarak görüyorum. Sanatımda<br />
yakalamaya ve yansıtmaya hedeflediğim şey,<br />
her şeyin birbiriyle olan gizemli bağlılığıdır.<br />
Ayrıca; dünyadan akan karmaşık ilişkileri ve<br />
enerjiyi keşfetmeye, doğada bulduğum derin<br />
güzelliği ve harikaları aktarmaya çalışıyorum.<br />
Sanatım aracılığıyla başkalarını onun<br />
büyüleyici özünü takdir etmeye ve onunla<br />
bağlantı kurmaya davet ediyorum. Hayatta<br />
en önemli şeyler gözle görülmeyenlerdir.<br />
R.K.<br />
F.A.<br />
Doğanın yeniden keşfi, sessizlik, insan<br />
bağlantısı, yaşam kalitesi gibi… Benim<br />
sanatım, sadece içimizde bulunan bu<br />
niteliklerin ve değerlerin araştırmasıdır.<br />
Derin ama renkli bir dünya…<br />
Son sergin ne zamandı ve yakın zamanda<br />
yeni bir sergi var mı?<br />
Son sergim Şubat 2023’te İstanbul Merkur<br />
Galeri'de gerçekleşti, ardından Mart 2023'te<br />
Paris'te karma sergim açıldı. Şu anda<br />
önümüzdeki iki serginin planlama<br />
aşamasındayım. Biri gelecek yıl Londra'da,<br />
diğeri ise 2024'ün ortalarında İspanya'nın<br />
San Sebastián kentinde olacak.<br />
Çalışmalarımı farklı yerlerde sergilemek,<br />
farklı izleyicilerle bağlantı kurmamı ve yeni<br />
sanatsal fırsatları keşfetmemi sağlıyor.<br />
108 Fran Aniorte ile Derin Mevzular 109
“Bugünlerde seramik, porselen ve<br />
ahşap gibi doğal malzemelerden<br />
oluşan sanat eseri oluşturuyorum.<br />
Bu nesneleri, hikayelerimi<br />
anlatmak için tuval olarak<br />
kullanıyorum...”<br />
R.K.<br />
Yaratıcılığını nasıl beslersin? Seni yaratmaya<br />
iten ilhamı nereden alıyorsun?<br />
F.A.<br />
Yaratıcılığımı geliştirmek, çeşitli kaynak ve<br />
faaliyetlerden ilham alan dinamik ve çok<br />
yönlü bir süreç. Seyahat etmek, şüphesiz<br />
zihnimi canlandırmak ve yeni fikirleri<br />
harekete geçirmek için yaptığım en<br />
canlandırıcı aktivitelerden biri. Seyahatlerim<br />
sırasında tarihi mekanları keşfetmek ve<br />
farklı kültürlerle iç içe olmak her zaman<br />
bana ilham kaynağı oluyor. Ben hevesli bir<br />
okuyucuyum ve yaratıcı kuyum genellikle<br />
çeşitli edebiyat eserleriyle yenileniyor. İnsan<br />
bilgisinin ve keşfinin karmaşık dokusunu<br />
derinlemesine inceleyebileceğim bilim ve<br />
tarih alanlarından da ilham alıyorum.<br />
Dahası, psikolojiye olan hayranlığım ve<br />
insan davranışının karmaşıklığı,<br />
yaratıcılığımı yönlendirmede çok önemli rol<br />
oynuyor. İnsan deneyiminin nüanslarını<br />
anlamak, sanatsal çabalarımda derin bir<br />
ilham kaynağı olarak hizmet ediyor. Yaratıcı<br />
yolculuğumun özünde seyahatlerimde<br />
karşılaştığım deneyimler ve bilgiler,<br />
edebiyatın zengin dokusu ve insan<br />
davranışını incelemekten elde ettiğim derin<br />
iç görüler var. Hepsi birer keşif ve bu<br />
unsurlar kolektif olarak yaratma tutkumu<br />
besliyor, sanatsal bakış açımı<br />
şekillendirmeye yardımcı oluyor. İstanbul da<br />
harika bir ilham kaynağı. Onu ‘Kontrastların<br />
Şehri’ ve eşsiz bir çeşitliliğin kaynaşma<br />
noktası olarak görüyorum. Karolar, tekstil<br />
ürünleri, seramik gibi Türk kültüründe var<br />
olan desen sevgisinden çok etkileniyorum.<br />
R.K.<br />
F.A.<br />
Çok sayıda beğendiğim tasarımcı var.<br />
Örneğin; Charles ve Ray Eames, Charlotte<br />
Perriand, Gaudi, Jaime Hayon ve Frank<br />
Lloyd Wright isimlerini sayabilirim.<br />
Yeni sanat medyası olan dijital sanat<br />
hakkında ne düşünüyorsun?<br />
Sanatta yeni medyanın, özellikle de dijital<br />
sanatın ortaya çıkışını son derece büyüleyici<br />
buluyorum. Teknolojinin yetenekleri ve<br />
yapay zekânın (AI) entegrasyonu, sanatsal<br />
ifade için tamamen yeni yollar açtı. Yaratıcı<br />
bir araç olarak yapay zekâ kullanılarak<br />
üretilen inanılmaz çalışmalara tanık olmak<br />
gerçekten hayranlık uyandırıcı. Şahsen ben<br />
dijital sanatı ve yapay zekâyı, sanatçının araç<br />
setinde yer alan, deneysellik ve yenilik için<br />
muazzam bir potansiyel sunan değerli<br />
araçlar olarak görüyorum. Sanatçılara yeni<br />
teknikleri keşfetmeleri ve yaratıcılıklarının<br />
sınırlarını zorlamaları için eşsiz fırsatlar<br />
sunuyorlar. Ancak sizin gibi ben de fiziksel<br />
yaratımı, kendiliğindenliği ve elle bir şeyler<br />
üretmenin dokunsal deneyimini içeren<br />
geleneksel sanat formlarının kalıcı gücüne<br />
inanıyorum. Geleneksel ortamlarla<br />
çalışmanın dijital araçlarla<br />
kopyalanamayacak belli bir özgünlüğü ve<br />
samimiyeti var.<br />
Hata yapma ve hataları kabullenme süreci,<br />
materyallerle somut bağlantı, sanatçılar için<br />
genellikle derin bir öneme sahiptir. Dijital<br />
sanat ve yapay zekâ, sanat dünyasına<br />
heyecan verici ve güçlü katkılar sağlıyor.<br />
Geleneksel ve dijital yöntemler arasındaki<br />
seçim, sonuçta sanatçının kişisel tercihlerine<br />
ve çalışmaları aracılığıyla iletmek istedikleri<br />
belirli mesajlara bağlı. Her iki yaklaşımın da<br />
kendine has değerleri var ve sanat dünyasını<br />
çeşitli yaratıcı ifadelerle zenginleştirebilirler.<br />
110 Fran Aniorte ile Derin Mevzular 111
R.K.<br />
F.A<br />
R.K.<br />
F.A<br />
Biraz sanattan uzaklaşırsak, hayatını nasıl<br />
yaşamayı seviyorsun?<br />
Değerlerle yaşamanın ve insanlara derin<br />
saygı duymanın önemine inanarak, rahat bir<br />
yaşam sürmeyi tercih ediyorum. Yaşım<br />
ilerledikçe arkadaşlarım ve ailemle sağlıklı<br />
ilişkiler kurmaya daha fazla önem vermeye<br />
başladım. Etrafımdaki insanlarla güçlü<br />
bağlantılar kurmak ve sürdürmek, iç<br />
huzurum ve genel refahım için çok önemli.<br />
Yaşam felsefem, tatmin edici bir yaşamın<br />
yalnızca kişisel değerlere öncelik vermekle<br />
kalmayıp aynı zamanda benim için en<br />
önemli kişilerle anlamlı ve olumlu<br />
etkileşimler geliştirdiğim bir yaşam olduğu<br />
fikri etrafında dönüyor.<br />
Kendini iyi hissetmek için neler yapıyorsun?<br />
‘İyi Hisset’ sloganına nasıl ayak<br />
uyduruyorsun?<br />
Sağlığıma ve iyi hissetmeyi sürdürmeye<br />
öncelik veriyorum. Birkaç yıldır<br />
meditasyonun günlük rutinimin merkezi bir<br />
parçası olduğu doğru. Çeşitli uygulamalar<br />
aracılığıyla zihniyetimi geliştiriyorum.<br />
Meditasyon, hayatımda iç huzuru ve dengeyi<br />
sağlamamda çok önemli rol oynuyor. Ayını<br />
zamanda ayakta kalmama, stresi yönetmeme<br />
ve olumlu bir zihniyet geliştirmeme yardımcı<br />
oluyor. Meditasyona ek olarak düzenli<br />
egzersiz yapıyorum, sağlıklı besleniyorum ve<br />
bana neşe, rahatlama getiren aktivitelere<br />
zaman ayırıyorum. İş ve boş zamanları<br />
R.K.<br />
F.A<br />
R.K.<br />
F.A<br />
dengelemek, anlamlı ilişkiler geliştirmek ve<br />
tutkularımın peşinden gitmek, genel refah<br />
duyguma katkıda bulunuyor.<br />
İstanbul ve Barselona'da yaşıyorsun…<br />
Türkiye ile yolun nasıl kesişti?<br />
Türkiye yolculuğum, yaklaşık on yıl önce<br />
önemli bir Türk markası olan Karaca ile<br />
sanat yönetmeni ve tasarımcı olarak iş<br />
birliğine girmemle başladı. Yıllar geçtikçe bu<br />
markayla yakın çalışma, yeni<br />
koleksiyonların yaratılmasına katkıda<br />
bulunma ve tarzlarına sanat ve modernlik<br />
dokunuşu katma ayrıcalığına sahip oldum.<br />
Bu iş birliği zamanla devam etti ve İstanbul'a<br />
sık sık gelmemin başlıca nedenlerinden biri<br />
oldu. Hareketli Barselona ve İstanbul<br />
şehirleri arasında yaşamanın benim için<br />
gerçekten zenginleştirici bir deneyim olduğu<br />
kanaatindeyim. Bana her iki dünyadan<br />
ilham alma, yaratıcılığı teşvik etme ve<br />
sanatsal ortamla daha derin bir bağlantı<br />
kurma konusunda eşsiz fırsatlar veriyorlar.<br />
İstanbul’u sana sormak isterim. Seni nasıl<br />
etkiliyor?<br />
İstanbul kalbimde ayrı yeri olan bir şehir.<br />
Karmaşık bir ilişkiyi paylaştığım sevgili bir<br />
büyük kardeşim gibi; bu ilişki derin sevgi<br />
anlarının yanı sıra ara sıra yaşanan<br />
anlaşmazlıklar ve gerilimlerle de dolu.<br />
İstanbul'un cazibesi, zengin tarihi dokusu,<br />
inanılmaz çeşitliliği ve çarpıcı çelişkileriyle<br />
R.K.<br />
F.A<br />
övünen çok yönlü doğasında yatıyor. Ancak<br />
bazen yoğun ve zorlu bir şehir de olabiliyor,<br />
zaman zaman enerjinizi de tüketebiliyor.<br />
İstanbul'u, özellikle de Boğaz’ı, Balat ve<br />
Çukurcuma gibi büyüleyici eski mahalleleri<br />
keşfetmekten büyük keyif alıyorum. Bu şehri<br />
evi olarak gören sanatçı ve tasarımcılardan<br />
oluşan canlı ve gelişen yaratıcı toplulukla<br />
tanışmak, benim için zenginleştirici bir<br />
deneyim. Ama her ilişkide olduğu gibi<br />
İstanbul'la olan bağım, sevgi ve meydan<br />
okumanın bir karışımı. Bu da onu daha da<br />
ilgi çekici ve ödüllendirici kılıyor.<br />
Türkiye'deki sanat ortamını deneyimleme<br />
şansın oldu. Bu konudaki düşüncelerini<br />
bilmek isteriz…<br />
Evet kesinlikle. Sanat üretimlerim ve<br />
sergilerim aracılığıyla Türkiye'de aktif bir<br />
112 Fran Aniorte ile Derin Mevzular<br />
113
Unmatched Luxury<br />
Meets Unrivaled<br />
On-Water Performance<br />
Known for its world-class wakes and waves, sharp head-turning profile, and maximized comfort, the Malibu<br />
Wakesetter 24 MXZ is the most premium & spacious 24-foot boat in the industry. With plenty of storage<br />
that runs from bow to stern, customizable lounge seating, and the most spacious bow area in the Malibu<br />
line-up, the 24 MXZ was built to impress your 17-person crew. And, not only does the 24 MXZ boast<br />
powerful performance behind the wheel, but thanks to the industry’s most awarded surf system, the 24<br />
MXZ generates perfectly symmetrical wakes & waves for every rider with endless customization options.<br />
In other words, if you're looking for a premium on-the-water experience that is loaded with everything your<br />
17-person crew needs to stay comfortable & entertained on the water all day long, the 24 MXZ is the only<br />
place you should be - let's get on the water<br />
R.K.<br />
hayat sürdürüyorum. Galeri sahipleri,<br />
sanatçı dostları ve sanat koleksiyoncuları da<br />
dahil olmak üzere, sanat ortamındaki<br />
gerçekten büyüleyici bazı kişilerle yollarım<br />
kesiştiği için kendimi şanslı görüyorum. Açık<br />
konuşmak gerekirse benim aşinalığım<br />
ağırlıklı olarak İstanbul etrafında dönüyor.<br />
Her ne kadar dinamik ve canlı sanat<br />
ortamına dalma ayrıcalığına sahip olsam da<br />
Ankara, İzmir gibi Türkiye'nin diğer<br />
bölgelerine gelince bilgimin daha sınırlı<br />
olduğunu itiraf etmeliyim. İstanbul'daki<br />
sanat camiasının özellikle ilgi çekici ve çeşitli<br />
olduğunu, sanata geniş çapta değer<br />
verildiğini düşünüyorum. En başından beri<br />
sanatçıların ve sanat severlerin birbirine sıkı<br />
sıkıya bağlı bir ağ tarafından karşılandım.<br />
Türkiye'nin sanata ve dekoratif sanatlara<br />
karşı derin bir takdiri var ve bu hayranlığın<br />
gündelik nesnelere, tarihi binalara ve<br />
geleneksel seramiklere yansıdığını<br />
görebiliyorum. Canlı renklere ve karmaşık<br />
desenlere olan ilgim, kendimi derinden bağlı<br />
hissettiğim bir şey. Ve bu, Türkiye'deki<br />
sanatta açıkça görülüyor.<br />
Peki, şu anda neyin hayalini kuruyorsun?<br />
R.K.<br />
F.A<br />
R.K.<br />
Daha geniş bir izleyici kitlesini büyüleyip<br />
ilham verebilecek, kamusal alanda önemli bir<br />
sanat enstalasyonu veya büyük bir duvar<br />
resmi yapma fırsatını hayal ediyorum.<br />
Bence bunlar güzel ve olası yüksek hayaller…<br />
Gelecek hakkında seni en çok düşündüren<br />
şey nedir?<br />
Gelecekle ilgili düşüncelerimi en çok meşgul<br />
eden husus; daha sade, daha sessiz, doğaya<br />
yakın yaşama ve Akdeniz yaşam tarzını<br />
benimseyen ilkelerle uyumlu bir yaşam<br />
tarzına duyulan arzudur. Her geçen gün<br />
kendimi daha yavaş bir yaşam temposu<br />
üzerinde düşünürken, lezzetli yemeklerin<br />
tadını çıkarmak, sanatın yaratıcı sürecine<br />
dalmak ve yeni ülkeleri kültürleri<br />
keşfetmeye zaman ayırmak gibi hayattaki<br />
basit zevklerin tadını çıkarırken buluyorum.<br />
Daha sakin ve tatmin edici bir geleceğe dair<br />
bu vizyon benim için sürekli bir yansıma ve<br />
motivasyon kaynağıdır.<br />
Ne güzel söyledin! Umarım her şey çok daha<br />
güzel olacak senin için sanatında…<br />
Teşekkürler bu keyifli sohbet için…<br />
F.A<br />
Şu anda hayalim daha büyük ve daha etkili<br />
sanat eserleri yaratmak etrafında dönüyor.<br />
114 Fran Aniorte ile Derin Mevzular www.mevwatersports.com
Nefes kesen manzaralara tırmanmaya cesaret eden<br />
maceracı gezginlerin favorisi kaya oluşumları hem yeni<br />
heyecanlar hem de alternatif seyahatler vaat ediyor. Gelin,<br />
bu adrenalin yüklü aktiviteyi ve yeryüzünün göğe tırmanma<br />
duraklarını birlikte keşfedelim.<br />
aya tırmanışı yeni bir<br />
K<br />
tutku değil. Dünyanın dört<br />
bir yanında yüzyıllardır<br />
gerçekleştirilen bir<br />
aktivite ve tarih boyunca<br />
gezginlerin ilgi sahasına<br />
girdi. Kaya tırmanışı,<br />
ilk olarak 18. yüzyılda Avrupa'da,<br />
dağcılığın gelişimiyle bağlantılı olarak<br />
ortaya çıktı. Bu dönemde dağcılar,<br />
zirve çıkışlarından önce kaya tırmanışı<br />
ile talim yapmaya başladı. Temel<br />
teknikleri bu kişilerin elinde gelişen<br />
kaya tırmanışı, kısa sürede Alplerde<br />
popüler hâle geldi. 19. yüzyılda<br />
tırmanıcılar, daha fazla dağ ve kaya<br />
yüzeyi keşfetmeye başladı. Bu dönemde<br />
Güneybatı Avrupa dağlarındaki rotalar<br />
üzerinde ilk kaya tırmanışı rehberleri<br />
ortaya çıktı. 20. yüzyılın başlarında,<br />
kaya tırmanışı belirgin biçimde bir<br />
rekabet sporu hâline geldi.<br />
Bu dönemde kaya tırmanışı yarışmaları<br />
da arttı. Yüzyılın ortalarından itibaren<br />
kaya tırmanışı ekipmanlarında ve<br />
tekniklerinde önemli gelişmeler<br />
yaşandı. İnce ve dayanıklı tırmanma<br />
halatları, emniyet cihazları, tırmanma<br />
ayakkabıları ve diğer özel ekipmanlar<br />
geliştirildi. Bu gelişmeler, sporcuların<br />
daha zorlu rotalara çıkmasını sağladı.<br />
20. yüzyılın ikinci yarısında yapay<br />
tırmanma duvarları (indoor climbing<br />
walls) ortaya çıktı. Bu yapay duvarlar,<br />
eğitim ve kişisel gelişim amacıyla yaygın<br />
olarak kullanılmaya başladı. Özellikle<br />
1990’lı yıllardan itibaren kaya tırmanışı<br />
kitlesel anlamda sevilen bir aktiviteye<br />
dönüşerek hızla gelişti. 2000’li yıllardan<br />
itibaren ise bir rekreasyon aktivitesi<br />
olarak dünya genelinde büyük bir çıkış<br />
yakaladı.<br />
Yazı: Melih Uslu<br />
www.melihuslu.com<br />
@melih_uslu_<br />
116 Kaya Tırmanışı<br />
117
FARKLI SEVIYELERE<br />
GÖRE ROTALAR<br />
Kaya tırmanışı, doğal kaya yüzeylerini veya<br />
yapay tırmanma duvarlarını kullanarak<br />
yukarı doğru tırmanma eylemi. Fiziksel<br />
dayanıklılık, güç, denge, esneklik, zekâ<br />
ve strateji gerektiren bu aktivite, açık<br />
hava ortamlarında dağlarda, kayalıklarda<br />
veya iç mekân tırmanma duvarlarında<br />
yapılabiliyor. Kaya tırmanışı, spor ve<br />
tatil amaçlı yapılabileceği gibi dağcılık ve<br />
keşif amaçlarıyla da gerçekleştirilebiliyor.<br />
Günümüzde artık bu sporun farklı branşları<br />
ortaya çıktı. Bunlar arasında bouldering,<br />
spor tırmanışı ve alpin tırmanış bulunuyor.<br />
Peki bunlardan hangisi size göre? Yararlı<br />
bilgilerle konumuzu detaylandıralım:<br />
Alpin tırmanış:<br />
Yüksek dağlara veya “alpin bölge” denilen<br />
sarp, kayalık, buzlu ve karla kaplı alanlarda<br />
yapılan dağcılığın bir alt dalı. Alpin<br />
tırmanış, diğer tırmanma türlerinden farklı<br />
olarak zorlu koşullar, değişken hava şartları,<br />
uzun mesafeler ve yüksek rakımlar gibi<br />
zorluklarla başa çıkmayı gerektiriyor. Hem<br />
profesyonel dağcılar hem de deneyimli<br />
amatör dağcılar tarafından yapılıyor.<br />
Hangi türü tercih ederseniz edin kaya<br />
tırmanışında güvenlik, eğitim ve doğal<br />
çevreye saygı önemli faktörler. Kaya<br />
tırmanışı yapmadan önce uygun ekipmanı<br />
kullanmayı, doğru teknikleri öğrenmeyi ve<br />
güvenlik kurallarına uymayı öğrenmek de<br />
önem arz ediyor. Ayrıca doğal alanları ve<br />
çevreyi koruma konusunda da dikkatli<br />
olunmalı.<br />
ANADOLU’NUN<br />
TIRMANIŞ BAHÇELERI<br />
Dünyada yüzyıllardır<br />
gerçekleştirilen kaya tırmanışı,<br />
ülkemizde de her yıl artan bir<br />
ilgi görmeye devam ediyor.<br />
Efsanelerle örülmüş birbirinden<br />
görkemli dağlara ev sahipliği<br />
yapan Türkiye, kaya tırmanışını<br />
sevenler için bir cennet gibi…<br />
İşte Bolu’dan Antalya’ya, en iyi<br />
rotalar eşliğinde güneşe ve göğe<br />
çok daha yakın olmak isteyenler<br />
için öneriler:<br />
Bouldering (bulundurma):<br />
Kısa mesafeli rotalara sahip olan bu<br />
tırmanış, koruyucu ekipmanlar kullanılarak<br />
düşme risklerinin azaltıldığı bir tür.<br />
Bouldering rotaları, genellikle zorlu tekniğe<br />
dayalı kısa tırmanışlar içeriyor.<br />
Klasik tırmanış (lead climbing):<br />
Bu tür, daha uzun tırmanış rotalarına sahip<br />
ve tırmanıcılar güvenlik ipi ile kayalara<br />
bağlılar. İleri düzeydeki kaya tırmanışçıları,<br />
rotayı tırmanırken çeşitli cihazlar<br />
(karabinerler, emniyet cihazları, kamalar,<br />
vb.) kullanarak güvenlik sistemlerini<br />
oluşturuyorlar. Yarışmalar, genellikle bu tür<br />
tırmanışlarda yapılıyor.<br />
Artık yükseliyoruz!<br />
Kaya tırmanışına yeni başladıysanız bu<br />
eğlenceli aktiviteyi merdiven çıkmaya<br />
benzeterek detaylara geçelim. Yukarı<br />
doğru yapılan hareketler zinciri olan kaya<br />
tırmanışında, ilerledikçe bir ya da birkaç<br />
hamle önceki tutamakların basamak<br />
eksikliğini giderdiğini fark edersiniz.<br />
Çünkü her bir tutamak yükseldikçe kaya<br />
üzerinde ayaklarla ilerlemek için yeni bir<br />
basamak oluşturur. Hatta tutulması hemen<br />
hemen imkânsız gibi görünen yerler, çoğu<br />
zaman güvenli bir basamak olarak önünüze<br />
gelir. Ayakları basamaklara yerleştirirken<br />
iki temel teknikten biri kullanılır: Ayakların<br />
kenarıyla ya da uç kısmıyla kayaya basmak.<br />
Ayakkabılarınızın iç veya dış kenarını<br />
kullanmak, tırmanış sırasında sporcunun<br />
vereceği bir karardır. Burada kesin bir<br />
tavsiye yok. Sporcu o anda hangi basma<br />
biçiminde daha rahat ediyorsa tercih<br />
edebilir. Fakat uzun süren bir tırmanış<br />
sırasında devamlı aynı basış tekniğinin<br />
kullanılması yorulmanıza, ayaklarınızın<br />
acımasına ya da parmaklarınıza kramp<br />
girmesine neden olabilir. Tırmanış sırasında<br />
giyilen “friction” denilen ayakkabıların<br />
ayaklara sıkı sıkıya oturması ise bir<br />
gereklilik olarak görülüyor. Deneyimli<br />
sporcular, tırmanış öncesinde veya sırasında<br />
rotalarını belirler. Bir diğer ifade ile bir<br />
sonraki hamle için tutamak belirlenmiştir.<br />
Bu planlamaya konsantrasyon, yetenek ve<br />
tecrübe de eklenince tırmanış hız kazanır<br />
ve parkur güvenli bir şekilde tamamlanır.<br />
Kaya tırmanışı,<br />
belli bir düzeyde<br />
fiziksel yeterlilik<br />
gerektirir. Teknik,<br />
kimi zaman kuvvet<br />
eksikliğini telafi<br />
edebilir. Tırmanışa<br />
yeni başlayanlar,<br />
tekniği ya da kuvveti<br />
öne çıkarmak yerine<br />
ikisine de aynı özeni<br />
göstermelidir. İyi bir<br />
tırmanıcı olabilmek için<br />
tekniğin ve kuvvetin en üst<br />
düzeyde olması elzemdir.<br />
Tırmanırken hangi tutuş<br />
tekniğini kullanırsanız<br />
kullanın dikkati elden<br />
bırakmamanız şarttır.<br />
1- Aladağlar<br />
“Anadolu’da kaya tırmanışı” denince ilk<br />
akla gelen yerlerden biri olan Aladağlar,<br />
Kayseri, Adana ve Niğde şehirleri arasında<br />
yer alıyor. Orta Torosların bir bölümünü<br />
oluşturan bu sıradağlar, zengin bitki<br />
ve hayvan çeşitliliğiyle dikkat çekiyor.<br />
Bu nedenle dağların önemli bir bölümü<br />
millî park ilan edilmiş. “Anadolu’nun<br />
Alpleri” olarak anılan Aladağlar, görenleri<br />
heyecanlandıran sivri dorukları ve dik<br />
kaya duvarlarıyla benzersiz bir tırmanış<br />
deneyimi vaat ediyor. Demirkazık Köyü’ne<br />
10 dakikalık yürüyüşle ulaşılan Cımbar<br />
Kanyonu, barındırdığı geleneksel ve boltlu<br />
(bir tür cıvata) rotalarla keyifli bir tırmanış<br />
merkezi. Burası zor rota seçeneklerinin<br />
yanında, kaya tırmanışı eğitimi için de<br />
tercih ediliyor. Bölgede tırmanış yapmayı<br />
düşünenler için bir de kitap önerimiz<br />
var. Recep İnce tarafından kaleme alınan<br />
“Aladağlar Kaya Tırmanış Rehberi”nde,<br />
bölgenin en gözde parkurları detaylı bilgiler<br />
eşliğinde anlatılıyor. Türkçe ve İngilizce<br />
olarak hazırlanan kitap, çarpıcı fotoğraflarla<br />
da destekleniyor.<br />
2- Ballıkayalar<br />
Kocaeli’nin Gebze ilçesine 7 kilometre<br />
uzaklıktaki Tavşanlı Köyü yakınlarında<br />
bulunan Ballıkayalar Kanyonu, yüze<br />
yakın rotasıyla gözde bir tırmanış<br />
merkezi. Bölge, İstanbul’a olan yakınlığı<br />
nedeniyle günübirlik etkinliklere rahatça<br />
olanak sağlıyor. Yaklaşık 1,5 kilometre<br />
uzunluğundaki kanyonun duvar yüksekliği,<br />
yer yer 100 metreye ulaşıyor. Çoğunluğu<br />
50 metreyi aşmayan tırmanış rotalarının<br />
her biri, özgün bir isme sahip. İsimler<br />
ise birbirinden ilginç: Dağların Aslanı,<br />
Perküsyon, Ejder Pençesi, Kartal Yuvası,<br />
Kısa Ama Sert, Derin Çatlak, Skalonga,<br />
Ekmek Arası, Kent ve Köpekler, Osi,<br />
Baca, Demir Leblebi ve diğerleri…<br />
Kanyonun belki de en önemli avantajı,<br />
kaya bloklarının dik, çatlaklarının ise<br />
güvenli olması. Kuzeyden güneye yüzde<br />
beşlik eğim gösteren kanyonun doğu<br />
yamaçları batısına göre biraz yatık ve<br />
parçalı görünüyor. 1970’li yıllardan bu yana<br />
aktif biçimde tırmanış yapılan kanyonun<br />
her iki yüzü de halkalanmış rotalarla dolu.<br />
Bölgede başlangıç seviyesinden orta zorluk<br />
derecesine uzanan parkur seçenekleri<br />
tırmanış tutkunlarını bekliyor. Hemen<br />
belirtelim: Kanyonun içi ve çevresi de kamp<br />
kurmak için uygun.<br />
118 Kaya Tırmanışı 119
5- Kaynaklar<br />
Kaynaklar Tırmanış Bahçesi, İzmir'in<br />
Buca ilçesinin Kaynaklar Köyü'ne 10-15<br />
dakika yürüme mesafesinde. Yöredeki<br />
parkurlar farklı deneyimlere sahip tırmanış<br />
tutkunlarına hitap ediyor. Kaynaklar'daki<br />
bol çatlaklı rotaları kullananlar arasında<br />
eğitim amaçlı olanlar da var, ileri düzey<br />
deneyimini geliştirmek isteyen de. İlkbahar<br />
aylarında yapılan Kaynaklar Tırmanış<br />
Şenliği ise Dokuz Eylül Üniversitesi Dağcılık<br />
Topluluğu tarafından düzenleniyor. Müzik<br />
dinletileriyle renklenen şenlik, Anadolu’nun<br />
en uzun soluklu tırmanış etkinliklerinden<br />
biri. 1996 yılında kaya tırmanışını sevenler<br />
tarafından keşfedilen Kaynaklar, hava<br />
şartlarının yıl boyu tırmanmaya imkân<br />
vermesi, ulaşım kolaylığı ve rota çeşitliliğiyle<br />
önem kazanıyor. Dere kıyısındaki kamp<br />
alanı, tırmanış rotalarının yer aldığı vadinin<br />
başlangıcında yer alıyor. Kaynaklar köyünde<br />
alışveriş ve yemek olanakları mevcut. Ayrıca<br />
bin yıllık çınar ağacının altında yenilen<br />
zengin Ege kahvaltıları da tırmanışçıların<br />
vazgeçilmezlerinden.<br />
5 SORUDA<br />
KAYA TIRMANIŞI<br />
Kimler katılabilir?<br />
Gerekli eğitimi almak şartıyla sağlık<br />
sorunu olmayan, bu spor için yeterli<br />
kondisyona ve fiziksel özelliklere sahip<br />
herkes kaya tırmanışı yapabilir. Zor<br />
tırmanışlar için yüksek performans<br />
dışında psikolojik yeterlilik de gerekiyor.<br />
Gerekli malzemeler nelerdir?<br />
Tırmanış ipleri, emniyet için kullanılan<br />
çelikten yapılmış özel makaralar, kemer<br />
ve kaya vidaları, tırmanış giysileri,<br />
ayakkabılar, halkalar, çengeller, kask,<br />
kayma riskini ortadan kaldırmak için<br />
parmaklara sürülen magnezyum tozu ve<br />
özel tırmanış çantası.<br />
Güvenlik tekniği nedir?<br />
Kaya tırmanışında en güvenli teknik,<br />
“yukarıdan emniyet” denilen yöntemdir.<br />
Genellikle eğitimlerde kullanılan bu<br />
yöntemde ipe bağlı tırmanıcı kat ettiği<br />
mesafe kadar ipi boşa alır ve düştüğü<br />
takdirde bulunduğu son noktada asılı<br />
kalır.<br />
Ekip çalışması nasıl yapılır?<br />
Kimi zaman sekiz saate kadar uzayan<br />
tırmanışlar sırasında teknik bilgi ve<br />
becerinin yanı sıra, ekip çalışması da<br />
çok önemli. Tırmanışların 50 metreden<br />
sonraki etapları, zımpara kaya yüzeyinde<br />
tutunacak yer bulmanın zorluğundan<br />
ötürü deneyim gerektiriyor.<br />
En gözde tırmanış rehberi<br />
hangisi?<br />
Doğan Palut’un hazırladığı “Batı Türkiye<br />
Kaya Tırmanış Rehberi”, bölgede 1972 ile<br />
2012 yılları arasında açılmış 579 tırmanış<br />
rotasını içeriyor. 192 sayfalık kitap ulaşım,<br />
lojistik ve hastane bilgilerinin yanı sıra,<br />
zorluk dereceleri tablosu da içeriyor.<br />
3- Harmankaya<br />
Bilecik'in Yenipazar ilçesine yedi kilometre<br />
uzaklıktaki Harmankaya Kanyonu, son<br />
yılların gözde tırmanış alanlarından biri.<br />
Yaz aylarında bir doğa sporları şenliğine<br />
ev sahipliği yapan kanyon, bugüne dek<br />
dünyaca ünlü pek çok dağcı ağırlamış. İrili<br />
ufaklı şelalelere ev sahipliği yapan kanyon,<br />
yaklaşık dört kilometre derinliğinde. Yaz<br />
aylarında düzenlenen Harmankaya Doğa<br />
Sporları Şenliği öncesi, bölgedeki tırmanış<br />
rotaları yeniden belirleniyor. Fizibilite<br />
çalışmalarına Koç Üniversitesi (KUDAK)<br />
Dağcılık Kulübü üyeleri de eşlik ediyor.<br />
Giriş yüksekliği 530 metre, uzunluğu ise 2<br />
bin 900 metre olan kanyonun su derinliği,<br />
mevsime göre değişiyor. İlk bölüm dört<br />
metrelik suya girişle başlıyor. Kanyonun<br />
geniş ve düz zemininde kamp alanı mevcut.<br />
İnternette yayın yapan Türkiye tırmanış<br />
rotaları sitelerinde bölgedeki tırmanış<br />
koordinatları detaylı bir şekilde tanıtılıyor.<br />
Kanyonun doğallığıyla cazibe kazandığını<br />
söyleyen Anadolu Dağcılık ve Doğa Sporları<br />
Kulübü eğitmeni ve rehberi Sönmez<br />
Erkaya, bölgenin yerli ve yabancı turistler<br />
tarafından da bilindiğini belirtiyor.<br />
4- Olimpos<br />
Antalya sınırları içerisindeki Olimpos,<br />
Anadolu’nun güneybatı kıyılarındaki<br />
en gözde tırmanış merkezlerinden biri.<br />
Son yıllarda özellikle yabancı turistlerin<br />
yoğun ilgi gösterdiği bölgedeki tırmanış<br />
rotalarında sabit emniyet çivilerine yoğun<br />
biçimde rastlanıyor. Tarihi Likya Yolu<br />
yakınlarındaki merkez, konuklarına<br />
muhteşem bir kumsalın yanı sıra, hiç<br />
sönmeyen ateşiyle ünlü Yanartaş'ı keşfetme<br />
olanağı da sunuyor. Kaya duvarlarının<br />
rengi, dokusu ve yumuşaklığı bölgeyi çekici<br />
kılan etmenlerden biri. Olimpos'ta 10’a<br />
yakın farklı sektörde 250’den fazla tırmanış<br />
rotası, adrenalin tutkunlarını bekliyor.<br />
Bölge kolay ve zor rotaları barındıran,<br />
pozitif eğimli rotalardan dev negatiflere,<br />
teknik gerektiren yüzey parkurlardan<br />
kolonetlere uzanan geniş bir tırmanış<br />
yelpazesine sahip. Yaz aylarında gölge<br />
sektörlerde, kışın ise hemen hemen tüm<br />
bölgede tırmanmak mümkün. Bölgenin en<br />
beğenilen tırmanış sektörüne “Cennet”<br />
adı verilmiş. Burası, olağanüstü rotaları,<br />
teknik tırmanış stili ve deniz manzarasıyla<br />
ayrıcalıklı bir sektör olarak tanımlanıyor.<br />
Deep water solo imkânı sağlayan Yarasalı<br />
Kayalıkları’na ulaşmak için ise tekne<br />
gerekiyor.<br />
DÜNYADAN GÖZDE ROTALAR<br />
Dünyanın dört bir yanını<br />
dolaşan maceraperestleri<br />
de unutmadık ve sizin için<br />
deneyimli tırmanışçıları<br />
heyecanlandıran sekiz ünlü<br />
rotayı da derledik:<br />
1- El Capitan,<br />
Yosemite Ulusal Parkı (ABD):<br />
El Capitan, Yosemite Vadisi’nde yer alan ve<br />
tırmanıcılar arasında efsanevi bir üne sahip<br />
granit bir monolit. “The Nose” ve “Dawn<br />
Wall” gibi rotalar, dünyanın en zorlu kaya<br />
tırmanışılarını vaat ediyor.<br />
2- Eiger Kuzey Yüzü (İsviçre):<br />
Eiger Dağı'nın kuzey yüzü, zorlu hava<br />
koşulları ve tehlikeli yüzeyleriyle ünlü.<br />
Burası “Eiger Duvarı” olarak da bilinir ve<br />
dünya çapında deneyimli tırmanıcılar için<br />
bir meydan okuma sunar.<br />
120 Kaya Tırmanışı 121
C<br />
M<br />
Y<br />
CM<br />
3- The Diamond,<br />
Longs Peak (ABD):<br />
Colorado'nun Longs Peak Zirvesi’nin<br />
“Diamond” olarak bilinen yüzü, kaya<br />
tırmanışı tutkunları için tek kelimeyle bir<br />
cazibe merkezi. “Casual Route” ve “D7”<br />
gibi rotalar, kaya tırmanışı tutkunlarının<br />
kalp ritmini yükselten cinsten.<br />
MY<br />
CY<br />
CMY<br />
K<br />
4- Cerro Torre,<br />
Patagonya (Arjantin):<br />
Cerro Torre, sıra dışı ve zorlu tırmanış<br />
koşulları sunan bir zirve. Sert ve kaotik<br />
rüzgârlar ile değişken hava şartları<br />
tırmanışları zorlaştırır ama yine de bu kaya<br />
parçası vazgeçilmezdir.<br />
5- Petit Dru (Fransa):<br />
Mont Blanc masifinin bir parçası olan<br />
Petit Dru, “Bonatti Yolu” gibi rotaları ile<br />
meşhur. Buradaki alpin tırmanış parkurları,<br />
deneyimli tırmanıcıların rüyalarını süsler.<br />
6- Torres del Paine (Şili):<br />
Torres del Paine Millî Parkı’ndaki<br />
muhteşem granit kuleler ve çevresindeki<br />
kayalıklar, “The North Face” ve “Exocet”<br />
gibi rotalar, buradan dünyaya hediye<br />
edilmekte.<br />
7- Kalimnos (Yunanistan):<br />
Bodrum açıklarındaki Kalimnos<br />
(Kalymnos) Adası, dünya çapında nam<br />
salmış tırmanış rotalarıyla her yıl on<br />
binlerce insanı ağırlar. Adada farklı zorluk<br />
seviyelerine sahip çok sayıda tırmanış rotası<br />
bulunmakta.<br />
8- Joshua Tree Ulusal<br />
Parkı (ABD):<br />
Kaliforniya'daki çöl ortamında benzersiz<br />
kumtaşı kaya oluşumlarına sahip Joshua<br />
Tree Ulusal Parkı’nda yüzlerce klasik<br />
tırmanış rotası buluyor.<br />
122 Kaya Tırmanışı
Hızlı bir öğle yemeği veya akşam yemeğine<br />
lezzetli, sağlıklı ve eğlenceli bir alternatif olarak<br />
mantarlı marul dürümleri yapmak için mantarları,<br />
soğan ve sarımsakları ufak küpler halinde<br />
doğrayın. Zeytinyağı koyduğunuz bir tavaya<br />
önce soğan ve sarımsağı daha sonra mantarları<br />
ekleyin. Bu noktada tavaya ekleyeceğiniz<br />
tuzsuz fıstık veya badem de bu yemeğe farklı<br />
bir doku katmak için lezzetli bir yol olacaktır.<br />
Buzdolabınızda olan her sebzeyi ufak ufak<br />
doğrayarak tavaya ekleyebilirsiniz.<br />
Mevsimine göre domates, kırmızı<br />
biber, yeşil biber veya fırınlanmış<br />
balkabağı, kestane ve karnabahar<br />
mantarın yanına çok yakışacaktır.<br />
Bu sırada yıkayıp kuruttuğunuz<br />
Yedikule marullarını bir tabağa<br />
dizin. Marul yapraklarının üzerine<br />
mantarlı karışımı paylaştırın. Marul<br />
ve mantar karışımının arasına<br />
haşlanmış kinoa veya esmer pirinç<br />
ekleyebilirsiniz. Üzerine taze tarhun,<br />
taze kekik, taze soğan veya maydanoz<br />
serpiştirip afiyetle yiyebilirsiniz.<br />
Yazı: İpek Auf<br />
@ipekauf<br />
illüstrasyon: Meral Erdoğan<br />
Mantar… Doğanın<br />
lezzetli, büyülü<br />
ama bir o kadar da<br />
zehirli ve gizemli<br />
hediyesi. Bir<br />
yiyeceğin ötesinde<br />
başlı başına bir<br />
krallık. Sadece yemesi değil, toplaması da<br />
büyük keyif. İnsanlar kadar dünya için de<br />
yararlı.<br />
Sonbahar mevsimi ve yağmurları mantar<br />
tutkunlarını bir başka heyecanlandırıyor.<br />
Yazın bitmesini ve mantar avına çıkmayı<br />
dört gözle bekleyen mantar tutkunları için<br />
yazın son, sonbaharın ilk günleri yağmur<br />
bulutu arayarak geçiyor. Sonbaharın<br />
ilk yağmuruyla birlikte piknik yapan<br />
kalabalıklar, yerini mantar toplayıcılarına<br />
bırakıyor ve sezon başlıyor. Sepetini kapan<br />
soluğu şehirlere yakın ormanlarda alıyor.<br />
Biyolog Merlin Sheldrake, mantarlara bakış<br />
açısını değiştiren ve tüm dünyada yankı<br />
uyandıran Saklı Dünya: Mantarlar Yaşamı,<br />
Zihnimizi ve Geleceğimizi Nasıl Değiştirir?<br />
adlı kitabında doğada açıklanması zor<br />
birçok durumun mantarlar sayesinde anlam<br />
kazandığını söylüyor. Geleneksel zekâ<br />
tanımını değiştiren mantarlar, beyinleri<br />
olmamasına rağmen problem çözebiliyor;<br />
‘’Orman Çapında Ağ’’ (Wood Wide Web)<br />
sayesinde bitkileri birbirine bağlıyor.<br />
Son derece özel ve eşsiz bir canlıdan<br />
bahsediyoruz. Lezzetinin ve şifasının<br />
ötesinde ekosistemin toprak altındaki besin<br />
ve yaşam kaynağı. Doğada kendiliğinden<br />
yetişen, yetiştiği çevreye bağlı olarak<br />
çok çeşitli olabilen, ışık veya toprak gibi<br />
kaynaklara ihtiyaç duymayan olağanüstü<br />
canlılar. Vitaminler, mineraller ve<br />
antioksidanlar açısından zengin mantarlar,<br />
aynı zamanda değerli bitkisel protein<br />
kaynakları.<br />
124 Word of Mouth: Doğanın Gizemli Hediyesi Mantar<br />
125
Mantarlar:<br />
Sağlık Deposu<br />
"Fonksiyonel mantarlar" terimi,<br />
beslenmenin ötesinde sağlığınıza faydalı<br />
olabilecek özelliklere sahip olduğuna<br />
inanılan mantarları ifade ediyor.<br />
Stresi azaltan, beyni ve bağışıklığı<br />
güçlendiren, ruh halini iyileştiren doğal<br />
özellikleriyle fonksiyonel mantarlar;<br />
sakızlar, kahveler, çaylar ve barlar gibi<br />
ürünlerde artık sıklıkla karşımıza çıkıyor.<br />
Chaga mantarı, antioksidanlarla dolu<br />
bir güç deposu ve bağışıklık sistemini<br />
desteklerken iltihapla savaşmada etkili<br />
olduğu söyleniyor. Kordiseps mantarı,<br />
enerji yükselten özelliğiyle sporcular<br />
arasında dayanıklılığı artırmak için<br />
kullanılıyor. Aslan yelesi mantarı, beyin<br />
sağlığını destekleyen bir mantar türü ve<br />
bilişsel fonksiyonları geliştirmeye yardımcı<br />
oluyor. Reishi mantarı ise stresi azaltıcı<br />
etkileriyle biliniyor. Chaga, kordiseps,<br />
aslan yelesi ve reishi türlerinin sahip<br />
oldukları iddia edilen süper güçlerini<br />
günlük rutininize katmak isterseniz,<br />
bu mantarların paketlenerek sunulan<br />
tozlarını smoothie’lere, çorbalara, kahve,<br />
çay veya buzlu içeceklerinize hatta chia<br />
pudinginize ekleyerek günlük beslenmenize<br />
katabilirsiniz.<br />
Mantarların<br />
Lezzetli hâli<br />
Son zamanlarda artan bitkisel temelli<br />
beslenme tercihleri mantarları çok daha<br />
popüler hale getirdi. Sahip oldukları<br />
katmanlı lezzetleri, etin yerine geçebilen,<br />
etin dokusuna benzer özellikleri mantarları<br />
mutfaklarda vazgeçilemez kılıyor. Mantarlar<br />
içerdikleri glutamat sayesinde beşinci<br />
Kordiseps mantarı Aslan yelesi mantarı Chaga mantarı Reishi mantarı<br />
lezzet olarak adlandırılan umami açısından<br />
da oldukça zengin. Türkiye, mantar<br />
çeşitliliğinde çok şanslı bir ekosisteme<br />
sahip. Sarı kız, borazan, kanlıca, kuzu<br />
göbeği, sığır dili, istiridye, domalan, ayı,<br />
sezar ve çörek türleri bu coğrafyanın<br />
sunduğu lezzetli ve yenilebilir mantarlar.<br />
Üstelik sadece yerel mantar türleri değil,<br />
dünya çapında ünlü ve talep gören mantar<br />
türleri de bu coğrafyada bulunabiliyor. Bu<br />
çeşitlilik hem gastronomi açısından hem de<br />
biyolojik çeşitlilik açısından çok değerli.<br />
Mantarlar, etli dokusu ve zengin, derin<br />
tadıyla vejetaryen yemekler için ideal olan<br />
çok yönlü malzemeler. Her mevsimde<br />
mantar pişirmek mümkün. Mevsiminde<br />
kurutulan ve dondurulan mantarları<br />
kullanabileceğiniz gibi taze bir mantar<br />
türünü de kullanabilirsiniz. Mantarı<br />
yıkamamakta fayda var. Nemli bir bezle<br />
silmek en doğru mantar temizleme<br />
yöntemlerinden. Mantarları hazırlarken<br />
ayırdığınız sapları atmayıp yemeğin suyuna<br />
ekleyerek sebze veya mantar çorbasının,<br />
mantarlı bir risottonun ya da mantarlı bir<br />
makarnanın lezzetini derinleştirebilirsiniz.<br />
Sepet, Çakı ve<br />
Fırça<br />
Mantar toplamak bir hobi olmanın<br />
ötesinde, doğayla iç içe olmanın ve<br />
toprağa yaklaşmanın eşsiz bir yolu. Aynı<br />
zamanda belki en az ekipmana ihtiyaç<br />
olan doğa sporu. Doğa ile baş başa<br />
kaldığınız, odağınızın sadece mantar<br />
bulmak olduğu anlar, kendi iç dünyanıza<br />
da odaklanabileceğiniz, zihinsel bir arınma<br />
fırsatı sunuyor. Bu eşsiz deneyim, adeta bir<br />
meditasyon seansına dönüşüyor.<br />
Altın kural doğaya saygı göstermek.<br />
Birçok farklı canlı türü ile karşılaşılan bu<br />
yolculukta, ekosistemin kusursuz düzenini<br />
bozmamak çok önemli. Mantar dışı hiçbir<br />
canlının ormandan çıkarılmaması ve<br />
doğal hayatı rahatsız etmemek önemli<br />
kurallardan. Her yaşta mantarcı olmak<br />
mümkün. Önemli olan yavaşça yürümek<br />
ve tüm dikkatinizi mantarlara vermek.<br />
Sadece ormanın derinliklerinde değil patika<br />
kenarlarında da aradığınızı bulabilirsiniz.<br />
Çok genç veya çok yaşlı mantarları sepete<br />
atmamakta fayda var. Plastik bir poşetle<br />
araziye çıkmamak gerekiyor. Mantarların<br />
saklama koşulları türüne ve çevresel<br />
faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterse<br />
de hava almayan ortamlarda saklanan bazı<br />
mantar türleri hızlı bir şekilde bozulabilir.<br />
Mikolog* Jilbet Barutçiyan, mantarcının en<br />
önemli gerecinin hasırdan örme bir sepet<br />
olduğunu söylüyor. Mantarcının en önemli<br />
ikinci gereci ise mantarın kök kısmını<br />
zarar vermeden mantar toplamaya yarayan<br />
küçük bir çakı. Mantarı bulduğumuz yerde<br />
küçük bir boyacı fırçası ile temizliyor ve<br />
öyle sepete atıyoruz. Hava durumuna uygun<br />
bir kıyafet ve ayakkabı ise bu deneyimin<br />
önemli gerekliliklerinden.<br />
Bu yolculuğa çıkmadan önce bilmenizde<br />
fayda var; konu mantar olunca her daim<br />
bir bilene danışmak, yemeden önce emin<br />
olmak şart. Şakası olmayan bir yiyecekten<br />
bahsediyoruz. Son derece cazip, tanıdık ve<br />
yenilebilir görünen mantarların çoğunun<br />
zehirli olabileceğinin farkında olmak<br />
gerek. Mantar toplamaya çıktığınız bir<br />
günün sonunda hayal ettiğiniz makarnayı<br />
yapamayabilirsiniz. Dolup taşan bir sepetle<br />
eve dönemeyebilirsiniz. Hatta evinize eliniz<br />
boş dönebilirsiniz. Bu olumsuz gibi görünen<br />
durumların deneyiminizi etkilemeyeceğine<br />
eminim. Çünkü ormanda geçirilen zamanın<br />
en değerli çıktısı kendinize ayırdığınız ve<br />
doğayla bağınızı kuvvetlendirdiğiniz eşsiz<br />
zaman.<br />
*Mikolog: mantar bilimi olarak da bilinen<br />
mikoloji alanında uzmanlaşmış bilim insanı<br />
126 Word of Mouth: Doğanın Gizemli Hediyesi Mantar<br />
127
Yıl 2070, İstanbul. Bu şehir, zamanın<br />
sınırlarını aşarak bir moda masalı yazıyor.<br />
İstanbul, tarihin dokusuyla çağdaşlık arasında bir<br />
köprü kuruyor bugün; geçmişin izlerini geleceğin parlak<br />
vaatleriyle harmanlayan bir rüya şehir...<br />
Tasarım: Oya Geron / Yapay Zekâ Dönüşüm Stratejisti<br />
@oya_geron_ccmp<br />
www.reshapeconsulting.co.uk<br />
Tasarımlar Midjourney yapay zekâ aracılığıyla farklı<br />
promptlar kullanılarak oluşturulmuştur.<br />
128 Future Now 129
130 Future Now 131
Yarımada'nın derinliklerinde, sabahın ilk ışıklarında<br />
parıldayan LED'li elbiseler, İstanbul'un uyanışına tanıklık ediyor<br />
Her tasarım, şehrin dönüşümünü ve tarihin çağdaşla buluştuğu<br />
o muhteşem anı temsil ediyor.<br />
132 Future Now 133
İstanbul, bu moda çekimiyle hem tarihini onurlandırıyor<br />
hem de geleceğe açılan parlak bir kapı aralıyor.<br />
134 Future Now 135
YILDA BİR KEZ<br />
ÜCRETSİZ!<br />
Küçük kahramanınıza Zurich Sigorta Neşeli Patiler Evcil Hayvan Sağlık Sigortası yaptırın,<br />
eğlencenin ve maceranın tadını tüm yıl sağlıkla çıkarın.<br />
https://neselipatiler.com.tr<br />
136 Future Now
“ Cilt bakımı genellikle kadınlar<br />
tarafından yapılan bir şey<br />
Good for Men<br />
Hazırlayan: Oben Budak / Gazeteci<br />
@obenbudak<br />
Yeni<br />
trend;<br />
basit<br />
hayat!<br />
21. yüzyıl<br />
ilerledikçe modern<br />
erkekler için özellikle<br />
kişisel bakım konusunda<br />
pek çok yeni trende tanık<br />
oluyoruz. Yıllık satışları<br />
80 milyar dolara yaklaşan<br />
küresel bir endüstride,<br />
erkekler de cilt bakımına,<br />
fiziksel ve zihinsel sağlığa daha<br />
fazla önem vermeye başladı. Bu<br />
da ister istemez yapılan harcamalara<br />
yansıyor. Gün geçtikçe daha fazla insan<br />
moda markalarına servet yatırmak yerine<br />
o parayı kendi huzuruna harcamaya<br />
başladı. Artık bazı eski kafa zenginlerin<br />
gözümüze Arap şeyhleri gibi gelmeye<br />
başlamasının sebebi de bu. Artık baştan<br />
aşağı marka kullanıp, elini kolunu dünya<br />
para eden markaların saatleri, yüzükleri<br />
ve mücevherleriyle dolduruyorsan büyük<br />
görgüsüzlük içindesin. Yeni nesil son<br />
model Prada ayakkabıya 900 Euro vermeyi<br />
kabul ediyor ama üzerine alacağı tişörtü<br />
H&M, Zara gibi markalardan seçerek<br />
olayı tamamlıyor. Kabul edelim, maaşlı<br />
bir çalışan iseniz dünyanın geldiği yeni<br />
durumda baştan aşağı marka giyinecek<br />
parayı bulamazsınız. Aslında eskiden de<br />
zor bulunuyordu ama girdiği ortamda<br />
hava atma pahasına boğazından kesip<br />
kıyafetlerine servet harcayanlar vardı.<br />
Şimdiki nesil ise önce özel zevklerine ve<br />
gündelik rahatına para ayırıyor. Daha hafif<br />
olarak görülse de 2024 sonunda<br />
erkeklerin biraz bakıma ihtiyaç<br />
duyan yorgun, donuk cilde veda<br />
edebileceği yıl olacak.”<br />
laptop mu çıktı, değişmesi lazım! Ya da<br />
rahat bir oyun koltuğuna mı ihtiyacı var?<br />
Önce bunları alıp dış görünümüyle sonra<br />
ilgileniyor.<br />
Bütün bir sene muhabbetlerin birçoğunda<br />
rastladığımız Airfryer erkekleri etkilemedi<br />
mi sizce? Azıcık yağ ile kısa sürede yemek<br />
yapmayı kim istemez ki? Ama iş yemek<br />
yapmakla da bitmiyor. Bir de hepimiz robot<br />
süpürgelere daldık. Yeni çıkan modellerinde<br />
tozları boşaltma özelliği bile olduğu için<br />
eski, tozlu bekar evleri tarihe gömülmeye<br />
başladı. Evet, bu makineler Vileda ile<br />
silinmiş hissi yaratmıyor ama oldukça<br />
yeterli. Hem genelde dağınık olan erkekler<br />
robot süpürgeler rahatça temizlesin diye<br />
ortalığı toplamak zorunda da kalıyor. Bu<br />
bile kendi içinde bir devrim.<br />
Önceleri erkekler hayatlarındaki<br />
eksiklikleri kabul ettiklerinde kendilerini<br />
zayıf hisseder, belki de utanırdı. Bunun<br />
yerine, günümüz erkekleri yüksek<br />
kolesterol, yüksek tansiyon ve hatta düşük<br />
testosteron gibi konularda önemli sağlık<br />
kontrolleri yaptırmak için düzenli olarak<br />
doktorları ziyaret ediyor. Artık 2023'e<br />
geldiğimizde akıl sağlığı ise en büyük<br />
önceliğe sahip! Erkekler için en iyi kişisel<br />
bakım fikirlerinden biri, artık daha fazla<br />
doktor ve ruh sağlığı uzmanı tarafından<br />
sağlanan ve sürekli büyüyen online<br />
hizmetlerden yararlanmak. Bunu yaparken,<br />
evinizin rahatlığında ve mahremiyetinde,<br />
depresyon, anksiyete veya benzeri<br />
konularda yaşayabileceğiniz sorunları bir<br />
sağlık uzmanıyla tartışabiliyorsunuz.<br />
Beslenmeye dikkat edip dünyaya duyarlı<br />
bir insan olmaya çalışmak da yükselen<br />
değerler arasında. Kanser, pandemi ve<br />
daha birçok hikâyenin beslenme şekliyle<br />
direkt alakalı olduğu anlaşılınca herkes<br />
değişen şartlara ayak uydurmaya başladı.<br />
Ben pandemi öncesinde vegan oldum ve<br />
hikâyemi “Ilımlı Vegan” isimli kitabımda<br />
yazdım. İlk başları çok karışık gelen bu<br />
yolda kestirmeden gitmeyi anlattığım kitap,<br />
nereden başlayacağını bilemeyenler için<br />
yazıldı. Vegan beslenmeyi, “rahat rahat<br />
karbonhidrat tüketebilirim o zaman” diye<br />
algılarsan kilo alman muhtemel çünkü.<br />
Son dönemin popüler kitaplarından biri<br />
de Dr. Gönül Ateşsaçan’ın kitabı Aristo<br />
Diyeti. Beslenme uzmanlarının da vegan<br />
diyetler öğütlediğini görmek çok iyi geldi.<br />
Dr. Gönül Ateşsaçan’ın keşfi Aristo<br />
Diyeti de bunlardan biri. Hayvansal<br />
gıda öğütlemeyen doktorlar o kadar<br />
değerli ki. Gönül Hanım kliniğinde hem<br />
beslenmenize yardım edip hem de dış<br />
görünüşünüzdeki eksiklikleri tamamlıyor.<br />
Bir iğne ile sarkan gıdıların toparlanması,<br />
mor göz altlarından kurtulmanız ya da<br />
göbeğinizin birkaç santim incelmesi artık<br />
mümkün. Teknolojiyi sadece daha iyi bir<br />
ses sitemi olarak görmek eskiler de kaldı<br />
öyle değil mi?<br />
Erkekler için kişisel bakım bazı açılardan<br />
karmaşık ve zaman alıcı görünebilir,<br />
ancak yeni bir rutin geliştirip bunu<br />
günlük yaşamınıza dahil ettiğinizde çok<br />
basit.<br />
Cilt bakımı genellikle kadınlar tarafından<br />
yapılan bir şey olarak görülse de 2024<br />
sonunda erkeklerin biraz bakıma<br />
ihtiyaç duyan yorgun, donuk cilde veda<br />
edebileceği yıl olacak. Çoğu erkek gibi<br />
siz de muhtemelen bir erkeğin derisinin<br />
bir kadınınkinden %25 daha kalın<br />
olduğunun farkında değilsiniz. Ancak<br />
bu, değişen hava koşulları, ter ve çok<br />
138 Good for Men<br />
139
Good for Men<br />
daha fazlası gibi yolunuza çıkan her şeye<br />
dayanacak kadar dayanıklı olduğumuz<br />
anlamına gelmez. Artık köpükle cildi<br />
yıkama, nemlendirici losyon sürme, gece<br />
kremi kullanma, kömür, çay ağacı yağı ve<br />
salisilik asidi birleştirerek gözeneklerdeki<br />
kiri ve bakterileri iyice temizlemek normal<br />
hale geldi. Gündelik kullanıma giren güneş<br />
koruyucusu ise cabası. Cilt kanserinin<br />
erkeklerde kadınlardan daha sık görüldüğü<br />
bilgisi geniş kitlelere yayılırken yapacak<br />
bir şey yok. En mantıklısı gündüz evden<br />
çıkarken güneş koruyuculu bir krem<br />
sürerek olayı çözmek.<br />
Tabii ki dışardan bakım çok önemli. Ama<br />
yaşam kalitesini elde etmenin en akılcı<br />
yollarından biri de yaşlanmayı kucaklamak.<br />
Yıllardır pompalanan “daha genç görün”<br />
ilkesi yavaştan yerini “her yaşın ayrı<br />
bir güzelliği var” yönüne çekiliyor. Her<br />
doğum günü, başarılarınızı düşünmek ve<br />
önümüzdeki aylarda ve yıllarda hangi yeni<br />
maceraları takip edeceğinize karar vermek<br />
için bir şans olacaktır.<br />
Pandemi ya da kötü giden hayat şartları,<br />
tam olarak ne oldu ben de anlamıyorum<br />
ama son iki senemi çok da parlak<br />
geçirmedim. Kendimi unuttuğum<br />
zamanlarım oldu. Bana yüz temizleme<br />
köpüğü kullanmayı bile unutturan hayat<br />
başkalarına neler yapmaz! Şaka bir yana,<br />
zaman geçtikçe her sene başka trendlerin<br />
peşinden koşuyoruz ama sağlığımız, hatta<br />
akıl sağlığımız konusunda bir şeyler yapıyor<br />
muyuz? Mutlu olmaya çalışıyoruz ama<br />
kendimizi mutlu edecek fırsatları yaratıyor<br />
muyuz peki? Ben küçük gelişmelerden<br />
başlayayım dedim ve kendime sordum, gün<br />
içinde en basit lüksüm ne? Şüphesiz sürekli<br />
lap top başında çalışmanın en büyük ödülü<br />
yürüyüşe çıkılınca alınan taze çekilmiş<br />
kahveden yapılan Americano. Bu benim de<br />
hakkım diye düşünüp Philips ev tipi kahve<br />
makinesi aldım mesela. Harcadığın paranın<br />
değdiği bir şeye sahip olmak beni çok mutlu<br />
etti.<br />
Fitness takipçileri, akıllı saatler ve kalp<br />
atış hızı monitörleri gibi giyilebilir sağlık<br />
cihazlarının kullanımı son yıllarda büyük<br />
ölçüde değişti. Sürekli gelişen bu tıbbi<br />
teknoloji sayesinde, çeşitli testleri ve<br />
teşhis işlemlerini doktora gitmeden evde<br />
gerçekleştirebiliyorsunuz artık. Buna<br />
kolesterol, glikoz, testosteron ve diğer erkek<br />
biyo-belirteçleri ve hatta belirli kanser<br />
türlerine yönelik testler dahil. Ancak<br />
dürüst olalım: Bu cihazların popülaritesine<br />
rağmen, bazı erkekler yine de sağlıklarını<br />
ihmal ediyor ve çok geç olana kadar<br />
doktora gitmekten kaçınıyor. Onlardan biri<br />
olmak için hiçbir neden yok. Giyilebilir<br />
sağlık cihazları ve evde kendi kendine test<br />
yapma sayesinde sağlığınıza proaktif bir<br />
yaklaşım getirebilir, ilerlemenizi izleyebilir<br />
ve gerektiğinde harekete geçebilirsiniz.<br />
Bu, olası sağlık sorunlarını erkenden<br />
yakalamanıza, ciddi sağlık sorunlarından<br />
kaçınmanıza ve genel yaşam kalitenizi<br />
iyileştirmenize yardımcı olabilir.<br />
Ve son olarak: Erkeklerin 2024’te kişisel<br />
bakım trendlerinin yükselip, renk ve<br />
desenleriyle gösterişli kıyafetlerle dolu<br />
yepyeni bir gardırop satın almanıza neden<br />
olmayacağını bilmek sizi sevindirecek.<br />
Tam tersine 2024 yılı klasik giyim<br />
tasarımlarının, inceliklerin ve tasarımlarda<br />
minimalizmin revaçta olacağı bir yıl olacak.<br />
2023'te basitlik geldi ve bu devam edecek.<br />
Siz de hayatınızı basitleştirin artık.<br />
“2024 yılı klasik giyim<br />
tasarımlarının, inceliklerin ve<br />
tasarımlarda minimalizmin revaçta<br />
olacağı bir yıl olacak.<br />
140 Good for Men 141
101. Sayıda<br />
En Beğenilen İlan<br />
Siz Bu Sayıda En Çok Hangi İlanı Beğendiniz?<br />
Bize mail ile bildirebilirsiniz. hillsider@hilside.com.tr<br />
Veya instagram @hillsidenow hesabına DM gönderebilirsiniz.<br />
142
996 WE INVENTED THE<br />
UNDER<br />
YOUR<br />
RTHAT GETSYOUREADYFOR<br />
LE. THE ADVANTAGE<br />
STILL UNDENIABLE.<br />
SOĞUKTA<br />
COLDGEAR<br />
GİYİLİR<br />
® BASELAYER<br />
WWW.UNDERARMOUR.COM.TR