22.12.2023 Views

Hillsider 102

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Yeni şubeniz<br />

Cebimdeki Danışman,<br />

gece gündüz ING Mobil’de!<br />

ING Mobil’i indirin<br />

Cebimdeki Danışman’da sunulan bilgiler genel niteliktedir, sermaye piyasası mevzuatına göre<br />

yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Cebimdeki Danışman, şubeden yapılabilecek işlemlerin<br />

dijital kanallar üzerinden gerçekleştirilmesine imkân veren bir hizmettir. Yasal düzenlemeler gereği<br />

sunulabilecek hizmetler değişkenlik gösterebilir. ING’nin koşulları değiştirme, hizmeti sona erdirme<br />

hakkı saklıdır. Detaylar ing.com.tr’de.


Elektrikli ve aynı zamanda<br />

B planına sahip!<br />

Günlük sürüşünüzü elektrik gücüyle bambaşka bir deneyime dönüştürmek için<br />

Volvo XC60 Recharge Plug-in Hybrid ile tanışın. Tek şarj ile 78 km’ye varan sürüş<br />

mesafesi, sade ve bir o kadar şık tasarım çizgisi, sürekli bağlantıda kalmanızı<br />

sağlayan yerleşik Google özelliği ile kusursuz bir kullanım keyfi sizi bekliyor.<br />

XC60 Recharge Plug-in Hybrid<br />

Service by Volvo | Volvo Car Garanti | Volvo Car Finance | Volvo Car Kasko | Volvo Car Prime | / VolvoCarTurkey | volvocars.com.tr | Volvo Car Türkiye İletişim Merkezi 444 48 58


C<br />

M<br />

Y<br />

CM<br />

MY<br />

CY<br />

CMY<br />

K


Daha sağlıklı bir yaşam için yeni bir antrenman deneyimine hazır mısınız?<br />

Üstün sonuçlar, hassas ölçümler ve anlık geri dönüşler. Technogym ekipmanları antrenman<br />

rutininizi en iyi versiyonuna ulaştırmanız için incelikle tasarlandı.<br />

0212 970 50 55 I technogym.com/tr<br />

Technogym App


P


GERÇEK İSTANBUL,<br />

ÇOCUKLUĞUMUZDAN BİR FOTOĞRAF,<br />

TANIDIK BİR KARTPOSTAL,<br />

ORADA OLDUĞUNU BİLDİĞİMİZ,<br />

C<br />

M<br />

Y<br />

CM<br />

MY<br />

CY<br />

CMY<br />

K<br />

SABAH SAATLERİNDE BEYOĞLU<br />

SOKAKLARINDA<br />

VARLIĞINI HİSSETTİĞİMİZ,<br />

ORTAK BİR HATIRADAN FAZLASI.<br />

BU KIŞ,<br />

ÖZLEDİĞİMİZ İSTANBUL'DA,<br />

MINOA PERA'DA BULUŞALIM.<br />

ASMALIMESCİT MAH. MEŞRUTİYET CAD. NO.99 BEYOĞLU / İSTANBUL, TÜRKİYE


20-24<br />

52-54<br />

Kışın Bağışıklık Si̇stemi̇ni̇<br />

Yükseltecek Öneri̇ler<br />

26-34<br />

Yaşam Dolu Mina Dilber<br />

Röportaj<br />

36-42<br />

Yeni Yıl Coşkusunu<br />

Avrupa'da Yaşamak<br />

44-50<br />

Skinimalizm<br />

58-66<br />

Hang Out<br />

shopi-go fotoğraf çekimi<br />

68-73<br />

Art Hopping<br />

74-82<br />

Camperla 8 Günlük<br />

İzlanda Turu<br />

86-91<br />

Denizlerin Kalbinde:<br />

Mustafa Günen<br />

Röportaj<br />

94-99<br />

2024’de Heyecanla<br />

Beklediğimiz Kitaplar<br />

& Filmler<br />

100-105<br />

Dağın Zirvesinde<br />

Sanat Deneyimi<br />

116-122<br />

Kaya Tırmanışı<br />

124-127<br />

Word of Mouth:<br />

Doğanın Gizemli<br />

Hediyesi Mantar<br />

128-136<br />

Future Now<br />

138-141<br />

Good for Men<br />

142<br />

En Beğenilen İlan<br />

106-114<br />

Fran Aniorte ile<br />

Derin Mevzular<br />

Röportaj


Farklı dünyaların anahtarı:<br />

Yazarlar ve Katkıda Bulunanlar<br />

Varlıklarınız ustalıkla değerlendirilirken, Privia dünyasının<br />

size özel güzelliklerini keşfedin.<br />

Bahar Akıncı – Yeni Yıl Coşkusunu Avrupa’da Yaşamak<br />

Berna Gençalp – Mina Dilber röportajı<br />

Coşkun Canlı – İzlanda<br />

Ebru Şinik – Kışın Bağışıklık Sistemini Yükseltecek Öneriler<br />

Funda Karayel – ArtBlog / Dağın Zirvesinde Sanat Deneyimi<br />

İpek Auf – Word of Mouth / Doğanın Gizemli Hediyesi: Mantar<br />

Melih Uslu – Kaya Tırmanışı<br />

Oben Budak - Good for Men<br />

Pınar Morpınar – Art Hopping<br />

Prof. Dr. Uğur Batı - ArtBlog / Mustafa Günen röportajı<br />

Rana Korgül - ArtBlog / Fran Aniorte röportajı<br />

Yıldız Merve Ateş – Skinimalizm<br />

Zeynep Ceren Burak – ArtBlog / 2024’de Heyecanla Beklediğimiz Kitaplar & Filmler<br />

Didem Engin - ArtBlog / Mustafa Günen portreleri<br />

Güneş Kazdal – Art Hopping portreleri<br />

Meral Erdoğan – Word of Mouth / Doğanın Gizemli Hediyesi: Mantar illüstrasyonu<br />

Neslihan Balamtekin – 2024’de Heyecanla Beklediğimiz Kitaplar & Filmler / Kapak illüstrasyonu<br />

Oya Geron – Midjourney Yapay Zekâ ile Moda Çekimi<br />

Serkan Eldeleklioğlu – Mina Dilber portreleri<br />

Moda çekimleri için shopi go’ya teşekkür ederiz.<br />

Eda Çağıl Çağlarırmak<br />

(Kapak illüstrasyonu)<br />

1995 yılında İzmir’de doğdu. Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi<br />

Resim bölümünü bitirdi. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi<br />

Grafik Tasarım bölümünden mezun oldu. Lise yıllarından beri<br />

birçok küçük ve büyük çaplı sergide yer aldı. Resimlediği çocuk<br />

kitapları Türkiye’de ve yurt dışında yayımlandı. Yüksek lisans<br />

eğitimi ile birlikte serbest illüstratör ve grafik tasarımcı olarak<br />

çalışmaya devam ediyor.<br />

Yayımcı<br />

Attaş Alarko Turistik Tesisler A.Ş.<br />

Nisbetiye Cad. Ahular Sok. No.6 Etiler 34337<br />

İstanbul/Türkiye T. 0212 362 30 00<br />

Attaş Alarko Turistik Tesisler Adına Sahibi<br />

İzzet Garih<br />

Genel Yayın Koordinatörü<br />

Edip İlkbahar<br />

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve<br />

Reklam Sorumlusu<br />

Özlem Gökbel (ozlemgokbel@gmail.com)<br />

Yazı İşleri<br />

Ceyda Abik, Zeynep Kökçü<br />

Tasarım<br />

Gutentag Studio<br />

Basımcı ve Basıldığı Yer<br />

Promat Matbaa<br />

Orhangazi Mah. 1673 Sok. No.34 Esenyurt<br />

İstanbul / Türkiye T. 212 622 6363<br />

Basıldığı Tarih<br />

Aralık 2023<br />

Yayın Türü<br />

Yerel Süreli Yayın (Dergi)<br />

<strong>102</strong>. Sayı<br />

Kış 2023/2024 (Altı ayda bir yayımlanır.)<br />

<strong>Hillsider</strong> Magazine'de yayımlanan yazı ve fotoğrafların tüm hakları, <strong>Hillsider</strong> logosu ve isim hakkı Attaş Alarko Turistik Tesisler A.Ş.’ye aittir. Kaynak gösterilerek de olsa<br />

Attaş Alarko Turistik Tesisler A.Ş.’nin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde yazı ve fotoğraflardan alıntı yapılamaz.<br />

www.hillside.com.tr<br />

hillsider@hillside.com.tr<br />

privia.com.tr | 0850 724 0777


& THEN<br />

İnsansı Robot:<br />

PalM SayCan<br />

Türkiye Michelin<br />

Dünyanın en prestijli restoran seçkisi<br />

Michelin Rehberi 2024 açıklandı!<br />

İşte İstanbul, İzmir ve Bodrum'dan<br />

Michelin Yıldızı alan restoranlar...<br />

İstanbul’dan listeye giren restoranlar<br />

• Şef Fatih Tutak’ın, Türk mutfağından<br />

seçili lezzetleri modern ve kendine özgü<br />

yorumuyla menüye taşıdığı Turk Fatih<br />

Tutak, 2. Michelin Yıldızı'nın sahibi oldu.<br />

• Modern Avrupa yemeklerini kendi<br />

yaratıcı imzası ile harmanlayan Şef Cenk<br />

Debensason’ın Arkestra’sı listede yer<br />

almayı başardı.<br />

• Michelin Yıldızlı Şef Yoshizumi Nagaya<br />

liderliğindeki Japon omakase restoranı<br />

Sankai by Nagaya listeye girdi.<br />

Bodrum’dan listeye giren restoranlar<br />

• Şef Aret Sahakyan’ın mükemmel tatlar<br />

hazırladığı Maçakızı listeye girmeye hak<br />

kazandı.<br />

• Şef Osman Sezener imzasını taşıyan Ege<br />

ve Anadolu’nun yemeklerinden ilham alan<br />

Kitchen Bodrum listenin yeni isimlerinden.<br />

İzmir’den listeye giren restoranlar<br />

• Modern gastronomiyi Ege lezzetleriyle<br />

bir araya getiren Vino Locale’in yetenekli<br />

Şefi Ozan Kumbasar, Michelin Yıldızı’nın<br />

sahibi olmayı başardı.<br />

• Urla’yı gastronomi destinasyonlarından<br />

bir yapan Osman Sezener şefliğindeki Od<br />

Urla listenin yenilerinden...<br />

• Sezon ürünleriyle hazırladığı yerel tatları<br />

mükemmel tabaklara çeviren Şef Osman<br />

Serdaroğlu listeye girdi.<br />

Michelin Yıldızı veya Bib Gourmand ödülü<br />

alan restoranların yanı sıra, kalitesiyle öne<br />

çıkan seçili restoranlar da tavsiye edilenler<br />

listesine eklendi. İstanbul’dan tavsiyeler<br />

arasına giren bazı adresler; birbirinden<br />

özel Japon lezzetleriyle Itsumi, Anadolu<br />

spesiyalleriyle Lokanta Göktürk, Egeli<br />

mutfağıyla Eleos Yeşilköy oldu.<br />

Günlük hayatı kolaylaştırmayı hedefleyen<br />

Google’ın yapay zekâ destekli robotu PaLM-<br />

SayCan, komutları anlayabiliyor, analiz<br />

edip en doğru çözümü sunabiliyor ve hatta<br />

karmaşık matematik problemlerini bile<br />

çözebiliyor. Diğer robotlardan farklı olarak<br />

PaLM-SayCan, test sürecini Google’ın<br />

ofislerinde geçiriyor.<br />

Humane AI Pin<br />

Eski Apple çalışanları Imran Chaudhri ve<br />

Bethany Bongiorno tarafından kurulan<br />

Humane, yapay zekâ ile giyilebilir<br />

teknolojiyi bir araya getiren AI Pin'i<br />

tanıttı. Akıllı telefonun yerini alması için<br />

geliştirilen giyilebilir bir<br />

cihaz olan Humane AI<br />

Pin, tıpkı bir pin veya<br />

broş gibi kıyafetinize<br />

takılıyor. Sesle ve<br />

dokunarak kontrol<br />

edilebilen cihaz, aynı<br />

zamanda aramalar<br />

yapmanıza veya mesaj<br />

göndermenize de olanak<br />

tanıyor.<br />

Yapay Zekâ ile Tasarlanan Elbise<br />

Adobe, sonbaharda gerçekleştirdiği 2023 Adobe Max etkinliğinde,<br />

desenleri ve animasyonları gerçek zamanlı olarak değiştirilebilen<br />

Project Primrose isimli elbiseyi kamuoyuna sundu. Adobe araştırma<br />

bilimcisi Christine Dierk'in etkinlik sahnesinde kendi üzerinde tanıttığı<br />

elbise, yüzlerce esnek ekrandan oluşuyor ve görünümü bir düğmeye<br />

basılarak uyarlanabiliyor.<br />

20<br />

Now & Then 21


& THEN<br />

2023 En iyi İcatlar<br />

TIME dergisi, 2023'ün "En İyi İcatlar<br />

Listesi"ni açıkladı. İşte 200'den fazla<br />

etkileyici buluş, tasarım ve yapay zekâ gibi<br />

alanlardaki dikkat çeken inovasyonlardan<br />

birkaçı…<br />

GoBoat 2.0<br />

• Adobe, Generative Expand ve Generative<br />

Fill gibi üretken AI özellikleriyle her<br />

düzeydeki kullanıcılara benzersiz fotoğraf<br />

becerisi kazandırdı.<br />

• Sony PS5 kumandası, oyuncuların<br />

bireysel ihtiyaçlarına göre kendi kontrol<br />

düzenini oluşturmasına imkan veriyor.<br />

Cruise Gemisinde<br />

Yaşamak<br />

Dünyayı dolaşmak için daha fazla zaman<br />

harcamak isteyen hevesli gezginlere<br />

Storyline Cruise gemisi konutlar satmaya<br />

başladı. Geminin 2024'ün sonlarından<br />

itibaren altı kıtayı kapsayan 1000 gecelik bir<br />

yolculuğa çıkması planlanıyor.<br />

Sony PS5 kumandası<br />

• Teenage Engineering firmasının dijital<br />

kayıt cihazı olan TP-7, akıllı bir telefonla<br />

eşleştiğinde sesi metne dönüştürüyor.<br />

• GoBoat 2.0, “sırt çantasındaki tekne’’<br />

tanımıyla öne çıkıyor. Şişirilebilir, hafif,<br />

dayanıklı tasarımıyla, taşıma çantasına,<br />

bagaja veya dolaba sığabiliyor.<br />

Moonwalkers<br />

• Shift Robotics’in dünyanın en hızlısı<br />

olarak gösterilen ‘Moonwalkers’<br />

ayakkabıları, akıllı yapay zekâ ile koşu<br />

hızında yürümeye olanak tanıyor.<br />

JR Opera Garnier<br />

• L'Oréal, el-kol hareketleri kısıtlı bireyler<br />

için 360° dönme, 180° esneme özelliği<br />

ve akıllı hareket kontrolleriyle kullanım<br />

kolaylığı sunan bir ruj aplikatörü üretti.<br />

LEGO® Braille Bricks<br />

• LEGO’dan görme engelli çocuklar için<br />

tasarlanan ‘Braille ile Oyna’, eğitim aracı<br />

olarak Braille alfabesiyle kodlanmış özel<br />

parçalardan oluşuyor.<br />

TP-7<br />

Paris'in ünlü binası Opera Garnier'nin<br />

restorasyon çalışmalarını gizlemek için<br />

ünlü sanatçı JR. izleyicilerin perspektifini<br />

değiştiren "Retour À La Caverne" adlı<br />

özel bir esere imza attı. Hemen ardından<br />

da Paris Operasından lirik ve koreografik<br />

alıntıların sunulduğu projeksiyonlarla eser,<br />

herkesin izleyebileceği büyük bir sahneye<br />

dönüştü.<br />

22<br />

Now & Then<br />

23


CHAT<br />

Elif Çetin<br />

Teknoloji ve gelecek danışmanı Elif Çetin, işini, ilgilendiği alanın da gerektirdiği bir merakla<br />

ve tutkuyla yürüten, girişimciliği ve çok yönlülüğüyle öne çıkan başarılı bir profesyonel.<br />

FMCG, perakende, alkol, sağlık teknoloji gibi farklı sektörlerden birçok organizasyona<br />

stratejik danışmanlık, inovasyon, marka, tasarım ve pazarlama alanlarında hizmet veren<br />

Çetin, tasarladığı fırsatlarla organizasyonları şekillendiren bir ekosistem olarak tanımladığı<br />

Loud and Proud Company'nin de kurucu ortağı. Youtube ve Instagram’dan Spotify’a, öne<br />

çıkan birçok dijital platformda da aktif olan ve içerik yayınlayan Çetin, aynı zamanda TOBB<br />

Kadın Girişimciler Kurulu Üyesi. Kısa sohbetimizde Çetin’e, yapay zekânın iş hayatının<br />

yarınını nasıl etkileyeceğiyle ilgili düşüncelerini sorduk…<br />

ChatGPT sizce nereye gidecek?<br />

Yapay zekâ hangi alanlarda hızlıca<br />

hayatımıza girecek?<br />

Dikkat çekmemiz gereken en önemli şey,<br />

insanların ilk defa bunun ne kadar yıkıcı<br />

olabileceğiyle yüzleşmiş olması. Yapay zekâ<br />

tabii ki iyi bir şey. Verimliliği artıran bir şey,<br />

doğru kullanıldığında şirketler ve hatta<br />

ülkeler için de, risk modellemeleri yapma,<br />

oradaki verileri daha iyi analiz etme, müşteri<br />

deneyimini artırma, elde tutma vs. bütün bu<br />

alanlarda çok iyi. Fakat<br />

Takip ettiğiniz podcast’ler?<br />

New York Times’dan Ezra Klein’ı takip<br />

ediyorum. Meghan Markle da takip<br />

ettiklerim arasında. Kanalında dünyada<br />

önemli başarılar edinmiş insanları<br />

konuk ediyor. Yani arkadaşın<br />

Serena Williams ise çağırırsın<br />

tabii ki :)<br />

burada yapay zekâ etiği bizim için çok<br />

önemli. Bunun daha çok konuşulması<br />

ve daha önemli olduğunun düşünülmesi<br />

gerektiği kanısındayım.<br />

Sizce geleceğin meslekleri ne olacak?<br />

Yeni oluşacak alanlar tabii ki yeni ihtiyaçlar<br />

doğuracak ve bu ihtiyaçların karşılanması<br />

için ürünler, hizmetler üretileceği gibi, yeni<br />

uzmanlık alanlarının da üretilmesi gerekiyor.<br />

Bu noktada bilmemiz gereken; dünyadaki 3<br />

milyar küsurluk iş gücünün %50’sinin, yani<br />

1,5 milyarın, 2025’e kadar kendini<br />

yenilemesi gerektiği.<br />

24 Now Chat


Yaşam Dolu...<br />

aşam markası Anim Living'in kurucusu olan Mina Dilber,<br />

kuşaklardır tekstil işi yapan bir aileden geliyor.<br />

Formasyonu siyaset ve sinema üzerine olan Dilber<br />

bir süre televizyonculuk yaptıktan sonra çok özel<br />

yerel dokuma kumaşların, heyecan verici renklerin ve<br />

desenlerin ön planda olduğu, giyim ve ev tekstilini bir arada sunan<br />

Anim Living markası için kolları sıvamış. Mina Dilber ile, inşa<br />

ettiği markayı, sanata duyduğu ilgiyi, teknolojik gelişmelerin işine<br />

etkisini, yaşadığı şehirlerin ona verdiği birbirine zıt enerjileri,<br />

ilham kaynaklarını ve gelecek planlarını konuştuk.<br />

Röportaj: Berna Gençalp<br />

bernagencalp@gmail.com<br />

Fotoğraflar: Serkan Eldeleklioğlu<br />

26 Yaşam Dolu Mina Dilber<br />

27


Berna Gençalp<br />

Mina Dilber<br />

Üniversitede siyaset ve sinema okumak, size<br />

nasıl bir bakış açısı kazandırdı ve<br />

bugününüzü nasıl etkiledi?<br />

Hayal etmeyi, hikâye yazmayı ve anlatmayı<br />

kendimi bildim bileli çok sevdim. Bu<br />

özellikleri daha da pekiştirmek adına bu<br />

alanlarda eğitim almak benim için çok<br />

değerli oldu. Bugün hâlâ Anim’in her<br />

koleksiyonu kafamda yarattığım bir hikâye<br />

ile başlıyor. Hikâyeler daha sonra<br />

koleksiyonları oluşturuyor, koleksiyonlar da<br />

Anim’i Anim yapan parçaları. Dolayısıyla<br />

eğitim hayatımdaki bu pratikler farklı<br />

şekillerde bugünümü etkiledi ve etkilemeye<br />

devam ediyor.<br />

B.G.<br />

Ailenizin tekstil alanında köklü bir geçmişi<br />

var. Ama siz bu alanda çalışmayı hiç<br />

istememişsiniz. Nasıl oldu da fikriniz<br />

değişti?<br />

M.D.<br />

Anim’i kurarken sadece bir tekstil markası<br />

olmasından öte yaşam odaklı bir marka,<br />

hatta bir yolculuk olmasını hayal etmiştim.<br />

Bir yaşam markası olmasını istediğim için<br />

ilk günden beri marka ismi arayışım bu<br />

yöndeydi. Neden ve nasıl sorularını<br />

cevaplayamayacağım hiçbir durumu Anim<br />

bünyesinde ilk günden barındırmak<br />

istemedim.<br />

Anim Latincede “yaşam” anlamına<br />

geliyor. Hareket halinde, hayatta<br />

olmak demek. O yüzden Anim’in<br />

“ yaşamı kutla ” gibi bir misyonu<br />

var her şeyden öte.<br />

Uzun yıllar aile işimizden dolayı tekstil<br />

içinde büyüdüm, çok aşina olduğum bir<br />

dünya olmasından dolayı çocukluk<br />

yıllarımda -sizin de belirttiğiniz gibihayallerimden<br />

biri değildi. Yıllar içinde<br />

hayatta yapmak istediklerimle beraber<br />

evrilen hedeflerim doğrultusunda, birçok<br />

etmeni Anim çatısı altında topladım<br />

diyebilirim. Global bir değer yaratmak,<br />

kültürler arası bir diyalog başlatmak,<br />

köklerime geri dönmek, bunu yaparken her<br />

geçen gün kendimi yenileyen ama asla<br />

yinelemeyen bir formatta devam etmek,<br />

renklerin ve dokuların cesurca<br />

çarpışabileceği sahneler hayal etmek, tekstil<br />

üzerinden yepyeni hikayeler yaratabilmek…<br />

B.G.<br />

M.D.<br />

B.G.<br />

M.D.<br />

Tüm bunları Anim vasıtası ile<br />

yapabileceğimi fark ettiğimde ve bunları<br />

hayata geçirmek için yol kat etmeye<br />

başladığımda fikrim değişti.<br />

Farklı alanlarda çalıştıktan sonra Anim<br />

Living markasını kuruyorsunuz. Stiliniz<br />

işinizi, işiniz stilinizi nasıl etkiliyor?<br />

Tabii ki işim gereği trendleri ve dünyayı<br />

etkisi altına alan ve kitleleri<br />

heyecanlandıran gerçeklikleri yakından<br />

takip ediyorum. Stilimin işimi ve işimin<br />

stilimi direk olarak etkilediğini<br />

düşünmüyorum. Ama zaman zaman<br />

birbirine ilham verdiği oluyor. Kendi adıma<br />

moda olan her şeyi veya Anim’de yaptığımız<br />

her parçayı giymeye çalışmaktansa stilimle<br />

harmanlayabileceğim parçaları giymeye<br />

özen gösteriyorum. Hikâyemiz ev tekstiliyle<br />

başladığı için her zaman rahatlığı odak<br />

noktasına alan parçalar tasarlamaya<br />

çalışıyoruz.<br />

Anim Living markası nasıl gidiyor?<br />

Keyif ve heyecan ile büyümeye devam<br />

ediyoruz. Tabii ki kolay bir yolculuk değil.<br />

Biz ilk günden beri marka kurmak ile<br />

beraber marka kalabilmekle ilgilendik, hâlâ<br />

da bu noktadayız. Maddi, manevi birçok<br />

B.G.<br />

M.D.<br />

konuda dimdik durabilmek, markanın<br />

DNA’sına her daim sadık kalmaya<br />

çalışırken, bir yandan sürekli yenilikçi<br />

olmanın peşinde olabilmek çok önemli. Kısa<br />

zaman içinde geldiğimiz bu noktadan çok<br />

mutlu ve gururluyuz. Tabii ki yaptıklarımız<br />

hayallerimizin yanında henüz hiçbir şey.<br />

Ekip olarak büyüdüğümüz, hem kreatif hem<br />

iş geliştirme açısından heyecan verici<br />

adımlar attığımız bir dönemdeyiz.<br />

Kendinizi tekstil dünyasının ya da moda<br />

dünyasının neresinde görüyorsunuz? Sizce<br />

“moda” nereye gidiyor?<br />

Henüz kendi yolculuğumuzun çok<br />

başındayız. İleride tüketicilerin de<br />

bilinçlenmesi ile etik değerlere sahip, bir<br />

amaç uğruna yaratan-üreten ve bu süreçleri<br />

tüm şeffaflığı ile müşterileri ile iletişim<br />

sürecine taşıyabilen markaların/<br />

oluşumların dünyada bir adım ötede<br />

olacağına inanıyorum. Haftalık olarak<br />

trendlerin değiştiği, insanların her daim<br />

tüketmeye teşvik edildiği bir dönemde,<br />

kaliteli ve uzun soluklu ürünlerin,<br />

hikayelerine sadık kalan markaların<br />

kazanacağını düşünüyorum. Biz de her<br />

anlamda her daim yenilikçi olmaya,<br />

sürdürülebilirlik konusunda kendimizi<br />

geliştirmek için adımlar atmaya çalışıyoruz.<br />

28 Yaşam Dolu Mina Dilber 29


B.G.<br />

M.D.<br />

Anim Living’te kullanılan malzemeler,<br />

kumaşlar hep yerli ve Türkiye’nin farklı<br />

bölgelerinden geliyor. Türkiye içinde de çok<br />

seyahat ediyor musunuz? Nasıl bir Türkiye<br />

var sizin perspektifinizden bakınca?<br />

Anim’i ilk kurduğumuz dönemde özellikle<br />

yurt içinde çok seyahat ettik, çok farklı<br />

bölgelerde çok değerli atölyeleri ziyaret ettik<br />

ve çok özel insanlarla tanıştık. Türkiye’yi<br />

keşfetmenin gerçekten sonu yok, dipsiz<br />

kuyu bir ilham kaynağı bu topraklar.<br />

Özellikle tekstil anlamında çok ama çok<br />

ilham verici. Şu anda iş yoğunluğundan<br />

dolayı yurt içinde çok seyahat edemiyoruz<br />

ama yakın dönem planlarımız arasında yeni<br />

bölgelere ziyaretler mevcut.<br />

üzerinden anlatmayı da… Bu vesileyle çok<br />

kıymetli kadın üreticiler ile tanıştık, etik<br />

değerlere sahip iş olanakları yaratabilmek<br />

bizi ayrıca çok mutlu etti. Her sezon, her<br />

koleksiyonda kadın üreticilerin el işinin<br />

odak noktası olduğu atölyelerden çıkan çok<br />

özel parçalar yurt dışında hep çok ilgi gördü<br />

ve beğenildi. Bu sene başında Gate27<br />

sponsorluğunda Craft Antakya ile beraber<br />

yaptığımız workshop gibi kadın<br />

üreticilerimizi desteklediğimiz,<br />

yeteneklerini sergileyebilecekleri<br />

platformların bir parçası olduğumuz<br />

oluşumları farklı formatlarda ileride de<br />

desteklemeye devam etmek istiyoruz.<br />

Üreticiler, artizanlar ile<br />

tanıştıkça, kullandığımız<br />

kumaşların hikâyesini dinledikçe ve<br />

ileriye yönelik yapabileceklerimizi<br />

duydukça her geçen gün daha da<br />

heyecanlanıyoruz ve ilham alıyoruz.<br />

B.G.<br />

M.D.<br />

Anim Living için yerel kadın üreticilerle<br />

çalışıyorsunuz ve onları destekleme<br />

tutumunuzu vurguluyorsunuz. Biraz bu<br />

perspektifinizden bahseder misiniz?<br />

Ben Türkiye'deki muhteşem kumaş, iplik,<br />

dokuma kalitesini, bu yerel ve özel<br />

kumaşları Anim’in DNA’sına işlemeyi ilk<br />

günden beri çok önemsedim. Ve tabii<br />

bunları globale taşımayı, farklı hikâyeler<br />

30 Yaşam Dolu Mina Dilber<br />

31


B.G.<br />

M.D.<br />

B.G.<br />

Yapay zekâ ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Siz<br />

işinizde yapay zekâ kullanıyor musunuz?<br />

Sizce yapay zekâ moda ve tekstil dünyasını<br />

nasıl etkileyecek?<br />

Dünyadaki teknolojik gelişmeleri elimizden<br />

geldikçe yakından takip ediyoruz. Modaya<br />

spesifik olmasa bile geleceğimizin bu<br />

unsurlarla evrileceğini bilmek çok heyecan<br />

verici. Son birkaç aydır Adobe’nin<br />

Generative AI toollarını kullanmaya<br />

başladık mesela ve bu bize çok heyecan<br />

verdi. Teknolojiyi günlük iş akışımızı ve<br />

ürün geliştirmemizi kuvvetlendirmek için<br />

en doğru şekilde kullanmak bizim için şu an<br />

en öncelikli konuların başında geliyor<br />

diyebilirim. Aynı zamanda kreatif açıdan da<br />

bir sürü fırsat çıkıyor karşımıza bu alanda,<br />

ilerideki projelerimiz için çok heyecan<br />

verici fikirlerimiz var.<br />

Doğma büyüme, tam bir İstanbullusunuz. İş<br />

hayatınızın yoğunluğu ve sıkça yaptığınız<br />

seyahatlere rağmen şehrin tadını<br />

çıkarabiliyor musunuz?<br />

B.G.<br />

M.D.<br />

nasıl ürünlere yansıtabiliriz diye<br />

araştırmalar yapıyoruz, tüm bu<br />

araştırmaların ortasında bambaşka<br />

hikâyelerin oluşması en büyük ilham<br />

kaynaklarından biri oluyor.<br />

İstanbul ve Los Angeles şehirlerini eviniz<br />

olarak niteliyorsunuz. Bunlar nasıl evler?<br />

Bu iki şehrin nasıl enerjileri var?<br />

Birbiri ile tamamen bir çatışma içinde olan<br />

evler bunlar. Biri tamamen kaos, diğeri<br />

tamamen dinginlik üzerine kurulmuş. Biri<br />

her daim kavga ediyor kendisi ile, diğeri her<br />

gün huzur adına başka bir arayışta. Farklı<br />

enerjilerin birbiri ile çatışmasını, birbirine<br />

zıt hislerin yarattığı duyguları hep çok<br />

sevdim.<br />

Evim olarak gördüğüm fakat<br />

birbirine görünüşte tamamen zıt<br />

bu iki şehrin ve enerjilerinin<br />

bana ve Anim’in yaratım sürecine<br />

katkılarından dolayı çok mutluyum.<br />

Hayatıma dokunan herkesten<br />

ilham alıyorum ben. Çok ünlü bir<br />

sanatçı da olabilir bu kişi,<br />

yoldan geçen tanımadığım biri de.<br />

Bazen çok uzun bir sohbet ilham<br />

verir bence bazen 2 saniye göz<br />

göze geldiğiniz yabancı biri.<br />

M.D.<br />

Elimden geldiği kadar çıkarıyorum<br />

kesinlikle. Bazen kendimi iki atölye ziyareti<br />

arası Kapalı Çarşı’nın gizli köşelerinde veya<br />

uzun bir gün sonrası Pandeli’de yemek<br />

yerken buluyorum mesela. İstanbul<br />

kocaman, ama bazen belirli bir rota içinde<br />

sıkışıp kalabiliyoruz. Habercilik yaptığım<br />

zamanlarda oradan oraya koşuştururken<br />

şehrin çok farklı köşelerini görme fırsatı<br />

elde etmiştim. Şimdi işim gereği ben de<br />

genellikle belirli bir rota içinde dönsem de o<br />

döngüyü kırmak için elimden geleni<br />

yapıyorum. O döngüyü her kırdığımda ise<br />

bambaşka bir İstanbul ile tanışıyorum. Bu<br />

da beni çok mutlu ediyor çünkü bambaşka<br />

hikâyelere evrilebiliyorum oradan. Her<br />

koleksiyonun başında kafamızdaki hikâyeyi<br />

B.G.<br />

M.D.<br />

Nelerden hatta kimlerden ilham<br />

alıyorsunuz? Mesela iyi bir sinema izleyicisi<br />

misiniz? Çok okur musunuz? Sizde özellikle<br />

iz bırakan filmler ya da kitaplar, kişiler var<br />

mıdır?<br />

Hayatıma dokunan herkesten ilham<br />

alıyorum ben. Çok ünlü bir sanatçı da<br />

olabilir bu kişi, yoldan geçen tanımadığım<br />

biri de. Bazen çok uzun bir sohbet ilham<br />

verir bence bazen 2 saniye göz göze<br />

geldiğiniz yabancı biri. İyi bir sinema<br />

izleyicisi olduğumu düşünüyorum. Vakit<br />

buldukça okumaya çalışıyorum. Atomic<br />

Habits, Life Lessons from a Brain Surgeon,<br />

Untamed son zamanlarda okuyup en çok<br />

etkilendiğim birkaç kitap arasında.<br />

32 Yaşam Dolu Mina Dilber 33


B.G.<br />

Genel olarak sanatla aranız nasıl? Düzenli<br />

olarak takip ettiğiniz sanat etkinlikleri var<br />

mı? Yaşam alanlarınızda hangi sanatçıların<br />

eserleri yer alıyor?<br />

M.D. Sanat hayatımda her daim farklı formatlarla<br />

var oluyor tabii ki. Takip ettiğim galerilerin,<br />

sanatçıların sergilerini fırsat buldukça<br />

ziyaret etmeye çalışıyorum, hem Türkiye’de<br />

hem de seyahatlerim sırasında. Sanatçıların<br />

ortaya çıkardıkları eserler kadar onların<br />

dünyaları da çok meraklandırıyor mesela. O<br />

yüzden sanat etkinliklerini takip etmek,<br />

sergi gezmek kadar, farklı pratiklerden<br />

farklı sanatçılar tanıyabilmek, onların<br />

dünyalarına misafir olabilmek çok ilham<br />

veriyor bana. Merve İşeri, Alev Ebüzziya ve<br />

Necla Rüzgar’a ait eseler her daim etrafımda<br />

izlemeyi sevdiğim parçalar arasında.<br />

B.G.<br />

M.D.<br />

Gelecek planlarınızda neler var?<br />

Ekibimizi büyüttüğümüz bir dönemdeyiz.<br />

Her yeni katılan kişi ile güçlenerek,<br />

gelişerek büyüyoruz, bu bana büyük<br />

heyecan veriyor. Bir yurt dışı ve bir yurt içi<br />

pop-up dükkân projemiz var yakın gelecekte.<br />

Anim’in ev tekstili CORE koleksiyonu, bizi<br />

çok heyecanlandıran yeniliklerle 2.0 olarak<br />

yakında geri geliyor, onun çalışmaları son<br />

hızla devam ediyor. Ve yine çok çok<br />

heyecanlandığımız iş birlikleri var yakın<br />

zamanda!<br />

B.G.<br />

M.D.<br />

Size kendinizi ne iyi hissettirir?<br />

Seyahat etmek hayatta en sevdiğim<br />

şeylerden biri. Bazen, bundan önceki<br />

hayatımda göçebeydim sanırım, diyorum.<br />

Her daim yeni yerler keşfetmek, yeni<br />

insanlar tanımak bana hep çok iyi geliyor.<br />

34 Yaşam Dolu Mina Dilber


2024 tüm görkemiyle geliyor.<br />

Yılbaşı döneminde yurt dışına<br />

çıkmaya niyetiniz varsa size,<br />

yeni yıl coşkusunu en büyüleyici<br />

anlarla yaşayacağınız ve özellikle<br />

kış mevsiminin şehrin ruhuna ayrı<br />

bir güzellik kattığı Avrupa’dan 3<br />

farklı destinasyon önermek isterim.<br />

Colmar’da bir kış masalı / Fransa<br />

Yazı ve fotoğraflar: Bahar Akıncı / Gazeteci-Yazar<br />

bhrakinci@gmail.com<br />

Yeryüzünde La Fontaine ya da Grimm kardeşler tarafından yazılmış<br />

bir masalın gerçekten var olduğu hissine kapılmak istiyorsanız;<br />

doğru yerdesiniz! Ahşap iskeletli asırlık binalar, rengarenk çiçekler<br />

ile süslü cephelerin şehrin yavaş akan sularına yansıdığı Küçük Venedik<br />

Bölgesi (Le Petite Venise); hem masalsı sahneleri dolaşmayı sevenlere bayram<br />

ettiriyor, hem de tarihe ve gastronomiye meraklı olanlara…<br />

36 Yeni Yıl Coşkusunu Avrupa'da Yaşamak 37


Strazburg’dan yaklaşık 1 saat süren<br />

tren yolculuğu ile ulaşılan Colmar’ın<br />

Alman ve Fransız hükümdarlar<br />

arasında kaç defa el değiştirdiğini artık<br />

tarihçiler bile hatırlamıyordur, eminim. Neyse<br />

ki, şehir Fransız ve Alman orduları arasındaki<br />

çatışmalarda ciddi bir hasar görmemiş de o<br />

muhteşem tarihi binaların büyük bir kısmı<br />

bugün de ayakta. Zaten tüm Alsace Bölgesi,<br />

konuşulan diliyle, lezzetleriyle, rengarenk<br />

sokaklarıyla ve sanata, estetiğe meraklı<br />

insanlarıyla Fransız ve Alman etkilerinin bir<br />

karışımı. Nehir kenarındaki korkuluklarda,<br />

pencere pervazlarında boy gösteren çiçekler<br />

ve ocak ayı sonuna kadar kalan Noel süsleri;<br />

Colmar’ın sokaklarına ihtişam ve masalsı bir<br />

hava vermeye yetiyor da artıyor. Yerli halkın<br />

özenle ilgilendiği çiçekler, Kuzey Fransa’daki<br />

güneşli ve kuru havaya sahip iklim sayesinde<br />

daha da güzelleşiyor. Çevredeki tepelerin<br />

yamaçlarında son derece güzel üzümler<br />

yetişmesinin ve bölgenin dünyanın en ünlü<br />

bağ rotasına sahip olmasının nedeni de bu.<br />

Colmar’ın kışın büründüğü güzellikten<br />

etkilenmemek mümkün değil. Kar tanelerinin<br />

pudra şekeri gibi örttüğü Arnavut kaldırımı<br />

sokaklarında yürürken Tanrının bu<br />

şehre sihirli bir değnekle dokunduğunu<br />

düşünmekten kendinizi alamayacaksınız.<br />

Belki de bu yüzden Colmar, doğru<br />

aydınlatılmış binaların geceleri nasıl ziyaretçi<br />

çekebileceğini anlayan ilk Fransız şehri.<br />

Kış boyunca cuma ve cumartesi geceleri<br />

düzenlenen ışık gösterileri mimari detayları<br />

vurgulayarak insanları sokaklarda gezinmeye<br />

davet ediyor. Yılbaşında ise özel hazırlanan<br />

ışık düzenekleri binaların tepelerinden ve<br />

aralarından sarkıyor.<br />

Nereleri gezelim?<br />

Küçük Venedik: Ren nehrinin kenarına<br />

kurulu rengarenk evleriyle Venedik’i andıran<br />

La Petite Venise bölgesi, şehrin en popüler<br />

noktası. Buradaki kahvelerde oturup çiçekleri<br />

nehre doğru sarkan ahşap evleri seyretmek<br />

büyük bir keyif.<br />

Alsace Bağ Rotası: Kuzeyde bölgenin<br />

başkenti Strazburg’dan başlayıp güneyde<br />

İsviçre sınırlarında kalan Mulhouse şehrine<br />

kadar giden 160 km’lik bir yol. Yolun uzun<br />

olmaması ve rota üzerinde gezilecek köylerin<br />

birbirine yakın olması, ziyaretçileri hiç<br />

yormuyor. Hatta bahar ve yaz aylarında<br />

sağlıklı yaşamı hayat felsefesi yapanlar, bu<br />

rotayı bisikletle geçiyor.<br />

Eguisheim, Riquewihr ve Ribeuville<br />

Köyleri: 2013 yılında Avrupa’nın en güzel<br />

köyü seçilen Eguisheim, köyün etrafını<br />

çepeçevre dolaşan çember şeklinde bir<br />

yürüyüş yoluna sahip. Meydanlar, çiçekli<br />

ahşap evler bir ömre bedel. Colmar’dan<br />

kuzeye yani Strazburg’a doğru yola çıkıp ana<br />

yolu değil de şarap yolunu tercih ederseniz,<br />

önce Benwirh sona Mittelwihr ve en son da<br />

Riquewihr köyleri çıkacak karşınıza. Köyün<br />

meydanından kalkan gezi treni hem köyü<br />

hem çevre bağları geziyor ve kişi başı fiyatı<br />

7 Euro. Aynı rota üzerinde bulunan<br />

Ribeuville köyü de yine bu bölgede ziyaret<br />

edebileceğiniz en güzel pasta evli köylerden.<br />

Nereleri görelim?<br />

Unterlinden Müzesi / Bartholdi Müzesi /<br />

Doğal Tarih Müzesi / Champ-de-Mars /<br />

St. Martin's Kilisesi / Oyuncak Müzesi / La<br />

Petite Venise yanındaki üzeri kapalı gastronomi<br />

pazarı / Girsberg Şatosu / La Mansion des<br />

Tetes (şu anda Colmar’ın en şık oteli)<br />

Nerede yiyelim?<br />

İyi restoranlar ya Unterlinden Mahallesi ya da<br />

Petite Venise civarındaki sokaklarda.<br />

Restaurant JY’S / Marché couvert de Colmar /<br />

La Table du Brocanteur / Bistrot Gourmand /<br />

Le Frichti's / Le Petit Bidon<br />

Nerede Kalalım?<br />

Hotel Mercure Centre Unterlinden:<br />

Çok merkezi bu otel, eski bir şatodan<br />

dönüştürülmüş, odaları rahat ve konforlu.<br />

15 Rue Golbéry, Colmar,<br />

Telefon: +33 3 89 41 71 71<br />

Petite Venise yakınındaki Hotel Saint Martin;<br />

www.hotel-saint-martin.com<br />

Neler alalım?<br />

Alsace’ın simgesi leylek. Leylek figürlü<br />

atkı, bere, eldiven, biblo vs. alın mutlaka.<br />

Ayrıca; gastronomi pazarlarından kahveli<br />

kanyaklı çikolata, Fransızların bolca yaptığı<br />

çikolata tartın ev yapımı sosu olan ‘tarte au<br />

chocolat’ ve etlerin yanına çok iyi giden soğan<br />

marmeladı.<br />

Yeni yıla komşuda girmek…<br />

Atina / Yunanistan<br />

Yeni yıl bu sene de dünyadaki birçok şehirde coşku ile kutlanacak.<br />

Bu ülkelerden biri de Yunanistan ve başkenti Atina. Gitmesi<br />

kolay, yemekleri lezzetli, birçok Avrupa kentine nispeten hesaplı ve<br />

hepsinin ötesinde sıcak, samimi, bizden… Atina renkli tavernaları, şıkır<br />

şıkır caddeleri, tematik müzeleri, cumbalı sokakları, tasarım dükkânları,<br />

kokteyl barları, eski mahalleleri, kahvehaneleri ve sıcak kanlı insanları ile<br />

yeni yılı karşılamaya hazırlanıyor. Bu yazıda, defalarca ziyaret ettiğim,<br />

farklı semtlerindeki evlerde konakladığım ve karış karış gezdiğim Atina’yı,<br />

daha yakından tanımanız için hazırladığım ipuçlarını bulacaksınız.<br />

Atina’nın kalbi;<br />

Monastiraki ve Syntagma<br />

Meydanı<br />

Monastiraki Atina’nın en kalabalık<br />

bölgelerinden biri. Monastiraki Meydanı<br />

ve meydanda bulunan Tzisdarakis<br />

Camisi Osmanlı döneminden kalmış, ancak<br />

günümüzde kullanımda değil. Caminin<br />

hemen arkasında yer alan Monastiraki<br />

Bit Pazarı, bin bir çeşit antika süs eşyası,<br />

saat tamircileri, eski para koleksiyoncuları<br />

ve plakçıları ile pazar hariç her gün açık.<br />

Bu hareketli meydana tepeden<br />

bakmak isterseniz A for Athens<br />

Hotel’in rooftop’ı oldukça<br />

turistik ve popüler. Monastiraki<br />

Meydanı’nda sola doğru, Atina’nın<br />

en işlek alışveriş merkezi olan<br />

araç trafiğine kapalı Ermou Caddesinden<br />

yürüdüğünüzde karşınıza çıkan Syntagma;<br />

geleneksel giysileri ile Evzoni’lerin nöbet<br />

değişim törenlerine ev sahipliği yapan, şehrin<br />

demokrasi meydanı. Helen parlamentosu,<br />

müzeleri, Atina Üniversitesi, güzel sanatlar<br />

akademisi ve Atina kütüphanesine ile çevrili<br />

Syntagma Meydanı’nı geçince karşılaşacağınız<br />

Pangrati semti ise 1896’da ilk olimpiyatların<br />

yapıldığı Panathenaic Stadyumu’nun da ev<br />

sahibi. Vasilissis Sofias Caddesi üzerinde<br />

bulunan konsolosluklar, konser salonu ve<br />

müzeler ile en şık caddelerden birisi.<br />

Akropolis ve Plaka sokakları<br />

Yunan uygarlığının kazandığı zaferlerin bir<br />

simgesi olan Akropolis, Atina’nın simgesi.<br />

Ünlü Partenon tapınağına, Erechtheion<br />

Propylaea ve Athena Nike tapınaklarına<br />

ve Dionysus tiyatrosuna ev sahipliği<br />

yapıyor. Profesyonel rehber ile gezmenizi<br />

kesinlikle öneririm. Akropolis’i ve müzeyi<br />

gezdikten sonra meydanın başına kadar<br />

yürüyüp sola doğru döndüğünüzde<br />

yaşasın, şahane Plaka sokaklarındasınız.<br />

Plaka, Atina'nın tarihi kalbi. Antik<br />

Yunan'dan kalan kalıntıların üzerine 18’inci<br />

yüzyıl ortalarında inşa edilmeye başlamış.<br />

Hem bu sebeple hem de Tanrı Zeus'un<br />

yaşadığına inanılan Anafiotika tepesinin<br />

eteklerinde yer alması nedeniyle bir diğer ismi<br />

Tanrılar Mahallesi.<br />

38 Yeni Yıl Coşkusunu Avrupa'da Yaşamak<br />

39


Plaka sokakları, en az yarım gününüzü<br />

buraya ayırmak ve içinde kaybolmak için<br />

yapılmış gibi. Yan yana sıralanan rengarenk,<br />

cumbalı, zarif evler, labirent gibi Arnavut<br />

taşlı sokaklar, çiçekçiler, çiçek takları ile<br />

bezeli lokantalar, açık hava kahveleri,<br />

tavernalar, tasarım butikleri, hepsi Plaka<br />

sokaklarında sizi bekliyor. En güzel bahçeli<br />

Plaka Tavernaları ise; Yrida, Mono, Esperides<br />

ve Daphne's Restaurant. Plaka'nın en eski<br />

tavernasında, canlı müzik eşliğinde bir akşam<br />

geçirmek isterseniz de mahallenin en eski,<br />

tarihi, hatta ilk tavernası: Stamatopoulos<br />

(rezervasyon şart). Yol üstündeki kahveci ve<br />

dondurmacıların hepsi iyi ama benim favorim<br />

Kokkion ve Aggeliki.<br />

Akşam saatleri<br />

hareketli Kolonaki<br />

Kolonaki semti şık restoranları ve butikleri ile<br />

Atina’nın yükselen gözde bölgesi. Syntagma<br />

Meydanı’nın hemen yukarısında lüks<br />

kafelerin ve özellikle marka mağazaların yer<br />

aldığı Kolonaki Meydanı ve semti Atina’nın<br />

en gözde, sofistike ve şık bölgesi. Akşamüzeri<br />

saatlerinden itibaren hareketleniyor. Sanat<br />

galerileri ve butik otelleri ile Haritos,<br />

stil sahibi restoran, kafe ve barları ile<br />

Skoufa ve Millione, tasarımcı butikleri ile<br />

Ploutarchou ve Loukianou, harika mücevher<br />

ve takı butikleri ile Tsakalof, müzeleri ile<br />

Vassilissis Sofias caddeleri ziyaret edilmesi<br />

gereken caddeler arasında. Mt. Lycabettus<br />

tepesinde yer alan St. George Cafe’nin<br />

terasında manzaraya karşı bir kahve molası<br />

verebilirsiniz. Jazz in Jazz, Rock’n Roll, T5,<br />

Bar 56, Skoufaki, geceyi uzatabileceğiniz ünlü<br />

kokteyl barlar.<br />

Bunları da<br />

yapmadan dönmeyin!<br />

Farklı interaktif enstelasyonu ile<br />

Plato Akademisi dijital müzesi,<br />

dünyanın ilk felsefe müzesi. Felsefeye<br />

meraklıysanız kesinlikle uğrayın.<br />

Sıra dışı galeriler, popüler barlar<br />

ve antik harikaların bulunduğu<br />

Keramikos bölgesine gidin. Burası<br />

sanatçıların ve bohem tayfanın<br />

radarında.<br />

Trafiğe kapalı Ermou Caddesi eski<br />

müzik laternalarından yükselen<br />

yunan müzikleri, pastırmacıları,<br />

mandıraları, baharat ve zeytinyağcıları<br />

ile gastronomik bir şölen sunuyor.<br />

Uğramamazlık etmeyin.<br />

Monastiraki Meydanı’ndan Psyri<br />

semtindeki Plateia Iron'a (Demir<br />

Meydan) yürüyün ve Bougatsadiko<br />

Thessaloniki'de 'kremalı bougatsa'<br />

(şekerli ve tarçınlı) sipariş edin.<br />

Şimdiden afiyet olsun<br />

Ulusal Bahçeler<br />

Şehrin merkezinde tam anlamıyla bir vaha<br />

olan Atina Ulusal Bahçelerini keşfetmeden<br />

Atina’dan ayrılmak olmaz. Bahçeler,<br />

Yunanistan Parlamento Binası'nın hemen<br />

arkasında yer alıyor. Yunanistan'ın ilk<br />

kraliçesi, Kraliçe Amalia tarafından yaptırılan<br />

Atina Ulusal Bahçeleri, aynı zamanda kraliyet<br />

bahçeleri olarak da anılıyor. Perilerin yolunu<br />

takip edin, uçsuz bucaksız Akdeniz florasını<br />

keşfedin, antik sütunları ve frizleri keşfedin<br />

ve eğer şanslıysanız Pan'ın bir çam ağacının<br />

altında flütünü çaldığını duyabilirsiniz!<br />

Bahçenin içinde, kuzeydoğu tarafında,<br />

Yunan kahvesi veya atıştırmalıkların<br />

Sadece pazar günleri açılan<br />

Başkanlık Konutu ve bahçesini<br />

ziyaret edin. Atina merkezindeki<br />

Cumhurbaşkanlığı Köşkü ve bahçesi<br />

toplamda yaklaşık 27.000 metrekare<br />

(yaklaşık 7 dönüm) bir alanı kaplıyor.<br />

Dev bahçe pazar günleri 10.00–14.00<br />

saatlerinde ziyarete açık.<br />

Varvakios pazarını kaçırmayın.<br />

Burası, taze balık ve etten Yunan<br />

baharatlarına ve otlarına kadar<br />

aklınıza gelebilecek her şeyi<br />

bulabileceğiniz Atina'nın merkez<br />

pazarı. Hem gündüz hem gece çok<br />

haraketli.<br />

Miksoloji kokteylleri ile tanışın.<br />

Taze meyve, sebze ve baharatlarla<br />

yapılan kokteylleri tadabileceğiniz<br />

ünlü kokteyl barlar arasında,<br />

Noel, Baba au Rum, Luxus, The<br />

Speakeasy’yi tavsiye ederim.<br />

Akropolis, Benaki, Ulusal<br />

Arkeoloji, Kiklad Sanatı ve EMST<br />

Çağdaş Sanat müzelerini mutlaka<br />

ziyaret edin.<br />

tadını çıkarabileceğiniz şirin bir de kafe<br />

var. Haftanın her günü 06.00 – 19.00 arası<br />

ziyarete açık ve ücretsiz.<br />

Müzelere ekonomik yoldan giriş:<br />

Şehrin iki kartı var. Vienna Pass ya da Vienna<br />

Card. Vienna Pass’ın 2, 3 ve 6 günlük<br />

versiyonu, Vienna Card’ın ise 2 ve 3 günlük<br />

versiyonları var. Vienna Pass çok daha<br />

yüksek fiyatlı, çünkü ulaşım ve müzelere<br />

sıra beklemeden girme olanağı sağlamasının<br />

yanı sıra, birçok müzeye ücretsiz girmenizi<br />

sağlıyor. Vienna Card ise yalnızca ulaşım ve<br />

müzelere girişte çeşitli indirimleri kapsıyor.<br />

Eğer bu kartlardan herhangi birini almak<br />

istiyorsanız internet üzerinden çok daha<br />

hesaplı. www.viennapass.de<br />

Viyana müze seçkisi:<br />

Albertina Museum: Eski Albertina Sarayı,<br />

şimdinin en popüler müzesi. Perşembe ve<br />

cuma günleri, akşam 21.00’e kadar, diğer<br />

günler 18.00’e dek açık. Viyana’nın sanatsal<br />

ruhuna başlangıç yapmak için akşam<br />

Viyana’da kültür ve sanat dolu<br />

bir yılbaşı / Avusturya<br />

iyana’nın her hali büyüleyici ve emin olun Noel dönemi ayrı bir romantik.<br />

Şehrin zamanda yolculuk yaptıran dokusu sayesinde yılbaşınız da<br />

unutulmaz olacaktır. Asırlardır büyüsünü kaybetmemiş bu şehrin<br />

vaatleri arasında romantizm ve görsel şölen kadar sanat da var. Olur da yolunuz<br />

aralık ayında Viyana’ya düşerse, Avrupa’nın en geç saatlere kadar açık Yeni Yıl<br />

Pazarlarının yanı sıra; bir de tarihe, sanata, müze gezmeye, klasik müziğe, geçmişle<br />

gelecek arasında bağ kurmaya, hayallere dalmaya, ufkunuzu açmaya yer açın.<br />

Çünkü Viyana benim gözümde Avrupa’nın kültür, sanat ve tarih mabedi. Örneğin<br />

şehirde irili ufaklı, tamı tamına 152 müze var. Hepsini gezebilmek için defalarca<br />

Viyana’yı ziyaret etmek ya da şehre taşınmak gerekiyor. Bu yılbaşında bir<br />

değişiklik yapıp, en dikkat çekicilerini ziyaret etmeye ne dersiniz?<br />

saatlerinde, biraz tenhalaşınca gezmek daha<br />

iyi bir alternatif olabilir. Monet’den Picasso’ya<br />

çok zengin bir seçkisi var.<br />

Kunsthistorisches Museum:<br />

Kunsthistorisches’in binası, Viyana’nın<br />

olağanüstü güzellikteki binalarından biri.<br />

Aynı güzellik müzenin içinde de devam<br />

ediyor. Caravaggio, Tiziano, Raphael,<br />

Velazquez, Jan van Eyck gibi onlarca önemli<br />

sanatçının birçok eserini görebilmeniz<br />

mümkün.<br />

Mumok: Modern Sanat Müzesi olarak<br />

geçen Mumok, resim ve heykelin yanı sıra<br />

fotoğraf, video ve film çalışmalarına da ev<br />

sahipliği yapıyor. Her katında, Andy Warhol,<br />

Yoko Ono, Gerhard Richter gibi dehaların<br />

eserleri ile karşılaşacaksınız, şaşırmayın.<br />

Kunsthalle Wien: Kunsthalle Wien,<br />

Viyana’nın modern sanat ihtiyacını fazlasıyla<br />

gideren bir başka mekân. Museumsquartier<br />

ve Karlsplatz olarak iki farklı lokasyonda<br />

yer alıyor ve ikisinde de farklı farklı sergiler<br />

oluyor. Sergiler dönemsel olarak değişiyor.<br />

Gitmeden web sitesini incelerseniz, ücretsiz<br />

nefis sergilere denk gelebilmeniz mümkün.<br />

40 Yeni Yıl Coşkusunu Avrupa'da Yaşamak<br />

41


Bunları da<br />

yapmadan<br />

dönmeyin!<br />

TV & Sound<br />

Wiener Riesenrad Parkı’na<br />

gidin. Hem muhteşem bir parkın<br />

hem de yeni yıl için kurulan dev<br />

dönme dolabın keyfini çıkarın.<br />

Leopold Müzesi: Avusturya sanatını çok<br />

daha yakından tanımanızı sağlayacak müzede<br />

Gustav Klimt, Oscar Kokoschka, Egon<br />

Schiele gibi modern Avusturyalı sanatçıların<br />

eserlerini görmek insana yeni bir bakış açısı<br />

sağlıyor.<br />

Freud Müzesi: Sigmund Freud’un evine<br />

5 çayına gitmeye var mısınız? O zaman<br />

eşyaları, kitapları, kanepesi, çalışma masası,<br />

mektupları, ilk baskı kitapları, hatta bahçesi<br />

sizi bekliyor.<br />

Sanat Tarihi Müzesi: Bugüne kadar<br />

gördüğünüz tüm sanat tarihi müzelerini<br />

unutun, çünkü burası büyüleyici. Avusturya,<br />

Mısır, Yakın Doğu, Yunan ve Roman Antik<br />

koleksiyonlarını bir arada görebileceğiniz bu<br />

müzenin atmosferi de inanılmaz etkileyici. 21<br />

Ocak tarihine dek, özel bir Rubens seçkisi var.<br />

Prenses Sissi Müzesi: Aslında burayı<br />

369 yıldır varlığını koruyan, zamanında<br />

Fransız kraliçelerinden Marie Antoinette’in<br />

de dünyaya geldiği, bünyesinde 4.659.852 adet<br />

tarihi eser bulunan Hofburg İmparatorluk<br />

Sarayı’nı da görmeniz için yazdım, çünkü<br />

müze buranın içinde.<br />

Müze değiller ama siz yine de<br />

mutlaka görün<br />

Milli Kütüphane: Dünyanın en güzel<br />

tarihi kütüphanelerinden biri. Yaklaşık 200<br />

bin kitap bulunuyor. Kütüphane halen aktif,<br />

State Hall kısmı ziyaretçilere açık. Giriş<br />

7 Euro, pazartesi günleri kapalı.<br />

Schönbrunn Sarayı: Avusturya’nın<br />

en fazla ziyaret edilen sarayı. 1683 yılında,<br />

Osmanlı’nın Viyana kuşatması sona erdikten<br />

sonra İmparator Leopold tarafından bir zafer<br />

kutlaması olarak yaptırılıyor. Tam 1441<br />

odası, olağanüstü bir Kraliyet koleksiyonu ve<br />

seyretmeye doyamayacağınız bir bahçesi var.<br />

Bahçeye giriş ücretsiz.<br />

Viyana kahve evleri ve<br />

tarihi pastaneleri: Tarihe ve sanata<br />

doymanın üzerine yanında bir tatlı ile güzel<br />

bir kahve içilir değil mi? Viyanalıların en<br />

önemli buluşma noktası ‘kaffeehaus’larda<br />

(kahvecilere verilen genel isim) kimsenin<br />

acelesi yok, servisin de. Çünkü işini beyaz<br />

eldivenler, smokin ve zarafetle yapmak<br />

buradaki temel prensip. Tüm tarihi Viyana<br />

kahveleri lezzetli kahvaltılar ve öğlen<br />

menüleri sunuyor. Café Kleines, Café Central,<br />

Cefe Drechsler bu kahvelerin en ünlüleri.<br />

Demel Pastanesi, Graben Caddesi’nde<br />

yer alan, kraliyet pastacısı olarak bilinen,<br />

Avusturya’ya Apfelstrudel tatlısını (elmalı,<br />

cevizli milföy pastası) armağan eden tarihi<br />

pastane. Kuruluşu 1876 yılına dek uzanıyor.<br />

Giriş katındaki açık mutfakta, hepsi<br />

uluslararası pasta şefleri olarak yetişen genç<br />

yeteneklerin yaptığı birbirinden güzel eklerler,<br />

tartoletler ve el yapımı çikolatalar hayli<br />

baştan çıkarıcı. Tarihi pastane, 2002’de Türk<br />

girişimci Do&Co tarafından satın alınmış.<br />

Büyük bir titizlikle, aslına uygun olarak yüz<br />

yıllık geleneklerle hizmet vermeye devam<br />

ediyor. Cafe Diglas, Cafe Hawelka ve Cafe<br />

Gerstner daha çok şehrin lokallerinin gittiği<br />

diğer tarihi Viyana pastaneleri.<br />

Stephen Katedrali’nin tam<br />

karşısında yer alan Do&Co<br />

Hotel’in en üstteki gizli terasında<br />

muhteşem Viyana manzarasının<br />

keyfine bir sıcak çikolata<br />

eşliğinde varın.<br />

Numarası 1 olan tarihi tramvaya<br />

atlayıp eski şehri gezin.<br />

Viyana’nın en eski ve en şık<br />

restoranı Rote’de en az 1 ay<br />

önceden yer ayırtıp mum<br />

ışığında, gümüş takımlar ve<br />

güllerle romantik bir akşam<br />

yemeği yiyin.<br />

Kentin en havalı barı Das Loft’un<br />

olağan üstü manzarasını, nefis<br />

kokteyller eşliğinde deneyin.<br />

Avusturyalı sanatçı Friedensreich<br />

Hundertwasser’in Gaudi’nin<br />

izlerini takip ederek, 1980’lerden<br />

kalma bir yapının üzerinde<br />

uyguladığı farklılaştırma<br />

çalışmalarıyla uzaylıların ya da<br />

Hobit’lerin yaşadığı bir apartman<br />

izlenimi veren kompleks<br />

Hundertwasser Haus ve çok<br />

yakınında yer alan Kunst Haus<br />

Wien Müzesi, şehrin en eğlenceli<br />

fotoğraf veren adresleri.<br />

1905 yılında açılmış olan<br />

Viyana usulü şnitzelin yaratıcısı<br />

Figmüller’de şnitzel yiyin.<br />

Viyana’nın tasarım butikleri,<br />

galerileri, yeni nesil kahvecileriyle<br />

ünlü hipster mahallesi<br />

Leopold’u ziyaret edin. Burada<br />

fotoğrafçıların ve müzik<br />

severlerin en sevdiği mağaza<br />

Supersense’e uğramayı ihmal<br />

etmeyin.<br />

Yağmurlu koşulardan ve sabah 6'da yapılan<br />

spor seanslarından ilham alan Philips spor kulaklıkları,<br />

sizinle birlikte hareket eder, egzersiz yapar ve<br />

her koşulda harika ses çıkarmaya devam eder.<br />

İster yürü, ister koş, ister bisiklete bin.<br />

Merak etme, her şey yolunda.<br />

OLED908<br />

Hem görüntüsü<br />

hem de sesiyle<br />

müthiş.<br />

Gerçeğe yakın görüntüsü, Bowers & Wilkins ses kalitesi<br />

ve sürükleyici Ambilight özelliğiyle en parlak<br />

OLED+ TV sizi en sevdiğiniz dünyalara götürür.<br />

İyi aydınlatılmış bir odada izleseniz bile<br />

her ayrıntıyı görürsünüz.<br />

Hollandalı profesyonel<br />

bisiklet yarışı takımı<br />

Jumbo Visma Team<br />

tarafında test edildi.<br />

42 Yeni Yıl Coşkusunu Avrupa'da Yaşamak<br />

philips.com.tr


Yeni Çağın Güzellik Akımı:<br />

Skinimalizm<br />

Mutluluğu nesnelerde<br />

değil; kendisinde<br />

arayan, azın<br />

yarattığı çokluktan<br />

güç alan, hayattaki<br />

fazlalıklardan<br />

vazgeçmenin<br />

özgürleştirici gücüne inanan minimalizm<br />

akımı günümüzde hala tartışılıyor.<br />

“Az çokluk yaratır mı?”, “Konfor çok şeye<br />

sahip olmakla mı gelir?”, “Yoksa mesele<br />

tüm fazlalıkları bırakabilmekle mi ilgilidir?”<br />

gibi soruların yanıtları hala tartışıladursun;<br />

ezberleri bozan yepyeni bir güzellik<br />

akımı tüm dikkatleri üzerine çekiyor:<br />

Skinimalizm.<br />

İngilizce “skin (cilt)” ve “minimalism<br />

(minimalizm)” kelimelerinin birleşiminden<br />

oluşan skinimalizm, cilt bakımıyla ilgili çok<br />

sayıda ürün tüketimine teşvik edildiğimiz<br />

bu dönemde cilt bakımına minimalist bir<br />

yaklaşım getiriyor.<br />

Yazı: Yıldız Merve Ateş<br />

@yildizmerveates<br />

44 Skinimalizm


“Yeni çağın güzellik akımı” olarak da<br />

tabir edilen skinimalizm, cildimiz için<br />

fazla olanlardan arınmayı ve sadeleşmeyi<br />

öne çıkarıyor. Skinimalizm, cildin sağlıklı<br />

görünmesini sağlayan “temel” bakım<br />

rutinlerini içeriyor. Fazla ürün kullanmak<br />

yerine; cilt için gerekli olan, başka bir<br />

deyişle cildin ihtiyacı olan temel ürünlerle<br />

cilt bakımının sağlanmasını esas alıyor.<br />

Hem dünyada hem de Türkiye’de gittikçe<br />

popülerleşen skinimalist yaklaşım; cilt<br />

bakım ürünlerinde de hayat buluyor.<br />

2018 yılında, doğal kaynaklı ve temiz<br />

içerikli bakım ürünleri sunmak amacıyla<br />

Işıl Toper tarafından kurulan Polente<br />

Natural/@polentenatural, insanların<br />

sağlık ve güzellik ihtiyaçlarını karşılarken;<br />

eski zamanların güzellik sırlarını modern<br />

teknolojiyle birleştiriyor. Minimalist ve<br />

yüksek etkiye sahip formüller oluşturmak,<br />

Polente Natural’ın ürün geliştirme sürecinin<br />

temel prensibini oluşturuyor. Markanın<br />

ürün portföyünde ise su bazlı nemlendirici<br />

kremler, aktif içeriklerle zenginleştirilmiş<br />

serumlar, nadir bölgelerden gelen<br />

detoks maskeleri, doğal katı saç bakım<br />

şampuanları, doğal deodorantlar,<br />

aromaterapik yağlar bulunuyor.<br />

“Polente Natural cilt sağlığını ve güzelliğini<br />

sadelik ve doğallıkla buluşturmayı<br />

hedefleyen bir marka. Bu nedenle<br />

skinimalizm bizim için temel bir yaklaşımı<br />

temsil ediyor. Çünkü skinimalizm tıpkı<br />

markamız gibi karmaşık cilt bakım<br />

rutinlerine son verir ve daha az ürün<br />

kullanarak daha iyi sonuçlar elde etmeyi<br />

savunur. Biz de müşterilerimize daha az<br />

ürünle daha fazlasını sunarak ciltlerinin<br />

doğal güzelliklerini ortaya çıkarmalarına<br />

yardımcı olmak istiyoruz. Sadece rutinlerde<br />

kullanılan ürün çerçevesinde değil;<br />

formülasyonlarımızda da minimalizmi<br />

benimsiyoruz. Ürünlerimizi sadeleştirmek<br />

ve daha kullanıcı dostu hale getirmek için<br />

karmaşık bileşenleri ve gereksiz katmanları<br />

azaltıyor, ürünlerimizin formüllerini<br />

doğal kaynaklı ve çevre dostu bileşenlerle<br />

zenginleştiriyoruz.”<br />

Yüksek Kimya Mühendisi ve Koku<br />

Uzmanı Merve Çetin de uzun yıllar özel<br />

sektörde çalıştıktan sonra aile mirası<br />

olan doğal ve sade yaşam tarzını mc<br />

atelier/@mcatelieristanbul markasıyla<br />

bütünleştiriyor. Ürün formülasyonundan<br />

kargo sürecine kadar tüm etapları özenle<br />

organize ettiğini belirten Merve Çetin;<br />

mc atelier ile doğadan ilham alan güzellik<br />

ürünleri geliştirdiğini aktarıyor. Web<br />

sitelerinde yer alan cilt analizi testiyle<br />

insanların ihtiyaç duyduğu cilt bakım<br />

ürünlerini keşfetmeleri sağlanıyor.<br />

Markanın sunduğu ürünler arasında yüz<br />

serumları, tırnak ve dudak bakım ürünleri,<br />

deodorant, yüz maskesi, vücut ovmaları gibi<br />

ürünler yer alıyor.<br />

“Mc atelier için yeni bir ürün üretmeden<br />

önce cilt tiplerinin ihtiyaçlarını detaylıca<br />

analiz ediyoruz. Cildin doğal dengesini<br />

ve görünümünü bozmayacak içeriklerle,<br />

ambalaj tasarımından ürün geliştirmeye<br />

kadar doğal içerikli ve sürdürülebilir<br />

kaynaklar kullanıyoruz. Web sitemizdeki<br />

cilt analiz testimiz tam da skinimalizme<br />

hizmet ediyor. Testi tamamlayıp bize<br />

gönderdiğinizde, girmiş olduğunuz bilgiler<br />

doğrultusunda cilt ihtiyaçlarınız analiz<br />

edilip size uygun ürünler seçiliyor. Bu<br />

sayede akıllarda herhangi bir soru işareti<br />

kalmadan markamızı tercih edenleri sadece<br />

ihtiyaçları olan ürünlere yönlendirmiş<br />

oluyoruz. Gereksiz tüketimin önüne<br />

geçerek; sade, çok yönlü performans<br />

gösteren bir anlayışla sadece kendimize<br />

değil, çevreye de gereken özeni göstermiş<br />

oluyoruz. Mc atelier’in mottosu da tam<br />

olarak bunu vurguluyor: Doğal ol, sade<br />

ol, sen ol… İhtiyacın olan her şey sende<br />

gizli…”<br />

46 Skinimalizm<br />

47


Eda Sürücü Kaya’nın altı yıl önce kurduğu<br />

PELCARE /@pelcare markası da bedene<br />

uyumlu, %100 bitki bazlı, vegan aktifli<br />

cilt bakım ürünleriyle öne çıkıyor. Pelcare<br />

bünyesinde saç, vücut, yüz bakımı ürünleri,<br />

aromaterapik yağlar gibi çeşitli ürünler yer<br />

alıyor.<br />

“PELCARE, ürünleri en iyi ve en<br />

temiz şekilde tüketici ile buluşturma<br />

motivasyonumla başladı. Anne olunca<br />

da annelerin gözünden ihtiyaçları görme<br />

fırsatım oldu. Annelerin ve bebeklerin<br />

yaşadığı en büyük sorunları %100 doğal<br />

şekilde çözmeye yardımcı olmak için<br />

ürünler çıkardık. Şu an adaptojenik ve<br />

süpergıdalı kremler, %100 soğuk sıkım lüks<br />

botanik yüz yağları, anne bebek sorunlarına<br />

%100 doğal çözüm esansiyel rollar, bitki<br />

suları, vegan aktifli serumlar, temiz<br />

parfümler mevcut. %100 temiz içerikler<br />

ve vegan aktiflerle ilk kullanımda bile fark<br />

ettirecek etkili ürünler üretiyoruz. Kullanıcı<br />

cilt problemine göre ürünü seçiyor, seçtiği<br />

ürünü seneler boyunca kullanabiliyor. Cildi<br />

için neyin doğru olduğunu bilerek, bilinçli<br />

hedefe yönelik bir tüketim sağlıyor.”<br />

Tıbbi Bitki Uzmanı Nurgül Dirlik’in<br />

Rosece Natural /@rosecenatural markasını<br />

kurma hikayesi ise kızının atopik<br />

dermatit rahatsızlığı ile başlıyor. %100<br />

doğal kaynaklı ürünlerle günlük saç ve<br />

cilt bakımında bütünsel çözüm bulmayı<br />

hedefleyen Nurgül Dirlik, 2015’de Rosece<br />

Natural’ı kuruyor ve her cilt tipinin<br />

ihtiyacına yönelik saç ve cilt bakım<br />

ürünlerini geliştiriyor.<br />

“Skinimalizm; özellikle kadınların onlara<br />

dayatılan ‘güzellik’ kalıplarına sıkışmadan,<br />

cildin ve bedenin doğal görünümünü<br />

kusur olarak görmeden doğal güzellik<br />

anlayışıyla özgürleşmesi adına önemli.<br />

Bütünsel bir yaklaşımla, cilt sorunlarını<br />

ele alıp ihtiyaca yönelik minimalist<br />

kombinasyonlar oluşturmak mümkün.<br />

Biz de Rosece markası olarak, içerik bazlı<br />

formülasyonlar ve çok sayıda ürünün yer<br />

aldığı rutinler yerine, uyumlu içerikler<br />

ve doğru formülasyonlarla maksimum<br />

fayda sağlayabilecek çok fonksiyonlu<br />

ürünler geliştiriyoruz. Tek tek sorunlara<br />

odaklanmak yerine, cildi bir bütün olarak<br />

ele alan bütünsel cilt bakımı rutinlerini<br />

hedefliyoruz. Böylelikle uygulamada<br />

sade, anlaşılır ve sürdürülebilir rutinler<br />

sağlayabiliyoruz.”<br />

48 Skinimalizm<br />

49


C<br />

M<br />

Y<br />

CM<br />

MY<br />

CY<br />

CMY<br />

Dermatoloji Uzmanı Dr. Aslı<br />

Eralp’in 2015’te kurduğu Dermabien<br />

Dermocosmetics /@dermabien markası da<br />

mümkün olan az ürünle cilt için en sağlıklı<br />

ve doğru çözümü geliştirmeyi hedefliyor.<br />

Dermabien Dermocosmetics bünyesinde<br />

farklı cilt tipleri ve cilt sorunlarına özel<br />

olarak geliştirilen dermokozmetik ürünler;<br />

Dr. Aslı Eralp’in cilt bakımı alandaki 25<br />

yıllık tecrübesini de yansıtıyor.<br />

“Bir dermatolog olarak önceliğim her zaman<br />

kullanıcıların cilt sağlığı oldu. ‘Doğru<br />

ürünlerle cildimiz gülümsesin’ mottosuyla<br />

çıktığım bu yolda Dermabien ürünlerimi her<br />

gün giderek daha fazla kullanıcıyla<br />

buluşturmak için çalışmalarıma devam<br />

ediyorum. Dermabien ürünlerinde özellikle<br />

farklı cilt tipleri ve akne, leke gibi farklı cilt<br />

hastalıklarına yönelik ürünler bulunuyor.<br />

Akne sorunlarına sahip ciltler için<br />

temizleyici, losyon ve yüz kremini içeren<br />

Acn-Non akne seti, cildi güneş, mavi ışık ve<br />

oksidatif stresten koruyan ve anti-aging etki<br />

gösteren Dermasolar Age Defense Cream,<br />

cilt lekeleri için Dermabien Melacure serisi,<br />

hassas ve rozaseaya yatkın ciltlerin<br />

hassasiyetini ve cilt altı damar yapımını<br />

azaltan, stres hormonu kortizolü baskılayan<br />

SensiNouveau serisi, iğnesiz dolgu ve botoks<br />

etkisi gösteren, kırışıklıkları azaltan ve cildi<br />

sıkılaştıran anti-aging ürün serisi<br />

Dermisvital öne çıkan ürünlerimizden.<br />

Amacımız ciltte var olan problemlerin<br />

tedavisine yardımcı olurken; aynı zamanda<br />

daha sağlıklı, parlak bir cilt elde etmek ve<br />

bunu yaparken de olabildiğince az sayıda<br />

ürün kullanmak.”<br />

K<br />

50 Skinimalizm


sindirim kaynaklı oksidatif stres seviyesini<br />

azaltarak, kontrol altında tutmayı destekler.<br />

5. 30 yaşın üzerindeyseniz günde 2 ana<br />

öğün ile sınırlı kalıp, ara öğün tüketmemek.<br />

6. Genel olarak beslenmenizden paketli<br />

gıdaları çıkartarak, ev yemeklerine, bol<br />

lif kaynaklı sebzelere ve temiz protein<br />

kaynaklarına ağırlık vermek.<br />

Yazı: Ebru Şinik<br />

Ayurveda Eğitmeni & Wellbeing Uzmanı<br />

www.yukselencag.com<br />

ağışıklık sistemi, aynen<br />

tüm bedenlerimiz gibi<br />

birbiri ile sürekli enerji<br />

ve bilgi alışverişinde<br />

bulunan bütüncül<br />

bir sistemdir. Genel<br />

sağlık ve iyilik halimizi<br />

yükseltmek üzere yaptığımız günlük her<br />

seçim tüm fizyolojik sistemlerimizde<br />

zincirleme reaksiyonlarla çalışır.<br />

Bağışıklık sisteminizi her gün çok ufak<br />

ve önemsiz gibi görünen bazı rutinlerle<br />

konforunuzu bozmadan yükseltebilir ve kış<br />

boyunca muhtelif virüslerden korunarak,<br />

daha zinde ve dengede olabilirsiniz.<br />

Önce şunu anlamamız gerekiyor ki,<br />

bağışıklık sistemini sadece temiz beslenme<br />

ilkelerine uyarak tam olarak sağlıklı<br />

tutabilmeniz bünye tipleri ve yaşam<br />

tarzına göre değişiklik göstermektedir.<br />

“Temiz beslenme” ilkelerine dikkat etmek<br />

son derece belirleyici olduğu halde, eğer<br />

stres yönetimi yapamıyorsanız ve stres<br />

hormonunuz genelde optimal seviyelerin<br />

üzerinde seyrediyorsa, immün sistemi<br />

bariyerleri otomatik olarak düşmeye<br />

başlar ve fizyolojideki oksidatif stres yükü<br />

fazlalaşır. Böyle bir durumda ne sindirim<br />

sistemi ne de solunum sistemi randımanlı<br />

olarak çalışamaz.<br />

Bağışıklık sisteminin merkezi terminolojide<br />

Enterik Sinir Sistemi olarak bilinen<br />

sindirim sistemi olduğu üzere, eğer onu<br />

dengede tutmak ve hatta güçlendirmek<br />

istiyorsak öncelikle sindirim sistemimizi<br />

dengede tutmamız gerekmektedir.<br />

Bunun için öncelikli nelere dikkat etmemiz<br />

gerekir?<br />

1. Sirkadiyen ritimlere uygun her gece<br />

kaliteli uyku uyumak<br />

2. Stres seviyesi yüksekse derhal<br />

günlük rutinlere burundan alıp verilen<br />

nefes tekniklerini ve/veya meditasyon<br />

uygulamasını dahil etmek. Özellikle<br />

Diyafram Nefesi farkındalığını öğrenerek,<br />

diyafram kasınızı aktif bir şekilde<br />

çalıştırmak genel sağlık halinde hem kısa<br />

hem de uzun vadede son derece büyük<br />

farklar yaratır.<br />

3. Yemekleri pişirirken veya yerken bünye<br />

tipine uygun baharat karışımlarını eklemek.<br />

4. Gün boyunca sindirim sistemini<br />

destekleyen ayurvedik çay karışımlarını<br />

tüketmek. Özellikle Ayurvedik DTX,<br />

Ayurvedik Vata ve Ayurvedik Pitta çayları<br />

sindirim sistemini anında rahatlatan<br />

ve düzenleyen nitelikleri barındırarak,<br />

Peki bunların hepsini yaptınız diyelim.<br />

Bağışıklık sistemini güçlü tutmak için<br />

günlük hayatınızda başka nelere dikkat<br />

edebilirsiniz?<br />

7. Gün aşırı veya her gün banyo sonrası<br />

kendinize yapacağınız doğal ayurvedik<br />

vücut nemlendiricisi ve masaj yağları ile<br />

Abhyanga Masajı uygulamasına sabah<br />

güne başlarken veya gece yatağa gitmeden<br />

önce yer vermek ve haftada bir profesyonel<br />

masaj alarak bağışıklık için çok önemli<br />

olan lenfatik drenaj sisteminin düzenli<br />

temizliğini sağlamak.<br />

8. Yaşamınıza düzenli olarak hareket<br />

katmak! Çünkü hareket ettikçe lenfatik<br />

drenaj sistemi otomatik çalışır ve kendini<br />

temizlemeye, arındırmaya başlar.<br />

9. Her sabah kalktığınız gibi, dil temizleme<br />

aparatı ile dilinizin üzerinde gece<br />

boyunca biriken toksin atıklarını nazikçe<br />

sıyırıp, dilinizin pembesini görene kadar<br />

temizlemek.<br />

10. Her sabah bu işlemden sonra mideye<br />

bir şey girmeden önce min. 5 dk. ağzınızda<br />

ayurvedik ağız bakım yağı ile çalkalama<br />

yapmak. Bu işlem kanınızda birikme<br />

eğiliminde olan atom altı toksin yüklerinin<br />

tükürük bezleri vasıtasıyla kandan tahliye<br />

edilmesinde son derece etkin olup, bunu<br />

günlük mini bir şelasyon uygulaması olarak<br />

görebilirsiniz.<br />

52 Kışın Bağışıklık Sı̇stemı̇nı̇ Yükseltecek Önerı̇ler<br />

53


Koruyucu Tıp ve Wellbeing Uzmanı olarak<br />

bağışıklık sisteminizi güçlendirecek olan<br />

daha bir sürü günlük rutin önerisinde<br />

bulunabilirim.<br />

Siz şimdilik bu 10 öneriden birkaçı ile<br />

başlayın ve 6 hafta içinde genel zindelik<br />

halinizdeki dönüşümü fark edin. Farkı<br />

sadece siz değil, emin olun etrafınızda<br />

olanlar da fark edecek ve size “Ne<br />

yapıyorsun?” diye sormaya başlayacaklar.<br />

Şimdi sizinle benim tüm kış sezonu<br />

boyunca bol bol tükettiğim Taze Zencefil<br />

Çayı tarifimi paylaşacağım. Bu çayı ailece<br />

afiyetle tüketiniz. Sadece kan sulandırıcı<br />

ilaç kullananlar günde 1 fincandan fazla<br />

içmemelidir.<br />

Zencefil Ayurveda mutfağının<br />

vazgeçilmezlerindendir. Zencefil Çayı ise<br />

özellikle kış aylarında bizim evin baş tacıdır.<br />

Bu çayın faydalarını kısaca sıralıyorum:<br />

• Vücut ısınızı yükseltir, içinizi ısıtır.<br />

• Sindirim ateşimizi alevlendirir ve<br />

sindirime destek olur.<br />

• Bağışıklık sistemini güçlendirerek,<br />

mikroplara karşı kalkan oluşturur.<br />

• Fizyolojideki inflamasyon oluşumlarını<br />

yatıştırarak, bağışıklık sisteminin<br />

güçlenmesini sağlar.<br />

• Özellikle kış aylarında solunum<br />

yollarını muhtelif enfeksiyonlardan korur.<br />

• Kanı temizler ve inceltir. (Bu sebeple<br />

kan inceltici ilaç kullananlar günde bir<br />

bardaktan fazla içmemelidir.)<br />

• Metabolizmayı hızlandırarak detoks<br />

mekanizmalarını uyarır.<br />

• Tüm fizyolojide detoks görevi yapar ve<br />

toksin tahliyesini destekler.<br />

Özellikle serin havalar boyunca rahatlıkla<br />

günde birkaç büyük fincan, sıcak olarak<br />

tüketmenizi öneriyorum.<br />

(Kan inceltici kullananlar maks. 1 bardak.)<br />

• Taze Zencefil<br />

• Tarçın Kabukları<br />

• Karanfil<br />

• Kakule Kapsülü<br />

• Karabiber topları<br />

Taze Zencefil Çayı Yapılışı:<br />

1. Tencereye 1-1,5 litre kadar içme suyu<br />

konur.<br />

2. 1-2 parmak boyunda taze bir zencefilin,<br />

dış kabuğu soyularak, salatalık dilimleri<br />

şeklinde incecik dilimlenir ve tencereye<br />

atılır.<br />

3. Tencere içine 4-5 adet kakule kapsülü,<br />

4-5 adet karabiber topu, 6-7 adet karanfil<br />

ve 3-4 adet tarçın çubuğu da eklendikten<br />

sonra, kaynamaya bırakılır.<br />

4. Tencerede su fokurdamaya başladıktan<br />

sonra yaklaşık 20 dakika düşük ısıda<br />

kaynatmaya devam edilir. (Çayın rengi bu<br />

arada kehribar bir renk alacaktır.)<br />

5. 20 dk. sonunda altı kapatılarak, sıcak<br />

olarak içilir.<br />

6. Geri kalan çay soğuduktan sonra<br />

üstü kapalı bir sürahi veya tencere ile<br />

buzdolabında 5-6 güne kadar saklanabilir.<br />

İçilmeden önce tekrar ısıtılır ve kesinlikle<br />

sıcak olarak tüketilmelidir.<br />

Şifa olsun...<br />

54 Kışın Bağışıklık Sı̇stemı̇nı̇ Yükseltecek Önerı̇ler


Daha fazla<br />

ürüne ulaşmak<br />

için QR kodu<br />

okutun.<br />

C<br />

M<br />

Y<br />

CM<br />

MY<br />

CY<br />

CMY<br />

K<br />

Profesyonel<br />

Ömür boyu<br />

keskin bıçak<br />

garantisiyle!<br />

Beard Trimmer 9<br />

Her gün berberden<br />

çıkmış gibi görünün


Fotoğraf - Zeynep Deryaasan<br />

Model - Catarina Lovchikova<br />

Styling - Ramazan Tunç Gülsen<br />

Art Direction - Melissa Ilona<br />

Saç - Rıdvan Deniz<br />

Makyaj - Birce Selcik<br />

Fotoğraf Asistanı - Çağdaş Sezgin<br />

shopi go'ya teşekkürler...<br />

Full look - Lacoste x Golf Le Fleur<br />

Çizme - stylist own<br />

58 Hang out / Shopi go<br />

59


Forma - Puma, Manchester City Home Jersey<br />

Etek - KNWLS, Scallop Skirt<br />

Çizme - Vintage<br />

Yelek - Dickies, thorsby Liner West<br />

Üst - KWNLS<br />

Etek - KWNLS<br />

Bot - Zara<br />

60 Hang out / Shopi go<br />

61


Forma - Puma, AC Milan Home Jersey<br />

Jean - Diesel<br />

Ayakkabı - Mango<br />

Küpe - Kaizenen<br />

62 Hang out / Shopi go<br />

63


Üst - Ottolinger, Mesh Polo T-shirt<br />

Şort - Adidas<br />

Gözlük - KNWLS<br />

Şapka - Raavet, 6-Panel Paccbet<br />

Ayakkabı - Diesel<br />

Küpe - Kaizenen<br />

Ayakkabı - Diesel D-Venus<br />

64 Hang out / Shopi go<br />

65


Üst - Ottolinger, Mesh Polo T-shirt<br />

Şort - Adidas<br />

Gözlük - KNWLS<br />

Şapka - Raavet, 6-Panel Paccbet<br />

Ayakkabı - Diesel<br />

Küpe - Kaizenen<br />

66 Hang out / Shopi go


Yeni yıla doğru şehir bir başka hareketleniyor, etkinlik<br />

takvimi dolup taşıyor, İstanbulluların sanatla buluşmaları<br />

sıklaşıyor.<br />

Tam bir ilkbahar-yaz insanı olduğumdan kış geldiğinde<br />

içim biraz burkulsa da şehirde etkinlik seçeneklerinin<br />

çoğalmasıyla yeniden canlanıyorum. Bu sayımızda<br />

yine farklı sektörlerden başarılı isimleri tanıdık;<br />

onlara bu yüksek sanat sezonunu ve kış aylarını nasıl<br />

geçirdiklerini; İstanbul’la ilişkilerini sorduk.<br />

İyi okumalar ve mutlu bir kış dilerim!<br />

Hazırlayan: Pınar Morpınar<br />

pinarmorpinar@gmail.com / @pinarmorpinar<br />

Fotoğraflar: Güneş Kazdal<br />

68 Art Hopping


Çiçek Çizmeci<br />

Çiçek Çizmeci, 35, Teknoloji Editörü<br />

@cicekcizmeci<br />

Çiçek, Cüneyt Özdemir Youtube kanalında<br />

kendi programını hazırlayıp sunuyor ve<br />

freelance dijital medya yönetimi yapıyor.<br />

Yürüyüşü, spor yapmayı, seyahat etmeyi<br />

ve arkadaşlarıyla zaman geçirmeyi çok<br />

seviyor. İstanbul’a duyduğu sevgide deniz<br />

önemli bir etken; özellikle bir gününü vapurda<br />

geçirebilirse o zaman ondan mutlusu<br />

yok. Geleceğe dair hayali, sevdikleriyle<br />

sağlıklı ve kaliteli yaşamak. Fenerbahçe’de<br />

yer alan Duende Sanat Galerisi’nde buluşup,<br />

sohbet ettik.<br />

Neden bu işi yapıyorsunuz?<br />

Sunuculuk daha önce de severek yaptığım<br />

bir iş; okuduğum bölüm olmasına rağmen<br />

siyaseti oldum olası sevmedim. Teknolojiye<br />

ise her zaman ilgi duydum, teknoloji<br />

haberlerini takip etmek hobim diyebilirim.<br />

Dolayısıyla sevdiğim iki işi birleştirmiş<br />

oldum.<br />

En son okuduğunuz kitapları, izlediğiniz<br />

filmleri ve gittiğiniz sanat etkinliklerini<br />

merak ediyorum.<br />

En son Stefano D'Anna'nın Tanrılar<br />

Okulu'nu okudum. “Dünya böyle, çünkü sen<br />

böylesin” sözü gerçek bir ayna, bana da yol<br />

gösterici oluyor. En son izlediğim film<br />

Everything Everywhere All At Once.<br />

İzlemesi pek kolay olmadı. Sevgi-nefret<br />

ilişkisi besledim filme karşı. En son gittiğim<br />

sanat etkinliği ise Barcelona'daki Picasso<br />

Müzesi. İçinde 4000’den fazla eser yer alan<br />

bu müze Picasso'ya adanan, hayattayken<br />

eserlerinin sergilendiği ilk ve tek müze.<br />

Peki İstanbul’da var mı sevdiğiniz sanat<br />

alanları?<br />

Ziyaret etmeyi en sevdiğim sanat alanlarının<br />

başında Contemporary İstanbul var. Ayrıca<br />

Tophane-i Amire, Özel Saint Benoit Lisesi<br />

gibi İstanbul'un farklı tarihi alanlarında<br />

gerçekleşen sergiler çok hoşuma gidiyor.<br />

İstanbul'un yaşayan tarihi, eski binaları ile<br />

günümüz sanatçıları buluştuğunda tadından<br />

yenmiyor. Beni besleyen bir başka sanat<br />

galerisi ise bugün bulunduğumuz<br />

mahallemde yer alan, sahibesi de arkadaşım<br />

olan Duende Sanat Galerisi. Burada da hem<br />

köklü hem yeni sanatçıların eserlerini<br />

görmek mümkün.<br />

Kış mevsiminde İstanbul’da en çok ne<br />

yapmaktan / nerelere gitmekten<br />

hoşlanıyorsunuz?<br />

Kışın evde olmayı çok seviyorum. Dışarıda<br />

olacaksam sergi ve sanat galerilerini gezip<br />

ilham almak bana çok iyi geliyor. İstanbul<br />

Modern, Arkeoloji Müzesi, Arter, Pilevneli,<br />

Duende sanat galerileri beni iyi hissettiriyor.<br />

Bir de tabii tiyatro ve konserleri takip<br />

ediyorum. Özellikle Moda’da veya<br />

Beyoğlu’nda tarihi yerlerde olan etkinlikler<br />

de yine beni çok besliyor.<br />

Size neler, nereler, kimler ilham veriyor?<br />

Bana yeni yerler ilham veriyor. Özellikle<br />

gitmediğim, görmediğim ülkeler, şehirler<br />

beni canlandırıyor. Bu yıl Kopenhag'da<br />

Coldplay konserine gittim. Coldplay'ın bir<br />

stadyum dolusu insanı birleştiren gücü çok<br />

ilham vericiydi.<br />

Sinan Tekinel<br />

Sinan Tekinel, 36, Çiftçi<br />

@sinantekinel<br />

Tam bir modern çiftçi Sinan. Ege’de badem<br />

bahçesi var. Kendisini doğaya, toprağa<br />

adamış bir spor sevdalısı. Estetik zevklerini<br />

göz ardı etmeden, sakin, sade bir yaşam<br />

sürüyor. Sorularımızı iletmek için onun<br />

da ruhuna iyi gelen Arter’in geniş, dingin<br />

alanında bir araya geldik.<br />

İşinizden bahseder misiniz biraz?<br />

Ege’de yerli badem üretiyoruz. Kurduğum<br />

Noi Ege Bademi markası altında badem ve<br />

badem türevi ürünler tasarlıyor ve sizlerle<br />

buluşturuyorum. Doğa ile iç içe sağlıklı bir<br />

besin üretmek fikri ilgimi çekti. Aynı<br />

zamanda bu işi, ticari olarak daha az risk<br />

taşıdığına inandığım için de tercih ettim tabii.<br />

Görsel zevkinize ve kişisel gelişiminize<br />

yönelik en son etkinlikleriz nelerdi?<br />

En son Oppenheimer’i izledim,<br />

Contemporary İstanbul’u ziyaret ettim. Bir<br />

de triatlon antrenmanı ve beslenmesi<br />

üzerine bir makale okudum.<br />

Arter’i beğendiğinizi biliyorum başka var mı<br />

ziyaret etmeyi sevdiğiniz sanat alanları?<br />

İstanbul Modern, Sakıp Sabancı Müzesi,<br />

MoMA, Guggenheim, Louvre Müzesi’ni<br />

sayabilirim.<br />

Kış mevsiminde İstanbul’da en çok ne<br />

yapmaktan / nerelere gitmekten<br />

hoşlanırsınız?<br />

Belgrad Ormanı’na gidip dağ bisikletime<br />

binmeyi ve koşmayı seviyorum.<br />

Toprakla uğraşmanın dışında nasıl vakit<br />

geçirirsiniz?<br />

Spor yaparak… Koşu, bisiklet antrenmanları<br />

yapıyorum. Köpeğim Badem ile patika<br />

yürüyüşleri çok keyifli oluyor.<br />

Bu şehrin en çok nesini seviyorsunuz?<br />

Burada bir gününüz nasıl geçer?<br />

Doğasını ve özelikle denizini, boğaz<br />

manzarasını seviyorum.<br />

Sabahları erken kalkıp kendime vakit<br />

ayırıyorum. Yüksek proteinli bir kahvaltı ile<br />

güne başlıyorum. Tercihen ormanda temiz<br />

havada spor yapıyorum, erken akşam yemeği,<br />

esneme ve soğuk su terapisi, dizi/film/maç<br />

ve erkenden uyku ile günü kapatıyorum.<br />

Geleceğe dair hayalleriniz neler?<br />

Bol spor içerikli, huzurlu, sağlıklı bir aile<br />

hayatı.<br />

70 Art Hopping<br />

71


Olgun Kasıkçı<br />

Olgun Kaşıkçı, 31, İllüstratör<br />

@olgunkasikci<br />

Lara Kamhi<br />

Lara Kamhi, 36, Sanatçı<br />

@larakami<br />

Lara beğenilen bir sanatçı olmasının yanı<br />

sıra yönetmenlik ve küratörlük de yapıyor.<br />

Başladığı ve zaman içinde gelişmesini<br />

dilediği pek çok projesi var. Tutarlı<br />

çalışmaya ve bu çalışmaları öne çıkaran<br />

şanslı anlara inanıyor. İstanbul Boğazı ise<br />

vazgeçilmezi. Evinin sanat dolu köşesinde<br />

bir araya geldik.<br />

Sanatla ilişkinizi birkaç kelimeyle anlatır<br />

mısınız?<br />

Yaratıcı sürecimi insan olarak dünyadaki<br />

yerimi kavrama, tanımlama ve de aşma aracı<br />

olarak kullanıyorum. Kitlesel bilincimizi<br />

geliştiren düşünsel, duyumsal, kavramsal bir<br />

dönüşümün parçası olmak adına üretiyor, bir<br />

yandan da bu süreçler sayesinde varlığımı<br />

anlamlandırmayı amaçlıyorum.<br />

Bir sanatçı olarak sevdiğiniz sanat alanları<br />

hangileri?<br />

İstanbul’da en beğendiklerim, şehrin<br />

dokusunu kullanıp mekâna özgü eserler<br />

paylaşan kamusal alan sergileri oluyor. Yurt<br />

dışında ise, sinematik sanatlara verdiği önem<br />

sebebiyle Amsterdam’daki Eye Museum<br />

aklıma ilk gelen yer.<br />

En son okuduğunuz kitap / izlediğiniz film /<br />

gittiğiniz sanat etkinliği?<br />

En son okuduğum kitap Madeline Miller’ın<br />

Akhilleus'un Şarkısı kitabı. İzlediğim film;<br />

Panos Cosmatos’un The Viewing filmi.<br />

Gittiğim en son sanat etkinliği de Salt’ta yer<br />

alan Başka Kayda Rastlanmadı: Reşad Ekrem<br />

Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi Arşivi<br />

sergisiydi.<br />

Kış mevsiminde İstanbul’da en çok ne<br />

yapmaktan hoşlanıyorsunuz?<br />

Kış mevsiminde evde kalmak dışında,<br />

sinemaya gitmek ve sergi gezmek diğer<br />

mevsimlere nazaran daha fazla keyif veriyor.<br />

Bunun dışında özellikle kafesi olan<br />

kitapçılara gidip uzun vakitler geçirmek beni<br />

iyi hissettiriyor.<br />

İlham kaynaklarınız nelerdir?<br />

Hayatın her anı ilham dolu. Kişileri,<br />

çeşitliliği, çoksesliliği gözlemlemek en büyük<br />

ilhamlarım. Algıma, duyguma, zihnime<br />

düşen her şeyden ilham alıyorum.<br />

İş dışında vaktinizi nelere ayırırsınız?<br />

Sanatçı olunca her an çalışıyorsunuz<br />

esasında. Gözlem ve yaratım süreci devamlı<br />

işliyor. Dolayısıyla her anım işimle iç içe<br />

diyebilirim. Bir de hobi olarak sürdürdüğüm<br />

sanatsal pratiklerim var. Bu zamanlarda<br />

müzik, seramik veya yazı yazmak gibi diğer<br />

ilgi alanlarıma yöneliyorum.<br />

İstanbul’da günlük hayatınız nasıl geçiyor?<br />

Bu şehirde çok sevdiğiniz bir yer var mı?<br />

Her günüm birbirinden farklı. Düzenimi o<br />

dönemde uğraşıyor olduğum projeler<br />

belirliyor ve bunların farklı farklı doğaları<br />

sebebiyle değişik düzenler sunuyorlar bana.<br />

Yine işle ilintili olarak, dönem dönem<br />

İstanbul’un çeşitli yerlerine daha sık<br />

gidiyorum. Örneğin normalde çok sık<br />

gitmediğim Sultanahmet’te bir sergi<br />

yapıyorsak, birkaç ay boyunca o mahallede<br />

sosyalleşiyor, geziyor, vakit geçiriyorum.<br />

Tarihi dokusuyla, katmanlaşmış yapısıyla<br />

şehri tümüyle ele alan işler ürettiğimden de<br />

bu farklı deneyimleri sık sık tecrübe etme<br />

fırsatı yakalıyorum. Ancak tipik bir güne<br />

evde çalışarak başlar, biraz sahile inip yürür,<br />

sonrasında eve geri döner ve çalışmaya<br />

devam ederim. Boğazı görmek bana yoğun<br />

bir aşkınlık hissi veriyor. Bu da<br />

çalışmalarımın temelinde olan duyguya<br />

hitap ediyor. Dolayısıyla şehrin en sevdiğim<br />

yeri için gönül rahatlığıyla boğazı diyebilirim.<br />

Çocukluğundan beri çizgi dünyasına<br />

merakı olan, oldukça hayalperest bir<br />

illüstratör Olgun. Anahtar kelimeleri:<br />

Eğlence, empati, yaratıcılık ve tutku.<br />

İnsanlara mutlu olacakları şeyler vermeyi<br />

seviyor. Ayrıca Lego yaparak çok<br />

zaman geçiriyor; yemek yemeğe vakit<br />

ayırmayı seviyor. Vücut geliştirme ve<br />

MMA dövüş sporlarına karşı da bir hayli<br />

ilgisi var. Teşvikiye’de yer alan 44A Sanat<br />

Galerisi’nde bir araya geldik.<br />

En son neler okudunuz / izlediniz? Son<br />

gördüğünüz sanat etkinliği neydi?<br />

Genellikle hep mesleki teknik kitaplarım var.<br />

Kısacası resimli kitapları seviyorum :) Çokça<br />

da çizgi roman okurum, bu ay üç tane<br />

okudum; Üç Joker, Watchmen Origins ve<br />

Spiderman Kraven’ın Son Avı. En son<br />

Oppenheimer’i izledim ve 212’nin fotoğraf<br />

sergisine gittim. Hepsinden çok keyif aldım.<br />

Ziyaret etmeyi sevdiğiniz sanat alanları da<br />

vardır mutlaka.<br />

En son Paris’te gezdiğim Matisse ve Picasso<br />

müzeleri dışında (hatta Picasso’da bir<br />

çizimimi bile bıraktım!) İstanbul’da Müze<br />

Gazhane, İstanbul Modern ve Pera Müzesi’ni<br />

sayabilirim. Salt’ı da takip ediyorum. Ayrıca<br />

çekimimizi yaptığımız 44A Sanat Galerisi de<br />

hem bir sanat alanı hem de bir kafe olarak<br />

çok keyifli.<br />

Kış mevsiminde İstanbul’da neler yapar,<br />

nerelere gidersiniz?<br />

Bir yerde oturup yağmurun sesini dinlediğim<br />

herhangi bir aktiviteyi çok seviyorum. Zaten<br />

genel olarak kış insanıyım diyebilirim.<br />

Sürekli gidemesem de Türk Alman Kitabevi,<br />

yeni iç dekorasyonlarıyla kendini gösteren<br />

Espresso Lab gitmekten zevk aldığım yerler<br />

arasında. Bağdat Caddesi’nin çizgisini de<br />

seviyorum.<br />

İlhamınızı nelerden alırsınız?<br />

Kahve, tatlı insanlar, güzel sergiler, güzel<br />

müzik, iyi film, Instagram… her şey olabilir.<br />

Son zamanlarda Paris ve Barcelona’da çok<br />

iyi hissettim ve bu hisler yaratıcılığımı<br />

besledi. Artistik anlamda Alexander Girard,<br />

Olimpia Zagnoli, Saul Bass gibi<br />

sanatçılardan; kendi hayatımda da kız<br />

arkadaşım Çağla ve beraber çalıştığım kreatif<br />

ekipten ilham alıyorum.<br />

Bu şehrin en çok nesini seviyorsunuz?<br />

Sonu yok. Çeşitliliğini, her şeye sahip<br />

olmasını seviyorum. Vapur, deniz, metro,<br />

karbondioksit, kendi içinde düzene sahip bir<br />

kaos. Türkiye’de İstanbul dışında bir yerde<br />

yaşasam sıkılırım. İstanbul’un<br />

koşturmacasında kaybolmayı seviyorum.<br />

Geleceğe dair hayalleriniz neler?<br />

Kariyerimin bir noktasından itibaren, ki<br />

hedeflerim doğrultusunda bu 2024 yılı<br />

olarak görünüyor, yurt dışına taşınmayı ve<br />

geri kalan nazik hayatımı orada geçirmeyi<br />

hayal ediyorum. Diğer hedeflerimi ise ya<br />

şimdilik gerçekleştirdim ya da onlardan<br />

vazgeçtim :)<br />

72 Art Hopping<br />

73


şte size kıpır<br />

kıpır, fokur fokur,<br />

gürül gürül bir<br />

ada-ülke. Düşünün<br />

ki bu ada, iki<br />

kıtanın birleştiği<br />

sürekli hareket<br />

halindeki plakalar üzerinde<br />

durmaya çalışıyor. İki kıta<br />

da kendine çekiştiriyor<br />

garibimi.<br />

Yazı ve fotoğraflar: Coşkun Canlı / Gezgin<br />

@for.1.world<br />

Seljalandsfoss Şelalesi<br />

Düşünün ki bu ada, her yere<br />

uzak ve üzerinde otuzdan<br />

fazla aktif volkan var. Sıcak<br />

su fışkırıyor her köşesinden.<br />

Düşünün ki aynı ada, etrafı<br />

yetmezmiş gibi altı-üstü, her<br />

tarafı su, şelalelerce su.<br />

Bir de tepe tepe buzullar.<br />

İşte bu ada aynı zamanda tam<br />

bir “en”ler ülkesi.<br />

74 8 Günlük İzlanda Turu<br />

75


Adaya ilk kesin yerleşimi MS 874’de<br />

Norveçliler yapıyor. 930’da dünyanın en<br />

eski parlamentolarından Althing kuruluyor<br />

ve 13.yüzyıla kadar İzlanda Birliği devam<br />

ediyor. Sonrasında Norveç ve Danimarka<br />

hakimiyetleri altında altı yüzyıl geçiriyor<br />

ve Danimarka II. Dünya Savaşı’nda işgal<br />

edilince 1944’de bağımsızlığını ilan ediyor.<br />

Adım adım İzlanda<br />

8 günlük ayrıntılı bir rota<br />

Giriş notu: Biz Rejkavik bölgesini<br />

gezinin sonuna bıraktık. İnsanların<br />

kalabalığından önce doğanın güzelliği<br />

yorsun bizi istedik. Ama siz dilerseniz ilk<br />

gün Rejkavik’te zaman geçirip ikinci gün<br />

rotaya başlayabilirsiniz.<br />

Dünyada tamamı kadınlardan oluşan ilk<br />

siyasi parti İzlanda’da kuruluyor. Dünyanın<br />

ilk kadın devlet başkanı da 1980’de<br />

İzlanda’da seçiliyor.<br />

İzlanda, ordusu olmayan dünyanın en geniş<br />

ülkesi ama Nato üyesi. Zaten ABD’nin<br />

koruma kalkanı altında. Avrupa Birliği<br />

üyesi değil ama Schengen vizesi ile giriş<br />

yapılıyor.<br />

1.Gün ( 156 k m)<br />

Keşfinize THINGVELIR NATIONAL<br />

PARK ile başlayın. Burası bir Unesco<br />

Dünya Mirası. Dünyada kıtaları ayıran<br />

tektonik plakaları yerin üzerinde<br />

görebildiğiniz tek yer. Anlayacağınız<br />

İzlanda hem Amerikalı hem Avrupalı ve her<br />

yıl 2 cm. birbirinden uzaklaşıyor.<br />

Vik i Myrdal<br />

Avrupa’da nüfus yoğunluğu en düşük ülke<br />

İzlanda. 380.000 kişi yaşıyor ve nüfusun<br />

%70’i Rejkavik civarında yoğunlaşıyor.<br />

Hem Avrupa hem de Dünya Futbol<br />

şampiyonasına katılmayı başaran en az<br />

nüfuslu ülke oldu. Yüz ölçümü ise 103.000<br />

km2 yani bizim Ege Bölgesi kadar.<br />

İzlanda dünyada en fazla uçuş iptaline sebep<br />

olan doğa olayının da kaynağı. Hatırlarsanız<br />

2010’da Eylafjallajokull volkanı patlamış ve<br />

Avrupa’da 100.000’den fazla uçuş yayılan<br />

duman tabakası yüzünden iptal olmuştu.<br />

Bu esnada bilinenin aksine İzlanda hava<br />

sahası hiç kapanmamıştı çünkü tüm duman<br />

Avrupa’nın üzerindeydi.<br />

Ülke tüm enerji ihtiyacının %85’ini<br />

yenilenebilir jeotermal ve hidroelektrik<br />

kaynaklarından sağlıyor. Bu alanda<br />

dünyada tekler.<br />

Dünyanın en garip arkadaşlık uygulaması<br />

sadece bu ülkede mevcut: “Ensest Alarmı”<br />

İzlanda’da soyadı olarak herkes anne veya<br />

babasının ön adını alıyor. Gunnarsdottir<br />

veya Johannasson gibi. Bir bara gittiğinde<br />

bu isim ve soyadından kimse akraba olup<br />

olmadığını anlayamıyor. Tanımadığınız<br />

bir kuzene denk gelme ihtimaliniz hiç de<br />

az değil çünkü çoğunluk 9. yüzyılda adaya<br />

yerleşen Viking soyundan geliyor ve bu<br />

yüzden ensest bir ilişkiye girmemek adına<br />

önce The Islendinga App (Incest Prevention<br />

Alarm) uygulamasından bir durum tespiti<br />

yapıyorlar<br />

Gelin, bu ilginç ada-ülkeyi<br />

birlikte gezelim<br />

Biz seyahat planımızı 9 ay önceden temmuz<br />

için yapmıştık. Uçuş günü yaklaşırken yine<br />

volkanı patladı İzlanda’nın. Böyle risklerden<br />

korksak gezgin olamazdık. Patlamadan<br />

birkaç gün sonra İzlanda’daydık. Seyahat<br />

boyunca da Rejkavik’in dibinde lav<br />

püskürtmeye devam etti volkanımız.<br />

Neyse volkanlar patlasın, gayzerler<br />

hoplasın, biz düşelim yollara.<br />

İzlanda’yı gezmek için birkaç seçeneğiniz<br />

var. En fazla tercih edilen yöntem<br />

Rejkavik’te konaklamak ve her gün<br />

bir bölgeyi içeren yakın ulaşılabilir<br />

noktalar için turlara katılmak. Bir diğer<br />

yöntem de cruise gemisiyle adanın bazı<br />

noktalarını görmeye çalışmak. Bu gemilerin<br />

bazıları Grönland ve Faroe adalarını da<br />

kapsayabiliyor. Biz daha az maliyetli ve<br />

adanın tamamını görebileceğimiz bir<br />

seçeneği tercih ettik. Camper kiraladık ve<br />

tüm adanın etrafını bu araçla dolaştık. İki<br />

kişi için camperlar ideal. Bizimkinde açılıp<br />

yatağa dönüşen iki ünite vardı. Araçlarda<br />

çok güçlü ısıtma tertibatı bulunuyor. Ayrı<br />

bir bataryadan beslenen 7 kademeli ısıtma<br />

var ve -2 C’yi bulan soğuk havada sadece<br />

seviye 1 bize yeterli oldu. İzlanda’da birçok<br />

kez yağmur ve şelaleler derken sırılsıklam<br />

olacaksınız. Bu araçlardaki ısıtma tertibatı<br />

sayesinde her şeyi hemen kurutabilirsiniz.<br />

Kamp için gereken ocak gibi, yeme-içme<br />

tertibatı da vardı ve benim gibi kamp<br />

hayatını hiç bilmeyen bir kişiye göre<br />

bile kullanımı çok basitti. Geceleri aracı<br />

ısıttığımız için bozulabilecek peynir tarzı<br />

ürünleri aracın üstüne koyuyorduk.<br />

İzlanda’da aracınızı herhangi bir yere<br />

çekerek geceleme yapmanız yasak. Kamp<br />

alanlarında durmanız gerekiyor, ne şans<br />

ki; bu küçük ülkede 400 kamp alanı var!<br />

Sadece bu kamplar kışın kapalı, aklınızda<br />

olsun. Kamplarda tuvalet, duş, bulaşık,<br />

elektrik olanağı, bazılarında çamaşırhane,<br />

mikrodalga, çok azında restoran bile<br />

mevcut. Camp card ile 40 tanesinden<br />

faydalanabiliyorsunuz. Kartın fiyatı 175<br />

Euro ve bir yıl süreyle istediğiniz kadar<br />

kullanabiliyorsunuz. Aracın içindeki herkes<br />

-elektrik ve duş haricinde- kamp alanından<br />

ücretsiz yararlanıyor.<br />

Sonraki durağınız MÖ 4000 yıllarında<br />

oluşmuş krater gölü KERID olsun.<br />

Ardından GEYSIR’e devam edin. Gayzer<br />

kelimesi adını buradan alıyor. Dünyanın<br />

bilinen en eski gayzeri burası ve 80<br />

metre ile kaydedilmiş ikinci en yüksek<br />

gayzer olarak da geçiyor. O şu an pek<br />

aktif olmasa da aynı yerdeki dünyanın<br />

en yüksek dördüncü gayzeri Strokkur<br />

her 8-10 dakikada bir 25-35 metreye<br />

kadar fışkırmaya devam ediyor. Etrafta<br />

fokurdayan jeotermal birikintilerde ısı 250<br />

dereceyi buluyor.<br />

Biz gecelemeyi Skjol Kjoastadir kamp<br />

alanında yaptık. İçinde restoran da var.<br />

Tavsiye ederim.<br />

Geysir<br />

2.Gün ( 264 k m)<br />

Bence ikinci gün erken kalkın çünkü<br />

bugüne muhteşem yerler sığdıracaksınız. İlk<br />

durak GULFOSS; İzlanda’nın en güçlü ve<br />

heybetli şelalesi.<br />

SELJALANDSFOSS şelalesi ise tam bir<br />

fotoğraf cenneti. Arkasından da yürürseniz<br />

keyifli bir ıslaklık deneyimi yaşarsınız.<br />

Benim en beğendiğim yerlerden biri oldu<br />

burası.<br />

SKOGAFOSS şelalesini hem aşağıdan hem<br />

de tırmanarak yukarıdan izleyin.<br />

DRHHOLAEY’de fenerin bulunduğu<br />

bölgede muhteşem manzarayı izleyin.<br />

Burası adanın en güney ucu. Black Beach<br />

(Reynisfjara viewpoint) tarafına bakan<br />

tepede ise İzlanda’nın milli kuşu Puffin’in<br />

yumurtlama alanı var. Bu siyah, beyaz<br />

tombul kırmızı gagalı kuşlar adanın simgesi<br />

aynı zamanda.<br />

BLACK BEACH’de sahildeki çubuk<br />

şeklinde üst üste binmiş bazalt kaya<br />

bloklarına fotoğraf için tırmananlardan<br />

olursunuz belki. Burada sahile asla<br />

yaklaşmayın. Sakin görünen su birden sizi<br />

okyanusun derinliklerine çeken bir dalgaya<br />

dönüşüp yutabilir.<br />

VİK kasabasından geçeceksiniz. Gecelemeyi<br />

bu bölgede de yapabilirsiniz.<br />

Dyrholaey Burnu<br />

Seljalandsfoss Şelalesi<br />

76 8 Günlük İzlanda Turu<br />

77


5.Gün ( 250 k m )<br />

3.Gün ( 347 k m)<br />

İlk durağınız birkaç dakikalığına<br />

SKEIDARA BRIDGE MONUMENT<br />

olabilir. Buzulların altındaki volkan<br />

patlayıp, fırlayan tonluk buz kütleleri demir<br />

yolunu parçaladığı için bu görüntü oluşmuş.<br />

SVINAFELLSJOKULL GLACIER<br />

yolunuzun üzerinde yer alacak. Güzel ama<br />

çok oyalanmayın, asıl muhteşem olanı<br />

birazdan karşınıza çıkacak.<br />

Yolda at çiftlikleri gördüğünüzde durup<br />

güzel İzlanda ponylerini sevebilirsiniz.<br />

Jokulsarlon Glacier.<br />

Günler sonra ilk büyük yerleşim<br />

AKUREYRİ ile başlayın güne. Onlar<br />

kuzeyin en büyük şehri diyorlar ama<br />

nüfusu sadece 18.000 kişi. Aynı zamanda<br />

bir cruise limanı. Rengarenk, keyifli bir<br />

kasaba. Mutlaka KETILKAFFI’de bir kahve<br />

veya brunch için oturun. Seveceksiniz<br />

bu şehri. Kaffi Ilmur, hot dog dükkânı<br />

Pylsuvagninn, Kristjans Bakery de diğer<br />

seçenekleriniz.<br />

Kuzeye doğru ilerlerken Olafsfjordur’dan<br />

önce Mulagöng adında çok ilginç bir<br />

tünelden geçeceksiniz. Trafiğin çift yönlü<br />

ama tek şerit üzerinde ilerlediği bu 3,5 km<br />

uzunluğundaki tünelde her yüz metrede<br />

bir cep var ve sağa çekip karşıdan gelen<br />

araçlar geçsin diye bu cepte bekliyorsunuz.<br />

Cep maksimum 3 araç alıyor. Yani karşılıklı<br />

üçer araç denk gelirse tüm tünel tam bir<br />

kaosa döner. Pek bize göre bir sistem değil<br />

anlayacağınız.<br />

Bu ilginç yollar bizi en kuzeydeki çok<br />

etkilendiğim bir kasabaya getiriyor.<br />

SIGLUFJORDHUR tüm dünyada Kuzey<br />

Kutbuna en yakın iki yerleşimden biri<br />

olarak geçiyor. Bu kasabada kendinizi bir<br />

İskandinav Bienalinde gibi hissedeceksiniz.<br />

Nereye baksanız çok yaratıcı sanat<br />

objeleri ile donatılmış, renkli, harika doğa<br />

manzaralı, müthiş enerjili bir kasaba. 5<br />

binadan oluşan denizcilik müzesi Herring<br />

Era Museum da bu kasabada. Merkezdeki<br />

kamp alanı da bana göre gördüklerim<br />

arasında en güzel manzaralı kamp alanıydı.<br />

Uzun yaz güneşini düşündüğünüzde burası<br />

geceleme için çok keyifli bir nokta ve<br />

etrafında restoranlar da var<br />

Eğer devam edelim derseniz bu sefer de<br />

Hofdavatn ve Hofsos bölgesinde güzel bir<br />

gün batımı sizi bekliyor olacak.<br />

İzlanda’da yazın hava kararmadığı için<br />

geç saatlere kadar yorulmadan araç<br />

kullanabiliyorsunuz. Biz gecelemeyi<br />

Skagaströnd kamp alanında yaptık. İyi bir<br />

kamptı.<br />

Hofdavatn<br />

Sı̇glufjordu<br />

Ve nihayet İzlanda’nın en güzel yerlerinden<br />

birine ulaşacaksınız. FJALLSARION<br />

GLACIER. Etkileyici bir buzul, onun<br />

buluştuğu bir göl ve bu gölde yüzen buzul<br />

parçaları. Gölde bot turu yapma olanağınız<br />

da var.<br />

Sonraki durağınız büyük buzul gölü ve<br />

deniz aslanları ile ünlü JOKULSARLON<br />

olacak.<br />

Buzuldan kopan parçalar gölden bir kanal<br />

boyunca okyanusa süzülüyor ve birçok<br />

parça normalde DIAMOND BEACH’de<br />

elmas tarlası görüntüsü verecek şekilde<br />

karaya vuruyormuş. Biz gittiğimizde<br />

süzülen buz parçaları vardı ama kum<br />

üzerinde hiçbir şey yoktu. Bu da gezinin<br />

nazar boncuğu olsun.<br />

Güzergahınızda DJUPİVOGUR bölgesinde<br />

harika manzaralar size eşlik edecek ve<br />

birçok yerde aracınızı sağa çekeceksiniz<br />

diye düşünüyorum.<br />

4.Gün ( 410 k m)<br />

Diamond Beach<br />

Eglistadir’den geçerek JOKULSA a DAL<br />

UTSYNİSPALLUR kanyonu üzerindeki<br />

FOOT BRIDGE’de fotoğraf çekmek için<br />

durun.<br />

75 km sonra BEITARHUSID’de mutlaka bir<br />

kahve veya atıştırma molası verin<br />

Artık adanın kuzeyindeyiz. DETTIFOSS<br />

şelalesi Avrupa’nın ikinci en güçlü şelalesi<br />

olarak geçiyor.<br />

Ardından direksiyonu Mars’a<br />

çevireceksiniz. HVERIR’e varınca<br />

anlarsınız ne demek istediğimi. Devasa bir<br />

jeotermal alan, duman tüten su birikintileri,<br />

kahverengi ile gri arasındaki tüm tonların<br />

birbirine geçtiği bir düzlük, buna yukarıdan<br />

bakan yaşamsız toprak tepeler ve zaman<br />

zaman yoğunlaşan sülfür kokusu. Burası<br />

kesinlikle başka bir gezegen.<br />

Ve bu yorgunluğun üzerine en iyi ne gider?<br />

MYVATN NATURE BATH’a bırakın<br />

kendinizi. Blue Lagoon’un yarı fiyatı, çok<br />

daha az ziyaretçisi var, turistik değil ve<br />

daha doğal. Kamp yaparak gezenler için<br />

bu termal banyolar harika bir dinlenme,<br />

rahatlama, duş alma alanı.<br />

Bence gecelemeyi Akureyri bölgesinde<br />

yapabilirsiniz.<br />

Hverir<br />

Kirkjufell<br />

6.Gün ( 253 k m)<br />

Skagaströnd’den geçiyorsanız kilisenin<br />

önündeki heykelcikleri bir görün. Bu kadar<br />

küçük bir yerleşimde bile sanatsal dokunuş<br />

nasıl da güzel bir hava vermiş.<br />

Uzun bir sürüş sonrası ilk durağımız<br />

KOLUGLJUFUR CANYON.<br />

Sonrasındaki Snefellsnessvegur -<br />

Helgafellsveit rotasında ise gözünüzü<br />

yoldan alamayacaksınız.<br />

Günün finalini İzlanda’nın en fotojenik<br />

yerlerinden biri olan KIRKJUFELL’de<br />

yapın. Bu ikonik dağ ve önündeki şelale<br />

sosyal medyada İzlanda’nın simge<br />

fotoğraflarından biri durumunda.<br />

Nyhavn Limanı<br />

Gece Grundarfjordur’da kalın.<br />

78 8 Günlük İzlanda Turu<br />

79


7.Gün<br />

( 218 k m) 8.Gün ( 277 k m)<br />

Rejkavik<br />

Rejkavik<br />

Güne mutlaka VALERIA KAFFI’de<br />

başlayın. Bir kahve sever olarak saatlerce<br />

oturabilirim burada. Kafenin alt katını da<br />

mutlaka görün.<br />

Yol üzerinde SELVALLAFOSS’a da uğrayın.<br />

Ve artık REJKAVIK’e merhaba. Ufak bir<br />

başkent ama bence keyifli, enerjili, renkli<br />

bir yer. İzlanda’nın doğası tabii ki öne<br />

çıkıyor ama başkentini de özellikle az<br />

insanlı 1 haftanın ardından çok beğendim.<br />

Hemen kafe seçimimi yazayım KAFFI<br />

O-LE. Şehrin en meşhur hot dog dükkânı<br />

Baejarins Beztu Pysur ama daha iyilerini<br />

de yedim açıkçası. Laugavegur Caddesi<br />

ve etrafı zaten tamamen bir yeme içme<br />

alışveriş cenneti. Hallgrimskirkja Kilisesi,<br />

Sun Voyager heykeli, Rainbow Caddesi,<br />

Milli Müze, Perlan, Harpan diğer görülecek<br />

yerleri.<br />

İzlanda’ya BLUE LAGOON ile hoşça kal<br />

diyebilirsiniz. Burası ülkenin en popüler<br />

ve turistik yeri. İnternetten sabah en<br />

erken saat (07.00) için rezervasyon yapın.<br />

En rahat saat. Çünkü giren çıkmıyor.<br />

Büyük ihtimal buharlaşıp yok olana kadar<br />

kalıyorlar içeride. Giriş ücreti yaklaşık 80<br />

dolar, içinde bir içecek, havlu ve çamur<br />

maskesi de dahil. Bavul bırakabileceğiniz<br />

bir alan da var. Havaalanına en yakın yer<br />

olduğu için buradan doğrudan uçağa giden<br />

de çok oluyor. Çok turistik yerleri sevmem<br />

ama burası görülmesi gereken yerlerin<br />

başında geliyor.<br />

Siglo Hotel<br />

Blue Lagoon<br />

Fiyortlardan dolayı adanın çevresi<br />

5000 kilometreyi buluyor, biz 8 günlük<br />

yolculuğumuzda toplam 2.175 km yaptık.<br />

Sonradan fark ettim ki, Türkiye’den giden<br />

hiçbir dostum, sosyal medyada takip<br />

ettiğim arkadaşlarımın hiçbiri İzlanda’yı<br />

bu şekilde gezmemişlerdi. Bu da bu güzel<br />

deneyimi daha da özel yaptı bizim için.<br />

1 hafta boyunca, başkente gidinceye kadar<br />

tek bir polis görmedim. Dünyanın en<br />

güvenilir ülkelerinden birisi. Gelen turist<br />

de varlıklı. Hiçbir güvenlik sıkıntınız<br />

olmayacak.<br />

Hiçbir ülkede karavan oranı bu kadar<br />

yüksek değil. Her yer camper, karavan,<br />

kamp araçları ile dolu. İzlandalılar<br />

için en önemli hafta sonu etkinliği de<br />

karavanlarıyla gidip bir kamp alanında<br />

ailece zaman geçirmek.<br />

Bir ülkede yerde bir tane bile pet şişe,<br />

çöp olmaz mı? En ücra köşelerine, kamp<br />

alanlarına kadar hiçbir yerde çöp görmedim.<br />

Gördüğüm en temiz ülke oldu İzlanda.<br />

Dünyanın en temiz ve lezzetli musluk<br />

suyu da burada bence. Asla marketten su<br />

almanıza gerek yok.<br />

Sokak hayvanı yok. Hatta hayvan yok.<br />

Yollarda sadece pony, koyun, keçi, inek<br />

görebiliyorsunuz. Şu ana kadar en az<br />

memeli gördüğüm ülke oldu İzlanda.<br />

İnsanlar adaya ayak bastığında adada<br />

memeli olarak sadece kutup tilkisi varmış.<br />

Adada hiç sürüngen de yok bu arada.<br />

Bir ada ülkesi olmasına rağmen rüzgârdan<br />

dolayı hiç yelkenli görmedim. Okyanusta<br />

yüzen de görmedim.<br />

Gezdiğimiz 1 hafta boyunca hava genelde<br />

güneşliydi. Gece -2 dereceyi gördüm.<br />

Gündüz ise +19’a kadar çıktı. Yağmurlu<br />

ve şiddetli rüzgârlı gün olmadı. İzlanda’da<br />

senede ortalama 1.300 saat güneşli gün<br />

oluyor. Bu da İrlanda ve İskoçya ortalaması<br />

ile benzerlik gösteriyor.<br />

İskandinavlardan net olarak ayrıldıkları<br />

bir özellikleri var: İskandinav programında<br />

yoksa son dakika planı yapmaz, İzlandalı<br />

ise hava o gün güneşli ise hemen keyfini<br />

çıkartır.<br />

İlk defa bir ülkede hiç nakit kullanmadım.<br />

Gittiğim her ülkenin en küçük banknotunu<br />

ve demir parasını biriktiririm ama kartla<br />

işlem yapmaktan İzlanda kronuna hiç<br />

dokunamadan döndüm.<br />

Bu kadar sulak bir ülkenin sadece %1 inin<br />

ekilebilir olduğunu öğrenmek de şaşırtıcı<br />

oldu.<br />

Dünyanın bana göre en pahalı ülkesi. Başka<br />

pahalı ülkelerde yine de seçenekleriniz<br />

var. İzlanda seçeneksiz olarak net pahalı.<br />

Otelde kalmadım, restoranda yemek<br />

yemedim, tura katılmadım, 6 ay önce<br />

rezervasyonları tamamladım. Buna rağmen<br />

günlük maliyetim son dakikada gittiğim<br />

Yunanistan’ın 4 katı oldu.<br />

O zaman işe yarayacak öneriler ve uyarılar<br />

da gelsin…<br />

80 8 Günlük İzlanda Turu


• İzlanda öyle son dakika gideceğiniz<br />

bir ülke asla değil. En az 1 yıl önce uçak,<br />

araba ve konaklama rezervasyonunuzu<br />

bitirmiş olmanız gerekiyor. Ülkede çok<br />

fazla konaklama olanağı yok ve nüfusunun<br />

6 katı turist aldığı için özellikle konaklama<br />

ve araç kiralama seçenekleri hem az hem<br />

çok pahalı. Resmi netleştirmek için şöyle<br />

bir bilgi vereyim. Ülkede 2023 yaz dönemi<br />

konaklamalarının %75’i 2022 bitmeden<br />

dolmuştu. Buna göre yapın planınızı.<br />

• En iyi hava koşullarını yakalayabilmek<br />

için en doğru zaman Temmuz – Ağustos<br />

ayları.<br />

• Camper kiralamanızı öneririm. Böylece<br />

hem konaklama hem de tur ücretlerinden<br />

tasarruf edersiniz ve esnek hareket edebilir,<br />

adanın tüm çevresini gezebilirsiniz. Eğer<br />

bizim gibi dolaşmak isterseniz en az 7<br />

gün ayırmanız gerekiyor. Azami 9 gün<br />

yeterli. Otelde kalmak ve adanın tamamını<br />

dolaşmak isterseniz çok net bir rotayı 1<br />

yıl önceden yapıp tüm otelleri ayarlamış<br />

olmanız şart çünkü yolun önemli kısmında<br />

küçük yerleşimler ve çok kısıtlı konaklama<br />

olanağınız olacak. Eğer Rejkavik’te kalıp<br />

günübirlik bir yerlere gitmek istiyorum<br />

derseniz de bence adanın ve önemli yerlerin<br />

anca yarısını görebilirsiniz.<br />

• Mutlaka safetravel.is ve weather.is<br />

uygulamalarını telefonunuza indirin. Her<br />

sabah yola çıkmadan hava koşullarına ve<br />

genel uyarılara göz atın.<br />

• Hava koşullarındaki ani değişikliklere ve<br />

rüzgâra hazırlıklı olun. İzlanda dünyanın en<br />

rüzgârlı ülkelerinden biri. Araba kapınızı<br />

dikkatli açın, “kapı koparan rüzgâr” burada<br />

hiç de şehir efsanesi değil ve araçlarda<br />

bu durumlar için sigorta yok. Birden<br />

bastıran çok yoğun sis, sağanak yağmur<br />

için de önlemlerinizi alın. Burada yağmur<br />

rüzgarla birlikte gelir ve sizi sırılsıklam<br />

eder. Yanınızda su geçirmez pantolon<br />

bulundurun, ama sakın şemsiye götürmeye<br />

kalkmayın.<br />

• Yazın ortasında bile hava soğuk olacak.<br />

Rüzgârın hissedilen sıcaklığı en az 5 derece<br />

aşağıya çektiğini gördük. Ben temmuzda -2<br />

gördüm. Sizi rüzgâr, yağmur ve soğuktan<br />

koruyacak kapüşonlu kıyafetler tercih edin.<br />

yapmadan giderler. Oysaki girişte aracınızın<br />

plakasının fotoğrafı kameralar tarafından<br />

çekilir. Çıkışta plakanız tekrar fotoğraflanır.<br />

Online ödeme yapmadıysanız anında en az<br />

10 katı ceza plakanıza yansır.<br />

• Havaalanı ile Rejkavik arasında toplu<br />

taşıma yok, tek seçenek taksi. Tek yön<br />

için 200 Euro ödersiniz. Fly bus diye bir<br />

shuttle var. O da kişi başı 30 Euro ve bir<br />

buçuk saatte bir hareket ediyor. Yani en iyi<br />

seçenek araç kiralamak. Adada ayrıca hiç<br />

demiryolu da yok.<br />

• Koyu rye ekmeğini deneyin. Bu ekmek<br />

jeotermal alanlarda toprakta pişiriliyor.<br />

Hot dog’ları çıtır çıtır ve çok lezzetli.<br />

Çikolataları çok iyi. Gelirken bana da<br />

getirin. Yoğurdumsu peynirleri skyr’i<br />

deneyin. Dondurmalarını da tadın. Ben<br />

tatmadım ama fermente köpek balığı<br />

eti, balık çorbası, tütsülenmiş kuzu,<br />

kuzu çorbası, kuru balıkları da meşhur.<br />

En önemli içecekleri Brennivin adında<br />

schnapps tarzı bir likör. Ve en meşhur<br />

şekerleri de siyah licorice.<br />

Ve son olarak; İzlanda bir gezginin<br />

hayatında bir defa giderse kendini şanslı<br />

hissedeceği özel bir destinasyon. Evet<br />

oldukça pahalı, ama eğer koşullarınız<br />

elveriyorsa mutlaka gidin ve adanın tüm<br />

çevresini dolaşarak bu deneyimi eşsiz hale<br />

getirin bence.<br />

• İzlanda’da çoğu gezilecek yere ücret<br />

ödemezsiniz. Fakat girişlerinde ödemeli<br />

park alanı olabilir. Küçük bir panoda<br />

üzerinde QR kod olan bir siteye girip<br />

online ödeme yapmanız gerekir. Etrafta asla<br />

park görevlisi yoktur ve turistler ödeme<br />

Not: Sorularınız olursa bana Instagramdan<br />

yazabilirsiniz. Adayla ilgili video ve farklı<br />

görsellere de sayfamdan ulaşabilirsiniz.<br />

82 <br />

8 Günlük İzlanda Turu


86 - 91<br />

94 - 99<br />

100 - 105<br />

106 - 114<br />

DENİZLERİN KALBİNDE: MUSTAFA GÜNEN İLE SÖYLEŞİ<br />

HEYECANLA BEKLEDİĞİMİZ KİTAPLAR & FİLMLER<br />

DAĞIN ZİRVESİNDE SANAT DENEYİMİ<br />

FRAN ANIORTE İLE DERİN MEVZULAR<br />

84<br />

85


Röportaj: Prof. Dr. Uğur Batı / Bilim İnsanı, Yazar<br />

Fotoğraflar: Didem Engin<br />

u bir röportaj-yazısı<br />

derlemesi gibi olacak ya da<br />

onun gibi bir şey. Bir sanat<br />

felsefesini irdeleyeceğim.<br />

Ressam Mustafa Günen<br />

üzerinden bir yazı olacak.<br />

Günen, öyle böyle bir isim değil. Dünyanın<br />

sanat merkezlerinde sergiler açan, en itibarlı<br />

dünya müzayedelerinde yer alan, New York<br />

çatı milyarderlerinden tut, Hint Mihracesine,<br />

Dubai Şeyhlerine kadar pek çok ismin özel<br />

koleksiyonunda bulunan bir “evrensel”<br />

ressam. Dünyanın en iyi sanat dergilerinde<br />

yorumlanan Günen, -mesela 150 ülkede<br />

dağıtımı yapılan International Artist<br />

Magazine'de, 2008 ve 2016 yıllarında iki<br />

defa sekiz sayfalık haber oldu- deniz ressamı<br />

olarak dünyanın en iyilerinden kabul<br />

ediliyor. Fırtınalı denizlerin romantik<br />

ressamı, resimlerinde genellikle fazla renk<br />

kullanmaz- 5 renk kullanır- denizleri de<br />

masmavi uçsuz bucaksız denizler değil, adeta<br />

fizik ilkelerinin doğurduğu formüllerdir.<br />

Lakin romantik ve eşsiz formuyla. Mustafa<br />

Günen’e sorular sorduk, cevaplar aldık,<br />

bazen de yorumladık. Bakalım.<br />

86 Denı̇zlerı̇n Kalbı̇nde: Mustafa Günen ile Söyleşi 87


Uğur Batı<br />

Sevgili Mustafa Günen, inanç ve kültür<br />

üzerine de çalışmalar yapıyorsunuz. Sanatsal<br />

bir yaratımı, felsefe, düşünce, matematik ve<br />

fizikle örüyorsunuz. Derdiniz ne?<br />

Yaklaşımınız nedir, ne yapıyorsunuz?<br />

Mustafa Günen<br />

Son zamanlarda deniz resimleri yanında<br />

fikirlerimi sanatsal bir dille soyut resim<br />

tarzında aktarmak için çalışmalar<br />

yapıyorum. Sanatta ekol oluşturmuş,<br />

Kandinsky, Klee, Picasso gibi sanatçıların<br />

yöntemiyle önce bir varlık yorumu<br />

oluşturup, deklere edip tartışmaya açacağım.<br />

Bunun için, kişisel varlık izahımı, bir sanat<br />

manifestosu başlıkları ve açıklamalarından<br />

oluşan kitapçık hazırlıyorum. Bu bağlamda<br />

varoluşla ilgili olgunlaştırdığım<br />

düşüncelerimi sosyal medyada paylaşıyorum.<br />

U.B.<br />

M.G.<br />

Resme nasıl başladığınıza ilişkin garip bir<br />

hikâye var. Peter Ellenshaw hikayesi. Sizden<br />

dinlemiştim, anlatır mısınız?<br />

Evet, güzel hikâye. Peter Ellenshaw’un<br />

“Silver Reflection” adlı eseri hayatımın<br />

dönüm noktası oldu. Yıl 1968... 12<br />

yaşındayım... Ankara, Necatibey Caddesi<br />

üzerinde bir mobilya mağazasının vitrininde<br />

bir resim gördüm. Resmi başta fotoğraf<br />

zannettim. Ama dikkatlice bakınca imza<br />

gördüm. Beni gören mağaza sahibi içeri girip<br />

resme bakabileceğimi söyledi. İçeri girdim.<br />

Resme baktım. İnanamadım! Sabahın<br />

U.B.<br />

M.G.<br />

ışıkları, kumun altın sarısı, suyun serinliğini<br />

hissediyordum. Bu nasıl yapılabilir? Yaklaşık<br />

on kilometrelik mesafeyi yürüyerek ve<br />

düşünerek eve geldim. Yol boyunca ağladım.<br />

Bunu yapmam lazım dedim. Daha önce hiç<br />

yağlı boya kullanmamıştım. Karakalem<br />

resimli romanlar yapıyordum. Bu olaydan<br />

sonra ahşap bir levha (duralit levha)<br />

üzerinde yapmaya başladım. Resim<br />

reprodüksiyondu ama pahalıydı, fotoğraf<br />

makinesi de yoktu, olsa bile renkli<br />

çekmiyordu. Bu yüzden ben de gidip<br />

seyreder sonra gelip evde yapardım. Aylar<br />

sonra bittiğinde mağaza sahibine göstermek<br />

için götürdüm. Bana şu cümleyi söyledi:<br />

“Böyle bir resmi yapabilmen için yeteneğin<br />

olsa bile kırk yıl uğraşman lazım evlat.”<br />

Bunu duyunca tabii ben eve gidene kadar<br />

ağladım. Yapamayacağım için değil, ben o<br />

kadar uzun süre bekleyemem ki!... Ancak<br />

dört yıl sonra o mağazacı benden resim<br />

almaya geldi. Kendisine bana söylediğini<br />

hatırlattım. O da “Oğlum ben iş için normal<br />

şartlarda kırk yıl sürer dedim ama bu<br />

anormal bir durum,” dedi.<br />

Bu resim sanki kariyerinizin başlangıcı<br />

olmamış, sizi resme adeta bağlamış. Bu<br />

hikâye ilham verici. Dünya çapında ressamı<br />

doğuran belki de “sıradan” bir resim.<br />

Beni resim sanatına bağlayan Peter<br />

Ellenshaw’un bu resmini tam 52 yıl sonra<br />

internet üzerinde bulunca bir hayli<br />

hüzünlendim doğrusu! Eserin ismini de ilk<br />

defa dün öğrenmiş oldum! Ankara’da<br />

yaşayan biri olarak deniz resimlerine olan<br />

U.B.<br />

M.G.<br />

tutkumu bu esere borçluyum diyebilirim.<br />

Hayatımın dönüm noktası olan bu anımı<br />

sizlerle paylaşmak istedim. Benim<br />

denizlerimdeki dalgalar, yaparken tıpkı<br />

denizin karşısında oturuyormuşum gibi<br />

hareket eder. Bir gün yaptığım resmin<br />

karşısında sıklıkla yaptığım gibi otururken<br />

gözlerimi kapatmıştım. Kızım Esra küçüktü<br />

ve merak edip “Baba gözünü neden<br />

kapatıyorsun?” diye sordu. Ben de “Bu<br />

dalgayı beğenmedim bir sonraki dalgayı<br />

bekliyorum,” diye cevap vermiştim.<br />

“Yaptığım bir resim güzel olduğunda gözüm<br />

yaşarır, güzel olmadığında da gözüm yaşarır”<br />

diyorsunuz. Duyusal bir tavır. Merak ettim<br />

hissiyatınız ne?<br />

Benim için resmin ne anlama geldiğini<br />

kısaca özetlersem uykuda geçen süre ile<br />

resim yaparken geçen süre aynıdır. İkisinde<br />

de geçen zamanı fark edemem. Yani yaptığım<br />

görüntünün içine hayali olarak girer gezerim.<br />

U.B.<br />

M.G.<br />

O kadar ki bu hayali gezintimden<br />

etkilendiğim ve unutmayayım diye beş altı<br />

kompozisyona aynı anda başladığım<br />

olmuştur.<br />

Yine ilgimi çekti, “İçinde yaşadığımı<br />

hissetmediğim kompozisyonlara devam<br />

etmem” diyorsunuz. Bu yaklaşım genç<br />

ressamlar için efsane bir öğüt. Açar mısınız?<br />

Hissedene kadar bırakırım. Böyle 1999<br />

yılında başladığım ve bitme noktasına gelmiş<br />

yirmi dört yıldır bekleyen resim var.<br />

Defalarca tezgahıma koydum ama kendimi<br />

içinde hissedemediğim için kaldırdım. Hala<br />

bekliyor. Tasarladığım ya da faydalanacağım<br />

hiçbir kompozisyonu taslak olarak önce<br />

tuvale çizmem. Buna insan, hayvan, tekne,<br />

ev gibi tüm nesneler dahildir. Doğruca<br />

boyayı hazırlar, kompozisyonda ışığın<br />

nereden geleceğine karar verip oradan<br />

boyamaya başlarım. Kompozisyonun kaba<br />

renkleri ile tuvali tamamen boyarım ve<br />

88 Denı̇zlerı̇n Kalbı̇nde: Mustafa Günen ile Söyleşi 89


U.B.<br />

M.G.<br />

U.B.<br />

M.G.<br />

kapatırım. Karacağım boya tuvalde geniş bir<br />

alanı kapsıyorsa ve de üşeniyorsam bazen<br />

kullanacağım renkleri tek tek gereken<br />

oranlarda tuvale sıkar daha sonra da fırçayla<br />

karıştırarak alanı da kapatmış olurum.<br />

Sürdüğüm renk kendi kardığım bir renk<br />

olduğu için doğrudur ve olmadı diye renk<br />

değiştirdiğim vaki değildir. Çünkü resmin<br />

son hali kafamdadır ve ben de oradayımdır.<br />

Resimlerinizde ilginç bir renk stratejiniz var;<br />

yalnızca beş renk yağlıboya kullanıyorsunuz.<br />

Bu bir manifesto gibi. Böylece renkler size<br />

değil, siz renklere hâkim oluyorsunuz sanki.<br />

Harika bir tanımlama yaptınız. Sadece şu 5<br />

rengi kullanıyorum.<br />

1-Beyaz (titanium white)<br />

2-Siyah (lamp black)<br />

3-Sarı (limon yellow (cadmium yellow pale<br />

hule)<br />

4-Kırmızı (cadmium red deep hue)<br />

5-Lacivert (phthalo blue)<br />

Sanat hayatım boyunca başka renk satın<br />

almadım. Tüm gereken renkleri bu renklerin<br />

karışımından elde ederim. Bu, çok önemlidir.<br />

Çünkü tuvale sürdüğüm her renk bana aittir.<br />

Gördüğüm veya hayal ettiğim her nesnedeki<br />

rengin açık veya koyu (ışık ve karanlık)<br />

tonlarını, hangi renklerden ve ne oranda bir<br />

karışımla elde edilebileceğini çok iyi bilirim.<br />

Bu da yalnız beş renk kullanmanın<br />

kazandırdığı bir avantajdır.<br />

Röportajın başlığını şöyle koyacağım:<br />

“Denizlerin kalbinde! Avrupa deniz resmini<br />

yeni bir düzeye taşıyacak kusursuz bir<br />

yetenek: Mustafa Günen”. Böyle de<br />

düşünüyorum. Deniz resminde başka bir<br />

düzeysiniz. Biraz “Mustafa Günen<br />

denizlerini” anlatır mısınız?<br />

Deniz resmi yapmaya çalışanların bana çok<br />

sık söyledikleri şikâyet şöyledir: “Ben de<br />

aynen sizin yaptığınız gibi dalgalar<br />

yapıyorum aynı renkleri kullanıyorum ama<br />

benim yaptığım dalgalı denizden ziyade<br />

engebeli bir araziye benziyor.” Sebebi şudur;<br />

eğer dalga eğriniz hatalı bir yerden<br />

başladıysa diğer tüm dalga eğrileriniz de bu<br />

hata zincirine katılır ve sonuç arazi gibi olur.<br />

Suyu ancak bardakta, çeşmede, nehirde,<br />

U.B.<br />

M.G.<br />

denizde ve her halindeki ahengi, balansı<br />

(dengeyi) iyi gözleyerek öğrenirsiniz.<br />

Mustafa Günen ışığı diye bir şey olduğunu<br />

düşünüyorum. ‘O’ ışık! ‘Kimsenin görmediği<br />

sadece ressamının gördüğü o ışık’ diyorum<br />

buna ben. Türkiye'nin dünya çapındaki<br />

ressamı, denizleri en güzel çizen adam<br />

Mustafa Günen'in resimlerinde gördüğü o<br />

ışıktan söz ediyorum. Bundan bahseder<br />

misiniz?<br />

Hep şöyle derim: Işık rengi yapmak gitar teli<br />

akort etmek gibidir. Gitar teli akort ederken<br />

tek tek telleri doğru akort etiğinizi<br />

zannedersiniz. Eğer bir hata varsa parçayı<br />

çalarken ortaya çıkar. Küçücük bir<br />

uyumsuzluk bile olsa doğru perdeye de<br />

bassanız doğru tele de vursanız parça<br />

çalınmaz, çalınsa da keyif vermez. Işık<br />

renginin tonu da o kadar önemlidir. Onun<br />

için birçok güzel resimde ışık rengi doğru<br />

olmadığı için nesne üzerine sürülmüş boya<br />

gibi durur.<br />

U.B.<br />

M.G.<br />

U.B.<br />

M.G.<br />

Peki mentalizm? ‘Mustafa Günen resimleri<br />

illüzyonisttir’ diyorum.<br />

Ne güzel bir tanımlama. Amacım buydu.<br />

Bakanda illüzyon yaratmak. Resmi<br />

tamamladıktan sonra renklerin eksik olup<br />

olmadığını özellikle ışık ve gölge renklerinde<br />

bir eksiklik olduğunu anlamak için ters<br />

çevirir ve bir müddet bakmam. Çünkü resme<br />

uzun süre bakıldığında renkler özellikle ışık<br />

tonları sizi hipnotize eder ve hiç hata<br />

yokmuş hissine kapılabilirsiniz. Dolayısıyla<br />

resmi ters çevirdikten uzun bir süre sonra<br />

gözlerimi kapayarak tekrar karşıma koyarım<br />

ve sonra gözlerimi açar bakarım. Çünkü<br />

ancak ilk birkaç saniye baktığınızda eksiği<br />

görebilirsiniz, sonrasında yeniden hipnoza<br />

girer eksik bir şey yokmuş deyip, beğenme<br />

hissine kapılırsınız. Bunu hemen her<br />

resmimde yaparım.<br />

Uğur Batı: Haydi bir nokta koyalım. Mustafa<br />

Günen resmini nasıl bitirelim?<br />

(Gülüyor) Benim resmim bitmeyecek. Ama<br />

resmimin en önemli özelliği sinestezi.<br />

Duyular birbirine giriyor resmimde.<br />

Bakanda. Benim resimlerimde kullandığım<br />

illüzyon renkleri dediğim renkler vardır.<br />

Hemen her resimde kullanırım. Denizin<br />

sesini, iyotun kokusunu, tadını hissederim<br />

ve bu duyuları izleyiciye de hissettirmeye<br />

çalışırım. Birçok izleyiciden bu duyguları<br />

ifade eden yorumlar aldım. Kimi tuz tadı,<br />

kimi iyot kokusu aldığını söyler. Açık<br />

denizde fırtına kompozisyonumu seyreden<br />

bir sanatsever midesinin bulandığını<br />

söyleyerek peynir istemiştir. Bir sergimde<br />

küçük bir çocuk boş su şişesini resme<br />

tutmuştu. Benzer çok anekdotlar vardır. Bu<br />

yüzden benim resimlerime sinestezik<br />

resimler adı da verilmiştir. Sonuç olarak eğer<br />

benim resmimi seyreden biri şu kumsalda<br />

yürüsem, şu kayada oturup balık tutsam, iyot<br />

kokusunu alıyorum ya da beni deniz tutar<br />

gibi hislerini dile getirmiyorlarsa o resmimde<br />

bir eksiklik vardır diye düşünürüm.<br />

90<br />

Denı̇zlerı̇n Kalbı̇nde: Mustafa Günen ile Söyleşi<br />

91


2024’de Heyecanla<br />

Beklediğimiz<br />

Kitaplar &<br />

Filmler<br />

Dünyada bizi tasalandıran onca şey olup<br />

biterken, kendimizi bizi iyi hissettiren<br />

eylemlerin kucağına atmamız kaçınılmaz.<br />

Bana göre bunlardan biri kitapların engin<br />

dünyasına dalmak diğeri de beyazperdenin<br />

büyülü evreninde kaybolmak… Kitaplar ve filmler<br />

hangimize iyi gelmez, hangimizi zenginleştirmez<br />

ki… Onları seviyorum ve bu sevgimden hareketle<br />

yeni yılda bizi heyecanlandıracak yepyeni,<br />

taptaze bazı haberleri sizlere sunuyorum.<br />

Yazı: Zeynep Ceren Burak<br />

@esceburak<br />

illüstrasyon: Neslihan Balamtekin<br />

en bu yıl kendi adıma<br />

çok şahane kitaplar<br />

okudum. Kimisi yeni<br />

çıkmış, kimisi neden<br />

daha önce okumamışım<br />

dediğim onlarca kitap…<br />

Kitap seçimi yaparken<br />

bana en heyecan veren yeni çıkmış olan<br />

belki de henüz kimsenin okumadığı kitaplar<br />

oluyor. Sanki ilk ben okuyormuşum gibi bir<br />

hisle başlıyorum kitaba. Kimsenin haberi<br />

olmadan ilk siz duyun diye 2024 yılında<br />

yurt dışında yayımlanacağı kesinleşmiş,<br />

şahsen merakla beklediğim kitapları<br />

derledim. Umudum tamamının aynı yıl<br />

ülkemizde de yayınlanması yönünde.<br />

Ülkemizde Sosyal Isınma adıyla 2024<br />

yılında Altın Kitaplar’dan yayımlanacak<br />

(kesin bilgi!) orijinal adıyla Social<br />

Warming: The Dangerous and Polarising<br />

Effects of Social Media, kitabının ilk basım<br />

yılı 2021. Kitabın konusu uzun süredir<br />

gündemimizi ve zihinlerimizi meşgul eden<br />

güncel bir konu. İyi niyetlerle kurulan<br />

sosyal medya ağlarının hala niyetlerinin<br />

iyiliğinden söz edebilir miyiz? Tanıtım<br />

yazısında, “Facebook'un amacı bir<br />

soykırımı kolaylaştırmak değildi. Twitter<br />

kadınları taciz etmek için kullanılmasını<br />

istemedi. YouTube hiçbir zaman genç<br />

erkekleri radikalleştirmeyi planlamadı.<br />

Ancak milyarlarca kullanıcısı olan bu<br />

platformlar, daha fazla 'etkileşim' sağlamak<br />

için algoritmalarını değiştirdiler. Bunu<br />

yaparak topluluklara huzursuzluk getirdiler<br />

ve ilişkilerimizi yıprattılar,” deniyor. Bugün<br />

hepimizin sokağa ya da trafiğe çıktığımız an<br />

hissettiğimiz öfkesini bastıramayan, “sosyal<br />

olarak ısınmış” insanlar topluluğu sosyal<br />

medyanın eseri dersek abartmış olmayız.<br />

Bizim gibi olanlarla kurduğumuz daha<br />

doğrusu algoritmaların bize kurdurduğu<br />

minik ve kapalı devre gruplarımızla,<br />

bizim gibi olmayanların kurduğu gruplara<br />

saldırıyor, ötekileştiriyor ve birbirimizi<br />

acımadan linç ediyoruz. Aynı zamanda<br />

gazeteci olan Charles Arthur kitabında<br />

kademeli olarak bozulan tutum ve<br />

davranışlarımızın onarılabileceğini<br />

düşündüğünü anlatıyor. Ben de kitabı ve<br />

sunduğu çözüm önerilerini okumak için<br />

sabırsızlıkla bekliyorum.<br />

Bir diğer heyecan verici kitap haberi,<br />

ülkemizde daha çok 1992 yılında<br />

The Booker ödülünü kazanan ve film<br />

uyarlaması da olan Oscar ödüllü İngiliz<br />

Hasta kitabıyla tanıdığımız Michael<br />

Ondaatie’nin 2024 yılında yayımlanacak<br />

A Year of Last Things: Poems adlı kitabı.<br />

Adından anlaşılacağı gibi bir şiir kitabı.<br />

Hem de yazarın ilk şiir kitabı değil.<br />

Şaşırtıcı gelebilir ama bugüne kadar on<br />

üç şiir kitabı yayımlamış ve bunlardan iki<br />

tanesiyle Governor General's Award ödülü<br />

kazanmıştı.<br />

Yazarın diğer kitapları ülkemizde Alfa<br />

Yayınları’ndan yayımlanıyor. Kitabın yurt<br />

dışında yayın tarihi 2024/mart olarak<br />

belirlenmiş. Ben de ülkemizde aynı yıl<br />

çıkmasını ümit ediyorum.<br />

94 2024'de Heyecanla Bekledı̇ğı̇mı̇z Kı̇taplar & Fı̇lmler<br />

95


Emily Henry’i ülkemizde Kitap Kurtları ve<br />

Tatilde Tanıştığımız İnsanlar kitapları ile<br />

tanıyoruz. Daha çok romantik ve eğlenceli<br />

kitaplar yazan Henry’nin kitapları tüm<br />

dünyada özellikle gençler tarafından çok<br />

okunuyor.<br />

Size de bazen oluyordur. Bizi hayatın<br />

bunaltıcı döngüsünden uzaklaştıracak,<br />

umutlarımızı ve aşka inancımızı tazeleyecek<br />

okumalar yapmak isteriz. Belki kısa bir yaz<br />

tatilinde ya da uzun bir araba yolculuğu<br />

sırasında bizi gerçeklik olarak algıladığımız<br />

her şeyden koparsın isteriz. İşte Emily<br />

Henry’nin kitaplarını tam da böyle<br />

tanımlayabiliriz. Yazarının da dediği gibi,<br />

endişeli hissettiğimizde sonunun mutlu<br />

biteceğinden emin olduğumuz bir kitabı<br />

okumaktan daha rahatlatıcı ne olabilir?<br />

Kitapları Good Reads’de yılın en iyi aşk<br />

romanı seçilen yazara 2024’te yayımlanacak<br />

yeni kitabı Funny Story ile kitaplığımızda<br />

yer açmaya değer.<br />

Cinsiyet Belası: Feminizm ve Kimliğin<br />

Altüst Edilmesi, Kırılgan Hayat: Yasın ve<br />

Şiddetin Gücü, Şiddetsizliğin Gücü: Etik-<br />

Politik Bir Düğüm kitaplarıyla tanıdığımız<br />

yazar Judith Butler’ın Who’s Afraid of<br />

Gender adlı kitabı 2024’de raflardaki yerini<br />

alacak. Kitabın konusu yine gündemlerimizi<br />

meşgul eden toplumsal cinsiyet ve cinsellik<br />

üzerine. Kitap daha çıkmadan cesur olarak<br />

nitelendirildi bile.<br />

Kitap özetle toplumsal cinsiyet korkusunun<br />

tüm dünyada gerici politikaları nasıl<br />

tetiklediğini anlatıyor.<br />

Tanıtım yazısında Cinsiyetten Kim<br />

Korkar’ın amacının yeni bir<br />

toplumsal cinsiyet teorisi<br />

sunmak değil, "toplumsal<br />

cinsiyet"in ortaya çıkan otoriter<br />

rejimler, faşist oluşumlar ve<br />

dışlayıcı feministler için nasıl<br />

bir hayalet haline geldiğini<br />

incelemek olduğu belirtilmiş.<br />

Çıkar çıkmaz anında bir klasiğe<br />

dönmesi beklenen duygusal<br />

ve yaratıcı bir roman olarak<br />

tanıtılan The Cemetery Of<br />

Untold Stories, , hikayelerini ve<br />

hikayelerinin kahramanlarını<br />

gerçek anlamıyla “gömmek”<br />

için ana vatanı Dominik<br />

Cumhuriyeti’ne dönen<br />

yazar Alma Cruz’un<br />

hikâyesi.<br />

Her birinin huzur içinde<br />

dinlenmesini istemesinden başka bir amacı<br />

yok. Oysa karakterler gömmeye çalıştıkça<br />

ete kemiğe bürünüyor, onunla konuşmaya<br />

başlıyor, arkasından birbirleriyle<br />

konuşuyorlar ve adeta yeniden yazılıyorlar.<br />

Dominik diktatörü Trujillo’nun<br />

baskılarından ailesi ile kaçtığında daha çok<br />

küçüktür Julia Alvarez. Ülkemizde Ayrıntı<br />

Yayınları’ndan çıkan Kelebekler Zamanı<br />

adlı en ünlü romanını neden yazdığı<br />

sorulduğunda Alvarez, "Hayatta kalan biri<br />

olmak, diktatörlükten kurtulamayan bu<br />

cesur genç kadınların hikayesini anlatmak<br />

için bana bir sorumluluk yükledi," der.<br />

Kelebekler Zamanında, yazar devrimci<br />

Mirabal kız kardeşlerin cinayetlerini<br />

kurgusal bir şekilde anlatmakta.<br />

2023’ün Heyecanları<br />

Yeni Yıla Devretti.<br />

2024’ten Umudumuz<br />

Çok Fazla…<br />

Pandemiyle beraber sinemada film seyretme keyfine<br />

hasret kaldık. Allahtan imdadımıza evimizin<br />

salonundan çıkmadan ayağımıza binlerce filmi/diziyi<br />

getiren platformlar yetişti. Onlar da olmasaydı ne<br />

yapardık.<br />

Elbette sinemada film seyretmenin yerini hiçbir şey dolduramaz. Yeni yılda beyazperdeye<br />

sıklıkla kavuşabileceğiz, şükür. Aslında 2024 yılında izleyeceğimiz filmlerin büyük<br />

bölümünü 2023’de izlemeyi bekliyorduk. Ancak Hollywood’da Amerikan Senaristler<br />

Birliği’ne bağlı 11 bin 500 senaristin greve gitmesiyle biraz sabretmek zorunda kaldık.<br />

2024 yılında izlemek için sabırsızlandığım bazı filmlere de bakalım.<br />

Irkçılığın yüzyılları<br />

aşan yolculuğu<br />

2024’e bomba gibi, çok etkileyici bir filmle<br />

daha doğrusu bir müzikalle başlayacağız.<br />

Alice Walker’ın Pulitzer ödüllü romanından<br />

1985 yılında Steven Spielberg tarafından<br />

sinemaya uyarlanan The Color Purple, bu<br />

kez müzikal uyarlaması ile beyaz perdeye<br />

taşınıyor. 1930’larda geçen filmde Güney<br />

Amerikalı Afro-Amerikan kadınların<br />

ırkçılığa karşı verdikleri mücadele konu<br />

ediliyor.<br />

Güneyli siyahi bir kız olan Celie, üvey<br />

babası tarafından hamile bırakılır, ardından<br />

aslında kardeşi Nettie ile evlenmek isteyen<br />

bir adamla evlendirilerek yıllarca fiziki<br />

ve psikolojik şiddete maruz kalır. Aradan<br />

geçen yıllar boyunca haksızlıklara karşı<br />

direnen kendisi gibi güçlü kadınlarla<br />

tanışacaktır.<br />

Yönetmen: Blitz Bazawule<br />

Oyuncular: Halle Bailey, Taraji P. Henson,<br />

Elizabeth Marvel<br />

Vizyon tarihi: 26 Ocak 2024<br />

96 2024'de Heyecanla Bekledı̇ğı̇mı̇z Kı̇taplar & Fı̇lmler<br />

97


Fantastik dünyalara<br />

bayılıyoruz…<br />

Orta Dünyacılar,<br />

toplanın!<br />

Romantik misiniz,<br />

gerçekçi mi?<br />

Listemizde bir de bestseller var: 2016<br />

yılında En İyi Romantizm dalında<br />

Goodreads Choice ödülü kazanan Colleen<br />

Hoover'ın kitabından uyarlanan It Ends<br />

With Us. Filmin başrollerinde Blake Lively<br />

ve Justin Baldoni yer alıyor. Oyuncular<br />

şimdiden kitabın fanları tarafından<br />

eleştirilerin odağı haline gelmiş durumda.<br />

Konu ise yaşları… Kitapta Lily Bloom<br />

karakteri 23 yaşında iken, filmde 35<br />

yaşındaki Lively tarafından canlandırılıyor.<br />

Daha ilginci; kitabın yazarı Hoover’ın kitabı<br />

“sözleşmesi gereği” genç yetişkinler için<br />

yazdığı, bu nedenle bu yaşlarda karakterler<br />

yarattığı, bunun bir hata olduğu yönündeki<br />

açıklamaları. Filmin konusu ise, kendi<br />

çiçekçisini açma umuduyla Boston'a taşınan<br />

üniversite mezunu Lily orada beyin cerrahı<br />

Ryle'a âşık olurken, gerçek aşkı bulduğunu<br />

düşünmektedir. Ancak hayatı ilk aşkı Atlas<br />

geri döndüğünde alt üst olacaktır.<br />

Yönetmen: Justin Baldoni<br />

Oyuncular: Blake Lively, Justin Baldoni,<br />

Jenny Slate<br />

Vizyon tarihi: 09 Şubat 2024<br />

Kendine özel bir okuyucu kitlesi olan Dune<br />

serisinin ilk film uyarlaması da heyecanla<br />

karşılanmış, büyük beğeni kazanmıştı.<br />

400 milyon doların üzerinde hasılat<br />

yapan film, 1965 yılında Frank Hebert<br />

tarafından yazılmış beş kitaplık Dune<br />

serisinden uyarlandı. İlk film olan Dune:<br />

Çöl Gezegeni 2021’de yayınlanmıştı. Üç<br />

bölümden oluşacak serinin ikincisi ise 2024<br />

martta vizyona girecek. Uzak bir gelecekte<br />

geçen film, ailesi çöl gezegeni Arrakis’in<br />

kontrolüne sahip Paul Atreides'in<br />

hikâyesini anlatıyor. Yönetmen koltuğunda<br />

Enemy, Arrival, Sicaria, Blade Runner gibi<br />

filmlerden tanıdığımız Denis Villeneuve<br />

oturuyor.<br />

Yönetmen: Denis Villeneuve<br />

Oyuncular: Timothée Chalamet, Zendaya,<br />

Rebecca Ferguson<br />

Vizyon tarihi: 15 Mart 2024<br />

Joker’in artık Batman’in<br />

ününe ihtiyacı yok…<br />

Joker sadece bir çizgi roman karakteri<br />

olmaktan çoktan çıktı. Ondan bahsetmemiz<br />

için artık Batman’ı anmamıza gerek yok. Bu<br />

çocuksu ama tekinsiz ve son zamanların en<br />

kötü adamını Joaquin Phoenix’den izlemek<br />

de ayrı bir zevk.<br />

Bence en iyi uyarlama olan ve başarısız bir<br />

komedyen olan Arthur Fleck’in hayatını<br />

konu alan Joker filmi birçok açıdan da<br />

felsefe öğeleri barındıran bir film. 2020<br />

yılında En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ını<br />

kazanan Phoenix, devam filmi Joker: Folie<br />

a Deux’da da başrolde. Filmin en sürpriz<br />

kısmı ise Harley Quinn rolünde Lady<br />

Gaga’yı izleyecek olmamız. Devam filmi bu<br />

kez Arthur Fleck/Joker ve Harley Quinn<br />

arasındaki çarpık aşkı konu alacak ve<br />

filmdeki olayların büyük bir bölümünün<br />

Arkham Asylum akıl hastanesinde geçeceği<br />

söyleniyor.<br />

Yönetmen: Todd Philips<br />

Oyuncular: Joaquin Phoenix, Lady Gaga,<br />

Zazie Beetz<br />

Vizyon tarihi: 04 Ekim 2024<br />

Bir Tolkien hayranı olarak benim en<br />

merakla beklediğim film ise 2024 sonunda<br />

vizyona girecek olan The Lord of the Rings:<br />

The War of the Rohirrim. Film, Yüzüklerin<br />

Efendisi: İki Kule’de işlenen olaylardan<br />

2002 yıl önce geçiyor ve Rohan'ın<br />

dokuzuncu kralı ve ilk Kral silsilesinin<br />

sonuncusu olan Helm Hammerhand'ın<br />

hikâyesini anlatıyor. Filmle ilgili en<br />

ilginç şey ise, anime formatıyla izleyecek<br />

olmamız. Animasyon severlerin merakla<br />

filmi beklemesinin yanında, Orta Dünya<br />

fanları da Miğfer Dibi’ne adını veren savaşı<br />

görmek için sabırsızlanıyorlar. Filmin<br />

2024 bahar aylarında çıkması planlanırken<br />

Hollywood’daki grevden dolayı vizyon<br />

tarihi yıl sonuna ertelendi.<br />

Yönetmen: Kenji Kamiyama<br />

Seslendirenler: Miranda Otto, Brian Cox,<br />

Shaun Dooley<br />

Vizyon tarihi: 13 Aralık 2024<br />

Umarım siz de bir nebze<br />

heyecanlanmışsınızdır… Herkese yeni yılda<br />

iyi okumalar, keyifli seyirler dilerim.<br />

98 2024'de Heyecanla Bekledı̇ğı̇mı̇z Kı̇taplar & Fı̇lmler<br />

99


Yazı: Funda Karayel / Gazeteci<br />

fundakarayel@gmail.com<br />

Kayak,<br />

özgürlüğün ve<br />

doğanın tadını<br />

çıkarmak için<br />

mükemmel<br />

bir yol. Aynı<br />

şekilde, sanat<br />

da insanların<br />

duygularını<br />

ifade etmek ve yaratıcılıklarını sergilemek<br />

için harika bir araç. İki farklı dünya gibi<br />

görünen kayak ve sanatı bir araya getirmek,<br />

muhteşem bir deneyim sunmaz mı sizce de?<br />

Bu kış sanat sergileri yükseklerde<br />

kuruluyor ve sizlere şahane bir açık hava<br />

müzesi sunuyor. Örneğin kayak yaparken<br />

birden Richard Orlinski'nin patlayıcı<br />

renklere sahip faset heykelini görebilir,<br />

Lorenzo Quin’in Venedik bienalinden<br />

hatırlayacağınız meşhur el heykellerinden<br />

birini keşfedebilirsiniz. Kışın doğa zaten<br />

başlı başına bir sanat eseri; karla kaplı<br />

ağaçlar ve kar tanelerinin geometrik<br />

güzellikleri, doğanın mükemmel estetiğini<br />

sunuyor bize. Bu güzelliğin içinde bir de<br />

dünyaca ünlü sanatçıların yarattığı gerçek<br />

sanat eserlerini izleme şansınız oluyor.<br />

Courchevel, her kış misafirlerine sadece<br />

beyaz zirveleri değil aynı zamanda sanatın<br />

büyüsünü sunma vaadiyle ünlü. Bu vaadin<br />

bir parçası olarak her yıl düzenlenen "Art<br />

au Sommet" sergisi, Courchevel'i gerçek<br />

bir açık hava sanat müzesine dönüştüren<br />

çağdaş sanatın zarif bir örneği.<br />

100 Dağın Zirvesinde Sanat Deneyimi


Richard<br />

Orlinski<br />

Suisses telesiyejinin veya Vizelle<br />

gondolunun tepesine tırmandıktan<br />

sonra bir sürpriz sizi bekliyor: Richard<br />

Orlinski'nin heybetli Goril heykeli. İşte<br />

olağanüstü bir panoramayla tam bu noktada<br />

bir fotoğraf molası zorunlu bence.<br />

Richard Orlinski, 2004'ten<br />

bu yana doğrudan<br />

"Born Wild" konseptinden<br />

ilham alan çalışmalarıyla<br />

tanınan Fransız bir<br />

heykeltıraş ve müzisyen.<br />

Hepsi özgürlüğün, gücün ve tutkunun<br />

sembolü olan, çoğu hayvandan oluşan<br />

popüler renklerde heykelleri dünyanın her<br />

yerinde sanatseverlere heyecan veriyor.<br />

2010 yılında Art Price tarafından Fransa'da<br />

en çok satan ikinci çağdaş Fransız sanatçı<br />

seçildi ve 2011 yılında<br />

iki eseri en iyi 10<br />

müzayede arasında yer<br />

aldı. 2015'ten bu yana<br />

en çok satan çağdaş<br />

Fransız sanatçısı<br />

olmasının yanı sıra<br />

dünyanın en ünlü<br />

sanatçılarından biri.<br />

Courchevel’deki<br />

bu büyüleyici fikir<br />

Galeries Bartoux'nun<br />

Fransız Alpleri'ne<br />

sanat ve kültür getirme<br />

ortaklığıyla hayata<br />

geçmiş. Bu büyük açık hava sergisinin<br />

temelinde, 20. yüzyılın sürrealizm ustası<br />

Salvador Dali'ye yüksek irtifalarda bir<br />

anma töreni düzenlenmesi düşüncesi de<br />

yer alıyor. Dali'nin<br />

ölümünden 20 yıl<br />

sonra, Courchevel<br />

kayak merkezi ve Les<br />

Galeries Bartoux,<br />

en özel eserlerini<br />

dağ zirvelerinde<br />

sergileyerek "Art au<br />

Sommet"i sürrealist<br />

bir sanat buluşması<br />

haline getirdi.<br />

Courchevel her yıl<br />

Richard Orlinski,<br />

Salvador Dali, Julien<br />

Marinetti, David<br />

Cintract ve daha<br />

birçok farklı sanatçının eserlerine ev<br />

sahipliği yapıyor.<br />

<strong>102</strong> Dağın Zirvesinde Sanat Deneyimi 103


Lorenzo<br />

Quinn<br />

Art au Sommet'in XIV. edisyonunda<br />

Galeries Bartoux, Courchevel Belediye<br />

Binası ile işbirliği yaparak uluslararası<br />

üne sahip heykeltıraş Lorenzo Quinn'in<br />

eserlerini de ön plana çıkarmak istedi.<br />

Lorenzo Quinn, 30 yılı aşkın süredir dünya<br />

çapında yaratıcı sanat eserleriyle insanları<br />

hayrete düşürüyor. Heykelleri yer çekimine<br />

meydan okuyor ve anıtsal kamusal sanat<br />

eserleri dünyanın dört bir yanına yayılmış<br />

durumda.<br />

Bu yıl, sanatseverler Courchevel'in beyaz<br />

zirveleri arasında Lorenzo Quinn'in daha<br />

önce görülmemiş eserlerini keşfedecekler.<br />

Bu eserler, doğanın<br />

muhteşem güzelliği ve<br />

sanatın büyüleyici dokusu<br />

arasında benzersiz bir<br />

kontrast oluşturuyor.<br />

Courchevel'deki Galeries Bartoux, sanatın<br />

sınırlarını zorlamaya ve yeni perspektifler<br />

sunmaya devam ediyor. Her yıl farklı<br />

sanatçıların eserlerini sergileyerek bu<br />

dağ cennetini daha da özel hale getiriyor.<br />

Sanatseverler için, Courchevel'in<br />

zirvelerindeki bu açık hava müzesi, sadece<br />

doğal güzelliği değil, aynı zamanda insan<br />

yaratıcılığının gücünü de kutlayan bir yer.<br />

Kayakla gezinti sırasında sanat eserlerini<br />

incelemek, gerçekten unutulmaz bir<br />

deneyim ve estetik bir şölen. Bir sonraki<br />

dağ tatilinizi planlarken, sanatın gücünü<br />

ve doğanın zarafetini bir araya getiren<br />

Courchevel’i es geçmeyin derim. Ve herkese<br />

sanat dolu bir kış dilerim.<br />

104 Dağın Zirvesinde Sanat Deneyimi 105


kdeniz'in Alicante şehrinde büyüyen, son 22 senedir Barselona, Berlin,<br />

Londra ve şimdi de İstanbul’da yaşayan İspanyol tasarımcı ve sanatçı Fran<br />

Aniorte, araştırmacı, çok meraklı bir kimlik.<br />

Küçük yaşlarda net bir şekilde sanatçı olacağını hissetmiş. Şimdi ise sadece<br />

fikirleri inceleyen sanat, tasarım, gelecekle ilgili düşünceler ve hümanizm gibi disiplinleri bir<br />

araya getiriyor. Aniorte ile uzun soluklu bir sohbete daldık…<br />

Röportaj: Rana Korgül<br />

ranakorgul@gmail.com<br />

Fotoğraflar: Fran Aniorte arşivi<br />

106 Fran Aniorte ile Derin Mevzular 107


Rana Korgül<br />

Fran Aniorte<br />

“Tarzımı duygusal, içgüdüsel,<br />

modern ama her zaman geçmişten<br />

gelen referansları kapsayan,<br />

sofistike ama aynı zamanda<br />

mütevazı ve insancıl olarak<br />

tanımlayabilirim. Zanaata,<br />

sanata ve kavramsal düşünceye<br />

odaklanarak lüksün yeni formunu<br />

keşfediyorum.”<br />

Merhaba Fran… Seninle İstanbul’da sıklıkla<br />

bir araya gelmeye başladık. Şu ana kadar<br />

izlediğin yolu bizimle paylaşır mısın?<br />

Tasarım eğitimimi Alicante'de sanat ve<br />

tasarım okulu olan Escola d'Art i Superior<br />

de Disseny d'Alacant’te tamamladım.<br />

Ardından Londra'da Chelsea Harbour<br />

Tasarım Merkezi'nde çalışırken Central<br />

Saint Martins’de tamamlayıcı dersler aldım.<br />

Daha sonra Barselona'daki Escola<br />

Massana’da sanat ve tasarım eğitimi almaya<br />

başladım. Son yılımda<br />

ise Universität der<br />

Künste Berlin’de<br />

ürün tasarımı<br />

okudum. Bugüne<br />

kadar tasarım ve<br />

grafiklerden trend<br />

tahminlerine kadar<br />

farklı markalar için<br />

bağımsız bir tasarımcı<br />

olarak çalıştım. Şimdi<br />

ise Türkiye’nin lider<br />

ev, mutfak ve sofra<br />

ürünleri markası<br />

Karaca’nın kreatif<br />

direktörü olarak görev<br />

yapıyorum. Aynı zamanda kendi<br />

evrenimizden ilham alan kolektif tasarım ve<br />

sanat eserleri yaratıyorum. Markalarla sanat<br />

yönetmenliğinden seramik sanatına ve<br />

koleksiyon tasarımına kadar çeşitli alanlarda<br />

çalıştım ve çalışıyorum da... Bu yolculuk,<br />

şimdiye kadar bana yaratıcılığın farklı<br />

yönlerini keşfetmemi, sanat ve tasarım<br />

R.K.<br />

F.A.<br />

R.K.<br />

dünyasında ufkumu genişletmemi sağladı.<br />

Çocukluğumdan beri hep yaratıcılık ve sanat<br />

ile iç içe oldum. Bugünlerde hayatım oldukça<br />

yoğun çünkü zamanımın çoğunu dünyadaki<br />

sanat ve tasarım trendlerini takip etmek için<br />

seyahat etmeye ayırıyorum. Kariyerimin<br />

başlarında yaratıcılığımı geliştirmek<br />

istediğime karar verdim ve bu görevi<br />

başardığımı gururla söyleyebilirim.<br />

Hayatının hangi noktasında sanatçı olmaya<br />

karar verdin?<br />

Hayatımın çok erken bir döneminde karar<br />

verdim diyebilirim. Daha önce belirttiğim<br />

gibi ben her zaman yaratıcılığa ve sanata ilgi<br />

duyan şanslı çocuklardan biriydim. Hem<br />

evde hem de okulda sanatsal yeteneklerimi<br />

geliştirmem konusunda teşvik edildim. Sanat<br />

her zaman kelimelerle ya da geleneksel<br />

oyuncaklarla ifade edemediğim içsel<br />

parçamla bağlantı kurma yolum oldu.<br />

Aklımda var olan ve başka hiçbir şekilde<br />

ifade edilemeyecek bir evreni renkler,<br />

malzemeler ve yaratma eylemi aracılığıyla<br />

inşa ettim ve çizdim. Sanat bana kendimi<br />

ifade etmenin eşsiz bir yolunu sağladı ve aksi<br />

takdirde gizli kalabilecek düşünce ve<br />

duyguları keşfetmeme, iletmeme olanak<br />

sağladı. Nihayetinde beni bu alanda kariyer<br />

yapmaya yönlendiren şey, sanatla olan bu<br />

derin kişisel bağdı.<br />

Sanatının ardındaki düşünceyi nasıl<br />

tanımlayabilirsin ve sanat anlayışını<br />

eserlerine nasıl yansıtıyorsun?<br />

Doğa çalışmalarımda her zaman temel ilham<br />

kaynağı oldu. Doğayla olan bu derin bağımın,<br />

Alicante'deki olağanüstü güzel bir doğal<br />

ortamda büyümekten kaynaklandığına<br />

inanıyorum. Sanatsal çabalarımda doğanın<br />

ve doğa olaylarının, özellikle ışıkla olan<br />

etkileşimin bir yorumunu sunmaya<br />

çalışıyorum. Dünyada her şeyi tüm unsurları<br />

ile bir arada harmanlayan, eşsiz bir güç ve<br />

enerji ile birbirine bağlayan karmaşık bir<br />

kozmos olarak görüyorum. Sanatımda<br />

yakalamaya ve yansıtmaya hedeflediğim şey,<br />

her şeyin birbiriyle olan gizemli bağlılığıdır.<br />

Ayrıca; dünyadan akan karmaşık ilişkileri ve<br />

enerjiyi keşfetmeye, doğada bulduğum derin<br />

güzelliği ve harikaları aktarmaya çalışıyorum.<br />

Sanatım aracılığıyla başkalarını onun<br />

büyüleyici özünü takdir etmeye ve onunla<br />

bağlantı kurmaya davet ediyorum. Hayatta<br />

en önemli şeyler gözle görülmeyenlerdir.<br />

R.K.<br />

F.A.<br />

Doğanın yeniden keşfi, sessizlik, insan<br />

bağlantısı, yaşam kalitesi gibi… Benim<br />

sanatım, sadece içimizde bulunan bu<br />

niteliklerin ve değerlerin araştırmasıdır.<br />

Derin ama renkli bir dünya…<br />

Son sergin ne zamandı ve yakın zamanda<br />

yeni bir sergi var mı?<br />

Son sergim Şubat 2023’te İstanbul Merkur<br />

Galeri'de gerçekleşti, ardından Mart 2023'te<br />

Paris'te karma sergim açıldı. Şu anda<br />

önümüzdeki iki serginin planlama<br />

aşamasındayım. Biri gelecek yıl Londra'da,<br />

diğeri ise 2024'ün ortalarında İspanya'nın<br />

San Sebastián kentinde olacak.<br />

Çalışmalarımı farklı yerlerde sergilemek,<br />

farklı izleyicilerle bağlantı kurmamı ve yeni<br />

sanatsal fırsatları keşfetmemi sağlıyor.<br />

108 Fran Aniorte ile Derin Mevzular 109


“Bugünlerde seramik, porselen ve<br />

ahşap gibi doğal malzemelerden<br />

oluşan sanat eseri oluşturuyorum.<br />

Bu nesneleri, hikayelerimi<br />

anlatmak için tuval olarak<br />

kullanıyorum...”<br />

R.K.<br />

Yaratıcılığını nasıl beslersin? Seni yaratmaya<br />

iten ilhamı nereden alıyorsun?<br />

F.A.<br />

Yaratıcılığımı geliştirmek, çeşitli kaynak ve<br />

faaliyetlerden ilham alan dinamik ve çok<br />

yönlü bir süreç. Seyahat etmek, şüphesiz<br />

zihnimi canlandırmak ve yeni fikirleri<br />

harekete geçirmek için yaptığım en<br />

canlandırıcı aktivitelerden biri. Seyahatlerim<br />

sırasında tarihi mekanları keşfetmek ve<br />

farklı kültürlerle iç içe olmak her zaman<br />

bana ilham kaynağı oluyor. Ben hevesli bir<br />

okuyucuyum ve yaratıcı kuyum genellikle<br />

çeşitli edebiyat eserleriyle yenileniyor. İnsan<br />

bilgisinin ve keşfinin karmaşık dokusunu<br />

derinlemesine inceleyebileceğim bilim ve<br />

tarih alanlarından da ilham alıyorum.<br />

Dahası, psikolojiye olan hayranlığım ve<br />

insan davranışının karmaşıklığı,<br />

yaratıcılığımı yönlendirmede çok önemli rol<br />

oynuyor. İnsan deneyiminin nüanslarını<br />

anlamak, sanatsal çabalarımda derin bir<br />

ilham kaynağı olarak hizmet ediyor. Yaratıcı<br />

yolculuğumun özünde seyahatlerimde<br />

karşılaştığım deneyimler ve bilgiler,<br />

edebiyatın zengin dokusu ve insan<br />

davranışını incelemekten elde ettiğim derin<br />

iç görüler var. Hepsi birer keşif ve bu<br />

unsurlar kolektif olarak yaratma tutkumu<br />

besliyor, sanatsal bakış açımı<br />

şekillendirmeye yardımcı oluyor. İstanbul da<br />

harika bir ilham kaynağı. Onu ‘Kontrastların<br />

Şehri’ ve eşsiz bir çeşitliliğin kaynaşma<br />

noktası olarak görüyorum. Karolar, tekstil<br />

ürünleri, seramik gibi Türk kültüründe var<br />

olan desen sevgisinden çok etkileniyorum.<br />

R.K.<br />

F.A.<br />

Çok sayıda beğendiğim tasarımcı var.<br />

Örneğin; Charles ve Ray Eames, Charlotte<br />

Perriand, Gaudi, Jaime Hayon ve Frank<br />

Lloyd Wright isimlerini sayabilirim.<br />

Yeni sanat medyası olan dijital sanat<br />

hakkında ne düşünüyorsun?<br />

Sanatta yeni medyanın, özellikle de dijital<br />

sanatın ortaya çıkışını son derece büyüleyici<br />

buluyorum. Teknolojinin yetenekleri ve<br />

yapay zekânın (AI) entegrasyonu, sanatsal<br />

ifade için tamamen yeni yollar açtı. Yaratıcı<br />

bir araç olarak yapay zekâ kullanılarak<br />

üretilen inanılmaz çalışmalara tanık olmak<br />

gerçekten hayranlık uyandırıcı. Şahsen ben<br />

dijital sanatı ve yapay zekâyı, sanatçının araç<br />

setinde yer alan, deneysellik ve yenilik için<br />

muazzam bir potansiyel sunan değerli<br />

araçlar olarak görüyorum. Sanatçılara yeni<br />

teknikleri keşfetmeleri ve yaratıcılıklarının<br />

sınırlarını zorlamaları için eşsiz fırsatlar<br />

sunuyorlar. Ancak sizin gibi ben de fiziksel<br />

yaratımı, kendiliğindenliği ve elle bir şeyler<br />

üretmenin dokunsal deneyimini içeren<br />

geleneksel sanat formlarının kalıcı gücüne<br />

inanıyorum. Geleneksel ortamlarla<br />

çalışmanın dijital araçlarla<br />

kopyalanamayacak belli bir özgünlüğü ve<br />

samimiyeti var.<br />

Hata yapma ve hataları kabullenme süreci,<br />

materyallerle somut bağlantı, sanatçılar için<br />

genellikle derin bir öneme sahiptir. Dijital<br />

sanat ve yapay zekâ, sanat dünyasına<br />

heyecan verici ve güçlü katkılar sağlıyor.<br />

Geleneksel ve dijital yöntemler arasındaki<br />

seçim, sonuçta sanatçının kişisel tercihlerine<br />

ve çalışmaları aracılığıyla iletmek istedikleri<br />

belirli mesajlara bağlı. Her iki yaklaşımın da<br />

kendine has değerleri var ve sanat dünyasını<br />

çeşitli yaratıcı ifadelerle zenginleştirebilirler.<br />

110 Fran Aniorte ile Derin Mevzular 111


R.K.<br />

F.A<br />

R.K.<br />

F.A<br />

Biraz sanattan uzaklaşırsak, hayatını nasıl<br />

yaşamayı seviyorsun?<br />

Değerlerle yaşamanın ve insanlara derin<br />

saygı duymanın önemine inanarak, rahat bir<br />

yaşam sürmeyi tercih ediyorum. Yaşım<br />

ilerledikçe arkadaşlarım ve ailemle sağlıklı<br />

ilişkiler kurmaya daha fazla önem vermeye<br />

başladım. Etrafımdaki insanlarla güçlü<br />

bağlantılar kurmak ve sürdürmek, iç<br />

huzurum ve genel refahım için çok önemli.<br />

Yaşam felsefem, tatmin edici bir yaşamın<br />

yalnızca kişisel değerlere öncelik vermekle<br />

kalmayıp aynı zamanda benim için en<br />

önemli kişilerle anlamlı ve olumlu<br />

etkileşimler geliştirdiğim bir yaşam olduğu<br />

fikri etrafında dönüyor.<br />

Kendini iyi hissetmek için neler yapıyorsun?<br />

‘İyi Hisset’ sloganına nasıl ayak<br />

uyduruyorsun?<br />

Sağlığıma ve iyi hissetmeyi sürdürmeye<br />

öncelik veriyorum. Birkaç yıldır<br />

meditasyonun günlük rutinimin merkezi bir<br />

parçası olduğu doğru. Çeşitli uygulamalar<br />

aracılığıyla zihniyetimi geliştiriyorum.<br />

Meditasyon, hayatımda iç huzuru ve dengeyi<br />

sağlamamda çok önemli rol oynuyor. Ayını<br />

zamanda ayakta kalmama, stresi yönetmeme<br />

ve olumlu bir zihniyet geliştirmeme yardımcı<br />

oluyor. Meditasyona ek olarak düzenli<br />

egzersiz yapıyorum, sağlıklı besleniyorum ve<br />

bana neşe, rahatlama getiren aktivitelere<br />

zaman ayırıyorum. İş ve boş zamanları<br />

R.K.<br />

F.A<br />

R.K.<br />

F.A<br />

dengelemek, anlamlı ilişkiler geliştirmek ve<br />

tutkularımın peşinden gitmek, genel refah<br />

duyguma katkıda bulunuyor.<br />

İstanbul ve Barselona'da yaşıyorsun…<br />

Türkiye ile yolun nasıl kesişti?<br />

Türkiye yolculuğum, yaklaşık on yıl önce<br />

önemli bir Türk markası olan Karaca ile<br />

sanat yönetmeni ve tasarımcı olarak iş<br />

birliğine girmemle başladı. Yıllar geçtikçe bu<br />

markayla yakın çalışma, yeni<br />

koleksiyonların yaratılmasına katkıda<br />

bulunma ve tarzlarına sanat ve modernlik<br />

dokunuşu katma ayrıcalığına sahip oldum.<br />

Bu iş birliği zamanla devam etti ve İstanbul'a<br />

sık sık gelmemin başlıca nedenlerinden biri<br />

oldu. Hareketli Barselona ve İstanbul<br />

şehirleri arasında yaşamanın benim için<br />

gerçekten zenginleştirici bir deneyim olduğu<br />

kanaatindeyim. Bana her iki dünyadan<br />

ilham alma, yaratıcılığı teşvik etme ve<br />

sanatsal ortamla daha derin bir bağlantı<br />

kurma konusunda eşsiz fırsatlar veriyorlar.<br />

İstanbul’u sana sormak isterim. Seni nasıl<br />

etkiliyor?<br />

İstanbul kalbimde ayrı yeri olan bir şehir.<br />

Karmaşık bir ilişkiyi paylaştığım sevgili bir<br />

büyük kardeşim gibi; bu ilişki derin sevgi<br />

anlarının yanı sıra ara sıra yaşanan<br />

anlaşmazlıklar ve gerilimlerle de dolu.<br />

İstanbul'un cazibesi, zengin tarihi dokusu,<br />

inanılmaz çeşitliliği ve çarpıcı çelişkileriyle<br />

R.K.<br />

F.A<br />

övünen çok yönlü doğasında yatıyor. Ancak<br />

bazen yoğun ve zorlu bir şehir de olabiliyor,<br />

zaman zaman enerjinizi de tüketebiliyor.<br />

İstanbul'u, özellikle de Boğaz’ı, Balat ve<br />

Çukurcuma gibi büyüleyici eski mahalleleri<br />

keşfetmekten büyük keyif alıyorum. Bu şehri<br />

evi olarak gören sanatçı ve tasarımcılardan<br />

oluşan canlı ve gelişen yaratıcı toplulukla<br />

tanışmak, benim için zenginleştirici bir<br />

deneyim. Ama her ilişkide olduğu gibi<br />

İstanbul'la olan bağım, sevgi ve meydan<br />

okumanın bir karışımı. Bu da onu daha da<br />

ilgi çekici ve ödüllendirici kılıyor.<br />

Türkiye'deki sanat ortamını deneyimleme<br />

şansın oldu. Bu konudaki düşüncelerini<br />

bilmek isteriz…<br />

Evet kesinlikle. Sanat üretimlerim ve<br />

sergilerim aracılığıyla Türkiye'de aktif bir<br />

112 Fran Aniorte ile Derin Mevzular<br />

113


Unmatched Luxury<br />

Meets Unrivaled<br />

On-Water Performance<br />

Known for its world-class wakes and waves, sharp head-turning profile, and maximized comfort, the Malibu<br />

Wakesetter 24 MXZ is the most premium & spacious 24-foot boat in the industry. With plenty of storage<br />

that runs from bow to stern, customizable lounge seating, and the most spacious bow area in the Malibu<br />

line-up, the 24 MXZ was built to impress your 17-person crew. And, not only does the 24 MXZ boast<br />

powerful performance behind the wheel, but thanks to the industry’s most awarded surf system, the 24<br />

MXZ generates perfectly symmetrical wakes & waves for every rider with endless customization options.<br />

In other words, if you're looking for a premium on-the-water experience that is loaded with everything your<br />

17-person crew needs to stay comfortable & entertained on the water all day long, the 24 MXZ is the only<br />

place you should be - let's get on the water<br />

R.K.<br />

hayat sürdürüyorum. Galeri sahipleri,<br />

sanatçı dostları ve sanat koleksiyoncuları da<br />

dahil olmak üzere, sanat ortamındaki<br />

gerçekten büyüleyici bazı kişilerle yollarım<br />

kesiştiği için kendimi şanslı görüyorum. Açık<br />

konuşmak gerekirse benim aşinalığım<br />

ağırlıklı olarak İstanbul etrafında dönüyor.<br />

Her ne kadar dinamik ve canlı sanat<br />

ortamına dalma ayrıcalığına sahip olsam da<br />

Ankara, İzmir gibi Türkiye'nin diğer<br />

bölgelerine gelince bilgimin daha sınırlı<br />

olduğunu itiraf etmeliyim. İstanbul'daki<br />

sanat camiasının özellikle ilgi çekici ve çeşitli<br />

olduğunu, sanata geniş çapta değer<br />

verildiğini düşünüyorum. En başından beri<br />

sanatçıların ve sanat severlerin birbirine sıkı<br />

sıkıya bağlı bir ağ tarafından karşılandım.<br />

Türkiye'nin sanata ve dekoratif sanatlara<br />

karşı derin bir takdiri var ve bu hayranlığın<br />

gündelik nesnelere, tarihi binalara ve<br />

geleneksel seramiklere yansıdığını<br />

görebiliyorum. Canlı renklere ve karmaşık<br />

desenlere olan ilgim, kendimi derinden bağlı<br />

hissettiğim bir şey. Ve bu, Türkiye'deki<br />

sanatta açıkça görülüyor.<br />

Peki, şu anda neyin hayalini kuruyorsun?<br />

R.K.<br />

F.A<br />

R.K.<br />

Daha geniş bir izleyici kitlesini büyüleyip<br />

ilham verebilecek, kamusal alanda önemli bir<br />

sanat enstalasyonu veya büyük bir duvar<br />

resmi yapma fırsatını hayal ediyorum.<br />

Bence bunlar güzel ve olası yüksek hayaller…<br />

Gelecek hakkında seni en çok düşündüren<br />

şey nedir?<br />

Gelecekle ilgili düşüncelerimi en çok meşgul<br />

eden husus; daha sade, daha sessiz, doğaya<br />

yakın yaşama ve Akdeniz yaşam tarzını<br />

benimseyen ilkelerle uyumlu bir yaşam<br />

tarzına duyulan arzudur. Her geçen gün<br />

kendimi daha yavaş bir yaşam temposu<br />

üzerinde düşünürken, lezzetli yemeklerin<br />

tadını çıkarmak, sanatın yaratıcı sürecine<br />

dalmak ve yeni ülkeleri kültürleri<br />

keşfetmeye zaman ayırmak gibi hayattaki<br />

basit zevklerin tadını çıkarırken buluyorum.<br />

Daha sakin ve tatmin edici bir geleceğe dair<br />

bu vizyon benim için sürekli bir yansıma ve<br />

motivasyon kaynağıdır.<br />

Ne güzel söyledin! Umarım her şey çok daha<br />

güzel olacak senin için sanatında…<br />

Teşekkürler bu keyifli sohbet için…<br />

F.A<br />

Şu anda hayalim daha büyük ve daha etkili<br />

sanat eserleri yaratmak etrafında dönüyor.<br />

114 Fran Aniorte ile Derin Mevzular www.mevwatersports.com


Nefes kesen manzaralara tırmanmaya cesaret eden<br />

maceracı gezginlerin favorisi kaya oluşumları hem yeni<br />

heyecanlar hem de alternatif seyahatler vaat ediyor. Gelin,<br />

bu adrenalin yüklü aktiviteyi ve yeryüzünün göğe tırmanma<br />

duraklarını birlikte keşfedelim.<br />

aya tırmanışı yeni bir<br />

K<br />

tutku değil. Dünyanın dört<br />

bir yanında yüzyıllardır<br />

gerçekleştirilen bir<br />

aktivite ve tarih boyunca<br />

gezginlerin ilgi sahasına<br />

girdi. Kaya tırmanışı,<br />

ilk olarak 18. yüzyılda Avrupa'da,<br />

dağcılığın gelişimiyle bağlantılı olarak<br />

ortaya çıktı. Bu dönemde dağcılar,<br />

zirve çıkışlarından önce kaya tırmanışı<br />

ile talim yapmaya başladı. Temel<br />

teknikleri bu kişilerin elinde gelişen<br />

kaya tırmanışı, kısa sürede Alplerde<br />

popüler hâle geldi. 19. yüzyılda<br />

tırmanıcılar, daha fazla dağ ve kaya<br />

yüzeyi keşfetmeye başladı. Bu dönemde<br />

Güneybatı Avrupa dağlarındaki rotalar<br />

üzerinde ilk kaya tırmanışı rehberleri<br />

ortaya çıktı. 20. yüzyılın başlarında,<br />

kaya tırmanışı belirgin biçimde bir<br />

rekabet sporu hâline geldi.<br />

Bu dönemde kaya tırmanışı yarışmaları<br />

da arttı. Yüzyılın ortalarından itibaren<br />

kaya tırmanışı ekipmanlarında ve<br />

tekniklerinde önemli gelişmeler<br />

yaşandı. İnce ve dayanıklı tırmanma<br />

halatları, emniyet cihazları, tırmanma<br />

ayakkabıları ve diğer özel ekipmanlar<br />

geliştirildi. Bu gelişmeler, sporcuların<br />

daha zorlu rotalara çıkmasını sağladı.<br />

20. yüzyılın ikinci yarısında yapay<br />

tırmanma duvarları (indoor climbing<br />

walls) ortaya çıktı. Bu yapay duvarlar,<br />

eğitim ve kişisel gelişim amacıyla yaygın<br />

olarak kullanılmaya başladı. Özellikle<br />

1990’lı yıllardan itibaren kaya tırmanışı<br />

kitlesel anlamda sevilen bir aktiviteye<br />

dönüşerek hızla gelişti. 2000’li yıllardan<br />

itibaren ise bir rekreasyon aktivitesi<br />

olarak dünya genelinde büyük bir çıkış<br />

yakaladı.<br />

Yazı: Melih Uslu<br />

www.melihuslu.com<br />

@melih_uslu_<br />

116 Kaya Tırmanışı<br />

117


FARKLI SEVIYELERE<br />

GÖRE ROTALAR<br />

Kaya tırmanışı, doğal kaya yüzeylerini veya<br />

yapay tırmanma duvarlarını kullanarak<br />

yukarı doğru tırmanma eylemi. Fiziksel<br />

dayanıklılık, güç, denge, esneklik, zekâ<br />

ve strateji gerektiren bu aktivite, açık<br />

hava ortamlarında dağlarda, kayalıklarda<br />

veya iç mekân tırmanma duvarlarında<br />

yapılabiliyor. Kaya tırmanışı, spor ve<br />

tatil amaçlı yapılabileceği gibi dağcılık ve<br />

keşif amaçlarıyla da gerçekleştirilebiliyor.<br />

Günümüzde artık bu sporun farklı branşları<br />

ortaya çıktı. Bunlar arasında bouldering,<br />

spor tırmanışı ve alpin tırmanış bulunuyor.<br />

Peki bunlardan hangisi size göre? Yararlı<br />

bilgilerle konumuzu detaylandıralım:<br />

Alpin tırmanış:<br />

Yüksek dağlara veya “alpin bölge” denilen<br />

sarp, kayalık, buzlu ve karla kaplı alanlarda<br />

yapılan dağcılığın bir alt dalı. Alpin<br />

tırmanış, diğer tırmanma türlerinden farklı<br />

olarak zorlu koşullar, değişken hava şartları,<br />

uzun mesafeler ve yüksek rakımlar gibi<br />

zorluklarla başa çıkmayı gerektiriyor. Hem<br />

profesyonel dağcılar hem de deneyimli<br />

amatör dağcılar tarafından yapılıyor.<br />

Hangi türü tercih ederseniz edin kaya<br />

tırmanışında güvenlik, eğitim ve doğal<br />

çevreye saygı önemli faktörler. Kaya<br />

tırmanışı yapmadan önce uygun ekipmanı<br />

kullanmayı, doğru teknikleri öğrenmeyi ve<br />

güvenlik kurallarına uymayı öğrenmek de<br />

önem arz ediyor. Ayrıca doğal alanları ve<br />

çevreyi koruma konusunda da dikkatli<br />

olunmalı.<br />

ANADOLU’NUN<br />

TIRMANIŞ BAHÇELERI<br />

Dünyada yüzyıllardır<br />

gerçekleştirilen kaya tırmanışı,<br />

ülkemizde de her yıl artan bir<br />

ilgi görmeye devam ediyor.<br />

Efsanelerle örülmüş birbirinden<br />

görkemli dağlara ev sahipliği<br />

yapan Türkiye, kaya tırmanışını<br />

sevenler için bir cennet gibi…<br />

İşte Bolu’dan Antalya’ya, en iyi<br />

rotalar eşliğinde güneşe ve göğe<br />

çok daha yakın olmak isteyenler<br />

için öneriler:<br />

Bouldering (bulundurma):<br />

Kısa mesafeli rotalara sahip olan bu<br />

tırmanış, koruyucu ekipmanlar kullanılarak<br />

düşme risklerinin azaltıldığı bir tür.<br />

Bouldering rotaları, genellikle zorlu tekniğe<br />

dayalı kısa tırmanışlar içeriyor.<br />

Klasik tırmanış (lead climbing):<br />

Bu tür, daha uzun tırmanış rotalarına sahip<br />

ve tırmanıcılar güvenlik ipi ile kayalara<br />

bağlılar. İleri düzeydeki kaya tırmanışçıları,<br />

rotayı tırmanırken çeşitli cihazlar<br />

(karabinerler, emniyet cihazları, kamalar,<br />

vb.) kullanarak güvenlik sistemlerini<br />

oluşturuyorlar. Yarışmalar, genellikle bu tür<br />

tırmanışlarda yapılıyor.<br />

Artık yükseliyoruz!<br />

Kaya tırmanışına yeni başladıysanız bu<br />

eğlenceli aktiviteyi merdiven çıkmaya<br />

benzeterek detaylara geçelim. Yukarı<br />

doğru yapılan hareketler zinciri olan kaya<br />

tırmanışında, ilerledikçe bir ya da birkaç<br />

hamle önceki tutamakların basamak<br />

eksikliğini giderdiğini fark edersiniz.<br />

Çünkü her bir tutamak yükseldikçe kaya<br />

üzerinde ayaklarla ilerlemek için yeni bir<br />

basamak oluşturur. Hatta tutulması hemen<br />

hemen imkânsız gibi görünen yerler, çoğu<br />

zaman güvenli bir basamak olarak önünüze<br />

gelir. Ayakları basamaklara yerleştirirken<br />

iki temel teknikten biri kullanılır: Ayakların<br />

kenarıyla ya da uç kısmıyla kayaya basmak.<br />

Ayakkabılarınızın iç veya dış kenarını<br />

kullanmak, tırmanış sırasında sporcunun<br />

vereceği bir karardır. Burada kesin bir<br />

tavsiye yok. Sporcu o anda hangi basma<br />

biçiminde daha rahat ediyorsa tercih<br />

edebilir. Fakat uzun süren bir tırmanış<br />

sırasında devamlı aynı basış tekniğinin<br />

kullanılması yorulmanıza, ayaklarınızın<br />

acımasına ya da parmaklarınıza kramp<br />

girmesine neden olabilir. Tırmanış sırasında<br />

giyilen “friction” denilen ayakkabıların<br />

ayaklara sıkı sıkıya oturması ise bir<br />

gereklilik olarak görülüyor. Deneyimli<br />

sporcular, tırmanış öncesinde veya sırasında<br />

rotalarını belirler. Bir diğer ifade ile bir<br />

sonraki hamle için tutamak belirlenmiştir.<br />

Bu planlamaya konsantrasyon, yetenek ve<br />

tecrübe de eklenince tırmanış hız kazanır<br />

ve parkur güvenli bir şekilde tamamlanır.<br />

Kaya tırmanışı,<br />

belli bir düzeyde<br />

fiziksel yeterlilik<br />

gerektirir. Teknik,<br />

kimi zaman kuvvet<br />

eksikliğini telafi<br />

edebilir. Tırmanışa<br />

yeni başlayanlar,<br />

tekniği ya da kuvveti<br />

öne çıkarmak yerine<br />

ikisine de aynı özeni<br />

göstermelidir. İyi bir<br />

tırmanıcı olabilmek için<br />

tekniğin ve kuvvetin en üst<br />

düzeyde olması elzemdir.<br />

Tırmanırken hangi tutuş<br />

tekniğini kullanırsanız<br />

kullanın dikkati elden<br />

bırakmamanız şarttır.<br />

1- Aladağlar<br />

“Anadolu’da kaya tırmanışı” denince ilk<br />

akla gelen yerlerden biri olan Aladağlar,<br />

Kayseri, Adana ve Niğde şehirleri arasında<br />

yer alıyor. Orta Torosların bir bölümünü<br />

oluşturan bu sıradağlar, zengin bitki<br />

ve hayvan çeşitliliğiyle dikkat çekiyor.<br />

Bu nedenle dağların önemli bir bölümü<br />

millî park ilan edilmiş. “Anadolu’nun<br />

Alpleri” olarak anılan Aladağlar, görenleri<br />

heyecanlandıran sivri dorukları ve dik<br />

kaya duvarlarıyla benzersiz bir tırmanış<br />

deneyimi vaat ediyor. Demirkazık Köyü’ne<br />

10 dakikalık yürüyüşle ulaşılan Cımbar<br />

Kanyonu, barındırdığı geleneksel ve boltlu<br />

(bir tür cıvata) rotalarla keyifli bir tırmanış<br />

merkezi. Burası zor rota seçeneklerinin<br />

yanında, kaya tırmanışı eğitimi için de<br />

tercih ediliyor. Bölgede tırmanış yapmayı<br />

düşünenler için bir de kitap önerimiz<br />

var. Recep İnce tarafından kaleme alınan<br />

“Aladağlar Kaya Tırmanış Rehberi”nde,<br />

bölgenin en gözde parkurları detaylı bilgiler<br />

eşliğinde anlatılıyor. Türkçe ve İngilizce<br />

olarak hazırlanan kitap, çarpıcı fotoğraflarla<br />

da destekleniyor.<br />

2- Ballıkayalar<br />

Kocaeli’nin Gebze ilçesine 7 kilometre<br />

uzaklıktaki Tavşanlı Köyü yakınlarında<br />

bulunan Ballıkayalar Kanyonu, yüze<br />

yakın rotasıyla gözde bir tırmanış<br />

merkezi. Bölge, İstanbul’a olan yakınlığı<br />

nedeniyle günübirlik etkinliklere rahatça<br />

olanak sağlıyor. Yaklaşık 1,5 kilometre<br />

uzunluğundaki kanyonun duvar yüksekliği,<br />

yer yer 100 metreye ulaşıyor. Çoğunluğu<br />

50 metreyi aşmayan tırmanış rotalarının<br />

her biri, özgün bir isme sahip. İsimler<br />

ise birbirinden ilginç: Dağların Aslanı,<br />

Perküsyon, Ejder Pençesi, Kartal Yuvası,<br />

Kısa Ama Sert, Derin Çatlak, Skalonga,<br />

Ekmek Arası, Kent ve Köpekler, Osi,<br />

Baca, Demir Leblebi ve diğerleri…<br />

Kanyonun belki de en önemli avantajı,<br />

kaya bloklarının dik, çatlaklarının ise<br />

güvenli olması. Kuzeyden güneye yüzde<br />

beşlik eğim gösteren kanyonun doğu<br />

yamaçları batısına göre biraz yatık ve<br />

parçalı görünüyor. 1970’li yıllardan bu yana<br />

aktif biçimde tırmanış yapılan kanyonun<br />

her iki yüzü de halkalanmış rotalarla dolu.<br />

Bölgede başlangıç seviyesinden orta zorluk<br />

derecesine uzanan parkur seçenekleri<br />

tırmanış tutkunlarını bekliyor. Hemen<br />

belirtelim: Kanyonun içi ve çevresi de kamp<br />

kurmak için uygun.<br />

118 Kaya Tırmanışı 119


5- Kaynaklar<br />

Kaynaklar Tırmanış Bahçesi, İzmir'in<br />

Buca ilçesinin Kaynaklar Köyü'ne 10-15<br />

dakika yürüme mesafesinde. Yöredeki<br />

parkurlar farklı deneyimlere sahip tırmanış<br />

tutkunlarına hitap ediyor. Kaynaklar'daki<br />

bol çatlaklı rotaları kullananlar arasında<br />

eğitim amaçlı olanlar da var, ileri düzey<br />

deneyimini geliştirmek isteyen de. İlkbahar<br />

aylarında yapılan Kaynaklar Tırmanış<br />

Şenliği ise Dokuz Eylül Üniversitesi Dağcılık<br />

Topluluğu tarafından düzenleniyor. Müzik<br />

dinletileriyle renklenen şenlik, Anadolu’nun<br />

en uzun soluklu tırmanış etkinliklerinden<br />

biri. 1996 yılında kaya tırmanışını sevenler<br />

tarafından keşfedilen Kaynaklar, hava<br />

şartlarının yıl boyu tırmanmaya imkân<br />

vermesi, ulaşım kolaylığı ve rota çeşitliliğiyle<br />

önem kazanıyor. Dere kıyısındaki kamp<br />

alanı, tırmanış rotalarının yer aldığı vadinin<br />

başlangıcında yer alıyor. Kaynaklar köyünde<br />

alışveriş ve yemek olanakları mevcut. Ayrıca<br />

bin yıllık çınar ağacının altında yenilen<br />

zengin Ege kahvaltıları da tırmanışçıların<br />

vazgeçilmezlerinden.<br />

5 SORUDA<br />

KAYA TIRMANIŞI<br />

Kimler katılabilir?<br />

Gerekli eğitimi almak şartıyla sağlık<br />

sorunu olmayan, bu spor için yeterli<br />

kondisyona ve fiziksel özelliklere sahip<br />

herkes kaya tırmanışı yapabilir. Zor<br />

tırmanışlar için yüksek performans<br />

dışında psikolojik yeterlilik de gerekiyor.<br />

Gerekli malzemeler nelerdir?<br />

Tırmanış ipleri, emniyet için kullanılan<br />

çelikten yapılmış özel makaralar, kemer<br />

ve kaya vidaları, tırmanış giysileri,<br />

ayakkabılar, halkalar, çengeller, kask,<br />

kayma riskini ortadan kaldırmak için<br />

parmaklara sürülen magnezyum tozu ve<br />

özel tırmanış çantası.<br />

Güvenlik tekniği nedir?<br />

Kaya tırmanışında en güvenli teknik,<br />

“yukarıdan emniyet” denilen yöntemdir.<br />

Genellikle eğitimlerde kullanılan bu<br />

yöntemde ipe bağlı tırmanıcı kat ettiği<br />

mesafe kadar ipi boşa alır ve düştüğü<br />

takdirde bulunduğu son noktada asılı<br />

kalır.<br />

Ekip çalışması nasıl yapılır?<br />

Kimi zaman sekiz saate kadar uzayan<br />

tırmanışlar sırasında teknik bilgi ve<br />

becerinin yanı sıra, ekip çalışması da<br />

çok önemli. Tırmanışların 50 metreden<br />

sonraki etapları, zımpara kaya yüzeyinde<br />

tutunacak yer bulmanın zorluğundan<br />

ötürü deneyim gerektiriyor.<br />

En gözde tırmanış rehberi<br />

hangisi?<br />

Doğan Palut’un hazırladığı “Batı Türkiye<br />

Kaya Tırmanış Rehberi”, bölgede 1972 ile<br />

2012 yılları arasında açılmış 579 tırmanış<br />

rotasını içeriyor. 192 sayfalık kitap ulaşım,<br />

lojistik ve hastane bilgilerinin yanı sıra,<br />

zorluk dereceleri tablosu da içeriyor.<br />

3- Harmankaya<br />

Bilecik'in Yenipazar ilçesine yedi kilometre<br />

uzaklıktaki Harmankaya Kanyonu, son<br />

yılların gözde tırmanış alanlarından biri.<br />

Yaz aylarında bir doğa sporları şenliğine<br />

ev sahipliği yapan kanyon, bugüne dek<br />

dünyaca ünlü pek çok dağcı ağırlamış. İrili<br />

ufaklı şelalelere ev sahipliği yapan kanyon,<br />

yaklaşık dört kilometre derinliğinde. Yaz<br />

aylarında düzenlenen Harmankaya Doğa<br />

Sporları Şenliği öncesi, bölgedeki tırmanış<br />

rotaları yeniden belirleniyor. Fizibilite<br />

çalışmalarına Koç Üniversitesi (KUDAK)<br />

Dağcılık Kulübü üyeleri de eşlik ediyor.<br />

Giriş yüksekliği 530 metre, uzunluğu ise 2<br />

bin 900 metre olan kanyonun su derinliği,<br />

mevsime göre değişiyor. İlk bölüm dört<br />

metrelik suya girişle başlıyor. Kanyonun<br />

geniş ve düz zemininde kamp alanı mevcut.<br />

İnternette yayın yapan Türkiye tırmanış<br />

rotaları sitelerinde bölgedeki tırmanış<br />

koordinatları detaylı bir şekilde tanıtılıyor.<br />

Kanyonun doğallığıyla cazibe kazandığını<br />

söyleyen Anadolu Dağcılık ve Doğa Sporları<br />

Kulübü eğitmeni ve rehberi Sönmez<br />

Erkaya, bölgenin yerli ve yabancı turistler<br />

tarafından da bilindiğini belirtiyor.<br />

4- Olimpos<br />

Antalya sınırları içerisindeki Olimpos,<br />

Anadolu’nun güneybatı kıyılarındaki<br />

en gözde tırmanış merkezlerinden biri.<br />

Son yıllarda özellikle yabancı turistlerin<br />

yoğun ilgi gösterdiği bölgedeki tırmanış<br />

rotalarında sabit emniyet çivilerine yoğun<br />

biçimde rastlanıyor. Tarihi Likya Yolu<br />

yakınlarındaki merkez, konuklarına<br />

muhteşem bir kumsalın yanı sıra, hiç<br />

sönmeyen ateşiyle ünlü Yanartaş'ı keşfetme<br />

olanağı da sunuyor. Kaya duvarlarının<br />

rengi, dokusu ve yumuşaklığı bölgeyi çekici<br />

kılan etmenlerden biri. Olimpos'ta 10’a<br />

yakın farklı sektörde 250’den fazla tırmanış<br />

rotası, adrenalin tutkunlarını bekliyor.<br />

Bölge kolay ve zor rotaları barındıran,<br />

pozitif eğimli rotalardan dev negatiflere,<br />

teknik gerektiren yüzey parkurlardan<br />

kolonetlere uzanan geniş bir tırmanış<br />

yelpazesine sahip. Yaz aylarında gölge<br />

sektörlerde, kışın ise hemen hemen tüm<br />

bölgede tırmanmak mümkün. Bölgenin en<br />

beğenilen tırmanış sektörüne “Cennet”<br />

adı verilmiş. Burası, olağanüstü rotaları,<br />

teknik tırmanış stili ve deniz manzarasıyla<br />

ayrıcalıklı bir sektör olarak tanımlanıyor.<br />

Deep water solo imkânı sağlayan Yarasalı<br />

Kayalıkları’na ulaşmak için ise tekne<br />

gerekiyor.<br />

DÜNYADAN GÖZDE ROTALAR<br />

Dünyanın dört bir yanını<br />

dolaşan maceraperestleri<br />

de unutmadık ve sizin için<br />

deneyimli tırmanışçıları<br />

heyecanlandıran sekiz ünlü<br />

rotayı da derledik:<br />

1- El Capitan,<br />

Yosemite Ulusal Parkı (ABD):<br />

El Capitan, Yosemite Vadisi’nde yer alan ve<br />

tırmanıcılar arasında efsanevi bir üne sahip<br />

granit bir monolit. “The Nose” ve “Dawn<br />

Wall” gibi rotalar, dünyanın en zorlu kaya<br />

tırmanışılarını vaat ediyor.<br />

2- Eiger Kuzey Yüzü (İsviçre):<br />

Eiger Dağı'nın kuzey yüzü, zorlu hava<br />

koşulları ve tehlikeli yüzeyleriyle ünlü.<br />

Burası “Eiger Duvarı” olarak da bilinir ve<br />

dünya çapında deneyimli tırmanıcılar için<br />

bir meydan okuma sunar.<br />

120 Kaya Tırmanışı 121


C<br />

M<br />

Y<br />

CM<br />

3- The Diamond,<br />

Longs Peak (ABD):<br />

Colorado'nun Longs Peak Zirvesi’nin<br />

“Diamond” olarak bilinen yüzü, kaya<br />

tırmanışı tutkunları için tek kelimeyle bir<br />

cazibe merkezi. “Casual Route” ve “D7”<br />

gibi rotalar, kaya tırmanışı tutkunlarının<br />

kalp ritmini yükselten cinsten.<br />

MY<br />

CY<br />

CMY<br />

K<br />

4- Cerro Torre,<br />

Patagonya (Arjantin):<br />

Cerro Torre, sıra dışı ve zorlu tırmanış<br />

koşulları sunan bir zirve. Sert ve kaotik<br />

rüzgârlar ile değişken hava şartları<br />

tırmanışları zorlaştırır ama yine de bu kaya<br />

parçası vazgeçilmezdir.<br />

5- Petit Dru (Fransa):<br />

Mont Blanc masifinin bir parçası olan<br />

Petit Dru, “Bonatti Yolu” gibi rotaları ile<br />

meşhur. Buradaki alpin tırmanış parkurları,<br />

deneyimli tırmanıcıların rüyalarını süsler.<br />

6- Torres del Paine (Şili):<br />

Torres del Paine Millî Parkı’ndaki<br />

muhteşem granit kuleler ve çevresindeki<br />

kayalıklar, “The North Face” ve “Exocet”<br />

gibi rotalar, buradan dünyaya hediye<br />

edilmekte.<br />

7- Kalimnos (Yunanistan):<br />

Bodrum açıklarındaki Kalimnos<br />

(Kalymnos) Adası, dünya çapında nam<br />

salmış tırmanış rotalarıyla her yıl on<br />

binlerce insanı ağırlar. Adada farklı zorluk<br />

seviyelerine sahip çok sayıda tırmanış rotası<br />

bulunmakta.<br />

8- Joshua Tree Ulusal<br />

Parkı (ABD):<br />

Kaliforniya'daki çöl ortamında benzersiz<br />

kumtaşı kaya oluşumlarına sahip Joshua<br />

Tree Ulusal Parkı’nda yüzlerce klasik<br />

tırmanış rotası buluyor.<br />

122 Kaya Tırmanışı


Hızlı bir öğle yemeği veya akşam yemeğine<br />

lezzetli, sağlıklı ve eğlenceli bir alternatif olarak<br />

mantarlı marul dürümleri yapmak için mantarları,<br />

soğan ve sarımsakları ufak küpler halinde<br />

doğrayın. Zeytinyağı koyduğunuz bir tavaya<br />

önce soğan ve sarımsağı daha sonra mantarları<br />

ekleyin. Bu noktada tavaya ekleyeceğiniz<br />

tuzsuz fıstık veya badem de bu yemeğe farklı<br />

bir doku katmak için lezzetli bir yol olacaktır.<br />

Buzdolabınızda olan her sebzeyi ufak ufak<br />

doğrayarak tavaya ekleyebilirsiniz.<br />

Mevsimine göre domates, kırmızı<br />

biber, yeşil biber veya fırınlanmış<br />

balkabağı, kestane ve karnabahar<br />

mantarın yanına çok yakışacaktır.<br />

Bu sırada yıkayıp kuruttuğunuz<br />

Yedikule marullarını bir tabağa<br />

dizin. Marul yapraklarının üzerine<br />

mantarlı karışımı paylaştırın. Marul<br />

ve mantar karışımının arasına<br />

haşlanmış kinoa veya esmer pirinç<br />

ekleyebilirsiniz. Üzerine taze tarhun,<br />

taze kekik, taze soğan veya maydanoz<br />

serpiştirip afiyetle yiyebilirsiniz.<br />

Yazı: İpek Auf<br />

@ipekauf<br />

illüstrasyon: Meral Erdoğan<br />

Mantar… Doğanın<br />

lezzetli, büyülü<br />

ama bir o kadar da<br />

zehirli ve gizemli<br />

hediyesi. Bir<br />

yiyeceğin ötesinde<br />

başlı başına bir<br />

krallık. Sadece yemesi değil, toplaması da<br />

büyük keyif. İnsanlar kadar dünya için de<br />

yararlı.<br />

Sonbahar mevsimi ve yağmurları mantar<br />

tutkunlarını bir başka heyecanlandırıyor.<br />

Yazın bitmesini ve mantar avına çıkmayı<br />

dört gözle bekleyen mantar tutkunları için<br />

yazın son, sonbaharın ilk günleri yağmur<br />

bulutu arayarak geçiyor. Sonbaharın<br />

ilk yağmuruyla birlikte piknik yapan<br />

kalabalıklar, yerini mantar toplayıcılarına<br />

bırakıyor ve sezon başlıyor. Sepetini kapan<br />

soluğu şehirlere yakın ormanlarda alıyor.<br />

Biyolog Merlin Sheldrake, mantarlara bakış<br />

açısını değiştiren ve tüm dünyada yankı<br />

uyandıran Saklı Dünya: Mantarlar Yaşamı,<br />

Zihnimizi ve Geleceğimizi Nasıl Değiştirir?<br />

adlı kitabında doğada açıklanması zor<br />

birçok durumun mantarlar sayesinde anlam<br />

kazandığını söylüyor. Geleneksel zekâ<br />

tanımını değiştiren mantarlar, beyinleri<br />

olmamasına rağmen problem çözebiliyor;<br />

‘’Orman Çapında Ağ’’ (Wood Wide Web)<br />

sayesinde bitkileri birbirine bağlıyor.<br />

Son derece özel ve eşsiz bir canlıdan<br />

bahsediyoruz. Lezzetinin ve şifasının<br />

ötesinde ekosistemin toprak altındaki besin<br />

ve yaşam kaynağı. Doğada kendiliğinden<br />

yetişen, yetiştiği çevreye bağlı olarak<br />

çok çeşitli olabilen, ışık veya toprak gibi<br />

kaynaklara ihtiyaç duymayan olağanüstü<br />

canlılar. Vitaminler, mineraller ve<br />

antioksidanlar açısından zengin mantarlar,<br />

aynı zamanda değerli bitkisel protein<br />

kaynakları.<br />

124 Word of Mouth: Doğanın Gizemli Hediyesi Mantar<br />

125


Mantarlar:<br />

Sağlık Deposu<br />

"Fonksiyonel mantarlar" terimi,<br />

beslenmenin ötesinde sağlığınıza faydalı<br />

olabilecek özelliklere sahip olduğuna<br />

inanılan mantarları ifade ediyor.<br />

Stresi azaltan, beyni ve bağışıklığı<br />

güçlendiren, ruh halini iyileştiren doğal<br />

özellikleriyle fonksiyonel mantarlar;<br />

sakızlar, kahveler, çaylar ve barlar gibi<br />

ürünlerde artık sıklıkla karşımıza çıkıyor.<br />

Chaga mantarı, antioksidanlarla dolu<br />

bir güç deposu ve bağışıklık sistemini<br />

desteklerken iltihapla savaşmada etkili<br />

olduğu söyleniyor. Kordiseps mantarı,<br />

enerji yükselten özelliğiyle sporcular<br />

arasında dayanıklılığı artırmak için<br />

kullanılıyor. Aslan yelesi mantarı, beyin<br />

sağlığını destekleyen bir mantar türü ve<br />

bilişsel fonksiyonları geliştirmeye yardımcı<br />

oluyor. Reishi mantarı ise stresi azaltıcı<br />

etkileriyle biliniyor. Chaga, kordiseps,<br />

aslan yelesi ve reishi türlerinin sahip<br />

oldukları iddia edilen süper güçlerini<br />

günlük rutininize katmak isterseniz,<br />

bu mantarların paketlenerek sunulan<br />

tozlarını smoothie’lere, çorbalara, kahve,<br />

çay veya buzlu içeceklerinize hatta chia<br />

pudinginize ekleyerek günlük beslenmenize<br />

katabilirsiniz.<br />

Mantarların<br />

Lezzetli hâli<br />

Son zamanlarda artan bitkisel temelli<br />

beslenme tercihleri mantarları çok daha<br />

popüler hale getirdi. Sahip oldukları<br />

katmanlı lezzetleri, etin yerine geçebilen,<br />

etin dokusuna benzer özellikleri mantarları<br />

mutfaklarda vazgeçilemez kılıyor. Mantarlar<br />

içerdikleri glutamat sayesinde beşinci<br />

Kordiseps mantarı Aslan yelesi mantarı Chaga mantarı Reishi mantarı<br />

lezzet olarak adlandırılan umami açısından<br />

da oldukça zengin. Türkiye, mantar<br />

çeşitliliğinde çok şanslı bir ekosisteme<br />

sahip. Sarı kız, borazan, kanlıca, kuzu<br />

göbeği, sığır dili, istiridye, domalan, ayı,<br />

sezar ve çörek türleri bu coğrafyanın<br />

sunduğu lezzetli ve yenilebilir mantarlar.<br />

Üstelik sadece yerel mantar türleri değil,<br />

dünya çapında ünlü ve talep gören mantar<br />

türleri de bu coğrafyada bulunabiliyor. Bu<br />

çeşitlilik hem gastronomi açısından hem de<br />

biyolojik çeşitlilik açısından çok değerli.<br />

Mantarlar, etli dokusu ve zengin, derin<br />

tadıyla vejetaryen yemekler için ideal olan<br />

çok yönlü malzemeler. Her mevsimde<br />

mantar pişirmek mümkün. Mevsiminde<br />

kurutulan ve dondurulan mantarları<br />

kullanabileceğiniz gibi taze bir mantar<br />

türünü de kullanabilirsiniz. Mantarı<br />

yıkamamakta fayda var. Nemli bir bezle<br />

silmek en doğru mantar temizleme<br />

yöntemlerinden. Mantarları hazırlarken<br />

ayırdığınız sapları atmayıp yemeğin suyuna<br />

ekleyerek sebze veya mantar çorbasının,<br />

mantarlı bir risottonun ya da mantarlı bir<br />

makarnanın lezzetini derinleştirebilirsiniz.<br />

Sepet, Çakı ve<br />

Fırça<br />

Mantar toplamak bir hobi olmanın<br />

ötesinde, doğayla iç içe olmanın ve<br />

toprağa yaklaşmanın eşsiz bir yolu. Aynı<br />

zamanda belki en az ekipmana ihtiyaç<br />

olan doğa sporu. Doğa ile baş başa<br />

kaldığınız, odağınızın sadece mantar<br />

bulmak olduğu anlar, kendi iç dünyanıza<br />

da odaklanabileceğiniz, zihinsel bir arınma<br />

fırsatı sunuyor. Bu eşsiz deneyim, adeta bir<br />

meditasyon seansına dönüşüyor.<br />

Altın kural doğaya saygı göstermek.<br />

Birçok farklı canlı türü ile karşılaşılan bu<br />

yolculukta, ekosistemin kusursuz düzenini<br />

bozmamak çok önemli. Mantar dışı hiçbir<br />

canlının ormandan çıkarılmaması ve<br />

doğal hayatı rahatsız etmemek önemli<br />

kurallardan. Her yaşta mantarcı olmak<br />

mümkün. Önemli olan yavaşça yürümek<br />

ve tüm dikkatinizi mantarlara vermek.<br />

Sadece ormanın derinliklerinde değil patika<br />

kenarlarında da aradığınızı bulabilirsiniz.<br />

Çok genç veya çok yaşlı mantarları sepete<br />

atmamakta fayda var. Plastik bir poşetle<br />

araziye çıkmamak gerekiyor. Mantarların<br />

saklama koşulları türüne ve çevresel<br />

faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterse<br />

de hava almayan ortamlarda saklanan bazı<br />

mantar türleri hızlı bir şekilde bozulabilir.<br />

Mikolog* Jilbet Barutçiyan, mantarcının en<br />

önemli gerecinin hasırdan örme bir sepet<br />

olduğunu söylüyor. Mantarcının en önemli<br />

ikinci gereci ise mantarın kök kısmını<br />

zarar vermeden mantar toplamaya yarayan<br />

küçük bir çakı. Mantarı bulduğumuz yerde<br />

küçük bir boyacı fırçası ile temizliyor ve<br />

öyle sepete atıyoruz. Hava durumuna uygun<br />

bir kıyafet ve ayakkabı ise bu deneyimin<br />

önemli gerekliliklerinden.<br />

Bu yolculuğa çıkmadan önce bilmenizde<br />

fayda var; konu mantar olunca her daim<br />

bir bilene danışmak, yemeden önce emin<br />

olmak şart. Şakası olmayan bir yiyecekten<br />

bahsediyoruz. Son derece cazip, tanıdık ve<br />

yenilebilir görünen mantarların çoğunun<br />

zehirli olabileceğinin farkında olmak<br />

gerek. Mantar toplamaya çıktığınız bir<br />

günün sonunda hayal ettiğiniz makarnayı<br />

yapamayabilirsiniz. Dolup taşan bir sepetle<br />

eve dönemeyebilirsiniz. Hatta evinize eliniz<br />

boş dönebilirsiniz. Bu olumsuz gibi görünen<br />

durumların deneyiminizi etkilemeyeceğine<br />

eminim. Çünkü ormanda geçirilen zamanın<br />

en değerli çıktısı kendinize ayırdığınız ve<br />

doğayla bağınızı kuvvetlendirdiğiniz eşsiz<br />

zaman.<br />

*Mikolog: mantar bilimi olarak da bilinen<br />

mikoloji alanında uzmanlaşmış bilim insanı<br />

126 Word of Mouth: Doğanın Gizemli Hediyesi Mantar<br />

127


Yıl 2070, İstanbul. Bu şehir, zamanın<br />

sınırlarını aşarak bir moda masalı yazıyor.<br />

İstanbul, tarihin dokusuyla çağdaşlık arasında bir<br />

köprü kuruyor bugün; geçmişin izlerini geleceğin parlak<br />

vaatleriyle harmanlayan bir rüya şehir...<br />

Tasarım: Oya Geron / Yapay Zekâ Dönüşüm Stratejisti<br />

@oya_geron_ccmp<br />

www.reshapeconsulting.co.uk<br />

Tasarımlar Midjourney yapay zekâ aracılığıyla farklı<br />

promptlar kullanılarak oluşturulmuştur.<br />

128 Future Now 129


130 Future Now 131


Yarımada'nın derinliklerinde, sabahın ilk ışıklarında<br />

parıldayan LED'li elbiseler, İstanbul'un uyanışına tanıklık ediyor<br />

Her tasarım, şehrin dönüşümünü ve tarihin çağdaşla buluştuğu<br />

o muhteşem anı temsil ediyor.<br />

132 Future Now 133


İstanbul, bu moda çekimiyle hem tarihini onurlandırıyor<br />

hem de geleceğe açılan parlak bir kapı aralıyor.<br />

134 Future Now 135


YILDA BİR KEZ<br />

ÜCRETSİZ!<br />

Küçük kahramanınıza Zurich Sigorta Neşeli Patiler Evcil Hayvan Sağlık Sigortası yaptırın,<br />

eğlencenin ve maceranın tadını tüm yıl sağlıkla çıkarın.<br />

https://neselipatiler.com.tr<br />

136 Future Now


“ Cilt bakımı genellikle kadınlar<br />

tarafından yapılan bir şey<br />

Good for Men<br />

Hazırlayan: Oben Budak / Gazeteci<br />

@obenbudak<br />

Yeni<br />

trend;<br />

basit<br />

hayat!<br />

21. yüzyıl<br />

ilerledikçe modern<br />

erkekler için özellikle<br />

kişisel bakım konusunda<br />

pek çok yeni trende tanık<br />

oluyoruz. Yıllık satışları<br />

80 milyar dolara yaklaşan<br />

küresel bir endüstride,<br />

erkekler de cilt bakımına,<br />

fiziksel ve zihinsel sağlığa daha<br />

fazla önem vermeye başladı. Bu<br />

da ister istemez yapılan harcamalara<br />

yansıyor. Gün geçtikçe daha fazla insan<br />

moda markalarına servet yatırmak yerine<br />

o parayı kendi huzuruna harcamaya<br />

başladı. Artık bazı eski kafa zenginlerin<br />

gözümüze Arap şeyhleri gibi gelmeye<br />

başlamasının sebebi de bu. Artık baştan<br />

aşağı marka kullanıp, elini kolunu dünya<br />

para eden markaların saatleri, yüzükleri<br />

ve mücevherleriyle dolduruyorsan büyük<br />

görgüsüzlük içindesin. Yeni nesil son<br />

model Prada ayakkabıya 900 Euro vermeyi<br />

kabul ediyor ama üzerine alacağı tişörtü<br />

H&M, Zara gibi markalardan seçerek<br />

olayı tamamlıyor. Kabul edelim, maaşlı<br />

bir çalışan iseniz dünyanın geldiği yeni<br />

durumda baştan aşağı marka giyinecek<br />

parayı bulamazsınız. Aslında eskiden de<br />

zor bulunuyordu ama girdiği ortamda<br />

hava atma pahasına boğazından kesip<br />

kıyafetlerine servet harcayanlar vardı.<br />

Şimdiki nesil ise önce özel zevklerine ve<br />

gündelik rahatına para ayırıyor. Daha hafif<br />

olarak görülse de 2024 sonunda<br />

erkeklerin biraz bakıma ihtiyaç<br />

duyan yorgun, donuk cilde veda<br />

edebileceği yıl olacak.”<br />

laptop mu çıktı, değişmesi lazım! Ya da<br />

rahat bir oyun koltuğuna mı ihtiyacı var?<br />

Önce bunları alıp dış görünümüyle sonra<br />

ilgileniyor.<br />

Bütün bir sene muhabbetlerin birçoğunda<br />

rastladığımız Airfryer erkekleri etkilemedi<br />

mi sizce? Azıcık yağ ile kısa sürede yemek<br />

yapmayı kim istemez ki? Ama iş yemek<br />

yapmakla da bitmiyor. Bir de hepimiz robot<br />

süpürgelere daldık. Yeni çıkan modellerinde<br />

tozları boşaltma özelliği bile olduğu için<br />

eski, tozlu bekar evleri tarihe gömülmeye<br />

başladı. Evet, bu makineler Vileda ile<br />

silinmiş hissi yaratmıyor ama oldukça<br />

yeterli. Hem genelde dağınık olan erkekler<br />

robot süpürgeler rahatça temizlesin diye<br />

ortalığı toplamak zorunda da kalıyor. Bu<br />

bile kendi içinde bir devrim.<br />

Önceleri erkekler hayatlarındaki<br />

eksiklikleri kabul ettiklerinde kendilerini<br />

zayıf hisseder, belki de utanırdı. Bunun<br />

yerine, günümüz erkekleri yüksek<br />

kolesterol, yüksek tansiyon ve hatta düşük<br />

testosteron gibi konularda önemli sağlık<br />

kontrolleri yaptırmak için düzenli olarak<br />

doktorları ziyaret ediyor. Artık 2023'e<br />

geldiğimizde akıl sağlığı ise en büyük<br />

önceliğe sahip! Erkekler için en iyi kişisel<br />

bakım fikirlerinden biri, artık daha fazla<br />

doktor ve ruh sağlığı uzmanı tarafından<br />

sağlanan ve sürekli büyüyen online<br />

hizmetlerden yararlanmak. Bunu yaparken,<br />

evinizin rahatlığında ve mahremiyetinde,<br />

depresyon, anksiyete veya benzeri<br />

konularda yaşayabileceğiniz sorunları bir<br />

sağlık uzmanıyla tartışabiliyorsunuz.<br />

Beslenmeye dikkat edip dünyaya duyarlı<br />

bir insan olmaya çalışmak da yükselen<br />

değerler arasında. Kanser, pandemi ve<br />

daha birçok hikâyenin beslenme şekliyle<br />

direkt alakalı olduğu anlaşılınca herkes<br />

değişen şartlara ayak uydurmaya başladı.<br />

Ben pandemi öncesinde vegan oldum ve<br />

hikâyemi “Ilımlı Vegan” isimli kitabımda<br />

yazdım. İlk başları çok karışık gelen bu<br />

yolda kestirmeden gitmeyi anlattığım kitap,<br />

nereden başlayacağını bilemeyenler için<br />

yazıldı. Vegan beslenmeyi, “rahat rahat<br />

karbonhidrat tüketebilirim o zaman” diye<br />

algılarsan kilo alman muhtemel çünkü.<br />

Son dönemin popüler kitaplarından biri<br />

de Dr. Gönül Ateşsaçan’ın kitabı Aristo<br />

Diyeti. Beslenme uzmanlarının da vegan<br />

diyetler öğütlediğini görmek çok iyi geldi.<br />

Dr. Gönül Ateşsaçan’ın keşfi Aristo<br />

Diyeti de bunlardan biri. Hayvansal<br />

gıda öğütlemeyen doktorlar o kadar<br />

değerli ki. Gönül Hanım kliniğinde hem<br />

beslenmenize yardım edip hem de dış<br />

görünüşünüzdeki eksiklikleri tamamlıyor.<br />

Bir iğne ile sarkan gıdıların toparlanması,<br />

mor göz altlarından kurtulmanız ya da<br />

göbeğinizin birkaç santim incelmesi artık<br />

mümkün. Teknolojiyi sadece daha iyi bir<br />

ses sitemi olarak görmek eskiler de kaldı<br />

öyle değil mi?<br />

Erkekler için kişisel bakım bazı açılardan<br />

karmaşık ve zaman alıcı görünebilir,<br />

ancak yeni bir rutin geliştirip bunu<br />

günlük yaşamınıza dahil ettiğinizde çok<br />

basit.<br />

Cilt bakımı genellikle kadınlar tarafından<br />

yapılan bir şey olarak görülse de 2024<br />

sonunda erkeklerin biraz bakıma<br />

ihtiyaç duyan yorgun, donuk cilde veda<br />

edebileceği yıl olacak. Çoğu erkek gibi<br />

siz de muhtemelen bir erkeğin derisinin<br />

bir kadınınkinden %25 daha kalın<br />

olduğunun farkında değilsiniz. Ancak<br />

bu, değişen hava koşulları, ter ve çok<br />

138 Good for Men<br />

139


Good for Men<br />

daha fazlası gibi yolunuza çıkan her şeye<br />

dayanacak kadar dayanıklı olduğumuz<br />

anlamına gelmez. Artık köpükle cildi<br />

yıkama, nemlendirici losyon sürme, gece<br />

kremi kullanma, kömür, çay ağacı yağı ve<br />

salisilik asidi birleştirerek gözeneklerdeki<br />

kiri ve bakterileri iyice temizlemek normal<br />

hale geldi. Gündelik kullanıma giren güneş<br />

koruyucusu ise cabası. Cilt kanserinin<br />

erkeklerde kadınlardan daha sık görüldüğü<br />

bilgisi geniş kitlelere yayılırken yapacak<br />

bir şey yok. En mantıklısı gündüz evden<br />

çıkarken güneş koruyuculu bir krem<br />

sürerek olayı çözmek.<br />

Tabii ki dışardan bakım çok önemli. Ama<br />

yaşam kalitesini elde etmenin en akılcı<br />

yollarından biri de yaşlanmayı kucaklamak.<br />

Yıllardır pompalanan “daha genç görün”<br />

ilkesi yavaştan yerini “her yaşın ayrı<br />

bir güzelliği var” yönüne çekiliyor. Her<br />

doğum günü, başarılarınızı düşünmek ve<br />

önümüzdeki aylarda ve yıllarda hangi yeni<br />

maceraları takip edeceğinize karar vermek<br />

için bir şans olacaktır.<br />

Pandemi ya da kötü giden hayat şartları,<br />

tam olarak ne oldu ben de anlamıyorum<br />

ama son iki senemi çok da parlak<br />

geçirmedim. Kendimi unuttuğum<br />

zamanlarım oldu. Bana yüz temizleme<br />

köpüğü kullanmayı bile unutturan hayat<br />

başkalarına neler yapmaz! Şaka bir yana,<br />

zaman geçtikçe her sene başka trendlerin<br />

peşinden koşuyoruz ama sağlığımız, hatta<br />

akıl sağlığımız konusunda bir şeyler yapıyor<br />

muyuz? Mutlu olmaya çalışıyoruz ama<br />

kendimizi mutlu edecek fırsatları yaratıyor<br />

muyuz peki? Ben küçük gelişmelerden<br />

başlayayım dedim ve kendime sordum, gün<br />

içinde en basit lüksüm ne? Şüphesiz sürekli<br />

lap top başında çalışmanın en büyük ödülü<br />

yürüyüşe çıkılınca alınan taze çekilmiş<br />

kahveden yapılan Americano. Bu benim de<br />

hakkım diye düşünüp Philips ev tipi kahve<br />

makinesi aldım mesela. Harcadığın paranın<br />

değdiği bir şeye sahip olmak beni çok mutlu<br />

etti.<br />

Fitness takipçileri, akıllı saatler ve kalp<br />

atış hızı monitörleri gibi giyilebilir sağlık<br />

cihazlarının kullanımı son yıllarda büyük<br />

ölçüde değişti. Sürekli gelişen bu tıbbi<br />

teknoloji sayesinde, çeşitli testleri ve<br />

teşhis işlemlerini doktora gitmeden evde<br />

gerçekleştirebiliyorsunuz artık. Buna<br />

kolesterol, glikoz, testosteron ve diğer erkek<br />

biyo-belirteçleri ve hatta belirli kanser<br />

türlerine yönelik testler dahil. Ancak<br />

dürüst olalım: Bu cihazların popülaritesine<br />

rağmen, bazı erkekler yine de sağlıklarını<br />

ihmal ediyor ve çok geç olana kadar<br />

doktora gitmekten kaçınıyor. Onlardan biri<br />

olmak için hiçbir neden yok. Giyilebilir<br />

sağlık cihazları ve evde kendi kendine test<br />

yapma sayesinde sağlığınıza proaktif bir<br />

yaklaşım getirebilir, ilerlemenizi izleyebilir<br />

ve gerektiğinde harekete geçebilirsiniz.<br />

Bu, olası sağlık sorunlarını erkenden<br />

yakalamanıza, ciddi sağlık sorunlarından<br />

kaçınmanıza ve genel yaşam kalitenizi<br />

iyileştirmenize yardımcı olabilir.<br />

Ve son olarak: Erkeklerin 2024’te kişisel<br />

bakım trendlerinin yükselip, renk ve<br />

desenleriyle gösterişli kıyafetlerle dolu<br />

yepyeni bir gardırop satın almanıza neden<br />

olmayacağını bilmek sizi sevindirecek.<br />

Tam tersine 2024 yılı klasik giyim<br />

tasarımlarının, inceliklerin ve tasarımlarda<br />

minimalizmin revaçta olacağı bir yıl olacak.<br />

2023'te basitlik geldi ve bu devam edecek.<br />

Siz de hayatınızı basitleştirin artık.<br />

“2024 yılı klasik giyim<br />

tasarımlarının, inceliklerin ve<br />

tasarımlarda minimalizmin revaçta<br />

olacağı bir yıl olacak.<br />

140 Good for Men 141


101. Sayıda<br />

En Beğenilen İlan<br />

Siz Bu Sayıda En Çok Hangi İlanı Beğendiniz?<br />

Bize mail ile bildirebilirsiniz. hillsider@hilside.com.tr<br />

Veya instagram @hillsidenow hesabına DM gönderebilirsiniz.<br />

142


996 WE INVENTED THE<br />

UNDER<br />

YOUR<br />

RTHAT GETSYOUREADYFOR<br />

LE. THE ADVANTAGE<br />

STILL UNDENIABLE.<br />

SOĞUKTA<br />

COLDGEAR<br />

GİYİLİR<br />

® BASELAYER<br />

WWW.UNDERARMOUR.COM.TR

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!