03.03.2021 Views

Hillsider 92

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Türk Telekom Prime<br />

tarifeleriyle tanışın<br />

hayatı kat kat yaşayın<br />

Faturalıya yeni gelene, 12 ay söze<br />

Kampanya kapsamında, taahhütlü fiyatlardan yararlanmak isteyen bireysel abonelerin, SOZ yazıp 5555’e SMS göndermesi<br />

gerekir. Faydalar yurt içinde geçerlidir, sonraki döneme devretmez. Aşımlar ücretlendirilir. İlk 3 ay hediye 30 GB internet<br />

kampanyasına katılmak için, tarifeye gelen bireysel abonelerimizin, tarifeye geldikten sonraki 90 gün içerisinde PRIME EK<br />

30 GB yazıp 5555’e SMS göndermesi, SIM kart ve cihazlarının 4.5G uyumlu olması gerekmektedir. Hediye 30 GB internet ve<br />

tarife kapsamında sunulan cepte internet kullanım hakkı bittiğinde, toplamda 48 TL olmak üzere, aşım ücreti her 500 MB<br />

için 12 TL’den ücretlendirilecek, sonrasında internet kullanımı, hız düşümlü olarak kesintisiz 256 kbps hızla devam edecek<br />

ve ek ücretlendirme yapılmayacaktır. İptal halinde cayma bedeli alınır. Taahhüt bitiminde, güncel fiyatlar uygulanır. Detaylar<br />

için: turktelekomprime.com


İHTİYACIN OLAN HER ŞEY<br />

İSTEMEDİĞİN HİÇBİR ŞEY<br />

Volvo XC40, hayatınızı kolaylaştıran<br />

depolama alanları, akıllı teknolojileri ve geri<br />

dönüştürülmüş malzemelerden üretilen<br />

iç döşemesiyle sürdürülebilir mükemmelliği<br />

gerçeğe dönüştürüyor.<br />

Çünkü hayat daha kolay yaşanmalı.<br />

Service<br />

by Volvo<br />

Volvo Car<br />

Garanti<br />

Volvo Car<br />

Finance<br />

Volvo Car<br />

Kasko<br />

VOLVO CAR PRIME<br />

volvocars.com.tr | facebook.com/VolvoCarTurkey | twitter.com/VolvoCarTurkey | instagram.com/volvocarturkey | Volvo Car Asistans 444 48 58


10<br />

hillsider 69/74<br />

PEOPLE OF<br />

HILLSIDE<br />

11<br />

hillsider 76/87<br />

DRAMA QUEEN<br />

Moda Çekimi<br />

12<br />

hillsider 88/90<br />

CORE BY CLARE SMYTH<br />

Global Keşif<br />

13/1<br />

hillsider <strong>92</strong>/96<br />

13/2<br />

hillsider 98/99<br />

13/3<br />

hillsider 100/103<br />

NİLBAR GÜREŞ<br />

MET GALA 2019<br />

ÇİZ DE ANLAT<br />

Art Blog / Röportaj Art Blog Art Blog<br />

13/4<br />

hillsider 104/107<br />

İYİ HİSSETTİRENLER<br />

Art Blog<br />

13/5<br />

hillsider 108/112<br />

YENİ NESİL KADIN MÜZİSYENLER<br />

Art Blog<br />

14<br />

hillsider 114/115<br />

GOOD FOR MEN<br />

01<br />

hillsider 16/20<br />

02<br />

hillsider 22/26<br />

03<br />

hillsider 28/33<br />

15<br />

hillsider 116<br />

16<br />

hillsider 117<br />

NOW AND THEN<br />

MELTEM CUMBUL<br />

Röportaj<br />

AURORA BOREALIS<br />

KUZEY IŞIKLARI<br />

NEON DÜNYASI<br />

Remix<br />

EN BEĞENİLEN İLAN<br />

04<br />

hillsider 34/36<br />

05<br />

hillsider 38/42<br />

Gökyüzünde Işıkların Dansı<br />

06<br />

hillsider 44/53<br />

17<br />

hillsider 118<br />

SUSAM SOKAĞI<br />

ARNAVUTKÖY<br />

2019 TRENDLER<br />

BİZİ Mİ ARAMIŞTINIZ?<br />

Timeless<br />

Bir Sanat ve Tasarım Rotası<br />

07<br />

hillsider 54/59<br />

08<br />

hillsider 60/62<br />

09<br />

hillsider 64/68<br />

ANNA TOKARSKA<br />

MODANIN DEĞİŞEN YÜZÜ<br />

SOKAK LEZZETLERİ<br />

Unpublished<br />

Şeflerin Dokunuşuyla Yeniden Baş Tacı


YAZARLAR ve<br />

KATKIDA<br />

BULUNANLAR<br />

BERNA<br />

GENÇALP<br />

ÇİLER<br />

GEÇİCİ<br />

EBRU<br />

ŞİNİK<br />

İPEK<br />

KİGAN<br />

Art Blog-Çiz de Anlat 2019 Seyahat Trendleri 2019 Wellbeing Trendleri Meltem Cumbul<br />

Röportajı<br />

İNCİ<br />

AKSOY<br />

2019 Sanat Trendleri<br />

NİLAY<br />

ÖRNEK<br />

Sokak Lezzetleri<br />

ÖZLEM<br />

GÖKBEL<br />

İyi Hissettirenler<br />

RANA<br />

KORGÜL<br />

Art Blog-Nilbar Güreş<br />

Röportajı<br />

SAVAŞ<br />

SILA<br />

ÖZBEY<br />

GÜVEN<br />

2019 Eğlence Trendleri Modanın Değişen Yüzü<br />

& People of Hillside<br />

Röportajları<br />

UFUK<br />

TARHAN<br />

2019 Teknoloji<br />

ve Yaşam Trendleri<br />

ZEYNEP<br />

ATILGAN BONEVAL<br />

Kuzey Işıkları<br />

Anna Tokarska<br />

Unpublished Fotoğrafları<br />

Elmira Gürses<br />

Susam Sokağı & Core<br />

& Met Gala 2019<br />

Emre Durmaz<br />

People of Hillside<br />

Fotoğrafları<br />

Eyüp Tatlıpınar<br />

Art Blog-Yeni Nesil<br />

Kadın Müzisyenler<br />

Göze Şener<br />

Now&Then<br />

& Good for Men<br />

İpek Edinçgil<br />

Now&Then<br />

Nihan Vural<br />

Bir Sanat<br />

ve Tasarım Rotası:<br />

Arnavutköy<br />

Stüdyo28 Ekibi<br />

Moda Çekimi<br />

Sinan Hamamsarılar<br />

Sokak Lezzetleri<br />

Fotoğrafları<br />

Uğur Bektaş<br />

Meltem Cumbul<br />

Fotoğrafları<br />

Yasemin Eke<br />

ArtBlog-Met Gala 2019<br />

Yayımcı<br />

Attaş Alarko Turistik Tesisler Adına Sahibi<br />

Genel Yayın Koordinatörü<br />

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Reklam Sorumlusu<br />

Yazı İşleri<br />

Tasarım<br />

Basımcı ve Basıldığı Yer<br />

Attaş Alarko Turistik Tesisler A.Ş.<br />

Nisbetiye Cad. Ahular Sok. No.6 Etiler 34337 İstanbul/Türkiye<br />

T. 0212 362 30 00<br />

İzzet Garih<br />

Edip İlkbahar<br />

Özlem Gökbel (ozlemgokbel@gmail.com)<br />

Çağan Şimşek, İpek Edinçgil, Göze Şener<br />

Serkan Mekikoğlu<br />

İpek Kigan<br />

Republica<br />

PROMAT MATBAA<br />

Orhangazi Mah. 1673 Sok. No.34 Esenyurt İstanbul / Türkiye<br />

T. 212 622 6363<br />

Sayı <strong>92</strong> (Ocak, Şubat, Mart, Nisan 2019)<br />

Dört ayda bir yayımlanır.<br />

<strong>Hillsider</strong> Magazine'de yayımlanan yazı ve fotoğrafların tüm hakları,<br />

<strong>Hillsider</strong> logosu ve isim hakkı Attaş Alarko Turistik Tesisler A.Ş.’ye aittir. Kaynak<br />

gösterilerek de olsa Attaş Alarko Turistik Tesisler A.Ş.’nin yazılı izni olmadan<br />

hiçbir şekilde yazı ve fotoğraflardan alıntı yapılamaz.<br />

GET INSPIRED BY HAFSA COLLECTION<br />

Basıldığı Tarih<br />

Yayın Türü<br />

Ocak 2019<br />

Yerel Süreli Yayın (Dergi)<br />

www.hillside.com.tr<br />

hillsider@hillside.com.tr<br />

GILAN.COM | @GILANISTANBUL


hillsider 16/20<br />

01<br />

RAM VADİSİ<br />

MELİS AĞAZAT<br />

SCIO<br />

CRYSTAL INFUSED<br />

YEKTA KOPAN<br />

2019 YEMEK TRENDLERİ<br />

VIRGIL ABLOH x IKEA<br />

ÇOCUKLUĞUMDAKİ<br />

BÜTÜN KOKULARI<br />

ŞU ANA KADAR<br />

YAPTIĞIM SERGİLERDE<br />

KULLANMAYA ÇALIŞTIM.<br />

hillsidenow<br />

RAM<br />

VADİSİ<br />

Unesco’nun Dünya Mirasları Listesi’nde<br />

bulunan ve Lonely Planet tarafından<br />

2019’un gözde destinasyonları arasına giren<br />

Ram Vadisi, Ürdün’ün güneyinde kumtaşı ve<br />

granitten oluşan bir vadi.<br />

Göz alabildiğince ince kızıl kum sebebiyle<br />

Mars’ta olduğunuzu hissettiren ve<br />

birçok bilim kurgu filminin seti olan bu<br />

büyüleyici kızıl çölde yapılacak<br />

etkinliklerden birkaçı; lüks dekorasyonlu<br />

Mars kubbelerinde veya bedevi tarzı<br />

çadırlarda konaklamak, gün batımını ve<br />

yıldızlı gökyüzünü izlemek, bedevi barbeküsü<br />

Zarb’ı tatmak ve çölde safari yapmak olarak<br />

sıralanabilir. Son ayların en parlayan konusu,<br />

Ram Vadisi oldu diyebiliriz.<br />

MELİS<br />

AĞAZAT<br />

MODA DANIŞMANI<br />

SANATÇI<br />

Geçtiğimiz senenin sonuna<br />

doğru açtığınız “Sen Sadece Bir Hatırasın”<br />

porselen serginizin çıkış noktası ne idi?<br />

Ve neden porseleni seçtiniz?<br />

Anılarım ve hatıralarım...<br />

Burada da en büyük yeri olan çocukluğumun<br />

geçtiği Büyükada, ki hala yazlarımı orada<br />

geçiriyorum. Sergide koku da var.<br />

Koku benim için önemli bir şey,<br />

hafızayı tetikleyen bir şey... Çocukluğumdaki<br />

bütün kokuları şu ana kadar yaptığım<br />

sergilerde kullanmaya çalıştım.<br />

Porselen zaafı da biraz aileden geliyor.<br />

Benim büyüdüğüm evlerde vitrinler, masalar<br />

hep porselenle doluydu. Sevdiğim objelerdi.<br />

Daha sonra da, yurt dışı seyahatlerimde çok<br />

antikacı gezerek topladığım şeylerdi.<br />

Materyal olarak bana çok yakın.<br />

Çağdaş sanata dair merakınız<br />

nasıl başladı?<br />

Sanata ilgim hep oldu.<br />

Hüseyin Alptekin’in Loft diye bir yeri vardı,<br />

akşamları oraya gider, onun kurslarına<br />

katılırdım. Vasıf Kortun’u oralarda tanıdım, o<br />

insanlardan çok beslendim ve çok ilham aldım.<br />

Halil Altındere de öyle…<br />

Kokuyu bir malzeme olarak kullanmaya<br />

nasıl karar verdiniz?<br />

Bir takım kokuları hiç unutmadığımı,<br />

annemin arkadaşlarını bile parfümleriyle<br />

hatırladığımı ya da bir mekana girdiğim<br />

zaman o mekanı kokusuyla hatırlamak gibi bir<br />

hassasiyetim olduğunu biliyorum.<br />

Bir takım ortak kokular var,<br />

hepimizin hayatına dokunmuş olan;<br />

anneannemizin hırkasının kokusu ya da<br />

annemizin kokusu veya kızarmış ekmek<br />

kokusu. Bunları artık ortak değerler<br />

gibi görüyorum.<br />

Favori parfümleriniz hangileri?<br />

DKNY Woman… İçinde portakal çiçeği,<br />

lime, kekik notaları var. Aslında beni<br />

çok tarif eden kokular doğa kokuları.<br />

Dior’un Diorissimo’su annemin çok kullandığı<br />

bir kokudur, hala çok seviyorum.<br />

Jo Malone Orange Blossom çok seviyorum.<br />

Tom Ford’un Jasmine Rouge’unu<br />

çok beğeniyorum; ana notası yasemin.<br />

Ada ile birlikte hangi mekanlarda vakit<br />

geçirmeyi tercih ediyorsun?<br />

İstanbul Modern’in atölyelerini çok<br />

beğeniyorum, Ada’yı onlara götürüyorum.<br />

Zorlu’da onun sevdiği FunLoft’a da gidiyoruz.<br />

Moda ve demode kelimeleri artık<br />

geçerli değil mi?<br />

70’ler moda diyoruz, 6 ay sonra 80’ler moda<br />

diyoruz, sonra tekrar 70’lere dönülüyor, yani<br />

pek öyle bir şey yok. Bunlar hep var ama moda<br />

evleri ara ara bazı şeyleri pop up ediyorlar,<br />

onları öne çıkarıyorlar.<br />

En çok kullandığınız aplikasyonlar hangileri?<br />

Radyo dinlemeyi çok severim yani<br />

odada hep açıktır. İTÜ Klasik’i keşfettim,<br />

çok güzel bir frekans devamlı onu dinliyorum,<br />

sabah uyanır uyanmaz onu açıyorum<br />

telefonumda. Photo Collage diye bir<br />

aplikasyon var fotoğrafları keserek<br />

moodboard yapabiliyorsunuz,<br />

onu seviyorum. Bir de tabii ki modayı<br />

çok çok sevenlerin sıkı takip ettiği<br />

Vogue Runway var.<br />

Hafta sonunu adada geçirmek isteyenlere<br />

nereyi tavsiye edersiniz?<br />

Splendid Otel adanın dokusu ve tarihini<br />

yansıtan en iyi otel. Balıkçılar çok çok güzeldir,<br />

Ali Baba var Milto var, ikisini de çok severim.<br />

Herman’ın yeri var; inanılmaz bir koyda cennet<br />

gibi bir yer. Anadolu Kulübü artık 12 ay açık<br />

orada da kalınabiliyor. Bahçede Sinek Cafe’nin<br />

de kahvaltısı çok çok güzel.


SCIO<br />

PARMAK UCUNUZDAKİ<br />

YENİ LABORATUVAR<br />

SCIO SİZİN İÇİN HAZIR!<br />

Marketteki en iyi meyveyi, kullandığınız<br />

ilaçtaki bütün kimyasalları<br />

Scio sayesinde saniyeler içinde<br />

öğrenebilirsiniz. Avuç içine sığacak<br />

kadar küçük olan Scio aslında minyatür bir<br />

spektrometre. Deneysel kimyanın en önemli<br />

test cihazlarından biri olan spektrometre,<br />

maddelerin üzerinden yansıyan beyaz ışığı<br />

spektrum bileşenlerine ayırarak içeriğinin<br />

ne olduğunu ortaya çıkarıyor.<br />

Bu sayede ilaçtan meyvelere,<br />

içeceklerden her türlü nesneye<br />

molekül analizi yapabiliyor.<br />

YEKTA<br />

KOPAN<br />

CRYSTAL<br />

INFUSED<br />

2019’un wellness trendleri arasında<br />

en dikkat çeken keşiflerinden biri de<br />

Soji Energy’nin “Crystal Infused”<br />

cam su mataraları!<br />

SON YILLARDA<br />

HAYATLARIMIZA İYİCE<br />

GİREN SAF KRİSTALLERİN<br />

İYİLEŞTİRİCİ ETKİSİNİ<br />

SUYUN GÜCÜ İLE<br />

BİRLEŞTİREN MATARALAR<br />

HEM BEDENİ HEM DE RUHU<br />

ARINDIRIYOR.<br />

Birbirinden farklı renk ve özelliklerdeki kristal<br />

taşlar, şifalandırılmak istenilen çakraya göre<br />

seçilebiliyor. Soji aynı zamanda küresel su<br />

krizini hafifletmek amacıyla satış gelirinin bir<br />

kısmını Water is Life’a bağışlıyor.<br />

YAZAR/SUNUCU<br />

YAPIMCI<br />

YOUTUBE PLATFORMUNDA<br />

“NOKTALI VİRGÜL”<br />

ADLI KÜLTÜR SANAT<br />

PROGRAMININ<br />

YAPIMCILIĞINI VE<br />

SUNUCULUĞUNU<br />

YÜRÜTEN, “AŞK<br />

MUTFAĞINDAN YALNIZLIK<br />

TARİFLERİ” ADLI KİTABI<br />

2002 SAİT FAİK<br />

HİKÂYE ARMAĞANI,<br />

“KARBON KOPYA”<br />

2007 DÜNYA KİTAP YILIN<br />

TELİF KİTABI,<br />

“BİR DE BAKTIM YOKSUN”<br />

ADLI KİTABI İSE<br />

2010 YUNUS NADİVE<br />

2010 HALDUN TANER<br />

ÖDÜLLERINE DEĞER<br />

GÖRÜLEN<br />

YEKTA KOPAN’A SORDUK:<br />

Sizce dijital medya televizyon yayınının<br />

yerini alabilecek mi?<br />

Şu anda bildiğimiz haliyle televizyon<br />

yayıncılığı sona erecek ve bunun yerini<br />

tümüyle dijital yayıncılık alacak demek<br />

fazla olur ama dijital yayıncılığın şu<br />

anda konuştuğumuz mecrada da, daha<br />

birçok mecrada da ana damar olacağını<br />

söyleyebilirim.<br />

Sosyal medya insanları<br />

yalnızlaştırdı mı?<br />

Sosyal medya insanları yalnızlaştırdı<br />

dersek yalan olur çünkü bazı insanları da<br />

kalabalıklaştırdı. Ama iletişim şekli, biçimi,<br />

anlatısı bütün bunlar biraz değişti. Bunun<br />

sıkıntıları varsa -ki bence vardır-,<br />

zaman içinde göreceğiz.<br />

Yekta Kopan’ın bir günü nasıl geçiyor?<br />

Ben çalışmayı çok seven bir insanım,<br />

daha doğrusu çalışmaktan başka<br />

bir şey de çok bilmiyorum. Sıradan bir<br />

günüm bütün yaptığım işlerin toplamıyla<br />

geçer. Erken kalkıp uykuya çokça fazla<br />

zaman ayırmayan sıklıkla çalışan bir<br />

insanım. Dolayısıyla kah masa başında<br />

yazarak, kah bir toplantıda, kah bir<br />

çekimde, kah bir stüdyoda seslendirme<br />

yaparak geçiyor. Bir de dost sohbetlerine<br />

zaman ayırmayı severim, uzun<br />

masalar uzun sohbetler hep<br />

hoşuma gider.<br />

İstanbul’da gitmeyi sevdiğiniz yerler?<br />

Şu anda içinde bulunduğumuz mekan,<br />

Akaretler’deki Minoa, gerçekten de<br />

dinlenmek, okumak, çalışmak, bir dostla<br />

buluşmak, sohbet etmek, her ne isterseniz<br />

çok rahat yaşayabileceğiniz bir yer.<br />

Özellikle kullandığınız bir<br />

aplikasyon var mı?<br />

Sosyal medya ve müzik dinleme<br />

aplikasyonlarının hepsini kullanıyorum.<br />

Sesli kitap dinlemek için Storytel benim<br />

sevdiğim bir aplikasyon. Tabii ki İstanbul’da<br />

yol aplikasyonlarını kullanıyorum,<br />

telefonumda bütün yol aplikasyonları<br />

var. Seyahat ettiğim için uçak firmalarının<br />

aplikasyonlarını kullanıyorum. Gündemin<br />

ve benim hayat pratiğimin içinde olup,<br />

bunu kolaylaştıran bütün uygulamaları<br />

kullanıyorum.<br />

Yeni kitabınız “Sıradan Bir Gün”ü<br />

yazarken nereden yola çıktınız?<br />

Bütün öykülerde ve bütün<br />

romanlarda yaşadığım çağla bir<br />

şekilde hesaplaşmaya çalışıyorum.<br />

Bu kitapta da; bütün karakterler<br />

üstünde aslında sahte kimlikler arkasına<br />

saklandığımız maskeler, bugünün iletişimleri<br />

ya da iletişimsizlikleri, bütün bunlarla<br />

hesaplaşmaya çalıştığım bir dünya<br />

kurdum ve o dünyanın içindeki baş<br />

karakterin bir gündeki sıradan<br />

yolcuğunu izlemeye çalıştım.


2019<br />

YEMEK TRENDLERİ<br />

YENİ YILI KARŞILAMAK<br />

ÜZEREYKEN,<br />

YİYECEKLERE DE YENİLİK<br />

GETİRME ZAMANI!<br />

• 2019’un yükselişte olan sağlıklı<br />

yiyeceklerinden avokado, tahin ya da<br />

humusla yapılan tatlılar ve dondurmalar<br />

hem sağlıklı hem lezzetli olması sebebiyle<br />

daha çok tüketilecek gibi duruyor.<br />

• Son yılların yükselen sağlıklı yağları<br />

bu sefer ara öğünlerde, sağlıklı atıştırmalık<br />

formlarında veya vegan kahveleri tatlandırarak<br />

hayatımıza girmeye devam ediyor.<br />

• Probiyotikler ise granola, çorba gibi besinlere<br />

takviye olarak raflarda yerini aldı bile.<br />

• Okyanustan gelen su yosunu, kelp gibi süper<br />

gıdalar, su yosunlu tereyağı ya da kelp noodle<br />

gibi lezzetler olarak karşımıza çıkıyor.<br />

molekül analizi yapabiliyor.<br />

Yeni Audi Q8.<br />

Sekizinci boyuta<br />

hoş geldiniz.<br />

Hayallerinize ulaşmak için, gerçekliğinizi değiştirin...<br />

Hayallerinizdeki quattro performansı ile hayallerinizin<br />

ötesinde bir tasarım anlayışı şimdi bir arada,<br />

yepyeni bir boyutta.<br />

VIRGIL ABLOH<br />

X IKEA<br />

IKEA, OFF-WHITE markasının yaratıcısı<br />

Virgil Abloh ile bir araya gelerek ilk evlerine<br />

taşınmayı hedefleyen milenyumlular için bir<br />

koleksiyon tasarladı.<br />

IKEA'nın web sitesinde, “IKEA ve OFF-WHITE<br />

olarak, yaşamlarına yeni başlayan<br />

milenyumlular için bir ev yaratmaya yardım<br />

etmenin yollarını aradıklarını” açıklamalarının<br />

ardından aylardır merakla beklenen IKEA & OFF<br />

WHITE'ın Markerad adlı koleksiyonu en sonunda<br />

İsveç'teki IKEA genel merkezinde Demokratik<br />

Tasarım Günü'nde tanıtıldı. Daha önce gösterilen<br />

mobilyalara halılar, paspaslar, çantalara ek<br />

olarak, masa, dinlenme yatağı, sehpa ve<br />

raflar da koleksiyona dahil olarak sergilendi.<br />

Tasarımların arkasındaki yaratıcı zeka<br />

Abloh; “Mekanınız için alışveriş yapmaya<br />

başladığınızda, yetişkin yaşamının ilk aşamasına<br />

adım atmış oluyorsunuz. Büyük ölçüde insanlar<br />

ebeveynlerinin ortamında büyür. Hayatları<br />

boyunca hiç mobilya düşünmek zorunda<br />

kalmamışlardır. Kendi başlarına kaldıklarında ve<br />

kendi estetiklerine sahip olduklarında ilk satın<br />

alacakları parçalar nelerdir? Bu koleksiyonla işte<br />

bu ilk alımların neler anlattığıyla ilgileniyorum,"<br />

diyerek koleksiyona ilham olan konsepti<br />

açıkladı. 2020 yılında alıcılarıyla buluşacak olan<br />

koleksiyonun tüm parçaları, dünya çapındaki<br />

her IKEA mağazasından alınabilir olacak. Bu<br />

arada milenyumlular bir yıl daha idare etmek<br />

zorunda kalacaklar.<br />

Yeni Audi Q8’in ortalama CO2 emisyonu 172 g/km, ortalama yakıt tüketimi 6,6 l/100 km’dir.<br />

Audi info 444 28 34 | audi.com.tr


hillsider 22/26<br />

02<br />

SICAK BİR GÜLÜMSEMESİ,<br />

OLDUKÇA YÜKSEK<br />

ENERJİSİ VAR.<br />

AMA ONUNLA TANIŞTIĞIM<br />

ANDAN İTİBAREN BENİ<br />

EN ÇOK ETKİLEYEN<br />

"NETLİĞİ" OLDU.<br />

Ne istemediğini çok iyi biliyor, hızlı karar veriyor,<br />

tereddüt etmeden açık bir şekilde düşüncesini<br />

ifade ediyor ve verdiği karar ne ise onun olması için<br />

gerekeni yapıyor. Netliğinin verdiği güç<br />

hemen size geçiveriyor. Meltem Cumbul;<br />

tiyatro sanatçısı, sinema ve dizi film oyuncusu,<br />

yönetmen, solist ve eğitmen. 13 yaşından beri<br />

bu yolda gelişiyor, büyüyor, büyütüyor...<br />

İpek Kigan: Tiyatro eğitimine<br />

sizi yönlendiren neydi?<br />

Meltem Cumbul: Tiyatro eğitimi almak istemem,<br />

çocukluk dönemimden itibaren edindiğim<br />

oyun kurma merakımla başladı. Bu merakım,<br />

arkadaşlarıma rol dağıtma-oyun türlerini<br />

belirleme-metin yazma-kostüm hazırlama,<br />

performans olarak da seyirciye hazırlanacak<br />

gösterinin dans, şarkı türleri belirlenmesi,<br />

eve gelen misafirlere sunumu gibi kendimi mutlu ve<br />

güvende geçirerek tanıdığım ortamlar içinde gelişti.<br />

13 yaşımda İzmir’den İstanbul’a geldiğimizde ailemin<br />

de beni desteklemesiyle, Belediye Konservatuar’ı<br />

mezunu olan teyzemin eşliğinde Belediye<br />

Konservatuar’ı kursuna gitmeye başlamıştım.<br />

Shakespeare’in ‘Macbeth’ ve ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası<br />

eserlerinden Lady Macbeth ve Puck rollerine<br />

çalışıyordum. Üniversite’de okuyan yaşı benden<br />

büyük kişiler vardı, ders veren şahıs da teyzeme<br />

daha beni hiç çalıştırmadan 13 yaşında bir çocuk<br />

Lady Macbeth’in ihtirasını nereden bilsin deyince,<br />

ağlayarak ‘Benim bu duyguları yaşamam gerekmiyor,<br />

bilebilirim.’ dediğimi anımsıyorum. Bu benim tiyatro<br />

eğitiminde ısrarcı olmama sebebiyet verdi.<br />

Lise eğitimim sırasında dans ve şan dersleri de aldım.<br />

17 yaşımda da MSGSÜ İstanbul<br />

Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’ne girdim.<br />

Röportaj: İpek Kigan<br />

Fotoğraflar: Uğur Bektaş/www.ugurbektas.com<br />

Mekan: Atölyesinde bizi ağırladığı için<br />

Sevgili İsmail Acar'a çok teşekkür ederiz.


OYNADIĞIM ROLLER ARASINDA<br />

EN ÇOK ETKİLENDİĞİM ROL,<br />

LABİRENT FİLMİ-REYHAN<br />

KARAKTERİ.<br />

KARİYERİNİZ BOYUNCA TİYATRO,<br />

SİNEMA VE DİZİ FİLM OYUNCULUĞU,<br />

YÖNETMENLİK, SUNUCULUK,<br />

TALK-SHOW, SOLİSTLİK GİBİ<br />

BİRÇOK ALANDA YER ALDINIZ.<br />

SİZİ EN ÇOK TATMİN<br />

EDEN HANGİSİYDİ?<br />

Konservatuar, sizi nasıl bir yolculuğa çıkardı? Yolculuğunuz bittiğinde<br />

yola çıkan Meltem ile aranızda ne gibi farklar vardı?<br />

Yolculuk halen devam ediyor. 1987-1991 öğrencilik, 2009-2018<br />

yılları arasında ise eğitmenlik yaptığım MSGSÜ İstanbul Devlet<br />

Konservatuarı’nda, bu yıl yüksek lisansa başladım.<br />

Şimdi de bir yüksek lisans öğrencisi olarak okulumu deneyimliyorum.<br />

Tezime hazırlanıyorum. Konusu "Günümüz Sahnelerinde Fütursuz<br />

Oyunculuk: Enstrüman, İşçilik ve Olma Hali’. 2013 yılında D22 Tiyatrosu<br />

için sahnelenen, yönetmenliğini yaptığım Martin Sherman’a ait ‘Bent’<br />

isimli eserin Eric Morris Sistemi üzerinden oyuncular ve mekanın<br />

hazırlanması; metin üzerindense, İçsel Analiz: Formalist ve Aksiyon<br />

Analizi, Dışsal Analiz: Beden Politikası (Biopolitik), Faşizm ve<br />

Queer üzerinden anlatırken, yaptığım çalışmaları aktarmanın<br />

yolculuğumdaki arşivini de böylelikle hazırlamış oluyorum.<br />

HEPSİ BİR OYUNCU<br />

OLARAK DENEYİMLEDİĞİM<br />

BEDENSEL, ZAMANSAL,<br />

MEKANSAL, EDİMSEL,<br />

ZAMANSAL, MADDESEL,<br />

SESSEL, ESTETİKSEL,<br />

ANLAMSAL, ETKİSEL<br />

VE DÖNÜŞÜMSEL<br />

ALANLAR.<br />

Yani gayet insani ve mesleki yani kariyer denir<br />

mi adına bilmiyorum. Aralarından,<br />

‘canlılık’ temasını seçtiğim, show ve<br />

performans niteliği taşıyanlar 90’larda kültür<br />

için daha yeniydi, dolayısıyla bende de<br />

heyecan uyandırdığını söyleyebilirim.<br />

Yine 90’larda oyun sanatının filme aktarılarak<br />

yeniden üretilebilmesiyle ‘gerçek beden’<br />

‘gerçek mekan’ gibi kavramlar tiyatronun<br />

belirleyici seçilmiş kavramları arasında yer<br />

alıyordu, elektronik ortamda kaydedilmesi<br />

‘canlı’ sahnelemeler açısından yine heyecan<br />

vericiydi.<br />

Sinema’daki oyuncu-kamera ilişkisi dolayısıyla<br />

bu ilişkiye aracı olan eser, kameraman ve<br />

yönetmen ile kurulan dolaylı ilişkide de;<br />

bedenselliğimi, sesselliğimi transformasyona<br />

uğratarak seyirciyi olduğum karakterler<br />

zorunluluğu içerisinde etkileyebilen ve yeni<br />

anlamlar üretebilen bir güç olarak kullanma<br />

deneyimini yaşadım.<br />

Bugüne kadar girdiğiniz roller arasında en<br />

çok etkilendiğiniz rol hangisiydi?<br />

Ve en çok kimi canlandırmak isterdiniz?<br />

Oynadığım roller arasında en çok etkilendiğim<br />

rol, Labirent Filmi - Reyhan karakteri.<br />

Füreya Koral, Semiha Berksoy,<br />

canlandırmak isteyeceğim kişiler arasında.<br />

Şu sıralar Kafka-Milena’ya Mektuplar<br />

üzerine de çalışıyorum.<br />

Oynayacağınız role girmek için<br />

ne gibi çalışmalar yaparsınız?<br />

Ön bilgi edinmemi sağlayacak eserle alakalı<br />

çalışma yaparım: Bireysel teması,<br />

toplumsal teması, toplumsal karşı<br />

teması, evrensel teması, yan temaları,<br />

çatışma eksenleri, kişileştirme ve ilişki<br />

düzlemi, sembolleri, zaman-mekan ve alt<br />

metinleri üzerine… Sonra da oynadığım<br />

karakterin, karakter zorunlulukları, tarihsel,<br />

toplumsal zorunlulukları, ilişki zorunluluğu,<br />

sorumluluğu, duygusal zorunluluklar üzerine<br />

masa başı çalışması yaptıktan sonra hangi<br />

seçim yolları kullanarak bu zorunlulukları<br />

yerine getireceğime bakarım. Yönetmenle<br />

yapacağım çalışmaya ön işçilik çalışmasını<br />

kendim yaparak katılmak isterim.<br />

Uzun süre aynı rolü oynamak insanın<br />

kişiliğinde kalıcı bir etki bırakabilir mi?<br />

Evet. Sıkıntı.<br />

Yaşamda kamera önünü mü yoksa<br />

arkasını mı tercih edersiniz?<br />

Modern çağ yaşamında kameraların önü ya da<br />

arkasında olma tercihinin bize ait olduğunu<br />

sanmıyorum. Artık her yer kamera.<br />

Ama tabii performans alanları ya da tiyatro<br />

salonları, sinema salonları, setler, stadyumlar,<br />

müzeler, bu alanların kuralları var.<br />

KÜLTÜRÜMÜZDE SEYİRCİ<br />

ÖZNE OLMAYA ZATEN ÇOK TEŞNE<br />

(ÇOK İSTEKLİ).<br />

HATTA BAZEN SANIRSIN<br />

NESNELER ÖZNE...<br />

Grotowski oyuncuyu ve seyirciyi o kadar dar<br />

bir alana sıkıştırmış ki, yaşamda bu durumun<br />

kamera önü ya da arkası aktarımında<br />

olabilmesi için duyuların kameradan<br />

algılanabilir olması gerekirdi.<br />

Ama değil. Bu sebeple, kamera önü.<br />

Bir süredir düzenlediğiniz Eric Morris<br />

Sistemi ile Mega Seçim Yolu:<br />

Alt Kişilikler Oyunculuk Atölyesi’nin<br />

diğer oyunculuk eğitimlerinden en temel<br />

farkı nedir?<br />

Bir oyuncunun, metnin gerekliliklerini<br />

yerine getirmesi amacıyla hem seçimlere<br />

hem de o seçimlere ulaşabilmek için<br />

seçim yollarına ihtiyacı vardır.<br />

Eric Morris Sistem’de adına işçilik dediğimiz<br />

metnin zorunluluklarına, kişi, mekan, objeyle<br />

ulaşabiliriz. Bu seçimlere de erişme aracı<br />

32 yolla mevcuttur. Terminolojik olarak<br />

kafanızı karıştırmadan anlatacak olursam,<br />

alt kişilikler bu 32 seçim yolundan sadece bir<br />

tanesidir. Mega seçim yolu diye adlandırma<br />

sebebi, bir eserin tamamını mesela<br />

Skakespeare’e ait ‘Hamlet’ eserindeki tüm<br />

karakterleri çağdaş sanat alanından bakılarak<br />

kolaj yapılsa sadece alt kişilikler üzerinden<br />

bir aktör canlandırabilir (cinsiyet<br />

gözetmeksizin).<br />

Alt kişilik arketipleri üzerinde kuramsal<br />

çalışmalar yapmış olan Carl Gustav Jung<br />

(1875-1961) ‘Bir kişi birçok yüzü olan birçok<br />

parçanın karmaşık bir koleksiyonudur ki buna<br />

kişilik denir.’ der.<br />

Eric Morris kuramı içindeyse bu kişiliklerin<br />

eserde kullanılabilir hale gelmesi<br />

oyunculuktur. Bu çalışmayı da kendisinden<br />

terapi aldığı bir psikolog olan<br />

Dr. Hal Stone aracılığıyla keşfetmiştir.<br />

Teknik, ses diyaloğu üzerinden ilerler.<br />

Atölye çalışması üç gün sürüyor.<br />

Yine Eric Morris Sistem’e ait bir başka mega<br />

seçim yolu olan dışsal çalışmalar da<br />

üç gün süren atölye çalışması kapsamında.


TEK YÖN<br />

BANA GÖRE<br />

DEĞİL!<br />

La Boucherie Dinner Theatre’de solist<br />

olarak programa çıkıyorsunuz.<br />

Nasıl gelişti bu olay? Repertuarınızda ne<br />

tarz parçalar var?<br />

2018 Ekim ayında başladığımız programın<br />

repertuarını Melis Sökmen ve Evren Karakul’la<br />

beraber oluşturduk. Mekana güven<br />

duyabileceğimi uzun bir zaman gözleminden<br />

sonra hissedip, kendimi orada görebildim.<br />

Klasik caz parçaları yanı sıra<br />

eğlenceli bir repertuar.<br />

Şarkı söylemek ile oyunculuk sizin için<br />

hangi noktada birbirinden ayrılıyor?<br />

Bir çok müzikal ve filmde şarkı söyledim.<br />

Bu söylediğim şarkılar oynadığım<br />

karakterlerin şarkıları söyleme biçimine<br />

göre bedenimden ses olarak çıktı.<br />

Sadece şarkı söylediğimdeyse; ses<br />

parçalarının bana çağrıştırdığı, hissettirdiği<br />

ve üslubunun ne olduğunu karşılayarak<br />

seslendirdiğim yeniden üretimler gibi.<br />

Bazen taklit bazen öykünme, bazen de ben.<br />

Yorucu, yıpratıcı, iniş-çıkışları<br />

bol olan, mücadelenin hiç bitmediği bir<br />

meslek seçmişsiniz. Bu seçim karakterinizi<br />

de yansıtıyor mu?<br />

Aslında nasıl bir bakış açısı geliştirdiğinizle<br />

ilintili, sizin bakışınızdan, tecrübe etmediğiniz<br />

için, yorucu, yıpratıcı, iniş-çıkışları bol olan,<br />

mücadelenin hiç bitmediği bir meslek gibi<br />

görünmesi normal. Oysa ki beyin cerrahı<br />

olsaydım dediklerinize katılabilirdim.<br />

Kendi mesleğimle ilgili söyleyeceğim şey ise,<br />

sadece aracılık ettiğime dair. Yani öznesel ya<br />

da nesnesel her türlü harekete aracılık ettiğimi<br />

söyleyebilirim. Zevkli bir transformasyon<br />

çalışması kısacası. Oyunculuk yapan<br />

arkadaşımız Rüzgar Erkoçlar’ın bedensel<br />

çalışması çok başarılı mesela. Mesleğim<br />

dışındaki yaşamsal sürecim tamamıyla<br />

kendi biyolojik, sanatsal, duyu ve duygusal<br />

ihtiyaçlarıma yönelik.<br />

Hayatta tutkuyla bağlı olduklarınız<br />

nelerdir?<br />

Tutkulu bir kişiyim. Varlığımı temsil eden<br />

her şey.<br />

Biriktirdiğiniz bütün tecrübeleri<br />

kalbinizin derinlikleri ile harmanladığınızda<br />

ortaya çıkanı bir cümle veya bir kelime ile<br />

nasıl ifade edersiniz?<br />

Zeki Müren’in dediği gibi, kalbimin<br />

derinliklerinde en nefret ettiğim üç şey:<br />

RİYA, YALAN VE NANKÖRLÜK.<br />

BİR DE TECRÜBELERİM<br />

SONUCU YİNE ZEKİ MÜREN’E<br />

KATILMADAN EDEMEYECEĞİM;<br />

"YILDIRIMLAR YÜKSEK<br />

TEPELERE DÜŞER."<br />

"MEYVE VEREN AĞAÇ TAŞLANIR."<br />

"TAKLİTLER ASILLARINI<br />

YAŞATIRLAR..." ZEKİ BEY’E<br />

ÇOK HAYRANIM DA...<br />

Kaçıp, sığınmayı sevdiğiniz ülke veya<br />

şehir neresidir?<br />

Evim.<br />

Birçok insan Kasım ayını sevmez.<br />

Zorlayıcıdır çünkü. Bir mevsimin bitişidir,<br />

Akrep Burcu zamanıdır, dönüşüme zorlar,<br />

kışa hazırlar, yüzleştirir, derinleştirir.<br />

Kasım ayında doğan bir Akrep burcu insanı<br />

olarak siz nasıl hissedersiniz yılın bu<br />

zamanında?<br />

Astroloji ve burçları hatta bütün o ön yargı<br />

oluşturan pin kodları ya da numaralojileri<br />

bir kenara bırakırsak, Kasım ayının bende<br />

yarattığı etki şöyle; kış soğunu evimde,<br />

tenimde hissetmeye başladığım, kışlıkları ve<br />

yorganları çıkarttığım, kombiyle uğraşmaya<br />

başladığım bir ay.<br />

Soğuklar bastırınca sokakta yaşayan insan,<br />

hayvan tüm canlılar, hapishaneler,<br />

set ortamlarında sokakta çalışmak<br />

zorunda olanlar, inşaat işçileri, çöp taşıyan<br />

küçük ve büyük insanlar...<br />

Kışa hiç bir zaman hazır olmayan hayat<br />

şartları, Zincirlikuyu Mezarlığı üzerinde<br />

yazan ‘Her canlı bir gün ölümü tadacaktır’<br />

yerine ‘Her ölümlü bir gün hayatı tadacaktır.’<br />

cümlesiyle değiştirilebilir düşüncesi<br />

beni bir sarar. Sonra, başımı sokacak bir evim<br />

olduğu için mutlu olurum.<br />

Size sihirli bir uçan halı getirseydim ve<br />

deseydim ki: “Bu halı sizi istediğiniz<br />

zamana, mekana götürebilir.<br />

Ama sadece götürür, geri getiremez.<br />

Yanınıza da tek bir şey alabilirsiniz.”<br />

Binip gider miydiniz? Hangi zamana,<br />

dünyanın neresine gitmek isterdiniz?<br />

Ve tabii yanınıza alacağınız<br />

"o tek bir şey" ne olurdu?<br />

“One way ticket” Eruption 70’lere dair<br />

bir anlayış sorusu sanırım :)<br />

Tek yön bana göre değil!


03<br />

hillsider 28/33<br />

GÖKYÜZÜNDE IŞIKLARIN<br />

DANSI!<br />

VE BU MUCİZEYİ<br />

GÖREBİLECEĞİNİZ<br />

YERYÜZÜNDEKİ 8 MÜKEMMEL<br />

NOKTA!<br />

Zirveleri, şelaleleri, mağaraları, çölleri,<br />

denizaltı hazineleri ile bezenmiş dünyamızın<br />

en etkileyici görsel şovu olan Aurora Borealis,<br />

belki de doğanın sergilediği en muhteşem performans<br />

sanatı. İsmini Roma’nın Şafak Tanrıçası<br />

Aurora ve Antik Yunan’ın Kuzey Rüzgarı Boreas’dan<br />

alan Aurora Borealis - diğer adı ile Kuzey Işıkları –<br />

gece yarısı gökyüzünde beliren neon yeşil, sarı,<br />

pembe, mor ve mavi ışıkların dansı ile gerçekten<br />

büyüleyici bir göksel ışık şöleni.<br />

Kuzey ülkelerinde yüzyıllardır mutluluk, şans,<br />

doğum, hediye, bereket gibi güzelliklerin habercisi<br />

olan bu ışıklar; Amerika’da ruhların dansı olarak<br />

nitelendirilirken, Orta Çağ Avrupası’nda<br />

Tanrı’dan gelen mesajlar olarak yorumlanmış,<br />

Finlandiya efsanelerinde hızla koşan tilkilerin<br />

kuyruklarından çıkan kıvılcımlar veya balinaların<br />

püskürttüğü suların köpükleri, İsveç’te çok uzaklarda<br />

patlayan volkanların ışıkları veya ringa balık<br />

sürülerinin yansımaları, Norveç mitolojisinde ise<br />

Valkyrie kadın savaşçılarının kalkanlarından yansıyan<br />

parıltılar ile özdeşleştirilerek, nesillerden nesillere<br />

aktarılan efsane ve hikayelerin bir parçası olmuş.<br />

Yazı: Zeynep A. Boneval<br />

www.yolculukterapisi.com<br />

Fotoğraflar: Zeynep A. Boneval & Arşiv


Peki nasıl oluşuyor bu ışıklar?<br />

150 milyon kilometre uzaktaki güneşin<br />

yüzeyinde oluşan dev patlamalar sonucu,<br />

uzay boşluğuna Solar Rüzgar ismi verilen<br />

elektro manyetik partiküller savruluyor.<br />

Bu partiküller 3-4 gün sonra dünyaya<br />

yaklaşıyor. Dünyanın manyetiği çoğu<br />

partikülü uzağa fırlatmayı başarıyor.<br />

Ancak bir kısım partikül, kutup bölgelerinin<br />

yoğun manyetik çekimi sebebi ile<br />

atmosferden içeri sızıyor.<br />

Bu enerji yüklü partiküller kutup rüzgarı ile<br />

atmosferde taşınırken, iyonosferdeki<br />

elektron ve protonlar ile çarpışınca<br />

foton yüklü gazlar oluşuyor.<br />

Bu fotonların emilimi, Aurora ışıklarının<br />

belirmesine yol açıyor. Oksijen ve nitrojen<br />

yoğunluğuna göre ışıklar sarı ve yeşil<br />

arasındaki renklerden mavi ve mor renk<br />

tonlarına geçiş yapıyor.<br />

BU BÜYÜLEYİCİ IŞIK<br />

ŞOVU GÜNEY KUTUP<br />

BÖLGESİNDE DE AYNI ŞEKİLDE<br />

GERÇEKLEŞİYOR,<br />

ANCAK GÜNEY KUTUP HALKASI<br />

KARA PARÇASI VE YERLEŞİM<br />

BÖLGESİNDEN YOKSUN OLDUĞU<br />

İÇİN ORADA İZLEMEK ÇOK ZOR.<br />

Oysa Kuzey Kutup bölgesinde, özellikle<br />

Kasım-Mart ayları arasında, insanın şahit<br />

olabileceği en nefes kesici tecrübelerden olan<br />

Aurora Borealis, sanılanın aksine tek değil,<br />

8 farklı bölgenin topraklarından izlenebiliyor.<br />

Ben şahsen birkaçını deneyimleme şansına<br />

eriştim. Ve bu yazıda sizler için; Eskimo<br />

ruhunun, efsanelerin, ren geyikleri ve husky<br />

köpeklerinin, bembeyaz karlarla kaplı<br />

manzaraların ve zevkli Kuzey estetiğinin<br />

eşlik ettiği bu unutulmaz ışık avının macera<br />

noktalarını derledim. Dilerim hepinizin,<br />

yaşamınızda en azından bir kez bu mucizeyi<br />

yaşama şansınız olur.<br />

Bölgeleri sıralamaya ve anlatmaya geçmeden<br />

önce Kuzey Işıkları denince herkesin aklına<br />

ilk gelen Laponya’dan bahsedeyim kısaca...<br />

Avrupa’nın en bakir ve sessiz bölgesi Laponya,<br />

kış aylarından dünyanın dört bir köşesinden<br />

Kuzey Işıkları’nı izlemek için gelenlere adeta<br />

zamanı unuttuyor. Finlandiya, İsveç,<br />

Norveç ve Rusya’nın kuzey kesimlerindeki<br />

topraklardan oluşan Laponya’da,<br />

kilometrekare başına sadece iki kişi düşüyor.<br />

Kendinizi manzaraları ve deneyimleri ile başka<br />

bir gezegende gibi hissettiğiniz Laponya,<br />

kalabalık, gürültü ve keşmekeşten uzak,<br />

el değmemiş doğa ile iç içe, hem huzurlu,<br />

hem heyecanlı hem de hayranlık verici<br />

bir tatil yapmak için ideal bir bölge.<br />

AURORA BOREALIS,<br />

SANILANIN AKSİNE<br />

TEK DEĞİL,<br />

8 FARKLI BÖLGENİN<br />

TOPRAKLARINDAN<br />

İZLENEBİLİYOR.<br />

FİNLANDİYA LAPONYASI<br />

Finlandiya, karlarla kaplı uçsuz bucaksız<br />

topraklarında, 200,000 Ren geyiği,<br />

6 farklı doğa parkı ve yılda 200 gece<br />

Kuzey Işıkları gösterisi ile, heyecan verici<br />

bir Arktik macera ülkesi. Noel Baba’dan,<br />

Andersen Karlar Kraliçesi masallarına<br />

uzanan gerçeküstü bir deneyim sunan<br />

Fin Laponyası’nın başkenti Rovaniemi.<br />

Laponya’nın yerlileri olan Sami halkının<br />

yaşadığı Rovaniemi, Santa Claus Holiday<br />

Village aktivite ve oyunları ile çocuklu aileler<br />

için ideal yerlerden birisi. Ancak daha sakin<br />

ve özgün bir Aurora ve Kutup deneyimi için,<br />

Urho Kekkonen Milli Parkı gibi Finlandiya’nın<br />

farklı noktalarını tavsiye ediyorum.<br />

Ayrıca el değmemiş doğanın ortasında yer<br />

alan Menesjärvi, Lemonjoki National Parkı’na<br />

uzanan uçsuz bucaksız manzaralar sunuyor.<br />

Kuzeydoğuda Inari Gölü’nün donmuş sularının<br />

yanı başında yer alan Nellim ve Muotka da<br />

diğer doğa harikaları. Kuzeybatıda yer alan<br />

Harriniva ve Torassieppi daha çok kış aktivitesi<br />

ve yeme-içme-konaklama misafirperverliği<br />

sunan alternatifler. Inari Köyü’nde Sámi<br />

kültürünü ve geleneklerini tanıtan ünlü Sámi<br />

Siida Müzesi ziyarete değer.<br />

Konaklama: Hotel Kakslauttanen,<br />

Urho Doğal Parkı'nda yer alan, kütük<br />

evler, yarı kütük yarı cam tavanlı odalar,<br />

cam tavanlı veya kardan iglolar, dört farklı<br />

restoran, ve dünyanın en büyük geleneksel<br />

Fin saunasından oluşan bu otel, adeta kendi<br />

başına bir köy. Buhar veya don yapmayan<br />

özel termal tavan camları sayesinde,<br />

geceleri odanızda uyurken Aurora alarmını<br />

duyduğunuzda, dışarı çıkmadan yatağınızdan<br />

ışıkların dansını seyredebiliyorsunuz.<br />

Kuzey’deki konumu ile Eylül’den Nisan’a kadar<br />

Aurora Borealis’i izleme imkanı tanıyan otel,<br />

Ren geyiği safarisi, karda ata binme, buzlu<br />

Baltık Denizi’ne dalış, buz kırma gemisiyle<br />

gezinti gibi doğa turları düzenleyerek,<br />

konaklayanlara mükemmel bir<br />

Kutup deneyimi yaşatmakta usta.<br />

Aurora Dome (www.theaurorazone.com) ,<br />

Levin Iglut Hotel, Nellim Wilderness Hotel<br />

ve Arctic View Rooms harika deneyimler<br />

yaşayabileceğiniz diğer alternatifler.<br />

İSVEÇ LAPONYASI<br />

Luleå buz tarlaları, coşkulu Tärendö nehri,<br />

Abisko dağları gibi doğa harikaları ile bezenmiş<br />

İsveç, el değmemiş doğası ile ziyaret edenleri<br />

büyülüyor. İsveç Laponyası’ının merkezi<br />

sayılan Lulea, tam bir kontrastlar şehri.<br />

El değmemiş doğanın yanı başındaki şehir,<br />

kozmopolit bir görünüm taşısa da,<br />

köy ruhunu korumayı başarmış.<br />

Macera dolu aktivite ve turların merkezi<br />

olmasına rağmen, sessiz sakin huzurlu<br />

sokakları, restoran ve kafeleri ile İskandinav<br />

estetiğini yansıtan zevkli bir şehir.<br />

KIRUNA BÖLGESI'NDEKİ<br />

JUKKASJÄRVI KÖYÜ,<br />

KUZEY IŞIKLARI'NI<br />

GÖREBİLECEĞİNİZ BİR BAŞKA<br />

KEYİFLİ NOKTA. EĞER AURORA<br />

GÖRME ŞANSI BULAMAZSANIZ,<br />

ESRANGE UZAY MERKEZİ TURU<br />

ALIP, İSVEÇ SEMALARINDA<br />

YILDIZLARLA KAPLI GÖK<br />

KUBBEYİ SEYREDEBİLİRSİNİZ.<br />

Konaklama: Ağaçlara asılı modern<br />

bir kuş yuvasında konaklamak ister miydiniz?<br />

Cevabınız evet ise, adresiniz Tree Hotel!<br />

Her biri farklı ünlü Kuzeyli mimarlar tarafından<br />

tasarlanmış bu özgün çağdaş kozalar,<br />

yalın İskandinav estetiği ile ekolojik bilinci<br />

buluştururken, sonsuzlukta asılı kalmanın<br />

huzurunu yaşatıyor. Özellikle ilgi çeken<br />

Mirrorcube odası, etrafındaki ağaçları yansıtan<br />

ayna duvarları sayesinde ormanın içinde<br />

kayboluyor adeta. 12 metrelik bir köprü ile<br />

ulaştığınız oda, Lule Nehri manzaralarına<br />

bakıyor. The Icehotel ve Abisko Mountain<br />

Lodge bu bölgedeki diğer konaklama<br />

önerilerim.<br />

Özel bir not: Abisko Mountain Lodge’un<br />

yanı başında yer alan buzlarla kaplı<br />

Torneträsk Gölü, sırrı çözülememiş bir gizeme<br />

sahip. Gökyüzü ne kadar bulutlu olursa olsun,<br />

gölün üzeri her daim açık.<br />

Bu yüzden bilim adamları göle ‘mavi delik’<br />

ismini takmış.<br />

NORVEÇ LAPONYASI,<br />

TROMSO VE LOFOTEN ADALARI<br />

Fiyordları, buzul platoları, dağları ile<br />

masal dünyasını andıran Norveç ışık avı için<br />

başka bir ideal ülke. Kuzeyin Parisi olarak<br />

anılan Tromsø, Kuzey Kutup Dairesi’nin<br />

kültür sanat ve mimari merkezi.<br />

Gulf Stream akıntısı sayesinde aynı enlemdeki<br />

yerleşimlere göre daha ılıman bir iklim sunan<br />

Tromsø’da, birbirinden orijinal eski ahşap<br />

İskandinav evler, gurme restoranlar, suyun<br />

yanı başında yer alan tasarım harikası oteller,<br />

müze ve sanat galerileri sayesinde zamanın<br />

nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.<br />

Dünyanın en kuzey noktasındaki akvaryum<br />

Polaria, botanik bahçesi, 421 metre<br />

yüksekliğindeki Storsteinen tepesi ve<br />

1238 metre yüksekliğindeki Tromsdalstinden<br />

Dağı ise Tromsø’nun sunduğu diğer keyifli<br />

aktivite ve deneyimler. Kuzeyde yer alan<br />

Kirkenes ve Alta kasabaları ise, kapıdan<br />

çıkıp Arktik doğaya adım atmanızı sağlayan<br />

yerleşimler. Eğer isterseniz buzdan iglonuza,<br />

Husky kızakları veya cross-country kayakları<br />

ile kayarak ulaşabiliyorsunuz.<br />

Alta’da 19. yüzyılda kurulmuş<br />

Kuzey Işıkları gözlem evleri yer alıyor.<br />

Rusya sınırına yakın Kirkenes’de ise,<br />

buz kıran gemiler ile ‘kral yengeç’ safarisine<br />

çıkabiliyorsunuz.<br />

74. ve 81. paraleller arasında yer alan<br />

Svalbard Arktik bölgenin içinde<br />

yer alan bir ada. Kasım ve Şubat ayları<br />

arasında Kuzey Işıkları’nı gözlemleme şansınız<br />

olan Svalbard'a, eğer hiç gün ışığı almadığı<br />

"Polar Gece" dışındaki zamanlarda gelirseniz<br />

ren geyiği, morslar ve kutup ayılarını<br />

görme şansınız daha yüksek.<br />

Norveç’in ikinci büyük adası olan<br />

Senja ise, fiyordun kıyısında uyanmanıza<br />

imkan tanıyan bir doğa şaheseri.<br />

Denize ve dağlara yansıyan<br />

Aurora ışıkları ile nefes kesici bir gece<br />

geçirirken, gündüz balinaları, balıkları ve<br />

deniz kartallarını izlemek için tekne turlarına<br />

çıkabiliyorsunuz. Fiyordların tadına varmak<br />

için başka bir adres ise Malangen.<br />

Denizin yanı başında, dağ manzaralarına<br />

nazır kasaba, Kuzey Işıkları’nı görmek için<br />

en sessiz ve sakin yerlerden birisi.<br />

Norveç Denizi’nin ortasında<br />

Kuzey Kutup Dairesi’nin 100 kilometre<br />

üzerinde yer alan Lofoten Adaları ise heybetli<br />

dağları, derin fiyordları, harika volkanik<br />

kumsalları ile Kuzey Işıkları’na şahit olacağınız<br />

başka bir el değmemiş bölge.<br />

Geceleri Aurora Borealis ışıkları kendini<br />

gösterdiğinde, gökyüzünden<br />

karlarla kaplı dağlara yansıyan parlak<br />

renklerin dansı nefes kesici bir deneyim<br />

sunuyor. Adalar, yüksek dağları ve<br />

gökyüzünün kesintisiz karanlığı sebebi ile<br />

diğer rakiplerine göre, daha güçlü,<br />

parlak ve dinamik bir ışık şöleni yaşamanıza<br />

imkan tanıyor.<br />

Konaklama: Kirkenes Snowhotel<br />

yeni açılan bir buz oteli.<br />

Burada buzdan heykeller ile döşenmiş<br />

odanızda, termal yatak ve uyku tulumlarında<br />

sıcacık bir uyku deneyimi yaşayabiliyorsunuz.<br />

Sorrisniva Hotel, Lyngen Lodge,<br />

Svinaya Rorbuer, Rica Ishavshotel bu<br />

bölgedeki diğer hoş alternatifler.<br />

Bir de, Kuzey Kutbu’nda bir taşla<br />

iki kuş vurmak için, Norveç’in donmuş<br />

denizlerinde, hiç ışık kirliliği olmayan<br />

bölgelere yolculuk yapmak üzere,<br />

Kuzey Kutbu keşif gemisi Hurtingruten’e<br />

binebilirsiniz. Kuzey Kutbu’na açılan geçit<br />

Tromsø’dan başlayarak,<br />

fiyordlar üzerindeki 30 farklı liman,<br />

köy ve kasabayı keşfetmek için<br />

mükemmel bir seçim olur.


İZLANDA<br />

Aurora deneyimi için ideal başka bir ülke<br />

olan İzlanda, lav tarlaları, siyah kumsalları,<br />

lagünleri, doğal parkları, gayzerleri ve<br />

buzulları ile gerçek bir tabiat harikası.<br />

12. YÜZYILDA VİKİNGLER’DEN<br />

KALMA LİSANIN<br />

PEK DEĞİŞMEDİĞI ÜLKE,<br />

ZENGİN EFSANELERİ,<br />

ÇARPICI COĞRAFYASI İLE<br />

BÜYÜLÜ BİR MASAL DÜNYASINI<br />

ANDIRIYOR.<br />

Ülkenin başkenti Reykjavik, Kuzey Işıkları<br />

deneyimi yaşamak için en uygun fiyatlı<br />

ve kolay erişilebilir destinasyon. Geceleri<br />

Aurora Borealis ve gastronomi avına çıkıp,<br />

gündüzleri İzlanda kültürü, tarihi, mimarisini<br />

deneyimleyebilirsiniz. Yıl boyunca sıcaklığını<br />

koruyan Mavi Lagün'e girebilir,<br />

ya da kar aracı ile Game of Thrones'un<br />

çekildiği çarpıcı toprakları ziyaret edebilirsiniz.<br />

Ülkenin sembolü olan Snaefellsjökull<br />

Volkanı’na ev sahipliği yapan, Jules Verne’nin<br />

‘Dünyanın Merkezine Yolculuk’ romanındaki<br />

hikayenin ev sahibi olan Snaefellsnes,<br />

hala aktif olan volkanın tepesindeki buzulu ile<br />

en önemli milli parklardan birisi.<br />

Burada konakladığınızda Snaefellsjökull<br />

Milli Parkı’nda yürüyüş, hatta volkanın<br />

tepesine tırmanış, İzlanda at çiftliklerine<br />

ziyaret ve atla safari, Breidafjoordur<br />

fiyordlarında tekne gezisi ve balina safari gibi<br />

serüvenler yaşamak mümkün.<br />

Konaklama: Hotel Ranga Reykjavik’e<br />

iki saat uzaklıkta, doğanın ortasında yer alıyor.<br />

Hekla Volkanı ve Ranga Nehri manzaralarına<br />

nazır odalardan veya açık havada yer<br />

alan sıcak jakuzilerden ışık oyunlarını<br />

seyredebilirsiniz. Ayrıca otelde bir de,<br />

yıldız izleme aktiviteleri için yüksek donanımlı<br />

astronomik gözlemevi var. Ion Hotel,<br />

The Northern Lights Inn, Hotel Laekur ile asıl;<br />

volkan ve buzul manzaraları ile çevrili,<br />

tek komşusu 19. yüzyıldan kalma mistik bir<br />

kilise olan, dünyanın en etkileyici ve<br />

orijinal otellerinden birisi sayılan Hotel Budir<br />

bu bölge için ideal seçimler olur.<br />

GRÖNLAND<br />

Ana karaya uzak mistik bir macera noktası<br />

olan Grönland, çok az ziyaretçi aldığı için<br />

kendinize özel unutulmaz Aurora ve<br />

doğa deneyimleri yaşamak için ideal bir ada.<br />

4,500 yıl önce Kanada’dan gelen yerlilerin<br />

yerleşim kurduğu ada, dünya nüfusunun<br />

en seyrek olduğu, dolayısıyla el değmemiş<br />

doğanın hala hüküm sürdüğü bir toprak<br />

parçası. Grönland’ın içlerinde Davis Boğaz’ı<br />

kııyısında bulunan Sisimiut şehri, kutup<br />

deneyimi yaşamak isteyenler için ideal.<br />

Buzlarla çevrili denizin kıyısında, karlı kayalar<br />

üzerinde inşa edilmiş rengarenk evlerden<br />

oluşan masal dünyasını andıran kasaba,<br />

senede altı ay hüküm süren kış mevsimi<br />

sebebi ile Kuzey Işıkları’na en uzun süre şahit<br />

olabileceğiniz noktalardan birisi. Buranın en<br />

güzel deneyimlerinden birisi Taseralik Sanat<br />

Merkezi. Mart ayında,160 kilomtrelik bölgeyi<br />

aşan Arctic Circle Race kayak yarışına ev<br />

sahipliği yapan şehir, yarışlar sırasında festival<br />

havasına bürünüyor.<br />

Konaklama: Haliyle bölgede fazla alternatif<br />

yok. Kasabaya 5 dakika yürüyüş mesafesinde,<br />

fiyord ve dağ manzaralarına nazır 3 yıldızlı<br />

Hotel Sisimiut, yalın ve zevkli odaları ve gurme<br />

restoranı ile mütevazı bir vaha. Geceleri Aurora<br />

ışıklarını izleyip, gündüzleri Præstefjeldet<br />

tepesine tırmanış, eskimo balık avı, Sisimiut<br />

fiyordları çevresinde tekne gezisi ve köpeklerle<br />

kızak safarisi gibi aktiviteler mümkün.<br />

İSKOÇYA<br />

Kuzey Işıkları’nı görebileceğiniz<br />

başka bir ülke ise İskoçya.<br />

Kuzeyde deniz kıyısında yer alan Caithness<br />

bölgesi, hem Aurora avına çıkmak hem de<br />

Aviemore ve Cairngorms doğal parklarında<br />

büyülenmek, Cairn Gorm dağında Ballater<br />

asalet köyüne veya Kraliçe’nin İskoç evi olan<br />

Balmoral yakınlarındaki doğal rezervlerini<br />

bisiklet ile keşfetmek için ideal.<br />

Konaklama: Burada da size önerim,<br />

Durness’in batısında küçük ve sıcacık çiftlik<br />

evlerinden oluşan Croft 103 otel olur.<br />

Açık hava banyolarında keyif yaparken<br />

Aurora ışıklarının dans gösterisini<br />

izleyebilirsiniz.<br />

AURORA<br />

BOREALIS’I<br />

DENEYİMLEMEK<br />

İÇİN BAŞKA BİR<br />

ALTERNATİF;<br />

ALASKA!<br />

KANADA<br />

Avrupa tarafı yeter, başka bir kıtada şansımız<br />

yok mu derseniz, size Kanada derim<br />

Kanada’nın en batısında yer alan Yukon<br />

Bölgesi tam bir vahşi yaşam cenneti. 250.000<br />

göçmen karibu ren geyiği, 70.000 Kanada<br />

geyiği, 6.000 boz ayı ve 10.000 kara ayının<br />

bulunduğu bölgede yaşayan 35.000 kişilik<br />

nüfusta kişi başına 10 hayvan düşüyor.<br />

Dağları, nehirleri, gölleri ve buzulları ile Yukon;<br />

gündüzleri nefes kesen doğa manzaraları<br />

sunarken, geceleri Kuzey Işıkları’nı<br />

gökyüzünde dans ettiriyor. Aurora avcıları<br />

için diğer harika bölgeler ise Saskatchewan,<br />

Newfoundland, Nova Scotia ve British<br />

Columbia. Hem Kuzey Işıkları’nı görüp hem<br />

de tatilinizi kayak ve diğer kar aktiviteleriyle<br />

taçlandırabilirsiniz.<br />

Konaklama: Ulu ağaçlar ile çevrili<br />

Blachford gölü kıyısındaki 10 odalı ahşaptan<br />

masal otel Blachford Lake Lodge’a sadece<br />

ufak uçaklar ile ulaşabiliyorsunuz.<br />

Rustik atmosferi, hiç sönmeyen şömine ateşi<br />

ile sıcacık bir konaklama deneyimi sunan<br />

oteldeyken, geceleri ışıkları izleyip, gündüzleri<br />

kar motorsikleti ile doğa gezileri,<br />

kano ve tekne gezileri yapabilirsiniz.<br />

ALASKA<br />

Muhteşem bir tabiata ev sahipliği yapan<br />

Alaska’nın Fairbanks bölgesi, Aurora Borealis’i<br />

deneyimlemek için başka bir alternatif.<br />

Konaklama: Fairbanks yakınlarındaki bir<br />

tepede yer alan Aurora Borealis Lodge otelin<br />

isminden Kuzey Işıkları iddiasını anlamak<br />

mümkün. Ahşap mimarisi ile klasik bir dağ<br />

şalesi atmosferi sunan otel, kuzeyde<br />

65. Enlemdeki tepelik konumu ile kuzey<br />

ışıklarını görme şansınızı arttırıyor.


04<br />

hillsider 34/36<br />

TIMELESS<br />

50. YIL<br />

EDİ’Sİ VE BÜDÜ’SÜYLE,<br />

MİNİK KUŞ’U, KURABİYE<br />

CANAVARI VE KERMİT’LE BİR<br />

NESLİN TÜM ÇOCUKLUĞUNA<br />

İŞLENEN SUSAM SOKAĞI<br />

BİTMEYEN HIKÂYESİ VE YARIM<br />

ASIRDIR ÇOCUK YETİŞKİN<br />

YÜZBİNLERCE İNSANI<br />

KENDİNE BAĞLAYAN<br />

RENGÂRENK DÜNYASIYLA<br />

50. YILINI KUTLAMAYA<br />

HAZIRLANIYOR.<br />

Yazı: Elmira Gürses


Dave Grohl<br />

SESAME STREET (SUSAM SOKAĞI),<br />

1950 VE 1960’LI YILLARDA TELEVİZYONUN<br />

TÜM DÜNYADA YAYILMAYA BAŞLAMASIYLA EVDE<br />

GİTTİKÇE DAHA ÇOK VAKİT GEÇİREN OKUL ÖNCESİ<br />

ÇOCUKLARIN, KENDİLERİNİ BİR PARÇASI GİBİ<br />

HİSSEDECEKLERİ, RENKLİ, SICAK VE<br />

EĞLENCELİ OLDUĞU KADAR DA ÖĞRETİCİ<br />

BİR DÜNYAYA ADIM ATMALARI İÇİN YARATILDI.<br />

1969 yılında ilk bölümü yayınlanan Susam Sokağı’nın o dönemde bir eşi<br />

daha yoktu. Hayal gücü, yaratıcılık, mizah ve hayatın özünü oluşturan<br />

arkadaşlık, aile, bağlılık, cesaret ve dürüstlük gibi kavramlarla işlenmiş<br />

neşeli, cıvıl cıvıl dünyasıyla Susam Sokağı, bir yıl kadar kısa bir sürede<br />

Time Dergisi’nin kapağına çıkmış ve takip eden 50 yıl içerisinde alacakları<br />

100’den fazla Emmy Ödülü’nün ilkini kazanmıştı.<br />

Çocuk televizyonuna öncülük eden ve onların hareketli ve renkli<br />

dünyasını ustalıkla kullanan Susam Sokağı, hedef kitlesi olan<br />

okul öncesi çocukların gelişimi için onlara merak, şefkat, anlayış ve<br />

tolerans gibi değerlerin vücut bulduğu unutulmaz karakterler kazandırdı.<br />

Gerçek bir lider olan Kermit’ten, öğrenme aşkı ve masumiyetiyle<br />

çocukların sevgilisi olan Minik Kuş’a, zıt kişilikleriyle sayısız kahkahaya<br />

öncülük eden ve çocuklara dostlukla ilgili kalıcı dersler veren<br />

Edi ile Büdü’ye, aklını kurabiyelerle bozmuş olan Kurabiye Canavarı’na,<br />

farklı olmanın ne kadar eğlenceli olabileceğini gösteren Kırpık’a ve onlara<br />

eşlik eden, mahallenin içi dışı bir, dobra vatandaşlarına kadar<br />

her karakteriyle insan olmanın değerleri ve hayatın ne kadar komik,<br />

ne kadar güzel ve ne kadar şaşırtıcı olabileceğini gösterdi bu şov.<br />

2019 yılında 50. yılını kutlayacak olan Susam Sokağı’nın yaratıcıları,<br />

seriyi çocuk televizyonun tarihine yazan ve genç yaşlı yüzbinlerce<br />

insanı kendine bağlayan dokusunu hiç bozulmadan korumaktan ve<br />

üzerine kattıkları sosyal derslerle zenginleştirmekten gurur duyduklarını<br />

belirtirken; Susam Sokağı’nın bu yıl ve takip eden yıllarda da aynı cesaret,<br />

aynı ilham ve aynı katışıksız eğlenceyle dolu olacağını anons ettiler.<br />

50. yıldönümleri için kutlamalar çoktan planlanıyor.<br />

Serinin yaratıcıları ile emektar ses oyuncularının heyecanla<br />

açıkladıklarına göre takip eden sezonun yıldızlarla dolu olması<br />

bekleniyor.<br />

Puma<br />

Sosyal medya kampanyaları, interaktif tüketici<br />

deneyimleri, yepyeni ürünler ve çok daha<br />

fazlasının planlandığı kutlamalar için,<br />

PUMA, H&M, ZARA, Fabric Flavors,<br />

Fashion UK, BCI ve Somerbond gibi dev<br />

markalarla el sıkışan Sesame Street,<br />

global üne sahip rock grubu<br />

Foo Fighters’ın vokalisti ve Kurt Cobain’in<br />

zamansız ölümüyle dağılan Nirvana grubunun<br />

bateristi Dave Grohl’la da özel bir sezona<br />

hazırlanıyor. 2019 Kasım-Aralık aylarında<br />

yayımlanması beklenen bu özel<br />

50.yıl sezonu, Muppetlar’ın Amerika’da uzun<br />

bir yolculuğa çıkmasını konu alacak gibi<br />

görünüyor.<br />

Susam Sokağı Türkiye’de sadece 2 sezonu<br />

yayınlanmasına rağmen,<br />

1970 ve 1980 kuşağının en unutulmaz<br />

çocukluk anılarından. Hayal gücünü<br />

serbest bırakan yaratıcı tasarımları,<br />

sıcacık sohbetleri ve çocuklara duygusal<br />

olarak bağlanabilecekleri karakterler<br />

aracılığıyla hayata dair en önemli dersleri<br />

öğreten felsefesiyle bir Susam Sokağı daha<br />

çıkması zor. Ama hem Susam Sokağı ile<br />

büyümüş olan bugünün yetişkinlerinin<br />

nostaljik bağlılıkları, hem de bu renkli dünyayı<br />

yeni keşfeden ve seriyi bağrına basan 2000’li<br />

yılların miniklerine bakılırsa, Susam Sokağı bir<br />

50 yıl dahaburada olacak gibi.


hillsider 38/42<br />

Raw Kolektif Atölye<br />

05<br />

İLHAM VEREN<br />

BİR BOĞAZİÇİ KÖYÜ:<br />

BÜYÜK TÜRK GEZGİNİ<br />

EVLİYA ÇELEBİ, “EKMEĞİ VE<br />

PEKSİMEDİ BEYAZ, YAHUDİLERİ<br />

ZEVK VE EHL-İ SAZ,<br />

RUM HRİSTİYANLARI KAVM-I LAZ,<br />

CEMAAT-I MÜSLİMİ GAYET AZ”<br />

DER ARNAVUTKÖYÜ İÇİN.<br />

Bir zamanların kozmopolit Osmanlı köyüne<br />

bu isim; 15. yüzyılda Balkanların fethi<br />

akabinde Epir’den buraya yerleştirilen<br />

Arnavutlar’dan yadigardır. Baş Melek Mihail’e<br />

adanmış Ortodoks kilisesi sebebiyle ona<br />

Mihail’in köyü de derlermiş zamanında.<br />

Rejim değişir; semt sakinleri değişir; artık<br />

pencereden pencereye Rumca duyulmaz olur;<br />

yine de her şeye rağmen bir<br />

Boğaziçi köyü olarak kalmayı başarır.<br />

Vapurla ulaşıma elverişli, mahalle kültürünü<br />

esnafını koruyabilmiş, dik yokuşlara<br />

konuşlanmış ahşap art nouveau yalıları ile<br />

evet hala bir Boğaziçi köyü Arnavutköyü.<br />

Bu yüzden kentsel dönüşüm mağduru<br />

İstanbul’da Arnavutköy düşkünlerinin<br />

sayısının her geçen gün artmasına pek<br />

şaşırmamak gerek!<br />

Yazı ve fotoğraflar: Nihan Vural<br />

www. istanbultravelogue.com


Ojarna Tribal Tales<br />

Arnavutköy Şenliği Posteri<br />

Ayşe Çelem Design<br />

Psycho Panda<br />

ARNAVUTKÖY:<br />

SANAT VE<br />

TASARIM ROTASI<br />

Üstelik Arnavutköylüler en çok bu semtin<br />

kendilerine verdiği aidiyet hissi ile<br />

gururlanıyorlar. 3. köprü için ismi zikredilen<br />

yerlerden biri oluşu işte bu aidiyet hissinin<br />

getirdiği dayanışma sayesinde bertaraf<br />

edilebiliyor. Bu haklı mücadeleden geriye<br />

güzel bir miras olarak aktif bir oluşum,<br />

Boğaziçi Arnavutköylüler Derneği kalıyor.<br />

Bu sayede semte itfaiye kazandırılıyor;<br />

neredeyse kesintisiz 20 yıldır her Mayıs’ta<br />

Geleneksel Arnavutköy Şenliği düzenleniyor.<br />

Geleneksel Arnavutköy Şenliği için ressam<br />

Uğural Gafuroğlu’yla tasarımcı<br />

Ayşe Çelem’in beraber tasarladıkları<br />

Arnavutköy t-shirtü İstanbullular’ın<br />

Arnavutköy ile olan aşklarını bir kez daha<br />

somutlaştırıyor! Bu sene baharda ise<br />

kilisenin bahçesinde yeni bir şenlik<br />

planlanıyor:<br />

TASARIM<br />

ŞENLİĞİ.<br />

HEYECANLA<br />

BEKLİYORUZ!<br />

Atölye Ellinci<br />

90’lı yılların Arnavutköyü’ndeki Eylül,<br />

Naima, Kuzgun, Pupa gibi canlı müzik yapan<br />

caz ve reggae kulüplerini hatırlarsınız…<br />

Kesintiye uğrasa bile müzik ve sanat<br />

her zaman kıpır kıpırdı. Çünkü, ilhama<br />

her daim müsait bir yer olageldi burası.<br />

Çehresi her semt gibi yavaş yavaş değişirken,<br />

önemli kazanımlarından biri tasarım<br />

atölyeleri ve sanat mekanları oldu.<br />

Boğaziçi Arnavutköylüler Derneği’nin<br />

Arnavutköylü iki tasarımcı Ayşe Çelem ve Ayşe<br />

Özgüneş ile beraber, semtte atölyesi olan<br />

tasarımcıları ve sanatçıları bir araya getirme<br />

çabasının ürünü olarak ortaya çıkan harita<br />

herhalde herkesin gönlünden geçen bir fikirdi.<br />

AYŞE ÇELEM’İN ÇİZGİLERİ İLE<br />

HAYAT BULAN ARNAVUTKÖY<br />

SANAT VE TASARIM NOKTALARI<br />

HARİTASI, KATILIMCILARIN<br />

MADDİ KATKILARI İLE<br />

AĞUSTOS 2018’DE BASILDI;<br />

SEMTTEKİ DÜKKANLARDAN<br />

ÜCRETSİZ EDİNEBİLİRSİNİZ.<br />

Atölyeler ve dükkanlar genelde pazartesi günü<br />

kapalı, aman di̇ kkat!<br />

• Tasarımcı Ayşe Çelem’in İspanyolca’da<br />

“beraber” anlamına gelen XUNTA adını verdiği<br />

mekanı, onun üç vazgeçilmezini bir araya<br />

getiriyor: t-shirt, kahve ve şarap.<br />

XUNTA Cafe Bar Design, gündüzleri<br />

özel kahve karışımlarını tadarken<br />

Çelem’in tasarımlarını satın alabileceğiniz bir<br />

cafe dükkan işlevinde. Çelem’in tasarımlarını<br />

onun tasarladığını bile bilmeden sevdiğinize<br />

bahse girerim; kitaplığınızdaki bir kitabın<br />

kapağında, gardrobunuzdaki bir<br />

t-shirtün baskısında, mutfak dolabında<br />

sakladığınız bir şişe şarabın etiketinde onun<br />

tasarımları ile karşılamış olma ihtimaliniz<br />

çok yüksek.<br />

Mavi Jeans için tasarladığı ve artık<br />

klasiklerimiz arasına girmiş,<br />

ödüllü İstanbul desenlerini atölyesinde el<br />

baskı metoduyla (serigrafi baskı) istediğiniz<br />

model t-shirt’e istediğiniz renkte bastırmanız<br />

mümkün. Tasarımları arasındaki en popüler<br />

karakter Psycho Panda’nın enteresan bir<br />

doğum hikayesi var: bir çocuk ürününe<br />

tasarladığı pandanın sevimli versiyonu ürüne<br />

giderken, asabi versiyonu bizim meşhur<br />

Psycho Panda’yı yaratır. Şans öyle bir güler<br />

ki ona, viski ve hindistan cevizi bazlı efsane<br />

kokteyle bile isim anneliği yapar.<br />

Akşamları ise kapalı partilere de ev sahipliği<br />

yapan Xunta, DJ’leriyle caz, funk, afro, etnik,<br />

house tarzında müzik dinleyebileceğiniz bir<br />

bara dönüşüyor. Boğaz manzaralı terasta<br />

limonata kıvamında yaz akşamlarının<br />

keyfini çıkartırken etiketlerini Çelem’in<br />

tasarladığı kaliteli Türk şaraplardan bazılarını<br />

yudumlayabilirsiniz.<br />

• Aslı Şarman’ın seramik stüdyosu<br />

WOHHA, tıpkı anlamı gibi insanda nida etkisi<br />

yaratan bir mekan. Kahve alanı, seramik<br />

atölyesi ve Wohha ürünlerinin satıldığı<br />

mağaza alanından oluşan bu stüdyoya<br />

gelenler yaratım sürecinin tüm aşamalarına<br />

burada bizzat tanık olabiliyorlar.<br />

Gündelik hayatta kullanılmak üzere<br />

tasarlanan, kişiye özel el yapımı saksı, tabak,<br />

bardak, vazo ve dekoratif seramik objeler,<br />

ilhamını hayattan, doğadan, insandan ve<br />

etkileşimden alan Şarman’ın çizdiği desenlerle<br />

bezeli. Siyah-beyaz çizgiler ve malzemenin<br />

belli bir ölçüde ham ve doğal hali, Wohha’nın<br />

belirgin yenilikçi çizgisini oluşturan şey işte;<br />

üstelik burada sanat hayatın dışında kalan,<br />

kullanılmaz bir şey olmak zorunda değil.<br />

• Moda tasarımcısı Tuba Ergin’in<br />

2013 yılında yarattığı TUBA ERGİN markası<br />

güçlü ve çevreye duyarlı kadınlara sıra dışı<br />

ama giyilebilir ürünler sunuyor.<br />

Stüdyosu için esin kaynağı olarak gördüğü<br />

Arnavutköy’ü seçen Ergin’in<br />

tasarımlarında her zaman inovasyon<br />

ve deneysellik ön planda. Couture<br />

koleksiyonlarında çocuklar ve genç kızlar için<br />

de tasarımlara yer veren Tuba Ergin ilhamını<br />

sanat, doğal malzemeler, teknoloji ve sokak<br />

kültürlerinden aldığını ifade ediyor.<br />

• Selvin Gafuroğlu’nun kurduğu,<br />

semtin en eski sanat galerilerinden<br />

GALERİ SELVİN, Arnavutköy’deki iki<br />

mekanında 12 yılda çok sayıda sanatçıyı<br />

ağırlamış. Çağdaş İtalyan sanatçıların<br />

İstanbul’daki sergilerine ev sahipliği yapan<br />

İtalya merkezli Liquid Art System,<br />

Galeri Selvin ile yaptığı işbirliği sayesinde<br />

Nişantaşı’nda galeri açarak İstanbul’da<br />

görünürlük kazanır. Sanat ortamımıza<br />

önemli başka bir katkısı da İstanbul’un<br />

yegane heykel galerisini 5 yıl önce<br />

Arnavutköy’de açmış olmaları. “Galeri Selvin<br />

2” ismi ile geçen bu heykel galerisi bu kış<br />

ahşap hayvanların üzerinde oturan tombul<br />

kadın heykelleri ile ün yapmış Matthias<br />

Verginer’i, Galeri Selvin ise Köprü başlıklı<br />

sergisi ile Ermenistanlı sanatçı Tigran<br />

Asatryan’ı misafir ediyor.<br />

• Can Jarna Öztürk’ün OJARNA TRİBAL<br />

TALES ismini verdiği hem atölye,<br />

hem de showroom işlevi gören mekanında<br />

anti-moda ve anti-mass olarak tanımladığı<br />

büyüleyici tasarımları ile karşılaşacaksınız.<br />

Öztürk medeniyet yoluyla ruhunu,<br />

özünü kaybetmemiş kültürlerden aldığı<br />

ilhamla bu kabilelere veya etnik kültürlere ait<br />

bir anlamı, hikayesi olan doğal malzemelerle<br />

tasarım yapmakta. Tasarımdan ziyade,<br />

kıyafet ve takılar üzerinden bu etnik<br />

kültürlerin değerlerini ve geleneklerini<br />

aktarmayı amaçladığını ifade ediyor.<br />

Bu yıl Etiyopya’da Omo kabileleri ile yaşamak<br />

üzere Afrika’ya gidecek Öztürk,<br />

Survival International ve birçok insan hakları<br />

ve adil ticaret kuruluşu ile iş birliği içerisinde.<br />

• Ürün tasarımcısı Begüm Cana Özgür’ün<br />

2014 yılında açmış olduğu BEGÜM CANA<br />

ÖZGÜR TASARIM STÜDYOSU butik ölçekte<br />

el dokuması kilimler tasarlayan ve üreten<br />

bir atölye. Burada İç Anadolu köylerinde<br />

kadınların deneysel dokuma teknikleri<br />

kullanılarak dokuduğu, modern desenli<br />

kilimler bulacaksınız. Halı konseptini<br />

tazeleyen bu modern tasarımlar, önemli<br />

ölçüde kök boyalarının kullanımı ile kök<br />

boya geleneğini sürdürürken bir yandan da<br />

kadınların evlerine yeniden tezgah açarak<br />

hayat standartlarını yükseltmelerine vesile<br />

oluyor. 2017 yılında hayata geçirilen, Özgür’ün<br />

de dahil olduğu Atlas Harran projesi de<br />

aynı şekilde bu toprakların kadınları adına<br />

heyecan verici başka bir proje. In-Between<br />

platformunun, 7 tasarımcıyla çalışarak ahşap,<br />

seramik, dokuma ve keçe atölyelerinden<br />

çıkacak ürünlerle oluşturduğu koleksiyon,<br />

bir yandan Harran’da hali hazırda mevcut<br />

atölyeleri daha verimli kılacak; öte yandan<br />

da hem Türkiyeli, hem de Suriyeli kadınların<br />

dokuma yaparak işgücünün bir parçası<br />

olabilmelerine olanak tanıyacak.<br />

• RAW KOLEKTİF ATÖLYE, doğada zarar<br />

görmemiş haliyle buldukları kemikleri,<br />

deniz kabuklarını, hayvan kalıntılarını,<br />

değerli değersiz taşları ileri dönüşüm yoluyla<br />

değiştirerek şaman takıları ve objeleri yapan<br />

bir kolektif. Kolektif’in kurucusu Boran<br />

Bürüney ile insanlığın gidişatından haliyle<br />

hoşnut olmayanlara doğayla daha uyumlu<br />

geçmişimizi hatırlatan Şamanizm’in özellikle<br />

son yıllarda popüler kültür sayesinde oldukça<br />

görünürlük kazandığını konuşuyoruz. İnsanın<br />

gözü tabii hemen dream catcher arıyor.<br />

Özellikle çölümsü ve deniz kıyısı yerlerden<br />

gelen parçalarla tasarlanan işler öyle her<br />

yerde kolay kolay karşılaşamayacağınız<br />

parçalar. Deniz bitki anası ile hava bitkisinin<br />

birleşimi olan tasarım, benim en sevdiğim<br />

iş oldu. Burası kesinlikle farklı oyuncaklar,<br />

totemler arayanlara göre bir yer!<br />

• İsmi sizi yanıltmasın, CHADO TEA<br />

Barış Çekin ile Tunç Berkman’ın kurdukları<br />

8 ülke ve 20 bölgeden gelen<br />

40 çeşit çay sunan 12 yıllık bir Türk markası.<br />

Japon kültüründe köklü bir yeri olan matcha<br />

-toz yeşil çay- seremonisinden alıyor adını.<br />

Suyu ısıtıp matcha tozu ile karıştırmak gibi<br />

basit bir eylemi meditasyona dönüştürerek<br />

insana anda kalmayı, sabretmeyi,<br />

sadeliğin basitliğin güzelliğini hatırlatan bir<br />

tören. Harman çayların arasında<br />

Tropikal Green, süt buharında hazırlanan<br />

Milk Oolong, Roobois Vanilla en çok talep<br />

görenler. Benim favorilerim ise<br />

İstanbul temalı lavantalı siyah çay ve<br />

Ayurveda’nın gözde bitkisi<br />

Tulsi (Hint fesleğeni) ile hazırlanmış<br />

harmanlar oldu.<br />

• Tasarımcı Ayşe Özgüneş’in ÇUVAL markası<br />

yolculuğuna 2010 yılında çuval bezinden<br />

çantalarına eşlik eden yastık setiyle başlıyor.<br />

Süreç içinde yastık elenir, farklı malzemeler<br />

çuvalın yerini alır; ama Çuval markası<br />

2016 yılında Arnavutköy’de açılan Çuval<br />

Shop ile yoluna devam eder. Çanta haricinde,<br />

cüzdan, kartlık, tütünlük, kemer gibi ürünleri<br />

deri, nubuk, süet, kanvas veya yat tekstili<br />

gibi farklı malzemelerle beraber tasarlanmış<br />

olarak bulabilirsiniz. Özgüneş’in çok tercih<br />

ettiği bir malzeme ise bitkisel boyalarla, güneş<br />

altında tabakalanan biraz kaba ama dayanıklı,<br />

eskidikçe de güzelleşen ve yaşam kazanan bir<br />

malzeme olan Vejetal deri.<br />

ÇUVAL SHOP, DÖNEM<br />

DÖNEM ”POP-UP GUEST<br />

WEEK” ADI ALTINDA ÇEŞİTLİ<br />

TASARIM MARKALARINA ALAN<br />

AÇARKEN, ŞİFALANDIRICI<br />

TAŞLARLA MALALAR DİZEN<br />

MYMOONMALA’YA<br />

BİR KÖŞE AYIRMIŞ.


Galeri Selvin 2<br />

Matthias Verginer<br />

• Yaratıcılığı kendisine miras bırakan ailesinin<br />

adını yaşatmak için atölyesine kızlık soyadını<br />

veren Nebahat Öngel’in Arnavutköy’de<br />

bez bebek tasarladığı ATÖLYE ELLİNCİ’den<br />

içeri girince torunlarının ne kadar şanslı<br />

olduğunu düşünmeden edemiyorsunuz:<br />

TOP TOP RENGARENK<br />

KUMAŞLAR, ÇEŞİT ÇEŞİT<br />

OYUNCAKLAR, BATTANİYELER,<br />

DEKORATİF OBJELER, DO IT<br />

YOURSELF KİTAPLARI…<br />

Bebeklerin yanı sıra, kimi minyatür, kimi<br />

ahşap, kimi porselen müthiş bir dikiş makinesi<br />

koleksiyonu da görebilirsiniz. Dikiş dikmeyi<br />

kendi kendine öğrenen Öngel, kendi<br />

çocuklarının ya da torunlarının dokunmasını<br />

istemeyeceği malzemelerle oyuncak<br />

tasarlamamaya özen gösteriyor; bu yüzden<br />

pamuksuz hemen hemen hiçbir şey yok. Kendi<br />

tasarımı olan bez bebeklerin arasında en<br />

rağbet göreni melekler ama o en iyi bebeğini<br />

henüz tasarlamadığına inanıyor. Karar sizin!<br />

• Cam, ayna, boncuk, mermer, taş, deniz<br />

kabukları ile göz alan renkli bir dünya<br />

mozaik... Serra Akıncı 23 yıllık mozaik<br />

sevdasını, 3 yıl önce Arnavutköy’de açtığı<br />

atölyesi SERRA MOZAİK ile tam zamanlı<br />

bir uğraş haline getirmiş. Mozaik peşinde<br />

gezerken mirası mozaik olan şehirlerde hem<br />

ilham, hem eğitim almış. Şimdilerdeyse,<br />

küçük gruplarla kendi mekanının yanı sıra<br />

İstanbul’daki başka stüdyolarda atölye<br />

çalışmaları yapmakta. İki boyutlu işlerden üç<br />

boyutlu heykelimsi işlere doğru yöneldiğini<br />

söyleyen Akıncı’nın mozaik kaplı pirinç<br />

sehpaları favorim oldu.<br />

• Sanem ve Gizem Aytekin kardeşler,<br />

İtalyanca’da üretim alanı anlamına gelen<br />

LA FABRİKA’yı 2018 yılında öncelikle kendileri<br />

için seramik atölyesi olarak açmış,<br />

ama yarattıkları güzel alanı başkaları ile<br />

paylaşmak istediklerinden La Fabrika<br />

seramiğin yanı sıra doğal kozmetik,<br />

patchwork (yama) gibi farklı konularda<br />

workshoplar düzenleyen bir mekana<br />

dönüşmüş kısa zamanda. Dantel baskılı<br />

ve mandala desenli tabaklar gözünüzü<br />

kamaştıracak!<br />

• Tasarımcı ressam kardeşler Hilal Gümüşer<br />

ve Hayriye Özkan’a ait ATÖLYE GAJUVA,<br />

hem resim hem ahşap oyma atölyesi olarak<br />

7 yıldır Arnavutköy’ün sanat ortamını<br />

hareketlendiriyor. Ihlamur, sedir ve<br />

avanoz ağaçlarından oyma ahşap işler<br />

bulabileceğiniz atölyede neşeli hayali<br />

karakterler veya Tim Burton karakterleri<br />

tasarladıkları işlerine ilham veriyor.<br />

Burası ayrıca, çocukları unutmayan, onlar<br />

için sağlıklı oyuncaklar tasarlayan ve atölye<br />

çalışmaları düzenleyen bir yer.<br />

• Zeynep Özay tarafından 2005 yılında tarihi<br />

bir Arnavutköy binasında kurulan<br />

ARNAVUTKÖY ART GALLERY, kişisel ve<br />

karma sergilerin yanı sıra, konferans ve atölye<br />

çalışmalarına da ev sahipliği yapmakta.<br />

Arnavutköy’ün 1500 yıllık tarihini, mimarisini,<br />

ve tabii ki meşhur çileklerini, meyhanelerini,<br />

gelmiş ve geçmiş efsane kişilikleriyle birlikte<br />

anlatacak kapsamlı tanıtım ve belgesel<br />

projeleri "Arnavutköy: Melekler Kasabası”<br />

heyecan verici bir gelişme olarak hazırlık<br />

aşamasında. Semtteki Baş Melek Mihail’e<br />

adanan Ortodoks kilisesinden ismini alan<br />

proje 7 gün 7 gece sürecek düzenli bir sanat ve<br />

kültür etkinliği olarak planlanıyor.<br />

• Heykel, mozaik, ahşap boyama, seramik,<br />

desen, el boyaması, çini boyama alanında<br />

20 yıldır yetişkinler ve çocuklar için günlük,<br />

aylık ve yıllık olmak üzere programlar<br />

düzenleyen MEERCAT SANAT ATÖLYESİ aynı<br />

zamanda resim malzemeleri de satan ve kafe<br />

alanı ile hizmet veren bir mekan.<br />

BONUS<br />

HALET-İ RUHİYE<br />

Kokteyl barları ile hareketli bir gece hayatına<br />

sahip Arnavutköy, akşamları başka bir<br />

kalabalığı buraya çekiyor. Eski Ermeni<br />

yetimhanesinin binasında artık<br />

Halet-i Ruhiye var. İsimleriyle de, içerikleriyle<br />

de gecelerimizi şenlendiren yeni nesil<br />

kokteyllerin arasındaki favorilerim cin,<br />

nar ve sakız likörü ile hazırlanan<br />

Lovelorn ve lavantalı viski, vermut ile<br />

hazırlanan Paramount.<br />

GİRANDOLA<br />

Aslı Eraltan İtalya'da yaşadığı dönemde<br />

sevdiği dondurma lezzetlerini<br />

Türkiye'de bulamayınca, İtalya’da iki ayrı<br />

ustayla geleneksel usulde Gelato üretimi<br />

eğitimi alarak lezzet denemelerine başlar.<br />

Türkçesi 'Rüzgargülü' anlamına gelen<br />

Girandola, ilk şubesini 2008’de Arnavutköy'de<br />

açtığı günden beri günlük taze sütten,<br />

mevsim meyvelerinden yapılma dondurması<br />

ile katkısız, koruyucusuz, geleneksel bir lezzet<br />

bıraktı damağımızda. Vegan müşterleri için<br />

sorbe çeşitleri de dahil olmak üzere 100'ü<br />

aşkın dondurma çeşidi mevcut.<br />

Kış mevsimin favorileri sütlü ayva, tarçınlı<br />

elma; Ramazan’da ise Güllaçlı dondurma.<br />

DOOR STEP CAFE<br />

Glütensiz vegan barları ile gönlümü fethetti.<br />

MİSS DELİCİOUS BAKERY<br />

Ödüllü tatlısı, cupcakeleri,<br />

cheesecakeleri, tasarım pastaları ve<br />

göz alıcı renkleri ile ismini taşıyan bir yer.<br />

DAVET ÇOK ELBİSEM YOK<br />

Tasarım abiye kıyafetleri davetlerde giymek<br />

üzere kiralayabilirsiniz ya da<br />

satın alabilirsiniz.<br />

MİRAY GÜRANİ<br />

Gümüş takılar için adresiniz.


hillsider 44/53<br />

Rana by Topaz<br />

(Modern Meyhane)<br />

İstanbul Gazinosu<br />

Viski Kokteyli<br />

Fotoğraf: Ainis Jankauskas<br />

06<br />

Fotoğraf: Wendy Wei<br />

Bu arada eviniz nerede? Mühim, çünkü artık<br />

herkes kendi mahallesinde. Bu mahalleleşme<br />

kültürü sadece Türkiye’ye özel değil;<br />

New York’ta da Brooklyn, Brooklyn de yetmez<br />

Williamsbourg tadında lokalleşme eğilimleri<br />

mevcut.<br />

GECE HAYATI<br />

EĞLENCE TRENDLERİ<br />

SAVAŞ<br />

ÖZBEY<br />

Gazeteci<br />

Kent Yazarı @savasozbey<br />

BANA GÖRE GECE HAYATI /<br />

EĞLENCE TRENDLERİ AÇISINDAN<br />

SON DÖNEMİN EN KAFA<br />

KARIŞTIRICI YILI OLACAK 2019.<br />

HELE DE TÜRKLER<br />

VE TÜRKİYE İÇİN.<br />

Bu sene; bir süredir ayak sesleri duyulan<br />

akımların iyice ön plana çıktığını göreceğiz.<br />

Mesela ‘gizli barlar’... Emirgan’da<br />

Gizli Kalsın, aynı ekibin Levent’de yeni açtığı<br />

Chicky Boom, Topağacı Grey’in altındaki<br />

Carbon, Nişantaşı Müştemilat...<br />

İstanbul ‘gizli barlar’ı pek sevdi;<br />

devamı da sökün edecek gibi.<br />

‘Gizli Bar’ tabiri aslında ABD’deki ‘speak easy’<br />

barlardan geliyor. İçki yasağı döneminde<br />

gidilen gizli mekanlar. Peki ne oldu da daha<br />

10 yıl önce, önü manzaralı teraslarda, Boğaz’a<br />

nazır havadar mekanlarda eğlenmeye tutkun<br />

(ve bununla gurur duyan) İstanbullular,<br />

penceresiz, daracık, tıkış tıkış yerlerde<br />

eğlenmeye başladı? İçki yasağı mı var? Hayır!<br />

Ama sosyal nedenlerden dolayı işadamı,<br />

oyuncu, şarkıcı ya da futbolcu,<br />

(ne de olsa Televole yılları geçen yüzyılda<br />

kaldı) artık kimse elinde içkiyle, mekan<br />

çıkışında ya da eğlenir halde görünmek/<br />

faça vermek istemiyor, sosyal medyada<br />

paylaşmaktan bile imtina ediyor.<br />

(Yeri gelmişken hatırlatayım:<br />

İstanbul’daki ‘speak easy’ barların atası<br />

sayılabilecek Maçka Scotch bu sene 50’nci<br />

yılını kutluyor.)<br />

Bu bahsettiğim sosyolojik tavır;<br />

Google’a yazdığınızda önünüze düşen sayfalar<br />

dolusu firma ilanlarından da anlayacağınız<br />

üzere kiralık/ satılık evlere dahi sıçradı.<br />

2019’da; kiralanmaya ya da satılmaya hazır<br />

şık evlerdeki partilere hiç olmadığı kadar<br />

revaç olacak gibi. Bu genel içe kapanma hali,<br />

yazlık eğlenceye de yansıdı ve yansımaya<br />

devam edecek. Akyaka, Selimiye, Bozburun,<br />

Avşa, Cunda, Kaş gibi minik beldelerimizdeki<br />

gözden ırak, şirin barlar rağbet görmeye<br />

devam edecek ama tabii lokasyon tercihlerini<br />

biraz da liranın seyri belirleyecek.<br />

Mesela son 10 yıldır bütün Bodrum maçlarını<br />

alan Çeşme’nin -yerel mimarisi gereği her<br />

binadaki iç avlularına, yüksek bahçe duvarları<br />

arasında paparazisiz eğlencesine rağmenakıbeti,<br />

uygulayacağı fiyat politikasına bağlı.<br />

Dolar artışı sürerse, taksi ile şehir merkezine<br />

gider gibi alışkanlık edindiğimiz<br />

Mikonos, her bütçeye uygun eğlencesine<br />

rağmen bir Yunan rüyası olarak hatıralarda<br />

kalabilir.<br />

Dövizin yükselmesine tepki olarak ortaya<br />

çıkan ‘2B Formülü’nü de unutmamak gerek.<br />

B’lerden bir tanesi Barselona:<br />

“O kadar para verdikten sonra bari tasarımın,<br />

mimarinin, gastronominin başkentine<br />

giderim” diyenlerin tercihi. İkinci B ise<br />

Belgrad. Haklılar... Hem burnumuzun dibinde<br />

(uçakla yurt içi mesafesi), hem ucuz,<br />

hem mutfak olarak bize çok benziyor,<br />

hem de sabahlara kadar süren, arkadaş<br />

canlısı, medeni ve çok alternatifli bir gece<br />

hayatı var. Sakın önyargıyla burun kıvırmayın.<br />

Şehrin Lucca’sı diyebileceğimiz Diagonal’de<br />

yemekle başlayıp Tuna kenarındaki tekne<br />

kulüplerinde eğlenirken kendinizi 2000’lerdeki<br />

İstanbul/Boğaz sefahatinde hissedeceksiniz.<br />

2B’ye ilaveten 2019’da eğlence odaklı<br />

kaçışlara Karadağ ve Hırvatistan da<br />

eklenebilir.<br />

2018’in en dikkat çekici akımı olan<br />

‘yeni nesil meyhane’ konseptinin 2019’da da<br />

hız keseceğini hiç sanmıyorum.<br />

Nedir yeni nesil meyhane? Menüsü görece<br />

yeniden yorumlanmış, yine görece daha iyi<br />

servis alabileceğiniz, belli bir saate kadar<br />

yemek müziği, belli saatten sonra eşlik<br />

edebileceğiniz ya da ayakta sallanabileceğiniz<br />

Türkçe pop şarkılar çalan, DJ’li mekan...<br />

Her yeri sardı bu akım. Şimdilerde<br />

Rana by Topaz adıyla haftanın 7 günü dolup<br />

taşan, hafta sonları yer bile bulunamayan,<br />

20 yıllık ‘fine dining’ markası Topaz gibi<br />

mekanlar bile modern meyhane oldu.<br />

Bu yıl evinize “Burayı da modern meyhane<br />

yapsak mı?” diye teklif gelirse şaşırmayın.<br />

SON BİR İKİ SENEDİR BEBEK,<br />

ETİLER, NİŞANTAŞI GİBİ<br />

KLASİK EĞLENCE SEMTLERİNİN<br />

YANINDA KADIKÖY, MODA,<br />

KURUÇEŞME, ARNAVUTKÖY,<br />

İSTİNYE, KABATAŞ, BEŞİKTAŞ,<br />

TOPAĞACI GİBİ SEMTLERİN<br />

YÜKSELİŞE GEÇİŞİNE TANIK<br />

OLDUK; ARTIK HERKES KENDİ<br />

MAHALLESİNDE.<br />

Bu semtlerde yeni açılan sayısız mekana ve<br />

hepsinin tıklım tıklım dolmasına bakarsak<br />

2019’da da yine mahalle delikanlısı gibi<br />

takılacağız. Bana göre bunu tek bozan şey,<br />

son 10 yıldır yükselişi önlenemeyen<br />

‘kokteyl rönesansı’.<br />

Bir ‘mahalle delikanlısı’ olarak elinize<br />

renkli karışım/pipetli bardak yakıştırmıyor<br />

olabilirsiniz ama yapacak bir şey yok;<br />

alışacaksınız. Neyse ki cin kokteyllerinin<br />

yanına bu sene viski kokteylleri geliyor.<br />

Geçmişe özlem dinmiyor. 2019’da yükselişe<br />

geçeceğini düşündüğüm bir diğer konu da<br />

gazino eğlenceleri olacak. 60’ların,<br />

70’lerin, sahnede şöhretli sanatçıların boy<br />

gösterdiği, yemekli, çalgılı çengili eğlenceleri<br />

büyük ivme yakalayacak. Kimi ‘dinner<br />

theatre’ mantığında biraz daha elit takılacak,<br />

kimi Maksim, Çakıl hasreti ile daha geniş<br />

mekanlara yönelecek. 2018’de İstanbul<br />

çatılarına taşınan bar kültürü ve her yeri saran<br />

canlı müzik sevdası ise 2019’da rölantide<br />

devam edecek.<br />

Yeni yıl dileğim: Lüks, ucuz, yakın ya<br />

da uzak... Bu yıl herkesin ‘hayatımın<br />

seyahatiydi’ diyebileceği bir tatil yapması…<br />

Ve bol bol eğlenmesi.


Fotoğraf: Mariano Ruffa<br />

SANAT<br />

TRENDLERİ<br />

İNCİ<br />

AKSOY<br />

EKAV Vakfı, ARTtv Kurucusu<br />

www.ekavartgallery.com<br />

2019'DA DÜNYA'DA<br />

VE TÜRKİYE'DE<br />

HANGİ SANATSAL AKIMLARI DAHA ÇOK<br />

GÖRECEĞİZ DİYE SORARSANIZ,<br />

BEN SÜRREALİZM DERİM.<br />

Salvador Dali<br />

René Magritte<br />

2019'da Dünya'da ve Türkiye'de<br />

hangi sanatsal akımları daha çok göreceğiz<br />

diye sorarsanız, ben Sürrealizm derim.<br />

Günümüzde sanatçının sanat piyasasındaki<br />

değerini ölçerken medyanın ilgisi, popülarite,<br />

görünürlük ve sosyal medyanın etkisini<br />

yadsımak imkânsız. Instagram da sanat<br />

piyasasının önemli aktörlerinden biri haline<br />

geldi. Dali ve Magritte gibi, eserleri<br />

sosyal medyada paylaşmak için biçilmiş<br />

kaftan olan sürrealist ressamlar,<br />

çok ekranlı yaşamında, hayalle gerçek<br />

arasındaki varoluşuyla seyirciyi etkisi altına<br />

almayı hâlâ başarıyor ve o yüzden<br />

2019’da da sürrealizm yeniden diyorum.<br />

Sanatsal dışavurumların bir süredir<br />

küresel sorunlara da gönderme yaptığını<br />

izliyoruz. 2019’da da bu tavır tüm<br />

Dünya'da artarak devam edecek.<br />

Bizde de örneğin 14 Eylül-10 Kasım 2019<br />

tarihleri arasında düzenlenecek<br />

16. İstanbul Bienali’nin başlığı<br />

“Yedinci Kıta”.<br />

Küresel ısınmayla birlikte gezegenimizin<br />

en gözle görünür sonuçlarından biri olan,<br />

Pasifik Okyanusu’nun ortasındaki<br />

devasa atık yığını, popüler bilimde<br />

“Yedinci Kıta” olarak anılıyor.<br />

Bu kütle, 3,4 milyon kilometrekare<br />

genişliğinde, 7 milyon ton ağırlığındaki<br />

bir plastik yığınından meydana geliyor.<br />

İnsan atıklarının okyanusun ortasında<br />

yeni bir kıtanın oluşumuna<br />

sebebiyet verdiği bu olay, 16. İstanbul<br />

Bienali ekolojik sorunlar karşısında sanatın<br />

güncel durumunu pek çok sanatçı,<br />

düşünür, antropolog ve çevreci ile<br />

birlikte araştırmak için bir<br />

çıkış noktası oluşturmuş.<br />

İstanbul'un, özellikle kültür<br />

sanat takvimine baktığımızda, Contemporary<br />

İstanbul gibi gelenekselleşmiş fuarlar,<br />

sergiler ve etkinliklerle pek çok Avrupa<br />

şehriyle yarışır hale geldiğini görüyoruz ki,<br />

bu hem ekonomi hem de kültür-sanat<br />

camiası için son derece sevindirici bir gelişme.<br />

Neredeyse attığınız her adımda bir konsere,<br />

tiyatroya, sergiye ve konsept festivallere<br />

rastlıyoruz. Önümüzdeki yıllarda<br />

İstanbul’un New York, Londra ile birlikte<br />

çağdaş sanatın merkezi olacağına inanıyorum.<br />

Sadece İstanbul değil ülkemizin diğer<br />

şehirlerinde de artan sanatsal faaliyetler<br />

EKAV/Eğitim Kültür ve Araştırma Vakfı olarak<br />

bizleri de heyecanlandırıyor mutlu ediyor.<br />

2019 yılı ekonomik ve politik açıdan<br />

nasıl geçecek bilemiyorum ama hızla<br />

gelişen teknolojinin yepyeni nimetleriyle<br />

tanışacağımız bir yıl olacağına eminim.<br />

Bulgular; kinetik sanat, yeni medya,<br />

veri sanatı ve biyo-sanat kategorilerinde,<br />

gelişen teknolojinin sanatla harmanlanarak<br />

daha da ileri taşınacağına işaret ediyor.<br />

Sanatı desteklemek, daha gelişmiş bir toplum<br />

için geleceğe yapılan bir yatırım.<br />

Dünya'da sanat piyasasında yüzde<br />

38’lik bir payla ABD birinci,<br />

yüzde 24’lük payla Çin ikinci sırada.<br />

Demek ki, Dünya'da da yaşanan<br />

bunca ekonomik krize rağmen sanata<br />

özellikle çağdaş sanata yatırım artmakta olan<br />

bir trend. Aynı trendi Türkiye’de de görüyoruz.<br />

Türkiye’nin öncü holdinglerinin<br />

(Koç Holding, Fiba Holding, Sabancı Holding,<br />

Kale Grubu vb.) ve değerli iş insanlarının<br />

sundukları “sürdürülebilir desteğin”<br />

2019 yılında da ülkemizin kültür ve<br />

sanat hayatının gelişimine katkı sağlayacağına<br />

inanıyorum.<br />

Diğer taraftan 2018 Sanat Piyasası Raporu’na<br />

göre, kadın sanatçıların işlerine ilgi arttığı<br />

belirtiliyor. Marylin Minter,<br />

Carmen Herrera, Alma Thomas ve<br />

Agnes Martin’in retrospektif sergileri de<br />

kadınların sanat dünyasında yerlerini<br />

sağlamlaştırdıklarının kanıtı.<br />

2018’de sanat dünyasında dikkatleri çeken<br />

Vija Celmins, Adrien Piper ve Sally Mann gibi<br />

kadın sanatçıların retrospektifleri ile 2019 ve<br />

sonrasında daha çok ilgi çekecek olmaları da<br />

memnuniyet verici.<br />

AYRICA LEONARDO<br />

DA VINCI'NİN<br />

"SALVATOR MUNDI" ADLI<br />

TABLOSU 450 MİLYON DOLARA<br />

ALICI BULARAK ŞİMDİYE KADAR<br />

BİR AÇIK ARTIRMADA<br />

EN YÜKSEK FİYATA<br />

SATILAN SANAT ESERİYDİ.<br />

Yine İngiliz ressam<br />

David Hockney'nin tablosunun açık<br />

arttırmada 90,3 milyon dolara satılması,<br />

yaşayan bir sanatçının eseri için ödenen en<br />

yüksek meblağ oldu. Bu da sanat piyasasının<br />

ileriye dönük ne kadar prim yapacağının<br />

göstergesi diyebiliriz.<br />

2019 yılı dileğim: Vakfımızın sloganı olan<br />

sanatın geliştirici, iyileştirici, birleştirici<br />

gücüyle 2019 yılının ülkemiz ve Dünya<br />

için barış, huzur ve mutluluk getirmesi<br />

temennisiyle…


KENDİNİ ADAPTE EDİP<br />

VERSİYON<br />

YÜKSELTENLERİN<br />

KIYMETİ DAHA DA<br />

ARTACAK!<br />

TEKNOLOJİ<br />

VE YAŞAM TRENDLERİ<br />

UFUK<br />

TARHAN<br />

Fütürist<br />

www.ufuktarhan.com<br />

Fotoğraf: Bradley Hook<br />

2019 VE SONRASI İÇİN<br />

SİZE ÖZEL DERLENMİŞ<br />

TREND LİSTESİ,<br />

EZBER EDİLMESİ GEREKEN<br />

YENİ KAVRAMLAR VE<br />

ANLAMLARI!...<br />

Aşağıdakiler; şirketler, iş dünyası,<br />

yöneticiler, çalışanlar; sektör, iş kolu vb.<br />

ayırt etmeksizin dikkate alınmalı.<br />

Almayanlar kenara çekilmeli ve geleceği inşa<br />

edeceklere yer açmalı. Gayet ciddi ve<br />

fütürist bir T-İnsan’ım ben...<br />

1. Herkes tüm iş süreçlerini, soyut, somut<br />

varlıklarını dijitalleştirmek mecburiyetinde.<br />

Turbo vitese geçmeyenlere gelecek<br />

pek güzel gelmeyecek.<br />

2. Bulut teknolojilerine geçmeden<br />

iş yapmak pek akıl karı olmayacak.<br />

3. Veri toplamak, saklamak, veriyi kaliteli/<br />

kullanılabilir/analiz edilebilir hale getirmek ve<br />

akıllıca kullanabilmek en büyük dert olacak.<br />

Bunu yapamayanların hız, kalite, inovatif<br />

olma vb. konularında rekabetçi olması ya da<br />

kalması iyice zorlaşacak.<br />

4. Blockchain’e, dijital para işlemlerine<br />

ucundan kıyısından da olsa başlamanın<br />

ön hazırlıkları yapılacak. Hatta ufak ufak<br />

başlanacak.<br />

Bu “seçenekli” bir madde değil, hatırlatırım.<br />

5. İş süreçlerinin tamamında<br />

“mobil’i” ana kanal yapmayı<br />

becermeyenler, yeni nesli tamamen<br />

kaybedecek.<br />

6. RPA, yani “Robotic Process<br />

Automation – Robotik Süreç Otomasyonu”<br />

kısacası “Bot Çalışanlar-Robo Workers”<br />

geçişini planlamayan ve geçemeyenlerin<br />

altındaki zemin kaymaya başlayacak.<br />

7. Pazarlama, satış, eğitim, iletişim vb.<br />

projelerinde ve iş süreçlerinde AR (Augmented<br />

Reality Artırılmış Gerçeklik), VR (Virtual Reality<br />

- Sanal Gerçeklik), MR (Mixed Reality - Karışık<br />

Gerçeklik), XR (Extended Reality - Genişletilmiş<br />

Gerçeklik) konusuna eğilmeyenler, “Aa ne<br />

güzel gidiyordu işler, nereye gitti bizim kadim<br />

müşteriler?” diye bakakalacak…<br />

8. Yukarıdakiler yüzünden, her geçen gün<br />

daha fazla kanaldan, daha fazla data akışı<br />

ve işleme mecburiyeti oluşacağı için üstel<br />

(eksponansiyel) olarak ifade edilebilecek<br />

boyutlarda teknoloji alt/üst yapı ve nitelikli<br />

insan yatırımları mecburi hale gelecek.<br />

Buralara ayrılan bütçeler müthiş artacak.<br />

Tüm bütçesel tahminleri saptıracak.<br />

Pamuk eller ceplere ve<br />

sağa sola saklanan tatlı karlara gidecek…<br />

9. 5G, bant genişliği, işlem hızı vb.<br />

gelişmelerinin hızlanması için<br />

neredeyse “data, bandwidth,<br />

cyber security duasına” çıkılacak.<br />

10. Siber güvenliği hafifseyip, önlem<br />

almayanlar yanacak!<br />

11. Yenilenebilir enerjiye, sıfır atık<br />

politikalarına, döngüsel ekonomiye,<br />

nanoya, genetiğe hatta tarımda<br />

dikey çiftçiliğe geçiş hızlanacak,<br />

yoksa “enerji maliyetleri” bel büken önemli<br />

kalemler arasında tahribat yapacak.<br />

12. Bunları yaptıkça yani maliyet<br />

azaltıcı işler kotarıldıkça doğal olarak yüksek<br />

sayıda işten çıkarmalar başlayacak ve<br />

bu önümüzdeki yıllarda da kesintisiz sürecek.<br />

13. Kaliteli, yetenekli çalışan bulmak,<br />

tutmak can pazarına dönecek.<br />

14. Y’ler ve Z’ler, müjde!<br />

Yukarıdakiler konusunda kendini hala<br />

geliştirememiş olan X’ler, BB’ler artık hızla<br />

oyundan çıkmaya başlayacak.<br />

Kendini adapte edip, versiyon yükseltenlerin<br />

kıymeti daha da artacak!<br />

15. Y’ler, Z’ler hatta “Alfa”lar!<br />

Saha en sonunda size kalacak.<br />

Ama oldukça kaygan ve dijitaldir, aman<br />

dikkat! T-İnsanlaşmak şart!..<br />

16. Anlaşılıp, ezberlenmesi ve uygulanması<br />

gereken kavramlar, kelimeler:<br />

T- insan (T-Human), Mindfulness<br />

(Bilinçli, Anda Farkındalık-Odaklanmak),<br />

Agility (Çeviklik), Resillience (Dayanıklılık),<br />

Flexibility (Esneklik), LQ<br />

(Learning Qutient – Öğrenme Zekası)<br />

VUCA (Volatility, Uncertainty,<br />

Complexity, Ambiguity – OKKB =<br />

Oynaklık, Kararsızlık, Karmaşıklık, Belirsizlik),<br />

Hibridleşmek, Otodidaktizm, Kürasyon,<br />

Dataconomy, Dijital Medeniyet.<br />

21. YÜZYILDA OYUNDA<br />

KALANLAR,<br />

ANCAK VE ANCAK<br />

DİJİTALLEŞEBİLENLER OLACAK!<br />

ONUN İÇİN “YARININ İŞİNİ<br />

YARINA BIRAKMAYIN!”<br />

Tüm <strong>Hillsider</strong>lar’a “Happy Future!”<br />

o zaman...


Fotoğraf: Shiva Smyth<br />

WELLBEING<br />

KİŞİSEL GELİŞİM TRENDLERİ<br />

EBRU<br />

ŞİNİK<br />

Bütünsel Sağlık ve Ayurveda Uzmanı<br />

www.ebrusinik.com<br />

www.yukselencag.com<br />

WELLAGING VE<br />

WELLBEING TERİMLERİ<br />

İÇERİSİNDE BARINAN<br />

EN GÜÇLÜ AKIMLARDAN<br />

BİRİSİ MINDFULNESS<br />

EGZERSİZLERİDİR.<br />

2019 yılında kişisel gelişim dendiğinde<br />

şüphesiz bütünsel sağlık ve wellbeing konuları<br />

zirve yapmaya başlayacak.<br />

Özellikle son yıllarda bilim adamları<br />

tarafından açıklanan telomer sağlığına yönelik<br />

bulgular neticesinde önem kazanan wellaging,<br />

yani sağlıklı, iyi ve mutlu yaş alma olarak<br />

çevirebileceğimiz bu terim şüphesiz dünyada<br />

bu sektörde en hızlı yükselen trend.<br />

Batıda yaklaşık 25-30 yıldır sürekli evrilen<br />

kişisel gelişim sürecinde özellikle artık<br />

wellness ve anti-aging gibi out olan kavramlar<br />

tahtlarını çok güçlü bir şekilde wellbeing,<br />

wellaging ve bütünsel sağlık terimlerine<br />

bırakmak zorunda kaldılar.<br />

Bu yaşamımıza yeni giren terimler<br />

çerçevesinde, daha iyi ve daha mutlu<br />

hissetmek için sadece temiz beslenmenin ve<br />

düzenli hareket etmenin yeterli olmadığını<br />

net olarak anladık.<br />

Wellaging ve wellbeing terimleri içerisinde<br />

barınan en güçlü akımlardan birisi<br />

mindfulness egzersizleridir.<br />

Mindfulness dediğimiz egzersizler zihnimizi<br />

dinginleştirici etkileri barındıran burundan<br />

alınıp verilen nefes teknikleri veya<br />

meditasyon egzersizleri olan,<br />

aynı zamanda çok güçlü stres yönetimi<br />

teknikleri de olan farkındalık uygulamalarıdır.<br />

Bu farkındalık uygulamaları içinde<br />

en popüler olanlar ise burundan alınıp<br />

verilen kontrollü ve ritmik nefes teknikleri ve<br />

meditasyon çalışmaları.<br />

ÜLKEMİZDE NEFES<br />

TERAPİSİ ADI ALTINDA<br />

AĞIZDAN ALINIP-VERİLEREK<br />

YAPILAN, BİLİMDEN UZAK<br />

VE SON DERECE SAĞLIKSIZ<br />

OLAN UYDURMA EKOLLER<br />

ZATEN BİR SÜREDİR OUT,<br />

ÇOK ŞÜKÜR.<br />

İNSANLAR ÖZELLİKLE<br />

HEM FİZİKSEL,<br />

HEM ZİHİNSEL<br />

DETOKSU EŞ ZAMANLI<br />

YAPAN KADİM NEFES<br />

TEKNİKLERİNDEN KAPALA<br />

BHATI VE BHASTRIKA GİBİ<br />

METABOLİZMAYI<br />

HIZLANDIRAN VE EŞ<br />

ZAMANLI DETOKS YAPAN<br />

PRANAYAMA EGZERSİZLERİ<br />

OLAN ATEŞ NEFESLERİNİ<br />

UYGULAYACAK.<br />

Nefes tekniklerinden özellikle stres yönetimi<br />

için ise Nadi Shodhana, yani dönüşümlü<br />

burun nefesi ve doğol botoks etkisi yaratan<br />

Aslan Nefesi her zaman en popüler nefes<br />

egzersizleri arasında kalacak.<br />

Stres yönetimi başta olmak üzere, berrak ve<br />

dingin bir zihin için mantra meditasyonları çok<br />

tercih ediliyor.<br />

Bu tercih 2019’da da devam edecek.<br />

Çünkü mantra meditasyonları yapması çok<br />

kolay ama aynı zamanda etkisi de çok güçlü.<br />

Ben de mantra meditasyonlarını yıllardır<br />

uygularım ve sonuçlarından çok tatminim.<br />

Beslenme ile ilgili olarak ise;<br />

ara öğün trendi 5-6 yıldır açıklanan klinik<br />

araştırmalara göre tarihe karışmaya<br />

başlamıştı, bu yıl ülkemizde diyetisyenler de<br />

ara öğün yanlışlığından oldukça söz etmeye<br />

başlayacaklar. Salt çiğ beslenme veya sadece<br />

protein tüketimine yönelten bazı diyetler<br />

sindirim sistemini zorladıkları için zaten<br />

out olmuşlardı. Beslenme ile ilgili bir sürü<br />

farklı isimli diyetler yerine temel olan temiz<br />

beslenme ve enflamasyon önleyici beslenme<br />

şekilleri popüler olacak.<br />

Ayurvedik Beslenme doğası itibari ile<br />

enflamasyon önleyici bir beslenme şeklidir.<br />

Bu yıl Ayurvedik Beslenme seminerlerine de<br />

yoğun ilgi olacağını düşünüyorum.<br />

Detoks deyince ise akla gelen soğuk sıvı<br />

içecekler tamamen out.<br />

Artık detoks deyince;<br />

bütünsel olarak yapılan, hem fizyolojiye,<br />

hem zihne, hem de ruha eş zamanlı detoks<br />

yaptıran ayurvedik yaşam tarzı gibi kadim<br />

koruyucu tıp sistemleri zirveye oturacak.<br />

2019 yılında tüm <strong>Hillsider</strong> okuyucularına<br />

daha iyi, daha sağlıklı ve daha mutlu olmak<br />

üzere wellaging süreçlerini çalıştırmaya<br />

başlamalarını ve bu en temel doğum<br />

haklarını kullanmalarını diliyorum.


Boracay Island<br />

Norveç<br />

Fotograf: Pete Johnson<br />

Meteora<br />

SEYAHAT<br />

TRENDLERİ<br />

ÇİLER<br />

GEÇİCİ<br />

Fotoğrafçı ve Seyahat Yazarı<br />

@audiosoup<br />

Festival<br />

• Ben gurme turlarını özellikle seviyorum,<br />

bence bir şehrin ve ülkenin kültürünü<br />

tanımanın bir yolu da yemeklerini<br />

deneyimlemekten geçiyor.<br />

Sadece dünyanın bir ucundaki<br />

Michelin yıldızlı restoranları ziyaret etmek,<br />

sokak yemeklerini tatmak veya şarap<br />

bağlarını gezip, bağ bozumuna katılmak<br />

üzere düzenlenen harika turlar son hızıyla<br />

yükselmeye devam edecek.<br />

Puglia<br />

2019’da seyahat konusunda bir süredir<br />

“biz geliyoruz, bizi de çok seveceksiniz”<br />

diyen taze akımların/yükselen trendlerin<br />

bu sene çok daha kitleselleştiğini göreceğiz.<br />

Halihazırda sosyal medyanın kullanımının<br />

artmasıyla birlikte, seyahat anlayışı değişmeye<br />

başlamıştı zaten. İnsanların; yediğini, içtiğini,<br />

gördüğünü ve deneyimlediğini<br />

paylaşmayı pek sevmesiyle birlikte,<br />

“kar ya da deniz tatili olsun, tüm tatilimizi<br />

tek bir yerde geçirelim” anlayışı eskide<br />

kaldı. Bilgiye çok hızlıca ulaşmak yapılacak<br />

seçimlerin daha sağlıklı olmasını ve<br />

değişik deneyimler yaşamanın olasılığını<br />

insanlara gösteriyor. Artık çeşitli istek ve<br />

ihtiyaçlara göre, özellikle de farklı hatta<br />

çılgınca deneyimleri ön planda tutarak,<br />

seyahat planları yapabiliyoruz.<br />

Bunlara bir kaç örnek vermek gerekirse;<br />

FOTOĞRAF TURLARI,<br />

DETOKS SEYAHATLERİ,<br />

MACERA TURLARI,<br />

FESTİVAL GEZİLERİ,<br />

DOĞA İÇİNDE KONAKLAMA,<br />

GASTRONOMİ<br />

SEYAHATLERİ, KÜLTÜR,<br />

SANAT VE TARİH TURLARI<br />

DİYEBİLİRİM.<br />

Sebebi ne olursa olsun hepsi birer keşif<br />

yolculuğu. Seyahat deneyimlerinin<br />

hayatlarımızda değişik kapılar açtığı,<br />

bizi geliştirdiği, zenginleştirdiği ve<br />

iyileştirdiği bir gerçek.<br />

• Mesleğim gereği benim özellikle tercih<br />

ettiğim seyahat türü olduğu için öncelikle<br />

fotoğraf gezilerini biraz açabilirim;<br />

aslında bu seyahatlerin amacı fotoğraf<br />

çekmek ve paylaşmak kadar,<br />

daha önce görmediğimiz yerleri keşfetmek,<br />

bu süreçte kendimizi tanımak, gittiğimiz<br />

yerin yemeklerini tadıp damak zevkimizi<br />

geliştirmek, müzeleri, galerileri ve<br />

hatta sokakları gezerken sanatla olan<br />

ilişkimizi daha iyi hale getirmek oluyor.<br />

Bu tür seyahatlerin tek sorunlu tarafı, bayılana<br />

kadar dolaştığımız için aşırı yorgunluk<br />

yaşamanın kaçınılmaz olması.<br />

Bu sene Dünya üzerinde ulaşılmaz, hatta<br />

cesaret edilemez olarak görülen lokasyonlara,<br />

kimsenin çekmediği fotoları çekmek üzere<br />

düzenlenen turlara daha sık rastlayabiliriz.<br />

• Hızla yükselen akımlardan biri de<br />

Detox seyahatleri. Detoks deyince sadece<br />

zayıflamak olarak algılamayın, bunun spiritüel<br />

boyutu da var. Günümüzde insanlar önce<br />

kendilerine yatırım yapıyorlar. Uzun,<br />

kaliteli, sağlıklı ve içhuzurlu bir yaşam uğruna<br />

kimi Nepal’e Lamalar’ın yanına,<br />

kimi Alpler’in tepesindeki wellness tesislerine<br />

gidip, rehabilite oluyor. Günlerce sessizlik<br />

inzivasına ya da sağlam bir detoks kürüne<br />

giriyorlar. Terapiler alıp huzura erişmenin<br />

yollarını bu tür seyahatlerde buluyorlar.<br />

Ruh ve beden sağlığını korumak için<br />

dünyanın öteki ucuna gidebiliyor insan.<br />

Fotoğraflar: Çiler Geçici<br />

• Doğa içinde bir süre geçirmenin hepimize<br />

ne kadar iyi geldiğini biliyoruz.<br />

Şehirlerdeki kaotik yaşamın, azalan doğal<br />

ortamların, soluyamadığımız oksijenin bizi<br />

getireceği nokta tabiatın kucağı. Eskiden<br />

hafife alınan kamp ve karavan tatilleri son<br />

hızla artıyor. Üstelik illa zengin olmanıza<br />

da gerek yok. Basit bir çadırla ya da gayet<br />

uygun bir fiyata kiralayacağınız bir karavan<br />

ile en yakınınızdaki izinli kamp alanlarına<br />

gidebilirsiniz. Dünyanız değişecektir.<br />

• Tabii imkanınız varsa; Ürdün ve Dubai<br />

çöllerinde, Alaska’da ya da Avustralya<br />

kırsallarında özel olarak yapılmış glamping<br />

alanlarında konaklamak isterseniz,<br />

bu yükselen trend tatil anlayışı sizi<br />

büyüleyecektir, o ayrı. 'Glamping', kelime<br />

anlamı olarak 'glamorous - büyüleyici ve<br />

camping - kamp yapmak' kelimelerinin<br />

birleşiminden oluşuyor. “Doğanın<br />

içinde olayım ama konforumdan da<br />

vazgeçmeyeyim” diyenler için tarzı ve<br />

lüksü en sade haliyle sunuyor size.<br />

• Dünya’nın ilginç noktalarında düzenlenen<br />

konsept festivaller arttıkça, festival turlarının<br />

trend olması da kaçınılmaz olacaktır.<br />

Z kuşağının bu seyahat türünü çok seveceğini<br />

düşünüyorum.<br />

• Sadece bir müzeyi gezmek,<br />

bir klasik müzik konserini izlemek için<br />

seyahat eden arkadaşlarım var.<br />

Çok gezmiş insanların biraz daha özel,<br />

kültürel seyahatler planlamasını da<br />

garipsememek gerekiyor.<br />

Salt çok gezenler değil, pek çokları için<br />

tek bir özel konsere ya da bir sergiye<br />

gitmek için seyahat etmenin hızla yükselişe<br />

geçeceğini düşünüyorum.<br />

Benim 2019 seyahat planlarımda;<br />

daha önce gitmediğim Küba ve Kuzey<br />

Işıkları’nı görmek ve daha önce gidip çok<br />

sevdiğim Marakeş, Chefchaouen,<br />

Endülüs, Paris gibi yerleri tekrardan ziyaret<br />

etmek var. Bir de mutlaka yine<br />

Afrika’da bir safariye katılmak istiyorum.<br />

Ve herkese kendisini yeniden keşfedeceği<br />

bol seyahatli bir yıl diliyorum.


hillsider 54/59<br />

07<br />

Anna Tokarska<br />

ARCIMBOL DIANA<br />

Fotoğraflar:<br />

Anna Tokarska


08<br />

hillsider 60/62<br />

MODANIN<br />

DEĞİŞEN YÜZÜ<br />

GEORGE ORWELL’İN 1984<br />

İSİMLİ ROMANINDA HALKA<br />

YÜRÜRLÜKTEKİ SİSTEM KABUL<br />

ETTİRİLMEYE ÇALIŞILIRKEN<br />

ŞU SLOGAN SÖYLETİLİR,<br />

“WAR IS PEACE / SAVAŞ<br />

BARIŞTIR.” PEKİ BU ALINTININ<br />

MODA DÜNYASIYLA<br />

NE İLGİSİ VAR?<br />

Moda dünyasında trendler sezonlar boyunca<br />

gelip geçiyor. Bir somut gerçek var;<br />

o da kıyafetleri giyen için tüm meselenin bu parçaların<br />

iyi görünüyor olması. Bu da aslında başlı başına<br />

bir ikilem. Mesela eskiden -bundan 10 yıl önce<br />

diyelim- giydiğiniz jeanleri hatırlayın.<br />

Onların nasıl oldu da giydiğinizi aklınız alıyor mu?<br />

Eğer sizi rahatlatacaksa şöyle söyleyeyim,<br />

inanın o zaman çok cool görünüyordunuz!<br />

Ancak geride bıraktığımız 2018 yılında işler biraz<br />

tuhaflaştı. Trendler başka bir şeye dönüştü.<br />

Bu dönüşüm öyle bir şeydi ki; sanki tüm moda<br />

trendlerinin toplamı gibiydi. Sanki tüm trendleri<br />

birbirine çarpıştırmışsınız gibi... Böyle söyleyince<br />

kulağa korkutucu geliyor ama aslında bu dönüşüm<br />

hepimizi rahatlattı. Anne, babalarımızı bile...<br />

Kuralların tam olarak ortadan kalktığı bir dünyaydı<br />

bu. Sosyal ve politik olmasa da moda tanrıları<br />

demokratik, isteyenin istediğini giydiği, sınırların<br />

olmadığı, her bir parçanın eşit olduğu bir dünya<br />

yaratmışlardı bize.<br />

Yazı: Sıla Güven


BU DEFA PODYUMDA<br />

ALTIN ORAN GÜZELLİK<br />

ABİDELERİ DEĞİL,<br />

“İNGİLİZ AMELELERİ”,<br />

EVSİZLER, İŞÇİLER,<br />

EŞCİNSELLER VE ‘DİĞERLERİ’<br />

OLAN HERKES VARDI.<br />

Çirkin Güzeldir!<br />

Artık tasarımcılar her zaman olduğu gibi<br />

yine sokaktan yükselen bir akımı,<br />

koleksiyonlarına taşırlarken, bunu<br />

güzelleştirmek çabasına girmiyor, olduğu gibi<br />

sergilemekten korkmuyorlardı.<br />

Bu defa podyumda altın oran güzellik<br />

abideleri değil, “İngiliz ameleleri”,<br />

evsizler, işçiler, eşcinseller ve ‘diğerleri’ olan<br />

herkes vardı. Yani demek istediğim, “elit”<br />

dışında “öteki” olan herkes...<br />

Oldukları gibi, sokaktaki doğal halleri ile...<br />

İyi bir tasarımın, kimine göre çirkinin,<br />

kimine göre bakımsızın üstünde dahi<br />

dikkat çekebileceğini, hatta milyonlar<br />

satabileceğini gösterdiler bize.<br />

Sıradan kabul edilen New Balance’ların,<br />

‘dad jeans’ denen 501’lerin yükselişi;<br />

Crocs’lar; Vetements’ın tüm koleksiyonu;<br />

eşofman altına stiletto, takım elbise altına<br />

sneaker, haute couture bir elbise ile tüylü<br />

havuz terliği giymek vs…<br />

Bunlar ve çok daha fazla dışlanmış giyim<br />

parçasının moda olması ve bir anda ortamın<br />

demokratikleşmiş gibi görünmesinin tek<br />

nedeni ‘sizi görüyoruz’ mesajını vermek<br />

değildi elbette. Aslında bu modanın önemli<br />

sebeplerinden bir tanesi de gitgide hırçınlaşan<br />

rekabet ortamı ve bunun ekonomik etkileri<br />

olarak öne sürülebilir.<br />

Son 10 yılda dünyamızda ve küçük<br />

hayatlarımızda öyle çok değişti ve öyle<br />

çok şeye adapte olmak zorunda kaldık ki;<br />

‘trend’ denen şeye bir şekilde<br />

duyarsızlaştık mı yoksa?<br />

Dünya tek ve büyük bir anarşizmle tabuları<br />

yıkmak ve sınırları ortadan kaldırmak üzere<br />

neredeyse söz birliği etmiş gibi hareket<br />

ederken, moda sektörünün de<br />

hızlı bir takvime ve devamlı üretime ayak<br />

uydurmaya çalışması da ekstra yorucu<br />

ve düşündürücü elbette.<br />

Moda dünyasının sosyal medya ile olan<br />

amansız yarışını izliyoruz bir yandan da.<br />

Çünkü şimdi ‘yeni medya’ sayesinde,<br />

trendler bir sezonda değil, bir günde ortaya<br />

çıkıyor. Buna bir tür yozlaşma diyebilir miyiz?<br />

Yozlaşma bizi eşitliğe ve adil bir sisteme<br />

götürebilir mi? George Orwell’ın<br />

1984’ündeki sloganı hatırlatmak isterim;<br />

“War is peace / Savaş barıştır.” Sahiden mi?<br />

“Peki ya, lükse ne oldu?”<br />

diye mi sordunuz? Onun kelime anlamı<br />

çoktan "deneyim"le değişmedi mi?<br />

C<br />

M<br />

Y<br />

CM<br />

MY<br />

CY<br />

CMY<br />

K


09<br />

hillsider 64/68<br />

ŞEFLERİN DOKUNUŞUYLA<br />

YENİDEN BAŞ TACI:<br />

Basta<br />

HER ZAMAN GENİŞ<br />

KİTLELERCE SEVİLEN<br />

AMA BİR DÖNEM TAHTINDAN<br />

OLAN 'SOKAK YEMEKLERİ',<br />

YENİDEN ALTIN ÇAĞINI YAŞIYOR.<br />

Lezzeti, doyuruculuğu, pratikliği ve<br />

uygun fiyatlarıyla sevilen sokak yemekleri,<br />

şimdi festivallerin gözdesi, yeni nesil alışveriş<br />

merkezlerinin popüler 'konsepti',<br />

şeflerin kimi zaman oyun alanı,<br />

kimi zaman da kurtarıcısı.<br />

Rahat ortamlar, iyi müzik; tanıdık ve<br />

kimi zaman basit gibi görünen ama ağızda lezzet<br />

patlamalarına yol açan yemekler ve normal<br />

hesaplar... Hepimizin ihtiyacı...<br />

Bu ihtiyaç birkaç yıldır daha da çok hissediliyor olacak<br />

ki, dünyanın 'fine dining' yemek anlayışı ile<br />

popüler pek çok şehrinde, ünlü ve 'bol yıldızlı'<br />

şefler bile tarz değiştirdi. Havalı restoranlardan<br />

daha mütevazı mekânlara, hatta genel olarak<br />

'sokak yemekleri' olarak tarif edebileceğimiz,<br />

daha çok sokakta büfelerde tattığımız porsiyonu<br />

büyük, doyurucu yemeklere geçti.<br />

Yazı: Nilay Örnek<br />

Gazeteci/Yazar<br />

@nornek<br />

Fotoğraflar: Sinan Hamamsarılar<br />

@tatdedektifi ve<br />

mekanların arşivleri


Pek çok kez 'en iyi restoran' seçilen<br />

Noma'nın şeflerinden, Chicago doğumlu<br />

Meksika kökenli şef Rosio Sánchez'in,<br />

Noma'dan ayrılıp kendi 'taco' mekânını<br />

açması gibi pek çok örnek yaşandı<br />

Kopenhag'daki bir yemek marketinin içinde<br />

açılan 'stant' Hija de Sanchez, kısa sürede<br />

lezzetiyle dilden dile yayıldı. 'Food truck'<br />

olarak adlandırılan, içinde yemek yapılan<br />

karavanlara geçen şefler de oldu...<br />

Michelin yıldızlı mekânlarının yanı sıra daha<br />

mütevazı ikinci mekânlarını açan, üzerindeki<br />

baskı ve kuralları biraz olsun azaltmaya<br />

çalışan şefler de gördük şu geçtiğimiz<br />

yıllarda. Şef deneyimiyle, malzeme ve teknik<br />

bilgisiyle harmanlanmış, tanıdık ama lezzeti<br />

katmanlandırılmış yemekleri daha uygun<br />

fiyatlara yemek herkesin hoşuna gitti.<br />

İşte bu hareketlerle, 'sakatat' ve<br />

'sokak yemekleri' yeniden baş tacı edildi.<br />

Alaf Sokak<br />

"BÜFE AÇIYORUZ İŞTE.<br />

DÜRÜMCÜYÜZ,<br />

DÜRÜM YAPACAĞIZ” DİYORDU<br />

AMA NASIL DÜRÜM BUNLAR?<br />

Basta<br />

Zula<br />

Dürüm ama nasıl bir dürüm?<br />

BASTA MODA<br />

Türkiye de bu yemek hareketlerinden<br />

etkilenen yerlerden oldu tabii.<br />

Mesela Moda'daki Basta'ya bakalım...<br />

İki seneyi geçmiş yazalı; şöyle başlamışım:<br />

"FINE DINING İLE TANIDIĞIMIZ<br />

NICOLE’ÜN ‘ESKİ’ ŞEFİ<br />

KAAN SAKARYA,<br />

FRANSA’DA ÇALIŞTIĞI<br />

RESTORANLARDAN ARKADAŞI<br />

OLAN ŞEF DERİN ARIBAŞ İLE<br />

MODA’DA BİR BÜFE AÇIYOR;<br />

DÜRÜM-AYRAN YAPIP,<br />

SATACAK!"<br />

"Türkiye'de Michelin olsa, yıldızı alır"<br />

denilen restoranın şefi, sürekli<br />

"Büfe açıyoruz işte. Dürümcüyüz, dürüm<br />

yapacağız” diyordu ama nasıl dürüm bunlar?<br />

Kuzu (kaburga, közlenmiş soğan, harissa),<br />

dana (füme kaburga, turşu, hardal sos),<br />

sucuk (ev yapımı kuzu chorizo, humus),<br />

tavuk (süzme yoğurt, bozkır tahin) gibi gibi...<br />

Vejetaryen dürüm de vardı tabii.<br />

Kendilerinin yaptığı şahane sütlaçtan,<br />

kurdukları turşudan söz açıyorlardı.<br />

O dönem üstelik her şey<br />

20 TL'nin altındaydı.<br />

Mekan kısa sürede çok tuttu, pek sevildi;<br />

kuzu burger gibi lezzetler de eklendi.<br />

Yurt dışından da hangi yemek meraklısı<br />

arkadaşım varsa gönderdim; hem konsepte,<br />

hem yemeklere bayıldılar.<br />

Onlar öncülerdendi gerisi de geldi...<br />

FESTİVALLERİN GÖZDE KONSEPTİ<br />

Geçtiğimiz birkaç yılda pek çok yeni açılan<br />

alışveriş merkezinin yemek bölümünde<br />

'sokak lezzetleri' köşeleri de gördük;<br />

birçok festivalde, etkinlikte sokak lezzetlerinin<br />

başrole konduğuna da şahit olduk.<br />

Kimi zaman sokak lezzetlerini bugüne taşıyan<br />

gerçek kahramanlar çıktı sahneye, kimi zaman<br />

bunları kendi tarzlarıyla harmanlayan şefler,<br />

kimi zamançok da iyi olmayan 'kopyacılar'.<br />

Ancak bir dönem zabıtaların bile kovaladığı<br />

sokak lezzetlerinin şimdi yükseliş çağında<br />

olduğu kesin. Birkaç iyi örnek verelim.<br />

"Şehrin en iyi burgeri" deniyor:<br />

ZULA, HARBİYE<br />

Zamanında bir Gile vardı malum;<br />

fine dining denilince İstanbul'da ilk<br />

sayılanlardan...<br />

Bu okullu, ödüllü, yetenekli şefler,<br />

yani Cihan Kıpçak ile Üryan Doğmuş,<br />

menüsü de, kendisi de küçük bir mekân<br />

açtılar Harbiye'de: Zula.<br />

Burger, taco ve sosisli merkezindeki menü,<br />

kısa sürede çok tuttu. İki şef de, alanlarında<br />

popüler olmalarına rağmen mekânın<br />

ünü daha çok dilden dile tavsiyelerle yayıldı.<br />

Özellikle 'burger'i... Zula'nın burgeri,<br />

pek çok kişiye göre 'şehrin en iyisi'.<br />

İzmir Sokakları İstanbul'da gibi:<br />

ALAF SOKAK, KURUÇEŞME<br />

Murat Deniz Temel, Murat Bozok’un<br />

Mimolett ekibinden, Noma’da çalıştıktan<br />

sonra Alancha’daydı.<br />

Kemal Demirasal’dan mutfağı<br />

devraldığında da 'farklı dokunuşlu<br />

Anadolu mutfağı' konseptine devam etti.<br />

2018'de ise kendi mekânı olan Alaf’ı açtı.<br />

Yörükler, közlü aleve 'alaf' dermiş,<br />

isminden durumu anlayın!<br />

Kuruçeşme'deki Alaf'ın alt katı ise 'sokak<br />

yemekleri' konseptli; ismi de Alaf Sokak.<br />

“Asım Usta Kokoreç, midye dolma,<br />

kelle söğüş ve bol bira olacak.<br />

Tabii klasiklere bazı dokunuşlar yapacağız.<br />

Mesela, boyoz arası kokoreç, taco kelle söğüş,<br />

Adana kebap bao gibi...” diyor Temel.<br />

Alaf Sokak'ın başında da<br />

Murat Deniz Temel'in meslektaşı ve<br />

eşi Tuba Yazıcı Temel var.


hillsider 69<br />

Aydın Gürhan<br />

Pemra Uğural<br />

Ceyhun Egemen Erden<br />

Begüm Çalımlı<br />

Vera Assael<br />

Fire Room<br />

LEZZETİN<br />

İYİSİNİ YAPMAYA<br />

ÇALIŞACAKLARI"<br />

BİR MEKÂN:<br />

MARKUS<br />

Markus<br />

Markus<br />

Havalı, hikayeli, müzik<br />

MARKUS, MASLAK MARKUS, ÇUKURCUMA<br />

'Wondercats' adıyla sıra dışı yemek organizasyonları yapan<br />

Emirhan Paralı ile Sinan Büdeyri, Atatürk Oto Sanayii'nde<br />

Markus isimli bir kaburgacı açtı önce. Kendi değimleriyle<br />

"Çevreleri, hikâyesi olan objelerle sarılmış, blues ve Led Zeppelin<br />

çalabilecekleri, ele aldıkları lezzetin iyisini yapmaya çalışacakları" bir<br />

mekân istediler. Ardından da çok daha yeni, Çukurcuma'da akşam<br />

6 ile gece 2 arasında çalışan Markus Tavern'i açtılar; daha 'müzikli'<br />

adından da anlaşılabileceği gibi. Menüler farklı. Ağırlıklı<br />

'Amerikan tarzı sokak yemekleri' desem yanlış olmaz sanırım.<br />

Maslak'taki Markus Ribs'de, burgerler de dahil başrolde<br />

'kaburga' var tabii.<br />

Alev alev burgerler, sokak lezzetleri<br />

FIRE ROOM, ATAŞEHİR<br />

Hazar Amani ile Ali Dövenci'nin Fire Room'u...<br />

Amani şöhretli bir şef. Ali Dövenci ise yakın zamanların isminden<br />

en çok söz ettiren genç yeteneklerinden. Bilgi Üniversitesi Gastronomi<br />

bölümü mezunu. En büyük merakı sokak yemekleri...<br />

Hazer Amani ile birlikte menüsünü oluşturdukları Fire Room Ataşehir<br />

en çok ses getiren işleri. Temel noktaları 'ateş' ve sokak lezzetleri.<br />

Fire Room menüsü ağırlıkla, burger, kokoreç, sosis, kaburga ve<br />

pöçten oluşuyor. Dünyanın ve Türkiye'nin sokaklarından lezzetler var.<br />

Onların kokoreçi de İzmir'den, Asım Usta'dan...<br />

HER İZMİR SEYAHATİMDE<br />

DURAK YAPTIĞIM<br />

ASIM USTA KOKOREÇ<br />

HATRINA BİLE GİDEBİLİRİM.<br />

'ATOM KOKOREÇİ'<br />

DE PAZAR GÜNLERİ<br />

SERVİS EDİYORLARMIŞ,<br />

MERAKLISINA...<br />

Yaratıcılık, rahatlık, samimiyet,<br />

dürüstlük ve gerçek lezzet! Sokak lezzetleri<br />

bize bunu veriyor. Popüler değimle<br />

‘zamanın ruhu’ gastronomide de<br />

bunu gerektiriyor.<br />

Röportajlar: Sıla Güven<br />

Fotoğraflar: Emre Durmaz


hillsider 70/74<br />

Pemra Uğural<br />

Yazar<br />

<strong>Hillsider</strong> since 2015<br />

@pemraugural<br />

"KİME GÖRE DOĞRU,<br />

NEYE GÖRE YANLIŞ?<br />

BİR YANLIŞ, BENİM HAYAT<br />

YOLCULUĞUMDA BANA<br />

ÇOK DOĞRU GELEBİLİR."<br />

"HEDEFİM SINIRSIZ.<br />

LAKABIM<br />

“WISE MAN”<br />

OLARAK GEÇİYOR.<br />

BİLGELİK İNSANIN<br />

PROFESYONEL<br />

OLDUĞU İŞTE<br />

EĞİTİCI OLMASI<br />

DEMEKTİR."<br />

Aydın Gürhan<br />

BB Group Bar Koordinatörü ve Miksolojist<br />

<strong>Hillsider</strong> Since 2010<br />

@aydingurhan<br />

"Başarılı olmak için insanın kendisine<br />

yetebilmesi gerekiyor.<br />

Sınır yok, ne kadar istediğine bağlı her şey.<br />

İleri gitmek için sonu olmayan bir eğitim<br />

süreci var benim için."<br />

"Bundan 17 yıl önceydi. Otelciliğin alt<br />

yapısından yetiştim. Gastronomiye de<br />

meraklıyım. O zamanın şefleri<br />

çok destek oluyorlar, yeni bitkiler bulup<br />

onlardan tatlar çıkarmam için yardımcı<br />

oluyorlardı. Ortaya çıkardığım tatların onlar<br />

tarafından beğenilmesi,<br />

deneyimli şeflerin testlerimi beğenmesi,<br />

benim başarı kelimesinin anlamını ilk kez tam<br />

olarak hissettiğim zamandı sanırım."<br />

"Beni en çok etkileyen yer İskoçya idi.<br />

Hafta sonu yoğun bir çalışma temposunun<br />

ardından, Edinburgh’a gitmek üzere uçağa<br />

bindiğimde, inanılmaz yorgundum.<br />

Belki iki ya da üç saatlik uykuyla duruyordum.<br />

Hava alanından adımımı attığımda<br />

yeşilliğine büyülendim. Benim için orası bir<br />

masal şehri. Ve orada viski kültürüyle<br />

yeniden tanıştım."<br />

"Hedefim sınırsız. Lakabım “wise man” olarak<br />

geçiyor. Bilgelik insanın profesyonel<br />

olduğu işte eğitici olması demektir."<br />

"Samimiyet insan ilişkisinde en önemli şey.<br />

Dürüstlük ve sevgi de öyle.<br />

Dost olur, sevgili olur, bunlar iki kişi<br />

arasındaki şeffaflığı getirir.<br />

Kızımdan sonra seçilmiş ailem dediğim<br />

dostlarım, benim için çok önemli.<br />

Ama ben kızıma insan için önemli şey,<br />

seçtiği ailesi ya da öz ailesidir diyemem<br />

çünkü bu benim yolculuğum."<br />

"Duygularımı en iyi yazarak ifade<br />

edebiliyorum. Durduramadığım bir şekilde<br />

yaşanmışlıkları ve duyguları dışa akıtma<br />

isteğim var."<br />

"Bir gazetede yazıyordum... Bir kadınla<br />

yaptığım, ilişki üzerine bir röportajımın<br />

ardından yakın bir erkek arkadaşım aradı ve<br />

neredeyse aynı hikayenin kendisinin de başına<br />

geldiğini söyledi. İkinci röportajı,<br />

bu defa bir kadın gözünden, onunla yaptım<br />

ve bunu bir roman haline getirmeye karar<br />

verdim. Her şey böyle başladı."<br />

"İlişkiler tek taraflı değil elbette.<br />

Kitabım Zaaf’ta tek bir taraftan işledim<br />

hikayeyi ama karşı tarafı tam olarak<br />

anlayabilmek için 22 erkekle röportajlar<br />

yaptım. Hatta bunlar ‘İstanbul’un<br />

22 çapkınıydı.’ Aklıma gelmeyecek yorumlar ve<br />

cevaplar aldım. Kent soylu insanların yaşayış<br />

biçimi anlatıyor kitap ama ilişkileri çok yönlü<br />

irdeliyor. Üzerinde çalıştığım ikinci kitabım<br />

Vaat ise hayatı sorguluyor."<br />

"Kime göre doğru, neye göre yanlış?<br />

Bir yanlış, benim hayat yolculuğumda<br />

bana çok doğru gelebilir. Bence hepimiz,<br />

aynı doğruları yapmak için burada değiliz,<br />

bu mümkün değil. İspatlandığı düşünülen<br />

doğrulara ve yanlışlara karşıyım.<br />

Bunların toplumun uyarlayıp, öğretilmiş<br />

çaresizlikler içinde bize dayatıldığını<br />

düşünüyorum."


Ceyhun Egemen Erden<br />

Portföy Yönetimi - Genel Müdür<br />

<strong>Hillsider</strong> since 2003<br />

@ceerden<br />

"HAYATIMDA DENGE<br />

SAĞLAMAK AMACIM DEĞİL<br />

VE ASLINDA DENGELERİN<br />

UÇ NOKTALARINA GİTMEYİ<br />

ÇOK SEVİYORUM."<br />

"İnsanı tanımlayan yegane şey,<br />

o olaylara verdiğimiz tepkiler.<br />

Hayat hep bir mücadele ve savaş.<br />

Ama bu savaşta strateji sizin elinizde.<br />

Dolayısıyla burada kontrol sizde mi<br />

yoksa hayatta mı karar vermeniz lazım.<br />

Ben de hayata stratejiyle,<br />

bu gözle bakmayı tercih ediyorum."<br />

"Hayatımdaki en önemli ilk an,<br />

30 yaşımda Tip 1 diyabet olduğumu<br />

öğrendiğim andı. Ama garip bir şekilde çok<br />

olumlu bir değişime yönlendirdi bu beni.<br />

İkincisi ise kızımın doğumuydu.<br />

Hayatın anlamını bana daha tamamlayıcı<br />

olarak ifade eden ve doyum aldığım<br />

en önemli olay diyebilirim."<br />

"BULACAĞIM KEMANI,<br />

KİMİN YAPMIŞ OLDUĞU,<br />

KİMİN ÇALDIĞI,<br />

HANGİ ÜLKEDEN ÇIKTIĞI<br />

ÇOK ÖNEMLİ."<br />

"Hayatımda denge sağlamak amacım değil<br />

ve aslında dengelerin uç noktalarına<br />

gitmeyi çok seviyorum. Hayattaki dengeyi<br />

bulabilmenin tek yolunun da,<br />

bu uç noktalara gittiğiniz zaman referans<br />

noktanızı görebilmek ve her zaman oraya geri<br />

dönebilmek olduğunu düşünüyorum.<br />

Ama dengede geçen bir hayat benim için<br />

çok çok sıkıcıdır. Dengeleri bozup,<br />

tekrar bulmaya çalışmak benim için<br />

çok daha keyifli."<br />

Begüm Çalımlı<br />

Kemanist ve Öğretim Görevlisi<br />

<strong>Hillsider</strong> since 2009<br />

@begumcalimli<br />

"Hayatımı idame edebilmem için<br />

yaptığım iş kolu müzik. Burada<br />

eğitim aldım ve buradaki çocuklarla<br />

öğrendiklerimi paylaşmak ve fikirlerimi<br />

dönüştürebilmek en büyük hayalim.<br />

Çünkü müzik dünyayı kurtarır!"<br />

"Müzik benim için hayat damarlarımdan<br />

bir tanesi. Kendimi ifade edebilme biçimim.<br />

Hayatta kalmak ve güçlü olmak için aracım.<br />

Yemek yemek ve su içmek<br />

ne kadar önemliyse benim için<br />

keman çalmak da öyle."<br />

"Ben doğal koşullarda müzik ortamında<br />

büyüdüm. Ama keşke herkes müzik aleti<br />

çalabilse. İçinde bulunduğum süreçler<br />

ve uğradığım limanlar öyle heyecan verici<br />

ve güzeldi ki, umarım herkesin hayatında<br />

müzik her zaman var olur."<br />

"Gün içerisinde keman çalışmam<br />

gerekiyor. Böyle bir soyut düşünce<br />

sisteminden sonra gerçekliğe geri dönüş bir<br />

müzisyen için biraz güç olabiliyor.<br />

9-5 mesaide çalışan bir kişi için müzik<br />

sonrasında bir sosyal aktivite olabilirken,<br />

bizim içinse bir konu üzerinde felsefi bir<br />

araştırma yapmak gerekebiliyor."<br />

"Çok uzun zamandır bir keman arayışı<br />

içerisindeyim. Bulacağım kemanı,<br />

kimin yapmış olduğu, kimin çaldığı,<br />

hangi ülkeden çıktığı çok önemli.<br />

Uzun zamandır arıyorum ve<br />

hala peşindeyim!"


"MUTLULUK BENİM İÇIN<br />

KENDİNİ GELİŞTİRMEK AMA<br />

AYNI ZAMANDA HAYATTAN<br />

KEYİF ALMAYI VE EĞLENMEYİ<br />

UNUTMAMAK. "<br />

Paragaranti International ile<br />

yurt dışı borsalarda işlem yapma imkanı!<br />

"Başarı benim için kendini geliştirmek,<br />

öğrenmek demek. Öğrenmeye devam<br />

etmek için hem şehrin içinde, hem de yurt<br />

dışında farklı yerler görüp, farklı insanlarla<br />

tanışarak kendimi devamlı olarak<br />

geliştirmeye çalışıyorum."<br />

"Hayatımı yönlendiren en önemli şey<br />

Beymen’e çalışmaya girmiş olmamdı.<br />

Çok fazla Milano ve Paris’e seyahat<br />

ediyorum. Çok şey öğrendim ve<br />

kendimi çok geliştirdim. Ama hala daha,<br />

müşterilerin fiyata bakmaksızın ürün almaları<br />

beni çok şaşırtıyor."<br />

*Yurt dışı piyasalarda Hisse Senedi ve ETF işlemlerine aracılık edilmektedir.<br />

NASDAQ, New York, Almanya ve Londra Borsası gibi<br />

dünyaca ünlü borsalarda yatırımlarınızı kolayca yapın.<br />

Yatırımcı Destek Merkezi - 444 0 630<br />

Garanti Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş.<br />

www.garantiyatirim.com.tr<br />

"İzmir’de doğdum ve orada büyüdüm.<br />

Çeşme’deki ‘Büyük Plaj’ şimdiki gibi kimsenin<br />

giremediği bir yer değil, herkesin gittiği bir<br />

plajdı. Bazen aklıma annemle plaja gittiğimiz<br />

o günler, arkadaşlarım ve orada geçirdiğimiz<br />

huzurlu zamanlar geliyor.<br />

Birkaç saniye bile düşünmek<br />

beni mutlu ediyor."<br />

"Mutluluk benim için kendini geliştirmek<br />

ama aynı zamanda hayattan keyif almayı ve<br />

eğlenmeyi unutmamak."<br />

Vera Assael<br />

Beymen Home & Kids Satınalma Yöneticisi<br />

<strong>Hillsider</strong> since 2013<br />

@verassael


hillsider 76/87<br />

Elbise: Missoni<br />

Kürk: Yves Salomon<br />

Yüzük: Olea Diamond<br />

Ayakkabi: İnci<br />

Çorap: Calzedonia<br />

Elbise: Mehtap Elaidi<br />

Küpe: Linya<br />

Ayakkabı: Christian Louboutin<br />

Çorap: Penti<br />

Fotoğraf: Bülent Karakaş, Tuna Can (Stüdyo 28)<br />

Styling: Feray Kanpolat<br />

Saç: Akin Ünal<br />

Makyaj: Erdem Yildiz<br />

Modeller: Katya, Gorby (True Models)


Palto: Harris Wharf London<br />

Elbise: Missoni<br />

Yüzük: Olea Diamond<br />

Çanta: Christian Louboutin<br />

Ayakkabı: Christian Louboutin<br />

Çorap: Penti<br />

Fular: Tory Burch<br />

Kazak: Massimo Dutti<br />

Palto: Beymen<br />

Kemer: Beymen Club


Şapka: Grevi<br />

Küpe: Swarovski<br />

Kazak: Massimo Dutti<br />

Elbise: Dionlee<br />

Yüzük: Olea Diamond<br />

Yüzük: Swarovski<br />

Çanta: Christian Louboutian<br />

Ayakkabı: Christian Louboutian<br />

Çorap: Penti


Elbise: Exquise<br />

Eldiven: Cos<br />

Kemer: Massimo Dutti<br />

Ayakkabı: Cos<br />

Gömlek: Chloe<br />

Etek: Mehtap Elaidi<br />

Bot: İnci<br />

Bileklik: Swarovski<br />

Yüzük (Sağ): Olea Diamond<br />

Yüzük: Swarowski


Trençkot: Outkastpeople<br />

Elbise: Exquise<br />

Eldiven: Cos<br />

Şapka: Ferruccio Vecchi<br />

Elbise: Knitss<br />

Ceket: Knitss<br />

Yüzük: Olea Diamond<br />

Kemer: Cos<br />

Ayakkabı : Cos<br />

Çorap: Penti


Süveter : Vakkorama<br />

Gömlek: Massimo Dutti̇<br />

Kolye: Juliette<br />

Etek: Vakko<br />

Ayakkabı: İnci<br />

Çorap: Penti<br />

Gömlek: Massimo Dutti<br />

Etek: Blender<br />

Ayakkabı: Christian Louboutin<br />

Çorap: Calzedonia<br />

Elbise: Vakkorama<br />

Yelek: Massimo Dutti<br />

Yüzükler: Olea Diamond<br />

Kolye: Swarovski


hillsider 88/90<br />

Pear and verbena poire<br />

Williams sorbet<br />

12<br />

CLARE SMYTH,<br />

İLK SOLO RESTORANI CORE'U<br />

AĞUSTOS 2017'DE AÇTI.<br />

NOTTING HILL'İN KALBİNDE<br />

YER ALAN RESTORAN,<br />

EN İYİ İNGİLİZ ÜRÜNLERİNİ,<br />

ZANAATKÂRLARINI VE<br />

USTALARINI KUTLAYARAK,<br />

RAHAT BİR ORTAMDA AĞIRLIYOR<br />

VE OLAĞANÜSTÜ BİR YEMEK<br />

DENEYİMİ SUNUYOR.<br />

Ekim 2018'de Clare, Core ile<br />

2019 İngiltere & İrlanda Michelin Guide’a iki yıldızla<br />

girerek etkileyici bir başarı kazandı.<br />

Core’un kısa zamanda çığ gibi büyüyen şöhreti,<br />

restoranın zarafetle rahatlığı bir araya getiren sıcacık<br />

atmosferi, İngiltere’nin kendini işine adamış çiftçi ve<br />

üreticilerinden gelen taptaze doğal malzemelerden<br />

oluşan ve her biri sanat eseriymişçesine özen<br />

ve tutkuyla hazırlanmış yemeklerinden geliyor.<br />

Profesyonel, bilgili ve samimi personelinden,<br />

modern İngiliz, Fransız ve Avrupa mutfaklarından<br />

yemeklerin ustalık ve nefes kesen bir sanatkârlıkla<br />

hazırlandığı muhteşem menülere kadar Core,<br />

birinci sınıf yemeğin, tüm mihenk noktalarından<br />

tam özüne inişi ve bir kadının ellerinde yeniden<br />

yorumlanması.<br />

Yazı: Elmira Gürses<br />

Fotoğraflar: Courtesy of Core by Clare Smyth


hillsider 91<br />

13<br />

Isle of Mull Scallop<br />

Cooked Overwood<br />

CLARE,<br />

RESTORANI CORE İLE<br />

RÜYALARININ<br />

PEŞİNDEN KOŞUYOR.<br />

Lamb Braised Carrot<br />

Sheeps Milk Yoghurt<br />

Clare’in başarıları dünyanın her yerinde kendini mutfak sanatına veren<br />

bayan aşçılar için bir örnek niteliğinde. Mesleğine olan bağlılığı,<br />

son derece yüksek standartları ve titiz çalışma ahlakı,<br />

İngiltere'de üç Michelin yıldızlı bir restoran işleten ilk ve<br />

tek kadın şef olmasının nedenlerinden sadece üçü.<br />

Kuzey İrlanda'da doğan Clare, Antrim'deki kırsal bölgede yaşam boyu<br />

süren mutfak sevgisi ve tutkusunun başladığı bir çiftlikte büyüdü.<br />

Genç bir kız olarak, kırsal yaşama ve doğaya olan sevgisiyle,<br />

çiftlik işçileri için sıfırdan yemekler hazırlardı. Kendine güvenen<br />

ve rekabetçi doğasıyla 15 yaşındayken Kuzey İrlanda'daki en iyi<br />

restoranlardan birinde çalışmaya başladı. 16 yaşında, sonunda onu<br />

dünya standartlarında bir şef haline getirecek becerileri öğrenmek için<br />

İngiltere'ye taşındı. Öğrenimini tamamladıktan sonra, Clare'nin bilgiye<br />

olan açlığı, onu dünya çapında birçok büyük şefin yanında çalışmaya itti.<br />

2002 yılında Clare, Restaurant Gordon Ramsay'e katıldı ve en sonunda<br />

Senior Sous Şef (baş aşçı yardımcısı) pozisyonunu alana kadar canla<br />

başla çalıştı. Clare, yurtdışında deneyim kazanmak için 2005 yılında<br />

Londra’dan ayrıldı ve Alain Ducasse'nin Monaco'daki ünlü<br />

Le Louis XV’in mutfağına katıldı. 2007 yılında Restaurant Gordon<br />

Ramsay'in Baş Aşçısı olarak Londra'ya döndü ve 2012’de,<br />

sadece 28 yaşında Chef Patron oldu.<br />

2013 yılında Clare, misafirperverlik endüstrisindeki hizmetleriyle İngiliz<br />

İmparatorluğu Onur Üyeliği’ne (MBE) atandı. Good Food Guide, 2013<br />

yılında Clare’i Yılın Şefi Ödülü'ne layık gördü. Kendisi ve ekibi 2014,<br />

2015 ve 2016 yıllarında üst üste mükemmel kabul edilen “10/10” skoru<br />

elde ettiler. Bu skoru İngiltere’de alan üç restorandan biriydiler. 2015<br />

yılında restoran beş adet AA rozet ile ödüllendirildi ve misafirperverlik<br />

endüstrisinin oscarları sayılan Cateys 2016 ödüllerinde Clare,<br />

Şef Ödülü'ne layık görüldü. 2017 İngiltere & İrlanda Michelin Guide’da<br />

Clare, kadın şef olarak başarılarını takdir eden özel bir ödül daha aldı.<br />

Nisan 2018'de, açılışından sadece 8 ay sonra Core, GQ Yiyecek ve İçecek<br />

Ödülleri’nde En İyi Restoran seçildi. Kısa bir süre sonra Clare,<br />

Dünyanın En İyi 50 Restoranı tarafından Dünyanın En İyi Kadın Şefi<br />

ünvanını kazandı.<br />

Lemonade Parfait<br />

Honey Yoghurt<br />

SC Spelt<br />

Mayıs ayında Clare, Meghan ve Prens<br />

Harry’nin Kraliyet Düğünü için özel düğün<br />

resepsiyonunu hazırladı. Haziran ayında<br />

Core, Craft Guild of Chefs tarafından Yılın<br />

Yeni Restoranı seçildi. Core ayrıca Hizmet<br />

Ödülü'nü aldı ve İngiltere'deki Ulusal Restoran<br />

Ödülleri'nde de 4. En İyi Restoran seçildi. Bu<br />

yılın Eylül ayında, Core mükemmel 10’luk bir<br />

skor daha elde etti ve Good Food Guide 2019<br />

baskısında bugüne kadar ki en yüksek dereceli<br />

yeni giriş olarak tarihe geçti.<br />

RESTORAN AYRICA<br />

EN ÜST SINIF SAYILAN<br />

BEŞ AA ROZETİ VE HARDEN’S<br />

RESTAURANT AWARDS'DA<br />

EN İYİ GASTRONOMİ DENEYİMİ<br />

ÖDÜLÜNÜ ALDI.<br />

Ekim 2018'de Clare, Büyük Britanya ve İrlanda<br />

için 2019 Michelin Rehberi'nde iki yıldız<br />

kazandı. Ustalığı, tutkusu ve adanmışlığıyla<br />

kendini kanıtlayan Clare, restoranı Core ile<br />

rüyalarının peşinden koşuyor.<br />

Pek az kadın şefin ulaşabildiği başarılara<br />

imza atarak ve kendisini dünya çapında üne<br />

kavuşturan hizmet anlayışı, yaratıcılığı ve<br />

detay odaklı yaklaşımını, sunduğu her tabakta<br />

standardı haline getirerek, kendisi gibi olmak<br />

isteyenpek çok aşçıya başarıya giden yolun<br />

azim, kararlılık ve bitmek bilmez bir meslek<br />

aşkından geçtiğini gösteriyor. Belki de tam da<br />

bu yüzdenCore’un ışıl ışıl tabaklarında<br />

önünüze gelen her yemek, imkânsızca<br />

muhteşem görünüyor.<br />

NİLBAR GÜREŞ 13/1<br />

MET GALA 2019 13/2<br />

ÇİZ DE ANLAT 13/3<br />

İYİ HİSSETTİRENLER 13/4<br />

YENİ NESİL KADIN MÜZİSYENLER 13/5


hillsider <strong>92</strong>/96<br />

NİLBAR GÜREŞ<br />

Nilbar Güreş; eşit ve açık bir toplum arzulayan, bu<br />

durumu işlerinde beklentinin bir yansıması olarak<br />

vurgulamaya çalışan multi-disipliner ve ödüllü bir<br />

sanatçı. Kalpten iletişim kuramadığı veya sanat<br />

zevkinin uyuşmadığı insanlarla da çalışmıyor. Sağlam<br />

duruşu, kararlı tavrı da işlerine çok net yansıyor.<br />

SÖYLEMEK İSTEDİKLERİNİ<br />

İŞLERİ ARACILIĞIYLA<br />

TEREDDÜTSÜZCE DİLE GETİREN<br />

GÜREŞ’E MERAK ETTİKLERİMİZİ<br />

SORDUK...<br />

13/1<br />

Merhaba Nilbar! Uzun zamandır<br />

seni takip ediyordum. Sohbete<br />

hemen Viyana’dan başlamak isterim.<br />

Yaşamın ağırlıkla Viyana’da mı sürüyor?<br />

Şöyle: İstanbul’dayım ve 2000’den beri de aralıklarla<br />

Viyana’dayım. Master eğitimi için gittiğim bu şehir,<br />

ikinci yaşama ve çalışma mekanım.<br />

Projeler nedeni ile ayrı kaldığım oluyor,<br />

mesela 2012-2015 arası New York’ta idim.<br />

Viyana ile aramda bir sevgi-nefret ilişkisi var;<br />

sokakta ırkçılık yaşadığım ama diğer yandan<br />

en prestijli üç sanat ödülünü aldığım bir şehir,<br />

Viyana. 2013’den beri severek çalıştığım<br />

galerim olan Martin Janda da Viyana’da.<br />

Verilen ödüllerden ve galeri ile çalışmaya<br />

başladıktan sonra Viyana ile olan soğuk ilişkim<br />

dengesiz de olsa organik bir bağa dönüştü.<br />

İnsan hayatta kalmak için bir noktada yaşadığı<br />

şehirle ilişkilenmek zorunda kalıyor.<br />

Elbette İstanbul-Viyana’dan öte asıl olarak proje<br />

nereye götürürse orada bulunuyorum.<br />

Çoğunlukla Avrupa’da bazı kentler,<br />

köyler bazen de kıtalar olabiliyor.<br />

Nerede olduğum her sene gelen sergi davetlerine göre<br />

tamamen değişiyor. Uluslararası çalışmanın<br />

en büyük zorluğu işte bu seyahat meselesidir.<br />

Yerleşik olmak çoğu sanatçı için özlenen bir his ve<br />

zamanla adeta bir lüks oluyor.<br />

Röportaj: Rana Korgül<br />

ranakorgul@gmail.com<br />

Portre fotoğrafı: Beno / Pera Müzesi<br />

Sergi fotoğrafları: Nilbar Güreş Arşivi


Sohbete derin girdik. Peki, aslen nerelisin?<br />

Dünyada en beğendiğim şehir olan<br />

İstanbul’da doğdum. Öze geri gidersek,<br />

babam Tuncelili, annem ise Trabzon’dan<br />

1950’lerde İstanbul’a göçmüş bir aileden<br />

geliyor. Ailem çalıştığı için ben anneannemin<br />

en yakın arkadaşı olan Magda’nın yanında çok<br />

vakit geçirdim, onunla büyüdüm.<br />

Magda Rum’dur. Magda meşgul olduğunda<br />

beni yine Karadenizli olan büyük yengeme<br />

veya eski bir Istanbullu olan Seher Hanım’ın<br />

yanına bırakırdı. Arada köyden dedem gelir,<br />

benimle ilgilenirdi. Hem babamın işyeri<br />

yüzünden, hem de Magda’nın beni sıkça<br />

götürdüğü kilise orada olduğu için ağırlıklı<br />

bir Rum, Ermeni ve Musevi mahallesi olan<br />

Büyükdere’de çokça vakit geçirdim. Oradaki<br />

arkadaşlarım da her yerden çocuklardı.<br />

Rumca, Ermenice, Kürtçe, Türkçe duyarak,<br />

yani büyük şans eseri birçok kültürün içinde<br />

büyüdüm. Türkiyeliyim diyorum.<br />

Sanatla nasıl bir geçmişin var?<br />

Bebekliğimden beri klasik müziğe ve dansa<br />

çok meraklı biri olarak biliniyorum.<br />

Müzik okumak istedim fakat bu yeteneğim<br />

ailem tarafından epey geç anlaşıldı.<br />

O nedenle lisede müzik değil, resim okudum<br />

ve şu an görsel sanatçı olmamın tek nedeni<br />

sadece budur. Açıkçası, Aydın Esen kadar iyi<br />

bir piyanist olmayı her şeyden çok isterdim!<br />

2018’DE DE’LONGHI ART<br />

PROJECTS ARTIST AWARD,<br />

2015’TE BC21 ART AWARD,<br />

2014’TE MSGR. OTTO MAUER–<br />

PREIS VE 2013’TE PROFESSOR<br />

– HILDE – GOLDSCHMIDT -<br />

PREIS ÖDÜLLERİNİ ALDIM.<br />

ÖDÜL FİKRİNE YA DA EN İYİ<br />

SANAT FİKRİNE İNANAN BİRİ<br />

DEĞİLİM ÇÜNKÜ TORPİLLE HER<br />

ŞEYİN OLABİLDİĞİNİ GAYET İYİ<br />

BİLİYORUZ. FAKAT BİR YABANCI<br />

OLARAK YURT DIŞINDA ÖDÜL<br />

ALABİLMEK FARKLI OLUYOR.<br />

ONAYLANMAK MOTİVE EDİYOR.<br />

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar<br />

Fakültesi Resim Bölümü ve<br />

Viyana Güzel Sanatlar Akademisi derken,<br />

eğitimin nasıl şekillendi?<br />

Önce aile ısrarı üzerine bir dönem<br />

Mimar Sinan Akademisi’nde<br />

Endüstriyel Tasarım okudum, sonra mimarlık<br />

fakültesinin kanımca sanatla pek fazla<br />

alakası olmadığını düşünüp resim bölümüne<br />

yöneldim. Devlet okulunda imkansızlıklar<br />

içinde ama en azından gerçek hayattan<br />

haberdar bir ortamda okuduk. Yaşamdan<br />

kopuk olmamak da eğitimin çok<br />

önemli bir parçası kanımca.<br />

Hayatı bilmeyen birinden sanat beklenemez.<br />

Burada resim bölümünü bitirince Viyana Güzel<br />

Sanatlar Akademisi sınavlarına girip orada<br />

master eğitimi aldım ve akabinde Viyana<br />

Tatbiki Sanatlar Üniversitesi’nde Pedagoji,<br />

Resim ve Tekstil Öğretmenliği okudum. Viyana<br />

beklediğimden tutucu çıktı. Dört sene resim<br />

okuduktan sonra artık video sanatı ile<br />

ilgileniyordum ama bu konuda destek<br />

alamadım pek. O nedenle dördüncü<br />

üniversiteyi denemek gündeme geldi.<br />

Pedagoji ve Sanat Eğitmenliği bana çok<br />

yardımcı oldu. Öğretmenliği bitiremedim<br />

çünkü Bienal ve sergiler yoğunlaşınca başka<br />

herhangi bir şey yapmak imkansız hale geldi.<br />

Düşününce; yedi senesi Viyana’da, oniki<br />

seneye yakın üniversite okumuşum. Aslında<br />

genele göre çok geç başlayan bir kariyer<br />

benimkisi...<br />

Nilbar Güreş’in sanatından bahseder misin?<br />

Neler anlatmak istiyorsun?<br />

Sosyal adaletsizlik, her türlü ayrımcılık beni<br />

etkiliyor ve tetikliyor. Özellikle de erkek<br />

elinden kontrol edilen ve dayatılan toplumsal<br />

ve ulusal kimlik politikaları bende otomatik<br />

olarak tepki doğuruyor. LGBTIAQ hakları,<br />

aktivizmi ya da canlı hakları gibi meseleler<br />

de çalışma alanımda yer alıyor. Tür ayrımı<br />

yapmadan çalışmaya çalışıyorum. Çalışırken<br />

genellikle ve öncelikle görünmezi göstererek<br />

başlıyorum çünkü görünürlük çok mühim.<br />

Görünmesi gerekenleri saklayanlar çok<br />

etrafımızda. Senin cüret edip bunları<br />

işlerine yansıtman çok cesurca…<br />

Çok teşekkür ederim!<br />

İşlerini çizim, fotoğraf, kolaj ve<br />

videolardan ortaya çıkarıyorsun.<br />

Atladığımız tekniklerin var mı?<br />

Performanslarım ve düzenlemelerim de<br />

var. Fotoğraflarımın her daim performatif<br />

bir yanı vardır, hareketli imajlar üretmekten<br />

hoşlanıyorum. Resim, fotoğraf, heykel,<br />

düzenleme, video, performans üretimlerimin<br />

hepsi birbiri ile bağlantılı. Bir sanatçının bir<br />

üretimini diğerlerinden ayırmak mümkün<br />

değildir. Mesela, entelektüel emek açısından<br />

fotoğraf, resim veya video ile eşdeğerdedir ve<br />

ayrılamaz. Sanatçılar olarak hepimiz buradaki<br />

koleksiyonerlerin de bunu anlayacağı günlerin<br />

gelmesini sabırsızlıkla bekliyoruz.<br />

Nelerden ilham alıyorsun, hayatta?<br />

Ve bunlar işlerine nasıl yansıyor?<br />

Gözlem, sanatçılar için kaçınılmaz bir eylem.<br />

Ben de diğer birçok sanatçı gibi birikimlerle<br />

düşünüyor ve fikir yürütüyorum.<br />

Metroda giderken kulağıma çalınan bir hikaye<br />

veya bir kadın arkadaşımdan dinlediğim<br />

bir şey veya kişisel tecrübe dahi yeni bir iş<br />

üretimine neden olabiliyor. Biriken fikirler var,<br />

kafama taktığım, beni üzen şeyler gibi…<br />

Bu konular da zamanı gelince sanatımın<br />

konusu haline geliyorlar. Gözlemlerle gelişen<br />

bu fikirler, çeşitli malzemeler üzerinden<br />

var oluyorlar.<br />

Peki, mesleğinin en sevdiğin ve<br />

sevmediğin yanları nelerdir?<br />

Sabah erken kalkmak zorunda olmamak,<br />

gece her şey sustuğunda sınırsız<br />

çalışabilmek, yani çalışma saat ve günlerimi<br />

belirleyebilmek, istediğim şeyleri giyebilmek<br />

yani bir üniformam olmaması, başkalarının<br />

söyleyemediklerini söyleyebilmek,<br />

başkalarının değil kendi fikirlerimin kölesi<br />

olabilmek... Sevmediklerime gelirsek:<br />

Açılıştan açılışa, partiden partiye koşan<br />

sanatçı figürü klişesi üzerinden bir muamele<br />

görmek, çünkü hiç böyle biri değilim...<br />

Sonra bitmeyen koleksiyoner - sanatçı<br />

hiyerarşisi, cahil ve saygısız koleksiyonerlerle<br />

FEMİNİST DEĞİLİM DİYEN,<br />

AYRIMCILIK<br />

YAŞAMAK İSTEYEN<br />

KADINLARIN VARLIĞINA<br />

İNANMAK İSTEMİYOR<br />

İNSAN.<br />

veya sanat çalışanları ile karşılaşmak...<br />

Gerçek olan ve olmayan sanatçı ayrımının<br />

yapılamaması. Sanatla ilgili kişilere eser<br />

satın almadan önce kendilerine önerilen<br />

sanatçıların uluslararası bir önemi olup<br />

olmadığını bir araştırmalarını tavsiye ederim.<br />

Aksi halde sanat koleksiyonu yapmak,<br />

çanta veya ayakkabı alışverişinden farklı bir<br />

noktaya varamaz.<br />

Kendine örnek aldığın biri var mı<br />

bu hayatta?<br />

Ben kadınlardan hep çok etkilendim.<br />

Bana göre kadınlar cesurdur,<br />

her protestoda, her duyarlı tavırda genelde<br />

hep öncü ve en öndedir. Olumlu toplumsal<br />

dalgalanmalara, hareketlere ve yeniliklere<br />

yol açarlar. Beni şimdiye dek hep kadınlar<br />

destekledi ve ilham verdi. Magda, annem,<br />

annemin arkadaşları, aktivist kadınlar,<br />

feministler... Bu arada “Feminizm” ilk<br />

aramada şöyle geçiyor ki eksik ama<br />

yanlış değil bence: ‘Kadının siyasal ve<br />

toplumsal haklar bakımından erkekle<br />

eşit olması gerektiğini öne süren ve bunu<br />

gerçekleştirmeye çalışan akım.’<br />

Okuduğumuz gibi feminizm öcü değildir ve<br />

diğerleri ile denk olmak istemeyen kadınlar bu<br />

durumda elbette ki feminist değildir.<br />

Feminist değilim diyen, ayrımcılık<br />

yaşamak isteyen kadınların varlığına<br />

inanmak istemiyor insan.<br />

Ama çok var onlardan, ne yazık ki…<br />

Üretimlerine dönersek, önceliklerinden<br />

bahseder misin?<br />

Önceliklerimin sıralaması şöyle olur sanırım:<br />

Hislerime konsantre olmak, anlamlandırmak,<br />

yani neden bir şeyin peşinden gitmek<br />

istediğimi önce kendime anlatmak.<br />

Akabinde doğru yolda olup olmadığımı<br />

sorgulamak, duyarsızlık yapıp birilerini<br />

incitmemek için konuyu birçok açıdan<br />

değerlendirmek. Sonra, bu his ve<br />

düşüncelerimi anlayacak ve benimle çalışmak<br />

isteyen insanlar ile karşılaşmaya çalışmak.


C<br />

Sanatla ilgilenmek sana günlük rutinine,<br />

ruh haline ve hayat bakışına ne katıyor?<br />

Ben çoğu kez kendimi sanata karşı ilgisiz bile<br />

buluyorum. Yeterince takip edemediğimi<br />

düşünüyorum. Çünkü sanat üretimi yapan<br />

bir birey olmak, bir anlamda bu üretimin<br />

kölesi olmak, seçememek, uyum sağlamak<br />

zorunda kalmak, oradan oraya çekiştirilmek,<br />

zamansızlık, plansızlık ve kendi içinde<br />

hapsolmak demek. Sanatçı olmak,<br />

benim için tamamen yıkıcı, hissim budur.<br />

Bir iş bittiğinde ‘Oh ne güzel bu iş de bitti’<br />

diyemeden hemen okunmamış e-mailler, yeni<br />

proje, eski ama zamansızlıktan üretilememiş<br />

işlerin hallolması gibi bir liste üzerime<br />

çullanıyor. Sanat, sanatçı için değil,<br />

tüketeni için bir zevk asıl bana göre...<br />

Şimdi bu biraz kafa karıştırdı.<br />

‘Yıkıcı’ diyorsun. Ama bu yıkıcılık mı<br />

ürettirebiliyor o zaman?<br />

Sanat sana iyi gelmiyor mu?<br />

Geçmişteki bazı yıkıcı tecrübeler elbette ki<br />

dönüşüyor ve üretmemi sağlıyor ama süreci<br />

çok uzun ve acılı.<br />

BAZEN ÖMRÜ YETMEZ<br />

SANATÇININ, ÖYLE<br />

Kİ; GEÇENLERDE<br />

TANIŞTIĞIM BİRİ DE<br />

‘HENÜZ MUTLU SANATÇI<br />

TANIMADIM!’ DEDİ.<br />

BUNA KAHKAHAYLA<br />

GÜLDÜM...<br />

Sanat dışında neler ilgini çekiyor?<br />

Yapmaktan keyif aldığın şeyler neler?<br />

Müzik dinliyorum, bu sene nihayet bir piyano<br />

alıp, çalmaya başladım. Bunların dışında<br />

spor benim için çok önemli,<br />

bana kendimi çok mutlu ve zinde hissettiriyor<br />

ve sırt sorunlarıma çok iyi geliyor.<br />

Ayrıca, tutkulu bir sinema izleyicisiyim.<br />

Fakat tüm bunlar seyahatler başlayınca lüks<br />

halini alıyor. Genelde gidip bir süre kalacağım<br />

her şehirde üç şey ararım: Caz kulübü ya da<br />

opera binası, spor salonu ve sinema...<br />

Herkesin başarılı olma kriterleri vardır.<br />

Sanatçı Nilbar Güreş’in tavrını koruması<br />

için bir sırrı var mı?<br />

Yetenekli olduğu bir işi severek ve<br />

kendi gibi yapan herkes başarılı olur.<br />

Başarı için çalışmamak benim sırrım<br />

diyebilirim. Sadece beni içtenlikle etkileyen<br />

ve ilham veren şeylerin peşinden gidiyorum.<br />

Gerisi ile, yani moda olan konular, popüler<br />

küratör ve kurum kişileri ile menfaat getirecek<br />

dahi olsa ilgilenmiyorum. Kalpten iletişim<br />

kuramadığım veya sanat zevkimin uyuşmadığı<br />

insanlarla çalışmıyorum. Duyguların ağır<br />

bastığı ve önemli rol oynadığı bir meslek bu,<br />

yanlış insanlarla karşılaşmak bir sanatçının<br />

başına gelebilecek en kötü şey.<br />

Son serginiz hakkında bilgi almak isteriz...<br />

2018 Haziran’da Avusturya Linz Lentos<br />

Müzesi’nde 900m2’ye yayılan ilk en kapsamlı<br />

sergimi açtım. Serginin kataloğunda küratör<br />

Viyana’dan Silvia Eiblmayr ve New York’tan<br />

Lauren Cornell’in yazıları yer alıyor.<br />

Öncelikle onlarla çalışabildiğim için kendimi<br />

çok şanslı hissediyorum. Bu kapsamlı<br />

müze sergim; 2009’dan bugüne olan<br />

İstanbul Bienali, Berlin Bienali,<br />

Sao Paulo Bienali, Lapaz Bienali gibi<br />

üretimlerime yer veriyordu.<br />

Ağırlıklı olarak fotoğraf, video ve<br />

düzenlemelerim vardı. Bu sergi benim de<br />

beklediğimden fazla ilgi gördü.<br />

Farklı yıllardan, farklı malzeme ve<br />

konseptlere dair olan işleri bir araya getirmek<br />

hiç kolay olmuyor. Bunun için sergi mimarı<br />

Tom Ehringer ile çalıştık. Şu an ise İstanbul’da<br />

Pera Müzesi’nde 13 Aralık’ta açılan ve<br />

Alistair Hicks tarafından kürate edilen<br />

‘Zaman Değişmeli’ adlı sergide yer alıyorum.<br />

Sergi birçok işime yer veriyor ve<br />

17 Mart’a dek devam edecek…<br />

İlk fırsatta gitmek gerek bu sergiye<br />

o zaman… Şu an gündemde neler var?<br />

Şu an 2019 için dört ayrı sergi katılımını<br />

organize etmeye çalışıyoruz.<br />

Lentos Müzesi sergimin devamı için<br />

çalışıyorum. 2011’den beri üzerinde çalıştığım<br />

bir proje var, onu 2021’e bitirebilirsem<br />

ne mutlu bana! Galerilerimle fuar ve solo<br />

sergilerim olacak. İlk sırada Meksika Zona<br />

Maco ve Art Cologne Fuarı var önümde.<br />

Ayrıca, her sene düzenli olarak Art Basel,<br />

Basel ve Frieze London’a katılıyorum.<br />

10 sene sonrayı hayal ettiğinde gözünde<br />

ne canlanıyor?<br />

Sıcak bir deniz kenarındayım…<br />

Bu samimi sohbet için teşekkür.<br />

Seni tanımak iyi oldu...<br />

Ben çok teşekkür ederim,<br />

ilgin ve dikkatin için!<br />

@nilbargures<br />

M<br />

Y<br />

CM<br />

MY<br />

CY<br />

CMY<br />

K


13/2<br />

hillsider 98/99<br />

MODANIN SANATLA BULUŞMASI:<br />

HER YIL SIRASIYLA EMMY,<br />

OSCAR VE ALTIN KÜRE<br />

ÖDÜL TÖRENLERİNİN<br />

KIRMIZI HALILARINI<br />

MERAKLA BEKLEYEN MODA<br />

DÜNYASINI ASLINDA<br />

EN ÇOK HEYECANLANDIRAN<br />

GECE, GÖRKEMLİ<br />

METROPOLİTAN SANAT<br />

MÜZESİ’NİN<br />

EV SAHİPLİĞİNİ YAPTIĞI<br />

“MET GALA”DIR.<br />

Yetmiş yıl önce başlayan MET GALA serüveni,<br />

zaten iş adamları ve yatırımcılar tarafından<br />

bağışlarla hayatına başlayan Metropolitan<br />

Müzesi’nin Kostüm Enstitüsü Bölümü’nün<br />

giderlerini karşılamak için bir çare olarak<br />

düşünülmüş. Yıllar sonra popüler kültürün<br />

içinde bu kadar büyük bir yer kaplayacağını<br />

hayal edebilmişler midir, tahmin etmek zor.<br />

İlk yılında biletleri sadece elli dolara satılan<br />

gece, şimdilerde Rihanna veya<br />

Katy Perry gibi isimlerin egemenliğinde<br />

geçiyor. Asıl amacı göz ardı edilse de, gecede<br />

her yıl çok büyük bağışlar toplanıyor.<br />

Geçen yıl Met Gala en zorlu konseptlerden<br />

birine ev sahipliği yaptı. 2018 yılının teması;<br />

Vatikan’ın da onayı ile, daha önce hiç Vatikan<br />

hazinesi dışına çıkmamış olanların da<br />

dâhil olduğu 40’tan fazla parçayı gala sonrası<br />

düzenlenen sergide gösterilmek üzere<br />

Kostüm Enstitüsü’ne ödünç verdiği<br />

“Heavenly Bodies: Fashion and the<br />

Catholic Imagination” (Cennetlik Bedenler:<br />

Moda ve Katolik Hayal Gücü) konseptiyle,<br />

dinin ve ayinsel süslemelerin moda üzerindeki<br />

kalıcı etkisini vurgulamaya odaklanmıştı.<br />

Moda ve dini eserlerin ustaları arasında bir<br />

diyalog yaratmak üzere seçilen tema, modayı<br />

dini sanatsal üretimin daha geniş bir bağlamı<br />

içine yerleştirerek, maddi Hristiyanlığın<br />

Katolik hayal gücünün biçimlenmesine nasıl<br />

yardımcı olduğunu göstermeyi hedeflemişti.<br />

Bu yılın konsepti ise şimdiden belli;<br />

“Camp: Notes on Fashion”. Üstelik ev sahipleri<br />

Lady Gaga, Harry Styles, Serena Williams<br />

ve Alessandro Michele. Kostüm Enstitüsü’nün<br />

sorumlusu Andrew Bolton,<br />

sergiyi Susan Sontag’ın 1964’de yazılan<br />

“Camp Üzerine Notlar’ eserinden esinlenerek<br />

hazırlıyor. Bolton, Sontag'ın yazılarında<br />

“camp” kelimesini tanımlarken kullandığı;<br />

“doğal olmayana duyulan tutku:<br />

yapay ve abartı olan sevmek…<br />

içeriği pahasına stil yaratabilmek...<br />

destan stilinin zaferi” olarak betimlenen<br />

tarzın bu zamanda yaşadığımız kültürel ve<br />

politik sorunlarla kuvvetli bir rezonansa sahip<br />

olacağını hissettiğini açıklıyor.<br />

Sontag, CAMP tarzını Busby Berkeley<br />

filmlerinde ve He-man rolünde oynayan<br />

Victor Mature'da, Mae West ve<br />

General de Gaulle'de, Kuğu Gölü'nde,<br />

Flash Gordon çizgi romanlarında, ressam<br />

Caravaggio'da, Chinoiserie stilinde ve Art<br />

Nouveau hareketinin tamamında bulmuş.<br />

Onun betimlemesine göre, Camp algısı bazı<br />

sanatlarla diğerleriyle olduğundan çok daha<br />

iyi uyum sağlıyor. Giysiler, mobilyalar, görsel<br />

dekorun tüm unsurları, campın büyük bir<br />

bölümünü oluşturuyor.<br />

Met Beşinci Cadde’deki Iris & B. Gerald<br />

Cantor Sergi Salonu’nda sunulacak olan sergi<br />

Gucci tarafından gerçekleştiriliyor. Sontag’ın<br />

makalesi için Gucci’nin yaratıcı yönetmeni<br />

Alessandro Michele, “Bu sergi campın benim<br />

için gerçekten ne ifade ettiğini mükemmel<br />

bir şekilde anlatıyor: yüksek sanat ve pop<br />

kültürünü bir araya getiren benzersiz bir<br />

hareket” diyor.<br />

1860’lı yıllara kadar izi sürülebilen<br />

CAMP tarzı, 1909 tarihli Viktoryan argo<br />

kelimeler kitabında “son derece karaktersiz<br />

kişilerce kullanılan ve abartılı vurgular taşıyan<br />

hareket ve jestler” olarak betimleniyor.<br />

2019 yılı Mayıs ayının ilk Pazartesi günü,<br />

yani 6 Mayıs’ta düzenlenecek olan<br />

Met Gala bu yıl tüm ünlü camiasının<br />

kendilerini bırakıp, olabilecek en abartılı<br />

tasarımlarla kırmızı halıda boy göstermelerine<br />

ön ayak olacak. Ekstrem konuların<br />

hem politik boylamda, hem de kültürel<br />

alanlarda büyüyen yankılarına doğrudan<br />

gönderme yapan tema ile verilen mesaj da bir<br />

o kadar yankı uyandıracak gibi.<br />

Yazı:<br />

Yasemin Eke & Elmira Gürses


hillsider 100/103<br />

13/3<br />

Gizem Vural, Complicated<br />

BU SAYFADA GÖRDÜĞÜNÜZ<br />

TATLI ÇİZİMLER BİRER<br />

RESİM DEĞİL. İLLÜSTRASYON.<br />

RESİMLEME DE DENİYOR.<br />

LATİNCE, “BİR ŞEYİ ANLAŞILIR<br />

KILMAK” ANLAMINDAKI<br />

“LUSTRATE” KÖKÜNDEN<br />

TÜRETİLMİŞ.<br />

Aslında yazıyı buracıkta bitirmek ve<br />

sizi şu çizimlerle baş başa bırakmak da var<br />

ama ben illaki biraz daha yazacağım...<br />

İllüstrasyon çok güzel bir dünya.<br />

Göze ve zihne şölen. Gelsenize...<br />

Ben bir illüstrasyonseverim.<br />

Yazılara illüstrasyonların eşlik etmesine bayılırım.<br />

İyi illüstrasyonların eşlik ettiği yazıların,<br />

okuyucuda/izleyicide hem estetik<br />

hem de duygusal ve düşünsel olarak<br />

daha kalıcı izler bıraktığını biliyorum.<br />

Bir meseleyi çizerek anlatanlara gıpta ediyorum.<br />

Gizem Vural, Los Elementos for THE NEW YORKER<br />

Yazı: Berna Gençalp<br />

bernagencalp@gmail.com


Gizem Vural, Morning Commute<br />

Gizem Vural, The New York Times<br />

NEW YORK’TA<br />

BİR ÇİZER:<br />

GİZEM<br />

VURAL<br />

Cevap, evet. “One page comic”<br />

kategorisinde soyut, yazısız ve mekanik,<br />

tek sayfada derdini anlatan hikayecikler<br />

bunlar. Bir durumu ya da hissi anlatan<br />

çizimler. Bu sayfalarda da örneğini<br />

görebilirsiniz. Gizem’in bu çalışmaları bana<br />

pek özel ve içten geliyor. Ben çizme kabiliyeti<br />

olmayan, fazlasıyla kelimelerle haşır neşir<br />

bir kişiyim. Ve bazen kelimelerden koşarak<br />

kaçmak istiyorum. Bu yazımda sizi kaçtığım<br />

yerlerden birine götürmek istedim.<br />

Dalalım gitsin, şu renklere...<br />

Resim ve İllüstrasyon<br />

Deneyimli grafik tasarımcı ve<br />

MSGSÜ Grafik Tasarım Bölümü hocalarından<br />

Emre Senan, Grafist 19 sergisi için hazırlanan<br />

katalogda, “Yaşasın İllüstrasyon” başlıklı<br />

yazısında illüstrasyonu şöyle tarif ediyor;<br />

“(…)Gördüğünüz bir sanat yapıtı değildir.<br />

Size iletilmek istenen mesajın, bilginin,<br />

haberin, duygunun resimsel ifadesidir.”<br />

Gizem Vural, Raindrop Son Sea<br />

Yine aynı yazıda Emre Senan, “(resmi de<br />

illüstrasyonu da) iyi yapmak için yetenek,<br />

eğitim, yaratıcılık, özgür bir beyin,<br />

maceraperestlik, teknik beceri, sanat tarihi<br />

bilgisi, doğaçlama cesareti” gerektiğine dikkat<br />

çekiyor. Ancak resim ve illüstrasyon aynı<br />

kaynaklardan beslense de bambaşka<br />

yollardan geçerek bambaşka denizlere<br />

dökülüyor. Ressam öncelikle kendini memnun<br />

etme ve kendine hesap verme durumunda<br />

iken illüstrator sipariş üzerine bir iş yapıyor.<br />

Yani kendisiyle birlikte hepimizi memnun<br />

etme derdinde. Öte yandan resim bir sanat<br />

yapıtı olarak, izleyicisine kavuşmak için<br />

belki yıllarca bir köşede beklerken<br />

illüstrasyon, üretildikten hemen sonra<br />

izleyicisine sunuluyor.<br />

BU SAYFADAKİ İLLÜSTRASYONLARIN<br />

ALTINDAKI İMZANIN SAHİBİ,<br />

KOCAMAN BİR ALKIŞI HAK EDEN<br />

GİZEM VURAL İLE SİZİ BİRAZDAN<br />

TANIŞTIRACAĞIM VE İSTANBUL’DAN<br />

NEW YORK’A UZANAN KARİYER<br />

YOLCULUĞUNDAN BAHSEDECEĞİM.<br />

AMA ÖNCE BİRAZ İLLÜSTRASYONUN<br />

DOĞUŞUNDAN VE GELİŞİMİNDEN<br />

BAHSETMEK İSTİYORUM.<br />

Mağaradan Matbaaya<br />

Mağara resimleri belki de,<br />

bir insan topluluğunun hayat deneyimlerini<br />

aktaran ilk illüstrasyonlar olarak<br />

kabul edilebilir.<br />

Antik Yunan ve Roma’da da illüstrasyonlar<br />

günlük hayat ritüellerini, mitolojik inançları<br />

ve kahramanlık hikayelerini aktarmak için<br />

üretiliyordu. Ortaçağ Avrupası’nın<br />

el yazmalarında, tesbih ve kitap bezemenin<br />

yanı sıra onlardan farklı özellikteki<br />

illüstrasyonlar kullanılıyordu.<br />

Rönesans döneminde, matbaanın icadı<br />

ve Endüstri Devrimi sayesinde resimlenmiş<br />

kitapların çok sayıda baskısını yapmak<br />

ve geniş kitlelere bu yayınları ulaştırmak<br />

olanaklı hale geldi. 1700’lü yılların ortalarında,<br />

matbaa iyice gelişmiş, fotoğraf da henüz<br />

ortada yokken, bu dönemin yayınlarında<br />

illüstrasyon kullanımı pek popülerdi.<br />

1800’lü yıllara gelindiğinde,<br />

Fransa ve İngiltere’de artık hayatını<br />

illüstrasyondan kazanan çizerler mevcuttu.<br />

Hatta bazıları süperstar muamelesi<br />

görüyordu. Osmanlı’nın son dönemindeki<br />

yayınlara baktığımızda da illüstrasyonun,<br />

fotoğraf ile birlikte kullanıldığını görüyoruz.<br />

Elbette fotoğraf kullanımı tüm dünyada<br />

giderek arttı ve illüstrasyonu bir mecburiyet<br />

olmaktan çıkardı. Bir süre yıldızı<br />

sönmüş gibi olsa da, son dönemde<br />

illüstrasyon popüler kültürün yükselen bir<br />

değeri olarak yeniden karşımıza çıkyor.<br />

Bugün dünyada ve Türkiye’de illüstrasyon;<br />

gazete, dergi gibi süreli yayınlarda,<br />

posterlerde, kitaplarda, ansiklopedilerde,<br />

takvimlerde, menülerde, ambalajlarda,<br />

web sitelerinde ve mağaza duvarlarında<br />

yer alıyor.<br />

İllüstratör Gizem Vural’ın güzel çalışmaları ile<br />

sosyal medyada karşılaştım. Birkaç yıldır onu<br />

takip ediyorum. Kendine has görsel dili olan,<br />

ödüllü bir illustratör Gizem.<br />

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde<br />

aldığı grafik eğitiminin ardından<br />

New York’a yerleşiyor ve illüstrasyona<br />

yoğunlaşıyor. Özellikle, renk kullanımı ve<br />

kendinden emin çizgileri ile dikkat çeken<br />

Gizem Vural’ın kariyeri daha çok New York’ta<br />

ve New York’un sunduğu iş olanakları ile<br />

şekillenmiş. Bir süredir New Yorker, New York<br />

Times, Boston Globe, The Guardian, Télérama,<br />

Bloomberg Businessweek gibi birbirinden<br />

önemli uluslararası yayınlar için illüstrasyonlar<br />

üretiyor, Gizem. Bu saygın yayınlarda işlerinin<br />

yer alması için çırpınan binlerce çizerin<br />

arasından sıyrılmak kolay olmasa gerek...<br />

The Guardian’da çalışmalarından biri<br />

kapak olmuş, üstelik!<br />

Gizem, bir illüstratörün kendi dilini<br />

geliştirebilmesi için öncelikle kendini<br />

çok iyi tanıması gerektiğini düşünüyor.<br />

Gizem’e özellikle soyut çalışan ressamları,<br />

tasarımcıları, bazı yazar ve sinemacıları takip<br />

etmek yol göstermiş. Bunların yanı sıra,<br />

caz müziğinden de kendi görsel dilini<br />

şekillendiren bir etken olarak bahsediyor.<br />

Profesyonel bir illüstratör olarak<br />

New York’ta geniş bir iş alanı bulduğu ve<br />

hayalini süsleyen yayınlarla çalışıyor olduğu<br />

için çok mutlu. Türkiye’de illüstrasyonun<br />

daha fazla kullanılması için art direktörlere<br />

çok iş düştüğünü, genç yetenekleri takip edip,<br />

onlarla profesyonel ve istikrarlı bir ilişki içinde<br />

olmaları gerektiğini söylüyor.<br />

İllüstrasyon alanında beğendiği, takip ettiği<br />

isimleri sorduğumda Elisabeth Ivanovsky,<br />

Jan Kubicek, Saul Steinberg gibi klasikleşmiş<br />

isimlerin yanı sıra yenilerden Dadu Shin,<br />

Jon Han, Ping Zhu, Jackie Ferrentino gibi<br />

isimlerden de bahsediyor.<br />

Gizem Vural, Bloomberg Businessweek<br />

Ona işinin en sevdiği, en stresli ve en doyurucu<br />

yanlarını sorduğumda Gizem şöyle cevapladı,<br />

“İşimin en sevdiğim kısmı aynı art direktörle<br />

tekrar tekrar çalışabilmek. Çünkü bu,<br />

kullandığım dili beğendiği ve bana güvendiği<br />

anlamına geliyor. İllüstratörlüğün bence<br />

hem en zevkli hem de en stresli kısmı, işin<br />

süreci. Yani yazının üstüne kafa yormak ve<br />

yeni fikirler sunmak... Bu süreç bazen sadece<br />

birkaç saat sürüyor ve iş hızla yayına giriyor.<br />

Bazen de haftalarca bile sürebiliyor.<br />

ÇALIŞMANIN SONUNDA<br />

İLLÜSTRASYONUMU<br />

BASILI HALDE GÖRMEK İSE<br />

BENİM İÇİN İŞİMİN<br />

EN DOYURUCU KISMI.<br />

BU HER SEFERINDE BANA<br />

AYRI BİR HEYECAN VE<br />

SEVİNÇ VERİYOR.”<br />

Tek Sayfalık Hikayecikler<br />

Peki Gizem kendi için ne yapıyor,<br />

diye merak ediyorum...<br />

Hiç bir müşteri talebi, zaman<br />

baskısı ya da beğendirme derdi olmadan da<br />

bir şeyler çiziyor mu acaba?<br />

Meraklısına Notlar<br />

Gizem Vural’ın işlerini daha detaylı incelemek<br />

isterseniz web sitesine göz atabilirsiniz;<br />

www.gizemvural.net<br />

One Page Comic konusu ilginizi çektiyse<br />

Gizem’in önerdiği bir link var;<br />

https://www.tcj.com/frenchabstract-formalist-comics-french-structuralcomics-an-artistic-movement/<br />

Bu yazı için benimle güzel kaynaklar paylaşan<br />

Başak Ürkmez’e çok teşekkür ederim.<br />

Kaynaklarım şöyleydi;<br />

Senan Emre,<br />

“Yaşasın İllüstrasyon”,<br />

(Ed.Başak Ürkmez), Grafist 19,<br />

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Yay.,<br />

İstanbul 2015, s.294-329.<br />

Ürkmez Başak,<br />

“Koridor, Öğrenci İllüstrasyonları”,<br />

Grafist 14, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Yay.,<br />

İstanbul 2010, s.155-178.<br />

Gizem Vural, The Guardian Review


hillsider 104/107<br />

13/4<br />

Jean Leon Gerome / Kuyudan Çıkan Gerçek (Truth Coming Out of Her Well) - 1896<br />

2018’de bir önceki yıla nazaran sanat<br />

eserlerine daha çok baktım, daha çok<br />

okudum, daha çok izledim. Zengin bir yıl<br />

oldu benim için. 2019 ve sonrasında bunun<br />

katlanacağına eminim. Ancak geçen senenin<br />

aklımdan çıkmayan anlarından biri şans eseri<br />

karşıma çıkan bir Jean Leon Gerome tablosu<br />

idi. Osman Hamdi Bey dahil pek çok ressamın<br />

hocası olan üstadın 1896 yılında yaptığı eseri,<br />

günlerce gözümün önünden gidemedi…<br />

Kuyudan Çıkan Gerçek (Truth Coming Out of<br />

Her Well / La Vérité Sortant du Puits) adıyla<br />

Oryantalizm akımına damgasını vurmuş olan<br />

bu eserin efsanevi bir de hikayesi vardı ve bu<br />

beni resme daha da çok kilitledi…<br />

BELKI TAKIP EDIYORSUNUZDUR, IYI HISSETTIRENLER<br />

BAŞLIĞI ALTINDA BIR SÜREDIR YAZDIKLARIMI… ASLINDA<br />

YERI ART BLOG DOSYA KONUMUZUN IÇINDE DEĞILDI…<br />

AMA BU SAYIDA YAZMAK ISTEDIKLERIMI, 2019’UN BU ILK<br />

AYLARINDA IYI HISSETMENIZ IÇIN ÖNERECEKLERIMI BIR<br />

ARAYA GETIRDIĞIMDE BIR DE BAKTIM KI, BEN AĞIRLIKLI<br />

SANATTAN BAHSEDIYORUM. O ZAMAN BU METNIN ART<br />

BLOG IÇINDE YER ALMASINDA DA BIR MAHSUR YOK! HOŞ,<br />

YALAN DA DEĞIL; SANAT IYI HISSETTIRIR!<br />

Yazı:<br />

Özlem Gökbel<br />

Bir 19. yüzyıl efsanesine göre; GERÇEK ve YALAN<br />

bir gün buluşurlar. YALAN doğru söyler ve<br />

"Bugün hava çok güzel” der. GERÇEK etrafına<br />

bakar ve gözlerini gökyüzüne kaldırır. Gün<br />

gerçekten çok güzeldir. Bir kuyunun önüne<br />

gelene kadar birlikte çok zaman geçirirler.<br />

YALAN bir kez daha doğruyu söyler. "Su çok<br />

güzel, birlikte banyo yapalım!" GERÇEK yine<br />

şüpheci bir şekilde suya dokunur, su gerçekten<br />

çok güzeldir. Soyunur ve yüzmeye başlarlar.<br />

YALAN bir anda sudan çıkar, GERÇEĞİN<br />

kıyafetlerini giyerek kaçar, kayıplara karışır.<br />

Kızgın GERÇEK kuyudan çıkar, YALANı bulmak<br />

ve kıyafetlerini geri almak için her yere gider.<br />

Dünyada çıplak GERÇEĞİ görenler onu hor<br />

görmekte ve öfkeyle bakmaktadır. Zavallı<br />

GERÇEK kuyuya geri döner ve sonsuza dek<br />

ortadan kaybolur. O zamandan beri YALAN,<br />

dünyanın her yerinde GERÇEK gibi giyinmiş ve<br />

içimizde yaşamaktadır. Dünya ise hiçbir şekilde<br />

çıplak GERÇEĞİ görmek istememektedir.<br />

BU YALIN HIKAYE BEYNIMIN<br />

IÇINDE TEKRARLADI DURDU,<br />

BEN RESIMDEKI KADININ<br />

GÖZLERINE BAKTIKÇA<br />

UTANDIM, SIKILDIM…<br />

GERÇEK ÇARESIZDI…<br />

Sanat da herkesin kendi gerçeğini kendince<br />

aktarma biçimi değil mi? Tam da bu yüzden<br />

bana göre çok kıymetli.


PİLEVNELİ MECİDİYEKÖY<br />

Ülkemizde 2018’e damga vuran en önemli<br />

sanatsal etkinliklerden biri bana göre; Murat<br />

Pilevneli’nin Dolapdere’deki 5 katlı galerisinin<br />

hemen ardından ortaya koyduğu, alkışlanacak<br />

yeni hamlesi idi.<br />

Atatürk’ün emriyle dönemin ünlü Fransız<br />

mimarı Robert Mallet Stevens tarafından<br />

1930'ların başında yapılan, “Tekel Likör<br />

ve Kanyak Fabrikası” adıyla kurulan ve<br />

yıkıldıktan sonra aslına uygun olarak yeniden<br />

inşa edilen, tarihi ve kültürel öneme sahip<br />

devasa bir alanı; plastik sanatlardan modaya,<br />

tasarımdan performans sanatlarına sanatın<br />

farklı alanlarını barındıracak, şehrin sürekli<br />

yaşayacak bir sanat merkezi olarak yeniden<br />

bizlere kazandırdı. Ve açılışını da; yaklaşık<br />

4000 metrekarelik kapalı, 5.500 metrekarelik<br />

açık dev alanda, şimdiye kadar hiç<br />

yapılmamış boyut ve içerikte bir sergiyle yaptı.<br />

“Fabrika’da: 10 Sanatçı / 10 Bireysel Pratik”<br />

adlı sergi 10 sanatçının kişisel sanat pratiğini<br />

gözler önüne serdiği işlerin toplamından<br />

oluşuyor. Gezip, büyülenmek için 27 Ocak’a<br />

kadar vaktiniz var.<br />

Kişisel dilek; Bu arada İsviçreli Viatrans şirketi,<br />

binanın kullanımını Pilevneli’ye geçici bir süre<br />

için açmış. Dileriz bu süre hiç geçmez.<br />

SADE BİR YAŞAM MÜMKÜN<br />

2019’a girerken bir de mesleki bir mutluluk<br />

yaşadım ben kendi adıma. Gündelik<br />

hayatın stresini azaltmak, ‘an’da kalmaya<br />

odaklanmak, bilinçli beslenmek, ruhbeden-zihin<br />

bütünlüğünü sağlamak, bilinçli<br />

kullanım alışkanlıklarıyla doğayı korumak,<br />

kaynaklarımızı doğru yönetmek gibi<br />

kavramların öne çıktığı günümüzde, pek<br />

çoğumuzun hasretini çektiği sade bir yaşamın<br />

püf noktalarını, kültürünü bize aktarmak<br />

üzere yayın hayatına başlamış olan bir<br />

dergi var artık: SADE! Yayın yönetmenliğini<br />

bizim de konuk yazarlarımızdan olan Sevgili<br />

Ayşegül Savur’un üstlendiği dergi, hayatını<br />

sadeleştirme ve farkındalıklı yaşama yolunda<br />

dönüştürmeye çalışanlar için gerçekçi, yapıcı<br />

önerilerle dolu. Ocak-Şubat boyunca bayilerde<br />

bulabileceğiniz Sade’nin son başlığı da çarpıcı:<br />

‘2019 Değişim ve Denenme Zamanı’!<br />

Deneyelim, denenelim.<br />

Sade<br />

Yaşam Kültürü Dergisi<br />

Pilevneli Mecidiyeköy / Daniel Firman / Elephant<br />

GAMA GALLERY x GX GALLERY<br />

2019’un gurur duyulacak ilk sanatsal<br />

girişimi ise; sanat camiasındaki coşkusunu<br />

ve enerjisini çok beğendiğim Gama Art<br />

Gallery’den geldi. Türkiye’nin en iyi çağdaş<br />

sanat galerileri arasında ön sıralarda yer<br />

alan ve ülkemizin adından uluslararası sanat<br />

arenasında övgüyle söz ettiren Gama Art<br />

Gallery, Türk sanatının başarılı isimleri ile<br />

Londra'ya çıkartma yaptı desek yeridir.<br />

Gama Art Gallery / Bashir Borlakov / Dream of Frida Kahlo<br />

Gama ve GX Gallery ortaklığı ile 10 Ocak’ta<br />

başlayan "Confluence" isimli karma sergide;<br />

Türk sanatının dev ismi Devrim Erbil; heykel<br />

çalışmalarıyla Tuba Önder Demircioğlu<br />

ve Beste Alperat; Paris moda haftası kulis<br />

fotoğraf çekimleriyle ünlenen genç sanatçı<br />

Can Sarıçoban; hiperrealist ressam Yiğit<br />

Dündar; eserlerinde “aşk, birlik, maneviyat,<br />

gizem, derinlik” gibi temaları işleyen ünlü<br />

isim Meral Yıldız; aynı tarihlerde ‘’ Başka<br />

Bir Yer‘’ adlı kişisel sergisiyle Beyoğlu Gama<br />

Gallery’de sanatseverlerle buluşan Halit<br />

Demirel; Türkiye’de eğitim almış, Londra<br />

sanat camiasının ünlü ismi Bashir Borlakov;<br />

kavramsal sanat ve dijital art üzerine<br />

çalışmalarına devam eden, Devrim ve Gülsün<br />

Erbil'in kızı Renk Erbil Martin ve dünyaca<br />

ünlü İtalyan sanatçı Thomas Frontini eserleri<br />

yer alıyor.<br />

Yolunuz Londra’ya düşerse bu müthiş sergiyi<br />

görmek için 5 Şubat’a kadar vaktiniz var.<br />

THE TRUTH / Bu bir defile değildir!<br />

Keşke tekrarı olsa diyeceğimiz türden bir<br />

gösteri bu, kesin! Şimdiden -gözümde<br />

canlandırabildiğim kadarı ile- moda ve<br />

sanat gibi iki farklı disiplinin bu kadar güçlü<br />

bir harmonisini kolay kolay ve pek sık<br />

görebileceğimizi sanmıyorum… Kendisini<br />

bir tasarımcı ya da bir sanatçıdan ziyade, bir<br />

hikaye anlatıcısı olarak konumlandıran ve<br />

multi-disipliner moda şovlarıyla adından söz<br />

ettiren Başak Cankeş (BASHAQUES) imzası<br />

taşıyor THE TRUTH şov. Gösteri; geleneksel deri<br />

oyma sanatıyla üretilen yorgan, tablo ve 3000<br />

metrelik deri ipten örülen bir elbise çerçevesinde<br />

dönüyor. Büyük prodüksiyonlu THE TRUTH<br />

kapsamında inovatif moda, performans sanatı<br />

ve el sanatlarını harmanlayan Cankeş, moda<br />

kavramının birçok farklı bileşeni nasıl birer<br />

kuklaya dönüştürdüğüne dikkat çekerken, moda<br />

şovlarının arka planında sarf edilen emeğin<br />

de altını çiziyor. Toplamda 150 kişilik bir ekiple<br />

gerçekleştirilecek şovun kadrosunda gerçek<br />

makyaj artistleri, saç tasarımcıları, terziler,<br />

modelistler, atölye çalışanları ve 15 profesyonel<br />

tiyatrocunun yanı sıra, 40 kişilik gönüllü bir ekip<br />

de yer alıyor. Modanın dayattığı beden, cinsiyet,<br />

ırk ve yaş gibi kalıplaşmış normlara kafa tutan<br />

bu şovun senaryosu ve sanat yönetmenliğini<br />

de yine Başak Cankeş üstlenmiş. Heyecan verici<br />

bir şov bizi bekliyor, emin olun! 24 Ocak 2019,<br />

Perşembe günü saat 20:30’da Zorlu PSM’de<br />

gerçekleşecek THE TRUTH’un biletlerini<br />

biletix.com ve Zorlu PSM gişelerinden temin<br />

edebilirsiniz.<br />

The Truth / Başak Cankeş (Bashaques)<br />

Anna Laudel Galeri<br />

Ardan Özmenoğlu<br />

Royal Flush 2018,<br />

post it notlar üzerine<br />

karışık teknik<br />

119 x 156 cm<br />

TÜRK SANATÇILAR DÜNYA TURUNDA<br />

Ne mutlu bize ki; sanatçılarını 2019’da<br />

uluslararası sanat yolculuğuna çıkaracak<br />

gözü karalıkta galerilerimiz var. Bunlardan<br />

biri de Karaköy Bankalar Caddesi’nde 5 katlı<br />

tarihi bir binada yer alan Anna Laudel. Bu<br />

galerinin bana göre çok da hoş bir hikayesi<br />

var: Anna Laudel isimli bir hanım, 20 sene<br />

önce Düsseldorf’tan Türkiye’ye tekstil<br />

alanında iş kurmak için gelir. Ama olaylar<br />

farklı gelişir. Kendisi aldığı eğitim ve içinde<br />

büyüdüğü güncel sanat ortamının etkisiyle<br />

Türkiye’de galeri açarak bu alanda çalışan<br />

yerli ve yabancı sanatçılara destek olmayı<br />

amaçlar ve bunu gerçekleştirir de. Kısa<br />

sürede Anna Laudel ve galerisi; üretken sergi<br />

ve etkinlik programlarıyla İstanbul’un önde<br />

gelen dinamik güncel sanat merkezlerinden<br />

biri haline gelir ve uluslararası sanatçıları<br />

ağırlamanın yanı sıra, Türkiye’den sanatçıları<br />

uluslararası platformlarda temsil eder. Ne<br />

güzel bir hikaye değil mi? İşte bu şanslı<br />

sanatçılar; Ardan Özmenoğlu, Belkıs<br />

Balpınar, Gazi Sansoy, Ramazan Can ve<br />

Sarp Kerem Yavuz, galeri ile birlikte 21-24<br />

Şubat’da Art Karlsruhe, 6-10 Mart’ta Volta New<br />

York ve 20-23 Mart’ta Art Dubai’ye heyecanlı<br />

bir sanat turuna çıkıyorlar. Alkışlayalım lütfen!<br />

annalaudel.gallery<br />

Bozlu Art Project<br />

Şişli Mongeri Binası<br />

MONGERİ BİNASI<br />

Günümüzde plazalar, apartmanlar arasına<br />

sıkışmış, ve fakat değeri bilinip, korunmuş<br />

tek tük tarihi binanın varlığı bana gerçekten<br />

iyi hissettiriyor. Bozlu Holding’e ait Şişli’deki<br />

Mongeri Binası da bunlardan biri. Beyoğlu St.<br />

Antuan Kilisesi, Karaköy Palas, Maçka Palas<br />

gibi yapılarıyla tanınan ünlü İtalyan mimar<br />

Giulio Mongeri’nin 1<strong>92</strong>0’li yılların ortalarında<br />

gerçekleştirdiği, 1500 metrekarelik alana<br />

sahip tarihi bir yapı burası. Ve şimdi bu bina<br />

baştan aşağıya sanata adanmış durumda.<br />

Çünkü beğenerek takip ettiğim Bozlu Art<br />

Project, Nişantaşı ve Şişli’deki sanatsal<br />

etkinliklerini tek bir çatı altında toplamaya<br />

karar vermiş; artık sanatseverlere tarihi bir<br />

mimari ile çağdaş sanatı harmanlayan sıra<br />

dışı bir atmosfer sunuyor. Bana göre harika bir<br />

haber. Aynı mekânda birkaç farklı sergiyi bir<br />

arada izleme imkânımız olacak. Örneğin yakın<br />

zamanda giderseniz, 1970’lerden bu yana<br />

sanat dünyasının önde gelen isimlerinden<br />

biri olan ve çok yönlü kişiliğiyle tanınan Can<br />

Göknil’in retrospektif sergisini 23 Mart’a kadar<br />

ve toplumsal cinsiyet, geleneksel ve popüler<br />

kültür başlıkları altında ortaya koyduğu<br />

yapıtları ile dikkat çeken Gamze Taşdan’ın<br />

“Tuhaf Şeyler Ormanı” başlıklı kişisel sergisini<br />

ise 9 Mart’a kadar izleyebilirsiniz.<br />

Sanat demişken TİYATROdan bahsetmeden<br />

olmaz elbette. Geçen seneki Fresh sayımızdaki<br />

yazımda da belirttiğim gibi tiyatro çok şükür<br />

yükselişe geçti. Hak ettiği üzere, daha da iyiye<br />

gidecek, biliyorum. Ancak burada tavsiye<br />

edeceğim oyunlara girersem, yazının sonu<br />

gelmez. Bence siz siz olun, bu sene kendinize<br />

bol bol oyun hediye edin, gülün, ağlayın,<br />

düşünün… BKM, Zorlu PSM, Artı Sahne,<br />

DasDas, Toy İstanbul gibi onlarca mekanın<br />

etkinlik listelerini takibe alabilirsiniz ilk iş. En<br />

başta tiyatrolar.com.tr yi ve Biletix’i tabii….<br />

2019’da sizi iyi hissettireceğine emin<br />

olduğum yadsınamaz diğer başlıklarım da;<br />

FESTİVALLER, İLHAM VE DENEYİM, SANAT<br />

BULUŞMALARI…<br />

Not almanızda fayda gördükleriminden biri,<br />

bu sene 5.si düzenlenen MUTLU İNSAN ZİHİN,<br />

RUH, BEDEN FESTİVALİ. Sağlıklı yaşam, kişisel<br />

gelişim, psikoloji, nörobilim, tıp, tamamlayıcı<br />

tıp, yoga, meditasyon gibi zihin, ruh ve beden<br />

sağlığı ile ilgili alanlarda, Türkiye’nin ve<br />

dünyanın önde gelen uzmanları bu festivalde<br />

buluşacak. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde<br />

İstanbul Kongre Merkezi’nde başlayacak ve<br />

3 gün sürecek festivalin bu seneki teması<br />

"Mutlu Kadın, Mutlu Çocuk, Mutlu Dünya".<br />

3 gün boyunca, akademik, medikal ve kişisel<br />

gelişim dünyasından 60’dan fazla eğitmen,<br />

ziyaretçilere zihnen, bedenen ve ruhen sağlıklı<br />

ve mutlu olmanın yöntemlerini çok geniş<br />

bir yelpazede aktaracak. Mutlu bir Dünya en<br />

büyük ütopyamız. Kaçırmayız değil mi?<br />

Ve yükselen ihtiyaç: İLHAM + DENEYİM!<br />

Bu konunun en doğru adreslerinden biri<br />

JOINT IDEA bana göre. Sıra dışı kişileri<br />

ve ilham veren mekanları buluşturarak,<br />

iş hayatımıza ve gelişime yeni tanımlar<br />

getirmek üzere; birlikte yaratan ve büyüyen<br />

girişimcilerden oluşan bir platform Joint Idea.<br />

Bozlu Art Project<br />

Gamze Taşdan<br />

Mutlu Noeller 2018<br />

tuval üzerine karışık teknik<br />

50 x 50 cm<br />

Life Works Labs platformunda; aklımızın,<br />

bedenimizin ve varlığımızın daha derinden<br />

anlaşılması ve hatta gelişimi üzerine pek<br />

çok anlamlı etkinlik düzenliyorlar. Mesela<br />

3 Şubat’ta Dünya çapındaki Dr.Bernie<br />

Siegel, Dr.Bruce Lipton, Dr.David Katz, Ken<br />

Wilber, Dr.Richard Bandler, Deepak Chopra<br />

gibi birçok isimle aynı sahneyi almış, Tony<br />

Robbins Türkiye lideri, 15 yıldır koçluk ve<br />

eğitmenlik yapan Yeliz Rüzgar ile "Ikigai:<br />

Yaşam Amacını Keşfet” workshopu benim<br />

de kaçırmak istemeyeceklerimden. Hele de<br />

geçen yaz Ikigai’nin orijinal kitabını okuduktan<br />

sonra. Ha bir de dilek listemde, 20 Şubat’daki<br />

Türkiye'nin ilk online tıbbi ve aromatik bitkiler<br />

kütüphanesi CerciYusuf.org'u kuran Rana<br />

Babaç Çelebi ile Doğal Parfüm Atölyesi var…<br />

Böyle rengarenk, dopdolu ve hatta cesur<br />

insanları tanımak, dinlemek büyük zenginlik.<br />

www.lifeworkslabs.com<br />

Son olarak sanatla randevunuz var diyorum!<br />

Gerçekten... Benim de gönüllü elçilerinden<br />

biri olduğum, Sevgili gezgin yazarımız<br />

Ayşe Kaynarcalı ve hayranı olduğum Yonca<br />

Ebuzziya’nın çabaları ile doğan SANATLA<br />

RANDEVU oluşumu; sanatın birkaç dalını içine<br />

katarak, farklı deneyimler veya tatlar sunarak<br />

buluşmalar planlıyor. Özgün tecrübeler<br />

yaşatacağına inandıkları seyahat noktalarını,<br />

mekanları, kişileri ve bolca sanatsal hikayeyi<br />

bir araya getirerek programlar çıkarıyor ve<br />

unutulmayacak tecrübelere dönüştürüyorlar.<br />

Gerek yurt içinde, gerekse yurt dışındaki<br />

konsepti daima sanat olan, yemeklerle, çay<br />

saatleri ile renklenen buluşmalar katılımcılara;<br />

mutlaka konusunun uzmanı danışmalar<br />

eşliğinde, müzelerdeki eserlerin okumasından,<br />

klasik müzik dehalarının özel hayatlarına,<br />

adalarda fotoğraf turlarından, semtlerde<br />

galerileri gezip, eser sahipleri ile sohbetlere<br />

kadar zengin bir yelpaze sunuyor. Yeni dostlar<br />

da kazanabileceğiniz bu buluşmaları takip<br />

etmek için Instagram’da @sanatlarandevu<br />

sayfasını takip etmeniz yeterli.<br />

www.sanatlarandevu.com<br />

Daha bahsedecek, yazacak o kadar çok<br />

güzel konu, etkinlik var ki… Ancak bu<br />

sayılık bu kadar. Hepinize sanatla dolu ve iyi<br />

hissedeceğiniz bir 2019 dilerim.


hillsider 108/112<br />

YENİ NESİL, YENİ MÜZİK,<br />

13/5<br />

BU GENÇ KADINLAR ALKIŞI<br />

HAK EDİYOR!<br />

EĞİTİMLERİ GÜÇLÜ, İLGİ<br />

ALANLARI OLDUKÇA ÇEŞİTLİ,<br />

İLETİŞİM AĞLARI GENİŞ<br />

VE FARKLI MÜZİK DENEYLERİNE<br />

AÇIKLAR… YENİ NESİL KADIN<br />

MÜZİSYENLER, MÜZİĞİN<br />

SINIRLARINI GENİŞLETİRKEN,<br />

"BAŞARI" KAVRAMININ<br />

ANLAMINI DA SINIRLARIN<br />

ÖTESİNE TAŞIYOR.<br />

Çok değil yakın geçmişe kadar Türkiye’deki<br />

müzisyenler için sınırların ötesindeki kitlelere ulaşmak<br />

genellikle oldukça iddialı, uzak hedefler olarak<br />

belirirdi. Gelişmiş iletişim kanallarına sahip yeni nesil<br />

yetenekli müzisyenler içinse sınırların ötesine çıkmak<br />

hayalden çok kaçınılmaz bir adım gibi.<br />

Elektronik müzikten caza, psychedelic rocktan etnik<br />

müziğe, pek çok farklı müzik alanında,<br />

kendilerine özgü yorum ve deneyleriyle oldukça<br />

başarılı performanslar sunan ve uluslararası arenada<br />

da parlayan genç kadın müzisyenlerimizden<br />

bazılarının hikayelerini mercek altına aldık...<br />

Yazı: Eyüp Tatlıpınar


İpek Görgün<br />

Fotoğraf: Zuhal Harputogulları<br />

Huma Utku / aka R.A.N.<br />

Fotoğraf: Mohammed Saleh<br />

Neval<br />

İPEK GÖRGÜN<br />

Bilkent Üniversitesi’nde Siyaset Bilimleri ve ardından yüksek lisansta<br />

Galatasaray Üniversitesi’nde felsefe okumuş İpek Görgün.<br />

Belgesel fotoğrafçılığı eğitimi alıp sahne ve sokak fotoğrafçılığı<br />

alanlarında çalışmalarda bulunmuş. Bu farklı ilgi alanlarının yanına,<br />

uluslararası düzeyde dikkat çekecek kadar başarılı bir müzisyenliği<br />

nasıl ekleyebildiğini merak ediyor insan.<br />

“13 yaşında klasik gitar ile başladım. Lisedeyken kendi kendime davul<br />

çalmayı öğrendim ve devamında da basgitara geçtim.<br />

Üniversitedeyken gitarist İlker Cece ile beraber Bedroomdrunk’ı kurduk<br />

ve 12 yıl boyunca vokalist ve basgitarist olarak bu grupla sahne aldım.<br />

O esnada Vector Hugo, Coquelicot ve Slowcore Sunset gibi deneysel/<br />

elektronik müzik projelerinde de bulundum ve caz vokal eğitimi aldım.<br />

Eğitimlerim devam ederken asistanlık, metin yazarlığı, editörlük,<br />

yayın işleri yöneticiliği gibi pek çok işte çalıştığım için ofis hayatını<br />

yakından gördüm. Ne kadar çabalasam da bazı ofis dinamiklerini<br />

taşıyacak gücümün olmadığını fark ettim.<br />

Bu noktada da beni gerçekten tamamlayan<br />

şeyin ne olduğunu sorgulamaya başladım.<br />

Cevabı bulduğumda ise bütün gelecek<br />

kaygılarımı çöpe attım. Hiçbir B planı, aile<br />

desteği veya maddi birikimim olmadan<br />

müziğe yöneldim.” sözleriyle hikayesini<br />

anlatıyor İpek Görgün. Şu anda İstanbul<br />

Teknik Üniversitesi’nin Müzik İleri Araştırmalar<br />

Merkezi’nde (MIAM) Sessel Sanatlar<br />

doktorasına devam ediyor.<br />

Geçen yıl yayınladığı ikinci albümü<br />

‘Ecce Homo’ ile ‘Resident Advisor’, ‘Indie<br />

Rock Mag’ ve ‘Pitchfork’ gibi prestijli müzik<br />

yayınlarından övgü yorumları alan Görgün,<br />

bestelerini oluştururken yaşadığı, şahit olduğu<br />

olaylardan etkilendiğini söylüyor. Yaptığı<br />

müziği ise; “Bedroomdunk’ta çalarken sürekli<br />

olarak sesle ilgili yeni şeyler öğrenmeye ve<br />

keşfetmeye çalıştım, bu da beni deneysel<br />

bir yaklaşıma sevk etti ve aynı tutumu kendi<br />

bestelerimde de devam ettirdim, şu anda da<br />

enstrümantal disiplinden gelmeme rağmen<br />

bu birikimimi bilgisayarla birleştiriyorum ve<br />

yeni ifade yolları, yeni formlar aramaya<br />

devam ediyorum” sözleriyle anlatıyor.<br />

Red Bull Music Academy katılımcısı İpek<br />

Görgün; Londra, Lugano, Berlin, İstanbul gibi<br />

şehirlerdeki konserlerle, performanslarla<br />

epey yoğun geçen 2018’in ardından, 2019’u<br />

akademik çalışmalarına eğilerek, 2 ayrı<br />

fotoğraf sergisi açarak ve şimdiden bazı<br />

ayakları netleşen Avrupa turnesine çıkarak<br />

geçirmeyi düşünüyor.<br />

NEVAL<br />

Diyarbakır’da doğup İstanbul’da büyüdü,<br />

Viyana’da oda orkestrasına ilgi duyup<br />

Berlin’de tekno müzikle kafa dağıttı,<br />

Hong Kong’da geçirdiği zamanlarda<br />

Çin operasıyla kendi deyimiyle duygusal bir<br />

bağ kurdu. Üniversitede psikoloji ve sinema<br />

okudu, şu günlerde yeni medya bölümünde<br />

yüksek lisans yapıyor, asistanlık görevini<br />

yürütüyor ve bir film senaryosu üzerine<br />

çalışıyor.<br />

Çocukluğundan beri ilgi duyduğu<br />

müzik alanındaki başarısı hakkında bir fikir<br />

vermesi bakımından; bu yıl New York’ta<br />

düzenlenen John Lennon Songwriting<br />

Competition’da finalist olduğunu, jürisinde<br />

Tom Waits, Lorde, Ziggy Marley gibi<br />

isimlerin yer aldığı Nashville’de düzenlenen<br />

International Songwriting Competition’da<br />

ise mansiyon ödülüne değer görüldüğünü<br />

söyleyelim.<br />

Bestelerini tanımlarken; “Bu işe ilk<br />

giriştiğimde biraz New Age, Etnik Müzik ve<br />

Elektronik Müzik tanımlamaları arasında<br />

gidip gelmiştim. Şimdi içinde biraz Alternatif<br />

Pop barındırdığını bile düşünüyorum.<br />

Genel olarak yaptığım her işte hem içinde<br />

bulunduğum coğrafyaya has, hem de benim<br />

kendi deneyimlerimi anlatabileceğim bir dil<br />

arayışı içindeyim. Müziğimdeki halk müziği<br />

ve sanat müziği etkileri tamamen içine<br />

doğduğum müzik kültüründen geliyor, bunun<br />

yanında elektronik ve batı tarzı altyapılar<br />

benim deneyimlerimle ilgili” diye ifade ediyor.<br />

Ve gelecekte müziğinin elektronik altyapısını<br />

daha da ortaya çıkarmaya çalışacağını ekliyor.<br />

HÜMA UTKU / R.A.N.<br />

Müziğe duyduğu ilgi çocukluğuna uzanan,<br />

15 yaşından itibaren elektronik müziğe<br />

yönelen Hüma Utku İstanbul’da psikoloji<br />

okuduktan sonra,<br />

YAPTIĞIM PARÇALAR<br />

ÇOĞUNLUKLA KENDİ TECRÜBELERİMİ,<br />

RUH HALİMİ VE DÜŞÜNCELERİMİ<br />

ANLATMA GİRİŞİMLERİM.<br />

bundan yedi yıl kadar önce birkaç aylığına<br />

Berlin’e gitmiş. Berlin’in canlı alternatif<br />

sanat ortamıyla tanışmasıyla birlikte birkaç<br />

aylık o süre bugüne kadar uzamış. Müzik<br />

çalışmalarını halen Berlin’de sürdürüyor.<br />

R.A.N. adıyla ilk albümü<br />

‘Her Trembling Ceased’i yayınladığında<br />

dikkatleri çeken Utku, ‘Kul’ isimli eseriyle<br />

kültür sanat dünyasının önemli bir dergisi olan<br />

Gonzo’nun aylık olarak yayınladığı<br />

CD’ye girmeyi başardı.<br />

İlk albümünü yayınlarken R.A.N.<br />

(‘Roads at Night’ın kısaltması) adını<br />

kullanmasını şöyle anlatıyor Utku:<br />

“2007’den beri elektronik müzik üretimiyle<br />

uğraşıyorum ve yaklaşık beş sene boyunca<br />

başka bir isim altında müzik yaptım.<br />

Ancak İstanbul’dan ayrılmadan evvelki dönem<br />

ve Berlin’e taşındıktan sonra geçirdiğim<br />

ilk sene çok ciddi değişimler geçirdiğim<br />

bir dönemdi. Berlin’de parçalar üzerinde<br />

çalışmaya başladım ve bunlar biriktikçe ortaya<br />

çıkan tablo, artık kesinlikle farklı bir<br />

projeye geçtiğimin göstergesiydi.<br />

Roads at Night, geceleyin hareket halinde<br />

arabadan yolu izlemekle alakalı.<br />

Karanlığın içine/içinde ilerlemek,<br />

bir noktaya varma ve hafif bir hipnoz durumu<br />

gibi şeyler çağrıştırıyor bana. R.A.N. ise<br />

kısaltma olarak, aslında şans eseri,<br />

kaçışı hatırlatan bir isim oldu.”<br />

Bestelerini oluşturma sürecini;<br />

“Ya piyanoda beğendiğim bir melodi<br />

çıkarıyorum ya da beğendiğim<br />

bir ses üretip onun tonlamalarıyla ve<br />

tasarımı ile uğraşıyorum. Yaptığım parçalar<br />

çoğunlukla kendi tecrübelerimi,<br />

ruh halimi ve düşüncelerimi anlatma<br />

girişimlerim” sözleriyle açıklıyor.<br />

2019 için ana hedefi Hüma Utku adıyla ilk<br />

albümünü yayınlamak.<br />

GÖRDÜĞÜNÜZ GİBİ<br />

EN ÇOK 30’LU YAŞLARINI<br />

SÜREN BU GENÇ KADINLARIN<br />

BAŞARILARI HİÇ DE<br />

AZIMSANACAK GİBİ DEĞİL.<br />

İŞİN GÜZELİ, BAŞARILARI<br />

YURT DIŞINA TAŞMIŞ<br />

YENİ NESİL KADIN<br />

MÜZİSYENLERİMİZİN<br />

SAYISI DA AZ DEĞİL.<br />

REDBULL.COM DA<br />

GURUR DUYACAĞIMIZ<br />

BU KONUYU ÇOK GÜZEL<br />

DERLEMİŞ.<br />

BAKIN DAHA KİMLER,<br />

NE BAŞARILARA<br />

İMZA ATMIŞ.


BAŞAK GÜNAK<br />

AH! KOSMOS<br />

Sesin elektronik halinin bedenler<br />

ve duvarlar arasındaki yansımasını<br />

araştıran Başak Günak, canlı<br />

performansların yanı sıra farklı sanatçılar<br />

ve sanat gruplarıyla tiyatro, çağdaş<br />

dans, video ve mekân odaklı işler için<br />

kompozisyonlar yaptı.<br />

İSTİKRARLI HAYAL<br />

HAKİKATTİR!<br />

Gaye Su Akyol<br />

Fotoğraf: redbull.com<br />

2013’te ‘Ah! Kosmos’ adıyla ilk kısaçaları<br />

‘Flesh’ i yayınladı. Red Bull Music Academy<br />

katılımcısı olan Başak’ın ilk albümü<br />

‘Bastards’ 2015’te, Alman menşeli<br />

Denovali Records etiketiyle yayınlandı.<br />

Türkiye ve Avrupa’da büyük ilgi gören<br />

‘Bastards’, “sakinleştirici olduğu kadar<br />

canlandırıcı ve şaşırtıcı”, “karanlık,<br />

karamsar ve çekici” sözleriyle<br />

eleştirmenlerden de tam not aldı.<br />

Son albümü ‘Beautiful Swamp’ ile yeni müzik<br />

gruplarına yer veren müzik sitesi The Line of<br />

Best Fit tarafından övgü aldı.<br />

PARTİYE<br />

Başak Günak / Ah! Kosmos<br />

Fotoğraf: Arda Funda<br />

KARSU<br />

Caz, blues, soul, funk’ı Türk Müziği ile<br />

harmanlayan Karsu, ilk stüdyo albümü<br />

“Confession”ı 2012 yılında bizlerle<br />

paylaştığında henüz 22 yaşındaydı.<br />

Sanatçı, New York Carnegie Hall ve<br />

North Sea Jazz Festival gibi dünyanın önemli<br />

sahnelerinin yanı sıra Avrupa ve<br />

Türkiye’de sergilediği performanslarıyla da<br />

adından sıkça söz ettiriyor.<br />

Kendine özgü müzik tarzıyla vokal, piyanist,<br />

söz yazarı, besteci ve aranjör rollerini de<br />

üstlenen Karsu;<br />

Karsu<br />

Merve Daşdemir / Altın Gün<br />

GAYE SU AKYOL<br />

Gaye Su Akyol, üçüncü ve son albümü<br />

‘İstikrarlı Hayal Hakikattir’ ile her geçen gün<br />

daha büyük bir kitleye ulaşıyor. Akyol bu son<br />

albümüyle İngiliz müzik dergisi Songlines’a<br />

kapak oldu, The Wire Dergisi’nde söyleşisi<br />

yayınlandı… ‘İstikrarlı Hayal Hakikattir’<br />

albümüne 5 üzerinden 4 yıldız veren<br />

The Times gazetesi, albüm hakkında övgüyle<br />

söz eden bir eleştiri yazısı yayınladı.<br />

Daha önce Kuzey Avrupa’nın en büyük<br />

müzik festivallerinden Roskilde’de sahne<br />

alan şarkıcı, bu yıl da müzik fuarı WOMEX’te<br />

müzikseverlerin karşısına çıkmıştı.<br />

MERVE DAŞDEMİR<br />

1970'ler Türk ‘psychedelic rock’ının<br />

günümüzdeki en güzel yansımalarından biri<br />

Altın Gün. Grup, aralarında<br />

Merve Daşdemir’in de yer aldığı Hollandalı<br />

ve Türk müzisyenlerden oluşuyor. Türkiye'de<br />

klasikleşen, Anadolu ile özdeşleşmiş eserleri<br />

repertuvarına alan grubun müzikleri<br />

Avrupa'da da bir hayli beğeniliyor. Altın Gün,<br />

İspanya’dan İsrail’e, Fransa’dan Avustralya’ya<br />

dünyanın birçok noktasında konser verdi.<br />

HAZIR<br />

OLUN!<br />

HEM TÜRKÇE PARÇALARA<br />

GETİRDİĞİ YORUMLAR,<br />

HEM DE KENDİ BESTELERİYLE<br />

BEĞENİ TOPLUYOR.<br />

2015’te üçüncü albümü “Colors”ı<br />

dinleyicileriyle paylaşan sanatçı,<br />

2016 yılında Hollanda’nın en prestijli ödülü<br />

“Edison Jazz/World”ü kazanan ilk<br />

Türk sanatçı oldu. 2018’de<br />

Atlantic Records’un kurucusu Ahmet<br />

Ertegün’ü anlattığı projesiyle Avrupa’da<br />

müzik eleştirmenleri ve izleyiciler tarafından<br />

büyük övgüler alıyor.<br />

BESTE AYDIN / NENE H.<br />

Elektronik müzik projesi<br />

‘Nene H.’ ile başarı yakalayan<br />

Beste Aydın, yaşadığı Berlin’in<br />

müzik dünyasında önemli bir yer edinmiş<br />

durumda. Fransa, İsveç,<br />

Hollanda gibi ülkelerde de sahne alan<br />

Beste Aydın, Rinse ve Boiler Room gibi<br />

dünyaca ünlü elektronik<br />

müzik kanallarında da adını duyurdu.<br />

Aydın, en son Red Bull Music Festival Berlin’de<br />

müzikseverlerin karşısına çıkmıştı.<br />

Beste Aydın<br />

Nene H<br />

JBL PartyBox 300 ışık efektleriyle zenginleştirilmiş güçlü bir parti hoparlörü.<br />

Şarj edilebilir pili sayesinde partinizi dilediğiniz yere götürebilirsiniz.<br />

Parti Başlasın!!


hillsider 114/115<br />

Supreme<br />

Bel Çantası<br />

FOR 14<br />

Levi's<br />

Dyson V10<br />

Vakum<br />

Off White<br />

GOOD<br />

Bu kış Mickey’leniyoruz!<br />

2019’a sıcak bir merhaba!<br />

Uzun bir aradan sonra tekrar kış büyülü<br />

yüzünü göstermeye başladı.<br />

Bu sezon birçok yeni trend karşımıza<br />

çıkarken Mickey Mouse’un 90. yaşına<br />

özel hazırlanan kapsül koleksiyonlardan<br />

bence en başarılı olanlar Lacoste ve<br />

Levi’s’inkiler oldu. Sizin için seçtiğim<br />

bu iki parçayı ister birlikte kombinleyin<br />

isterseniz de klasik parçalarınızın<br />

arasına katın.<br />

Bel Çantaları omuza geçti,<br />

erkekler bu trendi çok sevdi!<br />

Özellikle Avrupa’da sokaklarda<br />

gezerken birçok erkeğin bu trende uyup,<br />

bel çantalarını omuzlarından çapraz bir<br />

şekilde astıklarını gördüm.<br />

Kışın bu trend daha da yükselişe geçecek.<br />

Eminim herkesin babasından<br />

kalma bir bel çantası vardır. İster vintage<br />

kullanın, isterseniz ünlü markaların<br />

koleksiyonlarından seçin, bel çantalarınızı<br />

XL hoodie’ler veya boğazlı kazakların üzerine<br />

kullanmayı ihmal etmeyin.<br />

Uzay savaşlarında mikropları,<br />

ışın kılıcınızla yenin!<br />

Star Wars tutkunlarının yeni ışın kılıcı<br />

Dyson V10! Güçlü vakum teknolojisi ve<br />

kablosuz kullanma kolaylığıyla özellikle<br />

erkeklere farklı bir deneyim yaşatan bu cihazı<br />

kullanırken, kendinizi uzay savaşlarında ışın<br />

kılıcınızı kuşanmış gibi hissedebilirsiniz.<br />

Soğuk kış günlerinde mikroplara karşı<br />

açacağınız savaşta Dyson, en teknolojik<br />

oyuncağı ile yanınızda olsun.<br />

Off-White bu kış da çok IN!<br />

Önce kemerleri, sonra Nike ile<br />

yaptığı işbirliği derken<br />

bu kış özellikle kabanları<br />

ve kar kıyafetleri ile dolaplarımızda<br />

mutlaka olması gereken<br />

parçalardan biri de Off-White...<br />

Bu kış daha sağlıklıyız…<br />

Malum kış demişken,<br />

bağışıklık sistemini korumak ve<br />

günlük vitaminleri ihmal etmemek de<br />

önemli. Bu aralar özellikle kullanım<br />

pratikliği ve lezzet olarak tercih ettiğim,<br />

portakal & çarkıfelek meyvesi aromalı<br />

yeni Supradyn Energy Fast Action<br />

kullanıyorum. Paketi açıp, toz granüllerini<br />

ağzınıza atmanız yeterli. Su ile almadan<br />

kullanılan bir vitamin takviyesi süper<br />

kahraman gücünde hissettirecek sizi.<br />

Ayrıca Vocalzone’un yeni çıkan<br />

frenk üzümlü pastilleri ise hem<br />

tat hem de performans<br />

yönünden mutlaka<br />

denenmeli.<br />

Calvin Klein<br />

İtfaiyeci Ceketi<br />

Supradyn Energy<br />

Fast Action<br />

Hazırlayan:<br />

Göze Şener<br />

hiswardrobe.net


hillsider 117<br />

GEÇTİĞİMİZ SAYIDA<br />

16<br />

SİZ BU SAYIDA<br />

EN ÇOK HANGİ İLANI<br />

BEĞENDİĞİNİZ?<br />

İlkbahar/Yaz 2019 podyumları bazı retro trendlerin yeniden ortaya çıkışına tanıklık etti.<br />

Kravat desenli bisiklet şortları, vatkalar ve bol paça pantolonlarla dolu podyumlarda<br />

seksenlerin trendlerinden en çok göze çarpanı neondu. Bu etki modadan<br />

dekorasyona her alana hızla yayıldı. Yumuşacık pembelerden vurgulayıcı sarılara ve<br />

canlı yeşillere kadar, gelecek bahar her zamankinden daha parlak görünüyor.<br />

Öne çıkmak ve bu trendi şimdiden yönlendirmenin tam zamanı.<br />

İşte 2019 “Neon Trendi” rehberiniz.<br />

Prada’ya Göre,<br />

Neon Geri Döndü<br />

Prada önderlik ettiğinde,<br />

diğerleri takip eder. Sonbahar/<br />

Kış 2018-19 defilesinde<br />

neonla öne çıkan moda evini<br />

takiben, 2019 İlkbahar/Yaz<br />

sezonu için neon hemen her<br />

defilede karşımıza çıktı. Neon<br />

uzun süredir cadde ve atletik<br />

giyimde yer yapan bir trend<br />

olsa da, hareket, heyecan<br />

ve eğlence duygularını<br />

uyaran neonun tonları,<br />

yeni sezonla birlikte gece<br />

elbiseleri, dantelli günlük<br />

elbiseler, çarpıcı trençkotlar<br />

ve hareketli tulumlara kadar<br />

her parçada ortaya çıkıyor.<br />

Tibi, Armani, Parabal Gurung,<br />

Brandon Maxwell ve Cushnie<br />

gibi moda evleri Prada’nın<br />

öngördüğü neon patlamasını<br />

koleksiyonlarında gösteren<br />

bazı markalar.<br />

Bir Parça Neon Floresan Dekorlar En Yaratıcı Zamana Rakip<br />

Neon geri dönüşünü sadece<br />

hazır giyim parçasında<br />

ilan etmedi. Versace ve<br />

Bluemarine’in çanta<br />

koleksiyonları,<br />

Santoni, Alexandre<br />

Birman ve Hogan'daki sarı,<br />

turuncu, pembe ve<br />

yeşil renkte floresan<br />

ayakkabılar trendin<br />

aksesuarlara taşan<br />

coşkusunu kanıtlar<br />

nitelikte.<br />

Memphis’in neondan<br />

ilham alan tasarım devrimi<br />

tamamen renklerle ilgili.<br />

Temel renklerin cesur<br />

kullanımı neonun 2019'daki<br />

dönüşüyle bizi 80'lerin<br />

canlılığına geri getiriyor.<br />

Cüretkâr desenler ve çatışan<br />

renkler ile Memphis'ten<br />

esinlenen mobilyalar,<br />

enerji ve farkındalık dolu<br />

atmosferler yaratıyor. Güçlü<br />

ve ikonik tasarımlara ilham<br />

Paris’te doğup Amerika<br />

sokaklarında popülerliğini<br />

kazanmaya başladığı 1900’lü<br />

yıllardan beri, her alanda en<br />

çok dikkat çeken neonun bu<br />

özelliğini sanatına yansıtanlar<br />

da aynı derece de çarpıcı ve<br />

nefes kesen eserler yaratıyorlar.<br />

Mary Weatherford’un canlanan<br />

büyüleyici tabloları, Iván<br />

Navarro’nun politik mesajlarla<br />

dolu enstalasyonlarıyla,<br />

Londra’da kendi neon<br />

Dünya trendlerinde zamanda<br />

yolculuk yaparken saatlerden<br />

bahsetmemek olmaz.<br />

Bomberg, Hamtun,<br />

D1 Milano ve HYT gibi saat<br />

ustaları, 2019’a damgasını<br />

vuran neon trendini erkenden<br />

yakalayarak floresan<br />

renkleri kadranın arkasına<br />

hapsedenlerden.<br />

Parlak yeşil, cart pembe ve<br />

mavinin en dikkat çekici<br />

tonlarıyla zenginleşen<br />

veren bu neon trendini sakın sanat müzesini açan Tracey modeller, daha şimdiden<br />

kaçırmayın.<br />

Emin’in eserleri neonun tüm yok satıyor.<br />

manyetizmini kullanıyorlar.<br />

Bize mail ile bildirebilirsiniz.<br />

hillsider@hillside.com.tr<br />

10.10am on Fifth Avenue.<br />

N 40° 43’ 53.1’’ W 73° 59’ 49.1’’.<br />

Freak Collection<br />

Ulysse Nardin Boutique: Etiler – Istanbul +90 212 2570998<br />

Time Square Fine Timepieces and Jewellery: Kanyon AVM +90 212 3531056<br />

Şark Saatçilik: info@sarksaat.com


hillsider 118<br />

17<br />

BİZİ Mİ<br />

ARAMIŞTINIZ<br />

HILLSIDER MAGAZINE'I<br />

BULABİLECEĞİNİZ LOKASYONLAR<br />

290 SQM<br />

7 Gr Art Cafe<br />

44A Sanat Galerisi<br />

Adem Terzi<br />

Akali Gastro Pub<br />

Alancha<br />

Alkent Aktüel Art<br />

All Sports Cafe<br />

Alles Coffee & Shop<br />

Amanda Bravo İstanbul<br />

Antiochia Restoran<br />

Any Cafe<br />

Ara Cafe<br />

Armani Cafe<br />

Arnavutköy Steak House<br />

Arte İstanbul Sanat Merkezi<br />

Artone<br />

Aşşk Café'ler<br />

Atmospheres<br />

Atölye 26<br />

Autoban Mimarlik Ofisi<br />

Aziza<br />

Backhause<br />

Bahçecik Kuaför'ler<br />

Baltazar<br />

Bank Pub & Bistro<br />

Barber’s Club<br />

Barcode Cafe<br />

Bebek Kahve<br />

Bebek Koru Kahvesi<br />

Becara<br />

Bej<br />

Berna Ergin<br />

Beymen Brasserie<br />

Big Chefs'ler<br />

Big Plate<br />

Bilsak 5. Kat<br />

Bilstore Tünel<br />

Bi Nevi<br />

Biber Cafe<br />

Bioritm Güzellik Enstitüsü<br />

Bistro Cabana<br />

Blum<br />

Bosphorus Brewing Compony<br />

Bou Art & Design<br />

Brandzoo<br />

Bread & Butter<br />

Butterfly<br />

Cafe Benderli<br />

Café Cadde<br />

Café City<br />

Café Culina<br />

Cafe Des Cafes<br />

Cafe Nerolar<br />

Cafe Nook<br />

Cafe Pi<br />

Café Smyrna<br />

Café Wien<br />

Café Zone<br />

Cankat Klinik<br />

Cantinery<br />

Carluccio’s<br />

Carnival<br />

Casa Di Moda<br />

Cecconi’s<br />

Cenoa Sailing Tekneleri<br />

Cezayir Rest.<br />

Charlotte<br />

Chez Vous<br />

Chic Town Deco<br />

Chocolate<br />

Cinecity Sinemaları<br />

Clinica Skin Rejuvenation<br />

Coffe Nutz<br />

Coffee Brew Lab<br />

Coffee Manifesto<br />

Coffee Sapiens<br />

Coffee Topia<br />

Cook Shop'lar<br />

Cup Of Joy<br />

Cup Third Wave Cooffee Shop<br />

Cuppa Cafe<br />

Çukurcuma 49<br />

Da Mario<br />

Dai Pera<br />

Daily News Restaurant<br />

Daire 1<br />

Dandin Bakery<br />

Dara Kırmızıtoprak Mimari Ofis<br />

Delicatessen<br />

Dem Cafe<br />

Dent-Est<br />

Derin Design<br />

Dermamed<br />

Devine<br />

Dinette<br />

Diba Kuaför<br />

Divan Brasserie'ler<br />

Dolce<br />

Downtown Food Club<br />

Dr. Ayşegül Salsat<br />

Dr. Berrin Oğuzhan<br />

Dr. Hasan İnsel<br />

Dr. Melisa Eczacıbaşı Medical&Esthetic<br />

Dr. Raif Üçsel<br />

Dr. Seyhan Gücüm<br />

Dr. Şirin Gençer Seçkin<br />

Dr. Taylan Kümeli/Taylight<br />

Dr. Yankı Yazgan<br />

Dr.Elif Ay<br />

Drip Coffeist'ler<br />

Drop’n<br />

Eat Pro Diet<br />

Eataly<br />

Ebil Kuaförler<br />

Erdem Kıramer<br />

Escale<br />

Estetica Güzellik Merkezi<br />

Esteworld<br />

Fauchon<br />

Feraye<br />

Fethi Orak<br />

Flavius Klinik<br />

Fol<br />

Food Bar - Ulus 29<br />

Forneria Rest.<br />

Freya Akaretler<br />

Galata Kitchen<br />

Galeri Bu<br />

Galeri Russo<br />

Galeta<br />

Galip Gürel<br />

Geyik Cafe Roastery<br />

Gilt<br />

Glen's<br />

Gloria Jeans Café'ler<br />

Go Mongo<br />

Goya<br />

Gram<br />

Grandma<br />

Grandpa Coffee & Eatery<br />

Grey<br />

Hair Mafia<br />

Hakan Köse - Difference<br />

Ham:m<br />

Harvard Cafe<br />

Havelka Suadiye<br />

Hayal Kahveleri<br />

Hazine Cihangir<br />

Heisenberg Cafe<br />

Healthyish Cafe<br />

Hillside Beach Club<br />

Hillside City Club'lar<br />

Home Cafe<br />

Hudson<br />

Isokyo<br />

İnci Soydan Güzellik Merkezi<br />

İstanbul Culinary<br />

İstanbul Moda Akademisi<br />

İstanbul Modern Cafe<br />

Jamie’s Italian<br />

John’s Coffee World<br />

Joker No.19<br />

Joker No.5<br />

Journey Lounge<br />

Juju Kuaför<br />

Juno Cafe<br />

Kahve 6<br />

Kahve Dünyası<br />

Kahvedan<br />

Kaktüs<br />

Karabatak<br />

Kase No:16<br />

Kırıntı'lar<br />

Kiki<br />

Komün Cafe<br />

Kozmonot Pub<br />

Kronotrop<br />

Kuafor Musa Kurt<br />

Kuaför Mehmet Tatlı<br />

Kuaför Trio<br />

Kuaför Yıldırım Özdemir<br />

La Boom<br />

La Maison<br />

Latife Türk Kahvecisi<br />

Lavanta Restoran<br />

Lazer Optik<br />

Le Pain Quoditien'ler<br />

Le Petit Maison<br />

Leb-i Derya<br />

Little China<br />

Limonlu Bahçe<br />

Litera<br />

Lokanta<br />

Lokanta Farina<br />

Lucca<br />

Lush Cafe<br />

Maci<br />

Mahalle<br />

Makas Kuaför'ler<br />

Mama Shelter<br />

Mangerie<br />

Manuel Deli & Coffee<br />

Marcus<br />

Maria’nin Bahçesi<br />

Martinez<br />

Masa Cafe<br />

Maximilian<br />

Mazi Plak Cafe<br />

Medica<br />

Medkon<br />

Meg Cafe<br />

Midpoint'ler<br />

Mini Coffee Shop<br />

Minoa Cafe & Bookstore<br />

Misk Floral Cafe<br />

Mixer<br />

Moc Cafe<br />

Moda Teras<br />

Morgan Café<br />

Mos Kuaför'ler<br />

Muhit<br />

Mumbocino Coffee<br />

Must<br />

Mutfak Sanatlari Akademisi<br />

Naan Bakeshop<br />

Nabu Karaköy<br />

Naif<br />

Nan Şişhane<br />

Nano Cafe<br />

Nar Cafe<br />

Neolokal<br />

Neşedabad<br />

Next<br />

Nicole Rest.<br />

Nihan Peker Studio<br />

Nikol Consept Store & Cafe<br />

Noa<br />

Nopa Rest.<br />

Op.Dr. Dilek Avşar Estetik Kliniği<br />

Op. Dr. Ozan Balık Estetik Kliniği<br />

Ops Cafe<br />

Otap<br />

Ottolar<br />

Oymak Plastik Cerrahi Kliniği<br />

Özel Hay Polikliniği<br />

Papermoon<br />

Park Şamdan<br />

Pas Coffee House<br />

Pastarito<br />

Pastel Cafe<br />

Patisserie Smyrna<br />

Patika<br />

Petra Coffee<br />

Pinty<br />

Play Cafe<br />

Plus Kitchen'lar<br />

Polivar Çiftliği<br />

Pomelo İstanbul<br />

Pop Up Cafe<br />

Porte<br />

Press Cafe<br />

Private Reason<br />

Prototype<br />

Prof. Dr. Murat Topalan<br />

Pucci Restoran<br />

Raphael<br />

Ravouna 1906 Coffee & Bar<br />

Room & Rumours<br />

Rudolf Rest.<br />

S Café<br />

Sade Kahve<br />

Salomanje<br />

Sanda Spa'lar<br />

Sculpture<br />

Secco Cafe<br />

Seed<br />

Seksek<br />

Siec Cafe - S Binicilik Club<br />

Sırçacı 14<br />

Sivuple<br />

Socrates Bistro<br />

Soho House<br />

Son Topağacı<br />

Starbucks'lar<br />

Suadiye Cafe<br />

Sugar Club Café<br />

Suinn<br />

Sunday Cafe<br />

Sunset<br />

Sushico'lar<br />

Sushimoto<br />

Swing İstanbul<br />

Şimdi<br />

Tag Cafe<br />

Tamirane<br />

Tamirane Express Quality Food<br />

Taps Bebek<br />

TAV Loungeları<br />

The Allis<br />

The Galliard<br />

The House Café'ler<br />

The Muse<br />

The Upper Crust<br />

The Popülist<br />

THY CIP Salonları (İst, Ank, İzm)<br />

Toni&Guy<br />

Touchdown<br />

Türker Art Gallery<br />

On Off Karaköy<br />

Unter<br />

Uptown Cafe Bar<br />

Urart<br />

Urban Cafe<br />

Vogue<br />

Walters Coffee<br />

White Mill<br />

Wom Karaköy<br />

Yada Sushi<br />

Yada Beach Club<br />

Zanzibar

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!