08.08.2016 Views

Bu Sayının Teması Korku ve Kaygılarımız

5wus4E1rs

5wus4E1rs

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

KORKU ÜZERİNE BİR YAŞAR KEMAL<br />

ROMANI İNCELEMESİ:<br />

“TEK KANATLI BİR KUŞ”<br />

Uzm. Psi. Dan. Pınar ÇAĞ<br />

Orta Doğu Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Öğrenme <strong>ve</strong> Öğrenci Gelişim Birimi<br />

“...çünkü derdi korku değil, korkuyu beklemekti. Ve korkuyu beklemek, korkudan<br />

beterdi. Bir zamanlar birinin yazdığı gibi.” Hakan Günday<br />

“...ne zamandı bilmiyorum. Yaşadıklarından sana kalan tortu, seni olduğun yere<br />

çakan, olduğun yerde fırtına koparan korku.” Birhan Keskin<br />

Yaşar Kemal’in ölümünden önce son yayımlanan<br />

bu kitabında temel nokta yine Anadolu insanı. Yaşar<br />

Kemal bu romanında odak noktası olan korku<br />

duygusuna ilişkin şöyle diyor:<br />

“Ben hep korkudan korktum. <strong>Korku</strong>dan çok<br />

korktum. Roman yazdığım zaman içimde bir<br />

korku istemezdim. O yüzden bu kitapta da<br />

korkuyu anlattım. Kayseri’de askerlik yaptığım<br />

kasabanın üzerinde büyük bir taş vardı <strong>ve</strong><br />

bütün kasaba bu taşın üzerlerine düşeceğinden<br />

korkuyor, taşı üzerlerine düşmesin diye demir<br />

zincirlerle bağlıyorlardı. Madem korkuyorsunuz<br />

o zaman çekin gidin diyordum. Seneler senesi bu<br />

korkuyu yazmak istedim.”<br />

Romanda posta müdürü olarak Trabzon’un ıssız,<br />

sessiz, terk edilmiş Yokuşlu kasabasına atanan<br />

Remzi Tavdemir <strong>ve</strong> eşi Melek Hanım başkarakterler.<br />

<strong>Bu</strong> ikilinin atandıkları kasabaya doğru çıktıkları tren<br />

yolculuğuyla başlayan roman, kasabaya giremeyip<br />

bir ceviz ağacının altında korkuyu bekledikleri<br />

sonsuz anların içinde sonlanmaktadır. Roman,<br />

durmadan, hızlıca, nedeni bilinmez bir şekilde,<br />

koşullanılmış bir hal gibi bireylerin içinde büyüyen,<br />

gelişen <strong>ve</strong> önü alınamayıp kişileri hareketsiz bırakan<br />

korkuyu <strong>ve</strong> yayılımını anlatıyor.<br />

“Dağ düşüyor Yokuşlu’nun üstüne. Kimse<br />

yaklaşamıyor oraya. Dağ evleri, kayaları ezip<br />

geçiyor her gün her gün. Kimse yaklaşamıyor o<br />

kasabaya” (ss.22).<br />

“Şimdi iyice merak ediyordu bu kasabayı.<br />

<strong>Korku</strong>ya benzer, yılgınlığı, yarı uyku haline benzer<br />

bir duyguda bunalarak” (ss.30).<br />

Remzi Bey <strong>ve</strong> Melek Hanım, Remzi Bey’in atandığı<br />

kasabaya varmak için uzun bir tren yolculuğundan<br />

geçerler, ardından kasabaya ulaşıncaya kadar bin<br />

bir insandan oraya gitmemeleri, orada “bir şey”<br />

olduğu, bu şeyin korkulası “bir şey” olduğu, oradan<br />

uzak durmaları gerektiği <strong>ve</strong> hatta geldikleri yere;<br />

Ankara’ya, dönmeleri gerektiği söylenip durur. “Bir<br />

şey olmuş ki kasabaya, kimse bilmiyor, söylemiyor”<br />

(ss.71). Öyle ki bütün insanları kasabaya girmekten,<br />

yakınından geçmekten, kasabanın ufkuna dahi<br />

bakmaktan alıkoyan bir tür kronik korku hali.<br />

Ancak Remzi Bey dirayetli biridir <strong>ve</strong> kasabayı gidip<br />

gözleriyle görmeden bu yoldan vazgeçebilecek<br />

gibi değildir. Remzi Bey ısrarcıdır ancak minibüs<br />

şoförü de en az onun kadar ısrarcı olunca eşiyle onu<br />

kasabanın girişindeki bir ceviz ağacından bir milim<br />

öteye götürmeyi kabul etmez. Remzi Bey <strong>ve</strong> Melek<br />

Hanım diğerlerine ait korkuyu kendi bünyelerine<br />

hızlıca çektiklerinden artık onlar da kasabaya<br />

gitmekten ürperir <strong>ve</strong> o ceviz ağacının altında,<br />

birilerinin gelmesini beklerler ya da kasabaya<br />

giden birilerinin geçmesini. Çok geçmeden bir<br />

minibüs daha gelir <strong>ve</strong> dört kişi iner içinden. Şoför<br />

yine kasabaya girmeyi reddedip onları da Remzi<br />

23

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!