EKOIQ
ekoiqsayi67
ekoiqsayi67
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Prof. M. Levent KURNAZ<br />
Boğaziçi Üniv. İklim<br />
Değişikliği ve Politikaları<br />
Uyg. ve Araş. Merk.<br />
mlkurnaz@gmail.com<br />
sınırını oluşturan ülkemizin kuvvetli<br />
olması, AB’nin sürdürülebilir gıda<br />
ve su güvenliği açısından büyük<br />
önem taşıyor.<br />
Açlık ve Kuraklık Riski<br />
ABD yüzyıllar boyunca değişik ülkelerden<br />
göçen kişiler tarafından<br />
kurulmuş ve egemen konumuna<br />
getirilmiş bir ülke. Ancak bugün<br />
için bu ülkenin batı yarısı ciddi anlamda<br />
bir kuraklık tehdidi altında<br />
yaşıyor. Özellikle Kaliforniya eyaletini<br />
besleyen su kaynakları hızla<br />
azalıyor ve bu bölgedeki tarım neredeyse<br />
durma noktasına geliyor.<br />
Ama bu problem ABD’den çok<br />
güney komşusu olan Meksika’yı<br />
etkiliyor. 20. yüzyıl boyunca ABD-<br />
Meksika sınırı, sınırlı da olsa<br />
geçirgen bir karaktere sahip oldu.<br />
Bunun temel nedeni ise ABD’nin<br />
güney eyaletlerindeki işgücü ihtiyacıydı.<br />
Bu geçirgenlik nedeniyle<br />
güney eyaletlerinde anadili İspanyolca<br />
olan kişiler neredeyse çoğunluğa<br />
geçiyor.<br />
Meksika’nın günümüzde 120 milyon<br />
olan nüfusu her geçen gün kuraklık<br />
ve açlık riski altında yaşamaya<br />
doğru sürükleniyor. Benzer bir<br />
sorun Akdeniz’in güneyindeki ülkelerde<br />
ve Ortadoğu ülkelerinde de<br />
mevcut. Ancak bu ülkelerin AB ile<br />
uzun bir sınırları olmadığından kitlesel<br />
göç olaylarını durdurabilmek<br />
nispeten daha kolay. ABD de Meksika<br />
ile olan sınırının geçirgenliğinin<br />
artmasından endişe duyduğundan<br />
bu sınıra geçirgenliği önleyici bir<br />
duvar örme çabasına girişti. Bu duvar<br />
sayesinde güneyden gelebilecek<br />
mülteci akınlarının önüne geçildiği<br />
Tüm ülkeler kendi gıda<br />
ve su güvenliklerinin<br />
sürdürülebilirliğine temel<br />
varlıklarını koruyabilmek<br />
için en büyük önemi<br />
vermek zorunda. Yakın<br />
gelecekteki olaylara<br />
da bu açıdan bakmak,<br />
alacağımız tedbirlerin fayda<br />
sağlayabilmesi açısından son<br />
derece büyük önem taşıyor.<br />
takdirde ABD’nin kendi nüfusunu<br />
beslemesi mümkündür.<br />
Günümüzde gıda ve su güvenliği<br />
açısından sorunu olmayan tek büyük<br />
güç Rusya. Ancak Rusya’nın<br />
gıda güvenliğine tehdit, batısından<br />
ya da güneyinden değil, doğusundan<br />
geliyor. Çünkü dünyanın<br />
yükselmekte olan gücü Çin,<br />
gıda güvenliği açısından en kötü<br />
durumda olan büyük ülke. Öncelikle<br />
iklim değişikliğinden dolayı deniz<br />
seviyelerinin yükselmesi Çin’in kıyı<br />
kesimlerindeki tarım arazilerini<br />
ciddi biçimde tehdit ediyor. Ayrıca<br />
Çin’de tarımsal sulama için kullanılacak<br />
olan su çoğunlukla kaynağı<br />
Himalayalar’da olan nehirlerden<br />
karşılanıyor. Himalayalar’daki suyun<br />
kaynağı ise burada binlerce<br />
yıldır varlığını sürdüren buzullar.<br />
Bu buzullar da iklim değişikliği<br />
nedeniyle küçülüyor. Önümüzdeki<br />
20-30 sene içerisinde önce debileri<br />
artacağı, sonra da sadece muson<br />
yağışlarından beslenecekleri için,<br />
bu nehirlerin neredeyse denize ulaşmayacak<br />
hale gelmeleri bekleniyor.<br />
Bu durum Çin’in büyük nüfusunu<br />
doyurabilmek için çevresindeki sürdürülebilir<br />
su ve gıda kaynaklarına<br />
gözünü dikmesine yol açabilir. Bu<br />
kaynakların en önemlisi de üst komşusu<br />
Rusya’da bulunuyor.<br />
Ticaret ve Hukuk Kuralları<br />
Bugüne dek bu tür senaryolarla<br />
karşılaştığımızda hep “O zaman<br />
başka yerden gıda gereksinimlerini<br />
karşılarlar” diyerek konuyu geçiştirmeye<br />
çalıştık. Mesela Çin için<br />
o “başka yer” Afrika’da satın aldığı<br />
tarım arazileri. Ancak burada hep<br />
uluslararası ticaret kurallarının şimdiye<br />
kadar olduğu şekilde çalışacağı<br />
var sayılıyor. Zimbabve’de, Gana’da,<br />
Nijerya’da yerli halkın açlıkla karşı<br />
karşıya kaldığında, yanlarındaki tarlalarda<br />
üretilen gıda maddelerinin<br />
Çin’e gönderilmesine sessiz kalacağı<br />
düşünülüyor. Oysaki Afrika, iklim<br />
değişikliğinden en fazla etkilenecek<br />
bölgelerden biri olacağından bu ve<br />
benzeri gıda ve kıtlık sorunları uluslararası<br />
ticaret ve hukuk kurallarının<br />
tamamen göz ardı edilmesine ve<br />
belki de çökmesine neden olabilir.<br />
Afrika bu konuda verilebilecek tek<br />
örnek değil. Bu nedenle tüm ülkeler<br />
kendi gıda ve su güvenliklerinin<br />
sürdürülebilirliğine temel varlıklarını<br />
koruyabilmek için en büyük<br />
önemi vermek zorunda. Yakın geçmişimizdeki<br />
olaylara bu gözden bakılacak<br />
olursa olayların anlaşılması<br />
da daha kolay olabilir. Yakın gelecekteki<br />
olaylara da gıda ve su güvenliğinin<br />
sürdürülebilirliği açısından<br />
bakmak, alacağımız tedbirlerin<br />
fayda sağlayabilmesi açısından son<br />
derece büyük önem taşıyor.<br />
KASIM - ARALIK 2016 / <strong>EKOIQ</strong> 95