KUSVAmart17

More documents

Recommendations

Info

KRİZALİTLER ENGELLILIK VE ENGEL AYNI ŞEY MI ?NE DÜ- ŞÜNÜRSÜNÜZ ? L.A. : Engelliliği “sakatlık”, “özürlülük” anlamında kullanıyorlar. Engellilik kavramını şu şekilde oluşturabiliriz: İnsanların gerek kendi içlerinden, bedenlerinden kaynaklanan veya dışarıdan çıkarılmış engellerle ilgili alan. Engeli de genellikle dışarıdan birilerinin çıkardığı zorluklar veya birşeyin olmasına karşı üretilmiş engeller olarak düşünebiliriz. Dışarıdaki engelleri bir şekilde aşıyorsunuz da aşılması en zor olan ve hatta imkansız olan insanın kendi kendine kooyduğu engeldir. Hani bir söz var ya, “Dünyada hiç kimse gerçeği görmek istemeyen kadar kör olamaz” diye. Eğer siz görmek istemezseniz size hiç kimse gösteremez. FARKINDALIK SIZCE NEDIR ? FARKINDALIK BILINCINE SAHIP OLDUĞUNUZU DÜŞÜNÜR MÜSÜNÜZ ? L.A. : Bir insanın kendini evrende doğru konumlandırmasına yaryan veya doğru konumunun gereği olan olaylar, şahıslar,, durumların farkında olması bana göre farkındalıktır. Eğer kendini doğru konumlandırmaya yaramıyorsa veya doğru konumunun gereğini yapmasına yaramıyorsa farkında olsa ne olmasa ne… Benim farkındalığım konusunda iddialı değilim. Ama farkına varmaya çalıştığım konusunda iddialıyım. Farkındalıığımı sürekli yükseltmeye çalışıyorum. Bunun sonuçlarını da dimağımda, kalbimde, gönlümde, duygularımda ve ruhumda hissediyorum. Hatta befenimde bile farkındalığım sonuçları görülüyor. DEZAVANTAJLI DURUMLARI AVANTAJA ÇE- VIRDIĞINIZ DURUMLAR OLDU MU ? L.A. : Hayatım bunun üzerine kurulu. Her dezavantajı avandaja çevirmeye çalışırım. Benim hayatımda sorun yoktur gelişme fırsatı vardır. Hayatın bize pas olarak verdiği “problem”I gole çevirmek lazım. Körlük benim için bir fırsata döndü. Fakirlikten çok fayda gördüm. Köylülükten çok fazla faydalandım. O bakımdan dezavantaj ifadesi benim için geçerli değildir. Bir filozof diyor ki,: “Tanrı insanlara acıyla tatlıyı aynı pakette gönderir. Fakat insanlar acı çekmekten tatlının farkına bile varmazlar.” Ben de diyorum ki, “İmkansızlıkların imkanları vardır.” CUMHURBAŞKANIMIZ SAYIN RECEP TAYYIP ERDOĞAN ILE BIR GÖNÜL BAĞINIZ VAR, NASIL BAŞLADI , KENDISI ILE NASIL TANIŞTINIZ ? BIZE BIRAZ CUMHURBAŞKANIMIZI ANLATIR MISINIZ ? L.A. : Cumhurbaşkanımızla ilk tanıştmamız 80 li yılların sonu, 90 lı yılların başına denk gelir. O zamanlar il başkanı idi. Hiç unutmuyorum, ilk ziyaretimizde O, bizimle tek tek musafaha yapmıştı. O zamana kadar ailem dışında kimseden böyle bir muamele görmemiştim. Engellilikle ilgili bakış açısı çok makul ve mantıklı idi. Öyle başlayan bir beraberlik. Daha sonra Belediye başkanı seçildiğinde ben danışmanlığa getirilmiştim. Siyaset ve Parti kuruculuğu, MKYK üyeliği ve ardından da milletvekilliği. Öncelikle abi/kardeş ilişkimiz var. Aynı zaman da lidlerimiz. Engellilerle ilgili konuları benim yaptığımı söylerler. İşin gerçeği hepsi Tayyip Bey’in insiyatifiyle olmuştur. Bir takım yetkililer bile Cumhurbaşkanımız’ın şahsımıza olan sevgisi sebebiyle önümüz- 9 mart ‘17
SAFİYE GENÇ deki engelleri kaldırmıştır. O yüzden insanlığa örnek olan bu gelişmelerin esas başaranı olan Sayın Cumhurbaşkanımız’a minnet ve şükran doluyuz. HAZIR SIYASETE GIRIŞ YAPMIŞKEN BURHAN KUZU’NUN DA KULAKLARINI ÇINLATALIM MI ? HANI ŞU ÇORAP MESELESI :) NEDIR BURHAN HO- CADAN ÇEKTIĞINIZ ? L.A. : Burhan Hoca’den ben mi çekiyorum yoksa O, benden mi çekiyor, Allah bilir. Birgün bir perşembe akşamı İstanbul milletvekilleri toplandık, İstanbul’un sorun ve çözümlerini tartışıyoruz. Ben söz aldım, “Bir takım yanlışlara şahit oluyorum” diye söze girdim. Burhan Hocam da, “Yahu Lokman sanki görüyor gibi anlatıyorsun, bırak Allah aşkına” dedi. Ben de, “Hocam, siz öyle konuşmayın, sizin daha pantalonunuzla çorabınızın rengi bile birbirine uygun değil.” dedim. Toplantıdakiler gayri ihtiyari Burhan Hoca’nın pantalon ve çorabına baktılar. O da ne, hakikaten de uygun değil. Salonda bir kahkaha tufanı koptu. O gün bu gündür Hocam, sabah giyerken eşine dermiş ki, “aman çorapla pantalon uyumlu olsun, Lokman görebilir, diline düşmeyeyim.” Herkesin o gün bugündür sorduğu soru, “bu renk uyumsuzluğunu nasıl bildin?”Şimdi Burhan Hoca bilim insanıdır. Giyime kuşama çok önem vermez. Eşi hanımefendi, eminim pazartesi giydirip Ankara’ya gönderiyordur. Hocam, bu kıyafetle en fazla 3 gün dayanır. Sonra dağıtır diye düşündüm. Bizim toplantı da perşembe. Yürüttüğüm mantık tuttu. Hoca’ya salı günleri, “Bugün çok şıksınız” cümlemin arkaplanı da ortaya çıkmış oldu böylece. ÜLKEMIZ KRITIK DÖNEMLERDEN GEÇMEKTE, ÖNÜMÜZDE NISAN AYINDA YAPILACAK OLAN BIR ANAYASA REFERANDUMU VAR. NEDEN EVET DEMELIYIZ ?YADA NEDEN HAYIR DEMEMELIYIZ ? BUNUN ENGELLILERE DE BIR FAYDASI OLACAK MI ? HANI UCU DOKUNMAK TABIRI VARDIR YA ONUN GIBI ENGELLILER IÇIN DE BIR FAYDASI VAR MI ? L.A. : Son 15 yılda hayat şartları en fazla gelişen toplum kesimi engelliler olmuştur. Engelliler darbe dönemlerinde en büyük zarara uğramış kesimlerdir. Eğer bir ülkede şartlar iyileşirse bundan engelliler de faydalanır. Daha yoğun bir başkanlık modelini önermekteydim. Fakat uzlaşı olduğu için ancak bu kadarı olabildi. Yönetimlerin güçlü olması lazım ki zor işlerin üstesinden gelebilsinler. Zayıf yönetimler yarı uykulu şoför gibidir. O bakımdan “Hayır” diyenler, değişime, yeni bir sisteme, farkklılaşmaya “hayır” demiş olacaklar. Eğer “hayır” oyu çok olursa 15 Nisan ile 17 Nisan arasında hiç bir fark olmayacak. Son 37 seneden beri olanlar bundan sonra da olmaya devam edecek. “Evet” diyenler değişime, farklılaşmaya, yeni bir sisteme “evet” demiş olacaklar. Özellikle mevcut şartlardan şikayetçi olanların “evet” demesi lazımken “hayır” demeleri bana tuhaf geliyor. “Evet” diyenlerse daha iyisini, daha gelişmişini istiyorlar. Onları anlıyorum tabi. YURT DIŞI SEYAHATLERINIZ BULUNMAKTA GITTIĞINIZ ÜLKELER ILE ÜLKEMIZ ARASINDA NA- SIL KIYASLAMA YAPTINIZ MI ?ÖZELLIKLE SON 15 YIL VE ÖNCESI ILE .... ÜLKEMIZ NEREYE GIDIYOR ? L.A. : Avrupa Konseyi’nde raportörlük yapmam sebebiyle de teknik olarak inceleme şansım da oldu. Türkiye çok hızlı gelişiyor ve büyüyor. Enteresandır bir o kadar da bugüne kadar “gelişmiş” dediğimiz ülkeler ya yerinde sayıyor, yahut geriliyor. Bugünlerde o zamanki imajlarının ekmeğini yiyorlar. Bu nereye kadar devam eder bilemiyorum. Bende o imajları da yok. Eğer bu sözde gelişmiş ülkelerle ilgili olanlar bu imajın farkına varırlarsa Batı’nın çöküşünü kimse durduramaz. Bizim gelişmişliğimizin istikrarlı, kalıcı ve sürekli şekilde olması lazım. Tam olarak sosyalpsikolojik aşağılık kompleksimizi üzerimizden atamadık. Biraz canlanır ve Batı’yı taklit etmeye bile gerek olmadığını anlarsak bizi kimse tutamaz. Zaten bu terör olaylarının sebebi de bizi frenleme çabasıdır. BIZLERE ANLATMAK ISTEDIKLERINIZ PAYLAŞ- MAK ISTEDIKLERINIZ VAR MI ? L.A. : Sorularınız zihnimdeki birçok şeyi bana da fark ettirdi vedderleyip toplayıp paylaşma şansı verdi. Ben herkese “ezberlenmiş hayat”In dışına çıkmalarını öneriyorum. Gözlerini ovalayıp yeniden dünyaya bir baksınlar. Bize ezberletilen hayatın hiç de mantıklı ve makul bir hayat olmadığını fark edecekler. O zaman daha kendilerini daha iyi, daha mutlu, daha huzurlu, daha heyecanlı hissedecekler. TEŞEKKÜRLER , L.A. : Asıl ben teşekkür ediyorum. Sevgili okurlaırmıza gönül dolusu selam, muhabbet ve hürmetlerimi gönderiyorum. kusva.org 10
Page 3: KUSVA Gençlik Hareketi Adına İmt
Page 7 and 8: CEYDA KAYA çalışmalarıyla gün
Page 9 and 10: MEHMET SABİT GÖKTAŞ edebilir.Ber
Page 11 and 12: HÜSEYİN CAN COŞKUN kiler netices
Page 13 and 14: MİHRİBAN CEYLAN yetişecektir. Fa
Page 15 and 16: ENES BAŞ - Al kör adam, al da şu
Page 17 and 18: HÜSNÜ KANBER başlayan cumhuriyet
Page 19 and 20: ÖMER BAKKALOĞLU ğiyle telefonda.
Page 21 and 22: ZEYNEP HANDE BURAKÇI III. Gökyüz
Page 23: SAFİYE GENÇ BIZLERE BEYAZAY DERNE
Page 27 and 28: YAKUP ÖKSÜZ İLE RÖPORTAJ beşik
Page 29: YAKUP ÖKSÜZ İLE RÖPORTAJ araşt
Page 33 and 34: FURKAN ÇOLAK • İslam’a sıms
Page 35 and 36: NİDA URMUÇ ni olay örgüsünden
Page 37 and 38: NİDA URMUÇ arındırmak isteyişi
Page 39 and 40: NİDA URMUÇ “28 ŞUBATTA HÜKÜM
Page 41: RESUL ORMAN tundur. Oğullarından

KUSVAmart17

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

Delete template?

Save as template?