28.03.2017 Views

EDEBİYAT PROJE

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Mesnevi (Açıklama-2)<br />

Mesnevî bir edebiyat terimi olarak aynı vezinde ve her beyti diğer beyitlerden bağımsız olarak kendi<br />

arasında kafiyeli bir nazım biçiminin adıdır. Bu nazım biçimine mesnevî adının veriliş nedeni, her beytin<br />

mısralarının diğer beyitlerden bağımsız olarak kendi içinde ikişer ikişer kafiyelenmiş olmasıdır. Diğer<br />

nazım biçimleri için konulmuş olan beyit sayısı sınırlaması bu nazım biçiminde yoktu. Mesnevîde<br />

beyitlerin diğer beyitlerden bağımsız olarak kendi içinde kafiyelenmesi ve beyit sayısı için bir sınırlama<br />

konulmamış olması, diğer nazım şekillerinde olduğu gibi şairleri kafiye bulma ve sayısı önceden belli<br />

birkaç beyit ile düşüncelerini ifade etme sıkıntısından kurtarmış; bu nedenle de uzun, bazen binlerce<br />

beyit tutan manzumeler bu nazım biçimiyle yazılmıştır. Mesnevîlerde genellikle mefâ'îlün mefâ'îlün<br />

fe'ûlün; mef'ûlü mefâ'ilün fe'ûlün; fâ'ilâtün fâ'ilatün fâ'ilün; fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilün gibi kısa vezinler<br />

kullanılmış; bu da şairler için anlatımı kolaylaştıran başka bir etken olmuştur. Divanlarda beyit sayısı en<br />

fazla otuza kadar çıkmış kısa mesnevîlere de rastlanmakla birlikte bu nazım biçimiyle genellikle "Leylâ ve<br />

Mecnun", "Husrev ve fiîrîn", Yûsuf ve Zelîhâ" gibi edebî değer taşıyan uzun aşk hikâyeleri, destânî<br />

konular ile öğretici yönü ağır basan dinî, tasavvufî, ahlakî eserler ve manzum sözlükler yazılmıştır.<br />

Aynı şair tarafından yazılmış beş mesnevîye hamse denir. İran edebiyatında ilk hamse sahibi şair Genceli<br />

Nizâmî (öl. 1214 ?)'dir. Genceli Nizamî, mesnevîde İran edebiyatının en büyük şairidir. Hamse'sindeki<br />

mesnevîler Mahzenü'l-Esrâr, Leylî vü Mecnûn, Husrev ü fiîrîn, Heft-peyker ve<br />

Mesnevînin bölümler hâlinde düzenlenmiş kendine özgü bir kompozisyonu vardır. İlk dönem Türkçe<br />

mesnevîlerde her şairin uyduğu bir mesnevî formundan söz etmek mümkün değildir. Ancak bu<br />

edebiyatın tarihî gelişimi içinde mesnevî formu da bir düzen kazanmış ve mesnevîler bu düzene uyularak<br />

yazılır olmuşlardır. Yaygın olarak uyulan bu düzene göre genellikle bir mesnevîde bulunması gereken<br />

bölümleri şu üç başlık altında toplamak mümkündür:<br />

1. Giriş:<br />

Mesnevî şairinin biçim gerekliliklerini yerine getirdiği kısımdır. Bu başlık altında sırasıyla tevhîd, münâcât<br />

ve na't gibi bölümler vardır. Bu üç bölümden sonra bazı mesnevîlerde mi'râciyye, mu'cizât-ı nebevî ve<br />

medh-i çehâr-yâr adlı kısımlar da yer alır. Mesnevî eğer bir devlet büyüğü ya da toplumda ileri gelen bir<br />

kişi adına yazılmış ve ona sunulmuşsa, bu kişi için yazılmış olan; onun cömertliği, cesareti ve<br />

erdemlerinden söz edilen bir övgü kısmı yer alır. Bunu sebeb-i te'lîf, sebeb-i nazm-ı kitâb gibi bir başlığın<br />

bulunduğu, eserin yazılış nedeninin anlatıldığı bir bölüm izler. Bu bölümde şairler genellikle eseri<br />

rüyalarında duydukları ya da sahibini görmedikleri bir sesle (=hâtif); yani, manevi bir işaretle ya da<br />

samimi bir dostlarının isteği üzerine kaleme aldıklarını söylerler. Bu kısımda aynı konuda daha önce eser<br />

yazmış mesnevî şairleri ve eserleri hakkında edebiyat tarihimiz açısından önemli olabilecek bilgiler de<br />

bulunabilir.<br />

2. Konunun İşlendiği Bölüm:<br />

Âğâz-ı dâstân, âğâz-ı kitâb, âğâz-ı kıssa gibi bir başlıkla başlayan bu bölüm, asıl konunun işlendiği<br />

bölümdür. Mesnevîlerde bu ana başlığa bağlı olarak çok sayıda alt başlık kullanılmıştır. Bu bölüm<br />

mesnevîlerin konusuna göre farklılık gösterir. Mesnevîlerde ana konu işlenirken bazen bir münasebetle

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!