Biz Kuş muyuz Yoksa Tavuk mu? Mustafa ÇETİNER 32 I <strong>Toraks</strong> Bülteni
“Bilim ve sanat bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar, uçamayanlar ise tavuk olur. Tavuk toplum önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz.” Darwin. Uzun bir süre İnternet’te dolaştı bu söz. Gerçekten Darwin’e mi aittir, bilmiyorum. Aslında pek de sanmıyorum. Ama kim söylemiş olursa olsun, öylesine doğru söylemiş ki... Peki, şu soruyu Türkiye dahil bütün İslam alemine sorsak: Biz kuş muyuz, yoksa tavuk mu? Sorunun yanıtını bulmak için ilk olarak Arap İnsani Gelişim Raporu’nun yazarlarından Nader Fergany’e kulak verelim 1 Fergany diyor ki: “Bin yılda tüm Arap dünyasının çevirdiği kitap sayısı İspanya’nın bir yılda çevirdiğine eşittir. Son 50 yılda toplam 500 bin Arap entelektüeli ülkesini bırakıp Batı’ya göçmüştür. İslam konferansı üyelerinin gayri safi milli hasıladan bilimsel çalışmalara ayırdığı pay sadece binde 2’dir. Oysa bu oran Batı ülkelerinde en az yüzde 3’tür. Üstelik bu İslam Konferansı üyelerinin önemli bir bölümü petrol zengini ülkelerdir ve parasal sıkıntıları yoktur. Bu konferansa üye ülkelerde her bir milyon kişiye sadece 8500 bilim insanı ve mühendis düşerken, gelişmiş Batı toplumlarındaki oran milyonda 140 bin civarındadır. Milyon kişi başına düşen bilimsel makale-çalışma sayısı Batı ülkelerinde 137 iken, İslam Ülkeleri Konferansı’na üye ülkelerde sadece 13’tür. Nüfusu 58 milyon olan İtalya’da yapılan bilimsel çalışma sayısı, 1,4 milyar nüfusa sahip Arap ülkelerindekine eşittir.” Sözü yeniden hatırlayalım ve soruyu tekrar soralım. “Bilim ve sanat bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar, uçamayanlar ise tavuk olur. Tavuk toplum önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz” Peki, biz kuş muyuz, yoksa tavuk mu? Kopernik’in 1543 yılında ortaya koyduğu Güneş merkezli gezegen sisteminden tam 117 yıl geçtikten sonra Osmanlı, bu sistemden Tezkereci Köse İbrahim Efendi’nin Fransızcadan çevirdiği Feleklerin Aynası ve İdrakin Gayesi isimli kitabı ile haberdar olmuştur. Kurulan ilk rasathane 1580 yılında Şeyhülislam Ahmet Şemsettin Efendi’nin, “Gözlem yapmak ve evrenin sırlarını açıklamaya cüret uğursuzluk getirir” biçimindeki fetvası üzerine yıkılmıştır. Bunu izleyen ilk rasathane ise ancak 1911 yılında kurulabilmiştir. Otopsi yasağı ulemadan korkulduğundan ancak 1841 yılında kaldırılabilmiştir. Bu tarih, Leonardo Da Vinci’nin ilk otopsisinden neredeyse 300 yıl sonradır. Büyük İslam alimi İbn-i Sina, yüzyıllar önce İslam dünyasını uyarmıştı. Diyordu ki: “Bilim ve sanat iltifat görmediği ülkeyi terk eder.” Anlatmak istediği şuydu, sadece tüccarlık yaparak sanat ve bilim olmadan var olmaya çalışırsanız, kuşlarınızı kaybeder ancak tavuklar topluluğu olabilirsiniz. Geçtiğimiz günlerde oğlum Iphone uygulamaları arasında bulduğu Find Mecca (Mekke’yi Bul) programını gösterdi. Programı, Quotes Bank LTC isimli şirket, Iphone kullanan “çağdaş” Müslümanlar’a kıbleyi bulabilmeleri için 0,99 sente satıyordu. Oğlum sordu: “Bu programı Hristiyanlar, Müslümanlar’a satmak için mi yapmış?” Bana sorduğu soru size yönelttiğimin aynısıydı aslında: Biz kuş muyuz, yoksa tavuk mu? Oğlumun bile yanıtını bildiği soruyu, kuşların önemsiz ve değersiz bir figüranı olarak var edilen ve orada burada “nutuk” atan büyüklerimiz ile onların söylediklerine inanan ve dökme suyla “çağ atladık” sanan saf ve cahil yurttaşlarımızın bilmesi mümkün mü? Sanmıyorum. Çünkü bu yüzyılda “tavuk” olmanın bir özelliği de tavuk olduğunun ayrımında olamamaktır aynı zamanda... * Yazarın aynı isimli derleme kitabından alınmıştır. Yararlanılan Kaynaklar 1 Fergany N. Nature (2006), 444: 7115, 33-4 <strong>Aralık</strong> <strong>2015</strong> I 33