29.07.2017 Views

başka zagreb print quality renkli

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ağlama isteği o kadar güçlü olmasına<br />

rağmen dişimi sıkıyorum. İnsan her<br />

türlü karanlığa alışıyor. Zekâ gerisi<br />

insanların arasından kaçıp normal bir<br />

hayatım olsun isteği değil miydi beni<br />

buraya savuran. Şimdi durup, kararmış<br />

merdivenlere, badanası iyice dökülmüş<br />

duvarlara bakıyorum. Benden<br />

önce burada olup, içindeki boşluğa<br />

doğru bağırmış kadınları, adamları ve<br />

çocukları hayal ediyorum.<br />

Babamın gidişini içime sindiremeyip<br />

sağa sola saldırdığım günlerdi. Annem<br />

kendini hayalet sanıyor ve odadan<br />

odaya karanlıkla birlikte geçiyor, her<br />

geçişte bir zamanlar canlı kanlı hayat<br />

verdiği evini öldürüyordu. Vitrininde<br />

kimseye dokundurtmadığı porselen<br />

fincanları, gümüş kaşıkları, içi hiçbir<br />

sap çiçek görmemiş vazoları günden<br />

güne eksiliyordu. Konuştuğu sözcükler<br />

de vitrin camlarının boşalması gibi<br />

günden güne azalıyordu. Artık bu<br />

hayata ait değil bu kızım, gidecek<br />

yerinde rahat edecek diyordu komşu<br />

teyzeler. Nitekim beklenilen gün<br />

düşündüğümüzden erken bir vakitte<br />

çıkageldi. Hortumla yıkadığı, ak pak<br />

ettiği bahçe betonuna kendini bırakıverdi<br />

bir sabah. Kocasının gidişiyle<br />

büyüyen kamburundan kurtulmuş,<br />

yalnız burnundan birkaç damla kan<br />

sızmıştı zemine.<br />

Duvardaki kuşlu saat on ikiyi vurduğunda<br />

yığıldığım yerde kıpırdandım.<br />

Sanki günlerdir bu evin içinde kafesteki<br />

kuş gibi sağa sola uçmaya çalışıyor ve<br />

çıkış yolunu bulamıyordum. Kalkıp<br />

yüzümü gözümü yıkayıp kendime<br />

gelmeye çalıştım. Adamın dolaptaki<br />

eşyalarını boşalttığım valize tıkıştırdım.<br />

Bir zamanlar benim gibi onun da<br />

bu evin içinde yönünü bulmaya çalıştığını<br />

düşündüm. Çıkış yolunu bulmuş olacak ki<br />

aylardır dönmedi evine. Çaydanlığın altını<br />

yaktım. Pencereden sokağa baktım. Bir<br />

koridor hissi verdi bana gördüğüm yol. İki<br />

duvar arasında koşuşturan çocuklar neşe<br />

içindeydi.<br />

Mutfakta dolaşan kediyi hayal ettim. Pencere<br />

önündeki boşluğa konulmuş mama<br />

kabı olduğu gibi doluydu. Hayvan seven<br />

biri olduğuna göre kediyi de götürmüş<br />

olmalıydı. Dolapların çekmecelerini karıştırdım<br />

istekle. Belki kedinin bir fotoğrafını<br />

bulabilirdim. Yoktu. Başka fotoğraflar<br />

buldum. Hepsinde zoraki gülümsemeye<br />

çalıştığı belli oluyordu. İlk fotoğrafı çekenin<br />

emekli bir subay olmasından mı nedir<br />

sonraki yıllarda bütün rütbelere rağmen<br />

gülümsemeye çalışmış bütün insanlar.<br />

Kınalı. Ona bu ismi verdim. Askere giderken<br />

avucuna kına yakmışlar gördüğüm bir<br />

fotoğrafta.<br />

Bakkal İbrahim’e telefon edip birkaç şey<br />

istedim. Kapatmadan hemen önce -Kınalı<br />

-ne iş yapıyordu diye sordum. Gasilhanede<br />

çalıştığını söyledi. Ürperdim telefonu<br />

kapatırken.<br />

Eve iyice yerleştim. Mutfağa yayılan yemek<br />

kokusu çıksın diye pencereyi araladım.<br />

Buzdolabının üzerine Kınalı’nın bulduğum<br />

diğer fotoğraflarını da astım. Hayatını<br />

gassal olarak kazanan bir adamın karısı<br />

olduğumu düşündüm. Her gün yıkadığı<br />

soğuk ölü bedenlerinden sonra onunla<br />

aynı yatağa uzandığımızı, parmaklarının<br />

benim en canlı yerlerime doğru sokulduğunu…<br />

Dudaklarının ıslaklığını… Sonra<br />

beni omuzlarımdan başlayarak köpürterek<br />

yıkadığını.<br />

22

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!