29.07.2017 Views

başka zagreb print quality renkli

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

genel itibariyle gençlerin yaşlılardan daha başarılı<br />

olduğu izlenimi uyanıyor; Alex, Anne, Hana<br />

gibi karakterler kendinden beklenen duygu<br />

aktarımını her zaman veremese de sürece kısa<br />

gördüğümüz Kiril ve Zamira karakterleri büyük<br />

bir doğallıkla yaklaşıyor izleyiciye. Genel performans<br />

olarak baktığımızda ise filmin akışı içerisinde<br />

eriyen bir grafikle karşılaşıyoruz, bunda<br />

hikayenin ve estetiğin gücü es geçilemez.<br />

İmgesel olarak oldukça kalabalık olan film<br />

başından sonuna kadar imgelerle de izleyiciye<br />

bir şey anlatma derdinde. Manastırda geçen<br />

sahnelerde şahit olduğumuz resimler rastgele<br />

yerleştirilmiş ve denk geldiği için gösterilmiş<br />

resimler değil, her biri yönetmenin işareti ile<br />

gösterilen ve filmin akışı, karakterin macerası<br />

hakkında mesajlar veren resimler. Angelopoulos’ta<br />

sıkça gördüğümüz resim ile tasvir örneklerinin<br />

yanı sıra yine Angelopoulos’un filmi olan<br />

Ulis’in Bakışı ile benzer kurgusallıkta ve benzer<br />

yerlerden insana bakan bir film olması da Balkan<br />

coğrafyasının iki farklı noktasından beslenen<br />

yönetmenlerin benzer şeyleri anlatışı olarak<br />

düşünmeye müsait. Belirgin bir imge olarak,<br />

Makedonya’da ateşler arasında ölmeyi bekleyen<br />

bir kaplumbağa varken Londra’da akvaryum<br />

içerisinde bakılan, beslenen bir kaplumbağa söz<br />

konusu. Aynı kıta içerisinde yer alan iki farklı<br />

yerleşimdeki insanların birbirinden ne kadar<br />

farklı bir hayat yaşadıklarına dair verilen en<br />

belirgin mesaj olarak da bunu sayabiliriz.<br />

Film içerisindeki üç bölümde de ortak olan bir<br />

diğer şey ise aşk. Kelimeler’de Kiril ile Zamira<br />

arasındaki son ana kadar tam olarak anlayamadığımız<br />

aşk, Yüzler’de Alex ile Anne arasındaki<br />

yasak aşk, Fotoğraflar’da ise yine Alex ile eski<br />

sevdiği Hana arasındaki aşk. Üç bölümü birbirine<br />

bağlayan bu olgu filmin ana unsuru olmaktan<br />

ise uzak duruyor, bu filmin asıl vermek istediği<br />

mesajı verebilmesi açısından başarılı bir tercih.<br />

Aksi halde aşk üzerinden şekillenen bir film ile<br />

yapılan bütün toplumsal, anti militarist, faşizm<br />

karşıtı eleştiriler ikinci planda kalabilirdi. Filmin<br />

eleştirdiği noktalara değinmişken, asıl olarak bu<br />

72<br />

film üzerinden değil ama bu filme de değinerek<br />

eleştiriler yapan Zizek’e yer vermek gerekiyor.<br />

Mütefekkir Edward Said’in Şarkiyatçılık kitabı<br />

üzerinden benzeştirme yapan filozof; Kusturica’nın<br />

Yeraltı filmini ve Manchevski’nin<br />

Yağmurdan Önce filmini Batı’nın çokkültürcülük<br />

anlayışına eklemlenme çabası olarak görüyor.<br />

Zizek’e burada katılmak ne kadar mümkün<br />

tartışılır. Çünkü film aslında bundan daha fazlasını<br />

işaret ediyor. Batıya sırtını yaslanmak tam<br />

olarak bu filmin yaptığı şey değil. “Barış sadece<br />

istisnadır” diye batının insan hakları ve savaşsızlık<br />

propagandasına karşı bir cümle barındırması<br />

bile buna karşı çıkmak için yeterlidir.<br />

Film içerisindeki döngüsellikten de kaynaklı<br />

pek çok insan ilişkisi bulunuyor bölümler<br />

arasında. Alex ile Zamira arasındaki Hana<br />

üzerinden olan ilişkinin yanı sıra bağlantısı hakkında<br />

büyük bir ipucu verilmeyen bir başka<br />

bağlantı daha var ki o da Kiril’in amcasının<br />

Londra’da ünlü bir fotoğrafçı olmasıdır. Filmin<br />

akışı içerisinde bu mesele üzerine başka bir şey<br />

söylenmese de eğer burada işaret edilen kişi<br />

Alexander Kirkov ise kahramanımız film içerisinde<br />

daha merkezi bir yere oturuyor ve üç bölümün<br />

de arasındaki ilişkiler başka bir şeye ihtiyaç<br />

duymaksızın sadece kendisi üzerinden bile<br />

kurulabiliyor.<br />

İnsanın varoluşu başlı başına bir hikayedir, bu<br />

hikayenin bitişi ise yeni bir hikayeyi başlatır<br />

veya başka hikayelere yön verir. Bir şeyin olması,<br />

ondan sonrasının nasıl devam edeceğini şekillendirir.<br />

Gidildikten sonra gelinen hiçbir yer<br />

bırakıldığı gibi değildir. İnsanın kendi oluşu<br />

başkalarıyla ilişkisine bağlıdır ve eve dönüş<br />

hiçbir zaman olmayacaktır. Zira dönülen ev,<br />

daha önceki gidilen evden farklıdır artık.<br />

Yağmurdan Önce; tam da bir önceki cümleler<br />

etrafında toplumsal, ferdi, siyasi eleştiriler ve<br />

güçlü bir hikayenin yanı sıra imgesel göndermeler<br />

de yaparak bir döngüye şahit ediyor; farklı<br />

coğrafyalarda da gerçekleşmiş, gerçekleşen,<br />

gerçekleşecek döngüler...

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!