31.12.2017 Views

ARTEMİS OCAK 2018

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

fazla çaba sarfetmesine gerek kalmayacaktı. Dediğim dedik, inatçı ve bir o kadar da hırslı<br />

,kısa boylu tıknaz bir çocuktu. Genelde kızgın olduğundan hep kıpkırmızı dolanırdı. Kıskançtı<br />

biraz , Hasan’ı hiç çekemezdi ,kızgınlığı da ondandı, öfkesi de. Hasan onbir yada çok olsun<br />

onikisinde falandı ,daha olgun daha aklı başındaydı . Onun yüzü aydınlıktı. Mahçup, utangaç<br />

ama yardım etmeyi çok seven bir çocuktu. Bahçe toplanacak olsa sepetin ucuna Hasan<br />

yapışırdı. Su taşınacak olsa yine ilk o koşardı. Hiç üşenmez, hiç yorulmaz, hiç şikayet<br />

etmezdi. Hüseyin’in tersine, Hasan tam bir iyilik meleğiydi. Belki de bu yüzden hiç<br />

geçinemezlerdi, olan arada hep Mehmet’e olurdu. Mehmet, geniş alnı, yakın yakın gözleri,<br />

hafif kepçe kulakları olan çok mu çok sevimli, tabiri yerindeyse cin gibi de akıllı bir çocuktu.<br />

Sabahtan akşama kadar hep onların peşinde dolanırdı. Hüseyin bütün işlerini ona yaptırırdı.<br />

Ona ne buyrulmuşsa, aynen Mehmet’e iade ederdi. Çatık kaşları ile ters ters bir baktı mı,<br />

sıkıyorsa yapmasın.Hasan yakalayıp elinden alırsa, kurtula bilirdi ancak ağbeyinin hışmından.<br />

Sonrası kavga döğüş, hep böyle hatırlayacaktı onları. Ve bu yüzleri hiç unutmayacaktı.<br />

Gözlerini oğlanlardan ayırıp, divanda yatan Züleyha’ya baktı.<br />

Ah Züleyha, ağlayabilse bağıra bağıra ağlayacaktı. Doğduğu günden beri koynundaydı,<br />

hep eteğinin ucunda, bahçede sırtında ,eliyle besleyip büyüttüğü bu cılız küçük kızı şimdi<br />

nasıl bırakıp gidecekti. Hep en büyük sızısı olarak kalacaktı Züleyha. Henüz altı yaşındaydı<br />

bu küçük gül goncası bebe. Güneş yanığı sarı saçları kıvır kıvırdı. Abilerinin tersine, ona<br />

Allah vergisi bir güzellik bahşedilmişti sanki. Küçüçük bir yüz, nokta kadar bir burun,<br />

gülünce yanağında güller açan gamzeler, pırıl pırıl aydınlık gözler. Derin bir iç çekti, yanına<br />

yaklaştı. Eğilip yanağından öptü, bir damla gözyaşı düştü Züleyhanın şakağına, küçücük<br />

kınalı elini yorganın altından çıkarıp alnına doğru götürdü, uyanır gibi oldu ama hemen sonra<br />

derin bir uykuya bıraktı kendini.<br />

Alıp götürse, sahip çıkabilirmiydi ? Henüz kendi yolu bile belli değildi. Ne güzel olurdu<br />

aslında… Ona bir can yoldaşı, bir kardeş bir arkadaş olurdu ama vicdanı asla izin vermezdi<br />

bunu yapmasına. Et tırnaktan ayrılır mıydı hiç, ne kadar vicdansız olursa olsun onun bir anası<br />

vardı, onunla kalmalıydı. Hem abileri vardı. Her şeyden, özellikle annesinin hışmından<br />

korurlardı onu, o çatık kaşlı gaddar Hüseyin’e bile Züleyha dedin mi akan sular dururdu.<br />

Onun yüzünü yumuşatan yegane varlık oydu. Züleyha’nın kalması gereken yerde ailesinin<br />

yanıydı kalmalıydı. Gerçi yokluğunu gerçekten hissedecek ve onu gerçekten özleyecek tek<br />

kişi oydu, ama o da çok küçüktü çok çabuk unutup yokluğuna alışacaktı. Son kez eğilip, o<br />

küçücük kınalı eli öpüp yorganın altına koydu. Ayak ucuna oturup seyretmeye koyuldu, daha<br />

vakit vardı. Vatan diye yola koyulup memleketini terk ettiğinde, ardına dönüp bakacak olsa<br />

göreceği tek yüz bu küçük kızın yüzüydü. Tek hasretliği ,tek özlemi, tek acısı Züleyha!<br />

Akşam üzeri henüz herkes bahçedeyken hazırladığı bohçasını aldı, giysiden çok yiyecek<br />

vardı. Biraz meyve, bolca ekmek, bir kese lor ve bir deri muska içinde bir avuç akşam sefası<br />

tohumu. Ne olur ne olmaz deyip almıştı onları yanına, gideceği yerde maazallah ya yoksa!<br />

Varınca hemen dikecekti kendi cennetini yaratmak için, umut çıkısında ekmek,<br />

muskasındakiler akşam sefalarıydı .<br />

Zaman yaklaştıkça daha sıkı sarılıyordu bohçasına ve biraz sonra şu kapıdan çıkınca<br />

oluşacak olan o büsbütün yalnızlığına .Usul usul parmaklarının ucuna basa basa kapıya<br />

yöneldi, oniki yılını sığdırdığı şu üç adımlık odaya son bir kez daha bakmak istedi. Koşup bir<br />

çırpıda kucaklayıp Züleyha’yı , bir solukta taş avluyu geçebilirdi vazgeçti. Yavaş fakat<br />

sağlam adımlarla ilerlemeye devam etti.<br />

Sayfa52

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!