KADIKOY GAZETESİ EYLÜL 2018

ATAŞEHİR
EYLÜL 2018
15
12 ülkeden 70 genç
Ataşehir'de bir
araya geldi
“Gümüş Ufuklar”
ve “Yeşil Dünya”
projeleri kapsamında
Ataşehirli gençlerle
buluşan yabancı
öğrenciler birbirlerinin
kültürlerini tanırken,
yabancı dil pratiklerini
de geliştirdiler.
Ataşehir Belediyesi ve
Uluslararası Gençlik Örgütü
AIESEC, Ataşehirli
gençler için bu yıl hazırladıkları
iki projeyi hayata geçirdi.
Almanya, Çin, Mısır, Kazakistan,
Arnavutluk, Slovakya,
Tacikistan, Cezayir, Pakistan,
Türkan Saylan'a
yeni hekim kadrosu
Ataşehir Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü’ne bağlı olarak hizmet
veren Prof. Dr. Türkan Saylan Tıp Merkezi, yenilenen hekim kadrosuyla
hizmetlerine devam ediyor.
12 farklı alanda uzman
personeli, teknolojik imkânları,
gelişmiş tanı ve
tedavi metotları ile Prof. Dr.
Türkan Saylan Tıp Merkezi,
vatandaşlara hızlı ve kaliteli
bir şekilde sağlık hizmeti
sunmayı hedefliyor. Ataşehir
Belediyesi’nin kurulduktan
sonra ilk projelerinden olan
Prof. Dr. Türkan Saylan Tıp
Merkezi, kadrosunu büyüterek
ve yenileyerek çalışmalarını
sürdürüyor.
Birçok farklı alanda hizmet
veriliyor
Sosyal Güvenlik Kurumu
Fas, Ukrayna ve Rusya’dan
gelen 70 öğrenci, Ataşehir
Belediyesi’nde buluştu.
Yurt dışından gelen 70
misafir öğrenci ile 14-18 yaş
arasındaki Ataşehirli gençler,
Ferhatpaşa Gençlik Merkebünyesindeki
(SSK, Bağ-Kur,
Emekli Sandığı) tüm çalışan,
emekli vatandaşlar ve 18 yaş
altı çocuklar, Prof. Dr. Türkan
Saylan Tıp Merkezi’nden
hiçbir ücret ödemeden yararlanabiliyor.
Sosyal güvencesi
bulunmayan vatandaşlar ise
tıp merkezinden asgari bir
ücret ödeyerek yararlanabiliyor.
Prof. Dr. Türkan Saylan
zi’nde Yeşil Dünya Projesi’nde,
Neşet Ertaş Kültürevi’nde
ise Gümüş Ufuklar Projesi’nde
çalışma programına katıldı.
“Gümüş Ufuklar” ve “Yeşil
Dünya” projelerine katılan
gençler hem İngilizcelerini
pratiğe dökmek için fırsat
Tıp Merkezi’nde Diş Sağlığı,
Dahiliye, Cildiye, Kadın
Doğum, Çocuk Hastalıkları,
Mikrobiyoloji, Biyokimya,
Radyoloji, Aile Hekimliği,
Göz, Acil ve Kulak- Burun-Boğaz
branşlarında
faaliyet gösterilirken, Portör
ve Evlilik Öncesi Danışmanlık
alanlarında da hizmet
veriliyor.
yakaladı, hem de dünya
sorunlarına dair farkındalık
yaratıp, çözüm üretmek için
çalıştı.
İstanbul’u çok sevdiler
Ataşehirli öğrencilerle
misafir öğrenciler, günlük
programlar dâhilinde birlikte
atölyelere katıldı, dans etti,
farklı ülkelerin kültürlerini
tanıma ve dillerini öğrenme
imkânına sahip oldu. Hem
eğlenen hem de öğrenen
öğrenciler, yaz tatillerini de
keyifli bir şekilde geçirdi.
Alan ve veren eller
Ataşehir’de buluşuyor
İkinci el eşya toplama
ve bunları ihtiyaç
sahipleriyle buluşturma
çalışmalarını sürdüren
Ataşehir Belediyesi, beş
yılda 3 bin 300 haneye
ikinci el eşya yardımında
bulundu.
Ataşehir Belediyesi,
sürdürdüğü ikinci el eşya
toplama ve bunları ihtiyaç
sahipleriyle buluşturma
çalışmalarında son 5 yılda
3 bin 300 haneye ikinci
el eşya yardımı yaptı. Bu
kapsamda yatak, çekyat,
koltuk, halı, ocak, fırın,
masa, sandalye ve soba
gibi eşyalardan; buzdolabı,
televizyon, çamaşır
makinesi, bulaşık makinesi,
elektrikli süpürge gibi
beyaz eşyaya kadar tüm
bağışlar, ihtiyaç sahiplerine
ulaştırılıyor. Bağışlanacak
eşyalar, görevli
belediye personeli tarafından
uygunluğu onaylandıktan
sonra en geç 3 gün
içerisinde vatandaşların
adreslerinden ücretsiz
olarak teslim alınıyor.
İhtiyaç sahibi vatandaşlar
ise Sosyal Yardım İşleri
Müdürlüğü’ne başvurularını
yapıyor, ardından
görevli personel tarafından
durumları incelenip
onaylanıyor. Sonrasında
da bağışlanan eşyalar,
yoksul ve ihtiyaç sahibi
vatandaşların evlerine
ulaştırılıyor.
Sanat ve eğlencenin adresi Ataşehir
Ataşehir Belediyesi Kadın ve
Aile Hizmetleri Müdürlüğü,
7-13 yaş arasındaki çocukların
yaz tatillerini en iyi şekilde
değerlendirmeleri amacıyla düzenlediği
Yaz Yetenek Okulları’nda
birçok etkinliğe imza attı.
Ataşehir Deniz Gezmiş Parkı’nda
gerçekleştirilen Yaz Yetenek
Okulları’nda öğrenim gören
çocuklar; drama, koro ve halk
oyunları alanlarında performanslarını
sergileyerek, ailelerinden
büyük alkış aldı. Eski oyunlar
halat çekme, çuval yarışı, resim,
kilden heykel yapımı, uçurtma,
topaç yarışması, yüz boyama, deri
bileklik yapımı, yoga, satranç gibi
atölyelerin yapıldığı etkinlikte,
çocuklar gönüllerince eğlenerek
keyifli bir gün geçirdi.
Çocuklar doyasıya eğlendi
Doyasıya eğlenen çocuklara,
patlamış mısır ve pamuk şekeri
ikram edildi. Etkinlik boyunca
çocukları yalnız bırakmayan Ataşehir
Belediye Başkan Yardımcısı
Orhan Çerkez ve belediye birim
müdürleri, çocukların mutluluğuna
ortak oldu. Kayışdağı Lions,
İnönü, Mustafa Kemal, Ferhatpaşa,
Mevlana Ataevlerinde yapılan
eğitimlere katılan Ataşehirli
çocuklara; eğlenceli matematik,
etkinlik havuzu, drama, oyunlu
İngilizce, bilim dünyası, dans,
hayal atölyesi, satranç ve aşçılık
alanlarında dersler verildi.
Orhan BAHTİYAR
DÜŞTEPE OYUN
MÜZESİ
Günümüzde çocuğa yönelik kurulan
tematik müzeciliğin geleceğe neler taşıdığını
anlamak için, öncelikle müzenin
üzerine inşa edildiği temanın tarihini
bilmek ve özümsemek gereklidir. Oyuncak tarihi,
insanlığın varoluşu ile başlar. Bugün bir arkeoloji
müzesine gittiğimizde 5-6 bin yıllık oyuncak
örneklerini görebiliriz. Özellikle endüstri devrimi
ile birlikte oyuncağın el yapımı olmaktan çıkıp, bir
endüstri ve bunun sonunda bir pazar halini aldığını
görmekteyiz. Enteresan olan, 1. Dünya Savaşı’ndan
sonra Almanya, 2. Dünya Savaşı’ndan
sonra da Japonya’nın dünya oyuncak üretiminde
lider konuma gelmesidir. Peki neden? Neden bu
ülkeler inşaat, gıda ya da başka bir sektör dururken
oyuncak üretiminde dünya lideri oldular?
Çünkü onlar, savaşın ve hatta alınan yenilginin
çocuklar üzerinde yarattığı travmanın ancak oyun
ve oyuncakla tedavi edileceğini biliyorlardı. Bu
kültüre, entellektüel birikime ve bilgi birikimine
sahiptiler.
***
İlk bakışta oyun ve oyuncağı birbirinden ayıramayız.
Zaten ayırmak da doğru bir bakış açışı
değildir. Oyun ve oyuncak, birbirini tamamlayan
iki farklı disiplindir. Görünürdeki tek ama en
büyük fark, oyuncakla oynamanın kuralsızlığına
karşın, çocuk oyunları tamamen bir disiplin ve
kurallar bütününden oluşmaktadır. Peki, insanoğlu
çocuğun oyuncakla özgürce oynaması dururken,
neden onu bir kural ve disiplin çerçevesine oturtarak,
buna “oyun” adını vermiştir? Bu sorunun
cevabını, çocuk oyunlarının ortaya çıkış dönemi
olan ve Victoria Dönemi olarak bilinen 1850’li
yıllarda bulabiliriz. Tabi ki oyunlar çok daha önceden
de vardı. Bu oyunları, Pieter Bruegel’in 1560
tarihli “Çocuk Oyunları” tablosunda görebiliriz.
Fakat masaüstü oyun kültürünün çıkışı ve bir endüstri
halini alışı Victoria Dönemi’ndedir. 1850’li
yıllara kadar çocuk, doğduğu an itibariyle yaşayıp
yaşamayacağı belli olmayan, geleceği belirsiz
bir varlık olarak görülürdü. Bunun sebebi, salgın
hastalıklar ve koruyucu aşıların henüz insanlığın
hizmetine sunulmamış olmasıydı. Victoria Dönemi
dediğimiz bu dönemde, tıpta gösterilen büyük
gelişmeler sonunda koruyucu aşılar bulunmuş ve
dünyaya gelen çocukların hayatı bu aşılarla garanti
altına alınmıştı.
***
Gelecek endişesinin ortadan kalkması, gelişmiş
ülkelerde şu sorunun oluşmasını sağladı; “Biz bu
çocukların hayal dünyasına ne katabilir, çocukları
geçmişi unutturmadan geleceğe nasıl taşıyabiliriz?”
‘Board game’ olarak bildiğimiz ilk masaüstü
oyunları, bu sorunun cevabıdır aslında. Masaüstü
oyun sektöründe ABD’nin tartışmasız üstünlüğü
söz konusudur. Masaüstü oyunların tarihine,
tasarım ve üretimini yapan insanların geçmişine
baktığımızda masaüstü oyunların ve bu oyunları
tema olarak alan müzelerin geleceğe ne taşıdığı
daha net anlaşılacaktır.
***
İşte, Düştepe Oyun Müzesi de bu doğrultuda
Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi’nin talebi
ve Sunay Akın’ın küratörlüğü ile 2015 yılında
kuruldu. Müze koleksiyonu, Sunay Akın’ın 10
yıldır 20 farklı ülkeden topladığı iki binden fazla
eşsiz parçadan oluşuyor. Müzenin ana amacı;
teknolojinin ve şehir hayatının aynı evin içinde
olsalar dahi parçaladığı ailelerin keyifli ve kaliteli
vakit geçirebilecekleri bir ortam yaratmak, üç
kuşak aileyi bir araya toplamak. Bunun için de
müzede Ekim-Haziran ayları arasında tüm ailenin
iştirak edebileceği, birbirinden eğlenceli, eğitici
etkinlikler yapılıyor ve ben, Düştepe Oyun Müzesi’nin
Genel Koordinatörü-Yazar Orhan Bahtiyar,
tüm Kadıköylüleri müzemize bekliyorum.