KADIKOY GAZETESİ EYLÜL 2018

More documents

Recommendations

Info

6 EYLÜL 2018 Denizcilerin yardımına koşan kuruluş: DAK-SAR SİVİL TOPLUM Esas amacı denizi amatör amaçlarla kullanan insanlara zorda kaldıklarında yardım etmek olan DAK-SAR, faaliyetlerine tüm hızııyla devam ediyor. Turgay Aytaç PINAR BALTACI Amatör denizcilere güvenlik şemsiyesi oluşturmak amacıyla Sahil Güvenlik Komutanlığı çatısı altında, 2000’li yılların başlarında Denizciler Dayanışma Derneği bünyesinde kurulan DAK-SAR (Denizde Arama Kurtarma), faaliyetlerini son sürat sürdürüyor. Yaklaşık bin 250 gönüllü ile yola çıkan kuruluş, toplamda 51 adet eğitim vererek, hâlihazırda 250 kişiyle yoluna devam ediyor. DAK-SAR’ın esas amacının denizi amatör amaçlarla kullanan insanlara zorda kaldıklarında yardım etmek olduğunu ifade eden Denizciler Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve DAK-SAR Eğitmeni Turgay Aytaç, gazetemize denizde yaşanabilecek kazalara dair şu açıklamalarda bulundu: “Denizde birçok problemle karşılaşabilirsiniz. Örneğin, motor ya da dümen arızalanabilir, bu da büyük kazalara sebep olabilir. Ya da biri Kadıköy Belediyesi, doğal afetlerin “hazırlık, müdahale, zarar azaltma” evrelerine yönelik birçok konuda çalışmalar yapıyor. Bu kapsamda gerek kendi bünyesinde geliştirdiği gerek diğer kuruluşlarla işbirliği halinde yürüttüğü afet eğitim, acil müdahale ve zarar azaltma faaliyetleri bulunuyor. Belediye Arama Kurtarma Ekibi: BAK-KADIKÖY Bunlardan biri, Kadıköy Belediyesi Kentsel Arama Kurtarma Takımı’nın verdiği çeşitli eğitimler sonucunda kurulan Belediye Arama Kurtarma Ekibi (BAK-KA- DIKÖY). Kurulduğu 2005 yılından bugüne İstanbul Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nün görevlendirmesiyle bölge tatbikatlarında, kayıp arama ve sel gibi çeşitli operasyonlarda görev alan BAK-KADIKÖY, afetlerle ilgili kamu denize düşebilir, kayalara çarpma meydana gelebilir. İşte bu tip durumlarda DAK-SAR devreye girerek, öncelikle canları kurtarmaya dönük bir politika izliyor. Eğer kazaya müdahale edebilecek kapasitedeysek, botla yardıma gidiyoruz. Kaza kapasitemiz dışındaysa, diğer kamu kurumlarına kazayı hemen bildirerek yardıma gidilmesini sağlıyoruz.” Çalışmalar 24 saat devam ediyor Tüm denizde arama kurtarma işlemlerinin Sahil Güvenlik Komutanlığı izniyle yapıldığını belirten Aytaç, sözlerine şöyle devam etti: “Tüm bu denizde arama kurtarma işlemleri için, mutlaka bir kamu kurumunun altında çalışılması lâzım. Biz de Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın verdiği yetkiyle Kadıköy doğal afetlere hazır! kuruluşlarıyla koordineli olarak çalışıyor. Boğaziçi Üniversitesi’nden eğitim alan BAK-KADIKÖY üyeleri, afetler öncesinde gönüllü gruplara ve okullara afet eğitimi verirken, aynı zamanda afetler sonrasında müdahale amaçlı planlama çalışmaları da yapıyor. 70 bin kişi afet eğitimi aldı Kentsel Arama Kurtarma Takımı eğitmenleri tarafından hazırlanan ve bugüne kadar 70 bin kişinin faydalandığı “Eşini Bul, Afet Çantanı Hazırla” eğitimi de Kadıköy Belediyesi’nin eğitim faaliyetleri arasında yer alıyor. Ayrıca düzenli olarak “Temel Afet Bilinci Eğitimi”, “Sivil Savunma Afet Gönüllüsü Eğitimi”, “Depreme Karşı Yapısal Bilinç Eğitimi”, “Acil Durumlarda Tahliye Eğitimi”, “Acil Durum Planı Hazırlama Rehber Eğitimi” gibi çalışmalar da yürütülüyor. çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kurumumuzun binası 7 gün 24 saat açık. Gündüz sabit gönüllü arkadaşlarımız var, geceleri ise çalışan arkadaşlarımız nöbete geliyor. İhbarlara telsiz aracılığı ile ulaşıyoruz. Farklı mesleklerden olan gönüllü arkadaşlarımız en az 18, en fazla 65 yaşında olabiliyor. 65 yaşının üstündeki dostlarımız da bizim onur üyelerimiz.” Sosyal sorumluluk projelerine destek DAK-SAR, sosyal sorumluluk alanında da bu zamana kadar çok sayıda projeye imza atmış. Geçmiş yıllarda Kartal Belediyesi ve Maltepe Üniversitesi ile birlikte sokak çocuklarını topluma kazandırma projesinde yer alan DAK-SAR, arama kurtarma faaliyetleri haricinde talep olması halinde yelken ve yüzme yarışlarında da özel görevlerde bulunuyor. Liman Bakanlığı, Sahil Güvenlik, Deniz Polisi, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi ile ortaklaşa projeler de yürüttüklerini ifade eden eğitmen Turgay Aytaç; “Sahil Güvenlik bizi senede iki defa denetler. Bugüne kadar sadece çok ufak eksikliklerimiz çıkmıştır. Onları da hemen temin ederiz. Bu sene Boğaziçi Yüzme Yarışları’na 18 bot ile katıldık ve 2 bin 500 yüzücünün denizde güvenliklerini sağladık. Temmuz ayı sonlarında ise görme engelli bir arkadaşımızın Asya’dan Avrupa’ya geçişini biz organize ettik’’ dedi. KAÇUV'a anlamlı ziyaret Başarılı iş ve meslek sahiplerinin çevrelerine ve topluma hizmet etmek amacıyla bir araya geldikleri uluslararası hizmet kuruluşlarından Fındıklı Rotary Kulübü, üyelerinden Turnagöl Tiyatrosu’nun desteği ve “Orada Olmak Önemlidir, Varlık Empatiyi Güçlendirir” sloganıyla örnek bir projeye imza attı. Kanserli Çocuklarla Umut Vakfı (KAÇUV) Aile Evi’ndeki çocuklara FLO ayakkabı, çanta ve SAN- BOT robot hediye eden gönüllüler, çocukların motivasyon kazanmalarını sağladı. Proje ile ilgili gazetemize konuşan Turnagöl Tiyatrosu Kurucusu Cihan Turnagöl; “Çocuklara birbirinden güzel hediyeler verdik. SANBOT insansı robot ile çocuklar çok mutlu oldu ve eğlendi. Tabi bizler de öyle. Bundan sonra da KAÇUV Aile Evi’ne desteklerimiz devam edecek” ifadelerini kullandı. Meral TAŞDELEN KOMŞU Yıllarca oturduk Altıyol’da, ağacın dallarının uzandığı apartmanda... Çocukluk, gençlik orada geçti, anılar yığınla... Çok güneşli bir evdir, halen de bizimdir. Beş katlı, on daireli olan binada üçüncü kat bizimdir. O zamanlar (1963-1985) birbirimizi tanımamanın imkânı yoktu. Apartmana yeni biri mi taşındı; selam vermek, konuşmak, tanışmak için yarışılırdı. Mutfaklar apartman boşluğundan birbirlerine bakardı, perdeleri asla kapanmazdı, ayıp olurdu komşuya. Karşılıklı yemekler yapılırken ne hikâyeler anlatılırdı. Sütçü kapıya geldi diyelim, komşunun bir işi var, diğer komşu sütü alır, kaynatır, soğutur, iş bitince komşusuna teslim ederdi. Salı Pazarı’na gidilecek, çocuk kapı karşı komşuya bırakılır. Hastaneye gidilecek, bütün gün komşuda kalabilir çocuğunuz. İşi olanların okuldan dönen çocukları eve alınır, karnı doyurulur, hatta anne baba uykuda götürürdü çocuğunu eve. Komşu evine alışan çocuk, eve dönmemek için feryat figan ağlardı. *** Bizim evde o şekilde çok çocuk büyümüştür. Çünkü çocuğa çok alışkın bir evimiz vardı. Aysen Suer Olgac, Ahu Demirkol, Yankı Eke Şen, Ferhan Pehlivan, Didem, bu çocuklardan sadece birkaçıdır. Şimdi hepsi yaşını başını almış yetişkin insanlar, halen görüşürüz. Aile büyüklerini kaybetmişlerdir çoğu, fakat biz o güzel günleri her zaman yad ederiz. Gündüz komşu ziyareti ayrı, gece ziyaretleri ayrı değerlendirilirdi. Gündüz çat kapı gidilebilir ya da ev sahibi hazırlık yapsın diye bir veya iki saat önceden istek belirtilirdi. Gece karı koca gidileceği için, öğlenden komşu kapıya çocuk gönderilir; “Müsaitseniz bu akşam annemler size oturmaya gelecekler” denilirdi. Cümle aynen böyleydi, çünkü o zamanlar “ziyaret” kelimesi çok kullanılmazdı. Sanki durumu hafifletir gibi olurdu, kısa sürecek gibi... *** Şimdi ise komşu ziyareti hiç yok, diğerlerinin de gözünün içine bakılıyor “Ne zaman gidecek?” diye... Çok önemli bir durum olmadan bu teklif asla reddedilmezdi. Eğer bir aksilik olursa, en kısa zamanda bu defa “Sizi bu akşam bekliyoruz” diye komşu davet edilirdi. Akşam misafirliklerine çocuk götürülmez veya konuk ağırlayan evin çocuğu misafir odasına alınmazdı. Çocuklar annelerini hiç rahatsız etmeden oturma odasında otururlardı. Evin annesi, misafir için hazırladığı her türlü pasta ve kurabiyeden çocukların odasına bırakırdı. Şimdiki gibi her lafa söze atlayan, evin içinde ev sahibine, misafire huzur vermeyen çocuk tipi asla olamazdı. Annenin bir yan bakışı yeterdi, çocuk bir daha sesini çıkaramazdı. Şimdi düşünüyorum da öyle yetiştirilerek hiçbir şey kaybetmemiş, çok şey kazanmışız. *** Sevmişiz, sevilmişiz, yıllar sonra bile aranır, anılır olmuşuz. Ne mutlu bize... Hele apartmanda bir hasta ve cenaze varsa, evde radyo ve televizyon kısık sesle dahi izlenmezdi. Aileler çocuklarına bu eğitimi verirlerdi. Üç gün hayalet gibi dolaşılırdı evlerin içinde; kırgın bile olsan, kızgın bile olsan, sorun yaşamış dahi olsan komşuya saygı kesindi. *** Nereden nereye... Komşusunun halini bilmeyen, hastasını kulak ardı eden, çocuğu uyuyanın kapısının önünde motor ses gösterisi yapan, gece yarısı naralar atan, komşusunun kederiyle eğlenen insan (!) kıyafetli androidler, hangi ara türedi anlamış değilim. Burnunun dibinde komşusunun evi yanıyor, diğeri gülüyor; “Oh olsun, hiç üzülmedim” diye açıkça söyleyebiliyor. Sanki kendisi etten kemikten değil de yanmaz bir maddeden imal edilmiş. Ey insan kılıklı yaratık, evet komşunun evi yanıyor ama senin insanlığın yanmış, farkında mısın acaba? Tüm vicdanlı, iyi insanlara sevgimle...
SİVİL TOPLUM EYLÜL 2018 7 Sağlıkta 20 yıl: LÖSEV Rehber köpeği Aslan, hem ev hem yol arkadaşı LÖSEV; İstanbul, İzmir, Bursa, Eskişehir, Kayseri, Antalya ve Adana’daki irtibat ofisleriyle hizmetlerine devam ediyor. FEVZİ ÖZMEN Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı (LÖSEV), 1998 yılında Pediatrik Hematolog-Onkolog Dr. Üstün Ezer tarafından kurulan ve lösemili çocuklara yardımda bulunarak birçok ihtiyacını karşılayan bir vakıf. Bugüne kadar çok sayıda kanserli çocuğa umut olan LÖSEV, her geçen gün daha çok hastaya ulaşmaya devam ediyor. Vakfın kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Üstün Ezer ile LÖSEV’in hikayesini ve faaliyetlerini konuştuk. Bireysel değil toplumsal çözümlerden yana olan ve bu amaçla tedavi ettiği çok sayıdaki lösemi hastanın sosyal sorunlarının ağırlığı altında kalmaya dayanamayarak, 1998 yılında bir grup arkadaşı ile birlikte LÖSEV’i kurduğunu ifade eden Dr. Üstün Ezer, Kadıköy Gazetesi’ne şu açıklamalarda bulundu: ■ Lösemili Çocuklar Hastanesi: LÖSANTE “Ankara’da bir çocuk hastanesinde lösemili çocukların tedavi amaçlı yatırıldığı 1998 yılından bugüne yüzlerce çocuğun tedavi edildiği Türkiye’nin ilk ve tek Lösemili Çocuklar Hastanesi LÖSANTE’nin yanı sıra birkaç gönüllüden bugün milyonlarca gönüllüye ulaşan kocaman bir aile olan LÖSEV; İstanbul, İzmir, Bursa, Eskişehir, Kayseri, Antalya ve Adana’daki irtibat ofisleriyle günümüzde hizmetlerine tüm hızıyla devam ediyor. 24 Eylül 2000 tarihinde Türkiye’nin ilk ve tek Lösemili Çocuklar Hastanesi LÖSANTE’yi açtık. Lösemi tedavisinde vazgeçilmez olan hijyenik ortam ve iyi beslenme koşullarını sağlayarak, bugüne kadar yüzlerce lösemili çocuk ve ailesini yaşama bağladık.” ■ ‘Hayatımız Çocuklarımız” 1998 yılında kurulan LÖSEV, bu sene 20. yılını kutluyor. Bu yirmi yıllık serüvende ‘Hayatımız Çocuklarımız’ diyerek yollarına devam ettiklerini ifade eden Ezer; “Şunu unutmasınlar ki bu hastalıkta, bu zorlu savaşta yalnız değiller. Yavrularımız yalnızca anne ve babalarının değil, bizim de çocuklarımızdır. Onlar her şeyin en güzeline, en iyisine layıklar. Biz onları saraylarda yaşatmaya ve tüm hayallerini gerçekleştirmeye kararlıyız. Hepsini çok seviyorum ve önemsiyorum. Bütün çocuklarımı tek tek öpüyorum ve anne babaları ile Allah’a emanet ediyorum” ifadelerini kullandı. İstanbul Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Spor Yöneticiliği Bölümü öğrencisi görme engelli Yusuf Uçar, birkaç ay önce birlikte yaşamaya başladığı rehber köpeği Aslan ile dilediği yere artık daha rahat, huzurlu ve güvenli şekilde gidiyor. Kadıköy’de yaşayan ve 2012 Londra Paralimpik Oyunları’nda bronz madalya kazanan Türkiye Goalball Milli Takımı’nda da yer alan 31 yaşındaki Uçar, kendisine rehber köpek sahibi olmaya karar verdi. Öğrenciliğinin yanında Kadıköy Gençlik Spor İlçe Müdürlüğü’nde çalışan Yusuf Uçar, yaptığı başvurunun ve uygunluk testlerinin ardından Aslan’la birlikte eğitim aldı. Aslan’ı tanımadığı için başlangıçta ona alışıp alışamayacağı endişesi taşıyan Uçar, eğitimin ardından Aslan’la bir takım olarak, onunla evini ve yaşamını paylaşmaya başladı. ■ Her adımında sahibinin yanında Hafta içi saat 06.00’da kalkan Yusuf Uçar, sabah kişisel bakımının ardından Aslan’ın tüylerini tarıyor, bakımını yapıyor, mamasını ve suyunu veriyor. Uçar ve Aslan, Yeldeğirmeni’ndeki evlerinden çıkarak, Söğütlüçeşme Metrobüs Durağı’na yürüyor. Metrobüsle Avcılar’daki kampüse giden ikili, derslerin ardından yine metrobüsle eve dönüyor. Uçar’ın sahildeki yürüyüşünden market alışverişine, arkadaşlarıyla kafedeki buluşmasından minibüs seyahatine kadar her anında ve adımında yanında olan Aslan, onun komutlarını takip ederek güvenli şekilde yürümesini sağlıyor. Çocuklar, ‘Mutlu Kuzu’ ile gülümsüyor! ‘Mutlu Kuzu’ oluşumu mimarlarından Pelinsu Gören ile röportajımıza, yeğeni Cansu Ereğli ve oğlu Ali Efe de eşlik etti. PINAR BALTACI Cocukların mutlu olacağı çok az şey vardır; şekerleme, parklar ve oyuncaklar… Ulaşılması kolay gibi görünen tüm bu şeyler, bazen bir çocuğun en büyük hayali ve isteği olabiliyor. Kadıköy’de kurulan ‘Mutlu Kuzu’ oluşumu işte tam bu noktada devreye girerek, çocukların artık oynamadıkları sağlam oyuncakları topluyor ve ihtiyacı olan çocuklara gönderiyor. Oyuncak hibe eden çocuklara ise Organik Gıda Sertifikalı bir ürün verilerek, sembolik bir dönüşüm sağlanıyor. Modalı gelişim uzmanı Pelinsu Gören tarafından hayata geçirilen bu sosyal sorumluluk projesinin ismi de kendisi kadar dikkat çekiyor ve duyanları gülümsetiyor. Platformun yaratıcısı Gören ile Mutlu Kuzu’nun ortaya çıkış süreci ve ayrıntılarını konuştuk. ■ “Oyuncaklar da çocuklar için temel ihtiyaç” ‘Mutlu Kuzu’ fikrinin ortaya çıkış süreci 2015 yılına dayanıyor. Fikrin çocukların bakış açısından ortaya çıktığını ifade eden Pelinsu Gören, o günü ve büyüyerek birçok kişiye ulaşma süreçlerini şu sözlerle anlatıyor: “Bir gün yeğenim Cansu Ereğli ve oğlum Ali Efe ile otururken, ‘Keşke bir sürü kardeşimiz olsa ve oyuncaklarımızı onlarla paylaşsak’ dediler. İkisinin de çok fazla kullanmadıkları oyuncakları vardı. Bu fikir o anda hepimizi heyecanlandırdı. ‘Haydi o zaman bir oyuncak kulübü kuralım’ dedik ve başladık. Çocuklar hemen tüm oyuncaklarını topladılar ve ihtiyaç sahiplerine ulaşmaya başladık.’’ ■ Farklı STK’lar, ortak projeler Projenin ilk defa Moda’da ortaya çıktığını ifade eden Gören; “Moda her anlamda çok şefkatli bir yerdir. Böyle olunca da anlamsal olarak daha da değer kazandı oluşumumuz. Çok fazla yardımsever destekçimiz oldu oyuncakları bize yönlendirmek üzere. Hiçbir yerden maddi destek almıyoruz. İşin içine parayı hiç sokmadık. Ahtapot Gönüllüleri ve Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) ile beraber çalışıyoruz. Oyuncaklarımıza TİDER’in destek marketlerinde ulaşabiliyorlar. Bu daha kıymetli, çünkü her çocuk istediği oyuncağa sahip oluyor, ona sunulana değil. Çocuğun paketi ilk açtığı andaki heyecanı yaşaması da çok önemli. Ahtapot Gönüllüleri’nin merkezinde de oyuncakların hijyeni sağlanıyor. Temizlik konusunda ailelerin içi rahat olabilir” dedi.
Page 1 and 2: CHP kulislerinde Kadıköy için ik
Page 3 and 4: GÜNDEM EYLÜL 2018 3 “Organize
Page 5: ÇEVRE EYLÜL 2018 5 Fikirtepe yeni
Page 9 and 10: KÜLTÜR & SANAT EYLÜL 2018 9 Sır
Page 11 and 12: YAŞAYAN KADIKÖY EYLÜL 2018 11 Pe
Page 13 and 14: AKTÜEL EYLÜL 2018 13 ■ MODA ÇA
Page 15 and 16: ATAŞEHİR EYLÜL 2018 15 12 ülked
Page 17 and 18: ADALAR EYLÜL 2018 17 Heybeliada Ç
Page 19 and 20: SPOR EYLÜL 2018 19 Fenerbahçe, Av
Page 21 and 22: ETKİNLİK EYLÜL 2018 21 Kadıköy
Page 23 and 24: AKTÜEL EYLÜL 2018 23 1919 yılın

KADIKOY GAZETESİ EYLÜL 2018

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

Delete template?

Save as template?