EUROPA JOURNAL - HABER AVRUPA DEZEMBER 2018
Erfolgreiche ePaper selbst erstellen
Machen Sie aus Ihren PDF Publikationen ein blätterbares Flipbook mit unserer einzigartigen Google optimierten e-Paper Software.
Wir sagen JA<br />
Hol dir Infos zu verschiedenen<br />
Berufen<br />
auf unseren<br />
<strong>HABER</strong>beruf-Seiten<br />
UNABHÄNGIGE MONATLICHE ZEITUNG FÜR WIRTSCHAFT, INTEGRATION UND BILDUNG<br />
<strong>HABER</strong><br />
VRUP<br />
A A<br />
<strong>AVRUPA</strong>’NIN AYLIK BAĞIMSIZ EKONOMİ, ENTEGRASYON VE EĞİTİM GAZETESİ<br />
SAYI: 80 ARALIK <strong>2018</strong> - AUSGABE: 80 <strong>DEZEMBER</strong> <strong>2018</strong><br />
!neu!<br />
Ab sofort findest du in jeder Ausgabe Berufseiten,<br />
auf denen du verschiedene Berufsbilder<br />
kennenlernen kannst. Wir haben die<br />
wichtigsten Facts für dich zusammengefasst!<br />
Du weißt noch nicht, was du mit deiner<br />
Zukunft anstellen sollst?<br />
... Dann lies weiter auf Seite 13<br />
Österreichische Post AG - MZ 11Z038817M - Mehmet Inak - Roßbachstr. 10 - 6020 Innsbruck<br />
zu<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
ÖSTERREICH<br />
R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
R<br />
E<br />
C H<br />
www.europa-journal.net<br />
I<br />
Eine Betroffene<br />
berichtet:<br />
Ich<br />
hatte<br />
Brustkrebs... Seite 22<br />
AKADEMİSYEN GÖRÜŞÜ<br />
PROF. DR. MUSTAFA ÇAKIR:<br />
Çocukluk<br />
deneyimlerinin<br />
mutluluk<br />
ve başarıyla<br />
ilişkisi<br />
SAYFA 2<br />
Avusturya İslam Cemaati (İGGÖ) Yeni Başkanı Ümit Vural:<br />
‘IRKÇILIK, DIŞLAMA<br />
VE DÜŞMANLIKLA<br />
MÜCADELE ŞART’<br />
© IGGÖ / Eyüp Kus<br />
Der neue Präsident der Islamischen Glaubensgemeinschaft in<br />
Österreich (IGGÖ), Ümit Vural: „Es gilt jede Form von Extremismus<br />
Hand in Hand mit der Gesamtgesellschaft zu bekämpfen.“<br />
Avusturya Müslümanlarının resmi temsilcisi<br />
olan Avusturya İslam Cemaati<br />
başkanlığına seçilen Ümit Vural yaptığı<br />
açıklamada: “Avusturya’da karşılaştığımız<br />
zorluklar hiç bugünkü kadar<br />
büyük olmamıştı. Her geçen gün Avusturya’da<br />
Müslümanlara karşı ırkçılık,<br />
dışlama ve düşmanlık yeni bir boyut<br />
kazanıyor. Avusturya’da şu anda mevcut<br />
olan bu zehirli atmosferdeki problemlerden<br />
yalnızca birkaçını saymak<br />
istersek: İmamsız camiler, din öğretmeni<br />
olmayan sınıflar, manevi rehberi<br />
olmayan Müslüman mahkûmlar, çocukları<br />
yoğun ayrımcılıkla karşılaşan<br />
çaresiz anne ve babalar... Bunlara rağmen<br />
umudumuzu kaybedemeyiz.”<br />
REFORM ŞART<br />
“Avusturya İslam Cemaati kendisini<br />
değiştirmek ve reforme etmek zorunda.<br />
Kendi mantığımızı değiştirmek,<br />
modernize, dindarlık ve uzmanlıktan<br />
oluşan bir yaklaşımı benimsemek ve<br />
şimdiye kadar yapılan hatalardan ders<br />
almak, ama her şeyden önce tekrar<br />
güven kazanmak istiyoruz.”<br />
ÇOĞULCU TEMSİLİYET<br />
“Avusturya’da yaşayan Müslümanlar<br />
haklı olarak güçlü ve çoğulcu bir temsil<br />
istiyor. Avusturya’da sosyal barışı<br />
zedeleyen, Müslümanları ikinci sınıf<br />
vatandaş olarak gören, çocuklarımızın<br />
sırtından tehlikeli bir siyaset güden<br />
her türlü gücün karşısında duran, bir<br />
Avusturya İslam Cemaati noktasında<br />
herkesin desteğini bekliyoruz. Bu kötü<br />
düşüncelere sahip olanları birlikte geri<br />
püskürtebiliriz ve başarılı olmak için<br />
her bireyin desteği çok büyük bir<br />
öneme sahip.”<br />
BİRLİK ÇAĞRISI<br />
Avusturya İslam Cemaati yeni başkanı<br />
Ümit Vural son olarak, “Benim asıl ekibim,<br />
kökeni, cinsiyeti, geliri, eğitimi<br />
fark etmeksizin; annelerden, babalardan,<br />
işçilerden, emeklilerden, yani bu<br />
ülkeyi bu ülke yapan, bu ülkeyi herkes<br />
için vatan haline getiren yüzbinlerce<br />
Müslümandan oluşuyor. Bizleri bu<br />
yolda destekleyeceğinizi ümit ediyorum.”<br />
dedi.<br />
Vom Internet direkt in den Nationalrat - Ali besucht das Parlament<br />
In der Nationalratssitzung am 11. Dezember ging die<br />
Abgeordnete Martha Bißmann ungewöhnliche Wege.<br />
Sie trat mit einer geheimnisvollen Tasche ans Rednerpult,<br />
aus der sie eine Puppe namens „Ali“ hervorzog.<br />
Ali hat einen roten Fes auf dem Kopf, einen Schnurrbart<br />
und trägt einen Anzug ‐ ganz wie sein digitales Ich<br />
im umstrittenen E‐Card‐Video der FPÖ. In ihrer Rede<br />
erzählt Bißmann die Geschichte von Ali, der mit 20<br />
Jahren zum Arbeiten nach Österreich kam – alleine,<br />
ohne Deutsch und ohne Wohnung.<br />
„Bei der heutigen Debatte um Migration und Ausländer<br />
werden diese Geschichten nie erzählt. Warum<br />
auch? – Es ist doch einfacher, Ali als Sozialschmarotzer<br />
hinzustellen und damit Kürzungen im Sozialbereich zu<br />
rechtfertigen. […] Hören Sie auf, diese Gesellschaft zu<br />
spalten, hören Sie auf, die Alis und Alfreds, die Jasmins<br />
und Yasemins gegeneinander auszuspielen, denn sie<br />
sind es, die da draußen Nachbarn sind, die im Schulhof<br />
miteinander spielen, die in den Klassen gemeinsam<br />
lernen, die in den Sozialräumen miteinander plaudern<br />
und lachen und die auf den Baustellen täglich ihr Brot<br />
teilen!“ appellierte Bißmann.<br />
Foto: Gabriel Gschaider<br />
“Neden böyle bir oluşuma ihtiyaç duyduk?”<br />
“Daha önce denenmiş olan bu yolu tekrar zorlamanın ne anlamı vardı?”<br />
“Mevcut partilerden aday olmak çok daha mantıklı değil miydi?”<br />
HAKAN GÖRDÜ:<br />
‘2020 Viyana<br />
Seçimlerine<br />
Katılıyoruz!’<br />
SAYFA 9
<strong>HABER</strong>eğitim Aralık <strong>2018</strong>, Sayfa - 2<br />
Aristoteles’e göre insanlar mutluluğun<br />
peşinden koşar. Mutluluk insan<br />
hayatının amacıdır. Bu amaca ulaşmak<br />
için de bir dizi faaliyetlerde bulunur.<br />
Mutluluk bilişsel (düşünme,<br />
hissetme, öğrenme, hatırlama,<br />
karar verme, problem çözme ve<br />
yargılama gibi zihinsel süreçler) ve<br />
duyuşsal (insan duygularını içeren<br />
ilgi, tutum, akademik özgüven,<br />
değer ve alışkanlıklar) olmak üzere<br />
iki açıdan tanımlanıyor. Kişinin kendini<br />
psikolojik olarak iyi hissetmesi,<br />
öznel olarak yaptığı mutluluk tanımına<br />
uyuyor. Bu durumda bireyin<br />
olumlu duyguları (sevinci, neşesi,<br />
gurur ve güven duyması), olumsuz<br />
duygulara (öfke, korku, kaygı) göre<br />
daha fazla yaşaması, yaşamın çeşitli<br />
alanlarında yüksek doyuma ulaşması,<br />
onun mutluluğunda önemli rol<br />
oynuyor. Mutlu bireyler kendilerini<br />
iyi hissediyorlar; olumlu duygular<br />
yaşıyorlar. Mutlu bireylerden oluşan<br />
toplumlar da mutlu toplumlar<br />
oluyor.<br />
Mutlu olunabilmesi için üçüncü şart<br />
da kişiler arasındaki iletişimin doğru<br />
ve etkili kullanılmasıdır. Sağlıklı<br />
iletişim kişiler arasındaki ilişkilere<br />
olumlu yansıyabileceği gibi iş<br />
başarısına da olumlu katkı sağlar.<br />
Uzmanlar hayatta başarı ve mutluluğun<br />
kaynağını erken çocukluk dönemi<br />
ile ilişkilendiriyor. Çocuk ve dil<br />
gelişimi uzmanları erken çocukluk<br />
dönemine bu nedenle çok önem<br />
veriyorlar. Erken çocukluk deyince<br />
de çocuğun 0‐6 yaş arasında geçirdiği<br />
dönem anlaşılıyor. Bu dönemde<br />
çocuğun zihinsel ve fiziksel gelişimi<br />
ileri yaşlara göre daha hızlı olur ve<br />
yaşanan olumlu veya olumsuz deneyimler,<br />
bundan sonraki hayatının<br />
belirleyicisi olarak görülür.<br />
Çocuğun mutlu bir ailede büyümesi,<br />
erken yaşta toplum içine<br />
çıkarılması, çok dilli ve çok kültürlü<br />
AKADEMİSYEN GÖRÜŞÜ<br />
ortamlarda “öteki” dil ve kültürün<br />
farkına varmasının sağlanması öneriliyor.<br />
Çocuğun bu dönemde içinde<br />
büyüdüğü çevre, öğrenme süreçleri<br />
ve edindiği tecrübeler, çocuk<br />
gelişimiyle ilgili tartışmaların da bir<br />
parçasını oluşturuyor. Günümüzde<br />
sosyal ve ekonomik değişkenlerin<br />
çocukların bilişsel ve bilişsel olmayan<br />
becerilerinin zengin veya<br />
fakir aileye mensubiyete göre nasıl<br />
değişiklik gösterdiği, erken çocukluk<br />
döneminde edinilen deneyimlerden<br />
yola çıkılarak tartışılıyor. Çocuğun<br />
bu dönemde yaşadıklarının ilerideki<br />
hayatını nasıl etkileyeceği önceden<br />
kestirilmeye çalışılıyor.<br />
Bilimsel araştırmalar (örn. Dünya<br />
Bankası tarafından hazırlatılan<br />
Mind, Society and Behaviour adlı<br />
rapor) zengin ve daha düşük gelir<br />
sahibi ailelerin çocukları arasındaki<br />
gelişim farkının her geçen yıl<br />
arttığını gösteriyor. Buna göre,<br />
düşük gelire sahip ailelerin çocuklarının<br />
performanslarının daha<br />
düşük oluyor. Bu gruptaki çocukların<br />
dinlediğini ve okuduğunu anlamada<br />
gelişmiş gruba göre daha<br />
geri kaldığı gözlenirken, uzun süreli<br />
dikkat ve kısa süreli bellek<br />
gelişimleri de daha iyi değil.<br />
Erken dil gelişimi okulun ilk<br />
yıllarındaki okuma ve sayılarla işlem<br />
yapmayı öğrenme kadar, ileri<br />
yaşlarda daha karmaşık okuma ve<br />
matematik işlemlerini yapmada ve<br />
bu alanlarla ilgili tam öğrenmede de<br />
belirleyici oluyor. Refah seviyesinin<br />
en alt diliminde yer alan çocukların<br />
söylenenleri anlama ve bir süre<br />
sonra hatırlama becerisi, en üst dilimde<br />
yer alan çocuklardan yaklaşık<br />
1/3 kadar geride olduğu tespit<br />
edilmiş. Dolayısı ile bu çocukların<br />
içinde bulunduğu olumsuz çevresel<br />
faktörlerin ortadan kaldırılabilmesi<br />
için gerekli tedbirlerin bir an önce<br />
Prof. Dr. Mustafa ÇAKIR<br />
Çocukluk deneyimlerinin mutluluk<br />
ve başarıyla ilişkisi<br />
mcakir@anadolu.edu.tr<br />
alınmasında yarar görülüyor.<br />
Çevresel faktörlere geri dönecek<br />
olursak, zekânın bir kısmının genetik<br />
veya kalıtsal olduğu öne sürülse<br />
de çocuğun çevreden alacağı destek,<br />
onun performansını geliştirebilmesi<br />
için gereklidir. Bu destek,<br />
en temel boyutlarda çocukla yapılacak<br />
sohbeti (sözel iletişim), bilişsel<br />
ve sosyal‐duygusal uyarımlarla birlikte<br />
doğru beslenmeyi, davranış<br />
özgürlüğünü ve yeterli sağlık hizmetlerini<br />
almasını kapsıyor.<br />
Alman okul sisteminden ayrılıp,<br />
Türk sistemine geçen çocukların<br />
karneleri incelendiğinde, çocukların<br />
derste ağırlıklı olarak sessiz, sakin<br />
ve derse katılımlarının istendik düzeyde<br />
olmadığı; okul ve sınıf içi aktivitelerden<br />
uzak durduğu belirtiliyor.<br />
Dolayısı ile bu çocuklara verilen<br />
kanaat notu da düşük oluyor.<br />
Türk aile yapısının çocukları çok öne<br />
çıkarmayan özelliği ve çocukların<br />
içinde bulunduğu dar sosyal çevrenin<br />
kendilerini ifade etme becerisinin<br />
geliştirilmesi için yeterli olmadığını<br />
da açık bir şekilde gösteriyor.<br />
Dolayısı ile çocukların okulda arzu<br />
edilen akademik başarıyı yakalayamamasının<br />
nedenlerinden biri bu<br />
bağlamda kendini gösteriyor.<br />
Çocuğun derste “uslu” durması;<br />
onun dil ve iletişim becerilerinin<br />
yeterli gelişmediği, alan bilgisinin<br />
yeterli olmadığı şeklinde olarak<br />
yorumlanıyor ve bu tutum çocuğun<br />
okuldaki akademik başarısına olumsuz<br />
yansıyor. Düşük karne notları da<br />
daha alt eğitim basamağına yönlendirilmesine<br />
neden oluyor. Ailenin<br />
dil ve eğitim durumu yetersizse,<br />
öğretmen ve okulun verdiği karar<br />
saygı ile karşılanıyor.<br />
Bazı çocuk gelişim uzmanları, psikologlar<br />
çocukların sosyal beceri (soft<br />
skills) olarak tanımlanan gelişimlerini<br />
kişilik özellikleri ile ilişkilendirirken,<br />
bazı nörobiyologlar da kendini<br />
kontrol etme becerisi (öz‐düzenleme)<br />
ve ilgili yapıları merkeze<br />
alıyor. Alman eğitim uzmanları ve<br />
öğretmenlerin bu değerlendirmede<br />
Türk aile yapısının özelliklerini de<br />
göz önüne alması gerekirken, Türk<br />
ailelerin okul aile birliği çalışmalarına<br />
katılmaması, Alman okulları<br />
ile yetersiz iletişimi, öğrenciöğretmen‐aile<br />
arasındaki iletişim<br />
kanalının önünü kesiyor.<br />
Ön düzenleme denilen hususlar;<br />
dikkat yöneltme, kendine doğru<br />
odaklanma, bakış açısını değiştirebilme,<br />
değişimlerde esnek olabilme,<br />
kısa süreli bellek, problem çözme<br />
gibi bir hedefi gerçekleştirmek<br />
üzere biriktirilen otomatik veya haz,<br />
doyum isteyen; neden sonuç<br />
ilişkisini düşünmeden ortaya koyulan<br />
dürtüsel tepkilerden oluşuyor.<br />
Örneğin, çocuk derste verilen arada<br />
arkadaşları oyun oynarken, öğretmenin<br />
verdiği matematik problemini<br />
çözmeye devam ediyorsa, ön<br />
düzenleme denen beceriyi kullanmış<br />
oluyor. Bu beceri duyguları düzenleme,<br />
kendini kontrol etme,<br />
gelecekteki bir kazanım için<br />
doyumu erteleme gibi bileşenleri<br />
de kapsıyor. Uzmanlar ön düzenleme<br />
becerilerinin çocuğun okula<br />
başlamak için gerekli temel gereksinimler<br />
olarak değerlendiriyor ve bu<br />
konuların üzerinde durulması<br />
gerektiğini belirtiyorlar.<br />
Ekonomik olarak az gelişmiş bir çevrede<br />
büyüyen bir çocuğun ön düzenleme<br />
becerisinin gelişimi önceden<br />
kestirilemeyen çevresel şartlar<br />
ve uzun süren stres nedeniyle aksayabiliyor.<br />
Bunlara ilave olarak<br />
dezavantajlı çocukların devamlı destek<br />
ve yönlendirme almaları, güdü<br />
kontrolü, perspektif değiştirme, alternatif<br />
sosyal uyaranlar alma ve<br />
dikkat toplama gibi becerileri<br />
geliştirme fırsatına sahip olmaları<br />
daha düşük oluyor.<br />
Ailelerin gerek çocukları ile<br />
konuşurken gerekse küçük çocuklarının<br />
yanında üçüncü şahıslarla<br />
konuşurken dikkat etmesi, çocukların<br />
konuşulan her bir sözü<br />
hafızalarına kayıt ettiklerini unutmaması<br />
gerekir. Örneğin çocuk<br />
düşük puan aldığı bir sınav kâğıdını<br />
eve getirdiğinde çok güzel, ama<br />
şurası eksik kalmış; şu kısmı neden<br />
yanlış çözdün gibi eleştirilerde bulunulursa,<br />
çocuk olumludan önce<br />
olumsuzu algılayıp seçip zihnine<br />
kaydeder. Hayatı boyunca da<br />
başarısızlık, yetersizlik gibi olumsuz<br />
duyguları yük olarak taşır. Bu<br />
durum çocuğun özgüvenini zayıflattığı<br />
gibi, yukarıda yapılan mutluluk<br />
tanımının da eksik kalmasına,<br />
sağlıksız toplumların ortaya çıkmasına<br />
neden olur.<br />
Eksik kalan çocuk etrafındaki nesne<br />
ve olguların farkına varmakta,<br />
neden – sonuç ilişkisi kurmakta ve<br />
olaylar zincirini analiz etmekte zorlanır;<br />
bilişsel, duyuşsal, devinişsel<br />
ve sezgisel davranışları istendik düzeyde<br />
geliştiremez. Oysa çocuklar<br />
toplum denen ormandaki ağaçları<br />
besleyen birer kök gibidir. Kökler<br />
kurursa, ağaçlar da kurur. İyi<br />
yetiştirilemeyen çocuklar, milletlerin<br />
geleceklerini de tehlikeye atar.<br />
Okuma notları: 1. Erken çocukluk dönemine<br />
https://tedmem.org/mem-notlari/degerlendirme/erken-cocukluk-donemi-uzerine adresinden ulaşılabilir.<br />
2. Dünya Bankası Araştırması için: World Bank. 2015. World Development Report 2015:<br />
Mind, Society, and Behavior. Washington, DC: World Bank. doi:10.1596/978-1-4648-0342-0<br />
Avusturyalılar Neden Aşırı<br />
Sigara ve Alkol Kullanıyor?<br />
Mutsuzluk ve umutsuzluk ruhsal hastalıkları, bu rahatsızlıklar da alkol ve sigara kullanımını tetikliyor...<br />
Avusturyalılar neden alkol ve sigaraya yöneliyor?<br />
Geçtiğimiz günlerde Ekonomik Kalkınma<br />
ve İşbirliği Teşkilatı (OECD)<br />
Avrupa’da sağlık konusunda "Health<br />
at a Glance" adlı sadece Avrupa<br />
ülkelerini kapsayan yeni bir rapor<br />
yayınladı.<br />
Avusturya ruhsal hastalıklarda notu<br />
en kötü ülkeler arasında yer aldı. Bu<br />
rahatsızlıkların, mutsuzluk ve umutsuzluğun<br />
yanında aşırı alkol ve sigara<br />
kullanımını da beraberinde getirdiği<br />
açıklandı. Viyana Hekimler Odası<br />
özellikle aşırı alkol tüketimi, sigara<br />
ve kötü beslenmede Avusturya’nın<br />
en sıkıntılı ülkeler arasında yer almasına<br />
dikkat çekiyor.<br />
Oda Başkanı Thomas Szekeres, kurumunun<br />
yaptırdığı bir yayında araştırma<br />
sonuçlarının ülke sağlık<br />
politikasının sağlıklı bir yaşam sürdürülmesi<br />
ve korunma ilgili yeterli<br />
ses getiremediğinin bir göstergesi olduğunu<br />
vurguladı ve gastronomide<br />
genel sigara içme yasağının geri çekilmesini<br />
örnek göstererek açıkladı.<br />
Alkol ve Sigara Değerleri<br />
Ortalamanın Çok Üstünde<br />
Szekeres, Avusturya’yı sigara ve<br />
alkol tüketiminde en azından AB ortalama<br />
değerlerine döndürmek için<br />
sağlık sektöründeki tüm aktörleri,<br />
Avusturya genelinde omuz omuza<br />
mücadeleye çağırıyor.<br />
Avusturya’da yetişkinlerin %25’i düzenli<br />
sigara içiyor (AB ortalaması:<br />
%20). Bu oranla Avusturya Batı ve<br />
Orta Avrupa ülkeleri arasında başı<br />
çekiyor. İsveç %11 ile en az, Bulgaristan<br />
%28 ile en yüksek sigara içenler<br />
oranına sahip ülkeler.<br />
Alkol tüketiminde de Avusturya, Avrupa<br />
genelinde en yukarı sıralardaki<br />
ülkeler arasında. Avusturyalı yılda<br />
ortalama 11.4 litre alkol tüketiyor.<br />
Kıyaslanırsa ‘şarap ülkesi’ Fransa<br />
11.7 litre ile Avusturya’nın biraz üstünde<br />
tüketiyor. Sanıldığının aksine<br />
en az alkol tüketen ülkeler Yunanistan<br />
(7 litre) ve İtalya (7.1 litre).<br />
Uyuşturucu Kullanımında<br />
Avusturya’nın Karnesi İyi<br />
Özellikle gençleri alakadar eden<br />
uyuşturucu kullanımında ise Avusturya,<br />
AB ülkeleri arasında iyi bir durumda.<br />
Viyana Hekimler Odası’nın<br />
yayınına göre 15‐16 yaş arasındaki<br />
AB gençliğinin %6’sı yasa dışı ilaçları<br />
(kenevir hariç) kullanıyor. Avusturya’da<br />
bu oran %5, Bulgaristan’da<br />
%11 ve İtalya’da %7.
<strong>HABER</strong>avusturya Aralık <strong>2018</strong>, Sayfa - 3<br />
Kolumne von Dr. TARIK METE<br />
Es gehört ja zum populistischen<br />
Einmaleins, den Teufel an die<br />
Wand zu malen und Katastrophen<br />
vorherzusagen, die meistens<br />
überhaupt nicht existieren<br />
und nie eintreten. Fakten und<br />
Tatsachen spielen in diesem politischen<br />
Konzept, wenn überhaupt,<br />
nur eine äußerst kleine<br />
Rolle. Es geht nämlich bei dieser<br />
Form der Politik darum, bei jeder<br />
Gelegenheit und um jeden Preis,<br />
die Ängste der Menschen zu<br />
verstärken sowie bestehende<br />
Vorurteile und Ressentiments zu<br />
bedienen. Das jüngste Beispiel<br />
dieser Art liefert Vize‐Kanzler<br />
Heinz‐Christian Strache. Eine<br />
Schuldirektorin im niederösterreichischen<br />
Tulln habe laut Angaben<br />
des Boulevards vor, Weihnachten<br />
in der Schule abzuschaffen<br />
und hat deshalb die Weihnachtsdekoration<br />
aus dem Schulgebäude<br />
verbannt.<br />
Sofort reagiert Strache, der sich<br />
bei dieser Gelegenheit als vermeintlicher<br />
Retter von Weihnachten<br />
geriert, via Facebook<br />
und übt scharfe Kritik am Lehrpersonal<br />
der betroffenen Schule.<br />
Dies sei inakzeptabel und er unterstellt<br />
den Verantwortlichen<br />
politische Indoktrination der<br />
Schülerinnen und Schüler. Straches<br />
Posting löste einer Welle an<br />
Hasskommentaren in den sozialen<br />
Medien aus. Auf der Facebook‐Seite<br />
des Vize‐Kanzlers<br />
überschlagen sich hetzerische<br />
und hasserfüllte Kommentare<br />
gegenüber der verantwortlichen<br />
Direktorin ‐ teilweise sogar mit<br />
Gewaltandrohung.<br />
So schnell kann es gehen, dass<br />
eine Schulleiterin, die nur ihre<br />
Arbeit macht und ihren Pflichten<br />
nachkommt, von einem Mitglied<br />
der Bundesregierung zur Zielscheibe<br />
erklärt wird. Die Wahrheit<br />
ist nämlich, dass niemand –<br />
außer vielleicht Strache selbst in<br />
seiner konstruierten Märchengeschichte<br />
– Weihnachten im<br />
office@mete.or.at<br />
Wenn Strache<br />
Weihnachten abschafft<br />
Tullner Gymnasium abgeschafft<br />
hat. Das besinnliche Fest findet<br />
wie gewohnt statt und in der<br />
Aula der Schule steht ein großer<br />
geschmückter Christbaum. Weihnachtsdeko,<br />
die kein Sicherheitsrisiko<br />
für die Schüler darstellt, ist<br />
natürlich erlaubt und das Verbot<br />
betrifft nur leicht entflammbare<br />
Dekorationsgegenstände. Teile<br />
der Weihnachtsdekoration wurden<br />
also aus nachvollziehbaren<br />
sicherheitstechnischen Gründen<br />
und Brandgefahr in bestimmten<br />
Bereichen untersagt.<br />
Keine Spur also von einer Bedrohung<br />
für Weihnachten. Diese<br />
Fakten sind einem Vollblut‐<br />
Populisten wie Strache natürlich<br />
vollkommen egal. So funktioniert<br />
eben das politische Spiel mit den<br />
Halbwahrheiten und konstruierten<br />
Drohszenarien. Statt surrealen<br />
Bedrohungen nachzugehen,<br />
könnte sich der Vize‐Kanzler aber<br />
auch mit tatsächlichen Problemen,<br />
wie etwa dem steigenden<br />
Hass in den sozialen Medien,<br />
auseinandersetzen. Ganz reale<br />
Anlassfälle dafür gäbe es ja auf<br />
seiner eigenen Facebook‐Seite<br />
zur Genüge.<br />
Diskriminierung<br />
wird immer<br />
offener spürbar<br />
Die Antidiskriminierungsstelle Steiermark<br />
hat die Jahresbilanz veröffentlicht.<br />
Die Zahlen sind alarmierend: Antisemitismus,<br />
Islamfeindlichkeit und Homophobie werden<br />
immer häufiger geäußert.<br />
Avusturya’da Ayrımcılık Gün<br />
Geçtikçe Daha Çok Hissediliyor<br />
Steiermark Ayrımcılık Karşıtı Ajansı<br />
geçtiğimiz günlerde '2017 Ayrımcılık<br />
Raporu'nu yayımladı. Sayılar durumun<br />
vahametini ortaya koyuyor. Antisemitizm,<br />
İslam düşmanlığı ve homofobi<br />
daha sık ön plana çıkmaya başladı.<br />
Rapora göre, ajansa yapılan ayrımcılık<br />
ile ilgili ihbarlar 2016 yılına göre %270<br />
artarak 2.139’a ulaştı. Ajansın yöneticisi<br />
Daniela Grabovac’a göre ihbarların<br />
yaklaşık 3’e katlaması, yeni<br />
hizmete sokulmuş ''BanHate'' uygulaması,<br />
nefret E‐Postaların anında internette<br />
ihbar edilme imkânı sonucu<br />
olabilir, diğer yandan toplumun tonu<br />
sertleşiyor ve toplumun ayrışması şu<br />
anda askıya alınmış görünüyor.<br />
Köken ve Din Nedenli Ayrımcılık<br />
Grobovac: ''Görüyoruz ki, sosyal medyada<br />
utanmadan yazılanlar gerçek hayatta<br />
da olabiliyor ve bunlar basın ve<br />
siyasetin bazı konuların gelişmesine<br />
göz yumması, insanların ayrılıkçı davranmanın<br />
ve ahlak bariyerlerini yıkmanın<br />
meşru olduğuna inanmalarına<br />
yol açıyor.''<br />
En sık karşılaşılan ayrımcılık nedenleri<br />
sırasıyla; Köken (%40), din (%14), sosyal<br />
köken (%11). İslam’a karşı düşmanlık<br />
artıyor. Vahşice saldırılara<br />
özellikle kadınlar uğruyor. Kamusal<br />
alanlarda, tramvay ve otobüslerde saldırıya<br />
uğrayan kadınlar, kendilerinden<br />
ana dillerinde konuşmamalarını istediklerini<br />
sahip oldukları çocuk sayısı<br />
nedeniyle kendilerine sövüldüklerini<br />
ya da dövüldüklerini anlatıyorlar.<br />
Yahudi karşıtlığı tekrar toplumda boy<br />
göstermeye başladı. Yahudi soykırımını<br />
ret ya da küçümseyen yazılar,<br />
Nasyonal Sosyalizmin metot ve kurumlarına<br />
özlem ifadeleri içeren bildirimler<br />
artıyor.<br />
Diğer sıklıkla karşılaşan konular ise<br />
toplumda artan sertlik ve acımasızca<br />
yapılan saldırılar. Ayrıca odak noktasındaki<br />
diğer konular homofobi ve lezbiyenlere<br />
karşı artan tepkiler.<br />
KAY<br />
YA<br />
YAN<br />
NAR<br />
„ AUSRAS<br />
TEN!<br />
fü<br />
ür Anfäng<br />
ger“<br />
2 9.0<br />
01. ’19<br />
B regenz,<br />
Festspie<br />
el haus<br />
30.0 01.’19<br />
Innsbruck, Doga<br />
na<br />
31.01.+<br />
+0<br />
1.02.’19<br />
Wien, Gl<br />
obe Wien<br />
26.10.’19<br />
Klagenfurt, Messe Arena<br />
Ka rten:
Ö<br />
<strong>HABER</strong>avusturya Aralık <strong>2018</strong>, Sayfa - 4<br />
Herşey biz insanlar içindir ve hayata<br />
dahildir. İyi ve kötü, güzel ve çirkin, karanlık<br />
ve aydınlık, yanlış ve doğru, çirkin<br />
ve güzel, sağlık ve hastalık… Bu dünyada<br />
herşey tezatlarıyla mevcuttur.<br />
İnsan hayatı kadar vücudu da karmaşıktır.<br />
Her organın ayrı bir işlevi, her duyunun<br />
ayrı bir fonksiyonu vardır. Biri<br />
diğerinin işini üstlenmez. “Hele vücutta<br />
bir organ vardır ki, o sağlıklıysa bütün<br />
vücut sağlıklı olur, O kalptir.“ (Hadis‐i Şerif)<br />
Sahip olduğumuz bedenlerin sorumluluğu<br />
biz taşıyıcılara aittir. Sağlıklı beslenme,<br />
yeterli uyku, temiz hava, hijyen,<br />
spor, beden sağlığı için olmazsa olmazlardandır.<br />
Bazen vücutta birtakım aksaklıklar<br />
meydana gelebilir ki, biz bunları<br />
hastalık olarak nitelendiririz. Peki hastalık<br />
nedir?, Neyin habercisidir? Hastalıklara<br />
hangi gözle bakmak gerekir?<br />
Başımıza gelen her güzel olaya, geçirdiğimiz<br />
her sağlıklı güne şükretmemiz<br />
gerektiği gibi, karşılaştığımız musibet ve<br />
hastalıklara da sabretmemiz gerekir.<br />
Hastalık durumu acizliğimizi hatırlatmakla<br />
kalmaz, bizim sandığımız bedenin<br />
birgün iflas edebileceği ve hatta bizi<br />
terkedeceği gerçeğini de hatırlatır.<br />
Vücudumuz da zamanla aşınır, yıpranır,<br />
yavaşlar ve işlevini yerine getiremez hale<br />
gelir. İnsan vücudunun da belli bir<br />
kapasitesi vardır. O kapasitenin üstüne<br />
çıkıldığında, ruhumuzun bedenle kılıflandırılmış<br />
hali olan vücut, birtakım<br />
sinyaller vererek, emanete dikkatli bakmamız<br />
gerektiğini belirtir. İşte o zaman<br />
sinyalleri ciddiye alıp geç kalmadan,<br />
vücudun ihtiyacı olan gereksinimleri vermek<br />
gerekir. Çünkü sağlık ihmale gelmez<br />
Amnesty’den<br />
Avusturya’ya Eleştiri<br />
Uluslararası Af Örgütü Amnesty,<br />
son dönemde yaşanan insan hakları<br />
ihlallerinden dolayı Avusturya’ya<br />
ciddi eleştirilerde bulundu.<br />
Amnesty, bir mülteci evinde<br />
yaşanan skandala ve hükümetin<br />
asgari geçim yardımını kesme kararının<br />
çocuk ve gençleri fakirliğe<br />
iteceği uyarısında bulunarak yanlış<br />
politikalara vurgu yaptı.<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
Gazete Kurucusu (Gründerin)<br />
Katrin VORHAUSER<br />
İmtiyaz Sahibi (Herausgeber und Inhaber)<br />
Mehmet İNAK<br />
Genel Yayın Yönetmeni (Chefredaktion)<br />
Hasan KESKİN<br />
Türkiye Temsilcisi<br />
Mag. Ahmet ZUBİ<br />
13.12.<strong>2018</strong> - 14.01.2019<br />
SAYI: 80 ARALIK <strong>2018</strong> - <strong>DEZEMBER</strong> <strong>2018</strong> AUSGABE: 80<br />
ANSCHRIFT - ADRES<br />
<strong>HABER</strong> <strong>AVRUPA</strong> - <strong>EUROPA</strong> <strong>JOURNAL</strong><br />
Roßbachstr. 10 - 6020 Innsbruck<br />
Baskı-Druck: Medien-Druck Salzburg GmbH<br />
Yayımlanan köşe yazıları ve reklamların içeriğinden<br />
gazetemiz sorumlu değildir.<br />
www.europa-journal.net - info@europa-journal.net<br />
R<br />
I<br />
E<br />
C H<br />
YASEMİN KARAGÖZ<br />
yasemin-ka@hotmail.com<br />
HASTALIK TA BİR<br />
ÇEŞİT ŞİFADIR<br />
ve ancak kaybedilince değeri keşfedilen<br />
nimetler arasındadır.<br />
''Halk içinde muteber bir<br />
nesne yok devlet gibi,<br />
Olmaya devlet cihanda<br />
bir nefes sıhhat gibi''<br />
Aylar öncesi başlamıştı içimdeki heyecan<br />
ve sevinç. Günler yaklaşıkça gideceğime<br />
inanamıyordum. Fazla<br />
gerçeksi gelmiyordu. Evet gideceğimiz<br />
tarih ve saat belliydi ama nasip<br />
olacak mıydı? Evet nasip oldu kutsal<br />
topraklara ayak basmak.<br />
Günler yaklaştıkça ben Kudüs kitabımı<br />
bitirmeye çalışıyordum. Oralara<br />
bilgisiz gitmek istemiyordum, birebir<br />
yaşamaktı benim derdim. Hayatımdaki<br />
aldığım en güzel karar, attığım<br />
en kutsal adımdı. Peygamberler şehri<br />
bizi bekliyordu. Onların ayak bastığı<br />
toprakların bizlere de nasip olması<br />
gurur vericiydi. Her adımımda, her<br />
gördüklerimde yaşanmış olaylar aklıma<br />
geliyordu. Esen rüzgâr, gözlerimizi<br />
kamaştıran güzellikler bizleri alıp<br />
adım adım hasretlerimize, özlemlerimize<br />
götürüyordu. Gece gökyüzü<br />
daha bir başka bakıyordu. Büyülenmek<br />
bu olsa gerek. Oralarda kıldığımız<br />
namazlar duygu yüklüydü.<br />
Gönülden geçen herşey için içimde<br />
yoğun bir trafik vardı. Aman şu<br />
Dua’yı unutmayayım dercesine çırpınıyordum<br />
kendi kendime. Buralara<br />
Kanuni Sultan Süleyman'ın hasta yatağında<br />
söylediği bu sözler, önceliklerimizi<br />
bir kez daha gözden geçirmemiz gerektiğini<br />
hatırlatmaya yeter sanırım.<br />
İnsan nereye giderse gitsin, yedi kat<br />
yerin dibine de, yedi kat gökyüzüne de,<br />
varacağı heryerde kendini bulur… İnsan,<br />
ruh ve bedenden ibaret, birbirini tamamlayan<br />
bir ikilinin bir bedende vücud<br />
bulmuş halidir… Ruh, bazı yaşanılanlardan<br />
kirlenir, lekenir, zamanla yorulur.<br />
Ruhun temizlenmesi, yenilenmesi de<br />
gerekir. Bazen hastalık durumu devreye<br />
girip, insan ruhunu temizleyen, kendine<br />
geri getiren, önce sabrı, ardından şükrü<br />
öğreten bir görevi üstlenir. Ve görevi<br />
bitince bulunduğu bedeni terk eder…<br />
Ruh ve beden birlikte çalışır. İnsan ruhu<br />
mutlu olmadıkça, vücudu sıhhatli olmaz<br />
gerçeği, herkesçe bilinir. Ruhsal açıdan<br />
mutlu olmayan insan bedeninde birçok<br />
hastalıklar meydana gelir. Bugün tıp<br />
bilimi, birçok hastalık sebebenin psikolojik<br />
kaynaklı olduğu konusunda mutabık.<br />
Artık insanların kimyevi ilaçlar<br />
dışında kişiliklerini geliştirmesi, maneviyatlarını<br />
da güçlendirmeleri gerekir.<br />
Herşeyin bir imtihanı vardır, bedenin ki<br />
ise hastalık vaziyetidir… Nerde bir dert<br />
varsa, mutlaka devası mevcuttur. Derdi<br />
veren yüce Allah, dermanını da yaratmıştır;<br />
Çünkü O Şafii’dir, şifa verendir.<br />
Kiminin şifası bir mevyanın çekirdeğine<br />
gizlenmiş, kimininki yılanın zehrinde saklanmıştır.<br />
Kılı kırk yararak, büyük bir<br />
nizam ve intizamla dünya düzenini sağlayan,<br />
bizim için en hayırlı olanı bilir.<br />
Elbette ki insan, tıbbi imkânlardan da<br />
faydalanır ve sağlığını tekrar kazanmaya<br />
çalışır. Hastalık anında insan, kendini<br />
yoktan var edeni, asıl sahibini hatırlar.<br />
İlerleyen safhalarda acizliğini hisseder ve<br />
doğru bir iletişime geçer, sonra teslimiyetle<br />
razı olur, çareler arar. Bu durum<br />
onda antidepresan etkisi yapar, korku ve<br />
kaygıları azalır, olumsuz etkiler uzaklaşır.<br />
Hastalıklar da insanlık tarihi kadar eski<br />
ve çoktur… Hasta deyince Hz. Eyyüb,<br />
hastalık deyince de onun hastalığı akla<br />
gelir. Gerçekten de Eyyüb Peygamber,<br />
seksen yıl kadar sağlıklı ve variyetler<br />
içerisinde yaşadıktan sonra çok ağır<br />
ve amansız hastalıklara yakalanmış, yedi<br />
yıl kadar hastalık çektikten sonra tekrar<br />
iyi olmuştu.<br />
"Eyyûb'u hatırla. Hani o, Rabbine:<br />
"Bu dert bana dokundu, Sen merhametlilerinen<br />
merhametlisisin!" diye dua<br />
etmişti. Biz de onun duasını kabul<br />
etmiş, kendisine bulaşan derdi kaldırmıştık;<br />
ona tarafımızdan bir rahmet ve<br />
ibadet edenler için bir öğüt olarak ailesini<br />
ve onlarla beraber bir katını daha<br />
vermiştik" (Enbiya 83‐84)<br />
Kimbilir hangi hastalık, hangi bedende<br />
ruhi bir uyanışa vesile olacak?<br />
Çünkü „Hastalık ta bir çeşit şifadır“<br />
Kiminde şükre, kiminde sabra vesile<br />
olacak, bazen de günahlara kefaret<br />
sayılacaktır…<br />
Avusturya’dan<br />
Gönderilen Mülteci<br />
Sayısı Artıyor<br />
İçişleri Bakanlığı verilerine göre Ocak ayından Kasım sonuna<br />
kadar toplam 11.523 mülteci adayı Avusturya’dan<br />
sınır dışı edilerek kendi ülkelerine geri gönderildi. Bu<br />
rakama ülkeyi gönüllü terk eden 5101 kişi de dahil.<br />
Az Başvuru, Çok Geri Gönderme<br />
İltica başvurusunu azaltmak ve ülkeden gönderilenlerin<br />
sayısını artırmak, bu İçişleri Bakanlığı’nın stratejisi olarak<br />
görünüyor. Rakamlar da çalışmaların Bakanlığın istediği<br />
sonuçları verdiğini gösteriyor.<br />
En Hızlı Şekilde Geri Göndermek İstiyoruz<br />
Bakan Herbert Kickl ise özellikle suç işlemesi nedeniyle<br />
ceza alan bireylerin gönderildiğine vurgu yaparak: ‘‘İçişleri<br />
Bakanlığı rakamlarına göre geri gönderilenlenlerin<br />
%41,4’ü bir suçtan dolayı mahkûm olanlardan oluşuyor.<br />
Bu sebeple güçlü bir mesaj vermek istiyoruz: Ülkemizde<br />
suç işleyenleri en hızlı şekilde geri göndermek için herşeyi<br />
yaparız.’’<br />
En Çok Suriyelilerden Başvuru<br />
Ocak‐Kasım aralığında toplam 12.539 sığınma başvurusu<br />
yapılırken, 2017’ye göre başvurular neredeyse yarı yarıya<br />
düştü. En çok iltica başvurusunda bulunanlar, Suriye,<br />
Afganistan ve İranlılar olarak sıralandı.<br />
Birçok Mülteci Yurdu Kapanıyor<br />
Ülkeden gönderilenlerin sayısındaki inanılmaz artış ve<br />
başvurularda yaşanan rekor düşüş ile ülke genelinde birçok<br />
Mülteci Yurdu kapatıldı. Avusturya genelinde toplam<br />
20 olan Mülteci Yurtları sayısı, ihtiyacın kalmaması<br />
sebebiyle 13’e düştü.<br />
KEBİRAN DOĞANER<br />
kebiran.doganer@hotmail.com<br />
Kudüs kalbim seninle…<br />
gelmeden önce birçok şeyin farkında<br />
değilmişim. Bir olayı tam anlamak<br />
için insanın kendisi birebir yaşayıp<br />
hissetmesi gerekiyormuş. Hissedince<br />
de asla unutamıyor ve içinde hergün<br />
yaşıyormuş. Malesef ki gördüklerimle<br />
kırgın ve hüzünlü döndüm.<br />
Benden bir parça orda kaldı sanki.<br />
Müslüman kardeşlerimin oralarda<br />
fazla söz sahibi olamadığını gördüm.<br />
Çocuklara kötü muamelede bulunuyorlardı.<br />
Bu da içimde kuşku ve<br />
şüphe yarattı. Bugün o kutsal mekânlar<br />
vardı ama yarın olacak mıydı?<br />
Ben birgün çıkıp rahatlıkla ziyaret<br />
edebilecek miydim? Evet bu soruların<br />
cevabı yine bizde saklı diye düşünüyorum.<br />
Biz olursak, biz sahip<br />
çıkarsak var olacak herşey. Biz oraları<br />
unutmazsak, ecdadımızın emanetini<br />
kalbimizde yer edinirsek var olacak.<br />
Kendi mescidine İsrail askerlerinin<br />
kontrolü ile girmek ne kadar acıysa,<br />
birgün bu değerleri kaybetmekte çok<br />
acı olacak. Biz Kudüs’ün kıymetini<br />
kaybedince değil, halâ imkânımız<br />
varken bilelim. Sokaktaki Müslümanlar<br />
bizleri görünce o kadar çok seviniyorlar<br />
ki anlatamam. Gözlerinde o<br />
sevgiyi, o muhtaçlığı sezdim. „Bizi<br />
yalnız bırakmayın“ dercesine bakıyorlardı.<br />
Onlar tek başına olursa<br />
değil, ümmet bir olursa bitecek bu<br />
zulüm. Ancak o zaman sesimizi yükseltip<br />
„buralar bizim“ diyebileceğiz.<br />
„Kudüs’te ne işin var, savaş alanı oralar“<br />
diye çok yorumlar aldım. Hayır<br />
değil, umduğum gibi değildi.<br />
Olsa bile canım fedaydı buralara. Bizler<br />
zaten bunları göze alarak ayak<br />
bastık. Ordaki kardeşlerimiz nasıl ki<br />
hayatlarına devam edebiliyorlarsa,<br />
biz de yapabilmeliydik. Yoksa bunun<br />
adı cihat olmazdı. Her an ölüm korkusu<br />
ile değil, doğru yolda ölebilmekti<br />
derdimiz. Bir nebze de olsa<br />
özlem gidermek, bir parça da olsa yaraları<br />
sarabilmekti amacımız. Bu<br />
denli değerli bir şehri unutmak bize<br />
asla ama asla yakışmaz.<br />
Kudüs’ün içinde nice sırları, nice hikâyeleri<br />
barındırdığını, sessiz ve sakin<br />
bizi beklediğini haykırmak istiyorum.<br />
Hz. Davud’un, Hz. Süleyma’nın, Hz.<br />
Ömer’in, Hz. Meryem’in, Hz. İsa’nın<br />
hayatı ve Peygamber Efendimizin<br />
orada peygamberlere namaz kıldırması,<br />
Mirac’a yükselişi gibi bir çok<br />
mucize dolu yaşamlar. Üç din ( Yahudiler,<br />
Hristiyanlar ve Müslümanlar)<br />
için kutsal sayılan bu topraklara gelip<br />
bir iç çekmek, muhasebe yapmak<br />
İçişleri Bakanlığı’na göre geri gönderilen mültecilerin<br />
yarısına yakını bir suça karıştı ve ceza aldı...<br />
boynumuzun borcu olduğunu düşünüyorum.<br />
Böylesine kutsal bir şehirde<br />
Müslümanlar malesef ki<br />
azınlıktı. Dolup taşması gerekirken,<br />
çoğu yine Filistinli kardeşlerimizdi.<br />
Neden korkuyoruz, kimden korkuyoruz<br />
bilmiyorum ama bizi doldurmuşlar,<br />
korkutmuşlar. Bana dokunmayan<br />
yılan bin yıl yaşasın düşüncesindeyiz.<br />
Teknolojinin, iletişimin ve ulaşımın<br />
bu denli gelişmiş bir çağında olmamıza<br />
rağmen kendimizi çaresizliklerin<br />
içinde boğuyoruz, kabuğumuzdan<br />
bir türlü dışarı çıkıp çözümler arayamıyoruz.<br />
Evet! Tahmin edemediğimiz, hayatlarından<br />
feyiz aldığımız Peygamberlerin<br />
kabirleri oralarda bizleri<br />
bekliyor. Yaşayıp kendi neslimize de<br />
yaşatmak için varlığımızı, birliğimizi<br />
ve beraberliğimizi göstermemiz<br />
lazım. Şunu bilmek gerekir ki „bedelini<br />
ödemediğimiz hiç bir zafer bizim<br />
değildir“.<br />
İçimizden birileri kendini feda etmedikçe<br />
bizler kazanmanın tadını alamayacağız.<br />
Birşeyler elde edilmek<br />
isteniyorsa cesaret, iman ve istek<br />
şart oluyor. Bunlar olunca Seyit Onbaşı<br />
misali biz o mermiyi yerinden<br />
kaldırırız…
<strong>HABER</strong>sağlık Aralık <strong>2018</strong>, Sayfa - 5<br />
Panik Atak Nedir?<br />
Korkmayın<br />
Delirmeyeceksiniz!<br />
Normal işlevsel olan korku<br />
insanoğlunun varoluşunda<br />
önemli bir rol oynar. Tehlikelere<br />
karşı uyanık kalabilmek<br />
için korkuyu hissetmeye<br />
ihtiyaç duyarız. Fakat<br />
bu hisler artık gerçekçi olmaktan<br />
çıkmaya başlamışsa<br />
bu durum can sıkıcı hale<br />
gelir ve „kaygı“ ile tanışmış<br />
olursunuz.<br />
Kaygı (Anksiyete) nedeni bilinmeyen<br />
sebeplerden dolayı<br />
içten gelen korku, sıkıntı<br />
ve kötü birşey olacakmış<br />
duygusunu yaratır. Bu korkuya<br />
verilen tepki kısa süreli<br />
ya da uzun süreli olabilir.<br />
Önemle belirtmek isterim ki,<br />
kaygılı düşüncelerin çoğu<br />
zaman akılcı bir temeli yoktur.<br />
İnsanın psikolojik ve<br />
fizyolojik yapısına dair<br />
yapılan araştırmaların ışığında<br />
da ortaya çıkan gerçek<br />
şudur: Düşüncelerimiz duygularımızı<br />
belirler, daha<br />
İnsan kalbine dair birçok<br />
hekime, tıbben alanında<br />
uzman kişilere danışabilirsiniz.<br />
Sayısız bilgilerle, insan<br />
kalbinin yaratılış serüvenine<br />
ve işleyiş bakımından sonsuz<br />
mükemmellikteki varoluşunu<br />
sürdürüşüne dair<br />
fetvalar da dinleyebilirsiniz.<br />
Tıpta da, dinen de milyonlarca<br />
belki de sonsuz<br />
detayları bulunan, vücudumuzun<br />
mihenk taşı, onsuzluğun<br />
olmadığı organımız<br />
bir kere yara almaya<br />
görsün…<br />
Kalbin kırılışını tasvir edecek,<br />
kelimelere dökecek<br />
veya tıp kitaplarında geçen<br />
belli başlı bir makale yoktur<br />
sanırım. Bugüne kadar<br />
yazıldığını da düşlemek herhalde<br />
hayalperestlikle eş<br />
değerdir. Kalp nasıl kırılır?<br />
Kırılış anında çatırdama sesleri<br />
duymak mümkün<br />
müdür? Kırılmak demek, bir<br />
bardağın yere düşüp de<br />
paramparça oluşu gibi, kalp<br />
Ömer Erkan<br />
omererkan92@hotmail.com<br />
KALP<br />
de kırıldıktan sonra paramparça<br />
olmuyor ise bu<br />
kırılmadığı anlamına gelebilir<br />
mi? Kalbe dair bir sürü<br />
soru sormak mümkündür.<br />
Hiçbirinin anlamı da aslında<br />
pek fazla önemli değildir.<br />
Cevaplarını aramakla ve<br />
bulmaya çalışmakla vakit<br />
kaybetmek istemeyiz hiçbirimiz.<br />
Türkçe’nin güzelliğinden<br />
midir, yara alan kalbi<br />
"kırıldı" gibi bir benzetme<br />
ile tasvir etmek. Canımızın<br />
bu denli acımasını anlatmak<br />
isteyişimizi aslında acıtan<br />
tarafı, karşı tarafı, belki de<br />
kendimizi kırmadan, acıtmadan,<br />
yani yaşananın<br />
aynını yaşatmadan betimlemek…<br />
Tüm bunları bilmelerine<br />
rağmen, ya da bilmemize<br />
rağmen, en ufak bir sözle<br />
dahi yara alacağını bildiğimiz<br />
kalbi, bu şekilde<br />
fütursuzca yormak, ziyan<br />
etmek nasıl bir riyakârlıktır?<br />
sonrasında ise duygularımız<br />
davranışlarımızı oluşturur.<br />
Yani „bir“ düşünceyle sizin<br />
için iyi veya kötü olabilecek<br />
bir çok şeye sebep olabilirsiniz!<br />
Aynı şekilde, kaygı da<br />
insanın bu mekanizması<br />
sayesinde hayatımızın her<br />
alanına sirayet edebilir.<br />
Çünkü „kaygı“ ilk olarak<br />
düşüncede oluşur.<br />
Kaygı bozuklukları toplumda<br />
en sık görülen ruhsal<br />
hastalıklardan biridir. „Panik<br />
atak“ ise kaygı bozukluklarında<br />
görülen bir „atak“<br />
anıdır. Bu aşamada ortaya<br />
çıkan fiziksel belirtilerin<br />
sorumlusu olarak otonomik<br />
sinir sistemi ve adrenokortikal<br />
sistem gösterilmektedir.<br />
Bedeni hissedilen „tehlikeden“<br />
korumak için uyarırlar.<br />
Bu sistemler yoğun yaşanılan<br />
stres altında veya bir<br />
çok psikodinamik sebepli<br />
olguların doğrultusunda hassaslaşırlar<br />
ve kontrolsüz bir<br />
aktivasyon gösterebilirler.<br />
Yani çok güçlü şeyler<br />
yaşamadan, örneğin kanepede<br />
otururken bile panik<br />
atak geçirebilirsiniz. Buna<br />
bağlı olarak hissedilen semptomlar<br />
ise şöyledir:<br />
– Çarpıntı ya da hızlanan<br />
nabız<br />
– Terlemek<br />
– Titreme<br />
– Nefes darlığı veya boğulma<br />
hissi<br />
– Göğüs ağrısı<br />
– Mide bulantısı veya karın<br />
ağrısı<br />
– Baş dönmesi ve baygınlık<br />
hissi<br />
– Ateş basması<br />
– Parestezi (uyuşma veya<br />
karıncalanma hissi)<br />
– Derealizasyon (gerçek olmayan<br />
hisler) veya duyarsızlaşma<br />
(kendinden geçme)<br />
– Kontrolü kaybetme korkusu<br />
ya da “delirmek”<br />
Yaratılışındaki kusurları un<br />
ufak edilmiş, hatta kusurdan<br />
münezzeh organı, ki<br />
ismiyle kendini gözle görmememize<br />
rağmen en olağan<br />
biçimde tasvir eden<br />
organa dışarıdan böyle bir<br />
müdahalede bulunmak, ki<br />
bulunurken de bunun bilincinde<br />
olmak…<br />
Gelgelelim, bir diğer güzel<br />
özelliği de onca yaraya<br />
rağmen, "kanaya kalbin"<br />
aslında kanayan yanıyla da<br />
serüvenine devam edebiliyor<br />
olması. Bu nasıl bir yolculuktur<br />
ki, akan kanıyla<br />
atmaya, zaman zaman da<br />
çarpmaya ama her ne<br />
olursa olsun, ne şekilde<br />
olursa olsun, yolundan vazgeçmeyen<br />
bir organ.<br />
Melike İNCE<br />
Nörobiyolog ve Temel Psikoterapi Eğitimi Mezunu<br />
melike.ince@outlook.de<br />
– Ölüm korkusu<br />
Yukarıdaki semptomların<br />
birkaçının birarada görülmesiyle<br />
başlayan bu psikolojik<br />
rahatsızlık sizi korkutmasın!<br />
Burda bahsedilmesi gereken<br />
asıl şey ise bedensel ve ruhsal<br />
olarak çekilen ıstırabın<br />
zorluğudur. Aniden başlayan<br />
semptomlar genel olarak 10<br />
dakikada zirveye ulaşır ve en<br />
çok 30 dakika içinde sona<br />
erer. Fakat nadiren uzun<br />
sürdüğü de görülmektedir.<br />
Sizi ölmek hissine kaptırır,<br />
ancak genellikle ataklar<br />
zararsızdır. Kesinlikle ölmeyeceksiniz<br />
veya delirmeyeceksiniz!<br />
Hayır, ne bir<br />
beyin kanaması ne de bir<br />
kalp krizi geçiriyorsunuz. O<br />
anda düşüp bayılacağınızı,<br />
kontrolünüzü kaybedeceğinizi<br />
veya çıldıracağınızı düşünmeniz<br />
ise yoğun bir<br />
korkuyla karşı karşıya olmanızdan<br />
dolayı aslında<br />
Yapımı uzunca zaman<br />
süren, tamiri ise belki seneler<br />
alan kalbi kırmak saniyelerle<br />
ölçülebilir. Bazen uzun<br />
yılların birikimiyle oluşan bir<br />
kırılış, bazen de tek bir<br />
sözle senelere bedel bir yok<br />
etme isteği. Ve kişi hangi<br />
yöne giderse gitsin, akan<br />
kan hiçbir zaman durmayı<br />
yeğlemez, akmaya devam<br />
ederken yolunu da hiçbir<br />
şekilde şaşırma yanılgısına<br />
düşmez. Çünkü bilir, her<br />
ne olursa olsun, dışarıdan<br />
her türlü gelecek darbeye<br />
hazırlıklı olmalıdır ve gelecek<br />
darbe de zaten kaçınılmazdır.<br />
Bu bakımdan<br />
"kırıldı" kelimesi belki de<br />
hafifliğinden dolayı kendisini<br />
çok iyi bir şekilde tasvir<br />
edebilmektedir.<br />
„normal“ bir durumdur. Tüm<br />
olumsuz senaryoları teker<br />
teker eleyerek bu hastalıktan<br />
kurtulmak mümkündür.<br />
Eğer olumsuzu bu kadar<br />
tetikleyebildiğinizin farkındaysanız,<br />
kalem sizin elinizde;<br />
şimdi senaryoyu<br />
olumluya çevirme zamanı.<br />
Felaket algısıyla uyuşan<br />
beden ve ruh yine sizin içinizdeki<br />
nurla aydınlanacak!<br />
Melike İnce Hakkında:<br />
İçinde bulunduğunuz bu<br />
durum doğru bir tedaviyle<br />
kesinlikle kalıcı değildir.<br />
„Farkındalık“ ve „öze olan<br />
güven“ ile iyileşme sürecinize<br />
konunun uzmanlarıyla<br />
rahatlıkla başlayabilirsiniz.<br />
Eğer bu konuyla ilgili<br />
daha çok bilgilenmeniz<br />
gerektiğini düşünüyorsanız,<br />
bana E‐mail adresimden de<br />
ulaşabilirsiniz.<br />
Salzburg Paris Lodron Üniversitesi’nde Psikoterapi Temel Bilimi ve<br />
Nörobiyoloji bölümlerini tamamlayan Melike İnce, Yüksek Lisans Eğitimine<br />
Krems Donau Üniversitesi’nde Psikoterapi Bilimi üzerine devam edecektir.<br />
Melike İnce ayrıca eş zamanlı olarak Salzburg Sinn Zentrum’da Logoterapi ve<br />
Psikolojik Rehberlik ve Danışmanlık eğitimini sürdürmektedir.<br />
Avusturya’da<br />
Akciğer Embolisinden<br />
Her Yıl Binlerce<br />
Kişi Ölüyor<br />
Avusturya’da yılda 4000’den<br />
fazla kişi akciğer embolisi<br />
nedeniyle hayatını yitiriyor.<br />
Yaklaşık 8000 kişi ise potansiyel<br />
hayatı tehdit edici bu<br />
hastalık nedeniyle hastanelere<br />
yatıyor. Avusturya İç<br />
Hastalıkları Derneği Başkanı<br />
Peter Marschang, ''Yılda ve<br />
her 100 bin kişide ayak<br />
damarı trombozundan 150,<br />
yeni akciğer embolisinden<br />
100 yeni hastalanma oluyor.<br />
Kardiyo‐vasküler hastalıklar<br />
neticesinde akciğer embolisinden<br />
ölümler, en çok<br />
rastlanılanlar arasında 3. sırada<br />
yer alıyor.''<br />
Akciğerdeki bir kan<br />
damarının tıkanması<br />
Trambozlar öncelikle hareketsizlik,<br />
kan pıhtılaşma bozuklukları,<br />
tümörlü hastalıklar<br />
nedeniyle ve ameliyat<br />
sonrası oluşurlar. Önleyici<br />
(Profilaktik) tedavi olmadan<br />
diz protezinde tramboz riski<br />
yaklaşık %90’dır. Kanla<br />
bacak damarından akciğere<br />
gelen trombosit durumunda<br />
emboli özellikle tehlikelidir.<br />
Orada pıhtılaşma damarı<br />
tıkar. Etkilenen bölge oksijen<br />
alımında görevini yapamaz.<br />
Ölümlerin büyük bir kısmı bu<br />
yüzdendir ya da sağ odacığın<br />
aşırı yüklenilmesi kalbin durması<br />
ve bunun sonucunda<br />
da ölüm olur.<br />
Hızlı teşhis ve tedavi<br />
hayat kurtarır<br />
Bilgisayar tomografisi, kalp<br />
ultrasonu ve D‐Dimer kan<br />
testleri tanı araçlarıdır. Yüksek<br />
rizikolu durumlarda biotech‐trombolyse<br />
ilaç tedavisi<br />
uygulanır. Bu sırada oluşabilecek<br />
beyin kanaması riski<br />
%2‐5 daha fazladır. İlacı kateterle<br />
trambozun olduğu<br />
yere göndermek yoluyla<br />
trombolizi lokal kullanma<br />
daha güvenlidir. Bu metotta<br />
çeyrek doz yeterli gelir.<br />
Beyin kanaması riski de<br />
%0.35’dir. Riskin az olduğu<br />
durumda ağızdan alınan Antikoagülan<br />
tedavisi uygulanır.<br />
Risk durumuna göre<br />
tedavi ya da ikinci aşamadaki<br />
destek 3‐6 ay arası ya<br />
da daha uzun sürebilir.
<strong>HABER</strong>avusturya Aralık <strong>2018</strong>, Sayfa - 6<br />
© Parlamentsdirektion / PHOTO SIMONIS<br />
In weniger als einem Monat begegnet uns wieder<br />
ein neues Jahr. Diese Zeit ist traditionell<br />
Zeit der Glückwünsche für das kommende Jahr,<br />
dass es Gesundheit, Zusammenhalt, Zeit mit<br />
Familie und unseren Lieben, Erfolg bringen<br />
möge. Oft übersehen wir, dass unser Wohlbefinden,<br />
dass zum Beispiel unsere Gesundheit<br />
von Rahmenbedingungen wie leistbarer Gesundheitsversorgung,<br />
nicht‐schimmligen Wohnungen,<br />
also von leistbarem gesunden Wohnen,<br />
aber auch von Dingen wie sorgenfreies<br />
Leben abhängt. Und nachdem der Großteil der<br />
in nationalen Parlamenten beschlossenen<br />
Gesetze aus der EU kommt, ist es wichtig zu<br />
wissen: Wie es in Europa und mit der Europäischen<br />
Union weitergeht, bestimmt in gar nicht<br />
kleinem Ausmaß über unsere Leben in Österreich<br />
(und in anderen EU‐Ländern).<br />
Mit europäischen Wahlen im Mai 2019 werden<br />
unsere Vertreterinnen und Vertreter fürs<br />
Europäische Parlament gewählt. Es ist extrem<br />
wichtig, dass die EU endlich zu einer SOZIALunion<br />
wird, dass es also in ALLEN EU‐Ländern<br />
soziale Standards gibt, die ein menschenwürdiges<br />
Leben für alle in diesen Ländern lebenden<br />
Menschen gibt. Bisher ist die EU hauptsächlich<br />
eine Wirtschaftsunion und das Fehlen<br />
von sozialen Mindeststandards und einer gerechten<br />
Steuerpolitik lässt die Armut vor allem<br />
in den letzten Jahren immer größer werden.<br />
Alev Korun<br />
Die Grünen<br />
alev.korun@gruene.at<br />
Wie geht’s weiter<br />
in/mit Europa?<br />
Während die Europäische Union der reichste<br />
Kontinent der Welt ist, gibt es Millionen<br />
Menschen, die in der EU an der Armutsgrenze<br />
oder unter der Armutsgrenze leben. Das ist<br />
eine Schande.<br />
Eine gerechte Steuerpolitik muss auch Konzerne<br />
verpflichten, von den Gewinnen, die<br />
sie hier in Europa machen, Steuern in Europa<br />
zu zahlen.<br />
Welche PolitikerInnen mit welchen Plänen im<br />
nächsten Europaparlament und in der EU‐Kommission<br />
sitzen werden, wird darüber bestimmen,<br />
ob die Armut weiter zunehmen wird oder<br />
ob ganz wichtige Anliegen wie SOZIALunion,<br />
Klimaschutz, um unsere Lebensgrundlagen aufrecht<br />
zu erhalten, oder Antirassismus in der<br />
Politik stark vertreten sein werden. Sowohl<br />
offen rassistische Parteien als auch solche, die<br />
sie in Regierungen holen und Rassismus salonfähig<br />
machen, siehe zum Beispiel ÖVP, würden<br />
einen weiteren Rechtsruck und noch mehr Rassismus<br />
in Europa bedeuten. Für das genaue<br />
Gegenteil, für eine menschenwürdige Zukunft<br />
mit Klima‐ und Menschenrechtsschutz, stehen<br />
die Grünen. Im Mai 2019 haben Sie die Wahl.<br />
In der Hoffnung, dass es ein schönes, hoffnungsvolles,<br />
lebenswertes Jahr wird für uns<br />
alle und unsere Kinder!<br />
Dikkat: 500 Euroluk<br />
Banknotlar Tarih Oluyor...<br />
Almanya'nın Frankfurt kentinde bulunan<br />
Avrupa Merkez Bankası (ECB) tarafından<br />
yapılan açıklamaya göre, en büyük Avrupa<br />
para birimi olan 500 Euroluk banknotlar,<br />
"terör finansmanının ve kayıt dışı<br />
istihdamın önlenmesi" amacıyla tedavülden<br />
kaldırılacak.<br />
Avusturya’da 26 Nisan Son Gün...<br />
Piyasalarda 2002 yılında dolaşıma başlayan<br />
500 Euroluk banknotlar, 26 Ocak'ta<br />
17 Avrupa ülkesi tarafından kaldırılacak.<br />
Almanya ve Avusturya’da ise 26 Nisan<br />
2019 tarihine kadar 500 Euroluk banknotların<br />
kullanımı devam edecek.<br />
Güvenlik Sebebiyle Kaldırılıyor<br />
Halk tarafından pek tercih edilmeyen 500<br />
Euroluk banknotların piyasadan kaldırılmasındaki<br />
en büyük etken terör örgütleri<br />
ve kalpazanlara karşı daha etkin mücadele,<br />
ayrıca kayıt dışı istihdamın önlenmesi<br />
olarak gösterildi.<br />
Aşırı Sağcı Özgürlük Partisi Devletten 3,4 Milyon Euro İstiyor<br />
FPÖ Avusturya Devleti’ni<br />
Mahkemeye Verdi!<br />
2016 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı<br />
Seçimi’nde usulsüzlük yapıldığını savunan<br />
aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi<br />
(FPÖ) bu sebeple Avusturya Devleti’ne<br />
3,4 milyon Euroluk tazminat davası açtı.<br />
Bu rakam FPÖ’nün yenilenen Cumhurbaşkanlığı<br />
Seçimi’nde aday gösterdiği<br />
Norbert Hofer için yaptığı seçim kampanyasına<br />
harcanan rakama denk geliyor.<br />
Seçim Tekrarlanmıştı<br />
Seçimi az bir fark ile kaybetmesinin<br />
ardından FPÖ, o dönemde Anayasa Mahkemesi’ne<br />
seçimlerde usulsüzlük yapıldığı<br />
gerekçesiyle başvurmuş ve mahkeme<br />
de seçimin tekrarlanmasına karar<br />
vermişti. Yenilenen seçimlerde daha<br />
büyük bir oy farkıyla kaybeden FPÖ, yenilgiyi<br />
kabul etmek durumunda kalmıştı.<br />
FPÖ Üzgün!<br />
Seçimlerin tekrarlanmasında sorumluluğun<br />
devlete ait olduğunu ve bu yüzden<br />
istemeyerek de olsa Avusturya Devleti’ne<br />
dava açmak zorunda kaldıklarını<br />
belirten FPÖ’lü yetkililer, yenilenen seçimde<br />
yapılan bütün harcamaların geri<br />
ödenmesi için hukuki yollara başvurulduğu<br />
açıklamasını yaptı.<br />
ALMANCA BİLMEYENLERİN SOSYAL YARDIMI KESİLECEK<br />
HÜKÜMETTEN<br />
‘YABANCILARA’<br />
© BKA / Dragan Tatic<br />
Regierung präsentier t Mindestsicherung neu<br />
YENİ DARBE!<br />
Halk Partisi (ÖVP) ve Özgürlükler<br />
Partisi (FPÖ) Hükümeti tam bir<br />
uyumla ‘yabancıların’ üstüne gitmeye<br />
devam ediyor. Hükümet, Almancayı<br />
iyi bilmeyen göçmenlere<br />
ve mültecilere sosyal yardımları<br />
azaltmaya karar verdi.<br />
Başbakan Sebastian Kurz (ÖVP),<br />
“Almancayı öğrenmeye gayret etmeyen<br />
ve entegre olmayanların<br />
sosyal yardımları azalacak” dedi.<br />
Başbakan Yardımcısı Heinz‐Christian<br />
Strache (FPÖ) ise, Almancanın<br />
sosyal yardım için anahtar olduğunu<br />
söyledi.<br />
300 Euro Kesinti<br />
Sosyal yardımları 863 Euro olarak<br />
sabitlemek isteyen hükümet, Almancası<br />
B1 Seviyesi altında olan<br />
yabancılardan ise 300 Euro kesinti<br />
yapacak ve bu bireyler sadece 563<br />
Euro yardım alabilecek.<br />
Başvuru İçin 5 Yıl Şartı<br />
Avusturya vatandaşı olmayanlar,<br />
sosyal yardımlara başvurmak için<br />
5 yıl beklemek zorunda.<br />
Tepkiler Büyüyor<br />
Sosyal yardımların kesileceği açıklamasına<br />
yardım kurumları ve muhalefet<br />
partilerinden tepki geldi.<br />
Caritas Başkanı Michael Landau,<br />
“Zorda olan insanlara karşı değil,<br />
açlıkla mücadele etmeliyiz” dedi.<br />
Hükümet Geri Adım Atmıyor<br />
Tepkilerle karşılaşmasına rağmen<br />
hükümet, Ocak 2019’da yeni yasayı<br />
meclisten geçirmeye ve 1<br />
Nisan 2019’da yürürlüğe koymaya<br />
hazırlanıyor.<br />
AİLE YARDIMINA DA KISITLAMA<br />
Avusturya’nın göçmenlere aile<br />
yardımını kısma kararı üzerine birçok<br />
ülke harekete geçti. Çekya,<br />
Macaristan, Polonya ve Slovakya<br />
girişimlerde bulunarak Avrupa Birliği’ne<br />
(AB) şikâyette bulundu. Litvanya,<br />
Slovenya ve Bulgaristan gibi<br />
ülkeler de AB’ye Avusturya’ya<br />
baskı yapılması için çağrıda bulundu.<br />
Bu girişimlerden sonra AB,<br />
Avusturya’nın bu kararına karşı soruşturma<br />
başlatacağını açıkladı.<br />
Eşitik İlkesine Aykırı<br />
AB hukuku çerçevesinde bu kararın<br />
‘eşitlik’ ilkesini ihlal ettiğini ve<br />
ayrımcılık getirdiğini belirten ülkeler,<br />
diğer AB vatandaşlarının Avusturya’da<br />
aynı vergileri ödediklerini<br />
bu nedenle çocuklarına daha az<br />
aile yardımı yapılmasının eşitlik ilkesine<br />
aykırı olduğunu savunuyor.<br />
Bunun üzerine Avrupa Komisyonu,<br />
Avusturya’nın yardımları kesme<br />
kararının AB hukukuna uygunluğunun<br />
araştırılacağını açıkladı.
<strong>HABER</strong>avusturya Aralık <strong>2018</strong>, Sayfa - 7<br />
Avusturya hükümeti son zamanlarda<br />
hatta geçtiğimiz son yıllarda<br />
siyaseti çoğunlukla Müslüman<br />
azınlık üzerinden daha doğrusu<br />
Müslüman kadınlar üzerinden yürütmekte.<br />
„Müslüman kadının başörtüsü<br />
şu anlama gelir, başörtüsünü<br />
çıkarırsa şöyle özgür olur,<br />
Müslüman kadınların çoğu ataerkil<br />
bir toplumun baskısı altında yaşıyor“<br />
gerekçeleriyle gerek siyasiler<br />
gerek kendini İslam eksperi ve<br />
kadın hakları savunucusu adletmiş<br />
sözüm ona bilirkişiler kendi içinde<br />
çelişki dolu cümlelerle jonglörlük<br />
sergiliyor ve zavallı Müslüman<br />
kadını kim daha önce kurtaracak<br />
oyununu oynuyorlar adeta. Belirli<br />
meslek gruplarına başörtü yasağı<br />
çıkarma planları yaparak, sürekli<br />
onu olumsuz bir etiketle gündemde<br />
tutarak, ötekileştirerek bu<br />
BEGÜM GÖRDÜ<br />
begum@turktekin.at<br />
BİZ VARIZ!<br />
Geçtiğimiz ay yayınlanan ilk yazımda eleştiri kültürünün öneminden ve eleştirinin bizi<br />
toplum olarak güçlendirdiğinden bahsetmiştim. Lafügüzaf olsun istemedim, dereyi<br />
gördüm paçaları sıvadım ve ilk konu başlığı „kadın“ olsun istedim...<br />
oyunun başaktörleri kurtarmak istedikleri<br />
„mağdurları“ toplumun<br />
dışına ittiklerinin farkında bile<br />
değiller. Bir kadının elinden eğitim<br />
ve çalışma hakkını aldığınızda<br />
nasıl özgür olabilir ki? Yasak ile<br />
özgürlüğü getirme çabası ‐ bu ne<br />
yaman çelişki!<br />
Ama ne demiştik yaşadığımız ülkeyi<br />
yaşam merkezimiz haline getirip<br />
burada toplumsal ve siyasi gündemi<br />
eleştirmek, tartışmak gerek<br />
aynı zamanda öz eleştiriyi göz ardı<br />
etmemek gerekiyor.<br />
Gelelim çuvaldızı kendimize batırdığımız<br />
bölüme...<br />
Hepimizin bildiği bir gerçek var ki,<br />
dışarıya doğru her ne kadar farklı<br />
görünse de çoğu zaman evlerde<br />
annelerin sözü geçer. Peki ya sosyal<br />
hayatta? Sivil toplum kuruluşlarına<br />
bir göz atalım. Kaçının<br />
başkanı bir kadın veya gerçekten<br />
karar merci olan bir pozisyona seçildi?<br />
Genelde kadın kolları dediğimiz<br />
ayrı bir bölüm vardır. Orada bir<br />
başkan vardır. Diğer kadınları yönetiyordur.<br />
Erkekler karar mercilerinde<br />
oturur ve önemli işlere<br />
bakarlar. Peki niye? İlk olarak değinmemiz<br />
gereken nokta liyakat.<br />
Cinsiyete, tanışıklığa göre değil de<br />
bilgiye ve liyakata göre mevki sahibi<br />
olunmalı. Toplum tarafından<br />
bize kodlanan etiketler ise diğer<br />
faktör. Bu konuya ayrı bir yazı ayırmam<br />
gerekebilir zira iki cümlede<br />
analiz edilecek veya ele alınacak bir<br />
başlık değil. Şöyle bir parantez<br />
açmak gerekirse, şunu söyleyebilirim:<br />
Çocukların ve özellikle kız çocuklarının<br />
ne kadar sessiz olurlarsa<br />
o kadar makbul olmaları veya terbiyenin<br />
sessizlik ve çekingenlikle<br />
tanımlanması (örneğin „ne kadar<br />
akıllı/uslu sessiz sessiz oturuyor ne<br />
güzel“ cümlesi) erkek çocuklarını<br />
daha büyürken daha cesur olmalarına<br />
ve ön planda olmaktan daha<br />
az korktuklarına sebep. Bu alışkanlıkları<br />
veya etiketleri yetişkin olarak<br />
bilincinde olsak dahi üzerimizden<br />
atması bir hayli zor. Yani erkekler<br />
zaten lider veya güçlü olma etiketi<br />
ile yetişiyorlar ve yönetici kimlikleri<br />
daha gelişmiş olduğundan kendilerine<br />
bu tarz görevler daha çok yakıştırılıyor,<br />
kendileri de bu rolü bu<br />
nedenle daha kolay kabullenip<br />
adapte oluyorlar.<br />
Bunu değiştirmek için ne yapmalı?<br />
Cevap bu konuda toplumsal bir<br />
reset olabilir. STK’lar yöneticilik<br />
sistemlerini gözden geçirmeli. Kadınlara<br />
önemli pozisyonlarda yer<br />
verilmeli, süs olarak değil fikri ile<br />
aklı ile projeleri ve hedefleri ile<br />
orada var olan bir birey olarak<br />
orada bulunması gerekir. Dileğim<br />
o ki, kadınların gücünü artık alışılagelmiş<br />
rollerden ziyade bu<br />
toplumu aktif olarak şekillendirebilmeleri<br />
için kullanmalarına<br />
engel olunmaz. Engel olunmuyormuş<br />
gibi, yer veriyormuş gibi<br />
görünmek yetmiyor.<br />
Tükenmişlik sendromuyla<br />
nasıl baş edebilirim?<br />
Yoğun iş temposu, gerçekçi olmayan hedefler, iş yaşamında yüksek talepler ve aşırı stres tükenmişlik sendromuna yol açıyor<br />
Yoğun iş temposu, gerçekçi olmayan<br />
hedefler, iş yaşamında yüksek<br />
talepler ve aşırı stres, tükenmişlik<br />
sendromu gibi ciddi bir duruma dönüşebiliyor.<br />
Sabah uykulu ve dinlenmemiş<br />
kalkmak, giyinmeye ve<br />
kahvaltıya isteksizlik, çalışmaya<br />
karşı hevessizlik, öfkeli, mutsuz, çaresiz<br />
hissetme gibi belirtilerle kendini<br />
gösteren tükenmişlik sendromu,<br />
toplumda yaygınlaşan psikolojik<br />
sorunların başında geliyor.<br />
Tükenmişlik sendromunda duygusal<br />
ve bedensel bitkinlik, kişisel başarının<br />
azalması ve duyarsızlaşma<br />
olarak üç boyuttan bahsediliyor.<br />
Gelişimi yavaş olan sorunun ilk aşamasında<br />
ağır iş yükü ile baş edilmeye<br />
çalışılıyor ve iş, kişisel ihtiyaçların<br />
önüne geçiyor. İkinci aşamada<br />
bedensel ve duygusal bitkinlik<br />
başlıyor. Yorgunluk, uykusuzluk,<br />
baş ağrısı gibi bedensel yakınmalar<br />
oluyor, işlerin üstesinden gelmek<br />
zorlaşıyor. Üçüncü aşamada; işe<br />
duyarsızlık, kendini işe ait hissetmeme,<br />
işe olumsuz tutum sergileme<br />
gözlemleniyor. Dördüncü<br />
aşamada ise çaresizlik, nefret duyguları<br />
öne çıkıyor. Kişi kendinden<br />
ve başkalarından hoşlanmıyor, bedensel<br />
yakınmalar artıyor, dinlenmeye<br />
çalışsa da gevşeyemiyor.<br />
DEPRESYON İLE KARIŞTIRILABİLİR<br />
Genellikle tükenmişlik sendromu<br />
ile depresyonun karıştırıldığını, her<br />
ikisinde de motivasyon ve zevk almanın<br />
azaldığını belirten uzmanlar,<br />
ancak depresyonda olumsuz duygular<br />
iş, aile, sosyal ilişkiler gibi<br />
tüm yaşam alanlarında kendini<br />
gösterirken tükenmişlik sendromunun<br />
sadece işle ilgili olduğunu, iş<br />
şartları düzelirse psikolojide de iyileşme<br />
olduğunu söylüyor.<br />
İLETİŞİMSİZLİK SİZİ UÇURUMA<br />
SÜRÜKLEMESİN<br />
Uzmanlar tükenmişlik sendromunu<br />
tetikleyen faktörleri şöyle sıralıyor:<br />
• İş kontrolünün elde olmaması.<br />
İşe geliş‐gidiş saatlerinin, iş yükü ve<br />
yapılacak işlerin kararının kişinin<br />
elinde olmaması.<br />
• İşyerinde ilişkilerin bozuk olması,<br />
kişiler arası huzursuzluk ve baskılar<br />
• Görev tanımının, beklenti ve sorumlulukların<br />
belirsizliği.<br />
• Kendi etik anlayışınızın iş yeri etik<br />
anlayışıyla uyumlu olmaması.<br />
• Zamanla yarışarak işi yetiştirme<br />
kaygısının olması. Kaygı altında<br />
odaklanmak için daha fazla enerji<br />
harcamak zorunda kalmak.<br />
• Çevreden yeterince destek almamak.<br />
İşyerinde veya özel hayatta<br />
gerekli sosyal desteği alamamak,<br />
yaşanan stresi, çatışmaları, olumsuz<br />
duyguları paylaşamamak.<br />
EV KADINLARI DA RİSK ALTINDA<br />
Ev kadınları dahil bütün çalışanlarda<br />
görülebilin sorunda, iş ve özel<br />
hayatı arasında sağlıklı denge kuramayan,<br />
herkesin işine koşan, monoton<br />
işi olan, yaptığı işte kontrolü<br />
olmadığını düşünenler risk altında.<br />
Başkalarına hizmet veren mesleklerde,<br />
özellikle sağlık ve eğitim çalışanlarında<br />
sık görülüyor.<br />
KENDİLİĞİNDEN GEÇMİYOR<br />
Uzmanlar: “İlk evrelerde çok çalışmanın<br />
iyi bir şey olduğu sanılmaktadır.<br />
Bu nedenle dinlenmeye<br />
zaman ayrılmaz. Bu tempo uzun<br />
sürerse bedensel ve ruhsal çöküntü<br />
oluşabilmektedir. Müdahale<br />
edilmezse, yorgunluk, uykusuzluk,<br />
kaygı bozuklukları, depresyon,<br />
alkol bağımlılığı, kalp hastalıkları,<br />
obezite, bağışıklık sisteminin zayıflaması<br />
ve buna bağlı hastalıklar görülebilmektedir.”<br />
SPORDAN VAZGEÇMEYİN,<br />
KENDİNİZE HOBİ EDİNİN<br />
Tükenmişlik sendromundan korunmak<br />
için dikkate alınacak öneriler:<br />
1. Hayatınızın önceliklerini belirleyin.<br />
Bu öncelik; aile, sağlık veya<br />
sosyal çevre olabilir. Önceliğiniz<br />
aile ise, uzun süre çalışıp yorgun<br />
eve gelmek, ailenize zaman ayıramamak<br />
bir süre sonra işe karşı kızgınlığa<br />
ve bıkkınlığa neden olur.<br />
Önem verdiğiniz etkinliklere zaman<br />
ayırın, her akşam aileniz ile yemek<br />
yiyin. Onlarla zaman geçirerek asıl<br />
yapmak istediğiniz şeyi yapmanın<br />
verdiği doyum, huzursuzluk ve kızgınlığı<br />
azaltır.<br />
Çünkü „Dünyanın yarısı kadın,<br />
diğer yarısını da bir kadın yeşrir“<br />
2. Tükenmişliğinizin nedenini belirleyin.<br />
Bu neden iş yoğunluğu, çalışma<br />
saatleri, kişilerle çatışmalar<br />
veya destek alamamak olabilir. Bu<br />
nedeni belirlemek ve kabullenmek<br />
çözümü için atılacak ilk adımdır.<br />
3. Sorun kaynağı belirledikten<br />
sonra, çözüm için patronunuz veya<br />
iş arkadaşlarınızla konuşun. Duyguları<br />
paylaşmanın ve sosyal desteğin,<br />
olumsuz duygularla baş<br />
etmede faydası mevcuttur.<br />
4. Gün içinde kısa aralar verin.<br />
5. Ailenizle, arkadaşlarınızla vakit<br />
geçirin.<br />
6. ‘İşim bana uygun mu?’ sorusunu<br />
gerçekçi olarak değerlendirin.<br />
Uygun değilse alternatifler arayın.<br />
Severek yapabileceğiniz, ilgi alanınıza<br />
daha uygun bir işte çalışın.<br />
7. Spor yapın. İnsanlar yoğun olduklarında<br />
ilk vazgeçtikleri şey<br />
spordur, oysa düzenli spor stresle<br />
başa çıkmanızı kolaylaştırır. Akşam<br />
yürüyüşüne çıktığınızda faydalarını<br />
hemen görürsünüz, ertesi gün bedeniniz<br />
ve ruhunuz dinlenmiş olur.<br />
8. Yeterli miktarda, en az 7‐8 saat<br />
uyuyun.<br />
9. Hafta sonlarında dinlenin.<br />
10. Sağlıklı beslenin. Bol sebze ve<br />
meyve tüketin. Yoğun çalışma temposu<br />
beslenme düzenini bozar.<br />
11. Kitap okumak, örgü örmek,<br />
resim yapmak gibi sakinleştirici hobiler<br />
edinin. Kaynak: www.ntv.com.tr
<strong>HABER</strong>avusturya Aralık <strong>2018</strong>, Sayfa - 8<br />
© Johannes Zinner<br />
Wenn man sich das genau durchdenkt, ist<br />
es sehr widersprüchlich: Bis jetzt war es<br />
so, dass jugendliche AsylwerberInnen die<br />
Möglichkeit hatten, eine Lehre in einem<br />
Mangelberuf zu absolvieren. Das heißt in<br />
jenen Berufen, wo mehr Menschen gebraucht<br />
werden, als aktuell arbeiten. Vor<br />
einigen Wochen haben wir gehört, dass<br />
die Regierung Lehrlinge, die sich gerade<br />
in einer Lehrausbildung befinden, trotz<br />
Ausbildung weiterhin abschieben will.<br />
Obwohl die Personen hier in Österreich<br />
gebraucht werden. Das steht im Widerspruch<br />
zur Leier, die uns die Regierung<br />
immer vorspielt: Sie sprechen von Hilfe<br />
vor Ort und verwehren jungen Menschen<br />
sowohl ein Leben in einem sicheren Land,<br />
als auch eine Ausbildung, die ihnen etwas<br />
bringt.<br />
Die Widersprüchlichkeit endet jedoch<br />
nicht bei den Lehrlingen. Denn nun hören<br />
wir, dass die Mangelberufsliste erweitert<br />
werden soll. Statt 27 Berufen werden in<br />
Zukunft 57 Berufe „unterbesetzt“ sein.<br />
Unternehmen, die Berufe aus dieser<br />
„Mangelberufsliste“ brauchen, können<br />
mehr ArbeiterInnen aus Drittstaaten<br />
Klagenfurt Alpen‐Adria Üniversitesi’nin<br />
bir araştırmasına<br />
göre yurtlarda yetişen<br />
çocukların çok azı üniversiteye<br />
gidiyor. Gençlik yardım<br />
kuruluşları genellikle onları<br />
çıraklık eğitimi almaya zorluyor<br />
ve onlar birçok önyargıya<br />
karşı mücadele vermek<br />
zorunda kalıyor.<br />
Avusturya’da 11 bin çocuk<br />
ve genç, ailede şiddet gördüğü<br />
ya da ihmal edildikleri<br />
için belli bir süre için de olsa<br />
ya kendileriyle aynı kaderi<br />
paylaşan çocuklarla ev tutuyor<br />
ya da bakım yurtlarında<br />
büyüyor. Araştırmanın bir<br />
Nurten YILMAZ<br />
Abgeordnete zum Nationalrat (SPÖ)<br />
nurten.yilmaz@parlament.gv.at<br />
Ein Lehrbeispiel:<br />
Wie funktioniert<br />
Lohndumping?<br />
holen. Die neu überarbeitete Rot‐Weiß‐<br />
Rot Karte soll dafür sorgen, dass Menschen,<br />
die sich für einen Zeitraum zum<br />
Arbeiten in Österreich aus Drittstaaten<br />
finden, auch 20 % weniger verdienen können<br />
als bisher. Das ist ein Geschenk an die<br />
Industrie: Arbeitskräfte werden in anderen<br />
Staaten abgezogen, verdienen vergleichsweise<br />
zu wenig und das führt dazu,<br />
dass alle ArbeitnehmerInnen gegeneinander<br />
ausgespielt werden und Druck auf die<br />
Löhne für alle ausgeübt wird. Denn selbstverständlich<br />
wählt ein Unternehmen die<br />
billigste Arbeitskraft mit der gleichen Qualifikation.<br />
Das endet in einer Abwärtsspirale<br />
nach unten, wo letztendlich alle<br />
weniger verdienen und die Unternehmen<br />
sich die Gewinne einstecken. Lohndumping<br />
par excellence.<br />
Und nun gehen wir zurück an den Anfang<br />
meines Kommentares: Jene jungen, geflüchteten<br />
Menschen, die in Österreich<br />
ausgebildet werden und diese Mangelberufe<br />
ergreifen, werden abgeschoben. Und<br />
für genau diese Berufe will man mehr Personen<br />
holen aus Drittstaaten. Menschlich<br />
und ökonomisch absurd.<br />
tespiti bu tür çocukların eğitim<br />
şansları kötü olmasına<br />
rağmen, bir okul ya da çıraklık<br />
eğitimini tamamlıyorlar.<br />
Yüksek Eğitim Zor İhtimal<br />
Genel kanı yurtta yetişen<br />
çocuk ve gençlerin eğitimde<br />
düzeylerini fazla yükseltemeyecekleri.<br />
Klagenfurt Üniversitesi<br />
Pedagoji ve Eğitim<br />
Araştırma Enstitüsünden<br />
Stephan Sting bunun haksız<br />
bir kanı olduğunu söylüyor.<br />
Enstitünün bununla ilgili<br />
yaptığı ilk resmi araştırmaya<br />
yurtta yetişmiş yaşları 20 ile<br />
29 arasında olan 122 genç<br />
katıldı ve bunların 23’üyle<br />
detaylı görüşmeler de yapıldı.<br />
Araştırma bu kişilerin<br />
toplumdaki yaşıtlarına göre<br />
eğitim düzeylerinin düşük<br />
olmasına rağmen araştırmacıların<br />
çalışma öncesinde<br />
bekledikleri kadar kötü olmadığını<br />
en azından bir mesleki<br />
ortaokul ya da çıraklık<br />
eğitimini bitirdiklerini gösterdi.<br />
Bu çocuklar ebeveynlerine<br />
göre daha yüksek<br />
eğitim seviyesine sahipler.<br />
Anne ve babadan daha bağımsız<br />
ve iyi bir hayat hedefi<br />
bazı röportajlarda önemli bir<br />
motivasyon vesilesi olarak<br />
bile gösterilebiliyor.<br />
Bevölkerungsprognose -<br />
Zuwanderung<br />
kompensiert<br />
stagnierende Geburten<br />
in Österreich<br />
Göçmenler Avusturya<br />
Nüfusunu Ayakta Tutuyor<br />
Avusturya İstatistik Kurumu gelecek için nüfusla<br />
ilgili en son tahminlerini Viyana’da açıkladı.<br />
Kurumun şefi Konrad Pesendorfer nüfus<br />
artışının can damarının göç olduğunu ve göç<br />
olmaması durumunda Avusturya nüfusunun<br />
2080’de şu anki 8.8 milyon nüfusunun da altına<br />
inebileceğini söyledi. Kurumun tahminine<br />
göre yurt dışında yaşayan Avusturyalılar<br />
2080’de nüfusun ¼’ünü oluşturacak. Avusturya'da<br />
aşırı sağcılar her ne kadar göçmen ve<br />
mülteciler üzerinde politikalar yaparak halkı<br />
korkutmaya çalışsa da doğum açığını kapatan<br />
en önemli faktör göç.<br />
Avusturya’ya göç edenlerin yarısını AB ve Avrupa<br />
Serbest Bölgesi (EFTA) ülkeleri vatandaşları,<br />
%17’sini üye olmayan 3. Avrupa<br />
ülkeleri (Türkiye dahil) vatandaşları oluşturuyor.<br />
%16’sı Türkiye ve Kıbrıs hariç Asya ülkelerinden<br />
ve sadece %3 Afrika’dan geliyor. Göç<br />
edenlerin büyük bir kısmı çok genç ve 20‐35<br />
yaş aralığında.<br />
Yurtta çok çaba harcanıyor<br />
Yurtta yetişmiş olanlardan<br />
25‐29 yaş grubundaki erişkinlere<br />
bakılacak olursa bunlar<br />
toplumdaki diğer yaşıtlarıyla<br />
makası daha küçültmüş<br />
durumda çünkü bu grup<br />
diğerlerinin yardımlarını istemeden<br />
para kazanmanın<br />
yanında okullarını bitirmeye<br />
ya da daha yüksek mesleki<br />
okullardan mezun olmaya<br />
büyük çaba gösteriyor. Ama<br />
yüksek eğitimi nadiren başarıyorlar.<br />
Eğitim başarılarını<br />
engelleyen yalnız ailelerinde<br />
yaşadıkları travmalar ya da<br />
yardım kurumlarında istikrarlı<br />
ilişkilerinin eksik olmasından<br />
değil, eğitim sisteminin<br />
onların yoluna taş<br />
koyması da var. Daha başta<br />
ön yargı ve damgalanmalar<br />
var. Onlardan daha düşük<br />
okul performansı bekleniyor.<br />
İlaveten gençlik yardım kurumları<br />
çocukları hızlı şekilde<br />
bitirebilecekleri okullara gitmeye<br />
zorluyor. Finansal geleceği<br />
güvensiz uzun yollu<br />
bir yüksek eğitim yerine kısa<br />
sürede meslek edinme tavsiye<br />
ediliyor. Gençlik kuruluşları<br />
çocuklara normalde<br />
18 yaşa, istisnai durumlarda<br />
ise 21 yaşa kadar bakıyor.<br />
Nüfus giderek yaşlanıyor<br />
Tahminler 65 yaş ve üzeri nüfusun gelecek 20<br />
yıl içinde şimdikinin yarısı kadar artacağını<br />
söylüyor. Ortalama yaş ve beklenen yaşam<br />
süresi de artacak. Yaşlanma süreci, en çok<br />
bebek doğumlarının olduğu yıllarda doğanların<br />
şimdi emeklilik yaşına gelmesinden ötürü<br />
de güçleniyor.<br />
Nüfusun gelişimi ciddi bölgesel farklılıklar<br />
gösteriyor<br />
Nüfusun gelişimi bölgeler arası farklı seyrediyor.<br />
Ortalamanın üstünde nüfus artışı özellikle<br />
başkent Viyana'da bekleniyor. Kurumun tahminine<br />
göre 2030’da Viyana’da nüfus 2 milyonun<br />
üzerinde olacak. Viyana iş imkânlarının<br />
yanı sıra özellikle çok güçlü bir eğitim sunumu<br />
ve hizmetine sahip. Bu olumlu sebepler de Viyana’yı<br />
cazip bir hale getiriyor. Nüfusun ciddi<br />
şekilde azalması beklenen eyalet ise Kärnten,<br />
2080’de bu eyalette nüfusun %3.5 azalacağı<br />
tahmin ediliyor.<br />
Gençlik Yardım Kuruluşları’nın Yanlış Tutumları<br />
Yurtlarda Yetişen Çocukların Geleceğine Zarar Veriyor<br />
Liseyi bitirmek ya da üniversite<br />
okumak isteyenler kuruluşların<br />
desteklerini yetersiz<br />
görüyor. Araştırmaya katılan<br />
25 yaşındaki bir genç 12 yaşından<br />
beri doktor olmak istediğini<br />
söylüyor. Öğretmeni<br />
ise iki yoksulun oğlu olarak<br />
bunun imkânsız olduğunu,<br />
inşaatta çalışmasının daha<br />
iyi olacağını ona söylemiştir.<br />
Kaldığı bakım evinin de psikoloğu<br />
ve idarecisi de aynı fikirdedir.<br />
Sonunda elektrikçi<br />
olur. Daha sonra ikinci bir<br />
meslek öğrenir ve liseyi bitirir.<br />
Klagenfurt Üniversitesi<br />
bu araştırmayı yaptığı zaman<br />
ise üniversiteye başlama<br />
planı içersindeydi.<br />
Bakım evlerinin ve ebeveynlerin<br />
destekleri yetersiz<br />
Biyolojik anne ve babalar<br />
çocuklarına neredeyse hiç<br />
destek vermezken, gençlik<br />
yardım kurumları ya da okullar<br />
nadiren desteklerini sunmaktadırlar.<br />
Bu durumdaki<br />
çocuk ve gençlerin en<br />
önemli destekçileri arkadaşları<br />
olmuştur.<br />
Bundan böyle yurtta yetişenlerin<br />
yüksek eğitim fırsatlarına<br />
sahip olmaları için<br />
bilim insanlarına göre koşullarda<br />
bazı değişikliklerin yapılması<br />
gerekir: Gençlik yardım<br />
kuruluşlarında çıraklık<br />
standart olarak görülmemelidir.<br />
Liseyi bitirmek ya da<br />
üniversiteye gitmeyi düşünenlerin<br />
yaşamlarını idame<br />
etmesi sağlanmalıdır. Ebeveynin<br />
gelirine bağlı olmayan<br />
özel ve yeterli burslar<br />
sağlanmalıdır.<br />
18 yaşla hayat henüz bitmez<br />
18 yaşına gelmesiyle yardımın<br />
kesilmesi yeniden sorgulanmalıdır.<br />
Bu kişiler daha<br />
ağır yüklerle karşılaştığı için<br />
18 yaşında kendi hayatlarını<br />
kuramamışlardır, hayatını<br />
oluşturmak ve yön verebilmek<br />
için konuşacakları bir<br />
kişiye ve desteğe ihtiyaçları<br />
vardır. Bu gezici bir danışmanlık<br />
ve yüksek eğitim kurumlarında<br />
onlar için özel<br />
hocalar şeklinde olabilir.<br />
Araştırma devam ederken<br />
eski bakım evlerinde yetişenlerin<br />
nasıl mücadele ettikleri<br />
ve başarı kazandıklarına<br />
dair olumlu örneklere<br />
de rastlandı. Şu anda ise<br />
gençleri 18 yaşından sonra<br />
da desteklemenin ve onlara<br />
hayat yolunda eşlik etmenin<br />
nasıl bir etkisi olduğunu anlamak<br />
için bir pilot proje<br />
sürdürülüyor.
<strong>HABER</strong>gündem Aralık <strong>2018</strong>, Sayfa - 9<br />
HAKAN GÖRDÜ’DEN AVUSTURYA GÜNDEMİNE DAİR ÖNEMLİ TESPİTLER...<br />
Seçimlere yeni bir parti kurup girmek<br />
kadar zor ve yorucu bir süreci<br />
neden göze alıyoruz, üstelik imkânlarımız<br />
bu denli kısıtlı iken.<br />
Binlerce imza için zamana karşı<br />
yarış, parti programı,<br />
halkla ilişkiler, aday<br />
ve gönüllülerin yönetimi<br />
ve tabii ki onbinlerce<br />
insanın ikna<br />
edilmesi gereken yorucu<br />
bir seçim maratonu. Bu kararı<br />
daha iyi anlayabilmek için öncelikle<br />
Avusturya'nın siyasi sahnesinde<br />
yaşanan gelişmeleri kısaca özetlememiz<br />
gerekiyor.<br />
Bildiğiniz<br />
Neden böyle bir oluşuma<br />
ihtiyaç duyduk?<br />
Daha önce denenmiş olan<br />
bu yolu tekrar zorlamanın<br />
ne anlamı vardı?<br />
Mevcut partilerden<br />
aday olmak çok daha<br />
mantıklı değil miydi?<br />
üzere<br />
Avusturya'da ırkçılık<br />
ve Müslüman düşmanlığı<br />
yıllardır hükümet<br />
ve medya<br />
üzerinden topluma<br />
aşılanıyor. Bu toplum<br />
mühendisliğinin<br />
neticesi ortada: Kısa bir süre önce<br />
Viyana Üniversitesine ait Avusturya'nın<br />
değerleri üzerine yapılan<br />
bir araştırma yayınlandı. Avusturya<br />
toplumunun %74'ü sosyal güvenliğin<br />
mülteciler tarafından tehdit<br />
edildiğini düşünmekteyken,<br />
%21´i<br />
Müslüman komşu<br />
istemediğini belirtiyor.<br />
Ancak durumun<br />
vehameti en çok<br />
Avusturyalıların %82<br />
gibi yüksek bir oranının<br />
yabancı kültürlerin tamamını<br />
reddetip, Avusturya "adetlerine"<br />
uyum sağlanmasını şart koşmasından<br />
anlaşılıyor. Ne yazık ki bir zamanların<br />
hoşgörü timsali olan<br />
Avusturya'nın, günümüzde ırkçı<br />
popülist medya ve<br />
siyasilerden dolayı<br />
bu değerlerini kaybetmeye<br />
yüz tutmuş<br />
olması en fazla ve<br />
doğrudan Müslüman<br />
azınlıkları ilgilendirmekte. Bundan<br />
20 yıl öncesine kadar, Avusturyalı<br />
politikacıların söyledikleri, bizi ve<br />
Avusturya'da ırkçılık ve<br />
Müslüman düşmanlığı<br />
yıllardır hükümet ve<br />
medya üzerinden<br />
topluma aşılanıyor...<br />
Bir zamanların hoşgörü<br />
timsali olan Avusturya,<br />
günümüzde ırkçı<br />
popülist medya ve<br />
siyasilerden dolayı bu<br />
değerlerini kaybetmeye<br />
yüz tutmuş durumda...<br />
Son dönemlerde<br />
şahit olduğumuz her<br />
türlü iğrenç<br />
siyaset, bizleri 50<br />
yıldır sürdürdüğümüz<br />
derin uykudan<br />
uyandırdı...<br />
‘Evcil Müslümanlar’<br />
siyasi partiler<br />
tarafından tercih<br />
edilmekte...<br />
2020 Viyana<br />
güncel hayatımızı teğet dahi geçmez<br />
iken, günümüzde neredeyse<br />
her gün hayatımızın en mahremine<br />
kadar nüfus eden siyasi bir<br />
iklimden bahsetmek mümkün.<br />
Müslüman kadınların<br />
başörtüsünü<br />
kamu alanında yasaklamaktan,<br />
camiilerimizi<br />
kapatmaktan,<br />
çocuklarımızı siyasi<br />
malzeme yapmaktan, vatandaşlıklarını<br />
ellerinden alıp doğup<br />
büyüdükleri bu ülkede mülteci statüsüne<br />
düşürmeye varana kadar,<br />
her türlü iğrenç siyaset,<br />
bizleri 50 yıldır<br />
sürdürdüğümüz<br />
derin uykudan uyandırdı.<br />
Kimdik biz ve<br />
tam olarak neredeydik?<br />
Sadece bir traktör<br />
parası biriktirip<br />
memlekete dönecek<br />
olan misafir işçiler miydik yoksa<br />
Avusturya'da söz sahibi olan, eğitimli<br />
nesiller yetiştiren, herkesin<br />
eşit şanslara sahip olması için ve<br />
ayrımcılığa karşı mücadele eden,<br />
ülkenin gelişmesine katkı sağlayan<br />
bireyler mi olmalıydık?...<br />
Henüz kendi kimliğimizi<br />
ve bu toplumdaki<br />
yerimizi kendi<br />
içimizde belirleyememiş<br />
iken, kendimize<br />
sorduğumuz<br />
geç kalınmış sorulardı bizi bu<br />
yollara düşüren: Bize neden kimse<br />
yardım etmiyordu? Türkiye neden<br />
gelip burada mağduriyetimize son<br />
verilmesini sağlamıyordu?<br />
Ya da 50 yıldır bizden bir “Gemeindewohnung”<br />
uğruna<br />
oy toplayan partiler<br />
yer yarılıp içine mi<br />
girmişti? Ya STK'larımız,<br />
yüzlerce binayı<br />
inci gibi Avusturya'nın<br />
en doğusundan, en batısına<br />
kadar sıralayan teşkilatlarımız<br />
imdat çığlıklarımızı duymuyorlar<br />
mıydı? Hayır! Çünkü oyunun<br />
kuralları bu şekilde işlemiyordu.<br />
Bir dini ve etnik azınlık olduğumuzu<br />
anlamamız gerekiyordu<br />
öncelikle ve son yıllarda bunu<br />
başardık. Sonra ise Türkiye'de<br />
yaşamadığımızın farkına varıp, öncelikli<br />
muhatabımızın elbetteki<br />
Avusturya toplumu, hükümeti ve<br />
muhalefeti olduğunu anladık. Dini<br />
ihtiyaçlar için kurulmuş<br />
olan STK'ların ise,<br />
siyasi konulara yok<br />
denilecek kadar az<br />
müdahil<br />
olabilme<br />
şansı olduğunu da bu<br />
süreç içerisinde gördük.<br />
Gelgelelim tüm bu gergin<br />
süreçte, insanımızın menfaatlerini<br />
medya ve basında, sokakta ve<br />
sosyal medyada, mahkeme salonları<br />
ve siyasi alanda temsil eden<br />
bireyler ortaya çıkmak zorunda<br />
kalmıştı. Yani iyi dost kötü<br />
günde belli olmuştu,<br />
ancak Müslüman ya da<br />
Türkiye toplumuna sahip<br />
çıkan insanları<br />
Avusturya partilerinde<br />
görmek bir yana dursun, Müslümanları<br />
ötekileştiren "Evcil Müslümanlar"<br />
partiler tarafından tercih<br />
edilmekteydi. Hal böyleyken, elbette<br />
ki siyasi temsiliyetin yollarından<br />
biri seçimlere<br />
İnsanlarımızın istikbali,<br />
temsili ve gelecek<br />
nesillerin siyasi eğitimi<br />
için sunulan imkânları<br />
kullanmaya hak<br />
kazanacağız...<br />
kendi partimizle<br />
katılmak, ve sorunlarımıza<br />
çözüm olmayan<br />
bu partilere<br />
alternatif olmaktı.<br />
Kendi partimizi<br />
kurmanın avantajları oldukça fazla,<br />
örneğin siyasi partilere yapılan<br />
maddi teşvikler Avusturya'da Avrupa<br />
nazarında en yüksek seviyelerde.<br />
Böylelikle barajı aşabilmemiz<br />
halinde, hiç sahip olmadığımız<br />
kadar finans ve altyapıyı<br />
insanlarımızın istikbali<br />
ve temsili<br />
için kullanmaya<br />
hak kazanacağız.<br />
Dolayısıyla nitelikli<br />
uzmanların istihdamını, toplum<br />
için faydalı organizasyonların finansmanını<br />
ve en önemlisi bir<br />
sonraki nesilin siyasi eğitimini<br />
rahatlıkla sağlayabileceğiz. Bu durumda<br />
Avusturya'nın diğer il ve<br />
ilçelerine bu hareketin yayılması<br />
muhtemelin ötesinde bir olasılık<br />
olmak ile birlikte belki de Avusturya'daki<br />
azınlıklara yönelik en<br />
önemli projeye zemin hazırlamış<br />
olacağız. Bu bağlamda el ele<br />
vermek, omuz omuza yürümek<br />
bizlerin bu zor günlerdeki umuda<br />
doğru yolculuğumuz olacak. Bütün<br />
bu sebeplerden dolayı 2020 yılında<br />
yapılacak Viyana Seçimlerine kendi<br />
listemizle katılacağız ve desteklerinize<br />
talibiz.<br />
Avusturya'daki<br />
azınlıklara yönelik en<br />
önemli projeye zemin<br />
hazırlamış olacağız...<br />
ÖZEL<br />
<strong>HABER</strong><br />
Seçimlerine Katılıyoruz!
<strong>HABER</strong>jugend-bildung Aralık <strong>2018</strong>, Sayfa - 10<br />
Toplumda küçük çocukların<br />
yabancı dil öğrenmeye daha<br />
yatkın olduğu ve başka bir<br />
dili daha kolay öğrendikleri<br />
görüşü yaygın. Yapılan araştırmalar<br />
ise ileri yaşlarda yabancı<br />
dil öğrenmeye başlayanların<br />
bazen daha avantajlı<br />
olabileceğini gösteriyor...<br />
Hayatın farklı dönemlerinde<br />
dil öğrenmenin değişik avantajları<br />
var. Bebekken kulaklarımız<br />
seslere karşı daha<br />
duyarlıdır. 1‐3 yaş arası çocuklar<br />
farklı aksanları hızla<br />
öğrenip taklit eder. Yetişkinlerin<br />
ise konsantre olma süreleri<br />
daha uzun olduğu gibi,<br />
okuma yazma gibi becerilere<br />
sahip olmak sadece yabancı<br />
dilde değil anadilimizde de<br />
kelime hazinesini sürekli genişletme<br />
olanağı verir.<br />
Yaşın yanı sıra sosyal durum,<br />
öğrenme yöntemleri, hatta<br />
dostluk ve arkadaşlık gibi etkenler<br />
kaç yabancı dil konuştuğumuzu<br />
ve ne kadar iyi<br />
konuştuğumuzu etkiler.<br />
Edinburgh Üniversitesi'nde<br />
İkidillilik Merkezi yöneticisi<br />
gelişimsel dilbilimi profesörü<br />
Antonella Sorace'a göre,<br />
"Yaşla birlikte herşey kötüye<br />
gitmiyor." Sınıfta öğretmenin<br />
kuralları açıkladığı "bariz öğrenme"<br />
yönteminde, konsantrasyon<br />
ve hafıza sınırı ile<br />
bilişsel kontrol becerileri sınırlı<br />
olduğundan küçük çocuklar<br />
dil öğrenmede başarı<br />
gösteremez. Antonella Sorace:<br />
"Bu konuda yetişkinler<br />
çok daha iyidir. Yani yaş ilerledikçe<br />
bu özellik de gelişir."<br />
İsrail'de yapılan bir araştırmada,<br />
yapay bir dil kuralını<br />
anlama ve bunu laboratuvar<br />
ortamında yeni kelimelere<br />
uygulama bakımından farklı<br />
yaş gruplarının performansı<br />
gözlendi. Genç yetişkinler<br />
olarak adlandırılan 14‐21 yaş<br />
grubundakilerin, 12 yaşındakilerden<br />
oluşan gruptan çok<br />
daha iyi performans gösterdiği,<br />
12 yaşındakilerin de 8<br />
yaş grubundan daha yüksek<br />
puan aldığı görüldü.<br />
İngilizce öğrenen 2000 Katalan‐İspanyol<br />
öğrencisi ile yapılan<br />
araştırmada da benzer<br />
Kaya Yanar on tour in Österreich<br />
AUSRASTEN! für Anfänger<br />
Araştırmalar ilginç sonuçları beraberinde getirdi...<br />
Yabancı Dil En İyi Kaç<br />
Öffentliche Toiletten, Staus, Autofahrer,<br />
Radfahrer, Fußgänger (je nachdem,<br />
wie er gerade unterwegs ist), alte<br />
Leute, junge Leute, Kinder, Babys, TV<br />
Sender, Ausländer, Inländer...<br />
„Je älter ich werde, desto mehr merke<br />
ich, wie meine Toleranz für Bullshit<br />
immer dünner wird. Als 10jähriger<br />
freust du dich auf die große weite<br />
Welt, als 20‐Jähriger hat man schon<br />
ein paar Deppen kennengelernt, als<br />
30‐Jähriger denkt man: ok, nicht alles<br />
super hier, aber man kommt klar, als<br />
40jähriger: Oh Gott! Das kann doch<br />
so nicht weitergehen!“<br />
Yaşında Öğrenilir?<br />
sonuca varılmış, yabancı dil<br />
öğrenmeye daha ileri yaşlarda<br />
başlayanların daha<br />
genç yaşta başlayanlara kıyasla<br />
daha hızlı öğrendiği<br />
görülmüştü. Araştırmacılar,<br />
ileri yaştaki öğrencilerin, olgunlaşma<br />
ile gelen daha ileri<br />
düzeyde problem çözme<br />
stratejileri becerilerinden ve<br />
dil konusunda yüksek düzeyde<br />
tecrübe sahibi olmanın<br />
getirdiği avantajlardan<br />
yararlandığı sonucuna vardı.<br />
İleri yaştakiler farklı konularda<br />
daha fazla bilgi sahibi<br />
olduğu için, öğrendiklerini bu<br />
bilgiyle daha kolay işleme<br />
koyabilirler.<br />
Küçük çocuklar ise "örtülü<br />
öğrenme" konusunda çok iyi.<br />
Yani yabancı dili konuşan kişiyi<br />
dinleyip taklit ederek öğrenirler.<br />
Ama bu öğrenme o<br />
dili konuşan kişi ile çok<br />
zaman geçirmeyi gerektirir.<br />
2016'da İkidillilik Merkezi,<br />
Çin'in kuzeyinde konuşulan<br />
Mandarin dilinin İskoçya'daki<br />
ilkokullarda öğretilmesi konusunda<br />
İskoç hükümetine<br />
bir iç rapor hazırlamıştı. Haftada<br />
bir saatlik dersin beş yaşındaki<br />
çocuklar için pek fark<br />
etmediği ifade ediliyordu.<br />
Ama o dili konuşan bir öğretmenle<br />
iki saatlik dersler,<br />
çocukların Mandarin dilinin<br />
temel taşlarını kavramasına<br />
yardımcı olabildi. Burada yetişkinlerin<br />
zorlandığı tonlama<br />
gibi unsurlar da vardı.<br />
Hepimiz doğal bir dil uzmanı<br />
gibi başlarız hayata. Dünyada<br />
konuşulan dilleri meydana<br />
getiren 600 sessiz harfi ve<br />
200 sesli harfi işitiriz bebeklikte.<br />
1. yaşımızda beynimiz<br />
sık duyulan sesler konusunda<br />
uzmanlaşmaya, anadilimizde<br />
bir şeyler mırıldanmaya başlarız.<br />
Yeni doğan bebekler<br />
bile belli bir aksanla ağlar,<br />
anne karnındayken duydukları<br />
sesleri taklit eder.<br />
Dilde uzmanlaşma, ihtiyacımız<br />
olmayan becerileri terk<br />
etmemize de neden olur.<br />
Japon bebekler 'l' ve 'r' sesini<br />
kolayca ayırırken yetişkin Japonlar<br />
bunda zorlanır.<br />
Yaşamımızın ilk yılları anadili<br />
Jetzt anmelden!<br />
5 weg<br />
oder<br />
öğrenme bakımından büyük<br />
önem taşır. Terk edilmiş<br />
veya izole çocuklarda yapılan<br />
araştırmalar, konuşmayı<br />
erken yaşta öğrenmediğimiz<br />
takdirde bu boşluğun ileri<br />
yaşlarda kolaylıkla doldurulamayacağını<br />
gösteriyor.<br />
Ancak yabancı bir dil öğrenme<br />
bakımından aynı<br />
durum söz konusu değil.<br />
York Üniversitesi'nden Danijela<br />
Trenkic'e göre, "Yaşın<br />
birçok başka etkenle birlikte<br />
etkili olduğunu anlamak gerekir."<br />
Çocukların yaşamı yetişkinlerden<br />
farklıdır. Bu<br />
yüzden çocuklarla yetişkinlerin<br />
dil becerilerini kıyaslarken<br />
"iki aynı türü kıyaslamıyoruz<br />
aslında."<br />
Trenkic başka bir ülkeye taşınan<br />
aile örneği veriyor. Bu<br />
durumda çocuklar yeni dili<br />
ebeveynlerden çok daha hızlı<br />
öğrenir. Bunun nedeni,<br />
okulda sürekli bu dili dinliyor<br />
olmaları olabilir. Ayrıca çocuklar<br />
arkadaş edinme, toplulukta<br />
kabul görme yoluyla<br />
sosyal olarak varlıklarını sürdürme<br />
bakımından dil öğrenmeyi<br />
büyük bir öncelik olarak<br />
görür. Oysa ebeveynler kendileri<br />
ile aynı dili konuşan<br />
diğer göçmenlerle sosyalleşme<br />
ihtiyacını giderebilir.<br />
Trenkic'e göre, "Duygusal<br />
bağ oluşturmak dil öğrenmede<br />
önemlidir." Yetişkinler<br />
de duygusal bağ kurabilir ve<br />
bu yalnızca o ülkenin dilini<br />
anadili olarak konuşan birileriyle<br />
arkadaşlık etmek şeklinde<br />
olmayabilir. 2013'te<br />
İtalyanca öğrenmeye çalışan<br />
Britanyalı yetişkinleri inceleyen<br />
bir araştırmada, diğer<br />
öğrenciler ve öğretmenle<br />
bağ kurmanın öğrenmekte<br />
güçlük çekenler açısından yararlı<br />
olduğu görüldü.<br />
"Sizin gibi düşünen insanlarla<br />
bağ kurduğunuzda dili öğrenmek<br />
için daha fazla çaba<br />
gösterirsiniz" diyor Trenkic.<br />
"Bu çok önemli. Dili öğrenmek<br />
için yıllar harcamanız<br />
gerekir. Bunu yaparken sosyal<br />
bir motivasyon yoksa,<br />
çabayı sürdürmek oldukça<br />
zordur."<br />
Geld zurück! 1<br />
Individuelle Nachhilfe • Größte Flexibilität<br />
Qualifizierte Nachhilfelehrer • Bessere Noten<br />
© Nadine Dilly<br />
Kaya rastet gerne mal aus. Nicht sehr oft,<br />
aber immer öfter. Liegt es an ihm, liegt es<br />
an allem anderen? Leben wir in einer Zeit,<br />
die so stressig und bekloppt ist, dass man mal<br />
ausrasten muss, um halbwegs gesund in der<br />
Birne zu bleiben? Und wenn ja, wie macht<br />
man das am besten? Warten, bis einem alles<br />
zu viel wird, und dann auswandern, Burnout<br />
oder Amok?<br />
Natürlich nicht! Mach es wie Kaya! Ausrasten,<br />
aber mit Stil, Eleganz und vor allem:<br />
Humor! Kaya regt sich ständig über alles auf:<br />
„Ausrasten für Anfänger“ – 2 Stunden<br />
Lebenshilfe mit Doktor Yanar auf eine<br />
besondere Art und Weise: Witzig, intelligent,<br />
humorvoll, selbstironisch und<br />
zum AUSRASTEN! lustig.<br />
Schnell Karten<br />
sichern und mit<br />
Kaya “Ausrasten!”<br />
Termine 2019<br />
29.01.2019 Bregenz, Festspielhaus<br />
30.01.2019 Innsbruck, Congress<br />
31.01.2019 Wien, Globe Wien / Marx<br />
01.02.2019 Wien, Globe Wien / Marx<br />
26.10.2019 Klagenfurt, Messe Arena<br />
Schon ab<br />
9,50<br />
€ 2<br />
pro Unterrichtsstunde<br />
(45 Min.)<br />
Jetzt informieren:<br />
Zentralmatura-Training!<br />
1 Sondertarif: gültig nur in teilnehmenden Standorten; alle Tarifbedingungen unter www.schuelerhilfe.at/fuenfweg.<br />
2 Informationen über Tarifgestaltung bzw. -staffelung werden in der jeweiligen Zweigstelle bereitgestellt.<br />
Innsbruck • Salurner Str. 18 • Tel. 0512-570557<br />
Hall • Stadtgraben 1 • Tel. 05223-52737<br />
Schwaz • Münchner Str. 48 • Tel. 05242-61077<br />
Wörgl • Speckbacherstr. 8 • Tel. 05332-77951<br />
Telfs • Obermarktstr. 2 • Tel. 05262-63376<br />
www.schuelerhilfe.at<br />
Entgeltliche Einschaltung
<strong>HABER</strong>avusturya Aralık <strong>2018</strong>, Sayfa - 11<br />
Eski Cumhurbaşkanı<br />
Heinz Fischer’e Büyük<br />
Tirol Kartalı Nişanı<br />
Großer Tiroler Adler-Orden für Heinz Fischer<br />
80 yaşındaki eski Avusturya Cumhurbaşkanı<br />
Heinz Fischer’e Büyük<br />
Tirol Kartalı (Großer Tiroler Adler)<br />
nişanı ve aynı zamanda Tirol onursal<br />
vatandaşlığı verildi.<br />
Yapılan törende Tirol Valisi<br />
Günther Platter (ÖVP) şu açıklamalarda<br />
bulundu: ''Cumhurbaşkanı<br />
Heinz Fischer’le büyük ve<br />
çok değerli bir devlet adamına<br />
sahibiz. O her dönemde Tirol’e<br />
bağlılığını yaşayan ve gösteren<br />
bir devlet başkanıydı. Özellikle<br />
Tirol dostuydu. Tarihi kısımlarıyla<br />
Avrupa bölgesine ve değerlerine<br />
büyük hassasiyet gösterdi. Çok<br />
derin bilgisi, ihtiyatlı duruşu ve<br />
her zaman dengeleyici devlet<br />
AK ile Yalnız<br />
Değilsin!<br />
İşçi Odanız<br />
(AK)<br />
Her An<br />
Yanınızda<br />
İşçi Odası (AK) sigorta primlerinden<br />
üyesi başına ortalama<br />
ayda 7 Euro alıyor. Bu dayanışma<br />
aidatı ile bütün çalışanlar,<br />
her birisine koruma ve<br />
yardım sunan bir temsilcilik sahibi<br />
oluyor. Çıraklar, az zamanlı<br />
çalışanlar, iş arayanlar, doğum<br />
izni kullananlar, askerlik ve sivil<br />
hizmet yapanlar aidat ödemiyorlar.<br />
Aidatın her bir Eurosu<br />
iyi şekilde değerlendiriliyor: Tirol’de<br />
İşçi Odası üyeleri sadece<br />
2017 yılında 46.9 milyon Euroyu<br />
AK’nın mücadelesi sayesinde<br />
geri kazandı. Bu nedenle<br />
AK Tirol halkta en yüksek düzeyde<br />
bir güvenirliliğe sahip.<br />
İşçi Odası’nın her 100 üyesinden<br />
92’si AK’nın kendilerini<br />
temsilinden çok memnun ya da<br />
memnunlar.<br />
Problemlerinizin<br />
Çözümü İçin Bize<br />
Başvurabilirsiniz!<br />
0800/22 55 22<br />
ak@tirol.com<br />
www.ak-tirol.com<br />
adamlığı onu Tirol’un özel bir<br />
dostu yaptı. Büyük Tirol Kartalı<br />
nişanıyla bir dünya vatandaşı ve<br />
Avrupalı olan Heinz Fischer aynı<br />
zamanda Tirol eyaletinin de onursal<br />
vatandaşı oldu.''<br />
Bildung<br />
1994’ten bu yana üniversitede<br />
profesör<br />
İnnsbruck Üniversitesi Rektörü Tilmann<br />
Märk de Fischer’i övdü:<br />
''Heinz Fischer yalnız bir siyaset<br />
adamı değil, mükemmel bir araştırmacı<br />
ve öğretmendir. Siyaset<br />
bilimi Avusturya’da henüz yeni<br />
bir disiplin iken 1970’te Avusturya<br />
Siyaset Bilimi Topluluğu kurucu<br />
üyesi olarak çalışmaları bu disiplinin<br />
gelişmesinde önemlidir.<br />
<br />
<br />
<br />
Probleme nehmen zu. Die AK hilft.<br />
Bilim ve Araştırma Bakanı olduğu<br />
dönemde desteği İnnsbruck Üniversitesi’nde<br />
Siyaset Bilimi bölümünün<br />
açılmasına vesile olmuştur.<br />
1994’te yine bu üniversiteye profesör<br />
olarak atanmıştır.''<br />
Mit der<br />
AK bist<br />
du nicht<br />
allein!<br />
Pro AK Mitglied erhält die AK aus den Sozialversicherungs-<br />
beiträgen im Schnitt rund 7 Euro<br />
monatlich. Durch diesen<br />
solidarischen Beitrag haben alle Beschäftigten eine starke<br />
Standesvertretung,<br />
die jedem Einzelnen Schutz und Hilfe bie-<br />
tet. Kei inen Beitrag bezahlen Lehrlinge, geringfügig Beschäf-<br />
tigte, Arbeitsuchende,<br />
Karenzierte u nd Präsenz- bzw. Zivildiener.<br />
Jeder Euro Solidarbeitrag ist gut investiert: In Tirol erhielten<br />
allein im Jahr 2017 wieder<br />
46,9 Millionen Eur o zurück,<br />
AK für sie erkämpft hat. Auch deshalb genießt die AK Tirol das<br />
Vertraue en in der Bevölkerung. 92 vo n 100 AK Mitgliedern sind<br />
mit ihrer Standesvertretung „sehr zufrieden“ bzw.<br />
„zufrieden“.<br />
Mieten, Wohnen<br />
Steuer rn sparen<br />
0800/ 22 55 22 – 1515<br />
0800/22 55 22 – 1717<br />
0800/ 22 55 22 – 1466<br />
<br />
<br />
Von den Spezialisten gibt es optimale <br />
<br />
Ihnen bei allen Fragen zur Seite. Beratung zu Miet- und Wohnrecht. Arbeitnehm mer bestens aufgehoben.<br />
Für junge Eltern<br />
0800/22 55 22 – 1414 | 1616<br />
Wenn ein Baby kommt, sind<br />
viele Details zu beachten.<br />
In Not geraten<br />
0800/22 55 22 – 1111<br />
Der Unterstützungsfonds der AK<br />
Tirol macht rasche Hilfe möglich.<br />
Ärger im Urlaub<br />
0800/22 55 22 – 1818<br />
Ob Flugverspätung oder verlorenes<br />
Gepäck. Die AK kümmert sich darum.<br />
Probleme im Job<br />
0800/22 55 22 – 1414<br />
Kommen Sie mit Ihren Problemen zu uns!<br />
0800/ 22 55 22 | ak@tirol. com | www.ak-tirol.com<br />
Foto: beholdereye/Fotolia.com<br />
Von links LTPin Sonja Ledl-Rossmann, Landeshauptmann Günther Platter,<br />
Altbundespräsident Heinz Fischer mit seiner Frau Margit Foto: Land Tirol / Berger<br />
Infos zur Pension<br />
0800/22 55 22 – 1616<br />
Nach einem<br />
arbeitsreichen Leben<br />
<br />
<br />
<br />
Konsumentenschutz<br />
0800/22 55 22 – 1818<br />
Unterstütz zung bei Problemen<br />
im Alltag wird immer wichtiger.<br />
ENTGELTLICHE EINSCHALTUNG
<strong>HABER</strong>beruf<br />
neu: jeden Monat neue Berufe und coole Infos!<br />
Stellst auch DU dir immer wieder dieselben Fragen:<br />
Was soll ich werden?<br />
Welcher Beruf ist der<br />
richtige für mich?<br />
FrisörIN oder KFZ TechnikerIN<br />
sind nichts für dich?<br />
Wir haben hoffentlich eine<br />
Antwort für dich!<br />
Jubin Honarfar, CEO whatchado<br />
“<br />
Der Berufsweg ist in den seltensten<br />
Fällen vordefiniert,<br />
sondern kann von jeder einzelnen<br />
Person bestimmt werden. Das<br />
bedeutet aber auch, dass man die Verantwortung<br />
dafür selber tragen muss<br />
und nicht darauf warten darf, dass<br />
einen jemand an der Hand nimmt und<br />
durch die Herausforderungen des<br />
Lebens trägt. Ich bin im Arbeiterbezirk<br />
Simmering (Wien) aufgewachsen als<br />
Sohn iranischer Migranten. Man hat<br />
mir alle Chancen totreden wollen,<br />
jedoch habe ich an meiner eigenen<br />
Zukunft tagtäglich gearbeitet und<br />
habe meinen Traum eines eigenen<br />
Unternehmens verwirklicht.<br />
Weil es möglich ist!<br />
”<br />
whatchado.com ist deine persönliche<br />
Plattform zur Berufsorientierung.<br />
Klick dich durch<br />
unsere Berufsbilder oder schau<br />
dir Videos von Menschen an, die<br />
genauso ticken wie du. Wir sind<br />
sicher du wirst das Richtige für<br />
dich finden!<br />
... dann informiere dich regelmäßig auf unseren Beruf-Seiten!<br />
© ra2studio - stock.adobe.com<br />
© AMS / Petra Spiola<br />
Was sind Jobs mit Zukunft?<br />
AMS-Expertin Dr. Beate Sprenger weiß: “Jobs mit Zukunft sind vor allem hochspezialisierte IT-Jobs, z.B. in der Datenanalyse, der<br />
Sprach- oder Bildverarbeitung ebenso wie in der Robotik, in der Telekommunikation oder in der Logistik. Zukunftsträchtige Tätigkeitsfelder<br />
gibt es auch im Bereich Soziales, in der Gesundheit und in der Pädagogik.<br />
Berufe der Zukunft integrieren oft verschiedene Tätigkeiten und Qualifikationen. Mechanik und Elektronik sind in Form der „Mechatronik“<br />
schon eine Symbiose eingegangen. Die Digitalisierung im Sinne einer engen Daten-Vernetzung zwischen Mensch, Maschine,<br />
Produkt oder Dienstleistung wird weitergehen. Das wirkt sich auf die Arbeitswelt und die Berufe aus: Produktionsberufe, wie z.B. technische-<br />
und Dienstleistungsberufe (z.B. im Verkauf, der Kundenbetreuung), wachsen immer enger zusammen.<br />
Eine fundierte Ausbildung ist aber jedenfalls notwendig für eine gute Zukunft am Arbeitsmarkt. An Bedeutung verlieren werden<br />
künftig unqualifiziertere Berufstätigkeiten, die durch Automatisierung oder Verlagerung wegfallen und auch Bereiche, die durch Online-<br />
Selbstbedienung reduziert werden, wie etwa in Banken, aber auch im Verkauf.”<br />
* Die Beschreibung der Berufe auf den nächsten Seiten dient zur allgemeinen Information. Für eventuelle Unvollständigkeiten oder Unrichtigkeiten übernehmen wir keine Gewähr.
<strong>HABER</strong>beruf Dezember <strong>2018</strong>, Seite - 14<br />
Hilfe und Unterstützung bei der Lehrstellensuche<br />
JobCoaching - Kostenloses Service in OÖ<br />
Die andere Jobanzeige<br />
Die Pizzaschachtel hat`s drauf!<br />
Noch kein Beruf in Sicht?<br />
Du bist noch unschlüssig, ob du eine weiterführende<br />
Schule oder eine Lehrausbildung anstreben<br />
sollst? Oder du weißt genau, dass die Lehre<br />
der richge Weg für dich ist, hast aber den passenden<br />
Ausbildungsplatz noch nicht gefunden?<br />
Dann bietet dir das JugendService des Landes<br />
OÖ mit einem individuellen JobCoach Unterstützung<br />
bei der Suche.<br />
Wer ist angesprohen?<br />
Dieses Angebot richtet sich an Jugendliche<br />
ab dem 9.Schulbesuchsjahr und<br />
bietet auf freiwilliger Basis vielfälge<br />
Unterstützungsmöglichkeiten bei allen<br />
Fragen rund um den "Einseg ins Berufsleben"<br />
sowie konkrete Hilfe bei der<br />
Suche nach der passenden Lehrstelle.<br />
Wie funkoniert das JobCoaching<br />
Das Coaching beginnt üblicherweise mit<br />
einer der jeweiligen Situaon des Jugendlichen<br />
entsprechenden Abklärung<br />
der Fähigkeiten und Interessen in<br />
einem persönlichen Gespräch.<br />
Dann besteht die Möglichkeit, durch<br />
verschiedene Tests, wie beispielsweise<br />
der Potenzialanalyse, die Stärken und<br />
Interessen zu ermieln und somit zu erkennen,<br />
welcher Ausbildungsweg gut<br />
zu einem passt – Lehre, Schule oder<br />
doch etwas anderes. Wenn der geeignete<br />
Weg die Ausbildung durch eine<br />
Lehre ist, umfasst das Angebot alle<br />
Schrie, welche zur Erlangung eines<br />
Ausbildungsplatzes notwendig sind.<br />
Dies wären z.B. Informaonen zu den jeweiligen<br />
Berufsbildern, eine „opmale“ Kontaktaufnahme<br />
zu Firmen beispielsweise durch das Üben<br />
von Telefonaten oder einer Analyse/Verbesserung<br />
des eigenen Auretens, Organisaon von<br />
Schnupperprakka, Erstellen von individuellen<br />
Bewerbungsunterlagen, Vorbereitung für Aufnahmetests<br />
oder auch Casngs sowie das<br />
Training von Vorstellungsgesprächen. Der persönliche<br />
JobCoach nimmt sich Zeit für die jeweiligen<br />
Anliegen und passt die Beratung und<br />
das Coaching individuell an die Wünsche und<br />
Bedürfnisse des einzelnen Jugendlichen an, um<br />
eine opmale Bewerbungsunterstützung zu<br />
gewährleisten.<br />
Weitere Informaonen<br />
Weitere Informaonen zu diesem kostenlosen<br />
Angebot sowie die Broschüre "I hob (k)an Plan!",<br />
mit wertvollen Tipps zum Thema Berufsorien‐<br />
erung, Bewerbungsschreiben oder Vorstellungsgespräche<br />
bekommt man in jeder<br />
JugendService‐Regionalstelle und unter<br />
www.jugendservice.at.<br />
Henüz Meslek İçin<br />
Bir Fikriniz Yok mu?<br />
Çıraklık Yeri Bulma Noktasında<br />
Yardım ve Destek<br />
Henüz bir ortaöğretim okuluna gitme veya çıraklık<br />
eğitimi almanız gerekip gerekmediğine<br />
dair kararsız mısınız? Ya da çıraklığın senin<br />
için doğru yol olduğuna karar verdin ama<br />
uygun bir eğitim yerini henüz bulamadın mı?<br />
O zaman Yukarı Avusturya Eyaleti Gençlik<br />
Servisi (JugendService) bireysel bir İş Koçu<br />
ile bu yeri arama noktasında sana yardımcı<br />
oluyor. Bilgi İçin: www.jugendservice.at<br />
Die Wiener Linien gehen bei der Suche<br />
nach BewerberInnen neue, kreative<br />
Wege: Sie machten via Pizzaschachtel<br />
auf offene Stellen in ihrem Unternehmen<br />
aufmerksam. „Da ist für jeden<br />
Geschmack was dabei. Wir suchen<br />
MitarbeiterInnen, die Wien weiterbringen.“<br />
40.000 dieser Pizzakartons mit dieser<br />
Botschaft wurden in Wien und<br />
Niederösterreich ausgeliefert.<br />
Mit der Job‐Offensive der Wiener Linien<br />
wurden MitarbeiterInnen im Fahrdienst<br />
– für U‐Bahn, Straßenbahn und Bus –<br />
sowie MitarbeiterInnen für den Sicherheitsdienst,<br />
das Serviceteam und für die<br />
Werkstätten gesucht.<br />
300 freie Stellen<br />
Mit Sprüchen wie „Ich bringe alle ans<br />
Ziel“ oder „Ich bin mit Sicherheit die<br />
Richtige“ wurde auf 300 offene Stellen<br />
aufmerksam gemacht. Die Kampagne<br />
war in Fahrzeugen und Stationen sichtbar.<br />
Aber eben auch auf Pizzakartons von<br />
vielen Pizzerien in Wien und Umgebung<br />
oder auf Kassenbons der Buchhandlung<br />
Thalia.<br />
OTS<br />
Foto: Wiener Linien / Robert Peres<br />
ICH MACH DEN<br />
HANDEL VON MORGEN.<br />
ICH BIN EIN MACHER.<br />
LEHRBERUF E-COMMERCE<br />
Moderne Technologien und soziale<br />
Netzwerke sind genau deins?<br />
Willkommen in der Lehre! Rund<br />
200 Lehrberufe warten auf junge<br />
Menschen, für die Innovation,<br />
Jobsicherheit und guter Verdienst<br />
zählen. Besonders gefragt bist du<br />
in den neuen digitalen Lehrberufen.<br />
So kannst du als „E-Commerce-<br />
Kaufmann/-frau“ im Onlinehandel<br />
voll durchstarten.<br />
www.ichbineinmacher.at<br />
WIR LEHRLINGE MACHEN ZUKUNFT<br />
Entgeltliche Einschaltung<br />
Eine Initiative von
<strong>HABER</strong>beruf Dezember <strong>2018</strong>, Seite - 15<br />
Pflegeassistenz<br />
Aufgaben:<br />
PflegeassistentInnen unterstützen insbesondere diplomierte Gesundheitsund<br />
KrankenpflegerInnen sowie ÄrztInnen in ihrer täglichen Arbeit, ihr Tätigkeitsbereich<br />
umfasst drei zentrale Aufgabengebiete:<br />
• Mitwirkung an und Durchführung von übertragenen Pflegemaßnahmen<br />
• Handeln in Notfällen<br />
• Mitwirkung bei Diagnostik und Therapie<br />
Im Bereich der pflegerischen Maßnahmen beobachten PflegeassistentInnen<br />
den Gesundheitszustand ihrer PatientInnen und übernehmen<br />
einfache pflegerische Tätigkeiten. Sie können aber auch im Notfall<br />
aktiv werden und lebensrettende Maßnahmen ergreifen, sie<br />
verabreichen Arzneimittel und entnehmen Blut<br />
Asistan Hemşire<br />
Görevleri:<br />
Asistan hemşireler özellikle diplomalı sağlık personeli, hasta bakıcı<br />
ve doktorları günlük görevlerinde destekler<br />
Faaliyetleri üç ana görev alanını kapsar:<br />
• Kendilerine verilen bakım önlemlerinde diğer<br />
görevlilerle birlikte çalışır ve bunları uygular<br />
• Acil durumlarda müdahale eder<br />
• Teşhis ve terapide görev alır<br />
Asistan hemşireler, bakım sırasında hastaların sağlık durumlarını<br />
izler ve basit olan bakımlarını üstlenir. Gerektiğinde acil<br />
durumlarda aktif hayat kurtarıcı olarak hareket eder,<br />
ilaçları verir ve kan alırlar<br />
Erfordernisse:<br />
• gesundheitliche Eignung (Nachweis durch grobklinische<br />
Untersuchung beim Arzt eigener Wahl)<br />
• Vertrauenswürdigkeit (Nachweis durch Strafregisterbescheinigung<br />
‐ erhältlich beim Gemeindeamt)<br />
• mindestens 9 positiv absolvierte Schulstufen oder die<br />
Pflichtschulabschluss‐Prüfung gem. Pflichtschulabschluss‐Prüfungs‐Gesetz<br />
• Mindestalter 17 Jahre<br />
• die erforderlichen Kenntnisse der deutschen Sprache<br />
• Zulassungstest zum Auswahlverfahren<br />
• Aufnahmegespräch<br />
Anstellungs‐ und Karriereaussichten:<br />
Pflegekräfte sind sehr gefragt, mit einer zusätzlichen<br />
Ausbildung gibt es gute Aufstiegs‐<br />
TOP!<br />
möglichkeiten.<br />
Ausbildung:<br />
Krankenpflegeschule<br />
Ausbildungsdauer:<br />
ein Jahr<br />
Verdienst:<br />
1.780€ bis 1.880€ / Monat<br />
© kim - stock.adobe.com<br />
Aranan şartlar:<br />
• Sağlık yönünden uygunluk<br />
(Kendi seçtikleri bir doktordan genel muayene raporu)<br />
• Güvenirlilik (Adli sicil belgesi ‐ bu belge<br />
belediyelerden temin edilebilir)<br />
• En az 9. sınıfa kadar başarılı olmak<br />
ya da zorunlu eğitimi bitirme sınav kanununu<br />
gereğince bitirme sınavını yapmak<br />
• En az 17 yaşında olmak<br />
• Gerekli Almanca bilgisine sahip olmak<br />
• Seçim süreci onay testi<br />
• Mülakat<br />
İstihdam ve Kariyer Fırsatlar:<br />
Bakıcılık personeli oldukça talep gören<br />
bir meslektir. İlave eğitimlerle terfi etme<br />
imkânları da mevcuttur.<br />
TOP!<br />
Eğitim:<br />
Hasta Bakıcı Okulu<br />
Eğitim Süresi:<br />
1 yıldır<br />
Maaş:<br />
Aylık 1.780 ile 1.880 Euro arası<br />
Pflegeassistenz –<br />
ein Beruf mit Zukunft!<br />
PflegeassistentInnen unterstützen insbesondere<br />
diplomierte Gesundheits- und KrankenpflegerInnen<br />
sowie ÄrztInnen in ihrer täglichen Arbeit, ihr Tätigkeits-<br />
bereich umfasst drei zentrale Aufgabengebiete:<br />
Mitwirkung an und Durchführung von<br />
übertragenen Pflegemaßnahmen<br />
Handeln in Notfällen<br />
Mitwirkung bei Diagnostik und Therapie<br />
Ausbildungsbeginn<br />
08.04.2019 (berufsbegleitend)<br />
03.06.2019 (Vollzeit)<br />
Anmeldung<br />
08.10.<strong>2018</strong> bis 11.01.2019 (berufsbegleitend)<br />
03.12.<strong>2018</strong> bis 05.04.2019 (Vollzeit)<br />
Wir bilden Gesundheit<br />
www.azw.ac.at
<strong>HABER</strong>beruf Dezember <strong>2018</strong>, Seite - 16<br />
Justizwachebeamte<br />
Aufgaben:<br />
Die Aufgaben von Justizwachebediensteten beinhalten<br />
verschiedenste Tätigkeiten im Bereich der Aufsicht<br />
und Betreuung von Untersuchungshäftlingen, Strafgefangenen<br />
und Personen, die in einer vorbeugenden<br />
Maßnahme in einer Österreichischen Justizanstalt (Gefängnis)<br />
untergebracht sind.<br />
Görevleri:<br />
Gardiyanlar farklı görev ve sorumluluk<br />
alanlarına sahiptir. Bunlardan bazıları:<br />
Gözaltına alınanları, tutukluları ve önleyici<br />
tedbirler çerçevesinde Avusturya Hapishanelerinde<br />
tutulan kişileri kontrol altında tutma ve<br />
bakımını içeren faaliyetlerdir.<br />
Erfordernisse:<br />
• Österreichische Staatsbürgerschaft<br />
• Mindestens 18 Jahre<br />
• Führerschein Klasse B<br />
• Grundwehr‐ oder Zivildienst abgeleistet<br />
• keine gerichtlichen Vorstrafen<br />
• Ausreichende Rechen‐ und Rechtschreibkenntnisse<br />
• EDV‐Kenntnisse erwünscht<br />
• Eignung (Bewerber/innen, die ein Übergewicht von<br />
mehr als 15% aufweisen, sind nicht exekutivdiensttauglich)<br />
• Ausreichende Sehleistung<br />
• Gepflegtes Erscheinungsbild<br />
Aranan şartlar:<br />
• Avusturya vatandaşı olmak<br />
• En az 18 yaşında olmak<br />
• B sınıfı ehliyet<br />
• Askerliği ya da sivil hizmeti yapmış olmak<br />
• Adli sicilinin temiz olması<br />
• Yeterli hesaplama ve yazma yeteneği<br />
• Bilgisayar kullanma<br />
• Fiziki uygunluk (%15’ten fazla aşırı<br />
kilosu olan adaylar yöneticilik bölümü<br />
için uygun değildir.)<br />
• Yeterli görme kabiliyeti<br />
• Bakımlı görünüş<br />
Ausbildung:<br />
ca. 1 Jahr<br />
Eğitim:<br />
Yaklaşık 1 Yıl<br />
Anstellungsaussichten:<br />
Justizwachebeamten werden immer gesucht<br />
İstihdam:<br />
Gardiyanlık için memurlar her zaman aranıyor<br />
Verdienst:<br />
Gehalt im Dienst nach Ausbildung (ohne<br />
Zuschläge für Arbeit an Sonn‐ und Feiertagen und<br />
Nachtdiensten): ca. 2.250€<br />
Ücret:<br />
Eğitim sonrası (Pazar ve tatil günleri<br />
mesaileri ve gece nöbeti ödemeleri hariç)<br />
yaklaşık 2.250 Euro maaş.<br />
Foto: JA Simmering<br />
Polizist / Polizistin<br />
Aufgaben:<br />
Der Polizeidienst ist anspruchsvoll, vielseig und<br />
abwechslungsreich. Die Polizei soll Ansprechpartnerin,<br />
Konfliktmanagerin und Ratgeberin, aber auch Vollzieherin<br />
der Gesetze sowie Garann der Menschenrechte und<br />
Schützerin der Bevölkerung vor Kriminalität sein. Sie gestaltet<br />
Sicherheit rund um die Uhr. In dieser Eigenscha<br />
bewälgt sie insbesondere folgende Herausforderungen:<br />
• Verkehrsdienst<br />
• Kriminaldienst (Diebstähle, Körperverletzungen, Tatortarbeit<br />
mit Spurensicherung…)<br />
• Sicherheitspolizeiliche Aufgaben (Streifendienst, Streitschlichtung,<br />
Suche nach abgängigen Personen…)<br />
• Unterstützung für Gerichte<br />
Erfordernisse:<br />
• Österreichische Staatsbürgerschaft<br />
• Volle Handlungsfähigkeit<br />
• Charakterliche Eignung, keine Vorstrafen, Alkohol‐<br />
oder Suchtgiftdelikte)<br />
• Persönliche, fachliche und geistige Eignung<br />
• Mindestalter von 18 Jahren<br />
• Abgeleisteter Präsenzdienst oder Zivildienst<br />
• entsprechende körperliche Eignung<br />
• Führerschein B<br />
• Erfolgreiche Ablegung der Eignungsprüfung<br />
Ausbildung:<br />
Die Grundausbildung für den Polizeidienst dauert<br />
24 Monate (davon 17 Monate theoretische Fachausbildung<br />
sowie 7 Monate praktische Einführung<br />
in den Dienstbetrieb auf einer Polizeiinspektion).<br />
Anstellungsaussichten:<br />
Polizisten werden laufend gesucht.<br />
Verdienst:<br />
ca. 1.640€ bis 2.360€ / Monat<br />
Görevleri:<br />
Polislik mesleği çok farklı, çok yönlü ve<br />
değişikliklerle doludur. Polis bireylerin<br />
muhatabı, kriz yöneticisi ve öğüt veren, tavsiyede<br />
bulunandır. Ayrıca kanunları tatbik eden,<br />
insan haklarının garantörü, halkı suçlulardan<br />
koruyandır. Her an güvenliği sağlar. Polisler<br />
özellikle aşağıdaki zorluklara mücadele ederler.<br />
• Trafik düzenleme<br />
• Adli hizmet (hırsızlık, yaralamalar, delilleriyle<br />
olay yeri inceleme)<br />
• Güvenliği sağlayıcı görevler (devriye görevi,<br />
uyuşmazlıkların çözümü, kayıp kişileri arama)<br />
• Mahkemeleri destekleme<br />
Aranan şartlar:<br />
• Avusturya vatandaşlığı<br />
• Tam kapasite hareket etme<br />
• Karakter uygunluğu, adli sicilin temiz olması,<br />
alkol ve ilaç bağımlısı suçları işlememe<br />
• Kişisel, mesleki ve ruhsal uygunluk<br />
• 18 alt yaş sınırı<br />
• Askerliği ya da sivil hizmeti yapmış olmak.<br />
• Gerekli fiziki uygunluğa sahip olma<br />
• B sınıfı sürücü belgesi<br />
• Yetenek testini başarmak<br />
Eğitim:<br />
Polislik temel eğitim süresi 24 ay sürer.<br />
(Bunun 17 ayı teorik mesleki eğitiminden oluşur. 7<br />
ayı ise pratik uygulama için bir karakolda hizmete<br />
ve mesleğe giriş yapabileceği dönemi kapsar.)<br />
İstihdam:<br />
Polis adayları herzaman aranıyor<br />
Ücret:<br />
Aylık 1640 ile 2.360 Euro arası<br />
Foto: BMI / Alexander TUMA
© Sally<br />
<strong>HABER</strong>digi<br />
Digitale Offensive<br />
VHS verteilt<br />
25.000 VR-Brillen<br />
Sallys Welt<br />
Dezember <strong>2018</strong>, Seite - 17<br />
Saliha Özcan ist Food-Youtuberin mit 1,4 Mio Abonnenten<br />
Um Wienerinnen und Wiener fruḧ mit den Möglichkeiten<br />
der Weiterbildung in der digitalen Welt vertraut zu machen,<br />
werden an allen Standorten der Wiener Volkshochschulen<br />
gras Zeiss VR One Plus Brillen für das Smartphone verteilt<br />
− so lange der Vorrat reicht.<br />
Wer sich eine Brille abholt, kann damit zum Beispiel eine<br />
schwindelerregende Achterbahnfahrt im Seoul Grand Park<br />
erleben, einen Blick hinter die Kulissen und in den Large Hadron<br />
Collider, dem Teilchenbeschleuniger des Forschungsinstuts<br />
CERN in Genf werfen, einen computergenerierten<br />
Spaziergang durch den menschlichen Körper machen und die<br />
Geheimnisse der Anatomie entdecken oder mit einem<br />
Ballon in die Stratosphäre aufsteigen und in Salvador Dalis<br />
Gemälde eintauchen. Diese und viele weitere spektakuläre<br />
Erlebnisse hat ein Digi‐ExpertInnenteam der VHS ausgewählt<br />
und in einem Folder zusammengefasst, der gemeinsam mit<br />
den VR‐Brillen verteilt wird. Eine Liste mit allen Empfehlungen<br />
ist auf www.vhs.at/vrbrille abruar und wird laufend<br />
erweitert.<br />
Gewinnspiel: Wer sich mit seiner neuen VR‐Brille fotografiert<br />
und das Bild unter dem Hashtag #VHSdigital postet,<br />
nimmt automasch an der Verlosung eines iPhone XS teil.<br />
© Robert Lösch<br />
Bildung ist der Schlüssel in die Welt von morgen<br />
Die Wiener Volkshochschulen bieten eine Vielzahl an<br />
neuen Online‐Bildungsangeboten an. So können etwa<br />
berufsbildende Angebote auch online absolviert werden.<br />
Miels flipped classroom, Webinar und Lernstaonen<br />
werden die KursteilnehmerInnen auf Prüfungen vorbereitet,<br />
die anschließend an einem VHS‐Standort abgelegt werden<br />
können.<br />
Ganz neu sind die „hybriden Lehrgänge“, bei denen die Kurse<br />
als Kombinaon aus e‐Learning und Coaching‐Stunden vor<br />
Ort abgehalten werden. Die TeilnehmerInnen lernen die<br />
Inhalte zeitungebunden von zu Hause aus und können sich<br />
in den Coaching‐Stunden persönlich Hilfe, Tipps und Tricks<br />
bei KursleiterInnen holen.<br />
Viyana Halk Eğitimi Merkezi (VHS) 25 bin<br />
Sanal Gerçeklik Gözlüğü (VR-Brille) dağıtıyor<br />
Dijital Harekât<br />
Viyanalıları en erken şekilde dijital dünyadaki eğitim imkânları<br />
ve gelişmeleri ile tanıştırmak isteyen Viyana Halk Eğitimi<br />
Merkezi (Wiener Volkshochschulen), bütün şubelerinde,<br />
− stoklarda mevcut olduğu müddetçe − ücretsiz olarak akıllı<br />
telefon uyumlu Zeiss VR One Plus Sanal Gerçeklik Gözlükleri<br />
dağıtıyor. VR‐Gözlükleri ile ilgili bilgi ve deneyimler<br />
www.vhs.at/vrbrille adresinde bulunabilir.<br />
Yarışma: Yeni VR‐Sanal Gerçelik Gözlükleriyle fotoğraf çeken<br />
ve #VHSdigital Hashtag bölümüne resmini gönderen kişi otomatik<br />
olarak 1 adet iPhone XS kazanma çekilişine katılacak.<br />
Sallys Tipp:<br />
Einhorn Torte<br />
Eischnee:<br />
3 Eiweiß<br />
1 Prise Salz<br />
65 g Zucker<br />
Eigelbmasse:<br />
3 Eigelb<br />
100 g Zucker<br />
½ TL Vanilleextrakt<br />
65 ml Sonnenblumenöl<br />
65 ml Mineralwasser<br />
mit Kohlensäure<br />
190 g Mehl<br />
1,5 TL Backpulver<br />
Schokoladenteig:<br />
1,5 EL Wasser<br />
1,5 EL Kakao<br />
Schlage das Eiweiß mit einer Prise Salz<br />
steif. Rühre dann den Zucker langsam<br />
hinein. Rühre den Eischnee nun weitere<br />
5 Minuten, bis sich der Zucker löst.<br />
Verrühre in einer anderen Schüssel das<br />
Eigelb mit dem Zucker und Vanilleextrakt<br />
etwa 5‐6 Minuten zu einer cremigen<br />
Masse. Rühre bei niedriger Stufe das<br />
Mineralwasser und das Öl hinein. Verrühre<br />
in der Zwischenzeit das Mehl mit<br />
dem Backpulver, siebe die Zutaten zur<br />
Eigelbmasse und rühre sie bei niedriger<br />
Dekoration:<br />
60 g Marmelade, ohne<br />
Stückchen<br />
1 Rollfondantdecke<br />
Zuckerschrift in verschiedenen<br />
Farben<br />
Stufe ein.<br />
Hebe den Eischnee mit einem Schneebesen<br />
unter die Eigelbmasse und halbiere<br />
den Teig.<br />
Schokoladenteig:<br />
Verrühre den Kakao mit dem Wasser und<br />
mische die Kakaomasse mit einer Teighälfte.<br />
Tipp: Für ein buntes Einhorn, den Teig<br />
mit Pastenfarben einfärben.<br />
Fette die Backform mit Backtrennspray<br />
und bemehle sie. Fülle nun abwechselnd<br />
Saliha Özcan alias „Sally“ ist eine gebürtige Badenerin (D)<br />
mit türkischen Wurzeln. Mit rund 1,4 Millionen Abonnenten<br />
ist sie die größte Food‐Youtuberin im deutschsprachigen<br />
Raum. Seit 2012 gibt die gelernte Grundschullehrerin ihren<br />
Fans auch tolle und kreative Rezeptideen sowie Tipps für<br />
Lebensmittel, Haushalt und Familie. Sie tritt in zahlreichen<br />
Fernsehshows auf und entwirft neben Rezepten auch hochwertige<br />
Produkte zum Backen und Kochen. Eine exklusive<br />
Auswahl ist in allen INTERSPAR‐Hypermärkten sowie im<br />
INTERSPAR‐Onlineshop erhältlich. Auf interspar.at/backen<br />
verrät sie Tipps und Tricks sowie ihre ganz persönlichen Lieblingsrezepte.<br />
Am Anfang stand eine Motivtorte<br />
Angefangen hat es mit einer schönen Motivtorte, die Sally<br />
online veröffentlichte. Nachdem Sie immer mehr und mehr<br />
Zuspruch erhielt, gründete Sie 2012 ihren eigenen Youtube‐<br />
Kanal, im Monat erzielt sie bereits bis zu acht Millionen Video‐<br />
Views und ist inzwischen die größte Food‐Youtuberin im<br />
deutschsprachigen Raum. Sie zeigt, dass Küche und Lifestyle<br />
zusammengehören. Mit über 1,4 Mio. Abonnenten und insgesamt<br />
über 330 Mio. Videoaufrufen, begeistert die junge Lehrerin<br />
ihre Zuschauer mindestens drei Mal wöchentlich mit<br />
neuen Video‐Ideen. 950 Videos sind auf Youtube verfügbar. In<br />
Sallys Videos dreht sich alles hauptsächlich ums Kochen und<br />
Backen. Hier visualisiert sie einfach und praktisch ihre Rezepte<br />
und vermittelt ihr Wissen über Zutaten, verschiedene Verarbeitungstechniken<br />
und Esskulturen. Dabei bindet sie ihre<br />
Familie stets mit ein und lässt sich beim Kochen, Backen,<br />
Modellieren und Dekorieren über die Schulter schauen.<br />
Neben ihrem Youtube‐Channel betreibt das Multitalent auch<br />
einen Online‐Shop, denn auch die eigens entworfenen Produkte<br />
zum Backen und Kochen erfreuen sich immer größerer<br />
Beliebtheit.<br />
Backformen und Backhelfer mit Kultfaktor<br />
Eine tolle Auswahl an exklusiven Sally‐Produkten, sowie Backbüchern,<br />
ist in allen INTERSPAR‐Hypermärkten sowie im ‐Onlineshop<br />
erhältlich, wie zum Beispiel die Silikonbackformen<br />
Einhorn.<br />
Mehr von Sally:<br />
https://sallys‐blog.de/<br />
Youtube: Sallys Welt<br />
Dieses und mehr Rezepte von Sally unter: interspar.at/backen<br />
Foto: 31plus.jpg<br />
jeweils einen Esslöffel Schoko‐ und Vanilleteig<br />
übereinander in die Mitte der<br />
Backform bis der Teig aufgebraucht ist.<br />
Backe das Einhorn für 25‐30 Minuten.<br />
Lasse es danach abkühlen und löse es<br />
aus der Backform heraus.<br />
Bestreiche das Einhorn mit warmer Marmelade<br />
und lege die Fondantdecke darüber.<br />
Streiche die Fondantdecke mit<br />
den Fingern glatt und schneide die Überreste<br />
weg. Dekoriere das Einhorn mit der<br />
Zuckerschrift.
<strong>HABER</strong>report Dezember <strong>2018</strong>, Seite - 18<br />
Plastik – unterschätzter Problemstoff<br />
Große Belastung für Mensch, Tier, Umwelt<br />
Plask ist in vielerlei Hinsicht zu einem großen<br />
Problem geworden. Einerseits verschmutzen<br />
Plaskteppiche große Teile des Meeres und<br />
der Strände, sind mitverantwortlich am Tod<br />
tausender Meeresere, andererseits wurde<br />
auch Mikroplask in heimischen Gewässern<br />
und Meeren entdeckt, das dann durch die Nahrungskee<br />
wieder zum Menschen zurückkommt.<br />
Nicht nur im Meer belastet Plask,<br />
in der Umwelt rücksichtslos weggeworfen,<br />
dauert es bis zu 500 Jahre, bis es zersetzt ist.<br />
Viele Auswirkungen, die Plask und Mikroplask<br />
auf den menschlichen Körper haben,<br />
sind noch nicht vollständig erforscht.<br />
Meer aus Plaskmüll<br />
Zehn Millionen Tonnen Müll landen jährlich im<br />
Meer, der Großteil davon ist Plask. 80 % des<br />
Kunststoffmülls im Meer, die UNO spricht von<br />
Zehn Millionen Tonnen Müll landen jährlich<br />
im Meer, der Großteil davon ist<br />
Plask.<br />
weltweit jährlich rund sechs Millionen Tonnen,<br />
stammt vom Festland. Laut einer Studie des<br />
Umweltprogramms der Vereinten Naonen<br />
(UNEP) treiben bis zu 18.000 Plaskteile in<br />
jedem Quadratkilometer der Weltozeane.<br />
Meeresströmungen lassen bereits durchgängige<br />
Oberflächen von Plaskabfällen entstehen.<br />
Das größte Gebilde wird als „Great Pacific<br />
Garbage Patch“ (Großer Pazifikmüllfleck)<br />
bezeichnet und schwimmt im Nordpazifik zwischen<br />
den Küsten Chinas und den USA. Die<br />
Größe dieser Insel wird auf die 16‐fache Größe<br />
Österreichs geschätzt. Wenn man davon ausgeht,<br />
dass auch die übrigen vier Müllinseln eine<br />
ähnliche Größe aufweisen, entstünde zusammengerechnet<br />
eine Müllinsel von der Größe<br />
eines achten Konnents.<br />
Tödliche Gefahr für Tiere und Lebensräume<br />
Jährlich verenden hunderausende Meeressäuger<br />
qualvoll an den unverdaulichen Plaskteilen.<br />
Über eine Million Seevögel sterben, da<br />
sie die Plaskteile irrtümlich als Nahrung verzehren.<br />
Wegwerfprodukt „Plasksackerl”<br />
Alleine in Österreich werden jedes Jahr rund 1<br />
Milliarde Plasksackerl ausgegeben. Das sind<br />
fast 2.000 Sackerl in der Minute. Weltweit werden<br />
jährlich über 89 Milliarden Plasktragetaschen<br />
verwendet. Neun von zehn Plasksackerl<br />
Fast 2.000 Sackerl werden in Österreich in<br />
der Minute ausgegeben.<br />
Aber neun von zehn Plasksackerl werden<br />
nur ein einziges Mal benutzt.<br />
werden aber nur ein einziges Mal benutzt,<br />
bevor sie auf dem Müll landen. Sie werden<br />
unter hohem Energieaufwand und Verbrauch<br />
von Erdöl hergestellt, verroen nicht und<br />
können in den Gewässern rund 450 Jahre<br />
überdauern.<br />
Mikroplask in unseren Gewässern<br />
Da die winzigen Parkel Kläranlagen überwinden<br />
können, gelangen sie über Abwässer in die<br />
Gewässer. Das räumt sogar die europäische<br />
Kommission in ihrem Grünbuch ein:<br />
„Diese Teilchen können in die Meere<br />
gelangen, da die Wasserwirtschassysteme<br />
nicht dafür ausgelegt sind,<br />
diese Materialien zurückzuhalten.”<br />
Auch wenn Mikroplask aus Kosmeka in Kläranlagen,<br />
die dem neuesten Stand der Technik<br />
entsprechen, zurückgehalten würde, so wäre<br />
das keine Lösung des Problems. In vielen<br />
Gegenden der Erde sind überhaupt keine<br />
oder keine modernen Kläranlagen vorhanden.<br />
Hier gelangen alle Mikroteilchen direkt in die<br />
Gewässer.<br />
In Seen, Flüssen und Meeren wurde bereits<br />
Mikroplask gefunden, auch schon in den<br />
Sedimenten am Boden von Gewässern, sogar<br />
in der Tiefsee. Die Plaskteilchen sind wasserunlöslich,<br />
schwer abbaubar und können sich<br />
in Organismen anreichern. Ein vollständiger<br />
chemischer Abbau kann einige Hundert Jahre<br />
dauern.<br />
Zwischen Wien und Braslava transpor‐<br />
ert die Donau pro 1000 Kubikmeter<br />
Wasser bereits mehr Plask als Fische.<br />
Mikroplask in der Nahrungskee<br />
Mikroplask wurde bereits in Fischen, Muscheln,<br />
Trinkwasser, Milch und Honig gefunden.<br />
Über die Nahrungskee gelangen die<br />
Plaskteilchen und ihre Schadstoffe in den<br />
menschlichen Körper und können sich dort<br />
anreichern.<br />
WissenschalerInnen vermuten, dass der<br />
Plaskmüll gefährliche Umweltgie wie<br />
DDT oder PCB wie „ein Schwamm aufsaugt“.<br />
Die leichten, kleinen Teilchen, die im Wasser<br />
schwimmen, werden von Fischen aufgenommen,<br />
die nicht zwischen Nahrung und Plask<br />
unterscheiden können.<br />
An dem Mikroplask mit seiner relav großen<br />
Oberfläche reichern sich zahlreiche Umweltgie<br />
aus den Gewässern an, z.B. Schwermetalle<br />
und schwer abbaubare Schadstoffe (POPs)<br />
wie PCBs, DDT und andere Peszide oder<br />
Nonylphenol. Auf dem Mikroplask<br />
wurden teilweise millionenfach höhere<br />
Konzentraonen von Schadstoffen gemessen<br />
als im Meerwasser. WissenschalerInnen<br />
vermuten, dass der<br />
Plaskmüll gefährliche Umweltgie wie<br />
DDT oder PCB wie „ein Schwamm aufsaugt“.<br />
Aber auch das Plask selbst enthält viele<br />
Zusätze, sogenannte Addive, die<br />
besmmte Eigenschaen verleihen sollen.<br />
Aufgenommen über die Nahrung<br />
enalten sie in den Organismen der<br />
Meeresbewohner ihre schädliche Wirkung.<br />
Die wichgsten dieser Addive sind Weichmacher,<br />
von denen besonders einige Phthalate<br />
und Bisphenol A wegen ihrer hormonellen<br />
Eigenschaen gefährlich für alle Wasserlebewesen<br />
sind. Es kann zu erheblichen Störungen<br />
des Hormonsystems kommen. Stabilisatoren<br />
in Kunststoffen sind o Schwermetalle, von<br />
denen einige krebserregend sind.<br />
Plask wirkt sich auf Hormone aus<br />
Das Hormonsystem spielt für den Körper eine<br />
sehr wichge Rolle. Hormone sind chemische<br />
Botenstoffe des Köpers und regeln viele<br />
Körperfunkonen. In unserem Alltag<br />
begegnen wir zigtausenden verschiedenen<br />
chemischen Stoffen. Sie stecken in<br />
Computern, Texlien, Lebensmieln,<br />
Verpackungen oder Kosmekprodukten ‐<br />
und manche davon haben hormonschädigende<br />
Eigenschaen. Ein bekanntes<br />
Beispiel ist das verbotene Peszid DDT.<br />
Aber auch Bisphenol A (BPA), das uns<br />
in besmmten Kunststoffen und Kassabons<br />
BPA imiert das Hormon Östrogen und<br />
kann unter anderem bewirken, dass die<br />
Pubertät früher einsetzt. Auch Brust‐ und<br />
Prostatakrebs, Fehlgeburten, Übergewicht,<br />
Diabetes und vieles mehr soll auf<br />
das Konto von BPA gehen.<br />
begegnet, gehört in diese Gruppe. BPA imiert<br />
das Hormon Östrogen und kann unter anderem<br />
bewirken, dass die Pubertät früher<br />
einsetzt. Forscher befürchten auch, dass<br />
neurologische Defekte wie Verhaltens‐ und<br />
Entwicklungsstörungen bei Babys, verändertes<br />
Sexualverhalten bei Erwachsenen, Brust‐ und<br />
Prostatakrebs, Fehlgeburten, Fruchtbarkeitsstörungen,<br />
Veränderungen der Schilddrüsenfunkon,<br />
sogar Übergewicht, Diabetes und<br />
Herzkrankheiten auf das Konto von BPA gehen<br />
können.<br />
Quelle: Greenpeace<br />
© Justin Hofman / Greenpeace<br />
PLASTIK TAK TIK TAK<br />
Höchste Zeit für deine Stimme<br />
gegen Wegwerf-plastik.<br />
* Mit deiner SMS erklärst du dich einverstanden, dass Greenpeace deine Telefonnummer zur Kontaktaufnahme<br />
für diese Kampagne erheben, speichern & verarbeiten darf. Diese Einwilligung kann jederzeit mit<br />
Wirkung für die Zukunft per Nachricht an service@greenpeace.at oder Greenpeace, Fernkorngasse 10,<br />
1100 Wien widerrufen werden. SMS-Preis laut Tarif, keine Zusatzkosten.<br />
Greenpeace dankt für die kostenlose Schaltung dieses Inserats. plastik.greenpeace.at<br />
Petition:<br />
SMS mit<br />
„PLASTIK“<br />
an 54554 *
<strong>HABER</strong>abfallwirtschaft Dezember <strong>2018</strong>, Seite - 19<br />
Foto: ARA / Lukas Maximilian Hüller<br />
Verpackungssammlung wesentlicher Beitrag zum Umweltschutz<br />
Kreislaufwirtschaft vorantreiben<br />
Österreicher sammeln fleißig<br />
Jährlich produzieren die Menschen europaweit<br />
rund 27 Millionen Tonnen Kunststoffabfälle<br />
– Tendenz steigend. „Heute müssen in<br />
der EU 22,5 % aller Kunststoffverpackungen<br />
recykliert werden. Wir in Österreich erreichen<br />
bereits 34 %. 2025 sollen es aber 50 % sein“,<br />
beschreibt ARA Vorstand Christoph Scharff die<br />
Herausforderung. „Wir müssen dafür Rohstoffe<br />
möglichst effizient und lange im Kreislauf<br />
halten. Das gelingt nur, wenn wir darauf<br />
achten, dass die Materialien nach ihrer Nutzung<br />
bestmöglich gesammelt, sortiert und<br />
verwertet werden können. „Wir verfolgen das<br />
große Ziel von Ressourcenschonung und Klimaschutz.<br />
Das muss eine gemeinsame Anstrengung<br />
von Herstellern, KonsumentInnen,<br />
Gemeinden und allen Akteuren in der Kreislaufwirtschaft<br />
sein.“<br />
Verbrauch von Einwegkunststoffen reduzieren<br />
Die ARA verwertet 90 % der gesammelten<br />
Kunststoffverpackungen in Österreich.<br />
Die EU möchte den Verbrauch von Einwegkunststoffen<br />
weiter reduzieren und die<br />
gezielte Verwendung von Mikroplastik beschränken.<br />
Bis 2030 sollen alle Kunststoffverpackungen<br />
auf dem EU‐Markt recyclingfähig<br />
sein und die Recyclingquote auf 55 %<br />
steigen.<br />
Großes Recyclingbewusstsein in der<br />
Bevölkerung!<br />
14.900 Tonnen um 1,0 % leicht zurück.<br />
Auch im ersten Halbjahr <strong>2018</strong> war die Bereitschaft<br />
der ÖsterreicherInnen zur getrennten<br />
Wichtiger Beitrag zum Umweltschutz<br />
Müllsammlung ungebrochen. Dank hohem<br />
Mit der getrennten Verpackungssammlung<br />
Recyclingbewusstsein wurden in den ersten<br />
leisten die ÖsterreicherInnen einen wesentlichen<br />
Beitrag zum Umweltschutz: Durch Re‐<br />
sechs Monaten 538.300 Tonnen Verpackungen<br />
und Altpapier von den österreichischen<br />
cycling werden nicht nur wertvolle Rohstoffe –<br />
Haushalten gesammelt. Dies entspricht einer<br />
ganz im Sinn der Nachhaltigkeit und des<br />
Steigerung um 0,5 % gegenüber 2017. Die<br />
EU Kreislaufwirtschaftspakets – im Kreislauf<br />
Sammelmenge an Leichtverpackungen (überwiegend<br />
Kunststoffverpackungen) stieg um<br />
geführt. Die getrennte Sammlung und Verwertung<br />
von Verpackungen bringt auch für<br />
1,3 % auf rund 88.000 Tonnen. Auch bei Glas<br />
den Klimaschutz eine Einsparung von rund<br />
wurde mit 116.600 Tonnen ein Plus von 1,3 %<br />
500.000 Tonnen Co2‐Äquivalenten pro Jahr.<br />
erzielt. Während Altpapier mit 318.800 Tonnen<br />
exakt auf Vorjahresniveau blieb, ging die<br />
Dies entspricht der Emission von rund 6 % der<br />
jährlichen Pkw‐Fahrleistung in Österreich.<br />
Erfassungsmenge an Metallverpackungen mit<br />
ERFOLGREICHE SAMMLUNG<br />
Rund 538.00 Tonnen Verpackungen und Altpapier haben die österreichischen Haushalte<br />
im ersten Halbjahr <strong>2018</strong> gesammelt.<br />
<br />
Glas<br />
Auftraggeber, Quelle: ARA, Austria Glas Recycling<br />
<br />
DIE TREIBENDE KRAFT IM RECYCLING.<br />
<br />
<br />
Papier <br />
verpackungen
<strong>HABER</strong>report Dezember <strong>2018</strong>, Seite - 20<br />
Soll der härtere Ton Asylwerber abschrecken und negative Bescheide bringen?<br />
Ehrenamtliche Begleiter<br />
Freiwillige haben die Möglichkeit als<br />
Vertrauenspersonen bei<br />
den Asylinterviews anwesend<br />
zu sein, die Asylwerber<br />
also moralisch zu<br />
unterstützen, sie haben<br />
jedoch keine Befugnis<br />
sich in das Gespräch<br />
einzubringen und dürfen<br />
auch nicht, nachdem sie<br />
bei einem Interview anwesend<br />
waren, als Zeugen bei Anhörungen<br />
aussagen.<br />
Bei den Interviews ist jeweils mindestens<br />
ein Beamter des BFA (Bundesamt<br />
für Fremdenwesen und Asyl),<br />
der/die Asylwerber selbst und wenn<br />
gewünscht ein Dolmetscher und eine<br />
Vertrauensperson anwesend. Die Interviews<br />
werden nicht mit Ton‐ oder<br />
Bildaufnahmen dokumenert.<br />
Schärferer Ton bei Befragungen<br />
Laut verschiedenen Vertrauenspersonen<br />
in unterschiedlichen Bundesländern,<br />
lässt sich seit einiger Zeit ein<br />
schärferer Ton bei den Befragungen<br />
durch die Beamten beobachten, der<br />
sich teilweise sogar gegen die Freiwilligen<br />
selbst richtet. Die Ehrenamtlichen<br />
vermuten hinter der Art der<br />
Befragung die Absicht, dass möglichst<br />
viele Asylbescheide negav ausfallen<br />
sollen, wie sie in einem Bericht des<br />
ORF‐Radiosenders Ö1 mieilten.<br />
Einschüchternd, herabwürdigend,<br />
beleidigend<br />
Die größte Krik laut Freiwilligen und<br />
Asylwerbern, sei der scharfe Ton, der<br />
Druck bei den stundenlangen Befragungen,<br />
die o ohne Pause durchgeführt<br />
werden und die Angst, die sich<br />
in so einem Zimmer auaue. Die Vertrauenspersonen<br />
sprechen o nicht<br />
von Befragungen, sondern von „Verhören“<br />
in denen nicht davon ausgegangen<br />
wird, dass die Asylwerber die<br />
Wahrheit sagen, sondern dass ihre<br />
Geschichte nicht smmt. O tragen<br />
auch Übersetzungsfehler zu Missverständnissen<br />
bei.<br />
Krisiert wird nicht nur der scharfe<br />
Ton, sondern o auch zynische, einschüchternde,<br />
herabwürdigende, beleidigende<br />
und aggressiv geführte<br />
„Interviews“. Zu einem Paar wurde in<br />
einer 8‐stündigen (!) Einvernahme<br />
gesagt:<br />
"Ich glaube Ihnen nicht. Ich<br />
glaube Ihnen nicht. Ich glaube Ihnen<br />
nicht."<br />
Die Frau habe gesehen, wie ihr<br />
Scharf, herabwürdigend, beleidigend<br />
Die Art und<br />
Weise, wie die Befragungen<br />
geführt<br />
werden, erzeugt<br />
von vorne herein<br />
schon Angst.<br />
ZUMthema<br />
Mann zu weinen begonnen habe:<br />
"Ich habe noch nie in meinem Leben<br />
‐ und wir sind schon seit<br />
zehn Jahren verheiratet ‐<br />
meinen Mann weinen<br />
gesehen."<br />
Nicht nur bei der Einvernahme<br />
herrsche ein Klima<br />
der Angst. Die Art und<br />
Weise, wie die Befragungen<br />
geführt werden, kursiert<br />
natürlich unter den Asylwerbern<br />
und erzeugt bei diesen von vorne<br />
herein schon Angst.<br />
Ausgelacht<br />
Aus den Protokollen, die bereits dem<br />
ORF vorlagen, liest man:<br />
„Der Klient schildert<br />
seine mehrjährige Flucht.<br />
Die Einvernahme‐Leiterin<br />
beginnt zu lachen<br />
und sagt ihm, er solle<br />
sich etwas Glaubwürdigeres<br />
ausdenken, da<br />
kein Kind mit neun Jahren<br />
von zu Hause weggehen<br />
würde.“ "Die Einvernahme‐Leiterin<br />
wir<br />
dem Klienten vor, er sei<br />
kein Iraker, weil er aussehen<br />
würde wie ein Rumäne.<br />
Er solle doch erst<br />
einmal beweisen, dass<br />
seine Familie die angegebene Familie<br />
ist.“<br />
“Die Einvernahme‐Leiterin<br />
beginnt zu lachen<br />
und sagt ihm, er<br />
solle sich etwas<br />
Glaubwürdigeres<br />
ausdenken, da<br />
kein Kind mit<br />
neun Jahren von<br />
zu Hause weggehen<br />
würde.“<br />
Ehrenamtliche “verhört”<br />
Eine Freiwillige aus Wien<br />
meint: „Aus unerklärlichen<br />
Gründen mussten<br />
wir zur Einvernahme ins<br />
Burgenland fahren, obwohl<br />
wir in Wien wohnen.<br />
Ich begleitete die<br />
Frau nicht, damit ich<br />
später noch als Zeugin<br />
aussagen konnte. Nach<br />
drei Stunden Einvernahme<br />
ohne Pause, bei<br />
dem nur Wasser angeboten<br />
wurde, kam die Asylwerberin völlig<br />
aufgelöst aus dem Raum. Ich kann<br />
mir nicht vorstellen, wie sie befragt<br />
wurde.“<br />
„Anschließend an die Einvernahme<br />
wurde sogar<br />
ich eine Stunde lang<br />
befragt. Ich wurde als<br />
Chrisn angezweifelt und<br />
mir wurde unterstellt<br />
Asylanten „anzuwerben“<br />
(was später dann wieder<br />
zurückgenommen wurde).<br />
Plötzlich fühlte ich<br />
mich wie eine Angeklagte.“<br />
Wie ein strafrechtlich<br />
Beschuldigter<br />
Herr S., eine Vertrauensperson<br />
aus der Steiermark bemängelt,<br />
dass die Gründe für die Flucht<br />
„Anschließend an<br />
die Einvernahme<br />
wurde sogar ich<br />
eine Stunde lang<br />
befragt. Plötzlich<br />
fühlte ich mich<br />
wie eine Angeklagte.“<br />
Durch den Flüchtlingsstrom im Jahr 2014, mit dem sich die Zahl der Asylwerber auf ca.<br />
600.000 erhöhte und 2015 und 2016 auf ca. 1,3 Mio Menschen anstieg, ist die Politik zusehends<br />
unter Druck. Sie muss Platz schaffen für Asylwerber, schnellere Asylverfahren<br />
gewährleisten, bei negativen Bescheiden abschieben, Integrationspläne beschließen<br />
und sie will auch gewährleisten, dass weniger Flüchtlinge nach Europa und insbesondere<br />
in unser Land kommen. Personen, die Asylwerber ehrenamtlich zu Asylinterviews<br />
begleiten, bemängeln, dass der Ton in den Einvernahmen, nach der Verschärfung des<br />
Asylgesetzes, härter geworden sei.<br />
des von ihm begleiteten Asylwerbers<br />
als unwichg abgetan<br />
wurden. Als der Flüchtling<br />
von Übergriffen und<br />
Drohungen der Taliban<br />
berichtete, fragte der Beamte,<br />
warum er denn<br />
dann nicht zur Polizei gegangen<br />
sei.<br />
Zur Einvernahme sagt<br />
Herr S.: „Ich war bei der<br />
Einvernehme als Vertrauensperson<br />
anwesend und<br />
ich war unangenehm<br />
berührt, wie diese von Seiten des<br />
Beamten über weite Strecken im Ton<br />
und Inhalt geführt wurde. Nämlich<br />
so, als habe er nicht einen Schutzsuchenden<br />
vor sich, sondern<br />
einen strafrechtlich<br />
Beschuldigten. Mehrmals<br />
erkennbar war die Absicht<br />
den Flüchtling in Widersprüche<br />
zu verwickeln<br />
und ihn der Unglaubwürdigkeit<br />
zu überführen.“<br />
Viele BeamtInnen<br />
sind extrem<br />
korrekt und es<br />
gibt o tadellose<br />
Asylinterviews<br />
Vorwürfe auch in Vorarlberg<br />
Bereits vor 2 Jahren berichtete der<br />
ORF über Ähnliches auch in Vorarlberg.<br />
Die Vertrauenspersonen berichteten<br />
von einer Atmosphäre der<br />
Angst während den Interviews und<br />
einer Takk des in die Enge Treibens,<br />
die in Einzelfällen bis zum Zusammenbruch<br />
führe, sagte Eva Fahlbusch<br />
vom Verein Vindex in Bregenz damals.<br />
Sie berichtete weiters, dass es<br />
zu beweisen gelte, der Asylwerber sei<br />
ein Lügner.<br />
Es wurde reagiert<br />
In Tirol wurde auf den Beitrag zu<br />
diesem Thema, der im Ö1 Journal<br />
gesendet wurde, reagiert.<br />
Es gab ein Gespräch mit der Leitung<br />
des BFA Tirol. Seitens des BFA wurde<br />
zugesichert, dass die Dinge mit den<br />
MitarbeiterInnen besprochen würden.<br />
Das Ziel sei Sachlichkeit und<br />
Korrektheit. Für die Zukun wurde<br />
vereinbart, dass Vertrauenspersonen,<br />
die etwas wahrnehmen, das<br />
nicht korrekt abläu, sich sofort an<br />
leitende Angestellte des BFA wenden<br />
können. Diese leitenden Angestellten<br />
werden die Situaon vor Ort mit den<br />
ReferentInnen klären und Missstände<br />
abstellen.<br />
Weiters wurde ein Infobla für<br />
Vertrauenspersonen erstellt, die<br />
beim Interview am BFA begleiten.<br />
Dieses Bla ist mit dem BFA Tirol<br />
abgesmmt.<br />
Auch tadellose Asylinterviews<br />
Trotz dieser Krik betonen die Ehrenamtlichen<br />
jedoch auch, dass es<br />
durchaus auch tadellose Asylinterviews<br />
gebe. Deshalb häen sie<br />
jedenfalls den Vergleich, wie ein<br />
Gespräch opmal ablaufen kann.<br />
Situaon könnte sofort gelöst werden<br />
Christoph Riedl, Asylexperte der Diakonie<br />
Österreich, ist mit der Problemak<br />
vertraut. Er kennt die Situaon,<br />
weil die Diakonie als Rechtsberatungsorganisaon<br />
Asylsuchende in<br />
unzähligen Verfahren begleitet. „Der<br />
Ton geht von sehr hart über Anschreien<br />
und Einschüchtern, bis hin<br />
zu ReferentInnen, die extrem<br />
korrekt sind. Die<br />
ganze Situaon könnte von<br />
der Direkon des Asylamtes<br />
SOFORT gelöst werden.<br />
Es ist nämlich im Asylgesetz<br />
vorgesehen, Befragungen<br />
durch Tonaufnahmen zu<br />
dokumeneren. Dadurch könnten<br />
Vorwürfe von beiden Seiten sofort<br />
bewiesen oder entkräet werden.<br />
Auch mögliche Missverständnisse<br />
und Übersetzungsfehler wären somit<br />
nachvollziehbar. Das Gesetz ist, wie<br />
betont, bereits vorgesehen und man<br />
könnte nach einem Beschluss theore‐<br />
sch schon MORGEN mit den Aufzeichnungen<br />
beginnen.“
<strong>HABER</strong>salzburg Dezember <strong>2018</strong>, Seite - 21<br />
© Land Salzburg / Melanie Hutter<br />
Ich habe mir gedacht, das ist DEINE Chance<br />
Kinder- und Jugendhilfe als Chance für Neuanfang<br />
Die Gründe, warum die Kinder‐ und Jugendhilfe<br />
des Landes Salzburg akv wird, sind so<br />
vielfälg wie das Leben<br />
Ein kranker Vater, überforderte Brüder und<br />
eine Muer, die alles nicht mehr aushielt.<br />
Sabine musste schneller erwachsen werden,<br />
als ihr lieb war. Als sie mit<br />
13 in die betreute Wohngemeinscha<br />
zog, war das ein<br />
Neuanfang.<br />
„Ich bin stolz darauf, was ich<br />
aus meinem Leben gemacht<br />
habe“, sagt Sabine F. (28)<br />
selbstbewusst. Ihr Weg zur<br />
Mitarbeiterin des Landes,<br />
Ehefrau und werdenden<br />
Muer war kurviger, steiler<br />
und härter als bei vielen anderen,<br />
aber sie hat es gescha<br />
– mit Unterstützung<br />
von Sozialarbeitern und Experten<br />
der Kinder‐ und Jugendhilfe.<br />
Umzug in die WG als Erleichterung<br />
Mit 13 musste Sabine von zu<br />
Hause weg. „Mein Vater war<br />
schwer krank, ein Pflegefall,<br />
meine Muer überfordert,<br />
hat uns alleine gelassen, als<br />
ich und einer meiner Brüder<br />
noch minderjährig waren“,<br />
sagt sie. Als es gar nicht mehr<br />
ging zog die Jugendliche in eine betreute<br />
Wohngemeinscha in der Stadt Salzburg. „Das<br />
Jugendamt hat das damals eingefädelt, ich<br />
habe mich bewusst für die Form der WG entschieden.<br />
Von da an ging es bergauf, obwohl<br />
die Zeiten auch in der WG nicht immer leicht<br />
Frau in Männerdomäne<br />
Die Metall‐ und Werkzeugbautechnikerin<br />
Elena Zenz hat die<br />
Wahl um den Titel „Salzburgs Lehrling<br />
<strong>2018</strong>“ für sich entschieden. Sie<br />
wurde bei der Gala „Bist du<br />
g`scheit!“ ausgezeichnet.<br />
Maschinen und Metall<br />
Maschinen und Metall – das ist die<br />
Welt, in der sich Elena wohlfühlt.<br />
Sie schloss früher bereits eine<br />
Lehre als Kfz‐Technikerin ab und<br />
begann dann mit einer Lehre als<br />
Metalltechnikerin in der Werkzeugbautechnik.<br />
Hier stehen CNC‐<br />
Programmierung, Metallbearbeitung,<br />
Fräsen und Drehen auf dem<br />
Arbeitsplan. Auch privat ist Elena<br />
technisch aktiv und restauriert alte<br />
Motorräder.<br />
Die Liebe zur Technik hat mit dem<br />
ersten eigenen Moped mit 16 Jahren<br />
begonnen: „Mir war es damals<br />
schon wichtig, selbst daran herumzubasteln,<br />
denn, wenn ich es<br />
selber repariere, weiß ich, dass es<br />
passt“, schildert Elena. Als Frau in<br />
einem Männerberuf hat sie kein<br />
Problem: „Ich wollte nie einen<br />
typischen Frauenberuf ergreifen,<br />
sondern bewusst etwas anderes<br />
machen. Ich habe immer schon<br />
gerne Technisches gebastelt und<br />
mit verschiedenen Materialien gearbeitet.<br />
Auch bei meiner ersten<br />
Lehre als Kfz‐Technikerin habe ich<br />
mich bewiesen und immer gut<br />
durchgesetzt. Das war nie ein<br />
Problem.“<br />
Nächstes Ziel: Werkmeisterin im<br />
Maschinenbau<br />
Ihr nächstes berufliches Ziel ist<br />
neben dem Abschluss der Lehre<br />
mit Matura die Ausbildung zur<br />
Werkmeisterin im Maschinenbau.<br />
Zu ihrer Auszeichnung sagt sie:<br />
„Ich habe nicht damit gerechnet,<br />
weil ich ja doch schon fast 30 Jahre<br />
alt bin, aber es ehrt und freut mich<br />
und zeigt, dass man immer mit<br />
etwas Neuem beginnen kann, egal<br />
wie alt man ist.“<br />
waren. Aber: Ich dure wieder ohne so viel<br />
Verantwortung meinem Alter entsprechend<br />
leben.“<br />
Die Chance ergriffen<br />
Sabine musste sich in der Wohngemeinscha<br />
erst zurechinden. „Auf einmal gab es wieder<br />
Regeln, das war mir natürlich nicht immer<br />
recht, wir haben auch mal Blödsinn gemacht.<br />
Aber ich habe mir gedacht, das ist deine<br />
Chance, die darfst du nicht vermasseln, nicht<br />
auf die schiefe Bahn geraten“, erinnert sie sich.<br />
Vier Jahre blieb sie in der WG, dann zog sie<br />
kurz vor ihrem 18. Geburtstag in eine eigene<br />
Wohnung. „Auch dort bekam ich Unterstützung.<br />
Eine Betreuerin hat mir noch ein weiteres<br />
Jahr geholfen. Nicht ihre Pflicht, aber sie<br />
war sehr engagiert. Ich wusste ja nicht einmal,<br />
dass ich Versicherungen abschließen muss und<br />
so weiter“, sagt die werdende Muer. Der<br />
Neustart in ein eigenes Leben ist gelungen,<br />
auch die Lehre beim Land Salzburg ein Erfolg.<br />
„Man ist für sein Leben verantwortlich“<br />
Die „Starthilfe“ der Kinder‐ und Jugendhilfe<br />
aus einer schwierigen Familiensituaon bezeichnet<br />
die junge Frau als Reung. Sie unterstreicht<br />
aber auch: „Jeder muss selbst was<br />
aus seinem Leben machen, von alleine geht<br />
nichts, oder dass man sich nur auf andere verlässt.<br />
Unser Sozialsystem ist ein relav engmaschiges<br />
Sicherheitsnetz, aber abstürzen<br />
kann man trotzdem, wenn man nicht selbst<br />
sein Leben in die Hand nimmt.“ (LK)<br />
Daten und Fakten zur Kinder- und<br />
Jugendhilfe des Landes Salzburg<br />
• In Salzburg gibt es 46 Kinder‐ und Jugendhilfe Einrichtungen<br />
• In einer sozialpädagogischen Wohngemeinschaft wohnen acht Kinder oder Jugendliche<br />
und werden von einem Team von sozialpädagogischen Fachkräften rund um die Uhr betreut<br />
und versorgt.<br />
• 2017 lebten 489 Kinder und Jugendliche in Einrichtungen der Kinder‐ und Jugendhilfe, 275<br />
bei Pflegeeltern.<br />
• Einrichtungen gibt es sowohl in der Stadt als auch im Land Salzburg.<br />
• Die Sozialarbeiterinnen und Sozialarbeiter in den Bezirkshauptmannschaften und am<br />
Magistrat der Stadt Salzburg finden die passende Hilfe und beraten.<br />
• Weitere Infos: Kinder‐ und Jugendhilfe des Landes.<br />
Metall- und Werkzeugbautechnikerin<br />
wird „Lehrling des Jahres <strong>2018</strong>“!<br />
© WKS / Hauch
Rund 20.000 Frauen erkranken jährlich in Österreich an Krebs, ca. 5.500<br />
Brustkrebs an Brustkrebs. Untersuchungen zur Krebsfrüherkennung haben das Ziel,<br />
Krebs in einem frühen Stadium zu entdecken, um so rechtzeitig Therapiemaßnahmen setzen zu können.<br />
Du bist nicht allein –<br />
wir sind Viele<br />
Ich hatte<br />
Brustkrebs...<br />
Meine Geschichte beginnt im<br />
Dezember 2012, ich bin zu diesem<br />
Zeitpunkt 48 Jahre alt. Ich<br />
stamme aus einer „Brustkrebsfamilie“,<br />
meine Mutter und ihre<br />
Zwillingsschwester sind bereits<br />
vor 23 Jahren erkrankt (die<br />
Schwester meiner Mutter ist<br />
2006 gestorben). Aus diesem<br />
Grund gehe ich jedes Jahr, seit<br />
ich 30 bin, zur Mammographie<br />
– immer im Dezember.<br />
Im Dezember 2012 also stand<br />
meine jährliche Untersuchung<br />
bevor, die ich jedoch vorhatte<br />
zu „schwänzen“. Einerseits gab<br />
es auf der Arbeit Stress und<br />
andererseits habe ich ein unangenehmes<br />
Gefühl verdrängt,<br />
nämlich dass etwas nicht in<br />
Ordnung ist. Ich hatte beim<br />
Duschen nämlich eine Delle an<br />
meiner Brust ertastet – trotzdem<br />
wollte ich nicht zur Untersuchung.<br />
Ein Kunde hat mir das Leben<br />
gerettet<br />
Als mir zu diesem Zeitpunkt ein<br />
Kunde erzählte, dass seine Frau<br />
an Brustkrebs erkrankt sei – sie<br />
habe eine Delle an der Brust –<br />
war für mich klar, dass ich sofort<br />
zur Mammographie gehen<br />
musste. Irgendwie hatte ich es<br />
innerlich gewusst, nun aber<br />
zeigte auch der Befund, dass<br />
ich krank war.<br />
Da stand ich also, im Röntgeninstitut,<br />
mit einem positiven<br />
Befund, und niemand kümmerte<br />
sich um mich. Niemand<br />
hat mit mir den Befund besprochen,<br />
man sagte mir, ich solle<br />
mich an ein Brustzentrum wenden.<br />
Dabei hatte ich noch nicht<br />
einmal eine Liste erhalten. In<br />
meiner Not rief ich meinen<br />
Gynäkologen an, der mir dann<br />
zum Glück weiterhalf.<br />
Alles ging ganz schnell<br />
Ich wurde dann im selben<br />
Monat noch operiert, was mein<br />
Glück war. Hätte ich die Untersuchung<br />
auf die lange Bank<br />
geschoben, so hätte ich meine<br />
Erkrankung wahrscheinlich<br />
nicht überlebt. Mein Kunde hat<br />
mir also das Leben gerettet.<br />
Ein anderer Mensch im Spiegel<br />
Nach der Operation bekam ich<br />
auch Chemo‐ und Strahlentherapie,<br />
was aber weniger<br />
schlimm war, als ich erwartet<br />
hatte. Die berüchtigte Übelkeit<br />
hatte ich dank Medikamenten<br />
recht gut im Griff. Das einzige,<br />
was mir wirklich zugesetzt hat,<br />
war der Haarverlust. Das habe<br />
ich selbst auch nicht so erwartet.<br />
Neben dem positiven Effekt,<br />
dass man sich die Achseln<br />
nicht rasieren muss, da man<br />
wirklich alle Haare am Körper<br />
verliert – zeigt ein Blick in den<br />
Spiegel einen komplett anderen<br />
Menschen. Der kahle Kopf,<br />
das Gesicht ohne Wimpern und<br />
Augenbrauen – spätestens zu<br />
diesem Zeitpunkt ist einem<br />
selbst, und auch anderen Menschen,<br />
bewusst, dass man<br />
WIRKLICH krank ist.<br />
Ich war es meiner Familie<br />
schuldig, alles zu versuchen<br />
Haare wachsen nach, auch mit<br />
Schminke kann man einiges<br />
kaschieren, aber auf die Chemotherapie<br />
nur wegen des<br />
Aussehens zu verzichten, kam<br />
für mich nicht in Frage. Ich<br />
habe zwei Kinder, einen Mann<br />
und eine Mama, und denen<br />
war ich es schuldig, alles zu<br />
probieren, was aus medizinischer<br />
Sicht möglich ist.<br />
Der Krebs bleibt im Hinterkopf<br />
Heute gelte ich als geheilt, doch<br />
die Krankheit im Hinterkopf<br />
bleibt. Durch die Therapien und<br />
Medikamente bin ich vorzeitig<br />
in die Wechseljahre gekommen,<br />
ich habe Gelenksschmerzen,<br />
oft tragen Frauen auch<br />
Nervenschäden davon. Insgesamt<br />
fühle ich mich 10 Jahre<br />
älter als ich wirklich bin ‐ aber<br />
ich bin dankbar für jeden Tag!<br />
Fragen und Hilfe anbieten<br />
Außenstehende wissen oft<br />
nicht, wie Sie sich einer<br />
Kranken gegenüber verhalten<br />
sollen. Ich kann sagen, dass<br />
es guttut, wenn jemand seine<br />
Hilfe anbietet und fragt, wie<br />
es einem geht. Ein „Magst du<br />
darüber sprechen?“ hilft auch<br />
weiter.<br />
Vermeiden sollte man auf<br />
jeden Fall gut gemeinte<br />
Ratschläge, wie „Das wird<br />
schon wieder!“, und „Denk<br />
positiv!“<br />
Kostenlose Hilfe für Betroffene<br />
UND Angehörige<br />
Die österreichische Krebshilfe<br />
bietet in jedem Bundesland<br />
gratis Hilfe an, das ist wichtig<br />
und tut gut! Viele wissen<br />
oft nicht, dass auch Angehörige<br />
diese Hilfe in Anspruch<br />
nehmen können. Die Beratungsstellen<br />
findet man unter:<br />
https://www.krebshilfe.net/<br />
beratung‐hilfe/beratungsstellen/<br />
Außerdem gibt es eine Facebookseite<br />
(Brustkrebs Österreich),<br />
die wie eine Selbsthilfegruppe<br />
funktioniert. Betroffene<br />
Frauen aus Österreich<br />
tauschen sich in dieser<br />
geschlossenen Gruppe aus.<br />
Die Angehörigengruppe heißt:<br />
Brustkrebs Österreich Angehörige.<br />
© Syda Productions - stock.adobe.com<br />
Mein Ratschlag ‐ Sofort zum<br />
Arzt<br />
Regelmäßige Kontrolle ist sehr<br />
wichtig! Wenn Sie etwas spüren,<br />
wenn Sie ein komisches<br />
Gefühl haben, dieses berühmte<br />
Bauchgefühl, dann sollten Sie<br />
SOFORT zum Arzt gehen und es<br />
NICHT verschieben.
Meme Kanseri<br />
Avusturya'da her yıl yaklaşık 20.000 kadın kansere, 5.500 kadın<br />
meme kanserine yakalanmaktadır. Kanser tarama araştırmasının<br />
amacı, kanseri en erken evrede teşhis etmek ve tedavi önlemlerini doğru zamanda başlatabilmektir.<br />
Yalnız değilsin, biz çokuz<br />
Meme Kanseriydim...<br />
Hikayem 2012’nin Aralık ayında<br />
başlıyor. O zaman 48 yaşındaydım.<br />
Meme kanserinin olduğu<br />
bir aileden geliyorum; annem<br />
ve ikiz kız kardeşi 23 yıl önce bu<br />
hastalığa yakalandılar, kardeşi<br />
2006’da öldü. Bu nedenden<br />
ötürü 30 yaşımdan beri her yıl<br />
Aralık’ta mamografiye giderim.<br />
Aralık 2012’de yine yıllık<br />
muayenem vardı, fakat bunu<br />
asmayı düşünüyordum. Bir yandan<br />
işte stresim vardı, diğer<br />
yandan bir şeylerin yolunda<br />
olmadığına dair hoş olmayan bir<br />
his beni daraltıyordu. Duşta mememde<br />
bir kitle yakaladım,<br />
buna rağmen muayeneye gitmek<br />
istemiyordum.<br />
Bir müşteri hayatımı kurtardı<br />
Bu esnada bir müşteri karısının<br />
meme kanseri olduğunu ve memesinde<br />
bir kitle bulunduğunu<br />
anlattığında mamografiye gitmek<br />
zorunda olduğumu anladım.<br />
Her nasılsa içimden geçiyordu<br />
ve sonuçlar da hastalığa<br />
yakalandığımı gösterdi.<br />
Röntgende sonuç pozitif çıktığında<br />
öylece durdum ve kimse<br />
benimle ilgilenmiyordu. Kimse<br />
benimle sonucu konuşmadı ve<br />
göğüs merkezine başvurmak zorunda<br />
olduğum söylendi. Bununla<br />
birlikte bir liste bile<br />
vermediler. Bu zor durumda<br />
bana sonradan da yardım eden<br />
jinekoloğumu aradım.<br />
Her şey çok hızlı oldu<br />
Aynı ay içinde şansıma ameliyat<br />
oldum. Muayenemi uzun bir<br />
süre erteleseydim, belki de hastalığımı<br />
atlatamayacaktım, yani<br />
müşterim hayatımı kurtarmıştı.<br />
Aynada başka bir insan<br />
Ameliyattan sonra kemoterapi<br />
ve ışın terapisi de aldım, beklediğimden<br />
daha az kötüydü. İlaçlar<br />
sayesinde bulantıları kontrol<br />
altında tuttum. Beni gerçekten<br />
rahatsız eden tek şey saç dökülmesiydi.<br />
Kendim de böylesini<br />
beklememiştim. Koltukaltını<br />
tıraş etmemenin avantajı<br />
yanında, vücuttaki bütün kıllar<br />
kaybediliyor. Aynaya bir bakış<br />
tamamen başka bir insan gösteriyor.<br />
Kel kafa, kirpik ve kaşsız<br />
bir yüz en geçinden bu anda<br />
kendin ve diğerleri gerçekten<br />
hasta olduğunu anlıyorsun.<br />
Her şeyi denemeyi aileme borçluyum<br />
Saçlar uzuyor, makyajla da bazı<br />
şeyler gizlenebiliyor ama dış<br />
görünüş için kemoterapiden<br />
vazgeçmeyi asla düşünmedim.<br />
İki çocuğum, kocam ve bir<br />
anne ve tıbbi açıdan mümkün<br />
olan her şeyi denememi onlara<br />
borçluyum.<br />
Kanser akılda kalıyor<br />
Artık iyileştim denebilir ama<br />
hastalık akılda kalmaya devam<br />
ediyor. Tedavi ve ilaçlar nedeniyle,<br />
erken menopoza girdim.<br />
Eklem ağrılarım var ve kadınlar<br />
sıklıkla sinir hasarından muzdarip<br />
oluyorlar. Tamamıyla kendimi<br />
olduğumdan 10 yaş daha<br />
yaşlı hissediyorum ama her yeni<br />
gün için de müteşekkirim.<br />
Sorular ve yardım sunma<br />
Dışarıdan bir kimse hastaya<br />
nasıl davranacağını genellikle<br />
bilmez. Bir kimse yardımını<br />
teklif ettiği ve ‘nasıl olduğunu’<br />
sorduğu zaman bunun iyi<br />
geldiğini söyleyebilirim. ‘Bu<br />
konuda konuşmak ister misin?‘<br />
diye sormak ta yardımcı oluyor.<br />
‘Düzelecek’ veya ‘Olumlu<br />
Düşün’ gibi iyi niyetli<br />
düşünülmüş tavsiyelerden ise<br />
mutlaka kaçınılmalıdır.<br />
Hasta ve yakınları için ücretsiz<br />
yardım<br />
Avusturya Kanser Derneği her<br />
eyalette ücretsiz yardım sunuyor,<br />
bu önemli ve faydalı.<br />
Genellikle birçok kişi hasta<br />
yakınlarının da bu yardımdan<br />
faydalanabileceklerini bilmiyor.<br />
Danışma merkezleri için:<br />
https://www.krebshilfe.net/beratung‐hilfe/beratungsstellen/<br />
Ayrıca destek grubu gibi işlev<br />
gören Facebook sayfası da<br />
mevcut. Avusturya’dan hasta<br />
olan kadınlar kapalı gruplarda<br />
paylaşım yapıyor. Hasta yakınları<br />
grubunun adı ise: Brustkrebs<br />
Österreich Angehörige<br />
Tavsiyem ‐ Hemen doktora<br />
Düzenli kontroller çok önemli.<br />
Eğer en çok bilinen yöntem içgüdü<br />
ile birşey hisseder ve garip<br />
bir duyguya kapılırsanız ertelemeyin<br />
HEMEN doktora gidin!<br />
Avusturya Meme Kanseri Erken Teshis Programı – Bu Sekilde Isliyor<br />
Meme kanseri belirtisi olmayan 40 yaş üstü sağlıklı<br />
kadınlar için Erken Teşhis Mamografisi<br />
Ben de<br />
katılıyorum.<br />
Saglıgım için.<br />
MAMO-<br />
GRAFI<br />
Erken Teşhis Programı ile doktor havalesine<br />
gerek duymadan kontrole<br />
Yaşınız 45 ile 69 yaş arasında mı? Öyleyse Radyoloji<br />
doktorunuzdan randevu alarak sağlık kartınız (e-card)<br />
ile kontrole gidebilirsiniz. Sağlık tarama kontrolünü her<br />
2 yılda bir yapabilirsiniz. Bunun için doktor havalesine<br />
ihtiyacınız yok. Sosyal Güvenlik Kurumu‘ndan otomatik<br />
olarak gelen davet mektubu size yeni kontrol zamanınızı<br />
hatırlatacaktır.<br />
1 seferlik kayıt yapın ve katılın<br />
Yaşınız 40 ila 44 arasında ya da 70 yaş veya üzerinde<br />
ve sağlık taramasına gitmek mi istiyorsunuz? Bunun<br />
için 1 sefere mahsus 0800 500 181 hizmet hattına veya<br />
www.frueh-erkennen.at adresinden programa kayıt<br />
yaptırın. Böylece e-card‘ınız erken teşhis mamografisi<br />
için aktif hale gelecek ve her 2 yılda doktor havalesine ihtiyaç<br />
olmadan sağlık tarama kontrolüne gidebileceksiniz.<br />
Şikâyet, hastalık veya risk durumlarında<br />
yönlendirme<br />
Şikâyetleriniz, şüpheli bir rahatsızlığınız veya göğüs kanseri<br />
hastalığınız mı var? Ailenizde kansere yakalanan var mı ya<br />
da siz böyle bir hastalık mı geçirdiniz? Kaç yaşında olursanız<br />
olun, gerek duyduğunuz sıklıkta bir teşhis mamografisi<br />
için yönlendirileceksiniz. Daha fazla bilgi şu adreste<br />
bulunabilir: www.brustgenberatung.at<br />
Ücretsiz Bilgi Hattı:<br />
0800 500 181<br />
(P.tesi-Cuma: 08.00 ila 18.00 saatlerinde)<br />
daha fazla bilgi için:<br />
www.frueh-erkennen.at<br />
www.facebook.com/frueherkennen.oesterreich<br />
Avusturya Kanser Hastaları Yardım Dernegi;<br />
Avusturya Meme Kanseri Erken Teshis<br />
Programına katılımı tavsiye etmektedir!<br />
Yüksek Kaliteli Muayene<br />
Mamografi kalitesinin sürekli olarak kontrol edildiğinden<br />
ve geliştirildiğinden emin olabilirsiniz. Muayenede<br />
düzenli olarak kontrol edilen, ışın yoğunluğu düşük, dijital<br />
cihazlar kullanılmaktadır. Radyoloji teknisyenleri ile<br />
radyoloji uzmanlarının tamamı özel bir eğitime ve belgelenmiş<br />
geniş deneyimlere sahip olmaktadırlar. Tıbbi<br />
olarak gerekli görüldüğü durumlarda, mamografiye<br />
ek olarak ultrason incelemesi de gerçekleştirilir.
<strong>HABER</strong>wien Dezember <strong>2018</strong>, Seite - 24<br />
Wiener Gemeindebau macht leistbares Wohnen möglich<br />
Wohnen in Wien<br />
Zahlen, Daten, Fakten<br />
Neben den 220.000 Gemeindewohnungen<br />
von Wiener Wohnen gibt es<br />
zirka 5.000 Lokale und zirka 47.500<br />
Garagen und Abstellplätze, die gemietet<br />
werden können. Die vermietete<br />
Fläche ist 12.933.009 Quadratmeter<br />
groß. In Wien gibt es 2.000<br />
Gemeindebauten, in denen ca.<br />
500.000 Menschen wohnen.<br />
220.000 Gemeindewohnungen<br />
Zwischen dem Spatenstich für den<br />
Metzleinstaler‐Hof, Wiens erstem<br />
Gemeindebau, im Jahr 1919 und<br />
den aktuellen neuen Gemeindebauten<br />
lagen die Errichtung von<br />
220.000 Gemeindewohnungen für<br />
eine halbe Million Bewohnerinnen<br />
und Bewohner und der Bau von<br />
weiteren 200.000 geförderten Wohnungen.<br />
Der kommunale Wohnbau<br />
der Stadt Wien ist nach wie vor ein<br />
– auch international anerkanntes –<br />
Erfolgsmodell und trägt maßgeblich<br />
zur ausgezeichneten Wohn‐ und<br />
Lebensqualität in Wien bei.<br />
Wien ist inernationaler Vorreiter<br />
Zwei Drittel der WienerInnen leben<br />
in einer Gemeindewohnung oder<br />
in einer geförderten Wohnung.<br />
Wien gilt seit vielen Jahren als<br />
internationaler Vorreiter im geförderten<br />
Wohnbau – durch die<br />
Objektförderung können mehr neue<br />
Wohnungen errichtet werden als<br />
in anderen Großstädten. Außerdem<br />
werden in Wien pro Jahr Häuser<br />
mit ca. 10.000 Wohnungen gefördert<br />
saniert, in München sind es<br />
nur ca. 1.000.<br />
• 610 Hektar Grünfläche entspricht 854 Fußballfeldern<br />
• ca. 70.000 Bäume befinden sich in den Höfen der Wohnhausanlagen<br />
• 7.600 Aufzüge, die gestapelt 2 Mal die Höhe des Himalaya ergeben<br />
• 1.300 Spielplätze entsprechen 3 Mal der Summe der Spielplätze aller<br />
Landeshauptstädte<br />
• 5.500 Wäschetrockner entsprechen hintereinander aufgestellt der<br />
Länge der Wiener Ringstraße<br />
• 10.000 Mietvertragsabschlüsse<br />
• 1 Million entgegengenommene Anrufe<br />
• 80.000 KundInnen im Service‐Center<br />
© Stadt Wien - Wiener Wohnen / Dieter Steinbach<br />
Fun Facts aus dem Gemeindebau:<br />
Service Kennzahlen pro Jahr:<br />
Tierhaltegesetz wieder verschärft<br />
Sicherheit geht vor<br />
Wien hat schon heute das<br />
strengste Tierhaltegesetz Österreichs,<br />
und wird das Gesetz nun<br />
ein weiteres Mal verschärfen. Die<br />
zuständige Stadträn Ulli Sima<br />
meint: „Mein Ziel ist es, alles zu<br />
unternehmen, um die Menschen<br />
und vor allem die Kinder in dieser<br />
Stadt vor Vorfällen mit Hunden<br />
bestmöglich zu schützen. So werden<br />
wir eine generelle Maulkorbpflicht<br />
für Listenhunde<br />
vorschreiben“, so Sima.<br />
Sie zeigt sich ef betroffen über den<br />
Tod eines Kleinkindes in Folge einer<br />
Biss‐Aacke eines Roweilers, dessen<br />
Besitzerin stark alkoholisiert unterwegs<br />
war. Nun soll auch für Halter<br />
von Listenhunden eine 0,5 Promille‐Grenze<br />
eingeführt werden,<br />
wenn sie mit dem Hund im öffentlichen<br />
Raum unterwegs sind. (rk)<br />
Taxi mit mehr Service<br />
Taxiplus ist ein neues Taxiservice<br />
in Wien, das zusätzliche Leistungen<br />
zur normalen Taxifahrt anbietet<br />
– zum normalen Taxitarif.<br />
Via App kann man “Frauentaxis”<br />
bestellen, diese werden von<br />
Frauen oder von besonders geschulten<br />
Fahrern, die Damen<br />
auch auf Wunsch bis zur Haustüre<br />
begleiten, gefahren. Man<br />
kann auch den Bahnsteig‐Service<br />
buchen, bei dem der Fahrer das<br />
Gepäck zum Bahnsteig bringt, oder<br />
die "Buddy‐Funktion". Bei dieser<br />
Funktion werden Kinder zum Beispiel<br />
zum Sport gefahren, wieder<br />
abgeholt und die Eltern durch die<br />
App benachrichtigt, wenn die<br />
Kinder abgeliefert oder abgeholt<br />
wurden. Alle Infos: www.taxiplus.at<br />
Symbolbild Symbolbild<br />
Hol‘ dir gratis eine VR-Brille für dein Smartphone!<br />
An allen VHS Standorten ab 8. Nov. <strong>2018</strong><br />
Für alle KundInnen ab 16 – solange der Vorrat reicht!<br />
Alle Infos: www.vhs.at/vrbrille<br />
www.vhs.at/vrbrille