NYXmag SAYI 003
“İlham Veren Kadınlar” dosyasının ilkinde birbirinden özel kadınları sayfalarımıza taşıdık. Hazırladıkları görkemli koleksiyonlarla yurt içi ve yurt dışında pek çok ünlünün dikkatini çeken modacı ikiz kardeşler Raisa ve Vanessa Sason başarı hikayelerini paylaşırken, geleneksel yorganları yumuşacık şık çantalara dönüştüren bir işbirliğine imza atan tasarımcı Güneş Mutlu Mavituncalılar ile koleksiyoner tasarımcı Ayça Sarc’ın sizlere de ilham vereceğini düşünüyoruz. Sokakları sanat galerisine dönüştüren Mersin’li ressam Nazife Hazar Bilgin, dünyayı güzelleştirmek için hayal kurmanın gücüne inanarak Hayalini Al Gel Atölyesi’ni hayata geçiren Burçin Ölmez Türk ve ABD’de yaşayan ve gülümsemesiyle fark yaratan Aslı Mühürhancı Knowles’in hikayeleri de hayata karşı umudumuzu güçlendiriyor. Bundan böyle NYX Magazine'in her sayısında sizi ilham veren kadınlarla buluşturmaya devam edeceğiz.
“İlham Veren Kadınlar” dosyasının ilkinde birbirinden özel kadınları sayfalarımıza taşıdık. Hazırladıkları görkemli koleksiyonlarla yurt içi ve yurt dışında pek çok ünlünün dikkatini çeken modacı ikiz kardeşler Raisa ve Vanessa Sason başarı hikayelerini paylaşırken, geleneksel yorganları yumuşacık şık çantalara dönüştüren bir işbirliğine imza atan tasarımcı Güneş Mutlu Mavituncalılar ile koleksiyoner tasarımcı Ayça Sarc’ın sizlere de ilham vereceğini düşünüyoruz. Sokakları sanat galerisine dönüştüren Mersin’li ressam Nazife Hazar Bilgin, dünyayı güzelleştirmek için hayal kurmanın gücüne inanarak Hayalini Al Gel Atölyesi’ni hayata geçiren Burçin Ölmez Türk ve ABD’de yaşayan ve gülümsemesiyle fark yaratan Aslı Mühürhancı Knowles’in hikayeleri de hayata karşı umudumuzu güçlendiriyor. Bundan böyle NYX Magazine'in her sayısında sizi ilham veren kadınlarla buluşturmaya devam edeceğiz.
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Nuh’un Gemisi
Garip Akımı’nın Üç Atlısı
Soldan sağa:
Orhan Veli Kanık, Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday
(En sağdaki okul arkadaşları Şinasi Baray)
Orhan Veli hakkında pek fazla bilinmeyen bir
gerçek, askerdeyken bir roman taslağı üzerine
çalışmış olması… Ortada yazılı bir metin yok, bu
romanla ilgili… Fakat yakın dostu Sabahattin
Eyüboğlu’na askerden gönderdiği mektuplarda
romanın izleğinden, karakterlerden bahsediyor.
Hatta romanın adı da belli: ‘Dünyalarının
Dışındakiler’. Yaşadıkları dünyanın dışında
kalanları anlatmak istiyor Orhan Veli bu
romanda… Ama maalesef kağıda dökülmüyor
bu roman ve sadece bir proje olarak kalıyor.
Eğer basılmış olsaydı, Oğuz Atay’ın
Tutunamayanlar’ının öncülü olacağı kesindi.
Belediye çukuru meselesinin, ölümüne doğrudan
olmasa bile dolaylı bir etkisi olabilir. Çünkü bu
çukura düşünce başında hafif bir sıyrık oluşuyor.
Önemsenmiyor. Birkaç gün sonra, İstanbul’da bir
arkadaşlarının evinde, fazla alkollü bir gecenin
sonuna doğru fenalaşıp arkadaşları tarafından
hastaneye kaldırılıyor. Maalesef, genel önyargı
ile başka tetkikler yapılmadan hemen ‘alkol
zehirlenmesi’ tedavisine başlanıyor, fakat o sırada
Orhan Veli beyin kanaması geçirmektedir. Sonradan
anlaşılıyor, fakat artık çok geç… Henüz 36 yaşında
aramızdan ayrılıyor…
Çetin Altan onun ölümünün arkasından bakın ne
yazmış: ‘Orhan Veli öldü. Ben bu satırları yazarken
Orhan İstanbul morgunun teşrih masası üstünde
yatıyor. 36 yaşında öldü Orhan. Türk şiirini
kökünden sarsmış, yüzlerce şairi tesiri altında
bırakmış, genç yaşta pek az kimseye nasip olan
bir şöhret kazanmıştı. Orhan, başka bir millette
doğsaydı milletlerarası bir şöhrete de ulaşırdı. Son
zamanlarda işittiğime göre ceketi olmadığı için
gömlekle dolaşıyormuş. Onun yüzde biri kadar
sanatkar olmayanlar, hatta insan olmayanlar, bugün
genel müdürlüklerde, sefirliklerde sefa sürüyorlar.
Ve Orhan ceketsiz öldü.’
Evet… ‘Yazık Oldu Orhan Efendi’ye… Fakat kendisi
sönerken Türk şiirinin yoluna kocaman bir projektör
tuttu. Gerek İkinci Yeni’ye, gerek Toplumcu
Gerçekçiliğe, gerekse, kendi raylarını döşeyen
şairlere… Ve bu ışık, iddiayla söylüyorum, 1990’lara
kadar ‘Dünya Çapında bir Şiir’i oluşturdu.
Orhan Veli ve tüm ‘anlaşılmak istenen şairlere’ bu
büyük borcumuzu nasıl öderiz biliyor musunuz:
Hayatımıza daha çok şiir, daha çok edebiyat; yani
dolayısıyla daha çok güzellik, daha çok duygu, daha
çok incelik, daha güçlü bir ruh durumu, daha fazla
kendini gerçekleştirme potansiyeli katarak…
2020’deki bu büyük silkelenmeden sonra, haydi
2021’e böyle bir ‘To do list’le girelim… Sonra da
‘Gelsin Hayat Bildiği Gibi’ diyelim içimizden…
Soldan sağa Sait Faik, Orhan Veli ve Sabahattin Eyüboğlu
Refik Durbaş anlatıyor: Orhan Veli ile Sait Faik’in işi gücü yoktur. Can sıkıntısından Eftalikus kahvesinde
oturup her gün birer Cumhuriyet gazetesi alarak bulmacalarını çözerler. Bulmacayı kim önce bitirirse ötekine
rakı ısmarlayacaktır. Fakat Orhan Veli her gün Sait Faik’i yenmektedir. Sonunda Sait Faik isyan bayrağını
çeker, “Nasıl beceriyorsun lan, her gün rakıyı bana ısmarlatıyorsun?” der demez Orhan Veli sakin bir biçimde
yanıtlar: “Çünkü Cumhuriyet’in bulmacalarını ben hazırlıyorum.”
NYX
231