Voyant (Ocak 2021) internet (1)

V
RÖPORTAJ
Bunu elmacık kemiğinin üzerine koyunca
bir lifting etkisiyle yüzü yukarı çekiyor,
aynı zamanda hacim kazandırıyor. Önemli
nokta da şu; yüzü enine genişletmiyoruz,
yukarı kaldırıyoruz. Çok iyi dolgu
uygulamalarından sonra hastaya “Sende bir
değişiklik var ama nedenini çözemiyorum,
çok canlı görünüyorsun” denir, kötü
uygulamalardan sonra ise “Yüzün şişmiş.”
Dolgu, doğru yerlere yapılırsa daha
genç, dinamik görünüm sağlayan bir
uygulamadır. Hacim kaybı olan yerlerde
imdadımıza hep dolgu yetişiyor.
Son dönemde çıkışta olan bir uygulama var
mı?
Mezoterapiye ilgi arttı, daha fazla
yapar olduk. 25-30’lu yaşlardaki hastalar
yaşlanmaya daha yavaş ve doğal gitme
talebiyle geliyorlar; eskiden böyle bir hasta
profilimiz neredeyse yoktu. Onlara vitamin
enjeksiyonları yapıyoruz. Artık klinik
uygulamalarımızın yüzde 30’u mezoterapiye
döndü. Peptitleri, aminoasitleri, vitaminleri
cilt altına enjekte ediyoruz ve orada güçlü
bir doping yaratıyoruz.
“KÖTÜ HUYLU KİTLEYİ HASTA
DAHA ERKEN FARK EDİYOR”
Enjeksiyonlu uygulamalarla birlikte
ameliyatların oranında bir değişiklik oldu
mu?
Ameliyata giden süreçleri azaltan,
hastaların çok daha uzun vadede cerrahi
operasyonlara ihtiyaç duyacağı bir döneme
doğru gidiyoruz. Eskiden yüz germe
ameliyatı çok daha fazla yapardım örneğin.
Ameliyatsız uygulamalar yüzde 75, estetik
“İNSANLARIN SADECE
BEDENLERİNE DEĞİL RUHLARINA
DA DOKUNUYORUZ”
“Tıp fakültesi birinci sınıf öğrencisiyken
hocalarımız bize hangi branşı seçeceğimizi
sormuştu. Sınıfımızın yarısı kadın doğum, bir
kısmı göz alanını istiyordu. Plastik cerrahiyi bir
tek ben istemiştim, bu alanda çalışan da bizim
sınıftan sadece ben oldum. Plastik cerrahinin
çok parlayacağından da emindim. Yaptığım
işin görülebilecek, beğenilecek, takdir edilecek
olmasının da bana çok iyi geleceğini düşünüyordum
o dönem ve geldi de. İşin maddi yönünden çok bu
yönüyle besleniyorum. Yıllar geçse, artık bana
hiçbir hasta gelmese bile ben para verip ameliyat
yaparım; seviyorum çünkü bu işi. Orada bir resital
var. İnsanların sadece bedenlerine değil ruhlarına
da dokunuyoruz, kendilerini daha iyi hissetmelerine
yardımcı oluyoruz. Ayrıca yaptığınız iş başka insanlar
tarafından övgü alıyor. Hekimliğin tüm branşları çok
ulvi ama bizim işimizin böyle farklı bir tarafı var diye
düşünüyorum.”
ameliyatlar yüzde 25 oranında artık. Botoks,
dolgu ve mezoterapi o kadar yaygın ki
neredeyse herkes yaptırıyor.
Onayladığımız bir süreç olmasa da
bunda sosyal medyanın ve oradaki yarışın
da etkisi var. Bu artık bir bütçe meselesi de
değil, bütçesi az olanın da çok olanın da
talebi var.
Meme protezleri, tümör gibi bazı sağlık
sorunlarının anlaşılmasını ve emzirmeyi
engelliyor mu?
Günümüzde ömür boyu tekrar
çıkartma zorunluluğumuz olmayan,
mamografi, ultrason, rutin tarama testlerini
engellemeyen, radyolojik bir çekim
yapıldığında bir kitle varsa onu örtmeyen,
emzirmeye engel teşkil etmeyen protezler
var. Ben genellikle kas altı çalışıyorum.
Kas altı protezlerde meme dokusu üstte
kaldığından, yani dokular protezle yukarıya
itildiğinden olası bir kötü huylu kitleyi
hasta daha erken fark ediyor. Meme
protezleri artık o kadar yaygın ki. Örneğin
Amerika’da yılda 70-80 bin, Türkiye’de ise
35 bin civarında meme protezi takılıyor.
Liposuction ise zayıflama yöntemi olarak
algılanabiliyor. Asıl işlevi nedir?
Liposuction, zayıflama değil, vücut
şekillendirme yöntemidir. Hastanın boy ve
kilo oranına bakarak vücudunun dirençli
bölgelerine uyguluyoruz. Bazı hastalar
kendilerine çok iyi baksalar da boy ve
kilo oranları gayet iyi olsa da bazen bel,
basen ve bacak içi bölgeleri yağlı olabiliyor.
Bu bölgeleri liposuction aracılığıyla
şekillendiriyoruz. Ama boyu 1.60, kilosu
110 olan bir hastayla liposuction ile yol
almamız mümkün değil. Motivasyon için
bazı işlemler yapsak da bu tür hastalara
öncelikle zayıflamaları için süre veriyoruz.
Yaygın bir başka kanı ise benlere bıçak
değdirilmemesi yönünde.
Benler cımbızla çekilmemeli,
elle sıkıştırılmamalı, kaşınmamalı ve
yolunmamalı. Böyle yapılırsa benlerin
huyu değişebilir ve kötü huylu sinyaller
verebilir; iş başka boyutlara gidebilir. Fakat
biz doktorlar tabii ki benlere dokunuyoruz,
cerrahi müdahale yapıyoruz. Bununla ilgili
korkulacak bir durum yok.
“ESTETİK UYGULAMA
YAPTIRANLARIN YARISI ERKEK”
Estetik uygulamaları daha çok kadınların
tercih ettiğini düşünüyoruz. Erkeklerin
ilgisi ne düzeyde acaba?
“BEDENİ UZAYAN YAŞAM SÜRESİNE ADAPTE ETMEYE ÇALIŞIYORUZ”
“İnsan ömrü uzadı, yaşam stilleri farklılaştı, algoritmamız da
değişti. 20’li yaşlarda evleniyorduk, şimdi insanlar ilk evliliklerini
30’lu yaşlarının sonunda yapabiliyorlar.
Eskiden yaş 70 iş bitmiş derdik, artık 70 yaşı genç görüyoruz.
Erkeklerin ilgisi çok yoğun, öyle ki
estetik uygulama yaptıran erkek oranı yüzde
45’lere kadar yükseldi, yakın bir gelecekte
yüzde 50’ye çıkacaktır. İyi görünmek, iyi
hissetmek erkekler için de önemli hale geldi.
Ayrıca yaşam süresinin uzaması, insanların iş
hayatında kalış süresini uzattı. İnsanlar yaşlı,
yorgun, bitkin görünen bir yöneticinin işini
de bu şekilde yaptığını düşünüyor. Erkekler
bana genelde “Hocam, yorgun göründüğümü
söylüyorlar, beni bu ifadeden kurtarın”
diye geliyor. Beyaz yakalılardan, özellikle
entelektüel kişilerden yoğun talep var. Hatta
entelektüel kapasitesi yüksek erkeklerin
talebinin kadınlardan fazla olduğunu
söyleyebilirim.
Genelde göz altı morluklarına ve
kırışıklıklara müdahale ediyoruz, burun
ameliyatı da çok isteniyor. Saç ekimine ise
muazzam bir talep var.
İnsanlar hâlâ estetik ameliyat veya
uygulama yaptırdıklarını söylemekten
utanıyor mu?
Erkekler bu konuda daha paylaşımcı,
rahatlıkla söylüyorlar. Ben bir erkek hastayı
ameliyat ettiysem peşinden 3-4 erkek daha
geliyor. Kadınların tavrı ise söylememekten
yana, “Doğal halim bu” diyorlar. Bunun
sebebi daha el değmemiş, dokunulmamış
bir güzellikleri olma içgüdüsüne
küçüklüklerinden beri sahip olmaları.
Zaten güzeller, katkı sağlanacak bir durum
yok! Bence esas sebep bu. Bir de kadınlar
birbirleriyle yarış içindeler ve rakiplerine
tüyo vermek istemiyorlar, o noktada
paylaşımcı değiller.
Aynanın karşısında daha genç olan ruha adapte olamayan bir
beden var ve o ruh 70 yaşı kabul etmiyor. İşte biz bedeni en azından
görünüm olarak ruha uydurmaya, uzayan yaşam süresine adapte
etmeye çalışıyoruz.”
24 OCAK 2021 OCAK 2021 25