27.06.2020 Aufrufe

HABER AVRUPA - EUROPA JOURNAL JUNI 2020

www.avrupa.at

www.avrupa.at

MEHR ANZEIGEN
WENIGER ANZEIGEN

Sie wollen auch ein ePaper? Erhöhen Sie die Reichweite Ihrer Titel.

YUMPU macht aus Druck-PDFs automatisch weboptimierte ePaper, die Google liebt.

HABERavusturya Haziran 2020, Sayfa - 9

BEGÜM GÖRDÜ

begum@turktekin.at

„Irkçılığa Karşıyım“

Moda akımı değilevrensel

bir ilke

Kısa bir süre önce ABD’nin Minnesota

eyaletinin Minneapolis kentinde Derek

Chauvin isimli bir polis, gözaltına aldığı

George Floyd isimli siyahiyi boynuna

diziyle bastırarak öldürmüştü ve bunun

üzerine başta ABD ve sonrasında

dünyanın çeşitli ülkelerinde siyahi bireylere

karşı polis şiddetini ve sistematik

ırkçılığı protesto etmek için insanlar

sokaklara döküldü.

Viyana’da düzenlenen protestoya

50.000 kişi katılmıştı ve benim için

orada bulunup ırkçılığa karşı durmak

kendim ve bu konudaki net çizgimden

ödün vermemek adına çok önemliydi.

Atmosferin zaman zaman bir protestodan

çok kutlamaya dönüşmesi ve

sosyal medyada gözlediğim bazı eğilimleri

kendi adıma tastiklemediğimi

söylebilirim.

Bunlardan biraz bahsetmek istiyorum.

İlk olarak „Black Lives Matter“ haşhtag

ile başlayalım. Bu haşhtag lie önüme

çıkan bazı yazıların, görsellerin ve fotoğrafların

hareketin asıl amacından

uzak ve düşünülmeden paylaşılmış içerikler

olduğunu fark ettim.

Buradaki amaç siyahi insanların sömürge

döneminden bu güne yaşadıkları

çeşitli ayrımcılığa ve ırkçılığa karşı

hassasiyet oluşturmak.

Elbette özellikle Avrupa’da yaşayan

Müslüman topluluğu olarak, toplum

tarafından dışlanma, önyargılar, sözel

ve hatta bedensel şiddet ve sistematik

ırkçılık ile alakalı her birimiz sadece

edindiğimiz kişisel tecrübelerimiz ile

kitap yazabiliriz.

Fakat „Black Lives Matter“ hareketi bu

yüzden hayata geçirilmedi ve şu an

konuşulması gereken, siyahi insanlara

karşı ırkçılık. Bu konuda konuşması ve

platform sunulması gereken insanlar,

siyahi insanların bizzat kendileri. "Biz

de ırkçılık yaşıyoruz, neden şu an

sadece bu konuşuluyor ki?“ şeklinde

serzenişte bulunmak ilk bakışta anlaşılmasa

da hem kabalık hem bencillik

olmakla birlikte bu insanların maruz

kaldığı şiddeti küçümsemek olur.

Buradaki hassasiyeti anlamak çok

önemli.

Biz, burada yaşayan bir azınlık olarak

bu hassasiyetleri anlamak durumundayız

ve sözü siyahi insanlara bırakmalıyız,

mesela imkânımız doğrultusunda

onlara seslerini duyurabilecek platformlar

sunmalıyız.

Eğer ırkçılık ile mücadele etmek istiyorsak,

bir topluluğun kendi adına

konuşmasına izin vermeliyiz, hatta bu

engelleniyorsa bunun için var gücümüzle

çaba göstermeliyiz.

Sadece bizi ilgilendiren, bizi hedef alan

ırkçılığı görüyor ve buna karşı savaşıyorsak,

bu samimiyetten uzak ve yarım

bir mücadele olur, çünkü adaletsiz bir

çarkın sadece küçük bir tekerleğinde

kendi aramızda dönmekle kalırız. Irkçılık

çarkı ise çok daha kompleks ve bir

bütün ile görülmesi, analiz edilmesi

gereken bir sistemdir.

Adaletsizliğe karşı durmanın bir sonraki

adımı da budur işte!

Bütünü görebilmek, bununla ilgili kitaplar

okumak ve bilgi edinmek‐bilgi

ile güçlenmek ve güçlendirmek.

Bununla birlikte bütün bu hareketin bir

moda akımı gibi kullanılmasını da

gözlemledim ve protestoda maalesef

aynı şekilde sosyal medyadaki bu yanlış

ve yüzeysel durumun yansıması

parti yapan ve esasında durumun ciddiyetinden

çok uzak insanlar oldu.

Son olarak, bilgi edinme konusunun

önemi ile ilgili birkaç cümle paylaşmak

istiyorum sizinle.

„Kötü niyetle değil, gerekli hassasiyetlere

ve bilgilere sahip olmadığından...“

ile başlayan cümleleri o kadar fazla

okudum ki son birkaç haftada.

Ne olursa olsun ırkçılığın veya ırkçılığı

görecelleştirmenin de özürü yoktur.

Irkçılık bir tutum değildir dolayısıyla

savunulacak bir tarafı yoktur.

Yaşadığımız çağda bilgiye ulaşmak hiç

olmadığı kadar kolay iken gerekli çabayı

harcamamak, bile bile umursamazlıktır.

Gerekli hassasiyetleri ancak bu şekilde

elde edebiliriz.

Nedir bu hassasiyetler?

„Marjinalleştirilmiş insan grubu“ dediğimiz,

ten rengi, din, bedensel yapı,

bedensel veya zihinsel engel veya farklı

özelliklerden dolayı sistematik olarak

dışlanan ve ırkçılığa maruz kalan insanların

kendilerini tanımladıkları kelimeleri

araştırıp lügatımıza eklemekten

başlayabilriiz.

Bu şekilde onlara kendi istedikleri şekilde

hitap etmiş oluruz ve yanlış bir

sistemin lügatını kullanmamış oluruz.

Çok basit gibi görünse de, bu bilinçli

seçim ile bir duruş sergilemiş oluruz.

Seçtiğimiz kelimelerin etkisi çok büyük,

ağzımızdan dökülen her cümle düşüncelerimizi

ve davranışlarımızı doğrudan

etkiler. Bununla kalmaz, çevremizdeki

insanların düşüncelerini de etkileme

gücüne sahiptir kurduğumuz

cümleler.

Bu kendi davranışlarımızda yapabileceğimiz

değişikliklerin yanı sıra bir de

elbette çevremizde yaratabileceğimiz

etki ve fark var.

Bir ortamda ırkçı bir söyleme şahit oldunuz‐Konuşun!

Kesinlikle susmayın.

Tepkinizi gösterin.

Buna ilaveten ne yapabiliriz?

Burada yaşayan yabancı kökenli ve/

veya Müslüman insanların bir çoğu hayatının

farklı alanlarında dini ve/veya

etnik kökeninden dolayı ırkçılık yaşamıştır.

Ben, başörtülü Müslüman bir kadın

olarak, ırkçılığı çok kez tecrübe etmiş

olsam da siyahi bir insanın yaşadığını

birebir hissetmem mümkün değil.

Burada bir dini azınlığa dahil olsam da

birçok insana göre çeşitli ayrıcalıklara

sahibim.

Örneğin, konuşulan dile hakimim ve

seçimlerde oy kullanabiliyorum.

Bunun farkında olmalıyım.

Bunun farkında olmadan ırkçılığı ayakta

tutan sistemi anlamam mümkün

değil.

Bu insanlık dışı davranışlara maruz

kalan insanların tecrübelerini dinlemeli

ve onlara seslerini duyurmaları

konusunda yardımcı olabiliriz.

Sosyal medya hesaplarımızda yazılarını

paylaşabiliriz.

Ve kendimi tekrarlamak istiyorum:

Okumalıyız, öğrenmeliyiz ve öğretmeliyiz.

Irkçılık nedir? tarihi nedir? amacı

nedir? Irkçılığın cinsiyetçilik ile ne tür

bir bağlantısı vardır? Birilerini toplumun

kenarına iterek kimleri ve hangi

sistemleri ayakta tutmaktadır?

Birçok yazımda olduğu gibi, son cümlelerimi

bir sonraki nesilin taşıdığı

önem ile bitirmek istiyorum.

Çocuklar bizim insanlığa dair umudumuz,

onlar henüz kötü tecrübelerle,

kötü düşüncelerle doldurulmamış

beyaz birer sayfa.

O sayfalara evrensel değerler işleyelim

çünkü onlara bütün insanlığa ilaç

olacak hassasiyetleri aktarmak bizim

elimizde.

Lütfen çocuklarımıza ırkçılığa karşı

durmanın önemini anlatalım.

Haksızlığa sustuğumuzda, haksızın tarafını

seçmiş olduğumuzu anlatalım.

Anlatmakla kalmayıp bu tutumu aktif

olarak yaşayalım.

Regierung hat Vorschlag für mehr Mittel für den Klimaschutz aufgegriffen

Aber: Langfristige Perspektiven werden benötigt

Klima- und Energiesprecher von GLOBAL 2000 Johannes Wahlmüller:

„Es ist erfreulich, dass einige der Vorschläge aufgegriffen wurden und jetzt zur Umsetzung kommen. Das wird die Klimabilanz

entlasten, Arbeitsplätze schaffen und die regionale Wirtschaft ankurbeln. Für so große Vorhaben wie die Modernisierung

des gesamten Gebäudebestands brauchen wir aber eine langfristige Perspektive, die über das Jahr 2022 hinausgeht.“

© GLOBAL 2000 / Kerstin Jana Kater

- GLOBAL 2000 Forderung

Hurra! Ihre Datei wurde hochgeladen und ist bereit für die Veröffentlichung.

Erfolgreich gespeichert!

Leider ist etwas schief gelaufen!