01.03.2013 Views

mart2013

mart2013

mart2013

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Gökkuşağı<br />

Sabah mahmurluğunu<br />

henüz<br />

üzerimden atamamışkenkahvaltı<br />

yapmaya<br />

başlamıştım bile.<br />

Kızarmış ekmek, biraz tereyağı,<br />

Ayvalık’ın yeşil zeytini ve<br />

cam kupada bir bardak çay.<br />

Benim için kahvaltıyı şölen<br />

haline getirmenin yolları da<br />

çayımı yudumlarken cep telefonumdan<br />

birkaç köşe yazarı<br />

okumak ve 4. kattaki evimin<br />

mutfak penceresinden uzun<br />

uzun dışarıyı seyretmek. İşte<br />

böyle bir anda Hasan Cemal’in<br />

köşe yazısını okurken küçük<br />

bir ‘s’ vermek üzere başımı<br />

kaldırıp camdan dışarı bakıyorum.<br />

Dışarıda kasvetli bir hava<br />

olmasına rağmen, kara bulutları<br />

delip geçen ısrarlı güneş<br />

ışıkları tam karşımda müthiş<br />

bir manzara doğuruyor. Bir ve<br />

hatta dikkatli bakıldığından işte<br />

ikinci gökkuşağı da karşımdaydı.<br />

Bir kısmı beton blokların<br />

arkasında adeta hapsedilmiş<br />

olsa da o ne güzel görüntüydü<br />

öyle.<br />

Birden heyecanla aklıma çocuklarım<br />

geliyor, onlar görmeli<br />

diyorum bu manzarayı<br />

kaçırmamalılar. Eşime sesle-<br />

niyorum; “Aylin koş, çocukları<br />

mutfağa getir gökkuşağı çıktı”<br />

Bir yandan da mutfak ile salon<br />

arasındaki kapının camından<br />

ne yaptıklarını izliyorum.<br />

Halının üzerinde küçük kızım<br />

Ahsen’le oynayan eşim sesimi<br />

duyup başını cama doğru<br />

çeviriyor. Sonra bir çırpıda<br />

yerinden kalkıyor ve dizlerinin<br />

üstünde koltuğa çıkıyor. “Asya<br />

gel kızım, bak gökkuşağı çıkmış”<br />

diyor. Asya adeta ayakları<br />

yeri döve döve koşuyor ve hop<br />

bir zıplayışta koltukta. “ Ben bir<br />

kere daha gökkuşağı görmüştüm<br />

anne” diyor. Sonra “bunun<br />

rengi neden az diyor?”. Eşim<br />

bir yandan parmağı ile gösterdiği<br />

gökkuşağını Asya’ya anlatırken<br />

bir yandan da koltuğa<br />

çıkmaya çalışan ufaklığa, kafasını<br />

çevirip bakmadan ama<br />

arkaya doğru uzattığı eliyle<br />

kollamaya çalışarak yardım<br />

ediyor. Çayımdan bir yudum<br />

daha alıyorum. Sonra aklıma<br />

fotoğraf çekmek geliyor. Telefonumu<br />

elime alıp bu manzarayı<br />

çekmeye çalışıyorum.<br />

Kadrajı nasıl yapsam, dik mi<br />

ya da yatık mı çeksem soruları<br />

kafamda belirdiği anda elim o<br />

süratle tüm bu sorulara gözlerimin<br />

yardımıyla cevap bulmaya<br />

çalışıyor. Sonra diyorum<br />

gökkuşağını perdeleyen şu<br />

10 11<br />

apartmanı silikleştirmeli. Yolu;<br />

Instagram. Öyle ya Instagram<br />

hem kendi çekim hatalarımızı<br />

hem de görüntüye giren ‘şeyleri’<br />

silikleştirerek, karartarak<br />

daha da allayıp pullamıyor<br />

muydu? O sırada üniversite de<br />

gördüğüm fotoğrafçılık dersini<br />

hatırlıyorum. Ama ne fotoğrafçılık<br />

dersi… Öyle dört duvar<br />

arasında değil. Çanakkale’nin<br />

yağmurunda, çamurunda,<br />

rüzgârında sokaklarda elimizde<br />

sırayla dolaşan Ahmet<br />

Hoca’nın tele objektifli fotoğraf<br />

makinası - markası Minolta<br />

mıydı acaba, hatırlamıyorum-<br />

çoğunlukla tarihi bir yapıdaki<br />

detaya doğru onu doğrultur<br />

doğru kadraj, doğru enstantane,<br />

doğru diyafram, doğru İSO<br />

ayarı falan diye acemiliğimizle<br />

dakikalarca uğraşır ve tele objektifin<br />

ağırlığıyla yorulmuş sol<br />

bileğimizle en sonunda ancak<br />

flu bir fotoğraf elde ederdik.<br />

Rahmetli Ahmet Hoca ( Sipahioğlu)<br />

kaşını oynatır, gözünü<br />

oynatır, söylenir durur kimi zaman<br />

beceriksizliğimize küser<br />

arkasını dönerdi. İşte tüm bu<br />

anılar zihnimde canlanmış, bilmem<br />

ne kadardır ağzımın içinde<br />

ekmek parçasını yuvarlayıp<br />

duruyorken Asya koşarak mutfağa<br />

geliyor.<br />

- Baba sende gördün mü gökkuşağını?<br />

- Evet, gördüm kızım, bak hala<br />

orada.<br />

İşe gitmek için hazırlanmış olduğumu<br />

görünce gözlerini hemen<br />

üstüme dikerek;<br />

- Peki, sen niye böyle giyindin?<br />

Nereye gideceksin?<br />

- Ben birazdan gökkuşağına<br />

çıkacağım. En üstüne çıkınca<br />

da sana oradan el sallayacağım<br />

tamam mı?<br />

- Tamam, baba ama düşme<br />

dikkat et olur mu? Bir de baba,<br />

biliyor musun, ben bir kere<br />

gökkuşağından kaymıştım.<br />

- Oo, gerçekte güzel miydi?<br />

- Çok güzeldi baba. Ama pantolonuma<br />

böyle renkler çıkmıştı<br />

sonra annemde bana kızmıştı.<br />

Gözlerini büyüte büyüte, neredeyse<br />

nefes almadan anlattığı<br />

hikâyeyi çok sevmiştim. Bir<br />

yandan hevesle onu dinliyor<br />

bir yandan da içimden Allaha<br />

dua ediyordum. “Allahım sen<br />

yavrularımı her daim sağlıklı<br />

kıl, onlara mutluluk ve huzur<br />

ver.” Sonra geldiği hızla içeri<br />

koştu bizim Asya. Bende çektiğim<br />

fotoğrafı allayıp pulladıktan<br />

sonra dostlarımla paylaşmak<br />

istedim. Altına da şu<br />

yorumu yazdım: Bana, çocuklarıma<br />

güzel dakikalar yaşatan<br />

gökkuşağı iyi ki varsın. Biliyorum<br />

bugün daha güzel bir gün<br />

olacak. Mesela sebepsiz yere<br />

insanlar birbirlerine gülümseyecek,<br />

günaydın diyecekler.<br />

Mesela durduk yere, öyle miydi<br />

böyle miydi demeden, ulusal<br />

çıkar demeden, süreç demeden,<br />

baltalama demeden, şehit<br />

demeden, örgüt demeden<br />

barış diye haykıracak insanlar,<br />

sebepsiz… Mesela çocuklar<br />

gökkuşağına çıkıp kayacaklar<br />

yeryüzüne, sonra rengârenk<br />

olacak pantolonları, elleri,<br />

yüzleri gelecekleri rengârenk.<br />

Gökkuşağı sen var ya sen az<br />

şey değilsin, sebepsiz yere yaşatırsın<br />

insanı.<br />

rıdvan gölcük<br />

www.ciplakayakla.com

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!