13.07.2013 Views

HEHeHeİlB - TMMOB Makina Mühendisleri Odası Arşivi - Makina ...

HEHeHeİlB - TMMOB Makina Mühendisleri Odası Arşivi - Makina ...

HEHeHeİlB - TMMOB Makina Mühendisleri Odası Arşivi - Makina ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

tarım 10. saate almışlardı. Bu nedenle mide rahatsızlıklarının<br />

arttığından söz ediliyordu. Daha da kötüsü aşarı<br />

radyasyona maruz kalan kişilerden bir kısmının ileriki yıllarda<br />

kansere yakalanabilecekleri belirtiliyordu. Nitekim<br />

Çernobil kazası nedeniyle hastalanan bazı kişilere kemik<br />

iliği nakli ameliyatı yapmak üzere Moskova'ya giden Amerikalı<br />

doktor Robert Gale uzun dönemde Sovyetler Birliği'<br />

nde 100 kişinin radyasyonla ilgili hastalıklara yakalanacağı<br />

tahmininde bulunuyordu. Amerika Doğaş Kaynaklan<br />

Koruma Konseyi görevlisi Dr Thomas Charon ile Princeton<br />

üniversitesi öğretim üyesi Dr Frank von Hippel ise, bazı<br />

bilim adamlarının fazla karamsar, bazılarının ise fazla<br />

iyimser buldukları şu öngürülerde bulunuyorlardı:<br />

Kazadan sonra kavaya karışan Sezyum 137 radyoizotopu<br />

(yan ömrü 30,2 yıl) 4 bin dolayında kişide kansere<br />

yol açacak. Sovyetler Birliği'nin batı kısımlarında, Doğu<br />

Avrupa'da ve İskandinavya'nın bir bölümünde yaşayan<br />

100 milyon insandan 2 bini uzun dönemde kanser nedeniyle<br />

yaşamlannı yitirecek, iyot 131 (yan ömrü sekiz gün ise<br />

yine bu 100 milyon kişiden 24 bininde tiroid bezi anormalliklerine<br />

yol açacak. 8 bin kişi tiroid bezi kanserine yakalanacak<br />

ve bunlardan 500'ü ölecek. Aynca süte ve diğer gıda maddelerine<br />

karışan iyot-131 120 bin tiroid bezi rahatsızlığına,<br />

40 bin kanser olayına ve bu nedenle 2 bin kişinin<br />

ölümüne yol açacak. Radyoaktif bulutların ülkemize ne<br />

ölçüde etkilediği konusunda yetkili makamlarca ayrıntılı<br />

açıklama yapılmadı, özellikle Trakya'da yapılan ölçümlerde<br />

radyasyon düzeyinin yükseldiğinin ortaya çıktığı<br />

biliniyor. Ülkemizdeki yabancı elçiliklere gönderilen<br />

ölçüm raporlarından gazetelere yansıdığı kadanyla 4 Mayıs<br />

1986 Pazar günü Edirne de ölçülen değer saatte 57<br />

mikroröntgen, istanbul'da ise saatte 12 mikroröntgen.<br />

Yine bu raporda, sütlerde yapılan radyoaktivite ölçümlerinin,<br />

en yüksek radyoaktivite oranının Edirne bölgesi<br />

sütlerinde olduğu gösterdiği ve değerinin litrede 510<br />

bekerel (bq) olduğu belirtiliyor.<br />

Radyasyonun vücutta yaratacağı zararlar, maruz kalınan<br />

radyasyon düzeyine bağlı olmaktadır. Tüm vücudun ani<br />

olarak radyasyona maruz kalması durumunda, kısa dönemde<br />

ortaya çıkaracağı rahatsızlıklar ve ne ölçüde ölüm tehlikesi<br />

yaratacağı şu şekilde sayılara dökülmüş:<br />

1000-5000 rem 1 ile 14 gün içerisinde ishal, yüksek<br />

ateş, kanın kimyasal dengesinin bozulması<br />

gibi hastalıklar ortaya çıkarır.<br />

% 100 ölüm tehlikesi bulunmaktadır.<br />

600-1000 rem (Çernobil çevresinde radyosyonun,<br />

yangın süresince bu düzeyde olduğu<br />

tahmin edilmektedir) 4-6 hafta içinde<br />

kandaki akyuvar miktarının büyük<br />

ölçüde düşmesi, ciltte lekelerin belirlenmesi,<br />

şiddetli bağırsak rahatsızhklan.<br />

% 80-100 ölüm tehlikesi.<br />

200 -600 rem 4-6 hafta içinde kandaki akyuvar<br />

miktannın büyük ölçüde düşmesi, ciltte<br />

lekelerin belirmesi. % 50 ölüm tehlikesi<br />

100-200 rem Kandaki akyuvar miktannın düşmesi.<br />

Kısa dönemde ölümle sonuçlanacak<br />

hastalıklara yol açamaz. Uzun dönemde<br />

kanser tehlikesi.<br />

100 rem'in altı Bulantı ve kusma, ölüm tehlikesi<br />

yok *<br />

Nükleer santrallann ne ölçüde güvenli olduğu konusundaki<br />

tartışmalar yıllardır süregelmektedir. Ancak konunun<br />

öneminin, bir ay öncesine kadar, kamuoyunun büyük bir<br />

kısmınca yeterince anlaşılamadığı söylenebilir. Gerçi<br />

China Syndrome (Nükleer enerji santrallannda kalp erimesi<br />

sonucu, yakıtın santral tabanını delerek toprağa kanşması<br />

olayına verilen ad.) isimli filmi izleyenlerin yakından<br />

hissettikleri gibi, nükleer santrallann yapılarında, her an<br />

kâbusa dönüşebilecek bir potansiyeli barındırdığı bilinmekteydi,<br />

ama bunun sinema perdesinden, kitap sayfalanndan<br />

ya da oluşturulan bilgisayar kaza modellemelerinden<br />

gerçek yaşama bu denli geniş boyutlarda taşacağına<br />

fazla ihtimal verilmemişti, öyleki kazadan kısa bir süre<br />

önce tam bir kalp erimesi olayıyla 10 bin yılda bir karşılaşılabileceği<br />

yolunda görüşler ileri sürülmektedir.<br />

DÜNYADA TEPKİLER<br />

Kazadan sonra ABD'de yapılan kamuoyu yoklamalan<br />

nükleer santrallar konusundaki duyarlılığın arttığını gösteriyordu<br />

(ülkemizdeki eğilimlerin ne ölçüde değiştiği<br />

konusunda ise henüz bir araştırma yok.)<br />

Nükleer santrallardan elektrik enerjisi elde edilmesine<br />

olumlu yanıt verenlerin oranı kaza öncesinde % 40 iken<br />

kaza sonrasında % 34'e düşmüş, karşı olanların oranı ise<br />

% 44'ten % 49'a çıkmış. "Amerika daki nükleer santrallann<br />

önemli bir kazaya yol açmadan çalışabileceklerine<br />

inanıyormusunuz?" sorusuna olumlu yanıt verenlerin sayısı<br />

% 55'ten % 50'ye düşerken, olumsuz yanıt verenlerin<br />

oranı % 35'ten % 39'a yükselmiş. Dahası ankete katılanlann<br />

% 70*1 yaşadıktan bölgenin 10 km uzağına nükleer santral<br />

kurulması fikrine karşı çıkmışIar.Bu son oran 1979 yılında<br />

ABD deki Three Mile Island nükleer enerji santralı kazasından<br />

önce % 45, kaza sonrasında ise % 6 idi.<br />

Ancak doğan tepkiler ülkeden ülkeye değişik özellikler<br />

gösterdi.<br />

Toplam elektrik enerjisinin % 65'ini nükleer santrallardan<br />

sağlayan Fransa'da (Çizelge 1) santral kazası fazla yankı<br />

uyandırmadı. Fransa'nın çeşitli uluslararası sürtüşmelere<br />

yolaçan denizaltı nükleer denemelerinin de ülke içinde<br />

önemli tepkilerle karşılaşmadan sürdüğü bilinmekteydi.<br />

Buna karşılık Hollanda'da, gazetelerde, yapımı durdurulan<br />

iki nükleer santrala, Sovyetler Birliği ndeki kazanın<br />

tam bir incelenmesi yapılıp, ayrıntıları belirleninceye kadar<br />

tek bir taşın bile konmaması yönünde görüşmeler yer<br />

almaktaydı, ingiltere de de bir süredir nükleer güçten kaçınma<br />

eğilimleri artmaktaydı. Federal Almanya'da ise uzun<br />

süredir nükleer enerjiye karşı geniş kitlelerin katıldığı<br />

gösteriler düzenlenmekteydi. Bununla birlikte, bazı çevreler,<br />

nükleer enerjinin, doğadaki diğer enerji kaynaklarının<br />

giderek azalması karşısında başvurulması zorunlu bir seçenek<br />

oluşturduğunu vurgulamaktalar. Elektrik enerjisini,<br />

hidroelektrik, termoelektrik ya da diğer yollardan sağlayabilecekleri<br />

doğal kaynakları sınırlı olan Fransa ve Japonya<br />

gibi ülkeler için, nükleer santrallann daha da büyük<br />

önem taşıdığına kuşku yok. Aynca bazı nükleer santrallardan-Çemobil<br />

deki gibi-nükleer silah yapımında kullanılan<br />

plütonyumun elde edilmesinde de yararlanıldığı biliniyor.<br />

Günümüzde yeryüzündeki nükleer santrallann ülkelere<br />

göre dağılımı ve santrallardan elde edilen elektrik enerjisinin<br />

toplam enerjiye oranı Çizelge l'de verilmiştir.<br />

MÜHENDİS VE MAKİN A DERGİSİ CİLT : 27 SAYI : 318 TEMMUZ 1986

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!