08.03.2014 Views

gastroenteropankreatik nöroendokrin tümörlerde cox-2 ekspresyon

gastroenteropankreatik nöroendokrin tümörlerde cox-2 ekspresyon

gastroenteropankreatik nöroendokrin tümörlerde cox-2 ekspresyon

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

T.C.<br />

SAĞLIK BAKANLIĞI<br />

HAYDARPAŞA NUMUNE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ<br />

PATOLOJİ LABORATUVARI<br />

Klinik şefi ve tez danışmanı: Doç. Dr. Önder Peker<br />

GASTROENTEROPANKREATİK NÖROENDOKRİN<br />

TÜMÖRLERDE COX-2 EKSPRESYONUNUN<br />

İMMUNHİSTOKİMYASAL OLARAK ARAŞTIRILMASI,<br />

KLİNİK VE HİSTOPATOLOJİK DEĞİŞKENLERLE<br />

KARŞILAŞTIRILMASI<br />

UZMANLIK TEZİ<br />

Dr. Serkan TOSUN<br />

İstanbul-2005<br />

1


TEŞEKKÜR :<br />

Asistanlık eğitimimim süresince yetişmemde çok emek sarfeden, bilgi<br />

ve tecrübesiyle daima yol gösterici hocam ve tez danışmanım Doç. Dr. Önder<br />

Peker’e, eğitimimin ilk gününden itibaren tüm asistanlığım boyunca<br />

değerli bilgilerinden yararlandığım şef yardımcılarımız Uz. Dr. Dilek<br />

Benek, Uz. Dr. Fügen Aker, başasistanımız Uz. Dr. Güray Kılıç,<br />

uzmanlarımız Uz. Dr. Murat Erkan, Uz. Dr. Nilgün Özdemir, Uz. Dr.<br />

Pembegül Güneş ve Uz. Dr. Gülistan Gümrükçü’ye birlikte çalışmaktan<br />

büyük mutluluk duyduğum tüm asistan arkadaşlara, bu çalışmanın<br />

oluşmasını sağlayan, çok değerli katkılarından dolayı Uz. Dr. Ali<br />

Tüzün İnce’ye, vakaların sağlanmasındaki katkılarından dolayı sayın<br />

Doç. Dr. Çiğdem Ataizi Çelikel, Prof. Dr. Süha Göksel ve Doç. Dr. Ümit<br />

İnce’ye, immunohistokimyasal çalışma sırasında gösterdiği sabrı için<br />

Pınar Vatandaşlar ’a, benden sevgilerini ve desteklerini esirgemeyen<br />

her zaman yanımda olan aileme; en içten teşekkürlerimi sunuyorum.<br />

Dr.Serkan Tosun<br />

2


Kısaltmalar:<br />

GEP-NET: Gastroenteropankreatik nöroendokrin tümör<br />

DES: Diffüz endokrin sistem<br />

NSAİİ: Nonsteroid antiinflamatuar ilaç<br />

COX-2: Siklooksigenaz-2<br />

WHO: Dünya sağlık örgütü<br />

MEN: Multipl endokrin neoplazi<br />

NET: Nöroendokrin tümör<br />

ECL: Enterochromaffin-like<br />

PPAR: Peroxisome proliferator-activated receptor<br />

VEGF: Vascular endothelial growth factor<br />

FAP: Familyal adenomatöz polipozis<br />

3


İÇİNDEKİLER<br />

I) ÖZET -------------------------------------------------------------------------<br />

1<br />

II) ABSTRACT ----------------------------------------------------------------- 2<br />

GİRİŞ VE AMAÇ -----------------------------------------------------------3<br />

II)<br />

GENEL BİLGİLER --------------------------------------------------------5<br />

IV.1. GASTROENTEROPANKREATİK NÖROENDOKRİN TÜMÖRLER ------<br />

5<br />

IV.2. COX-2 YAPISI, FONKSİYONU -------------------------------------------24<br />

IV.3. COX-2’nin KARSİNOGENEZE KATKISI ---------------------------------<br />

28<br />

MATERYAL METHOD ------------------------------------------------- 33<br />

BULGULAR ---------------------------------------------------------------- 36<br />

TARTIŞMA-------------------------------------------------------------------45<br />

VIII)<br />

SONUÇLAR-----------------------------------------------------------------<br />

52<br />

164. RESİMLER ------------------------------------------------------------------54<br />

165. KAYNAKLAR --------------------------------------------------------------59<br />

4


I. ÖZET<br />

AMAÇ: Siklooksigenaz (COX) araşidonik asidin prosanoidlere dönüştürülmesinde<br />

anahtar rol oynayan bir enzimdir. İki farklı COX geni klonlanmıştır. COX-2 mRNA’sı ve<br />

proteininin bazı insan malignitelerinde ve hayvan karsinogenezi modellerinde arttığı<br />

gösterilmiştir. COX-2 inhibitörlerinin kanser önleyici etkisi özellikle gastrointestinal<br />

kanserlerde gösterilmiştir. Bu etkinin altında yatan mekanizma henüz tam olarak<br />

anlaşılamamıştır. Çalışmamızın amacı COX-2 proteini <strong>ekspresyon</strong>un varlığını<br />

<strong>gastroenteropankreatik</strong> nöroendokrin tümörlerde araştırmak ve bu <strong>ekspresyon</strong>un çeşitli<br />

klinikopatolojik değişkenlerle ilişkisini incelemektir.<br />

MATERYAL-METHOD: İstanbul’da 4 patoloji merkezinden elde edilen, formalinde<br />

fikse edilmiş, parafine gömülmüş 37 hastaya ait <strong>gastroenteropankreatik</strong> nöroendokrin<br />

tümör bloğuna immunhistokimyasal çalışma yaptık. Olguların histolojik tanıları WHO 2000<br />

endokrin tümör klasifikasyon sistemine uyumlu hale getirildi.<br />

BULGULAR: COX-2 proteini istatistiksel analiz yapılan hastaların %75’inde<br />

(27/36) saptanmıştır. COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u tümör hücrelerinin sitoplazmalarında ve nükleer<br />

membranlarında gözlendi. COX-2 proteini <strong>ekspresyon</strong>u bazı olgularda tümöre eşlik eden<br />

nonneoplastik hücrelerde de gözlendi. (mukozal epitel hücreleri, myofibroblastik hücreler,<br />

inflamatuar hücreler, düz kas hücreleri) COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u adenokarsinom komponenti<br />

olan mikst endokrin nonendokrin karsinomlarda iyi diferansiye nöroendokrin tümör ve iyi<br />

diferansiye nöroendokrin karsinomlardan fazla bulundu.(p =0.016) COX-2<br />

overekpresyonu ile lenfatik/vasküler invazyon varlığı arasında anlamlı bir ilişki gözlendi.<br />

(p=0.029) COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u ile cinsiyet, tümör lokalizasyonu, tümör çapı, muskularis<br />

propria invazyonu, lenf düğümü metastazı gibi klinikopatolojik parametreler arasında ise<br />

anlamlı bir ilişki bulunamadı.<br />

SONUÇLAR: Elde edilen bulgular COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unun <strong>gastroenteropankreatik</strong><br />

nöroendokrin tümörlerin gelişiminde rol oynayabileceğini düşündürmektedir. Bu rolün<br />

öneminin ve prognoza etkisinin ortaya çıkarılması ve siklooksigenaz isoenziminin bu<br />

tümörlerin tedavisinde hedef olup olmayacağının gösterilebilmesi için bundan sonra<br />

yapılacak çalışmalara ihtiyaç vardır.<br />

5


II. ABSTRACT<br />

PURPOSE: Cyclooxygenase (COX) is the key enzyme in conversion of<br />

arachidonic acid to prostanoids. Two COX genes have been cloned, and expression of<br />

COX-2 mRNA and protein has been shown to be elevated in several human malignancies<br />

and in animal models of carcinogenesis. COX-2 inhibitors demonstrate preventive effects<br />

on cancer, especially on gastrointestinal cancers. The underlying mechanism is not<br />

completely understood. The purpose of this study is to investigate COX-2 protein<br />

expression in gastroenteropancreatic neuroendocrine tumors and to examine the<br />

relationship of its expression to various clinicopathological parameters.<br />

METHODS: We used immunohistochemical analysis of formalin fixed, paraffinembedded<br />

blocks of gastroenteropancreatic neuroendocrine tumors of 37 patients,<br />

obtained from four pathology centers in İstanbul. The histologic diagnoses of tumors were<br />

adapted to WHO 2000 endocrine tumors classification system.<br />

RESULTS: The COX-2 protein was detected in 75 % (27/36) of cases which are<br />

statistically analyzed. Expression of COX-2 was observed in the cytoplasm and nuclear<br />

membranes of tumor cells. COX-2 expression was also observed in nonneoplastic<br />

adjacent cells (mucosal epithelial cells, myofibroblastic cells, inflammatory cells, smooth<br />

muscle cells) of some cases. COX-2 expression in mixed endocrine nonendocrine<br />

carcinomas, which have adenocarcinoma component, were significantly higher than well<br />

differentiated neuroendocrine tumors and well differentiated neuroendocrine carcinomas.<br />

(p = 0.016) We observed a significant association between COX-2 overexpression and<br />

lymphatic/vascular invasion. (p= 0.029) However, no significant correlation was found<br />

between COX-2 expression and various clinicopathological parameters, including sex,<br />

tumor localization, size, muscularis propria invasion, lymph node metastasis<br />

CONCLUSIONS: These results suggest that COX-2 expression may play a role in the<br />

evolution of gastroenteropancreatic neuroendocrine tumors. However, further studies are<br />

needed to determine the importance of these role, prognostic relevance, and whether<br />

cyclooxygenase isoenzyme can be a target for treatment in these tumors.<br />

6


III. GİRİŞ VE AMAÇ<br />

Gastrointestinal sistemin ve pankreasın endokrin hücreleri diffüz endokrin sisteme<br />

aittir. Gastroenteropankreatik nöroendokrin tümörlere (GEP-NET) ait hücreler fenotipik<br />

olarak diffüz endokrin sistemin (DES) hücrelerine benzerler. GEP-NET’lerin diffüz<br />

endokrin sistem hücrelerinden köken aldıkları düşünülmektedir. Tümör hücrelerinin<br />

endokrin natürü, endokrin diferansiyasyon markerlarının kullanılmasıyla gösterilebilir.<br />

GEP-NET’ler nadir tümörlerdir. Son 3 dekatta insidanslarının arttığı saptanmıştır.<br />

(1) Bu artışın tümör insidansındaki gerçek bir artıştan ziyade, tümörler hakkında<br />

bilinenlerin artmasına, ortak klasifikasyon kriterlerinin kullanılmasına ve tanısal<br />

yaklaşımların gelişmesine bağlı olduğu düşünülmektedir.<br />

GEP-NET’lerin nadir görülmesi, bu tümörler hakkında yeterli sayıda prospektif<br />

klinik çalışmanın yapılmasını ve evrensel olarak kabul edilmiş tanı ve tedavi standartların<br />

oluşmasını engellemiştir.<br />

Son zamanlarda normal endokrin hücre, endokrin tümör hücresi biyolojisi ve tümör<br />

davranışı hakkında bazı yeni bulgular elde edilmiş, <strong>gastroenteropankreatik</strong> endokrin<br />

tümörogenezin kompleks moleküler ve genetik zemini daha fazla araştırılmıştır. Bu<br />

tümörler kompleks bir tümör antitesini gösterirler. Endokrin tümörlerin klinik davranışları<br />

benign/düşük dereceli malign potansiyelli iyi diferansiye tümör/karsinomlardan, malignite<br />

potansiyeli çok yüksek olan az diferansiye karsinomlara kadar değişir.<br />

Son iki dekatta romatoid artritli hastaların takipleriyle yapılan çalışmalar, bu hastalarda<br />

gastrointestinal kanserinin daha az görüldüğünü ortaya çıkartmıştır.(2, 3, 4). Bu olguların<br />

ortak özellikleri yaygın olarak NSAİİ (nonsteroid antiinflamatuar ilaç) kullanmalarıdır. Bu<br />

sebeple NSAİİ’ların bu olgulardaki kolon kanseri insidansınıdaki azalıştan sorumlu<br />

olabileceği düşünülmüştür. NSAİİ’ların antineoplastik etkileri gözlemsel ve kontrollü<br />

olarak yapılan, kolorektal kanser riskini % 40-50 oranında azalttığını gösteren<br />

epidemiyolojik çalışmalarla desteklenmiştir.(5, 6, 7) NSAİİ’ların bu etkisi sadece<br />

kolorektal kanserlerle sınırlı değildir. Aspirin kullanımı özofagus ve mide kanseri<br />

insidensini de azaltmaktadır.(8, 9, 10, 11, 12, 13). NSAİİ’ların bu fonksiyonlarının<br />

mekanizması henüz tam olarak aydınlatılmamış, kanser hücrelerinde neoplastik büyümeyi<br />

7


inhibe edebilme özellikleri halen yoğun olarak araştırılmaktadır. NSAİİ’ların en iyi bilinen<br />

farmakolojik özelliklerinden birisi prostaglandin sentezini katalizleyen siklooksigenaz<br />

(COX) enzimini inhibe etmeleridir. Bu enzim prostaglandin sentezini katalizler. COX-2<br />

siklooksigenaz enziminin bir izoformudur. Son çalışmalar COX-2’nin karsinogenezde<br />

önemli rol oynadığını düşündürmektedir .(14, 15, 16, 17)<br />

COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unun hücrelerarası adezyonunu azalttığı, anjiyogenezi arttırdığı, hücre<br />

proliferasyonu arttırdığı ve apopitozisi azalttığı yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. (18, 19,<br />

20, 21) NSAİİ’ların kemopreventatif etkisinin temel olarak COX-2 inhibisyonu sonucunda<br />

oluştuğu düşünülmektedir. Bazı çalışmalar NSAİİ’larının COX inhibisyonundan bağımsız<br />

başka yollarla da apoptozisi arttırabileceğini düşündürmektedir.<br />

COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u pek çok tümörde araştırılmış, gastrointestinal sistem dışı bazı organ<br />

kanserlerinde de overeksprese edildiği saptanmıştır. Literatürde <strong>gastroenteropankreatik</strong><br />

nöroendokrin tümörlerde (GEP-NET) COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unu araştıran kapsamlı bir<br />

çalışma bulunmamaktadır. GEP-NET’lerde COX <strong>ekspresyon</strong>unun immunoblotting<br />

yöntemiyle incelendiği, bu konuda yapılmış tek diyebileceğimiz 3 olgulu, (iki pankreatik,<br />

bir kolorektal nöroendokrin tümörü kültürü) invitro bir çalışmada COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u<br />

saptanmıştır.(22) Bu çalışmadaki amacımız pek çok tümörde overeksprese edildiği ve<br />

epidemiyolojik çalışmalarda NSAİİ’lar ile inhibisyonunun kolon, özofagus ve mide kanseri<br />

insidansını azalttığı saptanan COX-2’nin <strong>ekspresyon</strong>unu GEP-NET’lerde<br />

immunhistokimyasal olarak araştırmak, elde ettiğimiz sonuçları klinik ve histopatolojik<br />

değişkenlerle karşılaştırmaktır.<br />

8


IV. GENEL BİLGİLER<br />

IV.1. GASTROENTEROPANKREATİK NÖROENDOKRİN TÜMÖRLER<br />

Diffüz endokrin sistemin normal hücreleri:<br />

Gastrointestinal sistemin ve pankreasın endokrin hücreleri diffüz endokrin sisteme aittir.<br />

Gastrointestinal sistemde en az 14 değişik endokrin hücre tipi, bulundukları bölgeye göre<br />

çeşitli hormonlar üretirler. Bu endokrin hücreler sekresyonlarını geniş dens kor<br />

veziküllerinden (LDCV) yada synaptic-like mikroveziküllerden (SLMV) sentezlerler.<br />

Gastrointestinal endokrin hücreler bazı genel endokrin markerlarla tanınırlar. Bunlar<br />

LDCV markerı kromogranin A, SLMV markerı sinaptofizin, sitozolik markerlar nöron<br />

spesifik enolaz (NSE) ve protein gene product 9.5’dir (PGP 9.5). Spesifik endokrin hücre<br />

tipleri ise eksprese ettikleri hormonlara göre tanımlanır. Gastrointestinal sistemin endokrin<br />

hücreleri özelleşmiş mukozal hücre subpopulasyonudur. Endokrin hücre homeostazisinin<br />

endokrin özellikleri olan yeni hücrelerin diferansiyasyon yoluna girmesi ve bu ara<br />

hücrelerin, dokuya özel fizyolojik stimuluslar ve transforme edici ajanlar gibi faktörler<br />

vasıtasıyla modifiye olarak, bulunduğu dokuya adapte olarak değişmesiyle oluştuğu<br />

düşünülmektedir.<br />

Gasteroenteropankreatik nöroendokrin tümörlerin orijinleri ve fenotipik<br />

diferansiyasyonları:<br />

Gastroenteropankreatik nöroendokrin tümör (GEP-NET) hücreleri fenotipik olarak<br />

benzedikleri diffüz endokrin sistemin (DES) hücrelerinden hücrelerden köken almışlardır.<br />

Feyter bu hücreler için “Helle Zellen” (clear hücreler), Pears ise “APUD (amine precursor<br />

uptake and decarboxylation) hücreleri” terimlerini kullanmıştır (23). Endokrin hücreler<br />

gastrointestinal sistemin mukozası boyunca bulunurlar. Pankreasta Langerhans adacıklarını<br />

oluştururlar. Endokrin tümörler biyoaktif bazı ürünleri üretmelerine bağlı olarak ortak<br />

fenotipik özellikler gösterirler. Nöroendokrin terimi bu tümörlerin nöral hücrelerle ilişkili<br />

sinaptofizin, nöron-spesifik enolaz ve kromogranin A gibi proteinleri eksprese etmesinden<br />

gelmiştir. Bu proteinler genellikle hücre-spesifik hormon üretiminden bağımsız ve ortak<br />

olarak eksprese edildikleri için GEP-NET’lerin klinik ve morfolojik tanısında genel<br />

markerlar olarak kullanılabilir. Kural olarak iyi diferansiye tümörler (karsinoidler) genel<br />

9


endokrin markerların hepsini sentezlerler. Az diferansiye endokrin karsinomlarda ise genel<br />

olarak geniş dens kor vezikülleri olmadığından kromogranin A sentezi yoktur veya zayıftır.<br />

Fakat sinaptofizin ve nöron spesifik enolaz (NSE), protein gene product 9.5 (PGP) gibi<br />

sitozolik endokrin markerları sıklıkla sentezlerler. Normal ve neoplastik nöroendokrin<br />

hücrelerin spesifik markerları GEP-NET’lerde oluşan hormonlardır. Gastrointestinal sistem<br />

ve pankreasta en az 14 değişik endokrin hücre tipi tanımlanmıştır. Bunlar bulundukları<br />

bölgeye göre, farklı hormonlar üretirler. Bu hormonların yarısından azı GEP-NET’lerde<br />

sentezlenmektedir. Hormon <strong>ekspresyon</strong>ları aynı olan tümörlerin (örn: duodenal ve<br />

pankreatik gastrinomalar) malignite potansiyelleri birbirinden oldukça farklı farklı<br />

olabilmektedir. Spesifik markerlar ve elektron mikroskopisinde izlenen hücre tipine özgü<br />

spesifik granül profili endokrin hücre tipinin belirlenmesini sağlamaktadır.<br />

Gastroenteropankreatik nöroendokrin tümörlerin epidemiyolojik ve klinik<br />

özellikleri :<br />

GEP-NET’lerle ilgili bilinen epidemiyolojik özellikler oldukça sınırlıdır. Bu tümörlerin<br />

nadir görülmesi, patolojik tanılarında ortak tanı kriterleri kullanılmaması ve sıklıkla<br />

asemptomatik seyretmesi epidemiyolojik çalışmaları güçleştirmiştir. Buna ek olarak<br />

yapılan çalışmaların çoğuna az diferansiye nöroendokrin karsinomlar dahil edilmemiştir.<br />

Mevcut epidemiyolojik istatistiksel çalışmalar genellikle 2000 yılı öcesi, Dünya Sağlık<br />

Örgütü’nün yeni endokrin tümör klasifikasyonu yayınlanmasından önce yapılmıştır. GEP-<br />

NET’ler batılı ülkelerde nispeten nadir olarak görülürler. İnsidansları 1-2/100.000<br />

civarındadır. Kadınlarda üreme çağında GEP-NET görülme sıklığı erkeklerden biraz daha<br />

fazladır. Yaşla birlikte her iki cinsiyette de görülme sıklıkları artar. Gastrointestinal<br />

nöroendokrin tümörler farklı serilerde değişmekle beraber en sık kolorektumda ve ince<br />

barsakta bulunur. Bunu appendiks takip eder. Midede diğer lokalizasyonlara göre daha<br />

nadirdirler. Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsünün SEER (Surveillance, Epidemiology, and<br />

End Results) programına ait analizlerde, karsinoid tümörlerin anatomik lokalizasyonları<br />

değerlendirilmiştir. (TABLO 1) Bu analize göre tüm karsinoid tümörlerin % 74’ü<br />

gastrointestinal sistemde, % 25’i ise bronkopulmoner sistemde lokalizedir. Gerikalan % 1’i<br />

ise vücudun diğer (over, safra kesesi, timus, testis, karaciğer, serviks, dalak, meme, larinks)<br />

herhangi bir organında olabilir. Geniş kapsamlı bir otopsi çalışmasında karsinoid tümör<br />

insidensi 8.4/100000 olarak saptanmıştır. Bu vakaların % 90’ı otopsi ile tanı konan<br />

insidental olgulardır (24).<br />

10


TABLO 1: Gasrointestinal karsinoid tümörlerin organlara göre karakteristik<br />

özellikleri:<br />

Tüm<br />

karsinoidler<br />

Tüm<br />

karsinoidlere<br />

göre oran<br />

Tanı<br />

esnasındaki<br />

ortalama<br />

yaş<br />

Senkronize ya<br />

da<br />

metakronize<br />

nonkarsinoid<br />

tümör<br />

Bölgese<br />

lyayılım<br />

Uzak<br />

metastaz<br />

5 yıllık<br />

sağkalım<br />

- - 13 25.7 19.6 50.3<br />

Mide 3.2 63.8 7.8 10.3 20.6 48.6<br />

İnce barsak 26.5 65.1 16.6 39.3 31.4 55.4<br />

Appendiks 18.9 42.2 14.6 26.8 8.5 85.9<br />

Kolon 9.9 65.6 13.1 33.4 37.8 41.6<br />

Rektum 11.4 58.2 9.2 7.1 7.1 72.2<br />

*) Yaş dışındaki sütunlardaki sonuçlar yüzdelik oranları yansıtmaktadır<br />

**) Oranlar Surveillance, Epidemiology, and End Results (SEER), 1973-1991 bulgularından<br />

yararlanılarak hazırlanan Modlın IM ve Sandor A’nın: An analysis of 8305 carcinoid tumors. Cancer<br />

79: 813-829, 1997 adlı makalesinden adapte edilmiştir.<br />

Semptomatik GEP-NET’li olgularda abdominal ağrı, bulantı, kusma, kilo kaybı,<br />

gastrointestinal kan kaybı gibi nonspesifik şikayetler görülebilir. Bazen olgular tümör<br />

tarafından sekrete edilen hormonların etkisiyle ortaya çıkan karsinoid sendrom kliniğiyle<br />

prezente olurlar. Bu hastalarda tipik olarak sulu diyare, flushing, bronkospazm ve trikuspit<br />

regurjitasyonu gibi semptomlar bulunur. Karsinoid sendrom genellikle primer tümörün<br />

karaciğere metastazı ile ilişkilidir. Bu durumda metastatik tümörün sentezlediği seratonin<br />

metabolize olmadan kana karışmakta ve tipik karsinoid sendroma bulguları ortaya<br />

çıkmaktadır. Bazen GEP-NET’li olgularda üretilen ana biyoaktif maddeye bağlı olarak<br />

başka klinik sendromlar da ortaya çıkabilir (TABLO 2).<br />

11


TABLO 2: GEP-NET’ler; hücre tipleri, muhtemel bölgeler ve hiperfonksiyonel<br />

sendromlar<br />

Tümör<br />

Tipi<br />

Ana Hücre<br />

Tipi<br />

Ana Ürün<br />

Pa<br />

İnce<br />

Kalın<br />

Mide<br />

Ap<br />

Barsak<br />

Barsak<br />

KF An D J İ K R<br />

Sendrom<br />

B İnsülin + PHH<br />

A Glukagon + Glukagonoma<br />

PP PP + -<br />

D Somatostatin + + + Somatotastinoma<br />

EC 5-HT /* + + + + + + + + + Karsinoid<br />

ECL Histamin + Atipik karsinoid<br />

G Gastrin + + + + + ZES<br />

L PYY/GLI + + + + + + + -<br />

İyi-<br />

Difer<br />

ansiy<br />

e<br />

Az-<br />

Diferan<br />

siye<br />

K/İ<br />

Hücreler<br />

+ + + + + + + +<br />

GEP: <strong>gastroenteropankreatik</strong>; +: tümör varlığı; *: substans P, nörokinler, opioidler, guanilin ve diğer<br />

peptidler; - : henüz tanımlanmadı; 5-Ht: 5-Hidroksitriptamin; An: antrum; Ap: appendiks; K: kolon; KF:<br />

korpus-fundus; D: duodenum; EC: enterokromaffin hücresi; ECL: enterochromaffın-like cell; GLI: glucagonlıke<br />

immunoreactantlar (glicentin, glucagon-37, glucagon-29); İ: ileum; J: jejunum; Pa: pankreas; PHH:<br />

persistant hiperinsülinemik hipoglisemi; PP: pankreatik polipeptide;<br />

PYY: polipeptide-like peptide with N-terminal tyrosin amide; R: rektum; K/İ: küçük intermediate hücreler; ZES: Zollinger-<br />

Ellison sendromu(25)<br />

Gastroenteropankreatik tümörlerde genetik :<br />

12


Genel olarak gastrointestinal sistemi endokrin tümörlerinin moleküler temeli ile ilgili<br />

çalışmalar oldukça sınırlıdır. Çünkü seyrek olarak rastlanan bu tümörlerle ilgili çok az<br />

sayıda gen ve kromozom bölgesi analiz edilmiştir. İyi diferansiye gastrik nöroendokrin<br />

tümörlerde MEN1 geninde heterozigosite kaybı sık olarak gözlenmiştir.(26, 27) MEN1<br />

geninde allelik kayıp gastrointestinal az diferansiye endokrin karsinomlarda ve pankreatik<br />

NET’lerde de sıktır. (28, 29, 30) Pankreatik endokrin hücre transformasyonunda<br />

kromozom 3p, 9p, 17p, 18q ve X’in rol oynadığını destekleyen bulgular mevcuttur. (31,<br />

32, 33, 34, 35, 36, 37) İyi diferansiye ve az diferansiye tümörlerin potansiyel<br />

transformasyon mekanizmalarını inceleyen çalışmalar az diferansiye nöroendokrin<br />

kanserlerde p53 geninin rolünün olabileceğini düşündürmektedir. (38)<br />

Terminoloji: karsinoidden nöroendokrin tümöre:<br />

Oberndorfer ilk defa 1907 yılında karsinoid tümör terimini, relatif olarak monoton yapı<br />

sergileyen ve karsinomlardan daha az aggresif seyreden epitelyal tümörler için<br />

kullanmıştır.(39) 1963 yılında Williams ve Sadler (40) karsinoid tümörleri embriyolojik<br />

orijinlerine göre foregut (akciğer, mide, duodenum, proksimal jejunum ve pankreas),<br />

midgut (distal jejunum, ileum, appendiks, çekum) ve hindgut (kolon, rektum) karsinoidleri<br />

olarak sınıflandırmıştır. Bu klasifikasyon GEP-NET’leri oluşturan tümör grupları<br />

arasındaki klinikopatolojik farklılıkları ilk defa vurgulamıştır. Ancak bu sınıflandırma rutin<br />

pratikte çok fazla kabul görmemiştir. Çünkü zamanla tümör gruplarından herbirinin kendi<br />

içinde de biyolojik özelliklerinin birbirinden çok farklı olduğu gözlenmiştir.(41) Örnek<br />

olarak foreguta ait nöroendokrin tümörler kendi içlerinde morfolojik, fonksiyonel ve<br />

biyolojik olarak oldukça farklılıklar gösterirler. Endokrin tümörler için yapılan ilk WHO<br />

klasifikasyonu, 1980 yılında yayınlanmıştır. Bu sınıflandırmada çoğu nöroendokrin<br />

tümörler için karsinoid terimini kullanılmıştır. Pankreasın ve tiroidin endokrin tümörleri,<br />

paragangliomalar, küçük hücreli akciğer karsinomları ve merkel hücreli deri tümörleri<br />

karsinoidlerden farklı olarak gruplandırılmıştır. 1980 WHO terminolojisi uygulanırken<br />

klinisyenler ve patologlar arasında yanlış anlaşılmalar sonucu bazı sıkıntılar ortaya<br />

çıkmaktaydı. Yanlış anlaşılmaların başlıca nedenlerinden biri patologların nöroendokrin<br />

özellik gösteren tüm tümörlere karsinoid tümör tanısı vermesi, klinisyenlerin de karsinoid<br />

tümörleri, seratonin üreten, dolayısıyla karsinoid sendroma yol açan tümörler olarak<br />

anlaması idi. Son zamanlardaki çalışmalarda bu tümörlerin heterojeniteleri daha fazla<br />

vurgulanmaya başlanmıştır. Artık midenin karsinoid tümörleri ile, ileum yada rektumun<br />

13


karsinoidlerini farklı gruplara koyma, ya da atipik özellikler gösteren morfolojisi klasik<br />

karsinoid morfolojisinden oldukça farklı olan tümörleri klasik karsinoidden ayırma<br />

gereksinimi ortaya çıkmıştır. 2000 yılında WHO tüm endokrin tümörleri yeniden klasifiye<br />

etmiştir. Bu klasifikasyonda GEP-NET’ler için nöroendokrin tümör ve nöroendokrin<br />

karsinom terimi kullanılmıştır.(42) Benign davranış gösteren yada malignite potansiyelleri<br />

belli olmayanlar iyi diferansiye nöroendokrin tümör; düşük derecede malignite potansiyeli<br />

olanlar iyi diferansiye nöroendokrin karsinom; yüksek dereceli malignite gösterenler az<br />

diferansiye (genellikle küçük hücreli) nöroendokrin karsinom olarak gruplandırılmıştır.<br />

(TABLO 3)<br />

TABLO 3: Gastroenteropankreatik nöroendokrin tümörlerinin klasifikasyonu:<br />

1A<br />

İyi-diferansiye nöroendokrin tümör<br />

1B<br />

İyi-diferansiye nöroendokrin karsinom<br />

2<br />

Az diferansiye nöroendokrin karsinom<br />

WHO 2000 klasifikasyonunda yanlış anlaşılmalardan kaçınmak için karsinoid tümör<br />

terimi terminolojiden henüz tamamen çıkarılmamıştır. Gastrointestinal nöroendokrin<br />

tümörlerde karsinoid terimi iyi diferansiye nöroendokrin tümörle, malign karsinoid terimi<br />

ise iyi diferansiye nöroendokrin karsinom ile eşanlamlı olarak kullanılmaktadır.<br />

Tablo 3’te yer alan ana klasifikasyon terminolojisini temel alarak, tümörler lokalizasyon<br />

ve biyolojik özelliklerine göre daha detaylı prognostik parametreler verebilmek amacıyla<br />

lokalizasyonlarına göre mide, duodenum(ve proksimal jejunum), ileum (distal jejunum<br />

dahil), appendiks, kolon, rektum ve pankreasın nöroendokrin tümörleri olarak alt gruplara<br />

ayrılmıştır.<br />

GEP-NET’ lerin klasifikasyonunda kullanılan morfolojik / biyolojik kriterler histolojik<br />

diferansiyasyona ek olarak; tümör çapı, anjiyoinvazyon varlığı, proliferatif aktivite,<br />

metastaz varlığı, invazyon derinliğidir. Klasifikasyonda kullanılan biyolojik parametreler<br />

ise tablo 4-8 de belirtildiği gibi klinik sendrom ve hastalıklarla ilişkili hormonal aktivitedir.<br />

Böylece GEP-NET antiteleri prognostik değişkenlerle de uyumlu hale gelmiştir. Aşağıda<br />

WHO 200O klasifikasyonunu özetlerken, miksed endokrin ve eksokrin tümörlerden<br />

14


(appendiksin goblet hücreli karsinoidi ve mide hariç) ve EL (enterochromaffin-like) hücre<br />

hiperplazisi gibi tümör benzeri lezyonlardan bahsetmeyeceğiz.<br />

Midenin nöroendokrin tümörleri:<br />

Mide nöroendokrin tümörlerinin gastrointestinal GEP-NET’ler içinde insidansı<br />

artmaktadır. Bunun gerçek bir artıştan mı, yoksa endoskopi kullanımının<br />

yaygınlaşmasından mı kaynaklandığı kesinlik kazanmamıştır. Midede 4 farklı<br />

nöroendokrin tümör tanımlanmıştır. (43, 44) Tip 1 en sık görülendir. Mide NET’lerinin %<br />

70-80’ini oluşturur. İkinci en sık görülen tip ise tip 3’ tür. Tip 2 ve tip 4 ise diğerlerine göre<br />

daha nadirdir.<br />

Tip 1 gastrik nöroendokrin tümörler:<br />

Genellikle küçük çaplı multifokal tümörlerdir. Endoskopide küçük, geniş tabanlı,<br />

yuvarlak, polipoid, mukozal, multifokal tümörler olarak görülürler. Çapları 0.5-1 cm’dir.<br />

Tipik olarak mide korpusunda bulunurlar. Klinik olarak bu tümörler genellikle herhangi bir<br />

semptom yaratmazlar. Genellikle kadınlar etkilenir.( % 70-80) Histolojik olarak tümörler<br />

iyi diferansiyedirler. Mukoza ve submukozayı sıklıkla aşmazlar. Tümör yaygın olarak<br />

kromogranin A pozitif, ECL (enterochromaffın-like) hücrelerden oluşur. Bu hücreler<br />

spesifik bir marker olan VMAT2 (vesiküler monoamin transporter 2 ) ile tanınabilirler.<br />

(45, 46)<br />

Tip 1 gastrik NET otoimmun kronik atrofik gastritlilerde görülmektedir. Bu olgularda<br />

parietal hücrelerin kaybı ile intrinsik faktörün üretimini azalır. Bu sebeple B12 vitaminin<br />

emilimini azalır. Hidroklorik asid üreten parietal hücrelerin azalması sonucunda midede<br />

aklorhidri ortaya çıkar. Antral G hücreleri, gastrin üretmek için stimule olur ve persistant<br />

hipergastrinemi ortaya çıkar. Hipergastineminin korpus mukozasında ECL hücrelerinin<br />

çoğalmasını uyardığı, böylece diffüz yada mikronodüler ECL hücresi hiperplazisi gibi öncü<br />

lezyonların geliştiğini düşünülmektedir. (47) Tip 1 tümörlerin sadece parsiyel atrofik<br />

gastritlerde oluşabildiğinin gösterilmesi, TGF-α, bFGF ve BCL-2 gibi büyüme faktörlerinin<br />

(47) saptanması bu tümörlerin gelişiminde, hipergastrinemiden başka faktörlerin de rol<br />

oynadığını düşündürmektedir. Tip 1 tümörlerin prognozu genellikle iyidir. Küçük tümörler<br />

endoskopik olarak da çıkartılabilir. (48) Lokal lenf düğümlerine metastaz nadirdir.<br />

Metastatik olgularda primer tümör genellikle 2 cm’den çapta ve muskularis propriayı<br />

infiltre etmiştir<br />

15


Tip 2 gastrik nöroendokrin tümörler :<br />

Tip 2 gastrik NET’ler multipl endokrin neoplazi tip 1 (MEN-1) ile ilişkilidir. MEN-1<br />

sendromu otozomal dominant bir bozukluktur. Bu sendromda Zollinger-Ellison sendromu<br />

gelişir. Tip 2 gastrik NET’ler erkek ve kadınlarda eşit oranda görülür. Tip 1 NET’ler gibi<br />

genellikle multifokaldirler. ECL hücresi hiperplazisi zemininde, mide korpusunda<br />

multifokal olarak gelişmiş, çapları genellikle 1.5 cm’den az, invazyonları çoğunlukla<br />

mukoza ve submukoda sınırlı lezyonlar şeklinde görülürler. Anjiyoinvazyon varlığı, tümör<br />

çapının 2 cm den büyük olması halinde tümörün metastaz yapmış olma olasılıkları<br />

yüksektir. MEN-1 ile ilişkili genetik değişiklikler (kromozom 11q13’daki MEN-1<br />

genindeki mutasyonlar) sonucu ortaya çıkan gastrinoma ile ilişkili hipergastrineminin bu<br />

tümörün patogenezinde rol oynadığı düşünülmektedir.<br />

Tip 3 gastrik( sporadik) nöroendokrin tümörler:<br />

Otoimmun kronik aktif gastrit yada MEN-1 ile ilişkili değildirler. Erkeklerde daha sık<br />

görülürler. Midede özel bir lokalizasyonları olmayan soliter tümörler şeklinde prezente<br />

olurlar. Olguların 1/3’ünde tanı anında tümör çapı 2 cm’den fazladır. Histolojik olarak bu<br />

tümörler iyi diferansiyedirler. Genellikle ECL hücrelerinden seyrek olarak da EC<br />

(seratonin) yada gastrin hücrelerinden oluşurlar.(44) Eğer tümör çapının 2 cm’den büyük,<br />

muskularis propriayı infiltre etmiş, anjiyoinvazyon var ise metastaz yapmış olma olasılığı<br />

yüksektir. (48)<br />

Tip 4 gastrik nöroendokrin tümörler:<br />

Küçük ve orta büyüklükte hücrelerden oluşan indiferansiye solid karsinom grubunu<br />

oluştururlar. Erkeklerde kadınlardan daha sık görülürler. Otoimmun kronik aktif gastrit<br />

yada MEN-1 ile ilişkileri yoktur. Tanı sırasında genellikle ileri evrededirler. 4 cm’den<br />

büyük çaplarıyla ve yaygın metastazlarla prezente olurlar. İmmunhistokimyasal olarak<br />

sinaptofizin ile pozitif boyanırlarken, kromogranin A ile çoğunlukla fokal, zayıf pozitif<br />

boyanma gösterirler. Tip 4 NET’ler gastrik adenokarsinomlar gibi tedavi edilirler.<br />

Midenin mikst endokrin ve nonendokrin tümörleri:<br />

Gastrik epitelin tüm hücre tiplerinin aynı kök hücreden köken almasından dolayı gelişen<br />

tümörün farklı hücre tipleri içermesi sürpriz değildir. Lewin (49) tarafından gastrointestinal<br />

16


tümörler için önerilen sisteme göre endokrin ve epitelyal komponenti olan tümörler<br />

aşağıdaki gibi klasifiye edilmiştir:<br />

A) Nonendokrin hücreler içeren karsinoid tümör: Bazı karsinoid tümörler glanduler<br />

yada asiner arkitektüre sahip olup müsin üreten alanlar içerirler. Bu tümörler<br />

klasik karsinoid tümörden farklı klinik seyir göstermezler.<br />

B) Endokrin hücreler içeren adenokarsinom: Gastrik karsinomlarda endokrin hücre<br />

varlığı literatürde iyi tanımlanmış bir konudur. Bu hastalarda sistemik hormonal<br />

bir sendrom gözlenmez. Argentaffın hücreler intestinal kanserlerin %2’sinde;<br />

diffüzlerin % 8’inde gözlenmektedir. Argirofil hücreler intestinal kanserlerin %<br />

6’sında, diffüz gastrik kanserlerin ise % 33’ünde bulunmaktadır .(50)<br />

C) Komposit ve “collision” tümörler: Komposit tümörlerde adenokarsinom ve<br />

nöroendokrin tümör/karsinom birarada bulunur. Komposit tümörlerin<br />

histogenezi henüz aydınlatılamamıştır. Bu tümörlerin multipotent ortak bir<br />

prekürsör hücreden veya farklı hücrelerin diferansiyasyonu ile oluştuklarına dair<br />

hipotezler vardır. “Collision” tümörlerde birbirine yakın alanlarda gelişen<br />

adenokarsinom ve nöroendokrin tümör / karsinomlardan biri diğerinin<br />

infiltrasyon gösterdiği lokalizasyona infiltre olmakta ve tümörler içiçe<br />

geçmektedir. Bu tip tümörlerde tümörün adenokarsinom ve nöroendokrin<br />

tümör/karsinom komponenti herhangi bir diferansiyasyon derecesinde olabilir.<br />

Komposit ve “collision” tümörleri birbirinden histolojik olarak ayırmak güç<br />

olabilir. Komposit tümör metastazlarında olanlarda, tümörün endokrin ve<br />

ekzokrin komponenti biraradayken, “collision” tümör metastazlarında tümörün<br />

sadece bir komponenti mevcuttur .(51)<br />

D) Ampikrin tümörler: Epitel ve endokrin hücre tiplerine dual diferansiyasyon<br />

sergileyen sergileyen tümörler<br />

E) Yukarıda tarif edilen özelliklerin kombinasyonlarına sahip olan tümörler<br />

Duodenum ve üst jejunumun nöroendokrin tümörleri:<br />

Duodenumun 5 tip nöroendokrin tümörü tanımlanmıştır. Bunlar duodenal NET’lerin<br />

2/3’ünü oluşturan gastrinomalar, duodenal somatostatinomalar, fonksiyon göstermeyen<br />

17


(hormonal sendroma yol açmazlar) seratonin, gastrin yada seratonin üreten tümörler, az<br />

diferansiye tümörler (özellikle ampulla yerleşimli nöroendokrin karsinomlar) ve duodenal<br />

gangliositik paragangliomalardır. (52, 53, 54) Son zamanlarda xenin duodenal NET’lerin<br />

markerı olarak kullanılmaktadır. Xenin tümörlerin fonksiyonel aktivitesinden ve hormonal<br />

üretimlerinden bağımsız, duodenal NET’lere spesifik olarak eksprese edilmektedir. (55)<br />

Duodenal gastrinoma: Sporadik veya MEN-1 ile ilişkili olabilirler. Zollinger Ellison<br />

sendromuna yol açarlar. Çapları genellikle 1 cm’den küçüktür. Sıklıkla da duodenumun üst<br />

kısmında lokalizedirler. Histolojik olarak trabeküler/psödoglandüler paternde, gastrin ile<br />

pozitif boyanan hücrelerden oluşurlar. MEN-1 ile ilişkili gastrinomalar sporadiklerin<br />

aksine multipldırlar. Küçük çaplarına ve duodenal mukoza yada submukozada sınırlı<br />

olmalarına rağmen tanı esnasında bölgesel lenf düğümlerinde metastazları sıktır. Metastaz<br />

çapları genellikle primer tümörden büyüktürler. Peripankreatik metastazlar, bazen primer<br />

pankreatik tümör ile karışabilir.<br />

Duodenal somatostatinoma: Duodenal NET’lerin % 15’ini oluşturmaktadırlar. Genelde<br />

papilla vater ve periampuller bölgelerde lokalizedir. Muskularis propriaya invaze ise<br />

paraduodenal lenf düğümü metastazı sıktır. Histolojik olarak psammoma cisimlerinin<br />

izlendiği tipik glandüler paternde tümörlerdir. İmmunhistokimyasal olarak somatostatin<br />

hemen tüm tümörlerde saptanabilir. Pankreatik somatostatinomaların aksine somatostatin<br />

sendromuna (diabet, kolelitiazis, diyare) yol açmaz. Nörofibromatozis tip 1 ile sıklıkla<br />

ilişkilidirler. Bu durumda olgularda eşlik eden bilateral feokromasitoma da bulunabilir<br />

Nonfonksiyonel duodenal NET’ler: Genellikle seratonin üreten, bazen de gastrin yada<br />

kalsitonin pozitif hücrelerden oluşurlar. Nonfonksiyonel tümörlerin prognozu Zollinger-<br />

Ellison sendromu ile ilişkili gastrinomalar yada ampuller somatostatinomalardan daha<br />

iyidir. Nonfonksiyonel duodenal NET’ler submukozayı aşmadıkça metastaz yapmış olma<br />

olasılığı düşüktür.<br />

Az diferansiye duodenal nöroendokrin karsinomlar: En sık papilla vater bölgesinde<br />

bulunurlar. Hormonal olarak inaktifler. Tanı anında sıklıkla lokal lenf düğümlerine ve<br />

karaciğere metastaz bulunur. Histolojik olarak bu tümörler en sık indiferansiye küçük<br />

hücreli karsinomlar şeklindedirler. Güçlü sinaptofizin pozitifliği izlenirken, kromogranin A<br />

ise zayıf pozitif veya negatiftir.<br />

18


Duodenal gangliositik paragangliomalar: Papilla vatere yakın olarak bulunurlar. Çapları<br />

sıklıkla 2 cm’den büyüktür. Muskularis propriayı invaze ederler. Ancak genelde benign<br />

seyirlidirler. Histolojik olarak iyi diferansiye nöroendokrin hücrelerin yanında, gangliositik<br />

komponent de bulunur. İmmunhistokimyasal olarak genellikle somatostatin, pankreatik<br />

polipeptid ve S-100 sentezlerler.<br />

Appendiksin nöroendokrin tümörleri:<br />

Appendiksin NET’leri ileum ile birlikte en sık görülen GEP-NET’lerdendir. Prognozları<br />

ileumdakilerden daha iyidir. Primer olarak appendiksin tipinde yerleşirler. Tümörlerin<br />

çoğunlukla muskularis propriayı geçerek mezoappendiksin yağlı dokusunu az veya çok<br />

invaze ederler. Bununla birlikte lokal lenf düğümü metastazı yapmış olma olasılığı, tümör<br />

çapı 2.5 cm’i geçmeden nadirdir. Histolojik ve immunohistokimyasal olarak solid yapılar<br />

oluşturmaları ve seratonin ve substans P pozitiflikleriyle ileal NET’lere benzerler.<br />

Seratonin üretenleri pratik olarak karaciğere metastaz yapmadıkları için karsinoid sendrom<br />

gelişme olasılığı çok azdır. Klasik appendiks karsinoidleri, nadir görülen mikst endokrin ve<br />

ekzokrin tümör olan goblet hücreli karsinoidlerden ayrılmalıdır. Çünkü bu olguların<br />

prognozu klasik formundan daha kötü seyredebilir. Şu ana kadar appendikste az diferansiye<br />

malign NET tanımlanmamıştır<br />

İleumun nöroendokrin tümörleri:<br />

En sık terminal ileumda, ileoçekal valvda ve bu kısımlara yakın çekumda görülürler.<br />

Histolojik olarak solid (ada benzeri) yapılar oluştururlar. Tanı esnasında genellikle 2<br />

cm’den büyük çapta, muskularis propriayı invaze etmiş ve de lokal lenf düğümlerine<br />

metastaz yapmışlardır. Yüzde 40’a yakın olgu multipldır. İmmunohistokimyasal olarak<br />

seratonin, substans P, katekolamin ve kallikrein sentezlerler. Lokal lenf düğümlerine<br />

metastazı olan olguların % 20’sinde karaciğer metastazı da vardır. Bu tip olgularda<br />

karsinoid sendrom gelişebilir. İleumda gelişmiş az diferansiye malign NET<br />

tanımlanmamıştır.<br />

Kolon ve rektumun nöroendokrin tümörleri:<br />

19


Kolonun NET’leri oldukça nadirdir. Tanı esnasında çoğunlukla metastaz yaptıkları için<br />

prognozları kötüdür. (56) İmmunohistokimyasal olarak genellikle sinaptofizin pozitiftirler.<br />

Arada tek tek seratonin ve somatostatin pozitif tümör hücreleri içerebilirler.<br />

Rektal NET’ler kolon NET’lerinden daha sık görülürler. Prognozları kolondakilerden daha<br />

iyidir. Endoskopide çoğunlukla küçük (1 cm’den küçük çapta), hareketli, submukozal<br />

kitleler olarak görülürler. Metastazlar genelde çapı 2 cm’den büyük ve muskularis<br />

propriayı invaze etmiş tümörlerde görülür. İmmunohistokimyasal olarak glukagon,<br />

glisentin ve/veya pankreatik polipeptid (PP) pozitifliği sıktır. Rektumda ve kolonda az<br />

diferansiye nöroendokrin karsinomlar gelişebilir. Bunların prognozları oldukça kötüdür.<br />

Pankreasın nöroendokrin tümörleri:<br />

Pankreasın endokrin tümörlerinin çoğu iyi diferansiye nöroendokrin tümör veya iyi<br />

diferansiye nöroendokrin karsinom şeklindedir. Bu tümörlerin % 50-60’ı fonksiyonel<br />

olarak aktiftirler Aktif olmalarının sebebi kontrolsüz olarak çok miktarda sekrete ettikleri<br />

insulin, gastrin, vasoaktif intestinal peptid (VİP), glukagon ve daha nadir olarak sekrete<br />

ettikleri adrenokortikotropik hormon (ACTH) ve growth hormon (GH) gibi maddelerdir.<br />

Bu maddeler hipoglisemi, Zollinger Ellison, Verner-Morrison, glukagonoma, Cushing gibi<br />

sendromlara ve akromegaliye yol açabilir. Baskın hormon sekresyonlarına göre bu tümörler<br />

insulinoma, gastrinoma, glukagonoma, vipoma gibi isimler de alırlar. Hormonal<br />

semptomları olmayan pankreatik endokrin tümörler eskisinden daha sık görülmektedir. Bu<br />

artış muhtemelen tanısal methodların gelişmesine ve rezeksiyon oranlarının artışına<br />

bağlıdır. Nonfonksiyonel nöroendokrin tümörler insidental olarak bulunabilirler yada genel<br />

neoplastik semptomlarıyla prezente olabilirler. Pankreatik nöroendokrin tümörler<br />

çocuklarda çok nadirdir. Yetişkinde ise her yaşta görülebilir. Erkek ve kadında eşit oranda<br />

görülürler. Makroskopik olarak iyi sınırlı, genellikle soliter, yuvarlakça tümörlerdir.<br />

Çapları 1-4 cm arasında değişebilir.Pankreasın her yerinde yerleşebilirler. Hormonal<br />

sendrom ortaya çıktığında, sendroma yol açan hormon immıunohistokimyasal olarak da<br />

tetkik edilebilir. Pankreatik NET’ler genelde histolojik olarak iyi diferansiye olmalarına<br />

rağmen insulinomalar hariç sıklıkla malign seyrederler. Malign seyir özellikle gastrinoma,<br />

vipoma, glukagonoma ve nonfonksiyonel tümörler için geçerlidir. Malignite için karaciğer<br />

ve bölgesel lenf düğümlerine metastaz ve çevre organlara invazyondan başka en önemli<br />

kriterler 2 cm’den büyük tümör çapı, anjiyoinvazyon varlığı ve proliferatif aktivitenin %<br />

2’nin üstünde olmasıdır. (42, 57) Son çalışmalar anjiyoinvazyonun WHO 2000<br />

20


klasifikasyonunda belirtilenden daha fazla öneme sahip bir prognostik parametre olduğunu<br />

düşündürmektedir. (58) Bu yüzden anjiyoinvazyon gösteren pankreatik NET’leri, başka<br />

hiçbir malignite kriteri olmasa da malign olarak kabul etmek gerekmektedir.<br />

Fonksiyonel tümörler içinde en sık olanı insulinomalardır. % 95’i 1-2 cm arası çaptadır.<br />

Sıklıkla benigndirler. Multipl insulinomalar ve MEN-1 ile ilişkili insulinomalar ise % 10<br />

oranındadır. İmmunhistokimyasal olarak insulin ve proinsulin tümörün diferansiyasyon<br />

derecesine göre değişik oranlarda saptanabilir. Pankreatik gastrinomaların çapları genelde 2<br />

cm’den fazladır. Tanı esnasında % 60’dan fazlası metastaz yapmıştır. Duodenal<br />

gastrinomalardan farklı olarak MEN-1 ile nadiren birliktelik gösterirler. Hormonal<br />

sendromlara yol açan diğer nadir tümörler vipomalar, glukagonomalar, ACTH-üreten<br />

tümörler ve growth hormon üreten tümörlerdir. Bu tümörler tanı sırasında genellikle 2<br />

cm’den büyük çapta ve metastaz yapmışlardır.<br />

GEP-NET’ler için hazırlanmış 2000 WHO klasifikasyonu kriterleri tümör<br />

lokalizasyonlarına göre aşağıda tablolar halinde özetlenmiştir. (TABLO 4-8) (59)<br />

TABLO 4: Midenin nöroendokrin tümörlerinin klasifikasyonu<br />

21


1. İyi diferansiye nöroendokrin tümör (karsinoid)<br />

Benign: nonfonksiyonel, mukoza-submukozada sınırlı, damar invazyonu: yok,<br />

1–2 cm<br />

- ECL hücreli tümör ( CAG yada MEN-1 sendromu ile beraber yada<br />

sporadik<br />

- Serotonin üreten yada gastrin-üreten(çok nadir) tümör<br />

2. İyi diferansiye nöroendokrin karsinom (malign karsinoid):<br />

Düşük derecede malign(*): muskularis propria veya muskularis propriayı aşan<br />

invazyon, metastaz varlığı yada tümör çapı >2 cm<br />

- Nonfonksiyonel : genellikle sporadik ECL hücreli karsinom şeklinde<br />

(nadiren CAG/MEN-1’le birarada yada serotonin yada gastrin üretirler)<br />

- Fonksiyonel: serotonin-üreten karsinom (atipik karsinoid sendromu)<br />

yada gastrin-üreten karsinom (gastrinoma)<br />

3. Az diferansiye nöroendokrin karsinom:<br />

Yüksek derecede malign<br />

(*) low grade malignant<br />

TABLO 5: Duodenum ve üst jejunumun nöroendokrin tümörlerinin klasifikasyonu<br />

22


1. İyi diferansiye nöroendokrin tümör (karsinoid)<br />

Benign: nonfonksiyonel, mukoza-submukozada sınırlı, damar invazyonu: yok,<br />

Tümör çapı 1 cm veya altında<br />

- Gastrin-üreten tümör (duodenumun üst kısmında)<br />

- Serotonin-üreten tümör<br />

- Gangliositik paraganglioma (tümör büyüklüğü ve tümörün<br />

invazyonundan bağımsız , periampullar)<br />

Benign ya da düşük derecede malign(*) (uncertain malignant potential):<br />

Mukoza-submukozada sınırlı, damar invazyonu var ya da yok, veya tümör<br />

çapı >1 cm büyük<br />

- Fonksiyonel gastrin üreten tümör (gastrinoma), sporadik yada<br />

MEN-1 ile ilişkili<br />

- Nonfonksiyonel somatostatin-üreten tümör (ampullar bölge)<br />

nörofibromatozis tip 1 ile beraber veya değil<br />

- Fonksiyonel olmayan serotonin-üreten tümör<br />

2. İyi-diferansiye nöroendokrin karsinom (malign karsinoid):<br />

Düşük derecede malign(*): Muskularis propria veya muskularis propriayı aşan<br />

invazyon yada metastaz varlığı<br />

- Fonksiyonel gastrin-üreten karsinom (gastrinoma), sporadik yada<br />

MEN-1 ile ilişkili<br />

- Nonfonksiyonel somatostatin-üreten karsinom (ampullar bölge):<br />

nörofibromatozis tip 1 ile beraber veya değil<br />

- Karsinoid sendromla beraber giden nonfonksiyonel yada<br />

fonksiyonel karsinom<br />

- Malign gangliositik paraganglioma<br />

3. Az diferansiye nöroendokrin karsinom:<br />

Yüksek derecede malign<br />

(*) low grade malignant<br />

TABLO 6: Appendiksin nöroendokrin tümörlerininin klasifikasyonu<br />

23


1. İyi diferansiye nöroendokrin tümör (karsinoid)<br />

Benign: nonfonksiyonel, appendiks duvarında sınırlı, damar invazyonu: yok<br />

Tümör çapı 2 cm veya altında<br />

- Serotonin-üreten tümör<br />

- Enteroglukagon-üreten tümör<br />

Benign yada düşük derecede malign(*) (uncertain malignant potential):<br />

Nonfonksiyonel, mezoappendiksi infiltre etmiş, damar invazyonu var, tümör<br />

çapı: >2 cm<br />

2. İyi diferansiye nöroendokrin karsinom (malign karsinoid)<br />

Düşük derecede malign(*): mezoappendikse derin invazyon, tümör çapı: >2.5 cm<br />

yada metastaz varlığı<br />

- Nonfonksiyonel yada fonksiyonel serotonin üreten karsinom (karsinoid<br />

sendromla beraber)<br />

3. Mikst eksokrin-nöroendokrin karsinom<br />

Düşük derecede malign(*)<br />

- Goblet hücreli karsinoid<br />

(*) low grade malignant<br />

24


TABLO 7: İleum, çekum, kolon ve rektumun nöroendokrin tümörlerinin<br />

klasifikasyonu<br />

1. İyi diferansiye nöroendokrin tümör (karsinoid)<br />

Benign: nonfonksiyonel, mukoza ve submukozada sınırlı, damar invazyonu yok,<br />

Tümör çapı 1 cm veya altında (ileum); tümör çapı 2 cm veya altında (kolonrektum)<br />

- Serotonin-üreten tümör<br />

- Enteroglukagon-üreten tümör<br />

Benign yada düşük derecede malign(*) (uncertain malignant potential):<br />

Nonfonksiyonel, mukoza-submukozada sınırlı, damar invazyonu var, tümör çapı :<br />

>1 cm (ileum) yada tümör çapı : >2 cm (kolon-rektum)<br />

- Serotonin-üreten tümör<br />

- Enteroglukagon-üreten tümör<br />

2. İyi-diferansiye nöroendokrin karsinom (malign karsinoid)<br />

Düşük derecede malign(*): muskularis propria ve muskularis propriayı aşan invazyon<br />

yada metastaz varlığı<br />

- Nonfonksiyonel yada fonksiyonel serotonin-üreten karsinom (karsinoid<br />

sendrom ile beraber)<br />

- Nonfonksiyonel enteroglukagon-üreten karsinom<br />

3. Az diferansiye nöroendokrin karsinom:<br />

Yüksek derecede malign<br />

(*): low grade malignant<br />

25


TABLO 8: Pankreasın nöroendokrin tümörlerinin klasifikasyonu<br />

1. İyi-diferansiye nöroendokrin tümör<br />

Benign: pankreasta sınırlı, tümör çapı


TABLO 9: Gastrointestinal sistemin nöroendokrin tümörlerinin prognozunu<br />

belirlemede kullanılabilecek kriterler<br />

Biyolojik<br />

davranış<br />

Benign<br />

Benign ya<br />

da düşük<br />

dereceli<br />

malign<br />

Düşük<br />

derecede<br />

malign<br />

Yüksek<br />

derecede<br />

malign<br />

Metastaz<br />

M.propria<br />

invazyonu<br />

Histolojik<br />

diferansiyasyon<br />

- - İyi diferansiye<br />

- - İyi diferansiye<br />

Tümör<br />

çapı<br />

1 cm ya<br />

da daha<br />

az(*)<br />

2 cm ya<br />

da daha<br />

az<br />

Damar<br />

invazyonu<br />

Ki-67<br />

indeksi<br />

Hormonal<br />

sendrom<br />

- 2% +<br />

+ + Az diferansiye<br />

Herhangi<br />

bir çapta<br />

+ >30% -<br />

(*) çapları genellikle 1 cm’den küçük olan ve submukozayı aşmamış malign duodenal gastrinomalar hariç<br />

(**) appendiksin benign nöroendokrin tümörleri genellikle muskularis propriayı invaze ederler<br />

TABLO 10: Pankreasın nöroendokrin tümörlerinin prognozunu belirlemede<br />

kullanılabilecek kriterler(*)<br />

Biyolojik<br />

davranış<br />

Metastaz<br />

İnvazyon<br />

(*)<br />

Histolojik<br />

diferansiyasyon<br />

Tümör<br />

çapı<br />

Damar<br />

invazyonu<br />

Ki-67<br />

indeksi<br />

Hormon<br />

al<br />

sendrom<br />

Benign - - İyi diferansiye 1 cm yada - 2 cm -/+ 3 cm + >2% +(***)<br />

Yüksek<br />

dereceli malign<br />

+ + Az diferansiye Herhangi<br />

bir çapta<br />

(*) çevre organlara invazyon ( örn.: duodenum, mide)<br />

(**) insulinomalar<br />

(***) insulinomalar ve diger fonksiyonel tümörler<br />

+ >30% -<br />

27


IV.2. COX-2 YAPISI, FONKSİYONU:<br />

Prostaglandinlerin sentezi:<br />

Araşidonik asid hücre membranı fosfolipidlerinin içinde ester olarak bulunan 20 karbonlu<br />

bir poliansatüre yağ asisididir. Prostaglandinlerin prekürsörüdür. Prostaglandin sentezinde<br />

ilk basamak fosfolipaz A2 ile fosfolipidlerinin hidrolizi ve araşidonik asidin salınımıdır.<br />

İkinci reaksiyon ise COX (siklooksigenaz) tarafından katalizlenir. COX prostaglandin<br />

sentezinin hız sınırlayıcı enzimidir. Bu anahtar reaksiyonda, moleküler oksijen araşidonik<br />

asidin içine katılır ve prostaglandin G2 (PGG2) adlı kararsız ara ürün oluşur. Prostaglandin<br />

G2 (PGG2) COX’ın peroksidaz aktivitesi sayesinde hızlıca prostaglandin H2 (PGH2) ye<br />

dönüşür. Bundan sonra spesifik izomerazlar PGH2’yi farklı prostaglandinlere ve<br />

tromboksanlara dönüştürür. PGH2’den derive olan her maddenin kendine özgü önemli<br />

biyolojik aktiviteleri vardır. (ŞEKİL 1)<br />

ŞEKİL 1: Eikosanoidlerin sentezi<br />

Membran fosfolipidleri<br />

Fosfolipaz A2<br />

+<br />

Çeşitli stimuluslar, angiotensin II, bradikinin,<br />

trombin, epinefrin<br />

Araşidonik asit<br />

-<br />

Siklooksigenaz aktivitesi<br />

Antiinflamatuar kortikosteroidler<br />

Lipooksigenaz<br />

Lökotrienler<br />

(aspirin<br />

gibi)<br />

PGG2<br />

Peroksidaz aktivitesi<br />

PGH2<br />

PGE2 PGF2α PGD2 PGI2 TXA2<br />

COX<br />

-<br />

NSAİ<br />

ve indometasin<br />

28


Siklooksigenaz 2 (COX-2) nin keşfi:<br />

1971 yılında John Vane aspirinin kobay domuz akciğerinde siklooksigenaz enzimini<br />

invitro ortamda irreversibl olarak inhibe ettiğini rapor etti. Daha sonra Smith ve Willis<br />

insan trombositlerinde benzer sonuçlara ulaştı. (60, 61) Bu bulgular NSAİİ’ların<br />

antiinflamatuar ve istenmeyen bazı yan etkilerinin prostaglandin sentezinin baskılanması<br />

yoluyla oluştuğu hipotezini kuvvetlendirdi. Ancak bu klasik teori NSAİİ’ların tüm<br />

dozlarındaki etkilerini açıklamıyordu.(62) Örneğin izole hücrelerde inflamasyonun tedavisi<br />

için gereken terapotik ilaç konsantrasyonu, prostaglandin sentezini inhibe edecek ilaç<br />

konsantrasyonundan daha fazladır. Buna ek olarak çoğu NSAİİ’ın antiinflamatuar dozu,<br />

analjezik dozundan daha fazladır. Bu nedenlerle NSAİİ’ların etkilerinde başka<br />

mekanizmaların da rol oynuyor olabileceği düşünüldü. Bazı çalışmalar inflamatuar<br />

stimuluslarla de novo sentezlenen ikinci bir siklooksigenaz izoenziminin var olduğunu<br />

düşündürdü. (63, 64, 65, 66) 1992 yılında ikinci COX isoformu moleküler olarak<br />

klonlandı. COX-2 adı verilen bu isoformun moleküler özellikleri tanımlandı.<br />

COX-1 ve COX-2’nin temel özellikleri :<br />

COX’un iki farklı isoformu vardır. (COX-1 ve COX-2) (67-68) Bu iki isoform birçok<br />

açıdan birbirinden farklıdır. (TABLO 11) COX-1 vücudun hemen her dokusunda sürekli<br />

olarak eksprese edilir. Gastrik mukozanın bütünlüğünün sürdürülmesi, böbrek kan akışının<br />

düzenlenmesi, trombosit fonksiyonları gibi normal fizyolojik fonksiyonları kontrol eden<br />

prostaglandinlerin üretiminde aracılık eder. COX-1 <strong>ekspresyon</strong>u stimuluslarla 2-4 kat<br />

artabilir, glikokortikoidlerle COX-1 düzeyleri çok az etkilenir COX-2 ise bazal durumlarda<br />

çoğu dokuda saptanamayacak kadar az miktardadır. İnflamatuar sitokinlerle, growth<br />

faktörlerle ve endotoksinlerle <strong>ekspresyon</strong>unu pek çok hücrede (makrofaj, fibroblast,<br />

kondrosit, epitelyal ve endotel hücreleri) 10 – 80 misli artabilir. (69, 70, 71) Sonuç olarak<br />

COX-2 patolojik ve inflamatuar doku proçeslerde rol alan, üretimi hızlı indüklenebilen,<br />

regülasyonu sıkı olarak düzenlenen bir maddedir. COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unu vücutta<br />

onkogenlerin, büyüme faktörlerinin ve tümör promotörlerinin indüklediğini gösterilmiştir.<br />

(67, 72, 73, 74, 75) COX-2 nin bunun dışında bazı noninflamatuar dokularda da eksprese<br />

edilebilir. (76) (TABLO 12).<br />

29


TABLO 11: COX-1 ve COX –2’ nin temel özelliklerin karşılaştırılması<br />

Özellik COX-1 COX-2<br />

Ekspresyon Sürekli İndüklenebilir<br />

Protein<br />

büyüklüğü<br />

SDS-PAGE’de tek SDS-PAGE’de çift band, molekül ağırlıkları 72 kDa<br />

band, yaklaşık 72 ve 74kDa<br />

kda<br />

Gen büyüklüğü 22 kb 8.3 kb<br />

Kromozom<br />

numarası<br />

mRNA<br />

büyüklüğü<br />

Lokalizasyon<br />

9 1<br />

2.7 kb 4.5 kb; çok sayıda AU’dan zengin bölgeler içerir<br />

Endoplasmik<br />

retikulum, çekirdek<br />

Endoplazmik retikulum, çekirdek zarı<br />

zarı<br />

Hücre ve doku Trombositler, mide, Beynin bazı bölgeleri, böbrek, aktive makrofajlar,<br />

<strong>ekspresyon</strong>u<br />

böbrek, kolon, pek inflamasyon sırasında sinoviyositler, malign epitelyal<br />

çok doku<br />

hücreler, TNFα, interlökin 1β, büyüme faktörleri<br />

( örn: EGF), tümör promotörleri<br />

(örn: safra asitleri) ile stimulasyon sonrası pek çok<br />

doku veya hücreden<br />

SDS-PAGE: sodıum dodecyl sulphate polyacrilamide gel electrophoresis; TNFα : tumour<br />

necrosis factor alpha; EGF: epidermal growth factor<br />

30


TABLO 12: Noninflamatuar doku fonksiyonlarında COX-2’nin rolü<br />

Doku COX-2 ekpresyonu Olası fonksiyon(lar)<br />

Böbrek<br />

Beyin<br />

Kemik<br />

Uterus<br />

Gastrointestinal<br />

trakt<br />

Makula densa<br />

(juxtalomerular aygıt)<br />

Henlenin kortikal kalın<br />

çıkan loopu<br />

Endotelyal hücreler Ateş cevabı (?)<br />

Kortikal nöronlar<br />

Osteoblastlar<br />

Embriyo implantasyonu<br />

İntravasküler volüm regülasyonu<br />

Nöronlar arası bağlatı<br />

SSS gelişimi<br />

Öğrenme ve hafıza<br />

Osteoblastik diferansiyasyon<br />

Kemik remodeling’inin regülasyonu<br />

İntestinal epitel Mukozal sıvı salgılanması,<br />

Gastrik ülserler<br />

bakterilerden temizlenme<br />

Ülser iyileşmesi<br />

COX-1 ve COX-2’ nin biyolojik özellikleri ve regülasyonu:<br />

70-kDa büyüklüğündeki COX isoformları farklı kromozomlarda (COX-1 geni kromozom<br />

9, COX-2 geni kromozom 1) yer alan genlerin ürünleridir. (77, 78) COX-2 geninin<br />

promotor bölgeleri TATA sekuansı ve inflamatuar aracılara duyarlı transkripsiyon faktörü<br />

taşırlar. Bu sayede hızlıca indüklenebilir. (79) COX-1 geninde TATA sekuansı ve erken<br />

hızlı cevap elemanları yoktur. COX-1 geninin regülasyonu henüz çok fazla anlaşılamıştır.<br />

COX-2 mRNA’sı, COX-1 mRNA’sından daha az stabildir. Glukokortikoidler COX-2 nin<br />

<strong>ekspresyon</strong>unu transkripsiyonel düzeyde inhibe edilebilir, yada stabilitesi değiştirebilir.<br />

(80, 81) COX-2 nin indüklenebilirliği COX-2 geninin 59-flanking bölgesinde çok sayıda<br />

cis-acting elemanlarının varlığı ile de kısmen açıklanabilir. (82) COX-2 mRNA’sının<br />

stabilitesinin artması da COX-2 indüksiyonuna yol açabilir. (83) Bu bulgular COX-1’in<br />

homeostatik fonksiyonlarda ( örneğin gastrik mukoza bütünlüğünün korunması, trombosit<br />

fonksiyonları, renal kan akımının düzenlenmesi) bazal olarak transkribe edilen,<br />

“housekkeeping gene” ürünü olması; COX-2’nin ise patolojik ve inflamatuar doku<br />

proçeslerde rol alan, hızlı indüklenebilen, regülasyonu sıkı olarak düzenlenen bir madde<br />

olmasıyla uyumludur.<br />

31


COX-1 ve COX-2 enzimleri birbirine yapı olarak oldukça benzeyen uzun ince bir kanal<br />

yapısına sahiptir. COX-1 ve COX-2 proteinlerinin aktif bölgeleri birbirine çok benzer<br />

olmasına karşın COX-2’nin selektif inhibisyonu sağlanabilir. Bu özellik iki enzim arasında<br />

anahtar rol oynayabilecek farklılıklardan kaynaklanır. COX-1’ in aminoasit dizisinde 120.<br />

sıradaki izolösinin yerini COX-2 de daha küçük bir aminosit olan valin almakta, bu<br />

değişiklik COX-2’deki merkezi kanalın etrafında kullanılmayan geniş hacimli “yan cep”<br />

olarak adlandırılan bir aktif alan yaratmaktadır. Bu ek alana bağlanmak üzere tasarlanan<br />

bileşikler potent ve selektif COX-2 inhibitörleridir .(84, 85)<br />

IV.3. COX-2’nin KARSİNOGENEZE KATKISI:<br />

1990’lı yıllarda yapılan epidemiyolojik çalışmalar romatoid artritli hastalarda<br />

gastrointestinal kanserlerin insidensinin az olduğunu ortaya çıkarmıştır. (3, 4) Bu hastaların<br />

ortak özellikleri NSAİİ kullanmalarıdır. Bu yüzden NSAİİ’ların bu olgulardaki kolon<br />

kanseri insidansının düşüklüğünden sorumlu olabileceği hipotezi öne sürülmüştür.<br />

NSAİİ’ların antineoplastik etkileri uzun süreli aspirin ve diğer bazı NSAİİ’ların<br />

kullanımının kolorektal kanser riskini % 40-50 düşürdüğünü gösteren gözlemsel ve<br />

epidemiyolojik çalışmalarla desteklenmiştir. (5, 10) Son zamanlarda yapılan çalışmalarda,<br />

düzenli aspirin kullanımının özofagus ve mide kanseri insidansını da azalttığı saptanmıştır.<br />

(8, 9, 10, 11, 12, 13)<br />

NSAİİ’lar ve aspirinin iyi bilinen ortak özellikleri COX-1 ve COX-2 enzimlerini bloke<br />

ederek araşidonik asidin inflamatuar mediatörlere dönüşmesini engellemeleridir. COX-1<br />

fizyolojik süreçlerde rol alarak sürekli şekilde eksprese edilirken, COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unun<br />

pek çok premalign dokuda ve malign tümörlerde sıklıkla arttığı gösterilmiştir. (TABLO 13)<br />

TABLO 13: COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unun arttığı malign ve premalign durumlar<br />

Kolorektal adenom ve kanser (16)<br />

32


Gastrik intestinal metaplazi ve kanser (86)<br />

Barrett özofagusu ve özofagus kanseri (20,87)<br />

Kronik hepatit ve hepatosellüler karsinom (88, 89)<br />

Pankreatik kanser (90)<br />

Oral lökoplaki ve baş-boyun kanseri (91)<br />

Atipik adenomatöz hiperplazi ve non-small cell akciğer kanseri (92, 93)<br />

Duktal karsinoma in situ ve meme kanseri (94)<br />

Prostatik intraepitelyal neoplazi ve prostat kanseri (95, 96)<br />

Mesane displazisi ve kanseri (97, 98)<br />

Servikal displazi ve kanser (99)<br />

Endometrial kanser (100)<br />

Aktinik keratoz ve deri kanseri (101)<br />

Gliom(102)<br />

NSAİİ’ların tümör kemopreventasyonu ve tümörlere etkileriyle ilgili en geniş kapsamlı<br />

bulgular familyal adenomatöz polipozisli (FAP) insanlar ve FAP’ın deneysel hayvan<br />

modelleriyle yapılan çalışmalardan gelmiştir.(103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110) FAP<br />

genetik olarak iletilen bir kolorektal kanser sendromudur. APC tümör supressör geninin<br />

kaybı veya inaktivasyonu sonucunda, bu hastalarda yaşamın 2. veya 3. onyılında yüzlerce<br />

veya binlerce kolorektal tümör oluşmaktadır.(111) Bu poliplerden bazıları kolon<br />

kanserlerine ilerlemektedir. İnsanlarda yapılan çift kör plasebo kontrollü çalışmalarda<br />

NSAİ bir ilaç olan sulindakın FAP’lı olgularda kolorektal adenomların büyüklüğünü<br />

küçülttüğü, sayısını % 60 oranında azalttığı gösterilmiştir.(105, 107) Son yıllarda<br />

gastrointestinal yan etkileri olmayan spesifik COX-2 inhibitörü NSAİİ’lar üretilmiştir.<br />

Steinbach ve arkadaşlarının yaptığı çift kör, plasebo kontrollü bir çalışmada cele<strong>cox</strong>ib adlı<br />

spesifik COX-2 inhibitörünü kullanan FAP’lı hastalarda duodenal polip gelişme sıklığının<br />

33


% 30 azaldığı gösterilmiştir. (112) Min mouse APC geninde mutasyon izlenen bir denek<br />

hayvanıdır. Bu denekler pek çok çalışmada FAP’ın deneysel modeli olarak kullanılmıştır.<br />

Min mice’da da insanlardaki gibi intestinal adenomlar gelişir. Sulindak uygulanması fare<br />

deneklerde tümör gelişimini dramatik olarak azalmıştır. (83, 113, 114, 115) Bunun yanında<br />

diğer aspirin (116), piroksikam (117), rofe<strong>cox</strong>ib (COX-2 selektif inhibitör) (118) gibi<br />

NSAİİ’lar da Min mice’da tümör gelişimini azaltmıştır. Kimyasal olarak kolon kanseri<br />

indüklenmiş farelerde çeşitli NSAİİ’lar tümörogenezi engellemiş ve tümörü dramatik<br />

olarak küçütmüşlerdir.(119, 120) COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unun hücrelerde malign<br />

transformasyonun gerçekleşmesine nasıl katkıda bulunduğu moleküler düzeyde henüz tam<br />

olarak bilinmemektedir. COX-2 over<strong>ekspresyon</strong>u karsinogenezde önem taşıyan pek çok<br />

hücresel mekanizmayı etkilemektedir. COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unun apoptozisi ve hücrelerarası<br />

adezyonu azaltan; anjiyogenezi ve proliferasyonu arttıran etkileri vardır.(19, 20, 21, 121)<br />

COX-2’nin karsinogenezde etkilediği bazı mekanizmalar şunlardır :<br />

Ksenobiyotik mekanizma: COX siklooksigenaz ve peroksidaz aktiviteleri olan<br />

bifonksiyonel bir enzimdir.COX siklooksigenaz aktivitesiyle araşidonik asidi PGG2’ye<br />

oksitler. Peroksidaz aktivitesiyle de PGG2’yi PGH2’ye çevirir. COX-2 aynı zamanda<br />

peroksidaz aktivitesiyle, bazı prokarsinojenleri (örn.: Benzo[a]piren) karsinojenlere<br />

çevirebilir.(122) Karaciğerde bu tip oksidatif olaylar sitokrom P450s tarafından<br />

katalizlenir. Karaciğer dışında mesela kolon gibi bir organda P450s ve diğer<br />

monooksigenazların konsantrasyonları düşüktür. Bu durumda bazı ksenobiyotikler<br />

COX’un peroksidaz aktivitesi sayesinde mutajenlere ko-okside olabilirler. Bu etki özellikle<br />

tütün karsinojenlerine maruz kalınan akciğer, oral kavite, mesane gibi organ bölgeleri için<br />

geçerlidir. Bunlara ek olarak COX’un araşidonik asidi metabolize etmesiyle bazı<br />

mutajenler oluşur. Araşidonik asidin oksidasyon ürünleri, örneğin malondialdehit oldukça<br />

reaktiftir. Bu madde DNA’da hasara yol açabilir.(123) COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u<br />

prokarsinojenlerle de indüklenebilir. Örneğin benzo[a]piren adlı tütün dumanında ve ızgara<br />

yapılmış gıdalarda bulunan bir polisiklik aromatik hidrokarbon COX-2 transkripsiyonunu<br />

stimule edebilir.(124) COX-2 benzo[a]piren-7,8-diolü DNA’ya direkt bağlanan benzo[a]<br />

piren-7,8-diol-9,10-epokside çevirir. Bu bulgular benzo[a]piren kaynaklı COX-2<br />

indüksiyonunun, bu maddenin kendisinin benzo[a]piren-7,8-diol-9,10-epokside dönüşünü<br />

katalizlediğini, COX-2 inhibisyonunun tütün dumanı gibi benzo[a]piren içeren maddelerin<br />

yol açtığı kanserlerin önlenmesinde etkili olabileceğini düşündürmektedir.<br />

34


Anjiyogenez: Tümörün büyümesinde en önemli faktörlerden birisi kanlanmasıdır. Tümör<br />

hücreleri sentezledikleri vasküler endotelyal growth faktör (VEGF) gibi faktörlerle kendi<br />

beslenmelerini kolaylaştırır. Kolon kanser hücrelerinde, COX-2 over<strong>ekspresyon</strong>unun<br />

vasküler endotel hücrelerininin kollajen matrikse göç etmelerini sağladığı, bunun da in<br />

vitro ortamda kapiller yapıları arttırdığı gözlenmiştir. (125) Bu etkiler NS-398 adlı selektif<br />

COX-2 inhibitörüyle bloke edilebilir. Yapılan çalışmalarda tümör büyümesi COX-2 (-/-)<br />

farelerde, wild tip ya da COX-1 (-/-) farelerden daha az olarak izlenmektedir. Vasküler<br />

dansite COX-2 (-/-) farelerde, COX-1 (-/-) farelerden daha azdır. Buna ek olarak COX-2<br />

nin genetik kaybı veya farmakolojik inhibisyonu VEGF üretiminde azalmaya yol<br />

açmaktadır. Bu durum COX-2 (-/-) farelerde tümör büyümesindeki azalmayı muhtemelen<br />

açıklayabilir.(126) Diğer bir çalışmada fare anjiyogenezis modeli ele alınmış, cele<strong>cox</strong>ib<br />

adlı selektif COX-2 selektif inhibitörü korneal damar oluşumunu inhibe ettiği rapo<br />

edilmiştir. (127)<br />

Apoptozis: Bir hücre popülasyonunun büyüklüğü, hücre proliferasyonuyla hücre ölümü<br />

arasındaki dengeye bağlıdır. Azalmış apoptozis premalign ve malign süreçlerde<br />

izlenmektedir. Apoptozisi pek çok faktör regüle eder. İnsan organizmasında apoptozisi<br />

düzenleyen faktörlerden birisi olan BCL-2’dir. COX-2’yi overeksprese etmek için genetik<br />

olarak değiştirilmiş farelerin intestinal epitel hücrelerinde COX-2 ile beraber antiapoptotik<br />

bir madde olan BCL-2 düzeyi de kararlı bir şekilde artar. Bu hücreler bütiratla stimule<br />

edilmiş apopitozise dirençli hale gelirler.(121) COX- 2 over<strong>ekspresyon</strong>u transgenik<br />

farelerde meme karsinogenezi için yeterli olmaktadır. Bu esnada tümörlü meme dokusunda<br />

BCL-2 artarken, proapopitotik proteinler BAX ve BCLxl azalmaktadır. (128).<br />

İnflamasyon ve immunsupresyon: Kronik inflamasyon epitelyal karsinogenez için<br />

önemli bir risk faktörüdür. Kronik inflamasyon olan bölgelerde sitokin kaynaklı COX-2<br />

indüksiyonu sayesinde prostaglandinler artar. Bu durumun kronik inflamasyonda kanser<br />

riskinin arttırmasının nedenlerinden birisi olduğunu düşünülmektedir. Tümörlerin<br />

büyümesi tipik olarak immunsupresyon ile ilişkilidir.(129) Tümör hücrelerinden salgılanan<br />

koloni stimule edici faktörler, monosit ve makrofajlardan prostaglandin E2 (PGE2)<br />

sentezini uyarır. PGE2 immunregülatuar lenfokinlerin üretimini, T ve B hücre<br />

proliferasyonunu, doğal katil hücrelerin sitotoksik aktivitelerini inhibe eder. PGE2 aynı<br />

zamanda tümör nekroz faktörünü de inhibe eder, immünsupresif etkisi olan interlökin 10’u<br />

aktive eder. (130) Selektif COX-2 inhibisyonunun interlökin 10 ve interlökin 12 arasındaki<br />

35


dengeyi düzenleyerek antitümör aktivitesini arttırdığı düşünülmektedir.(131) COX-2<br />

inhibitörleri de bunlara paralel olarak tümör kaynaklı immunsupresyonun azalmasını<br />

sağlar.(132).<br />

İnvazyon: COX-2 insan kanser hücrelerinin invaziv özelliklerini düzenlemede önemli bir<br />

proteindir. COX-2 kanser hücrelerinde sabit olarak overeksprese edildiğinde prostaglandin<br />

sentezi artmakta ve hücreler daha invazif hale gelmektedir. Tsujii ve DuBois artmış<br />

invazivite ile membran metalloproteinaz-2 arasında ilişki olduğu bulmuştur.(133). Bu<br />

enzim bazal membranın kollajen matriksini sindirir. Böylece tümör hücrelerinin dokudaki<br />

invazivitesi artar. Başka bir çalışmada ise COX-2 over<strong>ekspresyon</strong>u, artmış CD44 ile ilişkili<br />

bulunmuştur.(134) Hyalüronat için hücre yüzey reseptörü ve CD44 ün spesifik blokajı<br />

tümör hücre invazyonunu belirgin olarak azaltmıştır.(134)<br />

Peroxisome proliferator-activated receptor (PPAR): COX-2 kaynaklı prostaglandinler<br />

tarafından aktive edilen eikosanoid reseptörleri hakkındaki bilinenler son zamanlara kadar<br />

oldukça sınırlıydı. Peroxisome proliferator-activated reseptörler (PPAR) COX-2 kaynaklı<br />

bazı endojen prostaglandinler tarafından da aktive edilebilen nükleer hormon süperailesine<br />

ait transkripsiyon faktörleridir. 3 PPAR izotipi tanımlanmıştır (α, δ, and γ). PPAR’ların<br />

lipid metabolizması, immunite, sellüler diferansiyasyonda fizyolojik rolleri vardır. PPAR’<br />

lar ve kanser arası ilişki son zamanlarda giderek artan bir merak konusudur. PPARγ’nın<br />

hücre siklusunun kontrolünde ve tümör büyümesinini inhibisyonunda rol oynadığı<br />

düşünülmektedir.(135, 136). PPARδ mRNA’sının normal ve tümörlü örneklerde, COX-2<br />

ile beraber upregüle olduğu saptanmıştır. PPAR’lar ve COX-2 arasındaki ilişki daha da<br />

aydınlatıldığında, COX-2’nin fonksiyonel özelliklerinin mekanizması daha iyi<br />

anlaşılacaktır.<br />

36


V. MATERYAL METOD<br />

Olgu seçimi:<br />

1988- 2004 tarihleri arasında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi (15 olgu), Haydarpaşa<br />

Numune Hastanesi(9 olgu), Cerrahpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi (7 olgu) ve Oruç Patoloji<br />

Laboratuvarı’nda (6 olgu) TABLO 13’ de belirtilen endokrin özellikli tümör tanılarından<br />

birisini alan toplam 37 olgu değerlendirmeye alındı. Olgulardan 32 tanesi gastrointestinal<br />

sistem tümörü, 2’si pankreas tümörü, 2’si omentum-mezentere tümör infiltrasyonu; 1<br />

tanesi de intraabdominal lenf düğümüne gastrointestinal nöroendokrin tümör metastazıdır.<br />

Orijinal patoloji raporlarından elde edilen klinik ve histopatolojik bilgiler, H.E. ile<br />

boyanmış lamlarının tekrar değerlendirilmesiyle elde edilen histopatolojik verilerle<br />

biraraya getirilerek olgulara WHO 2000 endokrin tümör klasifikasyon (42, 59) sistemine<br />

göre yeni tanılar verildi. (TABLO 14) Patoloji raporlarından ve H.E ile boyalı preparatların<br />

tekrar değerlendilmesiyle elde edilen klinik ve histopatolojik özellikler (yaş-cinsiyet,<br />

multipl tümör varlığı, tümör çapı, lenfatik/vasküler invazyon, bölgesel lenf düğümüne<br />

metastaz, muskularis propria invazyonu) diğer parametreler olarak ele alındı. İlgili tümör<br />

için parametre/parametrelerden bilinmeyenler var ise (örneğin lenf nodu diseksiyonu<br />

yapılmayan appendiks tümörlerinde lenf düğümü metastazı varlığı/yokluğu, bazı<br />

endoskopik biyopsilerde tümör çapı, rezeksiyon yapılmamış bazı olgularda multipl tümör<br />

varlığı); veya parametre/parametreler ilgili tümör için uygun değilse (örneğin pankreas<br />

tümöründe muskularis propria invazyonu, omentum biyopsilerinde lenfatik/vasküler<br />

invazyon varlığı gibi) bu özellikler ilgili olgular için istatistiksel çalışmada<br />

değerlendirmeye alınmadı.<br />

İmmunhistokimyasal inceleme:<br />

- İmmunhistokimyasal inceleme için nöroendokrin tümör içeren HE ile boyalı<br />

kesitler incelendi. İmmunhistokimyasal inceleme için uygun olan bloklara aşağıda<br />

belirtilen işlemler sıra ile uygulandı.<br />

- “poly-l-lysine” ile kaplanmış lam üzerinde 3 mikron kalınlığında kesitler alındı.<br />

- Fiziksel deparafinizasyon için kesitler bir gece 37 C’de etüvde bekletildi.<br />

- Kimyasal deparafinizasyon:3x10 dk. ksilen + 3x10 dk. % 96’lık alkol<br />

37


- Lamlar deiyonize distile su içinde 5 dk. bekletildi.<br />

- Endojen enzim blokajı: lamlar % 3’lük H2O2 solusyonunda 20 dk. bekletildi.<br />

- Lamlar deiyonize distile su içinde 5 dk. bekletildi.<br />

- Antijen retrıeval:sitrat buffer(ph:6) mikrodalga fırında kaynatıldı. Sıcak distile su<br />

içinde bekletilen lamlar sitrat buffer (ph:6) solusyonuna alındı . Mikrodalga fırında<br />

800 Watt’a şoklandı.. İlk kaynama olduğu anda enerji 150-200 watt’a düşürülerek<br />

15 dk. kademeli şoklama yapıldı. Süre sonunda enerji kesilir ve lamlar 30 dk.<br />

soğumaya bırakıldı.<br />

- Yıkama( 2x5 dk. PBS ile)<br />

- Lamlardaki dokuların etrafı Pap-pen ile çizildi<br />

- Protein blokajı: 5 dk. Blocking Reagent-ultra v blok, “ready to use”, Labvision ile)<br />

- Primer antikor ile inkübasyon: solusyon lam yüzeyinden uzaklaştırılır. Lamlar<br />

primer antikor [(COX-2 (Takara, Japonya; monoklonal, 1:100)] çözeltisi ile<br />

37C’de etüvde, lamın kuruması engellenecek şekilde inkübe edildi.<br />

- Yıkama( 2x5 dk. PBS ile)<br />

- Sekonder antikor (linking) ile inkübasyon (20 dk. Biotinylated goat anti-polyvalentlabvision<br />

ile)<br />

- Yıkama( 2x5 dk. PBS ile)<br />

- Streptavidin peroksidaz ( labelling) ile inkübasyon ( 20 dk. Labvision ile)<br />

- Yıkama( 2x5 dk. PBS ile)<br />

- Kromojen ile inkübasyon: aminoetil karbazol-AEC (Labvision ile)<br />

- Mayer’s hemotoksilen ile zemin boyanması ( 4 dk)<br />

- Distile su ile yıkama<br />

- Aques Medium ile kapama<br />

38


İmmunreaktivitenin değerlendirilmesi:<br />

İmmunhistokimyasal COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u, ışık mikroskobunda tümör hücrelerinde<br />

boyanma oranı ve boyanma şiddeti açısından değerlendirildi. Eksternal kontrol olarak 2<br />

adet gastrointestinal adenokarsinom ele alındı. İnternal olarak bazı normal mukoza epitel<br />

hücreleri, myofibroblastik hücreler, iltihap hücreleri ve düz kas hücrelerinde değişen şiddet<br />

ve oranlarda boyanma saptandı. Boyanma neoplastik hücrelerde sitoplazmik ve nükleer<br />

membran boyanması şeklinde gözlendi. Pozitif boyanan tümör hücrelerinin boyanma oranı<br />

semikantitatif olarak gradelendirilerek aşağıdaki kategorilerden birine dahil edildi 0: (0-4<br />

%), 1:(5-29 %), 2: (30-59 %), 3: (60-100 %). Boyanmanın şiddeti: 0: negatif; 1+: (zayıf),<br />

2+: (orta derecede); 3+: (kuvvetli boyanma). İmmunreaktif skor: pozitif boyanan hücrelerin<br />

oranı ve boyanma şiddetlerinden elde edilen skorların birbiriyle çarpımından oluşmaktadır.<br />

İstatistiksel İncelemeler:<br />

Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS<br />

(Statistical Package for Social Sciences) for Windows 10.0 programı kullanıldı. Çalışma<br />

verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (Ortalama, Standart sapma)<br />

yanısıra niceliksel verilerin karşılaştırılmasında Mann Whitney U test kullanıldı.<br />

Parametreler arasındaki ilişkilerin incelenmesinde ise Spearman korelasyon testi kullanıldı.<br />

Sonuçlar % 95’lik güven aralığında, anlamlılık p


VI. BULGULAR<br />

37 olgulu çalışmamızda, TABLO 14’deki 3 no’lu olgu, az diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom tanılı tek olgu olduğundan istatistiksel analizleri kolaylaştırma amacıyla tüm<br />

istatistiksel analizlerden çıkarılmış, istatistiksel çalışmalar diğer 36 olgu ile yapılmıştır. Bu<br />

olgunun klinik ve histopatolojik özellikleri ve immunreaktif skoru ayrıca TABLO 24’te<br />

mevcuttur. Olguların yaşları 20 ile 96 arasında değişmekte olup ortalama yaş<br />

51,9416,93’dür. Olguların 14’ü (% 38,9) erkek; 22’si (% 61,1) kadındır. Çap ise 0,10 cm<br />

ile 12 cm arasında değişmekte olup ortalama 3,173,29’dur. COX-2 immunreaktivitesi tüm<br />

olguların % 75’inde (27/36), organlara göre ise; midede % 91.6 (11/12), ileumda % 40<br />

(2/5), kalın barsakta % 80 (4/5), appendiste % 62.5 (5/8), pankreasta % 50(1/2) oranında,<br />

jejunum(1 olgu), omentum-mezo(2 olgu) ve lenf düğümü metastazı(1 olgu) olgularının<br />

tamamında saptanmıştır. Ortalama immunreaktif skor 2,832,91 olarak bulunmuştur.<br />

40


Tablo 14: Demografik ve histopatolojik bulgular<br />

No Cins Prot. No Yaş Lokalizasyon Multipl<br />

NET<br />

varlığı<br />

Tümör Orijinal tanı<br />

çapı (cm)<br />

Yeni tanı<br />

1 E 1593-01 69 Mide Yok 5.0 Nöroendokrin komponentli Mikst endokrin ve nonendokrin<br />

adenokarsinom<br />

karsinom<br />

2 K 2031-01 50 Omentum-mezo Yok 10.0 Nöroendokrin komponentli Mikst endokrin ve nonendokrin<br />

adenokarsinom<br />

karsinom<br />

3 E 2129-01 65 Mide Yok 8.0 Nöroendokrin karsinom Az diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom<br />

4 E 6246-01 54 Mide Var 0.15 Nöroendokrin tümör benign ya da İyi diferansiye nöroendokrin tümör<br />

düşük dereceli malign<br />

5 E 6342-01 74 Mide Yok 9.0 Mikst endokrin-ekzokrin karsinom Mikst endokrin ve nonendokrin<br />

karsinom<br />

6 E 10818-04 96 Kalın barsak Yok 12.0 Mikst endokrin-ekzokrin karsinom Mikst endokrin ve nonendokrin<br />

karsinom<br />

7 E 19939-03 44 İleum Var 0.7 İyi diferansiye endokrin karsinom İyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom<br />

8 K 1942-88 71 Appendiks Yok 1.0 Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin tümör<br />

9 K 138-92 39 Mide Var 0.5 Multipl atipik karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin tümör<br />

10 E 2184-92 57 Pankreas Yok 3.0 Nöroendokrin neoplazi( islet cell İyi diferansiye nöroendokrin tümör<br />

tümörü)<br />

11 K 3149-97 66 Mide * * Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom<br />

12 K 2241-97 57 Omentum-mezo * * Karsinoid tümör infiltrasyonu İyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom<br />

13 K 312-98 68 Kalın barsak * * Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin tümör<br />

14 K 2310-98 48 Kalın barsak Yok 7.0 Atipik karsinoid İyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom<br />

15 K 4003-98 38 Appendiks Yok 0.7 Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin tümör<br />

16 E 2917-00 62 İleum Var 3.0 Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom<br />

17 K 2318-01 69 Kalın barsak Yok 5.0 Karsinoid tümör(nöroendokrin İyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom)<br />

karsinom<br />

18 E 3997-01 *** Jejunum Yok 8.0 Malign karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom<br />

19 K B24-01 30 Appendiks Yok 2.0 Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom<br />

20 E B-323 67 Lenf düğümü ** ** Karsinoid tümör metastazı İyi diferansiye nöroendokrin<br />

(metastaz)<br />

karsinom<br />

21 K Vb48-03 67 Mide * 2 Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom<br />

22 E 5823-03 67 Kalın barsak Yok 0.1 Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin tümör<br />

23 K 1131-03 42 İleum Var 2.5 Multipl karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom<br />

24 K 609-04 41 Appendiks Yok 0.8 Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin tümör<br />

25 E 968-04 39 Mide Yok 8.0 Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom<br />

26 E 3547-04 25 Appendiks Yok 0.8 Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin tümör<br />

27 K 7676-04 32 Mide * 0.4 Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin tümör<br />

28 E 3287-00 45 Pankreas Yok 5.0 Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom<br />

29 K 586-03 46 Mide * 0.125 İntramukozal mikrokarsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin tümör<br />

30 E 8854-98 34 Appendiks Yok 1.0 Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin tümör<br />

31 K 11928-00 58 İleum Yok 2.0 Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom<br />

32 K 3973-98 35 Appendiks Yok 1.4 Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin tümör<br />

33 K 2936-99 75 İleum Yok 3.5 Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom<br />

34 K 5790-98 50 Mide * 0.2 Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin tümör<br />

35 K 7697-01 50 Mide Yok 5.0 Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom<br />

36 K 12252-04 33 Mide Var 0.8 İyi diferansiye nöroendokrin İyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom<br />

karsinom<br />

37 K 13104-04 20 Appendiks Yok 0.8 Karsinoid tümör İyi diferansiye nöroendokrin tümör<br />

(*) ilgili tümörlerde tümör çapı ve/veya multipl NET varlığı bilinmemektedir.<br />

(**) rezeksiyondan 10 yıl sonra lenf düğümüne gastrointestinal NET metastazı izlenen olguda<br />

primer tümörün çapı ve tümörün multipl olup olmadığı bilinmemektedir.<br />

(***) 18 nolu olgunun yaşı bilinmemektedir.<br />

41


Tablo 15: Tüm olguların çalışmaya dahil edilen parametreler açısından<br />

değerlendirmesi<br />

N %<br />

Mikst endokrin ve nonendokrin<br />

karsinom<br />

4 11,1<br />

Tanı<br />

İyi diferansiye nöroendokrin<br />

tümör<br />

15 41,7<br />

İyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom<br />

17 47,2<br />

Mide 12 33,3<br />

Omentum-mezo 2 5,6<br />

Kalın barsak 5 13,9<br />

Organ<br />

İleum 5 13,9<br />

Appendiks 8 22,2<br />

Pankreas 2 5,6<br />

Jejunum 1 2,8<br />

Lenf düğümü(metastaz) 1 2,8<br />

Multipl nöroendokrin tümör varlığı 6 21,4<br />

Lenfatik vasküler invazyon 19 55,8<br />

Bölgesel lenf düğümüne metastaz 12 70.5<br />

Muskularis propria invazyonu 22 81,4<br />

Tablo 16: Tanılara göre immünreaktif skor dağılımı<br />

Tanılar<br />

Mikst endokrin ve nonendokrin<br />

karsinom<br />

İyi diferansiye nöroendokrin<br />

tümör<br />

İyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom<br />

İmmünreaktif skor<br />

n Ortalama SD P değeri<br />

4 7,75 2,50<br />

15 2,20 2,39<br />

17 2,23 2,35<br />

* p


Kalın barsak 5 2,80 3,63<br />

İleum 5 0,60 0,89<br />

Appendiks 8 1,62 2,06<br />

Pankreas 2 1,50 2,12<br />

Jejunum 1 2,00 -<br />

Lenf düğümü(metastaz) 1 4,00 -<br />

Tablo 18: Multipl nöroendokrin tümör varlığı, lenfatik/vasküler invazyon, bölgesel<br />

lenf düğümüne metastaz, muskularis propria invazyonu varlığına göre immünreaktif<br />

skor dağılımı<br />

Multipl tümör<br />

varlığı<br />

Lenfatik/vasküler<br />

invazyon<br />

Bölgesel lenf<br />

düğümüne<br />

metastaz<br />

Muskularis<br />

propria invazyonu<br />

İmmünreaktif skor<br />

N Ortalama SD P değeri<br />

Var 6 3,50 2,81<br />

Yok 22 2,95 3,29<br />

0,609<br />

Var 19 3,89 3,28<br />

Yok 15 1,53 1,92<br />

0,029*<br />

Var 12 3,67 3,47<br />

Yok 5 4,60 1,95<br />

Var 22 2,86 3,03<br />

Yok 5 3,20 3,03<br />

0,554<br />

0,447<br />

* p0,05).<br />

Lenfatik/vasküler invazyon olan olguların immünreaktif skorları, lenfatik/vasküler<br />

invazyon olmayan olguların immünreaktif skorlarından istatistiksel olarak anlamlı düzeyde<br />

yüksektir (p0,05).<br />

Muskularis propria invazyonu varlığına göre olguların immünreaktif skorları<br />

arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0,05).<br />

43


Tablo 19: Cinsiyete göre immünreaktif skor dağılımı<br />

Cinsiyet<br />

İmmünreaktif skor<br />

N Ortalama SD P değeri<br />

Erkek 14 4,00 3,30<br />

0,224<br />

Kadın 22 2,09 2,43<br />

Erkek ile kadın olguların immünreaktif skorları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir<br />

farklılık bulunmamaktadır (p>0,05).<br />

Tablo 20: Yaş ve tümör çapı ile immünreaktif skor ilişkisi<br />

İmmünreaktif skor<br />

N r P değeri<br />

Yaş 35 0,037 0,846<br />

Çap 32 0,159 0,385<br />

Yaş ve boyut ile immünreaktif skor arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki<br />

bulunmamaktadır (p>0,05).<br />

Tablo 21: Tanı gruplarında; organlara göre immünreaktif skor dağılımı<br />

Tanı grupları<br />

Mikst endokrin ve<br />

nonendokrin<br />

karsinom<br />

İyi diferansiye<br />

nöroendokrin tümör<br />

Organlar<br />

İmmünreaktif skor<br />

N Ortalama SD<br />

Mide 2 6,50 3,53<br />

Omentum-mezo 1 9,00 -<br />

Kalın barsak 1 9,00 -<br />

Mide 5 4,20 2,05<br />

Kalın barsak 2 0,50 0,71<br />

Appendiks 7 1,57 2,22<br />

Pankreas 1 0,00 -<br />

44


İyi diferansiye<br />

nöroendokrin<br />

karsinom<br />

Mide 5 3,80 3,63<br />

Omentum-mezo 1 1,00 -<br />

Kalın barsak 2 2,00 -<br />

İleum 5 0,60 0,89<br />

Appendiks 1 2,00 -<br />

Pankreas 1 3,00 -<br />

Jejunum 1 2,00 -<br />

Lenf düğümü 1 4,00 -<br />

Tablo 22: Tanı gruplarında; multipl nöroendokrin tümör varlığı, lenfatik/vasküler<br />

invazyon ve muskularis propria invazyonu varlıklarına göre immünreaktif skor<br />

dağılımı<br />

İmmünreaktif skor<br />

Mikst endokrin ve<br />

nonendokrin karsinom<br />

İyi diferansiye<br />

nöroendokrin tümör<br />

İyi diferansiye<br />

nöroendokrin karsinom<br />

Mikst endokrin ve<br />

nonendokrin karsinom<br />

N Ortalama SD P değeri<br />

Multipl NET Var 0 - -<br />

Multipl NET Yok 4 7,75 2,50<br />

Multipl NET Var 2 6,00 0,00<br />

Multipl NET Yok 9 1,33 2,00<br />

Multipl NET Var 4 2,25 2,63<br />

Multipl NET Yok 9 2,44 2,70<br />

L/V inv.(*) Var 4 7,75 2,50<br />

L/V inv. Yok 0 - -<br />

-<br />

-<br />

0,752<br />

-<br />

45


İyi diferansiye<br />

nöroendokrin tümör<br />

İyi diferansiye<br />

nöroendokrin karsinom<br />

Mikst endokrin ve<br />

nonendokrin karsinom<br />

İyi diferansiye<br />

nöroendokrin tümör<br />

İyi diferansiye<br />

nöroendokrin karsinom<br />

(*): L/V inv.: lenfatik/vasküler invazyon<br />

L/V inv. Var 4 3,50 2,89<br />

L/V inv. Yok 11 1,73 2,15<br />

L/V inv. Var 11 2,64 2,69<br />

L/V inv. Yok 4 1,00 1,15<br />

Mus. Propria inv. Var 3 7,33 2,89<br />

Mus. Propria inv.<br />

Yok<br />

0 - -<br />

Mus. Propria inv. Var 7 1,57 2,22<br />

Mus. Propria inv.<br />

Yok<br />

4 4,00 2,83<br />

Mus. Propria inv. Var 12 2,50 2,58<br />

Mus. Propria inv.<br />

Yok<br />

1 0,00 -<br />

0,138<br />

0,226<br />

-<br />

0,203<br />

-<br />

İyi diferansiye nöroendokrin karsinom tanısı konan olgularda; multiple varlığına<br />

göre immünreaktif skor ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık<br />

bulunmamaktadır (p>0,05).<br />

İyi diferansiye nöroendokrin tümör tanısı konan olgularda; lenfatik/vasküler invazyon<br />

varlığına göre immünreaktif skor ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir<br />

farklılık bulunmamaktadır (p>0,05).<br />

İyi diferansiye nöroendokrin karsinom tanısı konan olgularda; lenfatik/vasküler<br />

invazyon varlığına göre immünreaktif skor ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı<br />

bir farklılık bulunmamaktadır (p>0,05)<br />

İyi diferansiye nöroendokrin tümör tanısı konan olgularda; muskularis propria<br />

invazyon varlığına göre immünreaktif skor ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı<br />

bir farklılık bulunmamaktadır (p>0,05).<br />

Tablo 23: Tanı gruplarında; tümör çapı ile immünreaktif skor ilişkisi<br />

Mikst endokrin ve nonendokrin<br />

karsinom<br />

İmmünreaktif skor<br />

N r P değeri<br />

Çap 4 0,000 1,000<br />

46


İyi diferansiye nöroendokrin<br />

tümör<br />

İyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom<br />

Çap 14 -0,465 0,094<br />

Çap 14 0,383 0,177<br />

Mikst endokrin ve nonendokrin karsinom tanısı konulan olgularda; tümör çapı ile<br />

immünreaktif skor arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır<br />

(p>0,05).<br />

İyi diferansiye nöroendokrin tümör tanısı konulan olgularda; tümör çapı ile<br />

immünreaktif skor arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır.<br />

(p>0,05).<br />

İyi diferansiye nöroendokrin karsinom tanısı konulan olgularda; tümör çapı ile<br />

immünreaktif skor arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır<br />

(p>0,05).<br />

Tablo 24: İstatistiksel çalışmalara alınmayan 3’nolu olgunun; klinik ve histopatolojik<br />

özellikleri ve immunreaktif skoru:<br />

Organ Multiplite Çap Yeni tanı<br />

Lenfatik Bölgesel lenf<br />

İmmunreaktif<br />

M.Propria<br />

vasküler düğümlerine<br />

skor<br />

invazyonu<br />

invazyon Metastaz<br />

Mide Yok 8.0 Az diferansiye<br />

nöroendokrin<br />

karsinom<br />

9 var var var<br />

47


VII. TARTIŞMA<br />

1990’lı yıllarda yapılan epidemiyolojik araştırmalar, düzenli olarak nonsteroid<br />

antiinflamatuar ilaç (NSAİİ) kullanan insanlarda, başta kolorektal kanserler olmak üzere<br />

tüm gastrointestinal kanserlere az rastlanıldığını ortaya çıkarmıştır. (3, 4, 8, 9, 10, 11, 12,<br />

13) NSAİİ’lar ve aspirinin iyi bilinen ortak özellikleri COX-1 ve COX-2 enzimlerini bloke<br />

ederek araşidonik asidin inflamatuar mediatörlere dönüşmesini engellemeleridir. Daha<br />

sonra COX-2 ekpresyonunun başta gastrointestinal kanserler olmak üzere, pek çok malign<br />

tümörde ve premalign süreçte arttığı saptanmıştır. (TABLO 13) COX-2 proteinin<br />

antikanser fonksiyonları tümörlerde hücrelerarası adezyonu ve apoptozisi azaltıcı,<br />

anjiyogenezi, invaziviteyi ve proliferasyonu arttırıcı özelliklerinden kaynaklanmaktadır.<br />

(19, 20, 21, 121)<br />

Gastroenteropankreatik nöroendokrin tümörlerde (GEP-NET) bildiğimiz kadarıyla COX-2<br />

<strong>ekspresyon</strong>unu henüz immunhistokimyasal olarak araştırılmamıştır. NSAİİ’ların<br />

nöroendokrin tümör hücrelerine etkisini araştıran bir çalışmada, COX-2 selektif (NS398)<br />

ve selektif olmayan (sulindak ve indometasin) NSAİİ’ların 3 adet nöroendokrin tümör<br />

hücre kültürüne (2 pankreas, 1 kolorektal nöroendokrin) etkisi invitro şartlarda moleküler<br />

düzeyde incelenmiştir. (22) Immunoblotting yöntemiyle her üç hücre kültürlerinde de<br />

COX-1 ve COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u saptanmıştır. NSAİİ’lar hücre kültürlerinde tümör hücre<br />

proliferasyonunu hızlı ve sürekli şekilde azaltmıştır. Olgularda flow sitometri ile hücre<br />

siklusu redistrübisyonu incelendiğinde, tümör hücrelerinde büyüme inhibisyonunun<br />

nedeninin G1 arresti olduğu gösterilmiştir. Bu çalışma sınırlılığına rağmen GEP-NET’lerde<br />

48


saptanan NSAİİ kaynaklı antiproliferatif aktivitenin gastrointestinal tümörlerdeki(özofagus,<br />

mide,kolon) gibi temel olarak apoptozis indüksiyonundan dolayı değil, CDK-2 (cyclindependent<br />

kinase) aktivitesininin inhibisyonuna bağlı G1 arrestinden kaynaklandığını<br />

düşündürmektedir. Ayrıca bu üç hücre kültüründe NSAİİ kaynaklı antiproliferatif aktivite<br />

COX-2 inhibisyonu için gerekli ilaç konsantrasyonundan (EC50) çok daha fazladır. Bu da<br />

NSAİİ’ların GEP-NET’lere antiproliferatif etkilerinde COX-2 inhibisyonunun temel<br />

mekanizma olmayabileceğini düşündürmektedir.<br />

Çalışmamızda nadir görülen ve heterojen tümör antitelerinden oluşan<br />

<strong>gastroenteropankreatik</strong> nöroendokrin tümörlerde (GEP-NET) COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u varlığını<br />

immunhistokimyasal olarak araştırdık. COX-2 proteini <strong>ekspresyon</strong>u immunhistokimyasal<br />

olarak olgularımızın % 75’inde (27/36) saptanmıştır. COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u sadece tümör<br />

hücrelerinde değil, bazı olgularda düz kas hücrelerinde, inflamatuar hücrelerde,<br />

fibroblastlarda ve gastrointestinal mukoza epitel hücrelerinde de saptanmıştır. Non tümöral<br />

boyanma, mide adenokarsinomu ve mesane transizyonel hücreli karsinomuyla yapılmış<br />

bazı çalışmalarda da gözlenmiştir. (98, 139, 140)<br />

Klinikopatolojik değişkenlerden yaş, cinsiyet, tümör çapı, multipl nöroendokrin<br />

tümör varlığı, lokal lenf düğümü metastazı ve tümör yerleşimi ile COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u<br />

arasında anlamlı ilişki saptanmadı. COX-2 immunreaktivitesinin düzeyinin tanı grupları<br />

için ve lenfatik/vasküler invazyon açısından istatistiksel olarak anlamlı olduğunu saptadık.<br />

Mikst endokrin ve nonendokrin karsinom tanılı olguların immunreaktif skorları, iyi<br />

diferansiye nöroendokrin tümör tanısı ve iyi diferansiye nöroendokrin karsinom tanısı<br />

konulan olguların immünreaktif skorlarından istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksektir.<br />

(p=0,016) Bu istatistiksel sonucu değerlendirirken, mikst endokrin ve nonendokrin<br />

karsinomların morfolojik ve biyolojik özelliklerinin iyi diferansiye nöroendokrin tümör ve<br />

iyi diferansiye nöroendokrin karsinomlardan oldukça farklı olduğu gözönünde<br />

bulundurulmalıdır. İyi diferansiye nöroendokrin tümörler, benign yada düşük dereceli<br />

malign; iyi diferansiye nöroendokrin karsinomlar, düşük dereceli malign seyirlidirler.<br />

Çalışmamızda iyi diferansiye nöroendokrin tümör ve iyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinomların immunreaktif skor ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık bulunmaması,<br />

49


COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unun iyi diferansiye nöroendokrin tümörlerin, karsinoma progresyonu<br />

sırasında önemli miktarda değişmediğini düşündürmektedir.<br />

Çalışmamızda lenfatik/vasküler invazyon olan olguların immünreaktif skorları,<br />

lenfatik/vasküler invazyon olmayan olguların immünreaktif skorlarından istatistiksel olarak<br />

anlamlı düzeyde yüksek çıkmıştır.(p=0,029) Bu sonuçta mikst endokrin ve nonendokrin<br />

karsinomların immunreaktif skor ortalamasının, iyi diferansiye nöroendokrin tümör ve iyi<br />

diferansiye nöroendokrin karsinomlardan yüksek olması ve bu olguların tümünün<br />

lenfatik/vasküler invazyon göstermesi etkili olmuştur. İyi diferansiye nöroendokrin tümör<br />

ve iyi diferansiye nöroendokrin karsinom tanısı konan olgu gruplarında lenfatik/vasküler<br />

invazyon varlığına göre immünreaktif skor ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı<br />

bir farklılık bulunmamaktadır. (TABLO 22) Ancak iyi diferansiye nöroendokrin tümör ve<br />

iyi diferansiye nöroendokrin karsinom grupları içinde lenfatik/vasküler invazyon<br />

gösterenlerin immunreaktif skor ortalamasının, göstermeyenlerin immunreaktif skor<br />

ortalamalarından fazla oluşu dikkat çekicidir. Olgu sayısı arttırıldığında iyi diferansiye<br />

nöroendokrin tümör ve iyi diferansiye nöroendokrin karsinom gruplarında,<br />

lenfatik/vasküler invazyon gösteren olguların COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u, lenfatik/vasküler<br />

invazyon göstermeyen olguların COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unundan istatistiksel olarak anlamlı<br />

derecede yüksek olabilir. Bu yükseklik de artmış metastaz potansiyeli, dolayısıyla da daha<br />

kötü prognozla ilişkili olabilir. Mide nöroendokrin tümörlerinin çoğunda (11/12; % 91.6)<br />

COX-2 proteini <strong>ekspresyon</strong>unun izlenmesi dikkat çekicidir. Tanı gruplarında organlara<br />

göre immunreaktif skor dağılımını ( TABLO 21) incelediğimizde, midenin iyi diferansiye<br />

nöroendokrin tümör ve iyi diferansiye nöroendokrin karsinomlarında, immunreaktif skor<br />

ortalamasının ileum, jejunum, appendiks ve kalın barsağın immunreaktif skor<br />

ortalamasından daha yüksek olduğu görülmektedir. Organlara göre immunreaktif skor<br />

dağılımında elde edilebilecek daha güvenilir istatistiksel sonuçları olgu sayısı azlığı<br />

kısıtlamıştır.<br />

COX-2 proteini over<strong>ekspresyon</strong>unun çeşitli organ kanserlerinde klinikopatolojik<br />

değişkenlerle ilişkisi incelendiği bazı çalışmalarda COX-2 proteini <strong>ekspresyon</strong>u ile hiçbir<br />

klinikopatolojik değişken arasında anlamlı bir ilişki bulunmazken, bazı çalışmalarda<br />

COX-2 proteini over<strong>ekspresyon</strong>u, ilgili tümörün prognozunu kötüleştiren parametrelerle<br />

ilişkili bulunmuştur. COX-2 <strong>ekspresyon</strong>ununun klinikopatolojik parametrelerle ilişkisi en<br />

ayrıntılı olarak gastrointestinal tümörlerde incelenmiştir. COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unun<br />

50


çalışmamızla aynı immunreaktif skorlama yöntemiyle değerlendirildiği, 104 olgulu mide<br />

adenokarsinomu serisinde, COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u olguların tümünde saptanırken,<br />

immunreaktif skor olguların % 72’sinde 9 olarak saptanmıştır.(140) Protein düzeyi<br />

Western blotting yöntemiyle normal mukoza ile karşılaştırıldığında olguların tamamında<br />

COX-2 up-regülasyonu doğrulanmıştır. COX-2 ekpresyonu ile yaş, cinsiyet, tümörün<br />

histolojik diferansiyasyonu, lenfatik invazyon, lokal lenf düğümü metastazı, tümör evresi,<br />

rekürrens ve ölüm oranları gibi klinikopatolojik parametreler arasında anlamlı bir ilişki<br />

bulunmamıştır. Çalışmamızda immunreaktif skor ortalaması 2,832,91 olarak<br />

bulunmuştur. Bu sonuç COX-2 ekpresyonunun gasteroenteropankreatik nöroendokrin<br />

tümorogenezde rolünün mide adenokarsinomundan daha az olabileceğini<br />

düşündürmektedir. Ancak mide adenokarsinomlarında immunhistokimyasal olarak COX-<br />

2 <strong>ekspresyon</strong>unun daha az sıklıkta görüldüğünü bildiren çalışmalar da mevcuttur. Yapılan<br />

bir çalışmada COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u intestinal tip mide adenokarsinomlu olguların %<br />

58’inde immunhistokimyasal olarak saptanırken, diffüz tip mide adenokarsinomlu<br />

olguların sadece % 6’sında saptanmıştır.(141) Elde edilen farklı sonuçlar kullanılan farklı<br />

COX-2 antikorlarına, uygulanan standart olmayan boyama protokollerine, doku takibindeki<br />

farklılıklara ve gözlemci farklılıklarına bağlı olabilir.<br />

Tomozawa ve arkadaşları 63 kolorektal adenokarsinomlu olgu ile yaptıkları<br />

çalışmada, COX-2 immunreaktivitesi ile yaş, cinsiyet, tümör büyüklüğü, tümör yerleşimi,<br />

tümörün histolojik tipi, invazyon derinliği ve lenfatik/vasküler invazyon arasında anlamlı<br />

bir ilişki bulamazken, COX-2 immunreaktivitesinin nüks ve hematojen metastaz varlığıyla<br />

istatistiksel olarak uyumlu olduğunu göstermişlerdir.(142) Bir diğer çalışmada COX-2<br />

proteini <strong>ekspresyon</strong>u kolorektal adenokarsinom olgularının % 70’inde (42/60)<br />

saptanmışken, histolojik grade, çap, uzak metastaz varlığı, evre gibi parametrelerle<br />

<strong>ekspresyon</strong> düzeyi arasında anlamlı ilişki bulunamamıştır.(143) Fujita ve arkadaşları<br />

kolorektal adenokarsinomlarda COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u düzeyinin yüksekliği ile, tümörün<br />

çapının büyüklüğü ve tümör invazyonunun daha derin olması arasındaki ilişkinin anlamlı<br />

olduğunu bulmuştur.(144) Kolorektal karsinogenezin değişik gelişim aşamalarında COX-2<br />

<strong>ekspresyon</strong>u düzeylerinin birbiriyle karşılaştırıldığı bir başka çalışmada, COX-2<br />

<strong>ekspresyon</strong>u düzeyinin ileri evre karsinomlarda, erken evre kaarsinom ve adenomlarından<br />

yüksek olduğu bulunmuştur. (145). Bu çalışmada ayrıca COX-2 proteini over<strong>ekspresyon</strong>u<br />

postoperatif olgularda tek başına kötü prognostik risk faktörü olarak saptanmıştır.<br />

51


Kolorektal adenokarsinomlu olgularda COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unun, tümör<br />

neovaskülarizasyonuyla ilişkisinin araştırıldığı bir çalışmada(146), artmış COX-2<br />

<strong>ekspresyon</strong>u düzeyi tümör çapı, tümör diferansiyasyonu, metastatik lenf düğümü sayısı ve<br />

hastaların sağkalımı gibi parametrelerle istatistiksel olarak uyumlu bulunmuştur. Ayrıca bu<br />

çalışmada olguların kötü prognozuyla ilişkili mikrovasküler damar dansite artışı ile COX-2<br />

<strong>ekspresyon</strong> düzeyi artışı birbiriyle uyumlu olarak bulunmuştur.(146) Mide kanserinde<br />

COX-2 proteini over<strong>ekspresyon</strong>un anjiyogenezdeki rolü, VEGF(vascular endothelial<br />

growth factor) <strong>ekspresyon</strong>u ve mikrovasküler dansite ile ilişkisi üzerinden incelendiğinde<br />

(147), COX-2 pozitif hücrelerde VEGF <strong>ekspresyon</strong>u ve mikrovasküler dansite COX-2<br />

negatif olgulardan anlamlı derecede daha yüksek bulunmuştur. Ancak bu çalışmada COX-2<br />

proteini <strong>ekspresyon</strong>u ile klinikopatolojik özellikler arasında anlamlı bir ilişki<br />

bulunmamıştır. COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u vektörü ile transfekte edilen insan kolon kanser<br />

hücreleriyle (CACO-2) yapılan bir çalışmada, CACO-2 hücrelerinde COX-2<br />

eskpresyonuyla beraber metalloproteinaz-2 düzeyi ve membran tip metalloproteinaz<br />

RNA’sının arttığı saptanmıştır.(133) Kolon kanser hücrelerinde bu artış kolon kanserinde<br />

invazyon artışını dolayısıyla da metastatik potansiyel için risk artışını düşündürmektedir.<br />

(133) Bundan sonra yapılacak çalışmalarda tümörlerde yeni damar oluşumununda etkili<br />

olan VEGF ve invazyonu kolaylaştıran metalloproteinaz gibi maddelerle GEP-NET’lerin<br />

invazifliği ve metastaz yapma potansiyeli arasındaki ilişki araştırılabilir.<br />

Bir başka çalışmada COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u immunhistokimyasal olarak<br />

kolanjiyokarsinom olgularının % 52’sinde (53/102) saptanmıştır. Ancak COX-2<br />

<strong>ekspresyon</strong>u ile; yaş, cinsiyet, lenf düğümlerine ve karaciğere metastaz gibi parametreler<br />

arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.(137) Oral skuamoz hücreli<br />

karsinomlarda COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u immunhistokimyasal olarak olguların % 77.8’inde<br />

(35/45) saptanmış, ancak COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u ile tümörde lokalizasyon, histolojik grade,<br />

çap, lenf düğümü metastazı ve yaş arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.(149) COX-2<br />

ekpresyonunun immunhistokimyasal olarak akciğer kanseri olgularının % 31’inde<br />

saptandığı bir çalışmada, COX-2 pozitif grupta yaşam beklentisinin COX-2 negatif gruptan<br />

istatistiksel olarak anlamlı derecede kısa olduğu gösterilmiştir. (150)<br />

Son yıllarda COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unun meme karsinogenezinde de önemli rol<br />

oynadığı saptanmıştır. İnvaziv duktal karsinom ve duktal karsinoma in situlu olgularla<br />

yapılan bir çalışmada, COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u invaziv duktal karsinomlu olguların %<br />

52


36.7’sinde, duktal karsinoma in situlu olguların ise % 54.5’unda saptanmıştır.(151) Bu<br />

çalışmada COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u ile meme kanseri için tanımlanmış prognostik<br />

klinikopatolojik parametreler arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Bazı bulgular<br />

meme karsinomunda artmış COX-2 ekpresyonunun büyük tümör çapı, aksiller lenf<br />

düğümü metastazı varlığı, tümörde HER2 pozitifliği gibi daha aggresif meme kanseri<br />

parametreleriyle ilişkili olduğunu düşündürmektedir.(152)<br />

İmmunhistokimyasal olarak endometrial kanserlerde COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unun<br />

incelendiği 152 olgulu bir çalışmada, olguların 27’sinde (% 17.8) COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u<br />

saptanmıştır. Bu çalışmada COX-2 pozitifliği ile tümörün histolojik tipi, FIGO evresi, lenf<br />

düğümü metastazı, derin myometrial invazyon varlığı gibi klinikopatolojik parametreler<br />

arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. (153) Artmış COX-2 eksresyonunun over<br />

karsinomunda tek başına olguların sağkalımını olumsuz yönde etkileyen olumsuz<br />

prognostik bir faktör olduğu gösterilmiştir. (154)<br />

COX inhibitörü NSAİİ’ların kanser oluşumunu önleyici etkileriyle etkileriyle ilgili<br />

saptanan en iyi kanıtlanmış sonuç kolorektal kanserin kemopreventasyonudur. COX-2<br />

<strong>ekspresyon</strong>unun tümör hücre proliferasyonunu arttırıcı, apoptozise rezistans oluşturan ve<br />

anjiyogenezi arttırıcı etkileri sadece gastrointestinal kanserlerde sınırlı değildir. Bu yüzden<br />

COX-2 inhibitörlerinin meme, akciğer ve deri gibi kanserlerinin oluşumunu önleyici<br />

etkilerini araştırmak için yapılan klinik çalışmalar halen devam etmektedir. COX-2<br />

inhibitörü cele<strong>cox</strong>ibin fare onkojenik spontan meme kanseri modelinde etkisinin<br />

incelendiği invivo preklinik bir araştırmada cele<strong>cox</strong>ib(selektif COX-2 inhibitörü) tümör<br />

hücrelerinde apoptozisi arttırıcı, proliferasyonu azaltıcı etkileriyle tümör büyümesini<br />

azaltmaktadır.(155) Bu çalışmada ortaya çıkan antineoplastik etkiyle uyumlu olarak<br />

cele<strong>cox</strong>ibin proapoptotik protein Bax <strong>ekspresyon</strong>unu arttırdığı, antiapoptotik protein Bcl-<br />

2’yi azalttığı, proanjiyojenik faktör VEGF düzeyini azalttığı saptanmıştır. Cele<strong>cox</strong>ibin<br />

metastatik meme kanserlerinde kullanılan adjuvant ve neoadjuvant tedavilerle kombine<br />

edildiği bir çalışmada cele<strong>cox</strong>ibin bu tedavi modellerine sinerjik etki yarattığı gözlenmiştir.<br />

(156) Halen meme kanseri için yüksek riskli kadınlarda, meme kanseri<br />

kemopreventasyonunda aromataz inhibitörü Exemetane’in tek başına ve COX-2 inhibitörü<br />

cele<strong>cox</strong>ible beraber kullanıldığı klinik çalışma devam etmektedir.(156) Roche-Nagle ve<br />

arkadaşları primer meme karsinomlu farelerin tümörlerinin eksizyonu sonrası, vene tümör<br />

hücresi enjeksiyonu ile oluşturulan deneysel metastaz modelinde, COX-2 inhibitörü (SC-<br />

53


236) ile tedavi edilen gruptaki farelerde, metastaz sayısı ve metastatik tümör boyutlarının<br />

tedavi edilmeyen gruptan istatistiksel olarak anlamlı derecede daha az olduğunu<br />

göstermiştir. Pek çok tümörde olduğu gibi, COX-2 akciğer kanserlerinde de sık olarak<br />

overeksprese edilmektedir.(92,93) Hayvan modelleriyle yapılan preklinik çalışmalar<br />

siklooksigenaz inhibitörlerinin akciğer tümörlerini küçülttüğünü göstermiştir.(157) Bu<br />

sonuçlar NSAİİ’ların COX-2 bağımlı ve COX-2’den bağımsız mekanizmaları etkisiyle<br />

olabilir. Bazı epidemiyolojik çalışmalar NSAİİ kullanan insanlarda akciğer kanserinin daha<br />

az görüldüğünü düşündürmektedir. Akciğer kanserinde COX-2 inhibitörü (cele<strong>cox</strong>ib) ile<br />

yapılan faz 2 klinik çalışmalar cele<strong>cox</strong>ibin, kemoterapiye ve radyoterapiye verilen<br />

sitotoksik cevabı sinerjik etkiyle arttırdığını göstermiştir. (158) COX-2 inhibitörlerinin<br />

akciğer kanserlerinin tedavisinde kullanımıyla ilgili klinik çalışmalar halen devam<br />

etmektedir. COX-1 ve COX-2 inhibisyonunun kombine olarak sağlandığı bir çalışmada,<br />

COX-1 (catechin) ve COX-2 (NS398) inhibitörleriyle sağlanan sinerjik etkinin mesane ve<br />

prostat kanseri hücrelerini invitro ortamda kuvvetli olarak inhibe ettiğini gösterilmiştir.<br />

(159) COX-2 inhibitörü rofe<strong>cox</strong>ibin klasik kemoterapotik temozolomide ile beraber<br />

kullanımıyla güçlenen antianjiyojenik etkinin, anjiyogenik bir tümör olan glioblastomun<br />

tedavisini kolaylaştırdığı hastaların sürvisini uzattığı izlenmiştir (160).<br />

COX-2 proteininin pek çok tümörün karsinogenezinde rolü olduğu kanıtlanmış olsa da,<br />

mekanizması henüz tam olarak açıklanamamıştır. Çalışmamızda COX-2 ekpresyonu<br />

<strong>gastroenteropankreatik</strong> nöroendokrin (GEP-NET) tümör olgularımızın önemli bir<br />

bölümünde(%75) saptanmıştır. Bildiğimiz kadarıyla daha önce GEP-NET’lerde COX-2<br />

<strong>ekspresyon</strong>unu immunhistokimyasal olarak araştırılmamıştır. Çalışmamız bundan sonra<br />

GEP-NET’lerde COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unun inceleneceği immunhistokimyasal ve moleküler<br />

çalışmalara ışık tutabilir. Olgu sayısının azlığı özellikle tanı gruplarında ve organlara göre<br />

tümör dağılımında COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unun klinikopatolojik parametrelerle istatistiksel<br />

olarak karşılaştırılmasını zorlaştırmıştır. Daha geniş serilerle yapılacak çalışmalar ile GEP-<br />

NET’lerde COX-2 proteini <strong>ekspresyon</strong>ununun klinikopatolojik parametrelerle ilişkisi<br />

hakkında daha kapsamlı ve daha kesin bulgular verebilir. Ancak yapılacak çalışmalarda, bu<br />

tümörlerin heterogenitesi gözönüne alınmalıdır. COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unun GEP-NET’lerin<br />

patogenez ve progresyonundaki rolüyle ilgili yapılacak çalışmalar, COX-2 proteini<br />

inhibisyonunun bu tümörlerde potent terapotik etkisi olup olmayacağı hakkında faydalı<br />

bilgiler verebilir. NSAİİ’ların GEP-NET hücre kültürlerine etkisinin araştırıldığı bir invitro<br />

54


çalışmada, NSAİİ’ların tümör hücrelerinde büyüme inhibisyonu için gerekli ilaç<br />

konsantrasyonunun COX enzimi inhibisyonu için gerekli ilaç konsantrasyonundan çok<br />

daha fazla olduğunu gösterilmiştir.(22) Bu sonuç NSAİİ’lar ile GEP-NET hücre<br />

kültürlerinde ortaya çıkan antiproliferatif etkide, temel mekanizmanın COX enzimi<br />

inhibisyonu olmayabileceğini düşündürmektedir. Son çalışmalar NSAİİ’ların COX<br />

inhibisyonundan bağımsız başka mekanizmalarla da antitransformasyon, antiproliferatif ve<br />

proapoptotik rolleri olduğunu desteklemektedir (161, 162, 163, 164, 165).<br />

İmmunhistokimyasal olarak GEP-NET’lerin önemli bir kısmında eksprese edildiği<br />

saptadığımız COX-2’nin bu tümörlerin büyüme ve progresyonuna etki mekanizmaları<br />

bundan sonra yapılacak çalışmalarla incelenmelidir. COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unun<br />

klinikopatolojik değişkenlerle ilişkisi ve prognostik önemi daha geniş serilerle yapılacak<br />

çalışmalarla aydınlatılmalıdır. Pek çok tümörde NSAİİ’larla ortaya çıkan antikanser etkinin<br />

yavaş proliferasyon kinetiği gösteren, bu tümörlerde etkili olup olmadığı, olası<br />

antiproliferatif etkinin NSAİİ’ların COX-2 inhibisyonuna bağımlı ve bağımsız<br />

mekanizmaları araştırılmalıdır.<br />

VIII. SONUÇLAR<br />

1) Çalışmamızın ana hedefi nadir görülen ve heterojen tümör antitelerinden oluşan<br />

gastroentropankreatik nöroendokrin tümörlerde(GEP-NET) COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u<br />

varlığını immunhistokimyasal olarak araştırmaktır. COX-2 proteini <strong>ekspresyon</strong>u<br />

immunhistokimyasal olarak olgularımızın % 75’inde (27/36) saptanmıştır.<br />

2) Organlara göre COX-2 immunreaktivitesi; midede % 91.6 (11/12), ileumda %40 (2/5),<br />

kalın barsakta % 80 (4/5), appendikste % 62.5 (5/8), pankreasta %50 (1/2) oranında<br />

olguda; jejunum (1 olgu), omentum-mezo(2 olgu) ve metastatik lenf düğümü(1 olgu)<br />

olgularının ise tümünde saptanmıştır. İmmunreaktif skor ortalaması 2,832,91 olarak<br />

bulunmuştur.<br />

55


3) COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u olgularımızın sadece tümör hücrelerinde değil, bazı olgularda düz<br />

kas hücrelerinde, inflamatuar hücrelerde, fibroblastlarda ve gastrointestinal mukoza<br />

epitel hücrelerinde de saptanmıştır.<br />

4) Klinikopatolojik değişkenlerden yaş, cinsiyet, tümör çapı, multipl nöroendokrin tümör<br />

varlığı, lokal lenf düğümü metastazı ve tümör yerleşimi ile COX-2 immunpozitivitesi<br />

arasında anlamlı ilişki saptanmadı.<br />

5) Adenokarsinom komponenti olan mikst endokrin ve nonendokrin karsinom tanılı<br />

olguların immunreaktif skorları, iyi diferansiye nöroendokrin tümör ve iyi diferansiye<br />

nöroendokrin karsinom tanısı konulan olguların immünreaktif skorlarından istatistiksel<br />

olarak anlamlı düzeyde yüksektir (p=0,016). İyi diferansiye nöroendokrin tümör ve iyi<br />

diferansiye noröendokrin karsinomların immunreaktif skorları arasında ise istatistiksel<br />

olarak anlamlı bir ilişki saptanmadı.<br />

6) Lenfatik/vasküler invazyon olan olguların immünreaktif skorları, lenfatik/vasküler<br />

invazyon olmayan olguların immünreaktif skorlarından istatistiksel olarak anlamlı<br />

düzeyde yüksektir (p=0,029).<br />

7) İyi diferansiye nöroendokrin tümör ve iyi diferansiye nöroendokrin karsinom tanısı<br />

konan olgu grupları içinde lenfatik/vasküler invazyon varlığına göre immünreaktif skor<br />

ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır<br />

(p>0,05). Ancak iyi diferansiye nöroendokrin tümör ve iyi diferansiye nöroendokrin<br />

karsinom grubunda lenfatik/vasküler invazyon gösterenlerin immunreaktif skor<br />

ortalamasının, göstermeyenlerin immunreaktif skor ortalamalarının fazla oluşu dikkat<br />

çekicidir.<br />

8) Daha geniş kapsamlı çalışmalarda <strong>gastroenteropankreatik</strong> tümörlerde COX-2<br />

<strong>ekspresyon</strong>u incelenmeli, COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unun tümörün büyüme ve progresyonuna<br />

etkisi ve bunun mekanizması araştırılmalıdır.<br />

56


IX. RESİMLER:<br />

Resim 1: Mide, mikst endokrin ve nonendokrin karsinom: neoplastik hücrelerde yaygın<br />

ve şiddetli COX-2 immunoreaktivitesi .Boyanma nükleer membranlarda ve sitoplazmada<br />

granüler tarzda gözlenmektedır. (vaka no:2, prot.no: 2031/01, 40X)<br />

Resim 2: Mide, az diferansiye nöroendokrin karsinom: COX-2 immunoreaktivitesi<br />

neoplastik alanların(sol taraf) dışında bazı vakalarda nonneoplastik epitelde ve lamina<br />

propriadaki bazı iltihabi hücrelerde(sağ üst taraf) de gözlenmektedir. (vaka no:3,<br />

prot.no: 2129/01, 4X)<br />

57


Resim 3: Mide, az diferansiye nöroendokrin karsinom: resim 2’deki vakanın<br />

nonneoplastik epitelinde, lamina propriadaki bazı iltihabi hücrelerde ve stromal<br />

hücrelerde COX-2 immunreaktivitesi (vaka no:3, prot.no: 2129/01, 40X)<br />

A B<br />

C<br />

Resim 4: Kolon, iyi diferansiye nöroendokrin karsinom: A) neoplastik hücrelerde ve<br />

noneoplastik kripta epitelinde zayıf COX-2 immunreaktivitesi (10X), B) neoplastik<br />

alanın büyük büyütme görünümü(40X), C) submukozal lenfatik invazyon alanında<br />

COX-2 immunreaktivitesi(40X) (vaka no:14, prot.no: 2310/98)<br />

58


A<br />

B<br />

Resim 5: Appendiks, iyi diferansiye nöroendokrin karsinom: A) iyi diferansiye<br />

nöroendokrin tümör hücreleri tüm duvar katlarını aşıp mesoappendikste derin<br />

infiltrasyon göstermekte (10X), B) tümör hücrelerinin bazılarında zayıf sitoplazmik<br />

boyanma (40X ) (vaka no:19, prot.no: b24/01)<br />

A<br />

B<br />

Resim 6: Lenf düğümü, iyi diferansiye nöroendokrin karsinom: A) lenf düğümünün<br />

normal arkitektürünü ortadan kaldıran iyi diferansiye nöroendokrin tümör metastazı<br />

(10X), B) büyük büyütmede tümör hücrelerinde orta şiddete COX-2 immunreaktivitesi<br />

varken rezidü lenfoid alanda(sağ taraf) immunreaktivite saptanmadı (40X) (vaka no:20,<br />

prot.no: b323)<br />

59


A<br />

B<br />

Resim 7: İleum, iyi diferansiye nöroendokrin karsinom: A) neoplastik hücrelerde<br />

immunreaktivite yokken, yüzeyel kısmı ülsere mukozadaki inflamatuar hücrelerde ve<br />

kriptalarda izlenen immunreaktivite (10X), B) büyük büyütmede tümör hücrelerinde<br />

immunreaktivite yokken, arada kalan normal kripta epitelinde kuvvetli immunreaktivite<br />

saptandı (40X ) (vaka no:23, prot.no: 1131-03)<br />

A<br />

B<br />

Resim 8: Mide, iyi diferansiye nöroendokrin karsinom: A, B) serozaya kadar<br />

infiltrasyon gösteren neoplastik tümör hücrelerinde yaygın ve orta derecede kuvvette<br />

COX-2 immunreaktivitesi (4,10X) (vaka no:25, prot.no: 968-04)<br />

60


A<br />

B<br />

Resim 9: Mide, iyi diferansiye nöroendokrin karsinom: A ,B) mide duvarında<br />

infiltrasyon gösteren neoplastik hücrelerde yaygın COX-2 <strong>ekspresyon</strong>u (10,40X) (vaka<br />

no:36, prot.no: 12252-04)<br />

A<br />

B<br />

Resim 10: Appendiks, iyi diferansiye nöroendokrin tümör: A, B) appendiks duvarında<br />

infiltrasyon gösteren nöroendokrin tümör hücrelerde COX-2 immunreaktivitesi yokken,<br />

kriptalarda zayıf COX-2 immunreaktivitesi izlenmekte (10,40X) (vaka no:37, prot.no:<br />

13104-04)<br />

61


X) KAYNAKLAR<br />

1. Levi F, Te V-C, Radimbison l, Rindi G, La Vecchia C. Epidemiology of carcinoid<br />

neoplasm in Vaud, Switzerland, 1997. Br. J. Cancer 83, 952-955 (2000)<br />

2. Isomaki, H.A., Hakulinen T., and Joutsenlahti, U. Excess risk of lymphomas, leukemia,<br />

and myeloma in patients with rheumatoid arthritis. J. Chronic Dis., 31: 691-696, 1978<br />

3. Laakso, M., Mutru, O., Isomaki, H., and Koota, K. Cancer mortality in patients with<br />

rheumatoid arthritis. J. Rheumatol., 13:522-526, 1986<br />

4. Gridley, G., McLaughlin, J.K., Ekbom, A., Klareskog, L., Adami, H-O., Hacker, D.G.,<br />

Hoover, R., and Fraumeni, J.F., Jr. İncidence of cancer among patients with<br />

rheumatoid arthiritis. J.Natl.Cancer Inst.,85: 307-311, 1993<br />

5. Thun, M.J. Aspirin, NSAIDs, and digestive tract cancers. Cancer Metastasis Rev.,<br />

13:269-288, 1994<br />

6. Gıardiello, F.M., Offerhaus, G.J.A., and DuBois, R.N. The role of nonsteroidal<br />

antiinflamatory drugs in colorectal cancer prevention Eur. J. Cancer, 31a: 1071-1076,<br />

1995<br />

7. IARC. Aspirin. IARC Handbooks on Cancer Prevention, vol. 1: Non-steroidal anti<br />

inflamatory drugs. IARC Scientific Publ., Lyon, France: IARC, 1997<br />

8. Thun, M.J., Namboodiri, M.M, Calle, E.E., Flanders, W.D., and Heath, C.W., Jr<br />

Aspirin use and risk of fatal cancer. Cancer Res., 53:1322-1327, 1993<br />

9. Funkhoser, E.M. and Sharp, G.B. Aspirin and reduced risk of esophageal carcinoma.<br />

Cancer (phila.), 76: 1116-1119, 1995<br />

10. Farrow D.C., Vaughan, T.L., Hansten, P.D., Stanford, J.L., Risch, H.A., Gamon, M.D.,<br />

Chow, W.H., Dubrow, R., Ahsan, H., Mayne, S.T, Schoenberg, J.B., West, A.B.,<br />

Rotterdam, H., Fraumeni, J.F.Jr., and Blot, W.J. Use of aspirin and other nonteroidal<br />

antiinflammatory drugs and risk of esophageal and gastric cancer. Cancer Epidemiol.<br />

Biomark. Prev., 7:97-102, 1998<br />

11. Zaridze D., Borisova, E., Maximovitch, D., and Chkhikvadze, V., Aspirin protects<br />

against gastric cancer: Results of a case control study from Moscow, Russia. Int. J.<br />

Cancer, 82: 473-476, 1999<br />

62


12.Coogan P.F., Rosenberg L., Palmer J.R., Strom B.L., Zauber A.G., Stolley P.D.<br />

and Shapiro S., Nonsteroidal anti-inflammatory drugs and risk of digestive cancers at<br />

sites other than the large bowel. Cancer Epidemiol. Biomark. Prev., 9: 119-123, 2000<br />

13. Langman MJ, Cheng KK, Gilman EA, Lancashire RJ. Effect of anti-inflammatory<br />

drugs on overall risk of common cancer: case-control study in general practice<br />

research database. BMJ. 2000 Jun 17; 320(7250): 1642-6.<br />

14. Eberhart CE, Coffey RJ, Radhika A, Giardiello FM, Ferrenbach S, DuBois RN. Upregulation<br />

of cyclooxygenase 2 gene expression in human colorectal adenomas and<br />

adenocarcinomas. Gastroenterology. 1994 Oct;107(4):1183-8<br />

15. Reddy BS, Rao CV, Seibert K. Evaluation of cyclooxygenase-2 inhibitor for potential<br />

chemopreventive properties in colon carcinogenesis. Cancer Res. 1996 Oct 15; 56(20):<br />

4566-9<br />

16. Sano H, Kawahito Y, Wilder RL, Hashiramoto A, Mukai S, Asai K, Kimura S, Kato H,<br />

Kondo M, Hla T. Expression of cyclooxygenase-1 and -2 in human colorectal cancer.<br />

Cancer Res. 1995 Sep 1; 55(17): 3785-9.<br />

17. Zimmermann KC, Sarbia M, Weber AA, Borchard F, Gabbert HE, Schror K.<br />

Cyclooxygenase-2 expression in human esophageal carcinoma. Cancer Res. 1999 Jan<br />

1; 59(1): 198-204<br />

18. Kakiuchi Y, Tsuji S, Tsujii M, Murata H, Kawai N, Yasumaru M, Kimura A, Komori<br />

M, Irie T, Miyoshi E, Sasaki Y, Hayashi N, Kawano S, Hori M. Cyclooxygenase-2<br />

activity altered the cell-surface carbohydrate antigens on colon cancer cells and<br />

enhanced liver metastasis. Cancer Res. 2002 Mar 1; 62(5): 1567-72<br />

19. Morris CD, Armstrong GR, Bigley G, Green H, Attwood SE. Cyclooxygenase-2<br />

expression in the Barrett's metaplasia-dysplasia-adenocarcinoma sequence. Am J<br />

Gastroenterol. 2001 Apr; 96(4): 990-6<br />

20. Jones MK, Wang H, Peskar BM, Levin E, Itani RM, Sarfeh IJ, Tarnawski AS.<br />

Inhibition of angiogenesis by nonsteroidal anti-inflammatory drugs: insight into<br />

mechanisms and implications for cancer growth and ulcer healing. Nat Med. 1999<br />

Dec; 5(12): 1418-23<br />

21. Souza RF, Shewmake K, Beer DG, Cryer B, Spechler SJ. Selective inhibition of<br />

cyclooxygenase-2 suppresses growth and induces apoptosis in human esophageal<br />

adenocarcinoma cells. Cancer Res. 2000 Oct 15; 60(20): 5767-72<br />

63


22. Detjen KM, Welzel M, Wiedenmann B, Rosewicz S. Nonsteroidal anti-inflammatory<br />

drugs inhibit growth of human neuroendocrine tumor cells via G1 cell-cycle arrest. Int<br />

J Cancer. 2003 dec 10; 107(5): 844-53.<br />

23. Klöppel, G. & P.U. Heitz. 1981. Die disseminierten (diffusen) endokrinen Zellen. In<br />

Spezielle pathologische Anatomie, Bd 14. W. Doerr & G. Seifert, Eds.: 1079-1135.<br />

Springer. Berlin.<br />

24. Veenhof CH, de Wit R, Taal BG, Dirix LY, Wagstaff J, Hensen A, Huldij AC, Bakker<br />

PJ. A dose-escalation study of recombinant interferon-alpha in patients with a<br />

metastatic carcinoid tumour. Eur J Cancer. 1992; 28(1): 75-8.<br />

25. Rindi G. Capella C, Solcia E. Pathobiology and classification of digestive endocrine<br />

tumors. In: Recent Advances in the Pathophysiology of Inflammatory Bowel Disease<br />

and Digestive Endocrine Tumors. Mignon Mi Colombel JF(Eds.), John Libbet<br />

Eurotext, Monrouge-London-Rome, 177-191 (1999)<br />

26. Rindi G, Luinetti O, Cornaggia M, Capella C, Solcia E. Three subtypes of gastric<br />

argyrophil carcinoid and the gastric neuroendocrine carcinoma: a clinicopathologic<br />

study. Gastroenterology. 1993 Apr; 104(4): 994-1006<br />

27. Rindi G, Azzoni C, La Rosa S, Klersy C, Paolotti D, Rappel S, Stolte M, Capella C,<br />

Bordi C, Solcia E. ECL cell tumor and poorly differentiated endocrine carcinoma of<br />

the stomach: prognostic evaluation by pathological analysis. Gastroenterology. 1999<br />

Mar; 116(3): 532-42.<br />

28. Fujii T, Kawai T, Saito K, Hishima T, Hayashi Y, Imura J, Hironaka M, Hosoya Y,<br />

Koike M, Fukayama M. MEN1 gene mutations in sporadic neuroendocrine tumors of<br />

foregut derivation.Pathol Int. 1999 Nov; 49(11): 968-73.<br />

29. Bordi C, Falchetti A, Azzoni C, D'Adda T, Canavese G, Guariglia A, Santini D,<br />

Tomassetti P, Brandi ML.Aggressive forms of gastric neuroendocrine tumors in<br />

multiple endocrine neoplasia type I. Am J Surg Pathol. 1997 Sep; 21(9): 1075-82.<br />

30. D'Adda T, Keller G, Bordi C, Hofler H. Loss of heterozygosity in 11q13-14 regions in<br />

gastric neuroendocrine tumors not associated with multiple endocrine neoplasia type 1<br />

syndrome. Lab Invest. 1999 Jun; 79(6): 671-7<br />

31. D'Adda T, Candidus S, Denk H, Bordi C, Hofler H.Gastric neuroendocrine neoplasms:<br />

tumour clonality and malignancy-associated large X-chromosomal deletions. J Pathol.<br />

1999 Nov; 189(3): 394-401.<br />

64


32. Rigaud G, Missiaglia E, Moore PS, Zamboni G, Falconi M, Talamini G, Pesci A,<br />

Baron A, Lissandrini D, Rindi G, Grigolato P, Pederzoli P, Scarpa A. High resolution<br />

allelotype of nonfunctional pancreatic endocrine tumors: identification of two<br />

molecular subgroups with clinical implications. Cancer Res. 2001 Jan 1; 61(1):285-92<br />

33. Speel EJ, Richter J, Moch H, Egenter C, Saremaslani P, Rutimann K, Zhao J,<br />

Barghorn A, Roth J, Heitz PU, Komminoth P. Genetic differences in endocrine<br />

pancreatic tumor subtypes detected by comparative genomic hybridization. Am J<br />

Pathol. 1999 Dec; 155(6): 1787-94.<br />

34. Bartsch DK, Kersting M, Wild A, Ramaswamy A, Gerdes B, Schuermann M, Simon B,<br />

Rothmund M. Low frequency of p16(INK4a) alterations in insulinomas. Digestion.<br />

2000;62(2-3): 171-7.<br />

35. Moore PS, Orlandini S, Zamboni G, Capelli P, Rigaud G, Falconi M, Bassi C,<br />

Lemoine NR, Scarpa A. Pancreatic tumours: molecular pathways implicated in ductal<br />

cancer are involved in ampullary but not in exocrine nonductal or endocrine<br />

tumorigenesis. Br J Cancer. 2001 Jan; 84(2): 253-62<br />

36. Beghelli S, Pelosi G, Zamboni G, Falconi M, Iacono C, Bordi C, Scarpa A. Pancreatic<br />

endocrine tumours: evidence for a tumour suppressor pathogenesis and for a tumour<br />

suppressor gene on chromosome 17p. J Pathol. 1998 Sep;186(1):41-50<br />

37. Nikiforova MN, Nikiforov YE, Biddinger P, Gnepp DR, Grosembacher LA,<br />

Wajchenberg BL, Fagin JA, Cohen RM. Frequent loss of heterozygosity at<br />

chromosome 3p14.2-3p21 in human pancreatic islet cell tumours. Clin Endocrinol<br />

(Oxf). 1999 Jul; 51(1): 27-33.<br />

38. Rindi G, Alberizzi P, Candusso ME, LaRosa S, Capella C, Solcia E. Loss of<br />

heterozygosity for chromosome 17p, p53 gene and chromosome 18q, DCC gene, in<br />

aggresive endocrine tumors of the stomach. Gastroenterology 116, G2156(1999)<br />

(abstract)<br />

39. Oberndorfer, S. 1907. Karzinoide Tumoren des Dünndarms. Frankf. Z. Pathol. 1: 426-<br />

432<br />

40. Williams, E.D. & M. Sandler. 1963. The classification of carcinoid tumours. Lancet 1:<br />

238-239.<br />

41. Klöppel, G., P.U. Heitz, C. Capella, et al. 1995. The spectrum and classification of<br />

gastric and duodenal neuroendocrine tumours. Curr. Diag. Pathol. 2: 10-14.<br />

65


42. Solcia, E., G. Klöppel, L.H. Sobin, et al. 2000. Histological typing of endocrine<br />

tumours. 2nd Ed. WHO International Histological Classification of Tumours.<br />

Springer. Berlin.<br />

43. Bordi, C., C. Azzoni, T. D'Adda, et al. 1997. Neuroendokrine Tumoren des Magens.<br />

Pathologe 18: 313-321<br />

44. Klöppel, G. & A. Clemens. 1996. The biological relevance of gastric neuroendocrine<br />

tumors. Yale J. Biol. Med. 69: 69-74<br />

45. Eissele, R., M. Anlauf, M.K.H. Schäfer, et al. 1999. Expression of vesicular monoamine<br />

transporters in endocrine hyperplasia and endocrine tumors of the oxyntic stomach.<br />

Digestion 60: 428-439<br />

46. Rindi, G., D. Paolotti, R. Fiocca, et al. 2000. Vesicular monoamine transporter 2 as a<br />

marker of gastric enterochromaffin-like cell tumors. Virchows Arch. 436: 217-223<br />

47. Bordi, C., T. D'Adda, C. Azzoni, et al. 1998. Gastrointestinal endocrine tumors: recent<br />

developments. Endocr. Pathol. 9: 99-115<br />

48. Rappel, S., A. Altendorf-Hofmann & M. Stolte. 1995. Prognosis of gastric carcinoid<br />

tumours. Digestion 56: 455-462.<br />

49. Lewin KJ, appelman HD. Tumors of the Esophagus and Stomach. Washington DC:<br />

Armed Forces Institute of Pathology, 1996<br />

50. Nevalainen TJ., Lauren PA. Endocrine cells in gastric carcinoma. Tumor Res 1984;<br />

19-21<br />

51. Ulich TR, Kollin M, Lewin KJ. Composite gastric carcinoma. Report of a tumor of the<br />

carcinoma-carcinoid spectrum. Arch Pathol Lab Med. 1988 Jan; 112(1): 91-3.<br />

52. Capella, C., P.U. Heitz, H. Höfler, et al. 1995. Revised classification of<br />

neuroendocrine tumours of the lung, pancreas and gut. Virchows Arch. 425: 547-560<br />

53. Klöppel, G., P.U. Heitz, C. Capella, et al. 1996. Pathology and nomenclature of<br />

human gastrointestinal neuroendocrine (carcinoid) tumors and related lesions. World<br />

J. Surg. 20: 132-141.<br />

54. Bordi, C., T. D'Adda, C. Azzoni, et al. 1998. Gastrointestinal endocrine tumors: recent<br />

developments. Endocr. Pathol. 9: 99-115.<br />

55. Feurle, G.E., M. Anlauf, G. Hamscher, et al. 2002. Xenin-immunoreactive cells and<br />

extractable xenin in neuroendocrine tumors of duodenal origin. Gastroenterology 123:<br />

1616-1626<br />

66


56. Grabowski, P., J. Schönfelder, G. Ahnert-Hilger, et al. 2002. Expression of<br />

neuroendocrine markers: a signature of human undifferentiated carcinoma of the<br />

colon and rectum. Virchow's Arch. 441: 256-263<br />

57. Heymann, M.F., M. Joubert, J. Nemeth, et al. 2000. Prognostic and<br />

immunohistochemical validation of the Capella classification of pancreatic<br />

neuroendocrine tumours: an analysis of 82 sporadic cases. Histopathology 36: 421-<br />

432<br />

58. La Rosa, S., F. Sessa, C. Capella, et al. 1996. Prognostic criteria in nonfunctioning<br />

pancreatic endocrine tumours. Virchows Arch. 429: 323-333.<br />

59. Kloppel G, Perren A, Heitz PU.The gastroenteropancreatic neuroendocrine cell system<br />

and its tumors: the WHO classification. Ann N Y Acad Sci. 2004 Apr; 1014: 13-27<br />

60. Smith JB, Willis AL. Aspirin selectively inhibits prostaglandin production in human<br />

platelets. Nat New Biol. 1971 Jun 23; 231(25): 235-7.<br />

61. Vane JR, Botting RM. A better understanding of anti-inflammatory drugs based on<br />

isoforms of cyclooxygenase (COX-1 and COX-2). Adv Prostaglandin Thromboxane<br />

Leukot Res. 1995; 23: 41-8.<br />

62. Abramson SB, Weissmann G. The mechanisms of action of nonsteroidal<br />

antiinflammatory drugs. Arthritis Rheum. 1989 Jan; 32(1): 1-9<br />

63. Raz A, Wyche A, Needleman P. Temporal and pharmacological division of fibroblast<br />

cyclooxygenase expression into transcriptional and translational phases. Proc Natl<br />

Acad Sci U S A. 1989 Mar; 86(5): 1657-61<br />

64. Raz A, Wyche A, Siegel N, Needleman P. Regulation of fibroblast cyclooxygenase<br />

synthesis by interluekin-1. J Biol Chem. 1988 Feb 25; 263(6): 3022-8.<br />

65. Fu JY, Masferrer JL, Seibert K, Raz A, Needleman P. The induction and suppression of<br />

prostaglandin H2 synthase (cyclooxygenase) in human monocytes. J Biol Chem. 1990<br />

Oct 5; 265(28): 16737-40<br />

66. Needleman P, Isakson PC. The discovery and function of COX-2. J Rheumatol Suppl.<br />

1997 Jul; 49:6-8.<br />

67. Herschman HR. Prostaglandin synthase 2. Biochim Biophys Acta. 1996 Jan 5; 1299<br />

(1): 125-40<br />

68. Funk CD, Funk LB, Kennedy ME, Pong AS, Fitzgerald GA. Human<br />

platelet/erythroleukemia cell prostaglandin G/H synthase: cDNA cloning, expression,<br />

and gene chromosomal assignment. FASEB J. 1991 Jun; 5(9): 2304-12<br />

67


69. Habib A, Creminon C, Frobert Y, Grassi J, Pradelles. P, Maclouf J. Demonstration of<br />

an inducible cyclooxygenase in human endothelial cells using antibodies raised<br />

against the carboxyl-terminal region of the cyclooxygenase-2. J Biol Chem. 1993 Nov<br />

5; 268(31) :23448-54.<br />

70. O'Sullivan MG, Chilton FH, Huggins EM Jr, McCall CE. Lipopolysaccharide priming<br />

of alveolar macrophages for enhanced synthesis of prostanoids involves induction of a<br />

novel prostaglandin H synthase. J Biol Chem. 1992 Jul 25; 267(21): 14547-50.<br />

71. O'Sullivan MG, Huggins EM Jr, Meade EA, DeWitt DL, McCall CE.<br />

Lipopolysaccharide induces prostaglandin H synthase-2 in alveolar macrophages.<br />

Biochem Biophys Res Commun. 1992 Sep 16; 187(2): 1123-7.<br />

72. Subbaramaiah K, Telang N, Ramonetti JT, Araki R, DeVito B, Weksler BB,<br />

Dannenberg AJ Transcription of cyclooxygenase-2 is enhanced in transformed<br />

mammary epithelial cells. Cancer Res. 1996 Oct 1; 56(19): 4424-9<br />

73. Inoue H, Yokoyama C, Hara S, Tone Y, Tanabe T. Transcriptional regulation of<br />

human prostaglandin-endoperoxide synthase-2 gene by lipopolysaccharide and<br />

phorbol ester in vascular endothelial cells. Involvement of both nuclear factor for<br />

interleukin-6 expression site and cAMP response element. J Biol Chem. 1995 Oct 20;<br />

270(42): 24965-71<br />

75. Sheng H, Shao J, Dixon DA, Williams CS, Prescott SM, DuBois RN, Beauchamp RD.<br />

Transforming growth factor-beta1 enhances Ha-ras-induced expression of<br />

cyclooxygenase-2 in intestinal epithelial cells via stabilization of mRNA. J Biol Chem.<br />

2000 Mar 3; 275(9): 6628-35.<br />

76. Dannenberg AJ, Altorki NK, Boyle JO, Dang C, Howe LR, Weksler BB, Subbaramaiah<br />

K. Cyclo-oxygenase 2: a pharmacological target for the prevention of cancer. Lancet<br />

Oncol. 2001 Sep; 2(9): 544-51.<br />

77. Crofford LJ. COX-1 and COX-2 tissue expression: implications and predictions.<br />

J Rheumatol Suppl. 1997 Jul; 49: 15-9<br />

78. Goppelt-Struebe M Regulation of prostaglandin endoperoxide synthase<br />

(cyclooxygenase) isozyme expression. Prostaglandins Leukot Essent Fatty Acids. 1995<br />

Apr; 52(4): 213-22.<br />

79. Copeland RA, Williams JM, Giannaras J, Nurnberg S, Covington M, Pinto D, Pick S,<br />

Trzaskos JM. Mechanism of selective inhibition of the inducible isoform of<br />

prostaglandin G/H synthase. Proc Natl Acad Sci U S A. 1994 Nov 8; 91(23): 11202-6<br />

68


80. Masferrer JL, Isakson PC, Seibert K. Cyclooxygenase-2 inhibitors: a new class of antiinflammatory<br />

agents that spare the gastrointestinal tract. Gastroenterol Clin North<br />

Am. 1996 Jun; 25(2): 363-72.<br />

81. Smith WL, Meade EA, DeWitt DL. Pharmacology of prostaglandin endoperoxide<br />

synthase isozymes-1 and -2. Ann N Y Acad Sci. 1994 Apr 18; 714: 136-42<br />

82. Inoue H, Yokohama C, Hara S, et al. Transcriptional regulation of human<br />

prostaglandin-endoperoxide synthase-2 gene by lipopolysaccharide and phorbol ester<br />

and cAMP response element. J Biol Chem 1995; 270: 24965-71<br />

83. Chiu CH, McEntee MF, Whelan J. Sulindac causes rapid regression of preexisting<br />

tumors in Min/+ mice independent of prostaglandin biosynthesis. Cancer Res. 1997<br />

Oct 1; 57(19): 4267-73.<br />

84. Dizdar Y., Kolon kanserinde COX-2 <strong>ekspresyon</strong>unun histopatolojik parametrelerle<br />

korelasyonu ve tedavideki prognostik önemi. Uzmanlık Tezi, İstanbul Üniversitesi<br />

Sağlık Bilimleri Enstitüsü Temel Onkoloji Anabilim Dalı Onkolojik Biyoloji ve<br />

İmmunoloji Bilim Dalı, İstanbul 2003<br />

85. Williams CS, DuBois RN. Prostaglandin endoperoxide synthase: why two isoforms?<br />

Am J Physiol. 1996 Mar; 270(3 Pt 1): G393-400.<br />

86. Ristimaki A, Honkanen N, Jankala H, Sipponen P, Harkonen M. Expression of<br />

cyclooxygenase-2 in human gastric carcinoma. Cancer Res. 1997 Apr 1; 57(7): 1276-<br />

80.<br />

87. Wilson KT, Fu S, Ramanujam KS, Meltzer SJ. Increased expression of inducible nitric<br />

oxide synthase and cyclooxygenase-2 in Barrett's esophagus and associated<br />

adenocarcinomas. Cancer Res. 1998 Jul 15; 58(14): 2929-34.<br />

88. Kondo M, Yamamoto H, Nagano H, Okami J, Ito Y, Shimizu J, Eguchi H, Miyamoto A,<br />

Dono K, Umeshita K, Matsuura N, Wakasa K, Nakamori S, Sakon M, Monden M.<br />

Increased expression of COX-2 in nontumor liver tissue is associated with shorter<br />

disease-free survival in patients with hepatocellular carcinoma. Clin Cancer Res. 1999<br />

Dec; 5(12): 4005-12.<br />

89. Koga H, Sakisaka S, Ohishi M, Kawaguchi T, Taniguchi E, Sasatomi K, Harada M,<br />

Kusaba T, Tanaka M, Kimura R, Nakashima Y, Nakashima O, Kojiro M, Kurohiji T,<br />

Sata M.Expression of cyclooxygenase-2 in human hepatocellular carcinoma: relevance<br />

to tumor dedifferentiation. Hepatology. 1999 Mar; 29(3): 688-96.<br />

69


90. Tucker ON, Dannenberg AJ, Yang EK, Zhang F, Teng L, Daly JM, Soslow RA,<br />

Masferrer JL, Woerner BM, Koki AT, Fahey TJ 3 rd .Cyclooxygenase-2 expression is upregulated<br />

in human pancreatic cancer.Cancer Res. 1999 Mar 1; 59(5) :987-90.<br />

91. Chan G, Boyle JO, Yang EK, Zhang F, Sacks PG, Shah JP, Edelstein D, Soslow RA,<br />

Koki AT, Woerner BM, Masferrer JL, Dannenberg AJ. Cyclooxygenase-2 expression is<br />

up-regulated in squamous cell carcinoma of the head and neck. Cancer Res. 1999 Mar<br />

1; 59(5): 991-4.<br />

92. Wolff H, Saukkonen K, Anttila S, Karjalainen A, Vainio H, Ristimaki A. Expression of<br />

cyclooxygenase-2 in human lung carcinoma. Cancer Res. 1998 Nov 15; 58(22): 4997-<br />

5001.<br />

93. Soslow RA, Dannenberg AJ, Rush D, Woerner BM, Khan KN, Masferrer J, Koki AT.<br />

COX-2 is expressed in human pulmonary, colonic, and mammary tumors. Cancer.<br />

2000 Dec 15;89(12): 2637-45.<br />

94. Parrett ML, Harris RE, Joarder FS, et al. Cyclooxygenase-2 gene expression in<br />

human breast cancer. İnt J Oncol 1997; 10: 503-7<br />

95. Uotila P, Valve E, Martikainen P, Nevalainen M, Nurmi M, Harkonen P. Increased<br />

expression of cyclooxygenase-2 and nitric oxide synthase-2 in human prostate cancer.<br />

Urol Res. 2001 Feb; 29(1): 23-8.<br />

96. Gupta S, Srivastava M, Ahmad N, Bostwick DG, Mukhtar H. Over-expression of<br />

cyclooxygenase-2 in human prostate adenocarcinoma. Prostate. 2000 Jan; 42(1): 73-<br />

8.<br />

97. Shirahama T. Cyclooxygenase-2 expression is up-regulated in transitional cell<br />

carcinoma and its preneoplastic lesions in the human urinary bladder. Clin Cancer<br />

Res. 2000 Jun;6(6): 2424-30.<br />

98. Mohammed SI, Knapp DW, Bostwick DG, Foster RS, Khan KN, Masferrer JL,<br />

Woerner BM, Snyder PW, Koki AT. Expression of cyclooxygenase-2 (COX-2) in human<br />

invasive transitional cell carcinoma (TCC) of the urinary bladder. Cancer Res. 1999<br />

Nov 15; 59(22): 5647-50.<br />

99. Kulkarni S, Rader JS, Zhang F, Liapis H, Koki AT, Masferrer JL, Subbaramaiah K,<br />

Dannenberg AJ. Cyclooxygenase-2 is overexpressed in human cervical cancer. Clin<br />

Cancer Res. 2001 Feb; 7(2): 429-34.<br />

70


100. Tong BJ, Tan J, Tajeda L, Das SK, Chapman JA, DuBois RN, Dey SK. Heightened<br />

expression of cyclooxygenase-2 and peroxisome proliferator activated receptor-delta<br />

in human endometrial adenocarcinoma. Neoplasia. 2000 Nov-Dec; 2(6): 483-90.<br />

101. Muller-Decker K, Reinerth G, Krieg P, Zimmermann R, Heise H, Bayerl C, Marks F,<br />

Furstenberger G. Prostaglandin-H-synthase isozyme expression in normal and<br />

neoplastic human skin. Int J Cancer. 1999 Aug 27; 82(5): 648-56.<br />

102. Joki T, Heese O, Nikas DC, Bello L, Zhang J, Kraeft SK, Seyfried NT, Abe T, Chen<br />

LB, Carroll RS, Black PM. Expression of cyclooxygenase 2 (COX-2) in human glioma<br />

and in vitro inhibition by a specific COX-2 inhibitor, NS-398. Cancer Res. 2000 Sep 1;<br />

60(17): 4926-31<br />

103. Giardiello FM, Hamilton SR, Krush AJ, Piantadosi S, Hylind LM, Celano P, Booker<br />

SV, Robinson CR, Offerhaus GJ. Treatment of colonic and rectal adenomas with<br />

sulindac in familial adenomatous polyposis.N Engl J Med. 1993 May 6; 328(18):<br />

1313-6.<br />

104. Labayle D, Fischer D, Vielh P, Drouhin F, Pariente A, Bories C, Duhamel O,<br />

Trousset M, Attali P. Sulindac causes regression of rectal polyps in familial<br />

adenomatous polyposis. Gastroenterology. 1991 Sep; 101(3): 635-9.<br />

105. Nugent KP, Farmer KC, Spigelman AD, Williams CB, Phillips RK. Randomized<br />

controlled trial of the effect of sulindac on duodenal and rectal polyposis and cell<br />

proliferation in patients with familial adenomatous polyposis. Br J Surg. 1993 Dec;<br />

80(12): 1618-9.<br />

106. Rigau J, Pique JM, Rubio E, Planas R, Tarrech JM, Bordas JM. Effects of long-term<br />

sulindac therapy on colonic polyposis. Ann Intern Med. 1991 Dec 15; 115(12): 952-4.<br />

107. Thorson AG, Lynch HT, Smyrk TC. Rectal cancer in FAP patient after sulindac.<br />

Lancet. 1994 Jan 15; 343 (8890): 180.<br />

108. Waddell WR, Ganser GF, Cerise EJ, Loughry RW. Sulindac for polyposis of the<br />

colon. Am J Surg. 1989 Jan; 157(1): 175-9.<br />

109. Winde G, Gumbinger HG, Osswald H, Kemper F, Bunte H. The NSAID sulindac<br />

reverses rectal adenomas in colectomized patients with familial adenomatous<br />

polyposis: clinical results of a dose-finding study on rectal sulindac administration.<br />

Int J Colorectal Dis. 1993 Mar; 8(1): 13-7.<br />

110. Winde G, Schmid KW, Schlegel W, Fischer R, Osswald H, Bunte H. Complete<br />

reversion and prevention of rectal adenomas in colectomized patients with familial<br />

71


adenomatous polyposis by rectal low-dose sulindac maintenance treatment.<br />

Advantages of a low-dose nonsteroidal anti-inflammatory drug regimen in reversing<br />

adenomas exceeding 33 months. Dis Colon Rectum. 1995 Aug; 38(8): 813-30<br />

111. Kinzler KW, Nilbert MC, Su LK, Vogelstein B, Bryan TM, Levy DB, Smith KJ,<br />

Preisinger AC, Hedge P, McKechnie D, et al. Identification of FAP locus genes from<br />

chromosome 5q21. Science. 1991 Aug 9; 253(5020): 661-5.<br />

112. Steinbach G, Lynch PM, Phillips RK, Wallace MH, Hawk E, Gordon GB,<br />

Wakabayashi N, Saunders B, Shen Y, Fujimura T, Su LK, Levin B. N Engl J Med.<br />

2000 Jun 29; 342(26): 1946-52. N Engl J Med. 2000 Jun 29; 342(26): 1946-52.<br />

113. Beazer-Barclay Y, Levy DB, Moser AR, Dove WF, Hamilton SR, Vogelstein B, Kinzler<br />

KW. Sulindac suppresses tumorigenesis in the Min mouse. Carcinogenesis. 1996 Aug;<br />

17(8) :1757-60.<br />

114. Mahmoud NN, Boolbol SK, Dannenberg AJ, Mestre JR, Bilinski RT, Martucci C,<br />

Newmark HL, Chadburn A, Bertagnolli MM. The sulfide metabolite of sulindac<br />

prevents tumors and restores enterocyte apoptosis in a murine model of familial<br />

adenomatous polyposis. Carcinogenesis. 1998 Jan; 19(1): 87-91.<br />

115. Boolbol SK, Dannenberg AJ, Chadburn A, Martucci C, Guo XJ, Ramonetti JT,<br />

Abreu-Goris M, Newmark HL, Lipkin ML, DeCosse JJ, Bertagnolli MM.<br />

Cyclooxygenase-2 overexpression and tumor formation are blocked by sulindac in a<br />

murine model of familial adenomatous polyposis. Cancer Res. 1996 Jun 1; 56(11):<br />

2556-60.<br />

116. Mahmoud NN, Dannenberg AJ, Mestre J, Bilinski RT, Churchill MR, Martucci C,<br />

Newmark H, Bertagnolli MM. Aspirin prevents tumors in a murine model of familial<br />

adenomatous polyposis. Surgery. 1998 Aug; 124(2): 225-31.<br />

117. Jacoby RF, Marshall DJ, Newton MA, Novakovic K, Tutsch K, Cole CE, Lubet RA,<br />

Kelloff GJ, Verma A, Moser AR, Dove WF. Chemoprevention of spontaneous<br />

intestinal adenomas in the Apc Min mouse model by the nonsteroidal antiinflammatory<br />

drug piroxicam. Cancer Res. 1996 Feb 15; 56(4): 710-4.<br />

118. Oshima M, Murai N, Kargman S, Arguello M, Luk P, Kwong E, Taketo MM, Evans<br />

JF. Chemoprevention of intestinal polyposis in the Apcdelta716 mouse by rofe<strong>cox</strong>ib, a<br />

specific cyclooxygenase-2 inhibitor. Cancer Res. 2001 Feb 15; 61(4): 1733-40.<br />

72


119. Moorghen M, Ince P, Finney KJ, Sunter JP, Appleton DR, Watson AJ. A protective<br />

effect of sulindac against chemically-induced primary colonic tumours in mice. J<br />

Pathol. 1988 Dec; 156(4): 341-7.<br />

120. Skinner SA, Penney AG, O'Brien PE. Sulindac inhibits the rate of growth and<br />

appearance of colon tumors in the rat. Arch Surg. 1991 Sep; 126(9): 1094-6.<br />

121. Tsujii M, DuBois RN. Alterations in celluler adhesion and apoptosis in epithelial<br />

cells overexpressing prostaglandin endoperoxide synthase 2. Cell 1995; 83: 493-501<br />

122. Wiese FW, Thompson PA, Kadlubar FF. Carcinogen substrate specificity of human<br />

COX-1 and COX-2. Carcinogenesis. 2001 Jan; 22(1): 5-10.<br />

123. Plastaras JP, Guengerich FP, Nebert DW, Marnett LJ. Xenobiotic-metabolizing<br />

cytochromes P450 convert prostaglandin endoperoxide to hydroxyheptadecatrienoic<br />

acid and the mutagen, malondialdehyde. J Biol Chem. 2000 Apr 21 ;275(16): 11784-<br />

90.<br />

124. Kelley DJ, Mestre JR, Subbaramaiah K, Sacks PG, Schantz SP, Tanabe T, Inoue H,<br />

Ramonetti JT, Dannenberg AJ. Benzo[a]pyrene up-regulates cyclooxygenase-2 gene<br />

expression in oral epithelial cells. Carcinogenesis. 1997 Apr; 18(4): 795-9.<br />

125. Tsujii M, Kawano S, Tsuji S, Sawaoka H, Hori M, DuBois RN. Cyclooxygenase<br />

regulates angiogenesis induced by colon cancer cells. Cell. 1998 May 29; 93(5): 705-<br />

16.<br />

126. Williams CS, Tsujii M, Reese J, Dey SK, DuBois RN. Host cyclooxygenase-2<br />

modulates carcinoma growth. J Clin Invest. 2000 Jun; 105(11): 1589-94.<br />

127. Masferrer JL, Leahy KM, Koki AT, Zweifel BS, Settle SL, Woerner BM, Edwards DA,<br />

Flickinger AG, Moore RJ, Seibert K. Antiangiogenic and antitumor activities of<br />

cyclooxygenase-2 inhibitors. Cancer Res. 2000 Mar 1; 60(5): 1306-11.<br />

128. Liu CH, Chang SH, Narko K, Trifan OC, Wu MT, Smith E, Haudenschild C, Lane TF,<br />

Hla T. Overexpression of cyclooxygenase-2 is sufficient to induce tumorigenesis in<br />

transgenic mice. J Biol Chem. 2001 May 25; 276(21): 18563-9. Epub 2001 Mar 07.<br />

129. Balch CM, Dougherty PA, Cloud GA, Tilden AB. Prostaglandin E2-mediated<br />

suppression of cellular immunity in colon cancer patients. Surgery. 1984 Jan; 95(1):<br />

71-7.<br />

130. Kambayashi T, Alexander HR, Fong M, Strassmann G. Potential involvement of IL-<br />

10 in suppressing tumor-associated macrophages. Colon-26-derived prostaglandin E2<br />

73


inhibits TNF-alpha release via a mechanism involving IL-10. J Immunol. 1995 Apr 1;<br />

154(7): 3383-90.<br />

131. Stolina M, Sharma S, Lin Y, Dohadwala M, Gardner B, Luo J, Zhu L, Kronenberg M,<br />

Miller PW, Portanova J, Lee JC, Dubinett SM. Specific inhibition of cyclooxygenase 2<br />

restores antitumor reactivity by altering the balance of IL-10 and IL-12 synthesis. J<br />

Immunol. 2000 Jan 1; 164(1): 361-70.<br />

132. Plescia OJ, Smith AH, Grinwich K. Subversion of immune system by tumor cells and<br />

role of prostaglandins. Proc Natl Acad Sci U S A. 1975 May; 72(5): 1848-51.<br />

133. Tsujii M, Kawano s, DuBois RN. Cyclooxygenase-2 expression in human colon<br />

cancer cells increases metastatic potential. Proc natl acad sci usa 1997; 94: 3336-40.<br />

134. Dohadwala M, Luo J, Zhu L, Lin Y, Dougherty GJ, Sharma S, Huang M, Pold M,<br />

Batra RK, Dubinett SM. Non-small cell lung cancer cyclooxygenase-2-dependent<br />

invasion is mediated by CD44. J Biol Chem. 2001 Jun 15; 276(24): 20809-12. Epub<br />

2001 Apr 24.<br />

135. Kersten S, Desvergne B, Wahli W. Roles of PPARs in health and disease. Nature.<br />

2000 May 25;405(6785):421-4.<br />

136. Xin X, Yang S, Kowalski J, Gerritsen ME. Peroxisome proliferator-activated receptor<br />

gamma ligands are potent inhibitors of angiogenesis in vitro and in vivo. J Biol Chem.<br />

1999 Mar 26; 274(13): 9116-21.<br />

137.Kim HJ, Lee KT, Kim EK, Sohn TS, Heo JS, Choi SH, Choi DI, Lee JK, Paik SW, Rhee<br />

JC. Expression of cyclooxygenase-2 in cholangiocarcinoma: correlation with<br />

clinicopathological features and prognosis. J Gastroenterol Hepatol. 2004 May;19<br />

(5):582-8.<br />

138. Vane JR, Bakhle YS, Botting RM. Cyclooxygenases 1 and 2. Annu Rev Pharmacol<br />

Toxicol. 1998; 38: 97-120.<br />

139. Jang TJ. Expression of proteins related to prostaglandin E(2) biosynthesis is<br />

increased in human gastric cancer and during gastric carcinogenesis. Virchows Arch.<br />

2004 Dec; 445(6): 564-71. Epub 2004 Dec<br />

140. Lim HY, Joo HJ, Choi JH, Yi JW, Yang MS, Cho DY, Kim HS, Nam DK, Lee KB, Kim<br />

HC. Increased expression of cyclooxygenase-2 protein in human gastric carcinoma.<br />

Clin Cancer Res. 2000 Feb; 6(2): 519-25.<br />

141. Saukkonen K, Nieminen O, Rees B, Vilkki S, Harkonen M, Juhola M, Mecklin J-P,<br />

Sipponen P, Ristimaki A. Expression of Cyclooxygenase-2 in Dysplasia of the Stomach<br />

74


and in Intestinal-type Gastric Adenocarcinoma. Clin Cancer Res. 2001 July, 7: 1023-<br />

1931<br />

142. Tomozawa S, Tsuno NH, Sunami E, Hatano K, Kitayama J, Osada T, Saito S, Tsuruo<br />

T, Shibata Y, Nagawa H. Cyclooxygenase-2 overexpression correlates with tumour<br />

recurrence, especially haematogenous metastasis, of colorectal cancer. Br J Cancer.<br />

2000 Aug; 83(3): 324-8.<br />

143. Joo YE, Kim HS, Min SW, Lee WS, Park CH, Park CS, Choi SK, Rew JS, Kim SJ.<br />

Expression of cyclooxygenase-2 protein in colorectal carcinomas. Int J Gastrointest<br />

Cancer. 2002; 31(1-3): 147-54.<br />

144. Fujita T, Matsui M, Takaku K, Uetake H, Ichikawa W, Taketo MM, Sugihara K. Sizeand<br />

invasion-dependent increase in cyclooxygenase 2 levels in human colorectal<br />

carcinomas Cancer Res. 1998 Nov 1; 58(21): 4823-6.<br />

145. Zhan J, Liu JP, Zhu ZH, Yao HR, Chen CY. Relationship between COX-2 expression<br />

and clinicopathological features of colorectal cancers. Chin Med J (Engl). 2004 Aug;<br />

117(8): 1151-4<br />

146. Masunaga R, Kohno H, Dhar DK, Ohno S, Shibakita M, Kinugasa S, Yoshimura H,<br />

Tachibana M, Kubota H, Nagasue N. Cyclooxygenase-2 expression correlates with<br />

tumor neovascularization and prognosis in human colorectal carcinoma patients. Clin<br />

Cancer Res. 2000 Oct; 6(10): 4064-8.<br />

147. Koga T, Shibahara K, Kabashima A, Sumiyoshi Y, Kimura Y, Takahashi I, Kakeji Y,<br />

Maehara Y. Overexpression of cyclooxygenase-2 and tumor angiogenesis in human<br />

gastric cancer. Hepatogastroenterology. 2004 Nov-Dec; 51(60): 1626-30.<br />

148. Kim HJ, Lee KT, Kim EK, Sohn TS, Heo JS, Choi SH, Choi DI, Lee JK, Paik SW,<br />

Rhee JC. Expression of cyclooxygenase-2 in cholangiocarcinoma: correlation with<br />

clinicopathological features and prognosis. J Gastroenterol Hepatol. 2004 May; 19<br />

(5): 582-8.<br />

149. Pannone G, Bufo P, Caiaffa MF, Serpico R, Lanza A, Lo Muzio L, Rubini C, Staibano<br />

S, Petrucci M, De Benedictis M, Tursi A, De Rosa G, Macchia L. Cyclooxygenase-2<br />

expression in oral squamous cell carcinoma. Int J Immunopathol Pharmacol. 2004<br />

Sep-Dec; 17(3): 273-82.<br />

150. Zhang HZ, Lu ZQ, Xie DR, Li HG, Xiong LH, Zhang H, Chen XB. Effect of<br />

cyclooxygenase-2,and matrix metalloproteinase-2 expression on prognosis of lung<br />

cancer. Ai Zheng. 2004 Oct; 23(10): 1190-3.<br />

75


151. Ranger GS, Jewell A, Thomas V, Mokbel K. Elevated expression of cyclooxygenase-2<br />

in breast cancer and ductal carcinoma in situ has no correlation with established<br />

prognostic markers. J Surg Oncol. 2004 Nov 1; 88(2): 100-3.<br />

152. Ranger GS, Thomas V, Jewell A, Mokbel K. Elevated cyclooxygenase-2 expression<br />

correlates with distant metastases in breast cancer. Anticancer Res. 2004 Jul-Aug; 24<br />

(4): 2349-51<br />

153. Jeon YT, Kang S, Kang DH, Yoo KY, Park IA, Bang YJ, Kim JW, Park NH, Kang SB,<br />

Lee HP, Song YS. Cyclooxygenase-2 and p53 expressions in endometrial cancer.<br />

Cancer Epidemiol Biomarkers Prev. 2004 Sep; 13(9): 1538-42.<br />

154. Denkert C, Kobel M, Pest S, Koch I, Berger S, Schwabe M, Siegert A, Reles A,<br />

Klosterhalfen B, Hauptmann S. Expression of cyclooxygenase 2 is an independent<br />

prognostic factor in human ovarian carcinoma. Am J Pathol. 2002 Mar; 160(3): 893-<br />

903<br />

155. Basu GD, Pathangey LB, Tinder TL, Lagioia M, Gendler SJ, Mukherjee P.<br />

Cyclooxygenase-2 Inhibitor Induces Apoptosis in Breast Cancer Cells in an In vivo<br />

Model of Spontaneous Metastatic Breast Cancer. Mol Cancer Res. 2004 Nov;2(11):<br />

632-42.<br />

156. Arun B, Goss P. The role of COX-2 inhibition in breast cancer treatment and<br />

prevention. Semin Oncol. 2004 Apr;31(2 Suppl 7):22-9.<br />

157. Sandler AB, Dubinett SM. COX-2 inhibition and lung cancer. Semin Oncol. 2004<br />

Apr;31(2 Suppl 7):45-52.<br />

158. Abou-Issa H, Alshafie G. Cele<strong>cox</strong>ib: a novel treatment for lung cancer. Expert Rev<br />

Anticancer Ther. 2004 Oct;4(5):725-34.<br />

159. Farivar-Mohseni H, Kandzari SJ, Zaslau S, Riggs DR, Jackson BJ, McFadden DW.<br />

Synergistic effects of Cox-1 and -2 inhibition on bladder and prostate cancer in vitro.<br />

Am J Surg. 2004 Nov;188(5):505-10.<br />

160. Tuettenberg J, Grobholz R, Korn T, Wenz F, Erber R, Vajkoczy P. Continuous lowdose<br />

chemotherapy plus inhibition of cyclooxygenase-2 as an antiangiogenic therapy<br />

of glioblastoma multiforme. J Cancer Res Clin Oncol. 2005 Jan;131(1):31-40. Epub<br />

2004 Sep 28.<br />

161. Elder DJ, Halton DE, Hague A, Paraskeva C. Induction of apoptotic cell death in<br />

human colorectal carcinoma cell lines by a cyclooxygenase-2 (COX-2)-selective<br />

76


nonsteroidal antiiflammatory drug: independence from COX-2 protein expression.<br />

Clin Cancer Res 1997; ns12:<br />

162. Grosch S, Tegeder I, Niederberger E, Brautigam L, Geisslinger G. COX-2<br />

independentinduction of cell cycle arrest and apoptosis in colon cancer cells by the<br />

selective COX-2 inhibitor cele<strong>cox</strong>ib. FASEB J 2001;15:2742 –4.<br />

163. Richter M, Weiss M, Weinberger I, Furstenberger G, Marian B. Growth inhibition<br />

and induction of apoptosis in colorectal tumor cells by cyclooxygenase inhibitors.<br />

Carcinogenesis 2001;22:17 –25.<br />

166. Waskewich C, Blumenthal RD, Li H, Stein R, Goldenberg DM, Burton J. Cele<strong>cox</strong>ib<br />

exhibits the greatest potency amongst cyclooxgenase (COX) inhibitors for growth<br />

inhibition of COX-2-negative hematopoietic and epithelial cell lines. Cancer Res<br />

2000;60:6045-51<br />

167. Rigas B, Shiff SJ. Is inhibition of cyclooxygenase required for the chemopreventive<br />

effect of NSAIDs in colon cancer?A model reconciling the current contradiction.Med<br />

Hypotheses 2000;54:210 –5.<br />

77

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!