14.03.2014 Views

makaleyi okumak için lütfen tıklayınız. - Jeoloji Mühendisleri Odası

makaleyi okumak için lütfen tıklayınız. - Jeoloji Mühendisleri Odası

makaleyi okumak için lütfen tıklayınız. - Jeoloji Mühendisleri Odası

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Rapor’un daha bir titizlikle okunması gereği ortaya çıkıyor. Yazar da zaten çok<br />

sabredememiş. Hemen işin başında, daha verileri ve tespitlerine geçmeden “Proje Sahası’nın<br />

büyük bir bölümü Kuru Marjinal Tarım Arazisi (KTA) olup, …” deyivermiş.<br />

Proje sahasının üç boyutlu görünümü diye sergilediği şekil çok çok eksik, sahanın küçücük<br />

bir bölümünü temsil ediyor ve yanıltıcı. Rapor bundan sonra toprak ile ilgili genel bilgileri,<br />

ardından da Sinop İli’nin bütününün toprak varlığını uzun uzun anlatıp Proje sahasına geliyor.<br />

Birden seviniyorsunuz(!), ne ÇED’de ve ne de Ekleri’nde başka yerde sözü geçmeyen yamaç<br />

eğimlerine kısa da olsa bir yer ayrılmış: “Proje sahası eğim dağılımı şu şekildedir: Düz–düze yakın % 3;<br />

hafif %2; orta % 7; dik %13,5; çok dik % 72,6; sarp ve çok sarp % 1,7.” Evet, proje alanının %88’i dik,<br />

çok dik ya da sarp yamaç eğimlerine sahip. Bu her açıdan önemli.<br />

Ardından Sinop İli’nde şiddetli erozyon olduğunu, toprakların büyük çoğunlukla sığ-çok sığ<br />

olduğunu, yarıdan çoğunun alkali ve nötr olduğunu, kirecin az olduğunu öğreniyoruz. Ve,<br />

yazar söylemese de, bu koşullarda tesisin çevresindeki alanlardaki toprak varlığının asit<br />

yağmurlarına ne kadar duyarlı olması gerektiği anlaşılıyor.<br />

Sinop’u değil de, Proje alanını merak ediyorsanız bunu ancak 30. sayfadan sonra<br />

bulabiliyorsunuz. Proje alanı toprak açısından değerli, %97’si III. sınıf, yani “iyi bir toprak<br />

işlemesi ile orman ağaçları, yem bitkileri, kültür bitkileri ve çayır bitkilerinin yetiştirilmesine uygun”. Tesis<br />

büyük ölçüde kahverengi orman toprağı üzerinde olduğu anlaşılıyor, o toprak yok edilerek<br />

kurulacak bu tesis.<br />

Raporda Sinop İli’nin morfolojisini, dağlarını, ovalarını, göllerini, jeolojisini, stratigrafisini,<br />

metamorfik kayalarını, tektonik ve paleocoğrafyasını, yer altı zenginliklerini, iklim ve<br />

hidrolojisini, (bu arada “Yüksek rüzgâr hızları rüzgâr erozyonuna bağlı kaçak toz oluşumuna yol açabilir.”<br />

şeklinde uyarılıyor olmamızı kaçırmamız gerek), Depremsellik ve Doğal Afet Durumunu(!),<br />

vb’ni okuya okuya 51. sayfaya varıp Proje’ye geri dönüldüğünü görüyoruz. Dokay’ın zaten<br />

bir çok kere yinelediği bilgilerle 55. sayfaya da varılınca “Sonuç ve Öneriler”e geliniyor.<br />

Ama burada yazar işine tahliye kanalının toplayacağı yüzeysel akışı hesaplayarak başlıyor.<br />

Ortalama eğimi %52 olan proje alanı için 25 yılda bir karşılaşılacak en yüksek yağış<br />

durumunda 42,31 mm/saat akış bulmuş. Tamam da, bu saha +25 kotunda tesviye edilecek.<br />

Betonla kaplanacak. Nerede kaldı %52 eğim? Nerede kaldı o toprak?<br />

Önemli değil, yazar taşkın ve erozyona karşı bir de teras planlaması yapmış. Arada bir de<br />

ibretlik başlığı var : “Bir Toprak Koruma Projesinde Terasların İşlevleri”.<br />

Toprak mı kalacak Proje alanında? Sıyrılmayacak mı?<br />

Sonra sayfalar boyunca formüller, abaklar, çizimler, anlatımlar. Terasların plandaki biçimi,<br />

yatay aralıklarının belirlenmesi, ana tahliye kanalı kesit aralıklarının belirlenmesi, kanal<br />

kesitleri, kanallarda su derinliği, …<br />

Hay Allah. Bu kadar emek, bu kadar yorgunluk. Proje alanında toprak mı kalacak?<br />

Yazar, bir bölümü de “Erozyon ve Sedimentasyon Kontrolu”na ayırmış! Yine tanımlar,<br />

formüller, vb.<br />

İzleyen bölüm yine toprak varmış gibi, “Erozyon İle Yıllık Toprak Kaybının Hesabı”.<br />

Arada, jeoloji ve geoteknik mühendislerinin yerine geçilip şev stabilitesi hesapları da<br />

yapılmış. Ve ancak sayfa 87’de bazıları anlamlı olan, bazı önlemler anlatılmaya geçilebilmiş.<br />

“Proje sahası etki alanı içerisinde kalan akarsu niteliği taşıyan Kabalı Çayının faaliyet sahası içerisinde kalan her<br />

iki kısmında ( 3500m x 2 = 7000 m’lik mesafe boyunca) faaliyet sırasında ve sonrasında bu akar dereye atılacak<br />

her türlü atığı engellemek ve oluşacak toz kirliliğinin önüne geçmek amacı ile koruma bandı olarak<br />

* Proje alanında kar birikimi sorununu azaltan<br />

* Söz konusu alanı bir peyzaj formu ile gizleyen<br />

* Proje alanındaki çalışma koşulları iyileştiren<br />

* Rüzgarın faaliyet alanına verebileceği zararlar azaltan<br />

*Komşu arazilerden gelebilecek kar, toprak toz ve diğer zararlı unsurlar filtre edilecek,<br />

* aynı şekilde işletmeden çevre arazilere ve su kaynaklarına kirletici unsurların yayılmasını engelleyen<br />

rüzgar perdesi oluşturulacaktır. Bu koruma perdesinin çesitli ağaçlardan yapılması planlanmaktadır.”<br />

“yakın çevrede yerleşim alanının bulunması sebebi ile arazi çalışmaları sırasında hayvanların, çocukların kazı

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!