You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Gelsenkirchen-Hassel Anasýnýfý<br />
Saadet Bahçesi Miniklerinden<br />
8. Duisburg Kitap Fuarý<br />
24 Aralýk`ta Açýlýyor<br />
Sayfa: 19`da<br />
IGMG Kurban Kampanyasý Tamamlandý<br />
Sayfa: 24`te<br />
Örnek Davranýþ<br />
Sayfa: 4`te<br />
Ýmamlar Ýçin Uyum Projesi Köln`de Tanýtýldý<br />
Sayfa 16`da<br />
Nesillerin maddi ve manevi açýdan zarar görmesini önlemek için<br />
MUTLAKA HELAL GIDA<br />
Sayfa 5`te<br />
Sayfa 15`te<br />
Sayfa 35`te<br />
Dr. Yusuf IÞIK<br />
GDO`su<br />
Bozuk<br />
Dünya<br />
Ramazan KURUYÜZ<br />
“Minareler<br />
þeffaflýðýn,<br />
entegrasyonun<br />
ve aidiyetin<br />
iþaretidir”<br />
Selma ÖZTÜRK<br />
Evden<br />
Dýþarý<br />
Çýkarken<br />
Sayfa 7`de<br />
Sayfa 31`de<br />
Sayfa 17`de<br />
Mahmut AÞKAR<br />
Minareye<br />
Giydirilen<br />
Kýlýf:<br />
Korku<br />
Kültürü<br />
Murat ÝLERÝ<br />
Darfur-<br />
`da<br />
Bir<br />
Bayram<br />
Ýlhan BÝLGÜ<br />
Müslümanýn<br />
Helal<br />
Gýda<br />
Ýle<br />
Ýmtihaný<br />
Sayfa 13`te<br />
Sayfa 23`te<br />
Avukat Nalan SÖNMEZ<br />
Ayrýlýkta<br />
da<br />
Anne ve<br />
Baba,<br />
Anne ve<br />
Baba<br />
Kalmalý!<br />
2. Bölüm<br />
Sayfa 33`te<br />
Prof.Dr. Hayrettin KARAMAN<br />
“Helal<br />
Gýda<br />
Sertifikasý”<br />
ile Ýlgili<br />
Problemler<br />
Mustafa YENEROÐLU<br />
Baþörtüsü<br />
Yasaklarý
editörden<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
3<br />
Sinan AKTÜRK<br />
Sevgili dostlar!<br />
Bu sayýmýzla birlikte sizinle olan<br />
beraberliðimizin <strong>41</strong>. sayýsýna ulaþmýþ<br />
bulunuyoruz. Türkiyemizdeki tabirle<br />
<strong>41</strong> kere maþallah.<br />
Tabi bu maþallahý ilk olarak sizlere<br />
söylemek istiyoruz. Bugüne kadar verdiðiniz<br />
destekten dolayý teþekkürlerimizi<br />
sunuyoruz.<br />
2004 senesi Ocak ayý itibariyle<br />
baþlamýþ olduðumuz yayýn hayatýmýzda<br />
ilk olarak Hessen Eyaletindeki insanýmýza<br />
ulaþmaya gayret ettik. Ýkinci<br />
senenin baþýnda gazetemizi diðer eyaletlerden<br />
insanýmýzýn da takip ettiði<br />
ve buralara da ulaþmamýz gerektiði<br />
bizlere tavsiye edilmeye baþlandý.<br />
Bizler prensip olarak belli altyapýlarý<br />
tamamlamadan tabiri caiz ise güdük<br />
olabilecek çalýþmalara pek sýcak bakmýyoruz.<br />
2006 senesinin ortalarýnda<br />
Hessen Eyaleti`nin haricinde Bavyera<br />
Eyaletinde de çýkmaya baþladýk. Bu<br />
dönemde gazetemizin baský adedi<br />
15000`e ulaþtý. Buradan bizlere o dönemlerde<br />
desteðini esirgemeyen kardeþlerimize<br />
teþekkürü bir borç biliyoruz.<br />
Sizlerin gazetemize göstermiþ olduðu<br />
teveccüh gün geçtikçe artmaya<br />
devam ediyor. Bunun sonucu olarak<br />
yine 2007 senesinin sonlarýna doðru<br />
NRW Eyaletinin belli bir bölümünde<br />
(Bielefeld, Paderborn, Osnabrück vs.)<br />
gazetemizi ulaþtýrmaya baþladýk. Yine<br />
bu dönemde gazetemizin trajý<br />
20.000`e ulaþtý.<br />
Haziran 2009 itibariyle gazetemiz<br />
iki ayrý baský ile toplam 30.000 traja<br />
ulaþtý. NRW Eyaleti için 20.000 adetli<br />
özel baský ve Hessen-Bavyera-Rheinland<br />
Pfalz Eyaletleri için ise 10.000<br />
adetlik bir baský ile sizlere ulaþmaya<br />
çalýþýyoruz.<br />
Gün geçtikçe sizlerin ilgi ve desteðiyle<br />
büyümeye devam ediyoruz. Ýnþallah<br />
2010 yýlbaþý itibariyle daha ge-<br />
Impresium<br />
Künye<br />
hayat<br />
Aylýk Ücretsiz Gazete<br />
15 Aralýk/15 Ocak<br />
15 Dezember/15 Januar 2009<br />
Muharrem 1431<br />
Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni<br />
Sinan AKTÜRK<br />
hasbihal<br />
<strong>41</strong> Kere Maþallah<br />
liþmiþ bir gazete ile ve Almanya`nýn<br />
daha baska eyaletlerindeki insanýmýza<br />
da ulaþma noktasýnda çalýþmalarýmýz<br />
devam ediyor.<br />
Sizlerde ricamýz; bizlerin daha faydalý<br />
bir çalýþma ile insanýmýza ulaþmasý<br />
noktasýnda eleþtiri, teklif ve katkýlarýnýzla<br />
bizleri yönlendirmenizdir.<br />
Þu an gazetemiz bizim ideal manada<br />
istemiþ olduðumuz gazete içeriðinin<br />
yüzde 60-70 civarlarýndadýr. Bunun<br />
daha ideal konuma gelebilmesi<br />
için sizlerin teklifleri bizim için çok<br />
önemlidir.<br />
Yine 2010 yýlbaþý itibariyle gazetemizin<br />
internet sitesi (www.hayatonline.eu)<br />
son aktüel durumuna kavuþacak<br />
ve sizlerin hizmetine girecektir. Þu anda<br />
gazetemizin tüm arþivini internete<br />
aktarmýþ bulunuyoruz. Gazetemizin<br />
geçirmiþ olduðu evreleri takip edebilme<br />
imkanýna sahipsiniz.<br />
Prensip olarak belirlemiþ olduðumuz<br />
ilkelerimizin hiçbirinden taviz<br />
vermedik ve vermeyi de düþünmüyoruz.<br />
Bir kez daha tekrarlamak istiyoruz<br />
ki; gazetemizin sayfalarý her daim<br />
ve her görüþe açýk olacaktýr. Hakaret<br />
ve tahammülsüzlük içermeyen her türlü<br />
yazý ve görüþe sayfalarýmýz açýk olmaya<br />
devam edecektir. Arþivimizdeki<br />
eski sayýlarýmýza bakýldýðýnda bunun<br />
doðruluðu kanýtlanacaktýr.<br />
Sevgili dostlar!<br />
Bu sayýmýzda “Helal Gýda” ile alakalý<br />
bir dosya ile sizlerin karþýsýndayýz.<br />
Malumunuz bulunduðumuz ülkenin<br />
kendine has durumlarý yüzünden<br />
yediðimiz gýdalar ile alakalý olarak biraz<br />
dikkatli olmamýz gerekiyor. Bizler<br />
inanan insanlar olarak hayatýmýzýn<br />
belli durumlarýna dikkat etmemiz gerekiyor.<br />
Özellikle yiyeceðimiz ve içe-<br />
Yayýn Kurulu<br />
Dr. Yusuf Iþýk,<br />
Fikret Ekin,<br />
Murat Ýleri,<br />
Mahmut Aþkar,<br />
Cengiz Þahbaz,<br />
Sinan Aktürk,<br />
Aydýn Ersoy,<br />
M. Salih Aydýn<br />
ceðimiz gýdalarýn helalliðine dikkat etmek<br />
mecburiyetindeyiz. Kapitalist<br />
toplumlarda daha fazla kazanabilme<br />
uðruna bazen insan saðlýðý hice sayýlabiliyor.<br />
Tabii bunun yanýnda tüketicilerin<br />
inancýyla alakalý hassasiyetleri<br />
de gözardý edilebiliyor.<br />
Bazý firmalar bu hassasiyeti dikkate<br />
alarak ürünlerini piyasaya sunarken<br />
bazý firmalar da bunu dikkate almýyorlar.<br />
Bu bir tercihtir.<br />
Bizler inancýmýzýn bizden istemiþ<br />
olduðu þekilde ihtiyacýmýz olan gýdalarý<br />
temin etmekle mükellefiz.<br />
Örneklendirmek gerekirse; yiyeceðimiz<br />
etten tutunda, peynire kadar, sucuk<br />
salama kadar bunlarýn kesim ve<br />
imalat aþamalarýný bilmek mecburiyetindeyiz.<br />
Belki bunlarý bizler þahýs<br />
olarak takip etmekte zorlanabiliriz.<br />
Ama bu iþleri yapan kurum ve kuruluþlarýn<br />
olmasý gerekmektedir. Ki bildiðimiz<br />
kadar da bu tür kuruluþlar Almanya`da<br />
mevcuttur.<br />
Ýslam dini kolaylýklar dini olarak<br />
bilinmektedir. Evet öyledir de; ama<br />
bulunulan durum ve coðrafyaya göre<br />
fýkhi açýdan farklý bakýþ açýlarý ortaya<br />
çýkabilmektedir. Bunlarý bu iþin erbabý<br />
bir araya gelerek halletmelidir. Ve elhamdülillah<br />
bu konunun uzmaný olan<br />
pek çok ilim adamýmýz mevcuttur.<br />
Bilindiði gibi dini meselelerle alakalý<br />
olarak Almanya`da dini cemaatler<br />
muhatap alýnmaktadýr. Belki yakýn zamana<br />
kadar bizlerin bu noktada eksiklikleri<br />
mevcuttu. Ama özellikle<br />
KRM``in kurulmasýndan sonra bu sýkýntýnýn<br />
da giderildiði kanaatindeyiz.<br />
Artýk kendini bilmez birileri çýkarak<br />
hiç de bilgi sahibi olmadýðý Ýslami meseleler<br />
hakkýnda fetvalar verme densizliðine<br />
düþmeyecek. Bu iþin erbabý<br />
olan ilim ehlinin verdiði bilgiler hem<br />
Merkez<br />
Königsbergerstr. 16<br />
61169 Friedberg<br />
Tel: 06031-162<strong>41</strong>1<br />
Fax: 06031-738644<br />
E-Mail: info@hayatonline.eu<br />
Web: www.hayatonline.eu<br />
Basýldýðý Yer:<br />
Sunprint GmbH Offenbach<br />
Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz.<br />
Bielefeld: Mehmet Demir<br />
Tel: 0178-2063526<br />
E-Mail: bielefeld@hayatonline.eu<br />
millihayat@hotmail.de<br />
.<br />
Köln: Ahmet Çakýlcý<br />
Tel: 0172-210<strong>41</strong>21<br />
E-Mail: koeln@hayatonline.eu<br />
Alman resmi makamlarýný ve hem de<br />
kamuoyunu tatmin edecek düzeydedir.<br />
Helal Gýda eksenli dosyamýzda iþinin<br />
erbabý akademik kariyeri olan ve<br />
insanýmýz tarafýndan itibar edilen þahýslarýn<br />
yazýlarý mevcuttur. Bu konuda<br />
doyurucu bilgiler edineceðiniz kanaatindeyiz.<br />
Yine Almanya Helal Sertifikalama<br />
Kurumu yetkilileri ile yapýlan röportajda<br />
buradaki durum hakkýnda bilgiler<br />
alabileceksiniz.<br />
Eðer bizler inandýðýmýz deðerler<br />
ile alakalý olarak ýsrarcý ve talepkar<br />
olursak hem resmi makamlar ve hem<br />
de gýda ihtiyaçlarýmýzý karþýlayan firmalar<br />
bu hassasiyetleri dikkate almak<br />
mecburiyetinde kalacaklardýr.<br />
Burada meseleyi bazý politikacýlarýn<br />
istismar etmeye çalýþmasý gibi deðil<br />
de bizlerin dini ve milli hassasiyetlerinin<br />
dikkate alýnmasý olarak deðerlendirmek<br />
gerekir.<br />
Özellikle Kurban Bayramlarý dönemlerinde<br />
bazý politik çevrelerin kýþkýrtmalarýyla<br />
engellenmeye çalýþýlan<br />
þoksuz kurban kesimi bu konularýn<br />
baþýnda geliyor. Burada özellikle bu<br />
mesele ile alakalý olarak mücadelesine<br />
yýlmadan devam eden sevgili Rüstem<br />
Altýnküpeyi de anmadan geçemeyeceðiz.<br />
Bu vesile ile yeni Hicri Yýlýnýzý<br />
(1431) ve yeni Miladi Yýlýnýzý (2010)<br />
tebrik etmek istiyoruz.<br />
Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý bereketlendirsin,<br />
þuurlandýrsýn.<br />
Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr.<br />
Allah`a emanet olun.<br />
Not: Kýymetli Aðabeyim Mehmet<br />
Toprak Bey`in Evladý Halil Toprak,<br />
Havva Akkaya ile dünyaevine girmiþtir.<br />
Yeni evli çifte iki cihan saadeti dilerim.<br />
Bölge Temsilcileri<br />
Dortmund: Fatih Kahraman<br />
Tel: 0172-5768278<br />
E-Mail: dortmund@hayatonline.eu<br />
.<br />
Düsseldorf: Murat Satýlmýþ<br />
Tel: 0157-72<strong>41</strong>4539<br />
E-Mail: dusseldorf@hayatonline.eu
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
4 hayat<br />
Asým TOZOÐLU<br />
melik.sel@gmx.de<br />
2009 yýlýnýn sonuna<br />
yaklaþtýðýmýz bu günlerde,<br />
yýlýn bitimiyle,<br />
bazý önemli iþlevlerin de<br />
süresi bitmiþ oluyor.<br />
Mesela 2005 yýlýna ait<br />
vergi denkleþtirme iþlemi<br />
ancak 31.12.2009 gününe<br />
kadar maliyeye bildirilebiliniyor.<br />
Aksi halde haklarýmýz<br />
yanýyor.<br />
Bu arada Almanca tabiriyle<br />
"Wohnunsbauprämie"<br />
dediðimiz ev yaptýrým teþvik<br />
primleri için 2005 deðil<br />
2007 yýlý için süre doluyor.<br />
Elinde bankalara ait bu belgeleri<br />
olanlar mutlaka gerekli<br />
dilekçelerini doldurup<br />
imzaladýktan sonra bankalarýna<br />
versinler veya göndersinler<br />
ki haklarý yanmasýn.<br />
Bir yýl içinde banka yapý<br />
tasarruf (Bauspar) hesabýnda<br />
biriktirdikleri paranýn<br />
yüzde onunu devlet<br />
IGMG Ruhr-A Bölgesi<br />
yönetim kurullarý Dortmunddaki<br />
Bölge Merkezinde<br />
bir araya geldi.<br />
Toplantý Yýldýz Projesi sorumlusu<br />
Ýsa Özer`in okumuþ<br />
olduðu Kur`an-ý Kerimle<br />
start verdi.<br />
Ardýndan IGMG Ruhr<br />
A Bölge Teþkilatlanma<br />
Baþkaný Harun Caylan`ýn<br />
yoklama ve gündemi takdim<br />
etti.<br />
Daha sonra açýlýþ konuþmasý<br />
için IGMG Ruhr<br />
A Bölge Baþkaný Özcan<br />
Kuri söz aldý. Kuri oluþturduklarý<br />
burs komisyonu<br />
hakkýnda kýsaca bilgi verdi.<br />
Kuri, þubelerde yapýlan<br />
teftiþlere de deðindi. Daha<br />
sonra Özcan Kuri katýlan<br />
yönetim kurulu üyelere<br />
“Ýdareciler ve üyelerarasý<br />
iliþkiler” hakkýnda bir seminer<br />
verdi.<br />
prim olarak vermektedir.<br />
Tabii ki aileler için 94 euroyu,<br />
bekarlar için 49 euroyu<br />
geçmeyen bu miktar<br />
bence küçümsenmemelidir.<br />
Diðer taraftan Riester<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 bilgilendirme<br />
2005<br />
yýlý<br />
yanmasýn<br />
sürelere<br />
dikkat<br />
Yeni bina hakkýnda bilgi<br />
veren Özcan Kuri, pek<br />
yakýnda bina alýmý için çalýþmalar<br />
yoðunlaþtýðýný<br />
söyledi.<br />
Daha sonra söz alan<br />
IGMG Ruhr A Bölge Teþ-<br />
Rente veya benzeri emeklilik<br />
parasýný ödeyenlerde<br />
"Zulageantrag" denilen dilekçeleri<br />
doldurup 2007 yýlýna<br />
ait dilekçeleri sene sonuna<br />
kadar ilgili kuruluþa<br />
IGMG Ruhr-A Geniþletilmiþ Bölge<br />
Yönetim Kurullarý Toplantýsý<br />
kilatlanma Baþkaný Harun<br />
Caylan söz aldý. Caylan<br />
bölgede yapýlan ve önümüzdeki<br />
dönem yapýlmasý<br />
gereken koordinasyon ve<br />
komisyon toplantýlarý hakkýnda<br />
kýsa bilgiler verdi.<br />
göndermelidirler. Bilindiði<br />
gibi Riester Rente de bilhassa<br />
kendisi çalýþýp da eþi<br />
çalýþmayan ve birden fazla<br />
çocuðu olan ailelerde devlet<br />
destek vermektedir. Eþi<br />
için 220 euro, çocuk baþýna<br />
da gelire oranla destek<br />
alacak mükellef, dilekçe<br />
vermezse, hakký yanacaktýr.<br />
O halde bazý konularda<br />
süre dolmak üzereyken, uzmanýnýza<br />
danýþýnýz ve haklarýnýz<br />
yanmasýn.<br />
Yapýlan araþtýrmalar<br />
gösteriyor ki, yüzbinlerce<br />
vergi mükellefi hala 2005<br />
yýlýna ait vergi denkleþtirme<br />
iþlemini yaptýrmamýþ<br />
ve devlete hediye etmiþtir.<br />
Caylan birimlerin yaz tatiline<br />
kadar en azýndan 2 koordinasyon<br />
toplantýsýnýn<br />
yapmasýnýn gerektiðinin<br />
altýný çizdi.<br />
Teþkilatlanmadan sonra<br />
sýrasýyla söz alan Gençlik<br />
Teþkilatý, Kadýnlar Teþkilatý<br />
ve Kadýnlar Gençlik Teþkilatý<br />
sorumlularý söz alýp<br />
kendi birimleri hakkýnda<br />
bilgiler verdiler.<br />
Ondan sonra her üyeye<br />
dilek ve temmenisini söylemesi<br />
için fýrsat verildi.<br />
Dilek ve temenniden<br />
sonra okunan Kur`an-ý Kerimle<br />
toplantý son buldu.<br />
IGMG Gelsenkirchen-Hassel Þubesinin Anasýnýfý<br />
Saadet Bahçesinden örnek bir çalýþma<br />
IGMG Ruhr A<br />
Bölgesine baðlý<br />
olarak faaliyetlerini<br />
sürdüren Gelsenkirchen–Hassel<br />
þubesinin<br />
Anasýnýfý Saadet<br />
Bahçesi Ramazan`da<br />
baþlattýklarý kumbarayla<br />
kurban toplama<br />
çalýþmasý çok büyük<br />
baþarýyla tamamlandý.<br />
IGMG Ruhr A<br />
Bölge Kurban Sorumlusu<br />
Ahmet Yazýcý,<br />
Gelsenkirchen–Hassel<br />
Þube Baþkaný Ergün<br />
Tav ve Gelsenkirchen–Hassel<br />
Þube<br />
Sosyal Hizmetler<br />
Baþkaný Ferhat Eroðlu<br />
onlarý ziyaret ederek<br />
bu büyük baþarýlarýndan<br />
dolayý onlarý<br />
ve hocalarýný tebrik<br />
ederek hediyeler verdiler.<br />
Bu çalýþmanýn bir<br />
örnek teþkil ettiðini,<br />
minik yavrularýmýzýn<br />
bu güzel davranýþlarýnýn<br />
takdire þayan olduðunu<br />
belirttiler.<br />
Toplanan kurban<br />
bedelleri bölge sorumlularýna<br />
teslim<br />
edildi.<br />
M.Veysel Söyleyenoðlu<br />
Bauspar- und Finanzfachmann (BWB)<br />
Bezirksleiter der Bausparkasse Mainz AG<br />
1431. Yeni Hicri<br />
Yýlýnýzý Tebrik Ederiz<br />
Berliner Straße 23 . 51063 KÖLN<br />
Tel: 0221 16853104<br />
Fax: 0221 16853109<br />
Mobil: 0172 5151209<br />
e-mail:<br />
m.veysel.soeyleyenoglu@vertrieb.bkm.de
dosya<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
5<br />
Dünya ve dünya insaný<br />
bir kaos süreci<br />
yaþýyor. Ozon tabakasý<br />
yýrtýldý, delik büyüyor<br />
ve ultraviyole ýþýnlarý insanlýðý<br />
tehdit ediyor. Buzlar eriyor,<br />
denizlerin her yýl periyodik<br />
olarak yükseldiði bilim<br />
adamlarýnca açýklanýyor.<br />
Dünyanýn dörtte üçünün<br />
su ve dörtte birinin kara parçasý<br />
olduðunu biliyoruz. Þu<br />
süreçte karaparçasý ve üzerinde<br />
yaþayan insanlar, hayvanlar<br />
ve bitkiler adeta diken<br />
üstünde, gelecekteki<br />
tehlikeleri göðüsleyebilmek<br />
için tedbir çabalarýný yoðunlaþtýrýyor.<br />
Uluslararasý bir sürü toplantýlar,<br />
konferanslar, sempozyumlar...vb.<br />
yapýlýyor ve<br />
çareler araþtýrýlýyor. Çevre,<br />
hava, su ve gýdalarýn kanserojen<br />
maddelerinden arýndýrýlmasý<br />
için yoðun çaba sarfediliyor.<br />
Dünya Saðlýk Örgütünün<br />
verilerine göre, sýrf<br />
kanserojen virüsüyle mücadele<br />
için ilaca ve týbbi malzemelere<br />
harcanan para beþyüz<br />
milyar dolar. Buna ne sigorta<br />
þirketleri dayanýr, ne<br />
de devlet bütçeleri. Gelecek,<br />
tehlike arzediyor.<br />
Konvensiyonel silahlanmanýn<br />
önüne geçilmesi, sera<br />
gazlarýnýn asgariye düþürülmesi,<br />
atom silahlarýnýn önlenmesi,<br />
uranyum zenginleþtirme<br />
faaliyetlerinin sonlandýrýlmasý,<br />
kozmetik sanayiinin<br />
frenlenmesi, GDO`lu<br />
(genetiðiyle oynanmýþ organik)<br />
gýdalarýn tüketilmemesi...vb.<br />
gibi bir çok tedbir<br />
düþünülmekte, konuþulmakta,<br />
endiþeler paylaþýlmakta<br />
ama, bu düþünülen ve konuþulan<br />
tedbirler bir türlü hayata<br />
geçirilememektedir.<br />
Çünkü yukarýda sýraladýðýmýz<br />
çalýþmalardan rant elde<br />
eden, milyar dolarlarýna artý<br />
milyar dolarlar ekleyen<br />
uluslararasý dev firmalar kazançlarýndan<br />
taviz vermek<br />
istememektedirler. Onlarý,<br />
gelecek nesillerin saðlýklý ortamlarda<br />
yaþamasý ve müreffeh<br />
bir hayat sürmesi ve<br />
geleceðe umutla bakmalarý<br />
pek ilgilendirmemektedir.<br />
Ýnsanlýk bu hale nasýl<br />
geldi, kimler rol oynadý,<br />
hangi felsefi veya dini veriler<br />
müessir oldu, seküler bilim<br />
ne yapýyor. Milyarlarca<br />
dolar harcanarak nesillerin<br />
yetiþmesi için kurulan üni-<br />
Dr. Yusuf IÞIK<br />
versiteler, enstitüler, araþtýrma<br />
ve geliþtirme merkezleri<br />
ne iþ yaparlar. Bütün bunlar<br />
derin derin düþünülmesi ve<br />
üzerinde hassasiyetle ve titizlikle<br />
irdelenmesi gereken<br />
konular. Giderek büyük bir<br />
köy haline dönüþtürülen ihtiyar<br />
dünyanýn sakinleri endiþeli<br />
bekleyiþini sürdürmektedir...<br />
Ýnsanlýðý tehdit<br />
eden ve kaosu körükleyen<br />
bir baþska<br />
bela da terör, toplu<br />
katliam, harp,<br />
darp, kin-öfke,<br />
düþmanlýk, stres,<br />
sinir, asabiyet, ýrkçýlýk<br />
ve nefret...<br />
Toplumlar cinnet<br />
geçiriyor. Refah<br />
seviyesi yüksek<br />
toplumlarda artan<br />
cinayetler, sabotajlar,<br />
kundaklamalar<br />
ve intiharlar,<br />
bir hayli düþündürücü.<br />
Bütün bunlar<br />
neden oluyor dersiniz?<br />
Yok mu bir<br />
çaresi? Bu kaos ortamýndan<br />
insanlýðý<br />
kurtaracak necat<br />
yollarý kapalý mý<br />
acaba? Bu iþlerin<br />
üstesinden nasýl<br />
gelinecek? Eþrefi<br />
mahlukat (en þerefli<br />
yaratýk) olarak<br />
yaratýlan insan, Yaratýcýsýnýn<br />
ortaya<br />
koyduðu kural, kaide,<br />
prensip, sistem,<br />
metod ve düzen<br />
çerçevesinde<br />
yaþamayý cüz`i iradesiyle<br />
murad<br />
ederse, külli irade<br />
sahibi Yaratýcý onu<br />
halkeder. Yeter ki<br />
insanlýk, Yaratýcýsýnýn<br />
gösterdiði yola<br />
girsin. “Gayril<br />
GDO`su<br />
Bozuk<br />
Dünya<br />
maðdubi aleyhim ve la`ddallin”<br />
prensibine aminnnn desin.<br />
Ýþte o zaman doðru/yanlýþ,<br />
hak/batýl. iyi/kötü, zulüm/adalet,<br />
kar/zarar, helal/haram,<br />
güzel/çirkin, net<br />
olarak ortaya çýkar.<br />
Kin ve nefretin yerini,<br />
sevgi ve saygý alýr. Terör ve<br />
anarþinin yerini, barýþ ve<br />
sulh alýr. Egoizmin ve bencilliðin<br />
yerini, paylaþým alýr.<br />
Düþmanlýðýn yerini dostluk<br />
alýr.<br />
Heyhat ki, Heyhat!<br />
Bu günlerde þu Türkiyemizin<br />
haline bakýn Allah aþkýna.<br />
Terör, ölüm, bomba,<br />
molotof kokteyli, sabotaj,<br />
barut kokusu, endiþe, korku,<br />
geçim sýkýntýsý ve panik...<br />
Durup dururken<br />
cennet vatan ülkemiz<br />
3-5 yýlda bu<br />
hale gelmedi. Yýllarca<br />
uygulanan<br />
çarpýk sistem ve<br />
dini öteleyen anlayýþ,<br />
GDO`su bozuk<br />
nesillerin yetiþmesine<br />
sebep oldu.<br />
Þimdi bu nesiller<br />
huzur bozuyor, telafisi<br />
mümkün olmayan<br />
olaylara sebebiyet<br />
veriyor ve<br />
böylece sonsuz<br />
maddi ve manevi<br />
zararlar açýyor.<br />
Aktütün, Daðlýca,<br />
Tokat, Sivas,<br />
Maraþ, Çorum<br />
olaylarý, faili meçhul<br />
cinayetler, Yakamoz,<br />
Ayýþýðý,<br />
Kafes, Eldiven ve<br />
benzeri ihtilal giriþimleri,<br />
ordudaki<br />
kamplaþmalar, üniversitelerdeki<br />
rahatsýzlýklar,<br />
iktidar/muhalefet<br />
dalaþmalarý,<br />
ýrkçý talepler...<br />
bütün bunlar<br />
toplumu karamsarlýða<br />
sevkediyor.<br />
Onbeþ yaþýndan<br />
küçüklere Kur`an<br />
dersi, Ýslam ahlaký<br />
verilmesini yasaklar<br />
ve mahalle baskýsý(!)<br />
adý altýnda<br />
dindar insanlarý<br />
ötelerseniz, geriye<br />
elinizde GDO`lu<br />
(genetiðiyle oynanmýþ) nesiller<br />
kalýr. Ýþte bu durumdan<br />
þikayetçi olmaya hakkýnýz<br />
yok. Ürettiðinizi biçiyorsunuz.<br />
“Ne ekersen onu biçersin”<br />
atasözünü hiç duymadýnýz<br />
mý?<br />
Ülkemizde bir baþka sýkýntý(!)da<br />
Ýmam-Hatip Liseleri<br />
olarak gösteriliyor. Bu<br />
liselerden mezun olanlarýn<br />
yüksek kademelerde veya<br />
bürokraside görev almamalarý<br />
için katsayý engelleri çýkartýlýyor.<br />
Danýþtay bu iþe ön<br />
ayak oluyor.<br />
Daha dün Danýþtay saldýrýlarýndan<br />
þikayet eden üyeler,<br />
bu tip tehlikelerin nereden<br />
geldiðinin bile farkýnda<br />
deðiller.<br />
Ýmam-Hatip okullarý gereklidir.<br />
Gereklidir çünkü,<br />
bu toplumun huzura, sükuna<br />
ihtiyacý var. Ahlaklý, dürüst,<br />
vatanýný milletini seven, insanlýða<br />
yararlý, bencil olmayan,<br />
adaleti zulümden ayýran,<br />
teröre bulaþmayan nesillerin<br />
muharrik gücüdür bu<br />
okullar.<br />
Otuz yýldan beri terörle<br />
yaþayan güneydoðu ve doðu<br />
Anadoluda misal; Diyarbakýr,<br />
Mardin, Van gibi þehirlerde<br />
bin-ikibin kiþilik Bölge<br />
Yatýlý Ýmam-Hatip okullarý<br />
ve Ýlahiyat Fakülteleri<br />
açýlmýþ olsaydý, bölge bugünkü<br />
durumda olur muydu?<br />
Bununla birlikte Bölge<br />
Meslek Okullarý ve paralelinde<br />
oluþturulacak üniversiteler<br />
kurulsaydý böyle mi<br />
olurdu?..<br />
Dini ve dindarlarý öteleyerek,<br />
iterek, kakarak, seküler<br />
bir toplum meydana getirmeye<br />
çalýþýrsanýz neticeden<br />
þikayet etme hakkýný<br />
kaybedersiniz.<br />
Demem o ki, insanlýðýn<br />
kaos ortamýndan kurtulmasý,<br />
çevre tahribatýnýn önlenmesi,<br />
beslenme problemlerinin<br />
en aza indirgenmesi, özgürlüklerin<br />
kamil manada elde<br />
edilmesi, yaþam hakkýna<br />
saygý gösterilmesi ve barýþ<br />
ortamýnýn saðlanmasý din ve<br />
ahlaki ön planda tutan, yaradýlmýþý<br />
Yaradandan dolayý<br />
seven, hak hukuk bilen,<br />
edepli, saygýlý, ve de bilgili<br />
nesillerin yetiþtirilmesiyle<br />
mümkün olacaktýr.<br />
Unutmamak gerekir ki,<br />
en büyük yatýrým; insan yetiþtirmeye<br />
yönelik yapýlan<br />
yatýrýmdýr.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
6 hayat<br />
Gurbetçilerimiz domuz<br />
gribi aþýsý olmalýlar<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
haber<br />
Son aylarda bütün<br />
dünyada salgýn haline<br />
gelen ve Türkiyemizde<br />
de çok sayýda kiþinin<br />
ölümüne sebep olan domuz<br />
gribi ve ona karþý geliþtirilen<br />
aþý ile ilgili tartýþmalar<br />
halký ikiye bölmüþ<br />
durumda.<br />
Ama bu konunun böyle<br />
olmadýðý gerçeðini, Duisburg’da<br />
genel doktor hizmeti<br />
veren Ýbrahim Güneþ<br />
konuya açýklýk getirdi. Güneþ<br />
açýklamasýnda “Duisburg<br />
ve çevresinde çok sayýda<br />
yabancý kökenli insanlar<br />
yaþamaktalar. Aþý olanlarýn<br />
sayýsý da burda çok<br />
az. Onun için þehrimize<br />
çevre þehirlerden gelen Almanlar<br />
oralar da aþý bulamadýklarý<br />
için burada oluyorlar.<br />
Almanlar bunun farkýna<br />
vardýlar. Çevremizdeki<br />
bütün Almanlar, bürokratlar,<br />
bankacýlar, sigortacýlar<br />
yani Almanlarýn çoðu<br />
aþýyý oldular. Bu aþýnýn yan<br />
etkisi olsa AB topluluðu<br />
buna izin vermez ve piyasaya<br />
sürmez. Vatandaþlarýmýzýn<br />
bu konuda daha duyarlý<br />
olmalarýný ve özen<br />
göstermelerini istiyoruz”<br />
dedi.<br />
TEST ÜCRETE TABÝ<br />
Domuz gribi ile ilgili<br />
tartýþmalara açýklýk getirmek<br />
isteyen Dr. Ýbrahim<br />
Güneþ domuz gribi için test<br />
de yapýlmakta diyerek konuþmasýna<br />
“Bu testeler ücrete<br />
tabi. Bu ücreti aðýr<br />
hastalardan, hamilelerden<br />
ve 6 aydan küçük çocuklardan<br />
almýyorlar. Ve bu test<br />
50 euraya yakýn. Bu dört<br />
kiþilik aileye 200 euroya<br />
mal oluyor. Bu da caydýrýcý<br />
oluyor ve test yaptýrmýyorlar.<br />
Bunlara lüzüm olmadan<br />
hiçbir yan etkisi þimdiye<br />
kadar Almanya’da görülmeyen<br />
domuz gribi aþýnýný<br />
olmalarýnda hiçbir<br />
korkularýnýn olmasýna neden<br />
yok. Hem bu aþý bedava<br />
yapýlmakda” diyerek<br />
konuþmasýný sürdürdü.<br />
HASTALIK YABAN-<br />
CILARDA HIZLA YA-<br />
YILIYOR<br />
Konuya açýklýk getirmek<br />
isteyen genel doktor<br />
hizmeti veren doktor Ýbrahim<br />
Güneþ “Domuz gribi<br />
göçmenlerde daha fazla.<br />
Çünkü karþýlaþtýklarýnda<br />
samimi bir þekilde tokalaþýp<br />
sarýlýyorlar. Kalabalýk<br />
aileler olduklarý için ve çocuk<br />
sayýsý fazla olduðu için<br />
hastalýk daha fazla görülüyor.<br />
Ziyaretlerimiz birbirimize<br />
daha fazla. Onun da<br />
etkisi ile hastalýk hýzla yayýlmakta.<br />
Gurbetçilerimiz<br />
fazlaca Türk televizyonlarýna<br />
baktýklarý için ve Baþbakanýn<br />
da olmamasý yüzünden<br />
aþýya lüzüm olmadýðý<br />
kanýsýndalar ama bu<br />
kaný yanlýþ. Herkes kendisinden<br />
sorumlu, Almanya`da<br />
50 milyon kiþi aþý olmuþ<br />
durumda ve aþý bitti.<br />
Ýkinci partinin de üç hafta<br />
sonunda geleceði söyleniyor.<br />
Bu uzun bir zaman.<br />
Hastalýk durmuyor. Gurbetçilerimizin<br />
aþý olmasýnda<br />
hiçbir korkularýnýn olmasýna<br />
neden yok. Yan etkisi<br />
olsa þimdiye kadar çýkardý.<br />
Gurbetçilerimizi bir<br />
an önce domuz gribi aþýsý<br />
olmalarý gerek” dedi.<br />
Duisburg’un köklü takýmlarýndan<br />
TSV Bruckhausen<br />
(Türk Spor Kulübü), ile<br />
FSV (Futbol kulubü Duisburg) arasýnda<br />
oynanan lig karþýlaþmasýnda<br />
üstünlük olmadý ve maç 2-2 berabere<br />
bitti.<br />
Bezirksliga ekiplerimizin yaptýklarý<br />
karþýlaþmada seyircilerin<br />
maça olan ilgisi beklenenden fazla<br />
oldu. Genelde bir orta saha mücadelesi<br />
þeklinde geçen karþýlaþmada<br />
ev sahibi TSV Buruckhausen rakibine<br />
nazaran daha tutuk bir futbol<br />
çýkarmasýna raðmen maçýn 14.dak.<br />
Musa’nýn yirmi metreden attýðý<br />
düzgün bir vuruþla takýmýný 1-0<br />
öne geçirdi. Maçýn ilk yarý sonlarýna<br />
doðru kazanýlan serbest vuruþu<br />
FSV dan Fehmi direðe niþanlarken<br />
ilk yarý da bu skorla bitti.<br />
Ýkinci yarýya hýzla baþlayan<br />
FSV bunu iyi deðerlendirdi ve 59.<br />
dak. ceza sahasýnda topla buluþan<br />
Duisburg Derbisinde Beraberlik<br />
Ýslam rakibini teknik bir hareketle<br />
geçip, düzgün bir vuruþla maçta<br />
beraberliði saðladý. 1-1. Maçýn 66.<br />
dakikasýnda FSV takýmýnýn defansýnýn<br />
dikkatsizliðinden yararlanan<br />
Osman takýmý TSV’yu 2-1 öne<br />
geçirdi. Bu öne geçiþ yanlýz bir<br />
dakika sürdü ve FSV yalçýn ile<br />
maçda 2-2`lik beraberliði saðladý.<br />
Ýyi bir yönetim gösteren maçýn<br />
hakemi maçýn daha kaliteli olmasýnda<br />
en büyük etkendi. Soðuk<br />
havaya karþý futbol severlerin maça<br />
olan ilgisi ise bir hayli fazla idi.<br />
Duisburg derbysinde 2-2`lik beraberlikle<br />
üst sýralardý sýra deðiþmedi<br />
ve FSV ikinciliðini, TSV`da ayný<br />
puanla üçüncülüðünü korudu.<br />
GENÇOSMAN GENÇLÝK<br />
BEÞÝ BÝR YERDE DEDÝ<br />
Kraisliga B`de mücadele eden<br />
Gençosman gençlik bu hafta<br />
deplasmanda karþýlaþtýðý SV<br />
Becker-werth’i 5-1 gibi farklý bir<br />
skorla yenerek liderliðini sürdürdü.<br />
Baþtan sona rakibine göre düzenli<br />
bir oyun sergileyen ekibimiz ilk<br />
yarýyý Tahir’in gölü ile 1-0 önde<br />
bitirdi. Ýkinci yarýda da oyun disiplininden<br />
kopmayarak Tahir,<br />
Selçuk, Sinan ve George hanna`nýn<br />
attýðý gollerle skoru 5-0 yaptý.<br />
Maçýn bitimine doðru kalesinde bir<br />
gol gören ekibimiz maçý 5-1 gibi<br />
bir skorla alarak, haftayý hem galibiyet<br />
ve lider olarak kapamasýný<br />
bildi.<br />
DÝNSLAKEN BELEDÝYESÝNDE<br />
ATÝB PROJELERÝ ANLATILDI<br />
Dinslaken Aile Birliði<br />
(AK Familienbündnis<br />
Dinslaken) tarafýndan<br />
“Bangladeþ`te Aile<br />
Yaþantýsý” (Familienleben in<br />
Bangladesch) adý altýnda bir<br />
proðram tertip edildi.<br />
Proðrama konuþmacý<br />
olarak davet edilen ATÝB<br />
Genel Baþkan Yardýmcýsý<br />
Yakup Tufan, Bangladeþ’te<br />
ailelerin yüz yüze olduklarý<br />
günlük hayatý ve karþýlaþýlan<br />
zor þartlarý anlattý.<br />
Yakup Tufan, ATÝB Kurban<br />
Kampanyasý vesilesiyle<br />
Bangladeþ’te kesilen kurbanlar<br />
ve yapýlan yardýmlara<br />
deðindi. Kiþoraganj’da<br />
bulunduðu süre içerisinde<br />
bizzat müþahede ettiði günlük<br />
hayat ile ilgili bilgiler<br />
verdi. Ülkenin nüfusunun<br />
yoðun olmasý ve<br />
buna karþýlýk iþ alanlarýnýn<br />
darlýðý, geçim sýkýntýlarýn<br />
daha da artmasýna<br />
sebep olduðunu misallerle<br />
izzah etti. Günlerce<br />
yaðan muson yaðmurlarýnýn<br />
birlikte getirdiði olumsuzluklarý<br />
anlattý. Çalýþan insanlarýn<br />
günlük kazançlarýnýn<br />
1.00 Euro’nun bile altýnda<br />
olduðuna dikkat çekti.<br />
Yakup Tufan, bütün bu<br />
buna benzer olumsuzluklarýn<br />
Bangladeþ’i dýþ yardýma<br />
muhtaç ettiðinin<br />
altýný çizdi.<br />
Dinslaken Belediyesinde<br />
düzenlenen proðramda,<br />
dünyanýn büyük<br />
bir bölümünü içerisine<br />
alan maðdur ve mazlum<br />
coðrafyada yaþayan insanlarýn<br />
çektikleri sýkýntýlar dile<br />
getirildi.<br />
Dünyanýn muhtelif bölgelerinde<br />
yaþayan maðdur<br />
ve muhtaç insanlara,<br />
ATÝB’in yaptýðý yardýmlarýn<br />
nasýl ve ne þekilde ulaþtýrýldýðý<br />
hakkýnda bilgiler, PP<br />
proðramý eþliðinde anlatýldý.<br />
ATÝB’in gerek Bangladeþ’e<br />
gerekse dünyanýn diðer<br />
bölgelerine yaptýðý insani<br />
yardýmlar, bu konudaki<br />
projeler ve hizmetler Almanlar<br />
tarafýndan takdirle<br />
karþýlandý.
dosya<br />
Küre ölçekli Müslüman-Doðu<br />
ile Hýristiyan-Batý<br />
arasýndaki<br />
geliþmeler deðerlendirilirken;<br />
“11 Eylül<br />
2001” bir dönüm noktasý<br />
olarak kabul görüyor ve<br />
ona göre meseleler tasnif<br />
ediliyor. Batý Avrupa Müslüman<br />
Göçmenleri açýsýndan<br />
da; “29 Kasým 2009”<br />
öncesi ve sonrasýna göre<br />
konular sýnýflandýrýlacak.<br />
Ýsviçre’de halk oylamasý<br />
neticesinde minare yapýmýna<br />
getirilen yasaðý simgeleyen<br />
bu tarih zamanla týpký<br />
“11 09 2001” gibi, “29 11<br />
2009” da, zihinlerde bir kýrýlma<br />
noktasý olarak yerini<br />
alacak.<br />
“11 Eylül” kan ve barutun<br />
þekillendirdiði bir Sýcak<br />
Savaþ özelliðine sahipken,<br />
“29 Kasým”, sadece<br />
Batý Avrupa’yla sýnýrlý kalmayacak<br />
yeni bir Kültürel<br />
Soðuk Savaþ’ýn baþlangýç<br />
tarihi olarak kayýtlara geçecek.<br />
Bu çapta hadiseler bugünden<br />
sabaha peydah olmuyor.<br />
Hýristiyan-Batý’nýn,<br />
Müslüman-Doðu’ya karþý<br />
önyargýsý bazýlarýna göre<br />
bin yýldan beri, Prof. Urs<br />
Altermatt gibi tarihçilere<br />
göre ise, bu travma Türklerin<br />
Viyana Kuþatmasý’ndan<br />
beri devam etmektedir.<br />
Toplumlarýn nabzýný tutanlar<br />
kadar onlarý yönlendirenler<br />
de, farklý sahalarda<br />
söz sahibi olan kanaat önderleridir.<br />
Batý dünyasýnýn,<br />
Ýslâmiyet’e karþý Kültürel<br />
Soðuk Savaþ baþlatma niyetini,<br />
daha önceleri Avrupa’dan<br />
Amerika’ya kadar<br />
açýlan yelpazade birçok aydýnýn<br />
bu istikametteki kalem<br />
oynatmalarýndan sezinlemiþtik.<br />
“Ýsviçe’deki bu oylama<br />
Avrupa Neo-Irkçýlýðý için<br />
bir kilometre taþý olacaktýr.<br />
Bu olay bundan 20 sene<br />
sonra da konuþulmaya devam<br />
edecek. Yeni bir kültür<br />
savaþýný markalaþtýran bu<br />
hadise, liberal toplum dürüstlüðünü<br />
ve müsamahakârlýðýný<br />
kýrmýþtýr. Uyumun<br />
örnek ülkesi Ýsviçre’de<br />
(minare yasaðý) vuku<br />
bulduðundan, kýrýlma daha<br />
da sert olmuþtur. Minare<br />
kararý, Avrupa için bir iþaret<br />
fiþeðidir. Ýsviçre’nin<br />
Mahmut AÞKAR<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
mahmut.askar@t-online.de<br />
farkýnda olmadan baþlattýðý<br />
Ýslâm tartýþmasý diðer ülkelerde<br />
daha kuvvetlenerek<br />
devam edecek. Bundan<br />
sonra Avusturya’da da benzeri<br />
bir hareket olacaðýndan<br />
oldukça eminim. Bu<br />
ülke Ýsviçre’ye çok benziyor.<br />
Fransa’da da hareretli<br />
tartýþmalar baþlayacak.<br />
(Urs Altermatt, NZZ,<br />
6.12.09)”<br />
Fransa tartýþmayý bizzat<br />
Cumhurbaþkaný Sarkozy<br />
ile baþlatýrken, Almanya’da<br />
zaten ardý arkasý kesilmeyen<br />
Ýslâm-Müslüman<br />
Göçmen tartýþmalarý, “Ýsviçre<br />
halkýnýn endiþelerini<br />
anlýyor, korkularýný paylaþýyoruz”<br />
meâlinde, gayet<br />
diplomatik bir üslupla niyet<br />
açýða vurulduktan sonra<br />
cesaret ve güç kazandý.<br />
Henüz daha Ýsviçre gibi,<br />
Avusturya, Almanya, Hollanda,<br />
Danimarka ve Fransa,<br />
hatta Ýngiltere kendi<br />
müslüman azýnlýðýna karþý,<br />
niyetini refarandum yoluyla<br />
deþifre etmiþ deðil... Buna<br />
adý geçen ülke idarecilerinin<br />
þimdilik cesaret edeceði<br />
kanaatinde deðiliz.<br />
Sözkonusu ülkelerin, Ýsviçre’nin<br />
yaptýðý yanlýþý (!)<br />
yapmamalarý belki bir teselli<br />
olarak görülebilir, fakat<br />
giderek güçlenen Anti-<br />
Müslüman dalganýn örtbas<br />
edilmesi daha vahim neticeler<br />
de doðurabilir.<br />
hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
7<br />
Minareye<br />
Giydirilen<br />
Kýlýf: Korku<br />
Kültürü<br />
Yýllardan beri yerli halkýný<br />
müslüman azýnlýðýn<br />
aleyhine kýþkýrtanlar; bazen<br />
kadýn haklarý, bazen Türkiye’nin<br />
AB üyeliði karþýtlýðý,<br />
bazen de cami veya minarenin<br />
yasaklanmasý adýna<br />
kin ve nefret kusarak<br />
bundan bir korku kültürü<br />
yarattýlar. “Yabancýya,<br />
özellikle de Ýslâm’a karþý<br />
korku, bütün Avrupa’ya<br />
yayýlmýþtýr.” diyen Ýsviçreli<br />
Prof. Urs Altermatt,<br />
mülâkatýn devamýnda; “Biz<br />
Avrupalýlarýn koruduðu o<br />
düþman simge Doðu’dadýr.<br />
Türklerden sonra, 20 yýl<br />
öncesi Soðuk Savaþ döneminde<br />
düþmanýmýz komünistlerdi.<br />
Sovyetler Birliði’nin<br />
çökmesinden sonra<br />
düþmaný yeniden tanýmlamamýz<br />
gerekiyordu. O zamandan<br />
beri bizim eski fobimiz<br />
Doðu’nun yerine tekrar<br />
Ýslâm’ý koyduk. Ýslâm<br />
korkusu eski bir Avrupa<br />
mirasýdýr. (Urs Altermatt,<br />
NZZ, 6.12.09)”<br />
Kendi filminin Ýsviçre’deki<br />
galasýna katýlmayý,<br />
minare yasaðýndan dolayý<br />
iptal eden Fatih Akýn; “Ýsviçrelilerin<br />
minare vetosunu<br />
ancak korku ile izah<br />
edebilirim. Korku ise, bütün<br />
kötülüklerin kaynaðýdýr.<br />
(Spiegel <strong>Online</strong>,<br />
3.12.09)” diyor. Müthiþ bir<br />
tesbit... Kendi ülkesinde iþ<br />
bulamadýðýndan veya zulme,<br />
baskýya uðradýðýndan,<br />
Batý Avrupa ülkelerine göç<br />
eden müslüman kimlikli<br />
insanlarý, yerli halkýn gözünde<br />
canavarlaþtýran güruhtan<br />
essahtan korkulur!<br />
Çünkü onlar, kendi içindeki<br />
müslüman azýnlýða karþý<br />
öylesi bir korku kültürü<br />
yaydýlar ki, Ýsviçre’nin tanýnmýþ<br />
feministlerinden ve<br />
minare yasaðýna hararetle<br />
destek veren Julia Onken’in<br />
de itiraf ettiði gibi;<br />
“Eðer kamuoyu araþtýrmalarýnda<br />
insanlar içinden geçeni<br />
söyleyebilseler, Almanya’da<br />
da böylesi bir<br />
oluþum %80 civarýnda<br />
onaylanýrdý. (Die Welt,<br />
2.12.09)”. Asýl korkulmasý<br />
gereken; þu veya bu sebepten<br />
dolayý müslümanlara<br />
karþý olan düþüncesini açýða<br />
vuramayan sessiz çoðunluðun<br />
durumudur.<br />
Þayet Bayan Onken’in<br />
iddia ettiði gibi, Almanlarýn<br />
%80’i müslüman göçmenlere<br />
veya onlarýn ibadethanesi<br />
camilere karþý<br />
iseler; bundan Almanlarýn<br />
%80’i müslüman veya<br />
Türk düþmanýdýr neticesi<br />
(þimdilik) asla çýkarýlmamalý<br />
fakat mevcut durum<br />
da insaný ciddi manâda endiþelendiriyor.<br />
Avrupa’nýn<br />
Ýslâm’a ve kendi müslüman<br />
göçmenlerine bakýþýnda<br />
incelikleri iyi okuyabilenlerin<br />
baþýnda Prof. Tarýk<br />
Ramazan (Tariq Ramadan)<br />
gelir. Ýsviçre’nin minare<br />
vetosundan sonra T. Ramazan<br />
kaleme aldýðý makalesinde,<br />
seçmenlerin çoðunluðu<br />
müslüman vatandaþlarýna<br />
çok açýk bir mesaj<br />
gönderdi, diyor ve sözü<br />
edilen %80’ler civarýndaki<br />
Avrupalýnýn gönlünden geçeni<br />
ama açýða vuramadýðý<br />
sözkonusu mesajýný; “Size<br />
güvenimiz yok; bizim için<br />
en iyi müslüman, görmediðimiz<br />
müslümandýr.” þeklinde<br />
algýlamýþ ki, son derece<br />
sade, anlaþýlýr ve yerli<br />
halkýn düþüncelerini yansýtan<br />
bir okuma...<br />
Hýristiyan Avrupalýnýn<br />
bastýrýlmýþ duygularýna bir<br />
tercümanlýk da Amerikalý<br />
Göçmenlik Uzmaný Christopher<br />
Caldwell’den geliyor:<br />
“Birçok insan gerçekten<br />
ne düþündüðünü açýða<br />
vurmaktan korkuyor. Bazen<br />
de, Ýsviçre’deki kamuoyu<br />
araþtýrmalarý örneðinde<br />
olduðu gibi... (Spiegel <strong>Online</strong>,<br />
8.12.09) ”. Bilindiði<br />
gibi, Ýsviçre’de oylama öncesi<br />
yapýlan araþtýrmalarda<br />
minareye karþý olanlarýn<br />
oraný daha az çýkýyordu.<br />
Bu okuma fala bakma<br />
gibi bir þey deðil; gerçekleri<br />
görebilmek ve bunu sesli<br />
düþünerek çareler aramaktýr.<br />
Batý Avrupa Müslümanlarý/Türkleri,<br />
deðiþik zamanlarda<br />
ve farklý ülkelerde<br />
yapýlan kamuoyu araþtýrmalarýnýn<br />
da ortaya koyduðu<br />
bu acý hakikatý idrak<br />
ve kabul ederek gerekeni,<br />
üzerlerine vazife olaný yerine<br />
getirmelidirler. Yarým<br />
asýrlýk bir geçmiþten sonra<br />
görmedim, duymadým, anlamadým<br />
devri kapanmýþtýr<br />
artýk...<br />
Korku kültürü;<br />
korkutma metodu...<br />
“Ýslâm, son yirmi yýlda<br />
þiddet, aþýrýlýk, düþünce<br />
hürriyeti, cinsiyet ayýrýmcýlýðý,<br />
zorunlu evlilik gibi<br />
tartýþmalý konularla öyle<br />
bir iliþkilendirildi ki, normal<br />
vatandaþ, yeni müslüman<br />
varlýðýna müsbet bakmada<br />
zorlanýyor. Korku ve<br />
hissedilir derecede güvensizlik<br />
oldukça yaygýn...”<br />
Artýk sýradan bir Batýlý bile,<br />
Ýslâm veya Müslüman tari-
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
8 hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
dosya<br />
fini, ezberindeki kliþeleþmiþ<br />
menfi kavramlarý yanyana<br />
getirerek yapýyorsa,<br />
bu noktaya geliþin bir müsebbibi<br />
olmalý... Yukarýdaki<br />
tesbiti yapan Prof. Tarýk<br />
Ramazan, Ýsviçre’deki anti<br />
minare kampanyasýnda takip<br />
edilen medyatik stratejiyi<br />
þöyle sýralýyor:<br />
-Mümkün olduðunca<br />
tartýþma çýkar!<br />
-Maðdur olan taraf duygusunu<br />
kamçýla:<br />
-Ýþgal altýndayýz,<br />
-Müslümanlar tarafýndan<br />
sessizce kolonileþtiriliyoruz,<br />
-Aslýmýzý ve kendi kültürümüzü<br />
kaybediyoruz.<br />
Cami, minare, bazen de<br />
baþörtüsü, aslýnda kendi<br />
içindeki müslüman ama nihayetinde<br />
topyekün Ýslâm<br />
karþýtý olanlardan, Ýsviçre’de<br />
olduðu kadar Almanya’da,<br />
bir o kadar Avusturya,<br />
Hollanda veya Fransa’da<br />
da ayný kavramlar ve<br />
benzeri taktikleri gözlemlemek<br />
mümkün. Peki bütün<br />
kabahat müslüman karþýtý<br />
kampanyalarý yürütenlerde<br />
mi? “Ben diyorum ki, yýllardan<br />
beri birlikte yaþadýðý<br />
toplum içinde müsbet görüntü<br />
sergileyebilmesi için<br />
aktif ve belirleyici olamamýþ<br />
müslümanlar kabahatlýdýr.<br />
(Tarik Ramadan, Die<br />
Welt, 1.12.09)<br />
Bugünden sabaha bütün<br />
Batý Avrupa Türkleri din<br />
deðiþtirerek hýristiyan olsalar,<br />
acaba o zaman hangi<br />
töhmet ve direktiflere muhatap<br />
olurlar?... Buralarý<br />
azçok bilen birisi olarak;<br />
yine de bizim Almanlar bize<br />
kulp takacak birþeyler<br />
mutlaka bulurlar, diyorum.<br />
Atlantik ötesinden Christopher<br />
Caldwell’in tesbiti,<br />
aslýnda bu Kültürel Soðuk<br />
Savaþ’ýn can damarýna parmak<br />
basan türdendir:<br />
“Ben Avrupa’ya akýl<br />
vermek istemiyorum. Sadece,<br />
birçok Avrupalýnýn<br />
kendisini aydýnlanmýþ,<br />
müslümanlarý ise barbar<br />
olarak gördüðü dikkatimi<br />
çekiyor. Müslümanlarýn<br />
dindarlýðýný aþaðýlamak bir<br />
hatadýr!” Ve bana göre<br />
Caldwell, Avrupalý’nýn<br />
binbir kýlýfa büründürerek<br />
göçmen müslümanlara karþý<br />
kültürel savaþ baþlatmasýnýn<br />
altýnda yatan, fakat<br />
açýða vuramadýðý esas sebebi<br />
þöyle izah ediyor:<br />
“Kanaatimce, dindarlýðýn<br />
müslümanlara verdiði þeyden<br />
Avrupalýlar yoksundurlar.<br />
Bu kadar az müslümanýn<br />
varlýðýndan bu kadar<br />
çok Avrupalýnýn duyduðu<br />
rahatsýzlýðýn sebeplerinden<br />
birisi de budur. (Spiegel<br />
<strong>Online</strong>, 8.12.09)<br />
Dindarlýðýn insana kazandýrdýðý<br />
dinamizm, manevi<br />
huzur ve özgüven gibi<br />
meziyetler, sadece müslüman<br />
için deðil, Ýslâm’ýn dýþýndaki<br />
baþka dinlere mensup<br />
her dindar için de geçerlidir.<br />
Burada müslüman<br />
dindarý baþka dinlere ait<br />
dindardan ayýran taraf, dindar<br />
kiþinin kendisinde deðil,<br />
bizatihi dinin özünde<br />
aranmalýdýr. Nitekim,<br />
Caldwell sözkonusu röportajýnda;<br />
“Ýslâm’ýn Avrupa’da<br />
ikinci büyük din olmasý<br />
sadece istatistikî olarak<br />
doðrudur. Onun ortaya<br />
koyduðu görüþlerin canlýlýðýna<br />
bakýldýðýnda, Ýslâm,<br />
Avrupa’da din olarak Hýristiyanlýktan<br />
daha önemlidir.”<br />
Muhtemeldir ki, göçmen<br />
müslümana bu kadar<br />
önyargýlý yaklaþan Avrupalýyý,<br />
Ýslâm’ýn özündeki bu<br />
canlýlýk da rahatsýz eden<br />
faktörlerdendir.<br />
Çok geç olmadan...<br />
Karþýnýzda, müslüman<br />
kimlikli sizin varlýðýnýzdan<br />
ciddi manâda endiþe duyan<br />
%78’lik yerli-çoðulcu toplum,<br />
yani Alman halký<br />
var... Bu ülkede Müslüman<br />
eþittir Türk! Ve bu<br />
Türk’den Almanya’da takriben<br />
2,8 milyon adet var.<br />
O hâlde bu mesele herkesten<br />
önce Türkün meselesi<br />
veya bir Türk meselesidir!<br />
Þayet yerli halk bu kadar<br />
yüksek oranda sizi istenmeyen<br />
azýnlýk olarak görüyorsa;<br />
bu çok vahim durum<br />
karþýsýnda yapacaðýnýz iki<br />
þey var: Birincisi; elinizi<br />
vicdanýnýza koyarak düþündüðünüzde,<br />
evet biz bu<br />
neticeyi hak ettik ve gerekeni<br />
yapmalýyýz, diyerek<br />
buradan topluca çekip gitmek...<br />
Ýkincisi ise; þayet<br />
gönül rahatlýðýyla biz bunu<br />
asla hak etmedik, bu yargýsýz<br />
infazdýr, diyebiliyorsanýz;<br />
bu durumda da zaman<br />
geçirmeden kollarý sývayýp<br />
gerekeni yapmanýz lazým!<br />
Özellikle Almanya<br />
Türklerinin birbirinden<br />
önemli birçok sosyal ve hukukî<br />
meseleleri var. Bu konularla<br />
ilgili zaman zaman<br />
Türkiye’deki ilgili mercilerin<br />
öncülüðünde, buradan<br />
giden heyetlerle, bazen de<br />
Türkiye’den buraya hükümet<br />
veya devleti temsilen<br />
gelenlerle toplantýlar yapýlýr.<br />
Toplantýlarýn aktörleri<br />
kadar konuþulan konularý<br />
da yýllardan beri fazla deðiþmedi.<br />
Ýmajý yerlerde sürünen,<br />
günah keçisi, hedef<br />
tahtasý hâline getirilmiþ bir<br />
azýnlýðýn mensuplarý kadar,<br />
o azýnlýðýn geldiði anavatanýn<br />
devlet/hükümet yetkilileri<br />
de, bu vahametin farkýnda<br />
deðiller veya önemsemiyorlarsa;<br />
sahipsiz,<br />
kendi kaderine terk edilmiþ<br />
bir Batý Avrupa Türkleriyle<br />
karþý karþýyayýz demektir.<br />
Sahipsiz, kendi içinde bölük-pörçük,<br />
dünkü “Misafir<br />
Ýþçi”lerin devamý Türk<br />
azýnlýðýn, þu veya bu bahaneyle<br />
baþlatýlan Kültürel<br />
Soðuk Savaþ karþýsýnda aldýðý<br />
netice ancak bu kadar<br />
olur: Þurada veya burada<br />
dikilen minarelere karþýlýk,<br />
yerlerde sürünen itibar...<br />
Berlinli öðrenci, 16 yaþýndaki<br />
Yunus’un, okulda<br />
namaz kýlmak için kazandýðý<br />
dava gibi müslümanlar<br />
tarafýndan yapýlan bazý giriþimler<br />
vardýr ki, Almanya<br />
müslüman azýnlýðýna sadece<br />
baþaðrýsý getirmiþtir. Bu<br />
tip hukukî davalarýn kazanýlmasý<br />
veya kaybedilmesinden<br />
çok, kamuoyuna<br />
yansýmasý veya algýlanmasý<br />
daha önemlidir. Azýnlýk<br />
toplumu, çoðunluðun bazý<br />
konulardaki hassasiyetine<br />
hassasiyetle karþýlýk verme<br />
kabiliyetini de gösterebilmelidir.<br />
Yunus M.’nin mahkemeye<br />
verdiði okulun avukatý,<br />
okul binasýnda namaz<br />
kýlma yeri talebini kastederek<br />
diyor ki: “Müslümanlarýn<br />
burada olmalarý onlarý<br />
tatmin etmiyor. Kendilerini<br />
görmemiz için bizi adeta<br />
zorluyorlar.” Bunun manâsý<br />
þudur: Biz Almanlar, sizlerin<br />
varlýðýndan zaten pek<br />
hoþnut deðiliz. Bu yetmezmiþ<br />
gibi, bir de bizden,<br />
okulda ibadet yeri istiyorsunuz.<br />
Ýþte böylesi durumlarda<br />
aslýnda teferruat olan,<br />
buradaki müslüman azýnlýðýn<br />
hayatî öncelikleri arasýnda<br />
olmasý mümkün olmayan,<br />
‘okulda namaz kýlabilme<br />
talebi’ gibi bir konu,<br />
gündemin en üst sýralarýna<br />
taþýnýrsa, yerli-çoðulcu<br />
toplumun hassasiyetleri<br />
gözardý edilmiþ olur.<br />
Hangi niyetle söylendiðinden<br />
baðýmsýz olarak;<br />
“Ýslâm, Almanya’daki diðer<br />
dinler gibi bir din deðildir.”<br />
görüþü; ayný zamanda<br />
bu dinin mensuplarýna<br />
mesafe koymanýn da<br />
bir iþaretedir. Göçmen<br />
müslümanlarýn yarým asýrlýk<br />
geçmiþine raðmen yerli<br />
halk kendi içindeki bu<br />
azýnlýða her geçen gün dünü<br />
aratacak derecede mesafe<br />
koymaya devam ediyorsa,<br />
her iki tarafýn da yetkilileri,<br />
temsilcileri behemahal<br />
bu meseleye çare bulmalýdýrlar.<br />
Christian Jakob’un;<br />
“Ýslâm, birçoklarý<br />
için yabancýlaþma çaðrýþýmý<br />
yapan bir kavramdýr. Bu<br />
sebepten dolayý da, Ýslâm<br />
ancak görünmediði (kabuðuna<br />
çekildiði) müddetçe<br />
müsamaha görür. (Christian<br />
Jakob, taz, 30.9.09)”<br />
tesbitini, Almanya’nýn acý<br />
gerçeði olarak görmek fakat<br />
sineye çekmemek gerek...<br />
Tam tersine, sine-i<br />
millete gitmek gerek! O<br />
millet ki, bugünü olduðu<br />
kadar yarýnlarý da birlikte<br />
paylaþacaðýmýz ve inþa<br />
edeceðimiz Alman halkýdýr.<br />
IGMG Duisburg Mevlana Camiinde Bayramlaþma neþeli geçti<br />
Cemiyet üyeleri ve de<br />
mahalle sakinlerinden<br />
oluþan katýlýmcýlar<br />
Bayramlarýn neþe kaynaðý<br />
olan bayramlaþma, tanýþma<br />
ve de sohbet etme þansýný<br />
buldular.<br />
Önce Camii`de Kur`an-ý<br />
Kerim ve de Mevlüt okunmasýyla<br />
baþlayan þölende<br />
misafirlere etli pilav verildi.<br />
Hayli kalabalýk olan cemaat<br />
Türkiye`de yaþanan<br />
Bayram havasýný gurbeti diyarda<br />
yaþama þansýný buldu.<br />
Bu arada bir Cemiyet<br />
Baþkaný Nevzat Kaya katýlýmcýlara<br />
bir teþekkür konuþmasý<br />
yaptý. Kaya “geçen Ramazanda<br />
yapýlan iftar yemeklerini<br />
hatýrlatan Bayramlaþma<br />
programýný icra ettiklerini,<br />
bu programýn asýl<br />
amaç ve gayesi ziyafetten öte<br />
cemaatleþmeye verilen<br />
önemdir” dedikten sonra “Bu<br />
duygu çerçevesinde davetimize<br />
icabet edip de aramýzda<br />
bulunan cemaatimize teþekkür<br />
ederim” dedi.<br />
Yönetim Kurulu üyeleri<br />
Ali Özer ve de Mustafa Demir<br />
de “Böyle bir programýn<br />
yapýlmasýnýn basit olmadýðýný,<br />
fakat katýlýmýn fazlalýðý<br />
bizim yorgunluðumuzu Rahmet<br />
seli gibi silip süpürdü”<br />
dediler.
öportaj<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
9<br />
Kýsa adý TÜV olan<br />
bizim dilimizde<br />
Araç muayene istasyonlarý<br />
araçlarýn trafiðe<br />
uygun olup olmadýðýyla ilgili<br />
baþ vurularýmýzý deðerlendirirler.<br />
Gurbettteki biz Avrupalý<br />
Türk vatandaþlarýmýzýn içerisinden<br />
biri olan Ahmet<br />
Güner Beyle bu konuya biraz<br />
ýþýk tuttuk.<br />
Ahmet bey Rizeli olup<br />
hem ilk öðretimi hem meslek<br />
eðitimini ve hem de<br />
yüksek eðitimini Köln`de<br />
yapmýþ gurbetçi çocuðu.<br />
Sahip olduðu Araç teknik<br />
mühendislik muayene istasyonunda<br />
sorularýmýzý yanýtladý<br />
ilgiyle takip ediceðinizi<br />
umarýz. Zira sohbetin içeriðinde<br />
günümüzle ilgili sorularýn<br />
yanýtlarýný bulacaksýnýz.<br />
Arkadaþýmýz Ýskender<br />
Güngör`ün röportajýný ilgiyle<br />
okuyacaðýnýz kanaatindeyiz.<br />
Ahmet Güner: Bizim<br />
iþimiz araçlarn teknik muayenesini<br />
yapmak. Abgas,<br />
hasar tespit muayenesi, Hasarlý<br />
araçlarýn deðerini biçeriz.<br />
<strong>Hayat</strong> Gazetesi: Ýþletmenizde<br />
gençlere yönelik<br />
meslek edindirme çalýþmalarýnýz<br />
da var mý?<br />
Ahmet Güner: “Kýrmýzý plaketli araçlar<br />
2010 yýlýnda da þehirlerdeki öngörülen caddelerde<br />
trafiðe çýkmaya devam edecekler”<br />
Ahmet Güner: Tabiki<br />
tek bir eleman bile bu ülkeye<br />
bu topluma kazaným saðlanmasý<br />
bu günün þartlarýnda<br />
yadsýnmaz. Ama Allah`a<br />
çok sükür bu meslekte þimdiye<br />
kadar 12 genci meslek<br />
sahibi yaptýk denilebilir.<br />
Bürokauffrau olarak da ayrýca<br />
iki bayan kardeþimizin<br />
de meslek eðitimini tamamladýk.<br />
Gördüðünüz gibi bu<br />
hafta itibariyle Emrullah<br />
Koca isimli bir Türk gencini<br />
de iþletmemizde meslek<br />
eðitimine aldýk. Bu yeni<br />
gencimizin babasý da yine<br />
bu meslek üzere tamirhanesi<br />
oldugundan iþi çabuk<br />
kavruyor tabi talebelerin<br />
hepsi bu kabiliyette olmuyor.<br />
<strong>Hayat</strong> Gazetesi: Can<br />
güvenliði açýsýndan sürücü<br />
bir araçta nelere dikkat etmeli?<br />
Ahmet Güner: Sürücü<br />
senede en azýndan bir defa<br />
aracýný tamirhaneye ya da<br />
servise götürüp kontrol ettirmeli.<br />
Hiç bilinmeyen bir<br />
arýza ya da eskiyen bir parça<br />
araca zarar verebilir.<br />
Bizde genelde araç yürüsün<br />
yeter anlayýþý hakim. Nasýl<br />
zamanla saðlýðýmýz için çekap<br />
yaptýrýyorsak. Araç da<br />
önemli, lambalarýn ayarý istenilen<br />
düzeyde mi alt takýmlarda<br />
bir sorun var mý<br />
tekerlerin ya da lastiklerin<br />
profülü yeterli mi, gibi.<br />
<strong>Hayat</strong> Gazetesi: Siz burada<br />
araçlara TÜV veriyorsunuz.<br />
Peki sizi de birileri<br />
kontrole tabi tutuyor mu?<br />
Ahmet Güner: Elbette<br />
biz de kontrol ediliyoruz.<br />
Tabiki belki bizler TÜV<br />
verirken çýkan problemlerden<br />
dolayý vatandaþlarýmýz<br />
bize kýzýyordur. Ama bizim<br />
verdiðimiz TÜV`lü aracý<br />
bizim haberimiz yokken bizim<br />
de baðlý olduðumuz,<br />
anlaþýlmasý açýsýndan þöyle<br />
söyliyelim, o ana çatý TÜV<br />
bizim TÜV verdiðimiz<br />
araçlarý kontrol edebiliyorlar.<br />
Ya da hasarlý araçlarý bize<br />
yollayýp bizi otokontrole<br />
tabi tutabiliyorlar. Devletin<br />
haricinde medyanýn da takibindeyiz<br />
Verbraucherschutz<br />
(tüketici haklarý koruma<br />
derneði) organizeleri de bizleri<br />
kontrol ederler.<br />
<strong>Hayat</strong> Gazetesi: Bir<br />
muayene anýnda olmazsa<br />
olmazlarýnýz neler?<br />
Ahmet Güner: Bizim<br />
vatandaþýmýzýn anladýðý gibi<br />
deðil. Kanun diyorki bir<br />
araç trafiðe nasýl çýktýysa o<br />
özellikte olmak zorunda.<br />
Bir araçta deðiþiklik olmayacak.<br />
Verschleifteile dediðimiz<br />
parçalar belli bir zaman<br />
sonra deðiþmek zorunda<br />
olacak. Araçta teknik bir<br />
deðiþiklik olursa biz onun<br />
evraklarýný düzenliyoruz<br />
teknik kontrolleri de yapýyoruz.<br />
Daha sonra araç sahibi<br />
Verkehrsamtta götürüp<br />
deðiþiklik olan teknik kaydýný<br />
yazdýrýyorlar.<br />
<strong>Hayat</strong> Gazetesi: Bu<br />
Partikel filitreler ve kýrmýzý<br />
sarý yeþil plaketlerle ilgili<br />
ne söylemek istersiniz?<br />
Ahmet Güner: Bu konu<br />
bir siyasi konu gibi oldu<br />
hatta geçenlerde duyduðumuza<br />
göre bir avukat bu konuyla<br />
ilgili açtýðý davayý<br />
kaybetti. Plaketlere gelince<br />
bunlar geçerliliðini devam<br />
ettiriyor. Sizlerin de bildiði<br />
gibi Stadt`ýn bazý noktalarýnda<br />
bu iþaretleri görüyorsunuz.<br />
Þimdi bazý arkadaþlar<br />
endiþe ediyorlar bu plaketlerin<br />
belli bir süresi var o<br />
gün geldiðinde araçlar trafiðe<br />
çýkamaz. Hayýr öyle bir<br />
þey yok. Þimdiye kadar bununla<br />
ilgili bir mahkeme<br />
kararý açýklanmadý. Ellerinde<br />
kýrmýzý plaket olanlarýn<br />
endiþe etmesine gerek yok.<br />
Zaten plakete göre yeni vergilendirmeler<br />
daha önce yayýnlandý<br />
çevreye en az zararý<br />
veren araçlar en az vergi<br />
veren araçlar oldu. Bu da<br />
özellikle Almanya`nýn ne<br />
kadar çevreye önem verdiðinin<br />
anlaþýlmasý açýsýndan<br />
dünyaya örnek olduðunu<br />
gösteriyor. Az önce bahsettiðimiz<br />
Rußpartikel filitreyi<br />
taktýðýmýzda bir üst plakete<br />
çýkma ihtimali var. Yani<br />
kýrmýzýysa sarýya, sarýysa<br />
yeþile deðiþe biliyor.<br />
<strong>Hayat</strong> Gazetesi: Almanyada<br />
sahte TÜV verilme<br />
iþlemleri oluyor mu?<br />
Ahmet Güner: Bundan<br />
üç dört sene evvel bu iþin<br />
profösyonelce yapýldýðý ortaya<br />
çýktý. Köln Polisi 8 kiþilik<br />
kurduðu bir komisyonla<br />
bu iþin üzerine gittiðini<br />
duyduk. Görevi kötüye kullanýldýðý<br />
farkedildiði an adli<br />
mercilere intikal ediyor<br />
hukuki yaptýrým uygulanýyor.<br />
Yeni Hicri Yýlýnýzý (1431)<br />
Yeni Miladi Yýlýnýzý (2010)<br />
En Ýçten Dileklerimizle Tebrik Ederiz.<br />
Yeni Hicri Yýlýnýzý<br />
(1431)<br />
Yeni Miladi Yýlýnýzý<br />
(2010)<br />
En Ýçten<br />
Dileklerimizle<br />
Tebrik Ederiz.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
10 hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
haber<br />
IGMG Ruhr A Bölgesi<br />
Hamm- Heessen Camii<br />
yýllardýr gelenek haline<br />
getirdiði hicri yýlbaþý kutlama<br />
programý bu yýlda muhteþemdi.<br />
IGMG Ruhr A<br />
Bölgesi ile müþterek düzenlenen<br />
programa davetlilerin<br />
yaný sýra kalabalýk bir<br />
izleyici kitlesi katýldý.<br />
Hamm-Baþkent düðün<br />
salonunda gerçekleþtirilen<br />
bu görkemli kutlama Avrupa<br />
Kur’an-ý Kerim Yarýþmalarý<br />
Birincileri bölge<br />
temsilcileri Yunus Emre<br />
Yanaz ve Muhammed Bilal<br />
Demirel in birlikte okuduklarý<br />
Kur`an-ý Kerim ile<br />
baþladý.<br />
Almanca olarak sinevizyon<br />
aracýlýðý ile gösterilen<br />
çaðrý filminden hicreti konu<br />
alan bölümden sonra<br />
Hamm Belediye Baþkaný<br />
Hunsteger-Petermann<br />
mikrofona davet edildi.<br />
Hunsteger-Petermann yaptýðý<br />
selamlama konuþmasýnda<br />
müslümanlarýn hicri<br />
yýllarýný tebrik etti ve daha<br />
nice beraber çelýþma dileðinde<br />
bulunarak konuþmasýna<br />
sona verdi.<br />
Akabinde mikrofona<br />
davet edilen IGMG Ruhr A<br />
Bölge Baþkaný Özcan Kuri<br />
ise öncelikle programýn<br />
gerçekleþtirilmesinde emeði<br />
geçen cemiyet ve bölge<br />
görevlilerine teþekkür etti<br />
Günün mana ve ehemmiyetini<br />
içeren bir konuþma<br />
yapan Kuri: “Hicret; bir çaðýn<br />
kapanýp yeni bir çaðýn<br />
açýlmasýdýr. Zulme boyun<br />
eðmemektir. Mahkumiyetten<br />
hakimiyete harekettir.<br />
Kutlu bir yolculuktur.<br />
Hamm-Heessen`de Muhteþem<br />
Hicri Yýlbaþý Kutlamasý<br />
1431. Hicri yýlýnýz kutlu olsun”<br />
dedi.<br />
Ramazan Torun‘un baþarý<br />
ile sunduðu muhteþem<br />
programýn bu bölümünde<br />
Hamm-Heessen Camii Bay<br />
ve bayan yönetim kurulu<br />
üyeleri sahneye davet edildi.<br />
Cemiyet faaliyetleri sinevizyon<br />
aracýlýðý ile görüntülü<br />
olarak izletildikten<br />
sonra cemiyet baþkaný Hasan<br />
Kaplan bir konuþma<br />
yaptý. Kaplan da yaptýðý<br />
konuþmada programýn oluþumunda<br />
emeði geçenlere<br />
teþekkür etti ve konuþmasýný<br />
Hicrette sevda ve aþk<br />
var, Avrupa`da yaþayan<br />
neslimiz bunu anlamalý ve<br />
bunu yaþamalý dedi. Akabinde<br />
programa katýlan<br />
misafirlere bu yoðun iþtiraklarinden<br />
dolayý teþekkür<br />
etti .<br />
Program cemiyet küçük<br />
kýz öðrencilerinin “Döndüm<br />
Mevlana Gibi” ilahisini<br />
toplu sema halinde sunarak<br />
devam etti.<br />
Günün hatibi Mustafa<br />
Mullaoðlu Hicret konulu<br />
konuþmasýný yapmak üzere<br />
mikrofona davet edildi.<br />
Mullaoðlu yaptýðý veciz<br />
konuþmada ana hatlarýyla<br />
hicret ve Asr-ý saadetten<br />
örnekler verdi ve günümüzde<br />
hicretten ve sahabe hayatýndan<br />
alýnmasý gereken<br />
derslere dikkati çekti. Dopdolu<br />
geçen ve pür dikkat<br />
takip edilen programýn birinci<br />
bölümü verilen akþam<br />
namazý molasý ile sona erdi.<br />
Programýn ikinci bölümü<br />
Ahmet Tutal hocaefendinin<br />
cemiyet yararýna yaptýðý<br />
açýk arttýrma ile devam<br />
etti. Ardýndan Komedi Ustasý<br />
Stand-Upcý Bekir Develi<br />
sahne aldý. Develi<br />
Show`unda yer verdiði hayatýn<br />
içinden birbirinden<br />
güzel konularla katýlanlarý<br />
yaklaþýk 1 saat boyu kahkahaya<br />
boðdu. Daha sonra<br />
Hamm þehrinden Yerli sanatçý<br />
Kenan Güngör okuduðu<br />
ilahileri ile programý<br />
renklendirdi.<br />
Programýn son bölümünde<br />
ise sabýrsýzlýkla<br />
beklenen Abdurrahman<br />
Önül birbirinden güzel ilahilerle<br />
sahne aldý. Canlý<br />
okuduðu ilahilerle Resulullah,<br />
Mekke ve Medine<br />
aþýklarýný coþturan Abdurrahman<br />
Önül, cemiyet minik<br />
kýz öðrencileri ile birlikte<br />
yine canlý olarak<br />
“Döndüm Mevlana Gibi”<br />
eseri seslendirdi.<br />
Program Abdurrahman<br />
Önül`ün istek eserlerini<br />
seslendirmesi ile son buldu.
haber<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
hayat<br />
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi<br />
Bielefeld Þubesinde<br />
düzenlenen 12-16 yaþ<br />
arasý Hutbe Yarýþmasýnda talebeler<br />
güzel sesleri ve hitabetleri<br />
ile bülbüller gibi þakýdýlar.<br />
Program sunucusu Selami<br />
Köseoðlu program akýþýný<br />
ve kurallarýný açýkladýktan<br />
hemen sonra açýlýþ Kur´an-ý<br />
Kerim´ini Samet Türkseven<br />
okudu.<br />
Yoklama ve katýlýmý yerini<br />
getiren IGMG Kuzey<br />
Ruhr Bölgesi Ýrþad Baþkaný<br />
Ýkram Sever selamlama konuþmasýnda<br />
öncelikle uzaktan<br />
ve yakýndan programa<br />
iþtirak eden bütün misafirlere<br />
teþekkürlerini iletti, ve<br />
þöyle devam etti: “Baþta<br />
yavrularýmýzýn anne-babalarý<br />
ve hocalarý olmak üzere yavrularýmýza<br />
calýþmalarýnda<br />
emeði geçen herkese cani<br />
gönülden teþekkürlerimi sunuyorum.<br />
Aslýnda yavrularýmýz<br />
buraya gelerek ve yarýþmaya<br />
katýlarak en büyük fedakarlýðý<br />
ve cesareti göstermiþlerdir<br />
ve aslýnda þimdiden<br />
gözümüzde gönlümüzde<br />
birinciliði hak etmiþlerdir.<br />
Hepsinden Cenab-ý Allah<br />
onlardan razý olsun diyorum<br />
ve hepinizi sukunet içinde<br />
onlarý dinlemeye davet ediyorum”<br />
diyerek sözlerine<br />
son verdi.<br />
Juri heyeti Muhittin Hoca,<br />
Abdurrahim Hoca, Hasan<br />
Hoca yarýþma hakkýndaki<br />
kurallarý açýkladýlar. 10<br />
yarýþmacý talebe yerlerini aldýlar.<br />
Hepsi teker teker hutbelerini<br />
sunduktan sonra, sýra<br />
yarýþmanýn sonucunu<br />
açýklamaya geldi. Yarýþmada<br />
1. olan talebe Lohne-Vechta<br />
þubesinden Fýrat Cankatan,<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
11<br />
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Hutbe<br />
Yarýþmasý Bielefeld`de yapýldý<br />
2. olan talebe Osnabrück þubesinden<br />
M. Emin Akyol, 3.<br />
olan talebe Schortmer þubesinden<br />
Yahya Kaya oldu.<br />
Daha sonra IGMG Ýrþad<br />
Baþkaný Ahmet Özden konuþmasýnda:<br />
“Bu yavrularýmýz<br />
geleceðin gençleri, yarýnýn<br />
efendileridirler. Kaliteli<br />
insan olacaklarýnýn müjdesidir.<br />
Sizler Ýslam´a ve bizlere<br />
lazýmsýnýz, birbirinden güzel<br />
okuduðunuz hutbelerin deðerini<br />
bilin, bu yoldan ayrýlmayýn,<br />
davanýza sahip çýkýn.<br />
Hepinizi yürekten kutluyorum”<br />
dedi.<br />
Deðerlendirme konuþmasýnda<br />
IGMG Kuzey Ruhr<br />
Bölge Baþkaný Murat Ýleri:<br />
“bu yavrularýmýzýn hepsi birincidir,<br />
yavrularýmýz<br />
Nuh´un gemisi misali kurtarýcýdýr.<br />
Hepimiz birbirimizi<br />
çok sevelim, birlikten ve beraberlikten<br />
asla ayrýlmayalým.<br />
Çocuklarýmýzýn annelerine<br />
babalarýna ve emeði geçen<br />
hocalarýna ve de özveri<br />
ve büyük emek harcadýklarý<br />
için daha fazla kendilerine<br />
teþekkürlerimi arz ediyorum.<br />
Geleceðimiz yavrularýmýzýn<br />
avuçlarý arasýndadýr.<br />
Yavrularýmýzýn ellerine neyi<br />
býrakýrsak onu yaþar ve yaþatýrlar.<br />
Eðer ki geleceðimizin<br />
daha parlak daha barýþ<br />
dolu huzur dolu geçmesini<br />
istiyorsak, onlarýn yüreklerine<br />
ektiðimiz tohumlara dikkat<br />
edelim diyorum ve hepinizi<br />
emanetlere en güzel sahip<br />
çýkan Yüceler Yücesi<br />
Rabbimize emanet ediyorum”<br />
diyerek sözlerini noktaladý.<br />
IGMG Köln Bölgesi geleceðimizin<br />
teminatý çocuklarýmýzýn<br />
eðitimine<br />
yönelik faaliyetlerine bir yenisini<br />
daha ekledi.<br />
Köln Bölgesine baðlý<br />
toplam 26 cemiyetin yetiþtirdiði<br />
çocuklarýn katýldýðý<br />
müezzinlik yarýþmasýnýn sunuculuðunu<br />
IGMG Köln<br />
Bölgesi Bölge Baþkan Danýþmaný<br />
Zihni Edis yaptý.<br />
Ahmet Dönmez`in okuduðu<br />
açýlýþ Kur`an-ý Keriminden<br />
sonra açýlýþ konuþmasýný<br />
IGMG Köln Bölgesi<br />
Gençlik Baþkaný Eþref Yücetaþ<br />
yaptý.<br />
Ýki kategoride yapýlan<br />
yarýþmada jüri heyetinde bulunan<br />
Adnan Girgin, Nevzat<br />
Baþ ve Ömer Hoca dereceye<br />
giren talebeleri ilan ettiler.<br />
Çocuklarýn heyecanlý<br />
Köln Bölgesinin yetiþtirdiði çocuklar<br />
müezzinlik yarýþmasýnda da iddialýydý<br />
bekleyiþi görülmeye deðerdi.<br />
Büyüklerde Bölge Eðitim<br />
Merkezinden Hasan<br />
Basri Ergün birinci olurken,<br />
Aliyyül Mürteza Cemiyetinden<br />
Hüseyin Reyveci ikinciliði,<br />
Kalk cemiyetinden Harun<br />
Yanar üçüncülüðü elde<br />
etti.<br />
Küçüklerde ise Bölge<br />
Eðitim Merkezinden Furkan<br />
Sor birinciliði, Burscheid<br />
cemiyetinden Emre Uslu<br />
ikinciliði, Bonn Cemiyetinden<br />
Mehmet Gündüz üçüncülüðü<br />
elde etti.<br />
Dereceye girenlere Hediyeleri<br />
Ýrþad Baþkanlýðý tarafýndan<br />
daðýtýldý.<br />
Günün önemine binaen<br />
IGMG Köln Bölge Ýrþad<br />
Baþkaný Selahaddin Demirci<br />
yaptýðý konuþmasýnda Aileiçi<br />
çocuk eðitimine deðindi.<br />
IGMG Köln Bölge Baþkaný<br />
Kemal Ergün ise müezzinliðin<br />
öneminden bahsederek<br />
müezzinlerin ilki olan<br />
Bilal i Habeþi (ra)nin hayatýndan<br />
kesitler sundu.<br />
Program Ahmet Dönmez`in<br />
okuduðu kapanýþ<br />
Kur`an-ý Kerimiyle son buldu.
Lieferzeiten: täglich von 12.00-22.00 Uhr<br />
Mindestbestellwert 10 Euro
dosya<br />
Bugün müslümanlar<br />
dünyanýn her yerinde<br />
yaþamaktadýrlar;<br />
bu sebeple günümüzde,<br />
dünyanýn her yerinde yiyip<br />
içecekleri ve kullanacaklarý<br />
nesnelerin helâl olup olmadýðýný<br />
bilmeye ihtiyaçlarý<br />
vardýr.<br />
Ýslam ülkelerinde halkýn,<br />
kolayca din alimi bulmasý<br />
ve gýda hakkýnda bilgi almasý<br />
mümkündür. Ama<br />
özellikle müslümanlarýn az<br />
olduðu, alimlerin yeterince<br />
bulunmadýðý gayr-i müslim<br />
ülkelerde bu imkan oldukça<br />
kýsýtlýdýr.<br />
Ýslam ülkelerinde helâl<br />
haram konusunda bilgi almak<br />
kolay olmakla beraber<br />
burada da alimler (mezhepler,<br />
yorumlar) arasýnda farklýlýklar<br />
bulunduðu için halkýn<br />
kafasý karýþmakta, kime<br />
inanacaklarýný, nasýl davranacaklarýný<br />
bilemez hale<br />
gelmektedirler.<br />
Ýþte bu sebepler ve amiller,<br />
uluslararasý saygýnlýk ve<br />
yaygýnlýðý bulunan bir kurum<br />
veya kuruluþun helâl<br />
gýda konusuna el atmasýný,<br />
mezhebi ne olursa olsun her<br />
müslümanýn, yiyeceði, içeceði<br />
ve kullanacaðý nesnenin<br />
dinî hükmü hakkýnda açýk<br />
ve seçik bilgi vererek bu sýkýntýyý<br />
gidermesini zarurî<br />
hale getirmiþtir. Ancak bu<br />
zarurî hizmetin önünde bazý<br />
engellerin ve halledilmesi<br />
gereken problemlerin bulunduðu<br />
da bir gerçektir. Bu<br />
problemlerin bence önemli<br />
olanlarýný, çözüm tekliflerimle<br />
birlikte þöylece sýralamak<br />
mümkündür:<br />
1. Ýrtibat ve koordinasyon<br />
eksikliði<br />
Helâl gýda tespiti konusunda<br />
yerel ve uluslararasý<br />
teþebbüsler, çalýþmalar ve<br />
bunlarý yürüten kiþiler ve<br />
kuruluþlar vardýr. Ama bunlar<br />
arasýnda gerekli ve yeterli<br />
bir baðlantý, bilgi alýþveriþi<br />
ve iþbirliði mevcut<br />
deðildir.<br />
2. Yeni ürünler,<br />
uygulamalar ve<br />
teknikler<br />
Farklý deðerlendirmeler<br />
ve fetvalar yalnýzca mezhep<br />
farkýnda deðil, haram, mekruh,<br />
helâl gibi hükümlerin,<br />
yeni ürünlere, tekniklere ve<br />
uygulamalara taþýnmasýnda<br />
da ortaya çýkmaktadýr. Jelatin,<br />
koruma maddeleri gibi<br />
Prof. Dr. Hayrettin KARAMAN<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
yeni çýkan bazý ürünler, þoklama<br />
ve birden fazla hayvaný<br />
birden kesme, makina ile<br />
kesme gibi yeni teknikler,<br />
tavuk yolmada yapýldýðý gibi<br />
yeni bazý uygulamalar<br />
hakkýnda verilen farklý fetvalar<br />
bu maddeye örnektir.<br />
3. Saðlýk-hüküm iliþkisi<br />
Öncelikle bir ürünün –<br />
saðlýkla iliþkisi (saðlýða zararlý<br />
olup olmamasý) parantez<br />
içinde olmak üzere –<br />
dinde haram veya mekruh<br />
kýlýnmasýný araþtýrmak ve<br />
hükme baðlamak gerekirken<br />
araya saðlýkla iliþkisi de<br />
sokulmakta, bu yüzden iþe<br />
fýkýh alimi olmayan taraflar<br />
da dahil olmakta, saðlýkla<br />
iliþki konusu çok kere tartýþmaya<br />
açýk olduðu, bazý durumlarda<br />
kesinlik ve zararýn<br />
ölçüsü de devreye girdiði<br />
için sonuç almak güçleþmektedir.<br />
Mesela hormon<br />
ve kimyevî gübre kullanýlarak<br />
elde edilen ürünler ile<br />
genlerinde deðiþiklik yapýlan<br />
ürünlerin kýsa, orta ve<br />
uzun vadede insan saðlýðýna<br />
ve tabiatýna nasýl tesir edeceði<br />
konusu uzmanlarý arasýnda<br />
tartýþýlmaktadýr; bu<br />
konularýn çoðunda henüz<br />
kesin bilgi yoktur. Fýkýh<br />
alimleri, saðlýða kesin zararý<br />
konusunda uzman raporu<br />
bulunmayan bir nesneye bu<br />
açýdan bakmazlar, nesneleri<br />
haram kýlan baþka özellik<br />
ve sebepler üzerinde dururlar;<br />
böyle de olmasý gerekir.<br />
Bu konuda önemle üzerinde<br />
durulmasý gereken bir husus<br />
da, bu yeni uygulamalar ve<br />
katkýlar olmadan, bunlar engellendiði<br />
takdirde dünyada<br />
– organik/tabiî yoldan – elde<br />
edilecek gýda maddelerinin<br />
ihtiyacý karþýlamaya yetip<br />
yetmeyeceðidir. Milyarlarca<br />
insaný aç býrakmak yerine,<br />
tahammül edilebilir az<br />
zararla doyurmak zarurî<br />
hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
13<br />
“Helâl<br />
Gýda<br />
Sertifikasý”<br />
ile ilgili<br />
problemler<br />
olarak tercih edilecektir.<br />
4. Zaruret kaidesi<br />
Ýslam, mensuplarýnýn iþlerini<br />
zorlaþtýrmak, onlarý<br />
zora ve çýkmaza sokmak istemez,<br />
müslüman olduklarý<br />
için güçsüz, yoksul ve yoksun<br />
kalmalarýna razý olmaz.<br />
Bu sebeple mükelleflerin<br />
önüne “zarurete dayalý ruhsat”<br />
kapýsýný açmýþtýr. Problemlerin<br />
geçici çözümünde<br />
çok önemli rol alacak olan<br />
zaruret konusu hakkýnda<br />
belirsizlikler ve tartýþmalar<br />
sona erdirilmeli, tarifler ve<br />
sýnýrlar açýk olarak ortaya<br />
konmalýdýr.<br />
Bilindiði gibi haram olan<br />
bir þeyi mübah hale getiren<br />
zaruret, yalnýzca “ölüm veya<br />
bir organý kaybetme”<br />
tehlikesi ile sýnýrlý deðildir.<br />
Temin edilmediði, karþýlanmadýðý,<br />
giderilmediði takdirde<br />
insana sýkýntý, zorluk,<br />
rahatsýzlýk veren, hayatýn<br />
normal akýþýný menfî olarak<br />
etkileyen her durum –ferde<br />
ait olsun, guruba ve topluluða<br />
ait olsun – zaruret çerçevesine<br />
girer. Meþakkat kolaylaþtýrmaya<br />
yol açar. Bir<br />
darlýk, bir sýkýntý ile karþýlaþma<br />
varsa bunlarý ortadan<br />
kaldýrmak üzere hükümde<br />
geniþlik getirilir.<br />
5. Mezhepler<br />
Mezheplere bakýldýðýnda<br />
helâl gýda konusunda köklü<br />
ve þümullü bir ihtilafýn bulunduðu<br />
görülür. Mesela deniz<br />
ürünleri içinden yalnýzca<br />
balýða helâl diyen mezhepler<br />
yanýnda, bu ürünlerin<br />
hemen tamamýna helâl diyenler<br />
vardýr. Kara hayvanlarý<br />
içinden, En’am suresinde<br />
zikredilen “... murdar<br />
ölmüþ hayvan, akmýþ kan,<br />
domuz eti ve Allah’tan baþka<br />
bir tanrý adý anýlarak<br />
(veya böyle bir tanrýya ibadet<br />
olsun diye) kesilmiþ<br />
hayvan...” (En’am Sûresi,[6:145])<br />
müstesna hiçbir<br />
kara hayvanýna haram demeyen<br />
mezhepler vardýr.<br />
Hayvaný keserken besmele<br />
çekmenin gerekli olup olmadýðý<br />
ihtilaflýdýr. Bu ve<br />
benzeri konularda birbirine<br />
tamamen zýt ictihadlar mevcuttur.<br />
Bu durumda “helâl<br />
damgasý ve sertifikasýnda<br />
mezhep farklýlýklarý” önemli<br />
bir problem olarak karþýmýza<br />
çýkmaktadýr.<br />
Bu problemin halli için<br />
teorik olarak þunlar akla gelir:<br />
a) Ýhtilaflý ise helâl damgasý<br />
vurmamak (Bu helâl sýnýrýný<br />
iyice daraltýr).<br />
b) Damganýn altýnda küçük<br />
yazý veya sembollerle<br />
mezhep farklýlýklarýný göstermek<br />
(Bunda da mükellef<br />
için güçlükler vardýr).<br />
c) Ýhtilaflý maddeleri de<br />
helâl olarak damgalamak,<br />
ancak yalnýzca bir tek iþaretle<br />
“ihtifalý, mezheplere<br />
göre farklý” olduðunu göstermek.<br />
d) Bütün muteber mezhepler<br />
Ýslam’ý temsil ettiðine<br />
ve sýradan müslümanlar<br />
da aldýklarý fetvaya göre bu<br />
mezheplerin her biri ile<br />
amel etme imkanýna sahip<br />
bulunduklarýna göre, bir<br />
mezhebe (muteber bir müctehidin<br />
ictihad ve fetvasýna)<br />
göre helâl olan gýdaya helâl<br />
damgasýný basmak (Ben de<br />
buna katýlýyorum).<br />
Belki baþka formüller de<br />
ileri sürülebilir, ancak bunlarýn<br />
tartýþýlmasý ve birinde<br />
karar kýlýnmasý gerekmektedir.<br />
6. Kurumlar<br />
arasýndaki çatýþma<br />
Helâl sertifikasý verecek<br />
olan heyetin, kuruluþun, kurumun<br />
devletle iliþkisinde<br />
de bazý problemler vardýr:<br />
Bu iþi kamu kurumlarý mý,<br />
özel kesim mi üstlenmelidir?<br />
Her ikisinin fayda ve<br />
zararlarý nedir? Çatýþma<br />
olursa problem nasýl çözülecektir?<br />
Kamu otoritesinin gücünü<br />
kötüye kullanmasý ihtimali<br />
bu iþi sivil kesimin<br />
yapmasýnýn daha saðlýklý<br />
olacaðýný düþündürüyor.<br />
Ancak sivil kesimde de hem<br />
istismar, hem de çatýþma ihtimali<br />
vardýr.<br />
7. Maddenin hal ve<br />
mahiyet deðiþtirmesi<br />
Fýkýh alimi olmayan tabipler,<br />
kimya uzmanlarý, biyologlar...<br />
“karýþým ve deðiþim”<br />
yoluyla maddenin baþkalaþmasýný<br />
farklý anlamakta<br />
ve anlatmakta, bu konuda<br />
fýkýhtan ayrýlmaktadýrlar.<br />
Bu yüzden fýkýhta “deðiþme<br />
ve baþkalaþma” olarak kabul<br />
edilen durumlar onlara<br />
böyle görünmemekte, fýkhýn<br />
helâl dediðine haram deme<br />
yolu açýlmaktadýr.<br />
Haram, helâl, mekruh ve<br />
necis hükümleri dine ait hükümlerdir.<br />
Týp, kimya, fizik<br />
branþlarý bakýmýndan “deðiþme,<br />
yok olma, baþkalaþma”<br />
olarak kabul edilmeyen<br />
bir çok “deðiþme ve<br />
baþkalaþma” fýkýhta (dinde)<br />
deðiþme olarak kabul edilmiþ<br />
ve buna baðlý olarak da<br />
temiz-pis, helâl-haram hükümleri<br />
verilmiþtir. Müspet<br />
bilimlerin fetva konusunda<br />
yardýmlarý ancak, insan saðlýðýna<br />
zararýn tespiti ile sýnýrlý<br />
olmalýdýr. Bunun ötesinde<br />
din hükmü, fýkýhtaki<br />
deðiþme ölçülerine göre verilmelidir.<br />
Ýki alan arasýndaki farký<br />
açýk hale getirmek üzere bazý<br />
örnekler sunmayý yararlý<br />
görüyorum:<br />
“Dince pis olan nesne az<br />
suya veya az sývý maddeye<br />
karýþtýðý zaman su ve sývý<br />
pis olur; içilmez ve onunla<br />
dînî temizlik yapýlmaz. Çok<br />
suya pislik karýþtýðý zaman<br />
ise suyun rengi, tadý ve kokusundan<br />
biri, katýþan pislik<br />
belli olacak þekilde deðiþmedikçe<br />
su pis olmaz. Çok<br />
su Hanefîlere göre yeri köþeli<br />
ise yüzeyi 10x10 arþýn,<br />
yuvarlak ise 36 arþýn, derinliði<br />
ise bir karýþa yakýn yerdeki<br />
sudur. Arþýn yaklaþýk<br />
iki karýþtýr. Þâfiîlere göre iki<br />
kulledir (büyücek küp),<br />
Ýmam Malik’e göre ise az<br />
su, içine düþen pisliðin rengi,<br />
tadý veya kokusu belli
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
14 hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
dosya<br />
olan sudur, belli olmayan su<br />
ise çok sudur. Buradaki ölçülere<br />
göre çok sayýlan suya<br />
mesela sidik veya þarap karýþsa<br />
o su pis olmaz, onunla<br />
abdest alýnýr ve o su içilir.”<br />
(Ýbn Âbidîn, 1984 Kahraman<br />
Yayýnlarý, C.I, s.<br />
185,188)<br />
“Yenmesi ve içilmesi haram<br />
olan bir nesneyi, onda<br />
iyileþtirme özelliði varsa tedavi<br />
maksadýyla yemek ve<br />
içmek caizdir, nitekim susuz<br />
kalan kimsenin -baþka bir<br />
þey bulamadýðýnda- þarap<br />
içmesi de caizdir.” (s. 210)<br />
Erkeklerin menisi (spermi)<br />
kilota bulaþtýðý ve kuruduðu<br />
zaman yalnýzca çitilemek/öfelemek/ovmakla<br />
temizlenir,<br />
izi ve rengi kalsa<br />
da kilot temizlenmiþ olur.<br />
(Burada dikkat edilmesi gereken<br />
husus, dini temizliðin<br />
kimyevi temizlik olmadýðý<br />
ve dinin kolaylýðý tercih ettiðidir).<br />
“Karýþma, yanma, piþme,<br />
kaynama vb. sebebiyle<br />
deðiþikliðe uðrayan pis nesne<br />
temiz olur, kullanýlýr, yenir<br />
ve içilir. Bazý örnekler:<br />
Pis olan zeytin yaðý sabun<br />
olunca, eþek veya domuz tuz<br />
gölüne düþüp tuza dönüþünce,<br />
þarap sirke olunca, kuyuya<br />
düþen kuþ, fare vb. çürüyüp<br />
çamura karýþýnca, pis<br />
üzüm kaynatýlýp pekmez yapýlýnca,<br />
pis susam öðütülüp<br />
un ve susam yaðý olunca temizlenmiþ<br />
olur.” (s. 316)<br />
“Yollarýn çamuruna ve<br />
akan sularýna pislik karýþtýðýnda<br />
bu yollardan yürüyenlerin<br />
sýçrantýdan ve bulaþmadan<br />
uzak durmalarý<br />
çok zordur, bu sebeple yollardaki<br />
pis su akýntýsý ile<br />
bulaþan elbiseler ile namaz<br />
kýlmak caiz görülmüþtür,<br />
onlarý yýkamak gerekmez.”<br />
(s. 324)<br />
“Süt, bal, yað ve pekmez<br />
üç kere kaynatýlýnca temizlenmiþ<br />
olur. Bunlara kaynatmadan<br />
önce bir miktar<br />
(beþte biri kadar) su katýlýr.<br />
Yaðýn kaynatýlmasý þart deðildir.”<br />
(s. 334)<br />
“Et þarap ile piþirilmiþ<br />
olsa üç kere temiz su ile<br />
kaynatýlýp soðutulunca temizlenmiþ<br />
olur. Tüyü kolay<br />
yolunsun diye sýcak suya<br />
batýrýlan bir tavuk, böylece<br />
kaynatýlýp bir süre de kaynar<br />
suda býrakýlmýþ olmazsa,<br />
tüyü yolunduktan sonra<br />
temiz su ile yýkanýnca temizlenmiþ<br />
olur.” (s. 334;<br />
Bedâyiu’s-sanâyi’ Beyrut,<br />
1997 baskýsý, C. I, s. 402-<br />
405).<br />
Pisliðe basýlarak kirlenmiþ<br />
ayakkabý kuru yerde biraz<br />
yürününce temizlenmiþ<br />
sayýlýr. Deri tabaklanýnca temiz<br />
olur. Tabaklanmakla<br />
derinin mahiyet deðiþtirmediði<br />
apaçýk ortadadýr.<br />
Bu kaidelere ve açýklamalara<br />
bakýldýðýnda jelatin,<br />
koruyucu madde vb. lerine,<br />
asýl maddesini göz önüne<br />
alarak haram demek en<br />
azýndan fýkha uygun düþmez.<br />
8. Alkol-necaset iliþkisi<br />
Müskirâtýn necis (þer’an<br />
pis) olup olmadýðý hükmünde<br />
ise ihtilâf (görüþ ayrýlýklarý)<br />
vardýr:<br />
Þarap: Piþmemiþ üzüm<br />
suyundan yapýlan þarap eski<br />
fukahâdan Ýmam Mâlik’in<br />
hocasý Rabî’a, Zahirîlerin<br />
imamý Dâvûd ve yenilerden<br />
Sân’ânî, Þevkânî, Sýddýk<br />
Hasen Hân gibi fýkýh bilginlerine<br />
göre necis deðildir; içmek<br />
haramdýr, fakat elbiseye<br />
veya namaz yerine dökülmüþ<br />
olsa namaza mâni<br />
deðildir. Bu fakihlerin dýþýnda<br />
kalan büyük fukahâ<br />
ekseriyetine (cumhûra) göre<br />
ise þarap necistir; namaza<br />
mânidir.<br />
Birinci görüþü benimseyenler<br />
âyette geçen «rics»<br />
(Mâide Sûresi, [5:90]) kelimesinin<br />
necâset manâsýna<br />
deðil, manevî pislik<br />
manâsýna geldiðini ifade<br />
ediyorlar. Cumhûr ise bu<br />
kelimeyi necis (þer’an pis)<br />
manâsýnda anlýyor ve mezkûr<br />
hükmü benimsiyorlar.<br />
Kuru ve Yaþ Hurma ile<br />
Kuru Üzüm Þarabý: Bunlarýn<br />
da azýnýn ve çoðunun<br />
içilmesi haramdýr, bunda ittifak<br />
vardýr; ancak necis<br />
olup olmadýklarý ihtilâflýdýr.<br />
Ýmam-ý A’zam Ebû Hanife’den<br />
iki rivâyet nakledilmiþtir;<br />
bunlardan birine<br />
göre necis, diðerine göre ise<br />
temizdir. Ebû Yûsuf’a göre<br />
necâset-i hafife cinsinden<br />
olup ancak çok miktarý namaza<br />
mânidir. (Bedâyi’u’ssanâyi’,<br />
c. VI, s. 115).<br />
Sarhoþ Eden Diðer<br />
Nesneler: Üzüm ve hurma<br />
dýþýnda kalan þeylerden yapýlan<br />
ve kullanýldýðý zaman<br />
azý veya çoðu sarhoþluk veren<br />
þeylerin necis olduðuna<br />
dair delil yoktur. Ýmam-ý<br />
A’zâm ve Ebû Yûsuf’un<br />
anlayýþlarýna göre bunlar<br />
necis deðildir; sarhoþluk<br />
için içilmeleri haramdýr, fakat<br />
elbiseye veya namaz<br />
yerine dökülmeleri halinde<br />
namaza mâni deðildir.<br />
Muâsýr âlimlerimizden Elmalýlý<br />
M. Hamdi Efendi bu<br />
görüþü þöyle ifade eder:<br />
«Meselâ üzerinde þarap ve<br />
þampanya ve arak, konyak<br />
dökülmüþ olanlar her halde<br />
yýkamadýkça namaz kýlamazlar.<br />
Lâkin «üzüm þarabýndan<br />
mamul olmayan ispirto,<br />
bira vesair müskirat<br />
içilmezse de elbiseye veya<br />
bedene sürülmesi de namaza<br />
mâni olur» diye iddiâ<br />
edilemez. Ebû Hanife Hazretleri<br />
bu suretle þaraptan<br />
mâada müskirâtýn ayný ve<br />
katresi necis ve haram olmadýðýna<br />
kail olmuþ.» (Tefsir,<br />
c. I, s. 762-763).<br />
Muhammed Zâhid el-<br />
Kevserî Mýsýr’dan bir yakýnýna<br />
yazdýðý mektupta, ispirto<br />
hakkýnda þu satýrlarý<br />
kaydetmiþtir: «Uzun sözün<br />
kýsasý ispirto, Ebû Hanife’ye<br />
göre necis deðildir.<br />
Ýmam Âzâm’ýn kavli çoðunca<br />
böyle cankurtaranlýk<br />
yapar. Kokuya konmasý ve<br />
elbiseye dokunmasý zarar<br />
vermez. (Fotokopisi nezdimizde<br />
mahfuz bulunan<br />
mektubundan).<br />
Netice: Ýspirto ve kolonya<br />
pahalýya mal olduðu için<br />
þaraptan yapýlmamaktadýr.<br />
Asýl maddeler kamýþ, patates,<br />
bazý aðaçlar, mýsýr ve<br />
benzerleridir. Þu halde kolonya<br />
ve ispirtonun temizlik,<br />
pis kokularýn giderilmesi<br />
gibi maksatlarla kullanýlmasý<br />
câiz olup elbise ve<br />
namaz yerinde bulunmalarý<br />
mâni deðildir. Ancak sarhoþluk<br />
verdikleri için içilmeleri<br />
haramdýr. (Geniþ<br />
bilgi için bkz. Kâsânî,<br />
Bedâyî’, c. V, s. 115 vd.;<br />
Nevevî, el-Mecmû’, c. II, s.<br />
564 vd.; Sân’ânî, Sübülü’sselâm,<br />
c. I, s. 47; Seyyid<br />
Sâbýk, Fýkhu’s-sünne, c. I,<br />
s. 29; Reþid Rýzâ, Fetâvâ, s.<br />
6629 vd.)<br />
9. Ehl-i kitabýn<br />
yiyeceði:<br />
Ýslâm âlimlerinin çoðuna<br />
göre ehl-i kitabýn boðazlama<br />
þekli, müslümanlarýnki<br />
gibi olacak, yani keskin<br />
bir âletle boðaz kesilecektir.<br />
Mâlikîlerden bir guruba<br />
göre bizimkine benzemesi<br />
þart deðildir; önemli olan,<br />
yaptýklarý kesimin, kendi<br />
dinlerine göre muteber olup<br />
olmadýðýdýr. Mâlikî fukahâsýndan<br />
Kadý Ýbn el-<br />
Arabî, Mâide sûresinin 5.<br />
âyetinin tefsirinde þöyle diyor:<br />
“Avýn ve ehl-i kitabýn<br />
yiyeceklerinin, Allah’ýn<br />
helâl kýldýðý temiz yiyecekler<br />
olduðuna ve bunlarýn<br />
mutlak olarak helâl bulunduðuna<br />
bu âyet kesin delildir.<br />
Allah Teâlâ þüpheleri<br />
ve zihinlere gelen, uzun<br />
uzadýya sözü gerektiren bozuk<br />
itiraz ve düþünceleri<br />
silmek için bunu tekrarlamýþtýr.<br />
‘Tavuðun boynunu<br />
bükerek onu öldüren sonra<br />
piþiren hristiyan ise bu yenir<br />
mi veya yiyecek olarak<br />
bu ondan alýnabilir mi?’<br />
diye bana sordular; þöyle<br />
dedim: Yenir çünkü bu<br />
onun, papazlarýnýn ve din<br />
adamlarýnýn yiyeceðidir;<br />
bu bize göre uygun bir boðazlama<br />
deðilse bile Allah<br />
onlarýn yiyeceklerini bize<br />
mutlak olarak mübah kýlmýþtýr.<br />
Allah’ýn haramdýr<br />
dedikleri müstesna olmak<br />
üzere, dinlerine göre neyi<br />
helâl bilirse o bize de helâldir...”<br />
(Ayný eser., s. 55-56;<br />
Ýbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-<br />
Kur’an, C. II, s. 556; el-<br />
Kardâvî, el-Helâl ve’l-Haram<br />
fi’l-Ýslâm, Beyrut,<br />
1967, s. 56).<br />
Bu görüþü benimseyenlere<br />
göre, müslümanlarda<br />
yenmesi helâl olan hayvanlarý<br />
kitap ehli kâfirler kesmiþ<br />
veya baþka bir yol ile<br />
öldürmüþ iseler, bakýlýr;<br />
eðer bu öldürme þekli onlarýn<br />
dinine göre uygun ise,<br />
böyle öldürülmüþ bir hayvaný<br />
dindar olanlarý yiyorlarsa<br />
bunu müslümanlar da<br />
yiyebilir. Dinlerine göre<br />
yenmez ise müslümanlar da<br />
yiyemez.<br />
Almanya’da yaþayan<br />
Türk toplumunun<br />
deðerli<br />
üyeleri;<br />
Bütün Müslümanlar<br />
için kutsal aylardan biri<br />
olan Muharrem ayýný idrak<br />
etmekteyiz.<br />
Muharrem ayý, tutulan<br />
oruçlar ve Aþure günüyle<br />
dinimiz ve kültürümüz<br />
açýsýndan özel bir öneme<br />
sahiptir.<br />
T.C. BERLÝN BÜYÜKELÇÝSÝ AHMET<br />
ACET’ÝN MUHARREM AYI MESAJI<br />
Yüzyýllarca ve bugünün<br />
Türkiye’sinde Anadolu<br />
topraklarý birçok<br />
farklý inancý kucaklamýþ,<br />
hepimizi birbirine kenetlemiþtir.<br />
Farklýlýklarýmýzý<br />
bir zenginlik olarak görmeliyiz.<br />
Ortak yaþamýmýzda<br />
birlik ve beraberliðin<br />
güçlenmesi için karþýlýklý<br />
hoþgörü ve saygýyý<br />
esas almalýyýz.<br />
Özellikle Alevilik<br />
inancýndaki vatandaþlarýmýzýn<br />
bu ayki ibadetlerinin<br />
barýþ, dostluk, kardeþlik<br />
ve dayanýþmaya hizmet<br />
etmesini; Aþurenin<br />
de bereketli olmasýný dilerim.<br />
Tüm vatandaþlarýmýzýn<br />
Muharrem ayýnýn mübarek<br />
olmasýný diler, Muharrem<br />
oruçlarýnýn kabulünü<br />
temenni eder, sizlere<br />
sevgi ve saygýlarýmý sunarým.
dosya<br />
Minarelerin inþasýný<br />
gelecekte yasaklamaya<br />
yönelik<br />
olarak Ýsviçre’de yapýlan<br />
halk oylamasý, tüm dünyada<br />
büyük yankýlar uyandýrdý.<br />
Bu referandum sonrasýnda,<br />
siyasi, toplumsal ve dini kuruluþlar,<br />
din özgürlügü ve<br />
dini sembollerin kamualanýnda<br />
görünmesinin sýnýrlarý<br />
üzerine daha yogun bir þekilde<br />
tartýþmaya baþlamýþlardýr.<br />
Hessen Ýslam Cemaati/IRH,<br />
geçtiðimiz yýllardaki<br />
benzer bazý tartýþmalarda<br />
olduðu gibi, bu defa<br />
da, basýn açýklamasý yapmak<br />
ve aceleci davranmak<br />
yerine, soðukkanlý bir þekilde<br />
durum deðerlendirmesi<br />
yapmayý uygun görmüþtür.<br />
Bu nedenle, minare tartýþmasý<br />
baðlamýnda, din özgürlüðü<br />
ile ilgili tartýþmalarý<br />
ve çoðulcu bir toplumda<br />
birlikte yaþamýn getirdiði<br />
zorluklarý ve sunduðu þanslarý<br />
mümkün olduðunca objektif<br />
ve duygusallýktan arýnarak,<br />
bir makale çerçevesinde<br />
ele almaya çalýþacaðým.<br />
Avrupa toplumlarý, çoðunluðu<br />
itibariyla her ne kadar<br />
Hýristiyan kültürüyle þekillenmiþ<br />
olsa da, birkaç on<br />
yýldan beri sadece Hýristiyanlar’dan<br />
oluþmadýðý bir<br />
gerçektir. Çoðunluðunun<br />
Hýristiyan dinine mensup<br />
insanlardan oluþtuðu gerçeðine<br />
raðmen, Avrupa toplumlarý,<br />
artýk çoðulcu, çok<br />
dinli, çok kültürlü ve çok<br />
uluslu bir yapýya sahiptir.<br />
Bu çoðulculuk, Avrupa’nýn<br />
günlük yaþamýnýn bir gerçeðidir.<br />
Müslümanlar, Yahudiler,<br />
Hindular, Budistler,<br />
farklý inanç ve düþünceye<br />
sahip olanlar, seküler ve<br />
ateist insanlar da, Avrupa<br />
toplumlarýnýn bir parçasýdýrlar.<br />
Bu çoðulcu yapý,<br />
kendi içinde bir yandan<br />
riskler ve çatýþma potansiyeli<br />
taþýmakla birlikte, diðer<br />
yandan toplumun her kesimi<br />
için bir zenginliktir.<br />
Din özgürlügü, evrensel<br />
temel haklar içinde yer almaktadýr,<br />
modern ve demokratik<br />
toplumlarýn önemli<br />
bir kazanýmý haline gelmiþtir.<br />
Din özgürlüðü, sadece<br />
çoðunluk toplumunun ait<br />
oldugu din için deðil, toplumda<br />
yer alan tüm dini ce-<br />
Ramazan KURUYÜZ<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
irh-info@gmx.de<br />
Stopp<br />
Jazum<br />
Minarettverbomaatler<br />
için de özgürlüðü<br />
ifade eder. Bundan dolayýdýr<br />
ki, Federal Almanya<br />
Anayasasý, devletin belirli<br />
bir dini tercih edemeyeceði<br />
gibi, diðer bir dini de ayrýmcýlýga<br />
tabi tutamayacaðý ilkesini<br />
ön görmektedir. Ülkede<br />
yaþayan tüm vatandaþlar,<br />
anayasaya ve evrensel<br />
temel hak ve hürriyetlere<br />
uymak zorundadýrlar. Bu<br />
durum, kendi anayasalarý ve<br />
Birleþmiþ Milletler Ýnsan<br />
Haklarý Sözleþmesi çerçevesinde,<br />
diðer tüm Avrupa<br />
ve demokratik ülkeler için<br />
de geçerlidir. Bundan dolayýdýr<br />
ki, Avrupa’daki (Hýristiyan)<br />
çoðunluk toplumlarýnýn<br />
bir yandan kendi ülkelerinde<br />
yaþayan Müslümanlar’dan<br />
ülkelerindeki<br />
anayasaya sadakat göstermelerini<br />
ve evrensel temel<br />
insan haklarýna uymalarýný<br />
beklerken, diðer yandan<br />
kendilerinin, Müslümanlar’ýn<br />
din özgürlüðü ve eþit<br />
haklarý söz konusu olduðunda,<br />
anayasalarýný ve evrensel<br />
hukuku ihlal etmeleri,<br />
açýk bir çeliþkidir. Minareli<br />
camilerin inþasý, týpký<br />
kilise kulelerinin inþasý gibi,<br />
kentlerin görüntülerinin bir<br />
parçasýdýr ve anayasal din<br />
özgürlüðünün bir ifadesidir.<br />
Referandum, elbette<br />
doðrudan demokrasinin bir<br />
parçasýdýr. Sadece halkýn<br />
seçtiði temsilciler, ülke ile<br />
hayat<br />
ilgili kararlarý almazlar, bazen<br />
halkýn kendisi halk oylamalarýyla<br />
sorumluluðu<br />
doðrudan kendi eline alabilir.<br />
Ancak, temel hak ve<br />
hürriyetler (evrensel insan<br />
haklarý) ve bir azýnlýðýn din<br />
özgürlüðü, halk oylamasýyla<br />
da kaldýrýlamaz veya sýnýrlandýrýlamaz,<br />
halkýn oyuna<br />
dahi sunulamaz. Baþka<br />
bir ifadeyle, bir demokraside<br />
çoðunluk, azýnlýðýn temel<br />
haklarýný halk oylamasýyla<br />
dahi sýnýrlayamaz. Aksi<br />
taktirde, böyle bir demokrasinin<br />
bir diktatörlükten<br />
farký kalmaz. Bunun için,<br />
burada þu sorunun sorulmasý<br />
gerekmektedir: Demokratik<br />
bir rejimi diktatör bir rejimden<br />
farklý kýlan þey nedir?<br />
Avrupa toplumlarý,<br />
geçtiðimiz son on yýllarda,<br />
ülkelerinde yaþayan Ýslam<br />
dinine mensup yeni vatandaþlarýyla<br />
birlikte yaþamanýn<br />
gerçekliði baðlamýnda,<br />
demokrasi anlayýþlarýnýn<br />
testinden geçmektedirler.<br />
Bir toplumun demokrasi anlayýþý,<br />
o toplumun azýnlýklarla,<br />
yani çoðulcu toplumun<br />
tüm birimlerinin temel<br />
haklarýyla ilgili yaklaþýmýyla<br />
ölçülür. Bu baðlamda,<br />
birçok Alman medyasýnda<br />
minare yapýmý ile ilgili yapýlan<br />
anketleri, kýþkýrtýcý,<br />
toplumu birbirine karþý bölücü,<br />
korkularý tahrik edici<br />
ve sosyal barýþý zedeleyici<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
15<br />
“Minareler<br />
þeffaflýðýn,<br />
entegrasyonun<br />
ve aidiyetin<br />
iþaretidir”<br />
bulmaktayým. Medya, temel<br />
hak ve hürriyetleri anket sorularýyla<br />
oylamaya sunmamalýdýr.<br />
Ýslamofobi (Ýslam düþmanlýðý),<br />
Avrupa toplumlarýnda<br />
varolan ýrkçýlýk ve yabancý<br />
düþmanlýðýnýn yeni ve<br />
giderek yaygýnlaþan bir görünümüdür.<br />
Deðiþik þekillerde<br />
ve alanlarda görünmekte<br />
ve sürekli artmaktadýr.<br />
Bu hastalýk (ýrkçýlýk ve<br />
islamofobi), Avrupa’daki<br />
sosyal barýþý tehlikeye atmaktadýr.<br />
Irkçýlýk, insanlýk<br />
aleminin geçmiþte ve bugün<br />
en tehlikeli toplumsal hastalýðýdýr.<br />
Özellikle Müslümanlar’ýn<br />
temel hak ve hürriyetlerinin<br />
güvenlik ve genelleþtirilen<br />
þüpheler maskesi<br />
arkasýnda sýnýrlamaya<br />
tabi tutulmasý, birçok Avrupa<br />
toplumlarýnýn ve devletlerinin<br />
demokrasi anlayýþlarýnýn<br />
karanlýk yüzünü yansýtmaktadýr.<br />
Avrupa’daki<br />
birçok insanda, Ýslam ve<br />
Müslümanlar’a yönelik olarak<br />
halen objektif (nesnel)<br />
ve adil bir yaklaþým eksikliði<br />
bulunmaktadýr. Avrupa<br />
toplumlarý kendilerine, tarihten<br />
yeterince ders çýkarýp<br />
çýkarmadýklarýný, demokrasi<br />
ve aydýnlanma anlayýþýný,<br />
hoþgörü, özgürlük ve adalet<br />
gibi temel hak ve deðerleri<br />
içselleþtirip içselleþtiremediklerini<br />
ve özümseyip<br />
özümseyemediklerini sormak<br />
zorundadýrlar. Bu sorunun<br />
cevaplanmasý ve açýða<br />
kavuþturulmasý, özellikle,<br />
Avrupa toplumlarýnýn kendilerine<br />
biçtikleri, dünyanýn<br />
diðer halklarýna örnek olma<br />
rolünü yerine getirebilmeleri<br />
açýsýndan büyük önem taþýmaktadýr.<br />
Aksi halde,<br />
dünya halklarý nezdinde<br />
inandýrýcýlýklarýný kaybedeceklerdir.<br />
Müslümanlar’ýn topluma<br />
entegre olmasý, Avrupa’daki<br />
çoðunluk toplumlarýnýn<br />
ve politikacýlarýn Müslümanlar’a<br />
yönelik sürekli dile<br />
getirdikleri bir taleptir.<br />
Entegrasyon konusunda varolan<br />
tüm sorunlara raðmen,<br />
Müslümanlar’ýn büyük bir<br />
çoðunluðunun bulunduklarý<br />
Avrupa toplumlarýna entegre<br />
olduklarý gözlenmektedir.<br />
Müslümanlar, Avrupa toplumlarýnýn<br />
bir parçasý haline<br />
gelmiþlerdir ve Avrupa artýk<br />
onlarýn yaþam merkezi ve<br />
yeni vatanlarýdýr. Kim bir<br />
ülkede yaþamaya karar vermiþse,<br />
elbette orada binalar<br />
da inþa edecektir. Minareli<br />
camilerin inþasý, týpký oturulacak<br />
evlerin inþasý gibi, yaþanýlan<br />
ülkeye entegre olmanýn<br />
ve o ülkede kalýcý olmanýn<br />
açýk ve net göstergesidir.<br />
Bu durum, yaþanýlan<br />
ülkeye aidiyeti ifade eder.<br />
Minareli camilerin yapýmý,<br />
ayný zamanda, Müslümanlar’ýn<br />
þeffaflýðýnýn göstergesidir,<br />
kesinlikle güç gösterisi<br />
deðildir. Müslümanlar’ýn<br />
çoðunluðu, yaþadýklarý topluma<br />
açýlmak istemekte ve<br />
artýk arka avlulara sýðýnmamaktadýrlar.<br />
Müslümanlar’ýn<br />
ve dinlerinin þeffaflýðýný<br />
talep edenler, minareleriyle<br />
birlikte camilerin yapýmýný<br />
desteklemelidirler.<br />
Müslümanlar da toplumun<br />
merkezine aittir. Onlarýn<br />
minareli camileri de, kentlerin<br />
görünen resminin bir<br />
parçasýdýr. Müslümanlar’ýn<br />
ve ibadet yerlerinin þeffaflýðý,<br />
Avrupa toplumlarýnda<br />
yaþayan herkesin menfaatinedir.<br />
Bu nedenle, bu þeffaflýk,<br />
toplumun her kesimi tarafýndan<br />
desteklenmelidir.<br />
Avrupalý Müslümanlar,<br />
Avrupa çoðunluk toplumlarý<br />
tarafýndan halen yabancý<br />
bir madde (yabancý uzuv)<br />
gibi algýlanmak istememektedirler.<br />
Avrupa, Müslü-
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
16 hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
dosya<br />
Almanya’nýn Duisburg<br />
kentinde 24<br />
Aralýk Perþembe<br />
günü, 8. dev Türkçe kitap<br />
fuarý açýlýyor.<br />
Astec Gmbh adlý þirket<br />
tarafýndan her yýl geleneksel<br />
olarak düzenlenen ve bu<br />
sene de 8´incisi düzenlenen<br />
Duisburg Kitap Fuarý, 24<br />
Aralýk 2009 ile 10 Ocak<br />
2010 tarihleri arasýnda açýk<br />
kalacak.<br />
Fuarýn tanýtýmý için bir<br />
basýn toplantýsý düzenleyen<br />
Astec Gmbh Genel Müdürü<br />
Ahmet Turunç þunlarý söyledi:<br />
“Geçen yýl yapýlan kitap<br />
fuarýný takriben yüzbin<br />
vatandaþýmýz ziyaret etti.<br />
Hedefimiz bu yýl katýlým<br />
sayýsýný artýrarak 120 bine<br />
çýkarmaktýr. Çalýþmalarýmýz<br />
da bu yöndedir. Özellikle<br />
çocuklu aileler için,<br />
manlar’ýn büyük bir çoðunluðu<br />
için vatanlarý haline<br />
gelmiþtir, burada isteyerek<br />
yaþamaktadýrlar ve Avrupa<br />
ülkelerinin sosyal ve iktisadi<br />
yaþamýna önemli katkýda<br />
bulunmaktadýrlar.<br />
Yukarýda belirtilen tüm<br />
gerçeklerin ve yapýlan tespitlerin<br />
yanýsýra, biz Müslümanlar’a,<br />
dinimizin Avrupa<br />
toplumlarýnda ekseriyetle<br />
olumsuz algýlanmasýndaki<br />
kendi sorumluluklarýmýzý<br />
ve payýmýzý hatýrlatmakta<br />
ve özeleþtiri yapmamýzda<br />
fayda görüyorum. Biz Müslümanlar,<br />
öncelikle kendimize,<br />
dinimizin Avrupa’nýn<br />
birçok kesiminde olumsuz<br />
ve tehlikeli algýlanmasýna<br />
yol açacak ne tür yanlýþlar<br />
yaptýðýmýzý sormalýyýz. Eðitilmesi<br />
oldukça zor olan bazý<br />
Ýslam düþmaný ve saplantýlý<br />
çevrelerin, tüm katýlaþmýs,<br />
düþmanca ve ýrkçý önyargýlarýna<br />
raðmen, biz<br />
Müslümanlar, Ýslam’ý yanlýþ<br />
uygulamalarýmýzla, Avrupa’da<br />
birçok normal vatandaþýn<br />
Ýslam ve Müslümanlar’la<br />
ilgili önyargýlara ve<br />
korkulara sahip olmalarýnda<br />
kendimizin de sorumlu olup<br />
olmadýðýmýzý sorgulamalýyýz.<br />
Avrupa’da oluþan pek<br />
çok önyargý ve korkulardan<br />
bizzat biz Müslümanlar’ýn<br />
sorumlu olmasý, hiç de nadir<br />
görülen bir durum deðildir.<br />
Örneðin, Ýslam’da kadýnýn<br />
konumu ile ilgili olumsuz<br />
görüntünün oluþmasýndan,<br />
daha çok biz Müslümanlar<br />
sorumlu deðil miyiz?<br />
Ýslam’ýn Avrupa’da daha<br />
iyi, adil ve hak ettiði þekilde<br />
görünmesi ve olumlu<br />
olarak algýlanmasý için, biz<br />
Müslümanlar, açýk, dürüst,<br />
cesur, daha güçlü bir þekilde<br />
ve tüm imkanlarýmýzla, öncelikle<br />
kendi içimizdeki<br />
yanlýþlýklara karþý mücadele<br />
etmeliyiz. Özel hayatýmýzda,<br />
aile ve toplumsal yaþamýmýzda,<br />
Kur’an ve sünnete<br />
uygun bir þekilde doðru Ýslam’ý<br />
yaþamalýyýz. Tüm<br />
toplumun huzuruna daha<br />
güçlü katkýda bulunmalý ve<br />
toplumsal geliþmelere aktif<br />
bir þekilde katýlmalýyýz. Sadece<br />
talep etmemeli, topluma<br />
daha fazla katkýda bulunmalýyýz.<br />
Önyargýlarý kaldýrabilmenin<br />
en iyi yolu, bir<br />
taraftan iyi dostluklar, arkadaþlýklar,<br />
iþ ve komþuluk<br />
iliþkileri kurmak, diðer taraftan<br />
yoðun bir þekilde dinler<br />
ve kültürlerarasý diyalog<br />
yapmaktýr. Ancak bu þekilde,<br />
zor zamanlarýmýzda da<br />
yanýmýzda yer alacak ve bize<br />
destek olacak dostlar kazanabiliriz.<br />
Ýslam, monolitik (tek düze)<br />
bir blok, katý bir kurallar<br />
sistemi deðildir, aksine deðiþken<br />
birçok normlarýyla<br />
uyum kabiliyetine sahiptir<br />
çocuklarýn<br />
oyunlarla zamanlarýný<br />
geçirecek<br />
imkanlar<br />
da düþünüldü.<br />
Aileler çocuklarýný<br />
bu yerlere<br />
býrakýp gönüllerince<br />
fuarý gezebilirler.”<br />
dedi.<br />
Ahmet Turunç,<br />
fuar ziyaretinin ücretsiz<br />
olduðunu, Türkiye`den<br />
47, Avrupa`dan da 13 yayýnevinin<br />
katýlacaðýný belirterek,<br />
binlerce kitap, CD,<br />
sosyal faaliyetler, konserler,<br />
seminerler ve panellerin<br />
düzenleneceðini kaydetti.<br />
ve özellikle kültürel gelenekler<br />
baðlamýnda zaman<br />
ve mekana baðlý olarak esnektir.<br />
IRH açýsýndan bu durum,<br />
Almanya’da ve Avrupa’da<br />
da Ýslam’ýn, Avrupa<br />
toplumlarý baðlamýnda Ýslam’a<br />
uygun yeni gelenekleri<br />
geliþtirmeye açýk olduðu<br />
anlamýný taþýmaktadýr. Bunun<br />
için, gelecekte Almanya’da<br />
ve Avrupa’da yaþayacak<br />
Müslüman nesillere, Ýslam’la<br />
uyumlu bu entegrasyon<br />
imkanýný otantik (doðru)<br />
islami bilgilerin kazandýrýlmasýyla<br />
sunmak gerekmektedir.<br />
Almanya’da ve<br />
Avrupa’da yaþayan Müslümanlar,<br />
geldikleri ülkelerin<br />
toplumlarýnda ve þimdi<br />
içinde yaþadýklarý çoðunluk<br />
toplumlarýnda varolan geleneklere<br />
yönelik olarak eleþtirel<br />
yaklaþýmda bulunabilme<br />
ve kabuk baðlamýþ kültüre<br />
özgü geleneklerle otantik<br />
(doðru) islami bilgiler ve<br />
deðerler arasýnda ayrým yapabilme<br />
doðrultusunda yeteneklendirilmeli<br />
ve cesaretlendirilmelidir.<br />
Ancak bu<br />
þekilde, gelecek nesiller için<br />
uzun vadede, entegrasyonu<br />
zorlaþtýran ithal edilmiþ geleneklerden<br />
arýnmak ve<br />
onun yerine Almanya’da ve<br />
Avrupa’da Ýslam’la uyumlu<br />
yeni geleneklerin oluþmasýný<br />
saðlamak mümkün olacaktýr.<br />
Temel esaslarýna ters<br />
düþmemek ve topluma fay-<br />
Duisburg 8. Kitap Fuarý<br />
24 Aralýk`ta Açýlýyor<br />
Avrupa’nýn en büyük<br />
Türkçe yayýn fuarlarýndan<br />
birini gerçekleþtireceklerini<br />
ifade eden Ahmet Turunc,<br />
fuara 47´si Türkiye´den olmak<br />
üzere toplam 60 yayýn<br />
evinin katýlacaðýný ve yaklaþýk<br />
olarak 150 binin üzerinde<br />
kitabýn sergileneceðini<br />
belirtti.<br />
Fuara gelecek<br />
ziyaretçilerin,<br />
kitaplarýn<br />
yanýsýra CD,<br />
kaset ve çeþitli<br />
hediyelik eþyalarý<br />
da bulabilecekleri<br />
açýklandý.<br />
Fuarda, bazý<br />
sanatçýlarýn vereceði<br />
konserler, yazarlarýn<br />
imza günü ve konferanslarý<br />
da ziyaretçiler için ayrýca<br />
tertipleneceði belirtildi.<br />
ÜNLÜ ÝSÝMLER<br />
KATILACAK<br />
Kitap fuarýnýn 24 Aralýk<br />
2009`da açýlacaðýný dile ge-<br />
dasý olmak kaydýyla, herþeyi<br />
test ederek entegre etmek,<br />
Ýslam’ýn prensiplerindendir.<br />
Bu islami prensip<br />
(maslahat), Müslümanlar’a,<br />
içinde yaþadýklarý her toplumla<br />
kaynaþma ve onlarýn<br />
varolan toplumsal sistemleriyle<br />
ortak noktalarý arama<br />
iznini vermektedir. Bu yaklaþýmýn<br />
doðal ve istenen sonucu,<br />
topluma katýlmak ve<br />
katkýda bulunmak ve çift<br />
yönlü bir entegrasyona isteklilik<br />
ve hazýr olmaktýr.<br />
Avrupa topraklarýnda bulunan<br />
Endülüs’teki Ýslam tarihi,<br />
Ýslam’ýn bu yeteneði ve<br />
bu düþünce ve hareket tarzýnýn<br />
tüm taraflar için olumlu<br />
sonuçlarýyla ilgili en açýk<br />
bir delildir. Ýslami bu yaklaþýmýn<br />
asimilasyonla hiçbir<br />
ilgisi yoktur. Bu yaklaþým,<br />
anlamlý ve her iki taraf açýsýndan<br />
da verimli sonuçlar<br />
getiren entegrasyonla alakalýdýr.<br />
Böyle bir entegrasyon<br />
anlayýþý, çoðulcu bir toplumda<br />
karþýlýklý saygýya dayalý<br />
birlikte yaþamý garanti<br />
eder. Çoðulcu toplum yapýlarý,<br />
toplumdaki tüm gruplarýn<br />
hareket yeteneði ve yeterliliði<br />
kazanabilmeleri<br />
için, çoðulcu yaklaþýmlara<br />
ve metodlara muhtaçtýr.<br />
Son olarak, Almanya’da<br />
ve Avrupa’da yaþayan Müslümanlar’a<br />
ve çoðunluðu<br />
Hýristiyan olan toplumlara<br />
þu çaðrýda bulunmak istiyorum:<br />
Almanya ve Avrupa, hepimizin<br />
ortak vatanýdýr. Hepimiz<br />
birlikte, Almanya ve<br />
Avrupa toplumunu oluþturmaktayýz.<br />
Bulunduðumuz<br />
ülkelerin anayasalarýnýn ayný<br />
deðerleri ve evrensel temel<br />
deðerler, bizleri birbirimize<br />
baðlamaktadýr. Tüm<br />
farklýlýklara raðmen, Ýbrahimi<br />
din mensuplarý olarak<br />
biz Yahudiler, Hýristiyanlar<br />
ve Müslümanlar, ayný ortak<br />
kaynaðý ve birçok müþterek<br />
etik-ahlaki deðerleri birbirimizle<br />
paylaþmaktayýz. Dinlerimiz,<br />
asýl olarak birbirlerine<br />
karsýtlýk teþkil etmemektedirler.<br />
Bizler, Ýbrahim’in<br />
(a.s.) çocuklarýyýz.<br />
Özellikle bundan dolayý da<br />
birlikte hareket etmeliyiz.<br />
Bu anlamda, hayýrlý iþlerde<br />
ve tüm toplumun refahý için<br />
yarýþmalýyýz, çünkü Allah’ýn<br />
elçisi Hz. Muhammed’in<br />
(s.a.s.) dediði gibi,<br />
“Ýnsanlarýn en hayýrlýsý, insanlara<br />
hizmet edendir”.<br />
Birbirimize karþý düþmanlýklarý,<br />
korkularý ve önyargýlarý<br />
körüklemek yerine,<br />
hepimiz, özellikle de dini<br />
cemaatlerde, siyasette ve<br />
toplumda sorumluluk taþýyanlarýn,<br />
ortak deðerlerimizi<br />
ve tüm toplumun huzuru<br />
için gerekli ortak sorumluluðumuzu<br />
ön plana çýkarmalarý<br />
ve bunlarý teþvik etmeleri<br />
gerekmektedir.<br />
tiren organizatör Turunç,<br />
resmi açýlýþýn 26 Aralýk saat<br />
16`da T.C. Düsseldorf<br />
Baþkonsolosluðu yetkilileri,<br />
Duisburg Büyükþehir<br />
Belediye Baþkaný Adolf<br />
Sauerland`ýn da katýlýlýmýyla<br />
yapýlacaðýný söyledi.<br />
Duisburg-Neumühl<br />
Konrad-Adenauer-Ring 9-<br />
13 adresinde saat 10:00-<br />
20:30 arasýnda açýk kalacak<br />
olan 8. kitap fuarýna katýlacak<br />
bazý ünlü yazarlar, sanatçýlar<br />
ve eðitimciler þunlar:<br />
Prof. Dr. Faruk Beþer,<br />
Prof. Dr. Ýbrahim Saraçoðlu,<br />
Doç. Dr. Mustafa Karataþ,<br />
Mustafa Ýslamoðlu, Sibel<br />
Eraslan, Ebru sanatçýsý<br />
Hikmet Barutçýgil.<br />
Resmi açýlýþýn ardýndan<br />
(26 Aralýk) sanatçý Sinan<br />
Yýlmaz`ýn sahne alacaðý<br />
kaydedildi.
dosya<br />
Ýlhan BÝLGÜ<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
ibilgu@igmg.de<br />
Helâl gýda arayýþý bir<br />
Müslümanýn günlük<br />
hayatýnýn en<br />
önemli çabalarýndan biri olmakla<br />
birlikte, Müslümanlarýn<br />
daha sonra yerleþtikleri<br />
ve azýnlýk olarak yaþadýklarý<br />
yerlerde, helâl gýda arayýþý,<br />
Ýslamî kimliðin oluþumu<br />
ve geliþimi bakýmýndan<br />
da önem arzeder.<br />
Gýdalarýn helâlliði ise,<br />
doðrudan kendisi helâl olan<br />
mamüllerde pek fazla problem<br />
ortaya koymasa da, et<br />
ve et mamüllerinin yaný sýra,<br />
diðer gýda ürünlerine ilave<br />
edilen katký maddeleri<br />
problemin ana kaynaðýný<br />
oluþturmaktadýr.<br />
Et ve et mamüllerindeki<br />
problem, kesim iþleminin<br />
Ýslamî kurallara göre yapýlýp<br />
yapýlmadýðýnda yatmaktadýr.<br />
Sýðýr ve koyun gibi,<br />
etlerininin yenilmesi helâl<br />
olan hayvanlarýn Ýslamî<br />
usullere göre kesilmemiþ<br />
olmasý helâlliðini ortadan<br />
kaldýrmaktadýr. Et kaynaklý<br />
katký maddelerinin helâlliði<br />
de bu ilk kesime göre deðiþmektedir.<br />
Fakat, burada problemin<br />
önemli bir boyutu, helâl kesim<br />
olduðu iddialarýnýn ne<br />
kadar doðru olabileceðinin<br />
tesbitindeki zorlukta yatmaktadýr.<br />
Ayrýca, þoklama<br />
ya da bayýltma ile yapýlan<br />
kesimlerin helâlliði konusunda<br />
ihtilaf bulunurken,<br />
helâl kesim yaptýðýný ifade<br />
eden üretecilerin objektif<br />
bir þekilde denetlenmesi de<br />
bir baþka problemi ve zorluðu<br />
gündeme getirmektedir.<br />
Avrupa’da hayvan kesiminin<br />
þoklama ya da bayýltma<br />
ile yapýlmasý zorunluluðu<br />
karþýsýnda, dinî bir hak<br />
olarak Müslümanlarýn bu<br />
kuraldan muaf tutulmasý<br />
konusunda en yüksek yargý<br />
organlarýnýn kararý bulunurken,<br />
uygulamada zaman zaman<br />
engellemelerin olduðunu<br />
da görmekteyiz. Örneðin,<br />
Almanya’da helâl kesim<br />
konusunda iþadamý<br />
Rüstem Altýnküpe’nin þoksuz<br />
ve bayýltmasýz kesim izni<br />
alabilmek için yýllardan<br />
beri sürdürdüðü hukukî mücadele,<br />
ayný konuda bir kaç<br />
kez ayný mahkemeye baþvurmayý<br />
gerekli kýlmýþtýr.<br />
Anayasa Mahkemesi,<br />
Altýnküpe’nin dinî inanaçlarýna<br />
göre gýda üretme hakkýnýn<br />
bulunduðunu tesbit etmesine<br />
raðmen, idarî merciler<br />
hu hakkýn yaygýn olarak<br />
kullanýlmasýna engeller çýkarmaktadýr.<br />
Almanya’da,<br />
bu davalarýn arkasýndan<br />
“havyan haklarý” anayasal<br />
düzenlemelere dahi girmiþtir.<br />
Bazý üreticiler bu engellemeler<br />
karþýsýnda, zaruret<br />
gerekçesini öne sürerek,<br />
þoklu veya bayýltmalý kesimi<br />
tercih etmektedir. Hulusi<br />
Ünye hocamýzýn yazýsýnda<br />
da iþaret ettiði gibi, helâl gýdalarla<br />
ilgili olarak iki<br />
önemli konferans düzenleyen<br />
ve ortaya çýkan yeni<br />
meselelerin halli için adýmlar<br />
atan teþkilatýmýzýn Din<br />
Ýþtiþare Kurulu, Avrupa’da<br />
zaruret halinin bulunmadýðý<br />
kanaatine varmýþtýr. Helâl<br />
kesim konusunda, þoksuz<br />
ve bayýltmasýz kesimi esâs<br />
alan Din Ýstiþare Kurulu’muz,<br />
ayrýca katký maddelerinde<br />
yaþanan karmaþýklýklara<br />
da çözümler bulma<br />
çabasýndadýr.<br />
Bununla birlikte teþkilatýmýz,<br />
Avrupa Helâl Sertifikalama<br />
Enstitüsü gibi kurumlarla<br />
da iþbirliði yaparak<br />
helâl gýda üretiminde<br />
denetimin de önemine vurgu<br />
yapmaktadýr.?Bu enstitü,<br />
gýdalarýn üzerinde “Helâl<br />
yazýyorsa, mutlaka helâl olmak<br />
zorundadýr,” ilkesi ile<br />
çalýþýyor. Tabiî bu arada, denetleyici<br />
kurumlarýn da denetlenmesi<br />
zarurettir. Çünkü,<br />
helâl sertifikasý veren<br />
kurum ya da kiþilerin, bu<br />
sertifikayý hangi fýkhî temel<br />
ve kriterlere göre verdiði<br />
önemelidir. Ayrýca, teknik<br />
donaným ve uzman personel<br />
yeterliliði bulunup bulunmadýðý,<br />
“helâl sertifika”landýrdýklarý<br />
üretici þirketlerin<br />
helâl kriterlerine uyup uymadýklarýnýn<br />
kontrolunde ne<br />
hayat<br />
kadar baðýmsýz ve süreklilik<br />
gösterdikleri de bir baþka<br />
problemdir. Ýlknur Melekoðlu’nun<br />
da incelemesinde<br />
görüldüðü gibi, bu konuda<br />
Avrupa dahil, pek çok ülkede<br />
çok sayýda kiþi ve kurum<br />
çalýþma yapmaktadýr.<br />
Avrupa Helâl Sertifikalama<br />
Enstitüsü bu kurumlar<br />
içerisinde, teþkilatýmýzýn,<br />
denetimde de bulunma yetkisi<br />
bulunduðu kurumdur.?EHZ<br />
Ocak ayýnda yapmayý<br />
planladýðýmýz Helâl<br />
Gýda Konferanslarýndan<br />
sonra alýnanacak kararlar<br />
doðrultusunda kriterlerini<br />
gözden geçirecek ve ona<br />
göre sertifika pratiðini yaygýnlaþtýrmaya<br />
gayret edecek.<br />
Bu sayýmýzda Avrupa<br />
Helâl Sertifikalama Enstitüsü’nün<br />
iki yetkilisi ile ilgili<br />
röportajýmýz yer alýrken, temelde<br />
fýkhî ihtilaflar sebebiyle<br />
müþterek kriterlerin<br />
oluþmasýndaki sýkýntýlarý<br />
gündeme getiren Prof. Dr.<br />
Hayrettin Karaman hocanýn<br />
da deðerlendirmesini bulacaksýnýz.<br />
Helâl gýda konusunda<br />
bazen farklý görüþlerini<br />
de ortaya koyan Karaman<br />
hoca sorunun çözümü<br />
için de önerilerini sunuyor.<br />
Katký maddeleri de baþlý<br />
baþýna bir sorunu gündeme<br />
getirmektedir. Sürekli olarak<br />
geliþen teknoloji ile katký<br />
maddelerinin sayýsý arttýðý<br />
gibi, bu maddelerin gerek<br />
fiziksel, gerekse kimyasal<br />
özellikleri de deðiþikliðe<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
17<br />
Müslümanýn<br />
Helal<br />
Gýda<br />
Ýle<br />
Ýmtihaný<br />
uðramaktadýr. Bu deðiþkenlik<br />
de her zaman yeni görüþlerin<br />
ortaya çýkmasýna sebeb<br />
olmaktadýr.<br />
Fakat her Müslüman’a<br />
düþen görev, gýdalarýn<br />
helâlliði konusunda israrcý<br />
olmak ve þüpheden uzak kalacak<br />
þekilde temin etmektir.<br />
HELÂL GIDA<br />
BÝR ÝMTÝHANDIR<br />
Müslüman olarak, hayatýmýzý,<br />
dinimizin emir ve<br />
yasaklarý doðrultusunda düzenlemedeki<br />
gayretimiz, dinimiz<br />
ile olan baðýmýzýn en<br />
önemli göstergesidir. Ýslâmî<br />
terminolojide bu gayrete<br />
“takva” denir. Takva’nýn bu<br />
anlamdaki en kýsa ve özlü<br />
tanýmý da, Allah’ýn emirlerine<br />
uyamama, yasakladýklarýndan<br />
da kaçýnamama korkusudur.<br />
Bu yüzden dir ki,<br />
Ýslâmî kimliðin oluþumu bu<br />
gayretin yoðunluðuyla paralellik<br />
arzeder. <strong>Hayat</strong>ýmýzý<br />
devam ettirmek için gerekli<br />
olan gýdalarýn helâl yollardan<br />
kazanýlmasý takvalý oluþun<br />
bir parçasý olduðu gibi,<br />
ayný gýdalarýn kendilerinin<br />
de helâl oluþuna dikkat etmek<br />
de takva sýnýrlarý içine<br />
girer. Zira gýdalarýmýzýn<br />
helâl olmasý imtihanýmýzýn<br />
bir parçasýdýr. Prof. Dr.<br />
Mustafa Nutku,1 Hazreti<br />
Adem (as) ile Hazreti Havva’nýn,<br />
dolayýsýyla insanýn<br />
ilk imtihanýnýn helâl gýda ile<br />
olduðuna iþaret eder. Bu<br />
yüzdendir ki, helâl gýda arayýþý<br />
Müslümanýn kimliðinin<br />
oluþmasýnda önemli bir yer<br />
iþgal eder. Çünkü, helâl gýda<br />
arayýþýnda bir ön niyet ve<br />
irade beyaný vardýr ve bu ön<br />
niyetle irade beyaný, Ýslam’ýn<br />
bize çizdiði sýnýrlara<br />
uyma gayretini gösterir.<br />
Gerçekten de insanlar<br />
sürekli bir imtihan sürecinden<br />
geçmektedir. Müslüman<br />
olup olmama nasýl bir<br />
imtihan ise, Müslüman olduktan<br />
sonra, Müslüman<br />
olarak yaþayabilmek de bir<br />
imtihandýr. Þüphesiz biz insaný,<br />
karýþým hâlindeki az<br />
bir sudan (meniden) yarattýk<br />
ve onu imtihan edeceðiz.<br />
Bu sebeple onu iþitir ve<br />
görür kýldýk, (Ýnsân Sûresi<br />
[76:2]) ayeti ile Ýnsanlar,<br />
‘inandýk’ demekle imtihan<br />
edilmeden býrakýlacaklarýný<br />
mý zannederler,” (Ankebût<br />
Sûresi [29:2]) gibi<br />
ayetlere baktýðýmýzda, bu<br />
imtihanýn þeklinin ve zamanýnýn<br />
sürekli bir deðiþiklik<br />
arzettiðini, ancak, ayný zamanda<br />
insanýn iþitir ve görür<br />
özellikle yaratýlmasý ile<br />
de, bu imtihaný kazanma<br />
melekesine de sahip bulunduðuna<br />
iþaret edilir. Böylece<br />
sürekli bir imtihan þuurunda<br />
olan Müslümanýn, gýdalarýnýn<br />
da bir imtihan vesilesi<br />
olduðunu bilmekle<br />
yükümlü olduðu ortaya çýkar.<br />
Bu imtihanýn kazanýlmasý<br />
için Kur’an, helâl gýdayý<br />
iyi ve temiz olarak vasýflandýrýlýp,<br />
bu sýnýrlarýn<br />
dýþýna çýkýlmasý Allah’a<br />
karþý gelmek, þeytanýn yolundan<br />
yürümek ve Allah’a<br />
itaat etmekten kopmak olarak<br />
gösterilir.<br />
Örneðin, Ey insanlar!<br />
Yeryüzündeki þeylerin<br />
helâl ve temiz olanlarýndan<br />
yiyin! Þeytanýn izinden yürümeyin.<br />
Çünkü o sizin<br />
için apaçýk bir düþmandýr,<br />
(Bakara Sûresi [2:168])<br />
ayeti ile, Allah’ýn size rýzýk<br />
olarak verdiklerinden helâl,<br />
iyi ve temiz olarak yiyin ve<br />
kendisine inanmakta olduðunuz<br />
Allah’a karþý gelmekten<br />
sakýnýn, (Bakara<br />
Sûresi [2:88]) ayeti her hangi<br />
bir gýdanýn ismini zikretmeden<br />
genel kurallarý koyar.<br />
Diðer bir kaç ayette<br />
harâm gýdalarýn doðrudan<br />
isimlerini zikreden Kur’an,<br />
meselâ, “Verdiðimiz rýzýklarýn<br />
iyi ve güzel olanlarýndan<br />
yiyin” (dedik), (Bakara<br />
Sûresi [2:57]) ayeti ile bu<br />
genelliði sürdürürken, þu<br />
ayetle özel gýdalara iþaret<br />
eder:<br />
Ölmüþ hayvan, kan, domuz<br />
eti, Allah’tan baþkasý<br />
adýna boðazlanan, (henüz<br />
caný çýkmamýþ iken) kestikleriniz<br />
hariç; boðulmuþ,
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
18 hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
dosya<br />
darbe sonucu ölmüþ, yüksekten<br />
düþerek ölmüþ, boynuzlanarak<br />
ölmüþ ve yýrtýcý<br />
hayvan tarafýndan parçalanmýþ<br />
hayvanlar ile dikili taþlar<br />
üzerinde boðazlanan<br />
hayvanlar, bir de fal oklarýyla<br />
kýsmet aramanýz size<br />
harâm kýlýndý. Ýþte bütün<br />
bunlar fýsk (Allah’a itaatten<br />
kopmak)týr. (Mâide Sûresi<br />
[5:3])<br />
Resûlullah Efendimiz de<br />
(sav), Müslüman’ýn takva<br />
ile içiçe bir hayat sürdürebilmesinin<br />
temelinin, haram<br />
ve helâllere dikkat etmekte<br />
olduðunu ve þüpheli þeylerden<br />
kaçýnmak olduðunu buyurur.<br />
Þüphelilerden kaçýnmayý<br />
da dinin kurtarýlmasý<br />
olarak deðerlendirir. Efendimizin<br />
bu kuralý, kaçýnýlmaz<br />
olarak gýdalar için de<br />
geçerlidir. Þöyle buyurur<br />
Efendimiz: Helâl belli,<br />
harâm da bellidir. Ýkisi arasýnda<br />
da (helâl mi, harâm<br />
mý belli olmayan bir takým)<br />
þüpheli þeyler vardýr ki çok<br />
kimseler onlarý bilmezler.<br />
Þüpheli þeylerden her kim<br />
sakýnýrsa haysiyetini de, dinini<br />
de kurtarmýþ olur. 2<br />
Ýslâm’ý en doðru anlamamýz<br />
ve böylece yaþamamýzda<br />
tek öncümüz olan Allah<br />
Resûlu’nun, kesin harâmlýðý<br />
olmayan ancak, hoþ ve beðenilir<br />
olmayanlarýn yenmesi<br />
ilgili olarak uygulamalarý<br />
da, harâm olmadýðý bilinen<br />
þeylerin yasaklanamayacaðý<br />
konusundaki hassasiyetini<br />
de ortaya koyar. Örneðin,<br />
sarmýsak veya soðan<br />
yiyenlerin mescidlerden<br />
uzak durmasýný isterken,<br />
burada, bu iki gýdanýn yasaklýðýna<br />
veya habisliðine<br />
deðil de, bunlardan sadýr<br />
olan kokular ile insanlarýn<br />
rahatsýz edilmemesine dikkat<br />
edilmesine iþaret buyurmuþlardýr.<br />
Zira, Hazreti Aiþe<br />
(ra) validemiz, Efendimizin<br />
en son yediði yemekte<br />
soðan bulunduðunu beyan<br />
buyurmuþtur.3<br />
Helâlliði veya harâmlýðý<br />
hususunda kesin bilgi bulunmayan<br />
ve kendilerinin<br />
alýþýk olmadýðý yiyecekleri<br />
yemeyen Efendimiz, bu konuda<br />
da önemli bir kural ortaya<br />
koymuþtur. Örneðin,<br />
kendisine getirilen Keler4<br />
etinden yememiþ ve “Bu benim<br />
kavmimin diyarýnda<br />
bulunmuyor. Onu yemeðe<br />
alýþkýn olmadýðým için<br />
içimde tiksinme hissediyorum”<br />
5 demiþ, ancak baþkalarýnýn<br />
yemesine de karþý<br />
çýkmamýþtýr.<br />
Kur’an ayetleri ve<br />
Resûlullah’ýn gýdalarla ilgili<br />
ortaya koyduðu bu hakikatlerden<br />
sonra biz Müslümanlara,<br />
gýdalarýmýzýn mahiyetini<br />
bilmek gibi bir görev<br />
düþüyor. Herkesin bir gýda<br />
ve fýkýh uzmaný olmasý<br />
mümkün olamayacaðýna<br />
göre, karþý karþýya bulunduðumuz<br />
imtihanýn derslerine<br />
çalýþmak da imkân dâhilindedir.<br />
Rýzkýmýzý helâlinden<br />
kazandýktan sonra, helâlinden<br />
yiyebilmek için tercihli<br />
ve þuurlu bir gýda seçiminde<br />
bulunmak, üzerimize düþen<br />
bir vazifedir. Çocuklarýmýzýn,<br />
ailemizin ve toplumumuzun<br />
helâl gýda yeme hususundaki<br />
duyarlýlýðýný artýrarak<br />
yediklerine dikkat etmeleri<br />
uyarýlarýmýzý sürekli<br />
olarak tekrarlamalýyýz.<br />
Sanayi ve teknolojinin<br />
ilerlemesi ile önümüze serilen<br />
gýdalarýn seçimini þuurlu<br />
bir þekilde yaparken,<br />
Müslüman bir tüketici olarak,<br />
üreticilerin gýdalarýn<br />
katkýlarý da dâhil helâl gýda<br />
üretimi yapmalarý için talep<br />
ve tepkilerimizi ortaya koymalýyýz.<br />
Üreticilerin, bizim<br />
taleplerimizi dikkate almalarýnýn<br />
yolu da etkin bir kamuoyu<br />
oluþturabilmekten<br />
geçmektedir.<br />
Tabiî bu arada, gýdalarýn<br />
mahiyetini ortaya koyacak,<br />
kimya ve fizik uzmanlarý ile<br />
her þeyden önemlisi, bu bilgilerden<br />
hareketle Ýslâmî<br />
olarak gýdalarýn helâlliðini<br />
veya harâmlýðýný ortaya koyacak<br />
fýkýh uzmanlarýna da<br />
ihtiyacýmýz vardýr. Bu konuda<br />
Ýslâm dünyasýnda yapýlmýþ<br />
önemli çalýþmalar bulunmaktadýr.<br />
Fikhî açýdan<br />
bu tesbitleri ortaya koymakta<br />
bir problem bulunmuyor.<br />
Problem, üretilen gýdanýn<br />
Ýslâm fýkhýnýn helâl standartlarýna<br />
uyup uymadýðý,<br />
üreticinin, gýdalarýn helâlliði<br />
konusunda Müslümanlarýn<br />
taleplerini göz önünde<br />
bulundurup bulundurmadýðýnda<br />
yatýyor.<br />
Son yýllarda pek çok gýda<br />
üreticisinin, gerek Ýslâmî<br />
hassasiyetlerden dolayý gerekse,<br />
ticârî kazanç nedeniyle,<br />
helâl gýda üretimine<br />
önem verdiðine þahit olmaktayýz.<br />
Üreticilerin, Müslümanlarýn<br />
duyarlýlýðýný göz<br />
önünde bulundurarak helâl<br />
ürün imaline yönelmesi<br />
olumlu bir geliþme olmakla<br />
birlikte, konu istismara<br />
açýktýr. Konunun istismara<br />
açýk olmasý veya kimi üreticilerin,<br />
Müslümanlarýn ihtiyaçlarýný<br />
istismar etmeleri<br />
de, üreticilerin hepsini töhmet<br />
altýnda býrakmamalýdýr.<br />
Bunun için üreticiler, gýdalarýn<br />
helâlliðini garanti altýna<br />
almak anlamýnda denetime<br />
açýk olmalýdýr.<br />
Fýkhî olarak, deðerli hocamýz<br />
Prof. Dr. Hayrettin<br />
Karaman’ýn da yazýsýnda<br />
ortaya koyduðu gibi, bu konuda,<br />
her ne kadar tüm mezhebler<br />
arasýnda tam bir ittifak<br />
saðlanamayacaðý söz<br />
konusu olsa da, yine de ortak<br />
bir yol bulmak mümkündür.<br />
Fýkhî farklýlýklar ilgili<br />
mezhep mensuplarýnýn<br />
dikkate alacaðý bir husus olmakla<br />
birlikte, detaylardaki<br />
farklýlýklar bir tarafa býrakýlýrsa<br />
büyük oranda ittifak<br />
edebilmek mümkündür.<br />
Önemli olan helâl gýda ile<br />
imtihaný kazanabilme gayretine<br />
düþmektir.<br />
1 Kimya Profesörü, 2. Uluslararasý<br />
Helâl Gýda Konferansý 25-26<br />
Nisan, 2009, Ýstanbul.<br />
2 Buharî, Kitabu’l Ýman.<br />
3 Buharî, Kitabu’t Taam.<br />
4 Kertenkele türünden bir hayvan<br />
5 Buharî, Kitabu’t Taam.<br />
Duisburg ve çevresinde<br />
faaliyet gösteren<br />
“Werbering-<br />
Marxloh” Ýþadamlarý Derneði<br />
baþkan Gisela Wuthe;<br />
Marxloh çok daha fazla potansiyele<br />
sahip bir yer.<br />
Türk ve Alman Ýþverenleri<br />
bir çatý altýnda buluþturmayý<br />
hedeflemekteyiz. Bu<br />
amaçlada burada toplanmýþ<br />
bulunuyoruz. Duisburg-<br />
Marxloh`daki Türk iþverenleri<br />
Marxloh`daki Alman<br />
iþverenleri derneði<br />
“Werbering-Marxloh”a<br />
toplu halde üye olmak ve<br />
birlikte hareket etmek istiyoruz.<br />
Bugün çaðrýmýza cevap<br />
veren 40 iþadamýný burada<br />
görmek bizi sevindirdi.<br />
Uygun þartlarýn yaratýlmasý<br />
halinde semtimize<br />
çok daha fazla yatýrýmcýnýn<br />
gelebileceði ve dolayýsý ile<br />
müþterimizin de artacaðýný<br />
gösteren yollarýn hep birlikte<br />
daha yeni fikirler üreterek<br />
çalýþmalarýmýzý yapmak<br />
istiyoruz. Türk ve Alman<br />
iþverenlerinin mevcut<br />
20 Türk iþveren Alman Ýþadamlarý<br />
Derneði Werbering-Marxloh’a üye oldu<br />
Marxloh`daki Alman iþverenleri<br />
derneðine üye olarak<br />
ve tek çatý altýnda birleþerek<br />
çok daha etkin olacaðýna<br />
ve birlikte çeþitli projeler<br />
yapabileceðimize inanýyoruz”<br />
dedi.<br />
Türk iþverenlerinin Alman<br />
iþverenleri dernegine<br />
üye olmalarý, “Kaiser” sokaklarýnýn<br />
(Kaiser-Wilhelm-Str.<br />
ve Kaiser-Friedrich-Str.),<br />
araç trafiðine<br />
açýlmasý, Türk ve Alman<br />
Alman Ýþadamalarý Derneðine yeni üye olan<br />
20 Türk iþadamý ve iþletmeciler katýldý<br />
iþverenleri ile Marxloh’un<br />
“dýþarýya” tanýtýmý, Televizyon,<br />
gazete ve radyo<br />
reklamlarý Türk ve Alman<br />
basýnýna verilmesi, yeni ve<br />
çeþitli þirketlerin Marxloh<br />
semtimize gelmek istemeleri<br />
konusunda birlikte yapacaðýmýz<br />
projeleri hayata<br />
geçirmek istediklerini de<br />
belirten derneðin tek üyesi<br />
Selgün Çalýþýr; “Marxloh<br />
semtini önemli anlamda geliþtirmek<br />
ve kullanýlmayan<br />
potansiyeli deðerlendirip<br />
kullanmak amacý ile Kaiser-Wilhelm-Str.<br />
ve Kaiser-<br />
Friedrich-Str. sokaklarýnýn<br />
açýlmasý için belediye yetkili<br />
kurumlarýna iletilmesi<br />
konusunda çalýþmalarýmýz<br />
devam etmektedir” dedi.<br />
“Kaiser” sokaklarýnýn<br />
trafiðe açýlmasý ile Weselerstr.<br />
de yer bulamayan yatýrýmcýlara<br />
yeni imkanlar ve<br />
semtimiz için yeni fýrsatlarýn<br />
doðmasý için çalýþmalarýný<br />
yürüttüklerini söyleyen<br />
Alman iþverenler Derneði<br />
Werbering Marxloh Baþkaný<br />
Gisela Wuthe; “Sokaklarýn<br />
trafiðe açýlmasý ile<br />
Marxloh`nun daha fazla kapasiteye<br />
sahip olduðunu savundu.<br />
Wuthe, bölgede bulunan<br />
dernek, ev sahipleri,<br />
oturanlarla daha geniþ bir<br />
toplantý yapmayý planlamaktayýz.<br />
Konunun Marxloh<br />
için hayati önem taþýmaktadýr.<br />
Marxloh’un daha<br />
canlý bir ekonomik potansiyel<br />
haline getirmek istiyoruz.<br />
Belediye meclisinden<br />
konunun ele alýnmasýný isyiyoruz.<br />
Marxhloh semtinde bulunan<br />
iþverenlerin de bir<br />
çok sorunla karþý karþýya<br />
olduðunu da dile getiren<br />
Wuthe; “temizlik, gençlerin<br />
bazý bölgelerde toplu halde<br />
bulunup müþterileri rahatsýz<br />
etmeleri ve de Pazar yerindeki<br />
alkol konusunda<br />
birlikte acil çözüm bulunmasý<br />
gerekir” dedi.
özel haber<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
IGMG Kurban Kampanyasý,<br />
Kurban gönüllülerinin<br />
katýldýðý bir toplantý ile deðerlendirildi.<br />
Bu yýlki Kurban<br />
Kampanyasý çerçevesinde 75<br />
bin 618 Kurban baðýþý saðlandý<br />
ve 78 ülke ve bölgede 82 bin<br />
363 Kurban kesim ve daðýtýmý<br />
yapýldýðý açýklandý. Ýslam<br />
Toplumu Milli Görüþ bu<br />
yýlki Kurban Kampanyasý’ný<br />
deðerlendiren toplantýsýný<br />
yaptý. Ýki gün süren<br />
toplantýda, Kurban Komisyonu<br />
üyeleleri ile birlikte,<br />
Bölge Kurban Sorumlulularý<br />
ve Kurban kesim ve daðýtým<br />
gönüllüsü olarak hizmet<br />
veren 261 gönüllü,<br />
yaptýklarýný bir rapor halinde<br />
takdim etti. Gittikleri ülke<br />
ve bölgelerden, teþekkürname,<br />
fotoðraf ve video<br />
görüntüleri ile dönen gönüllüler<br />
yaptýklarý çalýþmalarý<br />
ve izlenimlerini de kýsaca<br />
anlattýlar. Ne kadar Kurban<br />
kesip daðýttýklarýný anlatan<br />
gönüllüler, yaptýklarý konuþmalalarla<br />
duygulu anlar<br />
yaþattýlar.<br />
Toplantýda verilen bilgilere<br />
göre, Ýslam Toplumu<br />
Milli Görüþ (IGMG)nin organize<br />
ettiði “Kurban Kampanyasý<br />
2009” çerçevesinde<br />
75.618 Kurban baðýþý saðlandý<br />
ve Uluslararasý Ýnsani<br />
Yardým Teþkilatý-IHH e.V.<br />
iþbirliði ile 78 ülke ve bölgede<br />
261 kesim ve daðýtým<br />
gönüllüsü nezaretinde<br />
82.363 Kurban’ýn kesim ve<br />
daðýtýmýnýn gerçekleþtirildiði<br />
bildirildi.<br />
IGMG Sosyal Hizmetler<br />
Baþkan Yardýmcýsý Süleyman<br />
Yýlmaz’ýn yönettiði<br />
toplantýlarýn ilk gününde<br />
önce, birinci günde toplantýya<br />
katýlan 35 ülkedeki kesimden<br />
görevli olan 150 görevlinin<br />
yoklamasý yapýldý.<br />
33 ülkede görevli 110 civarýndaki<br />
kesim görevlisi ise<br />
raporlarýný ikinci gün sundu.<br />
IGMG Genel Baþkaný<br />
Yavuz Çelik Karahan ve<br />
Genel Baþkan Yardýmcýsý<br />
ve Sosyal Hizmetler Baþkaný<br />
Ali Bozkurt da katýlarak<br />
birer konuþma yaptýlar.<br />
Konuþmasýna “Bizlere<br />
hayat<br />
IGMG Kurban’da ümmetle buluþtu<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
19<br />
IGMG Kurban<br />
Kampanyasý tamamlandý<br />
IGMG Kurban Kampanyasý, Kurban gönüllülerinin katýldýðý bir<br />
toplantý ile deðerlendirildi. Bu yýlki Kurban Kampanyasý çerçevesinde<br />
75 bin 618 Kurban baðýþý yapýldý ve 78 ülke ve bölgede 82 bin<br />
363 Kurban kesim ve daðýtýmý yapýldýðý açýklandý.<br />
kurban baðýþlayanlarýn,<br />
mazlum, maðdur ve ihtiyaç<br />
sahiplerinin üzerimize yüklediði<br />
bu sorumluluðu sizlerin<br />
fedakârane çalýþmalarý<br />
ve Allah’a karþý sorumluluk<br />
bilinciyle yerine getirmenin<br />
mutluluðu ile Allah’a hamdediyoruz”<br />
þeklinde baþlayan<br />
Ali Bozkurt, “Bu çalýþmamýzýn<br />
en canlý þahitleri<br />
sizlersiniz. Çünkü sizlerle<br />
birlikte bu hizmeti yürüyoruz.<br />
Her yaptýðýmýz çalýþma<br />
kayýt altýndadýr ve hesabýný<br />
önce Allah’a vereceðimizin<br />
bilinci içindeyiz. Yanlýþ<br />
yapmadýk ki, çekinecek bir<br />
þeyimiz olsun” dedi. Bu yýl<br />
gerçekleþtirilen kampanyanýn<br />
bir bilançosunu da açýklayan<br />
Bozkurt, “Biz, yaptýklarýmýzýn<br />
karþýlýðýný Allah<br />
bekliyoruz” dedi.<br />
IGMG Kurban Kampanyasý<br />
deðerlendirme toplantýsýna<br />
katýlarak bir konuþma<br />
yapan IGMG Genel Baþkaný<br />
Yavuz Çelik Karahan da<br />
teþkilatýn diðer hizmetlerde<br />
olduðu gibi Kurban organizasyonunu<br />
da 25 yýldýr cemaat<br />
olarak gerçekleþtirdiklerini<br />
ve 25. Kurban organizasyonunda<br />
Allah’a<br />
hamdolsun 75 bin 618 kurban<br />
toplanýp, 78 ülke ve<br />
bölgede 82 bini aþkýn kurban<br />
kesilip daðýtýldýðýný<br />
söyledi. “Milyonlarca aileye<br />
ulaþtýk, ümmetin yoksuluna,<br />
ihtiyaç sahiplerine<br />
dost elimizi uzattýk, onlarýn<br />
duasýný aldýk” diyen Karahan,<br />
“biz Allah’ýn rýzasýný<br />
gözetiyoruz. Allah’ýn rýzasý<br />
da kulunun duasýndan geçtiði<br />
için, bizim için en deðerli<br />
ödül, kullarýnýn bize<br />
yapmýþ olduðu duadýr” þeklinde<br />
konuþtu.<br />
Kurban Kampanyasýný<br />
ümmetle buluþma kampanyasý<br />
olarak deðerlendirdiklerini<br />
bildiren Karahan konuþmasýna<br />
þöyle devam etti:<br />
“IGMG olarak insanlýðý<br />
iki manada kardeþ kabul<br />
eden bir inanca sahibiz. Fýtratta<br />
tüm insanlýðý kardeþ<br />
kabul ediyor, inançta da<br />
tüm Müslümanlarý yani,<br />
ümmeti inanç kardeþi biliyoruz.<br />
Ümmetin kardeþliðine<br />
inandýðýmýz için bu kurban<br />
organizasyonumuzu bu<br />
amaç ve inançla gerçekleþtiriyoruz.<br />
Sizler gittiniz,<br />
þimdi de deðerlendirmeleri<br />
rapor olarak vereceksiniz.<br />
‘IGMG, mazlum ve maðdura<br />
uzanan dost el’ sloganýnýn<br />
gereðini yaptýnýz, þahsým<br />
ve kurumum adýna size<br />
teþekkür ediyorum.”<br />
Yavuz Çelik Karahan,<br />
IGMG’ye karþý yapýlan ithamlara<br />
da þöyle cevap verdi:<br />
“Bizim, rýzasý için çalýþtýðýmýz<br />
Allah’a ve onun<br />
kullarý olan Müslümanlara<br />
verilemeyecek olan hesabýmýz<br />
yoktur. Alnýmýz açýktýr,<br />
yaptýðýmýz her iþimizi hukuka,<br />
kanuna ve inancýmýza<br />
uygun yapmaya gayret ediyoruz.<br />
Peygamberimiz,<br />
“Aldatan bizden deðildir”<br />
diyor. Biz ne aldanýr ne aldatýrýz.<br />
Ne aldatýlabiliriz, ne<br />
de altadatabiliriz. Çünkü<br />
biz inanan müminleriz. Mümin<br />
olarak inandýðýmýz gibi<br />
yaþamaya gayret sarfederiz.<br />
Rabbim bu manada ayaðýmýzý<br />
kaydýrmasýn, rýzasýndan<br />
ayýrmasýn.”<br />
Yavuz Çelik Karahan<br />
daha sonra, kurban organizasyonundaki<br />
baþarýlý çalýþmalarýndan<br />
dolayý Kurban<br />
Komisyonu üyelerine ve<br />
kurban kesim görevlilerine<br />
teþekkür belgeleri verdi.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
20 hayat<br />
Yusuf Çalkara<br />
Ýnançlarý doðrultusunda<br />
helâl hassasiyeti olan<br />
Müslüman tüketici bu<br />
hassasiyetin piyasada dikkate<br />
alýnmasýný istiyor. Bu nedenle<br />
katký maddelerini ifade eden<br />
E numaralý listeyi yanýnda taþýyor.<br />
Fakat helâl meselesinde<br />
bir karmaþýklýk yaþanýyor. Avrupa<br />
Helâl Sertifikalama Enstitüsü<br />
bu karmaþýklýðý aþma<br />
doðrultusunda kurumsallaþma<br />
sürecini devam ettiriyor.<br />
Enstitü’nün kurucularýndan<br />
ve bilirkiþi heyeti üyesi Ahmet<br />
Yazýcý ve Enstitü Müdürü Yusuf<br />
Çalkara ile enstitüyü ve<br />
helâl meselesini konuþtuk.<br />
Arkadaþýmýz Ünal Koyuncu`nun<br />
yapmýþ olduðu röportajý<br />
sunuyoruz.<br />
<strong>Hayat</strong>: Ahmet Bey, diðer<br />
sorulara geçmeden önce Avrupa<br />
Helâl Sertifikalama<br />
Enstitüsü’nün kuruluþuna<br />
doðru giden sürecine öncelikle<br />
deðinsek. Avrupa Helâl<br />
Sertifikalama Enstitüsü nasýl<br />
kuruldu?<br />
Ahmet Yazýcý: Biz Hamburg`da<br />
bulunan camide 1977<br />
yýlýndan bu yana ticaretle uðraþmaktayýz.<br />
Caminin altýnda<br />
satýþ yapan marketin mamullerinin<br />
helâl olmasý gerekiyordu.<br />
Dolayýsýyla o yýllardan<br />
beri helâllik meselesinin takibi<br />
ve kontrolü için bir uðraþ<br />
içerisindeydik. 1999 senesinde<br />
küçük marketin yanýnda<br />
yer alan büyük yeri satýn almamýzla<br />
marketimizi ciddi<br />
bir þekilde büyüttük. Satýlan<br />
mamüllerin sayýsý artýnca<br />
kontrol edilmesi gereken<br />
alanda büyüdü. Daha önce bir<br />
kasapla anlaþmýþtýk ve helâllik<br />
doðrultusunda bir kaç yeri<br />
kontrol ediyorduk. Ýþin büyümesiyle<br />
durum deðiþti. Meseleyi<br />
biraz daha profesyonelce<br />
ele alma ihtiyacý doðdu. Bu<br />
ihtiyaca binaen mamüllerin<br />
helâlliðini kontrol eden bir<br />
yetkiliyi bünyemizde tespit<br />
ettik. Bu yetkilinin tespitiyle<br />
mamüllerin helâlliðini kontrol<br />
eden bir mekanizma oluþtu.<br />
Bize satýþ için baþvuran mamul<br />
içeri girmeden önce müesseseye<br />
gidip bakýyorduk.<br />
Müessesede kesimin Ýslami<br />
usullere göre yapýlýp yapýlmadýðýný<br />
yerinde kontrol ediyorduk.<br />
Eðer kesim Ýslami usullere<br />
göreyse o malý iþletmemize<br />
sokuyorduk. Bu arada<br />
bize baðlý olan diðer cemiyetlerin<br />
marketleri de bizde satýlaný<br />
satmaya baþlamýþtý. Dolayýsýyla<br />
kendi bölgemizde<br />
helâl kriterlerin geçerli olduðu<br />
belirli bir pazar oluþtu. Öte<br />
taraftan bir kýsým þirketlerden<br />
de kendi mamulllerini kontrol<br />
etmemiz doðrultusunda talepler<br />
gelmeye baþladý. Bu geliþmelerin<br />
ardýndan yapýlan<br />
helâl kontrol meselesini herkesin<br />
faydalanabileceði bir<br />
boyuta taþýyalým dedik.<br />
O dönemde Ýslam Konseyi<br />
ve Merkez Konseyi iþbirliði<br />
ile oluþturulmuþ helâl kesim<br />
komisyonu vardý. Genel Merkez<br />
ile istiþarelerin ardýndan<br />
bu meseleyi takip etme sorumluluðu<br />
bana verilmiþti.<br />
Ýþin hem ticaretini yapmak<br />
hem de helâl meselesiyle uðraþmanýn<br />
uygun olmayacaðý<br />
kanaati oluþtu. Daha sonra<br />
Almanya Ýslam Konseyi ve<br />
Kuzey Almanya Ýslam Toplumu<br />
olarak Avrupa Helâl Sertifikalama<br />
Enstitüsü’nü 2002<br />
yýlýnda kurduk. Helâl Kriterleri<br />
kataloðu oluþturduk ve<br />
helâl konusunda karar merci<br />
konumunda bilirkiþi heyeti<br />
olan Fetva Kurulu’nu kurduk.<br />
Þüpheli konularda sorabileceðimiz<br />
bir merci olsun ve bu<br />
bilir kiþi heyeti helâl kesim<br />
baþvurularýný deðerlendirerek<br />
karara baðlasýn istedik. Ki deðerli<br />
hocalarýmýz Ramazan<br />
Uçar, Cemal Bolat, Mehmet<br />
Enes Nas ve Yusuf Doðan bilirkiþi<br />
heyetinin üyesidirler.<br />
Ben de ticari konularda danýþmanlýk<br />
çerçevesinde bilirkiþi<br />
heyetinin üyesiyim. Baþvuran<br />
müesseseyi gidip kontrol ederek<br />
bilirkiþi heyetine rapor sunan<br />
sorumlu kiþi olarak Yusuf<br />
Çalkara beyi tayin ettik. Helâl<br />
Kriterleri kataloðunu oluþtururken<br />
bir takým kurum ve uzman<br />
kiþilere baþvurduk. Ýhtilaflý<br />
konularý Türkiye’den getirttiðimiz<br />
uzman hocalarýmýzla<br />
ele aldýk.<br />
<strong>Hayat</strong>: Peki helâl konusunda<br />
Almanya’daki yasal<br />
çerçevede nedir?<br />
Ahmet Yazýcý: Öncelikle<br />
Almanya’da helâl kelimesinin<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
dosya<br />
Avrupa Helâl<br />
Sertifikalama Enstitüsü<br />
Ahmet Yazýcý<br />
hiçbir baðlayýcýlýðý ve yaptýrýmýnýn<br />
olmadýðýný bilmek gerekir.<br />
Yani, bu kelimeyi müslüman<br />
veya gayrimüslim herkes<br />
istediði gibi kullanabiliyor.<br />
Bu durum maalesef helâl<br />
kelimesinin suistimal edilmesine<br />
neden oluyor. Bir ticari<br />
iþletme maalesef içinde domuz<br />
katkýsý olan bir ürüne<br />
helâl kelimesi yazabiliyor. Et<br />
piyasasýnda yer alan bir kýsým<br />
þirketler helâl kavramýný kendi<br />
görüþlerince çok rahat bir<br />
þekilde kullanabiliyorlar. Dolayýsýyla<br />
herkesin kendi kendine<br />
oluþturduðu helâl kriterleri<br />
söz konusu oluyor. Kimisi<br />
bu konuda titiz davranýyor,<br />
kimisi bunu bir reklam aracý<br />
olarak kullanýyor. Dolayýsýyla<br />
helâl kavramýnýn kullanýmýnda<br />
bir baþýboþluðun olduðunu<br />
görüyoruz. Ýþte bu baþý boþluðun<br />
arkaplanýnda helâl kelimesinin<br />
hukuki olarak korunmuþ,<br />
yani hukuki açýdan bir<br />
çerçeveye oturtulmuþ olmamasý<br />
yatýyor.<br />
<strong>Hayat</strong>: Bu sorunu gidermede<br />
her hangi bir çabanýz<br />
söz konusu mu?<br />
Ahmet Yazýcý: Bu sorunu<br />
ortadan gidermek ve helâl<br />
kavramýnýn kullanýmýnda ortak<br />
kriterlerin geçerli olmasýný<br />
saðlamak maksadýyla kýsa<br />
adý Alman Mamul Koruma ve<br />
Markalama Enstitüsüne (Deutsches<br />
Institut für Gütesicherung<br />
und Kennzeichnung)<br />
baþvurduk. Enstitü yaptýðýmýz<br />
baþvuruya, dini kurumlarýn<br />
temel anlayýþýna ters düþmeyecek<br />
ortak noktalarýn tespit<br />
edilmesi þartýný koydu. Daha<br />
sonra biz, Almanya’daki Ýslami<br />
kurumlarýn önemli bir bölümünün<br />
ortak imzasýyla<br />
helâl anlayýþýmýzýn ayný olduðunu<br />
belirten görüþ beyanýný<br />
sunduk. Enstitütü baþvurumuzun<br />
ardýndan 1,5 yýl süren bir<br />
inceleme süreci baþlattý ve<br />
baþvurumuza olumlu cevap<br />
verdi. Dolayýsýyla bu yeni geliþmeyle<br />
birlikte helâl meselesinin<br />
Almanya’da kurumsallaþmasý<br />
yönünde önemli bir<br />
adým atmýþ olduk. Artýk bundan<br />
sonra helâl kelimesini<br />
kullanan her kurum bu kelimenin<br />
arkasýnda yatan kriterleri<br />
yerine getirmek zorunda<br />
kalacak. Yerine getirmediði<br />
zaman suçlu duruma düþecek.<br />
Bundan sonra her isteyen<br />
helâl kelimesini istediði gibi<br />
kullanamayacaktýr.<br />
<strong>Hayat</strong>: Bu arada helâl gýdanýn<br />
geliþimi noktasýnda tüketicinin<br />
göstermesi gereken<br />
bazý gayretlerde söz konusu<br />
olsa gerek. Nedir bunlar?<br />
Ahmet Yazýcý: Tüketici,<br />
helâl gýdanýn geliþiminde hiç<br />
þüphesiz ki kilit noktadýr.<br />
Þimdiye kadarki süreçte helâl<br />
gýda hassasiyeti maalesef suistimal<br />
edilmiþ. Son yýllarda<br />
helâl gýda tüketicisinin daha<br />
da bilinçlendiðini gözlemlemekteyiz.<br />
Tüketici artýk üzerinde<br />
helâl yazan her mamüle<br />
güvenmiyor. Helâl hassiyeti<br />
olan insanlarýn sayýsý ve buna<br />
paralelde bu insanlarýn firmalarla<br />
irtibata geçerek helâl soruþturmalarýnda<br />
bulunmalarý<br />
arttý. Dolayýsýyla bu geliþme,<br />
helâl hassasiyetinin piyasadaki<br />
gücünü artýrdý. Tüketicinin<br />
helâl hassasiyeti konusunda<br />
biraz daha dirayetli olmasýyla<br />
piyasadaki durum helâl hassasiyeti<br />
lehine eminim daha fazla<br />
deðiþecektir.<br />
<strong>Hayat</strong>: Peki tüketicinin<br />
helâl hassasiyetini piyasaya<br />
yansýtmasý konusunda yapmasý<br />
gereken iþler nelerdir?<br />
Ahmet Yazýcý: Tüketicinin<br />
þirkete direk soru sormasý<br />
bu noktada önemli bir takip<br />
anlayýþýdýr. Tüketici böylelikle<br />
kendi dirayetini ortaya koymuþ<br />
olur. Þirketlerde helâl<br />
kavramýný rastgele kullanamayacaklarýnýn<br />
farkýna varýrlar.<br />
Daha önce olduðu gibi,<br />
artýk bir þirketin bizim ürünümüz<br />
helâldir çünkü içerisinde<br />
domuz katkýsý yoktur demesi<br />
yetmiyor artýk. Çünkü tüketici<br />
helâl kriterlerini daha geniþ<br />
kapsamda soruyor. Helâl hassasiyetiyle<br />
büyüyen þirketlerin<br />
sayýsý çoðaldýkça diðer þirketlere<br />
örneklik teþkil eden<br />
yapýlar artýyor. Helâl konusunun<br />
reklam aracýndan öte bir<br />
özelliðinin olduðu böylelikle<br />
piyasada farkediliyor.<br />
<strong>Hayat</strong>: Bu arada Avrupa<br />
Helâl Sertifikalama Enstitüsü’nde<br />
bir bakýma helâl konusunda<br />
bir birikim oluþtuðunu<br />
öðrendik. Bu birikimin<br />
kamuoyuna daha doðrusu<br />
tüketiciye yansýmasý ne durumda?<br />
Mesela tespit edilen<br />
helâl kriterleri kamuoyunda<br />
tüketici tarafýndan biliniyor<br />
mu? Yani Enstitü kamuoyunu<br />
bilgilendirme iþlevini ne<br />
kadar yerine getiriyor?<br />
Ahmet Yazýcý: Bu konuda<br />
yeterince tanýnmadýðýmýz ortada.<br />
Kurumsallaþma süreci<br />
belirli bir noktaya gelince tüketiciyi<br />
bilgilendirme konumuna<br />
gelmiþ olacaðýz.<br />
<strong>Hayat</strong>: Kurumsallaþma<br />
sürecinin geleceðine iliþkin<br />
son olarak söylemek istedikleriniz<br />
nelerdir?<br />
Ahmet Yazýcý: Biraz önce<br />
deðindiðiniz gibi gelecekte<br />
tüketiciye helâl konusunda<br />
saðlam bilgi verebilecek inandýrýcý<br />
ve dini kriterlerden baþka<br />
bir noktaya baðlý olmayan<br />
bir bilgi merkezinin oluþturulmasý<br />
gerekiyor. Ýkincisi þu<br />
ana kadar piyasa içerisinde<br />
bulunup helâl hassasiyeti olan<br />
kurumlarýn belirli bir çerçeve<br />
içerisinde bir araya gelerek<br />
koordineli bir þekilde hareket<br />
etmesini saðlayacak bir üst<br />
kurulun oluþmasý gerekiyor.<br />
Tabi helâl hassasiyeti olan<br />
tüccarlarýn da bu çatýnýn altýnda<br />
bulunmasý önemli.<br />
<strong>Hayat</strong>: Yusuf bey tüketici<br />
açýsýndan baktýðýmýzda helâl<br />
sertifika ihtiyacýný nasýl izah<br />
edebiliriz?<br />
Yusuf Çalkara: Ahmet<br />
bey biraz önce helâl kavramýnýn<br />
kullanýmýndaki baþý boþluða<br />
deðindi. Ayný þekilde<br />
ürünlerin helâlliðine dair bilgi<br />
hakkýnda da baþýboþluk söz<br />
konusudur.<br />
<strong>Hayat</strong>: Yani...<br />
Yusuf Çalkara: Bakýn,<br />
bildiðiniz gibi helâl gýda hassasiyeti<br />
olan Müslümanlar<br />
yanlarýnda katký maddeleri<br />
hakkýnda bilgi veren E numaralý<br />
listeyi taþýrlar. Fakat böyle<br />
bir listenin varlýðý kendi baþýna<br />
ürünlerdeki helâllik me-
dosya<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
21<br />
selesini çözmez. Zira E numaralarýnýn<br />
bitkisel ve hayvansal<br />
olaný söz konusudur. Kaldý ki<br />
ayný þekilde katký maddesinin<br />
bitkisel veya hayvansal olduðunu<br />
bilmekte kendi baþýna<br />
yeterli deðildir. Katký maddesinin<br />
dönüþümünü hesaba<br />
kattýðýnýzda maddede dinen<br />
uygun olmayan sürecin yaþandýðýný<br />
görebiliriz. Bu konuda<br />
diðer sýkýntýlý bir durumda<br />
Almanya’da geçerli olan<br />
yasal çerçevedir. Buna göre<br />
üretici olarak her kullandýðýnýz<br />
katký maddesini açýklamak<br />
zorunda deðilsiniz. Örneðin,<br />
elma suyu ile ilgili genel<br />
kanaatimiz, bu içecek türünde<br />
sakýncalý bir þeyin olmadýðý<br />
yönündedir. Bakýn biz bu konuda<br />
otuza yakýn üreticiyle irtibata<br />
geçtik. Bunlardan onbeþinin<br />
fiziksel bir þekilde filtreleme<br />
yaptýðýný, diðer onbeþininse<br />
bu filtreleme iþlemini<br />
domuz jelatini kullanarak<br />
yaptýklarýný tespit ettik. Yani<br />
üretim sürecinde helâle necis<br />
karýþmýþ oluyor. Ve sonuçta<br />
haram boyutu iþin içine giriyor.<br />
Dolayýsýyla tüketim maddelerinin<br />
helâlliði meselesi<br />
uzmanlýk bilgilerini gerektiren<br />
bir alandýr. Helâl sertifika<br />
ihtiyacý ortadadýr, helâl gýda<br />
hassasiyeti olan Müslümanlarýn<br />
helâl gýdaya yönelik bilgi<br />
ihtiyacýný gidermede ciddi bir<br />
karmaþýklýk yaþanmaktadýr.<br />
<strong>Hayat</strong>: Peki bu sorunu<br />
aþmada Avrupa Helâl Sertifikalama<br />
Enstitüsü nasýl bir<br />
çözüm sunuyor?<br />
Yusuf Çalkara: Müsadenizle<br />
bu soruya cevap mahiyetinde<br />
enstitümüz hakkýnda<br />
bazý temel bilgileri vermek isterim.<br />
Avrupa Helâl Sertifikalama<br />
Enstitümüz, Almanya<br />
Ýslam Konseyi ve Kuzey Almanya<br />
Ýslam Toplumu’nun<br />
gözetimi ve denetiminde çalýþmalarýný<br />
yürütmektedir.<br />
Enstitünün iki Ýslami çatý kuruluþun<br />
himayesinde olmasý<br />
Ýslami duyarlýlýðý temsil açýsýndan<br />
önemlidir. Bu kuruluþlar<br />
ticari amaç gütmeyen kuruluþlardýr.<br />
Helâl sertifika iþleminin<br />
fazla masraflý olmamasý<br />
açýsýndan da bu noktayý<br />
göz önünde bulundurmak gerekir.<br />
Helâl sertifika iþlemini<br />
gereðinden fazla bir þekilde<br />
pahalý yaptýðýnýzda üreticiyi<br />
zor durumda býrakmýþ olursunuz.<br />
Üretici bu çerçevede<br />
edindiði masrafý tüketiciye<br />
yükleyecektir. Dolayýsýyla biz<br />
helâl sertifika iþleminin mümkün<br />
olduðunca fazla masraflý<br />
olmamasý hususunda da hassasiyetimiz<br />
söz konusudur.<br />
Bizim helâl logomuz patentlidir.<br />
Dolayýsýyla bizim<br />
logomuzu sadece bizim onay<br />
verdiðimiz þirketler kullanabilir.<br />
www.eurohalal.de internet<br />
sayfamýzda görebileceðiniz<br />
logomuzun ortasýnda internet<br />
sayfamýzýn adresi yer<br />
almaktadýr. Dolayýsýyla tüketici,<br />
bizim logomuzun yer aldýðý<br />
ürünün uyduðu helâl kriterleri<br />
hakkýnda sayfamýzdan<br />
bilgi sahibi olabilir.<br />
<strong>Hayat</strong>: Peki helâl sertifika<br />
verme süreci nasýl iþliyor?<br />
Yusuf Çalkara: Bize yapýlacak<br />
baþvurularýn yazýlý olmasýný<br />
talep ediyoruz. Bunun<br />
için ilgili þirkete yazýlý baþvuru<br />
formlarýný gönderiyoruz.<br />
Þirketin doldurduðu formlarýn<br />
ön incelenmesinin ardýndan<br />
ikinci aþamada iki kiþilik<br />
ekiple þirketi helâl üretim kriterleri<br />
doðrultusunda yerinde<br />
kontrol ediyoruz. Kontrolün<br />
ardýndan þirket hakkýndaki raporumuzu<br />
hazýrlayýp enstitümüzün<br />
dört ilahiyatçýdan oluþan<br />
bilirkiþi heyetine sunuyoruz.<br />
Heyet raporu inceledikten<br />
sonra þirketin helâl sertifika<br />
baþvurusu ile ilgili kararý<br />
veriyor. Bu süreçte þayet süpheli<br />
ürünler söz konusuysa,<br />
bu ürünleri hayvansal katký<br />
veya sarhoþ edici maddelerin<br />
var olup olmadýðýný tespit etmek<br />
üzere laboratuvara gönderiyoruz.<br />
Þirket bütün bu iþlemlerden<br />
olumlu puan almýþsa<br />
helâl sertifikasýný bir yýllýðýna<br />
veriyoruz. Buna ek olarak<br />
þirkete kesim bölümünde<br />
Müslümanlarýn çalýþmasýný<br />
þart koþuyoruz. Kriterlerimize<br />
göre kesim bölümünde üç<br />
Müslüman kasap olmalýdýr.<br />
Ayrýca, müessesede sürekli<br />
helâl kesim yapýlmasýný da<br />
bekliyoruz. Yani þu günlerde<br />
helâl kesim yapacaðým diðer<br />
günlerde deðil talebini kabul<br />
etmiyoruz. Dolayýsýyla þirketin<br />
bütün ürünleri helâl olmalýdýr.<br />
<strong>Hayat</strong>: Peki helâl sertifikayý<br />
verdikten sonra kontrol<br />
iþlemleri bitiyor mu?<br />
Yusuf Çalkara: Hayýr biz<br />
sertifika verdiðimiz þirketleri<br />
ürettikleri mallara göre yýlda<br />
iki veya dört defa haber vermeden<br />
kontrol ediyoruz. Örneðin<br />
et üreticilerini yýlda dört<br />
defa kontrol ediyoruz. Þirketlerle<br />
baþvuru sürecinde yaptýðýmýz<br />
antlaþma doðrultusunda<br />
onlara haber vermeden kontrol<br />
etme hakkýmýz vardýr. Bu<br />
konuda bir aksama olduðu<br />
takdirde helâl sertifikasýný iptal<br />
ediyoruz, ki þu ana kadar<br />
bizimle çalýþan üreticilerin<br />
helâl hassasiyeti nedeniyle<br />
böyle bir olumsuz durumla<br />
karþýlaþmadýk.<br />
<strong>Hayat</strong>: Uluslararasý boyutta<br />
diðer sertifikalama enstitüleri<br />
ile herhangi bir iþbirliði<br />
söz konusu mu?<br />
Yusuf Çalkara: Ýran ve<br />
Tayland’da helâl sertifika konusunda<br />
iþbirliði içerisinde<br />
olduðumuz birer kurum var.<br />
Almanya’da bizim kriterlerimize<br />
uyan helâl sertifika enstitüsü<br />
yok. Ýngiltere, Hollanda<br />
ve Fransa’da helâl sertifika<br />
çalýþmasý Almanya’ya kýyasla<br />
biraz daha yaygýn durumda.<br />
Fakat çalýþmalar küçük ölçekte<br />
kalmýþ. Fransa ve Ýngiltere’de<br />
helâl kesim konusunun<br />
fýkhî boyutunda tartýþmalar<br />
devam etmektedir.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
22 hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
tanýtým<br />
Gazete olarak yine<br />
her ay olduðu gibi,<br />
sizin için yollara<br />
düþtük. Bu defa Almanya'nýn<br />
(NRW) Batýsý'nda,<br />
Hollanda ve Belçika sýnýrýna<br />
15 km uzaklýkta Aachen'a<br />
baðlý Baesweiler þehrindeyiz.<br />
Baesweiler 29.000 nüfuslu,<br />
sakin ve güzel bir<br />
yerleþim beldesidir. Nüfusu'nun<br />
3000'i yabancý kökenli<br />
ve 2200'ü (1900'ü<br />
Türkiyeli) Müslümanlardan<br />
oluþmaktadýr.<br />
Bu þehirde yabancýlarýn<br />
yoðunluðu, burasýnýn önceden<br />
maden bölgesi olmasýndandýr.<br />
Baesweilerdeki<br />
maden ocaðý 1975`de kapatýlmýþ,<br />
buradaki çalýþanlarý<br />
çevre kasabadaki maden<br />
ocaklarýna gönderilmiþler.<br />
IGMG Baesweiler Camii<br />
Müslümanlarýn yoðunluðundan<br />
da anlaþýldýðý<br />
üzere, bu þehirde 4 tane camii<br />
bulunmakta. Bu camilerin<br />
birbirine koordinasyonu<br />
1.5 km mesafededir.<br />
Bunlardan birisi de misafir<br />
olduðumuz Ýslam Toplumu<br />
Milli Görüþ Teþkilatý'nýn<br />
Baesweilerdeki Camisidir.<br />
Camii Yönetimi 1993`de<br />
evvela kiracý olarak girdikleri<br />
binayý, 1995 yýlýnda<br />
mülkiyeti satýn alýnarak<br />
çevredeki Müslümanlara<br />
Ýrþad hizmetleri verebilmek<br />
için faaliyetlerine giriþmiþtir.<br />
Camii idaresinden öðrendiðimize<br />
göre; mülkiyeti<br />
satýn alýnan binanýn yerine<br />
belediyenin de istekleri<br />
doðrultusunda, uygun þartlar<br />
çerçevesinde bir mescid<br />
yapýnýz teklifini esas alan<br />
Ýdare Kurulu ''Bismillah''<br />
diyerek 1996 yýlýnda yeni<br />
Camii projesini baþlatmýþ,<br />
temelini 1997`de atmýþtýr.<br />
1999 yýlýnda da ibadete açýlan<br />
camii, 250 erkek ve 100<br />
bayanýn ayný anda namaz<br />
kýlma imkanýný saðlamakta<br />
ve ayrýca 13 m yüksekliðinde<br />
bir minaresi ve 3 m çapýndaki<br />
kubbesiyle, Aachen<br />
çevresinin ilk minareli<br />
ve kubbeli camii olma özelliðini<br />
kendisinde bulundurmaktadýr.<br />
Ayrýca camii sosyal ve<br />
eðitim faaliyetlerinin yapýldýðý<br />
Gençlik lokali, ders sýnýf,<br />
kütüphanesi, 80 kiþilik<br />
Toplantý-Konferans Salonu,<br />
resmi kurumdan müsadeli<br />
Cenaze Yýkama (Gasýlhane<br />
36 saat Cenaze muhafaza<br />
belgeli), camii imamýnýn<br />
ikamet ettiði dairesi<br />
ve hanýmlarýn camiye gelir<br />
amaçlý, Cuma günleri lahmacun<br />
yapma imkaný saðlayan<br />
büyük bir mutfaðý<br />
bulunmakta.<br />
Zaman zaman kermes,<br />
Cenaze Namazý ve deðiþik<br />
merasimlerin icra edildiði,<br />
Cuma günleri otopark olarak<br />
da kullanýldýðý 500 m2<br />
geniþ bir alaný bulunmakta.<br />
Kurulduðu tarihten bu<br />
yana hafta sonu ve tatillerde<br />
çocuklarýmýza Ýslami<br />
Eðitim veren Bay ve Bayan<br />
Eðitimciler hizmet vermekte.<br />
Cuma akþamlarý yeni bir<br />
uygulama ile gençlere Almanca<br />
Ýslam Ýlmihal ve Din<br />
dersleri verilmekte.<br />
IGMG Baesweiler Camii<br />
Gençlik Kollarý, Kadýn<br />
Kollarý ve Genel Ýdare Kurulu<br />
ile çevredeki müslümanlara<br />
102 üyesiyle hizmet<br />
vermek için, Baesweiler'de<br />
bulunan diðer Camii,<br />
Dernek, Kurum ve kuruluþlar,<br />
resmi makamlar,<br />
Polis Teþkilatý, Kilise Dernekleri<br />
ile menfi bir Diyalog<br />
içinde görüþmektedir.<br />
Gazete olarak, IGMG<br />
Baesweiler Ýdare Kuruluna<br />
bizlere kapýlarýný açtýklarý<br />
için teþekkür ederiz ve hizmetlerinin<br />
devamýný dileriz.<br />
Almanya’da yabancý<br />
kökenlilerin politikada<br />
yavaþ yavaþ<br />
söz sahibi olmalarý ve kendilerini<br />
göstermeleri her geçen<br />
gün artýyor. Bunlardan<br />
birisi de Sol Parti adayý Erkan<br />
Kocalar’ýn Duisburg<br />
Belediye Meclis Üyeliðinden<br />
Belediye Baþkanlýðý<br />
Yardýmcýlýðýna seçilmesi<br />
bunun en belirgin örneði.<br />
Son yapýlan oturumda<br />
SPD ve Sol Parti adaylarýnýn<br />
ortaklaþa desteði ile,<br />
CDU ve FDP`nin dekteklediði<br />
listeye karþý 35`e karþýlýk<br />
38 oy alarak Duisburg’da<br />
bir ilki gerçekleþtirerek,<br />
ilk yabancý asýllý belediye<br />
baþkanlýðý yardýmcýlýðýný<br />
almýþ oldu. Duisburg<br />
Duisburg’un Ýlk Yabancý<br />
Kökenli Belediye Baþkan<br />
Yardýmcýsý Erkan Kocalar<br />
Sol Parti temsilciliðinin basýn<br />
sözcüsü Horst Werner<br />
Rook; “Sol partinin en<br />
önemli ve aðýr noktasý olan<br />
göçmenlerle ilgili çalýþmasýnýn<br />
semeresi olarak belediye<br />
baþkanlýðý yardýmcýlýðýný<br />
kazanmasý bizleri fazlasý<br />
ile sevindirdi. Seçilmesini<br />
kutluyoruz. Seçilmesine<br />
ise çok olumlu bakýyoruz.<br />
Bunun seçilmesi bizim<br />
için çok önemli bir olay. Bu<br />
ayný zamanda Duisburg<br />
meclisinin de çok önemli<br />
bir olayý olacaðý kanatindeyim”<br />
dedi.<br />
Konu ile ilgili olarak görüþlerini<br />
aldýðýmýz çiçeði<br />
burnunda Belediye Baþkan<br />
Yardýmcýsý Erkan Kocalar<br />
“Partimizin siyaseti gerek<br />
yabancýlar için gerekse Almanlar<br />
için ne ise aynen devam<br />
edecek. Yabancý kökenli<br />
olmamla her iki toplumun<br />
da problemlerini çok<br />
iyi biliyorum. Bu konudaki<br />
çalýþmalarýmýz sürecek” dedi.<br />
39 yaþýndaki Erkan Kocalar<br />
siyasete SPD`de baþladý.<br />
2004`te Sol Partiye<br />
geçti. Thssen Krupp Steelde<br />
iþçi temsilciliði de yapan<br />
Kocalar siyasetin içinden<br />
gelen bir gurbetçimiz.
dosya<br />
Almanya’da Hristiyan<br />
demokratlarýn<br />
Rheinland-Pfalz<br />
Eyaleti’nde öðretmenler<br />
için baþörtüsü yasaðý getirme<br />
çabasýnýn hukuken baþarýlý<br />
olup olmamasý son<br />
tahlilde pek de önemli deðil.<br />
Çünkü zaten, CDU tüm<br />
siyasî kimlikleri aþan tuhaf<br />
bir koalisyonla, çoðunluk<br />
toplumu nezdinde “Müslüman”<br />
kadýnlarýn baþörtüsünün<br />
anayasa düþmanlýðýnýn<br />
bir sembolü olarak algýlanmasýný<br />
saðlamayý çoktan<br />
baþardý.<br />
Aþýldýðý zannedilen korkular<br />
ve kalýp yargýlar,<br />
“öteki” üzerinden kimlik<br />
arayýþlarý, Müslümanlarýn<br />
’’yerli’’ çýkýþlarý, 11 Eylül<br />
sonrasý güvenlik politikalarý<br />
baðlamýndaki tartýþmalar,<br />
anti terör paketleri,<br />
medya ve siyasiler tarafýndan<br />
fazlasý ile körüklenen<br />
ve kötüye kullanýlan bir genel<br />
hissiyat oluþturdu.<br />
Sonuçta “yerli’’ toplumun<br />
çoðunluðunda gittikçe<br />
yayýlan Ýslam düþmanlýðý<br />
gerçeði ile karþý karþýya<br />
kaldýk. Bu düþmanlýk baþka<br />
korkularý ve nefretleri<br />
körüklemeye devam ettiði<br />
gibi, bu geliþmeler kimseyi<br />
de þaþýrtmamalý. Bunun<br />
sebebi gayet basit; baþörtüsü<br />
yasaklarý, cami önündeki<br />
kontroller, Müslümanlarla<br />
medyatik güvenlik diyaloglarý,<br />
anayasayý koruma<br />
gerekçesiyle dayatýlan<br />
öncü kültür anlayýþý ve ortaya<br />
çýkan raporlar siyaset<br />
tarafýndan sürekli olarak<br />
teþvik edildi.<br />
Þimdi bazý insanlarýn,<br />
oluþan bu iklim karþýsýnda<br />
artýk ‘’seyirci’’ kalmak istememeleri<br />
ve bizzat eylem<br />
içerisine giriþmeleri , ne kadar<br />
sarsýcý olsa bile, öngörülebilirdi.<br />
Bilhassa gelinen noktada<br />
siyasî sorumlularýn,<br />
Müslüman kadýnlara karþý<br />
yapýlan þiddet konusunda<br />
telaþlananlarýn çok az ve<br />
bunlarýn da çekingen davranmýþ<br />
olmalarýnýn dýþýnda,<br />
Müslümanlara karþý nefretin<br />
oluþmasýný hangi þartlarýn<br />
kolaylaþtýrdýðý sorusunu<br />
baþta kendilerine sormalarý<br />
gerekiyor.<br />
Mustafa YENEROÐLU<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
myeneroglu@igmg.de<br />
Hangi fiiller, baþörtüsünün<br />
nerdeyse bir suç unsuru<br />
olarak görülmesine katký<br />
saðladý?<br />
Kimler, Ýslam düþmanlýðý<br />
içeren kalýp yargýlara<br />
yasalarda bile yer verdi?<br />
Tabiî ki, hiçbir baþörtüsü<br />
yasaðýnýn, hiçbir baþörtüsü<br />
cinayetine sebep olmasý<br />
zorunlu deðil, ama, her<br />
iki olgunun da temelinde<br />
yatan saiklerin benzerliði<br />
ürkütücü deðil mi?<br />
Meseleyi isterseniz daha<br />
da somutlaþtýralým: Baþörtüsünü<br />
yasaklayan yasalarda<br />
Alex W. veya Göttingen’deki<br />
baþörtüsü saldýrganlarýnýn<br />
zihniyetleri yer<br />
etmiþ deðil mi?<br />
Mesela, CDU’nun Rheinland-Pfalz<br />
Eyalet Meclisi’ne<br />
getirdiði yasa(k) taslaðýnýn<br />
gerekçesinde þu ifadeler<br />
yer alýyor: “Özelde<br />
baþörtüsü takmak yasaktýr,<br />
çünkü dýþardan bakan kiþinin<br />
perspektifinde bu tavýr,<br />
kadýnýn toplum,devlet ve<br />
ailede daha az deðerde veya<br />
Alman anayasasý ve<br />
Rheinland-Pfalz Eyaleti<br />
anayasasýnýn deðerlerine<br />
tezat teþkil eden teokratik<br />
devlet anlamýnda fundamentalist<br />
bir duruþ ortaya<br />
koyduðu ile baðlantýlandýrýlabilir.”<br />
Bu ifadeleri Alex<br />
W.nin entellektüel seviyesine<br />
indirgediðimizde, temelde<br />
onun da ayný düþündüðü<br />
görülecektir.<br />
Bu tür gerekçelerle Almanya’da,<br />
16 eyaletin sekizinde<br />
baþörtüsü yasaklarý<br />
yürürlüðe kondu. Bu eyaletlerin<br />
altýsýnda CDU veya<br />
CSU hükümetin baþýnda.<br />
Birisinde de CDU hükümet<br />
ortaðý.<br />
Sadece Berlin’de<br />
CDU’nun dýþýnda, SPD ve<br />
hayat<br />
Sol Parti’nin oylarýyla bir<br />
kanun yürürlüðe girdi.<br />
CDU/CSU hükümetinin olduðu<br />
altý eyalette Ýslam’ýn<br />
Hristiyanlýk ve Yahudilikle<br />
eþit tutulamayacaðý yönünde<br />
bir ilke yasa metninde<br />
yerini aldý ve baþörtüsü<br />
anayasa karþýtý bir sembol<br />
olarak etiketlendi. Rheinland<br />
Pfalz Eyaleti’nde<br />
CDU’nun gerekçesinde bir<br />
öðretmenin dýþa yönelik<br />
böyle bir sembolle, anayasal<br />
deðerleri aktaramayacaðý,<br />
özellikle baþörtüsünün<br />
korunmasý gereken anayasal<br />
deðerler için soyut tehdit<br />
olduðu savunuldu.<br />
Bu deðerlendirmelerde<br />
dýþarýdan bakanlarýn baþörtüsü<br />
hakkýndaki bakýþ açýsý<br />
esas alýnmasý gerekirmiþ.<br />
Tabii Hristiyan Birlik partileri<br />
açýsýndan toplumun baþörtüsü<br />
deðerlendirmesine<br />
artýk tam olarak itimat edilebilir.<br />
Bunun için yýllardýr<br />
gereken gayret gösteriliyor<br />
zaten. Yayýnlanan çok sayýda<br />
araþtýrma ve ankete bakýlmasý<br />
yeterli.<br />
Bu baðlamda “dýþarýdan<br />
bakan nesnel gözlemci” ifadesi<br />
baþka bir bir sorunun<br />
sorulmasýný zorunlu kýlýyor.<br />
Þayet baþörtüsü okul<br />
barýþýný tehdit ediyor ise, ki<br />
baþörtüsü yasaðý için çok<br />
kullanýlan bir gerekçe bu,<br />
sorulmasý gereken soru þudur:<br />
Alman toplumunun<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
23<br />
Baþörtüsü<br />
yasaklarý<br />
- Özgürlükçü<br />
bir hukuk<br />
düzeni için<br />
acziyet karnesi<br />
çoðunluðunun baþörtüsü ve<br />
bununla iliþkilendirilen deðerlerin<br />
toplumsal barýþý<br />
tehdit ettiði düþüncesi ampirik<br />
olarak ispat edilirse ne<br />
yapýlacak? Bunun tersini<br />
iddia edebilir miyiz artýk?<br />
Ciddiye alýnabilir her<br />
hukukçu, özgürlükçü hukuk<br />
devletinin ideolojik<br />
olarak belirlenmiþ kýyafet<br />
düzenlemeleri yapamayacaðýný<br />
teyid edecektir. Bu<br />
anlamda baþörtüsü yasaklarý,<br />
kendisini özgürlükçü<br />
ve liberal olarak tanýmlayan,<br />
ancak “yabancý” ile<br />
iliþkisinde bu çizgisini sürdürmekte<br />
zaafiyet gösteren,<br />
bir hukuk düzeni için<br />
acziyet karnesidir.<br />
Kopftuchverbote<br />
- Armutszeugnisse<br />
für eine freiheitliche<br />
Rechtsordnung<br />
Im Ergebnis ist es belanglos,<br />
ob die CDU mit<br />
ihrem neuerlichen Versuch,<br />
ein Kopftuchverbot für<br />
Lehrerinnen in Rheinland-<br />
Pfalz durchzusetzen, formalen<br />
Erfolg hatte oder<br />
nicht. Denn längst hat es<br />
die CDU in einer seltsamen<br />
Koalition über alle politischen<br />
Schattierungen hinweg<br />
geschafft, dass das „muslimische“<br />
Kopftuch in der<br />
Mehrheitsgesellschaft als<br />
verfassungsfeindliches<br />
Symbol qualifiziert wird.<br />
Überwunden geglaubte<br />
historische Ängste und Stereotype,<br />
die Identitätssuche<br />
in Abgrenzung zum vermeintlich<br />
“Anderen”, das<br />
“heimische” Auftreten der<br />
Muslime, die sicherheitspolitischen<br />
Diskussionen<br />
und Präventivmaßnahmen<br />
in der stürmischen Zeit<br />
nach dem 11. September<br />
haben für eine allgemeine<br />
Gefühlslage gesorgt, die<br />
durch die Medien noch<br />
zusätzlich politisch angeheizt<br />
und ausgebeutet wurde.<br />
Das Ergebnis ist eine<br />
immer weiter um sich greifende<br />
Islamfeindlichkeit<br />
bei der Mehrheitsgesellschaft.<br />
Sie dreht ihre Kreise<br />
und schürt weiter Ängste<br />
und Hass. Dabei sollte diese<br />
Entwicklung niemanden<br />
verwundern. Kopftuchverbote,<br />
Kontrollen<br />
vor den Moscheen, öffentliche<br />
Sicherheitsdialoge<br />
mit Muslimen, ein kulturalistischer<br />
Gestus unter dem<br />
Vorwand des Verfassungsschutzes<br />
sowie entsprechende<br />
Berichte im Sinne<br />
des politischen Mainstreams<br />
sind alles Maßnahmen,<br />
die durch die Politik<br />
gefördert wurden.<br />
Dass nun manche<br />
Menschen, die eben nicht<br />
mehr nur „tatenlos“ zuschauen<br />
wollen, sondern dieses<br />
Meinungsklima aufgreifend<br />
selber tätig werden,<br />
ist - so bestürzend auch immer<br />
- absehbar gewesen.<br />
Insoweit sollten sich die<br />
politisch Verantwortlichen,<br />
abgesehen davon, dass es<br />
bemerkenswert wenige und<br />
vor allem zögerliche waren,<br />
die sich über die Gewalt<br />
gegen muslimische<br />
Frauen bestürzt zeigten,<br />
vor allem fragen, welche<br />
Umstände den Hass auf die<br />
Muslime begünstigt haben.<br />
Welche Taten haben der<br />
Kriminalisierung des<br />
Kopftuchs Vorschub geleistet?<br />
Wer hat denn den islamfeindlichen<br />
Stereotypen<br />
Gesetzesrang verschafft?<br />
Natürlich muss kein<br />
Kopftuchverbot zu einem<br />
Kopftuchmord führen, aber<br />
sind sich die Motive für<br />
beides nicht erschreckend<br />
ähnlich?<br />
Um es konkret zu machen:<br />
Ist in den Kopftuchgesetzen<br />
das Denken von<br />
Menschen wie Alex W.<br />
oder den Kopftuchschlägern<br />
von Göttingen<br />
nicht verankert?
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
24 hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
dosya<br />
“Das Tragen eines<br />
Kopftuchs im Speziellen<br />
ist unzulässig, da aus der<br />
Perspektive der Betrachter<br />
damit eine Haltung verbunden<br />
werden kann, die eine<br />
mindere Stellung der Frau<br />
in Gesellschaft, Staat oder<br />
Familie oder eine fundamentalistische<br />
Stellungnahme<br />
für ein theokratisches<br />
Staatswesen im Widerspruch<br />
zu den Verfassungswerten<br />
des Grundgesetzes<br />
und der Verfassung<br />
von Rheinland-Pfalz ausdrückt,”<br />
heißt es in der<br />
Begründung des Gesetzesentwurfs<br />
der CDU-Fraktion<br />
im Landtag von Rheinland-Pfalz.<br />
Wenn man diese<br />
Ausführung nun auf<br />
das intellektuelle Niveau<br />
von Alex W. runterbricht,<br />
wird man erkennen, dass<br />
dieser im Grunde ähnlich<br />
gedacht hat.<br />
Mit solchen Begründungen<br />
sind inzwischen in acht<br />
der insgesamt 16 Bundesländer<br />
Kopftuchgesetze<br />
verabschiedet worden.<br />
Sechs davon entstanden<br />
unter Führung einer CDU<br />
oder CSU-geführten Landesregierung,<br />
in einem<br />
Bundesland war die CDU<br />
an der Regierung beteiligt.<br />
Lediglich in Berlin wurde<br />
das Gesetz mit einer rot-roten<br />
Mehrheit verabschiedet.<br />
In allen sechs<br />
CDU/CSU-geführten Regierungen<br />
wurde eine Ungleichbehandlung<br />
von Christentum,<br />
Judentum und Islam<br />
im Gesetzestext verankert<br />
und das Kopftuch als<br />
verfassungswidriges<br />
Symbol suggeriert. So<br />
heißt es auch in der CDU-<br />
Begründung in Rheinland-<br />
Pfalz, dass eine Lehrkraft<br />
bei einem solchen nach<br />
außen getragenen Symbol<br />
diese Verfassungswerte<br />
nicht vermitteln könne.<br />
Spezifisch dem Kopftuch<br />
würde eine abstrakte Gefahr<br />
für die zu schützenden<br />
Verfassungsgüter eigen sein.<br />
Dabei soll es auf die<br />
“Ýmamlar Ýçin Uyum”<br />
Projesi Köln'de Tanýtýldý<br />
Diyanet Ýþleri Türk Ýslam<br />
Birliði (DÝTÝB),<br />
Federal Göç ve Mülteciler<br />
Dairesi (BAMF) ve<br />
Goethe Enstitüsü iþbirliði<br />
çerçevesinde Almanya genelinde<br />
100’ün üzerinde din<br />
görevlisine Goethe Enstitüsü<br />
tarafýndan verilecek dil kurslarýnýn<br />
ikincisi Köln’de tanýtýldý.<br />
Kursun baþlamasý nedeniyle,<br />
Köln-Mülheim Belediye<br />
binasýnda düzenlenen basýn<br />
toplantýsýna, Federal Göç<br />
ve Mülteciler Dairesi Temel<br />
Uyum Meseleleri Bölüm<br />
Müdürü Erwin Schindler,<br />
Goethe Enstitisü Almanya<br />
Müdiresi Angela Kaya, T.C.<br />
Köln Baþkonsolosu Mustafa<br />
Kemal Basa, T.C. Berlin Büyükelçiliði<br />
Din Hizmetleri<br />
Müþaviri ve DÝTÝB Genel<br />
Baþkaný Sadi Arslan, Köln<br />
Belediye Baþkaný Hans-Werner<br />
Bartsch ve Düsseldorf<br />
Goethe Enstitüsü Müdürü<br />
Stefan Brunner'in konuþmacý<br />
olarak katýldýðý toplantýya,<br />
Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti<br />
DÝTÝB dernekleri din görevlileri,<br />
DÝTÝB Genel Merkez<br />
yetkilileri ile çok sayýda Alman<br />
davetli katýldý.<br />
Toplantýda Federal Göç<br />
ve Mülteciler Dairesi Temel<br />
Uyum Meseleleri Bölüm<br />
Müdürü Erwin Schindler, dairemiz,<br />
DÝTÝB ve Goethe<br />
Üniversitesi ile ortak bir çalýþma<br />
neticesinde bu projenin<br />
ortaya çýktýðýný ifade etti.<br />
Schindler, Türkiye’den farklý<br />
olarak Almanya’da din görevlileri<br />
çok farklý görevlerinin<br />
bulunduðunu ve dini sorularýn<br />
yanýnda farklý sorularla<br />
karþýlaþtýklarýný söyledi.<br />
Schindler, “Özellikle de kendi<br />
cemaatlerindeki Müslümanlarýn<br />
ve vatandaþlarýnýn<br />
okullardan, resmi daireler ile<br />
ilgili sorunlarla karþýlaþabilmektedirler.<br />
Dinlerarasý diyalogda<br />
din görevlilerinin<br />
foksiyonlarý çok büyüktür.<br />
Tanýtýmda dilin önemi ortaya<br />
çýkmaktadýr. Potansiyel gücü<br />
ve köprü pozisyonundaki din<br />
görevlilerinin desteklenmesi<br />
gerekmektedir“ dedi.<br />
Ýlki Nürnberg'de baþlatýlan<br />
projenin ikincisinin de<br />
Köln'de start aldýðýný belirten<br />
Goethe Enstitüsü Proje Koordinatörü<br />
Angela Kaya,<br />
kurslar Federal Ýçiþleri Bakanlýðý,<br />
Goethe Enstitüsü ve<br />
DÝTÝB'in maddi desteðiyle<br />
DÝTÝB Merkezi'nde verileceðini<br />
söyledi. Kaya, “Almanya’ya<br />
gelen din görevlileri<br />
daha önce 2002 yýlýndan buyana<br />
Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý<br />
ve Ankara Goethe Enstitüsü<br />
tarafýndan 400 saatlik dil<br />
eðitimi alýyorlardý. Bu kurslarýn<br />
yeterli olmadýðý tespit<br />
edildi. Uyum konusunda<br />
kendilerine büyük görevler<br />
düþüyor. Toplumun ihtiyaçlarýný<br />
tespit etme, cevap verme<br />
ve çözüm üretme konusunda<br />
bu proje imamlara katký<br />
saðlayacaktýr” dedi.<br />
T.C. Köln Baþkonsolosu<br />
Mustafa Kemal Basa, Federal<br />
Göç ve Mülteciler Dairesi,<br />
Diyanet Ýþleri Türk Ýslam<br />
Birliði ve Goethe Enstitüsü’nün<br />
Almanya’ya atanan<br />
din görevlilerine yönelik dil<br />
dersi ve Almanya hakkýnda<br />
temel bilgiler içeren kurs<br />
programý düzenlemesini iyi<br />
yönde atýlmýþ bir adým olarak<br />
gördüðünü ifade etti. Bu proje<br />
din görevlilerimizle sýnýrlý<br />
kalmamalýdýr. Bu projenin<br />
Almanya’ya Türkiye’den gelen<br />
Türkçe dil öðretmenler<br />
için de yararlý olacaðýný düþünüyorum.<br />
Bu güzel giriþimden<br />
dolayý teþekkür ediyorum.<br />
Din görevlilerimize<br />
yeni öðrenim hayatýnda baþarýlar<br />
dilerim.<br />
Dil, insanlarla iletiþimde,<br />
duygularý anlatýmda ve kendini<br />
ifade etmekte önemli bir<br />
araç olduðunu ifade eden DÝ-<br />
TÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan<br />
konuþmasýnda, “Lisan<br />
öðrenmenin dünyaya açýlan<br />
bir kapýdýr. Okumak ve öðrenmek<br />
dinimizin de bir vecibesidir.<br />
Yüce Peygamber;<br />
’Ýlmi Çin’de de olsa alýnýz’<br />
buyurarak, öðrenmenin ne<br />
derece önemli olduðunu bizlere<br />
beyan etmiþtir. Bizler bu<br />
toplumda kalýcýyýz ve Ýslam<br />
Perspektive des Betrachters<br />
ankommen. Über diese<br />
kann man sich inzwischen<br />
aus Sicht der Union wohl<br />
verlassen. Man braucht nur<br />
einen Blick auf die zahlreichen<br />
Studien und Umfragen<br />
zu werfen.<br />
Gerade der sog. “objektive<br />
Betrachter” nötigt in<br />
diesem Zusammenhang zu<br />
einer weiteren Frage: Wenn<br />
das Kopftuch den Schulfrieden<br />
massiv stört, so die<br />
bekannte Argumentation<br />
für die Kopftuchverbote,<br />
dann stellt sich doch zwingend<br />
die Frage, was tun,<br />
wenn empirisch nachweisbar,<br />
eine Mehrheit der deutschen<br />
Bevölkerung inzwischen<br />
auch allgemein<br />
den gesellschaftlichen Frieden<br />
durch das Kopftuch<br />
gestört sieht, und zwar<br />
ebenso massiv wie in der<br />
Schule. Kann jemand das<br />
Gegenteil behaupten?<br />
Jeder ernstzunehmende<br />
Jurist wird bestätigen, dass<br />
ein freiheitlicher Rechtsstaat<br />
ideologisch bestimmte<br />
Kleiderordnungen<br />
nicht vorschreiben kann.<br />
Insoweit sind Kopftuchverbote<br />
wahrlich Armutszeugnisse<br />
für eine Rechtsordnung,<br />
die sich freiheitlich<br />
und liberal nennt, aber im<br />
Umgang mit “Fremden”<br />
Schwächen zeigt, seiner Linie<br />
treu zu bleiben.<br />
Almanya’nýn bir parçasýdýr.<br />
Bu tür çalýþmalarýn iki toplum<br />
arasýnda diyalog ortamý<br />
oluþturacaktýr. Bu projenin<br />
hayata geçirilmesinde emeði<br />
olan Alman Göçmen ve Mülteciler<br />
Dairesi ve Goethe<br />
Enstitüsü’ne bu proje ile din<br />
görevlilerimize gösterdikleri<br />
güvenden dolayý teþekkür<br />
ediyorum". dedi.<br />
Köln Belediye Baþkaný<br />
Hans-Werner Bartsch da konuþmasýnda,<br />
“1960’lý yýllarda<br />
Köln’de Müslüman vatandaþlar<br />
için camiler kurulmaya<br />
baþlanmýþtýr. Müslümanlarýn<br />
Köln þehrinin bir parçasýdýr.<br />
Uyum konusunda din<br />
görevlileri büyük rol oynamakta<br />
ve uyumu da destekleyeceðinize<br />
inanýyoruz. Karþýlýklý<br />
tolerans, insan hak ve<br />
onuruna saygý farklý kültürler<br />
için bunlar kaçýnýlmaz koþullardýr.<br />
Barýþ içinde yaþamanýn<br />
en önemli noktasý da<br />
farklýlýklarý kabul etmektir.<br />
Yaklaþým böylece saðlanýlarak<br />
devam edecektir. Bu projeden<br />
dolayý Alman Göçmen<br />
ve Mülteciler Dairesi, Goethe<br />
Enstitüsü ve DÝTÝB’e teþekkür<br />
ediyorum“ dedi.<br />
“Ýmamlar Ýçin Uyum”<br />
Projesini tanýtmak amacýyla<br />
kürsüye gelen Düsseldorf<br />
Goethe Enstitüsü Müdürü<br />
Stefan Brunner, proje kapsamýnda<br />
10 ay süreyle 516 saat<br />
kurs verileceðini ve üç ayrý<br />
peryotlarla haftada dört gün<br />
ve dörder saatlik derslerle<br />
devam edeceðini söyledi.<br />
Tanýtým toplantýsý müzik<br />
ziyafetinin ardýndan verilen<br />
ikramla sonu erdi.
dosya<br />
Dünyada 112 ülkeye<br />
yayýlmýþ 1.8 milyar<br />
Müslüman nufus<br />
bulunmaktadýr. Yýllýk 150<br />
milyar dolarlýk iþlem hacmine<br />
sahip olduðu tahmin<br />
edilen bu tüketici topluluðunun<br />
1.3 milyarý Ýslam<br />
Konferansý Teþkilatý (ÝKT)<br />
üyesi 57 ülkede yaþamaktadýr.<br />
Dünya ekonomisinde<br />
gittikçe önem kazanan<br />
helâl gýda pazarýnýn yýllýk<br />
2.1 trilyon dolara ulaþmasý<br />
beklenmektedir.<br />
Dünyada helâl gýda sertifikalama<br />
çalýþmalarý<br />
Müslümanlarýn azýnlýk olduðu<br />
ülkelerdeki Müslümanlarýn<br />
giriþimleriyle<br />
baþlamýþtýr. Halâl sertifika<br />
uygulamasý ise 1960’lý yýllarda<br />
ABD de yaþayan<br />
Müslüman gýda ve teknik<br />
uzmanlarý tarafýndan bir<br />
atýlmýþ bir adýmdýr. Malezya,<br />
Endonezya, Brunei, Saudi<br />
Arabistan gibi ülkelerde<br />
devlet bazýnda helâl sertifikalandýrma<br />
iþlemi yapýlýrken<br />
diðer pek çok ülkede<br />
çeþitli kurumlar tarafýndan<br />
bu iþlem yürütülmektedir.<br />
Dünyadaki helâl sertifika<br />
kurumlarý, büyük ölçüde<br />
vakýf, dernek ve sivil toplum<br />
kuruluþu olarak görev<br />
yapmakta, sertifikalama<br />
karþýlýðýnda, bu faaliyetlerin<br />
devamýný saðlamak için<br />
belli ücretler talep etmektedirler.<br />
Dünyada helâl gýda ve<br />
helâl gýda sertifikasý çalýþmalarý<br />
Dünyada 112 ülkeye yayýlmýþ<br />
1.8 milyar Müslüman<br />
nufus bulunmaktadýr.<br />
Yýllýk 150 milyar dolarlýk<br />
iþlem hacmine sahip olduðu<br />
tahmin edilen bu tüketici<br />
topluluðunun 1.3 milyarý<br />
Ýslam Konferansý Teþkilatý<br />
(ÝKT) üyesi 57 ülkede yaþamaktadýr.<br />
Dünya ekonomisinde<br />
gittikçe önem kazanan<br />
helâl gýda pazarýnýn<br />
yýllýk 2.1 trilyon dolara<br />
ulaþmasý beklenmektedir.<br />
Dünyada helâl gýda çalýþmalarý<br />
Müslümanlarýn<br />
azýnlýk olduðu ülkelerdeki<br />
Müslümanlarýn giriþimleriyle<br />
baþlamýþtýr. Halâl sertifika<br />
uygulamasý ise<br />
1960’lý yýllarda ABD de<br />
yaþayan Müslüman gýda ve<br />
teknik uzmanlarý tarafýn-<br />
Ýlknur<br />
MELEKOÐLU<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
dan bir atýlmýþ<br />
bir adýmdýr. Malezya,<br />
Endonezya,<br />
Brunei, Saudi<br />
Arabistan<br />
gibi ülkelerde<br />
devlet bazýnda<br />
helâl sertifikalandýrma<br />
iþlemi<br />
yapýlýrken diðer<br />
pek çok ülkede<br />
çeþitli kurumlar<br />
tarafýndan bu iþlem<br />
yürütülmektedir. Dünyadaki<br />
helâl sertifika kurumlarý,<br />
büyük ölçüde vakýf,<br />
dernek ve sivil toplum<br />
kuruluþu olarak görev yapmakta,<br />
sertifikalama karþýlýðýnda,<br />
bu faaliyetlerin devamýný<br />
saðlamak için belli<br />
ücretler talep etmektedirler.<br />
Helâl gýda<br />
çalýþmalarýnda<br />
aktif ülkeler<br />
Malezya<br />
Malezya, helâl gýdanýn<br />
lider ülkesi konumundadýr.<br />
Malezya’nýn ana hedeflerinden<br />
birisi, tüm dünya ülkelerine<br />
sertifikalý helâl<br />
ürün konsepti baðlamýnda<br />
gýda ürünü ihraç eden bir<br />
merkez konumuna gelmektir.<br />
Bu amaçla Malezya,<br />
ürünlere helâl olarak üretildiklerine<br />
dair helâl sertifikasý<br />
vermek üzere bir kamu<br />
kuruluþu olan JAKIM’i<br />
kurmuþtur. JAKIM, Birleþmiþ<br />
Milletlerce de kredibilitesi<br />
onaylanmýþ dünyanýn<br />
en önde gelen helâl gýda<br />
sertifika kuruluþudur. Malezya,<br />
2004 yýlýnda helâl<br />
gýda ile ilgili üretim, hazýrlama,<br />
iþleme ve depolama<br />
hayat<br />
Dünyada helâl gýda<br />
ve helâl gýda<br />
sertifikasý<br />
konularýný içeren MS<br />
1500:2004 adlý Malezya<br />
Standartlarýný hazýrlamýþ<br />
ve uygulamaya koymuþtur.<br />
Malezya Putra Üniversitesi-<br />
Halâl Ürünler Araþtýrma<br />
Enstitüsü’nde, gýda<br />
maddelerinin içinde kullanýlan<br />
hayvani maddelerin<br />
kökenini çok kýsa zamanda<br />
DNA testi ile tespit edebilecek<br />
cihazlar geliþtirmiþlerdir.<br />
Malezya’nýn Ýslam<br />
Konferansý Teþkilatý’na<br />
helâl gýda ile ilgili bir uluslararasý<br />
standard önerisi getirmesi<br />
helâl gýda ihracatýnda<br />
standardizasyon ve<br />
uygunluk deðerlendirme<br />
konularýnýn önemine deðinilmesine<br />
öncülük etmiþtir.<br />
Endonezya<br />
Endonezya, 250 milyondan<br />
fazla nufusu ve bunun<br />
da %90’ý Müslüman olan<br />
bir ülke. Endonezya’nýn<br />
helâl sertifika kurumu<br />
Meclis-i Ulema (MUI)dir.<br />
Ülkenin en yüksek Müslüman<br />
otoritesi olan MUI<br />
1975’de yarý-kamu bir kurum<br />
olarak Müslüman<br />
alimlerle birlikte kuruldu.<br />
MUI bünyesinde sertifika-<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
25<br />
lamada ve denetimlerde<br />
çalýþan<br />
yaklaþýk 50 civarýnda<br />
uzman personel<br />
bulunmaktadýr.<br />
Bugüne kadar<br />
yüzlerce ürüne<br />
helâl sertifika<br />
vermiþlerdir.<br />
Halâl sertifika<br />
verdikleri ürünlerin<br />
ise sýký bir<br />
þekilde denetimlerini<br />
yapmaktadýrlar. Endonezya<br />
Ulema Meclisi<br />
Baþkaný Dr. Nadratuzzaman<br />
Hosen ayný zamanda<br />
Dünya Halâl Konseyi<br />
(WHC) Baþkaný’dýr.<br />
Güney Asya’da Müslüman<br />
nüfusun azýnlýk olduðu<br />
Singapur ve Tayland’da<br />
da Halâl Gýda Endüstrisi,<br />
büyük bir iþ hacmine sahiptir.<br />
Bir kamu kuruluþu olan<br />
Singapur Ýslam Dini Konseyi<br />
(MUIS) helâl sertifikasý<br />
düzenlemeye yetkili<br />
tek kuruluþtur. Tayland’da<br />
ise Bangkok Chulalongkorn<br />
Üniversitesi- Halâl<br />
Bilim Merkezi (HASCI),<br />
10 yýlý aþkýn bir süredir<br />
helâl gýda çalýþmalarýnda<br />
destek olmaktadýr. Tayland<br />
her yýl milyonlarca dolarlýk<br />
helâl gýda ihracatý gerçekleþtiren<br />
bir ülke.<br />
Avustralya<br />
Dünyanýn en büyük gýda<br />
üreticisi ülkelerinden birisi<br />
olan Avustralya, her yýl<br />
70’ten fazla ülkeye sertifikalý<br />
çeþitli helâl gýdalar ihraç<br />
etmektedir. Avustralya’da<br />
helâl sertifikasý verme<br />
yetkisi “Halal Certification<br />
Authority International”<br />
kuruluþuna ait. Kuruluþ,<br />
firmalara helâl sertifikasý<br />
vermek için, þirketin<br />
ve çalýþanlarýnýn beþ vakit<br />
namaz kýlmalarýný þart koþuyor.<br />
Halâl sertifikasyonu<br />
denetimi için Ýslam’ýn þartlarýný<br />
yerine getirmek, onlar<br />
için vazgeçilmez bir unsur.<br />
Kuzey Amerika<br />
ABD’deki Müslüman<br />
topluluðun 2018 yýlýnda<br />
12.2 milyona ulaþacaðý tahmin<br />
edilmektedir. Bunun<br />
yaný sýra sadece 1.000 helâl<br />
sertifikalý ürünün bulunduðu<br />
ABD’de bir çok Müslüman,<br />
koþer ürün almak zorunda<br />
kalmaktadýr.<br />
ABD’de, IFANCA(Islamic<br />
Food and Nutrition Council<br />
of America) helâl gýda<br />
ve sertifikalama çalýþmalarýný<br />
sürdürmektedir. IFAN-<br />
CA helâl gýda alanýndaki<br />
çalýþmalarý desteklemek<br />
amacýyla kurulmuþtur ve<br />
tüm dünyada toplam 20 ülkede<br />
helâl gýda sertifikasý<br />
vermektedir. Malezya hükümeti<br />
tarafýndan da desteklenen<br />
IFANCA Kuzey<br />
Amerika, Avrupa ve Asya<br />
ülkelerindek gýdalara helâl<br />
gýda sertifikasý vermektedir.<br />
ABD’de helâl seriftikasý<br />
veren diðer bir kurum<br />
da ISNA(Islamic Society<br />
of North America)’dýr. Latin<br />
Amerika’da, Islamic<br />
Dissemination Centre For<br />
Latin America sertifika<br />
vermektedir.<br />
Avrupa<br />
15 milyona yaklaþan<br />
zengin Müslüman nüfusuyla<br />
AB’de özellikle Fransa,<br />
Almanya, Ýngiltere ve Ýtalya<br />
helâl gýda konusunda<br />
ciddi bir pazar oluþturmaktadýr.<br />
Ýngiltere’de helâl gýda<br />
konusunda yetkili kýlýnmýþ<br />
“Birleþik Krallýk Müslüman<br />
Gýda Kurulu” vardýr.<br />
Ýngiltere’de Endonezya<br />
MUI ve Malezya JAKIM<br />
tarafýndan tanýn “Halal Food<br />
Authority” de bulunmaktadýr.<br />
Almanya’da Avrupa<br />
Halâl Sertifika Enstitüsü<br />
(EHZ) titiz denetim sonunda<br />
“helâl sertifikasý” vermektedir.<br />
Almanya Rüsselsheim’daki<br />
Halal Control<br />
e.K. (EU) JAKIM ve<br />
MUI tarafýndan tanýnan
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
26 hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
dosya<br />
helâl sertifikasý vermektedir.<br />
Hamburg Ýslam Merkezi<br />
(IZH), Almanya dýþýnda<br />
Avusturya’da, Hollanda’da<br />
ve Ýsviçre’de çalýþan firmalar<br />
için helâl sertifikasý temin<br />
eden m-haditec GmbH<br />
& KG firmasý ile ortaklaþa<br />
sertifika vermektedir.<br />
Danimarka’da Ýslam<br />
Kültür Merkezi (Islamic<br />
Cultural Centre-IKCS) ve<br />
Belçika’da Avrupa Ýslami<br />
Gýda Konseyi (Islamic Food<br />
Council of Europe) Malezya<br />
HDC tarafýndan<br />
onaylý, sertifika veren kurumlardýr.<br />
Belçika Brüksel<br />
de “Euro Halal” adlý bir<br />
helâl gýda kontrol ve sertifika<br />
kuruluþu vardýr. Halal<br />
Federation of Belgium da<br />
bu konuda ülkede söz sahibidir.<br />
Fransa’da ARGML<br />
(Association Rituelle,Grande<br />
Mosquee de<br />
Lyon) ve Association Finisterienne-<br />
Pour La Culture<br />
Arabo-Islamique (AF-<br />
CAI) helâl sertifika kurumlarý<br />
olarak faaliyet gösterir.<br />
Hollanda’da “TQ HCC”<br />
Vakfý ve Fransa’da “Halal<br />
Correct France” Vakfý,<br />
Dünya Halâl Konseyi’ne<br />
üyedir ve bu nedenle de,<br />
The Islamic Aboard for<br />
Fatwa & Research in NL,<br />
MUI ve JAKIM tarafýndan<br />
tanýnmaktadýr. Hollanda’da<br />
HFFIA (Halal Feed and<br />
Food Inspection Authority)<br />
kuruluþu da sertifika vermektedir.<br />
Bosna Hersek’te 2006<br />
yýlýnda kurulan sivil toplum<br />
kuruluþu “Agency For<br />
Halal Quality Certification”<br />
ülkedeki helâl sertifika<br />
çalýþmalarýný yürütmektedir.<br />
Türkiye’de ise GÝM-<br />
DES helâl gýda alanýnda<br />
çalýþmalar yapmaktadýr.<br />
2009 yýlýnda World Halal<br />
Council’in üyesi olmuþ ve<br />
bu kuruluþ tarafýndan akredite<br />
edilmiþtir. GÝMDES,<br />
2009 Nisandan itibaren ihracata<br />
yönelik helâl sertifikasý<br />
vermeye baþlamýþtýr.<br />
Avrupa’da burada adý<br />
geçenlerin dýþýnda helâl<br />
sertifika veren onlarca kurum<br />
bulunmakta ve bunlar<br />
malesef ciddi bir denetimden<br />
uzak bir þekilde sertifika<br />
daðýtmaktadýr. GÝM-<br />
DES tarafýndan sertifika<br />
baþýna 5000-10000 euro<br />
arasý ücret talep eden, Hollanda’da<br />
30, Almanya’da<br />
ise 13 adet sahte helâl sertifikasý<br />
veren kurumun tesbit<br />
edilmiþ olmasý, meselenin<br />
nasýl vahim bir hale dönüþtüðünü<br />
göstermektedir.<br />
Avrupa’da her yýl %15<br />
oranýnda büyüyen helâl gýda<br />
alanýndaki son geliþme;<br />
Almanya, Fransa, Ýngiltere,<br />
Hollanda, Belçika, Avusturya,<br />
Danimarka, Ýspanya,<br />
Bosna Hersek ve Türkiye’nin<br />
de içinde bulunduðu<br />
helâl sertifika kurumlarýnýn<br />
Kasým 2009’da biraraya<br />
gelerek, aralarýnda iþbirliðini<br />
pekiþtirecek bir birlik<br />
oluþturmaya karar vermesidir.<br />
Sözkonusu kurumlarýn,<br />
24 Þubat 2010’da Belçika’da<br />
tekrar toplanarak ortak<br />
birliðin adýný ve hazýrlanacak<br />
tüzüðü onaylamasýyla<br />
“European Association<br />
of Halal Certifiers” yürürlüðe<br />
girmiþ olacak. Bu<br />
birliðin kurulmasý ile sahte<br />
helâl sertifikalarýnýn büyük<br />
ölçüde önüne geçilmesi<br />
umulmaktadýr.<br />
Dünya Halâl Konseyi,<br />
Dünya Halâl Vakfý,<br />
Dünya Halâl Forumu<br />
Dünya Halâl Konseyi<br />
(World Halal Council-<br />
WHC) dünya çapýnda helâl<br />
belgelendirme kuruluþlarýnýn<br />
oluþturduklarý bir federasyondur.<br />
WHC, farklý ülkeler<br />
ve milletler arasýnda<br />
bulunan üye kuruluþlarýný<br />
dünya çapýnda temsil etmek<br />
ve helâl sertifikasyon<br />
ve akreditasyon sürecini<br />
standartlaþtýrmak amacýyla<br />
1999 yýlýnda Jakarta’da kurulmuþtur.<br />
Kurumlaþma<br />
Endonezya, Malezya,<br />
Amerika,Güney Afrika,<br />
Avustralya ve Belçika gibi<br />
bir kaç ülke kurumunun çalýþmalarý<br />
ile baþlatýlmýþtýr.<br />
Bugün 60’a ulaþan ülkeden<br />
üyesi bulunmaktadýr. Bu<br />
kuruluþun bütün üyelerce<br />
uygulanmasý için hazýrladýðý<br />
“Halâl Standartlarý”<br />
mevcuttur. Buraya üye olan<br />
her kuruluþ, tüzük gereði<br />
birbirlerini akredite etmektedir.<br />
Bununla birlikte üye<br />
ülkelerin kendilerine mahsus<br />
standartlarý bulunmaktadýr.<br />
Üyeler tek bir logoya<br />
sahip deðildir.<br />
Dünya Halâl Vakfý<br />
(World Halal Foundation-<br />
WHF), Malezya merkezli<br />
uluslararasý bir çatý kuruluþu.<br />
Hedefi Birleþmiþ Milletler’in<br />
akredite ettiði bir<br />
kurum oluþturmak. Böylece<br />
dünya ülkelerinin lokal<br />
hukukunda “Halâl için<br />
ISO” standardýnýn tanýnmasýný<br />
ve legal hale getirilmesini<br />
gerçekleþtirmek istemektedir.<br />
Dünya Halâl Forumu<br />
(World Halal Forum), Malezya’da<br />
kurulmuþ bir çatý<br />
kuruluþudur.Kendilerinin<br />
oluþturduðu “Dünya Halâl<br />
Standartlarý” mevcuttur.<br />
Malezya’nýn akredite ettiði<br />
ülkeleri kendi üyesi olarak<br />
kabul etmektedirler. Yaygýn<br />
bir çalýþma aðýna sahiptir.<br />
Ýslam Konferansý<br />
Teþkilatý Çalýþmalarý<br />
57 Ýslam ülkesinin üye<br />
olduðu Ýslam Konferansý<br />
Teþkilatý’nýn çalýþmalarý,<br />
birkaç yýldýr devam etmekte<br />
olup, standart ile akredite<br />
kuruluþ oluþturma gayretleri<br />
içindedir. ÝKT Helâl<br />
Standart çalýþmalarý henüz<br />
sonuçlanmýþ deðildir, birkaç<br />
yýldýr üzerinde deðiþik<br />
ülkelerin uzmanlarý nezdinde<br />
devam etmektedir. Türkiye’den<br />
Türk Standartlarý<br />
Enstitüsü direkt bu çalýþmalara<br />
katýlmakta, sivil<br />
toplum kuruluþlarýný bu çalýþmalara<br />
dâhil etmemektedir.Ayrýca<br />
bu çalýþmalar,<br />
ÝKT bünyesinde ÝSEDAK<br />
Baþkanlýðýna verilmiþtir.<br />
ÝSEDAK Baþkanlýðý, Devlet<br />
Planlama Müsteþarlýðý<br />
bünyesinde çalýþmaktadýr.<br />
ÝKT, bu çalýþmalarda üst<br />
akredite kurumu oluþturmak<br />
istemektedir. Ancak<br />
üye ülkelerin devlet politikalarýnýn<br />
farklýlýðý çözümü<br />
zorlaþtýrmakta ve devlet<br />
yönetimlerinin yönetiminde<br />
olmasý düþünülen akreditasyon<br />
kurumunun ileride<br />
devletlerin çeþitli politik<br />
çekiþmelerinin odaðý haline<br />
gelebileceði ihtimali düþündürücü<br />
olmaktadýr<br />
Bu durumuyla dünyada<br />
helâl gýda alanýnda önemli<br />
çalýþmalar yapýlmakla birlikte,<br />
helâl sertifika kuruluþlarý<br />
bir daðýnýklýk içindedir.<br />
Logolar, standartlar<br />
ve olaylara bakýþ açýlarý<br />
farklý farklý olup, çok deðiþik<br />
uygulamalar sergilemektedir.<br />
WHC gibi çatý<br />
kuruluþlar bu daðýnýklýklarý<br />
azaltmakta önemli görevler<br />
yapmaktadýr. Konuyla ilgili<br />
dünya çapýnda düzenlenen<br />
toplantýlarda da uluslararasý<br />
birliðin önemi vurgulanmakta<br />
ve IKT’nin hazýrlayacaðý<br />
standard merakla<br />
beklenmektedir.<br />
Kaynaklar:<br />
www.gimdes.org,<br />
www.ifanca.org,<br />
www.halalfoodauthority.co.uk,<br />
www.gidaraporu.com<br />
Dünya Engelliler<br />
Haftasý nedeniyle<br />
düzenlenen programda<br />
Engelliler Yardýmlaþma<br />
Derneði Baþkaný<br />
Nurettin Yiðit ve Yönetim<br />
Kurulu üyesi Dursun Karabel´in<br />
ortaklaþa organize<br />
ettikleri bu güzel programda<br />
Nurettin Yiðit katýlýmcýlara<br />
selamlama konuþmasýnda<br />
duygulu anlar yaþattý.<br />
Nurettin Yiðit “Bu<br />
Türkiyedeki Engelliler Yararýna<br />
Düzenlenen Bayram Özel Eðlence<br />
Programý Bielefeld´deki Salonu Doldurdu<br />
hafta engelliler haftasý olmasý<br />
nedeniyle hazýrlamýþ<br />
olduðumuz bu programa<br />
öncelikle gerek maddi gerekse<br />
manevi emeði geçen<br />
herkese çok teþekkürlerimi<br />
sunuyorum. Ardýndan da<br />
“Yaþatmak, yaþamak kadar<br />
güzeldir” sloganýmýza kulak<br />
verip buralara kadar<br />
hiç çekinmeden katýlan siz<br />
deðerli misafirlerimize, eþ<br />
ve dostlarýmýza caný gönülden<br />
hoþgeldiniz diyorum.<br />
Bizleri burada yanlýz<br />
býrakmayýp her insanýn bir<br />
engelli adayý olduðunun<br />
farkýnda olmanýz, bizleri<br />
ayrýyeten memnun etmiþtir.<br />
Son olarak da programýmýza<br />
emeði geçen bütün<br />
sponsorlarýmýza, bütün<br />
sosyal derneklerimize ve<br />
bütün cami derneklerimize<br />
teþekkür ediyorum” diyerek<br />
sözlerine son verdi.<br />
Daha sonra sahnede sýrayla<br />
yerlerini alan Fantazi<br />
Pop müziði sanatçýsý Çýlgýn<br />
Sedat ve Türk Halk<br />
Müziði sanatçýsý Yusuf<br />
Payco hem solundaki misafirleri<br />
hem de engelli<br />
kardeþlerini eðlendirdiler.<br />
Son olarak da halay<br />
grubunun oyunlarý programa<br />
renk kattý.
dosya<br />
Helâlinden kazanmak,<br />
helâl yemek<br />
ve yedirmek Ýslam<br />
Dini’nde çok önemli bir<br />
husustur. O kadar ki, insaný<br />
cennetten mahrum eden þeyin<br />
helâl olmayan bir gýdanýn<br />
tadýlmasý olduðunu düþünürsek,<br />
helâl yemenin<br />
ehemmiyetini herhalde daha<br />
iyi kavramýþ oluruz. Bir<br />
baþka deyiþle insanoðlunu<br />
cennetten kovduran þey haram<br />
gýda ise, yine onun<br />
cennete girmesine haram<br />
gýdanýn engel olmasý kaçýnýlmazdýr.<br />
Bundan dolayýdýr<br />
ki, Allah insanlara rýzýklarýn<br />
güzel ve temiz<br />
olanlarýndan yemeyi ve buna<br />
karþýlýk da þükretmeyi<br />
emretmiþtir. Helâl yemek<br />
duanýn ve ibadetin kabulüne<br />
sebeptir. Haram yemek<br />
ise bunlarýn geri çevrilmesine,<br />
kabul edilmemesine<br />
sebep olur. Allah (cc), bu<br />
çok hassas ve önemli olan<br />
noktaya þu þekilde dikkatlerimizi<br />
çekmiþtir: “Ey insanlar,<br />
þüphesiz Allah temizdir,<br />
ancak temiz olaný<br />
kabul eder. Þüphesiz Allah,<br />
müminlere, peygamberlere<br />
emrettiði þeyleri<br />
emretmiþtir. Allah þöyle<br />
buyurmuþtur: Ey peygamberler,<br />
güzel rýzýklardan<br />
yiyin, sâlih amel iþleyin,<br />
ben sizin yaptýklarýnýzý bilirim.”<br />
(Mü’minûn Sûresi,<br />
[23:51]). Bir diðer ayet de<br />
þöyledir: “Ey iman edenler,<br />
size rýzýk olarak verilenlerin<br />
temiz olanlarýndan<br />
yiyiniz.” (Tâhâ Sûresi,<br />
[20:81]). Konu ile alakalý<br />
olarak Peygamber<br />
Efendimiz (sas), uzun bir<br />
yolculuða çýkan, saçý baþý<br />
karýþmýþ, toza batmýþ, ellerini<br />
göðe kaldýrmýþ, ‘Ey<br />
Rabbim, ey Rabbim.’ diye<br />
dua eden bir adamdan bahsetti<br />
ve þöyle buyurdu: “Bu<br />
kimsenin yediði haram, içtiði<br />
haram, giydiði haram,<br />
haramla beslenmiþ, duasý<br />
nasýl kabul olsun?” (Müslim,<br />
Zekat, 65, H. No:1015;<br />
Ahmed b. Hanbel, 3/328)<br />
Helâl konusu bu kadar<br />
önemli olduðu için, teþkilatýmýzýn<br />
Din Ýstiþare Kurulu,<br />
kendisine çeþitli yollardan<br />
vaki olan müracaatlarýn da<br />
yoðunlaþmasý üzerine harekete<br />
geçti ve Avrupada ya-<br />
Hulusi ÜNYE<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
mhulusiunye@hotmail.com<br />
hayat<br />
þayan insanýmýzýn helâl yeme<br />
ve içme konularýndaki<br />
problemlerine çare olabilecek<br />
bir dizi köklü çalýþma<br />
yapmaya karar verdi. Avrupa’da<br />
Müslümanlanlarýn<br />
artýk yerleþik ve kalýcý bir<br />
konuma gelmesi sonucu,<br />
daha önce yalnýzca çeþitli<br />
fetvalarla çözümlenmeye<br />
çalýþýlan konunun, genel<br />
kurallarýnýn tesbit edilerek<br />
daha saðlam temellere<br />
oturtulmasý için teþkilatýmýz<br />
iki büyük konferans<br />
tertip etti. Bu konferanslardan<br />
birincisi 20-21 Haziran<br />
2007 tarihinde Ýstanbul’da<br />
gerçekleþti. Bu konferansa<br />
Türkiye’den çeþitli Ýlahiyat<br />
Fakültelerinin Ýslam Hukuku<br />
Profesörlerinin yaný sýra<br />
bir gýda mühendisi profesörü<br />
ile yine iki gýda mühendisi<br />
ve bir tane veteriner<br />
hekim katýldý. Genel Merkezimiz<br />
Din Ýstiþare Kurulu<br />
üyelerinden de bazý hocalarýmýz<br />
katýldý. Bu iki<br />
gün süren konferansa isim<br />
vermek gerekirse þu hocalarýmýz<br />
iþtirak ettiler:<br />
Prof.Dr. Yunus Vehbi Yavuz,<br />
Prof. Dr. Mehmet Erdoðan,<br />
Prof. Dr. Salim<br />
Öðüt, Prof. Dr. Abdülaziz<br />
Bayýndýr, Prof. Dr. Faruk<br />
Beþer, Prof. Dr. Vecdi Akyüz,<br />
Yrd. Doç. Dr. Abdullah<br />
Özcan, Prof. Dr. Hüseyin<br />
Hüsnü Gündüz (Gýda<br />
Mühendisi), Ahmet Özden,<br />
M. Hulusi Ünye, Sefer Ahmedoðlu,<br />
Ramazan Uçar,<br />
Mehmet Baloðlu, Yusuf<br />
Çalkara ve Yahya Þenol.<br />
Bu ilk konferansta önce<br />
Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü<br />
Gündüz tarafýndan hazýr<br />
gýdalarýn içindeki katký<br />
maddeleri hakkýnda bilgi<br />
verdi. Birinci konu olan hazýr<br />
gýdalardaki katký maddeleri<br />
konusunda, E maddeleri<br />
diye bilinen Emülgatörler,<br />
Lesitin, jelatin, alkoller,<br />
peynir mayasý gibi<br />
hususlarýn hükümleri tartýþýldý.<br />
Ýkinci konuda da hayvan<br />
kesimi ve çaðdaþ hayvan<br />
kesim metodlarý üzerinde<br />
duruldu.<br />
Birinci konuda aþaðýda<br />
zikredilen kararlar alýnmakla<br />
beraber, ikinci konuda<br />
bilhassa vurularak veya<br />
þoklanarak kesilen hayvanlarýn<br />
yenilip yenilemiyeceði<br />
konusunda bizzat mezbahanede<br />
yapýlacak tatbikat<br />
sonucunda ancak bir neticeye<br />
varýlabileceði kanaati<br />
hasýl oldu ve bir ikinci konferansýn<br />
bu defa Avrupa’da<br />
yapýlmasýnýn uygun olacaðý<br />
kararýna varýldý.<br />
Ýstanbul konferansýnýn<br />
devamý olan ikinci konferans,<br />
17-18 Mayýs 2008 tarihlerinde<br />
genel merkezimizde<br />
gerçekleþti. Birinci<br />
konferansta hazýr olan hocalarýmýzýn<br />
yanýnda bu defa<br />
Prof. Dr. Saffet Köse hoceaefendi<br />
de hazýr bulundular.<br />
Bu konferans, önce<br />
bir mezbahane ziyareti ile<br />
baþladý.<br />
Hocalarýmýz hem baþýndan<br />
vurulan hayvanýn kanýnýn<br />
göðsünden çýkarýldýðý<br />
ve genelde Avrupalý mezbahane<br />
sahiplerinin uyguladýðý<br />
metodla kesimi, hem<br />
de vurulduktan hemen sonra<br />
bir müslüman kasap tarafýndan<br />
kesilen metodu<br />
yerinde görmüþ oldular.<br />
Daha sonra da konu üzerinde<br />
tartýþmalar yapýldý. Yapýlan<br />
bu iki günlük çalýþmanýn<br />
sonunda daha önce<br />
alýnan kararlar bir daha<br />
gözden geçirildi ve hem<br />
hazýr gýdalardaki katký<br />
maddeleri hem de hayvan<br />
kesimi konusundaki Fýkhýn<br />
hükmü ortaya konulmaya<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
27<br />
Helal<br />
Gýda<br />
Konferanslarý<br />
çalýþýldý. Buna göre:<br />
A-Helâl Kesim Konusunda<br />
þu hükümler ortaya<br />
çýkarýlmýþtýr:<br />
1. Et temininde, þoklama<br />
veya bayýltma yapmadan<br />
yapýlan kesim esastýr.<br />
Þoklu veya bayýltmalý kesim<br />
zaruret hallerinde olabilir.<br />
Ancak, Almanya ve<br />
genelde Avrupa’da zaruret<br />
durumu yoktur; dolayýsý ile<br />
fýkhî hükümler zaruret þartlarý<br />
içerisinde verilemez.<br />
2. Kümes hayvanlarýný<br />
kesen makineyi ilk çalýþtýrmada<br />
besmele çekilmesi<br />
yeterlidir.<br />
3. Kümes hayvanlarýnýn<br />
elektrikli sudan geçirilerek<br />
bayýltýlýp kesilmesi caizdir.<br />
4. Kümes hayvanlarýnýn<br />
tüylerinin yolunmadan önce<br />
sýcak sudan veya buhardan<br />
geçirilirken, necasetin<br />
ete sirayet etmesine sebep<br />
olacak kadar suyun ve buharýn<br />
ýsý derecesinin yüksek<br />
olmamasý gerekir.<br />
5. Hayvaný boðazlayan<br />
kiþinin müslüman olmasý,<br />
besmele çekerek kesilmesi<br />
lazým olan kan damarlarýný<br />
ve soluk ve yemek borularýný<br />
kesmesi ve boðazlanan<br />
hayvanýn tamamen canlý<br />
iken boðazlanmýþ olmasý<br />
gerekir.<br />
6. Vurulma veya þoklama<br />
yapýlmadan kesim yapýlmasýnýn<br />
hayvan haklarýna<br />
aykýrý olup-olmadýðý iddialarýndan<br />
dolayý da, her<br />
iki kesim þekli bilimsel bir<br />
araþtýrma ile incelenmeli<br />
ve ortaya çýkan durum bir<br />
rapor haline getirilmelidir.<br />
B-Hazýr Gýdalardaki<br />
Katký Maddeleri konusundaki<br />
hükümler:<br />
1. Helâl alternatif madde<br />
varken, istihale geçirmiþ<br />
(kimyasal deðiþikliðe uðramýþ)<br />
bile olsa domuz mamulü<br />
maddeye izin verilmemelidir.<br />
2. Domuzun herþeyi necistir<br />
ve kullanýlamaz. Diðer<br />
ölü hayvanlarýn derisi,<br />
kemiði, boynuzu –yenme<br />
dýþýnda – kullanýlabilir.<br />
3. Ýçki olsun diye üretilmiþ<br />
ve sarhoþ edici olan<br />
tüm içecekler necistir ve<br />
haramdýr.<br />
4. Domuz mamulü peynir<br />
mayasý caiz deðildir.<br />
5. Mono ve di-gliseritler,<br />
istihaleye (deðiþime)<br />
uðradýðý için yenmesi caizdir.<br />
Ancak 1. madde göz<br />
önünde bulundurulmalýdýr.<br />
6. Jelatin, ancak Ýslami<br />
usullerle kesilmiþ ve etlerinin<br />
yenmesi helâl olan hayvanlardan<br />
elde edilmiþse<br />
caizdir.<br />
7. Lesitin maddesi, bitkisel<br />
veya Ýslami usullerle<br />
kesilmiþ etlerinin yenmesi<br />
helâl olan hayvanlardan elde<br />
edilmiþse kullanýlmasý/yenilmesi<br />
caizdir.<br />
8. Antibakteriyeller<br />
(benzoatlar), renklendiriciler<br />
ve tadlandýrýcýlar (saðlýða<br />
zararlý oluþlarý yönü ile)<br />
asla tavsiye edilmez.<br />
9. Ýçinde etil alkol bulunan<br />
ilaçlarýn istimali caizdir;<br />
alternatifi aranmalýdýr.<br />
10. Alkolle terbiye edilen<br />
etlerin yenmesi caiz deðildir.<br />
11. Alkol katýlmýþ her<br />
çeþit dondurma ve pastalarýn<br />
yenilmesi haramdýr.<br />
Bu konferanslar neticesinde<br />
görüldüðü gibi halkýmýzýn<br />
bilhassa üzerinde<br />
hassasiyetle durduðu bir<br />
konu olan E maddeleri<br />
hakkýnda her zaman geçerli<br />
olabilecek bir liste oluþturmak<br />
mümkün olmadý.<br />
Ama jelatin ve lesitin gibi<br />
maddelerin hükmü belirlendi.<br />
Çünkü, E maddelerinin<br />
istikrara kavuþmuþ bir<br />
listesinin þu an için belirlenmesi<br />
çok zordur. Zira bu<br />
maddelerin elde edildiði<br />
maddeler çok deðiþken olduðu<br />
için, ilave çalýþmalarý<br />
gerekli kýldý.<br />
Jelatin konusunda da<br />
deðiþen kanaatler oldu. Aldýðýnýz<br />
bir kararýn geçerlilik<br />
süresi hakkýnda tam bir<br />
fikir sahibi olmanýz mümkün<br />
olmuyor. Bu konudaki<br />
her ilmî görüþü de göz
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
28 hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
dosya<br />
Avrupa Birliði<br />
Uyum Fonlarý<br />
(EIF), Alman Göçmen<br />
ve Mülteciler Dairesi<br />
(BAMF) tarafýndan desteklenen<br />
fahri diyalog sorumlularý<br />
yetiþtirme "Pro-<br />
Dialog" projesine Köln ve<br />
Düsseldorf’dan katýlan 63<br />
fahri cami rehberi, 10 hafta<br />
süren semineri baþarýlý ile<br />
tamamlayarak sertifikalarýný<br />
aldýlar.<br />
Duisburg - Pollmann<br />
Camii`nde geçekleþen sertifika<br />
törenine; T.C. Berlin<br />
Büyükelçiliði Din Hizmetleri<br />
Müþaviri ve DÝTÝB Genel<br />
Baþkaný Sadi Arslan,<br />
T.C. Düsseldorf Baþkonsolosu<br />
Fýrat Sunel, T.C. Düsseldorf<br />
Baþkonsolosluðu<br />
Din Hizmetleri Ataþesi Dr.<br />
Ýlhami Ayrancý, DÝTÝB<br />
Genel Müdür V. Mehmet<br />
Yýldýrým, DÝTÝB Dinler ve<br />
Kültürler Arasý Ýliþkiler<br />
Müdürü Bekir Alboða, DÝ-<br />
TÝB Duisburg - Pollmann<br />
Cami Yönetim Kurulu Baþkaný<br />
Muhammed Al, Pro-<br />
Dialog Proje Sorumlusu<br />
Faruk Þahin ve projeye katýlan<br />
multiplikatörler ile aileleri<br />
iþtirak etti.<br />
Ýstiklal Marþý ve<br />
Kur’an-ý Kerim tilavetinin<br />
ardýndan, DÝTÝB Duisburg<br />
Merkez Cami Baþkaný Muhammed<br />
Al’ýn açýlýþ konuþmasýnýn<br />
ardýndan DÝ-<br />
TÝB Dinler ve Kültürler<br />
Arasý Ýliþkiler Müdürü Bekir<br />
Alboða yaptýðý konuþmasýnda:<br />
“Bugün 63 genç<br />
kardeþimiz, büyük bir özveri<br />
ile 10 hafta boyunca<br />
seminerimize iþtirak etmiþ<br />
ve belge almaya hak kazanmýþtýr.<br />
DÝTÝB her bölgede<br />
yeni atýlýmlar yapmaya devam<br />
ediyor. Ýnþallah 2010<br />
yýlýnýn sonunda Almanya<br />
genelinde her DÝTÝB camiinde<br />
en az 3 tane Dinler ve<br />
Kültürlerarasý Ýliþkiler alanýnda<br />
hizmet verecek gönüllü<br />
eleman yetiþmiþ olacaktýr.<br />
Bu arkadaþlarýmýz<br />
bölgelerindeki polis teþkilatý,<br />
emniyet müdürlüðü,<br />
belediye çalýþanlarý, idare,<br />
önünde bulundurmamýz<br />
gerektiði için, yapýlan deðerlendirmelerimizde<br />
farklý<br />
kararlara varabiliyoruz.<br />
Örneðin Ýstanbul’da yaptýðýmýz<br />
ilk konferansta gýda<br />
uzmaný Profesör H. Hüseyin<br />
Hüsnü Gündüz Bey, jelatinin<br />
hayvansal olduðunu<br />
belirtmiþ ve hayvanlarýn<br />
kemiklerinden elde edilmiþ<br />
olduðunu ifade etmiþti. Genel<br />
merkezimizde yapmýþ<br />
olduðumuz ve sadece bir<br />
sene sonra gerçekleþen bu<br />
ikinci konferansta ise, artýk<br />
jelatinin genellikle hayvan<br />
derilerinin iç kýsmýnda olan<br />
etli kesiminden elde edildiðini<br />
söyledi. Her iki konferansta<br />
da jelatin maddesinde<br />
bir kimyasal deðiþiklikten<br />
söz edilemiyeceðini ve<br />
jelatinin elde edilmesi fiziki<br />
bir olaydýr demiþ, jelatin<br />
karýþmýþ bir hazýr gýdanýn<br />
yenilmesi halinde fiziki<br />
olarak jelatin yenildiðini ve<br />
hangi hayvandan elde edilmiþ<br />
ise o hayvanýn etinden<br />
bir parça yenilmiþ gibi olduðunu<br />
söylemiþti.<br />
Haziran 2009 tarihinde<br />
bu defa Türkiyede eðitim<br />
veren ilahiyat fakültelerinin<br />
hemen tamamýndan Ýslam<br />
Hukuku Bilim Dalý öðretim<br />
üyelerinin hazýr bulunduðu<br />
ve Uludaðda yapýlan<br />
bir günlük konferansta<br />
Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü<br />
Gündüz Bey, yapýlan laboratuar<br />
çalýþmalarý neticesinde<br />
jelatin maddesine hammadde<br />
olan malzemenin,<br />
jelatin haline gelirken kimyasal<br />
bir deðiþiklik geçirdiðini<br />
ve eski halinden tamamen<br />
ayrý bir madde olduðunu<br />
söyledi. Dolayýsý ile<br />
artýk jelatinin katýlmýþ olduðu<br />
bir hazýr gýdada jelatinin<br />
elde edildiði maddeden<br />
eser kalmadýðýný; bunun<br />
da yeni bir hüküm vermeyi<br />
gerektirdiðini ifade<br />
etti.<br />
Görüldüðü gibi sadece<br />
son üç sene bile dolmadan<br />
jelatin hakkýnda kaç tane<br />
geliþme yaþanmýþtýr. Bu<br />
yüzden de, ihtilaflý konularý,<br />
kesin bir karar þeklinde<br />
getirimenin Allah indindeki<br />
sorumluluðunun da bilincindeyiz.<br />
Buna raðmen<br />
biz, ihtiyatla hareket etmenin<br />
en doðru yol olduðuna<br />
inanmaktayýz. Bu konuda<br />
þimdilik þu hadis-i þeriflerin<br />
hükmünce hareket etmemiz<br />
gerektiðini söylüyoruz:<br />
“Þüphesiz helâl da bellidir,<br />
haram da bellidir.<br />
(Fakat) bunlar arasýnda<br />
(helâl mi, haram mý olduðu<br />
belli olmayan birtakým)<br />
þüpheli þeyler vardýr; ben<br />
bu konuda size bir misâl<br />
vereceðim(bu konuyu size<br />
bir misâlle anlatacaðým):<br />
Þüphesiz Allah (cc) (giril-<br />
DÝTÝB ProDialog Sertifikalarý<br />
Verilmeye Devam Ediyor<br />
mesi yasak olan) bir koru<br />
kurmuþtur. Biliniz ki, Allah’ýn<br />
korusu haram kýldýðý<br />
þeylerdir. Þüphesiz hayvanlarýný<br />
korunun etrafýnda<br />
otlatan kiþi, her an oraya<br />
dalabilir ve þüphesiz þüpheli<br />
þeylere dalan kiþi de<br />
(harama) her an cesaret<br />
edebilir.” (Sünen-i Ebi Davut,<br />
Kitabu’l Büyu’, H.<br />
No:3329) “Þüpheli þeyi býrak,<br />
þüphe olmayan þeye<br />
bak.” (Buhari, Kitabu’l<br />
Büyu’, 3)<br />
Cenab-ý Hak’tan helâl<br />
yemeye, helâl içmeye ve<br />
helâlinden giyinmeye<br />
delâlet etmesi dileklerimizle.<br />
diðer dini temsilciler ile<br />
muhatap olacaklar ve ayný<br />
zamanda da camilerini ziyaret<br />
edenlere rehberik<br />
edecekler, dinimizi ve kültürümüzü<br />
tanýtacaklardýr.<br />
Bütün kursiyerlerimizi<br />
kutluyor, baþarýlar diliyorum.<br />
” dedi.<br />
T.C. Düsseldorf Baþkonsolosluðu<br />
Din Hizmetleri<br />
Dr. Ýlhami Ayrancý da<br />
konuþmasýnda, “Ýnsanlararasý<br />
iliþkilerde ve dinlerarasý<br />
iliþkilerde yapýcý olmak<br />
esastýr. Camilerimize gelenler<br />
ilk önce sizleri göreceklerdir.<br />
Sizler bizim vitrinimizsiniz.<br />
Sizi görenler<br />
bizi göreceklerdir. Sizleri<br />
tebrik ediyor ve baþarýlar<br />
diliyorum”, dedi.<br />
DÝTÝB Genel Baþkaný<br />
Sadi Arslan,“Ýslam Avrupa’nýn<br />
gündemine oturduktan<br />
hemen sonra camilerimize<br />
bir çok din ve kültürlerden<br />
ziyaretçiler akýn etmeye<br />
baþladý. Bu ziyaretçilerin<br />
hem Ýslam hakkýnda<br />
hem de cami müþtemilatý<br />
hakkýnda bilgi alma taleplerine<br />
cevap verilemiyordu.<br />
Dinimizin güzelliklerini<br />
yeterince aktarma imkanýmýz<br />
olmamýþtýr. Artýk günümüzde<br />
bizim muhatap<br />
kitlemiz deðiþti. Bunun<br />
için sizler yetiþtirildiniz.<br />
Sizler projemizin 2’nci aþamasýsýnýz.<br />
Üç yýl boyunca<br />
devam edecek bu proje ile<br />
profesyonel yetiþen multiplikatörler,<br />
bölgelerinde<br />
kendilerinin yetiþtireceði<br />
hemen hemen her derneðimizde<br />
en az 3 arkadaþýmýzla<br />
rehberlik yapýlacaktýr.<br />
Bu projeyi Alman Göçmen<br />
ve Mülteciler Dairesi<br />
(BAMF) ve EIF ile birlikte<br />
gerçekleþtiriyoruz. Dolayýsýyla<br />
bu proje son derece<br />
önemsediðimiz bir konudur.<br />
Sizlerin ileride diyalog<br />
adýna gönüllü elçiler olarak<br />
çok güzel hizmetler yapacaðýnýza<br />
inancýmýz tamdýr.<br />
”dedi.<br />
T.C. Düsseldorf Baþkonsolosu<br />
Fýrat Sunel de,<br />
serftifika törenine katýlmaktan<br />
ve ayrýca ilk defa<br />
Duisburg Merkez Camii’ni<br />
ziyaret etmekten mutluluk<br />
duyduðunu ifade ederek,<br />
“Vitrin ne kadar çok iyi<br />
olursa o kadar çok dikkat<br />
çeker. Sizler Almanya’da<br />
yaþayan Türk toplumun<br />
vitrinisiniz. Bu çalýþmalarýnýzla<br />
örnek olacaksýnýz.<br />
Hepinizi tebrik ediyorrum.”<br />
dedi.<br />
Program kursiyerlere<br />
belgelerinin verilmesiyle<br />
sona erdi.
haber<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
29<br />
Kalk Kuba Cemiyeti`nden<br />
“Huzura Çaðrý” programý<br />
IGMG Köln Bölgesi<br />
Kalk Kuba Cemiyeti<br />
geçtiðimiz günlerde Ýntersaal’de<br />
düzenlemiþ olduðu<br />
“Huzura Çaðrý” adlý<br />
programla göz doldurdu.<br />
700 kiþinin katýldýðý programda<br />
Gençlik Teþkilatý,<br />
Kadýn Kollarý, görevlerini<br />
eksizsiz yerine getirdiler.<br />
Üç bölümden oluþan geniþ<br />
içerikli program sunucularý<br />
Emre Aysel ve Sezer Bilal<br />
eþliðinde baþladý. Köln Troisdorf<br />
teþkilatýnýn yetiþdirdiði<br />
ve ayný zamanda<br />
IGMG Köln Bölge birincisi<br />
olan Ahmet Dönmez açýlýþ<br />
Kur`an-ý Kerimini okudu.<br />
Programýn 1. bölümünde:<br />
Cemiyet Baþkaný Osman<br />
Çýnar’ýn yaptýðý selamlama<br />
konuþmasýnda:<br />
“Allaha gerek kul olmak ve<br />
Peygamberimize gereði gibi<br />
ümmet olmanýn önemini<br />
vurguladý. Programa emeði<br />
geçenlere ve sponsorlara teþekkür<br />
etti. Daha sonra<br />
Gençlik Baþkaný Mustafa<br />
Minen gençliðin faaliyetlerini<br />
tanýttý. Daha sonra<br />
programa Hollandadan katýlan<br />
Abdullah, güzel ezgi<br />
ve ilahilerle duygulu dolu<br />
anlar yaþattý. Ardýndan Hasan<br />
Dursun ilahileri ile salonu<br />
inletti. Kutsal topraklardan<br />
telefona baðlanarak<br />
salondakilere kýsa bir konuþma<br />
yapan IGMG Köln<br />
Bölge Baþkaný Kemal Ergün<br />
herkesin geçmiþ Kurban<br />
Bayramýný kutladý ve<br />
salondakilere “sizler Hz.<br />
Muhammed’in talebelerisiniz.<br />
Sizler yeryüzünde adaletin<br />
takipçilerisiniz. Sizde<br />
nifak olmaz, riya olmaz. Bu<br />
gibi çalýþmalar onun birer<br />
göstergesidir” dedi. Programda<br />
emeði geçenlere teþekkür<br />
etti. Duygu dolu anlarýn<br />
yaþandýðý salonda<br />
Ýboo skeçleri ile herkesi<br />
kahkahaya boðdu ve programa<br />
ayrý bir renk kattý.<br />
Programýn 2. Bölümünde:<br />
Grup Nasihat sunduklarý<br />
ilahilerle gençleri coþturdu.<br />
Peygamberinize olan<br />
sevgisini þiirlere döken<br />
Kalk Kuba Gençliðinden<br />
orta öðretim baþkanlýðýný<br />
yürüten Alkan Öztürk okuduðu<br />
þiirleri ile özellikle de<br />
“filistin þiiri” ile gözleri ve<br />
gönülleri aðlattý. Daha sonra<br />
programa Kur`an tilaveti<br />
ile devam edildi. Mekke’de<br />
inen Ýstanbul’da yazýlan<br />
ama Mýsýr gibi Avrupa’da<br />
da okunduðunu gösteren<br />
Bekir Tanrýkulu ve Naim<br />
Çoraklý hafýzlarla çok güzel<br />
tilavetleri ile adeta gönüllere<br />
nakþettiler. Verilen molanýn<br />
ardýndan 3. Bölüme geçildi.<br />
Programýn 3. ve son Bölümünde:<br />
Hasan Dursun<br />
ilahileriyle tekrar salondakileri<br />
coþturdu. Daha sonra<br />
mikrofona IGMG Genel<br />
Sekreteri Oðuz Üçüncü davet<br />
edildi. Genel Merkez<br />
adýna selamlama konuþmasýyla<br />
baþladý “Programýn<br />
adýnýnda Huzura Çaðrý olduðunu,<br />
huzurun kaynaðýnýn<br />
Kur`an ve Sünnet olduðunu<br />
söyledi. Huzurun Allah`ýn<br />
rýzasýný kazanarak<br />
saðlanacaðýný ve bu yönde<br />
çalýþmalarla çabalarla huzur<br />
bulunacaðýna deðindi.<br />
Yüce Mevla`nýn Tevbe Suresi<br />
71. Ayette biz müslümanlara<br />
huzur ve saadetin<br />
tarifini yaptýðýný söyledi.<br />
Ayeti kelimede “Erkek ve<br />
kadýn bütün müminler birbirlerinin<br />
koruyucularýdýr.<br />
Ýyi ve güzel olaný emrederler,<br />
kötü ve çirkin olaný ise<br />
yasaklarlar, namazý dostdoðru<br />
kýlarlar, zekat verirler,<br />
Allah ve Rasulüne itaat<br />
ederler. Allah iþte bunlara<br />
merhamet edecektir”. Bizler<br />
bu ayette Yarada`nýn<br />
emrettiði gibi yaparak, ümmetin<br />
çektiði sýkýntýlarý<br />
görmezden gelemeyiz. Ümmetin<br />
ihtiyaçlarýna kayýtsýz<br />
kalamayýz. Bu ihtiyaçlara<br />
gerek zekat, fitre ve Kurban<br />
kampanyalarý ile ulaþmaya<br />
çalýþýyoruz. Bu çalýþmalarý<br />
yaparken bazen bizler de<br />
zorluklarla ve imtihanlarla<br />
karþýlaþýyoruz. Varsýn bu sýkýntýlarýn<br />
adý Kur`an`a ve<br />
Sünnete uymak olsun dedi.<br />
Ailerinin çocuklarýna sahip<br />
çýkmasýný ve eðitimleri için<br />
seferber olmalarýný söyledi.<br />
Programýn son bölümünde<br />
bizleri düþünmeye<br />
motife edecek kýsa bir zaman<br />
önce iç dünyasýyla ilgili<br />
bir dönüþüm yaþayan,<br />
ben sizler gibi güller bahçesinde<br />
doðmadým, sizler<br />
gibi bana gül bahçesi miras<br />
kalmadý ancak gülün kokusunu<br />
sizden daha iyi alýyorum<br />
dikenini ise sizden daha<br />
iyi hissediyorum diyen<br />
namazla yeniden doðdunu<br />
ifade eden eski manken sinema<br />
sanatçýsý, eskiden<br />
Hakk`ýn takdiri için çalýþan<br />
ve þimdi Hakk`ýn takdiri<br />
için mücadele eden Yaþar<br />
Alptekin katýlýmcýlarý yalnýz<br />
býrakmadý.<br />
Program kapanýþý Camii<br />
Imamý Selman Aydýn’ýn<br />
duasý, okuduðu Kur`an-ý<br />
Kerim’le ve sponsorlara çiçekler<br />
verilmesinin ardýndan<br />
sona erdi.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
30 hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
haber<br />
Ruhr A`da 4. Voleybol Cup<br />
IGMG Ruhr-A Bölgesi<br />
Gençlik Teþkilatý þubeler<br />
arasý güzel bir<br />
voleybol turnuvasý düzenledi.<br />
IGMG Ruhr-A Bölgenin<br />
Gençlik Spor Baþkaný<br />
Þenol Cirit öncülüðünde<br />
gerçekleþtirilen bu turnuvada<br />
IGMG Ruhr-A Bölgesinde<br />
faaliyet sürdüren<br />
cemiyetlerin gençliði Gelsenkirchen'de<br />
buluþtular.<br />
Turnuvaya aralarýnda<br />
gençlik idarecileri de bulunan<br />
altý þubeden toplam<br />
on takým katýldý.<br />
IGMG Ruhr-A Bölgesinde<br />
yapýlan 4. Voleybol<br />
Cup turnuvasýna Bestwig,<br />
Castrop-Rauxel, Gelsenkirchen<br />
Merkez, Gladbeck,<br />
Hamm Herringen ve<br />
Oer-Erkenschwick katýldýlar.<br />
Gençlere sporun önemini<br />
öðretmeyi ve sevdirmeyi,<br />
kardeþliði kuvvetleþtirmeyi<br />
ve dava þuurunu<br />
güçlendirmeði amaçlayan<br />
spor faaliyeti bu sene<br />
de ilgili, coþkulu ve mücadeleli<br />
geçti.<br />
IGMG Ruhr-A Gençlik<br />
Teþkilatý Baþkaný Ýbrahim<br />
Bacanak turnuvanýn kazasýz,<br />
belâsýz, sakaklýklar olmadan<br />
ve kardeþlik duygularý<br />
içerisinde geçtiði<br />
için katýlan gençlere teþekkür<br />
etti. “Bu turnuvaya katýlan<br />
ve katýlamayan gençleri<br />
önümüzdeki turnuvada<br />
mutlaka aramýzda görmek<br />
isterim” sözüyle Bacanak<br />
gençlere selâmýný<br />
iletti.<br />
Bu neþeli ve eðlenceli<br />
günde birinciliði Hamm<br />
Herringen, ikinciliði Bestwig<br />
ve üçüncülüðü Oer-<br />
Erkenschwick cemiyeti<br />
gençliði kazandýlar.<br />
IGMG Ruhr-A Bölgesi<br />
Gelsenkirchen Tuðra<br />
camisinde Geniþletilmiþ<br />
Þube Baþkanlarý toplantýsý<br />
gerçekteþtirdi. IGMG Genel<br />
Merkez Ýrþad Baþkaný Ahmet<br />
Özden davetliler arasýndaydý.<br />
IGMG Ruhr A<br />
Bölge Ýrþad Baþkaný Adnan<br />
Yýldýz`ýn okumuþ olduðu<br />
Kur`an-ý Kerimle baþlayan<br />
toplantý IGMG Ruhr A Bölge<br />
Teþkilatlanma Baþkaný<br />
Harun Caylan`ýn yoklama<br />
ve gündemi takdimiyle devam<br />
etti. Yoklamadan sonra<br />
çalýþma takvimlerine deðinen<br />
Caylan, þube yönetim<br />
kurulu üyelerinin listelerinin<br />
eksiklerini de dile getirdi.<br />
Daha sonra söz alan<br />
IGMG Ruhr A Bölge Baþkaný<br />
Özcan Kuri bölgede<br />
yapýlan faaliyetler hakkýnda<br />
bilgiler verdi. 20 kardeþin<br />
Kurban gönüllüsü olarak<br />
IGMG Ruhr A Bölgesi Geniþletilmiþ<br />
Þube Baþkanlarý toplantýsý<br />
dünyanýn dört bir yanýna<br />
gitmelerini saðladýðýný ifade<br />
eden Kuri, bir sene sonraki<br />
müracaatlarýn en geç<br />
Mayýs ayýna kadar tamamlanmasý<br />
gerektiðini ifade<br />
etti.<br />
Daha sonra kýsa bir selamlama<br />
için söz alan<br />
IGMG Ruhr A Bölge Ýrþad<br />
Baþkaný Adnan Yýldýz bir<br />
dahaki toplantýda „dava<br />
adamý“ adý altýnda bir seminer<br />
vereceðini söyledi.<br />
Adnan Yýldýzdan sonra<br />
dilek ve temennilere geçildi.<br />
Deðiþik þubelerden gelen<br />
baþkanlar dilek ve temennilerini<br />
sözlü ve yazýlý<br />
olarak yaptý. Yapýlan dilek<br />
ve temennilere cevap vermek<br />
için söz tekrar IGMG<br />
Ruhr A Bölge Baþkaný Özcan<br />
Kuriye verildi. Kuri sorulara<br />
cevap verdi ve toplantýnýn<br />
deðerlendirmesini<br />
yaptý.<br />
Son olarak söz verilen<br />
IGMG Genele Merkez Ýrþad<br />
Baþkaný Ahmet Özden<br />
katýlanlarý selamladý ve kýsa<br />
bir dua ile sözlerine baþladý.<br />
Kadýnlar Teþkilatýnýn katýlýmýnýn<br />
yoðun olduðunu gören<br />
Özden teþekkür etti.<br />
Son zamanlar bazý Kur`an<br />
meallerinde yanlýþlýklar olduðunu<br />
ifade eden Özden,<br />
bu konuda dikkatli olmalarýný<br />
istedi. Ardýndan kýsa<br />
bir vaaz-ý nasihat yapan<br />
Ahmet Özden sözlerine son<br />
verdi.<br />
Okunan kapanýþ Kur`aný<br />
Kerimiyle son bulan toplantý,<br />
ev sahibinin verdiði<br />
ikramiyeye geçildi.
dosya<br />
Necaþinin yadigarlarý,<br />
Bilal`in torunlarý<br />
ile kucaklaþmak,<br />
IGMG ile IHH Avrupa aracýlýðýyla<br />
bizlere vekalet yoluyla<br />
emanet edilen 3031<br />
kurbaný ve çeþitli hediyeleri<br />
muhtaç ve maðdurlara<br />
ulaþtýrmak için 8 kiþilik gönüllü<br />
ekibiyle bayramdan<br />
bir hafta önce yola koyulduk.<br />
Hannover`den bir saat<br />
gecikmeli 13:00`da kalkan<br />
uçaðýmýz, Ýstanbul baðlantýlý<br />
gece yarýsý 03:30`da ancak<br />
Sudan`ýn baþkenti Hartum`a<br />
inebildi.<br />
Sudandaki kardeþ kuruluþun<br />
yetkilileri uçaðýn kapýsýndan<br />
heyetimizi aldýktan<br />
sonra kýta Afrikasýnda<br />
karýnca gibi yayýlýp çoðalan,<br />
stratejik yatýrýmlarýyla<br />
her yerde kendilerini hissettiren<br />
Çinlilerin yaptýrdýðý<br />
bir otele yerleþtirdiler.<br />
Sabah namazýmýzý eda ettikten<br />
sonra bu uzun yolculuðun<br />
yorgunluðunu üzerimizden<br />
atmak için istirahata<br />
çekildik. Akþam kalacaðýmýz<br />
10 günün programýný<br />
ve organizesini yapmak<br />
için toplantý yaptýk. Dikkat<br />
edilmesi gereken hususlarý,<br />
yörenin hassasiyetlerini<br />
paylaþtýk.<br />
Bayramda önce kurban<br />
kesim bölgemiz olan Darfur`un<br />
Baþkanti Niyala`ya<br />
varmak üzere yoldaþým<br />
Köl`den Yusuf beyle 1 buçuk<br />
saatlik uçak yolculuðundan<br />
sonra vardýk. Ertesi<br />
günde Renklam medyadan<br />
Yunus bey ekibe katýldý.<br />
Sudan’ýn Çad’a komþu<br />
olan bölgesinde yer alan<br />
Darfur; Kuzey, Batý ve Güney<br />
Darfur (Þimal, Garp ve<br />
Cenup) olarak üç eyalete<br />
ayrýlmýþ. Darfur’un yüzölçümü<br />
510 bin km kare.<br />
(Fransa’dan daha büyük<br />
topraða sahip), toplam nüfusu<br />
6.5 milyon civarýnda.<br />
30’dan fazla kabilenin yaþadýðý<br />
Darfur eyaletinde<br />
nüfusun tamamýna yakýný<br />
Murat ÝLERÝ<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
mileri@web.de<br />
hayat<br />
Sünni Müslüman’lardan<br />
oluþmakta. Ayrýca burasý,<br />
Sudan’ýn en dindar insanlarýnýn<br />
yaþadýðý bölge olarak<br />
biliniyor. Hatta halk arasýnda<br />
hafýz olmayana kýz vermezler<br />
gibi rivayetler bile<br />
dolaþýyor. Darfur’un diðer<br />
önemli bir özelliði ise Sudan<br />
ordusunun belkemiðini<br />
oluþturmasý. Nüfusun yüzde<br />
75’i kýrsal bölgelerde tarýmla,<br />
yüzde 15’i hayvancýlýkla<br />
geçinirken, geriye kalanlar<br />
ise eyaletteki üç büyük<br />
kent olan Niyala, Faþir<br />
ve Cüneyne de toplanmýþ.<br />
Uluslararasý güçlerin<br />
Darfur`a bu kadar ilgisi<br />
nereden geliyor?<br />
Dünyanýn en büyük<br />
soykýrýmlarýndan biri olarak<br />
tarihte yerini alan<br />
1994’te bir milyona yakýn<br />
insanýn hayatýný kaybettiði<br />
Ruanda katliamý, hala dünyanýn<br />
dört bir yanýnda devam<br />
eden savaþlar, kýyýmlar,<br />
katliamlara gösterilmeyen<br />
ilgi, ayrýlmayan gündem,<br />
mevzubahis bu bölge<br />
olunca neden durum deðiþiyor.<br />
Bu kadar ilgi ve alaka<br />
nereden geliyor, diye insan<br />
merak ediyor?<br />
Ýþte gezi boyunca elde<br />
ettiðim aþaðýdaki bilgi, bulgular,<br />
bu soruya cevap bulmamýzda,<br />
olaylarý daha<br />
saðlýklý okumakta yardýmcý<br />
olmaktadýr.<br />
Özellikle, 21 yýl devam<br />
eden güney savaþýndan<br />
sonra hükümetin John Garang<br />
liderliðindeki güneyli<br />
kabilelerle anlaþmaya varmasýnýn<br />
hemen ardýndan<br />
Darfur`da olaylarýn baþlamasý,<br />
dýþ güçlerin bölgede<br />
bulunan petrol ve uranyum<br />
zenginliði üzerinde hakimiyyet<br />
kurma ihtirasý, Orta<br />
ve Kuzey Afrika’ya açýlan<br />
bir kapý niteliðindeki Darfur’un<br />
Sudan’dan koparýlýp<br />
emperyal emeller, ulusal<br />
çýkarlar için bir maþa, köprü<br />
olarak kullanýlmak istenmesi,<br />
güneydeki Hýristiyan<br />
ve Animist kabilelere<br />
baðýmsýzlýk yolunun açýlmasýnýn<br />
yaný sýra komþu<br />
ülkelerin kýt ve çýkara dayalý,<br />
hasmane hesaplarýnýn,<br />
Ýngilizlerin çok aðýr bedel<br />
ödeyip, zarar ettiði koloni<br />
olarak tarihteki yerini alan<br />
Bladi’s Sudan’ýn “Siyahlar<br />
Ülkesi” nin yeniden Kurtlar<br />
sofrasýnda yerini aldýðýný,<br />
geleceðine matuf yeni<br />
senaryolarýn sergilendiði<br />
þeklinde yorumlanýyor.<br />
Ancak, klasik olarak<br />
problemlerin sorumluluðunu<br />
dýþ güçlere mal etme, tabiri<br />
caizse topu taca atma<br />
kolaylýðýna kaçmadan, iðneyi<br />
baþkasýna, çuvaldýzý<br />
kendimize batýrmadan,<br />
problemleri objektif olarak<br />
ele almadan doðru deðerlendiremeyiz.<br />
Ýç yüzünü<br />
öðrenemeyiz.<br />
Olaylarýn temeli 1970’li<br />
yýllarda çiftçiler ve çobanlar<br />
arasýnda meralarýn ve su<br />
kaynaklarýnýn kullanýlmasý<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
31<br />
Darfur`da<br />
Bir<br />
Bayram<br />
sorunlarýyla baþlýyor, kardeþlik<br />
hukuku, diyalog, fedakarlýk<br />
ve Ýsar þuuruyla<br />
aþýlabilecek iç meseleler,<br />
cehaletin etkisi, ihtiraslarýn<br />
artmasý, hesap içinde olan<br />
taraflarýn çoðalmasýyla kör<br />
düðüme, büyük bir krize,<br />
beynelmilel bir meseleye<br />
dönüþebiliyor. Ancak hangi<br />
gerekçe olursa olsun,<br />
kardeþin kardeþi vurmasýna,<br />
yek diðerini ezmesine,<br />
malýný mülkünü talan etmesine,<br />
terör ve anarþi estirmesine<br />
bahane olmamalýdýr.<br />
Dileðimiz ve duamýz<br />
son derece olumsuz koþullarda<br />
yaþamaya çalýþan<br />
maðdur ve mazlum mültecilerin<br />
bir an önce evlerine,<br />
köylerine dönüp huzur ve<br />
güven içinde yaþamlarýný<br />
sürdürmeleridir.<br />
Bayramýn 1. günü Niyala<br />
þehrinin en büyük meydanýnda<br />
çocuklar ve hanýmlarýn<br />
da iþtirakiyle bayram<br />
namazýmýzý eda ettikten<br />
sonra, kenar semtlerden<br />
birine yerleþmiþ mültecilere<br />
uðruyor, ilk 15 büyük<br />
baþ kurbanýmýzý burada kesip<br />
daðýtýyoruz. Daha sonra<br />
Müellefe-i Kulub cemiyeti<br />
önderliðinde bir araya gelen<br />
Müslüman ve Hiristiyanlardan<br />
oluþan G. Sudan<br />
kökenlileri ziyaret ediyoruz.<br />
1983 yýlýnda önce Sultan<br />
Muhammed, Niyala`ya<br />
gelip yerleþir, onun öncülüðünde<br />
bilahere 474 aile daha<br />
göç eder. Huzur ve barýþ<br />
içinde beraber yaþadýklarýný,<br />
dýþ mihraklarýn kirli elleri<br />
ve emellerine alet olmayacaklarýný<br />
bildiren topluluða<br />
götürdüðümüz selamlarý<br />
ilettik, 35 hisse kurbaný<br />
da burada kesip daðýttýk.<br />
HAVACE<br />
Bu arada kýrsal kesimlerde,<br />
ara sokaklarda dolaþýrken<br />
çocuklarýn peþimizde<br />
koþuþturup Havace dediklerini<br />
duydum, mihmandarýmýz<br />
Ýbrahim beye<br />
ne demek olduðunu sordum.<br />
Kafirler demekmiþ.<br />
Bunu duyunca bir yandan<br />
irkilip üzüldüm, diðer yandan<br />
ise derin bir tefekküre<br />
daldým. Ardýndan ekledi,<br />
maalesef buraya gelen beyaz<br />
adam bize bir tas çorba,<br />
bir parça ekmekle beraber<br />
gözyaþý, silah, kavga ve<br />
kargaþa getirdi, inancýný,<br />
ideolojisini empoze etti,<br />
zenginliklerimizi alýp götürdü.<br />
Eskiden paramýz,<br />
petrolümüz, iþ makinalarýmýz<br />
yoktu, ama mutlu idik,<br />
huzur ve barýþ içinde yaþýyorduk.<br />
Beyaz adamýn kýta<br />
Afrikasýnda gözükmesiyle<br />
bahtýmýzda karaya dönüþtü,<br />
kurt ve kargalar üzerimize<br />
üþüþtü. Bu yüzden size<br />
kafir diyen bu çocuklarda<br />
suç yok, sizi de onlardan<br />
zannediyorlar, kendinizi tanýtmanýz<br />
için daha sýk gelmeli,<br />
daha çok çalýþmalýsýnýz,<br />
dedi.<br />
Bu arada ÝHH Avrupa`nýn<br />
yaptýrdýðý Afrikadaki<br />
kalýcý projelerden biri<br />
olan Yetim Yurdunu da yerinde<br />
ziyaret etme, kurban<br />
kesip daðýtma fýrsatýný buluyoruz.<br />
Yurtta yetim 50<br />
öðrencinin kaldýðýný, bunlarýn<br />
baþta maiþet ve eðitim<br />
masraflarý olmak üzere tüm<br />
giderlerinin ÝHH Avrupa<br />
tarafýndan karþýlandýðýný,<br />
Yurdun dýþýnda 100 yetime<br />
de ailelerinin yanýnda kiþi<br />
baþýna 25 euro ödemek su-
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
32 hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
dosya<br />
retiyle yardým edildiðini<br />
öðreniyoruz. Yetim çocuklara<br />
20`þer Cüneyh verip bu<br />
parayla ne yapacaklarýný<br />
soruyorum. Akrabalarýnýn<br />
yanýnda duran kardeþlerine,<br />
annelerine vereceklerini 5<br />
Cüneyhi de kendileri harcayacaklarýný<br />
söyleyince, bu<br />
asil millet üzerinde oynanan<br />
bunca desise ve hilenin<br />
sebebini daha iyi anlýyoruz.<br />
Bayramýn 2. günü programýmýzda<br />
iç savaþ maðdurlarýnýn<br />
yaþadýðý kamplar<br />
var. Topraklý yollardan,<br />
derme çatma çalýlardan yapýlmýþ<br />
ev ve çadýrlarý aþarak<br />
Bileyl mülteci kampýna<br />
varýyoruz. Burada 4032 aile<br />
yaþýyor. Kardeþ kuruluþ<br />
tarafýndan önceden hazýrlanmýþ<br />
et poþetlerini, çeþitli<br />
hediyeleri çadýr çadýr dolaþarak<br />
maðdur halka teslim<br />
ediyoruz. Bu arada halkýn<br />
yaþam koþullarýný daha<br />
yakýn gözlemleyebiliyoruz.<br />
Etrafý çalý ve naylonlarla<br />
kapatýlmýþ, kapýsýz, 3 metrekarelik<br />
bir çadýrda 3-5<br />
çocuðuyla kalan gözü yaþlý<br />
anneler, hastalýktan, gýdasýzlýktan,<br />
solmuþ bebekler,<br />
çaresiz babalar, bir yandan<br />
teþekkür ederken, diðer<br />
yandan heyetimize ellerinde<br />
ikram adýna ne varsa,<br />
kuru hurma, su, bayram<br />
helvasý takdim etme telaþýna<br />
düþüyorlar.<br />
Bu arada yanýmýza yanaþan<br />
kamp görevlisi M.<br />
Adem kýþýn geldiðini, kampýn<br />
durumunun çok kötü<br />
olduðunu mümkünse battaniye,<br />
örtü gibi yardýmlarýn<br />
gönderilmesini kulaðýmýza<br />
fýsýldýyor.<br />
Açlýk, sefalet ve hastalýk<br />
tüm kamplara hakim.<br />
Acilen her türlü insani yardýma<br />
ihtiyaç var. Bu arada<br />
görüþtüðümüz G. Darfur<br />
insani yardým komiseri bay<br />
Ahmed Sebil son 6 ayda 20<br />
bin civarýnda insanýn köye<br />
dönüþlerinin saðlandýðý,<br />
gerekli imkan ve güvenliðin<br />
temin edilmeye baþlandýðýný,<br />
dönüþ çalýþmalarýnýn<br />
devam ettiðinin müjdesiyle,<br />
emanetlerimizi teslim<br />
etmek üzere, dul ve yetimlerin<br />
bir araya geldiði<br />
partner teþkilatýn merkezine<br />
geçiyoruz.<br />
ÖRNEK BÝR<br />
DAVRANIÞ,<br />
ESMA BACI<br />
Dar bir alana sýkýþmýþ<br />
260 yetim, dul aile, yardýmlarýn<br />
daðýtýlmasýný bekliyor,<br />
1-3 saat yoldan yürüyerek<br />
gelen bu gariplerin<br />
çilesi burada da bitmiyor.<br />
Mezbahada elektrik kesildiðinden,<br />
dolayýsýyla kurban<br />
etleri geç geldiðinden<br />
daðýtýmý ancak 4 saat sonra<br />
yapabiliyoruz. 1-2 kilo et<br />
almak için bunca zamaný,<br />
çile ve zahmeti göze alan<br />
Bilal`in dertli torunlarý, sabýr,<br />
tahammül, paylaþma<br />
gibi modern toplumlarda<br />
kaybolan ulvi deðerleri sayesinde,<br />
acýlarýný dindirme<br />
ve hayata tutunma mücadelesini<br />
vermeye devam ediyorlar.<br />
Bu arada burada gördüðüm,<br />
çaðýmýzýn bencil insanýna<br />
örnek olacak unutulmaz<br />
bir anýmý sizlerle paylaþmak<br />
isterim. 5-6 saatlik<br />
bir beklentiden sonra, ancak<br />
kendisine sýra gelen Esma<br />
bacý adýnda bir dul anne,<br />
nihayet et torbasýný almýþ,<br />
tam gitme hazýrlýðý<br />
içerisinde iken, sonradan<br />
gelen 13 yaþlarýnda bir yetim<br />
çocuk gözü yaþlý bir<br />
vaziyette annesinin hasta<br />
olduðu için gelemediðini,<br />
ancak önceden belirlenmiþ<br />
daðýtým listesinde adýnýn<br />
olmamasýndan dolayý kurban<br />
eti alamadýðýný söyler,<br />
birden bunca çektiði çileyi<br />
bir anda unutan Esma bacý<br />
ayaða kalktýðý gibi vallahi<br />
bu çocuk bu yardýmý almaya<br />
benden daha layýktýr.<br />
Kendilerini tanýrým. Benden<br />
daha fazla ihtiyaçlarý<br />
var, deyip elindeki torbayý<br />
çocuða verdiðini gördüm,<br />
daðýtým görevlisine þahit<br />
olduðum olayý aktarýp Esma<br />
bacýya bir torba et daha<br />
vermesini söyledim. Kýsa<br />
bir müddet sonra yetimler<br />
arasýnda dolaþýp çalýþmalarý<br />
denetlerken Esma bacýnýn<br />
önünde hiç torba olmadýðýný<br />
gördüm, nerede et<br />
torban diye sorduðumda,<br />
bu sefer bir baþka yetime<br />
verdiðini söyledi. Sonradan<br />
öðrendiðime göre þehrin<br />
ileri gelen alimlerinden<br />
birinin kýzý olan Esma bacýnýn<br />
bizim toplumlarda<br />
emsaline ender rastladýðýmýz,<br />
yalnýz kitaplarda okuduðumuz,<br />
bu asil duruþu,<br />
fedakar tavrý, örnek davranýþý<br />
bu topraklardaki insanlarýn<br />
hakikatte sahip olduklarý<br />
zenginliklerin sadece<br />
yer altýndaki madenlerden<br />
ibaret olmadýðýný gösteren<br />
kanýtlardan biri olarak hafýzamda<br />
yerini aldý..<br />
Dünya çapýnda kardeþlerarasý<br />
bir þefkat aðý, gönül<br />
köprüsü kurup bir nebze<br />
bile olsa mazlum ve<br />
maðdurlarý sevindirmenin,<br />
yüzlerinde tebessüm ve sevinçlerine<br />
vesile olmanýn,<br />
dualarýný almanýn mutluluðu<br />
ile dönüyoruz.
özel köþe<br />
Bir kaç sene önce boþanma<br />
davalarýnda<br />
zorunlu olarak sadece<br />
bir veliye çocuðun vekaleti<br />
verilirdi. Bugünkü<br />
hukuk vekaleti ve buna<br />
baðlý sorumluluðun iki velinin<br />
ortak bir þekilde yürütmesini<br />
uygun buluyor.<br />
Eðer boþanma davasý sýrasýnda<br />
bu konuya dair baþka<br />
karar ve istek ön planda deðilse.<br />
Bu demek oluyorki,<br />
iki velinin de boþandýktan<br />
sonra da beraberce çocuðunun<br />
vekaletini ve sorumluluðunu<br />
yüklenmesidir.<br />
Bu hukuken zaten olmasý<br />
gereken normal bir durum.<br />
Çocuk ya annede ya<br />
babada kalacaðý için en büyük<br />
soru beraberce yürütülecek<br />
olan vekalet ve sorumluluðun<br />
nasýl bir þekilde<br />
gerçekleþeceði olur.<br />
Gerçek olan ise, çocuðun<br />
kaldýðý veli tarafýnýn çocuk<br />
üzerinde daha çok etkisi ve<br />
sözünün geçtiði taraftýr.<br />
Bu sorun tabiki de mahkeme<br />
tarafýndan hesaba katýlmaktadýr.<br />
Bu konu iki ayrý þekile<br />
ayýrýlýr:<br />
Çocuðun günlük yaþam<br />
meseleleri ve çocuðun geliþiminde<br />
büyük ve önemli<br />
kararlar.<br />
Çocuk hangi anne ve baba<br />
yarýsýnda kalýyorsa zaten<br />
bu kiþi çocuðun günlük<br />
yaþamýndaki kendisi nasýl<br />
Türküm, doðruyum, çalýþkaným!...<br />
Hayýr, deðilim. Türküm,<br />
yanlýþým, tembelim. Türk<br />
asil olur, cesur olur. Kendini<br />
bilir, dünyaya bildirir.<br />
Mü’minim diyeceðim ama<br />
“Mü’min müminin kardeþidir”<br />
derler. Acaba ben bütün<br />
dünya müslümanlarýný kardeþim<br />
biliyor muyum? Özüme<br />
layýk olabiliyor muyum?<br />
Allah’ýma, peygamberime,<br />
vatanýma sadýk mýyým?<br />
Hayýr, deðilim!<br />
Yýllardýr dinime yapýlan<br />
saldýrýlarý görüyor ve yerimden<br />
dâhi kýpýrdamýyorsam<br />
sakatým ben. Peygamberime<br />
yapýlan hakaretleri ve iþkence<br />
görürken sesleri arza yükselen<br />
çocuklarýn seslerini<br />
duyamýyorsam saðýrým. Karþýlarýna<br />
çýkýp, bir kelime<br />
dâhi söyleyemiyorsam dilsizim,<br />
tatým. Vatanýmý sinsice<br />
Avukat Nalan SÖNMEZ<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
uygun görüyorsa öyle verir.<br />
Ama çocuk için büyük kararlar<br />
alýnmasý gerekiyorsa<br />
eðer bunu anne ve babanýn<br />
ortak bir þekilde yapmalarý<br />
gerekir.<br />
Böyle beraberce verilmesi<br />
gereken kararlar, okul<br />
seçimi, meslek, miras hakký<br />
ve yaþam yerini seçme<br />
gibi þeylerdir.<br />
Tek taraflý bir vekaletname<br />
için mahkemeye özel<br />
baþvuru yapýlmalýdýr. Yoksa<br />
otomatik olarak boþanma<br />
davalarýnda normal durum<br />
yani eþit bir þekilde<br />
vekalet iki tarafa verilir.<br />
hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
33<br />
Ayrýlýkta da<br />
Anne ve Baba,<br />
Anne ve Baba<br />
Kalmalý!<br />
2. Bölüm<br />
Neyim Ben?<br />
Vekalet konusu ya boþanma<br />
davasýyla sonuçlandýrýlýr<br />
veya istediðiniz zaman<br />
yeni bir dava açýlarak gerçekleþtirilir.<br />
Mahkeme çocuðun<br />
geliþimi ve devam<br />
süren yaþamýný göz önünde<br />
bulundurarak inceleme<br />
baþlatýcaktýr.<br />
Daha çok sorunlu olan<br />
eþlerde mahkeme vekaletin<br />
beraberce yapýlmasýný uygun<br />
görmeye de biliyor.<br />
Çünkü çocuðun daha kötü<br />
duruma gelmesini önlemek<br />
için.<br />
Tek taraflý vekalet kararý<br />
genelde çocukla zaten ilgilisi,<br />
sorumluluðu olmadýðý<br />
taktirde otomatik olarak<br />
öbür tarafa verilir.<br />
Eðer mahkeme vekaleti<br />
tek kiþiye vermek zorundaysa,<br />
çocuðun annede veya<br />
babada yani hangi veli<br />
tarafýnda daha iyi ve mutlu<br />
yaþamýný devam ettirebilceðine<br />
karar alabilmek için,<br />
bazý kriterler göz önünde<br />
bulundurulur:<br />
- Hangi taraf çocuðun<br />
eðitim ve geliþim sorunlarýnda<br />
çocuða daha yararlý<br />
olabilir.<br />
Kim daha çok çocuðun<br />
eðitimine önem verip ve<br />
bunu hiç bir þiddet yöntemlerine<br />
baþvurmadan baþarabilir<br />
- Hangi taraf çocuða düzenli,<br />
sabit ve istikbali parlak<br />
bir yaþam tarzý sunabilicek.<br />
- Çocuk kiminle yaþamayý<br />
tercih ediyor. Mahkeme<br />
çocuðun isteðini de<br />
önemli buluyor ama bu son<br />
kararý deðiþtirebilecek bir<br />
kriter deðil.<br />
- Çocuðun annesinin/babasýnýn<br />
çevresiyle iliþkisinin<br />
nasýl olduðu çalýþan bir<br />
babanýn küçük bir evde oðluyla<br />
birlikte yaþamýný sürdürmesi<br />
ve böylelikle vekaleti<br />
alabilmesi daha zordur,<br />
eðer çocuk annesinin<br />
yanýnda kardeþleriyle beraber<br />
olup, her zaman ananesi<br />
ve dedesiyle iliþki içerisinde<br />
bulunup ve böylelikle<br />
baþarýlý noktalara gelebilmesi<br />
daha mümkün.<br />
Çocuk uzun bir süre annesinin<br />
yanýnda yaþamýný<br />
sürdürdüyse ve hayatý düzenli<br />
bir þekilde ilerliyorsa,<br />
mahkeme çocuðu tabiki de<br />
bu yaþamýndan çýkarmýyacaktýr.<br />
Eðer baba eski eþinin<br />
yani çocuklarýn annesinin<br />
yeni hayat arkadaþýný<br />
hangi nedenle olursa olsun<br />
kabul etmeme gibi bir durumu<br />
varsa bile, bu kararý<br />
etkilemeyecektir.<br />
vurmaya çalýþanlarý göremiyorsam<br />
körüm de. Hâla da<br />
içim sýzlamýyorsa, güneþ gözüme<br />
eskisi gibi parlak görünüyorsa<br />
gamsýzým. Hatta<br />
herþeye raðmen bu geceyi de<br />
uyuyarak sabahladýysam<br />
adiyim, kalpsizim, ruhsuzum,<br />
duygusuzum.<br />
Onca iþkenceye bizim<br />
çocuklarýmýz maruz kalsaydý<br />
eðer, gözümüzü uyku tutar<br />
mýydý ki günlerce? Beþ vakit,<br />
içinde huzur aradýðýmýz<br />
namazýmýzý kýlamasaydýk,<br />
kýsýtlansaydýk halimiz ne<br />
olurdu? Can verirken dâhi<br />
bizi düþünen, bizim için aðlayan<br />
Resul’umuzun hakkýný<br />
savunamýyorsak neye yarýyoruz<br />
ki?<br />
Asýrlardýr haccediyoruz.<br />
Elimizde yazýlmýþ bir senaryo<br />
ve herkesin kendisine ait<br />
rolleri var. Önce söz veriyoruz<br />
Rabbimize Ýslam davasý<br />
uðruna çalýþacaðýz diye.<br />
Sonra koca bir ordu yükleniyoruz<br />
cephanemizi ve düþmanýmýz<br />
þeytaný taþlýyoruz,<br />
sembolik olarak. Kolay geliyor<br />
tabi ki dikili bir duvara<br />
karþý savaþmak. Ve sonu yine<br />
zafer. Hakettik ya güya<br />
bayram kutluyoruz. Binlerce<br />
kez oynadýðýmýz bu rolü daha<br />
ezberleyemedik mi? Niye<br />
uygulayamýyoruz ki?<br />
Sembolik olan haccý, artýk<br />
canlandýrsak ya! Yüklensek<br />
ya þimdi de cephanelerimizi.<br />
Dikilip duran þeytana<br />
milyonlarca taþ atýyoruz da,<br />
etrafýmýzda davamýza sopalarla<br />
saldýran þeytana bir fiske<br />
vuramýyor muyuz? Vuramayacak<br />
mýyýz? Bayram bizim<br />
neyimize? Bayramý zaferi<br />
elde eden kutlar. Biz zafer<br />
için ne yaptýk?<br />
Neden korkuyoruz ki?<br />
Kalbimizde imân, elimizde<br />
Kur’an, baþýmýzda Ulu Önder<br />
Allah varken bize kim<br />
karþý çýkabilir ki? Hadi kardeþlerim,<br />
ben varým! Baþrolde<br />
ben de varým! Uzatýn ellerinizi<br />
de hep birlikte olalým.<br />
Bir elin nesi var, iki elin<br />
sesi var. Düþünsenize bi,<br />
acaba hepimizin eli birleþse<br />
nasýl bir ses çýkar?<br />
Yüreðimizde sýzý son þiddetiyle<br />
vicdanýmýza vururken,<br />
cahiliyet ateþi alev alev<br />
heryeri sararken ve kâinatýn<br />
nazlý gülü yavaþ yavaþ salarken<br />
oturmak bize yakýþýr<br />
mý?<br />
Asýl þimdi Hac zamaný!...<br />
Þengül USLU
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
34 hayat<br />
Milli Eðitim Bakanlýðý<br />
yurtdýþýnda<br />
yaþayan<br />
vatandaþlarýmýzýn çocuklarý<br />
için ders kitaplarý hazýrlamak<br />
için “Uzaktaki<br />
Yakýnlarýmýz” isimli bir<br />
proje baþlatmýþ ve birkaç<br />
yýllar beri devam eden<br />
ders kitaplarý yazým çalýþmalarý<br />
tamamlandý.<br />
Halen basýmý devam<br />
eden ve en kýsa sürede tamamlanarak<br />
yurtdýþýndaki<br />
vatandaþlarýmýzýn çocuklarýna<br />
yurtdýþýnda bulunan<br />
T.C. Baþkonsolosluklarýmýz<br />
aracýlýðýyla ücretsiz<br />
olarak daðýtýlacak olan<br />
ders kitaplarýný öncelikle<br />
http://uzaktakiyakinlarimiz.meb.gov.tr<br />
isimli<br />
bir internet sitesine hazýrlanarak<br />
þimdiden vatandaþlarýmýzýn<br />
hizmetine sunulmuþtur.<br />
Söz konusu internet sitesinde<br />
1. sýnýftan 10. sýnýfa<br />
kadar bütün öðrenciler<br />
için hazýrlanan ders ve çalýþma<br />
kitaplarý ile öðretmenler<br />
için hazýrlanmýþ<br />
öðretmen kýlavuz kitabý<br />
ile yardýmcý kaynaklardan<br />
oluþmaktadýr.<br />
Adý geçen tüm kaynaklar<br />
internetten indirilerek<br />
kullanýlabilecektir. Söz<br />
konusu kitaplarýn tanýtýmý<br />
ile ilgili olarak aþaðýdaki<br />
açýklamalar yer almaktadýr.<br />
Kültür, dil sayesinde<br />
nesilden nesile aktarýlýr.<br />
Türk kültürünün yaþamasý<br />
ve devamlýlýðýnýn saðlanmasý<br />
ancak Türkçenin öðrenilmesi<br />
ve kullanýlmasý<br />
ile mümkündür. Türkçemizi<br />
doðru, güzel ve etkili<br />
kullanan yurt dýþýndaki<br />
çocuklarýmýzýn, bulunduklarý<br />
ülkenin dilini öðrenmede<br />
daha baþarýlý olduklarý<br />
bilinmektedir. Bu nedenle<br />
yurt dýþýndaki çocuklarýmýzýn<br />
Türkçeyi öðrenerek<br />
kültürlerini korumalarý,<br />
farklý kültürlere de<br />
uyum saðlayabilmeleri<br />
önem taþýmaktadýr.<br />
Büyük bir çoðunluðu<br />
Avrupa ülkelerinde olmak<br />
üzere, dünyanýn pek çok<br />
yerinde yaþamlarýný sürdüren<br />
vatandaþlarýmýzýn<br />
bulunduklarý ülkelerde<br />
baþta eðitim olmak üzere<br />
çeþitli sorunlar yaþadýklarý<br />
bilinmektedir.<br />
Bu çerçevede vatandaþlarýmýzýn<br />
öncelikle<br />
eðitim sorunlarýnýn çözümüne<br />
yönelik politikalarýnýn<br />
oluþturulmasý gereði<br />
ortaya çýkmaktadýr.<br />
Proje kapsamýnda;<br />
• Yurt dýþýndaki Türk<br />
çocuklarýna yönelik Türkçe<br />
ve Türk Kültürü Dersi<br />
Öðretim Programý geliþtirilmiþtir.<br />
• Bu programa uygun<br />
ders kitabý, öðrenci çalýþma<br />
kitabý, öðretmen kýlavuz<br />
kitabý ve öðretim materyalleri<br />
hazýrlanmýþ ve<br />
daðýtýmýna baþlanmýþtýr.<br />
• Yurt dýþýnda görev yapan<br />
öðretmenlere, eðitim<br />
müþavirlerine/ataþelerine<br />
hazýrlanan materyallerin<br />
tanýtýmýna yönelik eðitim<br />
verilmesi planlanmaktadýr.<br />
• Türkçeyi doðru, güzel<br />
ve etkili kullanma becerisinin<br />
geliþtirilmesi ve<br />
Türk kültürünün tanýtýmýna<br />
yönelik internet sitesi<br />
oluþturulmuþ ve gerekli<br />
tüm doküman, bilgi ve<br />
belgelerin bu site aracýlýðý<br />
ile de daðýtýlmasý saðlanmýþtýr.<br />
UZAKTAKÝ YAKIN-<br />
LARIMIZ PROJESÝ<br />
Yurt dýþýndaki Türk çocuklarýnýn<br />
kültürlerini koruyarak<br />
ve yaþatarak bulunduklarý<br />
ülkeye uyum<br />
saðlayabilmeleri amacýyla;<br />
• Öðretim programý,<br />
ders kitabý, öðretim materyalleri<br />
ve internet sitesi<br />
hazýrlanmýþtýr.<br />
• Yurt dýþýnda görev yapacak/yapan<br />
öðretmenlerin<br />
mesleki geliþimlerinin<br />
artýrýlmasýna yönelik faaliyetler<br />
gerçekleþtirilecektir.<br />
AÇIKLAMA<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
haber<br />
T.C. MÝLLÝ EÐÝTÝM BAKANLIÐI<br />
YURTDIÞINDAKÝ ÖÐRENCÝLER ÝÇÝN<br />
HAZIRLADIÐI DERS KÝTAPLARINI<br />
ÜCRETSÝZ DAÐITACAK<br />
Yurt dýþýnda yaþayan<br />
vatandaþlarýmýzýn sayýsý<br />
azýmsanmayacak kadar<br />
fazladýr. Yurt dýþýndaki<br />
Türk öðrenci sayýsý ise<br />
(Ýlk ve Ortaöðretim) aþaðýda<br />
yer almaktadýr.<br />
Almanya<br />
331.857 adet<br />
(Yaklaþýk 150.000 öðrenci<br />
Türkçe ve Türk<br />
Kültürü dersine devam<br />
etmektedir.)<br />
Fransa<br />
50.674 adet öðrenci<br />
Ýsviçre<br />
12.160 adet öðrenci<br />
Belçika<br />
4538 adet öðrenci<br />
TOPLAM<br />
399.229 adet<br />
Türk öðrenci<br />
Proje kapsamýnda;<br />
Her grup için ders kitabý,<br />
öðrenci çalýþma kitabý<br />
ve bütün sýnýflar için ortak<br />
bir öðretmen kýlavuz kitap<br />
olmak üzere toplam 9 adet<br />
kitap hazýrlanmasý planlanmaktadýr.<br />
Ders kitabý ve öðrenci<br />
çalýþma kitabýnýn her birinden<br />
90 bin adet olmak<br />
üzere toplam 723 bin kitabýn<br />
basýlmasý ve ücretsiz<br />
olarak yurt dýþýndaki öðrencilerimize<br />
ve öðretmenlerimize<br />
daðýtýlmasý<br />
planlanmaktadýr.<br />
SONUÇ<br />
Bu proje ile;<br />
• Öðrencilerimizin dilimizi,<br />
milli birlik ve bütünlüðümüzün<br />
temel unsurlarýndan<br />
biri olduðunu kavrayabilmeleri,<br />
• Türk kültürünü tanýyarak<br />
ülkesi ile olan baðlarýný<br />
geliþtirebilmeleri ve<br />
Türk kültürünün devamlýlýðýný<br />
saðlayabilmeleri,<br />
• Bulunduklarý ülkedeki<br />
Türklerle iletiþim kurmalarý,<br />
• Türkiye’deki akraba<br />
ve yakýnlarýyla iliþkilerini<br />
sürdürerek aralarýndaki<br />
sevgi ve saygý baðlarýný<br />
güçlü tutabilmeleri,<br />
• Duygu ve düþüncelerini<br />
ifade ederken Türkçeyi<br />
doðru, güzel ve etkili<br />
kullanabilmeleri,<br />
• Kendi kültür deðerlerine<br />
baðlý kalarak bulunduklarý<br />
ülkedeki farklý<br />
kültür, görüþ, din ve inanýþlarý<br />
hoþgörülü bir yaklaþýmla<br />
karþýlayabilmeleri,<br />
• Türk kültürünü bulunduklarý<br />
ülkede tanýtmalarý,<br />
• Ýnsan haklarýna saygýlý,<br />
yurt ve dünya sorunlarýna<br />
duyarlý olabilmeleri ve<br />
çözüm önerilerinde bulunabilmeleri,<br />
• Hazýrlanacak kitap ve<br />
materyallerle öðrenmeöðretme<br />
ortamýnýn zenginleþtirilmesi,<br />
böylece<br />
öðretmene destek saðlamasý,<br />
öðretim yöntem ve<br />
teknikleri konusunda öðretmenlerin<br />
bilgilendirilmesi,<br />
• Veliler ve sivil toplum<br />
kuruluþlarýnda Türkçe ve<br />
Türk kültürüne yönelik<br />
farkýndalýðýn oluþturulmasý,<br />
bunun için de eðitim<br />
müþavirleri/ataþelerinin<br />
görev yaptýklarý ülkelerde<br />
rehberlik etmeleri saðlanacaktýr.
özel köþe<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
35<br />
Ýnsanoðlu beden ve ruhtan<br />
ibaret olduðu için,<br />
hem maddeye hem de<br />
manaya (maneviyata) ihtiyacý<br />
vardýr. Bedenin ihtiyacý<br />
(yaþam için) yemek ve içmek<br />
gibi hayati fiilerdir. Ruhun<br />
gýdasý ise sevgi, muhabbet<br />
ve þefkat gibi unsurladýr.<br />
Fakat ruh sýrf bununla da yetinmez,<br />
Bunlar onu tatmin<br />
etmez. Saðlýklý ve huzurlu<br />
bir ruh için, dengeli bir hayat<br />
için hiç kuþkusuz her<br />
(inançlý) insan ibadete muhtaçtýr.<br />
Ýbadetten (namazdan)<br />
ziyade insana güç ve kuvvet<br />
veren ve maalesef günlük<br />
hayatýmýzda bir hayli ihmal<br />
edilen çok önemli unsur da<br />
duadýr. Dua yapýldýðý anlarda<br />
yapan kiþiye Allah’ý hatýrlattýrýr<br />
ve onunla olan ikili<br />
iliþkiyi (rab – kul – iliþkisini)<br />
tazeleþtirir, pekiþtirir ve<br />
canlandýrýr. Ýnsanoðlu ise<br />
genelde hep baþý belaya girdiðinde<br />
veya hüzünlü anlarýnda,<br />
sýkýþtýðý durumlarda<br />
Rabbine yönelir ve ondan<br />
yardým ister. Mutlu ve kedersiz<br />
anlarýnda ise, Allah’a<br />
teveccüh etmeye (yönelmeye)<br />
gerek duymaz ve bunu<br />
ihmal eder…<br />
Yaþamýþ olduðumuz bu<br />
zamanda maddiyata fazlasýyla<br />
düþkün olan tüketici<br />
bir toplum içindeyiz. Bu<br />
maddeye düþkünlük belki<br />
sýrf dünya hayatýna inanan<br />
ve ahirete inanmayan insanlar<br />
için bir gerekçe ve eðlence<br />
olarak görülebilir. Fakat<br />
ahirete ve ebedi hayata, asýl<br />
hayata inanan insanlar için<br />
bu böyle olmamalýdýr. Bir<br />
türlü gözü doymayan insanoðlu<br />
nefsi terbiye ile gözünü<br />
doyurmasýný bilmelidir.<br />
Az ama öz ile iktifa etmelidir<br />
(yetinmelidir). Özden<br />
kastým, daima güzeli tercih<br />
etmek, estetiðe ve temizliðe<br />
önem vermektir.<br />
Selma ÖZTÜRK<br />
oeztuerk.s@gmx.de<br />
Maddenin ve maddiyatýn<br />
içinde boðulduðumuz için,<br />
manevi alemlere ve boyutlara<br />
dalmaya hiç fýrsatýmýz olmuyor.<br />
Gün 24 saatten ibaret.<br />
Bunun üçte biri (bence<br />
çok bile, en fazla altý saat<br />
kafi gelmesi gerek) uyku ile<br />
geçiyor desek… Kala kala<br />
ne kalýyor ki? Eee bu kalan<br />
zamanda da yapýlacak o kadar<br />
çok þey var ki… Herþey<br />
çok çabuk ve acele yapýlmasý<br />
gerekiyor bu toplumda.<br />
Ýnsan kendi gölgesine bile<br />
yetiþemiyor. Sürekli telaþ<br />
içinde ve bir türlü kendine,<br />
özüne ve içine giremiyor. Bir<br />
türlü suküneti bulamýyor. Ve<br />
zaten çok kýsa olan ömrünü<br />
böylece sürdürüp bitiriyor.<br />
Fakat insanoðlunun ara<br />
sýra kendisiyle baþ baþa kalýp,<br />
tefekkür etmesi onun<br />
iman saðlýðý için þarttýr. Bu<br />
uzlet anýný yaþamak ve ondan<br />
güç toplamak insanýn<br />
imanýný tazeler ve filizlendirir.<br />
Benzini bitmiþ bir arabanýn<br />
tankýný doldurmak mahallinde<br />
sarfedilen güzel bir<br />
mecazi misaldir. (Burada<br />
Gazali’nin Ýhya’sýndaki<br />
„Uzlet“ bölümüne dikkat<br />
çekmek isterim.)<br />
Maneviyattan bahsettik,<br />
dua dedik. Allah insana günlük<br />
hayatta manevi geliþim<br />
için o kadar çok imkan verip<br />
IGMG Ýslam Toplumu<br />
Milli Görüþ 2009 Hac<br />
Organizesi ile hac farizasýný<br />
yerine getiren hacýlarýmýz,<br />
Köln Kafile Baþkaný<br />
Mehmet Dal, 5 grup Baþkaný<br />
ve bir bayan hoca ile 320<br />
kiþilik hac kafilesi kutsal<br />
topraklardan döndü.<br />
Yoðun kalabalýðýn gözlendiði<br />
Ýnternational Köln<br />
Havaalanýnda hacýlarýn, yakýnlarýnýn<br />
heyecanlý bekleyiþi<br />
görülmeye deðerdi. Pasaport<br />
iþlemlerinden sonra<br />
kapýdan çýkan hacýlar, güllerle<br />
ve tekbirler getirilerek<br />
Evden<br />
Dýþarý<br />
Çýkarken...<br />
sunmuþ ki. Önce bilmek,<br />
sonra uygulamak gerek.<br />
Ýþte buna iliþkin çok güzel<br />
ve isabetli bir misal vermek<br />
istiyorum. Bir formül<br />
diyelim. Uygulamasý çok<br />
basit ve hiç fazla zaman harcamayan<br />
bir iþ. Ve sonuç itibariyle<br />
harcanmýþ olduðu o<br />
kýsacýk vakitten sonra uzun<br />
tesir býrakan bir formül.<br />
Bahsettiðim formülün sýrrý<br />
MUAVVEZETEYN SURE-<br />
LERÝDÝR, yani FELAK ve<br />
NAS SURELERÝDÝR. Malum<br />
Felak ve Nas sureleri<br />
Kur`an-ý Kerim’in son iki<br />
sureleridir, yani 113’üncü ve<br />
114’ üncü surelerdir. Bu surelerle<br />
Allah kullarýna kendisine<br />
sýðýnma imkaný tanýdýðý<br />
için, muavvezeteyn, yani<br />
(iki) sýðýnma suresi adýný<br />
almýþtýr. “Euzu” demekle<br />
“Ben sýðýnýrým” diyoruz ya.<br />
Allah Rasulu bu iki sureyi<br />
mümkün mertebe hiç dilimizden<br />
düþürmememizi tavsiye<br />
ediyor. Yani bu bir sünnettir.<br />
Kendisi bilhassa geceleri<br />
yatmadan önce bu iki<br />
sureyi muhakkak okurmuþ<br />
ve ardýndan kendisini uykuya<br />
verirmiþ. Felak ve Nas<br />
sureleri içerik bakýmýndan<br />
hakikaten önemlidir ve aðýr<br />
konularý ele alýr. Uzunluk<br />
açýsýndan kýsa da olsalar,<br />
içeriði geniþtir. Burada “Yaratýlanlarýn<br />
þerrinden, hasetçilerin<br />
(kýskançlarýn) þerrinden,<br />
vesvese veren þeytanýn,<br />
cinlerin ve insanlarýn þerrinden”<br />
Allah’a sýðýnýlýyor.<br />
Muavvezeteyn surelerini<br />
manevi bir kalkan, manevi<br />
bir zýrh olarak deðerlendirmek<br />
mümkündür. Onlar insaný<br />
korur, manevi hamimize<br />
(Allah’a) sýðýndýrýr. Ve evden<br />
dýþarý çýkarken, kimlerle,<br />
nelerle karþýlaþýlacaðý bilinmediði<br />
için, böyle bir zýrha<br />
ve kalkana herkesin ihtiyacý<br />
vardýr.<br />
Evet, evden dýþarý çýkarken<br />
kapýnýn eþiðinde, orada<br />
unutulduysa en geç merdivenleri<br />
inerken veya yolda<br />
yürürken. Orada da mý unutuldu?<br />
O zaman ya arabanýn<br />
içinde veya durakta beklerken,<br />
mutlaka ve mutlaka bu<br />
sureleri okuyalým. Onlarý<br />
okumayý alýþkanlýk edinelim.<br />
Adý üstünde alýþkanlýk.<br />
Ýnsan bir þeye bir defa alýþtý-<br />
IGMG KÖLN BÖLGESÝ HACILARINI<br />
GÜLLERLE KARÞILADI<br />
karþýlandýlar.<br />
Hacýlarý karþýlamak üzere<br />
IGMG Köln Bölge Baþkaný<br />
Kemal Ergün, BYK<br />
üyeleri bir çok Cemiyet<br />
Baþkaný, Kadýn Kollarý,<br />
ðý zaman, onu unutmuyor ve<br />
fýtrat gereði alýþtýðý içinde<br />
sürekli tekrarlýyor. (Rutin<br />
dediðimiz þey olsa gerek).<br />
Þahsýmýza olduðu gibi,<br />
ayný zamanda evlatlarýmýza<br />
da (gýyabýna bile olsa) bu<br />
sureleri sürekli okumak ve<br />
kendilerine de bu sureleri<br />
okumalarýný öðretip tavsiye<br />
etmek lazým. Böylece bir<br />
Peygamber sünnetini onlara<br />
günlük hayatlarýyla baðdaþtýrýp,<br />
aktüel bir þekilde öðretmiþ<br />
oluruz. Dini yaþamak<br />
ve yaþatmak bu tür olaylarla<br />
gerçekleþir.<br />
Bu önemli hususlarda evlatlarýmýzý<br />
lütfen ihmal etmeyelim.<br />
Bu tür misallerle<br />
ve bu misalleri günlük hayatýmýzda<br />
tatbik edip, uygulamakla,<br />
onlarý Allah’a yaklaþtýralým<br />
ve onlarýn maneviyatýný<br />
geliþtirelim. Bu sureleri<br />
okumakla Allah onlarý<br />
koruyacaðýný ve bu sureleri<br />
okumakla kendi lehlerine<br />
hareket etmiþ olduklarýný<br />
onlara bildirelim.<br />
Sabahlarý evlatlarýmýz<br />
okula gitmek için evden dýþarý<br />
çýkarken, onlarý MUAV-<br />
VEZETEYNLERLE gönderelim.<br />
Ve kapýda onlarýn da<br />
bu sureleri okumalarýný kendilerine<br />
hatýrlatalým. Maddi<br />
azýklarýný çantalarýna koyduktan<br />
sonra, bir de manevi<br />
azýklarýyla donatalým. Bilhassa<br />
son zamanlarda ortalýkta<br />
sapýklarýn dolaþtýðý ve<br />
Allah’ýn günü bir yavrunun<br />
ölümle sonuçlanan cinsel tacizlere<br />
uðrayýp, kurban gittiði<br />
þu çaðdaþ Avrupa’da iþte<br />
bu tür dua ve surelere haddinden<br />
fazla ihtiyacýmýz var.<br />
Allah hepimizi maddi ve<br />
manevi pisliklerden korusun.<br />
Bilhassa kendisine sýðýnan<br />
insanlarý ve o suçsuz ve<br />
körpecik yavrularýmýzý.<br />
AMÝN!<br />
Gençlik Baþkaný da bu duygusal<br />
ortama eþlik ettiler.<br />
Milli Görüþle kutsal topraklara<br />
gitmenin memnuniyetini<br />
ve gururunu yaþayan<br />
hacýlar bilhassa organizasyonun<br />
mükemmel olduðunu<br />
üzerine basarak vurguladýlar.<br />
Kutsal topraklarý ifade<br />
etmek için, kelimelerin yetersiz<br />
olduðunu yaþanmasý<br />
gerektiðini ifade ederek<br />
“Allah`ýn herkese nasip etmesi<br />
için dua ettik” dediler.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
36 hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
haber<br />
MARXLOH KÜLTÜR MERKEZÝNDE<br />
HUTBE YARIÞMASI<br />
IGMG Düsseldorf Bölgesi<br />
Ýrþad Baþkanlýðýnýn<br />
düzenlemiþ olduðu<br />
þubelerarasý hutbe okuma<br />
yarýþmasý, yoðun bir katýlýmla,<br />
IGMG Marxloh Kültür<br />
Merkezinde gerçekleþtirildi.<br />
Bu yýl icra edilen yarýþma<br />
programýna, deðiþik þubeden<br />
21 yarýþmacý katýldý.<br />
10/13 – 14/18 yaþlarý arasý<br />
iki kategoride gerçekleþen<br />
yarýþmada, gençler birbirinden<br />
güzel hutbeler okudular.<br />
Camilerdeki kurslara<br />
katýlmak suretiyle yüce dinimiz<br />
Ýslam`ýn temel esaslarýný<br />
öðrenen ve Cuma<br />
namazý kýldýrabilecek derecede<br />
yetiþtirilip bu yarýþmaya<br />
katýlan gençlerin çok<br />
heyecanlý olduklarý görülmekteydi.<br />
IGMG Düsseldorf Bölge<br />
Ýrþad Baþkaný Mustafa<br />
Bildik baþkanlýðýnda gerçekleþtirilen<br />
yarýþmanýn nihayetinde,<br />
bütün katýlýmcýlara<br />
Onur belgesi ve plaket<br />
takdim edildi.<br />
Jüri heyetinin titiz bir<br />
þekilde deðerlendirme ve<br />
puanlama yaptýðý programda,<br />
finalistler aþaðýdaki þekilde<br />
oluþtu.<br />
KÜÇÜKLERDE<br />
Safa Tezcan<br />
1.nci 288 Du.Hochfeld<br />
Bilal Ok<br />
2.nci 278 M.Gladbach<br />
Furkan Aslan<br />
3.ncu 270 Mülheim<br />
BÜYÜKLERDE<br />
Ali Kocaoðlu<br />
1.nci 287<br />
Du.Hochfeld<br />
Muhammed<br />
Hakký Demirtaþ<br />
2.nci 279<br />
Solingen<br />
Mert Kaya<br />
2.nci 279<br />
Willich Murad<br />
Mollamehmedoðlu<br />
3.ncu 250<br />
Wuppertal<br />
IGMG Teþkilatlanma<br />
Baþkan yardýmcýsý ve<br />
Köln eski Bölge Baþkaný<br />
Mehmet Toprak`ýn<br />
evladý Halil Toprak Havva<br />
Akkaya hanýmla ömürlerinin<br />
bundan sonraki kýsmýný<br />
beraberce geçirmek niyetiyle<br />
dünya evine girdiler.<br />
Avrupa`yý etkisi altýna<br />
alan soðuk ve yoðun kar<br />
yaðýþýyla davetlilerin güç<br />
koþullara raðmen düðüne<br />
Toprak Ailesinin mutlu günü<br />
yoðun düzeyde ilgi gösterdiler.<br />
Geçtiðimiz hafta sonu<br />
Rahmeti Rahmana<br />
uðurladýðý Annesinin vefatýnýn<br />
ardýndan Mehmet<br />
Topraða, bu en mutlu gününde<br />
sevdikleri taziyeyle,<br />
tebriði birlikte ilettiler. Düðün<br />
merasimine Refah Partisinin<br />
Eski Urfa Belediye<br />
Baþkaný Halil Ýbrahim Çelik,<br />
baþta IGMG Genel<br />
Baþkaný Yavuz Çelik Karahan,<br />
Genel Sekreter, Baþkanlýk<br />
Divaný ve yaklaþýk<br />
Bölge Baþkanlarýnýn tamamý<br />
ve yakýn idare arkadaþlarý<br />
Köln Bölgesinin þube<br />
idarecileriyle eski ve yeni<br />
Bölge yürütme kurulu Damat<br />
beyin gençlik teþkilatlarýndaki<br />
pýrýl pýrýl arkadaþlarý<br />
Toprak ve Akkaya<br />
ailesini bu mutlu günlerinde<br />
kendilerini yalnýz býrakmadýlar.<br />
Geleneksel düðün sohbetinde<br />
Köln Bölge Baþkaný<br />
Kemal Ergün davetlilere<br />
günün önemi üzere hitab<br />
etti. IGMG Genel Baþkaný<br />
Y. Çelik Karahan ve Urfa<br />
eski belediye baþkaný H.<br />
Ýbrahim Çelik kýsa birer<br />
selamlama konuþmasý yaptýlar.<br />
Ülkemizin çeþitli yörelerinden<br />
oluþan türkü ve<br />
þarkýlarýndan oluþan harmanlamayla<br />
davete katýlanlar<br />
hoþ ama bir o kadar<br />
da otantik bir geceye þahitlik<br />
ettiler.
özel köþe<br />
Ancak Sana Sýðýnýrým,<br />
Ancak Senden Yardým<br />
Beklerim.<br />
Ya Sahip!<br />
Ne zaman, gülleri görsem<br />
hep Resulü ve kýrlarda<br />
bir çiçek görsem ümmeti<br />
olan bizleri hatýrlarým.<br />
Boynu bükük ve garip,<br />
gelen tekmeliyor giden<br />
tekmeliyor. Þu dünyada<br />
senden baþka hiç kimsemiz<br />
kalmadý, ortalýkta<br />
feveran ediyor ümmet.<br />
Her tarafta paramparça olmuþ<br />
düþman halimize gülüyor.<br />
Her hançereden bir<br />
ses çýkýyor amma kimse<br />
kimseyi dinlemiyor.<br />
Ya Sahip!<br />
Bu Dünyada ümmeti<br />
himaye edecek Ýslam`ýn<br />
temsilcisi kalmadý mý? Þu<br />
dünyada mert olanlar namert<br />
mi oldu acaba? Artýk<br />
gidecek ne bir Taif ne de<br />
Yesribin sýcak yüzü kaldý.<br />
Nerede kaldý peki insan<br />
olmanýn erdemi, herkes<br />
herkesin düþmaný mý?<br />
Þeytanýn en rahat zamanýnda<br />
mý yaþýyoruz? Demek<br />
ki þeytan þeytanlýðýný<br />
yapýyor ama ümmet, ümmet<br />
olmanýn þuurunda deðil<br />
uyuyor. Ýnsan þeytanlarý<br />
artýk ortalýkta cirit atýyor.<br />
Ýnsanlýða deðil kendimize<br />
bile faydamýz yok…<br />
Etrafýmýzý sanki kara bir<br />
sis bürümüþ gurur ve kibir<br />
özümüzü boþaltmýþ…<br />
Ya Sahip!<br />
Her sabah gözlerimi<br />
açtýðýmda ümmetin halinden<br />
resimler geçiyor adeta<br />
tarýyorum. Þöyle bir uzanýyorum<br />
Ortadoðu, Uzakdoðu,<br />
Kafkaslar, Balkanlar,<br />
Afrika, Amerika,<br />
Avustralya ve iki damla<br />
gözyaþý akýyor gözlerimden<br />
içim ateþle yanarak.<br />
Rahatýmýzý nasýlda çok seviyormuþuz.<br />
Onlara yardým<br />
edin dendiði zaman<br />
aklýmýz cüzdan ile vicdan<br />
arasýnda sýkýþýp kalýyor.<br />
Rahatýmýzdan hiç mi hiç<br />
ödün vermiyoruz, herhalde<br />
dünyayý daha çok seviyoruz.<br />
Yoksa ne olabilir ya<br />
da ölümsüz bir hayat mý<br />
yaþadýðýmýzý zannediyoruz.<br />
Ya Sahip!<br />
M. Salih AYDIN<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
m.s.a.58@hotmail.com<br />
Vicdanýmý sorgulamasam<br />
ve kendimi þöyle bir<br />
yoklamasam hatalarýmý<br />
nasýl bulacaðým?<br />
Her zaman baþkalarýný<br />
mý suçlayacaðým? Sanki<br />
biz suç iþlemez olarak mý<br />
geldik dünyaya.<br />
Bizleri ancak<br />
sen korursun.<br />
Ya Rabbim:<br />
Sana sýðýndým, Sana<br />
geldim, Senden yardým isterim,<br />
Sen yardým etmez<br />
isen nereye giderim, gideceðim<br />
baþka kapý yok ki<br />
döner yine Senden yardým<br />
isterim. Senden haberdar<br />
ve þuurunda olamazsam<br />
Senin istediðin gibi Ýslam`a<br />
nasýl hizmet ederim.<br />
Bu ümmet, kardeþlik þuurunda<br />
olmazsa Ýslam`ýn<br />
sancaðý nasýl yükselir.<br />
Ümmete yardým et insanlýk<br />
kan revan içinden kurtulsun.<br />
Senin yolundan<br />
bizleri ayýrma ya Rab.<br />
Âmin…<br />
Gelelim Hacarab`ýn<br />
serüvenlerine.<br />
Hacarabýn<br />
Belediyedeki iþleri<br />
Hacarap yedi çocuðu<br />
olduðu halde izin vermiyorlar<br />
diye hep izin sezonu<br />
geçtikten sonra altý hafta<br />
izine arabayla gidermiþ.<br />
Oðlu Salih:<br />
—Baba kardeþlerim<br />
okula gidiyor onlara zarar<br />
veriyorsun tam okul açýlýnca<br />
izin olmaz der.<br />
Ama Hacarap:<br />
—Oðlum sen Karaman’da<br />
yaþamadýn Karaman’ýn<br />
aðalarýndan ben ne<br />
çektim der dururmuþ.<br />
Fakat her izine gittiðinde<br />
Hacarab`ýn belediyede<br />
iþleri olurdu. Sabah kahvaltýsýný<br />
yaptýktan sonra<br />
hayat<br />
oðlu Salih’e:<br />
—Haydi, oðlum þu iþi<br />
halledelim der ve yola çýkardý.<br />
Mümkün mü yürümek<br />
ilerlemek o zamanlar<br />
tanýyanlar çoktu çünkü çoðu<br />
yaþýyordu þimdi bazýlarý<br />
rahmetli oldu. (Bir mezar<br />
ziyaretinde.<br />
Oðlu Salih:<br />
—Ya baba bu mezar<br />
taþlarýnýn çoðunda senin<br />
anlattýðýn isimler var bunlarýn<br />
hepsi hanesine dönmüþ<br />
dediðinde.<br />
Hacarap:<br />
—Sana mý sordular vefat<br />
etmiþlerse ALLAH<br />
rahmet eylesin der.)<br />
Ya asker arkadaþý ya<br />
okul arkadaþý ya da çocukluk<br />
arkadaþý ve çoðu da<br />
okumuþ.<br />
Oðlu Salih:<br />
—Bu kim filan kim diye<br />
sorunca.<br />
Hacarap da:<br />
—Bu filan zade bu filan<br />
zade demiþ. Yani Karaman’ýn<br />
seçkin eþrafýndan<br />
kiþiler. Gelelim esas meseleye.<br />
Hacarap daha evden<br />
yirmi bilemedin yirmi beþ<br />
metre gitmeden tanýdýk birisi.<br />
—Selamünaleyküm<br />
Hacarap oooo hoþ geldin<br />
ya özlettiriyorsun kendini<br />
ya þu vites iþini bir anlatsana.<br />
Hacarap:<br />
—Ve Aleykümselam<br />
hoþ bulduk da ne bu hal bu<br />
yaþta göçmüþsün boþ ver<br />
vites iþini ya baþka zaman<br />
anlatýrým belediyede bir<br />
iþim var der. Daha on metre<br />
gitmeden baþka birisi<br />
yakalar o da ayný sorgularý<br />
sorar ve böyle zincirleme<br />
devam eder gidermiþ. Evine<br />
fazla deðil ikiyüzelli<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
37<br />
Hacarabýn<br />
Serüvenleri<br />
28<br />
metre olan belediyeye bir<br />
türlü varamazmýþ. Tam belediyeye<br />
varýnca memurlar<br />
öðle yemeðine çýkarlarmýþ.<br />
Hacarap da oðluna:<br />
—Yine yetiþemedik öðlen<br />
olmuþ gel Ak Tekkeye<br />
gidelim namaz kýlalým der<br />
ve camiye doðru yönelir<br />
arkasýndan yine birisi:<br />
—Hacarap nereye diye<br />
baðýrýr.<br />
Hacarap da:<br />
—Ak tekkeye diye cevap<br />
verir ve döner oðluna:<br />
—Mühürlü zarf gibi<br />
herkes Hacarabý yakalar<br />
þu aradan biran önce camiye<br />
varalým yoksa namaz<br />
da gidecek der ve hýzla camiye<br />
yönelir vel hâsýl son<br />
anda namaza yetiþirmiþ.<br />
Namazdan sonra yemeðe,<br />
yemekten sonra belediyeye<br />
ama yine nafile memurlar<br />
çoktan daðýlmýþ olurmuþ.<br />
Eve geri dönerken tanýdýðý<br />
adamlarý gösterirken<br />
lakaplarýyla sayarmýþ:<br />
—Bu Hamal Rýza bununla<br />
þurada þöyle bir olay<br />
geçti bu ayakkabýcý bilmem<br />
ne zade bununla þurada<br />
sinemaya gitmiþtik bu<br />
belediye kalfasý Ýhsan Bey<br />
bu bizim taka jibi yaptýrývermiþti<br />
bu Doktor Armutlu<br />
bunun çok yardýmýný<br />
gördüm vesair devam<br />
eder gidermiþ. Bazý zamanda<br />
oðluna:<br />
Bak burasý bizimdi babam<br />
bir at arabasýna deðiþti,<br />
dediði yerde çarþýnýn<br />
ortasý burasý bizimdi bir<br />
boya sandýðýna deðiþtim<br />
dermiþ. Bu olay bir haftayý<br />
bulur ve iþini oðlunun zorlamasý<br />
ile halledermiþ ama<br />
bu ona bir haftaya mal<br />
olurmuþ. Yani anlayacaðýnýz<br />
hacarap bir saatlik iþi<br />
bir haftada zooooooorrrrr<br />
halletmiþ.<br />
BÝR ESKÝDE<br />
BÝR YENÝDEN<br />
Karaman’ýn meþhur<br />
mizah tiplerinden, kitapçý<br />
Halil amca, bir dönemin,<br />
insanlarý sýký takip altýnda<br />
tuttuðu ve dini bir takým<br />
ihtiyaçlarýn kýsýtlandýðý<br />
yýllarda, dükkânýnda bir<br />
taraftan kadayýf dökerken,<br />
bir taraftan da:<br />
-Ya Mevla’m, hu Mevla’m,<br />
Aþkýn bize ver Mevla’m<br />
diye bir ilahi tutturmuþ.<br />
Bu sýrada içeriye bir<br />
polis girmesin mi? Tabii<br />
Ýbrahim Amca da hoþafýn<br />
yaðý kesilmiþ ve birden<br />
ilahiyi boþlamýþ ve baþlamýþ:<br />
-Ýlimon ektim taþa...<br />
Diye bir türkü bir çaðýrmaya<br />
baþlamýþ.<br />
Bu iþe þaþýran polis dayanamayýp<br />
sormuþ:<br />
—Ne oluyor Ýbrahim<br />
Amca?<br />
—Bir þey yok kuzum,<br />
bir eskiden, bir yeniden<br />
deyivermiþ…<br />
SÝZÝ DE<br />
ÝSTÝYORLAR<br />
Kara Müftü adýyla anýlan<br />
Karaman müftüsünün<br />
çok kýzgýn olduðu bir zamanda,<br />
Ak Hoca izin istemek<br />
için gelir, Müftü izin<br />
vermez, Ak Hoca da “Sen<br />
vermesen de ben giderim”<br />
deyince, Kara Müftü “Cehenneme<br />
kadar yolun var,<br />
defol git” diye hocayý yanýndan<br />
kovar. Ak Hoca<br />
hiç seslenmeden dýþarý çýkar,<br />
biraz sonra tekrar içeri<br />
girer.<br />
Müftü ters, ters bakar:<br />
—Ulan ben sana cehennem<br />
ol git demedim<br />
mi?<br />
—Ben de cehenneme<br />
kadar gittim, yolda zebaniler<br />
git müftüyle birlikte<br />
gelin diye beni katmadý,<br />
ben de sizi almaya geldim<br />
der.<br />
Bugünlük de bu kadar<br />
dostlar nasipse bir daha ki<br />
sefere buluþmak üzere<br />
Sizleri ALLAH’a emanet<br />
eder selam ve dualarýmla.<br />
Kalýn saðlýcakla.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
38 hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
bulmaca
FIRSAT GÜNLER<br />
<br />
<br />
3,99 €