04.11.2014 Views

PDF SAYI 41 - Hayat Online

PDF SAYI 41 - Hayat Online

PDF SAYI 41 - Hayat Online

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Gelsenkirchen-Hassel Anasýnýfý<br />

Saadet Bahçesi Miniklerinden<br />

8. Duisburg Kitap Fuarý<br />

24 Aralýk`ta Açýlýyor<br />

Sayfa: 19`da<br />

IGMG Kurban Kampanyasý Tamamlandý<br />

Sayfa: 24`te<br />

Örnek Davranýþ<br />

Sayfa: 4`te<br />

Ýmamlar Ýçin Uyum Projesi Köln`de Tanýtýldý<br />

Sayfa 16`da<br />

Nesillerin maddi ve manevi açýdan zarar görmesini önlemek için<br />

MUTLAKA HELAL GIDA<br />

Sayfa 5`te<br />

Sayfa 15`te<br />

Sayfa 35`te<br />

Dr. Yusuf IÞIK<br />

GDO`su<br />

Bozuk<br />

Dünya<br />

Ramazan KURUYÜZ<br />

“Minareler<br />

þeffaflýðýn,<br />

entegrasyonun<br />

ve aidiyetin<br />

iþaretidir”<br />

Selma ÖZTÜRK<br />

Evden<br />

Dýþarý<br />

Çýkarken<br />

Sayfa 7`de<br />

Sayfa 31`de<br />

Sayfa 17`de<br />

Mahmut AÞKAR<br />

Minareye<br />

Giydirilen<br />

Kýlýf:<br />

Korku<br />

Kültürü<br />

Murat ÝLERÝ<br />

Darfur-<br />

`da<br />

Bir<br />

Bayram<br />

Ýlhan BÝLGÜ<br />

Müslümanýn<br />

Helal<br />

Gýda<br />

Ýle<br />

Ýmtihaný<br />

Sayfa 13`te<br />

Sayfa 23`te<br />

Avukat Nalan SÖNMEZ<br />

Ayrýlýkta<br />

da<br />

Anne ve<br />

Baba,<br />

Anne ve<br />

Baba<br />

Kalmalý!<br />

2. Bölüm<br />

Sayfa 33`te<br />

Prof.Dr. Hayrettin KARAMAN<br />

“Helal<br />

Gýda<br />

Sertifikasý”<br />

ile Ýlgili<br />

Problemler<br />

Mustafa YENEROÐLU<br />

Baþörtüsü<br />

Yasaklarý


editörden<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

3<br />

Sinan AKTÜRK<br />

Sevgili dostlar!<br />

Bu sayýmýzla birlikte sizinle olan<br />

beraberliðimizin <strong>41</strong>. sayýsýna ulaþmýþ<br />

bulunuyoruz. Türkiyemizdeki tabirle<br />

<strong>41</strong> kere maþallah.<br />

Tabi bu maþallahý ilk olarak sizlere<br />

söylemek istiyoruz. Bugüne kadar verdiðiniz<br />

destekten dolayý teþekkürlerimizi<br />

sunuyoruz.<br />

2004 senesi Ocak ayý itibariyle<br />

baþlamýþ olduðumuz yayýn hayatýmýzda<br />

ilk olarak Hessen Eyaletindeki insanýmýza<br />

ulaþmaya gayret ettik. Ýkinci<br />

senenin baþýnda gazetemizi diðer eyaletlerden<br />

insanýmýzýn da takip ettiði<br />

ve buralara da ulaþmamýz gerektiði<br />

bizlere tavsiye edilmeye baþlandý.<br />

Bizler prensip olarak belli altyapýlarý<br />

tamamlamadan tabiri caiz ise güdük<br />

olabilecek çalýþmalara pek sýcak bakmýyoruz.<br />

2006 senesinin ortalarýnda<br />

Hessen Eyaleti`nin haricinde Bavyera<br />

Eyaletinde de çýkmaya baþladýk. Bu<br />

dönemde gazetemizin baský adedi<br />

15000`e ulaþtý. Buradan bizlere o dönemlerde<br />

desteðini esirgemeyen kardeþlerimize<br />

teþekkürü bir borç biliyoruz.<br />

Sizlerin gazetemize göstermiþ olduðu<br />

teveccüh gün geçtikçe artmaya<br />

devam ediyor. Bunun sonucu olarak<br />

yine 2007 senesinin sonlarýna doðru<br />

NRW Eyaletinin belli bir bölümünde<br />

(Bielefeld, Paderborn, Osnabrück vs.)<br />

gazetemizi ulaþtýrmaya baþladýk. Yine<br />

bu dönemde gazetemizin trajý<br />

20.000`e ulaþtý.<br />

Haziran 2009 itibariyle gazetemiz<br />

iki ayrý baský ile toplam 30.000 traja<br />

ulaþtý. NRW Eyaleti için 20.000 adetli<br />

özel baský ve Hessen-Bavyera-Rheinland<br />

Pfalz Eyaletleri için ise 10.000<br />

adetlik bir baský ile sizlere ulaþmaya<br />

çalýþýyoruz.<br />

Gün geçtikçe sizlerin ilgi ve desteðiyle<br />

büyümeye devam ediyoruz. Ýnþallah<br />

2010 yýlbaþý itibariyle daha ge-<br />

Impresium<br />

Künye<br />

hayat<br />

Aylýk Ücretsiz Gazete<br />

15 Aralýk/15 Ocak<br />

15 Dezember/15 Januar 2009<br />

Muharrem 1431<br />

Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni<br />

Sinan AKTÜRK<br />

hasbihal<br />

<strong>41</strong> Kere Maþallah<br />

liþmiþ bir gazete ile ve Almanya`nýn<br />

daha baska eyaletlerindeki insanýmýza<br />

da ulaþma noktasýnda çalýþmalarýmýz<br />

devam ediyor.<br />

Sizlerde ricamýz; bizlerin daha faydalý<br />

bir çalýþma ile insanýmýza ulaþmasý<br />

noktasýnda eleþtiri, teklif ve katkýlarýnýzla<br />

bizleri yönlendirmenizdir.<br />

Þu an gazetemiz bizim ideal manada<br />

istemiþ olduðumuz gazete içeriðinin<br />

yüzde 60-70 civarlarýndadýr. Bunun<br />

daha ideal konuma gelebilmesi<br />

için sizlerin teklifleri bizim için çok<br />

önemlidir.<br />

Yine 2010 yýlbaþý itibariyle gazetemizin<br />

internet sitesi (www.hayatonline.eu)<br />

son aktüel durumuna kavuþacak<br />

ve sizlerin hizmetine girecektir. Þu anda<br />

gazetemizin tüm arþivini internete<br />

aktarmýþ bulunuyoruz. Gazetemizin<br />

geçirmiþ olduðu evreleri takip edebilme<br />

imkanýna sahipsiniz.<br />

Prensip olarak belirlemiþ olduðumuz<br />

ilkelerimizin hiçbirinden taviz<br />

vermedik ve vermeyi de düþünmüyoruz.<br />

Bir kez daha tekrarlamak istiyoruz<br />

ki; gazetemizin sayfalarý her daim<br />

ve her görüþe açýk olacaktýr. Hakaret<br />

ve tahammülsüzlük içermeyen her türlü<br />

yazý ve görüþe sayfalarýmýz açýk olmaya<br />

devam edecektir. Arþivimizdeki<br />

eski sayýlarýmýza bakýldýðýnda bunun<br />

doðruluðu kanýtlanacaktýr.<br />

Sevgili dostlar!<br />

Bu sayýmýzda “Helal Gýda” ile alakalý<br />

bir dosya ile sizlerin karþýsýndayýz.<br />

Malumunuz bulunduðumuz ülkenin<br />

kendine has durumlarý yüzünden<br />

yediðimiz gýdalar ile alakalý olarak biraz<br />

dikkatli olmamýz gerekiyor. Bizler<br />

inanan insanlar olarak hayatýmýzýn<br />

belli durumlarýna dikkat etmemiz gerekiyor.<br />

Özellikle yiyeceðimiz ve içe-<br />

Yayýn Kurulu<br />

Dr. Yusuf Iþýk,<br />

Fikret Ekin,<br />

Murat Ýleri,<br />

Mahmut Aþkar,<br />

Cengiz Þahbaz,<br />

Sinan Aktürk,<br />

Aydýn Ersoy,<br />

M. Salih Aydýn<br />

ceðimiz gýdalarýn helalliðine dikkat etmek<br />

mecburiyetindeyiz. Kapitalist<br />

toplumlarda daha fazla kazanabilme<br />

uðruna bazen insan saðlýðý hice sayýlabiliyor.<br />

Tabii bunun yanýnda tüketicilerin<br />

inancýyla alakalý hassasiyetleri<br />

de gözardý edilebiliyor.<br />

Bazý firmalar bu hassasiyeti dikkate<br />

alarak ürünlerini piyasaya sunarken<br />

bazý firmalar da bunu dikkate almýyorlar.<br />

Bu bir tercihtir.<br />

Bizler inancýmýzýn bizden istemiþ<br />

olduðu þekilde ihtiyacýmýz olan gýdalarý<br />

temin etmekle mükellefiz.<br />

Örneklendirmek gerekirse; yiyeceðimiz<br />

etten tutunda, peynire kadar, sucuk<br />

salama kadar bunlarýn kesim ve<br />

imalat aþamalarýný bilmek mecburiyetindeyiz.<br />

Belki bunlarý bizler þahýs<br />

olarak takip etmekte zorlanabiliriz.<br />

Ama bu iþleri yapan kurum ve kuruluþlarýn<br />

olmasý gerekmektedir. Ki bildiðimiz<br />

kadar da bu tür kuruluþlar Almanya`da<br />

mevcuttur.<br />

Ýslam dini kolaylýklar dini olarak<br />

bilinmektedir. Evet öyledir de; ama<br />

bulunulan durum ve coðrafyaya göre<br />

fýkhi açýdan farklý bakýþ açýlarý ortaya<br />

çýkabilmektedir. Bunlarý bu iþin erbabý<br />

bir araya gelerek halletmelidir. Ve elhamdülillah<br />

bu konunun uzmaný olan<br />

pek çok ilim adamýmýz mevcuttur.<br />

Bilindiði gibi dini meselelerle alakalý<br />

olarak Almanya`da dini cemaatler<br />

muhatap alýnmaktadýr. Belki yakýn zamana<br />

kadar bizlerin bu noktada eksiklikleri<br />

mevcuttu. Ama özellikle<br />

KRM``in kurulmasýndan sonra bu sýkýntýnýn<br />

da giderildiði kanaatindeyiz.<br />

Artýk kendini bilmez birileri çýkarak<br />

hiç de bilgi sahibi olmadýðý Ýslami meseleler<br />

hakkýnda fetvalar verme densizliðine<br />

düþmeyecek. Bu iþin erbabý<br />

olan ilim ehlinin verdiði bilgiler hem<br />

Merkez<br />

Königsbergerstr. 16<br />

61169 Friedberg<br />

Tel: 06031-162<strong>41</strong>1<br />

Fax: 06031-738644<br />

E-Mail: info@hayatonline.eu<br />

Web: www.hayatonline.eu<br />

Basýldýðý Yer:<br />

Sunprint GmbH Offenbach<br />

Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz.<br />

Bielefeld: Mehmet Demir<br />

Tel: 0178-2063526<br />

E-Mail: bielefeld@hayatonline.eu<br />

millihayat@hotmail.de<br />

.<br />

Köln: Ahmet Çakýlcý<br />

Tel: 0172-210<strong>41</strong>21<br />

E-Mail: koeln@hayatonline.eu<br />

Alman resmi makamlarýný ve hem de<br />

kamuoyunu tatmin edecek düzeydedir.<br />

Helal Gýda eksenli dosyamýzda iþinin<br />

erbabý akademik kariyeri olan ve<br />

insanýmýz tarafýndan itibar edilen þahýslarýn<br />

yazýlarý mevcuttur. Bu konuda<br />

doyurucu bilgiler edineceðiniz kanaatindeyiz.<br />

Yine Almanya Helal Sertifikalama<br />

Kurumu yetkilileri ile yapýlan röportajda<br />

buradaki durum hakkýnda bilgiler<br />

alabileceksiniz.<br />

Eðer bizler inandýðýmýz deðerler<br />

ile alakalý olarak ýsrarcý ve talepkar<br />

olursak hem resmi makamlar ve hem<br />

de gýda ihtiyaçlarýmýzý karþýlayan firmalar<br />

bu hassasiyetleri dikkate almak<br />

mecburiyetinde kalacaklardýr.<br />

Burada meseleyi bazý politikacýlarýn<br />

istismar etmeye çalýþmasý gibi deðil<br />

de bizlerin dini ve milli hassasiyetlerinin<br />

dikkate alýnmasý olarak deðerlendirmek<br />

gerekir.<br />

Özellikle Kurban Bayramlarý dönemlerinde<br />

bazý politik çevrelerin kýþkýrtmalarýyla<br />

engellenmeye çalýþýlan<br />

þoksuz kurban kesimi bu konularýn<br />

baþýnda geliyor. Burada özellikle bu<br />

mesele ile alakalý olarak mücadelesine<br />

yýlmadan devam eden sevgili Rüstem<br />

Altýnküpeyi de anmadan geçemeyeceðiz.<br />

Bu vesile ile yeni Hicri Yýlýnýzý<br />

(1431) ve yeni Miladi Yýlýnýzý (2010)<br />

tebrik etmek istiyoruz.<br />

Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý bereketlendirsin,<br />

þuurlandýrsýn.<br />

Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr.<br />

Allah`a emanet olun.<br />

Not: Kýymetli Aðabeyim Mehmet<br />

Toprak Bey`in Evladý Halil Toprak,<br />

Havva Akkaya ile dünyaevine girmiþtir.<br />

Yeni evli çifte iki cihan saadeti dilerim.<br />

Bölge Temsilcileri<br />

Dortmund: Fatih Kahraman<br />

Tel: 0172-5768278<br />

E-Mail: dortmund@hayatonline.eu<br />

.<br />

Düsseldorf: Murat Satýlmýþ<br />

Tel: 0157-72<strong>41</strong>4539<br />

E-Mail: dusseldorf@hayatonline.eu


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

4 hayat<br />

Asým TOZOÐLU<br />

melik.sel@gmx.de<br />

2009 yýlýnýn sonuna<br />

yaklaþtýðýmýz bu günlerde,<br />

yýlýn bitimiyle,<br />

bazý önemli iþlevlerin de<br />

süresi bitmiþ oluyor.<br />

Mesela 2005 yýlýna ait<br />

vergi denkleþtirme iþlemi<br />

ancak 31.12.2009 gününe<br />

kadar maliyeye bildirilebiliniyor.<br />

Aksi halde haklarýmýz<br />

yanýyor.<br />

Bu arada Almanca tabiriyle<br />

"Wohnunsbauprämie"<br />

dediðimiz ev yaptýrým teþvik<br />

primleri için 2005 deðil<br />

2007 yýlý için süre doluyor.<br />

Elinde bankalara ait bu belgeleri<br />

olanlar mutlaka gerekli<br />

dilekçelerini doldurup<br />

imzaladýktan sonra bankalarýna<br />

versinler veya göndersinler<br />

ki haklarý yanmasýn.<br />

Bir yýl içinde banka yapý<br />

tasarruf (Bauspar) hesabýnda<br />

biriktirdikleri paranýn<br />

yüzde onunu devlet<br />

IGMG Ruhr-A Bölgesi<br />

yönetim kurullarý Dortmunddaki<br />

Bölge Merkezinde<br />

bir araya geldi.<br />

Toplantý Yýldýz Projesi sorumlusu<br />

Ýsa Özer`in okumuþ<br />

olduðu Kur`an-ý Kerimle<br />

start verdi.<br />

Ardýndan IGMG Ruhr<br />

A Bölge Teþkilatlanma<br />

Baþkaný Harun Caylan`ýn<br />

yoklama ve gündemi takdim<br />

etti.<br />

Daha sonra açýlýþ konuþmasý<br />

için IGMG Ruhr<br />

A Bölge Baþkaný Özcan<br />

Kuri söz aldý. Kuri oluþturduklarý<br />

burs komisyonu<br />

hakkýnda kýsaca bilgi verdi.<br />

Kuri, þubelerde yapýlan<br />

teftiþlere de deðindi. Daha<br />

sonra Özcan Kuri katýlan<br />

yönetim kurulu üyelere<br />

“Ýdareciler ve üyelerarasý<br />

iliþkiler” hakkýnda bir seminer<br />

verdi.<br />

prim olarak vermektedir.<br />

Tabii ki aileler için 94 euroyu,<br />

bekarlar için 49 euroyu<br />

geçmeyen bu miktar<br />

bence küçümsenmemelidir.<br />

Diðer taraftan Riester<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 bilgilendirme<br />

2005<br />

yýlý<br />

yanmasýn<br />

sürelere<br />

dikkat<br />

Yeni bina hakkýnda bilgi<br />

veren Özcan Kuri, pek<br />

yakýnda bina alýmý için çalýþmalar<br />

yoðunlaþtýðýný<br />

söyledi.<br />

Daha sonra söz alan<br />

IGMG Ruhr A Bölge Teþ-<br />

Rente veya benzeri emeklilik<br />

parasýný ödeyenlerde<br />

"Zulageantrag" denilen dilekçeleri<br />

doldurup 2007 yýlýna<br />

ait dilekçeleri sene sonuna<br />

kadar ilgili kuruluþa<br />

IGMG Ruhr-A Geniþletilmiþ Bölge<br />

Yönetim Kurullarý Toplantýsý<br />

kilatlanma Baþkaný Harun<br />

Caylan söz aldý. Caylan<br />

bölgede yapýlan ve önümüzdeki<br />

dönem yapýlmasý<br />

gereken koordinasyon ve<br />

komisyon toplantýlarý hakkýnda<br />

kýsa bilgiler verdi.<br />

göndermelidirler. Bilindiði<br />

gibi Riester Rente de bilhassa<br />

kendisi çalýþýp da eþi<br />

çalýþmayan ve birden fazla<br />

çocuðu olan ailelerde devlet<br />

destek vermektedir. Eþi<br />

için 220 euro, çocuk baþýna<br />

da gelire oranla destek<br />

alacak mükellef, dilekçe<br />

vermezse, hakký yanacaktýr.<br />

O halde bazý konularda<br />

süre dolmak üzereyken, uzmanýnýza<br />

danýþýnýz ve haklarýnýz<br />

yanmasýn.<br />

Yapýlan araþtýrmalar<br />

gösteriyor ki, yüzbinlerce<br />

vergi mükellefi hala 2005<br />

yýlýna ait vergi denkleþtirme<br />

iþlemini yaptýrmamýþ<br />

ve devlete hediye etmiþtir.<br />

Caylan birimlerin yaz tatiline<br />

kadar en azýndan 2 koordinasyon<br />

toplantýsýnýn<br />

yapmasýnýn gerektiðinin<br />

altýný çizdi.<br />

Teþkilatlanmadan sonra<br />

sýrasýyla söz alan Gençlik<br />

Teþkilatý, Kadýnlar Teþkilatý<br />

ve Kadýnlar Gençlik Teþkilatý<br />

sorumlularý söz alýp<br />

kendi birimleri hakkýnda<br />

bilgiler verdiler.<br />

Ondan sonra her üyeye<br />

dilek ve temmenisini söylemesi<br />

için fýrsat verildi.<br />

Dilek ve temenniden<br />

sonra okunan Kur`an-ý Kerimle<br />

toplantý son buldu.<br />

IGMG Gelsenkirchen-Hassel Þubesinin Anasýnýfý<br />

Saadet Bahçesinden örnek bir çalýþma<br />

IGMG Ruhr A<br />

Bölgesine baðlý<br />

olarak faaliyetlerini<br />

sürdüren Gelsenkirchen–Hassel<br />

þubesinin<br />

Anasýnýfý Saadet<br />

Bahçesi Ramazan`da<br />

baþlattýklarý kumbarayla<br />

kurban toplama<br />

çalýþmasý çok büyük<br />

baþarýyla tamamlandý.<br />

IGMG Ruhr A<br />

Bölge Kurban Sorumlusu<br />

Ahmet Yazýcý,<br />

Gelsenkirchen–Hassel<br />

Þube Baþkaný Ergün<br />

Tav ve Gelsenkirchen–Hassel<br />

Þube<br />

Sosyal Hizmetler<br />

Baþkaný Ferhat Eroðlu<br />

onlarý ziyaret ederek<br />

bu büyük baþarýlarýndan<br />

dolayý onlarý<br />

ve hocalarýný tebrik<br />

ederek hediyeler verdiler.<br />

Bu çalýþmanýn bir<br />

örnek teþkil ettiðini,<br />

minik yavrularýmýzýn<br />

bu güzel davranýþlarýnýn<br />

takdire þayan olduðunu<br />

belirttiler.<br />

Toplanan kurban<br />

bedelleri bölge sorumlularýna<br />

teslim<br />

edildi.<br />

M.Veysel Söyleyenoðlu<br />

Bauspar- und Finanzfachmann (BWB)<br />

Bezirksleiter der Bausparkasse Mainz AG<br />

1431. Yeni Hicri<br />

Yýlýnýzý Tebrik Ederiz<br />

Berliner Straße 23 . 51063 KÖLN<br />

Tel: 0221 16853104<br />

Fax: 0221 16853109<br />

Mobil: 0172 5151209<br />

e-mail:<br />

m.veysel.soeyleyenoglu@vertrieb.bkm.de


dosya<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

5<br />

Dünya ve dünya insaný<br />

bir kaos süreci<br />

yaþýyor. Ozon tabakasý<br />

yýrtýldý, delik büyüyor<br />

ve ultraviyole ýþýnlarý insanlýðý<br />

tehdit ediyor. Buzlar eriyor,<br />

denizlerin her yýl periyodik<br />

olarak yükseldiði bilim<br />

adamlarýnca açýklanýyor.<br />

Dünyanýn dörtte üçünün<br />

su ve dörtte birinin kara parçasý<br />

olduðunu biliyoruz. Þu<br />

süreçte karaparçasý ve üzerinde<br />

yaþayan insanlar, hayvanlar<br />

ve bitkiler adeta diken<br />

üstünde, gelecekteki<br />

tehlikeleri göðüsleyebilmek<br />

için tedbir çabalarýný yoðunlaþtýrýyor.<br />

Uluslararasý bir sürü toplantýlar,<br />

konferanslar, sempozyumlar...vb.<br />

yapýlýyor ve<br />

çareler araþtýrýlýyor. Çevre,<br />

hava, su ve gýdalarýn kanserojen<br />

maddelerinden arýndýrýlmasý<br />

için yoðun çaba sarfediliyor.<br />

Dünya Saðlýk Örgütünün<br />

verilerine göre, sýrf<br />

kanserojen virüsüyle mücadele<br />

için ilaca ve týbbi malzemelere<br />

harcanan para beþyüz<br />

milyar dolar. Buna ne sigorta<br />

þirketleri dayanýr, ne<br />

de devlet bütçeleri. Gelecek,<br />

tehlike arzediyor.<br />

Konvensiyonel silahlanmanýn<br />

önüne geçilmesi, sera<br />

gazlarýnýn asgariye düþürülmesi,<br />

atom silahlarýnýn önlenmesi,<br />

uranyum zenginleþtirme<br />

faaliyetlerinin sonlandýrýlmasý,<br />

kozmetik sanayiinin<br />

frenlenmesi, GDO`lu<br />

(genetiðiyle oynanmýþ organik)<br />

gýdalarýn tüketilmemesi...vb.<br />

gibi bir çok tedbir<br />

düþünülmekte, konuþulmakta,<br />

endiþeler paylaþýlmakta<br />

ama, bu düþünülen ve konuþulan<br />

tedbirler bir türlü hayata<br />

geçirilememektedir.<br />

Çünkü yukarýda sýraladýðýmýz<br />

çalýþmalardan rant elde<br />

eden, milyar dolarlarýna artý<br />

milyar dolarlar ekleyen<br />

uluslararasý dev firmalar kazançlarýndan<br />

taviz vermek<br />

istememektedirler. Onlarý,<br />

gelecek nesillerin saðlýklý ortamlarda<br />

yaþamasý ve müreffeh<br />

bir hayat sürmesi ve<br />

geleceðe umutla bakmalarý<br />

pek ilgilendirmemektedir.<br />

Ýnsanlýk bu hale nasýl<br />

geldi, kimler rol oynadý,<br />

hangi felsefi veya dini veriler<br />

müessir oldu, seküler bilim<br />

ne yapýyor. Milyarlarca<br />

dolar harcanarak nesillerin<br />

yetiþmesi için kurulan üni-<br />

Dr. Yusuf IÞIK<br />

versiteler, enstitüler, araþtýrma<br />

ve geliþtirme merkezleri<br />

ne iþ yaparlar. Bütün bunlar<br />

derin derin düþünülmesi ve<br />

üzerinde hassasiyetle ve titizlikle<br />

irdelenmesi gereken<br />

konular. Giderek büyük bir<br />

köy haline dönüþtürülen ihtiyar<br />

dünyanýn sakinleri endiþeli<br />

bekleyiþini sürdürmektedir...<br />

Ýnsanlýðý tehdit<br />

eden ve kaosu körükleyen<br />

bir baþska<br />

bela da terör, toplu<br />

katliam, harp,<br />

darp, kin-öfke,<br />

düþmanlýk, stres,<br />

sinir, asabiyet, ýrkçýlýk<br />

ve nefret...<br />

Toplumlar cinnet<br />

geçiriyor. Refah<br />

seviyesi yüksek<br />

toplumlarda artan<br />

cinayetler, sabotajlar,<br />

kundaklamalar<br />

ve intiharlar,<br />

bir hayli düþündürücü.<br />

Bütün bunlar<br />

neden oluyor dersiniz?<br />

Yok mu bir<br />

çaresi? Bu kaos ortamýndan<br />

insanlýðý<br />

kurtaracak necat<br />

yollarý kapalý mý<br />

acaba? Bu iþlerin<br />

üstesinden nasýl<br />

gelinecek? Eþrefi<br />

mahlukat (en þerefli<br />

yaratýk) olarak<br />

yaratýlan insan, Yaratýcýsýnýn<br />

ortaya<br />

koyduðu kural, kaide,<br />

prensip, sistem,<br />

metod ve düzen<br />

çerçevesinde<br />

yaþamayý cüz`i iradesiyle<br />

murad<br />

ederse, külli irade<br />

sahibi Yaratýcý onu<br />

halkeder. Yeter ki<br />

insanlýk, Yaratýcýsýnýn<br />

gösterdiði yola<br />

girsin. “Gayril<br />

GDO`su<br />

Bozuk<br />

Dünya<br />

maðdubi aleyhim ve la`ddallin”<br />

prensibine aminnnn desin.<br />

Ýþte o zaman doðru/yanlýþ,<br />

hak/batýl. iyi/kötü, zulüm/adalet,<br />

kar/zarar, helal/haram,<br />

güzel/çirkin, net<br />

olarak ortaya çýkar.<br />

Kin ve nefretin yerini,<br />

sevgi ve saygý alýr. Terör ve<br />

anarþinin yerini, barýþ ve<br />

sulh alýr. Egoizmin ve bencilliðin<br />

yerini, paylaþým alýr.<br />

Düþmanlýðýn yerini dostluk<br />

alýr.<br />

Heyhat ki, Heyhat!<br />

Bu günlerde þu Türkiyemizin<br />

haline bakýn Allah aþkýna.<br />

Terör, ölüm, bomba,<br />

molotof kokteyli, sabotaj,<br />

barut kokusu, endiþe, korku,<br />

geçim sýkýntýsý ve panik...<br />

Durup dururken<br />

cennet vatan ülkemiz<br />

3-5 yýlda bu<br />

hale gelmedi. Yýllarca<br />

uygulanan<br />

çarpýk sistem ve<br />

dini öteleyen anlayýþ,<br />

GDO`su bozuk<br />

nesillerin yetiþmesine<br />

sebep oldu.<br />

Þimdi bu nesiller<br />

huzur bozuyor, telafisi<br />

mümkün olmayan<br />

olaylara sebebiyet<br />

veriyor ve<br />

böylece sonsuz<br />

maddi ve manevi<br />

zararlar açýyor.<br />

Aktütün, Daðlýca,<br />

Tokat, Sivas,<br />

Maraþ, Çorum<br />

olaylarý, faili meçhul<br />

cinayetler, Yakamoz,<br />

Ayýþýðý,<br />

Kafes, Eldiven ve<br />

benzeri ihtilal giriþimleri,<br />

ordudaki<br />

kamplaþmalar, üniversitelerdeki<br />

rahatsýzlýklar,<br />

iktidar/muhalefet<br />

dalaþmalarý,<br />

ýrkçý talepler...<br />

bütün bunlar<br />

toplumu karamsarlýða<br />

sevkediyor.<br />

Onbeþ yaþýndan<br />

küçüklere Kur`an<br />

dersi, Ýslam ahlaký<br />

verilmesini yasaklar<br />

ve mahalle baskýsý(!)<br />

adý altýnda<br />

dindar insanlarý<br />

ötelerseniz, geriye<br />

elinizde GDO`lu<br />

(genetiðiyle oynanmýþ) nesiller<br />

kalýr. Ýþte bu durumdan<br />

þikayetçi olmaya hakkýnýz<br />

yok. Ürettiðinizi biçiyorsunuz.<br />

“Ne ekersen onu biçersin”<br />

atasözünü hiç duymadýnýz<br />

mý?<br />

Ülkemizde bir baþka sýkýntý(!)da<br />

Ýmam-Hatip Liseleri<br />

olarak gösteriliyor. Bu<br />

liselerden mezun olanlarýn<br />

yüksek kademelerde veya<br />

bürokraside görev almamalarý<br />

için katsayý engelleri çýkartýlýyor.<br />

Danýþtay bu iþe ön<br />

ayak oluyor.<br />

Daha dün Danýþtay saldýrýlarýndan<br />

þikayet eden üyeler,<br />

bu tip tehlikelerin nereden<br />

geldiðinin bile farkýnda<br />

deðiller.<br />

Ýmam-Hatip okullarý gereklidir.<br />

Gereklidir çünkü,<br />

bu toplumun huzura, sükuna<br />

ihtiyacý var. Ahlaklý, dürüst,<br />

vatanýný milletini seven, insanlýða<br />

yararlý, bencil olmayan,<br />

adaleti zulümden ayýran,<br />

teröre bulaþmayan nesillerin<br />

muharrik gücüdür bu<br />

okullar.<br />

Otuz yýldan beri terörle<br />

yaþayan güneydoðu ve doðu<br />

Anadoluda misal; Diyarbakýr,<br />

Mardin, Van gibi þehirlerde<br />

bin-ikibin kiþilik Bölge<br />

Yatýlý Ýmam-Hatip okullarý<br />

ve Ýlahiyat Fakülteleri<br />

açýlmýþ olsaydý, bölge bugünkü<br />

durumda olur muydu?<br />

Bununla birlikte Bölge<br />

Meslek Okullarý ve paralelinde<br />

oluþturulacak üniversiteler<br />

kurulsaydý böyle mi<br />

olurdu?..<br />

Dini ve dindarlarý öteleyerek,<br />

iterek, kakarak, seküler<br />

bir toplum meydana getirmeye<br />

çalýþýrsanýz neticeden<br />

þikayet etme hakkýný<br />

kaybedersiniz.<br />

Demem o ki, insanlýðýn<br />

kaos ortamýndan kurtulmasý,<br />

çevre tahribatýnýn önlenmesi,<br />

beslenme problemlerinin<br />

en aza indirgenmesi, özgürlüklerin<br />

kamil manada elde<br />

edilmesi, yaþam hakkýna<br />

saygý gösterilmesi ve barýþ<br />

ortamýnýn saðlanmasý din ve<br />

ahlaki ön planda tutan, yaradýlmýþý<br />

Yaradandan dolayý<br />

seven, hak hukuk bilen,<br />

edepli, saygýlý, ve de bilgili<br />

nesillerin yetiþtirilmesiyle<br />

mümkün olacaktýr.<br />

Unutmamak gerekir ki,<br />

en büyük yatýrým; insan yetiþtirmeye<br />

yönelik yapýlan<br />

yatýrýmdýr.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

6 hayat<br />

Gurbetçilerimiz domuz<br />

gribi aþýsý olmalýlar<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

haber<br />

Son aylarda bütün<br />

dünyada salgýn haline<br />

gelen ve Türkiyemizde<br />

de çok sayýda kiþinin<br />

ölümüne sebep olan domuz<br />

gribi ve ona karþý geliþtirilen<br />

aþý ile ilgili tartýþmalar<br />

halký ikiye bölmüþ<br />

durumda.<br />

Ama bu konunun böyle<br />

olmadýðý gerçeðini, Duisburg’da<br />

genel doktor hizmeti<br />

veren Ýbrahim Güneþ<br />

konuya açýklýk getirdi. Güneþ<br />

açýklamasýnda “Duisburg<br />

ve çevresinde çok sayýda<br />

yabancý kökenli insanlar<br />

yaþamaktalar. Aþý olanlarýn<br />

sayýsý da burda çok<br />

az. Onun için þehrimize<br />

çevre þehirlerden gelen Almanlar<br />

oralar da aþý bulamadýklarý<br />

için burada oluyorlar.<br />

Almanlar bunun farkýna<br />

vardýlar. Çevremizdeki<br />

bütün Almanlar, bürokratlar,<br />

bankacýlar, sigortacýlar<br />

yani Almanlarýn çoðu<br />

aþýyý oldular. Bu aþýnýn yan<br />

etkisi olsa AB topluluðu<br />

buna izin vermez ve piyasaya<br />

sürmez. Vatandaþlarýmýzýn<br />

bu konuda daha duyarlý<br />

olmalarýný ve özen<br />

göstermelerini istiyoruz”<br />

dedi.<br />

TEST ÜCRETE TABÝ<br />

Domuz gribi ile ilgili<br />

tartýþmalara açýklýk getirmek<br />

isteyen Dr. Ýbrahim<br />

Güneþ domuz gribi için test<br />

de yapýlmakta diyerek konuþmasýna<br />

“Bu testeler ücrete<br />

tabi. Bu ücreti aðýr<br />

hastalardan, hamilelerden<br />

ve 6 aydan küçük çocuklardan<br />

almýyorlar. Ve bu test<br />

50 euraya yakýn. Bu dört<br />

kiþilik aileye 200 euroya<br />

mal oluyor. Bu da caydýrýcý<br />

oluyor ve test yaptýrmýyorlar.<br />

Bunlara lüzüm olmadan<br />

hiçbir yan etkisi þimdiye<br />

kadar Almanya’da görülmeyen<br />

domuz gribi aþýnýný<br />

olmalarýnda hiçbir<br />

korkularýnýn olmasýna neden<br />

yok. Hem bu aþý bedava<br />

yapýlmakda” diyerek<br />

konuþmasýný sürdürdü.<br />

HASTALIK YABAN-<br />

CILARDA HIZLA YA-<br />

YILIYOR<br />

Konuya açýklýk getirmek<br />

isteyen genel doktor<br />

hizmeti veren doktor Ýbrahim<br />

Güneþ “Domuz gribi<br />

göçmenlerde daha fazla.<br />

Çünkü karþýlaþtýklarýnda<br />

samimi bir þekilde tokalaþýp<br />

sarýlýyorlar. Kalabalýk<br />

aileler olduklarý için ve çocuk<br />

sayýsý fazla olduðu için<br />

hastalýk daha fazla görülüyor.<br />

Ziyaretlerimiz birbirimize<br />

daha fazla. Onun da<br />

etkisi ile hastalýk hýzla yayýlmakta.<br />

Gurbetçilerimiz<br />

fazlaca Türk televizyonlarýna<br />

baktýklarý için ve Baþbakanýn<br />

da olmamasý yüzünden<br />

aþýya lüzüm olmadýðý<br />

kanýsýndalar ama bu<br />

kaný yanlýþ. Herkes kendisinden<br />

sorumlu, Almanya`da<br />

50 milyon kiþi aþý olmuþ<br />

durumda ve aþý bitti.<br />

Ýkinci partinin de üç hafta<br />

sonunda geleceði söyleniyor.<br />

Bu uzun bir zaman.<br />

Hastalýk durmuyor. Gurbetçilerimizin<br />

aþý olmasýnda<br />

hiçbir korkularýnýn olmasýna<br />

neden yok. Yan etkisi<br />

olsa þimdiye kadar çýkardý.<br />

Gurbetçilerimizi bir<br />

an önce domuz gribi aþýsý<br />

olmalarý gerek” dedi.<br />

Duisburg’un köklü takýmlarýndan<br />

TSV Bruckhausen<br />

(Türk Spor Kulübü), ile<br />

FSV (Futbol kulubü Duisburg) arasýnda<br />

oynanan lig karþýlaþmasýnda<br />

üstünlük olmadý ve maç 2-2 berabere<br />

bitti.<br />

Bezirksliga ekiplerimizin yaptýklarý<br />

karþýlaþmada seyircilerin<br />

maça olan ilgisi beklenenden fazla<br />

oldu. Genelde bir orta saha mücadelesi<br />

þeklinde geçen karþýlaþmada<br />

ev sahibi TSV Buruckhausen rakibine<br />

nazaran daha tutuk bir futbol<br />

çýkarmasýna raðmen maçýn 14.dak.<br />

Musa’nýn yirmi metreden attýðý<br />

düzgün bir vuruþla takýmýný 1-0<br />

öne geçirdi. Maçýn ilk yarý sonlarýna<br />

doðru kazanýlan serbest vuruþu<br />

FSV dan Fehmi direðe niþanlarken<br />

ilk yarý da bu skorla bitti.<br />

Ýkinci yarýya hýzla baþlayan<br />

FSV bunu iyi deðerlendirdi ve 59.<br />

dak. ceza sahasýnda topla buluþan<br />

Duisburg Derbisinde Beraberlik<br />

Ýslam rakibini teknik bir hareketle<br />

geçip, düzgün bir vuruþla maçta<br />

beraberliði saðladý. 1-1. Maçýn 66.<br />

dakikasýnda FSV takýmýnýn defansýnýn<br />

dikkatsizliðinden yararlanan<br />

Osman takýmý TSV’yu 2-1 öne<br />

geçirdi. Bu öne geçiþ yanlýz bir<br />

dakika sürdü ve FSV yalçýn ile<br />

maçda 2-2`lik beraberliði saðladý.<br />

Ýyi bir yönetim gösteren maçýn<br />

hakemi maçýn daha kaliteli olmasýnda<br />

en büyük etkendi. Soðuk<br />

havaya karþý futbol severlerin maça<br />

olan ilgisi ise bir hayli fazla idi.<br />

Duisburg derbysinde 2-2`lik beraberlikle<br />

üst sýralardý sýra deðiþmedi<br />

ve FSV ikinciliðini, TSV`da ayný<br />

puanla üçüncülüðünü korudu.<br />

GENÇOSMAN GENÇLÝK<br />

BEÞÝ BÝR YERDE DEDÝ<br />

Kraisliga B`de mücadele eden<br />

Gençosman gençlik bu hafta<br />

deplasmanda karþýlaþtýðý SV<br />

Becker-werth’i 5-1 gibi farklý bir<br />

skorla yenerek liderliðini sürdürdü.<br />

Baþtan sona rakibine göre düzenli<br />

bir oyun sergileyen ekibimiz ilk<br />

yarýyý Tahir’in gölü ile 1-0 önde<br />

bitirdi. Ýkinci yarýda da oyun disiplininden<br />

kopmayarak Tahir,<br />

Selçuk, Sinan ve George hanna`nýn<br />

attýðý gollerle skoru 5-0 yaptý.<br />

Maçýn bitimine doðru kalesinde bir<br />

gol gören ekibimiz maçý 5-1 gibi<br />

bir skorla alarak, haftayý hem galibiyet<br />

ve lider olarak kapamasýný<br />

bildi.<br />

DÝNSLAKEN BELEDÝYESÝNDE<br />

ATÝB PROJELERÝ ANLATILDI<br />

Dinslaken Aile Birliði<br />

(AK Familienbündnis<br />

Dinslaken) tarafýndan<br />

“Bangladeþ`te Aile<br />

Yaþantýsý” (Familienleben in<br />

Bangladesch) adý altýnda bir<br />

proðram tertip edildi.<br />

Proðrama konuþmacý<br />

olarak davet edilen ATÝB<br />

Genel Baþkan Yardýmcýsý<br />

Yakup Tufan, Bangladeþ’te<br />

ailelerin yüz yüze olduklarý<br />

günlük hayatý ve karþýlaþýlan<br />

zor þartlarý anlattý.<br />

Yakup Tufan, ATÝB Kurban<br />

Kampanyasý vesilesiyle<br />

Bangladeþ’te kesilen kurbanlar<br />

ve yapýlan yardýmlara<br />

deðindi. Kiþoraganj’da<br />

bulunduðu süre içerisinde<br />

bizzat müþahede ettiði günlük<br />

hayat ile ilgili bilgiler<br />

verdi. Ülkenin nüfusunun<br />

yoðun olmasý ve<br />

buna karþýlýk iþ alanlarýnýn<br />

darlýðý, geçim sýkýntýlarýn<br />

daha da artmasýna<br />

sebep olduðunu misallerle<br />

izzah etti. Günlerce<br />

yaðan muson yaðmurlarýnýn<br />

birlikte getirdiði olumsuzluklarý<br />

anlattý. Çalýþan insanlarýn<br />

günlük kazançlarýnýn<br />

1.00 Euro’nun bile altýnda<br />

olduðuna dikkat çekti.<br />

Yakup Tufan, bütün bu<br />

buna benzer olumsuzluklarýn<br />

Bangladeþ’i dýþ yardýma<br />

muhtaç ettiðinin<br />

altýný çizdi.<br />

Dinslaken Belediyesinde<br />

düzenlenen proðramda,<br />

dünyanýn büyük<br />

bir bölümünü içerisine<br />

alan maðdur ve mazlum<br />

coðrafyada yaþayan insanlarýn<br />

çektikleri sýkýntýlar dile<br />

getirildi.<br />

Dünyanýn muhtelif bölgelerinde<br />

yaþayan maðdur<br />

ve muhtaç insanlara,<br />

ATÝB’in yaptýðý yardýmlarýn<br />

nasýl ve ne þekilde ulaþtýrýldýðý<br />

hakkýnda bilgiler, PP<br />

proðramý eþliðinde anlatýldý.<br />

ATÝB’in gerek Bangladeþ’e<br />

gerekse dünyanýn diðer<br />

bölgelerine yaptýðý insani<br />

yardýmlar, bu konudaki<br />

projeler ve hizmetler Almanlar<br />

tarafýndan takdirle<br />

karþýlandý.


dosya<br />

Küre ölçekli Müslüman-Doðu<br />

ile Hýristiyan-Batý<br />

arasýndaki<br />

geliþmeler deðerlendirilirken;<br />

“11 Eylül<br />

2001” bir dönüm noktasý<br />

olarak kabul görüyor ve<br />

ona göre meseleler tasnif<br />

ediliyor. Batý Avrupa Müslüman<br />

Göçmenleri açýsýndan<br />

da; “29 Kasým 2009”<br />

öncesi ve sonrasýna göre<br />

konular sýnýflandýrýlacak.<br />

Ýsviçre’de halk oylamasý<br />

neticesinde minare yapýmýna<br />

getirilen yasaðý simgeleyen<br />

bu tarih zamanla týpký<br />

“11 09 2001” gibi, “29 11<br />

2009” da, zihinlerde bir kýrýlma<br />

noktasý olarak yerini<br />

alacak.<br />

“11 Eylül” kan ve barutun<br />

þekillendirdiði bir Sýcak<br />

Savaþ özelliðine sahipken,<br />

“29 Kasým”, sadece<br />

Batý Avrupa’yla sýnýrlý kalmayacak<br />

yeni bir Kültürel<br />

Soðuk Savaþ’ýn baþlangýç<br />

tarihi olarak kayýtlara geçecek.<br />

Bu çapta hadiseler bugünden<br />

sabaha peydah olmuyor.<br />

Hýristiyan-Batý’nýn,<br />

Müslüman-Doðu’ya karþý<br />

önyargýsý bazýlarýna göre<br />

bin yýldan beri, Prof. Urs<br />

Altermatt gibi tarihçilere<br />

göre ise, bu travma Türklerin<br />

Viyana Kuþatmasý’ndan<br />

beri devam etmektedir.<br />

Toplumlarýn nabzýný tutanlar<br />

kadar onlarý yönlendirenler<br />

de, farklý sahalarda<br />

söz sahibi olan kanaat önderleridir.<br />

Batý dünyasýnýn,<br />

Ýslâmiyet’e karþý Kültürel<br />

Soðuk Savaþ baþlatma niyetini,<br />

daha önceleri Avrupa’dan<br />

Amerika’ya kadar<br />

açýlan yelpazade birçok aydýnýn<br />

bu istikametteki kalem<br />

oynatmalarýndan sezinlemiþtik.<br />

“Ýsviçe’deki bu oylama<br />

Avrupa Neo-Irkçýlýðý için<br />

bir kilometre taþý olacaktýr.<br />

Bu olay bundan 20 sene<br />

sonra da konuþulmaya devam<br />

edecek. Yeni bir kültür<br />

savaþýný markalaþtýran bu<br />

hadise, liberal toplum dürüstlüðünü<br />

ve müsamahakârlýðýný<br />

kýrmýþtýr. Uyumun<br />

örnek ülkesi Ýsviçre’de<br />

(minare yasaðý) vuku<br />

bulduðundan, kýrýlma daha<br />

da sert olmuþtur. Minare<br />

kararý, Avrupa için bir iþaret<br />

fiþeðidir. Ýsviçre’nin<br />

Mahmut AÞKAR<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

mahmut.askar@t-online.de<br />

farkýnda olmadan baþlattýðý<br />

Ýslâm tartýþmasý diðer ülkelerde<br />

daha kuvvetlenerek<br />

devam edecek. Bundan<br />

sonra Avusturya’da da benzeri<br />

bir hareket olacaðýndan<br />

oldukça eminim. Bu<br />

ülke Ýsviçre’ye çok benziyor.<br />

Fransa’da da hareretli<br />

tartýþmalar baþlayacak.<br />

(Urs Altermatt, NZZ,<br />

6.12.09)”<br />

Fransa tartýþmayý bizzat<br />

Cumhurbaþkaný Sarkozy<br />

ile baþlatýrken, Almanya’da<br />

zaten ardý arkasý kesilmeyen<br />

Ýslâm-Müslüman<br />

Göçmen tartýþmalarý, “Ýsviçre<br />

halkýnýn endiþelerini<br />

anlýyor, korkularýný paylaþýyoruz”<br />

meâlinde, gayet<br />

diplomatik bir üslupla niyet<br />

açýða vurulduktan sonra<br />

cesaret ve güç kazandý.<br />

Henüz daha Ýsviçre gibi,<br />

Avusturya, Almanya, Hollanda,<br />

Danimarka ve Fransa,<br />

hatta Ýngiltere kendi<br />

müslüman azýnlýðýna karþý,<br />

niyetini refarandum yoluyla<br />

deþifre etmiþ deðil... Buna<br />

adý geçen ülke idarecilerinin<br />

þimdilik cesaret edeceði<br />

kanaatinde deðiliz.<br />

Sözkonusu ülkelerin, Ýsviçre’nin<br />

yaptýðý yanlýþý (!)<br />

yapmamalarý belki bir teselli<br />

olarak görülebilir, fakat<br />

giderek güçlenen Anti-<br />

Müslüman dalganýn örtbas<br />

edilmesi daha vahim neticeler<br />

de doðurabilir.<br />

hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

7<br />

Minareye<br />

Giydirilen<br />

Kýlýf: Korku<br />

Kültürü<br />

Yýllardan beri yerli halkýný<br />

müslüman azýnlýðýn<br />

aleyhine kýþkýrtanlar; bazen<br />

kadýn haklarý, bazen Türkiye’nin<br />

AB üyeliði karþýtlýðý,<br />

bazen de cami veya minarenin<br />

yasaklanmasý adýna<br />

kin ve nefret kusarak<br />

bundan bir korku kültürü<br />

yarattýlar. “Yabancýya,<br />

özellikle de Ýslâm’a karþý<br />

korku, bütün Avrupa’ya<br />

yayýlmýþtýr.” diyen Ýsviçreli<br />

Prof. Urs Altermatt,<br />

mülâkatýn devamýnda; “Biz<br />

Avrupalýlarýn koruduðu o<br />

düþman simge Doðu’dadýr.<br />

Türklerden sonra, 20 yýl<br />

öncesi Soðuk Savaþ döneminde<br />

düþmanýmýz komünistlerdi.<br />

Sovyetler Birliði’nin<br />

çökmesinden sonra<br />

düþmaný yeniden tanýmlamamýz<br />

gerekiyordu. O zamandan<br />

beri bizim eski fobimiz<br />

Doðu’nun yerine tekrar<br />

Ýslâm’ý koyduk. Ýslâm<br />

korkusu eski bir Avrupa<br />

mirasýdýr. (Urs Altermatt,<br />

NZZ, 6.12.09)”<br />

Kendi filminin Ýsviçre’deki<br />

galasýna katýlmayý,<br />

minare yasaðýndan dolayý<br />

iptal eden Fatih Akýn; “Ýsviçrelilerin<br />

minare vetosunu<br />

ancak korku ile izah<br />

edebilirim. Korku ise, bütün<br />

kötülüklerin kaynaðýdýr.<br />

(Spiegel <strong>Online</strong>,<br />

3.12.09)” diyor. Müthiþ bir<br />

tesbit... Kendi ülkesinde iþ<br />

bulamadýðýndan veya zulme,<br />

baskýya uðradýðýndan,<br />

Batý Avrupa ülkelerine göç<br />

eden müslüman kimlikli<br />

insanlarý, yerli halkýn gözünde<br />

canavarlaþtýran güruhtan<br />

essahtan korkulur!<br />

Çünkü onlar, kendi içindeki<br />

müslüman azýnlýða karþý<br />

öylesi bir korku kültürü<br />

yaydýlar ki, Ýsviçre’nin tanýnmýþ<br />

feministlerinden ve<br />

minare yasaðýna hararetle<br />

destek veren Julia Onken’in<br />

de itiraf ettiði gibi;<br />

“Eðer kamuoyu araþtýrmalarýnda<br />

insanlar içinden geçeni<br />

söyleyebilseler, Almanya’da<br />

da böylesi bir<br />

oluþum %80 civarýnda<br />

onaylanýrdý. (Die Welt,<br />

2.12.09)”. Asýl korkulmasý<br />

gereken; þu veya bu sebepten<br />

dolayý müslümanlara<br />

karþý olan düþüncesini açýða<br />

vuramayan sessiz çoðunluðun<br />

durumudur.<br />

Þayet Bayan Onken’in<br />

iddia ettiði gibi, Almanlarýn<br />

%80’i müslüman göçmenlere<br />

veya onlarýn ibadethanesi<br />

camilere karþý<br />

iseler; bundan Almanlarýn<br />

%80’i müslüman veya<br />

Türk düþmanýdýr neticesi<br />

(þimdilik) asla çýkarýlmamalý<br />

fakat mevcut durum<br />

da insaný ciddi manâda endiþelendiriyor.<br />

Avrupa’nýn<br />

Ýslâm’a ve kendi müslüman<br />

göçmenlerine bakýþýnda<br />

incelikleri iyi okuyabilenlerin<br />

baþýnda Prof. Tarýk<br />

Ramazan (Tariq Ramadan)<br />

gelir. Ýsviçre’nin minare<br />

vetosundan sonra T. Ramazan<br />

kaleme aldýðý makalesinde,<br />

seçmenlerin çoðunluðu<br />

müslüman vatandaþlarýna<br />

çok açýk bir mesaj<br />

gönderdi, diyor ve sözü<br />

edilen %80’ler civarýndaki<br />

Avrupalýnýn gönlünden geçeni<br />

ama açýða vuramadýðý<br />

sözkonusu mesajýný; “Size<br />

güvenimiz yok; bizim için<br />

en iyi müslüman, görmediðimiz<br />

müslümandýr.” þeklinde<br />

algýlamýþ ki, son derece<br />

sade, anlaþýlýr ve yerli<br />

halkýn düþüncelerini yansýtan<br />

bir okuma...<br />

Hýristiyan Avrupalýnýn<br />

bastýrýlmýþ duygularýna bir<br />

tercümanlýk da Amerikalý<br />

Göçmenlik Uzmaný Christopher<br />

Caldwell’den geliyor:<br />

“Birçok insan gerçekten<br />

ne düþündüðünü açýða<br />

vurmaktan korkuyor. Bazen<br />

de, Ýsviçre’deki kamuoyu<br />

araþtýrmalarý örneðinde<br />

olduðu gibi... (Spiegel <strong>Online</strong>,<br />

8.12.09) ”. Bilindiði<br />

gibi, Ýsviçre’de oylama öncesi<br />

yapýlan araþtýrmalarda<br />

minareye karþý olanlarýn<br />

oraný daha az çýkýyordu.<br />

Bu okuma fala bakma<br />

gibi bir þey deðil; gerçekleri<br />

görebilmek ve bunu sesli<br />

düþünerek çareler aramaktýr.<br />

Batý Avrupa Müslümanlarý/Türkleri,<br />

deðiþik zamanlarda<br />

ve farklý ülkelerde<br />

yapýlan kamuoyu araþtýrmalarýnýn<br />

da ortaya koyduðu<br />

bu acý hakikatý idrak<br />

ve kabul ederek gerekeni,<br />

üzerlerine vazife olaný yerine<br />

getirmelidirler. Yarým<br />

asýrlýk bir geçmiþten sonra<br />

görmedim, duymadým, anlamadým<br />

devri kapanmýþtýr<br />

artýk...<br />

Korku kültürü;<br />

korkutma metodu...<br />

“Ýslâm, son yirmi yýlda<br />

þiddet, aþýrýlýk, düþünce<br />

hürriyeti, cinsiyet ayýrýmcýlýðý,<br />

zorunlu evlilik gibi<br />

tartýþmalý konularla öyle<br />

bir iliþkilendirildi ki, normal<br />

vatandaþ, yeni müslüman<br />

varlýðýna müsbet bakmada<br />

zorlanýyor. Korku ve<br />

hissedilir derecede güvensizlik<br />

oldukça yaygýn...”<br />

Artýk sýradan bir Batýlý bile,<br />

Ýslâm veya Müslüman tari-


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

8 hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

dosya<br />

fini, ezberindeki kliþeleþmiþ<br />

menfi kavramlarý yanyana<br />

getirerek yapýyorsa,<br />

bu noktaya geliþin bir müsebbibi<br />

olmalý... Yukarýdaki<br />

tesbiti yapan Prof. Tarýk<br />

Ramazan, Ýsviçre’deki anti<br />

minare kampanyasýnda takip<br />

edilen medyatik stratejiyi<br />

þöyle sýralýyor:<br />

-Mümkün olduðunca<br />

tartýþma çýkar!<br />

-Maðdur olan taraf duygusunu<br />

kamçýla:<br />

-Ýþgal altýndayýz,<br />

-Müslümanlar tarafýndan<br />

sessizce kolonileþtiriliyoruz,<br />

-Aslýmýzý ve kendi kültürümüzü<br />

kaybediyoruz.<br />

Cami, minare, bazen de<br />

baþörtüsü, aslýnda kendi<br />

içindeki müslüman ama nihayetinde<br />

topyekün Ýslâm<br />

karþýtý olanlardan, Ýsviçre’de<br />

olduðu kadar Almanya’da,<br />

bir o kadar Avusturya,<br />

Hollanda veya Fransa’da<br />

da ayný kavramlar ve<br />

benzeri taktikleri gözlemlemek<br />

mümkün. Peki bütün<br />

kabahat müslüman karþýtý<br />

kampanyalarý yürütenlerde<br />

mi? “Ben diyorum ki, yýllardan<br />

beri birlikte yaþadýðý<br />

toplum içinde müsbet görüntü<br />

sergileyebilmesi için<br />

aktif ve belirleyici olamamýþ<br />

müslümanlar kabahatlýdýr.<br />

(Tarik Ramadan, Die<br />

Welt, 1.12.09)<br />

Bugünden sabaha bütün<br />

Batý Avrupa Türkleri din<br />

deðiþtirerek hýristiyan olsalar,<br />

acaba o zaman hangi<br />

töhmet ve direktiflere muhatap<br />

olurlar?... Buralarý<br />

azçok bilen birisi olarak;<br />

yine de bizim Almanlar bize<br />

kulp takacak birþeyler<br />

mutlaka bulurlar, diyorum.<br />

Atlantik ötesinden Christopher<br />

Caldwell’in tesbiti,<br />

aslýnda bu Kültürel Soðuk<br />

Savaþ’ýn can damarýna parmak<br />

basan türdendir:<br />

“Ben Avrupa’ya akýl<br />

vermek istemiyorum. Sadece,<br />

birçok Avrupalýnýn<br />

kendisini aydýnlanmýþ,<br />

müslümanlarý ise barbar<br />

olarak gördüðü dikkatimi<br />

çekiyor. Müslümanlarýn<br />

dindarlýðýný aþaðýlamak bir<br />

hatadýr!” Ve bana göre<br />

Caldwell, Avrupalý’nýn<br />

binbir kýlýfa büründürerek<br />

göçmen müslümanlara karþý<br />

kültürel savaþ baþlatmasýnýn<br />

altýnda yatan, fakat<br />

açýða vuramadýðý esas sebebi<br />

þöyle izah ediyor:<br />

“Kanaatimce, dindarlýðýn<br />

müslümanlara verdiði þeyden<br />

Avrupalýlar yoksundurlar.<br />

Bu kadar az müslümanýn<br />

varlýðýndan bu kadar<br />

çok Avrupalýnýn duyduðu<br />

rahatsýzlýðýn sebeplerinden<br />

birisi de budur. (Spiegel<br />

<strong>Online</strong>, 8.12.09)<br />

Dindarlýðýn insana kazandýrdýðý<br />

dinamizm, manevi<br />

huzur ve özgüven gibi<br />

meziyetler, sadece müslüman<br />

için deðil, Ýslâm’ýn dýþýndaki<br />

baþka dinlere mensup<br />

her dindar için de geçerlidir.<br />

Burada müslüman<br />

dindarý baþka dinlere ait<br />

dindardan ayýran taraf, dindar<br />

kiþinin kendisinde deðil,<br />

bizatihi dinin özünde<br />

aranmalýdýr. Nitekim,<br />

Caldwell sözkonusu röportajýnda;<br />

“Ýslâm’ýn Avrupa’da<br />

ikinci büyük din olmasý<br />

sadece istatistikî olarak<br />

doðrudur. Onun ortaya<br />

koyduðu görüþlerin canlýlýðýna<br />

bakýldýðýnda, Ýslâm,<br />

Avrupa’da din olarak Hýristiyanlýktan<br />

daha önemlidir.”<br />

Muhtemeldir ki, göçmen<br />

müslümana bu kadar<br />

önyargýlý yaklaþan Avrupalýyý,<br />

Ýslâm’ýn özündeki bu<br />

canlýlýk da rahatsýz eden<br />

faktörlerdendir.<br />

Çok geç olmadan...<br />

Karþýnýzda, müslüman<br />

kimlikli sizin varlýðýnýzdan<br />

ciddi manâda endiþe duyan<br />

%78’lik yerli-çoðulcu toplum,<br />

yani Alman halký<br />

var... Bu ülkede Müslüman<br />

eþittir Türk! Ve bu<br />

Türk’den Almanya’da takriben<br />

2,8 milyon adet var.<br />

O hâlde bu mesele herkesten<br />

önce Türkün meselesi<br />

veya bir Türk meselesidir!<br />

Þayet yerli halk bu kadar<br />

yüksek oranda sizi istenmeyen<br />

azýnlýk olarak görüyorsa;<br />

bu çok vahim durum<br />

karþýsýnda yapacaðýnýz iki<br />

þey var: Birincisi; elinizi<br />

vicdanýnýza koyarak düþündüðünüzde,<br />

evet biz bu<br />

neticeyi hak ettik ve gerekeni<br />

yapmalýyýz, diyerek<br />

buradan topluca çekip gitmek...<br />

Ýkincisi ise; þayet<br />

gönül rahatlýðýyla biz bunu<br />

asla hak etmedik, bu yargýsýz<br />

infazdýr, diyebiliyorsanýz;<br />

bu durumda da zaman<br />

geçirmeden kollarý sývayýp<br />

gerekeni yapmanýz lazým!<br />

Özellikle Almanya<br />

Türklerinin birbirinden<br />

önemli birçok sosyal ve hukukî<br />

meseleleri var. Bu konularla<br />

ilgili zaman zaman<br />

Türkiye’deki ilgili mercilerin<br />

öncülüðünde, buradan<br />

giden heyetlerle, bazen de<br />

Türkiye’den buraya hükümet<br />

veya devleti temsilen<br />

gelenlerle toplantýlar yapýlýr.<br />

Toplantýlarýn aktörleri<br />

kadar konuþulan konularý<br />

da yýllardan beri fazla deðiþmedi.<br />

Ýmajý yerlerde sürünen,<br />

günah keçisi, hedef<br />

tahtasý hâline getirilmiþ bir<br />

azýnlýðýn mensuplarý kadar,<br />

o azýnlýðýn geldiði anavatanýn<br />

devlet/hükümet yetkilileri<br />

de, bu vahametin farkýnda<br />

deðiller veya önemsemiyorlarsa;<br />

sahipsiz,<br />

kendi kaderine terk edilmiþ<br />

bir Batý Avrupa Türkleriyle<br />

karþý karþýyayýz demektir.<br />

Sahipsiz, kendi içinde bölük-pörçük,<br />

dünkü “Misafir<br />

Ýþçi”lerin devamý Türk<br />

azýnlýðýn, þu veya bu bahaneyle<br />

baþlatýlan Kültürel<br />

Soðuk Savaþ karþýsýnda aldýðý<br />

netice ancak bu kadar<br />

olur: Þurada veya burada<br />

dikilen minarelere karþýlýk,<br />

yerlerde sürünen itibar...<br />

Berlinli öðrenci, 16 yaþýndaki<br />

Yunus’un, okulda<br />

namaz kýlmak için kazandýðý<br />

dava gibi müslümanlar<br />

tarafýndan yapýlan bazý giriþimler<br />

vardýr ki, Almanya<br />

müslüman azýnlýðýna sadece<br />

baþaðrýsý getirmiþtir. Bu<br />

tip hukukî davalarýn kazanýlmasý<br />

veya kaybedilmesinden<br />

çok, kamuoyuna<br />

yansýmasý veya algýlanmasý<br />

daha önemlidir. Azýnlýk<br />

toplumu, çoðunluðun bazý<br />

konulardaki hassasiyetine<br />

hassasiyetle karþýlýk verme<br />

kabiliyetini de gösterebilmelidir.<br />

Yunus M.’nin mahkemeye<br />

verdiði okulun avukatý,<br />

okul binasýnda namaz<br />

kýlma yeri talebini kastederek<br />

diyor ki: “Müslümanlarýn<br />

burada olmalarý onlarý<br />

tatmin etmiyor. Kendilerini<br />

görmemiz için bizi adeta<br />

zorluyorlar.” Bunun manâsý<br />

þudur: Biz Almanlar, sizlerin<br />

varlýðýndan zaten pek<br />

hoþnut deðiliz. Bu yetmezmiþ<br />

gibi, bir de bizden,<br />

okulda ibadet yeri istiyorsunuz.<br />

Ýþte böylesi durumlarda<br />

aslýnda teferruat olan,<br />

buradaki müslüman azýnlýðýn<br />

hayatî öncelikleri arasýnda<br />

olmasý mümkün olmayan,<br />

‘okulda namaz kýlabilme<br />

talebi’ gibi bir konu,<br />

gündemin en üst sýralarýna<br />

taþýnýrsa, yerli-çoðulcu<br />

toplumun hassasiyetleri<br />

gözardý edilmiþ olur.<br />

Hangi niyetle söylendiðinden<br />

baðýmsýz olarak;<br />

“Ýslâm, Almanya’daki diðer<br />

dinler gibi bir din deðildir.”<br />

görüþü; ayný zamanda<br />

bu dinin mensuplarýna<br />

mesafe koymanýn da<br />

bir iþaretedir. Göçmen<br />

müslümanlarýn yarým asýrlýk<br />

geçmiþine raðmen yerli<br />

halk kendi içindeki bu<br />

azýnlýða her geçen gün dünü<br />

aratacak derecede mesafe<br />

koymaya devam ediyorsa,<br />

her iki tarafýn da yetkilileri,<br />

temsilcileri behemahal<br />

bu meseleye çare bulmalýdýrlar.<br />

Christian Jakob’un;<br />

“Ýslâm, birçoklarý<br />

için yabancýlaþma çaðrýþýmý<br />

yapan bir kavramdýr. Bu<br />

sebepten dolayý da, Ýslâm<br />

ancak görünmediði (kabuðuna<br />

çekildiði) müddetçe<br />

müsamaha görür. (Christian<br />

Jakob, taz, 30.9.09)”<br />

tesbitini, Almanya’nýn acý<br />

gerçeði olarak görmek fakat<br />

sineye çekmemek gerek...<br />

Tam tersine, sine-i<br />

millete gitmek gerek! O<br />

millet ki, bugünü olduðu<br />

kadar yarýnlarý da birlikte<br />

paylaþacaðýmýz ve inþa<br />

edeceðimiz Alman halkýdýr.<br />

IGMG Duisburg Mevlana Camiinde Bayramlaþma neþeli geçti<br />

Cemiyet üyeleri ve de<br />

mahalle sakinlerinden<br />

oluþan katýlýmcýlar<br />

Bayramlarýn neþe kaynaðý<br />

olan bayramlaþma, tanýþma<br />

ve de sohbet etme þansýný<br />

buldular.<br />

Önce Camii`de Kur`an-ý<br />

Kerim ve de Mevlüt okunmasýyla<br />

baþlayan þölende<br />

misafirlere etli pilav verildi.<br />

Hayli kalabalýk olan cemaat<br />

Türkiye`de yaþanan<br />

Bayram havasýný gurbeti diyarda<br />

yaþama þansýný buldu.<br />

Bu arada bir Cemiyet<br />

Baþkaný Nevzat Kaya katýlýmcýlara<br />

bir teþekkür konuþmasý<br />

yaptý. Kaya “geçen Ramazanda<br />

yapýlan iftar yemeklerini<br />

hatýrlatan Bayramlaþma<br />

programýný icra ettiklerini,<br />

bu programýn asýl<br />

amaç ve gayesi ziyafetten öte<br />

cemaatleþmeye verilen<br />

önemdir” dedikten sonra “Bu<br />

duygu çerçevesinde davetimize<br />

icabet edip de aramýzda<br />

bulunan cemaatimize teþekkür<br />

ederim” dedi.<br />

Yönetim Kurulu üyeleri<br />

Ali Özer ve de Mustafa Demir<br />

de “Böyle bir programýn<br />

yapýlmasýnýn basit olmadýðýný,<br />

fakat katýlýmýn fazlalýðý<br />

bizim yorgunluðumuzu Rahmet<br />

seli gibi silip süpürdü”<br />

dediler.


öportaj<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

9<br />

Kýsa adý TÜV olan<br />

bizim dilimizde<br />

Araç muayene istasyonlarý<br />

araçlarýn trafiðe<br />

uygun olup olmadýðýyla ilgili<br />

baþ vurularýmýzý deðerlendirirler.<br />

Gurbettteki biz Avrupalý<br />

Türk vatandaþlarýmýzýn içerisinden<br />

biri olan Ahmet<br />

Güner Beyle bu konuya biraz<br />

ýþýk tuttuk.<br />

Ahmet bey Rizeli olup<br />

hem ilk öðretimi hem meslek<br />

eðitimini ve hem de<br />

yüksek eðitimini Köln`de<br />

yapmýþ gurbetçi çocuðu.<br />

Sahip olduðu Araç teknik<br />

mühendislik muayene istasyonunda<br />

sorularýmýzý yanýtladý<br />

ilgiyle takip ediceðinizi<br />

umarýz. Zira sohbetin içeriðinde<br />

günümüzle ilgili sorularýn<br />

yanýtlarýný bulacaksýnýz.<br />

Arkadaþýmýz Ýskender<br />

Güngör`ün röportajýný ilgiyle<br />

okuyacaðýnýz kanaatindeyiz.<br />

Ahmet Güner: Bizim<br />

iþimiz araçlarn teknik muayenesini<br />

yapmak. Abgas,<br />

hasar tespit muayenesi, Hasarlý<br />

araçlarýn deðerini biçeriz.<br />

<strong>Hayat</strong> Gazetesi: Ýþletmenizde<br />

gençlere yönelik<br />

meslek edindirme çalýþmalarýnýz<br />

da var mý?<br />

Ahmet Güner: “Kýrmýzý plaketli araçlar<br />

2010 yýlýnda da þehirlerdeki öngörülen caddelerde<br />

trafiðe çýkmaya devam edecekler”<br />

Ahmet Güner: Tabiki<br />

tek bir eleman bile bu ülkeye<br />

bu topluma kazaným saðlanmasý<br />

bu günün þartlarýnda<br />

yadsýnmaz. Ama Allah`a<br />

çok sükür bu meslekte þimdiye<br />

kadar 12 genci meslek<br />

sahibi yaptýk denilebilir.<br />

Bürokauffrau olarak da ayrýca<br />

iki bayan kardeþimizin<br />

de meslek eðitimini tamamladýk.<br />

Gördüðünüz gibi bu<br />

hafta itibariyle Emrullah<br />

Koca isimli bir Türk gencini<br />

de iþletmemizde meslek<br />

eðitimine aldýk. Bu yeni<br />

gencimizin babasý da yine<br />

bu meslek üzere tamirhanesi<br />

oldugundan iþi çabuk<br />

kavruyor tabi talebelerin<br />

hepsi bu kabiliyette olmuyor.<br />

<strong>Hayat</strong> Gazetesi: Can<br />

güvenliði açýsýndan sürücü<br />

bir araçta nelere dikkat etmeli?<br />

Ahmet Güner: Sürücü<br />

senede en azýndan bir defa<br />

aracýný tamirhaneye ya da<br />

servise götürüp kontrol ettirmeli.<br />

Hiç bilinmeyen bir<br />

arýza ya da eskiyen bir parça<br />

araca zarar verebilir.<br />

Bizde genelde araç yürüsün<br />

yeter anlayýþý hakim. Nasýl<br />

zamanla saðlýðýmýz için çekap<br />

yaptýrýyorsak. Araç da<br />

önemli, lambalarýn ayarý istenilen<br />

düzeyde mi alt takýmlarda<br />

bir sorun var mý<br />

tekerlerin ya da lastiklerin<br />

profülü yeterli mi, gibi.<br />

<strong>Hayat</strong> Gazetesi: Siz burada<br />

araçlara TÜV veriyorsunuz.<br />

Peki sizi de birileri<br />

kontrole tabi tutuyor mu?<br />

Ahmet Güner: Elbette<br />

biz de kontrol ediliyoruz.<br />

Tabiki belki bizler TÜV<br />

verirken çýkan problemlerden<br />

dolayý vatandaþlarýmýz<br />

bize kýzýyordur. Ama bizim<br />

verdiðimiz TÜV`lü aracý<br />

bizim haberimiz yokken bizim<br />

de baðlý olduðumuz,<br />

anlaþýlmasý açýsýndan þöyle<br />

söyliyelim, o ana çatý TÜV<br />

bizim TÜV verdiðimiz<br />

araçlarý kontrol edebiliyorlar.<br />

Ya da hasarlý araçlarý bize<br />

yollayýp bizi otokontrole<br />

tabi tutabiliyorlar. Devletin<br />

haricinde medyanýn da takibindeyiz<br />

Verbraucherschutz<br />

(tüketici haklarý koruma<br />

derneði) organizeleri de bizleri<br />

kontrol ederler.<br />

<strong>Hayat</strong> Gazetesi: Bir<br />

muayene anýnda olmazsa<br />

olmazlarýnýz neler?<br />

Ahmet Güner: Bizim<br />

vatandaþýmýzýn anladýðý gibi<br />

deðil. Kanun diyorki bir<br />

araç trafiðe nasýl çýktýysa o<br />

özellikte olmak zorunda.<br />

Bir araçta deðiþiklik olmayacak.<br />

Verschleifteile dediðimiz<br />

parçalar belli bir zaman<br />

sonra deðiþmek zorunda<br />

olacak. Araçta teknik bir<br />

deðiþiklik olursa biz onun<br />

evraklarýný düzenliyoruz<br />

teknik kontrolleri de yapýyoruz.<br />

Daha sonra araç sahibi<br />

Verkehrsamtta götürüp<br />

deðiþiklik olan teknik kaydýný<br />

yazdýrýyorlar.<br />

<strong>Hayat</strong> Gazetesi: Bu<br />

Partikel filitreler ve kýrmýzý<br />

sarý yeþil plaketlerle ilgili<br />

ne söylemek istersiniz?<br />

Ahmet Güner: Bu konu<br />

bir siyasi konu gibi oldu<br />

hatta geçenlerde duyduðumuza<br />

göre bir avukat bu konuyla<br />

ilgili açtýðý davayý<br />

kaybetti. Plaketlere gelince<br />

bunlar geçerliliðini devam<br />

ettiriyor. Sizlerin de bildiði<br />

gibi Stadt`ýn bazý noktalarýnda<br />

bu iþaretleri görüyorsunuz.<br />

Þimdi bazý arkadaþlar<br />

endiþe ediyorlar bu plaketlerin<br />

belli bir süresi var o<br />

gün geldiðinde araçlar trafiðe<br />

çýkamaz. Hayýr öyle bir<br />

þey yok. Þimdiye kadar bununla<br />

ilgili bir mahkeme<br />

kararý açýklanmadý. Ellerinde<br />

kýrmýzý plaket olanlarýn<br />

endiþe etmesine gerek yok.<br />

Zaten plakete göre yeni vergilendirmeler<br />

daha önce yayýnlandý<br />

çevreye en az zararý<br />

veren araçlar en az vergi<br />

veren araçlar oldu. Bu da<br />

özellikle Almanya`nýn ne<br />

kadar çevreye önem verdiðinin<br />

anlaþýlmasý açýsýndan<br />

dünyaya örnek olduðunu<br />

gösteriyor. Az önce bahsettiðimiz<br />

Rußpartikel filitreyi<br />

taktýðýmýzda bir üst plakete<br />

çýkma ihtimali var. Yani<br />

kýrmýzýysa sarýya, sarýysa<br />

yeþile deðiþe biliyor.<br />

<strong>Hayat</strong> Gazetesi: Almanyada<br />

sahte TÜV verilme<br />

iþlemleri oluyor mu?<br />

Ahmet Güner: Bundan<br />

üç dört sene evvel bu iþin<br />

profösyonelce yapýldýðý ortaya<br />

çýktý. Köln Polisi 8 kiþilik<br />

kurduðu bir komisyonla<br />

bu iþin üzerine gittiðini<br />

duyduk. Görevi kötüye kullanýldýðý<br />

farkedildiði an adli<br />

mercilere intikal ediyor<br />

hukuki yaptýrým uygulanýyor.<br />

Yeni Hicri Yýlýnýzý (1431)<br />

Yeni Miladi Yýlýnýzý (2010)<br />

En Ýçten Dileklerimizle Tebrik Ederiz.<br />

Yeni Hicri Yýlýnýzý<br />

(1431)<br />

Yeni Miladi Yýlýnýzý<br />

(2010)<br />

En Ýçten<br />

Dileklerimizle<br />

Tebrik Ederiz.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

10 hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

haber<br />

IGMG Ruhr A Bölgesi<br />

Hamm- Heessen Camii<br />

yýllardýr gelenek haline<br />

getirdiði hicri yýlbaþý kutlama<br />

programý bu yýlda muhteþemdi.<br />

IGMG Ruhr A<br />

Bölgesi ile müþterek düzenlenen<br />

programa davetlilerin<br />

yaný sýra kalabalýk bir<br />

izleyici kitlesi katýldý.<br />

Hamm-Baþkent düðün<br />

salonunda gerçekleþtirilen<br />

bu görkemli kutlama Avrupa<br />

Kur’an-ý Kerim Yarýþmalarý<br />

Birincileri bölge<br />

temsilcileri Yunus Emre<br />

Yanaz ve Muhammed Bilal<br />

Demirel in birlikte okuduklarý<br />

Kur`an-ý Kerim ile<br />

baþladý.<br />

Almanca olarak sinevizyon<br />

aracýlýðý ile gösterilen<br />

çaðrý filminden hicreti konu<br />

alan bölümden sonra<br />

Hamm Belediye Baþkaný<br />

Hunsteger-Petermann<br />

mikrofona davet edildi.<br />

Hunsteger-Petermann yaptýðý<br />

selamlama konuþmasýnda<br />

müslümanlarýn hicri<br />

yýllarýný tebrik etti ve daha<br />

nice beraber çelýþma dileðinde<br />

bulunarak konuþmasýna<br />

sona verdi.<br />

Akabinde mikrofona<br />

davet edilen IGMG Ruhr A<br />

Bölge Baþkaný Özcan Kuri<br />

ise öncelikle programýn<br />

gerçekleþtirilmesinde emeði<br />

geçen cemiyet ve bölge<br />

görevlilerine teþekkür etti<br />

Günün mana ve ehemmiyetini<br />

içeren bir konuþma<br />

yapan Kuri: “Hicret; bir çaðýn<br />

kapanýp yeni bir çaðýn<br />

açýlmasýdýr. Zulme boyun<br />

eðmemektir. Mahkumiyetten<br />

hakimiyete harekettir.<br />

Kutlu bir yolculuktur.<br />

Hamm-Heessen`de Muhteþem<br />

Hicri Yýlbaþý Kutlamasý<br />

1431. Hicri yýlýnýz kutlu olsun”<br />

dedi.<br />

Ramazan Torun‘un baþarý<br />

ile sunduðu muhteþem<br />

programýn bu bölümünde<br />

Hamm-Heessen Camii Bay<br />

ve bayan yönetim kurulu<br />

üyeleri sahneye davet edildi.<br />

Cemiyet faaliyetleri sinevizyon<br />

aracýlýðý ile görüntülü<br />

olarak izletildikten<br />

sonra cemiyet baþkaný Hasan<br />

Kaplan bir konuþma<br />

yaptý. Kaplan da yaptýðý<br />

konuþmada programýn oluþumunda<br />

emeði geçenlere<br />

teþekkür etti ve konuþmasýný<br />

Hicrette sevda ve aþk<br />

var, Avrupa`da yaþayan<br />

neslimiz bunu anlamalý ve<br />

bunu yaþamalý dedi. Akabinde<br />

programa katýlan<br />

misafirlere bu yoðun iþtiraklarinden<br />

dolayý teþekkür<br />

etti .<br />

Program cemiyet küçük<br />

kýz öðrencilerinin “Döndüm<br />

Mevlana Gibi” ilahisini<br />

toplu sema halinde sunarak<br />

devam etti.<br />

Günün hatibi Mustafa<br />

Mullaoðlu Hicret konulu<br />

konuþmasýný yapmak üzere<br />

mikrofona davet edildi.<br />

Mullaoðlu yaptýðý veciz<br />

konuþmada ana hatlarýyla<br />

hicret ve Asr-ý saadetten<br />

örnekler verdi ve günümüzde<br />

hicretten ve sahabe hayatýndan<br />

alýnmasý gereken<br />

derslere dikkati çekti. Dopdolu<br />

geçen ve pür dikkat<br />

takip edilen programýn birinci<br />

bölümü verilen akþam<br />

namazý molasý ile sona erdi.<br />

Programýn ikinci bölümü<br />

Ahmet Tutal hocaefendinin<br />

cemiyet yararýna yaptýðý<br />

açýk arttýrma ile devam<br />

etti. Ardýndan Komedi Ustasý<br />

Stand-Upcý Bekir Develi<br />

sahne aldý. Develi<br />

Show`unda yer verdiði hayatýn<br />

içinden birbirinden<br />

güzel konularla katýlanlarý<br />

yaklaþýk 1 saat boyu kahkahaya<br />

boðdu. Daha sonra<br />

Hamm þehrinden Yerli sanatçý<br />

Kenan Güngör okuduðu<br />

ilahileri ile programý<br />

renklendirdi.<br />

Programýn son bölümünde<br />

ise sabýrsýzlýkla<br />

beklenen Abdurrahman<br />

Önül birbirinden güzel ilahilerle<br />

sahne aldý. Canlý<br />

okuduðu ilahilerle Resulullah,<br />

Mekke ve Medine<br />

aþýklarýný coþturan Abdurrahman<br />

Önül, cemiyet minik<br />

kýz öðrencileri ile birlikte<br />

yine canlý olarak<br />

“Döndüm Mevlana Gibi”<br />

eseri seslendirdi.<br />

Program Abdurrahman<br />

Önül`ün istek eserlerini<br />

seslendirmesi ile son buldu.


haber<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

hayat<br />

IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi<br />

Bielefeld Þubesinde<br />

düzenlenen 12-16 yaþ<br />

arasý Hutbe Yarýþmasýnda talebeler<br />

güzel sesleri ve hitabetleri<br />

ile bülbüller gibi þakýdýlar.<br />

Program sunucusu Selami<br />

Köseoðlu program akýþýný<br />

ve kurallarýný açýkladýktan<br />

hemen sonra açýlýþ Kur´an-ý<br />

Kerim´ini Samet Türkseven<br />

okudu.<br />

Yoklama ve katýlýmý yerini<br />

getiren IGMG Kuzey<br />

Ruhr Bölgesi Ýrþad Baþkaný<br />

Ýkram Sever selamlama konuþmasýnda<br />

öncelikle uzaktan<br />

ve yakýndan programa<br />

iþtirak eden bütün misafirlere<br />

teþekkürlerini iletti, ve<br />

þöyle devam etti: “Baþta<br />

yavrularýmýzýn anne-babalarý<br />

ve hocalarý olmak üzere yavrularýmýza<br />

calýþmalarýnda<br />

emeði geçen herkese cani<br />

gönülden teþekkürlerimi sunuyorum.<br />

Aslýnda yavrularýmýz<br />

buraya gelerek ve yarýþmaya<br />

katýlarak en büyük fedakarlýðý<br />

ve cesareti göstermiþlerdir<br />

ve aslýnda þimdiden<br />

gözümüzde gönlümüzde<br />

birinciliði hak etmiþlerdir.<br />

Hepsinden Cenab-ý Allah<br />

onlardan razý olsun diyorum<br />

ve hepinizi sukunet içinde<br />

onlarý dinlemeye davet ediyorum”<br />

diyerek sözlerine<br />

son verdi.<br />

Juri heyeti Muhittin Hoca,<br />

Abdurrahim Hoca, Hasan<br />

Hoca yarýþma hakkýndaki<br />

kurallarý açýkladýlar. 10<br />

yarýþmacý talebe yerlerini aldýlar.<br />

Hepsi teker teker hutbelerini<br />

sunduktan sonra, sýra<br />

yarýþmanýn sonucunu<br />

açýklamaya geldi. Yarýþmada<br />

1. olan talebe Lohne-Vechta<br />

þubesinden Fýrat Cankatan,<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

11<br />

IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Hutbe<br />

Yarýþmasý Bielefeld`de yapýldý<br />

2. olan talebe Osnabrück þubesinden<br />

M. Emin Akyol, 3.<br />

olan talebe Schortmer þubesinden<br />

Yahya Kaya oldu.<br />

Daha sonra IGMG Ýrþad<br />

Baþkaný Ahmet Özden konuþmasýnda:<br />

“Bu yavrularýmýz<br />

geleceðin gençleri, yarýnýn<br />

efendileridirler. Kaliteli<br />

insan olacaklarýnýn müjdesidir.<br />

Sizler Ýslam´a ve bizlere<br />

lazýmsýnýz, birbirinden güzel<br />

okuduðunuz hutbelerin deðerini<br />

bilin, bu yoldan ayrýlmayýn,<br />

davanýza sahip çýkýn.<br />

Hepinizi yürekten kutluyorum”<br />

dedi.<br />

Deðerlendirme konuþmasýnda<br />

IGMG Kuzey Ruhr<br />

Bölge Baþkaný Murat Ýleri:<br />

“bu yavrularýmýzýn hepsi birincidir,<br />

yavrularýmýz<br />

Nuh´un gemisi misali kurtarýcýdýr.<br />

Hepimiz birbirimizi<br />

çok sevelim, birlikten ve beraberlikten<br />

asla ayrýlmayalým.<br />

Çocuklarýmýzýn annelerine<br />

babalarýna ve emeði geçen<br />

hocalarýna ve de özveri<br />

ve büyük emek harcadýklarý<br />

için daha fazla kendilerine<br />

teþekkürlerimi arz ediyorum.<br />

Geleceðimiz yavrularýmýzýn<br />

avuçlarý arasýndadýr.<br />

Yavrularýmýzýn ellerine neyi<br />

býrakýrsak onu yaþar ve yaþatýrlar.<br />

Eðer ki geleceðimizin<br />

daha parlak daha barýþ<br />

dolu huzur dolu geçmesini<br />

istiyorsak, onlarýn yüreklerine<br />

ektiðimiz tohumlara dikkat<br />

edelim diyorum ve hepinizi<br />

emanetlere en güzel sahip<br />

çýkan Yüceler Yücesi<br />

Rabbimize emanet ediyorum”<br />

diyerek sözlerini noktaladý.<br />

IGMG Köln Bölgesi geleceðimizin<br />

teminatý çocuklarýmýzýn<br />

eðitimine<br />

yönelik faaliyetlerine bir yenisini<br />

daha ekledi.<br />

Köln Bölgesine baðlý<br />

toplam 26 cemiyetin yetiþtirdiði<br />

çocuklarýn katýldýðý<br />

müezzinlik yarýþmasýnýn sunuculuðunu<br />

IGMG Köln<br />

Bölgesi Bölge Baþkan Danýþmaný<br />

Zihni Edis yaptý.<br />

Ahmet Dönmez`in okuduðu<br />

açýlýþ Kur`an-ý Keriminden<br />

sonra açýlýþ konuþmasýný<br />

IGMG Köln Bölgesi<br />

Gençlik Baþkaný Eþref Yücetaþ<br />

yaptý.<br />

Ýki kategoride yapýlan<br />

yarýþmada jüri heyetinde bulunan<br />

Adnan Girgin, Nevzat<br />

Baþ ve Ömer Hoca dereceye<br />

giren talebeleri ilan ettiler.<br />

Çocuklarýn heyecanlý<br />

Köln Bölgesinin yetiþtirdiði çocuklar<br />

müezzinlik yarýþmasýnda da iddialýydý<br />

bekleyiþi görülmeye deðerdi.<br />

Büyüklerde Bölge Eðitim<br />

Merkezinden Hasan<br />

Basri Ergün birinci olurken,<br />

Aliyyül Mürteza Cemiyetinden<br />

Hüseyin Reyveci ikinciliði,<br />

Kalk cemiyetinden Harun<br />

Yanar üçüncülüðü elde<br />

etti.<br />

Küçüklerde ise Bölge<br />

Eðitim Merkezinden Furkan<br />

Sor birinciliði, Burscheid<br />

cemiyetinden Emre Uslu<br />

ikinciliði, Bonn Cemiyetinden<br />

Mehmet Gündüz üçüncülüðü<br />

elde etti.<br />

Dereceye girenlere Hediyeleri<br />

Ýrþad Baþkanlýðý tarafýndan<br />

daðýtýldý.<br />

Günün önemine binaen<br />

IGMG Köln Bölge Ýrþad<br />

Baþkaný Selahaddin Demirci<br />

yaptýðý konuþmasýnda Aileiçi<br />

çocuk eðitimine deðindi.<br />

IGMG Köln Bölge Baþkaný<br />

Kemal Ergün ise müezzinliðin<br />

öneminden bahsederek<br />

müezzinlerin ilki olan<br />

Bilal i Habeþi (ra)nin hayatýndan<br />

kesitler sundu.<br />

Program Ahmet Dönmez`in<br />

okuduðu kapanýþ<br />

Kur`an-ý Kerimiyle son buldu.


Lieferzeiten: täglich von 12.00-22.00 Uhr<br />

Mindestbestellwert 10 Euro


dosya<br />

Bugün müslümanlar<br />

dünyanýn her yerinde<br />

yaþamaktadýrlar;<br />

bu sebeple günümüzde,<br />

dünyanýn her yerinde yiyip<br />

içecekleri ve kullanacaklarý<br />

nesnelerin helâl olup olmadýðýný<br />

bilmeye ihtiyaçlarý<br />

vardýr.<br />

Ýslam ülkelerinde halkýn,<br />

kolayca din alimi bulmasý<br />

ve gýda hakkýnda bilgi almasý<br />

mümkündür. Ama<br />

özellikle müslümanlarýn az<br />

olduðu, alimlerin yeterince<br />

bulunmadýðý gayr-i müslim<br />

ülkelerde bu imkan oldukça<br />

kýsýtlýdýr.<br />

Ýslam ülkelerinde helâl<br />

haram konusunda bilgi almak<br />

kolay olmakla beraber<br />

burada da alimler (mezhepler,<br />

yorumlar) arasýnda farklýlýklar<br />

bulunduðu için halkýn<br />

kafasý karýþmakta, kime<br />

inanacaklarýný, nasýl davranacaklarýný<br />

bilemez hale<br />

gelmektedirler.<br />

Ýþte bu sebepler ve amiller,<br />

uluslararasý saygýnlýk ve<br />

yaygýnlýðý bulunan bir kurum<br />

veya kuruluþun helâl<br />

gýda konusuna el atmasýný,<br />

mezhebi ne olursa olsun her<br />

müslümanýn, yiyeceði, içeceði<br />

ve kullanacaðý nesnenin<br />

dinî hükmü hakkýnda açýk<br />

ve seçik bilgi vererek bu sýkýntýyý<br />

gidermesini zarurî<br />

hale getirmiþtir. Ancak bu<br />

zarurî hizmetin önünde bazý<br />

engellerin ve halledilmesi<br />

gereken problemlerin bulunduðu<br />

da bir gerçektir. Bu<br />

problemlerin bence önemli<br />

olanlarýný, çözüm tekliflerimle<br />

birlikte þöylece sýralamak<br />

mümkündür:<br />

1. Ýrtibat ve koordinasyon<br />

eksikliði<br />

Helâl gýda tespiti konusunda<br />

yerel ve uluslararasý<br />

teþebbüsler, çalýþmalar ve<br />

bunlarý yürüten kiþiler ve<br />

kuruluþlar vardýr. Ama bunlar<br />

arasýnda gerekli ve yeterli<br />

bir baðlantý, bilgi alýþveriþi<br />

ve iþbirliði mevcut<br />

deðildir.<br />

2. Yeni ürünler,<br />

uygulamalar ve<br />

teknikler<br />

Farklý deðerlendirmeler<br />

ve fetvalar yalnýzca mezhep<br />

farkýnda deðil, haram, mekruh,<br />

helâl gibi hükümlerin,<br />

yeni ürünlere, tekniklere ve<br />

uygulamalara taþýnmasýnda<br />

da ortaya çýkmaktadýr. Jelatin,<br />

koruma maddeleri gibi<br />

Prof. Dr. Hayrettin KARAMAN<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

yeni çýkan bazý ürünler, þoklama<br />

ve birden fazla hayvaný<br />

birden kesme, makina ile<br />

kesme gibi yeni teknikler,<br />

tavuk yolmada yapýldýðý gibi<br />

yeni bazý uygulamalar<br />

hakkýnda verilen farklý fetvalar<br />

bu maddeye örnektir.<br />

3. Saðlýk-hüküm iliþkisi<br />

Öncelikle bir ürünün –<br />

saðlýkla iliþkisi (saðlýða zararlý<br />

olup olmamasý) parantez<br />

içinde olmak üzere –<br />

dinde haram veya mekruh<br />

kýlýnmasýný araþtýrmak ve<br />

hükme baðlamak gerekirken<br />

araya saðlýkla iliþkisi de<br />

sokulmakta, bu yüzden iþe<br />

fýkýh alimi olmayan taraflar<br />

da dahil olmakta, saðlýkla<br />

iliþki konusu çok kere tartýþmaya<br />

açýk olduðu, bazý durumlarda<br />

kesinlik ve zararýn<br />

ölçüsü de devreye girdiði<br />

için sonuç almak güçleþmektedir.<br />

Mesela hormon<br />

ve kimyevî gübre kullanýlarak<br />

elde edilen ürünler ile<br />

genlerinde deðiþiklik yapýlan<br />

ürünlerin kýsa, orta ve<br />

uzun vadede insan saðlýðýna<br />

ve tabiatýna nasýl tesir edeceði<br />

konusu uzmanlarý arasýnda<br />

tartýþýlmaktadýr; bu<br />

konularýn çoðunda henüz<br />

kesin bilgi yoktur. Fýkýh<br />

alimleri, saðlýða kesin zararý<br />

konusunda uzman raporu<br />

bulunmayan bir nesneye bu<br />

açýdan bakmazlar, nesneleri<br />

haram kýlan baþka özellik<br />

ve sebepler üzerinde dururlar;<br />

böyle de olmasý gerekir.<br />

Bu konuda önemle üzerinde<br />

durulmasý gereken bir husus<br />

da, bu yeni uygulamalar ve<br />

katkýlar olmadan, bunlar engellendiði<br />

takdirde dünyada<br />

– organik/tabiî yoldan – elde<br />

edilecek gýda maddelerinin<br />

ihtiyacý karþýlamaya yetip<br />

yetmeyeceðidir. Milyarlarca<br />

insaný aç býrakmak yerine,<br />

tahammül edilebilir az<br />

zararla doyurmak zarurî<br />

hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

13<br />

“Helâl<br />

Gýda<br />

Sertifikasý”<br />

ile ilgili<br />

problemler<br />

olarak tercih edilecektir.<br />

4. Zaruret kaidesi<br />

Ýslam, mensuplarýnýn iþlerini<br />

zorlaþtýrmak, onlarý<br />

zora ve çýkmaza sokmak istemez,<br />

müslüman olduklarý<br />

için güçsüz, yoksul ve yoksun<br />

kalmalarýna razý olmaz.<br />

Bu sebeple mükelleflerin<br />

önüne “zarurete dayalý ruhsat”<br />

kapýsýný açmýþtýr. Problemlerin<br />

geçici çözümünde<br />

çok önemli rol alacak olan<br />

zaruret konusu hakkýnda<br />

belirsizlikler ve tartýþmalar<br />

sona erdirilmeli, tarifler ve<br />

sýnýrlar açýk olarak ortaya<br />

konmalýdýr.<br />

Bilindiði gibi haram olan<br />

bir þeyi mübah hale getiren<br />

zaruret, yalnýzca “ölüm veya<br />

bir organý kaybetme”<br />

tehlikesi ile sýnýrlý deðildir.<br />

Temin edilmediði, karþýlanmadýðý,<br />

giderilmediði takdirde<br />

insana sýkýntý, zorluk,<br />

rahatsýzlýk veren, hayatýn<br />

normal akýþýný menfî olarak<br />

etkileyen her durum –ferde<br />

ait olsun, guruba ve topluluða<br />

ait olsun – zaruret çerçevesine<br />

girer. Meþakkat kolaylaþtýrmaya<br />

yol açar. Bir<br />

darlýk, bir sýkýntý ile karþýlaþma<br />

varsa bunlarý ortadan<br />

kaldýrmak üzere hükümde<br />

geniþlik getirilir.<br />

5. Mezhepler<br />

Mezheplere bakýldýðýnda<br />

helâl gýda konusunda köklü<br />

ve þümullü bir ihtilafýn bulunduðu<br />

görülür. Mesela deniz<br />

ürünleri içinden yalnýzca<br />

balýða helâl diyen mezhepler<br />

yanýnda, bu ürünlerin<br />

hemen tamamýna helâl diyenler<br />

vardýr. Kara hayvanlarý<br />

içinden, En’am suresinde<br />

zikredilen “... murdar<br />

ölmüþ hayvan, akmýþ kan,<br />

domuz eti ve Allah’tan baþka<br />

bir tanrý adý anýlarak<br />

(veya böyle bir tanrýya ibadet<br />

olsun diye) kesilmiþ<br />

hayvan...” (En’am Sûresi,[6:145])<br />

müstesna hiçbir<br />

kara hayvanýna haram demeyen<br />

mezhepler vardýr.<br />

Hayvaný keserken besmele<br />

çekmenin gerekli olup olmadýðý<br />

ihtilaflýdýr. Bu ve<br />

benzeri konularda birbirine<br />

tamamen zýt ictihadlar mevcuttur.<br />

Bu durumda “helâl<br />

damgasý ve sertifikasýnda<br />

mezhep farklýlýklarý” önemli<br />

bir problem olarak karþýmýza<br />

çýkmaktadýr.<br />

Bu problemin halli için<br />

teorik olarak þunlar akla gelir:<br />

a) Ýhtilaflý ise helâl damgasý<br />

vurmamak (Bu helâl sýnýrýný<br />

iyice daraltýr).<br />

b) Damganýn altýnda küçük<br />

yazý veya sembollerle<br />

mezhep farklýlýklarýný göstermek<br />

(Bunda da mükellef<br />

için güçlükler vardýr).<br />

c) Ýhtilaflý maddeleri de<br />

helâl olarak damgalamak,<br />

ancak yalnýzca bir tek iþaretle<br />

“ihtifalý, mezheplere<br />

göre farklý” olduðunu göstermek.<br />

d) Bütün muteber mezhepler<br />

Ýslam’ý temsil ettiðine<br />

ve sýradan müslümanlar<br />

da aldýklarý fetvaya göre bu<br />

mezheplerin her biri ile<br />

amel etme imkanýna sahip<br />

bulunduklarýna göre, bir<br />

mezhebe (muteber bir müctehidin<br />

ictihad ve fetvasýna)<br />

göre helâl olan gýdaya helâl<br />

damgasýný basmak (Ben de<br />

buna katýlýyorum).<br />

Belki baþka formüller de<br />

ileri sürülebilir, ancak bunlarýn<br />

tartýþýlmasý ve birinde<br />

karar kýlýnmasý gerekmektedir.<br />

6. Kurumlar<br />

arasýndaki çatýþma<br />

Helâl sertifikasý verecek<br />

olan heyetin, kuruluþun, kurumun<br />

devletle iliþkisinde<br />

de bazý problemler vardýr:<br />

Bu iþi kamu kurumlarý mý,<br />

özel kesim mi üstlenmelidir?<br />

Her ikisinin fayda ve<br />

zararlarý nedir? Çatýþma<br />

olursa problem nasýl çözülecektir?<br />

Kamu otoritesinin gücünü<br />

kötüye kullanmasý ihtimali<br />

bu iþi sivil kesimin<br />

yapmasýnýn daha saðlýklý<br />

olacaðýný düþündürüyor.<br />

Ancak sivil kesimde de hem<br />

istismar, hem de çatýþma ihtimali<br />

vardýr.<br />

7. Maddenin hal ve<br />

mahiyet deðiþtirmesi<br />

Fýkýh alimi olmayan tabipler,<br />

kimya uzmanlarý, biyologlar...<br />

“karýþým ve deðiþim”<br />

yoluyla maddenin baþkalaþmasýný<br />

farklý anlamakta<br />

ve anlatmakta, bu konuda<br />

fýkýhtan ayrýlmaktadýrlar.<br />

Bu yüzden fýkýhta “deðiþme<br />

ve baþkalaþma” olarak kabul<br />

edilen durumlar onlara<br />

böyle görünmemekte, fýkhýn<br />

helâl dediðine haram deme<br />

yolu açýlmaktadýr.<br />

Haram, helâl, mekruh ve<br />

necis hükümleri dine ait hükümlerdir.<br />

Týp, kimya, fizik<br />

branþlarý bakýmýndan “deðiþme,<br />

yok olma, baþkalaþma”<br />

olarak kabul edilmeyen<br />

bir çok “deðiþme ve<br />

baþkalaþma” fýkýhta (dinde)<br />

deðiþme olarak kabul edilmiþ<br />

ve buna baðlý olarak da<br />

temiz-pis, helâl-haram hükümleri<br />

verilmiþtir. Müspet<br />

bilimlerin fetva konusunda<br />

yardýmlarý ancak, insan saðlýðýna<br />

zararýn tespiti ile sýnýrlý<br />

olmalýdýr. Bunun ötesinde<br />

din hükmü, fýkýhtaki<br />

deðiþme ölçülerine göre verilmelidir.<br />

Ýki alan arasýndaki farký<br />

açýk hale getirmek üzere bazý<br />

örnekler sunmayý yararlý<br />

görüyorum:<br />

“Dince pis olan nesne az<br />

suya veya az sývý maddeye<br />

karýþtýðý zaman su ve sývý<br />

pis olur; içilmez ve onunla<br />

dînî temizlik yapýlmaz. Çok<br />

suya pislik karýþtýðý zaman<br />

ise suyun rengi, tadý ve kokusundan<br />

biri, katýþan pislik<br />

belli olacak þekilde deðiþmedikçe<br />

su pis olmaz. Çok<br />

su Hanefîlere göre yeri köþeli<br />

ise yüzeyi 10x10 arþýn,<br />

yuvarlak ise 36 arþýn, derinliði<br />

ise bir karýþa yakýn yerdeki<br />

sudur. Arþýn yaklaþýk<br />

iki karýþtýr. Þâfiîlere göre iki<br />

kulledir (büyücek küp),<br />

Ýmam Malik’e göre ise az<br />

su, içine düþen pisliðin rengi,<br />

tadý veya kokusu belli


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

14 hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

dosya<br />

olan sudur, belli olmayan su<br />

ise çok sudur. Buradaki ölçülere<br />

göre çok sayýlan suya<br />

mesela sidik veya þarap karýþsa<br />

o su pis olmaz, onunla<br />

abdest alýnýr ve o su içilir.”<br />

(Ýbn Âbidîn, 1984 Kahraman<br />

Yayýnlarý, C.I, s.<br />

185,188)<br />

“Yenmesi ve içilmesi haram<br />

olan bir nesneyi, onda<br />

iyileþtirme özelliði varsa tedavi<br />

maksadýyla yemek ve<br />

içmek caizdir, nitekim susuz<br />

kalan kimsenin -baþka bir<br />

þey bulamadýðýnda- þarap<br />

içmesi de caizdir.” (s. 210)<br />

Erkeklerin menisi (spermi)<br />

kilota bulaþtýðý ve kuruduðu<br />

zaman yalnýzca çitilemek/öfelemek/ovmakla<br />

temizlenir,<br />

izi ve rengi kalsa<br />

da kilot temizlenmiþ olur.<br />

(Burada dikkat edilmesi gereken<br />

husus, dini temizliðin<br />

kimyevi temizlik olmadýðý<br />

ve dinin kolaylýðý tercih ettiðidir).<br />

“Karýþma, yanma, piþme,<br />

kaynama vb. sebebiyle<br />

deðiþikliðe uðrayan pis nesne<br />

temiz olur, kullanýlýr, yenir<br />

ve içilir. Bazý örnekler:<br />

Pis olan zeytin yaðý sabun<br />

olunca, eþek veya domuz tuz<br />

gölüne düþüp tuza dönüþünce,<br />

þarap sirke olunca, kuyuya<br />

düþen kuþ, fare vb. çürüyüp<br />

çamura karýþýnca, pis<br />

üzüm kaynatýlýp pekmez yapýlýnca,<br />

pis susam öðütülüp<br />

un ve susam yaðý olunca temizlenmiþ<br />

olur.” (s. 316)<br />

“Yollarýn çamuruna ve<br />

akan sularýna pislik karýþtýðýnda<br />

bu yollardan yürüyenlerin<br />

sýçrantýdan ve bulaþmadan<br />

uzak durmalarý<br />

çok zordur, bu sebeple yollardaki<br />

pis su akýntýsý ile<br />

bulaþan elbiseler ile namaz<br />

kýlmak caiz görülmüþtür,<br />

onlarý yýkamak gerekmez.”<br />

(s. 324)<br />

“Süt, bal, yað ve pekmez<br />

üç kere kaynatýlýnca temizlenmiþ<br />

olur. Bunlara kaynatmadan<br />

önce bir miktar<br />

(beþte biri kadar) su katýlýr.<br />

Yaðýn kaynatýlmasý þart deðildir.”<br />

(s. 334)<br />

“Et þarap ile piþirilmiþ<br />

olsa üç kere temiz su ile<br />

kaynatýlýp soðutulunca temizlenmiþ<br />

olur. Tüyü kolay<br />

yolunsun diye sýcak suya<br />

batýrýlan bir tavuk, böylece<br />

kaynatýlýp bir süre de kaynar<br />

suda býrakýlmýþ olmazsa,<br />

tüyü yolunduktan sonra<br />

temiz su ile yýkanýnca temizlenmiþ<br />

olur.” (s. 334;<br />

Bedâyiu’s-sanâyi’ Beyrut,<br />

1997 baskýsý, C. I, s. 402-<br />

405).<br />

Pisliðe basýlarak kirlenmiþ<br />

ayakkabý kuru yerde biraz<br />

yürününce temizlenmiþ<br />

sayýlýr. Deri tabaklanýnca temiz<br />

olur. Tabaklanmakla<br />

derinin mahiyet deðiþtirmediði<br />

apaçýk ortadadýr.<br />

Bu kaidelere ve açýklamalara<br />

bakýldýðýnda jelatin,<br />

koruyucu madde vb. lerine,<br />

asýl maddesini göz önüne<br />

alarak haram demek en<br />

azýndan fýkha uygun düþmez.<br />

8. Alkol-necaset iliþkisi<br />

Müskirâtýn necis (þer’an<br />

pis) olup olmadýðý hükmünde<br />

ise ihtilâf (görüþ ayrýlýklarý)<br />

vardýr:<br />

Þarap: Piþmemiþ üzüm<br />

suyundan yapýlan þarap eski<br />

fukahâdan Ýmam Mâlik’in<br />

hocasý Rabî’a, Zahirîlerin<br />

imamý Dâvûd ve yenilerden<br />

Sân’ânî, Þevkânî, Sýddýk<br />

Hasen Hân gibi fýkýh bilginlerine<br />

göre necis deðildir; içmek<br />

haramdýr, fakat elbiseye<br />

veya namaz yerine dökülmüþ<br />

olsa namaza mâni<br />

deðildir. Bu fakihlerin dýþýnda<br />

kalan büyük fukahâ<br />

ekseriyetine (cumhûra) göre<br />

ise þarap necistir; namaza<br />

mânidir.<br />

Birinci görüþü benimseyenler<br />

âyette geçen «rics»<br />

(Mâide Sûresi, [5:90]) kelimesinin<br />

necâset manâsýna<br />

deðil, manevî pislik<br />

manâsýna geldiðini ifade<br />

ediyorlar. Cumhûr ise bu<br />

kelimeyi necis (þer’an pis)<br />

manâsýnda anlýyor ve mezkûr<br />

hükmü benimsiyorlar.<br />

Kuru ve Yaþ Hurma ile<br />

Kuru Üzüm Þarabý: Bunlarýn<br />

da azýnýn ve çoðunun<br />

içilmesi haramdýr, bunda ittifak<br />

vardýr; ancak necis<br />

olup olmadýklarý ihtilâflýdýr.<br />

Ýmam-ý A’zam Ebû Hanife’den<br />

iki rivâyet nakledilmiþtir;<br />

bunlardan birine<br />

göre necis, diðerine göre ise<br />

temizdir. Ebû Yûsuf’a göre<br />

necâset-i hafife cinsinden<br />

olup ancak çok miktarý namaza<br />

mânidir. (Bedâyi’u’ssanâyi’,<br />

c. VI, s. 115).<br />

Sarhoþ Eden Diðer<br />

Nesneler: Üzüm ve hurma<br />

dýþýnda kalan þeylerden yapýlan<br />

ve kullanýldýðý zaman<br />

azý veya çoðu sarhoþluk veren<br />

þeylerin necis olduðuna<br />

dair delil yoktur. Ýmam-ý<br />

A’zâm ve Ebû Yûsuf’un<br />

anlayýþlarýna göre bunlar<br />

necis deðildir; sarhoþluk<br />

için içilmeleri haramdýr, fakat<br />

elbiseye veya namaz<br />

yerine dökülmeleri halinde<br />

namaza mâni deðildir.<br />

Muâsýr âlimlerimizden Elmalýlý<br />

M. Hamdi Efendi bu<br />

görüþü þöyle ifade eder:<br />

«Meselâ üzerinde þarap ve<br />

þampanya ve arak, konyak<br />

dökülmüþ olanlar her halde<br />

yýkamadýkça namaz kýlamazlar.<br />

Lâkin «üzüm þarabýndan<br />

mamul olmayan ispirto,<br />

bira vesair müskirat<br />

içilmezse de elbiseye veya<br />

bedene sürülmesi de namaza<br />

mâni olur» diye iddiâ<br />

edilemez. Ebû Hanife Hazretleri<br />

bu suretle þaraptan<br />

mâada müskirâtýn ayný ve<br />

katresi necis ve haram olmadýðýna<br />

kail olmuþ.» (Tefsir,<br />

c. I, s. 762-763).<br />

Muhammed Zâhid el-<br />

Kevserî Mýsýr’dan bir yakýnýna<br />

yazdýðý mektupta, ispirto<br />

hakkýnda þu satýrlarý<br />

kaydetmiþtir: «Uzun sözün<br />

kýsasý ispirto, Ebû Hanife’ye<br />

göre necis deðildir.<br />

Ýmam Âzâm’ýn kavli çoðunca<br />

böyle cankurtaranlýk<br />

yapar. Kokuya konmasý ve<br />

elbiseye dokunmasý zarar<br />

vermez. (Fotokopisi nezdimizde<br />

mahfuz bulunan<br />

mektubundan).<br />

Netice: Ýspirto ve kolonya<br />

pahalýya mal olduðu için<br />

þaraptan yapýlmamaktadýr.<br />

Asýl maddeler kamýþ, patates,<br />

bazý aðaçlar, mýsýr ve<br />

benzerleridir. Þu halde kolonya<br />

ve ispirtonun temizlik,<br />

pis kokularýn giderilmesi<br />

gibi maksatlarla kullanýlmasý<br />

câiz olup elbise ve<br />

namaz yerinde bulunmalarý<br />

mâni deðildir. Ancak sarhoþluk<br />

verdikleri için içilmeleri<br />

haramdýr. (Geniþ<br />

bilgi için bkz. Kâsânî,<br />

Bedâyî’, c. V, s. 115 vd.;<br />

Nevevî, el-Mecmû’, c. II, s.<br />

564 vd.; Sân’ânî, Sübülü’sselâm,<br />

c. I, s. 47; Seyyid<br />

Sâbýk, Fýkhu’s-sünne, c. I,<br />

s. 29; Reþid Rýzâ, Fetâvâ, s.<br />

6629 vd.)<br />

9. Ehl-i kitabýn<br />

yiyeceði:<br />

Ýslâm âlimlerinin çoðuna<br />

göre ehl-i kitabýn boðazlama<br />

þekli, müslümanlarýnki<br />

gibi olacak, yani keskin<br />

bir âletle boðaz kesilecektir.<br />

Mâlikîlerden bir guruba<br />

göre bizimkine benzemesi<br />

þart deðildir; önemli olan,<br />

yaptýklarý kesimin, kendi<br />

dinlerine göre muteber olup<br />

olmadýðýdýr. Mâlikî fukahâsýndan<br />

Kadý Ýbn el-<br />

Arabî, Mâide sûresinin 5.<br />

âyetinin tefsirinde þöyle diyor:<br />

“Avýn ve ehl-i kitabýn<br />

yiyeceklerinin, Allah’ýn<br />

helâl kýldýðý temiz yiyecekler<br />

olduðuna ve bunlarýn<br />

mutlak olarak helâl bulunduðuna<br />

bu âyet kesin delildir.<br />

Allah Teâlâ þüpheleri<br />

ve zihinlere gelen, uzun<br />

uzadýya sözü gerektiren bozuk<br />

itiraz ve düþünceleri<br />

silmek için bunu tekrarlamýþtýr.<br />

‘Tavuðun boynunu<br />

bükerek onu öldüren sonra<br />

piþiren hristiyan ise bu yenir<br />

mi veya yiyecek olarak<br />

bu ondan alýnabilir mi?’<br />

diye bana sordular; þöyle<br />

dedim: Yenir çünkü bu<br />

onun, papazlarýnýn ve din<br />

adamlarýnýn yiyeceðidir;<br />

bu bize göre uygun bir boðazlama<br />

deðilse bile Allah<br />

onlarýn yiyeceklerini bize<br />

mutlak olarak mübah kýlmýþtýr.<br />

Allah’ýn haramdýr<br />

dedikleri müstesna olmak<br />

üzere, dinlerine göre neyi<br />

helâl bilirse o bize de helâldir...”<br />

(Ayný eser., s. 55-56;<br />

Ýbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-<br />

Kur’an, C. II, s. 556; el-<br />

Kardâvî, el-Helâl ve’l-Haram<br />

fi’l-Ýslâm, Beyrut,<br />

1967, s. 56).<br />

Bu görüþü benimseyenlere<br />

göre, müslümanlarda<br />

yenmesi helâl olan hayvanlarý<br />

kitap ehli kâfirler kesmiþ<br />

veya baþka bir yol ile<br />

öldürmüþ iseler, bakýlýr;<br />

eðer bu öldürme þekli onlarýn<br />

dinine göre uygun ise,<br />

böyle öldürülmüþ bir hayvaný<br />

dindar olanlarý yiyorlarsa<br />

bunu müslümanlar da<br />

yiyebilir. Dinlerine göre<br />

yenmez ise müslümanlar da<br />

yiyemez.<br />

Almanya’da yaþayan<br />

Türk toplumunun<br />

deðerli<br />

üyeleri;<br />

Bütün Müslümanlar<br />

için kutsal aylardan biri<br />

olan Muharrem ayýný idrak<br />

etmekteyiz.<br />

Muharrem ayý, tutulan<br />

oruçlar ve Aþure günüyle<br />

dinimiz ve kültürümüz<br />

açýsýndan özel bir öneme<br />

sahiptir.<br />

T.C. BERLÝN BÜYÜKELÇÝSÝ AHMET<br />

ACET’ÝN MUHARREM AYI MESAJI<br />

Yüzyýllarca ve bugünün<br />

Türkiye’sinde Anadolu<br />

topraklarý birçok<br />

farklý inancý kucaklamýþ,<br />

hepimizi birbirine kenetlemiþtir.<br />

Farklýlýklarýmýzý<br />

bir zenginlik olarak görmeliyiz.<br />

Ortak yaþamýmýzda<br />

birlik ve beraberliðin<br />

güçlenmesi için karþýlýklý<br />

hoþgörü ve saygýyý<br />

esas almalýyýz.<br />

Özellikle Alevilik<br />

inancýndaki vatandaþlarýmýzýn<br />

bu ayki ibadetlerinin<br />

barýþ, dostluk, kardeþlik<br />

ve dayanýþmaya hizmet<br />

etmesini; Aþurenin<br />

de bereketli olmasýný dilerim.<br />

Tüm vatandaþlarýmýzýn<br />

Muharrem ayýnýn mübarek<br />

olmasýný diler, Muharrem<br />

oruçlarýnýn kabulünü<br />

temenni eder, sizlere<br />

sevgi ve saygýlarýmý sunarým.


dosya<br />

Minarelerin inþasýný<br />

gelecekte yasaklamaya<br />

yönelik<br />

olarak Ýsviçre’de yapýlan<br />

halk oylamasý, tüm dünyada<br />

büyük yankýlar uyandýrdý.<br />

Bu referandum sonrasýnda,<br />

siyasi, toplumsal ve dini kuruluþlar,<br />

din özgürlügü ve<br />

dini sembollerin kamualanýnda<br />

görünmesinin sýnýrlarý<br />

üzerine daha yogun bir þekilde<br />

tartýþmaya baþlamýþlardýr.<br />

Hessen Ýslam Cemaati/IRH,<br />

geçtiðimiz yýllardaki<br />

benzer bazý tartýþmalarda<br />

olduðu gibi, bu defa<br />

da, basýn açýklamasý yapmak<br />

ve aceleci davranmak<br />

yerine, soðukkanlý bir þekilde<br />

durum deðerlendirmesi<br />

yapmayý uygun görmüþtür.<br />

Bu nedenle, minare tartýþmasý<br />

baðlamýnda, din özgürlüðü<br />

ile ilgili tartýþmalarý<br />

ve çoðulcu bir toplumda<br />

birlikte yaþamýn getirdiði<br />

zorluklarý ve sunduðu þanslarý<br />

mümkün olduðunca objektif<br />

ve duygusallýktan arýnarak,<br />

bir makale çerçevesinde<br />

ele almaya çalýþacaðým.<br />

Avrupa toplumlarý, çoðunluðu<br />

itibariyla her ne kadar<br />

Hýristiyan kültürüyle þekillenmiþ<br />

olsa da, birkaç on<br />

yýldan beri sadece Hýristiyanlar’dan<br />

oluþmadýðý bir<br />

gerçektir. Çoðunluðunun<br />

Hýristiyan dinine mensup<br />

insanlardan oluþtuðu gerçeðine<br />

raðmen, Avrupa toplumlarý,<br />

artýk çoðulcu, çok<br />

dinli, çok kültürlü ve çok<br />

uluslu bir yapýya sahiptir.<br />

Bu çoðulculuk, Avrupa’nýn<br />

günlük yaþamýnýn bir gerçeðidir.<br />

Müslümanlar, Yahudiler,<br />

Hindular, Budistler,<br />

farklý inanç ve düþünceye<br />

sahip olanlar, seküler ve<br />

ateist insanlar da, Avrupa<br />

toplumlarýnýn bir parçasýdýrlar.<br />

Bu çoðulcu yapý,<br />

kendi içinde bir yandan<br />

riskler ve çatýþma potansiyeli<br />

taþýmakla birlikte, diðer<br />

yandan toplumun her kesimi<br />

için bir zenginliktir.<br />

Din özgürlügü, evrensel<br />

temel haklar içinde yer almaktadýr,<br />

modern ve demokratik<br />

toplumlarýn önemli<br />

bir kazanýmý haline gelmiþtir.<br />

Din özgürlüðü, sadece<br />

çoðunluk toplumunun ait<br />

oldugu din için deðil, toplumda<br />

yer alan tüm dini ce-<br />

Ramazan KURUYÜZ<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

irh-info@gmx.de<br />

Stopp<br />

Jazum<br />

Minarettverbomaatler<br />

için de özgürlüðü<br />

ifade eder. Bundan dolayýdýr<br />

ki, Federal Almanya<br />

Anayasasý, devletin belirli<br />

bir dini tercih edemeyeceði<br />

gibi, diðer bir dini de ayrýmcýlýga<br />

tabi tutamayacaðý ilkesini<br />

ön görmektedir. Ülkede<br />

yaþayan tüm vatandaþlar,<br />

anayasaya ve evrensel<br />

temel hak ve hürriyetlere<br />

uymak zorundadýrlar. Bu<br />

durum, kendi anayasalarý ve<br />

Birleþmiþ Milletler Ýnsan<br />

Haklarý Sözleþmesi çerçevesinde,<br />

diðer tüm Avrupa<br />

ve demokratik ülkeler için<br />

de geçerlidir. Bundan dolayýdýr<br />

ki, Avrupa’daki (Hýristiyan)<br />

çoðunluk toplumlarýnýn<br />

bir yandan kendi ülkelerinde<br />

yaþayan Müslümanlar’dan<br />

ülkelerindeki<br />

anayasaya sadakat göstermelerini<br />

ve evrensel temel<br />

insan haklarýna uymalarýný<br />

beklerken, diðer yandan<br />

kendilerinin, Müslümanlar’ýn<br />

din özgürlüðü ve eþit<br />

haklarý söz konusu olduðunda,<br />

anayasalarýný ve evrensel<br />

hukuku ihlal etmeleri,<br />

açýk bir çeliþkidir. Minareli<br />

camilerin inþasý, týpký<br />

kilise kulelerinin inþasý gibi,<br />

kentlerin görüntülerinin bir<br />

parçasýdýr ve anayasal din<br />

özgürlüðünün bir ifadesidir.<br />

Referandum, elbette<br />

doðrudan demokrasinin bir<br />

parçasýdýr. Sadece halkýn<br />

seçtiði temsilciler, ülke ile<br />

hayat<br />

ilgili kararlarý almazlar, bazen<br />

halkýn kendisi halk oylamalarýyla<br />

sorumluluðu<br />

doðrudan kendi eline alabilir.<br />

Ancak, temel hak ve<br />

hürriyetler (evrensel insan<br />

haklarý) ve bir azýnlýðýn din<br />

özgürlüðü, halk oylamasýyla<br />

da kaldýrýlamaz veya sýnýrlandýrýlamaz,<br />

halkýn oyuna<br />

dahi sunulamaz. Baþka<br />

bir ifadeyle, bir demokraside<br />

çoðunluk, azýnlýðýn temel<br />

haklarýný halk oylamasýyla<br />

dahi sýnýrlayamaz. Aksi<br />

taktirde, böyle bir demokrasinin<br />

bir diktatörlükten<br />

farký kalmaz. Bunun için,<br />

burada þu sorunun sorulmasý<br />

gerekmektedir: Demokratik<br />

bir rejimi diktatör bir rejimden<br />

farklý kýlan þey nedir?<br />

Avrupa toplumlarý,<br />

geçtiðimiz son on yýllarda,<br />

ülkelerinde yaþayan Ýslam<br />

dinine mensup yeni vatandaþlarýyla<br />

birlikte yaþamanýn<br />

gerçekliði baðlamýnda,<br />

demokrasi anlayýþlarýnýn<br />

testinden geçmektedirler.<br />

Bir toplumun demokrasi anlayýþý,<br />

o toplumun azýnlýklarla,<br />

yani çoðulcu toplumun<br />

tüm birimlerinin temel<br />

haklarýyla ilgili yaklaþýmýyla<br />

ölçülür. Bu baðlamda,<br />

birçok Alman medyasýnda<br />

minare yapýmý ile ilgili yapýlan<br />

anketleri, kýþkýrtýcý,<br />

toplumu birbirine karþý bölücü,<br />

korkularý tahrik edici<br />

ve sosyal barýþý zedeleyici<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

15<br />

“Minareler<br />

þeffaflýðýn,<br />

entegrasyonun<br />

ve aidiyetin<br />

iþaretidir”<br />

bulmaktayým. Medya, temel<br />

hak ve hürriyetleri anket sorularýyla<br />

oylamaya sunmamalýdýr.<br />

Ýslamofobi (Ýslam düþmanlýðý),<br />

Avrupa toplumlarýnda<br />

varolan ýrkçýlýk ve yabancý<br />

düþmanlýðýnýn yeni ve<br />

giderek yaygýnlaþan bir görünümüdür.<br />

Deðiþik þekillerde<br />

ve alanlarda görünmekte<br />

ve sürekli artmaktadýr.<br />

Bu hastalýk (ýrkçýlýk ve<br />

islamofobi), Avrupa’daki<br />

sosyal barýþý tehlikeye atmaktadýr.<br />

Irkçýlýk, insanlýk<br />

aleminin geçmiþte ve bugün<br />

en tehlikeli toplumsal hastalýðýdýr.<br />

Özellikle Müslümanlar’ýn<br />

temel hak ve hürriyetlerinin<br />

güvenlik ve genelleþtirilen<br />

þüpheler maskesi<br />

arkasýnda sýnýrlamaya<br />

tabi tutulmasý, birçok Avrupa<br />

toplumlarýnýn ve devletlerinin<br />

demokrasi anlayýþlarýnýn<br />

karanlýk yüzünü yansýtmaktadýr.<br />

Avrupa’daki<br />

birçok insanda, Ýslam ve<br />

Müslümanlar’a yönelik olarak<br />

halen objektif (nesnel)<br />

ve adil bir yaklaþým eksikliði<br />

bulunmaktadýr. Avrupa<br />

toplumlarý kendilerine, tarihten<br />

yeterince ders çýkarýp<br />

çýkarmadýklarýný, demokrasi<br />

ve aydýnlanma anlayýþýný,<br />

hoþgörü, özgürlük ve adalet<br />

gibi temel hak ve deðerleri<br />

içselleþtirip içselleþtiremediklerini<br />

ve özümseyip<br />

özümseyemediklerini sormak<br />

zorundadýrlar. Bu sorunun<br />

cevaplanmasý ve açýða<br />

kavuþturulmasý, özellikle,<br />

Avrupa toplumlarýnýn kendilerine<br />

biçtikleri, dünyanýn<br />

diðer halklarýna örnek olma<br />

rolünü yerine getirebilmeleri<br />

açýsýndan büyük önem taþýmaktadýr.<br />

Aksi halde,<br />

dünya halklarý nezdinde<br />

inandýrýcýlýklarýný kaybedeceklerdir.<br />

Müslümanlar’ýn topluma<br />

entegre olmasý, Avrupa’daki<br />

çoðunluk toplumlarýnýn<br />

ve politikacýlarýn Müslümanlar’a<br />

yönelik sürekli dile<br />

getirdikleri bir taleptir.<br />

Entegrasyon konusunda varolan<br />

tüm sorunlara raðmen,<br />

Müslümanlar’ýn büyük bir<br />

çoðunluðunun bulunduklarý<br />

Avrupa toplumlarýna entegre<br />

olduklarý gözlenmektedir.<br />

Müslümanlar, Avrupa toplumlarýnýn<br />

bir parçasý haline<br />

gelmiþlerdir ve Avrupa artýk<br />

onlarýn yaþam merkezi ve<br />

yeni vatanlarýdýr. Kim bir<br />

ülkede yaþamaya karar vermiþse,<br />

elbette orada binalar<br />

da inþa edecektir. Minareli<br />

camilerin inþasý, týpký oturulacak<br />

evlerin inþasý gibi, yaþanýlan<br />

ülkeye entegre olmanýn<br />

ve o ülkede kalýcý olmanýn<br />

açýk ve net göstergesidir.<br />

Bu durum, yaþanýlan<br />

ülkeye aidiyeti ifade eder.<br />

Minareli camilerin yapýmý,<br />

ayný zamanda, Müslümanlar’ýn<br />

þeffaflýðýnýn göstergesidir,<br />

kesinlikle güç gösterisi<br />

deðildir. Müslümanlar’ýn<br />

çoðunluðu, yaþadýklarý topluma<br />

açýlmak istemekte ve<br />

artýk arka avlulara sýðýnmamaktadýrlar.<br />

Müslümanlar’ýn<br />

ve dinlerinin þeffaflýðýný<br />

talep edenler, minareleriyle<br />

birlikte camilerin yapýmýný<br />

desteklemelidirler.<br />

Müslümanlar da toplumun<br />

merkezine aittir. Onlarýn<br />

minareli camileri de, kentlerin<br />

görünen resminin bir<br />

parçasýdýr. Müslümanlar’ýn<br />

ve ibadet yerlerinin þeffaflýðý,<br />

Avrupa toplumlarýnda<br />

yaþayan herkesin menfaatinedir.<br />

Bu nedenle, bu þeffaflýk,<br />

toplumun her kesimi tarafýndan<br />

desteklenmelidir.<br />

Avrupalý Müslümanlar,<br />

Avrupa çoðunluk toplumlarý<br />

tarafýndan halen yabancý<br />

bir madde (yabancý uzuv)<br />

gibi algýlanmak istememektedirler.<br />

Avrupa, Müslü-


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

16 hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

dosya<br />

Almanya’nýn Duisburg<br />

kentinde 24<br />

Aralýk Perþembe<br />

günü, 8. dev Türkçe kitap<br />

fuarý açýlýyor.<br />

Astec Gmbh adlý þirket<br />

tarafýndan her yýl geleneksel<br />

olarak düzenlenen ve bu<br />

sene de 8´incisi düzenlenen<br />

Duisburg Kitap Fuarý, 24<br />

Aralýk 2009 ile 10 Ocak<br />

2010 tarihleri arasýnda açýk<br />

kalacak.<br />

Fuarýn tanýtýmý için bir<br />

basýn toplantýsý düzenleyen<br />

Astec Gmbh Genel Müdürü<br />

Ahmet Turunç þunlarý söyledi:<br />

“Geçen yýl yapýlan kitap<br />

fuarýný takriben yüzbin<br />

vatandaþýmýz ziyaret etti.<br />

Hedefimiz bu yýl katýlým<br />

sayýsýný artýrarak 120 bine<br />

çýkarmaktýr. Çalýþmalarýmýz<br />

da bu yöndedir. Özellikle<br />

çocuklu aileler için,<br />

manlar’ýn büyük bir çoðunluðu<br />

için vatanlarý haline<br />

gelmiþtir, burada isteyerek<br />

yaþamaktadýrlar ve Avrupa<br />

ülkelerinin sosyal ve iktisadi<br />

yaþamýna önemli katkýda<br />

bulunmaktadýrlar.<br />

Yukarýda belirtilen tüm<br />

gerçeklerin ve yapýlan tespitlerin<br />

yanýsýra, biz Müslümanlar’a,<br />

dinimizin Avrupa<br />

toplumlarýnda ekseriyetle<br />

olumsuz algýlanmasýndaki<br />

kendi sorumluluklarýmýzý<br />

ve payýmýzý hatýrlatmakta<br />

ve özeleþtiri yapmamýzda<br />

fayda görüyorum. Biz Müslümanlar,<br />

öncelikle kendimize,<br />

dinimizin Avrupa’nýn<br />

birçok kesiminde olumsuz<br />

ve tehlikeli algýlanmasýna<br />

yol açacak ne tür yanlýþlar<br />

yaptýðýmýzý sormalýyýz. Eðitilmesi<br />

oldukça zor olan bazý<br />

Ýslam düþmaný ve saplantýlý<br />

çevrelerin, tüm katýlaþmýs,<br />

düþmanca ve ýrkçý önyargýlarýna<br />

raðmen, biz<br />

Müslümanlar, Ýslam’ý yanlýþ<br />

uygulamalarýmýzla, Avrupa’da<br />

birçok normal vatandaþýn<br />

Ýslam ve Müslümanlar’la<br />

ilgili önyargýlara ve<br />

korkulara sahip olmalarýnda<br />

kendimizin de sorumlu olup<br />

olmadýðýmýzý sorgulamalýyýz.<br />

Avrupa’da oluþan pek<br />

çok önyargý ve korkulardan<br />

bizzat biz Müslümanlar’ýn<br />

sorumlu olmasý, hiç de nadir<br />

görülen bir durum deðildir.<br />

Örneðin, Ýslam’da kadýnýn<br />

konumu ile ilgili olumsuz<br />

görüntünün oluþmasýndan,<br />

daha çok biz Müslümanlar<br />

sorumlu deðil miyiz?<br />

Ýslam’ýn Avrupa’da daha<br />

iyi, adil ve hak ettiði þekilde<br />

görünmesi ve olumlu<br />

olarak algýlanmasý için, biz<br />

Müslümanlar, açýk, dürüst,<br />

cesur, daha güçlü bir þekilde<br />

ve tüm imkanlarýmýzla, öncelikle<br />

kendi içimizdeki<br />

yanlýþlýklara karþý mücadele<br />

etmeliyiz. Özel hayatýmýzda,<br />

aile ve toplumsal yaþamýmýzda,<br />

Kur’an ve sünnete<br />

uygun bir þekilde doðru Ýslam’ý<br />

yaþamalýyýz. Tüm<br />

toplumun huzuruna daha<br />

güçlü katkýda bulunmalý ve<br />

toplumsal geliþmelere aktif<br />

bir þekilde katýlmalýyýz. Sadece<br />

talep etmemeli, topluma<br />

daha fazla katkýda bulunmalýyýz.<br />

Önyargýlarý kaldýrabilmenin<br />

en iyi yolu, bir<br />

taraftan iyi dostluklar, arkadaþlýklar,<br />

iþ ve komþuluk<br />

iliþkileri kurmak, diðer taraftan<br />

yoðun bir þekilde dinler<br />

ve kültürlerarasý diyalog<br />

yapmaktýr. Ancak bu þekilde,<br />

zor zamanlarýmýzda da<br />

yanýmýzda yer alacak ve bize<br />

destek olacak dostlar kazanabiliriz.<br />

Ýslam, monolitik (tek düze)<br />

bir blok, katý bir kurallar<br />

sistemi deðildir, aksine deðiþken<br />

birçok normlarýyla<br />

uyum kabiliyetine sahiptir<br />

çocuklarýn<br />

oyunlarla zamanlarýný<br />

geçirecek<br />

imkanlar<br />

da düþünüldü.<br />

Aileler çocuklarýný<br />

bu yerlere<br />

býrakýp gönüllerince<br />

fuarý gezebilirler.”<br />

dedi.<br />

Ahmet Turunç,<br />

fuar ziyaretinin ücretsiz<br />

olduðunu, Türkiye`den<br />

47, Avrupa`dan da 13 yayýnevinin<br />

katýlacaðýný belirterek,<br />

binlerce kitap, CD,<br />

sosyal faaliyetler, konserler,<br />

seminerler ve panellerin<br />

düzenleneceðini kaydetti.<br />

ve özellikle kültürel gelenekler<br />

baðlamýnda zaman<br />

ve mekana baðlý olarak esnektir.<br />

IRH açýsýndan bu durum,<br />

Almanya’da ve Avrupa’da<br />

da Ýslam’ýn, Avrupa<br />

toplumlarý baðlamýnda Ýslam’a<br />

uygun yeni gelenekleri<br />

geliþtirmeye açýk olduðu<br />

anlamýný taþýmaktadýr. Bunun<br />

için, gelecekte Almanya’da<br />

ve Avrupa’da yaþayacak<br />

Müslüman nesillere, Ýslam’la<br />

uyumlu bu entegrasyon<br />

imkanýný otantik (doðru)<br />

islami bilgilerin kazandýrýlmasýyla<br />

sunmak gerekmektedir.<br />

Almanya’da ve<br />

Avrupa’da yaþayan Müslümanlar,<br />

geldikleri ülkelerin<br />

toplumlarýnda ve þimdi<br />

içinde yaþadýklarý çoðunluk<br />

toplumlarýnda varolan geleneklere<br />

yönelik olarak eleþtirel<br />

yaklaþýmda bulunabilme<br />

ve kabuk baðlamýþ kültüre<br />

özgü geleneklerle otantik<br />

(doðru) islami bilgiler ve<br />

deðerler arasýnda ayrým yapabilme<br />

doðrultusunda yeteneklendirilmeli<br />

ve cesaretlendirilmelidir.<br />

Ancak bu<br />

þekilde, gelecek nesiller için<br />

uzun vadede, entegrasyonu<br />

zorlaþtýran ithal edilmiþ geleneklerden<br />

arýnmak ve<br />

onun yerine Almanya’da ve<br />

Avrupa’da Ýslam’la uyumlu<br />

yeni geleneklerin oluþmasýný<br />

saðlamak mümkün olacaktýr.<br />

Temel esaslarýna ters<br />

düþmemek ve topluma fay-<br />

Duisburg 8. Kitap Fuarý<br />

24 Aralýk`ta Açýlýyor<br />

Avrupa’nýn en büyük<br />

Türkçe yayýn fuarlarýndan<br />

birini gerçekleþtireceklerini<br />

ifade eden Ahmet Turunc,<br />

fuara 47´si Türkiye´den olmak<br />

üzere toplam 60 yayýn<br />

evinin katýlacaðýný ve yaklaþýk<br />

olarak 150 binin üzerinde<br />

kitabýn sergileneceðini<br />

belirtti.<br />

Fuara gelecek<br />

ziyaretçilerin,<br />

kitaplarýn<br />

yanýsýra CD,<br />

kaset ve çeþitli<br />

hediyelik eþyalarý<br />

da bulabilecekleri<br />

açýklandý.<br />

Fuarda, bazý<br />

sanatçýlarýn vereceði<br />

konserler, yazarlarýn<br />

imza günü ve konferanslarý<br />

da ziyaretçiler için ayrýca<br />

tertipleneceði belirtildi.<br />

ÜNLÜ ÝSÝMLER<br />

KATILACAK<br />

Kitap fuarýnýn 24 Aralýk<br />

2009`da açýlacaðýný dile ge-<br />

dasý olmak kaydýyla, herþeyi<br />

test ederek entegre etmek,<br />

Ýslam’ýn prensiplerindendir.<br />

Bu islami prensip<br />

(maslahat), Müslümanlar’a,<br />

içinde yaþadýklarý her toplumla<br />

kaynaþma ve onlarýn<br />

varolan toplumsal sistemleriyle<br />

ortak noktalarý arama<br />

iznini vermektedir. Bu yaklaþýmýn<br />

doðal ve istenen sonucu,<br />

topluma katýlmak ve<br />

katkýda bulunmak ve çift<br />

yönlü bir entegrasyona isteklilik<br />

ve hazýr olmaktýr.<br />

Avrupa topraklarýnda bulunan<br />

Endülüs’teki Ýslam tarihi,<br />

Ýslam’ýn bu yeteneði ve<br />

bu düþünce ve hareket tarzýnýn<br />

tüm taraflar için olumlu<br />

sonuçlarýyla ilgili en açýk<br />

bir delildir. Ýslami bu yaklaþýmýn<br />

asimilasyonla hiçbir<br />

ilgisi yoktur. Bu yaklaþým,<br />

anlamlý ve her iki taraf açýsýndan<br />

da verimli sonuçlar<br />

getiren entegrasyonla alakalýdýr.<br />

Böyle bir entegrasyon<br />

anlayýþý, çoðulcu bir toplumda<br />

karþýlýklý saygýya dayalý<br />

birlikte yaþamý garanti<br />

eder. Çoðulcu toplum yapýlarý,<br />

toplumdaki tüm gruplarýn<br />

hareket yeteneði ve yeterliliði<br />

kazanabilmeleri<br />

için, çoðulcu yaklaþýmlara<br />

ve metodlara muhtaçtýr.<br />

Son olarak, Almanya’da<br />

ve Avrupa’da yaþayan Müslümanlar’a<br />

ve çoðunluðu<br />

Hýristiyan olan toplumlara<br />

þu çaðrýda bulunmak istiyorum:<br />

Almanya ve Avrupa, hepimizin<br />

ortak vatanýdýr. Hepimiz<br />

birlikte, Almanya ve<br />

Avrupa toplumunu oluþturmaktayýz.<br />

Bulunduðumuz<br />

ülkelerin anayasalarýnýn ayný<br />

deðerleri ve evrensel temel<br />

deðerler, bizleri birbirimize<br />

baðlamaktadýr. Tüm<br />

farklýlýklara raðmen, Ýbrahimi<br />

din mensuplarý olarak<br />

biz Yahudiler, Hýristiyanlar<br />

ve Müslümanlar, ayný ortak<br />

kaynaðý ve birçok müþterek<br />

etik-ahlaki deðerleri birbirimizle<br />

paylaþmaktayýz. Dinlerimiz,<br />

asýl olarak birbirlerine<br />

karsýtlýk teþkil etmemektedirler.<br />

Bizler, Ýbrahim’in<br />

(a.s.) çocuklarýyýz.<br />

Özellikle bundan dolayý da<br />

birlikte hareket etmeliyiz.<br />

Bu anlamda, hayýrlý iþlerde<br />

ve tüm toplumun refahý için<br />

yarýþmalýyýz, çünkü Allah’ýn<br />

elçisi Hz. Muhammed’in<br />

(s.a.s.) dediði gibi,<br />

“Ýnsanlarýn en hayýrlýsý, insanlara<br />

hizmet edendir”.<br />

Birbirimize karþý düþmanlýklarý,<br />

korkularý ve önyargýlarý<br />

körüklemek yerine,<br />

hepimiz, özellikle de dini<br />

cemaatlerde, siyasette ve<br />

toplumda sorumluluk taþýyanlarýn,<br />

ortak deðerlerimizi<br />

ve tüm toplumun huzuru<br />

için gerekli ortak sorumluluðumuzu<br />

ön plana çýkarmalarý<br />

ve bunlarý teþvik etmeleri<br />

gerekmektedir.<br />

tiren organizatör Turunç,<br />

resmi açýlýþýn 26 Aralýk saat<br />

16`da T.C. Düsseldorf<br />

Baþkonsolosluðu yetkilileri,<br />

Duisburg Büyükþehir<br />

Belediye Baþkaný Adolf<br />

Sauerland`ýn da katýlýlýmýyla<br />

yapýlacaðýný söyledi.<br />

Duisburg-Neumühl<br />

Konrad-Adenauer-Ring 9-<br />

13 adresinde saat 10:00-<br />

20:30 arasýnda açýk kalacak<br />

olan 8. kitap fuarýna katýlacak<br />

bazý ünlü yazarlar, sanatçýlar<br />

ve eðitimciler þunlar:<br />

Prof. Dr. Faruk Beþer,<br />

Prof. Dr. Ýbrahim Saraçoðlu,<br />

Doç. Dr. Mustafa Karataþ,<br />

Mustafa Ýslamoðlu, Sibel<br />

Eraslan, Ebru sanatçýsý<br />

Hikmet Barutçýgil.<br />

Resmi açýlýþýn ardýndan<br />

(26 Aralýk) sanatçý Sinan<br />

Yýlmaz`ýn sahne alacaðý<br />

kaydedildi.


dosya<br />

Ýlhan BÝLGÜ<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

ibilgu@igmg.de<br />

Helâl gýda arayýþý bir<br />

Müslümanýn günlük<br />

hayatýnýn en<br />

önemli çabalarýndan biri olmakla<br />

birlikte, Müslümanlarýn<br />

daha sonra yerleþtikleri<br />

ve azýnlýk olarak yaþadýklarý<br />

yerlerde, helâl gýda arayýþý,<br />

Ýslamî kimliðin oluþumu<br />

ve geliþimi bakýmýndan<br />

da önem arzeder.<br />

Gýdalarýn helâlliði ise,<br />

doðrudan kendisi helâl olan<br />

mamüllerde pek fazla problem<br />

ortaya koymasa da, et<br />

ve et mamüllerinin yaný sýra,<br />

diðer gýda ürünlerine ilave<br />

edilen katký maddeleri<br />

problemin ana kaynaðýný<br />

oluþturmaktadýr.<br />

Et ve et mamüllerindeki<br />

problem, kesim iþleminin<br />

Ýslamî kurallara göre yapýlýp<br />

yapýlmadýðýnda yatmaktadýr.<br />

Sýðýr ve koyun gibi,<br />

etlerininin yenilmesi helâl<br />

olan hayvanlarýn Ýslamî<br />

usullere göre kesilmemiþ<br />

olmasý helâlliðini ortadan<br />

kaldýrmaktadýr. Et kaynaklý<br />

katký maddelerinin helâlliði<br />

de bu ilk kesime göre deðiþmektedir.<br />

Fakat, burada problemin<br />

önemli bir boyutu, helâl kesim<br />

olduðu iddialarýnýn ne<br />

kadar doðru olabileceðinin<br />

tesbitindeki zorlukta yatmaktadýr.<br />

Ayrýca, þoklama<br />

ya da bayýltma ile yapýlan<br />

kesimlerin helâlliði konusunda<br />

ihtilaf bulunurken,<br />

helâl kesim yaptýðýný ifade<br />

eden üretecilerin objektif<br />

bir þekilde denetlenmesi de<br />

bir baþka problemi ve zorluðu<br />

gündeme getirmektedir.<br />

Avrupa’da hayvan kesiminin<br />

þoklama ya da bayýltma<br />

ile yapýlmasý zorunluluðu<br />

karþýsýnda, dinî bir hak<br />

olarak Müslümanlarýn bu<br />

kuraldan muaf tutulmasý<br />

konusunda en yüksek yargý<br />

organlarýnýn kararý bulunurken,<br />

uygulamada zaman zaman<br />

engellemelerin olduðunu<br />

da görmekteyiz. Örneðin,<br />

Almanya’da helâl kesim<br />

konusunda iþadamý<br />

Rüstem Altýnküpe’nin þoksuz<br />

ve bayýltmasýz kesim izni<br />

alabilmek için yýllardan<br />

beri sürdürdüðü hukukî mücadele,<br />

ayný konuda bir kaç<br />

kez ayný mahkemeye baþvurmayý<br />

gerekli kýlmýþtýr.<br />

Anayasa Mahkemesi,<br />

Altýnküpe’nin dinî inanaçlarýna<br />

göre gýda üretme hakkýnýn<br />

bulunduðunu tesbit etmesine<br />

raðmen, idarî merciler<br />

hu hakkýn yaygýn olarak<br />

kullanýlmasýna engeller çýkarmaktadýr.<br />

Almanya’da,<br />

bu davalarýn arkasýndan<br />

“havyan haklarý” anayasal<br />

düzenlemelere dahi girmiþtir.<br />

Bazý üreticiler bu engellemeler<br />

karþýsýnda, zaruret<br />

gerekçesini öne sürerek,<br />

þoklu veya bayýltmalý kesimi<br />

tercih etmektedir. Hulusi<br />

Ünye hocamýzýn yazýsýnda<br />

da iþaret ettiði gibi, helâl gýdalarla<br />

ilgili olarak iki<br />

önemli konferans düzenleyen<br />

ve ortaya çýkan yeni<br />

meselelerin halli için adýmlar<br />

atan teþkilatýmýzýn Din<br />

Ýþtiþare Kurulu, Avrupa’da<br />

zaruret halinin bulunmadýðý<br />

kanaatine varmýþtýr. Helâl<br />

kesim konusunda, þoksuz<br />

ve bayýltmasýz kesimi esâs<br />

alan Din Ýstiþare Kurulu’muz,<br />

ayrýca katký maddelerinde<br />

yaþanan karmaþýklýklara<br />

da çözümler bulma<br />

çabasýndadýr.<br />

Bununla birlikte teþkilatýmýz,<br />

Avrupa Helâl Sertifikalama<br />

Enstitüsü gibi kurumlarla<br />

da iþbirliði yaparak<br />

helâl gýda üretiminde<br />

denetimin de önemine vurgu<br />

yapmaktadýr.?Bu enstitü,<br />

gýdalarýn üzerinde “Helâl<br />

yazýyorsa, mutlaka helâl olmak<br />

zorundadýr,” ilkesi ile<br />

çalýþýyor. Tabiî bu arada, denetleyici<br />

kurumlarýn da denetlenmesi<br />

zarurettir. Çünkü,<br />

helâl sertifikasý veren<br />

kurum ya da kiþilerin, bu<br />

sertifikayý hangi fýkhî temel<br />

ve kriterlere göre verdiði<br />

önemelidir. Ayrýca, teknik<br />

donaným ve uzman personel<br />

yeterliliði bulunup bulunmadýðý,<br />

“helâl sertifika”landýrdýklarý<br />

üretici þirketlerin<br />

helâl kriterlerine uyup uymadýklarýnýn<br />

kontrolunde ne<br />

hayat<br />

kadar baðýmsýz ve süreklilik<br />

gösterdikleri de bir baþka<br />

problemdir. Ýlknur Melekoðlu’nun<br />

da incelemesinde<br />

görüldüðü gibi, bu konuda<br />

Avrupa dahil, pek çok ülkede<br />

çok sayýda kiþi ve kurum<br />

çalýþma yapmaktadýr.<br />

Avrupa Helâl Sertifikalama<br />

Enstitüsü bu kurumlar<br />

içerisinde, teþkilatýmýzýn,<br />

denetimde de bulunma yetkisi<br />

bulunduðu kurumdur.?EHZ<br />

Ocak ayýnda yapmayý<br />

planladýðýmýz Helâl<br />

Gýda Konferanslarýndan<br />

sonra alýnanacak kararlar<br />

doðrultusunda kriterlerini<br />

gözden geçirecek ve ona<br />

göre sertifika pratiðini yaygýnlaþtýrmaya<br />

gayret edecek.<br />

Bu sayýmýzda Avrupa<br />

Helâl Sertifikalama Enstitüsü’nün<br />

iki yetkilisi ile ilgili<br />

röportajýmýz yer alýrken, temelde<br />

fýkhî ihtilaflar sebebiyle<br />

müþterek kriterlerin<br />

oluþmasýndaki sýkýntýlarý<br />

gündeme getiren Prof. Dr.<br />

Hayrettin Karaman hocanýn<br />

da deðerlendirmesini bulacaksýnýz.<br />

Helâl gýda konusunda<br />

bazen farklý görüþlerini<br />

de ortaya koyan Karaman<br />

hoca sorunun çözümü<br />

için de önerilerini sunuyor.<br />

Katký maddeleri de baþlý<br />

baþýna bir sorunu gündeme<br />

getirmektedir. Sürekli olarak<br />

geliþen teknoloji ile katký<br />

maddelerinin sayýsý arttýðý<br />

gibi, bu maddelerin gerek<br />

fiziksel, gerekse kimyasal<br />

özellikleri de deðiþikliðe<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

17<br />

Müslümanýn<br />

Helal<br />

Gýda<br />

Ýle<br />

Ýmtihaný<br />

uðramaktadýr. Bu deðiþkenlik<br />

de her zaman yeni görüþlerin<br />

ortaya çýkmasýna sebeb<br />

olmaktadýr.<br />

Fakat her Müslüman’a<br />

düþen görev, gýdalarýn<br />

helâlliði konusunda israrcý<br />

olmak ve þüpheden uzak kalacak<br />

þekilde temin etmektir.<br />

HELÂL GIDA<br />

BÝR ÝMTÝHANDIR<br />

Müslüman olarak, hayatýmýzý,<br />

dinimizin emir ve<br />

yasaklarý doðrultusunda düzenlemedeki<br />

gayretimiz, dinimiz<br />

ile olan baðýmýzýn en<br />

önemli göstergesidir. Ýslâmî<br />

terminolojide bu gayrete<br />

“takva” denir. Takva’nýn bu<br />

anlamdaki en kýsa ve özlü<br />

tanýmý da, Allah’ýn emirlerine<br />

uyamama, yasakladýklarýndan<br />

da kaçýnamama korkusudur.<br />

Bu yüzden dir ki,<br />

Ýslâmî kimliðin oluþumu bu<br />

gayretin yoðunluðuyla paralellik<br />

arzeder. <strong>Hayat</strong>ýmýzý<br />

devam ettirmek için gerekli<br />

olan gýdalarýn helâl yollardan<br />

kazanýlmasý takvalý oluþun<br />

bir parçasý olduðu gibi,<br />

ayný gýdalarýn kendilerinin<br />

de helâl oluþuna dikkat etmek<br />

de takva sýnýrlarý içine<br />

girer. Zira gýdalarýmýzýn<br />

helâl olmasý imtihanýmýzýn<br />

bir parçasýdýr. Prof. Dr.<br />

Mustafa Nutku,1 Hazreti<br />

Adem (as) ile Hazreti Havva’nýn,<br />

dolayýsýyla insanýn<br />

ilk imtihanýnýn helâl gýda ile<br />

olduðuna iþaret eder. Bu<br />

yüzdendir ki, helâl gýda arayýþý<br />

Müslümanýn kimliðinin<br />

oluþmasýnda önemli bir yer<br />

iþgal eder. Çünkü, helâl gýda<br />

arayýþýnda bir ön niyet ve<br />

irade beyaný vardýr ve bu ön<br />

niyetle irade beyaný, Ýslam’ýn<br />

bize çizdiði sýnýrlara<br />

uyma gayretini gösterir.<br />

Gerçekten de insanlar<br />

sürekli bir imtihan sürecinden<br />

geçmektedir. Müslüman<br />

olup olmama nasýl bir<br />

imtihan ise, Müslüman olduktan<br />

sonra, Müslüman<br />

olarak yaþayabilmek de bir<br />

imtihandýr. Þüphesiz biz insaný,<br />

karýþým hâlindeki az<br />

bir sudan (meniden) yarattýk<br />

ve onu imtihan edeceðiz.<br />

Bu sebeple onu iþitir ve<br />

görür kýldýk, (Ýnsân Sûresi<br />

[76:2]) ayeti ile Ýnsanlar,<br />

‘inandýk’ demekle imtihan<br />

edilmeden býrakýlacaklarýný<br />

mý zannederler,” (Ankebût<br />

Sûresi [29:2]) gibi<br />

ayetlere baktýðýmýzda, bu<br />

imtihanýn þeklinin ve zamanýnýn<br />

sürekli bir deðiþiklik<br />

arzettiðini, ancak, ayný zamanda<br />

insanýn iþitir ve görür<br />

özellikle yaratýlmasý ile<br />

de, bu imtihaný kazanma<br />

melekesine de sahip bulunduðuna<br />

iþaret edilir. Böylece<br />

sürekli bir imtihan þuurunda<br />

olan Müslümanýn, gýdalarýnýn<br />

da bir imtihan vesilesi<br />

olduðunu bilmekle<br />

yükümlü olduðu ortaya çýkar.<br />

Bu imtihanýn kazanýlmasý<br />

için Kur’an, helâl gýdayý<br />

iyi ve temiz olarak vasýflandýrýlýp,<br />

bu sýnýrlarýn<br />

dýþýna çýkýlmasý Allah’a<br />

karþý gelmek, þeytanýn yolundan<br />

yürümek ve Allah’a<br />

itaat etmekten kopmak olarak<br />

gösterilir.<br />

Örneðin, Ey insanlar!<br />

Yeryüzündeki þeylerin<br />

helâl ve temiz olanlarýndan<br />

yiyin! Þeytanýn izinden yürümeyin.<br />

Çünkü o sizin<br />

için apaçýk bir düþmandýr,<br />

(Bakara Sûresi [2:168])<br />

ayeti ile, Allah’ýn size rýzýk<br />

olarak verdiklerinden helâl,<br />

iyi ve temiz olarak yiyin ve<br />

kendisine inanmakta olduðunuz<br />

Allah’a karþý gelmekten<br />

sakýnýn, (Bakara<br />

Sûresi [2:88]) ayeti her hangi<br />

bir gýdanýn ismini zikretmeden<br />

genel kurallarý koyar.<br />

Diðer bir kaç ayette<br />

harâm gýdalarýn doðrudan<br />

isimlerini zikreden Kur’an,<br />

meselâ, “Verdiðimiz rýzýklarýn<br />

iyi ve güzel olanlarýndan<br />

yiyin” (dedik), (Bakara<br />

Sûresi [2:57]) ayeti ile bu<br />

genelliði sürdürürken, þu<br />

ayetle özel gýdalara iþaret<br />

eder:<br />

Ölmüþ hayvan, kan, domuz<br />

eti, Allah’tan baþkasý<br />

adýna boðazlanan, (henüz<br />

caný çýkmamýþ iken) kestikleriniz<br />

hariç; boðulmuþ,


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

18 hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

dosya<br />

darbe sonucu ölmüþ, yüksekten<br />

düþerek ölmüþ, boynuzlanarak<br />

ölmüþ ve yýrtýcý<br />

hayvan tarafýndan parçalanmýþ<br />

hayvanlar ile dikili taþlar<br />

üzerinde boðazlanan<br />

hayvanlar, bir de fal oklarýyla<br />

kýsmet aramanýz size<br />

harâm kýlýndý. Ýþte bütün<br />

bunlar fýsk (Allah’a itaatten<br />

kopmak)týr. (Mâide Sûresi<br />

[5:3])<br />

Resûlullah Efendimiz de<br />

(sav), Müslüman’ýn takva<br />

ile içiçe bir hayat sürdürebilmesinin<br />

temelinin, haram<br />

ve helâllere dikkat etmekte<br />

olduðunu ve þüpheli þeylerden<br />

kaçýnmak olduðunu buyurur.<br />

Þüphelilerden kaçýnmayý<br />

da dinin kurtarýlmasý<br />

olarak deðerlendirir. Efendimizin<br />

bu kuralý, kaçýnýlmaz<br />

olarak gýdalar için de<br />

geçerlidir. Þöyle buyurur<br />

Efendimiz: Helâl belli,<br />

harâm da bellidir. Ýkisi arasýnda<br />

da (helâl mi, harâm<br />

mý belli olmayan bir takým)<br />

þüpheli þeyler vardýr ki çok<br />

kimseler onlarý bilmezler.<br />

Þüpheli þeylerden her kim<br />

sakýnýrsa haysiyetini de, dinini<br />

de kurtarmýþ olur. 2<br />

Ýslâm’ý en doðru anlamamýz<br />

ve böylece yaþamamýzda<br />

tek öncümüz olan Allah<br />

Resûlu’nun, kesin harâmlýðý<br />

olmayan ancak, hoþ ve beðenilir<br />

olmayanlarýn yenmesi<br />

ilgili olarak uygulamalarý<br />

da, harâm olmadýðý bilinen<br />

þeylerin yasaklanamayacaðý<br />

konusundaki hassasiyetini<br />

de ortaya koyar. Örneðin,<br />

sarmýsak veya soðan<br />

yiyenlerin mescidlerden<br />

uzak durmasýný isterken,<br />

burada, bu iki gýdanýn yasaklýðýna<br />

veya habisliðine<br />

deðil de, bunlardan sadýr<br />

olan kokular ile insanlarýn<br />

rahatsýz edilmemesine dikkat<br />

edilmesine iþaret buyurmuþlardýr.<br />

Zira, Hazreti Aiþe<br />

(ra) validemiz, Efendimizin<br />

en son yediði yemekte<br />

soðan bulunduðunu beyan<br />

buyurmuþtur.3<br />

Helâlliði veya harâmlýðý<br />

hususunda kesin bilgi bulunmayan<br />

ve kendilerinin<br />

alýþýk olmadýðý yiyecekleri<br />

yemeyen Efendimiz, bu konuda<br />

da önemli bir kural ortaya<br />

koymuþtur. Örneðin,<br />

kendisine getirilen Keler4<br />

etinden yememiþ ve “Bu benim<br />

kavmimin diyarýnda<br />

bulunmuyor. Onu yemeðe<br />

alýþkýn olmadýðým için<br />

içimde tiksinme hissediyorum”<br />

5 demiþ, ancak baþkalarýnýn<br />

yemesine de karþý<br />

çýkmamýþtýr.<br />

Kur’an ayetleri ve<br />

Resûlullah’ýn gýdalarla ilgili<br />

ortaya koyduðu bu hakikatlerden<br />

sonra biz Müslümanlara,<br />

gýdalarýmýzýn mahiyetini<br />

bilmek gibi bir görev<br />

düþüyor. Herkesin bir gýda<br />

ve fýkýh uzmaný olmasý<br />

mümkün olamayacaðýna<br />

göre, karþý karþýya bulunduðumuz<br />

imtihanýn derslerine<br />

çalýþmak da imkân dâhilindedir.<br />

Rýzkýmýzý helâlinden<br />

kazandýktan sonra, helâlinden<br />

yiyebilmek için tercihli<br />

ve þuurlu bir gýda seçiminde<br />

bulunmak, üzerimize düþen<br />

bir vazifedir. Çocuklarýmýzýn,<br />

ailemizin ve toplumumuzun<br />

helâl gýda yeme hususundaki<br />

duyarlýlýðýný artýrarak<br />

yediklerine dikkat etmeleri<br />

uyarýlarýmýzý sürekli<br />

olarak tekrarlamalýyýz.<br />

Sanayi ve teknolojinin<br />

ilerlemesi ile önümüze serilen<br />

gýdalarýn seçimini þuurlu<br />

bir þekilde yaparken,<br />

Müslüman bir tüketici olarak,<br />

üreticilerin gýdalarýn<br />

katkýlarý da dâhil helâl gýda<br />

üretimi yapmalarý için talep<br />

ve tepkilerimizi ortaya koymalýyýz.<br />

Üreticilerin, bizim<br />

taleplerimizi dikkate almalarýnýn<br />

yolu da etkin bir kamuoyu<br />

oluþturabilmekten<br />

geçmektedir.<br />

Tabiî bu arada, gýdalarýn<br />

mahiyetini ortaya koyacak,<br />

kimya ve fizik uzmanlarý ile<br />

her þeyden önemlisi, bu bilgilerden<br />

hareketle Ýslâmî<br />

olarak gýdalarýn helâlliðini<br />

veya harâmlýðýný ortaya koyacak<br />

fýkýh uzmanlarýna da<br />

ihtiyacýmýz vardýr. Bu konuda<br />

Ýslâm dünyasýnda yapýlmýþ<br />

önemli çalýþmalar bulunmaktadýr.<br />

Fikhî açýdan<br />

bu tesbitleri ortaya koymakta<br />

bir problem bulunmuyor.<br />

Problem, üretilen gýdanýn<br />

Ýslâm fýkhýnýn helâl standartlarýna<br />

uyup uymadýðý,<br />

üreticinin, gýdalarýn helâlliði<br />

konusunda Müslümanlarýn<br />

taleplerini göz önünde<br />

bulundurup bulundurmadýðýnda<br />

yatýyor.<br />

Son yýllarda pek çok gýda<br />

üreticisinin, gerek Ýslâmî<br />

hassasiyetlerden dolayý gerekse,<br />

ticârî kazanç nedeniyle,<br />

helâl gýda üretimine<br />

önem verdiðine þahit olmaktayýz.<br />

Üreticilerin, Müslümanlarýn<br />

duyarlýlýðýný göz<br />

önünde bulundurarak helâl<br />

ürün imaline yönelmesi<br />

olumlu bir geliþme olmakla<br />

birlikte, konu istismara<br />

açýktýr. Konunun istismara<br />

açýk olmasý veya kimi üreticilerin,<br />

Müslümanlarýn ihtiyaçlarýný<br />

istismar etmeleri<br />

de, üreticilerin hepsini töhmet<br />

altýnda býrakmamalýdýr.<br />

Bunun için üreticiler, gýdalarýn<br />

helâlliðini garanti altýna<br />

almak anlamýnda denetime<br />

açýk olmalýdýr.<br />

Fýkhî olarak, deðerli hocamýz<br />

Prof. Dr. Hayrettin<br />

Karaman’ýn da yazýsýnda<br />

ortaya koyduðu gibi, bu konuda,<br />

her ne kadar tüm mezhebler<br />

arasýnda tam bir ittifak<br />

saðlanamayacaðý söz<br />

konusu olsa da, yine de ortak<br />

bir yol bulmak mümkündür.<br />

Fýkhî farklýlýklar ilgili<br />

mezhep mensuplarýnýn<br />

dikkate alacaðý bir husus olmakla<br />

birlikte, detaylardaki<br />

farklýlýklar bir tarafa býrakýlýrsa<br />

büyük oranda ittifak<br />

edebilmek mümkündür.<br />

Önemli olan helâl gýda ile<br />

imtihaný kazanabilme gayretine<br />

düþmektir.<br />

1 Kimya Profesörü, 2. Uluslararasý<br />

Helâl Gýda Konferansý 25-26<br />

Nisan, 2009, Ýstanbul.<br />

2 Buharî, Kitabu’l Ýman.<br />

3 Buharî, Kitabu’t Taam.<br />

4 Kertenkele türünden bir hayvan<br />

5 Buharî, Kitabu’t Taam.<br />

Duisburg ve çevresinde<br />

faaliyet gösteren<br />

“Werbering-<br />

Marxloh” Ýþadamlarý Derneði<br />

baþkan Gisela Wuthe;<br />

Marxloh çok daha fazla potansiyele<br />

sahip bir yer.<br />

Türk ve Alman Ýþverenleri<br />

bir çatý altýnda buluþturmayý<br />

hedeflemekteyiz. Bu<br />

amaçlada burada toplanmýþ<br />

bulunuyoruz. Duisburg-<br />

Marxloh`daki Türk iþverenleri<br />

Marxloh`daki Alman<br />

iþverenleri derneði<br />

“Werbering-Marxloh”a<br />

toplu halde üye olmak ve<br />

birlikte hareket etmek istiyoruz.<br />

Bugün çaðrýmýza cevap<br />

veren 40 iþadamýný burada<br />

görmek bizi sevindirdi.<br />

Uygun þartlarýn yaratýlmasý<br />

halinde semtimize<br />

çok daha fazla yatýrýmcýnýn<br />

gelebileceði ve dolayýsý ile<br />

müþterimizin de artacaðýný<br />

gösteren yollarýn hep birlikte<br />

daha yeni fikirler üreterek<br />

çalýþmalarýmýzý yapmak<br />

istiyoruz. Türk ve Alman<br />

iþverenlerinin mevcut<br />

20 Türk iþveren Alman Ýþadamlarý<br />

Derneði Werbering-Marxloh’a üye oldu<br />

Marxloh`daki Alman iþverenleri<br />

derneðine üye olarak<br />

ve tek çatý altýnda birleþerek<br />

çok daha etkin olacaðýna<br />

ve birlikte çeþitli projeler<br />

yapabileceðimize inanýyoruz”<br />

dedi.<br />

Türk iþverenlerinin Alman<br />

iþverenleri dernegine<br />

üye olmalarý, “Kaiser” sokaklarýnýn<br />

(Kaiser-Wilhelm-Str.<br />

ve Kaiser-Friedrich-Str.),<br />

araç trafiðine<br />

açýlmasý, Türk ve Alman<br />

Alman Ýþadamalarý Derneðine yeni üye olan<br />

20 Türk iþadamý ve iþletmeciler katýldý<br />

iþverenleri ile Marxloh’un<br />

“dýþarýya” tanýtýmý, Televizyon,<br />

gazete ve radyo<br />

reklamlarý Türk ve Alman<br />

basýnýna verilmesi, yeni ve<br />

çeþitli þirketlerin Marxloh<br />

semtimize gelmek istemeleri<br />

konusunda birlikte yapacaðýmýz<br />

projeleri hayata<br />

geçirmek istediklerini de<br />

belirten derneðin tek üyesi<br />

Selgün Çalýþýr; “Marxloh<br />

semtini önemli anlamda geliþtirmek<br />

ve kullanýlmayan<br />

potansiyeli deðerlendirip<br />

kullanmak amacý ile Kaiser-Wilhelm-Str.<br />

ve Kaiser-<br />

Friedrich-Str. sokaklarýnýn<br />

açýlmasý için belediye yetkili<br />

kurumlarýna iletilmesi<br />

konusunda çalýþmalarýmýz<br />

devam etmektedir” dedi.<br />

“Kaiser” sokaklarýnýn<br />

trafiðe açýlmasý ile Weselerstr.<br />

de yer bulamayan yatýrýmcýlara<br />

yeni imkanlar ve<br />

semtimiz için yeni fýrsatlarýn<br />

doðmasý için çalýþmalarýný<br />

yürüttüklerini söyleyen<br />

Alman iþverenler Derneði<br />

Werbering Marxloh Baþkaný<br />

Gisela Wuthe; “Sokaklarýn<br />

trafiðe açýlmasý ile<br />

Marxloh`nun daha fazla kapasiteye<br />

sahip olduðunu savundu.<br />

Wuthe, bölgede bulunan<br />

dernek, ev sahipleri,<br />

oturanlarla daha geniþ bir<br />

toplantý yapmayý planlamaktayýz.<br />

Konunun Marxloh<br />

için hayati önem taþýmaktadýr.<br />

Marxloh’un daha<br />

canlý bir ekonomik potansiyel<br />

haline getirmek istiyoruz.<br />

Belediye meclisinden<br />

konunun ele alýnmasýný isyiyoruz.<br />

Marxhloh semtinde bulunan<br />

iþverenlerin de bir<br />

çok sorunla karþý karþýya<br />

olduðunu da dile getiren<br />

Wuthe; “temizlik, gençlerin<br />

bazý bölgelerde toplu halde<br />

bulunup müþterileri rahatsýz<br />

etmeleri ve de Pazar yerindeki<br />

alkol konusunda<br />

birlikte acil çözüm bulunmasý<br />

gerekir” dedi.


özel haber<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

IGMG Kurban Kampanyasý,<br />

Kurban gönüllülerinin<br />

katýldýðý bir toplantý ile deðerlendirildi.<br />

Bu yýlki Kurban<br />

Kampanyasý çerçevesinde 75<br />

bin 618 Kurban baðýþý saðlandý<br />

ve 78 ülke ve bölgede 82 bin<br />

363 Kurban kesim ve daðýtýmý<br />

yapýldýðý açýklandý. Ýslam<br />

Toplumu Milli Görüþ bu<br />

yýlki Kurban Kampanyasý’ný<br />

deðerlendiren toplantýsýný<br />

yaptý. Ýki gün süren<br />

toplantýda, Kurban Komisyonu<br />

üyeleleri ile birlikte,<br />

Bölge Kurban Sorumlulularý<br />

ve Kurban kesim ve daðýtým<br />

gönüllüsü olarak hizmet<br />

veren 261 gönüllü,<br />

yaptýklarýný bir rapor halinde<br />

takdim etti. Gittikleri ülke<br />

ve bölgelerden, teþekkürname,<br />

fotoðraf ve video<br />

görüntüleri ile dönen gönüllüler<br />

yaptýklarý çalýþmalarý<br />

ve izlenimlerini de kýsaca<br />

anlattýlar. Ne kadar Kurban<br />

kesip daðýttýklarýný anlatan<br />

gönüllüler, yaptýklarý konuþmalalarla<br />

duygulu anlar<br />

yaþattýlar.<br />

Toplantýda verilen bilgilere<br />

göre, Ýslam Toplumu<br />

Milli Görüþ (IGMG)nin organize<br />

ettiði “Kurban Kampanyasý<br />

2009” çerçevesinde<br />

75.618 Kurban baðýþý saðlandý<br />

ve Uluslararasý Ýnsani<br />

Yardým Teþkilatý-IHH e.V.<br />

iþbirliði ile 78 ülke ve bölgede<br />

261 kesim ve daðýtým<br />

gönüllüsü nezaretinde<br />

82.363 Kurban’ýn kesim ve<br />

daðýtýmýnýn gerçekleþtirildiði<br />

bildirildi.<br />

IGMG Sosyal Hizmetler<br />

Baþkan Yardýmcýsý Süleyman<br />

Yýlmaz’ýn yönettiði<br />

toplantýlarýn ilk gününde<br />

önce, birinci günde toplantýya<br />

katýlan 35 ülkedeki kesimden<br />

görevli olan 150 görevlinin<br />

yoklamasý yapýldý.<br />

33 ülkede görevli 110 civarýndaki<br />

kesim görevlisi ise<br />

raporlarýný ikinci gün sundu.<br />

IGMG Genel Baþkaný<br />

Yavuz Çelik Karahan ve<br />

Genel Baþkan Yardýmcýsý<br />

ve Sosyal Hizmetler Baþkaný<br />

Ali Bozkurt da katýlarak<br />

birer konuþma yaptýlar.<br />

Konuþmasýna “Bizlere<br />

hayat<br />

IGMG Kurban’da ümmetle buluþtu<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

19<br />

IGMG Kurban<br />

Kampanyasý tamamlandý<br />

IGMG Kurban Kampanyasý, Kurban gönüllülerinin katýldýðý bir<br />

toplantý ile deðerlendirildi. Bu yýlki Kurban Kampanyasý çerçevesinde<br />

75 bin 618 Kurban baðýþý yapýldý ve 78 ülke ve bölgede 82 bin<br />

363 Kurban kesim ve daðýtýmý yapýldýðý açýklandý.<br />

kurban baðýþlayanlarýn,<br />

mazlum, maðdur ve ihtiyaç<br />

sahiplerinin üzerimize yüklediði<br />

bu sorumluluðu sizlerin<br />

fedakârane çalýþmalarý<br />

ve Allah’a karþý sorumluluk<br />

bilinciyle yerine getirmenin<br />

mutluluðu ile Allah’a hamdediyoruz”<br />

þeklinde baþlayan<br />

Ali Bozkurt, “Bu çalýþmamýzýn<br />

en canlý þahitleri<br />

sizlersiniz. Çünkü sizlerle<br />

birlikte bu hizmeti yürüyoruz.<br />

Her yaptýðýmýz çalýþma<br />

kayýt altýndadýr ve hesabýný<br />

önce Allah’a vereceðimizin<br />

bilinci içindeyiz. Yanlýþ<br />

yapmadýk ki, çekinecek bir<br />

þeyimiz olsun” dedi. Bu yýl<br />

gerçekleþtirilen kampanyanýn<br />

bir bilançosunu da açýklayan<br />

Bozkurt, “Biz, yaptýklarýmýzýn<br />

karþýlýðýný Allah<br />

bekliyoruz” dedi.<br />

IGMG Kurban Kampanyasý<br />

deðerlendirme toplantýsýna<br />

katýlarak bir konuþma<br />

yapan IGMG Genel Baþkaný<br />

Yavuz Çelik Karahan da<br />

teþkilatýn diðer hizmetlerde<br />

olduðu gibi Kurban organizasyonunu<br />

da 25 yýldýr cemaat<br />

olarak gerçekleþtirdiklerini<br />

ve 25. Kurban organizasyonunda<br />

Allah’a<br />

hamdolsun 75 bin 618 kurban<br />

toplanýp, 78 ülke ve<br />

bölgede 82 bini aþkýn kurban<br />

kesilip daðýtýldýðýný<br />

söyledi. “Milyonlarca aileye<br />

ulaþtýk, ümmetin yoksuluna,<br />

ihtiyaç sahiplerine<br />

dost elimizi uzattýk, onlarýn<br />

duasýný aldýk” diyen Karahan,<br />

“biz Allah’ýn rýzasýný<br />

gözetiyoruz. Allah’ýn rýzasý<br />

da kulunun duasýndan geçtiði<br />

için, bizim için en deðerli<br />

ödül, kullarýnýn bize<br />

yapmýþ olduðu duadýr” þeklinde<br />

konuþtu.<br />

Kurban Kampanyasýný<br />

ümmetle buluþma kampanyasý<br />

olarak deðerlendirdiklerini<br />

bildiren Karahan konuþmasýna<br />

þöyle devam etti:<br />

“IGMG olarak insanlýðý<br />

iki manada kardeþ kabul<br />

eden bir inanca sahibiz. Fýtratta<br />

tüm insanlýðý kardeþ<br />

kabul ediyor, inançta da<br />

tüm Müslümanlarý yani,<br />

ümmeti inanç kardeþi biliyoruz.<br />

Ümmetin kardeþliðine<br />

inandýðýmýz için bu kurban<br />

organizasyonumuzu bu<br />

amaç ve inançla gerçekleþtiriyoruz.<br />

Sizler gittiniz,<br />

þimdi de deðerlendirmeleri<br />

rapor olarak vereceksiniz.<br />

‘IGMG, mazlum ve maðdura<br />

uzanan dost el’ sloganýnýn<br />

gereðini yaptýnýz, þahsým<br />

ve kurumum adýna size<br />

teþekkür ediyorum.”<br />

Yavuz Çelik Karahan,<br />

IGMG’ye karþý yapýlan ithamlara<br />

da þöyle cevap verdi:<br />

“Bizim, rýzasý için çalýþtýðýmýz<br />

Allah’a ve onun<br />

kullarý olan Müslümanlara<br />

verilemeyecek olan hesabýmýz<br />

yoktur. Alnýmýz açýktýr,<br />

yaptýðýmýz her iþimizi hukuka,<br />

kanuna ve inancýmýza<br />

uygun yapmaya gayret ediyoruz.<br />

Peygamberimiz,<br />

“Aldatan bizden deðildir”<br />

diyor. Biz ne aldanýr ne aldatýrýz.<br />

Ne aldatýlabiliriz, ne<br />

de altadatabiliriz. Çünkü<br />

biz inanan müminleriz. Mümin<br />

olarak inandýðýmýz gibi<br />

yaþamaya gayret sarfederiz.<br />

Rabbim bu manada ayaðýmýzý<br />

kaydýrmasýn, rýzasýndan<br />

ayýrmasýn.”<br />

Yavuz Çelik Karahan<br />

daha sonra, kurban organizasyonundaki<br />

baþarýlý çalýþmalarýndan<br />

dolayý Kurban<br />

Komisyonu üyelerine ve<br />

kurban kesim görevlilerine<br />

teþekkür belgeleri verdi.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

20 hayat<br />

Yusuf Çalkara<br />

Ýnançlarý doðrultusunda<br />

helâl hassasiyeti olan<br />

Müslüman tüketici bu<br />

hassasiyetin piyasada dikkate<br />

alýnmasýný istiyor. Bu nedenle<br />

katký maddelerini ifade eden<br />

E numaralý listeyi yanýnda taþýyor.<br />

Fakat helâl meselesinde<br />

bir karmaþýklýk yaþanýyor. Avrupa<br />

Helâl Sertifikalama Enstitüsü<br />

bu karmaþýklýðý aþma<br />

doðrultusunda kurumsallaþma<br />

sürecini devam ettiriyor.<br />

Enstitü’nün kurucularýndan<br />

ve bilirkiþi heyeti üyesi Ahmet<br />

Yazýcý ve Enstitü Müdürü Yusuf<br />

Çalkara ile enstitüyü ve<br />

helâl meselesini konuþtuk.<br />

Arkadaþýmýz Ünal Koyuncu`nun<br />

yapmýþ olduðu röportajý<br />

sunuyoruz.<br />

<strong>Hayat</strong>: Ahmet Bey, diðer<br />

sorulara geçmeden önce Avrupa<br />

Helâl Sertifikalama<br />

Enstitüsü’nün kuruluþuna<br />

doðru giden sürecine öncelikle<br />

deðinsek. Avrupa Helâl<br />

Sertifikalama Enstitüsü nasýl<br />

kuruldu?<br />

Ahmet Yazýcý: Biz Hamburg`da<br />

bulunan camide 1977<br />

yýlýndan bu yana ticaretle uðraþmaktayýz.<br />

Caminin altýnda<br />

satýþ yapan marketin mamullerinin<br />

helâl olmasý gerekiyordu.<br />

Dolayýsýyla o yýllardan<br />

beri helâllik meselesinin takibi<br />

ve kontrolü için bir uðraþ<br />

içerisindeydik. 1999 senesinde<br />

küçük marketin yanýnda<br />

yer alan büyük yeri satýn almamýzla<br />

marketimizi ciddi<br />

bir þekilde büyüttük. Satýlan<br />

mamüllerin sayýsý artýnca<br />

kontrol edilmesi gereken<br />

alanda büyüdü. Daha önce bir<br />

kasapla anlaþmýþtýk ve helâllik<br />

doðrultusunda bir kaç yeri<br />

kontrol ediyorduk. Ýþin büyümesiyle<br />

durum deðiþti. Meseleyi<br />

biraz daha profesyonelce<br />

ele alma ihtiyacý doðdu. Bu<br />

ihtiyaca binaen mamüllerin<br />

helâlliðini kontrol eden bir<br />

yetkiliyi bünyemizde tespit<br />

ettik. Bu yetkilinin tespitiyle<br />

mamüllerin helâlliðini kontrol<br />

eden bir mekanizma oluþtu.<br />

Bize satýþ için baþvuran mamul<br />

içeri girmeden önce müesseseye<br />

gidip bakýyorduk.<br />

Müessesede kesimin Ýslami<br />

usullere göre yapýlýp yapýlmadýðýný<br />

yerinde kontrol ediyorduk.<br />

Eðer kesim Ýslami usullere<br />

göreyse o malý iþletmemize<br />

sokuyorduk. Bu arada<br />

bize baðlý olan diðer cemiyetlerin<br />

marketleri de bizde satýlaný<br />

satmaya baþlamýþtý. Dolayýsýyla<br />

kendi bölgemizde<br />

helâl kriterlerin geçerli olduðu<br />

belirli bir pazar oluþtu. Öte<br />

taraftan bir kýsým þirketlerden<br />

de kendi mamulllerini kontrol<br />

etmemiz doðrultusunda talepler<br />

gelmeye baþladý. Bu geliþmelerin<br />

ardýndan yapýlan<br />

helâl kontrol meselesini herkesin<br />

faydalanabileceði bir<br />

boyuta taþýyalým dedik.<br />

O dönemde Ýslam Konseyi<br />

ve Merkez Konseyi iþbirliði<br />

ile oluþturulmuþ helâl kesim<br />

komisyonu vardý. Genel Merkez<br />

ile istiþarelerin ardýndan<br />

bu meseleyi takip etme sorumluluðu<br />

bana verilmiþti.<br />

Ýþin hem ticaretini yapmak<br />

hem de helâl meselesiyle uðraþmanýn<br />

uygun olmayacaðý<br />

kanaati oluþtu. Daha sonra<br />

Almanya Ýslam Konseyi ve<br />

Kuzey Almanya Ýslam Toplumu<br />

olarak Avrupa Helâl Sertifikalama<br />

Enstitüsü’nü 2002<br />

yýlýnda kurduk. Helâl Kriterleri<br />

kataloðu oluþturduk ve<br />

helâl konusunda karar merci<br />

konumunda bilirkiþi heyeti<br />

olan Fetva Kurulu’nu kurduk.<br />

Þüpheli konularda sorabileceðimiz<br />

bir merci olsun ve bu<br />

bilir kiþi heyeti helâl kesim<br />

baþvurularýný deðerlendirerek<br />

karara baðlasýn istedik. Ki deðerli<br />

hocalarýmýz Ramazan<br />

Uçar, Cemal Bolat, Mehmet<br />

Enes Nas ve Yusuf Doðan bilirkiþi<br />

heyetinin üyesidirler.<br />

Ben de ticari konularda danýþmanlýk<br />

çerçevesinde bilirkiþi<br />

heyetinin üyesiyim. Baþvuran<br />

müesseseyi gidip kontrol ederek<br />

bilirkiþi heyetine rapor sunan<br />

sorumlu kiþi olarak Yusuf<br />

Çalkara beyi tayin ettik. Helâl<br />

Kriterleri kataloðunu oluþtururken<br />

bir takým kurum ve uzman<br />

kiþilere baþvurduk. Ýhtilaflý<br />

konularý Türkiye’den getirttiðimiz<br />

uzman hocalarýmýzla<br />

ele aldýk.<br />

<strong>Hayat</strong>: Peki helâl konusunda<br />

Almanya’daki yasal<br />

çerçevede nedir?<br />

Ahmet Yazýcý: Öncelikle<br />

Almanya’da helâl kelimesinin<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

dosya<br />

Avrupa Helâl<br />

Sertifikalama Enstitüsü<br />

Ahmet Yazýcý<br />

hiçbir baðlayýcýlýðý ve yaptýrýmýnýn<br />

olmadýðýný bilmek gerekir.<br />

Yani, bu kelimeyi müslüman<br />

veya gayrimüslim herkes<br />

istediði gibi kullanabiliyor.<br />

Bu durum maalesef helâl<br />

kelimesinin suistimal edilmesine<br />

neden oluyor. Bir ticari<br />

iþletme maalesef içinde domuz<br />

katkýsý olan bir ürüne<br />

helâl kelimesi yazabiliyor. Et<br />

piyasasýnda yer alan bir kýsým<br />

þirketler helâl kavramýný kendi<br />

görüþlerince çok rahat bir<br />

þekilde kullanabiliyorlar. Dolayýsýyla<br />

herkesin kendi kendine<br />

oluþturduðu helâl kriterleri<br />

söz konusu oluyor. Kimisi<br />

bu konuda titiz davranýyor,<br />

kimisi bunu bir reklam aracý<br />

olarak kullanýyor. Dolayýsýyla<br />

helâl kavramýnýn kullanýmýnda<br />

bir baþýboþluðun olduðunu<br />

görüyoruz. Ýþte bu baþý boþluðun<br />

arkaplanýnda helâl kelimesinin<br />

hukuki olarak korunmuþ,<br />

yani hukuki açýdan bir<br />

çerçeveye oturtulmuþ olmamasý<br />

yatýyor.<br />

<strong>Hayat</strong>: Bu sorunu gidermede<br />

her hangi bir çabanýz<br />

söz konusu mu?<br />

Ahmet Yazýcý: Bu sorunu<br />

ortadan gidermek ve helâl<br />

kavramýnýn kullanýmýnda ortak<br />

kriterlerin geçerli olmasýný<br />

saðlamak maksadýyla kýsa<br />

adý Alman Mamul Koruma ve<br />

Markalama Enstitüsüne (Deutsches<br />

Institut für Gütesicherung<br />

und Kennzeichnung)<br />

baþvurduk. Enstitü yaptýðýmýz<br />

baþvuruya, dini kurumlarýn<br />

temel anlayýþýna ters düþmeyecek<br />

ortak noktalarýn tespit<br />

edilmesi þartýný koydu. Daha<br />

sonra biz, Almanya’daki Ýslami<br />

kurumlarýn önemli bir bölümünün<br />

ortak imzasýyla<br />

helâl anlayýþýmýzýn ayný olduðunu<br />

belirten görüþ beyanýný<br />

sunduk. Enstitütü baþvurumuzun<br />

ardýndan 1,5 yýl süren bir<br />

inceleme süreci baþlattý ve<br />

baþvurumuza olumlu cevap<br />

verdi. Dolayýsýyla bu yeni geliþmeyle<br />

birlikte helâl meselesinin<br />

Almanya’da kurumsallaþmasý<br />

yönünde önemli bir<br />

adým atmýþ olduk. Artýk bundan<br />

sonra helâl kelimesini<br />

kullanan her kurum bu kelimenin<br />

arkasýnda yatan kriterleri<br />

yerine getirmek zorunda<br />

kalacak. Yerine getirmediði<br />

zaman suçlu duruma düþecek.<br />

Bundan sonra her isteyen<br />

helâl kelimesini istediði gibi<br />

kullanamayacaktýr.<br />

<strong>Hayat</strong>: Bu arada helâl gýdanýn<br />

geliþimi noktasýnda tüketicinin<br />

göstermesi gereken<br />

bazý gayretlerde söz konusu<br />

olsa gerek. Nedir bunlar?<br />

Ahmet Yazýcý: Tüketici,<br />

helâl gýdanýn geliþiminde hiç<br />

þüphesiz ki kilit noktadýr.<br />

Þimdiye kadarki süreçte helâl<br />

gýda hassasiyeti maalesef suistimal<br />

edilmiþ. Son yýllarda<br />

helâl gýda tüketicisinin daha<br />

da bilinçlendiðini gözlemlemekteyiz.<br />

Tüketici artýk üzerinde<br />

helâl yazan her mamüle<br />

güvenmiyor. Helâl hassiyeti<br />

olan insanlarýn sayýsý ve buna<br />

paralelde bu insanlarýn firmalarla<br />

irtibata geçerek helâl soruþturmalarýnda<br />

bulunmalarý<br />

arttý. Dolayýsýyla bu geliþme,<br />

helâl hassasiyetinin piyasadaki<br />

gücünü artýrdý. Tüketicinin<br />

helâl hassasiyeti konusunda<br />

biraz daha dirayetli olmasýyla<br />

piyasadaki durum helâl hassasiyeti<br />

lehine eminim daha fazla<br />

deðiþecektir.<br />

<strong>Hayat</strong>: Peki tüketicinin<br />

helâl hassasiyetini piyasaya<br />

yansýtmasý konusunda yapmasý<br />

gereken iþler nelerdir?<br />

Ahmet Yazýcý: Tüketicinin<br />

þirkete direk soru sormasý<br />

bu noktada önemli bir takip<br />

anlayýþýdýr. Tüketici böylelikle<br />

kendi dirayetini ortaya koymuþ<br />

olur. Þirketlerde helâl<br />

kavramýný rastgele kullanamayacaklarýnýn<br />

farkýna varýrlar.<br />

Daha önce olduðu gibi,<br />

artýk bir þirketin bizim ürünümüz<br />

helâldir çünkü içerisinde<br />

domuz katkýsý yoktur demesi<br />

yetmiyor artýk. Çünkü tüketici<br />

helâl kriterlerini daha geniþ<br />

kapsamda soruyor. Helâl hassasiyetiyle<br />

büyüyen þirketlerin<br />

sayýsý çoðaldýkça diðer þirketlere<br />

örneklik teþkil eden<br />

yapýlar artýyor. Helâl konusunun<br />

reklam aracýndan öte bir<br />

özelliðinin olduðu böylelikle<br />

piyasada farkediliyor.<br />

<strong>Hayat</strong>: Bu arada Avrupa<br />

Helâl Sertifikalama Enstitüsü’nde<br />

bir bakýma helâl konusunda<br />

bir birikim oluþtuðunu<br />

öðrendik. Bu birikimin<br />

kamuoyuna daha doðrusu<br />

tüketiciye yansýmasý ne durumda?<br />

Mesela tespit edilen<br />

helâl kriterleri kamuoyunda<br />

tüketici tarafýndan biliniyor<br />

mu? Yani Enstitü kamuoyunu<br />

bilgilendirme iþlevini ne<br />

kadar yerine getiriyor?<br />

Ahmet Yazýcý: Bu konuda<br />

yeterince tanýnmadýðýmýz ortada.<br />

Kurumsallaþma süreci<br />

belirli bir noktaya gelince tüketiciyi<br />

bilgilendirme konumuna<br />

gelmiþ olacaðýz.<br />

<strong>Hayat</strong>: Kurumsallaþma<br />

sürecinin geleceðine iliþkin<br />

son olarak söylemek istedikleriniz<br />

nelerdir?<br />

Ahmet Yazýcý: Biraz önce<br />

deðindiðiniz gibi gelecekte<br />

tüketiciye helâl konusunda<br />

saðlam bilgi verebilecek inandýrýcý<br />

ve dini kriterlerden baþka<br />

bir noktaya baðlý olmayan<br />

bir bilgi merkezinin oluþturulmasý<br />

gerekiyor. Ýkincisi þu<br />

ana kadar piyasa içerisinde<br />

bulunup helâl hassasiyeti olan<br />

kurumlarýn belirli bir çerçeve<br />

içerisinde bir araya gelerek<br />

koordineli bir þekilde hareket<br />

etmesini saðlayacak bir üst<br />

kurulun oluþmasý gerekiyor.<br />

Tabi helâl hassasiyeti olan<br />

tüccarlarýn da bu çatýnýn altýnda<br />

bulunmasý önemli.<br />

<strong>Hayat</strong>: Yusuf bey tüketici<br />

açýsýndan baktýðýmýzda helâl<br />

sertifika ihtiyacýný nasýl izah<br />

edebiliriz?<br />

Yusuf Çalkara: Ahmet<br />

bey biraz önce helâl kavramýnýn<br />

kullanýmýndaki baþý boþluða<br />

deðindi. Ayný þekilde<br />

ürünlerin helâlliðine dair bilgi<br />

hakkýnda da baþýboþluk söz<br />

konusudur.<br />

<strong>Hayat</strong>: Yani...<br />

Yusuf Çalkara: Bakýn,<br />

bildiðiniz gibi helâl gýda hassasiyeti<br />

olan Müslümanlar<br />

yanlarýnda katký maddeleri<br />

hakkýnda bilgi veren E numaralý<br />

listeyi taþýrlar. Fakat böyle<br />

bir listenin varlýðý kendi baþýna<br />

ürünlerdeki helâllik me-


dosya<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

21<br />

selesini çözmez. Zira E numaralarýnýn<br />

bitkisel ve hayvansal<br />

olaný söz konusudur. Kaldý ki<br />

ayný þekilde katký maddesinin<br />

bitkisel veya hayvansal olduðunu<br />

bilmekte kendi baþýna<br />

yeterli deðildir. Katký maddesinin<br />

dönüþümünü hesaba<br />

kattýðýnýzda maddede dinen<br />

uygun olmayan sürecin yaþandýðýný<br />

görebiliriz. Bu konuda<br />

diðer sýkýntýlý bir durumda<br />

Almanya’da geçerli olan<br />

yasal çerçevedir. Buna göre<br />

üretici olarak her kullandýðýnýz<br />

katký maddesini açýklamak<br />

zorunda deðilsiniz. Örneðin,<br />

elma suyu ile ilgili genel<br />

kanaatimiz, bu içecek türünde<br />

sakýncalý bir þeyin olmadýðý<br />

yönündedir. Bakýn biz bu konuda<br />

otuza yakýn üreticiyle irtibata<br />

geçtik. Bunlardan onbeþinin<br />

fiziksel bir þekilde filtreleme<br />

yaptýðýný, diðer onbeþininse<br />

bu filtreleme iþlemini<br />

domuz jelatini kullanarak<br />

yaptýklarýný tespit ettik. Yani<br />

üretim sürecinde helâle necis<br />

karýþmýþ oluyor. Ve sonuçta<br />

haram boyutu iþin içine giriyor.<br />

Dolayýsýyla tüketim maddelerinin<br />

helâlliði meselesi<br />

uzmanlýk bilgilerini gerektiren<br />

bir alandýr. Helâl sertifika<br />

ihtiyacý ortadadýr, helâl gýda<br />

hassasiyeti olan Müslümanlarýn<br />

helâl gýdaya yönelik bilgi<br />

ihtiyacýný gidermede ciddi bir<br />

karmaþýklýk yaþanmaktadýr.<br />

<strong>Hayat</strong>: Peki bu sorunu<br />

aþmada Avrupa Helâl Sertifikalama<br />

Enstitüsü nasýl bir<br />

çözüm sunuyor?<br />

Yusuf Çalkara: Müsadenizle<br />

bu soruya cevap mahiyetinde<br />

enstitümüz hakkýnda<br />

bazý temel bilgileri vermek isterim.<br />

Avrupa Helâl Sertifikalama<br />

Enstitümüz, Almanya<br />

Ýslam Konseyi ve Kuzey Almanya<br />

Ýslam Toplumu’nun<br />

gözetimi ve denetiminde çalýþmalarýný<br />

yürütmektedir.<br />

Enstitünün iki Ýslami çatý kuruluþun<br />

himayesinde olmasý<br />

Ýslami duyarlýlýðý temsil açýsýndan<br />

önemlidir. Bu kuruluþlar<br />

ticari amaç gütmeyen kuruluþlardýr.<br />

Helâl sertifika iþleminin<br />

fazla masraflý olmamasý<br />

açýsýndan da bu noktayý<br />

göz önünde bulundurmak gerekir.<br />

Helâl sertifika iþlemini<br />

gereðinden fazla bir þekilde<br />

pahalý yaptýðýnýzda üreticiyi<br />

zor durumda býrakmýþ olursunuz.<br />

Üretici bu çerçevede<br />

edindiði masrafý tüketiciye<br />

yükleyecektir. Dolayýsýyla biz<br />

helâl sertifika iþleminin mümkün<br />

olduðunca fazla masraflý<br />

olmamasý hususunda da hassasiyetimiz<br />

söz konusudur.<br />

Bizim helâl logomuz patentlidir.<br />

Dolayýsýyla bizim<br />

logomuzu sadece bizim onay<br />

verdiðimiz þirketler kullanabilir.<br />

www.eurohalal.de internet<br />

sayfamýzda görebileceðiniz<br />

logomuzun ortasýnda internet<br />

sayfamýzýn adresi yer<br />

almaktadýr. Dolayýsýyla tüketici,<br />

bizim logomuzun yer aldýðý<br />

ürünün uyduðu helâl kriterleri<br />

hakkýnda sayfamýzdan<br />

bilgi sahibi olabilir.<br />

<strong>Hayat</strong>: Peki helâl sertifika<br />

verme süreci nasýl iþliyor?<br />

Yusuf Çalkara: Bize yapýlacak<br />

baþvurularýn yazýlý olmasýný<br />

talep ediyoruz. Bunun<br />

için ilgili þirkete yazýlý baþvuru<br />

formlarýný gönderiyoruz.<br />

Þirketin doldurduðu formlarýn<br />

ön incelenmesinin ardýndan<br />

ikinci aþamada iki kiþilik<br />

ekiple þirketi helâl üretim kriterleri<br />

doðrultusunda yerinde<br />

kontrol ediyoruz. Kontrolün<br />

ardýndan þirket hakkýndaki raporumuzu<br />

hazýrlayýp enstitümüzün<br />

dört ilahiyatçýdan oluþan<br />

bilirkiþi heyetine sunuyoruz.<br />

Heyet raporu inceledikten<br />

sonra þirketin helâl sertifika<br />

baþvurusu ile ilgili kararý<br />

veriyor. Bu süreçte þayet süpheli<br />

ürünler söz konusuysa,<br />

bu ürünleri hayvansal katký<br />

veya sarhoþ edici maddelerin<br />

var olup olmadýðýný tespit etmek<br />

üzere laboratuvara gönderiyoruz.<br />

Þirket bütün bu iþlemlerden<br />

olumlu puan almýþsa<br />

helâl sertifikasýný bir yýllýðýna<br />

veriyoruz. Buna ek olarak<br />

þirkete kesim bölümünde<br />

Müslümanlarýn çalýþmasýný<br />

þart koþuyoruz. Kriterlerimize<br />

göre kesim bölümünde üç<br />

Müslüman kasap olmalýdýr.<br />

Ayrýca, müessesede sürekli<br />

helâl kesim yapýlmasýný da<br />

bekliyoruz. Yani þu günlerde<br />

helâl kesim yapacaðým diðer<br />

günlerde deðil talebini kabul<br />

etmiyoruz. Dolayýsýyla þirketin<br />

bütün ürünleri helâl olmalýdýr.<br />

<strong>Hayat</strong>: Peki helâl sertifikayý<br />

verdikten sonra kontrol<br />

iþlemleri bitiyor mu?<br />

Yusuf Çalkara: Hayýr biz<br />

sertifika verdiðimiz þirketleri<br />

ürettikleri mallara göre yýlda<br />

iki veya dört defa haber vermeden<br />

kontrol ediyoruz. Örneðin<br />

et üreticilerini yýlda dört<br />

defa kontrol ediyoruz. Þirketlerle<br />

baþvuru sürecinde yaptýðýmýz<br />

antlaþma doðrultusunda<br />

onlara haber vermeden kontrol<br />

etme hakkýmýz vardýr. Bu<br />

konuda bir aksama olduðu<br />

takdirde helâl sertifikasýný iptal<br />

ediyoruz, ki þu ana kadar<br />

bizimle çalýþan üreticilerin<br />

helâl hassasiyeti nedeniyle<br />

böyle bir olumsuz durumla<br />

karþýlaþmadýk.<br />

<strong>Hayat</strong>: Uluslararasý boyutta<br />

diðer sertifikalama enstitüleri<br />

ile herhangi bir iþbirliði<br />

söz konusu mu?<br />

Yusuf Çalkara: Ýran ve<br />

Tayland’da helâl sertifika konusunda<br />

iþbirliði içerisinde<br />

olduðumuz birer kurum var.<br />

Almanya’da bizim kriterlerimize<br />

uyan helâl sertifika enstitüsü<br />

yok. Ýngiltere, Hollanda<br />

ve Fransa’da helâl sertifika<br />

çalýþmasý Almanya’ya kýyasla<br />

biraz daha yaygýn durumda.<br />

Fakat çalýþmalar küçük ölçekte<br />

kalmýþ. Fransa ve Ýngiltere’de<br />

helâl kesim konusunun<br />

fýkhî boyutunda tartýþmalar<br />

devam etmektedir.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

22 hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

tanýtým<br />

Gazete olarak yine<br />

her ay olduðu gibi,<br />

sizin için yollara<br />

düþtük. Bu defa Almanya'nýn<br />

(NRW) Batýsý'nda,<br />

Hollanda ve Belçika sýnýrýna<br />

15 km uzaklýkta Aachen'a<br />

baðlý Baesweiler þehrindeyiz.<br />

Baesweiler 29.000 nüfuslu,<br />

sakin ve güzel bir<br />

yerleþim beldesidir. Nüfusu'nun<br />

3000'i yabancý kökenli<br />

ve 2200'ü (1900'ü<br />

Türkiyeli) Müslümanlardan<br />

oluþmaktadýr.<br />

Bu þehirde yabancýlarýn<br />

yoðunluðu, burasýnýn önceden<br />

maden bölgesi olmasýndandýr.<br />

Baesweilerdeki<br />

maden ocaðý 1975`de kapatýlmýþ,<br />

buradaki çalýþanlarý<br />

çevre kasabadaki maden<br />

ocaklarýna gönderilmiþler.<br />

IGMG Baesweiler Camii<br />

Müslümanlarýn yoðunluðundan<br />

da anlaþýldýðý<br />

üzere, bu þehirde 4 tane camii<br />

bulunmakta. Bu camilerin<br />

birbirine koordinasyonu<br />

1.5 km mesafededir.<br />

Bunlardan birisi de misafir<br />

olduðumuz Ýslam Toplumu<br />

Milli Görüþ Teþkilatý'nýn<br />

Baesweilerdeki Camisidir.<br />

Camii Yönetimi 1993`de<br />

evvela kiracý olarak girdikleri<br />

binayý, 1995 yýlýnda<br />

mülkiyeti satýn alýnarak<br />

çevredeki Müslümanlara<br />

Ýrþad hizmetleri verebilmek<br />

için faaliyetlerine giriþmiþtir.<br />

Camii idaresinden öðrendiðimize<br />

göre; mülkiyeti<br />

satýn alýnan binanýn yerine<br />

belediyenin de istekleri<br />

doðrultusunda, uygun þartlar<br />

çerçevesinde bir mescid<br />

yapýnýz teklifini esas alan<br />

Ýdare Kurulu ''Bismillah''<br />

diyerek 1996 yýlýnda yeni<br />

Camii projesini baþlatmýþ,<br />

temelini 1997`de atmýþtýr.<br />

1999 yýlýnda da ibadete açýlan<br />

camii, 250 erkek ve 100<br />

bayanýn ayný anda namaz<br />

kýlma imkanýný saðlamakta<br />

ve ayrýca 13 m yüksekliðinde<br />

bir minaresi ve 3 m çapýndaki<br />

kubbesiyle, Aachen<br />

çevresinin ilk minareli<br />

ve kubbeli camii olma özelliðini<br />

kendisinde bulundurmaktadýr.<br />

Ayrýca camii sosyal ve<br />

eðitim faaliyetlerinin yapýldýðý<br />

Gençlik lokali, ders sýnýf,<br />

kütüphanesi, 80 kiþilik<br />

Toplantý-Konferans Salonu,<br />

resmi kurumdan müsadeli<br />

Cenaze Yýkama (Gasýlhane<br />

36 saat Cenaze muhafaza<br />

belgeli), camii imamýnýn<br />

ikamet ettiði dairesi<br />

ve hanýmlarýn camiye gelir<br />

amaçlý, Cuma günleri lahmacun<br />

yapma imkaný saðlayan<br />

büyük bir mutfaðý<br />

bulunmakta.<br />

Zaman zaman kermes,<br />

Cenaze Namazý ve deðiþik<br />

merasimlerin icra edildiði,<br />

Cuma günleri otopark olarak<br />

da kullanýldýðý 500 m2<br />

geniþ bir alaný bulunmakta.<br />

Kurulduðu tarihten bu<br />

yana hafta sonu ve tatillerde<br />

çocuklarýmýza Ýslami<br />

Eðitim veren Bay ve Bayan<br />

Eðitimciler hizmet vermekte.<br />

Cuma akþamlarý yeni bir<br />

uygulama ile gençlere Almanca<br />

Ýslam Ýlmihal ve Din<br />

dersleri verilmekte.<br />

IGMG Baesweiler Camii<br />

Gençlik Kollarý, Kadýn<br />

Kollarý ve Genel Ýdare Kurulu<br />

ile çevredeki müslümanlara<br />

102 üyesiyle hizmet<br />

vermek için, Baesweiler'de<br />

bulunan diðer Camii,<br />

Dernek, Kurum ve kuruluþlar,<br />

resmi makamlar,<br />

Polis Teþkilatý, Kilise Dernekleri<br />

ile menfi bir Diyalog<br />

içinde görüþmektedir.<br />

Gazete olarak, IGMG<br />

Baesweiler Ýdare Kuruluna<br />

bizlere kapýlarýný açtýklarý<br />

için teþekkür ederiz ve hizmetlerinin<br />

devamýný dileriz.<br />

Almanya’da yabancý<br />

kökenlilerin politikada<br />

yavaþ yavaþ<br />

söz sahibi olmalarý ve kendilerini<br />

göstermeleri her geçen<br />

gün artýyor. Bunlardan<br />

birisi de Sol Parti adayý Erkan<br />

Kocalar’ýn Duisburg<br />

Belediye Meclis Üyeliðinden<br />

Belediye Baþkanlýðý<br />

Yardýmcýlýðýna seçilmesi<br />

bunun en belirgin örneði.<br />

Son yapýlan oturumda<br />

SPD ve Sol Parti adaylarýnýn<br />

ortaklaþa desteði ile,<br />

CDU ve FDP`nin dekteklediði<br />

listeye karþý 35`e karþýlýk<br />

38 oy alarak Duisburg’da<br />

bir ilki gerçekleþtirerek,<br />

ilk yabancý asýllý belediye<br />

baþkanlýðý yardýmcýlýðýný<br />

almýþ oldu. Duisburg<br />

Duisburg’un Ýlk Yabancý<br />

Kökenli Belediye Baþkan<br />

Yardýmcýsý Erkan Kocalar<br />

Sol Parti temsilciliðinin basýn<br />

sözcüsü Horst Werner<br />

Rook; “Sol partinin en<br />

önemli ve aðýr noktasý olan<br />

göçmenlerle ilgili çalýþmasýnýn<br />

semeresi olarak belediye<br />

baþkanlýðý yardýmcýlýðýný<br />

kazanmasý bizleri fazlasý<br />

ile sevindirdi. Seçilmesini<br />

kutluyoruz. Seçilmesine<br />

ise çok olumlu bakýyoruz.<br />

Bunun seçilmesi bizim<br />

için çok önemli bir olay. Bu<br />

ayný zamanda Duisburg<br />

meclisinin de çok önemli<br />

bir olayý olacaðý kanatindeyim”<br />

dedi.<br />

Konu ile ilgili olarak görüþlerini<br />

aldýðýmýz çiçeði<br />

burnunda Belediye Baþkan<br />

Yardýmcýsý Erkan Kocalar<br />

“Partimizin siyaseti gerek<br />

yabancýlar için gerekse Almanlar<br />

için ne ise aynen devam<br />

edecek. Yabancý kökenli<br />

olmamla her iki toplumun<br />

da problemlerini çok<br />

iyi biliyorum. Bu konudaki<br />

çalýþmalarýmýz sürecek” dedi.<br />

39 yaþýndaki Erkan Kocalar<br />

siyasete SPD`de baþladý.<br />

2004`te Sol Partiye<br />

geçti. Thssen Krupp Steelde<br />

iþçi temsilciliði de yapan<br />

Kocalar siyasetin içinden<br />

gelen bir gurbetçimiz.


dosya<br />

Almanya’da Hristiyan<br />

demokratlarýn<br />

Rheinland-Pfalz<br />

Eyaleti’nde öðretmenler<br />

için baþörtüsü yasaðý getirme<br />

çabasýnýn hukuken baþarýlý<br />

olup olmamasý son<br />

tahlilde pek de önemli deðil.<br />

Çünkü zaten, CDU tüm<br />

siyasî kimlikleri aþan tuhaf<br />

bir koalisyonla, çoðunluk<br />

toplumu nezdinde “Müslüman”<br />

kadýnlarýn baþörtüsünün<br />

anayasa düþmanlýðýnýn<br />

bir sembolü olarak algýlanmasýný<br />

saðlamayý çoktan<br />

baþardý.<br />

Aþýldýðý zannedilen korkular<br />

ve kalýp yargýlar,<br />

“öteki” üzerinden kimlik<br />

arayýþlarý, Müslümanlarýn<br />

’’yerli’’ çýkýþlarý, 11 Eylül<br />

sonrasý güvenlik politikalarý<br />

baðlamýndaki tartýþmalar,<br />

anti terör paketleri,<br />

medya ve siyasiler tarafýndan<br />

fazlasý ile körüklenen<br />

ve kötüye kullanýlan bir genel<br />

hissiyat oluþturdu.<br />

Sonuçta “yerli’’ toplumun<br />

çoðunluðunda gittikçe<br />

yayýlan Ýslam düþmanlýðý<br />

gerçeði ile karþý karþýya<br />

kaldýk. Bu düþmanlýk baþka<br />

korkularý ve nefretleri<br />

körüklemeye devam ettiði<br />

gibi, bu geliþmeler kimseyi<br />

de þaþýrtmamalý. Bunun<br />

sebebi gayet basit; baþörtüsü<br />

yasaklarý, cami önündeki<br />

kontroller, Müslümanlarla<br />

medyatik güvenlik diyaloglarý,<br />

anayasayý koruma<br />

gerekçesiyle dayatýlan<br />

öncü kültür anlayýþý ve ortaya<br />

çýkan raporlar siyaset<br />

tarafýndan sürekli olarak<br />

teþvik edildi.<br />

Þimdi bazý insanlarýn,<br />

oluþan bu iklim karþýsýnda<br />

artýk ‘’seyirci’’ kalmak istememeleri<br />

ve bizzat eylem<br />

içerisine giriþmeleri , ne kadar<br />

sarsýcý olsa bile, öngörülebilirdi.<br />

Bilhassa gelinen noktada<br />

siyasî sorumlularýn,<br />

Müslüman kadýnlara karþý<br />

yapýlan þiddet konusunda<br />

telaþlananlarýn çok az ve<br />

bunlarýn da çekingen davranmýþ<br />

olmalarýnýn dýþýnda,<br />

Müslümanlara karþý nefretin<br />

oluþmasýný hangi þartlarýn<br />

kolaylaþtýrdýðý sorusunu<br />

baþta kendilerine sormalarý<br />

gerekiyor.<br />

Mustafa YENEROÐLU<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

myeneroglu@igmg.de<br />

Hangi fiiller, baþörtüsünün<br />

nerdeyse bir suç unsuru<br />

olarak görülmesine katký<br />

saðladý?<br />

Kimler, Ýslam düþmanlýðý<br />

içeren kalýp yargýlara<br />

yasalarda bile yer verdi?<br />

Tabiî ki, hiçbir baþörtüsü<br />

yasaðýnýn, hiçbir baþörtüsü<br />

cinayetine sebep olmasý<br />

zorunlu deðil, ama, her<br />

iki olgunun da temelinde<br />

yatan saiklerin benzerliði<br />

ürkütücü deðil mi?<br />

Meseleyi isterseniz daha<br />

da somutlaþtýralým: Baþörtüsünü<br />

yasaklayan yasalarda<br />

Alex W. veya Göttingen’deki<br />

baþörtüsü saldýrganlarýnýn<br />

zihniyetleri yer<br />

etmiþ deðil mi?<br />

Mesela, CDU’nun Rheinland-Pfalz<br />

Eyalet Meclisi’ne<br />

getirdiði yasa(k) taslaðýnýn<br />

gerekçesinde þu ifadeler<br />

yer alýyor: “Özelde<br />

baþörtüsü takmak yasaktýr,<br />

çünkü dýþardan bakan kiþinin<br />

perspektifinde bu tavýr,<br />

kadýnýn toplum,devlet ve<br />

ailede daha az deðerde veya<br />

Alman anayasasý ve<br />

Rheinland-Pfalz Eyaleti<br />

anayasasýnýn deðerlerine<br />

tezat teþkil eden teokratik<br />

devlet anlamýnda fundamentalist<br />

bir duruþ ortaya<br />

koyduðu ile baðlantýlandýrýlabilir.”<br />

Bu ifadeleri Alex<br />

W.nin entellektüel seviyesine<br />

indirgediðimizde, temelde<br />

onun da ayný düþündüðü<br />

görülecektir.<br />

Bu tür gerekçelerle Almanya’da,<br />

16 eyaletin sekizinde<br />

baþörtüsü yasaklarý<br />

yürürlüðe kondu. Bu eyaletlerin<br />

altýsýnda CDU veya<br />

CSU hükümetin baþýnda.<br />

Birisinde de CDU hükümet<br />

ortaðý.<br />

Sadece Berlin’de<br />

CDU’nun dýþýnda, SPD ve<br />

hayat<br />

Sol Parti’nin oylarýyla bir<br />

kanun yürürlüðe girdi.<br />

CDU/CSU hükümetinin olduðu<br />

altý eyalette Ýslam’ýn<br />

Hristiyanlýk ve Yahudilikle<br />

eþit tutulamayacaðý yönünde<br />

bir ilke yasa metninde<br />

yerini aldý ve baþörtüsü<br />

anayasa karþýtý bir sembol<br />

olarak etiketlendi. Rheinland<br />

Pfalz Eyaleti’nde<br />

CDU’nun gerekçesinde bir<br />

öðretmenin dýþa yönelik<br />

böyle bir sembolle, anayasal<br />

deðerleri aktaramayacaðý,<br />

özellikle baþörtüsünün<br />

korunmasý gereken anayasal<br />

deðerler için soyut tehdit<br />

olduðu savunuldu.<br />

Bu deðerlendirmelerde<br />

dýþarýdan bakanlarýn baþörtüsü<br />

hakkýndaki bakýþ açýsý<br />

esas alýnmasý gerekirmiþ.<br />

Tabii Hristiyan Birlik partileri<br />

açýsýndan toplumun baþörtüsü<br />

deðerlendirmesine<br />

artýk tam olarak itimat edilebilir.<br />

Bunun için yýllardýr<br />

gereken gayret gösteriliyor<br />

zaten. Yayýnlanan çok sayýda<br />

araþtýrma ve ankete bakýlmasý<br />

yeterli.<br />

Bu baðlamda “dýþarýdan<br />

bakan nesnel gözlemci” ifadesi<br />

baþka bir bir sorunun<br />

sorulmasýný zorunlu kýlýyor.<br />

Þayet baþörtüsü okul<br />

barýþýný tehdit ediyor ise, ki<br />

baþörtüsü yasaðý için çok<br />

kullanýlan bir gerekçe bu,<br />

sorulmasý gereken soru þudur:<br />

Alman toplumunun<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

23<br />

Baþörtüsü<br />

yasaklarý<br />

- Özgürlükçü<br />

bir hukuk<br />

düzeni için<br />

acziyet karnesi<br />

çoðunluðunun baþörtüsü ve<br />

bununla iliþkilendirilen deðerlerin<br />

toplumsal barýþý<br />

tehdit ettiði düþüncesi ampirik<br />

olarak ispat edilirse ne<br />

yapýlacak? Bunun tersini<br />

iddia edebilir miyiz artýk?<br />

Ciddiye alýnabilir her<br />

hukukçu, özgürlükçü hukuk<br />

devletinin ideolojik<br />

olarak belirlenmiþ kýyafet<br />

düzenlemeleri yapamayacaðýný<br />

teyid edecektir. Bu<br />

anlamda baþörtüsü yasaklarý,<br />

kendisini özgürlükçü<br />

ve liberal olarak tanýmlayan,<br />

ancak “yabancý” ile<br />

iliþkisinde bu çizgisini sürdürmekte<br />

zaafiyet gösteren,<br />

bir hukuk düzeni için<br />

acziyet karnesidir.<br />

Kopftuchverbote<br />

- Armutszeugnisse<br />

für eine freiheitliche<br />

Rechtsordnung<br />

Im Ergebnis ist es belanglos,<br />

ob die CDU mit<br />

ihrem neuerlichen Versuch,<br />

ein Kopftuchverbot für<br />

Lehrerinnen in Rheinland-<br />

Pfalz durchzusetzen, formalen<br />

Erfolg hatte oder<br />

nicht. Denn längst hat es<br />

die CDU in einer seltsamen<br />

Koalition über alle politischen<br />

Schattierungen hinweg<br />

geschafft, dass das „muslimische“<br />

Kopftuch in der<br />

Mehrheitsgesellschaft als<br />

verfassungsfeindliches<br />

Symbol qualifiziert wird.<br />

Überwunden geglaubte<br />

historische Ängste und Stereotype,<br />

die Identitätssuche<br />

in Abgrenzung zum vermeintlich<br />

“Anderen”, das<br />

“heimische” Auftreten der<br />

Muslime, die sicherheitspolitischen<br />

Diskussionen<br />

und Präventivmaßnahmen<br />

in der stürmischen Zeit<br />

nach dem 11. September<br />

haben für eine allgemeine<br />

Gefühlslage gesorgt, die<br />

durch die Medien noch<br />

zusätzlich politisch angeheizt<br />

und ausgebeutet wurde.<br />

Das Ergebnis ist eine<br />

immer weiter um sich greifende<br />

Islamfeindlichkeit<br />

bei der Mehrheitsgesellschaft.<br />

Sie dreht ihre Kreise<br />

und schürt weiter Ängste<br />

und Hass. Dabei sollte diese<br />

Entwicklung niemanden<br />

verwundern. Kopftuchverbote,<br />

Kontrollen<br />

vor den Moscheen, öffentliche<br />

Sicherheitsdialoge<br />

mit Muslimen, ein kulturalistischer<br />

Gestus unter dem<br />

Vorwand des Verfassungsschutzes<br />

sowie entsprechende<br />

Berichte im Sinne<br />

des politischen Mainstreams<br />

sind alles Maßnahmen,<br />

die durch die Politik<br />

gefördert wurden.<br />

Dass nun manche<br />

Menschen, die eben nicht<br />

mehr nur „tatenlos“ zuschauen<br />

wollen, sondern dieses<br />

Meinungsklima aufgreifend<br />

selber tätig werden,<br />

ist - so bestürzend auch immer<br />

- absehbar gewesen.<br />

Insoweit sollten sich die<br />

politisch Verantwortlichen,<br />

abgesehen davon, dass es<br />

bemerkenswert wenige und<br />

vor allem zögerliche waren,<br />

die sich über die Gewalt<br />

gegen muslimische<br />

Frauen bestürzt zeigten,<br />

vor allem fragen, welche<br />

Umstände den Hass auf die<br />

Muslime begünstigt haben.<br />

Welche Taten haben der<br />

Kriminalisierung des<br />

Kopftuchs Vorschub geleistet?<br />

Wer hat denn den islamfeindlichen<br />

Stereotypen<br />

Gesetzesrang verschafft?<br />

Natürlich muss kein<br />

Kopftuchverbot zu einem<br />

Kopftuchmord führen, aber<br />

sind sich die Motive für<br />

beides nicht erschreckend<br />

ähnlich?<br />

Um es konkret zu machen:<br />

Ist in den Kopftuchgesetzen<br />

das Denken von<br />

Menschen wie Alex W.<br />

oder den Kopftuchschlägern<br />

von Göttingen<br />

nicht verankert?


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

24 hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

dosya<br />

“Das Tragen eines<br />

Kopftuchs im Speziellen<br />

ist unzulässig, da aus der<br />

Perspektive der Betrachter<br />

damit eine Haltung verbunden<br />

werden kann, die eine<br />

mindere Stellung der Frau<br />

in Gesellschaft, Staat oder<br />

Familie oder eine fundamentalistische<br />

Stellungnahme<br />

für ein theokratisches<br />

Staatswesen im Widerspruch<br />

zu den Verfassungswerten<br />

des Grundgesetzes<br />

und der Verfassung<br />

von Rheinland-Pfalz ausdrückt,”<br />

heißt es in der<br />

Begründung des Gesetzesentwurfs<br />

der CDU-Fraktion<br />

im Landtag von Rheinland-Pfalz.<br />

Wenn man diese<br />

Ausführung nun auf<br />

das intellektuelle Niveau<br />

von Alex W. runterbricht,<br />

wird man erkennen, dass<br />

dieser im Grunde ähnlich<br />

gedacht hat.<br />

Mit solchen Begründungen<br />

sind inzwischen in acht<br />

der insgesamt 16 Bundesländer<br />

Kopftuchgesetze<br />

verabschiedet worden.<br />

Sechs davon entstanden<br />

unter Führung einer CDU<br />

oder CSU-geführten Landesregierung,<br />

in einem<br />

Bundesland war die CDU<br />

an der Regierung beteiligt.<br />

Lediglich in Berlin wurde<br />

das Gesetz mit einer rot-roten<br />

Mehrheit verabschiedet.<br />

In allen sechs<br />

CDU/CSU-geführten Regierungen<br />

wurde eine Ungleichbehandlung<br />

von Christentum,<br />

Judentum und Islam<br />

im Gesetzestext verankert<br />

und das Kopftuch als<br />

verfassungswidriges<br />

Symbol suggeriert. So<br />

heißt es auch in der CDU-<br />

Begründung in Rheinland-<br />

Pfalz, dass eine Lehrkraft<br />

bei einem solchen nach<br />

außen getragenen Symbol<br />

diese Verfassungswerte<br />

nicht vermitteln könne.<br />

Spezifisch dem Kopftuch<br />

würde eine abstrakte Gefahr<br />

für die zu schützenden<br />

Verfassungsgüter eigen sein.<br />

Dabei soll es auf die<br />

“Ýmamlar Ýçin Uyum”<br />

Projesi Köln'de Tanýtýldý<br />

Diyanet Ýþleri Türk Ýslam<br />

Birliði (DÝTÝB),<br />

Federal Göç ve Mülteciler<br />

Dairesi (BAMF) ve<br />

Goethe Enstitüsü iþbirliði<br />

çerçevesinde Almanya genelinde<br />

100’ün üzerinde din<br />

görevlisine Goethe Enstitüsü<br />

tarafýndan verilecek dil kurslarýnýn<br />

ikincisi Köln’de tanýtýldý.<br />

Kursun baþlamasý nedeniyle,<br />

Köln-Mülheim Belediye<br />

binasýnda düzenlenen basýn<br />

toplantýsýna, Federal Göç<br />

ve Mülteciler Dairesi Temel<br />

Uyum Meseleleri Bölüm<br />

Müdürü Erwin Schindler,<br />

Goethe Enstitisü Almanya<br />

Müdiresi Angela Kaya, T.C.<br />

Köln Baþkonsolosu Mustafa<br />

Kemal Basa, T.C. Berlin Büyükelçiliði<br />

Din Hizmetleri<br />

Müþaviri ve DÝTÝB Genel<br />

Baþkaný Sadi Arslan, Köln<br />

Belediye Baþkaný Hans-Werner<br />

Bartsch ve Düsseldorf<br />

Goethe Enstitüsü Müdürü<br />

Stefan Brunner'in konuþmacý<br />

olarak katýldýðý toplantýya,<br />

Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti<br />

DÝTÝB dernekleri din görevlileri,<br />

DÝTÝB Genel Merkez<br />

yetkilileri ile çok sayýda Alman<br />

davetli katýldý.<br />

Toplantýda Federal Göç<br />

ve Mülteciler Dairesi Temel<br />

Uyum Meseleleri Bölüm<br />

Müdürü Erwin Schindler, dairemiz,<br />

DÝTÝB ve Goethe<br />

Üniversitesi ile ortak bir çalýþma<br />

neticesinde bu projenin<br />

ortaya çýktýðýný ifade etti.<br />

Schindler, Türkiye’den farklý<br />

olarak Almanya’da din görevlileri<br />

çok farklý görevlerinin<br />

bulunduðunu ve dini sorularýn<br />

yanýnda farklý sorularla<br />

karþýlaþtýklarýný söyledi.<br />

Schindler, “Özellikle de kendi<br />

cemaatlerindeki Müslümanlarýn<br />

ve vatandaþlarýnýn<br />

okullardan, resmi daireler ile<br />

ilgili sorunlarla karþýlaþabilmektedirler.<br />

Dinlerarasý diyalogda<br />

din görevlilerinin<br />

foksiyonlarý çok büyüktür.<br />

Tanýtýmda dilin önemi ortaya<br />

çýkmaktadýr. Potansiyel gücü<br />

ve köprü pozisyonundaki din<br />

görevlilerinin desteklenmesi<br />

gerekmektedir“ dedi.<br />

Ýlki Nürnberg'de baþlatýlan<br />

projenin ikincisinin de<br />

Köln'de start aldýðýný belirten<br />

Goethe Enstitüsü Proje Koordinatörü<br />

Angela Kaya,<br />

kurslar Federal Ýçiþleri Bakanlýðý,<br />

Goethe Enstitüsü ve<br />

DÝTÝB'in maddi desteðiyle<br />

DÝTÝB Merkezi'nde verileceðini<br />

söyledi. Kaya, “Almanya’ya<br />

gelen din görevlileri<br />

daha önce 2002 yýlýndan buyana<br />

Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý<br />

ve Ankara Goethe Enstitüsü<br />

tarafýndan 400 saatlik dil<br />

eðitimi alýyorlardý. Bu kurslarýn<br />

yeterli olmadýðý tespit<br />

edildi. Uyum konusunda<br />

kendilerine büyük görevler<br />

düþüyor. Toplumun ihtiyaçlarýný<br />

tespit etme, cevap verme<br />

ve çözüm üretme konusunda<br />

bu proje imamlara katký<br />

saðlayacaktýr” dedi.<br />

T.C. Köln Baþkonsolosu<br />

Mustafa Kemal Basa, Federal<br />

Göç ve Mülteciler Dairesi,<br />

Diyanet Ýþleri Türk Ýslam<br />

Birliði ve Goethe Enstitüsü’nün<br />

Almanya’ya atanan<br />

din görevlilerine yönelik dil<br />

dersi ve Almanya hakkýnda<br />

temel bilgiler içeren kurs<br />

programý düzenlemesini iyi<br />

yönde atýlmýþ bir adým olarak<br />

gördüðünü ifade etti. Bu proje<br />

din görevlilerimizle sýnýrlý<br />

kalmamalýdýr. Bu projenin<br />

Almanya’ya Türkiye’den gelen<br />

Türkçe dil öðretmenler<br />

için de yararlý olacaðýný düþünüyorum.<br />

Bu güzel giriþimden<br />

dolayý teþekkür ediyorum.<br />

Din görevlilerimize<br />

yeni öðrenim hayatýnda baþarýlar<br />

dilerim.<br />

Dil, insanlarla iletiþimde,<br />

duygularý anlatýmda ve kendini<br />

ifade etmekte önemli bir<br />

araç olduðunu ifade eden DÝ-<br />

TÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan<br />

konuþmasýnda, “Lisan<br />

öðrenmenin dünyaya açýlan<br />

bir kapýdýr. Okumak ve öðrenmek<br />

dinimizin de bir vecibesidir.<br />

Yüce Peygamber;<br />

’Ýlmi Çin’de de olsa alýnýz’<br />

buyurarak, öðrenmenin ne<br />

derece önemli olduðunu bizlere<br />

beyan etmiþtir. Bizler bu<br />

toplumda kalýcýyýz ve Ýslam<br />

Perspektive des Betrachters<br />

ankommen. Über diese<br />

kann man sich inzwischen<br />

aus Sicht der Union wohl<br />

verlassen. Man braucht nur<br />

einen Blick auf die zahlreichen<br />

Studien und Umfragen<br />

zu werfen.<br />

Gerade der sog. “objektive<br />

Betrachter” nötigt in<br />

diesem Zusammenhang zu<br />

einer weiteren Frage: Wenn<br />

das Kopftuch den Schulfrieden<br />

massiv stört, so die<br />

bekannte Argumentation<br />

für die Kopftuchverbote,<br />

dann stellt sich doch zwingend<br />

die Frage, was tun,<br />

wenn empirisch nachweisbar,<br />

eine Mehrheit der deutschen<br />

Bevölkerung inzwischen<br />

auch allgemein<br />

den gesellschaftlichen Frieden<br />

durch das Kopftuch<br />

gestört sieht, und zwar<br />

ebenso massiv wie in der<br />

Schule. Kann jemand das<br />

Gegenteil behaupten?<br />

Jeder ernstzunehmende<br />

Jurist wird bestätigen, dass<br />

ein freiheitlicher Rechtsstaat<br />

ideologisch bestimmte<br />

Kleiderordnungen<br />

nicht vorschreiben kann.<br />

Insoweit sind Kopftuchverbote<br />

wahrlich Armutszeugnisse<br />

für eine Rechtsordnung,<br />

die sich freiheitlich<br />

und liberal nennt, aber im<br />

Umgang mit “Fremden”<br />

Schwächen zeigt, seiner Linie<br />

treu zu bleiben.<br />

Almanya’nýn bir parçasýdýr.<br />

Bu tür çalýþmalarýn iki toplum<br />

arasýnda diyalog ortamý<br />

oluþturacaktýr. Bu projenin<br />

hayata geçirilmesinde emeði<br />

olan Alman Göçmen ve Mülteciler<br />

Dairesi ve Goethe<br />

Enstitüsü’ne bu proje ile din<br />

görevlilerimize gösterdikleri<br />

güvenden dolayý teþekkür<br />

ediyorum". dedi.<br />

Köln Belediye Baþkaný<br />

Hans-Werner Bartsch da konuþmasýnda,<br />

“1960’lý yýllarda<br />

Köln’de Müslüman vatandaþlar<br />

için camiler kurulmaya<br />

baþlanmýþtýr. Müslümanlarýn<br />

Köln þehrinin bir parçasýdýr.<br />

Uyum konusunda din<br />

görevlileri büyük rol oynamakta<br />

ve uyumu da destekleyeceðinize<br />

inanýyoruz. Karþýlýklý<br />

tolerans, insan hak ve<br />

onuruna saygý farklý kültürler<br />

için bunlar kaçýnýlmaz koþullardýr.<br />

Barýþ içinde yaþamanýn<br />

en önemli noktasý da<br />

farklýlýklarý kabul etmektir.<br />

Yaklaþým böylece saðlanýlarak<br />

devam edecektir. Bu projeden<br />

dolayý Alman Göçmen<br />

ve Mülteciler Dairesi, Goethe<br />

Enstitüsü ve DÝTÝB’e teþekkür<br />

ediyorum“ dedi.<br />

“Ýmamlar Ýçin Uyum”<br />

Projesini tanýtmak amacýyla<br />

kürsüye gelen Düsseldorf<br />

Goethe Enstitüsü Müdürü<br />

Stefan Brunner, proje kapsamýnda<br />

10 ay süreyle 516 saat<br />

kurs verileceðini ve üç ayrý<br />

peryotlarla haftada dört gün<br />

ve dörder saatlik derslerle<br />

devam edeceðini söyledi.<br />

Tanýtým toplantýsý müzik<br />

ziyafetinin ardýndan verilen<br />

ikramla sonu erdi.


dosya<br />

Dünyada 112 ülkeye<br />

yayýlmýþ 1.8 milyar<br />

Müslüman nufus<br />

bulunmaktadýr. Yýllýk 150<br />

milyar dolarlýk iþlem hacmine<br />

sahip olduðu tahmin<br />

edilen bu tüketici topluluðunun<br />

1.3 milyarý Ýslam<br />

Konferansý Teþkilatý (ÝKT)<br />

üyesi 57 ülkede yaþamaktadýr.<br />

Dünya ekonomisinde<br />

gittikçe önem kazanan<br />

helâl gýda pazarýnýn yýllýk<br />

2.1 trilyon dolara ulaþmasý<br />

beklenmektedir.<br />

Dünyada helâl gýda sertifikalama<br />

çalýþmalarý<br />

Müslümanlarýn azýnlýk olduðu<br />

ülkelerdeki Müslümanlarýn<br />

giriþimleriyle<br />

baþlamýþtýr. Halâl sertifika<br />

uygulamasý ise 1960’lý yýllarda<br />

ABD de yaþayan<br />

Müslüman gýda ve teknik<br />

uzmanlarý tarafýndan bir<br />

atýlmýþ bir adýmdýr. Malezya,<br />

Endonezya, Brunei, Saudi<br />

Arabistan gibi ülkelerde<br />

devlet bazýnda helâl sertifikalandýrma<br />

iþlemi yapýlýrken<br />

diðer pek çok ülkede<br />

çeþitli kurumlar tarafýndan<br />

bu iþlem yürütülmektedir.<br />

Dünyadaki helâl sertifika<br />

kurumlarý, büyük ölçüde<br />

vakýf, dernek ve sivil toplum<br />

kuruluþu olarak görev<br />

yapmakta, sertifikalama<br />

karþýlýðýnda, bu faaliyetlerin<br />

devamýný saðlamak için<br />

belli ücretler talep etmektedirler.<br />

Dünyada helâl gýda ve<br />

helâl gýda sertifikasý çalýþmalarý<br />

Dünyada 112 ülkeye yayýlmýþ<br />

1.8 milyar Müslüman<br />

nufus bulunmaktadýr.<br />

Yýllýk 150 milyar dolarlýk<br />

iþlem hacmine sahip olduðu<br />

tahmin edilen bu tüketici<br />

topluluðunun 1.3 milyarý<br />

Ýslam Konferansý Teþkilatý<br />

(ÝKT) üyesi 57 ülkede yaþamaktadýr.<br />

Dünya ekonomisinde<br />

gittikçe önem kazanan<br />

helâl gýda pazarýnýn<br />

yýllýk 2.1 trilyon dolara<br />

ulaþmasý beklenmektedir.<br />

Dünyada helâl gýda çalýþmalarý<br />

Müslümanlarýn<br />

azýnlýk olduðu ülkelerdeki<br />

Müslümanlarýn giriþimleriyle<br />

baþlamýþtýr. Halâl sertifika<br />

uygulamasý ise<br />

1960’lý yýllarda ABD de<br />

yaþayan Müslüman gýda ve<br />

teknik uzmanlarý tarafýn-<br />

Ýlknur<br />

MELEKOÐLU<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

dan bir atýlmýþ<br />

bir adýmdýr. Malezya,<br />

Endonezya,<br />

Brunei, Saudi<br />

Arabistan<br />

gibi ülkelerde<br />

devlet bazýnda<br />

helâl sertifikalandýrma<br />

iþlemi<br />

yapýlýrken diðer<br />

pek çok ülkede<br />

çeþitli kurumlar<br />

tarafýndan bu iþlem<br />

yürütülmektedir. Dünyadaki<br />

helâl sertifika kurumlarý,<br />

büyük ölçüde vakýf,<br />

dernek ve sivil toplum<br />

kuruluþu olarak görev yapmakta,<br />

sertifikalama karþýlýðýnda,<br />

bu faaliyetlerin devamýný<br />

saðlamak için belli<br />

ücretler talep etmektedirler.<br />

Helâl gýda<br />

çalýþmalarýnda<br />

aktif ülkeler<br />

Malezya<br />

Malezya, helâl gýdanýn<br />

lider ülkesi konumundadýr.<br />

Malezya’nýn ana hedeflerinden<br />

birisi, tüm dünya ülkelerine<br />

sertifikalý helâl<br />

ürün konsepti baðlamýnda<br />

gýda ürünü ihraç eden bir<br />

merkez konumuna gelmektir.<br />

Bu amaçla Malezya,<br />

ürünlere helâl olarak üretildiklerine<br />

dair helâl sertifikasý<br />

vermek üzere bir kamu<br />

kuruluþu olan JAKIM’i<br />

kurmuþtur. JAKIM, Birleþmiþ<br />

Milletlerce de kredibilitesi<br />

onaylanmýþ dünyanýn<br />

en önde gelen helâl gýda<br />

sertifika kuruluþudur. Malezya,<br />

2004 yýlýnda helâl<br />

gýda ile ilgili üretim, hazýrlama,<br />

iþleme ve depolama<br />

hayat<br />

Dünyada helâl gýda<br />

ve helâl gýda<br />

sertifikasý<br />

konularýný içeren MS<br />

1500:2004 adlý Malezya<br />

Standartlarýný hazýrlamýþ<br />

ve uygulamaya koymuþtur.<br />

Malezya Putra Üniversitesi-<br />

Halâl Ürünler Araþtýrma<br />

Enstitüsü’nde, gýda<br />

maddelerinin içinde kullanýlan<br />

hayvani maddelerin<br />

kökenini çok kýsa zamanda<br />

DNA testi ile tespit edebilecek<br />

cihazlar geliþtirmiþlerdir.<br />

Malezya’nýn Ýslam<br />

Konferansý Teþkilatý’na<br />

helâl gýda ile ilgili bir uluslararasý<br />

standard önerisi getirmesi<br />

helâl gýda ihracatýnda<br />

standardizasyon ve<br />

uygunluk deðerlendirme<br />

konularýnýn önemine deðinilmesine<br />

öncülük etmiþtir.<br />

Endonezya<br />

Endonezya, 250 milyondan<br />

fazla nufusu ve bunun<br />

da %90’ý Müslüman olan<br />

bir ülke. Endonezya’nýn<br />

helâl sertifika kurumu<br />

Meclis-i Ulema (MUI)dir.<br />

Ülkenin en yüksek Müslüman<br />

otoritesi olan MUI<br />

1975’de yarý-kamu bir kurum<br />

olarak Müslüman<br />

alimlerle birlikte kuruldu.<br />

MUI bünyesinde sertifika-<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

25<br />

lamada ve denetimlerde<br />

çalýþan<br />

yaklaþýk 50 civarýnda<br />

uzman personel<br />

bulunmaktadýr.<br />

Bugüne kadar<br />

yüzlerce ürüne<br />

helâl sertifika<br />

vermiþlerdir.<br />

Halâl sertifika<br />

verdikleri ürünlerin<br />

ise sýký bir<br />

þekilde denetimlerini<br />

yapmaktadýrlar. Endonezya<br />

Ulema Meclisi<br />

Baþkaný Dr. Nadratuzzaman<br />

Hosen ayný zamanda<br />

Dünya Halâl Konseyi<br />

(WHC) Baþkaný’dýr.<br />

Güney Asya’da Müslüman<br />

nüfusun azýnlýk olduðu<br />

Singapur ve Tayland’da<br />

da Halâl Gýda Endüstrisi,<br />

büyük bir iþ hacmine sahiptir.<br />

Bir kamu kuruluþu olan<br />

Singapur Ýslam Dini Konseyi<br />

(MUIS) helâl sertifikasý<br />

düzenlemeye yetkili<br />

tek kuruluþtur. Tayland’da<br />

ise Bangkok Chulalongkorn<br />

Üniversitesi- Halâl<br />

Bilim Merkezi (HASCI),<br />

10 yýlý aþkýn bir süredir<br />

helâl gýda çalýþmalarýnda<br />

destek olmaktadýr. Tayland<br />

her yýl milyonlarca dolarlýk<br />

helâl gýda ihracatý gerçekleþtiren<br />

bir ülke.<br />

Avustralya<br />

Dünyanýn en büyük gýda<br />

üreticisi ülkelerinden birisi<br />

olan Avustralya, her yýl<br />

70’ten fazla ülkeye sertifikalý<br />

çeþitli helâl gýdalar ihraç<br />

etmektedir. Avustralya’da<br />

helâl sertifikasý verme<br />

yetkisi “Halal Certification<br />

Authority International”<br />

kuruluþuna ait. Kuruluþ,<br />

firmalara helâl sertifikasý<br />

vermek için, þirketin<br />

ve çalýþanlarýnýn beþ vakit<br />

namaz kýlmalarýný þart koþuyor.<br />

Halâl sertifikasyonu<br />

denetimi için Ýslam’ýn þartlarýný<br />

yerine getirmek, onlar<br />

için vazgeçilmez bir unsur.<br />

Kuzey Amerika<br />

ABD’deki Müslüman<br />

topluluðun 2018 yýlýnda<br />

12.2 milyona ulaþacaðý tahmin<br />

edilmektedir. Bunun<br />

yaný sýra sadece 1.000 helâl<br />

sertifikalý ürünün bulunduðu<br />

ABD’de bir çok Müslüman,<br />

koþer ürün almak zorunda<br />

kalmaktadýr.<br />

ABD’de, IFANCA(Islamic<br />

Food and Nutrition Council<br />

of America) helâl gýda<br />

ve sertifikalama çalýþmalarýný<br />

sürdürmektedir. IFAN-<br />

CA helâl gýda alanýndaki<br />

çalýþmalarý desteklemek<br />

amacýyla kurulmuþtur ve<br />

tüm dünyada toplam 20 ülkede<br />

helâl gýda sertifikasý<br />

vermektedir. Malezya hükümeti<br />

tarafýndan da desteklenen<br />

IFANCA Kuzey<br />

Amerika, Avrupa ve Asya<br />

ülkelerindek gýdalara helâl<br />

gýda sertifikasý vermektedir.<br />

ABD’de helâl seriftikasý<br />

veren diðer bir kurum<br />

da ISNA(Islamic Society<br />

of North America)’dýr. Latin<br />

Amerika’da, Islamic<br />

Dissemination Centre For<br />

Latin America sertifika<br />

vermektedir.<br />

Avrupa<br />

15 milyona yaklaþan<br />

zengin Müslüman nüfusuyla<br />

AB’de özellikle Fransa,<br />

Almanya, Ýngiltere ve Ýtalya<br />

helâl gýda konusunda<br />

ciddi bir pazar oluþturmaktadýr.<br />

Ýngiltere’de helâl gýda<br />

konusunda yetkili kýlýnmýþ<br />

“Birleþik Krallýk Müslüman<br />

Gýda Kurulu” vardýr.<br />

Ýngiltere’de Endonezya<br />

MUI ve Malezya JAKIM<br />

tarafýndan tanýn “Halal Food<br />

Authority” de bulunmaktadýr.<br />

Almanya’da Avrupa<br />

Halâl Sertifika Enstitüsü<br />

(EHZ) titiz denetim sonunda<br />

“helâl sertifikasý” vermektedir.<br />

Almanya Rüsselsheim’daki<br />

Halal Control<br />

e.K. (EU) JAKIM ve<br />

MUI tarafýndan tanýnan


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

26 hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

dosya<br />

helâl sertifikasý vermektedir.<br />

Hamburg Ýslam Merkezi<br />

(IZH), Almanya dýþýnda<br />

Avusturya’da, Hollanda’da<br />

ve Ýsviçre’de çalýþan firmalar<br />

için helâl sertifikasý temin<br />

eden m-haditec GmbH<br />

& KG firmasý ile ortaklaþa<br />

sertifika vermektedir.<br />

Danimarka’da Ýslam<br />

Kültür Merkezi (Islamic<br />

Cultural Centre-IKCS) ve<br />

Belçika’da Avrupa Ýslami<br />

Gýda Konseyi (Islamic Food<br />

Council of Europe) Malezya<br />

HDC tarafýndan<br />

onaylý, sertifika veren kurumlardýr.<br />

Belçika Brüksel<br />

de “Euro Halal” adlý bir<br />

helâl gýda kontrol ve sertifika<br />

kuruluþu vardýr. Halal<br />

Federation of Belgium da<br />

bu konuda ülkede söz sahibidir.<br />

Fransa’da ARGML<br />

(Association Rituelle,Grande<br />

Mosquee de<br />

Lyon) ve Association Finisterienne-<br />

Pour La Culture<br />

Arabo-Islamique (AF-<br />

CAI) helâl sertifika kurumlarý<br />

olarak faaliyet gösterir.<br />

Hollanda’da “TQ HCC”<br />

Vakfý ve Fransa’da “Halal<br />

Correct France” Vakfý,<br />

Dünya Halâl Konseyi’ne<br />

üyedir ve bu nedenle de,<br />

The Islamic Aboard for<br />

Fatwa & Research in NL,<br />

MUI ve JAKIM tarafýndan<br />

tanýnmaktadýr. Hollanda’da<br />

HFFIA (Halal Feed and<br />

Food Inspection Authority)<br />

kuruluþu da sertifika vermektedir.<br />

Bosna Hersek’te 2006<br />

yýlýnda kurulan sivil toplum<br />

kuruluþu “Agency For<br />

Halal Quality Certification”<br />

ülkedeki helâl sertifika<br />

çalýþmalarýný yürütmektedir.<br />

Türkiye’de ise GÝM-<br />

DES helâl gýda alanýnda<br />

çalýþmalar yapmaktadýr.<br />

2009 yýlýnda World Halal<br />

Council’in üyesi olmuþ ve<br />

bu kuruluþ tarafýndan akredite<br />

edilmiþtir. GÝMDES,<br />

2009 Nisandan itibaren ihracata<br />

yönelik helâl sertifikasý<br />

vermeye baþlamýþtýr.<br />

Avrupa’da burada adý<br />

geçenlerin dýþýnda helâl<br />

sertifika veren onlarca kurum<br />

bulunmakta ve bunlar<br />

malesef ciddi bir denetimden<br />

uzak bir þekilde sertifika<br />

daðýtmaktadýr. GÝM-<br />

DES tarafýndan sertifika<br />

baþýna 5000-10000 euro<br />

arasý ücret talep eden, Hollanda’da<br />

30, Almanya’da<br />

ise 13 adet sahte helâl sertifikasý<br />

veren kurumun tesbit<br />

edilmiþ olmasý, meselenin<br />

nasýl vahim bir hale dönüþtüðünü<br />

göstermektedir.<br />

Avrupa’da her yýl %15<br />

oranýnda büyüyen helâl gýda<br />

alanýndaki son geliþme;<br />

Almanya, Fransa, Ýngiltere,<br />

Hollanda, Belçika, Avusturya,<br />

Danimarka, Ýspanya,<br />

Bosna Hersek ve Türkiye’nin<br />

de içinde bulunduðu<br />

helâl sertifika kurumlarýnýn<br />

Kasým 2009’da biraraya<br />

gelerek, aralarýnda iþbirliðini<br />

pekiþtirecek bir birlik<br />

oluþturmaya karar vermesidir.<br />

Sözkonusu kurumlarýn,<br />

24 Þubat 2010’da Belçika’da<br />

tekrar toplanarak ortak<br />

birliðin adýný ve hazýrlanacak<br />

tüzüðü onaylamasýyla<br />

“European Association<br />

of Halal Certifiers” yürürlüðe<br />

girmiþ olacak. Bu<br />

birliðin kurulmasý ile sahte<br />

helâl sertifikalarýnýn büyük<br />

ölçüde önüne geçilmesi<br />

umulmaktadýr.<br />

Dünya Halâl Konseyi,<br />

Dünya Halâl Vakfý,<br />

Dünya Halâl Forumu<br />

Dünya Halâl Konseyi<br />

(World Halal Council-<br />

WHC) dünya çapýnda helâl<br />

belgelendirme kuruluþlarýnýn<br />

oluþturduklarý bir federasyondur.<br />

WHC, farklý ülkeler<br />

ve milletler arasýnda<br />

bulunan üye kuruluþlarýný<br />

dünya çapýnda temsil etmek<br />

ve helâl sertifikasyon<br />

ve akreditasyon sürecini<br />

standartlaþtýrmak amacýyla<br />

1999 yýlýnda Jakarta’da kurulmuþtur.<br />

Kurumlaþma<br />

Endonezya, Malezya,<br />

Amerika,Güney Afrika,<br />

Avustralya ve Belçika gibi<br />

bir kaç ülke kurumunun çalýþmalarý<br />

ile baþlatýlmýþtýr.<br />

Bugün 60’a ulaþan ülkeden<br />

üyesi bulunmaktadýr. Bu<br />

kuruluþun bütün üyelerce<br />

uygulanmasý için hazýrladýðý<br />

“Halâl Standartlarý”<br />

mevcuttur. Buraya üye olan<br />

her kuruluþ, tüzük gereði<br />

birbirlerini akredite etmektedir.<br />

Bununla birlikte üye<br />

ülkelerin kendilerine mahsus<br />

standartlarý bulunmaktadýr.<br />

Üyeler tek bir logoya<br />

sahip deðildir.<br />

Dünya Halâl Vakfý<br />

(World Halal Foundation-<br />

WHF), Malezya merkezli<br />

uluslararasý bir çatý kuruluþu.<br />

Hedefi Birleþmiþ Milletler’in<br />

akredite ettiði bir<br />

kurum oluþturmak. Böylece<br />

dünya ülkelerinin lokal<br />

hukukunda “Halâl için<br />

ISO” standardýnýn tanýnmasýný<br />

ve legal hale getirilmesini<br />

gerçekleþtirmek istemektedir.<br />

Dünya Halâl Forumu<br />

(World Halal Forum), Malezya’da<br />

kurulmuþ bir çatý<br />

kuruluþudur.Kendilerinin<br />

oluþturduðu “Dünya Halâl<br />

Standartlarý” mevcuttur.<br />

Malezya’nýn akredite ettiði<br />

ülkeleri kendi üyesi olarak<br />

kabul etmektedirler. Yaygýn<br />

bir çalýþma aðýna sahiptir.<br />

Ýslam Konferansý<br />

Teþkilatý Çalýþmalarý<br />

57 Ýslam ülkesinin üye<br />

olduðu Ýslam Konferansý<br />

Teþkilatý’nýn çalýþmalarý,<br />

birkaç yýldýr devam etmekte<br />

olup, standart ile akredite<br />

kuruluþ oluþturma gayretleri<br />

içindedir. ÝKT Helâl<br />

Standart çalýþmalarý henüz<br />

sonuçlanmýþ deðildir, birkaç<br />

yýldýr üzerinde deðiþik<br />

ülkelerin uzmanlarý nezdinde<br />

devam etmektedir. Türkiye’den<br />

Türk Standartlarý<br />

Enstitüsü direkt bu çalýþmalara<br />

katýlmakta, sivil<br />

toplum kuruluþlarýný bu çalýþmalara<br />

dâhil etmemektedir.Ayrýca<br />

bu çalýþmalar,<br />

ÝKT bünyesinde ÝSEDAK<br />

Baþkanlýðýna verilmiþtir.<br />

ÝSEDAK Baþkanlýðý, Devlet<br />

Planlama Müsteþarlýðý<br />

bünyesinde çalýþmaktadýr.<br />

ÝKT, bu çalýþmalarda üst<br />

akredite kurumu oluþturmak<br />

istemektedir. Ancak<br />

üye ülkelerin devlet politikalarýnýn<br />

farklýlýðý çözümü<br />

zorlaþtýrmakta ve devlet<br />

yönetimlerinin yönetiminde<br />

olmasý düþünülen akreditasyon<br />

kurumunun ileride<br />

devletlerin çeþitli politik<br />

çekiþmelerinin odaðý haline<br />

gelebileceði ihtimali düþündürücü<br />

olmaktadýr<br />

Bu durumuyla dünyada<br />

helâl gýda alanýnda önemli<br />

çalýþmalar yapýlmakla birlikte,<br />

helâl sertifika kuruluþlarý<br />

bir daðýnýklýk içindedir.<br />

Logolar, standartlar<br />

ve olaylara bakýþ açýlarý<br />

farklý farklý olup, çok deðiþik<br />

uygulamalar sergilemektedir.<br />

WHC gibi çatý<br />

kuruluþlar bu daðýnýklýklarý<br />

azaltmakta önemli görevler<br />

yapmaktadýr. Konuyla ilgili<br />

dünya çapýnda düzenlenen<br />

toplantýlarda da uluslararasý<br />

birliðin önemi vurgulanmakta<br />

ve IKT’nin hazýrlayacaðý<br />

standard merakla<br />

beklenmektedir.<br />

Kaynaklar:<br />

www.gimdes.org,<br />

www.ifanca.org,<br />

www.halalfoodauthority.co.uk,<br />

www.gidaraporu.com<br />

Dünya Engelliler<br />

Haftasý nedeniyle<br />

düzenlenen programda<br />

Engelliler Yardýmlaþma<br />

Derneði Baþkaný<br />

Nurettin Yiðit ve Yönetim<br />

Kurulu üyesi Dursun Karabel´in<br />

ortaklaþa organize<br />

ettikleri bu güzel programda<br />

Nurettin Yiðit katýlýmcýlara<br />

selamlama konuþmasýnda<br />

duygulu anlar yaþattý.<br />

Nurettin Yiðit “Bu<br />

Türkiyedeki Engelliler Yararýna<br />

Düzenlenen Bayram Özel Eðlence<br />

Programý Bielefeld´deki Salonu Doldurdu<br />

hafta engelliler haftasý olmasý<br />

nedeniyle hazýrlamýþ<br />

olduðumuz bu programa<br />

öncelikle gerek maddi gerekse<br />

manevi emeði geçen<br />

herkese çok teþekkürlerimi<br />

sunuyorum. Ardýndan da<br />

“Yaþatmak, yaþamak kadar<br />

güzeldir” sloganýmýza kulak<br />

verip buralara kadar<br />

hiç çekinmeden katýlan siz<br />

deðerli misafirlerimize, eþ<br />

ve dostlarýmýza caný gönülden<br />

hoþgeldiniz diyorum.<br />

Bizleri burada yanlýz<br />

býrakmayýp her insanýn bir<br />

engelli adayý olduðunun<br />

farkýnda olmanýz, bizleri<br />

ayrýyeten memnun etmiþtir.<br />

Son olarak da programýmýza<br />

emeði geçen bütün<br />

sponsorlarýmýza, bütün<br />

sosyal derneklerimize ve<br />

bütün cami derneklerimize<br />

teþekkür ediyorum” diyerek<br />

sözlerine son verdi.<br />

Daha sonra sahnede sýrayla<br />

yerlerini alan Fantazi<br />

Pop müziði sanatçýsý Çýlgýn<br />

Sedat ve Türk Halk<br />

Müziði sanatçýsý Yusuf<br />

Payco hem solundaki misafirleri<br />

hem de engelli<br />

kardeþlerini eðlendirdiler.<br />

Son olarak da halay<br />

grubunun oyunlarý programa<br />

renk kattý.


dosya<br />

Helâlinden kazanmak,<br />

helâl yemek<br />

ve yedirmek Ýslam<br />

Dini’nde çok önemli bir<br />

husustur. O kadar ki, insaný<br />

cennetten mahrum eden þeyin<br />

helâl olmayan bir gýdanýn<br />

tadýlmasý olduðunu düþünürsek,<br />

helâl yemenin<br />

ehemmiyetini herhalde daha<br />

iyi kavramýþ oluruz. Bir<br />

baþka deyiþle insanoðlunu<br />

cennetten kovduran þey haram<br />

gýda ise, yine onun<br />

cennete girmesine haram<br />

gýdanýn engel olmasý kaçýnýlmazdýr.<br />

Bundan dolayýdýr<br />

ki, Allah insanlara rýzýklarýn<br />

güzel ve temiz<br />

olanlarýndan yemeyi ve buna<br />

karþýlýk da þükretmeyi<br />

emretmiþtir. Helâl yemek<br />

duanýn ve ibadetin kabulüne<br />

sebeptir. Haram yemek<br />

ise bunlarýn geri çevrilmesine,<br />

kabul edilmemesine<br />

sebep olur. Allah (cc), bu<br />

çok hassas ve önemli olan<br />

noktaya þu þekilde dikkatlerimizi<br />

çekmiþtir: “Ey insanlar,<br />

þüphesiz Allah temizdir,<br />

ancak temiz olaný<br />

kabul eder. Þüphesiz Allah,<br />

müminlere, peygamberlere<br />

emrettiði þeyleri<br />

emretmiþtir. Allah þöyle<br />

buyurmuþtur: Ey peygamberler,<br />

güzel rýzýklardan<br />

yiyin, sâlih amel iþleyin,<br />

ben sizin yaptýklarýnýzý bilirim.”<br />

(Mü’minûn Sûresi,<br />

[23:51]). Bir diðer ayet de<br />

þöyledir: “Ey iman edenler,<br />

size rýzýk olarak verilenlerin<br />

temiz olanlarýndan<br />

yiyiniz.” (Tâhâ Sûresi,<br />

[20:81]). Konu ile alakalý<br />

olarak Peygamber<br />

Efendimiz (sas), uzun bir<br />

yolculuða çýkan, saçý baþý<br />

karýþmýþ, toza batmýþ, ellerini<br />

göðe kaldýrmýþ, ‘Ey<br />

Rabbim, ey Rabbim.’ diye<br />

dua eden bir adamdan bahsetti<br />

ve þöyle buyurdu: “Bu<br />

kimsenin yediði haram, içtiði<br />

haram, giydiði haram,<br />

haramla beslenmiþ, duasý<br />

nasýl kabul olsun?” (Müslim,<br />

Zekat, 65, H. No:1015;<br />

Ahmed b. Hanbel, 3/328)<br />

Helâl konusu bu kadar<br />

önemli olduðu için, teþkilatýmýzýn<br />

Din Ýstiþare Kurulu,<br />

kendisine çeþitli yollardan<br />

vaki olan müracaatlarýn da<br />

yoðunlaþmasý üzerine harekete<br />

geçti ve Avrupada ya-<br />

Hulusi ÜNYE<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

mhulusiunye@hotmail.com<br />

hayat<br />

þayan insanýmýzýn helâl yeme<br />

ve içme konularýndaki<br />

problemlerine çare olabilecek<br />

bir dizi köklü çalýþma<br />

yapmaya karar verdi. Avrupa’da<br />

Müslümanlanlarýn<br />

artýk yerleþik ve kalýcý bir<br />

konuma gelmesi sonucu,<br />

daha önce yalnýzca çeþitli<br />

fetvalarla çözümlenmeye<br />

çalýþýlan konunun, genel<br />

kurallarýnýn tesbit edilerek<br />

daha saðlam temellere<br />

oturtulmasý için teþkilatýmýz<br />

iki büyük konferans<br />

tertip etti. Bu konferanslardan<br />

birincisi 20-21 Haziran<br />

2007 tarihinde Ýstanbul’da<br />

gerçekleþti. Bu konferansa<br />

Türkiye’den çeþitli Ýlahiyat<br />

Fakültelerinin Ýslam Hukuku<br />

Profesörlerinin yaný sýra<br />

bir gýda mühendisi profesörü<br />

ile yine iki gýda mühendisi<br />

ve bir tane veteriner<br />

hekim katýldý. Genel Merkezimiz<br />

Din Ýstiþare Kurulu<br />

üyelerinden de bazý hocalarýmýz<br />

katýldý. Bu iki<br />

gün süren konferansa isim<br />

vermek gerekirse þu hocalarýmýz<br />

iþtirak ettiler:<br />

Prof.Dr. Yunus Vehbi Yavuz,<br />

Prof. Dr. Mehmet Erdoðan,<br />

Prof. Dr. Salim<br />

Öðüt, Prof. Dr. Abdülaziz<br />

Bayýndýr, Prof. Dr. Faruk<br />

Beþer, Prof. Dr. Vecdi Akyüz,<br />

Yrd. Doç. Dr. Abdullah<br />

Özcan, Prof. Dr. Hüseyin<br />

Hüsnü Gündüz (Gýda<br />

Mühendisi), Ahmet Özden,<br />

M. Hulusi Ünye, Sefer Ahmedoðlu,<br />

Ramazan Uçar,<br />

Mehmet Baloðlu, Yusuf<br />

Çalkara ve Yahya Þenol.<br />

Bu ilk konferansta önce<br />

Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü<br />

Gündüz tarafýndan hazýr<br />

gýdalarýn içindeki katký<br />

maddeleri hakkýnda bilgi<br />

verdi. Birinci konu olan hazýr<br />

gýdalardaki katký maddeleri<br />

konusunda, E maddeleri<br />

diye bilinen Emülgatörler,<br />

Lesitin, jelatin, alkoller,<br />

peynir mayasý gibi<br />

hususlarýn hükümleri tartýþýldý.<br />

Ýkinci konuda da hayvan<br />

kesimi ve çaðdaþ hayvan<br />

kesim metodlarý üzerinde<br />

duruldu.<br />

Birinci konuda aþaðýda<br />

zikredilen kararlar alýnmakla<br />

beraber, ikinci konuda<br />

bilhassa vurularak veya<br />

þoklanarak kesilen hayvanlarýn<br />

yenilip yenilemiyeceði<br />

konusunda bizzat mezbahanede<br />

yapýlacak tatbikat<br />

sonucunda ancak bir neticeye<br />

varýlabileceði kanaati<br />

hasýl oldu ve bir ikinci konferansýn<br />

bu defa Avrupa’da<br />

yapýlmasýnýn uygun olacaðý<br />

kararýna varýldý.<br />

Ýstanbul konferansýnýn<br />

devamý olan ikinci konferans,<br />

17-18 Mayýs 2008 tarihlerinde<br />

genel merkezimizde<br />

gerçekleþti. Birinci<br />

konferansta hazýr olan hocalarýmýzýn<br />

yanýnda bu defa<br />

Prof. Dr. Saffet Köse hoceaefendi<br />

de hazýr bulundular.<br />

Bu konferans, önce<br />

bir mezbahane ziyareti ile<br />

baþladý.<br />

Hocalarýmýz hem baþýndan<br />

vurulan hayvanýn kanýnýn<br />

göðsünden çýkarýldýðý<br />

ve genelde Avrupalý mezbahane<br />

sahiplerinin uyguladýðý<br />

metodla kesimi, hem<br />

de vurulduktan hemen sonra<br />

bir müslüman kasap tarafýndan<br />

kesilen metodu<br />

yerinde görmüþ oldular.<br />

Daha sonra da konu üzerinde<br />

tartýþmalar yapýldý. Yapýlan<br />

bu iki günlük çalýþmanýn<br />

sonunda daha önce<br />

alýnan kararlar bir daha<br />

gözden geçirildi ve hem<br />

hazýr gýdalardaki katký<br />

maddeleri hem de hayvan<br />

kesimi konusundaki Fýkhýn<br />

hükmü ortaya konulmaya<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

27<br />

Helal<br />

Gýda<br />

Konferanslarý<br />

çalýþýldý. Buna göre:<br />

A-Helâl Kesim Konusunda<br />

þu hükümler ortaya<br />

çýkarýlmýþtýr:<br />

1. Et temininde, þoklama<br />

veya bayýltma yapmadan<br />

yapýlan kesim esastýr.<br />

Þoklu veya bayýltmalý kesim<br />

zaruret hallerinde olabilir.<br />

Ancak, Almanya ve<br />

genelde Avrupa’da zaruret<br />

durumu yoktur; dolayýsý ile<br />

fýkhî hükümler zaruret þartlarý<br />

içerisinde verilemez.<br />

2. Kümes hayvanlarýný<br />

kesen makineyi ilk çalýþtýrmada<br />

besmele çekilmesi<br />

yeterlidir.<br />

3. Kümes hayvanlarýnýn<br />

elektrikli sudan geçirilerek<br />

bayýltýlýp kesilmesi caizdir.<br />

4. Kümes hayvanlarýnýn<br />

tüylerinin yolunmadan önce<br />

sýcak sudan veya buhardan<br />

geçirilirken, necasetin<br />

ete sirayet etmesine sebep<br />

olacak kadar suyun ve buharýn<br />

ýsý derecesinin yüksek<br />

olmamasý gerekir.<br />

5. Hayvaný boðazlayan<br />

kiþinin müslüman olmasý,<br />

besmele çekerek kesilmesi<br />

lazým olan kan damarlarýný<br />

ve soluk ve yemek borularýný<br />

kesmesi ve boðazlanan<br />

hayvanýn tamamen canlý<br />

iken boðazlanmýþ olmasý<br />

gerekir.<br />

6. Vurulma veya þoklama<br />

yapýlmadan kesim yapýlmasýnýn<br />

hayvan haklarýna<br />

aykýrý olup-olmadýðý iddialarýndan<br />

dolayý da, her<br />

iki kesim þekli bilimsel bir<br />

araþtýrma ile incelenmeli<br />

ve ortaya çýkan durum bir<br />

rapor haline getirilmelidir.<br />

B-Hazýr Gýdalardaki<br />

Katký Maddeleri konusundaki<br />

hükümler:<br />

1. Helâl alternatif madde<br />

varken, istihale geçirmiþ<br />

(kimyasal deðiþikliðe uðramýþ)<br />

bile olsa domuz mamulü<br />

maddeye izin verilmemelidir.<br />

2. Domuzun herþeyi necistir<br />

ve kullanýlamaz. Diðer<br />

ölü hayvanlarýn derisi,<br />

kemiði, boynuzu –yenme<br />

dýþýnda – kullanýlabilir.<br />

3. Ýçki olsun diye üretilmiþ<br />

ve sarhoþ edici olan<br />

tüm içecekler necistir ve<br />

haramdýr.<br />

4. Domuz mamulü peynir<br />

mayasý caiz deðildir.<br />

5. Mono ve di-gliseritler,<br />

istihaleye (deðiþime)<br />

uðradýðý için yenmesi caizdir.<br />

Ancak 1. madde göz<br />

önünde bulundurulmalýdýr.<br />

6. Jelatin, ancak Ýslami<br />

usullerle kesilmiþ ve etlerinin<br />

yenmesi helâl olan hayvanlardan<br />

elde edilmiþse<br />

caizdir.<br />

7. Lesitin maddesi, bitkisel<br />

veya Ýslami usullerle<br />

kesilmiþ etlerinin yenmesi<br />

helâl olan hayvanlardan elde<br />

edilmiþse kullanýlmasý/yenilmesi<br />

caizdir.<br />

8. Antibakteriyeller<br />

(benzoatlar), renklendiriciler<br />

ve tadlandýrýcýlar (saðlýða<br />

zararlý oluþlarý yönü ile)<br />

asla tavsiye edilmez.<br />

9. Ýçinde etil alkol bulunan<br />

ilaçlarýn istimali caizdir;<br />

alternatifi aranmalýdýr.<br />

10. Alkolle terbiye edilen<br />

etlerin yenmesi caiz deðildir.<br />

11. Alkol katýlmýþ her<br />

çeþit dondurma ve pastalarýn<br />

yenilmesi haramdýr.<br />

Bu konferanslar neticesinde<br />

görüldüðü gibi halkýmýzýn<br />

bilhassa üzerinde<br />

hassasiyetle durduðu bir<br />

konu olan E maddeleri<br />

hakkýnda her zaman geçerli<br />

olabilecek bir liste oluþturmak<br />

mümkün olmadý.<br />

Ama jelatin ve lesitin gibi<br />

maddelerin hükmü belirlendi.<br />

Çünkü, E maddelerinin<br />

istikrara kavuþmuþ bir<br />

listesinin þu an için belirlenmesi<br />

çok zordur. Zira bu<br />

maddelerin elde edildiði<br />

maddeler çok deðiþken olduðu<br />

için, ilave çalýþmalarý<br />

gerekli kýldý.<br />

Jelatin konusunda da<br />

deðiþen kanaatler oldu. Aldýðýnýz<br />

bir kararýn geçerlilik<br />

süresi hakkýnda tam bir<br />

fikir sahibi olmanýz mümkün<br />

olmuyor. Bu konudaki<br />

her ilmî görüþü de göz


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

28 hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

dosya<br />

Avrupa Birliði<br />

Uyum Fonlarý<br />

(EIF), Alman Göçmen<br />

ve Mülteciler Dairesi<br />

(BAMF) tarafýndan desteklenen<br />

fahri diyalog sorumlularý<br />

yetiþtirme "Pro-<br />

Dialog" projesine Köln ve<br />

Düsseldorf’dan katýlan 63<br />

fahri cami rehberi, 10 hafta<br />

süren semineri baþarýlý ile<br />

tamamlayarak sertifikalarýný<br />

aldýlar.<br />

Duisburg - Pollmann<br />

Camii`nde geçekleþen sertifika<br />

törenine; T.C. Berlin<br />

Büyükelçiliði Din Hizmetleri<br />

Müþaviri ve DÝTÝB Genel<br />

Baþkaný Sadi Arslan,<br />

T.C. Düsseldorf Baþkonsolosu<br />

Fýrat Sunel, T.C. Düsseldorf<br />

Baþkonsolosluðu<br />

Din Hizmetleri Ataþesi Dr.<br />

Ýlhami Ayrancý, DÝTÝB<br />

Genel Müdür V. Mehmet<br />

Yýldýrým, DÝTÝB Dinler ve<br />

Kültürler Arasý Ýliþkiler<br />

Müdürü Bekir Alboða, DÝ-<br />

TÝB Duisburg - Pollmann<br />

Cami Yönetim Kurulu Baþkaný<br />

Muhammed Al, Pro-<br />

Dialog Proje Sorumlusu<br />

Faruk Þahin ve projeye katýlan<br />

multiplikatörler ile aileleri<br />

iþtirak etti.<br />

Ýstiklal Marþý ve<br />

Kur’an-ý Kerim tilavetinin<br />

ardýndan, DÝTÝB Duisburg<br />

Merkez Cami Baþkaný Muhammed<br />

Al’ýn açýlýþ konuþmasýnýn<br />

ardýndan DÝ-<br />

TÝB Dinler ve Kültürler<br />

Arasý Ýliþkiler Müdürü Bekir<br />

Alboða yaptýðý konuþmasýnda:<br />

“Bugün 63 genç<br />

kardeþimiz, büyük bir özveri<br />

ile 10 hafta boyunca<br />

seminerimize iþtirak etmiþ<br />

ve belge almaya hak kazanmýþtýr.<br />

DÝTÝB her bölgede<br />

yeni atýlýmlar yapmaya devam<br />

ediyor. Ýnþallah 2010<br />

yýlýnýn sonunda Almanya<br />

genelinde her DÝTÝB camiinde<br />

en az 3 tane Dinler ve<br />

Kültürlerarasý Ýliþkiler alanýnda<br />

hizmet verecek gönüllü<br />

eleman yetiþmiþ olacaktýr.<br />

Bu arkadaþlarýmýz<br />

bölgelerindeki polis teþkilatý,<br />

emniyet müdürlüðü,<br />

belediye çalýþanlarý, idare,<br />

önünde bulundurmamýz<br />

gerektiði için, yapýlan deðerlendirmelerimizde<br />

farklý<br />

kararlara varabiliyoruz.<br />

Örneðin Ýstanbul’da yaptýðýmýz<br />

ilk konferansta gýda<br />

uzmaný Profesör H. Hüseyin<br />

Hüsnü Gündüz Bey, jelatinin<br />

hayvansal olduðunu<br />

belirtmiþ ve hayvanlarýn<br />

kemiklerinden elde edilmiþ<br />

olduðunu ifade etmiþti. Genel<br />

merkezimizde yapmýþ<br />

olduðumuz ve sadece bir<br />

sene sonra gerçekleþen bu<br />

ikinci konferansta ise, artýk<br />

jelatinin genellikle hayvan<br />

derilerinin iç kýsmýnda olan<br />

etli kesiminden elde edildiðini<br />

söyledi. Her iki konferansta<br />

da jelatin maddesinde<br />

bir kimyasal deðiþiklikten<br />

söz edilemiyeceðini ve<br />

jelatinin elde edilmesi fiziki<br />

bir olaydýr demiþ, jelatin<br />

karýþmýþ bir hazýr gýdanýn<br />

yenilmesi halinde fiziki<br />

olarak jelatin yenildiðini ve<br />

hangi hayvandan elde edilmiþ<br />

ise o hayvanýn etinden<br />

bir parça yenilmiþ gibi olduðunu<br />

söylemiþti.<br />

Haziran 2009 tarihinde<br />

bu defa Türkiyede eðitim<br />

veren ilahiyat fakültelerinin<br />

hemen tamamýndan Ýslam<br />

Hukuku Bilim Dalý öðretim<br />

üyelerinin hazýr bulunduðu<br />

ve Uludaðda yapýlan<br />

bir günlük konferansta<br />

Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü<br />

Gündüz Bey, yapýlan laboratuar<br />

çalýþmalarý neticesinde<br />

jelatin maddesine hammadde<br />

olan malzemenin,<br />

jelatin haline gelirken kimyasal<br />

bir deðiþiklik geçirdiðini<br />

ve eski halinden tamamen<br />

ayrý bir madde olduðunu<br />

söyledi. Dolayýsý ile<br />

artýk jelatinin katýlmýþ olduðu<br />

bir hazýr gýdada jelatinin<br />

elde edildiði maddeden<br />

eser kalmadýðýný; bunun<br />

da yeni bir hüküm vermeyi<br />

gerektirdiðini ifade<br />

etti.<br />

Görüldüðü gibi sadece<br />

son üç sene bile dolmadan<br />

jelatin hakkýnda kaç tane<br />

geliþme yaþanmýþtýr. Bu<br />

yüzden de, ihtilaflý konularý,<br />

kesin bir karar þeklinde<br />

getirimenin Allah indindeki<br />

sorumluluðunun da bilincindeyiz.<br />

Buna raðmen<br />

biz, ihtiyatla hareket etmenin<br />

en doðru yol olduðuna<br />

inanmaktayýz. Bu konuda<br />

þimdilik þu hadis-i þeriflerin<br />

hükmünce hareket etmemiz<br />

gerektiðini söylüyoruz:<br />

“Þüphesiz helâl da bellidir,<br />

haram da bellidir.<br />

(Fakat) bunlar arasýnda<br />

(helâl mi, haram mý olduðu<br />

belli olmayan birtakým)<br />

þüpheli þeyler vardýr; ben<br />

bu konuda size bir misâl<br />

vereceðim(bu konuyu size<br />

bir misâlle anlatacaðým):<br />

Þüphesiz Allah (cc) (giril-<br />

DÝTÝB ProDialog Sertifikalarý<br />

Verilmeye Devam Ediyor<br />

mesi yasak olan) bir koru<br />

kurmuþtur. Biliniz ki, Allah’ýn<br />

korusu haram kýldýðý<br />

þeylerdir. Þüphesiz hayvanlarýný<br />

korunun etrafýnda<br />

otlatan kiþi, her an oraya<br />

dalabilir ve þüphesiz þüpheli<br />

þeylere dalan kiþi de<br />

(harama) her an cesaret<br />

edebilir.” (Sünen-i Ebi Davut,<br />

Kitabu’l Büyu’, H.<br />

No:3329) “Þüpheli þeyi býrak,<br />

þüphe olmayan þeye<br />

bak.” (Buhari, Kitabu’l<br />

Büyu’, 3)<br />

Cenab-ý Hak’tan helâl<br />

yemeye, helâl içmeye ve<br />

helâlinden giyinmeye<br />

delâlet etmesi dileklerimizle.<br />

diðer dini temsilciler ile<br />

muhatap olacaklar ve ayný<br />

zamanda da camilerini ziyaret<br />

edenlere rehberik<br />

edecekler, dinimizi ve kültürümüzü<br />

tanýtacaklardýr.<br />

Bütün kursiyerlerimizi<br />

kutluyor, baþarýlar diliyorum.<br />

” dedi.<br />

T.C. Düsseldorf Baþkonsolosluðu<br />

Din Hizmetleri<br />

Dr. Ýlhami Ayrancý da<br />

konuþmasýnda, “Ýnsanlararasý<br />

iliþkilerde ve dinlerarasý<br />

iliþkilerde yapýcý olmak<br />

esastýr. Camilerimize gelenler<br />

ilk önce sizleri göreceklerdir.<br />

Sizler bizim vitrinimizsiniz.<br />

Sizi görenler<br />

bizi göreceklerdir. Sizleri<br />

tebrik ediyor ve baþarýlar<br />

diliyorum”, dedi.<br />

DÝTÝB Genel Baþkaný<br />

Sadi Arslan,“Ýslam Avrupa’nýn<br />

gündemine oturduktan<br />

hemen sonra camilerimize<br />

bir çok din ve kültürlerden<br />

ziyaretçiler akýn etmeye<br />

baþladý. Bu ziyaretçilerin<br />

hem Ýslam hakkýnda<br />

hem de cami müþtemilatý<br />

hakkýnda bilgi alma taleplerine<br />

cevap verilemiyordu.<br />

Dinimizin güzelliklerini<br />

yeterince aktarma imkanýmýz<br />

olmamýþtýr. Artýk günümüzde<br />

bizim muhatap<br />

kitlemiz deðiþti. Bunun<br />

için sizler yetiþtirildiniz.<br />

Sizler projemizin 2’nci aþamasýsýnýz.<br />

Üç yýl boyunca<br />

devam edecek bu proje ile<br />

profesyonel yetiþen multiplikatörler,<br />

bölgelerinde<br />

kendilerinin yetiþtireceði<br />

hemen hemen her derneðimizde<br />

en az 3 arkadaþýmýzla<br />

rehberlik yapýlacaktýr.<br />

Bu projeyi Alman Göçmen<br />

ve Mülteciler Dairesi<br />

(BAMF) ve EIF ile birlikte<br />

gerçekleþtiriyoruz. Dolayýsýyla<br />

bu proje son derece<br />

önemsediðimiz bir konudur.<br />

Sizlerin ileride diyalog<br />

adýna gönüllü elçiler olarak<br />

çok güzel hizmetler yapacaðýnýza<br />

inancýmýz tamdýr.<br />

”dedi.<br />

T.C. Düsseldorf Baþkonsolosu<br />

Fýrat Sunel de,<br />

serftifika törenine katýlmaktan<br />

ve ayrýca ilk defa<br />

Duisburg Merkez Camii’ni<br />

ziyaret etmekten mutluluk<br />

duyduðunu ifade ederek,<br />

“Vitrin ne kadar çok iyi<br />

olursa o kadar çok dikkat<br />

çeker. Sizler Almanya’da<br />

yaþayan Türk toplumun<br />

vitrinisiniz. Bu çalýþmalarýnýzla<br />

örnek olacaksýnýz.<br />

Hepinizi tebrik ediyorrum.”<br />

dedi.<br />

Program kursiyerlere<br />

belgelerinin verilmesiyle<br />

sona erdi.


haber<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

29<br />

Kalk Kuba Cemiyeti`nden<br />

“Huzura Çaðrý” programý<br />

IGMG Köln Bölgesi<br />

Kalk Kuba Cemiyeti<br />

geçtiðimiz günlerde Ýntersaal’de<br />

düzenlemiþ olduðu<br />

“Huzura Çaðrý” adlý<br />

programla göz doldurdu.<br />

700 kiþinin katýldýðý programda<br />

Gençlik Teþkilatý,<br />

Kadýn Kollarý, görevlerini<br />

eksizsiz yerine getirdiler.<br />

Üç bölümden oluþan geniþ<br />

içerikli program sunucularý<br />

Emre Aysel ve Sezer Bilal<br />

eþliðinde baþladý. Köln Troisdorf<br />

teþkilatýnýn yetiþdirdiði<br />

ve ayný zamanda<br />

IGMG Köln Bölge birincisi<br />

olan Ahmet Dönmez açýlýþ<br />

Kur`an-ý Kerimini okudu.<br />

Programýn 1. bölümünde:<br />

Cemiyet Baþkaný Osman<br />

Çýnar’ýn yaptýðý selamlama<br />

konuþmasýnda:<br />

“Allaha gerek kul olmak ve<br />

Peygamberimize gereði gibi<br />

ümmet olmanýn önemini<br />

vurguladý. Programa emeði<br />

geçenlere ve sponsorlara teþekkür<br />

etti. Daha sonra<br />

Gençlik Baþkaný Mustafa<br />

Minen gençliðin faaliyetlerini<br />

tanýttý. Daha sonra<br />

programa Hollandadan katýlan<br />

Abdullah, güzel ezgi<br />

ve ilahilerle duygulu dolu<br />

anlar yaþattý. Ardýndan Hasan<br />

Dursun ilahileri ile salonu<br />

inletti. Kutsal topraklardan<br />

telefona baðlanarak<br />

salondakilere kýsa bir konuþma<br />

yapan IGMG Köln<br />

Bölge Baþkaný Kemal Ergün<br />

herkesin geçmiþ Kurban<br />

Bayramýný kutladý ve<br />

salondakilere “sizler Hz.<br />

Muhammed’in talebelerisiniz.<br />

Sizler yeryüzünde adaletin<br />

takipçilerisiniz. Sizde<br />

nifak olmaz, riya olmaz. Bu<br />

gibi çalýþmalar onun birer<br />

göstergesidir” dedi. Programda<br />

emeði geçenlere teþekkür<br />

etti. Duygu dolu anlarýn<br />

yaþandýðý salonda<br />

Ýboo skeçleri ile herkesi<br />

kahkahaya boðdu ve programa<br />

ayrý bir renk kattý.<br />

Programýn 2. Bölümünde:<br />

Grup Nasihat sunduklarý<br />

ilahilerle gençleri coþturdu.<br />

Peygamberinize olan<br />

sevgisini þiirlere döken<br />

Kalk Kuba Gençliðinden<br />

orta öðretim baþkanlýðýný<br />

yürüten Alkan Öztürk okuduðu<br />

þiirleri ile özellikle de<br />

“filistin þiiri” ile gözleri ve<br />

gönülleri aðlattý. Daha sonra<br />

programa Kur`an tilaveti<br />

ile devam edildi. Mekke’de<br />

inen Ýstanbul’da yazýlan<br />

ama Mýsýr gibi Avrupa’da<br />

da okunduðunu gösteren<br />

Bekir Tanrýkulu ve Naim<br />

Çoraklý hafýzlarla çok güzel<br />

tilavetleri ile adeta gönüllere<br />

nakþettiler. Verilen molanýn<br />

ardýndan 3. Bölüme geçildi.<br />

Programýn 3. ve son Bölümünde:<br />

Hasan Dursun<br />

ilahileriyle tekrar salondakileri<br />

coþturdu. Daha sonra<br />

mikrofona IGMG Genel<br />

Sekreteri Oðuz Üçüncü davet<br />

edildi. Genel Merkez<br />

adýna selamlama konuþmasýyla<br />

baþladý “Programýn<br />

adýnýnda Huzura Çaðrý olduðunu,<br />

huzurun kaynaðýnýn<br />

Kur`an ve Sünnet olduðunu<br />

söyledi. Huzurun Allah`ýn<br />

rýzasýný kazanarak<br />

saðlanacaðýný ve bu yönde<br />

çalýþmalarla çabalarla huzur<br />

bulunacaðýna deðindi.<br />

Yüce Mevla`nýn Tevbe Suresi<br />

71. Ayette biz müslümanlara<br />

huzur ve saadetin<br />

tarifini yaptýðýný söyledi.<br />

Ayeti kelimede “Erkek ve<br />

kadýn bütün müminler birbirlerinin<br />

koruyucularýdýr.<br />

Ýyi ve güzel olaný emrederler,<br />

kötü ve çirkin olaný ise<br />

yasaklarlar, namazý dostdoðru<br />

kýlarlar, zekat verirler,<br />

Allah ve Rasulüne itaat<br />

ederler. Allah iþte bunlara<br />

merhamet edecektir”. Bizler<br />

bu ayette Yarada`nýn<br />

emrettiði gibi yaparak, ümmetin<br />

çektiði sýkýntýlarý<br />

görmezden gelemeyiz. Ümmetin<br />

ihtiyaçlarýna kayýtsýz<br />

kalamayýz. Bu ihtiyaçlara<br />

gerek zekat, fitre ve Kurban<br />

kampanyalarý ile ulaþmaya<br />

çalýþýyoruz. Bu çalýþmalarý<br />

yaparken bazen bizler de<br />

zorluklarla ve imtihanlarla<br />

karþýlaþýyoruz. Varsýn bu sýkýntýlarýn<br />

adý Kur`an`a ve<br />

Sünnete uymak olsun dedi.<br />

Ailerinin çocuklarýna sahip<br />

çýkmasýný ve eðitimleri için<br />

seferber olmalarýný söyledi.<br />

Programýn son bölümünde<br />

bizleri düþünmeye<br />

motife edecek kýsa bir zaman<br />

önce iç dünyasýyla ilgili<br />

bir dönüþüm yaþayan,<br />

ben sizler gibi güller bahçesinde<br />

doðmadým, sizler<br />

gibi bana gül bahçesi miras<br />

kalmadý ancak gülün kokusunu<br />

sizden daha iyi alýyorum<br />

dikenini ise sizden daha<br />

iyi hissediyorum diyen<br />

namazla yeniden doðdunu<br />

ifade eden eski manken sinema<br />

sanatçýsý, eskiden<br />

Hakk`ýn takdiri için çalýþan<br />

ve þimdi Hakk`ýn takdiri<br />

için mücadele eden Yaþar<br />

Alptekin katýlýmcýlarý yalnýz<br />

býrakmadý.<br />

Program kapanýþý Camii<br />

Imamý Selman Aydýn’ýn<br />

duasý, okuduðu Kur`an-ý<br />

Kerim’le ve sponsorlara çiçekler<br />

verilmesinin ardýndan<br />

sona erdi.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

30 hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

haber<br />

Ruhr A`da 4. Voleybol Cup<br />

IGMG Ruhr-A Bölgesi<br />

Gençlik Teþkilatý þubeler<br />

arasý güzel bir<br />

voleybol turnuvasý düzenledi.<br />

IGMG Ruhr-A Bölgenin<br />

Gençlik Spor Baþkaný<br />

Þenol Cirit öncülüðünde<br />

gerçekleþtirilen bu turnuvada<br />

IGMG Ruhr-A Bölgesinde<br />

faaliyet sürdüren<br />

cemiyetlerin gençliði Gelsenkirchen'de<br />

buluþtular.<br />

Turnuvaya aralarýnda<br />

gençlik idarecileri de bulunan<br />

altý þubeden toplam<br />

on takým katýldý.<br />

IGMG Ruhr-A Bölgesinde<br />

yapýlan 4. Voleybol<br />

Cup turnuvasýna Bestwig,<br />

Castrop-Rauxel, Gelsenkirchen<br />

Merkez, Gladbeck,<br />

Hamm Herringen ve<br />

Oer-Erkenschwick katýldýlar.<br />

Gençlere sporun önemini<br />

öðretmeyi ve sevdirmeyi,<br />

kardeþliði kuvvetleþtirmeyi<br />

ve dava þuurunu<br />

güçlendirmeði amaçlayan<br />

spor faaliyeti bu sene<br />

de ilgili, coþkulu ve mücadeleli<br />

geçti.<br />

IGMG Ruhr-A Gençlik<br />

Teþkilatý Baþkaný Ýbrahim<br />

Bacanak turnuvanýn kazasýz,<br />

belâsýz, sakaklýklar olmadan<br />

ve kardeþlik duygularý<br />

içerisinde geçtiði<br />

için katýlan gençlere teþekkür<br />

etti. “Bu turnuvaya katýlan<br />

ve katýlamayan gençleri<br />

önümüzdeki turnuvada<br />

mutlaka aramýzda görmek<br />

isterim” sözüyle Bacanak<br />

gençlere selâmýný<br />

iletti.<br />

Bu neþeli ve eðlenceli<br />

günde birinciliði Hamm<br />

Herringen, ikinciliði Bestwig<br />

ve üçüncülüðü Oer-<br />

Erkenschwick cemiyeti<br />

gençliði kazandýlar.<br />

IGMG Ruhr-A Bölgesi<br />

Gelsenkirchen Tuðra<br />

camisinde Geniþletilmiþ<br />

Þube Baþkanlarý toplantýsý<br />

gerçekteþtirdi. IGMG Genel<br />

Merkez Ýrþad Baþkaný Ahmet<br />

Özden davetliler arasýndaydý.<br />

IGMG Ruhr A<br />

Bölge Ýrþad Baþkaný Adnan<br />

Yýldýz`ýn okumuþ olduðu<br />

Kur`an-ý Kerimle baþlayan<br />

toplantý IGMG Ruhr A Bölge<br />

Teþkilatlanma Baþkaný<br />

Harun Caylan`ýn yoklama<br />

ve gündemi takdimiyle devam<br />

etti. Yoklamadan sonra<br />

çalýþma takvimlerine deðinen<br />

Caylan, þube yönetim<br />

kurulu üyelerinin listelerinin<br />

eksiklerini de dile getirdi.<br />

Daha sonra söz alan<br />

IGMG Ruhr A Bölge Baþkaný<br />

Özcan Kuri bölgede<br />

yapýlan faaliyetler hakkýnda<br />

bilgiler verdi. 20 kardeþin<br />

Kurban gönüllüsü olarak<br />

IGMG Ruhr A Bölgesi Geniþletilmiþ<br />

Þube Baþkanlarý toplantýsý<br />

dünyanýn dört bir yanýna<br />

gitmelerini saðladýðýný ifade<br />

eden Kuri, bir sene sonraki<br />

müracaatlarýn en geç<br />

Mayýs ayýna kadar tamamlanmasý<br />

gerektiðini ifade<br />

etti.<br />

Daha sonra kýsa bir selamlama<br />

için söz alan<br />

IGMG Ruhr A Bölge Ýrþad<br />

Baþkaný Adnan Yýldýz bir<br />

dahaki toplantýda „dava<br />

adamý“ adý altýnda bir seminer<br />

vereceðini söyledi.<br />

Adnan Yýldýzdan sonra<br />

dilek ve temennilere geçildi.<br />

Deðiþik þubelerden gelen<br />

baþkanlar dilek ve temennilerini<br />

sözlü ve yazýlý<br />

olarak yaptý. Yapýlan dilek<br />

ve temennilere cevap vermek<br />

için söz tekrar IGMG<br />

Ruhr A Bölge Baþkaný Özcan<br />

Kuriye verildi. Kuri sorulara<br />

cevap verdi ve toplantýnýn<br />

deðerlendirmesini<br />

yaptý.<br />

Son olarak söz verilen<br />

IGMG Genele Merkez Ýrþad<br />

Baþkaný Ahmet Özden<br />

katýlanlarý selamladý ve kýsa<br />

bir dua ile sözlerine baþladý.<br />

Kadýnlar Teþkilatýnýn katýlýmýnýn<br />

yoðun olduðunu gören<br />

Özden teþekkür etti.<br />

Son zamanlar bazý Kur`an<br />

meallerinde yanlýþlýklar olduðunu<br />

ifade eden Özden,<br />

bu konuda dikkatli olmalarýný<br />

istedi. Ardýndan kýsa<br />

bir vaaz-ý nasihat yapan<br />

Ahmet Özden sözlerine son<br />

verdi.<br />

Okunan kapanýþ Kur`aný<br />

Kerimiyle son bulan toplantý,<br />

ev sahibinin verdiði<br />

ikramiyeye geçildi.


dosya<br />

Necaþinin yadigarlarý,<br />

Bilal`in torunlarý<br />

ile kucaklaþmak,<br />

IGMG ile IHH Avrupa aracýlýðýyla<br />

bizlere vekalet yoluyla<br />

emanet edilen 3031<br />

kurbaný ve çeþitli hediyeleri<br />

muhtaç ve maðdurlara<br />

ulaþtýrmak için 8 kiþilik gönüllü<br />

ekibiyle bayramdan<br />

bir hafta önce yola koyulduk.<br />

Hannover`den bir saat<br />

gecikmeli 13:00`da kalkan<br />

uçaðýmýz, Ýstanbul baðlantýlý<br />

gece yarýsý 03:30`da ancak<br />

Sudan`ýn baþkenti Hartum`a<br />

inebildi.<br />

Sudandaki kardeþ kuruluþun<br />

yetkilileri uçaðýn kapýsýndan<br />

heyetimizi aldýktan<br />

sonra kýta Afrikasýnda<br />

karýnca gibi yayýlýp çoðalan,<br />

stratejik yatýrýmlarýyla<br />

her yerde kendilerini hissettiren<br />

Çinlilerin yaptýrdýðý<br />

bir otele yerleþtirdiler.<br />

Sabah namazýmýzý eda ettikten<br />

sonra bu uzun yolculuðun<br />

yorgunluðunu üzerimizden<br />

atmak için istirahata<br />

çekildik. Akþam kalacaðýmýz<br />

10 günün programýný<br />

ve organizesini yapmak<br />

için toplantý yaptýk. Dikkat<br />

edilmesi gereken hususlarý,<br />

yörenin hassasiyetlerini<br />

paylaþtýk.<br />

Bayramda önce kurban<br />

kesim bölgemiz olan Darfur`un<br />

Baþkanti Niyala`ya<br />

varmak üzere yoldaþým<br />

Köl`den Yusuf beyle 1 buçuk<br />

saatlik uçak yolculuðundan<br />

sonra vardýk. Ertesi<br />

günde Renklam medyadan<br />

Yunus bey ekibe katýldý.<br />

Sudan’ýn Çad’a komþu<br />

olan bölgesinde yer alan<br />

Darfur; Kuzey, Batý ve Güney<br />

Darfur (Þimal, Garp ve<br />

Cenup) olarak üç eyalete<br />

ayrýlmýþ. Darfur’un yüzölçümü<br />

510 bin km kare.<br />

(Fransa’dan daha büyük<br />

topraða sahip), toplam nüfusu<br />

6.5 milyon civarýnda.<br />

30’dan fazla kabilenin yaþadýðý<br />

Darfur eyaletinde<br />

nüfusun tamamýna yakýný<br />

Murat ÝLERÝ<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

mileri@web.de<br />

hayat<br />

Sünni Müslüman’lardan<br />

oluþmakta. Ayrýca burasý,<br />

Sudan’ýn en dindar insanlarýnýn<br />

yaþadýðý bölge olarak<br />

biliniyor. Hatta halk arasýnda<br />

hafýz olmayana kýz vermezler<br />

gibi rivayetler bile<br />

dolaþýyor. Darfur’un diðer<br />

önemli bir özelliði ise Sudan<br />

ordusunun belkemiðini<br />

oluþturmasý. Nüfusun yüzde<br />

75’i kýrsal bölgelerde tarýmla,<br />

yüzde 15’i hayvancýlýkla<br />

geçinirken, geriye kalanlar<br />

ise eyaletteki üç büyük<br />

kent olan Niyala, Faþir<br />

ve Cüneyne de toplanmýþ.<br />

Uluslararasý güçlerin<br />

Darfur`a bu kadar ilgisi<br />

nereden geliyor?<br />

Dünyanýn en büyük<br />

soykýrýmlarýndan biri olarak<br />

tarihte yerini alan<br />

1994’te bir milyona yakýn<br />

insanýn hayatýný kaybettiði<br />

Ruanda katliamý, hala dünyanýn<br />

dört bir yanýnda devam<br />

eden savaþlar, kýyýmlar,<br />

katliamlara gösterilmeyen<br />

ilgi, ayrýlmayan gündem,<br />

mevzubahis bu bölge<br />

olunca neden durum deðiþiyor.<br />

Bu kadar ilgi ve alaka<br />

nereden geliyor, diye insan<br />

merak ediyor?<br />

Ýþte gezi boyunca elde<br />

ettiðim aþaðýdaki bilgi, bulgular,<br />

bu soruya cevap bulmamýzda,<br />

olaylarý daha<br />

saðlýklý okumakta yardýmcý<br />

olmaktadýr.<br />

Özellikle, 21 yýl devam<br />

eden güney savaþýndan<br />

sonra hükümetin John Garang<br />

liderliðindeki güneyli<br />

kabilelerle anlaþmaya varmasýnýn<br />

hemen ardýndan<br />

Darfur`da olaylarýn baþlamasý,<br />

dýþ güçlerin bölgede<br />

bulunan petrol ve uranyum<br />

zenginliði üzerinde hakimiyyet<br />

kurma ihtirasý, Orta<br />

ve Kuzey Afrika’ya açýlan<br />

bir kapý niteliðindeki Darfur’un<br />

Sudan’dan koparýlýp<br />

emperyal emeller, ulusal<br />

çýkarlar için bir maþa, köprü<br />

olarak kullanýlmak istenmesi,<br />

güneydeki Hýristiyan<br />

ve Animist kabilelere<br />

baðýmsýzlýk yolunun açýlmasýnýn<br />

yaný sýra komþu<br />

ülkelerin kýt ve çýkara dayalý,<br />

hasmane hesaplarýnýn,<br />

Ýngilizlerin çok aðýr bedel<br />

ödeyip, zarar ettiði koloni<br />

olarak tarihteki yerini alan<br />

Bladi’s Sudan’ýn “Siyahlar<br />

Ülkesi” nin yeniden Kurtlar<br />

sofrasýnda yerini aldýðýný,<br />

geleceðine matuf yeni<br />

senaryolarýn sergilendiði<br />

þeklinde yorumlanýyor.<br />

Ancak, klasik olarak<br />

problemlerin sorumluluðunu<br />

dýþ güçlere mal etme, tabiri<br />

caizse topu taca atma<br />

kolaylýðýna kaçmadan, iðneyi<br />

baþkasýna, çuvaldýzý<br />

kendimize batýrmadan,<br />

problemleri objektif olarak<br />

ele almadan doðru deðerlendiremeyiz.<br />

Ýç yüzünü<br />

öðrenemeyiz.<br />

Olaylarýn temeli 1970’li<br />

yýllarda çiftçiler ve çobanlar<br />

arasýnda meralarýn ve su<br />

kaynaklarýnýn kullanýlmasý<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

31<br />

Darfur`da<br />

Bir<br />

Bayram<br />

sorunlarýyla baþlýyor, kardeþlik<br />

hukuku, diyalog, fedakarlýk<br />

ve Ýsar þuuruyla<br />

aþýlabilecek iç meseleler,<br />

cehaletin etkisi, ihtiraslarýn<br />

artmasý, hesap içinde olan<br />

taraflarýn çoðalmasýyla kör<br />

düðüme, büyük bir krize,<br />

beynelmilel bir meseleye<br />

dönüþebiliyor. Ancak hangi<br />

gerekçe olursa olsun,<br />

kardeþin kardeþi vurmasýna,<br />

yek diðerini ezmesine,<br />

malýný mülkünü talan etmesine,<br />

terör ve anarþi estirmesine<br />

bahane olmamalýdýr.<br />

Dileðimiz ve duamýz<br />

son derece olumsuz koþullarda<br />

yaþamaya çalýþan<br />

maðdur ve mazlum mültecilerin<br />

bir an önce evlerine,<br />

köylerine dönüp huzur ve<br />

güven içinde yaþamlarýný<br />

sürdürmeleridir.<br />

Bayramýn 1. günü Niyala<br />

þehrinin en büyük meydanýnda<br />

çocuklar ve hanýmlarýn<br />

da iþtirakiyle bayram<br />

namazýmýzý eda ettikten<br />

sonra, kenar semtlerden<br />

birine yerleþmiþ mültecilere<br />

uðruyor, ilk 15 büyük<br />

baþ kurbanýmýzý burada kesip<br />

daðýtýyoruz. Daha sonra<br />

Müellefe-i Kulub cemiyeti<br />

önderliðinde bir araya gelen<br />

Müslüman ve Hiristiyanlardan<br />

oluþan G. Sudan<br />

kökenlileri ziyaret ediyoruz.<br />

1983 yýlýnda önce Sultan<br />

Muhammed, Niyala`ya<br />

gelip yerleþir, onun öncülüðünde<br />

bilahere 474 aile daha<br />

göç eder. Huzur ve barýþ<br />

içinde beraber yaþadýklarýný,<br />

dýþ mihraklarýn kirli elleri<br />

ve emellerine alet olmayacaklarýný<br />

bildiren topluluða<br />

götürdüðümüz selamlarý<br />

ilettik, 35 hisse kurbaný<br />

da burada kesip daðýttýk.<br />

HAVACE<br />

Bu arada kýrsal kesimlerde,<br />

ara sokaklarda dolaþýrken<br />

çocuklarýn peþimizde<br />

koþuþturup Havace dediklerini<br />

duydum, mihmandarýmýz<br />

Ýbrahim beye<br />

ne demek olduðunu sordum.<br />

Kafirler demekmiþ.<br />

Bunu duyunca bir yandan<br />

irkilip üzüldüm, diðer yandan<br />

ise derin bir tefekküre<br />

daldým. Ardýndan ekledi,<br />

maalesef buraya gelen beyaz<br />

adam bize bir tas çorba,<br />

bir parça ekmekle beraber<br />

gözyaþý, silah, kavga ve<br />

kargaþa getirdi, inancýný,<br />

ideolojisini empoze etti,<br />

zenginliklerimizi alýp götürdü.<br />

Eskiden paramýz,<br />

petrolümüz, iþ makinalarýmýz<br />

yoktu, ama mutlu idik,<br />

huzur ve barýþ içinde yaþýyorduk.<br />

Beyaz adamýn kýta<br />

Afrikasýnda gözükmesiyle<br />

bahtýmýzda karaya dönüþtü,<br />

kurt ve kargalar üzerimize<br />

üþüþtü. Bu yüzden size<br />

kafir diyen bu çocuklarda<br />

suç yok, sizi de onlardan<br />

zannediyorlar, kendinizi tanýtmanýz<br />

için daha sýk gelmeli,<br />

daha çok çalýþmalýsýnýz,<br />

dedi.<br />

Bu arada ÝHH Avrupa`nýn<br />

yaptýrdýðý Afrikadaki<br />

kalýcý projelerden biri<br />

olan Yetim Yurdunu da yerinde<br />

ziyaret etme, kurban<br />

kesip daðýtma fýrsatýný buluyoruz.<br />

Yurtta yetim 50<br />

öðrencinin kaldýðýný, bunlarýn<br />

baþta maiþet ve eðitim<br />

masraflarý olmak üzere tüm<br />

giderlerinin ÝHH Avrupa<br />

tarafýndan karþýlandýðýný,<br />

Yurdun dýþýnda 100 yetime<br />

de ailelerinin yanýnda kiþi<br />

baþýna 25 euro ödemek su-


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

32 hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

dosya<br />

retiyle yardým edildiðini<br />

öðreniyoruz. Yetim çocuklara<br />

20`þer Cüneyh verip bu<br />

parayla ne yapacaklarýný<br />

soruyorum. Akrabalarýnýn<br />

yanýnda duran kardeþlerine,<br />

annelerine vereceklerini 5<br />

Cüneyhi de kendileri harcayacaklarýný<br />

söyleyince, bu<br />

asil millet üzerinde oynanan<br />

bunca desise ve hilenin<br />

sebebini daha iyi anlýyoruz.<br />

Bayramýn 2. günü programýmýzda<br />

iç savaþ maðdurlarýnýn<br />

yaþadýðý kamplar<br />

var. Topraklý yollardan,<br />

derme çatma çalýlardan yapýlmýþ<br />

ev ve çadýrlarý aþarak<br />

Bileyl mülteci kampýna<br />

varýyoruz. Burada 4032 aile<br />

yaþýyor. Kardeþ kuruluþ<br />

tarafýndan önceden hazýrlanmýþ<br />

et poþetlerini, çeþitli<br />

hediyeleri çadýr çadýr dolaþarak<br />

maðdur halka teslim<br />

ediyoruz. Bu arada halkýn<br />

yaþam koþullarýný daha<br />

yakýn gözlemleyebiliyoruz.<br />

Etrafý çalý ve naylonlarla<br />

kapatýlmýþ, kapýsýz, 3 metrekarelik<br />

bir çadýrda 3-5<br />

çocuðuyla kalan gözü yaþlý<br />

anneler, hastalýktan, gýdasýzlýktan,<br />

solmuþ bebekler,<br />

çaresiz babalar, bir yandan<br />

teþekkür ederken, diðer<br />

yandan heyetimize ellerinde<br />

ikram adýna ne varsa,<br />

kuru hurma, su, bayram<br />

helvasý takdim etme telaþýna<br />

düþüyorlar.<br />

Bu arada yanýmýza yanaþan<br />

kamp görevlisi M.<br />

Adem kýþýn geldiðini, kampýn<br />

durumunun çok kötü<br />

olduðunu mümkünse battaniye,<br />

örtü gibi yardýmlarýn<br />

gönderilmesini kulaðýmýza<br />

fýsýldýyor.<br />

Açlýk, sefalet ve hastalýk<br />

tüm kamplara hakim.<br />

Acilen her türlü insani yardýma<br />

ihtiyaç var. Bu arada<br />

görüþtüðümüz G. Darfur<br />

insani yardým komiseri bay<br />

Ahmed Sebil son 6 ayda 20<br />

bin civarýnda insanýn köye<br />

dönüþlerinin saðlandýðý,<br />

gerekli imkan ve güvenliðin<br />

temin edilmeye baþlandýðýný,<br />

dönüþ çalýþmalarýnýn<br />

devam ettiðinin müjdesiyle,<br />

emanetlerimizi teslim<br />

etmek üzere, dul ve yetimlerin<br />

bir araya geldiði<br />

partner teþkilatýn merkezine<br />

geçiyoruz.<br />

ÖRNEK BÝR<br />

DAVRANIÞ,<br />

ESMA BACI<br />

Dar bir alana sýkýþmýþ<br />

260 yetim, dul aile, yardýmlarýn<br />

daðýtýlmasýný bekliyor,<br />

1-3 saat yoldan yürüyerek<br />

gelen bu gariplerin<br />

çilesi burada da bitmiyor.<br />

Mezbahada elektrik kesildiðinden,<br />

dolayýsýyla kurban<br />

etleri geç geldiðinden<br />

daðýtýmý ancak 4 saat sonra<br />

yapabiliyoruz. 1-2 kilo et<br />

almak için bunca zamaný,<br />

çile ve zahmeti göze alan<br />

Bilal`in dertli torunlarý, sabýr,<br />

tahammül, paylaþma<br />

gibi modern toplumlarda<br />

kaybolan ulvi deðerleri sayesinde,<br />

acýlarýný dindirme<br />

ve hayata tutunma mücadelesini<br />

vermeye devam ediyorlar.<br />

Bu arada burada gördüðüm,<br />

çaðýmýzýn bencil insanýna<br />

örnek olacak unutulmaz<br />

bir anýmý sizlerle paylaþmak<br />

isterim. 5-6 saatlik<br />

bir beklentiden sonra, ancak<br />

kendisine sýra gelen Esma<br />

bacý adýnda bir dul anne,<br />

nihayet et torbasýný almýþ,<br />

tam gitme hazýrlýðý<br />

içerisinde iken, sonradan<br />

gelen 13 yaþlarýnda bir yetim<br />

çocuk gözü yaþlý bir<br />

vaziyette annesinin hasta<br />

olduðu için gelemediðini,<br />

ancak önceden belirlenmiþ<br />

daðýtým listesinde adýnýn<br />

olmamasýndan dolayý kurban<br />

eti alamadýðýný söyler,<br />

birden bunca çektiði çileyi<br />

bir anda unutan Esma bacý<br />

ayaða kalktýðý gibi vallahi<br />

bu çocuk bu yardýmý almaya<br />

benden daha layýktýr.<br />

Kendilerini tanýrým. Benden<br />

daha fazla ihtiyaçlarý<br />

var, deyip elindeki torbayý<br />

çocuða verdiðini gördüm,<br />

daðýtým görevlisine þahit<br />

olduðum olayý aktarýp Esma<br />

bacýya bir torba et daha<br />

vermesini söyledim. Kýsa<br />

bir müddet sonra yetimler<br />

arasýnda dolaþýp çalýþmalarý<br />

denetlerken Esma bacýnýn<br />

önünde hiç torba olmadýðýný<br />

gördüm, nerede et<br />

torban diye sorduðumda,<br />

bu sefer bir baþka yetime<br />

verdiðini söyledi. Sonradan<br />

öðrendiðime göre þehrin<br />

ileri gelen alimlerinden<br />

birinin kýzý olan Esma bacýnýn<br />

bizim toplumlarda<br />

emsaline ender rastladýðýmýz,<br />

yalnýz kitaplarda okuduðumuz,<br />

bu asil duruþu,<br />

fedakar tavrý, örnek davranýþý<br />

bu topraklardaki insanlarýn<br />

hakikatte sahip olduklarý<br />

zenginliklerin sadece<br />

yer altýndaki madenlerden<br />

ibaret olmadýðýný gösteren<br />

kanýtlardan biri olarak hafýzamda<br />

yerini aldý..<br />

Dünya çapýnda kardeþlerarasý<br />

bir þefkat aðý, gönül<br />

köprüsü kurup bir nebze<br />

bile olsa mazlum ve<br />

maðdurlarý sevindirmenin,<br />

yüzlerinde tebessüm ve sevinçlerine<br />

vesile olmanýn,<br />

dualarýný almanýn mutluluðu<br />

ile dönüyoruz.


özel köþe<br />

Bir kaç sene önce boþanma<br />

davalarýnda<br />

zorunlu olarak sadece<br />

bir veliye çocuðun vekaleti<br />

verilirdi. Bugünkü<br />

hukuk vekaleti ve buna<br />

baðlý sorumluluðun iki velinin<br />

ortak bir þekilde yürütmesini<br />

uygun buluyor.<br />

Eðer boþanma davasý sýrasýnda<br />

bu konuya dair baþka<br />

karar ve istek ön planda deðilse.<br />

Bu demek oluyorki,<br />

iki velinin de boþandýktan<br />

sonra da beraberce çocuðunun<br />

vekaletini ve sorumluluðunu<br />

yüklenmesidir.<br />

Bu hukuken zaten olmasý<br />

gereken normal bir durum.<br />

Çocuk ya annede ya<br />

babada kalacaðý için en büyük<br />

soru beraberce yürütülecek<br />

olan vekalet ve sorumluluðun<br />

nasýl bir þekilde<br />

gerçekleþeceði olur.<br />

Gerçek olan ise, çocuðun<br />

kaldýðý veli tarafýnýn çocuk<br />

üzerinde daha çok etkisi ve<br />

sözünün geçtiði taraftýr.<br />

Bu sorun tabiki de mahkeme<br />

tarafýndan hesaba katýlmaktadýr.<br />

Bu konu iki ayrý þekile<br />

ayýrýlýr:<br />

Çocuðun günlük yaþam<br />

meseleleri ve çocuðun geliþiminde<br />

büyük ve önemli<br />

kararlar.<br />

Çocuk hangi anne ve baba<br />

yarýsýnda kalýyorsa zaten<br />

bu kiþi çocuðun günlük<br />

yaþamýndaki kendisi nasýl<br />

Türküm, doðruyum, çalýþkaným!...<br />

Hayýr, deðilim. Türküm,<br />

yanlýþým, tembelim. Türk<br />

asil olur, cesur olur. Kendini<br />

bilir, dünyaya bildirir.<br />

Mü’minim diyeceðim ama<br />

“Mü’min müminin kardeþidir”<br />

derler. Acaba ben bütün<br />

dünya müslümanlarýný kardeþim<br />

biliyor muyum? Özüme<br />

layýk olabiliyor muyum?<br />

Allah’ýma, peygamberime,<br />

vatanýma sadýk mýyým?<br />

Hayýr, deðilim!<br />

Yýllardýr dinime yapýlan<br />

saldýrýlarý görüyor ve yerimden<br />

dâhi kýpýrdamýyorsam<br />

sakatým ben. Peygamberime<br />

yapýlan hakaretleri ve iþkence<br />

görürken sesleri arza yükselen<br />

çocuklarýn seslerini<br />

duyamýyorsam saðýrým. Karþýlarýna<br />

çýkýp, bir kelime<br />

dâhi söyleyemiyorsam dilsizim,<br />

tatým. Vatanýmý sinsice<br />

Avukat Nalan SÖNMEZ<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

uygun görüyorsa öyle verir.<br />

Ama çocuk için büyük kararlar<br />

alýnmasý gerekiyorsa<br />

eðer bunu anne ve babanýn<br />

ortak bir þekilde yapmalarý<br />

gerekir.<br />

Böyle beraberce verilmesi<br />

gereken kararlar, okul<br />

seçimi, meslek, miras hakký<br />

ve yaþam yerini seçme<br />

gibi þeylerdir.<br />

Tek taraflý bir vekaletname<br />

için mahkemeye özel<br />

baþvuru yapýlmalýdýr. Yoksa<br />

otomatik olarak boþanma<br />

davalarýnda normal durum<br />

yani eþit bir þekilde<br />

vekalet iki tarafa verilir.<br />

hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

33<br />

Ayrýlýkta da<br />

Anne ve Baba,<br />

Anne ve Baba<br />

Kalmalý!<br />

2. Bölüm<br />

Neyim Ben?<br />

Vekalet konusu ya boþanma<br />

davasýyla sonuçlandýrýlýr<br />

veya istediðiniz zaman<br />

yeni bir dava açýlarak gerçekleþtirilir.<br />

Mahkeme çocuðun<br />

geliþimi ve devam<br />

süren yaþamýný göz önünde<br />

bulundurarak inceleme<br />

baþlatýcaktýr.<br />

Daha çok sorunlu olan<br />

eþlerde mahkeme vekaletin<br />

beraberce yapýlmasýný uygun<br />

görmeye de biliyor.<br />

Çünkü çocuðun daha kötü<br />

duruma gelmesini önlemek<br />

için.<br />

Tek taraflý vekalet kararý<br />

genelde çocukla zaten ilgilisi,<br />

sorumluluðu olmadýðý<br />

taktirde otomatik olarak<br />

öbür tarafa verilir.<br />

Eðer mahkeme vekaleti<br />

tek kiþiye vermek zorundaysa,<br />

çocuðun annede veya<br />

babada yani hangi veli<br />

tarafýnda daha iyi ve mutlu<br />

yaþamýný devam ettirebilceðine<br />

karar alabilmek için,<br />

bazý kriterler göz önünde<br />

bulundurulur:<br />

- Hangi taraf çocuðun<br />

eðitim ve geliþim sorunlarýnda<br />

çocuða daha yararlý<br />

olabilir.<br />

Kim daha çok çocuðun<br />

eðitimine önem verip ve<br />

bunu hiç bir þiddet yöntemlerine<br />

baþvurmadan baþarabilir<br />

- Hangi taraf çocuða düzenli,<br />

sabit ve istikbali parlak<br />

bir yaþam tarzý sunabilicek.<br />

- Çocuk kiminle yaþamayý<br />

tercih ediyor. Mahkeme<br />

çocuðun isteðini de<br />

önemli buluyor ama bu son<br />

kararý deðiþtirebilecek bir<br />

kriter deðil.<br />

- Çocuðun annesinin/babasýnýn<br />

çevresiyle iliþkisinin<br />

nasýl olduðu çalýþan bir<br />

babanýn küçük bir evde oðluyla<br />

birlikte yaþamýný sürdürmesi<br />

ve böylelikle vekaleti<br />

alabilmesi daha zordur,<br />

eðer çocuk annesinin<br />

yanýnda kardeþleriyle beraber<br />

olup, her zaman ananesi<br />

ve dedesiyle iliþki içerisinde<br />

bulunup ve böylelikle<br />

baþarýlý noktalara gelebilmesi<br />

daha mümkün.<br />

Çocuk uzun bir süre annesinin<br />

yanýnda yaþamýný<br />

sürdürdüyse ve hayatý düzenli<br />

bir þekilde ilerliyorsa,<br />

mahkeme çocuðu tabiki de<br />

bu yaþamýndan çýkarmýyacaktýr.<br />

Eðer baba eski eþinin<br />

yani çocuklarýn annesinin<br />

yeni hayat arkadaþýný<br />

hangi nedenle olursa olsun<br />

kabul etmeme gibi bir durumu<br />

varsa bile, bu kararý<br />

etkilemeyecektir.<br />

vurmaya çalýþanlarý göremiyorsam<br />

körüm de. Hâla da<br />

içim sýzlamýyorsa, güneþ gözüme<br />

eskisi gibi parlak görünüyorsa<br />

gamsýzým. Hatta<br />

herþeye raðmen bu geceyi de<br />

uyuyarak sabahladýysam<br />

adiyim, kalpsizim, ruhsuzum,<br />

duygusuzum.<br />

Onca iþkenceye bizim<br />

çocuklarýmýz maruz kalsaydý<br />

eðer, gözümüzü uyku tutar<br />

mýydý ki günlerce? Beþ vakit,<br />

içinde huzur aradýðýmýz<br />

namazýmýzý kýlamasaydýk,<br />

kýsýtlansaydýk halimiz ne<br />

olurdu? Can verirken dâhi<br />

bizi düþünen, bizim için aðlayan<br />

Resul’umuzun hakkýný<br />

savunamýyorsak neye yarýyoruz<br />

ki?<br />

Asýrlardýr haccediyoruz.<br />

Elimizde yazýlmýþ bir senaryo<br />

ve herkesin kendisine ait<br />

rolleri var. Önce söz veriyoruz<br />

Rabbimize Ýslam davasý<br />

uðruna çalýþacaðýz diye.<br />

Sonra koca bir ordu yükleniyoruz<br />

cephanemizi ve düþmanýmýz<br />

þeytaný taþlýyoruz,<br />

sembolik olarak. Kolay geliyor<br />

tabi ki dikili bir duvara<br />

karþý savaþmak. Ve sonu yine<br />

zafer. Hakettik ya güya<br />

bayram kutluyoruz. Binlerce<br />

kez oynadýðýmýz bu rolü daha<br />

ezberleyemedik mi? Niye<br />

uygulayamýyoruz ki?<br />

Sembolik olan haccý, artýk<br />

canlandýrsak ya! Yüklensek<br />

ya þimdi de cephanelerimizi.<br />

Dikilip duran þeytana<br />

milyonlarca taþ atýyoruz da,<br />

etrafýmýzda davamýza sopalarla<br />

saldýran þeytana bir fiske<br />

vuramýyor muyuz? Vuramayacak<br />

mýyýz? Bayram bizim<br />

neyimize? Bayramý zaferi<br />

elde eden kutlar. Biz zafer<br />

için ne yaptýk?<br />

Neden korkuyoruz ki?<br />

Kalbimizde imân, elimizde<br />

Kur’an, baþýmýzda Ulu Önder<br />

Allah varken bize kim<br />

karþý çýkabilir ki? Hadi kardeþlerim,<br />

ben varým! Baþrolde<br />

ben de varým! Uzatýn ellerinizi<br />

de hep birlikte olalým.<br />

Bir elin nesi var, iki elin<br />

sesi var. Düþünsenize bi,<br />

acaba hepimizin eli birleþse<br />

nasýl bir ses çýkar?<br />

Yüreðimizde sýzý son þiddetiyle<br />

vicdanýmýza vururken,<br />

cahiliyet ateþi alev alev<br />

heryeri sararken ve kâinatýn<br />

nazlý gülü yavaþ yavaþ salarken<br />

oturmak bize yakýþýr<br />

mý?<br />

Asýl þimdi Hac zamaný!...<br />

Þengül USLU


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

34 hayat<br />

Milli Eðitim Bakanlýðý<br />

yurtdýþýnda<br />

yaþayan<br />

vatandaþlarýmýzýn çocuklarý<br />

için ders kitaplarý hazýrlamak<br />

için “Uzaktaki<br />

Yakýnlarýmýz” isimli bir<br />

proje baþlatmýþ ve birkaç<br />

yýllar beri devam eden<br />

ders kitaplarý yazým çalýþmalarý<br />

tamamlandý.<br />

Halen basýmý devam<br />

eden ve en kýsa sürede tamamlanarak<br />

yurtdýþýndaki<br />

vatandaþlarýmýzýn çocuklarýna<br />

yurtdýþýnda bulunan<br />

T.C. Baþkonsolosluklarýmýz<br />

aracýlýðýyla ücretsiz<br />

olarak daðýtýlacak olan<br />

ders kitaplarýný öncelikle<br />

http://uzaktakiyakinlarimiz.meb.gov.tr<br />

isimli<br />

bir internet sitesine hazýrlanarak<br />

þimdiden vatandaþlarýmýzýn<br />

hizmetine sunulmuþtur.<br />

Söz konusu internet sitesinde<br />

1. sýnýftan 10. sýnýfa<br />

kadar bütün öðrenciler<br />

için hazýrlanan ders ve çalýþma<br />

kitaplarý ile öðretmenler<br />

için hazýrlanmýþ<br />

öðretmen kýlavuz kitabý<br />

ile yardýmcý kaynaklardan<br />

oluþmaktadýr.<br />

Adý geçen tüm kaynaklar<br />

internetten indirilerek<br />

kullanýlabilecektir. Söz<br />

konusu kitaplarýn tanýtýmý<br />

ile ilgili olarak aþaðýdaki<br />

açýklamalar yer almaktadýr.<br />

Kültür, dil sayesinde<br />

nesilden nesile aktarýlýr.<br />

Türk kültürünün yaþamasý<br />

ve devamlýlýðýnýn saðlanmasý<br />

ancak Türkçenin öðrenilmesi<br />

ve kullanýlmasý<br />

ile mümkündür. Türkçemizi<br />

doðru, güzel ve etkili<br />

kullanan yurt dýþýndaki<br />

çocuklarýmýzýn, bulunduklarý<br />

ülkenin dilini öðrenmede<br />

daha baþarýlý olduklarý<br />

bilinmektedir. Bu nedenle<br />

yurt dýþýndaki çocuklarýmýzýn<br />

Türkçeyi öðrenerek<br />

kültürlerini korumalarý,<br />

farklý kültürlere de<br />

uyum saðlayabilmeleri<br />

önem taþýmaktadýr.<br />

Büyük bir çoðunluðu<br />

Avrupa ülkelerinde olmak<br />

üzere, dünyanýn pek çok<br />

yerinde yaþamlarýný sürdüren<br />

vatandaþlarýmýzýn<br />

bulunduklarý ülkelerde<br />

baþta eðitim olmak üzere<br />

çeþitli sorunlar yaþadýklarý<br />

bilinmektedir.<br />

Bu çerçevede vatandaþlarýmýzýn<br />

öncelikle<br />

eðitim sorunlarýnýn çözümüne<br />

yönelik politikalarýnýn<br />

oluþturulmasý gereði<br />

ortaya çýkmaktadýr.<br />

Proje kapsamýnda;<br />

• Yurt dýþýndaki Türk<br />

çocuklarýna yönelik Türkçe<br />

ve Türk Kültürü Dersi<br />

Öðretim Programý geliþtirilmiþtir.<br />

• Bu programa uygun<br />

ders kitabý, öðrenci çalýþma<br />

kitabý, öðretmen kýlavuz<br />

kitabý ve öðretim materyalleri<br />

hazýrlanmýþ ve<br />

daðýtýmýna baþlanmýþtýr.<br />

• Yurt dýþýnda görev yapan<br />

öðretmenlere, eðitim<br />

müþavirlerine/ataþelerine<br />

hazýrlanan materyallerin<br />

tanýtýmýna yönelik eðitim<br />

verilmesi planlanmaktadýr.<br />

• Türkçeyi doðru, güzel<br />

ve etkili kullanma becerisinin<br />

geliþtirilmesi ve<br />

Türk kültürünün tanýtýmýna<br />

yönelik internet sitesi<br />

oluþturulmuþ ve gerekli<br />

tüm doküman, bilgi ve<br />

belgelerin bu site aracýlýðý<br />

ile de daðýtýlmasý saðlanmýþtýr.<br />

UZAKTAKÝ YAKIN-<br />

LARIMIZ PROJESÝ<br />

Yurt dýþýndaki Türk çocuklarýnýn<br />

kültürlerini koruyarak<br />

ve yaþatarak bulunduklarý<br />

ülkeye uyum<br />

saðlayabilmeleri amacýyla;<br />

• Öðretim programý,<br />

ders kitabý, öðretim materyalleri<br />

ve internet sitesi<br />

hazýrlanmýþtýr.<br />

• Yurt dýþýnda görev yapacak/yapan<br />

öðretmenlerin<br />

mesleki geliþimlerinin<br />

artýrýlmasýna yönelik faaliyetler<br />

gerçekleþtirilecektir.<br />

AÇIKLAMA<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

haber<br />

T.C. MÝLLÝ EÐÝTÝM BAKANLIÐI<br />

YURTDIÞINDAKÝ ÖÐRENCÝLER ÝÇÝN<br />

HAZIRLADIÐI DERS KÝTAPLARINI<br />

ÜCRETSÝZ DAÐITACAK<br />

Yurt dýþýnda yaþayan<br />

vatandaþlarýmýzýn sayýsý<br />

azýmsanmayacak kadar<br />

fazladýr. Yurt dýþýndaki<br />

Türk öðrenci sayýsý ise<br />

(Ýlk ve Ortaöðretim) aþaðýda<br />

yer almaktadýr.<br />

Almanya<br />

331.857 adet<br />

(Yaklaþýk 150.000 öðrenci<br />

Türkçe ve Türk<br />

Kültürü dersine devam<br />

etmektedir.)<br />

Fransa<br />

50.674 adet öðrenci<br />

Ýsviçre<br />

12.160 adet öðrenci<br />

Belçika<br />

4538 adet öðrenci<br />

TOPLAM<br />

399.229 adet<br />

Türk öðrenci<br />

Proje kapsamýnda;<br />

Her grup için ders kitabý,<br />

öðrenci çalýþma kitabý<br />

ve bütün sýnýflar için ortak<br />

bir öðretmen kýlavuz kitap<br />

olmak üzere toplam 9 adet<br />

kitap hazýrlanmasý planlanmaktadýr.<br />

Ders kitabý ve öðrenci<br />

çalýþma kitabýnýn her birinden<br />

90 bin adet olmak<br />

üzere toplam 723 bin kitabýn<br />

basýlmasý ve ücretsiz<br />

olarak yurt dýþýndaki öðrencilerimize<br />

ve öðretmenlerimize<br />

daðýtýlmasý<br />

planlanmaktadýr.<br />

SONUÇ<br />

Bu proje ile;<br />

• Öðrencilerimizin dilimizi,<br />

milli birlik ve bütünlüðümüzün<br />

temel unsurlarýndan<br />

biri olduðunu kavrayabilmeleri,<br />

• Türk kültürünü tanýyarak<br />

ülkesi ile olan baðlarýný<br />

geliþtirebilmeleri ve<br />

Türk kültürünün devamlýlýðýný<br />

saðlayabilmeleri,<br />

• Bulunduklarý ülkedeki<br />

Türklerle iletiþim kurmalarý,<br />

• Türkiye’deki akraba<br />

ve yakýnlarýyla iliþkilerini<br />

sürdürerek aralarýndaki<br />

sevgi ve saygý baðlarýný<br />

güçlü tutabilmeleri,<br />

• Duygu ve düþüncelerini<br />

ifade ederken Türkçeyi<br />

doðru, güzel ve etkili<br />

kullanabilmeleri,<br />

• Kendi kültür deðerlerine<br />

baðlý kalarak bulunduklarý<br />

ülkedeki farklý<br />

kültür, görüþ, din ve inanýþlarý<br />

hoþgörülü bir yaklaþýmla<br />

karþýlayabilmeleri,<br />

• Türk kültürünü bulunduklarý<br />

ülkede tanýtmalarý,<br />

• Ýnsan haklarýna saygýlý,<br />

yurt ve dünya sorunlarýna<br />

duyarlý olabilmeleri ve<br />

çözüm önerilerinde bulunabilmeleri,<br />

• Hazýrlanacak kitap ve<br />

materyallerle öðrenmeöðretme<br />

ortamýnýn zenginleþtirilmesi,<br />

böylece<br />

öðretmene destek saðlamasý,<br />

öðretim yöntem ve<br />

teknikleri konusunda öðretmenlerin<br />

bilgilendirilmesi,<br />

• Veliler ve sivil toplum<br />

kuruluþlarýnda Türkçe ve<br />

Türk kültürüne yönelik<br />

farkýndalýðýn oluþturulmasý,<br />

bunun için de eðitim<br />

müþavirleri/ataþelerinin<br />

görev yaptýklarý ülkelerde<br />

rehberlik etmeleri saðlanacaktýr.


özel köþe<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

35<br />

Ýnsanoðlu beden ve ruhtan<br />

ibaret olduðu için,<br />

hem maddeye hem de<br />

manaya (maneviyata) ihtiyacý<br />

vardýr. Bedenin ihtiyacý<br />

(yaþam için) yemek ve içmek<br />

gibi hayati fiilerdir. Ruhun<br />

gýdasý ise sevgi, muhabbet<br />

ve þefkat gibi unsurladýr.<br />

Fakat ruh sýrf bununla da yetinmez,<br />

Bunlar onu tatmin<br />

etmez. Saðlýklý ve huzurlu<br />

bir ruh için, dengeli bir hayat<br />

için hiç kuþkusuz her<br />

(inançlý) insan ibadete muhtaçtýr.<br />

Ýbadetten (namazdan)<br />

ziyade insana güç ve kuvvet<br />

veren ve maalesef günlük<br />

hayatýmýzda bir hayli ihmal<br />

edilen çok önemli unsur da<br />

duadýr. Dua yapýldýðý anlarda<br />

yapan kiþiye Allah’ý hatýrlattýrýr<br />

ve onunla olan ikili<br />

iliþkiyi (rab – kul – iliþkisini)<br />

tazeleþtirir, pekiþtirir ve<br />

canlandýrýr. Ýnsanoðlu ise<br />

genelde hep baþý belaya girdiðinde<br />

veya hüzünlü anlarýnda,<br />

sýkýþtýðý durumlarda<br />

Rabbine yönelir ve ondan<br />

yardým ister. Mutlu ve kedersiz<br />

anlarýnda ise, Allah’a<br />

teveccüh etmeye (yönelmeye)<br />

gerek duymaz ve bunu<br />

ihmal eder…<br />

Yaþamýþ olduðumuz bu<br />

zamanda maddiyata fazlasýyla<br />

düþkün olan tüketici<br />

bir toplum içindeyiz. Bu<br />

maddeye düþkünlük belki<br />

sýrf dünya hayatýna inanan<br />

ve ahirete inanmayan insanlar<br />

için bir gerekçe ve eðlence<br />

olarak görülebilir. Fakat<br />

ahirete ve ebedi hayata, asýl<br />

hayata inanan insanlar için<br />

bu böyle olmamalýdýr. Bir<br />

türlü gözü doymayan insanoðlu<br />

nefsi terbiye ile gözünü<br />

doyurmasýný bilmelidir.<br />

Az ama öz ile iktifa etmelidir<br />

(yetinmelidir). Özden<br />

kastým, daima güzeli tercih<br />

etmek, estetiðe ve temizliðe<br />

önem vermektir.<br />

Selma ÖZTÜRK<br />

oeztuerk.s@gmx.de<br />

Maddenin ve maddiyatýn<br />

içinde boðulduðumuz için,<br />

manevi alemlere ve boyutlara<br />

dalmaya hiç fýrsatýmýz olmuyor.<br />

Gün 24 saatten ibaret.<br />

Bunun üçte biri (bence<br />

çok bile, en fazla altý saat<br />

kafi gelmesi gerek) uyku ile<br />

geçiyor desek… Kala kala<br />

ne kalýyor ki? Eee bu kalan<br />

zamanda da yapýlacak o kadar<br />

çok þey var ki… Herþey<br />

çok çabuk ve acele yapýlmasý<br />

gerekiyor bu toplumda.<br />

Ýnsan kendi gölgesine bile<br />

yetiþemiyor. Sürekli telaþ<br />

içinde ve bir türlü kendine,<br />

özüne ve içine giremiyor. Bir<br />

türlü suküneti bulamýyor. Ve<br />

zaten çok kýsa olan ömrünü<br />

böylece sürdürüp bitiriyor.<br />

Fakat insanoðlunun ara<br />

sýra kendisiyle baþ baþa kalýp,<br />

tefekkür etmesi onun<br />

iman saðlýðý için þarttýr. Bu<br />

uzlet anýný yaþamak ve ondan<br />

güç toplamak insanýn<br />

imanýný tazeler ve filizlendirir.<br />

Benzini bitmiþ bir arabanýn<br />

tankýný doldurmak mahallinde<br />

sarfedilen güzel bir<br />

mecazi misaldir. (Burada<br />

Gazali’nin Ýhya’sýndaki<br />

„Uzlet“ bölümüne dikkat<br />

çekmek isterim.)<br />

Maneviyattan bahsettik,<br />

dua dedik. Allah insana günlük<br />

hayatta manevi geliþim<br />

için o kadar çok imkan verip<br />

IGMG Ýslam Toplumu<br />

Milli Görüþ 2009 Hac<br />

Organizesi ile hac farizasýný<br />

yerine getiren hacýlarýmýz,<br />

Köln Kafile Baþkaný<br />

Mehmet Dal, 5 grup Baþkaný<br />

ve bir bayan hoca ile 320<br />

kiþilik hac kafilesi kutsal<br />

topraklardan döndü.<br />

Yoðun kalabalýðýn gözlendiði<br />

Ýnternational Köln<br />

Havaalanýnda hacýlarýn, yakýnlarýnýn<br />

heyecanlý bekleyiþi<br />

görülmeye deðerdi. Pasaport<br />

iþlemlerinden sonra<br />

kapýdan çýkan hacýlar, güllerle<br />

ve tekbirler getirilerek<br />

Evden<br />

Dýþarý<br />

Çýkarken...<br />

sunmuþ ki. Önce bilmek,<br />

sonra uygulamak gerek.<br />

Ýþte buna iliþkin çok güzel<br />

ve isabetli bir misal vermek<br />

istiyorum. Bir formül<br />

diyelim. Uygulamasý çok<br />

basit ve hiç fazla zaman harcamayan<br />

bir iþ. Ve sonuç itibariyle<br />

harcanmýþ olduðu o<br />

kýsacýk vakitten sonra uzun<br />

tesir býrakan bir formül.<br />

Bahsettiðim formülün sýrrý<br />

MUAVVEZETEYN SURE-<br />

LERÝDÝR, yani FELAK ve<br />

NAS SURELERÝDÝR. Malum<br />

Felak ve Nas sureleri<br />

Kur`an-ý Kerim’in son iki<br />

sureleridir, yani 113’üncü ve<br />

114’ üncü surelerdir. Bu surelerle<br />

Allah kullarýna kendisine<br />

sýðýnma imkaný tanýdýðý<br />

için, muavvezeteyn, yani<br />

(iki) sýðýnma suresi adýný<br />

almýþtýr. “Euzu” demekle<br />

“Ben sýðýnýrým” diyoruz ya.<br />

Allah Rasulu bu iki sureyi<br />

mümkün mertebe hiç dilimizden<br />

düþürmememizi tavsiye<br />

ediyor. Yani bu bir sünnettir.<br />

Kendisi bilhassa geceleri<br />

yatmadan önce bu iki<br />

sureyi muhakkak okurmuþ<br />

ve ardýndan kendisini uykuya<br />

verirmiþ. Felak ve Nas<br />

sureleri içerik bakýmýndan<br />

hakikaten önemlidir ve aðýr<br />

konularý ele alýr. Uzunluk<br />

açýsýndan kýsa da olsalar,<br />

içeriði geniþtir. Burada “Yaratýlanlarýn<br />

þerrinden, hasetçilerin<br />

(kýskançlarýn) þerrinden,<br />

vesvese veren þeytanýn,<br />

cinlerin ve insanlarýn þerrinden”<br />

Allah’a sýðýnýlýyor.<br />

Muavvezeteyn surelerini<br />

manevi bir kalkan, manevi<br />

bir zýrh olarak deðerlendirmek<br />

mümkündür. Onlar insaný<br />

korur, manevi hamimize<br />

(Allah’a) sýðýndýrýr. Ve evden<br />

dýþarý çýkarken, kimlerle,<br />

nelerle karþýlaþýlacaðý bilinmediði<br />

için, böyle bir zýrha<br />

ve kalkana herkesin ihtiyacý<br />

vardýr.<br />

Evet, evden dýþarý çýkarken<br />

kapýnýn eþiðinde, orada<br />

unutulduysa en geç merdivenleri<br />

inerken veya yolda<br />

yürürken. Orada da mý unutuldu?<br />

O zaman ya arabanýn<br />

içinde veya durakta beklerken,<br />

mutlaka ve mutlaka bu<br />

sureleri okuyalým. Onlarý<br />

okumayý alýþkanlýk edinelim.<br />

Adý üstünde alýþkanlýk.<br />

Ýnsan bir þeye bir defa alýþtý-<br />

IGMG KÖLN BÖLGESÝ HACILARINI<br />

GÜLLERLE KARÞILADI<br />

karþýlandýlar.<br />

Hacýlarý karþýlamak üzere<br />

IGMG Köln Bölge Baþkaný<br />

Kemal Ergün, BYK<br />

üyeleri bir çok Cemiyet<br />

Baþkaný, Kadýn Kollarý,<br />

ðý zaman, onu unutmuyor ve<br />

fýtrat gereði alýþtýðý içinde<br />

sürekli tekrarlýyor. (Rutin<br />

dediðimiz þey olsa gerek).<br />

Þahsýmýza olduðu gibi,<br />

ayný zamanda evlatlarýmýza<br />

da (gýyabýna bile olsa) bu<br />

sureleri sürekli okumak ve<br />

kendilerine de bu sureleri<br />

okumalarýný öðretip tavsiye<br />

etmek lazým. Böylece bir<br />

Peygamber sünnetini onlara<br />

günlük hayatlarýyla baðdaþtýrýp,<br />

aktüel bir þekilde öðretmiþ<br />

oluruz. Dini yaþamak<br />

ve yaþatmak bu tür olaylarla<br />

gerçekleþir.<br />

Bu önemli hususlarda evlatlarýmýzý<br />

lütfen ihmal etmeyelim.<br />

Bu tür misallerle<br />

ve bu misalleri günlük hayatýmýzda<br />

tatbik edip, uygulamakla,<br />

onlarý Allah’a yaklaþtýralým<br />

ve onlarýn maneviyatýný<br />

geliþtirelim. Bu sureleri<br />

okumakla Allah onlarý<br />

koruyacaðýný ve bu sureleri<br />

okumakla kendi lehlerine<br />

hareket etmiþ olduklarýný<br />

onlara bildirelim.<br />

Sabahlarý evlatlarýmýz<br />

okula gitmek için evden dýþarý<br />

çýkarken, onlarý MUAV-<br />

VEZETEYNLERLE gönderelim.<br />

Ve kapýda onlarýn da<br />

bu sureleri okumalarýný kendilerine<br />

hatýrlatalým. Maddi<br />

azýklarýný çantalarýna koyduktan<br />

sonra, bir de manevi<br />

azýklarýyla donatalým. Bilhassa<br />

son zamanlarda ortalýkta<br />

sapýklarýn dolaþtýðý ve<br />

Allah’ýn günü bir yavrunun<br />

ölümle sonuçlanan cinsel tacizlere<br />

uðrayýp, kurban gittiði<br />

þu çaðdaþ Avrupa’da iþte<br />

bu tür dua ve surelere haddinden<br />

fazla ihtiyacýmýz var.<br />

Allah hepimizi maddi ve<br />

manevi pisliklerden korusun.<br />

Bilhassa kendisine sýðýnan<br />

insanlarý ve o suçsuz ve<br />

körpecik yavrularýmýzý.<br />

AMÝN!<br />

Gençlik Baþkaný da bu duygusal<br />

ortama eþlik ettiler.<br />

Milli Görüþle kutsal topraklara<br />

gitmenin memnuniyetini<br />

ve gururunu yaþayan<br />

hacýlar bilhassa organizasyonun<br />

mükemmel olduðunu<br />

üzerine basarak vurguladýlar.<br />

Kutsal topraklarý ifade<br />

etmek için, kelimelerin yetersiz<br />

olduðunu yaþanmasý<br />

gerektiðini ifade ederek<br />

“Allah`ýn herkese nasip etmesi<br />

için dua ettik” dediler.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

36 hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

haber<br />

MARXLOH KÜLTÜR MERKEZÝNDE<br />

HUTBE YARIÞMASI<br />

IGMG Düsseldorf Bölgesi<br />

Ýrþad Baþkanlýðýnýn<br />

düzenlemiþ olduðu<br />

þubelerarasý hutbe okuma<br />

yarýþmasý, yoðun bir katýlýmla,<br />

IGMG Marxloh Kültür<br />

Merkezinde gerçekleþtirildi.<br />

Bu yýl icra edilen yarýþma<br />

programýna, deðiþik þubeden<br />

21 yarýþmacý katýldý.<br />

10/13 – 14/18 yaþlarý arasý<br />

iki kategoride gerçekleþen<br />

yarýþmada, gençler birbirinden<br />

güzel hutbeler okudular.<br />

Camilerdeki kurslara<br />

katýlmak suretiyle yüce dinimiz<br />

Ýslam`ýn temel esaslarýný<br />

öðrenen ve Cuma<br />

namazý kýldýrabilecek derecede<br />

yetiþtirilip bu yarýþmaya<br />

katýlan gençlerin çok<br />

heyecanlý olduklarý görülmekteydi.<br />

IGMG Düsseldorf Bölge<br />

Ýrþad Baþkaný Mustafa<br />

Bildik baþkanlýðýnda gerçekleþtirilen<br />

yarýþmanýn nihayetinde,<br />

bütün katýlýmcýlara<br />

Onur belgesi ve plaket<br />

takdim edildi.<br />

Jüri heyetinin titiz bir<br />

þekilde deðerlendirme ve<br />

puanlama yaptýðý programda,<br />

finalistler aþaðýdaki þekilde<br />

oluþtu.<br />

KÜÇÜKLERDE<br />

Safa Tezcan<br />

1.nci 288 Du.Hochfeld<br />

Bilal Ok<br />

2.nci 278 M.Gladbach<br />

Furkan Aslan<br />

3.ncu 270 Mülheim<br />

BÜYÜKLERDE<br />

Ali Kocaoðlu<br />

1.nci 287<br />

Du.Hochfeld<br />

Muhammed<br />

Hakký Demirtaþ<br />

2.nci 279<br />

Solingen<br />

Mert Kaya<br />

2.nci 279<br />

Willich Murad<br />

Mollamehmedoðlu<br />

3.ncu 250<br />

Wuppertal<br />

IGMG Teþkilatlanma<br />

Baþkan yardýmcýsý ve<br />

Köln eski Bölge Baþkaný<br />

Mehmet Toprak`ýn<br />

evladý Halil Toprak Havva<br />

Akkaya hanýmla ömürlerinin<br />

bundan sonraki kýsmýný<br />

beraberce geçirmek niyetiyle<br />

dünya evine girdiler.<br />

Avrupa`yý etkisi altýna<br />

alan soðuk ve yoðun kar<br />

yaðýþýyla davetlilerin güç<br />

koþullara raðmen düðüne<br />

Toprak Ailesinin mutlu günü<br />

yoðun düzeyde ilgi gösterdiler.<br />

Geçtiðimiz hafta sonu<br />

Rahmeti Rahmana<br />

uðurladýðý Annesinin vefatýnýn<br />

ardýndan Mehmet<br />

Topraða, bu en mutlu gününde<br />

sevdikleri taziyeyle,<br />

tebriði birlikte ilettiler. Düðün<br />

merasimine Refah Partisinin<br />

Eski Urfa Belediye<br />

Baþkaný Halil Ýbrahim Çelik,<br />

baþta IGMG Genel<br />

Baþkaný Yavuz Çelik Karahan,<br />

Genel Sekreter, Baþkanlýk<br />

Divaný ve yaklaþýk<br />

Bölge Baþkanlarýnýn tamamý<br />

ve yakýn idare arkadaþlarý<br />

Köln Bölgesinin þube<br />

idarecileriyle eski ve yeni<br />

Bölge yürütme kurulu Damat<br />

beyin gençlik teþkilatlarýndaki<br />

pýrýl pýrýl arkadaþlarý<br />

Toprak ve Akkaya<br />

ailesini bu mutlu günlerinde<br />

kendilerini yalnýz býrakmadýlar.<br />

Geleneksel düðün sohbetinde<br />

Köln Bölge Baþkaný<br />

Kemal Ergün davetlilere<br />

günün önemi üzere hitab<br />

etti. IGMG Genel Baþkaný<br />

Y. Çelik Karahan ve Urfa<br />

eski belediye baþkaný H.<br />

Ýbrahim Çelik kýsa birer<br />

selamlama konuþmasý yaptýlar.<br />

Ülkemizin çeþitli yörelerinden<br />

oluþan türkü ve<br />

þarkýlarýndan oluþan harmanlamayla<br />

davete katýlanlar<br />

hoþ ama bir o kadar<br />

da otantik bir geceye þahitlik<br />

ettiler.


özel köþe<br />

Ancak Sana Sýðýnýrým,<br />

Ancak Senden Yardým<br />

Beklerim.<br />

Ya Sahip!<br />

Ne zaman, gülleri görsem<br />

hep Resulü ve kýrlarda<br />

bir çiçek görsem ümmeti<br />

olan bizleri hatýrlarým.<br />

Boynu bükük ve garip,<br />

gelen tekmeliyor giden<br />

tekmeliyor. Þu dünyada<br />

senden baþka hiç kimsemiz<br />

kalmadý, ortalýkta<br />

feveran ediyor ümmet.<br />

Her tarafta paramparça olmuþ<br />

düþman halimize gülüyor.<br />

Her hançereden bir<br />

ses çýkýyor amma kimse<br />

kimseyi dinlemiyor.<br />

Ya Sahip!<br />

Bu Dünyada ümmeti<br />

himaye edecek Ýslam`ýn<br />

temsilcisi kalmadý mý? Þu<br />

dünyada mert olanlar namert<br />

mi oldu acaba? Artýk<br />

gidecek ne bir Taif ne de<br />

Yesribin sýcak yüzü kaldý.<br />

Nerede kaldý peki insan<br />

olmanýn erdemi, herkes<br />

herkesin düþmaný mý?<br />

Þeytanýn en rahat zamanýnda<br />

mý yaþýyoruz? Demek<br />

ki þeytan þeytanlýðýný<br />

yapýyor ama ümmet, ümmet<br />

olmanýn þuurunda deðil<br />

uyuyor. Ýnsan þeytanlarý<br />

artýk ortalýkta cirit atýyor.<br />

Ýnsanlýða deðil kendimize<br />

bile faydamýz yok…<br />

Etrafýmýzý sanki kara bir<br />

sis bürümüþ gurur ve kibir<br />

özümüzü boþaltmýþ…<br />

Ya Sahip!<br />

Her sabah gözlerimi<br />

açtýðýmda ümmetin halinden<br />

resimler geçiyor adeta<br />

tarýyorum. Þöyle bir uzanýyorum<br />

Ortadoðu, Uzakdoðu,<br />

Kafkaslar, Balkanlar,<br />

Afrika, Amerika,<br />

Avustralya ve iki damla<br />

gözyaþý akýyor gözlerimden<br />

içim ateþle yanarak.<br />

Rahatýmýzý nasýlda çok seviyormuþuz.<br />

Onlara yardým<br />

edin dendiði zaman<br />

aklýmýz cüzdan ile vicdan<br />

arasýnda sýkýþýp kalýyor.<br />

Rahatýmýzdan hiç mi hiç<br />

ödün vermiyoruz, herhalde<br />

dünyayý daha çok seviyoruz.<br />

Yoksa ne olabilir ya<br />

da ölümsüz bir hayat mý<br />

yaþadýðýmýzý zannediyoruz.<br />

Ya Sahip!<br />

M. Salih AYDIN<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

m.s.a.58@hotmail.com<br />

Vicdanýmý sorgulamasam<br />

ve kendimi þöyle bir<br />

yoklamasam hatalarýmý<br />

nasýl bulacaðým?<br />

Her zaman baþkalarýný<br />

mý suçlayacaðým? Sanki<br />

biz suç iþlemez olarak mý<br />

geldik dünyaya.<br />

Bizleri ancak<br />

sen korursun.<br />

Ya Rabbim:<br />

Sana sýðýndým, Sana<br />

geldim, Senden yardým isterim,<br />

Sen yardým etmez<br />

isen nereye giderim, gideceðim<br />

baþka kapý yok ki<br />

döner yine Senden yardým<br />

isterim. Senden haberdar<br />

ve þuurunda olamazsam<br />

Senin istediðin gibi Ýslam`a<br />

nasýl hizmet ederim.<br />

Bu ümmet, kardeþlik þuurunda<br />

olmazsa Ýslam`ýn<br />

sancaðý nasýl yükselir.<br />

Ümmete yardým et insanlýk<br />

kan revan içinden kurtulsun.<br />

Senin yolundan<br />

bizleri ayýrma ya Rab.<br />

Âmin…<br />

Gelelim Hacarab`ýn<br />

serüvenlerine.<br />

Hacarabýn<br />

Belediyedeki iþleri<br />

Hacarap yedi çocuðu<br />

olduðu halde izin vermiyorlar<br />

diye hep izin sezonu<br />

geçtikten sonra altý hafta<br />

izine arabayla gidermiþ.<br />

Oðlu Salih:<br />

—Baba kardeþlerim<br />

okula gidiyor onlara zarar<br />

veriyorsun tam okul açýlýnca<br />

izin olmaz der.<br />

Ama Hacarap:<br />

—Oðlum sen Karaman’da<br />

yaþamadýn Karaman’ýn<br />

aðalarýndan ben ne<br />

çektim der dururmuþ.<br />

Fakat her izine gittiðinde<br />

Hacarab`ýn belediyede<br />

iþleri olurdu. Sabah kahvaltýsýný<br />

yaptýktan sonra<br />

hayat<br />

oðlu Salih’e:<br />

—Haydi, oðlum þu iþi<br />

halledelim der ve yola çýkardý.<br />

Mümkün mü yürümek<br />

ilerlemek o zamanlar<br />

tanýyanlar çoktu çünkü çoðu<br />

yaþýyordu þimdi bazýlarý<br />

rahmetli oldu. (Bir mezar<br />

ziyaretinde.<br />

Oðlu Salih:<br />

—Ya baba bu mezar<br />

taþlarýnýn çoðunda senin<br />

anlattýðýn isimler var bunlarýn<br />

hepsi hanesine dönmüþ<br />

dediðinde.<br />

Hacarap:<br />

—Sana mý sordular vefat<br />

etmiþlerse ALLAH<br />

rahmet eylesin der.)<br />

Ya asker arkadaþý ya<br />

okul arkadaþý ya da çocukluk<br />

arkadaþý ve çoðu da<br />

okumuþ.<br />

Oðlu Salih:<br />

—Bu kim filan kim diye<br />

sorunca.<br />

Hacarap da:<br />

—Bu filan zade bu filan<br />

zade demiþ. Yani Karaman’ýn<br />

seçkin eþrafýndan<br />

kiþiler. Gelelim esas meseleye.<br />

Hacarap daha evden<br />

yirmi bilemedin yirmi beþ<br />

metre gitmeden tanýdýk birisi.<br />

—Selamünaleyküm<br />

Hacarap oooo hoþ geldin<br />

ya özlettiriyorsun kendini<br />

ya þu vites iþini bir anlatsana.<br />

Hacarap:<br />

—Ve Aleykümselam<br />

hoþ bulduk da ne bu hal bu<br />

yaþta göçmüþsün boþ ver<br />

vites iþini ya baþka zaman<br />

anlatýrým belediyede bir<br />

iþim var der. Daha on metre<br />

gitmeden baþka birisi<br />

yakalar o da ayný sorgularý<br />

sorar ve böyle zincirleme<br />

devam eder gidermiþ. Evine<br />

fazla deðil ikiyüzelli<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

37<br />

Hacarabýn<br />

Serüvenleri<br />

28<br />

metre olan belediyeye bir<br />

türlü varamazmýþ. Tam belediyeye<br />

varýnca memurlar<br />

öðle yemeðine çýkarlarmýþ.<br />

Hacarap da oðluna:<br />

—Yine yetiþemedik öðlen<br />

olmuþ gel Ak Tekkeye<br />

gidelim namaz kýlalým der<br />

ve camiye doðru yönelir<br />

arkasýndan yine birisi:<br />

—Hacarap nereye diye<br />

baðýrýr.<br />

Hacarap da:<br />

—Ak tekkeye diye cevap<br />

verir ve döner oðluna:<br />

—Mühürlü zarf gibi<br />

herkes Hacarabý yakalar<br />

þu aradan biran önce camiye<br />

varalým yoksa namaz<br />

da gidecek der ve hýzla camiye<br />

yönelir vel hâsýl son<br />

anda namaza yetiþirmiþ.<br />

Namazdan sonra yemeðe,<br />

yemekten sonra belediyeye<br />

ama yine nafile memurlar<br />

çoktan daðýlmýþ olurmuþ.<br />

Eve geri dönerken tanýdýðý<br />

adamlarý gösterirken<br />

lakaplarýyla sayarmýþ:<br />

—Bu Hamal Rýza bununla<br />

þurada þöyle bir olay<br />

geçti bu ayakkabýcý bilmem<br />

ne zade bununla þurada<br />

sinemaya gitmiþtik bu<br />

belediye kalfasý Ýhsan Bey<br />

bu bizim taka jibi yaptýrývermiþti<br />

bu Doktor Armutlu<br />

bunun çok yardýmýný<br />

gördüm vesair devam<br />

eder gidermiþ. Bazý zamanda<br />

oðluna:<br />

Bak burasý bizimdi babam<br />

bir at arabasýna deðiþti,<br />

dediði yerde çarþýnýn<br />

ortasý burasý bizimdi bir<br />

boya sandýðýna deðiþtim<br />

dermiþ. Bu olay bir haftayý<br />

bulur ve iþini oðlunun zorlamasý<br />

ile halledermiþ ama<br />

bu ona bir haftaya mal<br />

olurmuþ. Yani anlayacaðýnýz<br />

hacarap bir saatlik iþi<br />

bir haftada zooooooorrrrr<br />

halletmiþ.<br />

BÝR ESKÝDE<br />

BÝR YENÝDEN<br />

Karaman’ýn meþhur<br />

mizah tiplerinden, kitapçý<br />

Halil amca, bir dönemin,<br />

insanlarý sýký takip altýnda<br />

tuttuðu ve dini bir takým<br />

ihtiyaçlarýn kýsýtlandýðý<br />

yýllarda, dükkânýnda bir<br />

taraftan kadayýf dökerken,<br />

bir taraftan da:<br />

-Ya Mevla’m, hu Mevla’m,<br />

Aþkýn bize ver Mevla’m<br />

diye bir ilahi tutturmuþ.<br />

Bu sýrada içeriye bir<br />

polis girmesin mi? Tabii<br />

Ýbrahim Amca da hoþafýn<br />

yaðý kesilmiþ ve birden<br />

ilahiyi boþlamýþ ve baþlamýþ:<br />

-Ýlimon ektim taþa...<br />

Diye bir türkü bir çaðýrmaya<br />

baþlamýþ.<br />

Bu iþe þaþýran polis dayanamayýp<br />

sormuþ:<br />

—Ne oluyor Ýbrahim<br />

Amca?<br />

—Bir þey yok kuzum,<br />

bir eskiden, bir yeniden<br />

deyivermiþ…<br />

SÝZÝ DE<br />

ÝSTÝYORLAR<br />

Kara Müftü adýyla anýlan<br />

Karaman müftüsünün<br />

çok kýzgýn olduðu bir zamanda,<br />

Ak Hoca izin istemek<br />

için gelir, Müftü izin<br />

vermez, Ak Hoca da “Sen<br />

vermesen de ben giderim”<br />

deyince, Kara Müftü “Cehenneme<br />

kadar yolun var,<br />

defol git” diye hocayý yanýndan<br />

kovar. Ak Hoca<br />

hiç seslenmeden dýþarý çýkar,<br />

biraz sonra tekrar içeri<br />

girer.<br />

Müftü ters, ters bakar:<br />

—Ulan ben sana cehennem<br />

ol git demedim<br />

mi?<br />

—Ben de cehenneme<br />

kadar gittim, yolda zebaniler<br />

git müftüyle birlikte<br />

gelin diye beni katmadý,<br />

ben de sizi almaya geldim<br />

der.<br />

Bugünlük de bu kadar<br />

dostlar nasipse bir daha ki<br />

sefere buluþmak üzere<br />

Sizleri ALLAH’a emanet<br />

eder selam ve dualarýmla.<br />

Kalýn saðlýcakla.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

38 hayat<br />

15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />

bulmaca


FIRSAT GÜNLER<br />

<br />

<br />

3,99 €

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!