Ocak-Haziran 2010 - Ä°lahiyat Fakültesi - Harran Ãniversitesi
Ocak-Haziran 2010 - Ä°lahiyat Fakültesi - Harran Ãniversitesi
Ocak-Haziran 2010 - Ä°lahiyat Fakültesi - Harran Ãniversitesi
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
HRÜĠFD Yıl: 15 Sayı: 23| <strong>Ocak</strong>-<strong>Haziran</strong> <strong>2010</strong> 65<br />
صَرَّفْنَاهُ<br />
كفورا<br />
ب َيْنَهُمْ لِيَذَّكَّرُوا فَأََب أَكْثَر النَّا ِس إَِّال<br />
Ben Muhammed’in dini’nin yeryüzündeki bütün dinlerin en iyisi olduğunu<br />
biliyorum.<br />
Eğer kınamalardan ve ayıplamalardan sakınmasaydım, o dini açıkça kabul<br />
ettiğimi görürdün.<br />
d. Küfr-ü nifakî, bu da kalben inanmadığı halde, diliyle inandığını ikrar<br />
eden kişinin küfrüdür.<br />
Akaid kitaplarında küfrün; dört, altı sekiz vs gibi kısımlara ayrıldığını; ancak<br />
daha çok dört kısımda özetlendiğini görmekteyiz.<br />
وَلَقَدْ gelebilmektedir. şeklinde de iki mastarı daha وكفرانا fiilinin, كفر<br />
كُفُورًا<br />
ُ<br />
Andolsun bunu,(yağmuru insanların geçimine medar<br />
olmak üzere indirme mucizemizi) onların arasında öğüt alıp, düşünsünler<br />
diye çeşitli biçimlerde açıkladık. Ancak insanların çoğu nankörlük edip ayak<br />
direttiler” 1 . ayetinde geçen “küfûr” كفورا kelimesi, nankörlük anlamında kullanılmıştır.<br />
el-Ahfeş, ayette geçen كفور kelimesinin “el-küfr” الكفر kelimesinin çoğulu<br />
olduğunu ileri sürmüştür. “Küfür” kavramı, ayrıca köy, gece karanlığı gibi<br />
anlamlara da gelmektedir. 2 Karanlığıyla her şeyin üstünü örtmesi özelliğinden<br />
dolayı geceye “kâfir” denildiği gibi, tohumu yere gömerek üstünü örtmesinden<br />
dolayı çiftçiye de kâfir denilmiştir. 3 Bu anlamdaki kâfir kelimesinin<br />
anlam bakımından inanç yönünden inkârcı anlamındaki kâfir kelimesiyle bir<br />
ilişiği yoktur. Ancak tüm bu sözlük anlamlardan hareketle, Allah’ın nimetlerinden<br />
her zaman yararlandıkları halde tüm bunları örtbas etmeleri nedeniyle<br />
inkârcılara kâfir denilmiştir<br />
أَوَلَْ ي َرَوْا أََّن<br />
اللَّوَ الَّذِي خَلَ َق السَّمَاوَا ِت وَاْلَْرْ َض قَادٌِر عَلَى أَْن َيَْلُ َق مِثْلَهُ ْم وَجَعَل َلَُْم أَجَ ًل َال رَيْ َب فِيِو فَأََب<br />
الظَّالِمُوَن<br />
إِالَّ<br />
َ<br />
“Görmüyorlar mı; gökleri ve yeri yaratan Allah, onların benzerini de كُفُورًا<br />
yaratmaya gücü yeter ve onlar için de kendisinde şüphe olmayan bir süre<br />
(ecel) kılmıştır. Zulmedenler ise ancak inkârda ayak direttiler.” 4 Ayetinde<br />
geçen “küfûr” كفورا kelimesi ise, inkârcılık anlamında kullanılmıştır. Ayrıca,<br />
kâfirler, ölümden sonraki dirilme konusundaki “Biz kemikler haline geldikten,<br />
toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla<br />
diriltileceğiz?" demişlerdi. Kur’ân, onların bu şekil inkârlarına karşı, Allah’ın<br />
yer ve göklerde aralıksız yoğun bir şekilde devam etmekte olan yaratma<br />
1 Furkan, 25/50<br />
2 Bkz. el-Cevherî, es-Sihah, c. II (et-tab‘atü’r-Rabi a. Beyrut:Darü’l-İlm li’l-Mlâyîn. 1987 )<br />
s.807“kfr” md.si<br />
3 Bkz. İbn Manzur, Lisanü’l-Arab, c. V (et-Tab‘atüs-Salise. Beyrut: Darü Sadir 1414 h )<br />
s.148“kfr” md.si<br />
4 İsra, 17/99