02.01.2015 Views

ta s a rı - asmmmo

ta s a rı - asmmmo

ta s a rı - asmmmo

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ANKARA SERBEST MUHASEBECÝ MALÝ MÜÞAVÝRLER ODASI<br />

YIL: 14 SAYI: 159 MART - NÝSAN 2005


Değerli Okurlarımız,<br />

sunuş<br />

BÜLTEN<br />

1<br />

Mayıs ayı süresince meslek odalarımızın genel kurulları<br />

yapılacaktır.<br />

Meslek<strong>ta</strong>şlarımızın, mesleki konuların yanı sıra ülkemizde ve<br />

dünyamızda gelişen sosyal, siyasal, vergisel ve ekonomik sorunlara<br />

meslek cephesinden görüş ve öneriler sunarak, çözüm üretilmek<br />

anlamındaki önerileriyle katkı yapacaklarına yürekten inanıyoruz.<br />

Mesleğin denetim boyutu giderek öne çıkmak<strong>ta</strong>dır. Ancak, denetim<br />

olgusunun, denetim ilke ve s<strong>ta</strong>ndartlarının <strong>ta</strong>m anlamıyla yerine<br />

oturmamış olması; Ulusal Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarının, Uluslararası<br />

Gökhan DEDE<br />

Oda Sekreteri<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına uyumlu hale getirilmesi ile işlev ve önem kazanacağı da bir gerçektir.<br />

Bu işe gönül vermiş uzmanların ve muhasebe bilim insanlarının ciddi çabalar gösterdiklerini<br />

görmekten mutluyuz.<br />

Uluslararası Finansal Raporlama S<strong>ta</strong>ndartlarına (UFRS) uyumlu Sermaye Piyasasında<br />

Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları SPK <strong>ta</strong>rafından Seri XI, No.25 sayılı Tebliğ ile yayımlanmış ve 01.01.2005<br />

<strong>ta</strong>rihinden sonra sona eren ilk ara mali <strong>ta</strong>blolardan geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir. Ancak<br />

UFRS ile birlikte “ara mali denetim raporlarının” üçe, dolasıyla <strong>ta</strong>mamının dörde çıkarılması bazı<br />

zorlukları da beraberinde getirecektir. Meslek<strong>ta</strong>şlarımızın bu sıkıntılarını dikkate alarak UFRS’ye<br />

ilişkin ücretli kurs düzenledik. Kurs, bağımsız denetim kuruluşları ve SPK’ya <strong>ta</strong>bi şirketlerden<br />

yoğun ilgi gördü. Umarız katılanlar için yararlı bir çalışma olmuştur.<br />

TTK’nda yapılması düşünülen değişiklikler Odamızı, 2002 yılında yönetime gelişimizle<br />

birlikte harekete geçirmişti. Odamız bünyesinde oluşturduğumuz Komisyon’un da çalışmaları ve<br />

katkıları ile oluşan raporu TÜRMOB’a ilettik. Konuya ilişkin değerlendirme, Bültenimizin bu<br />

sayısında (bizleri en çok ilgilendiren maddeler bazında) özetlenerek okurlarımıza sunulmuştur.<br />

Bu Yasa değişikliği ile mesleğin ve denetimin önemi; verilen görev, yetki ve sorumlulukların gün<br />

ışığına çıkarılması amaçlanmıştır.<br />

Ayrıca, TTK’ndan sonra 1163 sayılı Kooperatifler Yasası’nda yapılacak değişikliklerle de<br />

kooperatiflerin denetlenmesinde ve denetim kurullarında meslek mensuplarımıza yetki ve görev<br />

verilmesi gerektiğine inanmak<strong>ta</strong>yız.<br />

Üç yıllık yönetim dönemimizde “mesleğin geleceği denetimdir” dedik. Ülkemizde verginin<br />

doğru toplanmasının; düzgün muhasebe ve doğru denetimle ve bütün bunların da, mesleki<br />

etik değerlere bağlı, mesleki bağımsızlık<strong>ta</strong>n ödün vermeyen meslek mensupları <strong>ta</strong>rafından<br />

sağlanabileceğini ısrarla vurgulamak<strong>ta</strong>yız.<br />

Bütün bunlardan başka Meslek Yasamız’da yapılacak olan değişikliklerle ilgili çalışmalar<br />

TÜRMOB bünyesinde devam etmektedir. Dilerim, tüm olumsuzluklarından arındırılmış, mesleğin<br />

önünü açacak bir Meslek Yasası yapılır.<br />

Mart-Nisan 2005 aylarında yayınladığımız iki adet ki<strong>ta</strong>bın (GV ve KV Vergi Rehberleri)<br />

bir TV kanalında ayın ki<strong>ta</strong>bı seçildi. Yazarı A. Murat Yıldız’a teşekkürlerimizle, başarılarının<br />

devamını diliyoruz.<br />

Mesleğimizin ve ülkemizin esenliğine yönelik çalışmaların yapılacağına olan inancımla,<br />

tüm odalarımızın genel kurullarının başarılı geçmesi dileğimle saygılarımı sunuyorum.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


ANKARA SERBEST MUHASEBECÝ MALÝ MÜÞAVÝRLER ODASI<br />

YIL: 14 SAYI: 159 MART - NÝSAN 2005<br />

İ ç i n d e k i l e r<br />

SUNUŞ<br />

Gökhan DEDE ................................................................................1<br />

TÜRK TİCARET KANUNU TASARISI ÜZERİNE...<br />

Mehmet KOÇ .................................................................................3<br />

AVRUPA BİRLİĞİ YOLU ENGELLERLE DOLU<br />

Ahmet AKIN ....................................................................................4<br />

SAHİBİ<br />

ANKARA SERBEST MUHASEBECİ<br />

MALİ MÜŞAVİRLER ODASI<br />

Adına<br />

Mehmet KOÇ<br />

Genel Yayın Yönetmeni<br />

Ekmel GÜNGÖR<br />

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />

Gökhan DEDE<br />

Yayın Kurulu<br />

Mehmet KOÇ • Ali Rıza AKDORA<br />

Selfet BEKTAŞ • Gökhan DEDE<br />

Turgut BAHADIR • Ekmel GÜNGÖR<br />

Yayın Danışmanları<br />

Kemal KILIÇDAROĞLU (YMM)<br />

Doç. Dr. Aziz KONUKMAN<br />

Doç. Dr. Cem SOMEL<br />

Halil BAŞAĞAÇ (YMM)<br />

Sabri ARPAÇ (YMM)<br />

Veysel TÜRKMEN (YMM)<br />

Kazım YILMAZ (YMM)<br />

M. Kemal OKTAR (SMMM)<br />

Ahmet ELBAŞI (SM)<br />

Yönetim Yeri<br />

Kumrular Caddesi No:26<br />

06440 Kızılay - ANKARA<br />

Tel: (0312) 232 33 77<br />

Faks: (0312) 231 71 17<br />

Web Adresi : www.<strong>asmmmo</strong>.org.tr<br />

E-pos<strong>ta</strong>: <strong>asmmmo</strong>@<strong>asmmmo</strong>.org.tr<br />

TASARIM - BASKI<br />

Başak Matbaacılık Ltd. Şti.<br />

Kazım Karabekir Cad. No:101/2-G<br />

06060 İskitler - ANKARA<br />

Tel: (0312) 384 27 61 - 62<br />

Faks: (0312) 341 39 79<br />

Bültenimize gönderilen yazılar yayımlansın,<br />

yayımlanmasın geri verilmez, yazılardaki<br />

düşün ve görüşler yazarlarına aittir. Yazılar<br />

kaynak gösterilerek ak<strong>ta</strong>rılabilir.<br />

Bülten Ankara SMMM Odası’nın ücretsiz<br />

yayın organıdır.<br />

YENİ TTK TASARISI’NDAKİ MUHASEBE VE DENETİME<br />

İLİŞKİN MADDELERE YÖNELİK GÖRÜŞ VE DEĞERLENDİRMELER<br />

Dr. Tamer AKSOY ............................................................................5<br />

SOSYAL GÜVENLİK REFORMU ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME<br />

M. Kemal OKTAR .........................................................................16<br />

2005 YILINDA HAZİNENİN BORÇ YÜKÜ İLE<br />

BONO, BORSA VE FON GELİRLERİNİN VERGİLENDİRİLMESİ<br />

Yılmaz DÜZGÜN .........................................................................21<br />

HİZMET BİNAMIZ TAMAM, ŞİMDİ SIRA SOSYAL TESİSLERDE ...........24<br />

HABER ........................................................................................26<br />

SOSYAL SİGORTALAR KANUNU’NA GÖRE SMMM VE YMM<br />

RAPORUNA İLİŞKİN İŞYERİ KAYITLARININ İNCELENMESİ VE İLİŞİKSİZ<br />

BELGESİ ALINMASI<br />

Ertuğrul KILIÇ ...............................................................................29<br />

AY İÇİNDE 30 GÜNDEN AZ ÇALIŞAN VEYA EKSİK ÜCRET ÖDENEN<br />

SİGORTALILAR İLE İLGİLİ OLARAK YAPILACAK İŞLEMLER<br />

Selçuk OKCAN ............................................................................33<br />

İSTENMEYEN MİSAFİRLERDEN KORUNMA YOLLARI<br />

Soner ŞİMŞEK ..............................................................................35<br />

ATİLLA İLHAN / KİMİ SEVSEM SENSİN<br />

Alaattin ARMAN ...........................................................................37<br />

MEVZUAT ....................................................................................38<br />

YARGI KARARI ..............................................................................39<br />

PRATİK BİLGİLER ...........................................................................42


gündem<br />

BÜLTEN<br />

3<br />

Yeni Türk Ticaret Kanunu<br />

Tasarısı Üzerine…<br />

Yaklaşık yarım asırdır Türk ticaret yaşamını düzenleyen, artık<br />

günümüz gereksinimlerine yanıt veremeyen 6762 sayılı Türk<br />

Ticaret Kanunu (TTK), emekli olmayı bekliyor.<br />

Adalet Bakanlığı’nca, büyük oranda İsviçre ve Alman Bilanço<br />

Hukuku’ndan esinlenilerek hazırlanan ve 1514 maddeden oluşan<br />

yeni Türk Ticaret Kanunu Tasarı’sı, kamuoyunun görüş ve eleştirisine<br />

sunuldu.<br />

Yeni TTK Tasarı’sı, muhasebe ve denetime ilişkin bizim mesleğimiz<br />

açısından oldukça önemli yenilikler getirmektedir.<br />

Muhasebe uygulamalarında birliği sağlamak ve mali <strong>ta</strong>blolara uluslararası pazarlarda geçerlilik<br />

kazandırmak, denetim raporlarına güveni tesis etmek için UFRS ve Uluslararası Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına<br />

uyum ticari yaşam ve bizler için büyük önem arzetmektedir.<br />

Tasarıdaki<br />

bizim açımızdan en<br />

önemli yeniliklerden<br />

biri, denetçilerin<br />

(denetleme kurulu<br />

olarak) şirketlerin bir<br />

iç organı olmak<strong>ta</strong>n<br />

çıkarılarak, denetim<br />

görevinin bağımsız<br />

denetim şirketlerine ve<br />

meslek mensuplarına<br />

verilmesidir.<br />

Mehmet KOÇ<br />

Oda Başkanı<br />

Tasarıdaki bizim açımızdan en önemli yeniliklerden biri,<br />

denetçilerin (denetleme kurulu olarak) şirketlerin bir iç organı<br />

olmak<strong>ta</strong>n çıkarılarak, denetim görevinin bağımsız denetim şirketlerine<br />

ve meslek mensuplarına verilmesidir.<br />

Ayrıca Tasarı’da, Uluslararası Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları (UMS),<br />

Uluslararası Finansal Raporlama S<strong>ta</strong>ndartları (UFRS) ve Türkiye<br />

Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları (TMS)’nin referans alınması ile Türkiye<br />

Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu (TMSK)’nun bir otorite olarak<br />

belirlenmesi ve bu s<strong>ta</strong>ndartlara uyma zorunluluğu getirilmesi de,<br />

mesleğimizin geleceği açısından oldukça olumlu yeniliklerdir.<br />

Bu yeni Tasarı’yla, mesleğimizin geleceği olarak gördüğümüz<br />

ve ısrarla savunduğumuz denetimin, yasal dayanağı, mesleki faaliyet<br />

alanı genişlemekle birlikte sorumluluklarımız artmış ve mesleğimizde<br />

uzmanlaşmanın önü de açılmış olacaktır.<br />

Halen kamuoyunda <strong>ta</strong>rtışılmak<strong>ta</strong> olan bu yeni yasa <strong>ta</strong>sarı ile<br />

ilgili çalışmalarımız, girişimlerimiz aralıksız sürmektedir. Oda olarak<br />

oluşturduğumuz özel komisyon, Tasarı’ya ilişkin görüş ve önerilerimizi<br />

bir rapor haline getirmiştir.<br />

Örneğin, Tasarı’da, muhasebe uygulamaları konusunda tek otoritenin UFRS’ye uyumlu TMSK ve<br />

yayınlayacağı s<strong>ta</strong>ndartlar olacağı açıkça belirtilmiş olmasına karşın, denetim konusunda otoritenin ne olacağı<br />

açıkça belirtilmemiş olması, bizce bir önemli eksikliktir.<br />

İşin doğrusu, denetim konusunda tek otoritenin TÜRMOB bünyesinde kurulu bulunan Türkiye<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu’nun (TUDESK) olmasıdır.<br />

Denetim alanında ulusal ve uluslararası gelişme ve uygulamaları izlemek, s<strong>ta</strong>ndartlar oluşturmak, diğer<br />

otoriteler ile gereken eşgüdümü sağlamak açısından Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu (TÜDESK)’in<br />

TMSK gibi yetkili tek otorite olmasında sayısız yarar görmekteyiz.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


AVRUPA BİRLİĞİ YOLU<br />

ENGELLERLE DOLU…<br />

Ahmet AKIN (*)<br />

Türkiye’ye 17 Aralık Brüksel zirvesinde<br />

müzakere <strong>ta</strong>rihinin verilmesinin<br />

ardından, katılım müzakerelerinin ilk<br />

aşaması olarak kabul edilen <strong>ta</strong>rama sürecinin<br />

başlaması geciktirilmemelidir. Aday ülke ile AB<br />

Komisyonunun or<strong>ta</strong>klaşa yürüttükleri ve Avrupa<br />

Birliğine katılacak ülkenin ulusal mevzuatının<br />

AB müktesebatı ile karşılaştırıldığı ayrıntılı bir<br />

inceleme süreci olan <strong>ta</strong>rama süreci ile, aday ülkenin<br />

ulusal hukukunun ve kurumlarının AB müktesebatı<br />

ile uyumunun tespit edilmesi amaçlanmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Tarama süreci uygulaması, AB ile aday ülke<br />

arasındaki ikili müzakerelerin üzerine kurulduğu<br />

bir temel oluşturması bakımından büyük önem<br />

arz etmektedir. Tarama sürecinin belli bir süresi<br />

bulunmamakla birlikte, altı aylık bir zaman dilimine<br />

yayılacağı <strong>ta</strong>hmin edilmektedir. Tarama sürecinin<br />

müzakereler ile paralel bir şekilde yürütülmesi<br />

olasılığı da olanak dahilinde görülmektedir.<br />

Katılım müzakerelerinde çok önemli bir<br />

görevi yerine getirecek olan baş müzakerecinin<br />

hükümet <strong>ta</strong>rafından belirlenmemiş olmasına<br />

anlam verilemiyor. Aslında, Türkiye’nin katılım<br />

müzakereleri sırasında en büyük dezavan<strong>ta</strong>jını<br />

oluşturacak olan konunun da, iktidarın <strong>ta</strong>rihsel<br />

ve siyasal birikiminin yetersiz olması görülüyor.<br />

Türkiye’yi, İs<strong>ta</strong>nbul Büyükşehir Belediyesi<br />

Başkanlığı dönemindeki danışman kadrosu<br />

ile yönetmeye çalışan Başbakan Recep Tayyip<br />

Erdoğan’ın, dünyadaki gelişmelere dar bir<br />

pencereden bakan ve milli görüşün etkisinden<br />

kurtulamayan kadrolarla bir yere varamayacağını<br />

anlaması gerekiyor. Başbakan’ın yorulması ve<br />

hükümetin performansının düşmesi, Bakanlar<br />

Kurulu ile icra organlarında hızlı bir değişikliğe<br />

gidilmesini zorunlu hale getiriyor. Hükümetin en<br />

(*) Yeminli Mali Müşavir - TÜRMOB Yönetim Kurulu Üyesi<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

kısa zamanda <strong>ta</strong>rikatlar koalisyonu görüntüsünden<br />

kurtulması gerekiyor. Aksi <strong>ta</strong>kdirde, katılım<br />

müzakereleri sürecinde önemli sorunların<br />

yaşanabileceği düşünülmektedir.<br />

Topluluk müktesebatı genelde 31 başlık<br />

altında sınıflandırılmak<strong>ta</strong> olup, tüm aday ülkelerle<br />

müzakerelerde aynı gruplandırma izlenmektedir.<br />

Bu başlıklar şu şekildedir: Malların, kişilerin,<br />

hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımı,<br />

şirketler hukuku, rekabet politikası, <strong>ta</strong>rım,<br />

balıkçılık, ulaştırma, vergilendirme, ekonomik<br />

ve parasal birlik, is<strong>ta</strong>tistikler, sosyal politika ve<br />

istihdam, enerji, sanayi politikası, küçük ve or<strong>ta</strong><br />

boy işletmeler, bilim ve araştırma, eğitim ve mesleki<br />

eğitim, telekomünikasyon ve bilgi teknolojileri,<br />

kültürel ve görsel-işitsel politika, bölgesel politika ve<br />

yapısal araçların koordinasyonu, çevre, tüketicinin<br />

ve sağlığın korunması, adalet ve içişleri, gümrük<br />

birliği, dış ilişkiler, or<strong>ta</strong>k dış politika ve güvenlik<br />

politikası, mali kontrol, mali ve bütçesel hükümler,<br />

kurumlar ve diğer konular.<br />

Türkiye’nin katılım müzakereleri sürecinde en<br />

fazla zorlanacağı konular arasında, kişilerin serbest<br />

dolaşımı, <strong>ta</strong>rım ve balıkçılık, bölgesel politikalar,<br />

mali ve bütçesel konular ile çevre gösterilmektedir.<br />

Özellikle çevre alanında gerek kurumlaşma<br />

gerekse altyapı yatırımları için Türkiye’nin<br />

zaman ve finansmana gereksinimi olduğu ifade<br />

edilmektedir. Enerji konusu ise niteliği itibariyle<br />

zor bir konu olmasına rağmen, Türkiye’nin stratejik<br />

konumu dolayısıyla pazarlık gücüne sahip olacağı<br />

beklenebilir. Avrupa Birliği üye ülkelerinin siyasi<br />

bir birlik kurma yolunda attıkları en önemli adımı<br />

temsil eden AB Anayasası’nın da üye devletler<br />

<strong>ta</strong>rafından, halk oylaması veya parlamentoları<br />

<strong>ta</strong>rafından onaylanması sürecinin de başladığını<br />

düşünecek olursak, Türkiye’nin uzun-ince bir yolda<br />

tüm zorlukları aşarak gitmek zorunda olduğunu<br />

ve bu yolun sonunda Avrupa Birliği’ne <strong>ta</strong>m üye<br />

olabilecek toplumsal güce sahip bulunduğunu<br />

unutmamak gerekir. Yeter ki, birlik ve beraberlik<br />

içinde kişilikli davranabilelim.<br />

görüş<br />

BÜLTEN<br />

4


<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

5<br />

YENİ<br />

TÜRK TİCARET KANUNU<br />

TASARISI’NDAKİ<br />

MUHASEBE VE<br />

DENETİME İLİŞKİN<br />

MADDELERE YÖNELİK<br />

GÖRÜŞ VE<br />

DEĞERLENDİRMELER<br />

Dr. Tamer AKSOY (*)<br />

(*)<br />

. SMMM<br />

. ASMMMO Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Komisyonu Başkanı<br />

. ASMMMO TTK Tasarısı Çalışma Kurulu Raportörü ve<br />

Editörü<br />

. TÜDESK-Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu Yönetim Krl.<br />

Üyesi<br />

. BDDK Yeni Bankalar ve Finans Kuruluşları Kanun Tasarısı<br />

Uzman Bilirkişisi ve Raportörü<br />

. Türkiye İç Denetim Enstitüsü E.S<strong>ta</strong>ndartlar Komisyonu<br />

Üyesi<br />

. IIA-USA(The Institute of Internal Auditors) Uluslararası İç<br />

Denetçiler Enstitüsü İç Denetim Etik Kurulu Üyesi<br />

Giriş<br />

Yazımızda, 1514 maddeden oluşacak şekilde<br />

AB müktesebatı ışığında güncelleştirilen 1956<br />

<strong>ta</strong>rihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’-<br />

nun 1 (TTK) muhasebe ve denetime ilişkin bazı<br />

maddelerinin genel bir değerlendirmesi yapılmak<strong>ta</strong>dır.<br />

1. Değerlendirmeye Konu Edilen Kanun<br />

Tasarısı<br />

• Değerlendirmeye konu kanun <strong>ta</strong>sarısının 2 ,<br />

AB müktesebatı ışığında güncelleştirilen<br />

1957 <strong>ta</strong>rihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na<br />

(TTK) ait olduğu, 1514 maddeden<br />

oluşan yeni kanun <strong>ta</strong>slağında büyük ölçüde<br />

İsviçre ve Alman Bilanço Hukuku’nun<br />

kaynak olarak alındığı,<br />

• Yeni kanun <strong>ta</strong>slağının, ilgili hususlarda birçok<br />

önemli konuda günümüzü yakalayan<br />

ve AB müktesebatına uyum sağlayan çok<br />

sayıda çağdaş yenilik ve düzenlemeyi beraberinde<br />

getirdiği,<br />

• Eski kanunun amaca uygun gerçek denetimden<br />

uzak olduğu, yönetim kurulu<br />

üyelerinde bile belli ölçüde yetkinlik aranırken,<br />

denetçilerde mesleki eğitim, kalifikasyon,<br />

yetkinlik, ehil olma vb. özelliklerin<br />

aranmadığı, denetçi bağımsızlığı hususunun<br />

gözardı edildiği, denetçi bağımsızlığını<br />

mümkün kılan hususları içermediği,<br />

buna karşılık yeni TTK Tasarısı’nda ise,<br />

mesleki yetkinliği ispatlanmış meslek mensuplarınca<br />

amaca uygun “gerçek” denetimi<br />

öngören bir düzenlemeye gidildiği, denetçilerin<br />

(denetleme kurulu olarak) şirketin<br />

iç organı olmak<strong>ta</strong>n çıkarılıp, denetim görevinin<br />

bağımsız denetim şirketlerine ve<br />

meslek mensuplarına verilmesinin <strong>ta</strong>sarının<br />

en önemli yeniliklerinden biri olarak<br />

görüldüğü,<br />

• AB müktesebatıyla paralellik arayışı içinde<br />

olunduğu,<br />

(1)<br />

Türk Ticaret Kanunu, Kanun No:6762, Kabul Tarihi:<br />

29.6.1956, Resmi Gazete Tarih/No:9.7.1956-9353<br />

(2)<br />

Türk Ticaret Kanunu Tasarısı, T.C.Adalet Bakanlığı,<br />

Ankara, 2005<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


• Ayrıca madde 398 ve devamı maddelerinde<br />

Uluslararası Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları-<br />

(UMS 3 ), Uluslararası Finansal Raporlama<br />

S<strong>ta</strong>ndartları-(UFRS), Türkiye muhasebe<br />

S<strong>ta</strong>ndartı-(TMS) baş<strong>ta</strong> olmak üzere<br />

Türkiye Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu<br />

(TMSK)’nun bir otorite olarak zikredilip<br />

şahsında, ulusal ve uluslararası nitelikteki<br />

düzenleme ve s<strong>ta</strong>ndartlara işaret edilmiş<br />

ve uyum zorunluluğu getirilmiş olmasının<br />

olumlu bir adım olarak nitelendirildiği,<br />

s<strong>ta</strong>ndartların sürekli değişim ve gelişim süreci<br />

içinde olması nedeniyle, bu tip bir atıfın<br />

uygulama yorumları da dahil uygulama<br />

ve kavramsal çerçevede birlik sağlama açısından<br />

olumlu görüldüğü,<br />

• Kanunu’nun ruhuna uygun olarak muhasebe<br />

s<strong>ta</strong>ndartları ve amaca uygun “gerçek”<br />

denetim konusunda adım atılmış olmasının<br />

olumlu görüldüğü, finansal <strong>ta</strong>blolar,<br />

birleşme, bölünme, tür değiştirme, sermayenin<br />

artırılması ve azaltılması gibi işlemlerin<br />

özel denetim kapsamına alınmasının,<br />

şeffaflık, hesap verilebilirlik ve kurumsal<br />

yönetim ilkeleri açısından katkı sağlayıcı<br />

yenilikler olarak değerlendirildiği,<br />

• Ayrıca, <strong>ta</strong>sarının, meslek mensuplarımız<br />

ve mesleğimiz açısından çok önemli olarak<br />

nitelenebilecek iki nok<strong>ta</strong>yı soyut<strong>ta</strong>n somu<strong>ta</strong><br />

çevirdiğinin altını çizmekte yarar görüldüğü,<br />

birinci nok<strong>ta</strong>nın daha önce meslek<br />

mensubunun faaliyet alanı ve kapsamı dışında<br />

olan bu kapsamdaki şirket denetimlerinin<br />

yasal olarak meslek mensuplarının<br />

denetimine <strong>ta</strong>bi kılınması, diğer nok<strong>ta</strong>nın<br />

ise daha önce daha soyut ve mesleğin vizyonu/geleceği<br />

olarak görünen “Denetim”<br />

konusunda dünya uygulamalarına paralel<br />

şekilde muhasebe/denetim dönüşümünün<br />

gerçekleştirilmiş olmasıdır. AB ve dünya<br />

düzenlemelerine paralellik arzeden bu<br />

(3)<br />

IFAC, International Federation of Accoun<strong>ta</strong>nts, “International<br />

Accounting S<strong>ta</strong>ndards”, Handbook of International<br />

Public Sector Accounting Pronouncements,<br />

2003<br />

ASMMMO, UFRS ile Uyumlu Sermaye Piyasasında<br />

Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları, Ankara, 2004<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

uygulama ile mesleğin ve meslek mensubunun<br />

imajı ve vizyonunun, mükellef kayıtlarını<br />

tu<strong>ta</strong>n muhasebeci nok<strong>ta</strong>sından,<br />

yetkisini yasadan alan bir güçle mükellefi<br />

hemen her boyutuyla bağımsızca denetleyen,<br />

kurumsal yönetim, şeffaflık ve hesap<br />

verilebilirlik anlamında mükelleften hesap<br />

sorabilen ve ibrası alınmak zorunda olunan<br />

denetçi nok<strong>ta</strong>sına gelmiş olmasının<br />

bilhassa SMMM camiasınca “olumlu” ve<br />

“stratejik” bir kazanım olarak değerlendirilmesinin<br />

gerektiği,<br />

2. Yeni Kanun Tasarısına Yönelik Değerlendirme<br />

ve Öneriler<br />

• Tasarının dili açısından bakıldığında; <strong>ta</strong>sarının<br />

muhtemelen farklı gruplarca kaleme<br />

alınmış olma ihtimali göz önüne alınarak,<br />

bölümler arasında üslup ve dilbirliğinin<br />

sağlanması açısından, <strong>ta</strong>sarı metninin, Redaksiyon<br />

Komitesi’nce “Türkçe” ve “anlaşılabilirlik”<br />

açısından bir kez daha gözden<br />

geçirilmesinde yarar görüldüğü,<br />

• Yeni TTK’nın, çeşitli konularda dar kapsamlı,<br />

ha<strong>ta</strong>lı, çelişkili ve yanlış anlamalara<br />

yol açabilecek dolayısıyla düzeltilmesi gereken<br />

ha<strong>ta</strong>lı düzenlemelerle beraber çeşitli<br />

eksiklik ve noksanlıkları içerdiği,<br />

• Yasadaki bazı ifade, kavram ve terimlerin<br />

“yerine oturmamış” olduğu, gerek genel<br />

kabul görmüş, gerek uluslararası s<strong>ta</strong>ndartlar,<br />

gerek diğer ilgili mevzuat ve gerekse<br />

3568 sayılı meslek mevzuatıyla <strong>ta</strong>m örtüşmediği,<br />

kavram kargaşası doğabileceği, dolayısıyla<br />

bilhassa denetime ilişkin terimler<br />

konusunda Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları<br />

Kurulu-TÜDESK <strong>ta</strong>rafından yayınlanan<br />

Uluslararası Denetim S<strong>ta</strong>ndartları (UDS) 4<br />

ve bu s<strong>ta</strong>ndartların başında yer alan UDS-<br />

Terimler Sözlüğü baz alınarak <strong>ta</strong>sarıdaki<br />

ifadelerin revizesinde yarar görüldüğü,<br />

4<br />

IFAC, International Federation of Accoun<strong>ta</strong>nts, “International<br />

Auditing and Assurance S<strong>ta</strong>ndards, Handbook<br />

of International Auditing, Assurance and Ethics Pronouncements,<br />

2003<br />

TÜDESK-Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu, Uluslararası<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartları, Türmob yayınları no:238,<br />

Ankara 2004<br />

<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

6


<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

7<br />

• Kavramsal değişiklik önerilerine ilişkin<br />

olarak, öncelikle, kanunda geçen üçüncü<br />

bölüm başlığı ile diğer yerlerde geçen tüm<br />

“DENETLEME” teriminin “DENETİM”<br />

olarak değiştirilmesinde, gerek ulusal gerekse<br />

diğer uluslararası yasal ve kurumsal<br />

düzenleme, s<strong>ta</strong>ndartlar ve uygulamalardaki<br />

ifadelerle (Örneğin: uluslararası denetim<br />

s<strong>ta</strong>ndartları, denetim raporu, (TÜDESK)<br />

Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu vb.<br />

gibi çok çeşitli ibareler) paralellik sağlanması<br />

açısından yarar görüldüğü,<br />

• Bağımsızlık, denetimin özünde ve gerek<br />

ulusal gerekse uluslararası denetim s<strong>ta</strong>ndartlarında<br />

denetimin olmazsa olmaz koşulu<br />

olarak <strong>ta</strong>nımlandığı ve denetim s<strong>ta</strong>ndartlarında<br />

ayrıca yer verildiği için, diğer<br />

yasal düzenlemelerin de temelini oluşturacak<br />

olan TTK <strong>ta</strong>sarısında bağımsız denetim<br />

kuruluşu ve/veya bağımsız denetçi<br />

ibarelerinde geçen bağımsız kelimesinin<br />

kaldırılmasında yarar görüldüğü,<br />

• Kavram kargaşasını azaltmak, kavramlarda<br />

birlik ve beraberliği sağlamak ve AB<br />

müktesebatı ve uluslararası denetim s<strong>ta</strong>ndartlarındaki<br />

kavram ve terimlerle (s<strong>ta</strong>tutory<br />

auditor) paralelliği temin amacıyla,<br />

madde başlıkları da dahil <strong>ta</strong>sarıda geçen<br />

tüm Denetçi ibarelerinin (kuruluş denetçisi,<br />

işlem denetçisi, yılsonu hesap denetçisi,<br />

özel denetçi vb.) “Yetkili Denetçi” olarak<br />

değiştirilerek tek bir denetçi ünvanı altında<br />

s<strong>ta</strong>ndartlaştırılmasında yarar görüldüğü,<br />

• Kuruluş, sermaye artırımı, sermaye azaltımı,<br />

birleşme, bölünme, tür değişimi ve<br />

menkul değer ihracı gibi işlemlerin anlaşılabilirliği<br />

artırmak anlamında “özel işlem”<br />

ifadesi altında <strong>ta</strong>nımlanmasında (sermaye<br />

artırımı özel işlemi, birleşme özel işlemi<br />

gibi)” yarar görüldüğü,<br />

• Tasarı metninde geçen tüm “Uzman” terimlerinin<br />

“3568 sayılı Yasa doğrultusunda<br />

ruhsat almış meslek mensupları” olarak<br />

düzeltilmesinin gerekli görüldüğü,<br />

• Tüm ülke genelinde gerek özel gerekse<br />

kamu sektöründe yaşanan (ve işin erbabı<br />

olmama, yetkin olmama ve uzmanlık alanı<br />

dışında istihdam edilme gibi nedenlerden<br />

kaynaklanan) verimsizlik vb olumsuz<br />

sonuçlar dikkate alınarak; ticaret şirketlerinin<br />

muhasebe, finansman, mali işler<br />

vb.gibi mali konularda özel uzmanlık gerektiren<br />

departmanlarda istihdam edilecek<br />

personelin, 3568 sayılı yasa ile ruhsat almış<br />

meslek mensuplarından oluşması gerektiği<br />

hususunun kanuna dercedilmesinde yarar<br />

görüldüğü,<br />

• Tasarının denetime ilişkin Denetleme<br />

başlığını <strong>ta</strong>şıyan üçüncü bölümündeki en<br />

önemli eksikliğin, Madde 398 ‘de Türkiye<br />

Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu’nun<br />

(TMSK) muhasebe konularında bir otorite<br />

olarak zikredilip şahsında UMS, UFRS,<br />

TMS baş<strong>ta</strong> olmak üzere, ulusal ve uluslararası<br />

muhasebe s<strong>ta</strong>ndartlarına işaret edilmiş<br />

ve kurulca muhasebe konusunda getirilecek<br />

düzenlemelere uyumun zorunlu kılınmış<br />

olmasına karşın; benzer düzenlemenin<br />

“denetim” için yapılmadığının görüldüğü,<br />

işin diğer önemli <strong>ta</strong>rafı olan Denetim konusunda<br />

herhangi bir otoritenin <strong>ta</strong>sarıda<br />

zikredilmediği, ulusal mevzuat<strong>ta</strong> Denetim<br />

ile ilgili otorite ve düzenlemelerin mükerrerliği,<br />

çoklu s<strong>ta</strong>ndart karmaşası ve bilhassa<br />

denetimdeki çokbaşlılığın gözardı edilerek<br />

bunları giderici bir düzenlemeye <strong>ta</strong>sarı<br />

metninde yer verilmediği,<br />

ulusal düzeyde yasal ve yetkili bir otorite<br />

anlamında tek elden (TÜDESK)-Türkiye<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu ve kurulun<br />

şahsında Türkçeye çevrilen Uluslararası<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartları (UDS) ve Türkiye<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına (TDS) işaret edilmediği,<br />

yetkilerinin belirlenmediği, denetime<br />

ilişkin TÜDESK-Türkiye Denetim<br />

S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu <strong>ta</strong>rafından yayınlanacak,<br />

düzenlenecek ve <strong>ta</strong>kip edilecek denetim<br />

ilke, usul, teknik ve denetim s<strong>ta</strong>ndartlarına<br />

uyum zorunluluğunun getirilmediği,<br />

bu yönde bir atıfın yapılmadığı,<br />

Denetim alanında ulusal ve dünya ölçeğindeki<br />

gelişmeleri ve uygulamaları <strong>ta</strong>kip et-<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


mek ve uluslararası denetim s<strong>ta</strong>ndartlarını<br />

eşzamanlı tek elden ulusal düzeyde Türkiye<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartı olarak yayınlayarak uygulamaya<br />

yansıtmak ve diğer ulusal otoriteler<br />

nezdinde gerekli koordineyi sağlamak<br />

konusunda Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları<br />

Kurulu-TÜDESK’in TMSK’ya benzer şekilde<br />

yasal ve yetkili tek otorite durumuna<br />

getirilmediği,<br />

dolayısıyla denetim ve bilhassa denetçi ve<br />

denetim sürecine ilişkin nitelik, çalışma ve<br />

raporlama s<strong>ta</strong>ndartları ve düzenlemeleri<br />

konusunda baz ve referans alınacak denetim<br />

uygulama esaslarının or<strong>ta</strong>ya konmadığı,<br />

böylece kavramsal çerçevede birlik ve<br />

beraberlik sağlamanın zorlaştığının düşünüldüğü,<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

bu yönde bir ilave maddenin madde 398 ve<br />

Geçici 1. maddeye benzerlik ve paralellik<br />

arzedecek şekilde, <strong>ta</strong>sarı metnine eklenerek<br />

boşlukların giderilmesinde zaruret görüldüğü,<br />

• 88. md. 4. fıkrasında; muhasebeye ilişkin<br />

olarak“Kanunlarla, belirli alanları düzenlemek<br />

ve denetlemek üzere kurulmuş bulunan<br />

kurum ve kurulların, Türkiye Muhasebe<br />

S<strong>ta</strong>ndartlarına uygun olmak ve Türkiye<br />

Muhasebe s<strong>ta</strong>ndartları Kurulunun onayını<br />

almak şartıyla, kendi alanları için geçerli<br />

olacak s<strong>ta</strong>ndartlar ile ilgili olarak ayrıntıya<br />

ilişkin, sınırlı düzenlemeleri yapabilirler”<br />

hükmü bulunduğu, buna karşın, denetime<br />

ilişkin olarak, Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına<br />

uygun olmak ve TÜDESK-Türkiye<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu’nun onayını<br />

almak şartını düzenleyen hususlara yer verilmediği,<br />

• Tasarıdaki 88.md.nin (5.fıkrasında) “Uygulamada,<br />

Türkiye Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartlarında<br />

hüküm bulunmayan hallerde, fıkrada belirtilen<br />

ayrıntı düzenlemelere, anılan düzenlemelerde<br />

de hüküm bulunmadığı hallerde<br />

dünyada yaygın uygulaması bulunan genel<br />

kabul gören muhasebe ilkelerine uyulur.”<br />

hükmüne yer verildiği, <strong>ta</strong>sarıda denetime<br />

ilişkin bu tür bir atıfın yapılmadığı dikkate<br />

alınarak, denetim konusunda da madde<br />

gerekçesine paralel şekilde, öncelikle<br />

“…….Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına<br />

(TDS), Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu-TÜDESK’nca<br />

yayınlanan uluslararası<br />

denetim s<strong>ta</strong>ndartlarına, TÜDESK düzenlemelerine<br />

ya da düzenleme bulunmayan hallerde<br />

dünyada yaygın uygulaması bulunan<br />

uluslararası denetim s<strong>ta</strong>ndartlarına ve genel<br />

denetim ilkelerine uyulacağı” hükmünün de<br />

maddeye eklenmesinde yarar görüldüğü,<br />

bu tür bir eklemenin ülkemizde yapılacak<br />

denetimin uluslararası kabul görmesi ve<br />

denetime ilişkin karşılaşılacak sorunların<br />

halli açısından yarar görüldüğü,<br />

• Ancak, bağımsızlığa ilişkin olarak gerek<br />

IFAC, gerek 3568 sayılı Yasa ve TÜRMOB<br />

mevzuatına gerekse <strong>ta</strong>sarının madde gerekçelerinde<br />

zikredildiği gibi uluslararası<br />

denetim s<strong>ta</strong>ndartlarına atıf<strong>ta</strong> bulunulması<br />

ve paralellik sağlanmasının gerekli görüldüğü,<br />

• Tasarının geçici 1.maddesinin 1.ve 2.fıkrasında,<br />

TMSK’nun uygulanacak UFRS ve<br />

bunun yerine geçen s<strong>ta</strong>ndartlara uygunluk<br />

içinde hazırlanmış bulunan TMS’nın <strong>ta</strong>m<br />

metninin Türkçesini Resmi Gazetede yayınlar<br />

hükmü ile TMSK, ayrıca UFRS’de<br />

veya yerlerine geçen s<strong>ta</strong>ndartlarda yapılacak<br />

her türlü değişikliği hemen TMS olarak<br />

yayınlar” hükümlerine paralel olarak, aynı<br />

düzenlemenin bu kez denetim açısından,<br />

denetim konularını düzenlemek bakımından<br />

da aşağıdaki şekilde <strong>ta</strong>sarıya dercedilmesinde<br />

yarar görüldüğü, yani Türkiye<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu’nun uygulanacak<br />

Uluslar arası denetim s<strong>ta</strong>ndartları ve<br />

bunun yerine geçen s<strong>ta</strong>ndartlara uygunluk<br />

içinde hazırlanmış bulunan Türkiye denetim<br />

s<strong>ta</strong>ndartlarının <strong>ta</strong>m metninin Türkçesini<br />

Resmi Gazetede yayınlar. Ve maddenin<br />

2.nci fıkrasına paralel şekilde Türkiye Denetim<br />

S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu (TÜDESK), ayrıca<br />

Uluslararası denetim s<strong>ta</strong>ndartlarında<br />

(UDS) veya yerlerine geçen s<strong>ta</strong>ndartlarda<br />

yapılacak her türlü değişikliği hemen Türkiye<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartı (TDS) olarak yayın<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

8


<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

9<br />

lar” hükmünün <strong>ta</strong>sarının geçici maddelerine<br />

denetim açısından ilave edilmesinde<br />

yarar görüldüğü<br />

• Mesleki davranışa ve meslek etiğine yönelik<br />

kurallar ile denetlenen şirket, denetçi,<br />

diğer denetim kurumları, yasal otoriteler<br />

arasındaki davranış kuralları ve sorumlulukların<br />

daha de<strong>ta</strong>ylı ele alınmasında<br />

yarar görüldüğü, ayrıca, denetlenenlerin<br />

sorumluluğuna ilişkin müeyyidelere <strong>ta</strong>sarı<br />

hükümlerinde daha ayrıntılı yer verilmesinde<br />

yarar görüldüğü,<br />

• Tasarıda denetim konusunda ulusal ve uluslararası<br />

s<strong>ta</strong>ndartlara ve düzenlemelere atıf<strong>ta</strong><br />

bulunulması gerekirken bulunulmadığı,<br />

Madde 400’ü <strong>ta</strong>kip edecek şekilde, denetçiye<br />

ilişkin kişisel (niteliksel) s<strong>ta</strong>ndartlar ile<br />

denetimin icrasına, sürecine, denetim faaliyetlerinin<br />

planlanması, programlanması,<br />

çalışma kağıtları, kalite kontrolü (Quality<br />

assurance), denetimin kontrolü yönelik<br />

çalışma alanına yönelik denetim s<strong>ta</strong>ndartları<br />

ile denetim raporlama s<strong>ta</strong>ndartlarının<br />

da ayrı maddeler halinde düzenlenmesi<br />

ve/veya bu konuda Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları<br />

Kurulu’nun (TÜDESK) Türkçeye<br />

çevirerek yayınladığı Uluslararası Denetim<br />

S<strong>ta</strong>ndartlarına gerekli atıfların yapılmasının<br />

gerekli görüldüğü,<br />

• Denetim kanıtları, riskleri, kanıt toplama<br />

ve denetim teknikleri <strong>ta</strong>sarıda düzenlenmeli<br />

ve/veya bunları düzenleyen referans<br />

kaynaklara gerekli atıflarda bulunulmasında<br />

yarar görüldüğü, yapılacak denetimlere<br />

ilişkin olarak kanıt toplama tekniklerinde<br />

örnekleme modelleri ve derecesinin düzenlenmesinde<br />

ve/veya bunları düzenleyen<br />

referans kaynaklara gerekli atıflarda bulunulmasında<br />

yarar görüldüğü,<br />

• Tasarıda, denetimin, şirketin varlığını ve<br />

geleceğini tehdit eden yakın tehlikeleri teşhis<br />

sistemlerinin şirkette bulunup bulunmadıklarını<br />

ve gerekli önlemlerin alınıp alınmadığını<br />

da kapsadığının belirtildiği, bu ibarenin<br />

şirketin varlığını ve geleceğini tehdit<br />

eden “riskleri”, oluşmasından önce (proaktif)<br />

or<strong>ta</strong>ya koyacak gerekli iç kontrol sistemlerinin<br />

şirkette bulunup bulunmadığını…<br />

kapsar şeklinde <strong>ta</strong>dilinde yarar görüldüğü<br />

• Denetim, iç kontrol (internal çontrol) ve<br />

risk yönetimi (risk management) sistemlerinin<br />

kurumsal yönetimin (corperate governance)<br />

temel unsurlarından birisi olduğu<br />

ve bu bağlamda şirketlerde risk odaklı<br />

iç kontrol, denetim ve risk yönetim sistemlerinin<br />

kurulması gereği ve bu sistemlerin<br />

denetim kapsamında değerlendirileceği<br />

hususlarının kanuna dercedilmesi gerektiği,<br />

• İç kontrol sisteminin amaçları, iç kontrol<br />

sisteminin yapısını oluşturan faktörler<br />

(Organizasyon yapısı, personel yapısı,<br />

muhasebe sistemi, bütçe sistemi, işletme<br />

politikaları, iç denetim, iç kontrol ve risk<br />

yönetimi yapısı vb.) iç kontrol sistemini değerlendirme<br />

ve <strong>ta</strong>nıma yöntemlerine atıf<strong>ta</strong><br />

bulunulmasında yarar bulunduğu, ayrıca,<br />

çağımızın bilgi çağı olduğu ve bilgilerin bilgi<br />

sistem alt yapılı korunduğu dikkat alınarak,<br />

bilgisayar destekli denetim teknikleri<br />

ve araçları (BDDTA) ile Bilgi teknolojileri<br />

(IT) denetimi ve bilgi sistem güvenliği konularının<br />

da gözden uzak tutulmamasında<br />

yarar görüldüğü,<br />

• Tasarıda <strong>ta</strong>riflenen denetim <strong>ta</strong>nımından<br />

muhasebe denetimini aşan ve iç kontrol ve<br />

risk yönetim sistemlerinin denetimini de<br />

içeren modern ve proaktif bir denetimin<br />

amaçlandığının görüldüğü, böyle ise bunların<br />

açıkça <strong>ta</strong>riflenmesinde yarar görüldüğü,<br />

• Denetleme etiğinden kısaca bahsedildiği,<br />

ancak bu konuyu tüm de<strong>ta</strong>ylarıyla dünya<br />

çapında düzenleyen ve or<strong>ta</strong>ya koyan IFAC<br />

Uluslararası Mesleki Denetçi Etik koduna<br />

(mesleki davranış kurallarına), TÜDESK<br />

Uluslararası Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına, TÜ-<br />

DESK Ulusal Etik S<strong>ta</strong>ndardına, 3568 sayılı<br />

Meslek Yasası’ndaki mesleki ahlak kuralları<br />

vb. etik kurallara atıf<strong>ta</strong> bulunulmadığı ve<br />

paralellik sağlanmadığı,<br />

• Denetçilere şirketlerin denetim sürecinde<br />

her türlü bilgi, belge temini ve her türlü des-<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

teğin gösterileceğini teminat altına alan ifadelerin<br />

dercedilmesinde yarar görüldüğü,<br />

• Denetim ve muhasebe s<strong>ta</strong>ndartları konusunda<br />

önemli hükümler içeren <strong>ta</strong>sarıda,<br />

mesleğin gerek ve yükümlülüklerine uygunluk<br />

arzedecek ve meslek mensuplarının<br />

haklarını koruyacak <strong>ta</strong>rzda düzeltme ve<br />

iyileştirmelerin yapılması zorunluluğunun<br />

TÜRMOB’a bildirilmesinde yarar mü<strong>ta</strong>laa<br />

edildiği,<br />

• Ha<strong>ta</strong>lı, çelişkili, eksik ve noksan düzenlemelerin<br />

giderilmesi ile denetim s<strong>ta</strong>ndartları,<br />

denetim süreci ve denetim s<strong>ta</strong>ndartları<br />

otoritesi baş<strong>ta</strong> olmak üzere meslek, meslek<br />

erbabı ve kurumsal meslek örgütünün geleceğe<br />

yönelik hakları açısından gereken<br />

girişimlerin TÜRMOB nezdinde yapılmasında<br />

yarar görüldüğü,<br />

• Ayrıca, 88.maddenin 2.fıkrasında, “uygulamada<br />

birliği sağlamak” ifadesinin anlaşılırlık<br />

açısından “uygulama birliği sağlamak”<br />

ya da “uygulamada birlik ve beraberliği<br />

sağlamak” olarak <strong>ta</strong>dil edilmesinin uygun<br />

olacağının düşünüldüğü,<br />

• Madde 88.(2)de, “….uygulamada birliği<br />

sağlamak ve finansal <strong>ta</strong>blolara uluslar arası<br />

pazarlarda geçerlilik kazandırmak amacıyla,<br />

UFRS’ye <strong>ta</strong>m uyumlu olacak şekilde, yalnız<br />

Türkiye Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu<br />

<strong>ta</strong>rafından belirlenip yayınlanacağı”nın zikredildiği,<br />

aynı ifadeyi <strong>ta</strong>kip edecek şekilde<br />

“…………..denetim uygulamalarında birliği<br />

sağlamak ve yapılan denetimlere uluslar<br />

arası geçerlilik kazandırmak amacıyla,<br />

Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu (TÜ-<br />

DESK) <strong>ta</strong>rafından yayınlanan Uluslararası<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına uyumlu olacak şekilde,<br />

yalnız Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları<br />

Kurulu <strong>ta</strong>rafından belirlenip yayınlanacağı”<br />

şeklinde ekleme yapılarak madde metninin<br />

denetim konusundaki boşluğu giderecek<br />

<strong>ta</strong>rzda düzeltilmesinde yarar görüldüğü,<br />

bu tür bir düzeltmenin yapılmaması durumunda,<br />

işin denetim <strong>ta</strong>rafında uygulama<br />

birliğinin sağlanması ve yapılacak denetime<br />

uluslararası pazarlarda geçerlilik kazandırma<br />

ve uluslararası kurallara uyumun<br />

temini hususlarının gözardı edilmesi sonucunu<br />

doğuracağı, hem uluslararası denetim<br />

s<strong>ta</strong>ndartlarına hem de bu s<strong>ta</strong>ndartlara <strong>ta</strong>m<br />

uyum şartının zikredilmemiş olma sonucunun<br />

or<strong>ta</strong>ya çıkacağının düşünüldüğü,<br />

• Ayrıca, denetime ilişkin düzenlemelerin,<br />

yukarıdaki belirtilen doğrultuda TÜDESK-<br />

Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu’nca<br />

belirlenip yayınlanacağı hükmünün de<br />

madde 88 (2) in devamına eklenmesinde<br />

yarar görüldüğü,<br />

• 88.md.2.fıkrada geçen “…..uluslararası<br />

pazarlar” ibaresindeki pazarlar ifadesi uygun<br />

düşmemiş olup, ibarenin “….<strong>ta</strong>blolara<br />

uluslararası kabul ve geçerlilik” şeklinde<br />

düzeltilmesi uygun olacaktır.<br />

• Madde 88’in 3. fıkrasında yer alan “ değişik<br />

ölçütteki işletmeler” deyimindeki ölçüt ibaresinin,<br />

ve farklı yoruma meydan vermeyecek,<br />

kastedileni or<strong>ta</strong>ya koyacak ve daha<br />

anlaşılacak şekilde düzeltilmesinde yarar<br />

görüldüğü,<br />

• Tasarı önsözünde TTK <strong>ta</strong>sarısıyla birlikte<br />

T.B.M.M.den geçirileceği öne sürülen TTK<br />

Uygulama Kanunu Tasarısı’nın da TTK<br />

Tasarısı ile eşzamanlı olarak web sitesinde<br />

yayınlanarak kamuoyunun bilgi ve görüşlerine<br />

sunulmasında yarar görüldüğü,<br />

• Madde 64 de defter tutma yükümlülüğü<br />

açıklanırken TMS ve UFRS’ye gönderme<br />

yapılmasının olumlu mü<strong>ta</strong>laa edildiği, bu<br />

s<strong>ta</strong>ndartlara uyumun kanunun yürürlüğe<br />

girmesiyle ilk kez yasalaştırılmış olacağı,<br />

Bu sayede TMSK ve yayınladığı s<strong>ta</strong>ndartların<br />

da yasal bir s<strong>ta</strong>tü kazanacağı, bunun<br />

ticari hayat için olumlu bir gelişme olarak<br />

değerlendirildiği,<br />

• Yine madde 64/3 de ticari defterlerin açılış<br />

ve kapanışlarının noterce onaylanması<br />

zorunlu hale getirildiği, onayın yapılış şeklinin<br />

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tebliğiyle<br />

belirleneceğinin hüküm altına alındığı,<br />

ilgili bakanlığın bu belirlemeyi yaparken<br />

diğer kanunlarla paralellik sağlamaya özen<br />

göstermesinde ve yine gerekli koordineyi<br />

<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

10


<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

11<br />

sağlayarak Türkiye Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları<br />

Kurulu-(TMSK) ve TÜRMOB/TÜDESK-<br />

Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu’nun<br />

görüşünü alması gerektiğinin madde metnine<br />

ilave edilmesinde yarar görüldüğü,<br />

• Madde 147/4 ve madde 148/4 de tüm or<strong>ta</strong>kların<br />

onaylaması halinde, küçük ve or<strong>ta</strong><br />

ölçekli or<strong>ta</strong>klıklar birleşme raporu ve raporun<br />

denetiminden vazgeçebilirler hükmü<br />

bulunmak<strong>ta</strong>dır, hükmü ile küçük ve or<strong>ta</strong><br />

ölçekli işletmelere bağımsız denetleme konusunda<br />

koşullu bir istisna getirilmiştir.<br />

Bu kanunun ve denetimin ruhuna aykırıdır<br />

Geçmişteki olumsuz tecrübeler ve kanunun<br />

“gerçek“ denetime yönelik “ruhu“<br />

gözönüne alınarak, istisnanın kanunun<br />

ruhuna aykırılık ve çelişki teşkil etmemesi<br />

için kaldırılmasının gerekli görüldüğü,<br />

• 147.madde.’nin (b) fıkra başlığı “birleşme<br />

raporu” ismini <strong>ta</strong>şımak<strong>ta</strong>dır. Bunun daha<br />

anlaşılır şekilde, “Or<strong>ta</strong>klıklar birleşme raporu”<br />

olarak <strong>ta</strong>dilinde anlaşılırlık açısından<br />

yarar görülmektedir. Ayrıca, 148. md.nin 1.<br />

fıkrasında; Birleşme sözleşmesi ve birleşme<br />

raporunun denetlenmesi ibarelerinden bahsedilmektedir.<br />

Bu ibarelerin “Or<strong>ta</strong>klıklar<br />

Birleşme sözleşmesi ve Or<strong>ta</strong>klıklar birleşme<br />

raporunun denetlenmesi” şeklinde değiştirilmesinde<br />

yarar görüldüğü,<br />

• Büyük ölçekli şirketlerde bağımsız denetimin<br />

bir şekilde zaten bulunduğu, dolayısıyla<br />

kanun <strong>ta</strong>sarısında kastedilen denetimin,<br />

zikredilen bağımsız denetimle aynı<br />

denetim olup olmadığı hususuna <strong>ta</strong>sarı<br />

metninde açıklık getirilmesinde yarar görüldüğü,<br />

• Tasarı maddelerinde büyük ve küçük ölçekli<br />

or<strong>ta</strong>klık denetiminden bahsedilmekte<br />

iken, bilhassa or<strong>ta</strong> ölçekli or<strong>ta</strong>klık denetimine<br />

arzu edilen ölçüde yer verilmediği ve<br />

açıklık kazandırılmadığının gözlendiği,<br />

• Kanun’un ve denetime ilişkin maddelerin değişiminden<br />

gerçek anlamda denetim amaçlandığına,<br />

3568 sayılı meslek erbabınca yapılacağı<br />

ve kanunda dile getirilen or<strong>ta</strong>klık sayısı<br />

ile meslek erbabı sayısının önem arzettiği<br />

dikkate alınarak; bilhassa yasadaki denetçi<br />

<strong>ta</strong>nımına açıklık kazandırabilmek ve denetimlerin<br />

meslek erbabına göre planlamasını<br />

yapabilmek açısından, büyük-or<strong>ta</strong>-küçük<br />

ölçekli or<strong>ta</strong>klık sayısına ilişkin is<strong>ta</strong>tistiksel<br />

bir çalışmanın yapılması ve sonuçlarının<br />

zikredilen bağlamda değerlendirilmesinde<br />

yarar mü<strong>ta</strong>laa edildiği,<br />

• Tasarıda, özvarlık ve sermaye tespiti konusunda<br />

bilirkişi a<strong>ta</strong>ma yetkisinin mahkemenin<br />

insiyatifinden çıkarılmasında<br />

yarar görüldüğü, ayrıca bilirkişilerin teknik<br />

bilgi birikimiyle hakime yardımcı olan<br />

kişi olması <strong>ta</strong>nımından hareketle, özvarlık<br />

tespitinin mali <strong>ta</strong>blo yorumuna dayalı olması,<br />

mali <strong>ta</strong>blo yorumunun uzmanlık gerektirmesi<br />

ve bu konudaki uzmanların da<br />

3568 sayılı yasa uyarınca meslek mensuplarından<br />

oluşması gibi nedenlerle, bilirkişilerin<br />

bizatihi ve istisnasız şekilde meslek<br />

mensuplarından oluşması gerektiği,<br />

İfadenin kalması durumunda hem bilirkişi<br />

a<strong>ta</strong>mada 3568 sayılı yasaya aykırı olarak<br />

meslek erbabı olmayanların bilirkişi olarak<br />

a<strong>ta</strong>nma riskinin hem de hakimin <strong>ta</strong>ktir<br />

yetkisinin çiğnendiği iddialarının gündeme<br />

gelmesinin ihtimal dahilinde görüldüğü,<br />

buna ilaveten, bilirkişilerin hakimce a<strong>ta</strong>nmasından<br />

<strong>ta</strong>sdik makamı kastediliyor ise,<br />

bunun ticaret odaları, ticaret sicil memurluklarına<br />

alınmasında, şirket kuruluş, birleşme,<br />

sermaye artırımı vb.konularda daha<br />

hızlı hareket imkanı sağlayacağı ve gereksiz<br />

bürokrasiyi azal<strong>ta</strong>cağının düşünüldüğü,<br />

• Yeni TTK Tasarında açılış <strong>ta</strong>sdiklerine ilaveten<br />

ayrıca kapanış <strong>ta</strong>sdiklerinin getirilmiş<br />

olmasının da konuya yönelik ciddiyeti<br />

artırıcı ve veri <strong>ta</strong>banını güçlendirici etkiler<br />

dikkate alınarak olumlu değerlendirildiği,<br />

• Ro<strong>ta</strong>syon konusunun iyi <strong>ta</strong>nımlanmasında<br />

ve SPK’ya benzer şekilde üstüste beşer yıl<br />

gibi bir ifadenin uygunluğunun değerlendirilmesinde<br />

yarar görüldüğü,<br />

• Denetimin amaca uygun ve “gerçek” bir<br />

denetim olması konusunda Kanunun ruhuna<br />

uygunluğunu tesis amacıyla, denetim<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


kuruluşlarının denetim ücretlerini denetledikleri<br />

şirketlerden değil, oluşturulacak<br />

bir fondan alınmasının uygun olacağının<br />

düşünüldüğü, belirlenecek bir kıs<strong>ta</strong>sa göre<br />

denetlenecek şirketlerin denetim ücretlerini<br />

fona yatırması, denetim kuruluşlarınca<br />

da ücretin bu fondan alınması gibi bir uygulamanın,<br />

denetleyen ve denetlenen arasında<br />

doğrudan bir para alışverişini engelleyerek<br />

<strong>ta</strong>m bağımsızlığı artırıcı bir faktör<br />

olarak değerlendirildiği,<br />

• Md.287 (1.) fıkrasında; “Tasfiye memurları,<br />

önceden seçilmişlerse şirketin infisâhını<br />

ve sonradan or<strong>ta</strong>klarca seçilmiş veya<br />

mahkemece a<strong>ta</strong>nmışlarsa seçimlerinden ve<br />

a<strong>ta</strong>nmalarından hemen sonra şirket işlerini<br />

gören kimseleri davet ederek onlarla birlikte,<br />

gelmedikleri <strong>ta</strong>kdirde yalnız başlarına<br />

şirketin finansal durumunu gösteren bir<br />

envanter ile bir bilânço düzenlerler. Tasfiye<br />

memurları gerek görürlerse şirket mallarına<br />

değer biçmek için uzmanlara başvurabilirler.”<br />

hükmü bulunmak<strong>ta</strong>dır. Konu<br />

başlığının başlangıç envanteri ve bilançosu<br />

olduğu, maddenin ruhunun şirketin finansal<br />

durumunu gösteren bir envanter ve<br />

bilanço çıkarmak olduğu ve mali <strong>ta</strong>bloyu<br />

ilgilendirdiği gözönüne alındığında, maddedeki<br />

“<strong>ta</strong>sfiye memurları…..uzmanlara<br />

başvurabilir” hükmündeki “uzmanlar”<br />

ibaresinin “3568 sayılı Yasa doğrultusunda<br />

ruhsat almış meslek mensupları” olarak<br />

düzeltilmesinin gerekli görüldüğü,<br />

• Madde 344 le sermaye şirketlerinin kuruluş<br />

sermayelerinin %25’i peşin , kalanının<br />

da yirmi dört ay içerisinde ödenmesi yasal<br />

zorunluluk altına alınarak üçüncü kişilerin<br />

hakları korunmak istenmiştir. Uygulamada<br />

faaliyet hacmine oranla yeterli sermayesi<br />

olmayan şirket kurulumlarının yaygınlık<br />

arzetmesi ve karşılaşılan olumsuz sonuçlar<br />

gözönüne alınarak, Kuruluş sermayesinin<br />

%25 inin peşin ödenmesi , kalanının ödenmesinin<br />

de yasal bir sürece bağlanması,<br />

asgari sermayenin ödenip ödenmediğini<br />

teminat altına alma, banka bloke teyit mektubu,<br />

bankaya bloke şartı vb. gibi sermaye<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

<strong>ta</strong>ahhüdüne yönelik ciddiyeti artırıcı hükümlerin<br />

<strong>ta</strong>sarıya konulmasında ve bütün<br />

bunların gerçekleştirildiğinin kuruluş denetim<br />

raporlarına bağlanmasının yasal zorunluluk<br />

altına alınmasında yarar görüldüğü,<br />

• Tasarının 351.madde başlığında geçen<br />

“kuruluş denetçisi raporu” ibaresinin “kuruluşa<br />

ilişkin yetkili denetçi raporu” olarak<br />

<strong>ta</strong>dilinde yarar görüldüğü,<br />

• Madde 404 ve ilgili fıkralarda geçen “Denetçinin<br />

sır saklamadan doğan sorumluluğu”<br />

başlığının denetçinin sorumlulukları<br />

baz alınarak yeniden ele alınarak düzenlenmesinde<br />

ve/veya bu konuda TÜDESK<br />

Uluslararası Denetim S<strong>ta</strong>ndartları, 3568 sayılı<br />

Yasa ve mali müşavirlik mevzuatı, SPK<br />

ve diğer ilgili referans kaynaklara kanun<br />

metninde gerekli atıflarda bulunulmasında<br />

yarar görüldüğü<br />

• Yasada çerçevesi çizilen ve hüküm altına<br />

alınan bağımsız denetimi yapacak bağımsız<br />

denetim kuruluşlarına ve meslek mensuplarına<br />

ilişkin çalışma usul, esas ve s<strong>ta</strong>ndartları<br />

belirleme ve denetim yetkisi verme<br />

konularında TÜRMOB’a yasal yetki verilmesinin<br />

gerekli görüldüğü,<br />

• Md.378’de “Tehlikelerin Erken Teşhisi”<br />

şeklindeki başlığın eksik <strong>ta</strong>nımlandığının<br />

düşünüldüğü, bu başlığın SPK seri:X No.19<br />

sayılı Tebliğine paralel olarak “Denetimden<br />

Sorumlu Komite”” şeklinde <strong>ta</strong>dilinde<br />

yarar görüldüğü, madde içeriğinde tehlikelerin<br />

erken teşhisine yönelik “uzman bir<br />

komite” kurulmasından bahsedildiği, buna<br />

karşın, komite üyelerinin sayısının ne olacağı,<br />

kimlerden oluşacağı vb. hususlara yer<br />

verilmediği, bu hususların madde gerekçesinde<br />

dile getirilen hususları da kapsayacak<br />

<strong>ta</strong>rzda kanun maddesine dercedilmesinde<br />

yarar görüldüğü, ayrıca, madde gerekçesi<br />

paralelinde ilgili madde içeriğine, komitenin,<br />

risklerin tesbiti ve iç kontrol sistemlerinin<br />

varlığını ve/veya işleyişinin etkinliğini<br />

gözetir’ şeklindeki görevin açıkça dercedilmesinde<br />

yarar görüldüğü,<br />

• Madde 398:1.fıkrada “Dürüst Resim” ilke<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

12


<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

13<br />

sinin yanlış anlamaya meydan vermeyecek<br />

şekilde net olarak <strong>ta</strong>nımlanmasında yarar<br />

görüldüğü, maddede denetimin bir muhasebe<br />

denetimi olduğundan ve şirketin<br />

durumunun “dürüst resim” ilkesine uygun<br />

yansıtılıp yansıtılmadığından bahsedildiği,<br />

bu nedenle “Dürüst resim ilkesi” yle anlatılmak<br />

istenilenin aşağıdaki şekilde açıkça<br />

or<strong>ta</strong>ya konularak belirsizliğin or<strong>ta</strong>dan kaldırılmasında<br />

ve Dürüst resim ilkesi’nin <strong>ta</strong>riflenmesi<br />

ile ilgili olarak, md.398 1.fıkrasının<br />

birinci paragrafında geçen, “………….<br />

Denetleme(denetim), denetçilik mesleğinin<br />

gerekleri ile meslek etiğine ve uluslararası<br />

s<strong>ta</strong>ndartlara uygun olarak ve özenle yapılır”<br />

cümlesini <strong>ta</strong>kip etmek üzere madde<br />

metninin muhasebe ilkeleri, şeffaflık ve<br />

muhasebe s<strong>ta</strong>ndartları ışığında aşağıdaki<br />

şekilde düzeltilmesinde yarar görüldüğü,<br />

“………Denetim, şirketin veya topluluğun,<br />

finansal durumunun, finansal performansının<br />

(faaliyet sonuçlarının) ve nakit<br />

akışlarının gerçeğe uygun olarak sunulup<br />

sunulmadığını, sunulmamış ise bunun sebeplerini,<br />

bu birinci fıkranın ikinci cümlesi<br />

anlamında aykırılıkları ve yanlışları açıkça<br />

or<strong>ta</strong>ya koyacak <strong>ta</strong>rzda yapılır ve gerçeği<br />

dürüstçe belirtir. Finansal <strong>ta</strong>bloların gerçeğe<br />

uygun olarak sunumu, işlemlerin sonuçlarının<br />

diğer olayların ve koşulların varlıklar,<br />

yabancı kaynaklar, gelir ve giderlerin <strong>ta</strong>nımlarına<br />

ve <strong>ta</strong>hakkuk kriterlerine sadık kalınarak<br />

sunulmasıdır. Finansal <strong>ta</strong>blolardaki<br />

bilgilerin gerçek durumu yansı<strong>ta</strong>bilmesi için<br />

anlaşılabilir, ihtiyaca uygun ve karşılaştırılabilir<br />

olması gerekir. Denetimde finansal<br />

<strong>ta</strong>bloların bu kriterlere uygun düzenlenip<br />

düzenlenmediği incelenir.”<br />

• Madde 398’e ilişkin olarak, yasanın ekonomik<br />

yaşamın temel ve “ana” yasalarından<br />

biri olduğu dikkate alınarak, Denetim<br />

amacının iyi <strong>ta</strong>riflenmesinde yarar umulduğu,<br />

denetimden ne beklendiğinin daha<br />

açık ve anlaşılabilir <strong>ta</strong>rzda <strong>ta</strong>sarının 398<br />

maddesine dercedilmesinde yarar görüldüğü,<br />

Madde 399 (1-9) de yer alan Denetçi<br />

<strong>ta</strong>nımındaki karmaşıklığı giderme ve anlaşılırlığı<br />

temin bakımından denetçi <strong>ta</strong>nımının<br />

basit ve anlaşılır bir Türkçe anlatımla<br />

sadeleştirilmesinde yarar görüldüğü,<br />

• 400.md. “katlanılması güç durum” ibaresinin,<br />

401.maddede “gerekli imkanları”, “gecikmeksizin”<br />

ve “yavru ve ana şirket”, 402.<br />

maddedeki “ denetçilerin yönetim kurulunun<br />

yaptığı <strong>ta</strong>hlilleri özellikle irdeleyeceği”,<br />

“ağır surette ihlal” ve “malvarlıksal” ibarelerinin<br />

yanlış anlamaya meydan vermeyecek<br />

<strong>ta</strong>rzda açık biçimde <strong>ta</strong>riflenerek netleştirilmesinde<br />

yarar görüldüğü,<br />

• Madde 402: nin ilgili yerine altı çizili ifadelerin<br />

eklenmesinde yarar görüldüğü,<br />

Madde 402.(..geçmiş iki yılla ya<strong>ta</strong>y ve dikey<br />

karşılaştırmaları da), Madde 402:7.fıkra:..<br />

iç gözetim teşhis ve iç kontrol sisteminin<br />

geliştirilmesi….,<br />

• Madde 403: 4.fıkraya SPK; BDDK, TÜR-<br />

MOB/TÜDESK, 3568 sayılı Yasa paralelinde<br />

gerekli atıfların yapılmasında yarar<br />

görüldüğü,<br />

• Tasarının kar, kazanç ve <strong>ta</strong>sfiye paylarını<br />

düzenleyen 507 ve devamı maddelerinde<br />

ifade edilen “bilanço karı” ve “safi kar”<br />

terimlerinin “geçmiş yıl zararları düşüldükten<br />

sonra kalan yıllık dönem net<br />

karı” şeklinde düzeltilmesinin gerekli görüldüğü,<br />

• Tasarının Yedek Akçeleri düzenleyen 519<br />

ve devamı maddelerinde ifade edilen “yıllık<br />

kar” <strong>ta</strong>nımının “geçmiş yıl zararları<br />

düşüldükten sonra kalan yıllık dönem<br />

net karı” şeklinde düzeltilmesinin gerekli<br />

görüldüğü,<br />

• Tasarı madde 524 de “…..veya kaçınma<br />

notu” ndan sonra gelmek üzere “…içeren<br />

denetçi raporu” ibaresinin eklenmesinde<br />

yarar görüldüğü,<br />

• Tasarıda geçen onay yazısı, kaçınma yazısı<br />

vb. ifadelerin SPK düzenlemesindeki<br />

“olumlu”, “olumsuz” ve “şartlı görüş” hükümleri<br />

ışığında ve paralellik açısından değerlendirilmesinde<br />

yarar görüldüğü<br />

• Madde 586 da limitet şirketlerde kuruluş<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


denetçisi <strong>ta</strong>nımlanırken kuruluş denetçisinin<br />

bağımsız denetleme kuruluşu olabileceği<br />

gibi limitet şirketlerde kuruluş denetçilerinin<br />

bir YMM veya bir SMMM de<br />

olabileceğinin hüküm altına alındığı, yani<br />

AŞ’lerde iki olan sayının bire indirildiği,<br />

kanunun amacının gerçek denetim olması,<br />

limitet şirketlerin de sermayelerine oranla<br />

çok büyük mon<strong>ta</strong>nlı faaliyet hacmine sahip<br />

olmaları nedeniyle, çapraz kontrol (crosscheck)<br />

ve farklı ikinci göz anlamında bu<br />

şirketlerde de sayının 2 YMM ve/veya 2<br />

SMMM olarak düzenlenmesinde yarar görüldüğü,<br />

• Md. 1501.2.fıkranın a bendindeki (...aktifteki<br />

zararın çıkarılmasıyla….) devam eden<br />

ibarenin “aktif toplamı” olarak revize edilmesinde<br />

sadelik ve anlaşılabilirliği temin<br />

açısından yarar görüldüğü<br />

3. Sonuç ve Genel Değerlendirme<br />

Sonuç olarak, yeni TTK Taslağı, gerçek<br />

denetimden ve denetçi bağımsızlığı ilkesini<br />

gözardı eden eski TTK’ya göre, ilgili hususlarda<br />

birçok önemli konuda günümüzü yakalayan ve<br />

AB müktesebatına uyum sağlayan çok sayıda<br />

çağdaş yenilik ve düzenlemeyi beraberinde<br />

getirmektedir. Tasarının AB müktesebatıyla<br />

paralellik arayışı içinde ele alındığı ve<br />

bu kapsamda önemli mesafe katedildiği<br />

görülmektedir.<br />

Denetçilerin (denetleme kurulu olarak) şirketin<br />

iç organı olmak<strong>ta</strong>n çıkarılıp, denetim görevinin<br />

bağımsız denetim şirketlerine ve meslek<br />

mensuplarına verilmesi, <strong>ta</strong>sarının en önemli<br />

yeniliklerinden biridir. Bu düzenlemeyle,<br />

mesleki yetkinliği ispatlanmış meslek<br />

mensuplarınca amaca uygun “gerçek” denetimi<br />

öngören bir mekanizma getirilmiştir.<br />

Ayrıca, Tasarının denetleme başlığı <strong>ta</strong>şıyan<br />

bölümünde, işin muhasebe ve denetim <strong>ta</strong>rafının<br />

belli eksikliklere karşın ayrı düzenlemelere <strong>ta</strong>bi<br />

tutulması olumlu görülmektedir. Uluslararası<br />

Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları-(UMS), Uluslararası<br />

Finansal Raporlama S<strong>ta</strong>ndartları-(UFRS),<br />

Türkiye Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları-TMS baş<strong>ta</strong><br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

olmak üzere Türkiye Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları<br />

Kurulu (TMSK)’nun bir otorite olarak<br />

zikredilip şahsında, ulusal ve uluslararası<br />

nitelikteki düzenleme, gelişme ve s<strong>ta</strong>ndartlara<br />

işaret edilmiş ve uyum zorunluluğu getirilmiş<br />

olması en olumlu adımlardan biri olarak<br />

nitelendirilmektedir. Muhasebe uygulamaları<br />

ve s<strong>ta</strong>ndartların sürekli değişim ve gelişim<br />

süreci içinde olması nedeniyle, bu tip bir atıf<br />

uygulama yorumları da dahil uygulama ve<br />

kavramsal çerçevede birlik sağlama açısından<br />

olumlu görülmektedir.<br />

Kanunun ruhuna uygun olarak muhasebe<br />

ve denetim s<strong>ta</strong>ndartları ve amaca uygun<br />

“gerçek” denetim konusunda adım atılmış<br />

olması olumlu olmuştur. Finansal <strong>ta</strong>blolar,<br />

birleşme, bölünme, tür değiştirme, sermayenin<br />

artırılması ve azaltılması gibi işlemlerin özel<br />

denetim kapsamına alınması, şeffaflık, hesap<br />

verilebilirlik ve kurumsal yönetim ilkeleri<br />

açısından katkı sağlayıcı yenilikler olarak<br />

değerlendirilmektedir.<br />

Bununla beraber, yeni TTK Tasarısı, mevcut<br />

haliyle, çeşitli konularda “yerine oturmamış”,<br />

dar kapsamlı, yanlış, çelişkili, yanlış anlamalara<br />

yol açabilecek dolayısıyla düzeltilmesi gereken<br />

bazı ha<strong>ta</strong>lı düzenlemelerle beraber çeşitli<br />

eksiklikleri de içermektedir.<br />

Tasarının denetleme başlığı <strong>ta</strong>şıyan bölümdeki<br />

en önemli eksikliklerinden birisi, Denetim<br />

konusunda herhangi bir otoritenin <strong>ta</strong>sarıda<br />

zikredilmemiş olmasıdır. Ulusal mevzuat<strong>ta</strong><br />

Denetim ile ilgili otorite ve düzenlemelerin<br />

mükerrerliği, çoklu s<strong>ta</strong>ndart karmaşası ve<br />

bilhassa denetimdeki çokbaşlılık gözardı<br />

edilerek bunları giderici bir düzenlemeye <strong>ta</strong>sarı<br />

metninde yer verilmediği görülmektedir.<br />

TMSK’ya benzer şekilde, işin denetim<br />

bacağında Ulusal düzeyde yasal ve yetkili bir<br />

otorite anlamında tek elden (TÜDESK)-Türkiye<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu ve kurulun<br />

şahsında Türkçeye çevrilen Uluslararası<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartları (UDS) ve Türkiye Denetim<br />

S<strong>ta</strong>ndartlarına (TDS) işaret edilmesinde ve<br />

kurulun yetkilerinin TMSK’ya paralel şekilde<br />

belirlenmesinde yarar görülmektedir.<br />

<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

14


<strong>ta</strong>sarı<br />

Denetime ilişkin TÜDESK-Türkiye Denetim<br />

S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu <strong>ta</strong>rafından yayınlanacak,<br />

düzenlenecek ve <strong>ta</strong>kip edilecek denetim ilke,<br />

usul, teknik ve denetim s<strong>ta</strong>ndartlarına uyum<br />

zorunluluğu getirilmediği ve bu yönde bir atıfın<br />

yapılmadığı görülmektedir.<br />

Denetim alanında ulusal ve dünya ölçeğindeki<br />

gelişmeleri ve uygulamaları <strong>ta</strong>kip etmek ve<br />

uluslararası denetim s<strong>ta</strong>ndartlarını eşzamanlı<br />

tek elden ulusal düzeyde Türkiye Denetim<br />

S<strong>ta</strong>ndartı olarak yayınlayarak uygulamaya<br />

yansıtmak ve diğer ulusal otoriteler nezdinde<br />

gerekli koordineyi sağlamak konusunda Türkiye<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu-TÜDESK’in<br />

TMSK’ya benzer şekilde yasal ve yetkili tek otorite<br />

durumuna getirilmesi yarar sağlayacaktır.<br />

Dolayısıyla kavramsal ve uygulamasal çerçevede<br />

birlik ve beraberlik sağlamak açısından, denetim<br />

ve bilhassa denetçi ve denetim sürecine<br />

ilişkin nitelik, çalışma ve raporlama s<strong>ta</strong>ndartları<br />

ve düzenlemeleri konusunda baz ve referans<br />

alınacak denetim esas ve s<strong>ta</strong>ndartlarının <strong>ta</strong>sarı<br />

metnine eklenerek boşlukların giderilmesinde<br />

yarar görülmektedir.<br />

Son olarak, yer kısıtı nedeniyle ancak bir kısmı<br />

burada sunulabilen, eksik ve düzeltilmesi<br />

gereken nok<strong>ta</strong>ların, görüş, öneri ve değerlendirmeler<br />

ışığında yeniden gözden geçirilerek<br />

<strong>ta</strong>sarının düzeltilmesinde yarar görülmektedir.<br />

YAZARLARIMIZIN DİKKATİNE<br />

ASMMMO ODA BÜLTENİ YAYIN VE YAZIM KOŞULLARI<br />

1. Yazılar ASMMMO adresine daha önce kullanılmamış disket or<strong>ta</strong>mında ve A4<br />

boyutundaki kağıda 12 punto Times karakterinde bir adet çıktısı ile birlikte<br />

gönderilmelidir.<br />

2. Bültene gönderilen yazılar başka herhangi bir yayın organında yayınlanmamış<br />

olmalıdır.<br />

3. Bültenimizin iki ayda bir yayımlandığından yazılar en geç ikinci ayın 20’sine kadar<br />

gönderilmiş olmalıdır.<br />

4. Bültene gönderilen yazıların yazım ve dilbilgisi kurallarına uygun olması şarttır.<br />

5. Yazılar, Microsoft Windows Word veya Mac QuarkXPress programla yazılmalıdır.<br />

6. Yazı başlıkları 16 punto büyük harf ve bold yazılmalıdır. Giriş ve diğer bölüm<br />

başlıkları numaralı ve bold yazılmalıdır.<br />

7. Yazı başlığının sağ alt <strong>ta</strong>rafına yazarın adı ve unvanı belirtilmelidir.<br />

8. Yazarın bağlı bulunduğu kuruluş ve e-pos<strong>ta</strong> adresi, telefon ve faks numarası dipnot<br />

olarak belirtilmelidir.<br />

9. Yazıların yazarından düzeltme <strong>ta</strong>lep edilebilir.<br />

10. Bültenimize yazılacak yazılarda gönüllülük esas olmakla birlikte yayınlanan yazıların<br />

yazarına telif ücreti ödenir.<br />

11. Yazılar yazım bakımından yazarın son denetiminden geçmiş ve basılabilir olduğu<br />

kabul edilecektir. Yazı teslim edildikten sonra düzeltmeler kurumca yapılacak ancak,<br />

yazım yanlışlarının olağanın üzerinde olması, yazının geri çevrilmesi için yeteli<br />

sebep olacaktır.<br />

12. Yayınlanan yazılar yazarına iade edilmez.<br />

13. Bültende yayınlanan yazılardaki görüşler ve sorumluluklar yazının yazarına aittir.<br />

BÜLTEN<br />

15<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


Sosyal<br />

Güvenlik<br />

Reformu<br />

Üzerine Bir<br />

Değerlendirme<br />

M. Kemal OKTAR (*)<br />

(*)<br />

SMMM<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

1. GİRİŞ<br />

Devlet memurlarına sosyal sigor<strong>ta</strong> yardımları sağlamak<br />

üzere 1949 yılında çıkarılan 5434 sayılı Kanun’la TC Emekli<br />

Sandığı, işçilere sosyal sigor<strong>ta</strong> yardımları sağlamak üzere<br />

1945 yılında çıkarılan 4792 sayılı Kanunla İşçi Sigor<strong>ta</strong>ları<br />

Kurumu (Kurumun adı 1965 yılında 506 sayılı Kanunla<br />

Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar Kurumu olarak değiştirilmiştir.) ve<br />

1971 yılında çıkarılan 1479 sayılı Kanun’la da, esnaf ve<br />

sanatkarlar ve diğer bağımsız çalışanlara sosyal sigor<strong>ta</strong><br />

yardımları sağlamak üzere Bağ-Kur kurulmuştur.<br />

Ülkemizin bu üç büyük sosyal sigor<strong>ta</strong><br />

kuruluşu hizmet verdikleri kesimlerin özelliklerine<br />

uygun olarak yapılanmış ve aradan geçen uzun<br />

zaman içinde her birinin mevzuatında toplumsal<br />

değişim ve gelişmelere paralel olarak pek çok<br />

değişiklik yapılmıştır. Mevzuat<strong>ta</strong> sıkça yapılan<br />

değişiklikler, söz konusu kuruluşlarca sağlanan<br />

sigor<strong>ta</strong> yardımlarına ilişkin norm ve s<strong>ta</strong>ndartlar<br />

arasında önemli farklılıklar oluşmasına neden<br />

olmuştur.<br />

Fon birikim esasına göre kurulan, işverenler ve<br />

işçilerin ödedikleri primlerle finanse edilen sosyal<br />

sigor<strong>ta</strong> kuruluşlarımızda ilk yıllarda önemli fonlar<br />

birikmiş ise de; sistemin aktüeryal dengelerini<br />

olumsuz etkileyecek şekilde çıkarılan hizmet borçlanma<br />

yasaları, emeklilik koşullarında sıkça yapılan değişiklikler<br />

ve getirisi yüksek alanlarda değerlendirilememesi gibi<br />

nedenlerle fonlar hızla tükendiğinden, 1970 li yıllarda fiilen<br />

dağıtım sistemine geçilmiştir.<br />

Emekli aylıklarının çalışanların ödedikleri primlerle<br />

karşılandığı kuşaklar arası bir dayanışma yöntemi olan dağıtım<br />

sisteminin finansman açığı vermeden sürdürülebilmesi<br />

için, prim ödeyenlerle emekli aylığı alanların sayıları arasında<br />

sağlıklı bir denge kurulması zorunludur. Bu dengenin<br />

kurulabilmesi de, sistemdeki her emekli karşılığında asgari<br />

dört sigor<strong>ta</strong>lının prim ödemesi ile sağlanabilmektedir.<br />

Emeklilik koşullarının kolaylaştırılması, işsizliğin<br />

artması ve kayıt dışı istihdamın giderek yaygınlaşması gibi<br />

nedenlerle, emeklilerle prim ödeyenler arasındaki oran<br />

1994 yılında ½’ye düştüğünden, çalışanların ödedikleri<br />

primlerle emekli aylıkları karşılanamaz hale gelmiş ve<br />

sistemin finansman açıkları Hazine <strong>ta</strong>rafından karşılanmaya<br />

başlanmıştır.<br />

eleştiri<br />

BÜLTEN<br />

16


eleştiri<br />

BÜLTEN<br />

17<br />

Giderek büyüyen finansman açıklarının<br />

genel bütçe üzerindeki yükünün ciddi boyutlara<br />

ulaşması üzerine 1999 yılında yapılan sosyal<br />

güvenlik reformu ile, ilk defa sosyal sigor<strong>ta</strong><br />

kapsamına girecekler için emeklilik yaşı<br />

kadınlarda 58’e erkeklerde 60’a yükseltilmiş<br />

ve emeklilik için doldurulması gereken<br />

prim ödeme gün sayısı da, Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar<br />

Kurumu’na <strong>ta</strong>bi olan sigor<strong>ta</strong>lılar için 5000’den<br />

7000’e çıkarılmıştır. Ayrıca gelirleri artıracak,<br />

giderleri azal<strong>ta</strong>cak nitelikte çeşitli düzenlemeler<br />

yapılmıştır.<br />

2. NEDEN YENİDEN SOSYAL<br />

GÜVENLİK REFORMU<br />

1999 yılında yapılan söz konusu<br />

değişikliklerin üzerinden henüz beş yıl geçmiş<br />

olmasına rağmen:<br />

• Sosyal güvenlik kurumlarının 2003 yılı<br />

toplam harcamalarının milli gelire oranının<br />

%11 gibi yüksek bir düzeye ulaştığı,<br />

• 65 yaş ve üstü nüfusun toplam nüfus<br />

içindeki payının artmasının, sosyal güvenlik<br />

sisteminin gelirlerinin azalması giderlerinin<br />

artması sonucunu doğurduğu,<br />

• Ülkemizin şu anda genç bir nüfus yapısına<br />

sahip olmasına karşın, geleceğe ilişkin<br />

projeksiyonlara göre nüfusun hızla yaşlanacağı<br />

ve dolayısıyla sosyal güvenlik harcamalarının<br />

giderek daha da ar<strong>ta</strong>cağı,<br />

• İşgücünün % 52 sine karşılık gelen<br />

yaklaşık 11 milyon yurt<strong>ta</strong>şımızın kayıt dışı<br />

olduğu,<br />

• Erken emekliliğe olanak veren düzenlemeler<br />

nedeniyle emekli aylığı alma sürelerinin<br />

kadınlarda 35, erkeklerde ise 28 yıla<br />

kadar çıkabildiği,<br />

• Ülkemizde or<strong>ta</strong>lama hayat<strong>ta</strong> kalma<br />

beklentisinin giderek yükselmekte olduğu,<br />

• Emekli aylıklarının, çalışırken alınan<br />

ücretlere çok yakın hat<strong>ta</strong> daha fazla olduğu,<br />

• 1999 yılında yapılan reformun SSK ve<br />

Bağ-Kur ‘da geçici bir iyileşme sağladığı<br />

ancak son dört yılda açıkların tekrar artış<br />

eğilimine girdiği, 1999 yılında yapılan reform<br />

kapsamı dışında tutulan Emekli Sandığında<br />

ise, açıkların çok daha hızlı arttığı,<br />

• Sosyal güvenlik kurumlarının uyguladığı<br />

norm ve s<strong>ta</strong>ndartlarda ciddi farklılıklar<br />

bulunduğu,<br />

• Halen dağınık bir görünümde olan<br />

emeklilik, sağlık, sosyal yardım ve sosyal<br />

hizmetleri tek çatı altında toplayacak bir<br />

kurumsal yapılanmaya gidilmesinin zorunlu<br />

olduğu,<br />

Gerekçeleri ile yeniden sosyal güvenlik reformu<br />

gündeme getirilmiş ve bu kapsamda hazırlanan<br />

Emeklilik Sigor<strong>ta</strong>sı, Genel Sağlık Sigor<strong>ta</strong>sı,<br />

Primsiz Ödemeler ve Sosyal Güvenlik Kurumu<br />

Kanun Tasarıları bir süre kamuoyunda<br />

<strong>ta</strong>rtışıldık<strong>ta</strong>n sonra, Emeklilik Sigor<strong>ta</strong>sı Kanun<br />

Tasarısı ile Genel Sağlık Sigor<strong>ta</strong>sı Kanun<br />

Tasarısı birleştirilerek, “Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar ve<br />

Genel Sağlık Sigor<strong>ta</strong>sı Kanunu Tasarısı” adı ile<br />

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmuştur.<br />

3. SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL<br />

SAĞLIK SİGORTASI KANUN<br />

TASARISINA GENEL BİR BAKIŞ<br />

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmuş<br />

bulunan Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar ve Genel Sağlık<br />

Sigor<strong>ta</strong>sı Kanun Tasarısı’nın genel sağlık sigor<strong>ta</strong>sına<br />

ilişkin hükümlerinin değerlendirilmesini<br />

konunun uzmanlarına bırakarak sosyal sigor<strong>ta</strong><br />

yardımlarına ilişkin değişikliklere baktığımızda,<br />

aşağıdaki tespitlerin <strong>ta</strong>rtışılması gereği or<strong>ta</strong>ya<br />

çıkmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Tasarının kamuoyuna açıklanan temel<br />

amaçlarından birisi, sosyal sigor<strong>ta</strong> yardımlarına<br />

hak kazanma koşulları ve sağlanan yardımlar<br />

bakımından Emekli Sandığı, Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar<br />

Kurumu ve Bağ-Kur sigor<strong>ta</strong>lıları arasında<br />

norm/s<strong>ta</strong>ndart birliği sağlanmasıdır.<br />

Norm/s<strong>ta</strong>ndart birliği gündeme geldiğinde;<br />

kazanılmış ve beklenen hakların bir anda<br />

or<strong>ta</strong>dan kaldırılabileceğine ihtimal verilmedi-<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


ğinden, kamu oyunda herkesin durumunun<br />

iyileştirileceği yönünde haklı bir beklenti or<strong>ta</strong>ya<br />

çıkmak<strong>ta</strong> ve bu beklentinin karşılanması<br />

ek finansman kaynaklarını gerektirmektedir.<br />

Bu nedenle sosyal güvenlik kuruluşlarının tek<br />

çatı altında toplanması ve sigor<strong>ta</strong> yardımlarında<br />

norm/s<strong>ta</strong>ndart birliğine gidilmesi 1960’lı<br />

yıllardan beri gündemde olmasına rağmen, bu<br />

konuda bir gelişme sağlanamamıştır.<br />

Öte yandan s<strong>ta</strong>tüleri, iş ilişkileri ve çalışma<br />

koşulları birbirinden farklı üç ayrı kesimin<br />

sosyal sigor<strong>ta</strong> hak ve yükümlülüklerini düzenleyen<br />

ve zaman içinde yapılan değişikliklerle<br />

de birbirinden iyice farklılaşan üç ayrı yasadaki<br />

hükümlerin, kanun yapma tekniğine uygun<br />

olarak, tek yasa haline getirilmesinde de ciddi<br />

zorluklar vardır.<br />

Kanun Tasarısında ise; yardıma hak kazanma<br />

koşullarından ağır olanları sağlanan<br />

yardımlardan da alt s<strong>ta</strong>ndart grupları baz alınarak,<br />

gelirleri artıracak giderleri azal<strong>ta</strong>cak düzenlemelerle<br />

norm/s<strong>ta</strong>ndart birliği sağlamaya<br />

çalışıldığı, emeklilik koşullarının abartılı bir<br />

şekilde ağırlaştırıldığı, kimi kazanılmış ve beklenen<br />

hakların kaldırıldığı görülmektedir.<br />

Her biri yüzlerce asıl, ek ve geçici<br />

maddeden oluşan ve çok farklı hükümler içeren<br />

Emekli Sandığı, Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar ve Bağ-Kur<br />

Kanunlarını birleştirerek tek kanun haline<br />

dönüştürmek için, benzer hükümlerin kimi<br />

hallerde alt al<strong>ta</strong> yazılarak aynen korunduğu kimi<br />

hallerde de iç içe geçirilerek tek madde haline<br />

getirilmeye çalışıldığı ve böylece mevzuatın<br />

anlaşılamaz hale getirildiği, kamu görevlilerine<br />

ilişkin bazı ayrıcalıkların da norm/s<strong>ta</strong>ndart<br />

birliği dışında tutulduğu anlaşılmak<strong>ta</strong>dır.<br />

4. TASARI BU ŞEKİLDE<br />

KANUNLAŞIRSA NELER OLACAK<br />

Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar ve Genel Sağlık Sigor<strong>ta</strong>sı<br />

Kanun Tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne<br />

sunulduğu şekilde kanunlaşırsa:<br />

• Tasarının kanunlaşarak yürürlüğe<br />

girmesinden sonra ilk defa sigor<strong>ta</strong>lı<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

olacaklar; kadın ise 58, erkek ise 60<br />

yaşını doldurmadan ve en az 9000 gün<br />

prim ödeme koşulunu yerine getirmeden<br />

emekli olamayacak.<br />

• Kadın için 58, erkek için 60 olan<br />

emeklilik yaşı 01.01.2036 <strong>ta</strong>rihinden<br />

başlayarak her yıl birer yaş ar<strong>ta</strong>cak ve<br />

01.01.2075 <strong>ta</strong>rihinden itibaren kadın<br />

ve erkek için 68 yaşını doldurmuş olma<br />

koşulu aranacak.<br />

• Toplam olarak en az 5400 gün prim<br />

ödemiş olanlara, yukarıda belirtilen<br />

emeklilik yaşlarına 3 yıl eklenerek<br />

bulunacak yaşı doldurmaları koşuluyla,<br />

azaltılmış yaşlılık aylığı bağlanabilecek.<br />

• Sigor<strong>ta</strong>lı olarak ilk defa çalışmaya<br />

başladığı <strong>ta</strong>rihte malul bulunanlar, 15<br />

yıl sigor<strong>ta</strong>lılık süresi ve 4000 gün prim<br />

ödeme koşullarını yerine getirdiğinde,<br />

yaş koşulu aranmadan azaltılmış yaşlılık<br />

aylığı alabilecek.<br />

• Özürlü sigor<strong>ta</strong>lılardan sakatlık<br />

derecesi;<br />

%60 - %65 arasında olanlar en az 16 yıl<br />

sigor<strong>ta</strong>lılık süresi ve en az 4000 gün prim<br />

ödeme koşulunu,<br />

%50 - %60 arasında olanlar en az 18 yıllık<br />

sigor<strong>ta</strong>lılık süresi ve en az 4360 gün prim<br />

ödeme koşulunu,<br />

%45 -%50 arasında olanlar en az 20 yıllık<br />

sigor<strong>ta</strong>lılık süresi ve en az 4720 gün prim<br />

ödeme koşulunu,<br />

Yerine getirdiklerinde, belli bir yaşı<br />

doldurmuş olma koşulu aranmadan azaltılmış<br />

yaşlılık aylığından yararlanabilecekler. (madde<br />

38)<br />

68 yaş koşulunun uygulanacağı 2075<br />

yılında or<strong>ta</strong>lama hayat<strong>ta</strong> kalma beklentisinin 68<br />

den fazla olacağı varsayılsa dahi, sigor<strong>ta</strong>lıların<br />

bu yaşa kadar aktif çalışma yaşamı içinde<br />

kalmalarının olanaksız olduğu açıktır. Bu<br />

durumda; ilerlemiş yaşı nedeniyle iş bulamayan<br />

eleştiri<br />

BÜLTEN<br />

18


eleştiri<br />

BÜLTEN<br />

19<br />

veya çalışamayan ve başka herhangi bir geliri de<br />

olmayan sigor<strong>ta</strong>lılara 68 yaşını dolduruncaya<br />

kadar emekli aylığı bağlanmaması ve en çok<br />

gereksinim duyacakları bu dönemde sağlık<br />

yardımı yapılmamasının yara<strong>ta</strong>cağı sorunların<br />

dikkate alınmamış olması ciddi bir eksikliktir.<br />

Ülkemizin en önemli sorunlarından işsizliğe,<br />

kayıt dışı istihdama ve dengesiz gelir dağılımına<br />

çözüm bulunmadan emeklilik için gereken<br />

prim ödeme gün sayısının işçiler için 9000<br />

güne çıkarılması da ülke gerçeklerinden uzak<br />

ve oldukça abartılı bir yaklaşımdır. Aralıksız 25<br />

yıl çalışma olanağına sahip işçiler sadece Kamuda<br />

çalışanlarla sınırlıdır. Özellikle son yıllarda<br />

ülkemizde yaygınlaşmaya başlayan kısmi<br />

süreli ve mevsimlik işlerde çalışanlar açısından<br />

9000 gün prim ödeme koşulu, emeklilik hakkının<br />

fiilen or<strong>ta</strong>dan kaldırılması anlamındadır.<br />

Her ne kadar bu durumdaki sigor<strong>ta</strong>lılara<br />

Tasarıda hizmet borçlanma olanağı verilmekte<br />

ise de, bu olanak<strong>ta</strong>n sadece ödeme gücü<br />

olanlar yararlanabileceğinden, soruna çözüm<br />

getirmeyecektir.<br />

• Tasarıya göre, aylık bağlama oranının<br />

bulunmasında, prim ödenen her 360<br />

gün için 2016 yılına kadar % 2,5 ve 2016<br />

yılından itibaren % 2 oranı esas alınacak.<br />

(Madde 39)<br />

Yürürlükteki mevzua<strong>ta</strong> göre, yaşlılık aylığı<br />

bağlama oranının bulunmasında sigor<strong>ta</strong>lının<br />

prim ödeme gün sayısı toplamının ilk 3600<br />

gününün her 360 günü için % 3,5 sonraki 5400<br />

gününün her 360 günü için % 2 ve daha sonraki<br />

her 360 günü için % 1,5 oranlarının toplamı esas<br />

alınmak<strong>ta</strong> ve 9000 gün prim ödemiş sigor<strong>ta</strong>lının<br />

aylık bağlama oranı % 65 olmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Yeni aylık bağlama oranları Kanunun yürürlüğe<br />

gireceği <strong>ta</strong>rihten önce sigor<strong>ta</strong>lı olanların,<br />

Kanunun yürürlük <strong>ta</strong>rihinden sonraki çalışma<br />

sürelerine de uygulanacağından; Kanunun yürürlük<br />

<strong>ta</strong>rihinden sonra emekli olacaklara bağlanacak<br />

aylıklar, yürürlükteki mevzua<strong>ta</strong> göre bağlanan<br />

emekli aylıklarından daha az olacaktır.<br />

2016 yılından itibaren bağlanacak<br />

aylıklarda da, 9000 gün prim ödemiş<br />

sigor<strong>ta</strong>lının aylık bağlama oranı % 50’ye kadar<br />

düşebilecektir.<br />

• En az 3600 gün prim ödemeden malul<br />

olan sigor<strong>ta</strong>lılara Kanunun yürürlüğe<br />

gireceği <strong>ta</strong>rihten sonra artık malullük<br />

aylığı bağlanamayacak. (Madde 33)<br />

Yürürlükteki SSK mevzuatına göre, en az<br />

5 yıl sigor<strong>ta</strong>lı olan ve or<strong>ta</strong>lama olarak her yıl<br />

için 180 gün veya toplam olarak 1800 gün prim<br />

ödemiş olan malul sigor<strong>ta</strong>lılara malullük aylığı<br />

bağlanabilmektedir.<br />

Bu hükme göre 1800 günden az prim<br />

ödemiş olan sigor<strong>ta</strong>lılara malullük aylığı<br />

bağlanabilmesi için; sigor<strong>ta</strong>lılık süresi beş yıl<br />

ise (5x180 = 900 gün) altı yıl ise (6x180 = 1080<br />

gün) yedi yıl ise (7x180 = 1260 gün) sekiz yıl ise<br />

(8x180 = 1440 gün) dokuz yıl ise (9x180 = 1620<br />

gün) prim ödemiş olması yeterli olmak<strong>ta</strong>dır.<br />

• Kanunun yürürlüğe gireceği <strong>ta</strong>rihten<br />

sonra, en az 1800 gün prim ödemeden<br />

ölen sigor<strong>ta</strong>lıların hak sahiplerine ölüm<br />

aylığı bağlanamayacak. (Madde 44)<br />

Yürürlükteki SSK mevzuatına göre, en az<br />

5 yıl sigor<strong>ta</strong>lı olan ve or<strong>ta</strong>lama olarak her yıl<br />

için 180 gün veya toplam olarak 1800 gün prim<br />

ödemiş olan sigor<strong>ta</strong>lının hak sahiplerine ölüm<br />

aylığı bağlanabilmektedir.<br />

Bu hükme göre; 1800 günden az prim<br />

ödemiş olan sigor<strong>ta</strong>lının hak sahiplerine ölüm<br />

aylığı bağlanabilmesi için; sigor<strong>ta</strong>lının ölüm<br />

<strong>ta</strong>rihinde doldurduğu sigor<strong>ta</strong>lılık süresi beş yıl<br />

ise (5x180 = 900 gün) altı yıl ise (6x180 = 1080<br />

gün) yedi yıl ise (7x180 = 1260 gün) sekiz yıl ise<br />

(8x180 = 1440 gün) dokuz yıl ise (9x180 = 1620<br />

gün) prim ödemiş olması yeterli olmak<strong>ta</strong>dır.<br />

• Malullük ve ölüm aylıklarının hesaplanmasına<br />

esas alınacak aylık bağlama<br />

oranının bulunmasında, prim ödenen<br />

her 360 gün için 2016 yılına kadar %2,5<br />

ve 2016 yılından sonra %2 oranı esas alınacağından;<br />

2016 yılından sonra bağlana-<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


cak malullük ve ölüm aylıklarının oranı<br />

% 50’ye kadar düşebilecek. Malul sigor<strong>ta</strong>lı<br />

başka birinin sürekli bakımına muh<strong>ta</strong>ç<br />

olsa dahi aylık bağlama oranı değişmeyecek.<br />

(Madde 34, 39)<br />

Yürürlükteki mevzua<strong>ta</strong> göre, malullük ve<br />

ölüm aylığının alt sınır oranı %60’tır. Malul<br />

sigor<strong>ta</strong>lı başka birinin sürekli bakımına muh<strong>ta</strong>ç<br />

ise bu oran %70’ e çıkarılmak<strong>ta</strong>dır.<br />

• En az 360 gün prim ödemeden ölen<br />

sigor<strong>ta</strong>lıların hak sahiplerine cenaze<br />

masrafı ödenmeyecek. (Madde 51)<br />

Yürürlükteki mevzua<strong>ta</strong> göre cenaze<br />

masrafı ödenebilmesi için belli bir süre prim<br />

ödenmiş olması koşulu aranmamak<strong>ta</strong>dır.<br />

• İş kazası ve meslek has<strong>ta</strong>lığı<br />

sigor<strong>ta</strong>sından sürekli iş göremezlik geliri<br />

bağlanan sigor<strong>ta</strong>lı başka birinin sürekli<br />

bakımına muh<strong>ta</strong>ç durumda ise, geliri %10<br />

artırılacak. (Madde 21)<br />

Yürürlükteki mevzua<strong>ta</strong> göre, sigor<strong>ta</strong>lı başka<br />

birinin sürekli bakımına muh<strong>ta</strong>ç durumda<br />

ise bağlanan geliri % 50 artırılmak<strong>ta</strong>dır.<br />

5. SONUÇ<br />

Toplumun tüm kesimlerini çok yakından<br />

ilgilendiren <strong>ta</strong>sarı, sivil toplum örgütlerinin<br />

karşı çıkmalarına rağmen, üzerinde toplumsal<br />

uzlaşma sağlanmadan Türkiye Büyük Millet<br />

Meclisi’ne sunulmuş bulunmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Genelde özel sigor<strong>ta</strong> mantığının egemen<br />

olduğu ve sistemin finansman açıklarının kapatılması<br />

amacının öne çıkarıldığı bir yaklaşımla<br />

hazırlanan <strong>ta</strong>sarıda, sosyal sigor<strong>ta</strong> sisteminin<br />

sosyal boyutunun göz ardı edildiği görülmektedir.<br />

Devletin finansmana katılımının öngörülmüş<br />

olması da bu gerçeği değiştirmemektedir.<br />

Tasarı aynen kanunlaşırsa; eşit koşulları<br />

<strong>ta</strong>şıyan sigor<strong>ta</strong>lılara bağlanacak emekli aylıklarının<br />

hesaplanmasında 2016 yılından önce ve<br />

sonra farklı aylık bağlama oranları uygulanmasını<br />

öngören hükümleri ile kazanılmış ve beklenen<br />

hakları kaldıran düzenlemeler ve kamu<br />

görevlileri için norm/s<strong>ta</strong>ndart birliğine aykırı<br />

olarak getirilen ayrıcalıklar nedeniyle, Anayasa’ya<br />

uygunluk açısından da <strong>ta</strong>rtışmaya açık<br />

olacaktır.<br />

eleştiri<br />

YİTİRDİĞİMİZ ÜYELERİMİZ<br />

Odamız üyelerinden<br />

Sinan BADAL 03.03 2005 <strong>ta</strong>rihinde,<br />

Edip BAĞCI 08.03.2005 <strong>ta</strong>rihinde,<br />

Cevdet DURU 16.03.2005 <strong>ta</strong>rihinde<br />

Numan CANKARA 28.03.2005 <strong>ta</strong>rihinde<br />

yaşamlarını yitirmişlerdir.<br />

Yaşamlarını yitiren değerli üyelerimize Tanrı’dan rahmet,<br />

ailelerine ve sevenlerine başsağlığı dileriz.<br />

ANKARA SMMM ODASI<br />

YÖNETİM KURULU<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

BÜLTEN<br />

20


görüş<br />

BÜLTEN<br />

21<br />

A- GİRİŞ<br />

Ülkemiz’de yıllardır uygulanmak<strong>ta</strong> olan,<br />

“Vergi alma borç al” ve bu amaçla “faizi<br />

yüksek, kuru düşük tut” politikası sonucu<br />

kamudan-özele, fakirden-zengine yurt içinden<br />

yurtdışına sermaye transfer edilmiştir.<br />

Yaklaşık 25 yıldır, uygulanan bu yanlış mali<br />

politikalar yüzünden gelişmiş zengin devletler,<br />

kendi kamu borçlarını or<strong>ta</strong>lama % 3-4 reel<br />

faizle finanse ederken, az gelişmiş olan Türkiye<br />

borçlarını % 12-13 reel faizle döndürebilir<br />

duruma düşmüştür. Böylece Hazine, yüksek<br />

oranlı faizle borçlanabildiğinden bu borç, 10<br />

yılda iki katına, 20 yılda dört katına çıkmıştır.<br />

Halbuki bu borcu Hazine, yılda or<strong>ta</strong>lama %<br />

7’den daha düşük reel faizle çevirebilseydi<br />

bugünkü 220 milyar dolarlık borç, 55 milyarda<br />

kalırdı. Dikkat edilirse bu hesap<strong>ta</strong> ne siyasilerin<br />

daha az popülist davranışları, ne de ba<strong>ta</strong>kçı iş<br />

adamlarının banka boşaltmaları vardır. Yani 25<br />

yıldır ülkemiz aynı soygun düzeniyle aynı çıkar<br />

ilişkileriyle yönetilmiş olsa dahi, borç yükü 55<br />

milyar dolar civarında olurdu. Bu 55 değil en<br />

yüksek <strong>ta</strong>hminle 75 milyar dolarda kalırdı.<br />

Gerçi her çözüm yönteminde mutlaka bir<br />

<strong>ta</strong>kım riskler vardır. Bunu her model için or<strong>ta</strong>ya<br />

koyanlar olacaktır. Ancak para politikalarında<br />

doğru tercihi yapmak için, risk bedellerinin<br />

kıyaslanması gerekir.<br />

“Yüksek kur-düşük faiz” modeli ABD,<br />

Avrupa Ülkeleri, Japonya gibi tek para birimli<br />

ülkelerde sağlıklı uygulanmak<strong>ta</strong>dır. Türkiye gibi<br />

ulusal parayla birlikte dövizin de kullanıldığı<br />

ülkelerde sağlıklı uygulanacak para politikaları<br />

aynı olamaz hipotezi üzerine kurulmuştur.<br />

Bir ülkede birden fazla para kullanılırken,<br />

Merkez Bankası’nın para politikasını, yani para<br />

mik<strong>ta</strong>rını ve faizleri ayarlamasını, sadece ulusal<br />

paraya inhisar ettirmesi, para piyasalarını<br />

spekilasyona ve kağıtlarında daha değerlileri<br />

(*)<br />

SMMM<br />

2005 Yılında Hazinenin Borç Yükü ile Bono,<br />

Borsa ve Fon Gelirlerinin Vergilendirilmesi<br />

Yılmaz DÜZGÜN (*)<br />

ile değiştirilmesine açık hale getirmektedir. Bu<br />

başı boşluk bir yandan paranın faizini yüksek<br />

düzeylere tırmandırmak<strong>ta</strong> diğer yandan da<br />

kurlar üzerinde önce bir baskı, sonra da bir<br />

patlama yara<strong>ta</strong>rak, 2001 yılında ülkemizde<br />

olduğu gibi ekonominin büyük bir krizin içine<br />

çekilmesine sebep olmak<strong>ta</strong>dır.<br />

2001 krizinin Hazine üzerine yığdığı yük<br />

oldukça fazladır. 2001 yılında Hazine 68 milyar<br />

dolarlık bir iç ve dış borç ödemesi yapmışken,<br />

bu rakam 2004 yılında yani üç yıl sonra <strong>ta</strong>m iki<br />

katı olan 129,3 milyar dolara çıkmıştır. Her yıl<br />

bütçenin 10 milyar dolar civarında faiz dışı fazla<br />

yaratmasının yanında Hazine her yıl 20 milyardan<br />

daha fazla bir borcu çevirmek zorunda<br />

kalmıştır. Böylece 2005 yılına kadar Hazine’nin<br />

finanse edeceği veya ödeyeceği borçları düzenli<br />

olarak her yıl 20 milyar dolar artmıştır.<br />

Tam olarak 2001 krizinden sonra<br />

uygulamaya konulan ve hiç bir sapmaya<br />

meydan bırakılmadan ciddi bir kararlılıkla sıkı<br />

sıkıya sarılınan ekonomik program sayesinde<br />

Hazine’nin borçlanmasıyla ilgili olumlu<br />

gelişmeler arka arkaya kendisini göstermektedir.<br />

Bu tutumun yanında birde 17 Aralık’<strong>ta</strong><br />

AB’den müzakere <strong>ta</strong>kvimi alınmasıyla oluşan<br />

atmosferde yabancı ilgilisi belirgin bir şekilde<br />

artmıştır. Türkiye’nin kredi notu yükselmiştir.<br />

Merkez Bankası iki kez faiz indirmiştir.<br />

Hazine bugüne kadar ki en büyük dış<br />

borçlanmasını gerçekleştirmiştir. Bono faizi<br />

<strong>ta</strong>rihinde ilk kez yüzde 20’nin altına indi.<br />

Hazine bu olumlu yönlerinden önemli birisini<br />

de gerçekleştirdi. Bu önemli en son attığı<br />

adım ise borçlarını geri çağırması veya geri<br />

alım ihaleleri düzenlemesi olmuştur. Böylece<br />

2005 yılına gelinceye kadar Hazine’nin finanse<br />

edeceği veya ödeyeceği borçlar düzenli olarak<br />

her yıl 20 milyar dolar artmış iken bu defa ilk<br />

kez bu yıl Hazine’nin ödeyeceği borçlarda 5<br />

milyar dolarlık azalma olacaktır.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


2005 yılı hedefleri tu<strong>ta</strong>rsa, milli gelir de<br />

ar<strong>ta</strong>cağından Türkiye’nin borçluluk oranı daha<br />

da iyileşecektir. Net kamu borcu milli gelire<br />

oranı 70,5 düzeyinden 5-6 puanlık azalmayla<br />

2004’te yüzde 64-65 indiğini, hazineden<br />

sorumlu Bakan’dan duymak<strong>ta</strong>yız.<br />

2005 finansman hedeflerinin tutması<br />

halinde oranda iyileşme sürecek, 2001 sonrası<br />

ilk kez 2005’te krizin Hazine üzerindeki olumsuz<br />

etkisi kalkmaya başlayacak ve normalleşme<br />

sürecinde ilerlenecektir.<br />

Faizin düşüşü borçlanma vadesinin uzaması<br />

ve sonuç<strong>ta</strong> borçluluk<strong>ta</strong> iyileşmenin devamı<br />

için mutlaka Hükümet’in güven verici uygulamalarının<br />

sürmesi, ekonomik ve siyasi istikrarın<br />

devam etmesi gerekli olmak<strong>ta</strong>dır. Bunun için de<br />

<strong>ta</strong>m üç yılda gelinen iyileşme aşamasının ve normalleşmenin<br />

devamı için en az birkaç yıl daha<br />

kararlılıkla mali disiplini sürdürmeye, sabra ve<br />

fedakarlığa mutlak surette ihtiyaç vardır.<br />

Şimdi yukarıda belirtilen tüm olumlu<br />

gidişa<strong>ta</strong> paralel olarak Hazine’nin borçlanmadan<br />

dolayı çıkardığı bono ile mali sektörde cari<br />

olan borsa ve fon gelirlerinin 2005 yılındaki<br />

vergilendirilmesine gelecek olursak;<br />

B- 2005 YILINDA BONO BORSA<br />

VE FON GELİRLERİNİN<br />

VERGİLENDİRİLMESİ<br />

Yukarıda sözü geçen gelirlerin vergilendirilmesinde<br />

ekonomik iyileşmelere paralel olarak<br />

2005 yılı için bir <strong>ta</strong>kım vergi avan<strong>ta</strong>jları da<br />

getirmiştir. Bunları kısaca şöyle anla<strong>ta</strong>biliriz.<br />

1-Hazine Bonosu ve Tahvillerine<br />

Tanınan Vergi Avan<strong>ta</strong>jları:<br />

Hazine Bonosu (HB) ve Devlet Tahvili<br />

(DT) sahiplerine 2005 yılı için son <strong>ta</strong>nınan vergi<br />

avan<strong>ta</strong>jları dönemi olacaktır. Çünkü bu güne<br />

kadar HB ve DT faizleri “yüzde sıfır” oranında<br />

stopaja (vergi kesintisi) <strong>ta</strong>bi tutuluyordu. Yani<br />

vergi kesilmiyordu. En son yapılan değişiklikle<br />

1 Ocak 2006 <strong>ta</strong>rihinden itibaren ihraç edilecek<br />

HBve DT’lerin faiz ödemelerinden, yüzde 15<br />

oranında stopaj yapılacaktır. Bununla birlikte<br />

stopaja <strong>ta</strong>bi olan bu gelirler, tu<strong>ta</strong>rı ne olura<br />

olsun, beyan edilmeyecektir. (GVK Geçici 67.<br />

Maddesi Bkz. 31.12.2004 <strong>ta</strong>rihli R. Gazete’de<br />

yayınlanan 5281 sayılı Yasa)<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

Böylece 2006 yılının başına kadar ihraç<br />

edilecek HB ve DT’leri alanlar;<br />

a) Bu gelirlerinde 2005 yılı için stopaj<br />

yapılmayacaktır. Bu yılın faizleri 2006 yılında<br />

ödense dahi stopaja <strong>ta</strong>bi tutulmayacaktır.<br />

b) Bunlardan 2005 yılında elde edilen faiz<br />

gelirlerine uygulanacak vergi şöyle olacaktır.<br />

Bu gelirlere;<br />

Önce “enflasyonindirimi” uygulanacaktır.<br />

Enflasyon indirimi uygulandık<strong>ta</strong>n sonra kalan<br />

tu<strong>ta</strong>rın 174.033 YTL’si (yani 174 milyar 33 milyon<br />

TL’si) “istisna” olarak ayrıca düşülecektir. Bu<br />

iki indirimden sonra kalan tu<strong>ta</strong>r 15.000 YTL’yi<br />

aşmıyorsa beyan edilmeyecek, aşıyorsa beyan<br />

edilecektir.<br />

Buna bir örnek vermek gerekirse 2004 yılı<br />

HB ve DT faiz gelirleri, 303 milyar 309 milyon<br />

195 bin TL’ye kadar beyan edilmiyordu. Bunu<br />

2005 yılı için düşünürsek tu<strong>ta</strong>rının 2004 yılında<br />

uygulanan tu<strong>ta</strong>rı kadar olması beklenilmektedir.<br />

Mik<strong>ta</strong>rın hesaplanması ancak 2005 yılının son<br />

iki ayında yapılarak belirlenmektedir.<br />

2005 yılında ihraç edilen HB ve DT’lerin,<br />

2006 yılında da ödenmesi halinde bile bu<br />

gelirlere sıfır oranında stopaj uygulanacaktır.<br />

Burada şunu da belirtmekte fayda var.<br />

1 Ocak 2006 <strong>ta</strong>rihinden önce ihraç edilen<br />

HB ve DT’lerin vadesinden önce elden<br />

çıkarılmasından doğan kazançlar, hem 174.033<br />

YTL’lık vergi istisnasından yaralanacak hem de<br />

stopaja <strong>ta</strong>bi olmayacaktır.<br />

1 Ocak 2006 <strong>ta</strong>rihinden sonra ihraç edilen<br />

HB ve DT’lerin elden çıkarılmasında elde<br />

edilen gelirler ise yüzde 15 oranında stopaja<br />

<strong>ta</strong>bi olacaktır.<br />

C- BORSA VE FON GELİRLERİ<br />

1-Borsa Kazançlarında Vergilendirme:<br />

2005 yılında hisse senetleri, üç aylık süre<br />

ile elde tutulduk<strong>ta</strong>n sonra satılırsa, elde edilen<br />

kazancın tu<strong>ta</strong>rı ne olursa olsun, gelir vergisine<br />

<strong>ta</strong>bi değildir. Üç aylık süre içerisinde satılırsa,<br />

elde edilen kazanç gelir vergisine <strong>ta</strong>bidir.<br />

1 Ocak 2006 <strong>ta</strong>rihinden sonra elde edilen<br />

hisse senetlerinde, üç aylık elde tutma süresi,<br />

iki yıla çıkarılmıştır.<br />

görüş<br />

BÜLTEN<br />

22


görüş<br />

BÜLTEN<br />

23<br />

Ancak, 2005 yılında elde edilen hisse<br />

senetleri, 2006 yılında elden çıkarılmış dahi<br />

olsa bunlarda da üç aylık süre yine aynen geçerli<br />

olacaktır.<br />

2-Fon Gelirlerinin Vergilendirilmesi:<br />

2005 yılında elde edilen (A) ve (B) tipi<br />

fon gelirlerinin tu<strong>ta</strong>rı ne olursa olsun 2004<br />

yılı gelirlerinde olduğu gibi beyana <strong>ta</strong>bi<br />

olmayacaktır. Uygulamanın bu dönemde<br />

(A) tipi fon gelirleri için yüzde sıfır, (B) tipi<br />

fonlarının gelirlerine ise yüzde 10 oranında<br />

stopaj uygulanmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Ancak, 2006 yılında durum değişmektedir.<br />

1 Ocak 2006 <strong>ta</strong>rihinden sonra, gerek (A) tipi gerekse<br />

(B) tipi menkul kıymet yatırım fonlarından<br />

elde edilen gelirler yüzde oranında stopaja<br />

<strong>ta</strong>bi olacaktır. /GVK Geçici Madde 67/8)<br />

Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizleri ile<br />

Cumhuriyet <strong>ta</strong>rihinin en ağır ekonomik bunalımı<br />

yaşayan Türkiye bu sebeple girdiği ağır borç<br />

yükü altında iken aynı bunalımı yaşayan Arjantin’in<br />

aksine borçlarını askıya almayıp büyük<br />

acılarla borçlarını ödemeyi sürdürerek düzlüğe<br />

çıkmayı başardı. Ancak, Türkiye bu başarısına<br />

krize girmesine rağmen iç ve dış ödemelerini<br />

yüksek faizlerle ödeyerek ulaştı. Gerçi aynı <strong>ta</strong>rihlerde<br />

mali krize giren Türkiye ile Arjantin<br />

son aylarda ekonomilerinde birbirlerine paralel<br />

olarak rahatlama yaşamak<strong>ta</strong>dırlar. Bu <strong>ta</strong>rtışmayı<br />

başka bir yazıda ele almayı düşünürsek şimdi<br />

devletin borç yükünü oluşturan HB ve DT ile<br />

mevduat kredi ve diğer parasal göstergelerin<br />

medyada yayınlanan ilginç sonuçlarına bakalım.<br />

Ekonomide, siyasette, finansal piyasalarda<br />

or<strong>ta</strong>ya çıkan bütün olumlu gelişmelere rağmen<br />

mevduat sahiplerinin davranışları şunu göstermektedir.<br />

• Bütün olumlu gelişmelere rağmen<br />

hat<strong>ta</strong> döviz kurunun zarar ettirmesine karşılık<br />

mevduat sahibi döviz tevdiat hesaplarından da<br />

vazgeçmiyor.<br />

• Yine yatırım fonları hariç banka dışı<br />

kesimin devlet iç borçlanmasına yönelmesi,<br />

2004 yılında da devam ediyor.<br />

• Va<strong>ta</strong>ndaş TL mevdua<strong>ta</strong> yönelirken çok<br />

dikkat çeken bir özelliği sürdürüyor. Bu özellik<br />

vadeyi uzatmıyor. TL’de kalıyor ama vadeyi 2-8<br />

ay gibi bir sürede kalmayı yeğliyor.<br />

• Va<strong>ta</strong>ndaş nispeten daha uzun vadeli<br />

olan or<strong>ta</strong>lama vadesi 15 ayı bulan devlet iç<br />

borçlanma senetlerinin yüksek getirisine de<br />

kayıtsız kalmıyor.<br />

• Tasarruf sahibi üç ayı bile geçmeyen<br />

kısa vadede kalmayı tercih ediyor. Çünkü faiz<br />

ve döviz riskini almak istemiyor. Hala <strong>ta</strong>m olarak<br />

yerleşmemiş güven duygusundan dolayı ani<br />

hareketler olursa bunu yakalamak, zararını<br />

azaltmak, hat<strong>ta</strong> mümkünse karlı <strong>ta</strong>rafa geçmek<br />

istiyor. Burada şunu da belirtmekte yarar<br />

var. 2005 yılında faiz gelirlerine <strong>ta</strong>nınan vergi<br />

avan<strong>ta</strong>jlarının payının çok düşük olduğu görülmektedir.<br />

Sebebine gelince; 2006 yılından itibaren<br />

HB ve DT’lerine uygulanacak % 15 stopaj <strong>ta</strong>sarrufculuğu<br />

fazla ilgilendirmiyor. Çünkü devlete,<br />

borç senetlerine konulan vergiler bunlara serbest<br />

piyasa şartlarında ödenecek faiz oranlarının<br />

yükseltilmesini getirecektir. Yani konacak vergi<br />

yine Hazine’nin üzerinde kalacaktır.<br />

D- SONUÇ VE ÖNERİLER<br />

Kısaca devlet borç senetlerine ödenecek<br />

faizden ziyade bunlara para sahiplerinin<br />

duyacağı güven gelmektedir.<br />

Birkaç yerden birden gelen ve biraz<br />

da karmaşık olan sinyallerin belki de tek<br />

or<strong>ta</strong>k nok<strong>ta</strong>sı para sahiplerinde görünen<br />

ihtiyatlılıktır. Buradan şunu anlıyoruz ki;<br />

geçmişteki krizden, büyük oynaklıklardan ve<br />

oluşan büyük zararlardan dolayı piyasalar bir<br />

türlü güvensizliğini aşamıyor ve hala <strong>ta</strong>sarruf<br />

sahipleri ade<strong>ta</strong> yoğurdu üfleyerek yiyor. Aynı<br />

zamanda ekonomi yönetimine de ihtiyatlı<br />

tutumu ile uyarıda bulunuyor.<br />

Netice itibarıyla va<strong>ta</strong>ndaş veya finansal<br />

kaynakları elinde bulunduranlar, geçmişteki<br />

ha<strong>ta</strong>lardan edindikleri tecrübelerinden dolayı<br />

yaşanan süreci çok dikkatle izliyor. Vade<br />

uzatmayarak aşırı risk alınmasına yaklaşmıyor.<br />

Onun için ekonomi yönetimine <strong>ta</strong>sarruf<br />

sahibinin bu davranışını yakından izlemesi<br />

zorunluluğunu getiriyor.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


HİZMET BİNAMIZ TAMAM,<br />

ŞİMDİ SIRA SOSYAL TESİSLERDE<br />

tesis<br />

Ankara Gölbaşı ilçesi, İncek mevkiinde<br />

(TEK Yapı Kooperatifi içerisinde)<br />

bulunan 9.737 m2 arsamız üzerine düşünülen<br />

tesis, üyelerimizin yemek, spor, yüzme gibi<br />

her türlü sosyal ve dinlenme ihtiyaçlarına<br />

yanıt verecek, aynı zamanda eğitim ve kültürel<br />

aktivitelerimizi gerçekleştirebileceğimiz bir<br />

bina olacaktır. Bina, bodrumda havuz ve sağlık<br />

merkezi, zeminde çok amaçlı salon, seminer<br />

salonları ve restoran, asma kat<strong>ta</strong> yönetim<br />

bölümü, üst katlarda ise huzurevi olarak<br />

planlanmıştır.<br />

Arsada, bina içinde bulunan kapalı<br />

fonksiyonlar dışında, açık alanda oturma ve<br />

piknik, basketbol, futbol, tenis gibi spor alanları<br />

ve otopark bulunmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Mümkün olduğunca yeşil alana önem<br />

verilmiş, hem açık hem kapalı kullanım<br />

olanağı yaratılmıştır. Üyelerimizin tercihleri<br />

doğrultusunda farklı aktivitelerden yararlanma<br />

olanakları düşünülmüştür.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

Bugünkü birim fiyatıyla tefriş hariç yaklaşık<br />

2,5 trilyon TL (2,5 milyon YTL)’ye mâlolması<br />

beklenen tesisin, üç yılda <strong>ta</strong>mamlanması<br />

öngörülmüştür.<br />

ZEMİN KAT<br />

Binanın giriş katında 320 m2 (350 kişilik)<br />

çok amaçlı salon ve fuayesi, aynı fuayeyi<br />

paylaşan 3 adet seminer salonu olacaktır.<br />

Çok amaçlı salon, gerektiğinde bölünerek<br />

daha küçük birkaç salona dönüşebilecek veya<br />

fuaye bölümüne bakan hareketli duvar kenara<br />

toplanarak 450 m2’lik daha büyük bir kullanım<br />

alanı yaratılabilecektir. Giriş holü aynı zamanda<br />

sergi amaçlı planlanmıştır.<br />

Giriş ve sergi holünden arazi eğimiyle<br />

uyum sağlanarak bir mik<strong>ta</strong>r aşağıya inilmiş<br />

ve yemek salonu, mutfak ve yeterli sayıda wc<br />

planlanmıştır. 415 m2 büyüklüğündeki yemek<br />

salonu, açık yemek olanağı sağlayan teraslarla<br />

bütünleşmiş, görsel bir havuzla da bütünlük ve<br />

zenginlik sağlanmıştır.<br />

BÜLTEN<br />

24


tesis<br />

Yemek salonu yüksekliğinden yararlanılarak<br />

oluşturulan yönetim katında 6 oda ve bekleme<br />

holü vardır. Odalardan ihtiyaç duyulan<br />

kadar ofis alanı, kalanı toplantı amaçlı kullanılabilecektir.<br />

1. KAT<br />

Üst katlar huzurevi olarak planlanmış,<br />

hem ayrı bir giriş yapılmış, hem de ana bina ile<br />

bağlantısı sağlanmıştır. Huzurevi katı şu anda<br />

tek kat<strong>ta</strong> 28 oda olarak planlanmış, sonraki<br />

yıllarda üzerine bir kat daha ilavesiyle 56<br />

odaya çıkarılabilecektir. Odalar kendi içinde<br />

wc, duş ve balkonlu planlanmıştır. Ayrıca kat<strong>ta</strong><br />

müşterek kullanabilecek TV seyretme ve oyun<br />

salonu ve kat ofisi mevcuttur.<br />

BODRUM KAT<br />

Bodrum katın, kısmen açığa çıkan<br />

bölümü havuz ve sağlık merkezi olarak<br />

planlanmıştır. Ankara’da açık yüzme havuzu,<br />

mevsim kısalığı nedeniyle az kullanılmak<strong>ta</strong>,<br />

kullanılmadığı zamanlarda ise ilave bir bakım<br />

yükü getirmektedir. Bu nedenle havuz, kapalı<br />

planlanmış, yaz kullanımı için ön bölüm<br />

şeffaf yapılarak, yazın açılması düşünülmüş<br />

ve dışarıda güneşlenme imkanı sağlanmıştır.<br />

Havuz bölümünde sauna, fin hamamı,<br />

jimnastik salonu, sağlık merkezi ve vi<strong>ta</strong>min<br />

bar bulunmak<strong>ta</strong>dır. Bodrumun ışık almayan<br />

bölümleri teknik hacimler ve sığınak olarak<br />

planlanmıştır.<br />

BU PROJE HEPİMİZİN<br />

Meslek<strong>ta</strong>şlarımızın tümünü onurlandıracak<br />

seçkin bir sosyo-kültürel mekan, yakın bir<br />

gelecekte yaşam bulacaktır. Böylece, meslek<strong>ta</strong>şlarımız,<br />

serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci<br />

mali müşavir olmanın bir kez daha haklı<br />

gururunu yaşayacaklardır.<br />

Hizmet binamızı hepimize yaraşır bir<br />

biçimde <strong>ta</strong>mamladık. Şimdi sıra sosyo-kültürel<br />

tesislerimizde.<br />

VAZİYET PLANI 1/500<br />

BÜLTEN<br />

25<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


haber<br />

27.04.2005 <strong>ta</strong>rihinde Odamız Konferans Salonu’nda düzenlenen törenle yeni üyelerimiz ruhsatlarını aldı. Yukarıdaki fotoğraf<strong>ta</strong><br />

tören sonrası verilen kokteyl ve törene katılan üyelerimiz ile Oda Başkanı Mehmet Koç, ruhsatları verirken görülüyor.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

BÜLTEN<br />

26


haber<br />

Odamızla Tez-Koop-İş Sendikası arasında Odamız ve TESMER Ankara Şubesi personeli için iki yıllığına (01.01.2005-<br />

31.12.2006) toplu-iş sözleşmesi bağıtlanmıştır.<br />

BÜLTEN<br />

27<br />

02.04.2005 <strong>ta</strong>rihinde Odamız Konferans Salonu’nda düzenlenen Kurumlar Vergisi Seminerine üyelerimizin ilgisi yoğundu.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


haber<br />

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde bayan üyelerimiz, sorunlarını <strong>ta</strong>rtıştı, günün anlamını yorumladı ve sonra da müzik<br />

dinletisi eşliğinde kokteylde birlikte oldular.<br />

2004 Yılı<br />

Gelir Vergisi<br />

Rehberi<br />

A. Murat YILDIZ<br />

Gelirler Başkontrolörü<br />

Ankara<br />

Şubat 2005<br />

Expo Channel Kanal Televizyonu nisan ayında, Gelirler Başkontrolörü A. Murat Yıldız <strong>ta</strong>rafından hazırlanan Odamız<br />

yayınlarından “2004 Yılı Gelir Vergisi Rehberi” ve “Kurumlar Vergisi Rehberi” ki<strong>ta</strong>plarımızı ayın ki<strong>ta</strong>bı olarak<br />

izleyicilerine sunmuştur.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

BÜLTEN<br />

28


görüş<br />

BÜLTEN<br />

29<br />

SOSYAL SİGORTALAR KANUNU’NA GÖRE SMMM VE YMM<br />

RAPORUNA İLİŞKİN İŞYERİ KAYITLARININ İNCELENMESİ<br />

506 sayılı SSK’ nun amacı; birinci maddede<br />

belirtilen “İş kazaları, meslek has<strong>ta</strong>lıkları,<br />

analık, malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde bu<br />

Kanun’da yazılı şartlarla sosyal sigor<strong>ta</strong>lar yardımları<br />

uygulanır” şeklinde ifade edilmektedir.<br />

Kurumun amacı; “sosyal sigor<strong>ta</strong>lar yardımları<br />

sağlar” seklinde düzenlenince ilgili kişilere<br />

mali, sosyal yardımlarda bulunulması, emeklilik<br />

ve sağlık açısından esas alınmak<strong>ta</strong>dır. Anayasamızın<br />

49. madde’sinde Çalışma Hakkı ve<br />

Ödevi düzenlenmiştir. ”Devlet, çalışanların hayat<br />

seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek,<br />

çalışanları ve işsizleri korumak........”<br />

denilerek devletin görevini sıralamıştır.<br />

SSK çalışanların, işverenlerin ve devletin<br />

katkısıyla toplanan kaynakları yukarıda kuruluş<br />

amacında sıralanan kanun, tebliğ, yönetmelik<br />

ve tüzükler çerçevesinde harcamak<strong>ta</strong>dır. ”İşçilik<br />

maliyetlerinin” yüksek olması, işverenlerin<br />

işçileri sigor<strong>ta</strong>sız çalıştırmaya yöneltmektedir.<br />

Bu aynı zamanda emeklilik sürelerinin ülkemiz<br />

yaş or<strong>ta</strong>lamasının üzerine çıkması da işgörene<br />

ücretin biraz fazla ödenmesi nedeniyle cazip<br />

gelmektedir. Hal böyle olunca Kurum’un gelirleri,<br />

giderlerini karşılayamaz (aktoriyal denge)<br />

duruma gelmektedir. Buna çare olarak en<br />

kestirme yol ise bazı alanlardan en çabuk ve<br />

maliyeti düşük prim toplama yoluna başvurulmasını<br />

gerekli kılıyor. Kurumun aktif sigor<strong>ta</strong>lı<br />

sayısı yaklaşık altı milyon dokuz yüz bin,<br />

emekli sayısı dört milyon yüz iki bin, sigor<strong>ta</strong>lı<br />

yakınlarına verilen sağlık hizmetleri ile birlikte<br />

otuz yedi milyon sekiz yüz yirmi sekiz bin kişi<br />

yararlanıyor olunca, kurumun gelirleri giderlerini<br />

karşılamayacak duruma geliyor. Kurum’un<br />

gelirlerinin giderleri karşılama, aktif/pasif oranı<br />

1.72 civarında bulunmak<strong>ta</strong>dır.<br />

(*)<br />

SMMM<br />

VE İLİŞİKSİZ BELGESİ ALINMASI<br />

Ertuğrul KILIÇ (*)<br />

506 sayılı SSK’nda yer alan “ölçümleme”<br />

işlemi 09.07.1987 <strong>ta</strong>rihinde yürürlüğe giren<br />

3395 sayılı Kanun ile kaldırıldık<strong>ta</strong>n sonra özellikle<br />

geçici nitelikte olan ihaleli işler ile özel<br />

inşaat işlerinde yoğun sigor<strong>ta</strong>sız işçi çalıştırılması<br />

kanaati or<strong>ta</strong>ya çıkmıştır. Aynı nedenlerle<br />

kaldırılan ölçümlemenin yerine 1994 yılından<br />

itibaren “Asgari İşçilik” uygulaması başlatılmıştır.<br />

İp<strong>ta</strong>l davaları ve daha sonra Danış<strong>ta</strong>y’ın<br />

olumlu yönde karar vermesi nedeni ile yeni bir<br />

kanun maddesi düzenlenmiştir. Esasında bu<br />

uygulamanın saikleri ne olursa olsun, sigor<strong>ta</strong><br />

primlerinde belli bir baraj getirilmiş olmasıdır.<br />

İşin yürütümü için fark işçiliği kabul etmeyen<br />

işverenlerin kayıtlarının, kurum müfettişleri<br />

<strong>ta</strong>rafından incelemesinden vazgeçilerek, işverenin<br />

işlerinin daha çabuk yapılması, sigor<strong>ta</strong>sız<br />

işçi çalıştırılmasının önlenmesi ve kurum iş<br />

yükünün azaltılması esas alınmıştır. Kurum’un<br />

bu yöndeki tutumu kanun koyucu <strong>ta</strong>rafından<br />

daha sonra (06.08.2003 <strong>ta</strong>rihinde yürürlüğe giren)<br />

4958 sayılı Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar Kurumu Kanunu<br />

ile 506 sayılı SSK Kanunu’nun değişik 79.<br />

maddesinin on ikinci fıkrasında, 506 sayılı Kanun’un<br />

83’‘cü maddesinde belirtilen kurum ve<br />

kuruluşlar <strong>ta</strong>rafından ihale yoluyla yaptırılan<br />

her türlü işler, gerçek ve tüzel kişilerce yapılan<br />

inşaatlardan dolayı yeterli işçilik bildirmiş olup<br />

olmadığının, Kurumca araştırılacağı, usul ve<br />

esasları yönetmelikle belirlenecektir. Bu araştırma<br />

sonucunda yeterli işçiliğin bildirilmemiş<br />

olduğunun anlaşılması halinde, bildirilmemiş<br />

olan işçilik tu<strong>ta</strong>rı üzerinden prim tu<strong>ta</strong>rı, varsa<br />

gecikme zammı ile birlikte sigor<strong>ta</strong> müfettişince<br />

inceleme yapılması istenilmeksizin işveren<br />

<strong>ta</strong>rafından ödendiği <strong>ta</strong>ktirde işyeri hakkında<br />

sigor<strong>ta</strong> müfettişine inceleme yaptırılmayabileceği<br />

öngörülmüştür.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


Yukarıda belirtilen Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar Yönetmeliği<br />

16.01.2004 <strong>ta</strong>rih, 25348 sayılı Resmi<br />

Gazete’de yayınlanarak 01.05.2004 <strong>ta</strong>rihi itibariyle<br />

yürürlüğe girmiştir. Kurum işyeri dosyası<br />

üzerinden hiçbir defter ve belge incelenmeksizin<br />

Sigor<strong>ta</strong> İl/Sigor<strong>ta</strong> Müdürlüklerince yapılmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Sigor<strong>ta</strong> İl/Sigor<strong>ta</strong> Müdürlüklerince<br />

ilişiksiz belgesi için araştırmanın nasıl yapılacağı<br />

yine 16.01.2004 <strong>ta</strong>rih, 25348 sayılı Resmi<br />

Gazete’de yayınlanan SSK Sigor<strong>ta</strong> İşlemleri<br />

Yönetmeliği’nin 38’ci maddesinde Araştırma<br />

ve Re’sen yapılacak başlığıyla düzenlenmiştir.<br />

Araştırma İşlemlerinin konusunu iki ana başlık<br />

altında toplamak mümkündür. Araştırma, yönetmeliğin<br />

38. maddesine göre Sigor<strong>ta</strong> İl/Sigor<strong>ta</strong><br />

müdürlüklerince;<br />

1- İhale konusu işler,<br />

2- Özel nitelikteki bina yapım inşaat işleri,<br />

şeklinde yapılmak<strong>ta</strong>dır.<br />

1- İHALELİ İŞLER İÇİN KURUMCA<br />

YAPILAN ARAŞTIRMA (SALT<br />

İŞÇİLİK BİLDİRİMİ)<br />

Yönetmeliğin Araştırma ve Re’sen <strong>ta</strong>kdir<br />

başlıklı 38. maddesinde düzenlenmiştir. Özetlersek<br />

kanunun 83. maddesine göre yapılan<br />

her türlü ihale yoluyla yaptırılan işlerde; İşin<br />

kabulünün ya da geçici kabulünün noksansız<br />

yapıldığı <strong>ta</strong>rihten sonra ve işverene ödenmesi<br />

gereken KDV hariç, malzeme fiyat farkı ve<br />

akreditif bedeli dahil toplam istihkak tu<strong>ta</strong>rına,<br />

işin asgari işçilik oranının %25 eksiği uygulanmak<br />

suretiyle yapılır.<br />

ÖRNEK:<br />

Bir Kamu kurumunca EK İnşaat Ltd.Şti.<br />

‘ne yaptırılan makineli, baraj onarım işi için<br />

toplam 200.000.-YTL istihkak ödenmiştir.<br />

(KDV Hariç).<br />

Makineli, baraj onarım işinin (16-192<br />

EK), asgari işçilik oranı %9 ‘dur.<br />

- Hiçbir defter ve belge incelenmeksizin ;<br />

- İşçilik oran 9 x %25 2,25<br />

- 9 - 2,25 = 6,75 salt asgari işçilik oranı<br />

Toplam İstihkak<br />

Salt İşçilik oranı Bildirilmesi gereken Asg.İşçilik<br />

200,000 x %6,75 = 13,500<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

EK İnşaat Ltd.Şti. 13,500.-YTL işçilik bildirmiş<br />

ise or<strong>ta</strong>da işyeri ile ilgili ihbar, şikayet<br />

ve kurumca şüpheli bir durum yoksa, <strong>ta</strong>hakkuk<br />

ve <strong>ta</strong>kip dosyasında başkaca bir borcu yok ise<br />

defter ve belgeleri incelenmeksizin ilişiksizlik<br />

belgesi verilmesi gerekmektedir.<br />

Salt işçilik bildirimi yapmamış olsaydı ya<br />

da, ilişiksizlik isteyen kurum aşağıdaki tercihlerden<br />

birini belirleyerek ilişiksizlik belgesi almayı<br />

<strong>ta</strong>lep edecekti.<br />

A) Taahhütname vermek; az bildirilen<br />

işçilik ve varsa gecikme zammını ödeyecektir.<br />

B) İşin bitirilmesiyle ilgili asgari işçilik<br />

mik<strong>ta</strong>rının sigor<strong>ta</strong> müfettişince tespit edilmesini<br />

isteyebilir.<br />

C) İşyeri defter ve belgelerinin 3568 sayılı<br />

Yasa’ya göre belge almış serbest çalışanlar<br />

kütüğüne kayıtlı SMMM ve YMM’ler <strong>ta</strong>rafından<br />

(herhangi birinin) kayıtların kuruma bildirilenlerle<br />

uyumlu olduğunun tespit edilmesini<br />

isteyebilir.<br />

Kurum müfettişlerince ve meslek mensuplarınca<br />

yapılacak raporlamalarda işçilik üzerinden<br />

bir eksiltme yapılmayacaktır. Görüldüğü<br />

gibi SSK’nun 130. maddenin 8’nci fıkrasına göre<br />

teftiş, kontrol ve denetleme yetkisi altındaki bir<br />

kısım işleri yapabileceklerdir. Yapamayacakları<br />

işleri ilerde ayrı bir başlık altında inceleyeceğim.<br />

2- GERÇEK VEYA TÜZEL KİŞİLERCE<br />

YAPILAN ÖZEL BİNA İNŞAAT<br />

İŞLERİ İLE İLGİLİ YAPILACAK<br />

İŞLEMLER<br />

İnşat işlerinde öncelikle yapının sınıfı ve<br />

grubunun belirlenmesi gerekir. Maliyeti m² yüz<br />

ölçümü ile Bayındırlık Bakanlığı’nca yayınlanan<br />

birim m² maliyetinin çarpılmasıyla bulunacaktır.<br />

Uygulamada aşağıdaki durumların<br />

dikkate alınması gerekmektedir.<br />

a) İnşaat işi aynı yıl başlayıp biterse,<br />

b) İnşaat işi bir yıldan (senelere sari) fazla<br />

sürerse,<br />

c) İnşaat işi başladık<strong>ta</strong>n sonra işe aralıklar<br />

verilirse,<br />

görüş<br />

BÜLTEN<br />

30


görüş<br />

BÜLTEN<br />

31<br />

Yine, kurum <strong>ta</strong>rafından salt işçilik üzerinden<br />

ilişiksizlik belgesi verilebilmesi için toplam<br />

maliyetlerden, işçilik oranında %25 eksiltme<br />

yaparak uygulanacaktır.<br />

ÖRNEK:<br />

Bina toplam maliyeti :<br />

100,000.-YTL<br />

Asgari İşçilik oranı Binalarda : %9<br />

Kuruma bildirilmesi gereken salt işçilik :<br />

9 x %25 = 2,25 9 - 2,25 = 6,75<br />

100,000 x % 6,75 = 6,750 YTL<br />

- İş aynı yıl başlayıp biterse, aynı yılın birim<br />

maliyeti,<br />

- İş bir yıldan uzun sürerse inşaatın bittiği<br />

yıldan bir önceki yılın birim maliyeti,<br />

- Eğer iş aralıklar (boşluklar yıllar veya<br />

yıllar arası) verilerek yapılıyor ise kanıtlayıcı bir<br />

belge ve bilgi var ise buna göre, eğer yok ise işin<br />

bittiği yıldan bir önceki yıldaki birim maliyeti<br />

dikkate alınarak işlem yapılacaktır.<br />

- Tüzel kişiler arasında bir inşaat işi yapılıyor<br />

ise; birim maliyetlerden (Bayındırlık birim<br />

maliyeti x yüzölçümü) hangisi fazla ise ona<br />

göre işlem yapılacaktır.<br />

3- SSK SOSYAL SİGORTALAR<br />

İŞLEM YÖNETMELİĞİNE GÖRE<br />

MESLEK MENSUPLARININ<br />

YAPAMAYACAKLARI DENETİM<br />

İŞLEMLERİ<br />

Dileyen işverenler, ilişiksizlik raporu almak<br />

için Kurum Ünitelerince yapılması gereken<br />

araştırma veya müfettiş incelemesinden<br />

önce meslek mensuplarından birine (SMMM<br />

veya YMM), 506 sayılı Kanun’un değişik 130.<br />

maddesinin sekizinci fıkrasına dayanarak inceleme<br />

raporu düzenleyeceklerdir. Kurum Yönetim<br />

Kurulu’nca rapor düzenleme üst sınırı<br />

SMMM’ler için 5,000,000.- YTL olarak belirlendiğinden,<br />

bu rakamın üzerindeki işleri sadece<br />

YMM’ler yapabilecektir.<br />

08.12.2004 <strong>ta</strong>rih, 25664 sayılı Resmi Gazete’de<br />

yayınlanan Tebliğe göre;<br />

1- İhale konusu işlerin, işi üstlenen işverenin<br />

Kurum’da tescili (506 SSK ve 4857 sayılı<br />

Kanun’a göre sürekli işyeri) işyerinin sigor<strong>ta</strong>lıları<br />

ile yapılması ve ayrıca tescil edilmiş olmaması,<br />

( o iş için ayrıca SSK numarası alınmamış<br />

ve işçi çalıştırılmamış olması)<br />

2- Kurum’da tescil edilmemiş olan veya<br />

tescil edilmiş olup hiç prim belgesi kuruma verilmemiş<br />

olunması,<br />

3- Piyasadan üretilmeden (üzerinde değişiklik<br />

yapılmadan) alınıp satılan işler için,<br />

4- 01.05.2004 <strong>ta</strong>rihinden önce biten ihale<br />

konusu işler ve bu <strong>ta</strong>rihten önce biten özel nitelikteki<br />

bina inşaatı işyerleri hakkında raporlar<br />

düzenleyemezler,<br />

5- Geçici bir süre için işçilik tespit komisyonu<br />

işçilik oranlarını tespit edip, açıklanıncaya<br />

kadar rapor düzenleyemezler.<br />

4- MESLEK MENSUPLARINI RAPOR<br />

DÜZENLEMEKTEN DOLAYI<br />

SORUMLULUĞU<br />

506 sayılı Kanun’un 4958 sayılı Kanun’la<br />

değişik 130’uncu maddesinde, Kurum’ca belirlenen<br />

usul ve esaslara aykırı rapor düzenleyen<br />

meslek mensupları, Kurum alacaklarına karşı<br />

vermiş oldukları zararlardan, yönetmeliğin<br />

12. maddesine göre sorumlu olacaklardır. Bu<br />

sorumluluk işveren ile birlikte ve müteselsilen<br />

olacaktır. Kurum; esas ve usullere aykırı rapor<br />

düzenleyen meslek mensuplarının raporlarını<br />

işleme koymayacağı gibi, durumu tüm Sosyal<br />

Sigor<strong>ta</strong>lar Kurumu İl/sigor<strong>ta</strong> müdürlüklerine<br />

bildirerek daha sonra düzenleyecekleri raporların<br />

da hiçbir zaman işleme konulmayacağını<br />

öngörmüştür.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


24 Y›ll›k RAY S‹GORTA Acentesiyiz...<br />

2 5 . 0 0 0 M ü fl t e r i n i n G ü v e n i . . .<br />

F S‹ZE ÖZEL PR‹MLER ve TAKS‹TLER ‹LE ARACINIZA TAM KASKO<br />

VER‹YORUZ<br />

F RAY CLUP H‹ZMETLER‹ (Arac›n Kur<strong>ta</strong>r›lmas›, Çekilmesi, Konaklama,<br />

RentA Car, Nakil v.s. hizmetleri)<br />

F HASAR SONRASI ; TAM, EKS‹KS‹Z ve EN KISA SÜREDE<br />

HASAR BEDEL‹N‹ N TAZM‹N‹<br />

F KRED‹ KARTI ‹LE TAKS‹TLEND‹RME ve PEfi‹NATIN ÇEK‹LMES‹NDE<br />

“0” SIFIR FA‹Z<br />

F VAR OLAN HASARSIZLIK ‹ND‹R‹M HAKKININ DEVAM ETT‹R‹LMES‹<br />

F POL‹ÇELER‹N ADRESE GÖNDER‹LMES‹, ADRESDEN VISA ‹LE ÇEK‹LMES‹<br />

F KAZA SONRASI, 10 GÜN SÜRE ‹LE ÜCRETS‹Z ARAÇ TEM‹N‹<br />

F 1.500.000.000.TL-’ye KADAR HASARLARDA, HASARSIZLIK ‹ND‹R‹M‹N‹N<br />

DEVAMI<br />

F ACIBADEM S‹GORTASI GÜVENCES‹ ‹LE SA⁄LIK S‹GORTASI<br />

0532 252 16 42 0532 424 36 66<br />

Rüzgarl› ‹brahim Müteferrika Sokak No: 4/305<br />

Fazilet Han Kat:3 Ulus - ANKARA<br />

Tlf: 0312 311 77 55 (Pbx) Faks: 0312 310 55 51


AY İÇİNDE 30 GÜNDEN AZ ÇALIŞAN VEYA EKSİK ÜCRET ÖDENEN<br />

SİGORTALILAR İLE İLGİLİ OLARAK YAPILACAK İŞLEMLER<br />

ssk<br />

BÜLTEN<br />

33<br />

506 sayılı Yasa’nın değişik 79 uncu maddesinde,<br />

ay içinde bazı işgünlerinde çalıştırılmadığı<br />

ve ücret ödenmediği beyan edilen sigor<strong>ta</strong>lıların<br />

otuz günden az çalışma nedenlerini açıklayan<br />

bilgi ve belgelerin işverence prim bildirgelerine<br />

eklenmesinin şart olduğu, sigor<strong>ta</strong>lıların otuz<br />

günden az çalıştığını gösteren bilgi ve belgelerin<br />

Kuruma verilmemesi veya verilen bilgi ve belgelerin<br />

Kurumca geçerli sayılmaması halinde, otuz<br />

günden az bildirilen sürelere ait primlerin Kurumca<br />

resen <strong>ta</strong>hakkuk ettirilerek 506 sayılı Yasa’nın<br />

80 inci maddesi hükümlerine göre <strong>ta</strong>hsil<br />

edileceği öngörülmüştür.<br />

Söz konusu Yasa hükmü ile ilgili uygulamanın<br />

usul ve esaslarına ilişkin 656 yayın no.lu Sosyal<br />

Sigor<strong>ta</strong> İşlemleri Yönetmeliği’nin 20. Maddesinin<br />

(j) fıkrasında; Aylık Prim ve Hizmet Belgesi<br />

ile birlikte ay içinde (30) günden az çalışan veya<br />

eksik ücret ödenen sigor<strong>ta</strong>lılara ilişkin:<br />

(*)<br />

SMMM<br />

1) İstirahatli olduğunu gösteren resmi<br />

kuruluşlara ait sağlık tesisleri veya işyeri<br />

hekimlerince düzenlenmiş hekim raporu,<br />

2) Ücretsiz izinli olduğunu kanıtlayan<br />

izin belgesi,<br />

3) Disiplin cezası uygulaması, gözaltına<br />

alınması, tutukluluk haline ilişkin belgeler,<br />

4) Kısmi süreli çalışmalara ait yazılı iş<br />

sözleşmesi,<br />

5) En az işverenin imzasını havi puan<strong>ta</strong>j<br />

kayıtları,<br />

6) Grev, lokavt, genel hayatı etkileyen<br />

olaylar, doğal afetler nedeniyle işyerinde<br />

faaliyetin durdurulduğunu veya işe ara verildiğini<br />

gösteren ilgili resmi makamlardan<br />

alınan yazı örneği,<br />

Sigor<strong>ta</strong>lıların eksik gün bildirimine ilişkin<br />

bilgi formu (Ek:8) ekinde ilgili Üniteye verilir<br />

veya Acele Pos<strong>ta</strong> Servisi (APS), iadeli<br />

<strong>ta</strong>ahhütlü ya da <strong>ta</strong>ahhütlü olarak gönderilir.<br />

Bu durumların dışındaki (30)günden az<br />

çalışılan sürelere ait geçerli belgeleri belirlemeye<br />

Kurum Yönetim Kurulu yetkilidir.<br />

Yukarıda sayılan hallere ilişkin belgelerin<br />

geriye yönelik olarak her zaman düzenlenebilir<br />

nitelikte olanları, Aylık Prim ve Hizmet Belgesinin<br />

verilmesi gereken aydan sonra verilmesi<br />

halinde işleme konulmaz.<br />

Toplu iş sözleşmesi yapılan işyerleriyle<br />

kamu işyerlerinde çalışan sigor<strong>ta</strong>lılara ilişkin<br />

eksik bildirimlerin nedenlerinin işverenler <strong>ta</strong>rafından<br />

bir yazı ile Kuruma bildirilmesi halinde,<br />

bu durumdaki sigor<strong>ta</strong>lılar için belge aranmaz.<br />

Hükmü yer almak<strong>ta</strong>dır.<br />

Selçuk OKCAN (*)<br />

Ayrıca, bu konuda tereddüte düşülen hususlar<br />

hakkında, sigor<strong>ta</strong> İşleri Genel Müdürlüğü<br />

Sigor<strong>ta</strong> Primleri Daire Başkanlığı’nın 16-289 Ek<br />

ve 16-293 Ek sayılı Genelgelerinde gerekli açıklama<br />

yapılmıştır.<br />

Konu ile ilgili olarak Sigor<strong>ta</strong> Primleri Daire<br />

Başkanlığı’nın 13.05.2004 <strong>ta</strong>rihli, 16-318 Ek<br />

sayılı genelgesinde:<br />

1. Ay içinde bazı işgünlerinde çalıştırılmadığı<br />

ve ücret ödenmediği beyan edilen<br />

sigor<strong>ta</strong>lılar ile ilgili uygulamada, bu sigor<strong>ta</strong>lıların<br />

çalıştıkları işyerlerinin niteliği<br />

konusunda herhangi bir ayırım yapılmayacaktır.<br />

2. İşyerlerinde kısmi zamanlı (part-time)<br />

olarak çalışan sigor<strong>ta</strong>lılar için düzenlenmiş<br />

olan yazılı sözleşmenin noterden<br />

<strong>ta</strong>sdikli olması zorunlu değildir. Ayrıca,<br />

bu sözleşmenin örneği 565 yayın no.lu<br />

Sosyal Sigor<strong>ta</strong> İşlemleri Yönetmeliğinin 8<br />

numaralı ekinde yayınlanan “Eksik Gün<br />

Bildirim Formu” ekinde ve aylık prim ve<br />

hizmet belgesinin verilmesi gereken yasal<br />

süre içinde Kurumumuza verilmiş olması<br />

kaydıyla, söz konusu form ve sözleşme işverenlerden<br />

her ay tekrar istenilmeyecektir.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


Ancak, kısmi süreli çalışmalara ait iş sözleşmesi<br />

noterden onaysız ve yasal süresi<br />

dışında verilmiş ise, verildiği ay ve sonrası<br />

için hüküm ifade edecek, başka bir deyişle<br />

verildiği ayı <strong>ta</strong>kip eden aylarda yine her ay<br />

istenilmeyecektir.<br />

3. Toplu iş sözleşmesi yapılan işyerleriyle<br />

kamu işyerlerinde çalışan sıgor<strong>ta</strong>lılara ilişkin<br />

eksik bildirimlerin nedenlerinin işverenler<br />

<strong>ta</strong>rafından bir yazı ile Kuruma bildirilmesi<br />

halinde, bu durumdaki sigor<strong>ta</strong>lılar<br />

için belge aranılmayacaktır. Bu işverenlerin<br />

yazılarında eksik bildirimlerin nedenleri<br />

belirtilmemiş ise, bu eksikliğin yazışma<br />

yapılmak suretiyle giderilmesi istenilecek<br />

ve sonucuna göre işlem yapılacaktır.<br />

Denilmektedir.<br />

Yapılan düzenlemelere göre, işverenler ay<br />

içerisinde 30 günden az çalıştırdıkları sigor<strong>ta</strong>lıları<br />

eksik çalıştırma nedenlerini açıklayan<br />

belgelerle birlikte Ek:8 no.lu form ekinde, aylık<br />

prim ve hizmet belgesi ile Kuruma vermek<br />

durumundadırlar. Bu belgeler ait olduğu ay ve<br />

yasal süresi içinde verildiği <strong>ta</strong>ktirde noter <strong>ta</strong>sdik<br />

zorunluluğu aranmayacaktır. Ancak söz konusu<br />

belgelerin düzenlenmiş olsalar dahi herhangi<br />

bir nedenle yasal süresi içinde verilmeyip (unutulmak<br />

ya da verilmekle birlikte kaybolmuş<br />

olabileceği vs. gibi durumlarda) Kurumca bu<br />

durumun sap<strong>ta</strong>nması halinde geçerliliği Kurum<br />

Yönetim Kurulu’nun <strong>ta</strong>kdirine bırakılan ve her<br />

zaman düzenlenebilir nitelikte sayılanları işleme<br />

konulmayarak, Kurumca resen prim ve ceza <strong>ta</strong>hakkuk<br />

ettirilmesine neden olacaktır.<br />

“Önceki uygulamada; Zamanında Kuruma<br />

ibraz edilen,ancak Kurumca alındı belgeleri verilmemiş<br />

olan eksik bildirimlerin belgelenmediği<br />

ileri sürülerek işverenlere Kurumca ceza<br />

uygulanmak<strong>ta</strong>, Kuruma zamanında belge ibraz<br />

etmiş olan işverenler de ellerinde alındı belgesi<br />

olmadığı için bu durumlarını kanıtlayamadıklarından<br />

mağdur olmak<strong>ta</strong> idiler. Daha sonra bu<br />

durum Kurumca dikkate alınarak 22.05.2002 <strong>ta</strong>rihli,<br />

XVI-034-350718 sayılı Genel Yazı yayımlanmış<br />

ve bu genel yazıda, örneği Sosyal Sigor<strong>ta</strong><br />

İşlemleri Yönetmeliği’nin ekinde yayımlanmış<br />

olan “Ek: 10” numaralı “Bilgi Formu”nun, dört<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

aylık sigor<strong>ta</strong> primleri ve aylık sosyal güvenlik<br />

destek primi bordroları ile birlikte Kuruma intikal<br />

etmesi halinde, sözü geçen dönem bordrolarına<br />

verilen evrak giriş <strong>ta</strong>rih ve numarasının, hiç<br />

değiştirilmeden form üzerine de aynen verilmesi<br />

açıklanmış bulunmak<strong>ta</strong>dır. Söz konusu genel<br />

yazıdan önceki dönemler için eksik bildirimlerin<br />

belgelenmediği Kurumca ileri sürülerek<br />

işverenlere ceza uygulanmak<strong>ta</strong> idi. Bu durum<br />

karşısında, Kurumca alındı belgesi verilmemesi<br />

nedeniyle Kuruma zamanında belge ibraz etmiş<br />

olan işverenler de ellerinde bir alındı belgesi olmadığı<br />

için bu durumlarını kanıtlayamadıklarından<br />

mağdur olmak<strong>ta</strong> idiler.”<br />

Eksik bildirime neden teşkil eden belgelerin<br />

hangi hallerde geçersiz olacağı, sonradan<br />

düzenlenen belgelerin hangi hallerde her zaman<br />

düzenlenebilir nitelikte sayılacakları hususunda,<br />

506 sayılı Yasa’da açık bir hüküm bulunmamak<strong>ta</strong><br />

ve bu belgelerin geçerliliğinin belirlenmesi<br />

Kurum Yönetim Kurulunun <strong>ta</strong>kdirine bırakılmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Bu durum 506 sayılı Yasa ile ilgili yönetmeliklerde<br />

çelişki ve aykırılıklara yol açtığından<br />

her halukarda dava konusu edilebilecektir.<br />

Yapılan düzenlemelerdeki amaç sigor<strong>ta</strong>lıların<br />

sosyal güvenlik haklarının korunması ve<br />

yok olmasını önlemek olmakla birlikte, yasanın<br />

uygulamasında bu amaca ulaşılamadığı gözlenmektedir.<br />

Şöyle ki:<br />

Belirli formaliteler önceden yerine getirilmek<br />

suretiyle sigor<strong>ta</strong>lının ait olduğu ay içerisinde<br />

noksan (30 günden az) bildirilmesi durumrunda,<br />

noksan bildirimlere ilişkin belgeler, içeriğinin<br />

doğruluğu konusunda Kurumca inceleme ve<br />

araştırma yapılmadan hiçbir şekil şartı aranmaksızın<br />

kabul edilmekte ve eksik bildirimle ilgili<br />

olarak Kurumca hiçbir işlem yapılmamak<strong>ta</strong>dır.<br />

Oysa, sigor<strong>ta</strong>lının noksan çalıştırılma nedenini<br />

açıklayan belgelerin yasal süresi içinde herhangi<br />

bir nedenle verilmeyip, bu durumun daha sonra<br />

Kurumca sap<strong>ta</strong>nması halinde, noksan çalıştırılan<br />

günlere ait belgelerin Kurum Yönetim Kurulu’nun<br />

inisiyatifi dahilinde geçerli sayılabilmesi<br />

için bir<strong>ta</strong>kım şekil şartları aranmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Yapılan bu düzenlemenin bir daha gözden<br />

geçirilmesi uygun olacaktır.<br />

ssk<br />

BÜLTEN<br />

34


internet<br />

BÜLTEN<br />

35<br />

İstenmeyen<br />

Misafirlerden<br />

Korunma Yolları<br />

Soner ŞİMŞEK (*)<br />

Bundan iki sene öncesine kadar bir<br />

çok muhasebe bürosunun kapısından<br />

içeriye sokulmayan İNTERNET bugün gerek<br />

SSK’nın e-Bildirge, gerekse MALİYE’nin e-Beyanname<br />

uygulamalarıyla masamızda baş köşeye<br />

oturmuş durumda. Bu iki zorunluluk dışında<br />

çağa ayak uydurmanın gereği olarak bir<br />

çok meslek mensubu Internet denizinde kulaç<br />

atmak<strong>ta</strong>.<br />

Hiç kuşku yok ki e-Bildirge ve e-Beyanname<br />

bürolarımızdaki iş yükünü azaltırken ilgili<br />

kurumlarda beyanname ve bildirge vermekle<br />

geçen “zaman”ı da bize kazandırmış oldu.<br />

Mesleğimize yönelik bu uygulamaların önümüzdeki<br />

dönemlerde diğer bürokratik işlerde<br />

de uygulanacağını umuyoruz. İnternetin diğer<br />

“zaman” kazandırıcı rolü ise “kullanmayı bilenlere”<br />

aradığını bulabilmektir. Burada “kullanmayı<br />

bilmek” hem aradığını bulmak açısından<br />

hem de esas konumuzu oluşturan “güvenlik”<br />

açısından oldukça önemlidir.<br />

(*)<br />

SMMM<br />

Bize en çok ihtiyacımız olan “zaman”ı kazandıran<br />

Internet hiç beklemediğimiz bir anda<br />

tüm çalışmalarımızı yok edebilmekte, bize verdiğinin<br />

kat kat fazlasını çok kolay geri alabilmektedir.<br />

Bu nimeti kullanırken başımıza her<br />

an her şeyin gelebileceğini gözönünde bulundurularak<br />

kendi güvenlik önlemlerimizi almamız<br />

gerekmektedir. Çoğu meslek<strong>ta</strong>şımızın interneti<br />

son dönemlerde kullanmaya başladığını ve bu<br />

konu hakkında fazla bilgi sahibi olmadığını<br />

varsayarsak, bu tür kullanıcılar için ilk önerimiz<br />

“bilmediği sularda” yüzmemesidir. Yapmanız<br />

gereken sadece bildirge ve beyannamelerinizi<br />

gönderip internetle olan ilişkinizi kesmek. Bir<br />

çok Internet sitesi kendi sayfasını ziyaret edenleri<br />

başka sitelere yönlendirmekte ve genelde bu<br />

siteler de “kumar” ve “seks” siteleri olmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Eğer acemi bir kullanıcıysanız karşınıza gelen<br />

hiçbir sayfada “ok” butonuna basmayın ve “kabul<br />

ediyormusunuz” gibisinden sorulara “evet”<br />

demeyin. Belki ilginizi çeken bir konudur ama<br />

siz yine de bu sayfalara girmeyin.<br />

“Açık Kapılar” olarak <strong>ta</strong>nımlanan ve<br />

çoğumuzun bir şekilde kulağımıza (ya da başımıza)<br />

geldiği güvenlik sorunları Windows<br />

kullanıcılarını hala tehdit etmektedir. Hat<strong>ta</strong> bu<br />

konuda, Windows’un bu güvenlik açıklarını<br />

bilinçli olarak bıraktığı devletlerin, şirketlerin<br />

bilgisayar sistemlerine girebildiği, bizim gibi<br />

ev ve ofis kullanıcılarının bilgisayarlarında ne<br />

olup ne bittiğini görebildiği şeklinde komplo<br />

teorileri vardır. Bu nedenle bir çok devlet ve<br />

şirket alternatif arayışlarına girerek LİNUX<br />

işletim sistemini kullanmaya başlamıştır. Bu<br />

komplo teorisine fazla girmeden bir eklemede<br />

biz yaparak konumuza dönelim; bilindiği gibi<br />

“açık kapı” nın İngilizce kelime karşılığı “open<br />

GATE” dir ve Microsoft’un sahibi de Bill GA-<br />

TES.<br />

“Açık Kapılar” aynı evimizin pencere ve<br />

kapıları mantığıyla çalışmak<strong>ta</strong>dır. Siz açık bırakırsanız<br />

içeri böcek de girer hırsız da. Bizler<br />

kullanıcı olarak doğal olarak işin fazla teknik<br />

bilgisini, bu kapıların hangilerinin açık olduğunu,<br />

kapatmak istesek bunların nerden ve<br />

nasıl kapanacağını bilemeyiz. Zaten bilmemiz<br />

de gerekmiyor. Yapmamız gereken bunlara<br />

karşı kolay ve etkili önlemleri almak. Bir çok<br />

Anti-Virüs programı bu kapılardan istenmeyen<br />

misafirlerin girmesini engellemektedir.<br />

Burada dikkat etmeniz gereken bu programların<br />

“virüslere karşı koruma” bölümlerinin değil<br />

“fire wall” olarak <strong>ta</strong>nımlanan dışarıdan bilgisayarınıza<br />

müdahale edilebilmesini engelleyen<br />

bölümlerin aktif olmasıdır. Bu konuda bilgisayar<br />

sistemlerinizi kuranlardan bunu mutlaka<br />

isteyin. Tabi bu programın aktif hale gelmesi<br />

sizin kullandığınız programların bazılarının<br />

çalışmasına da engel olabilir, bu programı kurdururken<br />

çalışmasını istediğiniz programlara<br />

nasıl izin vereceğinizi de sistemi kuranlar size<br />

gösterebilirler.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


Diğer istenmeyen misafirler “virüs”, “Truva<br />

atı - Trojan “solucan- Worm” ve “böcek” ler<br />

olarak sayılabilir. Virüsleri çoğumuz duymuştur.<br />

Bunlar iki şekilde bilgisayarınıza girebilir. İlki<br />

bir disket veya CD’den bir yükleme yaptığınızda,<br />

diğeri ise internet ve çoğunlukla “mail- elektronik<br />

pos<strong>ta</strong>” yoluyla bilgisayarınıza girebilir.<br />

“Truva atı - Trojan” “solucan- Worm” ve<br />

“böcek” ler siz hiç fark etmeden bilgisayarınıza<br />

girer. Bunların bazıları zararsız olmakla birlikte<br />

genellikle bilgisayarınızın çalışmasında gözle<br />

görülür bir yavaşlığa ve bir program çalışırken<br />

“Bu program Geçersiz Bir İşlem Yürüttü” gibisinden<br />

bir mesajla kapanmalara neden olabilir.<br />

Bunların içinde en tehlikelisi “Truva Atı<br />

- Trojan” lardır ve gerçekten baş belalarıdır. Bu<br />

“Truva Atları” sayesinde bilgisayarınıza dışarıdan<br />

girişler olabilmekte ve aklınıza gelebilecek<br />

her şeyi bilgisayarınıza yapabilmektedir. Bunun<br />

canlı örneğini 1997 yılında bir arkadaşımın bilgisayarında<br />

bir çok bilgilerin silinmesi ve “Seni<br />

sevdim bilgisayarına format atmıyorum” mesajını<br />

görerek yaşadım.<br />

Bu tehlikeler ve istenmeyen misafirlerden<br />

korunmak aslında çok basittir.<br />

1) Bilmediğiniz ve yönlendirilmiş sitelere<br />

girmeyin (eğer bilgisayarınızda “modem” varsa<br />

uluslar arası görüşmelere bu telefon hattını<br />

kapattırın)<br />

2) Bir disket ve CD’den yükleme yapmadan<br />

önce mutlaka virüs <strong>ta</strong>ramasından geçirin.<br />

3) Tanımadığınız kişilerden gelen mailelektronik<br />

pos<strong>ta</strong>ları özellikle “Ek”li olanları<br />

kesinlikle açmayın ve silin. (Tanıdıklarınızdan<br />

gelenlere de her zaman şüpheyle yaklaşın)<br />

4) Mutlaka bir Anti-Virüs programı edinin<br />

ve sık sık güncellemesini yapın.<br />

5) Windows XP Kullanıcıları mutlaka<br />

güncellemeleri yapın.<br />

6) Win98 kullanıcılarının XP’ye geçmeleri<br />

önerilir. Meraklısı bir haf<strong>ta</strong>da Win98 işletim<br />

sistemine girebilecek kadar bilgiye internet sayesinde<br />

sahip olabilmektedir.<br />

7) Bilgisayarınıza format atıp XP yükleyecekseniz,<br />

“Ağ Kablosunu” <strong>ta</strong>kmadan veya “Internet<br />

Bağlantısını” kurmadan önce mutlaka<br />

Anti-Virüs Programı ve Servis Pack2’yi yükleyin.<br />

(Bunu yapmazsanız internete bağlandığınız<br />

ilk saniyede Truva Atı benzeri programların<br />

bilgisayarınıza girme olasılığı çok yüksek)<br />

8) Sadece merak nedeniyle dahi olsa bilmediğiniz<br />

hiçbir programı internetten indirmeyin.<br />

9) Lisanssız programların şifrelerini veren<br />

sitelerin ve “crack” olarak <strong>ta</strong>nımlanan programların<br />

şifrelerini kıran programların çoğu<br />

Truva Atıdır ve virüslüdür, hiç yaklaşmayın.<br />

10) Kullandığınız programların “Lisanslı”<br />

olmasına özen gösterin.<br />

Sonuç olarak internet insanlık <strong>ta</strong>rihinin<br />

en büyük keşiflerinden biridir ve biz kaşifler de<br />

bu denizde sık sık yelken açmak<strong>ta</strong>yız. Eğer geminiz<br />

güvenli değilse sahilden pek ayrılmayın,<br />

eğer aradıklarınız derin sularda ise “kılavuzunuza”<br />

dikkat edin.<br />

internet<br />

ÖZÜR<br />

Odamızın iki aylık yayın organı olan BÜLTEN’in Ocak-Şubat 2005, 158. sayısının 6. sayfasında<br />

yer alan YMM Kazım Yılmaz’ın “Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Yasa<br />

Tasarısı Hakkında” başlıklı yazısı, söz konusu ilk Tasarıya ilişkin Odamız <strong>ta</strong>rafından oluşturulan<br />

Komisyona sunduğu bir değerlendirme notu niteliğinde olup, yanlışlıkla Bültende yayımlanmıştır.<br />

Bu yanlışlık nedeniyle Sayın Kazım Yılmaz’dan ve okurlarımızdan özür dileriz.<br />

ASMMMO BÜLTEN YAYIN KURULU<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

BÜLTEN<br />

36


ATİLLA İLHAN / KİMİ SEVSEM SENSİN<br />

edebiyat<br />

ALAATTİN ARMAN / SMMM<br />

Atilla İlhan, 1946’da Cumhuriyet Halk Partisi Şiir Yarışması’nda ikinci olan “Cebbaroğlu Mehemmed”<br />

adlı şiiri ile edebiyat dünyamıza girmiş bulunmak<strong>ta</strong>dır..<br />

Sadece şiir değil, roman, senaryo ve televizyon dizileri yazmış, edebiyat ve sinema eleştirileri<br />

yapmış, bu alanlarda da başarılı olmuştur.1948’de yayınlanan ilk şiir ki<strong>ta</strong>bı “Duvar”da halkçı ve toplumcu<br />

şiirlere yer verirken, bu ki<strong>ta</strong>bın ardından 1954’de yayınlanan, ikinci ve ses getiren ki<strong>ta</strong>bı “Sisler<br />

Bulvarı”nda metropol olgusunu, büyük kentte yaşayan bireyin yalnızlığını, yabancılaşmasını,<br />

egzotizm ve romantizmini dile getirmiştir. Cinayet Saati, Pia, Sisler Bulvarı gibi popüler olmasını<br />

sağlayan kalıcı şiirleri bu ki<strong>ta</strong>pda yayınlanmıştır.<br />

Atilla İlhan şiirimizde gerilimin öncüsüdür. Bir telefon numarası olan (24-61) adlı şiir bu türün<br />

başarılı bir örneğidir. Yalnızca telefon numarası değil, araba plakasını da (34 FN 346) şiirinde ad<br />

olarak görürüz. Büyük şehirlerin ayrılmaz bir parçası olan otellerde (Emperyal Oteli) imkansız bir<br />

aşk hikayesi işlenir. Elbette yeraltı dünyası da olacaktır Atilla İlhan şiirinde; ömer haybo, yirmibirinci<br />

varujan, demokrat toni bu dünyanın kahramanlarıdır. Limanlarda görünse de, daha çok garlarda<br />

gezinen, ciğerlerine tren dumanları çeken bir şiir. Bir yanında uluyan gi<strong>ta</strong>r, öbür yanında Fatih’de<br />

çalan yoksul bir gramofon vardır. Bir vapurun güvertesinde küpeşteye yaslanıp suları seyreden bir<br />

kadından etkilenecek kadar da romantik.<br />

Şair, yıllar sonra yazdığı şiir ki<strong>ta</strong>bı “Kimi Sevsem Sensin” nde çizgisini devam ettirmiştir.<br />

BÜLTEN<br />

37<br />

KİMİ SEVSEM, SENSİN....<br />

kimi sevsem sensin / hayret<br />

sevgin hepsini nasıl değiştiriyor<br />

gözleri maviyken yaprak yeşili<br />

senin sesinle konuşuyor elbet<br />

yarım bakışları o kadar tehlikeli<br />

senin sigaranı senin gibi içiyor<br />

kimi sevsem sensin / hayret<br />

senden nedense vazgeçilemiyor<br />

her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet<br />

sarışın başladığım esmer bitiyor<br />

anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli<br />

dudakları keskin kırmızı jilet<br />

bir belaya çattık / nasıl bitirmeli<br />

gi<strong>ta</strong>r kımıldadı mı zaman deliniyor<br />

kimi sevsem sensin / hayret<br />

kapıların kapalı girilemiyor<br />

kimi sevsem sensin / senden ibaret<br />

hepsini senin adınla çağırıyorum<br />

arkamdan şımarık gülüşüyorlar<br />

getirdikleri yağmur / sende unuttuğum<br />

hani o sımsıcak iri çekirdekli<br />

senin gibi vahşi öpüşüyorlar<br />

kimi sevsem sensin / hayret<br />

in misin cin misin anlamıyorum<br />

PİA<br />

ne olur kim olduğunu bilsem pia’nın<br />

ellerini bir tutsam ölsem<br />

böyle uzak uzak seslenmese<br />

ben bir şehre geldiğim vakit<br />

o başka bir şehre gitmese<br />

otelleri bomboş bulmasam<br />

içlenip buzlu bir kadeh gibi<br />

buğulanıp buğulanıp durmasam<br />

ne olur sabaha karşı rıhtımda<br />

çocuklar pia’yı görseler<br />

bana haber salsalar bilsem<br />

içimi büsbütün yıldız basar<br />

bir hançer gibi çıkıp giderdim.<br />

ben bir şehre geldiğim vakit<br />

o başka bir şehre gitmese<br />

singapur yolunda demeseler<br />

bana bunu yapmasalar yorgunum<br />

üstelik parasızım pasaportsuzum<br />

ne olur sabaha karşı rıhtımda<br />

seslendiğini duysam pia’nın<br />

sırtında yoksul bir yağmurluk<br />

çocuk gözleri büyük büyük<br />

üşümüş ürpermiş soluk<br />

ellerini tu<strong>ta</strong>bilsem pia’nın<br />

ölsem eksiksiz ölürdüm<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


T.C.<br />

MALİYE BAKANLIĞI<br />

Gelirler Genel Müdürlüğü<br />

Tarih : 20.06.2001<br />

Sayı : B.07.0.GEL.0.32/32232446/33731<br />

Özü : Bir şirkette bağımlı s<strong>ta</strong>tüde çalışan SM, SMMM’lerin başka<br />

gerçek ya da tüzel kişilere ait beyannameleri imzalayıp imzalamayacakları hk.<br />

Adı geçen dilekçede bir özel şirketler grubunda muhasebeci olarak çalıştığını<br />

ve çalıştığı şirketin birden fazla şirketinin mevcut olduğunu belirterek, serbest<br />

muhasebeci unvanı ile sadece bordrolu çalıştığı şirketin mi yoksa, diğer şirketlerin<br />

de beyannamelerini imzalayıp imzalamayacağını sormak<strong>ta</strong>dır.<br />

VUK’a 4008 sayılı Kanunun 6’ncı maddesiyle eklenen mükerrer 227’nci<br />

madde ile Maliye Bakanlığı, vergi beyannamelerinin 3568 sayılı Kanuna göre yetki<br />

almış serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirler<br />

<strong>ta</strong>rafından da imzalanması mecburiyetini getirmeye, bu mecburiyeti beyanname<br />

çeşitleri mükellef grupları ve faaliyet konuları itibariyle ayrı ayrı uygulatmaya ve<br />

buna ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili kılınmış ve bu yetkiye dayanılarak<br />

ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirlerce İmzalanması<br />

Hakkında Genel Tebliğde gerekli açıklamalar yapılmıştır.<br />

Söz konusu Genel Tebliğin IV üncü bölümünde, mükelleflerinbeyannamelerini,<br />

kendilerine 3568 sayılı Kanunun 2/A-a maddesinde belirtilen hizmetleri bir bütün<br />

olarak fiilen veren meslek mensupları <strong>ta</strong>rafından imzalanabileceği belirtilmiştir.<br />

3568 sayılı Kanunun 45’inci maddesinde, serbest muhasebecilerin, serbest<br />

muhasebeci mali müşavirlerin bu unvanlarla, yeminli mali müşavirlerin ise bu unvan<br />

ve <strong>ta</strong>sdik yetkisiyle; 2’nci maddede yazılı işlerin yürütülmesi amacıyla gerçek ve<br />

tüzel kişilere <strong>ta</strong>bi ve onların işyerlerine bağlı olarak hizmet akti ile çalışmayacakları<br />

hükme bağlanmıştır.<br />

Öte yandan, 16.02.1998 <strong>ta</strong>rih ve 5090 sayılı genel yazımızın 5’inci<br />

maddesinde, 3568 sayılı Kanuna göre serbest muhasebecilik veya serbest muhasebeci<br />

mali müşavirlik ruhsatı alan ancak bağımlı olarak çalışanların, mükelleflerin<br />

beyannamelerini imzalayabilecekleri belirtilmiştir.<br />

Bu hükümlere göre, bağımlı s<strong>ta</strong>tüde çalışan serbest muhasebeci veya serbest<br />

muhasebeci mali müşavirlerin ancak bir gerçek ya da tüzel kişiye ait beyannameleri<br />

imzalamaları mümkün bulunmak<strong>ta</strong>dır. Bu nedenle sadece bordolu olarak çalışan<br />

şirketin beyannameleri imzalanabilecektir. Aynı gruba ait diğer şirketlerin<br />

beyannamelerinin imzalanması mümkün değildir.<br />

mevzuat<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

BÜLTEN<br />

38


yargı<br />

T.C.<br />

DANIŞTAY<br />

Dokuzuncu Daire<br />

Esas No: 2001/2624<br />

Karar No: 2004/3556<br />

Özet: Kur farkından kaynaklanan gelirin, katma değer vergisine <strong>ta</strong>bi<br />

olmadığı hakkında.<br />

Temyiz İsteminde Bulunan : ……….. Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş.<br />

Karşı Taraf : Güngören Vergi Dairesi Müdürlüğü<br />

İstemin Özeti : Yükümlü şirketin 1994 yılında elde ettiği kur farkından<br />

kaynaklanan bir kısım gelirini kayıt ve beyan dışı bıraktığından bahisle aynı<br />

yılın Ocak-Nisan dönemleri için salınan katma değer vergisi ile kesilen<br />

kaçakçılık cezasının terkini istemiyle açılan davayı; hakkında düzenlenen vergi<br />

inceleme raporu ile davacı şirketin 26.954.515.425 lira kur farkı geliri için<br />

fatura düzenlemediği ve katma değer vergisi hesaplamadığının anlaşıldığı, bu<br />

durumda tespit edilen matrah farkı üzerinden salınan kaçakçılık cezalı katma<br />

değer vergisinde isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle reddeden İs<strong>ta</strong>nbul 1.<br />

Vergi Mahkemesinin 13.02.2001 <strong>ta</strong>rih ve 2001/246 sayılı kararının; kayıt ve<br />

beyan dışı bırakılan kur farkı gelirleri bulunmadığı ileri sürülerek bozulması<br />

istenilmektedir.<br />

Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Danış<strong>ta</strong>y Savcısı Buket Oral’ın Düşüncesi : Uyuşmazlık, davacı şirketin<br />

1994 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen rapora dayanılarak kur<br />

farkından kaynaklanan bir kısım gelirin kayıt ve beyandışı bıraktığından bahisle<br />

sap<strong>ta</strong>nan matrah farkı üzerinden yapılan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi<br />

<strong>ta</strong>rhiyatına ilişkin bulunmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Davacı şirket adına aynı nedenden dolayı <strong>ta</strong>rh edilen kurumlar vergisine<br />

karşı açılan davanın reddine ilişkin mahkeme kararının, Danış<strong>ta</strong>y 4. Dairesinin<br />

25.04.2002 <strong>ta</strong>rih ve E:2001/2701, K:2002/1776 sayılı kararıyla, bilirkişi<br />

incelemesi yaptırılmak üzere bozulduğu anlaşıldığından bunun sonucuna göre<br />

katma değer vergisi hakkında da yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.<br />

Bu nedenle temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasının<br />

uygun olacağı düşünülmektedir.<br />

Tetkik Hakimi Haşim Güney’in Düşüncesi : Temyize konu kararın<br />

bozulması gerekeceği düşünülmektedir.<br />

TÜRK MİLLETİ ADINA<br />

Hüküm veren Danış<strong>ta</strong>y Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:<br />

BÜLTEN<br />

39<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


İstem; yükümlü şirketin elde ettiği bir kısım kur farkı geliri için katma<br />

değer vergisi hesaplamadığından bahisle yapılan kaçakçılık cezalı katma değer<br />

vergisi <strong>ta</strong>rhiyatına karşı açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararının<br />

bozulmasına ilişkindir.<br />

Olayda yükümlü şirketin yurt dışı satışları nedeniyle emtianın fiili ihraç<br />

<strong>ta</strong>rihi ile ihracat bedeli dövizin yurda giriş <strong>ta</strong>rihi arasında lehine oluşan kur farkı<br />

gelirleri için fatura düzlenmediği ve katma değer vergisi hesaplamadığı yolunda<br />

düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak dava konusu cezalı <strong>ta</strong>rhiyat<br />

yapılmıştır.<br />

3065 sayılı Kanunun 10. maddesinin (a) fıkrasında; “Mal teslimi ve<br />

hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması” ile vergiyi<br />

doğuran olayın meydana geldiği belirtilmiş, 26. maddesinde de; “Bedelin döviz<br />

ile hesaplanması halinde döviz, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki<br />

cari kur üzerinden Türk Parasına çevrilir. Cari kuru belli olmayan dövizlerin<br />

Türk parasına çevrilmesine ilişkin esasları Maliye ve Gümrük Bakanlığı belirler.”<br />

denilmiştir.<br />

Bu durumda; hizmetin yapılması ile vergiyi doğuran olayın meydana<br />

gelmesi ve hizmetin karşılığını ve verginin matrahını teşkil eden bedelin döviz<br />

olarak ödenmesi halinde, ödenen dövizin, vergiyi doğuran olayın meydana<br />

geldiği <strong>ta</strong>rihteki cari kur üzerinden muhasebeleştirilerek gelir kaydedilmesi<br />

zorunlu olup, zaman içinde oluşan kur farkının da, hizmetin karşılığını oluşturan<br />

bedel içinde kabulü ve matraha dahil edilmesi mümkün değildir.<br />

Diğer yandan anılan Kanunun 20. maddesinin 1. fıkrasına göre teslim<br />

ve hizmet işlemlerinde matrahı oluşturan “bedel” kavramı aynı maddenin 2.<br />

fıkrasında açıkça <strong>ta</strong>nımlandığı halde kanun koyucu <strong>ta</strong>rafından burada <strong>ta</strong>nımlanan<br />

bedel kavramının kapsamında kabul edilmeyen fakat matraha dahil edilmesi<br />

gereken gelir kalemleri, Kanunun 24/c maddesinde özel olarak sayılmış ancak<br />

kur farkı bunlar arasında yer almamıştır. Bunun da nedeni sözü edilen maddelerde<br />

mahiyeti itibarıyla sağlanan gelirler olarak para ile temsil edilebilen menfaat<br />

kalemleri yer almasına karşın kur farkının ekonomik konjonktör gereği negatif<br />

de olabileceğinden sadece gelir değil icabında gider de sayılabilmesidir.<br />

Bu değerlendirme ve tespitler ışığında kur farkının Kanunun hizmetin<br />

<strong>ta</strong>nımının yapıldığı 4. maddesi kapsamında müs<strong>ta</strong>kil bir hizmet olarak kabul<br />

edilemeyeceği, 24/c maddesinde düzenlenen vade farkı ile aynı anlama<br />

gelmeyeceği ve kanun koyucunun kur farkının katma değer vergisine <strong>ta</strong>bi<br />

olmasını amaçlamadığı sonucuna varılmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Bu durumda kur farkı gelirleri için katma değer vergisi hesaplamadığından<br />

bahisle yükümlü şirket adına yapılan kaçakçılık cezalı <strong>ta</strong>rhiyat<strong>ta</strong> ve bu <strong>ta</strong>rhiyatı<br />

onayan vergi mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.<br />

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, İs<strong>ta</strong>nbul 6. Vergi<br />

Mahkemesinin 13.02.2001 <strong>ta</strong>rih ve 2001/246 sayılı kararının bozulmasına<br />

26.05.2004 <strong>ta</strong>rihinde oybirliği ile karar verildi.<br />

yargı<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

BÜLTEN<br />

40


yargı<br />

DANIŞTAY<br />

Onbirinci Daire<br />

Tarih: 03.02.1998<br />

Esas No: 1996/7221<br />

Karar No: 1998/213<br />

VUK Md. 30<br />

SERBEST MESLEK MAKBUZUNUN KAYBEDİLMESİ<br />

Üç cilt serbest meslek makbuzunu kaybeden ve bunu da<br />

hem vergi dairesine bildiren, hem de mahalli gazetede ilan ettiren<br />

mükellefin, aksine tespit olmadığı sürece, aynı yılda kullanılmış<br />

olan serbest meslek makbuzlarının or<strong>ta</strong>laması alınmak suretiyle<br />

matrah hesaplaması yoluna gidilmez.<br />

İstemin Özeti : Avukatlık faaliyetini 31.12.1993 <strong>ta</strong>rihinde<br />

terk eden yükümlünün incelemeye ibraz etmediği üç cilt serbest<br />

meslek makbuzunun kullanıldığı ve bu makbuzlarda gösterilen<br />

katma değer vergisinin kayıt ve beyan dışı bırakıldığı ileri sürülerek<br />

adına 1993/Aralık dönemi için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi<br />

salınmıştır. Vergi Mahkemesi kararıyla; 213 Sayılı Vergi Usul<br />

Kanunu’nun 30. maddesinde düzenlenen re’sen vergi <strong>ta</strong>rhı yönünden<br />

incelenen olayda, yükümlünün avukatlık yapmak<strong>ta</strong> iken üç cilt serbest<br />

meslek makbuzunu kaybettiğini vergi dairesine bildirdiği, ayrıca bu<br />

durumun mahalli gazetede ilan edildiği, buna karşın söz konusu<br />

belgelerin kullanıldığı yolunda yapılmış bir tespit bulunmadığından<br />

aynı yılda kullanılmış olan serbest meslek makbuzlarındaki mevcut<br />

hasılatının or<strong>ta</strong>laması alınmak suretiyle matrah hesaplanmasında<br />

yasal isabet görülmediği gerekçesiyle yapılan cezalı <strong>ta</strong>rhiyatın<br />

kaldırılmasına karar verilmiştir. Vergi dairesi müdürlüğü, yapılan<br />

cezalı <strong>ta</strong>rhiyatın yasal olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının<br />

bozulmasını istemektedir.<br />

Karar : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması<br />

istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın<br />

bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.<br />

Bu nedenle temyiz isteminin reddine, Vergi Mahkemesi<br />

kararının onanmasına oybirliği ile karar verildi.<br />

BÜLTEN<br />

41<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


Kıdem Tazminatı Tavanı<br />

01.07.2005 - 31.12.2005 Tarihleri Arası 1.727,15 YTL<br />

01.01.2005 - 30.06.2005 Tarihleri Arası 1.648,90 YTL<br />

01.07.2004 - 31.12.2004 Tarihleri Arası 1.574.740.000 TL<br />

01.01.2004 - 30.06.2004 Tarihleri Arası 1.485.430.000 TL<br />

01.01.2003 - 30.06.2003 Tarihleri Arası 1.323.950.000 TL<br />

01.07.2003 - 31.12.2003 Tarihleri Arası 1.389.950.000 TL<br />

01.10.2002 - 31.12.2002 Tarihleri Arası 1.260.150.000 TL<br />

Sigor<strong>ta</strong> Primine Esas Ücretler (Tavan ve Taban)<br />

Sigor<strong>ta</strong> Primine Esas Tavan Ücret 01.01.2005 <strong>ta</strong>rihinden geçerli olmak üzere<br />

Sigor<strong>ta</strong> Primine Esas Taban Ücret 01.01.2005 <strong>ta</strong>rihinden geçerli olmak üzere<br />

Sigor<strong>ta</strong> Primine Esas Taban Ücret 01.07.2004 - 31.12.2004 <strong>ta</strong>rihleri arası<br />

Sigor<strong>ta</strong> Primine Esas Tavan Ücret 01.07.2004 - 31.12.2004 <strong>ta</strong>rihleri arası<br />

Asgari Ücret<br />

3.176,70 YTL<br />

488,70 YTL<br />

444.150.000 TL<br />

2.886.975.000 TL<br />

01.07.2004 - 31.12.2004 <strong>ta</strong>rihleri arası Asgari Ücret Tu<strong>ta</strong>rı<br />

a) 16 Yaşından Büyükler İçin 444.150.000 TL<br />

b) 16 Yaşından Küçükler İçin 378.000.000 TL<br />

01.07.2004 - 31.12.2004 <strong>ta</strong>rihleri arası Çıraklar için Asgari Ücret Tu<strong>ta</strong>rı<br />

a) 16 Yaşından Büyükler İçin 133.245.000 TL<br />

b) 16 Yaşından Küçükler İçin 113.400.000 TL<br />

01.01.2005 <strong>ta</strong>rihinden itibaren Asgari Ücret Tu<strong>ta</strong>rı<br />

a) 16 Yaşından Büyükler İçin 488,70 YTL<br />

b) 16 Yaşından Küçükler İçin 415,80 YTL<br />

pratik bilgiler<br />

İhbar Tazminatı Tu<strong>ta</strong>rı<br />

Hizmet Süresi<br />

İşi 6 Aydan Az Sürmüş Olan İşçi İçin<br />

İşi 6 Aydan 1.5 Yıla Kadar Sürmüş Olan İşçi İçin<br />

İşi 1.5 Yıldan 3 Yıla Kadar Sürmüş Olan İşçi İçin<br />

İşi 3 Yıldan Fazla Sürmüş Olan İşçi İçin<br />

Tazminat Tu<strong>ta</strong>rı<br />

2 Haf<strong>ta</strong>lık Ücret<br />

4 Haf<strong>ta</strong>lık Ücret<br />

6 Haf<strong>ta</strong>lık Ücret<br />

8 Haf<strong>ta</strong>lık Ücret<br />

İşsizlik Sigor<strong>ta</strong>sı Primleri<br />

İşçi %1 İşveren %2 Devlet %1<br />

Yıllık Ücretli İzinler<br />

Hizmet Süresi<br />

Yıllık İzin Süresi<br />

1 Yıldan 5 yıla kadar olanlar (5 yıl dahil) 14 işgünü<br />

5 Yıldan 15 yıla kadar olanlar 20 işgünü<br />

15 Yıl ve daha fazla olanlar 26 işgünü<br />

18 Yaşından küçük işçiler ve 50 yaş ve daha üstündeki işçiler (en az) 20 işgünü<br />

Bazı Damga Vergisi Oranları (2005 Yılı İçin)<br />

Ücretlerde Binde 6<br />

Avanslarda, sözleşmelerde, <strong>ta</strong>hütname ve temliknamelerde Binde 7.5<br />

Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi<br />

18,00 YTL<br />

Kurumlar Vergisi Beyannamesi<br />

24,00 YTL<br />

Muh<strong>ta</strong>sar Beyanname<br />

12,00 YTL<br />

Katma Değer Vergisi Beyannamesi<br />

12,00 YTL<br />

Belediyelere verilen beyannameler<br />

9,00 YTL<br />

SSK’ya verilen bildirgeler<br />

9,00 YTL<br />

Diğer beyannameler (Damga Vergisi Beyannamesi Hariç)<br />

12,00 YTL<br />

Bilançolar<br />

14,00 YTL<br />

Gelir Tabloları<br />

7,00 YTL<br />

İşlem Hesabı Özetleri<br />

7,00 YTL<br />

5035 sayılı Yasa 01.01.2004 <strong>ta</strong>rihinden itibaren kuruluş, sermaye ve süre<br />

uzatımına ilişkin düzenlenen kağıtlarda damga vergisi kaldırılmıştır.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

BÜLTEN<br />

42


pratik bilgiler<br />

Emlak Vergisi Oranları<br />

Büyük Şehir Belediye Sınırlarında<br />

a) Binalarda (Meskenler için) ve Arazilerde Binde 1 Binde 2<br />

b) Binalarda (İşyerleri için) Binde 2 Binde 4<br />

c) Arsalarda Binde 3 Binde 6<br />

Yıllar İtibariyle Gecikme Zammı (Aylık)<br />

02.12.2000 - 28.03.2001 Tarihleri Arası % 5<br />

29.03.2001 - 30.01.2002 Tarihleri Arası % 10<br />

31.01.2002 - 11.11.2003 Tarihleri Arası % 7<br />

12.11.2003 Tarihinden itibaren % 4<br />

02.03.2005 Tarihinden itibaren % 3<br />

(01.01.2004’ten itibaren ay kesirleri günlük hesaplanacaktır.)<br />

Yıllar İtibariyle Tecil Faizi (Aylık)<br />

Tecil Faizi (aylık)<br />

25.01.2000 - 20.12.2000 Tarihleri Arası % 4<br />

21.12.2000 - 30.03.2001 Tarihleri Arası % 3<br />

31.03.2001 - 01.02.2002 Tarihleri Arası % 6<br />

02.02.2002 - 11.11.2003 Tarihleri Arası % 5<br />

12.11.2003 Tarihinden itibaren % 3<br />

04.03.2005 Tarihinden itibaren % 2.5<br />

Yeniden Değerleme Oranı<br />

01.01.2004 - 31.03.2004 I. Geçici Vergilendirme Dönemi % 3.4<br />

01.01.2004 - 30.06.2004 II. Geçici Vergilendirme Dönemi % 6<br />

01.01.2004 - 30.09.2004 III. Geçici Vergilendirme Dönemi % 7.3<br />

01.01.2004 - 30.09.2004 IV. Geçici Vergilendirme Dönemi % 11.2<br />

Perakende Satış Fişi ve Yazar Kasa Fişi Düzenleme Sınırı<br />

01.01.2004 <strong>ta</strong>rihinden itibaren 440.000.000 TL<br />

01.01.2005 <strong>ta</strong>rihinden itibaren 480 YTL<br />

Finansman Gider Kısıtlaması Oranı<br />

01.01.2004 - 31.03.2004 Geçici Vergilendirme Dönemi % 9.3<br />

01.01.2004 - 30.06.2004 Geçici Vergilendirme Dönemi % 8.8<br />

01.01.2004 - 30.09.2004 Geçici Vergilendirme Dönemi % 7.6<br />

01.01.2004 - 31.12.2004 Geçici Vergilendirme Dönemi % 9.1<br />

Amortisman Ayırma Sınırı<br />

01.01.2004 <strong>ta</strong>rihinden itibaren 440.000.000 TL<br />

01.01.2005 <strong>ta</strong>rihinden itibaren 480 YTL<br />

Reeskont ve Avans İşlemlerinde Uygulanacak Oranlar<br />

Reeskont İşlemlerinde (15.06.2004’den itibaren) % 38<br />

Avans İşlemlerinde (15.06.2004’den itibaren) % 42<br />

Reeskont İşlemlerinde (13.01.2005’den itibaren) % 32<br />

Avans İşlemlerinde (13.01.2005’den itibaren) % 35<br />

Geçici Vergi Oranı<br />

Gelir Vergisi Mükellefleri için % 20<br />

Kurumlar Vergisi Mükellefleri 2004 yılı için % 33<br />

Kurumlar Vergisi Mükellefleri 2005 yılı için % 30<br />

BÜLTEN<br />

43<br />

Menkul Sermaye İratlarının Beyanında Uygulanacak İndirim Oranları<br />

2000 Yılı için (sıfır) olarak uygulanır. (Enflasyondan arındırma oranı<br />

bir (1)’den büyük çıktığı için bahse konu gelirler beyan edilmeyecektir.) % 00.0<br />

2002 Yılı için % 87.4<br />

2003 Yılı için % 57.5<br />

2004 Yılı için % 43.8<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


2004 YILI KAZANÇLARINDA BEYAN SINIRLARI<br />

- Konut kira geliri istisna tu<strong>ta</strong>rı 1.800.000.000 TL<br />

- Tevkif (Kesinti) yoluyla vergilendirilmiş bulunan menkul sermaye iratları ve Vergi<br />

alacağı dahil kurumlardan elde edilen kar paylarında<br />

14.000.000.000 TL<br />

- Tevkif (Kesinti) yoluyla vergilendirilmiş bulunan gayrimenkul sermaye iratlarında 14.000.000.000 TL<br />

- Değer artış kazançlarında 12.000.000.000 TL<br />

- GVK 82. maddede belirtilen bazı arızi kazançlarda 12.000.000.000 TL<br />

- GVK Geçici 59. maddede belirtilen DT ve HB faizleri ve alım satım kazançlarında 174.033.882.000 TL<br />

01.01.2005’den İtibaren Özel Usulsüzlük Cezaları<br />

1- Fatura, Gider Pusulası, Müs<strong>ta</strong>hsil Makbuzu ile Serbest Meslek Makbuzlarının<br />

verilmemesi, alınmaması, düzenlenmemesi veya düzenlenen bu belgelerin<br />

gerçeği yansıtmaması halinde her belgenin 2005 Yılı için ise 118 YTL’den az,<br />

55.000 YTL’den fazla olamaz. % 10<br />

2- Perakende Satış Fişi, Ödeme Kaydedici Cihaz Fişi, Giriş ve Yolcu Taşıma<br />

Bileti, Sevk İrsaliyesi, Taşıma İrsaliyesi, Yolcu Listesi, Günlük Müşteri<br />

Listesi İle Maliye Bakanlığı’nca Düzenleme Mecburiyeti Getirilen Belgelerin<br />

Düzenlenmemesi, Bulundurulmaması ve Kaydedilmemesi veya Düzenlenen<br />

Bu Belgelerin Gerçeği Yansıtmaması Halinde; Herbir Belge İçin 2005 Yılı<br />

İçin 5.500 YIL ve toplam bir yıllık 55.000 YTL’den fazla olamaz.<br />

3- VUK’un 232’nci maddesinin l-5.bentleri dışında kalan kişilerin Fatura, Gider<br />

Pusulası, Müs<strong>ta</strong>hsil Makbuzu, Serbest Meslek Mkb. Parakende Satış Fişi,<br />

Ödeme Kaydedici Fiş, Giriş ve Yolcu Taşıma Bileti Almadıklarının Tespitinde<br />

118 YTL<br />

23.60 YTL<br />

pratik bilgiler<br />

4- Serbest Meslek kazanç Defterini Günü Güne Tutmayanlara 118 YTL<br />

5- Vergi Levhasını Bulundurmayan ve Asmayanlara 118 YTL<br />

6- T. Düzen Hesap Planı ve Mali Tablolara İlişkin Usul ve Esaslara Uymayanlara 2.700 YTL<br />

7- VUK’un 8. maddesinin son fıkrası uyarınca düzenlenen tek vergi numarası<br />

ile ilgili mecburiyetlere uymayanlar<br />

8- Belge basımı ile ilgili bildirim görevini <strong>ta</strong>mamen veya kısmen yerine<br />

getirmeyen matbaa işletmecilerine<br />

9- 4358 sayılı Kanun uyannca Vergi Kimlik No’su zorunluluğu getirilen kurum<br />

ve kuruluşlardan yaptıkları işlemlere ilişkin bildirimleri yerine getirmeyenler<br />

10- VUK.’un 127/d bendi uyannca Maliye Bakanlığı’nm özel işaretli görevlisinin<br />

ikazına rağmen durmayan araç sahibi adına<br />

140 YTL<br />

420 YTL<br />

550 YTL<br />

420 YTL<br />

Teminat ve İnceleme Aranılmaksızın Tevkif Yolu ile<br />

Kesilen Vergilerden İade Edilecek Tu<strong>ta</strong>r<br />

GVK. G.T. 252 (06.04.2004 Tarihi İtibariyle) 10.000.000.000<br />

Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel (01.01.2005’den itibaren)<br />

Mükellefler<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

I. Derece<br />

Usulsüzlükler<br />

II. Derece<br />

Usulsüzlükler<br />

Sermaye Şirketleri 66,00 YTL 38,00 YTL<br />

Birinci Sınıf Tüccar ve Serbest Meslek Erbabı 42,00 YTL 21,00 YTL<br />

İkinci Sınıf Tüccarlar 21,00 YTL 10,80 YTL<br />

Yukarıdakiler Dışında Kalıp; Beyanname ile GV’ne Tabi Olanlar 10,80 YTL 5,50 YTL<br />

Basit Usulde GV’ne Tabi Olanlar 5,50 YTL 2,70 YTL<br />

Gelir Vergisinden Muaf Esnaf 2,70 YTL 1,50 YTL<br />

BÜLTEN<br />

44


Yıllar İtibariyle Yeniden Değerleme Oranları<br />

pratik bilgiler<br />

Uygulama Yılı Oran (%) Uygulama Yılı Oran (%)<br />

2000 56.0 2003 28.5<br />

2001 53.2 2004 11.2<br />

2002 59.0 2005/1. Geçici Vergi Dön. 3.3<br />

Bilgi Vermekten Çekinenlere Özel Usulsüzlük Cezaları<br />

VUK’nun 86,148 - 150,226 ve 227 nci Maddelerinde Yer Alan<br />

ile Mük. 257. Maddesi Uyarınca Getirilen Zorunluluklar.<br />

2004 (TL) 2005 (YTL)<br />

Birinci Sınıf Tüccarlar ile Serbest Meslek Erbabı 1.070.000.000 1.180,00<br />

İkinci Sınıf Tüccarlar, Defter Tu<strong>ta</strong>n Çiftçiler ile Basit Usulde<br />

Vergilendirilenler 500.000.000 550,00<br />

Yukarıda Belirtilenler Dışında Kalanlar 250.000.000 270,00<br />

2004 Yılı Ücret Gelirleri Dışındakilere Uygulanacak Gelir Vergisi Tarifesi<br />

6.000.000.000 liraya kadar % 20<br />

14.000.000.000 liranın 6.000.000.000 lirası için 1.200.000.000 lira, fazlası % 25<br />

28.000.000.000 liranın 14.000.000.000 lirası için 3.200.000.000 lira, fazlası % 30<br />

70.000.000.000 liranın 28.000.000.000 lirası için 7.400.000.000 lira, fazlası % 35<br />

140.000.000.000 liranın 70.000.000.000 lirası için 22.100.000.000 lira, fazlası % 40<br />

140.000.000.000 liradan fazlasının<br />

oranında vergilendirilir<br />

% 45<br />

2004 Yılında Ücret Gelirlerine Uygulanacak Gelir Vergisi Tarifesi<br />

6.000.000.000 liraya kadar % 15<br />

14.000.000.000 liranın 6.000.000.000 lirası için 900.000.000 lira, fazlası % 20<br />

28.000.000.000 liranın 14.000.000.000 lirası için 2.500.000.000 lira, fazlası % 25<br />

70.000.000.000 liranın 28.000.000.000 lirası için 6.000.000.000 lira, fazlası % 30<br />

140.000.000.000 liranın 70.000.000.000 lirası için 18.600.000.000 lira, fazlası % 35<br />

140.000.000.000 liradan fazlasının<br />

oranında vergilendirilir<br />

% 40<br />

2005 Yılı Ücret Gelirleri Dışındakilere Uygulanacak Gelir Vergisi Tarifesi<br />

6.600 YTL’ye kadar % 20<br />

15.000 YTL’nin 6.600 lirası için 1.320 lira, fazlası % 25<br />

30.000 YTL’nin 15.000 lirası için 3.420 lira, fazlası % 30<br />

78.000 YTL’nin 30.000 lirası için 7.920 lira, fazlası % 35<br />

78.000 YTL’den fazlasının<br />

oranında vergilendirilir<br />

% 40<br />

2005 Yılı Ücret Gelirlerine Uygulanacak Gelir Vergisi Tarifesi<br />

6.600 YTL’ye kadar % 15<br />

15.000 YTL’nin 6.600 lirası için 990 lira, fazlası % 20<br />

30.000 YTL’nin 15.000 lirası için 2.670 lira, fazlası % 25<br />

78.000 YTL’nin 30.000 lirası için 6.420 lira, fazlası % 30<br />

78.000 YTL’den fazlasının<br />

oranında vergilendirilir<br />

% 35<br />

2005 Yılında Beyannamelerini SM veya SMMM’lere İmzalatmak Zorunda Olmayanlar<br />

BÜLTEN<br />

45<br />

Noterler<br />

Özel kanunla kurulan kooperatifler ve birlikleri<br />

2004 yılı satış veya hasılatları aşağıdaki tu<strong>ta</strong>rları aşmayan mükellefler<br />

- Serbest meslek faaliyetlerinde bulunanlar 73.420.844.902<br />

- II. Sınıf <strong>ta</strong>cirler alım-satım veya imalat<strong>ta</strong> bulunanlar 102.789.182.862<br />

- II. Sınıf <strong>ta</strong>cirler alım-satım veya imalat dışındakiler 51.394.591.430<br />

- Zirai kazancı işletme hesabı esasına göre belirlenen çiftçiler 102.789.182.862<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


01.01.2005’den İtibaren SSK’na Göre Uygulanacak İdari Para Cezaları<br />

1- İşyeri Bildirgesinin Yasal Süresi İçinde Kuruma Verilmemesi Halinde<br />

a) Bilanço Esasına Göre Defter Tu<strong>ta</strong>nlar<br />

b) Diğer Defterleri Tu<strong>ta</strong>nlar<br />

c) Defter Tutmakla Yükümlü Olmayanlar<br />

2- Sigor<strong>ta</strong>lı İşe Giriş Bildirgesinin Yasal Süresi İçinde Kuruma Verilmemesi<br />

Halinde Her Bir Sigor<strong>ta</strong>lı İçin<br />

3- Aylık, Sosyal Güvenlik Destek Primi Bildirgeleri ve Dört Aylık Bordroların<br />

(kaldırıldı) Kuruma Verilmemesi Halinde Asgari Ücretin Üç Katını Geçmemek<br />

Kaydıyla Belgenin;<br />

a) Aslı İçin Sigor<strong>ta</strong>lı Başına Aylık Asgari Ücretin 1/5’i<br />

b) Ek Belge Niteliğinde Olması Halinde Asgari Ücretin 1/8’i<br />

c) Hiç Belge Vermeyenlere Her Ay İçin Asgari Ücretin 3 Katı<br />

4- Yazılı İh<strong>ta</strong>ra Rağmen Mücbir Sebep Olmaksızın Defter ve Belgelerin İbraz<br />

Edilmemesi Halinde<br />

a) Bilanço Esasına Göre Defter Tu<strong>ta</strong>nlara Asgari Ücretin 12 Katı<br />

b) Bilanço Esası Dışında Defter Tu<strong>ta</strong>nlara Asgari Ücretin 6 Katı<br />

c) Defter Tutmakla Yükümlü Olmayanlara Asgari Ücretin 3 Katı<br />

Defter Ve Belgelerinin Tümünü Bu Bentte Belirtilen Süre İçinde İbraz Etmekle<br />

Birlikte, Yönetmelikte Belirtilen Usul ve Esaslara Uygun Olarak Düzenlemeyenlere,<br />

Her Bir Geçersizlik Hali İçin, İbraz Edilmemesi Üzerine Uygulanan Mik<strong>ta</strong>rları<br />

Aşmamak Kaydıyla Aylık Asgari Ücretin Yansı Tu<strong>ta</strong>rında<br />

5- Dört Aylık Bordro (kaldırıldı) ve SGDP Bordrosunu İşyerine Süresinde<br />

Asmayanlara<br />

6- İşçi veya geçindirmekle yükümlü olduklarına muayene için gerekli belgeleri<br />

kurumca yapılacak ih<strong>ta</strong>ra rağmen üç gün içinde vermeyenlere<br />

1.466,10 YTL<br />

977,40 YTL<br />

488,70 YTL<br />

488,70 YTL<br />

97,74 YTL<br />

61,09 YTL<br />

1.466,10 YTL<br />

5.864,40 YTL<br />

2.932,20 YTL<br />

1.466,10 YTL<br />

244,35 YTL<br />

977,40 YTL<br />

488,70 YTL<br />

pratik bilgiler<br />

ÜFE-ÜRETİCİ FİYAT ENDEKSLERİ (TÜRKİYE GENEL)<br />

Yıllar Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık<br />

1990 10,03196 10,49502 10,93266 11,19525 11,36749 11,53407 11,72890 12,24842 12,95430 13,55289 13,92842 14,27571<br />

1991 14,93077 15,71570 16,47806 17,36464 17,87005 18,11287 18,51946 19,39475 20,24463 20,95616 21,76368 22,72933<br />

1992 25,23661 26,55237 27,69872 28,30577 28,50342 28,57401 29,09918 30,50530 32,41682 34,21540 35,40975 36,68598<br />

1993 38,53538 40,54573 42,47419 43,58383 44,83748 45,88783 48,06476 49,86899 51,87086 53,72027 57,13390 58,79131<br />

1994 61,90 66,70 71,40 91,70 99,50 102,20 104,70 108,00 112,80 119,80 126,60 134,70<br />

1995 148,50 159,00 167,80 176,40 179,70 182,00 186,10 190,30 199,10 206,50 213,80 223,10<br />

1996 244,80 259,10 277,30 299,70 312,10 320,60 328,20 340,60 358,00 377,60 396,90 412,50<br />

1997 435,80 462,80 490,70 517,90 544,80 563,40 593,10 624,60 663,70 708,00 747,60 787,70<br />

1998 839,10 877,40 912,70 949,30 980,20 995,50 1020,70 1045,30 1101,20 1146,80 1185,70 1215,10<br />

1999 1258,6 1301 1352,9 1424,4 1469,9 1496,5 1556 1606,8 1700,8 1780,1 1852,7 1979,5<br />

2000 2094 2179,3 2246,8 2300,5 2339,5 2346,4 2370,5 2393 2448,3 2516,7 2577,2 2626<br />

2001 2686,8 2757,6 3035 3470,8 3689,6 3795,6 3920,6 4059,5 4276,7 4564,5 4755,5 4951,7<br />

2002 5157,4 5289,5 5387,9 5485,5 5508,4 5572,0 5720,7 5842,8 6024,6 6213,0 6314,3 6478,8<br />

2003 6840,7 7055,7 7281,8 7410,0 7364,0 7222,2 7183,5 7169,4 7173,3 7213,4 7336,2 7382,1<br />

2004 7576,5 7700,6 7862,2 8070,5 8067,8 7982,7 7861,6 7923,5 8069,7 8330,1 8392,7 8403,7<br />

2005 8328,42 8326,55 8503,60 8675,43<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

BÜLTEN<br />

46


SMMM<br />

MESLEKTAÞLARIMIZA<br />

ÖZEL KAMPANYA<br />

Sigor<strong>ta</strong> A.Þ.<br />

A Member Company of American International Group, Inc.<br />

Sigor<strong>ta</strong>cýlýk kalitesini dünya s<strong>ta</strong>ndartlarýnda belirleyen<br />

normlardan ve güven ilkesinden <strong>ta</strong>viz vermeyen, insaný ve<br />

insanýn ürettiklerini her þeyin üstünde tu<strong>ta</strong>n felsefesi ile<br />

dinamik bir anlayýþla gücünü ve güvenilirliðini dünyaya kabul<br />

ettirmiþ bulunan 1976 yýlýndan beri Türkiye'de faaliyetlerini<br />

sürdüren AIG Sigor<strong>ta</strong> A.Þ.<br />

1- SÝZE ÖZEL FÝYAT VE TAKSÝT ÝMKANLAR ÝLE KASKO -<br />

TRAFÝK YANGIN POLÝÇELERÝ<br />

2- AIG ASÝST HÝZMETLERÝ (HASAR ANINDAKÝ KURTARMA<br />

ÇEKME KONAKLAMA NAKÝL MEDLÝNE… V.S<br />

HÝZMETLER)<br />

3- 10 ÝÞ GÜNÜ ÝÇERÝSÝNDE HASAR BEDELÝNÝN ÖDENMESÝ<br />

GARANTÝSÝ<br />

4- HASARSIZLIK ÝNDÝRÝMÝNÝN DEVAMI ÝLE<br />

ANKARA SERBEST MUHASEBECÝ MALÝ MÜÞAVÝRLER ODASI<br />

ÜYELERÝNÝN HÝZMETÝNDE OLUP, ÇOK YAKIN BÝR ZAMANDA<br />

SÝZ MESLEK MENSUPLARINI MESLEKÝ SORUMLULUK<br />

SÝGORTASI KAPSAMINDA TEMÝNAT ALTINA ALACAKTIR.<br />

ÜLGER<br />

SÝGORTA VE ARACILIK HÝZMETLERÝ LTD. ÞTÝ.<br />

Nenehatun Cad. 93/11 G.O.P / ANKARA<br />

Tel: 0312 447 48 32 - 37 Faks: 0312 447 63 44 GSM: 0532 373 66 75

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!