Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Makale<br />
surunun varlığının yani güvenliğinin<br />
sağlanamadığı bir ortamda<br />
hiçbir rejimin anlamının olmadığı<br />
dikkate alınmamaktadır.<br />
Terörün eylemler tarihini<br />
dikkate almadan anakronik bir<br />
tarzda “terör otuz yıldır devam<br />
ediyor” denmektedir. Oysa bilinmektedir<br />
ki başarılı bir dış politika<br />
takip edilmesi sonucu Öcalan<br />
himaye gördüğü Suriye’den çıkarılmış<br />
ve sonra da yakalanmıştır.<br />
Sonrasında terör sıfır seviyesine<br />
inmiştir. Bu bağlamda terör konusunda<br />
dünyanın önde gelen<br />
uzmanlarından Prof. Dr. Ümit<br />
Özdağ sormaktadır: “1992-1997<br />
arasında verdiği sert ve tavizsiz<br />
mücadele ile sayıları 10 bini aşan<br />
PKK’lı teröristleri, Sivas-Ağrı-<br />
Hakkâri-Osmaniye arasındaki iki<br />
Yunanistan büyüklüğünde geniş<br />
bir alanda yenerek temizleyen<br />
Türk Ordusu 2004 sonrasında neden<br />
terör ile mücadelede 1990’lı<br />
yıllarda kazandığı başarıyı kazanamıyor<br />
Subaylar daha az mı cesur<br />
Askerler daha mı yeteneksiz<br />
Yoksa ordu yeni ve yanlış bir strateji<br />
mi benimsedi de ortaya böyle<br />
bir sonuç çıkıyor” Özdağ cevabını<br />
şöyle veriyor: “Hiç birisi değil.<br />
Subaylar 1990’larda çarpışan<br />
komutanları kadar cesur. Askerler<br />
bırakın “az eğitimli falan” laflarını,<br />
1990’lı yıllarda PKK’yı perişan<br />
eden ağabeyleri gibi aldıkları eğitim<br />
ile PKK’nın canını okuyacak<br />
kadar bu işi biliyorlar. Ordu’nun<br />
da stratejisi, eğitimi değişmedi.<br />
Üstelik kullandıkları silahlar<br />
1990’lı yıllardan daha iyi.” Hayati<br />
önemde bir sorgulama. Cevabının<br />
verilmesi noktasında samimi<br />
olunduğunda cevabı zor olmayan<br />
sorular.<br />
PKK’nın gücünün 1990’lı yıllardaki<br />
gibi doruğa çıktığı bir dönemden<br />
geçilmektedir. PKK 250<br />
kişilik bir grupla 8 ayrı noktaya<br />
eş zamanlı saldırı yapabilecek<br />
bir güce eriştiği görülmektedir.<br />
2004’den itibaren veya<br />
başka bir deyişle AB<br />
tam üyelik sürecinin<br />
başlamasıyla birlikte<br />
özerklik, Kürt kimliğinin<br />
tanınması, ana dilde<br />
eğitim, Öcalan’ın<br />
serbest bırakılması gibi<br />
talepleri olmazsa olmaz<br />
olarak ileri sürmeye<br />
başladılar. “Nitekim<br />
2006 yılında DTP Genel<br />
Başkanı Ahmet Türk,<br />
taleplerini “genel af”,<br />
Anayasa’nın Türk tanımını<br />
içeren 3. Maddesinin<br />
değiştirilmesi, Kürtçe’nin<br />
ikinci resmi dil olarak<br />
tanınması seklinde<br />
açıkladı.<br />
Bunun anlamı PKK’nın 90’lı yıllara<br />
kıyasla daha da güçlendiği ve<br />
buna mukabil devletin zayıfladığıdır.<br />
Bu PKK’nın bitme noktasına<br />
geldiği 1990’ların sonundan<br />
sonra nasıl geliştiği, büyüdüğü,<br />
alan hâkimiyeti yanında siyasal<br />
ve toplumsal etkinlik alanının<br />
geliştiğini göstermesi bakımından<br />
önemlidir.<br />
Devlet alan hâkimiyetini kaybetmiştir.<br />
Bırakın yüksek teknolojiye<br />
dayalı istihbaratı basit bir<br />
istihbarat bile sağlayamayacak<br />
hale gelmiştir. Proaktif bir mücadelenin<br />
terk edildiği inisiyatifin<br />
PKK-BDP ve destekleyicilerine<br />
geçtiği bir süreçtir. Başka bir deyişle<br />
devletin inisiyatifi ele geçirecek<br />
bir güvenlik stratejisi yok.<br />
TSK terörle mücadeleyi terk etti.<br />
Meydan PKK’ya kaldı. PKK bütün<br />
bunların sonunda 1990’ların<br />
başındaki gücüne ulaşmakla kalmamış<br />
daha güçlü hale gelmiştir.<br />
Şehrin ortasında PKK’lıların<br />
Türk subayların ensesine rahatlıkla<br />
kurşun sıkıp gitmeleri, gündüz<br />
vakit roketatarlarla şehrin<br />
göbeğinde karakollara saldırı<br />
düzenlemeleri, askerlerimizin,<br />
mühendislerimizin, öğretmenlerimizin,<br />
kaymakamlarımızın kaçırılması<br />
olağan hale geldi.<br />
Yukarıda belirttiğimiz gibi bir<br />
gecede PKK, 250 kişilik bir grupla<br />
8 ayrı noktaya eş zamanlı saldırı<br />
yapabilmektedir. 250 kişilik bir<br />
grubun başka bir ülke sınırından<br />
geçmesi gerçeğinin beraberinde<br />
getirdiği sorular vardır. Ağır<br />
silahlar taşınırken, bunlar nasıl<br />
fark edilemedi Ağır silahlarla<br />
başka bir deyişle el bombaları,<br />
havan topları ve roketatarlarla<br />
sınırdan geçmişler, sonrasında<br />
şehrin merkezine bu silahları taşımışlar<br />
ve saldırılarını ardından<br />
kayıp vermeden geri gitmişlerdir.<br />
Bu silahlar nasıl bu kadar kolay<br />
taşınmaktadır Hiç mi istihbarat<br />
yoktu, hiç mi denetim söz konusu<br />
değildi Bu ülkenin istihbaratı<br />
nerede Her şeyden önce sorulması<br />
gereken soru bu. Ülke içinde<br />
terör faaliyetini takip edemeyen<br />
bir kurum acaba istihbarat<br />
kimliğini taşımalı mıdır Genelkurmay’daki<br />
en gizli toplantıların<br />
kaydedildiği, Ergenekoncu diye<br />
tutuklananların ne zaman nerede<br />
ne konuştukları en ince ayrıntısına<br />
kadar toplanabiliyorken, 250<br />
kişilik bir terörist grubun girişinden<br />
haberdar olunmaması dikkat<br />
46<br />
Eğitimin Sesi