You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
■ Cemal Şan'ın bu hafta vizyona giren filmi<br />
Dilber'in Sekiz Günü'ne giderken bir önceki filmi<br />
Zeynep'in Sekiz Günü yüzünden negatif duygularla<br />
doluydum. Çünkü Zeynep'in Sekiz Günü<br />
bana yeni hiç bir şey vermemiş, tam tersi 1980<br />
sonrası zorlama ve soğuk entelektüel filmlerin<br />
bütün dezavantajlarını sırtlamış bir yapım olarak<br />
hissettirmişti kendini. İşte bu duygularla gittiğim<br />
sinema salonunda film başladığı ilk andan<br />
itibaren hem şaşırdım hem de sevindim. Bir<br />
kere Nesrin Cavadzade ile tanıştım. İsyankar ve<br />
doğrucu olduğu kadar hassas bir tarzı var.<br />
Bütün bu duyguları başarıyla üstünde taşımak<br />
her oyuncunun başarabileceği bir şey değil.<br />
Cavadzade'nin canlandırdığı karakter Türk<br />
Sineması'nın son dönemdeki en güçlü kadın<br />
karakterlerinden biri. Töreye, erkek egemen<br />
topluma isyan eden bunun bedelini de ödemeye<br />
hazır olan bir kadın. Türk kadının gücünü,<br />
verdiği savaşı canlandırdığı karakterle başarıyla<br />
üstünde taşıyan bir performansın sahibi<br />
Cavadzade. Başroldeki partneri Fırat Tanış ise<br />
son dönemlerde seyrettiğim en iyi iki erkek<br />
oyuncu performanslarından birini sergiliyor.<br />
Müthiş bir oyunculuk ve yetenek. Fiziki engeline<br />
rağmen ruhunun güzellikleriyle ilk önce Dilber'in<br />
inadını kırıyor sonra da kalbini kazanıyor. Filmde<br />
erkek ve kadın adına çok güzel tiplemeler var.<br />
Hem iyiyi hem kötüyü Cemal Şan bize gösterebiliyor.<br />
Durum böyle olunca yönetmeni anlamakta<br />
zorlandım. Sonuçta bir filmdeki oyunculuklar<br />
bütünüyle iyiyse bunda yönetmenin<br />
büyük emeği vardır. Bir yönetmenlik başarısıdır.<br />
Peki Zeynep'in Sekiz Günü'ndeki performansı<br />
niçin farklıydı Cemal Şan'ın? Üçlemenin son<br />
filmi Ali'nin Sekiz Günü'nü seyrettikten sonra<br />
Şan'ın kırsal hikayeleri daha rahat ve etkin<br />
anlattığını düşünmeye başladım. Şehir<br />
hikayelerinde ise bir problem var. Ve bu üçlemenin<br />
en iyi filmi Dilber'in Sekiz Günü olmasını<br />
biraz daha anlamlı kılıyor. Tabii demin bahsettiğimiz<br />
oyunculuklar da çok önemli. Dönersen Islık Çal ve<br />
Işıklar Sönmesin hala hafızalarımızda. Kısacası yönetmenin<br />
zikzaklar çizen bir çizginin en üstüne çıktığını düşünüyorum<br />
Dilber'in Sekiz Günü ile. Filmin açılış sahnesinde Nesrin<br />
Cavadzade'nin sevdiği erkeğin ailesine baş kaldırışı filmin<br />
töreye karşı attığı bir taştır. Bu anlamda öykünün alt satırları<br />
da anlaşılıp benimsenmeyi hak eden gerçeklerle dolu. Bir<br />
kadın hikayesinden çıkıp töreler yüzünden hadım edilmiş<br />
erkekliği anlatan cesur bir film Dilber'in Sekiz Günü. Sosyal<br />
eleştiri dışında bir yıldırım aşkından daha çok insan<br />
sevgisinin yarattığı sevdayı da anlatırken övgüleri hak ediyor<br />
Cemal Şan ve bütün oyuncular. Bu tür başarılı daha nice<br />
filmler beklediğimizi Cemal Şan'a hatırlatıyorum.