You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Kuzey kutup bölgesinde son yıllarda yaşanan gelişmeler
birçok devlet, kurum ve kişi tarafından çok yakından
izlenmekte. Bölgeye ilgi eskiden olmadığı kadar artmış
durumda. 2019 yılı başında yapılan bir araştırma, bir kez
daha, dünyamızda iklim değişikliğinin en fazla hissedildiği
yerin kuzey kutup bölgesi olduğunu ortaya çıkardı.
Bölgedeki iklim değişikliği etkilerinin artması, yeryüzünün
ısı makinaları gibi çalışan atmosfer ve okyanuslardaki
dengenin değişme potansiyeli ve sera gazı salınımındaki
artışlar bizlere yaşadığımız yüzyılın ilk yarısına
kadar çok ciddi ve tahmin edilmesi güç sonuçlar doğuracağını
işaret ediyor.
7 akademisyen ve
1 görüntü yönetmeni
ile yolculuk
Peki, biz Türkler kutup bölgeleriyle ne derece ilgileniyoruz?
Son yıllarda güney kutup bölgesi içinde yer alan
dünyanın 5. büyük kıtası Antarktika‘ya yapılan 3 başarılı
bilimsel seferin ardından 2019 yılı Temmuz ayında dünyanın
kuzey çatısına yani Arktik bölgeye yapılan ilk Türk
Arktik Bilimsel Seferi (TASE) İş Bankası sponsorluğunda
gerçekleştirildi. 11 Temmuz günü Türkiye’den tarifeli
uçuşla önce başkent Oslo’ya vardık. Burada Oslo Büyükelçimize
yapmayı planladığımız bilimsel çalışmalar
hakkında bilgi verdikten sonra 12 Temmuz’da 3 saatlik
uçuş sonrası Norveç’in egemenliğindeki Svalbard Takımadaları’nın
merkezi Longyearbyen’a ulaştık. Sefer için
kiralanan gemimize buradan katılım sağlayarak daha
önceden belirlenen bilimsel örnekleme istasyonlarımıza
doğru yola çıktık. Adaların batısındaki Grönland Denizi’nde
15 gün süren sefere farklı üniversitelerimizden 7
akademisyen ve bir görüntü yönetmeni katılım sağladı.
Anakena isimli Fransız bayraklı gemide yapılan sefer
süresince, Arktik deniz buzu tipi gözlemleri ve analizi,
deniz buzu yersel ölçümlerinin uzaktan algılama
ile doğrulanması, Arktik denizcilik meteorolojisi,
gökyüzü kalite araştırması, kalıcı organik
kirletici örneklerinin alınması, mikroplastik
araştırılması gibi birçok
bilimsel çalışma gerçekleştirdik.
24 saat gün ışığı altında
çalışmalar sürdürülerek
örneklemeler gerçekleştirdik
ve
planlıölçümler
yaptık.
Ayrıca;Ny-Alesund, Barentsburg ve Hornsund’da karaya
çıkarak Norveç, Güney Kore, Hindistan, Rusya ve Polonya
bilim istasyonlarına ziyaretler gerçekleştirdik ve yabancı
bilim insanları ile karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk.
Tüm bu faaliyetleri yaparken buralara Türkiye’yi
temsilen gelen ilk akademisyenler ve bilim insanları
olma düşüncesi bizlere gurur verdi elbette.
TASE gururu
80 derece kuzey enleminin kuzeyine çıkılarak deniz
buzu sınırına kadar yapılan seyirde toplam 880 deniz
mili yol alındı. Seferin sonuna doğru ilginç bir gelişme
yaşadık.
Gemimizin Fransız kaptanına ulaşan Paris’teki Fransız
Bilimsel Araştırma Merkezi (CNRS) yetkilileri, Arktik
Okyanusu’nda ölçüm yapan otonom bir insansız su altı
araçlarının arıza yaptığını ve kontrol edemedikleri için
bu donanımın denizden kurtarılması gerektiğini belirtip
bizden destek talebinde bulundular. Türk yardımseverliği
ile planlı rotamızdan çıkıp, 45 deniz mili batıya
doğru seyredip donanımı denizden aldık ve Longyearbyen
limanına döndükten sonra Fransa’ya geri gönderdik.
Binlerce dolar değerindeki bu bilimsel cihaza, o
günden sonra ilk Türk Arktik Bilimsel Seferi (TASE) adının
verildiğini öğrenmemiz ise bizler için ayrı bir mutluluk
ve gurur kaynağı oldu.
Seferi gerçekleştirdiğimiz Svalbard veya Spitsbergen,
İskandinav yarımadası ile kuzey kutup noktası arasında
74° ila 81° Kuzey enlemleriyle 10° ila 35° Doğu boylamları
arasında yer alan ve Barents Denizi, Grönland Denizi
ve Arktik Okyanusu’na kıyıları olan çok sayıda adadan
oluşan takımadalara verilen isimlerdir. Spitsbergen; sivri
dağlar anlamı taşır, Svalbard ise soğuk kıyıları olan topraklar
anlamında kullanılmıştır. Adalarda yaklaşık olarak
2700 kişi yaşamaktadır.