Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : KAYNAK : HEMŞİN ...
Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : KAYNAK : HEMŞİN ...
Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : KAYNAK : HEMŞİN ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Ķerendi : Tırpan.<br />
Boğun ĉok işum vaŕ, ķerendi vuŕäćeğim.<br />
Ķeŕħać : Çıplak dokunulduğunda deride su toplanmasına yol açan zehirli bir bitki.<br />
Seğeŕ seğeŕ iķen ķeŕħaćun uzağinden ĝäĉäŕ, biz bilemäduk.<br />
Kentfoi<br />
: Erkek kedileri peşinden koşturan dişi kedi.<br />
Ka Fadime… seni ĝidi kentfoi!. Ben sağa soğra ånglatäćäğim.<br />
Ketemån : İneklere tuz vermek için yünden örülen, ip askılı tuz kabı.<br />
Séğéŕa tuzi veŕdum, uysallaşturdum. Soğra ketemåni astum duvaŕa.<br />
Keĉ : Tekme anlamındadır. Tekme sallamak anlamında ise "Keĉ atmak" kullanılır.<br />
Seğeŕ biŕ keĉ atti, sağduğum suti da yera tokti, hander.<br />
Kelħaduş : Vurup kırmak, yere sermek.<br />
Kikili Şäkäŕ : Akide şekeri.<br />
Ònun babasi ĝälursä hepuguzi kelħaduş edäŕ.<br />
Beni siniŕlenduŕmaun, hepuguzi kelħaduş edäŕum.<br />
Ò zåmånlärdä ĉikolotayi ķim buläćäk, kikili şäkäŕumuz bilä olmäzdi.<br />
Kinatoz : Bir armut cinsi - khaçapit'te-<br />
Ćåmenun oğinde kinatoz aŕmutläŕi vaŕidi...<br />
yaşlendi, yenisi tikelmädi, kayboldi ĝitti.<br />
Kita : Oğlakları veya keçileri çağırmak için kullanılır.<br />
Ĝäl kita kita dedum, olaği yakaladum.<br />
Kobal(gobal) : Uç kısmına doğru genişleyen iri topuz.<br />
Lazuti ĉuvala doldur, gobal_ ilen vuŕ... yaŕisi ufalenuŕ.<br />
Ĝeŕisini da äl_ilen ufalatursen.<br />
Koknoĉ : Kadınların belden aşağı bağladıkları siyah şal önlük.<br />
Koknoĉumuzi bağlarduk, puşimuzi takärduk, duşärduk yäylä yolina.<br />
Konkul : Mısırın saçı andıran püskülü.<br />
Biz äsķiden konkul ćigarasi iĉärduk.<br />
Kop : Oyuk, oyulmuş, dar, karanlık ve derince.<br />
Dozer, koptaşi yeŕinden oynatti...däluktä beş alti tåne äski kaşuk bulduk.<br />
Kor : Saçkıran denilen hastalığın deride bıraktığı demir para büyüklüğündeki<br />
çıbanımsı bölge.<br />
Ĉoćuğiķen başumuzdä kor olduği zåmån, iğnenun ući_ilen yazduŕurduk,<br />
okuturduk, ĝäĉärdi.<br />
Koŕoħ : Ateşin en sıcak yeri, kızgın közlerin orta yeri.<br />
Oy evladum, eldun da yuŕeğumi koŕoħläŕa attun ĝittun.<br />
Ķorsä : Yanındaki koldan çevirerek kesici aletlerin biletildiği aygıt.<br />
Ķorsä taşini bi ĉävur da habu taħrayi biŕ biläteyim.<br />
Korit : Bir-iki yaşlarındaki genç keçi.<br />
Fazla ķäĉimuz olmäzdi, oleni da Korit_iken ķäsup yerduk.<br />
Kotit : Yabani hayvan yavrusu<br />
Baktum ki domuz, iķi tåne kotitini takmiş peşina, baħĉenun yolini tutmiş.<br />
Koĉiŕa : Evde kalıp tarlaya gidenlere ve eve yemek yapan, ortalığı derleyen kadın.<br />
Bakälum ki koĉiŕa boğun biza nä yeduŕäćäk.<br />
Kozdik : Altını sıklıkla ıslatan, sidikli.<br />
Kozdik seni!... koćća adåm oldun, ĝenä dibuga işäŕsen.<br />
Ķoĉfor : Yayladan göçe hazırlananlar, göç etmek üzere olanlar.<br />
Ĝoktä haşaif kuşläri dolånuŕ, aşaktä ķoĉforläŕ hazirluğ_edäŕ.<br />
14