Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Röportaj
Röportaj
değişikliğini başarabilmiş hastalardır. Kilo kaybı genellikle
1 yıl içinde gerçekleşmektedir.
Sayın Baştürk, Ameliyat Sonrasi Ne Gibi Beslenme
Bozuklukları Ortaya Çıkabilir?
Bypass cerrahisi sırasında midenin büyük bir kısmı ve
barsakların 2 metreye yakın bir kısmı pasif konumda
bırakılır. Bypassın amacı yiyeceklerin emilmesine engel
olmaktır. Bu nedenle vücut için gerekli bazı maddelerin de
emilmesi bozulabilmektedir. Özellikle etkilenen maddeler
arasında B12 Vitamini, demir ve kalsiyum gelmektedir.
Vitamin B12 emilebilmek için mideden salgılanan bir
faktör olan İntrinsik Faktör’e ihtiyaç duymaktadır. Ameliyat
sonrası bu vitaminin her ay enjeksiyon yoluyla yerine konulması
gerekir. Kaybedilen vitaminler için hergün vitamin
takviyesi verilmelidir. Takiplerde VitD düzeyi takip edilmeli
ve hastalara kalsiyum verilmelidir. Bu eksiklikler devamlı
takip edilen hastalarda problem yaratmamakta ve çok iyi
tolere edilmektedir. Bariatrik diyetisyen takibinde olmayan
hastalarda protein eksiklikleri oluşabilmektedir. Hastaların
diyetlerinin, özellikle de erken dönem beslenmelerinin çok
iyi takip edilmesi gereklidir.
Sayın Baştürk, Bypass Cerrahisi Garantili Midir?
Cerrahi Sonrası Tekrar Kilo Alınabilir mi? Alınırsa
Çözüm Var mıdır?
Hiçbir obezite cerrahi yönteminin %100 başarılı olması
söz konusu değildir. Teknik olarak yapılan bazı hatalar
sonucunda hastalar yetersiz kilo verebilir ya da hiç veremeyebilirler.
Bırakılan midenin çok büyük olması, mide
barsak geçişinin çok geniş olması, bypasslanan barsağın
kısa tutuluması yetersiz kilo kaybına neden olabilir. Yetersiz
kilo vermenin veya tekrar kilo almanın en önemli nedeni
hasta uyumsuzluğudur. Verilen beslenme programlarına
uyumsuzluk, aşırı kalorili beslenme ve harketsiz hayat stili
gibi etkenler nedeniyle hastalar tekrar kilo alabilirler.
Bypass cerrahisi en radikal cerrahilerden birisi olduğu
için yapılabilecek başka birşey kalmadığı düşünülmektedir.
Yeni gelişen teknikler ile mide tekrar küçültülmekte,
barsak geçişi daraltılabilmektedir. Cerrahi olarak da
yapılabilecek şeyler mevcuttur.
Sayın Baştürk, Mide Kelepçesi Hakkında Bilgi
Alabilir miyiz?
Mide bandı (kelepçe) kısıtlayıcı türde bir cerrahidir.
Yerleştirilmesi oldukça basittir ve operasyon süresi çok
kısadır. Çalışma mekanizması yenilen miktarı kısıtlama
üzerine kurulmuştur. (Mide kelepçesinin taklış tekniğini
görmek için video galerimizi ziyaret edebilirsiniz.) Mide
kelepçesi hasta uyumunun en önemli olduğu cerrahi
türlerinden biridir. Hasta seçimine çok dikkat edilmezse
başarısızlıkla sonuçlanabilir. Amerika ve Avrupa ülkelerinde
bu işlemi uygulayacak merkezler için sertifikasyon
zorunluluğu mevcuttur. Bu ugulamalar işlem kalitesi ve
başarısını arttırmaktadır.
Sayın Baştürk, Mide Kelepçesi Kime Uygulanmaz?
Psikolojik yeme bozuklukları, tatlı/şekerli gıda düşkünlüğü
ve uyumsuz hastalarda mide kelepçesi uygulanmamalıdır.
Büyük mide fıtığı ve mide ülseri olan hastalarda
da bu yöntem kullanılmamalıdır. Her hastaya mutlaka
ameliyat öncesi endoskopi yapılarak bu problemlerin var
olup olmadığı değerlendirilmelidir. HAstaların psikolojik
değerlendirmedn geçmeleri ameliyatın başarası için büyük
önem taşır.
Sayın Baştürk, Mide Kelepçesi İle Ne Kadar Kilo
Verilebilir?
Fazla kiloların %40-60’ı bu yöntem ile verilebilir. Sıvı
şekilde yüksek kalorili yiyecek tüketen (Kola, dondurma,
cips, çikolata vb.) kişilerde kilo verimi daha az olabilir.
Egzersiz reçetesi verdiğimiz ve aktif hastalar bu oranlardan
daha iyi kilolar verebilmektedir.
Sayın Baştürk, Mide Kelepçesi Mideye ve
Çevresindeki Organlara Zarar Verir mi?
Mide kelepçesinin üretildiği silikonun kalitesi, kelepçenin
yumuşaklığı, iyi bir cerrahi teknik ve enfeksiyonların oluşup
oluşmaması kelepçenin verebileceği zaraları belirler.
Mide kelepçeleri dokularda bir takım hasarlarlar oluşturabilir.
Yukarıda sayılan olumsuz etkilerin hiçbiri olmasa
bile kelepçe mide ve çevre dokulara yapışır. Özellikle de
merkezimiz gibi komplikasyon cerrahisi çok yapan ünitelerde,
başka merkezlerde uygulanan kelepçe ameliyatlarından
sonra oluşan sorunlar çok görülmektedir. Kelepçe
hem mideye, hem de karaciğer dokusuna yapışmaktadır.
Kelepçenin çıkarılması sanıldığı kadar basit ve sorunsuz
bir işlem değildir. Enfeksiyonlar sonrası oluşan tabloda kelepçe
ile mide dokusu ve çevre organlar arasında açılması
çok zor olan yapışıklıklar oluşmaktadır.
Sayın Baştürk, Bantlar (kelepçeler) Arasında Ne Fark
Vardır? Amerikan FDA Onayının Anlamı Nedir?
Bantların silikon kalitesi, kilitleme mekanizmaları, bağlantı
sistemleri, cilt altına konan haznelerin (port) yapıldığı
materyaller, yumuşaklık ve sertliği farklılıklar gösterir.
Kaliteli bir bandın yumuşak olması gerekir. Kilitleme
mekanizması güvenilir ve kolay olmalıdır. Uygulamasının
kolay olması ayrıca büyük önem taşır. Kimi bantlarda cilt
altına konan portlar plastik elemanlar içerirken kimilerinde
bu tamamen metaldendir. Piyasada daha ucuz olması için
Avrupa ve Amerika haricinde ülkelerde üretilen bantlar
kullanılmaktadır.
Kelepçenin anavatanı Avrupa’dır. İlk olarak Avrupa’da
uygulandığı için Amerika’da kullanılmaya başlaması
2000 yılını bulmuştur. Amerikan FDA onaylı birkaç bant
mevcuttur fakat Avrupa’da üretilen birçok bant aynı veya
daha iyi kalitededir. Bu bakımdan bandın FDA onayı
olmaması bandın iyi olmadığı anlamına gelmez. Hastalara
düşen en önemli görev, kendilerine takılacak bantlar
hakkında ayrıntılı bilgi edinmektir.
Sayın Baştürk, Tüp Mide Hakkında Bilgi Alabilir miyiz?
Açılımı sleeve gastrektomi (tüp mide) ile birleştirilmiş tek
anastomozlu (barsaklar arası geçiş) duodeno-ileal bypassdır.
Bu ameliyatta mide tüp haline getirildikten sonra
onikiparmak bağırsağına bağlandığı yerden kesilir ve
kalınbarsağa 250 cm uzaklıktaki ince barsağa bağlanır
(anastomoz).
Bu ameliyattaki amaç, hem yiyecek miktarını kısıtlamak
hem de bu yiyeceklerden yararlanımı bozmaktır. Buna
bağlı olarak da hasta kilo kaybeder ve ayrıca tip 2 diyabet,
hiperlipidemi, hipertansiyon gibi metabolik problemleri
de düzelir.
Klasik duodenal switch adı verilen ameliyata üstünlüğü
barsaklar arası geçişin tek bir yerde uygulanmış olmasıdır.
Yani bu geçiş anastomoza bağlı komplikasyon riskini
azaltmış olur. Mide çıkışındaki pilor adı verilen çekvalv
sistemi korunduğundan dumping adı verilen metabolik
komplikasyon da daha az olur.Ancak bu yöntem sonrası
hastalar ömür boyu vitamin ve mineral takviyesi almak
zorunda olurlar. Hasta takipleri çok önemlidir beslenme
bozukluğu olmaması için, hekim kontrollerine dikkat edilmesi
gerekir. Diyare, gaz ve safra kesesi taşları görülme
sıklığı artabilir. Diğer obezite cerrahisine bağlı problemler
bu cerrahi için de geçerlidir.
Sleeve gastrektomi (tüp mide) ameliyatı son yıllarda
giderek daha çok artan oranlarda uygulanmaya başlamıştır.
Sleeve gastrektomi ameliyatı sırasında midenin büyük
bir kısmı geriye dönüşü olmadan çıkarılır. Geriye bırakılan
mide dokusu yaklaşık 150-200 ml civarındadır. Sleeve
gastrektomi ameliyatının obezite üzerinde iki tür etkisi
vardır:
1. Kısıtlayıcı (restriktif) etki: Mide hacmi küçültüldüğü
için daha erken doyulur.
2. Hormonal etki: İştah hormonlarının büyük bir kısmı
midede üretildiği için iştahta azalma ve öğün aralarında
açlık hissinde gerileme görülür.
Tüp mide ameliyatı midenin yaklaşık %80 kısmının
cerrahi olarak çıkarılmasıyla gerçekleştirilen bir obezite
ameliyatıdır. Birden fazla mekanizmayla hastanın kilo
vermesini sağlayan bir ameliyattır.
Öncelikle, yeni oluşturulan mide normal mideye göre
belirgin derecede azalmış hacmi nedeniyle daha az gıda ve
böylece daha az kalori alınmasına neden olur. Ancak asıl
etkisinin gıda alımını kısıtlamaktan öte mide barsak sistemindeki
özellikle açlık, tokluk ve kan şekeri kontrolünü sağlayan
hormonlar üzerinde meydana getirdiği değişimdir.
Kısa dönem sonuçlarına bakıldığında tüp mide ameliyatı
nispeten daha eski olan gastrik bypass kadar hem kilo
verdirmede hem de diyabet gibi metabolik bozuklukların
tamamen düzeltilmesinde veya iyileşmesinde etkili bir
ameliyattır. Ayrıca bu metabolik etkisi aynen bypasstaki
gibi hastanın kilo vermesinden bağımsız olarak gerçekleşmektedir.
Bir başka deyişle hasta ameliyattan çok kısa bir
süre sonra henüz daha kilo vermeye başlamadan,diyabete
bağlı yüksek kan şekeri düzeylerinin normale doğru yönelmesi,
diyabet için kullanılan ilaçların ve insülinin tamamen
veya kısmen bırakılması söz konusudur. Ayrıca tüp mide
ameliyatı gastrik bypass ameliyatına göre daha az komplikasyonun
görüldüğü bir ameliyattır.
Sayın Baştürk, Tüp Midenin Avantajları ve
Dezavantajları Nelerdir?
Avantajları arasında kısıtlayıcı bir ameliyat olması,
fazla kiloların %50-60’ını kısa sürede kolaylıkla verdirmesi,
yabancı bir cisim vücuda adapte edilmek zorunda
olunmaması, mide barsak sisteminde gıda geçiş güzergahında
bir değişiklik gerektirmemesi (daha fizyolojik),
göreceli ,hastanede kalış süresinin daha kısa olması, mide
barsak sistemindeki açlık, tokluk ve kan şekeri düzenleyici
hormonlara olumlu yönde etkilerde bulunması sayılabilir.
Dezavantajları
Dezavantajları arasında ise; geri dönüşümsüz olması,
ameliyat sonrası uzun dönem vitamin takviyesi kullanmak
zorunda olunması sayılabilir.
34 35