29.06.2022 Views

MERCAN 2022- İÇ SAYFALAR (2)

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Röportaj

Röportaj

değişikliğini başarabilmiş hastalardır. Kilo kaybı genellikle

1 yıl içinde gerçekleşmektedir.

Sayın Baştürk, Ameliyat Sonrasi Ne Gibi Beslenme

Bozuklukları Ortaya Çıkabilir?

Bypass cerrahisi sırasında midenin büyük bir kısmı ve

barsakların 2 metreye yakın bir kısmı pasif konumda

bırakılır. Bypassın amacı yiyeceklerin emilmesine engel

olmaktır. Bu nedenle vücut için gerekli bazı maddelerin de

emilmesi bozulabilmektedir. Özellikle etkilenen maddeler

arasında B12 Vitamini, demir ve kalsiyum gelmektedir.

Vitamin B12 emilebilmek için mideden salgılanan bir

faktör olan İntrinsik Faktör’e ihtiyaç duymaktadır. Ameliyat

sonrası bu vitaminin her ay enjeksiyon yoluyla yerine konulması

gerekir. Kaybedilen vitaminler için hergün vitamin

takviyesi verilmelidir. Takiplerde VitD düzeyi takip edilmeli

ve hastalara kalsiyum verilmelidir. Bu eksiklikler devamlı

takip edilen hastalarda problem yaratmamakta ve çok iyi

tolere edilmektedir. Bariatrik diyetisyen takibinde olmayan

hastalarda protein eksiklikleri oluşabilmektedir. Hastaların

diyetlerinin, özellikle de erken dönem beslenmelerinin çok

iyi takip edilmesi gereklidir.

Sayın Baştürk, Bypass Cerrahisi Garantili Midir?

Cerrahi Sonrası Tekrar Kilo Alınabilir mi? Alınırsa

Çözüm Var mıdır?

Hiçbir obezite cerrahi yönteminin %100 başarılı olması

söz konusu değildir. Teknik olarak yapılan bazı hatalar

sonucunda hastalar yetersiz kilo verebilir ya da hiç veremeyebilirler.

Bırakılan midenin çok büyük olması, mide

barsak geçişinin çok geniş olması, bypasslanan barsağın

kısa tutuluması yetersiz kilo kaybına neden olabilir. Yetersiz

kilo vermenin veya tekrar kilo almanın en önemli nedeni

hasta uyumsuzluğudur. Verilen beslenme programlarına

uyumsuzluk, aşırı kalorili beslenme ve harketsiz hayat stili

gibi etkenler nedeniyle hastalar tekrar kilo alabilirler.

Bypass cerrahisi en radikal cerrahilerden birisi olduğu

için yapılabilecek başka birşey kalmadığı düşünülmektedir.

Yeni gelişen teknikler ile mide tekrar küçültülmekte,

barsak geçişi daraltılabilmektedir. Cerrahi olarak da

yapılabilecek şeyler mevcuttur.

Sayın Baştürk, Mide Kelepçesi Hakkında Bilgi

Alabilir miyiz?

Mide bandı (kelepçe) kısıtlayıcı türde bir cerrahidir.

Yerleştirilmesi oldukça basittir ve operasyon süresi çok

kısadır. Çalışma mekanizması yenilen miktarı kısıtlama

üzerine kurulmuştur. (Mide kelepçesinin taklış tekniğini

görmek için video galerimizi ziyaret edebilirsiniz.) Mide

kelepçesi hasta uyumunun en önemli olduğu cerrahi

türlerinden biridir. Hasta seçimine çok dikkat edilmezse

başarısızlıkla sonuçlanabilir. Amerika ve Avrupa ülkelerinde

bu işlemi uygulayacak merkezler için sertifikasyon

zorunluluğu mevcuttur. Bu ugulamalar işlem kalitesi ve

başarısını arttırmaktadır.

Sayın Baştürk, Mide Kelepçesi Kime Uygulanmaz?

Psikolojik yeme bozuklukları, tatlı/şekerli gıda düşkünlüğü

ve uyumsuz hastalarda mide kelepçesi uygulanmamalıdır.

Büyük mide fıtığı ve mide ülseri olan hastalarda

da bu yöntem kullanılmamalıdır. Her hastaya mutlaka

ameliyat öncesi endoskopi yapılarak bu problemlerin var

olup olmadığı değerlendirilmelidir. HAstaların psikolojik

değerlendirmedn geçmeleri ameliyatın başarası için büyük

önem taşır.

Sayın Baştürk, Mide Kelepçesi İle Ne Kadar Kilo

Verilebilir?

Fazla kiloların %40-60’ı bu yöntem ile verilebilir. Sıvı

şekilde yüksek kalorili yiyecek tüketen (Kola, dondurma,

cips, çikolata vb.) kişilerde kilo verimi daha az olabilir.

Egzersiz reçetesi verdiğimiz ve aktif hastalar bu oranlardan

daha iyi kilolar verebilmektedir.

Sayın Baştürk, Mide Kelepçesi Mideye ve

Çevresindeki Organlara Zarar Verir mi?

Mide kelepçesinin üretildiği silikonun kalitesi, kelepçenin

yumuşaklığı, iyi bir cerrahi teknik ve enfeksiyonların oluşup

oluşmaması kelepçenin verebileceği zaraları belirler.

Mide kelepçeleri dokularda bir takım hasarlarlar oluşturabilir.

Yukarıda sayılan olumsuz etkilerin hiçbiri olmasa

bile kelepçe mide ve çevre dokulara yapışır. Özellikle de

merkezimiz gibi komplikasyon cerrahisi çok yapan ünitelerde,

başka merkezlerde uygulanan kelepçe ameliyatlarından

sonra oluşan sorunlar çok görülmektedir. Kelepçe

hem mideye, hem de karaciğer dokusuna yapışmaktadır.

Kelepçenin çıkarılması sanıldığı kadar basit ve sorunsuz

bir işlem değildir. Enfeksiyonlar sonrası oluşan tabloda kelepçe

ile mide dokusu ve çevre organlar arasında açılması

çok zor olan yapışıklıklar oluşmaktadır.

Sayın Baştürk, Bantlar (kelepçeler) Arasında Ne Fark

Vardır? Amerikan FDA Onayının Anlamı Nedir?

Bantların silikon kalitesi, kilitleme mekanizmaları, bağlantı

sistemleri, cilt altına konan haznelerin (port) yapıldığı

materyaller, yumuşaklık ve sertliği farklılıklar gösterir.

Kaliteli bir bandın yumuşak olması gerekir. Kilitleme

mekanizması güvenilir ve kolay olmalıdır. Uygulamasının

kolay olması ayrıca büyük önem taşır. Kimi bantlarda cilt

altına konan portlar plastik elemanlar içerirken kimilerinde

bu tamamen metaldendir. Piyasada daha ucuz olması için

Avrupa ve Amerika haricinde ülkelerde üretilen bantlar

kullanılmaktadır.

Kelepçenin anavatanı Avrupa’dır. İlk olarak Avrupa’da

uygulandığı için Amerika’da kullanılmaya başlaması

2000 yılını bulmuştur. Amerikan FDA onaylı birkaç bant

mevcuttur fakat Avrupa’da üretilen birçok bant aynı veya

daha iyi kalitededir. Bu bakımdan bandın FDA onayı

olmaması bandın iyi olmadığı anlamına gelmez. Hastalara

düşen en önemli görev, kendilerine takılacak bantlar

hakkında ayrıntılı bilgi edinmektir.

Sayın Baştürk, Tüp Mide Hakkında Bilgi Alabilir miyiz?

Açılımı sleeve gastrektomi (tüp mide) ile birleştirilmiş tek

anastomozlu (barsaklar arası geçiş) duodeno-ileal bypassdır.

Bu ameliyatta mide tüp haline getirildikten sonra

onikiparmak bağırsağına bağlandığı yerden kesilir ve

kalınbarsağa 250 cm uzaklıktaki ince barsağa bağlanır

(anastomoz).

Bu ameliyattaki amaç, hem yiyecek miktarını kısıtlamak

hem de bu yiyeceklerden yararlanımı bozmaktır. Buna

bağlı olarak da hasta kilo kaybeder ve ayrıca tip 2 diyabet,

hiperlipidemi, hipertansiyon gibi metabolik problemleri

de düzelir.

Klasik duodenal switch adı verilen ameliyata üstünlüğü

barsaklar arası geçişin tek bir yerde uygulanmış olmasıdır.

Yani bu geçiş anastomoza bağlı komplikasyon riskini

azaltmış olur. Mide çıkışındaki pilor adı verilen çekvalv

sistemi korunduğundan dumping adı verilen metabolik

komplikasyon da daha az olur.Ancak bu yöntem sonrası

hastalar ömür boyu vitamin ve mineral takviyesi almak

zorunda olurlar. Hasta takipleri çok önemlidir beslenme

bozukluğu olmaması için, hekim kontrollerine dikkat edilmesi

gerekir. Diyare, gaz ve safra kesesi taşları görülme

sıklığı artabilir. Diğer obezite cerrahisine bağlı problemler

bu cerrahi için de geçerlidir.

Sleeve gastrektomi (tüp mide) ameliyatı son yıllarda

giderek daha çok artan oranlarda uygulanmaya başlamıştır.

Sleeve gastrektomi ameliyatı sırasında midenin büyük

bir kısmı geriye dönüşü olmadan çıkarılır. Geriye bırakılan

mide dokusu yaklaşık 150-200 ml civarındadır. Sleeve

gastrektomi ameliyatının obezite üzerinde iki tür etkisi

vardır:

1. Kısıtlayıcı (restriktif) etki: Mide hacmi küçültüldüğü

için daha erken doyulur.

2. Hormonal etki: İştah hormonlarının büyük bir kısmı

midede üretildiği için iştahta azalma ve öğün aralarında

açlık hissinde gerileme görülür.

Tüp mide ameliyatı midenin yaklaşık %80 kısmının

cerrahi olarak çıkarılmasıyla gerçekleştirilen bir obezite

ameliyatıdır. Birden fazla mekanizmayla hastanın kilo

vermesini sağlayan bir ameliyattır.

Öncelikle, yeni oluşturulan mide normal mideye göre

belirgin derecede azalmış hacmi nedeniyle daha az gıda ve

böylece daha az kalori alınmasına neden olur. Ancak asıl

etkisinin gıda alımını kısıtlamaktan öte mide barsak sistemindeki

özellikle açlık, tokluk ve kan şekeri kontrolünü sağlayan

hormonlar üzerinde meydana getirdiği değişimdir.

Kısa dönem sonuçlarına bakıldığında tüp mide ameliyatı

nispeten daha eski olan gastrik bypass kadar hem kilo

verdirmede hem de diyabet gibi metabolik bozuklukların

tamamen düzeltilmesinde veya iyileşmesinde etkili bir

ameliyattır. Ayrıca bu metabolik etkisi aynen bypasstaki

gibi hastanın kilo vermesinden bağımsız olarak gerçekleşmektedir.

Bir başka deyişle hasta ameliyattan çok kısa bir

süre sonra henüz daha kilo vermeye başlamadan,diyabete

bağlı yüksek kan şekeri düzeylerinin normale doğru yönelmesi,

diyabet için kullanılan ilaçların ve insülinin tamamen

veya kısmen bırakılması söz konusudur. Ayrıca tüp mide

ameliyatı gastrik bypass ameliyatına göre daha az komplikasyonun

görüldüğü bir ameliyattır.

Sayın Baştürk, Tüp Midenin Avantajları ve

Dezavantajları Nelerdir?

Avantajları arasında kısıtlayıcı bir ameliyat olması,

fazla kiloların %50-60’ını kısa sürede kolaylıkla verdirmesi,

yabancı bir cisim vücuda adapte edilmek zorunda

olunmaması, mide barsak sisteminde gıda geçiş güzergahında

bir değişiklik gerektirmemesi (daha fizyolojik),

göreceli ,hastanede kalış süresinin daha kısa olması, mide

barsak sistemindeki açlık, tokluk ve kan şekeri düzenleyici

hormonlara olumlu yönde etkilerde bulunması sayılabilir.

Dezavantajları

Dezavantajları arasında ise; geri dönüşümsüz olması,

ameliyat sonrası uzun dönem vitamin takviyesi kullanmak

zorunda olunması sayılabilir.

34 35

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!