30.05.2023 Views

MediaCat Haziran Tablet 2023

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Genç Aslanlar<br />

Cannes yolunda<br />

Kent kimliği<br />

ve kültür<br />

Blogların<br />

dönüşü(mü)<br />

<strong>2023</strong> tatil<br />

karnesi<br />

Yaratıcılığın<br />

uyumsuzluk arayışı<br />

Mavi tik<br />

enflasyonu<br />

Sürdürülebilirlik<br />

özel eki<br />

ISSN: 1301 - 7675<br />

9 7 7 1 3 0 1 7 6 7 5 1 0<br />

MARKA YÖNETENLERİN<br />

BİLGİ KAYNAĞI<br />

MEDIACAT.COM • YIL: 31 | SAYI: 337 • HAZİRAN <strong>2023</strong> - 06 • KDV DAHİL 75 TL KIBRIS 77,5 TL<br />

#PostAI<br />

Yapay zekâdan sonra


BEKİR<br />

AĞIRDIR<br />

Konda Araştırma,<br />

Yönetim Kurulu Üyesi<br />

Dr. DARREN<br />

COLEMAN<br />

Wavelength Marketing,<br />

Kurucu ve Yazar<br />

GUY<br />

STANDING<br />

Ekonomist ve Yazar<br />

VIKAS<br />

SWARUP<br />

Slumdog Millionaire<br />

Kitabının Yazarı ve<br />

Hindistan Dışişleri<br />

Eski Müsteşarı<br />

ANA<br />

ANDJELIC<br />

Esprit, Chief Brand<br />

Officer ve Yazar<br />

MICHAEL<br />

EDMONDS<br />

BLUE ORIGIN,<br />

SVP, Strateji,<br />

Pazarlama ve Satış<br />

SAHRAA<br />

KARIMI<br />

Yönetmen ve Aktivist<br />

GEERT<br />

LOVINK<br />

The Institute of<br />

Network Cultures,<br />

Kurucu Direktör<br />

Prof. METİN<br />

SİTTİ<br />

Max Planck Enstitüsü<br />

Akıllı Sistemler Departmanı,<br />

Direktör<br />

HAZİRAN’A ÖZEL<br />

%30 KATILAN<br />

HERKESE<br />

İNDİRİM<br />

<strong>MediaCat</strong>’ten<br />

1 yıllık dijital<br />

abonelik


Yeniden düşün. Yeniden yarat.<br />

Yeniden inşa et.<br />

Pandemi... Savaş... Deprem… Ekonomik kriz... Seçimler!<br />

Her şeyin bu kadar hızla değiştiği bir dünyada aynı kalmak mümkün mü? Çözüm,<br />

her şeye kaldığı yerden devam etmektense<br />

yeniden yaratmak olabilir mi?<br />

Brand Week Istanbul’da bu yıl, yeniden düşünmek ve<br />

yeniden inşa etmek için buluşuyoruz.<br />

Yılın en ilham verici haftasında görüşmek üzere…<br />

RETHINK<br />

RECREATE<br />

REBUILD<br />

6-10<br />

Kasım<br />

<strong>2023</strong><br />

HALİÇ<br />

KONGRE<br />

MERKEZİ<br />

Kurumsal Sponsorlar<br />

Ayrıntılı bilgi ve kayıt için: brandweekistanbul.com • contact@kapital.com.tr<br />

/brandweekistanbul /brandweekist /brandweekistanbul /brandweekistanbul #BrandWeek<strong>2023</strong>


İÇİNDEKİLER<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> Öne Çıkanlar<br />

54<br />

KAPAK<br />

#PostAI<br />

ChatGPT’nin hayatımıza girdiği Kasım 2022’den<br />

bugüne kadar geçen altı ayın sonunda, yapay<br />

zekâ, artık hemen herkesin iş süreçlerinin bir<br />

parçası. Gündelik hayatın bir parçası olmaya<br />

başlayan yapay zekânın tüm sırlarına vakıf<br />

olmak ve onun ileride nelere kadir olacağını,<br />

yeteneklerinin kitleleri ve farklı toplumsal<br />

kesimleri nasıl etkileyeceğini kestirmek için ise<br />

biraz daha zamana ihtiyaç var.<br />

İŞ DÜNYASI<br />

MEDYA<br />

MARKETING<br />

MARKETING<br />

Kuşaklararası bir dil:<br />

Zeytin<br />

Dr. Pınar Nokay<br />

Komili’nin zeytin ve zeytinyağı<br />

kültürünü gelecek nesillere<br />

aktaracak, sonrasında da sektöre<br />

değer katacak eğitim çalışmalarını<br />

Bunge Türkiye Pazarlama, Ticari<br />

Pazarlama ve E-ticaret Lideri<br />

Dr. Pınar Nokay’dan dinliyoruz.<br />

TikTok altkültürleri<br />

kucaklıyor<br />

Stephanie Hulbert-Thomas<br />

TikTok’un farklı altkültür ve<br />

toplulukların ifade ve yaratım<br />

güçlerine alan açtığına vurgu<br />

yapan TikTok Creative Lab Proje<br />

Direktörü Stephanie Hulbert-<br />

Thomas, markalara platformun<br />

bu çok kimlikli yapısını kavrama<br />

ve holistik bir bakış açısını hayata<br />

geçirmelerini öneriyor.<br />

Atıştırmanın ‘bilinçli’ hali<br />

Massimiliano Di Domenico<br />

Tüketiciyi haz-pişmanlık<br />

sarmalından kurtarmayı ve<br />

atıştırmalık keyfini artırmayı<br />

vadeden Mondelēz’in bu<br />

yaklaşımını, kategori özelinde<br />

değişen tüketici beklentilerini<br />

ve Türkiye’nin şirketin<br />

büyüme stratejisindeki rolünü<br />

Massimiliano Di Domenico’yla<br />

konuştuk.<br />

Ön safların 3 prensibi<br />

Conny Braams<br />

Geçtiğimiz yıl Unilever’deki unvanı,<br />

şirketin pazarlamaya yaklaşımı<br />

doğrultusunda değişen Conny Braams<br />

ile birlikteyiz. Yakın dönemde Ön<br />

Saflarda Ol pazarlama yaklaşımını<br />

duyuran Unilever’in bu kapsamda<br />

benimsediği üç prensibin marka<br />

operasyonlarına yansımasını anlatan<br />

Braams, marka amacının iyi bir<br />

değer önerisinin yerini alamayacağı<br />

görüşünde.


MARKETING<br />

30 Homo narrans<br />

İhsan Özçıtak<br />

32 Trend<br />

Taze tutan teknolojiler<br />

34 Nemli ve korunaklı<br />

40 Ellere var da bize yok mu?<br />

44 90’ların istilası<br />

48 Tavsiye Endeksi<br />

Hızlı servis restoranları<br />

TOPLUM<br />

8 Kent kimliği, kültür ve kentsel<br />

dönüşüm<br />

Prof. Dr. Ruşen Keleş<br />

10 Sonsuz yaşamın peşinde<br />

İŞ DÜNYASI<br />

14 Madalyonun iki yüzü<br />

Müge Çevik<br />

DİJİTAL<br />

68 Sen de yaz yaz yaz<br />

Kayhan Dural<br />

70 Yapay zekâ bize iyi gelecek mi? (2)<br />

Selin Persentili Aral<br />

72 Oyna ve satın al!<br />

74 Mavi tik enflasyonu<br />

76 Sen sus dijitalin konuşsun<br />

YARATICILIK<br />

80 Spotlight<br />

Cansu Erkan<br />

82 Genç Aslanlar Cannes yolunda<br />

86 Genç Simbalara bir mesaj<br />

Sami Basut<br />

88 Biraz mühendislik çokça hayal gücü<br />

90 Felis Kampanyalar<br />

96 Ad*Watch<br />

MEDYA<br />

18 Blogların dönüşü(mü)<br />

KÜLTÜR<br />

24 Bir uyumlanma hikâyesi<br />

26 Yaratıcılığın uyumsuzluk arayışı<br />

REKLAM VE ADVERTORIAL İNDEKSİ<br />

Altınyıldız Classics 63<br />

Kapsül 17<br />

Total Energies 59<br />

Amerikan Hastanesi 93<br />

Arby’s 49<br />

Aydem Enerji 7<br />

Lezita 87<br />

Mercedes-Benz 16<br />

Migros 73<br />

Turkcell 91<br />

Türkiye İş Bankası 81<br />

Vialand 46<br />

Barilla 22-23<br />

Neutrogena<br />

36-37, Arka kapak<br />

Vodafone 66-67<br />

Borusan Holding 33<br />

Expero 79<br />

Garanti BBVA 28-29<br />

Reeder 78<br />

Ruum Store 31<br />

sahibinden.com 15<br />

Yves Rocher 38<br />

Zorlu PSM 95


EDİTÖRDEN<br />

Terazideki insan<br />

ayhan Dural, <strong>MediaCat</strong> için geçtiğimiz<br />

ay kaleme aldığı Devrim<br />

K<br />

başlıklı köşeyazısında şöyle diyordu:<br />

“1700’lerin İngiltere’sinde<br />

başlayan ve önce İngilizlerin, ardından<br />

dünyanın kaderini değiştiren Sanayi Devrimi’nden<br />

sonra, işgücünü en fazla etkileyecek<br />

devrimin tam içerisindeyiz.”<br />

Yapay zekâ tartışmaları bir süredir<br />

doludizgin sürüyor. Teknolojinin sektörler<br />

özelinde açtığı çığır bir köşede dursun,<br />

üretken yapay zekânın işleri -organik işgücü<br />

için hangi bedeller karşılığında- dönüştüreceği<br />

de tartışılan konu başlıklarından.<br />

Tüm bunlar olurken, yapay zekâ çevresinde<br />

yaşanan gelişmeleri etik perspektiften yorumlayan<br />

hatırı sayılır genişlikte bir kesim<br />

de var.<br />

VARLIK SORGULAMASI<br />

Star Trek TNG’nin “The Measure of a Man”<br />

isimli bölümünde, ekibin android üyesi<br />

Data’nın varlığı, kendisini parçalara ayırarak<br />

replikalarını üretmek isteyen bilim<br />

insanı Bruce Maddox nedeniyle tehdit altındadır.<br />

Maddox’un talebine karşı çıkan<br />

Data’nın akıbeti mahkemeye taşınır. Hikâyeyi<br />

burada bırakıyor ve izlemeyen herkesi<br />

bu olağanüstü seriye başlamaya davet ediyorum.<br />

Gerek sorduğu sorular gerek bu sorulara<br />

ürettiği varsayımsal cevaplarla geleceğin<br />

teknolojisinin şekillenmesinde rol oynayan<br />

Star Trek efsanesinin 1989’da yayınlanan<br />

bu bölümünün senaryosu eski bir avukat<br />

olan Melinda Snodgrass imzası taşıyor.<br />

1988 Amerikan Senaristler Birliği grevi nedeniyle<br />

kabul edilen senaryonun başarısı,<br />

Snodgrass’e Star Trek senaristliğinin kapısını<br />

açıyor.<br />

Bugün yapay zekânın göz koyduğu işkollarından<br />

biri de, bildiğiniz üzere, yazarlık.<br />

Üretken yapay zekâ senaryodan romana<br />

pek çok işe koşulabiliyor. Ancak, nasıl ki<br />

makineleşmeye rağmen o makinenin tuşuna<br />

basacak bir insana ihtiyaç duyulduysa,<br />

yapay zekâyı üretime sokmak için de onu<br />

yönlendirecek birileri gerekiyor. Makineler<br />

bilinçlenip insana karşı ayaklanır mı,<br />

bilinmez. Terminator’den Matrix’e pek çok<br />

muadilini gördüğümüz bu distopyanın bir<br />

girizgâhını yaşadığımızı düşünenlerin sayısı<br />

az değil.<br />

Yapay zekâ eski Star Trek’leri izleyerek<br />

en az onlar kadar güzel bir Star Trek bölümü<br />

yazabilecek elbette, ancak, en az Star<br />

Trek kadar ufuk açıp gelecek onyılları etkileyecek<br />

bir fikrin “ilk” bulanı olabilecek<br />

mi… Zamanla göreceğiz.<br />

Sizi derginizle baş başa bırakmadan<br />

önce ufak bir şarkı önerisi… Bu ay Editörden’de<br />

bana Brendan Perry’den Utopia<br />

eşlik ediyor. Yeni sayılarda, kitaplarda ve<br />

her gün mediacat.com adresinde buluşmak<br />

dileğiyle… ■<br />

ARZU NİLAY KOCASU<br />

Sayı: 337 • <strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong><br />

ISSN: 1301 - 7675<br />

Yayın Türü<br />

Süreli yaygın yayın (aylık)<br />

Sahibi<br />

Kapital Medya Hizmetleri AŞ<br />

İmtiyaz Sahibi ve<br />

Genel Yayın Yönetmeni<br />

Pelin Özkan<br />

pelinozkan@kapital.com.tr<br />

Genel Müdür Yardımcısı<br />

Birce Güler<br />

birceguler@kapital.com.tr<br />

Sorumlu Yazıişleri Müdürü<br />

Arzu Nilay Kocasu<br />

arzunilaykocasu@kapital.com.tr<br />

Editör<br />

Tuğba Özöğretmen<br />

tugbadulger@kapital.com.tr<br />

Ek Yayınlar Editörü<br />

Erdem Akın Temel<br />

erdemakintemel@kapital.com.tr<br />

Muhabir<br />

Elif Bilgiç<br />

elifbilgic@kapital.com.tr<br />

İnternet Editörü<br />

Simge Şenses<br />

simgesenses@kapital.com.tr<br />

KAPİTAL MEDYA LONDRA<br />

Londra Temsilcisi<br />

Ozan Mert<br />

ozanmert@kapital.com.tr<br />

Global Editör<br />

Nazlı Selin Özkan<br />

selinozkan@kapital.com.tr<br />

Görsel Yönetmenler<br />

İlker Kurt<br />

ilkerkurt@kapital.com.tr<br />

Levent Kal<br />

leventkal@kapital.com.tr<br />

Kapak Tasarımı<br />

Uğurcan Ataoğlu<br />

Sosyal Medya Uzmanı<br />

Uğur Mutlu<br />

ugurmutlu@kapital.com.tr<br />

REKLAM SATIŞ<br />

Reklam ve Etkinlik Satış Direktörü<br />

Aysun Zeren Kangı<br />

aysunzeren@kapital.com.tr<br />

Reklam ve Etkinlik Kıdemli<br />

Satış Müdürü<br />

Cansu Ersöz<br />

cansuersoz@kapital.com.tr<br />

Reklam ve Etkinlik Satış Müdürü<br />

Burak Ercan<br />

burakercan@kapital.com.tr<br />

Reklam ve Etkinlik Satış Uzman<br />

Yardımcısı<br />

Özge Kayazoğlu<br />

ozgekayazoglu@kapital.com.tr<br />

PAZARLAMA<br />

Etkinlik Direktörü<br />

Zeynep Özfırıncı<br />

zeynepozfirinci@kapital.com.tr<br />

Etkinlik Müdürü<br />

Cankız Akkaya<br />

cankizakkaya@kapital.com.tr<br />

İçerik Müdürü<br />

Doğan Terzi<br />

doganterzi@kapital.com.tr<br />

Satın Alma ve İdari İşler Direktörü<br />

Serdal Tiftik<br />

serdaltiftik@kapital.com.tr<br />

Etkinlik Satış Müdürü<br />

Savaş Seçkinler<br />

savasseckinler@kapital.com.tr<br />

MEDIACAT KİTAPLARI<br />

Kitap Editörü<br />

Barış Cezar<br />

bariscezar@kapital.com.tr<br />

Kitap Satış ve Dağıtım Sorumlusu<br />

Salih Şahin<br />

salihsahin@kapital.com.tr<br />

T: (212) 282 26 40<br />

www.mediacat.com<br />

Yönetim Yeri<br />

Nispetiye Caddesi, Akmerkez<br />

E Blok Kat: 6 Etiler 34349 İstanbul<br />

T: 212 282 26 40 F: 212 282 26 32<br />

Baskı<br />

Promat Basım Sanayi ve Ticaret Aş.<br />

Orhangazi Mahallesi 1673.Sokak<br />

No:34 Esenyurt 34348 İstanbul<br />

T: 212 622 63 63 F: 212 605 07 98<br />

info@promat.com.tr<br />

Dağıtım<br />

Dünya Dağıtım T: 212 440 29 85<br />

<strong>MediaCat</strong><br />

mediacatonline<br />

<strong>MediaCat</strong><br />

<strong>MediaCat</strong><br />

/company/<strong>MediaCat</strong><br />

Katkıda Bulunanlar<br />

Alev Kaynak, Andrea Buzzi,<br />

İhsan Özçıtak, Kayhan Dural,<br />

Müge Çevik, Prof. Dr. Ruşen<br />

Keleş, Sami Basut, Selin<br />

Persentili Aral<br />

© <strong>MediaCat</strong> Kapital Medya AŞ tarafından TC<br />

yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır.<br />

<strong>MediaCat</strong>’in isim ve yayın hakkı Kapital Medya<br />

AŞ’ye aittir. <strong>MediaCat</strong>’te yayımlanan yazı, fotoğraf,<br />

karikatür ve illüstrasyonların her hakkı saklıdır.<br />

Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. İmzalı<br />

yazılardaki görüşler yazarlarına aittir.


TOPLUM<br />

Yorum<br />

Kent kimliği,<br />

kültür ve kentsel<br />

dönüşüm<br />

PROF. DR. RUŞEN KELEŞ<br />

Ankara Üniversitesi<br />

Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi<br />

Kentsel dönüşüm,<br />

eskiyen kent<br />

kesimlerini<br />

ekonomik ve<br />

toplumsal yönlerden<br />

canlandırırken,<br />

belli bir kültürel<br />

birikimin ürünü<br />

olan değerlere ve<br />

zenginliklere zarar<br />

verilmesini önlemeyi<br />

kesinlikle güvence<br />

altına almalı.<br />

imlik, bir kimseyi ya da bir<br />

K<br />

nesneyi başka kimselerden<br />

ya da nesnelerden ayırt etmeye<br />

yarayan özelliklerin<br />

bütünü olarak tanımlanabilir. Tıpkı kişiler<br />

gibi, çok boyutlu bir toplumsal ve<br />

ekonomik birim olan kentlerin de, kendilerini<br />

başka kentlerden ve yerleşim<br />

birimlerinden ayırt eden pek çok özellikleri<br />

vardır. Bireylere kimlik özelliklerini<br />

kazandıran etmenlerin başında<br />

aile, okul ve eğitim gibi davranışsal değere<br />

sahip kimi özellikler geldiği halde,<br />

kentlere özgü kimliklerin oluşmasında<br />

asıl rolü oynayan etmenler farklı uygarlıkların<br />

ve tarihsel dönemlerin onlara<br />

kazandırmış olduğu kültür, tarih,<br />

doğa ve mimarlık varlıklarının oluşturduğu<br />

zenginliklerdir. Kentlerin sahip<br />

bulunduğu bu tür varlıklar ve zenginlikler<br />

akşamdan sabaha kazanılamaz<br />

ve tahrip edildiklerinde yeniden elde<br />

edilemez. Yılların birikimi olan bu tür<br />

değerlerin en doğru anlatımını Fransız<br />

düşünür Émile Henriot’nun şu sözlerinde<br />

bulabiliriz: “Kültür, her şey yitip<br />

gittikten sonra geriye elde ne kalıyorsa<br />

ona verilen isimdir.”<br />

Henriot’nun, kültürün bir birikim<br />

olduğunu vurgulayan değerlendirmesi<br />

kentlerin kimliği açısından ayrı bir<br />

önem taşıyor. Çünkü uzun yılların ve<br />

uygarlığın kentlere kazandırmış olduğu<br />

ayırt edici kültürel özelliklerin başında,<br />

UNESCO’nun “kültür mirası”<br />

olarak adlandırdığı değerler geliyor.<br />

Nasıl ki Paris denildiğinde akla Eiffel<br />

Kulesi ya da Versailles Sarayı, Barcelona<br />

denildiğinde Sagrada Família, Roma<br />

denildiğinde İspanyol Merdivenleri ve<br />

Üsküp denildiğinde Mostar Köprüsü<br />

geliyorsa; İstanbul denildiğinde de<br />

Ayasofya’nın, Kız Kulesi ve Galata Kulesi’nin<br />

yanı sıra Beyazıt Meydanı’nın<br />

yanı başındaki Darülfünun (İstanbul<br />

Üniversitesi) akla gelir. Sayılan bu örnekleri<br />

sözü edilen kentlerin kimliklerinden<br />

koparmak olanaksızdır. 10 yıl<br />

öncesine gelinceye değin, Ankara kenti<br />

için Hacı Bayram Camii ve çevresiyle<br />

Ankara Kalesi dolayları ve çok doğal<br />

olarak Atatürk Orman Çiftliği, aynı değere<br />

sahip olan değerli simgelerdi.<br />

Kent kimliğinin ayrılmaz öğelerinden<br />

olan tarih, doğa, kültür ve mimarlık<br />

varlıklarından kimilerini koruma ve<br />

yaşatma sorumluluğu bireylere, yerel<br />

yönetimlere ve hatta ulusdevletlere<br />

emanet edilemeyecek kadar önemli ve<br />

yerleri doldurulamayacak zenginliklerden<br />

sayılmışlar ki bunlardan kimileri<br />

1970’li yıllardan bu yana kimi de<br />

uluslararası sözleşmelere dayanılarak<br />

UNESCO tarafından “Dünya Kültür<br />

Mirası” adı altında özel koruma altına<br />

alınıyor. Türkiye’den de bu statüye<br />

sahip “kültür mirası” sayısının giderek<br />

artmakta olduğu dikkat çekiyor.<br />

Bu yaklaşım, bu tür eserlerin, “geçmiş<br />

kuşaklardan miras olarak devir<br />

alınmış olan değil, fakat gelecek kuşaklardan<br />

ödünç alınmış değerler olduğu”<br />

anlayışına dayanıyor. Bu nedenle de bir<br />

“mirasyedi” tavrıyla kullanılmalarına<br />

izin verilemez. Bu zenginliklerin gereği<br />

gibi korunabilmeleri için, devlet yö-<br />

8 <strong>MediaCat</strong>


netiminin her basamağında, yerel yönetimlerde<br />

görev almış olanlar kadar,<br />

meslek örgütlerine, sivil toplum kuruluşlarına<br />

ve halkın kendisine de büyük<br />

sorumluluklar düşüyor. Bu nedenle de<br />

halkın ve yöneticilerin bu konulardaki<br />

bilinç ve kültür düzeyinin yükseltilmesi<br />

için elden gelen yapılmak zorunda.<br />

KENT KİMLİĞİ VE GÖKDELENLER<br />

Kentsel dönüşüm çalışmalarının Türkiye’de<br />

başlamasının tarihi yeni değil.<br />

Gecekondu bölgelerinde iyileştirme<br />

çalışmaları olarak başlayan girişimler,<br />

son 25 yıldan bu yana, kentsel dönüşüm<br />

projelerinin ekonomik gelişmenin<br />

itici gücü durumuna getirilmesine<br />

dönüştürüldü. Devletin öncülüğünde<br />

ya da desteğiyle uygulanan bu projelerde,<br />

başta doğal değerler olmak üzere,<br />

korunması gereken kültür varlıklarına<br />

önem verildiğine tanık olunamıyor.<br />

Yeşil alanların yok edilerek yerlerine<br />

25-30 katlı gökdelenlerin yerleştirilmesi<br />

birçok kentimizin yeni kimliğini<br />

simgeleyen öğeler haline getirilmiş durumda.<br />

Fransa, Danimarka ve Hollanda gibi<br />

ülkelerde, kentsel dönüşüme ekonomik<br />

açıdan kurtarıcı gözüyle bakılmadığı<br />

gibi, tarih ve kültür varlıklarının<br />

ve doğal değerlerin bu uygulamalardan<br />

olumsuz yönde etkilenmelerine de izin<br />

verilmez. Durum Amerika Birleşik<br />

Devletleri’nde aynı. Kent kimliklerinin<br />

korunması konusunda en dikkate<br />

değer titizliğin gösterildiği ülkenin ise<br />

Japonya olduğunu söyleyebilirim.<br />

ÖRGÜN VE YAYGIN EĞİTİMİN<br />

ÖNEMİ<br />

Ülkemizde, kentsel dönüşümün ön<br />

plana çıkarıldığı 2000’li yılların ortalarında<br />

yürürlüğe sokulan 6360 sayılı<br />

Afet Riskli Alanlarda Kentsel Dönüşüm<br />

Yasası (2012), dönüşüm projelerinin<br />

olabildiği kadar çabuk uygulanabilmesi<br />

amacıyla, çevre, kültür ve doğa<br />

değerlerinin korunması açısından çok<br />

önem taşıyan birtakım yasaların “uygulanmayabileceği”<br />

kuralını koydu.<br />

Uygulanmayabileceği belirtilen yasalar<br />

arasında ne yazık ki, İmar Yasası<br />

(3194), Çevre Yasası (2872-5491), Orman<br />

Yasası (6831), Kıyı Yasası (3621),<br />

Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Böl-<br />

geleri Yasası (2565), Zeytinciliğin Islahı<br />

ve Yabanilerinin Aşılattırılması Yasası<br />

(3573), Turizmin Özendirilmesi Yasası<br />

(2634), Mer’a Yasası (4342), Kültür ve<br />

Tabiat Varlıklarının Korunması (2863),<br />

Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasası<br />

(5403), Boğaziçi Yasası (2960) gibi<br />

yasalar var. Bu yasaların hemen hemen<br />

hepsinde, doğal ve kültürel değerlerin<br />

korunmasıyla ilgili kurallar mevcut.<br />

Doğru olan, kentsel dönüşüm projelerini<br />

her ne pahasına olursa olsun yürürlüğe<br />

sokmak kararlılığını anlatan bu<br />

yasal düzenlemeye son vermek. Kentsel<br />

dönüşüm, eskiyen kent kesimlerini<br />

ekonomik ve toplumsal yönlerden canlandırırken,<br />

belli bir kültürel birikimin<br />

ürünü olan değerlere ve zenginliklere<br />

zarar verilmesini önlemeyi kesinlikle<br />

güvence altına almalı.<br />

Bütün bunlar, yukarıda da kısaca<br />

değindiğim gibi, ülkeyi ve kentleri yönetenlerin<br />

ve onları oylarıyla ayakta<br />

tutanların kent kimliği konusundaki<br />

bilinç ve kültür düzeyleriyle çok yakından<br />

ilgili. Bu nedenle de başarı şansı<br />

örgün ve yaygın ve eğitimin etkinliğiyle<br />

orantılı. ■<br />

U<br />

Yeşil alanların<br />

yok edilerek<br />

yerlerine 25-30<br />

katlı gökdelenlerin<br />

yerleştirilmesi<br />

birçok kentimizin<br />

yeni kimliğini<br />

simgeleyen öğeler<br />

haline getirilmiş<br />

durumda.


TOPLUM<br />

Sonsuz yaşamın<br />

peşinde<br />

Ölümsüzlük<br />

arayışı bugün yeni<br />

endüstriler yaratıyor,<br />

sağlıkta umut<br />

verici gelişmeleri<br />

beraberinde<br />

getiriyor. Ancak<br />

insan yaşamı<br />

bir pazarlıklar<br />

bütünü; her kazanç<br />

karşılığında küçük<br />

ya da büyük bedeller<br />

talep ediyor.<br />

u ALEV KAYNAK<br />

yi haber, ölümsüzlüğün sırrını<br />

keşfettik. Kötü haber,<br />

İ<br />

ölümsüzlük bize göre değil.<br />

Yapay zekâya yön vermiş üç<br />

kişiden biri sayılan Turing ödüllü Geoffrey<br />

Hinton, artan endişeleri nedeniyle<br />

Google’dan ayrılırken söylemişti bu<br />

sözleri. Hinton’a göre, insan beyninin<br />

dijital formdaki kopyası, yani zaman ve<br />

mekândan bağımsızlaşarak sonsuzluğa<br />

yakınsayan bir düşünme kabiliyeti,<br />

bildiğimiz anlamda insanlığın geleceği<br />

açısından her biri eşit derecede<br />

muhtemel iki senaryoyu barındırıyor:<br />

Kurtuluş ya da yıkım. Akıllı makineler<br />

sözkonusu olduğunda, hiç kimse potansiyel<br />

risklerin tamamını sezebilecek<br />

ve kontrol altına alabilecek öngörü<br />

gücüne sahip değil.<br />

Yani, sibernetik ölümsüzlük insanlık<br />

için artık bütün mümkünlerin<br />

sınırında. Peki, biyolojik ölümsüzlük<br />

açısından ne durumdayız? Bu alandaki<br />

çalışmalar insana ne katıyor, insandan<br />

ne götürüyor?<br />

TÜM ZAMANLARA YAYILAN<br />

BİR ARAYIŞ<br />

Binlerce yıl önce, Çin Hanedanı’nın<br />

ilk imparatoru Qin Shi Huang, tebaasına<br />

ölümsüzlük iksirini bulmalarını<br />

emretmiş, sarayda ölüm konusunu<br />

açanları idamla cezalandırmaktan çekinmemişti.<br />

16’ncı yüzyılın Fransız<br />

asilzadeleri arasında sıvı altın içmek,<br />

sonsuz gençlik trendlerinden biri haline<br />

gelmişti. Uruk kralı Gılgamış ebedi<br />

yaşam iksirini keşfetmiş ancak onu<br />

çevik bir yılana kaptırmıştı. Lokman<br />

Hekim’in Çukurova civarındaki bitkilerden<br />

ölüme şifa olabilecek bir formül<br />

yarattığı, henüz tadamadan Ceyhan<br />

Nehri’ne düşürdüğü söylenir. Tarihin<br />

en popüler yaşlanma karşıtı şifalarından<br />

biri sayılan kan -bazen yaban<br />

domuzu kanı bazense bakire kızların<br />

ya da masum çocukların kanı- erk sahipleri<br />

tarafından sık sık tüketildi, bu<br />

uğurda cinayetler işlendi. Mumyaları<br />

ya da akbabaları yiyenler de cabası…<br />

Sonuç hep düş kırıklığı.<br />

Yine de galiptir bu yolun mağlupları<br />

zira sonsuz yaşama yönelik her arayış<br />

ya bilimsel ilerlemeye bir şeyler kattı<br />

ya da saçma olanı bilimsel olandan nispeten<br />

ayırt edilebilir kıldı. Bugünün<br />

ölümsüzlük meşalesini taşıyansa Silikon<br />

Vadisi. Ardında da ultra zenginlerin<br />

ultra desteği var.<br />

O İNSAN BUGÜN ARAMIZDA (?)<br />

Yıllardır sıkça duyduğumuz önermelerden<br />

biri, 200 hatta 1000 yaşına kadar<br />

yaşayacak insanın bugün aramızda<br />

olduğu. Rivayete göre bu insan çoktan<br />

yaşadı ve biz ondan 1933 yılında New<br />

York Times’ta yayımlanan bir makaleyle<br />

haberdar olduk. 1677 yılında doğmuş,<br />

1933 yılında ölmüştü Çinli bitki bilimci<br />

Li Ching-Yuen. Yaşam mottosu basitti:<br />

kalbi huzurlu tutmak, bir kaplumbağa<br />

gibi oturmak, bir güvercin gibi neşeyle<br />

yürümek ve bir köpek gibi uyumak.<br />

Daha da enteresan bir iddiaya göre,<br />

Ching-Yuen’e bu bilge öğretiyi, yanın-<br />

da birçok nefes egzersizi ve beslenme<br />

önerisiyle birlikte aktaran da dağlarda<br />

dolaşırken rastladığı 500 yaşındaki bir<br />

münzevi olmuştu.<br />

Teyit edilmemiş pek çok uzun ömür<br />

vakası dolaşımda olsa da tarihin kayda<br />

geçmiş en uzun yaşayan insanı Fransız<br />

Jeanne Calment. 122 yıl 164 gün yaşayan<br />

Calment’in, ağır bir sigara tiryakisi<br />

olduğu ve zayıf bir beslenme rutinine<br />

sahip olduğu biliniyor. Onu yaşatan<br />

genleri olmuştu. Bugün de ölümsüzlüğe<br />

adanan uğraşların, kariyerlerin<br />

ve endüstrilerin çoğu genler üzerinde<br />

yoğunlaşıyor.<br />

ÖLÜM: BASİT BİR MÜHENDİSLİK<br />

PROBLEMİ<br />

İngiltere’de yapılan anketler nüfusun<br />

yalnızca 5’te 1’i, ABD’de yapılan anketlerse<br />

nüfusun yalnızca 3’te 1’i için sonsuz<br />

yaşamın bir arzu nesnesi olduğunu<br />

ortaya koyuyor. Her iki ülkenin sağlık<br />

endüstrisinde yaşanan yapısal krizlerin<br />

ve sağlık bakımına erişimdeki eşitsizliklerin<br />

bu sonuç üzerinde bir etkisi<br />

olabilir. Yani ölümsüzlük, insanların<br />

çoğu için birkaç sağlıklı yılın üzerine<br />

eklenecek bitimsiz sağlıksız yıllar anlamına<br />

gelebilir. Ancak zenginler için<br />

durum farklı, özellikle de teknoloji<br />

10 <strong>MediaCat</strong>


zenginleri için.<br />

“Immortality, Inc.” kitabının yazarı<br />

ve CNN’in emektar bilim gazetecilerinden<br />

Chip Walter’a göre, Silikon<br />

Vadisi’nin ilgisinin ve cüzdanının<br />

yöneldiği alanlara uzun yaşam çalışmalarını<br />

ekleyen, Steve Jobs’un erken<br />

ölümü olmuştu. Vadi için, servet, zekâ<br />

ve başarı sınırsızlığa doğru genişlerken,<br />

bedenin mecburi sınırlarıyla yüzleşmek<br />

kabul edilmesi zor bir gerçeklikti.<br />

Jobs’un vedasının ardından algılar yeniden<br />

şekillenmeye başladı: Ölüm bir<br />

zorunluluk olmaktan çıkabilir; tıpkı<br />

bir hastalık gibi sağlıklı ve normal olandan<br />

önlenebilir bir sapma olarak yeniden<br />

tanımlanabilir ve çözülmesi gereken<br />

bir matematik ya da mühendislik<br />

sorununa dönüştürülebilirdi.<br />

ramlama ve gen terapileri ile ilaç keşif<br />

platformları. Amazon Kurucusu Jeff<br />

Bezos’un milyarlarca dolarlık Altos<br />

Labs ve Unity Biotechnology yatırımları<br />

ile Google Kurucusu Larry Page’in<br />

Calico (Alphabet çatısı altındaki bir biyoteknoloji<br />

şirketi) için ayırdığı cömert<br />

bütçeler, kamuoyuna yansıyan bilgiler<br />

arasında. Oracle Kurucusu Larry<br />

Ellison, PayPal Kurucusu Peter Thiel<br />

ve New Media Stars Kurucusu Dmitry<br />

Itskov’in sibernetik ya da biyolojik<br />

ölümsüzlük yanlısı vaazları da epeydir<br />

biliniyor. Hatta Ellison için ölüm “alt<br />

edilmesi gereken bir rekabet unsuru”.<br />

TED çevrelerinin ve milyarderler kulübünün<br />

favori yüzlerinden Harvard’lı<br />

genetikçi George Church, Fütürist<br />

Ray Kurzweil, STEM Hücresi Uzmanı<br />

Robert Hariri ve Moleküler Biyolog<br />

Arthur Levinson’un girişimleri de spot<br />

ışıklarını üzerine çekenler arasında.<br />

Bu medyatik haberlere rağmen,<br />

uzun yaşam endüstrisi genellikle özel<br />

laboratuvarlara ve akademik araştırma<br />

projelerine yapılan bağışlarla ve<br />

gizli anlaşmalarla büyüyor. Bugüne dek<br />

teorik olarak birçok mesafe katedilmesine<br />

ve hayvanlar üzerinde elde edilen<br />

umut verici gelişmelere rağmen, insan<br />

yaşamına yansıyabilecek ve resmi sağ-<br />

i<br />

Ölümsüzlük insan<br />

için sonsuz<br />

yaratıcılık,<br />

sınırsız bilgi,<br />

ilerlemiş sağlık ve<br />

mutluluk anlamına<br />

gelebileceği gibi,<br />

nüfus artışıyla<br />

kaynakların<br />

azalması, kronik<br />

can sıkıntısı ve<br />

anlam kaybı,<br />

eşitsizlik ve<br />

ayrımcılık anlamına<br />

da gelebilir.<br />

ZENGİN ERKEKLER KULÜBÜNE<br />

ÖZGÜ BİR OYUN<br />

Insight Ace Analytic verilerine göre,<br />

ölümsüzlük ya da uzun yaşam endüstrisi<br />

2022 yılı itibarıyla 22,16 milyar<br />

dolarlık bir pazar büyüklüğüne sahip.<br />

2030 yılına kadar pazar hacminin iki<br />

katına çıkacağı tahmin ediliyor. Endüstrinin<br />

başı çeken uzmanlaşma alanlarıysa,<br />

uzun ömürlü ilaçlar, yenilenme<br />

ve gençleşme terapileri, hücresel proglık<br />

kuruluşları tarafından onaylanmış<br />

somut bir gelişme henüz mevcut değil.<br />

Blue Project CEO’su 45 yaşındaki<br />

Bryan Johnson’ın her yıl vücudu için<br />

ayırdığı 2 milyon doların karşılığında<br />

37 yaşındaki bir insan kalbine, 28<br />

yaşındaki bir cilde ve 18 yaşındaki bir<br />

gencin akciğerlerine kavuşması dışında…<br />

Şimdilik, sonsuz yaşam arayışı zenginlere<br />

özgü bir uğraş gibi görünüyor.<br />

Bill Gates’in konu hakkındaki düşünceleri<br />

merak ediliyorsa eklemeden<br />

geçmeyelim. Microsoft kurucusu için<br />

sıtma ve tüberküloz tehdidi sürerken,<br />

bir grup zenginin ölümsüzlük arayışına<br />

girişmesi fazlasıyla bencil bir seçim.<br />

SONSUZ TÜKETİME DOĞRU…<br />

“Kim sonsuza dek yaşamak ister ki?<br />

Bu dünyanın bizim için ayırdığı tek<br />

bir mutlu an var” sözleriyle ilerler bir<br />

Queen parçası. Ya da kendi gençliğinin<br />

kalıcı olması, yaşlılığı deneyimleyenin<br />

portresi olması karşılığında ahlaktan<br />

mahrum dekadan bir yaşamla baş başa<br />

kalır Oscar Wilde’ın Dorian Gray’i.<br />

Kısa bir felsefe molası verelim. Düşünce<br />

tarihinin çok büyük bir kısmı,<br />

insanın etik anlayışa sahip, yani iyi ve<br />

kötüyü kavrayıp özgür seçimler yapabilen<br />

bir varlık oluşunun koşullarını<br />

ölümlü yapısıyla açıkladı. Bir başka<br />

deyişle, yaptığı hataları ya da işlediği<br />

kusurları telafi edebilmek için sonsuz<br />

zamana sahip olmayan bir varlık, eylemlerinin<br />

sonucu üzerine düşünebilir<br />

ve tercihlerini bu sorumlulukla şekillendirebilirdi.<br />

Kısacası insan için ahlak,<br />

ölümlülüğün bir armağanıdır.<br />

Felsefi dilemmaların yanı sıra daha<br />

materyal sonuçları da olabilir formülden<br />

ölümün çıkarılmasının. Ölümsüzlük<br />

insan için sonsuz yaratıcılık, sınırsız<br />

bilgi, ilerlemiş sağlık ve mutluluk<br />

anlamına gelebileceği gibi, nüfus artışıyla<br />

kaynakların azalması, kronik can<br />

sıkıntısı ve anlam kaybı, eşitsizlik ve<br />

ayrımcılık anlamına da gelebilir.<br />

Ölümsüzlüğün yalnızca sibernetik<br />

alanda değil, gündelik yaşamdaki provasını<br />

da çoktandır yaptığımızı söylemek<br />

hatalı olmaz. Jonathan Crary,<br />

“7/24: Geç Kapitalizm ve Uykuların<br />

Sonu” kitabında geçtiğimiz yüzyıl başında<br />

10 saati bulan gece uykularının<br />

günümüzde altı saat ve altına düştüğünü<br />

belirtir.<br />

E-posta ve mesajlaşmanın, çevrimiçi<br />

eğlencenin ve internet alışveriş sitelerinin<br />

her an ulaşılabilirliği, mobil ya<br />

da dizüstü ekranlardan gelen soluksuz<br />

çağrılar, sürekli dikkat ve meşguliyet<br />

talep eden diğer uyarıcılar ve hiç sönmeyen<br />

şehir ışıklarıyla birlikte 21’inci<br />

yüzyıl yaşamımız giderek dinlenme ve<br />

uykudan, yani ölümün bu dünyadaki<br />

kısmi temsilinden özgürleştiriyor hepimizi.<br />

Sürekli pompalanan yaşamı kaçırma<br />

endişesi eklendiğinde de sonuç,<br />

sonsuz tüketime indirgenmiş bir hayat<br />

oluyor. Buna zenginlik adını verir misiniz?<br />

■<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 11


İŞ DÜNYASI<br />

CMO Perspektifi<br />

Kuşaklararası<br />

bir dil: Zeytin<br />

Bunge Türkiye Pazarlama, Ticari<br />

Pazarlama ve e-Ticaret Lideri<br />

Dr. Pınar Nokay’a göre zeytinyağı<br />

ülkemizde pek çok farklı sebepten<br />

ötürü gereken değeri görmüyor.<br />

Bilimsel veriyi arkasına alan<br />

Komili’nin çözüm ajandasında<br />

ise öncelikle zeytin ve zeytinyağı<br />

kültürünü gelecek nesillere<br />

aktarmak, sonrasında da sektöre<br />

değer katacak eğitim çalışmalarına<br />

imza atmak var.<br />

u ELİF BİLGİÇ<br />

Zeytinin tarihi bu topraklarda oldukça<br />

eski ama bugün geldiğimiz noktada Türkiye’de<br />

zeytincilik ve zeytinyağı sektörüne<br />

bir mercek tutsak, siz nasıl bir değerlendirme<br />

yaparsınız?<br />

Zeytin her ne kadar hem yağından hem de meyvesinden<br />

ağacına dek yarattığı kültürle binlerce yıldır<br />

bu toprakların ayrılmaz bir parçası olsa da zeytinyağının<br />

pek çok farklı etkenden ötürü ülkemizde<br />

gerektiği değeri görmediğini söyleyebiliriz. Tam da<br />

bu sebeple hak ettiği değeri görmesi için tüm çalışmalarımızı,<br />

projelerimizi “Kuşaklar Boyu Yaşasın<br />

Diye” söylemimiz çatısı altında birleştirdik. Bunge<br />

Gıda markalarından Komili Zeytinyağı olarak<br />

zeytin ve zeytinyağı kültürünü bu topraklarda yaşatmak<br />

için pek çok proje yürütüyoruz. Zeytinyağı<br />

sektörünün lider markası olarak amacımız zeytin<br />

ağacının biyoçeşitliliğe katkısını ortaya çıkartmak,<br />

zeytinyağı kültürünün farkındalığının kazandırılmasını<br />

sağlamak ve sağlıklı nesiller yetişmesi için<br />

gereken kalite standartlarını korumak. Bu amaç<br />

için bütünsel yaklaşımla ve bilimsel veriye dayalı<br />

olarak zeytinin Anadolu’dan başlayan hikâyesini<br />

DR. PINAR NOKAY<br />

BUNGE TÜRKIYE<br />

PAZARLAMA, TICARI<br />

PAZARLAMA VE<br />

E-TICARET LIDERI<br />

12 <strong>MediaCat</strong>


artık tüm dünyaya ve binlerce yıldır bu<br />

toprakların ayrılmaz parçası olan bu kültürü<br />

gelecek kuşaklara nasıl aktarabiliriz<br />

sorusuna yönelik projeler tasarladık.<br />

Kuşaklar Boyu Yaşasın Diye<br />

çatısı altında yürüttüğünüz çalışmalardan<br />

kısaca bahseder<br />

misiniz?<br />

Geleceğimiz için çocuk yaşta olan tüketicilerimizi<br />

zeytin ağacı ve zeytinyağının<br />

sağlığı ile tanıştırmak amacıyla<br />

MEB ile gerçekleştirdiğimiz işbirliğimizden<br />

Ayvalık’ta kuruluş çalışmaları<br />

süren Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’ne,<br />

2018 yılından bu yana süren<br />

Anıt Ağaç projemizden artık gelenekselleşen<br />

Komili zeytin hasatlarına dek<br />

hayata geçirdiğimiz projelerin tamamını,<br />

bu kültürün kesintisiz devamlılığı<br />

adına gerçekleştiriyoruz.<br />

Geleceğimiz olarak gördüğümüz<br />

bugünün küçükleri yarının büyükleri<br />

olan çocukları ve gençleri daima odağımızda<br />

tutuyoruz. Millî Eğitim Bakanlığı<br />

ve Komili işbirliği ile ülke geleceği<br />

için erken yaştan itibaren çocukları<br />

Anadolu kültürünün ayrılmaz parçası<br />

olan zeytin ağacı, zeytinyağı ve yarattığı<br />

kültür ile tanıştırmayı hedefliyoruz.<br />

“Köklerimizdeki Bilgiyi Geleceğe<br />

Aktarıyoruz” söylemi ile Millî Eğitim<br />

Bakanlığı’yla imzaladığımız protokol<br />

çerçevesinde gerçekleştirilecek çalışmalar<br />

içerisinde hem basılı hem de<br />

Eğitim Bilişim Ağı (EBA) üzerinden<br />

öğrencilerle buluşacak olan yardımcı<br />

kaynak kitapları ve okul öncesi hikâye<br />

kitaplarının hazırlanması, ilk ve orta<br />

dereceli okullarda öğrenci kulüplerinin<br />

kurulmasının yanı sıra Ayvalık Mutlu<br />

Köy Yaşam Merkezi’nin hayata geçirilmesi<br />

ve eğitim programlarının işbirliği<br />

içerinde oluşturulması yer alıyor. Kısa<br />

zaman önce eğitimlerine başlayan Ayvalık<br />

Mutlu Köy Yaşam Merkezi’nde<br />

tiyatro, yaratıcı drama, resim, geridönüşüm<br />

konulu atölyeler, müzik ve sanat<br />

atölyeleri, arkeoloji ve doğa temalı<br />

birçok eğitimin yanı sıra zeytin kültürü<br />

ve zeytinyağı tadımı gibi hem çocuklara<br />

hem de yetişkinlere özel eğitimler<br />

veriliyor. Mutlu Köy’de 7’den 70’e herkesin<br />

bir arada olacağı bir kültür ortamının<br />

yaratılmasını amaçladık. Mutlu<br />

Köy Ayvalık başta olmak üzere çevre il<br />

ve ilçelerden gelenlere sunduğu eğitim,<br />

öğretim ve faydalı vakit geçirme imkânları<br />

ile yörenin odak noktası olacağı<br />

için de çok mutluyuz.<br />

r<br />

Ayvalık’ta<br />

kurduğumuz Komili<br />

Zeytin ve Zeytinyağı<br />

Enstitüsü ile kadın<br />

zeytin çiftçilerinin<br />

tarım becerilerini<br />

geliştirmeyi ve<br />

kadın işgücüne<br />

odaklanan bir<br />

eğitim ortamı<br />

sağlamayı<br />

hedefliyoruz.<br />

Hasatta her yıl şahane kişilerle çok<br />

değerli çalışmalara imza atıyoruz. Zeytinyağı<br />

kültürümüzün ve kimliğimizin<br />

bir parçası, bunu tanıtmak için Anadolu<br />

lezzetlerini ve tarihini anlattığımız,<br />

Ömür Akkor’un hazırladığı 12 farklı kitabımız<br />

bulunuyor. Bu yıl hasatta misafirlerimizin<br />

her birine kıymetli dostumuz<br />

Özcan Yüksek ve ekibinin hazırladığı,<br />

Kemal Tayfur’un kaleme aldığı Zeytin<br />

Epitom ile işin kültürel boyutuna da değerli<br />

bir katkı sağladığımıza inanıyorum.<br />

Mutlu Köy Yaşam Merkezi<br />

Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü<br />

projesi şu an hangi aşamada<br />

ve neleri amaçlıyor?<br />

Ayvalık’ta kuruluş çalışmaları süren Komili<br />

Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’nü<br />

marka olarak çok önemsiyoruz. Kültür<br />

mirası olarak gördüğümüz zeytinyağını<br />

atalarından miras almış bölgesel üreticilerle<br />

el ele vererek iyi tarım uygulamalarını<br />

destekliyoruz. Bu kapsamda<br />

Türkiye ile Avrupa İmar ve Kalkınma<br />

Bankası (EBRD) arasında gerçekleştirilen<br />

işbirliğiyle EBRD sponsorluğunda<br />

Ayvalık’ta kurduğumuz Komili Zeytin<br />

ve Zeytinyağı Enstitüsü için çalışmalarımız<br />

tüm hızıyla sürüyor.<br />

Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’nü<br />

öncelikle Ayvalık, sonrasında<br />

da Türkiye’nin her yerinden gelecek ve<br />

bu eğitimlerden faydalanmak isteyen<br />

herkes için kuruyoruz. Alanında uzman<br />

zeytincilik ve zeytinyağı kültürü dendiğinde<br />

akla gelen pek çok önemli isim bu<br />

eğitimlerde bizlerle olacak. Eğitimler;<br />

kadın zeytin çiftçileri yetiştirme, iklim<br />

dostu, sürdürülebilir ve verimli çiftçilik<br />

pratiklerini öğretme ve organik zeytin<br />

üretimini destekleme başta olmak üzere<br />

üç temel amaca hizmet edecek. Bu<br />

eğitimleri tamamlayanlara bu alanda<br />

Türkiye’nin en önemli kurumlarından<br />

akredite sertifika vereceğiz. Komili<br />

Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü ile kadın<br />

zeytin çiftçilerinin tarım becerilerini<br />

geliştirmeyi ve kadın işgücüne<br />

odaklanan bir eğitim ortamı sağlamayı<br />

hedefliyoruz. Komili Zeytinyağı ailesi<br />

olarak iş ortağımız tedarikçilerimiz ve<br />

zeytin çiftçileri ile uzun yıllardır geliştirdiğimiz<br />

uzun ömürlü sürdürülebilir<br />

ilişkileri çok önemsiyoruz. Sağlıklı nesillerin<br />

yetişmesi için temel gıda olan<br />

zeytinyağına, üretimine ve çiftçisine<br />

sahip çıkılması gerektiğine inanıyoruz.<br />

İtalya ve İspanya bu alanda<br />

hem üretim hem de markalaşma<br />

anlamında dünyanın öne çıkan<br />

ülkeleri arasında. Türkiye’nin<br />

küresel pazardaki bu büyük<br />

oyuncularla rekabet edebilmesi<br />

için siz neler yapıyorsunuz?<br />

Anadolu’da süren kazılarla işbirliği içerisinde<br />

toprağın altını da inceleyerek<br />

Türkiye’nin markalaşma sürecine hız<br />

kazandırmak için çalışıyoruz. Bu kapsamda<br />

Komili’nin en yeni projelerinden<br />

biri de henüz duyurusu gerçekleşmemiş<br />

olan “Zeytin Kitabı: Bir tür, bir mekân,<br />

bin kültür” kitabı için çalışmalar UNES-<br />

CO ile işbirliği içerisinde sürüyor. Bu<br />

çalışma ile Anadolu’da zeytinin 12 bin<br />

yıllık hikâyesi, insan ve zeytin ilişkisi<br />

anlatılıyor. Projemizde Anadolu’da çalışmalarına<br />

halen devam eden beş kazı<br />

başkanı ve dört akademisyenimizle birlikteyiz.<br />

İngilizce ve Türkçe basılacak ve<br />

iki cilt olarak hazırlanan kitabın birinci<br />

bölümü tamamlanmış olup, kitaptaki<br />

bilgilerden derlenen ilk rapor UNES-<br />

CO’ya teslim edildi. İkinci raporun da<br />

<strong>2023</strong>’te teslim edilmesi için çalışmalarımız<br />

sürüyor. Hedefimiz kendi kendine<br />

yetebilir gıda üreticisi bir ülke olmak ve<br />

ithalata bağımlı olmamak için mucize<br />

zeytin ağacının insanlık ile olan bağının<br />

tarihsel olarak ne zaman başladığına<br />

dair araştırmalarla, bu hikâyeyi dünyaya<br />

arkeolojik açıdan da anlatmak. ■<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 13


İŞ DÜNYASI<br />

Yorum<br />

Madalyonun<br />

iki yüzü<br />

MÜGE ÇEVIK<br />

Şapka Danışmanlık<br />

Kurucusu<br />

anpowerGroup tarafından<br />

M<br />

17 yıldır küresel çapta hazırlanan<br />

Yetenek Açığı Raporu’nun<br />

<strong>2023</strong> yılı sonuçları<br />

“her 5 şirketten 4’ünün yetenek açığı<br />

yaşadığını” ya da “işe alım yapmakta<br />

zorlandığını” ortaya koyuyor.<br />

41 ülkeden yaklaşık 39 bin işverenin<br />

katılımıyla gerçekleştirilen araştırmaya<br />

göre küresel çapta yetenek<br />

açığı ortalama yüzde 77 seviyesine<br />

ulaşırken, bu oran Türkiye’de yüzde 72<br />

olarak ölçülüyor. Bu sonucu bir önceki<br />

yıl ile kıyasladığımızda Türkiye’nin beş<br />

sıralık bir iyileşmeyle 41 ülke içerisinde<br />

34’üncü sıraya yerleştiğini ve ülkemizde<br />

yeteneğe en fazla ihtiyaç duyan<br />

sektörlerin taşımacılık, lojistik ve otomotiv<br />

olduğunu görüyoruz.<br />

YENİ BİR BAKIŞ AÇISI<br />

Bu rapor üzerine pek çok şey söyleyebiliriz<br />

ama ülkemizdeki işgücünü özellikle<br />

genç nüfusun yıllar içinde artan<br />

oranda iş hayatına karışması, her geçen<br />

gün artan üniversite sayıları ve fakültelere<br />

göre değerlendirmeliyiz.<br />

Öncelikle 90 milyona yakın nüfuslu<br />

bir ülkede işgücünün, bu gücün eğitim<br />

ve gelişiminin, kendine nasıl bakacağının<br />

ve hangi alanlarda işgücüne ihtiyaç<br />

olacağının çok makro bir bakışla hesaplanması<br />

gerekiyor. Bunun da devlet<br />

planlama teşkilatı gibi kurumlarca<br />

yapılması gerekiyor -ki maalesef artık<br />

ne böyle kurumlara ne de böyle bir vizyona<br />

sahibiz.<br />

2030 Türkiye kuraklık haritası,<br />

deprem haritası, demografik yapı, üniversiteler,<br />

okumuş ve okumamış işgücü,<br />

sosyal güvenlik kurumu, emeklilik<br />

yaşları ve cinsiyet gibi verilerin üst üste<br />

konarak kendi kendimizi doyuran; güçlü<br />

ve rekabetçi avantajı olan alanlarda<br />

90 milyona yakın<br />

nüfuslu bir ülkede<br />

işgücünün, bu<br />

gücün eğitim ve<br />

gelişiminin, kendine<br />

nasıl bakacağının<br />

ve hangi alanlarda<br />

işgücüne ihtiyaç<br />

olacağının çok<br />

makro bir bakışla<br />

hesaplanması<br />

gerekiyor.<br />

ihracat yapan; sürdürülebilir iş alanları<br />

yaratan ve bu alanların hangilerinde<br />

uzman, profesyonel, üniversite veya<br />

meslek okulu mezununa ihtiyaç duyulacağını<br />

belirleyen bir çalışma gerçekleştirmek<br />

şart.<br />

Bu çalışmanın olmaması ise ithalata<br />

bağımlı ihracata ve dışa bağımlı<br />

bir ekonomiye; en temel ihtiyaçlarını<br />

ithal eden çok riskli bir modele; üniversite<br />

mezunu işsizlerin sayısının<br />

okuma-yazma bilmeyenlerin sayısını<br />

aşmasına; sokak arasında plansız,<br />

dershaneden bozma üniversitelerin<br />

açılmasına; beyin ve hafıza göçüne;<br />

boşa harcanan, sonu mutsuzlukla biten<br />

ve uzun yıllar süren eğitimlere; mutsuz<br />

gençlere ve hak ettiğini alamadığına<br />

inanan çalışanlara; verimliliği çok düşük<br />

kurumlara ve yanlış istihdam yüzünden<br />

çokça para kaybeden kurumlara<br />

yol açıyor.<br />

GENÇLERE ANLATILMASI<br />

GEREKENLER<br />

Gençlere açık ve net şekilde anlatmamız<br />

gerekenleri şöyle sıralayabiliriz:<br />

■ Üniversite size işte ne yapacağınızı<br />

öğretmeyecek, iş hayatında kullanabileceğiniz<br />

teorik bilgiyle yeni<br />

bir şey öğrenmeniz gerekirse nasıl<br />

öğrenmeniz gerektiğini öğretecek.<br />

■ Tam olarak ne yapmak istediğinizi,<br />

ne yapmak istemediğiniz üzerinden<br />

bulacaksınız. Bu yüzden çok<br />

farklı kurum ve işlerde staj yapın,<br />

ne istemediğiniz konusunda net<br />

olun.<br />

■ Kendinizi çok iyi tanıyın. Güçlü<br />

yönleriniz sizi sıra arkadaşlarınızdan<br />

ayıran parmak iziniz gibi size<br />

özgü olsun.<br />

■ Bir konuyu derinlemesine öğrenene<br />

dek, yaratıcı fikirlerinizi veya<br />

eleştirilerinizi sizden önce birilerinin<br />

düşünmüş olabileceğini hesaba<br />

katın.<br />

■ Sektörleri ve mümkünse çalışmak<br />

istediğiniz şirketlerin değerlerini<br />

tanıyın. Uymuyorsa başvurmayın.<br />

İŞ DÜNYASINA DÜŞEN GÖREVLER<br />

Uzun soluklu ve kapsayıcı bir planlama<br />

olmayınca, kazanabildiği üniversitenin<br />

bir bölümünde okuyan gençler<br />

-sektörü ve mesleği de tanımıyorlarsahüsrana<br />

uğruyorlar. Böyle durumlarda<br />

yaşanan hayal kırıklığı sadece çalışan<br />

için değil, işveren için de büyük oluyor.<br />

Tek başına bir kurumun yüzde 83<br />

oranındaki yetenek açığını doldurabilmesi<br />

çok zorken, meslek odalarının,<br />

sanayi ve ticaret kuruluşlarının, sektörün<br />

bir araya geldiği her türlü organizasyonun<br />

bu konuyu ele alması çok<br />

mümkün ve ülkemiz için de gerekli.<br />

Örneğin; enerji, mobilya (orman<br />

ürünleri), demir-çelik sektörü bir araya<br />

gelip -kimse kimseden yetişmiş işgücünü<br />

çalmaya çalışmadan- sektör için<br />

gerekli, yükseköğrenim yerine geçebilecek<br />

meslek okulları yatırımını ara<br />

kademe yetiştirmek için yapabilirler.<br />

Sektördeki personel açığını en iyi yine<br />

sektörün kendisi bilecektir. İşin tanımına<br />

göre yapılmış analizler, teknik<br />

eğitim ihtiyacı ve detayları belirlenerek<br />

bu yetenek açığı oranı ülkemizde<br />

daha da düşürülebilir.<br />

2022 itibarıyla Türkiye nüfusunun<br />

yüzde 50’sinin 35 yaş altında olduğu<br />

bilgisini göz önünde tutarak, bu nüfusun<br />

önümüzdeki 20-25 yıl içinde kademeli<br />

olarak iş hayatına gireceği gerçeğiyle<br />

kuşakları anlamak, yönetmek ve<br />

kuşak çatışmaları gibi indirgeyici başlıklardan<br />

daha büyük bir perspektifle<br />

ele almak gerektiği nettir. ■<br />

14 <strong>MediaCat</strong>


ADVERTORIAL<br />

Yepyeni bir satın<br />

alma deneyimi<br />

Mercedes-Benz, yeni satış modeliyle<br />

müşterilerine alışılmışın dışında bir satın<br />

alma deneyimi sunuyor. Mercedes-Benz<br />

ve müşterilerinin doğrudan temasta<br />

olduğu bu yeni modelin öne çıkan<br />

noktalarını inceleyelim.<br />

ercedes-Benz müşterilerinin<br />

satın alma yolculu-<br />

M ğundaki dönüşüm başladı.<br />

Yeni bir Mercedes sahibi<br />

olmak isteyenler, artık çok daha hızlı,<br />

şeffaf ve kesintisiz bir deneyim yaşıyor:<br />

Artık Mercedes’inizi doğrudan Mercedes-Benz’den<br />

satın alabilirsiniz.<br />

Yeni satış modeli sayesinde, müşterilerin<br />

daha önce karşılaşmadıkları<br />

benzersiz bir satın alma yolculuğu hayata<br />

geçti. Mercedes-Benz, yeni satış<br />

modeliyle müşterilerine bambaşka bir<br />

satın alma deneyimi sunuyor. Mercedes-Benz<br />

ve müşterilerinin doğrudan<br />

temasta olduğu bu yeni modelin öne<br />

çıkan noktalarını inceleyelim…<br />

TEK FİYAT<br />

Artık Mercedes-Benz için farklı satış<br />

noktalarında fiyat karşılaştırma dönemi<br />

sona erdi. Çünkü yeni bir Mercedes’in<br />

fiyatı, doğrudan Mercedes-Benz<br />

tarafından belirleniyor. Müşteriler,<br />

yeni satış modeli sayesinde istedikleri<br />

otomobile veya hafif ticari araç modeline,<br />

tüm ülkede geçerli tek fiyatla<br />

sahip olabiliyor. Faturalar ise Mercedes-Benz<br />

güvencesiyle düzenlenip kesiliyor.<br />

GÜNCEL STOK ERİŞİMİ<br />

Müşteriler, sahip olmak istedikleri<br />

yeni Mercedes-Benz modelini ararken<br />

showroom’lardan veya Online<br />

Store’dan ülke genelindeki tüm stoklara<br />

erişebiliyor. Tüm stokları görüntüleyebilme<br />

özelliği sayesinde Türkiye’nin<br />

her yerindeki güncel stok durumu,<br />

gerçek zamanlı ve şeffaf biçimde takip<br />

edilebiliyor.<br />

MERCEDES-BENZ’E<br />

GİDEN YENİ YOL<br />

Yeni satış modeliyle bir müşteri, alışveriş<br />

deneyimine showroom’larda<br />

veya Mercedes-Benz Online Store’da<br />

başlayabiliyor. Her iki deneyimde de<br />

satın alınan Mercedes-Benz modeli,<br />

müşterinin seçtiği showroom’da teslim<br />

ediliyor.■<br />

16 <strong>MediaCat</strong>


MEDYA<br />

Blogların<br />

dönüşü(mü)<br />

Bugünlerde<br />

Bluesky Social<br />

ve Mastodon gibi<br />

rakipleri karşısında<br />

ne yapacağı<br />

konuşulan Twitter’ın<br />

kuruşulundan bu<br />

yana geçirdiği<br />

sürecin bloglara ve<br />

metin içeriğine bakış<br />

açımızı yansıttığını<br />

söylemek mümkün.<br />

u ERDEM AKIN TEMEL<br />

ack Dorsey, kurucularından<br />

J<br />

olduğu Twitter’ın gelişini<br />

Mart 2006’da paylaştığı<br />

“just setting up my twttr”<br />

mesajı ile duyurmuştu. Platformun<br />

ilk içeriği olan bu tweet, Mart 2021’de<br />

Dorsey tarafından NFT’leştirilerek 2,9<br />

milyon dolara satıldı. Tamamı 24 karakterlik,<br />

paylaşıldığı dönem itibarıyla<br />

önemsiz bir tweet’in bu denli yüksek<br />

bir meblağa satılması şaşırtıcı olsa da<br />

bu içerik, 15 yıldır pek çok toplumsal<br />

olayın merkezinde yer alan ve herkes<br />

için bir kürsü görevi gören bir platformun<br />

müjdecisiydi.<br />

Kurulduğu günden bu yana metin<br />

içeriği konusunda baskın form ve dağıtım<br />

modelini belirleyen Twitter, yaşantımızda<br />

önemli bir yer edindi. Öte<br />

yandan bugün rakip sayısı hiç olmadığı<br />

kadar fazla olan platformun dönüşümü<br />

devam ediyor ve bugün rakipleri ile<br />

olan ilişkisi, geçmişten bugüne hikâyesi<br />

ve etrafında yaşananlar ise metin<br />

içeriğine, özellikle de bloglara nasıl<br />

baktığımızı anlatır nitelikte.<br />

SADECE 140 KARAKTER<br />

Oldukça kısıtlı, sadece 140 karakterlik<br />

metin paylaşımına izin veren yapısıyla<br />

anlık bilgi paylaşımları için kullanılabilecek<br />

bir platform olarak görülen Twitter,<br />

özellikle etkinlikler ve protestolar<br />

sırasında kullanımı ve siyasiler ve gazeteciler<br />

gibi kitlelere hızlıca ulaşmak<br />

isteyenlerce benimsenmesi ile popülaritesini<br />

artırdı.<br />

Bu başarının altında yatan başlıca<br />

nedenlerden biri, Twitter’ın “sosyal<br />

medya çağı”nın henüz başında kurulmuş<br />

olması. İnternet, etkileşimin olmadığı,<br />

statik internet siteleri ile dolu<br />

bir bağlantı kümesi olduğu günleri geride<br />

bırakırken, Web 2.0 ile mümkün<br />

olan etkileşim ve mobil erişim bu döne-<br />

min doğuşuna önayak oldu. Dönemin<br />

ilk yıllarında kurulan Facebook, Twitter,<br />

Reddit, YouTube gibi platformlar<br />

ise internetin köşe taşları haline geldi.<br />

BİR BAŞKA GİRİŞİMCİ:<br />

EVAN WILLIAMS<br />

Twitter’ın bir başka şansı, Evan<br />

Williams’ın kurucuları arasında yer alması.<br />

Statik dönemin blog barındırma<br />

platformu Blogger’ın kurucusu Williams,<br />

içerik üretimini ve tüketimini<br />

kolaylaştırmanın önemini en iyi bilenlerden.<br />

Zira Blogger, dönem itibarıyla<br />

içerik servisinin yetersiz, üretim ve tüketimin<br />

ise pratik olmadığı günlerden<br />

geçti.<br />

Bu şartlarda Williams’ın Web 2.0’ın<br />

olanakları ile “mikroblog” formuna yönelerek<br />

üretimi ve dağıtımı kolaylaştıran<br />

Twitter’ın kurucularından olması<br />

tesadüf olmasa gerek. 1999’da kurduğu<br />

Blogger’ın uzun metin formatını,<br />

2006’da kurduğu Twitter’ın takip ve<br />

kürasyon odaklı içerik servisi mantığı<br />

ile birleştirdiği 2012 tarihli girişimi<br />

Medium’u bu önermenin sağlaması<br />

olarak görmek mümkün.<br />

140 KARAKTERE SIĞMAYAN<br />

PAYLAŞIMLAR<br />

2008-2010 arasında Twitter’ın CEO<br />

koltuğuna oturan Evan Williams’ın<br />

Medium hamlesi, Twitter’da yaşanan<br />

bazı gelişmeler ile ilişkilendirilebilir.<br />

En önemlisi, popülaritesine paralel<br />

olarak kullanıcı sayısı da artan Twitter’ın<br />

kısıtlı yapısıyla beklentileri karşılayamadığı<br />

günlerde, kullanıcıların<br />

karakter sınırını aşmak için alternatif<br />

çözümlere yönelmeleri.<br />

“Uzun metinler için Twitter” olarak<br />

adlandırılabilecek olan Medium<br />

bir kenarda pişerken, Twitter kullanıcıları<br />

tweet’lerini numaralandırarak<br />

paylaşıyor, yanıt sistemi ile zincirler<br />

oluşturuyor, Blogger ve Wordpress’te<br />

oluşturdukları uzun metinlere link<br />

veriyor, metinleri akıllı telefonlarının<br />

not uygulamasına yazıp ekran görüntülerini<br />

paylaşıyorlardı. Pes eden<br />

Twitter önce zincir tweet’lere izin verdi;<br />

2017’de ise karakter sınırını 280’e<br />

yükseltti. 2021’de ise uzun paylaşımlar<br />

için bir e-posta bülten servisi olan Revue’yü<br />

satın aldı. Bu hamle ile e-posta<br />

aboneliklerinden gelir elde eden kişileri<br />

cezbetmeyi, alanın lideri Substack<br />

ile rekabete girmeyi, uzun paylaşımları<br />

kendi platformu üzerinden erişilebilir<br />

kılarak kullanıcılarını tutmayı hedefliyordu.<br />

ELON MUSK ETKİSİ<br />

Beklentilere rağmen değişime direnen<br />

bir görüntü çizen Twitter, Elon Musk<br />

18 <strong>MediaCat</strong>


F<br />

tarafından Ekim 2022’de satın alınmasının<br />

ardından daha dinamik bir yapıya<br />

kavuştu. Kullanıcıların platformda<br />

mümkün olduğunca fazla vakit geçirmelerini<br />

isteyen Musk, Revue’nün kapısına<br />

kilit vurdu; Twitter kullanıcılarına<br />

daha fazla fonksiyona erişim<br />

olanağı sağlayan Twitter Blue’ya öncelik<br />

verdi. Twitter Blue aboneleri için<br />

karakter sınırı önce 4 bin, ardından 10<br />

bine çıktı. Twitter Blue aboneleri makale<br />

uzunluğunda içerikler paylaşma<br />

olanağına kavuşurken, Musk onları<br />

yeni gelir elde etme modelleri ile cezbetmeye<br />

çalıştı.<br />

Merkeziyetsiz<br />

yapılarda tüm dünya<br />

ile iletişim kurmaya,<br />

ilgi alanlarımıza<br />

göre içerikler<br />

görmeye alışıyoruz.<br />

Hız hâlâ önemli<br />

fakat öncelik<br />

sırasında yerini<br />

niteliğe kaptırmış<br />

durumda.<br />

sahip. Instance yapısının karmaşıklığı<br />

ile beklenen yükselişi gerçekleştiremeyen<br />

platform ile ilgili bir önemli bilgi,<br />

Twitter’dan kovulan ABD eski Başkanı<br />

Donald Trump tarafından kurulan,<br />

ABD’deki sağ seçmeni hedefleyen<br />

Truth Social’a -açık kaynak lisansının<br />

ihlaliyle de olsa- kaynak koduyla hayat<br />

vermesi.<br />

Bir diğeri Instagram’ın kurucuları<br />

Kevin Systrom and Mike Krieger imzalı<br />

Artifact. Yapay zekâ desteği ile kullanıcılarına<br />

ilgi alanlarına göre haber<br />

makaleleri önerecek olan Artifact’in<br />

bu niş alanda Twitter’ın rakibi olacağı<br />

söyleniyor. Post ya da diğer adıyla<br />

post.news adlı bir başka servis de yine<br />

aynı alanın oyuncularından.<br />

Linkleri Twitter tarafından kısa<br />

süreliğine engellenen e-posta bülten<br />

ve blog servisi Substack, Notes ile<br />

Twitter’a rakip çıktı. Paylaşımlarda<br />

herhangi bir karakter sınırı uygulamayan<br />

Substack, uzun içerikler için halihazırda<br />

hizmet sağladığını belirtiyor;<br />

kullanıcılarını Notes’u Twitter gibi<br />

mikroblog paylaşımları için kullanmaya<br />

teşvik ediyor.<br />

Twitter’ın en büyük rakibi ise yine<br />

Jack Dorsey tarafından kurulan, Mastodon<br />

gibi merkeziyetsiz bir yapıyı<br />

benimseyen ve arayüzü Twitter’a benzerliği<br />

ile dikkat çeken Bluesky Social.<br />

Twitter gibi bir mikroblog platformu<br />

olan ve 300 karakterlik paylaşım limitine<br />

sahip Bluesky’a bugünlerde sadece<br />

davetiye ile erişilebiliyor. İki dönem<br />

Twitter CEO’su da olan Dorsey’nin<br />

deneyimlerinden yola çıkarak oluşturduğu<br />

platformun gelişeceği düşünülürken,<br />

Twitter’ın Aralık 2022 itibarıyla<br />

386 milyonu aşan aylık aktif kullanıcı<br />

sayısı ile yarışıp yarışamayacağı henüz<br />

bilinmiyor.<br />

İLK TWEET’E DÖNERSEK...<br />

Dorsey’nin tweet’i, alıcısı tarafından<br />

bir yıl sonra tekrar satışa sunuldu. Yeni<br />

sahibince 48 milyon dolar değer biçilen<br />

tweet’e gelen en yüksek teklif ise sadece<br />

280 dolardı. NFT furyasının sona<br />

erişinin bir emaresi kabul edilen bu<br />

hikâyede gözden kaçması muhtemel<br />

bir yan daha var: Blogları da şekillendiren<br />

“sosyal medya çağı” sonra eriyor.<br />

Örneklerden de görüleceği üzere<br />

kullanıcılar birbirlerini takip ettikleri<br />

bir dünyadan gün geçtikçe uzaklaşıyor;<br />

merkeziyetsiz yapılarda tüm dünya ile<br />

iletişim kurmaya, ilgi alanlarına göre<br />

içerikler görmeye alışıyorlar. Hız hâlâ<br />

önemli fakat öncelik sırasında yerini<br />

niteliğe kaptırmış durumda. ■<br />

BLUESKY, MASTODON,<br />

TRUTH SOCIAL<br />

Twitter, Musk tarafından satın alınacağına<br />

dair söylentilerin başlamasıyla<br />

birlikte rakipleri ile daha fazla anılmaya<br />

başlandı. Zira Musk’ın dünya<br />

görüşünün kendisine uymadığını,<br />

platformun kötüye gideceğini düşünen<br />

kullanıcılar, rakip platformlara yöneldiler;<br />

yeni platformlar kuruldu.<br />

Bu rakiplerden en önemlisi, merkeziyetsiz<br />

Twitter olarak anılan ve<br />

kullanıcılarına “instance” adı verilen<br />

kendi alanlarını kurma olanağı sağlayan<br />

Mastodon. Twitter’dan daha özgür<br />

olacağı düşünülen Mastodon, paylaşımlarda<br />

500 karakterlik bir limite<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 19


MEDYA<br />

Söyleşi<br />

TikTok altkültürleri<br />

kucaklıyor<br />

Stephanie Hulbert-Thomas<br />

PROJE DİREKTÖRÜ, TIKTOK CREATIVE LAB<br />

D&AD’deki sunumundan sonra bir araya<br />

geldiğimiz TikTok Creative Lab Proje Direktörü<br />

Stephanie Hulbert-Thomas, platformun farklı<br />

altkültür ve topluluklarının ifade ve yaratım<br />

güçlerine alan açmasına vurgu yapıyor.<br />

Hulbert-Thomas’ın markalara verdiği tavsiye<br />

ise şöyle: “Markalar, TikTok’un bu çok kimlikli<br />

yapısını iyi anlamalı ve onlarla etkileşim<br />

kurabilmek için holistik bir bakış hayata<br />

geçirmeli.”<br />

u RÖPORTAJ: ANDREA BUZZI<br />

ÇEVIRI: TUĞBA ÖZÖĞRETMEN<br />

20 <strong>MediaCat</strong><br />

TikTok’un proje direktörü olarak,<br />

platformun pazarlama ve<br />

reklam evrenindeki rolünün dönüşümünü<br />

nasıl görüyorsunuz?<br />

TikTok’ta proje direktörü olmak tam<br />

da platformun pazarlama ve reklam<br />

evrenindeki dönüşümü adına benzersiz<br />

bir perspektif koymayı gerektiriyor<br />

ortaya. Benim buradaki rolüm özellikle<br />

Creative Lab’in Avrupa’daki -ki Kuzey<br />

ve Orta Avrupa’nın da olduğu çeşitli pazarları<br />

içeriyor- pozisyonunun gözetilmesini<br />

kapsıyor. Çünkü bu pazarların<br />

her biri ayrı ihtiyaç ve nüanslara sahip.<br />

Sektördeki dönüşümü tetikleyen ve<br />

bizi ayrıştıran şey, kullanıcılarımızı derinden<br />

anlamamız. Demografileri, tut-


kuları, sevmedikleri şeyler ve tüm bunların<br />

arasında yer alan her şeye yönelik<br />

dolaysız elde ettiğimiz bilgilerle zenginleşen<br />

bir bakış açısına sahibiz. Bu<br />

seviyede bir içgörüye sahip olmak, tüketicilerle<br />

daha kişisel ve birebir etkileşime<br />

dayanan bir ilişki kurmayı sağlıyor.<br />

Örneğin, Milano ya da Liverpool<br />

gibi farklı yerlerde insanların güzellik<br />

içeriklerine nasıl tepki verdiklerini, bu<br />

konularda altkültürlerin davranışlarının<br />

nasıl ayrıştığını araştırıyoruz. İşte<br />

bu tür nüanslar, pratikler ve meraklar<br />

bizim bakış açımızı şekillendiriyor.<br />

Yalnızca ürün tanıtımına odaklanmak<br />

yerine, topluluklarımızı ve üyelerini<br />

ön plana alıyoruz. Ürün odaklılık anlayışını<br />

altüst ederek, kullanıcı deneyimi<br />

ve ihtiyaçlarına öncelik verdiğimizden<br />

emin oluyoruz. İnsan odaklı bu yaklaşım<br />

bizim, sektörü şekillendirme ve tüketicinin<br />

önemini vurgulama şeklimiz.<br />

TikTok’un karmaşıklığını sıradışı<br />

hale getiren şey ne?<br />

TikTok’un karmaşıklığı kesinlikle düşünmeye<br />

değer çok ilginç bir konu. Bu<br />

sorunun direkt bir cevabı yok. Benim<br />

düşünceme göre ise gizli bir kaynak ya<br />

da önceden belirlenmiş bir formülün<br />

olmayışı TikTok’u gerçek anlamda ayrıcalıklı<br />

hale getiriyor.<br />

Belirsizliğin pazarlamacılar ve reklamcılar<br />

için sinir bozucu olması anlaşılabilir<br />

bir şey ancak bu aynı zamanda<br />

bir güç ve fırsat olarak görülmeli. Tik-<br />

Tok’un benzersizliği çeşitli içerik ve<br />

bakış açıları ortaya koyabilme gücünde<br />

yatıyor. Başarıyı özel bir formüle<br />

dayandırmayarak, markalar yenilikçi<br />

yaklaşımlar ve yeni imkânlar keşfedebilirler.<br />

TikTok, markaların kullanıcılarıyla<br />

sahici ve beklenmedik şekillerde<br />

bağ kurmasını sağlayarak yaratıcılığı<br />

teşvik ediyor. Bu yüzden platformun<br />

karmaşıklığı, kutunun dışında düşünmek<br />

ve sunduğu el değmemiş fırsatları<br />

keşfetmek için bir davet olarak görülmeli.<br />

Geleneksel reklam anlayışının<br />

dışına çıkan, sahicilik ve yaratıcılık<br />

odaklı bu yaklaşımı biraz<br />

daha detaylandırır mısınız?<br />

Bu iş tam olarak, ortak kabullere ve<br />

varsayımlara meydan okumayı gerektiriyor.<br />

TikTok’un yaklaşımı çok geniş<br />

Bir adım ötede<br />

TikTok’un çeşitli<br />

altkültürler<br />

ve topluluklar<br />

özelinde büyüme<br />

kaydetmesini<br />

bekliyoruz. Bu,<br />

markalar için<br />

tüketicilerinin tek<br />

bir kimlik ve ilgi<br />

alanına sıkışmamış<br />

olduğunu anlamak<br />

için fırsat.<br />

kullanıcı kesimlerine sahip olmaktansa,<br />

ABD’deki The Old Gays gibi gruplar<br />

ya da 80 ve üzeri yaştaki influencer’lar<br />

gibi daha ileri yaş gruplarını da kapsayan,<br />

farklı demografileri kendisine<br />

çekmek üzerine kurulu. Sahiciliği gözetmek<br />

için TikTok’un yalnızca dans<br />

içeriklerinden oluşan bir platform olduğu<br />

etiketini yok etmek çok önemli.<br />

Dans içerikleri her ne kadar baskın olsa<br />

da, platform çok sayıda altkültürü ve<br />

topluluğu da kucaklıyor.<br />

Bahsettiğim gibi markalar için sahici<br />

olmanın yolu, farklı altkültürleri,<br />

onlarla ilgili varsayımları bir kenara bırakarak<br />

anlamaktan ve tecrübe etmekten<br />

geçiyor. Bu ise ilk elden platformu<br />

keşfetmeyi gerektiriyor. Geleneksel<br />

reklam anlayışının aksine TikTok, kullanıcılarla<br />

özgün bağlantılar kurmak<br />

ve işbirlikleri yapmak için fırsatlar barındırıyor.<br />

Markalar risk alarak -her ne<br />

kadar risk kavramı bu süreci tam anlamıyla<br />

doğru tanımlamasa da- bu fırsatları<br />

maksimize edebilir. Her şey, mükemmelin<br />

peşinde koşmak yerine bu<br />

özgün bağlantıları kurarak, platformun<br />

gerçekliğini kucaklamaktan geçiyor.<br />

Aslında bu kafa yapısı TikTok’a özel<br />

değil, hayatın türlü alanlarına uyarlamak<br />

mümkün. Açık fikirli olmak ve<br />

gençlerden bir şeyler öğrenmeye istekli<br />

olmak, geleneksel medya ve reklam<br />

ajansları için de çok hayati. Genç<br />

bireylerin fikirlerinin peşinde olmak,<br />

bu yapılara adapte olma, büyüme ve<br />

sahici içerikler yaratma olanağı sağlıyor.<br />

Daha geniş bir pencereden bakabilmenin,<br />

yalnızca acil ihtiyaçlara<br />

odaklanmaktan değil geleceğe yatırım<br />

yapmaktan geçtiğini görmek değerli.<br />

Genç jenerasyonların içgörü ve bakış<br />

açılarını kucaklamak; sahiciliği yaratımın<br />

odağına almak ve dönüştürücü bir<br />

büyüme sağlamak için kritik. Özellikle<br />

Ryanair, Aldi ve Tesco’nun organik ve<br />

sahici içerik yaklaşımları dikkate değer.<br />

Samsung’la işbirliği içinde gerçekleştirdiğimiz<br />

inovatif markalı kampanyamız<br />

StemDrop da iyi bir örnek.<br />

TikTok’taki yaratıcılar ve markalar<br />

arasında nasıl bir bağ var<br />

ve bu iki kesim platformun geleceğinde<br />

nasıl bir rol oynuyor?<br />

Bu ilişkinin heyecan verici bir şekilde<br />

büyüdüğünü söyleyebilirim. TikTok,<br />

yaratıcı olmak için önceden belirlenmiş<br />

kalıpların ve limitlerin olmadığının<br />

kanıtı. Geleneksel yaratıcı zemini<br />

fark etmeksizin, hayatın farklı kesimlerinden<br />

gelen herkes bu platformda<br />

hayal ve ifade gücünü sahici bir biçimde<br />

konuşturuyor. Bu sahicilik kullanıcı<br />

tarafında karşılık buluyor ve hem<br />

üreticileri hem de izleyicileri memnun<br />

ediyor.<br />

Bir adım ötede TikTok’un çeşitli altkültürler<br />

ve topluluklar özelinde büyüme<br />

kaydetmesini bekliyoruz. İnsanlar<br />

daha açık fikirli ve çok yönlü olacaklar,<br />

haliyle de farklı tutkularını ve ilgilerini<br />

ifade edecekler. Bu, markalar için tüketicilerinin<br />

tek bir kimlik ve ilgi alanına<br />

sıkışmamış olduğunu anlamak için fırsat.<br />

TikTok ise bu tutkuları ifade etme<br />

ve benzer ilgilere sahip insanlarla etkileşim<br />

kurmak için bir keşif alanı sunuyor.<br />

Markalar, TikTok’un bu çok kimlikli<br />

yapısını iyi anlamalı ve onlarla etkileşim<br />

kurabilmek için holistik bir bakış hayata<br />

geçirmeli. Gelecekte de, içerik üreticiler<br />

trendlerin şekillenmesinde, toplulukların<br />

büyümesinde ve değerli içerikler<br />

üretilmesinde başat role sahip olacak.<br />

Markalar ise ürünlerini ve hizmetlerini<br />

yaratıcı şekillerde tanıtma ve tüketicileriyle<br />

otantik biçimlerde bağ kurma fırsatına<br />

sahip olacak. TikTok’un kapsayıcı ve<br />

çeşitliliğe vurgu yapan doğası sayesinde<br />

markalar ve yaratıcılar işbirliği içinde,<br />

platformun enerjik ve sürekli gelişen<br />

ekosistemine katkıda bulunabiliyor.<br />

TikTok’a yeni girmiş ve platformda<br />

etki yaratmak isteyen<br />

markalara nasıl bir tavsiye verirsiniz?<br />

Önlerinde keşfedilmeyi bekleyen heyecan<br />

dolu bir yolculuk var. Etrafta dolanmak<br />

ve etkileşime girmek eğlenceli<br />

olacak, üstelik bu süreç platformun dinamiklerini<br />

anlamak için kritik. Markalar<br />

yola, platformun içine dalış yapıp, ilgilerini<br />

neyin çektiğini ve yükselmekte olan<br />

trendleri anlayarak başlayabilir. Proaktif<br />

olmak hayati önem taşıyor çünkü bugün<br />

önemsiz görünen bir şey bir gün içinde<br />

ana akım bir trende dönüşebiliyor.<br />

Beyni kişisel tutkuları ve ilgi alanlarını<br />

fark edecek şekilde eğitmek, daha<br />

geniş tüketici kesimleriyle bağ kurmak<br />

için çok değerli. Markalar kendi tutkularını<br />

yansıtan kampanyalar çıktıklarında,<br />

hedef kitleleriyle anlamlı bağlantılar<br />

kurabiliyorlar. İster bir ürün satmak ya<br />

da hizmet tanıtmak isterse de bir freelancer<br />

olarak kişisel bir marka yaratmak<br />

olsun, TikTok görünürlük ve etkileşim<br />

adına inanılmaz fırsatlar barındırıyor.<br />

Bunların ötesinde TikTok’un “eğlence”<br />

alanının ötesinde büyüdüğünü<br />

söylemek mümkün. Kullanıcılar aktif<br />

olarak TikTok’u ipuçları, tavsiye ve<br />

öneriler için kullanıyor. Ben de Meksika’ya<br />

seyahat ettiğimde, gideceğim<br />

yerlere dair bilgi ve yardımcı ipuçlarını<br />

TikTok’ta arattım. Bu örnek TikTok’un<br />

nasıl çok yönlü bir platforma dönüştüğünü,<br />

hem eğlence kaynağı hem de<br />

keşif ve öğrenme için arama motoru<br />

görevi gördüğünü kanıtlıyor. ■<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 21


ADVERTORIAL<br />

Gizemli bir<br />

gastronomi<br />

deneyimi<br />

İtalyan gastronomi kültürünün öncü markası<br />

Barilla, deneyim odaklı bir gastronomi<br />

etkinliğine imza attı. Tanrı Misafiri işbirliğiyle<br />

hayata geçirilen Ristorante Segreta projesi,<br />

konuklarını İtalyan lezzetlerinin büyülü<br />

dünyasına götürdü.<br />

arilla, 1877 yılında makarnanın<br />

anavatanı İtalya’nın<br />

B<br />

Parma kentinde Pietro Barilla’nın<br />

açtığı küçük bir<br />

ekmek fırınında başlayan hikâyesini<br />

bugün 100’ü aşkın ülkede milyonlarca<br />

sofraya ulaşan bir gıda devi olarak sürdürüyor.<br />

Barilla, yıllar içerisinde geliştirdiği<br />

kaliteli ürün gamıyla İtalya’dan<br />

dünyaya uzanan bir üne sahip oldu. İtalyan<br />

yaşam tarzı ve Akdeniz mutfağından<br />

aldığı ilhamla insanları lezzetli ve sağlıklı<br />

gıdayla buluşturmayı amaçlayan Barilla,<br />

“Daha İyi Bir Yaşam İçin Yemek Keyfi”<br />

taahhüdü doğrultusunda daha iyi bir<br />

bugün ve gelecek adına sağlıklı, lezzetli<br />

ve çevresel etkisi düşük gıdalar üretme<br />

hedefiyle faaliyetlerini yürütüyor.<br />

Tüm dünyada sevilen İtalyan<br />

makarna markası Barilla, “Sevginin<br />

İfadesi” söylemiyle yemek pişirmenin<br />

değer verdiğimiz kişilere aslında<br />

sevgimizi ifade etmenin çok basit ve<br />

lezzetli bir yolu olduğunu anlatıyor ve<br />

sofralar etrafında buluşmayı destekliyor.<br />

Bu amaçla, tüketicilerine duygularını<br />

daha kolay ifade edebilmeleri ve<br />

“Seni özledim”, “Seni seviyorum” ya<br />

da “Özür dilerim” demeleri için 35’ten<br />

fazla makarna şekli ve yaratıcı tarifler<br />

sunuyor.<br />

BARILLA EKİBİ<br />

GİZLİ RESTORANIN<br />

KAPILARI AÇILDI<br />

İtalyan gastronomi kültürünün en<br />

önemli temsilcisi olan Barilla, özgün<br />

makarna tariflerini farklı kitlelerle<br />

buluşturmak için gastronomi projelerine<br />

imza atıyor. Bu kapsamda Barilla,<br />

makarnayı ana yemek olarak konum-<br />

22 <strong>MediaCat</strong>


landırdığı lezzetli ve kaliteli makarnalarından<br />

Akdeniz usulü sofistike bir<br />

tadım menüsü oluşturdu. 28-29 Nisan<br />

günleri arasında farklı lezzetleri deneyimlemek<br />

isteyen İtalyan mutfağı<br />

hayranlarına benzersiz bir deneyim<br />

yaşatıldı.<br />

Farklı mekânlarda pop-up etkinlikler<br />

düzenleyerek sınırlı sayıda kişiye<br />

benzersiz bir atmosfer eşliğinde tadım<br />

menüsü yaratıp servis eden deneyim<br />

odaklı gastronomi topluluğu Tanrı Misafiri<br />

işbirliğiyle pop-up restoran projesi<br />

Ristorante Segreta hayata geçirildi.<br />

Barilla, Beyoğlu Tomtom Mahallesi’nde<br />

adeta İtalya’da gibi hissedilen gizli<br />

bir mekânda İtalyanca “gizli restoran”<br />

anlamına gelen Ristorante Segreta’da<br />

özel davetlileri ağırladı.<br />

SADE, DOĞAL, İTALYAN<br />

İtalyan restoran kültürünün kendine<br />

has ritüellerinin yaşatıldığı Ristorante<br />

Segreta’da, İtalya’nın en geleneksel<br />

yemeği makarnalı tarifler, İtalyan<br />

masalarının olmazsa olmazı uzun<br />

sohbetler eşliğinde misafirlere sunulurken<br />

İtalyan kültürünün sadeliği<br />

ve doğallığı yaşatıldı. İtalyan akşam<br />

yemeği kültüründe öne çıkan şekilde;<br />

akşam yemeği daha geç bir saatte<br />

sunulurken, servis de uzun sohbetleri<br />

daha da uzatacak şekilde yavaş yapıldı.<br />

Yanı sıra, tipik bir İtalyan akşam yemeğinde<br />

olduğu gibi misafirler sırasıyla<br />

başlangıçlar, makarnalar, et yemeği<br />

ve tatlıdan oluşan menünün tadını<br />

çıkardılar.<br />

DUYGULARI MAKARNAYLA<br />

ANLATMAK<br />

Sınırlı sayıda ziyaretçiye sadece iki<br />

günlüğüne kapılarını açan pop-up restoran<br />

Ristorante Segreta, Barilla ruhunu<br />

hissettirecek şekilde özel olarak<br />

dizayn edildi. Uzun masalar etrafında<br />

değer verdiğimiz insanlarla bir tabak<br />

makarna paylaşmanın, sevgimizi ifade<br />

etmenin en kolay yolu olduğunu aktaran<br />

marka, bu restoran deneyiminde<br />

de beraberlik ve bir arada olmanın keyfini<br />

vurgulayan bir atmosfer tercih etti.<br />

İtalyan esintilerini ve lezzetlerini taşıyan<br />

restoran, Barilla’nın tarihini anlatan<br />

görseller, ikonik Barilla kutuları ve<br />

Barilla Pesto Genovese şişeleriyle dekore<br />

edildi. Ayrıca, geleneksel İtalyan<br />

tariflerinin modern olarak yorumlandığı<br />

ve Barilla Spagetti no.5, Barilla Casarecce,<br />

Barilla Pesto Genovese ürünleriyle<br />

hazırlanan özel menü misafirlere<br />

lezzet dolu anlar yaşattı.<br />

Restoranın ilk gününde Oben Alkan,<br />

Cansu Dengey, Melike Sarıkatipoğlu,<br />

Müge Boz ve Caner Erdeniz gibi<br />

isimlerden oluşan özel bir davetli grubu<br />

ağırlandı. Markanın “Sevginin İfadesi”<br />

söylemini vurgulayacak şekilde “Duygularını<br />

Anlatmak İçin Leziz Bir Fikir”<br />

sloganıyla hayata geçirilen etkinlik<br />

kapsamında davetlilerin duygudurumlarının<br />

makarna tarifleriyle eşleştirildiği<br />

bir konsept hazırlandı. Restoranda<br />

lezzetli yemekleri deneyimleyen misafirler<br />

aynı zamanda, “Bugün kendimi<br />

ferah bir Pestolu Spagetti gibi hissediyorum”,<br />

“Bugün kendimi leziz bir<br />

Carbonara gibi hissediyorum”, “Bugün<br />

kendimi acılı mı acılı Penne Arabbiatta<br />

gibi hissediyorum” ve “Bugün kendimi<br />

dumanı tüten bir Bolonez Spaghetti gibi<br />

hissediyorum” sloganlı yaka kartları ile<br />

duygudurumlarını klasik İtalyan tarifleriyle<br />

aktardılar.<br />

Restoranın ikinci gününde ise tüketiciler<br />

İtalyan yemeklerinin keyfini<br />

çıkardı. Barilla ve Tanrı Misafiri, Ristorante<br />

Segreta’da özel bir deneyim<br />

yaşamak isteyen takipçilerine etkinlik<br />

gününden bir hafta öncesinde sosyal<br />

medya üzerinden rezervasyon çağrısında<br />

bulundu. 29 Nisan akşamı yaklaşık<br />

60 misafirin davetli olduğu Ristorante<br />

Segreta’da tadım menüsü servis<br />

edildi.<br />

BARILLA İLE SINIRSIZ YARATICILIK<br />

Barilla Gıda Pazarlama Direktörü<br />

Selcen Tokgöz, “Barilla olarak İtalyan<br />

gastronomi kültürünü yaşatmak adına<br />

farklı kitlelerle bir araya gelmeyi<br />

önemsiyoruz. Makarnayı sevginin ifadesi<br />

olarak konumluyor, makarnanın<br />

sevgiyi kelimelere dökmeden ifade etmenin<br />

en lezzetli yolu olduğuna inanıyoruz.<br />

‘Seni seviyorum’, ‘Seni özledim’<br />

veya ‘Özür dilerim’ gibi kimi zaman<br />

dile getirmesi zor cümleler yerini bir<br />

tabak Barilla’ya bırakıyor” dedi. Etkinliğe<br />

ev sahipliği yapan Barilla Marka<br />

Müdürü İdil Cihangir, “Tanrı Misafiri<br />

işbirliğiyle gerçekleştirdiğimiz Ristorante<br />

Segreta pop-up restoran projesiyle<br />

İtalyan kültürünü tanıtma, farklı<br />

Barilla çeşitlerine ufak dokunuşlar yaparak<br />

gerçek bir restoran seviyesinde<br />

kaliteli ve leziz tabaklara ulaşılabileceğini<br />

vurgulama, aynı zamanda sevdiklerimizle<br />

uzun sofralar ve loş ışıklar<br />

etrafında sevgimizi ifade etmenin oldukça<br />

basit bir yolu olduğunu gösterme<br />

fırsatı bulduk. İki günlük pop-up<br />

restoran deneyimiyle hem ev hem de<br />

ev dışı tüketim kanallarında Barilla ile<br />

yaratıcılığın sınırının olmadığını görmek<br />

tüketiciler için de oldukça ilham<br />

verici oldu” dedi. ■<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 23


KÜLTÜR<br />

<strong>MediaCat</strong> Kitapları<br />

Bir<br />

uyumlanma<br />

hikâyesi<br />

“Uyum sağlamak, insanoğlunun<br />

gezegendeki diğer tüm hayvanlardan<br />

daha iyi yaptığı tek şeydir. En büyük<br />

değiliz, en hızlı değiliz, en keskin<br />

dişlere ya da en güçlü pençelere<br />

sahip değiliz, ancak değişime aşırı<br />

ve amansız uyum sağlama becerimiz<br />

sayesinde yeryüzündeki baskın<br />

türüz.” Keith Ferrazzi, Kian Gohar<br />

ve Noel Weyrich’in kaleminden<br />

yayımlanan “Uyum Sağla ve Yüksel:<br />

Pandemi Sonrası Dünyada Rekabet”in<br />

derinlerine iniyoruz.<br />

u BARIŞ CEZAR<br />

24 <strong>MediaCat</strong><br />

Felaketler sadece yok etmez,<br />

ifşa da eder. Felake-<br />

“<br />

tin yaşandığı an itibarıyla,<br />

çoktan miadını doldurmuş<br />

olan hem fiziksel hem de sosyal insan<br />

yapılarındaki zayıflıkları ortaya çıkarırlar.”<br />

Keith Ferrazzi, Kian Gohar<br />

ve Noel Weyrich son kitapları “Uyum<br />

Sağla ve Yüksel: Pandemi Sonrası Dünyada<br />

Rekabet”te söze böyle başlıyorlar.<br />

Dünyayı yaklaşık iki yıl boyunca<br />

kasıp kavuran Covid-19 pandemisi<br />

büyük sıkıntılar çektiren, acılı ve istenmeyen<br />

bir sosyal deney oldu. Öte<br />

yandan gerek hayatlarımıza getirdiği<br />

zorluklar gerek vermemizi gerektiren<br />

tepkilerin biçimi açısından, en azından<br />

çalışma hayatımız çerçevesinde,<br />

muazzam bir içgörü, yaratıcılık, yenilikçilik<br />

kaynağı da oldu.<br />

Pandemi, çalışma dünyasında<br />

uzun süredir işe yaramayan –yukarıdan<br />

aşağıya, aşırı planlı, yorucu, tepkisel,<br />

bürokratik, durağan ve dar görev<br />

odaklı– pek çok şeyi ortaya çıkardı.<br />

“Hepimiz, uzun yıllardır gelişmekte<br />

olan işbirlikçi ve kapsayıcı, çevik,<br />

esnek, öngörülü, yeniden yaratıcı,<br />

esnek ve amaç odaklı yeni bir çalışma<br />

dünyasına katılmaya davet edildik”<br />

diyor yazarlar ve ekliyorlar: “Uyum<br />

sağlamak, insanoğlunun gezegendeki<br />

diğer tüm hayvanlardan daha iyi<br />

yaptığı tek şeydir. En büyük değiliz,<br />

en hızlı değiliz, en keskin dişlere ya da<br />

en güçlü pençelere sahip değiliz, ancak<br />

değişime aşırı ve amansız uyum sağlama<br />

becerimiz sayesinde yeryüzündeki<br />

baskın türüz.”<br />

Yazarlar pandemi sonrası çalışma<br />

hayatında nelerin değiştiğini, yeni<br />

şartlara nasıl uyum sağlayıp kendimizi<br />

yukarı çekebileceğimizi açıklarken<br />

yola bu noktadan çıkıyorlar.<br />

2020 Mart’ından itibaren, işyerinde<br />

uyum sağlama becerisine duyulan<br />

ihtiyaç, sadece en iyilerin bir özelliği<br />

olmaktan çıkıp ciddi ve genel bir<br />

gereklilik haline geldi. Yazarlardan,<br />

dünyanın en ünlü koçlarından olan<br />

Ferrazzi ve Gihar da yıllardır yönetici<br />

ekiplere önerdikleri tüm uygulamaların<br />

“olursa güzel olur” türü yaklaşım-


lar olmaktan bir anda çıkıp gerçekten<br />

acilen yapılması gereken şeylere dönüştüğünü<br />

belirtiyorlar: “Tek bir yıl<br />

içinde, yaşanan zorluklar iş yapma<br />

yöntemlerinde onyıllardır görmediğimiz<br />

kadar çok değişikliğe yol açtı. Bu,<br />

yeni ve tuhaf bir çalışma dünyasıydı;<br />

pek çok açıdan harika bir laboratuvardı<br />

ve hepimize nasıl çalıştığımızı, işyerinde<br />

nasıl deneyler yaptığımızı ve<br />

sohbetlerimize kimleri dahil ettiğimizi<br />

yeniden keşfedebileceğimiz boş bir<br />

sayfa sunuyordu.”<br />

YENİ DÜNYA, YENİ EKİPLER<br />

Durumun aciliyeti, büyüme ve değişimin<br />

önünde engel oluşturan katılaşmış<br />

rutinleri ve kemikleşmiş protokolleri<br />

eritmeye başlamıştı. Pandeminin<br />

yeni dünyasında şirketler, normal<br />

koşullar altında asla yapmaya çalışmayacakları<br />

şeyleri denediler. Kimsenin<br />

üstlenmek istemediği projeler bir<br />

anda anlam kazandı. Örneğin, daha<br />

önceleri beş yıllık uygulama planlarıyla<br />

gerçekleştirilen dijital dönüşüm<br />

projeleri kelimenin tam anlamıyla bir<br />

gecede hayata geçirildi. Ürün geliştirme<br />

döngüleri, öncekilerden çok daha<br />

kısa sürelere indirildi. Şirketler işyerlerinin<br />

fiziksel ayak izini gözden geçirdi<br />

ve ofis binalarını kapattı. Çalışanlar<br />

alelacele evlerine gönderildi, çalışma<br />

düzenleri esnekleşti.<br />

Ferrazzi ve arkadaşları, pandemiyle<br />

birlikte ortaya çıkmaya başlayan<br />

bu yeni çalışma dünyasında rekabet<br />

edebilmek için radikal şekilde dönüşerek<br />

uyum sağlamanın önemini<br />

vurguluyorlar ve kitaplarında radikal<br />

şekilde uyum sağlayabilen bir ekibin<br />

nasıl oluşturulacağını, ardından da bu<br />

ekipten radikal şekilde uyum sağlayabilen<br />

bir kuruluş geliştirmek için nasıl<br />

yararlanılacağını açıklıyorlar.<br />

F<br />

Yazarlar pandemiyle<br />

ortaya çıkan yeni<br />

çalışma dünyasında,<br />

ekibinizden üstün<br />

bir performans elde<br />

etmek için gerekli<br />

olan dört yetkinliğin<br />

altını çiziyorlar:<br />

işbirliği, çeviklik,<br />

dayanıklılık ve<br />

öngörü.<br />

YÜKSEK PERFORMANSLI EKİPLER<br />

Yazarlar bu yeni dünyada ekibinizden<br />

üstün bir performans elde etmek için<br />

gerekli olan dört yetkinliğin altını çiziyorlar:<br />

işbirliği, çeviklik, dayanıklılık<br />

ve öngörü.<br />

Tecrübeli koçların liderlere ilk tavsiyesi<br />

kapsayıcılıktan yararlanarak işbirliği<br />

yapılması. İnovasyonun katlanarak<br />

artırılması için sanal, uzaktan<br />

ve hibrit ekip çalışmasıyla çeşitliliğin<br />

artırılmasının ufuk açıcı olacağını belirtiyorlar.<br />

İkinci olarak yönetimde kurumsal<br />

çevikliğin önemine dikkat çekiyorlar.<br />

Kriz sırasında şirketinizi yörüngesinde<br />

tutmakta kullanılan kısa vadeli<br />

hedeflerin kültür ve felsefesinin<br />

kurumunuzda yaygınlaştırılmasını,<br />

kapsamının genişletilmesini ve bu<br />

yolla dalgalı ortamlarda sürdürülebilir<br />

bir şekilde gelişmeyi sağlayacak bir<br />

işletim sistemine ulaşılmasını tavsiye<br />

ediyorlar.<br />

Performans için üçüncü önemli etmen<br />

dayanıklılık. Ekip dayanıklılığının<br />

aktif olarak desteklenmesi sürekli<br />

performans elde edilmesi bakımından<br />

büyük önem arz ediyor. Yazarların<br />

tavsiyesi başarısızlıklar karşısında<br />

hemen harekete geçilerek ekiplerin<br />

duygusal ve fiziksel enerjisini korumak,<br />

ruh sağlığını desteklemek için<br />

çalışmalar yapılması yönünde.<br />

Yüksek performanslı bir kurum<br />

için etkin öngörü geliştirilmesi de listede<br />

dördüncü sırada. Beklenmedik<br />

risklerden kaçınmak ve sistematik<br />

olarak yeni olasılıkları keşfetmek için<br />

geleceğe dair bir vizyon ve radar geliştirmek<br />

her kurum için hayati önemde.<br />

RADİKAL UYUM SAĞLAMA<br />

BECERİSİ<br />

Yazarlar, yüksek performanslı ekipleri<br />

harekete geçirerek her türlü koşul karşısında<br />

radikal şekilde uyum sağlayabilen<br />

bir kuruluş meydana getirmekte<br />

kullanılabilecek üç parçalı bir işletim<br />

modeli öneriyorlar.<br />

Bu modelin ilk ayağı, iş modelinin<br />

gelecek korumalı kılınması. Ferrazzi<br />

ve arkadaşları şirketlerin gelecek<br />

vizyonunun oluşturulması ve gerçekleştirilmesi<br />

için bir sürekli deneme<br />

süreci geliştirilmesini öneriyorlar.<br />

Deneme ve deneyler yapılması sürekli<br />

bir çalışma tarzı olmalıdır ve kriz dönemleriyle<br />

sınırlı kalmamalıdır.<br />

İkinci ayak, işgücünün esnek, çevik,<br />

uygun maliyetli ve yaratıcı bir geleceği<br />

destekleyecek şekilde yeniden<br />

tasarlanması. Burada yazarlar “lego<br />

blokları”na benzer bir yapıda, çeşitli<br />

kombinasyonlarda birleştirilebilecek<br />

birimler halinde bir örgütlenmenin,<br />

kurumun esnekliğini katlayarak artıracağını<br />

belirtiyorlar.<br />

Yazarların önerdiği modelin üçüncü<br />

ayağı ise kurumunuzun bir “amaç”<br />

edinmesi ve o amacı güçlendirmesi.<br />

Özellikle uzun vadeli bir amaç keşfedilmesi<br />

ve kurum içine yayılarak<br />

benimsetilmesinin radikal bir uyum<br />

sağlama becerisi geliştirmek açısından<br />

çok kolaylaştırıcı olacağının da altını<br />

çiziyorlar.<br />

YENİ DÜNYADA REKABET<br />

Yazarlara göre büyük altüst oluşlar<br />

aynı zamanda büyük fırsatlara gebedir.<br />

Pandemi sonrası bunun için biçilmiş<br />

kaftan. Kilit nokta uzun vadeli düşünmek.<br />

Düzenli olarak zaman ayırıp<br />

geleceğe şöyle bir bakmayı alışkanlık<br />

haline getirmek çok faydalı olabilir diyor<br />

ve ekliyorlar: “Bundan 10 yıl sonraki<br />

kendinize, hazırlanmak için neleri<br />

yapsaydınız daha iyi olurdu diye<br />

sormak için bir dakikanızı ayırın. Bu<br />

10 yıl içinde, ortaya çıkan yeni çalışma<br />

dünyasında rekabetçi kalabilmek için<br />

kendiniz, ekipleriniz ve şirketleriniz<br />

için hangi seçimleri yaptınız?”<br />

“Dönüştürün ya da dönüştürülün”<br />

diyorlar. Yazarlara göre hepimiz bir<br />

yol ayrımındayız ve bu ayrımda doğru<br />

olan, kararlarımızı içinde yaşadığımız<br />

topluma karşı bir sorumluluk hissiyle<br />

vermek: “Her toplum radikal şekilde<br />

uyum sağlama becerisinden fayda sağlayabilir.<br />

Toplumdaki diğer kuruluşların<br />

geleceğe doğru hızla ilerlemesine<br />

yardımcı olma yönünde kolektif bir<br />

sorumluluğumuz var.”■<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 25


KÜLTÜR<br />

Yaratıcılığın<br />

uyumsuzluk<br />

arayışı<br />

Düşünülmeyeni düşünmek, anlamsız<br />

olanı kutsamak, sınırları zorlamak,<br />

örüntülerin dışına çıkmak…<br />

Yaratıcılık gerektiren hatta<br />

belki pek de gerektirmeyen tüm<br />

sektörler taze, yeni, duyulmamış<br />

olanın peşinden gidiyor. Absürdün<br />

izini süren yaratıcı dünya, neyi<br />

aradığının aslında ne kadar<br />

farkında?<br />

u ARZU NILAY KOCASU<br />

26 <strong>MediaCat</strong><br />

T<br />

akvimler 6 Mayıs 2019’u<br />

gösterirken, Metropolitan<br />

Sanat Müzesi bir grup “seçilmiş”<br />

simaya ev sahipliği<br />

ediyordu. Her yıl Kostüm Enstitüsü yararına<br />

düzenlenen Met Gala için bir araya<br />

gelen dünyaca ünlü isimler, o sene,<br />

Susan Sontag’ın Camp Üzerine Notlar<br />

isimli denemesinden ilhamla belirlenmiş<br />

bir tema usulünce giyinmişlerdi…<br />

Camp: Moda Üzerine Notlar.<br />

Modayı her sene dünya gündemine<br />

taşıyan Met Gala’nın yeni temasının<br />

açıklanmasını takiben tüm gözler bu garip<br />

kavramın derinliklerine ve kırmızı<br />

halıya çevrildi. Hakikaten, neydi ki bu<br />

camp? Rüküş mü demekti yoksa abartılı<br />

mı? Alışılmadık mı demekti yoksa şaşırtıcı<br />

mı? Elbette her yıl olduğu gibi en<br />

“skandal” tasarımlar yine en çok konuşulan<br />

ve muhtemelen en çok alkışlananlar<br />

olacaktı ama sözkonusu temaya uygunluksa,<br />

birinciliği kim göğüsleyecekti?<br />

KITSCH’E ÖVGÜ<br />

Susan Sontag, 1964 yılında yayımlanan<br />

denemesinde birçok örneğinin “ciddi”<br />

bir açıdan bakıldığında “kötü sanat” ya<br />

da “kitsch” olduğunu söylediği camp<br />

kavramını -çok ama çok- kabaca şöyle<br />

açıklıyor: “Dünyaya üslup gözüyle<br />

bakmaktır ama belirli bir üsluptan.<br />

Bu, mübalağalı olana, ‘dışarıda’ kalana,<br />

olmadıkları hallere giren şeylere duyulan<br />

sevgidir. […] Camp her şeyi tırnak<br />

işaretleriyle görür. Bu bir lamba değildir,<br />

‘lamba’dır; bir kadın değildir, ‘kadın’dır.<br />

[…] Camp’in nişanesi, ölçüsüzlük<br />

ruhudur. Camp, 3 milyon tüyden<br />

yapılmış bir elbiseyle sokakta yürüyen<br />

bir kadındır. […] Camp’te yalnızca eserin<br />

kendi üslubunda değil, iddianın<br />

niteliğinde de ölçüsüz bir yan bulunur.<br />

[…] Camp, kendini ciddi biçimde öneren<br />

ama ‘çok fazla’ geldiği için ciddiye<br />

alınamayan sanattır.”<br />

Sontag’ın açıklamasıyla dahi anlamı<br />

müphem olan camp’in uluslararası<br />

eğlence sektörü tarafından anlaşılıp<br />

anlaşılamadığının hükmüne varmak<br />

bu yazının maksadı değil elbette. Öte<br />

yandan, anlaşılmaz mefhumlara duyulan<br />

coşku ve çekimin zihinlerimizde<br />

çoğu zaman “yaratıcılık” biçiminde te-


zahür ettiğini söylemekte sakınca yok.<br />

Nitekim sözlük anlamıyla “absürt”<br />

olarak tanımladığımız hareket ve düşünceleri<br />

yaratıcılıkla ilişkilendirmeye<br />

meyilliyiz.<br />

ABSÜRDÜN YARATICI GÜCÜ<br />

2014 yılında Brand Week Istanbul vesilesiyle<br />

yolu Türkiye’den de geçen fütürist<br />

Jason Silva, absürdün yaratıcılık<br />

reçetesindeki önemini şöyle anlatıyor:<br />

“Bence absürditenin yaratıcılıktaki<br />

önemi bizi bir disinhibisyon durumuna<br />

girmeye zorlamasından ileri geliyor.<br />

“Bizi yolda tutan şey çevremiz, bilişsel<br />

uyumluluğumuz. Kansas’ta sıkışıp<br />

kalmış Dorothy’ler olduğumuzu düşünün.<br />

Örüntülerimiz doğrultusunda<br />

düşünüyoruz. Alışkanlıklarımızın kıskacına<br />

takılmışız. Dört bir yanımız parmaklıklarla<br />

çevrelenmiş ve bu parmaklıklar<br />

yaratıcılığı baskılıyor. Baskılıyor<br />

çünkü yaratıcılık bir tutam kaos ister.<br />

Reflekslerden uzaklaşmayı gerektirir.<br />

Konfor alanımızın dışına çıkmayı zorunlu<br />

kılar. Ve konfor alanından dışarı<br />

çıkmanın ürkütücü yolları vardır. Bu<br />

Kasım 2015’te reklamcılardan 21’inci<br />

yüzyılın en iyi 20 reklamını seçmelerini<br />

isteyen The Gunn Report’un bin 875<br />

reklamcının katılımıyla belirlediği<br />

listesinin üçüncü sırasında, 2007’de<br />

Fallon London tarafından Cadbury için<br />

çekilen Gorilla Drummer reklamı yer<br />

alıyor. Phil Collins’in In the Air Tonight<br />

adlı şarkısına davuluyla eşlik eden bir<br />

gorilin tutkulu performansını ekrana<br />

taşıyan reklam filmi, sınırları ve mecraları<br />

aşan bir başarıya ulaşarak ikonikleşmenin<br />

yanı sıra In the Air Tonight’ın, Yeni<br />

Zelanda’nın haftalık müzik listesi RIANZ<br />

Singles Chart’a üçüncü sıradan girip<br />

bir haftada birinciliğe yükselmesini<br />

sağlamış, böylelikle, yayınlandığı 1981<br />

yılında altıncı sıraya kadar çıkan şarkı<br />

yıllar sonra kendi rekorunu kırmıştı.<br />

yollar, ürkütücü olduğu kadar eğlencelidir<br />

de. Absürde adım atın. Bilen deli<br />

olun. Absürditeyi, şaklabanlığı, mizahı<br />

ve mutlak anlamsızlığı sahneye davet<br />

ediyorum. Muhteşem. Tavsiye ederim.”<br />

Yaratıcılık için absürde başvurma<br />

tavsiyesi Jason Silva’ya özgü değil. “Bir<br />

fikir ilk bakışta absürt değilse o fikirden<br />

yana umut yoktur” dediği rivayet<br />

edilen Albert Einstein’dan “Yalnızca<br />

absürde teşebbüs edenler imkânsıza<br />

ulaşırlar” diyen MC Escher’a, tarih, absürdün<br />

yaratıcı gücünü kutsayanlarla<br />

dolu.<br />

Wolfram|Alpha’nın yaratıcısı bilgisayar<br />

bilimci, fizikçi ve girişimci Stephan<br />

Wolfram, örüntü tanımayı bireyin<br />

-sıklıkla yüzlerce özellik içeren- bir dizi<br />

karmaşık çıktıyı göz önünde bulundurma<br />

kabiliyeti ve daha önce karşı karşıya<br />

kaldığı ya da öğrendiği bir durum karşısında<br />

bu özelliklerin bazı altkümelerini<br />

kıyaslayarak karar verebilme yeteneği<br />

olarak tanımlıyor. Özetle, örüntüler<br />

bireyi “a posteriori” bir düşünme biçimine<br />

sevk ederken, yaratıcı evrende<br />

w<br />

İkinci Dünya<br />

Savaşı’yla anlamını<br />

yitiren bir dünyaya<br />

Yabancı, Sisifos<br />

Söyleni ve Caligula<br />

gibi eserler<br />

armağan eden<br />

Albert Camus, tam<br />

da bu anlamsızlığın<br />

ortasında, yeni<br />

bir kavramı<br />

sorgulamaya<br />

açmıştı: Absürt.<br />

absürdün “a priori” bir refleksi -daha<br />

doğrusu reflekse dönüşmeyen itkisel<br />

bir düşünme biçimini- öğütlediğini<br />

söylemek mümkün.<br />

Özgün, yeni, bilinenin dışına çıkan,<br />

yani Silva’nın da söylediği gibi örüntülere<br />

uymayan fikirler, uyandırdığı hayret<br />

nedeniyle “absürt” olarak tanımlanıp<br />

yaratıcılıkla ilişkilendiriliyor. Peki,<br />

tıpkı camp kavramında olduğu gibi, bir<br />

kavram olarak absürdün içerdiği karmaşadan<br />

ne kadar haberdarız?<br />

ANLAMSIZLIĞI ANLAMAK<br />

İkinci Dünya Savaşı’yla anlamını yitiren<br />

bir dünyaya Yabancı, Sisifos Söyleni<br />

ve Caligula gibi eserler armağan eden<br />

Albert Camus, tam da bu anlamsızlığın<br />

ortasında, yeni bir kavramı sorgulamaya<br />

açmıştı: Absürt.<br />

Sisifos Söyleni’nin 1974 yılında<br />

Tahsin Yücel çevirisiyle Adam Yayınları<br />

tarafından yayımlanan edisyonunun<br />

girişinde şöyle bir not karşılar<br />

sizi: “Bu çevirinin başından sonuna<br />

kadar sık sık karşılaşacakları ‘uyumsuz’<br />

sözcüğü okurlara biraz bulanık<br />

gelebileceği için küçük bir açıklama<br />

yapmak yerinde olacak. Bu sözcük,<br />

sözlük anlamı ‘akla, mantığa uymayan,<br />

abes, saçma, boş, anlamsız’ olan<br />

‘absurde’ sözcüğünün karşılığı olarak<br />

kullanılmıştır. Ama Le Mythe de<br />

Sisyphe’te ‘absurde’ sözcüğü bu anlamı<br />

aşar, insan ya da düşünce sözcüklerinin<br />

sıfatı olduğu zaman, insan<br />

açısından evrenin akla, mantığa aykırılığını,<br />

tutarsızlığını anlamış, her şeyi<br />

olduğu gibi gören, bilinçli insanı ya da<br />

düşünceyi belirtir.”<br />

Søren Kierkegaard’dan Albert Camus’ye,<br />

varoluşçuluktan ölüme ve<br />

yaşamın kendisine uzanan çetrefilli<br />

bir yolda onyıllar boyunca anlamlandırılmaya<br />

çalışılmış absürt kavramını<br />

sözlük anlamının dört duvarına hapsetmek<br />

indirgemeci bir yaklaşım olabilir.<br />

Nitekim camp temasının hakkını<br />

vermeye çalışan niceleri de 2019 Mayıs’ının<br />

ılık akşamında, altın tüylere sarılı<br />

halde tahteravanlarla sahneye giriş<br />

yapmış, yaratıcı sıfatıyla kutsanırken<br />

belki de kavramın derinliğine ulaşmayı<br />

başaramamışlardı.<br />

BİR TUTAM KAOS<br />

Dave Trott, 2015 yılında <strong>MediaCat</strong><br />

Kitapları etiketiyle raflardaki yerini<br />

alan 1+1=3 adlı kitabında yaratıcılığın<br />

yeni bağlantı kurabilme kabiliyetimize,<br />

bu kabiliyetin ise zihinlerimizi<br />

yeni ve alışılmadık olana ne kadar<br />

fazla açabildiğimize bağlı olduğunu<br />

söylüyor.<br />

Yaratıcılıktaki absürt açlığı, varoluşçuluğa<br />

göz kırpan felsefi tanımdan<br />

ziyade Silva’nın da bahsettiği “kaos<br />

ihtiyacı”na göz kırpıyor olabilir.<br />

Örüntünün dışında düşünme, daha<br />

önce dillendirilmemiş olanı yüksek<br />

sesle belirtme ve alışılmadık olanın<br />

ilk duyuşta reddedilmesiyle yeni bir<br />

çatışmanın içine girme… Yaratıcı evrenin<br />

absürde atfettiği tanım olabilir<br />

mi?<br />

Trott, aynı kitabında, bu meseleyi<br />

Orson Welles’in Üçüncü Adam filminden<br />

bir alıntıyla özetliyor aslında:<br />

“İtalya’da Borgias Hanedanı’nın hükümranlığındaki<br />

30 yıl boyunca bölgede<br />

terör, savaş ve kan vardı. Ama aynı<br />

dönem Michelangelo’yu, Leonardo<br />

da Vinci’yi ve Rönesans hareketini de<br />

yaratmıştı. İsviçre’de 500 yıl boyunca<br />

kardeşlik, sevgi, demokrasi ve barış hüküm<br />

sürdü; peki bunca yılda ne yarattılar?<br />

Guguklu saat.” ■<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 27


ADVERTORIAL<br />

Dijital<br />

bankacılığın<br />

pusulası<br />

Işıl Akdemir Evlioğlu<br />

GARANTI BBVA YÖNETIM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI<br />

Dijital bankacılık yatırımıyla<br />

özel bankalar arasında öne<br />

çıkan Garanti BBVA, bu alandaki<br />

hamleleriyle dijital bankacılığın<br />

gelişimine yön veriyor. Özel<br />

bankalar arasında Türkiye’nin<br />

en çok kullanılan bankacılık<br />

uygulaması olan Garanti BBVA<br />

Mobil, 13 milyonu aşkın müşterinin<br />

bankayla öncelikli temas noktası<br />

haline geldi.<br />

28 <strong>MediaCat</strong>


D<br />

ijitalleşme üzerine kurulan<br />

yeni dünya düzeni çok<br />

hızlı değişiyor, tüm sektör<br />

ve ihtiyaçlara yön veriyor.<br />

Bu düzenin en çok etkilediği sektörlerin<br />

başında da bankacılık geliyor. Dijital<br />

bankacılığın gelişmesiyle birlikte<br />

bankacılık zamandan ve mekândan<br />

bağımsız hale geldi. Garanti BBVA, dijital<br />

bankacılığa yaptığı yatırımlarla<br />

özel bankalar arasında öne çıkarken<br />

Garanti BBVA Mobil de Türkiye’nin<br />

özel bankalar arasında en çok kullanılan<br />

bankacılık uygulaması oldu. Müşteri<br />

olma süreci de dahil olmak üzere şubeyle<br />

temas etmeden neredeyse her işlemin<br />

yapılabildiği Garanti BBVA Mobil, 500’ü<br />

aşkın fonksiyon setiyle müşterilere hızlı<br />

ve kolay hizmet sunuyor.<br />

Dijital bankacılık yatırımları ve Garanti<br />

BBVA Mobil’in başarılarından bahseden<br />

Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı<br />

Işıl Akdemir Evlioğlu şu sözleri<br />

söyledi: “Günümüzde müşteriler teknolojinin<br />

en iyi şekilde kullanıldığı uygulamalardan<br />

yararlanmak, en iyi deneyimi<br />

C<br />

yaşamak istiyor. Biz de Garanti BBVA<br />

olarak, müşterilerimize yaşattığımız<br />

her deneyimi, tasarladığımız her süreci<br />

“önce mobil” yaklaşımıyla ele alıyoruz.<br />

Müşterilerimizin desteğe ihtiyaç duydukları<br />

her an dijital üzerinden kolayca<br />

bize ulaşmalarını ve tüm sorularına hızlıca<br />

yanıt bulabilmelerini hedefliyoruz.<br />

Bu kapsamda müşterilerimizin finansal<br />

danışmanı olmak ve onlara zihinsel konfor<br />

alanı sağlayabilmek istiyoruz. Stratejimizi<br />

mobil etrafında kurgularken tüm<br />

müşterilerimizle her temas anında akıllı<br />

etkileşim kurabilen, doğru noktalarda<br />

insan desteği sunabilen, anlamlı öneriler<br />

ve tavsiyelerde bulunan ve güven inşa<br />

eden eşsiz bir deneyim yaratmaya odaklanıyoruz.<br />

Bu çalışmalarımız neticesinde<br />

Garanti BBVA, halka açık yatırımcı<br />

raporlarına göre, özel bankalar arasında<br />

Türkiye’nin en çok kullanılan bankacılık<br />

uygulaması oldu. 13 milyonu aşkın müşterinin<br />

bankayla öncelikli temas noktası<br />

haline gelirken 11 milyona yakın müşteri<br />

sadece mobil üzerinden bankacılık hizmetlerine<br />

erişiyor.”<br />

UÇTAN UCA DİJİTAL DENEYİM<br />

Müşterilerine uçtan uca dijital deneyim<br />

sunduklarını belirten Evlioğlu<br />

Müşteri olma süreci<br />

de dahil olmak<br />

üzere şubeyle<br />

temas etmeden<br />

neredeyse her<br />

işlemin yapılabildiği<br />

Garanti BBVA<br />

Mobil, 500’ü aşkın<br />

fonksiyon setiyle<br />

müşterilere hızlı<br />

ve kolay hizmet<br />

sunuyor.<br />

sözlerini şöyle sürdürdü: “Mobili müşteri<br />

deneyiminin ana merkezi olarak<br />

konumluyor, müşterilerimizin tüm ihtiyaçları<br />

için mobil üzerinden çözüm<br />

sunmayı hedefliyoruz. Müşterilerimiz<br />

mobilden çıkmadan akıllı asistan Ugi,<br />

chatbot, video ile görüşme gibi hizmetlerle<br />

çözüm yollarına erişebiliyorlar.<br />

İnsan temasına ihtiyaç duydukları<br />

noktada yine Garanti BBVA Mobil’den<br />

çıkmadan müşteri temsilcisiyle Canlı<br />

Destek çözümümüz üzerinden yazışarak<br />

destek alabiliyorlar. Türkiye’nin<br />

ilk yapay zekâ destekli akıllı asistanı<br />

Ugi, 2022 yılında 5 milyonu aşkın<br />

müşteriyle 53 milyondan fazla etkileşime<br />

girdi. Doğal konuşma dilini anlama<br />

yeteneği sayesinde 2022’de tekil<br />

kullanıcı sayısını yüzde 29’un üzerinde<br />

artırdı. Temassız işlem yapma ihtiyacıyla<br />

birlikte QR işlemlerinde de<br />

artış oldu. Tüm banka müşterileri için<br />

ATM’lerimiz üzerinden işlem yapmayı<br />

kolaylaştırdık. QR işlemlerinde<br />

yüzde 37 pazar payımızla liderliğimizi<br />

sürdürüyoruz. ”<br />

ZAMAN-MEKÂN BAĞIMSIZ<br />

HAREKET İMKÂNI<br />

Garanti BBVA’nın stratejik öncelikleri<br />

arasında finansal sağlık ve danışmanlık<br />

yaklaşımının yer aldığını belirten<br />

Evlioğlu, “Bu kapsamda Garanti BBVA<br />

Mobil’de uygulamaya geçen “Durumum”<br />

alanı müşterilerimizin finansal<br />

resmini çekiyor, onları biriktirmeye<br />

ve kontrollü harcamaya yönlendiriyor,<br />

harcama alışkanlıklarını analiz ederek<br />

kişiselleştirilmiş öneriler geliştiriyor<br />

ve bu önerileri sürekli dinamik tutuyor”<br />

dedi.<br />

Kanal, zaman ve mekân bağımsız<br />

hareket etme imkânı sunan açık bankacılık<br />

uygulamalarındaki gelişmeleri<br />

de aktaran Evlioğlu, “Bu yılın başında<br />

hayata geçen açık bankacılık kapsamında<br />

farklı kurumlar üzerinden<br />

para transferi yapabilme ve farklı kurumlardaki<br />

hesapları tek bir noktadan<br />

izleyebilme gibi özellikleri müşterilerimize<br />

sunmaya başladık. Esnaf, KOBİ<br />

ve ticari müşterilerimiz de başka banka<br />

üye işyeri/POS hareketlerini ve hesaba<br />

geçecek tutarlarını Garanti BBVA<br />

Mobil ve internetten görebilecek. Bu<br />

hizmeti müşterilerine ilk sunan bankalardan<br />

biriyiz. Açık bankacılık ile<br />

müşterilerimizin mali durumlarını<br />

daha kolay takip edip yönetebilmelerini,<br />

daha iyi bir deneyim sağlamalarını<br />

ve zamandan tasarruf etmelerini<br />

sağlıyoruz” dedi.■<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 29


MARKETING<br />

Homo narrans<br />

İHSAN ÖZÇITAK<br />

Deeper / Yönetici Ortak<br />

F<br />

ilipinler’deki bir avcı-toplayıcı<br />

toplulukta hikâye<br />

anlatmanın rolü üzerine<br />

yapılan bir çalışmada araştırmacılar,<br />

yetenekli hikâye anlatıcılarının<br />

varlığının kabile üyeleri arasında<br />

daha fazla işbirliğiyle ilişkili olduğunu<br />

buldular. Hikâye anlatımı, herkesin<br />

nasıl davranması gerektiğine dair beklentiler<br />

oluşturuyor ve bu da daha fazla<br />

işbirliğiyle sonuçlanıyordu. Sonra araştırmacılar,<br />

kabile üyelerine en çok kiminle<br />

yaşamak istediklerini sordular.<br />

Yetenekli hikâye anlatıcıları olarak<br />

görülenlerin aday gösterilme olasılığı,<br />

daha az yetenekli meslektaşlarına<br />

göre iki kat daha fazlaydı. Ama en ilginci<br />

şuydu: Hikâye anlatma yeteneği,<br />

balıkçılık ve avlanma becerilerinden,<br />

tıbbi bilgi sahiplerinden itibar veya<br />

statü açısından daha öndeydi! Evrimci<br />

perspektiften bakarsak “Grubun sağ<br />

kalımı, varlığını sürdürebilmesi için<br />

ortak hikâyelerin yaratacağı birliktelik,<br />

dayanışma, fedakârlık isteği… diğer her<br />

şeyden çok daha önemli katkı sağlıyor.”<br />

diyebiliriz sanırım.<br />

HİKÂYELERİN GÜCÜ<br />

Homo narrans, “hikâye anlatan insan”<br />

diye çevrilebilir. Tarihin başlangıcından<br />

beri hikâyeler etrafında toplanıyor,<br />

örgütleniyoruz. Bu hikâyelerin<br />

gerçeklikle bağlantıları dolaylı olabilir.<br />

Tartışacağımız şey o değil. Hikâyeler<br />

daha büyük, daha esnek, daha dayanışmacı,<br />

daha fedakâr… insan toplulukları<br />

örgütleyebildiği sürece ayakta kalıyor,<br />

kendini sonraki kuşaklara aktarıyor ve<br />

bu süreç içinde değişiyor, yeniden yazılıyor.<br />

Etrafında toplandığımız bu hikâyelerin<br />

belki en önemli özelliği geçmişe<br />

dair bir tutarlılık, gurur duyulacak<br />

başarılar, geleceğe dair bir iyimserlik,<br />

umut içermesidir. Bu bağlamda, örneğin<br />

20 yıldır düzenli olarak bir partiye<br />

oy veren ama şu anda işlerin kötü git-<br />

f<br />

Homo narrans,<br />

“hikâye anlatan<br />

insan” diye<br />

çevrilebilir. Tarihin<br />

başlangıcından beri<br />

hikâyeler etrafında<br />

toplanıyor,<br />

örgütleniyoruz.<br />

Bu hikâyelerin<br />

gerçeklikle<br />

bağlantıları<br />

dolaylı olabilir.<br />

Tartışacağımız şey<br />

o değil.<br />

mesi sebebiyle taraf veya hikâye değiştirmesini<br />

istediğiniz insanlara, 20<br />

yıllık karanlıktan ve kötü yönetimden<br />

kurtulacağını söylemek sizin iç grubunuz<br />

için manalı olsa da karşıdan gelecekler<br />

için geçmiş 20 yıllarını, yaşadıklarını<br />

ve hissettiklerini reddetmek<br />

anlamına gelir ki, karşılanması zor bir<br />

duygusal batık maliyet oluşur. Ama örneğin<br />

bu maliyeti son beş seneye çekip<br />

kırılımı son dönemdeki kararlara ve<br />

değişimlere bağlarsanız, insanları yanınıza<br />

çok daha kolay çekebilirsiniz.<br />

ODAĞI YENİDEN AYARLAMAK<br />

Kendimize anlattığımız hikâyelerimizdeki<br />

tutarlılık arayışının bir sonucu da<br />

doğrulama önyargısı adını verdiğimiz,<br />

eldeki veriyi beklentilerimiz ve inançlarımız<br />

çerçevesinde okuma eğilimi.<br />

Şöyle açmaya çalışayım: Takip ettiğim<br />

birçok değerli ekonomist, ülkenin son<br />

beş yıldaki ekonomik sıkıntılarının çok<br />

büyük politik sonuçları olması gerektiğini<br />

öngördü ancak beklentileri gerçekleşmedi.<br />

Bu beklentilerin gerçekleşmemesinin<br />

ortak hikâyeler, fedakârlık,<br />

batık maliyet, kutuplaşma, “kazanan”<br />

sosyal statüsünden vazgeçmeme gibi<br />

açıklamaları olabilir. Ancak ekonomik<br />

verileri farklı incelemek de mümkün.<br />

Sosyolog Utku Balaban, Birikim<br />

dergisine verdiği “Türkiye’de Yoksulluk<br />

Konusunun Popülerleşmesinin<br />

Ana Nedeni, Küçük Burjuvazinin Yoksullaşması”<br />

başlıklı söyleşide AKP oyları<br />

ile istihdam verileri arasındaki ilişkiyi<br />

analiz ediyor. Ve bize çok can yakıcı<br />

bir perspektif sunuyor. 2019 Belediye<br />

Seçimleri döneminde yüksek faiz politikasıyla<br />

düşen istihdam 2020’den beri<br />

önceki yılların çok üzerinde artıyor.<br />

Ortada ideolojik dini bir irrasyonalite<br />

değil, bilinçli bir tercih var: Enflasyonu<br />

kontrol etmek yerine istihdamı<br />

artırmak. Buna asgari ücretteki ve minimum<br />

emekli maaşındaki artışların<br />

ülke genelindeki maaş zamlarına oranını<br />

ekleyin. Ortalama maaşlar asgari<br />

ücrete yakınsıyor. İki yılda TL olarak<br />

üç kat artan minimum emekli maaşı<br />

alan kişi sayısı iki kattan fazla artmış…<br />

Kendimizi iktidar yanlısı seçmenin<br />

kararlarının ne kadar irrasyonel olduğuna<br />

ikna edecek hikâyeler yerine, aile<br />

sigortası gibi önemli projelerin nasıl<br />

daha iyi hikâyeleştirilebileceğine odaklanmakta<br />

fayda var gibi.<br />

YENİ BİR ÇOĞULCU HİKÂYE<br />

Son olarak, bizi “Biz” yapan hikâyelerimiz,<br />

“Biz – Siz – Onlar” başlıklı yazımda<br />

incelemeye çalıştığım gibi iç grubun<br />

değerleri kadar “öteki”lerin varlığı ve<br />

eylemleriyle de şekilleniyor. Biz iyileriz,<br />

bizden biri bir yanlış yaptığında bu<br />

onun bireysel eksiklikleriyle bağlantılıdır.<br />

Ama onlardan biri hata yaptığında<br />

bu, dış grubun özüne dair bir işaret<br />

verir…<br />

Dolayısıyla eğer hikâyeleriniz çok<br />

ayrıştıysa ortak hikâyeleri tekrar kurmak<br />

ve yeni hikâyeler ile “onlar”ın<br />

safına geçmenin duygusal maliyetini<br />

azaltmak, ortaklaşıtırıcı özneler, liderler<br />

yaratmak zorundasınız. Bu bir<br />

kampanya dönemiyle sınırlı olacak<br />

bir iyi niyet çalışması değil, sahada<br />

örgütlenecek ve olası yenilgilerde parçalanmayacak<br />

bir gerçeklikte, samimiyette<br />

olmalıdır. Bu nedenle de yukarıdan<br />

kurgulanan hikâyenin zamana<br />

dayanıklı olması ve tabanda karşılığı,<br />

devamlılığı hayatidir. Bunun başarılamaması<br />

yani yeni çoğulcu hikâyenin<br />

çökmesi ve herkesin kendi saflarına<br />

geri dönmesi, geleceğimiz için en büyük<br />

tehlikedir. ■<br />

“Biz – Siz – Onlar”a<br />

QR kodu okutarak<br />

ulaşabilirsiniz.<br />

30 <strong>MediaCat</strong>


MARKETING<br />

Trend<br />

Taze tutan<br />

teknolojiler<br />

NEDEN ÖNEMLİ?<br />

Gıda israfının<br />

önüne geçiyor.<br />

Gıdaları uzun süre taze tutan<br />

teknolojiler, buzdolaplarının ardından<br />

saklama çözümleri dünyasında da<br />

popülerleşti. Biyoteknoloji alanındaki<br />

inovasyonlar ise umut verici.<br />

u TUĞBA ÖZÖĞRETMEN<br />

Gıdaların besin<br />

değerlerinin<br />

yüksek<br />

kalmasını<br />

sağlıyor.<br />

Hane<br />

tasarrufuna<br />

katkı sağlıyor.<br />

BUZDOLABI<br />

TEKNOLOJİLERİ<br />

SAKLAMA<br />

ÇÖZÜMLERİ<br />

Farklı markaların sahiplendiği<br />

teknolojilerden örnekler:<br />

• Samsung Twin Cooling Plus<br />

Nem oranını yüzde 70’e kadar<br />

artırıyor.<br />

• Arçelik Fullfresh<br />

Mavi ışık teknolojisi ile bir aya<br />

kadar tazelik vaat ediyor.<br />

Saklama<br />

poşetleri<br />

Koroplast Taze Tutan<br />

Poşet, ürünü altı kata<br />

kadar taze tutuyor.<br />

• Vestel Vakum Teknolojisi<br />

Gıdaların hava ile temasını<br />

azaltıyor.<br />

• LG Refresh Air<br />

Buzdolabının içindeki havayı<br />

düzenli olarak temizliyor.<br />

• Beko Harvest Fresh<br />

24 saatlik gündüz/gece döngüsünü<br />

taklit eden aydınlatma teknolojisi.<br />

• Grundig FullFresh+<br />

Sebzelik bölmesinde sabit<br />

sıcaklık ve yüksek nem düzeyini<br />

koruyor.<br />

• Siemens hyperFresh Plus<br />

Ürünlere göre nem düzeyini<br />

ayarlama imkânı sağlıyor.<br />

Saklama kapları<br />

Zwilling Fresh & Save vakum<br />

teknolojisi öne çıkıyor.<br />

Tupperware ürünleri, derin<br />

dondurucu ve kuru gıda saklama<br />

çözümlerinde ayrışıyor.<br />

İNOVASYON<br />

• Biyoteknoloji<br />

alanındaki<br />

gelişmeler<br />

yükseliyor.<br />

• Gıdalara ikinci<br />

bir deri sağlayan<br />

Apeel öne çıkan<br />

girişimlerden.<br />

32 <strong>MediaCat</strong>


MARKETING<br />

Nemli ve<br />

korunaklı<br />

Cildimiz zamana<br />

karşı yarış vermekle<br />

kalmıyor, doğal<br />

ve yapay kaynaklı<br />

birçok tehlikeye<br />

karşı da sürdürüyor<br />

mücadelesini.<br />

Strese ve hıza aşina<br />

rutinlerimiz arasında,<br />

cilt sağlığını olumsuz<br />

etkileyenler listesi<br />

çeşitlenerek uzuyor.<br />

Tüm bunların ne<br />

kadar farkındayız ve<br />

bu farkındalığı doğru<br />

ürün kullanımıyla<br />

taçlandırabiliyor<br />

muyuz? Gidecek<br />

biraz daha yolumuz<br />

var.<br />

u TUĞBA ÖZÖĞRETMEN<br />

C<br />

ilt sağlığı ve bakımı güzelleşmeye<br />

çalışmaktan fazlası.<br />

Vücudun iç ve dış işleyişinin<br />

birbirini bütünleyen<br />

yapılar olduğunun ne kadar farkındayız,<br />

tartışılır. Bol stresli ve koşturmalı<br />

modern yaşam rutinlerimiz arasında,<br />

cilt sağlığını olumsuz etkileyen faktörler<br />

sürekli olarak çeşitleniyor. Örneğin<br />

bundan birkaç yıl öncesine dek iklimsel<br />

olumsuzlukların faturasını yalnızca güneşe<br />

keserken, artık hava kirliliğinden<br />

bahsediyoruz. Telefon ekranları cildimizin<br />

dostu değil. Kuruluk ise bir “nemlendirmeme”<br />

meselesinden fazlası.<br />

ÖNCE FARKINDALIK<br />

SONRA RUTİNLER<br />

Birçok konuda olduğu gibi cilt sağlığı<br />

ve bakımında da önemli olan şey,<br />

farkındalığı doğru rutinlere dönüştürebilmek.<br />

Bepanthol SensiDaily’nin<br />

Türkiye Cilt Farkındalığı Araştırması’na<br />

göre, Türkiye’de her 10 kişiden<br />

yalnızca 2’si cilt tipini öğrenmek için<br />

dermatoloğa başvuruyor. Hal böyle<br />

olunca, kendi analizini kendileri yapan<br />

bireylerin yaşadığı sorunların<br />

öncü kaynaklarından biri, yanlış ürün<br />

kullanımı oluyor. YouGov’un sağladığı<br />

verilere göre, konu güzellik ürünleri<br />

olduğunda bildiğinden şaşmadığını<br />

belirtenlerin oranı şaşırtıcı biçimde<br />

yüzde 56’yı buluyor. Yani bu alanda<br />

bilgilendirmeye ve iknaya muhtaç bir<br />

tüketici kitlesi olduğundan bahsetmek<br />

mümkün.<br />

Kantar TGI’ın verilerine göre, güzellik<br />

ve kozmetik ürün satın alırken<br />

temel kriterinin kalite olduğunu belirtenler<br />

yüzde 24, fiyat odaklı ürün satın<br />

alanlar yüzde 20, üretici markaya göre<br />

karar verenler yüzde 12, cilt hassasiyeti/hipoalerjenik<br />

olmasına göre karar<br />

verenler yüzde 11, ürün içeriğini gözetenler<br />

yüzde 10, kullanıcı yorumlarına<br />

bakanlar yüzde 9, performans ve etkiyi<br />

odağa alanlar yüzde 9, kokusuna göre<br />

karar verenler yüzde 9, uzman tavsiyesi<br />

ile hareket edenler yüzde 8, ürün<br />

kampanyasına göre satın alanlar yüzde<br />

7, arkadaş ve aile tavsiyesine uyanlar<br />

yüzde 7, çevre dostu olmasını dikkate<br />

alanlar yüzde 7, hayvanlar üzerine test<br />

yapılmamasını tercih edenler yüzde 6,<br />

uygulama kolaylığına bakanlar yüzde 5<br />

ve reklamlardan etkilenenler yüzde 5<br />

olarak karşımıza çıkıyor.<br />

KORUMASIZ ALAN<br />

Doğal kaynaklı zararlar listesinin başında<br />

sürpriz olmadığı üzere güneş var.<br />

Kantar TGI’a göre Türkiye’de yüzde<br />

21’lik bir kesim bronzlaşma ürünü kullandığını<br />

belirtiyor. Farkındalığa dair<br />

akılları bulandıran bu veriye karşın son<br />

yıllarda eksiğimizi tamamladığımız bir<br />

konu, güneş kremlerinin yalnızca yazın<br />

değil, kışın da kullanılması gerektiği<br />

üzerine.<br />

L’Oréal Türkiye Dermatolojik Güzellik<br />

Genel Müdürü ve Ülke Etik Temsilcisi<br />

Sinem Saraçer Turanlı, “UVA/<br />

UVB ışınları, değişen çevresel koşullarla<br />

birlikte çok daha fazla artmış durumda.<br />

Özellikle UVA ışınları cildi dört<br />

mevsim etkileyen, buluttan ve camdan<br />

geçebilen, yaşlanmayı ve kolajen kaybını<br />

en çok etkileyen ışın diyebiliriz.<br />

UVB ışınları ise cildimizin melanin<br />

yapısını etkiliyor. UVB ve UVA hücre<br />

DNA hasarına, uzun vadede ise cilt<br />

kanserine neden olabiliyor. Bu sebeple<br />

cildimiz dört mevsim doğru koruma-<br />

34 <strong>MediaCat</strong>


ya ihtiyaç duyuyor” diyor. “Gen taraması<br />

yapmanın ve takibinde her daim<br />

doğru güneş ürünlerinin kullanımı ile<br />

korunmanın esas olduğunun” altını<br />

çizen Saraçer Turanlı, Türkiye’de cilt<br />

kanserinin son yıllarda geçmiş dönemlere<br />

oranla yüzde 50 artış gösterdiğini<br />

belirtirken, erken teşhisle melanomların<br />

yüzde 99’unun tedavi edilebildiğinin<br />

de altını çiziyor. Saraçer Turanlı,<br />

çeşitlenen tehlikelere karşı bugün çok<br />

sayıda araştırma yapıldığını söylüyor<br />

ve ekliyor: “Cildimizin endişesini giderecek<br />

gelişmiş teknolojiler ile özel<br />

formüller doğuyor. Özellikle saf C vitamini<br />

içeren formüllerin, asidik PH<br />

değerinde üretilen içeriklerin yanında<br />

sinerji sağlayacak E vitamini, phloretin,<br />

silymarin ve ferulik asit gibi antioksidanlar<br />

ile birlikte kullanılması,<br />

inovatif çözümlere önemli bir örnek<br />

teşkil ediyor. 30 yılı aşkın çalışmalarla<br />

üretilen antioksidan serumların ciltte<br />

yarattığı etkilerin kanıtlanmış olmasını<br />

ve çevresel faktörlerin cilde vereceği<br />

hasara karşı cildi güçlendirmesini göz<br />

önüne aldığımızda, cildin geleceği garanti<br />

altında diyebiliriz.”<br />

ÇOK BAŞLIKLI BİR MESELE:<br />

KURULUK<br />

Çevresel etkilerin kendisini tüm gücüyle<br />

hissettirdiği başlıklardan biri<br />

de kuruluk ve ilgili cilt rahatsızlıkları.<br />

Bioderma’nın katkılarıyla hazırlanan<br />

Atopi Okulu’nun 2020 yılında paylaştığı<br />

Atoderm Senin Şehrinde araştırmasında,<br />

atopik dermatitin görülme<br />

sıklığında “sanayileşme” vurgusu yapılıyor.<br />

Türkiye’nin cilt haritasını çıkaran<br />

araştırmanın sonuçlarına göre,<br />

Türkiye’nin yüzde 60’a yakını kuru<br />

cilde sahip. Kuru ciltten sonra en çok<br />

rastlanan cilt tipinin “karma ve yağlı”,<br />

ardından “akne eğilimli”ve sonra da<br />

“hassas” ciltler olduğu görülüyor.<br />

“Ciltte doğal olarak bulunan bileşenlerle<br />

güçlendirilen formüller” vurgusu<br />

yapan Neutrogena, “nemlendirme”<br />

reçetesini oluştururken, modern<br />

yaşamlarımıza dair önemli bir unsuru<br />

es geçmiyor: Hız. Marka, yenilediği<br />

ürün ailesinin iddiasına “72 saate<br />

kadar esneklik ve nem” unsurunu da<br />

ekliyor.<br />

GÜZELLİK VE KOZMETİK ÜRÜN<br />

SATIN ALIRKEN GÖZETİLEN<br />

KRİTERLER (%)<br />

Kalite 24<br />

Fiyat 20<br />

Üretici marka 12<br />

Cilt hassasiyeti/ 11<br />

hipoalerjenik olması<br />

Ürün içeriği 10<br />

Kullanıcı yorumları 9<br />

Performans ve etki 9<br />

Koku 9<br />

Uzman tavsiyesi 8<br />

Kampanya 7<br />

Arkadaş/aile tavsiyesi 7<br />

Çevre dostu olması 7<br />

Hayvanlar üzerinde test 6<br />

yapılmaması<br />

Uygulama kolaylığı 5<br />

Reklam 5<br />

Kaynak: TGI Kantar<br />

w<br />

Türkiye’nin yüzde<br />

60’a yakını kuru<br />

cilde sahip. Kuru<br />

ciltten sonra en<br />

çok rastlanan cilt<br />

tipinin “karma ve<br />

yağlı”, ardından<br />

“akne eğilimli” ve<br />

sonra da “hassas”<br />

ciltler olduğu<br />

görülüyor.<br />

Yves Rocher ile Dermadiyalog video<br />

serisinde söz alan Uzman Dermatolog<br />

Prof. Dr. Yelda Kapıcıoğlu, doğru<br />

cilt bakım rutinini dört adıma yayıyor:<br />

temizlik, arındırma, nemlendirme<br />

ve koruma. Kapıcıoğlu nemlendirme<br />

adımının “cilt bütünlüğünü sağlamak”<br />

için vazgeçilmez olduğunu söylüyor.<br />

“Ne fazla ne de az nemlendirme” diyen<br />

Kapıcıoğlu, nemlendirmenin çevresel<br />

faktörlerin deriye girişini engelleyip<br />

cilt bariyerini koruma görevi üstlendiğini<br />

de belirtiyor.<br />

EKRANLAR VE ÖTESİ<br />

Cildimizin yapısına ve görünümüne<br />

zarar veren doğal kaynaklı unsurlara<br />

ek olarak yapay unsurlardan bahsetmek<br />

de mümkün. 7/24 akıllı cihazlarla<br />

ve ekranlarla geçen hayatımızda<br />

maruz kaldığımız mavi ışıkları Dünyagöz<br />

Hastanesi’nden Doç Dr. Levent<br />

Akçay şöyle açıklıyor: “Mavi ışık, ışık<br />

spektrumunda görülebilir bir ışıktır.<br />

Hayatımızda hem doğal hem de yapay<br />

şekilde bulunabilen mavi ışık, düşük<br />

dalga boyuna sahip yüksek enerjili<br />

ışık olarak da bilinir. Bu ışığın bulunduğu<br />

kaynaklar arasında güneş, dijital<br />

ekranlar (televizyonlar, bilgisayarlar,<br />

akıllı telefonlar ve tabletler), elektronik<br />

cihazlar ve LED ışıkları vardır.”<br />

Modern yaşantımızda kaçışın<br />

mümkün olmadığı bu ışıklara karşı<br />

cilt bakımı tarafında, jel göz kremi ile<br />

ilk mücadeleyi verdiklerini söyleyen<br />

Estée Lauder & ELC Lüks Markalar<br />

Grup Pazarlama Müdürü Papatya<br />

Karadede tartışmaya yeni katmanlar<br />

ekliyor ve hava kirliliği, mavi ışık, cilt<br />

kuruluğu ve yaşlanma arasındaki bağı<br />

şöyle açıklıyor: “Hava kirliliği ve çevresel<br />

faktörler gün içerisinde cilt senkronizasyonumuzu<br />

bozarak gece uykudayken<br />

üretilen kolajen oranını azaltıyor.<br />

Uyandığımız andan itibaren cildimizin<br />

maruz kaldığı cep telefonu, bilgisayar,<br />

TV gibi ekran ışıkları cilt ritmimizi<br />

bozuyor ve cildin, özellikle de göz çevresinin<br />

çok daha hızlı yaşlanmasına sebep<br />

oluyor. Ayrıca, ekranlardan maruz<br />

kaldığımız mavi ışıklar ve çevre kirliliği<br />

de cilde zarar veren serbest radikalleri<br />

tetikliyor. Serbest radikallere karşı<br />

direnç göstermeye çalışan cildimiz ise<br />

onarım süreci uzadığından kolajen üretimini<br />

azaltıyor ve daha nemsiz ve yaşlı<br />

bir görünüme sahip oluyoruz.” ■<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 35


ADVERTORIAL<br />

%80 daha güçlü<br />

cilt bariyeri!<br />

Dermatologların önerdiği, Amerika’nın<br />

#1 cilt bakım markası Neutrogena’nın<br />

çok sevilen Hydro Boost serisi, cildin<br />

doğal işleyişinden ilham alan yeni nesil<br />

nemlendirme teknolojisi ile yenilendi.<br />

eutrogena, Hydro Boost<br />

N<br />

ürün ailesi ile hiyalüronik<br />

asit içeriğini tüm tüketicilerin<br />

ulaşabileceği şekilde<br />

Türkiye pazarına tanıtan ilk markalardan<br />

biri olma özelliğini taşıyor. Yıllardır<br />

yoğun nem etkisi ve hafif formülü<br />

ile tüketici tarafından çok sevilen Hydro<br />

Boost ürün ailesinin formülü doğal<br />

nemlendirici faktörlerle güçlendirildi.<br />

Ciltte doğal olarak bulunan ve cildin<br />

nemini korumaya yardımcı olan doğal<br />

nemlendirici faktörler sayesinde, önceki<br />

formüle kıyasla altı kat daha fazla<br />

nem sağlıyor.<br />

Yenilenen Hydro Boost hiyalüronik<br />

asit, amino asitler, elektrolitler<br />

ve peptitler gibi ciltte doğal olarak<br />

bulunan bileşenlerle güçlendirildi.<br />

Bu bileşenler cildi elastik ve nemli<br />

tutmaktan sorumludur ancak yaş<br />

alma ve çevresel etmenler sebebiyle<br />

ciltte doğal olarak bulunan miktarlarında<br />

azalmalar yaşanır. Bu bileşenlerin<br />

ciltte daha az bulunması ise<br />

cilt katmanlarında daha düşük nem<br />

tutulmasına ve cildin elastikiyetinde<br />

azalmaya neden olur.<br />

YENİ FORMÜLÜN SIRRI<br />

Yenilenen formülü ile içeriğindeyüzde<br />

20 daha fazla hiyalüronik asit, amino<br />

asitler ve elektrolitler bulunan Hydro<br />

Boost ürün ailesi kullanıcılarına yüzde<br />

80 daha güçlü bir cilt bariyeri ve 72 saate<br />

kadar daha esnek ve nemli bir cilt<br />

sunuyor. Bu bileşenlerden biri olan hiyalüronik<br />

asit, ciltteki nemliliği artırmak<br />

için suyun tutulmasına yardımcı<br />

oluyor. Amino asitler, cilt bariyerini<br />

destekleme ve güçlendirmede; elektrolitler<br />

ise ciltteki içerik emiliminin<br />

artırmasında görev alıyor. Bu bileşen-<br />

36 <strong>MediaCat</strong>


lere ek olarak yenilenen jel kremin<br />

formülüne, cildin nem bariyerini daha<br />

da güçlendirmek için lipitler ve gece<br />

kreminin formülüne, cilt sıkılığını ve<br />

elastikiyetini artırmak için peptitler<br />

ekleniyor.<br />

Hydro Boost ürün ailesinin formülü<br />

ile birlikte kavanozu ve ambalajı da<br />

yenileniyor. Sürdürülebilirliği destekleyen<br />

bakış açısı ile ürünler artık yüzde<br />

100 geri dönüştürülebilir cam kavanozda<br />

ve önceki ambalajına göre yüzde<br />

87 daha az plastik içeriyor.<br />

İHTİYACA YÖNELİK ÇÖZÜMLER<br />

Hydro Boost ürün ailesi gün içerisinde<br />

ihtiyacınız olan her an, hassas ciltler<br />

dahil olmak üzere farklı cilt tiplerine<br />

uygun ürünler içeriyor. Etkili bir gündüz<br />

cilt bakım rutini için Hydro Boost<br />

Temizleme Jeli ile yüzünüzü temizleyerek<br />

rutine başlayabilirsiniz. Hemen<br />

ardından hiyalüronik asit konsantre<br />

serum ile cildinizi canlandırabilir ve<br />

göz kremi ile göz çevrenizi nemlendirebilirsiniz.<br />

Son adımda normal ya da<br />

karma cilt tipi için Hydro Boost Water<br />

Gel, kuru cilt tipi için ise Hydro Boost<br />

S<br />

Yenilenen Hydro<br />

Boost hiyalüronik<br />

asit, amino asitler,<br />

elektrolitler ve<br />

peptitler gibi<br />

ciltte doğal<br />

olarak bulunan<br />

bileşenlerle<br />

güçlendirildi.<br />

Jel Krem ile gündüz cilt bakım rutininizi<br />

tamamlayabilirsiniz.<br />

Etkili bir gece cilt bakım rutinine<br />

ise Hydro Boost Micellar Water ya<br />

da Hydro Boost Makyaj Temizleme<br />

Mendili ile başlayarak cildinizi temizlemeden<br />

önce makyajdan arındırabilirsiniz.<br />

Hemen sonrasında temizleme<br />

jeli ile temizleyebilir ve Hydro Boost<br />

Göz Kremi ile göz çevrenizi nemlendirebilirsiniz.<br />

Ardından yenilenen<br />

Hydro Boost Gece Kremi ile gece cilt<br />

bakım rutininizi tamamlayabilirsiniz.<br />

Daha zengin bir cilt bakımı için Hydro<br />

Boost Yorgunluk Karşıtı Göz Maskesi<br />

ve Hydro Boost Yoğun Nemlendirici<br />

Hidrojel Maske’yi haftalık cilt bakım<br />

rutininize dahil edebilirsiniz. Vücut<br />

bakımınızı da hiyalüronik asit içeren<br />

bir formüle sahip Hydro Boost el ve<br />

vücut ürünleri ile yapabilirsiniz. Özellikle<br />

güneş sonrası kuruyan cildinizi<br />

Hydro Boost Jel Vücut Kremi, Hydro<br />

Boost Ekspres Nemlendirici Sprey ya<br />

da Hydro Boost Jel Vücut Losyonu ile<br />

kuruyan ellerinizi ise Hydro Boost Jel<br />

El Kremi ile ferahlatabilir ve nemlendirebilirsiniz.<br />

■<br />

NEUTROGENA<br />

HAKKINDA<br />

Dermatologlar tarafından<br />

geliştirilen ve cilt sağlığını<br />

odağına alan Neutrogena,<br />

1930’da film endüstrisi ve<br />

güzellik salonları tedarikçisi<br />

Emanuel Stolaroff tarafından<br />

kuruldu. 1954 yılında üretilen<br />

ve cildi kolayca temizleyen<br />

berrak sıvı sabun formülü,<br />

1962 yılında şirketin adının<br />

duyurulmasını sağladı. Saç<br />

ve cilt bakım pazarları için<br />

yeni ürünler üretmeye devam<br />

eden marka, 1983 yılında<br />

ilk SPF güneş koruması<br />

içeren nemlendirici Oil-Free<br />

Moisturizer’ı tanıttı. 2018<br />

yılında devrim niteliğindeki<br />

Skin360 teknolojisi ile tüm<br />

cilt tiplerini kişiselleştirilmiş<br />

cilt bakımı ile tanıştırdı. Yıllar<br />

içinde Neutrogena®, yüksek<br />

kaliteli cilt bakımına daha<br />

uygun fiyat alternatifli yeni<br />

ürünlerini de piyasaya sürdü.<br />

Hydro Boost ve Retinol Boost<br />

o zamandan beri her rutinin<br />

temel öğesi haline geldi.<br />

Amerika’nın bir numaralı cilt<br />

bakım markası Neutrogena<br />

herkesi daha sağlıklı bir cilde<br />

kavuşturma misyonuyla ve<br />

“Sağlıklı cilt güzel cilttir”<br />

felsefesiyle çalışmaya ve her<br />

ihtiyaca yönelik tasarlanan<br />

ulaşılabilir ürünler üretmeye<br />

devam ediyor.<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 37


ADVERTORIAL<br />

Doğru güneş<br />

koruyucu<br />

kullanımı<br />

Güneş ışınlarına kontrolsüz ve bilinçsiz<br />

maruz kalmak; güneş yanıkları,<br />

deri kanseri, alerjik reaksiyonlar ve<br />

yaşlanmaya sebebiyet verebiliyor.<br />

Deri kanserlerinin önlenebilen risk<br />

faktörlerinin başında korunmasız olarak<br />

güneşe maruz kalmak geliyor. Bu nedenle<br />

güneş kremi kullanma alışkanlığı edinmek<br />

çok büyük önem taşıyor.<br />

G<br />

üneş koruyucu kullanmak<br />

deri kanserinden korunmak<br />

için büyük önem<br />

taşıyor. 1970’li yıllardan<br />

bu yana en ciddi cilt kanseri olan melanoma<br />

görülme sıklığı dünyada yüzde<br />

150, aynı dönemde melanomadan<br />

ölüm vakaları ise yüzde 44 artmıştır.<br />

Cilt kanserinin gelişimini kolaylaştırıcı<br />

risk faktörlerinin başında şiddetli,<br />

uzun süre yada aralıklı güneşe maruz<br />

kalmak, solaryum gibi yapay ultraviole<br />

ışınlarına uzun süre maruz kalmak<br />

ve uzun süre açık havada güneş altında<br />

bulunmak gelir. Bunların yanı sıra,<br />

özellikle çocukluk çağında geçirilen<br />

şiddetli güneş yanıkları, açık tenli, kolay<br />

çillenen, kolay güneş yanığı geçiren<br />

bir cilt yapısına sahip olmak, çok fazla<br />

sayıda bene sahip olmak ve ailede veya<br />

kişinin kendisinde cilt kanseri hikâyesinin<br />

olması da başlıca sebeplerdir.<br />

Güneş koruyucu kullanımı aynı zamanda<br />

cildinizi güneşin erken yaşlanma,<br />

kırışıklık oluşumu ve kahverengi<br />

38 <strong>MediaCat</strong><br />

PROF. DR. YELDA KAPICIOĞLU<br />

Dermatolog<br />

Yves Rocher- 50 SPF<br />

Yaşlanma Karşıtı Güneş<br />

Kremi<br />

Yves Rocher- Parlama<br />

Karşıtı 50 SPF Yüz Kremi<br />

- Ultra Yüksek Koruma -<br />

Yağlı ciltler için<br />

leke ve yanık oluşumu gibi etkilerinden<br />

de korur. Bunların yanında güneş koruyucu<br />

kullanımı cildin mevcut güzelliğini<br />

korumak için de çok büyük bir önem<br />

taşır. Güneşin etkisi kışın azalmakla<br />

beraber yıl boyunca güneşe maruz kalmaya<br />

devam ederiz. Bu sebeple kış aylarında<br />

da, içeride olsak dahi camdan<br />

gelen ışınlarla güneşin etkisine maruz<br />

kalıyoruz. Tam da bu sebeple görünür<br />

olan her yerimize güneş koruyucu kullanmamız<br />

gerekir.<br />

UV ışınları UVA ve UVB olmak<br />

üzere ikiye ayrılır. UVA ışınları, ozon<br />

tabakasından direkt bir şekilde geçerek<br />

dünyaya ulaşan güneş ışınlarıdır.<br />

Bulutlardan ve camdan geçebilme,<br />

derinin alt tabakasına etki etme özelliklerine<br />

sahiptir. UVB ışınları ise ozon<br />

tabakasından yüksek oranda süzülerek<br />

ulaşırlar. Cildin üst tabakasına etki<br />

ederek ilk etapta cildin bronzlaşmasına<br />

ve yanıklara neden olan bu ışınların<br />

etkisi uzun süreli değildir. Dermis cilt<br />

tabakası tarafından emilen UVA ışınları<br />

cildin yaşlanması ve kırışıklık oluşumunu<br />

etkilerken, epidermis cilt tabakası<br />

tarafından emilen UVB ışınları<br />

yanıklara sebebiyet verir. Bu nedenlerden<br />

dolayı güneş koruyucunuzun UVA<br />

ve UVB ışınlarına karşı olmak üzere<br />

geniş spektrum koruması olmalıdır.<br />

ÇOCUKLARIN GÜNEŞ KORUMASI<br />

KULLANMASININ ÖNEMİ<br />

Güneş koruyucu herkesin kullanması<br />

gereken bir üründür. Ancak UV ışınlarına<br />

bağlı hücre hasarlarının yüzde<br />

Yves Rocher- Gençleştirici<br />

ve Yenileyici Ton Eşitleyen,<br />

Leke Karşıtı 30 SPF<br />

Emülsiyon - Anti-age<br />

Global<br />

Yves Rocher- Detoks<br />

Etkili 50 Faktör<br />

Koruyuculu Yaşlanma<br />

Karşıtı Yüz Kremi<br />

50’si, 19 yaşından önce vücutta oluşmaya<br />

başladığından çocuklar ve ergenlerde<br />

güneş koruyucu kullanımı çok<br />

önemlidir.<br />

Doğru bir güneş koruyucu geniş<br />

spektrumlu olmalıdır. SPF cildimizi<br />

güneşin UVB ışınlarından korurken PA<br />

ise UVA ışınlarından korumasını ifade<br />

eder. PA, kalıcı pigment oluşturmasına<br />

göre bir derecelendirmeye sahiptir.<br />

PA+, PA++, PA+++, PA++++ olmak üzere<br />

oluşan bu derecelendirme “+”lar arttıkça<br />

güneş etkilerinin zararlarını cildimiz<br />

için azaltan bir faktördür.<br />

Cilt tipinize uygun güneş koruyucu<br />

seçimi de cildin yağlanmasını önlemek<br />

için çok önemlidir.<br />

Güneş koruyucular, yaz-kış ve her<br />

2-3 saatte bir yenilenecek şekilde kullanılmalıdır.<br />

Hem Amerikan Akademi<br />

Dermatoloji hem de Türk Dermatoloji<br />

Derneği 30 faktör ve üzeri SPF kullanımını<br />

önermektedir. 50 SPF ise tabii ki<br />

en çok tavsiye edilen güneş korumasıdır.<br />

Kullandığınız güneş koruyucunun<br />

faktörü ne olursa olsun 2-3 saatte bir<br />

güneş koruyucu yenilenmelidir. Güneş<br />

koruyucu güneşe çıkmadan 15 dakika<br />

önce sürülmelidir ve kişi spor yapıyor<br />

ve terliyorsa güneş koruyucu mutlaka<br />

yenilenmelidir. ■


MARKETING<br />

Ellere var da<br />

bize yok mu?<br />

Bu yıl 60 milyon<br />

ziyaretçi ve 56<br />

milyar dolar gelir<br />

hedefleyen Türkiye<br />

turizm sektöründe<br />

hareketlilik<br />

başladı. Sektörün<br />

gündeminde yer alan<br />

otel fiyatlarındaki<br />

artış yurtdışı<br />

kaynaklı turizm<br />

gelirlerine olumlu<br />

yansıyor ama Türk<br />

vatandaşı kendi<br />

ülkesindeki turizm<br />

imkânlarından<br />

yeteri kadar<br />

faydalanamıyor.<br />

u ELİF BİLGİÇ<br />

andemi sonrası toparlanma<br />

sürecini büyük ölçüde<br />

P<br />

tamamlayan dünya turizm<br />

sektörü yeniden yükseliş<br />

trendinde. Dünya Turizm Örgütü’nün<br />

(UNWTO) sunduğu verilere göre<br />

2022’nin uluslararası turizm gelirleri,<br />

seyahat kısıtlamaları nedeniyle ciddi<br />

bir düşüşün yaşandığı 2021’e göre yüzde<br />

50 arttı. 2022 yılında tüm dünyada<br />

963 milyon kişi seyahat etti. Toplam<br />

harcama miktarı 1 trilyon 12 milyar<br />

doları buldu. Kişi başı turist geliri ortalaması<br />

ise bin 51 dolar olarak ölçüldü.<br />

Akdeniz’in yüzde 28 ile dünya genelinde<br />

çok tercih edilen bölge olarak<br />

öne çıktığı UNWTO 2022 Turizm Barometresi’nde<br />

80 milyonla dünyanın<br />

en çok turist ağırlayan ülkesi Fransa<br />

oldu. 50 milyon 450 bin ziyaretçiyle<br />

İtalya’yı geride bırakarak dördüncü<br />

sıraya yükselen Türkiye’de ise kişi başı<br />

turizm geliri 816 doları buldu.<br />

<strong>2023</strong>’ÜN İLK ÇEYREĞİNE BAKIŞ<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine<br />

göre ilk çeyrekte ülkemize en çok<br />

ziyaretçi gönderen ülkeler arasında<br />

Rusya Federasyonu yüzde 12,44 (772<br />

bin 681) ile birinci, Bulgaristan yüzde<br />

8,42 (523 bin 150) ile ikinci ve Almanya<br />

yüzde 8,13 (504 bin 847) ile üçüncü<br />

sırada yer aldı. Almanya’yı ise İran ve<br />

Gürcistan izledi. Ülkemize gelen ziyaretçilerin<br />

motivasyonları yüzde 46,6<br />

ile en çok gezi, eğlence, sportif ve kültürel<br />

faaliyetler olarak ayrıştı.<br />

Türkiye’de günlük<br />

satılan oda bedeli<br />

ortalaması 2022’de,<br />

bir önceki yıla göre<br />

yüzde 43 artışla<br />

117,6 euro’yu gördü.<br />

İstanbul’da ise bu<br />

bedel 2021’e göre<br />

yüzde 49 artışla<br />

136,8 euro oldu.<br />

TÜİK verilerine göre ise turizm<br />

geliri birinci çeyrekte bir önceki yılın<br />

aynı çeyreğine göre yüzde 32,3 artarak<br />

8 milyar 690 milyon 505 bin dolar oldu.<br />

Turizm gelirinin yüzde 20,8’i ülkemizi<br />

ziyaret eden yurtdışı ikametli vatandaşlardan<br />

elde edildi.<br />

Türkiye’deki otellerde oda fiyatlarındaki<br />

euro bazında artışın turizm<br />

gelirleri üzerinde önemli bir etkisi olduğunu<br />

söylemek mümkün. Türkiye<br />

Otelciler Birliği (TÜROB) verilerine<br />

göre, günlük satılan oda bedeli ortalaması,<br />

2022’de bir önceki yıla göre<br />

yüzde 43 artışla 117,6 euro’yu gördü.<br />

Oteller açısından en önemli gelir kriteri<br />

olarak kabul edilen oda başı elde<br />

edilen gelir ise yüzde 84 artışla 78,4<br />

euro oldu.<br />

İstanbul’da günlük satılan oda bedeli<br />

ortalaması 2021’e göre yüzde 49<br />

artışla 136,8 euro oldu. Oda başı elde<br />

edilen gelirler ise 102,2 euro’ya ulaştı.<br />

Türkiye’nin en çok tercih edilen turizm<br />

şehirlerinden Antalya’da da ciddi<br />

bir artış mevcut. Antalya otellerinde<br />

Ocak-Aralık 2022 döneminde doluluklar<br />

yüzde 22 artışla yüzde 62,3’e, ortalama<br />

günlük satılan oda bedeli yüzde<br />

20 artışla 144,1 euro’ya, oda başı elde<br />

edilen gelir ise yüzde 46 artışla 89,7<br />

euro’ya yükseldi.<br />

Diğer Anadolu otelleri ortalaması<br />

ise doluluklarda yüzde 53,8, günlük satılan<br />

oda bedelinde 47,3 euro, oda başı<br />

elde edilen gelirlerde ise 25,4 euro olarak<br />

gerçekleşti.<br />

40 <strong>MediaCat</strong>


ARTAN MALİYETLER<br />

VS ARTAN FİYATLAR<br />

Tüketici tarafındaki fiyat artışlarına<br />

farklı bir perspektiften bakan Paloma<br />

Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Ece<br />

Tonbul, “Şimdiye kadar hep yüksek ve<br />

başarılı doluluklardan bahsettik ancak<br />

enflasyon ve artan maliyet yükü Türkiye’de<br />

alışılan kaliteli hizmeti sunabilmek<br />

için yatırımcıyı oldukça zorlar<br />

hale geldi” diyerek objektifi yatırımcı<br />

tarafına tutuyor. Son üç yılı, “yatırımcının<br />

oldukça dirençli bir şekilde<br />

yönetmeye çalıştığı oldukça zor bir dönem”<br />

olarak niteleyen Tonbul’a göre, fiyat<br />

artışları bir bakıma yetersiz bile sayılabilir.<br />

“Rakip ülkelere baktığımızda<br />

özellikle Yunanistan’daki fiyat artışları<br />

oldukça yüksek. Biz kendi bünyemizde<br />

ayakları yere basan artışlar yaptığımız<br />

düşüncesindeyiz” diyor Tonbul.<br />

YABANCININ ‘UCUZ’ CENNETİ<br />

Türk lirasının değer kaybetmesi nedeniyle<br />

yabancı turistler için “ucuz” bir<br />

cennet haline gelen Türkiye’nin Avrupa’daki<br />

çoğu rakiplerine karşı 1-0 önde<br />

olduğu doğru. Fakat ülke vatandaşı için<br />

kendi ülkesinde tatil yapmanın bedeli<br />

oldukça ağır. Maliyetleri karşılayamayan<br />

yerli turist, bu yüzden, daha uygun<br />

fiyatlarla tatil yapabileceği vizesiz ülkeleri<br />

ve vizesiz yurtdışı turları tercih<br />

ediyor.<br />

Yurtiçinde ikamet edip başka ülkeleri<br />

ziyaret eden Türk vatandaşlarının<br />

harcamalarından oluşan turizm gideri,<br />

TÜİK verilerine göre geçen yılın aynı<br />

çeyreğine göre yüzde 110,5 artarak<br />

1 milyar 400 milyon 108 bin dolar oldu.<br />

Bunun 1 milyar 149 milyon 53 bin dolarını<br />

kişisel, 251 milyon 55 bin dolarını<br />

ise paket tur harcamaları oluşturdu.<br />

Yurtdışını ziyaret eden Türk vatandaşların<br />

sayısı 2022 yılı birinci çeyreğine<br />

göre yüzde 99 artarak 2 milyon 69 bin<br />

229 kişi oldu. Bunların kişi başı ortalama<br />

harcaması 677 dolar olarak gerçekleşti.<br />

Türk vatandaşının tatil için başka<br />

vizesiz ülkeleri tercih etmesinin iç pazar<br />

için yarattığı tehdidin boyutları ise<br />

iyi analiz edilmeli. ■<br />

ÜLKELERE GÖRE KIŞI<br />

BAŞI TURIZM GELIRI<br />

SIRALAMASI<br />

Kaynak: UNWTO<br />

ABD<br />

2 bin 658 dolar<br />

İngiltere<br />

2 bin 232 dolar<br />

Almanya<br />

Bin 108 dolar<br />

İspanya<br />

Bin 17 dolar<br />

İtalya<br />

890 dolar<br />

Fransa<br />

850-900 dolar<br />

Türkiye<br />

816 dolar<br />

Avusturya<br />

732 dolar<br />

Meksika<br />

731 dolar<br />

Yunanistan<br />

669 dolar<br />

OYA NARIN<br />

TTYD<br />

Yönetim Kurulu Başkanı<br />

FİNANSMAN OLANAKLARI<br />

GELİŞTİRMELİ<br />

Özellikle Akdeniz ve Ege’de, rezervasyonlar<br />

<strong>2023</strong> hedeflerimiz için doğru<br />

yolda olduğumuzu gösteriyor. İstanbul<br />

için de rezervasyonların seçim sürecinin<br />

ardından olumlu yönde gelişeceği<br />

beklentisi içindeyiz. Yatırımlara, turizmin<br />

geleceğine ve vizyonuna odaklanan<br />

TTYD için önceliğimiz 2033 Dönüşüm<br />

Senaryoları hedeflerimiz ve bu<br />

hedefleri de yukarı doğru revize ettik.<br />

2028 yılı için 100 milyon ziyaretçi<br />

ve 120 milyar gelir; 2033 yılı için ise<br />

109 milyon ziyaretçi ve yaklaşık 150<br />

milyar gelir hedefliyoruz. İşte bu orta<br />

ve uzun vadeli hedeflerimize ulaşmamız<br />

için yapmamız gereken yatırımlar,<br />

önümüzdeki dönüşüm senaryoları ve<br />

sağlamamız gereken destekler bizleri<br />

yeni dönemde heyecanlandıran gelişmeler.<br />

Antalya başta olmak üzere Akdeniz<br />

bölgemiz Rus ve Alman; Bodrum’un<br />

başı çektiği Ege bölgemiz İngiliz; İstanbul<br />

ve Kapadokya ise Rus, Alman,<br />

İranlı ve Çinli turistler tarafından<br />

öncelikle tercih ediliyor. Ayrıca Arap,<br />

Avrupa ve Uzakdoğu ülkeleri de önemli<br />

uluslararası ziyaretçi kaynaklarımız<br />

arasında yer alıyor. Ülkemizde turizmi<br />

hem coğrafi hem sezonsal hem de gelen<br />

ziyaretçi ülkeler açısından çeşitlendirmek<br />

üzere kapsamlı bir dönüşüm gerçekleştirmemiz<br />

gerekiyor.<br />

Turizmin henüz odaklanmadığı<br />

bölgelerimizin, tarihi ve doğal çekim<br />

alanlarını geliştirmeleri, merkezi ve<br />

yerel yönetimlerin ortaklaşa master<br />

planlar hazırlamaları ve bölgelerini<br />

eğitim, sağlık, alışveriş ve sosyal yaşam<br />

açısından 12 ay boyunca çekici ve nitelikli<br />

hale getirmeleri büyük önem taşıyor.<br />

Master planlar çerçevesinde yatırımların<br />

gerçekleştirilebilmesi için de<br />

turizm yatırımlarının anlamlı teşvik<br />

paketleri ile desteklenmesi, yatırımlara<br />

ve işletme faaliyetlerine yönelik<br />

finansman olanaklarının geliştirilmesi<br />

gerekiyor.<br />

Maliyet artışları kur baskısı ile<br />

fiyatları etkilemeye devam edebilir.<br />

Gerek konaklama gerekse enerji maliyetlerimizde<br />

beklenmedik artışlar söz<br />

konusu. Yerli ziyaretçilerimizin erken<br />

rezervasyon fırsatlarını kış aylarından<br />

mayıs sonuna kadar dikkatle takip etmeleri,<br />

daha uygun ekonomik şartlardan<br />

yararlanmaları için çok önemli. ■<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 41


MARKETING<br />

Söyleşi<br />

Atıştırmanın<br />

‘bilinçli’ hali<br />

Massimiliano<br />

Di Domenico<br />

MONDELĒZ INTERNATIONAL AVRUPA KURUMSAL<br />

VE KAMU İLIŞKILERI BAŞKAN YARDIMCISI<br />

Bilinçli atıştırma yaklaşımıyla<br />

atıştırmalık ürünlerin tadının<br />

farkındalıkla çıkarılması gerektiğini<br />

savunuyor Mondelēz. Tüketiciyi<br />

haz-pişmanlık sarmalından<br />

kurtarmayı ve tüketimden aldıkları<br />

keyfi artırmayı vaat eden bu<br />

yaklaşımı, kategori özelinde değişen<br />

tüketici beklentilerini ve Türkiye’nin<br />

şirketin büyüme stratejisindeki<br />

rolünü Mondelēz International<br />

Avrupa Kurumsal ve Kamu İlişkileri<br />

Başkan Yardımcısı Massimiliano<br />

Di Domenico’yla konuştuk.<br />

u SİMGE ŞENSES<br />

42 <strong>MediaCat</strong>


Avrupa pazarında atıştırmalık<br />

ürünlere yönelik talep nasıl bir<br />

eğri izliyor? Tüketim alışkanlıklarında<br />

ne gibi trendler göze<br />

çarpıyor?<br />

Atıştırmalıklara yönelik talebin yükseldiğini<br />

ve güçlü kalma eğiliminde<br />

olduğunu görüyoruz. Bu gibi tespitleri<br />

yapabilmek adına tüketici içgörülerini<br />

oldukça ciddiye alıyor ve düzenli<br />

olarak anketler gerçekleştiriyoruz.<br />

Binlerce tüketicinin tercihlerine ışık<br />

tutan önemli çıktıları, her yıl yayımladığımız<br />

State of Snacking Report’ta bir<br />

araya getiriyoruz. Şirket olarak bu anketlerin<br />

çok faydasını görüyoruz çünkü<br />

pazarlama stratejilerimizi belirlememize,<br />

tüketicinin beklentilerini daha<br />

iyi karşılamamıza yardımcı oluyorlar.<br />

Bu yılın ana bulguları da atıştırmalık<br />

pazarındaki talep artışını doğruluyor.<br />

Veriler, insanların hayatlarında atıştırmalıkların<br />

eşlik ettiği “küçük haz anları”na<br />

daha fazla yer verdiklerine işaret<br />

ediyor. Özellikle ilginç bulduğumuz<br />

noktalardan biri de atıştırmalıklara ilginin<br />

genç kuşakta çok daha yoğun olması.<br />

Bu bize geleceğe yönelik çalışmalarımız<br />

için iyi bir perspektif sunuyor.<br />

Bir diğer anlamlı veri, tüketicilerin<br />

yüzde 64’ünün günde en az bir öğününün<br />

yerini atıştırmalıklarla doldurmaya<br />

başlamış olması. Bu, pandemi<br />

döneminde izlemeye başladığımız bir<br />

eğilimdi fakat kalıcı hale geldiğini söylemek<br />

artık mümkün görünüyor. Bu<br />

da atıştırmalık tüketiminin insanların<br />

beslenme alışkanlıklarının önemli<br />

bir parçası olduğunu ve olmaya devam<br />

edeceğini açıkça gösteriyor.<br />

Öğün ikamesi olarak atıştırmalık<br />

tüketiminin yanı sıra tüketicilerin<br />

atıştırmalıkların besin<br />

değerlerine göz atma alışkanlığı<br />

geliştirdiği de göze çarpıyor.<br />

İkisi yakından ilişkili belki de.<br />

Mondelēz tüketicilerin yükselen<br />

sağlık bilincine nasıl yanıt<br />

veriyor?<br />

Ürün içeriklerimiz konusunda şeffaf<br />

ve net olmayı çok önemsiyoruz. Tüketicilerin,<br />

bizim “bilinçli atıştırma” olarak<br />

tanımladığımız şeyi anlamalarına<br />

yardımcı olmaya, bu konuda iletişim<br />

yapmaya özen gösteriyoruz. Bilinçli<br />

atıştırma, haz anlarını atıştırmalıklarla<br />

taçlandırırken farkındalığı elden<br />

bırakmamak anlamına geliyor. İstediğimiz<br />

şey çok basit: Tüketicilerin bir<br />

Mondelēz’de<br />

geridönüştürülebilir<br />

ambalaj oranı<br />

%<br />

97<br />

2025 hedefi<br />

%<br />

100<br />

2050’ye kadar kademeli<br />

olarak sıfır emisyon<br />

hedefleniyor.<br />

Türkiye’deki iki üretim<br />

tesisinden 50’den fazla<br />

ülkeye ihracat yapılıyor.<br />

parça atıştırmalığın tadını çıkarmaya<br />

karar verdiklerinde kendilerine “Bu<br />

atıştırmalığı neden şu an istiyorum”,<br />

“Bunu tüketmemin amacı nedir” gibi<br />

sorular sormaları. Bu farkındalığın,<br />

insanların kendilerine ayırdıkları özel<br />

anlardan ve ürünlerden aldıkları keyfi<br />

de artıracağına inanıyoruz.<br />

Sözünü ettiğiniz rapor, sürdürülebilirliğe<br />

de geniş bir yer ayırıyor.<br />

Mondelēz’in bu başlıktaki<br />

yol haritasını ve sizi en çok heyecanlandıran<br />

birkaç adımını<br />

kısaca paylaşabilir misiniz?<br />

Bu konuya ayrı bir parantez açtığınız<br />

için teşekkürler. Mondelēz olarak sürdürülebilirliği<br />

son derece ciddiye alıyoruz.<br />

Öyle ki, küresel stratejimizi üzerine inşa<br />

ettiğimiz üç sütuna (büyüme, uygulama<br />

ve kültür) dördüncü bir sütun olarak ekleyerek<br />

bu ilkeyi küresel stratejimizin<br />

ayrılmaz bir parçası haline getirdik.<br />

Sürdürülebilirliğe yönelik çalışmalarımızda<br />

öncelikli olarak en büyük<br />

etkiye sahip olduğumuz alanlara odaklanıyoruz.<br />

Bunlardan biri elbette içerik<br />

tedariki. Ürünlerimiz için tedarik<br />

ettiğimiz tüm bileşenlerin sorumlu bir<br />

şekilde elde edildiğinden emin olmak<br />

istiyoruz. Bunu sağlamak için hayata<br />

geçirdiğimiz önemli programlardan biri<br />

Cocoa Life. Adından da anlaşılabileceği<br />

üzere, çikolatalı ürünlerimizde kullanılan<br />

kakaonun kaynağına odaklanıyor.<br />

Bu kapsamda Gana, Brezilya ve Malezya<br />

gibi bölgelerde işbirliği içinde olduğumuz<br />

çiftçilerle dirsek teması halinde<br />

çalışıyor; onlarla deneyim, bilgi ve bilim<br />

paylaşımı yaparak tarım alanındaki yetkinliklerini<br />

geliştirmelerine yardımcı<br />

oluyoruz. Ayrıca yerel otoritelerle birlikte<br />

çocuk işçiliğinin önüne geçmek,<br />

bölgedeki çalışma koşullarını iyileştirmek<br />

üzerine de çalışmalar yapıyoruz.<br />

Bu tür işbirlikleriyle 200 binden fazla<br />

çiftçi ve ailesine dokunmayı başardık.<br />

Çikolata için ihtiyacımız olan kakaoyu<br />

da tamamen bu programlara dahil olan<br />

çiftçiler aracılığıyla sağlıyoruz.<br />

Bisküvi türevi ürünlerimizde kullanılan<br />

buğdayın ise en büyük kısmını<br />

Harmony Project isimli farklı bir proje<br />

aracılığıyla elde ediyoruz. Fransa’da az<br />

sayıda çiftçiyle başlattığımız projenin<br />

etki ağı bugün Avrupa genelinde genişlemeye<br />

devam ediyor. Bu proje kapsamında<br />

da çiftçilerle çok yakın çalışıyor,<br />

sürdürülebilir tarım süreç ve prosedürlerini<br />

teşvik ediyoruz.<br />

Öte yandan, bugün yüzde 97 olan<br />

geridönüştürülebilir ambalaj oranımızı<br />

2025’e kadar yüzde 100’e çıkarmak istiyoruz.<br />

Bu, basit gibi görünse de çok iddialı<br />

bir hedef. Aradaki yüzde 3’lük dilim küçük<br />

gibi algılansa da her bir puanlık artış<br />

ciddi ölçüde yatırım ve üretim düzeyinde<br />

çok fazla karmaşıklığın doğru yönetimini<br />

gerektiriyor. Bunun yanı sıra 2050’ye<br />

kadar üretime dayalı karbon ayak izimizi<br />

dengelemeyi, kademeli olarak sıfır emisyona<br />

ulaşmayı hedefliyoruz.<br />

Atıştırmalıklar üzerine konuşurken<br />

Z Kuşağı’ndan bahsetmemek<br />

olmaz. Gençlerle temas<br />

noktalarında ne tür yenilikler<br />

yapıyor Mondelēz?<br />

Z Kuşağı mevcut ve potansiyel müşterilerimizin<br />

çok önemli bir bölümünü<br />

oluşturuyor. Z ve Y Kuşağı’nın yüzde<br />

75’inin ürünlerimizin tüketimini artırdığını<br />

görüyoruz. Onlara ulaşmak<br />

adına sosyal medyayı oldukça aktif<br />

kullanıyoruz, bazı ülkelerde paketlerimizdeki<br />

karekodlarla onları etkileşime<br />

davet ediyoruz. Amacımız her zaman<br />

markalarımız, ürünlerimizin içerikleri<br />

ve kalitesi hakkında mümkün olduğunca<br />

fazla bilgiyi onlarla paylaşmak. <br />

Mondelēz’in büyüme stratejisinde<br />

Türkiye’nin rolünü konuşarak<br />

bitirelim. Türkiye şirket<br />

açısından stratejik olarak nasıl<br />

bir noktada konumlanıyor?<br />

Türkiye -özellikle ihracat alanında- bizim<br />

için çok önemli bir pazar. Ülke genelindeki<br />

iki üretim tesisimizde yaklaşık<br />

bin 400 kişiye istihdam sağlıyoruz.<br />

Çikolata ve fırınlanmış atıştırmalıklar<br />

yoğun ilgi görse de en çok öne çıkan<br />

iki kategori sakız ve şeker. Türkiye’yi<br />

bu ziyaretimde sakız ve şeker üretimi<br />

yapan tesislerden birini ilk kez ziyaret<br />

etme şansı buldum ve açıkçası çok etkilendim.<br />

Yalnızca Türklerin nam saldığı<br />

özelliklerden biri olan misafirperverliklerinden<br />

değil, profesyonellikleri<br />

ve özverilerinden de. O tesisten başta<br />

ABD olmak üzere 50’den fazla ülkeye<br />

ihracat yapıyoruz hatta bazı ürünlerin<br />

tamamı ABD’ye gönderiliyor.<br />

İlerleyen dönemde de odaklandığımız<br />

üç ana alan olan çikolata, bisküvi<br />

ve fırınlanmış atıştırmalıklar kategorilerinde<br />

büyümemizi sürdürmeyi;<br />

Türkiye’deki gibi çok güçlü olduğumuz<br />

sakız ve şeker kategorilerini ise desteklemeye<br />

devam etmeyi planlıyoruz. ■<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 43


MARKETING<br />

90’ların istilası<br />

90’ların sonu 2000’lerin başında popüler<br />

kültürde hayli yaygın olan Y2K estetiği,<br />

sosyal medya ahalisinin yeni kombin ilhamları<br />

için 80, 90 ve 2000’li yılların moda anlayışına<br />

sarılmasına bakılırsa hiçbir yavaşlama<br />

emaresi göstermiyor. Milenyum Kuşağı ve X<br />

Jenerasyonunun çeşitli yaratıcı yollarla lise<br />

modasını geri getireceğini kim bilebilirdi ki?<br />

Bu gelişmelerden hareketle, bugünle olan<br />

bağlantısını koruyan bazı nostaljik markaların<br />

yolculuklarına bakalım.<br />

u ANDREA BUZZI<br />

ÇEVIRI: TUĞBA ÖZÖĞRETMEN<br />

BIRKENSTOCK<br />

“En rahat çirkin” sandaletler tam manasıyla<br />

geri döndü. Birkenstock 1774<br />

yılında kurulmuş bir Alman ayakkabı<br />

markası. Şirket aslen ortopedik ayakkabılar<br />

üretiyordu ancak 60’ların<br />

sandaletleri, hippie’ler ve karşı kültür<br />

hareketleri arasında popüler olmaya<br />

başladı. Son yıllarda ise markanın<br />

akıllıca bir hamle yaparak, Valentino<br />

ve Rick Owens gibi ünlü tasarımcılarla<br />

işbirlikleri yaptığı (ve sürdürülebilirlik<br />

odaklı) ve sınırlı sayıda satışa sunulan<br />

özel koleksiyonlar yarattığı görülüyor.<br />

Bu renkli modeller artık Instagram’da<br />

son derece popüler ve moda tutkunlarının<br />

ayaklarında görülüyor.<br />

CHAMPION<br />

Champion 1919 yılında kurulmuş ve<br />

90’lar modasının önemli bir unsuru<br />

haline gelmiş bir marka. Bunda belki de<br />

o dönem NBA’deki 27 takımın birden<br />

resmi giyim tedarikçisi olmasının payı<br />

vardır. Marka 90’lar ve 2000’ler spor<br />

giyiminin canlanmasıyla birlikte Z Jenerasyonu<br />

arasında yeniden “rahatlık<br />

ve sportiflik” iddiasını konuşturmaya<br />

başladı. Marka aynı zamanda, İsviçreli<br />

lüks moda markası Vetements ile yaptığı<br />

prestijli işbirlikleriyle de merak<br />

uyandırdı. Mazhar olduğu ilginin altında<br />

Super Mario Bros., Stranger Things,<br />

Harley-Davidson ve Beastie Boys gibi<br />

işbirlikleri de var.<br />

CONVERSE<br />

1917 doğumlu Converse, hiçbir zaman<br />

çok uzağa gitmeyen ancak yıllar içinde<br />

düşüş ve yükselişlere sahne olan bir<br />

marka. Converse ayakkabıları 90’lı yıllarda<br />

salaş giyim tarzının sembolüydü<br />

ta ki dişli rakibi Nike 2003 yılında gelip<br />

kendisini satın alana kadar… Bu yeni<br />

çatı altında Converse “old skool stil”e<br />

sarılmaya devam etti.<br />

FILA<br />

Fila 1911 yılında hayat bulan İtalyan bir<br />

spor giyim markası. Aslen tenis giyim<br />

ürünleriyle bilinen şirket, 90’lı yıllara<br />

gelindiğinde hip-hop ve sokak modasına<br />

hitap ederek popülerliğini artırdı.<br />

Ancak markanın geri dönüşü, Japon bir<br />

girişimcinin onu devralmasıyla yaşandı.<br />

Fila da geçtiğimiz yıllarda Fendi ve<br />

Jason Wu gibi lüks markalarla işbirlikleri<br />

gerçekleştirdi.<br />

FIORUCCI<br />

1967’de kurulan İtalyan moda markası<br />

aslen eğlenceli ve renkli tasarımlarıyla<br />

bilinse de asıl popülerliğini 70’li ve<br />

80’li yıllarda disco ve punk alt kültürleri<br />

arasında kazandı. Markanın 2017<br />

yılında relansmanını yapan Stephen<br />

ve Janie Schaffer’ın sayesinde Fiorucci,<br />

sosyal medya ve popüler kültürde yer<br />

edinmeye, bu sayede de yeni bir tüke-<br />

44 <strong>MediaCat</strong>


NASIL GERİ<br />

DÖNEBİLDİLER?<br />

tici jenerasyonu arasında konuşulmaya<br />

başladı.<br />

LEVI’S<br />

Levi’s’ın geçtiğimiz birkaç yılda sürdürülebilirliği<br />

ve birkaç ana ürününe<br />

odaklanma stratejisini sahiplenerek<br />

yeniden canlandığını söylemek mümkün.<br />

Marka vintage denim talebinden<br />

faydalanarak, ikonik 501 jean’inin versiyonlarını<br />

tüketiciye sundu ve bunda<br />

Vetements gibi tasarımcı işbirlikleri de<br />

rol oynadı. Markanın epik geri dönüşünün<br />

altında multi-milyon-sterlinlik<br />

inovasyon laboratuvarı ve yenilenen<br />

koleksiyonları ve bir kullanıcısının<br />

“Başka jean’leri giyersin, Levi’s ile yaşarsın”<br />

sözlerinden ilham alan “Live in<br />

Levi’s” kampanyasının izleri de var.<br />

REEBOK<br />

Reebok uzun yoldan geldi zira kimse<br />

Gigi Hadid ve Victoria Beckham’ın<br />

ayaklarında bir gün Reebok göreceğini<br />

düşünmezdi. 1958 yılında kurulan<br />

İngiliz spor giyim markası aslen spor<br />

ayakkabıları ve giyim ürünleriyle bilinirken,<br />

1983 yılında tanıttığı “Classic”<br />

sneaker’ları imza haline geldi. Kısa süre<br />

önce Authentic Brands Group tarafından<br />

satın alınan Reebok’ı fitness influencer’larıyla<br />

yaptığı işbirlikleriyle ve<br />

Club C gibi yeni koleksiyon ürünleriyle<br />

görüyoruz. ■<br />

Bu markalar yeni jenerasyonları<br />

kendilerine çekmek için sahip<br />

oldukları miras ve tarihten<br />

faydalandılar. Ayrıca bazı<br />

ortaklıklardan bahsetmek de<br />

mümkün.<br />

Nostalji: Çoğu geçmişte popüler<br />

olan bu markaların tüketicileri<br />

bugünlerde nostalji arayışındalar<br />

ve geçmiş stillerin özlemini<br />

çekiyorlar. Bu da 90’lar gibi yılların<br />

vintage ve retro stilleri üzerinde,<br />

yeni ve sürdürülebilir bir ilgi<br />

kaynağı oluşturuyor.<br />

Sürdürülebilirlik: Çevre bilinci<br />

daha gelişmiş hale gelen tüketici<br />

“daha yeşil” ilkelere sahip<br />

markalara öncelik vermeye<br />

başladı. Örneğin Birkenstock<br />

ve Levi’s sürdürülebilirliği<br />

sahiplenerek onu kimliklerinin<br />

odağında konumlandırdılar.<br />

Athleisure: Şık ve spor giyimi bir<br />

arada bulunduran “athleisure”<br />

modası, Champion ve Reebok gibi<br />

markaların geri dönüşünde kilit rol<br />

oynadı. Bu markalar “günlük ama<br />

havalı” görünüm için örnek teşkil<br />

eden rahat ancak modaya uygun<br />

ürünlerle öne çıktılar.<br />

İşbirlikleri: Ünlü tasarımcı ve<br />

sanatçılarla yapılan işbirlikleri<br />

hem ürünlerin bir furyaya<br />

dönüşmesine hem de onları daha<br />

çekici hale getirmeye yarıyor.<br />

Diğer marka ve tasarımcılarla<br />

işbirliği içinde hazırlanan sınırlı<br />

sayıda koleksiyonlar, ayrıcalıklı<br />

olma hissini kuvvetlendirirken<br />

talebi artırıyor.<br />

Sosyal medya: Bu geriş dönüş<br />

hikâyelerinin önemli bir parçası<br />

da sosyal medya. Güçlü<br />

sosyal kimlikler ve gençlerle<br />

kurulan bağlar, markaların<br />

yeni tüketicilere ulaşmalarını<br />

sağlarken, sadık topluluklar<br />

yaratmalarına da imkân tanıyor.<br />

Markalama ve marketing:<br />

Bahsi geçen markaların çoğu<br />

yeniden markalama ve pazarlama<br />

faaliyetleri sayesinde küllerinden<br />

doğdu. Bu durum tüketicilerin<br />

algılarını değiştirmeye yardımcı<br />

olurken, zihinlerde daha modern<br />

ve daha kuvvetli, anlamlı bağlara<br />

sahip bir imaj yaratmalarını<br />

sağladı. ■<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 45


ADVERTORIAL<br />

Türkiye’nin<br />

eğlence<br />

markası<br />

Türkiye’nin turizm<br />

potansiyelini döviz<br />

girdisi olarak<br />

artırmayı hedefleyen<br />

Vialand, 10’uncu<br />

yılını kutlarken dört<br />

yeni partner ajans<br />

ile yurtiçi, yurtdışı<br />

pazarlama ve iletişim<br />

faaliyetlerine hız<br />

verdi.<br />

Ş. FIRAT KEÇILI<br />

Gürsoy Grup Kurumsal İletişim<br />

ve Pazarlama Direktörü<br />

T<br />

ürkiye’de ve dünyada yedi<br />

sektörde birçok şirketiyle<br />

hizmet veren Gürsoy<br />

Holding tarafından 2013<br />

yılında 600 milyon Euro yatırımla hayata<br />

geçirilen Vialand, 10’uncu yılını<br />

kutlarken yatırımlarını artırarak büyümeye<br />

devam ediyor. Yıllık 1 milyonu<br />

aşan, alışveriş caddeleriyle toplamda<br />

13 milyonu aşkın yerli ve yabancı ziyaretçinin<br />

uğradığı eğlence ve yaşam<br />

merkezi Vialand binlerce çalışanıyla<br />

hizmet veriyor.<br />

Pandemi sonrası tekrar eski günlerine<br />

dönmeye başlayan eğlence ve turizm<br />

sektöründeki önemli markalardan<br />

biri olan Vialand, yıl başında açtığı<br />

dört ajans konkuruyla yurtiçi ve yurtdışı<br />

pazarlama faaliyetlerindeki agresif<br />

hedeflerinin ilk adımını attı. Ülkemizdeki<br />

turizm potansiyelini döviz girdisi<br />

olarak artırmayı hedefleyen Vialand,<br />

pandemi döneminde tema park içerisinde<br />

yaptığı yeni eğlence üniteleriyle,<br />

<strong>2023</strong> yılında Avrupa standartlarında<br />

30’dan fazla üniteyle ziyaretçilere keyifli<br />

anlar yaşatmaya devam ediyor.<br />

2024 yılı için ise şimdiden interaktif<br />

yeni ünitelerin yatırımlarıyla park<br />

içerisindeki alternatif eğlence ünitelerinin<br />

sayısını artırmaya devam etme<br />

kararı alarak büyümeye devam ediyor.<br />

MARKALAŞAN İSTANBUL’UN<br />

ÖNCÜ TEMSİLCİSİ<br />

Vialand’in, Türkiye’de tema park, alışveriş<br />

merkezi ve otel konseptiyle bir<br />

ilk olduğunu belirten Gürsoy Grup<br />

Kurumsal İletişim ve Pazarlama Direktörü<br />

Ş. Fırat Keçili, yeni dönem<br />

pazarlama hedeflerini aktardı. Keçili,<br />

Vialand’in yeni dönem hedeflerini<br />

“10’uncu yaşımızı kutladığımız bu yıl<br />

iletişimde daha da güçlü ve agresif olabilme<br />

adına tazelenme dönemine girerek<br />

dört yeni partner ajans ile anlaştık.<br />

Yurtiçi ve yurtdışı faaliyetlerimizde<br />

kreatif & sosyal medya, medya planlama,<br />

halkla ilişkiler, performans ajanslarımızla<br />

yeni bir dönemin temellerini<br />

atmaya başladık” şeklinde özetledi.<br />

“TÜİK verilerine baktığımızda,<br />

turizm gelirlerimizin geçen yılın aynı<br />

çeyreğine göre yüzde 32,3, ziyaretçi sayımızın<br />

ise geçen yılın aynı çeyreğine göre<br />

yüzde 26,8 artış gösterdiği bir dönemde<br />

ana yatırımcımız Gürsoy Holding’in<br />

gücü ve desteğiyle binlerce çalışanımıza<br />

iş imkânı sağlarken, ülkemizin döviz gelirine<br />

yönelik çok ciddi bir lokomotif olmanın<br />

gururunu sürdürerek çabalarımızı<br />

çok daha ileri seviyelere taşıma gayreti<br />

içerisinde olacağız” diyen Keçili, şehirlerin<br />

markalaşmasında turizm markalarının<br />

hayati önemine vurgu yaparak ülkemizin<br />

global çapta bilinirliği olan marka<br />

sayısını hızla artırma adına pazarlama<br />

profesyonellerine tahmin edilenden çok<br />

daha fazla görev düştüğünün ve bunun<br />

milli bir mesele olduğunun altını çizdi.<br />

Ş. Fırat Keçili, İstanbul gibi harika bir<br />

şehrin tarih, kültür, medeniyet, gastronomi<br />

gibi tercih nedenlerinin arasına hızla<br />

eğlence markası Vialand’in girmesi için<br />

agresif adımlar atacaklarını vurguladı. ■<br />

46 <strong>MediaCat</strong>


MARKETING<br />

Tavsiye Endeksi<br />

Hızlı servis<br />

restoranları<br />

FikriMühim’in <strong>MediaCat</strong> için hayata geçirdiği<br />

Tavsiye Endeksi bu ay, hızlı servis restoranlarının<br />

tavsiye karnesini çıkarıyor. En sık satın alınan<br />

markalar üzerinden yapılan değerlendirme, beş ayrı<br />

alt kategoriye odaklanıyor.<br />

BURGER<br />

En sık tükettiğiniz burger markasını<br />

tanıdıklarınıza/akrabalarınıza ne derece<br />

tavsiye edersiniz?<br />

PİZZA<br />

En sık tükettiğiniz pizza markasını tanıdıklarınıza/<br />

akrabalarınıza ne derece tavsiye edersiniz?<br />

Arby’s<br />

%36 %26<br />

Popeyes<br />

KFC<br />

Papa John’s<br />

%26<br />

Sbarro<br />

Domino’s<br />

%19 %21 %18<br />

ÇİĞKÖFTE<br />

En sık tükettiğiniz çiğköfte<br />

markasını tanıdıklarınıza/<br />

akrabalarınıza ne derece tavsiye<br />

edersiniz?<br />

Komagene %41<br />

Meşhur Adıyaman<br />

Ömer Aybak%30<br />

Oses %19<br />

PİDE & LAHMACUN<br />

En sık tükettiğiniz lahmacun/<br />

pide markasını tanıdıklarınıza/<br />

akrabalarınıza ne derece<br />

tavsiye edersiniz?<br />

Pidem<br />

27<br />

Dayı Kürek<br />

Lahmacun<br />

Sampi<br />

21 20<br />

KOKOREÇ<br />

En sık<br />

tükettiğiniz<br />

kokoreç<br />

markasını<br />

tanıdıklarınıza/<br />

akrabalarınıza<br />

ne derece<br />

tavsiye<br />

edersiniz?<br />

Şampiyon<br />

34<br />

Midyeci<br />

Ahmet<br />

Mercan<br />

32 22<br />

Not: Tavsiye Endeksi Araştırması, FikriMühim tarafından <strong>MediaCat</strong> için 10-17 Mayıs <strong>2023</strong> tarihleri arasında, Türkiye’nin 12<br />

bölgesinde 81 ilde online görüşme tekniği kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Türkiye temsili 1000 kişi ile yapılan araştırma, her<br />

kategoride “tüketmem” diyenler çıkarılarak raporlanmıştır. Sıralama, en sık satın alınan üç marka gözetilerek yapılmıştır.<br />

48 <strong>MediaCat</strong>


MARKETING<br />

Söyleşi<br />

Ön safların<br />

3 prensibi<br />

Conny Braams<br />

UNILEVER CHIEF DIGITAL &<br />

COMMERCIAL OFFICER<br />

Geçtiğimiz yıl Unilever’deki unvanı, şirketin<br />

pazarlamaya yaklaşımı doğrultusunda<br />

değişen Conny Braams ile birlikteyiz.<br />

Yakın dönemde Ön Saflarda Ol pazarlama<br />

yaklaşımını duyuran Unilever’in bu<br />

kapsamda benimsediği üç prensibin marka<br />

operasyonlarına yansımasını anlatan<br />

Braams, marka amacının iyi bir değer<br />

önerisinin yerini alamayacağı görüşünde.<br />

u ARZU NILAY KOCASU<br />

50 <strong>MediaCat</strong><br />

Nisan 2022 itibarıyla “Unilever Chief<br />

Digital & Commercial Officer” unvanını<br />

aldınız. “Marketing”ten “Commercial”a<br />

geçişin ardındaki motivasyon<br />

neydi? Bu geçişle birlikte<br />

sorumluluk alanlarınızda somut değişiklikler<br />

oldu mu?<br />

Unilever’deki “Chief Digital and Marketing<br />

Officer” rolüm “Chief Digital and Commercial<br />

Officer” olarak değişti. “Commercial”<br />

pazarlama ve satışı kapsıyor. Dolayısıyla,<br />

pazarlamayı bırakmadık, satışı ekledik. Unilever’in<br />

uçtan uca dijital dönüşümünden, büyüme<br />

fırsatlarını azami seviyeye çıkarmak<br />

için dünya genelindeki pazarlama ve satışlarından<br />

sorumluyum.<br />

İnsanların yaşamlarının hızlandırılmış<br />

bir biçimde dijitalleşmesi tüketicilerin yaşa-


ma, oynama ve alışveriş yapma biçimlerinin<br />

yanı sıra müşterilerimizin büyüme<br />

biçimini de değiştirdi. Amazon<br />

gibi ticaret kanalları medya kanalına,<br />

Instagram gibi medya kanalları ise ticaret<br />

kanalına dönüştü. Bu geçişgenlik<br />

pazarlama ile satış arasındaki çizginin<br />

de incelmesine neden oluyor. Pazarlama<br />

ile satışı birleştirerek aynı anda<br />

hem marka inşa etmek hem satış dönüşümü<br />

sağlamak ve aynı kanallardan<br />

hem uzun hem kısa vade pazarlama ve<br />

satış hedefi tutturmak konularında<br />

kendimizi en doğru yerde konumlamış<br />

oluyoruz: İlk akla gelen, ilk bulunan ve<br />

sepete ilk atılan ol.<br />

Unilever 2021’de pazarlama<br />

yaklaşımını değiştirerek üç<br />

prensip üzerine kurulu yeni bir<br />

pazarlama felsefesi açıkladı.<br />

Şirket bu prensipleri nasıl belirledi<br />

ve siz, bunları operasyonlarınızda<br />

nasıl uyguluyorsunuz?<br />

Pazarlama alanındaki yeni yaklaşımımız<br />

Ön Saflarda Ol’u duyurduk. Felsefemizin<br />

temelinde üç prensip var: “Hakiki<br />

ol” -tüketici ihtiyaçlarını gidermek<br />

için veri ile empatiyi harmanla, “iyilik<br />

yap” -insanlar ve gezegen için olumlu<br />

aksiyonlar al ve “kaçınılmaz ol” -kültürde<br />

öne çık ve kolayca satın alınabilir<br />

ol.<br />

Ön Saflarda Ol dünyaya bakışımızı,<br />

tüketicilerimizin ihtiyaçlarını anlamlandırma<br />

şeklimizi ve bu ihtiyaçlara<br />

gerek insanların gerek gezegenin yararına<br />

olacak şekilde yanıt vermek için<br />

marka ve ürünlerimizi kullanma yöntemimizi<br />

tanımlıyor. Türkiye’de bu<br />

felsefenin nasıl hayat bulduğuna örnek<br />

teşkil edecek pek çok iyi örnek var. Elidor<br />

bunlardan biri. Elidor, “hakiki ol”<br />

prensibiyle, işe hayallerine ulaşmak<br />

isteyen genç kadınların karşı karşıya<br />

kaldıkları engellerin neler olduğunu<br />

anlamakla başladı. Eğitim ve sınırlı cinsiyet<br />

normları en büyük engellerdi. Bu<br />

nedenle marka, “iyilik yap” prensibiyle,<br />

TOG ve Udemy ile işbirliği yaparak<br />

onbinlerce kadına burs ve Udemy’nin<br />

online kurslarına indirimli erişim sağladı.<br />

“Kaçınılmaz ol” prensibiyle Ebrar<br />

Karakurt’un yer aldığı ve çok geniş bir<br />

kesime nüfuz eden Kendi Yolumuzda<br />

F<br />

Amaç ve<br />

sürdürülebilirlik<br />

kol kola ilerlese<br />

de bu ikisi<br />

sıklıkla birbirine<br />

karıştırılıyor. Amaç<br />

ile sürdürülebilirlik<br />

aynı şey değil.<br />

Sürdürülebilirlik<br />

değer zincirimizin<br />

tamamına işlemiş<br />

bir kavram. Amaç<br />

ise marka inşası<br />

için yapılmış<br />

bir pazarlama<br />

tercihidir.<br />

kampanyamızı başlattık; hayallerinin<br />

peşinden giden rol modellerin ilham<br />

verici hikâyelerine odaklanarak özgüven<br />

ve herkesin hayallerine ulaşabileceği<br />

fikrini aşıladık.<br />

Bir diğer örnek ise Cif #TemizkenGüzel.<br />

Cif pek çok insan için “temizliğin<br />

mutlulukla bir ilgisi olduğu”<br />

içgörüsüne ulaştı ve şehrin temizlenmesine<br />

yardım etmek amacıyla İBB ile<br />

işbirliğine gitti. Yaya altgeçitlerinden<br />

Boğaz’daki atıkların toplanmasına varıncaya<br />

kadar geniş ölçekte bir temizlik<br />

yapan marka, iletişiminde #Temizken-<br />

Güzel etiketini öne çıkardı.<br />

“Amaç iyi bir değer önerisini<br />

ikame edemez” diyorsunuz. Bir<br />

pazarlama lideri olarak amacı<br />

nasıl tanımlarsınız?<br />

Performans odaklı ilerliyoruz ve amaç,<br />

performans odaklılığın bileşenlerinden<br />

biri. Amacı olan markalar hem değeri<br />

hem de değerleri teslim edebilmeli.<br />

“Değer”den kastım, üst düzey ürünleri<br />

doğru fiyatlardan sunabilmek. Yüksek<br />

enflasyon dönemlerinden geçtiğimiz<br />

bugünlerde iyi değerin önemi gitgide<br />

artıyor. “Değerler”den kastım ise insanların<br />

önemsedikleri konularda bir<br />

bakış açısına sahip olmak ve aksiyon<br />

almak. Ortada iyi bir değer önerisi olmadığı<br />

müddetçe, değerler oyuna dahil<br />

olamaz.<br />

Amaç ve sürdürülebilirlik kol kola<br />

ilerlese de bu ikisi sıklıkla birbirine karıştırılıyor.<br />

Amaç ile sürdürülebilirlik<br />

aynı şey değil. Sürdürülebilirlik değer<br />

zincirimizin tamamına işlemiş bir kavram.<br />

Amaç ise marka inşası için yapılmış<br />

bir pazarlama tercihidir. Elbette,<br />

marka amacını doğru belirlemek her<br />

zaman kolay değil. Markanın ve ürününün<br />

gerçekliğinin ve kategorisinin<br />

faydalarının arkasında durması lazım.<br />

Ardından, hizmet verdiği insanlar için<br />

önemli olan konularda sesini çıkarabilmek<br />

için aksiyon almalı.<br />

Belirsiz zamanlarda yaşıyoruz.<br />

Markalar ve insanlar önlerini<br />

görmekte zorlandıkları kriz dönemlerinde<br />

gidecekleri yolu<br />

nasıl belirlemeli?<br />

Tam da böyle anlarda, ekonomik kriz<br />

ve doğal afet dönemlerinde, bizim gibi<br />

iş dünyası insanlarının, markalarımızın<br />

ve işletmelerimizin çözüm üretilmesine<br />

yardımcı olmak için nasıl bir<br />

rol üstlenebileceğini sorgulamamız<br />

gerekiyor. Örneğin, Türkiye’deki deprem<br />

felaketlerinin hemen akabinde,<br />

ekibimiz depremden etkilenen yerlere<br />

içinde yiyecek, su, hijyen ürünleri ve<br />

kışlık kıyafetlerin bulunduğu 50’den<br />

fazla yardım TIR’ı ulaştırdı. Şeflerimiz<br />

günde 30 binden fazla öğün dağıttı ve<br />

bölgedeki insanlara geçici birer barınak<br />

sağlamak adına 70 çadır ve 19 konteyner<br />

yolladık.<br />

Bu ivedi yardımın ötesinde, Türkiye’deki<br />

markalarımız bölge halkının<br />

ihtiyaçlarını gidermek için çalışıyor.<br />

Elidor binlerce insana şampuan tedarik<br />

ederken, OMO çocuklar için konteyner<br />

kentlerindeki geridönüştürülmüş<br />

plastiklerden oyun parkları inşa<br />

ediyor. Knorr, depremden kurtulanlar<br />

için besin değeri yüksek bir çorba formülü<br />

geliştirdi. Domestos ve Cif ise pek<br />

çok konteyner kentine hijyen desteği<br />

sağlıyor.<br />

Çevre konusuna gelince… İklim değişikliği<br />

kapsamındaki hedeflerimizi<br />

gerçekleştirmek için atacağımız adımları<br />

paydaşlarımıza duyurmak amacıyla<br />

2021 yılında İklim Geçiş Eylem Planı’mızı<br />

yayımladık.<br />

Yaklaşımımız toplumda etki yaratmak<br />

amacıyla operasyonlarımız,<br />

değer zincirimiz, markalarımız ve işimiz<br />

çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz<br />

aktiviteleri kapsıyor. Bugün insanlar<br />

bize daha sürdürülebilir bir hayat istediklerini<br />

ancak bunu kendileri için<br />

zorlaştıran engeller olduğunu söylüyorlar.<br />

Bu nedenle, insanları sürdürülebilir<br />

tercihlerde bulunmaya iten<br />

motivasyonu daha iyi anlayabilmek<br />

için pazarlama, teknoloji ve sürdürülebilirliğin<br />

kesiştiği noktayı bulmaya<br />

çalışıyoruz.<br />

İnsanların sürdürülebilirlik konusundaki<br />

bilgi kaynaklarını keşfetmeye;<br />

onların daha sürdürülebilir davranışlar<br />

benimsemelerine önayak olan mesajlaşma,<br />

etkileşim çözümleri ile ödül<br />

sistemlerini anlamaya çalışıyoruz. Yalnızca<br />

Unilever markalarının değil tüm<br />

markaların tüketiciler ile sürdürülebilir<br />

tercihler arasında köprü kurmaya<br />

yardımcı olmasını istiyoruz. ■<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 51


FİNANS<br />

SEKTÖRÜNÜN<br />

EN İYİLERİ İÇİN<br />

5 yıldır finans dünyasındaki<br />

inovasyonu ve yaratıcılığı<br />

ödüllendiren<br />

Sardis Awards, yenilenmiş kategorileriyle<br />

katılımcılarını bekliyor.<br />

/sardisawards /sardisawards /sardisawards #Sardis23


KATEGORİLER<br />

A İNOVASYON<br />

• Ürün ve Hizmet İnovasyonu<br />

• Kurumsal Dönüşüm İnovasyonu<br />

• Ekosistem Geliştiren İşbirlikleri<br />

• En Yenilikçi Hızlandırma ve<br />

Kuluçka Programları<br />

• Özel Hedef Kitlelere Yönelik İnovasyon<br />

• Sürdürülebilirlik Odaklı İnovasyon<br />

B VERİ<br />

STRATEJİLERİ<br />

• Veriye Dayalı İnovasyon<br />

• Müşteri Deneyimi<br />

• Kişiselleştirilmiş<br />

Finans Önerileri<br />

C TEKNOLOJİNİN<br />

YENİLİKÇİ KULLANIMI<br />

• Yapay Zeka<br />

• Blockchain<br />

• Bulut Tabanlı Teknolojiler<br />

• Ses Teknolojileri<br />

• Siber Güvenlik Uygulamaları<br />

• En Başarılı Banka & Fintech İşbirliği<br />

D YARATICILIK<br />

YARATICI İLETİŞİM<br />

• En İyi Entegre Kampanya<br />

• En İyi Kurumsal İmaj Filmi<br />

• En İyi Özel Gün Filmi<br />

• En İyi Kampanya Filmi<br />

• En İyi Yaratıcı Ünlü Kullanımı<br />

• En İyi Açıkhava Çalışması<br />

• En İyi Basın İlanı<br />

KURUMSAL İLETİŞİM<br />

• En İyi İç İletişim Çalışması<br />

• En İyi İtibar Yönetimi<br />

• En iyi Lansman / Re-lansman<br />

• En Özgün İçerik Üretimi<br />

• En İyi Etkinlik Yönetimi<br />

• En İyi Kurumsal Rapor<br />

• En İyi Entegre Kurumsal İletişim<br />

DİJİTAL PAZARLAMA<br />

• En İyi Sosyal Medya Kampanyası<br />

• En İyi Online/Offline Entegrasyonu<br />

• En İyi Performans Pazarlaması<br />

Uygulamaları<br />

• En İyi Website/Mikrosite<br />

• En İyi Mobil Uygulama<br />

• En Yeni Dijital Fikirler<br />

E POZİTİF SOSYAL ETKİ<br />

• Toplumsal Sosyal Sorumluluk<br />

• Çevresel Sosyal Sorumluluk<br />

• Ekonomik Sosyal Sorumluluk<br />

• Toplumsal Cinsiyet Eşitliği<br />

• Sosyal İnovasyon<br />

• Kültür/Sanat İştirakleri ve Faaliyetleri<br />

• Sponsorluk<br />

PROJE UYGULAMA DÖNEMİ: 25 Ağustos 2022 – 25 Ağustos <strong>2023</strong><br />

BAŞVURU DÖNEMİ: 05 <strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> – 25 Ağustos <strong>2023</strong><br />

ONLINE JÜRİ DEĞERLENDİRMESİ: 4 Eylül <strong>2023</strong> – 13 Eylül <strong>2023</strong><br />

JÜRİ DEĞERLENDİRME TOPLANTISI: 15 Eylül <strong>2023</strong><br />

ÖDÜL TÖRENİ:<br />

26 Eylül <strong>2023</strong><br />

Ayrıntılı bilgi ve başvuru için: sardisawards.com<br />

sardis@kapital.com.tr


KAPAK<br />

#PostAI<br />

54 <strong>MediaCat</strong>


Geçtiğimiz yılın sonuna kadar yapay zekâ, konuyu az çok takip eden<br />

pek çok kişi için büyük veriden anlam çıkarmak, bu veriyi kullanarak<br />

gerçek zamanlı aksiyonlar alacak sistemler tasarlamak için bir araçtı.<br />

ChatGPT’nin hayatımıza girdiği Kasım 2022’den bugüne kadar geçen<br />

altı ayın sonunda, yapay zekâ, artık hemen herkesin iş süreçlerinin<br />

bir parçası. Gündelik hayatlarda gitgide yerleşikleşse de yapay<br />

zekânın tüm sırlarına vakıf olmak ve onun ileride nelere kadir olacağını,<br />

yeteneklerinin kitleleri ve farklı toplumsal kesimleri nasıl etkileyeceğini<br />

kestirmek için ise biraz daha zamana ihtiyaç var. u ARZU NILAY KOCASU<br />

ekânın yapay olanına<br />

karşı içimizde<br />

Z<br />

beliren şüphenin<br />

arkasında aslında<br />

yüzlerce yıllık bir<br />

soru yatıyor: Bilinç<br />

nedir? Zekâyı hep bilinçli olmanın bir<br />

parçası olarak kabullenme; tam olarak<br />

ne olduğunu tarif edemediğimiz,<br />

kimilerine göre varlığı dahi tartışmalı<br />

olan bu mefhumla ilişkilendirme<br />

eğilimindeyiz. İki olgu arasında bir<br />

korelasyon kuruyor, bilincin ancak<br />

“belirli” bir zekâ düzeyiyle birlikte ortaya<br />

çıkabileceğine inanıyoruz. Eğer<br />

bu doğruysa, önü alınamaz bir hızla<br />

ilerleyen yapay zekâ çalışmalarının<br />

yakında bu düzeyi bizim için tanımladığı<br />

hatta bilincin bilinen tüm tanımlamalarına<br />

güncelleme getirdiği bir<br />

gelecek çok uzak görünmüyor.<br />

Geçtiğimiz yılın sonuna kadar yapay<br />

zekâ, konuyu az çok takip eden<br />

pek çok kişi için büyük veriden anlam<br />

çıkarmak, bu veriyi kullanarak gerçek<br />

zamanlı aksiyonlar alacak sistemler<br />

tasarlamak için bir araçtı. Siri ve Alexa<br />

gibi, son kullanıcının doğrudan karşılaştığı<br />

biçimleri ise çoktan gözden<br />

düşmeye başlamış, artık neredeyse sıkıcı<br />

kabul edilen bir konuydu. Sosyal<br />

medyada önümüze çıkan ve olsa olsa<br />

bir kedi ya da köpeğin amorf rüyalarını<br />

andıran görselleri eğlenceli bulurken,<br />

beraberindeki #stablediffusion<br />

ya da #midjourney gibi etiketlere çok<br />

önem atfetmiyor, ne olduklarını pek<br />

de merak etmiyorduk.<br />

Konuyu daha yakından ve heyecanla<br />

takip eden bilişim teknolojileri<br />

akademik çevrelerinde ise bakış açısı,<br />

yeni araştırmacılar için doktora konusu<br />

olarak yapay zekâyı seçmenin büyük<br />

bir hata olacağı yönündeydi. Zira,<br />

teknoloji çevreleri için yapay zekâ alanı<br />

başdöndürücü bir hızda ilerliyor,<br />

neredeyse hemen her ay “Tüm bildiklerinizi<br />

unutun!” türünde bir gelişmeye<br />

sahne oluyordu. Hal böyleyken ancak<br />

bir ahmak bu baş döndürücü akış<br />

içinde çözümü sadece birkaç ay sonra<br />

bulunacak bir problem için kendisine<br />

3-4 yıllık tez konusu hedefi koyardı.<br />

ÖNÜM ARKAM SAĞIM SOLUM AI<br />

Kasım 2022’de hayatımıza giren<br />

ChatGPT, sadece akademisyenleri ve<br />

teknoloji çevrelerini doğrulamakla<br />

kalmadı, diğer herkesin konuya olan<br />

ilgisini de onlarla eşitledi. Hafızası bir<br />

yıl geriden geliyor olsa da ChatGPT,<br />

yetenekleriyle hepimizi büyülemeyi<br />

başardı. Neredeyse her soruya yanıt<br />

verebiliyor, şarkı sözleri yazıp besteleyebiliyor,<br />

gezi planları hazırlayabiliyor,<br />

meditasyon rehberimiz olarak<br />

p<br />

Yapay zekânın<br />

insanların yerini<br />

alacağı tahmin<br />

edilen meslekler<br />

arasında<br />

reklamcılık ve<br />

içerik üreticiliği,<br />

çeşitli teknoloji<br />

pozisyonlarıyla<br />

birlikte ilk sıraları<br />

paylaşıyor.<br />

tavsiyelerde bulunabiliyor hatta dilediğimiz<br />

programlama dilinde kod yazabiliyor.<br />

Üstelik tüm bunları gerçek<br />

zamanlı olarak saniyelerle ifade eden<br />

sürelerde başarıyor.<br />

Aradan geçen altı aylık sürede<br />

hepimiz yapay zekaylâ yatıp kalkar<br />

olduk. Yapay zekâ artık tartışmasız<br />

biçimde hemen herkesin iş süreçlerinin<br />

bir parçası. Öyle ki artık istemeseniz<br />

de kaçamıyorsunuz; kullandığınız<br />

ofis yazılımından favori arama<br />

motorunuza, görsel düzenlemek için<br />

açtığınız programdan telefonunuzda<br />

sağlığınızı takip eden uygulamaya,<br />

otomobilinizden evinizdeki robot süpürgeye<br />

kadar; hem profesyonel hem<br />

de kişisel hayatınızda teknolojiyle<br />

temas ettiğiniz her noktada yapay<br />

zekânın farklı bir formu var.<br />

Bugün yapay zekâ sizin için reklam<br />

metinlerinizi oluşturuyor, SEO<br />

uyumlu makaleler yazıyor, sadece<br />

tek satırlık bir sorguyla fotogerçekçi<br />

kreatifler oluşturuyor. Bu makalenin<br />

yazıldığı anda videolar için henüz<br />

katedeceği biraz daha yol varmış gibi<br />

görünse de siz bu makaleyi okurken o<br />

evreyi de tamamlamış olması ne sizi<br />

ne de bizi şaşırtır. Dolayısıyla, yapay<br />

zekânın insanların yerini alacağı tahmin<br />

edilen meslekler arasında reklamcılık<br />

ve içerik üreticiliği, çeşitli<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 55


KAPAK<br />

teknoloji pozisyonlarıyla birlikte ilk<br />

sıraları paylaşıyor. Öyle ya, yapay da<br />

olsa baro ve tıpta uzmanlık sınavlarını<br />

firesiz geçen bir zekâ pazarlama stratejinizi<br />

mi belirleyemeyecek?<br />

Ocak ayında TIME’da yayımlanan özel bir<br />

haber, ChatGPT’nin yara tıcısı OpenAI’ın<br />

internetteki yüz mil yonlarca kaynaktan<br />

beslenen ürünü “daha az toksik” kılabilmek<br />

adına 200 bin dolara Kenyalı bir şirketle<br />

anlaştı ğı, verileri etiketlemek için saatte<br />

1,32 ile 2 dolar arasında ücret alan binlerce<br />

çalışanın maruz kaldıkları korkunç içe rikler<br />

yüzünden işe katlanamaması ne deniyle<br />

projenin planlanandan sekiz ay önce<br />

sonlandırıldığını aktarıyor.<br />

KÖTÜLÜĞÜN SIRADANLIĞI<br />

Hayır, yakın görünse de henüz orada<br />

değiliz. Günümüzün en önemli düşünürleri<br />

arasında gösterilen Noam<br />

Chomsky ChatGPT’yi, Hannah<br />

Arendt’in meşhur Eichmann Kudüs’te<br />

eserine atıfla; intihal, apati ve kullanışlılık<br />

barındıran “kötülüğün sıradanlığı”<br />

olarak niteliyor. Onu bu çıkarıma ulaştıran<br />

şey ise yapay zekânın etik ve ahlaki<br />

kayıtsızlığı. Ona göre gerçek zekâ<br />

ahlaki de düşünebilmeli. Zihinlerimizdeki<br />

sınırsız yaratıcılığa etik değerler<br />

üzerinden neyin doğru neyin yanlış<br />

olduğunu belirleyen sınırlar koyabiliyor<br />

olmamız, ChatGPT’yi tasarlayan<br />

yazılımcıları sürekli zorlayacak bir etmen.<br />

Bu nedenle Chomsky, ChatGPT<br />

ve türevlerinin dengeli bir yaratıcılık<br />

için sınır koyma konusunda temelden<br />

problemli olduğunu; doğruların yanında<br />

yanlışları sunarak, etik olan ile<br />

olmayanı ayırt edemeyerek “abartılı<br />

üretkenlik” sergilerken, sunduğu yanıtlar<br />

üzerinden alınacak aksiyonların<br />

olası sonuçlarına karşı gösterdiği sorumsuzlukla<br />

da “yetersiz üretkenlik”<br />

sergilediğini düşünüyor.<br />

Chomsky’nin temel iddiası “üretkenlik”<br />

olan ChatGPT namzetinde<br />

yapay zekâya yaptığı bu ağır yorumda<br />

ciddi bir haklılık payı var. ChatGPT,<br />

Bard ya da benzeri bir aracı sıkça kullanan<br />

herkes bu ürünlerin zaman zaman<br />

gerçekleri eğip büktüğüne şahit olmuştur.<br />

Yaptıkları yanlışları da ürettikleri<br />

tatminkâr yanıtlarda sergiledikleri<br />

özgüvenle sunan bu araçlar, neticede<br />

insanın ürettiği verilerden besleniyor.<br />

Doğal olarak, beşer gibi onlar da şaşabiliyor<br />

ve bir kez hata yaptıklarına şahit<br />

olduğumuzda ürettikleri her yanıtı<br />

ilişkili kaynaklardan çapraz doğrulama<br />

ihtiyacı ortaya çıkıyor.<br />

BİLİNÇSİZCE İLHAM VERİCİ<br />

Etik ve ahlaki değerlerle düşünebilme<br />

kısmının başlı başına bir problem olduğu<br />

ise Chomsky’nin mart ayında New<br />

York Times’ta yayımlanan bu yorumu<br />

öncesinde, ocak ayında TIME’da yayımlanan<br />

özel bir haberle gözler önüne<br />

serilmişti. ChatGPT’nin yaratıcısı<br />

OpenAI’ın internetteki yüz milyonlarca<br />

kaynaktan beslenen ürünü “daha az<br />

toksik” kılabilmek adına 200 bin dolara<br />

Kenyalı bir şirketle anlaştığı, verileri<br />

etiketlemek için saatte 1,32 ile 2 dolar<br />

arasında ücret alan binlerce çalışanın<br />

maruz kaldıkları korkunç içerikler yüzünden<br />

işe katlanamaması nedeniyle<br />

projenin planlanandan sekiz ay önce<br />

sonlandırıldığı haberde bütün yalınlığıyla<br />

anlatılıyor. Etiketlenecek içeriklere<br />

verilen örnekler, yapay zekâya<br />

etik değerler kazandırmanın gerçekten<br />

de ne kadar zor bir çaba gerektirdiğini<br />

açıkça gösteriyor.<br />

Evet, yapay zekâ henüz bilinçten<br />

yoksun. Yapılan bir şakanın hakkını<br />

veremiyor, çok yakın birini kaybetmenin<br />

yaşattığı acıdan haberi yok ya da satın<br />

alma tercihinde duyguların, içinde<br />

bulunulan anın önemini kavrayamıyor.<br />

Bu, yine de doğru kullanıldığında<br />

56 <strong>MediaCat</strong>


hayatımızı inanılmaz derecede kolaylaştırdığı<br />

ve ürettiği yanıtlardan ilham<br />

alamayacağımız anlamına gelmiyor.<br />

X<br />

Yapay zekâ<br />

araçlarının mevcut<br />

durumlarında<br />

insanlığın<br />

halihazırda ürettiği<br />

bilgi birikimi ve<br />

sanat mirasından<br />

beslenerek<br />

orijinal görünümlü<br />

türevler ürettiği<br />

düşünülünce,<br />

yine telif hakları<br />

konusunda da<br />

şüpheyle yaklaşan<br />

büyük bir kitle<br />

bulunuyor.<br />

SEKTÖRÜN YAPAY ZEKÂSI<br />

İnsanlık tarihi boyunca ortaya çıkan<br />

her teknolojik yenilik, ona direnen bir<br />

kitlenin de ortaya çıkmasına neden<br />

oldu. Bunun altında yatan nedenin<br />

kimi zaman iş ve endüstri çevrelerinin<br />

kimi zaman da politikacıların ve din<br />

insanlarının statükocu mazeretleri olduğu<br />

söylenebilir. Öte yandan bugün<br />

tamamen içinde bulunduğumuz bilgi<br />

çağı bizi tüm teknolojik yenilikleri<br />

hızla benimsemek konusunda teşvik<br />

ediyor, yenilikler eskiden olduğu kadar<br />

güçlü muhalefetle karşılaşmıyor.<br />

Yaptıkları iş sürekli bir adım önde<br />

olmayı gerektiren pazarlama iletişimcileri<br />

ve marka yöneticileri teknolojik<br />

yenilikleri her zaman ilk kullananlar<br />

arasında yer alır. Rekabeti sürekli<br />

ensesinde hisseden ve zamanla yarış<br />

içinde olan bu kitlenin yapay zekâyı<br />

korkusuzca kucaklaması da kimseyi<br />

şaşırtmadı.<br />

Conny Braams’ın Unilever’deki<br />

unvanının CMO ve CDO fonksiyonlarının<br />

birlikteliğinden ortaya çıkması<br />

tesadüf değil. <strong>MediaCat</strong> <strong>Haziran</strong> sayısı<br />

için bir araya geldiğimiz Braams, Unilever’in<br />

farklı iş kollarında 300’den fazla<br />

yapay zekâ uygulaması kullandığını<br />

ifade ediyor. Pazarlamada müşterilerini<br />

dinlemek, onlarla etkileşime geçmek<br />

ve müşteri davranışlarını analiz etmek<br />

konusunda hem yapay hem de dijital<br />

zekâdan yararlandıklarını söyleyen<br />

Braams, tüm bunları gerçek zamanlı<br />

olarak 28 farklı dilde gerçekleştirdiklerini<br />

belirtiyor.<br />

Unilever’in kullandığı yapay zekâ<br />

araçları e-ticaret sitelerindeki ürün<br />

açıklamalarını arama trendlerine göre<br />

dinamik olarak güncelleyen üçüncü<br />

parti ticari bir uygulamadan, kendileri<br />

için özel üretilen ve ürünlerle ilişkili<br />

trendleri herkesten önce ve hızlı tespit<br />

etmeye yarayan bir araca kadar farklılık<br />

gösteriyor.<br />

Braams’a göre üretken yapay zekâ<br />

alanında yapılacak çalışmaların gelecekte<br />

video, görsel, metin, ses, veri ve<br />

yazılım geliştirme üzerine ciddi etkileri<br />

olacak. Alanın pazarlamacılar için sayısız<br />

fırsat barındırdığını söyleyen Braams,<br />

yapay zekâdan işletme içgörüsü ve<br />

bilgi birikimi, içerik fikirlerinin ortaya<br />

çıkarılması ve üretimi konularında yararlanılabileceğini<br />

söylüyor. Deneyimli<br />

pazarlama liderine göre, yapay zekâ<br />

kullanımıyla yapılacak zaman tasarrufu<br />

sayesinde iş süreçlerinin daha insani<br />

ve yaratıcı taraflarına odaklanmak<br />

mümkün olacak. Özellikle fikri mülkiyet,<br />

kişisel gizlilik, yanlış haberlerin yayılması<br />

gibi zorlu konularla mücadele<br />

etmek kolaylaşacak. Bu geleceğin ciddi<br />

bir hazırlık gerektirdiğini vurgulayan<br />

Braams, gerçek bir teknolojik evrimin<br />

ancak onu destekleyecek etik altyapı<br />

ve politikalarla birlikte gerçekleşebileceğini<br />

söylüyor.<br />

Noam Chomsky ChatGPT’yi,<br />

Hannah Aren dt’in meşhur<br />

Eichmann Kudüs’te eserine<br />

atıfla; intihal, apati ve<br />

kullanışlı lık barındıran<br />

“kötülüğün sıradanlığı”<br />

olarak niteliyor. Onu bu<br />

çıkarıma ulaş tıran şey ise<br />

yapay zekânın etik ve ah laki<br />

kayıtsızlığı.<br />

YENİ GERÇEKLİK İHTİMALİ<br />

Yapay zekânın vadettiği faydadan çok<br />

risk barındırdığını düşünen pek çok<br />

kişi Conny Braams’ın yanlış haberlerin<br />

yayılması ve kişisel gizlilik gibi<br />

konulardaki iyimserliğini paylaşmıyor.<br />

Yapay zekâ araçlarının mevcut<br />

durumlarında insanlığın halihazırda<br />

ürettiği bilgi birikimi ve sanat mirasından<br />

beslenerek orijinal görünümlü türevler<br />

ürettiği düşünülünce, yine telif<br />

hakları konusunda da şüpheyle yaklaşan<br />

büyük bir kitle bulunuyor. İntihal<br />

vurgusuyla Chomsky, bunu en yüksek<br />

perdeden dile getirenlerden.<br />

Evet, herkes yapay zekânın özellikle<br />

video üretiminde kullanımı konusunda<br />

büyük bir beklenti içerisinde ve<br />

teknoloji, şüphesiz çok kısa sürede bu<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 57


KAPAK<br />

alanda da tatminkâr sonuçlar ortaya<br />

koymaya başlayacak. Fakat bu gelişme<br />

CGI süreçlerini kolaylaştırarak yaratıcıların<br />

eskisine oranla çok daha az maliyetle<br />

ve daha kısa sürede filmler üretmelerini<br />

mi sağlayacak, yoksa zaten<br />

iyice palazlanmış olan deepfake video<br />

üretimini gerçekzamanlı bir boyuta<br />

taşıyarak kitlelerin neyin doğru neyin<br />

yanlış olduğunu asla anlayamayacakları<br />

yeni bir gerçeklik yaratarak bizi<br />

eşini ancak bilimkurgu yapımlarında<br />

gördüğümüz distopik bir geleceğe mi<br />

sürükleyecek?<br />

ETİK ÇERÇEVE İHTİYACI<br />

Hem Chomsky’nin hem de Braams’ın<br />

haklı oldukları bir konu varsa o da yapay<br />

zekâ konusunda etik bir çerçeveye<br />

ihtiyaç olduğu. Bunun regülasyonlarla<br />

yapılması hem zor hem de doğası gereği<br />

beyhude zira otoritelerin teknoloji<br />

sektörünü regüle etmekte zorlandıkları<br />

bir gerçek. Bu, günümüzde özellikle<br />

kişisel gizlilik ve kriptovarlıklar gibi<br />

konularda karşımıza sıkça çıkan bir<br />

durum; bütün çabalara rağmen regülasyon<br />

cephesinde kaydedilen ilerleme<br />

ortada.<br />

HAKİKATE ‘DÜZELTME’<br />

BBC’nin bilimkurgu/gerilim temalı<br />

yapımlarından The Capture’da yapay<br />

zekânın deepfake ile birleşiminden<br />

nasıl bir karanlığın ortaya çıkabileceğini<br />

günümüz gerçekliğinde izlemek<br />

mümkün. Dizide özellikle gizli servislerin<br />

ve kolluk güçlerinin kapalı<br />

devre kamera sistemlerini yapay zekâ<br />

ile gerçekzamanlı ve topyekûn manipüle<br />

ederek istediklerinde gerçekleri<br />

gizleyebildikleri, istediklerindeyse<br />

değiştirebildikleri bir evren tasvir<br />

ediliyor. İlk sezonda “düzeltme” adı<br />

verilen bu uygulamayı deşifre etmek<br />

isteyen bir grup aktivistin yanlış giden<br />

planları sonucunda işlemediği<br />

bir cinayet nedeniyle kaçak duruma<br />

düşen bir Afganistan gazisinin hikâyesine<br />

şahit oluyorsunuz. İkinci sezonda<br />

ise “düzeltme”nin boyutu, işe kirli<br />

amaçlar için kullanılan bir teknoloji<br />

şirketinin de karışmasıyla, kitlesel<br />

dezenformasyonla hükümeti devirme<br />

boyutuna erişiyor. Gizli servislerin<br />

BBC’nin bilimkurgu/gerilim tema lı yapımlarından<br />

The Capture’da yapay zekânın<br />

deepfake ile birleşiminden na sıl bir<br />

karanlığın ortaya çıkabileceğini günümüz<br />

gerçekliğinde izlemek müm kün.<br />

yapay zekâyla ürettikleri kanıtın sahte<br />

olmadığını, aksine gerçeğin farklı bir<br />

şekilde yeniden canlandırılmasından<br />

ibaret olduğunu savunduğu The Capture<br />

evreninde bir nevi derin devlet<br />

sırrı olarak ortaya çıkan “düzeltme”yi<br />

kimse ne kabul edebiliyor ne de reddebiliyor;<br />

açmaza giren bürokrasiyi yine<br />

serdengeçti kahramanlar kurtarıyor.<br />

The Capture’ın tasvir ettiği evren<br />

de maalesef çok uzağımızda değil.<br />

Haaretz’te geçtiğimiz aralık ayında yayımlanan<br />

bir makalede İsrailli bir teknoloji<br />

firmasının tam da “düzeltme”ye<br />

benzer bir ürün geliştirdiği anlatılıyor.<br />

2010 yılında Dubai’de düzenlediği bir<br />

suikastın ardından güvenlik kameraları<br />

sayesinde 30 ajanı deşifre olan<br />

Mossad’ın aynı utanıcı tekrar yaşamamak<br />

adına ürünün ilk müşterilerinden<br />

biri olacağı tahmin ediliyor. Güvenlik<br />

kavramının bu tip yazılım firmaları<br />

tarafından ticalileştirilmesinin sonuçlarına<br />

geçmişte de şahit olduğumuz<br />

üzere, müşterilerinin sadece İsrail’in<br />

Batılı müttefikleriyle sınırlı kalmadığını,<br />

zamanla otoriter rejimlerle yönetilen<br />

ülkelerin de firmanın müşterileri<br />

arasında yer aldığını görmek kimseyi<br />

şaşırtmayacaktır.<br />

CEVABI OLMAYAN SORULAR<br />

Henüz tamamen keşfedilmemiş bir<br />

dünya olan yapay zekânın ileride nelere<br />

kadir olacağını, yeteneklerinin kitleleri<br />

ve farklı toplumsal kesimleri nasıl<br />

etkileyeceğini kestirmek zor. AGI, yani<br />

yapay genel zekâ, bilinç eşiğini aşarak<br />

konuyu tamamen yeni bir boyuta taşıyabilir<br />

mi? Taşısa dahi gerçeğin mükemmele<br />

yakın imitasyonu olmaktan<br />

öteye geçebilir mi? Bilinmez.<br />

Çağımız filozoflarından Daniel<br />

Dennett’e göre bilinç bir yanılsamadan<br />

ibaret; tamamen beynimizdeki kimyasal<br />

reaksiyonlardan kaynaklanan,<br />

ötesinde bir derinlik aranmaması gereken<br />

bir kavram. Bu açıdan baktığınızda<br />

yapay zekânın fizik ve kimya kurallarıyla<br />

açıklanabilecek bu kavramı bir<br />

noktada taklit edebilmesi de pekâlâ<br />

olası. Yine de Bennett’e göre dahi yapay<br />

zekânın süper zekâ seviyesine ulaşarak<br />

tüm faaliyet alanlarında insanı geride<br />

bırakabilmesi için en az bir 50 yıla daha<br />

ihtiyacı var. Aynı 50 yıllık sürede insanlığın<br />

önünde çözmesi gereken çok daha<br />

acil problemler varken yapay zekâ konusunda<br />

kaygılanmak için henüz erken<br />

olduğunu söyleyen Bennett’e katılmamak<br />

imkânsız. ■<br />

58 <strong>MediaCat</strong>


KAPAK<br />

Söyleşi<br />

Üretken ve<br />

demokratik<br />

yapay zekâ<br />

Melanie Subin ve<br />

Kristofer Perez<br />

ile birlikte Las<br />

Vegas’tayız.<br />

SXSW’nun en<br />

beklenen anlarından<br />

birinin, Amy Webb’in<br />

Emerging Tech<br />

Trends raporu<br />

sunumunun<br />

ardından raporun<br />

çıktılarını sıcağı<br />

sıcağına konuşmak<br />

için birlikteyiz.<br />

Gündemimizdeyse<br />

üretken yapay zekâ<br />

var.<br />

u SELIN ÖZKAN<br />

ÇEVIRI: ARZU NILAY<br />

KOCASU<br />

Emerging Tech Trends’in yeni<br />

edisyonunu duyurdunuz. Raporda<br />

neler öne çıkıyor?<br />

MELANIE SUBIN: Bu, 16’ncı edisyonumuz.<br />

İçinde 666 trend var –doğru<br />

saydığımızdan emin olabilirsiniz! Tüm<br />

gelişmeler kötü değil. Okurların işini<br />

kolaylaştırmak için raporu konu başlıklarına<br />

göre 14 farklı kitapçığa ayırdık.<br />

Robotik ve dronlar gibi başlıkların<br />

yer aldığı teknoloji temalı kitapçıklar<br />

ile finansal hizmetler gibi başlıklara<br />

odaklandığımız endüstri temalı kitapçıkların<br />

oranı takribi yarı yarıya. Bu<br />

raporla, okurlarda, haberdar oldukları<br />

ama gelecekteki etkisinden henüz pek<br />

de emin olamadıkları konulara ve ufukta<br />

beliren taze trendlere aşinalık yaratmayı<br />

umuyoruz.<br />

Üretken yapay zekâdan bahsedersiniz<br />

diye ummuştum.<br />

MS: Çok geniş bir kitapçık çeşitliliğine<br />

sahibiz ve bence bunların arasında<br />

aslan payı yapay zekânın. Yapay zekâ<br />

kitapçığını ilk günden beri bizzat Amy<br />

[Webb] yazıyor. Biliyorsunuz, birkaç<br />

yıl önce yapay zekâ üzerine bir kitap<br />

yayımladı, dolayısıyla bu onun alanı.<br />

Üretken yapay zekâyı gerçekten ilgi<br />

çekici buluyorum. Geçtiğimiz yıllarda<br />

bu teknolojinin gelişimine tanıklık ettik,<br />

GPT-3’nin çıkmasını bekledik ve<br />

OpenAI gibi teknolojilerin gelişimini<br />

takip ettik. Dolayısıyla bizim için ortada<br />

bir sürpriz yok. Ancak bu teknolojinin<br />

tüketici dostu hale getirilmesi<br />

işin esas dönüm noktasıydı. Artık dileyen<br />

herkes tarafından erişilebilir<br />

ve denenebilir olması üretken yapay<br />

MELANIE SUBIN<br />

Future Today Institute<br />

Genel Müdür<br />

MS: Üretken yapay zekâ, ChatGPT ve<br />

özellikle Midjourney gibi araçları benzersiz<br />

kılan şeylerden biri de insan eliyle<br />

üretilmiş olan ile yapay zekâ tarafından<br />

oluşturulmuş olan arasındaki farkı<br />

ayırt etmenin gerçekten zor olması. 2-3<br />

yıl hatta daha kısa bir süre önce herhangi<br />

bir işletmenin internet sitesine<br />

girip chat fonksiyonunu kullandığınızda,<br />

karşınızdakinin yapay zekâ olup olmadığını<br />

anlamanız mümkündü çünkü<br />

teknoloji, sorularınıza gerçekten cevap<br />

verebilecek kadar gelişkin değildi.<br />

KP: “Sizi bir temsilciye bağlıyorum.”<br />

MS: Evet, aynen öyle. Bir konuda 500<br />

kelimelik bir makale yazsam ve aynı<br />

konuda ChatGPT’den 500 kelimelik<br />

bir makale yazmasını istesem, kimin<br />

hangi makaleyi yazdığını kimse anlayamaz<br />

diye düşünüyorum. Benzer şekilde,<br />

Midjourney ile üretilen görseller<br />

bazen o kadar hiper gerçekçi oluyor ki<br />

baktığınız şeyin bir fotoğraf mı yoksa<br />

resim mi olduğunu anlayamıyorsunuz.<br />

Yaratıcı veya destekleyici bir perspektiften<br />

ele alındığında heyecan verici<br />

olabilecek bir durum…<br />

Öte yandan, beni endişelendiren,<br />

bu araçlara erişimi olan insanlar arasından<br />

çok azının onları gerçekten anzekâyı<br />

demokratikleştirdi. Benim nazarımda<br />

bu, yani Midjourney, Lensa ve<br />

ChatGPT gibi farklı araçların bir anda<br />

ücretsiz olarak kullanıma açılması, bir<br />

dönüm noktası. Bu gelişme, sözkonusu<br />

araçların yaratıcılarının bile -bir kodlayıcının,<br />

yaratıcı tasarımcının, yazarın<br />

veya okul öncesi öğretmeninin bakış<br />

açısına sahip olmadıkları için- hayal<br />

edemeyecekleri türde uygulamaların<br />

peyda olmasına neden oluyor. Böyle bir<br />

teknolojiyi demokratikleştirdiğinizde,<br />

insanlar onu gerçekten ilginç şekillerde<br />

kullanmaya başlıyorlar.<br />

KRISTOFER PEREZ: Evet, üretken<br />

yapay zekânın uygulama alanı ve yeri<br />

hızla genişliyor. Bu teknolojiler, eskiden<br />

onları bırakın kullanmayı, düşünmeleri<br />

bile mümkün olmayacak<br />

insanların hayatında. Bugün ChatGPT<br />

ve yapay zekâyı harika kılan şey de bu<br />

zaten. Daha önce de yeni teknolojilerimiz<br />

oldu ancak bunlar, normal koşullar<br />

altında, bu kadar çok sayıda insanın<br />

erişimine bu denli hızla açılmamıştı.<br />

Önümüzdeki 2-3 yılda insanların bu<br />

teknolojileri yapay zekâyla uzaktan<br />

yakından ilgisi olmayan yeni ürünlere<br />

nasıl entegre edeceklerini görmek çok<br />

ilginç olacak.<br />

60 <strong>MediaCat</strong>


lıyor olmaları. Bunun en bariz örneği<br />

ChatGPT halka açıldığında yaşandı.<br />

ChatGPT ve Bing ile diyalog kuran gazeteciler,<br />

duygusal yanıtlar aldıklarını<br />

bildirdiler. Şu minvalde sorular vardı:<br />

Yapay zekâ bilinçli mi? Duyguları var<br />

mı? Farkında mı?... Duygusal tepkileri<br />

yansıtabilmek için gereken veri, kitap<br />

ve metinlerle programlanmış bir<br />

teknolojiden bahsediyoruz. Ancak bu<br />

araçlara erişen çoğu kişi, sözkonusu<br />

içeriğin nereden geldiğini anlamıyor<br />

-ki bu da neyin gerçek ve doğru olduğunu<br />

tespit etmekte daha az becerikli<br />

oldukları anlamına geldiği için tehlikeli<br />

bir durum. Bence gerçek risk işte bu.<br />

Büyük teknolojik gelişmelerin<br />

beraberinde çok büyük bir furya<br />

dalgası ve endişeyi de sürüklediğini<br />

düşünüyorum. Bu<br />

bağlamda üretken yapay zekâ<br />

ne ölçüde furyalaştı? Metaverse<br />

ve kripto gibi ses getiren diğer<br />

teknolojilerden nasıl farklılaşıyor?<br />

KP: Gerçekten çok iyi bir soru. Ben<br />

bir DeFI yani kripto minimalistiyim.<br />

Yapay zekâyı diğerlerinden az da olsa<br />

daha ilginç veya farklı kılan şey, onun<br />

erişim gücü. Benimsenme eğrilerine<br />

baktığınızda ne görüyorsunuz; milyonlarca<br />

kullancıyla birkaç gün mü? Bu,<br />

mevcut haliyle tutunacağı anlamına<br />

mı geliyor? Hayır, ancak, çok daha fazla<br />

sayıda insanın bu teknolojiye daha<br />

erken maruz kalacağını söyleyebiliriz.<br />

Herkes bunun farkında olduğu için yapay<br />

zekâyı nasıl kullanabileceğine kafa<br />

yoruyor.<br />

Şahsen yapay zekânın hangi kısmının<br />

elle tutulur olduğunu tam olarak<br />

bilmediğimiz kanaatindeyim. Bizim<br />

denememiz, sizin görmeniz ve spesifik<br />

kullanım alanınız için test etmeniz<br />

gerekiyor. Çağrı merkezleri, gündelik<br />

sohbet ve etkileşimler…<br />

Diyelim ki öğrencilerimize ders anlattığımız<br />

bir sınıftayız. Öğrencilerin<br />

bu teknolojiyi nasıl kullanacaklarını<br />

görmek çok ilginç olurdu. Yapay zekâyı<br />

hayatlarını daha kolay kılacak ve onlara<br />

daha hızlı ders çalışma imkânı sunacak<br />

şekilde nasıl kullanacaklar? Bu kullanımın<br />

onların neyi öğrendikleri veya öğrenmedikleri<br />

üzerinde nasıl bir etkisi<br />

olacak?<br />

MS: Evet, uygulamalar furyalaşabiliyor.<br />

Temeldeki teknolojinin gerçek olduğunu<br />

düşünüyorum. Örneğin, sanat<br />

j<br />

ChatGPT insanların<br />

hayatlarında radikal<br />

bir değişiklik<br />

yaratmıyor,<br />

oynuyorlar işte. Ne<br />

zaman ki tüketici<br />

uygulamalarına<br />

eklemlenen<br />

üretken yapay<br />

zekâ insanların gün<br />

boyunca bir nevi<br />

farkına varmaksızın<br />

kullandıkları bir<br />

şeye dönüşecek,<br />

o zaman bu<br />

teknolojinin<br />

gerçekten<br />

benimsendiğini<br />

söyleyebileceğiz.<br />

NFT’leri yaklaşık bir yıl kadar önce büyük<br />

olaydı. Bored Ape büyük bir furyaya<br />

dönüşmüş ve pek çok insanı zengin<br />

etmişti. Ancak pek çok insan da oturup<br />

şöyle dedi: “Neden? Bir maymun illüstrasyonuna<br />

neden milyonlarca dolar<br />

ödemem gerektiğini anlamıyorum.”<br />

Öte yandan, soyut şeylerin tokenizasyonunu<br />

mümkün kılan teknoloji gerçek.<br />

Her şey artık daha sanal, dijital bir<br />

ortamda token haline getirilip paraya<br />

dönüştürülebilir -gerçek potansiyel de<br />

işte burada.<br />

Benzer bir örnek de Midjourney…<br />

Bir süre sonra insanlar şaşkınlığı üstlerinden<br />

atacak ve birkaç kelime tuşlayarak<br />

yepyeni bir fotoğraf oluşturabilmeyi<br />

becerecek. Midjourney furyası sönse<br />

de temelindeki teknolojinin yaratabilecekleri,<br />

potansiyelin ta kendisi. Uzun<br />

vadede bu teknolojileri daha fazla araçta<br />

göreceğiz.<br />

Peki ya bu teknolojiler etrafında<br />

şekillenen kaygılar? Sizce<br />

haklı endişeler mi?<br />

MS: Temkinli olmakta hak var. Kaygının<br />

doğal bir tepki olduğunu düşünüyorum.<br />

İnsanların daha önce karşı<br />

karşıya kalmadıkları bir şeyden bahsediyoruz.<br />

Henüz tam olarak anlayamıyorlar.<br />

Ben kaygılı olduğumuzu<br />

düşünmüyorum, bence ileri görüşlü<br />

uzmanlar olarak temkinliyiz çünkü,<br />

Amy’nin de bu yılki SXSW sunumunda<br />

söylediği gibi, işlerin ne kadar iyiye ya<br />

da kötüye gidebileceğini görebiliyoruz.<br />

İşaretlerin peşindeyiz.<br />

Tarihsel olarak konuşacak olursam,<br />

yeni teknolojilerin doğuşu neredeyse<br />

daima dirençle karşılanmıştır diyebilirim.<br />

“Buna ihtiyacımız yok” denmiştir.<br />

İnternete de şüphe, korku, kaygı<br />

ve temkinle yaklaşıldı. Ve o da benzer<br />

şekilde çok büyük bir olaydı. İşlerin<br />

yapılma, toplumun iletişim kurma biçimini<br />

gerçekten değiştirdi. Bu tür teknolojiler,<br />

bir şeyleri yapmanın yepyeni<br />

bir biçimini sunması nedeniyle, daima<br />

kaarsızlıkla karşılanacaktır diye düşünüyorum.<br />

Tüm bu teknolojilerin etik ve sorumlu<br />

bir şekilde geliştirildiğinden<br />

emin olmak için işletmelere<br />

ne gibi sorumluluklar düşüyor?<br />

KP: Bu sorunun cevabı basit. Doğru<br />

şeyi yapmak. Hissedarlarınızın<br />

uzun vadede zarar göreceklerini düşünüyorsanız<br />

bu, iyi bir şey değildir.<br />

MS: Evet… Ve bence bu gelişen ÇSY<br />

ortamında, doğru şeyi yapmak veya<br />

teknolojiyi sorumlu bir şekilde geliştirmek,<br />

hissedarlar için doğru şeyi yap-<br />

KRISTOFER<br />

“KRIFFY” PEREZ<br />

Global PayTech<br />

Ventures, Kurucu<br />

Ortak ve Genel<br />

Müdür<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 61


KAPAK<br />

maktır. Özellikle genç nesiller, şirketlerin<br />

sorumlu ve etik bir şekilde hareket<br />

ettiklerini görmek istediklerini ifade<br />

ediyorlar.<br />

Mümkün olan tüm yolları kullanarak,<br />

olabildiğince hızlı bir şekilde ve<br />

doğruluk ya da sorumluluk aramaksızın<br />

inovasyon yapacak şirketler olacaktır.<br />

Bu yöntem kısa süreliğine çalışabilir.<br />

Ancak son tahlilde, sözkonusu<br />

özellikle yeni teknolojiler olduğunda,<br />

tüketiciler son derece şüpheciler.<br />

Teknoloji tüketicilerin güvenemeyeceklerini<br />

hissetmeye başladıkları bir<br />

şirket tarafından geliştirildiyse ürün<br />

veya hizmet tutunamayacaktır. Bu ise<br />

hissedarlar için uzun vadede kötü bir<br />

durum. Bence şu anda içinde bulunduğumuz<br />

ortamda bu iki konu kol kola<br />

ilerliyor.<br />

KP: Bu konu, özellikle risk sermayesi<br />

ortamındaki piyasa düzeltmeleriyle<br />

birlikte, çok büyük önem taşıyor. Yönetim<br />

kurulunuz, şirketin izlemesi gereken<br />

yol hakkında güçlü bir görüş ve<br />

vizyona sahip olmalı. Özellikle <strong>2023</strong>’te<br />

güçlü yönetim kurullarına, güçlü inanç<br />

ve gerekçelere geri dönüldüğünü görmek<br />

gerçekten heyecan vericiydi -ki bu<br />

da ÇSY’ye, sadece kısa vadede veya belirli<br />

bir şahsiyet özelinde gerçekleşecek<br />

iyilikten ziyade herkes için topyekûn<br />

bir iyiliğe bağlanıyor. Kurucu hayranlığı<br />

çok ama çok azaldı.<br />

62 <strong>MediaCat</strong><br />

p<br />

Sözkonusu yeni<br />

teknolojiler<br />

olduğunda,<br />

tüketiciler son<br />

derece şüpheciler.<br />

Teknoloji tüketicilerin<br />

güvenemeyeceklerini<br />

hissetmeye<br />

başladıkları bir<br />

şirket tarafından<br />

geliştirildiyse<br />

ürün veya hizmet<br />

tutunamayacaktır.<br />

Teknoloji endüstrisi çok hızlı<br />

gelişen bir fanus. Ancak tam<br />

da bir fanus olması nedeniyle,<br />

bu gelişim toplum genelinde<br />

büyük bir yankı bulmuyor. Değişimin<br />

hızı ile o değişimin halk<br />

tarafından benimsenmesi arasındaki<br />

ilişkiyi nasıl yorumluyorsunuz?<br />

MS: Bir şeyin benimsenmesi, onun<br />

yerleşik hale gelmesinde çok önemli<br />

bir manivela rolü üstleniyor. Elektrikli<br />

araçları ele alalım. Elektrikli araçlar<br />

mevcut, piyasada var. Gidip bir tane<br />

satın alabilirsiniz. Ancak yollardaki<br />

araçların çok büyük bir kısmının hâlâ<br />

benzinle çalıştığını görüyoruz. Bu, benimseme<br />

gerekçelerinin çokyönlü ve<br />

karmaşık olduğunu gösteren bir örnek.<br />

Yeni seçenek, eskisinden daha mı pahalı?<br />

Eskisiyle devam etmek yerine yenisine<br />

geçmemi gerektirecek bir sebep<br />

var mı?<br />

İnsanlar yaptıkları şeyleri yapma<br />

biçimlerini, gerekmedikçe kökten<br />

değiştirmeme eğilimindedirler ve<br />

bu durumun şirketler için de geçerli<br />

olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla<br />

benimseme faktörü çok büyük bir<br />

rol oynuyor. Örneğin, ChatGPT’nin<br />

nasıl hızla milyon kullanıcıya ulaştığından<br />

bahsediyoruz ancak bu kullanıcıların<br />

büyük kısmı bu teknolojiyi<br />

sadece denemek için kullanan insanlar.<br />

ChatGPT hayatlarında radikal bir değişiklik<br />

yaratmıyor, sadece oynuyorlar<br />

işte. Ne zaman ki geniş ölçekli kurumlar<br />

bu teknolojiyi süreçlerine dahil edecek,<br />

tüketici uygulamalarına eklemlenen<br />

üretken yapay zekâ insanların gün<br />

boyunca bir nevi farkına varmaksızın<br />

kullandıkları bir şeye dönüşecek, o zaman<br />

bu teknolojinin gerçekten benimsendiğini<br />

söyleyebileceğiz.<br />

Benimseme, teknolojinin ne kadar<br />

hazır olduğundan bağımsız olarak,<br />

uzun zaman alır. Benimsenecek şeyin<br />

ne kadar pahalı, farklı ve insanların hayatıyla<br />

doğrudan alakalı olduğu da bu<br />

sürenin uzunluğunda belirleyici olabilir.<br />

Bir şeyin benimsenmesinin onun<br />

hayatın parçası olmasında ve sonrasındaki<br />

3-5 yıl konuşulmasında kritik<br />

önem taşıdığını düşünüyorum. Bugün<br />

üzerine konuştuğumuz çoğu şey de en<br />

az 10 yıllık meseleler.<br />

KP: Benimseme, itici bir güçten ziyade<br />

olup biten pek çok farklı şeyin sonucu<br />

olması nedeniyle ilginç. İnsanlar<br />

bunu neyin hızlandırdığını veya<br />

yavaşlattığını anlamakta zorlanıyorlar.<br />

Bu bağlamda kredi kartı endüstrisi<br />

çok eğlenceli olagelmiştir çünkü<br />

temassız ödemeler ve Apple Pay’in<br />

benimsenmesi çok uzun zaman aldı.<br />

Özellikle endüstrideki insanlar sürecin<br />

neden bu denli yavaş olduğunu<br />

anlamakta zorlandılar. Kullanıcı deneyimi,<br />

kart kullanım alışkanlığını<br />

değiştirmek için yeterli ek değer sunmuyordu.<br />

İlk deneme “Herkesin değişmesi<br />

için yeterli değeri sağlayacak daha iyi<br />

bir kullanıcı deneyimi yaratmaya çalışacağım”<br />

idi. İsabetsiz bir hamle...<br />

Sonra geri dönüp yapmaya çalıştıkları<br />

şeyi yeniden yapılandırmak ve şöyle<br />

demek zorunda kaldılar: “Şimdi, konuyu<br />

kullanıcı deneyimi yerine sistem<br />

açısından ele alacağım ve bu teknolojinin<br />

dolandırıcılık ve diğer risklere karşı<br />

çok daha etkili olduğunu söyleyeceğim.”<br />

Çoğu insan benimsemenin geniş<br />

ölçekte nasıl çalışacağını bilmiyor ve<br />

yine çoğu insan bu konuda bir sonuç<br />

elde etmek için ısrarcı değil.<br />

Yakın gelecek için sizi en çok<br />

heyecanlandıran teknolojiyle<br />

bitirelim.<br />

KP: Yakın zamanda, Tesla marka olmayan<br />

bir araca otomatik pilot teknolojisi<br />

entegre ettirdim ve bu tür yardımcı<br />

teknolojilerin sadece sürüş veya belirli<br />

bir güzergâhtaki kullanımın ötesinde<br />

sunduğu şeyleri görmek beni çok<br />

heyecanlandırıyor. Bir işi yapmamda<br />

yardımcı olmak üzere tasarlanmış teknolojinin<br />

ne kadar iyileştirilebildiğini<br />

görmek gerçekten ilgimi çekiyor.<br />

MS: Tokenizasyon beni heyecanlandırıyor.<br />

Sadece sanat tokenizasyonunu<br />

değil, insanların hayatlarını daha<br />

sorunsuz kılacak türde bir token teknolojisini<br />

kastediyorum. Mal mülk<br />

kayıtlarının, iş deneyiminin, eğitim<br />

bilgilerinin… Bu teknoloji insanların<br />

özgeçmişleri, bugüne kadar yaptıkları<br />

ve kim oldukları arasında daha<br />

fazla bağlantısallık yaratmak için bile<br />

esaslı bir fırsat sunarak pek çok farklı<br />

sistemle etkileşimi onlar için kolaylaştırıyor.<br />

İtiraf etmem gerekirse bugünlerde<br />

gözlüklerden ibaret olduğunu düşündüğüm<br />

artırılmış gerçeklik beni heyecanlandıran<br />

bir diğer konu. Artırılmış<br />

gerçeklik gözlükleri pek benimsenmedi<br />

ve henüz bu engelin aşılıp aşılamayacağından<br />

emin değilim.<br />

Artırılmış gerçeklik teknolojisinin<br />

dikkat dağınıklığı ve bildirimleri asgariye<br />

düşürmek gibi konularda da benimsenme<br />

yaratacağına inanıyorum<br />

çünkü yapay zekâ, bildirimlerinizi nasıl<br />

yanıtlayacağınızın veya yanıtlayıp<br />

yanıtlamayacağınızın kararını sizin yerinize<br />

vererek sizin “anda kalmanızı”<br />

sağlayabilecek gelişkinlikte. Özellikle<br />

son 10 yılda herkesin telefonlarına yapışık<br />

yaşadığını düşünecek olursak, bu<br />

kıymetli. Değişeceği bir geleceği de dört<br />

gözle bekliyorum. ■


KAPAK<br />

Digital Age Tech Summit<br />

‘ChatGPT tehlikelidir<br />

demek için erken’<br />

Jack McCauley<br />

OCULUS VR KURUCU ORTAK<br />

Son 1-2 ayda yapay zekânın gelişim<br />

hızına yönelik endişeli sesler daha da<br />

yükseldi. Neredeyse bir kakofoniye<br />

dönüşen bu ortamda, cevapların<br />

en doğru muhataplarından biri<br />

olan Oculus VR Kurucu Ortağı<br />

Jack McCauley ile sohbet ettik.<br />

Bu yıl Digital Age Tech Summit’in<br />

merakla beklenen isimlerinden biri<br />

olan McCauley, VR başlıkları oyun<br />

dünyasında konumlandırmanın bir<br />

hata olduğunu, asıl potansiyelin<br />

etkinlik ve mimari alanlarında<br />

olduğunu söylüyor.<br />

u TUĞBA ÖZÖĞRETMEN<br />

64 <strong>MediaCat</strong>


ucit kelimesini çoğu zaman,<br />

M<br />

dünyanın akışını değiştiren<br />

icatların sahibi tarihi<br />

kişiliklerle özdeşleştiriyoruz.<br />

Teknoloji o denli hızlı gelişiyor ki,<br />

yeni bir icadı, buluşu ya da hayatımızı<br />

kolaylaştıran bir gelişmeyi nasıl ve nerede<br />

konumlandırmamız gerektiğini<br />

bilemiyoruz. Ancak bazı icatlar var ki,<br />

teknolojinin seyri içinde, basit bir koşu<br />

değil maraton değerinde. Sanal gerçeklik<br />

de bunlardan biri. Bu yüzden Oculus<br />

VR’ın kurucu ortağı olan Amerikalı<br />

mucit Jack McCauley, teknolojinin akışında<br />

bir dönüm noktası değerinde.<br />

GERÇEKLİKLER ARASI YOLCULUK<br />

Fiziksel ve sanal dünya arasındaki geçişkenliği<br />

bambaşka bir boyuta taşıyan<br />

ve bunu tecrübe edilebilir bir yolculuk<br />

haline getiren VR başlık dünyasının<br />

öncüsü Oculus’un ilk dönemlerine gidelim.<br />

McCauley Oculus DK1 ve DK2<br />

başlıklarını tasarlayıp yaratan kişinin<br />

ta kendisi. Bu aynı zamanda, şirketin<br />

2014 yılında Facebook tarafından<br />

2 milyar dolara satın alınmasına giden<br />

yolun hemen öncesi. Yazılım, ses<br />

efektleri, sanal gerçeklik ve video oyun<br />

donanımları gibi konularda çok sayıda<br />

patente sahip olan McCauley, aynı zamanda<br />

UC Berkeley çatısı altındaki Jacobs<br />

Institute for Design Innovation’da<br />

dersler veriyor. Kendi türünde 21’inci<br />

yüzyılın en ses getiren oyunlarından<br />

biri olan Guitar Hero’nun baş mühendisi<br />

olan McCauley, bu yıl Digital Age<br />

Tech Summit’in en merakla beklenen<br />

isimlerinden biri.<br />

İzleyicilere geleceğin icatlarının ve<br />

inovasyonlarının ipuçlarını anlatacak<br />

olan McCauley’ye, etkinlik öncesinde<br />

aklımızdaki birkaç soruyu da sorduk.<br />

ZAMAN VE DEĞER<br />

Bugün birçok şey icadından kısa süre<br />

sonra bir “trend”e dönüşebiliyor.<br />

Böyle bir düzende, yeni bir teknolojik<br />

icadın değerini ölçmek her zamankinden<br />

daha zorlu bir hale bürünüyor.<br />

McCauley bu konuda iPhone örneğini<br />

veriyor: “iPhone’u ele alalım. iPhone 1<br />

lansmanının üzerinden neredeyse 15<br />

yıl geçti. Birçok tepe yönetici dahi telefonun<br />

kamerasına yönelik itirazlarda<br />

bulunmuştu ancak sonradan cihazın<br />

kamerası, en iyi özelliklerinden birine<br />

dönüştü. iPhone toplumları hatta<br />

dünyayı değiştirdi. Dünyada düşük ya<br />

da orta gelirli kişiler de akıllı telefon<br />

j<br />

ChatGPT iyidir<br />

ya da kötüdür<br />

veya tehlikelidir<br />

diyebilmem için<br />

çok erken. Çünkü<br />

dezenformasyon<br />

yaratmak için yapay<br />

zekâya ihtiyacınız<br />

yok, bunu basit<br />

bir bilgisayar<br />

aracılığıyla da<br />

yapabilirsiniz.<br />

sahibi olmaya başladılar. İletişim kurmada,<br />

eğlence dünyasında, konferans<br />

görüşmelerinde kullanıldı ancak bir<br />

etkisi var ki hepsinden öte toplumun<br />

derinlerine işledi.” McCauley’nin bahsettiği<br />

şey internet değil. “Eğer Li-ion<br />

bataryalar olmasaydı, bugün iPhone<br />

ya da akıllı telefonlar olmazdı. Bugün<br />

akıllı telefonlarda, elektrikli araçlarda<br />

ve daha birçok elektrikli cihazda kullanılan<br />

bu bataryalar, bana kalırsa son<br />

33 yılın en önemli icadı” diyor. Kendisi<br />

için öngörülmesi hayli zor olan bu durum,<br />

zaman ve değer kavramlarına güzel<br />

bir ışık tutuyor.<br />

McCauley’nin teknolojik icatlar<br />

tarihinde adını ölümsüz kılan VR’ın<br />

ilk günkü kadar popüler olmadığı açık.<br />

“Hatırlayabileceğiniz üzere 8-9 yıl<br />

öncesine kadar VR büyük bir sohbet<br />

konusuydu. Televizyonlarda konuşuluyor,<br />

hakkında kitaplar yazılıyordu<br />

ve sonra bu dalga kayboldu. Bunda, Facebook’un<br />

video oyunlar ve elektronik<br />

eğlence alanındaki tecrübesizliği bir<br />

etkendi” diyor McCauley. Kendisine<br />

göre, yapılan en büyük hatalardan biri<br />

VR başlıkları, oyun başlıkları olarak<br />

konumlandırmak. “Oyun başlığı olarak<br />

pek de iyi olduklarını söylemek mümkün<br />

değil, insanlarda baş dönmesine<br />

sebep olmak gibi bilinen bazı sıkıntılı<br />

tarafları var” diyor. En büyük gelişim<br />

potansiyellerinden birini görsel alanlarda<br />

görüyor: “Mimari ve ürün geliştirme<br />

gibi alanlarda hayli faydalı olduğunu<br />

söylemek mümkün.” Ancak VR<br />

başlıkları etkinlik evreninde konumlandırma<br />

konusunda ayrı bir parantez<br />

açıyor: “Bu konuda en iyi imkânların<br />

spor etkinliklerinde olduğunu söyleyebilirim.<br />

Evinden futbol maçı izleyen<br />

500 kişiye koltuk sattığınızı hayal edin.<br />

Konserler, müzik etkinlikleri vs. için de<br />

aynı şey geçerli.”<br />

CHATGPT ÜZERİNE BİRKAÇ SÖZ<br />

“Son dönemde yapay zekânın geleceğine<br />

dönük endişeli sesler artıyor.<br />

Siz hangi taraftasınız?” sorusuna,<br />

“ChatGPT iyidir ya da kötüdür veya<br />

tehlikelidir diyebilmem için çok erken.<br />

Çünkü dezenformasyon yaratmak<br />

için yapay zekâya ihtiyacınız yok,<br />

bunu basit bir bilgisayar aracılığıyla da<br />

yapabilirsiniz” diyerek yanıt veriyor<br />

McCauley. Bahsettiği meseleye ise şöyle<br />

açıklık getiriyor: “ChatGPT, Microsoft’un<br />

süper bilgisayarı Azure tarafından<br />

yürütülen üretken bir yapay zekâ<br />

programı. Yapay zekâ büyük oranda<br />

bir sinir ağı ve girdi katmanı, orta katman<br />

ve çıktı katmanından meydana<br />

geliyor. Scott Wolfram ChatGPT’nin<br />

sistemini ve fonksiyonlarını çok iyi<br />

açıklıyor. Şunu da söylemem gerek, yapay<br />

zekâ interneti yanlış bilgilerle donatmak<br />

için ihtiyacınız olan şey değil.”<br />

Bu noktada kişisel bir deneyimini paylaşıyor<br />

McCauley: “Bir örnek vereyim,<br />

ChatGPT’ye adımı yazdığımda çıkan<br />

bilgilerin tamamı hatalıydı. Sanıyorum<br />

ki filtrelediği bilgiler Reddit, Buzzfeed,<br />

Wikipedia gibi kaynaklardan geliyordu<br />

ki bunlar topluluk katılımıyla<br />

oluşturuldukları için kolayca hatalarla<br />

dolabiliyorlar.”<br />

ChatGPT ile ilgili en fazla tartışılan<br />

konulardan biri de yaratıcı endüstrilere<br />

nasıl etki edeceği. McCauley bu noktada<br />

eğlenceli bir başka örnek paylaşıyor:<br />

“ChatGPT’te bir country müzik<br />

bestesi yapma girişimim oldu. ‘Yolun<br />

kenarında duran bir köpek hakkında,<br />

country müzik türünde bir şarkı yaz’<br />

dedim ve sonuç hayli iyi oldu. Midjourney<br />

tarafında ise daha çok distopik ve<br />

bilim kurgu dünyasına yakın görsel<br />

üretimiyle karşılaştık. İnsanların o<br />

garip fotoğrafları pek benlik değil.” Mc-<br />

Cauley bu alandaki en büyük potansiyeli<br />

ise video oyunlara veriyor: “Video<br />

oyun tarafında, yapıların ve görsel dünyanın<br />

ChatGPT tarafından modellenebileceğini<br />

düşünmek ise benim için<br />

heyecan verici.”<br />

TEKNOLOJİ VE İÇERİK<br />

ARASINDAKİ YARIK<br />

VR’ın gündeme bomba gibi düştüğü<br />

günlerden kısa süre sonra, bu teknolojiye<br />

uyum sağlayabilecek içerik üretimine<br />

dair problemler peyda olmaya<br />

başladı. En net ifadeyle, sanal gerçeklik<br />

konusunda, teknolojik gelişmelerin<br />

içerik üretimi alanındaki gelişmelerin<br />

önünde ilerlediğini görüyoruz. “Aradaki<br />

bu boşluk yakın vadede kapanır<br />

mı?” sorusuna, sektörün kaçınılmaz<br />

bir gerçeğiyle yanıt veriyor McCauley:<br />

“Bir video oyun yazmak, çok sayıda<br />

ekibin birlikte çalıştığı inanılmaz<br />

bir işgücü ve para gerektiriyor. Ancak<br />

yine de yakın zamanda VR tarafının<br />

içerik anlamında gelişeceğini söyleyebilirim.<br />

Apple’ın başlıkları gerçekten<br />

de çok iyi.”<br />

McCauley metaverse’ü fikren sevdiğini<br />

ve heyecan duyduğunu söylüyor.<br />

“Markaların metaverse hakkında doğru<br />

anlamaları gereken neler var?” diye<br />

sorduğumuzda ise, video oyun evreni<br />

için “strateji” vurgusu yapıyor: “VR<br />

ve metaverse birbirinden farklı şeyler.<br />

Bir video oyunun stratejisi olmalı.<br />

Mesele yalnızca grafikler oluşturmak<br />

değil, sağlam bir içeriğe ve stratejiye de<br />

ihtiyaç var. Eğer bir stratejiniz yoksa,<br />

kimseyi tanımadığınız bir partide tek<br />

başınıza salınıp dans etmek aptallıktan<br />

başka bir şey değil. Bu konuda en düzgün<br />

örnek büyük ihtimalle Star Wars.<br />

Metaverse fikrini seviyorum ancak<br />

markaların iyi içerik ortaya koymaları<br />

için riskli bir alan.” ■<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 65


DİJİTAL<br />

Sen de<br />

yaz yaz yaz<br />

KAYHAN DURAL<br />

Consciouslab, Kurucu<br />

Bu makalede, bir dil<br />

modeli yardımıyla<br />

yaratıcı metin<br />

yazımı, sahne<br />

üretimi nasıl<br />

gerçekleşir; ipuçları<br />

ve akıllı prompt’lar<br />

nasıl olur biraz<br />

bunu araştıracağız.<br />

Yani biraz pratik<br />

yapacağız, haydi<br />

başlayalım!<br />

ise hayatımı romantik bir<br />

L<br />

ortamda geçirdim. Kabataş<br />

Erkek Lisesi’ni bilenler<br />

bilir, okuldayken Boğaz’ın<br />

dibindesinizdir, her teneffüste gerçekten<br />

teneffüs edebilirsiniz. Okula giderken<br />

ve dönerken de İstanbul’un en<br />

romantik caddelerinden Çırağan Caddesi’nde<br />

ağaçların arasından keyifle<br />

yürürsünüz. Herhalde bu romantikliğin<br />

etkisindendir, liseden bu yana yazıyorum.<br />

Beşiktaş ilçesi düzyazı birincisi<br />

olacağız diye başladığım uğraş reklam<br />

filmi senaryoları, YouTube içerikleri,<br />

sosyal medya post’ları, internet sitesi<br />

metinleriyle devam etti. Şu sıralar ise<br />

işim gereği yapay zekâyı yaratıcı işlere<br />

entegre ediyorum. Ne var ki yazmayı<br />

seven herkes için yapay zekâ harika bir<br />

partner. ChatGPT, HuggingChat, Bard<br />

gibi büyük dil modelleriyle, aslen bir<br />

“dil uğraşı” olan yazmak daha keyifli ve<br />

daha yaratıcı hale geliyor. Birçok kıymetli<br />

sektör arkadaşımdan yazmayla<br />

ilgili prompt örnekleri paylaşmam gerektiği<br />

isteğini aldığım için bu makaleyi<br />

ele almaya karar verdim.<br />

Bu makalede, bir dil modeli yardımıyla<br />

yaratıcı metin yazımı, sahne üretimi<br />

nasıl gerçekleşir; ipuçları ve akıllı<br />

prompt’lar nasıl olur biraz bunu araştıracağız.<br />

Yani biraz pratik yapacağız,<br />

haydi başlayalım!<br />

Dil modeli olarak en yaygın olanı,<br />

ChatGPT’yi seçiyorum.<br />

METİN YAZIMI İÇİN DAHA ETKİLİ<br />

PROMPT’LAR<br />

İsteklerinizi daha etkili hale getirmek<br />

için kaçınmanız gereken yaygın<br />

hataların bir listesini burada birlikte<br />

inceleyeceğiz. Tavsiyem: Bunların<br />

her biri üzerine düşünün, mümkünse<br />

ChatGPT’yi açıp uygulayın, tekrar geliştirin.<br />

Bunu, “bağlam oluşturma” ve “yapı<br />

oluşturma” olmak üzere iki bölüme<br />

ayıracağım.<br />

BAĞLAM OLUŞTURMA<br />

Eksik bağlam<br />

Bir bilimkurgu gerilim dizisi için fikirler<br />

oluştur.<br />

Yukarıdaki gibi basit veya spontane<br />

beyin fırtınası oturumlarında bile<br />

her zaman bağlamı somut, spesifik<br />

ve ayrıntılı bir şekilde sunma ilkesi<br />

tarafından yönlendirilmeliyiz.<br />

Dublin’de geçen ve ağrı kesici bağımlılığıyla<br />

mücadele eden başarısız bir aktör<br />

hakkında, sert bir bilimkurgu gerilim<br />

dizisi için fikirler oluştur.<br />

Devam edelim… Mesela format<br />

hakkında (bilimkurgu gerilim dizisi),<br />

tarz/ton (sert) ve bazı anlatı unsurları<br />

(örneğin mekânlar hatta baş karakterler<br />

ve iç/dış çatışmalar) hakkında bilgi<br />

ekleyelim. Bu tür bir istek, sonuçları<br />

doğru yere yönlendirmek için yeterli<br />

bağlam sağlayabilir ancak istediğiniz<br />

şekilde bir çıktı alamayabilirsiniz.<br />

Sorgulama kuralları<br />

Klişelerden ve tür kurallarından<br />

uzaklaşmak için modeli yeni kalıpları<br />

“keşfedebileceği” bir yönde yönlendirmemiz<br />

gerekiyor.<br />

Bu amaçla ChatGPT’ye - keşfimizi<br />

nereye götürmek istediğimize bağlı<br />

olarak- alışılmadık, yaygın olmayan<br />

veya olası olmayana odaklanmasını<br />

söyleyebiliriz.<br />

Örneğin, yukarıdaki istek şöyle genişletilebilir:<br />

Dublin’de geçen ve ağrı kesici bağımlılığıyla<br />

mücadele eden başarısız bir aktör<br />

hakkında, sert bir bilimkurgu gerilim dizisi<br />

için fikirler oluştur. Yeni açılar veya<br />

yaklaşımlar bul ve yaygın olmayan veya<br />

yeni fikirlere öncelik ver. Alışılmadık ortamlara<br />

ve hikâye dünyalarına odaklan.<br />

Ayrıca temel isteği yukarıda, tematik<br />

thread’ler veya sembolik anlam<br />

hakkındaki talimatlarla genişletebiliriz:<br />

Dublin’de geçen ve ağrı kesici bağımlılığıyla<br />

mücadele eden başarısız bir<br />

aktör hakkında, sert bir bilimkurgu gerilim<br />

dizisi için fikirler oluştur. “Bilimsel<br />

bilginin gücü VS mitolojik inançlar” ve<br />

“baba-oğul ilişkisi” temalarını konuya<br />

dahil et.<br />

Ya da tarz/ton, format veya anlatı<br />

unsurları hakkında konuşabiliriz.<br />

Örneğin:<br />

Dublin’de geçen ve ağrı kesici bağımlılığıyla<br />

mücadele eden başarısız bir aktör<br />

hakkında, sert bir bilimkurgu gerilim<br />

dizisi için fikirler oluştur. Yoğun aksiyon<br />

ve gerilimli durumları, hafif kalpli mizah<br />

ve zekâyla dengele.<br />

Eğer yararlı semantik bağlam içeren,<br />

dikkatlice hazırlanmış bir istek<br />

oluşturmak için biraz zaman ayırırsak,<br />

sonuçlar çok daha iyi olacaktır. Ancak,<br />

arzu ettiğimiz sonuçlara daha yakın olmak<br />

için belirli keşif yollarını dışlamak<br />

isteyebiliriz.<br />

68 <strong>MediaCat</strong>


Nasıl mı?<br />

Alternatifsiz kısıtlamalar<br />

Modelin ne yapmaması gerektiğini<br />

söylemek genellikle çok etkili oluyor.<br />

Ancak bu, belirsiz/klişe hikâye unsurlarına<br />

veya tuhaf tekrarlama talimatlarına<br />

yol açabilir.<br />

Bu yüzden, kısıtlamaları -veya “negatif<br />

istekleri”- kullanırken her zaman<br />

bir “alternatif yol” gösterelim.<br />

Yani, modele sadece ne yapmaması<br />

gerektiğini söylememeli, aynı zamanda<br />

onun yerine ne yapması gerektiğini<br />

de söyleyelim.<br />

Örneğin:<br />

Dublin’de geçen ve ağrı kesici bağımlılığıyla<br />

mücadele eden başarısız bir aktör<br />

hakkında, sert bir bilimkurgu gerilim<br />

dizisi için fikirler oluştur. Cyborg’ları<br />

veya zaman yolculuğunu kullanma. Bunun<br />

yerine biyoloji, nano-teknoloji veya<br />

bilişsel bilim alanlarından ilginç ve alışılmadık<br />

bilimkurgu kalıpları bul.<br />

YAPI OLUŞTURMA<br />

Çıktının yapısı hakkında eksik giriş<br />

Çıktının yapılandırılması, modelin<br />

eğitim verilerine dahil edilen yaygın<br />

kalıplardan çizebildiğimizde oldukça<br />

basit olabilir.<br />

t<br />

Prompt’larla ilgili en<br />

güzel şey, içerisine<br />

girdikten sonra<br />

yapabileceklerinizi<br />

keşfederken<br />

yaşayacağınız<br />

heyecan olacak,<br />

bunu garanti<br />

edebilirim.<br />

Hikâye modelleri bunun iyi bir örneği<br />

aslında. ChatGPT bazı modelleri<br />

çok iyi biliyor. Bu modelleri dahil<br />

et, dediğimizde bir anda birçok<br />

aşama atlayabiliyoruz.<br />

Dublin’de geçen ve ağrı kesici bağımlılığıyla<br />

mücadele eden başarısız bir aktör<br />

hakkında, sert bir bilimkurgu gerilim<br />

dizisi için fikirler oluştur. Kediyi Kurtar<br />

Tablosu’nu (Save the Cat Beat Sheet) kullan.<br />

Yapılandırılmış çıktıya ulaşmanın<br />

başka bir yolu ise akışı birden girdiğimiz<br />

“tek sefer prompt”. Bu sefer,<br />

modele çıktı için kullanması gereken<br />

yapı hakkında her şeyi açıkça<br />

söylüyoruz:<br />

Dublin’de geçen ve ağrı kesici bağımlılığıyla<br />

mücadele eden başarısız bir aktör<br />

hakkında, sert bir bilimkurgu gerilim<br />

dizisi için fikirler oluştur.<br />

Her fikir için bu şablonu kullan:<br />

Başlık: [hikâye başlığı]<br />

Merkezi çatışma: [ana karakterin<br />

merkezi çatışması]<br />

İkilem: [ana karakterin çatışmaya<br />

tepkisi sonucunda karşılaştığı ikilem]<br />

İlişki hattı örneği: [ana karakterin<br />

başka bir karakterle olan problemli ilişkisi]<br />

Eylem hattı: [ana karakterin problemleriyle<br />

başa çıkmak için aldığı eylemlerin<br />

kısa özeti, sonunda orijinal ikilemin<br />

yoğunlaşmasına yol açacak]<br />

Dönüşler (Twist’ler): [doruk noktası<br />

sırasında olası twist’ler]<br />

Eksik bölümleme<br />

Yukarıdaki metotları bağlam oluşturma<br />

ve çıktı yapılandırma için birleştirmeye<br />

başladığınızda, sonunda<br />

bağlam, talimatlar, çıktı yapısı gibi birden<br />

çok segmentten oluşan karmaşık<br />

isteklerle uğraşır hale gelirsiniz.<br />

Bunları ayırt edilebilir tutmak ve<br />

modelin bağlam bölümünü tamamlamasını<br />

ve yeni çıktı oluşturmak<br />

yerine yapısal terimleri tekrarlamasını<br />

önlemek için genellikle bölümlemeyi<br />

dahil etmek çok yararlıdır.<br />

Yani, isteği yapılandırmak ve<br />

unsurlarına atıfta bulunmak için<br />

başlıklar ve “###” veya “ — -” gibi<br />

ayırıcılar kullanırız.<br />

Şansı yaver gitmeyen, ağrı kesici bağımlılığıyla<br />

savaşan aktör Tomas Piro,<br />

Dublin’in sıkışık sokaklarında cyborg’lar<br />

görüyormuş gibi hissetmeye başlar. Başlangıçta<br />

bunu ağır ilaç kullanımının yan<br />

etkilerine bağlar ancak görüntüler sürer,<br />

daha detaylı ve sık hale gelir.<br />

Tomas, insan ve makinenin ayırt<br />

edilemez şekilde birleştiği bir distopya<br />

geleceği hakkında yaklaşmakta olan bir<br />

bilimkurgu gerilim filmi için küçük bir<br />

rol alır. Garip bir şekilde, filmin konusu<br />

kendi rahatsız edici görüntülerini yansıtır,<br />

bu da onun halüsinasyonlarının kökenini<br />

sorgulamasına neden olur.<br />

Yukarıdaki hikâye fikirlerini kullanarak,<br />

çağdaş Dublin’in kasvetli gerçekliğinin<br />

potansiyel olarak halüsinatif bir<br />

sibernetik yeraltı dünyası ile kesiştiği bir<br />

psikolojik gerilim için bazı karakterler<br />

oluştur. Karakterler, bağımlılık, kimlik<br />

ve algı ile gerçeklik arasındaki bulanık<br />

çizgi gibi temaları keşfetmelidir.<br />

Her karakter için bu şablonu kullan:<br />

[isim, yaş]<br />

[meslek]<br />

[hayattaki en büyük hayal]<br />

[onların hayalini yaşamalarını engelleyen<br />

karakter kusuru]<br />

Prompt’larla ilgili en güzel şey içerisine<br />

girdikten sonra yapabileceklerinizi<br />

keşfederken yaşayacağınız heyecan<br />

olacak, bunu garanti edebilirim.<br />

Kafanızdaki hikâye üzerine konuşabileceğiniz,<br />

size fikirler verebilen, tartışabildiğiniz<br />

ve arka cebinize sığabilecek<br />

bir beyin fırtınası partneriniz var.<br />

Tercih sizin. ■<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 69


DİJİTAL<br />

Yorum<br />

Yapay zekâ<br />

bize iyi gelecek<br />

mi? (2)<br />

SELIN PERSENTILI ARAL<br />

Sürdürülebilir Marka<br />

Strateji ve Yönetim<br />

Danışmanı<br />

elişim süreçleri incelendiğinde<br />

zihin ve ruhsal sağ-<br />

G<br />

lık alanları, fiziksel sağlık<br />

alanlarına kıyasla daha<br />

karmaşık, tartışmaya açık bir tabloya<br />

sahip. Bazı araştırmacılara göre, gelecekte<br />

kaygıyı psikolojik olarak tedavi,<br />

yalnızca terapi ile değil, aynı zamanda<br />

bir algoritma yardımı ile olacak.<br />

Zihinsel ve ruhsal sağlık endüstrisi<br />

genelinde, telefon veya giyilebilir cihazlar<br />

üzerinde çalışan ve zihinsel<br />

sağlık sorunlarını izleyip tedavi etme<br />

çözümleri geliştiren şirketler hızla<br />

büyüyor. Bu şirketler insan duygularını<br />

algılamak ve yorumlamak için<br />

“Affective Computing-Etkileşimsel<br />

Bilgi İşlem” isimli bir veri sistemi<br />

kullanıyor. Bu endüstrinin ne kadar<br />

hızla büyüdüğünü anlamak için sayılara<br />

bakmamız yeterli. Bookings Institute’ün<br />

araştırmasına göre, zihinsel<br />

ve ruhsal sağlık endüstrisinin 2026<br />

yılına kadar 37 milyar dolarlık bir endüstri<br />

haline geleceği tahmin ediliyor.<br />

Özellikle COVID-19 pandemi dönemi<br />

hayatı online ortama taşıdığından ve<br />

depresyon seviyeleri tüm yaş gruplarında<br />

arttığından, etkileşimsel bilgi<br />

işlem, devletlerin ve şirketlerin süregelen<br />

bir zihinsel sağlık krizine çözüm<br />

bulmaları için çekici bir araç olarak<br />

ortaya çıkmış durumda.<br />

DUYGU VERİLERİ ÜZERİNE<br />

Bu alanda uygulamalar geliştirmek<br />

için şirketler bir yarış içerisinde olsa<br />

da bilim insanları hâlâ duyguların ve<br />

duygu verilerinin doğası ve farklı toplumlardaki<br />

ifade şekilleri konusunda<br />

Duygusal yapay<br />

zekâ sistemleri,<br />

zihinsel sağlık<br />

sorunlarının<br />

tedavisi ile kârlı<br />

bir hale dönüşen<br />

wellness sektörü<br />

ekonomisini<br />

haraketlendirmiş<br />

olsa da ne yazık<br />

ki geliştiricilerin<br />

büyük bir<br />

bölümü terapi<br />

veya psikolojik<br />

danışmanlık<br />

hizmetlerinde<br />

gerekli<br />

sertifikasyonlara<br />

sahip değil.<br />

akademik tartışmalar içinde. Ne yazık<br />

ki bu belirsizlik ve tartışma ortamı,<br />

sağlık sektörünün dijitale dönüşümünden<br />

kâr elde etmek isteyen şirketler<br />

tarafından çoğunlukla göz ardı<br />

ediliyor. Zihin ve ruhsal sağlık alanlarında<br />

yapay zekâya karşı uyarıların<br />

daha fazla ortaya çıktığını görüyoruz.<br />

Bunun sebebi de yüz yüze terapiye<br />

maddi olarak gücü olmayan kişilerin<br />

düşük kalitedeki bot destekli terapistlere<br />

yönlendirilmesi. Çünkü akademik<br />

ve tıbbi bir düzenlemeden geçmemiş<br />

ve bu şekilde takip edilemeyen yapay<br />

zekâ temelli zihinsel sağlık çözümleri,<br />

büyük riskler barındırıyor. Unutmayalım<br />

ki yapay zekâ her ne kadar verileri<br />

okuma konusunda çok başarılı olsa<br />

da henüz duygularımızı tam olarak anlayamıyor.<br />

DUYGUSAL YAPAY ZEKÂNIN<br />

YÜKSELİŞİ<br />

Affective computing, bir diğer adı ile<br />

Emotion AI (duygusal yapay zekâ)<br />

aslında yeni bir keşif değil. Rosalind<br />

Picard’ın öncülerinden biri olduğu<br />

Emotion AI, 1990’lardan beri kabul<br />

edilmiş bir bilgisayar bilimi alt dalı.<br />

“Duygularla ilgili, duygularla ortaya<br />

çıkan veya kasıtlı olarak duyguları<br />

etkileyen bilgi işlem” olarak tanımlanmakta.<br />

Startup’lar ve kurumsal<br />

şirketler, klinik terapiler için insan<br />

duygularını tahmin etmek ve modellemek<br />

amacıyla bu bilgisayar bilimi<br />

alanından faydalanıyor. Yüz ifadeleri,<br />

konuşma, yürüyüş, kalp atışları hatta<br />

göz kırpma bile veri kaynakları olarak<br />

kullanılabiliyor.<br />

Bu konu üzerine çalışma yapan bazı<br />

markaları örnek vermek gerekirse;<br />

■ Companion Mx, kullanıcıların seslerini<br />

analiz ederek endişe belirtilerini<br />

tespit eden bir telefon uygulaması.<br />

■ Sentio Solutions, fizyolojik sinyalleri<br />

ve otomatik müdahaleleri birleştirerek<br />

kullanıcıların stres ve<br />

kaygılarını yönetmelerine yardımcı<br />

oluyor.<br />

■ Muse, beyin aktiviteleri hakkında<br />

canlı geribildirim sağlayarak kullanıcıları<br />

farkındalık meditasyonuna<br />

yönlendiren güçlü bir başlık cihazı.<br />

■ Apollo Neuro, kullanıcıların kalp<br />

atış hızlarını izleyen ve stresinin<br />

azaltılmasını sağlayan titreşimler<br />

üreten bir bileklik cihazı.<br />

Bu tip taşınabilir teknolojiler ortalama<br />

tüketiciler için hâlâ pahalı olsa<br />

da yapay destekli terapi artık ücretsiz<br />

indirme şeklinde de sunulabilmekte.<br />

Buna örnek olarak da şunları verebiliriz:<br />

■ Woebot, depresyonu tedavi etmek<br />

için yaygın bir yöntem olan bilişsel<br />

davranış terapisinin prensiplerini<br />

çoğaltmak ve uyku, endişe ve stresle<br />

ilgili tavsiyeler vermek için duygusal<br />

yapay zekâ kullanıyor.<br />

■ Ellie, University of South California<br />

tarafından geliştirilen bir sanal<br />

avatar terapisti. Sözsüz ipuçlarını<br />

yakalayarak konuşmayı yönlendiriyor<br />

ve gelecekte sanal terapistlerin<br />

nasıl olacağı konusunda bize bir<br />

ipucu veriyor.<br />

Duygusal yapay zekâ ekonomisi gelişmekte<br />

olsa da psikolojinin hem bilim-<br />

70 <strong>MediaCat</strong>


sel hem de eğitimli sezgisellik olduğunu<br />

hatırlamak çok önemli. Stanford Klinik<br />

Psikoloğu Dr. Adam Miner bu durumu<br />

şöyle değerlendiriyor: “Bir yapay zekâ<br />

sistemi kişinin sesini ve hareketlerini<br />

analiz ederek muhtemel bir majör depresif<br />

bozukluğa dair bir teşhiste bulunabilir.<br />

Ancak daha fazla bağlam ve yargı<br />

olmadan, önemli bilgiler eksik kalabilir.”<br />

Picard şunu da ekliyor: “Duygusal ya<br />

da değil, unutmayalım ki bilgisayarlar<br />

tamamen objektif değildir.” Bilgisayarlar<br />

tedavi çözümlerine ulaşmak için veriyi<br />

kullanıyor. Bu nedenle, yapay zekâ geliştiricileri<br />

zihinsel ve ruhsal alanda iyi eğitimli<br />

değillerse, geliştirdikleri modeller<br />

doğru veriler iliştirilmemişse sonuçlar<br />

korkunç olabilir ve ne yazık ki, günümüzde<br />

bu alanda çalışan birçok geliştirici<br />

inşa ettikleri sistemlerin altyapıları<br />

hakkında şeffaf değiller.<br />

YETERSİZLİKLER ÖN PLANDA<br />

BMC Medicine’in araştırmasına göre,<br />

depresyon tedavisi için tasarlanmış 69<br />

uygulama incelendiğinde, bu uygulamaların<br />

sadece yüzde 7’sinin üçten fazla<br />

“intihar önleme” stratejisi içerdiği görülmüş.<br />

İncelenen uygulamalardan altısı<br />

“intihar yardım hattı” hakkında doğru<br />

bilgi sağlamayı başaramamış. Yanlış<br />

yönlendirmelerde bulunan bu uygulamaların<br />

ise Google Play ve App Store üzerinden<br />

ne yazık ki 2 milyondan fazla kez<br />

indirildiği görülüyor.<br />

Duygusal yapay zekâ sistemleri, zihinsel<br />

sağlık sorunlarının tedavisi ile<br />

kârlı bir hale dönüşen wellness sektörü<br />

ekonomisini haraketlendirmiş olsa da,<br />

ne yazık ki geliştiricilerin büyük bir bölümü<br />

terapi veya psikolojik danışmanlık<br />

hizmetlerinde gerekli sertifikasyonlara<br />

sahip değil. Amerikan Psikoloji Derneği’nin<br />

bir araştırmasına göre, şu anda<br />

mobil kullanıcılar için üretilmiş 20<br />

Duygusal yapay<br />

zekâ ekonomisi<br />

gelişmekte olsa<br />

da, psikolojinin<br />

hem bilimsel<br />

hem de eğitimli<br />

sezgisellik olduğunu<br />

hatırlamak çok<br />

önemli.<br />

binden fazla zihinsel sağlık uygulaması<br />

bulunuyor. Başka bir araştırmaya göre<br />

de psikososyal ve wellness mobil uygulamalarının<br />

yalnızca yüzde 2,08’inin akademik<br />

denetimden geçmiş ya da yayımlanmış<br />

bir sertifikasyonu bulunmakta.<br />

Tüm bunların üstüne, bu teknolojiler<br />

geliştirilirken, “duygusal/zihinsel”<br />

verilerimize kimin sahip olduğu ve gizlilik<br />

sözleşmelerinin neyi kapsadığını<br />

belirleyen politikalar da henüz geliştirilmemiş<br />

durumda. Duygu tanıma sistemleri<br />

tarafından yapılan çıkarımlar,<br />

kullanıcılar için risk oluşturan hassas<br />

sağlık bilgilerinin kamuoyuna çıkmasına<br />

da sebep olabilir.<br />

Bu doğrultuda yapay zekânın zararlı<br />

olabileceği konuları özetlemek<br />

gerekirse;<br />

Veri gizliliği: Yapay zekâ, gizlilik ve<br />

güvenlik endişeleri yaratabilecek büyük<br />

miktarda kişisel veriyi depoluyor,<br />

kullanıyor.<br />

Yanlış veya önyargılı sonuçlar: Yapay<br />

zekâ algoritmaları iyi tasarlanmazsa,<br />

yanlış teşhis veya tedavilere yol açabilecek<br />

yanlış veya önyargılı sonuçlar<br />

sunabilir.<br />

Bağımlılık: Sağlık ve iyi bir yaşam için<br />

yapay zekâya çok fazla güvenmek, teknoloji<br />

aracılığıyla ele alınamayan diğer<br />

sağlık ve refah yöntemlerinin ihmal<br />

edilmesine neden olabilir.<br />

Erişilebilirlik: Ne yazık ki herkes yapay<br />

zekâ destekli sağlık kaynaklarına<br />

eşit erişime sahip değil, bu da sağlık<br />

sonuçlarında farklılıklara yol açabilir.<br />

KENDİ YARATTIĞIMIZDAN<br />

KORKUYORUZ<br />

Tüm bu baş döndürücü gelişmelere<br />

baktığımda şu durumun çok ironik olduğunu<br />

düşünüyorum: 7/24 beraber<br />

yaşadığımız ve doğal olarak sahip olduğumuz<br />

en akıllı makine olan insan<br />

vücudu, kendini iyileştirme konusunda<br />

inanılmaz bir güce ve kapasiteye<br />

sahip. Becoming Supernatural / Doğa<br />

Üstü Olmak kitabının yazarı Dr. Joe<br />

Dispenza’ya göre “Doğal yollarla olağanüstü<br />

sağlığa sahip olabiliriz, bu<br />

da transhümanizmin temel vaatlerinden<br />

biri”. Ancak insan vücudunun<br />

kullanımını optimize etmek, fiziksel<br />

ve zihinsel kapasitesini artırmak ve<br />

tüm zorluklarımızın doğal çözümünü<br />

bulmak için tüm zamanımızı, kaynaklarımızı,<br />

bütçelerimizi ve irademizi<br />

bedenimizi öğrenmeye yatırmak yerine,<br />

yapay bir dış zekâ yaratıyoruz,<br />

ona kendi işimizi veriyoruz, tembellik<br />

ediyor ve kendi doğal varlığımız<br />

yerine teknolojiye daha da bağımlı<br />

hale geliyoruz. Ve kendi yarattığımız<br />

bu zekâdan da korkmaya başlıyoruz.<br />

Bunu hatırlayıp her adımımızı acele<br />

etmeden, düşünerek atmalıyız diye<br />

düşünüyorum.<br />

Yapay zekânın hayatımızda kalıcı<br />

olacağı bir gerçek. İlerlemesini aniden<br />

durduramayacağız. Ancak onu<br />

insanlığa ve bizim daha üstün bir hale<br />

gelme sürecimize hizmet etmesini<br />

sağlamamız gerekiyor, tam tersine<br />

değil. Son olarak sizlerle Yuval Noah<br />

Harari’nin bu konuyla ilgili bir sözünü<br />

paylaşmak istiyorum: “Tehlike,<br />

eğer biz insanlar yatırımımızı insan<br />

farkındalığını geliştirmek yerine daha<br />

fazla yapay zekâ geliştirmeye yaparsak<br />

ortaya çıkacak. Bu durumda, bilgisayarların<br />

sofistike yapay zekâları<br />

insanların ‘aptallığını’ güçlendirmek<br />

için hizmet etmekten başka bir işe yaramayacak.”<br />

■<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 71


DİJİTAL<br />

Oyna ve satın al!<br />

Rekabetin yoğunlaştığı iş hayatında<br />

üretkenliği, verimliliği ve aidiyet duygusunu<br />

güçlendiren oyunlaştırma, özellikle pandemi<br />

sonrasında eğitim, sağlık ve pazarlama<br />

alanlarında yükselişe geçti. Pazarlamada<br />

e-ticaret platformları yeni oyunlaştırma<br />

trendlerine öncülük ederken metaverse de bu<br />

alan için yeni bir kapı araladı. u ELİF BİLGİÇ<br />

Y<br />

etenek ve yaratıcılığın keşfinde<br />

belki de en eğlenceli<br />

yöntemlerden biri olan<br />

oyun; dil, zihin, sosyal, duygusal<br />

ve motor becerilerin geliştirilmesinde<br />

oldukça etkili. Artan rekabet<br />

koşullarında çalışanların üzerindeki<br />

baskıyı azaltmayı, verimliliği, yaratıcılığı<br />

ve problem çözme yeteneğini artırmayı,<br />

müşteri ilişkilerini geliştirmeyi<br />

amaçlayan iş dünyası, bu amaçlar doğrultusunda<br />

oyunlardaki birçok metodu<br />

iş süreçlerine dahil etmeye devam ediyor.<br />

Özellikle pandemiden sonra eğitim,<br />

sağlık ve pazarlama alanlarında yükselişe<br />

geçen oyunlaştırma, yeni teknolojiler<br />

ve yapay zekânın sağladığı potansiyeller<br />

dahilinde farklı bir yüzle karşımızda.<br />

ALTERNATİF MODELLER<br />

YÜKSELİŞTE<br />

Gaming In Turkey | MENA | EU tarafından<br />

yayımlanan Türkiye Oyun Sektörü<br />

2022 raporu, oyunlaştırmanın en fazla<br />

kullanıldığı alanlarla ilgili önemli bilgiler<br />

veriyor. Raporda görüş belirten GamFed<br />

Türkiye Temsilcisi Ercan Altuğ Yılmaz’a<br />

göre, oyunlaştırmanın özellikle pandemi<br />

sonrası yükseldiği alanlar eğitim, sağlık<br />

ve pazarlama olarak öne çıkıyor. Pazarlama<br />

kısmına daha odaklı bakıldığında<br />

ise e-ticaret platformlarının bu konuda<br />

trendlere öncülük yaptığı görülüyor. Şirketlerin<br />

çalışanları için wellness, devlet<br />

kurumları ve belediyelerin ise vatandaş-<br />

ları fiziken daha aktif hale getirmek için<br />

yaptığı uygulamalar, oyunlaştırma alanında<br />

öne çıkanlardan bazıları.<br />

Oyunlaştırmanın metaverse ve NFT<br />

için de ayrı bir pencere açtığına değinmek<br />

lazım. NFT’ler, ilgili bağış ve satış<br />

modelleri ve metaverse platformlarındaki<br />

topluluk yönetimi, alternatif oyunlaştırma<br />

uygulamalarını ön plana çıkardı.<br />

MOBİL CİHAZLARIN ETKİSİ<br />

Mordor Intelligence verilerine göre,<br />

küresel oyunlaştırma pazarının 2022-<br />

2027 yılları arasında yüzde 26,5’lik<br />

bir yıllık bileşik büyüme kaydetmesi<br />

bekleniyor. Akıllı telefonların ve mobil<br />

cihazların sayısındaki katlanarak artan<br />

büyüme, bu oran üzerinde oldukça etkili.<br />

Şirketin hazırladığı “Oyunlaştırma<br />

Pazarı: Büyüme Trendleri, COVID-19<br />

Etkisi ve <strong>2023</strong>-2028 Tahminleri” raporu<br />

da kırılma noktasını, mobil cihazların<br />

yaygınlaşması olarak işaret ediyor.<br />

Yapay zekâ ve makine öğrenimi gibi<br />

alanlardaki ilerlemelerle ise şirketlerin<br />

zaman içinde daha sezgisel ve etkili<br />

çözümler geliştirmeye odaklanmaları<br />

bekleniyor. Rapor, kategorik olarak<br />

bakıldığında oyunlaştırma trendinde<br />

en büyük payı perakendenin aldığını<br />

gösteriyor. Özellikle çevrimiçi perakendecilerin,<br />

satışları yükseltmek için<br />

etkileşimli müşteri deneyimleri oluşturmaya<br />

devam etmesi, oyunlaştırma<br />

adına yeni bir perde açıyor. ■<br />

MUSTAFA FUAT<br />

VARDAR<br />

-<br />

Related Digital<br />

CEO<br />

‘CİDDİ’ SEKTÖRLER DE<br />

OYUNLAŞTIRMAYA GİRİYOR<br />

Dijital pazarlamada etkileşimle<br />

marka sadakatini artıran ve yüksek<br />

satışlar sağlayan oyunlaştırma<br />

e-ticaret ve perakende sektöründe<br />

popülerliğini koruyor. Son dönemde<br />

bu sektörlere turizm ve otelcilikle<br />

beraber restoran sektörü de<br />

katıldı. Ayrıca finans gibi daha<br />

“ciddi” görülen sektörler de genç<br />

nüfusa ulaşmak için oyunlaştırma<br />

senaryolarından yararlanmaya<br />

başladı.<br />

İnteraktif reklamlar, basit ve<br />

kısa süreli kurgulardansa detaylı<br />

ve heyecan verici oyunlar, marka<br />

kimliğiyle aynı çizgide tasarlanmış<br />

kurgular ve kişiselleştirilmiş ödüller<br />

oyunlaştırma sahnesinde görülen<br />

ve sunduğumuz yenilikler. İlgi çekici<br />

kurgular potansiyel müşterilerin<br />

kısa süreli de olsa duygusal yatırım<br />

yapmasını ve böylece satın almayı<br />

tamamlamasını sağlıyor. Özellikle<br />

Çarkıfelek ve Kazı-Kazan gibi nostaljik<br />

oyun kurgularımız her yaştan<br />

hedef kitle için ideal. Markayla<br />

etkileşimde olan ya da eski müşteriler<br />

oyunlaştırma için doğru bir hedef<br />

kitle. ■<br />

72 <strong>MediaCat</strong>


DİJİTAL<br />

Mavi tik<br />

enflasyonu<br />

Sosyal medya<br />

şirketlerine ve<br />

içerik üreticilere<br />

yönelik gelir elde<br />

etme yöntemlerinin<br />

sayısı günden<br />

güne artarken bazı<br />

iletişim dinamikleri<br />

de değişime<br />

uğruyor. Twitter’ın<br />

açıkladığı yeni<br />

“mavi tik” politikası<br />

ise bu değişimi<br />

ayyuka çıkaran<br />

gelişmelerden.<br />

u ERDEM AKIN TEMEL<br />

lon Musk, nisan ayının son<br />

E<br />

günlerinde yaptığı bir paylaşım<br />

ile medya kuruluşlarının<br />

Twitter’da paylaşacakları<br />

makaleler için tekil olarak ücret<br />

talep edebileceklerinin müjdesini verdi.<br />

Aboneliklerin birden fazla içeriği<br />

kapsayan ve genellikle periyodik ve yenilenen<br />

ödemelere sahip olduğu sosyal<br />

medya dünyasında, tekil makalelerin<br />

daha uygun fiyata erişilebilir olacağının<br />

altını çizen Musk, bu özelliğin bir<br />

kazan-kazan durumu yaratacağını belirtti.<br />

Musk’ın bu açıklaması, kendisine<br />

her şeyden kâr elde etmek istediği yönünde<br />

eleştiriler olarak geri dönerken;<br />

micropayment’ların sınırı da tartışılmaya<br />

başlandı.<br />

MICROPAYMENT DÜNYASI<br />

Dijital içeriklere erişim amacıyla yapılan<br />

cüzi miktarda ödemeler için kullanılan<br />

micropayment terimi ilk kez<br />

1960’lı yıllarda bilişim teknolojilerinin<br />

öncü isimlerinden Ted Nelson tarafından<br />

ortaya atıldı. İnternet olmamasına<br />

rağmen 2000’li yıllara kadar üzerinde<br />

çalışılan bu konsept, ancak internetle<br />

ve özellikle Web 2.0’ın getirdiği yeniliklerle<br />

tam anlamıyla gerçekleşebildi.<br />

Hatta bu yenilikler, micropayment<br />

konseptinin kapsamını genişleterek<br />

basit bir ödemeden fazlasının sunulmasını<br />

sağladı.<br />

Sosyal medya, içerik üreticilerin<br />

desteklenmesi konusunda atılan adımlar<br />

ile micropayment’ları oldukça geniş<br />

bir kapsama oturttu. Platformlar<br />

insanları daha fazla içerik üretmeye<br />

ve tüketmeye teşvik etmek için, içerik<br />

üretmeleri karşılığında ya da ürettikleri<br />

içeriklerin ne kadar tüketildiğine<br />

bağlı olarak ödeme yapmaya başladı.<br />

Öte yandan, içerik üreticileri arasında<br />

ürettikleri içeriklerden gelir elde edebilecekleri<br />

(monetization) düşüncesi<br />

yaygınlaşıyordu. Zira kitlenin olmadığı<br />

bir sosyal medya platformu ayakta kalamazdı<br />

ve kitlenin bir platformda yer<br />

almasını sağlayacak olan şey içeriklerdi.<br />

Buna ek olarak, internet kullanıcılarına<br />

beğendikleri içerik üreticilerine<br />

tek seferlik ya da tekrarlayan ödemelerle<br />

destek verme imkânı sağlandı. Bu<br />

üç anlayış, micropayment yöntemlerini<br />

çeşitlendirmekle kalmadı; içerik<br />

üreticileri, platformlar ve kullanıcılar<br />

arasındaki dinamiği de şekillendirdi.<br />

ÖNCÜ PLATFORM YOUTUBE<br />

2007 yılında başlatılan YouTube Partner<br />

Program, içerik üreticilerin desteklenmesi<br />

konusunda öncü olurken; Facebook,<br />

Twitter, TikTok, Snapchat ve<br />

Twitch başta olmak üzere pek çok platform<br />

da bu rüzgârdan nasibini aldı. İçerik<br />

üreticilerin takipçileri tarafından<br />

desteklenmeleri, mümkünse geçimlerini<br />

sadece içerik üreterek sağlayabilmeleri<br />

için adımlar atıldı. YouTube’da<br />

bir içeriğin izlenme sayısı, reklam<br />

gösterimi ve kullanıcıların reklamlara<br />

tıklama sayısına göre yapılan ödemeler<br />

ile başlayan bu süreç, içerik üreticiler<br />

ile kullanıcılar arasında direkt etkileşim<br />

sağlayan yollarla devam etti. Örneğin<br />

bugün YouTube ve Twitch kanal<br />

abonelikleri, Twitter Super Follow ile<br />

periyodik ödemeler yaparak, Instagram<br />

ve TikTok canlı yayınlarında rozet<br />

ve dijital hediyeler satın alarak ya da<br />

74 <strong>MediaCat</strong>


Ellen DeGeneres’in Twitter’da<br />

paylaştığı ünlülerle dolu bu selfie,<br />

paylaşıldığı gün retweet rekoru kırmıştı.<br />

Kaynak: EllenDeGeneres@Twitter<br />

Twitch’te bahşiş vererek içerik üreticileri<br />

desteklemek mümkün. Tüm<br />

bunların yanı sıra 2013 yılından beri<br />

faaliyette olan Patreon başta olmak<br />

üzere pek çok platform da direkt olarak<br />

içerik üreticilerin desteklenmesi amacıyla<br />

kuruldu.<br />

İçerik üreticilerin desteklendikleri<br />

bu yolların takipçileri ile aralarındaki<br />

iletişimi kuvvetlendirdiği hatta içerik<br />

üreticisi, influencer, internet yayıncısı<br />

gibi mesleklerin toplum nezdinde<br />

oturmasını sağladığı aşikâr. Fakat bu<br />

tür çalışmalardan en önemli payı sosyal<br />

medya şirketlerinin aldığının ve<br />

toplumdaki bazı dinamiklerin zamanla<br />

değiştiğinin göz ardı edilmemesi gerekiyor.<br />

Mavi tik, ilk<br />

haliyle Web 2.0<br />

öncesine ait bir<br />

anlayışın yansıması<br />

niteliğindeydi.<br />

Önemli kabul edilen<br />

insanlar ile sıradan<br />

internet kullanıcıları<br />

arasında bir<br />

bariyer görevi<br />

görüyor, “onlar<br />

ve biz” dikotomisi<br />

oluşturuyordu.<br />

nelik planı Twitter Blue’nun yapısını<br />

değiştirmekti. Twitter Blue, kullanıcılara<br />

daha fazla özelliği kullanma fırsatı<br />

sunarken Musk, şirketin 2009’dan beri<br />

devam eden doğrulanmış hesap uygulamasını<br />

bu plana dahil etti.<br />

Twitter, siyasetçilere, sporculara,<br />

sanatçılara, ünlülere ve kuruluşlara<br />

ait olan hesapların sahte, bot ve parodi<br />

hesaplardan ayrıştırılabilmeleri<br />

için ücretsiz olarak hesap doğrulaması<br />

hizmeti veriyor; doğrulanan hesaplara<br />

“mavi tik” ekliyordu. Musk, önce var<br />

olan mavi tikleri kaldırdı; ardından<br />

da Twitter Blue abonesi olan ve kimlik<br />

doğrulaması yapan herkesin mavi tik<br />

alabileceğini açıkladı. Amaç, insanların<br />

Twitter Blue abonesi olarak aylık ödeme<br />

yapmalarını sağlamaktı.<br />

Musk’ın bu kararı, diğer sosyal<br />

medya platformlarında benzer doğrulama<br />

sistemlerinin ücretsiz olarak<br />

uygulanmasından dolayı eleştirildi.<br />

Musk, mavi tik kararında bir nebze geri<br />

adım attı; kurumlar için altın, hükümetler<br />

ve hükümet yetkilileri için gri<br />

tik uygulamasını getirdi. Yine de bugün<br />

herhangi bir Twitter kullanıcısı Twitter<br />

Blue abonesi olarak mavi tik alabiliyor.<br />

Musk’ın bu kararı bir hayli eleştirilse<br />

de Instagram ve Facebook’un da<br />

mavi tik satışına başlaması, bu uygulamanın<br />

yaygınlaşacağını gösteriyor.<br />

GEÇİRGENLEŞEN BARİYER<br />

Mavi tik uygulaması, ilk haliyle Web<br />

2.0 öncesi döneme ait bir anlayışın<br />

yansıması niteliğindeydi. Önemli ka-<br />

bul edilen insanlar ile sıradan internet<br />

kullanıcıları arasında bir bariyer görevi<br />

görüyor; “onlar ve biz” dikotomisi oluşturuyordu.<br />

Mavi tik almanın yollarını<br />

arayan internet kullanıcılarının sayısı<br />

da bir hayli fazlaydı. Sıradan kullanıcıların<br />

geçemedikleri bu bariyer, içerik<br />

üreticiler için zamanla aşılabilir hale<br />

geldi. Takipçi sayısını artıran, kültürel<br />

bir öneme kavuşan ya da yeterince gelir<br />

elde eden kişilerin mavi tik alabilmeleri<br />

bu bariyeri seçici geçirgen kıldı.<br />

Ünlülerin etkileşimsiz bir şekilde<br />

sadece takip edilebildiği, hayatları<br />

üzerine kurulu magazin dünyasının<br />

bir hayli önemli olduğu günler geride<br />

kaldı; sıradan sayılabilecek hayatlara<br />

sahip içerik üreticileri, biraz da “başarmanın<br />

mümkün olduğu” düşüncesiyle<br />

takip edilmeye başlandı. Son olarak bugün<br />

diğer platformlara sıçraması olası<br />

mavi tik satışı, sözkonusu bariyerin<br />

öneminin daha da azalacağı bir geleceğe<br />

işaret ediyor.<br />

Öte yandan, düne kadar bariyerin<br />

diğer tarafında bulunan, erişilmez gibi<br />

görünen kişiler, bariyerin esnemesinden<br />

dolayı hayatlarından daha fazla kesit<br />

paylaştıkları, internet kullanıcıları<br />

ile daha fazla etkileşimde bulundukları<br />

bir pozisyondalar. Bahsi geçen sosyal<br />

medya platformlarının yanı sıra Reddit<br />

ve Ekşi Sözlük’ün soru cevap, Cameo ve<br />

Popile gibi uygulamaların ünlülerden<br />

istekler ve BeReal’ın ünlülerin farklı<br />

hayatlar yaşamadığını göstermeyi<br />

amaçlayan RealPeople konsepti bu durumun<br />

en önemli örnekleri. ■<br />

MAVİ TİK OLMAYINCA<br />

Yaşanan sözkonusu değişimin belki de<br />

en ayyuka çıktığı nokta birkaç ay önce<br />

yaşandı. Elon Musk’ın yaklaşık 44 milyar<br />

dolara Twitter’ı satın almasının<br />

ardından şirketin gelirlerini hızlı bir<br />

şekilde artırmak amacıyla attığı adımlardan<br />

biri, platformun ücretli abo-<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 75


DİJİTAL<br />

Sen sus<br />

dijitalin<br />

konuşsun<br />

Herhangi bir<br />

ürünün gerçek,<br />

fiziksel dünyadaki<br />

davranışlarını<br />

sergileyen sanal<br />

bir kopyasının<br />

oluşturulması<br />

fikrine dayanan<br />

dijital ikiz konsepti<br />

uzun zamandır<br />

biliniyor. Ancak<br />

IoT cihazlarının<br />

farklı sektörler<br />

tarafından sanal ve<br />

gerçek dünyaları<br />

eşleştirmek için<br />

giderek daha<br />

fazla kullanılmaya<br />

başlaması, dijital ikiz<br />

konseptini yeniden<br />

gündeme taşıyor.<br />

u ELİF BİLGİÇ<br />

ijital ikiz kavramıyla tanışıklığımız<br />

otomotiv ve<br />

D<br />

enerji endüstrileriyle başladı.<br />

Makine bileşenlerinin<br />

dijital kopyalarını oluşturan üreticiler,<br />

fiziksel makinelerde değişiklik yapmadan<br />

önce bunları dijital kopyalar üzerinden<br />

test edebilir duruma gelmişti.<br />

Ürettiği her araç modeli için bir dijital<br />

ikiz geliştiren Ford ve farklı tesislerde<br />

40 binden fazla türbini izlemek için<br />

dijital rüzgâr çiftliği kullanan General<br />

Electric, karşılaştığımız ilk örnekler<br />

arasındaydı. Bu sektörlerde geliştirilip<br />

kullanılmaya başlanan dijital ikizler,<br />

artan otomasyon ihtiyacının yanı sıra<br />

nesnelerin interneti (IoT) ve yapay<br />

zekâ gibi teknolojilerin hayatımıza<br />

girmesiyle başta şehir planlama olmak<br />

üzere, birçok alanda çok daha geniş bir<br />

uygulama yelpazesine sahip hale geldi.<br />

AKILLI ŞEHİR PLANLAMASI<br />

Dijital ikizler; şehirler, binalar veya<br />

altyapı ağları gibi fiziksel ortamların<br />

davranışını simüle ederek analizde<br />

bulunmak için güçlü bir yol sunuyor.<br />

Bu gerçek zamanlı dijital temsiller,<br />

insanların ve araçların nasıl hareket<br />

ettiğini, enerjinin nasıl tüketildiğini<br />

ve doğal afetlerin etkisini gözlemlenebilir<br />

hale getiriyor. Dijital ikizler aynı<br />

zamanda fiziksel ortamların tasarımına,<br />

geliştirilmesine ve yönetilmesine<br />

dahil olan ekipler arasında işbirliğini<br />

ve iletişimi teşvik etmede de itici bir<br />

güç. Dijital ikizler sayesinde çevre<br />

hakkında ortak bir anlayışa sahip olan<br />

herkes, ortak bir amaç ve hedef doğrultusunda<br />

sorunsuz bir şekilde birlikte<br />

çalışarak süreci çok daha verimli<br />

hale getirebilir. Bu yöntemlerin çoğu<br />

daha sonra sürdürülebilir ve vatandaş<br />

dostu şehir politikaları üretilmesi<br />

için kullanılabilir. Son olarak ABI<br />

Research, 2025 yılına kadar dünya çapında<br />

dijital ikize sahip 500 akıllı şehir<br />

olacağını ön görüyor.<br />

BANKACILIK<br />

Dijital ikizler, bankaların operasyonlarını<br />

optimize etmesine, müşteri deneyimini<br />

iyileştirmesine ve riskleri daha<br />

etkin bir şekilde yönetmesine yardımcı<br />

olarak dijital dönüşümün zorluklarını<br />

daha başarılı bir şekilde yönetmelerini<br />

sağlayabilir. Dijital ikizlerin bankacılık<br />

sektörüne olası etkilerine dört farklı<br />

açıdan bakmak mümkün.<br />

Operasyonel verimlilik: Dijital<br />

ikizler, bir banka şubesi için en uygun<br />

düzeni ve personel seviyelerini belirlemek<br />

amacıyla müşteri trafiğindeki<br />

değişiklikler veya yeni hizmetlerin<br />

sunulması gibi farklı senaryoları simüle<br />

ve analiz etmek için kullanılabilir.<br />

Böylece, işlemleri kolaylaştırmaya ve<br />

fiziksel şubenin verimliliğini artırmaya<br />

yardımcı olabilir.<br />

Varlık performansı: Dijital ikizler,<br />

ATM’ler veya kredi portföyleri gibi<br />

varlıkların performansını izlemek ve<br />

tahmin etmek için kullanılabilir ve<br />

bankaların olası sorunları proaktif<br />

olarak ele almasına olanak tanıyabilir.<br />

Böylece, bu varlıkların güvenilirliğini<br />

ve kullanılabilirliğini artırmaya yardımcı<br />

olabilir, arıza süresini azaltabilir<br />

ve müşteri memnuniyetini artırabilir.<br />

Müşteri deneyimi: Müşteri etkileşimlerini<br />

simüle etmek için kullanılabilen<br />

dijital ikizler, bankaların hizmetlerini<br />

ve ürünlerini test etmelerine ve<br />

geliştirmelerine olanak tanır. Böylece<br />

bankaların, müşterilerinin ihtiyaçlarını<br />

ve tercihlerini daha iyi anlamasına<br />

ve daha kişiselleştirilmiş etkili ürün ve<br />

hizmetler geliştirmelerine yardımcı<br />

olabilir.<br />

Risk yönetimi: Dijital ikizler, piyasa<br />

koşullarındaki değişiklikler veya müşteri<br />

davranışındaki değişiklikler gibi<br />

farklı senaryoları simüle etmek ve analiz<br />

etmek, potansiyel riskleri belirlemek<br />

ve bunları hafifletecek stratejiler<br />

geliştirmek için kullanılabilir. Bankaların<br />

risklerini daha iyi yönetmelerine<br />

ve varlıklarını korumalarına yardımcı<br />

olabilir.<br />

76 <strong>MediaCat</strong>


e<br />

Küresel dijital ikiz<br />

pazar hacminin<br />

2030 yılına kadar<br />

155,83 milyar<br />

dolara ulaşacağı<br />

ve <strong>2023</strong>’ten 2030’a<br />

kadar yüzde<br />

37,5’lik bir YBBO<br />

kaydedeceği tahmin<br />

ediliyor.<br />

DIJITAL IKIZ<br />

PAZARININ BÜYÜME<br />

TAHMINLERİ<br />

(MILYAR DOLAR)<br />

ÜRETIM<br />

2020 0,59 – 2025 6,69<br />

OTOMOTIV<br />

2020 0,49 – 2025 5,06<br />

HAVACILIK<br />

2020 0,43 – 2025 5,09<br />

SAĞLIK<br />

Gartner Prediction, sağlık hizmeti<br />

veren kuruluşlarının yüzde 25’inin<br />

2025 yılına kadar dijital dönüşüm<br />

stratejilerine resmileştirilmiş dijital<br />

ikiz girişimlerini dahil edeceğini<br />

öngörüyor. Grand View Research tarafından<br />

yapılan araştırmalar da bu<br />

veriyi destekler nitelikte. Buna göre,<br />

sağlık sektörü enfekte hastaların sanal<br />

kopyalarını oluşturmak ve bunları<br />

gelecekteki araştırmalarda kullanmak<br />

için dijital ikiz teknolojisine başvurmaya<br />

başladı. Dell Technologies’in<br />

kimlik bilgileri gizlenmiş hasta verilerini<br />

kullanarak dijital ikizler oluşturmak<br />

için i2b2 tranSMART Vakfı<br />

ile kurduğu ortaklık da raporda örnek<br />

gösteriliyor. Dijital ikizlerin pek çok<br />

hastalığın yayılma hızını azaltmaya<br />

yardımcı tedaviler için sayısız simülasyon<br />

gerçekleştirilmesine yardımcı<br />

olması bekleniyor.<br />

Dell Technologies Küresel Sağlık<br />

Hizmetleri ve Yaşam Bilimleri CTO’su<br />

Steven Lazer, “Dijital ikiz araştırması,<br />

gerçek hayatta bir araya getirilmesi<br />

imkânsız veya çok pahalı olan karşılaştırılabilir<br />

hasta kohortlarını bir araya<br />

getirmemize yardımcı olabilir. Kronik<br />

durumların her yönünü incelemek<br />

ve belki bir gün çözmek için karmaşık<br />

protokoller oluşturabileceğiz. Hasta<br />

dijital ikizleri, biyoteknoloji geliştirme<br />

sürecini her aşamada hızlandırarak<br />

klinik araştırmaları yepyeni bir düzeye<br />

taşıyacak. Bir insandaki tüm sistemlerin<br />

tam olarak modellenmesi şu anda<br />

mümkün olmasa da veri yakalama teknolojisinde<br />

ve izleme yeteneklerinde<br />

meydana gelen gelişmeler yakın gelecekte<br />

tam insan simülasyonunun yolunu<br />

açıyor. Bu fırsat, yalnızca hastalığı<br />

tedavi etmek için değil, aynı zamanda<br />

onu ortadan kaldırmamıza ve en baştan<br />

önlememize yardımcı olacak kişiselleştirilmiş<br />

farmasötikler ve hastaya<br />

özel tedaviler oluşturmamıza olanak<br />

tanıyacak” diyor.<br />

PERAKENDE<br />

Dijital ikizler, pek çok sektörde gözlemlenebilir<br />

operasyonel maliyetleri<br />

azaltmak için optimize edilebiliyor.<br />

Satıcıdan müşteriye tedarik zincirlerinin<br />

optimize edilmesinde ve satış<br />

tahminlerinde bulunması konusunda<br />

pek çok fırsat barından bu teknolojinin<br />

perakende sektöründe yaygınlaşması<br />

bekleniyor. ■<br />

ENERJI VE KAMU HIZMETLERI<br />

2020 0,34 – 2025 3,83<br />

SAĞLIK<br />

2020 0,29 – 2025 3,81<br />

LOJISTIK VE PERAKENDE<br />

2020 0,23 – 2025 2,26<br />

DIĞERLERI<br />

2020 0.28 – 2025 2.83<br />

Kaynak: Statista<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 77


ADVERTORIAL<br />

Hayal eden<br />

kızlar kodlar<br />

Kızlar Kodlar projesiyle bir yıldan kısa<br />

sürede 2 bin 680 kız öğrenciye ulaşan<br />

Reeder’ın kurucu ortağı Sezen Sungur<br />

Saral, projenin her yıl daha çok öğrenciye<br />

ulaşarak devam edeceğini söylüyor.<br />

Ekonomiye değer katacak sorumlu nesillere<br />

duyduğu inancıysa şöyle özetliyor Sungur<br />

Saral: “Hayal eden, merak eden, araştıran,<br />

deneyen, çalışan, öğrenen kızlar kodlar.”<br />

Kızlar Kodlar projesiyle kız öğrencilerin<br />

yazılım alanındaki<br />

becerilerini geliştirmelerine<br />

yardımcı olmayı hedefliyorsunuz.<br />

Projenin lansmanından<br />

bugüne bu hedefler doğrultusunda<br />

nasıl bir yol kat ettiniz?<br />

2022 öğretim yılının başlamasıyla,<br />

T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Mesleki ve<br />

Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü ile<br />

imzaladığımız işbirliği protokolü kapsamında<br />

Kızlar Kodlar projemizi başlattık.<br />

Beş il ve her ilde 10 okul taahhüdümüzle<br />

50 mesleki ve teknik anadolu<br />

lisesinde öğrenim gören 2 bin 500 kız<br />

öğrenciye ulaşmayı hedefleyerek çıktığımız<br />

yolda çevrimiçi eğitimlerle 2<br />

bin 680 öğrenciye ulaşıldı. Projeye özel<br />

kurguladığımız eğitim portalı reelab.<br />

com.tr için MEB müfredatı doğrultusunda<br />

yedi modülde eğitimler oluşturuldu.<br />

Bilim, teknoloji, mühendislik,<br />

sanat ve matematik disiplinlerini bütünleşik<br />

ele alan STEAM yaklaşımının<br />

yanı sıra Maker Kültürü, Tasarım<br />

Odaklı Düşünme, 3 Boyutlu Tasarım,<br />

Algoritmalar, Oyun Tasarımı, Arduino<br />

ile Kodlama ve Mobil Programlama<br />

gibi içerikler hazırlandı.<br />

78 <strong>MediaCat</strong><br />

Reelab.com.tr eğitim ve sınavlarını<br />

başarıyla tamamlayan 250 öğrenciye<br />

yüz yüze eğitim verme taahhüdümüzü;<br />

278 öğrenciye İstanbul, Manisa ve<br />

Samsun’da toplamda sekiz gün süren<br />

yüz yüze atölyelerle teorik bilgileri<br />

pratiğe dönüştürme ve ilk prototipleri<br />

üretme imkânı sunarak gerçekleştirdik.<br />

Böylece öğrenciler kodlama, tasarlama<br />

ve yazılım geliştirmeye yetkin bireyler<br />

haline geldi. Çevrimiçi eğitimler<br />

ve uygulamalı atölyeleri tamamlayarak<br />

MEB onaylı katılım belgelerini, sertifika<br />

töreniyle bakanlık yetkililerinden<br />

almaya hak kazanan kız öğrenciler,<br />

yükseköğrenimlerine ve kariyer yolculuklarına<br />

yaşıtlarından bir adım önde<br />

başlayabilecek.<br />

Kızlar Kodlar projesi nasıl bir<br />

bakış açısının meyvesi? Proje<br />

Reeder olarak kurum kültürünüzden<br />

ne gibi izler taşıyor?<br />

Ülkemizin her anlamda kalkınması<br />

ancak kadınların erkeklerle eşit eğitim<br />

imkânları, istihdama ve hayata<br />

eşit katılımlarıyla mümkün olabilir.<br />

Çalışan sayımız 1000’e yaklaşırken,<br />

kadın çalışan oranımızı yüzde 55 ve<br />

kadın hissedar oranımızı yüzde 63’e<br />

yükselttik. Reeder olarak bu bakış<br />

açımızı yaygınlaştırmak, farkındalığı<br />

artırmak, kadınları desteklemek,<br />

liderlik ve rol model geliştirmek üzerine<br />

proje ve uygulamalar hayata geçiriyoruz.<br />

Stratejilerimizin yansıması olarak,<br />

dünyanın en büyük kurumsal<br />

sürdürülebilirlik inisiyatifi UN Global<br />

Compact’in 10 İlke’sine taahhüt<br />

verdik. UN Global Compact ve UN<br />

Women işbirliğiyle hayata geçirilen<br />

Kadının Güçlenmesi Prensipleri’ne<br />

(WEPs) imza attık. “Toplumumuz<br />

için nasıl daha fazla fayda sağlayabiliriz?”<br />

diye yoğunlaşarak tasarladığımız<br />

Kızlar Kodlar, şirketimizin göz<br />

bebeği oldu. Şirket içerisindeki kadın<br />

çalışanlarımız gibi kız öğrencilerin de<br />

gerekli bilgilerle donatıldığında neler<br />

başarabileceklerini hep birlikte göstereceğiz.<br />

Projenin uzun vadede erişmek<br />

istediği hedefler neler? Kızlar<br />

SEZEN SUNGUR SARAL<br />

Reeder Teknoloji<br />

Kurucu Ortağı<br />

Kodlar ile destek olduğunuz<br />

genç kadınların hayatlarında<br />

ne gibi bir somut değişim yaratmayı<br />

umuyor, onlara ne gibi<br />

fırsatlar sunuyorsunuz?<br />

Kızlar Kodlar projemizle T.C. Millî Eğitim<br />

Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim<br />

Anadolu Liseleri’nde öğrenim gören<br />

binlerce kız öğrencinin başarılı kadın<br />

yazılımcı, mühendis ve geleceğin bilim<br />

insanı olmalarına destek olmayı hedefliyoruz.<br />

Kodlama eğitimleri sağlayarak<br />

ekonomiye değer katan sorumlu nesiller<br />

yetiştiriyoruz.<br />

Bundan sonraki süreçte, proje dahilinde<br />

eğitim alan öğrenciler, şirketimizde<br />

her sene gerçekleşen Yazılım<br />

Geliştirme ve Tasarım Yarışması’na<br />

başvuru yapabilecek ve biz de başarılı<br />

olan yazılımları destekleyerek kullanıma<br />

açacağız. İK departmanımızın<br />

yayımladığı staj ilanlarına başvuru<br />

yapanları önceliklendirerek şirket<br />

bünyemizde staj yapma imkânı sunacağız.<br />

Bilime ve gençlere olan inancımızla<br />

her yıl daha çok öğrenciye ulaşarak<br />

çalışmalarımıza hız kesmeden<br />

sürdürülebilirlik çerçevesinde devam<br />

edeceğiz. Planımız dahilinde olan ancak<br />

deprem dolayısıyla gidemediğimiz<br />

Mersin ve Gaziantep dahil olmak üzere<br />

farklı illerdeki kız öğrencilere de fayda<br />

sağlamaya devam edeceğiz. Çünkü<br />

inanıyoruz ki hayal eden, merak eden,<br />

araştıran, deneyen, çalışan, öğrenen<br />

kızlar kodlar. ■


Markalarla Freelancer’ların<br />

buluşma noktası<br />

Tasarımcı, müzisyen, araştırmacı, fotoğrafçı, yazılımcı hatta seslendirme sanatçısı...<br />

Hemen üye olun, aradığınız uzmanı Expero’da bulun!<br />

HEMEN KAYDOL<br />

www.expe.ro<br />

support@expe.ro<br />

/joinexpero


YARATICILIK<br />

Spotlight<br />

Cansu Erkan<br />

Yazar ve Çizer Cansu Erkan’ın<br />

kaleme aldığı hikâyeler, minik<br />

okurları aileleriyle birlikte<br />

maceradan maceraya sürüklüyor.<br />

Birbirinden muzip karakterler ve<br />

güldürürken düşündüren çizimler de<br />

bu macerada okurlara eşlik ediyor.<br />

u ELİF BİLGİÇ<br />

ODTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü’nden<br />

mezun olduktan sonra kariyer hayatına başlayan<br />

Cansu Erkan’ın hikâyesi, pandemi dönemine denk<br />

gelen hamileliği ve bu dönemde yoğunlaştığı illüstrasyonlarla<br />

değişiyor: “Sıfırdan bir alanda varlık göstermeye<br />

çalışmak hiç kolay değil. Kesinlikle riskliydi ama bunu<br />

denemezsem muhtemelen hayatım boyunca pişmanlığını<br />

yaşardım. Eşimin de tereddütsüz desteğiyle istifa ettim.<br />

Hep söylerim, yeri geldi oğlumu ayağımda sallaya sallaya<br />

çizim yaptım, yine de vazgeçmedim.”<br />

‘YALNIZ DEĞİLİZ’<br />

Geldiği noktada, hiç de tahmin etmediği bir tanınırlığa sahip<br />

olduğunu belirten Erkan’ın kendi annelik serüvenini<br />

yazıp çizdiği paylaşımları, sosyal medyada var olan pek<br />

çok anneye ulaşmış: “Gece bebeğine uyanıp emzirirken<br />

yazdıklarımı okuyan, çok iyi geldiğini söyleyen anneler<br />

oluyor. Ne kadar mutlu olduğumu tahmin edersiniz. Bana<br />

en çok yazılan cümle, ‘Yalnız değilmişim’. Elbette değiliz.<br />

Anneler olarak bayağı kalabalık bir ekip olduğumuz kesin.<br />

Dokunabilmek, paylaşabilmek çok güzel.”<br />

Şu sıralar çok sevilen iki yazarın kitabının üzerinde çalışan<br />

Erkan, bu kitapları resimledikten sonra kendi yazdığı<br />

bir çocuk kitabını resimleyecek. Şöyle diyor kendisi: “Muzip<br />

karakterler, ironi ve çizimlere komiklikler serpiştirmek<br />

en sevdiğim işler. Hayvanlar bunun için muazzam bir<br />

kaynak. Çok sayıda hayvan türü olmasına rağmen genelde<br />

kitaplarda aynı hayvanlara rastlıyoruz. Sırtlan var mesela...<br />

Çocuk kitaplarında hiç yer almaz. Bu ara ona taktım,<br />

belki sırtlanlı kitap yaparım.” Son olarak Erkan’ın yetişkinler<br />

için bir resimli kitap projesi için de kolları sıvadığını<br />

ekleyelim. ■<br />

cansuerkanstudio<br />

80 <strong>MediaCat</strong>


YARATICILIK<br />

Cannes Young Lions<br />

Genç Aslanlar<br />

Cannes yolunda<br />

Cannes Young Lions Türkiye elemeleri<br />

tamamlandı. Film, Marketers, Print & Outdoor ve<br />

Digital olmak üzere dört kategoride başvuruları<br />

kabul eden yarışmadan, her biri kategorisinden<br />

galibiyetle ayrılan bir takım, Cannes Young<br />

Lions <strong>2023</strong>’te Türkiye’yi temsil edecek.<br />

FILM<br />

Jüri Başkanı: Sami Basut (WPP Türkiye, Chief Entertainment Officer &<br />

4129Grey+Ogilvy Istanbul CCO)<br />

Jüri Üyeleri: Can Faga (aRthuR İstanbul, Kurucu Ortak), Sezer Derkuş<br />

(DeFacto, Küresel Pazarlama İletişimi Direktörü), Elif Kalkan (Yönetmen),<br />

Aslı Çelikel (Görsel Artist & Yönetmen), Özge Göksel (Norr Film, Kurucu &<br />

Prodüktör)<br />

u SIMGE ŞENSES<br />

annes Lions Uluslararası<br />

C<br />

Yaratıcılık Festivali‘nin 30<br />

yaş altı genç yaratıcılara<br />

yönelik yarışması Cannes<br />

Young Lions’ın Türkiye elemelerinden<br />

başarıyla geçen takımlar belli oldu.<br />

Başvuruların Film, Marketer, Print<br />

& Outdoor ve Digital olmak üzere dört<br />

kategoride gerçekleştirildiği Cannes<br />

Young Lions Türkiye’de bu yıl 191 takım<br />

yarıştı. En çok başvuru alan kategoriler<br />

ise sırasıyla Print & Outdoor (86 başvuru),<br />

Digital (70 başvuru), Film (24 başvuru)<br />

ve Marketing (11 başvuru) oldu.<br />

Reckitt ana sponsorluğunda, Print<br />

& Outdoor kategorisinde Kentvizyon<br />

ve Digital kategorisinde EssenceMediacom<br />

destekleriyle, Cannes Lions<br />

Türkiye Temsilcisi <strong>MediaCat</strong> tarafından<br />

düzenlenen Cannes Young Lions<br />

<strong>2023</strong> Türkiye elemelerinde kategorileri<br />

özelinde birinci olmayı başaran<br />

takımlar Cannes Young Lions <strong>2023</strong>’te<br />

Türkiye’yi temsil edecek. ■<br />

Serdar Tabur (Ogilvy Istanbul) & Ataberk Akalın (4129Grey)<br />

Atıf Baran (Ogilvy Istanbul) & Berkay Öztürk (Yup Agency)<br />

Semen Mozakoğlu (Karbonat) & Öykü Avaroğlu (Tribal Worldwide Istanbul)<br />

82 <strong>MediaCat</strong>


MARKETERS<br />

Jüri Başkanı: Tarık Bayar (Reckitt ABD, Pazarlama<br />

Direktörü)<br />

Jüri Üyeleri: Ergin Binyıldız (Happy People<br />

Project, Yönetici Kreatif Direktör), Rafet Fatih<br />

Özgür (Türk Hava Yolları, Kurumsal İletişim<br />

Başkanı), Natali Kasap (Unilever Türkiye, Orta Asya<br />

ve İran Güzellik ve Sağlık Lideri), Alara Orhon (Idea<br />

Bakery, Kıdemli Stratejist), Ceren Sağlam (Curious,<br />

Kurucu)<br />

PRINT & OUTDOOR<br />

Jüri Başkanı: Özge Güven (TBWA\Istanbul,<br />

Tasarım Direktörü)<br />

Jüri Üyeleri: Haluk Erkmen (Puck Global, Ajans<br />

Başkanı ve Kreatif Direktör), İlker Zaharya (BÜRO,<br />

Kurucu Ortak & Yönetici Kreatif Direktör), Kenan<br />

Ünsal (Muhabbet, Kurucu Ortak & Yönetici Kreatif<br />

Direktör), Setenay Özcan Yıldırım (4129Grey, Kreatif<br />

Direktör), Duygu Yegül (aRthuR İstanbul, Kurucu<br />

Ortak), Aykut Şahin (Kentvizyon, Genel Müdür<br />

Yardımcısı)<br />

DIGITAL<br />

Jüri Başkanı: Görkem Yeğin Mert (Meta, Kreatif<br />

Stratejist)<br />

Jüri Üyeleri: Zeynep Dipçin Akdoğan (Pazarlama<br />

Lideri), Ertuğ Tuğalan (Medina Turgul DDB,<br />

Yönetici Kreatif Direktör), Berkant Kuru<br />

(VMLY&R, Dijital İçgörü ve Sosyal Medya<br />

İletişimlerinden Sorumlu Yönetici), Kayhan<br />

Dural (Consciouslab, Kurucu), Ayşe Ketenci<br />

(EssenceMediacom, CCO)<br />

İpek Balcı & Mert Mustafa Ünsal (Vodafone) Gizem Çevikman & Murat Hazar (FCBARTGROUP) Volkan Fırat Tahtacı & Sıla Savaş (BLAB)<br />

Özge Balaban & Ece Yüzak (Vodafone) Sarp Karagemicioğlu & Utku Gümüş (TBWA\Istanbul) Aybüke Yerlikaya & Tuğçe Yağmur Gençer (GroupM Türkiye)<br />

Ceren Öcal & Nazife Arısoy (Vodafone) Sezin Aktürk, Merve Cansız (Wunderman Thompson Türkiye) Özgür Duman (Havas İstanbul) & Onur Çırpıcı (Concept)<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 83


Sunar<br />

Bekir AĞIRDIR<br />

Moderatör<br />

KONDA ARAŞTIRMA<br />

Yönetim Kurulu Üyesi<br />

26 Eylül <strong>2023</strong> | Raffles İstanbul<br />

Belirsizlik Çağında<br />

iş Yönetimi<br />

<strong>MediaCat</strong>’ten zamanın ruhunu kavramak isteyen üst düzey yöneticilere özel yepyeni bir etkinlik: Insight Zirvesi.<br />

Geleceğe, dünyaya ve Türkiye’ye yakından bakıyor, eşi benzeri görülmemiş dönemlere hazırlanıyoruz.<br />

Moderasyonda Bekir Ağırdır ve başrolde yeni sorularla esnek, çizgi dışı ve alışılmamış yöntem arayışlarında buluşuyoruz.<br />

Liderler arası ayrıcalıklı bir gündem ve networking deneyimi için Insight Zirvesi’nde yerinizi ayırın*.<br />

*<br />

C Level Yöneticiler, Strateji Bölüm Başkanları ve Ajans Başkanları katılabilir.


KONU BAŞLIKLARI<br />

YAKIN VE UZAK GELECEĞE<br />

YAKIN BAKIŞ<br />

• Yakın, orta ve uzak gelecek bize neler söylüyor?<br />

• Radikal yeniliklere hazır mıyız?<br />

• Belirsizlik anlarında ve sabitlerin olmadığı bir düzende nasıl<br />

hayatta kalınır?<br />

• Daha önce hiç yaşanmamış olan karşısında yeni stratejiler<br />

neler olmalıdır?<br />

• Yeni stratejiler için veri odaklılık nasıl sağlanır?<br />

• Veri odaklılık mümkün olmadığında, hangi yöntemler işe yarar?<br />

DÜNYAYA VE KÜRESEL SİSTEME<br />

YAKIN BAKIŞ<br />

• Global sistemde güç ve güç ilişkilerinin doğası nasıl dönüşüyor?<br />

• Global belirsizlik global ve yerel ekonomilere nasıl yansıyor?<br />

• Hiper bağlantılı global düzende fikirler ve hareketler birbirini<br />

nasıl etkiliyor?<br />

• Yeni dostlar kim, yeni savaşlar neler, yeni kaynaklar nerede?<br />

• Yerlilik ve millilik mi, küresellik ve evrensellik mi doğru yol?<br />

ÜLKE VE TOPLUMA YAKIN BAKIŞ<br />

• Türkiye’nin neden yeni bir hikâye ihtiyacı var?<br />

• Türkiye, kaç Türkiye’den oluşuyor?<br />

• Belirsizlik anlarında ve veriler yetersiz kaldığında,<br />

“hakikat”e nasıl ulaşılır?<br />

• Ülke toplumunu şekillendiren dip dalgalar ve fark<br />

edilmemiş “yeniler” nelerdir?<br />

• Değişen demografiler bize neler söylüyor?<br />

PAZARA VE ŞİRKETLERE YAKIN BAKIŞ<br />

• Türkiye ekonomisine yönelik yakın, orta ve uzun vade<br />

senaryolar nelerdir?<br />

• 21’inci yüzyıl Türkiye’sinde rekabet ve dayanışma nasıl<br />

dönüşüyor?<br />

• Endüstriler nasıl değişiyor, nereye evriliyor?<br />

• İş modelleri, üretim süreçleri nasıl değişiyor,<br />

nereye doğru evriliyor?<br />

• Mekândan ve zamandan bağımsızlık, yeteneğe<br />

ve yönetime nasıl yansıyor?<br />

• Dijital dönüşümü nasıl anlıyoruz, neden anlamıyoruz?<br />

İLK 50 KİŞİYE<br />

ÖZEL İNDİRİM!<br />

Ayrıntılı bilgi ve kayıt için: savasseckinler@kapital.com.tr<br />

insightzirvesi.com


YARATICILIK<br />

Yorum<br />

Genç Simbalara<br />

bir mesaj<br />

SAMİ BASUT<br />

4129Grey + Ogilvy<br />

Istanbul Group CCO<br />

B<br />

ir borcumuz var. Yeni nesle.<br />

Bu sektöre gönül verenlere.<br />

Deli işi bu meslek. Bir şeyleri<br />

değiştirmeyi istemek,<br />

üstelik bu kadar aynı kalmak isteyen<br />

bir dünyada, akıllı işi değil. Orası kesin.<br />

Her yıl, artık bir ayağı çukurda<br />

birçok kreatif direktör bir araya gelip<br />

yeni neslin reklamcılıkla ilgilenmediğini,<br />

reklamcılığın eskisi kadar cazip<br />

bir meslek olmadığını konuşuyoruz.<br />

Kimimiz üniversitelerde ders veriyor.<br />

Herkes konuşmalar yapıyor. Ama acaba<br />

kendimiz vasatlığa ne kadar meydan<br />

okuyoruz ki? İyi bir örnek oluşturabiliyor<br />

muyuz, gerçekten? Çuvaldızı kendimize<br />

batırmadan, hariçten gazel okumak<br />

nereye kadar? İşte bu sayfa, belki<br />

tam da bunun hem yeri hem zamanı.<br />

BİR BORCUMUZ VAR<br />

Aslan Kral benim en sevdiğim filmler<br />

listesinde ilk 10’a girer. Simba’nın<br />

krallığı yönetmektense dertsiz tasasız<br />

bir dünyaya kaçma eğilimi bu aralar<br />

herkesin ruh halini hatırlatıyor bana.<br />

Yorgun, bezgin ve umutsuz; kısa yollar<br />

arıyoruz. Belki de vasatın olağanüstü<br />

işlerin önüne geçmesinin sebebi de bu.<br />

Kimse mükemmelin peşinde koşmuyor.<br />

Yönetim kurulu mutlu olsun, çok<br />

da ses getirmesin, bana dokunmayan<br />

yılan bin yıl yaşasın diye diye bugünlere<br />

kadar geldik. Şimdi yeni nesilden<br />

bizi bu çukurdan çıkarmalarını bekliyoruz<br />

adeta.<br />

Bir borcumuz var. Bizi bugünlere<br />

getiren ustalarımızın bize yaptıkları<br />

yatırımları bir sonraki nesle aktarmak,<br />

bizim gönül borcumuz. İlk Cannes’a gidişimi<br />

hatırlıyorum. Yaratıcılığa inancımı<br />

uzaya çıkaran o ilk yolculuk, tüm<br />

kariyerim boyunca hemen her yerde<br />

beni takip ediyor adeta. Şimdi sıra be-<br />

Bir borcumuz<br />

var. Bizi<br />

bugünlere getiren<br />

ustalarımızın<br />

bize yaptıkları<br />

yatırımları bir<br />

sonraki nesle<br />

aktarmak, bizim<br />

gönül borcumuz.<br />

nim yeni nesle vefa borcumu ödememde<br />

belki de.<br />

Bu ruh haliyle kabul ediyorum Pelin<br />

Özkan’ın teklifini. “Başkanların<br />

başkanı ol, bu yıl birlikte yapalım” diyor.<br />

Bir yandan gülüyorum. Bir yandan<br />

bu yolculuk bana da iyi geliyor. Buraya<br />

müzik gelecek. Google: The Circle of<br />

Life.<br />

PROBLEME DEĞİL,<br />

ÇÖZÜME ÂŞIK OLUN<br />

Jürileri ve jüri başkanlarını seçerken<br />

Cannes dünyasını bilen, buna heyecanlanan<br />

isimleri bir araya getirmeye<br />

çalışıyoruz. Üstelik Cannes’da son 10<br />

yıldır özen gösterilen kriterlerle jüriyi<br />

belirliyoruz <strong>MediaCat</strong> ekibiyle birlikte.<br />

Tamamen eşitlikçi bir jüri. Başkan<br />

sayısından üyelere kadar özen gösteriyoruz.<br />

Gençlere asit testi yapabilecekleri<br />

bir ortam yaratmak amacımız.<br />

Asıl hedefimiz sahneye çıkarmak<br />

Türkiye’yi. Bugünlerde daha da çok<br />

ihtiyacımız var, dünyanın bizim yaratıcılığımızı<br />

unutmamasına... Birçok<br />

yeteneği beyin göçüyle kaybetmiş olsak<br />

da hâlâ harika beyinler var bu topraklarda.<br />

Bunu ispatlamak için kolları<br />

sıvıyoruz. “Gençliğimiz var” ne de olsa.<br />

Brief’inden mentorluk programına<br />

kadar her şeyi konuşuyoruz. Impact<br />

(büyük etki), purpose (anlam), pozitif<br />

skandal lafları uçuşuyor havalarda.<br />

Sonunda kendimizi küçük bir Cannes<br />

Lions yolculuğunda buluyoruz. Yeniden<br />

2019 Direct jürisinde konuştuklarımız<br />

canlanıyor hafızamda. Ve bunları<br />

paylaşıyorum tüm genç Simbalarla.<br />

Probleme değil, çözüme âşık olun. Farkındalık<br />

yaratacağım diye hep sorunu<br />

büyütmeye alıştırmışız tüm gençleri.<br />

Bu, hepimizin suçu. İletişim sektöründe<br />

çalışan hepimizin. Problemi net<br />

gösterelim. Pavlov’un koşullandırması<br />

sonuçta. Neyi ödüllendirirsen alışkanlığa<br />

dönüşüyor. En büyük düşmanınız<br />

aynılaşmak. Aynı brief’ler, aynı klişeler,<br />

aynı gazlar.<br />

Halbuki farklılığa odaklandığımızda,<br />

yaratıcılık, dünyayı değiştirebilecek<br />

en büyük güçlerden biri. Onu<br />

çözüm bulmak için kullanırsak dünya<br />

daha güzel bir yere dönüşebilir. O yüzden<br />

jürilerde işimiz o büyük fikir cesaretini<br />

gösterenleri ödüllendirmek,<br />

o Genç Aslanları yüreklendirmekten<br />

geçiyor. Bu hedefi belirledikten sonra<br />

işimiz de kolaylaşıyor. “Hakuna Matata”<br />

diyerek dertlenmeyenler yerine<br />

“Yaratıcılık bana verilmiş hak” diyerek<br />

ezber bozan, değişimi isteyenleri<br />

cesaretlendiriyoruz birlikte. Konuşma<br />

şeklinde, tavrında veya çözümü ortaya<br />

koymakta farklılaşan mis gibi işler kendini<br />

gösteriyor. Jürilerde de hep aynı<br />

sözü duyuyorum. “İçimiz o kadar rahat<br />

ki... Birinci açık ara farkla kendini<br />

gösterdi.” Nefes alıyoruz hep birlikte.<br />

Müşterisi, stratejisti, kreatifi… Hepimiz<br />

sadece ve sadece yaratıcılığa konsantre<br />

olduğumuzda ne kadar büyük<br />

bir değişim yaratabileceğimizi hatırlatıyor<br />

bana bu Genç Aslanlar yolculuğu.<br />

VIVA YOUNG LIONS <strong>2023</strong><br />

Macera şimdi başlıyor tabii. Genç<br />

Simbalara tek bir mesajım var: Vasata<br />

meydan okumaya devam. Sizden aldığımız<br />

güçle belki biz de cesaretlenip<br />

size doğru örnek oluruz. Cannes sahillerinde<br />

değil sahnelerinde sizi görmek<br />

en büyük hayalimiz. Viva, Young Lions<br />

<strong>2023</strong>. ■<br />

86 <strong>MediaCat</strong>


YARATICILIK<br />

Biraz mühendislik<br />

çokça hayal gücü<br />

Disney’in yaratıcı<br />

üretimi yalnızca global<br />

kültür endüstrisini değil,<br />

anlam dünyamızı hatta<br />

profesyonel yönelimlerimizi<br />

de şekillendirmiş bir eğlence<br />

serüveni. Bu serüvenin<br />

ardında oldukça teknik<br />

bir strateji yatıyor: Hayal<br />

mühendisliği.<br />

u ALEV KAYNAK<br />

88 <strong>MediaCat</strong><br />

K<br />

işisel gelişim endüstrisinin<br />

başlangıcının Amerikalı<br />

mucit Benjamin<br />

Franklin’in başkalarına<br />

ilham olması için kaleme aldığı otobiyografi<br />

sayesinde olduğu düşünülür.<br />

Kişisel gelişim sürecini, geleceğin girişimcileri<br />

için genelgeçer bir formül<br />

haline getirense Walter Elias Disney<br />

oldu diyebiliriz. Disney’in formülü<br />

beş adımdan oluşuyordu: yapılan işi<br />

sevmek, işi ciddiye almak, başkalarını<br />

bu işe ortak etmek, ilk başarıyla yetinmemek<br />

ve engellere boyun eğmemek.<br />

Üçüncü madde, yani başkalarını işe<br />

ortak etmek, düşünüldüğünde; bugün<br />

hepimiz Walt Disney’in kurduğu, gündelik<br />

hayata ve global kültür endüstrisine<br />

işlediği bir dünyanın içindeyiz.<br />

Bu dünya, çocukluğumuzda farklı<br />

yetişkinliğimizde farklı, bir aile üyesi<br />

olduğumuzda farklı anlamlar kazanmış<br />

ama hep bizi içine dahil etmiş bir<br />

dünya. Disney, bilinçaltımızda, kendimize<br />

bakışımızda, toplumsal cinsiyet<br />

X<br />

L<br />

u<br />

normlarımızda, akran ilişkilerimizde,<br />

kariyer tercihlerimizde, işyerindeki<br />

davranışlarımızda… Ve neredeyse<br />

hepimizin favori bir Disney karakteri<br />

-prensi, prensesi, faresi, zalimi- var.<br />

20’nci yüzyıl kültür tüketiminde<br />

ve devamında “Marcel Duchamp’ın<br />

kültürel simyasının yerini Mickey<br />

Mouse’un büyüsü aldı” der eleştirel<br />

arşivci Steven Mark Klein. Bu büyü bu<br />

yıl itibarıyla 100’üncü yaşını kutluyor.<br />

Fareyle başlayan hikâye, zaman içinde<br />

dünyanın en yaratıcı mühendislik projelerinden<br />

biri haline geldi. Bu projenin<br />

adı hayal mühendisliği.<br />

ALÜMİNYUM HAYAL KURAR MI?<br />

Imagineering (İngilizcede hayal kurmak<br />

ve mühendislik anlamına gelen<br />

iki sözcüğün birleşiminden oluşan<br />

kavram, Türkçe ye hayal mühendisliği<br />

olarak tercüme ediliyor) kavramı<br />

1942 tarihli bir TIME dergisi reklamıyla<br />

doğuyor. Walt Disney’le hiçbir<br />

ilgisi bulunmayan reklamın yaratıcısı


olan ABD’li alüminyum şirketi Alcoa,<br />

tüketicileri savaş tahvilleri satın<br />

almaya ve alüminyumun kullanım<br />

alanlarını yaygınlaştırmaya çağırıyor.<br />

Böylelikle, İkinci Dünya Savaşı’nı yaşayan<br />

ileri görüşlü insanlar geleceğin<br />

Imagineering dünyasını yaratmış ve<br />

devrim niteliğindeki yeni otomobillere,<br />

konforlu evlere, zaman tasarrufu<br />

sağlayan ev aletlerine, gelişmiş tencerelere,<br />

televizyonlara, radyolara ve<br />

savaşın mecbur kıldığı yaratıcılığın hayata<br />

geçirebileceği tüm yeni ürünlere<br />

destek vermiş olacaklar. Bir yandan da<br />

Alcoa’nın “düşman”ı yenecek en hızlı,<br />

en uzun menzilli ve en yüksekten uçabilen<br />

uçakları yaratacak endüstriler<br />

için alüminyum üretebilmesini finanse<br />

edecekler.<br />

Reklamda şu metin geçer: “Uzun<br />

zamandır Alcoa’da çalışıp didindiğimiz<br />

şeyi tarif edecek bir sözcük arıyorduk.<br />

Bu sözcüğü sonunda bulduk: Imagineering.<br />

Hayal gücümüzün kanatlanıp<br />

uçmasını sağlamak, sonra da onu sıkı<br />

bir mühendislikle yeryüzüne indirip<br />

gerçeğe dönüştürmek.”<br />

DISNEY VE İLKLERİN TARİHİ<br />

Hayal mühendisliği sözcüğüne sonrasındaki<br />

kavramsal derinliği, fiziksel<br />

gerçekliği ve popülerliği kazandıransa<br />

Walter Elias Disney oldu. Disney’in<br />

yaratıcı hayal gücünü teknik knowhow’la<br />

birleştirme serüveni, 1950’lerin<br />

ortasında iki küçük kız çocuğuyla Kaliforniya’da<br />

hafta sonları gidebilecekleri<br />

ve eğlenceli zaman geçirebilecekleri<br />

uygun bir yer bulamamalarıyla şekillenmeye<br />

başladı. Serüven başlangıçta<br />

küçük bir eğlence parkı inşa etme<br />

hayaliyle sınırlıydı; sonrasında<br />

Disneyland’ın da bir parçası haline<br />

geleceği, mimari tasarım, teknolojik<br />

yenilik ve hikâye anlatıcılığını buluşturan<br />

kapsamlı bir deneyime dönüştü.<br />

Bu, zamanla markanın yaratıcılığında<br />

aileyi odak noktasına taşıyan, farklı<br />

kuşakların eğlenceyi bir arada yaşayabilecekleri<br />

bir medya endüstrisini de<br />

beraberinde getirecekti. Disneyland,<br />

sırasıyla Walt Disney Inc. ve WED<br />

(Walter Elias Disney) Enterprises adlarını<br />

alarak, 1967 yılında hayal mühendisliği<br />

kavramının telif haklarına sahip<br />

olacak ve 1986’da bugünkü adına kavuşacak<br />

Walt Disney Imagineering’in de<br />

ilk tohumudur.<br />

1950’lerde hayal mühendisliği kavramını<br />

Walter Elias Disney’in stratejik<br />

vizyonuna ekleyenin Harrison “Buzz”<br />

Price olduğu söylenir. Price, insanların<br />

boş zamanlarını nasıl değerlendirdikleri<br />

üzerine ekonomik araştırmalar<br />

yapan (o yıllar için yeni oluşmaya başlayan<br />

bir çalışma alanı) bir uzmandır.<br />

Disneyland’ın inşası sırasında ekibe<br />

katılan Price, tarihin en kapsamlı araştırmalarından<br />

birini yaparak nüfus,<br />

erişim, iklim, kent planlama ve birçok<br />

farklı kriteri dikkate alarak eğlence<br />

parkının lokasyon seçimini belirler.<br />

Disneyland’ın 1955 yılındaki açılış galası<br />

ABC’de yayınlandığında 90 milyon<br />

izleyiciye ulaşarak o güne dek en çok izlenen<br />

yapım olur, birinci yılını doldurmadan<br />

da 4 milyon ziyaretçiyi ağırlar.<br />

BİR HAYALİN METODOLOJİSİ<br />

Walt Disney Imagineering bugün The<br />

Walt Disney Company çatısındaki<br />

tüm tema parklarının, resort’ların,<br />

w<br />

Her yıl milyonlarca<br />

insanın ziyaret<br />

ettiği Disney<br />

dünyalarını alışılmış<br />

birer eğlence<br />

mekânı olarak<br />

tanımlamak hatalı<br />

olur zira Walter<br />

Elias Disney için<br />

amaç bu mekânların<br />

her birini üç<br />

boyutlu bir film gibi<br />

tasarlamaktır.<br />

restoranların, otellerin, cruise gemilerinin<br />

ve alışveriş merkezlerinin, bu<br />

mekânlardaki eğlence aktivitelerinin<br />

yaratıcılık, tasarım ve inşa süreçlerinin<br />

ardındaki Ar-Ge laboratuvarı olarak iş<br />

görüyor. Her yıl milyonlarca insanın<br />

ziyaret ettiği bu merkezleri alışılmış<br />

birer eğlence mekânı olarak tanımlamak<br />

hatalı olur zira Walter Elias Disney<br />

için amaç, bu mekânların her birini üç<br />

boyutlu bir film gibi tasarlamaktır. Bu<br />

mekânlarda 1959 gibi erken tarihlerden<br />

itibaren hayata geçirilmeye başlayan<br />

sualtı denizaltı yolculukları, boru<br />

şeklindeki çelik raylı lunapark trenleri,<br />

audio-animatronik robot teknolojileri<br />

ve bilgisayar kontrollü uzay serüvenleri<br />

gibi deneyimler basit birer eğlence<br />

oyuncağı olmanın ötesinde, hikâye anlatımında<br />

inovatif ve katılımcı teknoloji<br />

kullanımlarının da ilk örneklerini<br />

oluşturdular.<br />

Hayal mühendisliği yedi aşamalı<br />

bir metodolojiden oluşuyor: fikirlerin,<br />

kavramların ve hayallerin beyin<br />

fırtınasıyla bir araya getirildiği ve satış<br />

potansiyellerinin tartışıldığı “mavi<br />

gökyüzü”; büyük fikrin detaylıca çalışıldığı<br />

ve inşa süreçlerinin tasarlandığı<br />

“konsept geliştirme”; projenin hayata<br />

nasıl geçirileceğine yönelik somut<br />

planlamaların yapıldığı “uygulanabilirlik”;<br />

fikrin farklı disiplinlerdeki uygulama<br />

alanlarının değerlendirildiği,<br />

bu süreçte ne tür tasarım öğelerinin ve<br />

materyallerin kullanılacağının şekillendirildiği<br />

“tasarım”; fikrin bir gerçeğe<br />

dönüştüğü “prodüksiyon”; tasarımcılarla<br />

mühendislerin bir araya gelerek<br />

ürünü test ettikleri ve son rötuşları<br />

yaptıkları “enstalasyon” ve son olarak<br />

da fikrin, tüketiciler için bir deneyime<br />

dönüştüğü, geribildirimlerin toplandığı<br />

“açılış günü”.<br />

Yedi aşamalı bu metodolojinin sürekli<br />

tekrarlandığını ve geleceğin mavi<br />

göklerine hayat verecek hayal mühendislerinin<br />

erişimi için özenli bir arşivcilikle<br />

belgelendiğini eklemeden geçmeyelim.<br />

Walt Disney Imagineering’in<br />

bugün yaratıcı dünyanın en büyük<br />

kütüphane ve sanat müzelerinden biri<br />

olarak işlev gördüğünü söylemek hatalı<br />

olmayacaktır. Bu eğlenceli serüvenin<br />

tarih içindeki duraklarını ve kilometre<br />

taşlarını Disney+’ın yayın hayatına<br />

başladığı 2019 yılında vizyona giren<br />

ve Disney’in efsanevi animasyon ustalarından<br />

Ub Iwerks’in torunu Leslie<br />

Iwerks yönetmenliğinde izleyiciyle buluşan<br />

The Imagineering Story’de daha<br />

yakından deneyimleyebilirsiniz.<br />

Dedik ya, bugün Walt Disney kültürel<br />

hegemonyasıyla her yerde, tüm<br />

anlam dünyamızda. Sırada hayal mühendisliğinin<br />

tüm süreçlerini iş dünyasının<br />

diğer alanlarına aktarmak var.<br />

Yani organizasyon, yönetim ve liderlik<br />

bilimlerine. Bu trend de artan kitap<br />

sayıları, hayal mühendisliği koçları ve<br />

MBA bölümlerindeki seminerleriyle<br />

çoktan başlamış durumda. ■<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 89


YARATICILIK<br />

Felis Kampanyalar<br />

#OSERUMBUSERUM – La Roche-Posay<br />

REKLAMVEREN: La Roche-Posay<br />

REKLAMVEREN YETKILILERI: Burçin Sare Corga, Dilara Göymen<br />

REKLAM AJANSI: McCann İstanbul<br />

KREATIF EKIP: Feyza Küçükaltıntaş, Eda Dereli, Nilgün Ören<br />

MÜŞTERI İLIŞKILERI EKIBI: Funda Hergül Akın, Clara Sera<br />

Altıparmak, Zelda Hatem<br />

STRATEJIST: Zeynep Yağcı Yıldızlı<br />

AJANS PRODÜKTÖRÜ: Zeynep Doğu<br />

PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Mental Film<br />

YÖNETMEN: Ali Ata Akel<br />

POST PRODÜKSIYON: İmaj<br />

DAİMA SENİNLE – VakıfBank<br />

REKLAMVEREN: VakıfBank<br />

REKLAMVEREN YETKILILERI: Ferkan Merdan (Genel Müdür<br />

Yardımcısı), Gönül Göral Öztürk, Gülin Günel Keşci,<br />

Ceyda Çalım<br />

REKLAM AJANSI: Papillon İstanbul<br />

AJANS BAŞKANI: Yunus Becit<br />

GENEL MÜDÜR: Fatih Öztürk<br />

KREATIF DIREKTÖR: İlkay Saltık<br />

KREATIF EKIP: Aytunç Erkekoğlu, Cem Gündoğdu,<br />

Salih Küçük, Buğra Ertürk, Kadir Kaya, Bilal Poyraz,<br />

İlayda Öztin<br />

MÜŞTERI İLIŞKILERI DIREKTÖRÜ: Gülden Özbaşaran Udum<br />

MÜŞTERI İLIŞKILERI EKIBI: Merve Alp, Gözde Tekin<br />

PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Autonomy<br />

YÖNETMEN: Uygar Kutlu<br />

DOP: Burak Turan<br />

ARADIĞIN DESTEK – Dynavit<br />

REKLAMVEREN: Eczacıbaşı İlaç / Dynavit<br />

REKLAMVEREN YETKILILERI: Sena Faga, Duygu Güzelci, Asya Çakır,<br />

Emre Şanlı, Emel Şeker, Emre Ersan, Serenat Dereci<br />

REKLAM AJANSI: Engage İstanbul by Havas<br />

CCO: Volkan Dalkılıç<br />

KREATIF DIREKTÖR: Mustafa Gülsen<br />

KREATIF EKIP LIDERLERI: Burcu Tatari Aslan, Melih Oğuz, Şeyma<br />

Keklik, Mert Özkaner<br />

KREATIF EKIP: Hilal Yüce, Yiğit Zigaloğlu, Emir Yavuz, Berkay<br />

Tutkun, Selim Burunkaya<br />

STRATEJIST: Canan Pehlivanoğlu<br />

MÜŞTERI GRUP DIREKTÖRÜ: Birol Ecevit<br />

MÜŞTERI İLIŞKILERI EKIBI: Yiğit Uysal, Buket Törin, Serra Hanyalı<br />

PR AJANSI: Galeri Kambur<br />

DIJITAL KREATIF DIREKTÖR: Kutsal Bayraktar<br />

DIJITAL KREATIF EKIP: Hakan Karakurt, Buse Aksaç, İdil<br />

Altunışık, İdil Duman, Ufuk Alkaya, Ufuk Çiftçi<br />

DIJITAL MÜŞTERI GRUP DIREKTÖRÜ: Emel Aydınlı<br />

DIJITAL MÜŞTERI EKIBI: Hilal Ören, Şenay Elvan Duman, Ceren<br />

Aydın<br />

AJANS PRODÜKTÖRÜ: Volkan Alkan<br />

GRAFIK: Hasan Yıldırım<br />

PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Depo Film<br />

YÖNETMEN: Burak Günaydın<br />

MÜZIK: Happy Jingles / Onur Cumaoğlu<br />

MEDYA AJANSI: Mindshare<br />

BURCU ÖZBERK’İN CİLDİNİN SIRRI – Lierac<br />

REKLAMVEREN: Lierac Türkiye<br />

REKLAMVEREN YETKILILERI: Hazal Sarıgül, Yıldızhan Gülcüoğlu<br />

REKLAM AJANSI: Format C<br />

KREATIF DIREKTÖR: Mert Bitmez<br />

KREATIF EKIP LIDERLERI: Burak Arslan, Kübra Subaşı<br />

YÖNETMEN: Mert İçgören<br />

KREATIF EKIP: Maya Biricik<br />

MÜŞTERI DIREKTÖRÜ: Eda Soytürk<br />

MÜŞTERI İLIŞKILERI EKIP LIDERI: Tuğçe Bozkurt<br />

SOSYAL MEDYA EKIBI: Emine Ender, Elif Hacıoğlu<br />

PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Kraft Film<br />

90 <strong>MediaCat</strong>


YARATICILIK<br />

Felis Kampanyalar<br />

BÖYLE DAHA GÜZEL – Vivense<br />

REKLAMVEREN: Vivense<br />

REKLAMVEREN YETKILILERI: Yonca Karatoprak, Onur<br />

Şahin, Elif Altıntaş<br />

REKLAM AJANSI: Medina Turgul DDB<br />

YÖNETICI KREATIF DIREKTÖR: Ertuğ Tuğalan<br />

KREATIF DIREKTÖRLER: Hakan Bıçakcı, Ahmet Terzioğlu<br />

SANAT EKIP LIDERI: Selin Saygın Dayıoğlu<br />

KREATIF EKIP LIDERI: Cem Erguvan<br />

KREATIF EKIP: Güney Taşçıoğlu, Özberk Baz<br />

MÜZIK: 3K1A<br />

YÖNETICI STRATEJI DIREKTÖRÜ: Berkant Avcı<br />

STRATEJIK PLANLAMA EKIBI: Ozan Karaman, Aybüke Uysal, Emine Kara<br />

MÜŞTERI GRUP DIREKTÖRÜ: Zeynep Kızılcan<br />

MÜŞTERI İLIŞKILERI EKIBI: Ece Boğa, Demet Aycan<br />

YÖNETICI AJANS PRODÜKTÖRÜ: Gülengül Soytürk<br />

AJANS PRODÜKTÖRLERI: Ümit Bak, Zeynep Tanyeli<br />

PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Anima<br />

YÖNETMEN: Engin Erden<br />

GÜÇ ONLARDA, GÜCÜMÜZ ONLARLA – Petrol Ofisi<br />

REKLAMVEREN: Petrol Ofisi<br />

REKLAMVEREN YETKILILERI: Sinan Seha Türkseven, Simge Gökalp Çakır, Sinem<br />

Tamtürk, Oya Deniz Yılmaz, Mina Demir<br />

REKLAM AJANSI: Punch BBDO<br />

CCO: Ali Musa Paça<br />

GENEL MÜDÜR YARDIMCILARI: Gülin Erdoğan, Koray Öztürk<br />

YÖNETICI KREATIF DIREKTÖR: Erçin Sadıkoğlu<br />

KREATIF DIREKTÖR: Tolga Özbakır<br />

CSO: Yelda Aktuna<br />

MÜŞTERI GRUP DIREKTÖRÜ: Aylin Acar<br />

MÜŞTERI DIREKTÖRÜ: Mirza Özgün<br />

KREATIF EKIP LIDERLERI: Kerem Çeteci, Yıldırım Çakmakçıoğlu<br />

REKLAM YAZARI: Esma Akalın<br />

ART DIREKTÖRLER: Sena Karakaş, Sena Topaloğlu<br />

STRATEJIK PLANLAMA EKIBI: Beliz Atalay, Melisa Bakar<br />

GRAFIK EKIBI: Ozan Küme, Ömür Toğuçlu<br />

AJANS PRODÜKTÖRÜ: Nurcan Habip Gök<br />

PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Kala Film<br />

YÖNETMEN: Alex & Steffen<br />

MÜZIK: Jingle Jackson<br />

MEDYA AJANSI: PHD Media<br />

POS MAKİNELERİNE VEDA – Paynet<br />

REKLAMVEREN: Paynet<br />

REKLAMVEREN YETKILILERI: Burcu Ulubil, Sinem Sevinç, Özgür<br />

Kolasayın, Sena Karademir<br />

REKLAM AJANSI: Arife Tarif<br />

METIN YAZARI: Bahadır Atasoy<br />

GRAFIK TASARIM: Bengi Cabacı<br />

MÜŞTERI İLIŞKILERI EKIBI: Hülya Çelik, Armağan Altınkök<br />

PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Filmhakika<br />

PRODÜKTÖRLER: Savaş Lale, Mehmet Karaca, Dilruba Ağsu<br />

YÖNETMEN: Barış Kırımşelioğlu<br />

GÖRÜNTÜ YÖNETMENI: Emre Tanyıldız<br />

MÜZIK: Onur Cumaoğlu<br />

POST PRODÜKSIYON: IPD<br />

MEDYA AJANSI: Havas<br />

DIJITAL MEDYA AJANSI: Boostroas<br />

YAZLAR VAR İYİ Kİ – LC Waikiki<br />

REKLAMVEREN: LC Waikiki<br />

REKLAM AJANSI: Rafineri<br />

REKLAMVEREN YETKILILERI: Nihal Gül, Feride Ünal, Beyza Selçuk, Ece Lara<br />

Alanyalı, Ece Özkapitan, Ece Arslanoğlu<br />

CCO: Ayşe Bali, Emre Kaplan<br />

KREATIF DIREKTÖR: Gizem Şengüler<br />

KREATIF EKIP: Çağrı Akgül, Mertcan İnan<br />

MÜŞTERI İLIŞKILERI EKIBI: Canan Akyıl, Ceylan Kocagil, Gamze Demirtaş<br />

MÜZIK: Persenk<br />

STRATEJIK PLANLAMA EKIBI: Can Çalışkan, İpek<br />

Kardeşler, Ezgi Cumur<br />

PRODÜKSIYON EKIBI: Şafak Serter, Eralp Cankır,<br />

Kerem Dolu<br />

PRODÜKSIYON ŞIRKETI: 25 Film<br />

YÖNETMEN: Ali Taner Baltacı<br />

POST PRODÜKSIYON: İmaj<br />

92 <strong>MediaCat</strong>


YARATICILIK<br />

HER GÜN KAZANMANIN FORMÜLÜ – Anadolubank<br />

REKLAMVEREN: Anadolubank<br />

REKLAMVEREN YETKILILERI: Dilek Kanlı, Bengi Sevig, Doğa Evrim<br />

Dirlikli, Cansu Tuncalı Önsel<br />

REKLAM AJANSI: Teşkilat ICOM<br />

YÖNETICI KREATIF DIREKTÖR: Sinan Alaeddinoğlu<br />

GENEL MÜDÜR/STRATEJI: Ayşegül Ögelman<br />

KREATIF EKIP: Alican Kılıçoğlu, Uğur İslim, Necmi Banista,<br />

Merve Yahşi, Figen Karaca<br />

MARKA EKIBI: İlknur Çırpıcı, Yasemin Çarpıcı<br />

STRATEJIST: Çağatay Karasoy<br />

AJANS PRODÜKTÖRÜ: Ezel Ödül Sümbül<br />

YETENEK YÖNETIM AJANSI: Gaye Sökmen Ajans<br />

PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Zodiac<br />

PRODÜKTÖR: Murat Pekin<br />

YÖNETMEN: İrfan Yıldırım<br />

GÖRÜNTÜ YÖNETMENI: Gözde Koyuncu<br />

POST PRODÜKSIYON: MagicPost<br />

MÜZIK: Opus Jingle<br />

FOTOĞRAF: Ayhan Yıldız<br />

SES MIKSAJ: MagicPost<br />

YA SONRA? – TEB<br />

REKLAMVEREN: Türk Ekonomi Bankası (TEB)<br />

REKLAM AJANSI: Tick Tock Boom<br />

MÜŞTERI İLİŞKİLERİ EKIBI: İlke Erdener, Mustafa Baysal,<br />

Mert Maviş<br />

KATILIMCILAR: Han Tümertekin (Mimar), Hatice Gökçe<br />

(Tasarımcı), Bager Akbay (Teknoloji Danışmanı),<br />

Caner Eler (Socrates Dergisi Genel Yayın Yönetmeni),<br />

Buse Berber Örçen (TİM-TEB Girişim Evi Girişimcisi)<br />

YÖNETMEN: Zeynep Dadak<br />

PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Böcek Yapım<br />

PRODÜKTÖR: Bahadır Arlıel<br />

MECRA: Dijital<br />

VARIŞ NOKTAMIZ HEP İLERİDE – Shell<br />

REKLAMVEREN: Shell & Turcas Petrol A.Ş.<br />

REKLAMVEREN YETKILILERI: Seher Poyrazoğlu, Alis Eskinazi,<br />

Melda Eker, Gizem Gümüş, Yağmur Hasçuhadar<br />

KREATIF DIREKTÖR VE DANIŞMAN: Kaan Ertüz<br />

REKLAM AJANSI: Wunderman Thompson Türkiye<br />

MÜŞTERI İLIŞKILERI EKIBI: Selen Varlık, Tuğçe Kahveci<br />

KREATIF EKIP LIDERI: Esra Çankaya<br />

KREATIF EKIP: Sezin Aktürk, Merve Cansız<br />

STRATEJIST: Cem Solak<br />

PRODÜKSIYON: Melis Bircan, İpek Şeşen Arabacıoğlu<br />

PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Kala Film<br />

MÜZIK: 3K1A<br />

YÖNETMEN: Serter Tırmık<br />

PRODÜKTÖRLER: Hazer Baycan, Serkan Tırmık, Burak Ozan<br />

GENEL KOORDINATÖR: Seda Kurtulmuş<br />

YÖNETMEN YARDIMCISI: Cemre Karaahmetli<br />

PRODÜKSIYON EKIBI: Anıl Taşdöğen, Cengiz Koç, Samet Atak,<br />

Melih Lafçı, Can Kıraç, Selin Rakipoğlu, Umut Can Yaylı,<br />

Ramazan Dikmen<br />

GÖRÜNTÜ YÖNETMENI: Serkan Güler<br />

SANAT YÖNETMENI: Kaan Güreşçi<br />

CAST DIREKTÖRÜ: Öykü Deşat<br />

POST PRODÜKSIYON: Roots<br />

İKİNCİYİ BULAN GELİYOR – Burger King<br />

REKLAMVEREN: Burger King<br />

REKLAMVEREN YETKILILERI: Sinan Ünal, Caner Alpaslan, Emel Onganer,<br />

Mine Alara Halil, Nazlıcan Ersoy, Başak Vardar, Yağmur Ersoy, Beste<br />

Karadoğan<br />

REKLAM AJANSI: VMLY&R İstanbul<br />

YÖNETICI KREATIF DIREKTÖR: Arkın Kahyaoğlu<br />

KREATIF DIREKTÖR: Halil Gökhan Tuna<br />

YARDIMCI KREATIF DIREKTÖR: Gökçe Noyan<br />

KREATIF EKIP LIDERI: Kaan Birkes<br />

KREATIF EKIP: Eylül Ergin, Ali Garan<br />

STRATEJIK PLANLAMA EKIBI: Mert Tuncer, Buket Köse<br />

GENEL MÜDÜR: Tunç Alankaya<br />

MÜŞTERI İLIŞKILERI EKIBI: Merve Çiçek Tuyun,<br />

Gizem Pelivan<br />

TOPLULUK YÖNETICILERI: Ebru Tönel, Merve<br />

İstanbulluoğlu<br />

AJANS PRODÜKTÖRÜ: Umut Tangör<br />

YÖNETMENLER: Sedat Dündar, Umut Dizdar<br />

PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Yapar Creative Production<br />

MÜZIK: Jingle House<br />

94 <strong>MediaCat</strong>


YARATICILIK<br />

Ad*Watch<br />

Siyasetle geçen bir ay<br />

14 Mayıs’ta birinci turu tamamlanan <strong>2023</strong> Türkiye Genel Seçimleri’nin<br />

arifesinde ülke gündeminin ilk sırasında siyaset vardı. Siyasetin gündemdeki<br />

ağırlığı halkın en çok hatırladığı, konuştuğu ve beğendiği kampanyalara<br />

da yansıdı. Ipsos’un ilk akla gelen ve en çok beğenilen metriklerine siyasi<br />

parti reklamlarının da dahil edildiği Ad*Watch Nisan <strong>2023</strong>’e damga vuranlar<br />

TOGG ve Sana Söz kampanyasıyla CHP oldu.<br />

HATIRLANMA<br />

CHP<br />

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ <strong>2023</strong><br />

SANA SÖZ YİNE BAHARLAR GELECEK<br />

TOGG<br />

GENEL<br />

SON 12 AYIN ÖNE<br />

ÇIKAN REKLAMLARI<br />

EN YÜKSEK<br />

HATIRLANMA<br />

TRENDYOL<br />

ONLINE ALIŞVERİŞ-EFSANE GÜNLER<br />

22-25 KASIM 2022<br />

BEĞENİ<br />

%77,4<br />

%12,6<br />

CHP<br />

CUMHURBAŞKANLIĞI<br />

SEÇİMİ <strong>2023</strong><br />

SANA SÖZ YİNE<br />

BAHARLAR GELECEK<br />

WOM<br />

%3,1<br />

CHP<br />

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ <strong>2023</strong><br />

SANA SÖZ YİNE BAHARLAR<br />

GELECEK<br />

%50,4<br />

TOGG<br />

GENEL<br />

%15,4<br />

EN YÜKSEK<br />

BEĞENİ<br />

ASPEROX<br />

İLKER AYRIK-YÜZEY TEMİZLEYİCİ<br />

MİS GİBİ KOKUYOR<br />

EN YÜKSEK<br />

WOM<br />

TRENDYOL<br />

ONLINE ALIŞVERİŞ-EFSANE GÜNLER<br />

22-25 KASIM 2022<br />

%94<br />

TOGG<br />

GENEL<br />

ARAŞTIRMA ÖRNEKLEMİNİN<br />

SES DAĞILIMI<br />

C1C2 %57<br />

* Son 12 ay içinde yayına giren reklamlar arasından öne çıkan<br />

reklamlar belirtilmektedir.<br />

*Siyasi parti reklamları dahil edilmemiştir.<br />

AB %13<br />

D %29<br />

Tarih aralığı:<br />

3-30 Nisan <strong>2023</strong><br />

96 <strong>MediaCat</strong>


mediacat.com digitalage.com.tr<br />

İŞTE YETENEKLERİN VE<br />

FIRSATLARIN<br />

BULUŞMA NOKTASI<br />

Deneyimli bir profesyonel mi arıyorsunuz? Kariyerinizde sıçrama yapacak bir fırsat mı gözlüyorsunuz?<br />

Yeni yeteneklere mi ihtiyacınız var? Aradığınız <strong>MediaCat</strong> ve Digital Age Kariyer Merkezlerinde!<br />

mediacat.com<br />

digitalage.com.tr<br />

Tel: (0212) 282 26 40<br />

reklam@kapital.com.tr

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!