You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Genç Aslanlar<br />
Cannes yolunda<br />
Kent kimliği<br />
ve kültür<br />
Blogların<br />
dönüşü(mü)<br />
<strong>2023</strong> tatil<br />
karnesi<br />
Yaratıcılığın<br />
uyumsuzluk arayışı<br />
Mavi tik<br />
enflasyonu<br />
Sürdürülebilirlik<br />
özel eki<br />
ISSN: 1301 - 7675<br />
9 7 7 1 3 0 1 7 6 7 5 1 0<br />
MARKA YÖNETENLERİN<br />
BİLGİ KAYNAĞI<br />
MEDIACAT.COM • YIL: 31 | SAYI: 337 • HAZİRAN <strong>2023</strong> - 06 • KDV DAHİL 75 TL KIBRIS 77,5 TL<br />
#PostAI<br />
Yapay zekâdan sonra
BEKİR<br />
AĞIRDIR<br />
Konda Araştırma,<br />
Yönetim Kurulu Üyesi<br />
Dr. DARREN<br />
COLEMAN<br />
Wavelength Marketing,<br />
Kurucu ve Yazar<br />
GUY<br />
STANDING<br />
Ekonomist ve Yazar<br />
VIKAS<br />
SWARUP<br />
Slumdog Millionaire<br />
Kitabının Yazarı ve<br />
Hindistan Dışişleri<br />
Eski Müsteşarı<br />
ANA<br />
ANDJELIC<br />
Esprit, Chief Brand<br />
Officer ve Yazar<br />
MICHAEL<br />
EDMONDS<br />
BLUE ORIGIN,<br />
SVP, Strateji,<br />
Pazarlama ve Satış<br />
SAHRAA<br />
KARIMI<br />
Yönetmen ve Aktivist<br />
GEERT<br />
LOVINK<br />
The Institute of<br />
Network Cultures,<br />
Kurucu Direktör<br />
Prof. METİN<br />
SİTTİ<br />
Max Planck Enstitüsü<br />
Akıllı Sistemler Departmanı,<br />
Direktör<br />
HAZİRAN’A ÖZEL<br />
%30 KATILAN<br />
HERKESE<br />
İNDİRİM<br />
<strong>MediaCat</strong>’ten<br />
1 yıllık dijital<br />
abonelik
Yeniden düşün. Yeniden yarat.<br />
Yeniden inşa et.<br />
Pandemi... Savaş... Deprem… Ekonomik kriz... Seçimler!<br />
Her şeyin bu kadar hızla değiştiği bir dünyada aynı kalmak mümkün mü? Çözüm,<br />
her şeye kaldığı yerden devam etmektense<br />
yeniden yaratmak olabilir mi?<br />
Brand Week Istanbul’da bu yıl, yeniden düşünmek ve<br />
yeniden inşa etmek için buluşuyoruz.<br />
Yılın en ilham verici haftasında görüşmek üzere…<br />
RETHINK<br />
RECREATE<br />
REBUILD<br />
6-10<br />
Kasım<br />
<strong>2023</strong><br />
HALİÇ<br />
KONGRE<br />
MERKEZİ<br />
Kurumsal Sponsorlar<br />
Ayrıntılı bilgi ve kayıt için: brandweekistanbul.com • contact@kapital.com.tr<br />
/brandweekistanbul /brandweekist /brandweekistanbul /brandweekistanbul #BrandWeek<strong>2023</strong>
İÇİNDEKİLER<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> Öne Çıkanlar<br />
54<br />
KAPAK<br />
#PostAI<br />
ChatGPT’nin hayatımıza girdiği Kasım 2022’den<br />
bugüne kadar geçen altı ayın sonunda, yapay<br />
zekâ, artık hemen herkesin iş süreçlerinin bir<br />
parçası. Gündelik hayatın bir parçası olmaya<br />
başlayan yapay zekânın tüm sırlarına vakıf<br />
olmak ve onun ileride nelere kadir olacağını,<br />
yeteneklerinin kitleleri ve farklı toplumsal<br />
kesimleri nasıl etkileyeceğini kestirmek için ise<br />
biraz daha zamana ihtiyaç var.<br />
İŞ DÜNYASI<br />
MEDYA<br />
MARKETING<br />
MARKETING<br />
Kuşaklararası bir dil:<br />
Zeytin<br />
Dr. Pınar Nokay<br />
Komili’nin zeytin ve zeytinyağı<br />
kültürünü gelecek nesillere<br />
aktaracak, sonrasında da sektöre<br />
değer katacak eğitim çalışmalarını<br />
Bunge Türkiye Pazarlama, Ticari<br />
Pazarlama ve E-ticaret Lideri<br />
Dr. Pınar Nokay’dan dinliyoruz.<br />
TikTok altkültürleri<br />
kucaklıyor<br />
Stephanie Hulbert-Thomas<br />
TikTok’un farklı altkültür ve<br />
toplulukların ifade ve yaratım<br />
güçlerine alan açtığına vurgu<br />
yapan TikTok Creative Lab Proje<br />
Direktörü Stephanie Hulbert-<br />
Thomas, markalara platformun<br />
bu çok kimlikli yapısını kavrama<br />
ve holistik bir bakış açısını hayata<br />
geçirmelerini öneriyor.<br />
Atıştırmanın ‘bilinçli’ hali<br />
Massimiliano Di Domenico<br />
Tüketiciyi haz-pişmanlık<br />
sarmalından kurtarmayı ve<br />
atıştırmalık keyfini artırmayı<br />
vadeden Mondelēz’in bu<br />
yaklaşımını, kategori özelinde<br />
değişen tüketici beklentilerini<br />
ve Türkiye’nin şirketin<br />
büyüme stratejisindeki rolünü<br />
Massimiliano Di Domenico’yla<br />
konuştuk.<br />
Ön safların 3 prensibi<br />
Conny Braams<br />
Geçtiğimiz yıl Unilever’deki unvanı,<br />
şirketin pazarlamaya yaklaşımı<br />
doğrultusunda değişen Conny Braams<br />
ile birlikteyiz. Yakın dönemde Ön<br />
Saflarda Ol pazarlama yaklaşımını<br />
duyuran Unilever’in bu kapsamda<br />
benimsediği üç prensibin marka<br />
operasyonlarına yansımasını anlatan<br />
Braams, marka amacının iyi bir<br />
değer önerisinin yerini alamayacağı<br />
görüşünde.
MARKETING<br />
30 Homo narrans<br />
İhsan Özçıtak<br />
32 Trend<br />
Taze tutan teknolojiler<br />
34 Nemli ve korunaklı<br />
40 Ellere var da bize yok mu?<br />
44 90’ların istilası<br />
48 Tavsiye Endeksi<br />
Hızlı servis restoranları<br />
TOPLUM<br />
8 Kent kimliği, kültür ve kentsel<br />
dönüşüm<br />
Prof. Dr. Ruşen Keleş<br />
10 Sonsuz yaşamın peşinde<br />
İŞ DÜNYASI<br />
14 Madalyonun iki yüzü<br />
Müge Çevik<br />
DİJİTAL<br />
68 Sen de yaz yaz yaz<br />
Kayhan Dural<br />
70 Yapay zekâ bize iyi gelecek mi? (2)<br />
Selin Persentili Aral<br />
72 Oyna ve satın al!<br />
74 Mavi tik enflasyonu<br />
76 Sen sus dijitalin konuşsun<br />
YARATICILIK<br />
80 Spotlight<br />
Cansu Erkan<br />
82 Genç Aslanlar Cannes yolunda<br />
86 Genç Simbalara bir mesaj<br />
Sami Basut<br />
88 Biraz mühendislik çokça hayal gücü<br />
90 Felis Kampanyalar<br />
96 Ad*Watch<br />
MEDYA<br />
18 Blogların dönüşü(mü)<br />
KÜLTÜR<br />
24 Bir uyumlanma hikâyesi<br />
26 Yaratıcılığın uyumsuzluk arayışı<br />
REKLAM VE ADVERTORIAL İNDEKSİ<br />
Altınyıldız Classics 63<br />
Kapsül 17<br />
Total Energies 59<br />
Amerikan Hastanesi 93<br />
Arby’s 49<br />
Aydem Enerji 7<br />
Lezita 87<br />
Mercedes-Benz 16<br />
Migros 73<br />
Turkcell 91<br />
Türkiye İş Bankası 81<br />
Vialand 46<br />
Barilla 22-23<br />
Neutrogena<br />
36-37, Arka kapak<br />
Vodafone 66-67<br />
Borusan Holding 33<br />
Expero 79<br />
Garanti BBVA 28-29<br />
Reeder 78<br />
Ruum Store 31<br />
sahibinden.com 15<br />
Yves Rocher 38<br />
Zorlu PSM 95
EDİTÖRDEN<br />
Terazideki insan<br />
ayhan Dural, <strong>MediaCat</strong> için geçtiğimiz<br />
ay kaleme aldığı Devrim<br />
K<br />
başlıklı köşeyazısında şöyle diyordu:<br />
“1700’lerin İngiltere’sinde<br />
başlayan ve önce İngilizlerin, ardından<br />
dünyanın kaderini değiştiren Sanayi Devrimi’nden<br />
sonra, işgücünü en fazla etkileyecek<br />
devrimin tam içerisindeyiz.”<br />
Yapay zekâ tartışmaları bir süredir<br />
doludizgin sürüyor. Teknolojinin sektörler<br />
özelinde açtığı çığır bir köşede dursun,<br />
üretken yapay zekânın işleri -organik işgücü<br />
için hangi bedeller karşılığında- dönüştüreceği<br />
de tartışılan konu başlıklarından.<br />
Tüm bunlar olurken, yapay zekâ çevresinde<br />
yaşanan gelişmeleri etik perspektiften yorumlayan<br />
hatırı sayılır genişlikte bir kesim<br />
de var.<br />
VARLIK SORGULAMASI<br />
Star Trek TNG’nin “The Measure of a Man”<br />
isimli bölümünde, ekibin android üyesi<br />
Data’nın varlığı, kendisini parçalara ayırarak<br />
replikalarını üretmek isteyen bilim<br />
insanı Bruce Maddox nedeniyle tehdit altındadır.<br />
Maddox’un talebine karşı çıkan<br />
Data’nın akıbeti mahkemeye taşınır. Hikâyeyi<br />
burada bırakıyor ve izlemeyen herkesi<br />
bu olağanüstü seriye başlamaya davet ediyorum.<br />
Gerek sorduğu sorular gerek bu sorulara<br />
ürettiği varsayımsal cevaplarla geleceğin<br />
teknolojisinin şekillenmesinde rol oynayan<br />
Star Trek efsanesinin 1989’da yayınlanan<br />
bu bölümünün senaryosu eski bir avukat<br />
olan Melinda Snodgrass imzası taşıyor.<br />
1988 Amerikan Senaristler Birliği grevi nedeniyle<br />
kabul edilen senaryonun başarısı,<br />
Snodgrass’e Star Trek senaristliğinin kapısını<br />
açıyor.<br />
Bugün yapay zekânın göz koyduğu işkollarından<br />
biri de, bildiğiniz üzere, yazarlık.<br />
Üretken yapay zekâ senaryodan romana<br />
pek çok işe koşulabiliyor. Ancak, nasıl ki<br />
makineleşmeye rağmen o makinenin tuşuna<br />
basacak bir insana ihtiyaç duyulduysa,<br />
yapay zekâyı üretime sokmak için de onu<br />
yönlendirecek birileri gerekiyor. Makineler<br />
bilinçlenip insana karşı ayaklanır mı,<br />
bilinmez. Terminator’den Matrix’e pek çok<br />
muadilini gördüğümüz bu distopyanın bir<br />
girizgâhını yaşadığımızı düşünenlerin sayısı<br />
az değil.<br />
Yapay zekâ eski Star Trek’leri izleyerek<br />
en az onlar kadar güzel bir Star Trek bölümü<br />
yazabilecek elbette, ancak, en az Star<br />
Trek kadar ufuk açıp gelecek onyılları etkileyecek<br />
bir fikrin “ilk” bulanı olabilecek<br />
mi… Zamanla göreceğiz.<br />
Sizi derginizle baş başa bırakmadan<br />
önce ufak bir şarkı önerisi… Bu ay Editörden’de<br />
bana Brendan Perry’den Utopia<br />
eşlik ediyor. Yeni sayılarda, kitaplarda ve<br />
her gün mediacat.com adresinde buluşmak<br />
dileğiyle… ■<br />
ARZU NİLAY KOCASU<br />
Sayı: 337 • <strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong><br />
ISSN: 1301 - 7675<br />
Yayın Türü<br />
Süreli yaygın yayın (aylık)<br />
Sahibi<br />
Kapital Medya Hizmetleri AŞ<br />
İmtiyaz Sahibi ve<br />
Genel Yayın Yönetmeni<br />
Pelin Özkan<br />
pelinozkan@kapital.com.tr<br />
Genel Müdür Yardımcısı<br />
Birce Güler<br />
birceguler@kapital.com.tr<br />
Sorumlu Yazıişleri Müdürü<br />
Arzu Nilay Kocasu<br />
arzunilaykocasu@kapital.com.tr<br />
Editör<br />
Tuğba Özöğretmen<br />
tugbadulger@kapital.com.tr<br />
Ek Yayınlar Editörü<br />
Erdem Akın Temel<br />
erdemakintemel@kapital.com.tr<br />
Muhabir<br />
Elif Bilgiç<br />
elifbilgic@kapital.com.tr<br />
İnternet Editörü<br />
Simge Şenses<br />
simgesenses@kapital.com.tr<br />
KAPİTAL MEDYA LONDRA<br />
Londra Temsilcisi<br />
Ozan Mert<br />
ozanmert@kapital.com.tr<br />
Global Editör<br />
Nazlı Selin Özkan<br />
selinozkan@kapital.com.tr<br />
Görsel Yönetmenler<br />
İlker Kurt<br />
ilkerkurt@kapital.com.tr<br />
Levent Kal<br />
leventkal@kapital.com.tr<br />
Kapak Tasarımı<br />
Uğurcan Ataoğlu<br />
Sosyal Medya Uzmanı<br />
Uğur Mutlu<br />
ugurmutlu@kapital.com.tr<br />
REKLAM SATIŞ<br />
Reklam ve Etkinlik Satış Direktörü<br />
Aysun Zeren Kangı<br />
aysunzeren@kapital.com.tr<br />
Reklam ve Etkinlik Kıdemli<br />
Satış Müdürü<br />
Cansu Ersöz<br />
cansuersoz@kapital.com.tr<br />
Reklam ve Etkinlik Satış Müdürü<br />
Burak Ercan<br />
burakercan@kapital.com.tr<br />
Reklam ve Etkinlik Satış Uzman<br />
Yardımcısı<br />
Özge Kayazoğlu<br />
ozgekayazoglu@kapital.com.tr<br />
PAZARLAMA<br />
Etkinlik Direktörü<br />
Zeynep Özfırıncı<br />
zeynepozfirinci@kapital.com.tr<br />
Etkinlik Müdürü<br />
Cankız Akkaya<br />
cankizakkaya@kapital.com.tr<br />
İçerik Müdürü<br />
Doğan Terzi<br />
doganterzi@kapital.com.tr<br />
Satın Alma ve İdari İşler Direktörü<br />
Serdal Tiftik<br />
serdaltiftik@kapital.com.tr<br />
Etkinlik Satış Müdürü<br />
Savaş Seçkinler<br />
savasseckinler@kapital.com.tr<br />
MEDIACAT KİTAPLARI<br />
Kitap Editörü<br />
Barış Cezar<br />
bariscezar@kapital.com.tr<br />
Kitap Satış ve Dağıtım Sorumlusu<br />
Salih Şahin<br />
salihsahin@kapital.com.tr<br />
T: (212) 282 26 40<br />
www.mediacat.com<br />
Yönetim Yeri<br />
Nispetiye Caddesi, Akmerkez<br />
E Blok Kat: 6 Etiler 34349 İstanbul<br />
T: 212 282 26 40 F: 212 282 26 32<br />
Baskı<br />
Promat Basım Sanayi ve Ticaret Aş.<br />
Orhangazi Mahallesi 1673.Sokak<br />
No:34 Esenyurt 34348 İstanbul<br />
T: 212 622 63 63 F: 212 605 07 98<br />
info@promat.com.tr<br />
Dağıtım<br />
Dünya Dağıtım T: 212 440 29 85<br />
<strong>MediaCat</strong><br />
mediacatonline<br />
<strong>MediaCat</strong><br />
<strong>MediaCat</strong><br />
/company/<strong>MediaCat</strong><br />
Katkıda Bulunanlar<br />
Alev Kaynak, Andrea Buzzi,<br />
İhsan Özçıtak, Kayhan Dural,<br />
Müge Çevik, Prof. Dr. Ruşen<br />
Keleş, Sami Basut, Selin<br />
Persentili Aral<br />
© <strong>MediaCat</strong> Kapital Medya AŞ tarafından TC<br />
yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır.<br />
<strong>MediaCat</strong>’in isim ve yayın hakkı Kapital Medya<br />
AŞ’ye aittir. <strong>MediaCat</strong>’te yayımlanan yazı, fotoğraf,<br />
karikatür ve illüstrasyonların her hakkı saklıdır.<br />
Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. İmzalı<br />
yazılardaki görüşler yazarlarına aittir.
TOPLUM<br />
Yorum<br />
Kent kimliği,<br />
kültür ve kentsel<br />
dönüşüm<br />
PROF. DR. RUŞEN KELEŞ<br />
Ankara Üniversitesi<br />
Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi<br />
Kentsel dönüşüm,<br />
eskiyen kent<br />
kesimlerini<br />
ekonomik ve<br />
toplumsal yönlerden<br />
canlandırırken,<br />
belli bir kültürel<br />
birikimin ürünü<br />
olan değerlere ve<br />
zenginliklere zarar<br />
verilmesini önlemeyi<br />
kesinlikle güvence<br />
altına almalı.<br />
imlik, bir kimseyi ya da bir<br />
K<br />
nesneyi başka kimselerden<br />
ya da nesnelerden ayırt etmeye<br />
yarayan özelliklerin<br />
bütünü olarak tanımlanabilir. Tıpkı kişiler<br />
gibi, çok boyutlu bir toplumsal ve<br />
ekonomik birim olan kentlerin de, kendilerini<br />
başka kentlerden ve yerleşim<br />
birimlerinden ayırt eden pek çok özellikleri<br />
vardır. Bireylere kimlik özelliklerini<br />
kazandıran etmenlerin başında<br />
aile, okul ve eğitim gibi davranışsal değere<br />
sahip kimi özellikler geldiği halde,<br />
kentlere özgü kimliklerin oluşmasında<br />
asıl rolü oynayan etmenler farklı uygarlıkların<br />
ve tarihsel dönemlerin onlara<br />
kazandırmış olduğu kültür, tarih,<br />
doğa ve mimarlık varlıklarının oluşturduğu<br />
zenginliklerdir. Kentlerin sahip<br />
bulunduğu bu tür varlıklar ve zenginlikler<br />
akşamdan sabaha kazanılamaz<br />
ve tahrip edildiklerinde yeniden elde<br />
edilemez. Yılların birikimi olan bu tür<br />
değerlerin en doğru anlatımını Fransız<br />
düşünür Émile Henriot’nun şu sözlerinde<br />
bulabiliriz: “Kültür, her şey yitip<br />
gittikten sonra geriye elde ne kalıyorsa<br />
ona verilen isimdir.”<br />
Henriot’nun, kültürün bir birikim<br />
olduğunu vurgulayan değerlendirmesi<br />
kentlerin kimliği açısından ayrı bir<br />
önem taşıyor. Çünkü uzun yılların ve<br />
uygarlığın kentlere kazandırmış olduğu<br />
ayırt edici kültürel özelliklerin başında,<br />
UNESCO’nun “kültür mirası”<br />
olarak adlandırdığı değerler geliyor.<br />
Nasıl ki Paris denildiğinde akla Eiffel<br />
Kulesi ya da Versailles Sarayı, Barcelona<br />
denildiğinde Sagrada Família, Roma<br />
denildiğinde İspanyol Merdivenleri ve<br />
Üsküp denildiğinde Mostar Köprüsü<br />
geliyorsa; İstanbul denildiğinde de<br />
Ayasofya’nın, Kız Kulesi ve Galata Kulesi’nin<br />
yanı sıra Beyazıt Meydanı’nın<br />
yanı başındaki Darülfünun (İstanbul<br />
Üniversitesi) akla gelir. Sayılan bu örnekleri<br />
sözü edilen kentlerin kimliklerinden<br />
koparmak olanaksızdır. 10 yıl<br />
öncesine gelinceye değin, Ankara kenti<br />
için Hacı Bayram Camii ve çevresiyle<br />
Ankara Kalesi dolayları ve çok doğal<br />
olarak Atatürk Orman Çiftliği, aynı değere<br />
sahip olan değerli simgelerdi.<br />
Kent kimliğinin ayrılmaz öğelerinden<br />
olan tarih, doğa, kültür ve mimarlık<br />
varlıklarından kimilerini koruma ve<br />
yaşatma sorumluluğu bireylere, yerel<br />
yönetimlere ve hatta ulusdevletlere<br />
emanet edilemeyecek kadar önemli ve<br />
yerleri doldurulamayacak zenginliklerden<br />
sayılmışlar ki bunlardan kimileri<br />
1970’li yıllardan bu yana kimi de<br />
uluslararası sözleşmelere dayanılarak<br />
UNESCO tarafından “Dünya Kültür<br />
Mirası” adı altında özel koruma altına<br />
alınıyor. Türkiye’den de bu statüye<br />
sahip “kültür mirası” sayısının giderek<br />
artmakta olduğu dikkat çekiyor.<br />
Bu yaklaşım, bu tür eserlerin, “geçmiş<br />
kuşaklardan miras olarak devir<br />
alınmış olan değil, fakat gelecek kuşaklardan<br />
ödünç alınmış değerler olduğu”<br />
anlayışına dayanıyor. Bu nedenle de bir<br />
“mirasyedi” tavrıyla kullanılmalarına<br />
izin verilemez. Bu zenginliklerin gereği<br />
gibi korunabilmeleri için, devlet yö-<br />
8 <strong>MediaCat</strong>
netiminin her basamağında, yerel yönetimlerde<br />
görev almış olanlar kadar,<br />
meslek örgütlerine, sivil toplum kuruluşlarına<br />
ve halkın kendisine de büyük<br />
sorumluluklar düşüyor. Bu nedenle de<br />
halkın ve yöneticilerin bu konulardaki<br />
bilinç ve kültür düzeyinin yükseltilmesi<br />
için elden gelen yapılmak zorunda.<br />
KENT KİMLİĞİ VE GÖKDELENLER<br />
Kentsel dönüşüm çalışmalarının Türkiye’de<br />
başlamasının tarihi yeni değil.<br />
Gecekondu bölgelerinde iyileştirme<br />
çalışmaları olarak başlayan girişimler,<br />
son 25 yıldan bu yana, kentsel dönüşüm<br />
projelerinin ekonomik gelişmenin<br />
itici gücü durumuna getirilmesine<br />
dönüştürüldü. Devletin öncülüğünde<br />
ya da desteğiyle uygulanan bu projelerde,<br />
başta doğal değerler olmak üzere,<br />
korunması gereken kültür varlıklarına<br />
önem verildiğine tanık olunamıyor.<br />
Yeşil alanların yok edilerek yerlerine<br />
25-30 katlı gökdelenlerin yerleştirilmesi<br />
birçok kentimizin yeni kimliğini<br />
simgeleyen öğeler haline getirilmiş durumda.<br />
Fransa, Danimarka ve Hollanda gibi<br />
ülkelerde, kentsel dönüşüme ekonomik<br />
açıdan kurtarıcı gözüyle bakılmadığı<br />
gibi, tarih ve kültür varlıklarının<br />
ve doğal değerlerin bu uygulamalardan<br />
olumsuz yönde etkilenmelerine de izin<br />
verilmez. Durum Amerika Birleşik<br />
Devletleri’nde aynı. Kent kimliklerinin<br />
korunması konusunda en dikkate<br />
değer titizliğin gösterildiği ülkenin ise<br />
Japonya olduğunu söyleyebilirim.<br />
ÖRGÜN VE YAYGIN EĞİTİMİN<br />
ÖNEMİ<br />
Ülkemizde, kentsel dönüşümün ön<br />
plana çıkarıldığı 2000’li yılların ortalarında<br />
yürürlüğe sokulan 6360 sayılı<br />
Afet Riskli Alanlarda Kentsel Dönüşüm<br />
Yasası (2012), dönüşüm projelerinin<br />
olabildiği kadar çabuk uygulanabilmesi<br />
amacıyla, çevre, kültür ve doğa<br />
değerlerinin korunması açısından çok<br />
önem taşıyan birtakım yasaların “uygulanmayabileceği”<br />
kuralını koydu.<br />
Uygulanmayabileceği belirtilen yasalar<br />
arasında ne yazık ki, İmar Yasası<br />
(3194), Çevre Yasası (2872-5491), Orman<br />
Yasası (6831), Kıyı Yasası (3621),<br />
Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Böl-<br />
geleri Yasası (2565), Zeytinciliğin Islahı<br />
ve Yabanilerinin Aşılattırılması Yasası<br />
(3573), Turizmin Özendirilmesi Yasası<br />
(2634), Mer’a Yasası (4342), Kültür ve<br />
Tabiat Varlıklarının Korunması (2863),<br />
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasası<br />
(5403), Boğaziçi Yasası (2960) gibi<br />
yasalar var. Bu yasaların hemen hemen<br />
hepsinde, doğal ve kültürel değerlerin<br />
korunmasıyla ilgili kurallar mevcut.<br />
Doğru olan, kentsel dönüşüm projelerini<br />
her ne pahasına olursa olsun yürürlüğe<br />
sokmak kararlılığını anlatan bu<br />
yasal düzenlemeye son vermek. Kentsel<br />
dönüşüm, eskiyen kent kesimlerini<br />
ekonomik ve toplumsal yönlerden canlandırırken,<br />
belli bir kültürel birikimin<br />
ürünü olan değerlere ve zenginliklere<br />
zarar verilmesini önlemeyi kesinlikle<br />
güvence altına almalı.<br />
Bütün bunlar, yukarıda da kısaca<br />
değindiğim gibi, ülkeyi ve kentleri yönetenlerin<br />
ve onları oylarıyla ayakta<br />
tutanların kent kimliği konusundaki<br />
bilinç ve kültür düzeyleriyle çok yakından<br />
ilgili. Bu nedenle de başarı şansı<br />
örgün ve yaygın ve eğitimin etkinliğiyle<br />
orantılı. ■<br />
U<br />
Yeşil alanların<br />
yok edilerek<br />
yerlerine 25-30<br />
katlı gökdelenlerin<br />
yerleştirilmesi<br />
birçok kentimizin<br />
yeni kimliğini<br />
simgeleyen öğeler<br />
haline getirilmiş<br />
durumda.
TOPLUM<br />
Sonsuz yaşamın<br />
peşinde<br />
Ölümsüzlük<br />
arayışı bugün yeni<br />
endüstriler yaratıyor,<br />
sağlıkta umut<br />
verici gelişmeleri<br />
beraberinde<br />
getiriyor. Ancak<br />
insan yaşamı<br />
bir pazarlıklar<br />
bütünü; her kazanç<br />
karşılığında küçük<br />
ya da büyük bedeller<br />
talep ediyor.<br />
u ALEV KAYNAK<br />
yi haber, ölümsüzlüğün sırrını<br />
keşfettik. Kötü haber,<br />
İ<br />
ölümsüzlük bize göre değil.<br />
Yapay zekâya yön vermiş üç<br />
kişiden biri sayılan Turing ödüllü Geoffrey<br />
Hinton, artan endişeleri nedeniyle<br />
Google’dan ayrılırken söylemişti bu<br />
sözleri. Hinton’a göre, insan beyninin<br />
dijital formdaki kopyası, yani zaman ve<br />
mekândan bağımsızlaşarak sonsuzluğa<br />
yakınsayan bir düşünme kabiliyeti,<br />
bildiğimiz anlamda insanlığın geleceği<br />
açısından her biri eşit derecede<br />
muhtemel iki senaryoyu barındırıyor:<br />
Kurtuluş ya da yıkım. Akıllı makineler<br />
sözkonusu olduğunda, hiç kimse potansiyel<br />
risklerin tamamını sezebilecek<br />
ve kontrol altına alabilecek öngörü<br />
gücüne sahip değil.<br />
Yani, sibernetik ölümsüzlük insanlık<br />
için artık bütün mümkünlerin<br />
sınırında. Peki, biyolojik ölümsüzlük<br />
açısından ne durumdayız? Bu alandaki<br />
çalışmalar insana ne katıyor, insandan<br />
ne götürüyor?<br />
TÜM ZAMANLARA YAYILAN<br />
BİR ARAYIŞ<br />
Binlerce yıl önce, Çin Hanedanı’nın<br />
ilk imparatoru Qin Shi Huang, tebaasına<br />
ölümsüzlük iksirini bulmalarını<br />
emretmiş, sarayda ölüm konusunu<br />
açanları idamla cezalandırmaktan çekinmemişti.<br />
16’ncı yüzyılın Fransız<br />
asilzadeleri arasında sıvı altın içmek,<br />
sonsuz gençlik trendlerinden biri haline<br />
gelmişti. Uruk kralı Gılgamış ebedi<br />
yaşam iksirini keşfetmiş ancak onu<br />
çevik bir yılana kaptırmıştı. Lokman<br />
Hekim’in Çukurova civarındaki bitkilerden<br />
ölüme şifa olabilecek bir formül<br />
yarattığı, henüz tadamadan Ceyhan<br />
Nehri’ne düşürdüğü söylenir. Tarihin<br />
en popüler yaşlanma karşıtı şifalarından<br />
biri sayılan kan -bazen yaban<br />
domuzu kanı bazense bakire kızların<br />
ya da masum çocukların kanı- erk sahipleri<br />
tarafından sık sık tüketildi, bu<br />
uğurda cinayetler işlendi. Mumyaları<br />
ya da akbabaları yiyenler de cabası…<br />
Sonuç hep düş kırıklığı.<br />
Yine de galiptir bu yolun mağlupları<br />
zira sonsuz yaşama yönelik her arayış<br />
ya bilimsel ilerlemeye bir şeyler kattı<br />
ya da saçma olanı bilimsel olandan nispeten<br />
ayırt edilebilir kıldı. Bugünün<br />
ölümsüzlük meşalesini taşıyansa Silikon<br />
Vadisi. Ardında da ultra zenginlerin<br />
ultra desteği var.<br />
O İNSAN BUGÜN ARAMIZDA (?)<br />
Yıllardır sıkça duyduğumuz önermelerden<br />
biri, 200 hatta 1000 yaşına kadar<br />
yaşayacak insanın bugün aramızda<br />
olduğu. Rivayete göre bu insan çoktan<br />
yaşadı ve biz ondan 1933 yılında New<br />
York Times’ta yayımlanan bir makaleyle<br />
haberdar olduk. 1677 yılında doğmuş,<br />
1933 yılında ölmüştü Çinli bitki bilimci<br />
Li Ching-Yuen. Yaşam mottosu basitti:<br />
kalbi huzurlu tutmak, bir kaplumbağa<br />
gibi oturmak, bir güvercin gibi neşeyle<br />
yürümek ve bir köpek gibi uyumak.<br />
Daha da enteresan bir iddiaya göre,<br />
Ching-Yuen’e bu bilge öğretiyi, yanın-<br />
da birçok nefes egzersizi ve beslenme<br />
önerisiyle birlikte aktaran da dağlarda<br />
dolaşırken rastladığı 500 yaşındaki bir<br />
münzevi olmuştu.<br />
Teyit edilmemiş pek çok uzun ömür<br />
vakası dolaşımda olsa da tarihin kayda<br />
geçmiş en uzun yaşayan insanı Fransız<br />
Jeanne Calment. 122 yıl 164 gün yaşayan<br />
Calment’in, ağır bir sigara tiryakisi<br />
olduğu ve zayıf bir beslenme rutinine<br />
sahip olduğu biliniyor. Onu yaşatan<br />
genleri olmuştu. Bugün de ölümsüzlüğe<br />
adanan uğraşların, kariyerlerin<br />
ve endüstrilerin çoğu genler üzerinde<br />
yoğunlaşıyor.<br />
ÖLÜM: BASİT BİR MÜHENDİSLİK<br />
PROBLEMİ<br />
İngiltere’de yapılan anketler nüfusun<br />
yalnızca 5’te 1’i, ABD’de yapılan anketlerse<br />
nüfusun yalnızca 3’te 1’i için sonsuz<br />
yaşamın bir arzu nesnesi olduğunu<br />
ortaya koyuyor. Her iki ülkenin sağlık<br />
endüstrisinde yaşanan yapısal krizlerin<br />
ve sağlık bakımına erişimdeki eşitsizliklerin<br />
bu sonuç üzerinde bir etkisi<br />
olabilir. Yani ölümsüzlük, insanların<br />
çoğu için birkaç sağlıklı yılın üzerine<br />
eklenecek bitimsiz sağlıksız yıllar anlamına<br />
gelebilir. Ancak zenginler için<br />
durum farklı, özellikle de teknoloji<br />
10 <strong>MediaCat</strong>
zenginleri için.<br />
“Immortality, Inc.” kitabının yazarı<br />
ve CNN’in emektar bilim gazetecilerinden<br />
Chip Walter’a göre, Silikon<br />
Vadisi’nin ilgisinin ve cüzdanının<br />
yöneldiği alanlara uzun yaşam çalışmalarını<br />
ekleyen, Steve Jobs’un erken<br />
ölümü olmuştu. Vadi için, servet, zekâ<br />
ve başarı sınırsızlığa doğru genişlerken,<br />
bedenin mecburi sınırlarıyla yüzleşmek<br />
kabul edilmesi zor bir gerçeklikti.<br />
Jobs’un vedasının ardından algılar yeniden<br />
şekillenmeye başladı: Ölüm bir<br />
zorunluluk olmaktan çıkabilir; tıpkı<br />
bir hastalık gibi sağlıklı ve normal olandan<br />
önlenebilir bir sapma olarak yeniden<br />
tanımlanabilir ve çözülmesi gereken<br />
bir matematik ya da mühendislik<br />
sorununa dönüştürülebilirdi.<br />
ramlama ve gen terapileri ile ilaç keşif<br />
platformları. Amazon Kurucusu Jeff<br />
Bezos’un milyarlarca dolarlık Altos<br />
Labs ve Unity Biotechnology yatırımları<br />
ile Google Kurucusu Larry Page’in<br />
Calico (Alphabet çatısı altındaki bir biyoteknoloji<br />
şirketi) için ayırdığı cömert<br />
bütçeler, kamuoyuna yansıyan bilgiler<br />
arasında. Oracle Kurucusu Larry<br />
Ellison, PayPal Kurucusu Peter Thiel<br />
ve New Media Stars Kurucusu Dmitry<br />
Itskov’in sibernetik ya da biyolojik<br />
ölümsüzlük yanlısı vaazları da epeydir<br />
biliniyor. Hatta Ellison için ölüm “alt<br />
edilmesi gereken bir rekabet unsuru”.<br />
TED çevrelerinin ve milyarderler kulübünün<br />
favori yüzlerinden Harvard’lı<br />
genetikçi George Church, Fütürist<br />
Ray Kurzweil, STEM Hücresi Uzmanı<br />
Robert Hariri ve Moleküler Biyolog<br />
Arthur Levinson’un girişimleri de spot<br />
ışıklarını üzerine çekenler arasında.<br />
Bu medyatik haberlere rağmen,<br />
uzun yaşam endüstrisi genellikle özel<br />
laboratuvarlara ve akademik araştırma<br />
projelerine yapılan bağışlarla ve<br />
gizli anlaşmalarla büyüyor. Bugüne dek<br />
teorik olarak birçok mesafe katedilmesine<br />
ve hayvanlar üzerinde elde edilen<br />
umut verici gelişmelere rağmen, insan<br />
yaşamına yansıyabilecek ve resmi sağ-<br />
i<br />
Ölümsüzlük insan<br />
için sonsuz<br />
yaratıcılık,<br />
sınırsız bilgi,<br />
ilerlemiş sağlık ve<br />
mutluluk anlamına<br />
gelebileceği gibi,<br />
nüfus artışıyla<br />
kaynakların<br />
azalması, kronik<br />
can sıkıntısı ve<br />
anlam kaybı,<br />
eşitsizlik ve<br />
ayrımcılık anlamına<br />
da gelebilir.<br />
ZENGİN ERKEKLER KULÜBÜNE<br />
ÖZGÜ BİR OYUN<br />
Insight Ace Analytic verilerine göre,<br />
ölümsüzlük ya da uzun yaşam endüstrisi<br />
2022 yılı itibarıyla 22,16 milyar<br />
dolarlık bir pazar büyüklüğüne sahip.<br />
2030 yılına kadar pazar hacminin iki<br />
katına çıkacağı tahmin ediliyor. Endüstrinin<br />
başı çeken uzmanlaşma alanlarıysa,<br />
uzun ömürlü ilaçlar, yenilenme<br />
ve gençleşme terapileri, hücresel proglık<br />
kuruluşları tarafından onaylanmış<br />
somut bir gelişme henüz mevcut değil.<br />
Blue Project CEO’su 45 yaşındaki<br />
Bryan Johnson’ın her yıl vücudu için<br />
ayırdığı 2 milyon doların karşılığında<br />
37 yaşındaki bir insan kalbine, 28<br />
yaşındaki bir cilde ve 18 yaşındaki bir<br />
gencin akciğerlerine kavuşması dışında…<br />
Şimdilik, sonsuz yaşam arayışı zenginlere<br />
özgü bir uğraş gibi görünüyor.<br />
Bill Gates’in konu hakkındaki düşünceleri<br />
merak ediliyorsa eklemeden<br />
geçmeyelim. Microsoft kurucusu için<br />
sıtma ve tüberküloz tehdidi sürerken,<br />
bir grup zenginin ölümsüzlük arayışına<br />
girişmesi fazlasıyla bencil bir seçim.<br />
SONSUZ TÜKETİME DOĞRU…<br />
“Kim sonsuza dek yaşamak ister ki?<br />
Bu dünyanın bizim için ayırdığı tek<br />
bir mutlu an var” sözleriyle ilerler bir<br />
Queen parçası. Ya da kendi gençliğinin<br />
kalıcı olması, yaşlılığı deneyimleyenin<br />
portresi olması karşılığında ahlaktan<br />
mahrum dekadan bir yaşamla baş başa<br />
kalır Oscar Wilde’ın Dorian Gray’i.<br />
Kısa bir felsefe molası verelim. Düşünce<br />
tarihinin çok büyük bir kısmı,<br />
insanın etik anlayışa sahip, yani iyi ve<br />
kötüyü kavrayıp özgür seçimler yapabilen<br />
bir varlık oluşunun koşullarını<br />
ölümlü yapısıyla açıkladı. Bir başka<br />
deyişle, yaptığı hataları ya da işlediği<br />
kusurları telafi edebilmek için sonsuz<br />
zamana sahip olmayan bir varlık, eylemlerinin<br />
sonucu üzerine düşünebilir<br />
ve tercihlerini bu sorumlulukla şekillendirebilirdi.<br />
Kısacası insan için ahlak,<br />
ölümlülüğün bir armağanıdır.<br />
Felsefi dilemmaların yanı sıra daha<br />
materyal sonuçları da olabilir formülden<br />
ölümün çıkarılmasının. Ölümsüzlük<br />
insan için sonsuz yaratıcılık, sınırsız<br />
bilgi, ilerlemiş sağlık ve mutluluk<br />
anlamına gelebileceği gibi, nüfus artışıyla<br />
kaynakların azalması, kronik can<br />
sıkıntısı ve anlam kaybı, eşitsizlik ve<br />
ayrımcılık anlamına da gelebilir.<br />
Ölümsüzlüğün yalnızca sibernetik<br />
alanda değil, gündelik yaşamdaki provasını<br />
da çoktandır yaptığımızı söylemek<br />
hatalı olmaz. Jonathan Crary,<br />
“7/24: Geç Kapitalizm ve Uykuların<br />
Sonu” kitabında geçtiğimiz yüzyıl başında<br />
10 saati bulan gece uykularının<br />
günümüzde altı saat ve altına düştüğünü<br />
belirtir.<br />
E-posta ve mesajlaşmanın, çevrimiçi<br />
eğlencenin ve internet alışveriş sitelerinin<br />
her an ulaşılabilirliği, mobil ya<br />
da dizüstü ekranlardan gelen soluksuz<br />
çağrılar, sürekli dikkat ve meşguliyet<br />
talep eden diğer uyarıcılar ve hiç sönmeyen<br />
şehir ışıklarıyla birlikte 21’inci<br />
yüzyıl yaşamımız giderek dinlenme ve<br />
uykudan, yani ölümün bu dünyadaki<br />
kısmi temsilinden özgürleştiriyor hepimizi.<br />
Sürekli pompalanan yaşamı kaçırma<br />
endişesi eklendiğinde de sonuç,<br />
sonsuz tüketime indirgenmiş bir hayat<br />
oluyor. Buna zenginlik adını verir misiniz?<br />
■<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 11
İŞ DÜNYASI<br />
CMO Perspektifi<br />
Kuşaklararası<br />
bir dil: Zeytin<br />
Bunge Türkiye Pazarlama, Ticari<br />
Pazarlama ve e-Ticaret Lideri<br />
Dr. Pınar Nokay’a göre zeytinyağı<br />
ülkemizde pek çok farklı sebepten<br />
ötürü gereken değeri görmüyor.<br />
Bilimsel veriyi arkasına alan<br />
Komili’nin çözüm ajandasında<br />
ise öncelikle zeytin ve zeytinyağı<br />
kültürünü gelecek nesillere<br />
aktarmak, sonrasında da sektöre<br />
değer katacak eğitim çalışmalarına<br />
imza atmak var.<br />
u ELİF BİLGİÇ<br />
Zeytinin tarihi bu topraklarda oldukça<br />
eski ama bugün geldiğimiz noktada Türkiye’de<br />
zeytincilik ve zeytinyağı sektörüne<br />
bir mercek tutsak, siz nasıl bir değerlendirme<br />
yaparsınız?<br />
Zeytin her ne kadar hem yağından hem de meyvesinden<br />
ağacına dek yarattığı kültürle binlerce yıldır<br />
bu toprakların ayrılmaz bir parçası olsa da zeytinyağının<br />
pek çok farklı etkenden ötürü ülkemizde<br />
gerektiği değeri görmediğini söyleyebiliriz. Tam da<br />
bu sebeple hak ettiği değeri görmesi için tüm çalışmalarımızı,<br />
projelerimizi “Kuşaklar Boyu Yaşasın<br />
Diye” söylemimiz çatısı altında birleştirdik. Bunge<br />
Gıda markalarından Komili Zeytinyağı olarak<br />
zeytin ve zeytinyağı kültürünü bu topraklarda yaşatmak<br />
için pek çok proje yürütüyoruz. Zeytinyağı<br />
sektörünün lider markası olarak amacımız zeytin<br />
ağacının biyoçeşitliliğe katkısını ortaya çıkartmak,<br />
zeytinyağı kültürünün farkındalığının kazandırılmasını<br />
sağlamak ve sağlıklı nesiller yetişmesi için<br />
gereken kalite standartlarını korumak. Bu amaç<br />
için bütünsel yaklaşımla ve bilimsel veriye dayalı<br />
olarak zeytinin Anadolu’dan başlayan hikâyesini<br />
DR. PINAR NOKAY<br />
BUNGE TÜRKIYE<br />
PAZARLAMA, TICARI<br />
PAZARLAMA VE<br />
E-TICARET LIDERI<br />
12 <strong>MediaCat</strong>
artık tüm dünyaya ve binlerce yıldır bu<br />
toprakların ayrılmaz parçası olan bu kültürü<br />
gelecek kuşaklara nasıl aktarabiliriz<br />
sorusuna yönelik projeler tasarladık.<br />
Kuşaklar Boyu Yaşasın Diye<br />
çatısı altında yürüttüğünüz çalışmalardan<br />
kısaca bahseder<br />
misiniz?<br />
Geleceğimiz için çocuk yaşta olan tüketicilerimizi<br />
zeytin ağacı ve zeytinyağının<br />
sağlığı ile tanıştırmak amacıyla<br />
MEB ile gerçekleştirdiğimiz işbirliğimizden<br />
Ayvalık’ta kuruluş çalışmaları<br />
süren Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’ne,<br />
2018 yılından bu yana süren<br />
Anıt Ağaç projemizden artık gelenekselleşen<br />
Komili zeytin hasatlarına dek<br />
hayata geçirdiğimiz projelerin tamamını,<br />
bu kültürün kesintisiz devamlılığı<br />
adına gerçekleştiriyoruz.<br />
Geleceğimiz olarak gördüğümüz<br />
bugünün küçükleri yarının büyükleri<br />
olan çocukları ve gençleri daima odağımızda<br />
tutuyoruz. Millî Eğitim Bakanlığı<br />
ve Komili işbirliği ile ülke geleceği<br />
için erken yaştan itibaren çocukları<br />
Anadolu kültürünün ayrılmaz parçası<br />
olan zeytin ağacı, zeytinyağı ve yarattığı<br />
kültür ile tanıştırmayı hedefliyoruz.<br />
“Köklerimizdeki Bilgiyi Geleceğe<br />
Aktarıyoruz” söylemi ile Millî Eğitim<br />
Bakanlığı’yla imzaladığımız protokol<br />
çerçevesinde gerçekleştirilecek çalışmalar<br />
içerisinde hem basılı hem de<br />
Eğitim Bilişim Ağı (EBA) üzerinden<br />
öğrencilerle buluşacak olan yardımcı<br />
kaynak kitapları ve okul öncesi hikâye<br />
kitaplarının hazırlanması, ilk ve orta<br />
dereceli okullarda öğrenci kulüplerinin<br />
kurulmasının yanı sıra Ayvalık Mutlu<br />
Köy Yaşam Merkezi’nin hayata geçirilmesi<br />
ve eğitim programlarının işbirliği<br />
içerinde oluşturulması yer alıyor. Kısa<br />
zaman önce eğitimlerine başlayan Ayvalık<br />
Mutlu Köy Yaşam Merkezi’nde<br />
tiyatro, yaratıcı drama, resim, geridönüşüm<br />
konulu atölyeler, müzik ve sanat<br />
atölyeleri, arkeoloji ve doğa temalı<br />
birçok eğitimin yanı sıra zeytin kültürü<br />
ve zeytinyağı tadımı gibi hem çocuklara<br />
hem de yetişkinlere özel eğitimler<br />
veriliyor. Mutlu Köy’de 7’den 70’e herkesin<br />
bir arada olacağı bir kültür ortamının<br />
yaratılmasını amaçladık. Mutlu<br />
Köy Ayvalık başta olmak üzere çevre il<br />
ve ilçelerden gelenlere sunduğu eğitim,<br />
öğretim ve faydalı vakit geçirme imkânları<br />
ile yörenin odak noktası olacağı<br />
için de çok mutluyuz.<br />
r<br />
Ayvalık’ta<br />
kurduğumuz Komili<br />
Zeytin ve Zeytinyağı<br />
Enstitüsü ile kadın<br />
zeytin çiftçilerinin<br />
tarım becerilerini<br />
geliştirmeyi ve<br />
kadın işgücüne<br />
odaklanan bir<br />
eğitim ortamı<br />
sağlamayı<br />
hedefliyoruz.<br />
Hasatta her yıl şahane kişilerle çok<br />
değerli çalışmalara imza atıyoruz. Zeytinyağı<br />
kültürümüzün ve kimliğimizin<br />
bir parçası, bunu tanıtmak için Anadolu<br />
lezzetlerini ve tarihini anlattığımız,<br />
Ömür Akkor’un hazırladığı 12 farklı kitabımız<br />
bulunuyor. Bu yıl hasatta misafirlerimizin<br />
her birine kıymetli dostumuz<br />
Özcan Yüksek ve ekibinin hazırladığı,<br />
Kemal Tayfur’un kaleme aldığı Zeytin<br />
Epitom ile işin kültürel boyutuna da değerli<br />
bir katkı sağladığımıza inanıyorum.<br />
Mutlu Köy Yaşam Merkezi<br />
Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü<br />
projesi şu an hangi aşamada<br />
ve neleri amaçlıyor?<br />
Ayvalık’ta kuruluş çalışmaları süren Komili<br />
Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’nü<br />
marka olarak çok önemsiyoruz. Kültür<br />
mirası olarak gördüğümüz zeytinyağını<br />
atalarından miras almış bölgesel üreticilerle<br />
el ele vererek iyi tarım uygulamalarını<br />
destekliyoruz. Bu kapsamda<br />
Türkiye ile Avrupa İmar ve Kalkınma<br />
Bankası (EBRD) arasında gerçekleştirilen<br />
işbirliğiyle EBRD sponsorluğunda<br />
Ayvalık’ta kurduğumuz Komili Zeytin<br />
ve Zeytinyağı Enstitüsü için çalışmalarımız<br />
tüm hızıyla sürüyor.<br />
Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’nü<br />
öncelikle Ayvalık, sonrasında<br />
da Türkiye’nin her yerinden gelecek ve<br />
bu eğitimlerden faydalanmak isteyen<br />
herkes için kuruyoruz. Alanında uzman<br />
zeytincilik ve zeytinyağı kültürü dendiğinde<br />
akla gelen pek çok önemli isim bu<br />
eğitimlerde bizlerle olacak. Eğitimler;<br />
kadın zeytin çiftçileri yetiştirme, iklim<br />
dostu, sürdürülebilir ve verimli çiftçilik<br />
pratiklerini öğretme ve organik zeytin<br />
üretimini destekleme başta olmak üzere<br />
üç temel amaca hizmet edecek. Bu<br />
eğitimleri tamamlayanlara bu alanda<br />
Türkiye’nin en önemli kurumlarından<br />
akredite sertifika vereceğiz. Komili<br />
Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü ile kadın<br />
zeytin çiftçilerinin tarım becerilerini<br />
geliştirmeyi ve kadın işgücüne<br />
odaklanan bir eğitim ortamı sağlamayı<br />
hedefliyoruz. Komili Zeytinyağı ailesi<br />
olarak iş ortağımız tedarikçilerimiz ve<br />
zeytin çiftçileri ile uzun yıllardır geliştirdiğimiz<br />
uzun ömürlü sürdürülebilir<br />
ilişkileri çok önemsiyoruz. Sağlıklı nesillerin<br />
yetişmesi için temel gıda olan<br />
zeytinyağına, üretimine ve çiftçisine<br />
sahip çıkılması gerektiğine inanıyoruz.<br />
İtalya ve İspanya bu alanda<br />
hem üretim hem de markalaşma<br />
anlamında dünyanın öne çıkan<br />
ülkeleri arasında. Türkiye’nin<br />
küresel pazardaki bu büyük<br />
oyuncularla rekabet edebilmesi<br />
için siz neler yapıyorsunuz?<br />
Anadolu’da süren kazılarla işbirliği içerisinde<br />
toprağın altını da inceleyerek<br />
Türkiye’nin markalaşma sürecine hız<br />
kazandırmak için çalışıyoruz. Bu kapsamda<br />
Komili’nin en yeni projelerinden<br />
biri de henüz duyurusu gerçekleşmemiş<br />
olan “Zeytin Kitabı: Bir tür, bir mekân,<br />
bin kültür” kitabı için çalışmalar UNES-<br />
CO ile işbirliği içerisinde sürüyor. Bu<br />
çalışma ile Anadolu’da zeytinin 12 bin<br />
yıllık hikâyesi, insan ve zeytin ilişkisi<br />
anlatılıyor. Projemizde Anadolu’da çalışmalarına<br />
halen devam eden beş kazı<br />
başkanı ve dört akademisyenimizle birlikteyiz.<br />
İngilizce ve Türkçe basılacak ve<br />
iki cilt olarak hazırlanan kitabın birinci<br />
bölümü tamamlanmış olup, kitaptaki<br />
bilgilerden derlenen ilk rapor UNES-<br />
CO’ya teslim edildi. İkinci raporun da<br />
<strong>2023</strong>’te teslim edilmesi için çalışmalarımız<br />
sürüyor. Hedefimiz kendi kendine<br />
yetebilir gıda üreticisi bir ülke olmak ve<br />
ithalata bağımlı olmamak için mucize<br />
zeytin ağacının insanlık ile olan bağının<br />
tarihsel olarak ne zaman başladığına<br />
dair araştırmalarla, bu hikâyeyi dünyaya<br />
arkeolojik açıdan da anlatmak. ■<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 13
İŞ DÜNYASI<br />
Yorum<br />
Madalyonun<br />
iki yüzü<br />
MÜGE ÇEVIK<br />
Şapka Danışmanlık<br />
Kurucusu<br />
anpowerGroup tarafından<br />
M<br />
17 yıldır küresel çapta hazırlanan<br />
Yetenek Açığı Raporu’nun<br />
<strong>2023</strong> yılı sonuçları<br />
“her 5 şirketten 4’ünün yetenek açığı<br />
yaşadığını” ya da “işe alım yapmakta<br />
zorlandığını” ortaya koyuyor.<br />
41 ülkeden yaklaşık 39 bin işverenin<br />
katılımıyla gerçekleştirilen araştırmaya<br />
göre küresel çapta yetenek<br />
açığı ortalama yüzde 77 seviyesine<br />
ulaşırken, bu oran Türkiye’de yüzde 72<br />
olarak ölçülüyor. Bu sonucu bir önceki<br />
yıl ile kıyasladığımızda Türkiye’nin beş<br />
sıralık bir iyileşmeyle 41 ülke içerisinde<br />
34’üncü sıraya yerleştiğini ve ülkemizde<br />
yeteneğe en fazla ihtiyaç duyan<br />
sektörlerin taşımacılık, lojistik ve otomotiv<br />
olduğunu görüyoruz.<br />
YENİ BİR BAKIŞ AÇISI<br />
Bu rapor üzerine pek çok şey söyleyebiliriz<br />
ama ülkemizdeki işgücünü özellikle<br />
genç nüfusun yıllar içinde artan<br />
oranda iş hayatına karışması, her geçen<br />
gün artan üniversite sayıları ve fakültelere<br />
göre değerlendirmeliyiz.<br />
Öncelikle 90 milyona yakın nüfuslu<br />
bir ülkede işgücünün, bu gücün eğitim<br />
ve gelişiminin, kendine nasıl bakacağının<br />
ve hangi alanlarda işgücüne ihtiyaç<br />
olacağının çok makro bir bakışla hesaplanması<br />
gerekiyor. Bunun da devlet<br />
planlama teşkilatı gibi kurumlarca<br />
yapılması gerekiyor -ki maalesef artık<br />
ne böyle kurumlara ne de böyle bir vizyona<br />
sahibiz.<br />
2030 Türkiye kuraklık haritası,<br />
deprem haritası, demografik yapı, üniversiteler,<br />
okumuş ve okumamış işgücü,<br />
sosyal güvenlik kurumu, emeklilik<br />
yaşları ve cinsiyet gibi verilerin üst üste<br />
konarak kendi kendimizi doyuran; güçlü<br />
ve rekabetçi avantajı olan alanlarda<br />
90 milyona yakın<br />
nüfuslu bir ülkede<br />
işgücünün, bu<br />
gücün eğitim ve<br />
gelişiminin, kendine<br />
nasıl bakacağının<br />
ve hangi alanlarda<br />
işgücüne ihtiyaç<br />
olacağının çok<br />
makro bir bakışla<br />
hesaplanması<br />
gerekiyor.<br />
ihracat yapan; sürdürülebilir iş alanları<br />
yaratan ve bu alanların hangilerinde<br />
uzman, profesyonel, üniversite veya<br />
meslek okulu mezununa ihtiyaç duyulacağını<br />
belirleyen bir çalışma gerçekleştirmek<br />
şart.<br />
Bu çalışmanın olmaması ise ithalata<br />
bağımlı ihracata ve dışa bağımlı<br />
bir ekonomiye; en temel ihtiyaçlarını<br />
ithal eden çok riskli bir modele; üniversite<br />
mezunu işsizlerin sayısının<br />
okuma-yazma bilmeyenlerin sayısını<br />
aşmasına; sokak arasında plansız,<br />
dershaneden bozma üniversitelerin<br />
açılmasına; beyin ve hafıza göçüne;<br />
boşa harcanan, sonu mutsuzlukla biten<br />
ve uzun yıllar süren eğitimlere; mutsuz<br />
gençlere ve hak ettiğini alamadığına<br />
inanan çalışanlara; verimliliği çok düşük<br />
kurumlara ve yanlış istihdam yüzünden<br />
çokça para kaybeden kurumlara<br />
yol açıyor.<br />
GENÇLERE ANLATILMASI<br />
GEREKENLER<br />
Gençlere açık ve net şekilde anlatmamız<br />
gerekenleri şöyle sıralayabiliriz:<br />
■ Üniversite size işte ne yapacağınızı<br />
öğretmeyecek, iş hayatında kullanabileceğiniz<br />
teorik bilgiyle yeni<br />
bir şey öğrenmeniz gerekirse nasıl<br />
öğrenmeniz gerektiğini öğretecek.<br />
■ Tam olarak ne yapmak istediğinizi,<br />
ne yapmak istemediğiniz üzerinden<br />
bulacaksınız. Bu yüzden çok<br />
farklı kurum ve işlerde staj yapın,<br />
ne istemediğiniz konusunda net<br />
olun.<br />
■ Kendinizi çok iyi tanıyın. Güçlü<br />
yönleriniz sizi sıra arkadaşlarınızdan<br />
ayıran parmak iziniz gibi size<br />
özgü olsun.<br />
■ Bir konuyu derinlemesine öğrenene<br />
dek, yaratıcı fikirlerinizi veya<br />
eleştirilerinizi sizden önce birilerinin<br />
düşünmüş olabileceğini hesaba<br />
katın.<br />
■ Sektörleri ve mümkünse çalışmak<br />
istediğiniz şirketlerin değerlerini<br />
tanıyın. Uymuyorsa başvurmayın.<br />
İŞ DÜNYASINA DÜŞEN GÖREVLER<br />
Uzun soluklu ve kapsayıcı bir planlama<br />
olmayınca, kazanabildiği üniversitenin<br />
bir bölümünde okuyan gençler<br />
-sektörü ve mesleği de tanımıyorlarsahüsrana<br />
uğruyorlar. Böyle durumlarda<br />
yaşanan hayal kırıklığı sadece çalışan<br />
için değil, işveren için de büyük oluyor.<br />
Tek başına bir kurumun yüzde 83<br />
oranındaki yetenek açığını doldurabilmesi<br />
çok zorken, meslek odalarının,<br />
sanayi ve ticaret kuruluşlarının, sektörün<br />
bir araya geldiği her türlü organizasyonun<br />
bu konuyu ele alması çok<br />
mümkün ve ülkemiz için de gerekli.<br />
Örneğin; enerji, mobilya (orman<br />
ürünleri), demir-çelik sektörü bir araya<br />
gelip -kimse kimseden yetişmiş işgücünü<br />
çalmaya çalışmadan- sektör için<br />
gerekli, yükseköğrenim yerine geçebilecek<br />
meslek okulları yatırımını ara<br />
kademe yetiştirmek için yapabilirler.<br />
Sektördeki personel açığını en iyi yine<br />
sektörün kendisi bilecektir. İşin tanımına<br />
göre yapılmış analizler, teknik<br />
eğitim ihtiyacı ve detayları belirlenerek<br />
bu yetenek açığı oranı ülkemizde<br />
daha da düşürülebilir.<br />
2022 itibarıyla Türkiye nüfusunun<br />
yüzde 50’sinin 35 yaş altında olduğu<br />
bilgisini göz önünde tutarak, bu nüfusun<br />
önümüzdeki 20-25 yıl içinde kademeli<br />
olarak iş hayatına gireceği gerçeğiyle<br />
kuşakları anlamak, yönetmek ve<br />
kuşak çatışmaları gibi indirgeyici başlıklardan<br />
daha büyük bir perspektifle<br />
ele almak gerektiği nettir. ■<br />
14 <strong>MediaCat</strong>
ADVERTORIAL<br />
Yepyeni bir satın<br />
alma deneyimi<br />
Mercedes-Benz, yeni satış modeliyle<br />
müşterilerine alışılmışın dışında bir satın<br />
alma deneyimi sunuyor. Mercedes-Benz<br />
ve müşterilerinin doğrudan temasta<br />
olduğu bu yeni modelin öne çıkan<br />
noktalarını inceleyelim.<br />
ercedes-Benz müşterilerinin<br />
satın alma yolculu-<br />
M ğundaki dönüşüm başladı.<br />
Yeni bir Mercedes sahibi<br />
olmak isteyenler, artık çok daha hızlı,<br />
şeffaf ve kesintisiz bir deneyim yaşıyor:<br />
Artık Mercedes’inizi doğrudan Mercedes-Benz’den<br />
satın alabilirsiniz.<br />
Yeni satış modeli sayesinde, müşterilerin<br />
daha önce karşılaşmadıkları<br />
benzersiz bir satın alma yolculuğu hayata<br />
geçti. Mercedes-Benz, yeni satış<br />
modeliyle müşterilerine bambaşka bir<br />
satın alma deneyimi sunuyor. Mercedes-Benz<br />
ve müşterilerinin doğrudan<br />
temasta olduğu bu yeni modelin öne<br />
çıkan noktalarını inceleyelim…<br />
TEK FİYAT<br />
Artık Mercedes-Benz için farklı satış<br />
noktalarında fiyat karşılaştırma dönemi<br />
sona erdi. Çünkü yeni bir Mercedes’in<br />
fiyatı, doğrudan Mercedes-Benz<br />
tarafından belirleniyor. Müşteriler,<br />
yeni satış modeli sayesinde istedikleri<br />
otomobile veya hafif ticari araç modeline,<br />
tüm ülkede geçerli tek fiyatla<br />
sahip olabiliyor. Faturalar ise Mercedes-Benz<br />
güvencesiyle düzenlenip kesiliyor.<br />
GÜNCEL STOK ERİŞİMİ<br />
Müşteriler, sahip olmak istedikleri<br />
yeni Mercedes-Benz modelini ararken<br />
showroom’lardan veya Online<br />
Store’dan ülke genelindeki tüm stoklara<br />
erişebiliyor. Tüm stokları görüntüleyebilme<br />
özelliği sayesinde Türkiye’nin<br />
her yerindeki güncel stok durumu,<br />
gerçek zamanlı ve şeffaf biçimde takip<br />
edilebiliyor.<br />
MERCEDES-BENZ’E<br />
GİDEN YENİ YOL<br />
Yeni satış modeliyle bir müşteri, alışveriş<br />
deneyimine showroom’larda<br />
veya Mercedes-Benz Online Store’da<br />
başlayabiliyor. Her iki deneyimde de<br />
satın alınan Mercedes-Benz modeli,<br />
müşterinin seçtiği showroom’da teslim<br />
ediliyor.■<br />
16 <strong>MediaCat</strong>
MEDYA<br />
Blogların<br />
dönüşü(mü)<br />
Bugünlerde<br />
Bluesky Social<br />
ve Mastodon gibi<br />
rakipleri karşısında<br />
ne yapacağı<br />
konuşulan Twitter’ın<br />
kuruşulundan bu<br />
yana geçirdiği<br />
sürecin bloglara ve<br />
metin içeriğine bakış<br />
açımızı yansıttığını<br />
söylemek mümkün.<br />
u ERDEM AKIN TEMEL<br />
ack Dorsey, kurucularından<br />
J<br />
olduğu Twitter’ın gelişini<br />
Mart 2006’da paylaştığı<br />
“just setting up my twttr”<br />
mesajı ile duyurmuştu. Platformun<br />
ilk içeriği olan bu tweet, Mart 2021’de<br />
Dorsey tarafından NFT’leştirilerek 2,9<br />
milyon dolara satıldı. Tamamı 24 karakterlik,<br />
paylaşıldığı dönem itibarıyla<br />
önemsiz bir tweet’in bu denli yüksek<br />
bir meblağa satılması şaşırtıcı olsa da<br />
bu içerik, 15 yıldır pek çok toplumsal<br />
olayın merkezinde yer alan ve herkes<br />
için bir kürsü görevi gören bir platformun<br />
müjdecisiydi.<br />
Kurulduğu günden bu yana metin<br />
içeriği konusunda baskın form ve dağıtım<br />
modelini belirleyen Twitter, yaşantımızda<br />
önemli bir yer edindi. Öte<br />
yandan bugün rakip sayısı hiç olmadığı<br />
kadar fazla olan platformun dönüşümü<br />
devam ediyor ve bugün rakipleri ile<br />
olan ilişkisi, geçmişten bugüne hikâyesi<br />
ve etrafında yaşananlar ise metin<br />
içeriğine, özellikle de bloglara nasıl<br />
baktığımızı anlatır nitelikte.<br />
SADECE 140 KARAKTER<br />
Oldukça kısıtlı, sadece 140 karakterlik<br />
metin paylaşımına izin veren yapısıyla<br />
anlık bilgi paylaşımları için kullanılabilecek<br />
bir platform olarak görülen Twitter,<br />
özellikle etkinlikler ve protestolar<br />
sırasında kullanımı ve siyasiler ve gazeteciler<br />
gibi kitlelere hızlıca ulaşmak<br />
isteyenlerce benimsenmesi ile popülaritesini<br />
artırdı.<br />
Bu başarının altında yatan başlıca<br />
nedenlerden biri, Twitter’ın “sosyal<br />
medya çağı”nın henüz başında kurulmuş<br />
olması. İnternet, etkileşimin olmadığı,<br />
statik internet siteleri ile dolu<br />
bir bağlantı kümesi olduğu günleri geride<br />
bırakırken, Web 2.0 ile mümkün<br />
olan etkileşim ve mobil erişim bu döne-<br />
min doğuşuna önayak oldu. Dönemin<br />
ilk yıllarında kurulan Facebook, Twitter,<br />
Reddit, YouTube gibi platformlar<br />
ise internetin köşe taşları haline geldi.<br />
BİR BAŞKA GİRİŞİMCİ:<br />
EVAN WILLIAMS<br />
Twitter’ın bir başka şansı, Evan<br />
Williams’ın kurucuları arasında yer alması.<br />
Statik dönemin blog barındırma<br />
platformu Blogger’ın kurucusu Williams,<br />
içerik üretimini ve tüketimini<br />
kolaylaştırmanın önemini en iyi bilenlerden.<br />
Zira Blogger, dönem itibarıyla<br />
içerik servisinin yetersiz, üretim ve tüketimin<br />
ise pratik olmadığı günlerden<br />
geçti.<br />
Bu şartlarda Williams’ın Web 2.0’ın<br />
olanakları ile “mikroblog” formuna yönelerek<br />
üretimi ve dağıtımı kolaylaştıran<br />
Twitter’ın kurucularından olması<br />
tesadüf olmasa gerek. 1999’da kurduğu<br />
Blogger’ın uzun metin formatını,<br />
2006’da kurduğu Twitter’ın takip ve<br />
kürasyon odaklı içerik servisi mantığı<br />
ile birleştirdiği 2012 tarihli girişimi<br />
Medium’u bu önermenin sağlaması<br />
olarak görmek mümkün.<br />
140 KARAKTERE SIĞMAYAN<br />
PAYLAŞIMLAR<br />
2008-2010 arasında Twitter’ın CEO<br />
koltuğuna oturan Evan Williams’ın<br />
Medium hamlesi, Twitter’da yaşanan<br />
bazı gelişmeler ile ilişkilendirilebilir.<br />
En önemlisi, popülaritesine paralel<br />
olarak kullanıcı sayısı da artan Twitter’ın<br />
kısıtlı yapısıyla beklentileri karşılayamadığı<br />
günlerde, kullanıcıların<br />
karakter sınırını aşmak için alternatif<br />
çözümlere yönelmeleri.<br />
“Uzun metinler için Twitter” olarak<br />
adlandırılabilecek olan Medium<br />
bir kenarda pişerken, Twitter kullanıcıları<br />
tweet’lerini numaralandırarak<br />
paylaşıyor, yanıt sistemi ile zincirler<br />
oluşturuyor, Blogger ve Wordpress’te<br />
oluşturdukları uzun metinlere link<br />
veriyor, metinleri akıllı telefonlarının<br />
not uygulamasına yazıp ekran görüntülerini<br />
paylaşıyorlardı. Pes eden<br />
Twitter önce zincir tweet’lere izin verdi;<br />
2017’de ise karakter sınırını 280’e<br />
yükseltti. 2021’de ise uzun paylaşımlar<br />
için bir e-posta bülten servisi olan Revue’yü<br />
satın aldı. Bu hamle ile e-posta<br />
aboneliklerinden gelir elde eden kişileri<br />
cezbetmeyi, alanın lideri Substack<br />
ile rekabete girmeyi, uzun paylaşımları<br />
kendi platformu üzerinden erişilebilir<br />
kılarak kullanıcılarını tutmayı hedefliyordu.<br />
ELON MUSK ETKİSİ<br />
Beklentilere rağmen değişime direnen<br />
bir görüntü çizen Twitter, Elon Musk<br />
18 <strong>MediaCat</strong>
F<br />
tarafından Ekim 2022’de satın alınmasının<br />
ardından daha dinamik bir yapıya<br />
kavuştu. Kullanıcıların platformda<br />
mümkün olduğunca fazla vakit geçirmelerini<br />
isteyen Musk, Revue’nün kapısına<br />
kilit vurdu; Twitter kullanıcılarına<br />
daha fazla fonksiyona erişim<br />
olanağı sağlayan Twitter Blue’ya öncelik<br />
verdi. Twitter Blue aboneleri için<br />
karakter sınırı önce 4 bin, ardından 10<br />
bine çıktı. Twitter Blue aboneleri makale<br />
uzunluğunda içerikler paylaşma<br />
olanağına kavuşurken, Musk onları<br />
yeni gelir elde etme modelleri ile cezbetmeye<br />
çalıştı.<br />
Merkeziyetsiz<br />
yapılarda tüm dünya<br />
ile iletişim kurmaya,<br />
ilgi alanlarımıza<br />
göre içerikler<br />
görmeye alışıyoruz.<br />
Hız hâlâ önemli<br />
fakat öncelik<br />
sırasında yerini<br />
niteliğe kaptırmış<br />
durumda.<br />
sahip. Instance yapısının karmaşıklığı<br />
ile beklenen yükselişi gerçekleştiremeyen<br />
platform ile ilgili bir önemli bilgi,<br />
Twitter’dan kovulan ABD eski Başkanı<br />
Donald Trump tarafından kurulan,<br />
ABD’deki sağ seçmeni hedefleyen<br />
Truth Social’a -açık kaynak lisansının<br />
ihlaliyle de olsa- kaynak koduyla hayat<br />
vermesi.<br />
Bir diğeri Instagram’ın kurucuları<br />
Kevin Systrom and Mike Krieger imzalı<br />
Artifact. Yapay zekâ desteği ile kullanıcılarına<br />
ilgi alanlarına göre haber<br />
makaleleri önerecek olan Artifact’in<br />
bu niş alanda Twitter’ın rakibi olacağı<br />
söyleniyor. Post ya da diğer adıyla<br />
post.news adlı bir başka servis de yine<br />
aynı alanın oyuncularından.<br />
Linkleri Twitter tarafından kısa<br />
süreliğine engellenen e-posta bülten<br />
ve blog servisi Substack, Notes ile<br />
Twitter’a rakip çıktı. Paylaşımlarda<br />
herhangi bir karakter sınırı uygulamayan<br />
Substack, uzun içerikler için halihazırda<br />
hizmet sağladığını belirtiyor;<br />
kullanıcılarını Notes’u Twitter gibi<br />
mikroblog paylaşımları için kullanmaya<br />
teşvik ediyor.<br />
Twitter’ın en büyük rakibi ise yine<br />
Jack Dorsey tarafından kurulan, Mastodon<br />
gibi merkeziyetsiz bir yapıyı<br />
benimseyen ve arayüzü Twitter’a benzerliği<br />
ile dikkat çeken Bluesky Social.<br />
Twitter gibi bir mikroblog platformu<br />
olan ve 300 karakterlik paylaşım limitine<br />
sahip Bluesky’a bugünlerde sadece<br />
davetiye ile erişilebiliyor. İki dönem<br />
Twitter CEO’su da olan Dorsey’nin<br />
deneyimlerinden yola çıkarak oluşturduğu<br />
platformun gelişeceği düşünülürken,<br />
Twitter’ın Aralık 2022 itibarıyla<br />
386 milyonu aşan aylık aktif kullanıcı<br />
sayısı ile yarışıp yarışamayacağı henüz<br />
bilinmiyor.<br />
İLK TWEET’E DÖNERSEK...<br />
Dorsey’nin tweet’i, alıcısı tarafından<br />
bir yıl sonra tekrar satışa sunuldu. Yeni<br />
sahibince 48 milyon dolar değer biçilen<br />
tweet’e gelen en yüksek teklif ise sadece<br />
280 dolardı. NFT furyasının sona<br />
erişinin bir emaresi kabul edilen bu<br />
hikâyede gözden kaçması muhtemel<br />
bir yan daha var: Blogları da şekillendiren<br />
“sosyal medya çağı” sonra eriyor.<br />
Örneklerden de görüleceği üzere<br />
kullanıcılar birbirlerini takip ettikleri<br />
bir dünyadan gün geçtikçe uzaklaşıyor;<br />
merkeziyetsiz yapılarda tüm dünya ile<br />
iletişim kurmaya, ilgi alanlarına göre<br />
içerikler görmeye alışıyorlar. Hız hâlâ<br />
önemli fakat öncelik sırasında yerini<br />
niteliğe kaptırmış durumda. ■<br />
BLUESKY, MASTODON,<br />
TRUTH SOCIAL<br />
Twitter, Musk tarafından satın alınacağına<br />
dair söylentilerin başlamasıyla<br />
birlikte rakipleri ile daha fazla anılmaya<br />
başlandı. Zira Musk’ın dünya<br />
görüşünün kendisine uymadığını,<br />
platformun kötüye gideceğini düşünen<br />
kullanıcılar, rakip platformlara yöneldiler;<br />
yeni platformlar kuruldu.<br />
Bu rakiplerden en önemlisi, merkeziyetsiz<br />
Twitter olarak anılan ve<br />
kullanıcılarına “instance” adı verilen<br />
kendi alanlarını kurma olanağı sağlayan<br />
Mastodon. Twitter’dan daha özgür<br />
olacağı düşünülen Mastodon, paylaşımlarda<br />
500 karakterlik bir limite<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 19
MEDYA<br />
Söyleşi<br />
TikTok altkültürleri<br />
kucaklıyor<br />
Stephanie Hulbert-Thomas<br />
PROJE DİREKTÖRÜ, TIKTOK CREATIVE LAB<br />
D&AD’deki sunumundan sonra bir araya<br />
geldiğimiz TikTok Creative Lab Proje Direktörü<br />
Stephanie Hulbert-Thomas, platformun farklı<br />
altkültür ve topluluklarının ifade ve yaratım<br />
güçlerine alan açmasına vurgu yapıyor.<br />
Hulbert-Thomas’ın markalara verdiği tavsiye<br />
ise şöyle: “Markalar, TikTok’un bu çok kimlikli<br />
yapısını iyi anlamalı ve onlarla etkileşim<br />
kurabilmek için holistik bir bakış hayata<br />
geçirmeli.”<br />
u RÖPORTAJ: ANDREA BUZZI<br />
ÇEVIRI: TUĞBA ÖZÖĞRETMEN<br />
20 <strong>MediaCat</strong><br />
TikTok’un proje direktörü olarak,<br />
platformun pazarlama ve<br />
reklam evrenindeki rolünün dönüşümünü<br />
nasıl görüyorsunuz?<br />
TikTok’ta proje direktörü olmak tam<br />
da platformun pazarlama ve reklam<br />
evrenindeki dönüşümü adına benzersiz<br />
bir perspektif koymayı gerektiriyor<br />
ortaya. Benim buradaki rolüm özellikle<br />
Creative Lab’in Avrupa’daki -ki Kuzey<br />
ve Orta Avrupa’nın da olduğu çeşitli pazarları<br />
içeriyor- pozisyonunun gözetilmesini<br />
kapsıyor. Çünkü bu pazarların<br />
her biri ayrı ihtiyaç ve nüanslara sahip.<br />
Sektördeki dönüşümü tetikleyen ve<br />
bizi ayrıştıran şey, kullanıcılarımızı derinden<br />
anlamamız. Demografileri, tut-
kuları, sevmedikleri şeyler ve tüm bunların<br />
arasında yer alan her şeye yönelik<br />
dolaysız elde ettiğimiz bilgilerle zenginleşen<br />
bir bakış açısına sahibiz. Bu<br />
seviyede bir içgörüye sahip olmak, tüketicilerle<br />
daha kişisel ve birebir etkileşime<br />
dayanan bir ilişki kurmayı sağlıyor.<br />
Örneğin, Milano ya da Liverpool<br />
gibi farklı yerlerde insanların güzellik<br />
içeriklerine nasıl tepki verdiklerini, bu<br />
konularda altkültürlerin davranışlarının<br />
nasıl ayrıştığını araştırıyoruz. İşte<br />
bu tür nüanslar, pratikler ve meraklar<br />
bizim bakış açımızı şekillendiriyor.<br />
Yalnızca ürün tanıtımına odaklanmak<br />
yerine, topluluklarımızı ve üyelerini<br />
ön plana alıyoruz. Ürün odaklılık anlayışını<br />
altüst ederek, kullanıcı deneyimi<br />
ve ihtiyaçlarına öncelik verdiğimizden<br />
emin oluyoruz. İnsan odaklı bu yaklaşım<br />
bizim, sektörü şekillendirme ve tüketicinin<br />
önemini vurgulama şeklimiz.<br />
TikTok’un karmaşıklığını sıradışı<br />
hale getiren şey ne?<br />
TikTok’un karmaşıklığı kesinlikle düşünmeye<br />
değer çok ilginç bir konu. Bu<br />
sorunun direkt bir cevabı yok. Benim<br />
düşünceme göre ise gizli bir kaynak ya<br />
da önceden belirlenmiş bir formülün<br />
olmayışı TikTok’u gerçek anlamda ayrıcalıklı<br />
hale getiriyor.<br />
Belirsizliğin pazarlamacılar ve reklamcılar<br />
için sinir bozucu olması anlaşılabilir<br />
bir şey ancak bu aynı zamanda<br />
bir güç ve fırsat olarak görülmeli. Tik-<br />
Tok’un benzersizliği çeşitli içerik ve<br />
bakış açıları ortaya koyabilme gücünde<br />
yatıyor. Başarıyı özel bir formüle<br />
dayandırmayarak, markalar yenilikçi<br />
yaklaşımlar ve yeni imkânlar keşfedebilirler.<br />
TikTok, markaların kullanıcılarıyla<br />
sahici ve beklenmedik şekillerde<br />
bağ kurmasını sağlayarak yaratıcılığı<br />
teşvik ediyor. Bu yüzden platformun<br />
karmaşıklığı, kutunun dışında düşünmek<br />
ve sunduğu el değmemiş fırsatları<br />
keşfetmek için bir davet olarak görülmeli.<br />
Geleneksel reklam anlayışının<br />
dışına çıkan, sahicilik ve yaratıcılık<br />
odaklı bu yaklaşımı biraz<br />
daha detaylandırır mısınız?<br />
Bu iş tam olarak, ortak kabullere ve<br />
varsayımlara meydan okumayı gerektiriyor.<br />
TikTok’un yaklaşımı çok geniş<br />
Bir adım ötede<br />
TikTok’un çeşitli<br />
altkültürler<br />
ve topluluklar<br />
özelinde büyüme<br />
kaydetmesini<br />
bekliyoruz. Bu,<br />
markalar için<br />
tüketicilerinin tek<br />
bir kimlik ve ilgi<br />
alanına sıkışmamış<br />
olduğunu anlamak<br />
için fırsat.<br />
kullanıcı kesimlerine sahip olmaktansa,<br />
ABD’deki The Old Gays gibi gruplar<br />
ya da 80 ve üzeri yaştaki influencer’lar<br />
gibi daha ileri yaş gruplarını da kapsayan,<br />
farklı demografileri kendisine<br />
çekmek üzerine kurulu. Sahiciliği gözetmek<br />
için TikTok’un yalnızca dans<br />
içeriklerinden oluşan bir platform olduğu<br />
etiketini yok etmek çok önemli.<br />
Dans içerikleri her ne kadar baskın olsa<br />
da, platform çok sayıda altkültürü ve<br />
topluluğu da kucaklıyor.<br />
Bahsettiğim gibi markalar için sahici<br />
olmanın yolu, farklı altkültürleri,<br />
onlarla ilgili varsayımları bir kenara bırakarak<br />
anlamaktan ve tecrübe etmekten<br />
geçiyor. Bu ise ilk elden platformu<br />
keşfetmeyi gerektiriyor. Geleneksel<br />
reklam anlayışının aksine TikTok, kullanıcılarla<br />
özgün bağlantılar kurmak<br />
ve işbirlikleri yapmak için fırsatlar barındırıyor.<br />
Markalar risk alarak -her ne<br />
kadar risk kavramı bu süreci tam anlamıyla<br />
doğru tanımlamasa da- bu fırsatları<br />
maksimize edebilir. Her şey, mükemmelin<br />
peşinde koşmak yerine bu<br />
özgün bağlantıları kurarak, platformun<br />
gerçekliğini kucaklamaktan geçiyor.<br />
Aslında bu kafa yapısı TikTok’a özel<br />
değil, hayatın türlü alanlarına uyarlamak<br />
mümkün. Açık fikirli olmak ve<br />
gençlerden bir şeyler öğrenmeye istekli<br />
olmak, geleneksel medya ve reklam<br />
ajansları için de çok hayati. Genç<br />
bireylerin fikirlerinin peşinde olmak,<br />
bu yapılara adapte olma, büyüme ve<br />
sahici içerikler yaratma olanağı sağlıyor.<br />
Daha geniş bir pencereden bakabilmenin,<br />
yalnızca acil ihtiyaçlara<br />
odaklanmaktan değil geleceğe yatırım<br />
yapmaktan geçtiğini görmek değerli.<br />
Genç jenerasyonların içgörü ve bakış<br />
açılarını kucaklamak; sahiciliği yaratımın<br />
odağına almak ve dönüştürücü bir<br />
büyüme sağlamak için kritik. Özellikle<br />
Ryanair, Aldi ve Tesco’nun organik ve<br />
sahici içerik yaklaşımları dikkate değer.<br />
Samsung’la işbirliği içinde gerçekleştirdiğimiz<br />
inovatif markalı kampanyamız<br />
StemDrop da iyi bir örnek.<br />
TikTok’taki yaratıcılar ve markalar<br />
arasında nasıl bir bağ var<br />
ve bu iki kesim platformun geleceğinde<br />
nasıl bir rol oynuyor?<br />
Bu ilişkinin heyecan verici bir şekilde<br />
büyüdüğünü söyleyebilirim. TikTok,<br />
yaratıcı olmak için önceden belirlenmiş<br />
kalıpların ve limitlerin olmadığının<br />
kanıtı. Geleneksel yaratıcı zemini<br />
fark etmeksizin, hayatın farklı kesimlerinden<br />
gelen herkes bu platformda<br />
hayal ve ifade gücünü sahici bir biçimde<br />
konuşturuyor. Bu sahicilik kullanıcı<br />
tarafında karşılık buluyor ve hem<br />
üreticileri hem de izleyicileri memnun<br />
ediyor.<br />
Bir adım ötede TikTok’un çeşitli altkültürler<br />
ve topluluklar özelinde büyüme<br />
kaydetmesini bekliyoruz. İnsanlar<br />
daha açık fikirli ve çok yönlü olacaklar,<br />
haliyle de farklı tutkularını ve ilgilerini<br />
ifade edecekler. Bu, markalar için tüketicilerinin<br />
tek bir kimlik ve ilgi alanına<br />
sıkışmamış olduğunu anlamak için fırsat.<br />
TikTok ise bu tutkuları ifade etme<br />
ve benzer ilgilere sahip insanlarla etkileşim<br />
kurmak için bir keşif alanı sunuyor.<br />
Markalar, TikTok’un bu çok kimlikli<br />
yapısını iyi anlamalı ve onlarla etkileşim<br />
kurabilmek için holistik bir bakış hayata<br />
geçirmeli. Gelecekte de, içerik üreticiler<br />
trendlerin şekillenmesinde, toplulukların<br />
büyümesinde ve değerli içerikler<br />
üretilmesinde başat role sahip olacak.<br />
Markalar ise ürünlerini ve hizmetlerini<br />
yaratıcı şekillerde tanıtma ve tüketicileriyle<br />
otantik biçimlerde bağ kurma fırsatına<br />
sahip olacak. TikTok’un kapsayıcı ve<br />
çeşitliliğe vurgu yapan doğası sayesinde<br />
markalar ve yaratıcılar işbirliği içinde,<br />
platformun enerjik ve sürekli gelişen<br />
ekosistemine katkıda bulunabiliyor.<br />
TikTok’a yeni girmiş ve platformda<br />
etki yaratmak isteyen<br />
markalara nasıl bir tavsiye verirsiniz?<br />
Önlerinde keşfedilmeyi bekleyen heyecan<br />
dolu bir yolculuk var. Etrafta dolanmak<br />
ve etkileşime girmek eğlenceli<br />
olacak, üstelik bu süreç platformun dinamiklerini<br />
anlamak için kritik. Markalar<br />
yola, platformun içine dalış yapıp, ilgilerini<br />
neyin çektiğini ve yükselmekte olan<br />
trendleri anlayarak başlayabilir. Proaktif<br />
olmak hayati önem taşıyor çünkü bugün<br />
önemsiz görünen bir şey bir gün içinde<br />
ana akım bir trende dönüşebiliyor.<br />
Beyni kişisel tutkuları ve ilgi alanlarını<br />
fark edecek şekilde eğitmek, daha<br />
geniş tüketici kesimleriyle bağ kurmak<br />
için çok değerli. Markalar kendi tutkularını<br />
yansıtan kampanyalar çıktıklarında,<br />
hedef kitleleriyle anlamlı bağlantılar<br />
kurabiliyorlar. İster bir ürün satmak ya<br />
da hizmet tanıtmak isterse de bir freelancer<br />
olarak kişisel bir marka yaratmak<br />
olsun, TikTok görünürlük ve etkileşim<br />
adına inanılmaz fırsatlar barındırıyor.<br />
Bunların ötesinde TikTok’un “eğlence”<br />
alanının ötesinde büyüdüğünü<br />
söylemek mümkün. Kullanıcılar aktif<br />
olarak TikTok’u ipuçları, tavsiye ve<br />
öneriler için kullanıyor. Ben de Meksika’ya<br />
seyahat ettiğimde, gideceğim<br />
yerlere dair bilgi ve yardımcı ipuçlarını<br />
TikTok’ta arattım. Bu örnek TikTok’un<br />
nasıl çok yönlü bir platforma dönüştüğünü,<br />
hem eğlence kaynağı hem de<br />
keşif ve öğrenme için arama motoru<br />
görevi gördüğünü kanıtlıyor. ■<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 21
ADVERTORIAL<br />
Gizemli bir<br />
gastronomi<br />
deneyimi<br />
İtalyan gastronomi kültürünün öncü markası<br />
Barilla, deneyim odaklı bir gastronomi<br />
etkinliğine imza attı. Tanrı Misafiri işbirliğiyle<br />
hayata geçirilen Ristorante Segreta projesi,<br />
konuklarını İtalyan lezzetlerinin büyülü<br />
dünyasına götürdü.<br />
arilla, 1877 yılında makarnanın<br />
anavatanı İtalya’nın<br />
B<br />
Parma kentinde Pietro Barilla’nın<br />
açtığı küçük bir<br />
ekmek fırınında başlayan hikâyesini<br />
bugün 100’ü aşkın ülkede milyonlarca<br />
sofraya ulaşan bir gıda devi olarak sürdürüyor.<br />
Barilla, yıllar içerisinde geliştirdiği<br />
kaliteli ürün gamıyla İtalya’dan<br />
dünyaya uzanan bir üne sahip oldu. İtalyan<br />
yaşam tarzı ve Akdeniz mutfağından<br />
aldığı ilhamla insanları lezzetli ve sağlıklı<br />
gıdayla buluşturmayı amaçlayan Barilla,<br />
“Daha İyi Bir Yaşam İçin Yemek Keyfi”<br />
taahhüdü doğrultusunda daha iyi bir<br />
bugün ve gelecek adına sağlıklı, lezzetli<br />
ve çevresel etkisi düşük gıdalar üretme<br />
hedefiyle faaliyetlerini yürütüyor.<br />
Tüm dünyada sevilen İtalyan<br />
makarna markası Barilla, “Sevginin<br />
İfadesi” söylemiyle yemek pişirmenin<br />
değer verdiğimiz kişilere aslında<br />
sevgimizi ifade etmenin çok basit ve<br />
lezzetli bir yolu olduğunu anlatıyor ve<br />
sofralar etrafında buluşmayı destekliyor.<br />
Bu amaçla, tüketicilerine duygularını<br />
daha kolay ifade edebilmeleri ve<br />
“Seni özledim”, “Seni seviyorum” ya<br />
da “Özür dilerim” demeleri için 35’ten<br />
fazla makarna şekli ve yaratıcı tarifler<br />
sunuyor.<br />
BARILLA EKİBİ<br />
GİZLİ RESTORANIN<br />
KAPILARI AÇILDI<br />
İtalyan gastronomi kültürünün en<br />
önemli temsilcisi olan Barilla, özgün<br />
makarna tariflerini farklı kitlelerle<br />
buluşturmak için gastronomi projelerine<br />
imza atıyor. Bu kapsamda Barilla,<br />
makarnayı ana yemek olarak konum-<br />
22 <strong>MediaCat</strong>
landırdığı lezzetli ve kaliteli makarnalarından<br />
Akdeniz usulü sofistike bir<br />
tadım menüsü oluşturdu. 28-29 Nisan<br />
günleri arasında farklı lezzetleri deneyimlemek<br />
isteyen İtalyan mutfağı<br />
hayranlarına benzersiz bir deneyim<br />
yaşatıldı.<br />
Farklı mekânlarda pop-up etkinlikler<br />
düzenleyerek sınırlı sayıda kişiye<br />
benzersiz bir atmosfer eşliğinde tadım<br />
menüsü yaratıp servis eden deneyim<br />
odaklı gastronomi topluluğu Tanrı Misafiri<br />
işbirliğiyle pop-up restoran projesi<br />
Ristorante Segreta hayata geçirildi.<br />
Barilla, Beyoğlu Tomtom Mahallesi’nde<br />
adeta İtalya’da gibi hissedilen gizli<br />
bir mekânda İtalyanca “gizli restoran”<br />
anlamına gelen Ristorante Segreta’da<br />
özel davetlileri ağırladı.<br />
SADE, DOĞAL, İTALYAN<br />
İtalyan restoran kültürünün kendine<br />
has ritüellerinin yaşatıldığı Ristorante<br />
Segreta’da, İtalya’nın en geleneksel<br />
yemeği makarnalı tarifler, İtalyan<br />
masalarının olmazsa olmazı uzun<br />
sohbetler eşliğinde misafirlere sunulurken<br />
İtalyan kültürünün sadeliği<br />
ve doğallığı yaşatıldı. İtalyan akşam<br />
yemeği kültüründe öne çıkan şekilde;<br />
akşam yemeği daha geç bir saatte<br />
sunulurken, servis de uzun sohbetleri<br />
daha da uzatacak şekilde yavaş yapıldı.<br />
Yanı sıra, tipik bir İtalyan akşam yemeğinde<br />
olduğu gibi misafirler sırasıyla<br />
başlangıçlar, makarnalar, et yemeği<br />
ve tatlıdan oluşan menünün tadını<br />
çıkardılar.<br />
DUYGULARI MAKARNAYLA<br />
ANLATMAK<br />
Sınırlı sayıda ziyaretçiye sadece iki<br />
günlüğüne kapılarını açan pop-up restoran<br />
Ristorante Segreta, Barilla ruhunu<br />
hissettirecek şekilde özel olarak<br />
dizayn edildi. Uzun masalar etrafında<br />
değer verdiğimiz insanlarla bir tabak<br />
makarna paylaşmanın, sevgimizi ifade<br />
etmenin en kolay yolu olduğunu aktaran<br />
marka, bu restoran deneyiminde<br />
de beraberlik ve bir arada olmanın keyfini<br />
vurgulayan bir atmosfer tercih etti.<br />
İtalyan esintilerini ve lezzetlerini taşıyan<br />
restoran, Barilla’nın tarihini anlatan<br />
görseller, ikonik Barilla kutuları ve<br />
Barilla Pesto Genovese şişeleriyle dekore<br />
edildi. Ayrıca, geleneksel İtalyan<br />
tariflerinin modern olarak yorumlandığı<br />
ve Barilla Spagetti no.5, Barilla Casarecce,<br />
Barilla Pesto Genovese ürünleriyle<br />
hazırlanan özel menü misafirlere<br />
lezzet dolu anlar yaşattı.<br />
Restoranın ilk gününde Oben Alkan,<br />
Cansu Dengey, Melike Sarıkatipoğlu,<br />
Müge Boz ve Caner Erdeniz gibi<br />
isimlerden oluşan özel bir davetli grubu<br />
ağırlandı. Markanın “Sevginin İfadesi”<br />
söylemini vurgulayacak şekilde “Duygularını<br />
Anlatmak İçin Leziz Bir Fikir”<br />
sloganıyla hayata geçirilen etkinlik<br />
kapsamında davetlilerin duygudurumlarının<br />
makarna tarifleriyle eşleştirildiği<br />
bir konsept hazırlandı. Restoranda<br />
lezzetli yemekleri deneyimleyen misafirler<br />
aynı zamanda, “Bugün kendimi<br />
ferah bir Pestolu Spagetti gibi hissediyorum”,<br />
“Bugün kendimi leziz bir<br />
Carbonara gibi hissediyorum”, “Bugün<br />
kendimi acılı mı acılı Penne Arabbiatta<br />
gibi hissediyorum” ve “Bugün kendimi<br />
dumanı tüten bir Bolonez Spaghetti gibi<br />
hissediyorum” sloganlı yaka kartları ile<br />
duygudurumlarını klasik İtalyan tarifleriyle<br />
aktardılar.<br />
Restoranın ikinci gününde ise tüketiciler<br />
İtalyan yemeklerinin keyfini<br />
çıkardı. Barilla ve Tanrı Misafiri, Ristorante<br />
Segreta’da özel bir deneyim<br />
yaşamak isteyen takipçilerine etkinlik<br />
gününden bir hafta öncesinde sosyal<br />
medya üzerinden rezervasyon çağrısında<br />
bulundu. 29 Nisan akşamı yaklaşık<br />
60 misafirin davetli olduğu Ristorante<br />
Segreta’da tadım menüsü servis<br />
edildi.<br />
BARILLA İLE SINIRSIZ YARATICILIK<br />
Barilla Gıda Pazarlama Direktörü<br />
Selcen Tokgöz, “Barilla olarak İtalyan<br />
gastronomi kültürünü yaşatmak adına<br />
farklı kitlelerle bir araya gelmeyi<br />
önemsiyoruz. Makarnayı sevginin ifadesi<br />
olarak konumluyor, makarnanın<br />
sevgiyi kelimelere dökmeden ifade etmenin<br />
en lezzetli yolu olduğuna inanıyoruz.<br />
‘Seni seviyorum’, ‘Seni özledim’<br />
veya ‘Özür dilerim’ gibi kimi zaman<br />
dile getirmesi zor cümleler yerini bir<br />
tabak Barilla’ya bırakıyor” dedi. Etkinliğe<br />
ev sahipliği yapan Barilla Marka<br />
Müdürü İdil Cihangir, “Tanrı Misafiri<br />
işbirliğiyle gerçekleştirdiğimiz Ristorante<br />
Segreta pop-up restoran projesiyle<br />
İtalyan kültürünü tanıtma, farklı<br />
Barilla çeşitlerine ufak dokunuşlar yaparak<br />
gerçek bir restoran seviyesinde<br />
kaliteli ve leziz tabaklara ulaşılabileceğini<br />
vurgulama, aynı zamanda sevdiklerimizle<br />
uzun sofralar ve loş ışıklar<br />
etrafında sevgimizi ifade etmenin oldukça<br />
basit bir yolu olduğunu gösterme<br />
fırsatı bulduk. İki günlük pop-up<br />
restoran deneyimiyle hem ev hem de<br />
ev dışı tüketim kanallarında Barilla ile<br />
yaratıcılığın sınırının olmadığını görmek<br />
tüketiciler için de oldukça ilham<br />
verici oldu” dedi. ■<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 23
KÜLTÜR<br />
<strong>MediaCat</strong> Kitapları<br />
Bir<br />
uyumlanma<br />
hikâyesi<br />
“Uyum sağlamak, insanoğlunun<br />
gezegendeki diğer tüm hayvanlardan<br />
daha iyi yaptığı tek şeydir. En büyük<br />
değiliz, en hızlı değiliz, en keskin<br />
dişlere ya da en güçlü pençelere<br />
sahip değiliz, ancak değişime aşırı<br />
ve amansız uyum sağlama becerimiz<br />
sayesinde yeryüzündeki baskın<br />
türüz.” Keith Ferrazzi, Kian Gohar<br />
ve Noel Weyrich’in kaleminden<br />
yayımlanan “Uyum Sağla ve Yüksel:<br />
Pandemi Sonrası Dünyada Rekabet”in<br />
derinlerine iniyoruz.<br />
u BARIŞ CEZAR<br />
24 <strong>MediaCat</strong><br />
Felaketler sadece yok etmez,<br />
ifşa da eder. Felake-<br />
“<br />
tin yaşandığı an itibarıyla,<br />
çoktan miadını doldurmuş<br />
olan hem fiziksel hem de sosyal insan<br />
yapılarındaki zayıflıkları ortaya çıkarırlar.”<br />
Keith Ferrazzi, Kian Gohar<br />
ve Noel Weyrich son kitapları “Uyum<br />
Sağla ve Yüksel: Pandemi Sonrası Dünyada<br />
Rekabet”te söze böyle başlıyorlar.<br />
Dünyayı yaklaşık iki yıl boyunca<br />
kasıp kavuran Covid-19 pandemisi<br />
büyük sıkıntılar çektiren, acılı ve istenmeyen<br />
bir sosyal deney oldu. Öte<br />
yandan gerek hayatlarımıza getirdiği<br />
zorluklar gerek vermemizi gerektiren<br />
tepkilerin biçimi açısından, en azından<br />
çalışma hayatımız çerçevesinde,<br />
muazzam bir içgörü, yaratıcılık, yenilikçilik<br />
kaynağı da oldu.<br />
Pandemi, çalışma dünyasında<br />
uzun süredir işe yaramayan –yukarıdan<br />
aşağıya, aşırı planlı, yorucu, tepkisel,<br />
bürokratik, durağan ve dar görev<br />
odaklı– pek çok şeyi ortaya çıkardı.<br />
“Hepimiz, uzun yıllardır gelişmekte<br />
olan işbirlikçi ve kapsayıcı, çevik,<br />
esnek, öngörülü, yeniden yaratıcı,<br />
esnek ve amaç odaklı yeni bir çalışma<br />
dünyasına katılmaya davet edildik”<br />
diyor yazarlar ve ekliyorlar: “Uyum<br />
sağlamak, insanoğlunun gezegendeki<br />
diğer tüm hayvanlardan daha iyi<br />
yaptığı tek şeydir. En büyük değiliz,<br />
en hızlı değiliz, en keskin dişlere ya da<br />
en güçlü pençelere sahip değiliz, ancak<br />
değişime aşırı ve amansız uyum sağlama<br />
becerimiz sayesinde yeryüzündeki<br />
baskın türüz.”<br />
Yazarlar pandemi sonrası çalışma<br />
hayatında nelerin değiştiğini, yeni<br />
şartlara nasıl uyum sağlayıp kendimizi<br />
yukarı çekebileceğimizi açıklarken<br />
yola bu noktadan çıkıyorlar.<br />
2020 Mart’ından itibaren, işyerinde<br />
uyum sağlama becerisine duyulan<br />
ihtiyaç, sadece en iyilerin bir özelliği<br />
olmaktan çıkıp ciddi ve genel bir<br />
gereklilik haline geldi. Yazarlardan,<br />
dünyanın en ünlü koçlarından olan<br />
Ferrazzi ve Gihar da yıllardır yönetici<br />
ekiplere önerdikleri tüm uygulamaların<br />
“olursa güzel olur” türü yaklaşım-
lar olmaktan bir anda çıkıp gerçekten<br />
acilen yapılması gereken şeylere dönüştüğünü<br />
belirtiyorlar: “Tek bir yıl<br />
içinde, yaşanan zorluklar iş yapma<br />
yöntemlerinde onyıllardır görmediğimiz<br />
kadar çok değişikliğe yol açtı. Bu,<br />
yeni ve tuhaf bir çalışma dünyasıydı;<br />
pek çok açıdan harika bir laboratuvardı<br />
ve hepimize nasıl çalıştığımızı, işyerinde<br />
nasıl deneyler yaptığımızı ve<br />
sohbetlerimize kimleri dahil ettiğimizi<br />
yeniden keşfedebileceğimiz boş bir<br />
sayfa sunuyordu.”<br />
YENİ DÜNYA, YENİ EKİPLER<br />
Durumun aciliyeti, büyüme ve değişimin<br />
önünde engel oluşturan katılaşmış<br />
rutinleri ve kemikleşmiş protokolleri<br />
eritmeye başlamıştı. Pandeminin<br />
yeni dünyasında şirketler, normal<br />
koşullar altında asla yapmaya çalışmayacakları<br />
şeyleri denediler. Kimsenin<br />
üstlenmek istemediği projeler bir<br />
anda anlam kazandı. Örneğin, daha<br />
önceleri beş yıllık uygulama planlarıyla<br />
gerçekleştirilen dijital dönüşüm<br />
projeleri kelimenin tam anlamıyla bir<br />
gecede hayata geçirildi. Ürün geliştirme<br />
döngüleri, öncekilerden çok daha<br />
kısa sürelere indirildi. Şirketler işyerlerinin<br />
fiziksel ayak izini gözden geçirdi<br />
ve ofis binalarını kapattı. Çalışanlar<br />
alelacele evlerine gönderildi, çalışma<br />
düzenleri esnekleşti.<br />
Ferrazzi ve arkadaşları, pandemiyle<br />
birlikte ortaya çıkmaya başlayan<br />
bu yeni çalışma dünyasında rekabet<br />
edebilmek için radikal şekilde dönüşerek<br />
uyum sağlamanın önemini<br />
vurguluyorlar ve kitaplarında radikal<br />
şekilde uyum sağlayabilen bir ekibin<br />
nasıl oluşturulacağını, ardından da bu<br />
ekipten radikal şekilde uyum sağlayabilen<br />
bir kuruluş geliştirmek için nasıl<br />
yararlanılacağını açıklıyorlar.<br />
F<br />
Yazarlar pandemiyle<br />
ortaya çıkan yeni<br />
çalışma dünyasında,<br />
ekibinizden üstün<br />
bir performans elde<br />
etmek için gerekli<br />
olan dört yetkinliğin<br />
altını çiziyorlar:<br />
işbirliği, çeviklik,<br />
dayanıklılık ve<br />
öngörü.<br />
YÜKSEK PERFORMANSLI EKİPLER<br />
Yazarlar bu yeni dünyada ekibinizden<br />
üstün bir performans elde etmek için<br />
gerekli olan dört yetkinliğin altını çiziyorlar:<br />
işbirliği, çeviklik, dayanıklılık<br />
ve öngörü.<br />
Tecrübeli koçların liderlere ilk tavsiyesi<br />
kapsayıcılıktan yararlanarak işbirliği<br />
yapılması. İnovasyonun katlanarak<br />
artırılması için sanal, uzaktan<br />
ve hibrit ekip çalışmasıyla çeşitliliğin<br />
artırılmasının ufuk açıcı olacağını belirtiyorlar.<br />
İkinci olarak yönetimde kurumsal<br />
çevikliğin önemine dikkat çekiyorlar.<br />
Kriz sırasında şirketinizi yörüngesinde<br />
tutmakta kullanılan kısa vadeli<br />
hedeflerin kültür ve felsefesinin<br />
kurumunuzda yaygınlaştırılmasını,<br />
kapsamının genişletilmesini ve bu<br />
yolla dalgalı ortamlarda sürdürülebilir<br />
bir şekilde gelişmeyi sağlayacak bir<br />
işletim sistemine ulaşılmasını tavsiye<br />
ediyorlar.<br />
Performans için üçüncü önemli etmen<br />
dayanıklılık. Ekip dayanıklılığının<br />
aktif olarak desteklenmesi sürekli<br />
performans elde edilmesi bakımından<br />
büyük önem arz ediyor. Yazarların<br />
tavsiyesi başarısızlıklar karşısında<br />
hemen harekete geçilerek ekiplerin<br />
duygusal ve fiziksel enerjisini korumak,<br />
ruh sağlığını desteklemek için<br />
çalışmalar yapılması yönünde.<br />
Yüksek performanslı bir kurum<br />
için etkin öngörü geliştirilmesi de listede<br />
dördüncü sırada. Beklenmedik<br />
risklerden kaçınmak ve sistematik<br />
olarak yeni olasılıkları keşfetmek için<br />
geleceğe dair bir vizyon ve radar geliştirmek<br />
her kurum için hayati önemde.<br />
RADİKAL UYUM SAĞLAMA<br />
BECERİSİ<br />
Yazarlar, yüksek performanslı ekipleri<br />
harekete geçirerek her türlü koşul karşısında<br />
radikal şekilde uyum sağlayabilen<br />
bir kuruluş meydana getirmekte<br />
kullanılabilecek üç parçalı bir işletim<br />
modeli öneriyorlar.<br />
Bu modelin ilk ayağı, iş modelinin<br />
gelecek korumalı kılınması. Ferrazzi<br />
ve arkadaşları şirketlerin gelecek<br />
vizyonunun oluşturulması ve gerçekleştirilmesi<br />
için bir sürekli deneme<br />
süreci geliştirilmesini öneriyorlar.<br />
Deneme ve deneyler yapılması sürekli<br />
bir çalışma tarzı olmalıdır ve kriz dönemleriyle<br />
sınırlı kalmamalıdır.<br />
İkinci ayak, işgücünün esnek, çevik,<br />
uygun maliyetli ve yaratıcı bir geleceği<br />
destekleyecek şekilde yeniden<br />
tasarlanması. Burada yazarlar “lego<br />
blokları”na benzer bir yapıda, çeşitli<br />
kombinasyonlarda birleştirilebilecek<br />
birimler halinde bir örgütlenmenin,<br />
kurumun esnekliğini katlayarak artıracağını<br />
belirtiyorlar.<br />
Yazarların önerdiği modelin üçüncü<br />
ayağı ise kurumunuzun bir “amaç”<br />
edinmesi ve o amacı güçlendirmesi.<br />
Özellikle uzun vadeli bir amaç keşfedilmesi<br />
ve kurum içine yayılarak<br />
benimsetilmesinin radikal bir uyum<br />
sağlama becerisi geliştirmek açısından<br />
çok kolaylaştırıcı olacağının da altını<br />
çiziyorlar.<br />
YENİ DÜNYADA REKABET<br />
Yazarlara göre büyük altüst oluşlar<br />
aynı zamanda büyük fırsatlara gebedir.<br />
Pandemi sonrası bunun için biçilmiş<br />
kaftan. Kilit nokta uzun vadeli düşünmek.<br />
Düzenli olarak zaman ayırıp<br />
geleceğe şöyle bir bakmayı alışkanlık<br />
haline getirmek çok faydalı olabilir diyor<br />
ve ekliyorlar: “Bundan 10 yıl sonraki<br />
kendinize, hazırlanmak için neleri<br />
yapsaydınız daha iyi olurdu diye<br />
sormak için bir dakikanızı ayırın. Bu<br />
10 yıl içinde, ortaya çıkan yeni çalışma<br />
dünyasında rekabetçi kalabilmek için<br />
kendiniz, ekipleriniz ve şirketleriniz<br />
için hangi seçimleri yaptınız?”<br />
“Dönüştürün ya da dönüştürülün”<br />
diyorlar. Yazarlara göre hepimiz bir<br />
yol ayrımındayız ve bu ayrımda doğru<br />
olan, kararlarımızı içinde yaşadığımız<br />
topluma karşı bir sorumluluk hissiyle<br />
vermek: “Her toplum radikal şekilde<br />
uyum sağlama becerisinden fayda sağlayabilir.<br />
Toplumdaki diğer kuruluşların<br />
geleceğe doğru hızla ilerlemesine<br />
yardımcı olma yönünde kolektif bir<br />
sorumluluğumuz var.”■<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 25
KÜLTÜR<br />
Yaratıcılığın<br />
uyumsuzluk<br />
arayışı<br />
Düşünülmeyeni düşünmek, anlamsız<br />
olanı kutsamak, sınırları zorlamak,<br />
örüntülerin dışına çıkmak…<br />
Yaratıcılık gerektiren hatta<br />
belki pek de gerektirmeyen tüm<br />
sektörler taze, yeni, duyulmamış<br />
olanın peşinden gidiyor. Absürdün<br />
izini süren yaratıcı dünya, neyi<br />
aradığının aslında ne kadar<br />
farkında?<br />
u ARZU NILAY KOCASU<br />
26 <strong>MediaCat</strong><br />
T<br />
akvimler 6 Mayıs 2019’u<br />
gösterirken, Metropolitan<br />
Sanat Müzesi bir grup “seçilmiş”<br />
simaya ev sahipliği<br />
ediyordu. Her yıl Kostüm Enstitüsü yararına<br />
düzenlenen Met Gala için bir araya<br />
gelen dünyaca ünlü isimler, o sene,<br />
Susan Sontag’ın Camp Üzerine Notlar<br />
isimli denemesinden ilhamla belirlenmiş<br />
bir tema usulünce giyinmişlerdi…<br />
Camp: Moda Üzerine Notlar.<br />
Modayı her sene dünya gündemine<br />
taşıyan Met Gala’nın yeni temasının<br />
açıklanmasını takiben tüm gözler bu garip<br />
kavramın derinliklerine ve kırmızı<br />
halıya çevrildi. Hakikaten, neydi ki bu<br />
camp? Rüküş mü demekti yoksa abartılı<br />
mı? Alışılmadık mı demekti yoksa şaşırtıcı<br />
mı? Elbette her yıl olduğu gibi en<br />
“skandal” tasarımlar yine en çok konuşulan<br />
ve muhtemelen en çok alkışlananlar<br />
olacaktı ama sözkonusu temaya uygunluksa,<br />
birinciliği kim göğüsleyecekti?<br />
KITSCH’E ÖVGÜ<br />
Susan Sontag, 1964 yılında yayımlanan<br />
denemesinde birçok örneğinin “ciddi”<br />
bir açıdan bakıldığında “kötü sanat” ya<br />
da “kitsch” olduğunu söylediği camp<br />
kavramını -çok ama çok- kabaca şöyle<br />
açıklıyor: “Dünyaya üslup gözüyle<br />
bakmaktır ama belirli bir üsluptan.<br />
Bu, mübalağalı olana, ‘dışarıda’ kalana,<br />
olmadıkları hallere giren şeylere duyulan<br />
sevgidir. […] Camp her şeyi tırnak<br />
işaretleriyle görür. Bu bir lamba değildir,<br />
‘lamba’dır; bir kadın değildir, ‘kadın’dır.<br />
[…] Camp’in nişanesi, ölçüsüzlük<br />
ruhudur. Camp, 3 milyon tüyden<br />
yapılmış bir elbiseyle sokakta yürüyen<br />
bir kadındır. […] Camp’te yalnızca eserin<br />
kendi üslubunda değil, iddianın<br />
niteliğinde de ölçüsüz bir yan bulunur.<br />
[…] Camp, kendini ciddi biçimde öneren<br />
ama ‘çok fazla’ geldiği için ciddiye<br />
alınamayan sanattır.”<br />
Sontag’ın açıklamasıyla dahi anlamı<br />
müphem olan camp’in uluslararası<br />
eğlence sektörü tarafından anlaşılıp<br />
anlaşılamadığının hükmüne varmak<br />
bu yazının maksadı değil elbette. Öte<br />
yandan, anlaşılmaz mefhumlara duyulan<br />
coşku ve çekimin zihinlerimizde<br />
çoğu zaman “yaratıcılık” biçiminde te-
zahür ettiğini söylemekte sakınca yok.<br />
Nitekim sözlük anlamıyla “absürt”<br />
olarak tanımladığımız hareket ve düşünceleri<br />
yaratıcılıkla ilişkilendirmeye<br />
meyilliyiz.<br />
ABSÜRDÜN YARATICI GÜCÜ<br />
2014 yılında Brand Week Istanbul vesilesiyle<br />
yolu Türkiye’den de geçen fütürist<br />
Jason Silva, absürdün yaratıcılık<br />
reçetesindeki önemini şöyle anlatıyor:<br />
“Bence absürditenin yaratıcılıktaki<br />
önemi bizi bir disinhibisyon durumuna<br />
girmeye zorlamasından ileri geliyor.<br />
“Bizi yolda tutan şey çevremiz, bilişsel<br />
uyumluluğumuz. Kansas’ta sıkışıp<br />
kalmış Dorothy’ler olduğumuzu düşünün.<br />
Örüntülerimiz doğrultusunda<br />
düşünüyoruz. Alışkanlıklarımızın kıskacına<br />
takılmışız. Dört bir yanımız parmaklıklarla<br />
çevrelenmiş ve bu parmaklıklar<br />
yaratıcılığı baskılıyor. Baskılıyor<br />
çünkü yaratıcılık bir tutam kaos ister.<br />
Reflekslerden uzaklaşmayı gerektirir.<br />
Konfor alanımızın dışına çıkmayı zorunlu<br />
kılar. Ve konfor alanından dışarı<br />
çıkmanın ürkütücü yolları vardır. Bu<br />
Kasım 2015’te reklamcılardan 21’inci<br />
yüzyılın en iyi 20 reklamını seçmelerini<br />
isteyen The Gunn Report’un bin 875<br />
reklamcının katılımıyla belirlediği<br />
listesinin üçüncü sırasında, 2007’de<br />
Fallon London tarafından Cadbury için<br />
çekilen Gorilla Drummer reklamı yer<br />
alıyor. Phil Collins’in In the Air Tonight<br />
adlı şarkısına davuluyla eşlik eden bir<br />
gorilin tutkulu performansını ekrana<br />
taşıyan reklam filmi, sınırları ve mecraları<br />
aşan bir başarıya ulaşarak ikonikleşmenin<br />
yanı sıra In the Air Tonight’ın, Yeni<br />
Zelanda’nın haftalık müzik listesi RIANZ<br />
Singles Chart’a üçüncü sıradan girip<br />
bir haftada birinciliğe yükselmesini<br />
sağlamış, böylelikle, yayınlandığı 1981<br />
yılında altıncı sıraya kadar çıkan şarkı<br />
yıllar sonra kendi rekorunu kırmıştı.<br />
yollar, ürkütücü olduğu kadar eğlencelidir<br />
de. Absürde adım atın. Bilen deli<br />
olun. Absürditeyi, şaklabanlığı, mizahı<br />
ve mutlak anlamsızlığı sahneye davet<br />
ediyorum. Muhteşem. Tavsiye ederim.”<br />
Yaratıcılık için absürde başvurma<br />
tavsiyesi Jason Silva’ya özgü değil. “Bir<br />
fikir ilk bakışta absürt değilse o fikirden<br />
yana umut yoktur” dediği rivayet<br />
edilen Albert Einstein’dan “Yalnızca<br />
absürde teşebbüs edenler imkânsıza<br />
ulaşırlar” diyen MC Escher’a, tarih, absürdün<br />
yaratıcı gücünü kutsayanlarla<br />
dolu.<br />
Wolfram|Alpha’nın yaratıcısı bilgisayar<br />
bilimci, fizikçi ve girişimci Stephan<br />
Wolfram, örüntü tanımayı bireyin<br />
-sıklıkla yüzlerce özellik içeren- bir dizi<br />
karmaşık çıktıyı göz önünde bulundurma<br />
kabiliyeti ve daha önce karşı karşıya<br />
kaldığı ya da öğrendiği bir durum karşısında<br />
bu özelliklerin bazı altkümelerini<br />
kıyaslayarak karar verebilme yeteneği<br />
olarak tanımlıyor. Özetle, örüntüler<br />
bireyi “a posteriori” bir düşünme biçimine<br />
sevk ederken, yaratıcı evrende<br />
w<br />
İkinci Dünya<br />
Savaşı’yla anlamını<br />
yitiren bir dünyaya<br />
Yabancı, Sisifos<br />
Söyleni ve Caligula<br />
gibi eserler<br />
armağan eden<br />
Albert Camus, tam<br />
da bu anlamsızlığın<br />
ortasında, yeni<br />
bir kavramı<br />
sorgulamaya<br />
açmıştı: Absürt.<br />
absürdün “a priori” bir refleksi -daha<br />
doğrusu reflekse dönüşmeyen itkisel<br />
bir düşünme biçimini- öğütlediğini<br />
söylemek mümkün.<br />
Özgün, yeni, bilinenin dışına çıkan,<br />
yani Silva’nın da söylediği gibi örüntülere<br />
uymayan fikirler, uyandırdığı hayret<br />
nedeniyle “absürt” olarak tanımlanıp<br />
yaratıcılıkla ilişkilendiriliyor. Peki,<br />
tıpkı camp kavramında olduğu gibi, bir<br />
kavram olarak absürdün içerdiği karmaşadan<br />
ne kadar haberdarız?<br />
ANLAMSIZLIĞI ANLAMAK<br />
İkinci Dünya Savaşı’yla anlamını yitiren<br />
bir dünyaya Yabancı, Sisifos Söyleni<br />
ve Caligula gibi eserler armağan eden<br />
Albert Camus, tam da bu anlamsızlığın<br />
ortasında, yeni bir kavramı sorgulamaya<br />
açmıştı: Absürt.<br />
Sisifos Söyleni’nin 1974 yılında<br />
Tahsin Yücel çevirisiyle Adam Yayınları<br />
tarafından yayımlanan edisyonunun<br />
girişinde şöyle bir not karşılar<br />
sizi: “Bu çevirinin başından sonuna<br />
kadar sık sık karşılaşacakları ‘uyumsuz’<br />
sözcüğü okurlara biraz bulanık<br />
gelebileceği için küçük bir açıklama<br />
yapmak yerinde olacak. Bu sözcük,<br />
sözlük anlamı ‘akla, mantığa uymayan,<br />
abes, saçma, boş, anlamsız’ olan<br />
‘absurde’ sözcüğünün karşılığı olarak<br />
kullanılmıştır. Ama Le Mythe de<br />
Sisyphe’te ‘absurde’ sözcüğü bu anlamı<br />
aşar, insan ya da düşünce sözcüklerinin<br />
sıfatı olduğu zaman, insan<br />
açısından evrenin akla, mantığa aykırılığını,<br />
tutarsızlığını anlamış, her şeyi<br />
olduğu gibi gören, bilinçli insanı ya da<br />
düşünceyi belirtir.”<br />
Søren Kierkegaard’dan Albert Camus’ye,<br />
varoluşçuluktan ölüme ve<br />
yaşamın kendisine uzanan çetrefilli<br />
bir yolda onyıllar boyunca anlamlandırılmaya<br />
çalışılmış absürt kavramını<br />
sözlük anlamının dört duvarına hapsetmek<br />
indirgemeci bir yaklaşım olabilir.<br />
Nitekim camp temasının hakkını<br />
vermeye çalışan niceleri de 2019 Mayıs’ının<br />
ılık akşamında, altın tüylere sarılı<br />
halde tahteravanlarla sahneye giriş<br />
yapmış, yaratıcı sıfatıyla kutsanırken<br />
belki de kavramın derinliğine ulaşmayı<br />
başaramamışlardı.<br />
BİR TUTAM KAOS<br />
Dave Trott, 2015 yılında <strong>MediaCat</strong><br />
Kitapları etiketiyle raflardaki yerini<br />
alan 1+1=3 adlı kitabında yaratıcılığın<br />
yeni bağlantı kurabilme kabiliyetimize,<br />
bu kabiliyetin ise zihinlerimizi<br />
yeni ve alışılmadık olana ne kadar<br />
fazla açabildiğimize bağlı olduğunu<br />
söylüyor.<br />
Yaratıcılıktaki absürt açlığı, varoluşçuluğa<br />
göz kırpan felsefi tanımdan<br />
ziyade Silva’nın da bahsettiği “kaos<br />
ihtiyacı”na göz kırpıyor olabilir.<br />
Örüntünün dışında düşünme, daha<br />
önce dillendirilmemiş olanı yüksek<br />
sesle belirtme ve alışılmadık olanın<br />
ilk duyuşta reddedilmesiyle yeni bir<br />
çatışmanın içine girme… Yaratıcı evrenin<br />
absürde atfettiği tanım olabilir<br />
mi?<br />
Trott, aynı kitabında, bu meseleyi<br />
Orson Welles’in Üçüncü Adam filminden<br />
bir alıntıyla özetliyor aslında:<br />
“İtalya’da Borgias Hanedanı’nın hükümranlığındaki<br />
30 yıl boyunca bölgede<br />
terör, savaş ve kan vardı. Ama aynı<br />
dönem Michelangelo’yu, Leonardo<br />
da Vinci’yi ve Rönesans hareketini de<br />
yaratmıştı. İsviçre’de 500 yıl boyunca<br />
kardeşlik, sevgi, demokrasi ve barış hüküm<br />
sürdü; peki bunca yılda ne yarattılar?<br />
Guguklu saat.” ■<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 27
ADVERTORIAL<br />
Dijital<br />
bankacılığın<br />
pusulası<br />
Işıl Akdemir Evlioğlu<br />
GARANTI BBVA YÖNETIM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI<br />
Dijital bankacılık yatırımıyla<br />
özel bankalar arasında öne<br />
çıkan Garanti BBVA, bu alandaki<br />
hamleleriyle dijital bankacılığın<br />
gelişimine yön veriyor. Özel<br />
bankalar arasında Türkiye’nin<br />
en çok kullanılan bankacılık<br />
uygulaması olan Garanti BBVA<br />
Mobil, 13 milyonu aşkın müşterinin<br />
bankayla öncelikli temas noktası<br />
haline geldi.<br />
28 <strong>MediaCat</strong>
D<br />
ijitalleşme üzerine kurulan<br />
yeni dünya düzeni çok<br />
hızlı değişiyor, tüm sektör<br />
ve ihtiyaçlara yön veriyor.<br />
Bu düzenin en çok etkilediği sektörlerin<br />
başında da bankacılık geliyor. Dijital<br />
bankacılığın gelişmesiyle birlikte<br />
bankacılık zamandan ve mekândan<br />
bağımsız hale geldi. Garanti BBVA, dijital<br />
bankacılığa yaptığı yatırımlarla<br />
özel bankalar arasında öne çıkarken<br />
Garanti BBVA Mobil de Türkiye’nin<br />
özel bankalar arasında en çok kullanılan<br />
bankacılık uygulaması oldu. Müşteri<br />
olma süreci de dahil olmak üzere şubeyle<br />
temas etmeden neredeyse her işlemin<br />
yapılabildiği Garanti BBVA Mobil, 500’ü<br />
aşkın fonksiyon setiyle müşterilere hızlı<br />
ve kolay hizmet sunuyor.<br />
Dijital bankacılık yatırımları ve Garanti<br />
BBVA Mobil’in başarılarından bahseden<br />
Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı<br />
Işıl Akdemir Evlioğlu şu sözleri<br />
söyledi: “Günümüzde müşteriler teknolojinin<br />
en iyi şekilde kullanıldığı uygulamalardan<br />
yararlanmak, en iyi deneyimi<br />
C<br />
yaşamak istiyor. Biz de Garanti BBVA<br />
olarak, müşterilerimize yaşattığımız<br />
her deneyimi, tasarladığımız her süreci<br />
“önce mobil” yaklaşımıyla ele alıyoruz.<br />
Müşterilerimizin desteğe ihtiyaç duydukları<br />
her an dijital üzerinden kolayca<br />
bize ulaşmalarını ve tüm sorularına hızlıca<br />
yanıt bulabilmelerini hedefliyoruz.<br />
Bu kapsamda müşterilerimizin finansal<br />
danışmanı olmak ve onlara zihinsel konfor<br />
alanı sağlayabilmek istiyoruz. Stratejimizi<br />
mobil etrafında kurgularken tüm<br />
müşterilerimizle her temas anında akıllı<br />
etkileşim kurabilen, doğru noktalarda<br />
insan desteği sunabilen, anlamlı öneriler<br />
ve tavsiyelerde bulunan ve güven inşa<br />
eden eşsiz bir deneyim yaratmaya odaklanıyoruz.<br />
Bu çalışmalarımız neticesinde<br />
Garanti BBVA, halka açık yatırımcı<br />
raporlarına göre, özel bankalar arasında<br />
Türkiye’nin en çok kullanılan bankacılık<br />
uygulaması oldu. 13 milyonu aşkın müşterinin<br />
bankayla öncelikli temas noktası<br />
haline gelirken 11 milyona yakın müşteri<br />
sadece mobil üzerinden bankacılık hizmetlerine<br />
erişiyor.”<br />
UÇTAN UCA DİJİTAL DENEYİM<br />
Müşterilerine uçtan uca dijital deneyim<br />
sunduklarını belirten Evlioğlu<br />
Müşteri olma süreci<br />
de dahil olmak<br />
üzere şubeyle<br />
temas etmeden<br />
neredeyse her<br />
işlemin yapılabildiği<br />
Garanti BBVA<br />
Mobil, 500’ü aşkın<br />
fonksiyon setiyle<br />
müşterilere hızlı<br />
ve kolay hizmet<br />
sunuyor.<br />
sözlerini şöyle sürdürdü: “Mobili müşteri<br />
deneyiminin ana merkezi olarak<br />
konumluyor, müşterilerimizin tüm ihtiyaçları<br />
için mobil üzerinden çözüm<br />
sunmayı hedefliyoruz. Müşterilerimiz<br />
mobilden çıkmadan akıllı asistan Ugi,<br />
chatbot, video ile görüşme gibi hizmetlerle<br />
çözüm yollarına erişebiliyorlar.<br />
İnsan temasına ihtiyaç duydukları<br />
noktada yine Garanti BBVA Mobil’den<br />
çıkmadan müşteri temsilcisiyle Canlı<br />
Destek çözümümüz üzerinden yazışarak<br />
destek alabiliyorlar. Türkiye’nin<br />
ilk yapay zekâ destekli akıllı asistanı<br />
Ugi, 2022 yılında 5 milyonu aşkın<br />
müşteriyle 53 milyondan fazla etkileşime<br />
girdi. Doğal konuşma dilini anlama<br />
yeteneği sayesinde 2022’de tekil<br />
kullanıcı sayısını yüzde 29’un üzerinde<br />
artırdı. Temassız işlem yapma ihtiyacıyla<br />
birlikte QR işlemlerinde de<br />
artış oldu. Tüm banka müşterileri için<br />
ATM’lerimiz üzerinden işlem yapmayı<br />
kolaylaştırdık. QR işlemlerinde<br />
yüzde 37 pazar payımızla liderliğimizi<br />
sürdürüyoruz. ”<br />
ZAMAN-MEKÂN BAĞIMSIZ<br />
HAREKET İMKÂNI<br />
Garanti BBVA’nın stratejik öncelikleri<br />
arasında finansal sağlık ve danışmanlık<br />
yaklaşımının yer aldığını belirten<br />
Evlioğlu, “Bu kapsamda Garanti BBVA<br />
Mobil’de uygulamaya geçen “Durumum”<br />
alanı müşterilerimizin finansal<br />
resmini çekiyor, onları biriktirmeye<br />
ve kontrollü harcamaya yönlendiriyor,<br />
harcama alışkanlıklarını analiz ederek<br />
kişiselleştirilmiş öneriler geliştiriyor<br />
ve bu önerileri sürekli dinamik tutuyor”<br />
dedi.<br />
Kanal, zaman ve mekân bağımsız<br />
hareket etme imkânı sunan açık bankacılık<br />
uygulamalarındaki gelişmeleri<br />
de aktaran Evlioğlu, “Bu yılın başında<br />
hayata geçen açık bankacılık kapsamında<br />
farklı kurumlar üzerinden<br />
para transferi yapabilme ve farklı kurumlardaki<br />
hesapları tek bir noktadan<br />
izleyebilme gibi özellikleri müşterilerimize<br />
sunmaya başladık. Esnaf, KOBİ<br />
ve ticari müşterilerimiz de başka banka<br />
üye işyeri/POS hareketlerini ve hesaba<br />
geçecek tutarlarını Garanti BBVA<br />
Mobil ve internetten görebilecek. Bu<br />
hizmeti müşterilerine ilk sunan bankalardan<br />
biriyiz. Açık bankacılık ile<br />
müşterilerimizin mali durumlarını<br />
daha kolay takip edip yönetebilmelerini,<br />
daha iyi bir deneyim sağlamalarını<br />
ve zamandan tasarruf etmelerini<br />
sağlıyoruz” dedi.■<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 29
MARKETING<br />
Homo narrans<br />
İHSAN ÖZÇITAK<br />
Deeper / Yönetici Ortak<br />
F<br />
ilipinler’deki bir avcı-toplayıcı<br />
toplulukta hikâye<br />
anlatmanın rolü üzerine<br />
yapılan bir çalışmada araştırmacılar,<br />
yetenekli hikâye anlatıcılarının<br />
varlığının kabile üyeleri arasında<br />
daha fazla işbirliğiyle ilişkili olduğunu<br />
buldular. Hikâye anlatımı, herkesin<br />
nasıl davranması gerektiğine dair beklentiler<br />
oluşturuyor ve bu da daha fazla<br />
işbirliğiyle sonuçlanıyordu. Sonra araştırmacılar,<br />
kabile üyelerine en çok kiminle<br />
yaşamak istediklerini sordular.<br />
Yetenekli hikâye anlatıcıları olarak<br />
görülenlerin aday gösterilme olasılığı,<br />
daha az yetenekli meslektaşlarına<br />
göre iki kat daha fazlaydı. Ama en ilginci<br />
şuydu: Hikâye anlatma yeteneği,<br />
balıkçılık ve avlanma becerilerinden,<br />
tıbbi bilgi sahiplerinden itibar veya<br />
statü açısından daha öndeydi! Evrimci<br />
perspektiften bakarsak “Grubun sağ<br />
kalımı, varlığını sürdürebilmesi için<br />
ortak hikâyelerin yaratacağı birliktelik,<br />
dayanışma, fedakârlık isteği… diğer her<br />
şeyden çok daha önemli katkı sağlıyor.”<br />
diyebiliriz sanırım.<br />
HİKÂYELERİN GÜCÜ<br />
Homo narrans, “hikâye anlatan insan”<br />
diye çevrilebilir. Tarihin başlangıcından<br />
beri hikâyeler etrafında toplanıyor,<br />
örgütleniyoruz. Bu hikâyelerin<br />
gerçeklikle bağlantıları dolaylı olabilir.<br />
Tartışacağımız şey o değil. Hikâyeler<br />
daha büyük, daha esnek, daha dayanışmacı,<br />
daha fedakâr… insan toplulukları<br />
örgütleyebildiği sürece ayakta kalıyor,<br />
kendini sonraki kuşaklara aktarıyor ve<br />
bu süreç içinde değişiyor, yeniden yazılıyor.<br />
Etrafında toplandığımız bu hikâyelerin<br />
belki en önemli özelliği geçmişe<br />
dair bir tutarlılık, gurur duyulacak<br />
başarılar, geleceğe dair bir iyimserlik,<br />
umut içermesidir. Bu bağlamda, örneğin<br />
20 yıldır düzenli olarak bir partiye<br />
oy veren ama şu anda işlerin kötü git-<br />
f<br />
Homo narrans,<br />
“hikâye anlatan<br />
insan” diye<br />
çevrilebilir. Tarihin<br />
başlangıcından beri<br />
hikâyeler etrafında<br />
toplanıyor,<br />
örgütleniyoruz.<br />
Bu hikâyelerin<br />
gerçeklikle<br />
bağlantıları<br />
dolaylı olabilir.<br />
Tartışacağımız şey<br />
o değil.<br />
mesi sebebiyle taraf veya hikâye değiştirmesini<br />
istediğiniz insanlara, 20<br />
yıllık karanlıktan ve kötü yönetimden<br />
kurtulacağını söylemek sizin iç grubunuz<br />
için manalı olsa da karşıdan gelecekler<br />
için geçmiş 20 yıllarını, yaşadıklarını<br />
ve hissettiklerini reddetmek<br />
anlamına gelir ki, karşılanması zor bir<br />
duygusal batık maliyet oluşur. Ama örneğin<br />
bu maliyeti son beş seneye çekip<br />
kırılımı son dönemdeki kararlara ve<br />
değişimlere bağlarsanız, insanları yanınıza<br />
çok daha kolay çekebilirsiniz.<br />
ODAĞI YENİDEN AYARLAMAK<br />
Kendimize anlattığımız hikâyelerimizdeki<br />
tutarlılık arayışının bir sonucu da<br />
doğrulama önyargısı adını verdiğimiz,<br />
eldeki veriyi beklentilerimiz ve inançlarımız<br />
çerçevesinde okuma eğilimi.<br />
Şöyle açmaya çalışayım: Takip ettiğim<br />
birçok değerli ekonomist, ülkenin son<br />
beş yıldaki ekonomik sıkıntılarının çok<br />
büyük politik sonuçları olması gerektiğini<br />
öngördü ancak beklentileri gerçekleşmedi.<br />
Bu beklentilerin gerçekleşmemesinin<br />
ortak hikâyeler, fedakârlık,<br />
batık maliyet, kutuplaşma, “kazanan”<br />
sosyal statüsünden vazgeçmeme gibi<br />
açıklamaları olabilir. Ancak ekonomik<br />
verileri farklı incelemek de mümkün.<br />
Sosyolog Utku Balaban, Birikim<br />
dergisine verdiği “Türkiye’de Yoksulluk<br />
Konusunun Popülerleşmesinin<br />
Ana Nedeni, Küçük Burjuvazinin Yoksullaşması”<br />
başlıklı söyleşide AKP oyları<br />
ile istihdam verileri arasındaki ilişkiyi<br />
analiz ediyor. Ve bize çok can yakıcı<br />
bir perspektif sunuyor. 2019 Belediye<br />
Seçimleri döneminde yüksek faiz politikasıyla<br />
düşen istihdam 2020’den beri<br />
önceki yılların çok üzerinde artıyor.<br />
Ortada ideolojik dini bir irrasyonalite<br />
değil, bilinçli bir tercih var: Enflasyonu<br />
kontrol etmek yerine istihdamı<br />
artırmak. Buna asgari ücretteki ve minimum<br />
emekli maaşındaki artışların<br />
ülke genelindeki maaş zamlarına oranını<br />
ekleyin. Ortalama maaşlar asgari<br />
ücrete yakınsıyor. İki yılda TL olarak<br />
üç kat artan minimum emekli maaşı<br />
alan kişi sayısı iki kattan fazla artmış…<br />
Kendimizi iktidar yanlısı seçmenin<br />
kararlarının ne kadar irrasyonel olduğuna<br />
ikna edecek hikâyeler yerine, aile<br />
sigortası gibi önemli projelerin nasıl<br />
daha iyi hikâyeleştirilebileceğine odaklanmakta<br />
fayda var gibi.<br />
YENİ BİR ÇOĞULCU HİKÂYE<br />
Son olarak, bizi “Biz” yapan hikâyelerimiz,<br />
“Biz – Siz – Onlar” başlıklı yazımda<br />
incelemeye çalıştığım gibi iç grubun<br />
değerleri kadar “öteki”lerin varlığı ve<br />
eylemleriyle de şekilleniyor. Biz iyileriz,<br />
bizden biri bir yanlış yaptığında bu<br />
onun bireysel eksiklikleriyle bağlantılıdır.<br />
Ama onlardan biri hata yaptığında<br />
bu, dış grubun özüne dair bir işaret<br />
verir…<br />
Dolayısıyla eğer hikâyeleriniz çok<br />
ayrıştıysa ortak hikâyeleri tekrar kurmak<br />
ve yeni hikâyeler ile “onlar”ın<br />
safına geçmenin duygusal maliyetini<br />
azaltmak, ortaklaşıtırıcı özneler, liderler<br />
yaratmak zorundasınız. Bu bir<br />
kampanya dönemiyle sınırlı olacak<br />
bir iyi niyet çalışması değil, sahada<br />
örgütlenecek ve olası yenilgilerde parçalanmayacak<br />
bir gerçeklikte, samimiyette<br />
olmalıdır. Bu nedenle de yukarıdan<br />
kurgulanan hikâyenin zamana<br />
dayanıklı olması ve tabanda karşılığı,<br />
devamlılığı hayatidir. Bunun başarılamaması<br />
yani yeni çoğulcu hikâyenin<br />
çökmesi ve herkesin kendi saflarına<br />
geri dönmesi, geleceğimiz için en büyük<br />
tehlikedir. ■<br />
“Biz – Siz – Onlar”a<br />
QR kodu okutarak<br />
ulaşabilirsiniz.<br />
30 <strong>MediaCat</strong>
MARKETING<br />
Trend<br />
Taze tutan<br />
teknolojiler<br />
NEDEN ÖNEMLİ?<br />
Gıda israfının<br />
önüne geçiyor.<br />
Gıdaları uzun süre taze tutan<br />
teknolojiler, buzdolaplarının ardından<br />
saklama çözümleri dünyasında da<br />
popülerleşti. Biyoteknoloji alanındaki<br />
inovasyonlar ise umut verici.<br />
u TUĞBA ÖZÖĞRETMEN<br />
Gıdaların besin<br />
değerlerinin<br />
yüksek<br />
kalmasını<br />
sağlıyor.<br />
Hane<br />
tasarrufuna<br />
katkı sağlıyor.<br />
BUZDOLABI<br />
TEKNOLOJİLERİ<br />
SAKLAMA<br />
ÇÖZÜMLERİ<br />
Farklı markaların sahiplendiği<br />
teknolojilerden örnekler:<br />
• Samsung Twin Cooling Plus<br />
Nem oranını yüzde 70’e kadar<br />
artırıyor.<br />
• Arçelik Fullfresh<br />
Mavi ışık teknolojisi ile bir aya<br />
kadar tazelik vaat ediyor.<br />
Saklama<br />
poşetleri<br />
Koroplast Taze Tutan<br />
Poşet, ürünü altı kata<br />
kadar taze tutuyor.<br />
• Vestel Vakum Teknolojisi<br />
Gıdaların hava ile temasını<br />
azaltıyor.<br />
• LG Refresh Air<br />
Buzdolabının içindeki havayı<br />
düzenli olarak temizliyor.<br />
• Beko Harvest Fresh<br />
24 saatlik gündüz/gece döngüsünü<br />
taklit eden aydınlatma teknolojisi.<br />
• Grundig FullFresh+<br />
Sebzelik bölmesinde sabit<br />
sıcaklık ve yüksek nem düzeyini<br />
koruyor.<br />
• Siemens hyperFresh Plus<br />
Ürünlere göre nem düzeyini<br />
ayarlama imkânı sağlıyor.<br />
Saklama kapları<br />
Zwilling Fresh & Save vakum<br />
teknolojisi öne çıkıyor.<br />
Tupperware ürünleri, derin<br />
dondurucu ve kuru gıda saklama<br />
çözümlerinde ayrışıyor.<br />
İNOVASYON<br />
• Biyoteknoloji<br />
alanındaki<br />
gelişmeler<br />
yükseliyor.<br />
• Gıdalara ikinci<br />
bir deri sağlayan<br />
Apeel öne çıkan<br />
girişimlerden.<br />
32 <strong>MediaCat</strong>
MARKETING<br />
Nemli ve<br />
korunaklı<br />
Cildimiz zamana<br />
karşı yarış vermekle<br />
kalmıyor, doğal<br />
ve yapay kaynaklı<br />
birçok tehlikeye<br />
karşı da sürdürüyor<br />
mücadelesini.<br />
Strese ve hıza aşina<br />
rutinlerimiz arasında,<br />
cilt sağlığını olumsuz<br />
etkileyenler listesi<br />
çeşitlenerek uzuyor.<br />
Tüm bunların ne<br />
kadar farkındayız ve<br />
bu farkındalığı doğru<br />
ürün kullanımıyla<br />
taçlandırabiliyor<br />
muyuz? Gidecek<br />
biraz daha yolumuz<br />
var.<br />
u TUĞBA ÖZÖĞRETMEN<br />
C<br />
ilt sağlığı ve bakımı güzelleşmeye<br />
çalışmaktan fazlası.<br />
Vücudun iç ve dış işleyişinin<br />
birbirini bütünleyen<br />
yapılar olduğunun ne kadar farkındayız,<br />
tartışılır. Bol stresli ve koşturmalı<br />
modern yaşam rutinlerimiz arasında,<br />
cilt sağlığını olumsuz etkileyen faktörler<br />
sürekli olarak çeşitleniyor. Örneğin<br />
bundan birkaç yıl öncesine dek iklimsel<br />
olumsuzlukların faturasını yalnızca güneşe<br />
keserken, artık hava kirliliğinden<br />
bahsediyoruz. Telefon ekranları cildimizin<br />
dostu değil. Kuruluk ise bir “nemlendirmeme”<br />
meselesinden fazlası.<br />
ÖNCE FARKINDALIK<br />
SONRA RUTİNLER<br />
Birçok konuda olduğu gibi cilt sağlığı<br />
ve bakımında da önemli olan şey,<br />
farkındalığı doğru rutinlere dönüştürebilmek.<br />
Bepanthol SensiDaily’nin<br />
Türkiye Cilt Farkındalığı Araştırması’na<br />
göre, Türkiye’de her 10 kişiden<br />
yalnızca 2’si cilt tipini öğrenmek için<br />
dermatoloğa başvuruyor. Hal böyle<br />
olunca, kendi analizini kendileri yapan<br />
bireylerin yaşadığı sorunların<br />
öncü kaynaklarından biri, yanlış ürün<br />
kullanımı oluyor. YouGov’un sağladığı<br />
verilere göre, konu güzellik ürünleri<br />
olduğunda bildiğinden şaşmadığını<br />
belirtenlerin oranı şaşırtıcı biçimde<br />
yüzde 56’yı buluyor. Yani bu alanda<br />
bilgilendirmeye ve iknaya muhtaç bir<br />
tüketici kitlesi olduğundan bahsetmek<br />
mümkün.<br />
Kantar TGI’ın verilerine göre, güzellik<br />
ve kozmetik ürün satın alırken<br />
temel kriterinin kalite olduğunu belirtenler<br />
yüzde 24, fiyat odaklı ürün satın<br />
alanlar yüzde 20, üretici markaya göre<br />
karar verenler yüzde 12, cilt hassasiyeti/hipoalerjenik<br />
olmasına göre karar<br />
verenler yüzde 11, ürün içeriğini gözetenler<br />
yüzde 10, kullanıcı yorumlarına<br />
bakanlar yüzde 9, performans ve etkiyi<br />
odağa alanlar yüzde 9, kokusuna göre<br />
karar verenler yüzde 9, uzman tavsiyesi<br />
ile hareket edenler yüzde 8, ürün<br />
kampanyasına göre satın alanlar yüzde<br />
7, arkadaş ve aile tavsiyesine uyanlar<br />
yüzde 7, çevre dostu olmasını dikkate<br />
alanlar yüzde 7, hayvanlar üzerine test<br />
yapılmamasını tercih edenler yüzde 6,<br />
uygulama kolaylığına bakanlar yüzde 5<br />
ve reklamlardan etkilenenler yüzde 5<br />
olarak karşımıza çıkıyor.<br />
KORUMASIZ ALAN<br />
Doğal kaynaklı zararlar listesinin başında<br />
sürpriz olmadığı üzere güneş var.<br />
Kantar TGI’a göre Türkiye’de yüzde<br />
21’lik bir kesim bronzlaşma ürünü kullandığını<br />
belirtiyor. Farkındalığa dair<br />
akılları bulandıran bu veriye karşın son<br />
yıllarda eksiğimizi tamamladığımız bir<br />
konu, güneş kremlerinin yalnızca yazın<br />
değil, kışın da kullanılması gerektiği<br />
üzerine.<br />
L’Oréal Türkiye Dermatolojik Güzellik<br />
Genel Müdürü ve Ülke Etik Temsilcisi<br />
Sinem Saraçer Turanlı, “UVA/<br />
UVB ışınları, değişen çevresel koşullarla<br />
birlikte çok daha fazla artmış durumda.<br />
Özellikle UVA ışınları cildi dört<br />
mevsim etkileyen, buluttan ve camdan<br />
geçebilen, yaşlanmayı ve kolajen kaybını<br />
en çok etkileyen ışın diyebiliriz.<br />
UVB ışınları ise cildimizin melanin<br />
yapısını etkiliyor. UVB ve UVA hücre<br />
DNA hasarına, uzun vadede ise cilt<br />
kanserine neden olabiliyor. Bu sebeple<br />
cildimiz dört mevsim doğru koruma-<br />
34 <strong>MediaCat</strong>
ya ihtiyaç duyuyor” diyor. “Gen taraması<br />
yapmanın ve takibinde her daim<br />
doğru güneş ürünlerinin kullanımı ile<br />
korunmanın esas olduğunun” altını<br />
çizen Saraçer Turanlı, Türkiye’de cilt<br />
kanserinin son yıllarda geçmiş dönemlere<br />
oranla yüzde 50 artış gösterdiğini<br />
belirtirken, erken teşhisle melanomların<br />
yüzde 99’unun tedavi edilebildiğinin<br />
de altını çiziyor. Saraçer Turanlı,<br />
çeşitlenen tehlikelere karşı bugün çok<br />
sayıda araştırma yapıldığını söylüyor<br />
ve ekliyor: “Cildimizin endişesini giderecek<br />
gelişmiş teknolojiler ile özel<br />
formüller doğuyor. Özellikle saf C vitamini<br />
içeren formüllerin, asidik PH<br />
değerinde üretilen içeriklerin yanında<br />
sinerji sağlayacak E vitamini, phloretin,<br />
silymarin ve ferulik asit gibi antioksidanlar<br />
ile birlikte kullanılması,<br />
inovatif çözümlere önemli bir örnek<br />
teşkil ediyor. 30 yılı aşkın çalışmalarla<br />
üretilen antioksidan serumların ciltte<br />
yarattığı etkilerin kanıtlanmış olmasını<br />
ve çevresel faktörlerin cilde vereceği<br />
hasara karşı cildi güçlendirmesini göz<br />
önüne aldığımızda, cildin geleceği garanti<br />
altında diyebiliriz.”<br />
ÇOK BAŞLIKLI BİR MESELE:<br />
KURULUK<br />
Çevresel etkilerin kendisini tüm gücüyle<br />
hissettirdiği başlıklardan biri<br />
de kuruluk ve ilgili cilt rahatsızlıkları.<br />
Bioderma’nın katkılarıyla hazırlanan<br />
Atopi Okulu’nun 2020 yılında paylaştığı<br />
Atoderm Senin Şehrinde araştırmasında,<br />
atopik dermatitin görülme<br />
sıklığında “sanayileşme” vurgusu yapılıyor.<br />
Türkiye’nin cilt haritasını çıkaran<br />
araştırmanın sonuçlarına göre,<br />
Türkiye’nin yüzde 60’a yakını kuru<br />
cilde sahip. Kuru ciltten sonra en çok<br />
rastlanan cilt tipinin “karma ve yağlı”,<br />
ardından “akne eğilimli”ve sonra da<br />
“hassas” ciltler olduğu görülüyor.<br />
“Ciltte doğal olarak bulunan bileşenlerle<br />
güçlendirilen formüller” vurgusu<br />
yapan Neutrogena, “nemlendirme”<br />
reçetesini oluştururken, modern<br />
yaşamlarımıza dair önemli bir unsuru<br />
es geçmiyor: Hız. Marka, yenilediği<br />
ürün ailesinin iddiasına “72 saate<br />
kadar esneklik ve nem” unsurunu da<br />
ekliyor.<br />
GÜZELLİK VE KOZMETİK ÜRÜN<br />
SATIN ALIRKEN GÖZETİLEN<br />
KRİTERLER (%)<br />
Kalite 24<br />
Fiyat 20<br />
Üretici marka 12<br />
Cilt hassasiyeti/ 11<br />
hipoalerjenik olması<br />
Ürün içeriği 10<br />
Kullanıcı yorumları 9<br />
Performans ve etki 9<br />
Koku 9<br />
Uzman tavsiyesi 8<br />
Kampanya 7<br />
Arkadaş/aile tavsiyesi 7<br />
Çevre dostu olması 7<br />
Hayvanlar üzerinde test 6<br />
yapılmaması<br />
Uygulama kolaylığı 5<br />
Reklam 5<br />
Kaynak: TGI Kantar<br />
w<br />
Türkiye’nin yüzde<br />
60’a yakını kuru<br />
cilde sahip. Kuru<br />
ciltten sonra en<br />
çok rastlanan cilt<br />
tipinin “karma ve<br />
yağlı”, ardından<br />
“akne eğilimli” ve<br />
sonra da “hassas”<br />
ciltler olduğu<br />
görülüyor.<br />
Yves Rocher ile Dermadiyalog video<br />
serisinde söz alan Uzman Dermatolog<br />
Prof. Dr. Yelda Kapıcıoğlu, doğru<br />
cilt bakım rutinini dört adıma yayıyor:<br />
temizlik, arındırma, nemlendirme<br />
ve koruma. Kapıcıoğlu nemlendirme<br />
adımının “cilt bütünlüğünü sağlamak”<br />
için vazgeçilmez olduğunu söylüyor.<br />
“Ne fazla ne de az nemlendirme” diyen<br />
Kapıcıoğlu, nemlendirmenin çevresel<br />
faktörlerin deriye girişini engelleyip<br />
cilt bariyerini koruma görevi üstlendiğini<br />
de belirtiyor.<br />
EKRANLAR VE ÖTESİ<br />
Cildimizin yapısına ve görünümüne<br />
zarar veren doğal kaynaklı unsurlara<br />
ek olarak yapay unsurlardan bahsetmek<br />
de mümkün. 7/24 akıllı cihazlarla<br />
ve ekranlarla geçen hayatımızda<br />
maruz kaldığımız mavi ışıkları Dünyagöz<br />
Hastanesi’nden Doç Dr. Levent<br />
Akçay şöyle açıklıyor: “Mavi ışık, ışık<br />
spektrumunda görülebilir bir ışıktır.<br />
Hayatımızda hem doğal hem de yapay<br />
şekilde bulunabilen mavi ışık, düşük<br />
dalga boyuna sahip yüksek enerjili<br />
ışık olarak da bilinir. Bu ışığın bulunduğu<br />
kaynaklar arasında güneş, dijital<br />
ekranlar (televizyonlar, bilgisayarlar,<br />
akıllı telefonlar ve tabletler), elektronik<br />
cihazlar ve LED ışıkları vardır.”<br />
Modern yaşantımızda kaçışın<br />
mümkün olmadığı bu ışıklara karşı<br />
cilt bakımı tarafında, jel göz kremi ile<br />
ilk mücadeleyi verdiklerini söyleyen<br />
Estée Lauder & ELC Lüks Markalar<br />
Grup Pazarlama Müdürü Papatya<br />
Karadede tartışmaya yeni katmanlar<br />
ekliyor ve hava kirliliği, mavi ışık, cilt<br />
kuruluğu ve yaşlanma arasındaki bağı<br />
şöyle açıklıyor: “Hava kirliliği ve çevresel<br />
faktörler gün içerisinde cilt senkronizasyonumuzu<br />
bozarak gece uykudayken<br />
üretilen kolajen oranını azaltıyor.<br />
Uyandığımız andan itibaren cildimizin<br />
maruz kaldığı cep telefonu, bilgisayar,<br />
TV gibi ekran ışıkları cilt ritmimizi<br />
bozuyor ve cildin, özellikle de göz çevresinin<br />
çok daha hızlı yaşlanmasına sebep<br />
oluyor. Ayrıca, ekranlardan maruz<br />
kaldığımız mavi ışıklar ve çevre kirliliği<br />
de cilde zarar veren serbest radikalleri<br />
tetikliyor. Serbest radikallere karşı<br />
direnç göstermeye çalışan cildimiz ise<br />
onarım süreci uzadığından kolajen üretimini<br />
azaltıyor ve daha nemsiz ve yaşlı<br />
bir görünüme sahip oluyoruz.” ■<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 35
ADVERTORIAL<br />
%80 daha güçlü<br />
cilt bariyeri!<br />
Dermatologların önerdiği, Amerika’nın<br />
#1 cilt bakım markası Neutrogena’nın<br />
çok sevilen Hydro Boost serisi, cildin<br />
doğal işleyişinden ilham alan yeni nesil<br />
nemlendirme teknolojisi ile yenilendi.<br />
eutrogena, Hydro Boost<br />
N<br />
ürün ailesi ile hiyalüronik<br />
asit içeriğini tüm tüketicilerin<br />
ulaşabileceği şekilde<br />
Türkiye pazarına tanıtan ilk markalardan<br />
biri olma özelliğini taşıyor. Yıllardır<br />
yoğun nem etkisi ve hafif formülü<br />
ile tüketici tarafından çok sevilen Hydro<br />
Boost ürün ailesinin formülü doğal<br />
nemlendirici faktörlerle güçlendirildi.<br />
Ciltte doğal olarak bulunan ve cildin<br />
nemini korumaya yardımcı olan doğal<br />
nemlendirici faktörler sayesinde, önceki<br />
formüle kıyasla altı kat daha fazla<br />
nem sağlıyor.<br />
Yenilenen Hydro Boost hiyalüronik<br />
asit, amino asitler, elektrolitler<br />
ve peptitler gibi ciltte doğal olarak<br />
bulunan bileşenlerle güçlendirildi.<br />
Bu bileşenler cildi elastik ve nemli<br />
tutmaktan sorumludur ancak yaş<br />
alma ve çevresel etmenler sebebiyle<br />
ciltte doğal olarak bulunan miktarlarında<br />
azalmalar yaşanır. Bu bileşenlerin<br />
ciltte daha az bulunması ise<br />
cilt katmanlarında daha düşük nem<br />
tutulmasına ve cildin elastikiyetinde<br />
azalmaya neden olur.<br />
YENİ FORMÜLÜN SIRRI<br />
Yenilenen formülü ile içeriğindeyüzde<br />
20 daha fazla hiyalüronik asit, amino<br />
asitler ve elektrolitler bulunan Hydro<br />
Boost ürün ailesi kullanıcılarına yüzde<br />
80 daha güçlü bir cilt bariyeri ve 72 saate<br />
kadar daha esnek ve nemli bir cilt<br />
sunuyor. Bu bileşenlerden biri olan hiyalüronik<br />
asit, ciltteki nemliliği artırmak<br />
için suyun tutulmasına yardımcı<br />
oluyor. Amino asitler, cilt bariyerini<br />
destekleme ve güçlendirmede; elektrolitler<br />
ise ciltteki içerik emiliminin<br />
artırmasında görev alıyor. Bu bileşen-<br />
36 <strong>MediaCat</strong>
lere ek olarak yenilenen jel kremin<br />
formülüne, cildin nem bariyerini daha<br />
da güçlendirmek için lipitler ve gece<br />
kreminin formülüne, cilt sıkılığını ve<br />
elastikiyetini artırmak için peptitler<br />
ekleniyor.<br />
Hydro Boost ürün ailesinin formülü<br />
ile birlikte kavanozu ve ambalajı da<br />
yenileniyor. Sürdürülebilirliği destekleyen<br />
bakış açısı ile ürünler artık yüzde<br />
100 geri dönüştürülebilir cam kavanozda<br />
ve önceki ambalajına göre yüzde<br />
87 daha az plastik içeriyor.<br />
İHTİYACA YÖNELİK ÇÖZÜMLER<br />
Hydro Boost ürün ailesi gün içerisinde<br />
ihtiyacınız olan her an, hassas ciltler<br />
dahil olmak üzere farklı cilt tiplerine<br />
uygun ürünler içeriyor. Etkili bir gündüz<br />
cilt bakım rutini için Hydro Boost<br />
Temizleme Jeli ile yüzünüzü temizleyerek<br />
rutine başlayabilirsiniz. Hemen<br />
ardından hiyalüronik asit konsantre<br />
serum ile cildinizi canlandırabilir ve<br />
göz kremi ile göz çevrenizi nemlendirebilirsiniz.<br />
Son adımda normal ya da<br />
karma cilt tipi için Hydro Boost Water<br />
Gel, kuru cilt tipi için ise Hydro Boost<br />
S<br />
Yenilenen Hydro<br />
Boost hiyalüronik<br />
asit, amino asitler,<br />
elektrolitler ve<br />
peptitler gibi<br />
ciltte doğal<br />
olarak bulunan<br />
bileşenlerle<br />
güçlendirildi.<br />
Jel Krem ile gündüz cilt bakım rutininizi<br />
tamamlayabilirsiniz.<br />
Etkili bir gece cilt bakım rutinine<br />
ise Hydro Boost Micellar Water ya<br />
da Hydro Boost Makyaj Temizleme<br />
Mendili ile başlayarak cildinizi temizlemeden<br />
önce makyajdan arındırabilirsiniz.<br />
Hemen sonrasında temizleme<br />
jeli ile temizleyebilir ve Hydro Boost<br />
Göz Kremi ile göz çevrenizi nemlendirebilirsiniz.<br />
Ardından yenilenen<br />
Hydro Boost Gece Kremi ile gece cilt<br />
bakım rutininizi tamamlayabilirsiniz.<br />
Daha zengin bir cilt bakımı için Hydro<br />
Boost Yorgunluk Karşıtı Göz Maskesi<br />
ve Hydro Boost Yoğun Nemlendirici<br />
Hidrojel Maske’yi haftalık cilt bakım<br />
rutininize dahil edebilirsiniz. Vücut<br />
bakımınızı da hiyalüronik asit içeren<br />
bir formüle sahip Hydro Boost el ve<br />
vücut ürünleri ile yapabilirsiniz. Özellikle<br />
güneş sonrası kuruyan cildinizi<br />
Hydro Boost Jel Vücut Kremi, Hydro<br />
Boost Ekspres Nemlendirici Sprey ya<br />
da Hydro Boost Jel Vücut Losyonu ile<br />
kuruyan ellerinizi ise Hydro Boost Jel<br />
El Kremi ile ferahlatabilir ve nemlendirebilirsiniz.<br />
■<br />
NEUTROGENA<br />
HAKKINDA<br />
Dermatologlar tarafından<br />
geliştirilen ve cilt sağlığını<br />
odağına alan Neutrogena,<br />
1930’da film endüstrisi ve<br />
güzellik salonları tedarikçisi<br />
Emanuel Stolaroff tarafından<br />
kuruldu. 1954 yılında üretilen<br />
ve cildi kolayca temizleyen<br />
berrak sıvı sabun formülü,<br />
1962 yılında şirketin adının<br />
duyurulmasını sağladı. Saç<br />
ve cilt bakım pazarları için<br />
yeni ürünler üretmeye devam<br />
eden marka, 1983 yılında<br />
ilk SPF güneş koruması<br />
içeren nemlendirici Oil-Free<br />
Moisturizer’ı tanıttı. 2018<br />
yılında devrim niteliğindeki<br />
Skin360 teknolojisi ile tüm<br />
cilt tiplerini kişiselleştirilmiş<br />
cilt bakımı ile tanıştırdı. Yıllar<br />
içinde Neutrogena®, yüksek<br />
kaliteli cilt bakımına daha<br />
uygun fiyat alternatifli yeni<br />
ürünlerini de piyasaya sürdü.<br />
Hydro Boost ve Retinol Boost<br />
o zamandan beri her rutinin<br />
temel öğesi haline geldi.<br />
Amerika’nın bir numaralı cilt<br />
bakım markası Neutrogena<br />
herkesi daha sağlıklı bir cilde<br />
kavuşturma misyonuyla ve<br />
“Sağlıklı cilt güzel cilttir”<br />
felsefesiyle çalışmaya ve her<br />
ihtiyaca yönelik tasarlanan<br />
ulaşılabilir ürünler üretmeye<br />
devam ediyor.<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 37
ADVERTORIAL<br />
Doğru güneş<br />
koruyucu<br />
kullanımı<br />
Güneş ışınlarına kontrolsüz ve bilinçsiz<br />
maruz kalmak; güneş yanıkları,<br />
deri kanseri, alerjik reaksiyonlar ve<br />
yaşlanmaya sebebiyet verebiliyor.<br />
Deri kanserlerinin önlenebilen risk<br />
faktörlerinin başında korunmasız olarak<br />
güneşe maruz kalmak geliyor. Bu nedenle<br />
güneş kremi kullanma alışkanlığı edinmek<br />
çok büyük önem taşıyor.<br />
G<br />
üneş koruyucu kullanmak<br />
deri kanserinden korunmak<br />
için büyük önem<br />
taşıyor. 1970’li yıllardan<br />
bu yana en ciddi cilt kanseri olan melanoma<br />
görülme sıklığı dünyada yüzde<br />
150, aynı dönemde melanomadan<br />
ölüm vakaları ise yüzde 44 artmıştır.<br />
Cilt kanserinin gelişimini kolaylaştırıcı<br />
risk faktörlerinin başında şiddetli,<br />
uzun süre yada aralıklı güneşe maruz<br />
kalmak, solaryum gibi yapay ultraviole<br />
ışınlarına uzun süre maruz kalmak<br />
ve uzun süre açık havada güneş altında<br />
bulunmak gelir. Bunların yanı sıra,<br />
özellikle çocukluk çağında geçirilen<br />
şiddetli güneş yanıkları, açık tenli, kolay<br />
çillenen, kolay güneş yanığı geçiren<br />
bir cilt yapısına sahip olmak, çok fazla<br />
sayıda bene sahip olmak ve ailede veya<br />
kişinin kendisinde cilt kanseri hikâyesinin<br />
olması da başlıca sebeplerdir.<br />
Güneş koruyucu kullanımı aynı zamanda<br />
cildinizi güneşin erken yaşlanma,<br />
kırışıklık oluşumu ve kahverengi<br />
38 <strong>MediaCat</strong><br />
PROF. DR. YELDA KAPICIOĞLU<br />
Dermatolog<br />
Yves Rocher- 50 SPF<br />
Yaşlanma Karşıtı Güneş<br />
Kremi<br />
Yves Rocher- Parlama<br />
Karşıtı 50 SPF Yüz Kremi<br />
- Ultra Yüksek Koruma -<br />
Yağlı ciltler için<br />
leke ve yanık oluşumu gibi etkilerinden<br />
de korur. Bunların yanında güneş koruyucu<br />
kullanımı cildin mevcut güzelliğini<br />
korumak için de çok büyük bir önem<br />
taşır. Güneşin etkisi kışın azalmakla<br />
beraber yıl boyunca güneşe maruz kalmaya<br />
devam ederiz. Bu sebeple kış aylarında<br />
da, içeride olsak dahi camdan<br />
gelen ışınlarla güneşin etkisine maruz<br />
kalıyoruz. Tam da bu sebeple görünür<br />
olan her yerimize güneş koruyucu kullanmamız<br />
gerekir.<br />
UV ışınları UVA ve UVB olmak<br />
üzere ikiye ayrılır. UVA ışınları, ozon<br />
tabakasından direkt bir şekilde geçerek<br />
dünyaya ulaşan güneş ışınlarıdır.<br />
Bulutlardan ve camdan geçebilme,<br />
derinin alt tabakasına etki etme özelliklerine<br />
sahiptir. UVB ışınları ise ozon<br />
tabakasından yüksek oranda süzülerek<br />
ulaşırlar. Cildin üst tabakasına etki<br />
ederek ilk etapta cildin bronzlaşmasına<br />
ve yanıklara neden olan bu ışınların<br />
etkisi uzun süreli değildir. Dermis cilt<br />
tabakası tarafından emilen UVA ışınları<br />
cildin yaşlanması ve kırışıklık oluşumunu<br />
etkilerken, epidermis cilt tabakası<br />
tarafından emilen UVB ışınları<br />
yanıklara sebebiyet verir. Bu nedenlerden<br />
dolayı güneş koruyucunuzun UVA<br />
ve UVB ışınlarına karşı olmak üzere<br />
geniş spektrum koruması olmalıdır.<br />
ÇOCUKLARIN GÜNEŞ KORUMASI<br />
KULLANMASININ ÖNEMİ<br />
Güneş koruyucu herkesin kullanması<br />
gereken bir üründür. Ancak UV ışınlarına<br />
bağlı hücre hasarlarının yüzde<br />
Yves Rocher- Gençleştirici<br />
ve Yenileyici Ton Eşitleyen,<br />
Leke Karşıtı 30 SPF<br />
Emülsiyon - Anti-age<br />
Global<br />
Yves Rocher- Detoks<br />
Etkili 50 Faktör<br />
Koruyuculu Yaşlanma<br />
Karşıtı Yüz Kremi<br />
50’si, 19 yaşından önce vücutta oluşmaya<br />
başladığından çocuklar ve ergenlerde<br />
güneş koruyucu kullanımı çok<br />
önemlidir.<br />
Doğru bir güneş koruyucu geniş<br />
spektrumlu olmalıdır. SPF cildimizi<br />
güneşin UVB ışınlarından korurken PA<br />
ise UVA ışınlarından korumasını ifade<br />
eder. PA, kalıcı pigment oluşturmasına<br />
göre bir derecelendirmeye sahiptir.<br />
PA+, PA++, PA+++, PA++++ olmak üzere<br />
oluşan bu derecelendirme “+”lar arttıkça<br />
güneş etkilerinin zararlarını cildimiz<br />
için azaltan bir faktördür.<br />
Cilt tipinize uygun güneş koruyucu<br />
seçimi de cildin yağlanmasını önlemek<br />
için çok önemlidir.<br />
Güneş koruyucular, yaz-kış ve her<br />
2-3 saatte bir yenilenecek şekilde kullanılmalıdır.<br />
Hem Amerikan Akademi<br />
Dermatoloji hem de Türk Dermatoloji<br />
Derneği 30 faktör ve üzeri SPF kullanımını<br />
önermektedir. 50 SPF ise tabii ki<br />
en çok tavsiye edilen güneş korumasıdır.<br />
Kullandığınız güneş koruyucunun<br />
faktörü ne olursa olsun 2-3 saatte bir<br />
güneş koruyucu yenilenmelidir. Güneş<br />
koruyucu güneşe çıkmadan 15 dakika<br />
önce sürülmelidir ve kişi spor yapıyor<br />
ve terliyorsa güneş koruyucu mutlaka<br />
yenilenmelidir. ■
MARKETING<br />
Ellere var da<br />
bize yok mu?<br />
Bu yıl 60 milyon<br />
ziyaretçi ve 56<br />
milyar dolar gelir<br />
hedefleyen Türkiye<br />
turizm sektöründe<br />
hareketlilik<br />
başladı. Sektörün<br />
gündeminde yer alan<br />
otel fiyatlarındaki<br />
artış yurtdışı<br />
kaynaklı turizm<br />
gelirlerine olumlu<br />
yansıyor ama Türk<br />
vatandaşı kendi<br />
ülkesindeki turizm<br />
imkânlarından<br />
yeteri kadar<br />
faydalanamıyor.<br />
u ELİF BİLGİÇ<br />
andemi sonrası toparlanma<br />
sürecini büyük ölçüde<br />
P<br />
tamamlayan dünya turizm<br />
sektörü yeniden yükseliş<br />
trendinde. Dünya Turizm Örgütü’nün<br />
(UNWTO) sunduğu verilere göre<br />
2022’nin uluslararası turizm gelirleri,<br />
seyahat kısıtlamaları nedeniyle ciddi<br />
bir düşüşün yaşandığı 2021’e göre yüzde<br />
50 arttı. 2022 yılında tüm dünyada<br />
963 milyon kişi seyahat etti. Toplam<br />
harcama miktarı 1 trilyon 12 milyar<br />
doları buldu. Kişi başı turist geliri ortalaması<br />
ise bin 51 dolar olarak ölçüldü.<br />
Akdeniz’in yüzde 28 ile dünya genelinde<br />
çok tercih edilen bölge olarak<br />
öne çıktığı UNWTO 2022 Turizm Barometresi’nde<br />
80 milyonla dünyanın<br />
en çok turist ağırlayan ülkesi Fransa<br />
oldu. 50 milyon 450 bin ziyaretçiyle<br />
İtalya’yı geride bırakarak dördüncü<br />
sıraya yükselen Türkiye’de ise kişi başı<br />
turizm geliri 816 doları buldu.<br />
<strong>2023</strong>’ÜN İLK ÇEYREĞİNE BAKIŞ<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine<br />
göre ilk çeyrekte ülkemize en çok<br />
ziyaretçi gönderen ülkeler arasında<br />
Rusya Federasyonu yüzde 12,44 (772<br />
bin 681) ile birinci, Bulgaristan yüzde<br />
8,42 (523 bin 150) ile ikinci ve Almanya<br />
yüzde 8,13 (504 bin 847) ile üçüncü<br />
sırada yer aldı. Almanya’yı ise İran ve<br />
Gürcistan izledi. Ülkemize gelen ziyaretçilerin<br />
motivasyonları yüzde 46,6<br />
ile en çok gezi, eğlence, sportif ve kültürel<br />
faaliyetler olarak ayrıştı.<br />
Türkiye’de günlük<br />
satılan oda bedeli<br />
ortalaması 2022’de,<br />
bir önceki yıla göre<br />
yüzde 43 artışla<br />
117,6 euro’yu gördü.<br />
İstanbul’da ise bu<br />
bedel 2021’e göre<br />
yüzde 49 artışla<br />
136,8 euro oldu.<br />
TÜİK verilerine göre ise turizm<br />
geliri birinci çeyrekte bir önceki yılın<br />
aynı çeyreğine göre yüzde 32,3 artarak<br />
8 milyar 690 milyon 505 bin dolar oldu.<br />
Turizm gelirinin yüzde 20,8’i ülkemizi<br />
ziyaret eden yurtdışı ikametli vatandaşlardan<br />
elde edildi.<br />
Türkiye’deki otellerde oda fiyatlarındaki<br />
euro bazında artışın turizm<br />
gelirleri üzerinde önemli bir etkisi olduğunu<br />
söylemek mümkün. Türkiye<br />
Otelciler Birliği (TÜROB) verilerine<br />
göre, günlük satılan oda bedeli ortalaması,<br />
2022’de bir önceki yıla göre<br />
yüzde 43 artışla 117,6 euro’yu gördü.<br />
Oteller açısından en önemli gelir kriteri<br />
olarak kabul edilen oda başı elde<br />
edilen gelir ise yüzde 84 artışla 78,4<br />
euro oldu.<br />
İstanbul’da günlük satılan oda bedeli<br />
ortalaması 2021’e göre yüzde 49<br />
artışla 136,8 euro oldu. Oda başı elde<br />
edilen gelirler ise 102,2 euro’ya ulaştı.<br />
Türkiye’nin en çok tercih edilen turizm<br />
şehirlerinden Antalya’da da ciddi<br />
bir artış mevcut. Antalya otellerinde<br />
Ocak-Aralık 2022 döneminde doluluklar<br />
yüzde 22 artışla yüzde 62,3’e, ortalama<br />
günlük satılan oda bedeli yüzde<br />
20 artışla 144,1 euro’ya, oda başı elde<br />
edilen gelir ise yüzde 46 artışla 89,7<br />
euro’ya yükseldi.<br />
Diğer Anadolu otelleri ortalaması<br />
ise doluluklarda yüzde 53,8, günlük satılan<br />
oda bedelinde 47,3 euro, oda başı<br />
elde edilen gelirlerde ise 25,4 euro olarak<br />
gerçekleşti.<br />
40 <strong>MediaCat</strong>
ARTAN MALİYETLER<br />
VS ARTAN FİYATLAR<br />
Tüketici tarafındaki fiyat artışlarına<br />
farklı bir perspektiften bakan Paloma<br />
Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Ece<br />
Tonbul, “Şimdiye kadar hep yüksek ve<br />
başarılı doluluklardan bahsettik ancak<br />
enflasyon ve artan maliyet yükü Türkiye’de<br />
alışılan kaliteli hizmeti sunabilmek<br />
için yatırımcıyı oldukça zorlar<br />
hale geldi” diyerek objektifi yatırımcı<br />
tarafına tutuyor. Son üç yılı, “yatırımcının<br />
oldukça dirençli bir şekilde<br />
yönetmeye çalıştığı oldukça zor bir dönem”<br />
olarak niteleyen Tonbul’a göre, fiyat<br />
artışları bir bakıma yetersiz bile sayılabilir.<br />
“Rakip ülkelere baktığımızda<br />
özellikle Yunanistan’daki fiyat artışları<br />
oldukça yüksek. Biz kendi bünyemizde<br />
ayakları yere basan artışlar yaptığımız<br />
düşüncesindeyiz” diyor Tonbul.<br />
YABANCININ ‘UCUZ’ CENNETİ<br />
Türk lirasının değer kaybetmesi nedeniyle<br />
yabancı turistler için “ucuz” bir<br />
cennet haline gelen Türkiye’nin Avrupa’daki<br />
çoğu rakiplerine karşı 1-0 önde<br />
olduğu doğru. Fakat ülke vatandaşı için<br />
kendi ülkesinde tatil yapmanın bedeli<br />
oldukça ağır. Maliyetleri karşılayamayan<br />
yerli turist, bu yüzden, daha uygun<br />
fiyatlarla tatil yapabileceği vizesiz ülkeleri<br />
ve vizesiz yurtdışı turları tercih<br />
ediyor.<br />
Yurtiçinde ikamet edip başka ülkeleri<br />
ziyaret eden Türk vatandaşlarının<br />
harcamalarından oluşan turizm gideri,<br />
TÜİK verilerine göre geçen yılın aynı<br />
çeyreğine göre yüzde 110,5 artarak<br />
1 milyar 400 milyon 108 bin dolar oldu.<br />
Bunun 1 milyar 149 milyon 53 bin dolarını<br />
kişisel, 251 milyon 55 bin dolarını<br />
ise paket tur harcamaları oluşturdu.<br />
Yurtdışını ziyaret eden Türk vatandaşların<br />
sayısı 2022 yılı birinci çeyreğine<br />
göre yüzde 99 artarak 2 milyon 69 bin<br />
229 kişi oldu. Bunların kişi başı ortalama<br />
harcaması 677 dolar olarak gerçekleşti.<br />
Türk vatandaşının tatil için başka<br />
vizesiz ülkeleri tercih etmesinin iç pazar<br />
için yarattığı tehdidin boyutları ise<br />
iyi analiz edilmeli. ■<br />
ÜLKELERE GÖRE KIŞI<br />
BAŞI TURIZM GELIRI<br />
SIRALAMASI<br />
Kaynak: UNWTO<br />
ABD<br />
2 bin 658 dolar<br />
İngiltere<br />
2 bin 232 dolar<br />
Almanya<br />
Bin 108 dolar<br />
İspanya<br />
Bin 17 dolar<br />
İtalya<br />
890 dolar<br />
Fransa<br />
850-900 dolar<br />
Türkiye<br />
816 dolar<br />
Avusturya<br />
732 dolar<br />
Meksika<br />
731 dolar<br />
Yunanistan<br />
669 dolar<br />
OYA NARIN<br />
TTYD<br />
Yönetim Kurulu Başkanı<br />
FİNANSMAN OLANAKLARI<br />
GELİŞTİRMELİ<br />
Özellikle Akdeniz ve Ege’de, rezervasyonlar<br />
<strong>2023</strong> hedeflerimiz için doğru<br />
yolda olduğumuzu gösteriyor. İstanbul<br />
için de rezervasyonların seçim sürecinin<br />
ardından olumlu yönde gelişeceği<br />
beklentisi içindeyiz. Yatırımlara, turizmin<br />
geleceğine ve vizyonuna odaklanan<br />
TTYD için önceliğimiz 2033 Dönüşüm<br />
Senaryoları hedeflerimiz ve bu<br />
hedefleri de yukarı doğru revize ettik.<br />
2028 yılı için 100 milyon ziyaretçi<br />
ve 120 milyar gelir; 2033 yılı için ise<br />
109 milyon ziyaretçi ve yaklaşık 150<br />
milyar gelir hedefliyoruz. İşte bu orta<br />
ve uzun vadeli hedeflerimize ulaşmamız<br />
için yapmamız gereken yatırımlar,<br />
önümüzdeki dönüşüm senaryoları ve<br />
sağlamamız gereken destekler bizleri<br />
yeni dönemde heyecanlandıran gelişmeler.<br />
Antalya başta olmak üzere Akdeniz<br />
bölgemiz Rus ve Alman; Bodrum’un<br />
başı çektiği Ege bölgemiz İngiliz; İstanbul<br />
ve Kapadokya ise Rus, Alman,<br />
İranlı ve Çinli turistler tarafından<br />
öncelikle tercih ediliyor. Ayrıca Arap,<br />
Avrupa ve Uzakdoğu ülkeleri de önemli<br />
uluslararası ziyaretçi kaynaklarımız<br />
arasında yer alıyor. Ülkemizde turizmi<br />
hem coğrafi hem sezonsal hem de gelen<br />
ziyaretçi ülkeler açısından çeşitlendirmek<br />
üzere kapsamlı bir dönüşüm gerçekleştirmemiz<br />
gerekiyor.<br />
Turizmin henüz odaklanmadığı<br />
bölgelerimizin, tarihi ve doğal çekim<br />
alanlarını geliştirmeleri, merkezi ve<br />
yerel yönetimlerin ortaklaşa master<br />
planlar hazırlamaları ve bölgelerini<br />
eğitim, sağlık, alışveriş ve sosyal yaşam<br />
açısından 12 ay boyunca çekici ve nitelikli<br />
hale getirmeleri büyük önem taşıyor.<br />
Master planlar çerçevesinde yatırımların<br />
gerçekleştirilebilmesi için de<br />
turizm yatırımlarının anlamlı teşvik<br />
paketleri ile desteklenmesi, yatırımlara<br />
ve işletme faaliyetlerine yönelik<br />
finansman olanaklarının geliştirilmesi<br />
gerekiyor.<br />
Maliyet artışları kur baskısı ile<br />
fiyatları etkilemeye devam edebilir.<br />
Gerek konaklama gerekse enerji maliyetlerimizde<br />
beklenmedik artışlar söz<br />
konusu. Yerli ziyaretçilerimizin erken<br />
rezervasyon fırsatlarını kış aylarından<br />
mayıs sonuna kadar dikkatle takip etmeleri,<br />
daha uygun ekonomik şartlardan<br />
yararlanmaları için çok önemli. ■<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 41
MARKETING<br />
Söyleşi<br />
Atıştırmanın<br />
‘bilinçli’ hali<br />
Massimiliano<br />
Di Domenico<br />
MONDELĒZ INTERNATIONAL AVRUPA KURUMSAL<br />
VE KAMU İLIŞKILERI BAŞKAN YARDIMCISI<br />
Bilinçli atıştırma yaklaşımıyla<br />
atıştırmalık ürünlerin tadının<br />
farkındalıkla çıkarılması gerektiğini<br />
savunuyor Mondelēz. Tüketiciyi<br />
haz-pişmanlık sarmalından<br />
kurtarmayı ve tüketimden aldıkları<br />
keyfi artırmayı vaat eden bu<br />
yaklaşımı, kategori özelinde değişen<br />
tüketici beklentilerini ve Türkiye’nin<br />
şirketin büyüme stratejisindeki<br />
rolünü Mondelēz International<br />
Avrupa Kurumsal ve Kamu İlişkileri<br />
Başkan Yardımcısı Massimiliano<br />
Di Domenico’yla konuştuk.<br />
u SİMGE ŞENSES<br />
42 <strong>MediaCat</strong>
Avrupa pazarında atıştırmalık<br />
ürünlere yönelik talep nasıl bir<br />
eğri izliyor? Tüketim alışkanlıklarında<br />
ne gibi trendler göze<br />
çarpıyor?<br />
Atıştırmalıklara yönelik talebin yükseldiğini<br />
ve güçlü kalma eğiliminde<br />
olduğunu görüyoruz. Bu gibi tespitleri<br />
yapabilmek adına tüketici içgörülerini<br />
oldukça ciddiye alıyor ve düzenli<br />
olarak anketler gerçekleştiriyoruz.<br />
Binlerce tüketicinin tercihlerine ışık<br />
tutan önemli çıktıları, her yıl yayımladığımız<br />
State of Snacking Report’ta bir<br />
araya getiriyoruz. Şirket olarak bu anketlerin<br />
çok faydasını görüyoruz çünkü<br />
pazarlama stratejilerimizi belirlememize,<br />
tüketicinin beklentilerini daha<br />
iyi karşılamamıza yardımcı oluyorlar.<br />
Bu yılın ana bulguları da atıştırmalık<br />
pazarındaki talep artışını doğruluyor.<br />
Veriler, insanların hayatlarında atıştırmalıkların<br />
eşlik ettiği “küçük haz anları”na<br />
daha fazla yer verdiklerine işaret<br />
ediyor. Özellikle ilginç bulduğumuz<br />
noktalardan biri de atıştırmalıklara ilginin<br />
genç kuşakta çok daha yoğun olması.<br />
Bu bize geleceğe yönelik çalışmalarımız<br />
için iyi bir perspektif sunuyor.<br />
Bir diğer anlamlı veri, tüketicilerin<br />
yüzde 64’ünün günde en az bir öğününün<br />
yerini atıştırmalıklarla doldurmaya<br />
başlamış olması. Bu, pandemi<br />
döneminde izlemeye başladığımız bir<br />
eğilimdi fakat kalıcı hale geldiğini söylemek<br />
artık mümkün görünüyor. Bu<br />
da atıştırmalık tüketiminin insanların<br />
beslenme alışkanlıklarının önemli<br />
bir parçası olduğunu ve olmaya devam<br />
edeceğini açıkça gösteriyor.<br />
Öğün ikamesi olarak atıştırmalık<br />
tüketiminin yanı sıra tüketicilerin<br />
atıştırmalıkların besin<br />
değerlerine göz atma alışkanlığı<br />
geliştirdiği de göze çarpıyor.<br />
İkisi yakından ilişkili belki de.<br />
Mondelēz tüketicilerin yükselen<br />
sağlık bilincine nasıl yanıt<br />
veriyor?<br />
Ürün içeriklerimiz konusunda şeffaf<br />
ve net olmayı çok önemsiyoruz. Tüketicilerin,<br />
bizim “bilinçli atıştırma” olarak<br />
tanımladığımız şeyi anlamalarına<br />
yardımcı olmaya, bu konuda iletişim<br />
yapmaya özen gösteriyoruz. Bilinçli<br />
atıştırma, haz anlarını atıştırmalıklarla<br />
taçlandırırken farkındalığı elden<br />
bırakmamak anlamına geliyor. İstediğimiz<br />
şey çok basit: Tüketicilerin bir<br />
Mondelēz’de<br />
geridönüştürülebilir<br />
ambalaj oranı<br />
%<br />
97<br />
2025 hedefi<br />
%<br />
100<br />
2050’ye kadar kademeli<br />
olarak sıfır emisyon<br />
hedefleniyor.<br />
Türkiye’deki iki üretim<br />
tesisinden 50’den fazla<br />
ülkeye ihracat yapılıyor.<br />
parça atıştırmalığın tadını çıkarmaya<br />
karar verdiklerinde kendilerine “Bu<br />
atıştırmalığı neden şu an istiyorum”,<br />
“Bunu tüketmemin amacı nedir” gibi<br />
sorular sormaları. Bu farkındalığın,<br />
insanların kendilerine ayırdıkları özel<br />
anlardan ve ürünlerden aldıkları keyfi<br />
de artıracağına inanıyoruz.<br />
Sözünü ettiğiniz rapor, sürdürülebilirliğe<br />
de geniş bir yer ayırıyor.<br />
Mondelēz’in bu başlıktaki<br />
yol haritasını ve sizi en çok heyecanlandıran<br />
birkaç adımını<br />
kısaca paylaşabilir misiniz?<br />
Bu konuya ayrı bir parantez açtığınız<br />
için teşekkürler. Mondelēz olarak sürdürülebilirliği<br />
son derece ciddiye alıyoruz.<br />
Öyle ki, küresel stratejimizi üzerine inşa<br />
ettiğimiz üç sütuna (büyüme, uygulama<br />
ve kültür) dördüncü bir sütun olarak ekleyerek<br />
bu ilkeyi küresel stratejimizin<br />
ayrılmaz bir parçası haline getirdik.<br />
Sürdürülebilirliğe yönelik çalışmalarımızda<br />
öncelikli olarak en büyük<br />
etkiye sahip olduğumuz alanlara odaklanıyoruz.<br />
Bunlardan biri elbette içerik<br />
tedariki. Ürünlerimiz için tedarik<br />
ettiğimiz tüm bileşenlerin sorumlu bir<br />
şekilde elde edildiğinden emin olmak<br />
istiyoruz. Bunu sağlamak için hayata<br />
geçirdiğimiz önemli programlardan biri<br />
Cocoa Life. Adından da anlaşılabileceği<br />
üzere, çikolatalı ürünlerimizde kullanılan<br />
kakaonun kaynağına odaklanıyor.<br />
Bu kapsamda Gana, Brezilya ve Malezya<br />
gibi bölgelerde işbirliği içinde olduğumuz<br />
çiftçilerle dirsek teması halinde<br />
çalışıyor; onlarla deneyim, bilgi ve bilim<br />
paylaşımı yaparak tarım alanındaki yetkinliklerini<br />
geliştirmelerine yardımcı<br />
oluyoruz. Ayrıca yerel otoritelerle birlikte<br />
çocuk işçiliğinin önüne geçmek,<br />
bölgedeki çalışma koşullarını iyileştirmek<br />
üzerine de çalışmalar yapıyoruz.<br />
Bu tür işbirlikleriyle 200 binden fazla<br />
çiftçi ve ailesine dokunmayı başardık.<br />
Çikolata için ihtiyacımız olan kakaoyu<br />
da tamamen bu programlara dahil olan<br />
çiftçiler aracılığıyla sağlıyoruz.<br />
Bisküvi türevi ürünlerimizde kullanılan<br />
buğdayın ise en büyük kısmını<br />
Harmony Project isimli farklı bir proje<br />
aracılığıyla elde ediyoruz. Fransa’da az<br />
sayıda çiftçiyle başlattığımız projenin<br />
etki ağı bugün Avrupa genelinde genişlemeye<br />
devam ediyor. Bu proje kapsamında<br />
da çiftçilerle çok yakın çalışıyor,<br />
sürdürülebilir tarım süreç ve prosedürlerini<br />
teşvik ediyoruz.<br />
Öte yandan, bugün yüzde 97 olan<br />
geridönüştürülebilir ambalaj oranımızı<br />
2025’e kadar yüzde 100’e çıkarmak istiyoruz.<br />
Bu, basit gibi görünse de çok iddialı<br />
bir hedef. Aradaki yüzde 3’lük dilim küçük<br />
gibi algılansa da her bir puanlık artış<br />
ciddi ölçüde yatırım ve üretim düzeyinde<br />
çok fazla karmaşıklığın doğru yönetimini<br />
gerektiriyor. Bunun yanı sıra 2050’ye<br />
kadar üretime dayalı karbon ayak izimizi<br />
dengelemeyi, kademeli olarak sıfır emisyona<br />
ulaşmayı hedefliyoruz.<br />
Atıştırmalıklar üzerine konuşurken<br />
Z Kuşağı’ndan bahsetmemek<br />
olmaz. Gençlerle temas<br />
noktalarında ne tür yenilikler<br />
yapıyor Mondelēz?<br />
Z Kuşağı mevcut ve potansiyel müşterilerimizin<br />
çok önemli bir bölümünü<br />
oluşturuyor. Z ve Y Kuşağı’nın yüzde<br />
75’inin ürünlerimizin tüketimini artırdığını<br />
görüyoruz. Onlara ulaşmak<br />
adına sosyal medyayı oldukça aktif<br />
kullanıyoruz, bazı ülkelerde paketlerimizdeki<br />
karekodlarla onları etkileşime<br />
davet ediyoruz. Amacımız her zaman<br />
markalarımız, ürünlerimizin içerikleri<br />
ve kalitesi hakkında mümkün olduğunca<br />
fazla bilgiyi onlarla paylaşmak. <br />
Mondelēz’in büyüme stratejisinde<br />
Türkiye’nin rolünü konuşarak<br />
bitirelim. Türkiye şirket<br />
açısından stratejik olarak nasıl<br />
bir noktada konumlanıyor?<br />
Türkiye -özellikle ihracat alanında- bizim<br />
için çok önemli bir pazar. Ülke genelindeki<br />
iki üretim tesisimizde yaklaşık<br />
bin 400 kişiye istihdam sağlıyoruz.<br />
Çikolata ve fırınlanmış atıştırmalıklar<br />
yoğun ilgi görse de en çok öne çıkan<br />
iki kategori sakız ve şeker. Türkiye’yi<br />
bu ziyaretimde sakız ve şeker üretimi<br />
yapan tesislerden birini ilk kez ziyaret<br />
etme şansı buldum ve açıkçası çok etkilendim.<br />
Yalnızca Türklerin nam saldığı<br />
özelliklerden biri olan misafirperverliklerinden<br />
değil, profesyonellikleri<br />
ve özverilerinden de. O tesisten başta<br />
ABD olmak üzere 50’den fazla ülkeye<br />
ihracat yapıyoruz hatta bazı ürünlerin<br />
tamamı ABD’ye gönderiliyor.<br />
İlerleyen dönemde de odaklandığımız<br />
üç ana alan olan çikolata, bisküvi<br />
ve fırınlanmış atıştırmalıklar kategorilerinde<br />
büyümemizi sürdürmeyi;<br />
Türkiye’deki gibi çok güçlü olduğumuz<br />
sakız ve şeker kategorilerini ise desteklemeye<br />
devam etmeyi planlıyoruz. ■<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 43
MARKETING<br />
90’ların istilası<br />
90’ların sonu 2000’lerin başında popüler<br />
kültürde hayli yaygın olan Y2K estetiği,<br />
sosyal medya ahalisinin yeni kombin ilhamları<br />
için 80, 90 ve 2000’li yılların moda anlayışına<br />
sarılmasına bakılırsa hiçbir yavaşlama<br />
emaresi göstermiyor. Milenyum Kuşağı ve X<br />
Jenerasyonunun çeşitli yaratıcı yollarla lise<br />
modasını geri getireceğini kim bilebilirdi ki?<br />
Bu gelişmelerden hareketle, bugünle olan<br />
bağlantısını koruyan bazı nostaljik markaların<br />
yolculuklarına bakalım.<br />
u ANDREA BUZZI<br />
ÇEVIRI: TUĞBA ÖZÖĞRETMEN<br />
BIRKENSTOCK<br />
“En rahat çirkin” sandaletler tam manasıyla<br />
geri döndü. Birkenstock 1774<br />
yılında kurulmuş bir Alman ayakkabı<br />
markası. Şirket aslen ortopedik ayakkabılar<br />
üretiyordu ancak 60’ların<br />
sandaletleri, hippie’ler ve karşı kültür<br />
hareketleri arasında popüler olmaya<br />
başladı. Son yıllarda ise markanın<br />
akıllıca bir hamle yaparak, Valentino<br />
ve Rick Owens gibi ünlü tasarımcılarla<br />
işbirlikleri yaptığı (ve sürdürülebilirlik<br />
odaklı) ve sınırlı sayıda satışa sunulan<br />
özel koleksiyonlar yarattığı görülüyor.<br />
Bu renkli modeller artık Instagram’da<br />
son derece popüler ve moda tutkunlarının<br />
ayaklarında görülüyor.<br />
CHAMPION<br />
Champion 1919 yılında kurulmuş ve<br />
90’lar modasının önemli bir unsuru<br />
haline gelmiş bir marka. Bunda belki de<br />
o dönem NBA’deki 27 takımın birden<br />
resmi giyim tedarikçisi olmasının payı<br />
vardır. Marka 90’lar ve 2000’ler spor<br />
giyiminin canlanmasıyla birlikte Z Jenerasyonu<br />
arasında yeniden “rahatlık<br />
ve sportiflik” iddiasını konuşturmaya<br />
başladı. Marka aynı zamanda, İsviçreli<br />
lüks moda markası Vetements ile yaptığı<br />
prestijli işbirlikleriyle de merak<br />
uyandırdı. Mazhar olduğu ilginin altında<br />
Super Mario Bros., Stranger Things,<br />
Harley-Davidson ve Beastie Boys gibi<br />
işbirlikleri de var.<br />
CONVERSE<br />
1917 doğumlu Converse, hiçbir zaman<br />
çok uzağa gitmeyen ancak yıllar içinde<br />
düşüş ve yükselişlere sahne olan bir<br />
marka. Converse ayakkabıları 90’lı yıllarda<br />
salaş giyim tarzının sembolüydü<br />
ta ki dişli rakibi Nike 2003 yılında gelip<br />
kendisini satın alana kadar… Bu yeni<br />
çatı altında Converse “old skool stil”e<br />
sarılmaya devam etti.<br />
FILA<br />
Fila 1911 yılında hayat bulan İtalyan bir<br />
spor giyim markası. Aslen tenis giyim<br />
ürünleriyle bilinen şirket, 90’lı yıllara<br />
gelindiğinde hip-hop ve sokak modasına<br />
hitap ederek popülerliğini artırdı.<br />
Ancak markanın geri dönüşü, Japon bir<br />
girişimcinin onu devralmasıyla yaşandı.<br />
Fila da geçtiğimiz yıllarda Fendi ve<br />
Jason Wu gibi lüks markalarla işbirlikleri<br />
gerçekleştirdi.<br />
FIORUCCI<br />
1967’de kurulan İtalyan moda markası<br />
aslen eğlenceli ve renkli tasarımlarıyla<br />
bilinse de asıl popülerliğini 70’li ve<br />
80’li yıllarda disco ve punk alt kültürleri<br />
arasında kazandı. Markanın 2017<br />
yılında relansmanını yapan Stephen<br />
ve Janie Schaffer’ın sayesinde Fiorucci,<br />
sosyal medya ve popüler kültürde yer<br />
edinmeye, bu sayede de yeni bir tüke-<br />
44 <strong>MediaCat</strong>
NASIL GERİ<br />
DÖNEBİLDİLER?<br />
tici jenerasyonu arasında konuşulmaya<br />
başladı.<br />
LEVI’S<br />
Levi’s’ın geçtiğimiz birkaç yılda sürdürülebilirliği<br />
ve birkaç ana ürününe<br />
odaklanma stratejisini sahiplenerek<br />
yeniden canlandığını söylemek mümkün.<br />
Marka vintage denim talebinden<br />
faydalanarak, ikonik 501 jean’inin versiyonlarını<br />
tüketiciye sundu ve bunda<br />
Vetements gibi tasarımcı işbirlikleri de<br />
rol oynadı. Markanın epik geri dönüşünün<br />
altında multi-milyon-sterlinlik<br />
inovasyon laboratuvarı ve yenilenen<br />
koleksiyonları ve bir kullanıcısının<br />
“Başka jean’leri giyersin, Levi’s ile yaşarsın”<br />
sözlerinden ilham alan “Live in<br />
Levi’s” kampanyasının izleri de var.<br />
REEBOK<br />
Reebok uzun yoldan geldi zira kimse<br />
Gigi Hadid ve Victoria Beckham’ın<br />
ayaklarında bir gün Reebok göreceğini<br />
düşünmezdi. 1958 yılında kurulan<br />
İngiliz spor giyim markası aslen spor<br />
ayakkabıları ve giyim ürünleriyle bilinirken,<br />
1983 yılında tanıttığı “Classic”<br />
sneaker’ları imza haline geldi. Kısa süre<br />
önce Authentic Brands Group tarafından<br />
satın alınan Reebok’ı fitness influencer’larıyla<br />
yaptığı işbirlikleriyle ve<br />
Club C gibi yeni koleksiyon ürünleriyle<br />
görüyoruz. ■<br />
Bu markalar yeni jenerasyonları<br />
kendilerine çekmek için sahip<br />
oldukları miras ve tarihten<br />
faydalandılar. Ayrıca bazı<br />
ortaklıklardan bahsetmek de<br />
mümkün.<br />
Nostalji: Çoğu geçmişte popüler<br />
olan bu markaların tüketicileri<br />
bugünlerde nostalji arayışındalar<br />
ve geçmiş stillerin özlemini<br />
çekiyorlar. Bu da 90’lar gibi yılların<br />
vintage ve retro stilleri üzerinde,<br />
yeni ve sürdürülebilir bir ilgi<br />
kaynağı oluşturuyor.<br />
Sürdürülebilirlik: Çevre bilinci<br />
daha gelişmiş hale gelen tüketici<br />
“daha yeşil” ilkelere sahip<br />
markalara öncelik vermeye<br />
başladı. Örneğin Birkenstock<br />
ve Levi’s sürdürülebilirliği<br />
sahiplenerek onu kimliklerinin<br />
odağında konumlandırdılar.<br />
Athleisure: Şık ve spor giyimi bir<br />
arada bulunduran “athleisure”<br />
modası, Champion ve Reebok gibi<br />
markaların geri dönüşünde kilit rol<br />
oynadı. Bu markalar “günlük ama<br />
havalı” görünüm için örnek teşkil<br />
eden rahat ancak modaya uygun<br />
ürünlerle öne çıktılar.<br />
İşbirlikleri: Ünlü tasarımcı ve<br />
sanatçılarla yapılan işbirlikleri<br />
hem ürünlerin bir furyaya<br />
dönüşmesine hem de onları daha<br />
çekici hale getirmeye yarıyor.<br />
Diğer marka ve tasarımcılarla<br />
işbirliği içinde hazırlanan sınırlı<br />
sayıda koleksiyonlar, ayrıcalıklı<br />
olma hissini kuvvetlendirirken<br />
talebi artırıyor.<br />
Sosyal medya: Bu geriş dönüş<br />
hikâyelerinin önemli bir parçası<br />
da sosyal medya. Güçlü<br />
sosyal kimlikler ve gençlerle<br />
kurulan bağlar, markaların<br />
yeni tüketicilere ulaşmalarını<br />
sağlarken, sadık topluluklar<br />
yaratmalarına da imkân tanıyor.<br />
Markalama ve marketing:<br />
Bahsi geçen markaların çoğu<br />
yeniden markalama ve pazarlama<br />
faaliyetleri sayesinde küllerinden<br />
doğdu. Bu durum tüketicilerin<br />
algılarını değiştirmeye yardımcı<br />
olurken, zihinlerde daha modern<br />
ve daha kuvvetli, anlamlı bağlara<br />
sahip bir imaj yaratmalarını<br />
sağladı. ■<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 45
ADVERTORIAL<br />
Türkiye’nin<br />
eğlence<br />
markası<br />
Türkiye’nin turizm<br />
potansiyelini döviz<br />
girdisi olarak<br />
artırmayı hedefleyen<br />
Vialand, 10’uncu<br />
yılını kutlarken dört<br />
yeni partner ajans<br />
ile yurtiçi, yurtdışı<br />
pazarlama ve iletişim<br />
faaliyetlerine hız<br />
verdi.<br />
Ş. FIRAT KEÇILI<br />
Gürsoy Grup Kurumsal İletişim<br />
ve Pazarlama Direktörü<br />
T<br />
ürkiye’de ve dünyada yedi<br />
sektörde birçok şirketiyle<br />
hizmet veren Gürsoy<br />
Holding tarafından 2013<br />
yılında 600 milyon Euro yatırımla hayata<br />
geçirilen Vialand, 10’uncu yılını<br />
kutlarken yatırımlarını artırarak büyümeye<br />
devam ediyor. Yıllık 1 milyonu<br />
aşan, alışveriş caddeleriyle toplamda<br />
13 milyonu aşkın yerli ve yabancı ziyaretçinin<br />
uğradığı eğlence ve yaşam<br />
merkezi Vialand binlerce çalışanıyla<br />
hizmet veriyor.<br />
Pandemi sonrası tekrar eski günlerine<br />
dönmeye başlayan eğlence ve turizm<br />
sektöründeki önemli markalardan<br />
biri olan Vialand, yıl başında açtığı<br />
dört ajans konkuruyla yurtiçi ve yurtdışı<br />
pazarlama faaliyetlerindeki agresif<br />
hedeflerinin ilk adımını attı. Ülkemizdeki<br />
turizm potansiyelini döviz girdisi<br />
olarak artırmayı hedefleyen Vialand,<br />
pandemi döneminde tema park içerisinde<br />
yaptığı yeni eğlence üniteleriyle,<br />
<strong>2023</strong> yılında Avrupa standartlarında<br />
30’dan fazla üniteyle ziyaretçilere keyifli<br />
anlar yaşatmaya devam ediyor.<br />
2024 yılı için ise şimdiden interaktif<br />
yeni ünitelerin yatırımlarıyla park<br />
içerisindeki alternatif eğlence ünitelerinin<br />
sayısını artırmaya devam etme<br />
kararı alarak büyümeye devam ediyor.<br />
MARKALAŞAN İSTANBUL’UN<br />
ÖNCÜ TEMSİLCİSİ<br />
Vialand’in, Türkiye’de tema park, alışveriş<br />
merkezi ve otel konseptiyle bir<br />
ilk olduğunu belirten Gürsoy Grup<br />
Kurumsal İletişim ve Pazarlama Direktörü<br />
Ş. Fırat Keçili, yeni dönem<br />
pazarlama hedeflerini aktardı. Keçili,<br />
Vialand’in yeni dönem hedeflerini<br />
“10’uncu yaşımızı kutladığımız bu yıl<br />
iletişimde daha da güçlü ve agresif olabilme<br />
adına tazelenme dönemine girerek<br />
dört yeni partner ajans ile anlaştık.<br />
Yurtiçi ve yurtdışı faaliyetlerimizde<br />
kreatif & sosyal medya, medya planlama,<br />
halkla ilişkiler, performans ajanslarımızla<br />
yeni bir dönemin temellerini<br />
atmaya başladık” şeklinde özetledi.<br />
“TÜİK verilerine baktığımızda,<br />
turizm gelirlerimizin geçen yılın aynı<br />
çeyreğine göre yüzde 32,3, ziyaretçi sayımızın<br />
ise geçen yılın aynı çeyreğine göre<br />
yüzde 26,8 artış gösterdiği bir dönemde<br />
ana yatırımcımız Gürsoy Holding’in<br />
gücü ve desteğiyle binlerce çalışanımıza<br />
iş imkânı sağlarken, ülkemizin döviz gelirine<br />
yönelik çok ciddi bir lokomotif olmanın<br />
gururunu sürdürerek çabalarımızı<br />
çok daha ileri seviyelere taşıma gayreti<br />
içerisinde olacağız” diyen Keçili, şehirlerin<br />
markalaşmasında turizm markalarının<br />
hayati önemine vurgu yaparak ülkemizin<br />
global çapta bilinirliği olan marka<br />
sayısını hızla artırma adına pazarlama<br />
profesyonellerine tahmin edilenden çok<br />
daha fazla görev düştüğünün ve bunun<br />
milli bir mesele olduğunun altını çizdi.<br />
Ş. Fırat Keçili, İstanbul gibi harika bir<br />
şehrin tarih, kültür, medeniyet, gastronomi<br />
gibi tercih nedenlerinin arasına hızla<br />
eğlence markası Vialand’in girmesi için<br />
agresif adımlar atacaklarını vurguladı. ■<br />
46 <strong>MediaCat</strong>
MARKETING<br />
Tavsiye Endeksi<br />
Hızlı servis<br />
restoranları<br />
FikriMühim’in <strong>MediaCat</strong> için hayata geçirdiği<br />
Tavsiye Endeksi bu ay, hızlı servis restoranlarının<br />
tavsiye karnesini çıkarıyor. En sık satın alınan<br />
markalar üzerinden yapılan değerlendirme, beş ayrı<br />
alt kategoriye odaklanıyor.<br />
BURGER<br />
En sık tükettiğiniz burger markasını<br />
tanıdıklarınıza/akrabalarınıza ne derece<br />
tavsiye edersiniz?<br />
PİZZA<br />
En sık tükettiğiniz pizza markasını tanıdıklarınıza/<br />
akrabalarınıza ne derece tavsiye edersiniz?<br />
Arby’s<br />
%36 %26<br />
Popeyes<br />
KFC<br />
Papa John’s<br />
%26<br />
Sbarro<br />
Domino’s<br />
%19 %21 %18<br />
ÇİĞKÖFTE<br />
En sık tükettiğiniz çiğköfte<br />
markasını tanıdıklarınıza/<br />
akrabalarınıza ne derece tavsiye<br />
edersiniz?<br />
Komagene %41<br />
Meşhur Adıyaman<br />
Ömer Aybak%30<br />
Oses %19<br />
PİDE & LAHMACUN<br />
En sık tükettiğiniz lahmacun/<br />
pide markasını tanıdıklarınıza/<br />
akrabalarınıza ne derece<br />
tavsiye edersiniz?<br />
Pidem<br />
27<br />
Dayı Kürek<br />
Lahmacun<br />
Sampi<br />
21 20<br />
KOKOREÇ<br />
En sık<br />
tükettiğiniz<br />
kokoreç<br />
markasını<br />
tanıdıklarınıza/<br />
akrabalarınıza<br />
ne derece<br />
tavsiye<br />
edersiniz?<br />
Şampiyon<br />
34<br />
Midyeci<br />
Ahmet<br />
Mercan<br />
32 22<br />
Not: Tavsiye Endeksi Araştırması, FikriMühim tarafından <strong>MediaCat</strong> için 10-17 Mayıs <strong>2023</strong> tarihleri arasında, Türkiye’nin 12<br />
bölgesinde 81 ilde online görüşme tekniği kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Türkiye temsili 1000 kişi ile yapılan araştırma, her<br />
kategoride “tüketmem” diyenler çıkarılarak raporlanmıştır. Sıralama, en sık satın alınan üç marka gözetilerek yapılmıştır.<br />
48 <strong>MediaCat</strong>
MARKETING<br />
Söyleşi<br />
Ön safların<br />
3 prensibi<br />
Conny Braams<br />
UNILEVER CHIEF DIGITAL &<br />
COMMERCIAL OFFICER<br />
Geçtiğimiz yıl Unilever’deki unvanı, şirketin<br />
pazarlamaya yaklaşımı doğrultusunda<br />
değişen Conny Braams ile birlikteyiz.<br />
Yakın dönemde Ön Saflarda Ol pazarlama<br />
yaklaşımını duyuran Unilever’in bu<br />
kapsamda benimsediği üç prensibin marka<br />
operasyonlarına yansımasını anlatan<br />
Braams, marka amacının iyi bir değer<br />
önerisinin yerini alamayacağı görüşünde.<br />
u ARZU NILAY KOCASU<br />
50 <strong>MediaCat</strong><br />
Nisan 2022 itibarıyla “Unilever Chief<br />
Digital & Commercial Officer” unvanını<br />
aldınız. “Marketing”ten “Commercial”a<br />
geçişin ardındaki motivasyon<br />
neydi? Bu geçişle birlikte<br />
sorumluluk alanlarınızda somut değişiklikler<br />
oldu mu?<br />
Unilever’deki “Chief Digital and Marketing<br />
Officer” rolüm “Chief Digital and Commercial<br />
Officer” olarak değişti. “Commercial”<br />
pazarlama ve satışı kapsıyor. Dolayısıyla,<br />
pazarlamayı bırakmadık, satışı ekledik. Unilever’in<br />
uçtan uca dijital dönüşümünden, büyüme<br />
fırsatlarını azami seviyeye çıkarmak<br />
için dünya genelindeki pazarlama ve satışlarından<br />
sorumluyum.<br />
İnsanların yaşamlarının hızlandırılmış<br />
bir biçimde dijitalleşmesi tüketicilerin yaşa-
ma, oynama ve alışveriş yapma biçimlerinin<br />
yanı sıra müşterilerimizin büyüme<br />
biçimini de değiştirdi. Amazon<br />
gibi ticaret kanalları medya kanalına,<br />
Instagram gibi medya kanalları ise ticaret<br />
kanalına dönüştü. Bu geçişgenlik<br />
pazarlama ile satış arasındaki çizginin<br />
de incelmesine neden oluyor. Pazarlama<br />
ile satışı birleştirerek aynı anda<br />
hem marka inşa etmek hem satış dönüşümü<br />
sağlamak ve aynı kanallardan<br />
hem uzun hem kısa vade pazarlama ve<br />
satış hedefi tutturmak konularında<br />
kendimizi en doğru yerde konumlamış<br />
oluyoruz: İlk akla gelen, ilk bulunan ve<br />
sepete ilk atılan ol.<br />
Unilever 2021’de pazarlama<br />
yaklaşımını değiştirerek üç<br />
prensip üzerine kurulu yeni bir<br />
pazarlama felsefesi açıkladı.<br />
Şirket bu prensipleri nasıl belirledi<br />
ve siz, bunları operasyonlarınızda<br />
nasıl uyguluyorsunuz?<br />
Pazarlama alanındaki yeni yaklaşımımız<br />
Ön Saflarda Ol’u duyurduk. Felsefemizin<br />
temelinde üç prensip var: “Hakiki<br />
ol” -tüketici ihtiyaçlarını gidermek<br />
için veri ile empatiyi harmanla, “iyilik<br />
yap” -insanlar ve gezegen için olumlu<br />
aksiyonlar al ve “kaçınılmaz ol” -kültürde<br />
öne çık ve kolayca satın alınabilir<br />
ol.<br />
Ön Saflarda Ol dünyaya bakışımızı,<br />
tüketicilerimizin ihtiyaçlarını anlamlandırma<br />
şeklimizi ve bu ihtiyaçlara<br />
gerek insanların gerek gezegenin yararına<br />
olacak şekilde yanıt vermek için<br />
marka ve ürünlerimizi kullanma yöntemimizi<br />
tanımlıyor. Türkiye’de bu<br />
felsefenin nasıl hayat bulduğuna örnek<br />
teşkil edecek pek çok iyi örnek var. Elidor<br />
bunlardan biri. Elidor, “hakiki ol”<br />
prensibiyle, işe hayallerine ulaşmak<br />
isteyen genç kadınların karşı karşıya<br />
kaldıkları engellerin neler olduğunu<br />
anlamakla başladı. Eğitim ve sınırlı cinsiyet<br />
normları en büyük engellerdi. Bu<br />
nedenle marka, “iyilik yap” prensibiyle,<br />
TOG ve Udemy ile işbirliği yaparak<br />
onbinlerce kadına burs ve Udemy’nin<br />
online kurslarına indirimli erişim sağladı.<br />
“Kaçınılmaz ol” prensibiyle Ebrar<br />
Karakurt’un yer aldığı ve çok geniş bir<br />
kesime nüfuz eden Kendi Yolumuzda<br />
F<br />
Amaç ve<br />
sürdürülebilirlik<br />
kol kola ilerlese<br />
de bu ikisi<br />
sıklıkla birbirine<br />
karıştırılıyor. Amaç<br />
ile sürdürülebilirlik<br />
aynı şey değil.<br />
Sürdürülebilirlik<br />
değer zincirimizin<br />
tamamına işlemiş<br />
bir kavram. Amaç<br />
ise marka inşası<br />
için yapılmış<br />
bir pazarlama<br />
tercihidir.<br />
kampanyamızı başlattık; hayallerinin<br />
peşinden giden rol modellerin ilham<br />
verici hikâyelerine odaklanarak özgüven<br />
ve herkesin hayallerine ulaşabileceği<br />
fikrini aşıladık.<br />
Bir diğer örnek ise Cif #TemizkenGüzel.<br />
Cif pek çok insan için “temizliğin<br />
mutlulukla bir ilgisi olduğu”<br />
içgörüsüne ulaştı ve şehrin temizlenmesine<br />
yardım etmek amacıyla İBB ile<br />
işbirliğine gitti. Yaya altgeçitlerinden<br />
Boğaz’daki atıkların toplanmasına varıncaya<br />
kadar geniş ölçekte bir temizlik<br />
yapan marka, iletişiminde #Temizken-<br />
Güzel etiketini öne çıkardı.<br />
“Amaç iyi bir değer önerisini<br />
ikame edemez” diyorsunuz. Bir<br />
pazarlama lideri olarak amacı<br />
nasıl tanımlarsınız?<br />
Performans odaklı ilerliyoruz ve amaç,<br />
performans odaklılığın bileşenlerinden<br />
biri. Amacı olan markalar hem değeri<br />
hem de değerleri teslim edebilmeli.<br />
“Değer”den kastım, üst düzey ürünleri<br />
doğru fiyatlardan sunabilmek. Yüksek<br />
enflasyon dönemlerinden geçtiğimiz<br />
bugünlerde iyi değerin önemi gitgide<br />
artıyor. “Değerler”den kastım ise insanların<br />
önemsedikleri konularda bir<br />
bakış açısına sahip olmak ve aksiyon<br />
almak. Ortada iyi bir değer önerisi olmadığı<br />
müddetçe, değerler oyuna dahil<br />
olamaz.<br />
Amaç ve sürdürülebilirlik kol kola<br />
ilerlese de bu ikisi sıklıkla birbirine karıştırılıyor.<br />
Amaç ile sürdürülebilirlik<br />
aynı şey değil. Sürdürülebilirlik değer<br />
zincirimizin tamamına işlemiş bir kavram.<br />
Amaç ise marka inşası için yapılmış<br />
bir pazarlama tercihidir. Elbette,<br />
marka amacını doğru belirlemek her<br />
zaman kolay değil. Markanın ve ürününün<br />
gerçekliğinin ve kategorisinin<br />
faydalarının arkasında durması lazım.<br />
Ardından, hizmet verdiği insanlar için<br />
önemli olan konularda sesini çıkarabilmek<br />
için aksiyon almalı.<br />
Belirsiz zamanlarda yaşıyoruz.<br />
Markalar ve insanlar önlerini<br />
görmekte zorlandıkları kriz dönemlerinde<br />
gidecekleri yolu<br />
nasıl belirlemeli?<br />
Tam da böyle anlarda, ekonomik kriz<br />
ve doğal afet dönemlerinde, bizim gibi<br />
iş dünyası insanlarının, markalarımızın<br />
ve işletmelerimizin çözüm üretilmesine<br />
yardımcı olmak için nasıl bir<br />
rol üstlenebileceğini sorgulamamız<br />
gerekiyor. Örneğin, Türkiye’deki deprem<br />
felaketlerinin hemen akabinde,<br />
ekibimiz depremden etkilenen yerlere<br />
içinde yiyecek, su, hijyen ürünleri ve<br />
kışlık kıyafetlerin bulunduğu 50’den<br />
fazla yardım TIR’ı ulaştırdı. Şeflerimiz<br />
günde 30 binden fazla öğün dağıttı ve<br />
bölgedeki insanlara geçici birer barınak<br />
sağlamak adına 70 çadır ve 19 konteyner<br />
yolladık.<br />
Bu ivedi yardımın ötesinde, Türkiye’deki<br />
markalarımız bölge halkının<br />
ihtiyaçlarını gidermek için çalışıyor.<br />
Elidor binlerce insana şampuan tedarik<br />
ederken, OMO çocuklar için konteyner<br />
kentlerindeki geridönüştürülmüş<br />
plastiklerden oyun parkları inşa<br />
ediyor. Knorr, depremden kurtulanlar<br />
için besin değeri yüksek bir çorba formülü<br />
geliştirdi. Domestos ve Cif ise pek<br />
çok konteyner kentine hijyen desteği<br />
sağlıyor.<br />
Çevre konusuna gelince… İklim değişikliği<br />
kapsamındaki hedeflerimizi<br />
gerçekleştirmek için atacağımız adımları<br />
paydaşlarımıza duyurmak amacıyla<br />
2021 yılında İklim Geçiş Eylem Planı’mızı<br />
yayımladık.<br />
Yaklaşımımız toplumda etki yaratmak<br />
amacıyla operasyonlarımız,<br />
değer zincirimiz, markalarımız ve işimiz<br />
çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz<br />
aktiviteleri kapsıyor. Bugün insanlar<br />
bize daha sürdürülebilir bir hayat istediklerini<br />
ancak bunu kendileri için<br />
zorlaştıran engeller olduğunu söylüyorlar.<br />
Bu nedenle, insanları sürdürülebilir<br />
tercihlerde bulunmaya iten<br />
motivasyonu daha iyi anlayabilmek<br />
için pazarlama, teknoloji ve sürdürülebilirliğin<br />
kesiştiği noktayı bulmaya<br />
çalışıyoruz.<br />
İnsanların sürdürülebilirlik konusundaki<br />
bilgi kaynaklarını keşfetmeye;<br />
onların daha sürdürülebilir davranışlar<br />
benimsemelerine önayak olan mesajlaşma,<br />
etkileşim çözümleri ile ödül<br />
sistemlerini anlamaya çalışıyoruz. Yalnızca<br />
Unilever markalarının değil tüm<br />
markaların tüketiciler ile sürdürülebilir<br />
tercihler arasında köprü kurmaya<br />
yardımcı olmasını istiyoruz. ■<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 51
FİNANS<br />
SEKTÖRÜNÜN<br />
EN İYİLERİ İÇİN<br />
5 yıldır finans dünyasındaki<br />
inovasyonu ve yaratıcılığı<br />
ödüllendiren<br />
Sardis Awards, yenilenmiş kategorileriyle<br />
katılımcılarını bekliyor.<br />
/sardisawards /sardisawards /sardisawards #Sardis23
KATEGORİLER<br />
A İNOVASYON<br />
• Ürün ve Hizmet İnovasyonu<br />
• Kurumsal Dönüşüm İnovasyonu<br />
• Ekosistem Geliştiren İşbirlikleri<br />
• En Yenilikçi Hızlandırma ve<br />
Kuluçka Programları<br />
• Özel Hedef Kitlelere Yönelik İnovasyon<br />
• Sürdürülebilirlik Odaklı İnovasyon<br />
B VERİ<br />
STRATEJİLERİ<br />
• Veriye Dayalı İnovasyon<br />
• Müşteri Deneyimi<br />
• Kişiselleştirilmiş<br />
Finans Önerileri<br />
C TEKNOLOJİNİN<br />
YENİLİKÇİ KULLANIMI<br />
• Yapay Zeka<br />
• Blockchain<br />
• Bulut Tabanlı Teknolojiler<br />
• Ses Teknolojileri<br />
• Siber Güvenlik Uygulamaları<br />
• En Başarılı Banka & Fintech İşbirliği<br />
D YARATICILIK<br />
YARATICI İLETİŞİM<br />
• En İyi Entegre Kampanya<br />
• En İyi Kurumsal İmaj Filmi<br />
• En İyi Özel Gün Filmi<br />
• En İyi Kampanya Filmi<br />
• En İyi Yaratıcı Ünlü Kullanımı<br />
• En İyi Açıkhava Çalışması<br />
• En İyi Basın İlanı<br />
KURUMSAL İLETİŞİM<br />
• En İyi İç İletişim Çalışması<br />
• En İyi İtibar Yönetimi<br />
• En iyi Lansman / Re-lansman<br />
• En Özgün İçerik Üretimi<br />
• En İyi Etkinlik Yönetimi<br />
• En İyi Kurumsal Rapor<br />
• En İyi Entegre Kurumsal İletişim<br />
DİJİTAL PAZARLAMA<br />
• En İyi Sosyal Medya Kampanyası<br />
• En İyi Online/Offline Entegrasyonu<br />
• En İyi Performans Pazarlaması<br />
Uygulamaları<br />
• En İyi Website/Mikrosite<br />
• En İyi Mobil Uygulama<br />
• En Yeni Dijital Fikirler<br />
E POZİTİF SOSYAL ETKİ<br />
• Toplumsal Sosyal Sorumluluk<br />
• Çevresel Sosyal Sorumluluk<br />
• Ekonomik Sosyal Sorumluluk<br />
• Toplumsal Cinsiyet Eşitliği<br />
• Sosyal İnovasyon<br />
• Kültür/Sanat İştirakleri ve Faaliyetleri<br />
• Sponsorluk<br />
PROJE UYGULAMA DÖNEMİ: 25 Ağustos 2022 – 25 Ağustos <strong>2023</strong><br />
BAŞVURU DÖNEMİ: 05 <strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> – 25 Ağustos <strong>2023</strong><br />
ONLINE JÜRİ DEĞERLENDİRMESİ: 4 Eylül <strong>2023</strong> – 13 Eylül <strong>2023</strong><br />
JÜRİ DEĞERLENDİRME TOPLANTISI: 15 Eylül <strong>2023</strong><br />
ÖDÜL TÖRENİ:<br />
26 Eylül <strong>2023</strong><br />
Ayrıntılı bilgi ve başvuru için: sardisawards.com<br />
sardis@kapital.com.tr
KAPAK<br />
#PostAI<br />
54 <strong>MediaCat</strong>
Geçtiğimiz yılın sonuna kadar yapay zekâ, konuyu az çok takip eden<br />
pek çok kişi için büyük veriden anlam çıkarmak, bu veriyi kullanarak<br />
gerçek zamanlı aksiyonlar alacak sistemler tasarlamak için bir araçtı.<br />
ChatGPT’nin hayatımıza girdiği Kasım 2022’den bugüne kadar geçen<br />
altı ayın sonunda, yapay zekâ, artık hemen herkesin iş süreçlerinin<br />
bir parçası. Gündelik hayatlarda gitgide yerleşikleşse de yapay<br />
zekânın tüm sırlarına vakıf olmak ve onun ileride nelere kadir olacağını,<br />
yeteneklerinin kitleleri ve farklı toplumsal kesimleri nasıl etkileyeceğini<br />
kestirmek için ise biraz daha zamana ihtiyaç var. u ARZU NILAY KOCASU<br />
ekânın yapay olanına<br />
karşı içimizde<br />
Z<br />
beliren şüphenin<br />
arkasında aslında<br />
yüzlerce yıllık bir<br />
soru yatıyor: Bilinç<br />
nedir? Zekâyı hep bilinçli olmanın bir<br />
parçası olarak kabullenme; tam olarak<br />
ne olduğunu tarif edemediğimiz,<br />
kimilerine göre varlığı dahi tartışmalı<br />
olan bu mefhumla ilişkilendirme<br />
eğilimindeyiz. İki olgu arasında bir<br />
korelasyon kuruyor, bilincin ancak<br />
“belirli” bir zekâ düzeyiyle birlikte ortaya<br />
çıkabileceğine inanıyoruz. Eğer<br />
bu doğruysa, önü alınamaz bir hızla<br />
ilerleyen yapay zekâ çalışmalarının<br />
yakında bu düzeyi bizim için tanımladığı<br />
hatta bilincin bilinen tüm tanımlamalarına<br />
güncelleme getirdiği bir<br />
gelecek çok uzak görünmüyor.<br />
Geçtiğimiz yılın sonuna kadar yapay<br />
zekâ, konuyu az çok takip eden<br />
pek çok kişi için büyük veriden anlam<br />
çıkarmak, bu veriyi kullanarak gerçek<br />
zamanlı aksiyonlar alacak sistemler<br />
tasarlamak için bir araçtı. Siri ve Alexa<br />
gibi, son kullanıcının doğrudan karşılaştığı<br />
biçimleri ise çoktan gözden<br />
düşmeye başlamış, artık neredeyse sıkıcı<br />
kabul edilen bir konuydu. Sosyal<br />
medyada önümüze çıkan ve olsa olsa<br />
bir kedi ya da köpeğin amorf rüyalarını<br />
andıran görselleri eğlenceli bulurken,<br />
beraberindeki #stablediffusion<br />
ya da #midjourney gibi etiketlere çok<br />
önem atfetmiyor, ne olduklarını pek<br />
de merak etmiyorduk.<br />
Konuyu daha yakından ve heyecanla<br />
takip eden bilişim teknolojileri<br />
akademik çevrelerinde ise bakış açısı,<br />
yeni araştırmacılar için doktora konusu<br />
olarak yapay zekâyı seçmenin büyük<br />
bir hata olacağı yönündeydi. Zira,<br />
teknoloji çevreleri için yapay zekâ alanı<br />
başdöndürücü bir hızda ilerliyor,<br />
neredeyse hemen her ay “Tüm bildiklerinizi<br />
unutun!” türünde bir gelişmeye<br />
sahne oluyordu. Hal böyleyken ancak<br />
bir ahmak bu baş döndürücü akış<br />
içinde çözümü sadece birkaç ay sonra<br />
bulunacak bir problem için kendisine<br />
3-4 yıllık tez konusu hedefi koyardı.<br />
ÖNÜM ARKAM SAĞIM SOLUM AI<br />
Kasım 2022’de hayatımıza giren<br />
ChatGPT, sadece akademisyenleri ve<br />
teknoloji çevrelerini doğrulamakla<br />
kalmadı, diğer herkesin konuya olan<br />
ilgisini de onlarla eşitledi. Hafızası bir<br />
yıl geriden geliyor olsa da ChatGPT,<br />
yetenekleriyle hepimizi büyülemeyi<br />
başardı. Neredeyse her soruya yanıt<br />
verebiliyor, şarkı sözleri yazıp besteleyebiliyor,<br />
gezi planları hazırlayabiliyor,<br />
meditasyon rehberimiz olarak<br />
p<br />
Yapay zekânın<br />
insanların yerini<br />
alacağı tahmin<br />
edilen meslekler<br />
arasında<br />
reklamcılık ve<br />
içerik üreticiliği,<br />
çeşitli teknoloji<br />
pozisyonlarıyla<br />
birlikte ilk sıraları<br />
paylaşıyor.<br />
tavsiyelerde bulunabiliyor hatta dilediğimiz<br />
programlama dilinde kod yazabiliyor.<br />
Üstelik tüm bunları gerçek<br />
zamanlı olarak saniyelerle ifade eden<br />
sürelerde başarıyor.<br />
Aradan geçen altı aylık sürede<br />
hepimiz yapay zekaylâ yatıp kalkar<br />
olduk. Yapay zekâ artık tartışmasız<br />
biçimde hemen herkesin iş süreçlerinin<br />
bir parçası. Öyle ki artık istemeseniz<br />
de kaçamıyorsunuz; kullandığınız<br />
ofis yazılımından favori arama<br />
motorunuza, görsel düzenlemek için<br />
açtığınız programdan telefonunuzda<br />
sağlığınızı takip eden uygulamaya,<br />
otomobilinizden evinizdeki robot süpürgeye<br />
kadar; hem profesyonel hem<br />
de kişisel hayatınızda teknolojiyle<br />
temas ettiğiniz her noktada yapay<br />
zekânın farklı bir formu var.<br />
Bugün yapay zekâ sizin için reklam<br />
metinlerinizi oluşturuyor, SEO<br />
uyumlu makaleler yazıyor, sadece<br />
tek satırlık bir sorguyla fotogerçekçi<br />
kreatifler oluşturuyor. Bu makalenin<br />
yazıldığı anda videolar için henüz<br />
katedeceği biraz daha yol varmış gibi<br />
görünse de siz bu makaleyi okurken o<br />
evreyi de tamamlamış olması ne sizi<br />
ne de bizi şaşırtır. Dolayısıyla, yapay<br />
zekânın insanların yerini alacağı tahmin<br />
edilen meslekler arasında reklamcılık<br />
ve içerik üreticiliği, çeşitli<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 55
KAPAK<br />
teknoloji pozisyonlarıyla birlikte ilk<br />
sıraları paylaşıyor. Öyle ya, yapay da<br />
olsa baro ve tıpta uzmanlık sınavlarını<br />
firesiz geçen bir zekâ pazarlama stratejinizi<br />
mi belirleyemeyecek?<br />
Ocak ayında TIME’da yayımlanan özel bir<br />
haber, ChatGPT’nin yara tıcısı OpenAI’ın<br />
internetteki yüz mil yonlarca kaynaktan<br />
beslenen ürünü “daha az toksik” kılabilmek<br />
adına 200 bin dolara Kenyalı bir şirketle<br />
anlaştı ğı, verileri etiketlemek için saatte<br />
1,32 ile 2 dolar arasında ücret alan binlerce<br />
çalışanın maruz kaldıkları korkunç içe rikler<br />
yüzünden işe katlanamaması ne deniyle<br />
projenin planlanandan sekiz ay önce<br />
sonlandırıldığını aktarıyor.<br />
KÖTÜLÜĞÜN SIRADANLIĞI<br />
Hayır, yakın görünse de henüz orada<br />
değiliz. Günümüzün en önemli düşünürleri<br />
arasında gösterilen Noam<br />
Chomsky ChatGPT’yi, Hannah<br />
Arendt’in meşhur Eichmann Kudüs’te<br />
eserine atıfla; intihal, apati ve kullanışlılık<br />
barındıran “kötülüğün sıradanlığı”<br />
olarak niteliyor. Onu bu çıkarıma ulaştıran<br />
şey ise yapay zekânın etik ve ahlaki<br />
kayıtsızlığı. Ona göre gerçek zekâ<br />
ahlaki de düşünebilmeli. Zihinlerimizdeki<br />
sınırsız yaratıcılığa etik değerler<br />
üzerinden neyin doğru neyin yanlış<br />
olduğunu belirleyen sınırlar koyabiliyor<br />
olmamız, ChatGPT’yi tasarlayan<br />
yazılımcıları sürekli zorlayacak bir etmen.<br />
Bu nedenle Chomsky, ChatGPT<br />
ve türevlerinin dengeli bir yaratıcılık<br />
için sınır koyma konusunda temelden<br />
problemli olduğunu; doğruların yanında<br />
yanlışları sunarak, etik olan ile<br />
olmayanı ayırt edemeyerek “abartılı<br />
üretkenlik” sergilerken, sunduğu yanıtlar<br />
üzerinden alınacak aksiyonların<br />
olası sonuçlarına karşı gösterdiği sorumsuzlukla<br />
da “yetersiz üretkenlik”<br />
sergilediğini düşünüyor.<br />
Chomsky’nin temel iddiası “üretkenlik”<br />
olan ChatGPT namzetinde<br />
yapay zekâya yaptığı bu ağır yorumda<br />
ciddi bir haklılık payı var. ChatGPT,<br />
Bard ya da benzeri bir aracı sıkça kullanan<br />
herkes bu ürünlerin zaman zaman<br />
gerçekleri eğip büktüğüne şahit olmuştur.<br />
Yaptıkları yanlışları da ürettikleri<br />
tatminkâr yanıtlarda sergiledikleri<br />
özgüvenle sunan bu araçlar, neticede<br />
insanın ürettiği verilerden besleniyor.<br />
Doğal olarak, beşer gibi onlar da şaşabiliyor<br />
ve bir kez hata yaptıklarına şahit<br />
olduğumuzda ürettikleri her yanıtı<br />
ilişkili kaynaklardan çapraz doğrulama<br />
ihtiyacı ortaya çıkıyor.<br />
BİLİNÇSİZCE İLHAM VERİCİ<br />
Etik ve ahlaki değerlerle düşünebilme<br />
kısmının başlı başına bir problem olduğu<br />
ise Chomsky’nin mart ayında New<br />
York Times’ta yayımlanan bu yorumu<br />
öncesinde, ocak ayında TIME’da yayımlanan<br />
özel bir haberle gözler önüne<br />
serilmişti. ChatGPT’nin yaratıcısı<br />
OpenAI’ın internetteki yüz milyonlarca<br />
kaynaktan beslenen ürünü “daha az<br />
toksik” kılabilmek adına 200 bin dolara<br />
Kenyalı bir şirketle anlaştığı, verileri<br />
etiketlemek için saatte 1,32 ile 2 dolar<br />
arasında ücret alan binlerce çalışanın<br />
maruz kaldıkları korkunç içerikler yüzünden<br />
işe katlanamaması nedeniyle<br />
projenin planlanandan sekiz ay önce<br />
sonlandırıldığı haberde bütün yalınlığıyla<br />
anlatılıyor. Etiketlenecek içeriklere<br />
verilen örnekler, yapay zekâya<br />
etik değerler kazandırmanın gerçekten<br />
de ne kadar zor bir çaba gerektirdiğini<br />
açıkça gösteriyor.<br />
Evet, yapay zekâ henüz bilinçten<br />
yoksun. Yapılan bir şakanın hakkını<br />
veremiyor, çok yakın birini kaybetmenin<br />
yaşattığı acıdan haberi yok ya da satın<br />
alma tercihinde duyguların, içinde<br />
bulunulan anın önemini kavrayamıyor.<br />
Bu, yine de doğru kullanıldığında<br />
56 <strong>MediaCat</strong>
hayatımızı inanılmaz derecede kolaylaştırdığı<br />
ve ürettiği yanıtlardan ilham<br />
alamayacağımız anlamına gelmiyor.<br />
X<br />
Yapay zekâ<br />
araçlarının mevcut<br />
durumlarında<br />
insanlığın<br />
halihazırda ürettiği<br />
bilgi birikimi ve<br />
sanat mirasından<br />
beslenerek<br />
orijinal görünümlü<br />
türevler ürettiği<br />
düşünülünce,<br />
yine telif hakları<br />
konusunda da<br />
şüpheyle yaklaşan<br />
büyük bir kitle<br />
bulunuyor.<br />
SEKTÖRÜN YAPAY ZEKÂSI<br />
İnsanlık tarihi boyunca ortaya çıkan<br />
her teknolojik yenilik, ona direnen bir<br />
kitlenin de ortaya çıkmasına neden<br />
oldu. Bunun altında yatan nedenin<br />
kimi zaman iş ve endüstri çevrelerinin<br />
kimi zaman da politikacıların ve din<br />
insanlarının statükocu mazeretleri olduğu<br />
söylenebilir. Öte yandan bugün<br />
tamamen içinde bulunduğumuz bilgi<br />
çağı bizi tüm teknolojik yenilikleri<br />
hızla benimsemek konusunda teşvik<br />
ediyor, yenilikler eskiden olduğu kadar<br />
güçlü muhalefetle karşılaşmıyor.<br />
Yaptıkları iş sürekli bir adım önde<br />
olmayı gerektiren pazarlama iletişimcileri<br />
ve marka yöneticileri teknolojik<br />
yenilikleri her zaman ilk kullananlar<br />
arasında yer alır. Rekabeti sürekli<br />
ensesinde hisseden ve zamanla yarış<br />
içinde olan bu kitlenin yapay zekâyı<br />
korkusuzca kucaklaması da kimseyi<br />
şaşırtmadı.<br />
Conny Braams’ın Unilever’deki<br />
unvanının CMO ve CDO fonksiyonlarının<br />
birlikteliğinden ortaya çıkması<br />
tesadüf değil. <strong>MediaCat</strong> <strong>Haziran</strong> sayısı<br />
için bir araya geldiğimiz Braams, Unilever’in<br />
farklı iş kollarında 300’den fazla<br />
yapay zekâ uygulaması kullandığını<br />
ifade ediyor. Pazarlamada müşterilerini<br />
dinlemek, onlarla etkileşime geçmek<br />
ve müşteri davranışlarını analiz etmek<br />
konusunda hem yapay hem de dijital<br />
zekâdan yararlandıklarını söyleyen<br />
Braams, tüm bunları gerçek zamanlı<br />
olarak 28 farklı dilde gerçekleştirdiklerini<br />
belirtiyor.<br />
Unilever’in kullandığı yapay zekâ<br />
araçları e-ticaret sitelerindeki ürün<br />
açıklamalarını arama trendlerine göre<br />
dinamik olarak güncelleyen üçüncü<br />
parti ticari bir uygulamadan, kendileri<br />
için özel üretilen ve ürünlerle ilişkili<br />
trendleri herkesten önce ve hızlı tespit<br />
etmeye yarayan bir araca kadar farklılık<br />
gösteriyor.<br />
Braams’a göre üretken yapay zekâ<br />
alanında yapılacak çalışmaların gelecekte<br />
video, görsel, metin, ses, veri ve<br />
yazılım geliştirme üzerine ciddi etkileri<br />
olacak. Alanın pazarlamacılar için sayısız<br />
fırsat barındırdığını söyleyen Braams,<br />
yapay zekâdan işletme içgörüsü ve<br />
bilgi birikimi, içerik fikirlerinin ortaya<br />
çıkarılması ve üretimi konularında yararlanılabileceğini<br />
söylüyor. Deneyimli<br />
pazarlama liderine göre, yapay zekâ<br />
kullanımıyla yapılacak zaman tasarrufu<br />
sayesinde iş süreçlerinin daha insani<br />
ve yaratıcı taraflarına odaklanmak<br />
mümkün olacak. Özellikle fikri mülkiyet,<br />
kişisel gizlilik, yanlış haberlerin yayılması<br />
gibi zorlu konularla mücadele<br />
etmek kolaylaşacak. Bu geleceğin ciddi<br />
bir hazırlık gerektirdiğini vurgulayan<br />
Braams, gerçek bir teknolojik evrimin<br />
ancak onu destekleyecek etik altyapı<br />
ve politikalarla birlikte gerçekleşebileceğini<br />
söylüyor.<br />
Noam Chomsky ChatGPT’yi,<br />
Hannah Aren dt’in meşhur<br />
Eichmann Kudüs’te eserine<br />
atıfla; intihal, apati ve<br />
kullanışlı lık barındıran<br />
“kötülüğün sıradanlığı”<br />
olarak niteliyor. Onu bu<br />
çıkarıma ulaş tıran şey ise<br />
yapay zekânın etik ve ah laki<br />
kayıtsızlığı.<br />
YENİ GERÇEKLİK İHTİMALİ<br />
Yapay zekânın vadettiği faydadan çok<br />
risk barındırdığını düşünen pek çok<br />
kişi Conny Braams’ın yanlış haberlerin<br />
yayılması ve kişisel gizlilik gibi<br />
konulardaki iyimserliğini paylaşmıyor.<br />
Yapay zekâ araçlarının mevcut<br />
durumlarında insanlığın halihazırda<br />
ürettiği bilgi birikimi ve sanat mirasından<br />
beslenerek orijinal görünümlü türevler<br />
ürettiği düşünülünce, yine telif<br />
hakları konusunda da şüpheyle yaklaşan<br />
büyük bir kitle bulunuyor. İntihal<br />
vurgusuyla Chomsky, bunu en yüksek<br />
perdeden dile getirenlerden.<br />
Evet, herkes yapay zekânın özellikle<br />
video üretiminde kullanımı konusunda<br />
büyük bir beklenti içerisinde ve<br />
teknoloji, şüphesiz çok kısa sürede bu<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 57
KAPAK<br />
alanda da tatminkâr sonuçlar ortaya<br />
koymaya başlayacak. Fakat bu gelişme<br />
CGI süreçlerini kolaylaştırarak yaratıcıların<br />
eskisine oranla çok daha az maliyetle<br />
ve daha kısa sürede filmler üretmelerini<br />
mi sağlayacak, yoksa zaten<br />
iyice palazlanmış olan deepfake video<br />
üretimini gerçekzamanlı bir boyuta<br />
taşıyarak kitlelerin neyin doğru neyin<br />
yanlış olduğunu asla anlayamayacakları<br />
yeni bir gerçeklik yaratarak bizi<br />
eşini ancak bilimkurgu yapımlarında<br />
gördüğümüz distopik bir geleceğe mi<br />
sürükleyecek?<br />
ETİK ÇERÇEVE İHTİYACI<br />
Hem Chomsky’nin hem de Braams’ın<br />
haklı oldukları bir konu varsa o da yapay<br />
zekâ konusunda etik bir çerçeveye<br />
ihtiyaç olduğu. Bunun regülasyonlarla<br />
yapılması hem zor hem de doğası gereği<br />
beyhude zira otoritelerin teknoloji<br />
sektörünü regüle etmekte zorlandıkları<br />
bir gerçek. Bu, günümüzde özellikle<br />
kişisel gizlilik ve kriptovarlıklar gibi<br />
konularda karşımıza sıkça çıkan bir<br />
durum; bütün çabalara rağmen regülasyon<br />
cephesinde kaydedilen ilerleme<br />
ortada.<br />
HAKİKATE ‘DÜZELTME’<br />
BBC’nin bilimkurgu/gerilim temalı<br />
yapımlarından The Capture’da yapay<br />
zekânın deepfake ile birleşiminden<br />
nasıl bir karanlığın ortaya çıkabileceğini<br />
günümüz gerçekliğinde izlemek<br />
mümkün. Dizide özellikle gizli servislerin<br />
ve kolluk güçlerinin kapalı<br />
devre kamera sistemlerini yapay zekâ<br />
ile gerçekzamanlı ve topyekûn manipüle<br />
ederek istediklerinde gerçekleri<br />
gizleyebildikleri, istediklerindeyse<br />
değiştirebildikleri bir evren tasvir<br />
ediliyor. İlk sezonda “düzeltme” adı<br />
verilen bu uygulamayı deşifre etmek<br />
isteyen bir grup aktivistin yanlış giden<br />
planları sonucunda işlemediği<br />
bir cinayet nedeniyle kaçak duruma<br />
düşen bir Afganistan gazisinin hikâyesine<br />
şahit oluyorsunuz. İkinci sezonda<br />
ise “düzeltme”nin boyutu, işe kirli<br />
amaçlar için kullanılan bir teknoloji<br />
şirketinin de karışmasıyla, kitlesel<br />
dezenformasyonla hükümeti devirme<br />
boyutuna erişiyor. Gizli servislerin<br />
BBC’nin bilimkurgu/gerilim tema lı yapımlarından<br />
The Capture’da yapay zekânın<br />
deepfake ile birleşiminden na sıl bir<br />
karanlığın ortaya çıkabileceğini günümüz<br />
gerçekliğinde izlemek müm kün.<br />
yapay zekâyla ürettikleri kanıtın sahte<br />
olmadığını, aksine gerçeğin farklı bir<br />
şekilde yeniden canlandırılmasından<br />
ibaret olduğunu savunduğu The Capture<br />
evreninde bir nevi derin devlet<br />
sırrı olarak ortaya çıkan “düzeltme”yi<br />
kimse ne kabul edebiliyor ne de reddebiliyor;<br />
açmaza giren bürokrasiyi yine<br />
serdengeçti kahramanlar kurtarıyor.<br />
The Capture’ın tasvir ettiği evren<br />
de maalesef çok uzağımızda değil.<br />
Haaretz’te geçtiğimiz aralık ayında yayımlanan<br />
bir makalede İsrailli bir teknoloji<br />
firmasının tam da “düzeltme”ye<br />
benzer bir ürün geliştirdiği anlatılıyor.<br />
2010 yılında Dubai’de düzenlediği bir<br />
suikastın ardından güvenlik kameraları<br />
sayesinde 30 ajanı deşifre olan<br />
Mossad’ın aynı utanıcı tekrar yaşamamak<br />
adına ürünün ilk müşterilerinden<br />
biri olacağı tahmin ediliyor. Güvenlik<br />
kavramının bu tip yazılım firmaları<br />
tarafından ticalileştirilmesinin sonuçlarına<br />
geçmişte de şahit olduğumuz<br />
üzere, müşterilerinin sadece İsrail’in<br />
Batılı müttefikleriyle sınırlı kalmadığını,<br />
zamanla otoriter rejimlerle yönetilen<br />
ülkelerin de firmanın müşterileri<br />
arasında yer aldığını görmek kimseyi<br />
şaşırtmayacaktır.<br />
CEVABI OLMAYAN SORULAR<br />
Henüz tamamen keşfedilmemiş bir<br />
dünya olan yapay zekânın ileride nelere<br />
kadir olacağını, yeteneklerinin kitleleri<br />
ve farklı toplumsal kesimleri nasıl<br />
etkileyeceğini kestirmek zor. AGI, yani<br />
yapay genel zekâ, bilinç eşiğini aşarak<br />
konuyu tamamen yeni bir boyuta taşıyabilir<br />
mi? Taşısa dahi gerçeğin mükemmele<br />
yakın imitasyonu olmaktan<br />
öteye geçebilir mi? Bilinmez.<br />
Çağımız filozoflarından Daniel<br />
Dennett’e göre bilinç bir yanılsamadan<br />
ibaret; tamamen beynimizdeki kimyasal<br />
reaksiyonlardan kaynaklanan,<br />
ötesinde bir derinlik aranmaması gereken<br />
bir kavram. Bu açıdan baktığınızda<br />
yapay zekânın fizik ve kimya kurallarıyla<br />
açıklanabilecek bu kavramı bir<br />
noktada taklit edebilmesi de pekâlâ<br />
olası. Yine de Bennett’e göre dahi yapay<br />
zekânın süper zekâ seviyesine ulaşarak<br />
tüm faaliyet alanlarında insanı geride<br />
bırakabilmesi için en az bir 50 yıla daha<br />
ihtiyacı var. Aynı 50 yıllık sürede insanlığın<br />
önünde çözmesi gereken çok daha<br />
acil problemler varken yapay zekâ konusunda<br />
kaygılanmak için henüz erken<br />
olduğunu söyleyen Bennett’e katılmamak<br />
imkânsız. ■<br />
58 <strong>MediaCat</strong>
KAPAK<br />
Söyleşi<br />
Üretken ve<br />
demokratik<br />
yapay zekâ<br />
Melanie Subin ve<br />
Kristofer Perez<br />
ile birlikte Las<br />
Vegas’tayız.<br />
SXSW’nun en<br />
beklenen anlarından<br />
birinin, Amy Webb’in<br />
Emerging Tech<br />
Trends raporu<br />
sunumunun<br />
ardından raporun<br />
çıktılarını sıcağı<br />
sıcağına konuşmak<br />
için birlikteyiz.<br />
Gündemimizdeyse<br />
üretken yapay zekâ<br />
var.<br />
u SELIN ÖZKAN<br />
ÇEVIRI: ARZU NILAY<br />
KOCASU<br />
Emerging Tech Trends’in yeni<br />
edisyonunu duyurdunuz. Raporda<br />
neler öne çıkıyor?<br />
MELANIE SUBIN: Bu, 16’ncı edisyonumuz.<br />
İçinde 666 trend var –doğru<br />
saydığımızdan emin olabilirsiniz! Tüm<br />
gelişmeler kötü değil. Okurların işini<br />
kolaylaştırmak için raporu konu başlıklarına<br />
göre 14 farklı kitapçığa ayırdık.<br />
Robotik ve dronlar gibi başlıkların<br />
yer aldığı teknoloji temalı kitapçıklar<br />
ile finansal hizmetler gibi başlıklara<br />
odaklandığımız endüstri temalı kitapçıkların<br />
oranı takribi yarı yarıya. Bu<br />
raporla, okurlarda, haberdar oldukları<br />
ama gelecekteki etkisinden henüz pek<br />
de emin olamadıkları konulara ve ufukta<br />
beliren taze trendlere aşinalık yaratmayı<br />
umuyoruz.<br />
Üretken yapay zekâdan bahsedersiniz<br />
diye ummuştum.<br />
MS: Çok geniş bir kitapçık çeşitliliğine<br />
sahibiz ve bence bunların arasında<br />
aslan payı yapay zekânın. Yapay zekâ<br />
kitapçığını ilk günden beri bizzat Amy<br />
[Webb] yazıyor. Biliyorsunuz, birkaç<br />
yıl önce yapay zekâ üzerine bir kitap<br />
yayımladı, dolayısıyla bu onun alanı.<br />
Üretken yapay zekâyı gerçekten ilgi<br />
çekici buluyorum. Geçtiğimiz yıllarda<br />
bu teknolojinin gelişimine tanıklık ettik,<br />
GPT-3’nin çıkmasını bekledik ve<br />
OpenAI gibi teknolojilerin gelişimini<br />
takip ettik. Dolayısıyla bizim için ortada<br />
bir sürpriz yok. Ancak bu teknolojinin<br />
tüketici dostu hale getirilmesi<br />
işin esas dönüm noktasıydı. Artık dileyen<br />
herkes tarafından erişilebilir<br />
ve denenebilir olması üretken yapay<br />
MELANIE SUBIN<br />
Future Today Institute<br />
Genel Müdür<br />
MS: Üretken yapay zekâ, ChatGPT ve<br />
özellikle Midjourney gibi araçları benzersiz<br />
kılan şeylerden biri de insan eliyle<br />
üretilmiş olan ile yapay zekâ tarafından<br />
oluşturulmuş olan arasındaki farkı<br />
ayırt etmenin gerçekten zor olması. 2-3<br />
yıl hatta daha kısa bir süre önce herhangi<br />
bir işletmenin internet sitesine<br />
girip chat fonksiyonunu kullandığınızda,<br />
karşınızdakinin yapay zekâ olup olmadığını<br />
anlamanız mümkündü çünkü<br />
teknoloji, sorularınıza gerçekten cevap<br />
verebilecek kadar gelişkin değildi.<br />
KP: “Sizi bir temsilciye bağlıyorum.”<br />
MS: Evet, aynen öyle. Bir konuda 500<br />
kelimelik bir makale yazsam ve aynı<br />
konuda ChatGPT’den 500 kelimelik<br />
bir makale yazmasını istesem, kimin<br />
hangi makaleyi yazdığını kimse anlayamaz<br />
diye düşünüyorum. Benzer şekilde,<br />
Midjourney ile üretilen görseller<br />
bazen o kadar hiper gerçekçi oluyor ki<br />
baktığınız şeyin bir fotoğraf mı yoksa<br />
resim mi olduğunu anlayamıyorsunuz.<br />
Yaratıcı veya destekleyici bir perspektiften<br />
ele alındığında heyecan verici<br />
olabilecek bir durum…<br />
Öte yandan, beni endişelendiren,<br />
bu araçlara erişimi olan insanlar arasından<br />
çok azının onları gerçekten anzekâyı<br />
demokratikleştirdi. Benim nazarımda<br />
bu, yani Midjourney, Lensa ve<br />
ChatGPT gibi farklı araçların bir anda<br />
ücretsiz olarak kullanıma açılması, bir<br />
dönüm noktası. Bu gelişme, sözkonusu<br />
araçların yaratıcılarının bile -bir kodlayıcının,<br />
yaratıcı tasarımcının, yazarın<br />
veya okul öncesi öğretmeninin bakış<br />
açısına sahip olmadıkları için- hayal<br />
edemeyecekleri türde uygulamaların<br />
peyda olmasına neden oluyor. Böyle bir<br />
teknolojiyi demokratikleştirdiğinizde,<br />
insanlar onu gerçekten ilginç şekillerde<br />
kullanmaya başlıyorlar.<br />
KRISTOFER PEREZ: Evet, üretken<br />
yapay zekânın uygulama alanı ve yeri<br />
hızla genişliyor. Bu teknolojiler, eskiden<br />
onları bırakın kullanmayı, düşünmeleri<br />
bile mümkün olmayacak<br />
insanların hayatında. Bugün ChatGPT<br />
ve yapay zekâyı harika kılan şey de bu<br />
zaten. Daha önce de yeni teknolojilerimiz<br />
oldu ancak bunlar, normal koşullar<br />
altında, bu kadar çok sayıda insanın<br />
erişimine bu denli hızla açılmamıştı.<br />
Önümüzdeki 2-3 yılda insanların bu<br />
teknolojileri yapay zekâyla uzaktan<br />
yakından ilgisi olmayan yeni ürünlere<br />
nasıl entegre edeceklerini görmek çok<br />
ilginç olacak.<br />
60 <strong>MediaCat</strong>
lıyor olmaları. Bunun en bariz örneği<br />
ChatGPT halka açıldığında yaşandı.<br />
ChatGPT ve Bing ile diyalog kuran gazeteciler,<br />
duygusal yanıtlar aldıklarını<br />
bildirdiler. Şu minvalde sorular vardı:<br />
Yapay zekâ bilinçli mi? Duyguları var<br />
mı? Farkında mı?... Duygusal tepkileri<br />
yansıtabilmek için gereken veri, kitap<br />
ve metinlerle programlanmış bir<br />
teknolojiden bahsediyoruz. Ancak bu<br />
araçlara erişen çoğu kişi, sözkonusu<br />
içeriğin nereden geldiğini anlamıyor<br />
-ki bu da neyin gerçek ve doğru olduğunu<br />
tespit etmekte daha az becerikli<br />
oldukları anlamına geldiği için tehlikeli<br />
bir durum. Bence gerçek risk işte bu.<br />
Büyük teknolojik gelişmelerin<br />
beraberinde çok büyük bir furya<br />
dalgası ve endişeyi de sürüklediğini<br />
düşünüyorum. Bu<br />
bağlamda üretken yapay zekâ<br />
ne ölçüde furyalaştı? Metaverse<br />
ve kripto gibi ses getiren diğer<br />
teknolojilerden nasıl farklılaşıyor?<br />
KP: Gerçekten çok iyi bir soru. Ben<br />
bir DeFI yani kripto minimalistiyim.<br />
Yapay zekâyı diğerlerinden az da olsa<br />
daha ilginç veya farklı kılan şey, onun<br />
erişim gücü. Benimsenme eğrilerine<br />
baktığınızda ne görüyorsunuz; milyonlarca<br />
kullancıyla birkaç gün mü? Bu,<br />
mevcut haliyle tutunacağı anlamına<br />
mı geliyor? Hayır, ancak, çok daha fazla<br />
sayıda insanın bu teknolojiye daha<br />
erken maruz kalacağını söyleyebiliriz.<br />
Herkes bunun farkında olduğu için yapay<br />
zekâyı nasıl kullanabileceğine kafa<br />
yoruyor.<br />
Şahsen yapay zekânın hangi kısmının<br />
elle tutulur olduğunu tam olarak<br />
bilmediğimiz kanaatindeyim. Bizim<br />
denememiz, sizin görmeniz ve spesifik<br />
kullanım alanınız için test etmeniz<br />
gerekiyor. Çağrı merkezleri, gündelik<br />
sohbet ve etkileşimler…<br />
Diyelim ki öğrencilerimize ders anlattığımız<br />
bir sınıftayız. Öğrencilerin<br />
bu teknolojiyi nasıl kullanacaklarını<br />
görmek çok ilginç olurdu. Yapay zekâyı<br />
hayatlarını daha kolay kılacak ve onlara<br />
daha hızlı ders çalışma imkânı sunacak<br />
şekilde nasıl kullanacaklar? Bu kullanımın<br />
onların neyi öğrendikleri veya öğrenmedikleri<br />
üzerinde nasıl bir etkisi<br />
olacak?<br />
MS: Evet, uygulamalar furyalaşabiliyor.<br />
Temeldeki teknolojinin gerçek olduğunu<br />
düşünüyorum. Örneğin, sanat<br />
j<br />
ChatGPT insanların<br />
hayatlarında radikal<br />
bir değişiklik<br />
yaratmıyor,<br />
oynuyorlar işte. Ne<br />
zaman ki tüketici<br />
uygulamalarına<br />
eklemlenen<br />
üretken yapay<br />
zekâ insanların gün<br />
boyunca bir nevi<br />
farkına varmaksızın<br />
kullandıkları bir<br />
şeye dönüşecek,<br />
o zaman bu<br />
teknolojinin<br />
gerçekten<br />
benimsendiğini<br />
söyleyebileceğiz.<br />
NFT’leri yaklaşık bir yıl kadar önce büyük<br />
olaydı. Bored Ape büyük bir furyaya<br />
dönüşmüş ve pek çok insanı zengin<br />
etmişti. Ancak pek çok insan da oturup<br />
şöyle dedi: “Neden? Bir maymun illüstrasyonuna<br />
neden milyonlarca dolar<br />
ödemem gerektiğini anlamıyorum.”<br />
Öte yandan, soyut şeylerin tokenizasyonunu<br />
mümkün kılan teknoloji gerçek.<br />
Her şey artık daha sanal, dijital bir<br />
ortamda token haline getirilip paraya<br />
dönüştürülebilir -gerçek potansiyel de<br />
işte burada.<br />
Benzer bir örnek de Midjourney…<br />
Bir süre sonra insanlar şaşkınlığı üstlerinden<br />
atacak ve birkaç kelime tuşlayarak<br />
yepyeni bir fotoğraf oluşturabilmeyi<br />
becerecek. Midjourney furyası sönse<br />
de temelindeki teknolojinin yaratabilecekleri,<br />
potansiyelin ta kendisi. Uzun<br />
vadede bu teknolojileri daha fazla araçta<br />
göreceğiz.<br />
Peki ya bu teknolojiler etrafında<br />
şekillenen kaygılar? Sizce<br />
haklı endişeler mi?<br />
MS: Temkinli olmakta hak var. Kaygının<br />
doğal bir tepki olduğunu düşünüyorum.<br />
İnsanların daha önce karşı<br />
karşıya kalmadıkları bir şeyden bahsediyoruz.<br />
Henüz tam olarak anlayamıyorlar.<br />
Ben kaygılı olduğumuzu<br />
düşünmüyorum, bence ileri görüşlü<br />
uzmanlar olarak temkinliyiz çünkü,<br />
Amy’nin de bu yılki SXSW sunumunda<br />
söylediği gibi, işlerin ne kadar iyiye ya<br />
da kötüye gidebileceğini görebiliyoruz.<br />
İşaretlerin peşindeyiz.<br />
Tarihsel olarak konuşacak olursam,<br />
yeni teknolojilerin doğuşu neredeyse<br />
daima dirençle karşılanmıştır diyebilirim.<br />
“Buna ihtiyacımız yok” denmiştir.<br />
İnternete de şüphe, korku, kaygı<br />
ve temkinle yaklaşıldı. Ve o da benzer<br />
şekilde çok büyük bir olaydı. İşlerin<br />
yapılma, toplumun iletişim kurma biçimini<br />
gerçekten değiştirdi. Bu tür teknolojiler,<br />
bir şeyleri yapmanın yepyeni<br />
bir biçimini sunması nedeniyle, daima<br />
kaarsızlıkla karşılanacaktır diye düşünüyorum.<br />
Tüm bu teknolojilerin etik ve sorumlu<br />
bir şekilde geliştirildiğinden<br />
emin olmak için işletmelere<br />
ne gibi sorumluluklar düşüyor?<br />
KP: Bu sorunun cevabı basit. Doğru<br />
şeyi yapmak. Hissedarlarınızın<br />
uzun vadede zarar göreceklerini düşünüyorsanız<br />
bu, iyi bir şey değildir.<br />
MS: Evet… Ve bence bu gelişen ÇSY<br />
ortamında, doğru şeyi yapmak veya<br />
teknolojiyi sorumlu bir şekilde geliştirmek,<br />
hissedarlar için doğru şeyi yap-<br />
KRISTOFER<br />
“KRIFFY” PEREZ<br />
Global PayTech<br />
Ventures, Kurucu<br />
Ortak ve Genel<br />
Müdür<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 61
KAPAK<br />
maktır. Özellikle genç nesiller, şirketlerin<br />
sorumlu ve etik bir şekilde hareket<br />
ettiklerini görmek istediklerini ifade<br />
ediyorlar.<br />
Mümkün olan tüm yolları kullanarak,<br />
olabildiğince hızlı bir şekilde ve<br />
doğruluk ya da sorumluluk aramaksızın<br />
inovasyon yapacak şirketler olacaktır.<br />
Bu yöntem kısa süreliğine çalışabilir.<br />
Ancak son tahlilde, sözkonusu<br />
özellikle yeni teknolojiler olduğunda,<br />
tüketiciler son derece şüpheciler.<br />
Teknoloji tüketicilerin güvenemeyeceklerini<br />
hissetmeye başladıkları bir<br />
şirket tarafından geliştirildiyse ürün<br />
veya hizmet tutunamayacaktır. Bu ise<br />
hissedarlar için uzun vadede kötü bir<br />
durum. Bence şu anda içinde bulunduğumuz<br />
ortamda bu iki konu kol kola<br />
ilerliyor.<br />
KP: Bu konu, özellikle risk sermayesi<br />
ortamındaki piyasa düzeltmeleriyle<br />
birlikte, çok büyük önem taşıyor. Yönetim<br />
kurulunuz, şirketin izlemesi gereken<br />
yol hakkında güçlü bir görüş ve<br />
vizyona sahip olmalı. Özellikle <strong>2023</strong>’te<br />
güçlü yönetim kurullarına, güçlü inanç<br />
ve gerekçelere geri dönüldüğünü görmek<br />
gerçekten heyecan vericiydi -ki bu<br />
da ÇSY’ye, sadece kısa vadede veya belirli<br />
bir şahsiyet özelinde gerçekleşecek<br />
iyilikten ziyade herkes için topyekûn<br />
bir iyiliğe bağlanıyor. Kurucu hayranlığı<br />
çok ama çok azaldı.<br />
62 <strong>MediaCat</strong><br />
p<br />
Sözkonusu yeni<br />
teknolojiler<br />
olduğunda,<br />
tüketiciler son<br />
derece şüpheciler.<br />
Teknoloji tüketicilerin<br />
güvenemeyeceklerini<br />
hissetmeye<br />
başladıkları bir<br />
şirket tarafından<br />
geliştirildiyse<br />
ürün veya hizmet<br />
tutunamayacaktır.<br />
Teknoloji endüstrisi çok hızlı<br />
gelişen bir fanus. Ancak tam<br />
da bir fanus olması nedeniyle,<br />
bu gelişim toplum genelinde<br />
büyük bir yankı bulmuyor. Değişimin<br />
hızı ile o değişimin halk<br />
tarafından benimsenmesi arasındaki<br />
ilişkiyi nasıl yorumluyorsunuz?<br />
MS: Bir şeyin benimsenmesi, onun<br />
yerleşik hale gelmesinde çok önemli<br />
bir manivela rolü üstleniyor. Elektrikli<br />
araçları ele alalım. Elektrikli araçlar<br />
mevcut, piyasada var. Gidip bir tane<br />
satın alabilirsiniz. Ancak yollardaki<br />
araçların çok büyük bir kısmının hâlâ<br />
benzinle çalıştığını görüyoruz. Bu, benimseme<br />
gerekçelerinin çokyönlü ve<br />
karmaşık olduğunu gösteren bir örnek.<br />
Yeni seçenek, eskisinden daha mı pahalı?<br />
Eskisiyle devam etmek yerine yenisine<br />
geçmemi gerektirecek bir sebep<br />
var mı?<br />
İnsanlar yaptıkları şeyleri yapma<br />
biçimlerini, gerekmedikçe kökten<br />
değiştirmeme eğilimindedirler ve<br />
bu durumun şirketler için de geçerli<br />
olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla<br />
benimseme faktörü çok büyük bir<br />
rol oynuyor. Örneğin, ChatGPT’nin<br />
nasıl hızla milyon kullanıcıya ulaştığından<br />
bahsediyoruz ancak bu kullanıcıların<br />
büyük kısmı bu teknolojiyi<br />
sadece denemek için kullanan insanlar.<br />
ChatGPT hayatlarında radikal bir değişiklik<br />
yaratmıyor, sadece oynuyorlar<br />
işte. Ne zaman ki geniş ölçekli kurumlar<br />
bu teknolojiyi süreçlerine dahil edecek,<br />
tüketici uygulamalarına eklemlenen<br />
üretken yapay zekâ insanların gün<br />
boyunca bir nevi farkına varmaksızın<br />
kullandıkları bir şeye dönüşecek, o zaman<br />
bu teknolojinin gerçekten benimsendiğini<br />
söyleyebileceğiz.<br />
Benimseme, teknolojinin ne kadar<br />
hazır olduğundan bağımsız olarak,<br />
uzun zaman alır. Benimsenecek şeyin<br />
ne kadar pahalı, farklı ve insanların hayatıyla<br />
doğrudan alakalı olduğu da bu<br />
sürenin uzunluğunda belirleyici olabilir.<br />
Bir şeyin benimsenmesinin onun<br />
hayatın parçası olmasında ve sonrasındaki<br />
3-5 yıl konuşulmasında kritik<br />
önem taşıdığını düşünüyorum. Bugün<br />
üzerine konuştuğumuz çoğu şey de en<br />
az 10 yıllık meseleler.<br />
KP: Benimseme, itici bir güçten ziyade<br />
olup biten pek çok farklı şeyin sonucu<br />
olması nedeniyle ilginç. İnsanlar<br />
bunu neyin hızlandırdığını veya<br />
yavaşlattığını anlamakta zorlanıyorlar.<br />
Bu bağlamda kredi kartı endüstrisi<br />
çok eğlenceli olagelmiştir çünkü<br />
temassız ödemeler ve Apple Pay’in<br />
benimsenmesi çok uzun zaman aldı.<br />
Özellikle endüstrideki insanlar sürecin<br />
neden bu denli yavaş olduğunu<br />
anlamakta zorlandılar. Kullanıcı deneyimi,<br />
kart kullanım alışkanlığını<br />
değiştirmek için yeterli ek değer sunmuyordu.<br />
İlk deneme “Herkesin değişmesi<br />
için yeterli değeri sağlayacak daha iyi<br />
bir kullanıcı deneyimi yaratmaya çalışacağım”<br />
idi. İsabetsiz bir hamle...<br />
Sonra geri dönüp yapmaya çalıştıkları<br />
şeyi yeniden yapılandırmak ve şöyle<br />
demek zorunda kaldılar: “Şimdi, konuyu<br />
kullanıcı deneyimi yerine sistem<br />
açısından ele alacağım ve bu teknolojinin<br />
dolandırıcılık ve diğer risklere karşı<br />
çok daha etkili olduğunu söyleyeceğim.”<br />
Çoğu insan benimsemenin geniş<br />
ölçekte nasıl çalışacağını bilmiyor ve<br />
yine çoğu insan bu konuda bir sonuç<br />
elde etmek için ısrarcı değil.<br />
Yakın gelecek için sizi en çok<br />
heyecanlandıran teknolojiyle<br />
bitirelim.<br />
KP: Yakın zamanda, Tesla marka olmayan<br />
bir araca otomatik pilot teknolojisi<br />
entegre ettirdim ve bu tür yardımcı<br />
teknolojilerin sadece sürüş veya belirli<br />
bir güzergâhtaki kullanımın ötesinde<br />
sunduğu şeyleri görmek beni çok<br />
heyecanlandırıyor. Bir işi yapmamda<br />
yardımcı olmak üzere tasarlanmış teknolojinin<br />
ne kadar iyileştirilebildiğini<br />
görmek gerçekten ilgimi çekiyor.<br />
MS: Tokenizasyon beni heyecanlandırıyor.<br />
Sadece sanat tokenizasyonunu<br />
değil, insanların hayatlarını daha<br />
sorunsuz kılacak türde bir token teknolojisini<br />
kastediyorum. Mal mülk<br />
kayıtlarının, iş deneyiminin, eğitim<br />
bilgilerinin… Bu teknoloji insanların<br />
özgeçmişleri, bugüne kadar yaptıkları<br />
ve kim oldukları arasında daha<br />
fazla bağlantısallık yaratmak için bile<br />
esaslı bir fırsat sunarak pek çok farklı<br />
sistemle etkileşimi onlar için kolaylaştırıyor.<br />
İtiraf etmem gerekirse bugünlerde<br />
gözlüklerden ibaret olduğunu düşündüğüm<br />
artırılmış gerçeklik beni heyecanlandıran<br />
bir diğer konu. Artırılmış<br />
gerçeklik gözlükleri pek benimsenmedi<br />
ve henüz bu engelin aşılıp aşılamayacağından<br />
emin değilim.<br />
Artırılmış gerçeklik teknolojisinin<br />
dikkat dağınıklığı ve bildirimleri asgariye<br />
düşürmek gibi konularda da benimsenme<br />
yaratacağına inanıyorum<br />
çünkü yapay zekâ, bildirimlerinizi nasıl<br />
yanıtlayacağınızın veya yanıtlayıp<br />
yanıtlamayacağınızın kararını sizin yerinize<br />
vererek sizin “anda kalmanızı”<br />
sağlayabilecek gelişkinlikte. Özellikle<br />
son 10 yılda herkesin telefonlarına yapışık<br />
yaşadığını düşünecek olursak, bu<br />
kıymetli. Değişeceği bir geleceği de dört<br />
gözle bekliyorum. ■
KAPAK<br />
Digital Age Tech Summit<br />
‘ChatGPT tehlikelidir<br />
demek için erken’<br />
Jack McCauley<br />
OCULUS VR KURUCU ORTAK<br />
Son 1-2 ayda yapay zekânın gelişim<br />
hızına yönelik endişeli sesler daha da<br />
yükseldi. Neredeyse bir kakofoniye<br />
dönüşen bu ortamda, cevapların<br />
en doğru muhataplarından biri<br />
olan Oculus VR Kurucu Ortağı<br />
Jack McCauley ile sohbet ettik.<br />
Bu yıl Digital Age Tech Summit’in<br />
merakla beklenen isimlerinden biri<br />
olan McCauley, VR başlıkları oyun<br />
dünyasında konumlandırmanın bir<br />
hata olduğunu, asıl potansiyelin<br />
etkinlik ve mimari alanlarında<br />
olduğunu söylüyor.<br />
u TUĞBA ÖZÖĞRETMEN<br />
64 <strong>MediaCat</strong>
ucit kelimesini çoğu zaman,<br />
M<br />
dünyanın akışını değiştiren<br />
icatların sahibi tarihi<br />
kişiliklerle özdeşleştiriyoruz.<br />
Teknoloji o denli hızlı gelişiyor ki,<br />
yeni bir icadı, buluşu ya da hayatımızı<br />
kolaylaştıran bir gelişmeyi nasıl ve nerede<br />
konumlandırmamız gerektiğini<br />
bilemiyoruz. Ancak bazı icatlar var ki,<br />
teknolojinin seyri içinde, basit bir koşu<br />
değil maraton değerinde. Sanal gerçeklik<br />
de bunlardan biri. Bu yüzden Oculus<br />
VR’ın kurucu ortağı olan Amerikalı<br />
mucit Jack McCauley, teknolojinin akışında<br />
bir dönüm noktası değerinde.<br />
GERÇEKLİKLER ARASI YOLCULUK<br />
Fiziksel ve sanal dünya arasındaki geçişkenliği<br />
bambaşka bir boyuta taşıyan<br />
ve bunu tecrübe edilebilir bir yolculuk<br />
haline getiren VR başlık dünyasının<br />
öncüsü Oculus’un ilk dönemlerine gidelim.<br />
McCauley Oculus DK1 ve DK2<br />
başlıklarını tasarlayıp yaratan kişinin<br />
ta kendisi. Bu aynı zamanda, şirketin<br />
2014 yılında Facebook tarafından<br />
2 milyar dolara satın alınmasına giden<br />
yolun hemen öncesi. Yazılım, ses<br />
efektleri, sanal gerçeklik ve video oyun<br />
donanımları gibi konularda çok sayıda<br />
patente sahip olan McCauley, aynı zamanda<br />
UC Berkeley çatısı altındaki Jacobs<br />
Institute for Design Innovation’da<br />
dersler veriyor. Kendi türünde 21’inci<br />
yüzyılın en ses getiren oyunlarından<br />
biri olan Guitar Hero’nun baş mühendisi<br />
olan McCauley, bu yıl Digital Age<br />
Tech Summit’in en merakla beklenen<br />
isimlerinden biri.<br />
İzleyicilere geleceğin icatlarının ve<br />
inovasyonlarının ipuçlarını anlatacak<br />
olan McCauley’ye, etkinlik öncesinde<br />
aklımızdaki birkaç soruyu da sorduk.<br />
ZAMAN VE DEĞER<br />
Bugün birçok şey icadından kısa süre<br />
sonra bir “trend”e dönüşebiliyor.<br />
Böyle bir düzende, yeni bir teknolojik<br />
icadın değerini ölçmek her zamankinden<br />
daha zorlu bir hale bürünüyor.<br />
McCauley bu konuda iPhone örneğini<br />
veriyor: “iPhone’u ele alalım. iPhone 1<br />
lansmanının üzerinden neredeyse 15<br />
yıl geçti. Birçok tepe yönetici dahi telefonun<br />
kamerasına yönelik itirazlarda<br />
bulunmuştu ancak sonradan cihazın<br />
kamerası, en iyi özelliklerinden birine<br />
dönüştü. iPhone toplumları hatta<br />
dünyayı değiştirdi. Dünyada düşük ya<br />
da orta gelirli kişiler de akıllı telefon<br />
j<br />
ChatGPT iyidir<br />
ya da kötüdür<br />
veya tehlikelidir<br />
diyebilmem için<br />
çok erken. Çünkü<br />
dezenformasyon<br />
yaratmak için yapay<br />
zekâya ihtiyacınız<br />
yok, bunu basit<br />
bir bilgisayar<br />
aracılığıyla da<br />
yapabilirsiniz.<br />
sahibi olmaya başladılar. İletişim kurmada,<br />
eğlence dünyasında, konferans<br />
görüşmelerinde kullanıldı ancak bir<br />
etkisi var ki hepsinden öte toplumun<br />
derinlerine işledi.” McCauley’nin bahsettiği<br />
şey internet değil. “Eğer Li-ion<br />
bataryalar olmasaydı, bugün iPhone<br />
ya da akıllı telefonlar olmazdı. Bugün<br />
akıllı telefonlarda, elektrikli araçlarda<br />
ve daha birçok elektrikli cihazda kullanılan<br />
bu bataryalar, bana kalırsa son<br />
33 yılın en önemli icadı” diyor. Kendisi<br />
için öngörülmesi hayli zor olan bu durum,<br />
zaman ve değer kavramlarına güzel<br />
bir ışık tutuyor.<br />
McCauley’nin teknolojik icatlar<br />
tarihinde adını ölümsüz kılan VR’ın<br />
ilk günkü kadar popüler olmadığı açık.<br />
“Hatırlayabileceğiniz üzere 8-9 yıl<br />
öncesine kadar VR büyük bir sohbet<br />
konusuydu. Televizyonlarda konuşuluyor,<br />
hakkında kitaplar yazılıyordu<br />
ve sonra bu dalga kayboldu. Bunda, Facebook’un<br />
video oyunlar ve elektronik<br />
eğlence alanındaki tecrübesizliği bir<br />
etkendi” diyor McCauley. Kendisine<br />
göre, yapılan en büyük hatalardan biri<br />
VR başlıkları, oyun başlıkları olarak<br />
konumlandırmak. “Oyun başlığı olarak<br />
pek de iyi olduklarını söylemek mümkün<br />
değil, insanlarda baş dönmesine<br />
sebep olmak gibi bilinen bazı sıkıntılı<br />
tarafları var” diyor. En büyük gelişim<br />
potansiyellerinden birini görsel alanlarda<br />
görüyor: “Mimari ve ürün geliştirme<br />
gibi alanlarda hayli faydalı olduğunu<br />
söylemek mümkün.” Ancak VR<br />
başlıkları etkinlik evreninde konumlandırma<br />
konusunda ayrı bir parantez<br />
açıyor: “Bu konuda en iyi imkânların<br />
spor etkinliklerinde olduğunu söyleyebilirim.<br />
Evinden futbol maçı izleyen<br />
500 kişiye koltuk sattığınızı hayal edin.<br />
Konserler, müzik etkinlikleri vs. için de<br />
aynı şey geçerli.”<br />
CHATGPT ÜZERİNE BİRKAÇ SÖZ<br />
“Son dönemde yapay zekânın geleceğine<br />
dönük endişeli sesler artıyor.<br />
Siz hangi taraftasınız?” sorusuna,<br />
“ChatGPT iyidir ya da kötüdür veya<br />
tehlikelidir diyebilmem için çok erken.<br />
Çünkü dezenformasyon yaratmak<br />
için yapay zekâya ihtiyacınız yok,<br />
bunu basit bir bilgisayar aracılığıyla da<br />
yapabilirsiniz” diyerek yanıt veriyor<br />
McCauley. Bahsettiği meseleye ise şöyle<br />
açıklık getiriyor: “ChatGPT, Microsoft’un<br />
süper bilgisayarı Azure tarafından<br />
yürütülen üretken bir yapay zekâ<br />
programı. Yapay zekâ büyük oranda<br />
bir sinir ağı ve girdi katmanı, orta katman<br />
ve çıktı katmanından meydana<br />
geliyor. Scott Wolfram ChatGPT’nin<br />
sistemini ve fonksiyonlarını çok iyi<br />
açıklıyor. Şunu da söylemem gerek, yapay<br />
zekâ interneti yanlış bilgilerle donatmak<br />
için ihtiyacınız olan şey değil.”<br />
Bu noktada kişisel bir deneyimini paylaşıyor<br />
McCauley: “Bir örnek vereyim,<br />
ChatGPT’ye adımı yazdığımda çıkan<br />
bilgilerin tamamı hatalıydı. Sanıyorum<br />
ki filtrelediği bilgiler Reddit, Buzzfeed,<br />
Wikipedia gibi kaynaklardan geliyordu<br />
ki bunlar topluluk katılımıyla<br />
oluşturuldukları için kolayca hatalarla<br />
dolabiliyorlar.”<br />
ChatGPT ile ilgili en fazla tartışılan<br />
konulardan biri de yaratıcı endüstrilere<br />
nasıl etki edeceği. McCauley bu noktada<br />
eğlenceli bir başka örnek paylaşıyor:<br />
“ChatGPT’te bir country müzik<br />
bestesi yapma girişimim oldu. ‘Yolun<br />
kenarında duran bir köpek hakkında,<br />
country müzik türünde bir şarkı yaz’<br />
dedim ve sonuç hayli iyi oldu. Midjourney<br />
tarafında ise daha çok distopik ve<br />
bilim kurgu dünyasına yakın görsel<br />
üretimiyle karşılaştık. İnsanların o<br />
garip fotoğrafları pek benlik değil.” Mc-<br />
Cauley bu alandaki en büyük potansiyeli<br />
ise video oyunlara veriyor: “Video<br />
oyun tarafında, yapıların ve görsel dünyanın<br />
ChatGPT tarafından modellenebileceğini<br />
düşünmek ise benim için<br />
heyecan verici.”<br />
TEKNOLOJİ VE İÇERİK<br />
ARASINDAKİ YARIK<br />
VR’ın gündeme bomba gibi düştüğü<br />
günlerden kısa süre sonra, bu teknolojiye<br />
uyum sağlayabilecek içerik üretimine<br />
dair problemler peyda olmaya<br />
başladı. En net ifadeyle, sanal gerçeklik<br />
konusunda, teknolojik gelişmelerin<br />
içerik üretimi alanındaki gelişmelerin<br />
önünde ilerlediğini görüyoruz. “Aradaki<br />
bu boşluk yakın vadede kapanır<br />
mı?” sorusuna, sektörün kaçınılmaz<br />
bir gerçeğiyle yanıt veriyor McCauley:<br />
“Bir video oyun yazmak, çok sayıda<br />
ekibin birlikte çalıştığı inanılmaz<br />
bir işgücü ve para gerektiriyor. Ancak<br />
yine de yakın zamanda VR tarafının<br />
içerik anlamında gelişeceğini söyleyebilirim.<br />
Apple’ın başlıkları gerçekten<br />
de çok iyi.”<br />
McCauley metaverse’ü fikren sevdiğini<br />
ve heyecan duyduğunu söylüyor.<br />
“Markaların metaverse hakkında doğru<br />
anlamaları gereken neler var?” diye<br />
sorduğumuzda ise, video oyun evreni<br />
için “strateji” vurgusu yapıyor: “VR<br />
ve metaverse birbirinden farklı şeyler.<br />
Bir video oyunun stratejisi olmalı.<br />
Mesele yalnızca grafikler oluşturmak<br />
değil, sağlam bir içeriğe ve stratejiye de<br />
ihtiyaç var. Eğer bir stratejiniz yoksa,<br />
kimseyi tanımadığınız bir partide tek<br />
başınıza salınıp dans etmek aptallıktan<br />
başka bir şey değil. Bu konuda en düzgün<br />
örnek büyük ihtimalle Star Wars.<br />
Metaverse fikrini seviyorum ancak<br />
markaların iyi içerik ortaya koymaları<br />
için riskli bir alan.” ■<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 65
DİJİTAL<br />
Sen de<br />
yaz yaz yaz<br />
KAYHAN DURAL<br />
Consciouslab, Kurucu<br />
Bu makalede, bir dil<br />
modeli yardımıyla<br />
yaratıcı metin<br />
yazımı, sahne<br />
üretimi nasıl<br />
gerçekleşir; ipuçları<br />
ve akıllı prompt’lar<br />
nasıl olur biraz<br />
bunu araştıracağız.<br />
Yani biraz pratik<br />
yapacağız, haydi<br />
başlayalım!<br />
ise hayatımı romantik bir<br />
L<br />
ortamda geçirdim. Kabataş<br />
Erkek Lisesi’ni bilenler<br />
bilir, okuldayken Boğaz’ın<br />
dibindesinizdir, her teneffüste gerçekten<br />
teneffüs edebilirsiniz. Okula giderken<br />
ve dönerken de İstanbul’un en<br />
romantik caddelerinden Çırağan Caddesi’nde<br />
ağaçların arasından keyifle<br />
yürürsünüz. Herhalde bu romantikliğin<br />
etkisindendir, liseden bu yana yazıyorum.<br />
Beşiktaş ilçesi düzyazı birincisi<br />
olacağız diye başladığım uğraş reklam<br />
filmi senaryoları, YouTube içerikleri,<br />
sosyal medya post’ları, internet sitesi<br />
metinleriyle devam etti. Şu sıralar ise<br />
işim gereği yapay zekâyı yaratıcı işlere<br />
entegre ediyorum. Ne var ki yazmayı<br />
seven herkes için yapay zekâ harika bir<br />
partner. ChatGPT, HuggingChat, Bard<br />
gibi büyük dil modelleriyle, aslen bir<br />
“dil uğraşı” olan yazmak daha keyifli ve<br />
daha yaratıcı hale geliyor. Birçok kıymetli<br />
sektör arkadaşımdan yazmayla<br />
ilgili prompt örnekleri paylaşmam gerektiği<br />
isteğini aldığım için bu makaleyi<br />
ele almaya karar verdim.<br />
Bu makalede, bir dil modeli yardımıyla<br />
yaratıcı metin yazımı, sahne üretimi<br />
nasıl gerçekleşir; ipuçları ve akıllı<br />
prompt’lar nasıl olur biraz bunu araştıracağız.<br />
Yani biraz pratik yapacağız,<br />
haydi başlayalım!<br />
Dil modeli olarak en yaygın olanı,<br />
ChatGPT’yi seçiyorum.<br />
METİN YAZIMI İÇİN DAHA ETKİLİ<br />
PROMPT’LAR<br />
İsteklerinizi daha etkili hale getirmek<br />
için kaçınmanız gereken yaygın<br />
hataların bir listesini burada birlikte<br />
inceleyeceğiz. Tavsiyem: Bunların<br />
her biri üzerine düşünün, mümkünse<br />
ChatGPT’yi açıp uygulayın, tekrar geliştirin.<br />
Bunu, “bağlam oluşturma” ve “yapı<br />
oluşturma” olmak üzere iki bölüme<br />
ayıracağım.<br />
BAĞLAM OLUŞTURMA<br />
Eksik bağlam<br />
Bir bilimkurgu gerilim dizisi için fikirler<br />
oluştur.<br />
Yukarıdaki gibi basit veya spontane<br />
beyin fırtınası oturumlarında bile<br />
her zaman bağlamı somut, spesifik<br />
ve ayrıntılı bir şekilde sunma ilkesi<br />
tarafından yönlendirilmeliyiz.<br />
Dublin’de geçen ve ağrı kesici bağımlılığıyla<br />
mücadele eden başarısız bir aktör<br />
hakkında, sert bir bilimkurgu gerilim<br />
dizisi için fikirler oluştur.<br />
Devam edelim… Mesela format<br />
hakkında (bilimkurgu gerilim dizisi),<br />
tarz/ton (sert) ve bazı anlatı unsurları<br />
(örneğin mekânlar hatta baş karakterler<br />
ve iç/dış çatışmalar) hakkında bilgi<br />
ekleyelim. Bu tür bir istek, sonuçları<br />
doğru yere yönlendirmek için yeterli<br />
bağlam sağlayabilir ancak istediğiniz<br />
şekilde bir çıktı alamayabilirsiniz.<br />
Sorgulama kuralları<br />
Klişelerden ve tür kurallarından<br />
uzaklaşmak için modeli yeni kalıpları<br />
“keşfedebileceği” bir yönde yönlendirmemiz<br />
gerekiyor.<br />
Bu amaçla ChatGPT’ye - keşfimizi<br />
nereye götürmek istediğimize bağlı<br />
olarak- alışılmadık, yaygın olmayan<br />
veya olası olmayana odaklanmasını<br />
söyleyebiliriz.<br />
Örneğin, yukarıdaki istek şöyle genişletilebilir:<br />
Dublin’de geçen ve ağrı kesici bağımlılığıyla<br />
mücadele eden başarısız bir aktör<br />
hakkında, sert bir bilimkurgu gerilim dizisi<br />
için fikirler oluştur. Yeni açılar veya<br />
yaklaşımlar bul ve yaygın olmayan veya<br />
yeni fikirlere öncelik ver. Alışılmadık ortamlara<br />
ve hikâye dünyalarına odaklan.<br />
Ayrıca temel isteği yukarıda, tematik<br />
thread’ler veya sembolik anlam<br />
hakkındaki talimatlarla genişletebiliriz:<br />
Dublin’de geçen ve ağrı kesici bağımlılığıyla<br />
mücadele eden başarısız bir<br />
aktör hakkında, sert bir bilimkurgu gerilim<br />
dizisi için fikirler oluştur. “Bilimsel<br />
bilginin gücü VS mitolojik inançlar” ve<br />
“baba-oğul ilişkisi” temalarını konuya<br />
dahil et.<br />
Ya da tarz/ton, format veya anlatı<br />
unsurları hakkında konuşabiliriz.<br />
Örneğin:<br />
Dublin’de geçen ve ağrı kesici bağımlılığıyla<br />
mücadele eden başarısız bir aktör<br />
hakkında, sert bir bilimkurgu gerilim<br />
dizisi için fikirler oluştur. Yoğun aksiyon<br />
ve gerilimli durumları, hafif kalpli mizah<br />
ve zekâyla dengele.<br />
Eğer yararlı semantik bağlam içeren,<br />
dikkatlice hazırlanmış bir istek<br />
oluşturmak için biraz zaman ayırırsak,<br />
sonuçlar çok daha iyi olacaktır. Ancak,<br />
arzu ettiğimiz sonuçlara daha yakın olmak<br />
için belirli keşif yollarını dışlamak<br />
isteyebiliriz.<br />
68 <strong>MediaCat</strong>
Nasıl mı?<br />
Alternatifsiz kısıtlamalar<br />
Modelin ne yapmaması gerektiğini<br />
söylemek genellikle çok etkili oluyor.<br />
Ancak bu, belirsiz/klişe hikâye unsurlarına<br />
veya tuhaf tekrarlama talimatlarına<br />
yol açabilir.<br />
Bu yüzden, kısıtlamaları -veya “negatif<br />
istekleri”- kullanırken her zaman<br />
bir “alternatif yol” gösterelim.<br />
Yani, modele sadece ne yapmaması<br />
gerektiğini söylememeli, aynı zamanda<br />
onun yerine ne yapması gerektiğini<br />
de söyleyelim.<br />
Örneğin:<br />
Dublin’de geçen ve ağrı kesici bağımlılığıyla<br />
mücadele eden başarısız bir aktör<br />
hakkında, sert bir bilimkurgu gerilim<br />
dizisi için fikirler oluştur. Cyborg’ları<br />
veya zaman yolculuğunu kullanma. Bunun<br />
yerine biyoloji, nano-teknoloji veya<br />
bilişsel bilim alanlarından ilginç ve alışılmadık<br />
bilimkurgu kalıpları bul.<br />
YAPI OLUŞTURMA<br />
Çıktının yapısı hakkında eksik giriş<br />
Çıktının yapılandırılması, modelin<br />
eğitim verilerine dahil edilen yaygın<br />
kalıplardan çizebildiğimizde oldukça<br />
basit olabilir.<br />
t<br />
Prompt’larla ilgili en<br />
güzel şey, içerisine<br />
girdikten sonra<br />
yapabileceklerinizi<br />
keşfederken<br />
yaşayacağınız<br />
heyecan olacak,<br />
bunu garanti<br />
edebilirim.<br />
Hikâye modelleri bunun iyi bir örneği<br />
aslında. ChatGPT bazı modelleri<br />
çok iyi biliyor. Bu modelleri dahil<br />
et, dediğimizde bir anda birçok<br />
aşama atlayabiliyoruz.<br />
Dublin’de geçen ve ağrı kesici bağımlılığıyla<br />
mücadele eden başarısız bir aktör<br />
hakkında, sert bir bilimkurgu gerilim<br />
dizisi için fikirler oluştur. Kediyi Kurtar<br />
Tablosu’nu (Save the Cat Beat Sheet) kullan.<br />
Yapılandırılmış çıktıya ulaşmanın<br />
başka bir yolu ise akışı birden girdiğimiz<br />
“tek sefer prompt”. Bu sefer,<br />
modele çıktı için kullanması gereken<br />
yapı hakkında her şeyi açıkça<br />
söylüyoruz:<br />
Dublin’de geçen ve ağrı kesici bağımlılığıyla<br />
mücadele eden başarısız bir aktör<br />
hakkında, sert bir bilimkurgu gerilim<br />
dizisi için fikirler oluştur.<br />
Her fikir için bu şablonu kullan:<br />
Başlık: [hikâye başlığı]<br />
Merkezi çatışma: [ana karakterin<br />
merkezi çatışması]<br />
İkilem: [ana karakterin çatışmaya<br />
tepkisi sonucunda karşılaştığı ikilem]<br />
İlişki hattı örneği: [ana karakterin<br />
başka bir karakterle olan problemli ilişkisi]<br />
Eylem hattı: [ana karakterin problemleriyle<br />
başa çıkmak için aldığı eylemlerin<br />
kısa özeti, sonunda orijinal ikilemin<br />
yoğunlaşmasına yol açacak]<br />
Dönüşler (Twist’ler): [doruk noktası<br />
sırasında olası twist’ler]<br />
Eksik bölümleme<br />
Yukarıdaki metotları bağlam oluşturma<br />
ve çıktı yapılandırma için birleştirmeye<br />
başladığınızda, sonunda<br />
bağlam, talimatlar, çıktı yapısı gibi birden<br />
çok segmentten oluşan karmaşık<br />
isteklerle uğraşır hale gelirsiniz.<br />
Bunları ayırt edilebilir tutmak ve<br />
modelin bağlam bölümünü tamamlamasını<br />
ve yeni çıktı oluşturmak<br />
yerine yapısal terimleri tekrarlamasını<br />
önlemek için genellikle bölümlemeyi<br />
dahil etmek çok yararlıdır.<br />
Yani, isteği yapılandırmak ve<br />
unsurlarına atıfta bulunmak için<br />
başlıklar ve “###” veya “ — -” gibi<br />
ayırıcılar kullanırız.<br />
Şansı yaver gitmeyen, ağrı kesici bağımlılığıyla<br />
savaşan aktör Tomas Piro,<br />
Dublin’in sıkışık sokaklarında cyborg’lar<br />
görüyormuş gibi hissetmeye başlar. Başlangıçta<br />
bunu ağır ilaç kullanımının yan<br />
etkilerine bağlar ancak görüntüler sürer,<br />
daha detaylı ve sık hale gelir.<br />
Tomas, insan ve makinenin ayırt<br />
edilemez şekilde birleştiği bir distopya<br />
geleceği hakkında yaklaşmakta olan bir<br />
bilimkurgu gerilim filmi için küçük bir<br />
rol alır. Garip bir şekilde, filmin konusu<br />
kendi rahatsız edici görüntülerini yansıtır,<br />
bu da onun halüsinasyonlarının kökenini<br />
sorgulamasına neden olur.<br />
Yukarıdaki hikâye fikirlerini kullanarak,<br />
çağdaş Dublin’in kasvetli gerçekliğinin<br />
potansiyel olarak halüsinatif bir<br />
sibernetik yeraltı dünyası ile kesiştiği bir<br />
psikolojik gerilim için bazı karakterler<br />
oluştur. Karakterler, bağımlılık, kimlik<br />
ve algı ile gerçeklik arasındaki bulanık<br />
çizgi gibi temaları keşfetmelidir.<br />
Her karakter için bu şablonu kullan:<br />
[isim, yaş]<br />
[meslek]<br />
[hayattaki en büyük hayal]<br />
[onların hayalini yaşamalarını engelleyen<br />
karakter kusuru]<br />
Prompt’larla ilgili en güzel şey içerisine<br />
girdikten sonra yapabileceklerinizi<br />
keşfederken yaşayacağınız heyecan<br />
olacak, bunu garanti edebilirim.<br />
Kafanızdaki hikâye üzerine konuşabileceğiniz,<br />
size fikirler verebilen, tartışabildiğiniz<br />
ve arka cebinize sığabilecek<br />
bir beyin fırtınası partneriniz var.<br />
Tercih sizin. ■<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 69
DİJİTAL<br />
Yorum<br />
Yapay zekâ<br />
bize iyi gelecek<br />
mi? (2)<br />
SELIN PERSENTILI ARAL<br />
Sürdürülebilir Marka<br />
Strateji ve Yönetim<br />
Danışmanı<br />
elişim süreçleri incelendiğinde<br />
zihin ve ruhsal sağ-<br />
G<br />
lık alanları, fiziksel sağlık<br />
alanlarına kıyasla daha<br />
karmaşık, tartışmaya açık bir tabloya<br />
sahip. Bazı araştırmacılara göre, gelecekte<br />
kaygıyı psikolojik olarak tedavi,<br />
yalnızca terapi ile değil, aynı zamanda<br />
bir algoritma yardımı ile olacak.<br />
Zihinsel ve ruhsal sağlık endüstrisi<br />
genelinde, telefon veya giyilebilir cihazlar<br />
üzerinde çalışan ve zihinsel<br />
sağlık sorunlarını izleyip tedavi etme<br />
çözümleri geliştiren şirketler hızla<br />
büyüyor. Bu şirketler insan duygularını<br />
algılamak ve yorumlamak için<br />
“Affective Computing-Etkileşimsel<br />
Bilgi İşlem” isimli bir veri sistemi<br />
kullanıyor. Bu endüstrinin ne kadar<br />
hızla büyüdüğünü anlamak için sayılara<br />
bakmamız yeterli. Bookings Institute’ün<br />
araştırmasına göre, zihinsel<br />
ve ruhsal sağlık endüstrisinin 2026<br />
yılına kadar 37 milyar dolarlık bir endüstri<br />
haline geleceği tahmin ediliyor.<br />
Özellikle COVID-19 pandemi dönemi<br />
hayatı online ortama taşıdığından ve<br />
depresyon seviyeleri tüm yaş gruplarında<br />
arttığından, etkileşimsel bilgi<br />
işlem, devletlerin ve şirketlerin süregelen<br />
bir zihinsel sağlık krizine çözüm<br />
bulmaları için çekici bir araç olarak<br />
ortaya çıkmış durumda.<br />
DUYGU VERİLERİ ÜZERİNE<br />
Bu alanda uygulamalar geliştirmek<br />
için şirketler bir yarış içerisinde olsa<br />
da bilim insanları hâlâ duyguların ve<br />
duygu verilerinin doğası ve farklı toplumlardaki<br />
ifade şekilleri konusunda<br />
Duygusal yapay<br />
zekâ sistemleri,<br />
zihinsel sağlık<br />
sorunlarının<br />
tedavisi ile kârlı<br />
bir hale dönüşen<br />
wellness sektörü<br />
ekonomisini<br />
haraketlendirmiş<br />
olsa da ne yazık<br />
ki geliştiricilerin<br />
büyük bir<br />
bölümü terapi<br />
veya psikolojik<br />
danışmanlık<br />
hizmetlerinde<br />
gerekli<br />
sertifikasyonlara<br />
sahip değil.<br />
akademik tartışmalar içinde. Ne yazık<br />
ki bu belirsizlik ve tartışma ortamı,<br />
sağlık sektörünün dijitale dönüşümünden<br />
kâr elde etmek isteyen şirketler<br />
tarafından çoğunlukla göz ardı<br />
ediliyor. Zihin ve ruhsal sağlık alanlarında<br />
yapay zekâya karşı uyarıların<br />
daha fazla ortaya çıktığını görüyoruz.<br />
Bunun sebebi de yüz yüze terapiye<br />
maddi olarak gücü olmayan kişilerin<br />
düşük kalitedeki bot destekli terapistlere<br />
yönlendirilmesi. Çünkü akademik<br />
ve tıbbi bir düzenlemeden geçmemiş<br />
ve bu şekilde takip edilemeyen yapay<br />
zekâ temelli zihinsel sağlık çözümleri,<br />
büyük riskler barındırıyor. Unutmayalım<br />
ki yapay zekâ her ne kadar verileri<br />
okuma konusunda çok başarılı olsa<br />
da henüz duygularımızı tam olarak anlayamıyor.<br />
DUYGUSAL YAPAY ZEKÂNIN<br />
YÜKSELİŞİ<br />
Affective computing, bir diğer adı ile<br />
Emotion AI (duygusal yapay zekâ)<br />
aslında yeni bir keşif değil. Rosalind<br />
Picard’ın öncülerinden biri olduğu<br />
Emotion AI, 1990’lardan beri kabul<br />
edilmiş bir bilgisayar bilimi alt dalı.<br />
“Duygularla ilgili, duygularla ortaya<br />
çıkan veya kasıtlı olarak duyguları<br />
etkileyen bilgi işlem” olarak tanımlanmakta.<br />
Startup’lar ve kurumsal<br />
şirketler, klinik terapiler için insan<br />
duygularını tahmin etmek ve modellemek<br />
amacıyla bu bilgisayar bilimi<br />
alanından faydalanıyor. Yüz ifadeleri,<br />
konuşma, yürüyüş, kalp atışları hatta<br />
göz kırpma bile veri kaynakları olarak<br />
kullanılabiliyor.<br />
Bu konu üzerine çalışma yapan bazı<br />
markaları örnek vermek gerekirse;<br />
■ Companion Mx, kullanıcıların seslerini<br />
analiz ederek endişe belirtilerini<br />
tespit eden bir telefon uygulaması.<br />
■ Sentio Solutions, fizyolojik sinyalleri<br />
ve otomatik müdahaleleri birleştirerek<br />
kullanıcıların stres ve<br />
kaygılarını yönetmelerine yardımcı<br />
oluyor.<br />
■ Muse, beyin aktiviteleri hakkında<br />
canlı geribildirim sağlayarak kullanıcıları<br />
farkındalık meditasyonuna<br />
yönlendiren güçlü bir başlık cihazı.<br />
■ Apollo Neuro, kullanıcıların kalp<br />
atış hızlarını izleyen ve stresinin<br />
azaltılmasını sağlayan titreşimler<br />
üreten bir bileklik cihazı.<br />
Bu tip taşınabilir teknolojiler ortalama<br />
tüketiciler için hâlâ pahalı olsa<br />
da yapay destekli terapi artık ücretsiz<br />
indirme şeklinde de sunulabilmekte.<br />
Buna örnek olarak da şunları verebiliriz:<br />
■ Woebot, depresyonu tedavi etmek<br />
için yaygın bir yöntem olan bilişsel<br />
davranış terapisinin prensiplerini<br />
çoğaltmak ve uyku, endişe ve stresle<br />
ilgili tavsiyeler vermek için duygusal<br />
yapay zekâ kullanıyor.<br />
■ Ellie, University of South California<br />
tarafından geliştirilen bir sanal<br />
avatar terapisti. Sözsüz ipuçlarını<br />
yakalayarak konuşmayı yönlendiriyor<br />
ve gelecekte sanal terapistlerin<br />
nasıl olacağı konusunda bize bir<br />
ipucu veriyor.<br />
Duygusal yapay zekâ ekonomisi gelişmekte<br />
olsa da psikolojinin hem bilim-<br />
70 <strong>MediaCat</strong>
sel hem de eğitimli sezgisellik olduğunu<br />
hatırlamak çok önemli. Stanford Klinik<br />
Psikoloğu Dr. Adam Miner bu durumu<br />
şöyle değerlendiriyor: “Bir yapay zekâ<br />
sistemi kişinin sesini ve hareketlerini<br />
analiz ederek muhtemel bir majör depresif<br />
bozukluğa dair bir teşhiste bulunabilir.<br />
Ancak daha fazla bağlam ve yargı<br />
olmadan, önemli bilgiler eksik kalabilir.”<br />
Picard şunu da ekliyor: “Duygusal ya<br />
da değil, unutmayalım ki bilgisayarlar<br />
tamamen objektif değildir.” Bilgisayarlar<br />
tedavi çözümlerine ulaşmak için veriyi<br />
kullanıyor. Bu nedenle, yapay zekâ geliştiricileri<br />
zihinsel ve ruhsal alanda iyi eğitimli<br />
değillerse, geliştirdikleri modeller<br />
doğru veriler iliştirilmemişse sonuçlar<br />
korkunç olabilir ve ne yazık ki, günümüzde<br />
bu alanda çalışan birçok geliştirici<br />
inşa ettikleri sistemlerin altyapıları<br />
hakkında şeffaf değiller.<br />
YETERSİZLİKLER ÖN PLANDA<br />
BMC Medicine’in araştırmasına göre,<br />
depresyon tedavisi için tasarlanmış 69<br />
uygulama incelendiğinde, bu uygulamaların<br />
sadece yüzde 7’sinin üçten fazla<br />
“intihar önleme” stratejisi içerdiği görülmüş.<br />
İncelenen uygulamalardan altısı<br />
“intihar yardım hattı” hakkında doğru<br />
bilgi sağlamayı başaramamış. Yanlış<br />
yönlendirmelerde bulunan bu uygulamaların<br />
ise Google Play ve App Store üzerinden<br />
ne yazık ki 2 milyondan fazla kez<br />
indirildiği görülüyor.<br />
Duygusal yapay zekâ sistemleri, zihinsel<br />
sağlık sorunlarının tedavisi ile<br />
kârlı bir hale dönüşen wellness sektörü<br />
ekonomisini haraketlendirmiş olsa da,<br />
ne yazık ki geliştiricilerin büyük bir bölümü<br />
terapi veya psikolojik danışmanlık<br />
hizmetlerinde gerekli sertifikasyonlara<br />
sahip değil. Amerikan Psikoloji Derneği’nin<br />
bir araştırmasına göre, şu anda<br />
mobil kullanıcılar için üretilmiş 20<br />
Duygusal yapay<br />
zekâ ekonomisi<br />
gelişmekte olsa<br />
da, psikolojinin<br />
hem bilimsel<br />
hem de eğitimli<br />
sezgisellik olduğunu<br />
hatırlamak çok<br />
önemli.<br />
binden fazla zihinsel sağlık uygulaması<br />
bulunuyor. Başka bir araştırmaya göre<br />
de psikososyal ve wellness mobil uygulamalarının<br />
yalnızca yüzde 2,08’inin akademik<br />
denetimden geçmiş ya da yayımlanmış<br />
bir sertifikasyonu bulunmakta.<br />
Tüm bunların üstüne, bu teknolojiler<br />
geliştirilirken, “duygusal/zihinsel”<br />
verilerimize kimin sahip olduğu ve gizlilik<br />
sözleşmelerinin neyi kapsadığını<br />
belirleyen politikalar da henüz geliştirilmemiş<br />
durumda. Duygu tanıma sistemleri<br />
tarafından yapılan çıkarımlar,<br />
kullanıcılar için risk oluşturan hassas<br />
sağlık bilgilerinin kamuoyuna çıkmasına<br />
da sebep olabilir.<br />
Bu doğrultuda yapay zekânın zararlı<br />
olabileceği konuları özetlemek<br />
gerekirse;<br />
Veri gizliliği: Yapay zekâ, gizlilik ve<br />
güvenlik endişeleri yaratabilecek büyük<br />
miktarda kişisel veriyi depoluyor,<br />
kullanıyor.<br />
Yanlış veya önyargılı sonuçlar: Yapay<br />
zekâ algoritmaları iyi tasarlanmazsa,<br />
yanlış teşhis veya tedavilere yol açabilecek<br />
yanlış veya önyargılı sonuçlar<br />
sunabilir.<br />
Bağımlılık: Sağlık ve iyi bir yaşam için<br />
yapay zekâya çok fazla güvenmek, teknoloji<br />
aracılığıyla ele alınamayan diğer<br />
sağlık ve refah yöntemlerinin ihmal<br />
edilmesine neden olabilir.<br />
Erişilebilirlik: Ne yazık ki herkes yapay<br />
zekâ destekli sağlık kaynaklarına<br />
eşit erişime sahip değil, bu da sağlık<br />
sonuçlarında farklılıklara yol açabilir.<br />
KENDİ YARATTIĞIMIZDAN<br />
KORKUYORUZ<br />
Tüm bu baş döndürücü gelişmelere<br />
baktığımda şu durumun çok ironik olduğunu<br />
düşünüyorum: 7/24 beraber<br />
yaşadığımız ve doğal olarak sahip olduğumuz<br />
en akıllı makine olan insan<br />
vücudu, kendini iyileştirme konusunda<br />
inanılmaz bir güce ve kapasiteye<br />
sahip. Becoming Supernatural / Doğa<br />
Üstü Olmak kitabının yazarı Dr. Joe<br />
Dispenza’ya göre “Doğal yollarla olağanüstü<br />
sağlığa sahip olabiliriz, bu<br />
da transhümanizmin temel vaatlerinden<br />
biri”. Ancak insan vücudunun<br />
kullanımını optimize etmek, fiziksel<br />
ve zihinsel kapasitesini artırmak ve<br />
tüm zorluklarımızın doğal çözümünü<br />
bulmak için tüm zamanımızı, kaynaklarımızı,<br />
bütçelerimizi ve irademizi<br />
bedenimizi öğrenmeye yatırmak yerine,<br />
yapay bir dış zekâ yaratıyoruz,<br />
ona kendi işimizi veriyoruz, tembellik<br />
ediyor ve kendi doğal varlığımız<br />
yerine teknolojiye daha da bağımlı<br />
hale geliyoruz. Ve kendi yarattığımız<br />
bu zekâdan da korkmaya başlıyoruz.<br />
Bunu hatırlayıp her adımımızı acele<br />
etmeden, düşünerek atmalıyız diye<br />
düşünüyorum.<br />
Yapay zekânın hayatımızda kalıcı<br />
olacağı bir gerçek. İlerlemesini aniden<br />
durduramayacağız. Ancak onu<br />
insanlığa ve bizim daha üstün bir hale<br />
gelme sürecimize hizmet etmesini<br />
sağlamamız gerekiyor, tam tersine<br />
değil. Son olarak sizlerle Yuval Noah<br />
Harari’nin bu konuyla ilgili bir sözünü<br />
paylaşmak istiyorum: “Tehlike,<br />
eğer biz insanlar yatırımımızı insan<br />
farkındalığını geliştirmek yerine daha<br />
fazla yapay zekâ geliştirmeye yaparsak<br />
ortaya çıkacak. Bu durumda, bilgisayarların<br />
sofistike yapay zekâları<br />
insanların ‘aptallığını’ güçlendirmek<br />
için hizmet etmekten başka bir işe yaramayacak.”<br />
■<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 71
DİJİTAL<br />
Oyna ve satın al!<br />
Rekabetin yoğunlaştığı iş hayatında<br />
üretkenliği, verimliliği ve aidiyet duygusunu<br />
güçlendiren oyunlaştırma, özellikle pandemi<br />
sonrasında eğitim, sağlık ve pazarlama<br />
alanlarında yükselişe geçti. Pazarlamada<br />
e-ticaret platformları yeni oyunlaştırma<br />
trendlerine öncülük ederken metaverse de bu<br />
alan için yeni bir kapı araladı. u ELİF BİLGİÇ<br />
Y<br />
etenek ve yaratıcılığın keşfinde<br />
belki de en eğlenceli<br />
yöntemlerden biri olan<br />
oyun; dil, zihin, sosyal, duygusal<br />
ve motor becerilerin geliştirilmesinde<br />
oldukça etkili. Artan rekabet<br />
koşullarında çalışanların üzerindeki<br />
baskıyı azaltmayı, verimliliği, yaratıcılığı<br />
ve problem çözme yeteneğini artırmayı,<br />
müşteri ilişkilerini geliştirmeyi<br />
amaçlayan iş dünyası, bu amaçlar doğrultusunda<br />
oyunlardaki birçok metodu<br />
iş süreçlerine dahil etmeye devam ediyor.<br />
Özellikle pandemiden sonra eğitim,<br />
sağlık ve pazarlama alanlarında yükselişe<br />
geçen oyunlaştırma, yeni teknolojiler<br />
ve yapay zekânın sağladığı potansiyeller<br />
dahilinde farklı bir yüzle karşımızda.<br />
ALTERNATİF MODELLER<br />
YÜKSELİŞTE<br />
Gaming In Turkey | MENA | EU tarafından<br />
yayımlanan Türkiye Oyun Sektörü<br />
2022 raporu, oyunlaştırmanın en fazla<br />
kullanıldığı alanlarla ilgili önemli bilgiler<br />
veriyor. Raporda görüş belirten GamFed<br />
Türkiye Temsilcisi Ercan Altuğ Yılmaz’a<br />
göre, oyunlaştırmanın özellikle pandemi<br />
sonrası yükseldiği alanlar eğitim, sağlık<br />
ve pazarlama olarak öne çıkıyor. Pazarlama<br />
kısmına daha odaklı bakıldığında<br />
ise e-ticaret platformlarının bu konuda<br />
trendlere öncülük yaptığı görülüyor. Şirketlerin<br />
çalışanları için wellness, devlet<br />
kurumları ve belediyelerin ise vatandaş-<br />
ları fiziken daha aktif hale getirmek için<br />
yaptığı uygulamalar, oyunlaştırma alanında<br />
öne çıkanlardan bazıları.<br />
Oyunlaştırmanın metaverse ve NFT<br />
için de ayrı bir pencere açtığına değinmek<br />
lazım. NFT’ler, ilgili bağış ve satış<br />
modelleri ve metaverse platformlarındaki<br />
topluluk yönetimi, alternatif oyunlaştırma<br />
uygulamalarını ön plana çıkardı.<br />
MOBİL CİHAZLARIN ETKİSİ<br />
Mordor Intelligence verilerine göre,<br />
küresel oyunlaştırma pazarının 2022-<br />
2027 yılları arasında yüzde 26,5’lik<br />
bir yıllık bileşik büyüme kaydetmesi<br />
bekleniyor. Akıllı telefonların ve mobil<br />
cihazların sayısındaki katlanarak artan<br />
büyüme, bu oran üzerinde oldukça etkili.<br />
Şirketin hazırladığı “Oyunlaştırma<br />
Pazarı: Büyüme Trendleri, COVID-19<br />
Etkisi ve <strong>2023</strong>-2028 Tahminleri” raporu<br />
da kırılma noktasını, mobil cihazların<br />
yaygınlaşması olarak işaret ediyor.<br />
Yapay zekâ ve makine öğrenimi gibi<br />
alanlardaki ilerlemelerle ise şirketlerin<br />
zaman içinde daha sezgisel ve etkili<br />
çözümler geliştirmeye odaklanmaları<br />
bekleniyor. Rapor, kategorik olarak<br />
bakıldığında oyunlaştırma trendinde<br />
en büyük payı perakendenin aldığını<br />
gösteriyor. Özellikle çevrimiçi perakendecilerin,<br />
satışları yükseltmek için<br />
etkileşimli müşteri deneyimleri oluşturmaya<br />
devam etmesi, oyunlaştırma<br />
adına yeni bir perde açıyor. ■<br />
MUSTAFA FUAT<br />
VARDAR<br />
-<br />
Related Digital<br />
CEO<br />
‘CİDDİ’ SEKTÖRLER DE<br />
OYUNLAŞTIRMAYA GİRİYOR<br />
Dijital pazarlamada etkileşimle<br />
marka sadakatini artıran ve yüksek<br />
satışlar sağlayan oyunlaştırma<br />
e-ticaret ve perakende sektöründe<br />
popülerliğini koruyor. Son dönemde<br />
bu sektörlere turizm ve otelcilikle<br />
beraber restoran sektörü de<br />
katıldı. Ayrıca finans gibi daha<br />
“ciddi” görülen sektörler de genç<br />
nüfusa ulaşmak için oyunlaştırma<br />
senaryolarından yararlanmaya<br />
başladı.<br />
İnteraktif reklamlar, basit ve<br />
kısa süreli kurgulardansa detaylı<br />
ve heyecan verici oyunlar, marka<br />
kimliğiyle aynı çizgide tasarlanmış<br />
kurgular ve kişiselleştirilmiş ödüller<br />
oyunlaştırma sahnesinde görülen<br />
ve sunduğumuz yenilikler. İlgi çekici<br />
kurgular potansiyel müşterilerin<br />
kısa süreli de olsa duygusal yatırım<br />
yapmasını ve böylece satın almayı<br />
tamamlamasını sağlıyor. Özellikle<br />
Çarkıfelek ve Kazı-Kazan gibi nostaljik<br />
oyun kurgularımız her yaştan<br />
hedef kitle için ideal. Markayla<br />
etkileşimde olan ya da eski müşteriler<br />
oyunlaştırma için doğru bir hedef<br />
kitle. ■<br />
72 <strong>MediaCat</strong>
DİJİTAL<br />
Mavi tik<br />
enflasyonu<br />
Sosyal medya<br />
şirketlerine ve<br />
içerik üreticilere<br />
yönelik gelir elde<br />
etme yöntemlerinin<br />
sayısı günden<br />
güne artarken bazı<br />
iletişim dinamikleri<br />
de değişime<br />
uğruyor. Twitter’ın<br />
açıkladığı yeni<br />
“mavi tik” politikası<br />
ise bu değişimi<br />
ayyuka çıkaran<br />
gelişmelerden.<br />
u ERDEM AKIN TEMEL<br />
lon Musk, nisan ayının son<br />
E<br />
günlerinde yaptığı bir paylaşım<br />
ile medya kuruluşlarının<br />
Twitter’da paylaşacakları<br />
makaleler için tekil olarak ücret<br />
talep edebileceklerinin müjdesini verdi.<br />
Aboneliklerin birden fazla içeriği<br />
kapsayan ve genellikle periyodik ve yenilenen<br />
ödemelere sahip olduğu sosyal<br />
medya dünyasında, tekil makalelerin<br />
daha uygun fiyata erişilebilir olacağının<br />
altını çizen Musk, bu özelliğin bir<br />
kazan-kazan durumu yaratacağını belirtti.<br />
Musk’ın bu açıklaması, kendisine<br />
her şeyden kâr elde etmek istediği yönünde<br />
eleştiriler olarak geri dönerken;<br />
micropayment’ların sınırı da tartışılmaya<br />
başlandı.<br />
MICROPAYMENT DÜNYASI<br />
Dijital içeriklere erişim amacıyla yapılan<br />
cüzi miktarda ödemeler için kullanılan<br />
micropayment terimi ilk kez<br />
1960’lı yıllarda bilişim teknolojilerinin<br />
öncü isimlerinden Ted Nelson tarafından<br />
ortaya atıldı. İnternet olmamasına<br />
rağmen 2000’li yıllara kadar üzerinde<br />
çalışılan bu konsept, ancak internetle<br />
ve özellikle Web 2.0’ın getirdiği yeniliklerle<br />
tam anlamıyla gerçekleşebildi.<br />
Hatta bu yenilikler, micropayment<br />
konseptinin kapsamını genişleterek<br />
basit bir ödemeden fazlasının sunulmasını<br />
sağladı.<br />
Sosyal medya, içerik üreticilerin<br />
desteklenmesi konusunda atılan adımlar<br />
ile micropayment’ları oldukça geniş<br />
bir kapsama oturttu. Platformlar<br />
insanları daha fazla içerik üretmeye<br />
ve tüketmeye teşvik etmek için, içerik<br />
üretmeleri karşılığında ya da ürettikleri<br />
içeriklerin ne kadar tüketildiğine<br />
bağlı olarak ödeme yapmaya başladı.<br />
Öte yandan, içerik üreticileri arasında<br />
ürettikleri içeriklerden gelir elde edebilecekleri<br />
(monetization) düşüncesi<br />
yaygınlaşıyordu. Zira kitlenin olmadığı<br />
bir sosyal medya platformu ayakta kalamazdı<br />
ve kitlenin bir platformda yer<br />
almasını sağlayacak olan şey içeriklerdi.<br />
Buna ek olarak, internet kullanıcılarına<br />
beğendikleri içerik üreticilerine<br />
tek seferlik ya da tekrarlayan ödemelerle<br />
destek verme imkânı sağlandı. Bu<br />
üç anlayış, micropayment yöntemlerini<br />
çeşitlendirmekle kalmadı; içerik<br />
üreticileri, platformlar ve kullanıcılar<br />
arasındaki dinamiği de şekillendirdi.<br />
ÖNCÜ PLATFORM YOUTUBE<br />
2007 yılında başlatılan YouTube Partner<br />
Program, içerik üreticilerin desteklenmesi<br />
konusunda öncü olurken; Facebook,<br />
Twitter, TikTok, Snapchat ve<br />
Twitch başta olmak üzere pek çok platform<br />
da bu rüzgârdan nasibini aldı. İçerik<br />
üreticilerin takipçileri tarafından<br />
desteklenmeleri, mümkünse geçimlerini<br />
sadece içerik üreterek sağlayabilmeleri<br />
için adımlar atıldı. YouTube’da<br />
bir içeriğin izlenme sayısı, reklam<br />
gösterimi ve kullanıcıların reklamlara<br />
tıklama sayısına göre yapılan ödemeler<br />
ile başlayan bu süreç, içerik üreticiler<br />
ile kullanıcılar arasında direkt etkileşim<br />
sağlayan yollarla devam etti. Örneğin<br />
bugün YouTube ve Twitch kanal<br />
abonelikleri, Twitter Super Follow ile<br />
periyodik ödemeler yaparak, Instagram<br />
ve TikTok canlı yayınlarında rozet<br />
ve dijital hediyeler satın alarak ya da<br />
74 <strong>MediaCat</strong>
Ellen DeGeneres’in Twitter’da<br />
paylaştığı ünlülerle dolu bu selfie,<br />
paylaşıldığı gün retweet rekoru kırmıştı.<br />
Kaynak: EllenDeGeneres@Twitter<br />
Twitch’te bahşiş vererek içerik üreticileri<br />
desteklemek mümkün. Tüm<br />
bunların yanı sıra 2013 yılından beri<br />
faaliyette olan Patreon başta olmak<br />
üzere pek çok platform da direkt olarak<br />
içerik üreticilerin desteklenmesi amacıyla<br />
kuruldu.<br />
İçerik üreticilerin desteklendikleri<br />
bu yolların takipçileri ile aralarındaki<br />
iletişimi kuvvetlendirdiği hatta içerik<br />
üreticisi, influencer, internet yayıncısı<br />
gibi mesleklerin toplum nezdinde<br />
oturmasını sağladığı aşikâr. Fakat bu<br />
tür çalışmalardan en önemli payı sosyal<br />
medya şirketlerinin aldığının ve<br />
toplumdaki bazı dinamiklerin zamanla<br />
değiştiğinin göz ardı edilmemesi gerekiyor.<br />
Mavi tik, ilk<br />
haliyle Web 2.0<br />
öncesine ait bir<br />
anlayışın yansıması<br />
niteliğindeydi.<br />
Önemli kabul edilen<br />
insanlar ile sıradan<br />
internet kullanıcıları<br />
arasında bir<br />
bariyer görevi<br />
görüyor, “onlar<br />
ve biz” dikotomisi<br />
oluşturuyordu.<br />
nelik planı Twitter Blue’nun yapısını<br />
değiştirmekti. Twitter Blue, kullanıcılara<br />
daha fazla özelliği kullanma fırsatı<br />
sunarken Musk, şirketin 2009’dan beri<br />
devam eden doğrulanmış hesap uygulamasını<br />
bu plana dahil etti.<br />
Twitter, siyasetçilere, sporculara,<br />
sanatçılara, ünlülere ve kuruluşlara<br />
ait olan hesapların sahte, bot ve parodi<br />
hesaplardan ayrıştırılabilmeleri<br />
için ücretsiz olarak hesap doğrulaması<br />
hizmeti veriyor; doğrulanan hesaplara<br />
“mavi tik” ekliyordu. Musk, önce var<br />
olan mavi tikleri kaldırdı; ardından<br />
da Twitter Blue abonesi olan ve kimlik<br />
doğrulaması yapan herkesin mavi tik<br />
alabileceğini açıkladı. Amaç, insanların<br />
Twitter Blue abonesi olarak aylık ödeme<br />
yapmalarını sağlamaktı.<br />
Musk’ın bu kararı, diğer sosyal<br />
medya platformlarında benzer doğrulama<br />
sistemlerinin ücretsiz olarak<br />
uygulanmasından dolayı eleştirildi.<br />
Musk, mavi tik kararında bir nebze geri<br />
adım attı; kurumlar için altın, hükümetler<br />
ve hükümet yetkilileri için gri<br />
tik uygulamasını getirdi. Yine de bugün<br />
herhangi bir Twitter kullanıcısı Twitter<br />
Blue abonesi olarak mavi tik alabiliyor.<br />
Musk’ın bu kararı bir hayli eleştirilse<br />
de Instagram ve Facebook’un da<br />
mavi tik satışına başlaması, bu uygulamanın<br />
yaygınlaşacağını gösteriyor.<br />
GEÇİRGENLEŞEN BARİYER<br />
Mavi tik uygulaması, ilk haliyle Web<br />
2.0 öncesi döneme ait bir anlayışın<br />
yansıması niteliğindeydi. Önemli ka-<br />
bul edilen insanlar ile sıradan internet<br />
kullanıcıları arasında bir bariyer görevi<br />
görüyor; “onlar ve biz” dikotomisi oluşturuyordu.<br />
Mavi tik almanın yollarını<br />
arayan internet kullanıcılarının sayısı<br />
da bir hayli fazlaydı. Sıradan kullanıcıların<br />
geçemedikleri bu bariyer, içerik<br />
üreticiler için zamanla aşılabilir hale<br />
geldi. Takipçi sayısını artıran, kültürel<br />
bir öneme kavuşan ya da yeterince gelir<br />
elde eden kişilerin mavi tik alabilmeleri<br />
bu bariyeri seçici geçirgen kıldı.<br />
Ünlülerin etkileşimsiz bir şekilde<br />
sadece takip edilebildiği, hayatları<br />
üzerine kurulu magazin dünyasının<br />
bir hayli önemli olduğu günler geride<br />
kaldı; sıradan sayılabilecek hayatlara<br />
sahip içerik üreticileri, biraz da “başarmanın<br />
mümkün olduğu” düşüncesiyle<br />
takip edilmeye başlandı. Son olarak bugün<br />
diğer platformlara sıçraması olası<br />
mavi tik satışı, sözkonusu bariyerin<br />
öneminin daha da azalacağı bir geleceğe<br />
işaret ediyor.<br />
Öte yandan, düne kadar bariyerin<br />
diğer tarafında bulunan, erişilmez gibi<br />
görünen kişiler, bariyerin esnemesinden<br />
dolayı hayatlarından daha fazla kesit<br />
paylaştıkları, internet kullanıcıları<br />
ile daha fazla etkileşimde bulundukları<br />
bir pozisyondalar. Bahsi geçen sosyal<br />
medya platformlarının yanı sıra Reddit<br />
ve Ekşi Sözlük’ün soru cevap, Cameo ve<br />
Popile gibi uygulamaların ünlülerden<br />
istekler ve BeReal’ın ünlülerin farklı<br />
hayatlar yaşamadığını göstermeyi<br />
amaçlayan RealPeople konsepti bu durumun<br />
en önemli örnekleri. ■<br />
MAVİ TİK OLMAYINCA<br />
Yaşanan sözkonusu değişimin belki de<br />
en ayyuka çıktığı nokta birkaç ay önce<br />
yaşandı. Elon Musk’ın yaklaşık 44 milyar<br />
dolara Twitter’ı satın almasının<br />
ardından şirketin gelirlerini hızlı bir<br />
şekilde artırmak amacıyla attığı adımlardan<br />
biri, platformun ücretli abo-<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 75
DİJİTAL<br />
Sen sus<br />
dijitalin<br />
konuşsun<br />
Herhangi bir<br />
ürünün gerçek,<br />
fiziksel dünyadaki<br />
davranışlarını<br />
sergileyen sanal<br />
bir kopyasının<br />
oluşturulması<br />
fikrine dayanan<br />
dijital ikiz konsepti<br />
uzun zamandır<br />
biliniyor. Ancak<br />
IoT cihazlarının<br />
farklı sektörler<br />
tarafından sanal ve<br />
gerçek dünyaları<br />
eşleştirmek için<br />
giderek daha<br />
fazla kullanılmaya<br />
başlaması, dijital ikiz<br />
konseptini yeniden<br />
gündeme taşıyor.<br />
u ELİF BİLGİÇ<br />
ijital ikiz kavramıyla tanışıklığımız<br />
otomotiv ve<br />
D<br />
enerji endüstrileriyle başladı.<br />
Makine bileşenlerinin<br />
dijital kopyalarını oluşturan üreticiler,<br />
fiziksel makinelerde değişiklik yapmadan<br />
önce bunları dijital kopyalar üzerinden<br />
test edebilir duruma gelmişti.<br />
Ürettiği her araç modeli için bir dijital<br />
ikiz geliştiren Ford ve farklı tesislerde<br />
40 binden fazla türbini izlemek için<br />
dijital rüzgâr çiftliği kullanan General<br />
Electric, karşılaştığımız ilk örnekler<br />
arasındaydı. Bu sektörlerde geliştirilip<br />
kullanılmaya başlanan dijital ikizler,<br />
artan otomasyon ihtiyacının yanı sıra<br />
nesnelerin interneti (IoT) ve yapay<br />
zekâ gibi teknolojilerin hayatımıza<br />
girmesiyle başta şehir planlama olmak<br />
üzere, birçok alanda çok daha geniş bir<br />
uygulama yelpazesine sahip hale geldi.<br />
AKILLI ŞEHİR PLANLAMASI<br />
Dijital ikizler; şehirler, binalar veya<br />
altyapı ağları gibi fiziksel ortamların<br />
davranışını simüle ederek analizde<br />
bulunmak için güçlü bir yol sunuyor.<br />
Bu gerçek zamanlı dijital temsiller,<br />
insanların ve araçların nasıl hareket<br />
ettiğini, enerjinin nasıl tüketildiğini<br />
ve doğal afetlerin etkisini gözlemlenebilir<br />
hale getiriyor. Dijital ikizler aynı<br />
zamanda fiziksel ortamların tasarımına,<br />
geliştirilmesine ve yönetilmesine<br />
dahil olan ekipler arasında işbirliğini<br />
ve iletişimi teşvik etmede de itici bir<br />
güç. Dijital ikizler sayesinde çevre<br />
hakkında ortak bir anlayışa sahip olan<br />
herkes, ortak bir amaç ve hedef doğrultusunda<br />
sorunsuz bir şekilde birlikte<br />
çalışarak süreci çok daha verimli<br />
hale getirebilir. Bu yöntemlerin çoğu<br />
daha sonra sürdürülebilir ve vatandaş<br />
dostu şehir politikaları üretilmesi<br />
için kullanılabilir. Son olarak ABI<br />
Research, 2025 yılına kadar dünya çapında<br />
dijital ikize sahip 500 akıllı şehir<br />
olacağını ön görüyor.<br />
BANKACILIK<br />
Dijital ikizler, bankaların operasyonlarını<br />
optimize etmesine, müşteri deneyimini<br />
iyileştirmesine ve riskleri daha<br />
etkin bir şekilde yönetmesine yardımcı<br />
olarak dijital dönüşümün zorluklarını<br />
daha başarılı bir şekilde yönetmelerini<br />
sağlayabilir. Dijital ikizlerin bankacılık<br />
sektörüne olası etkilerine dört farklı<br />
açıdan bakmak mümkün.<br />
Operasyonel verimlilik: Dijital<br />
ikizler, bir banka şubesi için en uygun<br />
düzeni ve personel seviyelerini belirlemek<br />
amacıyla müşteri trafiğindeki<br />
değişiklikler veya yeni hizmetlerin<br />
sunulması gibi farklı senaryoları simüle<br />
ve analiz etmek için kullanılabilir.<br />
Böylece, işlemleri kolaylaştırmaya ve<br />
fiziksel şubenin verimliliğini artırmaya<br />
yardımcı olabilir.<br />
Varlık performansı: Dijital ikizler,<br />
ATM’ler veya kredi portföyleri gibi<br />
varlıkların performansını izlemek ve<br />
tahmin etmek için kullanılabilir ve<br />
bankaların olası sorunları proaktif<br />
olarak ele almasına olanak tanıyabilir.<br />
Böylece, bu varlıkların güvenilirliğini<br />
ve kullanılabilirliğini artırmaya yardımcı<br />
olabilir, arıza süresini azaltabilir<br />
ve müşteri memnuniyetini artırabilir.<br />
Müşteri deneyimi: Müşteri etkileşimlerini<br />
simüle etmek için kullanılabilen<br />
dijital ikizler, bankaların hizmetlerini<br />
ve ürünlerini test etmelerine ve<br />
geliştirmelerine olanak tanır. Böylece<br />
bankaların, müşterilerinin ihtiyaçlarını<br />
ve tercihlerini daha iyi anlamasına<br />
ve daha kişiselleştirilmiş etkili ürün ve<br />
hizmetler geliştirmelerine yardımcı<br />
olabilir.<br />
Risk yönetimi: Dijital ikizler, piyasa<br />
koşullarındaki değişiklikler veya müşteri<br />
davranışındaki değişiklikler gibi<br />
farklı senaryoları simüle etmek ve analiz<br />
etmek, potansiyel riskleri belirlemek<br />
ve bunları hafifletecek stratejiler<br />
geliştirmek için kullanılabilir. Bankaların<br />
risklerini daha iyi yönetmelerine<br />
ve varlıklarını korumalarına yardımcı<br />
olabilir.<br />
76 <strong>MediaCat</strong>
e<br />
Küresel dijital ikiz<br />
pazar hacminin<br />
2030 yılına kadar<br />
155,83 milyar<br />
dolara ulaşacağı<br />
ve <strong>2023</strong>’ten 2030’a<br />
kadar yüzde<br />
37,5’lik bir YBBO<br />
kaydedeceği tahmin<br />
ediliyor.<br />
DIJITAL IKIZ<br />
PAZARININ BÜYÜME<br />
TAHMINLERİ<br />
(MILYAR DOLAR)<br />
ÜRETIM<br />
2020 0,59 – 2025 6,69<br />
OTOMOTIV<br />
2020 0,49 – 2025 5,06<br />
HAVACILIK<br />
2020 0,43 – 2025 5,09<br />
SAĞLIK<br />
Gartner Prediction, sağlık hizmeti<br />
veren kuruluşlarının yüzde 25’inin<br />
2025 yılına kadar dijital dönüşüm<br />
stratejilerine resmileştirilmiş dijital<br />
ikiz girişimlerini dahil edeceğini<br />
öngörüyor. Grand View Research tarafından<br />
yapılan araştırmalar da bu<br />
veriyi destekler nitelikte. Buna göre,<br />
sağlık sektörü enfekte hastaların sanal<br />
kopyalarını oluşturmak ve bunları<br />
gelecekteki araştırmalarda kullanmak<br />
için dijital ikiz teknolojisine başvurmaya<br />
başladı. Dell Technologies’in<br />
kimlik bilgileri gizlenmiş hasta verilerini<br />
kullanarak dijital ikizler oluşturmak<br />
için i2b2 tranSMART Vakfı<br />
ile kurduğu ortaklık da raporda örnek<br />
gösteriliyor. Dijital ikizlerin pek çok<br />
hastalığın yayılma hızını azaltmaya<br />
yardımcı tedaviler için sayısız simülasyon<br />
gerçekleştirilmesine yardımcı<br />
olması bekleniyor.<br />
Dell Technologies Küresel Sağlık<br />
Hizmetleri ve Yaşam Bilimleri CTO’su<br />
Steven Lazer, “Dijital ikiz araştırması,<br />
gerçek hayatta bir araya getirilmesi<br />
imkânsız veya çok pahalı olan karşılaştırılabilir<br />
hasta kohortlarını bir araya<br />
getirmemize yardımcı olabilir. Kronik<br />
durumların her yönünü incelemek<br />
ve belki bir gün çözmek için karmaşık<br />
protokoller oluşturabileceğiz. Hasta<br />
dijital ikizleri, biyoteknoloji geliştirme<br />
sürecini her aşamada hızlandırarak<br />
klinik araştırmaları yepyeni bir düzeye<br />
taşıyacak. Bir insandaki tüm sistemlerin<br />
tam olarak modellenmesi şu anda<br />
mümkün olmasa da veri yakalama teknolojisinde<br />
ve izleme yeteneklerinde<br />
meydana gelen gelişmeler yakın gelecekte<br />
tam insan simülasyonunun yolunu<br />
açıyor. Bu fırsat, yalnızca hastalığı<br />
tedavi etmek için değil, aynı zamanda<br />
onu ortadan kaldırmamıza ve en baştan<br />
önlememize yardımcı olacak kişiselleştirilmiş<br />
farmasötikler ve hastaya<br />
özel tedaviler oluşturmamıza olanak<br />
tanıyacak” diyor.<br />
PERAKENDE<br />
Dijital ikizler, pek çok sektörde gözlemlenebilir<br />
operasyonel maliyetleri<br />
azaltmak için optimize edilebiliyor.<br />
Satıcıdan müşteriye tedarik zincirlerinin<br />
optimize edilmesinde ve satış<br />
tahminlerinde bulunması konusunda<br />
pek çok fırsat barından bu teknolojinin<br />
perakende sektöründe yaygınlaşması<br />
bekleniyor. ■<br />
ENERJI VE KAMU HIZMETLERI<br />
2020 0,34 – 2025 3,83<br />
SAĞLIK<br />
2020 0,29 – 2025 3,81<br />
LOJISTIK VE PERAKENDE<br />
2020 0,23 – 2025 2,26<br />
DIĞERLERI<br />
2020 0.28 – 2025 2.83<br />
Kaynak: Statista<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 77
ADVERTORIAL<br />
Hayal eden<br />
kızlar kodlar<br />
Kızlar Kodlar projesiyle bir yıldan kısa<br />
sürede 2 bin 680 kız öğrenciye ulaşan<br />
Reeder’ın kurucu ortağı Sezen Sungur<br />
Saral, projenin her yıl daha çok öğrenciye<br />
ulaşarak devam edeceğini söylüyor.<br />
Ekonomiye değer katacak sorumlu nesillere<br />
duyduğu inancıysa şöyle özetliyor Sungur<br />
Saral: “Hayal eden, merak eden, araştıran,<br />
deneyen, çalışan, öğrenen kızlar kodlar.”<br />
Kızlar Kodlar projesiyle kız öğrencilerin<br />
yazılım alanındaki<br />
becerilerini geliştirmelerine<br />
yardımcı olmayı hedefliyorsunuz.<br />
Projenin lansmanından<br />
bugüne bu hedefler doğrultusunda<br />
nasıl bir yol kat ettiniz?<br />
2022 öğretim yılının başlamasıyla,<br />
T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Mesleki ve<br />
Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü ile<br />
imzaladığımız işbirliği protokolü kapsamında<br />
Kızlar Kodlar projemizi başlattık.<br />
Beş il ve her ilde 10 okul taahhüdümüzle<br />
50 mesleki ve teknik anadolu<br />
lisesinde öğrenim gören 2 bin 500 kız<br />
öğrenciye ulaşmayı hedefleyerek çıktığımız<br />
yolda çevrimiçi eğitimlerle 2<br />
bin 680 öğrenciye ulaşıldı. Projeye özel<br />
kurguladığımız eğitim portalı reelab.<br />
com.tr için MEB müfredatı doğrultusunda<br />
yedi modülde eğitimler oluşturuldu.<br />
Bilim, teknoloji, mühendislik,<br />
sanat ve matematik disiplinlerini bütünleşik<br />
ele alan STEAM yaklaşımının<br />
yanı sıra Maker Kültürü, Tasarım<br />
Odaklı Düşünme, 3 Boyutlu Tasarım,<br />
Algoritmalar, Oyun Tasarımı, Arduino<br />
ile Kodlama ve Mobil Programlama<br />
gibi içerikler hazırlandı.<br />
78 <strong>MediaCat</strong><br />
Reelab.com.tr eğitim ve sınavlarını<br />
başarıyla tamamlayan 250 öğrenciye<br />
yüz yüze eğitim verme taahhüdümüzü;<br />
278 öğrenciye İstanbul, Manisa ve<br />
Samsun’da toplamda sekiz gün süren<br />
yüz yüze atölyelerle teorik bilgileri<br />
pratiğe dönüştürme ve ilk prototipleri<br />
üretme imkânı sunarak gerçekleştirdik.<br />
Böylece öğrenciler kodlama, tasarlama<br />
ve yazılım geliştirmeye yetkin bireyler<br />
haline geldi. Çevrimiçi eğitimler<br />
ve uygulamalı atölyeleri tamamlayarak<br />
MEB onaylı katılım belgelerini, sertifika<br />
töreniyle bakanlık yetkililerinden<br />
almaya hak kazanan kız öğrenciler,<br />
yükseköğrenimlerine ve kariyer yolculuklarına<br />
yaşıtlarından bir adım önde<br />
başlayabilecek.<br />
Kızlar Kodlar projesi nasıl bir<br />
bakış açısının meyvesi? Proje<br />
Reeder olarak kurum kültürünüzden<br />
ne gibi izler taşıyor?<br />
Ülkemizin her anlamda kalkınması<br />
ancak kadınların erkeklerle eşit eğitim<br />
imkânları, istihdama ve hayata<br />
eşit katılımlarıyla mümkün olabilir.<br />
Çalışan sayımız 1000’e yaklaşırken,<br />
kadın çalışan oranımızı yüzde 55 ve<br />
kadın hissedar oranımızı yüzde 63’e<br />
yükselttik. Reeder olarak bu bakış<br />
açımızı yaygınlaştırmak, farkındalığı<br />
artırmak, kadınları desteklemek,<br />
liderlik ve rol model geliştirmek üzerine<br />
proje ve uygulamalar hayata geçiriyoruz.<br />
Stratejilerimizin yansıması olarak,<br />
dünyanın en büyük kurumsal<br />
sürdürülebilirlik inisiyatifi UN Global<br />
Compact’in 10 İlke’sine taahhüt<br />
verdik. UN Global Compact ve UN<br />
Women işbirliğiyle hayata geçirilen<br />
Kadının Güçlenmesi Prensipleri’ne<br />
(WEPs) imza attık. “Toplumumuz<br />
için nasıl daha fazla fayda sağlayabiliriz?”<br />
diye yoğunlaşarak tasarladığımız<br />
Kızlar Kodlar, şirketimizin göz<br />
bebeği oldu. Şirket içerisindeki kadın<br />
çalışanlarımız gibi kız öğrencilerin de<br />
gerekli bilgilerle donatıldığında neler<br />
başarabileceklerini hep birlikte göstereceğiz.<br />
Projenin uzun vadede erişmek<br />
istediği hedefler neler? Kızlar<br />
SEZEN SUNGUR SARAL<br />
Reeder Teknoloji<br />
Kurucu Ortağı<br />
Kodlar ile destek olduğunuz<br />
genç kadınların hayatlarında<br />
ne gibi bir somut değişim yaratmayı<br />
umuyor, onlara ne gibi<br />
fırsatlar sunuyorsunuz?<br />
Kızlar Kodlar projemizle T.C. Millî Eğitim<br />
Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim<br />
Anadolu Liseleri’nde öğrenim gören<br />
binlerce kız öğrencinin başarılı kadın<br />
yazılımcı, mühendis ve geleceğin bilim<br />
insanı olmalarına destek olmayı hedefliyoruz.<br />
Kodlama eğitimleri sağlayarak<br />
ekonomiye değer katan sorumlu nesiller<br />
yetiştiriyoruz.<br />
Bundan sonraki süreçte, proje dahilinde<br />
eğitim alan öğrenciler, şirketimizde<br />
her sene gerçekleşen Yazılım<br />
Geliştirme ve Tasarım Yarışması’na<br />
başvuru yapabilecek ve biz de başarılı<br />
olan yazılımları destekleyerek kullanıma<br />
açacağız. İK departmanımızın<br />
yayımladığı staj ilanlarına başvuru<br />
yapanları önceliklendirerek şirket<br />
bünyemizde staj yapma imkânı sunacağız.<br />
Bilime ve gençlere olan inancımızla<br />
her yıl daha çok öğrenciye ulaşarak<br />
çalışmalarımıza hız kesmeden<br />
sürdürülebilirlik çerçevesinde devam<br />
edeceğiz. Planımız dahilinde olan ancak<br />
deprem dolayısıyla gidemediğimiz<br />
Mersin ve Gaziantep dahil olmak üzere<br />
farklı illerdeki kız öğrencilere de fayda<br />
sağlamaya devam edeceğiz. Çünkü<br />
inanıyoruz ki hayal eden, merak eden,<br />
araştıran, deneyen, çalışan, öğrenen<br />
kızlar kodlar. ■
Markalarla Freelancer’ların<br />
buluşma noktası<br />
Tasarımcı, müzisyen, araştırmacı, fotoğrafçı, yazılımcı hatta seslendirme sanatçısı...<br />
Hemen üye olun, aradığınız uzmanı Expero’da bulun!<br />
HEMEN KAYDOL<br />
www.expe.ro<br />
support@expe.ro<br />
/joinexpero
YARATICILIK<br />
Spotlight<br />
Cansu Erkan<br />
Yazar ve Çizer Cansu Erkan’ın<br />
kaleme aldığı hikâyeler, minik<br />
okurları aileleriyle birlikte<br />
maceradan maceraya sürüklüyor.<br />
Birbirinden muzip karakterler ve<br />
güldürürken düşündüren çizimler de<br />
bu macerada okurlara eşlik ediyor.<br />
u ELİF BİLGİÇ<br />
ODTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü’nden<br />
mezun olduktan sonra kariyer hayatına başlayan<br />
Cansu Erkan’ın hikâyesi, pandemi dönemine denk<br />
gelen hamileliği ve bu dönemde yoğunlaştığı illüstrasyonlarla<br />
değişiyor: “Sıfırdan bir alanda varlık göstermeye<br />
çalışmak hiç kolay değil. Kesinlikle riskliydi ama bunu<br />
denemezsem muhtemelen hayatım boyunca pişmanlığını<br />
yaşardım. Eşimin de tereddütsüz desteğiyle istifa ettim.<br />
Hep söylerim, yeri geldi oğlumu ayağımda sallaya sallaya<br />
çizim yaptım, yine de vazgeçmedim.”<br />
‘YALNIZ DEĞİLİZ’<br />
Geldiği noktada, hiç de tahmin etmediği bir tanınırlığa sahip<br />
olduğunu belirten Erkan’ın kendi annelik serüvenini<br />
yazıp çizdiği paylaşımları, sosyal medyada var olan pek<br />
çok anneye ulaşmış: “Gece bebeğine uyanıp emzirirken<br />
yazdıklarımı okuyan, çok iyi geldiğini söyleyen anneler<br />
oluyor. Ne kadar mutlu olduğumu tahmin edersiniz. Bana<br />
en çok yazılan cümle, ‘Yalnız değilmişim’. Elbette değiliz.<br />
Anneler olarak bayağı kalabalık bir ekip olduğumuz kesin.<br />
Dokunabilmek, paylaşabilmek çok güzel.”<br />
Şu sıralar çok sevilen iki yazarın kitabının üzerinde çalışan<br />
Erkan, bu kitapları resimledikten sonra kendi yazdığı<br />
bir çocuk kitabını resimleyecek. Şöyle diyor kendisi: “Muzip<br />
karakterler, ironi ve çizimlere komiklikler serpiştirmek<br />
en sevdiğim işler. Hayvanlar bunun için muazzam bir<br />
kaynak. Çok sayıda hayvan türü olmasına rağmen genelde<br />
kitaplarda aynı hayvanlara rastlıyoruz. Sırtlan var mesela...<br />
Çocuk kitaplarında hiç yer almaz. Bu ara ona taktım,<br />
belki sırtlanlı kitap yaparım.” Son olarak Erkan’ın yetişkinler<br />
için bir resimli kitap projesi için de kolları sıvadığını<br />
ekleyelim. ■<br />
cansuerkanstudio<br />
80 <strong>MediaCat</strong>
YARATICILIK<br />
Cannes Young Lions<br />
Genç Aslanlar<br />
Cannes yolunda<br />
Cannes Young Lions Türkiye elemeleri<br />
tamamlandı. Film, Marketers, Print & Outdoor ve<br />
Digital olmak üzere dört kategoride başvuruları<br />
kabul eden yarışmadan, her biri kategorisinden<br />
galibiyetle ayrılan bir takım, Cannes Young<br />
Lions <strong>2023</strong>’te Türkiye’yi temsil edecek.<br />
FILM<br />
Jüri Başkanı: Sami Basut (WPP Türkiye, Chief Entertainment Officer &<br />
4129Grey+Ogilvy Istanbul CCO)<br />
Jüri Üyeleri: Can Faga (aRthuR İstanbul, Kurucu Ortak), Sezer Derkuş<br />
(DeFacto, Küresel Pazarlama İletişimi Direktörü), Elif Kalkan (Yönetmen),<br />
Aslı Çelikel (Görsel Artist & Yönetmen), Özge Göksel (Norr Film, Kurucu &<br />
Prodüktör)<br />
u SIMGE ŞENSES<br />
annes Lions Uluslararası<br />
C<br />
Yaratıcılık Festivali‘nin 30<br />
yaş altı genç yaratıcılara<br />
yönelik yarışması Cannes<br />
Young Lions’ın Türkiye elemelerinden<br />
başarıyla geçen takımlar belli oldu.<br />
Başvuruların Film, Marketer, Print<br />
& Outdoor ve Digital olmak üzere dört<br />
kategoride gerçekleştirildiği Cannes<br />
Young Lions Türkiye’de bu yıl 191 takım<br />
yarıştı. En çok başvuru alan kategoriler<br />
ise sırasıyla Print & Outdoor (86 başvuru),<br />
Digital (70 başvuru), Film (24 başvuru)<br />
ve Marketing (11 başvuru) oldu.<br />
Reckitt ana sponsorluğunda, Print<br />
& Outdoor kategorisinde Kentvizyon<br />
ve Digital kategorisinde EssenceMediacom<br />
destekleriyle, Cannes Lions<br />
Türkiye Temsilcisi <strong>MediaCat</strong> tarafından<br />
düzenlenen Cannes Young Lions<br />
<strong>2023</strong> Türkiye elemelerinde kategorileri<br />
özelinde birinci olmayı başaran<br />
takımlar Cannes Young Lions <strong>2023</strong>’te<br />
Türkiye’yi temsil edecek. ■<br />
Serdar Tabur (Ogilvy Istanbul) & Ataberk Akalın (4129Grey)<br />
Atıf Baran (Ogilvy Istanbul) & Berkay Öztürk (Yup Agency)<br />
Semen Mozakoğlu (Karbonat) & Öykü Avaroğlu (Tribal Worldwide Istanbul)<br />
82 <strong>MediaCat</strong>
MARKETERS<br />
Jüri Başkanı: Tarık Bayar (Reckitt ABD, Pazarlama<br />
Direktörü)<br />
Jüri Üyeleri: Ergin Binyıldız (Happy People<br />
Project, Yönetici Kreatif Direktör), Rafet Fatih<br />
Özgür (Türk Hava Yolları, Kurumsal İletişim<br />
Başkanı), Natali Kasap (Unilever Türkiye, Orta Asya<br />
ve İran Güzellik ve Sağlık Lideri), Alara Orhon (Idea<br />
Bakery, Kıdemli Stratejist), Ceren Sağlam (Curious,<br />
Kurucu)<br />
PRINT & OUTDOOR<br />
Jüri Başkanı: Özge Güven (TBWA\Istanbul,<br />
Tasarım Direktörü)<br />
Jüri Üyeleri: Haluk Erkmen (Puck Global, Ajans<br />
Başkanı ve Kreatif Direktör), İlker Zaharya (BÜRO,<br />
Kurucu Ortak & Yönetici Kreatif Direktör), Kenan<br />
Ünsal (Muhabbet, Kurucu Ortak & Yönetici Kreatif<br />
Direktör), Setenay Özcan Yıldırım (4129Grey, Kreatif<br />
Direktör), Duygu Yegül (aRthuR İstanbul, Kurucu<br />
Ortak), Aykut Şahin (Kentvizyon, Genel Müdür<br />
Yardımcısı)<br />
DIGITAL<br />
Jüri Başkanı: Görkem Yeğin Mert (Meta, Kreatif<br />
Stratejist)<br />
Jüri Üyeleri: Zeynep Dipçin Akdoğan (Pazarlama<br />
Lideri), Ertuğ Tuğalan (Medina Turgul DDB,<br />
Yönetici Kreatif Direktör), Berkant Kuru<br />
(VMLY&R, Dijital İçgörü ve Sosyal Medya<br />
İletişimlerinden Sorumlu Yönetici), Kayhan<br />
Dural (Consciouslab, Kurucu), Ayşe Ketenci<br />
(EssenceMediacom, CCO)<br />
İpek Balcı & Mert Mustafa Ünsal (Vodafone) Gizem Çevikman & Murat Hazar (FCBARTGROUP) Volkan Fırat Tahtacı & Sıla Savaş (BLAB)<br />
Özge Balaban & Ece Yüzak (Vodafone) Sarp Karagemicioğlu & Utku Gümüş (TBWA\Istanbul) Aybüke Yerlikaya & Tuğçe Yağmur Gençer (GroupM Türkiye)<br />
Ceren Öcal & Nazife Arısoy (Vodafone) Sezin Aktürk, Merve Cansız (Wunderman Thompson Türkiye) Özgür Duman (Havas İstanbul) & Onur Çırpıcı (Concept)<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 83
Sunar<br />
Bekir AĞIRDIR<br />
Moderatör<br />
KONDA ARAŞTIRMA<br />
Yönetim Kurulu Üyesi<br />
26 Eylül <strong>2023</strong> | Raffles İstanbul<br />
Belirsizlik Çağında<br />
iş Yönetimi<br />
<strong>MediaCat</strong>’ten zamanın ruhunu kavramak isteyen üst düzey yöneticilere özel yepyeni bir etkinlik: Insight Zirvesi.<br />
Geleceğe, dünyaya ve Türkiye’ye yakından bakıyor, eşi benzeri görülmemiş dönemlere hazırlanıyoruz.<br />
Moderasyonda Bekir Ağırdır ve başrolde yeni sorularla esnek, çizgi dışı ve alışılmamış yöntem arayışlarında buluşuyoruz.<br />
Liderler arası ayrıcalıklı bir gündem ve networking deneyimi için Insight Zirvesi’nde yerinizi ayırın*.<br />
*<br />
C Level Yöneticiler, Strateji Bölüm Başkanları ve Ajans Başkanları katılabilir.
KONU BAŞLIKLARI<br />
YAKIN VE UZAK GELECEĞE<br />
YAKIN BAKIŞ<br />
• Yakın, orta ve uzak gelecek bize neler söylüyor?<br />
• Radikal yeniliklere hazır mıyız?<br />
• Belirsizlik anlarında ve sabitlerin olmadığı bir düzende nasıl<br />
hayatta kalınır?<br />
• Daha önce hiç yaşanmamış olan karşısında yeni stratejiler<br />
neler olmalıdır?<br />
• Yeni stratejiler için veri odaklılık nasıl sağlanır?<br />
• Veri odaklılık mümkün olmadığında, hangi yöntemler işe yarar?<br />
DÜNYAYA VE KÜRESEL SİSTEME<br />
YAKIN BAKIŞ<br />
• Global sistemde güç ve güç ilişkilerinin doğası nasıl dönüşüyor?<br />
• Global belirsizlik global ve yerel ekonomilere nasıl yansıyor?<br />
• Hiper bağlantılı global düzende fikirler ve hareketler birbirini<br />
nasıl etkiliyor?<br />
• Yeni dostlar kim, yeni savaşlar neler, yeni kaynaklar nerede?<br />
• Yerlilik ve millilik mi, küresellik ve evrensellik mi doğru yol?<br />
ÜLKE VE TOPLUMA YAKIN BAKIŞ<br />
• Türkiye’nin neden yeni bir hikâye ihtiyacı var?<br />
• Türkiye, kaç Türkiye’den oluşuyor?<br />
• Belirsizlik anlarında ve veriler yetersiz kaldığında,<br />
“hakikat”e nasıl ulaşılır?<br />
• Ülke toplumunu şekillendiren dip dalgalar ve fark<br />
edilmemiş “yeniler” nelerdir?<br />
• Değişen demografiler bize neler söylüyor?<br />
PAZARA VE ŞİRKETLERE YAKIN BAKIŞ<br />
• Türkiye ekonomisine yönelik yakın, orta ve uzun vade<br />
senaryolar nelerdir?<br />
• 21’inci yüzyıl Türkiye’sinde rekabet ve dayanışma nasıl<br />
dönüşüyor?<br />
• Endüstriler nasıl değişiyor, nereye evriliyor?<br />
• İş modelleri, üretim süreçleri nasıl değişiyor,<br />
nereye doğru evriliyor?<br />
• Mekândan ve zamandan bağımsızlık, yeteneğe<br />
ve yönetime nasıl yansıyor?<br />
• Dijital dönüşümü nasıl anlıyoruz, neden anlamıyoruz?<br />
İLK 50 KİŞİYE<br />
ÖZEL İNDİRİM!<br />
Ayrıntılı bilgi ve kayıt için: savasseckinler@kapital.com.tr<br />
insightzirvesi.com
YARATICILIK<br />
Yorum<br />
Genç Simbalara<br />
bir mesaj<br />
SAMİ BASUT<br />
4129Grey + Ogilvy<br />
Istanbul Group CCO<br />
B<br />
ir borcumuz var. Yeni nesle.<br />
Bu sektöre gönül verenlere.<br />
Deli işi bu meslek. Bir şeyleri<br />
değiştirmeyi istemek,<br />
üstelik bu kadar aynı kalmak isteyen<br />
bir dünyada, akıllı işi değil. Orası kesin.<br />
Her yıl, artık bir ayağı çukurda<br />
birçok kreatif direktör bir araya gelip<br />
yeni neslin reklamcılıkla ilgilenmediğini,<br />
reklamcılığın eskisi kadar cazip<br />
bir meslek olmadığını konuşuyoruz.<br />
Kimimiz üniversitelerde ders veriyor.<br />
Herkes konuşmalar yapıyor. Ama acaba<br />
kendimiz vasatlığa ne kadar meydan<br />
okuyoruz ki? İyi bir örnek oluşturabiliyor<br />
muyuz, gerçekten? Çuvaldızı kendimize<br />
batırmadan, hariçten gazel okumak<br />
nereye kadar? İşte bu sayfa, belki<br />
tam da bunun hem yeri hem zamanı.<br />
BİR BORCUMUZ VAR<br />
Aslan Kral benim en sevdiğim filmler<br />
listesinde ilk 10’a girer. Simba’nın<br />
krallığı yönetmektense dertsiz tasasız<br />
bir dünyaya kaçma eğilimi bu aralar<br />
herkesin ruh halini hatırlatıyor bana.<br />
Yorgun, bezgin ve umutsuz; kısa yollar<br />
arıyoruz. Belki de vasatın olağanüstü<br />
işlerin önüne geçmesinin sebebi de bu.<br />
Kimse mükemmelin peşinde koşmuyor.<br />
Yönetim kurulu mutlu olsun, çok<br />
da ses getirmesin, bana dokunmayan<br />
yılan bin yıl yaşasın diye diye bugünlere<br />
kadar geldik. Şimdi yeni nesilden<br />
bizi bu çukurdan çıkarmalarını bekliyoruz<br />
adeta.<br />
Bir borcumuz var. Bizi bugünlere<br />
getiren ustalarımızın bize yaptıkları<br />
yatırımları bir sonraki nesle aktarmak,<br />
bizim gönül borcumuz. İlk Cannes’a gidişimi<br />
hatırlıyorum. Yaratıcılığa inancımı<br />
uzaya çıkaran o ilk yolculuk, tüm<br />
kariyerim boyunca hemen her yerde<br />
beni takip ediyor adeta. Şimdi sıra be-<br />
Bir borcumuz<br />
var. Bizi<br />
bugünlere getiren<br />
ustalarımızın<br />
bize yaptıkları<br />
yatırımları bir<br />
sonraki nesle<br />
aktarmak, bizim<br />
gönül borcumuz.<br />
nim yeni nesle vefa borcumu ödememde<br />
belki de.<br />
Bu ruh haliyle kabul ediyorum Pelin<br />
Özkan’ın teklifini. “Başkanların<br />
başkanı ol, bu yıl birlikte yapalım” diyor.<br />
Bir yandan gülüyorum. Bir yandan<br />
bu yolculuk bana da iyi geliyor. Buraya<br />
müzik gelecek. Google: The Circle of<br />
Life.<br />
PROBLEME DEĞİL,<br />
ÇÖZÜME ÂŞIK OLUN<br />
Jürileri ve jüri başkanlarını seçerken<br />
Cannes dünyasını bilen, buna heyecanlanan<br />
isimleri bir araya getirmeye<br />
çalışıyoruz. Üstelik Cannes’da son 10<br />
yıldır özen gösterilen kriterlerle jüriyi<br />
belirliyoruz <strong>MediaCat</strong> ekibiyle birlikte.<br />
Tamamen eşitlikçi bir jüri. Başkan<br />
sayısından üyelere kadar özen gösteriyoruz.<br />
Gençlere asit testi yapabilecekleri<br />
bir ortam yaratmak amacımız.<br />
Asıl hedefimiz sahneye çıkarmak<br />
Türkiye’yi. Bugünlerde daha da çok<br />
ihtiyacımız var, dünyanın bizim yaratıcılığımızı<br />
unutmamasına... Birçok<br />
yeteneği beyin göçüyle kaybetmiş olsak<br />
da hâlâ harika beyinler var bu topraklarda.<br />
Bunu ispatlamak için kolları<br />
sıvıyoruz. “Gençliğimiz var” ne de olsa.<br />
Brief’inden mentorluk programına<br />
kadar her şeyi konuşuyoruz. Impact<br />
(büyük etki), purpose (anlam), pozitif<br />
skandal lafları uçuşuyor havalarda.<br />
Sonunda kendimizi küçük bir Cannes<br />
Lions yolculuğunda buluyoruz. Yeniden<br />
2019 Direct jürisinde konuştuklarımız<br />
canlanıyor hafızamda. Ve bunları<br />
paylaşıyorum tüm genç Simbalarla.<br />
Probleme değil, çözüme âşık olun. Farkındalık<br />
yaratacağım diye hep sorunu<br />
büyütmeye alıştırmışız tüm gençleri.<br />
Bu, hepimizin suçu. İletişim sektöründe<br />
çalışan hepimizin. Problemi net<br />
gösterelim. Pavlov’un koşullandırması<br />
sonuçta. Neyi ödüllendirirsen alışkanlığa<br />
dönüşüyor. En büyük düşmanınız<br />
aynılaşmak. Aynı brief’ler, aynı klişeler,<br />
aynı gazlar.<br />
Halbuki farklılığa odaklandığımızda,<br />
yaratıcılık, dünyayı değiştirebilecek<br />
en büyük güçlerden biri. Onu<br />
çözüm bulmak için kullanırsak dünya<br />
daha güzel bir yere dönüşebilir. O yüzden<br />
jürilerde işimiz o büyük fikir cesaretini<br />
gösterenleri ödüllendirmek,<br />
o Genç Aslanları yüreklendirmekten<br />
geçiyor. Bu hedefi belirledikten sonra<br />
işimiz de kolaylaşıyor. “Hakuna Matata”<br />
diyerek dertlenmeyenler yerine<br />
“Yaratıcılık bana verilmiş hak” diyerek<br />
ezber bozan, değişimi isteyenleri<br />
cesaretlendiriyoruz birlikte. Konuşma<br />
şeklinde, tavrında veya çözümü ortaya<br />
koymakta farklılaşan mis gibi işler kendini<br />
gösteriyor. Jürilerde de hep aynı<br />
sözü duyuyorum. “İçimiz o kadar rahat<br />
ki... Birinci açık ara farkla kendini<br />
gösterdi.” Nefes alıyoruz hep birlikte.<br />
Müşterisi, stratejisti, kreatifi… Hepimiz<br />
sadece ve sadece yaratıcılığa konsantre<br />
olduğumuzda ne kadar büyük<br />
bir değişim yaratabileceğimizi hatırlatıyor<br />
bana bu Genç Aslanlar yolculuğu.<br />
VIVA YOUNG LIONS <strong>2023</strong><br />
Macera şimdi başlıyor tabii. Genç<br />
Simbalara tek bir mesajım var: Vasata<br />
meydan okumaya devam. Sizden aldığımız<br />
güçle belki biz de cesaretlenip<br />
size doğru örnek oluruz. Cannes sahillerinde<br />
değil sahnelerinde sizi görmek<br />
en büyük hayalimiz. Viva, Young Lions<br />
<strong>2023</strong>. ■<br />
86 <strong>MediaCat</strong>
YARATICILIK<br />
Biraz mühendislik<br />
çokça hayal gücü<br />
Disney’in yaratıcı<br />
üretimi yalnızca global<br />
kültür endüstrisini değil,<br />
anlam dünyamızı hatta<br />
profesyonel yönelimlerimizi<br />
de şekillendirmiş bir eğlence<br />
serüveni. Bu serüvenin<br />
ardında oldukça teknik<br />
bir strateji yatıyor: Hayal<br />
mühendisliği.<br />
u ALEV KAYNAK<br />
88 <strong>MediaCat</strong><br />
K<br />
işisel gelişim endüstrisinin<br />
başlangıcının Amerikalı<br />
mucit Benjamin<br />
Franklin’in başkalarına<br />
ilham olması için kaleme aldığı otobiyografi<br />
sayesinde olduğu düşünülür.<br />
Kişisel gelişim sürecini, geleceğin girişimcileri<br />
için genelgeçer bir formül<br />
haline getirense Walter Elias Disney<br />
oldu diyebiliriz. Disney’in formülü<br />
beş adımdan oluşuyordu: yapılan işi<br />
sevmek, işi ciddiye almak, başkalarını<br />
bu işe ortak etmek, ilk başarıyla yetinmemek<br />
ve engellere boyun eğmemek.<br />
Üçüncü madde, yani başkalarını işe<br />
ortak etmek, düşünüldüğünde; bugün<br />
hepimiz Walt Disney’in kurduğu, gündelik<br />
hayata ve global kültür endüstrisine<br />
işlediği bir dünyanın içindeyiz.<br />
Bu dünya, çocukluğumuzda farklı<br />
yetişkinliğimizde farklı, bir aile üyesi<br />
olduğumuzda farklı anlamlar kazanmış<br />
ama hep bizi içine dahil etmiş bir<br />
dünya. Disney, bilinçaltımızda, kendimize<br />
bakışımızda, toplumsal cinsiyet<br />
X<br />
L<br />
u<br />
normlarımızda, akran ilişkilerimizde,<br />
kariyer tercihlerimizde, işyerindeki<br />
davranışlarımızda… Ve neredeyse<br />
hepimizin favori bir Disney karakteri<br />
-prensi, prensesi, faresi, zalimi- var.<br />
20’nci yüzyıl kültür tüketiminde<br />
ve devamında “Marcel Duchamp’ın<br />
kültürel simyasının yerini Mickey<br />
Mouse’un büyüsü aldı” der eleştirel<br />
arşivci Steven Mark Klein. Bu büyü bu<br />
yıl itibarıyla 100’üncü yaşını kutluyor.<br />
Fareyle başlayan hikâye, zaman içinde<br />
dünyanın en yaratıcı mühendislik projelerinden<br />
biri haline geldi. Bu projenin<br />
adı hayal mühendisliği.<br />
ALÜMİNYUM HAYAL KURAR MI?<br />
Imagineering (İngilizcede hayal kurmak<br />
ve mühendislik anlamına gelen<br />
iki sözcüğün birleşiminden oluşan<br />
kavram, Türkçe ye hayal mühendisliği<br />
olarak tercüme ediliyor) kavramı<br />
1942 tarihli bir TIME dergisi reklamıyla<br />
doğuyor. Walt Disney’le hiçbir<br />
ilgisi bulunmayan reklamın yaratıcısı
olan ABD’li alüminyum şirketi Alcoa,<br />
tüketicileri savaş tahvilleri satın<br />
almaya ve alüminyumun kullanım<br />
alanlarını yaygınlaştırmaya çağırıyor.<br />
Böylelikle, İkinci Dünya Savaşı’nı yaşayan<br />
ileri görüşlü insanlar geleceğin<br />
Imagineering dünyasını yaratmış ve<br />
devrim niteliğindeki yeni otomobillere,<br />
konforlu evlere, zaman tasarrufu<br />
sağlayan ev aletlerine, gelişmiş tencerelere,<br />
televizyonlara, radyolara ve<br />
savaşın mecbur kıldığı yaratıcılığın hayata<br />
geçirebileceği tüm yeni ürünlere<br />
destek vermiş olacaklar. Bir yandan da<br />
Alcoa’nın “düşman”ı yenecek en hızlı,<br />
en uzun menzilli ve en yüksekten uçabilen<br />
uçakları yaratacak endüstriler<br />
için alüminyum üretebilmesini finanse<br />
edecekler.<br />
Reklamda şu metin geçer: “Uzun<br />
zamandır Alcoa’da çalışıp didindiğimiz<br />
şeyi tarif edecek bir sözcük arıyorduk.<br />
Bu sözcüğü sonunda bulduk: Imagineering.<br />
Hayal gücümüzün kanatlanıp<br />
uçmasını sağlamak, sonra da onu sıkı<br />
bir mühendislikle yeryüzüne indirip<br />
gerçeğe dönüştürmek.”<br />
DISNEY VE İLKLERİN TARİHİ<br />
Hayal mühendisliği sözcüğüne sonrasındaki<br />
kavramsal derinliği, fiziksel<br />
gerçekliği ve popülerliği kazandıransa<br />
Walter Elias Disney oldu. Disney’in<br />
yaratıcı hayal gücünü teknik knowhow’la<br />
birleştirme serüveni, 1950’lerin<br />
ortasında iki küçük kız çocuğuyla Kaliforniya’da<br />
hafta sonları gidebilecekleri<br />
ve eğlenceli zaman geçirebilecekleri<br />
uygun bir yer bulamamalarıyla şekillenmeye<br />
başladı. Serüven başlangıçta<br />
küçük bir eğlence parkı inşa etme<br />
hayaliyle sınırlıydı; sonrasında<br />
Disneyland’ın da bir parçası haline<br />
geleceği, mimari tasarım, teknolojik<br />
yenilik ve hikâye anlatıcılığını buluşturan<br />
kapsamlı bir deneyime dönüştü.<br />
Bu, zamanla markanın yaratıcılığında<br />
aileyi odak noktasına taşıyan, farklı<br />
kuşakların eğlenceyi bir arada yaşayabilecekleri<br />
bir medya endüstrisini de<br />
beraberinde getirecekti. Disneyland,<br />
sırasıyla Walt Disney Inc. ve WED<br />
(Walter Elias Disney) Enterprises adlarını<br />
alarak, 1967 yılında hayal mühendisliği<br />
kavramının telif haklarına sahip<br />
olacak ve 1986’da bugünkü adına kavuşacak<br />
Walt Disney Imagineering’in de<br />
ilk tohumudur.<br />
1950’lerde hayal mühendisliği kavramını<br />
Walter Elias Disney’in stratejik<br />
vizyonuna ekleyenin Harrison “Buzz”<br />
Price olduğu söylenir. Price, insanların<br />
boş zamanlarını nasıl değerlendirdikleri<br />
üzerine ekonomik araştırmalar<br />
yapan (o yıllar için yeni oluşmaya başlayan<br />
bir çalışma alanı) bir uzmandır.<br />
Disneyland’ın inşası sırasında ekibe<br />
katılan Price, tarihin en kapsamlı araştırmalarından<br />
birini yaparak nüfus,<br />
erişim, iklim, kent planlama ve birçok<br />
farklı kriteri dikkate alarak eğlence<br />
parkının lokasyon seçimini belirler.<br />
Disneyland’ın 1955 yılındaki açılış galası<br />
ABC’de yayınlandığında 90 milyon<br />
izleyiciye ulaşarak o güne dek en çok izlenen<br />
yapım olur, birinci yılını doldurmadan<br />
da 4 milyon ziyaretçiyi ağırlar.<br />
BİR HAYALİN METODOLOJİSİ<br />
Walt Disney Imagineering bugün The<br />
Walt Disney Company çatısındaki<br />
tüm tema parklarının, resort’ların,<br />
w<br />
Her yıl milyonlarca<br />
insanın ziyaret<br />
ettiği Disney<br />
dünyalarını alışılmış<br />
birer eğlence<br />
mekânı olarak<br />
tanımlamak hatalı<br />
olur zira Walter<br />
Elias Disney için<br />
amaç bu mekânların<br />
her birini üç<br />
boyutlu bir film gibi<br />
tasarlamaktır.<br />
restoranların, otellerin, cruise gemilerinin<br />
ve alışveriş merkezlerinin, bu<br />
mekânlardaki eğlence aktivitelerinin<br />
yaratıcılık, tasarım ve inşa süreçlerinin<br />
ardındaki Ar-Ge laboratuvarı olarak iş<br />
görüyor. Her yıl milyonlarca insanın<br />
ziyaret ettiği bu merkezleri alışılmış<br />
birer eğlence mekânı olarak tanımlamak<br />
hatalı olur zira Walter Elias Disney<br />
için amaç, bu mekânların her birini üç<br />
boyutlu bir film gibi tasarlamaktır. Bu<br />
mekânlarda 1959 gibi erken tarihlerden<br />
itibaren hayata geçirilmeye başlayan<br />
sualtı denizaltı yolculukları, boru<br />
şeklindeki çelik raylı lunapark trenleri,<br />
audio-animatronik robot teknolojileri<br />
ve bilgisayar kontrollü uzay serüvenleri<br />
gibi deneyimler basit birer eğlence<br />
oyuncağı olmanın ötesinde, hikâye anlatımında<br />
inovatif ve katılımcı teknoloji<br />
kullanımlarının da ilk örneklerini<br />
oluşturdular.<br />
Hayal mühendisliği yedi aşamalı<br />
bir metodolojiden oluşuyor: fikirlerin,<br />
kavramların ve hayallerin beyin<br />
fırtınasıyla bir araya getirildiği ve satış<br />
potansiyellerinin tartışıldığı “mavi<br />
gökyüzü”; büyük fikrin detaylıca çalışıldığı<br />
ve inşa süreçlerinin tasarlandığı<br />
“konsept geliştirme”; projenin hayata<br />
nasıl geçirileceğine yönelik somut<br />
planlamaların yapıldığı “uygulanabilirlik”;<br />
fikrin farklı disiplinlerdeki uygulama<br />
alanlarının değerlendirildiği,<br />
bu süreçte ne tür tasarım öğelerinin ve<br />
materyallerin kullanılacağının şekillendirildiği<br />
“tasarım”; fikrin bir gerçeğe<br />
dönüştüğü “prodüksiyon”; tasarımcılarla<br />
mühendislerin bir araya gelerek<br />
ürünü test ettikleri ve son rötuşları<br />
yaptıkları “enstalasyon” ve son olarak<br />
da fikrin, tüketiciler için bir deneyime<br />
dönüştüğü, geribildirimlerin toplandığı<br />
“açılış günü”.<br />
Yedi aşamalı bu metodolojinin sürekli<br />
tekrarlandığını ve geleceğin mavi<br />
göklerine hayat verecek hayal mühendislerinin<br />
erişimi için özenli bir arşivcilikle<br />
belgelendiğini eklemeden geçmeyelim.<br />
Walt Disney Imagineering’in<br />
bugün yaratıcı dünyanın en büyük<br />
kütüphane ve sanat müzelerinden biri<br />
olarak işlev gördüğünü söylemek hatalı<br />
olmayacaktır. Bu eğlenceli serüvenin<br />
tarih içindeki duraklarını ve kilometre<br />
taşlarını Disney+’ın yayın hayatına<br />
başladığı 2019 yılında vizyona giren<br />
ve Disney’in efsanevi animasyon ustalarından<br />
Ub Iwerks’in torunu Leslie<br />
Iwerks yönetmenliğinde izleyiciyle buluşan<br />
The Imagineering Story’de daha<br />
yakından deneyimleyebilirsiniz.<br />
Dedik ya, bugün Walt Disney kültürel<br />
hegemonyasıyla her yerde, tüm<br />
anlam dünyamızda. Sırada hayal mühendisliğinin<br />
tüm süreçlerini iş dünyasının<br />
diğer alanlarına aktarmak var.<br />
Yani organizasyon, yönetim ve liderlik<br />
bilimlerine. Bu trend de artan kitap<br />
sayıları, hayal mühendisliği koçları ve<br />
MBA bölümlerindeki seminerleriyle<br />
çoktan başlamış durumda. ■<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 89
YARATICILIK<br />
Felis Kampanyalar<br />
#OSERUMBUSERUM – La Roche-Posay<br />
REKLAMVEREN: La Roche-Posay<br />
REKLAMVEREN YETKILILERI: Burçin Sare Corga, Dilara Göymen<br />
REKLAM AJANSI: McCann İstanbul<br />
KREATIF EKIP: Feyza Küçükaltıntaş, Eda Dereli, Nilgün Ören<br />
MÜŞTERI İLIŞKILERI EKIBI: Funda Hergül Akın, Clara Sera<br />
Altıparmak, Zelda Hatem<br />
STRATEJIST: Zeynep Yağcı Yıldızlı<br />
AJANS PRODÜKTÖRÜ: Zeynep Doğu<br />
PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Mental Film<br />
YÖNETMEN: Ali Ata Akel<br />
POST PRODÜKSIYON: İmaj<br />
DAİMA SENİNLE – VakıfBank<br />
REKLAMVEREN: VakıfBank<br />
REKLAMVEREN YETKILILERI: Ferkan Merdan (Genel Müdür<br />
Yardımcısı), Gönül Göral Öztürk, Gülin Günel Keşci,<br />
Ceyda Çalım<br />
REKLAM AJANSI: Papillon İstanbul<br />
AJANS BAŞKANI: Yunus Becit<br />
GENEL MÜDÜR: Fatih Öztürk<br />
KREATIF DIREKTÖR: İlkay Saltık<br />
KREATIF EKIP: Aytunç Erkekoğlu, Cem Gündoğdu,<br />
Salih Küçük, Buğra Ertürk, Kadir Kaya, Bilal Poyraz,<br />
İlayda Öztin<br />
MÜŞTERI İLIŞKILERI DIREKTÖRÜ: Gülden Özbaşaran Udum<br />
MÜŞTERI İLIŞKILERI EKIBI: Merve Alp, Gözde Tekin<br />
PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Autonomy<br />
YÖNETMEN: Uygar Kutlu<br />
DOP: Burak Turan<br />
ARADIĞIN DESTEK – Dynavit<br />
REKLAMVEREN: Eczacıbaşı İlaç / Dynavit<br />
REKLAMVEREN YETKILILERI: Sena Faga, Duygu Güzelci, Asya Çakır,<br />
Emre Şanlı, Emel Şeker, Emre Ersan, Serenat Dereci<br />
REKLAM AJANSI: Engage İstanbul by Havas<br />
CCO: Volkan Dalkılıç<br />
KREATIF DIREKTÖR: Mustafa Gülsen<br />
KREATIF EKIP LIDERLERI: Burcu Tatari Aslan, Melih Oğuz, Şeyma<br />
Keklik, Mert Özkaner<br />
KREATIF EKIP: Hilal Yüce, Yiğit Zigaloğlu, Emir Yavuz, Berkay<br />
Tutkun, Selim Burunkaya<br />
STRATEJIST: Canan Pehlivanoğlu<br />
MÜŞTERI GRUP DIREKTÖRÜ: Birol Ecevit<br />
MÜŞTERI İLIŞKILERI EKIBI: Yiğit Uysal, Buket Törin, Serra Hanyalı<br />
PR AJANSI: Galeri Kambur<br />
DIJITAL KREATIF DIREKTÖR: Kutsal Bayraktar<br />
DIJITAL KREATIF EKIP: Hakan Karakurt, Buse Aksaç, İdil<br />
Altunışık, İdil Duman, Ufuk Alkaya, Ufuk Çiftçi<br />
DIJITAL MÜŞTERI GRUP DIREKTÖRÜ: Emel Aydınlı<br />
DIJITAL MÜŞTERI EKIBI: Hilal Ören, Şenay Elvan Duman, Ceren<br />
Aydın<br />
AJANS PRODÜKTÖRÜ: Volkan Alkan<br />
GRAFIK: Hasan Yıldırım<br />
PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Depo Film<br />
YÖNETMEN: Burak Günaydın<br />
MÜZIK: Happy Jingles / Onur Cumaoğlu<br />
MEDYA AJANSI: Mindshare<br />
BURCU ÖZBERK’İN CİLDİNİN SIRRI – Lierac<br />
REKLAMVEREN: Lierac Türkiye<br />
REKLAMVEREN YETKILILERI: Hazal Sarıgül, Yıldızhan Gülcüoğlu<br />
REKLAM AJANSI: Format C<br />
KREATIF DIREKTÖR: Mert Bitmez<br />
KREATIF EKIP LIDERLERI: Burak Arslan, Kübra Subaşı<br />
YÖNETMEN: Mert İçgören<br />
KREATIF EKIP: Maya Biricik<br />
MÜŞTERI DIREKTÖRÜ: Eda Soytürk<br />
MÜŞTERI İLIŞKILERI EKIP LIDERI: Tuğçe Bozkurt<br />
SOSYAL MEDYA EKIBI: Emine Ender, Elif Hacıoğlu<br />
PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Kraft Film<br />
90 <strong>MediaCat</strong>
YARATICILIK<br />
Felis Kampanyalar<br />
BÖYLE DAHA GÜZEL – Vivense<br />
REKLAMVEREN: Vivense<br />
REKLAMVEREN YETKILILERI: Yonca Karatoprak, Onur<br />
Şahin, Elif Altıntaş<br />
REKLAM AJANSI: Medina Turgul DDB<br />
YÖNETICI KREATIF DIREKTÖR: Ertuğ Tuğalan<br />
KREATIF DIREKTÖRLER: Hakan Bıçakcı, Ahmet Terzioğlu<br />
SANAT EKIP LIDERI: Selin Saygın Dayıoğlu<br />
KREATIF EKIP LIDERI: Cem Erguvan<br />
KREATIF EKIP: Güney Taşçıoğlu, Özberk Baz<br />
MÜZIK: 3K1A<br />
YÖNETICI STRATEJI DIREKTÖRÜ: Berkant Avcı<br />
STRATEJIK PLANLAMA EKIBI: Ozan Karaman, Aybüke Uysal, Emine Kara<br />
MÜŞTERI GRUP DIREKTÖRÜ: Zeynep Kızılcan<br />
MÜŞTERI İLIŞKILERI EKIBI: Ece Boğa, Demet Aycan<br />
YÖNETICI AJANS PRODÜKTÖRÜ: Gülengül Soytürk<br />
AJANS PRODÜKTÖRLERI: Ümit Bak, Zeynep Tanyeli<br />
PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Anima<br />
YÖNETMEN: Engin Erden<br />
GÜÇ ONLARDA, GÜCÜMÜZ ONLARLA – Petrol Ofisi<br />
REKLAMVEREN: Petrol Ofisi<br />
REKLAMVEREN YETKILILERI: Sinan Seha Türkseven, Simge Gökalp Çakır, Sinem<br />
Tamtürk, Oya Deniz Yılmaz, Mina Demir<br />
REKLAM AJANSI: Punch BBDO<br />
CCO: Ali Musa Paça<br />
GENEL MÜDÜR YARDIMCILARI: Gülin Erdoğan, Koray Öztürk<br />
YÖNETICI KREATIF DIREKTÖR: Erçin Sadıkoğlu<br />
KREATIF DIREKTÖR: Tolga Özbakır<br />
CSO: Yelda Aktuna<br />
MÜŞTERI GRUP DIREKTÖRÜ: Aylin Acar<br />
MÜŞTERI DIREKTÖRÜ: Mirza Özgün<br />
KREATIF EKIP LIDERLERI: Kerem Çeteci, Yıldırım Çakmakçıoğlu<br />
REKLAM YAZARI: Esma Akalın<br />
ART DIREKTÖRLER: Sena Karakaş, Sena Topaloğlu<br />
STRATEJIK PLANLAMA EKIBI: Beliz Atalay, Melisa Bakar<br />
GRAFIK EKIBI: Ozan Küme, Ömür Toğuçlu<br />
AJANS PRODÜKTÖRÜ: Nurcan Habip Gök<br />
PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Kala Film<br />
YÖNETMEN: Alex & Steffen<br />
MÜZIK: Jingle Jackson<br />
MEDYA AJANSI: PHD Media<br />
POS MAKİNELERİNE VEDA – Paynet<br />
REKLAMVEREN: Paynet<br />
REKLAMVEREN YETKILILERI: Burcu Ulubil, Sinem Sevinç, Özgür<br />
Kolasayın, Sena Karademir<br />
REKLAM AJANSI: Arife Tarif<br />
METIN YAZARI: Bahadır Atasoy<br />
GRAFIK TASARIM: Bengi Cabacı<br />
MÜŞTERI İLIŞKILERI EKIBI: Hülya Çelik, Armağan Altınkök<br />
PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Filmhakika<br />
PRODÜKTÖRLER: Savaş Lale, Mehmet Karaca, Dilruba Ağsu<br />
YÖNETMEN: Barış Kırımşelioğlu<br />
GÖRÜNTÜ YÖNETMENI: Emre Tanyıldız<br />
MÜZIK: Onur Cumaoğlu<br />
POST PRODÜKSIYON: IPD<br />
MEDYA AJANSI: Havas<br />
DIJITAL MEDYA AJANSI: Boostroas<br />
YAZLAR VAR İYİ Kİ – LC Waikiki<br />
REKLAMVEREN: LC Waikiki<br />
REKLAM AJANSI: Rafineri<br />
REKLAMVEREN YETKILILERI: Nihal Gül, Feride Ünal, Beyza Selçuk, Ece Lara<br />
Alanyalı, Ece Özkapitan, Ece Arslanoğlu<br />
CCO: Ayşe Bali, Emre Kaplan<br />
KREATIF DIREKTÖR: Gizem Şengüler<br />
KREATIF EKIP: Çağrı Akgül, Mertcan İnan<br />
MÜŞTERI İLIŞKILERI EKIBI: Canan Akyıl, Ceylan Kocagil, Gamze Demirtaş<br />
MÜZIK: Persenk<br />
STRATEJIK PLANLAMA EKIBI: Can Çalışkan, İpek<br />
Kardeşler, Ezgi Cumur<br />
PRODÜKSIYON EKIBI: Şafak Serter, Eralp Cankır,<br />
Kerem Dolu<br />
PRODÜKSIYON ŞIRKETI: 25 Film<br />
YÖNETMEN: Ali Taner Baltacı<br />
POST PRODÜKSIYON: İmaj<br />
92 <strong>MediaCat</strong>
YARATICILIK<br />
HER GÜN KAZANMANIN FORMÜLÜ – Anadolubank<br />
REKLAMVEREN: Anadolubank<br />
REKLAMVEREN YETKILILERI: Dilek Kanlı, Bengi Sevig, Doğa Evrim<br />
Dirlikli, Cansu Tuncalı Önsel<br />
REKLAM AJANSI: Teşkilat ICOM<br />
YÖNETICI KREATIF DIREKTÖR: Sinan Alaeddinoğlu<br />
GENEL MÜDÜR/STRATEJI: Ayşegül Ögelman<br />
KREATIF EKIP: Alican Kılıçoğlu, Uğur İslim, Necmi Banista,<br />
Merve Yahşi, Figen Karaca<br />
MARKA EKIBI: İlknur Çırpıcı, Yasemin Çarpıcı<br />
STRATEJIST: Çağatay Karasoy<br />
AJANS PRODÜKTÖRÜ: Ezel Ödül Sümbül<br />
YETENEK YÖNETIM AJANSI: Gaye Sökmen Ajans<br />
PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Zodiac<br />
PRODÜKTÖR: Murat Pekin<br />
YÖNETMEN: İrfan Yıldırım<br />
GÖRÜNTÜ YÖNETMENI: Gözde Koyuncu<br />
POST PRODÜKSIYON: MagicPost<br />
MÜZIK: Opus Jingle<br />
FOTOĞRAF: Ayhan Yıldız<br />
SES MIKSAJ: MagicPost<br />
YA SONRA? – TEB<br />
REKLAMVEREN: Türk Ekonomi Bankası (TEB)<br />
REKLAM AJANSI: Tick Tock Boom<br />
MÜŞTERI İLİŞKİLERİ EKIBI: İlke Erdener, Mustafa Baysal,<br />
Mert Maviş<br />
KATILIMCILAR: Han Tümertekin (Mimar), Hatice Gökçe<br />
(Tasarımcı), Bager Akbay (Teknoloji Danışmanı),<br />
Caner Eler (Socrates Dergisi Genel Yayın Yönetmeni),<br />
Buse Berber Örçen (TİM-TEB Girişim Evi Girişimcisi)<br />
YÖNETMEN: Zeynep Dadak<br />
PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Böcek Yapım<br />
PRODÜKTÖR: Bahadır Arlıel<br />
MECRA: Dijital<br />
VARIŞ NOKTAMIZ HEP İLERİDE – Shell<br />
REKLAMVEREN: Shell & Turcas Petrol A.Ş.<br />
REKLAMVEREN YETKILILERI: Seher Poyrazoğlu, Alis Eskinazi,<br />
Melda Eker, Gizem Gümüş, Yağmur Hasçuhadar<br />
KREATIF DIREKTÖR VE DANIŞMAN: Kaan Ertüz<br />
REKLAM AJANSI: Wunderman Thompson Türkiye<br />
MÜŞTERI İLIŞKILERI EKIBI: Selen Varlık, Tuğçe Kahveci<br />
KREATIF EKIP LIDERI: Esra Çankaya<br />
KREATIF EKIP: Sezin Aktürk, Merve Cansız<br />
STRATEJIST: Cem Solak<br />
PRODÜKSIYON: Melis Bircan, İpek Şeşen Arabacıoğlu<br />
PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Kala Film<br />
MÜZIK: 3K1A<br />
YÖNETMEN: Serter Tırmık<br />
PRODÜKTÖRLER: Hazer Baycan, Serkan Tırmık, Burak Ozan<br />
GENEL KOORDINATÖR: Seda Kurtulmuş<br />
YÖNETMEN YARDIMCISI: Cemre Karaahmetli<br />
PRODÜKSIYON EKIBI: Anıl Taşdöğen, Cengiz Koç, Samet Atak,<br />
Melih Lafçı, Can Kıraç, Selin Rakipoğlu, Umut Can Yaylı,<br />
Ramazan Dikmen<br />
GÖRÜNTÜ YÖNETMENI: Serkan Güler<br />
SANAT YÖNETMENI: Kaan Güreşçi<br />
CAST DIREKTÖRÜ: Öykü Deşat<br />
POST PRODÜKSIYON: Roots<br />
İKİNCİYİ BULAN GELİYOR – Burger King<br />
REKLAMVEREN: Burger King<br />
REKLAMVEREN YETKILILERI: Sinan Ünal, Caner Alpaslan, Emel Onganer,<br />
Mine Alara Halil, Nazlıcan Ersoy, Başak Vardar, Yağmur Ersoy, Beste<br />
Karadoğan<br />
REKLAM AJANSI: VMLY&R İstanbul<br />
YÖNETICI KREATIF DIREKTÖR: Arkın Kahyaoğlu<br />
KREATIF DIREKTÖR: Halil Gökhan Tuna<br />
YARDIMCI KREATIF DIREKTÖR: Gökçe Noyan<br />
KREATIF EKIP LIDERI: Kaan Birkes<br />
KREATIF EKIP: Eylül Ergin, Ali Garan<br />
STRATEJIK PLANLAMA EKIBI: Mert Tuncer, Buket Köse<br />
GENEL MÜDÜR: Tunç Alankaya<br />
MÜŞTERI İLIŞKILERI EKIBI: Merve Çiçek Tuyun,<br />
Gizem Pelivan<br />
TOPLULUK YÖNETICILERI: Ebru Tönel, Merve<br />
İstanbulluoğlu<br />
AJANS PRODÜKTÖRÜ: Umut Tangör<br />
YÖNETMENLER: Sedat Dündar, Umut Dizdar<br />
PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Yapar Creative Production<br />
MÜZIK: Jingle House<br />
94 <strong>MediaCat</strong>
YARATICILIK<br />
Ad*Watch<br />
Siyasetle geçen bir ay<br />
14 Mayıs’ta birinci turu tamamlanan <strong>2023</strong> Türkiye Genel Seçimleri’nin<br />
arifesinde ülke gündeminin ilk sırasında siyaset vardı. Siyasetin gündemdeki<br />
ağırlığı halkın en çok hatırladığı, konuştuğu ve beğendiği kampanyalara<br />
da yansıdı. Ipsos’un ilk akla gelen ve en çok beğenilen metriklerine siyasi<br />
parti reklamlarının da dahil edildiği Ad*Watch Nisan <strong>2023</strong>’e damga vuranlar<br />
TOGG ve Sana Söz kampanyasıyla CHP oldu.<br />
HATIRLANMA<br />
CHP<br />
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ <strong>2023</strong><br />
SANA SÖZ YİNE BAHARLAR GELECEK<br />
TOGG<br />
GENEL<br />
SON 12 AYIN ÖNE<br />
ÇIKAN REKLAMLARI<br />
EN YÜKSEK<br />
HATIRLANMA<br />
TRENDYOL<br />
ONLINE ALIŞVERİŞ-EFSANE GÜNLER<br />
22-25 KASIM 2022<br />
BEĞENİ<br />
%77,4<br />
%12,6<br />
CHP<br />
CUMHURBAŞKANLIĞI<br />
SEÇİMİ <strong>2023</strong><br />
SANA SÖZ YİNE<br />
BAHARLAR GELECEK<br />
WOM<br />
%3,1<br />
CHP<br />
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ <strong>2023</strong><br />
SANA SÖZ YİNE BAHARLAR<br />
GELECEK<br />
%50,4<br />
TOGG<br />
GENEL<br />
%15,4<br />
EN YÜKSEK<br />
BEĞENİ<br />
ASPEROX<br />
İLKER AYRIK-YÜZEY TEMİZLEYİCİ<br />
MİS GİBİ KOKUYOR<br />
EN YÜKSEK<br />
WOM<br />
TRENDYOL<br />
ONLINE ALIŞVERİŞ-EFSANE GÜNLER<br />
22-25 KASIM 2022<br />
%94<br />
TOGG<br />
GENEL<br />
ARAŞTIRMA ÖRNEKLEMİNİN<br />
SES DAĞILIMI<br />
C1C2 %57<br />
* Son 12 ay içinde yayına giren reklamlar arasından öne çıkan<br />
reklamlar belirtilmektedir.<br />
*Siyasi parti reklamları dahil edilmemiştir.<br />
AB %13<br />
D %29<br />
Tarih aralığı:<br />
3-30 Nisan <strong>2023</strong><br />
96 <strong>MediaCat</strong>
mediacat.com digitalage.com.tr<br />
İŞTE YETENEKLERİN VE<br />
FIRSATLARIN<br />
BULUŞMA NOKTASI<br />
Deneyimli bir profesyonel mi arıyorsunuz? Kariyerinizde sıçrama yapacak bir fırsat mı gözlüyorsunuz?<br />
Yeni yeteneklere mi ihtiyacınız var? Aradığınız <strong>MediaCat</strong> ve Digital Age Kariyer Merkezlerinde!<br />
mediacat.com<br />
digitalage.com.tr<br />
Tel: (0212) 282 26 40<br />
reklam@kapital.com.tr