You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
zahür ettiğini söylemekte sakınca yok.<br />
Nitekim sözlük anlamıyla “absürt”<br />
olarak tanımladığımız hareket ve düşünceleri<br />
yaratıcılıkla ilişkilendirmeye<br />
meyilliyiz.<br />
ABSÜRDÜN YARATICI GÜCÜ<br />
2014 yılında Brand Week Istanbul vesilesiyle<br />
yolu Türkiye’den de geçen fütürist<br />
Jason Silva, absürdün yaratıcılık<br />
reçetesindeki önemini şöyle anlatıyor:<br />
“Bence absürditenin yaratıcılıktaki<br />
önemi bizi bir disinhibisyon durumuna<br />
girmeye zorlamasından ileri geliyor.<br />
“Bizi yolda tutan şey çevremiz, bilişsel<br />
uyumluluğumuz. Kansas’ta sıkışıp<br />
kalmış Dorothy’ler olduğumuzu düşünün.<br />
Örüntülerimiz doğrultusunda<br />
düşünüyoruz. Alışkanlıklarımızın kıskacına<br />
takılmışız. Dört bir yanımız parmaklıklarla<br />
çevrelenmiş ve bu parmaklıklar<br />
yaratıcılığı baskılıyor. Baskılıyor<br />
çünkü yaratıcılık bir tutam kaos ister.<br />
Reflekslerden uzaklaşmayı gerektirir.<br />
Konfor alanımızın dışına çıkmayı zorunlu<br />
kılar. Ve konfor alanından dışarı<br />
çıkmanın ürkütücü yolları vardır. Bu<br />
Kasım 2015’te reklamcılardan 21’inci<br />
yüzyılın en iyi 20 reklamını seçmelerini<br />
isteyen The Gunn Report’un bin 875<br />
reklamcının katılımıyla belirlediği<br />
listesinin üçüncü sırasında, 2007’de<br />
Fallon London tarafından Cadbury için<br />
çekilen Gorilla Drummer reklamı yer<br />
alıyor. Phil Collins’in In the Air Tonight<br />
adlı şarkısına davuluyla eşlik eden bir<br />
gorilin tutkulu performansını ekrana<br />
taşıyan reklam filmi, sınırları ve mecraları<br />
aşan bir başarıya ulaşarak ikonikleşmenin<br />
yanı sıra In the Air Tonight’ın, Yeni<br />
Zelanda’nın haftalık müzik listesi RIANZ<br />
Singles Chart’a üçüncü sıradan girip<br />
bir haftada birinciliğe yükselmesini<br />
sağlamış, böylelikle, yayınlandığı 1981<br />
yılında altıncı sıraya kadar çıkan şarkı<br />
yıllar sonra kendi rekorunu kırmıştı.<br />
yollar, ürkütücü olduğu kadar eğlencelidir<br />
de. Absürde adım atın. Bilen deli<br />
olun. Absürditeyi, şaklabanlığı, mizahı<br />
ve mutlak anlamsızlığı sahneye davet<br />
ediyorum. Muhteşem. Tavsiye ederim.”<br />
Yaratıcılık için absürde başvurma<br />
tavsiyesi Jason Silva’ya özgü değil. “Bir<br />
fikir ilk bakışta absürt değilse o fikirden<br />
yana umut yoktur” dediği rivayet<br />
edilen Albert Einstein’dan “Yalnızca<br />
absürde teşebbüs edenler imkânsıza<br />
ulaşırlar” diyen MC Escher’a, tarih, absürdün<br />
yaratıcı gücünü kutsayanlarla<br />
dolu.<br />
Wolfram|Alpha’nın yaratıcısı bilgisayar<br />
bilimci, fizikçi ve girişimci Stephan<br />
Wolfram, örüntü tanımayı bireyin<br />
-sıklıkla yüzlerce özellik içeren- bir dizi<br />
karmaşık çıktıyı göz önünde bulundurma<br />
kabiliyeti ve daha önce karşı karşıya<br />
kaldığı ya da öğrendiği bir durum karşısında<br />
bu özelliklerin bazı altkümelerini<br />
kıyaslayarak karar verebilme yeteneği<br />
olarak tanımlıyor. Özetle, örüntüler<br />
bireyi “a posteriori” bir düşünme biçimine<br />
sevk ederken, yaratıcı evrende<br />
w<br />
İkinci Dünya<br />
Savaşı’yla anlamını<br />
yitiren bir dünyaya<br />
Yabancı, Sisifos<br />
Söyleni ve Caligula<br />
gibi eserler<br />
armağan eden<br />
Albert Camus, tam<br />
da bu anlamsızlığın<br />
ortasında, yeni<br />
bir kavramı<br />
sorgulamaya<br />
açmıştı: Absürt.<br />
absürdün “a priori” bir refleksi -daha<br />
doğrusu reflekse dönüşmeyen itkisel<br />
bir düşünme biçimini- öğütlediğini<br />
söylemek mümkün.<br />
Özgün, yeni, bilinenin dışına çıkan,<br />
yani Silva’nın da söylediği gibi örüntülere<br />
uymayan fikirler, uyandırdığı hayret<br />
nedeniyle “absürt” olarak tanımlanıp<br />
yaratıcılıkla ilişkilendiriliyor. Peki,<br />
tıpkı camp kavramında olduğu gibi, bir<br />
kavram olarak absürdün içerdiği karmaşadan<br />
ne kadar haberdarız?<br />
ANLAMSIZLIĞI ANLAMAK<br />
İkinci Dünya Savaşı’yla anlamını yitiren<br />
bir dünyaya Yabancı, Sisifos Söyleni<br />
ve Caligula gibi eserler armağan eden<br />
Albert Camus, tam da bu anlamsızlığın<br />
ortasında, yeni bir kavramı sorgulamaya<br />
açmıştı: Absürt.<br />
Sisifos Söyleni’nin 1974 yılında<br />
Tahsin Yücel çevirisiyle Adam Yayınları<br />
tarafından yayımlanan edisyonunun<br />
girişinde şöyle bir not karşılar<br />
sizi: “Bu çevirinin başından sonuna<br />
kadar sık sık karşılaşacakları ‘uyumsuz’<br />
sözcüğü okurlara biraz bulanık<br />
gelebileceği için küçük bir açıklama<br />
yapmak yerinde olacak. Bu sözcük,<br />
sözlük anlamı ‘akla, mantığa uymayan,<br />
abes, saçma, boş, anlamsız’ olan<br />
‘absurde’ sözcüğünün karşılığı olarak<br />
kullanılmıştır. Ama Le Mythe de<br />
Sisyphe’te ‘absurde’ sözcüğü bu anlamı<br />
aşar, insan ya da düşünce sözcüklerinin<br />
sıfatı olduğu zaman, insan<br />
açısından evrenin akla, mantığa aykırılığını,<br />
tutarsızlığını anlamış, her şeyi<br />
olduğu gibi gören, bilinçli insanı ya da<br />
düşünceyi belirtir.”<br />
Søren Kierkegaard’dan Albert Camus’ye,<br />
varoluşçuluktan ölüme ve<br />
yaşamın kendisine uzanan çetrefilli<br />
bir yolda onyıllar boyunca anlamlandırılmaya<br />
çalışılmış absürt kavramını<br />
sözlük anlamının dört duvarına hapsetmek<br />
indirgemeci bir yaklaşım olabilir.<br />
Nitekim camp temasının hakkını<br />
vermeye çalışan niceleri de 2019 Mayıs’ının<br />
ılık akşamında, altın tüylere sarılı<br />
halde tahteravanlarla sahneye giriş<br />
yapmış, yaratıcı sıfatıyla kutsanırken<br />
belki de kavramın derinliğine ulaşmayı<br />
başaramamışlardı.<br />
BİR TUTAM KAOS<br />
Dave Trott, 2015 yılında <strong>MediaCat</strong><br />
Kitapları etiketiyle raflardaki yerini<br />
alan 1+1=3 adlı kitabında yaratıcılığın<br />
yeni bağlantı kurabilme kabiliyetimize,<br />
bu kabiliyetin ise zihinlerimizi<br />
yeni ve alışılmadık olana ne kadar<br />
fazla açabildiğimize bağlı olduğunu<br />
söylüyor.<br />
Yaratıcılıktaki absürt açlığı, varoluşçuluğa<br />
göz kırpan felsefi tanımdan<br />
ziyade Silva’nın da bahsettiği “kaos<br />
ihtiyacı”na göz kırpıyor olabilir.<br />
Örüntünün dışında düşünme, daha<br />
önce dillendirilmemiş olanı yüksek<br />
sesle belirtme ve alışılmadık olanın<br />
ilk duyuşta reddedilmesiyle yeni bir<br />
çatışmanın içine girme… Yaratıcı evrenin<br />
absürde atfettiği tanım olabilir<br />
mi?<br />
Trott, aynı kitabında, bu meseleyi<br />
Orson Welles’in Üçüncü Adam filminden<br />
bir alıntıyla özetliyor aslında:<br />
“İtalya’da Borgias Hanedanı’nın hükümranlığındaki<br />
30 yıl boyunca bölgede<br />
terör, savaş ve kan vardı. Ama aynı<br />
dönem Michelangelo’yu, Leonardo<br />
da Vinci’yi ve Rönesans hareketini de<br />
yaratmıştı. İsviçre’de 500 yıl boyunca<br />
kardeşlik, sevgi, demokrasi ve barış hüküm<br />
sürdü; peki bunca yılda ne yarattılar?<br />
Guguklu saat.” ■<br />
<strong>Haziran</strong> <strong>2023</strong> 27