Roman nedir? Nasıl yazılır? - Derin Düşünce
Roman nedir? Nasıl yazılır? - Derin Düşünce
Roman nedir? Nasıl yazılır? - Derin Düşünce
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
<strong>Roman</strong> <strong>nedir</strong>? <strong>Nasıl</strong> Yazılır?<br />
gereçlerin ve asıl önemlisi yazarın kurmacaya ilişkin tasarımının da belirleyiciliğini göz ardı etmemek<br />
gerekiyor.[5]<br />
Fiktif bir dünyanın gerçeği tarihi ve yaşanan andan farklıdır. Aktaş’ın dediği gibi, “Gerçek dediğimiz<br />
şey, değişikliğe uğrayarak edebi eserin içine girer. Bunun için de hayatın gerçeği ile sanatın gerçeği<br />
birbirinden farklıdır. En gerçekçi olduğu iddia edilen edebi eserler dahi yaşanmış olanı değil, gerçeğe<br />
uygun olanı dikkate sunar.”[6] Kurmaca metin tam olarak gerçeği yansıtmayacaktır ama “gerçeği<br />
birebir de yansıtsa edebilik iddiasında olan eserler vardır, özellikle Postmodern’de.”[7] <strong>Roman</strong><br />
dünyasıyla gerçek dünya arasındaki bağlantı, ya taklite(representation) ya da temsile(illustration)<br />
dayalı olarak gerçekleşir. Bazı romanlarda karakterlerin gerçek insanlara, olayların da gerçek<br />
hayattaki olaylara benzeyişleri, herhangi bir bakımdan anlamlı değildirler; bunlar, sadece roman<br />
dünyasındaki olaylara, okuyucunun dikkatini çekmek için vardırlar.[8] Bu da okuyucu ile roman<br />
dünyası arasında bir bağ kurulmasına ve okuyucunun kendi gerçek dünyasına benzeyen bir dünyayı<br />
somutlamasına yardımcı olur. Flaubert Louise Colet’e yazılmış bir mektubunda “Emin olunuz ki bir<br />
yazarın yarattığı her şey gerçektir… Benim zavallı Bovary’m, hiç şüphesiz ki şu anda Fransa’nın her<br />
kasabasında ıstırap çekiyor ve ağlıyor.” diyerek gerçeğe uygun roman karakterinin ve onun<br />
dünyasının kendi gerçek dünyamızda örnekleri olduğunu ve eserinin gerçek dünyayı temsil ettiğini<br />
ifade etmektedir. Gerçekte Bayan Bovary fiktif dünyanın bir gerçeği, gerçek dünyanın ise fiktif bir<br />
gerçeği olarak karşımıza çıkar. <strong>Roman</strong> gerçekliği konusundaki diğer bir açı da Kundera’dan gelir.<br />
“<strong>Roman</strong> gerçekliği değil varoluşu inceler. Varoluş ise bitmiş bir şey değildir; varoluş, insani<br />
olabilirliklerin alanıdır, insanın olabileceği her şey, yapabileceği her şeydir.”[9] diyerek, romancının<br />
olmuş olan üzerinden değil, olabilir olan üzerinden kendi varoluş haritasını keşfederek çizeceğini<br />
belirtir.<br />
Gerçeğe ilişkin görüngülerin algılanışı, duyumu, tasarımı, yeniden üretimi, yazınsal dönüşümü,<br />
düşlemi… Çoğu şiirin alanında koşturmasına karşın, imgenin roman sanatında tuttuğu yer, bazen onu<br />
çözümlemeden romanın yapısal özelliklerini anlamayı güçleştirecek ölçüdedir. <strong>Roman</strong> estetiği içinde<br />
imge, gerçekliği düzenlenen görüngülerin zihinsel- düşünsel kuruluşudur. Yeniden üretilmek üzere,<br />
görsel duyumlar sunar roman gerçekliğine. Yazınsal gerçekliğin özgür isteminin, düşlemin,<br />
gerçeküstünün oluşturduğu yansımalar da yazınsal imgeler olarak kurmacayı oluşturur[10] diyen<br />
Gümüş, romanda düşselliğin yazınsal gerçekliğe taşınan yaşantısal gerçekliğin başka bir tür gerçekliğe<br />
dönüştüğünü, yeniden üretildiğini dile getirmektedir. Bunu Kundera, “<strong>Roman</strong>ın gövdesine girerken,<br />
düşünceler öz değiştirir. <strong>Roman</strong>ın dışında, insan doğrulamalar, kesinlemeler alanında yer alır: Herkes<br />
söylediğinden emindir; politikacısı, filozofu, kapıcısı. <strong>Roman</strong> alanında doğrulama yapılmaz. Burası<br />
oyunların ve varsayımların alanıdır… Bir kez romanın bünyesine girmeyegörsün, düşüncenin özü<br />
değişir; dogmatik bir düşünce varsayımsal olur.”[11] şeklinde açıklamaktadır.<br />
Kurmaca bir eserde iki önemli yapı öğesi vardır. Bunlardan birincisi, yaşantıdır. “Yaşantı, gerçek<br />
katmanın bir boyutudur ve yazarın eserini kotarmada yararlandığı ana malzemelerden biridir… Öte<br />
yandan birçok yazar, ilk ürününde kendi hayatını, kendi yaşantılarını anlatarak yaşantı edebiyatı<br />
örneği verir, ama yaratıcılıkta ilk basamağı atlayıp kendini kahramanın yerine koyma, düşünce<br />
dünyasından yararlanma düzlemine geçmemek, çoğu kez yazarın olgunlaşma yeteneği olmadığını<br />
gösterir.”[12] İkinci yapı öğesi, okuyarak kazanılan bilgi ve düşüncelerin kurmacada kullanılmasıdır.<br />
“Eserlerini gerçek yaşantıdan çok düşünceye, okuyarak elde edilen bilgilere dayandıran yazar ve<br />
şairlerin ürünleri için düşünce edebiyatı terimi kullanılır. Kurmaca bir eserde amaç, düşünceyle<br />
gerçekliği edebiyatın somut tarzında birleştirebilme gücüdür.”[13]<br />
<strong>Roman</strong>da gerçeklik anlayışının karşımıza çıkardığı bazı sorunlar vardır. Rene Wellek, Edebiyat<br />
Tarihinde Realizm” adlı çalışmasında bu konuya değinirken bu sorunları dile getirir: “…realizm tuzağı,<br />
www.derindusunce.org Fikir Platformu<br />
69