You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Peki, Ya Sonra?<br />
Mürsel Ferhat Sağlam<br />
“Ey Türk gençliği!<br />
Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini,<br />
ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.”<br />
Atatürk<br />
vet! Dün, gençliğe böyle bir seslenişte<br />
Ebulunmuştu büyük kumandan. Bugün o<br />
seslenişe kulak tıkayanların durumu ortadadır. Yolu<br />
belli olmayan umarsız varlıklar olarak ete kemiğe<br />
bürünmüş idraki kapalı bir varlık haline döndüler.<br />
Döndük… Aslında bu yaşamsal seslenişte öyle bir<br />
öğüt var ki duyabilene alkış tutmalıyız. Onu<br />
omzumuzda taşımalıyız. Zira yanı başımızda olanbiten<br />
her şeyden habersiz yaşamayı meslek edinmiş<br />
durumdayız. Üstelik bu iş bize kazandırmıyor, hep<br />
kaybettiriyor…<br />
Unutmayın; “duyarsızlık,” “bana necilik” bir ulusu<br />
tam ortadan bölen en tehlikeli duygusal haldir.<br />
Yazık ki biz buna bağımlı yaşamaya başladık.<br />
Bağımlı olduk. Toz, duman, alkolden ziyade<br />
cahilliğin ve yenilginin bağımlısı…<br />
Böyle öğüt dolu seslenişleri duymak yahut<br />
algılamak çok büyük bir olaymış sanılıyor. Her<br />
fırsatta, gerekli-gereksiz her şeye alkış tutmayı<br />
alışkanlık edindik. Fakat o eller bir kerecik olsun<br />
vicdanımızı uyandırmak için çarpmadı.<br />
Durup düşündük mü hiç, bizi bu hale getiren<br />
nedir? Daha dün şanıyla, şöhretiyle ve efsane olan<br />
cesurluğuyla, sorunlara akılcı çözüm üretmesiyle<br />
adından söz ettiren bu kanlı Anadolu’nun<br />
evlatlarına ne oldu da şimdi ters yönde koşuyorlar?!<br />
Galiba işin temelinde küreselleşmenin<br />
özendiriciliği yatıyor. Artık ayıbın beceri olduğu<br />
çağdayız. Bu, su götürmez bir gerçektir. Onca<br />
yanlışa karşın dosdoğru kalmak yetmiyor, tersine<br />
onların gözünde seni en büyük yalancı, düzenbaz<br />
yapıyor. “Dışlanacağıma doğrularımdan<br />
vazgeçerim” diyenlerin sesi gürleştikçe Atatürk’ün<br />
hayalini kurduğu, özünü koruyan, çalışkan gençlik<br />
üzgünüm ki kenara çekiliyor.<br />
“Sürü algısı”ndan ne zaman ki kurtulup bireysel<br />
yaşamaya, kendi doğrularımızı savunmaya,<br />
31<br />
okumaya, okutmaya yönelirsek, özenmekten<br />
kurtulur, başka ulusları kendimize özendirmeye<br />
doğru yol alırız. Bunları başarmak için ille de yalnız<br />
olmak gerekmiyor ve hatta yalnızlık bu süreçte<br />
tehlikelidir. Bireyselliğimizi kaybetmeyeceğiz ama<br />
el ele olacağız. Tek yürek atmayı, aynı düşünmek<br />
şeklinde algılamamalıyız. Ayrı düşünmeliyiz, farklı<br />
giyinmeliyiz belki; ancak ayrışmamalıyız. Aklın<br />
yolu doğruda da yanlışta da birdir. Bu yüzden çok<br />
farklı düşünsek de bizi bizden koparacak oyunlara<br />
gelmemeliyiz.<br />
“Düşünme” duyusuyla “uygulama” davranışını<br />
“inanç” tepsisinde yoğurup ortaya sımsıcak “yarar”ı<br />
çıkarmalıyız.<br />
Farkında mısınız bilmem ama bireysel düşünmeyi<br />
vurgulayan ben bile şu anda çoğulcu yazıyorum.<br />
“BİZ” diyorum. Zira bencillik, aklı kemirdiği<br />
sürece yarardan söz edemeyiz. Yararlı olmayacak bir<br />
çaba boşa yorulmak anlamına gelir. Bunun kimseye<br />
artısı olmaz.<br />
Anadolu’nun gönlü dik gençliği, ara sıra tökezlese<br />
bile kimliğinden, benliğinden, birlikteliğinden bir<br />
şey yitirmiyor. Bugünlerde çok tökezliyoruz, doğru,<br />
ama dün –bundan 80 yıl önce- dimdik ayakta<br />
olduğumuzu, dünya efendiliğine dörtnala<br />
koştuğumuzu unutmayın. Yarınlara kalmak için<br />
bazen ufak düşüşler, yaralanmaların olması<br />
doğaldır.<br />
Ulu Önder Atatürk’ün öğütleri eşliğinde, Fatih’in<br />
hırsını örnek alarak, Yavuz’un stratejik duyarlılığını<br />
meslek edinerek, Kanuni’nin adaletini<br />
uygulayarak, Attila’nın hoşgörü ve siyasetini<br />
öğrenerek kafamızı yeni düşüncelere açmalıyız.<br />
Böylece atalarına layık bir genç kuşak olabiliriz.<br />
Son olarak… Umarım bu yazı, “Peki Ya<br />
Daha Sonra?” serzenişini karşılar nitelikte<br />
olmuştur…